yaşlanma - birincibasamak.org

Transkript

yaşlanma - birincibasamak.org
Yaşlanma Gerçekleri
Dr. Yücel UYSAL
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi
Aile Hekimliği AD
Alzheimer Eğitim Kampı - 2013
SUNUM PLANI
GİRİŞ
Yaşlılık Testi
• "Yaşlanmak, bir dağa tırmanmaya benzer; çıktıkça
yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır, ama görüş
açınız genişler..."
Ingmar Bergman
5 / 112
YAŞLANMA
(tanım - 1)
• genetik bir programla düzenlenen ve organizmayı, çevresel
faktörlerin de etkisiyle meydana gelen, yapısal ve işlevsel
değişmelerle ölüme götüren olaylar toplamı.
• insanın doğumu ile başlayan yaşam süresinde, ölümden önce
yaşanan kronolojik bir kavram.
• yaşamsal fonksiyonların azalması, tüm organizmanın toplam
verimliliğinde azalma, çevresel değişkenlere uyum sağlayabilme
yeteneğinin azalması.
• zamana bağlı olarak ortaya çıkan anatomik yapı ve fizyolojik işlev
değişiklikleridir.
YAŞLANMA
(tanım - 2)
• Dünya sağlık örgütü 65 yaş ve üzeri bireyleri 'yaşlı insan'
olarak sınıflamaktadır.
• takvim yaşına göre belirlenmiş olan bu sınır üç evreye
ayrılır:
- 65-74 yaş: erken yaşlılık, genç yaşlılar,
- 75-85 yaş: orta yaşlılık,
- 85 yaş üzeri: ileri yaşlılık,
YAŞLANMA
(tanım, sınıflama - 1)
•
•
•
•
•
•
normal yaşlanma
kronolojik yaşlanma
biyolojik/fizyolojik yaşlanma
ekonomik ve sosyal yaşlanma
fonksiyonel yaşlanma
duygusal/psikolojik yaşlanma
YAŞLANMA
(tanım, sınıflama - 2)
• normal yaşlanma:
zamanın geçişine bağlı olarak hastalık söz konusu
olmaksızın ortaya çıkan anatomik ve fiziksel işlev
değişiklikleridir.
YAŞLANMA
(tanım, sınıflama - 3)
• kronolojik yaşlanma:
doğum tarihine göre belirlenen rakamsal yaşlanma.
10 / 112
YAŞLANMA
(tanım, sınıflama - 4)
• biyolojik/fizyolojik yaşlanma:
yaşlanmaya bağlı olarak insan vücudunun yapı ve
fonksiyonlarında meydana gelen değişiklikler,
organlarda ortaya çıkan değişiklikler,
yaşam biçimimiz hücrelerimizin yaşlanmasını
yavaşlatabilir veya hızlandırabilir,
YAŞLANMA
(tanım, sınıflama - 5)
• ekonomik, sosyal, toplumsal yaşlanma:
- emekli olma, topluma ekonomik olarak katkı sağlamayı
bırakmayla ilişkili bir durum,
- toplumun bireyi 'yaşlı' olarak görmesi kabullenmesi,
- bireyin toplumsal yaşamdaki rolü, değeri ve işlevindeki
değişiklikler,
YAŞLANMA
(tanım, sınıflama - 6)
• fonksiyonel yaşlanma:
aynı yaşta olan bireylerle karşılaştırıldığında, toplum
içinde yaşaması için gerekli fonksiyonlarının devam
ettirilememesi.
**
YAŞLANMA
(tanım, sınıflama - 7)
• duygusal/psikolojik yaşlanma:
- kişinin kendini yaşlı hissetmesine bağlı olarak yaşam
görüşü ve yaşam şeklinin değişmesi, buna bağlı
duygudurum değişikliği.
- nostalji
**
**
YAŞLANMA
**
(tanım, sınıflama - 8)
• nostalji
- nostos: eve dönüş, geriye dönüş, geçmiş,
- algos: acı çekme, ızdırap,
geçmişe duyulan özlem ?
geçmişteki güzel günlere dönememenin verdiği acı ?
geçmişteki pişmanlıklar nedeniyle duyulan acı ?
15 / 112
YAŞLANAN DÜNYANIN YAŞLANAN TOPLUMLARI
(1)
• nüfusun yaşlanması: 65 yaş ve üzerindeki bireylerin sayısının toplam
nüfusa oranı,
•
•
•
•
genç nüfuslu ülkeler: < % 4
erişkin nüfuslu ülkeler: % 4-7
yaşlı nüfuslu ülkeler: % 7-10
çok yaşlı nüfuslu ülkeler: > % 10
• Türkiye'de 65 yaş üstü nüfus oranı % 7
(74.000.000 >>> 5.180.000)
• Türkiye’de hayatta kalma beklentisi 2005 yılı itibari ile 70.8 yıl iken,
2015 de 72.3 yıl, 2023 de ise 74.1 yıl olacağı ön görülmektedir,
YAŞLANAN DÜNYANIN YAŞLANAN TOPLUMLARI
(2)
• Türkiye'nin yaşlı nüfus projeksiyonu
YAŞLANAN DÜNYANIN YAŞLANAN TOPLUMLARI
(3)
• günümüzde gelişmiş ülkelerdeki 65 yaş ve üzerindeki
insan sayısı 146 milyon,
• 2020'de bu rakamın 232 milyon civarında olacağı
öngörülüyor,
• 2020'de ABD'de popülasyonun %20'sinin 65 yaş ve
üzerinde olacağı öngörülüyor,
YAŞLANAN DÜNYANIN YAŞLANAN TOPLUMLARI
(4)
• bilim, teknoloji ve sağlık bakımındaki gelişmelerin etkisi
ile 1950-2000 yılları arasında dünya genelinde yaşam
süresi 15-20 yıl arasında artmıştır,
• gelecek 50 yıl içerisinde yaşam süresinde 8-10 yıllık
daha uzama beklenmektedir,
• Japonya, Norveç ve Kanada'da ortalama yaşam süresi
80-85 yıl arasındadır,
YAŞLANAN DÜNYANIN YAŞLANAN TOPLUMLARI
(5)
• tartışma:
• yaşlı nüfusun artışı neden bir sorun ?
• 3 çocuk veya 4 çocuk sorunun çözümü olur mu ?
**
20 / 112
YAŞLANAN DÜNYANIN YAŞLANAN TOPLUMLARI
(6)
**
**
YAŞLANAN DÜNYANIN YAŞLANAN TOPLUMLARI
(5)
• yaşlı nüfusun artması öncelikli sağlık sorunlarının kronik
hastalıklara doğru kaymasına neden olmaktadır,
• şu anda tüm dünyada tartışılan: "sorun sadece yaşlı insanların
sayısal artışı değil, dünya ekonomisini temelden sarsacak
yepyeni bunalım ve değişimlerin temelinde de dünya
nüfusunun yaşlanması bulunmaktadır,"
• "yeni bir sınıf doğmuştur, insanlık tarihinde ilk defa
toplumlarımız ekonomik olarak faal olmayan yaşı ilerlemiş
fakat oy veren büyük bir grup içerecektir, bunlar sağlık gibi
pahalı sosyal hizmetlere gereksinim duyan ve gelir kaynakları
büyük ölçüde devlet olan kişilerdir," (Thurow, 1997)
**
**
YAŞLANAN DÜNYANIN YAŞLANAN TOPLUMLARI
(6)
• Dünya Sağlık Örgütü 'Sağlıklı Yaşlanma' deklerasyonu:
• Yaşlanma tüm dünyanın en önemli demografik gidişatı ve
sorunudur. Gelişmiş ülkelerdeki toplumların daha ileri
düzeydeki yaşlanmalarına, gelişmekte olan ülkelerdeki
toplumların benzeri görülmemiş hızlı yaşlanması eşlik
etmektedir.
• Yaşlanma gelişimle ilişkili bir sorundur. Sağlıklı yaşlı bireyler
aileleri, toplumları ve ekonomileri için kaynaktırlar.
• (1996)
• http://www.who.int/healthpromotion/conferences/previous/jakarta/statem
ents/ageing/en/
• http://www.who.int/ageing/events/idop_rationale/en/
**
**
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(1)
- herhangi bir organizmada tüm organlar aynı hızla
yaşlanmayabilir,
- herhangi bir organ aynı türün farklı bireylerinde aynı
şekilde yaşlanmayabilir, yaşlanma mekanizmalarının
bilinmesi ve bunların her bireyde farklı hızda olabileceği
gerçeği yaşlanmada bireysel çeşitliliği açıklamaktadır,
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(2)
- yaşlanma ile ilgili cok sayıda kuram ve varsayım vardır,
temel olarak yaşlanma teorileri programlı yaşlanma ve
'wear ve tear' tipi (yıpranma) yaşlanma olarak ikiye
ayrılmaktadır,
- programlı yaşlanma organizmanın içinde varolan kontrol
mekanizmasıdır, embriyolojik veya seksüel gelişme gibi
genlerin düzenlenmesi ile ilgilidir,
- yıpranma tipi yaşlanmada ise kontrol mekanizması
mevcut değildir ve çevresel faktörler etkilidir,
25 / 112
**
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(3)
Yaşlanma teorilerinden bazıları:
- aşınma ve yıpranma varsayımı,
- tükenme ve birikme varsayımı,
- moleküler çapraz bağ varsayımı,
- hata kazası varsayımı,
- serbest radikal kuramı,
- somatik mutasyon kuramı,
- programlanmış hücre ölümü,
- gelişim kuramı,
- otoimmünite kuramı,
- kalıtım varsayımı,
- DNA’da senesens genleri,
- mitokondrial yaşlanma kuramı,
- genlerle ilgili diğer varsayım ve teoriler,
- ...
- ...
**
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(4)
- gerontolojistler hayvanlardaki yaşam süresinin
uzunluğunun vücut ağırlığı ile korelasyonu yerine
primatlarda beyin ağırlığı ile korelasyonunu tercih
etmişlerdir,
- insanlardaki yaşam süresi ise moleküler anlamda
serbest radikal seviyesi, doymamış yağ asidi seviyesi ve
yüksek miktarda dna tamir enzimi seviyesi ile
ilişkilendirilmiştir,
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(5)
- telomer hipotezi:
herbir kromozomun iki ucunda bulunan fonksiyonel olmayan
DNA'ya telomer denir,
kromozomların birbiriyle birleşmesini önleyen ve genom
yapısının kromatin iplikler şeklinde ayrılabilmesini sağlayan ve
kromozom oluşumuna zemin hazırlayan yapılardır ve her
hücre bölünmesi sırasında kısalır,
telomer uzunluğu hücrenin arta kalan bölünme yeteneğini
belirleyen bir yaşam saati olarak görev yapar,
fibroblastların bölünebilme sayısı ile yaşam süresinin ilişkili
olduğu öne sürülmüştür,
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(6)
- oksidatif stres ve mitokondrial hasar mekanizması:
süperoksit anyonu, hidroksil radikali, nitrik oksit, lipid peroksit,
hidrojen peroksit bilinen ROS’lardır (reactive oxygen species =
reaktif oksijen türevleri),
50’li yaşlardan itibaren ROS yapımı belirgin şekilde artmaktadır,
hücrede oksijenin %90’ı oksidatif fosforilasyonun merkezi olan
mitokondrilerde tüketilir, bunların %2’si ROS adını alan ürünlere
dönüşür,
ROS DNA, protein, lipidler ve tüm yapılardaki moleküllere
saldırır, DNA molekül oksidasyonu ile genetik messenger DNA
hasarı, hücre bölünmesinin durması, kontrolsüz büyme-malignensi
oluşumu, lipid peroksidasyonu ile hücre membran hasarı,
ateroskleroz hızlanması gerçekleşir,
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(7)
- genetik teoriler:
yaşam süresi potansiyelinin genetik programlanması yaşlanmada
üstünde durulan önemli bir görüştür,
kısa veya uzun yaşamın genetik olarak kodlanmış olabileceği
varsayımından yola çıkar,
c.elegans virgül şeklinde bir nematoddur ve 25 deredecede ortanca
yaşam süresini %65, maksimum yaşam süresini %110 artıran bir
gen bulunduğu bildirilmiştir,
daha sonra bu genin insan IGF-1 reseptör genine benzediği iddia
edilmiştir,
tükenen genler teorisi ise zaman ve çevrenin etkisiyle evrimsel
olarak biriktirilmiş yedek genlerin tükenmesidir,
30 / 112
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(8)
- mitokondri:
yaşlanma ile mitokondrial solunum ve oksidatif fosforilasyon yavaş
yavaş ayrılır ve solunumsal enzim aktiviteleri azalır,
bunun sonucu elektron transport zincirinde artmış elektron akışına
bağlı mitokondride reaktif oksijen türlerinde artıştır,
mitokondrial DNA da artan reaktif oksijen türleri oksidatif hasara
duyarlıdır,
mutant mt-DNA tarafından kodlanan defektif protein subunitleri
bozulmuş solunumsal fonksiyon gösterir; elektron kaçağı ve ROS
üretimi artar ve sonucunda oksidatif stres ve mt-DNA hasarı artar,
bu kısır döngü farklı hücrelerde farklı oranlarda meydana gelir ve
yaşlanma ile mt-DNA’da mutasyon ve oksidatif hasar ile sonuçlanır,
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(9)
- lipid peroksidasyonu:
lipid peroksidasyonu ilerleyen yaş ile çeşitli dokularda
oluşur,
lipid peroksidasyonu hücre hasarının iyi tanımlanmış
bir mekanizmasıdır,
membran lipidlerinin yokedilmesi ve lipid peroksitleri
onun yan ürünleri olan malonaldehit oluşmasına neden
olurlar,
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(10)
- apopitozis:
programlanmış hücre ölümüdür,
ancak tek başına yaşlanmayı açıklayamaz,
çok fazla genetik ve çevresel faktörden etkilenebilir,
apopitozis dış etkenlerin etkisi altındaki ölüm olan
nekrozdan ayırdedilmelidir,
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(10)
- protein sentez azalması:
hücrelerde proteinler devamlı yıkılır ve yapılırlar, bu hızdaki yavaşlama hücreiçi
lipofuscin (yaşlanma pigmenti) birikimi ile olur,
okside olmuş proteinlerin yıkımından proteozomlar sorumludur, miktarları cok
artarsa yıkılamazlar ve lipofuscin artımıda proteozome aktivitesini engeller,
80 yaşında yeni protein yapma yeteneğinin %40-90’ı kaybolur, 80 yaşındaki
insanlar gençlere göre DNA onarım yeteneğinin de %50’sini yitirirler,
yaşlanma ile birlikte kullanılan proteinlerin yeni proteinlere dönüşümüne yardım
eden proteazlar da azalır, görevi bitmiş proteinler de birikir,
hasar gören proteinlerin yerine yenileri konamaz, proteinlerin aktivitelerinde azalma
vardır ve eskiyen proteinler yaşlı hücrelerin içinde birikir çünkü bunları ortadan
kaldıracak olan enzimler(proteazlar) de proteindir ve onlar da eskimiş ve
hasarlanmıştır,
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(11)
- yaşlanmada glikozilasyon teorisi:
bu hipoteze göre proteinlerin glukozla modifikasyonu ve
reaksiyonları sonucunda ileri glikozillenme son ürünleri
ortaya çıkar,
lens’in kristalize olması, damar endotelindeki kollajenlerin
cross-link’leri sonucu plak oluşumunun hızlanması yaşlanmayı
hızlandırır,
bir AGE inhibitorü olan aminoguanidin’in proteinlerin glukozla
çapraz bağlar yapmalarını ve yaşlanma ve diabetle ilişkili
elastikiyet kaybını önleyebileceği gösterilmiştir.
35 / 112
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(12)
- DNA hasarı:
yaşlanmanın sebebi olarak DNA mutasyonundan cok DNA hasarı
önemlidir, DNA hasarı hidroliz, alkalizasyon, radyasyon, toksik
kimyasallarla olabilir,
bilinen en onemli hasar 8-OHdGuanin oksidasyonudur, bunun seviyesi ile
yaşam süresi arasında ters ilişki bulunmuştur,
hasar söz konusu olduğunda tamir enzimleri bulunmazsa hücre
fonksiyonunu yitirir, 'base excision repair', 'mismatch repair enzymes',
'nucleotide excision repair' tamir enzimleridir,
apopitoz hücreyi DNA hasarından koruyan en önemli mekanizmadır,
en fazla oksidatif DNA hasarının görüldüğü yer nöronlardır,
ileri yaşla beraber artan kanser riskini artan kümülatif DNA mutasyonuna
ve immün sistem fonksiyonlarındaki azalmaya bağlayabiliriz.
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(13)
- fiziksel ve kimyasal yıkıcıların vücut hücrelerini yıpratması:
ışık ve sıcaklık apopitozisi harekete geçirir,
lipid peroksidasyon debrisi, demir, alüminyum yaşlanma
ile nukleusta birikme eğilimindedir,
yaşla lizozomal enzimler azalır, proteinler kros-link yaparak
yıkıma rezistan hale gelirler, disfonksiyonel lizozomlar
birikerek lipofuscin granüllerini oluşturur,
lipofuscin bölünen hücrelerce dilüe edilir,
beyin ve kalp gibi bölünmeyen hücrelerin olduğu organlarda
yaşlanmanın biyolojik markerıdır,
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(14)
- doğal ve yapay bazı maddelerle ortaya çıkan ölüm:
hücre zarı, mitokondri, çekirdek DNA’sı, ve endoplazmik
retikulum yıpranmasına yol açarak yaşlanma ve ölümü
hızlandırabilen faktörler arasında alkilleyici maddeler, cok
halkalı hidrokarkarbon bileşikleri, ekzos dumanı, sigara
dumanı ve besin korunmasında kullanılan bazı katkı
maddeleri yer alır,
**
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(15)
- kognitif yaşlanma:
alınan duyuların bellek şeklinde saklanabilmesi için
nöronların gelişmelerinin belli bir evresinde
sentrozomlarını hücre dışına atarak bölünme
yeteneklerini kaybetmeleri gerekir,
bu da bir anlamda sinir sistemi yaşlanmasıdır,
**
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(16)
- büyüme hormonu (GH=growth hormone) eksikliği:
erkekler 60 yaşına geldiklerinde %30’unda IGF-1 (insulin-like growth
factor-1) düzeyi bu hormon eksikliği olan çocuklardaki düzeyine iner,
somatopoz artmış abdominal viseral yağ kitlesi, artmış serbest yağ
asitleri ve insülin rezistansı ile oluşur, GH eksikliğinin klinik
bulgularının tedavisinde onay almış endikasyonlar pituiter
tümör, cerrahi hasar, radyasyon, travma, çocukluktan süregelen
büyüme hormon eksikliği, hipotalamik hastalık varken; diğer
kullanım alanları olarak fibromyalji, kronik yorgunluk sendromu,
obezite, atletik performansı arttırmak ve Anti-aging konularında
uygulamalar vardır ancak FDA onayı yoktur,
40 / 112
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(17)
- immünite ve yaşlanma:
yaşlanma ile beraber sadece dış etkenlere karşı savunma
sisteminde azalma olmamaktadır, immünite hücreleri vücudun kendi
dokularına karşı savaş açabilmektedirler,
T hücrelerinin olgunlaştığı timus bezinin gerilemesi yaşlanmadan
çok daha hızlı bir prosestir, yaşlılarda proliferasyon azalmasına
rağmen T hücre sayısı genelde değişmemektedir, olgunlaşan T
hücrelerinde azalan bcl-2 ekspresyonu ile apopitoz
gerçekleşmektedir,
B hücreleri daha az antikor üretirler, monositlerin IL-1’e duyarlılığı
azalmıştır, IL-1 ve TNF-alfa seviyelerinin arttığı görülmüştür,
YAŞLANMA MEKANİZMALARI
(18)
- melatonin eksikliği:
yaşlanmakla geceyarısı melatonin düzeyi azalır,
melatonin eksikliğinin yaşlanmayı hızlandırdığı
düşünülmektedir,
melatonin serbest radikallere bağlı hücre hasarını
azaltarak ve immüniteyi güçlendirerek yaşlanmaya karşı
rol oynar, ancak insanda yaşlanmayı önlediğini gösteren
yeterince veri yoktur,
**
ANTIAGING
(1)
- yaşlanmayı önlemek
- yaşlanmayı yavaşlatmak
- yaşlanma durdurmak
- yaşlanmayı geriye döndürmek
- ölümsüzlük
**
**
ANTIAGING
**
(2)
• medikal anlamda antiaging:
• bir yandan yaşam tarzı değişiklikleri, koruyucu hekimlik
uygulamaları, eğitim ve hijyen, modern ve alternatif
tıbba ait ilaç ve yöntemlerle kişinin yaşam kalitesini ve
veya ortalama yaşam süresini arttırmayı amaçlarken;
bir yandan da moleküler ve genetik anlamda
çalışmalarla insanın maksimum yaşam süresinin
uzatılması konusunda calışmaları hedefler,
**
ANTIAGING
(3)
• En basit anlamda az kalori alarak, yani serbest radikalleri
azaltarak ortalama yaşam süresi uzatılabilir ancak kesin ve ne
kadar olacağına dair kanıtlar yeterli değildir,
• Bol sebze, meyve kuru baklagil tüketmek yeterince antioksidan
almamızı sağlar, fakat dışarıdan vitamin ya da ilaç olarak
antioksidan vermek konusu tartışmalıdır,
• Düzenli ve ölçülü egzersiz ve dünyaya iyimser bakan bir bakış
açısı ve hayat içerisinde sosyal olma antiaging'in bileşenleri
arasındadır,
• Yaş ilerledikçe genlerin rolü azalır ve 80’li yaşlardan sonra kişinin
daha önceki ve mevcut yaşam tarzı ortalama yaşam süresinde
daha belirleyici olur,
45 / 112
**
ANTIAGING
(4)
• Anti-aging tedavi:
– non-farmakolojik tedavi
– farmakolojik tedavi
• Non-farmaklojik tedavi:
– akıl-vücut bağlantısı (imagery, yoga, tai chi, hipnoz),
– dokunuşun gücü (aromaterapi, masaj, şiropraksi),
– ev tedavileri (müzik tedavisi, ışık tedavisi, snoezelen, enerji
tedavisi, akupunktur, akupressure),
**
ANTIAGING
(5)
•
farmakolojik tedavi:
– konvansiyonel tıp(modern tıp):
• hormon tedavisi,
• vitamin tedavisi,
• koruyucu hekimlik uygulamaları,
– alternatif ve tamamlayıcı tıp:
• kontrollü calışmaları olmayan ancak uzun sürelerdir her bölgede farklı
çeşitlilikte ve isimlerle ve endikasyonlarla verilen ilaç tedavilerini (şifalı
bitkiler, karışımlar) kullanır,
•
burada sorun alternatif tıbbın kanıta dayalı ispatlarının yetersiz olması, pahalı
ancak sık kullanılıyor olması ve güvenilirlik datalarının çoğu zaman
bilinmemesidir,
ANTIAGING
(6)
• alternatif tıp sıklıkla tıp fakültelerinde eğitim
programlarında yer almaz, sağlık sigorta
sistemlerince karşılanmaz ve genelde doktor dışı
kişilerce uygulanır,
• son yıllarda batı tıbbında da eğitim programalarına
alternatif tıpla ilgili dersler konulmaktadır,
ANTIAGING
(7)
• antiaging ile ilgilenen bilim adamları antiaging muayene adı
altında genel muayenenin detaylı ve bol miktarda tetkik
içeren halinden oluşan bir değerlendirme yöntemi
önermişlerdir,
• ancak aslında her tetkikin ne kadar sıklıkta yapılacağı ve
herkese yapıldığında ne kadar maliyet-etkin olacağı konusu
tartışmalıdır,
• sağlık sigorta sistemleri antiaging ile ilgili tetik ve tedavileri
karşılama konusunda kanıtların azlığı sebebi ile isteksiz
kalmaktadır,
ANTIAGING
(8)
• antiaging muayenesinde/değerlendirmesinde kişinin uyku, egzersiz,
beslenme alışkanlıkları, cinsel sağlığı, stres ve duygudurumu, sigara,
alkol alışkanlıkları, vücut kitle indeksi, lipid değerleri, homosistein, kan
şekeri, CRP duzeyi gibi faktörlerin yer alması yararlıdır,
• ancak fibrinojen, serumda total oksidatif kapasite, lenfosit formülü,
immünoglobülinler, detaylı hormon analizi, IGF1, DHEAS, melatonin ,
HBA1C gibi tetkikler dahi rutin olarak uygulanmaktadır,
• bu tür tetkiklerin her kişide antiaging amaçlı bakılmasının ne yarar
getireceği konusunda kanıt yoktur ve maliyet-etkin bir yöntem değildir,
• bu sebeple mevcut antiaging tedavi kişinin talepleri ve ekonomik
gücüne göre uygulanan kanıtları az olan bir takım uygumalardan
ibaretken, yaşam tarzı değişiklileri ve koruyucu hekimlik uygulamarı gibi
daha az maliyetli ve daha etkin oldukları gösterilmiş yöntemler
sosyoekonomik seviyeden bağımsız herkese uygulanabilmektedir,
50 / 112
ANTIAGING
(9)
• anti aging tedavi ile antiaging adı altında kontrolsüz, sahte,
pahalı, abartılı ve zararlı, çıkara yönelik piyasa
uygulamalarını birbirinden ayırdetmek gerekir,
• Uluslararası Antiaging Derneğinin 15.000 civarında üyesi
vardır ve bilimsel çalışmalara ağırlık veren bir kuruluştur,
• ülkemizdede ilk antiaging kongresi 2004 yılında yapılmıştır,
• bu anlamda var olan aktivite ve uygulamalrın denetimi,
tanınması ve kanıtlarının ortaya konması yararlı olacaktır,
**
ANTIAGING
(10)
•
günümüzde üzerinde sıklıkla durulan antiaging tedavi ilaçlarından bazıları:
– vitamin E ve C,
– beta karoten,
– selenyum,
– krom,
– koenzim Q10,
– dehidroepiandrosteneidon,
– sarmısak,
– gingko,
– ginseng,
– üzüm çekirdeği,
– östrojen,
– testosteron,
– insan büyüme hormonu,
**
ANTIAGING
(10)
• günümüzde antiaging tedavi temelde şu 5 alan üzerine
odaklanmıştır:
–
–
–
–
–
kalp damar sağlığının korunması,
doğru hormon dengesi,
antioksidan, vitamin, minereal ve fitokimyasal destekler,
sağlıklı yaşam biçimi,
zayıflamış immün sistemi güçlendirme,
**
ANTIAGING
(11)
•
•
•
•
kalori kısıtlaması:
besin alımının alışılmışın %50-70’ine azaltılmasının yapılan çok ceşitli
çalışmalarda yaşam süresini uzattığı, yaşla ilişkili fizyolojik bozulmayı gerilettiği
ve yaşla ilişkili hastalıkları geciktirdiği hatta bazı olgularda önlediği gösterilmiştir,
maksimum yaşam süresinin deney hayvanlarında dramatik olarak aşıldığı
gösterilmiştir,
kalori kısıtlamasının yaşam süresini uzatmasında rol alan mekanizmalar:
–
–
–
–
–
–
–
–
genomik stabiliteyi sağlamak,
serbest radikal oluşumunun azaltılması,
metabolik hızın azaltılması,
vücut ısısının azaltılması,
protein glikozilasyonunun azaltılması,
gen tamirinin artırılması,
protein döngüsünün (protein rejenerasyonun artırılması),
immün yanıtın artırılması, nöroendokrin fonksiyonun optimizasyonu
TOPLUMSAL YAŞLANMA KURAMLARI
(1)
• yaşlanan birinin yaşlılığa uyum sağlamasıyla,
topluma uyum sağlaması arasında yakın bir ilişki
olduğu belirtilmektedir,
• işte bu ilişkiyi açıklayabilmek için birtakım uyum
kuramları ortaya atılmıştır,
55 / 112
**
TOPLUMSAL YAŞLANMA KURAMLARI
(2)
• ilişki kesme kuramı (Cumming ve Henry):
• bu kuramda yaşlılık; fiziksel, psikolojik ve toplumsal açıdan toplumsal
dünyadan yavaş yavaş geri çekilme süreci olarak tanımlamaktadırlar,
• fiziksel olarak: insanlar etkinlik hızlarını azaltır ve enerjilerini ellerinde
tutmaya çalışırlar,
• psikolojik olarak: geniş dünyayla ilişkilerini, öncelikle kendilerini
ilgilendiren yaşam alanlarına indirgemeye çalışırlar,
• toplumsal olarak: karşılıklı bir çekilme söz konusudur, yaşlanan insanın
gençlerle olan etkileşiminde bir azalma görülür, birey toplumdan geri
çekilir, toplumda bireyden elini çeker,
**
TOPLUMSAL YAŞLANMA KURAMLARI
(3)
• etkinlik kuramı (Havinghurst, Neugarten ve Tobin):
• bu kuram "ilişki kesme kuramı"na alternatif olarak
ortaya çıkmıştır,
• kuramda kaçınılmaz biyolojik ve sağlıksal değişmeler
dışında yaşlı kişiler temelde aynı olan psikolojik ve
toplumsal gereksinmeleriyle orta yaşlı kişilerle aynı
kabul edilirler,
• bu bakımdan yaşlılığı belirleyen; toplumsal etkileşimin
azlığı ve toplumun yaşlı kişilerden elini çekmesinden
kaynaklanmaktadır,
TOPLUMSAL YAŞLANMA KURAMLARI
(4)
• rol bırakma kuramı (Blau):
• Blau’ya göre emeklilik ve dulluk yaşlı kişinin toplumun
temel kuramsal yapılarına katılımını sona erdirir,
• bireyi toplumda tutan yaptığı iş ve evlilik durumudur,
eğer bunları kaybederse toplumdan da yavaş yavaş
düşeceği/uzaklaşacağı belirtilmektedir,
TOPLUMSAL YAŞLANMA KURAMLARI
(5)
• toplumsal değiş tokuş kuramı (Dowd):
• bu kuramda insanların birtakım ödüller (ekonomik destek,
güven vb.) için toplumsal etkileşimde bulundukları
belirtilmektedir,
• kişiler bu ödül elde etme sürecinde bazı bedeller
(yorgunluk, çabalama vb.) ödemektedirler,
• insan yaşlandıkça mücadele gücü de azalacağından
gençken bedelleri göze alan birey yaşlandıkça bu bedellerin
altından kalkamaz ve ödüllerle bedelleri değiş tokuş ederler,
• örneğin yaşlı işçiler iş gücündeki yerlerini toplumsal
güvenlik ve tıbbi hizmetle yer değiştirirler,
**
TOPLUMSAL YAŞLANMA KURAMLARI
**
(6)
• süreklilik kuramı (Atchley):
• yaşlılıkta; bazı roller ve ilişkilerin kesilmesi/terkedilmesi ve bazı
rollerdeki başarının sürdürülmesi birleşimi ortaya çıkar,
• Atchley’e göre kişi yetişkinlik döneminde birtakım bağlantılar,
alışkanlıklar, tercihler geliştirir ve bunlar kişiliğinin bir parçası
durumuna gelir,
• birey yaşlandığında öncelikli ve önemli olmadığını düşündüğü
rolleri/ilişkileri bırakırken önemli olduğunu düşündüğü başarılı rol
ve ilişkilerini devam ettirir,
• bu kuramda ayrıca "toplumsal yaşlılığın" tıpkı biyolojik yaşlılık gibi
tek bir teoriyle açıklanamayacak kadar karmaşık bir dönem
olduğu da belirtilmektedir,
60 / 112
**
TOPLUMSAL YAŞLANMA KURAMLARI
(7)
• toplumsal yaşlanma kuramlarının önemi ?
**
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlının Değerlendirilmesi ve Check-up (1)
• günümüzde koruyucu nitelikteki sağlık hizmetleri, ileri yaş
grubuna özgü klinik çalışmalara ve kanıtlara uygun olarak
sunulmamaktadır,
• bu hizmetler daha çok orta yaşlı bireyler için geliştirilmiş olan
öneriler doğrultusunda, yaşlıların dahil edilmediği klinik çalışma
verilerinden yola çıkılarak, ağırlıklı olarak hekimlerin subjektif
algılarına dayalı ve çok gerçekçi olmayan beklentilerle
yönlendirilmektedir,
• bu öneriler, çoğu kez, duyarlılığı ve özgünlüğü yaşlılar için
bilinmeyen tetkiklerin, gereksiz sıklıklarla tekrarlanmasına
odaklanmaktadır,
• yapılan testlerin neden olduğu olumsuz etkiler, anksiyete ve
maliyetler açısından yaşlıları daha fazla risk altında
bırakabilmektedir,
**
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlının Değerlendirilmesi ve Check-up (2)
• USPSTF (U.S. Preventive Services Task Force)
yaşlıları erişkinler içinde ayrı bir grup olarak ele alan,
yerinde ve bütüncül değerlendirmelere dayalı ve
yaşlıların sağlıklarını tehdit eden sorunların
önlenmesine yönelik yeni bir yaklaşım biçimi
tanımlamış ve bu çerçevenin kullanıldığı ilk klinik
uygulama kılavuzunu yayınlamıştır,
**
**
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlının Değerlendirilmesi ve Check-up (3)
• klinik tanı ve tedavi kılavuzlarının tek bir hastalığa
odaklanması...
• tedavi ilkeleri belirlenirken yaşlılardaki komorbid
durumlar ve ilaç etkileşimlerinin çok fazla dikkate
alınmaması...
**
**
**
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlının Değerlendirilmesi ve Check-up (4)
Tablo 2. Amerikan Hekimler Birliği, Amerikan Kanser Derneği, Amerikan Diyabet Birliği, Amerikan Geriatri Derneği
gibi kuruluşların kılavuzlarına göre oluşturulmuş, 50 yaş üstü bireylerde etkili olduğu düşünülen koruyucu sağlık
hizmetleri kapsamındaki yaklaşımlar
Muayene
Ne aralıkla yapılmalı
Mamografi
Her yıl
Pap smear/jinekolojik muayene
Her yıl
Meme muayenesi
Her yıl
Rektal/prostat muayenesi
Her yıl
Gaitada gizli kan
Her yıl
Fleksibl sigmoidoskopi
Her beş yılda bir
Kolonoskopi
Her on yılda bir
Kalp/solunum/cilt
Her yıl
Duyma
Her yıl
Görme
Her iki yılda bir
Oral muayene
Her iki yılda bir
Diş
Belirtilmemiş
Boy
Her yıl
Kilo
Belirtilmemiş
65 / 112
**
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlının Değerlendirilmesi ve Check-up (5)
Muayene
Ne aralıkla yapılmalı
Kan basıncı
Her vizit
Ayaklar
Her yıl
Omuz muayenesi
Her yıl
Ruhsal muayene
Başlangıçta ve düzenli olarak
Hematokrit ve kreatinin
Başlangıçta ve düzenli olarak
Glukoz
Her üç yılda bir
Tiroid fonksiyonları
Bir kere
Kolesterol
Her beş yılda bir
Kemik mineral yoğunluğu
Osteoporoz risk faktörleri ile birlikte
Difteri, tetanoz aşısı
Her on yılda bir
Pnömokok aşısı
65 yaşından sonra bir kez
İnfluenza aşısı
Her yıl
Beslenme
Düzenli olarak
Yaşam koşulları
Düzenli olarak
Araba kullanma
Düzenli olarak
Ev güvenliği/düşme
Düzenli olarak
**
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (1)
• ortalama yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak yaşlılarda
arterioskleroz gelişme ve semptomatik arteriel hastalık
görülme sıklığında da artış olmaktadır,
• ABD’de halen 8-10 milyon kişinin damar hastalığı olduğu
tahmin edilmektedir,
• görülme sıklığı yaşla artmaktadır ve non-invaziv test
sonuçlarına göre 70 yaş üzerindekilerin % 20 sinde periferik
arter hastalığı vardır,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (2)
• damar hastalığı olan yaşlılarda sıklıkla koroner arter
hastalığı ve serebrovasküler hastalık birlikte bulunmaktadır,
• yaşın ileri oluşu, diyabetes mellitus ve sigara içmeye devam
edilmesi de prognozu olumsuz yönde etkilemekte ve risk
faktörlerinin üst üste eklenmesi ile periferik arteriyel
hastalığı olanların mortalite oranı da artmaktadır,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (3)
• alt ekstremiteleri tutan arteriyel hastalıklarda ana semptom
çoğunlukla ağrıdır,
• aralıklarla ortaya çıkan ağrı genellikle intermittent kladikasyon
olarak isimlendirilir ve hareket veya yol yürüme ile meydana gelir,
• hafif-orta derecedeki periferik arteriyel hastalığın en sık
semptomu intermittent kladikasyondur,
• 65 yaş üzerindeki kişilerde % 2 oranında görülür,
• periferik arteriyel hastalığı olanların % 40'ında kladikasyon vardır,
• intermittent kladikasyon olanlarda periferik damar hastalığı
olmayanlara oranla ölüm riski 2 kat, beraberinde koroner arter
hastalığı da olanlarda 3 kat artmaktadır,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (4)
70 / 112
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (5)
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (6)
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (7)
• Goldman tarafından geliştirilen "kardiyak risk indeksi"
tablosu ameliyat riskini saptamada kullanılabilecek iyi
bir ayıraçtır,
• Bu tabloya göre kardiyak risk indeksinin 13’den yüksek
bulunması kötü prognozu göstermektedir ve bu
durumdaki hastalarda olanak varsa daha az riskli
(anjioplasti veya daha az riskli ameliyat seçenekleri
gibi) yöntemler tercih edilmelidir,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (8)
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (9)
75 / 112
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Periferik Damar Hastalıkları (10)
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Pulmoner Hastalıklar (1)
•
•
•
•
•
yaşlanma tüm vücut sistemlerinde olduğu gibi akciğerlerde de etkisini
göstermektedir,
solunum sistemi hastalıkları yaşlılarda en çok görülen hastalıklar
arasındadır,
kronik akciğer hastalıklarının en önemli özelliği, bu hastalıklar sağlıklı
yaşam biçimlerinin benimsenmesi, sigaranın bırakılması ve uygun aşılama
ile önemli oranda önlenebilir, yaşlanma etkilerine direnebilir,
akciğer hastalıkları yaşlılarda daha ağır seyretme eğilimindedir,
tüm akciğer hastalıkları yaşlılarda görülebilir, ancak toplumda görülme
sıklıkları da göz önüne alındığında yaşlılık döneminde sıklıkla görülen
hastalıklar:
– pnömoni
– kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH)
– astım
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Pulmoner Hastalıklar (2)
•
•
•
•
•
•
•
•
•
pnömoni:
yaşlı hastalarda genç erişkinlere göre pnömoni 5-10 kat fazla görülür ve
prognoz daha kötüdür,
mortalite hızları genç erişkin popülasyonun birkaç katıdır,
pnömoniye bağlı mortaliteyi belirleyen en önemli iki faktör yaşlılık
ve bağışıklık sisteminin baskılanmasıdır,
pnömoni gelişiminde yaşlılarda temel mekanizmalar; orofarinksin
mikroorganizmalarla kolonizasyonu, mukosiliyer klirenste azalma, öksürük
refleksi etkinliğinde azalma, yutma güçlüğü, enfeksiyonun hematojen
yayılımı olarak sıralanabilir,
yaşlı pnömonilerinde klinik tabloda öksürük, balgam, ateş gibi klasik
pnömoni seyri görülmeyebilir,
bilinç bulanıklığı, takipne, taşikardi, nefes darlığı ön planda olabilir,
bu nedenle yaşlı pnömonileri için “sessiz enfeksiyon” terimi de
kullanılmaktadır,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Pulmoner Hastalıklar (3)
• pnömoni:
• korunmada, en sık görülen bakteriyel ve viral patojenlere (pnömokok
ve influenza A) yönelik aşı uygulanması önerilmektedir,
• yaşlılarda immün yanıtlar azalmış olsa da, influenza aşısının 65 yaş
üstü popülasyonda influenza ve pnömoni nedeniyle hastaneye yatış
oranlarını düşürdüğü, influenzaya bağlı mortaliteyi %40-50 azalttığı
• gösterilmiştir,
• pnömokok aşısının daha önce aşılanmamış 65 yaş üzerindeki
herkese yapılması önerilmektedir,
• diyabetes mellitus, kronik kardiyovasküler ve pulmoner hastalığı olan
kişilere ise daha erken dönemde yapılması önerilmektedir,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Pulmoner Hastalıklar (4)
• Kronik Obstrüksitif Akciğer Hastalığı (KOAH):
• KOAH kronik hava akımı kısıtlanması ile karakterize bir
hastalıktır. Hava akımı kısıtlanması ilerleyicidir ve akciğerlerin
zararlı gaz ve partiküllere anormal inflamatuar yanıtı ile
karakterizedir,
• KOAH’ın başlıca semptomları öksürük, balgam çıkarma ve nefes
darlığıdır,
• KOAH tanısı spirometrik ölçümlerle doğrulanır. KOAH düşünülen
bir olgunun spirometrik ölçümünde bronkodilatör ilaç sonrası
FEV1/FVC oranı <%70 ise KOAH tanısı desteklenir,
• yaşlıların spirometrik manevraları uygulamalarındaki zorluk testin
kullanımını sınırlamaktadır,
80 / 112
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Pulmoner Hastalıklar (5)
•
•
•
•
•
•
•
•
Kronik Obstrüksitif Akciğer Hastalığı (KOAH):
tedavinin temelini oluşturan bronkodilatörler, semptomatik olan hastalarda gerektiğinde
veya düzenli olarak hastalığın her aşamasında kullanılmalıdır, oral formlarda yan etkilerin
fazla görülmesi nedeniyle, öncelikle inhalasyon preparatları tercih edilmelidir,
kısa etkili b2 agonistler, tek başına veya kısa etkili antikolinerjiklerle birlikte gereğinde
kurtarıcı olarak kullanılabilir,
uzun etkili antikolinerjikler ve beta2 agonistler, solunum fonksiyonlarında ve yaşam
kalitesinde iyileşme, dispne skorunda, alevlenme sayısında ve kurtarıcı ilaç kullanımında
azalma sağlar,
teofilin solunum fonksiyonlarını düzeltmekte, alevlenme sıklığı ve ağırlığını azaltmaktadır,
ancak potansiyel sistemik yan etkileri nedeniyle inhaler bronkodilatörlerin yetersiz kaldığı
durumlarda tedaviye eklenmesi önerilmektedir,
ilaç dışı tedavi yaklaşımlarında ise aşılama, pulmoner rehabilitasyon, uzun süreli oksijen
tedavisi, non-invaziv pozitif basınçlı ventilasyonun kullanımı ve cerrahi seçenekler
bulunmaktadır,
sigara içen KOAH olgularında sigara bırakma tedavileri de KOAH tedavisine eklenmelidir,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Pulmoner Hastalıklar (6)
• astım:
• astım dünyanın her bölgesinde ve her yaşta görülebilen sık bir
hastalıktır,
• “yaşlılarda astım gençlere göre daha az görülür” gibi yanlış bir düşünce
vardır, oysa ileri yaşlarda yeni tanı konmuş astımlı hastalar sıklıkla
karşımıza çıkar,
• yaşlı hastalarda astım semptomlarının ayırıcı tanısında farklı klinik
tablolar öncelikle akla getirildiği için astım tanısı yaşlı grupta daha geç
konabilmektedir,
• astım tanısı genellikle klinik bulgulara dayanır, bu nedenle anamnez ve
fizik muayene önemlidir,
• astımda tipik semptomlar, öksürük, hışıltılı solunum, nefes darlığı ve
göğüste sıkışma hissidir,
• öyküde atopi, ailede astım öyküsü, nazal semptomların varlığı tanıyı
destekler,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Pulmoner Hastalıklar (7)
• astım:
• solunum fonksiyon testleri tanıyı doğrulatır, yaşlılarda spirometri ile
astım tanı kriterleri genç popülasyondaki gibidir, geri dönüşümlü hava
yolu obstrüksiyonunu göstermede spirometreden yararlanılır,
• erken reverzibilite testi ile bronkodilatör yanıt düzeyi değerlendirilebilir,
• ancak yaşlanma ile beta reseptör fonksiyonunun yetersizliği veya beta
reseptör sayısındaki düşüşe bağlı olarak beta agonistlere yanıt
azalmaktadır,
• yaşlılarda astım tanısında bronkoprovokasyon testi de güvenli ve etkin
bir yöntem olarak önerilmektedir,
• spirometri astım tanısının yanında, hastalığın şiddetini ve tedavi yanıtını
değerlendirmede de altın standarttır,
• tepe ekspiratuar akım (PEF) ölçümü pratik, basit ve evde hasta
izleminde kullanışlı bir testtir,
• takip amaçlı hastaya PEFmetre cihazı verilebilir,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Psikiyatrik Sorunlar (1)
•
•
•
•
yaşlılık döneminde depresyon:
depresyon, her yaş grubunda rastlanan, tedavi edilmediğinde hem sağlık hem iş alanında
kayıplara yol açan önemli bir psikiyatrik hastalıktır,
Amerikan Psikiyatri Birliği Tanısal ve Sayımsal El Kitabı (DSM- IV TR) depresyon tanısı
konulabilmesi için, aşağıdaki tabloda belirtilen dokuz kriterden en az beş tanesinin iki hafta
ve daha fazla süre içinde var olması gerektiği şartını getirir.
Major depresyon için tanı kriterleri DSM-IV:
– Çökkün duygudurum
– İlgi ve istek kaybı, anhedoni
– İştahta azalma veya artma, kilo değişikliği
– Uykusuzluk veya aşırı uyuma
– Psikomotor ajitasyon veya retardasyon
– Yorgunluk veya enerji kaybı
– Değersizlik veya suçluluk düşünceleri
– Konsantrasyon kaybı veya karar vermede güçlük
– Israrlı ölüm veya intihar düşünceleri, intihar planı veya girişimi
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Psikiyatrik Sorunlar (2)
•
•
•
•
•
•
yaşlılık döneminde depresyon:
depresyon ayırıcı tanısının yapılması gereken bir durum da demans
sendromlarıdır,
demans sinsi başlayan, geri dönüşü olmayan, başta bellek olmak üzere tüm
bilişsel işlevlerde ilerleyici bozulmayla karakterize, çoğunlukla nörodejeneratif
süreçlere ikincil gelişen bir beyin hastalığıdır,
depresyonda da bilişsel işlevler özellikle bellek, dikkat ve bilgi işleme hızı
etkilenir, ancak depresyonda bu bozulma ilerleyici değildir, depresyon tedavi
edildikten sonra bilişsel işlevlerde düzelme görülür,
ancak demans sürecinin başlangıcında da depresyon ortaya çıkabilir, özellikle
ilk kez ileri yaşta, gösterilebilir bir sebep olmadan ortaya çıkan ve somatik
belirtilerin ön planda olduğu depresyonların altından gelişmekte olan bir demans
tablosu çıkabilir,
bu türden ileri yaşta başlayan, bilişsel işlevlerdeki bozulmanın belirgin olduğu
depresyonlarda klinisyenin hastayı olası bir demans gelişimi açısından takip
etmesi gerekir,
85 / 112
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Psikiyatrik Sorunlar (3)
• yaşlılık döneminde anksiyete bozuklukları:
• anksiyete bozuklukları yaşlı toplumda sık görülen ancak üzerinde fazla
çalışma yapılmayan bir grup hastalıktır,
• panik bozukluğu, özgül fobiler ve yaygın anksiyete bozukluğuna sık
rastlanır,
• bilişsel ve bedensel belirtilerle kendilerini gösterirler, yaşlılar sıklıkla
bedensel belirtileri dile getirme eğilimindedirler, bu durumda belirtileri
somatik yakınmalar veya “evhamlılık” kabul edilerek asıl tanı gözden
kaçırılabilir,
• tam tersi bir durumda, kişinin bedensel yakınmaları bir medikal
hastalığa veya bir ilacın yan etkilerine bağlı olarak ortaya çıkabilir, iyi bir
öykü alınmadığı ve muayene yapılmadığı durumlarda anksiyete
bozukluğu tanısı ile tedavi başlanarak tablonun kötüleşmesine neden
olunabilir,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Psikiyatrik Sorunlar (4)
•
•
•
•
•
yaşlılık döneminde psikotik bozukluklar:
yaşamın ileri evrelerinde psikotik belirtilerin görülme sıklığı genç erişkinlik yıllarına göre çok
daha yüksektir,
ileri yaşta yeni başlayan şizofreni görülme olasılığı çok düşüktür, hatta literatürde tartışmalı bir
konudur,
ileri yaşta ortaya çıkan psikotik belirtiler sıklıkla altta yatan bir başka hastalığın habercisi olarak
ortaya çıkar, temel olarak iki tür psikotik belirti vardır: sanrı ve varsanılar,
Yaşlılık döneminde görülen psikotik bozukluklar:
–
–
–
–
–
Erken başlangıçlı şizofreninin ileri yaştaki görünümü
Geç başlangıçlı şizofreni
Çok geç başlangıçlı şizofreni-benzeri psikoz
Sanrılı bozukluk
Afektif psikozlar
•
•
–
İkincil psikotik tablolar
•
•
–
–
Psikotik bipolar bozukluk
Psikotik depresyon
Deliryum
Demans
Nörolojik hastalıklar (inme, tümör)
Diğer tıbbi hastalıklar (endokrin bozukluklar, metabolik bozukluklar)
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Kas İskelet Sistemi Problemleri (1)
•
•
•
•
•
•
•
osteoartrit:
osteoartrit dünyada en sık görülen kas iskelet sistemi hastalıklardan birisidir,
eklem kıkırdağı, subkondral kemik ve eklem çevresi yumuşak dokularda yıkım,
onarım ve inflamatuar olayların eşlik ettiği dinamik bir süreçtir,
diz, omurga ve kalça sık tutulan eklemlerdir, ayrıca vertebrada servikal ve
lomber bölgede ve ellerde de gözlenir,
yaşın ilerlemesi ile ortaya çıkan eklem ve kas yapılarındaki yaşlanma tabloyu
ağırlaştırabilir,
genellikle tanı kriterlerine yönelik çeşitli sınıflamalar mevcuttur, bu sınıflama
kriterleri içinde yaşın 50’nin üstünde olmasının yanında osteoartritli bölgede
tutukluk bulunması ve bu tutukluluğun 30 dakikayı aşmaması, krepitasyon
alınması, kemik büyümesi gözlenmesi, palpe edilebilir ısı artışının olmaması,
sedimentasyonun 40 mm/saat’in altında ve romatoid faktörün 1/40’ın altında
olması sayılabilir,
tedavide ana başlıklar hasta eğitimi, medikal tedavi ve fiziksel tıp ve
rehabilitasyon yaklaşımları olarak sayılabilir,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Kas İskelet Sistemi Problemleri (2)
•
•
•
•
•
•
fibromyalji:
vücutta yaygın kronik ağrı, belli bölgelerde hassasiyet, yorgunluk, uyku
bozukluğu, psikolojik yakınmalar ve otonomoik fonksiyon bozuklukları ile
seyreden ve sebebi bilinmeyen bir romatizmal hastalıktır,
genç ve orta yaş grubunda daha sıklıkla görülmekle birlikte ileri yaş
grubunda da gözlenebilir,
hassas nokta ve otonomik fonksiyon bozukluklarının yanında vücutta
yaygın bulunan ağrının klinik muayene ile ortaya konması önemlidir,
özellikle bu yaş grubunda hastalıklara adaptasyon ve başa çıkabilme
yeteneklerindeki artış görülmesi nedeniyle sıklığı azalmıştır,
tedavide hasta eğitimi yanında medikal tedaviler (trisiklik antidepresanlar,
analjezikler), fizik tedavi ajanları (yüzeyel sıcak, ağrı kesici ajanlar) ve
aerobik egzersiz yanında davranışsal tedaviler de bulunmaktadır,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Kas İskelet Sistemi Problemleri (3)
• myofasiyal ağrı sendromu:
• myofasiyal ağrı sendromu (MAS), sıklıkla boyun ya da beld, belirli bir
kas grubunda ağrı, kas içinde sert nodül ya da bantlar ve tetik noktalar
ile karakterize bir yumuşak doku hastalığıdır,
• bu tetik noktaların uyarılması ile yansıyan ağrı klinikte tanı
koydurucudur,
• ayrıca lokal seyirme cevabı da diğer bir belirleyicidir,
• tanı aynı zamanda tedavi bu noktaların enjeksiyonu ile konulabilir,
• hastanın tetik noktasının bulunduğu noktayı germeye yardımcı olacak
egzersizler ve duruş düzeltici egzersizler en önemli tedavi şeklidir,
• bunun yanında fizik tedavi ajanları (yüzeyel sıcak, derin bölgelere
yönelik sıcak ve ağrı kesici ajanlar) kullanılabilir,
90 / 112
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Kas İskelet Sistemi Problemleri (4)
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
gut:
pürin metabolizması bozukluğu sonucu gelişen hiperürisemi ve bunun
sonucunda ürik asit kristallerinin sinoviya ve /veya diğer dokularda birikimi
soucu ortaya çıkan bir hastalıktır,
akut eklem iltihabı ile ortaya çıkabildiği gibi kronik tofüslü gut olarak da
adlandırılabilen farklı bir klinik görünümü vardır,
yaşla birlikte görülme sıklığı artar,
akut atak sıklıkla 1. metatarsofalangeal, ayak bileği ya da diz ekleminde
gözlenebilir, oldukça şiddetli kliniğe sahip bir artrit tablosu ile karşımıza çıkar,
ileir yaşta gut hastalığı bazı özellikleri ile genç gut hastalığından farklılıklar
gösterir,
başlangıç yaşı çoğunlukla 65 yaşın üstündedir,
kadın erkek cinsiyet oranı eşitlenmiştir,
daha sıklıkla poliartikülerdir,
üst ekstremite tutulumu da gözlenir,
böbrek yetmezliği, diüretik kullanımı predispozan sebepler arasındadır,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Kas İskelet Sistemi Problemleri (5)
• psödogut:
• ileri yaşlarda sıklıkla gözlenen farklı klinik tipleri bulunabilen
(psödogut, psödo-RA, psödo-OA, psödo-nöropatik ve
asemptomatik kondrokalsinozis) bir artrit tablosudur,
• tutulan eklemde şişilik yanında eritem, hassasiyet ve
konstitüsyonel semptomlar (ateş, halsizlik, yorgunluk) görülebilir,
• en sık diz ve el bieği tutulumu gözlenir, ancak klinik tipe göre de
tutulum bölgesi değişebilir,
• tanı için dokuda veya sinoviyal sıvıda polarize ışık
mikroskobunda zayıf çift kırıcı kristallerin gözlenmesi tanıya
yardımcıdır,
• radygografide dizlerde, el bileğinde ve simfizis pubis bölgesinde
kristallerin birkiminin ve kalsifikasyonların görülmesi tanı
koydurucudur,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Kas İskelet Sistemi Problemleri (6)
• romatoid artrit:
• ileri yaşta gözlenen romatoid artrit tanımı 60 yaş sonrası
gözlenen ve ilk kez bulgu veren romatoid artrit için kullanılılır,
• gözlenme sıklığı açısından cinsiyet oranı 1/1’dir,
• konstitüsyonel semptomlar (ateş, halsizlik, kilo kaybı) daha ön
plandadır,
• monoartrit, oligoartrit ya da poliartrit şeklinde gözlenebilir,
• daha sıklıkla büyük eklem tutma eğilimi içindedir,
• laboratuarda sedimentasyon hızı ve CRP yüksekliği yanında antiCCP ab (anti-citrullinated protein antibodies) pozitifliği ön
plandadır,
• klinik ile karşılaşıldığında polimyaljia romatika, malignite ilişkili
artrit ve enfeksiyöz artritten mutlaka ayırtedilmesi gerekmektedir,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Kas İskelet Sistemi Problemleri (7)
•
•
•
•
•
•
•
•
polimyaljia romatika:
boyun, omuz ve kalça çevresinde ağrı, gerginlik, hassasiyet ve belirgin sabah
tutukluğu ile karakterize inflamatuar bir hastalıktır,
karakteristik semptomlar boyun, omuz, sırt, kalça ve uyluk bölgelerinde belirgin
ağrıdır, sabah ve istirahat sonrası tutukluk dikkat çekicidir,
tipik artrit bulgularına rastlanmasa da ağrıların büyük çoğunluğu periartiküler
yapılardan köken alır,
temporal artrit ile birlikteliği % 40-60 oranındadır, bu nedenle baş ağrısı, çene
kladikasyosu, kafa tası hassasiyeti, ani görme kaybı gibi durumlarda çok dikkatli
olunmalıdır,
en az bir ay süreyle tanımlanan bölgelerde bulunan ağrı, bir saatten fazla süren
sabah tutukluğu, ve bu kliniği açıklayacak başka bir hastalığın olmamasının
yanında laboratuarın desteklemesi ile tanı konur,
klinik bulguların yanında sedimentasyon hızının ciddi düzeylerde artışı ve CRP
yüksekliği laboratuarda dikkat çekicidir,
tanını koyulması sonrası korikosteroid tedavisi dramatik yanıt ile düzelme
gözlenir,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (1)
• geriatrik hastaların yaklaşık %35-40’ı yılda en az bir kere
gastrointestinal semptomlarla hekime başvurur,
• en sık rastlanan tablolar; konstipasyon, fekal inkontinans, diare,
İBS,yutma bozuklukları, reflü hastalığı ve komplikasyonlardır,
• gastrointestinal kanama ise yaşlıda mortalitesi ve morbiditesi
yüksek bir durumdur,
• yaşlı hastaların kullandıkları ilaçlar ve birlikte bulunan hastalıklar
hastalık ve ölüm hızını arttırır,
• helikobakter pilori infeksiyonu özellikle gelişmekte olan ülkelerde
Avrupa ve Kuzey Amerika’da yaşlılarda daha sıktır,
• komorbidite bu nedenle yaşıl nüfusta artış göstermektedir,
• nitekim peptik ülser kanaması gençlerde olduğu gibi yaşlılarda da
en sık rastlanan gastroinatestinal kanama nedenidir,
95 / 112
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (2)
•
•
•
•
•
•
•
•
•
gastrointestinal maligniteler:
gastrointestinal malignitelerin çoğu yaşla artar, özofagus kanseri erkeklerde kadınlardan
daha fazla olarak görülür ve yaşla artan insidansa sahiptir,
örneğin hastane istatistiklerine gore 60-64 yaş araında erkeklerde oran 68/100 000 iken
80-84 arasındaki erkeklerde bu oran 162/100000 olarak saptanmıştır, ancak yaşın
yanısıra özofagus kanserinin coğrafik dağılımıda dünya üzerinde farklılıklar gösterir,
özofagus kanserinde risk faktörleri sigara, alkol, ve birlikte kullanıldıklarındaki sinerjik etki
olarak belirlenmiştir,
daha az kabul edilen etyolojik faktörlerde yiyecekler ve hazırlanış şekilleridir, bunlar daha
net tanımlanmamıştır,
mide kanseri, yine yaşla sıkı ilişkili bir kanser olup erkeklerde daha sık görülür, coğrafi
dağlım burada daha önemlidir,
uzak doğuda özellikle Japonya’da insidans yüksektir,
batılı toplumlarda kötü sosyoekonomik koşullarla paralellik gösterir ve h pilori azalması ile
birlikte sıklığında azalma tüm yaş gruplarında gözlenmektedir,
yüksek oranda tuz kullanmak, tuzlanmış gıda tüketmenin ve bazı faktörlerle ile birkilte
mide kanserinin etyolokisinde rol oynadığı bilinmektedir,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (3)
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
gastrointestinal maligniteler:
kolorektal kanser insidansı da yaşla abartılı bir artış gösteren bir diğer
gastrointestinal kanserdir,
diğer iki kanserden farkı gelişmiş ülkelerde daha sık görülmesidir,
diyet faktörleri en önemli etyolojik faktör olarak kabul edilmektedir,
düşük fiber, çok fazla et tüketimi, hayvansal ve sature yağları çok fazla
kullanmakla ilişkili bulunmuştur,
kolorektal polipler ve İBH (inflamatuar barsak hastalığı) predispozan faktörlerdir,
pankreas ve safra kesesi kanseri; safra kesesi kanseri daha nadir olup
kadınlarda sık görülür,
pankreas kanseri ise erkeklerde daha sık görülür,
her iki kanserin de yaşla sıklığı artar,
pankreas kanseri için ana faktör sigara’dır,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (4)
• üst ve alt gastrointestinal sistemin non-malign hastalıkları:
• özofajit/GERD(gastroözofajeal reflü hastalığı); semptomları gençlerde
olduğu gibi olmakla beraber yutma güçlüğü ve bol miktarda gıda
regürjitasyonu yaşlı hastalarda daha ön plana çıkan belirtilerden olup,
tipik retrosternal yanma daha az şikayet nedenidir,
• yaşlı hastalarda algı eşiğinde ki değişiklikler nedeni ile evre C-D
özofajitte bile retrosternal yanma ve ağrı hissedilmeyebilir,
• büyük hiatal herniler geriatrik yaş grubunda yutma güçlüğünün benign
en sık nedenlerinden birisi olabilir,
• tedavi gençlerde olduğu gibidir ancak komorbidite özellikle nörolojik
hastalıklar (Parkinson…) veya ilaç kullanımı özellikle kalsiyum
antagonistleri gibi durumlar yaşlı hastalarda tedavinin
bireyselleştirilmesini gerektirir,
• antiagreganlar ve proton pompalarla ilişkisi iyi değerlendirilmelidir,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (5)
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
üst ve alt gastrointestinal sistemin non-malign hastalıkları:
peptik ülser kadınlarda ve erkeklerde aynı oranda görülür, epidemiyolojik
çalışmalarda en önemli etyolojik faktör h. pilori’dir,
diğer neden ise nonsteroid antiinflamatuar(NSAID) ilaç kullanımıdır,
ağır alkol tüketimi ve sigara ile kortikosteroid kullanımı daha az rastlanan
nedenlerdendir,
gelişmiş toplumlarda H pilori azalması ile birlikte peptik ülser ve komplikasyonları da
azalmıştır, ancak şimdi hastalık yaşlılarda ön plandadır,
ancak yaşlılarda sık kullanılan NSAID ve aspirin peptic ülser ve komplikasyonlarının
en önemli nedenidir,
özellikle de kanama ve perforasyon için predispozan faktörlerdir,
bütün nonselektif NSAID COX-2 selektifler, ASA dozla ilişkili yan etki profiline
sahiptir,
ilerlemiş yaş yan etki riskini yılda % 4 arttırır,
NSAID’ların yan etkisini artıran faktörler ise peptik ülser ve kanama öyküsü,
antikoagulan/ antiagreganla birlikte kullanımı, iki NSAID’ın birlikte kullanımı, yaşın
65’ten fazla olması, h.pilori varlığıdır,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (6)
100 / 112
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (7)
•
•
•
yaşlı hastalarda üst gastroinetstinal komplikasyonları azaltmak için ise düşük doz
aspirin kullanımı, standart doz PPI ile birlikte önerilmektedir, h. pilori’nin eradike
edilmesi gereklidir,
Avrupa İlac Ajansı (European Medicines Agency (EMA)) COX-2 spesifik ajanlarla
ilgili Haziran 2005’de yaptığı acıklamada şu onerilerde bulunmuştur:
– 1. COX-2 spesifik ajanlar koroner arter hastalığı veya serebrovaskuler hastalığı
olan kişilerde
kullanılmamalıdır,
– 2. COX-2 spesifik ajanlar koroner arter hastalığı icin hipertansiyon, hiperlipidemi,
diyabet ve sigara icimi gibi risk faktoru bulunan hastalarda dikkatle
kullanılmalıdır,
– 3. COX-2 spesifik inhibitorler mumkun olan en duşuk dozda ve kısa sureli olarak
kullanılmalıdır,
– 4. Hipersensitivite reaksiyonu ve nadir fakat olumcul olabilen cilt reaksiyonları
ortaya cıkabilir. Bu reaksiyonlar ozellikle kullanılmaya başladıktan sonra 1 ay
icinde gorulur. İlac allerjisi olanlarda bu reaksiyonlar daha sıktır.
öte yandan COX-2 inhibitörleri dahil tüm NSAID’ların kullanımı kardiak ve
gastrointestinal risk taşır,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (8)
• PPI’lar:
• güvenlik profili iyi ilaçlardır,
• genellikle etkinlik açısından inhibitörler rarasında fark yoktur ancak ilaç
metabolizması açısından bazı farklılıklar günümüzde bildirilmiştir,
• özellikle yaşlı hastalarda klopidogrelin kullanımı bunu gündeme getirmiş
olup, PPI’lar ile klopidogrelin aynı citokrom üzerinden metabolize
oluşunun klopidogrelin etkinliğini azalttığını gösteren çalışmalar
mevcuttur,
• son yıllarda pantoprazol ve rabebrazolun ilaç etkileşimlerinin daha az
oluşu nedeni ile kardiak ilaç ve antiagregan kullananlarda bu PPI’ların
tercih edilmesi gündemdedir,
• PPI’lara bağlı yan etki profilinde akılda tutulması gereken en önemli etki
dairedir, ayrıca uzun dönem kulanımında salmonella ve Cl. dificile gibi
alt GI enfeksiyonlara yol açabilir,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Gastrointestinal Sistem sorunları (9)
•
•
•
•
•
•
•
•
Malnutrisyon: yaşlı hastalarda sıklıkla karşımıza çıkar. Yaşlı hastaların sağlıksız gıda alımı, diş
problemleri, iştah kaybı, polifarmasi ve komorbidite, kronik alkolizm gibi nedenler olabilir,
diare nedeni ile bildirilen mortalitenin %85’i yaşlı hastalarda görülür, yaşlılarda en sık diare
nedenleri enfeksiyonlar, ilaçlar, fekal impaction, kolorektal kanser, diabetes mellitus olup daha
az rastalan nedenler ise çölyak hastalığı, tirotoksikoz, İBH, ince barsak tümörleri gibi
nedenlerdir,
Divertikülozis: barsak duvarındaki kasların gerilme gücündeki azalma ile ortaya çıkar, yaşla
sıklığı artar, yaşı 40’ın altında olanlarda insidansı %5’ten azdır, 85 yaşta ise sıklık %60’lara
çıkar, genellikle asemptomatiktir,
iltihaplanma klinik olarak hastalık bulgularına neden olur, ani abondan kanama ve perforasyon
bulgularının olabileceği akılda tutulmalıdır,
Fekal inkontinans: yaşlılıkta sıklıkla ortaya çıkan ve yaşam kalitesini önemli ölçüde bozan
sağlık sorunudur, en önemli nedenleri arasında, rektal, anal duyunun azalması, pelvik çatının
bozulması, fekal impaction, geçirilmiş cerrahi girişimlerdir,
risk faktörleri arasında ileri yaş, diabetes mellitus, inme, jinekolojik cerrahi, perianal zedelenme/
cerrahi sayılabilir,
Kabızlık: kabızlığın oluşumunda pek çok faktör etken olabilir ancak kolonik transit zamanından,
kolorektal kansere kadar geniş yelpazede hastalık grubu yaşlı hastaları etkileyebilir,
sıklıkla yapılan hata ise yaşlı hastaların kullandıkları ilaçları ve komorbiditesini gözden kaçırarak
ona bir cepheden bakmak ve bütünü değerlendirmemektir,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Yaşam Kalitesi (1)
•
•
•
•
•
bireylerin ve toplumların uzun yaşaması önemli bir hedef olmakla birlikte, bu
dönemlerde de yaşamın nitelik açısından da istenilen düzeyde olması
beklenmektedir,
yaşamın niteliğinin değerlendirilmesi amacıyla ortaya atılan güncel kavramın
“Yaşam Kalitesi” kavramı olduğu ifade edilebilir,
yaşam kalitesi, yaşamın olumlu ve olumsuz yönlerinin birlikte değerlendirildiği ve
genellikle “subjektif” değerlendirmeleri de içinde barındıran çok boyutlu bir
kavramdır,
yaşam kalitesi denildiğinde bu kavramın herkes için anlamı farklı olabilir. Bu
kavram kapsamında sağlık en önemli boyut olmakla birlikte başka değişkenler
de önemlidir (örneğin; çalışma, ev koşulları, okula gitme, komşularla ilişki gibi),
bununla birlikte yaşam kalitesi kültür, değerler ve diğer değişkenlerden de
etkilendiği için daha karmaşık ve ölçülmesi güç bir kavram olarak da kabul
edilmektedir,
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Yaşam Kalitesi (2)
•
•
•
•
•
•
•
•
Genel ölçekler: Geniş topluluklarda sorunun düzeyini ortaya çıkaran ölçeklerdir. Genel iyilik halini değerlendirir. Yaşam
kalitesinin bütün boyutlarını değerlendiren yöntemlerdir.
1. Kısa Form 36 (Short Form 36; SF-36): Geniş ve kapsamlı bir değerlendirme olanağı sunar. Fiziksel ve ruhsal sağlığı
değerlendiren bir ölçektir. Toplam 36 madde sekiz alt başlıkta değerlendirme olanağı sunmaktadır. Fiziksel fonksiyon,
fiziksel yönden rol kısıtlılığı, ağrı, genel sağlık, yaşamsallık, sosyal fonksiyon, duygusal yönden rol kısıtlılığı ve ruhsal
sağlık alt başlıkların isimleridir. Yaşam kalitesinin geniş ve kapsamlı olarak değerlendirilmesine gereksinim
duyulduğunda kullanılmalıdır.
2. DSÖ Yaşam Kalitesi Ölçeği (WHO-QOL): DSÖ’nün çalışmaları sonucunda, kişinin iyilik halini ölçen ve kültürler arası
karşılaştırmalara olanak veren geniş kapsamlı World Health Organization-Quality of Life (WHO-QOL) ölçeği
geliştirilmiştir. Dünya çapında 15 merkezde yapılan pilot çalışmalar sonucu, 100 soruluk WHOQOL-100 ve arasından
seçilen 26 sorudan oluşan WHOQOL-BREF oluşturulmuştur. WHOQOL-BREF genellikle yaşlılık dönemi için
kullanılmaktadır.
3. Hastalık Etki Profili (Sickness Impact Profile, 136; SIP): Nothingam Sağlık Profili (Notthingham Health Profile, 38;
NHP): Daha çok romatolojik ve ortopedik rehabilitasyon alanlarında kullanılmaktadır.
4. KATZ Günlük Yaşam Aktiviteleri İndeksi: Yıkanma, giyinme, tuvalete gitme, yer değiştirme, mesane ve barsak
kontrolü, beslenme alt başlıklarını içeren bir ölçektir. Alınan en yüksek puan (6) bağımlılık durumunun olmadığını, en
düşük puan ise (0) güçlü bir bağımlılık düzeyi olduğunu ifade eder.
5. Sağlık Değerlendirme Anketi (Health Assessment Questionnaire): Giyinme, doğrulma, yemek yeme, yürüme,
kişisel hijyen, uzanma, kavrama alanlarında günlük yaşam aktivitelerini değerlendirir. Genellikle artritli hastalarda
uygulanır.
6. EuroQol: Mobilite, kendine bakım, sosyal fonksiyon, ağrı, anksiyete/depresyon alanlarında değerlendirme yapmak
için kullanılan bir ölçektir. Sağlık durumunun kısa bir biçimde değerlendirilmesi gerektiğinde kullanılması önerilmektedir.
7. McMaster Sağlık Indeksi (The McMaster Health Index): Bu ölçek fiziksel, sosyal, duygusal fonksiyon başlıklarında
bağımsız değerlendirmeler yapılmasına olanak sağlar. Beyan edilen kapasite değerlendirmesi yapar.
105 / 112
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Yaşam Kalitesi (3)
• Hastalığa özgü ölçekler: Özel hastalık durumlarında kullanılan
ölçeklerdir. İlgi alanına özgü sağlık problemine odaklanır. Spesifik
hastalık ya da belirli bir hasta grubu ile ilgilenir.
• 1. FLIC Foksiyonel Yaşam İndeksi (Functional living index-cancer, 22 )
• 2. EORTC QLQ (European organizatian of Research and Treatment of
Cancer, 30)
• 3. CARES (Cancer Rehabilitation Evaluation System,59)
• 4. FACT (Functional Assestment of Cancer Therapy, 27)
• 5. QL (Spitzer Quality of Life Index)
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılıkta Fizyolojik Değişiklikler ve Potansiyel Etkileri (1)
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılıkta Fizyolojik Değişiklikler ve Potansiyel Etkileri (2)
DİĞER YAŞLANMA GERÇEKLERİ
Yaşlılık Döneminde Akılcı İlaç kullanım İlkeleri (1)
• start low, go slow
(düşük dozla başla ve yavaş artır)
• stop most, reduce dose
(çoğu ilacı kes, kullanılacakların dozunu azalt)
Yaşlıda başarılı bir ilaç tedavisinde aşılması gereken
sorunlar ve akılcı ilaç kullanımı sürecindeki etkileri:
110 / 112
Yaşlılarda advers ilaç reaksiyonlarını tetikleyen
faktörler
SON

Benzer belgeler

Casino360

Casino360 Dünya Sağlık Örgütü Yaşlılığı 65 yaşından sonraki dönem olarak tanımlanmaktadır. Birleşmiş Milletler’e göre, 60 yaş ve üzeri grubun da yaşlı olarak kabul edilebildiği bilinmektedir. Yaşlı nüfusun a...

Detaylı