nihai rapor - Çayeli Bakır İşletmeleri

Transkript

nihai rapor - Çayeli Bakır İşletmeleri
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ÇALIŞMASI
(NİHAİ RAPOR)
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
2011
YÖNETİCİ ÖZETİ
Çayeli Bakır İşletmeleri A.Ş., Rize İli, Çayeli İlçesi, Madenli Beldesi sınırları içerisinde bulunan
işletmesinde yeraltı madencilik yöntemleri ile elde ettiği bakır ve çinko cevherini geleneksel kırma,
öğütme, flotasyon (yüzdürme) prosesleri kullanarak zenginleştirerek Bakır ve Çinko konsantre
cevheri üretmektedir. 1983 yılında Bakanlar kurulu kararı ile Eti Maden İşletmeleri Genel
Müdürlüğü’nün ortak girişimleri ile kurulmuş olan işletme, 2004 yılı özelleştirme sonrasında Inmet
Mining, 2013 yılı sonrasında ise First Quantum Minerals (FQM) firması tarafından işletilmektedir.
Çayeli Bakır İşletmeleri Biyolojik Çeşitlilik Standardı; işletmenin yatırım aşaması ve sondaj
faaliyetleri de dahil olmak üzere tüm madencilik süreçleri boyunca biyolojik çeşitliliğin takip
edilmesi ve koruma önlemlerin geliştirilmesi için gereklilikleri açıklamaktadır.
Bu çalışma, The International Council for Mining and Metals (ICMM) tarafından yayımlanan
“Madencilik ve Biyolojik Çeşitlilik için İyi Uygulamalar” kılavuzu ile uyumlu olarak, Hacettepe
Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Öğretim Görevlileri; Prof. Dr. Levent TURAN (Fauna),
Prof. Dr. Nuray AKBULUT (Hidrobiyoloji) ve Uzman Haşim ALTINÖZLÜ (Flora) tarafından
hazırlanmıştır.
Hacettepe Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, gerek farklı Anabilm Dalları gerekse öğretim
üye sayısı bakımından büyük bir potansiyele sahiptir. Özel sektör Üniversite işbirliği kapsamında
birçok proje yapılmakta, bilim ve sanayinin gelişime önderlik yapmaktadır. Hacettepe Üniversitesi,
kamu kurum ve kuruluşlarına, özel sektöre konusunda bilimsel danışmanlık hizmeti vermektedir.
Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahasında yaptığımız arazi çalışmalarında elde ettiğimiz gözlemler
aşağıda özetlenmektedir:
• Mevcut yönetim sisteminin ve izleme çalışmalarının devam ettirilmesi durumunda, faaliyet alanı
ve çevresindeki sucul sistemlerin, olası akut ve kronik etkilere maruz kalması engellenecek ve
çevresel açıdan sürdürülebilir bir işletme örneği olmaya devam edecektir.
• Görünür su kalitesi ve sediment değerleri oldukça temiz ve normal değerler içerisinde
bulunmuştur.
• Genel olarak yapılan değerlendirmelerde, Büyükdere’nin kaliteli ve bozulmamış bir alan olduğu
sonucu çıkmaktadır.
• Tesisin kurulum aşamasında, doğal alanlara yapılan müdahele minimum düzeyde tutulmuş ve
peyzaj düzenlemesinde doğal türlerin seçilmesine özen gösterilmiştir.
2
A. FLORA
1. METODOLOJİ
Rize İli, Çayeli İlçesi sınırları içerisinde Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahasında hakim olan floral
yapıyı meydana getiren bitki türlerini, bu türlerin koruma statülerini ve bu türlerin karşı karşıya
bulundukları riskler ile alınması gereken koruma önlemlerini belirleyebilmek amacıyla 2011 yılı
içerisinde tarafımızdan saha çalışması gerçekleştirilmiştir. Açık alan çalışmaları sırasında alandan
bitki örnekleri toplanmıştır. Toplanan bu yaş bitki örnekleri herbaryum tekniğine uygun olarak
kurutulmuştur. Kurutulan bitki örneklerinin teşhis edilmesi aşamasında "Flora of Turkey And East
Aegean Islands" adlı kaynaktan yararlanılmıştır. Teşhis edilen bitkilerin listesi Tablo I de verilmiştir.
Oluşturulan floristik listede alanda mevcut olduğu belirlenen bitkilerin sistematik konumları
kontrollerde kolaylık sağlaması bakımından alfabetik olarak verilmiştir. Birinci sütunda familya,
İkinci takson, üçüncü sütunda Türkçe adı, dördüncü sütunda biliniyor ise fitocoğrafik bölgesi,
beşinci sütunda türün endemizm durumu, altıncı sütunda habitat ve yedinci sütunda ise türün
IUCN kriterlerine göre tehlike kategorisi verilmiştir. Bitkilerin Türkçe adlarının belirlenmesinde
Şinasi Akalın tarafından hazırlanmış olan "Büyük Bitkiler Kılavuzu" ve Prof. Dr. Turhan Baytop
tarafından hazırlanmış olan "Türkçe Bitki adları" adlı kaynaklardan faydalanılmıştır.
Bitkilerin tehlike kategorileri IUCN komisyonunun tespit ettiği kriterlere göre ve Ekim v.d.
tarafından hazırlanmış ve Türkiye Tabiatını Koruma Derneği tarafından yayınlanmış olan "Türkiye
Bitkileri Kırmızı Kitabı" adlı kaynaktan faydalanılmıştır.
Bitki türlerinin tehlike kategorilerinin tesbitinde kullanılan kısaltmalar ve açıklamaları:
EX: Tükenmiş
LC: Az tehdit altında
EW: Doğada tükenmiş
DD: Veri yetersiz
CR: Çok tehlikede
NT: Tehlike altına girmeye aday
EN: Tehlikede
VU: Zarar görebilir
NE: Değerlendirilemeyen
3
2. FLORİSTİK ANALİZ
Arazi çalışmaları sırasında toplanan bitkilerin teşhisi sonucu; 55 familyaya ait 107 cins, 119 tür, 7
alttür ve 1 varyete tespit edilmiştir. Bu alandan tespit edilen bitkilerin fitocoğrafik bölgelere göre
dağılımı ise şöyledir; Akdeniz elementi 4, İran-Turan elementi 1, Avr.-Sib. elementi 24 ve Öksin
elementi 19 şeklindedir. 59 tür ise bilinmeyen yada birden çok fitocoğrafik bölge elementidir.
Çalışma alanından tespit edilen bitki türlerinin tamamı da LC (az tehdit altında) kategorisindedir.
Proje sahasında çok sınırlı alanlarda endemik Heracleum platytaenium Boiss. ve BERN
sözleşmesine göre korunacak türler listesinde olan Cyclamen coum Miller var. coum bitki türleri
tespit edilmiştir.
3. KORUMA ÖNLEMLERİ
Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahasında tespit edilen ve endemik olan Heracleum platytaenium
Boiss. ve BERN sözleşmesine göre korunacak türler listesinde olan Cyclamen coum Miller var. coum
türleri için alınması gereken koruma önlemleri ve Türkiye’deki dağılımları aşağıda detaylı olarak
verilmiştir. Bu türlerin tespit edildiği alanlara tanıtıcı levhalar hazırlanarak bu türlerin neden önemli
olduğu ve bu alanlarda daha hassas davranılması gerektiği vurgulanabilir. Aşağıda, Cyclamen coum
Miller var. coum türü için alanın tanımlamasını yapacak tabloda yazılabilecek bilgiler verilmiştir.
Cyclamen coum Miller var. coum
Cyclamen coum Miller var. coum türü Uluslararası BERN Sözleşmesine göre koruma altındadır. Bu tür
Türkiye’de, Amasya, Antalya, Artvin, Bolu, Bursa, Çorum, Hatay, İstanbul, Kastamonu, Muğla, Ordu ve
Trabzon’da yayılış gösterir. Habitat olarak; 0-2135 metreler arasında, Pinus brutia,Abies ve Quercus-Fagus
ormanı ve kayalık tepelerdeki çalılık alanları tercih eder. Türün tespit edildiği ve açıklayıcı levha ile işaretli
bu alanlara Çevre Bölümü’ne bilgi verilmeden hiçbir şekilde müdahale edilmemelidir.
Çayeli Bakır İşletmeleri Çevre Bölümü
Heracleum platytaenium Boiss.
Heracleum platytaenium türü, Zonguldak, Kastamonu, Amasya, Ankara, Balıkesir, Bursa, Giresun,
İzmir, Konya, Kütahya, Manisa, Rize ve Trabzon’da yayılış gösterir. Çiçeklenme dönemi, 5-7 nci
aylar arasıdır. Habitat olarak karışık ormanlar, kayalık yamaçlar, dere kenarları ve kıyıları tercih
eder. Meyvelerin olgunlaşma dönemi, 7-8 nci aylar arasıdır. Bu tür için sahada “Ex-situ Koruma
Yöntemi” uygulanmıştır.
4
Bu yönteme göre; olgunlaşan tohum bez torbalara alınarak, gölgede, oda ısısında nemini alması
sağlanmıştır. Nemini alan tohumların üzerine etiket bilgileri (etiket bilgisinde tohumun toplandığı
lokalite, toplandığı koordinat, toplama tarihi, tohumun ait olduğu bitkinin tür adı) yazılmıştır.
Tohumlar tespit edildiği lokaliteye maden kapanış döneminde dikileceğinden muhafaza
edilebilmesi için, Ankara da bulunan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar ve
Politikalar Genel Müdürlüğü, Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü bünyesinde
buluna Tohum ve Gen Kaynakları Araştırma Merkezi’ne muhafaza edilmek üzere gönderilmiş,
dikim zamanında bu merkezden alınarak proje sahasına yeniden dikilecektir (Fotoğraf 1,2). Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü, Tarla Bitkileri
Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü bünyesinde buluna Tohum ve Gen Kaynakları Araştırma
Merkezi’ne teslim edilen Heracleum platytaenium türüne ait tohumların teslim edildiğine ait belge
bu raporun ekinde verilmiştir.
Tesisin kapatılma aşamasında; Heracleum platytaenium türü’ne ait tohumlar Tohum ve Gen
Kaynakları Araştırma Merkezi’nden alınarak; proje sahasında tespit edilen benzer habitatlara
dikilmelidir. Dikim işlemi; 5 cm derinliğinde, 10 cm genişliğinde çukurlar açılarak her çukura 1-2
tohum konulmalı, üstü toprak ile kapatılmalı ve 50 cc can suyu verilmelidir. Tohum ekilen
çukurların koordinatları alınarak, tohumların gelişimi kontrol edilmelidir. Tohumlar, bir sonraki
çiçeklenme döneminde dikildiği yerlerde çimlenerek yeni Heracleum platytaenium bireyleri verir.
Bu bireyler daha sonraki çiçeklenme dönemlerinde de sürekli olarak yeni bireyler vermeye devam
eder.
5
Fotoğraf-1.Heracleum platytaenium Boiss. endemik bitki türü
Fotoğraf-2. Heracleum platytaenium Boiss. endemik bitki türünün işletme sahasında tespit edildiği alan
ok işareti ile gösterilmiştir
6
Cyclamen coum Miller var. coum
Cyclamen coum Miller var. coum türü, Amasya, Antalya, Artvin, Bolu, Bursa, Çorum, Hatay,
İstanbul, Kastamonu, Muğla, Ordu ve Trabzon’da yayılış gösterir. Habitat olarak; 0-2135 metreler
arasında, Pinus brutia, Abies ve Quercus-Fagus ormanı ve kayalık tepelerdeki çalılık alanları tercih
eder. Proje sahasında, 0648349, 4545055 ve 94 metre de tespit edilmiştir. Bu alan da herhangi bir
inşaat faaliyetine izin verilmemelidir. Faaliyetin yapılması zorunlu ise bu türe ait tuberlerin mutlaka
benzer habitatlara taşınması gerekir (Fotoğraf 3,4).
Fotoğraf-3. BERN sözleşmesine göre korunacak türler listesinde olan Cyclamen coum Miller var. coum
7
Fotoğraf-4. BERN sözleşmesine göre korunacak türler listesinde olan Cyclamen coum Miller var. coum
türü’nün proje sahasından tespit edilen taban yaprakları
4. VEJETASYON
Proje sahasında yapılan arazi çalışmaları sırasında alanın genel vejetasyon tipi de tespit edilmiştir.
Vejetasyon tipleri ve baskın bitki türlerinin oluşturduğu yapılar; 1. Orman açıklıkları, 2. Orman
vejetasyonu ve 3. Tarım alanları’dır.
4.1. Orman Açıklıkları
Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahasında orman açıklıkları; ormanlık alanlarda ağaçların kesildiği
kesimlerde tespit edilmiştir (Fotoğraf 5). Bu alanlarda; Epilobium anatolicum Hausskn. subsp.
prionophyllum (Hausskn.) P.H.Raven, Prunella vulgaris L., Hypericum xylosteifolium (Spach)
Robson, Hypericum androsaeum L., Erodium cicutarium (L.) L’Herit. subsp. cicutarium, Trifolium
pratense L. var. pratense, Pisum sativum L. subsp. elatius (Bieb.) Aschers. & Graebn. var. elatius,
Medicago lupulina, Convolvulus arvensis L., Holosteum umbellulatum L. var. umbellulatum ve
Sambucus nigra L. gibi türler tespit edilmiştir.
8
Fotoğraf-5. Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahası orman açıklıkları
4.2. Orman Vejetasyonu
Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahasında baskın olarak orman vejetasyonu tespit edilmiştir (Fotoğraf
6). Bu alanlarda; Viburnum orientale Pallas, Symphytum longipetiolatum Wickens, Alliaria petiolata
(Bieb.) Cavara & Grande, Petasites albus (L.) Gaertner, Lapsana communis L. subsp. intermedia
(Bieb.) Hayek, Cirsium osseticum (Adams) petrak, Aster subulatus Michaux, Hedera helix L., Hedera
colchica (C.Koch) C. Koch, Ilex colchica Poj., Acer trautvetteri Medw., Calystegia silvatica (Kit.)
Griseb, Cornus mas L., Corylus avellana L. var. avellana, Rhododendron luteum Sweet,
Rhododendron ponticum L., Castanea sativa Miller, Fagus orientalis Lipsky, Ficus carica L. subsp.
carica (All.) Schinz & Thell., Clematis vitalba L. ve Laurocerasus officinalis Roemer gibi türler tespit
edilmiştir.
9
Fotoğraf-6. Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahası orman vejetasyonu
4.3. Tarım Alanları
Proje sahasına yakın tarım alanları, güney pasa sahası civarında mevcuttur (Fotoğraf 7). Bu
alanlarda; Orobanche elatior Sutton, Plantago lanceolata L., Plantago majör L. subsp. intermedia
(Glib.) Lange, Phytolacca americana L., Polygonum persicaria L., Ficus carica L. subsp. carica (All.)
Schinz & Thell., Lamium purpureum L. var. purpureum, Trifolium pratense L. var. pratense, Pisum
sativum L. subsp. elatius (Bieb.) Aschers. & Graebn. var. elatius, Lotus corniculatus L. var.
corniculatus (Bieb.) Arc., Euphorbia djimilensis Boiss., Eriobotrya japonica (Thunb.) Lindl.,
Diospyros lotus L., Cornus mas L. ve Chenopodium album L. subsp. album var. album gibi türler
tespit edilmiştir.
10
Fotoğraf-7. Çayeli Bakır İşletmeleri sahasına yakın tarım alanları
5. PROJE SAHASININ MİLLİ PARKLAR AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Çayeli Bakır İşletmeleri, işletme sahası ve tesislerin kurulu olduğu alan ve bu alana yakın herhangi
bir Milli Park, Tabiatı Koruma alanı ya da statülü bir alan yoktur.
6. PROJE SAHASININ ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahasının floristik listesi değerlendirildiğinde;
09.01.1984 tarihinde Türkiye’nin resmen taraf olarak onayladığı Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşam
Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (BERN) gereği koruma altında bulunan Cyaclamen coum Miller var.
coum türü proje sahasında 0648349, 4545055 ve 94 metrede tespit edilmiştir.
3 Mart 1978’de Washington da imzalanan CITES (Nesli tehlikede olan hayvan ve bitki türlerinin
uluslararası ticaretine ilişkin sözleşme) gereği koruma altına alınan ve ticareti yasaklanan bitki
türlerinin hiçbiri alanda bulunmamaktadır.
11
7. MADEN KAPANMA AŞAMASINDA PROJE SAHASININ DOĞAL HALİNE GETİRİLMESİNDE
DİKİLEBİLECEK AĞAÇ VE ÇALI TÜRLERİ
Çayeli Bakır İşletmeleri’nin maden kapanış aşmasında, proje sahasının doğal haline getirilmesi için
kullanılacak ağaç ve çalı türleri mutlaka aynı bölgede bulunan türlerden seçilmelidir. Aksi taktirde;
bölgeye uygun olmayan türlerin seçilmesi durumunda türün adaptasyonunu zorlaştıracak ve belki
belirli bir zaman sonra kurumaya başlayacaktır. Proje sahasına dikilen ağaç yada çalı türlerinin
istilacı bir tür olması durumunda ise doğal ağaç ve çalı türlerinin rekabet gücünü zayıflar ve doğal
türlerin ortadan kalkmasına neden olabilir.
Proje sahasının yeniden eski doğal haline getirilmesinde; Picea orientalis (L.) Link (Ladin), Acer
trautvetteri Medw. (Akça ağaç), Hedera helix L. (Orman sarmaşığı), Hedera colchica (C.Koch) C.
Koch (Duvar sarmaşığı), Corylus avellana L. var. avellana (Fındık), Robinia pseudo-acacia L. (Yalancı
akasya) ve Tilia rubra DC. (Ihlamur) kullanılabilir. Tesisin kapanmasından 1-2 yıl önce ağaçlandırma
çalışmalarında kullanılacak ağaç türü için, 100 m x 100 m bir alanda deneme kurulmalıdır. Bu
denemelerde her ağaç türünden Mart-Nisan ayları arasında 5-10 adet dikilmelidir. Dikim işlemleri
için; 50 cm derinliğinde x 50 cm çapında küçük çukurlar açılmalı, fidanlar bu çukurlara
yerleştirilerek 5-6 litre can suyu verilmelidir. Bu denemede amaç, ağaçlandırma çalışmasında
kullanılacak ağaç türünün gelişiminin takip edilmesi ve plantasyondan daha iyi sonuç alabilmek için
uygun ağaç türlerinin tespit edilmesidir.
Fotoğraf-8.Picea orientalis (L.) Link (Ladin)
Fotoğraf-9.Acer trautvetteri Medw. (Akça ağaç)
12
Fotoğraf-10. Hedera helix L. (Orman sarmaşığı)
Fotoğraf-11.Hedera colchica (C.Koch) C. Koch
(Duvar sarmaşığı)
Fotoğraf-12. Corylus avellana L. var. avellana Fotoğraf-13. Robinia pseudo-acacia L. (Yalancı
(Fındık)
akasya)
13
Fotoğraf-14.Tilia rubra DC. (Ihlamur)
8. SONDAJ ALANLARI VE YENİ PLANLANACAK İNŞAAT ALANLARINDA YAPILMASI ÖNERİLEN
ÇALIŞMALAR
Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahası ve çevresinde yapılacak sondaj çalışmaları, tesis genişletmeleri
yada buna benzer inşaat çalışmalarında, çalışmalara başlamadan önce alanın biyolojik envanterinin
tespit edilmesinde fayda vardır. Yapılacak envanter çalışması, önceki ve sonraki durumun
kıyaslanmasına olanak sağlayacaktır. Bu kapsamda; Çayeli Bakır İşletmelerinin Biyolojik Envanter
Çalışması yürütülürken, rezerv araştırmaları için PA, PB ve PC sondaj sahalarında flora ve fauna
envanter tespiti yapılmıştır. Bu çalışmaların raporları ekte verilmiştir.
14
Tablo I: Çayeli Bakır İşletmeleri Proje Sahası Floristik Listesi
Familya
Tür
Türkçe İsim
Fitocoğrafik
Bölge
Endemizm
Atkuyruğu
__
__
Eğrelti
__
__
Habitat
Tehlike Sınıfı
PTERIDOPHYTA
Equisetaceae
Equisetum arvense L.
Aspleniaceae
Phiyllitis scolopendrium (L.)
Newm.
Polypodiaceae
Polypodium vulgare L.
Benekli eğrelti
__
__
Dennstaedtiaceae
Pteridium aquilinum (L.)
Kuhn
Kartal eğrelti
__
__
Pinus sp.
Çam
__
__
Picea orientalis (L.) Link
Ladin
__
__
Acer trautvetteri Medw.
Akça ağaç
Öksin ele.
__
Havuç
Akd. ele.
__
Heracleum platytaenium
Boiss.
Kral tacı
Öksin ele.
Endemik
Ilex colchica Poj.
Mahonya
Öksin ele.
__
Güney pasa döküm
sahası, nemli alanlar,
kuzey pasa sahası
Portal havalandırma
sahası
Güney pasa döküm
sahası, nemli alanlar
Güney pasa döküm
sahası, orman altları,
Kuzey pasa sahası
LC
LC
LC
LC
SPERMATOPHYTA
GYMNOSPERMAE
Pinaceae
Tesisin ağaçlandırma
alanlarında
Güney pasa döküm
sahası, ormanlık alanlar
LC
LC
ANGIOSPERMAE
DICOTYLEDONES
Aceraceae
Apiaceae
Aquifoliaceae
Daucus broteri Ten.
Tesisin ağaçlandırma
alanlarında
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Galeri ağzı, yol
kenarları
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
LC
LC
LC
LC
15
Araliaceae
Hedera helix L.
Orman sarmaşığı
__
__
Hedera colchica (C.Koch) C.
Koch
Duvar sarmaşığı
Öksin ele.
__
Galeri ağzı, ormanlık
alanlar
Galeri ağzı, ormanlık
alanlar
LC
LC
Yavşan otu
Akd. ele.
__
Tesisin kuzeyi, hurda
sahası, güney pasa
döküm sahası, çakıllık
alanlar
Aster
__
__
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar,
galeri ağzı, yol kenarları
LC
Cirisum arvense (L.) Scop.
Deve dikeni
__
__
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar,
galeri ağzı, yol kenarları
LC
Cirisum hypoleucum DC.
Deve dikeni
Öksin ele.
__
Cirisum osseticum (Adams)
petrak
Deve dikeni
__
__
Artemisia arborescens L.
Aster subulatus Michaux
Asteraceae
Conyza bonariensis (L.)
Cronquist
__
__
__
Crepis setosa Hall. Fil.
Hindiba
Avr.-Sib. ele.
__
Helichysum graveolens
(Bieb.) Sweet
Ölmez otu
__
__
Güney pasa döküm
sahası, orman altları
Güney pasa döküm
sahası, yol kenarları
Güney pasa döküm
sahası, yol kenarları,
portal havalandırma
sahası
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
LC
LC
LC
LC
LC
LC
16
Lapsana communis L. subsp.
intermedia (Bieb.) Hayek
Mycelis muralis (L.) Dum.
Petasites albus (L.) Gaertner
Asteraceae
Tanacetum parthenium (L.)
Schultz Bip.
Taraxacum scaturiginosum
G. Hagl.
Sonchus asper (L.) Hill subsp.
glaucescens (Jordan) Ball
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
LC
Galeri ağzı, yol kenarları
LC
__
Sülfürlü pasa sahası,
kuzey pasa sahası
LC
__
__
Sülfürlü pasa sahası
LC
Hindiba
__
__
Tesisin kuzeyi, hurda
sahası
LC
Eşek gevreği
__
__
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar,
kuzey pasa sahası
LC
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar,
tesisin kuzeyi, hurda
sahası, portal
havalandırma sahası,
kuzey pasa sahası
LC
__
__
__
__
Avr.-Sib. ele.
__
Lapaza çiçeği
Avr.-Sib. ele.
Teke sakalı
Betulaceae
Alnus glutinosa (L.) Gaertner
subsp. glutinosa
Kara ağaç
Avr.-Sib. ele.
__
Bignoniaceae
Catalpa bignonioides Wladst.
Katalpa
__
__
Cynoglossum creticum Miller
__
__
__
Unutma beni
çiçeği
Öksin ele.
__
Karakafes otu
Öksin ele.
__
__
__
__
Kara lahana
__
__
Boraginaceae
Brassicaceae
Myosotis lazica M. Popov
Symphytum longipetiolatum
Wickens
Alliaria petiolata (Bieb.)
Cavara & Grande
Brassica oleracea L.
Tesisin ağaçlandırma
sahalarında
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Tesisin ağaçlandırma
alanlarında
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, tarım alanları
LC
LC
LC
LC
LC
LC
17
Brassicaceae
Cardamine impatiens L. var.
pectinata (Pallas) Trautv.
Raphanus raphanistrum L.
subsp. raphanistrum
Budlejaceae
Budleja davidii Franch
Caprifoliaceae
Caryophyllaceae
Chenopodiaceae
Convolvulaceae
Cornaceae
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Tere
Avr.-Sib. ele.
__
Hardal
__
__
Kelebek çalısı
__
__
Galeri ağzı, yol kenarları,
sülfürlü pasa sahası
LC
Sambucus nigra L.
Mürver
Avr.-Sib. ele.
__
Sülfürlü pasa sahası,
portal havalandırma
sahası
LC
Viburnum orientale Pallas
Kartopu
Öksin ele.
__
Galeri ağzı, yol kenarları
LC
Holosteum
__
__
Kuzey pasa döküm alanı
LC
Minuatya
__
__
Sülfürlü pasa alanı
LC
LC
Holosteum umbellulatum L.
var. umbellulatum
Minuartia aizoides (Boiss.)
Bornm.
LC
LC
Silene compacta Fischer
Nakıl
__
__
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar,
tesisin kuzeyi, hurda
sahası
Chenopodium album L.
subsp. album var. album
Kaz ayağı
__
__
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
LC
Calystegia silvatica (Kit.)
Griseb
Boyatan
sarmaşık
__
__
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar,
portal havalandırma
sahası
LC
Convolvulus arvensis L.
Gündüz sefası
__
__
Kızılcık
Avr.-Sib. ele.
__
Cornus mas L.
Tesis bölgesi, ormanlık
alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
LC
LC
18
Coryllaceae
Corylus avellana L. var.
avellana
Ebenaceae
Diospyros lotus L.
Ericaceae
Euphorbiaceae
Fabaceae
Fındık
Avr.-Sib. ele.
__
Trabzon
hurması
__
__
Eriobotryajaponica (Thunb.)
Lindl.
Rhododendron luteum
Sweet
Malta eriği
__
__
Sarı orman
gülü
Öksin ele.
__
Rhododendron ponticum L.
Orman gülü
Öksin ele.
__
Euphorbia djimilensis Boiss.
Sütleğen
Öksin ele.
__
Acacia cyanophylla Lindley
Kıbrıs akasyası
Akd. ele.
__
Albizia julibrissin Durazz.
Gülibrişim
__
__
Lathyrus pratensis L.
Mürdümük
Avr.-Sib. ele.
__
Lotus corniculatus L. var.
corniculatus (Bieb.) Arc.
Lüfer otu
__
__
Medicago lupulina
Taş yonca
__
__
Güney pasa döküm
sahası, tarım alanları,
portal havalandırma
sahası
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Tesisin orman ile
sınırında
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, yol kenarları
Tesisin ağaçlandırma
alanlarında
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Portal havalandırma
sahası
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar,
tesisin kuzeyi, hurda
sahası
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar,
portal havalandırma
sahası
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
19
Fabaceae
Fagaceae
Pisum sativum L. subsp.
elatius (Bieb.) Aschers. &
Graebn. var. elatius
Bezelya
Akd. ele.
__
Robinia pseudo-acacia L.
Yalancı akasya
__
__
Trifolium pratense L. var.
pratense
Üç gül
__
__
Trifolium medium L. var.
medium
Üç gül
__
__
Trifolium campestre Schreb.
Üç gül
__
__
Castanea sativa Miller
Kestane
Avr.-Sib. ele.
__
Fagus orientalis Lipsky
Kayın
Avr.-Sib. ele.
__
Quercus robur L. subsp.
robur
Meşe
Avr.-Sib. ele.
__
Jentiyan
Avr.-Sib. ele.
__
Gentianaceae
Gentiana asclepida L.
Geraniaceae
Erodium cicutarium(L.)
L’Herit. subsp. cicutarium
Turna gagası
__
__
Hypericum androsaeum L.
Koyun kıran
__
__
Hypericum xylosteifolium
(Spach) Robson
Lamium purpureum L. var.
purpureum
Binbir delik
otu
Öksin ele.
__
Ballıbaba
Avr.-Sib. ele.
__
Hypericaceae
Lamiaceae
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Tesisin kuzeyi, hurda
sahası, tesisin içinde
peyzaj alanlarında
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar,
kuzey pasa sahası
Tesisin kuzeyi, Hurda
sahası
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, ormanlık alanlar,
tesisin kuzeyi, hurda
sahası
Güney pasa döküm
sahası, ormanlık alanlar
Tesisin ağaçlandırma
sahalarında
Güney pasa döküm
sahası, orman altları
Portal havalandırma
sahası
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Tesisin kuzeyi, Hurda
sahası
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
20
Lamiaceae
Meliaceae
Moraceae
Myrtaceae
Onagraceae
Galeri ağzı, yol kenarları
LC
__
Tesisin ağaçlandırma
alanlarında
LC
LC
Avr.-Sib. ele.
__
Salvia forskahlei L.
Ada çayı
Öksin ele.
__
Melia azedarach L.
Tespih ağacı
__
İncir
__
__
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar,
tesisin kuzeyi, hurda
sahası, portal
havalandırma sahası,
kuzey pasa sahası
Sıtma ağacı
__
__
Tesisin ağaçlandırma
alanlarında
LC
Yakı otu
Öksin ele.
__
Portal havalandırma
sahası
LC
Canavar otu
__
__
Ekşi ot
__
__
Plantago lanceolata L.
Sinir otu
__
__
Plantago majör L. subsp.
intermedia (Glib.) Lange
Sinir otu
__
__
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, yol kenarları
Güney pasa döküm
sahası, yol kenarları,
kuzey pasa sahası
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Phytolacca americana L.
Amerikan
şekerci boyası
Ficus carica L. subsp. carica
(All.) Schinz & Thell.
Eucalyptus camaldulensis
Dehnh.
Epilobium anatolicum
Hausskn. subsp.
prionophyllum (Hausskn.)
P.H.Raven
Orobanche elatior Sutton
Oxalidaceae
Oxalis acetosella L.
Phytolaccaceae
LC
Erik Otu
Orobanchaceae
Plantaginaceae
Portal havalandırma
sahası
Prunella vulgaris L.
__
__
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar,
tesisin kuzeyi, hurda
sahası
LC
LC
LC
LC
LC
21
Çoban değneği
__
Ekşikulak
__
__
Rumex tuberosus
L.subsp.horizontalis (Koch)
Rech.fil.
Labada
Ir.-Tur. ele.
__
Rumex acetocella L.
Labada
__
__
Sülfürlü pasa sahası
Fare kulağı
__
__
Sıklamen
__
Endemik
Ak asma
__
__
Düğün çiçeği
Öksin ele.
__
Fragaria vesca L.
Dağ çileği
__
__
Laurocerasus officinalis
Roemer
Kocayemiş
Öksin ele.
__
Potentilla argentea L.
Beşparmak
otu
__
__
Prunus xdomestica L.
Çakal eriği
__
__
Portal havalandırma
sahası
Araç yıkama sahası,
orman altları
Güney pasa döküm
sahası, yol kenarları
Galeri ağzı, yol kenarları
Tesisin kuzeyi, Hurda
sahası
Kuzey pasa döküm
sahası
Portal havalandırma
sahası
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Portal havalandırma
sahası
Portal havalandırma
sahası
Gül
__
__
Polygonum persicaria L.
Polygonaceae
Primulaceae
Ranunculaceae
Rumex scutatus L.
Anagallis arvensis L. var.
arvensis
Cyclamen coum Miller var.
coum
Clematis vitalba L.
Ranunculus cappadocicus
Willd.
Rosaceae
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar,
sülfürlü pasa sahası
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar,
kuzey pasa sahası
__
Rosa pulverulenta Bieb.
Galeri girişi
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
22
Rosaceae
Rutaceae
Salicaceae
Simaroubaceae
Scrophulariaceae
Böğürtlen
Avr.-Sib. ele.
__
Portakal
__
__
Mandalina
__
__
Populus nigra L. subsp. nigra
Kavak
__
__
Salix alba L.
Söğüt
Avr.-Sib. ele.
__
Ailanthus altissima (Miller)
Swingle
Kokar ağaç
__
__
Scrophularia nodosa L.
Sıraca otu
Avr.-Sib. ele.
__
Sığır kuyruğu
Öksin ele.
__
Yavşan otu
Avr.-Sib. ele.
__
Rubus hirtus Waldst. & KIit.
Citrussinensis Osbeck.
Citrus nobilis Lour.
Verbascum pyramidatum
Bieb.
Veronica officinalis L.
Solanaceae
Solanum nigrum L. subsp.
schultesii (Opiz) Wessely
Köpek memesi
__
__
Thymaleaceae
Daphne pontica L.
Yalancı defne
Öksin ele.
__
Urticaceae
Urtica dioica L.
Isırgan
Avr.-Sib. ele.
__
Violaceae
Viola odorata L.
Menekşe
__
__
Vitaceae
Vitis vinifera L.
Asma
__
__
Güney pasa döküm
sahası, yol kenarları
Sülfürlü pasa sahası
Tesisin kuzeyi, Hurda
sahası
Tesisin ağaçlandırma
sahalarında
Tesisin ağaçlandırma
sahalarında
Tesisin ağaçlandırma
sahalarında
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Portal havalandırma
sahası
Galeri ağzı, yol kenarları
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
23
MONOCOTYLEDONES
Cyperaceae
Carex capitellata Boiss. & Bal.
Ekşi otu
Öksin ele.
__
Carex pendula Hudson
Ekşi otu
Avr.-Sib. ele.
__
Juncaceae
Juncus effusus L.
Kofa
__
__
Liliaceae
Smilax aspera L.
Solucan otu
__
__
Alopecurus aequalis Sobol
__
Avr.-Sib. ele.
__
Brachypoidum sylvaticum
(Hudson) P. Beauv.
__
Avr.-Sib. ele.
__
Kuş yemi
__
__
Brom
__
__
__
__
__
Elym
__
__
__
Avr.-Sib. ele.
__
Briza maxima L.
Poaceae
Bromus commutatus
Schrader
Digitaria sanguinalis (L.)
Scop.
Elymus repens (L.) Gould
Lolium perenne L.
Güney pasa döküm
sahası, nemli alanlar
Portal havalandırma
sahası, kuzey pasa
sahası
Tesisin kuzeyi, hurda
sahası
Güney pasa döküm
sahası, ormanlık alanlar,
tesisin kuzeyi, hurda
sahası, portal
havalandırma sahası
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Kuzey pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar,
sülfürlü pasa sahası
Güney pasa döküm
sahası, çakıllık alanlar
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
LC
24
Fotoğraf-15. Hyperıcum androsaeum L.
Fotoğraf-16. Rumex scutatus L.
Fotoğraf-17. Veronica officinalis L.
Fotoğraf-18. Helichrysum graveolens (Bieb.)
Sweet
Fotoğraf-19. Holosteum umbellulatum L. var. Fotoğraf-20. Plantago lanceolata L.
umbellulatum
Fotoğraf-21. Euphorbia djimilensis Boiss.
Fotoğraf-22. Fragaria vesca L.
Fotoğraf-23. Solanum nigrum L. subsp. schultesii Fotoğraf-24. Raphanus raphanistrum L. subsp.
(Opiz) Wessely
raphanistrum
Fotoğraf-25. Trifolium pratense L. var. pratense
Fotoğraf-26. Pisum sativum L. subsp. elatius
(Bieb.) Aschers. & Graebn. var. elatius
26
Fotoğraf-27. Orobanche elatior Sutton
Fotoğraf-28. Silene compacta Fischer
Fotoğraf-29. Anagallis arvensis L. var. arvensis
Fotoğraf-30. Rhododendron ponticum L.
Fotoğraf-31. Sambucus nigra L.
Fotoğraf-32. Smilax aspera L.
27
9. KAYNAKLAR
1. Davis, P.H. (ed.), Flora of Turkey and yhe East Aegean Islands. Vol. 1-9, 1965-1985 (Edinburgh).
2. Güner, A., Vural, M., Sorkun, K., Rize Florası, Vejetasyonu ve Yöre Ballarının Polen Analizi,
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu, Matematik, Fizik ve Biyoloji Bilimler Araştırma
Grubu, Proje No: T.B.A.G. 650, 1987 (Ankara).
3. Davis, P.H., Mill, R.R, Tan, K.(eds), Flora of Turkey and The East Aegean Islands, Vıl. 10, at the
Universty Press, 1988, (Edinburgh).
4. Güner, A., Özhatay, N., Ekim, T., Başer, K.H.C (eds.), Flora of Turkey and The East Aegean
Islands, Vıl. 11, at the Universty Press, 2000, (Edinburgh).
5. Tutin, T.G. et al. (ed.), Flora Europaea, Vol. 1-5, !964-1979 (Londra)
6. Anşin, R., Doğu Karadeniz Bölgesi florası ve asal vejetasyon tiplerinin floristik içerikleri,
Doçentlik tezi, 1980 (Trabzon).
7. Davis, P.H., ve Cullen, J., The identification of flowering plant families, 1979 (Londra).
8. Güner, A., Kaçkar Dağlarının Kuzey Yamacının Florası, TUBİTAK, TBAG-463 nolu proje raporu,
1983 (Ankara).
9. Peşmen, H., Six nex species from Anatolia, Ibid. 38:435-441, 1980.
10. Güner, A., New records for the Flora of Turkey and two species from Anatolia, Notes R.B.G.
41(2): 283-288, 1983 (Edinburgh).
28
B. FAUNA
1. AMAÇ ve KAPSAM
Fauna çalışmaları kapsamında öncelikle Rize ili, Çayeli İlçesi Mağdenli Beldesi sınırları içerisinde
Çayeli Bakır İşletmeleri tarafından işletilmekte olan maden sahaları, işletme ve yönetim tesisleri ile
pasa alanlarının da dahil olduğu kesimleri kapsayan işletme sahası sınırları içerisinde yer alan
karasal fauna elemanlarının hangileri olduklarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu başlık altında
Karasal Omurgalı Faunasını meydana getiren İkiyaşamlılar (Amphibia), Sürüngenler (Reptilia),
Kuşlar (Aves) ve Memeli Hayvanlar (Mammalia) sınıflarına bağlı türlerle ilgili gözlem, inceleme ve
değerlendirmeler yapılmıştır.
2. TÜRLERİN BELİRLENMESİ
Çalışmalar
kapsamında
tür
teşhislerinin
gerçekleştirilmesi
amacıyla
saha
gözlemleri
gerçekleştirilmiştir. Gözlemler çıplak gözle ya da dürbün, teleskop veya teleobjektif gibi
donanımlar kullanılarak yapılmıştır. Teşhis edilen türlerin bulundukları kesimler veya habitatlarla
ilgili olarak tanımlamada kullanılması için bir GPS donanımından istifade edilmiştir. Bu donanım
yardımıyla hem koordinat hem de yükseklikle ilgili veriler elde edilmiştir.
Türlerin tespit edilmesi aşamasında sadece doğrudan gözlemlerden istifade edilmemiştir. Ek olarak
saha çalışmaları esnasında bulunan ve yaban hayatı bileşenlerine ait olan ayak izleri, vücut
parçaları, karkaslar, doğal ortamlara bırakılmış yumurtalar, besin artıkları, dışkılar gibi kanıtlardan
da istifade edilmiştir. Ayrıca literatür kontrolleri de gerçekleştirilerek bu bölge faunasına yönelik
herhangi bir çalışmanın bulunup bulunmadığı gibi noktalar da göz önünde bulundurulmuştur. Tüm
bu çalışmaları destekleyici olarak bazı yöre sakinleri ve İşletme elemanlarıyla da görüşülerek fauna
bileşenlerinin tespit edilmesine yönelik olarak veriler toplanmıştır. Türlerin tespit edilmesi
sürecinde gerektiğinde anahtarlar veya rehber kitaplardan da istifade edilmiştir.
3. HABİTATLARA YÖNELİK ÇALIŞMALAR
İşletme sahasından değişik gereksinimlerini karşılamak amacıyla istifade eden türlerin teşhislerinin
gerçekleştirilmesinden sonra teşhisi tamamlanan yaban hayatı bileşenleri tarafından işletme sahası
içerisinde
tercih
edilen
habitat
tipleri;
bu
habitatların
özellikleri
ve
konumları
da
değerlendirilmiştir. Lokalitele konularında inceleme ve değerlendirmeler yapılabilmesi; işletme
sahasında gerçekleştirilen çalışmalar ve insan aktiviteleri nedeniyle işletme sahası olarak
tanımlanan kesimlerde tüm yıl boyunca mevcut olan türler, yani “yerli” formlar yanında değişik
gereksinimlerini karşılayabilmek amacıyla geçici süreler için bu kesimleri ziyaret eden, yani
29
“göçmen” formların etkilenip etkilenmedikleri; bu etkileşimlerin sonuçları; söz konusu etkileşimler
nedeniyle bu kesimlerdeki türler ve habitatlarının etkilenip etkilenmedikleri yanında işletme sahası
içerisinde rastlanan yabanıl fauna bileşenleri ve bu bileşenlerce farklı amaçlar için kullanılmakta
olan habitatların olumsuz etkilenmemesi için alınması gereken önlemleri ve tedbirleri ortaya
koyabilmek amacıyla tarafımızdan saha çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Göçmen kuşların göç
noktalarına ulaştıkları zaman dilimi olmasının yanında üreme dönemini de kapsayan bu ilk saha
çalışmasında işletme sahası olarak tanımlanan kesimlerde öncelikle hangi türlerin bulunduğu
konusunda değerlendirmeler yapılmıştır.
4. LOKAL FAUNA BİLEŞENLERİNİN STATÜLERİNİN BELİRLENMESİ
Saha çalışmaları ve diğer çalışmalar sonucunda elde edilen verilerin bir arada değerlendirilmesi
sonucunda işletme alanı olarak belirlenen kesimler ile bu kesimlere yakın bitişik kesimlerde kısa
yada uzun süreli olarak yaşadığı tespit edilen yabanıl formların, yani fauna bileşenlerinin statüleri
de değerlendirilmiştir. Burada “Statü” başlığı altında türlerin bulundukları kesimlerdeki konumları,
bir yıllık takvimin tamamı göz önünde bulundurulmaktadır. Eğer bir tür tüm yıl boyunca bir
kesimde görülüyorsa “Yerli” (Y); sadece kış döneminde görülebiliyorsa “Kış Ziyaretçisi” (KZ); eğer
ilkbahar mevsimi başında bu kesimlere geliyor ve bu kesimlerde çoğaldıktan sonra yaz sonunda
veya sonbahar mevsiminde geldikleri bölgeye geri dönüyorlarsa “Yaz Ziyaretçisi” (YZ); belli bir
kesimden geçerken beslenme, dinlenme veya geceleme gibi amaçlarla, kısa süreli olarak molalar
veriyorsa “Transit”(T) ve son olarak da düzensiz aralıklarla belli bir kesimi ziyaret eden türler ise
“Vagrant” (V) yani Başıboş, Gezgin türler olarak tanımlanırlar.
5. TÜRLERİN KORUMA STATÜLERİNİN BELİRLENMESİ
Ülkemiz “zengin” olarak tanımlanabilecek özellikte bir biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Sınırlarımız
içerisinde Avrupa kıtasına eşdeğer veya yakın sayılarda bitki ve hayvan türü tespit edilmiş olup bu
sayılar gün geçtikçe artmaktadır.
Diğer taraftan ise söz konusu türler yaşadıkları kesimlerde birçok tehditle karşı karşıyadırlar.
Türlerin büyük bir kısmı karşı karşıya kaldıkları tehditleri nedeniyle azalmış veya azalma
sürecindedirler. Her bir türe yönelik tehditler farklı olabileceği gibi bu tehditlere karşı gösterilen
tepkiler de farklıdır. Bu durumun bir sonucu olarak da türler ulusal ve uluslararası koruma
listelerinde az veya çok önemde, farklı statülerle temsil edilmektedirler. Bu tip bir değerlendirme
nadir ve koruma altına alınmış olan türlere ve habitatlarına yönelik olarak yapılabilecek
müdahaleleri engellemekte veya belli koşullarla yapılabilmesine izin vermektedir. Bu nedenle
30
koruma, izleme çalışmaları yapılırken hedef sahaya yönelik olarak habitat tanımları, habitat
sınıflamaları yanında bu habitatlardan değişik şekillerde yararlanan türlere yönelik de koruma
statülerinin belirlenmesi çabaları sarf edilmektedir.
Çayeli Bakır İşletmelerinin sınırları içerisinde tarafımızdan gerçekleştirilen tür tespitlerini takiben
ofis çalışmalarıyla türlere, özellikle de koruma statülerine yönelik olarak inceleme ve
değerlendirmeler yapılmıştır. Bu süreçte ulusal ve uluslararası ölçekte kullanılan bazı
sözleşmelerden istifade edilmiştir. Bu amaçla kullanılan sözleşmeler şunlardır;
• Bern Sözleşmesi (Fauna bileşenleri için kullanılan EK-II ve EK-III kategorileri),
• Uluslararası Doğayı ve Doğal Habitatları Koruma Birliği (IUCN = International Union for
Conservation of Nature and Natural Habitats) tarafından hazırlanan ve sürekli olarak
güncellenen Avrupa Kırmızı Listesi (ERL=European Red List),
• Merkez Av Komisyonu (MAK) koruma listeleri,
• Türkiye’de kaydedilmiş olan kuş türleri için hazırlanmış olan, 2008 tarihli Türkiye Kuşları Kırmızı
Listesi (Red Data Book for Turkish Birds) isimli çalışmalardan istifade edilmiştir.
6. İŞLETME SAHASI İÇERİSİNDE TESPİT EDİLMİŞ OLAN KARASAL FAUNA BİLEŞENLERİ
Çayeli Bakır İşletmelerinin yer aldığı kesimler büyük ölçüde yollar, işletme tesisleri ve işletme
binaları yanında malzeme ve depo alanları gibi amaçlarla kullanılmaktadır. Ayrıca tesislerin yer
almadığı sınırlı bölgelerdeki pasa döküm alanları doğal özelliklerinden oldukça uzaktır. Bu
konumlarıyla sözü edilen kesimler doğal özelliklerini yitirmiş konumdadırlar. Buna karşılık çalışma
alanı sahası olarak tanımladığımız kesimler tamamen doğal alanlarla çevrilidir. Dolayısıyla da bu
doğal alanlardan değişik şekillerde istifade eden fauna bileşenleri söz konusudur. Çevrede yoğun
ve hemen hemen tekdüze bir orman varlığı fauna bileşenlerinin tür ve birey sayılarının artmasına
olanak sağlamaktan uzaktır. Buna karşılık yine de bir faunal yapı söz konusudur. İşletme sahası
dışındaki alanları çeşitli amaçlarla kullanmakta olan faunal bileşenler zaman zaman işletme sahası
içerisindeki ortamları da ziyaret edebilmektedirler. Hatta bunlardan bazıları söz konusu alanların
daimi sakinleri haline gelmişlerdir.
Ruhsatlı alanları da kapsayan çalışma alanında gerçekleştirilecek her türlü faaliyetin lokal fauna
bileşenlerine ve habitatları üzerine olası etkileri göz önünde bulundurularak şekillendirilmesi
koruma çalışmaları arasında ilk sıralarda gelmektedir. Bu nedenle türlerin tespiti, ilgili özelliklerinin
belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu çalışma kapsamında çalışma alanı sınırları içerisinde
tüm yıl boyunca bulunabilen veya geçici süreler için bu kesimleri ziyaret eden İkiyaşamlı, Sürüngen,
Kuş ve Memeli hayvan türleri belirlenmiştir.
31
6.1. İkiyaşamlılar (Amphibia)
İkiyaşamlı türleri en azından üremek amacıyla suya bağımlı olan türlerdir. Bazı türleri tüm
yaşamları boyunca sucul ortamları tercih ederken bazı türleri ise sadece üreme dönemlerinde su
ortamına giderek yumurtalarını bırakırlar. Yumurtadan çıkan yavrular erginleştikten sonra yeniden
karasal ortamlara dönmektedirler. Dolayısıyla her iki grup için de büyük veya küçük ölçekli de olsa
tatlısu ortamına gereksinim vardır. Bu ortamlar yapay veya doğal olabilir. İşletme sahası içerisinde
ve işletme sahasına yakın bir kesimde ikiyaşamlı türleri açısından uygun habitat tipleri söz
konusudur. Bunlardan en önemlisi ve en hacimlisi batı yönünde işletme sahası ile sınır oluşturan,
daimi bir akarsu konumunda olan Büyükdere’dir (Fotoğraf-33).
Fotoğraf-33. İşletme sahası ile sınır oluşturan Büyükdere ve pasa sahası
Büyükdere nispeten geniş bir yatakta akmakta ve bol su taşımaktadır. Ayrıca debisi de nispeten
yüksektir. İkiyaşamlı türleri genellikle hızlı akan sularda bulunmayı tercih etmemektedirler. Bu
nedenle bu kesimlerde görülen ikiyaşamlı bireylerini akarsu sınırındaki sığ ve suyun yavaş aktığı
kesimler ile akarsu kıyısında bazı kesimlerde şekillenmiş olan gölcükleri tercih etmektedirler.
Bu akarsu dışında, işletme sahasının güney sınırlarında pasa sahası civarında küçük ölçekli bir yan
kol olan Madendere bulunmaktadır. Mevsimsel özellikteki bu yan kol Büyükdere’ye katılmakta
olup Büyükdere’ye göre hem çok daha az su taşımakta hem de çok daha yavaş akmaktadır.
32
Bu akarsuyun kıyılarında nispeten yoğun bir vejetasyon söz konusudur. Tarafımızdan
gerçekleştirilen saha çalışmaları esnasında bu kesimlerde de az sayıda kurbağa bireylerine
rastlanmıştır. İşletme sahası sınırları içerisinde ikiyaşamlılar tarafından habitat olarak kullanılmaya
uygun bazı yapay ortamlar da söz konusudur. Bu yapay ortamlardan birisi ıslahı yapılmış
Madendere’dir (Fotoğraf-34).
Fotoğraf-34. İşletme sahası yanında ıslahı yapılmış Madendere
Madendere kanalın eğimi nedeniyle hızlı bir akış görülmektedir. Ayrıca kanal yatağı içerisinde
tutunmaya uygun herhangi bir ortama veya yapıya rastlanamamıştır. Bu iki nokta nedeniyle söz
konusu kanal ortamı ikiyaşamlı türleri açısından uygun bir yaşam alanı olmaktan oldukça uzaktır.
İşletme sınırları içerisinde ikiyaşamlılar açısından en azından yumurta bırakmak için uygun
olabilecek bir diğer sulu ortam ise işletme içerisindeki yüzeysel suların toplanmasına yönelik olarak
tesis edilmiş eğimli kanallardır. Ayrıca işletme sahası içerisinde çeşitli kesimlerde bulunan boş
kaplarda çeşitli amaçlarla kullanılmış olan kapların ortada bırakılması ve yağmur suyu ile dolması
sonucunda ikiyaşamlılar açısından uygun yumurta bırakma ortamları şekillenmiştir. Benzer şekilde,
depolanmış olan malzemelerin üzerini örtmek amacıyla kullanılan örtülerde zamanla yağışların
şekillendirdiği su birikintileri de yumurtlama amacıyla kullanılabilmektedir.
33
Nitekim 2011 yılı Mayıs ayı gözlemleri esnasında bu tip şekillenmiş ortamlarda çok sayıda
ikiyaşamlı yumurtaları belirlenmiştir (Fotoğraf-35).
İkiyaşamlı Yumurtaları
Fotoğraf-35. İstiflenmiş boruların üzerine örtülen naylon örtülerde şekillenmiş ve içerisinde İkiyaşamlı
yumurtalarının bulunduğu su birikintileri
6.2. Sürüngen Türleri (Reptilia)
İşletme sahası sınırları içerisinde yaşayan sürüngen türleri ve sürüngen türleri tarafından tercih
edilen habitatlara yönelik olarak tarafımızdan gerçekleştirilen saha çalışmalarında 3 sürüngen türü
belirlenmiştir. Bu türler ve koruma statüleri Tablo-2 üzerinde verilmiştir. Alanda tespit edilmiş olan
sürüngen türleri arasında yaygınlık ve yoğunluk açısından bir sıralama yapılması gerekirse bu
sıralama Artvin kertenkelesi (Darevskia rudis), Hemşin kertenkelesi (Dareskia armeniaca) ve
Yılanımsı kertenkele (Anguis fragilis) şeklinde (Fotoğraflar-36 ve 37).
34
Fotoğraf-36. Artvin Kertenkelesi
Fotoğraf-37. İşletme sahasında teşhis edilmiş olan bir yılanımsı Kertenkele (Anguis fragilis)
35
6.3. Kuş Türleri (Aves)
İşletme sahası sınırları içerisinde biyolojik çeşitlilik bileşenlerine yönelik olarak gerçekleştirilen
gözlem ve incelemelerde tespit edilen tür sayıları açısından en zengin grup kuş türleridir. 2011 yılı
içerisinde, Mayıs ve Temmuz aylarında gerçekleştirilen saha gözlemlerinde tespit edilmiş olan kuş
türü sayısı 21’dir. İlgili tablodan da görülebileceği gibi işletme sahası içerisinde tespit edilmiş olan
kuş türlerinin büyük bir kısmı yerli türlerdir. Yani yıl boyunca bu kesimlerde bulunan, üremesini
bile bu kesimlerde gerçekleştiren türlerdir. Ülkemizde kaydedilmiş olan karasal omurgalı hayvan
türleri açısından da en zengin grup da 500’den fazla tespit edilmiş tür sayısı ile Kuşlardır.
Tarafımızdan gerçekleştirilen saha çalışmalarında tespit edilen kuş türleri ve bu kuş türlerinin
koruma statülerinin de dahil olduğu bazı parametreler Tablo-3 te verilmektedir.
Fotoğraf-38. İşletme sahasında kaydedilen kuş türlerinden Karabaşlı Ötleğen
36
6.4. Memeli Hayvanlar (Mammalia)
Çalışma sahası sınırları içerisinde oldukça yoğun bir işletme faaliyeti söz konusudur. Bu kapsamda
kayda değer ölçülerde insan, taşıt ve makine aktivitesi yaşanmaktadır. Karasal omurgalı faunasının
en gelişmiş üyelerini barındıran Memeli hayvanlar sınıfına bağlı bileşenler üzerlerindeki çok yönlü
baskılardan kendilerini koruyabilmek amacıyla kuvvetli savunma ve saklanma güdüleri
geliştirmişlerdir. Bunun sonucu olarak da zorunlu kalmadıkça yaşam alanlarını insanların yaşam
alanları ile çakıştırmaktan kaçınmaktadırlar. Tüm bu sayılan nedenlerden dolayı işletme sahası
içerisinde yaşadığı tespit edilen memeli hayvan türü sayısı oldukça sınırlı kalmıştır. Tespit edilen
türlerin büyük bir kısmı da işletme sahasını çevreleyen doğal alanların sakinlerinden olup değişik
amaçlarla işletme sahasına gelen ve kısa süreler sonra bu kesimleri terk eden formlardır. İşletme
sahası içerisinde tespit edilmiş olan memeli hayvan türleri arasında böcekçiller 1 tür, kemirgenler 2
tür, yarasalar 1 tür ve çifttoynaklılar da 1 tür ile temsil edilmektedirler. Bölgede tespit edilmiş olan
sincapın işletme sahasını besin temin etmek amacıyla sıklıkla ziyaret ettiği belirlenmiştir (Fotoğraf39).
Fotoğraf-39. İşletme sahası sınırları içerisinde kaydedilen Sincap (Sciurus anomalus)
İşletme sahası sınırları içerisinde ve sahaya bitişik, komşu yaşam ortamlarında yaşadıkları
belirlenen türler ve ilgili özellikler Tablo-4 te verilmektedir.
37
7. İŞLETME SAHASI SINIRLARI İÇERİSİNDE GERÇEKLEŞTİRİLECEK FAALİYETLER İLE İLGİLİ OLARAK
DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR
Çayeli Bakır İşletmeleri’nin yer aldığı kesimler ile çevredeki ilgili alanlarda uzun süreden beri
çalışmalar yapılmaktadır. Bu süreçte çevre konusunda etkili birçok önlem alınmış, birçok uygulama
hayata geçirilmiştir. Buna karşılık zaman içerisinde bazı yeni durumların ortaya çıkabilme olasılığı
herzaman için söz konusu olabilmektedir. Tarafımızdan gerçekleştirilen saha çalışmalarında
mevcut faunal bileşenlerin halihazırda gerçekleştirilmekte olan veya gelecek gerçekleştirilmesi
planlanan çalışmalardan olumsuz etkilenme risklerini ortadan kaldırmaya veya en aza indirmeye
yönelik olarak dikkat edilmesi gereken bazı noktalar aşağıda verilmektedir;
7.1. İşletme sahasınında su birikintilerinin şekillenmesine uygun ortamlar
İşletme sahası içerisinde tarafımızdan gerçekleştirilen saha gözlemleri ve habitat incelemeleri
esnasında bazı kesimlerde boş kaplar içerisinde, bazı kesimlerde depolanmış boruların üzerini
kapatmak amacıyla kullanılan örtülerin çukur kesimlerinde ve şantiye binalarının girişlerinde
ayakkabı temizliğine yönelik olarak dizayn edilmiş olan kaplar içerisindeki sular ikiyaşamlılar
tarafından yumurta bırakma alanları olarak tercih edilmekte olan ortamlar haline gelmiştir. Bu
kesimlere yumurtaların bırakılması sonrasında herhangi bir müdahalede bulunulmasa bile sıcaklık
ve yağış koşullarına bağlı olarak bu kesimlerdeki suların buharlaşma riski her zaman için söz
konusudur. Bu da çok sayıda ikiyaşamlı bireyinin erginleşemeden ölmesi anlamına gelmektedir. Söz
konusu riskler kurbağalar haricinde semenderler için de söz konusu olduğu gözden
kaçırılmamalıdır.
Bu tip kayıpların önüne geçilebilmesi ancak bu tip kapların gelişigüzel ortamlara bırakılmaması;
belli süreler için depolanma zorunluluğu söz konusu ise ters olarak kapatılması; borular üzerindeki
örtülerin gergin bir şekilde örtülmesiyle su birikintilerinin, dolayısıyla da yapay yumurta bırakma
seçeneklerinin azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılması başarılabilir. Bu şekilde alınacak
tedbirler yumurtlama ortamı seçeneklerini ortadan kaldırmaya değil bırakılan yumurtaların boşa
gitmesini önlemeye yöneliktir.
Bu amaca yönelik olarak yapılabilecek bir diğer uygulama da yumurta bırakılan kesimlerin gözetim
altına alınması ve yumurtalardan yavru bireyler çıkana kadar desteklenmesidir.
38
7.2. Islahı yapılmış Madendere
İşletme içerisinde, tünel yakınında ıslahı yapılmış Madendere kanalının farklı yüksekliklere sahip
olan kenarları açıktır (Fotoğraf-40). Çeşitli nedenlerle bu kesimlere gelmesi olası yaban hayatı
bileşenlerinin çok büyük bir kısmının bu kanala düşebilme riski söz konusudur. Bu kanal boyunca
yapılacak 30 cm yüksekliğindeki bir çit ile bu kesimlere gelmesi olası yaban hayatı bileşenlerinin
kanal içerisine düşerek yaralanma veya telef olma riski ortadan kaldırılmış olacaktır.
Fotoğraf-40.Tahliye kanalı ve akış yönüne göre solda kalan alçak, açık kenarı
7.3. İstiflenmiş Borular
İşletme sahası içerisinde bazı kesimlerde, kullanılacakları zamana kadar istiflenmiş veya ihtiyaçtan
fazla olması nedeniyle kullanılmayan pek çok borunun bir arada bulunduğu yığınlar belirlenmiştir.
Bu işlem özellikle tünel civarında ve kuzey kesimindeki pasa sahasında gözlenmiştir. Bazı yığınların
üzerinin örtüler ile kapatılmaya çalışılmasına karşılık boruların her iki ucunun açık olduğu
görülmüştür (Fotoğraf-41).
39
İkiyaşamlı Yumurtaları
Fotoğraf-41. İstiflenmiş borular ve üzerindeki örtüde şekillenmiş su birikintileri
Boru yığınları bu haliyle kuşlar, sürüngenler ve küçük vücutlu memeli hayvanlar, hatta kelebekler
gibi narin ve nadir formlar başta olmak üzere birçok yabanıl form açısından saklanma, dinlenme,
geceleme hatta üreme ortamları olarak kullanılabilme olasılığı meydana getirmektedirler. Bu
durumun iki sakıncası vardır. Bunlardan birincisi boruların içerisinde bulunan yaban hayatı
bileşenlerinin boruların kullanılabilme olasılığı söz konusu olduğunda ortaya çıkabilecek riskler;
ikincisi ise bu borulardan oluşan güvenli barınma alanlarının varlığı nedeniyle işletme sahasının bir
çok yaban hayatı bileşeni için güvenli ortamlar haline gelebilmesi riskidir.
İstiflenen borular nedeniyle ortaya çıkabilecek risklerin ortadan kaldırılabilmesi için ya uzun süreli
istiflemelerden kaçınılmalı ya da istiflenen boruların uçları fiziki engeller ile kapatılmalıdır.
7.4. Doğal Ortamlara Terk Edilmiş Plastik Örtüler
İşletme sahası olarak bilinen ve farklı kesimleri bünyesinde barındıran alanlar içerisinde ve sahaya
bitişik kesimlerde gerçekleştirilen gözlem ve incelemelerde birkaç noktada nispeten büyük plastik
örtülere rastlanmıştır. Bu plastik örtülerin boru veya başka malzemelerin üstünün örtülmesi
amacıyla kullanılmış oldukları; uzun sürelerden beri aynı kesimlerde bulundukları; bu haliyle atık
konumuna geldikleri görülmüştür.
40
Plastikler gibi doğal ortamlarda kendiliğinden toprağa karışması çok uzun süre alabilecek atıkların
bulunması yanında bu ortamların birçok yabanıl form açısından barınma alanı olarak tercih
edilebilme riski de söz konusudur. İçlerine giren küçük gövdeli yaban hayvanlarının bu örtülere
yapılabilecek en küçük müdahalelerde bile zarar görebilme riskleri söz konusu olabilecektir. Bu
nedenle bu örtülerin dikkatli bir şekilde kaldırılarak atık depolama alanlarına götürülmesinde ve bu
kesimlerde uzun süre bekletilmemesine özen gösterilmelidir.
7.5. Pasa Sahaları
Yeraltı maden işletmesinin geliştirilmesi aşamasında çıkan pasa malzemesi işletme sahası içerisinde
bulunan sahile doğru, akarsu kıyısında yerleşimlerden uzak bir kesimde kontrollü olarak
depolanmıştır. Rehabilitasyonu yapılmış sözkonusu pasa sahasına aktif bir döküm yapılmamaktadır
(Fotoğraf-42).
Pasa sahasının toprak karışımı mevcut haliyle besin açısından oldukça zayıftır. İnsan eliyle bir katkı
olmaksızın doğal süreçler ile zenginleşmesi için uzun sürelere gereksinim olacaktır. Bitkilerin sağlıklı
ve güçlü bir şekilde gelişebilmesi açısından uygun hale getirilmesi amacıyla, nebati toprak
uygulanması gerekmektedir. Diğer taraftan, işletme tarafından verilen bilgiye göre, maden kapanış
döneminde “iyi bir uygulama” olarak yerüstünde depolanan pasa sahalarının yeraltına taşınması
planlanmaktadır.
Fotoğraf-42. Güney pasa sahası
41
7.6. Toz faktörü
İşletme sahası sınırları içerisinde madencilik faaliyeti gerçekleştirilmektedir. Bu süreçte madenden
çıkarılan cevher kamyonlarla taşınarak önce depolama sahasına boşaltılmakta, buradan da öğütme
ve işleme tesislerine aktarılarak işlenmesine devam edilmektedir. Bu süreçte işletme içerisinde,
yoğun malzeme taşınması ve yükleme-boşaltma trafiğinden köken alan ve nispeten bu kesimdeki
yolların tamamında toz emisyonları söz konusu olabilmektedir. Bilindiği gibi toz emisyonları hem
bitkiler hem de hayvanlar üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Bitkilerin yaprak ve
gövdelerinde birikerek solunum ve transpirasyonu (terleme) engellemekte, böylece bitkilerin
sararmasına ve ölmesine neden olabilmektedir. Benzer şekilde lokal fauna bileşenlerini de çeşitli
şekillerde olumsuz etkileyebilmektedir. Bu riskin ancak etkili bir mücadele ile çözülebilir. İşletme
sahasının bulunduğu kesimlerin yağış ortalaması Türkiye ortalamasından oldukça fazla olan Doğu
Karadeniz bölgesi sınırları içerisinde olmasından dolayı tozun en önemli doğal düşmanı olan yağış
açısından da şanslıdır. Yağışların yoğunluğu söz konusu toz emisyonlarının etkisiz hale gelmesi
açısından oldukça önemlidir. Buna rağmen tozun henüz kaynağındayken bertaraf edilebilmesi
risklerin ortadan kalkması sürecinde, ÇBİ tarafından belirli zamanlarda toza karşı etkin bir çalışma
yapılmaktadır (Fotoğraf-43, 44).
Fotoğraf-43. Cevher kamyonları lastik yıkama tesisi
42
Fotoğraf-44. Yolların toza karşı nemlendirerek süpürülmesi
7.7. Asit-Maden Drenajı (AMD)
Çayeli Bakır İşletme sahası içerisinde bazı kesimlerde gerek doğal formasyondan kaynaklanan,
gerekse de bazı kesimlere depolanan malzemeden kaynaklanan sınırlı miktarda AMD gözlenmiştir.
Bu drenajın meydana gelmesinde bölgedeki yağış koşulları büyük ölçülerde etkili olmaktadır.
İşletme sahası nispeten eğimli bir topoğrafya üzerinde tesis edilmiştir. Bu nedenle akarsu yatağına
doğru doğal bir eğim söz konusudur. Bundan dolayı da yukarı kesimlerde cevherle etkileşime
girmiş sular işletme sahasını neredeyse boydan boya kat ederek tesis içerisinde oluşturulan özel
havuza ulaşmaktadır. İşletmeden dışarıya herhangi bir kontrolsüz atık su deşarjı söz konusu
olmadığından dolayı işletme sahasına bitişik kesimde akmakta olan akarsu ve akarsudaki canlı
yaşam açısından bir risk meydana gelmesi beklenmemektedir. Diğer taraftan söz konusu suların
beton zeminler üzerinde akması nedeniyle toprağa ve yeraltı sularına sızma riski de büyük ölçüde
engellenmiştir. Her ne kadar yüzeyden akan bu sular işletme sahası içerisindeki canlılar açısından
uygun ortamlar meydana getirmese de tadından dolayı canlılar tarafından tercih edilmeyen bir
sudur. Bu konuda dikkat edilmesi gereken nokta işletme sahasında, herhangi bir noktada yapılacak
sondaj veya farklı çalışmalar nedeniyle meydana gelebilecek asit-maden drenajının kontrolsüz
kalması durumunda hem yeraltı suyuna hem de yaban hayatı bileşenlerine ve habitatlarına
ulaşabilme riski söz konusudur. Bu tip bir riske karşı mevcut önlemlerin sıkı bir şekilde devam
etmesi önemlidir.
43
8. DOĞAL ALANLARDA YAPILABİLECEK ÇALIŞMALAR ÖNCESİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN
NOKTALAR
Çayeli Bakır İşletmeleri belirli bir ruhsat sahasına sahiptir. Ayrıca gerek görüldüğü takdirde yakın
çevrede veya bölgede yeni maden alanlarına yönelik olarak izin veya ruhsat alınabilmesi olasılığı
söz konusu olabilecektir. Bilindiği gibi işletme sahasının çevresinde yoğun bir bitkisel formasyon
söz konusudur. Bu bitkisel formasyonu meydana getiren türler arasında koruma altında olan, nadir
hatta endemik bitki türlerinin bulunabilmesi olasılığı da her zaman için vardır. Lokal fauna
bileşenleri açısından da benzer durumlar söz konusudur. Bu nedenle doğal ortamlar içerisinde
gerçekleştirilmesi planlanan her türlü faaliyet öncesinde çalışma yapılması planlanmış olan
kesimlerin konunun uzmanları tarafından dikkatli bir şekilde gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Böylelikle doğallığını kaybedecek kesimlerde bulunması olası nadir bitki ve hayvan türlerine ait
bireylerin zarar görebilme riski de büyük oranda ortadan kalkmış olacaktır.
Söz konusu gözlemler ve incelemeler esnasında herhangi bir yaban hayatı bileşenine rastlanması
durumunda bu bireylerin ya kendiliklerinden bu kesimlerden uzaklaşmasına imkan verilecek, eğer
stres veya şok nedeniyle kendiliğinden uzaklaşamayan yabanıl formlar söz konusu olursa bunların
da uygun yakalama ve taşıma yöntemleri ile alan dışına götürülerek ekolojik ihtiyaçlarına uygun
habitatlarda yeniden serbest bırakılması gerekmektedir (Fotoğraflar-45 ve 46).
Fotoğraf-45. İşletme sahasında yakalanan bir su kurbağası bireyi
44
Sondaj faaliyetleri sonrasında kullanılmasına gerek olmayan kesimlerin söz konusu olması
durumunda bu kesimlerin tekrar eski haline getirilebilmesine yönelik olarak rehabilitasyon ve
peyzaj çalışmaları hayata geçirilmelidir.
Fotoğraf-46. Taşıma amacıyla kullanılan bez torbalar
9. KORUNAN TÜRLERLE İLGİLİ OLARAK ALINMASI GEREKEN YASAL ÖNLEMLER
Çayeli Bakır İşletmeleri tarafından halihazırda kullanılmakta olan ve ileride kullanılması
düşünülerek izin veya ruhsatları alınmış kesimlerde yaşadığı belirlenen karasal omurgalı faunası
bileşenleri Tablolar 1-4’de verilmektedir. Bu türler içerisinde ulusal ve Türkiye tarafından taraf
olunan uluslararası koruma anlaşmaları kapsamına giren türler söz konusudur. Bu türler ve sahip
oldukları koruma statüleri de benzer şekilde ilgili tablolar üzerinde verilmektedir.
İşletme sahasında ve ilgili kesimlerde yaşadığı belirlenen fauna bileşenlerine yönelik olarak gerek
ulusal, gerekse de uluslararası anlaşmalar kapsamında dikkat edilmesi gereken noktalar ve
alınması zorunlu önlemler aşağıda verilmektedir.
İşletme sahası içerisinde gerçekleştirilecek her türlü faaliyet çerçevesinde söz konusu korunan
türler ve bu türler tarafından kullanılmakta olan ve türler açısından önemli olarak tanımlanabilecek
habitatlara yönelik çalışmalarda bu noktaların göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
45
9.1. BERN Sözleşmesi Eklerinde Yer Alan formlarla İlgili Olarak Dikkat Edilecek Noktalar
İşletme sahası içerisinde ve komşu alanlarda yaşadığı belirlenen türler arasında BERN Sözleşmesi
ek listelerine (Ek-II ve Ek-III) giren bazı
fauna bileşenleri bulunmaktadır. Bilindiği gibi BERN
Sözleşmesi’nin II. Bölümünde Türkiye’nin de aralarında bulunduğu, sözleşmeye imza koyan tüm
taraf ülkelerin sözleşme kapsamına giren türlerin listelendiği EK Liste-II ve EK Liste-III’e giren
göçmen türler açısından önem taşıyan alanlara özel önem vermek zorunda oldukları
vurgulanmaktadır. Çayeli Bakır İşletme sahası ile ilgili tüm kesimler öncelikle bu açıdan
değerlendirilmiştir. Yapılan gözlem, inceleme ve literatür kontrolleri sonucunda söz konusu
alanların göçmen türler açısından göç sürecinde beslenme veya dinlenme gibi amaçlarla
kullanılmadığı belirlenmiştir.
Göçmen formlar yanında yerli formları da ilgilendiren bir diğer önlem BERN Sözleşmenin 6.
Maddesinde verilmektedir. Buna göre işletme sahası içerisinde tespit edilmiş olan fauna bileşenleri
arasından EK-II’de, yani “Mutlak Koruma Altında” kategorisinde yer alan türler için aşağıdakiler
fiiller yasaklanmıştır;
• yakalama, tutsak etme ve öldürme,
• bu türlere ait dinlenme alanlarının bozulması veya tahrip edilmesi,
• bu türlere ait üreme alanlarının bozulması veya tahrip edilmesi,
• yabanil fauna türlerinin özellikle üreme, beslenme, kışlama periyotlarında rahatsız edilmesi,
• bu türlere ait yumurtalara zarar verilmesi,
• bu yumurtaların boş bile olsa toplanması.
Sözleşmenin EK-III’e giren, yani “Koruma Altında Bulunan” yabanıl fauna bileşenleriyle ilgili
düzenlemeleri ise Madde 7’de belirtilmektedir. Buna göre tüm taraf ülkeler EK-III’e giren fauna
bileşenleri için koruma ve devamlılığı sağlamaya uygun, gerekli yasal ve idari önlemleri almak
zorundadır. Bu önlemler EK-III’te yer alan türlerle ilgili her türlü işletme faaliyetinin yabanıl hayvan
türlerinin populasyonlarını tehlikeye düşürmeyecek şekilde düzenlenmesini şart koşmaktadır.
Bu nedenle işletme sahası içerisinde tespit edilen ve bu kategoriye giren türlerle ilgili olarak
yukarıda vurgulanmakta olan noktalara özen gösterilmesi; çabaların başarılı sonuçlar verebilmesi
için sadece karar vericilerin değil hangi pozisyonda olurlarsa olsunlar işletme sahası içerisindeki
yapay ya da fiziksel alanlarda söz konusu formlarla karşılaşma olasılığı olan tüm ilgili kişilerin bu
konularda bilgilendirilmesi önem taşımaktadır.
46
Tüm bu noktalar ışığında, projenin hayata geçirileceği tüm kesimlerde gerçekleştirilmesi planlanan
her türlü faaliyet esnasında, sadece EK-II veya EK-III’e giren türlere bağlı bireyler değil her iki
kategoriye de giren yabanıl fauna bileşenleri ve habitatlarıyla ilgili olarak yukarıda bahsedilen
noktalara dikkat edilmesi; sahaya yönelik olarak alınması gereken önlemlerin titizlikle belirlenmesi
ve uyulması gerekmektedir.
9.2. Avrupa Kırmızı Listelerinde Yer Alan Lokal Yabanıl Formlarla İlgili Olarak Dikkat Edilmesi
Gerekenler
Uluslararası Doğayı ve Doğal Habitatları Koruma Birliği (IUCN) tarafından hazırlanmış ve sürekli
olarak güncellemesi yapılan Avrupa Kırmızı Listesi (ERL) ülkemizde de kaydedilmiş olan yaban
hayatı bileşenlerinin hemen hemen tamamını kapsamaktadır. Bu listede yer alan türler uluslararası
ölçekte karşı karşıya bulundukları tehlike dereceleri, populasyon durumları gibi noktalar göz
önünde bulundurularak farklı koruma statülerine dahil edilmektedirler. Türkiye’de de ilgili
otoriteler ve kurumlar tarafından da referans liste olarak kabul edilen Avrupa Kırmızı Listesi’nin
hazırlanması sürecinde ülkemiz bilim adamları da katkı sağlamaktadırlar. Bu nedenle Bern
Sözleşmesi’nde yer alan bazı türlerin Avrupa ve Türkiye’deki durumlarında yaşanan çelişkili
durumlar bu liste için aynı ölçülerde geçerli değildir.
Çayeli Bakır İşletmesi ve ilişkili sahalarda ve bu sahalara bitişik kesimlerde kaydedilmiş, bu nedenle
de işletme sahasına girip çıkabilmeleri olasılık dahilinde olan fauna bileşenleri arasında Avrupa
Kırmızı Listesi’nde yer alan birçok tür söz konusudur. Bu türlerin tamamına yakını “LC” (=Least
Concern) yani “En Düşük Derecede Tehdit Altında” kategorisinde yer alan türlerdir. Bu türlerle ilgili
olarak dikkat edilmesi gereken noktalar hemen hemen Bern Sözleşmesi ve MAK kararlarında
vurgulanan noktalara benzerlik göstermektedir. Yani bu kategoriye giren türlerle ilgili olarak,
yukarıda vurgulananlar dışında farklı bir uygulamaya gereksinim bulunmamaktadır.
Buna karşılık faaliyet sahası sınırları içerisinde ve yakın çevrede doğal olarak bulunan yabanıl fauna
bileşenleri arasında yer alan türler arasından Avrupa Kırmızı diğer kategorilere giren türler
olabileceği gibi günümüzdeki kategorileri değişebilme olasılığı da göz önünde bulundurulmalıdır.
Buna göre Avrupa Kırmızı Listesi’nde “VU”(=Vulnerable), yani “Hassas, Zarar Görebilir”
kategorisine giren türler için yine bu listelerde “orta vadeli bir gelecekte; “NT”(=Near Threaten),
yani “Tehlikeye Yakın” kategorisine giren türler için yine bu listelerde “yakın vadeli bir gelecekte
nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan türler” tanımlaması yapılmaktadır. Özellikle bu türler
ve habitatlarıyla ilgili olarak taraf ülkelerin her çeşit faaliyetten kaynaklanabilecek risklerin ortadan
kaldırılmasın yönelik olarak öncelikleri belirlenmesi ve uygulamaya alması gerekmektedir.
47
Ülkemizde bu öncelikler ve tedbirler halihazırdaki Merkez Av Komisyonu kararları ve taraf olunan
uluslararası sözleşmelerde vurgulanan önlemler kapsamında yer almaktadır. Bu noktalar bu kısım
içerisinde vurgulanmaktadır.
9.3. Merkez Av Komisyonu (MAK) Listelerinde Yer Alan ve İşletme Sahasında Tespit Edilmiş Olan
Fauna Türleriyle İlgili Olarak Dikkat Edilmesi gereken Noktalar
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Türkiye’de bugüne kadar kaydedilmiş olan yabanıl
formlar arasında yer alan ve av hayvanı statüsüne giren formları belirlemek; bu türlerle ilgili olarak
avlanma limitleri ve avlanma sezonları gibi konuları belirlemekle görevli bir otoritedir. Bu otorite
aynı zamanda av hayvanları dışında kalan yabanıl formları ve bunlar arasından korunması gereken
av hayvanları ve diğer yaban hayvanı türlerini de belirlemektedir. Komisyon tüm bu düzenlemeleri
her sezon için yeniden güncellemektedir. Bu çalışma kapsamında işletme sahası içerisinde değişik
nedenlerle bulunduğu belirlenen fauna bileşenlerine yönelik olarak yapılan değerlendirmede
Merkez Av Komisyonu tarafından 2011-2012 dönemine yönelik olarak güncellenmiş listelerden
yararlanılmış ayrıca komisyon tarafından alınmış olan kararlardan istifade edilmiştir.
İşletme sahası içerisinde tespit edilen ve bu Merkez Av Komisyonu tarafından güncellenmiş olan
koruma listelerinde yer alan fauna türleri için bu komisyon kararlarında belirtilen koruma
tedbirlerine uyulması gereklidir.
Bu listelerde yer alan fauna türleri arasından EK LİSTE-I’ de yer alan yaban hayvanları, 4915 sayılı
Kara Avcılığı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrası gereğince Bakanlık tarafından koruma altına
alınmıştır. Bu listede yer alan yaban hayvanlarıyla ilgili olarak alınmış olan kararlar genelde
avlanma, ölü ya da canlı bulundurulma ve hatta taşınma da dahil olmak üzere tüm olumsuz
müdahaleleri yasaklamaktadır. Bu kapsamda işletme çalışanlarının benzer şekilde bilgilendirilmesi,
bu konuda bilgisi ve deneyimi olmayan çalışanların faaliyetler esnasında karşılarına çıkabilecek
yabanıl formlara karşı nasıl davranmaları gerektiği konusunda yapılacak her tür bilgilendirmenin
faydalı olması beklenmektedir.
Aşağıda bu bilgilendirmeleri içeren tablolar yer almaktadır.
Yaşam Türleri ve Statü Tablolarında kullanılan sembollerin açıklamaları:
Vu = Zarar Görebilir; LC = En Düşük Düzeyde Tehlike Altında; NT= Tehlikeye Yakın; MAK= Merkez Av
Komisyonu Koruma Listeleri; END=Endemizm; G= Gözlem; L= Literatür; A= Anket.
48
Tablo-1. Rize-Çayeli Bakır İşletmeleri, İşletme Sahası İki yaşamlı Türleri (Amphibia) ve Koruma Statüleri
Bilimsel Adı
Türkçe Adı
ERL
BERN
END.
KAYIT ŞEKLİ
VU
EK-III
--
G
LC
EK-III
--
G
LC
EK-III
--
G
(IUCN)
URODELA
KUYRUKLU KURBAĞALAR
SALAMANDRIDAE
SEMENDERLER
Mertensiella caucasica
Kafkas semenderi
ANURA
KUYRUKSUZ KURBAĞALAR
BUFONIDAE
KARA KURBAĞALARI
Bufo bufo
Siğilli Kurbağa
RANIDAE
OVA/-SU KURBAĞALARI
Pelophylax ridibundus
Ova Kurbağası
Not: Merkez Av Komisyonu İkiyaşamlılarla ilgili bir değerlendirme yapmamaktadır. Bu nedenle İkiyaşamlı türleriyle ilgili
tabloda MAK sütunu bulunmamaktadır.
49
Tablo-2. Rize-Çayeli Bakır İşletmeleri, İşletme Sahası Sürüngen Türleri (Reptilia) ve Koruma Statüleri
Bilimsel Adı
Türkçe Adı
ERL (IUCN)
BERN
MAK
END.
KAYIT ŞEKLİ
SQUAMATA
PULLU SÜRÜNGENLER
LACERTIDAE
KERTENKELELER
Darevskia armeniaca
Hemşin kertenkelesi
--
EK-II
EK-I
--
G
Darevskia rudis
Kaya Kertenkelesi
LC
EK-III
EK-I
--
G
ANGUIDAE
YILANIMSI KERTENKELELER
Anguis fragilis
Yılan Kertenkele
LC
EK-III
EK-I
--
G
50
Tablo-3. Rize-Çayeli Bakır İşletmeleri, İşletme Sahası Kuş Türleri (Aves) ve Koruma Statüleri
Bilimsel Adı
Türkçe Adı
CICONIIFORMES
LEYLEKSİLER
ARDEIDAE
BALIKÇILLAR
Ardea cinerea
Gri Balıkçıl
CHARADRIIFORMES
YAĞMURKUŞLARI
LARIDAE
MARTILAR
Larus cachinnans
Sarı Ayaklı Martı
COLUMBIFORMES
GÜVERCİNLER
COLUMBIDAE
GÜVERCİNGİLLER
Columba livia
Kaya Güvercini
APODIFORMES
SAĞANLAR
APODIDAE
EBABİLGİLLER
Apus apus
Ebabil, Karasağan
MEROPIDAE
ARIKUŞUGİLLLER
Merops apiaster
Arıkuşu
PICIFORMES
AĞAÇKAKANLAR
PICIDAE
AĞAÇKAKANLAR
ERL (IUCN)
BERN
MAK
R.D.B
TR STATÜ
END
Kayıt Şekli
LC
EK-III
EK-II
A.3.1
Y
--
G
LC
EK-III
EK-II
A.4
Y
--
G
LC
EK-III
EK-III
A.5
Y
--
G
LC
EK-III
EK-III
A.5
Y
--
G
LC
EK-II
EK-I
A.3.1
YZ
--
G
51
Dendrocopus syriacus
Alaca Ağaçkakan
PASSERIFORMES
ÖTÜCÜ KUŞLAR
ALAUDIDAE
TARLAKUŞLARI
Galerida cristata
Tepeli Toygar
HIRUNDINIDAE
KIRLANGIÇGİLLER
Hirundo rustica
Delichon urbicum
MOTACILLIDAE
LC
EK-II
EK-I
A.2
Y
--
G
LC
EK-III
EK-II
A.3
Y
--
G
İs Kırlangıcı
LC
EK-II
EK-I
A.5
YZ
--
G
Pencere Kırlangıcı
LC
EK-II
EK-I
A.3
YZ
--
G
KUYRUKSALLAYANGİLL
ER
Motacilla alba
Akkuyruksallayan
LC
EK-II
EK-I
A.3.1
Y
--
G
Motacilla flava
Sarı Kuyruksallayan
LC
EK-II
EK-I
A.3.1
YZ
--
G
MUSCICAPIDAE
SİNEKKAPANLAR
Erithacus rubecula
Kızılgerdan
LC
EK-II
EK-I
A.3
Y
--
G
Phylloscopus collybita
Cif Caf
LC
EK-II
EK-I
A.3.1
Y
--
G
TURDIDAE
ARDIÇKUŞLARI
Turdus merula
Karatavuk
LC
EK-III
EK-III
A.3
Y
--
G
SYLVIIDAE
ÖTLEĞENGİLLER
Sylvia atricapilla
Karabaş Ötleğen
LC
EK-II
EK-I
A.2
YZ
--
G
52
PARIDAE
BAŞTANKARAGİLLER
Parus ater
Çam Baştankarası
LC
EK-II
EK-I
A.3
Y
--
G
Parus major
Büyük Baştankara
LC
EK-II
EK-I
A.3.1
Y
--
G
LANIIDAE
ÇEKİRGEKUŞLARI
Lanius collurio
Çekirgekuşu
LC
EK-III
EK-I
A.3
YZ
--
G
CORVIDAE
KARGAGİLLER
Corvus corone
Leşkargası
LC
--
EK-III
A.5
Y
--
G
PASSERIDAE
SERÇEGİLLER
Passer domesticus
Ev Serçesi
LC
--
EK-III
A.5
Y
--
G
FRINGILLIDAE
İSPİNOZGİLLER
Fringilla coelebs
İspinoz
LC
EK-III
EK-II
A.4
Y
--
G
53
Tablo-4. Rize-Çayeli Bakır İşletmeleri, İşletme Sahası Memeli Hayvan Türleri (Mammalia) ve Koruma Statüler
Bilimsel Adı
Türkçe Adı
INSECTIVORA
BÖCEKYİYENLER
SORICIDAE
SİVRİFARELER
Sorex araneus
Orman Sivriburunlufaresi
MICROCHIROPTERA
BÖCEKÇİL YARASALAR
RHINOLOPHIDAE
NALBURUNLUYARASALAR
Rhinolophus hipposideros
Nalburunlu Büyükyarasa
RODENTIA
KEMİRİCİLER
SCIURIDAE
SİNCAPGİLLER
Sciurus anomalus
Anadolu Sincabı
MURIDAE
FARELER VE SIÇANLAR
Apodemus flavicollis
Sarıboyunlu Ormanfaresi
CETARTIODACTYLA
ÇİFT TIRNAKLILAR
SUIDAE
ESKİ DÜNYA DOMUZLARI
Sus scrofa scrofa
Yabani domuz
ERL (IUCN)
BERN
MAK
END
Kayıt Şekli
LC
EK-II
EK-I
--
G
LC
EK-II
EK-I
--
G+L
LC
EK-II
EK-I
--
G
LC
--
--
--
G
LC
--
EK-III
--
G
54
C. HİDROBİYOLOJİK ÇALIŞMALAR
1. GİRİŞ
Sulakalanlar, ilk başlarda hem hastalık taşıyan sivrisineklere yataklık eden ortamlar olmaları
nedeniyle hem de tarımsal faaliyetlerde kullanılmak üzere kurutulmaları gereken verimsiz bataklık
alanlar olarak düşünülmüştür. Bunun sonucu olarak gerek ülkemizde gerekse de dünya çapında bu
alanlar tamamiyle bilinçli politikalar sonucu kurutulmaya başlanmıştır. Fakat zamanla bu alanların
barındırdıkları türlerinin çeşitliliği ve üretken sistem oldukları anlaşılmıştır. Yeraltı suyu reşarjı ve
deşarjı, taşkın kontrolü, erozyon kontrolü, besin tuzlarının depolanması, mikroiklim stabilizasyonu,
su temini, ekonomik olarak kullanılabilen ürünleri ve biyolojik çeşitlilik gibi bir çok yararları vardır.
Sulakalanların bilinçli ya da bilinçsiz olarak yok edilmesinin sonucu olarak belirtilen bu kazançların
hemen tümü sekteye uğramaktadır (Dungan, 1990).
Sulakalanlarda kanundışı avlanma, aşırı otlatma, su bitkilerinin kontrolsüz kesimi gibi birçok sorun
bugün çözüm beklemektedir. Ülkemizde, yüzölçümüne kıyasla çok büyük bir alanın sulakalanlarla
kaplı olduğu görülmektedir. Uygulanan politikaların temel sorunları çözebilecek yeterlilikten uzak
olmasından dolayı sulakalanlar ve barındırdığı biyolojik çeşitlilik gittikçe azalmaktadır.
Sulak alanlar, sahip oldukları özellikleri ve içerlerinde barındırdıkları canlı türlerinin zenginliği
yönünden ekolojik açıdan büyük bir öneme sahiptirler. Faunistik, floristik, ekolojik ve ekonomik
yönden çok önemli olan bu alanlar, tropikal ormanlardan sonra yeryüzündeki organik madde ve
oksijen üretiminin en yüksek olduğu yerlerdir. Ayrıca bu bölgeler yeraltı sularını da içeren bir depo
işlevi gördüğünden, sulama ve içme suyu sağlama açısından da ayrı bir önem taşırlar.
Göl ve nehir ekosistemlerinde enerji çevriminin, başka bir ifade ile besin zincirinin ilk halkasını
fitoplanktonik organizmalar, ikinci halkasını ise zooplanktonik organizmalar oluşturmaktadır.
Böylece bir göl ekosisteminde fitoplanktonik organizmalardan sonra en önemli enerji çevrim
halkasını ve besin kaynağını zooplanktonik organizmalar ve balıklar oluşturmaktadır.
Bu çalışmada belirlenen Rize-Çayeli ilçesi sınırlarında bulunan Büyükdere üzerindeki iki örnekleme
noktasından; bentik organizmalar, fitoplankton, zooplankton, ve balık türleri araştırılmıştır. Çayeli
Bakır İşletmeleri’nin akış yukarısında ve akış aşağısında olmak üzere iki ayrı yerden ve iki ayrı
dönemde (24.05.2011 ve 08.09.2011 tarihlerinde) örneklemeler yapılmıştır.
Yapılan bu çalışmalar sonucunda, Çayeli Bakır İşletmelerinin başta Büyükdere ve Madendere
olmak üzere yakın çevresindeki sucul ekosistemlere herhangi bir deşarjı ya da etki meydana
getirebilecek bir uygulamasının olmadığı gözlenmiştir.
55
Fotoğraf-47. Çayeli Bakır İşletmeleri’nin hemen üst kısmındaki örnekleme noktası
Fotoğraf-48. Çayeli Bakır İşletmeleri’nin hemen alt kısmındaki örnekleme noktası
2. MATERYAL VE METOD
2.1. Planktonik Çalışmalar (Fitoplankton ve Zooplankton) ve Bağlı Algler
Fitoplanktonik ve zooplanktonik organizmaları tespit etmek amacıyla 55 µm por açıklığında, 20 cm.
çapında ve 50 cm. uzunluğunda plankton kepçesi kullanılmıştır. Plankton kepçesi ile horizontal
olarak suyun akış hızı yönünde 5 dakika süre ile bekletilmiş ve örnekler, 250 cc'lik plastik
kavanozlara alınmıştır. Ayrıca tatlısu alglerinin sucul ortamlarda çok farklı habitatları işgal etmiş
56
olmalarından dolayı (bitkilerin ve taşları üzerinde ve dip kısımdaki sedimene bağlı olarak) bitkilerin,
taşların ve sedimenin yüzeyinden kazıma yapılmak suretiyle örnekler alınmıştır. Planktonik
numuneler % 4'lük formaldehit ile tamponlanarak fikse edilmişlerdir.
Fotoğraf-49. Fitoplankton ve Zooplanktonik organizma örneklerin toplanması
Laboratuara getirilen örneklerden diyatome dışındaki tatlısu alglerin geçici preparatları
hazırlanarak Nikon marka mikroskop altında teşhisleri yapılmıştır.
Daimi preparatlar ise sadece diyatome türlerinin teşhisi için hazırlanmıştır. Buna göre
diyatomelerin teşhisinde kullanılan rafe ve sitria gibi yapıların net olarak görülebilmesi için asit ile
kaynatma metodu kullanılmıştır (Round, 1973). Bu metoda göre; 2.3 devirde 2 dakika santrifüj
edilen örneklerin üzerindeki formollü su dökülerek, geri kalan tortu kısmına 20 ml'lik saf su
alınmıştır. Buda çalkalandıktan sonra 100 ml'lik erlen'lere aktarılmıştır. Üzerine, daha önceden
hazırlanmış olan 0.1 N potasyum permanganat'tan 2 ml ilave edilmiştir. Bu şekilde ağzı kapalı
olarak oda koşullarında dört saat bekletilmiş ve bekleme süresi sonunda 7 ml HCl örneklerin
üzerine eklendikten sonra erlenlerin bu hali ile çeker ocakta 20 dakika kaynaması sağlanmıştır.
Kaynatmayı takiben asitten uzaklaştırmak için tekrar 2.3 devirde 2 dakika santrifüj işlemi
uygulanmıştır. Altta kalan tortu kısım lamellerin üzerine yayılarak kurumaya bırakılmış ve lam
üzerine kanada balzamı damlatılarak bunun üzerine de kurumuş örneğimizi içeren lamel
kapatılmıştır. Ardından kanada balzamının kurumasını sağlamak için etüvde iki gün süre ile 70°C'de
beklemeye bırakılmıştır.
57
Alglerin teşhis işlemlerinde aşağıda belirtilen literatürlerden yararlanılacaktır (Krammer and LangeBertalot, 1986; 1988; 1991a; 1991b; Bold and Wynne, 1985; Czernecki and Blen, 1982; Foged,
1981, 1982; Germain 1981; Hustedt, 1930; Patrick and Reimer, 1966; Sreenivasa and Duthie, 1973;
Van Heurck, 1962; Cox, 1996; Huber Pestalozzi, 1938; 1941; 1955; 1961; 1968; 1982; Prescott,
1975, Komarek, 1983).
Zooplanktonik organizmaların tanınması için de, geçici ve kalıcı olmak üzere iki çeşit preparat
hazırlanmıştır. Geçici preparatlar, çalışma sırasında lam üzerine alınan örneklerin üzerine lamel
kapatılarak yada doğrudan incelenmesiyle elde edilmiştir. Daimi preparatların yapılmasında, 0.00
numaralı böcek iğnesi kullanılmıştır. Daimi preparatların hazırlanmasında Euromex arnhem marka
binoküler mikroskop kullanılmıştır. Alınan organizma lamın tam ortasına gelecek şekilde
ayarlanmış ve organizmanın deforme olmasını engellemek amacıyla, lamelin dört kenarına plastilin
değdirilerek kapatılarak gliserin içerisindeki suyun tamamen buharlaşması sağlanarak, lamelin
kenarları entellan ile kapatılarak etiketlenmiştir.
Rotifera türlerinin tanısında Hutchinson (1967); Pejler (1962); Kuttikova (1970); Kolisko (1974);
Koste (1978a; 1978b); Ridder (1981) kaynaklarından yararlanılmıştır. Cladocera ve Copepoda için
Kiefer (1978)'in referansı kullanılacaktır. Ayrıca tespit edilen türlerin yayılış alanları da Illies
(1978)'e göre kontrol edilmiştir.
2.2. Bentik Canlılar
Bentik omurgasız örnekleri çalışma noktasında beş dakika boyunca dip kepçesi ile akarsu tabanının
taranması ile toplanmıştır. Toplanan bu örnekler %80'lik alkolde saklanmış ve daha sonra
laboratuarda binoküler mikroskop ile incelenip teşhisleri yapılmıştır.
58
Fotoğraf-50. Bentik organizmaların örneklemesi
Bentik organizmalar için Surber net sediman örneği ile yaklaşık beş dakika boyunca 10 m2’lik bir
alanın taranması ile örnekleme yapılmıştır. Ayrıca derin bölgelerden örnek alınması amacıyla
kullanılan Peterson grab’ta çalışma sırasında ekipman içerisinde olmasına karşın kullanılmasına
ihtiyaç kalmadan, istenen noktaların tümünden örnekleme yapılmıştır. Nehirlerin sığ kesimlerinde
sediman örnekleri toplamak amacıyla, çelik plakadan yapılmış olan sediman örnekleyicileri (4 x 4
cm²) (“sediment corer”) kullanılmıştır. Toplanan sediman örnekleri tüm nehir geçiş bölgelerinden
alınmıştır. Örnekler mataryeli ayıklamak için, alçak basınçlı filtreli nehir suyu hortum sistemi
kullanılarak değişik gözenek açıklığına sahip 5’li elek sistemi kullanılarak ayıklanmış ve boyutlarına
göre sınıflandırılarak teşhis edilmişlerdir. Elekten geçirilen örnekler, laboratuvar analizleri için
etiketlenmiş kaplarda %70’lik alkol içerisinde korunmuşlardır.
Teşhisler için kullanılan literatürler şunlardır; Sennika, 1943; Mann, 1962; Needham and Needham,
1962; Macan, 1982; Quigley, 1977; Pennak, 1978; Illies, 1978; Elliot and Mann, 1979; Biro, 1981;
Edington, 1981; Bellman, 1988; Glöer, 1992; Ludwig, 1993.
59
2.3. Balıklar
Büyükdere üzerindeki iki ayrı örnekleme noktasından elektroşoker kullanılarak balık örneklemeleri
toplanmıştır. Elde edilen balıklar önce % 4'lük form aldehite alınmış, suda yıkandıktan sonra
alkolde muhafaza edilmiş ve teşhisleri yapılarak istasyonlara göre dağılımları değerlendirilmiştir.
Fotoğraf-51.Örnekleme çalışmalarında kullanılan Samus 725 MP model elektroşoker
Fotoğraf-52. Electro-Şoker kullanılarak yapılan balık örneklemesi
60
3. BULGULAR
3.1. Tatlısu Algleri
Algler, gerek yapısal olarak gerekse de dış görünüşleri bakımından oldukça farklı görünümdedirler.
Yapısal olarak eukaryotik (gelişmiş hücre tipi) ve prokaryotik (basit yapılı hücre tipi) olmak üzere iki
büyük gruba ayrılırlar. Buna göre Mavi-Yeşil algler göstermiş oldukları hücre organizasyonları
bakımından prokaryot hücre özelliği taşımaktadırlar. Belirgin bir hücre çekirdeğinin olmaması ve
çok basit olan kromatofor yapısındaki pigmentlerin dağılımı ve prokaryotik hücre özellikleri
bakımından diğer alglerden ayrılırlar. Dış görünümleri bakımından tek hücreli ve ipliksi formlardan
karışık olarak gelişmiş bireylere kadar değişik biçimlerde gözlenebilmektedirler (Round, 1973).
Ekolojik olarak algler, karlı alanlar, tamamen buzla kaplı alanlarda da bulunabilirler. Fakat % 70'nin
dağıldığı asıl yayılış alanı sulardır. Bu ortamlarda organik karbon bileşenlerinin major primer
üreticisidirler. Mikroskobik fitoplankton formunda meydana gelebilirler. Makroskobik ve
mikroskobik formların her ikisi de kara ve su ortamlarında bulunurlar. Gövde ya da benzer işlevlere
sahip yapıları ile derelerin alt kısımları ve sedimenlere, toprak partiküllerine ya da kayalara
tutunurlar. Yukarıda da belirtildiği gibi buzla kaplı alanlarda bulundukları gibi 70 °C ya da daha
yüksek sıcaklıktaki kaynak sularında da yaşayabilirler. Bazıları çok tuzlu su ortamlarında bile
gelişebilirler. Göllerde ve denizlerde yüzeyden 100 m aşağıda ya da daha düşük ışık yoğunluğu ve
yüksek basınç altında yaşayabilirler. Denizlerde yüzeyden 1 km aşağıda da yaşayabildikleri
görülmüştür (Elliot et. al., 1992).
Algler su ortamında primer üretici canlılardır. Yapılarındaki pigmentleri sayesinde karbondioksit ve
suyu ışığın etkisi ile karbonhidratlara çevirirler, böylece su ortamındaki besin değerinin ve
çözünmüş oksijen oranının artmasını sağlarlar. Sonuçta kendi gelişimlerini sağlayarak besin
zincirinin ilk halkasını oluştururlar. Bu şekilde üretime olan katkıları ve üst basamaktaki canlılarla
olan ilişkileri açısından önem taşımaktadırlar.
Araştırma alanında alglerin gelişim ve dağılım alanlarında rol oynayan bazı faktörler vardır.
Bunların başında su sıcaklığı, ışık geçirgenliği, pH, tuzluluk, çözünmüş oksijen, azotlu bileşikler ve
fosfor gelmektedir.
Sıcaklığa bağlı olarak fotosentez hızının solunum hızından fazla olduğu ilkbahar ve yaz aylarında
farklı sınıflardan türleri bir arada görmek olasıdır. Bu yüzden tür çeşitliliği bu örnekleme
döneminde yüksek bulunmuştur. Örnekleme alanında tespit edilen diatom (Bacillariophyceae)
türleri sıcaklık değişimlerine dayanıklı türler olarak ön plana çıkmaktadırlar.
61
Çalışma alanların çoğu hafif alkali olup, alglerin yayılışı açısından olumlu bir etki yapmaktadır. Nötr
seviyelere yakın bir pH değerinin mevcudiyetinden dolayı sucul canlılar için sınırlayıcı bir etki
yaratmamaktadır.
Tuzluluk alglerin gelişimde ve dağılımlarında sınırlayıcı faktörlerden birisidir. Tatlısulardaki alg
çeşitliliği tuzlusu ortamlarına göre daha fazladır. Tüm alanlar (Kızılırmak nehri dışında) tamamen
tatlısu özelliğinde olup, farklı türler için uygun bir habitat özelliği göstermektedir. Özellikle yeşil
algler tuzlu ortamlarda daha az türle temsil edilirler.
Bacillariophyceae sınıfı içerisinde en baskın grup olarak Cymbella, Fragilaria, Nitzcshia ve
Navicula'ya bağlı türler ön plana çıkmaktadır. Bu taksonlar Türkiye'nin bir çok lokalitesinden kayıt
olarak bildirilmiş olup geniş bir yayılışa sahiptir (Akbulut, 1996). Chlorophyta’ya ait türler içerisinde
ise Scenedesmus ve Closterium türleri ön plana çıkmaktadır. Cyanophyta sınıfının en baskın türü
Oscillatoria sp. olmuştur. Oscillatoria'ya bağlı türlerin çok geniş bir dağılım profilleri vardır. Bunlar
temiz sulardan çok kirli ve bulanık ortamlara kadar her türlü habitatta bulunabilirler. Bu cins
Cyanophyta içerisinde ön plana çıkmasına karşın tüm algler içerisinde önemsiz bir yoğunluğa
sahiptir. Tür sayısı bakımından daha az türle temsil edilen Euglenophyta ve Pyrrophyta üyeleri
çoğunlukla besince zengin suları tercih ederler.
Genel olarak teşhisi yapılan tatlısu alg türlerinin hepsi kozmopolit olup bölgeye özgü endemik,
nadir ve tehlike altında olan bir tür bulunmamaktadır.
Proje bölgesinin alg toplulukları Tablo 1’de verilmiştir.
62
Tablo 1. Çalışma alanlarına göre alg türleri ve yayılışları
BACILLARIOPHYTA
Navicula bacillum
Oedogonium sp.
Achnanthes lanceolata
Navicula cryptocephala
Oocystis borgei
Amphora ovalis
Navicula cuspidata
Oocystis parva
Anomoeoneis sphaerophora
Navicula pupula
Pediastrum dublex
Aulacoseira granulata
Navicula radiosa
Pediastrum simplex
Aulacoseria ambigua
Navucila bacillum
Scenedesmus acuminatus
Caloneis bacillum
Neidium dubium
Scenedesmus quadricauda
Caloneis permagna
Nitzchia amphibia
Spirogyra dubia
Ceratoneis arcus
Nitzschia constricta
Spirogyrasp.
Cocconeis pediculus
Nitzschia gracilis
Spirogyra varians
Cocconeis placentula
Nitzschia obtusa
Spirogyra weberi
Cyclotella meneghiniana
Nitzschia palea
Tetraedron minimum
Cyclotella ocellata
Nitzschia recta
Ulothrix sp.
Cymatopleura solea
Nitzschia sigmoidea
CYANOPHYTA
Cymbella affinis
Nitzschia tryblionella
Anabaena affinis
Cymbella amphicephala
Pinnularia gibba
Aphanocapsa pulchra
Cymbella cistula
Pinnularia microstauron
Chroococcus limneticus
Cymbella minuta
Rhoicosphenia abbreviata
Chroococcus minutus
Cymbella prostrata
Rhoipalodia gibba
Lyngbya aerugineo-caerulea
Cymbella tumida
Stauroneis anceps
Lyngbya sp.
Diatoma vulgaris
Surirella angusta
Merismopedia elegans
Diploneis ovalis
Surirella brightwelli
Merismopedia glauca
Epithemia argus
Surirella ovalis
Oscillatoria formosa
Epithemia sorex
Surirella robusta
Oscillatoria limnetica
Epithemia turgida
CHLOROPHYTA
Oscillatoria limosa
Fragilaria arcus
Chlamydomonas globosa
Oscillatoria rubescens
63
Fragilaria contruens
Chlamydomonas sp.
Oscillatoria tenuis
Fragilaria dilatata
Chlorella vulgaris
Spirulina laxillima
Fragilaria ulna
Cladophora fracta
Spirulina major
Gomphonema angustatum
Closterium aciculare
Stigonema mesentericum
Gomphonema clavatum
Closterium littorale
EUGLENOPHYTA
Gomphonema gracile
Coelastrum microporum
Trachelomonas sp.
Gomphonema olivaceum
Cosmarium botrytis
Euglena oxyuris
Gomphonema parvalum
Cosmarium granatum
Euglena sp.
Gomphonema pseudoaugur
Cosmarium obtusatum
Phacus sp.
Gomphonema truncatum
Cosmarium vexatum
PYRROPHYTA
Gyrosigma acuminatum
Crucigenia sp.
Glenodinium sp.
Hantzschia amphioxys
Monoraphidium irregulare
Peridinium cinctum
Melosira varians
Mougeotia capucina
Peridinium sp.
Meridion circulare
Mougetia sp.
64
Alg tür sayılarındaki değişim çoğunlukla suyun fiziksel ve kimyasal içeriği ile yakından ilişkilidir.
Çözünmüş oksijen, pH, tuzluluk, sıcaklık, su miktarı, bulanıklık, dip yapısı, örnekleme alanlarının
gölgelenme özelliği gibi fiziksel unsurlar türlerin bir alandaki mevcudiyetlerini etkilemektedir.
Kimyasal bileşiklerden azotlu ve fosforlu bileşikler alglerin mevcudiyetleri yanı sıra populasyon
miktarlarına da önemli etkilerde bulunmaktadır.
Proje alanında teşhisleri gerçekleştirilen toplam 114 taksonun, divizyo düzeyindeki tür dağılımına
bakıldığında Bacillariophyta üyelerinin çok büyük bir farkla üstün olduğu görülmektedir (63
takson). Ardından Chlorophyta 28 takson ile ikinci sırada gelmekte ve üçüncü sırada ise 16 takson
ile Cyanophyta gelmektedir. Euglenophyta 4 takson ile temsil edilirken Pyrrophyta’ya bağlı 3
takson teşhis edilmiştir.
Fitoplanktonik organizmaların asıl yayılış alanları durgun sulardır ya da akıntı miktarı çok düşük
lotik habitatlardır. Akıntı hızı serbest halde yüzen fitoplanktonik organizmaların sürüklenmesine
neden olacağı için hızlı akan dere ve nehirlerde ya hiç bulunmazlar ya da çok az yoğunlukla temsil
edilirler. Bu tür alanların asıl baskın alg toplulukları bağlı algler’dir (attached algae). Bağlı algler
bitki, taş ve sedimanlara yapışarak akıntının bu fiziksel etkisini minimuma indirir ve
sürüklenmezler. Dolayısı ile hızlı akıntılı sistemler fitoplankton için uygun habitatlar değillerdir.
Nehir sistemlerindeki akıntı hızı fitoplanktonların yayılışını olumsuz yönde etkileyen birincil
etkendir. Diğer etkenlerden fiziksel ve kimyasal parametreler ise ikinci derecede sınırlayıcı etkilere
neden olmaktadır. Öncelikle akıntı hızının fazlalığı fiziksel olarak fitoplanktonların sürüklenmesine
neden olacağı için ortamdaki kimyasal parametrelerin etkisi kendisini gösteremeyecektir. Fiziksel
parametrelerden çözünmüş oksijen, sıcaklık, tuzluluk etkin ve sınırlayıcı parametreler olurken
kimyasal olarak azotlu ve fosforlu bileşikler fitoplankton yoğunluğu açısından oldukça önemlidirler.
Özellikle sıcaklık ve fosforlu bileşikler algler tarafından büyüme açısından önemli abiotik
faktörlerdir. Sıcaklığın artması metabolik aktivitenin artması anlamına gelmektedir. Bu artış
ortamdaki azotlu ve fosforlu bileşikler tarafından da desteklendiğinde alg topluluklarının
yoğunlukları oldukça yüksek düzeylere çıkmaktadır. Ancak bu faktörler nehirlerden çok durgun su
ortamlarında çok belirgin olarak görülmektedir. Nehir sistemlerinde akıntının azaldığı kesimlerde
fitoplankton topluluklarına rastlamak mümkündür, ancak yoğunlukları durgun su kütlesindeki
kadar olmayabilir. Akıntılı ortamlarda, besleyici maddelerin bol olduğu ve uygun sıcaklık
derecelerinde, fitoplankton formundan daha çok bağlı alglerin yoğunlukları çok fazla artmaktadır.
65
Bacillariophyta planktonik formlarınyanısıra bağlı yaşayan formları açısından da en baskın
divizyodur. Yukarıda değinildiği üzere akıntılı sularda baskın yaşam formları bağlı alglerdir. Bu bağlı
algler çoğunlukla akıntı ve rüzgarın etkisi ile su kütlesi içerisine karışmakta ve planktonik formları
oluşturabilmektedir. Sayımı gerçekleştirilen fitoplanktonların önemli bir kısmı bağlı alg türleridir
(Cymbella, Gomphonema, Navicula, Fragillaria vd.) ve belirtilen bu etkiler ile su kütlesi içerisinde
bulunabilmişlerdir. Bacillariopyta’dan sonra Chlorophyta ve Cyanophyta’ya gözle görülür bir baskın
gruplardır.
Chlorophyta’dan özellikle Spirogyra sp. sayım açısından en çok birey ile temsil edilen cins olmuştur.
Ardından Scenedesmus sp. bu divizyo içerisinde sayıca fazla bulunmuştur.
Cyanophyta’dan Oscillatoria türleri plankton örnekleri içerisinde baskın cinsi olarak ön plana
çıkmışlardır.
Genel anlamı ile fitoplanktonik organizmaların çalışma yapılan örnekleme noktalarındaki
populasyon yoğunlukları epilitik formlar dışında beklendiği gibi düşük düzeylerde kalmıştır.
Bununla birlikte alg grupları içerisinde Bacillarophyta, Cyanophyta ve Chlorophyta divizyolarının
baskınlıkları söz konusudur.
3.2. Zooplanktonik Organizmalar
Tatlı su sisteminde yaşayan zooplanktonik organizmalar belli başlı üç dominant hayvan grubu ile
temsil edilirler, bunlar Crustacaea'nin iki alt sınıfı olan Cladocera ve Copepoda ile, Aschelminthes
filumuna bağlı Rotifera sınıfıdır. Bunlardan başka, Gastrotricha, bazı böcek larvaları, birçok
Coelenterata türü ve balık larvaları da zooplankton içerisinde yer alır (Wetzel, 1983). Bu
organizmaların yoğunluğu, bulunduğu yere ve mevsime göre farklılık gösterir (Şişli,1996).
Zooplankton, sucul ekosistemlerde kurulmuş olan besin zinciri içerisinde, birincil üreticiler ile daha
yüksek formlar arasındaki temel besinsel halkayı oluşturduğundan, büyük bir öneme sahiptir.
Zooplankton, yalnızca planktivor balıkların besinlerini oluşturmakla kalmaz, ekosistemde yer alan tüm
balık larvalarına, sucul böceklere, böcek larvalarına ve diğer sucul hayvanlara yem olurlar.
Zooplanktonik organizmaların miktar ya da çeşit yönünden değişikliğe uğraması besin piramidinin üst
basamağındaki canlı gruplarını da etkiler. Ayrıca planktonik organizmaların ortam şartlarındaki
değişikliklere bağlı olarak miktar yada çeşitliliklerindeki değişim biyolojik izleme çalışmalarında
kullanılmaktadır. Kirletici atıkların atılmasından önce ve sonra akarsuda bulunan planktonik
organizmaların yapısı belirlenerek çevresel etkinin değerlendirilmesinde kullanılır.
66
Zooplanktonik organizmaların bir diğer grubu ise Rotifera'dır. Rotifera'ya ait bireylerde oldukça
küçük, mikroskobik canlılardır. Büyük bir çoğunluğu tatlısularda yayılış göstermektedir. Denizel tür
sayısı tatlısulara göre daha azdır. Gölcüklerde, küçük su birikintilerinde, acısu ortamlarında ve
tuzlusularda yaşayan türleri de mevcuttur. Türlerin büyük bir kısmı planktonik olup, göllerin
limnetik ve littoral bölgelerinde yaşarken bir kısmı da dip kesimlerde sesil olarak yayılış gösterirler.
Tatlısu sistemlerinin su kalitesini saptamada, Rotifera türlerinin indikatör olarak kullanılmaları,
sucul ekosistemlerde birçok omurgasız ve omurgalı canlının besinlerini oluşturmaları nedeniyle
önem taşımaktadırlar.
Zooplankton türlerinin büyük bir çoğunluğunun, su sistemlerinin kalitesini, trofik düzeyini ve kirlilik
düzeyinin saptanmasında indikatör olarak kullanılmaları, önemlerini daha da artırmaktadır. Rotifera
türlerinden Anuraeopsis fissa, Pompholyx sulcata, Polyarthra euryptera, Trichocerca cylindrica,
Trichocerca pusilla, Brachionus angularis, Filinia longiseta, Keratella cochlearis f. tecta ötrifikasyon
indikatörü olarak kullanılırlarken, Kellicottia longispina oligo mesotrofi indikatörü olarak kullanılırlar
Cladocera türlerinden, Daphnia cristata, Daphnia galeata oligotrofik sularda yaygın olarak
gözlenirken, Daphnia cuculata ve Bosmina longirostris ötrofik suların indikatörüdür. Copepoda
türlerinden ise Limnocalanus macrurus ve Senecella calanoides oligotrofi indikatörü olarak
kullanılırken, Eudiaptomus gracilis oligo mesotrofik suların indikatörüdür (Eliot, 1977). Eliot (1977)'a
göre, Synchaeta oblonga, Synchaeta tremula, Polyarthra vulgaris, Polyarthra dolichoptera, Conochilus
unicornis, Kellicottia longispina ve Asplanchna priodonta türleri oligotrofi indikatörü, Keratella
quadrata, Keratella cochlearis, Euchlanis dilatata, Pompholyx sulcata türlerini ise ötrofi
indikatörüdürler.
Sladecek (1983)'e göre Rotifera türlerinin büyük bir çoğunluğu saprobity indeksi olarak kullanılmakta,
Rotaria neptunia ve Rotaria rotatoria türleri polisaprobinin göstergesi olarak kullanılırken, Brachionus
urceolaris beta- mesosaprobinin, Kellicottia longispina, Keratella cochlearis, Polyarthra türleri ise
oligosaprobinin indikatörüdürler. Rotifera türlerinin büyük bir kısmı pH indikatörü olarak kullanılırlar.
Asplanchna, Filinia, Brachionus, cinsleri alkali özellikteki sularda bulunurlarken, Cephalodella,
Lepadella, Lecane, Trichocerca cinsler ise, asidik sularda bulunurlar (Sladecek, 1983).
Rotifera türlerinin büyük bir çoğunluğunun bakteri ve detritus üzerinden beslenmeleri,
metabolizmalarının yüksek olması, çok hızlı üremeleri, balıkların ve birçok sucul omurgasız canlıların
besinlerini oluşturmaları nedeniyle oldukça önemlidir.
67
Sucul ortamlardaki besin zincirinde, karbonhidratlar, yağlar ve proteinler ilk olarak fitoplanktonik
gruplar tarafından sentezlenir ve buradan daha yüksek besin kademelerine geçerler. Bu bitkisel
protein ilk olarak, zooplanktonun Crustacea grubunda havansal proteine dönüşür. Tatlısularda
baskın zooplankton formları genelde Copepod'lardır. Bitkisel proteini hayvansal proteine
dönüştürmeleri nedeniyle zooplanktonik organizmalar, hayvansal proteine gereksinim duyan
canlılar için besin zincirinde çok önemli bir halkaya sahiptirler.
Zooplanktonik organizmalar çoğunlukla suyun hareketine bağlı olarak yer değiştirirler ve durgun su
habitatlarında yaşarlar. Akarsuların hızlı akıntılı kısımlarındaki mevcudiyetleri çok sınırlıdır. Ancak
bazı gruplarda hızlı akan derelerde psammofil olarak yani taşların altında yaşayabilen türler olarak
görülebilirler. Özellikle Rotifera grubuna bağlı türler taş altlarını kullanmakta olup akıntı hızının
olumsuz etkisini bertaraf etmektedirler.
Çalışmada tespit edilen zooplanktonik türlerin hepsi kozmopolittir. Uygun ortamlarda yaygın
olarak görülebilirler.
Çalışma alanlarında tespit edilen zooplanktonik organizmaların listesi Tablo 2’de verilmiştir.
Tablo 2. Proje bölgesinde tespit edilen zooplanktonik organizmalar
ROTIFERA
Asplanchna priodonta
Lecane quadridentata (Ehrenberg)
Asplanchna sieboldi (Leydig)
Notholca acuminata (Ehrenberg)
Brachionus angularis Gosse
Polyarthra dolichoptera
Brachionus calyciflorus Pallas
Polyarthra vulgaris
Colurella obtusa
Synchaeta oblonga
Conochilus unicornis
Synchaeta pectinata Ehrenberg
Euchlanis dilatata Ehrenberg
Testudinella patina
Filinia longiseta Ehrenberg
COPEPODA
Keratella quadrata (O. F. M.)
Eucyclops serrulatus
Lecane luna (O. F. M.)
68
Zooplanktonik organizmalar tıpkı fitoplanktonlar gibi durgun, akıntısı az olan yaşam ortamlarını
tercih etmektedir. Çalışma alanındaki zooplanktonların üç büyük grubu içerisinde tür sayısı ve
populasyon yoğunlukları açısından Rotifera en baskındır.
Çalışma alanında yapılan incelemelerde zooplantonik organizmaların dominant gruplarını
oluşturan Rotifera, Copepoda’ya ait toplam 18 takson teşhisi yapılmıştır. Bunlardan en Rotifera
phylumuna ait 17 ve Copepoda’ya ait 1 takson teşhis edilmiştir. Cladocera grubuna bağlı hiçbir
birey Büyükdere’de yakalanamamıştır.
Rotifera türlerinin önemli bir kısmı akıntı hızına karşı bir adaptasyon geliştirmişlerdir. Bu türler
akıntılı ortamlardaki taşların altlarına tutunarak, akının olumsuz etkisinden kendilerini
koruyabilmektedirler. Rotifera’nın diğer gruplardan daha fazla tür ile temsil edilmeleri bu adaptif
özelliklerinden kaynaklanmaktadır.
Zooplanktonik organizmalar gelişimlerini devam ettirebilmek için fitoplanktonik organizmalar ile
beslenmelidirler. Dolayısı ile bu besinin bol olduğu ve diğer fiziksel ve kimyasal etkenlerin kendileri
için optimum olduğu alanları tercih ederler. Nehirler ve çaylar bu canlılar için uygun habitat
niteliğinde değildir. Bu alanlarda hem besin olarak kullandıkları fitoplanktonik organizmalar azdır,
hemde nehir akıntısı önemli bir sınırlayıcı etkendir. Çok küçük boyutta olmalarından dolayı
kolaylıkla sürüklenerek ölebilirler. Nitekim örnekleme alanlarının tümündeki zooplanktonik
organizmalara ilişkin yoğunluk sonuçları çok düşük düzeylerde bulunmuştur.
Rotifera’nın, diğer zooplankton gruplarına göre, akıntılı ortamlara daha iyi adapte olmalarından
dolayı populasyon yoğunluğu açısından en baskın gruptur. Çalışma istasyonlarının akıntı hızındaki
azalmaya bağlı olarak diğer zooplanktonlarında ön plana çıkmaya başladıkları görülmüştür.
3.3. Bentik Organizmalar
Tatlı su habitatlarında tabanda (sediment, döküntü, makrofitler, filamentöz algler üzerinde)
hayatının en az bir kısmını geçiren organizmaları içine alır. 500 µm’lik por çaplı bir ağ ile
yakalanabilen hayvanlar bu tanımlama içine girerler. Bazı türlerin ilk formları daha küçük olabilir.
Bentik organizmalar kavramına nektonlar ve tabanda gömülen formlar da dahildir.
Bentik organizmalarla yapılan biyolojik izleme çalışmaları iki türlüdür. Birincisi, su ortamını
etkileyeceği düşünülen bir projenin öncesi ve sonrasında bentik canlılardaki değişikliğin
izlenmesidir. Örneğin, kirletici atıkların atılmasından önce ve sonra akarsuda bulunan bentik
omurgasızların cinsi, çeşitliliği ve bolluğu belirlenerek çevresel etkinin değerlendirilmesinde
69
kullanılır. Bu şekilde bentik omurgasızların ortamda bulunup bulunmaması veya sayısındaki
değişiklikler göz önüne alınarak su kalitesi standartlarının belirlenmektedir.
Bentik omurgasızlardan sucul ortamın mevcut durumunu öğrenmek ve zamanla olan değişimleri
belirlemek için çalışmalar yapılmaktadır. Çalışmalarda, canlılardaki genetik yapının değişmesi,
kirleticilerin biyolojik birikimi, arazide ve laboratuarda kirlilik testleri, populasyon ve kommunite
yapısındaki değişikliklerin ölçülmesi, ekosistemdeki fonksiyon değişiklikleri belirlenmektedir.
Aşağıda belirtilen özellikleri nedeniyle bentik organizmalar biyolojik izleme çalışmalarında tercih
edilen gruplardandır (Rosenberg and Resh, 1992); bentik organizmaların böyle bir çalışmada tercih
edilme nedenlerinden bazıları şunlardır.
1. Sucul sistemlerde çok farklı ortamlar bulunmasına rağmen her ortama adapte olmuşlardır.
2. Çevresel baskının şiddetine göre çok çeşitli tür grupları geniş bir spektrumda cevap verir.
3. Genel olarak bulunduğu alanlara bağlıdır. Çevre değişikliği ve kirletici etkilerden kaçıp
uzaklaşamazlar.
Bentik faunanın dağılımı, beslenme, gelişme ve üremeleri için farklı gereksinimlerinin olması
sonucu son derece heterojendir. Bu gereksinimler büyük ölçüde, oksijen içeriğindeki değişimler ve
besin için gereken canlı yada ölü organik madde girdisi gibi, yaşam ortamlarındaki değişimlerden
ve mevsimsel değişimlerden etkilenir. Bentik organizmalar ya bu değişikliklerin üstesinden
gelebilecek uyumsal mekanizmalara sahiptirler ve uygun koşulları beklemek için durağan evreye
girerler, yada ölürler. Bentik canlıların dağılımları, gelişimleri, verimlilikleri ve üreme potansiyelleri
çevresel parametre değişikliklerine karşı uyum yeteneklerine bağlıdır.
Bentik hayvanlar son derece çeşitlidir ve protozoalardan büyük makroomurgasızlar ve omurgalılara
kadar neredeyse tüm şubelerle temsil edilirler. Bu gerçek, heterojen habitat, beslenme, gelişme,
üreme, ölüm ve davranış özellikleri ile birleşince bu hayvanların bütünsel ve fonksiyonel bir
yaklaşımla ele alınmalarını son derece zorlaştırmaktadır.
Tespit edilmiş olan bentik organizmaların listesi Tablo 3’de verilmiştir.
70
Tablo 3. Çalışma alanlarına göre bentik organizmalar ve yayılışları
TAKSON
Şube: MOLLUSCA
Sınıf: GASTROPODA
Takım: DİPTERA
Familya:Chrinomidae
Familya: Limnophilidae
Takım: PROSOBRAHCHIATA
Chironomus plumosus L.
Limnephilus sp.
Familya: Lymnaeidae
Familya: Culicidae
Familya: Hydropsychidae
Lymnaea sp.
Anopheles sp.
Hydropsyche sp.
Radix sp.
Culex sp.
Familya: Leptoceridae
Familya: Simuliidae
Leptocerus sp.
Takım: PULMONATA
Familya: Planorbidae
Gyraulus albus
Simulium sp.
Takım: ODONATA
Takım: EPHEMEROPTERA
Familya: Aeshnidae
Familya: Ancylidae
Familya: Baetidae
Aeshna sp.
Ancylus fluviatilis
Baetis rhodani
Anax imperator
Şube: ANNELIDA
Baetis buceratus
Familya: Cordulegasteridae
Baetis vernus
Cordulegaster sp.
Takım: OLIGOCHAETA
Baetis spp.
Familya: Calopterygidae
Familya: Archoligochaeta
Familya: Caenidae
Calopteryx splendens
Tubifex sp.
Caenis sp.
Familya: Coenagrionidae
Sınıf: CLITELLATA
Lumbricus sp.
Takım: HIRUDINEA
Familya: Erpobdellidae
Erpobdella sp.
Şube: ARTHROPODA
Sınıf: CRUSTACEA
Takım: AMPHIPODA
Familya: Gammaridae
Familya: Heptageniidae
Coenagrion sp.
Ecdyonurus autumnalis
Sınıf: ARACHNIDAE
Iron alpestris
Takım: Aranea
Rhithrogena sp.
Familya: Aracnidae
Iron sp.
Aranea gen sp
Heptagenialongicauda
Ecdyonurus sp.
Familya: Oligoneuriidae
71
Gammarus lacustris
Gammarus pulex
Takım: ISOPODA
Familya: Oniscidae
Oligoneuriella sp.
Familya: Ephemerellidae
Ephemerella sp.
Takım: PLECOPTERA
Oniscus sp.
Familya: Perlidae
Sınıf: INSECTA
Perla marginata
Takım: HEMİPTERA
Familya: Corixidae
Micronecta sp.
Takım: COLEOPTERA
Familya: Elmidae
Elmis sp.
Limnius sp
Familya: Nemouridae
Nemoura sp.
Familya: Perlodidae
Isoperla sp.
Takım: TRICHOPTERA
Familya: Rhyacophilidae
Rhyacophila sp.
Çalışılan nehir ve çaylardaki bentik organizmaların tür sayıları bakımından mevcudiyetleri habitat
yapılarına göre değişiklik göstermektedir. Bununla birlikte, omurgasız canlıların teşhisleri
sonucunda çalışma alanlarında toplam 43 takson teşhis edilmiştir.
Bentik canlıların 3 büyük şubeye ait toplam 43 taksonun 4’ü Mollusca, 3’ü Annelida, ve 35’ide
Arthropoda şubelerine aittir. Görüldüğü üzere Arthropoda şubesi tür sayısı açısından en baskın
şubesedir. Mollusca şubesi örnekleri ise Gastropoda sınıflarından oluşmuştur. Annelida şubesi
Clitellata sınıfı altında sülükler olarak bilinen Hirudinea ve halkalı solucanlar olarak bilinen
Oligochaeta takmlarından oluşmaktadır. Arthropoda şube içerisinde Crustacea, Insecta ve
Arachnidae’dan oluşan üç büyük sınıf bulunmaktadır. Arachnidae sınıfına ait bireylerin hemen
tamamı Arenea cinsi üyeleridir. Crustacea’dan ise Amfipoda ve Isopoda takımlarına ait toplam 3
takson teşhis edilmiştir. Insecta sınıfı içerisinde ise Hemiptera, Diptera, Ephemeroptera,
Plecoptera, Coleoptera, Trıchoptera ve Odonata takımlarına ait 32 takson teşhis edilmiştir.
Bununla birlikte Insecta sınıfının en çok türü 13 takson ile Ephemeroptera olurken ardından 5
takson ile Odonata takımı gelmektedir.
72
Tür sayısının fazla bulunduğu alanlarda dip yapısı habitat çeşitliliğinin fazlalığı dikkati çekmektedir.
Bu alanlarda çamurlu, kumlu, çakıllı alanların bulunması, bentik türlerinin de tür çeşitliliği anlamına
gelmektedir. Çünkü bentik canlılar dip yapısına göre yaşam alanlarını belirlemektedir. Bir tür hem
çamurlu hemde çakıllı alanlarda yayılış göstermez. Her ortama özgü türler bulunmaktadır. Örneğin
Diptera türlerinin önemli bir kısmı özellikle Chrinomidae familyası üyeleri yalnızca çamurlu, oksijeni
az ortamlarda bulunularken Trichoptera, Odonato ve Ephemeoroptera gibi takımların üyeleri çakıllı
ve oksijeni bol ortamlarda yaşarlar. Dolayısı ile dip yapısının çeşitliği tür sayısını arttıran önemli bir
etkendir. Bentik türlerin mevcudiyet ve yayılışlarını etkileyen diğer fiziksel ve kimyasal etkenlerde
bulunmaktadır. Bazı türler, kirli ortamları sevebilirken bazıları da yalnızca temiz sulu ortamlarda
yaşayabilirler. Diptera ordosu içerisinde Chrinomidae familyası üyeleri kirli ortamlarda bulunurken,
Simuliidae familyası üyeleri temiz su ortamlarını tercih ederler. Dolayısı ile akıntı hızı ve kirlilik
etkenleri gibi unsurlar türler üzerinde baskılayıcı bir unsurdur. Bu durum çalışma alanlarında
yapılan örnekleme sonuçlarına da yansımıştır. Chrinomidae familyası üyelerinin hemen tamamı
balçık, durgun ve çamurlu dip yapısına sahip istasyonlarda bulunmuştur. Simuliidae familyası
üyeleri de hızlı akıntılı, bol oksijenli ve çakıllı zemin yapısına ait ortamlarda bulunmuşlardır.
3.4. Balıklar
Balıklar, sucul sistemlerdeki besin zincirinin üst halkasında yer alan önemli biyolojik bileşenlerdir.
Ekolojik olarak alg, zooplankton ya da bentik canlılarla beslenirler. Her nekadar bölgede ticari
amaçlı bir avlanma yapılması da tüm Büyükçay havzası boyunca yöre halkı günlük ihtiyaçlarını
karşılamak için balık yakalamaktadır. Ekolojik olduğu kadar ekonomik önemleri bakımından da
önemli bir girdi kaynağını oluşturmaktadırlar. Büyükdere havzasında gerçekleştirilen balık avlama
birçok tür için üreme dönemlerinde alabalıklar için ise tüm yıl boyunca yasaktır. Ancak yine de bu
yasak dönemlerinde dahi kaçak avlama yapıldığı tarafımızdan gözlenmiştir.
Çalışma alanlarını oluşturan nehir ve çaylarda balıkçılık faaliyetleri yoğun değildir. Avlanma
yapanlar ise serpme ve olta balıkçılığı yapmaktadır.
Çalışma alanlarında tespit edilen türlerin mevcudiyetleri ve çeşitli koruma statülerine ilişkin bilgileri
Tablo 4’de verilmiştir.
73
Tablo 4. Çalışma Bölgesi Balık Türleri
Latince Adı
ERL
BERN
Kaynak
Squalius cephalus
LC
-
Gözlem
Chondrostoma colchicum
-
-
Literatür
Ek III
Gözlem
Cyprinidae
Alburnoides bipunctatus
Barbus tauricus
VU
Capoeta tinca
-
-
Gözlem
Alburnus chalcoides
LC
Ek III
Literatür
LC
Ek III
Gözlem
Salmo labrax
LC
-
Literatür
Onchorynchus mykiss
-
-
Gözlem
Gözlem
Gobiidae
Ponticola kessleri
Salmonidae
VU: VULNARABLE; LC: LEAST CONCERN
Çalışma yapılan tüm sucul sistemlerdeki balık taksonu sayısı 9 olarak kaydedilmiştir. Bu türlerin
önemli bir kısmı literatür kayıtlarından alınmıştır. Bunun yanı sıra arazi gözlemlerinden elde edilen
teşhis sonuçları da tabloda verilmiştir.
Çalışma alanlarında tespit edilen 3 ayrı familya bulunmaktadır. Bunlar içerisinde en fazla tür
Cyprinidae familyasına bağlıdır ve 6 tür tespit edililmiştir. Ardından 2 takson ile Salmonidae
familyası gelmektedir. Diğer familyaların ise 1’er takson ile temsil edildikleri görülmüştür.
Cyprinidae familyası, tüm çalışma alanlarından yakalanan örnekler göz önüne alındığında tür
çeşitliliği ve yoğunlukları bakımından en önemli familya olmuştur. Bu familyaya ait Barbus,
Capoeta. Chondrostoma ve Squalius cinsleri yoğunluk bakımından diğerlerine göre ön plana
çıkmaktadırlar. Bu türler tüm Anadolu'da yaygın ve bol olarak bulunmaktadır. Gobiidae türleri
çoğunlukla Karadeniz havzasında baskındırlar. Bununla birlikte Yeşilırmak ve Kızılırmak havzalarının
Karadeniz kıyılarında da bulunmaktadırlar. Bu familya üyeleri tür bakımında önemli bir çeşitlilik
göstermelerine karşın yoğunlukları çok fazla olmadığı görülmüştür.
74
Bern sözleşmesinin kapsamına giren toplam 3 takson bulunmaktadır. Bu hepsi Ek III
kategorisindedir girmektedir. European Red List (ERL) değerlendirme kriterlerine göre Cyprinidae
familyasından Barbus tauricus, hassas tür (VU) kategorisinde yer almaktadırlar. Yine ERL
sınıflandırmalarından olan Least Concern (LC) kategorisine göre 4 takson listede yer almaktadır.
Çalışma alanında tespit edilen bazı balık türlerinin fotoğrafları aşağıda verilmiştir.
Fotoğraf-53. Squalius cephalus
75
Fotoğraf-54. Capoeta tinca
Fotoğraf-55. Barbus tauricus
76
Fotoğraf-56. Onhcorynchus mykiss
Fotoğraf-57. Alburnoides bipunctatus
77
Fotoğraf-58. Ponticola kessleri
4. PROJE BÖLGESİSUCUL HABİTAT YAPISINA İLİŞKİN GENEL DEĞERLENDİRMELER
Bölgede sulak ekosistem açısından, yalnızca akarsu habitatının varlığı söz konusudur. Sulakalanlar
temel olarak akıntılı ve durgun olmak üzere iki büyük ekosistem tipi ile tanımlanmaktadır. Bununla
birlikte, suların fiziksel ve kimyasal özelliklerine göre de alt sistem tiplerini tanımlamak
mümkündür. Bu açıdan bakıldığında Büyükdere’nin tatlısu özelliğinde akıntılı bir (lotik) habitat
olduğu görülmektedir.
Bu akıntılı ortamların kendi içinde barındırdıkları daha küçük ve birbiri ardınca tekrarlanabilen alt
habitat tiplerine ayrıldıkları bilinmektedir. Özellikle havzanın üst kotlarında, eğime bağlı olarak hızlı
akıntılı habitatlar görülürken (rhitron), bazı alanlarda daha yavaş ve durgun (potamon) habitatlar
da bulunmaktadır. Bu habitat tipleri tümvadi boyunca ardışık olarak değişim gösterebilmektedir.
Habitat yapılarına bağlı olarak yaşayan türlerin kompozisyonlarında da değişimler söz konusudur.
Hızlı akıntılı ortamdaki sucul türler ile durgun ortamlardaki canlı türleri birbirlerinden tamamen
farklıdır. Büyükdere, örnekleme dönemlerindeki su debisine bağlı rhitron olarak tanımlanan akıntılı
su habitatına sahiptir. Bununla birlikte potamon olarak tanımlanan alanlar, su seviyesinin azalması
ile bazı çukurluk ve kıyıdaki durgun kesimlerden kaynaklanmaktadır.
78
Proje bölgesinin dip habitat yapısı büyük ve küçük taşlardan oluşmaktadır. Orta ve kıyı kesimlerde
büyük kaya blokları gözlenirken, kıyıya doğru küçük ve büyük taşlar artmakta, akarsu kara kıyı
çizgisinde ise küçük çakıl birikintileri bulunmaktadır. Dip yapısındaki bu çeşitlilik farklı türlerin bu
ortamlara adaptasyonu açısından da önemlidir.
Genel olarak yapılan değerlendirmelerde, Büyükdere’nin kaliteli ve bozulmamış bir alan olduğu
sonucu çıkmaktadır.
Büyükdere’nin dip yapısı bakımından tüm istasyonlarında homojen bir yayılış göstermektedir. Her
iki istasyonda kaya blokları, kıyı bitki toplulukları, taş, çakıl ve kum gibi habitat ortamlarının
birbirlerine benzer ve yakın değerlerde bulundukları görülmektedir. Bu durum istasyonların dip
canlıları açısından çeşitliliğinin artması anlamına gelmektedir. Söz konusu habitatlardaki çeşitlilik
bu alanları kullanan türlerin de artması anlamına gelecektir.
Büyükdere arazi kullanımı açısından çok az tarım ve ormanlık alanlarla çevrilidir. Havzada bulunan
ilçe, belde ve köylerevsel atıklar ve bahçelerinde kullandıkları gübrelerin yüzey suları ile sucul
ekosisteme ulaşması sonucu kirlilik kaynağı olarak bir etkiye neden olabilmektedir. Çalışma
bölgesinde erozyona açık bir alan bulunmamaktadır. Bununla birlikte kıyı kesimlerdeki ağaçların
varlığı da erozyona karşı önemli bir etki olarak değerlendirilebilinir.
Morfolojik tip yapısı bakımından her iki istasyon da akıntılı (run) olarak kabul edilmekte iken riffle
ve run aynı oranlarda temsil edilmekte ve pool daha az görülmektedir. Derenin bazı bölgelerinde
sel ve diğer etkiler ile sürüklenmesi sonucu büyük ağaç yığınları da gözlenmiştir. Aquatic
vegetation toplulukları içerisinde rooted emergent, rooted submergent ve bağlı algler önemli
yoğunluklarda bulunmuşlardır. Görünür su kalitesi ve sediment değerleri oldukça temiz ve normal
değerler içerisinde bulunmuştur. İnorganik substrate kaya blokları, taş, çakıl ve kum habitatların
çalışma bölgesinde birbirlerine yakın değerlerde gözlemlenmişlerdir.
Habitat değerlendirme kriterleri içerisindeki epifaunal substrate, pool substrate ve channel
alteration değerleri, her iki istasyon için optimal olmuştur. Bununla birlikte kıyı stabilitesi ve kıyı
kesimi vegetative protection ve riperian vegetative zone parametreleri de optimal sınırlar
içerisindedir.
Proje bölgesinde örneklemeleri ve incelemeleri yapılan türlerin genel değerlendirmeleri
yapıldığında temiz su özelliğine sahip türlerin ön plana çıkmış oldukları görülmektedir.
79
Bentik türler su kalitesi çalışmalarında yoğun olarak kullanılmaktadır. Özellikle Ephemeoroptera ve
Trichoptera takımlarına bağlı, çalışma bölgesindeki türlerin türlerin önemli bir kısmı temiz su
indikatörü olarak bilinmektedir. Benzer şekilde alglerden diatom ve yeşil alglerden ile
zooplanktonik organizmalardan bazı Rotifera’ya bağlı yaygın ve bol olan türlerin de temiz sularda
baskın oldukları gözlenmiştir.
Çalışma bölgesindeki Cyprinidae familyası en fazla türle temsil edilmektedir. Bunlardan Barbus
tauricus ve Alburnoides bipunctatus türlerisayıca fazla bulunmuşlardır. Her iki tür de Çayeli Bakır
işletmelerinin üst ve alt kesimlerindeki örnekleme noktalarında da bol olarak bulunmaktadır.
Gobiidae familyasından Ponticolakessleri türü yalnızca işletmenin alt kesimindeki istasyondan
yakalanabilmiştir. Salmonidae familyası üyelerinden yalnızca kültür tür olan Onhcorynchus mykiss
yakalanmıştır.
Doğu Karadeniz Bölgesindeki akarsularda ve Karadeniz’de, Salmo labrax’ın üç farklı ekotipi
bulunmaktadır. Bunlar, deniz ekotipi, dere ekotipi ve göl ekotipidir. Bunlar arasında renk yönünden
büyük varyasyonlar görülür. Örneğin, deniz ekotipi deniz ve tatlısu arasında göç edici bir form
olduğundan, genç yavrularla ergin bireyler arasında morfolojik bakımdan ve özellikle renk ve desen
yönünden büyük farklar görülmektedir. Bu ekotipin genç yavruları henüz tatlısularda iken
vücutlarının yan taraflarında dağınık siyah benekler ve kırmızı lekeler taşıdıkları halde, denize
döndüklerinde bu renk ve desenlerini yavaş yavaş kaybederek gümüş beyazı bir renge dönüşür ve
denizdeki ebeveynlerinin rengini alırlar (Slastenenko, 1956; Svetovidov, 1984). Deniz ekotipinde
böyle bir durum görülürken, göl ve dere ekotiplerinde yavru ve erginler arasında belirgin bir renk
ve desen farkı görülmemektedir. Özellikle dere ekotipinde yavrularda çok daha karakteristik olan
kırmızı benekler, büyüdükleri zamanda aynı kalmakta ve hayatları boyunca kaybolmamaktadır
(Svetovidov, 1984; Çelikkale, 1988).
Proje bölgesinde söz konusu ekotiplerden yalnızca deniz ekotipi alabalıklar bulunmaktadır. Deniz
ekotipi üreme dönemlerinde tatlısuya geçmekte ve bu geçiş zamanlarında proje bölgesini
kullanmaktadırlar (Slastenenko, 1956; Geldiay ve Balık, 1996). Sözkonusu göç zamanlarında, proje
bölgesinde alabalık türlerine rastlanılamamıştır. Bununla birliktekültür türü olan Onchorynchus
mykiss türü, alandaki üretme çiftliklerinde Büyükdere’ye geçmekte ve yoğun olmamakla birlikte
zaman zaman görülebilmektedirler.
80
Çalışma alanından elde edilen biyolojik bulgulara göre, sucul ortamın çeşitliliğinin yüksek olduğu
söylenebilinir. Teşhisleri gerçekleştirilen ve literatür bilgileri ile desteklenen, algler, zooplanktonik
organizmalar, bentik organizmalar ile balıklar ülkemizin ve bölgenin bir çok yerinde geniş yayılışa
sahip türleri ihtiva etmektedir. Bununla birlikte nesli tehlike altında olan bir türe de
rastlanmamıştır.
Bölgenin sucul habitat yapısı; taşlık, su içi bitkisi bulunmayan ve sadece mikro algler ve bentik
omurgasız canlıları barındıran bir özelliktedir. Proje bölgesinde yapılan örnekleme çalışmalarında
özellikle bağlı alg topluluklarının ve bentik omurgasız ve balık türlerinin önemli bir çeşitliliğe sahip
olduğu
görülmüştür.
Zooplanktonik
organizmaların
durgun
su
sistemlerinde
yayılış
göstermelerinden dolayı bu gruba bağlı tür içeriği, çalışma bölgesindeki sucul ekosistemde çok
düşük olmuştur. Yalnızca taşların altlarına tutunarak bağlı yaşayabilen Rotifera türlerinin çeşitliliği
yüksek sayıda bulunmuştur.
Çayeli Bakır İşletmelerinin çalışma yöntemi açısından kapalı bir işletme olması dış ortam açısından
meydana gelecek çevresel etkilerin de minimum düzeyde kalmasını sağlamaktadır. Yeraltından
çıkartılan cevherin işletme öncesi ve işletme sonrası depolandığı alanların sucul sistem açısından
bir takım etkileri olabilir. Çoğunlukla işletme sonrası pasa olarak nitelendirilen toprağın depo
alanlarının uluslararası standartlar göz önüne alınarak yapılması önem taşımaktadır. Bu pasa
alanlarının depo edildiği yerlerin mümkün olduğunca dere yatağından uzak olması tercih
edilmelidir. Ancak proje sahasının jeolojik yapısı nedeniyle bu pek mümkün görülmemektedir. Bu
nedenle erozyon etkilerinden uzak yerler depo alanı olarak tercih edilmelidir. Ayrıca işletmenin
ömrünü tamamlaması ile yüzeyde depolanmış olan bu pasaların, şirket politikası ve taahhütlerine
göre tekrar yer altına taşınarak galerilerin kapatılmasında kullanılacak olmasından dolayı uzun
vadede meydana gelebilecek etkileri de ortadan kaldıracaktır.
Maden işletmelerinde sülfürlü minerallerin su ve hava ile teması sonucunda oksidasyona
uğramaları sonucunda asit maden drenajı oluşması muhtemeldir. Genellikle pH 5’in altında olan ve
çözünmüş metal ihtiva eden bu suların kontrolsüz olarak çevreye deşarj edilmesi ya da gerekli
önlemlerin alınmaması durumunda yersüstü ve yeraltı sularında olumsuz etkilenmeler ve hatta
habitat kayıpları görülebilir.
İşletmede madencilik faaliyetleri sonucu oluşan sülfürlü pasanın depolandığı alanın jeomembran
ile taban sızdırmazlığı sağlanmış olup sızıntı suları toplanarak direkt olarak atık hattına
yönlendirilmektedir. Bununla birlikte, yüzey sularının toplanarak atık hattına yönlendirilmesi ya da
81
cevher işleme tesisinde tekrar işletme ihtiyaçları için kullanılması çevre yönetimi açısından güzel
bir örnek oluşturmaktadır.
Çayeli Bakır işletmelerinin çevresel yönetim planlamaları açısından iyi bir yönetim modeli
sergilediği gözlemlenmiştir. İşletmenin gerek karasal gerekse de sucul ekosistem açısından her
türlü eylem ve yönetim planlarına sahip olduğu, çevresel bozulmalara karşı çok hassas bir
yönetim sistemini sürdürülebilir bir yaklaşım ile uyguladığı tespit edilmiştir. İşletme tarafından
sucul ekosisteme herhangi bir deşarjın ve müdahalenin yapılmamış olması çevre yönetimi
açısından önemli bir değerdir. Mevcut yönetim sisteminin ve izleme çalışmalarının devam
ettirilmesi durumunda, faaliyet alanı ve çevresindeki sucul sistemlerin, olası akut ve kronik
etkilere maruz kalması engellenecek ve çevresel açıdan sürdürülebilir bir işletme örneği olmaya
devam edecektir.
82
5. KAYNAKLAR
1) A.O.A.C. 1975. Official methods of analysis of the Association of Official Analytical Chemists.
Horwitz, W (ed.). 12th Edition. Augier, H. 1977. Les hormones des algues.Etat
2) Akbulut, A., 1996, Türkiye Tatlısu Algleri, In Demirsoy, Genel ve Türkiye Zoocoğrafyası "Hayvan
Coğrafyası", sf. 405-463, Ankara.
3) Balık, S., Ustaoğlu, R., 1992, Türkiye Tatlısu Balıklarını Tanımlama Esasları, E.Ü. Fen Fakültesi
Kitaplar Serisi No:137, İzmir, 58 s
4) Bellmann, H., 1988, Leben in Bach und Teich. Pflanzen und Wirbellose der Kleingewässer.
Steinbach Naturführer. 287 s.
5) Biro, K., 1981, Kleiner Bestimmungsschlüssel für Zuckmückenlarven (Diptera: Chironomidae).
Wien 329 s.
6) Bold, H.C., Wynne, M.J., 1985, Introduction to the Algae, Structure and Reproduction, Second
Ed., 720 pp., New Jersey
7) Borutski, E.V., 1963, Fauna of the U.S.S.R. Crustacea, Vol. III, No: 4, Freshwater Harpacticoida.
I.P.S.T. Jerusalem, 314 pp.
8) Cox, E.J., 1996, Identification of Freshwater Diatoms From Live Material, Chapman and Hall,
158 pp., London
9) Czernecki. D. B. and Blinn, D. W., 1978, Diatoms of Colarado River, J. Cramer, 181 p. Germany
Foged, N., 1981, Diyatoms in Alaska, J. Cramer, 310 p., Germany.
10) Dungan, P.J., 1990, Sulakalanların Korunması, IUCN-The World Conservation Union, DHKD
Yayınları, 95 sf., İstanbul
11) Dussart, B., 1967, Les Copépodes des Eaux Continentales d’Europe Occidentale. Tome I,
Calanoides et Harpacticoides, N. Boubee et cie, Paris, 500 pp.
12) Dussart, B., 1969, Les Copépodes des Eaux Continentales d’Europe Occidentale. Tome II,
Cyclopoides et Biologie, N. Boubee et cie, Paris, 292 pp.
13) Edington, J. M., A. G. Hildrew, 1981, Caseless Caddis larvae of the British Isles. Freshwater
Biological Association Scientific Publication No:43, 92 p.
83
14) Einsle U., 1996, Guides to the Identification of the Microinvertebrates of the Continental
Waters of the World. Copepoda: Cyclopoida, Genera Cyclops, Megacyclops, Acanthocyclops. SPB
Academic Publishing, No: 10, 82 pp.
15) Eliott, J. I., 1977, Seasonal changes in the abundance and distribution of planktonic rotifers in
Grasmere, (English lake District) Freshwater Biology, 7, 147-166.
16) Elliot, J. M., K. H. Mann, 1979, A key to British Freshwater Leeches. Freshwater Biological
Association Scientific Publication No: 40, 72 s.
17) Elliot. W., Stoching, C. R., Barbour, M. G., Rost, T. L., 1992, Botany, An Introduction to Plant
Biology, 6 nd. Ed., John Wiley and Sons, Singapure.
18) Emergency and Remedial Response, Washington, DC. EPA/540/1-89/002. NTIS PB90-155581.
19) Emir, N.(1994): Zooplankton community structure of Çavuşcu and Eber lakes in Central
Anatolia-Acta hydrochim. Hydrobiol. 22, 280-288.
20) EPA. Rapid Bioassessment Protocols for Use in Wadeable Streams and Rivers: Periphyton,
Benthic Macroinvertebrates and Fish. Of.ce of Water, U.S. Environmental Protection Agency,
Washington, D.C. EPA 841/B-99/002. 1999.
21) FAO, 1991, Recent developments in animal waste utilization". REUR Technical Series No. 17,
1991
22) Foged, N., 1982, Diyatoms in Bornholm, Denmark, J. Cramer, 174 p., Germany
23) Geldiay, R. ve Balık, S., 1999, Türkiye Tatlısu Balıkları, E.Ü. Su Ürünleri Fakültesi Yayınları
No:46, İzmir, 532 s.
24) Germain, H., 1981, Flora Des Diyatomés, Diatomophycées, 441 p., Paris.
25) Glöer, P., C. Meier Brook, O. Ostermann, 1992, Süsswasser mollusken: Ein Bestimmungsschlüssel für die Bundesrepublic Deutchland. Hamburg. 111 s.
26) Holmes, N., Whitton, B.A., 1977. Macrophytic vegetation of the river Tees in 1975 observed
and predicted changes. Freshwater Biology 7, 43-60.
27) Huber Pestalozzi G (1941). Das Phytoplankton des Süswassers, 2. Teil, 1. Hälfte,
Chrysophyceen. Stuttgart:E. Schweizerbart'sche Verlagsbuehhandlung.
28) Huber Pestalozzi G (1955). Das Phytoplankton des Süswassers, 4. Teil, Euglenophyceen.
Stuttgart:E. Schweizerbart'sche Verlagsbuehhandlung.
84
29) Huber Pestalozzi G (1961). Das Phytoplankton des Süswassers, 5. Teil, Chrysophyceae
(Ordung:Volvocales). Stuttgart:E. Schweizerbart'sche Verlagsbuehhandlung.
30) Huber Pestalozzi G (1968). Das Phytoplankton des Süsswassers, 3. Teil, Cryptophyceae,
Chloromonadophyceae, Dinophyceae. Stuttgart:E. Schweizerbart'sche Verlagsbuehhandlung.
31) Huber Pestalozzi G (1982). Das Phytoplankton des Süswassers, 8. Teil, 1. Hälfte,
Conjugatophyceae
(Zynematales
und
Desmidiales).
Stuttgart:E.
Schweizerbart'sche
Verlagsbuehhandlung.
32) Hustedt, 1930, Die Süswasser-Flora Mitteleuropas, 466 pp. Jena
33) Hutchinson, G.E., 1967, A Tereatise on Limnology, Department of Yale University, 1115 P
34) Illies, J., 1978, Limnofauna Europea. Gustav Fisher Verlag. 532 s.
35) Kazancı, N., 2001, Gümüşhane, Erzurum, Erzincan, Artvin, Kars İlleri Ephemeroptera Faunasına
İlişkin Ön Çalışma. Türkiye İç Suları Araştırmaları Dizisi V. İmaj Yayınevi, 80 s., Ankara.
36) Kiefer, F., 1955, Freilebende Ruderfusskrebse (Crustacea, Copepoda) aus Türkischen
Binnengewasser. II. Cyclopoida und Harpacticoida. İ.Ü.F.F. Hidrobiyoloji Araşt. Enst. Yayınları, Seri
B, II (4): 108-132.
37) Kiefer, F., 1978, Das Zooplankton der Binnengewasser 2. Teil. Freilebende Copepoda. Die
Binnengewasser Band XXVI E. Schweizerbant’sche, Verlagbuchhandlung, Stuttgart. 315 pp.
38) Kolisko, R., 1974, Plankton rotifers biology and taxonomy. Biological Station Lunz of Austrian
Academy of Science, Stuttgart.
39) Kolisko, R.A., 1974, Plankton Rotifers Biology and Taxonomy, Biological Station Lunz of the
Austrian Academy of Science, Stuttgard, 974 p.
40) Komárek J (1983). Das Phytoplankton des Süswassers, 7. Teil, 1. Hälfte, Chlorophyceae
(Ordung: Chlorococcales). Stuttgart:E. Schweizerbart'sche Verlagsbuehhandlung.
41) Koste, W., 1978a, Die Radetiere Mitteleuropas 1. texband Berlin Stutgart 670 P.
42) Koste, W., 1978b, Die Radertiere Mitteleuropas II. Tafelband Berlin Stutgart, 235 P.
43) Krammer, K., Lange-Bertalot, H., 1986, Sußwasserflora von Mitteleuropa, Bacillariophyceae,
Band 2/1, 1. Teil: Naviculaceae, Gustav Fischer Verlag, 876 pp., Stuttgart
85
44) Krammer, K., Lange-Bertalot, H., 1988, Sußwasserflora von Mitteleuropa, Bacillariophyceae,
Band 2/2, 2. Teil: Bacillariaceae. Epithemiaceae, Surirellaceae, Gustav Fischer Verlag, 584 pp.,
Stuttgart
45) Krammer, K., Lange-Bertalot, H., 1991a, Sußwasserflora von Mitteleuropa, Bacillariophyceae,
Band 2/3, 3. Teil: Centrales, Fragilariaceae, Gustav Fischer Verlag, 576 pp., Stuttgart
46) Krammer, K., Lange-Bertalot, H., 1991b, Sußwasserflora von Mitteleuropa, Bacillariophyceae,
Band 2/4, 4. Teil: Achnanthaceae, Kritische Ergänzungen zu Navicula (Lineolatae) und
Gomphonema Gesamtliteraturverzeichnis, Gustav Fischer Verlag, 436 pp., Stuttgart
47) Kuttikova, A., 1970, Rotatoria (The Rotifer fauna of SSCB), 670 P.
48) Lackey, J. B. 1938 The flora and fauna of surface waters polluted bv acid mine drainage. Publ.
Health Rep. 53: 1499-1507.
49) Le Cren, E.D. 1951. The length-weight relationship and seasonal cycle in gonad weight and
condition in Perch (Perca fluviatilis). J. Anim. Ecol. 20:201-219.
50) Ludwig, H.W., 1993, Tiere in Bach, Fluss, Tümpel, See, Merkmale, biologie, Lebensraum
Gefährdung BLV Bestimmungsbuch 255 s.
51) Lund, J.W.G., Kipling, C. & LeCren, E.D. (1958). The inverted microscope method of estimating
algal numbers and the statistical basis of estimations by counting. Hydrobiologia, 11, 143-170.
52) Macan, T. T., 1982, A guide to Freshwater Invertebrate Animals. Longman. 118 p.
53) Mann, K. H., 1962, Leeches (Hirudinea) Their Structure, Physiology, Ecology and Embryology.
Pergamon Press. 201 p.
54) Needham, J. G., P. R. Needham, 1962, A guide to the study of Freshwater Biology. San
Francisco 107 p.
55) Negrea, S.T., 1983, Fauna Rebuplici Socialiste Romania Crustacea Cladocera. Academia
Repiblicii Socialiste Romania, 4: (12), Buceristi, p. 399.
56) Odum, E. P. 1971. Fundamentals of ecology. W.B. Saunders Co., Philadelphia.
57) Özesmi, U., 1988, Sultan Sazlığı’nın Sucul heteroptera ve Coleoptera türleri üzerinde bir
faunistik araştırma. TÜBİTAK BAYG-Proje yarışması Araştırma raporu.
58) Patrick, R., Reimer, C. W., 1966, The Diatoms of the United States, Vol. 1-2, Part I,
Philadelphia.
86
59) Pauly, D. and Navaluna, N.A. 1983.Monsoon-induced seasonality in the recruitment of
Philippine fishes. In G.D Sharp and J. Csirke (eds.) Proceedings of the Expert Consultation to
Examine Changes in Abundance and Species Composition of Neritic Fish Resources, 18-29 April
1983, San Jose, Costa Rica. FAO Fisheries Report 291, Vol. 3.
60) Pejler, B., 1962, Taxonomic notes on some planktonic-freswater rotifers, zoologiska Bidrag
Fran Uppsalla, Bond 35, 302-319
61) Pennak, R. W., 1978, Freshwater Invertebrates of the United States. John Wiley and Sons
Publication. 803 p.
62) Prescott, G.W., 1975, Algae of Western Great Lake Area, Brown Comp. Pub., 977 p.
63) Quigley, M., 1977, Invertebrates of Streams and Rivers. A key to Identification. London 874 p.
64) Rider, M. de, 1981, Rotifera, Cercle Hydrobiologique de Bruxelles, 190 P.
65) Rosenberg, D. M., and Resh, V. H., 1993, Freshwater biomonitoring and bentic
macroinvertabrates, New York, 326p.
66) Round, F.E., 1973, The Biology of the Algae, Second Ed., Edward Arnold Pub., 278 pp., London
67) Rylov, V.M., 1963, Fauna of U.S.S.R. Crustacea, Vol. III, No: 3, Freshwater Cyclopoida, I.P.S.T.
Jerusalem, 314 pp.
68) Sennika, S.A.B., 1943, Contributions to the Ecology and Biology of the Danish Freshwater
Leeches (Hirudirea). Københaum Denmark 109 p.
69) Sladecek, V., 1983, Rotifers as indicators of water quality, Hydrobiologia, 100, 169-201.
70) Smirnov, N.N., 1992, Guides to the Identification of the Microinvertebrates of the Continental
Waters of the World. The Macrothricidae of the World. SPB Academic Publishing, No: 1, 140 pp.
71) Sreenivasa, M. R., Duthie, H. C., 1973, Diatom Flora of the Grand River Ontario, Canada,
Hydrobiologia, 42: 161-224.
72) Şahin, Y., 1991, Türkiye Chironomidae Potomofaunası TÜBİTAK Proje No: TBAG-869. Ankara
88 s.
73) Şişli, N., 1996, Ekoloji, Yeni Fersa Matbaacılık, 492 s.
74) U.S. EPA. 1989. Risk Assessment Guidance for Superfund (RAGS): Volume I. Human
HealthEvaluation Manual (HHEM) (Part A, Baseline Risk Assessment). Interim Final. Office of
87
75) U.S. EPA. 2001. Risk Assessment Guidance for Superfund: Volume I. Human HealthEvaluation
Manual, Part D: Standardized Planning, Reporting, and Review of Superfund RiskAssessments.
Office of Emergency and Remedial Response. Washington, DC. OSWERDirective No. 9285-47.
December.
76) Van Heurck, H., 1962, A Treatise on the Diatomaceae, J. Cramer, 555 p., London.
88
ÇAYELİ BAKIR İŞLETMELERİ SONDAJ SAHALARI FLORA-FAUNA
ÇALIŞMA RAPORU
Prof. Dr. Levent TURAN (FAUNA)
Uzman Haşim ALTINÖZLÜ (FLORA)
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
2011
89
GİRİŞ
Çayeli Bakır İşletmeleri A.Ş. (ÇBİ), 1993 yılından bu yana Rize İli, Çayeli İlçesi, Madenli Beldesi
sınırları içerisinde bulunan işletmesinde yeraltı madencilik yöntemleri ile elde ettiği bakır ve çinko
cevherini geleneksel kırma, öğütme, flotasyon (yüzdürme) prosesleri kullanarak zenginleştirerek
Bakır ve Çinko konsantre cevheri üretmektedir.
İşletme tarafından, ruhsat sınırları dahilinde rezerv tespiti amacıyla sondajlı arama faaliyetleri
yapılması planlanmış ve yürürlükteki Çevresel Etki Değerlendirmesi yönetmeliği hükümleri
gereğince gerekli izinler alınmıştır.
Ayrıca, Çayeli Bakır İşletmeleri’nin de bir üyesi olduğu Kanada Madenciler Birliği (MAC)’nin bir
insiyatifi olarak yayımlanan “Towards Sustainable Mining” ve bunun atıfta bulunduğu ICMM
uluslararası standartlarının bir gereği olarak, sondaj yapılacak alanlarda faaliyete başlamadan önce
biyolojik çeşitlilik açısından önemli bitki ya da hayvan türlerinin bulunup bulunmadığının tespit
edilmesi ve gerektiği durumlarda koruma önlemlerinin alınması amacıyla 30.09.2011 tarihinde
planlanan sondaj sahalarında arazi çalışması gerçekleştirilmiştir.
Çalışmaların yapılacağı sondaj sahaları PA (0648793; 4546278; 254m), PB (0647040; 4544503, 311
m) ve PC (0646485; 4544015, 256m) şeklinde tanımlanmış olup faaliyetten etkilenecek her bir alan
yaklaşık 10m x 17m diğer bir ifade ile 170 m2 olacaktır.
I-FLORA
Rize ili Çayeli ilçesinde sondajların yapılması amacıyla belirlenmiş olan üç alanda da Karadeniz
bölgesine özgü floristik yapının hakim olduğu belirlenmiştir. Bilindiği gibi Doğu Karadeniz
bölgesinin en tipik ve yaygın iki önemli bitkisel deseni çay ve fındıktır. Bölgede hemen hemen tüm
açık alanlar bu amaçla kullanılmaktadır. Dik yamaçlar bile bu amaçla şekillendirilmektedir.
Buna ilave olarak birçok doğal alan da dönüşüme uğratılarak çay ya da fındık plantasyonlarına
dönüştürülmüştür. Bu bitkisel bileşenlerden arta kalan kesimlerde ise karışık doğal orman tipi
baskın hale geçmektedir. Bölge genelinde hakim olan, ibreli ve geniş yapraklı ağaçlardan oluşan
karışık ormanlar çalışmaların yapılacağı kesimlerde de hakim vejetasyon yapısını meydana
getirmektedir. Sondajların gerçekleştirileceği kesimlerde tarafımızdan yapılan gözlemlerde yoğun
bitki örtüsünün sondaj yapılacak kesimleri tamamen kaplamış olduğu belirlenmiştir.
Yukarıda coğrafi koordinatları verilen, PA, PB ve PC sahalarında arazi çalışmalarında tespit edilen
bitki ve hayvan türleri aşağıda verilmiştir. Tür sayılarının az olmasının nedeni, sondaj çalışmalarının
yapılacağı alanlar yaklaşık 170 m2 olmasıdır.
90
PA, PB ve PC sahalarındaki türlerin hepsi kozmopolit türler olup, endemik ya da koruma altında
olmayan türlerdir. Sondaj çalışmalarında türlerin korunmasına yönelik herhangi bir önlem
alınmasına gerek yoktur.
PA Sahası
PA sahasında, (Fotoğraf 1) baskın olarak orman vejetasyonu tespit edilmiştir. Bu alanlarda;
Pteridium aquilinum (L.) Kuhn, Daucus broteri Ten., Hedera helix L., Hedera colchica (C.Koch) C.
Koch, Cirisum hypoleucum DC., Lapsana communis L. subsp. intermedia (Bieb.) Hayek, Petasites
albus (L.) Gaertner, Alnus glutinosa (L.) Gaertner subsp. glutinosa, Aster subulatus Michaux, Rubus
hirtus Waldst. & KIit. ve Impatiens noli-tangere L. türleri tespit edilmiştir.
Fotoğraf-1. PA sondaj sahası
PB Sahası
PB sahasında (Fotoğraf 2) baskın olarak orman vejetasyonu tespit edilmiştir. Bu alanlarda;
Pteridium aquilinum (L.) Kuhn, Daucus broteri Ten., Alnus glutinosa (L.) Gaertner subsp. glutinosa,
Rubus hirtus Waldst. & KIit., Calystegia silvatica (Kit.) Griseb, Ailanthus altissima (Miller) Swingle,
Smilax aspera L., Juncus effusus L., Symphytum longipetiolatum Wickens ve Polygonum amphibium
L., Alnus glutinosa (L.) Gaertner subsp. glutinosa, ve Plantago major L. subsp. major türleri tespit
edilmiştir.
91
Fotoğraf-2. PB sondaj sahası
PC Sahası
PC sahasında (Fotoğraf 3), Pteridium aquilinum (L.) Kuhn, Daucus broteri Ten., Rubus hirtus Waldst.
& Kit., Calystegia silvatica (Kit.) Griseb, Ailanthus altissima (Miller) Swingle, Arctium platylepis
(Boiss. et Bal.) Sosn. ex Grossh.,Impatiens noli-tangere L., türleri tespit edilmiştir.
Fotoğraf-3. PC sondaj sahası
92
II-FAUNA
Sondajların gerçekleştirileceği kesimlerde tarafımızdan yapılan gözlemlerde yoğun bitki örtüsünün
sondaj yapılacak kesimleri tamamen kaplamış olduğu belirlenmiştir. Sondajların yapılması
planlanan kesimlerde tarafımızdan yapılan habitat incelemeleri ve görsel kontroller esnasında
sondaj alanları sınırları içerisinde veya bu kesimlere 100 m mesafede sulak alan tanımına giren
herhangi bir durgunsu veya akarsu varlığına rastlanamamıştır. Bilindiği gibi sulak alanlar başta
İkiyaşamlı türleri olmak üzere diğer yaban hayatı bileşenleri açısından cazibe noktası özelliğindedir.
Söz konusu yaban hayatı bileşenleri sulak alanlardan üreme, beslenme ve su gereksinimlerini
karşılamak amacıyla yararlanmaktadırlar. Bu tip alanların bulunmaması bu kesimlerde
bulunabilecek yaban hayatı bileşenlerinin sayısını da azaltmaktadır. Böylelikle çalışmalardan
etkilenebilecek birey ve habitatlarına yönelik riskler de minimuma inmiş olacaktır.
Her üç sondaj sahasının da nispeten dik yamaçlarda yer aldığı belirlenmiştir. Sondaj çalışmalarının
gerçekleştirileceği kesimlerde, sadece “PC” kodlu sondaj alanının hemen bitişiğinde bir konuta ait
tarımsal amaçla kullanılmakta olan kesimlerde mısır ve kabak gibi ürünlerin yetiştirildiği
belirlenmiştir. Bazı kozmopolit kuş türlerinin bu tür alanları ziyaret ettikleri bilinmektedir.
Gerçekleştirilmesi planlanan sondaj alanlarına yakın kesimlerde İkiyaşamlılar (Amphibia),
Sürüngenler (Reptilia), Kuşlar (Aves) ve Memeli Hayvanlar (Mammalia) sınıflarına ait herhangi bir
omurgalı türünün yaşayıp yaşamadığı; eğer yaşıyorsa buradaki konumu, statüsü,
sondaj
sahalarında herhangi bir omurgalı türüne ait aktif veya terk edilmiş yuva alanlarının bulunup
bulunmadığı; bu kesimlerin yabanıl formlar tarafından dinlenme, beslenme veya geceleme
amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı gibi noktalar değerlendirilmiştir.
Nokta gözlemleri ve habitat incelemeleri esnasında her üç sondaj noktasında da herhangi bir
yaban hayatı bileşenine rastlanamamıştır. Gözlem yapıldığı dönemlerde hakim olan meteorolojik
koşulların da olumsuz olması bu duruma katkı sağlamış olabilir. Buna karşılık sahalarda yabanıl
formlar tarafından kullanılan ya da en son üreme periyodunda kullanılmış olan herhangi bir yuvaya
veya kalıntılarına da rastlanamamıştır.
Bu türlerin hepsi kozmopolit türler olup, endemik ya da koruma altında olmayan türlerdir.
Sondaj çalışmalarında türlerin korunmasına yönelik herhangi bir önlem alınmasına gerek yoktur.
93
Sondajların yapılacağı kesimler civarındaki bitki örtüsünün ve topoğrafyanın homojen olması
nedeniyle bu kesimlerde gerçekleştirilecek sondajlar nedeniyle bu kesimlerden değişik şekillerde
yararlanan yabanıl formların olumsuz etkilenmeleri beklenmemektedir. Sadece çalışmalar
öncesinde ve çalışmalar esnasında sondaj yapılacak kesimlerin son bir kez gözden geçirilmesi,
sonradan değişik nedenlerle bu kesimlere gelmesi olası yaban hayatı bileşenlerinin bu kesimlerde
görülmeleri durumunda dikkatli olunmalıdır. Yabanıl formların insan aktivitelerini hissettikleri anda
o kesimlerden hemen uzaklaşmaları beklenir. Aksi bir durumda, yani herhangi bir nedenle bu
kesimlerden uzaklaşmayan herhangi bir yabanıl formun tespit edilmesi durumunda zarar
görmemesi için ya kaçmalarına müsaade edilmeli, ya da eldiven yardımıyla tutularak yakın
kesimlerde benzer ortamlara taşınarak orada serbest bırakılmalıdırlar. Bundan sonraki aşamada
herhangi bir birey kalmadığına emin olunduktan sonra çalışmalara geçilmesinde herhangi bir
sakınca bulunmayacaktır.
94
95

Benzer belgeler