AŞK TAN KORKMAK O KADAR KORKUNÇ MU?

Transkript

AŞK TAN KORKMAK O KADAR KORKUNÇ MU?
AŞK TAN KORKMAK O KADAR KORKUNÇ MU?
Bu sabah erken kalktım. Kahvem yanımda. Sevdiklerim kalbimde, hücrelerimde. Kızım
yatağında, köpeğim yanı başımda.
Arka fonda klasik müziğim. Kim çıkartamadım, biraz hüzünlü ama yaşanmış, yaşanırken,
bestelenirken derinlerde hissedilmiş besbelli? Hafif can acıtsa da dinlerken hoşuma gidiyor, bu
da hayat diyorum kendi kendime?
Korkma gir içine?Sonra iyi hisler gelir nasılsa?
Uyandığımda aklımda bir soru beni yazmaya yöneltti ansızın. İnsan neden aşk a çekilir? Nedir o
anki oluşum ve diğer kişideki tılsım? Tanıdık bir koku mu yoksa tanıdık hareketler mi ya da
tanıdık bilgiler midir bizi harekete geçiren? Karşımızda ki kişi annemiz midir ya da babamız
mıdır bu yaşımızda bile halen karşı cinste deneyimlemeye çalıştığımız?
Beni takip edenler, tanıyanlar bilir bilginin ne denli önemli olduğundan sıkça bahsederim. Bilgi
evrendeki her şeydir
. Çocuklukta bize aileden, çevremizden, okuldan, komşu teyzeden, arkadaşlarımızdan vb.
öğrendiğimizdir. Aynı zamanda atalarımızdan aktarılanlardır. Hücreler tüm bu bilgileri,
öğrendiklerimizi barındırır, aralarında elektrikle mesajlaşma yapar ve titreşimleri dışarıya
yansıtırlar. Bu düzende hayatımızı yaşar, insanları kendimize çekeriz. Genler bilgiyle açılıp
kapanır, asıl olan her şey bilgidir. İşte bizler çocuklukta öğrendiğimiz bilgilere dayalı olarak
karşımızdaki kişiyi seçeriz ve onu yaşarız.
Eğer bir kadın ya da erkeğin çocukluğunda kendi ailesiyle ilgili canı acıdıysa, taciz,
ayrılık, ceza gibi acılar yaşadıysa büyüdüğünde de canını acıtanı, sözlü veya dokunarak
tacizde bulunani, cezayı ve ayrılık yaşayacağı kişiyi seçer. Ya da canını acıtandan kaçacak
diye elinde olmadan, acıtanı bilmeden beslediğinden yine ona kapılır gider. Bildiği, tanıdığı,
alıştığı budur, diğerini görmezden gelir hatta görmez. Oysaki her şey atom altı düzende yaşanır.
Öğrendiğimiz bilgiler canlıdır, duygularımız ve düşüncelerimiz de.
Hepsi sonsuz olmak, özgürleşmek isterler tıpkı bizim gibi
1/4
AŞK TAN KORKMAK O KADAR KORKUNÇ MU?
. Bu duygular, düşünceler yani bilgiler ancak yaşandıkça sonsuzlaşır, özgürleşir ve
dönüşebilirler. (Bizde etkileri kaybolur ve kendimizi keşfetme, öz e inme safhası başlar.)
Bundandır sürekli kısır döngüler yaşamamız, sürekli hayal kırıklıkları, yanlış seçimler,
korkularımızı yaşamamız, istediklerimizin olmaması vb? Bunları seçen kişi bizleriz. Bilgimiz
yaşadıklarımızdır, yaşadıklarımız da bilgilerimizdir. Aslında dışarıda bize karşı olan kimse yada
bir şey yoktur. Bunları tükettikçe bize öğretilen ve ihtiyacımız olmayan yükleri, valizleri bırakır
gerçek biz e ulaşırız. İşte bu farkındalık tır. Kişi ya bunları farkında olarak defalarca yaşayarak
dönüştürebilir, değiştirebilir yada yine yaşayarak çocukluktan algıladığı ayrılık, kötü ilişkiler vs
bilgilerinden artık korkmadığını fark edebilir. Aşk ı yaşayarak acılardan kurtulabilir, uzaktan
izleyerek değil. Bir şeyden kaçmayınca, ona büyük anlam yüklemeyince, korkmayınca durumun
olumsuz etkisi kaybolur.
İnsanoğlu iki konuda büyük ikramiyeyi vurmak ister. Aşk ve Para. Her şey birbirine bağlı
olduğundan yaşamda birinden uzak duruyorsanız denge yoktur, bolluk yoktur yaşamınızda.
Birkaç hafta önce Köprüüstü Aşıkları diye Juliette Binoche nin bir filmini yakaladım tv de.
Kendisi çok sevdiğim, takdir ettiğim bir oyuncudur. Birçok filmini izledim, takipçisiyim.
Çok sevdiğim yönetmen Kieslowski nin muhteşem üçlemesinden biri olan Mavi / Özgürlük
filminden beri izlediğim en güzel filmiydi Binoche nin. Malum yer yer Fransız filminin
abartısından payını almış olan bu filmde sokakta yaşayan 3 kişinin öyküsü anlatılıyor.
2/4
AŞK TAN KORKMAK O KADAR KORKUNÇ MU?
Bu üç kişilik oyun sonrasında yerine 2 kişinin aşkını bırakıyor. Kadın eskiden resim yapan
prestijli bir aileden gelen biri. Yaşadığı bir aşk sonrasında, sevdiği onu istemeyince büyük bir
acıyla her şey inden vazgeçip sokaklarda yaşamaya başlıyor.
Son derece hırpani, aç, susuz, bakımsız, tek gözü kapanmış diğeri de kapanmak üzere.
Dışardan bakıldığında o denli kötü ancak içinde acıyla birlikte muazzam bir özgürlük, huzur
deneyimliyor?Akışta ve nötr.
Aşkını aradan geçen onca zamana rağmen unutamamış. Tek bir kişi gibi görünüyor ancak
içinde iki kişi yaşıyor, yaşatıyor.
Diğer tarafta esas oğlan, kadından daha duygusal, duygularını içinde yaşayan, tutkulu bir genç.
Ve bir gün bir vesileyle yolları kesişiyor. Delikanlı kızı tanımaya çalışıyor. Sessizce onu izliyor,
keşfediyor. Kadının umurunda değil, kaçıyor, halen umutsuzca takılı kaldığı eski aşkını arıyor
sokaklarda?Esas oğlan zaman içinde kadına aşık oluyor.
Filmin gelişme safhasında iki karakter arkadaş oluyorlar. Yan yana uyuyorlar, birlikte yemek
çalıyorlar, sokakların keşmekeşesinde bambaşka bir dünya yaşıyorlar. Birlikte insanların
içkilerine uyuşturucu koyup uyutup paralarını alıyorlar, varolmaya çalışıyorlar yaşamda aynı
zamanda paralarını biriktiriyorlar. Sevgili oluyorlar. Kadının birçok hayali var ama delikanlı
kadınına odaklı, dünya umurunda değil. Kaybetme korkusu yaşamaya başlıyor ve kaza süsüyle
paraları nehire atıyor . Bir süre araya ayrılık giriyor. Kadın mecburen sokaklardan gidiyor ve ikisi
de kör olmak üzere olan gözlerinden yardım alarak ameliyat oluyor.
Delikanlı perişan, sokaklarda, yapayalnız...
Neden sonra kadın içinde yaşattığı eski erkek arkadaşından özgürleştiğini ve bizim delikanlıya
aşık olduğunu fark ediyor. Tekrar sokaklarda delikanlıyı aramaya başlıyor. Muhteşem bir duygu
3/4
AŞK TAN KORKMAK O KADAR KORKUNÇ MU?
seliyle kavuşuyorlar ve birlikte sonsuzluğa yelken açıyorlar. Bütün dünyaya karşı iki kişilik bir
ordu gibi. Nerede oldukları, nasıl yaşadıkları önemini yitirmiş. Bütün evren yanlarında, iclerinde,
onlarda karışmışlar birbirlerine ve evrene?O kadar doğal ve sade ki?
Bundan daha büyük bir özgürlük olabilir mi? Bir düşünün; Yaşamda geriye baktığınızda
yapılması gerekli listeleri kontrol ettiğinizdeki mutlulukla, derinlerinize bakıp, korkmadan gerçek
ihtiyaçlarınızın, isteklerinizin, ruhunuzun peşinden giderek, özgürce yaşanılan hayatın
arasındaki fark nasıl hissettirir?
Aşktan korkmak o kadar korkunç mu?
Bize yaşatılan büyüdüğümüzde karşımıza defalarca çıkan umutsuz aşklar, ayrılıklar, büyük
acılar, üzüntüler bu kadar ölümcül mü? İnsan daha önce yaşadığından neden tekrar hatta daha
da çok korkar? Yada neden mutsuz oldugu halde ondan ayiramaz kendini? Neden korkuları
biriktiririz sistemimizde? Hayat, derin, konsantre olmanin disinda aynı zamanda içinde bulunduğun durumla uyumlu,
akarak, kabullenerek, sevgiyle bezenmiş bir hafife alma ve değişime uyum sağlayarak
yaşanamaz mı?
Aşk la?
Ebru Feyizoğlu (18 / 2 / 2010)
4/4