Hemşirelikte Yeni Bir Sorumluluk Alanı

Transkript

Hemşirelikte Yeni Bir Sorumluluk Alanı
Hemşirelikte Yeni Bir Sorumluluk Alanı: Tamamlayıcı
Terapi*
Nuray TURAN* *, Aylin ÖZTÜRK**, Nurten KAYA***
ÖZET
Günümüzde birçok sağlıklı/hasta birey, sağlığı geliştirmek, hastalıkları önlemek, hastalık
durumlarında bakım ve tedaviyi desteklemek amacı ile tamamlayıcı terapileri kullanmaktadır.
Toplumu oluşturan bireylerin tamamlayıcı terapilere yönelik ilgisindeki artış sonucu, hizmet amacı
toplumun sağlık gereksinimlerini karşılamak olan sağlık bakım profesyonellerinin ve sağlık ekibi üyesi
olarak hemşirelerin, tamamlayıcı terapilerde rol alması bir zorunluluk haline gelmiştir. Dolayısı ile
tamamlayıcı terapilerin, kuramsal bilgiye ve bilimsel sorun çözme becerisine sahip, profesyonel
hemşirelerin bağımsız hemşirelik rolleri kapsamında olduğu düşünülebilir. Bu nedenlerle tamamlayıcı
terapiler ve kullanımına ilişkin bilgiler, hemşirelik müfredatına konmalı, ayrıca hizmet içi eğitim
programları kapsamında, tamamlayıcı terapiler konusunda hemşirelerin bilgi birikimleri
güncellenmelidir.
Anahtar Kelimeler: Tamamlayıcı terapi, hemşirelik, hemşirelik bakımı, rol ve sorumluluk.
ABSTRACT
A New Responsibility in Nursing: Complementary Therapy
Today, many healthy individuals and patients use complementary therapies to improve health, to
prevent diseases or to support medical care and treatment in the presence of medical conditions. As a
result of the increased interest of the people in complementary therapies, nurses, as healthcare
professionals and members of healthcare teams who are to meet healthcare demands of the society,
are now inevitably required be involved in provision of complementary therapies. Complementary
therapies, therefore, may be regarded as one of the roles of professional nurses with academic
background and scientific problem-solving skills, within the context of independent nursing concept.
For these reasons, information on complementary therapies and their areas of use should be included
in nursing curriculums and nurses should be updated on these therapies through in-service trainings.
Key Words: Complementary terapy, nursing, nursing care, role and responsibility.
GĐRĐŞ
Đnsanoğlu var olduğundan beri tamamlayıcı terapileri kullanmaktadır. Bununla birlikte yirminci
yüzyılın ortalarından itibaren, hastalıkların tanı, bakım ve tedavilerinde gözlenen hızlı gelişmelere
paralel olarak tamamlayıcı terapilerin kullanımında bir artış meydana gelmiştir (Muslu ve Öztürk
2008). Ayrıca yaşam süresinin artışına paralel olarak, bakım ve tedavisi güç, kronik, dejeneratif ve
malign hastalıklardaki artış, yeni teknolojilerin yüksek maliyeti, bu olanaklara ulaşılmasındaki
güçlükler, sağlık ekibi üyelerinin yeterli zaman ayıramayışı, güncel bakım ve tedavi yöntemlerine
karşı duyulan kuşku ve olası yan etkilerinden korku tamamlayıcı terapi yöntemlerine olan ilgiyi de
büyük ölçüde arttırmıştır (Khorshid ve Yapucu 2005).
* Bu çalışma 20-24 Ekim 2009 tarihlerinde Sivas’ta düzenlenen 12.Ulusal Hemşirelik Kongresinde poster olarak sunulmuştur.
**Araştırma Görevlisi, Đstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Yüksekokulu
***Yard.Doç.Dr. Đstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Yüksekokulu
94 Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:3,Sayı:1.2010
Tamamlayıcı terapi, bireylerin sağlığını kazanmak için modern tıbbın paralelinde uygulanan
yöntemlerin tümüne verilen isimdir. Amerikan Kanser Birliği ve Ulusal Kanser Enstitüsü tamamlayıcı
terapileri, modern tıp ile birlikte kullanılan terapiler olarak tanımlamaktadır (Özçelik ve Fadıloğlu
2009).
Tamamlayıcı terapi kullanımı; gelişmiş ülkelerden; Amerika’da %42,1, Avustralya’da %48,2,
Fransa’da %49,3, Kanada’da %70,4 iken gelişmekte olan ülkelerden Şili’de %71, Çin’de %70,
Kolombiya’da %40 ve Afrika ülkelerinde %80 oranındadır (Özçelik ve Fadıloğlu 2009). Yapılan bir
çalışmada da (2005) Amerikalıların % 62’sinin tamamlayıcı terapilerden en az birini kullandıkları
ifade edilmektedir (Erin 2006).
Türkiye’de tamamlayıcı terapi kullanımı ile ilgili kesin veriler vermek mümkün olamamaktadır. Bu
durumun nedeni; bu konuda yapılan çalışmaların az olması, tamamlayıcı terapilerin çoğunun
ülkemizde henüz yeterince bilinmemesi, tamamlayıcı terapilere yeterince güven duyulmaması ve
tamamlayıcı terapileri uygulayan profesyonel kişi sayısının oldukça az olmasıdır (Kutlu ve ark.2009).
Đnsanların tamamlayıcı terapileri kullanmalarının; daha uzun ve sağlıklı yaşama isteği, ilaçların yan
etkilerini azaltma, immün sistemi güçlendirme, umutsuzluk duygusundan kurtulma, sağlıklı
davranışları güçlendirme, gerginlik ve kontrol kaybından kaçınma gibi çeşitli nedenleri bulunmaktadır.
Ayrıca insanların dini, siyasi, sağlık vb. konulardaki değer ve inançları tamamlayıcı terapilerin
kullanılmasını etkileyen önemli faktörlerdir (Tokem 2006; Çetin 2007; Özçelik ve Fadıloğlu 2009).
Tamamlayıcı terapilerin birçoğunun etkinliğine dair bir takım bilimsel kanıtlar bulunsa da hala iyi
düzenlenmiş bilimsel çalışmalarla yanıtlanmayan önemli sorular vardır. Bu sorular; terapinin güvenli
olup olmadığı ve kullanıldıklarında sağlıklı/hasta bireyin bakım ve tedavisini olumsuz yönde etkileyip
etkilemediğidir. Dünya Sağlık Örgütü (2003), tamamlayıcı terapilerin doğru, güvenli, etkili, akılcı ve
yasalara uygun şekilde kullanımı ile ilgili bir bildiri yayınlamıştır (Erin 2006).
TAMAMLAYICI VE ALTERNATĐF YÖNTEMLERDE HEMŞĐRENĐN ROLÜ
Toplumu oluşturan bireylerin tamamlayıcı terapilere yönelik ilgilerinin artması sonucu, sağlık
profesyoneli olmayan kişi ve kuruluşlar, toplumun bu gereksinimini karşılamaya çalışmışlardır
(Nazlıkul ve Eraltan 2002; Tokem 2006). Bu durumun sonucunda, hizmet amacı birey, aile ve
toplumun sağlık gereksinimlerini karşılamak olan sağlık bakım profesyonellerinin ve sağlık ekibi
üyesi olarak hemşirelerin, tamamlayıcı terapilerde rol alması bir zorunluluk haline gelmiştir.
Sağlık alanında yaşanan teknolojik gelişmelerin ve bilimsel bilginin artması ile birlikte hemşirelerin
rol ve sorumluluklarında değişimler meydana gelmiştir. Bu doğrultuda hemşirelerden tamamlayıcı
terapilerin kullanımına ilişkin hemşirelik uygulamalarını geliştirilmeleri, etkin stratejiler belirlemeleri
ve sağlıklı/hasta bireyleri tamamlayıcı terapileri etkin ve doğru şekilde kullanmaları konusunda
yönlendirilmeleri beklenmektedir (Karagöz 2006). Aslında, literatür incelendiğinde de tamamlayıcı
terapilerin, hemşirelik girişimi olarak uygulanabileceği görülmektedir. Bu bağlamda tamamlayıcı
terapilerin, kuramsal bilgiye ve bilimsel sorun çözme becerisine sahip, profesyonel hemşirelerin
bağımsız hemşirelik rolleri kapsamında olduğu düşünülebilir. Öte yandan hemşirelerin kendi
yaşamlarında ya da sağlıklı/hasta bireyin bakımında tamamlayıcı terapileri kullandıkları yönündeki
çalışmalara az rastlanmaktadır (Karaöz 2006; Meldrum ve ark.2007). Tamamlayıcı terapilerle ilgili
araştırma sonuçlarının değerlendirilmesi güç olmakla birlikte, geçerli ve güvenilir çalışma
sonuçlarının olumlu yönde olması dikkat çekicidir (Snyder ve Wieland 2003; Khorshid ve Yapucu
2005).
TAMAMLAYICI TERAPĐ YÖNTEMLERĐ
Tamamlayıcı terapi kapsamında gevşeme teknikleri, meditasyon, hayal kurma, masaj, biyofeedback ve
terapötik dokunma gibi farklı yöntemler yer almaktadır. Bu terapi yöntemlerinden bazıları özel eğitim
gerektirmektedir (Çetin 2007).
Hemşirelikte Yeni Bir Sorumluluk Alanı….. 95
Literatürde, hemşireler
belirtilmektedir.
tarafından
kullanılan
tamamlayıcı
terapilerin
üç
gruba
ayrıldığı
Birinci grupta, hemşirelerin doğrudan uygulamaya dahil edebildikleri terapiler yer almaktadır
(Cole ve Shanley 1998; Khorshid ve Yapucu 2005).
• Masaj: Vücudun yumuşak dokularının elle ya da mekanik olarak uyarılmasıdır. Masaj
uygulaması ile ciltte bulunan çevresel reseptörler uyarılmakta ve uyaranlar, spinal kord yolu ile beyne
ulaşmaktadır. Burada hoş bir duygu yanında genel bir rahatlama sağlanmaktadır. Masajın etkisi kan ve
lenf dolaşımının hızlanması, kaslarda gevşeme ve arteriollerde dilatasyon şeklinde kendini
göstermektedir. Masajın, duygusal ve psikolojik açılardan önemli yararları vardır. Ayrıca pek çok
hastalığın tedavisinde tamamlayıcı olarak kullanılmaktadır. Kanser hastalarında masaj, lenf nodu
diseksiyonunun ardından oluşan lenf ödemini, kas gerginliğini, uykusuzluğu, anksiyete ve depresyonu
tedaviye yardımcı olmaktadır (Nazlıkul ve Eraltan 2002; Yıldırım, Fadıloğlu ve Uyar 2006; Yavuz
2006; Cassileth ve ark. 2007; Karaman 2008).
• Shiatsu: Vücut üzerindeki belirli noktalara hafif basınç uygulayarak vücudun iyileşme yeteneğini
uyarmaya yardım eden bir masaj tipidir. Temelini Çin meridyen sisteminden alan bir uygulamadır.
Shiatsu’da amaç, vücuttaki enerji akış dengesizliğini ve kanallardaki tıkanıkları gidermek ve vücudun
sağlıklı işleyişini sağlamaktır (Khorshid ve Yapucu 2005).
• Refleksoloji: Ayaklara uygulanan özel ovma hareketleriyle, vücudun belli bölgelerinde bloke
olmuş enerjiyi çözerek, bedenin kendi kendisini iyileştirme gücünü harekete geçirmesidir. Özel el ve
parmak teknikleriyle bu refleks noktalarına uygulanan baskı, stresin azaltılmasını sağlayarak bedende
fizyolojik değişikliklere yol açmaktadır (Nazlıkul ve Eraltan 2002; Yıldırım ve ark. 2006; Gürkan ve
Bilge 2006).
• Aromaterapi: Çiçeklerden, bitkilerden ve ağaçlardan elde edilen esansiyel yağların, sağlığı ve
iyilik durumunu arttırmak amacıyla kullanılmasıdır. Bu yağlar deri üzerine masaj yağları olarak veya
hastanın burun deliklerinin altına yerleştirilen yağlı tülbentten solunmaları yolu ile uygulanır. Aroma
yağlarının kan dolaşımı yardımı ile lenf sistemine ulaştığı ve hücreler arası sıvı yolu ile iyileşme
sağladığı kanıtlamıştır. Aromaterapinin stresi azaltmaya, soğuk algınlığı, nezle, deri ve menstruasyon
sorunlarına, ağrıyı önlemeye yardımcı olabileceği düşünülmektedir (Nazlıkul ve Eraltan 2002;
Karagöz 2006; Jennings 2004; Yıldırım ve ark. 2006; Cassileth ve ark. 2007).
• Terapötik dokunma: Empati oluşturmada ve sözlü empati kurulamadığı durumlarda alternatif bir
yöntem olup, pozitif ya da negatif nörofizyolojik yanıtlara neden olmaktadır. Terapötik dokunma, bir
hemşire tarafından geliştirilmiştir. Tarih boyunca ellere en gelişmiş duyu organı olarak psikolojik ve
mekanik etkilerinden faydalanmak üzere başvurulmuştur. Terapötik dokunmada uygulayan kişinin
parmakları aracılığı ile var olan enerji ortaya çıkarılır. Uygulayıcı bireyin enerjisini geri getirmeye
çalışır (Özer 2004; Khorshid ve Yapucu 2005; Yavuz 2006; Potter ve Perry 2009).
Đkinci grupta hemşirelik uygulamalarına kısmen dahil edilebilen terapiler yer almaktadır (Cole ve
Shanley 1998).
• Homeopati: Sağlıklı/hasta bireye belirli bir bitkisel madde çok az miktarlarda verilerek immun
sistemin uyarılması sağlanmakta, böylece iyileşme hızlandırılmaktadır. Homeopati, benzerler kuralı ile
çalışır, benzer tedavilerin sonuçları benzerdir. Cassileth ve arkadaşlarının (2007) belirttiğine göre,
Hahnemann ve arkadaşları bazı maddelerin sağlıklı insanlarda hastalık semptomlarına yol açtığını,
ama aynı maddenin dilue formunun hasta bireylere uygulandığında, hastalık semptomlarının
hafiflediğini gözlediler. Homeopatik karışımların, vücudun temel iyileşme yanıtını uyarma etkileri
vardır ve yüksek oranda dilüe edilen karışımlardır. Bu terapötik yönteme göre hastalık, sağlıklı
bireydeki hastalık semptomlarını üreten maddeler ile ortadan kaldırılacaktır. Homeopati, artrit, astım,
soğuk algınlığı, gip alerji, gibi kronik ya da geçici hastalıkların büyük bir kısmında
kullanılabilmektedir (Yıldırım ve ark. 2006; Cassileth ve ark. 2007).
96 Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:3,Sayı:1.2010
• Bitkisel terapiler: Hastalıkların bakım ve tedavisinde, sağlığın geliştirilmesi ve sürdürülmesinde
bitki ve bitki özlerinin kullanılmasıdır (Nazlıkul ve Eraltan 2002). Uygarlığın başından beri dünyadaki
her kültür bitkileri ilaç olarak kullanmıştır. Örneğin Amerikan yerlilerinin şifa yöntemleri, Hint
Ayurveda sistemi ve geleneksel Çin Tıbbını içine alan geleneksel ilaç sistemlerinin hepsi tedavi
yaklaşımlarına bitkileri de dahil etmişlerdir. Günümüzde ise çoğu hasta birey herhangi bir profesyonel
rehbere danışmadan hastalık tedavisine ek olarak bitkisel ürünleri kullanmaktadır (Cassileth ve ark.
2007).
• Beslenme terapileri: Sağlığın sürdürülmesi, hastalığın önlenmesi, yaşam süresinin uzatılması,
enerjinin arttırılması, kilo kontrolü ya da özel sağlık sorunlarının ortadan kaldırılması amacıyla çeşitli
diyetlerin kullanılmasıdır (Nazlıkul ve Eraltan 2002; Karagöz 2006).
• Hipnoterapi: Değişen duygu, psikolojik durum ve minimal motor fonksiyonu içeren, dikkatin
belirli bir noktaya odaklanmasını sağlayan kompleks bir yöntemdir Hipnoterapi; uykuya benzeyen
bilinç değişikliği durumudur. Hipnoterapi, ağrı kontrolü, işlem öncesi hazırlık vb. amaçlar için
kullanılır. Aynı zamanda yara iyileşmesinde etkisinin olduğu ileri sürülmektedir (Karagöz 2006;
Cassileth ve ark. 2007; Uçan ve Ovayolu 2007).
Üçüncü grupta hemşirelik uygulamalarına kolaylıkla dahil edilemeyen ancak hemşirelerin öneride
bulunabilecekleri terapiler yer almaktadır (Cole ve Shanley 1998).
• Akupunktur: Vücudun belli noktalarına çelik, gümüş ve altından yapılmış iğnelerin batırılması ile
uygulanan bir yöntemdir. “Acu-Puncture”yani iğne-batırmak kelimesinden dilimize uyarlanmıştır.
Akupunkturun temel amacı, endokrin, limbik ve otonom sinir sistemlerinin bir uyum içerisinde
çalışmasını sağlamaktır. Ana felsefesi, bütün evrende canlı cansız her yerde ve her şeyde var olan
enerji akışları arasındaki birlik, denge ve uyuma dayanır (Nazlıkul ve Eraltan 2002; Yavuz 2006;
Karaman 2008; Horasanlı, Usta ve Yeşilay 2008).
• Şiropraksi: Vücudun iletişim ağı olan sinir sisteminde oluşan stres, baskı, basınç ve sıkışmayı
gidererek rahatlama sağlamaktır. Şiropraksi, kas, eklem, kemik, tendon, kıkırdak ve ligamentlerin yer
aldığı bağ dokularının ve kas iskelet sistemi rahatsızlıklarının giderilmesinde kullanılan boyun
çektirme hareketidir. Şiropraksi, vücut yapıları ile sinir sisteminin işlevleri arasındaki bağlantıya ve
sağlığın yeniden kazanılması için kemik ve eklemlerin maniplasyonuna odaklanmıştır. Yapılan
işlemin boyundaki yük miktarını azaltıp ağrıyı geçirdiği bildirilmektedir. Ciddi boyun fıtığı,
romatizma yakınmaları, tümör, enfeksiyon gibi ciddi rahatsızlığı olan bireylerin bu uygulamadan uzak
durması gerekmektedir (Nazlıkul ve Eraltan 2002; Karagöz 2006; Cassileth ve ark. 2007).
SONUÇ VE ÖNERĐLER
Hemşirelik, sağlıklı/hasta bireyi tüm boyutları ile bir bütün olarak ele alan bir sağlık disiplini olarak
nitelenmektedir. Bu durumun yanı sıra hemşireler, insanın, fertilizasyondan (döllenme) ölümüne değin
tüm yaşam evrelerinde esenlik/sağlık-rahatsızlık-hastalık ve ölüm dizgesinin herhangi bir noktasında
rol ve sorumluluklar üstlenir. Hemşireler, bu rol ve sorumluluklarını yerine getirirken birey aile ve
toplumun; esenliğini sağlamayı, sağlığını korumayı, hastalığı önlemeyi, rahatsızlık/hastalık
durumunda iyileştirmeyi, başa çıkma yollarını öğretmeyi/kolaylaştırmayı hedefler (Kaya 2002). Bu
rolleri kapsamında hemşireler, tamamlayıcı terapiye yönelik bilgisini geliştirmeli ve bu bilgisini
uygulamaya aktarabilmelidir.
Hemşirelerin, sağlıklı/hasta birey ve aileleri ile iyi iletişim kurabilen, onların psikolojik, sosyal ve
ekonomik sorunlarını iyi gözlemleyebilen, ekip üyeleri olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda
hemşirelerin, toplumda tamamlayıcı terapilerin kullanımının yaygınlığına ilişkin farkındalıklarının
artması ve yapılan bu uygulamalar konusunda birey ve ailesi ile sağlık çalışanları arasında iletişimi
sağlamaları önemli ve gereklidir. Bu nedenlerden dolayı tamamlayıcı terapiler ve kullanımına ilişkin
bilgiler, hemşirelik müfradatına konmalı, ayrıca hizmet içi eğitim programları kapsamında,
tamamlayıcı terapiler konusunda hemşirelerin bilgi birikimleri güncellenmelidir. Dolayısı ile
hemşireler, tamamlayıcı terapiler konusunda bilimsel çalışmalar yapmalı, bu yöntemlerin yararları ve
olası yan etkilerini araştırmalı, sağlıklı/hasta birey ve/veya ailesini ve toplumu bu konularda
Hemşirelikte Yeni Bir Sorumluluk Alanı….. 97
bilgilendirmelidir (Muslu ve Öztürk 2008).
KAYNAKLAR
Cassileth RA, Deng G, Vickers A, Yeung KS, Chwistek M, Garrity D, Gubili J, Vroom P (2007).
PDQ Onkoloji Kanserde Tamamlayıcı Tıp. Đstanbul: Đstanbul Medikal Yayıncılık. (Çeviri Ed: E.
Topuz).
Cole A, Shanley E (1998). Complementary therapies as a means of developing the scope of
professional nursing practice. Journal of Advanced Nursing, 27, 1171–1176.
Çetin BO (2007). Eskişehir’de Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Kullanımı.Erişim: 12.09.2009.
http://www.sosyoekonomi.hacettepe.edu.tr/070205.pdf.
Erin N (2006). Complementary
September/October, 242-246.
and
alternative
medicine.
Holistic
Nursing
Practice
Gürkan A, Bilge A (2006). Alternatif terapiler ve psikiyatri hemşireliği. Ege Üniversitesi Hemşirelik
Yüksek Okulu Dergisi, 22 (1): 225-232.
Horasanlı E, Usta B, Yeşilay A (2008). Medikal akupunktur. Yeni Tıp Dergisi, 25: 70-75.
Jennings WM (2004). Aromatherapy practice in nursing: literature review. Journal of Advanced
Nursing, 48 (1): 93–103.
Karagöz G (2006). Sırt, boyun, bel ağrıları olan ve ameliyat programına alınan nöroşürürürji
hastalarının ağrı gidermede kullandıkları tamamlayıcı ve alternatif tedaviler. Cerrahi Hastalıkları
Hemşireliği AD Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Đstanbul.
Karaman N (2008). Cerrahi girişim uygulanan adölesanlar ile anne/babalarının anksiyete düzeyleri
arasındaki ilişki ve anksiyete nedenlerinin incelenmesi. Hemşirelik Esasları AD Yüksek Lisans Tezi,
Đstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Đstanbul.
Kaya N (2002). Romatoid artritli bireylerde sağlığa ilişki yaşam kalitesi. Hemşirelik Esasları AD
Doktora Tezi, Đstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Đstanbul.
Kutlu S, Ekmekçi T Ü, Köşlü A, Purisa S (2009). Dermatoloji Polikliniğine Başvuran Olgularda
Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Yöntemlerinin Kullanımı. Turkiye Klinikleri J Med Sci, 9 (6):1496502.
Khorshid L, Yapucu Ü (2005). Tamamlayıcı tedavilerde hemşirenin rolü. Atatürk Üniversitesi
Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2 :124-130.
Muslu KG, Öztürk C (2008). Tamamlayıcı ve alternatif tedaviler ve çocuklarda kullanımı. Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, 51: 62-67.
Meldrum M, Katz M, Clemente I, Nutkiewicz M, Zeltzer L (2007). Complementary and alternative
medicine therapies for pediatric pain: A qualitative study of expectations and adherence. The Journal
of Pain, 8 (4): 52
Nazlıkul H, Eraltan EH (2002). Tamamlayıcı Tıp. Nobel Tıp Kitabevleri, 4-51, 62-67.
Özçelik H, Fadıloğlu Ç (2009). Kanser hastalarının tamamlayıcı ve alternatif kullanım nedenleri. Türk
Onkoloji Dergisi, 24 (1): 48-52.
Özer GH (2004). Travaydaki gebelere uygulanan gevşeme, solunum egzersizleri ve dokunmanın
durumluk anksiyetesi üzerine etkisinin değerlendirilmesi Ebelik AD Yüsek Lisans Tezi, Mersin
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Mersin.
Potter PA, Perry AG (2009). Fundamentals of Nursing. 7th ed. Canada: Mosby Company, 771-785.
Tokem Y (2006) Astımlı hastalarda tamamlayıcı ve alternatif tedavi kullanımı. Tüberküloz ve Toraks
Dergisi, 54 (2): 189-196.
98 Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:3,Sayı:1.2010
Uçan Ö, Ovayolu N (2008). Kanser ağrısının kontrolünde kullanılan nonfarmakolojik yöntemler. Fırat
Sağlık Hizmetleri Dergisi, 2 (4):123-133.
Yavuz M (2006). Ağrıda Kullanılan Nonfarmakolojik Yöntemler. Aslan FE. Eds. Ağrı Doğası ve
Kontrolü. Đstanbul: Mart Matbaacılık, 135-147.
Yıldırım YY, Fadıloğlu Ç, Uyar M (2006). Palyatif kanser bakımında tamamlayıcı tedaviler. Ağrı, 18
(1): 26-32.
Đletişim Adresi:
Nurten Kaya
Đstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Yüksekokulu
Hemşirelik Esasları Anabilim Dalı
Abide-i Hürriyet Cad. 34381 Şişli-ĐSTANBUL
Telefon No: 02124400000-27066 (Dahili)
E-posta: [email protected]

Benzer belgeler

CURRICULUM VITAE İBRAHİM RAŞİT BİLGİN Boğaziçi University

CURRICULUM VITAE İBRAHİM RAŞİT BİLGİN Boğaziçi University 4) The Distribution of Genetic Diversity of the Bent-winged Bat, Miniopterus schreibersii, in Europe and Anatolia. XVth International Bat Research Conference. Bilgin, R., Maracı, Ö., Puechmaille, S...

Detaylı