Düşük Doğum Ağırlığı ve Perinatal Risk Faktörleri

Transkript

Düşük Doğum Ağırlığı ve Perinatal Risk Faktörleri
Yeni Tıp Dergisi 2015;32:152-156
Orijinal Makale
Düşük Doğum Ağırlığı ve Perinatal Risk Faktörleri
(Low birth weight and perinatal risk factors)
Müberra Namlı KALEM, Sevgi YILDIRIM, Yüksel ONARAN, Esra Aktepe KESKİN,
Candan İltemir DUVAN
Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, ANKARA
ÖZET
Amaç: Kliniğimizde doğan DDA bebek insidansını saptamak ve DDA doğumlarda anne ve bebeklerin perinatal
verilerini inceleyerek risk faktörlerini ortaya çıkarmaktır.
Materyal ve Metot: Araştırma, Ocak 2009 ile Ocak
2014 tarihleri arasında Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde
doğum yapan 4135 hastanın gebelik ve doğum kayıtlarının retrospektif olarak taranması ile gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: Tüm doğumlar içinde düşük doğum ağırlığı
oranının %3,9 olduğu tespit edilmiştir. Düşük doğum
ağırlığı grubunda kaybedilen bebek oranımız %5,5 olarak
bulunmuştur. Hastaların önceki gebeliklerinde spontan
abortus öyküsü olması, anne yaşının <19 yaş (adolesan
gebelik) olması, paritedeki artış ve gebelik sırasında
anemi, gestasyonel hipertansiyon, preeklampsi gelişmesini düşük doğum ağırlıklı bebek görülme riskini arttırdığı
tespit edildi.
Sonuçlar: Çalışmamızdan elde edilen veriler ışığında
yüksek riskli gebelik takibinin normal gebelik takibine
göre daha sık vizitlerle sağlanması, risk faktörlerinin uygun yönetimi, yenidoğan yoğun bakım ünitesinin etkin
bakım göstermesi ile düşük doğum ağırlıklı bebek doğum
insidansının ve buna bağlı morbidite ve mortalitenin
azaltılabileceği öngörülebilir.
ABSTRACT
Background: To identify the incidence of low birth
weight infants in our clinic; and to investigate the
maternal and fetal perinatal risk factors.
Material and Methods: This study was conducted by
screening 4135 patients pregnancy and birth records
retrospectively at the Department of Obstetrics and
Gynecology in Turgut Özal University Faculty of Medicine
between January 2009 and January 2014.
Results: The rate of low birth weight infants was %3.9
in all births. The infant loss ratio was established as
%5.5 in low birth weight group. Having a history of
previous spontaneous abortion, maternal age being less
than 19 (adolescent pregnancy), increased number of
parity, anemia during pregnancy, gestational hypertension, preeclampsia are all established as risk factors for
development of low birth weight infants.
Conclusions: In the light of evidences extracted from
our study we concluded that patients with high risk
pregnancy require more frequent surveillance compared
to pregnant women of normal risk. Through appropriate
management of risk factors and effective usage of high
quality neonatal intensive care unit we can decrease the
incidence of low birth weigh infants resulting in low
morbidity and mortality rates.
Anahtar Kelimeler: Düşük doğum ağırlığı; perinatal
risk faktörleri; perinatal ölüm riski
Key Words: Low birth weight; perinatal risk factors;
perinatal mortality rate
GİRİŞ
yenidoğanın fizik muayenesi ve gelişimsel yaş
tayini önemlidir2,3.
Hangi alt grupta olursa olsun DDA varlığı artmış perinatal morbidite ve mortalite oranları ile
birliktedir4,5. Doğum ağırlığı azaldıkça yenidoğan
morbidite ve mortalite oranları artmaktadır6.
Günümüzde düşük doğum ağırlıklı bebeklerde
antenatal ve perinatal bakımdaki gelişmeler sayesinde sonuçlar giderek iyileşmektedir7. Gebelik
takiplerindeki titizlik, gelişen ultrasound teknolojisi, antenatal steroid tedavisi, planlanmış sezaryen doğumları, iyi resusitasyon uygulanması, surfaktan tedavisi, hassas ventilasyon, akılcı antibiotik stratejilerindeki gelişmelerle özellikle gelişmiş
ülkelerde son 3 dekadda survival oranları ciddi
artış göstermiştir8,9.
Dünyada gelişmiş ülkelerde sağlık ve sosyal
sistemlerdeki gelişmeye karşın, %5-12 arasında
değişen preterm doğum hızı giderek artmaktadır.
Bu artış endikasyonlu preterm doğumların ve
yardımlı üreme teknolojisi sonucu ortaya çıkan
çoğul gebeliklerin sıklığının artmasına bağlıdır10.
Düşük doğum ağırlığı (DDA) tanımı, 2500 gram ve
altında doğan tüm bebekler için nedene bakılmaksızın kullanılmaktadır1. DDA (LBW, Low BirthWeight) bebekler ağırlıklarına göre iki alt gruba
daha ayrılırlar: 1500 gr ve altında olan bebekler
Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Bebek (ÇDDA=Very
Low Birth Weight, VLBW), 1000 gram ve altında
doğan bebekler ise Aşırı Düşük Doğum Ağırlıklı
Bebek (ADDA=Extremely Low Birth Weigth, ELBW)
olarak adlandırılmaktadırlar1,2.
Düşük doğum ağırlıklı bebekler, prematürite kaynaklı veya intrauterin gelişme geriliği (IUGG) kaynaklı olmak üzere iki genel kategoride değerlendirilirler.
IUGG, maternal, plasental veya fetal sebeplere
bağlı olarak gelişmektedir ve yönetimi daha komplike olabilmektedir3. Prematürite kaynaklı DDA ile
IUGG bağlı DDA’nın ayırtedilmesinde obstetrik öykü,
Yazışma adresi:
Dr. Mübarra Namlı KALEM
Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim
Dalı, ANKARA
e-mail: [email protected]
Yazının geldiği tarih : 06.11.2014
Yayına kabul tarihi : 25.05.2015
152
152
Yeni Tıp DergisiM.
2015;32:152-156
Namlı Kalem ve ark.
Prematür doğumlar perinatal mortalitenin %75’inden sorumlu olup, hem erken hem de geç dönemde neden oldukları değişik morbiditeler ile toplum
sağlığı için büyük sorun oluşturmaktadır. Bu nedenle prematür doğumların önlenmesi neonatal
mortalitenin ve dolayısı ile bebek mortalitesinin de
azaltılmasında kilit rol oynamaktadır11.
2013 yılında yapılan geniş çaplı bir araştırmada
Türkiye’de bebek ölümlerinin %60’ını prematür ve
düşük doğum ağırlıklı bebeklerin oluşturduğu bildirilmiştir. Aynı çalışmada vakaların gebelik yaşı ve
doğum ağırlığı açısından değerlendirilmesinde
%59’unun prematür bebek, %22,7’sinin ise ileri
derecede prematür bebek (<28 hafta), %37,9’unun ÇDDA bebek, %20,1’inin DDA bebek olduğu
belirtilmektedir12.
Perinatal morbidite ve mortalitenin önde gelen
nedenlerinden biri olan düşük doğum ağırlığı olgularında önlenebilir sebeplerin ortaya çıkarılması
yani koruyucu sağlık hizmetine öncelik verilmesinin postnatal tedavi stratejileri kadar önemli
olduğunu düşünmekteyiz. Bu araştırmanın amacı
da kliniğimizde doğan DDA bebek insidansını saptamak ve DDA doğumlarda anne ve bebeklerin
perinatal verilerini inceleyerek risk faktörlerini
ortaya çıkarmaktır.
MATERYAL ve METOT
Bu araştırma, Ocak 2009 ile Ocak 2014 tarihleri
arasında Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde
doğum yapan 4135 hastanın gebelik ve doğum
kayıtlarının retrospektif olarak taranması ile gerçekleştirilmiştir. Tüm doğumlar içerisinde 163
(%3,9) düşük doğum ağırlığı vakasına ulaşılmıştır.
Bu hastalardan verileri tamamlanamayan hastalar,
20-24 hafta öncesinde olan doğumlar (4 hasta),
çoğul gebelikler (39 hasta), fetal malformasyon (1
hasta), intrauterin ölüm (5 hasta) çalışma dışında
bırakılmıştır. Antenatal ve perinatal tüm kayıtları
hastanemizde mevcut olan 108 düşük doğum ağırlıklı vaka çalışmamıza dahil edilmiştir (%2,6).
Çalışmada annelerin demografik özellikleri,
önceki gebelik öyküleri değerlendirilmiştir. Annelerin bu gebelikteki prenatal dönem özellikleri,
gebelikte gelişen anemi, hipertansiyon ve gestasyonal diyabet gibi patolojiler değerlendirilmiştir.
Gebeliğin spontan veya yardımcı üreme teknikleri (IVF) ile oluştuğu tespit edilmiş, spontan
gebelik ve IVF gruplarının gebelik seyrinde oligohidramnios, IUGG ve preeklampsi gelişimleri karşılaştırılmıştır. Doğumun hangi şekilde gerçekleştiği
sorgulanarak DDA bebeklerin doğum şekilleri de
karşılaştırılmıştır. Bebeklerin doğum kiloları, doğum
yaşları kaydedilmiş, yenidoğan ünitesinde takip olup
olmadığı, takibin prematürite veya respiretuar distress sendromu amaçlı olduğu değerlendirilmiştir.
BULGULAR
Çalışmamızda tüm doğumlar içerisinde DDA
bebek oranı %3,9 olarak tespit edilmiştir. Çalışma
grubunda DDA ile doğan bebeklerin %80,55’inin
doğum ağırlığı 2500-1500 gr, %9,26’sinin<1500
gr ve %10,18’inin <1000 gr olduğu saptandı. Ortalama doğum ağırlığı 1912 gr (SD±497 gr) olarak
saptandı (Tablo 1).
Tablo 1. Ağırlıklarına Göre Düşük Doğum Ağırlıklı
Bebek (DDA) Tipleri ve Yüzdeleri
LBW (2500–1500 gr arası)
VLBW (1500–1000 gr arası)
ELBW (1000 gr altı)
Hasta sayısı
87
10
11
%
80,55
9,26
10,18
LBW:Low Birth Weight VLBW: Very Low Birth
Weight
ELBW:Extremely Low Birth
Araştırma kapsamındaki annelerin demografik
özellikleri incelendiğinde ortalama anne yaşı 30,6±5,17 idi. Hastaların %15,4‘ü ileri anne yaşında
(>37 yaş), %4,3’si adelosan yaş grubunda (<19)
idi ve ortalama anne vücut kitle indeksi (VKİ)
23,9±3,33 olarak bulundu. Hastaların %8’i ilkokul
ve altı, %54,0’ü ortaokul lise ve %38’i ise yükseköğrenim düzeyinde eğitim görmüştü. Çalışma grubundaki annelerin eğitim düzeylerinin orta seviyede olduğu ve bu grupta yüksek oranda düşük
doğum ağırlıklı bebek doğumu dikkati çekti. Hastaların %57,4‘ü ev hanımı idi. Çalışma grubundaki gebelerin ailelerinin %26,9’u 1000 TL ve altında
aylık gelire, %53,9‘u 2000 TL üzerinde aylık gelire
sahipti. Hastaların %72,9’u il merkezinde yaşamaktaydı. Araştırma kapsamına giren bebeklerin annelerinin ortalama gravida sayısı 1,9±1,31 ortalama
parite sayısı 0,77±1,05 olarak saptandı. Hastaların
%50,9’u primipar, %25,9’si multipar, %23,96’sı
üç ve üzeri doğum yapmış grandmultipar idi.
Çalışmamızda ilk doğumlarda düşük doğum
ağırlıklı bebek görülme yüzdesi ikinci ve üçüncü
doğumlara oranla daha düşük bulunmuştur. Grand
multipar annelerin daha az sayıda doğum yapan
annelere göre daha fazla düşük doğum ağırlıklı
bebeğe sahip oldukları izlenmiştir (Tablo 2).
Çalışmamıza dahil olan adelosan yaştaki gebelerin %54,2’sinin DDA bebek dünyaya getirdiği
tespit edilmiştir. DDA bebeklerin %85,2’si sezaryen,
%14,3’ü normal vajinal yol ile doğurtulmuş olduğu
tespit edildi. Çalışmamıza katılan DDA bebeklerin
ortalama doğum haftaları 34 hafta idi (SD±1,31)
DDA ile doğan bebeklerin annelerinin gebelikleri
sorgulandığında %81 oranında spontan gebelik,
%19 oranında invitro fertilizasyon yardımcı üreme
tekniği ile sağlanmış gebelik olduğu saptandı.
Araştırma kapsamına giren bebeklerin annelerinin
sosyo-demografik özelliklerine ilişkin bulgular
Tablo 2’de sunulmuştur.
153
153
Yeni Tıp Dergisi 2015;32:152-156
M. Namlı Kalem ve ark.
Tablo 2. DDA Doğum Yapan Hastaların Demografik Özelikleri
Hasta yaşı
Hasta Eğitim Düzeyi
Hasta Çalışma Durumu
Hasta Vücut Kitle İndexi
Kötü Obstetrik Öykü
-ölü doğum-spontan düşük
Hasta Parite Sayısı
Nullipar hasta
Multipar hasta
Grandmultipar hasta
15-19 yaş
20-29 yaş
%4,32
%42,12
Yok
İlkokul
%8
Çalışmıyor
%57,4
15-21
%42
Var
%33
Nullipar
%49
LBW
%31
%33
%34
Spontan abortus öyküsü olanlarda düşük
doğum ağırlıklı bebek doğumlarının daha fazla
olduğu gözlendi. İncelenen hasta grubunda ölü
doğum yapmış kadınlarda düşük doğum ağırlıklı
bebek görülme olasılığı belirgin oranda yüksek
bulunmadı. Aynı durum elektif gebelik terminasyonu öyküsü olan kadınlar için de geçerli bulunmuştur. Önceki gebeliklerinde düşük ve ölü doğum
öyküsü olan annelerin çalışma grubumuzdaki dağılımı Tablo 3’de sunulmuştur.
Tablo 3. Önceki Gebeliklerde Kötü Obstetrik Öyküsü Olan Annelerin DDA Grubundaki Dağılımı
Ölü doğum öyküsü (>24 hafta)
<10 Hf düşük öyküsü
>10 Hf düşük öyküsü
DDA Doğum yapan
hasta grubunda
%3,7
%12,1
%11
DDA doğum yapan hastaların prenatal gebelik
takipleri incelendiğinde; %21,2’si intrauterin gelişim
kısıtlılığı (IUGR), %19,4’ü fetal distress, %17,5’i
preeklampsi, %15,7’si preterm eylem %12’sinde
izole oligohidramnios geliştiği tespit edilmiştir.
Preterm eylem hasta grubunda prematür erken
membran rüptürü insidansı %17,5’ti.
Günümüzde düşük doğum ağırlığının önde
gelen nedenleri arasında gösterilen trombofili,
çalışma grubunda araştırıldığında spontan oluşan
gebeliklerde %23,6 ve IVF ile oluşan gebeliklerde
%46,4 oranında tespit edildi. Her iki grubun prenatal takipleri birbiri ile karşılaştırıldığında IVF
grubunda oligohidramnios, preeklampsi ve IUGR
insidansının spontan gebelik grubu ile benzer olduğu saptanmıştır.
Gebelikleri esnasında anemi tanısı alan annelerin 2 kat daha fazla düşük doğum ağırlıklı
bebeğe sahip oldukları görülmüştür. Araştırma
kapsamına giren bebeklerin annelerinin gebeliklerinde gelişen hastalıklara ilişkin bulgular Tablo 5’te
sunulmuştur.
154
30-34 yaş
%44,28
Ortaokul-Lise
%54
21-25
%38
VLBW
%35
%36
%31
≥35 yaş
%9,28
Yüksek Öğrenim
%38
Çalışıyor
%42,6
25 ve Üstü
%20
Yok
%67
Multipar
%51
ELBW
%34
%31
%43,9
Tablo 4. DDA Doğum Yapan Hastaların Taramalarında Saptanan Gebelikte Gelişen Hastalıkları
Gebelikte oluşan Anemi
Gestasyonel Hipertansiyon
Gestasyonel Diyabet
Sayı
29
19
5
Yüzde
%31
%19
%6
Postnatal verilerimizin analizi sonucu solunum
sıkıntısı ya da respiratuar distres sendromu sonucu yenidogan yoğun bakım ünitesinde (YDYB)
takip edilen bebek oranı %20,3 idi. Prematürite
nedenli YDYB‘da takip edilen bebek oranının
%29,6 olduğu görüldü. %54 oranında bebekte
yoğun bakım ihtiyacı olmadı ve %5,5 oranında
bebek kaybedildi. Araştırma kapsamına giren
bebeklerin doğum sonrası takiplerine ilişkin bulgular Tablo 6’da sunulmuştur.
Tablo 5. DDA ile Doğmuş Bebeklerin Postnatal
Durumları
YDYB’da RDS nedenli takip
YDYB prematürite nedenli takip
YDYB ihtiyacı olmayan bebek
Ex olan bebek
Sayı
22
32
59
6
%
%20,37
%29,62
%54,63
%5,55
YDYB: yenidoğan yoğun bakım
TARTIŞMA
Çalışmamızda tüm doğumlar içinde düşük
doğum ağırlığı oranının %3,9 olduğu tespit edilmiştir. Adolesan yaş grubu ve grandmultipar
annelerde DDA oranlarının yükseldiği izlenmiştir.
Önceki gebeliklerde ölü doğum öyküsü ile DDA’nın
korelasyon göstermediği fakat spontan abortus
öyküsü olanlarda DDA oranlarının arttığı izlenmiştir. Gebelikte anemi tanısı alanlarda DDA sıklığının
arttığı görülmüştür. DDA doğumların prenatal öyküsü incelendiğinde IUGG, fetal distress, preeklampsi, preterm eylem, oligohidramnios ve gestasyonel diabet oranlarının DDA grubunda normal
populasyona göre daha yüksek olduğu izlenmiştir.
DDA ile sonuçlanan IVF gebelikleri ve spontan
154
Yeni Tıp DergisiM.
2015;32:152-156
Namlı Kalem ve ark.
gebelikler karşılaştırıldığında trombofili oranları
IVF gebeliklerinde artmış olarak bulunmuştur,
oligohidramnios, preeklampsi ve IUGR oranları
arasında ise fark bulunmamıştır.
Düşük doğum ağırlığı grubunda kaybedilen
bebek oranımız %5,5 olarak bulunmuş, yoğun bakım endikasyonlarımız ise %29,62 prematürite nedenli ve %20,37 RDS nedenli olarak bildirilmiştir.
Literatürde DDA ile düşük sosyoekonomik seviye ve eğitim seviyesi arasında güçlü bir korelasyon bildirilmektedir13-15. Bizim çalışma grubumuzda ise hastalarımızın sosyo-ekonomik düzeyleri ve
eğitim düzeyleri birbiriyle farklılık göstermemekte
idi ve Türkiye ortalamasına göre düşük-orta düzeyde idi. Bu nedenle bu faktörler iyi değerlendirilememiştir. Çalışmamızda DDA oranını %3,9
bulmamıza karşılık Altuncu ve ark 2006’da Bakırköy Eğitim Hastanesi’nden bu oranı %9,14 olarak
bildirmişlerdir3. Bu farkın nedenleri Altuncu ve
ark’ın hasta grubunun sosyo-ekonomik seviyesinin daha düşük olması ve bizim çalışma dışı bıraktığımız multipl gebelikleri ve anomalili bebekleri de
çalışmaya dahil etmiş olmalarıdır.
Çalışmamızda adelosan yaşta bulunan gebelerin %54,2’si DDA bebek dünyaya getirmiştir, bu
bulgu literatur verileri ile uyumludur; sosyodemografik veriler normal olsa bile (evli, istenen
gebelik, yeterli aile desteği) adolesanlarda biyolojik immaturite nedeniyle komplikasyonlarla karşılaşılmaktadır16,17.
Grandmultipar grupta da düşük doğum ağırlıklı
bebek doğurma oranlarının yüksek olması literatürdeki genel kanı ile uyumludur. Schimmel ve ark
bu durumu ilerlemiş maternal yaş ve onun getirdiği preeklampsi ve diabet gibi gebelik komplikasyonları ile ilişkilendirmişlerdir18. Babinski ve ark
ise grandmultiparitedeki gebelik komplikasyon
oranları ve DDA riskindeki artışın sosyo-ekonomik
değişkenlerden etkilendiğini bildirmişlerdir19.
Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA)
2008 sonuçlarına göre annenin paritesi arttıkça
düşük doğum ağırlıklı bebek görülme oranı artmaktadır. İlk doğumları olan annelerin bebeklerinde düşük doğum ağırlıklı bebek görülme oranı
%9,8 iken, 2 veya 3. doğumda %10,2, doğum
sırası 4 veya 5 olunca düşük doğum ağırlıklı bebek
görülme oranı %17,3 bildirilmiştir20.
Negi ve ark.’nın düşük doğum ağırlığına neden
olan epidemiyolojik faktörleri belirlemek amacıyla
yaptıkları çalışmada önceki gebeliklerinde düşük
ve ölü doğum öyküsü olanlarda düşük doğum
ağırlıklı bebek görülme oranının anlamlı düzeyde
yüksek olduğu bildirilmiştir21. Buna karşılık bizim
çalışmamızda ölü doğum yapmış kadınlarda düşük
doğum ağırlıklı bebek görülme olasılığı belirgin
oranda yüksek bulunmamıştır. Aynı durum elektif
gebelik terminasyonu öyküsü olan kadınlar için de
geçerlidir. Çalışmamızda önceki gebeliklerinde
spontan düşük öyküsü olanlarda düşük doğum
ağırlıklı bebek doğumlarının daha fazla olduğu
gözlenmiştir. Literaturde bildirilen kötü obstetrik
öykü ile DDA birlikteliğini gözönüne aldığımızda22
bizim çalışmamızda daha önce ölü doğum yapmış
anne sayısının çok az olması değerlendirmemizin
yeterli düzeye ulaşmasına engel teşkil etmektedir,
Levy ve ark, 2005 tarihli geniş çaplı araştırmalarında maternal aneminin düşük doğum ağırlığı
ve preterm doğumlar için bağımsız bir risk faktörü
olduğunu bildirmişlerdir23. Bizim çalışmamızda da
maternal anemi ile DDA arasında güçlü bir korelasyon bulunmuştur.
Düşük doğum ağırlığı grubumuzda prenatal
dönem özelliklerine bakıldığında IUGG, fetal distress, preeklampsi, preterm eylem, oligohidramnios ve gestasyonel diabet oranlarının normal
populasyona göre daha yüksek olduğu izlenmiştir.
Tüm bu gebelik komplikasyonları DDA için tek
başlarına bile birer risk faktörü olmakla birlikte
aynı zamanda ilerlemiş yaş, bozulmuş vaskuler
yapı, beslenme problemleri, enfeksiyonlar gibi
ortak problemleri de kapsamaktadırlar24-26.
Trombofili, IVF te tekrarlayan başarısızlıklar ve
implantasyon yetersizlikleri ile ilişkilendirilmiştir
fakat literatürde IVF gebeliklerinde trombofili
artışına dair bir veri bulunmamaktadır27,28. Bizim
çalışmamızda IVF grubunda trombofili oranlarının
yüksek bulunmuş olması infertiliteye yol açan
hiperkoagulabilitenin plasentasyonu da bozmuş
olabileceğini düşündürmektedir. IVF gebeliklerinde
preeklampsi, IUGG, oligohidramnios gibi gebelik
komplikasyonlarının arttığını gösteren yayınlara
karşın bizim çalışmamızda gruplar arasında fark
bulunmamıştır29,30. Çalışmamızdaki hasta sayıları
bu konularda herhangi bir çıkarımda bulunmak için
yeterli değildir.
Yenidoğan birimlerinde yıllık bakılan düşük
doğum ağırlıklı bebek sayısı ve doğumun gerçekleştiği ünitenin yoğun bakım düzeyi ölüm oranlarını etkilemektedir31. Dünyada da gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkelerde farklı rakamlar verilmektedir. Vermont-Oxford Network grubu DDA
yenidoğanlarda 1991 yılında %17,7 olan mortalite
oranının 1999 yılında %15’e düştüğünü bildirmiştir32. 2014 yılında Hindistan’da yapılan bir çalışmada oranlar 1000 gr altı bebeklerde %50, 10001499 gr arası %16,9, 1500-1999 gr arası %8,8 ve
2000-2500 gr arası %6,8 olarak verilmiştir33.
Türkiye verilerinde DDA grubuna ait bir mortalite oranına ulaşılamamıştır, fakat DDAnın prematurite ile birlikte önemli bir oranda morbidite ve
mortaliteden sorumlu olduğu görülmektedir34.
155
155
Yeni Tıp Dergisi 2015;32:152-156
M. Namlı Kalem ve ark.
Bizim çalışma grubumuzda ise düşük doğum
ağırlıklı bebeklerdeki mortalite oranımız %5,5
olarak belirlenmiştir. Bu oranın düşüklüğünde
yenidoğan yoğun bakım ünitesinin iyi koşullarda
hizmet veriyor olması yanısıra çok düşük ve aşırı
düşük doğum ağırlıklı bebek sayımızın az olması
da bir etkendir.
Çalışmamız; Türkiye’de düşük doğum ağırlığı
insidansı ile birlikte perinatal risk faktörlerini
değerlendiren çok az sayıda çalışmadan biridir.
Çalışma grubumuzun sosyoekonomik ve demografik olarak homojene yakın olması bazı
değişkenlerin değerlendirilmesini güçleştirmiştir.
Örneğin sosyoekonomik düzey ile ya da vücut
kitle indeksi ile DDA arasındaki ilişkinin gösterilmesi mümkün olmamıştır. Çalışmamızın retrospektif oluşu ve çalışma grubumuzun az sayıda
olması da kısıtlayıcı faktörler olmuştur.
Sonuç olarak çalışmamızda; hastaların önceki
gebeliklerinde spontan abortus öyküsü olması,
anne yaşının <19 yaş (adolesan) olması, artmış
parite sayısı varlığı, gebelik sırasında anemi, gestasyonel hipertansiyon, preeklampsi gelişmesi
sebebiyle düşük doğum ağırlıklı bebek görülme
riskinin artmış olduğu tespit edildi. Bu konuda
daha geniş hasta ve kontrol grupları ile yapılacak
prospektif çalışmalar gelecekte obstetri ve yenidoğan ünitelerinin çalışmalarına ışık tutacaktır.
Çalışmamızdan elde edilen veriler ışığında yüksek riskli gebelik takibinin normal gebelik takibine
göre daha sık vizitlerle sağlanması, risk faktörlerinin uygun yönetimi, yenidoğan yoğun bakım
ünitesinin etkin bakım göstermesi ile düşük doğum
ağırlıklı bebek doğum insidansının ve buna bağlı
morbidite ve mortalitenin azaltılabileceği öngörülebilir.
Yazarın beyanı: Çıkar çatışması bulunmamaktadır.
(Conflict of interest statement: None declared)
REFERANSLAR
1. Mazur-Mosiewicz A, Dean RS. Low Birth Weight. In Encyclopedia of
Child Behavior and Development 2011;902-3.
2. Jain V, Singhal A. Catch up growth in low birth weight infants: striking a
healthy balance. Reviews in Endocrine and Metabolic Disorders 2012;13:
141-7.
3. Altuncu E, Kavuncuoğlu S, Özdemir Gökmirza P, Albayrak Z, Arduç A.
The incidence of low birth weight in 5000 liveborn infants and the etiology
of fetal risk factors. 2006;19:49-51
4. Horbar JD, Badger GJ, Carpenter JH, et al. Trends in mortality and
morbidity for very low birth weight infants 1991-1999. Pediatrics 2002;110:
143-51.
5. Lawn JE, Cousens Bhutta ZA, et al. Why are 4 million newborn babies
dying each year? Lancet 2004;31-364:399-401
6. Grisaru-Granovsky S, Reichman B, Lerner-Geva L, Boyko V,
Hammerman C, Samueloff A. Israel Neonatal Network. Mortality and
morbidity in preterm small-for-gestational-age infants: a population-based
study. American journal of obstetrics and gynecology 2012;206:150-e1.
7. Horbar JD, Carpenter JH, Badger GJ, et al. Mortality and neonatal
morbidity among infants 501 to 1500 grams from 2000 to 2009. Pediatrics,
2009;129:1019-26.
8. Tagare A, Chaudhari S, Kadam S, et al. Mortality and morbidity in
extremely low birth weight (ELBW) infants in a neonatal intensive care unit.
The Indian Journal of Pediatrics 2013;80:16-20.
9. Salam RA, Mansoor T, Mallick D, et al. Essential childbirth and postnatal
interventions for improved maternal and neonatal health. Reprod Health
2014;11:(Suppl 1), S3.
10. Cheng YW, Kaimal AJ, Bruckner T, et al. Perinatal morbidity associated
with late preterm deliveries compared with deliveries between 37 and 40
weeks of gestation. BJOG: An International Journal of Obstetrics &
Gynaecology 2011;118: 1446-54.
11. Lees C, Marlow N, Arabin B, et al. Perinatal morbidity and mortality in
early onset fetal growth restriction: cohort outcomes of the trial of
randomized umbilical and fetal flow in Europe (TRUFFLE). Ultrasound in
Obstetrics & Gynecology 2013;42:400-8.
12. Korkmaz A, Aydın Ş, Çamurdan AD, Okumuş N, Onat FN, Özbaş S, Polat
E, Şenel S, Tezel B, Tezer H, Köse MR . Türkiye’de bebek ölüm nedenlerinin
ve ulusal kayıt sisteminin değerlendirilmesi. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Dergisi 2013;56:105-21.
13. Currie J, Hyson R. Is the impact of health shocks cushioned by
socioeconomic status? The case of low birthweight (No. w6999). National
bureau of economic research. 1999.
14. Krieger N, Chen JT, Waterman PD, Soobader MJ. Choosing area based
socioeconomic measures to monitor social inequalities in low birth weight
and childhood lead poisoning: The Public Health Disparities Geocoding
Project (US). Journal of epidemiology and community health 2003;7:186-99.
15. Hacettepe Üniversitesi Perinatal Mortalite Çalışma Grubu. Hacettepe
Üniversitesi 1998 yılı perinatal mortalitesi. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Dergisi 1999;42:315-27.
16. Kramer MS. Determinants of low birth weight: methodological
assessment and meta-analysis. Bulletin of the World Health Organization
1987;65:663.
156
17. Harville EW, Madkour AS, Xie Y. Predictors of birth weight and
gestational age among adolescents. American journal of epidemiology
2012;176 (suppl 7);150-63.
18. Schimmel MS, Bromiker R, Hammerman C, et al. The effects of
maternal age and parity on maternal and neonatal outcome. Archives of
gynecology and obstetrics 2014;1-6.
19. Babinszki A, Kerenyi T, Torok O, et al. Perinatal outcome in grand and
great-grand multiparity: effects of parity on obstetric risk factors. American
journal of obstetrics and gynecology 1999;181:669-74.
20. Perinatal Mortality Study Group. Perinatal mortality rate: hospital based
study during 1998-2001 at Hacettepe University. J Perinat Med 2003;31:
435-40.
21. Negi KS, Kandpal SD, Kukreti M. Epidemiological factor saffecting low
birth weight. JKScience. January-March 2006;8:31-3.
22. Mavalankar DV, Gray RH, Trivedi CR, et al. Risk factors for preterm and
term low birthweight in Ahmedabad, India. International journal of
epidemiology 1992;21:263-72.
23. Levy A, Fraser D, Katz M, et al. Maternal anemia during pregnancy is an
independent risk factor for low birthweight and preterm delivery. European
Journal of Obstetrics & Gynecology and Reproductive Biology 2005;122:
182-6.
24. Eichenwald EC, Stark AR. Management and outcomes of very low birth
weight. New England Journal of Medicine 2008;358:1700-11.
25. Hillier SL, Nugent RP, Eschenbach DA, et al. Association between
bacterial vaginosis and preterm delivery of a low-birth-weight infant. New
England Journal of Medicine 1995;333:1737-42.
26. Edwards LE, Hellerstedt WL, Alton IR, et al. Pregnancy complications
and birth outcomes in obese and normal-weight women: effects of
gestational weight change. Obstetrics & Gynecology 1996;87:389-94.
27. Azem F, Many A, Yovel I, et al. Increased rates of thrombophilia in
women with repeated IVF failures.Human Reproduction 2004;19:368-70.
28. Mara M, Koryntova D, Rezabek K, et al. [Thromboembolic complications
in patients undergoing in vitro fertilization: retrospective clinical study].
Ceska gynekologie/Ceska lekarska spolecnost J. Ev. Purkyne 2004;69:312-6.
29. Shevell T, Malone FD, Vidaver J, et al. FASTER Research Consortium.
Assisted reproductive technology and pregnancy outcome. Obstetrics &
Gynecology 2005;106:1039-45.
30. GUIDELINE JSC. Pregnancy outcomes after assisted reproductive
technology. J Obstet Gynaecol Can 2006;28:220-33.
31. Mandy GT, Weisman LE, Kim MS, et al. Incidence and mortality of the
prematüre infant. UpToDate. September 2010.
32. Horbar JD. The Vermont Oxford Network: evidence-based quality
improvement for neonatology. Pediatrics 1999;103(1 Suppl E):350-9.
33. Gupta MK, Kakkar M, Sethi C, Malhotra AK. Low birth weight, Neonates,
Mortality and morbidity. PATTERN OF MORBIDITY AND MORTALITY IN LBW
NEONATES: A STUDY FROM JAIPUR, (3169) 2014.
34. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü. Türkiye Nüfus ve Sağlık
Araştırmaları. Hacettepe Üniversitesi Basım Evi 2008;24-160
156

Benzer belgeler