Tam metin için tıklayınız.

Transkript

Tam metin için tıklayınız.
Fatma Süzgün Şahin, Sisifos’a Dair Kısa Bir Değerlendirme, Hukuk Kuramı, C. 2, S. 6, Kasım-Aralık 2015, ss. 41-44.
SİSİFOS’A DAİR KISA BİR DEĞERLENDİRME*
Fatma Süzgün Şahin**
Bu çalışma, 6 Aralık 2013 tarihinde Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde düzenlenen Tragedya ve
Hukuk başlıklı toplantıda sunulan tebliğe ait notlardır.
*
**
Dr., Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi ABD.
Şahin/ Sisifos’a Dair Kısa Bir Değerlendirme
Eski Yunan ima ederek söylemenin ustasıdır. Anlatılmak
diyarından karısını cezalandırabilmek için izin alarak çıkışı
istenen ya da verilmek istenen mesaj, bir tragedya
da bu sayede olacaktır. Geri dönmeyi reddeden Sisifos,
aracılığıyla sunulduğunda, izleyen kişiye dışarıdan üçüncü
uzun yıllar yeryüzünün tadını çıkarır. Öleceğini bildiği
göz olma fırsatı da verilmiş olmaktadır.
halde öleceği güne kadar yeryüzünün sefasını sürer.
Üçüncü göz,
Kaçınılmaz olan gerçekleştiği zaman onu çok büyük bir
müdahale etme gereği duymadan sadece
ceza beklemektedir. Çok dik ve yüksek bir dağa bir kayayı
izleyen ve izlerken geçmişi, geleceği ve şimdiyi tüm
çıkarmak zorunda bırakılır. Sisifos, kayayı bin bir güçlükle
etkileşimleriyle, tüm olmuşlarla ve tüm olmamışlarla
zirveye ulaştırsa da zirvede kaya bir anda elinden çıkar ve
görebilen ilahi bir güç değildir. Üçüncü göz, doğrudan
günümüz
hukuk
uygulayıcılarının
da
tekrar başladığı noktaya iner. Sisifos, hep çaba gösterecektir
tarafından
ve çabası asla sonuca ulaşmayacaktır. Tanrıların onun için
izlendiklerini düşünmeleri gereken bir güçtür. Çünkü
uygun gördüğü ceza, yararsız ve umutsuz bir çabayı
uygulayıcıların yalnızca yasaları uygulamaları değil,
sonsuza dek sürdürmektir.
adaleti gözetmeleri de gerekmektedir. Üçüncü göz,
doğrudan mağdur olmayan ama bir zaman gelip mağdur
Olduğumuz yerden biraz da ahkâm kesercesine bir
olabilecek olan her insandır. Her birinin mağdur olabilme
kahramana
ihtimali olduğuna göre adaletin gözetilmesi her birinin
değerlendirme yaparsak: Sisifos’un cezalandırılmasının
sorumluluğundadır ve adalet beklentisi içinde olmaları da
ahlaki bir temeli var mıdır?
doğaldır. Bunun da uygulayıcı üzerinde bir baskı
karşılanır.
Hatta
amaç
adaletin
Sisifos’a
dair
kurgusal
bir
Sisifos tercihleri doğrultusunda yaşamıştır ve o tercihlerin
oluşturması beklenir. Tragedyalarda izleyicinin adalet
beklentisi
dönüşen
doğurduğu sonuçlara da katlanması gerekirken onu bir
görselini
kahramana dönüştüren nedir? Yoksa Tyche tarafından
sağlamaktır.
yönetilen bir kaderi yaşamamış mıdır? Zaman zaman
Sisifos Söyleni de Homeros’a göre, insanların en bilgesi ve
Zeus’tan bile üstün olan Moiralar1 doğduğu andan itibaren
uyanığı olan, öte yandan bilgeliği haydutluğuna engel
ipliğini eğirmeye başlamamışlar mıdır? Eğer Sisifos’un
olamayan ve bu yüzden konuklarını öldüren bir krala
kaderinin Moiralar’ın sarayında demir ve tunç üzerine
dairdir. Dahası Sisifos, kardeşinin tahtını ele geçirmiş ve öz
yazıldığını kabul edersek Sisifos’a fani ömründe hareket
kuzenini baştan çıkarmıştır. Tanrıları asıl kızdıran suçu ise,
edecek bir alan bırakılmadığını da kabul etmek gerekir ki
Tanrı Irmak Asopos’un kızı Aigina’yı kaçıranın Zeus
bu
olduğunu Asopos’a kalesinin içinde bir pınar akıtması
beklemek de adil olmaz. Oysa Sisifos sorumluluğu alır.
karşılığı
cezasız
Çünkü değişmeyeceği söylenen kaderine rağmen irade
kalmayacaktır. Zeus, ona ölümü, Thanatos'u, gönderir.
sahibidir ve bu iradesi sayesindedir ki kendi yoluna bir akış
Tanrıların gazabı karşısında bu kadar kurnaz bir insanoğlu
sağlamış ve seçim özgürlüğünü ilan etmiştir. İrade
daha görülmemiştir. Ölümü zincire vurur. İnsanlar ölmez
özgürlüğü konusu felsefe için de hukuk için de önemli ve
olduğu için Hades Zeus’a bu kaosu çözmesi için başvurur.
bir o kadar da çetrefil bir alan olmuştur.
söylemesidir.
Bu
ihanet
elbette
Zeus’a yardım eden Ares tarafından yakalanan Sisifos
durumda
eylemlerinin
sorumluluğunu
almasını
İrade özgürlüğü kavramını sistemli bir biçimde, felsefe
ölüler diyarına götürülür. Fakat Sisifos bu ihtimal için de
alanına ilk taşıyan (en azından bildiğimiz kadarıyla)
bir plan yapmıştır. Karısına öldüğü zaman kendisi için
Aristoteles’tir. Aristoteles, ahlaki davranışın temeline irade
tören yapmamasını özellikle tembih etmiştir, fakat ölüler
özgürlüğünü koymuştur. Bir örnek verir: Kişi bir suçu
Üç kız kardeş olan kader tanrıçaları Moiralar olarak anılır. Birincisi
Klotho'dur, bu sözcük fiil olarak 'yaşam ipliğini eğirmek' anlamına
gelir. İkincisi Lakhesis'tir, anlamı yazgıdır. Üçüncü Atropos’ta, geri
adım atmaz, bildiğinden şaşmaz, bükülmez anlamlarını içerir.
Moiralar Zeus ve Themis'in kızları, Horalar'ın kardeşleridir.
İnsanların yazgıları, Moiralar'ın yaşadıkları sarayda demir ve tunç
üzerine kazınmıştır. Hiç bir şey silemez onları. Zeus'un bile gücü
yetmez onların verdiği kararı değiştirmeye.
1
42
Hukuk Kuramı, C. 2, S. 6, Kasım-Aralık 2015
işlemeye, ailesinin zarar göreceği ile tehdidi ile zorlanır. Bu
kavramıdır ve bu kavram, “bir yasa ahlak yasası olarak geçerli
kişi manevi bir cebir altındadır. Bu durumda kişi ne kadar
olacaksa, bir yükümlülük nedeni olacaksa, mutlak zorunluluk
tereddüt ederse etsin, manevi bir cebir altında olsa da bir
taşımalıdır” ödevini de içermektedir. Herhangi bir amaca
seçim yapmıştır. Kişi alternatiflerden birini seçmiş ve suç
yararlı olsalar bile ödevden dolayı yapılmayan eylemler
işlemiştir. (Torun, 2012: 76-79.) Aristoteles, başlangıcı
ödevle çatışırlar. Tıpkı Sisifos’un Zeus’un sırrını su karşılığı
eylemin tek tek koşullarını bilen kişide olduğu zaman
vermesi gibi!
yapılan eylemleri isteyerek yapılan eylemler olarak
amaçtan dolayı hareket etmiştir.
adlandırır. Akıldan pay almayan duygulanımları, daha az
insanca
görmemiş,
kaynaklanan
insan
dolayısıyla
öfke
eylemlerini
de
ve
bu
Sisifos, ödevden dolayı değil, bencil bir
Öyleyse Sisifos’u bizim için özel kılan nedir? Sisifos,
arzudan
insandır! Ölmek istemez. Yaşamak ister. Yeryüzünün
kategoride
tutkularını ister. Bu istekleri onu daha da insan yapar.
değerlendirmiştir. Bu nedenle bunları istemeyerek yapılanlar
olarak saymamıştır. Tüm bunlardan yola çıkarak tercihin
Ama istek ve arzular dışında insanın bilinç olduğunu da
ne olduğu konusuna varmak mümkün. Tercih, isteyerek
unutmamalıdır. Sisifos, durumunun farkındadır. Albert
yapılan bir şey gibi görünse de aynı şey değildir, isteyerek
Camus, Sisifos Söyleni’nde, ezici gerçeklerin farkında
yapılan daha kapsamlıdır. Örneğin, isteyerek yapma
olunduğu zaman yok olacaklarını dile getirir. Yazgısının
çocuklarda ve hayvanlarda da var ama bu tercih olarak
karşısında
görülmez. Akıl sahibi olmayanlarda tercih yoktur, ama
küçümseyen
arzu ve tutku ortaktır. Kendine egemen olmayan kişi
arkasından sakince bakan, izleyen ve kendi gerçeğini tekrar
tercihle değil, arzuyla davranır; oysa kendine egemen olan
fark eden insan aşağı inerken artık özgürdür. Cezası gerçek
kişi arzuyla değil, tercihle davranır. Birbirlerine yakın
anlamda zaten kesintiye uğramıştır fakat o zaten aşağı
görünmelerine karşın, tercih isteme de değildir. İsteme
inene kadar kendisine ait bir alan, bir zaman daha
daha çok amaçla, tercih ise amaca götüren şeylerle ilgilidir.
yaratmıştır ve dahası bu onu özgür kılar.
Tercih daha çok iyi ve kötüyle ilgilidir. (Aristoteles: 2005,
Sartre, eylemin öğeleri sayılabilecek olan yapmak ve
48). İrade ve sorumluluğa dair düşünce tarihindeki diğer
olmanın incelenmesi gerektiği görüşünü ileri sürer. Ona
tüm
tartışmaları
bir
koyarak
insan,
kayası
olduğu
aşağı
halde
onu
yuvarlandığında
burada
göre, sahip olmak, yapmak ve olmak insan gerçekliğinin en
temel kategorileridir. İnsanın bütün davranışları, bu
onun sorumluluğunu doğurduğu şüphe götürmemektedir.
kategorilerin başlığı altında toplanır. Örneğin, bilmek bir
Bir başka açıdan bakarsak, “bir yasa ahlak yasası olarak
sahip olma kipliğidir (Satre: 2011, 551). Sisifos, eninde
geçerli olacaksa, bir yükümlülük nedeni olacaksa, mutlak
sonunda
zorunluluk taşımalıdır”. Herkesçe bilinen, klasik örnek
bilgisine sahiptir. Fakat kendisine sunulan “olma”yı
olan “yalan söylemeyeceksin” buyruğunda olduğu gibi.
reddederek sonsuz ve anlamsız bir çabayı sürdürmeye
Ahlak yasaları olan diğer bütün yasalarda da bu kural
lanetlenmiş olsa da eylemeyi seçer.
geçerlidir. Oysa Sisifos, yalan söyleyerek yeryüzüne geri
Eylemek, dünyanın çehresini değiştirmektir, bir amaç
dönmüştür. Kantçı Etik’e göre, yükümlülük sebebi, ne
doğrultusunda araçlara sahip olmaktır, aletsel bir bütünlük
insanın doğal yapısı ne de içinde bulunduğu dünyanın
üretmektir ve bu bütünlük zincirleniş ve bağlantı
koşullarıdır, a priori olarak doğrudan doğruya saf aklın
aracılığıyla
kavramlarıdır. Dünyada hatta dünyanın dışında bile iyi bir
halkalarından birinde yapılacak değişiklik bütün dizide
istemeden başka kayıtsız şartsız iyi sayılabilecek hiçbir şey
değişikliklere yol açar ve sonunda, öngörülen bir sonucu
düşünülemez. Ve en önemlisi, iyi isteme etkilerinden ve
doğurur (Sartre: 2011, 551). Sisifos, öngörülen sonuca adım
başardıklarından
adım gitse de iradesini ve bilincini saf dışı etmemiştir.
konan
sadece
kaçınılmaz
açıklananlar ışığında, Sisifos’un eylem ve tercihlerinin
değil,
yana
duran,
herhangi
bir
amaca
uygunluğundan da değil, yalnızca isteme olarak kendi
öleceği
o
bilgisine
şekilde
sahiptir.
Cezalandırılacağı
düzenlenmiştir
ki,
zincirin
Sartre de, fiziki kendini oluşturmanın en iyi bilinen
başına iyidir. Söz konusu olan, kendi başına saygı görmeye
örneklerinden birini vermektedir. Sartre’a göre, bedenimiz
layık ve başka hiçbir amaç olmaksızın iyi olan bir isteme
43
Şahin/ Sisifos’a Dair Kısa Bir Değerlendirme
kullanmakta olduğu alet ölçütünde genişlemektedir. Yani
bedenimizin sınırı dünyaya yaslandığımız bastonun ucu,
bize
yıldızları
gösteren
teleskobun
yaşadığımız evin tamamı.
uzandığı
yer,
Yazı yazarken, elim açıkça
benim parçamdır ve o anda yazan özne olan ben tarafından
kendine katılmıştır. Kendimi elimle özdeşleştirmem, aynı
şekilde kalemime de uzanabilir. Kalemim de yazma fiiline
girişmiş olan bedensel varlığımın devamı olarak görülebilir
(Sartre: 2011, 428).
Sisifos’un
sessiz
sevinci
buradadır:
Kullandığı
alet
sonsuzda bir aşağı bir yukarı hareket ettirdiği kayasıdır! O
sonsuz eylem ölçütünde vardır!
Kaynakça
Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, Kebikeç Yayınları, çev.
Saffet Babür, Ankara 2005.
Camus, Albert, Sisifos Söyleni, Çev. Tahsin Yücel, Can
Yayınları, Aralık, 2008.
Kant, Immanuel, Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi,
Çev. Ionna Kuçuradi, Türkiye Felsefe Kurumu, 3.
Baskı, 2002.
Sartre, Jean-Paul, Varlık ve Hiçlik, Çev. Turhan Ilgaz ve
Gaye Çankaya Eksen, İthaki Yayınları, 4. Baskı,
Kasım 2011.
Torun, Yıldırım, Hukuk Felsefesi, Orion Yayınevi, Ankara,
Ekim, 2012.
44