Onlar Olmasaydı Ben de Olmayacaktım
Transkript
Onlar Olmasaydı Ben de Olmayacaktım
Ýnci Aral Benim Kitaplarým Benim Yazarlarým Onlar Olmasaydý Ben de Olmayacaktým D aha çok gece, yatakta okurum. Elimdeki kitap, Nobokov'un Sebastian Knigt'in Gerçek Yaþamý ya da Karanlýkta Kahkaha'sý, Marguerite Yourcenar'ýn Ateþler'i; ya da Hadriyanus'un Anýlarý olabilir. Doris Lessing'in Türkü Söylüyor Otlar'ý ya da Sevme Alýþkanlýðý da… Ne olursa olsun sessizliðin içinde, kitabýmla bütünleþmiþken artýk bu saçma sapan dünyaya ait olmadýðým duygusuna kapýlýrým. Bu etki ertesi günüme de taþar. Her þeye yeni görüyormuþum gibi bakarým. Çünkü sevdiðim, hayranlýk duyduðum yazarlar, okuma tutkumu, düþüncemi, yazma isteðimi ve yaratýcýlýðýmý besler. Satýrlarýndan bana akan renkli, canlý, görkemli çaðrýþýmlar yepyeni sayfalar açar dünyamda, en çýlgýn hayallere, tasarýlara sürükler beni. Evin deðiþik yerlerinde üst üste yýðýlmýþ kitaplar durur. Uzunca bir süre göz göze geldiðimiz halde bende okuma isteði uyandýrmayanlarý bir baþka zamanda okumak umuduyla raflara kaldýrýrým. Bir kitabý bir-iki yýl sonra yeniden keþfetmek de hoþuma gider. Ama çoðunu okumadan öleceðimi bilirim. Hemen okumak üzere seçtiklerimi baþucuma koyarým. Orada en az dört-beþ kitap bulunur her zaman. Farklý türlerde birkaç kitabý birlikte okuduðum olur. O geceki ruh halime göre okur, bazen birine, bazen ötekine kapýlýr giderim. Çoðu zaman yataðýmýn içi kitaplarla dolar, birlikte uyumayý, uykumun içinde onlara dokunmayý severim. Kitaplarla neredeyse erotik bir iliþkim olduðunu düþünüyorsanýz haklýsýnýz! Ateþli, derin, vazgeçilmez bir iliþki bu. Yoðun bir tutku. Peter Hendke'nin annesini anlattýðý Mutsuzluða Doyum adlý kitabý okuduðumda aþka düþmüþçesine sarsýldýðýmý hatýrlýyorum. Virginia Woolf'un Dalgalar'ý, Ingeborg Bachman'ýn Malina'sý beni alt-üst eden, deðiþtiren kitaplar oldu. Üstelik Bachman, Ölü Erkek Kuþlar'ý yazdýrdý bana. Sevdiðim, beðendiðim kitaplarý ve vazgeçemediðim yazarlarý el altýnda tutarým, Diyelim; 80 ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 4, AÐUSTOS-EYLÜL 2005 ONLAR OLMASAYDI BEN DE OLMAYACAKTIM Jean Rhys'ýn; Ayrýlýktan Sonra'sý, Dörtlü'sü ya da Günaydýn Geceyarýsý ile Füruzan'ýn öyküleri, Turgut Uyar'ýn Büyük Saat'i ile Ursula K. Le Guin'in Mülksüzler'i kitaplýðýmýn en görünür, en çabuk ulaþabileceðim yerinde dururlar. Ýnsanýn kitaplarla alýþveriþini somut bir biçimde tanýmlamasý pek kolay deðil. Okuma deneyimlerimizin kiþisel daha çok da duygusal oluþu belirliyor beðenimizi kuþkusuz. Yine de hangi yazarlarla bütünleþeceðimiz, hangilerinin duygu, söz ve seslerini seveceðimiz kendi dünya görüþümüz, eðilimlerimiz, estetik kavrayýþýmýz ile ilgili büyük ölçüde. Ben, içimde kýskançlýk dolu bir yazma isteði, ‘Söylemek istediklerimi benden önce söylemiþ!' duygusu uyandýran, aykýrý, kýþkýrtýcý yazarlardan etkilenirim. Dünyanýn gidiþine bir biçimde karþý duranlardan, bir sorunu olan, akýþýn içinde sürüklenmeyip sorular üretenlerden. Su gibi akýcý, hafif alaycý ama derin yazabilenlerden. Ýnsanýn eþþiz macerasýna cesaretle eðilenlerden, insan yüreðini kýymýk kýymýk ayýrýp içine bakanlardan… Ýnsan olmanýn güzelliðini ve çaresizliðini, yaþamýn aydýnlýk ve karanlýðýný en iyi anlatabilenlerden… En önemlisi kendi, yani özgün olanlardan. Bu yüzden tutkun olduðum yazarlarýn birini ötekine yeðleyemem. Her birini ayrý ayrý, yalnýzca kendileri ve farklý olduklarý için severim. Güney Amerikalý yazarlar içtenlikleri, gerçeði vurgulayan ustalýklý fantezi dünyalarý ve yaþamýn farklý kanallarda atan nabzýný yakalayabildikleri için beni çok ilgilendiriyorlar. Yaþama pratiklerinin zenginliði, esnekliði ve doðallýðý bende hayranlýk uyandýrýyor. Carlos Fuentes'in iki baþyapýtý: Artemio Cruz'un Ölümü ve Deri Deðiþtirmek; Cortazar'ýn o büyük Sek Sek'i; G. G. Infante'nin Kapanda Üç Kaplan'ý ve elbette Márquez'in bütün eserleri bence dünya edebiyatýnýn þaheserleridir. Amerikan edebiyatý konu olduðunda Faulkner'den söz etmeliyim. Bu önemli yazar, beni ve yazarlýðýmý çok etkiledi. Sürekli okuduðum, dönüp dönüp baktýðým kitaplarý ise Aðustos Iþýðý, Ses ve Öfke, Döþeðimde Ölürken… Ya bizimkiler? Nahit Sýrrý Örik'in Abdülhamit Düþerken'i; Tanpýnar'ýn Sahnenin Dýþýndakiler'i; Mithat Cemal Kuntay'ýn Üç Ýstanbul'u… Sonra Orhan Kemal, Nezihe Meriç ve çaðdaþým, arkadaþým olan daha niceleri… Ya þairlerimiz? Nâzým, Dýranas, M. C. Anday, Ýlhan Berk… Þimdiye kadar, sýradan polisiye ve aþk romanlarýndan dünya edebiyatýnýn temel klasiklerine, felsefeden bilimkurguya binlerce kitap okudum. Sayýsýz kitaba da göz attým. Göz atmayý küçümsememek gerekir. Deneyimli bir okur elindeki kitaba bakýp hýzla fikir sahibi olmanýn yollarýný öðrenmiþtir. Kitabýn büyüsüne kapýlmayý ve kendisi için uygun okuma zamanýný bilir. Ben bu konuda sezgilerime güvenen biriyim, ama yine de yanýlabilir insan. Umutla satýn aldýðým kitaplarýn bir kýsmýný önemli ya da okunmaya deðer bulmadýðým ya da bir noktada onlardan sýkýldýðým çok oldu. Güvendiðim yazarlarýn da bütün kitaplarýný sevmek zorunda olmadýðýmý gördüm. Italo Calvino'nun birçok kitabýný ve o eþþiz Görünmez Kentler'i hep çok yakýnýmda tutuyor olsam da bazý öykülerini sýradan buluyorum örneðin… Gençliðimde, Dickens'a bayýlýrdým. Damaðýmda kalan tat bozulmasýn diye yeniden okuÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 4, AÐUSTOS-EYLÜL 2005 81 ÝNCÝ ARAL muyorum. Biliyorum ki Dickens büyüktür. Ýngiliz edebiyatý da elbette. Henry James'in Türkçeye çevrilmiþ olan birkaç kitabý, örneðin Yürek Burgusu elimde eskidi okunmaktan. Ayný kitaptaki Ormandaki Canavar ve Daisy Miller öykülerini herkesin okumasýný salýk veririm. Çok ilginç ve derindir. Çok sevdiðim öykücülerden biri olan Katherine Mansfield de Ýngilizdir. Mansfield'in pek az öyküsü Türkçe'ye çevrildi sanýrým. Bir Hüzün Güncesi baþlýðýyla toplanmýþ anýlarýný ise iki kez ayný zevki alarak okudum. D. H. Lawrence ise özellikle Gökkuþaðý ile vazgeçilmezlerim arasýndadýr. Bir de o kaçýnýlmaz John Fowles var ki onu okurken edebiyatýn gücünü keþfedersiniz. Fransýz Teðmen'in Kadýný, Yaratýk, Koleksiyoncu ne güzel romanlardýr… L. Durrell'in Ýskenderiye Dörtlüsü ve Avignon Beþlisi de unutulmazdýr gerçekten. Sevdiðim son Ýngiliz ise Ian Mc Ewan. Onun doyulmaz güzellikte ilk öyküleri: Ýlk Aþk Son Törenler. Bir de kusursuz roman: Kefaret. Onun Yabancý Kucak adlý küçük romanýný okumak için de sabýrsýzlanýyorum. Ben en çok yazarken okurum. Tarih, psikoloji, felsefe, sosyoloji, araþtýrma kitaplarýyla dolar yazý masam. Onlarca kitap karýþtýrýrým. Yazarken beni bileyen, uyandýrdýklarý zengin çaðrýþým ve imgelerle yazdýklarýmý zenginleþtiren birçok yazar ve eser vardýr. Margaret Atwood, Yukio Miþima, Anais Nin, Sylvie Germain, Malcolm Lowry bunlardandýr. Bu kitaplardan okuduðum bir tek sayfa, bana sayfalar yazdýrabilir. Evet, az kalsýn unutuyordum Georges Perec'i. Onun Yaþam Kullanma Kýlavuzu'nu, Þeyler'ini. Ben keþifleri seven biriyim. Çok okunan kitaplarýn yerine kimsesiz kalmýþ, öksüz kitaplarý yeðlerim. Kelepir raflarýna, sahaflara, daðýtýmcýlarýn en tozlu raflarýna ya da sokak sergilerine özel ilgi gösteririm. Gündemden, gözden düþmüþ ya da zaten hiç gündeme gelememiþ, kayýp kitaplarla doludur buralarý. Beklenmedik keþiflere açýlan yolculuklara çýkabilirsiniz o noktadan. Ýncecik bir kitabý elinize alýp ilk cümleleri okur ve hemen oracýkta kalbinizden vurulursunuz. Kitabýn adý da Yalýn Tutku, yazarý da Annie Ernaux'dur. Öteki kitaplarýný da arar bulursunuz hemen; Bir Kadýn, Bir Erkek ve sonra Kürtaj. Fransa'da çok tanýnmýþ olan bu cesur yazarýn bizde pek bilinmemesi nedendir bilemem. Unuttuðum yazar ve kitap adlarý var biliyorum. Zaten bugüne kadar okuduklarýmdan çoðunu unuttum. Ayrýntýlar, anlatýlanlar silindi gitti. Ama bunlarýn hepsinden süzülmüþ, durulmuþ, beni ben yapan koyu bir öz, açýklamakta zorlandýðým bir çoðalmýþlýk, tat kaldý içimde. Burada adýný andýðým ve anmayý ihmal ettiðim dünyanýn has yazarlarýnýn hepsinin benim yazarlýk serüvenimde rolleri vardýr. Ben evrenin ve insanýn geniþliðini onlarla keþfettim. Yazmayý, dili kullanmayý, dünyanýn karmaþasýný nasýl yazýya dökeceðimi onlardan öðrendim. Onlar olmasaydý ben de olamayacaktým… 82 ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 4, AÐUSTOS-EYLÜL 2005