pdf görüntüle

Transkript

pdf görüntüle
TC
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
GAZETECİLİK ANABİLİM DALI
İDEOLOJİ VE ÖZNE: TÜRK- İSLAM SENTEZİ
Doktora Tezi
Çiler Dursun
Ankara- 2002
ÖZET
Bu tez çalışmasında Türk- İslam sentezi olarak bilinen ideolojinin
çözümlemesi yapılmaktadır.
Çalışmanın temel amacı, öncelikle Türk- İslam
sentezinin ortaya çıkmasına yol açan toplumsal ve siyasal koşulların yorumlandığı
bir bağlamda, bu ideolojinin öznesinin profiline yönelmektir. Sentezin ideolojik
evreninin konfıgüre ettiği öznenin nasıl bir özne olduğu, hem Türk hem de
Müslüman olarak kurulan bu öznenin hangi siyasal ve ideolojik arzulara yanıt
oluşturduğu üzerinde durulmaktadır. Sentezin ideolojisinin çözümlenmesi, başta
Türk İslam sentezi kuramcılarının tartışma metinleri olmak üzere, 1980 sonrası
etkinliğini arttıran teorik ağırlıklı Türk Kültürü dergisi ve daha çok 12 Eylül sonrası
tutukluların
forumu
olarak
beliren
Bizim
Ocak
dergileri
içerisinden
gerçekleştirilmektedir.
Türk- İslam sentezi, devletin resmi ideolojisi olarak 12 Eylül 1980 askeri
müdahalesi sonrasında güç elde etmiştir. Ancak sentezin ilk belirmesi, Aydınlar
Ocağı olarak bilinen derneğin faaliyetleri çerçevesinde hazırlanan ve Türkiye'nin
yapısal sorunlarına yönelik çözüm önerilerinden oluşan raporlarla gerçekleşmiştir.
1970 -1980 arasındaki dönemi kapsayan Türk- İslam sentezinin geliştirilmesi süreci,
askeri müdahalelerin, toplumsal yapının yerinden edilmesine verdiği yanıtlarla
yakından ilgili görülmektedir. Dolayısıyla tezin ilk ve ikinci kısmı, askeri
müdahalelerin mantığına ve sembolik ekonomisinin nasıl işlediğine ayrılmaktadır.
Bu amaçla, öncelikle Türkiye'de bütün askeri müdahalelerin mantığı, ideolojik
uzamlarının neye işaret ettiği üzerinde durulmaktadır. Darbelerin, Türkiye'de tarihsel
olarak süre giden bir bekaa davası ve kaygısıyla bağlantısının da kurulduğu bu
bölümde, özelinde
12 Eylül askeri darbesinin sentezin etkinlik kazanması
bakımından ne tür yapısal olanaklar sunduğuna bakılmaktadır. Sentezdeki Türkçü,
İslamcı ve Kemalist söylemlerin nasıl bir araya getirilerek buluşturulduğuna ve
inşacı bu buluşturmanın olabilirliğine yoğunlaşılmaktadır.
Üçüncü bölüm, Türk İslam sentezinin fantezi uzamının ve öznesinin
merkez alındığı bir bölümdür. Fantezi uzam, çalışmanın yaklaşımı gereği, ideolojinin
işleyiş sürecini olanaklı kılan ve insamn özdeşleşmelerinin gerçekleştiği uzamdır.
Türk- İslam sentezinin ideolojik evreninin kurucu fantazisi, Türk olmanın ancak
Müslüman olmakla olanaklı olabileceği temasında merkezileşmektedir. Dolayısıyla
ikinci bölümde, bu kurucu fantaziye ve bu fantazinin özneye hangi özdeşleşmeleri
sunduğuna yoğunlaşılmaktadır. Türklük ile Müslümanlık ile özdeşleşmeye davet
edilen öznenin kendi içindeki bölünmüşlüğünün nasıl belirdiği,
kurucu ve
destekleyici ideolojik fantaziler boyunca irdelenmektedir. Türk- İslam sentezinin
öznesi, imgesel özdeşleşme düzeyinde milli kültürün benzersizliği boyunca,
sembolik özdeşleşme düzeyinde ise Batı medeniyetinin evrenselliği boyunca inşa
edilen bir öznedir. Bu anlamda, öznenin kurucu yarığı, sentez içerisinde fazlasıyla
belirgin bir yarıktır. Çözümleme, sentezin çelişik ve bölünmüş öznesinin, Türklükten
çok müslümanlığın baskın olduğu bir özdeşleşme sürecine dahil edildiğine dikkat
çekerek tamamlanmaktadır.
ABSTRACT
This study concerns how the Turkish Islamic synthesis constructed and
what kind of identification processes were offered to the subject.
This is an
ideological analysis about Turkish Islamic Synthesis. It was focused on the social
and political conditions between 1970's and 1980's in the fırst chapter of the
analysis. Although synthesis was not fîrstly configured after 1980, it has gained a
hegemonic power after the military intervention of 12 September 1980. How and
why it became one of the hegemonic ideologies of that period and what the role of
"tradition" of ali military interventions
are examined from the angle of the
psychoanalytic approach and Turksh Islamic synthesis was taken as an idelogical
response to the dislocatory process of the Turkish socio- political structure. It has
argued that the logic of the military interventions which is centered on the matter of
surviving (bekaa davası) is parallel to the discourse of the synthesis historically.
Thus the 12 September military intervention has offered some constructive
possibilities to this synthesis.
The third chapter of the thesıs is focused on the fantasy spaces of the
Turkish- Islamic synthesis. The notion of the fantasy space is curicial in this analysis.
The fantasy space makes the ideological operation possible. This space is not
opposite to the real; on the contrary to this, it is a frame which coordinates our
desires in the social. Fantasy enable people to constitute their socio-political
identifications. ideological desires are structured throught fantasy. A subject can
construct himself or herself as a coherent entity in and by the fantasy. "To be a Turk
is only possible by being a muslim" is the constitutive fantasy of Turkish Islamic
synthesis. This ideological space is interpellating the subject as Turk and muslim at
the same time. Under the
conditions of the military government, right wing-
Kemalism is also another identifıcatory element in the frame of this ideology. Thus,
the subject of the Turkish Islamic synthesis can be considered as a divided subject:
While in the process of imaginary identifıcations, this subject is identify itself with
the unique, particular and sublime position of the national culture, in the symbolic
identifications Turkish Islamic subject can identify itself with the universal position
of Western civilisation. The analysis shows the way in which the subject emerges as
a divided subject in the Turkish- Islamic synthesis.

Benzer belgeler

HCS CENTURY ÖMÜRBOYU GARANTİ

HCS CENTURY ÖMÜRBOYU GARANTİ kefalet, garantiye, haksız fiile veya iş bu yazı kapsamında veya yazıyla bağlantılı olarak ortaya çıkmış herhangi bir diğer şeye dayalı olsun veya olmasın; toplamda, onunla bağlantılı olarak müşter...

Detaylı