Sabancı Yaz Okulu Konuşması

Transkript

Sabancı Yaz Okulu Konuşması
Sn. Ersin Arıoğlu’nun 26 Temmuz 2011’de Sabancı Üniversitesi’nde
“Üniversiteler ve Meslekler” dersinde yaptığı konuşmanın metnidir.
Sabancı Üniversitesi, Tuzla/İstanbul
Sayın Rektör Prof. Dr. Berker,
Değerli Gençler,
Bugün burada sizlerle birlikte bulunmaktan büyük mutluluk
duyuyorum.
“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
Bu bağlamda Liseliler için düzenlenen Yaz Okulunun olağanüstü
programı içinde Dr. Berker, verdiği “Üniversiteler ve Meslekler”
adını taşıyan derslerinde öğrencilerini girişim yapmış tecrübeli,
başarılı meslek mensupları ile tanıştırmak istiyor. Amaç sanırım,
öğrencilerine gerçek hayattan örnekler sunmak. Bu arada
mühendislik disiplininde beni de düşündüğü için mutlu oldum. Ama
ben ne kadar başarılıyım, emin olun hiç bilmiyorum. Önümüzdeki
90 dakika içinde, yaptığım bazı işleri ve tecrübelerimden süzülüp
gelen fikirlerimi belki biraz da dağınık biçimde sizlerle
paylaşacağım. Anlatacaklarım üç bölüm. Birinci bölümde,
kurduğum şirketler neler yaptı, onları sunacağım. “Nasıl kurulduk”
hikayesini de anlatacağım. İkinci bölümde tecrübelerimi
özetleyeceğim. Üçüncü bölüm ise karşılıklı soru/cevap bölümü
olacak. 90 dakikanın sonunda, başarım hakkında sizlerin zaten
yeteri kadar kanaatiniz oluşur. Bu arada, dilerim ki, mühendisliği
birçok heyecanlı boyutuyla sizlere yeterince tanıtmış olabilirim.
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Bana bu fırsatı sunan değerli Rektör Prof. Dr. Nihat Berker’e çok
teşekkür ederim. Sabancı Üniversitesi’nin temel değerleri arasında
öğrencilerini yaşama en iyi şekilde hazırlamak olduğunu biliyorum.
Yine Sabancı Üniversitesi’nin endüstri ile özlenen seviyede ilişki
kurma gayretlerini takdirle izliyorum.
1
E. Arıoğlu
177

Değerli Gençler;
“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
Üniversitelerimizi birer Bilim Fabrikası gibi düşleyebilirsek; altyapısı
(hard-ware) binalar, derslikler, öğretim araçları, laboratuarlar,
arşivler, kütüphaneler vb. tesislerdir. Üstyapısı (soft-ware) ise;
yönetim sistemi, öğretim üyeleri, eğitim ve ar-ge teknikleridir.
Girdiler; bilgi, öğrenci, fon, kağıt, kalemdir. Fabrikanın üretimi ise;
meslek ve bilim insanları ile raporlar, makaleler, kitaplar, yazımlar,
tezler ve doktoralardır. Çıktılar, bir başka şekilde; bilgi
genişletmesi, bilime katkılar, teknolojiler ve patentler olarak da
özetlenebilir.
Bu fabrikada, altyapıların amaçlar için yeterli seviyede; üstyapının
ise dinamik ve çağdaş formasyonda olması gereklidir. Fabrikanın
hür bir akademik ortamda çalışması şarttır. Böyle bir fabrikadan
elde edilen ürünün verimi’ni, yeryüzünde bilinen hiçbir fabrikadan
veya üretimden elde etmek mümkün değildir.
153
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Konuşmamın aksında üniversiteler ve mühendisler olduğu için
sözlerime üniversiteler hakkında bazı görüşler sunarak
başlayacağım. Günümüzde üniversitelerin, toplumları için yaşamsal
önemde görevleri ve sorumlulukları vardır. Çağdaş toplumlarda
üniversitelere meslek insanı yetiştirme ve ar-ge görevlerinin yanı
sıra; toplumsal kalkınmanın, fiziksel kalkınmanın ve uygarlığın
motoru olma gibi yeni bir görev daha yüklenmektedir.
2
Universitas – Universite (Latince - MS 1200)
Bilgi Öğreten ile Öğrenenin bir arada olması
E. Arıoğlu

“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
Üniversite mezunu olmak, uygarlığımızı ilerletmek için bir meslek
sahibi olmaktır. Bana “meslek sahipleri ne yapar” diye sorarsanız,
‘değer üretirler’ derim. Meslek sahiplerinin amaçları; çeşitli insan
gereksinimlerini karşılamak üzere değer yaratmaktır. Bu amaçlar
doğrultusunda faaliyet gösteren organizasyonların, çeşitli
kademelerinde görev alırlar. Hatta bazıları, bu organizasyonları
girişimci olarak bizzat kurarlar. Bazıları tasarımcı, bazıları üretici,
bazıları karar veren - yöneten, bazıları da araştırman veya öğreten
olurlar. Tabii, bir grup mezunun da politikacı olmasında bir
mahzur yok.
Çağdaş anlamda meslek sahiplerini tanımlarsam: “Düşünerek,
hesap ederek, sistem kurarak ve yaratıcılık sergileyerek;
mevcut bilgi ve öğeleri, bir ‘etik kurallar zinciri’ içinde
ilintilendirip, daha üst düzeyde değer yaratan bir ‘takım
oyuncusudur” demeliyim.
106
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Sevgili Gençler;
3
E. Arıoğlu

“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
Değerli Gençler,
Canlıların sorun çözme stratejileri her zaman ilginçtir. Bazen,
izlenen strateji tutmaz, durum daha da kötüye gider. Hemen yeni
bir stratejiye geçebilen canlılar olduğu gibi, atalet içinde kalanlar da
olur. Ataletini yenemeyenler yaşam sahnesinden çekilirler. Ama
genellikle canlılar sorunlarını deneye-yanıla, başarı ile çözerler.
Her canlı gibi insan da, mümkün olan en uzun süre ve mutluluk
içinde yaşamak ister. Mutlu olmak sorunsuz olmak değildir;
sorunlarla başa çıkabilme becerisine sahip olmaktır. İnsanlar bu
nedenlerle toplum halinde yaşar ve bilgi üretirler. İnsanlık,
sorunlarını çözmek için topluca gayret gösterdiğinde başarıya daha
hızlı ulaştığını keşfetmiştir.
Başarı için çok gayret gerekir, ama ödülü de muhteşem olur:
Değişir ve gelişirler. Toplumların bütün gayretleri gelişme
hedeflidir. Gelişme süreci boyunca elde ettiklerinin toplamına
uygarlık denir.
152
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Tek hücrelilerden insanlara kadar tüm canlılar, durumlarını daha
iyiye götürmek için sürekli çaba harcar ve sorunlarını çözmeye
çalışırlar. Sorunlar, birbirleri ile ilişkilerinden, canlıların kendi
durumlarını hemcinsleri ile kıyas yaparak değerlendirmelerinden ve
iyileştirmek istedikleri çevrelerinden doğar.
4
Sanatçı: Xia Dachuan - Çin
Sanatçı: Murat Top
E. Arıoğlu

Tarihsel süreçte önceleri uygarlık kavramı kültür (cultura animi)
kelimesi içinde ifade ediliyordu. Uygarlık kavramı Batıda ilk defa
1720’den sonra civilization olarak,
civility kelimesinden
türetilerek yazıldı ve kültür kavramından ayrıldı. Bazı düşünürler
uygarlığı bir ara yalnız “yollar, köprüler, limanlar ve büyük
yapılar” olarak ifade ettiler. Zaman içinde uygarlık tarifine
“insanlığın hiç unutamadıkları” veya “yaşamı iyileştiren
iyiliklerin toplamı” gibi tarifler de eklendi. Karl Marx, uygarlığın
altyapıları (maddi) ve üst-yapıları (manevi) olduğunu ayırt etti.
Yakın gelecekte ise insanlık, uygarlığı “doğa kanunları ile
uyumlaşma seviyesi olarak” algılayıp betimleyecektir. Doğa
kelimesi tabiat anlamındaki doğa olduğu kadar, insan ve toplum
doğasını da içerecektir.
187
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Uygarlığın manevi boyutu (bugünkü dijital uygarlıkta software
deniliyor) toplumsal bilinç veya ortak akıl veya zihniyet
kavramları ile ifade edilmektedir. Zihniyetler; toplumsal tercihleri,
davranışları yönlendiren, sosyal tutumları eğip büken veya
gelişmeye sevk eden; önyargılara kök saldıran veya geçit
vermeyen değerler sistemidir. Zihniyetler aynı zamanda uygarlığın
altyapısını (fiziksel maddi değerleri - hard ware) üretir ve
şekillendirir. Günümüzde uygarlıkların altyapısı, üstyapı ile sıkıca iç
içe geçmiştir ve birbirini durmadan etkileyerek, yeni biçim ve
uygarlık dokuları yaratıyorlar. Bu tariflerden anlaşılacağı gibi
mühendisler uygarlığımızın altyapısını (hard-ware) düzenler, kurar
veya inşa ederler.
“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
5
Sanatcı: Hasan Ayçın
E. Arıoğlu

“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
Değerli Arkadaşlar,
Mevcut değerlerimiz, uygarlığımızın önündeki, adil olmayan gelir
dağılımı, nüfus artışları, irrasyonel mal ve enerji tüketimleri,
doğanın tüketilmesi ve hepsinin toplamı olan iklim değişimi gibi
çetrefil sorunlara çözüm bulmamıza olanak sağlamak üzere
evriliyor. İnsanlığın görevi artık, önümüzdeki on yıllarda doğacak
uygarlığın niteliklerini iyi kavramak ve gelişmesini önleyecek
sorunlarla mücadeleye hazırlanmaktır. Bugün dünyayı sarmış
bulunan global kriz, hiç şüphesiz, ölçü kavramını öne çıkaran
yeni bir uygarlığın doğum sancısıdır.
129
DEĞERLERDE DEĞİŞİM EĞİLİMLERİ
Dün önemliydi
Yarın daha çok önemli olacak
Maddi kaynaklar  İnsan potansiyeli
Yığınsal üretim yöntemleri  Üretimde yenilikçi, yaratıcı esnek yöntemler
Doğa kanunları ve teknoloji  [ Doğa + Fazilet ] kanunları ve sorumluluk
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Uygarlığımızın bilgi düzeyi, bugüne kadar insanlığın hiç şahit
olmadığı ve hatta düne kadar hayal bile edemediği bir hızda
artmaktadır. Başta bilgisayar teknolojileri ve paralelinde ulaşım
teknolojileri olmak üzere, hızlı gelişim ve değişimler, bir yandan
insanlığın refah seviyesini ve yaşam kalitesini artırıyor; diğer
taraftan insanları, ülkeleri ve ekonomileri birbirine sıkıca bağlıyor.
Dünyanın gidişatından anlayabildiğimiz odur ki, dünya gittikçe
görece olarak küçülüyor ve yepyeni bir uygarlık aşamasına
geçmeye hazırlanıyor.
6
Doğa insanlık için kaynaktır  Doğa çözüm yolları gösteren ilham kaynağıdır.
Sadece görevini yapma  Gerekeni yapma
Büyüme  Gelişme / kalkınma / öğrenme
En Büyük Tehdit : İklim Değişimi
YENİ DOĞAN UYGARLIK
(Ölçü içinde sürdürülebilir gelişme)
E. Arıoğlu

“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
Mühendis kelimesini, Arapçadan bugün kullandığımız gibi aynen
aldık. Kelimenin anlamı, hendese bilen, hesap eden demektir ve
MS 700’lerde kullanılmaya başlamıştır. Batı kültüründe akıl eden,
makina yapan anlamına gelen engineer kelimesi Latince
kökenlidir ve MS 1700’den sonra kullanılmaya başlanmıştır. Gerek
doğu, gerekse batı kültüründeki, mühendis ve mühendisliği
ifadelendiren kelimeler tek başlarına, hatta bir arada bile bugünkü
mühendislik kavramı için yetersizdir. Mühendisler toplumda ve
bireyde mutluluk yaratmak üzere mal ve hizmet üreterek
toplumsal değişim sağlarlar ve uygarlık kurarlar. Bu nedenle, bir
toplum için, mühendis yetiştirmenin özel bir önemi olmalıdır.
90
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Değerli Gençler;
7
Sanatçı: Ivana Steigera
E. Arıoğlu

Mühendislik eğitimlerinde, mühendislere çok iyi hazırlanmış bir
zihinsel alet kutusu verilmelidir. İyi bir mühendislik formasyonunu
üst-üste sarılmış beş katmanlı bir yapıda düşünebiliriz. İlk katman
ve işin özü temel bilimlerdir. Temel bilimler mühendislik bilimleri
ile sıkıca sarılmalıdır. Mühendisler üretimlerinde insanların zihin ve
beden güçlerini harekete geçirip organize edeceklerdir. Ayrıca
bütün üretimler hukuk çerçevesinde yapılmalıdır. Mühendis sadece
ülkesinin hukuk kaideleri değil, ekonomik hinterland içindeki
ülkelerin hukukları hakkında da bilgi edinebilme yetisine sahip
olmalıdır. Günümüzde pazar sadece ülke değil, bütün dünyadır.
Mühendislere öğretilecek bilgilerin 4üncü ve son katmanı sosyal
bilimlerdir. Mesleği ile yakın ilgisi olan felsefeleri, tarihi gelişmeleri
mühendisler bilmek zorundadırlar. Her kararları maliyet unsuru olan
ve azalan kaynakları kullanan mühendisler için, özellikle ekonomi
önemlidir. Bütün bu bilgilerin ucu açıktır ve zaman içinde
değiştiğinden, ömür boyu geliştirilmesi gereklidir. En az bu nedenle
Mühendislik karakteri ile 4 katman sıkıca sarıp sarmalanmalıdır.
136
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
8
E. Arıoğlu

“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
MÜHENDİSLERİN BASKIN ÖZELLİKLERİ
 Bilgiyi en kısa yoldan bilime ve teknolojiye çevirirler
 Hedef belirlemede, karar vermede mahirdirler
Değerli Arkadaşlar;
Mühendisler çağlarına ve toplumlarına karşı sorumludurlar.
Mühendisler hedef belirlemede ve tolerans sınırları içinde ve uygun
maliyetle hedeflere ulaşmada mahirdirler. Gözlem ve deney yapma
kabiliyetleri gelişmiştir. Kıt kaynakları verimli kullanırlar. Bu özel
karakterleri ile mühendisler insanlığın refahını durmadan
yükselterek zenginlik yaratmayı ve uygarlığımızı geliştirmeyi
başarmışlardır. Bu başarıda, mühendislerin bilgi işleme becerileri
özellikle önem taşır.
67
 Hedeflere bütçesinde ve tolerans sınırları içinde ulaşırlar
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Sorun çözmenin en çok çeşitlendiği alanlardan birisi mühendislik
alanıdır. Mühendisler bilgiyi en kısa yoldan bilime ve teknolojiye
çevirerek mal ve hizmet üretirler.
9
 Gözlem ve deney yapma yetenekleri yüksektir
 Kıt kaynakları verimli kullanırlar
ÖZETLE : MÜHENDİS BİLGİ İŞLER
YARATICILIK SERGİLER
‘GÜZEL’İN PEŞİNDE KOŞAR
E. Arıoğlu

Sevgili Gençler,
Nedir bilgi işlemek?
“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
Diğer kelimelerle söylersek, bilgi işlemek, bilgileri birbiri ile
ilişkilendirerek yeni, daha faydalı bilgileri üretme tekniğidir. Nasıl
kimyada değişik elementler bir araya getirilerek işleniyor ve farklı
özellikte yeni maddeler elde ediliyorsa, değişik bilgiler de
ilişkilendirilip yepyeni bir desende ifadelendirilerek, daha faydalı
bilgilere dönüştürülür.
Günümüzde toplumlar arası uygarlık yarışı; yeni bilgileri üretme,
öğrenme ve uygulama yarışı haline dönüşmüştür. Bilgi işleyen
nesiller yetiştirmek, bugün eğitim sisteminin birincil sorumluluğudur.
Ancak bu yetmiyor; özellikle siyaset dahil, toplumun tüm
katmanlarında da bilgi işlemek refleks haline dönüştürülmelidir.
Bilgi işlemek değişimdir. Özün özü söylenirse: Öğrenmeyi
öğrenmek, bilgi işlemeyi öğrenmektir.
158
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Bilgiler, duyularımıza olgular ve olaylar halinde ulaşır. Olgular ve
olayların içerdiği bilgiler tek tek atomik yapıda değil, olguların içine
saklanmış bilgi yumakları halindedir. Olgulardaki bilgiyi ayırmak
için, gözlem yapmak gerekir. Gözlem tek başına yeterli değildir.
Bilgilerin ayrıştırılması, sınıflandırılması ve önceden doğrulanmış
bilgilerle sınanması gerekir. Gözlem dahil, bu sürece; bilgi işleme
veya saklı bilgiyi ortaya çıkarma -veya daha genel konuşursak
bilim yapma denir.
10
E. Arıoğlu

Bilgi işleme süreci; ister siyasette, isterse günlük hayatta olsun,
yaşanan sorunlara yöneltilirse sonuçlar, sorunun çözümleridir;
ticari ürünlere yöneltilirse sonuçlar, know–how veya yeni
ürünlerdir; Araştırma – Geliştirme olarak yürütülürse, yeni
teknolojiler elde edilir ve bilim yapma süreçleri olarak yönetilirse,
bilimsel kuramlara ulaşılır.
Bilgi işleme en az 4 nedenden dolayı çok değerlidir.
 Toplumsal yoksulluğu yok eden biricik altın yoldur.
 Teknoloji üretir. Varsa, teknolojinin zararlarını giderir.
 İnsanlığı bireysel ve toplumsal değerlerle donatır. Toplumsal
zihniyetlerin değişimini sağlar.
 Demokrasileri olgunlaştırır; barışı kalıcı kılar; yaşam
kalitesini, toplumun güvenliğini ve en önemlisi insan
mutluluğunu artırır.
92
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
11
Sanatçı: Tolga Çakır
E. Arıoğlu

Değerli Gençler,
Bugün Türkiye’nin ve dünyanın içinde bulunduğu durum, yeni
düşünce yapılanmalarını gerektiriyor. Yapılacak iş, öğrenmeyi
yeniden tanımlamaktır. Her tür öğrenme, düşünceyi uygulama ile
birleştirir. Öğrenme, dünya ile nasıl etkileştiğimiz ile ilgilidir ve bu
etkileşimden ortaya çıkan farklı bilgi ve becerileri içerir. Farkları ise,
bilincimizin derinliği ve genişliği ile biz yaratırız. Bilinç düzeyimiz
yüzeysel olaylara ve anlık koşullara odaklanırsa, eylemlerimiz
tepkisel olur. Tepkisel davranışlar çok az bilgi üretir ve çok az
öğrenme sağlarlar. Diğer taraftan, daha derin düşünerek, daha çok
fikir üreterek olguların içindeki büyük örüntüleri ve saklı bilgileri
öğrenmeye sıvanmak, daha az kaynakla daha çok iş yapma
becerisini kazandırır. Bu beceri ise insanlığın üretim ve evrim
potansiyelini misli ile katlar.
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Yaşam “bilinmezliğin” toprağında yeşerir. Anlaşılmıştır ki hiçbir
şeyi kesin olarak bilemeyiz. Hiçbir bilimsel deneyimiz, olguları
doğrudur
diye
ispatlayamaz,
sadece
“doğru”
olarak
yanlışlayabilir. Diğer kelimelerle, olguları yanlış değerlendirdiğimizi
bir deney sonucu ile anlayabiliriz. Olgu yanlışlanırsa hâlâ doğruyu
bilmiyor olacağız. Milyon kere doğrulanan bir olgudan bile, hâlâ,
doğru olup olmadığı konusunda “kuşku duyma” hakkımız vardır.
Durumdan emin olmadığımızı biliyorsak, durumu değiştirmek için
inancımız ve yeterli nedenimiz var demektir. Bu inanç bize,
düşüncelerden eyleme giden enerjiyi sağlar ve bizi daha iyiye
ulaştırır. Öğrenme, bu enerjinin açığa çıkması ile gerçekleşir.
197
“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
12
E. Arıoğlu

“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
Artık biliyoruz ki; evrenle ilgili bilgilerimiz hiçbir zaman tam ve
mükemmel olamaz. Eldeki bilgilerin eksikliği nedeniyle, insanlar
için, hatasız bir karar vermek veya iş yapmak mümkün değildir.
Ancak verdiğimiz kararların veya yaptığımız işlerin ‘daha verimli’
veya ‘daha az verimli’ olduğundan bahsedebiliriz. Kararlarımızda
tam bir mükemmelliğe ulaşmak mümkün olmadığından, o zaman
ikinci sıradaki en iyiyi amaçlamalıyız: “gelişmeye açık” bir sistem
kurmak. Ancak böyle bir ortamda, teorilerimizi, politikalarımızı,
kararlarımızı, tasarımlarımızı, diğer bir deyişle, insanların tüm
etkinliklerini inceleyebilir ve onları herkes için verimli olana
yöneltebiliriz. Sözün özü; gelişmeye açık olmak demek, hataların
ortadan kaldırılabildiği bir ortamı veya sistemi oluşturmak, kurmak
demektir.
Hataları ve yanlışları bulmak için insanoğlu sihirli bir yöntem
geliştirmiştir; bilgi işlemek. Eğer bilgi işleme, bir açık sistemde
sürekli olarak uygulanırsa, hatalar sürekli düzeltileceğinden,
sürdürülebilir sistemleri oluşturmak da mümkün olacaktır.
130
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Değerli Gençler,
13
E. Arıoğlu

“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
Değerli Arkadaşlar,
Verim süresini uzatmak, hataları, yanlışları ve eksiklikleri bulmanın
maliyet ve sürelerine bağlıdır. Bununla beraber, bir sistem her ne
kadar hatalardan arındırılırsa ve geliştirilse de belli bir süre sonra,
kesinlikle miadı dolar ve etkisiz, verimsiz, sürdürülemez hale gelir.
Bu devrimsel bir değişimin zamanının geldiğinin ve daha yüksek bir
düzeyin hedeflenmesi gerektiğinin kesin bir göstergesidir.
Albert Einstein’dan öğrendik ki; “Bir sorun, oluştuğu zamanın
düşünce düzeyi ile çözülemez.” Bu çok bilinen özdeyiş, sorun
çözmenin neden bir sanat haline dönüştüğünü anlatır. Sorun
çözmek üzere bir üst düzeye çıkabilme, organizasyonların
katmanlarında refleks haline dönüştürülmüş bilgi işleme yeteneği,
yanında yaratıcılık sergileme ve estetik tutum gerektirir.
136
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
İnsan yapımı bütün işler ve sistemler belli bir süre için uygun ve
faydalı bir çözüm olabilirler. Verim süresinin uzatılması, sistemdeki
yanlış ve eksiklerin giderilmesi sadece bilgi işlemekle mümkündür.
Sürdürülebilir gelişmenin yakalanması için tek çözüm budur.
14
“Bir sorun,
oluştuğu
zamanın
düşünce
düzeyi ile
çözülemez...”
Albert Einstein
E. Arıoğlu

Sevgili Gençler,
İnsanlık, yaratıcı düşünceyi uzun süre, dâhi veya doğuştan
üstün yetenekli kimselerin ürünleri olarak algılamıştır. Oysa
yapılan araştırmalar, her insanın yaratıcı olabileceğini ve günlük
hayatın her sorunu için yaratıcılık sergileyebileceğini gösteriyor.
“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
Bu tanımlar objektif değildir. Yaratıcı düşünce ölçülebilir kılınmak
istenirse; en az kaynakla mevcut bilgilerden en yüksek verimi
elde eden; bilgi çevrimi olarak tarif edilebilir. Kısaca, yaratıcılık
bilgi işleme çevrimi içinde gizlidir. Bilgiler işlendikçe yaratıcılık,
süreçlerde ve çevrimin öznesinde ortaya çıkar. Yaratıcı kişiler
karşıt form ve desenleri, uyuşmayan fikirleri, çelişik ve birbiri ile
ilgisiz duran düşünceleri, ustalıkla ilintilendirirler. Onlar, ayrık
duranları birlik, uyum, sinerji oluşturan düzeylere taşırlar.
Yaratıcılık her insanda vardır. Yaratıcılıkta, zihindeki fikirlerin
çokluğu ve fikirlerle ilinti kurma becerisi, hayal gücü ve soru
sorma becerisi önemlidir. Bu beceriler eğitim ve öğretimle ortaya
çıkarılabilir, öğrenilebilir ve geliştirilebilir.
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Marlow, yaratıcılığın, kendini adayarak işini yapmak olduğunu
söyler. Carl Rogers, “İyi veya kötü yaratıcılık yoktur. Acıyı
dindiren ilacı bulan da, işkence aleti icat eden de yaratıcılık
sergilemiştir” der. Bruner, yaratıcı düşünceyi, gözlemcide sürpriz
yaratan, yanıtın tümüyle yeni ve uygun olduğunun farkına varma
şoku olarak tarif eder ve hoş bir duygu olduğunu söyler. Kısaca
evet oldu’yu söyleten durumdur diye ekler.
15
Sanatcı: Andy Goldsworth
Yaratıcılık : En az kaynakla, mevcut bilgilerden en yüksek verimi
elde eden bilgi işleme tekniğidir.
E. Arıoğlu
190

“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
Değerli Gençler,
Eserler, ancak tasarımları kadar güzel olabilir. Güzellik ortaya
çıkarılırken mekânlarla ilgili, sağlamlık, dayanıklılık, kalite gibi klasik
kriterler derinden etkilenebilir. Estetiğin temel unsurları; harmoni
ve kontrast, orantı, simetri, dizilim, ritim, renkler, doku ve çevredir.
Tüm insani eylemler ve davranışlar ‘estetik tutum’un çeşitli
seviyelerini yansıtırlar. Çünkü insanî eylemler, güzelliğin hoşlantısı
ve çirkinliğin ürküntüsü ile yönlenir. Bu nedenle diyebiliriz ki,
estetik, “toplumları değiştiren” ve “dünyayı şekillendiren”
süreçleri yönlendirir.
Örneğin; zamana direnip günümüze gelebilen tarihî eserler,
verimli fikirlerin “iyi” uygulanmasına örnek oluştururlar. Bu
nedenle, inşa edildikleri zamanda ve çok ötesinde bile “güzel”
olarak kabul görme şansları çok yüksektir.
141
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Estetik tutum olmadan, bir üst düzeye geçmek kolay değildir.
Kant’a göre estetik tutum, düşünce ile gerçeklik arasında bir
“yargı” köprüsüdür. Estetik akıl, verimli kavramının, güzel
kararıyla, iyi uygulandığını kabul eder. Kısaca, verimli fikirler iyi
uygulanırsa “güzel” ortaya çıkacaktır. Şüphesiz, bunun söylenmesi
kolay, ancak yapılması zordur.
16
E. Arıoğlu

Sevgili Gençler,
“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
Seçme ile ilgili bazı fikirlerimi aktarmak istiyorum. Seçme bir
karardır. Kararlarımızı çoğu kere tecrübelerimize, önceki
deneyimlerimize ve elimizdeki bilgilere dayandırabileceğimizi
öğrendik. Önceki tecrübelerimizden elde ettiğimiz bilgilerin tam
doğru olamayacağını da tespit ettik. Çünkü elimizde hiçbir zaman
tam deney sonuçları yok. Bilgiyi üretebiliyoruz ama mutlak doğrugerçek bilgiyi bir kerede ve hemen hiç üretemiyoruz. O zaman,
yapacağımız eylem eldeki bilgilerle yeterli seviyede bilgi üretmek
ve onlara dayanarak karar vermek. Diğer kelimelerle, maliyetine
katlanabileceğimiz sürede bilgi işleyerek mevcut bilgilerdeki
hataları temizleyip, en verimli karara ulaşmak.
Kararın sıhhatli olması için;
1. Hür bir düşünce ortamının ve
2. Hataların sürekli giderilebileceği açık bir sistemin
varlığı gereklidir. Bu şartlar sürekli sağlanırsa, kararlarımızın verimi
artacaktır. Mühendislerin karar vermekte, diğer kelimelerle seçim
yapmakta mahir oldukları söylenir.
146
17
Doğru Dedik
Yanlış Dedik
Doğru
VERİMLİ KARAR
NÖTR KARAR
Tip I Hata
Risk Yok ‐ Fırsat Kaçtı
Yanlış
ÖNERME veya HİPOTEZ
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Bu konuda temel olarak söylenecek en faydalı tavsiye; seçim
yapmak, karar vermektir. Karar, gerektiği yerde elden gelenin en
iyisi yapılarak en uygun zaman diliminde mutlaka verilmelidir.
KARAR
VERİMSİZ KARAR
Tip II Hata
Risk Yaratıldı
VERİMLİ KARAR
Kararlarımızla verim yaratma olasılığı çok daha fazla


Karar varsa, %75 olasılıkla, ilerleme, %25 olasılıkla risk yaratma
Karar yoksa, %100 olasılıkla, “bekleme”nin maliyetini yüklenme
E. Arıoğlu

Değerli Arkadaşlar,
“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
Bir de karşılıklı sevgi içinde kurulmuş aileniz olursa; bu sefer,
cennet hayatı yaşayacaksınız. Tabii, tatilin de, cennetin de bir
bedeli var. Nasıl mı? O halde dinleyin:
“Adamın biri, tarlasında çalışan yaşlı köylüye sordu: “Tarlan ne
kadar ekin veriyor?’ Cevap geldi: “Oğul, hiçbir tarla ekin
vermez. Ekini ondan sen alırsın; ilgini ve sevgini vererek.” İlgi
ve sevginizi hem işinize, hem ailenize, hem ülkenize, hem de içinde
yaşadığımız ilginç dünyamıza, adalet içinde verin; bu sevgi ve
ilgileri hep canlı ve renkli tutun. İlgi ve sevginiz size mutluluk
olarak geri dönecektir.
179
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Hayat maratonunda sizi en çok etkileyecek iki temel seçiminiz
olacak. Yakın gelecekte mesleğinizi; ve zamanı gelince, eşinizi
seçeceksiniz. Bu konularda, müsaadeniz olursa, birkaç cümle
söylemek istiyorum: Günlük modalara, gösterişlere sakın
kapılmayın. Herkesi dinleyin, ölçün, biçin; ama sonunda ‘iç sesinizi’
dinleyerek, kararı siz verin. Bütün seçimlerin sevgi’yle olan yakın
ilgisini sakın unutmayın. Sevgi, gönül kaymasıdır; her seçimde işe
karışır ve sonucu etkiler. Etkisi de olumludur. Severek yapacağınız
bir mesleğiniz ve işiniz varsa, en yüksek ücreti siz alıyor
olacaksınız. Mesleki başarınızın da çok kolaylaştığını göreceksiniz.
Mesleğinizi uygularken adeta tatil hayatı yaşayacaksınız.
18
eşine
sevgi, sevgi, sevgi, sevgi
işine
sevgi, sevgi, sevgi, sevgiE. Arıoğlu

“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
Tabii ki, gelecekte mesleğinizde başarılı olmak isteyeceksiniz.
Ama ‘başarı’ kavramının neler içerdiğini ve hangi ölçütlerle bir
yaşamı “başarılı” sayacağınızı önceden düşünmenizde yarar var.
Hemen söylemeliyim ki; her yaşamın başarısı, kendi değerleri ve
şartları içinde değerlendirilmelidir. Bu nedenle, hayat başarısının bir
normu yoktur. Başarı ilkelerinizi, siz, kendi değerlerinizle
saptayacaksınız... Kişisel görüşümü sorarsanız: “Kim sevilerek
yaşadıysa; kim akıllı insanların saygısını kazandıysa; kim mutlu bir
aile kurup, topluma faydalı çocuklar yetiştirdiyse; kim insanlığa
örnek ve yararlı eserler verdiyse; kim başkalarındaki güzellikleri
ortaya çıkarabildiyse; kim sahip olduklarının en iyilerini
çevresindekilerle paylaşabildiyse; kim insanlara ilham kaynağı
olabildiyse; kim öğretileri ile izleyenlerini ardından şükranla
yürütebiliyorsa…” İşte burada sıraladığım güzelliklerden hepsini
veya birkaçını veya bazen birini bile sergileyen kişilere
“yaşamında başarılı oldu” denildiğine şahit oldum.
120
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Sevgili Gençler;
19
Sanatçı: Hasan Ayçın
E. Arıoğlu

“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
“ Fikirlerde birleşmek ilk adımdır; birliği sürdürmek gelişmedir,
birlikte aynı doğrultuda ve aynı tempoda çalışmak başarıdır. ”
Benjamin Fraklin
Şimdi de, ‘başarı stratejileri’ni soracaksınız. Bakın, Thomas
Jeferson, ne diyor: “Ben şansa çok inanırım; ne kadar çok
çalışırsam, şansımın o kadar çok arttığını gördüm.”
Filozof ve devlet adamı Benjamin Franklin; “Birleşmek
başlangıçtır, birliği sürdürmek gelişmedir, aynı tempoda
birlikte çalışmak başarıdır” diyor.
Büyük Atatürk ise; kendi karakterini yansıtan çok ilginç ve öğretici
bir yöntem öneriyor: “Ben bir işte nasıl başarılı olacağımı hiç
düşünmem. O işin akışına mani olan engelleri düşünür, tespit
ederim. Engeller ortadan kaldırıldığında, iş kendi kendine
yürür gider...”
81
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Sevgili Gençler,
20
E. Arıoğlu

“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
Ben de; çalışma hayatımda, dört çeşit davranış sergilendiğini
gözlemledim. Görevini yaptığını sananlar vardı; durmadan iş
değiştirdiler. Görevini titizlikle tamamlayanlar, hep takdir edildiler.
Hatta, görevini yaptıktan sonra, biraz daha fazlasını yaparak en
iyiler arasına girenleri gördüm. Ama çok farklı bir grup daha
gördüm. Onlar yalnız görevlerini değil, her zaman gerekeni
yapıyorlardı ve bunun için daha fazlasını yapanlardan biraz daha
fazlası için, takım olarak iş birliği içinde ter atıyorlardı. Onlar
projelere, tasarımlara, olaylara yön veren liderlerdi. Mesleklerinde,
toplumlarında, düşünce sistemlerini değiştiriyor, devrimler
gerçekleştiriyorlardı.
Bana sorabilirsiniz, “Bu konuda başka bir diyeceğin var mı?”.
Ben bir girişime kalkışırken herkesin temel ilkesinin : “en az dokuz
kere düşünmek, üç kere ölçmek ve bir kerede yapmak”
olmasını tavsiye ederim.
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
İŞBİRLİĞİ
Sanatçı: Erdoğan Başol
21
E. Arıoğlu
113

Sevgili Gençler;
Yaşamınızda en çok gerek duyacağınız bir karakter özelliğini
kulağınıza fısıldamak istiyorum. Her yerde, her şart altında
Kendinize Güvenin. Çünkü bu öğreti size muhtemelen aileniz
içinde ve okullarınızda adeta gizli müfredat olarak öğretiliyor (O
nedenle bu yaz okulunda dünyayı öğreniyorsunuz). Gizli müfredatla
öğretildiği için kulağınıza fısıldadım. Sizler, karakterinize eğitim
yıllarınızda kazandırılan bu özellikle farklısınız, gelecekte de bu
yeteneğinizle fark yaratacaksınız. Unutmayın, kendine güvenerek
nereye gittiğini bilene, bütün dünya yol verecektir. Yaşayıp
göreceksiniz. Olduğunda beni hatırlayın.
Artık elinizde yeteri kadar başarı anahtarı var sanırım. Size en
uygun gelecek anahtarı ise, yine siz, kendiniz hazırlayacaksınız.
Gün gelir, Üniversitenizin öğrencilerine veya mezunlarına, başarı
anahtarınızın sırlarını anlatırsınız.
214
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Şimdi sizlerle bir anekdot paylaşmak istiyorum. Robert Fulton 1807
yılında ilk buharlı gemiyi başarı ile yapan ve işleten bir mühendistir.
Buharlı gemi projesi üzerinde çalışırken, yakın mesai arkadaşları
ve meslektaşları “Acaba buharlı gemi yerine, mevcut yelkenli
gemilerin daha hızlı gitmesi üzerinde çalışsak daha başarılı olmaz
mıyız? Buhar makinesi, su deposu ve kömürlerin ağırlığı geminin
sınırlı taşıma kapasitesini aşacak. Taşınacak yükler için kapasite
kalmayacak” diye Fulton’u zaman zaman uyarırlarmış. Fulton’un
bu tavsiyelere cevabı çok net olmuş: “Hayır. Kapasite yaratılır.
Gitmesi için dış kuvvete muhtaç olan bir proje beni
ilgilendirmez. Gerekli güç, o şeyin kendi içinden gelmeli”.
Ulaşmak istediğiniz hedefler için gerekli gücün size dışarıdan
gelmesine gerek yok. O güç sizin içinizde.
“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
22
Robert Fulton’un buharlı gemisi - 1807
E. Arıoğlu

Değerli Konuklar;
“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
“Farz edelim ki, Mars gezegeninden akıllı yaratıklar, dünyamızı
ziyaret etmekte olsunlar. Görüşmelerin sosyal programında, heyet,
bir dünya futbol turnuvasının final maçına, insanlığın kültürünü
tanıtmak üzere götürülür. Ancak Marslıların bir özürü vardır. Siyah–
beyaz renkleri görememektedirler. Heyet oyunu seyreder, siyah
beyaz renkli topu göremediğinden, hiçbir şey anlayamaz. Heyet
başkanı - usta bir bilim ve devlet adamıdır - olaya el koyar.
“Anlamalıyız, bir şey eksik duruyor” der. Heyet üyelerine
görevler verir. “Sen şuna bak, “Sen şundan sorumlusun” gibi.
Üyeler
şemalar
çizerler,
notlar
tutarlar.
Ama
oyunu
manalandıramazlar. Aniden, tribünler ayağa kalkar, seyircilerin bir
bölümü sevinçle birbirine sarılır. Sonra taraflar tekrar simetrik dizilir,
skor levhası değişir. Bu sırada genç bir Marslı, çığlıklar atılmadan
hemen önce, kale ağının hareket ettiğini ve ağda yarım küreye
benzer bir tümseğin çok kısa bir süre için belirdiğini gözler. Birçok
şemaların çizilmesine rağmen, her şeyin anlamsız görünmeye
devam ettiği bir anda; genç Marslı gözlemine dayalı bir tahminde
bulunur. “Farz edelim ki, oyunda göremediğimiz bir yuvarlak
top olsun” der. Başkan, şemaları, bulduğu kuramları kontrol eder,
Şimdi her şey yerine oturdu, der. Konuyu çözmenin sevinci ile
heyet tekiler birbirine sarılır.”
186
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Sözlerimi bir “gül – düşün” ile bitirmek istiyorum.
23
E. Arıoğlu

“Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak”
KENDİNE GÜVEN, VERİMLİ FİKİRLERİ ARA, BİLGİ İŞLE.
YARATICILIK, SORUMLULUK VE ESTETİK TUTUM SERGİLE.
Değerli Öğrenciler,
TAKIM ARKADAŞLIĞINA ÖNEM VER, DEĞERLERİNE SAHİP ÇIK.
Üniversitede
okuma
başarısı
gösterenler
toplumlarına
armağandırlar. Çünkü uygarlık inşa ederler. Bu nedenle siz,
yalnız ailenizin değil, Türkiye’nin de gözbebeklerisiniz. Sizler,
Türkiye’yi ve Dünyayı daha uygar kılacaksınız.
Sevgili gençler, yolunuz açık olsun. Sizlere, ailelerinizle birlikte;
nice nice uzun, sağlıklı, başarılı ve mutlu bir üniversite ve meslek
yaşamı diliyorum.
Ersin Arıoğlu
26 Temmuz 2011
3,367 kelime
ÇEVRENİ KORU; ADALET, BARIŞ ve BİRLİK İÇİN ÇALIŞ.
26 Temmuz 2011 / Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu / E.A / oa
Sizlere son bir öğüdüm var : “Kendinizi adayarak, elinizden
gelenin en iyisini yapma” ilkesini, diğer kelimelerle “evrensel
anlamda kaliteye adanmayı” hayatınız boyunca hiç mi hiç
unutmayın ve “Başladığınız her işi, pahası ne olursa olsun
mutlaka bitirin.” Lütfen.
İŞİNE, AİLENE ÖZEN GÖSTER.
24
Sanatçı: Nizamettin Mollasalihoğlu
E. Arıoğlu
87


Benzer belgeler