2008 Haziran - türk eczacıları birliği

Transkript

2008 Haziran - türk eczacıları birliği
Yayın Türü: Süreli Yayın
İÇİNDEKİLER
SAHİBİ
Ecz. Erdoğan ÇOLAK
Genel Başkan
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Ecz. Hilmi ŞENER
Genel Sekreter
MERKEZ HEYETİ
Ecz.Erdoğan ÇOLAK
Ecz.Şevket KAYA
Ecz.Hilmi ŞENER
Ecz.Özgür ÖZEL
Ecz.Mukaddes HARMANCI
Ecz.Deniz İÇER
Ecz.Sabih Tekin ÇAĞLAR
Ecz.M. Sait Yücel
Prof.Dr.Levent Üstünes
Ecz.Çağatay ÇAKAR
Ecz.Ali ASLAN
YAYIN SEKRETERİ
Ayşen YALMAN
BAKIŞ
Ecz. Erdoğan ÇOLAK
3
DİYALOG
Ecz. Hilmi ŞENER
4
2. BAŞKANLAR DANIŞMA KURULU TOPLANTISI YAPILDI
Ecz. Neşe KILINÇ, Ecz. Meriç KALAYCIOĞLU, Ecz. Berna ÇİZMECİOĞLU
5
TEB’in 14 MAYIS ETKİNLİKLERİ
Ayşen YALMAN, Ecz. Neşe KILINÇ
13
ODALARIN RENKLİ 14 MAYIS ETKİNLİKLERİ
Ayşen YALMAN, Ecz. Neşe KILINÇ
16
FARMASÖTİK VE PARA-FARMASÖTİK ÜRÜNLERİN
AVRUPA ÜLKELERİNDE DAĞITIMINA İLİŞKİN BİR DEĞERLENDİRME
Ecz. Vildan ÖZCAN
22
1. ULUSAL FARMAKOVİJİLANS KONGRESİNİN ARDINDAN
4-6 HAZİRAN 2008 ANTAKYA-HATAY
REDAKSİYON
Ayşen YALMAN
Ecz. Güzide SÖNMEZ
Semra SARDAŞ, Ahmet AKICI
1. ULUSAL FARMAKOVİJİLANS KONGRESİNİN ARDINDAN
Semra SARDAŞ, Ahmet AKICI
REKLAM SORUMLUSU
Ayşen YALMAN
KAPAK VE SAYFA TASARIMI
Tekin TEKİNER
BASKI
Fersa Ofset Tesisleri
Ostim 36. Sokak No: 5/C-D
Yenimahalle - ANKARA
Tel: 0312 386 17 00 (pbx)
www.fersaofset.com
Baskı Tarihi: 14 Ağustos 2008
YÖNETİM YERİ VE YAZIŞMA
Willy Brandt Sokak No: 9
Çankaya / ANKARA
Tel: 0.312 409 81 00
YAYIN KOŞULLARI
Dergideki yazılar dengi adı gösterilerek yayımlanabilir.
yazılardaki görüşlerden yazarın kendisi sorumludur. Dergi
üyelere ücretsiz gönderilir. Yayınlanması istenilen yazıların,
bilgisayarda Word programı ile yazılması ve yazıların orijinal
çıktısı ile birlikte disketinde gönderilmesi teknik açıdan kolaylık
sağlayacaktır.
TEB Haberler Dergisi hakkındaki şikayetlerinizi,
memnuniyetinizi ve önerilerinizi iletebilmek için;
Türk Eczacıları Birliği
Willy Brandt Sokak No: 9 Çankaya / ANKARA adresine,
[email protected]
e-posta adresine yazabilir ya da
0312 409 81 09’a faks çekebilirsiniz.
28
28
PGEU GENEL TOPLANTI VE SEMPOZYUM
Aslı Yürür MERAN
31
FENİLKETONÜRİ NEDİR?
Ecz. Güzide SÖNMEZ
32
MANİSA ECZACI ODASI’NDAN ANLAMLI PROJE
Ecz. Berna ÇİZMECİOĞLU
34
ECZACILIK AKADEMİSİ
Prof. Dr.İ. Tayfun UZBAY
35
TEB İLAÇ GERİ ÖDEME ENSTİTÜSÜ
Ecz. Rida ŞİMŞEKEL
38
ECZACI ODALARI
39
1 MAYIS’TA YÜRÜYEN “AYAKLAR” AYAKLAR ALTIRA ALINDI
Serkan MERCAN
40
TUZLA: CAN PAZARI
Berivan VARGÜN
42
GÜNCE
Ecz. Meriç KALAYCIOĞLU
44
BASINDA TEB
Ayşen YALMAN
46
Bakış
Sınırları tam olarak bilinemeyen ve çoklu belirlenimlerle,
zaman içerisinde sürekli değişim gösteren yapılar her zaman
söz konusu bütünün parçalarını tedirgin etmektedir. Modern
zamanın toplulukları bizleri farklı bütünlük şemsiyesi altında,
güvenli bir biçimde toplayacağını iddia etse de; yakından
tanımadığımız ve dokunamadığımız yüzlerce insan ve yapısını
ve işleyişini tam olarak bilemediğimiz bir çok kurum ile karşı
karşıya kalırız. Artık bu topluluk içerisinde kişisel ve tamamen
duygusal temelli değil de, daha çok ortak idealler ve ortak
çıkarlar üzerinden bir takım birliktelikler kurmaktayızdır.
Görmediğimiz ancak ortak amaçlarımız olan ya da olduğuna
inandığımız yüzlerce yandaşımız bulunmaktadır.
Bu yeni dönemin karmaşıklığı bireyler ve toplulukları yeni
dayanışma ağları yaratmaya iter. Farklı biçimlerde ve farklı
düzeylerde birbirlerine eklemlenen ‘yalnız’ bireyler ancak
bu biçimde karmaşık toplumsal yapı içerisinde ‘insanca’
yaşamaya devam edebilirler. Karmaşıklaşan toplum ölçeği
karmaşıklaşan örgütlenme modellerini de beraberinde
getirir. Bu örgütlenme ister çam ağacı kozalaklarını korumak,
isterse organik tarımı güçlendirmek için olsun, nihai olarak
karmaşıklaşan toplumsal yapı ve bunun sonucunda zaten
yalnızlaşan bireyin ideallerini korumak için tek başına güçsüz
olduğu gerçeğinden kaynak almaktadır.
Elbette değişimi tek başına gerçekleştirmenin bir güç
sorunu olarak değerlendirilmesi, tek başına yanıltıcı olabilir.
Bahsettiğimiz bir tiranın gücü olduğunda bir çok kapı ardına
kadar açılacaktır. Ancak modern zamanın ve yeryüzünden
ayakları tam olarak yere bastırılan ‘rasyonel’ insanın artık
savunmaktan geri duramayacağı bir takım temel ilkeler tüm
toplumların belleğine kazınmıştır. Özgürlük gibi, eşitlik gibi,
demokrasiyi gerçek manada yaşanır kılmak gibi…Bizler artık
toplumsal yapıyı değiştirmek için elimizde bir takım referans
değerler ve ilkelerle hareket ediyoruz. Sonuç itibariyle
yalnızca kendi gündelik çıkarlarımız için değil, insanlığın bu
Bizler bugüne kadar yalnızca kendi mesleki çıkarlarımızı, tek
tek hepimizin çıkarlarını korumak için bir araya gelmedik.
Uzun yıllardan bugüne önemli bir örgüt kültürü yarattık ve
bu tarih üzerinden bugünü birlikte örmek için mücadele
ediyoruz. Örgüt kültürümüzün en önemli özelliklerinden bir
tanesi kuşkusuz ki toplumun uzun vadede sağlığını korumayı
öncelik olarak kabul etmektir. Bunun dışında, bizler tam da
bahsettiğimiz çoklu belirlenimler ve mesleğimize yönelik
farklı düzeylerdeki baskılar karşısında koşullar ne olursa
olsun bir arada durmak ve öncelikle birbirimize ve örgütlü
gücümüze güvenmek konusunda bir teamül geliştirmişizdir.
Muhalefet, her zaman için her kişi ve kurum için olmazsa
olmazdır ve eleştiri ve özeleştiri mekanizmalarını yapıcı bir
biçimde devreye soktuğu oranda ortak iyinin kurulmasına
hizmet eder. Ancak dayanışmayı ve gerekli olduğu durumda
bir bütün olmayı her koşulda önceliğimiz saymalıyız.
Ortak kararlarımıza ve ‘ortak aklımıza’ sahip çıkmalı ve ne
eylemimiz ne de söylemimizle bu aklı zarara uğratmamaya
özen göstermeliyiz. Çünkü bu ortak akıl ve ortak irade her
koşulda bizim en değerli gücümüzdür. Yalnızca bugünü değil
geleceğimizi de kuracak olan bu güçtür.
Her bir yanımızın düşmanlarla çevrili olduğuna ilişkin bir hamaset söylemi değildir bu, bizler bir arada durarak, öncelikle
kendimizi ve çevremizi sürekli sorgulayarak, örgütlü gücümüze olan inancımızı hiçbir zaman azaltmadan birbirimizi
geliştirerek, ne tür bir zorlukla karşı karşıya kalırsak kalalım
hepsinin üstesinden geleceğimize samimiyetle inanıyoruz.
Yaşam bir çarpışmalar bütünü ise, bize doğru yaklaşan bir
akıntının karşısında ancak bir arada durarak, Sağduyu ile,
Emek ile, ortak Sinerjimiz ile bir SES yaratabiliriz. Sesimize
sahip çıkalım. Bugünümüz ve geleceğimiz için…
Ecz. Erdoğan ÇOLAK
TEB Genel Başkanı
TEB HABERLER
M
odern hayat toplumun her yapısından önemli
değişimler yarattı. Öncelikle cemaat ilişkilerinden sıyrılan birey, kendisini koruyan ilahi güçleri
sorgulamaya başladı. Zamanın ‘döngüselliği’ ve bu bağlamda
belirliliği bir zigzaglar çizgiselliğine dönüştükçe gelecek belirsizleşmeye başladı. Birey kendisini koruyan ilahi ve toplumsal
kabuktan sıyrıldı; yani deyim yerindeyse tek başına dünyanın
ortasına atılıverdi. Sanayileşmenin hızlanması ile beraber;
birey artık sınırlarını tam olarak bilemediği, dahası kendi varlığının ne tür bir etki yarattığına/yaratabileceğine dair çok da
fazla bilgi sahibi olmadığı, daha büyük ancak daha karmaşık
bütünlüklerin parçası olmaya başladı.
ilkelerin kılavuzluğunda yeniden kurulması için, gelecek için
mücadele ediyoruz.
Ulaşmaya çalıştığımız ideallerimiz ve korumaya çalıştığımız
ortak çıkarlarımıza ulaşmak kadar, bu yolda nasıl ve hangi
araçlarla yürüdüğümüz de en az bu amaçlar kadar önemlidir.
Nihai olarak ulaşmaya çalıştığımız gerçek demokratik bir
sistem ancak her açıdan güçlü ve demokratik bir biçimde
örgütlü hareket eden bir toplumla mümkün olur. Toplumun
örgütlü yapıları güçlü ve demokratik olmadığı durumda,
mücadele amacı ne olursa olsun nihai olarak iyi bir sonuç
elde etmek mümkün olmayacaktır.
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
Değerli Meslektaşlarım,
3
Diyalog
Değerli Meslektaşlarım,
Yeni bir ekiple 2 yıllık hizmet döneminin ilk 7 ayını
geride bıraktık. 36. Büyük Kongre sonunda oluşan bu
yeni ekip tarafından, katılımcı bir anlayışla hazırlanan
çalışma raporu aşama aşama uygulamaya konuldu.
Bizler biliyorduk ki, mesleğimizin özellikle son yıllarda
içine çekildiği açmazların ve belirsizliklerin, bu
dönemde geriye döndürülmesi ve yeni kazanımlar için
azami gayret yanında, katılımcı ve şeffaflık anlayışı
çerçevesindeki bir çalışma bizi hedefe götürebilirdi. Bu
anlayış, irade ve inançla yaptığımız çalışmaların olumlu
sonuçlarını görmeye başladığımızı söylemek isterim.
Birlikte hareket etme, güven ve katılımcı bilincin
devamı halinde de gerek mesleğimiz gerekse ülkemiz
adına yeni kazanımlarımızın kaçınılmaz olacağı açıktır.
Birkaç istisna hariç, oda başkanı arkadaşlarımızın ve
özellikle tüm meslektaşlarımızın birlik ve beraberlik
duygusuyla gösterdiği kararlı tutumunun, bugün
olduğu gibi önümüzdeki süreçte de devam etmesi,
mesleğimizin önünü açacaktır!
4
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
Çalışma raporunun temel perspektif bölümünde
vurgulanan katılımcı örgüt yapısının oluşturulması,
ilk semeresini kamu kurum ıskontosunun eczacıya
bir yükolmaktan çıkarılması ve eczane indirimlerinin
aşağı çekilmesi ile almıştır. Zira bu yeni örgüt yapısı
anlayışımızı kağıt üzerinde bırakmayarak, SUT/BUT
komisyonu ve teknik düzeyde görüşme ekibi gibi
pek çok komisyon oluşturduk. Tabii ki, TEB Merkez
Heyeti’nin sorumluluğu uhdesinde tutarak, komisyonlar
ve görüşme ekibinin arkasında kararlılıkla durması ve
tabanda bölge eczacı oda başkanları ile görüş birliği
içinde olması bu olumlu sonuçta, en önemli etken
olmuştur.
Değerli meslektaşlarım,
Sürpriz bir şekilde gündemimize oturan, bazı kişilere
Azerbaycan’dan eczacılık diploması aldıktan sonra
haksız bir şekilde YÖK tarafından denklik ve Sağlık
Bakanlığı tarafından ruhsat verilmesi uygulaması
TEB Merkez Heyeti’nin zamanında müdahalesi ve
girişimleri ile önlenmiştir. Sürpriz bir şekilde diyorum,
zira yargı kararına rağmen böylesi bir uygulama ile
karşı karşıya gelinmesi gerçekten hepimiz için sürpriz
olmuştur. Gündemin en yoğun olduğu bir dönemde
Merkez Heyeti’nin görev bölümü yaparak şahsımın
da içinde bulunduğu bir heyetle yaptığı bu girişimler
sonucu haksız uygulamaların önlenmesi, mesleğimiz
adına diğer olumlu bir gelişmedir!
Bütün bu katılımcı, şeffaf, özverili ve benmerkezcilikten
uzak çalışmalara karşın, Bursa Bölgelerarası Toplantıda
bazı bölge oda başkanı meslektaşımın şahsımı hedef
alan konuşmalarını pek çok meslektaşım gibi ben
de anlaşılır bulmadığımı belirtmek istiyorum. Elbette
kişisel amaçları için anlaşılır ve açıklanabilir tarafı
olabilir! Ancak mesleğimizin birlik, beraberlik içinde;
yıkıcı olmaktan uzak, yapıcı davranışlara en çok
ihtiyacı olduğu bu dönemde haftanın 5 günü tam
mesai ile hizmet veren şahsıma yönelik bu saldırıları
sizlerin tekdirlerinize sunmak isterim.
6197 sayılı meslek yasamızın günümüz koşullarına
uyarlanarak güncel hale dönüştürülmesi adına yapılan
çalışmalarla ilgili endişelere meydan bırakmayacak
olumlu beklentimi de sizlerle paylaşmak isterim.
Mesleğimizdeki etik bozulmaların önlenmesinin, söz
konusu yasa ile birlikte eczacılık fakültelerinin sayısı
ve eğitimde farklı alanlara yönlendirmelerin önemini de
dikkatten uzak tutmamamız gerektiği bilinci içindeyiz.
Bilinmesini isteriz ki, meslektaşlarımız için farklı
istihdam alanları yaratılması kaçınılmaz olmalıdır.
Değerli meslektaşlarım,
Tüm bunların ışığında son derece önemsediğim ve
yazımda özellikle vurguladığım katılımcı ve şeffaf
anlayışa karşı durulmaması ve TEB’in tüm birimlerinin
kurumsal yapısının daha da güçlenmesi dileklerimle
saygılar sunarım…
Ecz. Hilmi Şener
TEB Genel Sekreteri
TOPLANTI
Ecz. Neşe KILINÇ, Ecz. Meriç KALAYCIOĞLU
Ecz. Berna ÇİZMECİOĞLU
2. BAŞKANLAR DANIŞMA
KURULU TOPLANTISI YAPILDI
Değerli arkadaşlar, bugün bu toplantıda Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’nin çalışmalarını değerlendireceğiz, bölgesel sorunları ele
alacağız, bunları tartışmaya çalışacağız. 6197 sayılı
Yasamız, yasa tasarımızla ilgili düşüncelerinizi alacağız. Özellikle oradaki muvazaa sorununa ilişkin
yeni düzenlemeler yaptık, taslak size dağıtıldı ve
6197 taslağına ilişkin yeni bir strateji de belirlememiz gerekiyor. Bunu birlikte tartışmaya çalışacağız
ve her zaman olduğu gibi bu Başkanlar Danışma
Kurulu Toplantısının sonunda da birlikte, mutabık
kaldığımız bir sonuç bildirgesi yayınlayacağız. Biz
dün Sosyal Güvenlik Kurumuyla bir görüşme yaptık.
Bu görüşmeden edindiğimiz izlenim, her an sağlık
uygulama tebligatı ve protokol sürecinin başlayacağına ilişkindi. Şimdi bununla ilgili yeni görüşmeler
başladığında önümüze birtakım olgular gelecek.
Belki o zaman yeniden sizleri toplama gereksinimimiz olacak; ancak, konuyla ilgili temel yaklaşımımızın altını bir kez daha çizmek istiyorum arkadaşlar.
Bu protokol 1 Temmuz 2008’de sona erecek. Yeni
hazırlanan protokol, bizim düşündüğümüz taslak
çerçevesinde eczacıları potansiyel suçlu olarak görmeyen, sağlık elemanı olarak değerlendiren, kamu
Çok açık ifade etmek istiyorum; en kötü protokol,
protokolsüzlükten iyidir fikrine katılmıyorum arkadaşlar. Böyle bir fikir olmaz. Bizim yaklaşımımız
şu olmalı: Hem bir protokolümüz olacak, hem de
iyi bir protokolümüz olacak. Bu konuda kararlı bir
yaklaşım sergileyeceğiz; ama, bu kararlı yaklaşımı
birlikte sergileyebilirsek bu sorunu aşacağımızı ve
temel hedefimize yaklaşacağımızı düşünüyorum.
Değerli meslektaşlarım, sahte ilaç, sahte reçete,
sahte rapor gibi sahte dünyanın sahteliklerinin
tüm sorumlusu eczacılar haline getirilmek isteniyor. En son Diyarbakır’da yaşanan yan etki operasyonunun bizim açımızdan korkunç yan etkileri
oldu. Orada hiçbir suçu olmaksızın meslektaşlarımız apar topar gözaltına alındılar ve afişe edildiler.
Bu hem kişisel, hem meslekî onurumuz açısından
kabul edilemez bir uygulamadır. Hepimizin onuru
zedelenmiştir. Burada hepinizin huzurunda sayın
oda başkanlarımıza ve Diyarbakırlı meslektaşlarımıza bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Hukukun, suçu kanıtlanana kadar suçlu
suçsuzdur ilkesine saygı gösterilmesini istiyoruz.
TEB HABERLER
ECZ. ERDOĞAN ÇOLAK
TEB MERKEZ HEYETİ BAŞKANI
kurum ıskontolarının 3 yıldır eczacılara yüklediği,
artık katlanılamaz bu yükü ortadan kaldıran, eczacının soluk almasını kolaylaştıracak, muhakkak ki
tarafların ortak mutabakatıyla hazırlanmış bir metin olmasını istiyoruz. Mesleğimizin saygınlığına
yakışır, meslek örgütümüzün inanç ve kararlılığına
uygun bir metin olması için hepimiz çaba göstereceğiz ve bu çabaların sonuç vermesi için bu çabaları ortaklaştıracağız ve bundan sonraki süreçte
enerjimizi de bu alanda sergileyeceğiz.
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
3
6.Dönem Türk Eczacıları Birliği Merkez
Heyeti II.Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısı 18 Haziran tarihinde Ankara’da
yapıldı. Toplantıda, Sosyal Güvenlik Kurumu ile yapılacak yeni İlaç Temin Protokolü maddeleri üzerinde duruldu.
5
TOPLANTI
Değerli meslektaşlarım, tabii bizler Eczacı Odası yöneticileri ve Türk Eczacıları Birliği yöneticileri olarak
hiçbir zaman kendi meslektaşlarımız içerisinde yanlış yapan, yolsuzluk yapan, usulsüzlük yapanları savunma noktasında olmadık. Böyle bir şey mümkün
değil zaten. Bunun kanıtı da odalarımızın çabalarıyla
hazırlanan çok sayıda dosyanın her 3 ayda bir Birliğimize görüşülmek üzere gelmesidir. Kendi meslektaşlarını bu kadar çok denetleyen ve bu kadar çok
ceza veren bir örgüt yapılanması Türkiye’de yoktur.
Bunları ayıklamak, bunları meslektaşlarımızın dışına
atmak bizim elbette ki temel görevimiz; ama, mesleğimize karşı gelen saldırılara karşı mesleğimizi korumak da yine hepimizin görevi diye düşünüyoruz.
Değerli meslektaşlarım, bir süredir bazı meslektaşlarımız “Yasama, dokunma” başlığıyla bir kampanya yürütüyorlar. Tüm eksikliklerine rağmen mevcut
6197 sayılı yasamızın, hükümet tarafından çıkarılacak bir yasadan daha iyi olacağını savunuyorlar.
Şimdi burada 3 tane temel soru var arkadaşlar: Ya
yasa eskisi gibi kalacak; ya yeni hazırladığımız yasa
taslağı bu Meclisten geçecek ve uygulamaya girecek; ya da biz önümüzdeki süreçte bu yasa taslağıyla birlikte oluşabilecek eksiklikler olabilir endişesiyle bu yasa taslağının çıkmasını istemeyeceğiz.
Değerli meslektaşlarım, eğer hükümet gerçekten
eczacılıkla ilgili bir dönüşüm, bir değişim yapmak
istiyorsa, bunu bizim yasamıza bağlı olarak gerçekleştirmek durumunda değil. Burada önemli olan eczacıların ve eczacı potansiyelinin, çıkabilecek olumsuzluklar karşısındaki direncinin ölçüsüdür.
6
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
Bu konuda çok iddiacı bir noktada değiller. Bu
sorun da karşımıza çok ciddi biçimde çıkacağını
zannetmiyoruz; çünkü, sonuç olarak şöyle bir ifade
kullandılar: “Bu yasayı siz istiyorsunuz, biz birlikte
hazırlıyoruz. Onun için sizin istediğiniz biçimde çıkacak, biz sizi karşımıza alarak bu yasayı çıkartamayız” diyorlar.
Değerli meslektaşlarım, birlikte hazırladığımız, üzerinde mutabakata vardığımız çalışma programı üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 3 aylık zaman
diliminde yapabildiğimiz işleri, becerebildiğimiz
noktaları sizinle paylaşmaya çalıştık, çalışıyoruz ve
bu 3 aylık yolu da bir ortak hazırlık evresi olarak
geçirdik.
Değerli meslektaşlarım, Başkanlar Danışma Kurulu
toplantımızda son şekli verilmiş olan çalışma programımızda, meslek hakkı, ilaç dışı ürünler, reçetesiz
ilaçlar ve ilaçta reklam gibi bugüne kadar merkezî
düzeyde ele alınmamış bazı başlıklar altında bir raporlama faaliyetinin yapılması öngörülüyordu. Bu
faaliyetlerin bir kısmını tamamladık, bir kısmını da
sonuçlandırmak üzereyiz. Onlarla ilgili faaliyetlerimiz devam ediyor. Biz, geçtiğimiz dönemde yine bir
emek meslek örgütü olarak Genel Sağlık Sigortası
ve Sosyal Sigortalar Genel Sağlık Sigortası Yasasına
ilişkin Emek Platformuyla birlikte bu yasa taslağının
vatandaşı ve vatandaşın sağlık hizmetini sıkıntıya
sokmayacak, devamlılığını sağlayacak, kalitesini
artıracak ve gerçekten bir sağlık hakkının Anayasal
hak olduğu noktasında ve bu hakkın devlet tarafından mutlaka sağlanması noktasındaki taleplerimizi
birlikte iletmeye çalıştık; ancak, bu konuda yapmış
olduğumuz etkinlikler ve çabalar maalesef bu yasanın da çok fazla değişimini sağlamadı. Yasa, ana
mantalitesini koruyarak Meclisten geçti. Daha çok
özel sigortacılığın önünü açan, düşük ve dar gelirli
grupların sağlık hizmetine erişimini güçleştiren bir
sistem olarak değerlendiriyoruz biz bugünkü var
olan yasayı ve önümüzdeki süreçte de bunun sıkıntılarını hep birlikte ister Genel Sağlık Sigortası boyutunda, ister aile hekimliği noktasında, ister etik
boyutlarda birlikte yaşayacağız.
Değerli arkadaşlarım, değerli oda başkanları, birleşmek başlangıçtır, birliği sürdürmek gelişmedir.
Birlikte çalışmak ise başarıdır. Bu toplantının da başarılı geçmesini diliyorum ve hepinize hoş geldiniz
diyorum.
ECZ. SEMİH GÜNGÖR
İSTANBUL ECZACI ODASI BAŞKANI
Sağlık Uygulama Tebliği ve Protokole gelince, tabii burada başlangıçtan beri protokol ön planda
tutuluyor; ama, bence protokolden
daha önemlisi Sağlık Uygulama Tebliği; çünkü, bizi
esasında kısıtlayan ve sıkıntıya sokan bir sürü madde tebliğin içinde yer alıyor. Onun için 2008 Yılı
Sağlık Uygulama Tebliğini görmeden imzalanacak
bir protokol, bizim açımızdan sıkıntı yaratacaktır.
Eğer içinde bizim önerdiğimiz, “Protokol imzalan-
TOPLANTI
Bu taslağın yüzde yüz oranında
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından
kabul edilmesi tabii ki hepimizin isteği; ama, inanın ben bunun yüzde
75-80’ine de razıyım; çünkü, çok ince ve detaylı bir
çalışma yapıldı taslak hazırlanırken. Biliyorsunuz protokol, meslek örgütü ile karşılıklı olarak imzalandığı
için örgütümüzün görüşleri bu noktada çok önemli;
ancak, SUT’da böyle bir gereklilikleri yok. Bir sabah
kalktığımızda Resmî Gazete’de 2008 SUT’unu görebiliriz. Bu nedenle Merkez Heyetimiz SUT yayınlanma sürecine müdahil olmalı, gerekli yerlerde gerekli
etkilerde bulunmalı diye düşünüyorum.
ECZ. TUNCAY SAYILKAN
İZMİR ECZACI ODASI BAŞKANI
Protokolle ilgili olarak, bugün yapılması gereken çok şey var; ama en
azından, krize dönme süreci önümüzdeyken yapılabilecek bence
en doğru iş, nokta atışıyla bir önceki yıldan daha
iyi bir protokolü ortaya koyabilmek; hiçbir şey yapamazsak bile kamu kurum iskontosundan arınmış
bir 2007 protokolünü ortaya koysak bile -kendi adıma söylüyorum- bir şekilde bir adım atmış olmak,
her yıl bir şeyler kaybederek bugünlere gelmiş bir
meslek grubu olarak, 2008’de ilk defa bir adım öne
geçtiğimizi gösterecek. Böylelikle bunun da üyemize rahatlıkla anlatabileceğimiz bir protokol olacağını düşünüyorum.
ECZ. BURHANETTİN BULUT
ADANA ECZACI ODASI BAŞKANI
Bugün Başkanlar Danışma Kurulunun gündemi 2 maddeden oluşuyor. Bir tanesi, Türk Eczacılar Birliği Merkez Heyeti çalışmalarının
sunulması, Oda yöneticilerinin bu şekilde bilgilendi-
ECZ. HARUN KIZILAY
KONYA ECZACI ODASI BAŞKANI
Yasada bir değişiklikle eski reçetelerin incelenmesine ilişkin bir
düzenleme yapıldığı söyleniyor.
Biliyorsunuz bizim Sosyal Güvenlik Kurumuyla, ondan önce de SSK ile anlaşmamız
vardı ve bu anlaşmamız çerçevesi içerisinde böyle
bir örnekleme yoktu. Esasen geçen yıl yapılan sözleşmenin, protokolün içerisinde de örneklemenin
zorunlu kılınması aslında yasaya aykırıydı; ama, maalesef biz geçen yıl bu zamanlar çok da hararetli
toplantılar yapmıştık; ama, örneklemeyi bir anda
tamamen kabul etmiş olmuştuk. Açıkçası şunu
söyleyeyim: İstanbul, Ankara ve İzmir dışında SSK
Sağlık İşleri İl Müdürlükleri, yasada olmayan bir şekilde, gayri yasal çalışan kurumlar. Böyle bir yasa
yok, 13 tane ilin yasası yok. Yasal kurumlar olmayan kurumlarla biz muhatap olduk şimdiye kadar,
bir sürü işlem yapıldı. Ben, geçenlerde bu Sosyal
Güvenlik Kurumunun bürokratlarından bir tanesine
söyledim “Çok iyi tespit etmişsiniz. Böyle bir yasa
yok, hakikaten böyle bir şey yok” dedi.
ECZ. KIVANÇ ATMACA
BURSA ECZACI ODASI BAŞKANI
Bir Anadolu deyişiyle başlamak istiyorum. “Akılları pazara çıkarmışlar,
herkes kendi aklını almış” derler;
yani, herkesin düşüncesi kendisine göre en iyi düşünce; ama, toplumsal sorunlara
bireysel yaklaşımlarla çözüm üretme şansımız yok.
O yüzden işte insanlar bir araya geliyorlar, birlikler,
örgütler, sendikalar, sivil toplum kuruluşları oluştu-
TEB HABERLER
ECZ. OĞUZ EKİNCİOĞLU
ANKARA ECZACI ODASI BAŞKANI
rilmesinin sağlandığı için teşekkür ediyoruz. Ancak,
2 nci madde bence çok anlamlı değil. Bu anlamda ben bugün bölgesel sorunlardan ziyade başka
2 maddenin gündem olmasını isterdim. Bir tanesi
6197, diğeri de protokol; çünkü, her ikisi de hayatî,
her ikisi de gerek eczacılığın geleceği açısından, gerekse eczanedeki pratik uygulamalar açısından çok
önemli. Ama, bu iki konunun Başkanlar Danışma
Kurulunda gündem edilmemesi, bende bu konularla
ilgilenilmediği veya bu konuların çok da ciddiye alınmadığı hissiyatını oluşturdu.
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
dığı tarihteki Sağlık Uygulama Tebliği kurallarıyla
sınırlıdır”. Noktasında bir kalıcı hüküm yer alırsa ne
âlâ. Bugünkü kurallar içinde olmazsa olmazlarımızı
ortaya koyarız. Onların arkasından gelecek değişikliklerin de eczacıyı bağlamaması sağlanmış olur.
7
TOPLANTI
rup ortak akıl yaratmaya çalışıyorlar. Bizim Genel
Kurulumuzda eczacıların ortak aklının bir araya getirileceği en önemli ortam. Örgütü bir hedefe götürmekle ilgili Genel Kurulumuz ortak aklı belirledi.
Şimdi pek çoğumuzun ciddi anlamda beklentisi var.
Örgütün genel anlamda beklentisi, imzalanacak
olan protokolün bu gemiyi batırmaması. Merkez
Heyetimize düşen en önemli görev de örgütümüzün
beklentilerini boşa çıkarmadan bu protokolü en iyi
şekilde imzalamak.
ECZ. İRFAN DEMİRCİ
GAZİANTEP ECZACI ODASI BAŞKANI
6197 ile ilgili Başkanım şundan
bahsetti: Ya yasa bizim istediğimiz
gibi çıkacak, ya hiç çıkmayacak ya
da istediğimiz gibi çıkmayacak tarzında; yani, bu durumda mevcut yasanın hiç değilse
eczane sahibi ve mesul müdürün eczacı olması tarifine katılıyorum. Korkuyorum; Sağlık Bakanlığı İlaç
ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nün, Sağlık Komisyonu Başkanı eczacı milletvekillerinin, eczacı-eczacı
ortaklığına sıcak baktığı bir ortamda, bizim bunun
Meclisten nasıl geçeceğini çok iyi düşünmeliyiz.
Çünkü, eczacı-eczacı ortaklığı dediğiniz zaman bunun üzerine başka bir şey var, Türk Ticaret Kanunu
diye bir kanun var. Ortaklığı o tarif etmiş. Önce ona
uygun olması lâzım. O anlamda 6197’nin mevcut
halinin iyi olduğunu, hiç değilse bizi koruduğunu,
bağımsız ve özel eczanemizi koruduğunu düşünüyorum.
ECZ. CİHAN DİNÇ
8
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
ANTALYA ECZACI ODASI BAŞKANI
Sözleşmenin 1 Temmuz itibariyle bitecek olması hepimizin çok
önemli sorunu. Sizden istirhamım,
devletle olan görüşmelerinizde
kendi kişisel kırgınlıklarınızı, küslüklerinizi bırakmanız, 23 bin tane eczacının geleceğini düşünerek
imza atmanızdır. Elbette ki bu imzayı atarken bizim
haklarımızı savunmadan atmayınız. Belli koşulları almadan atmayınız. Örnekleme metoduyla ilgili eleştirilerimi de söyleyeceğim. Sayın Başkanım, Türkiye
Cumhuriyeti hukuk devletidir. Bu hukuk devletinde
Türk Eczacılar Birliği de bu hukuk kurallarına göre
kurulmuş bir örgüttür, eczacı odaları da öyledir. Çıkan bir kanun var. Eğer bu kanun bizi bağlamıyorsa,
oturup hep beraber ortak irade gösterelim. Biz hep
beraber aynı kararı uygulayamayacaksak bizim zaten birlik olmamızın ne anlamı var.
ECZ. YAHYA ÇOMAK
DİYARBAKIR ECZACI ODASI BAŞKANI
Bu örgütün şunu bilmesini istiyorum; başta ben ve önemli bir kısım
eczacımız bu örgütü utandıracak
hiçbir şey yapmamıştır. Bunu, yargı
sürecinin bitiminde herkese ispatlayacağız. Mevcut
protokole göre, bir hasta beyanıyla eczacılarımız
rahatlıkla Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanabilmektedir. Öncelikli olarak, yeni protokolde bu konuda meslektaşlarımızın menfaatlerini koruyacak,
haksız yere ceza almalarını engelleyecek düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
ECZ. BÜLENT ÜNSAL
KAYSERİ ECZACI ODASI BAŞKANI
Bu yeni sözleşme önümüzde olacak; bizce bu meslek hakkını atlamayalım; çünkü, 5 inci kademede
işte biliyoruz, başa baş çalışıyoruz
ve büyük ciroyu bunlar oluşturuyor; yani, birçok
eczanede aynı durum yaşanıyor. Özellikle meslek
hakkını almadan yeni sözleşmenin olmaması gerektiğini özür dileyerek talep ediyorum. Bir de şu evrak
takibi var. Çok güzel ifade etmişsiniz basın bildirisinde de, şu evrakları biraz azaltsalar, çok bunaldık.
Bu noktada ne kadar azaltılabilir, bunun üzerinde
hassasiyetle durulması gerekiyor.
ECZ. SEMA KARAGÜLLE
ZONGULDAK ECZACI ODASI BAŞKANI
Protokolle ilgili şunu söylemek istiyorum. Komisyon olarak, gerçekten eczacıyı çok mutlu edecek bir
taslak hazırladığımızı düşünüyorum. Bu taslak hazırlama çalışmalarına başlamadan önce, Sayın Başkan
komisyona bir söz verdi, “Hazırladığımız taslağın
sonuna kadar arkasında olacağız, görüşmelerde
bu konuda kararlar alacağız” dedi. Bugünkü konuşmasında da aynı şeyi ifade etti. Kendisine teşekkür
TOPLANTI
Kendi bölgem için konuşuyorum;
insanlar sıkıntılı, insanlar tükeniyor. Herkesin bölgesinde aynı sorunlar var. Her gün bir eczaneye
icra geliyor, her gün bir eczanenin ekranı kapanıyor.
Artık bizim de yüzümüz eskidi, yerlere düştü. Sorun bizi de aştı. Siyaset üzerimize geliyor. Alanımıza
göz dikenler, ekmeğimize musallat olmak isteyenler
var. Birlik, beraberlik değerli arkadaşlarım. Tekrar
herkes için iyi dileklerimi, iyi düşüncelerimi ifade
ederek, özellikle ve öncelikle Merkez Heyetimizin,
Sayın Başkanımın da ifade ettiği ortak çalışma zeminine dönmesi, şahsımı ve bütün arkadaşlarımı
ziyadesiyle memnun edecektir. Bu tarzın hayata
geçirilmesi için hepinizden destek, özveri ve katkı
bekliyoruz.
ECZ. MURAT YÜRÜR
ORDU ECZACI ODASI BAŞKANI
Yeni sözleşme sürecinde, sözleşmesizlik gibi bir olayın meydana
gelebileceğinden bahsettiniz. Eğer
bu sözleşmenin yapılmasında ciddi
anlamda bir kaygınız varsa, bu gibi bir durumda toplu olarak nasıl bir davranış içinde olacağımızın da
burada belirlenmesinde fayda görüyorum. Tabii bu
sözleşmenin mutlak suretle lehimize olabilecek her
türlü hükmünü yerine getireceğinizi, anlamsız cezaî
müeyyidelerin de bu sözleşmenin içine sokulmamasına hassasiyet göstereceğinizi de düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, artık eczaneler çöplüğe döndü. İnsan ve insana yönelik olarak kullanılacak tüm
müstahzarların Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılması gerekiyor. Ziraat vekâletinden çıkmış
olan birtakım şeylerin yanlışlıklarına da eczanelerin
bulaştırılmaması için böyle bir çalışma içinde olunabilir diye düşünüyorum.
6197 sayılı Yasa Taslağının yıllardır
önümüze sürüldüğünü ve bize söz
verildiği halde yapılmadığını biliyorum. Eski Oda Başkanıyım ve bu
Taslağın bu süreçte, AKP’nin kapatılması sürecinde
geçmeyeceğine inananlardanım ve bu taslağın bu
dönem gündem edilmemesi gerektiğini ben de savunuyorum. Bu yüzden, şu anda, protokolle ilgili bu
kadar çok görüşmemiz varken, Taslağın gündemini
daha sonraya bırakalım diyorum ve protokolle ilgili
de, komisyon güzel çalışmış, kendilerine teşekkür
ediyorum. Her konuda istediğimiz gibi protokol var
önümüzde; ancak, SGK’nın buna ne diyeceğini ben
merak ediyorum. Bizim kaybedecek artık hiçbir
şeyimiz yok, kalmadı. Eğer bu örgütte eczanelerin
yarısı iflas etme noktasındaysa, artık dibe vurmayı
beklemeyelim.
ECZ. MEHMET GÖNENÇ
HATAY ECZACI ODASI BAŞKANI
Protokolle ilgili olmazsa olmazlarımızı artık hepimiz biliyoruz. Bunları
burada tekrar etmeye gerek yok.
Kamu kurum iskontoları, eczacının
verdiği ıskontolar, muayene ücretleri, cezaî şartlar,
görüşmelere o olmazsa olmazlarımızı tespit ederek
gitmemiz lâzım. Bu görüşmelerden umarım bizim
hazırladığımız taslak protokol uygun görülür ve birçok maddesi kabul edilir.
6197 ile ilgili olarak; gerçekten bunun artık doğru
zemini olmadığını, bunu tartışmaya açmanın çok
büyük fayda getirmeyebileceğini, hatta bize zarar
verebileceği endişesini ben de taşıyorum. Özellikle
bu ortamda ve mevcut siyasî iktidarın sağlık ve eczacılara nasıl baktığının çok net olduğu bir ortamda
bunu artık çok fazla tartışmamak gerektiğini düşünüyorum.
ECZ. HASAN BUMİNHAN YAVUZ
AKSARAY ECZACI ODASI BAŞKANI
Sürekli 8 bin eczaneden bahsediyoruz. Bu eczacıları kurtaracak
projeler yapma zorunluluğumuz
TEB HABERLER
ECZ. NEVZAT AKMAN
TRABZON ECZACI ODASI BAŞKANI
ECZ. AYŞENUR ÖZDEN
KASTAMONU ECZACI ODASI BAŞKANI
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
ediyorum. 6197 sayılı yasa hakkında arkadaşlarıma
ben de katılıyorum. Aynı endişeleri paylaşıyorum.
Her istediğini yapan, istediği her kanunu çıkaran
bir hükümet var karşımızda. Bir gece yarısı taslağın
ne şekilde, nasıl çıkacağı hiç belli değil. Bu nedenle
6197 üzerinde şu anda fazla çaba harcamamamız
gerekir diye düşünüyorum.
9
TOPLANTI
var. Bu görev, buradaki Oda Başkanlarına, Türk
Eczacılar› Birliği yöneticilerine düşüyor. Her gün
gazetelerde, 5 bin YTL, 4 bin YTL aylık fiyatlarla eczacı ilanlarını görüyorsunuz. Bu eczacıları, bunların
kucağına bırakmamak zorundayız. Bunun için de
hepimize bir sorumluluk düştüğü kanaatindeyim.
Gerekli her türlü projeye de destek veririz. Onun dışında saymanımızın bahsettiği bu SGK ödemeleriyle
ilgili çalışmanın genel olarak olumlu, güzel bir çalışma olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda da gereken
bilgilendirmeyi üyelerimize yapıp, gerekli desteği
sağlamaya çalışacağız.
ECZ. MEYSE KADEMOĞLU
GİRESUN ECZACI ODASI BAŞKANI
Ben de diğer Oda Başkanlarımız
gibi, bugün en önemli gündem
maddemizin SGK Protokolü olması
gerektiğini düşünüyorum. Başkanımızın da dediği gibi, Protokol hakikaten bizimle
yapılmalı ve gerekirse de delinmelidir. 2008 SGK
Protokolü taslağı, TEB bünyesinde kurulmuş bir komisyonda görev alan arkadaşlarımız tarafından, büyük emekler sarf edilerek hazırlanmıştır. Bu taslak,
tabiki de bizlerin istekleri doğrultusunda ve serbest
eczacılarımızın menfaatlerini koruyacak şekilde hazırlanmıştır. Merkez Heyetimizin ve protokol görüşmelerinde görev alacak diğer arkadaşlarımızın, bu
taslağı kabul ettirmek için ellerinden geleni yapacaklarına inanıyorum.
ECZ. CENGİZ BİNGÜL
10
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
MARDİN ECZACI ODASI BAŞKANI
Şimdi birkaç yıl önce, SSK ile anlaşma yaptığımız dönemde, bir
lâfım vardı. En kötü anlaşma, anlaşmanın olmamasından iyidir. O
zamanın şartlarında ben ona inandığım için o cümleyi kullandım. Evet, en kötü anlaşma anlaşmanın
olmamasından iyidir. O gün bunu söylerken gördüğüm, düşündüğüm birtakım veriler vardı. O zaman
siz 35 milyon SSK’lıyı karşınıza alacaktınız.
Eczacılar Birliği bunu istemiyor.” Böyle bir durumda, böyle bir pozisyonda bu sorumluluğun altında
kalacağımıza inandığımdan fikrimi açık açık beyan
ettim.Bunun üzerinden, 4 sene geçti. Netice itibariyle inanıyorum ki biz eczacılar yapmamız gereken
tüm fedakârlığı, her şeyimizle yaptık. Artık o süreyi
geçtik, o diyeti ödedik.
ECZ. EMİN BEYAZ
BATMAN ECZACI ODASI BAŞKANI
Protokolle ilgili olarak SGK’nın
tavrının iyi irdelenmesi gerektiğini
düşünüyorum. Eczacılara yönelik
yapılan operasyonların da alt zeminini hazırladıklarını düşünüyorum. Biz Diyarbakır’da
yaşanan operasyon sırasında bu duruma şahit olduk. SGK müfettişleri, malî şubeyle beraber çalışma yaparak olayı direkt ulusal basına yansıtmışlar
ve bunu Türkiye’nin gündemine bilinçli bir şekilde
taşımışlardır. Burada yapılmak istenen aslında ortada. Eczacı çalıyor, çırpıyor, eczacı bu işi yapamıyor;
ne yapalım, bunu çok uluslu güçlerin de baskısı ortadayken değişik bir sistemde eczacıyı memurlaştıralım; zincir eczaneler gelsin, hem kâr oranı daha
düşük bir şekilde bunlar hizmet versinler, hem de
kontrolleri daha rahat olsun şeklinde kendi aralarında konuştuklarını biliyoruz aslında.
ECZ. ZEKİ ÖZGEN
OSMANİYE ECZACI ODASI BAŞKANI
Bütçe Uygulama Talimatı herkes
tarafından farklı yorumlanmamalı,
örneklerle açıklanmalıdır. Örneğin,
Adana SSK’nın kabul ettiği raporu
Kahramanmaraş SSK’nın kabul etmemesi gibi durumların da önüne geçilmelidir.
Provizyon sisteminde reçete düzeltme işleminin de,
reçete silmeden yapılmasına imkân sağlanmalıdır.
Bazı hastaneler de Bakanlığın vermiş olduğu formatlar dışına çıkarak rapor çıkarmamalıdırlar.
ECZ. HARUN LEKESİZ
YOZGAT ECZACI ODASI BAŞKANI
Eğer siz kötü de olsa, SSK’nın sözleşme talebini geri
çevirseydiniz, o zamanın mevcut hükümeti derdi ki,
“Bakın ilaç ve eczacılık hizmetini ayağınıza getirmek
istiyoruz; ama, buradaki eczacı arkadaşlar, Türk
Bizlerin eczacı olarak yaşadıkları
büyük sıkıntıları, problemleri var.
Burada eczacılık kavramını biraz
TOPLANTI
Eczacılar çok büyük bir mali külfet
içerisindedir. Geçmişe baktığımızda, bugünkü ödemelerimiz eskiye
göre biraz daha iyi; ama hala rayına oturmamış ödemelerimiz mevcut. Bunlardan
biri hepinizin bildiği gibi Yeşil Kart ödemeleri. Bazı
vilayetlerimiz, Yeşil Kart ödemelerini uçuk noktada
almış olmasına karşın bazıları 2007 yılı ödemelerini
yeni tekamül ettirmiş, paralarını yeni alabilmişlerdir.
Bu konuda girişimlerimiz var, inşallah akibeti hayırlı
olur.
ECZ. ERDOĞAN ÇOLAK
TEB MERKEZ HEYETİ BAŞKANI
6197 sayılı yasa bizim 10 yıl uğraştığımız bir yasa. Şu anda da genel
olarak baktığınızda, hükümetin
bununla ilgilenecek bir fonksiyonu
da yok. Şu anda kendi içlerindeki bu kaotik ortama
fazlaca dalmış durumdalar; ancak, biz Türk Eczacılar› Birliği olarak, 6197 sayılı yasayla ilgili olarak
yaşanan sıkıntıyı çözme konusunda bir ilâvemiz
olduğunu her zaman beyan ettik. Bu konuyla ilgili
de TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuyla, eczacı milletvekilleriyle, Sağlık Bakanlığıyla, Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığıyla görüşmeler
Merkez Heyetimiz birlikte oluşturduğumuz bir çalışma programını deyimi yerindeyse bir ilerleme raporunu size sundu. Raporu değerlendirmek için çok
fazla zaman olmadığının ben de farkındayım; ama,
incelediğimizde bir dizi iş yapıldığını, gerçekten
adımlar atıldığını, bir çoğunun sonuçlanma aşamasında olduğunu, bir çoğuyla ilgili başlangıçlar noktasında olduğumuzu, sadece bu yapmış olduğumuz
çalışmaların kendi konjonktürel durumumuzla ilgili
olmadığını, Avrupa Birliği süreciyle de ilgili olduğunu
göreceğiz. Dünyada eczacılık trendinin geldiği boyutun da irdelenmesi gerektiğini ve eczacılığın sadece Türkiye’de değil, dünyanın bütün ülkelerinde
tartışılır noktada olduğunu, eczacı-eczacı ortaklığı
anlamında, OTC, ilaçta reklam anlamında, zincir
eczaneler anlamında bunun dünyada tartışıldığını
bilmemiz gerekiyor.
Merkez Heyeti bütün çalışmalardan bir bütün halinde sorumludur. Kimse buradaki çalışmayı tek
başına üstlenmek veya tek başına bunun övgüsünü
almak durumunda değildir. Böyle bir övgüyü de kabul etmiyoruz. Biz, kendimizi bir bütün olarak kabul
ediyoruz, seçim süreci ister içinize sinsin, ister sinmesin, seçim sandığının açıldığı noktada bu süreci
TEB HABERLER
ECZ. KAMİL ÖZGÜNAY
KARAMAN ECZACI ODASI BAŞKANI
yaptık, İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğüyle görüşmelerde bulunduk ve biz bir çalışma yaptık. Eczacı milletvekilleri de bir çalışma yaptı. O iki çalışmayı aldık,
baktık, aralarında çok fazla bir ayrım yoktu. Nerdeyse, bizim çalışmanın aynısıydı. 1-2 ufak tefek farklılık vardı, meselâ şimdi belediyelerle ilgili bir madde
konmuş. O, eczacı milletvekillerinin hazırladığı taslakta vardı, biz de aynen koyduk; yani, bu çalışma
bir yerden gelmedi. Biz sadece, Meclis Temmuz’da
kapanıp Ekim’de açılırsa, Ekim’de açılacak Meclisin önüne koyalım dedik; ama, Türkiye’de her şey,
her an, her biçimde değişebilir arkadaşlar. Bugün
hükümet buradadır, 2 gün sonra seçim kararı da
alabilir, bambaşka bir Meclis de önümüze çıkabilir.
Yani, ne istediğimizi ve hangi süreçte olduğumuzu
çok iyi bilmemiz gerekiyor. O yüzden diyorum ki,
bu hükümetle veya bundan sonraki hükümetle, biz
bu yasayı çıkartabilecek noktadayız. Burada önemli
olan, bizim birlikte davranma modelimizdir, birlikte
duruş tavrımızdır, bu bütünselliğimizdir. Bu güç, zaafa uğradığı noktada farklı şeyler çıkar.
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
açmak istiyorum. Tabi Eczacı Odalarımızın üyelerinin büyük bir kısmını serbest eczane işleten eczacılar oluşturduğundan, bugün, burada, ağırlıklı olarak
onların problemleri dile getirilmektedir. Eczacı olarak mı sorunlarımız var, yoksa birer eczane işletmecisi olarak mı sorunlarımız var, bu ikisini birbirinden
ayırmak istiyorum. Bugün ağırlıklı olarak konuşulan
protokol eczane işletmecisinin problemidir. Eczacı olarak da gerçekten çok önemli ve bir an önce
çözüme kavuşturulması gereken bir problemimiz
var: gelecek problemi. Eczacılarımız maalesef gelecek kaygısı duymaya başlamışlardır ve bu kaygı
her geçen gün derinleşerek devam etmektedir.
Türkiye’deki eczacıları temsil eden Eczacı Odaları
olarak ve üst birliğimiz Türk Eczacıları Birliği olarak
bu sorunu ortadan kaldırmak öncelikli görevimiz olmalıdır.
11
TOPLANTI
bitirdiğimize inanıyoruz. Şimdi, buraya seçim sonucunda gelen arkadaşlarla birlikte yürümeye çalışıyoruz. Bu yolu tamamlarız, tamamlayamayız, belki
süreç bizi başka yerlere götürür, bu kendi realitesi
içerisinde oluşabilecek bir şeydir; ama, burada yapmamız gereken şey, iyi niyetli ve geleceği öngörecek mekanizmalar üretmektir. Biz bu mekanizmaları üretmeye çalışıyoruz ve tüm meslektaşlarımızı
da, tüm odalarımızı da bu işin içine katmaya çalışıyoruz. Yapmak istediğimiz şey budur. Dolayısıyla
biz 6-5 noktasından bakmıyoruz, bakmayacağız;
çünkü, böyle bir ayrım varmış gibi davranmak bizce
en büyük ayrımcılıktır. Biz bu kurulun eş üyeleriyiz
ve hiçbirimiz de bir diğerinin yaptığı işe engel olmaya çalışmıyoruz. Aksine iş yapanı desteklemeye
çalışıyoruz.
12
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
Değerli arkadaşlar, burada kritik nokta şu: 1 Temmuz 2008’de SGK Protokolü bitecek. Şimdi biz
bundan sonra ne yapacağız? Burada şöyle bir eleştiri geldi; yani, sanki SGK, Bakanıyla, Başkanıyla,
Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürüyle, bizim hiçbir iletişimimiz yok. Dünyadan bihaberiz. Yok böyle
bir şey.
Şimdi bizim burada yol almamamızın sebebi, Sosyal Güvenlik Kurumunun kendi içindeki dinamizmini
kaybetmiş olması. Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü çantasını hazırlamış, her an ne zaman oradan alacak, onu bekliyor. Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanı yurtdışına gitti, gittiği gün görevden alındı.
Şimdi bunları bilmemiz lâzım. Eğer böyle olmazsa
gerçekten tıkanır bir vaziyete geliriz.
Komisyona, çok değerli, çok yetkin oda başkanlarını ve bu odalarda gerçekten ciddi çalışmalar yapan,
Sağlık Uygulama Tebliğini, protokolü yutmuş arkadaşlarımızın bir kısmını aldık. Çünkü, bu komisyon
dediğiniz çalışmalar, normalde 3-5 kişiyle, bilemediniz 7-8 kişiyle giden işler. Biz 23 kişiyle bu toplantıları yaptık. Sonuçta, oradan ortak bir yapı, ortak bir
anlayış, ortak bir deklarasyon, ortak bir proje çıktı.
Bunu Merkez Heyetinde değerlendireceğiz. Biz de
henüz değerlendirmedik. Yeni geldi, değerlendireceğiz, Sağlık Uygulama Tebliğiyle ilgili görüşleri tüm
birimlerle görüştük ve gönderdik.
Arkadaşlar, şunu kabul etmek durumundayız: Dünyada bir trend var ve o trendin adı liberalizm. Liberalizm dediğiniz şey sermayedir. Sermaye, her şeyin,
her alanın pazara açılmasını istiyor. Bunun sıradan
bir mal olması ya da ilaç gibi hayatî öneme haiz,
hastalık halinde kullanılabilecek stratejik bir ürün
olması fark etmiyor. Dünyada açılan pazarın bir modelini de burada kurmak istiyor. Burası da küçümsenecek bir pazar değil. Dünyanın 13 üncü büyük
pazarı. Türkiye nüfusu şu anda genç; ama, 2030’lu
yıllardan itibaren yaşlı nüfus olacak. O zaman daha
çok ilaç kullanılacak, o zaman 13 üncü sıra, belki
7’lere, 8’lere çıkacak. Biz de ona karşı kendi reflekslerimizi geliştireceğiz. Ama, bunu yaparken,
akılla, birliktelikle, ortaklaşa fikirler üreteceğiz.
Buna şiddetle ihtiyacımız var arkadaşlar. Birbirinize
yaklaşmak, birbirinizle yakınlaşmak, ayrı listelerde
de olmuş olabiliriz. Bu, birbirimize yaklaşmamıza,
bütünleşmemize engel değil; çünkü, sorunlarımız
ortak ve biz eczacıyız, meslektaşız.
14 MAYIS
TEB’in
14 MAYIS ETK‹NL‹KLER‹
Ayşen YALMAN, Ecz. Neşe KILINÇ
B
ilimsel Eczacılığın kuruluşunun 169.yılı
“Bilimsel eczacılığın 169’uncu yılında bizi mesle-
Türk Eczacıları Birliği ve Bölge Eczacı
ğimizi çağdaş ölçülere göre yapmaktan alıkoyan
Odaları tarafından çeşitli etkinliklerle
bürokratik engellere ve yasal düzenlemelere ilişkin
kutlandı.
olarak muhataplarımızdan acil çözüm bekliyoruz.
İlaç firmalarının kamuya yaptığı ıskontolar eczane
Türk Eczacıları Birliği’ndeki 14 Mayıs etkinlikleri,
üzerinden geçerken yaşadığımız yüzde 2,5-3 civa-
her yıl olduğu gibi basın toplantısıyla başladı. TEB
rındaki kayba artık tahammülümüzün kalmadığını
Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Eczacılık Günü nede-
bir kez daha haykırıyoruz. Artık geri ödeme gecik-
niyle yaptığı basın açıklamasında, 29.000 eczacı
mesi yaşamak istemiyoruz. İlaçla reklamın yan yana
olarak toplum sağlığını iyileştirmek ve topluma
gelmesine, bazı ilaçların tezgah üstü olarak reçete-
daha iyi bir ilaç ve sağlık danışmanlığı hizmeti vere-
siz satılmasına karşı, halk sağlığını korumak için
bilmek için çaba sarf ettiklerini belirterek, insan ve
çalışıyoruz. Kaynağından kesilen katılım paylarının
toplum sağlığını korumak gibi kutsal bir hedefi olan,
düzenli ve zamanında ödenmemesi, yatsa bile han-
sağlık sisteminin sekteye uğramaması için çalışan
gi aya ve hangi faturaya ait olduğu bilinmediğinden
eczacıların, 169 yıldır en yakın sağlık danışmanı
takip edilemez olması sorununu anlayamıyoruz.
Muayene ücretleri üzerimizden tahsil edilerek, sağ-
toplantısında kısaca şunları söyledi;
lık sisteminin tahsilat memuru olmak istemiyoruz.
TEB HABERLER
bekleyen sorunları dile getiren Erdoğan Çolak basın
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
olduğunun altını çizdi. Eczacılık Bayramında çözüm
13
14 MAYIS
Dünyada uygulaması olmayan bir şekilde günübirlik
tedavi adı altında bazı reçetelerin özel hastanelerden karşılanmasının önünün açılması, sahte ilaçların
takibinde hırsızın hiçbir suçunun olmadığı varsayılarak eczacının cezalandırılmasına yönelik bir sistem
kurulması çalışmaları, hekimin yazdığı reçetedeki
sorunların ve eksikliklerin bedelinin hem maddi olarak hem de sözleşme feshi şeklinde eczacıya ödetilmesi, eczacının hasta ile karşı karşıya bırakılması,
eczacıyı sağlık sisteminin günah keçisi haline getiriyor. Oysa, biz eczacılar ilaç ve sağlık danışmanı olarak sağlık sisteminin ayrılmaz bir parçasıyız ve öyle
kalmak istiyoruz. Sorunlarımızın ülkenin sorunlarından ayrı olmadığını, sağlık politikalarında uygulanan
çarpık değişimlerin yansımaları olduğunu biliyoruz.
Bu nedenle, sadece eczacılık alanında değil, genel
olarak sağlık alanındaki sorunların doğal muhatabı
ve müdahili olduğumuzun ve bundan sonra da olacağımızın unutulmamasını istiyoruz.
Sosyal Güvenlik Reformu Sağlık Hakkını Daraltmaktadır!
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Yasası’nın; sosyal adaleti sağlayan, yurttaşların
geleceğini ve sağlık gereksinimlerini güvence altına alarak, onlara onurlu yaşam hakkını veren ve
gelecek kaygısı duymadan, güvenli bir toplum içinde yaşadıkları duygusunu pekiştirmesi gerekirken;
aksine getirilen yeni düzenlemeler ile sosyal devlet
ilkesinden uzaklaşılmış, sosyal haklar yardıma in-
hasta reçetelerinin hastane alacağından mahsup
edilecek olması, hastaneleri, eczanelerinde bulunan sınırlı sayıda ilacı kullanmak zorunda bırakmaktadır. Ayrıca, gerekli altyapı ve personelin olmaması, eczacısız eczane hizmeti veren hastane sayısının
çokluğu, hasta başına düşen eczacı sayısının azlığı,
bunun sonucunda ortaya çıkabilecek akılcı olmayan ilaç kullanımının tedaviyi zorlaştırıcı ve tedavi
maliyetlerini artırıcı etkileri olabileceğinden endişe
etmekteyiz.
dirgenmiş, devletin vatandaşını koruması anlayışı
yara almıştır. Sağlık alanında hizmet veren bir meslek örgütünün temsilcileri olarak, her zaman sağlık
hakkının en temel anayasal hak olduğunu söyledik.
Bugün bu söylemimizi bir kez de buradan yineliyoruz. Çağdaş dünyada bireyin ve toplumun sağlık ih-
14
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
tiyaçlarını karşılamak devlet kurumlarının öncelikli
görevleri arasında yer alır.
Yatan hastaların reçetelerinin hastane eczanelerinden karşılanması uygulamasına geçilmesine rağmen, eczacı istihdamının artırılmaması ve hastanelerde gerekli fiziki koşulların yaratılmaması sorunları
da beraberinde getirmektedir. Dışarı çıkarılan yatan
Birliğimiz, yatan hasta reçetelerinin tamamen hastane eczanelerinden verilmesi uygulamasının yarattığı ve yaratması olası hasta mağduriyetine karşı,
bir sağlık meslek örgütü olmanın gereği olarak, tamamen Türk Eczacıları Birliği ve Bölge Eczacı Odalarımızın denetimi ve yürütmesinde bir yatan hasta
tevzi sistemi kurmayı önermektedir.
Eczacı İstihdamı Artırılmalıdır!
Ülkemizde ortalama 3500 kişiye bir eczane düşmektedir. Bu rakam, Avrupa ortalamasının çok üzerinde olup, var olan serbest eczane sayısının 2020
yılına kadar yeterli olduğu bilimsel olarak ortaya ko-
14 MAYIS
ECZACILIK RESEPSİYONU
Basın toplantısının ardından, aynı gün Bilkent
Otel’de resepsiyon ve Eczacılık Akademisi Bilim ve
Hizmet Ödül Töreni düzenlendi. Eczacılık Akademisi
tarafından bu yıl 4 üncüsü yapılan ödül töreninde,
Bilim Ödülü’ne, Prof.Dr.Sibel Özkan (A.Ü. Analitik
Kimya ABD) ve Prof.Dr.Ekrem Sezik (G.Ü. Farmakognozi ABD), Hizmet Ödülü’ne ise A.Ü.Eczacılık
Fakültesi Farmakognozi ABD, emekli öğretim üyesi ve TEB Eski Başkanı Prof.Dr.Mekin Tanker layık
görüldüler.
Eczacılık Bayramı Resepsiyonu’nda Sanatçı Özdemir Erdoğan sahne aldı. Kutlamalar, neşeli görüntülerle sona erdi.
TEB HABERLER
Eczacılar sağlık döngüsünün önemli bir öznesi,
sağlık sisteminin giriş kapısı ve son noktasıdır. İlaç
danışmanı olarak eczacı, sağlık hizmeti için vazgeçilmezdir. İnsanlık, insanların ve toplumun sağlığını
iyileştirmek ve korumak gayesinden vazgeçmediği
sürece eczacının vazgeçilmezliği gerçeği de değişmeyecektir. Bilinmelidir ki, mesleğine sahip çıkan
ve sağlık alanında uzmanlık gerektiren önemli bir
hizmeti özverili bir şekilde yerine getiren eczacılar,
sadece ilaç satan kişiler değildir! Finansörlük, memurluk, mutemetlik değil, topluma sadece çağdaş
bir eczacılık hizmeti sunacağımız güzel günleri hep
beraber görme inancıyla, sizlerin aracılığıyla tüm
meslektaşlarımızın Bilimsel Eczacılık Günü’nü kutluyoruz.”
Törene çok sayıda eczacı odası yöneticisinin yanı
sıra, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Uzm. Dr. Orhan
Fevzi Gümrükçüoğlu, Sağlık Bakanlığı İlaç Eczacılık
Genel Müdürü Dr. Mahmut Tokaç, çok sayıda bürokrat ve eczacı katıldı.
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
nulmuştur. Ancak eczanelerin % 41’i ülke nüfusunun
sadece % 23’ünün yaşadığı üç büyük ilimizde toplanmıştır. Eczanelerin % 59’u ise nüfusun % 77’sine
hizmet vermektedir. Bu eşitsizlik giderilmeli, eczane açılışına nüfus ve eczaneler arası mesafeye göre
kısıtlama getirilmelidir. Ayrıca, eczanelerde ciroya
göre eczacı çalıştırma zorunluluğu getirilmeli, her
50 hasta yatağı başına bir hastane eczacısı istihdam edilmeli, reçete kontrollerini de hızlandıracak
bir uygulama olarak; kontrol birimlerinde çalışan
eczacı sayısı artırılmalı ve eczacıların ilaç sanayinde
çalışmalarını özendirecek önlemler alınmalıdır.
15
14 MAYIS
ODALARIN RENKLİ
14 MAYIS KUTLAMALARI
Ayşen YALMAN, Ecz. Neşe KILINÇ
İstanbul Eczacı Odası
14 Mayıs günü Atatürk Anıtı’na çelenk konulmasının ardından, yapılan yürüyüşün bitiminde Taksim Atatürk Anıtı
önünde basın açıklaması yapıldı. “Türk Eczacılık Günü’nün
Tarihi”, “Eczanede Farmasötik Bakım, “Molekülden Hastaya Psikofarmakoloji ve Eczacının Rolü” ve “Çok Yıldızlı
Eczacı” konulu sunumlar gerçekleştirildi. Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğrenci Tiyatro Topluluğunun
gösterisi sergilendi, ayrıca “Eczacılık Mesleğinin Sorunları ve Geleceğin Eczacısı” konulu forum
düzenlendi. Forumun ardından, 50
Yıllık Eczacılar için düzenlenen
Plaket Töreni yer aldı.
16
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
Ankara Eczacı Odası
Etkinlikler kapsamında, 0412 Mayıs arası Mezunlar ve
Fakülteler arası spor karşılaşmaları yapıldı. 14 Mayıs
günü Anıtkabir’i ziyaret
ve saygı duruşunun
ardından, Gazi Üniversitesi Rektörlük
Binası, Mimar Kemaleddin Salonunda tören düzenlendi,
Onur ve Başarı belgeleri sunuldu. Aynı günün
akşamı, Funda Arar’ın konuk
sanatçı olarak katıldığı Geleneksel Eczacılık Balosu düzenlendi.
22 Mayıs günü “Ankara Eczacı Odası Türk Sanat Müziği
Korosu” konseri, 30 Mayıs Günü de “Ankara Eczacı Odası
Türk Halk Müziği” konseri düzenlendi. Etkinlikler, 6 Haziran Günü “Ankara Eczacı Odası Tiyatro Topluluğu”nun
“Boyacı” isimli oyununun sahnelenmesiyle son buldu.
İzmir Eczacı Odası
14 Mayıs günü Atatürk Anıtı’na çelenk konulmasının ardından Ege Üniversitesi’nde bir tören düzenlendi. Aynı
gün, “İlaç Sanayinin Dünü ve Bugünü” konulu konferans
verildi.
Konferansın ardından E.Ü. Eczacılık Fakültesi’nde “Geleneksel Pilav-Döner Partisi” verildi. Daha sonra “Yeni
Sosyal Güvenlik Yasasının Ülke İnsanına ve
Sağlık
Hizmetlerine Yansıması”
konul panel düzenlendi. Panelin ardından,
meslekte 30 yılını
dolduran eczacılar
için plaket töreni
düzenlendi.
Eczacılık Günü etkinlikleri Eczacılık Günü Yemeği
ile son buldu.
Adana Eczacı Odası
14 Mayıs Eczacılık günü
kapsamında, Adana Eczacı
Odası tarafından 3 Mayıs’ta
“Aile Hekimliği” konulu bir panel
düzenlendi. Panelde TEB Genel Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak “ Eczacılık Yönüyle Aile Hekimliği” konulu sunum gerçekleştirdi. 4 Mayıs günü eczacılara
brunch verildi, 5 Mayıs günü, Adana Tiyatro Derneğinin
“Eroin Güncesi” adlı oyunu sergilendi. 9 Mayıs’ta, geçen
yıl 14 Mayıs etkinlikleri çerçevesinde temeli atılan Adana
Eczacı Odası Anaokulu’nun açılışı yapıldı. 10 Mayıs Cumartesi akşamı Geleneksel Eczacılık Balosu düzenlendi.
12 Mayıs’ta, “Aile Modelleri” isimli psiko-drama sahnelendi.
14 MAYIS
Etkinlikler 14 Mayıs günü Atatürk Anıtı’na çelenk koyma
ve saygı duruşunun ardından yapılan basın açıklaması ile
son buldu.
nettiği oturumda, TEB Merkez Heyeti Üyesi Ecz.Sait Yücel
Kutlamalar, 13 Mayıs günü, Sunay Akın’ın söyleşisi ile başladı,
14 Mayıs günü Atatürk Anıtı’na
çelenk sunumunun ardından,
“Geleneksel 14 Mayıs Pidesi”
servis edildi. Aynı günün ak“Son
Ders”
isimli
film gösterimi düzenlendi. 16
Mayıs’ta, Grup Voice’nin katıldığı
Eczacılık Balosu düzenlendi.
9 Mayıs’ta Kültür Bakanlığı tarafından en iyi gençlik projesi
ödülüne layık görülen “Sessiz Çığlık” tiyatro oyunuyla
başlayan etkinlikler, 12-13
tarihinde TEB Saymanı Özgür Özel yönetiminde “Türkiye’de Sosyal Güvenliğin Geçmişi ve Ge-
fut-
leceği” başlıklı panel düzenlendi.
Eczacılık
14 Mayıs’ta vilayet önünde Atatürk Anıtı’na çelenk konul-
Balosu düzenlendi.
masının ardından bir basın açıklaması yapıldı. Aynı günün
11 Mayıs günü, 14
akşamı, geleneksel Eczacılık Balosu yapıldı, meslekte
Eczacılık Şenliği kapsamında brunch verildi. 14 Mayıs
50.yılını dolduranlara plaket verildi.
günü Atatürk Anıtına çelenk sunumunun ardından, bow-
Antalya Eczacı Odası
ling turnuvası düzenlendi. Etkinlikler, 16 Mayıs’ta Bursa
Eczacı Odası Başkanı Uzm.Ecz.Kıvanç Atmaca’nın yönettiği, TEB Merkez Heyeti Saymanı Ecz.Özgür Özel ve TEB
Merkez Heyeti Üyesi Ecz.Deniz İçer’in panelist olarak
katıldığı “Dünya ve Ülkemizde İlaç ve Eczacılık Sektöründeki Gelişmeler” konulu panelle sona erdi.
Gaziantep Eczacı Odası
Etkinlikler, 14 Mayıs Günü, Atatürk
Anıtı’na çelenk koyma töreni ve basın
açıklaması ile başladı. 18 Mayıs’ta,
Antalya Eczacılar İl-
14 Mayıs Eczacılık Günü Etkinlikleri kapsamında, 9
köğretim Okulu’nda
Mayıs’ta E.Ü.Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik Ana-
Geleneksel
bilim Dalı öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr. Dr.Canan Karaalp
Pikniği düzenlendi.
tarafından “Fitoterapötik Ürünlerin Toksik Potansiyelleri”
19-26 Mayıs tarih-
Bahar
konulu konferans verildi.
lerinde, “Eskiyen Yüzlerimiz, Genç Yüreklerimiz” konulu
10 Mayıs günü Geleneksel
fotoğraf sergisi yapıldı. 21 Mayıs 2008 Günü, “Ölümü
Eczacılık Balosu gerçekleş-
Erteledim” isimli oyun sahnelendi. Etkinlikler, 24 Mayıs
tirildi. 14 Mayıs Günü Ata-
Günü, Antalya Dedeman Oteli Boğaziçi Salonunda yapı-
türk Anıtına çelenk konul-
lan “Geleneksel Eczacılık Balosu” ve balo kapsamında
ması ve basın açıklamasının
mesleğinde 25 yılını dolduran eczacılara onur plaketi verilmesi ile son buldu.
ardından, Eczacı Odası film
gösterisi ve kokteyl düzen-
TEB HABERLER
Geleneksel
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
Mayıs
Eskişehir Eczacı Odası
etkinlikler çerçevesinde 12 Mayıs
bol turnuvası, 10
Mayıs’ta
Özdemir konuşmacı olarak yer aldı.
yumlarıyla devam etti. Ayrıca
Odası
Mayıs’ta
ve İ.Ü.Eczacılık Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr.Osman
Mayıs’taki öğrenci sempoz-
Bursa Eczacı
7
konulu oturum gerçekleştirildi.
Gaziantep Eczacı Odası Başkanı Ecz.İrfan Demirci’nin yö-
SamsunEczacı Odası
şamında,
lendi. 15 Mayıs’ta “Eczacılığa ve İlaç Sanayiine Bakış”
17
14 MAYIS
Diyarbakır Eczacı Odası
6-13 Mayıs tarihleri arasında, Futbol, Tenis ve Satranç
Turnuvaları düzenlendi. 14 Mayıs günü yapılan basın
açıklamasının ardından, Tillo Eczanesinde “Geleceğin
Eczanesi” konulu gitar dinletisi ve kokteyl düzenlendi.
24 Mayıs’ta, Murathan Mungan’ın katıldığı bir söyleşi düzenlendi. Etkinlikler, 25 Mayıs günü, Hemofili Derneği’ne
yapılan ziyaretle son buldu.
Kayseri Eczacı Odası
14 Mayıs etkinlikleri çerçevesinde
önce eczacılar ziyaret edildi, Prof.
Dr. Mehmet Akif
Özdemir,
Doç.
Dr. Metin Özkan,
Prof. Dr. Bünyamin
Kaplan,
Prof. Dr. Olgun
Kontaş’ın katıldığı
“Kanserde Güncel Yaklaşımlar” başlıklı panel düzenlendi.
Öte yandan, Ecz. Halil Tekiner “Eczacılık Hizmetlerinde
İletişim” konulunu bir sunum gerçekleştirdi. Aynı gün
meslekte 25.yılını dolduranlara birer plaket verildi. Etkinlikler Geleneksel Gala Yemeği ile son buldu.
Isparta Eczacı Odası
11 Mayıs’taki İnsuyu Mağarası ziyaret edildi,. 12 Mayıs’ta
Halil Baba ve Burcu YAYLACIK
“Eczanede Mal Alım İlkeleri”
eğitimi verdi. 14 Mayıs’ta Atatürk anıtı’na çelenk koyulurken, daha sonra valilik ziyareti
gerçekleştirildi. Aynı günün
akşamı Geleneksel Eczacılık
Balosu yemeği verildi.
Zonguldak Eczacı Odası
10 Mayıs’ta, Prof.Dr.Filiz Meriçli ve Prof.Dr.Ali Meriçli
tarafından verilen “Fitoterapi” konulu meslek içi eğitimin
ardından, Eczacılık Balosu düzenlendi. 14 Mayıs günü
Atatürk Anıtı’na çelenk konulmasının ardından, basın
açıklaması yapıldı.
Erzurum Eczacı Odası
8 Mayıs’ta düzenlenen tavla ve masa tenisi turnuvasıyla başlayan etkinlikler, 10 Mayıs’taki TEB Merkez Heyeti
Üyesi Ecz. Deniz İçer, Prof.Dr.Dilek Demir Erol, Yrd.Doç.
Dr.Philip Clark’ın katıldığı “Avrupa’da ve Türkiye’de Eczacılık ve Eczacılığın Geleceği” başlıklı panelle devam etti.
Aynı günün akşamı geleneksel Eczacılık Balosu verildi.
Trabzon Eczacı Odası
14 Mayıs’ta Atatürk Anıtı’na çelenk
koyulmasıyla başlayan etkinlikler,
aynı gün yapılan basın açıklamasıyla
devam etti. 17 Mayıs’ta Dr. Turhan
Çömez’in İnsan, Sağlık ve Türkiye
Gerçeği konulu sunumu gerçekleştirilirken, aynı gün Geleneksel Eczacılık Balosu düzenlendi.
18
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
Tekirdağ Eczacı Odası
Etkinlikler çerçevesinde 3 Mayıs’ta
piknik
düzenlenirken,
6 Mayıs’ta Geleneksel Dostluk Maçı, 10
Mayıs’ta ise Geleneksel
Eczacılık Balosu düzenlendi. Öte yandan,
meslekte 25.yılını dolduranlara plaket verildi.
14 MAYIS
Ayrıca 12-16 Mayıs tarihleri arasında tavla turnuvası, 15
Mayıs’ta ilköğretim öğrencilerine yönelik tiyatro gösterisi
ve 25 Mayıs’ta piknik düzenlendi.
su düzenlendi. 16-17-18-19 Mayıs tarihlerinde Kapadokya gezisi düzenlendi.
Manisa Eczacı Odası
Ordu Eczacı Odası
Eczacılık Bayramı kutlama etkinliklerine 14 Mayıs’ta Atatürk Anıtı’na çelenk koyulmasıyla başlandı, aynı gün
Gala Yemeği verildi. Yemekte, meslek hayatında 25.yılını dolduranlara
da birer plaket verildi.
Mersin Eczacı Odası
11-18 Mayıs tarihleri arasında, Bowling, Tenis, Futbol, Satranç Turnuvaları düzenlendi. 14 Mayıs’ta Cumhuriyet alanına çelenk konulmasının
ardından, MEÜ Eczacılık Fakültesi 2006-2007 yılı 1, 2 ve
3. sınıf birincilerine, 2007-2008 öğretim yılı, güz yarıyılında Onur belgesi alan öğrencilere, poster yarışması birinci,
ikinci ve üçüncülerine, uzman unvanı alan MEÜ Eczacılık
Fakültesi öğretim üyelerine başarı belgesi ve MEÜ Kültür ve Spor Şenliklerinde, turnuva şampiyonu olan MEÜ
Eczacılık Fakültesi Bayan Basketbol Takımı’na teşekkür
belgesi verildi. Aynı gün, Prof.Dr.Osman ÖZDEMİR’in katılımıyla düzenlenen panelin ardından basın açıklaması
yapıldı.
14 Mayıs’ta Atatürk Anıtı’na
çelenk konulmasının ardından
Manisa Valisi ziyaret edildi.
Dr.Ömer Faruk Meriç İlköğretim Okulu ziyaret edilerek,
atık pil kampanyasına katkıları nedeniyle 2/B sınıfına ödül
verildi. Ardından, “Avrupa’da
hızla yaygınlaşan yeni düzenlemelerin ilaç dağıtım zincirinde yol açtığı yeni yaklaşımlar”
konulu söyleşi ve plaket töreni
düzenlendi. Oturum yöneticiliğini TEB Saymanı Ecz.Özgür
Özel’in yaptığı panelde, konuşmacı olarak Ecz.Ayşegül
Yıldız yer aldı. Söyleşinin ardından eczacılık mesleğinde
25 inci ve 40 ıncı yılını dolduran eczacılara plaket verildi.
14 Mayıs akşamında, “14 Mayıs Tenis Turnuvası Ödül Töreni” ve kokteyl gerçekleştirildi. Ayrıca, Geleneksel Balo
Yemeği verildi.
Kocaeli Eczacı Odası
11-18 Mayıs tarihleri arasında, Bowling, Tenis, Futbol,
Satranç Turnuvaları düzenlendi. 14 Mayıs’ta Cumhuriyet alanına çelenk konulmasının ardından, MEÜ Eczacılık Fakültesi 2006-2007 yılı 1, 2 ve 3. sınıf birincilerine,
2007-2008 öğretim yılı, güz yarıyılında Onur belgesi alan
öğrencilere, poster yarışması birinci, ikinci ve üçüncülerine, uzman unvanı alan MEÜ Eczacılık Fakültesi öğretim
üyelerine başarı belgesi ve MEÜ Kültür ve Spor Şenliklerinde, turnuva şampiyonu olan MEÜ Eczacılık Fakültesi
Bayan Basketbol Takımı’na teşekkür belgesi verildi. Aynı
gün, Prof.Dr.Osman ÖZDEMİR’in katılımıyla düzenlenen
panelin ardından basın açıklaması yapıldı.
TEB HABERLER
10 Mayıs günü, Ecz.Kürşat
Badakal’ın Fotoğraf Sergisi gerçekleştirildi. Ardından Tavla
Turnuvası ve Efikas Masa Tenisi
Turnuvası Finalleri gerçekleştirildi. 12 Mayıs’ta, TEB Başkanı Ecz.
Erdoğan Çolak’ın katıldığı bir söyleşi, 14 Mayıs’ta Prof.
Dr.Kasım Cemal Güven’in katıldığı bir sohbet toplantısı
düzenlendi. 14 Mayıs akşamında, Eczacılık Bayramı Balo-
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
Şanlıurfa Eczacı Odası
19
14 MAYIS
Afyonkarahisar Eczacı Odası
13 Mayıs’ta, Prof.Dr.Serpil Nebioğlu
ve Prof.Dr.Nilüfer Tarımcı’nın ko-
“Fitoterapi ve Eczaneler” konulu seminerin ardından
Diyarbakır Mahalli Sanatçılarının katıldığı sıra gecesi ve
gala yemeği düzenlendi.
nuşmacı olarak katıldığı konferans ve klasik müzik dinletisi düzenlendi.14 Mayıs’ta Kocatepe
Anıtı’na çelenk konuldu ve Halk
Eğitim Merkezi’nde “Sessiz Çığlık”
isimli tiyatro oyunu sahnelendi.
Aksaray Eczacı Odası
Oda tarafından düzenlenen futbol turnuvasıyla başlayan
etkinlikler, 14 Mayıs’ta düzenlenen Geleneksel eczacılık
Balosuyla sona erdi.
Edirne Eczacı Odası
Atatürk Anıtı’na çelenk koyulmasıyla başlayan 14 Mayıs
kutlamaları, basın toplantısıyla devam etti. Aynı günün
akşamı Gala Yemeği düzenlendi, meslekte 25 ve 40 yılını
dolduran eczacılara plaket verildi.
Kütühya Eczacı Odası
10 Mayıs’ta başlayan kutlama etkinlikleri çerçevesinde ilk
olarak, Psikolog Sibel Göğebakan tarafından Öfke Kontrolü ve İletişim semineri verildi. Daha sonra, Ecz. Levent
Gökgünneç tarafından “Doğal Takviyelerin ve Vitaminlerin Sağlık İçin Kullanımı”, Ecz. Tolgar Akkuş tarafından
da “Eczane Otomasyon Programı Tanıtımı” başlıklı semi-
Tokat Eczacı Odası
nerler verildi. 11 Mayıs’ta piknik ve Geleneksel Eczacılık
14 Mayıs akşamı, “Geleneksel Eczacılık Balosu” düzenlendi.
Balosu düzenlendi.
Sivas Eczacı Odası
12 Mayıs’ta, Prof.Dr.Osman Özdemir tarafından, “Farma-
20
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
kovijilans” konulu meslek içi eğitim verildi. 14 Mayıs’ta
Atatürk Anıtı’na çelenk konuldu ve basın açıklaması, 24
Mayıs’ta piknik yapıldı.
Van Eczacı Odası
14 Mayıs günü, Atatürk Anıtı’na çelenk konuldu. Aynı
gün, Prof.Dr.Erdem Yeşilada’nın katılımıyla düzenlenen
14 MAYIS
Giresun Eczacı Odası
Osmaniye Eczacı Odası
10 Mayıs akşamı, “Geleneksel Eczacılık Balosu” düzen-
14 Mayıs’ta Çelenk Koyma, Valilik Ziyareti ve 14 Mayıs
lendi. 14 Mayıs’ta, Atatürk Anıtı’na çelenk konuldu. Aynı
Kokteyliyle başlayan kutlama etkinlikleri, basın açıklama-
gün verilen öğle yemeğinin ardından Bulancak Sanat Ti-
sı ve futbol turnuvasıyla devam etti. 15 Mayıs’ta ise; şe-
yatrosu tarafından “72. Koğuş” isimli oyun sahnelendi.
hitlik, huzurevi, Korkut Ata Üniversitesi, 80.Yıl Bedensel
Özürlüler Derneği ziyaretleri yapıldı. 16 Mayıs’ta, Geleneksel Eczacılık Balosu düzenlendi. Futbol turnuvasında
şampiyon olanlara ödülleri verildi.
Batman Eczacı Odası
14 Mayıs’ta, Atatürk Anıtı’na çelenk sunumunun ardın-
Karaman Eczacı Odası
dan, Valilik Makamı, Belediye ve Basın ziyaretleri gerçekleştirildi. 16 Mayıs’ta, Prof.Dr.Remzi Örten tarafından
Etkinlikler çerçevesinde 9 Mayıs’ta akşam yemeği verildi,
verilen “Eczane İşletmeleri ve Muhasebe, Vergi ve Mali
14 Mayıs’ta Atatürk Anıtı’na çelenk koyuldu. Aynı gün ba-
Yönetim” konulu meslek içi eğitim düzenlendi. 17 Mayıs
sın açıklaması yapan oda yönetimi, ardından bir kokteyl
akşamı, “Geleneksel Eczacılık Günü Balosu” verildi.
düzenledi.
Yozgat Eczacı Odası
14 Mayıs Eczacılık Haftası için Eczacılar Hatıra Ormanı
için fidan dikimi gerçekleştiren Oda, “Akılcı İlaç Kullanımı” konulu resim yarışması düzenledi. 14 Mayıs akşamı
Geleneksel Eczacılık Balosu düzenlenirken, meslekte 25.
10 Mayıs’ta “Geleneksel Eczacılık Balosu” verildi. 14
Mayıs’ta, Atatürk Anıtı’na çelenk sunumunun ardından,
İlaç Takip Sistemi ve Yeni Barkod Düzeni” konulu toplantı
düzenlendi.
TEB HABERLER
Amasya Eczacı Odası
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
yılını dolduranlara plaket verildi.
21
DOSYA
FARMASÖTİK VE
PARA-FARMASÖTİK ÜRÜNLERİN
AVRUPA ÜLKELERİNDE DAĞITIMINA
İLİŞKİN BİR DEĞERLENDİRME
Ecz. Vildan ÖZCAN
D
ünyadaki ve Türkiye’deki ilaç ve ilaç
bazı satış noktalarından halka ulaştırılabilen OTC
dışı ürünler pazarı, eczanelerden ve ec-
ilaçların listesi ise büyük bir titizlikle hazırlanarak,
zane olmayan perakende satış noktala-
kısıtlı sayıda endikasyon veya ilacı içerecek şekil-
rından bireylere ulaştırılan ürünlerden
de oluşturulmakta ve ayrıca bazı ülkelerde gene bu
oluşan bir yapıya sahiptir. Bu ürünlerin farklı tasnif
ilaçların ancak bir eczacı veya konu hakkında yet-
biçimleri bulunmaktadır: Geri ödeme kapsamında
kin bir sağlık personelinin denetiminde dağıtılması-
olan reçeteli ve reçetesiz ilaçlar, geri ödeme kapsa-
na müsaade edilmektedir. Tüm bu politikalar ülke
mında olmayan reçeteli ve reçetesiz ilaçlar (OTC) ve
halkının eğitim seviyesi, ekonomik ve sosyal durum,
parafarmasötikler (farmasötik olmayan ürünler) en
kültürel özellikler gibi bir takım dinamikler göz önü-
genel kategorileri oluşturmaktadır.
ne alınarak oluşturulmaktadır.
Farklı ülkelerde farmasötik ve parafarmasötik ürün
Bu bağlamda; Avrupa ülkelerinde eczanelerden
pazarının gelişimini sosyal ve ekonomik koşullar ile
sağlık sektörünün yapısı belirlemekte bu nedenle de
ülkelerde farkı uygulamalarla karşılaşılabilmektedir.
AB ilaç mevzuatını oluştururken reçeteli ve reçetesiz
ilaç ayırımında temel kriter hasta güvenliğidir. Üye
ülkelerin fiyatlandırma ve geri ödeme konularında
ise AB Şeffaflık Direktifi ile temel prensipler tanımlanarak sadece genel bir çerçeve çizilmektedir.
Yani reçeteli / reçetesiz ilaçların sınıflandırılması,
22
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
fiyatlandırma politikaları ve geri ödeme kapsamına
karşılanan ürün çeşitlerini şu şekilde sınıflandırabiliriz;
A) Reçeteli İlaçlar
Avrupa ülkelerinde reçeteli ilaçlar büyük çoğunlukla
eczanelerden karşılanmakta, eczane cirolarının büyük bir kısmını bu reçeteli ilaçlar oluşturmaktadır.
Ancak daha az boyutlarda bazı ülkelerde kendisi
reçete karşılayan doktorlar, poliklinik eczaneleri ve
internet eczanelerinden reçeteli ilaçların karşılandığı görülebilmektedir. Geri ödeme listesine alınan re-
alınıp alınmayacağı tamamen üye ülkelere bırakıl-
çeteli ilaçlar her ülkenin kendi politikaları çerçeve-
mış olup üye ülkeler kendi toplumlarının özelliklerini
sinde düzenlenmekte, ortak bir liste bulunmamak-
dikkate alarak bu sınıflandırma ve politikaları belir-
tadır. Yine aynı şekilde eczacıların jenerik ikamesi
lemekte serbest bırakılmışlardır.
yapabilme yetkisi de ülkeden ülkeye değişmektedir.
Örneğin İrlanda Avusturya, Belçika gibi ülkelerde
Farmasötik ve parafarmasötik ürünlerin satış yerle-
eczacıların jenerik ikamesi yapmasına izin verilmi-
rine ilişkin olarak ta AB mevzuatında bir kısıtlama
yorken, Birleşik Krallıkta, eczacılar en ucuz eşde-
yer almamaktadır. Bununla birlikte üye ülkelerin ço-
ğeri verme konusunda teşvik edilmekte ve bunun
ğunda özellikle reçeteli ilaçlar olmak üzere ilaçların
sonucunda belirli oranlarda bir ücret almaktadırlar.
eczane dışında satışına izin verilmemekte, kısmen
DOSYA
B) OTC İlaçlar
OTC ilaçlar, günlük hayatta sıkça rastlanan basit
rahatsızlıkların giderilmesinde, hekim müdahalesi
olmaksızın gerektiğinde sadece eczacının tavsiyesiyle kullanılmasında tıbbi sakınca olmayan, güvenli
ve belirtilen endikasyonlar için etkili oldukları kabul
edilmiş ilaçlardır.
Bir ilacı, OTC olarak serbestleştirmenin temel amacı ticaridir. Üretici bir reçeteye gerek kalmaksızın
ilaç satışının artacağını ümit etmektedir. Bir ilaç
OTC şeklindeyken Ulusal Sağlık Sistemi ya da güvence fonu tarafından finanse edilmeyebilecektir.
Hasta eğer ilacı kendisi alırsa nakit ödeme yapacaktır ki bu da sağlık sisteminde maliyet tasarrufu
sağlayacaktır. Bir OTC ilacının reçetelenip bir sağlık
sistemi tarafından karşılanıp karşılanmayacağı ülkelerin uygulanan değişik kuralları ile ilgili bir konudur.
Örneğin; Sosyal Güvenlik Sistemindeki ağır açıktan
ötürü, 2007 yılının ikinci yarısında yeni Fransız Hükümetinin göreve gelmesi ile birlikte Sağlık Bakanlığı özellikle Fransa eczanelerinde satılmakta olan
reçetesiz ilaçlara yönelik kendi kendine tedaviyi
destekleyen bir tutum sergilemeye başlamıştır.
Bakanlık, bu sistem daha fazla seçeneğin önünü
açacak ve kişilerin ilaç fiyatları arasında kıyaslama
yapmalarını destekleyerek artan rekabetin ilaç fiyatlarının düşmesine neden olacağı görüşündedir.
Ayrıca hükümet eczanelerdeki bu kendi kendine
tedavi ürünlerinin toplumun kendi sağlığının sorumluluğunu alacağından daha fazla danışmanlık talebi
ve bilgilenme isteği oluşturacağını düşünmektedir.
Ülke örnekleri incelendiğinde ilaçların OTC kapsamına geçirildikçe eczane dışı satış merkezlerinde
satılabilme oranlarının da arttığı buna bağlı olarak,
OTC’lerin eczane cirosu içinde ki payının Avrupa
genelinde azalmaya başladığı göze çarpmaktadır.
Bundan dolayı, sadece eczanelerden satılan OTC’ler
ile ‘genel satış’ için listelenmiş OTC’ler arasında bir
ayrım yapmak gerekir. Avusturya, Almanya, İrlanda, Hollanda, Portekiz gibi ülkelerde bu iki farklı
OTC grubunda bahsedilebilirken Bekçika’da OTC
kategorisindeki ilaçlar ve homeopatik ilaçlar sadece eczanelerden karşılanabilmektedir. Portekiz’de
2005 yılında reçetesiz ilaçların eczane dışındaki
satış noktalarından da karşılanmasına izin veren
yasaların yürürlüğe girmesinin ardından yaklaşık
üç yıl sonra 28 şehirde toplam 668 satış noktası
açılmıştır. Reçetesiz ilaçların satış yetkisine sahip
olan bu yeni satış noktalarının, Ulusal İlaç Kurumu
İNFARMED’teki düzenlemelere uygun bir şekilde bir
eczacı veya bir eczacı teknisyenin sorumluluğunda
olması zorunlu tutulmaktadır.
İtalya’da 2005 yılında alınan bir hükümet kararı ile
kendi kendine tedavi endikasyonlarının listesi genişletilmiştir. Bu karar, ilaca erişimi arttırmak amacı
ile reçetesiz ilaçların pazarını geliştirmek, reçetesiz
ve geri ödeme kapsamı dışındaki ilaçların eczaneler
dışından satışını sağlamaya yöneliktir. Ayrıca pazar
rekabetini geliştirmek ve serbest fiyatlandırma suretiyle reçetesiz ilaçların fiyatlarını düşürmek amaçlanmıştır. Son yasama kararı 2005 Eylül ayında
hayata geçirilmiş, reçetesiz ve geri ödeme kapsamı
dışında kalan ilaçların eczane dışı satış noktalarından da karşılanmasına izin verilmiştir.
ve çoğunlukla öksürük ve soğuk algınlığı tabletleri,
antiseptikler, antiasitlerin çoğu, aspirin ve parasetamol içeren analjezikleri içeren ilaçlar süpermarketlerden de satılabilmektedir. Norveç’te OTC’lerin
tamamı geri ödeme kapsamı dışında olmakla birlikte OTC fiyatları ve kar marjları tamamen eczanenin
inisiyatifindedir. 2003 Kasım ayı itibariyle mevcut
reçetesiz ilaçların eczane dışından da satışına izin
verilmiştir.
TEB HABERLER
tedirler.
İngiltere’de Genel Satış Listesi içerisinde yer alan
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
Tüketicilerin serbestleşmeye tabi tutulan en yeni
ürünü doktor reçetesi yoluyla değil de doğrudan
aleni satış yöntemiyle almayı tercih etmeleri kişinin bireysel tedavideki güvenine ve ücretini ödeyebilme gücüne bağlıdır. Bu nedenle, daha genç ve
daha varlıklı tüketiciler arasında kendi iradeleriyle
eczaneden serbestleştirilmiş ilaçlardan satın alma
eğilimi mevcuttur. Öte yandan, daha yaşlı ve yoksul
durumdaki hastalar da doktorlarının tavsiye ettikleri
reçete üzerindeki ilaca güvenmeye devam etmek-
23
DOSYA
C) BTC (Behind The Counter- Tezgah Arkası Ürünler)
D) Parafarmasötikler
Parafarmasötikler doğrudan ve dolaylı olarak sağSon yıllarda, ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde
lık bakımı ile ilişkili olup, ilacın yasal tanımlamasına
farmasötik sektöründe yaşanan değişimler yavaş
tekabül etmeyen ürünler olarak tanımlanabilirler.
yavaş etkilerini göstermeye başlaAvrupa’da Satış Noktalarına Göre Reçetesiz İlaçların Sınıflandırılması
mış, eczane dışı oluşumlardan bir
sağlık profesyonelinin danışmanlığı
Bazı reçetesiz ilaçlar
Reçetesiz ilaçlar
“Sadece Eczane” şeklinde
Genel Satış Listesi’nde
olmaksızın karşılanan OTC ilaçlarısınıflandırılmaktadır.
tanımlanmaktadır.
nın güvenirliliği gündeme alınmaya
başlanmış ve listeler yeniden de23%
ğerlendirme sürecine alınmıştır.
41%
Bu liberal sisteme ilk geçiş yapan
Hayır
59%
Evet
ülkelerden biri olan Amerika’da ve
sırasıyla diğer ülkelerde yeni yeni
77%
ortaya çıkan, OTC ve reçetesiz ilaç
24
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
arasındaki BTC kategorisi, yaşanılan bu tedirginliğin bir sonucudur.
Bu kategori sadece eczacıya danışıldıktan ve kimlik
tespiti yapıldıktan sonra alınabilecek ilaçları ifade
eder. Uygulamanın amacı, halen bazı ilaçlara reçetesiz erişimi korumakla birlikte, eczacıların ilaçların yanlış kullanımın engellenmesindeki rolünün
sürdürülmesidir. Reçeteli ve reçetesiz ilaç ayrımı
yapılırken, BTC kavramıyla önemi bir kez daha kabul edilmiş olan, ilacın halka sunulmasında eczacı
danışmanlığının kritik rolünün dikkate alınması gerekmektedir.
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), özellikle çocuklar ve gençleri kapsayacak şekilde, tezgah üstünde satılan ve OTC olarak sınıflandırılmış ilaçların
kişiye verilmesi için 18 yaşın üzerinde olmaları, aksi
takdirde bu ilaçları sadece eczacı danışmanlığında
alabileceklerine dair yeni bir düzenleme yapmış ve
bu düzenleme Ağustos 2006’da uygulamaya konmuştur. FDA halihazırda bu kategoriyi değerlendirmeyi sürdürmektedir. Değerlendirmenin OTC olmayan bazı ilaçları da sadece eczacı danışmanlığında
vermek üzere BTC sınıfına kaydırmayı içereceği
düşünülmektedir. Diğer yandan Almanya, İngiltere,
Kanada ve Avusturalya’da BTC (“sadece eczacı tarafından verilebilir”) resmi bir sınıflandırma olarak
kullanılmaktadır. İngiltere’de reçetesiz alınabilen
ilaçların yarısı bu kategoridedir.
Üretimleri ve pazarlamaları için birçok farklı kurala
ve düzenlemeye sahiptirler. Bu kategoriye bebek
mamaları, biyosidal malzemeler, kozmetikler, medikal malzemeler gibi ürünler girmektedir. Bu ürünler
eczanelerden satılabildiği gibi güzellik ürünü mağazaları ve süper marketlerde de satılabilmektedirler. Parafarmasötikler bazı ülkelerde eczanelerde
önemli bir paya sahip olabilirken bazı ülkelerde bu
ürünlerin karşılanmasında belirli sınırlandırılmalar
getirilmiştir.
Örneğin İrlanda’daki eczanelerde kozmetikler, biosidal malzemeler ve güneş ürünleri gibi ürünler
eczane içerisinde çok fazla yer kaplamaktadır Bu
nedenle, birçok eczane (özellikle büyük şehirlerdeki) dışarıdan kıta Avrupa’sındaki eczaneler gibi görünmez. Herhangi bir perakende satış dükkânı gibi
görünür. Farmasötik olmayan ürün cirosu, toplam
cironun %19’una tekabül etmektedir.
Hollanda’da eczaneler aracılığıyla satışı yapılan
farmasötik olmayan ürünler neredeyse tüm medikal
malzemelerdir. Avusturya’da farmasötik olmayan
ürünlerin eczaneden satılmasında sınırlandırma
mevcuttur. Farmasötik olmayan ürünler “sağlık ile
ilgili” ve bunların miktarı ve sergilenmesi “tipik”
bir eczane görünümünü değiştirmeyecek şekilde
olmak zorundadır. Finlandiyalı eczacılar ilaçlar dı-
Hayır
Evet
DOSYA
şında geniş bir ürün yelpazesine sahip olabilmekte-
kararda Avrupa Komisyonunun yoğun baskılarının
dirler. Reçetesiz ilaçlar ve sağlıkla ilgili diğer ürün-
etkisi olduğu düşünülmektedir.
ler toplam cirolarının küçük bir bölümüne tekabül
etmektedir. İlaç satışını etkileyebilecek, müdahale
Tüm bunların dışında İsviçre’de çok farklı bir model
edebilecek olan ilaç dışı ürünlerin satışı yasaklan-
söz konusudur. İlaçların perakende satışı, sadece
mıştır. Almanya’da 2003 yılına kadar bu ürünler
hükümetçe veya hükümetçe kontrol edilen bir tüzel
için biraz kısıtlayıcı nitelikte bir katalog bulunmakta
kişi tarafından yapılır. Farmasötik ürünün peraken-
iken 2004’ten beri bu açıdan geliştirilmiş olanaklar
de satışının yönetimi Hükümet ile Apoteket AB ola-
mevcuttur. Ana kriter bu ürünlerin sağlıkla ilişkili ol-
rak tanımlanan İsveç Eczaneleri Ulusal Birliği ara-
ması zorunluluğudur. Norveç’te medikal araçların
sında yapılan bir anlaşma ile yürütülmektedir. Tek
(bandaj ve pansuman malzemeleri gibi) yanı sıra
yetki İsveç Eczaneleri Ulusal Birliğindedir ve tüm
cilt bakım ürünleri gibi parafarmasötik ürünler ec-
eczaneler onlara aittir. Apoteket AB reçeteci olarak
zanelerden karşılanabilmektedir. Farmasötik olma-
mezun olan bir kişi ve eczacı tarafından bu hizme-
yan ürünlerin eczanelerden satışı için Norveç İlaç
tin verilmesini sağlar. Apoteket eczanelerin nerede
Kurumu’ndan onay almak zorunludur. Genel kural
olacağına, veya ilaçların başka nereden satılacağı-
eczaneden satılan ürünlerin sağlığın kalitesini artı-
na karar verir. Sadece Apoteket bir eczaneye sahip
ran veya sağlıkla ilgili (güneş gözlükleri gibi) olarak
olabilir ve bunu bir zincir olarak örgütlemektedir.
değerlendirilmesi gerektiğidir. Ayrıca farmasötik
OTC’ler Apoteketin sahip olduğu eczanelerden sa-
olmayan ürünlerin eczane cirosundaki payının ke-
tılabilmektedir ancak son yıllarda bu ilaçların ecza-
sinlikle %15’i geçmemesi gerekir.
neler dışında bir takım satış noktalarından da halka
ulaştırılmasına başlanmıştır.
Görüldüğü üzere tüm Avrupa ülkelerinde parafarmasötik ürünler farklı oranlarda da olsa eczanelerden karşılanabilmekte ancak eczaneler bu ürünlerin
AVRUPA ÜLKELERİNDE İLAÇ SATIŞI YAPILABİLEN ECZANE DIŞI OLUŞUMLAR
karşılanmasında tek yetkili konumunda bulunma-
Avrupa ülkeleri incelediğinde ilaçların karşılanabil-
maktadırlar.
diği, ülkelere göre değişik isimler alan, kendilerine
ilaç satış noktalarının mevcut olduğu görülmekte-
zamanda parafarmasötik ürünleri de içeren bir kon-
dir. İlaç ve ilaç dışı ürünlerin karşılanabildiği bu satış
trol sistemine sahiptir. Bu parafarmasötik ürünler
noktaları ;
için (bebek mamaları, kozmetikler, medikal malze-
1) İlaç Karşılama Yetkisine Sahip Doktorlar:
meler, dezenfektan maddeler vs.) üreticiler, Belçika
İrlanda, İngiltere, Avusturya ve Hollanda gibi bazı
Eczacılar Birliği’nin etiket komisyonuna başvurarak
ülkelerde, özellikle kırsal kesimlerde olmak üzere,
(mikrobiyolojik, toksikolojik, analitik analizlerle bir-
ülkelerin kendi düzenlemeleri çerçevesinde belirle-
likte) ürünü için etiket talebinde bulunabilir. Etiket
nen mesafeler içerisinde eczane bulunmaması şartı
onaylandığı taktirde bu ürünlerin düzenli kontrolleri
altında, doktorlara reçeteli ve reçetesiz ilaçları sat-
yapılır. 2000 yılına kadar olan süreçte üzerlerinde
ma yetkisi verilebilmektedir. Örneğin Avusturya’da
Belçika Eczacılar Birliği’nin kalite etiketi bulunan diş
1 Ocak 2005 verilerine göre 1172 eczane ve 992
macunu, vitamin destekleri, şampuanlar, kozmetik
ilaç karşılama yetkisine sahip doktor bulunmakta-
ürünler ve bebek mamaları gibi ürünleri içeren pa-
dır.
rafarmasötik ürünlerin sadece eczanelerden satıl-
2) Poliklinik Eczaneleri:
masına izin verilmekte idi ancak 2000 yılında Bel-
Hollanda’da 1 Nisan 2000’den beri hastanelere,
çika Eczacılar Birliği’nin aldığı kararla bu ürünlerin
poliklinik içerisinde, kendi hastaları dışındaki kişile-
eczaneler dışında da satılmasına izin verilmiştir. Bu
re de ilaç satışında bulunabilen eczane açabilmeleri
TEB HABERLER
Belçika Eczacılar Birliği, sadece ilaçları değil aynı
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
özgü kurallar çerçevesinde düzenlenen eczane dışı
25
DOSYA
için yetki verilmiştir. Almanya’da ise 2002 Ağustos
ayından itibaren hastaneler özellikle kemoterapi
ilaçları olmak üzere bir takım ilaçların direk olarak
doktorlara karşılanması konusunda yetki sahibi olmuşlardır. Norveç Hastane eczanelerinde de ayakta tedavi gören hastalara ilaç verilebilmektedir.
3) Eczane Şubeleri:
Bazı ülkelerde eczanelerin şube eczane açma izni
bulunmaktadır. Avusturya’da ana eczanenin denetimi altında ve en yakın eczaneden en az 4 km
uzakta olması şartı ile her eczane bir şube eczane açabilmektedir. Finlandiya’da bir eczacının en
fazla 3 şube eczanenin sorumluluğunu almasına
izin verilir. Az nüfus yoğunluğuna sahip bölgelerde
açılabilen Şube Eczaneler, “reçeteci” diye tabir edilen kişilerce bağlı oldukları eczacının denetiminde
işletilirler. Bir şube eczane sadece Finlandiya İlaç
Kurumunun onayı ile özel eczaneye çevrilebilir. Böylece Finlandiya’da yasal olmayan zincir eczanelerin
5) “Drugstore” Adı Verilen İlaç Satış Noktaları ve
Süpermarketler:
Avusturya, Almanya, Portekiz gibi ülkelerde ilgili
düzenlemelerle belirlenmiş sınırlı sayıda OTC ilacın satışının yapılabildiği “drugstore” adı verilen
perakende satış noktaları bulunmaktadır. Ancak
Almanya örneği incelendiğinde halk eczanelerinin
dağıtıma büyük oranda hakim olduğu, 2002 yılında
1647 milyon kutu olarak yapılan satışın %93’ü eczanelerden %7 gibi küçük bir kısmı “drug stores” adı
verilen satış noktalarından ve süpermarketlerden
yapıldığı görülmektedir. “Drugstore” ve süpermarketler vitamin, mineral, bazı fitoterapatik ürünlerin
satışında yetki sahibiyken nikotin replasman ürünleri, homeopatik ilaçlar ve antroposofik ilaçlar gibi
OTC ilaçlar eczaneden satılmak zorunluluğundadır.
Almanya’da 2008 verilerine göre şu an; 2.042 adet
“drugstore” gibi eczane dışı satış noktalarından da
halka ulaştırılabilen tıbbi ürün bulunmaktadır.
önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Almanya’ya bak-
“Druggists/Parapharmacies” adı verilen
ilaç dağıtım merkezleri
tığımızda 2003 yılına kadar her eczacı sadece bir
eczanenin sahibi olabiliyorken 2004’ten sonra en
fazla 4 eczanenin işletilmesine ve aynı veya komşu
illerde 3 eczane şubesi açılabilmesine izin verilmiştir.
30000
25000
20000
15000
10000
5000
0
4) Ecza Dolapları:
Finlandiya’da “Medicine Chest” diye tabir edilen
ecza dolapları; eczane veya şube eczanenin bu-
Eczacı
Denetiminde Olan
Eczacı
Denetiminde
Olmayan
Bulga Dani Finlan Alman İtalya Hollan Norveç
ristan marka diya
ya
da
0
0
160
0
700
652
1000
0
28188
0
0
0
4000 1178
lunmadığı, eczanelere ulaşımın kısıtlı olduğu kırsal
alanlarda Finlandiya İlaç Kurumunun izni ile eczane
sahipleri tarafından açılabilmektedir. Çoğunlukla
postane ve alışveriş merkezi gibi alanlarda bulun-
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
5000
4000
sınırlı sayıda OTC ilacın satışını yapabilirler. Bu mer-
3000
kezler hastalara sadece yazılı bilgileri ileten herhangi
2000
bir meslek sahibi olmayan kişilerce işletilirler. Eğer
1000
ihtiyacı duyarsa bağlı olduğu eczacıya telefonla ula-
TEB HABERLER
6000
maktadırlar. Bir eczanenin denetiminde sadece
hasta etikette belirtilmeyen bir konuda danışmanlık
26
İlaç Satışı Yapan Süpermarket Sayısı
şılır. 2005 yılı rakamlarına göre Finlandiya’da 160
0
Eczacı Denetiminde Olan
Eczacı Denetiminde
Olmayan
Danimarka
0
1672
İtalya
80
0
Hollanda
0
900
Norveç
0
5600
adet bu tip satış noktası mevcuttur ve son 15 yılda
bu tip merkezlerin sayısında belirgin bir azalma olmuştur. Bunun nedeni olarak şube eczanelerin sayısındaki artış, ve büyük şehirlere olan göç sonucu
daha az bu merkezlere ihtiyaç duyulması gösterilmektedir.
İrlanda, Hollanda, Almanya gibi ülkelerde bazı OTC
ilaçlar süpermarketler içindeki ilaç reyonlarından
veya alışveriş merkezleri içerisindeki noktalardan
satılabilmektedir. İlaç mağazalarında OTC satışı
DOSYA
Eczane dışında İlaç Satışı Yapan Merkezlerin Tahmini Sayısı (2006)
Süpermarketler
Druggists / Parapharmacies
ÜLKE
Eczacı
denetiminde olan
Avusturya
Belçika
Bulgaristan
Çek Cumh.
Hırvatistan
Kıbrıs
Danimarka
Finlandiya
Fransa
Almanya
İrlanda
İtalya
Luksemburg
Makedonya
Hollanda
Norveç
Portekiz
Slovakya
Slovenya
İspanya
İsveç
İsviçre
Birl. Krallık
0
0
0
0
N.I.
0
0
160(1)
0
0
N.I.
700
0
N.I.
N.I.
0
N.I(2)
0
0
0
0
0
N.I.
Eczacı
denetiminde
olmayan
N.I.(3)
0
652
N.I.
0
0
1000(4)
0
0
28188(5)
N.I.
0
0
N.I.
4000
1178
N.I.
0
0
0
0
0
N.I.
Eczacı
denetiminde
olan
Eczacı
denetiminde
olmayan
0
0
0
N.I.
0
0
0
0
0
0
N.I.
80
0
N.I.
0
0
0
0
0
0
0
0
N.I.
Doktor
tarafından
karşılanan
0
0
0
N.I.
0
0
1672
N.I.
0
N.I.
N.I.
0
0
N.I.
900
5600
N.I.
0
0
0
0
0
N.I.
978
0
0
0
0
3
0
0
112
0
135
0
0
0
581
10
0
0
0
0
0
3928
5924
Diğer
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
N.I.
0
0
0
250(6)
0
0
150(7)
66(8)
0
0
0
N.I.
(1) Ecza Dolabı. Ulusal İlaç Ajansı Ecza Dolabı açma yetkisini sadece eczacılara vermektedir.
(2) Bir eczacı veya teknisyen tarafından işletilen 529 eczane dışı outlet
(3) ”Druggist” olarak tanımlanan merkezlerin sayısı tam olarak belli değildir. Sanayi ve Ticaret odasının verilerine göre
685 üye mevcuttur ancak bu sayının içinde diğer kollar ve zincirlerin outlet mağazalarıda olabilir. Başka bir kaynağa
göre (BMGFJ İstatistik) bu sayı 2493’tür .
(4) 135 eczane, 664 OTC merkezi, 201 ilaç dağıtım merkezi
(5) 3830 ilaç merkezi, 14098 selfservis ilaç merkezi, 2500 sağlık ürünleri mağazası, 7700 perakende satış noktası
(6) Petrol İstasyonu
(7) Medikal satış merkezi
(8) Bir teknisyen sorumluluğunda yürütülen uzmanlaşmış mağaza
Hollanda’da reçeteli ilaçların da satışının yapılabildiği internet eczaneleri mevcutken Almanya’da
sadece reçetesiz ilaçların uzaktan satışına izin verilmektedir. Belçika ve İtalya gibi ülkelerde ilaçların
telefon veya internet yolu ile uzaktan satışı yasaklanmıştır. Sadece parafarmasötik ürünler kargo ile
satılabilmektedir.
1)
PGEU Report – Community Pharmacy in Europa PGEU Selected Facts&Figures March 2008
2)
ÖBİG REPORT – Community Pharmacy in Europa 2006
3)
Association of the European Self-Medication Industry
(AESGP)–Annual Report 2007-2008
4)
AESGP 43rd Annual Meeting Conference Report Warsaw –
Poland / 4-6 June 2007
5)
European Observatory on Health Care Systems Series–Regulating pharmaceuticals in Europe: striving for efficiency,
equity and quality
6)
http://www.resourcing.uk.com/CandidateEEAPharmacyModels.aspx
TEB HABERLER
6) İnternet Eczaneleri:
Kaynaklar:
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
yapabilmek için işletmecinin veya bir çalışanın özel
ilaç mağazası lisansına sahip olması gerekmektedir.
27
KONGRE
I. ULUSAL FARMAKOVİJİLANS
KONGRESİNİN ARDINDAN
Semra ŞARDAŞ*
Ahmet AKICI**
(4-6 HAZİRAN 2008 - ANTAKYA-HATAY)
Ü
lkemizde farmakovijilans konusunda
katılımcılara ve organizasyon şirketine içtenlikle
2005 yılından bugüne değin bir dizi
teşekkür ediyoruz.
önemli gelişme yaşandı. Bunlar arasında kilometre taşı sayılabilecek ge-
lişmelerden birisi de Farmakovijilans Derneği’nin 2
farklı şubesi (İstanbul ve İzmir) ile birlikte kurulmuş
olmasıdır. Bir derneğin kuruluşunun ardından düzenlediği ilk kongre, sunduğu birçok ilkleri bakımdan heyecan vericidir. Farmakovijilans Derneği de
düzenlediği bu ilk kongresinde heyecan verici çok
sayıda ilki, bir arada yaşamış ve konuklarına da yaşatmıştır.
Birinci Ulusal Farmakovijilans Kongresi’ni Antakya
da 4-6 haziran tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı
İlaç ve Eczacılık Genel Müdür Yardımcısı, TÜFAM
Başkanı ve yetkilileri, Sağlık Bakanlığı Beşeri Tıbbi
Ürünlerin Güvenliliğini İzleme ve Değerlendirme
Komisyonu üyeleri, İlaç sektörü, akademi, sözleşmeli araştırma kuruluşu, eczane ve bir çok sağlık
kuruluşu çalışanlarının değerli katılım ve katkılarıyla
gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Kongre süresince
150’den fazla hekim, eczacı ve diğer sağlık mesleği mensubu meslektaşlarımız ile Farmakovijilansla
28
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
ilgili en güncel konuları değerlendirme fırsatını bulduk. Kongrenin gerçekleşmesini sağlayan, değerli
desteklerini esirgemeyen Dernek Başkanı ve yönetimimize, Ulusal / Uluslararası İlaç Endüstrisi Farmakovijilans Departmanı’nın değerli yöneticilerine,
Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörlüğü’ne, yerli ve
yabacı konuşmacılara, poster sunumları ile kongremize bilimsel katkıda bulunanlara, tüm değerli
Kongre süresince çok sayıda konuşmacı farmakovijilans konusunda değerli katkılarını katılımcılarla
paylaşma imkânı buldu. Bu oturumların birçoğunda değerli eczacı meslektaşlarımızı yakından ilgilendiren konular tartışıldı. Bu konular arasında
Eczacılık Mesleğini yakından ilgilendiren “Sağlık
Mesleği Mensuplarının Eğitiminde Farmakovijilans Paneli”nde “Eczacılık Eğitiminde Farmakovijilansın Yeri / Önemi ve Serbest Eczacıların
İlaç Güvenliliği Konusunda Bilgi ve Tutumlarının
Araştırılması” ele alınmıştır. Bu yazıda panel sırasında sunmuş olduğumuz bilgileri ve serbest eczacılara yönelik farmakovijilansla ilgili araştırmamızın
sonuçlarından özet bir bölümü sizlerle paylaşmak
istiyoruz.
Farmakovijilans ile ilgili konularda diğer birçok kişi
ya da kurumun sorumluluğuna benzer şekilde, eczacıların ve eczacılık fakültelerinin de üzerine düşen
çeşitli sorumlulukları bulunmaktadır. Mevcut koşullarda eczacıların farklı alanlardaki farmakovijilans
aktivitelerinde görev aldıkları görülmektedir. Bu
alanlar; hastanelerde ve ilaç endüstrisinde farmakovijilans birimi sorumluluğu, sözleşmeli araştırma
kuruluşları ve düzenleyici otoritelerin farmakovijilans ile ilgili birimlerinde görev almak vb. alanlar
şeklinde sıralanabilir. Öte yandan, eczacılar profesyonel olarak salt farmakovijilans ile uğraşmasalar
dahi, farmakovijilansa yönelik konularda asgari bilgi
sahibi olmak sorumluluğundadırlar. İlaçlarla ilgili so-
KONGRE
Ülkemizde eczacılık fakültelerinin eğitiminin 5 yıla
çıkmış olmasının da sunduğu olanaklarla, çeşitli fakültelerde farmasötik ve klinik toksikoloji, farmakoloji dersleri kapsamında farmakovijilans konusuna
daha da ağırlık verilmeye başlanmıştır.
Fakültelere göre farklı uygulamalar söz konusu olsa
da, seçmeli alan dersi olarak da 5. yıl programlarına ilave edilmiş ve mezuniyet sonrası yüksek lisans
ve doktora programlarında ilaç güvenliliği konuları
seçmeli/zorunlu dersler halinde kapsamlı bir şekilde sunulmaya başlanmıştır.
Etkili bir sistemin işleyişinde eczacının önemli rolü
olduğu görüşü ve bildirimlerin arttırılmasında büyük katkısı olacağı görüşü son yıllarda uluslararası
sağlık otoritelerinin çeşitli platformlarında tartışılan
önemli konu başlığı haline gelmiştir. Buna göre, ad-
Eczacılara mezuniyet öncesi ve sonrası farmakovijilans konusunda verilecek eğitimler, yukarıda sıralanan gelişmeler dikkate alınarak planlanır ve uygulamaya geçirilirse, farmakovijilans eğitimi konusunda
daha başarılı olunacağı söylenebilir. Öte yandan,
bizim gibi ulusal farmakovijilans sistemini yeni
oluşturulan ülkelerde, eczacıların farmakovijilans
konusundaki bilgi ve tutumlarının araştırılıp, varsa
eksiklikleri ve gereksinimlerinin ortaya koyulması,
gelecekte daha işlevsel sistemlerin oturtulmasına
önemli ölçüde katkı sağlayabilir.
Bu konuyu araştıran ülkemizde yapılmış kısıtlı sayıdaki çalışmaların sayı ve kapsamının daha da artırılması yararlı olacaktır. Örneğin hastane ve serbest
eczane çalışanı eczacıların farmakovijilans konusundaki bilgi ve tutumlarını değerlendiren anket
çalışmamızın sunduğu veriler incelendiğinde, çalışmaya Ankara’dan katılan eczacıların %40’ı farmakovijilans kelimesini duyduğunu ve duyanların da
%25’i (tüm eczacıların %10’u) bu kelimenin anlamını
doğru olarak bildiği, bunların %94,5’unun eczacılık
fakültelerinde öğrencilere “farmakovijilans eğitimi”
verilmesi gerektiğini düşündüklerini belirtmiştir.
Farmakovijilansı duyanların %70’inin Türkiye’de bu
konuda herhangi bir aktivite yapıldığına dair bilgi sahibi olmadığı, sadece 5 eczacının TÜFAM’ hakkında
bilgi sahibi olduğu görülmüştür. “Farmakovijilans
irtibat noktası sorumlusu görevi üstlenen birisi”ni
duyanların tüm katılımcıların %14’ünü oluşturduğu,
Advers etki formunun görenlerin ise %8 oranında
olduğu görülmüştür. Eczacıların %14,9’u “prospektüsünde kontrendikasyonu değişen ilaç olduğunu”,
TEB HABERLER
Tüm bunlar birlikte ele alındığında eczacıların ilaç
güvenliliği konusundaki rollerinin giderek netleştiği,
eczacılara mezuniyet öncesi ve sonrasında bu konuda yeterli düzeyde eğitim verilmesinin gerekliliği
net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
vers etki formlarının iletilmesi, toplanmasında eczanelerin de dahil olduğu bir “iletişim ağı” sistemi
önerilmektedir. Ayrıca serbest eczacıların advers
etki raporlama sisteminde yetkilerinin arttırılması,
daha fazla resmiyet kazanmaları da tartışılan diğer bir önemli konudur. Eczacıların sistemin daha
verimli işlemesini sağlayacağı gibi, aynı zamanda
hastaların daha güvenli farmakoterapi hizmeti almalarını sağlayacaklardır (European Public Health
Alliance-EPHA Executive Commitee Meeting August
2007).
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
run yaşayan hastaların çoğu zaman ilk başvurduğu
kişiler arasında yer aldığı dikkate alındığında, eczacıların farmakovijilansla ilgili risklerin azaltılmasında
ve sorunların tespitindeki katkısı daha net anlaşılabilir. Bu katkı, tamamlayıcı tıp uygulamaları ve reçetesiz kullanılan ilaçlar söz konusu olduğunda, daha
fazla önem kazanmaktadır.
29
KONGRE
%12,8’i “prospektüsünde uyarılar/önlemler bölümü
değişen ilaç olduğunu”, %6,5’i “prospektüsünde
“advers/yan etki bölümü” değişen ilaç olduğunu”
hatırladığını beyan etmiştir. “Advers etkisi sebebiyle piyasadan çekilen herhangi bir ilaç hatırlayanların
oranının %70,8 olduğu tespit edilmiştir. Eczacıların
% 44,9’unun advers olay/etki nedeniyle kendilerine
başvuruda bulunan hasta olduğunu ve bu beyanda
bulunanların en sık karşılaşmış oldukları advers
olay/etkinin “bulantı” olduğu (%22) belirtilmiştir.
Serbest eczacıların “advers olay/etki” nedeniyle
kendilerine başvuruda bulunan hastaların bu başvurularını yeterli oranda iletmemeleri nedenini zaman
darlığı ve farmakovijilans sistemi hakkında kapsamlı
bilgiye sahip olmamalarına bağlamışlardır. Bu araştırmada ayrıca serbest eczacıların gastrointestinal
sorunlar başta olmak üzere ilaçlara bağlı sorunlarla
karşılaşmaya devam ettikleri görülmektedir.
30
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
Toklu ve Uysal tarafından İstanbul da 172 serbest
eczacıya advers etki bildirmeme nedenlerini araştıran bir diğer anket çalışmasında da serbest eczacıların farmakovijilans sistemi hakkında yeterli bilgi
sahibi olmadıkları gösterilmiştir (Toklu H.Z.,Uysal
M.K. The knowledge and attitude of the Turkish community pharmacists toward pharmacovigilance in the
Kadikoy district of Istanbul. Pharm World Sci. 2008).
Etkili bir sistemin işleyişinde eczacının önemli rolü
olduğu görüşü ve bildirimlerin arttırılmasında büyük katkısı olacağı görüşü son yıllarda Uluslararası
Sağlık Otoritelerinin çeşitli platformlarında tartışılan
önemli konu başlığı haline gelmiştir. Buna göre, advers etki formlarının iletilmesi, toplanmasında eczanelerin de dâhil olduğu bir “iletişim ağı” sistemi
önerilmektedir. Ayrıca serbest eczacıların advers
etki raporlama sisteminde yetkilerinin arttırılması,
daha fazla resmiyet kazanmaları da tartışılan diğer
bir önemli konudur.
Hasta ile eczacının birebir diyalogunun sağlanması,
prospektüste bildirilen advers etkiler hakkında hastaya vakit ayırması ve prospektüste bildirilenlerin
haricinde hastanın gözlediği beklenmeyen/bilinmeyen advers etkiler konusunda hastanın kendisine geri dönmesini bunun önemi/gerekliliği, ayrıca
ilaçların etkililiğini monitorize etmesi istenmektedir.
Ayrıca Uluslar arası Farmasötik Federasyonu (FIP)
eczacıların ilaçla ilgili problemler, yeni advers etkiler/bireysel farklılık konusundaki gözlemleri farmakovijilans programlarının işleyişinde sisteme büyük
katkı sunacağı ve bu meslek grubunun sistemin
beslenmesinde kilit noktayı oluşturduğu gerçeğini
vurgulanmaktadır. Eczacıların sistemin daha verimli
işlemesini sağlayacağı gibi, aynı zamanda hastaların
daha güvenli farmakoterapi hizmeti almalarını sağlayacaklardır. İlaç güvenliliği konusunda eczacıların
tecrübeleri ve bunların dikkate alınması, işleyen bir
farmakovijilans sistemini oluşturmada önemlidir.
Tüm bu tespitler, ülkemizde henüz yeni kurulan
farmakovijilans sisteminin daha ilerilere taşınabilmesi için, eczacılara yönelik eğitim ve bilgilendirme
faaliyetlerine gereksinim duyulduğunu ortaya koymaktadır. Yönetmelik sonrası eczacılık fakültesi öğrencileri bu konuda daha bilgi sahibi olarak mezun
olmaktadırlar, ancak haklı olarak yönetmelik öncesi
eski mezunlarımıza da her fırsatta Türkiye çapında
“farmakovijilans” kavramını, TÜFAM‘ı ve işleyişini
tanıtmak önemli görevimiz arasında olmak zorundadır.
Sonuç olarak ilaçlara bağlı sorunları tespit etmek,
izlemek, oluşmasına engel olmak ya da olası sorunun boyutlarını en aza indirmek, hastalara daha güvenli farmakoterapi imkânı sunmaya çalışmak için
ülkemizde de vakit kaybedilmeden farmakovijilans
sistemine dahil olan tüm meslek gruplarının gerekli
ölçüde bilgi sahibi olması sağlanmalı ve bu konunun
mesleki sorumlulukları arasında yer aldığı programlı
bir şekilde anlatılmalıdır.
T.C. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü “Beşeri
Tıbbi Ürünlerin Güvenliliğini İzleme, Değerlendirme ve Danışma
Komisyonu” *Başkanı ve **Üyesi, Marmara Üniversitesi *Eczacılık Fakültesi Toksikoloji Ab.D. ve **Tıp Fakültesi Farmakoloji
ve Klinik Farmakoloji Ab.D. *,** Türk Eczacıları Birliği Farmakoekonomi, Farmakoepidemiyoloji, Farmakovijilans Araştırma
Merkezi Danışma Kurulu Üyeleri
ETK‹NL‹K
PGEU
GENEL TOPLANTI VE SEMPOZYUM
PGEU Sempozyumu konusu; “Sağlık Bakımında
İşbirliği”
Sempozyumun genel amacı, Eczacılar ve diğer Sağlık meslektaşlarıyla beraber hastalara daha iyi bir
sağlık hizmetinde bulunabilmek için nasıl işbirliği
yapılabileceği ve bu işbirliğini nasıl geliştirilebileceğini araştırmaktı. Sağlıklı yaşlanma ve Diyabet gibi
2 spesifik vaka çalışması ortak bakımın önemini örneklemek için geliştirildi.
Sempozuma bir çok konuşmacı sunumlarıyla katkıda bulundu. E – Sağlık – Avrupa Birliği Aktiviteleri,
Ms. Flora Giorgio-Gerlach – Eski PGEU Genel Sekreteri – Avrupa Birliği Toplum Bilgilendirme Yöneticisi; Sağlık Bakımında Eczacının Rolü ve İşbirliği Dr.
Kamal Midha – FIP Başkanı; Yaşlılara Bakımda Tıbbi
Tedavi, Dr. Barbro Westerholm – AGE Avrupa Yaşlıları Platformu; Hemşirelerle İşbirliği, Ms. Susanna
Lehtomäki – Avrupa Hemşire Birliği Federasyonu;
Eczacılarla İşbirliği, Ms. Sirpa Peura – Finlandiya Eczacılar Birliği; 2 çeşit Diyabet den korunma – DEHKO
Program 2000-2010, Dr. Timo Saaristo – Finlandiya
Diyabet Birliği; Diyabet Bakımı – Hasta Perspektifi,
Dr. Wim Wientjens – Uluslararası Diyabet Federasyonu, başlıklı sunumlarını yapmışlardır.
ÜYE ÜLKELERDEN SICAK HABERLER
Almanya : Sağlık reformu onaylandı
Sağlık reformu parlamento engelini kaldırmıştır.
Bundesteg’in yankı getiren desteğini takiben kanun
tasarısı Bundesrat’ta oy çoğunluğuyla kabul edildi.
16 federal devletten 11’i kanunu destekleyeceklerini önceden bildirmişti.
Yeni hükümlerden en önemlisi sağlık fonunun,
2009 yılına kadar temin edilmeyecek olmasına rağmen, zorunlu sağlık sigortası sistemini karşılamak
için kullanılmasıdır. Özel sağlık sektörü 2009’dan
itibaren asgari fiyat listesini belirleyecektir, bu tarife zorunlu sağlık sistemiyle benzer bir işleve sahip
olacaktır. Federal hükümet haplara ve ilaçlara azami fiyat getirme planlarını bıraktı. Bu bir seferliğine
500 milyon euroluk tasarruf sağlayacaktı. 40,000
eczacı ve personel büyük bir iş kaybı ve malzeme
dar boğazından korkarak önerilen kanunun aleyhinde tepki gösterdi. Bunun yerine eczacılar tarafından
sağlık sigorta şirketlerine ödenen indirim, hükümetin kasasını yılda 150 milyon euro ile dolduracak
şekilde 2’den 2.30 euroya yükseldi.
İsveç : Apoteket
İsveç hükümeri 2009 itibariyle devletin eczane tekelini sonlandırmak istiyor. 35 yıllık özel eczacılar
ilk kez kendi işyerlerini açabilecekler. Halihazırda
İsveç’in 800 eczanesinin tamamına sahip devlet
tarafından işletilen Apoteket kendini yeni duruma
hazırlıyor. Henüz şirketi satma planları olmamakla
beraber Pazar lideri kendi payını korumakta istekli.
Yeni koşullar Apoteket’i ekonomik yapısını yeniden
düzenlemeye zorlayacak.
İngiltere: Robot eczacı hastaneye yardım ediyor
Yılda 1200 saatlik personel süresinden fazla tasarruf sağlayacağı öne sürülen yeni bir robot Somerset
hastanesinin eczanesine kuruldu. Musgrove Park
Hastanesindeki makine Taunton hastaların ilaçlarını
tanımlamak ve toplamak için barkod kullanıyor.
Yaklaşık hata oranı 10,000 çeviride bir olan robot
iki kişi tarafından kontrol edilecek. Zaman tasarruf
edilmesi eczacıların artakalan ilaçları eczaneye göndermek üzere kontrol etmek için daha fazla zaman
olacağı anlamına geliyor. Bu uygulama ile hastane
geçen aylarda £30,000 tasarruf etti. Bu robot aynı
zamanda eczacıların hastalarla daha fazla reçete
hazırlamakla daha az zaman harcamalarını sağlıyor
TEB HABERLER
0
8 – 10 Haziran 2008 tarihleri arasında,
Finlandiya Helsinki’de düzenlenen PGEU
Genel Toplantısı ve 49.su düzenlenen
PGEU Yıllık Sempozyum’a Türk Eczacıları
Birliği’ni temsilen, TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak,
TEB Genel Sekreteri Ecz. Hilmi Şener, TEB Denetleme Kurulu Başkanı Ecz. M. Şerif Boyacı ve TEB
Denetleme Kurulu Üyesi Ecz. A. Cemal Toplu katılmışlardır.
08-10 HAZİRAN 2008
FİNLANDİYA / HELSİNKİ
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
Aslı Yürür MERAN
31
İNSAN SAĞLIĞI VE HASTALIKLAR
Ecz. Güzide SÖNMEZ
FENİLKETONÜRİ NEDİR?
F
enilketonüri nadir görülen kalıtsal metabolik hastalıklardan biridir. Anne ve babasında hastalık yapmayan bozuk genleri
alan bir çocuk fenilketonüri hastalığı ile
doğmaktadır. Anne ve babanın taşıyıcı olması halinde bu çiftin her çocuğunda hastalığın görülme
ihtimali %25’dir. Fenilketonüri, toplumumuzda hala
yeterince bilinmemekte ve tedavi edilmediği taktirde çocuğun ömür boyu özürlü kalmasına sebep
olmaktadır.
Bu hastalıkla doğan çocuklar proteinli gıdalarda
bulunan fenilalanin isimli bir amino asidi sindiremezler, sonuçta kanda ve diğer vücut sıvılarında
biriken fenilalanin ve artıkları, çocuğun gelişmekte olan beynini harap eder ve ileri derecede zeka
özürlü olmasına, sinir sistemini ilgilendiren daha bir
çok belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur. Fenilketonüri Amerika’da ve bir çok Avrupa ülkesinde
her 10.000-30.000 yenidoğan da bir görülmesine
karşın ülkemizde 3.000-4.000 yenidoğan da bir
görülmektedir. Türkiye fenilketonüri hastalığının en
sık görüldüğü ülkelerden biridir. Ülkemizde akraba evliliklerinin sıklıkla yapılması anne ve babanın
taşıyıcı olduğu bu gibi hastalıkların yüksek sıklıkta
izlenmesine neden olmaktadır. Akraba evliliği hastalığın görülme sıklığını artırıyor olsa da, akraba
olmayan bireylerin de çocukları hastalıklı doğabilir.
Çünkü Türkiye’de her 100 kişiden 4 ü bu hastalık
açısından taşıyıcı durumundadır
32
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
FENİLKETONÜRİ NASIL TEŞHİS EDİLİR?
Hayatın ilk bir kaç ayı içerisinde fenilketonüri hastalığı olan bebekler sağlıklı bebeklerden ayırt edilemez. Fenilketonürili çocuklarda 5-6 aylardan sonra
zekadaki gerileme belirgin hale gelir. Akranlarından
farklı olarak oturma, yürüme ve konuşma gibi becerileri kazanamazlar. Beyin gelişimleri normal olmadığından başları da küçük kalır. Ayrıca kusma,
aşırı el, kol, baş hareketleri, havale nöbetleri, ciltte
döküntüler, idrar ve terin küf gibi kokması hastalığın
önemli belirtilerindendir. Bu çocukların % 60’ında
göz, kaş ve cilt rengi anne-babaya göre daha açıktır. Fenilketonüri hastalığı ile doğan bebeğin, beyni
etkilenmeden, erken olarak tanınması çok önemlidir. Bu amaçla geliştirilmiş her yenidoğan çocuğa
uygulanabilen bir tarama testi vardır. Doğumdan
72 saat sonra özel bir filtre kağıdına alınan 2 damla kan teşhis için yeterlidir. Hasta bebek hayatın
ilk günlerinde tanındığında uygun diyet tedavisi ile
zeka geriliği önlenebildiği için gelişmiş ülkelerde
tüm yenidoğanların fenilketonüri yönünden taranması zorunluluğu vardır.
FENİLKETONÜRİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Fenilketonüri erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedavide genel ilke gıdalar
ile alınan fenilalanin miktarını azaltarak kan fenilalanin düzeyini normal sınırlar içinde tutmaktır.
Diyet tedavisinde fenilalanini çok azaltılmış ya da
fenilalanin içermeyen özel ve ilaç niteliğinde mamaların ve tıbbi ürünlerin kullanılması gereklidir.
İNSAN SAĞLIĞI VE HASTALIKLAR
Bu hastalığın zamanımızdaki tek tedavi yolu
fenilalaninden kısıtlı diyettir ve bu diyet tedavisinin aile, metabolik hastalıklarda uzmanlaşmış
çocuk hekimi, diyet uzmanı ve laboratuar uzmanlarından oluşan bir ekip tarafından izlenmesi gerekmektedir. Tedaviye uymayan hastalarda zihinsel ve
gelişimsel bozukluklar olabileceği için hasta sahibi
olan ailelerin diyeti çok iyi öğrenmesi gerekmekte-
FENİLKETONÜRİ DİYETİ ve TEMEL PRENSİPLERİ
A- Et , balık , peynir , yumurtalar , süt ve kuruyemişler protein ve dolayısıyla fenilalanin bakımından
zengin olduğu için yasaktır.
B- Diğer yiyecekler (patates ve tahıllar) gibi az miktarlarda tüketebilirler. Ölçülü yiyecekler öğünler
arasında dağıtılır. Ölçüler kişiden kişiye, aynı kişide günden güne değişir.
C- Çoğu meyveler, bazı
sebzeler ve salatalar normal olarak alınabilir. Şeker,
reçel,şurup ve yağlar mesela;
tereyağ, domuz yağı, pişirme yağı
normal kullanılabilir. PKU’ lu kişiler için
düşük proteinli özel ürünler imal edilmiştir.
Bunlar düşük proteinli ekmek, makarna, un bisküvi,
pirinç gibi diyette çeşitliliği sağlayan ürünlerdir.
D- Et, balık, peynir ve yumurta gibi yüksek proteinli
yiyecekler yapıları değiştirilip fenilalanin içermeyen
hale gelmeden tüketilmemelidir. Bu protein ikameleri (içeriğinde e.g. XP AnalogLCP, Aminogran Food
Suplement, Maxamaid XP, PKU Express gibi ibareler
yer alır) uygun şekilde kullanılabilir. Bunlar büyüme
ve gelişme için temel ve güvenli protein ihtiyacını
karşılar. Hastayı takip eden diyetisyen ve pediatrist
hasta için uygun olan miktarı ve nasıl alınacağını
tavsiye edecektir.
Protein ikameleri PKU’ lu kişi için günlük diyetinin
önemli bir bölümünü oluşturur. Gün içinde düzenli
bir şekilde eşit miktarlarda alınmalıdır.
Vitamin ve minerallerde diyette sürekli yer almalıdır.
Kaynak: www.pku.gen.tr
TEB HABERLER
Anne sütü bebeklerin büyüme ve gelişmesi için
gerekli olan bir besindir. Fenilketonürili bebekler
de anne sütü ile birlikte fenilalaninsiz karışımlar
(tıbbi mama) kullanılarak ve kan fenilalanin değerleri yakından izlenerek beslenebilirler. Yapılan çalışmalar yaşamın ilk yıllarında anne sütü
alan fenilketonürili bebeklerde büyüme ve zihinsel gelişimin daha iyi olduğunu göstermektedir.
dir. Annenin ilk çocuğu hastalıklı olarak doğmuş ise
ikinci bebeğin daha anne karnında iken hasta olup
olmadığının belirlenmesi yani anne karnında erken
tanı mümkün olabilmektedir.
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
Fenilketonüri yenidoğan taraması ile saptanıp ilk
3 ayda tedaviye başlanmaz ise hastalığın şiddetine uyan zihinsel özür gelişmesi kaçınılmazdır.
Tedaviye mümkün olduğunca erken başlanması zihinsel performansı olumlu etkileyecektir.
Hastanın belli aralarla beslenme durumu değerlendirilmeli, kan fenilalanin ve tirozin düzeyi ölçülmeli
ve ölçüm düzeylerine göre diyeti ayarlanmalı, zihinsel gelişimi izlenmelidir. İlk 2 yaşta haftada iki kez,
2-4 yaş arasında haftada bir, 4-10 yaşlarda 15 günde bir, daha sonra ise ayda bir kez kan
fenilalanin düzeyi ölçülmelidir. Kan
fenilalanin düzeylerinin 0-12 yaş
arası 2-6 mg/dl,12 yaşından
sonra 2-11 mg/dl, fenilketonürili hastanın gebeliği
süresince ise 2-4 mg/dl
değerleri arasında tutulması gerekir.
Tedavi en az beyin dokusunun en hızlı geliştiği hayatın
ilk 8-10 yılı boyunca çok iyi
şekilde uygulanması gerekmekle
birlikte diyet tedavisi yaşam boyu olmalıdır. Yenidoğan döneminde diyet tedavisi
başlanmış fenilketonürili hastalar, yetişkin olduklarında diyeti bırakırlarsa algılamada güçlük, dikkat
azalması gelişmektedir.
33
İNSAN SAĞLIĞI VE HASTALIKLAR
MANİSA ECZACI ODASI’NDAN
ANLAMLI PROJE
Ayşen YALMAN
M
anisa Eczacı Odası, düzenlediği
etkinlikte, Fenilketonüri hastası
çocukları, onlar için özel olarak hazırlattığı yiyeceklerle sevindirdi; minikler ise hayatlarında ilk kez pizza yemenin keyfini
çıkarttılar.
Bu tür rahatsızlığı olan
çocukların yetişkin
insanlar gibi gıda
tüketimi gerçekleştiremediklerini
belirten
Manisa Eczacı Odası Başkanı Ecz.
Meliha Nalan Can,
Fenilketonüri hastası
çocuklara bundan sonra
da yardım edeceklerini belirtti.
Günlük hayatlarında yiyemedikleri pek çok yiyeceği, özel olarak getirtilen aşçı ve malzemelerle pişirildikten sonra çocuklara sunduklarını belirten Can,
“Çocuklarında bu tür hastalığı bulunan aileleri de
bir dernek çatısı altında toplamak için çalışmalara
başladık” dedi.
34
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
Meliha Nalan Can, bundan sonra düzenli olarak,
diyetisyen gözetiminde hazırlanmış ve çocukların
günlük yaşamlarında yiyemedikleri yiyecekleri, fenilketonüri hastası çocuklara sunacaklarını belirterek şunları kaydetti:
“Halk Sağlığına hizmet eden bir mesleğin temsilcileri olarak, mesleki ve sosyal anlamda halkımıza hizmet verme çabasındayız. İl Sağlık Müdürlüğümüzün
yardımlarıyla Manisa merkez ve ilçelerinde bulunan
Fenilketonüri hastalarımızın ailelerine ulaştık ve onlarla sorunlarını paylaştık. Bu hastalık toplumumuz-
da çok fazla bilinmeyen ve dikkat edilmeyen ancak
kötü sonuçlara sebep olan bir hastalık. Bunun için
dernek kurarak, çalışmalarımızı hızlandırmayı amaçlıyoruz. Bu çocuklar her yiyeceği yiyemezler.
Onların özel yiyecekleri var ve çoğu aile bunun farkında bile değil. Üstelik bu hastalığın yiyeceklerini
ve ilaçlarını devlet karşılamıyor. Proteini çok gıdalar tükettiklerinde beyinde kalıcı hasarlar ortaya
çıkabiliyor. Yiyeceklerinde her yerde bulunmayan
özel un kullanılıyor. Aralarında, çikolata, dondurma,
pizza gibi yiyecekleri hayatlarında hiç tatmamış çocuklar var. Bizler özel olarak hazırlattığımız yiyecekleri düzenlediğimiz piknikle yemelerini sağladık. Bir
gün bile olsa, onlara bu duyguyu yaşatmak istedik.
İleriki dönemde, dernek kurarak, onlara daha çok
yardım edebilmek için bir çalışma içindeyiz.”
Öte yandan, Eczacı Odası, bu hastalığı bulunan çocukların yemesi gereken gıdaların içeriğine ve yapılış biçimine dair bir kitabı da ailelere dağıtarak,
toplumsal bilinç oluşturma konusunda önemli bir
görevi de yerine getirmiş oluyor. Umuyoruz, diğer
illerimizde de, belki küçük ama; minik yüreklerde
kocaman yeri olan böylesi önemli projeler hayata
geçer.
ECZACILIK AKADEM‹S‹
ALTERNAT‹F VEYA TAMAMLAYICI
TIP UYGULAMALARININ
ET‹K BOYUTU
Prof. Dr. ‹. Tayfun UZBAY
Gülhane Askeri T›p Akademisi
Askeri T›p Fakültesi T›bbi Farmakoloji Anabilim Dal›
bununla yetinmeyip gerekirse
her türlü bilimsel üretimi ve
üreticileri olan
bilim insanlarını baskı altına
almak ve gerekirse hiç çekinmeksizin yok
etmek davranışı
ile karakterizedir (3). Gerek
sahte
bilimin
gerekse karşıt bilimin gerçek bilime ve bilimsel düşünceye daha baskın olduğu ülkeler veya toplumlar
günümüzde gerek siyasal, gerek sosyal ve gerekse
ekonomik bakımından refah düzeyi düşük ülke veya
topluluklardır.
Bilimsel bilgi, deneye dayalı olarak, olaylar arasında
neden-sonuç biçimde mantıklı bir bağ kurmanın sonucunda kazanılmaktadır. Herkesçe kabul edilen,
kanıtlanan ve istenildiğinde tekrarlanabilen deneyler sonucunda incelenen olaylar arasında nedensellik (veya neden-sonuç) bağlantısı kurulabildiğinde
bilimsel bilgi elde edilebilir. “Bilimsel düşünce”
yukarıda ana hatları ile tanımlanan bilimin çerçevesinde düşünerek yeni fikirler üretmektir. Bilimsel
düşünce, bilimin genel kurallarına uymanın yanı sıra
problemlerin çözümüne yönelirken, mutlak doğru
sonucu elde etme ve uygulamaya koymada “etik”
olmak zorundadır. Etik, genel bir kavram olarak, her
tür insan ilişkisinin, toplumsal yaşamın ve etkileşmenin ahlaki kurallarını içerir. Bu çerçevede, bilim
alanında bilim etiği kuralları söz konusudur (1,2).
Sahte bilim, “bilim yapıyormuş gibi görünme” veya
“bilimi kendi çıkarları için kullanmaya yönelik davranışlar” ile karakterizedir. Karşıt bilim ise bilime
ve bilimsel düşünceye her koşulda karşı çıkmak,
Alternatif veya Tamamlayıcı Tıp ve Özellikleri
Alternatif sözcüğü sözlük anlamı olarak “seçilebilecek bir başka yol; yöntem, seçenek” olarak tanımlanmaktadır (4). Bir yöntemin tıpta belli bir tedaviye
alternatif olabilmesi için “bilimsel bilgi” içermesi;
yani bilimsel olarak geçerli olması ve yasal çerçevede bu hastalığı tedavi etme yetkisi olan kişinin
bilgisi, önerisi ve yönetimi çerçevesinde gerçekleşmesi ve yürütülmesi gerekir. Bu iki koşula uymayan
her türlü alternatif uygulama “şarlatanlık” tanımına
uyar (5). Alternatif tedaviye daha çok çeşitli tedavi
yöntemlerini denemiş ve sonuç alamamış, herhangi
TEB HABERLER
Alternatif Tıp, tedavi ve koruyucu amaçlı birçok yöntemi kapsar. Bitki özlü karışımlar, farmakolojik etkiye sahip doğal ürünler, akupunktur, telkinin her türlüsü, masaj, vitaminler, bazı özel aletli uygulamalar,
su (hidroterapi), biyoenerji ve benzeri pek çok yöntem alternatif tıp yöntemleri arasında sayılabilir.
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
A
lternatif veya tamamlayıcı tedavi yöntemleri özellikle modern tıbbın pek etkili olamadığı durumlarda, kanser başta
olmak üzere birçok hastalığın tedavisi
için hastalar ve hasta yakınları tarafından kullanılmaktadır. Basın ve yayın organlarının abartılı ve çok
defa bilimsel bir temele dayanmayan destekleyici
tutumu, kanser gibi tedavisi uzun süreli, güç ve pahalı hastalıklarda insanların sosyal güvence eksikliğine bağlı maddi sıkıntıları ve hepsinden önemlisi
cehalet, analitik düşünceye sahip olmama ve bilimden çok dogmatik yaklaşımları benimseme gibi
nedenlerle alternatif tedavi başlığı altında pek çok
yöntem kullanılmakta ve uygulanmaktadır. Dikkatle
incelendiğinde bunların çoğunun çaresizlik duygusu
içinde olan insanları sömürmeye yönelik, bilimsel
dayanaktan yoksun ve etik kurallar çerçevesinde
uygulanmayan yöntemler olduğu görülmektedir.
35
ECZACILIK AKADEM‹S‹
bir sosyal güvencesi olmayan, yakınında kolay ulaşabileceği bir sağlık kuruluşu olmayan, cahillik ve
yanlış inançlar gibi nedenlerle herhangi bir rasyonel
tıbbi tedavi yöntemini kabul etmeyen ve kanser gibi
tedavisi zor hastalıklara yakalanmış kişiler yönelmektedir.
Alternatif ve Tamamlayıcı Yöntemler Bakımından
Etik Olmayan Durumlar
36
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
Etik olmayan durumlar aşağıda maddeler halinde belirtilerek özetlenmiştir (6):
1. Erişkin ve psikolojik şartları sağlıklı olan bir hastanın hekimini ve tedavi biçimini seçme hakkı
vardır. Ayrıca tedaviyi sürdürürken hekimini ve
tedavi şeklini değiştirme veya ret etme hakkı
da vardır. Bununla beraber, hastaya hastalığı
net olarak anlatılmış ve geçerli bilimsel bilgiye
dayanan tedavi yöntemlerini terk etmesinin
nelere mal olabileceği net olarak ifade edilmiş
olmalıdır.
2. Hekimin bilgilendirmesine rağmen, tedavi sorumluluğunu alan hekimine haber vermeksizin
alternatif yöntemler deneyen ve dahası bunu
yaparken belli bir süre asıl tedavisini de aksatan hasta etik davranmamaktadır.
3. Basın ve yayın organlarının yeterli bilimsel bilgiye sahip olmadan geçerliliği ve yeterliliği tartışma konusu olan yöntemleri ve ürünleri abartılı
yaklaşımlarla haber yapması ve insanların çaresizliğini sömürmesi. Basın ve yayın organlarının
bu tür haberleri için Sağlık Bakanlığı ve İç İşleri
Bakanlığı gibi devlet kuruluşlarının da önlem almaması ve yaptırım uygulamaması.
4. Sağlık alanı ilişkili yetkililerin ve bilim insanlarının medyatik olma arzusu ile bu yöntemlerin bilimsel bir temele dayanmadığını bile bile medyanın istediği yönde abartılı demeçler vermesi.
5. Bir sağlık görevlisinin (hekim bile olsa) ilgili alanın uzmanı olmadığı halde tedavi ve alternatif
tedaviler üzerinde klinik araştırmalar yapması
(alanın uzmanlarıyla birlikte gerçekleştirilen
multidisipliner çalışmalar hariç) ve sonuçları
üzerinde konuşması.
6. Bilimsel olarak geçerli bir tedavi yöntemi uygulayan hekimin hastasının asıl tedaviyi terk etmeksizin zarar vermeyecek bir alternatif tedavi-
yi hastaya yasal olarak tedavi uygulama yetkisi
olmayan kişilerden almasına göz yumması.
7. Daha kolay tolere edilebilecek ve daha az yan
etkiye sahip bir tedavi alternatifi varken maddi
nedenlerle hastayı daha fazla zorlayacak yöntemlerin ve ürünlerin tedavide tercih edilmesi.
8. Hastalıkların tedavisindeki son gelişmelerin ilgili uzmanlar tarafından yakından izlememesi
ve uzmanların hastayı işe yaramaz alternatif
tedaviler konusunda ikna edebilecek bilgi düzeyine sahip olmaması veya yeterli bilgiye sahip oldukları halde hastayı ikna etmeye yönelik
çaba harcamaması.
Doğal Ürünler Karmaşası:
Eczane ve eczacı dışında ilaç verilmesi etik olmamasının yanı sıra yasal olarak da suç teşkil eden
bir durumdur. Günümüzde bitkisel kaynaklı etken
madde taşıyan birçok ürün “doğal ürünler” olarak
tanımlanmakta ve eczane dışında başka dükkân
ve marketlerde eczacı olmayan kişiler tarafından
Sağlık Bakanlığı dışında başka bakanlıkların izni ile
pazarlanabilmektedir. Bitkisel kökenli etken madde
içeren bu ürünler halka doğal oldukları için herhangi
bir yan etkisi ve toksisitesi olmadığı yaklaşımı içinde verilmekte ve rahatlıkla kullanılmaktadır. Burada
ciddi anlamda yanlış bilgilendirme ve yanlış kullanım
ile etik ve yasal ihlaller söz konusudur. Şöyle ki:
a) Bitkisel kökenli ürünlerin içerdiği etken maddeler de sonuç olarak “ilaç etken maddesidir”. Bu
etken maddelerin sırf bitkisel (halk arasındaki
deyimle doğal) oldukları için yan etkilerinin ve
toksisitelerinin olmayacağı ve başka ilaçlarla
etkileşmeyeceği bilgisi yanlıştır. Doğal kaynaklardan elde edilen etken maddeler de kendi
aralarında ve sentetik ilaçlarla etkileşebilmektedirler. Bunları kullananlar, özellikle başka
ilaçlarla etkileşmeleri ve toksisiteleri konusunda yeterli bilgiye sahip olmamaları nedeniyle
risk altındadırlar.
b) İlaç etken maddesi içeren bir ürün yasal olarak
ancak eczaneden ve eczacıdan alınabilir. Burada, ilacın eczane dışında ve eczacı olmayan
ECZACILIK AKADEM‹S‹
c) Ülkemizde ilaçlara sağlık bakanlığınca ruhsat
verilmektedir. Sağlık bakanlığı dışında bir bakanlığın doğrudan insanda kullanılacak ve bir
sağlık sorununa çözüm getirmek üzere pazarlanacak olan bir ürüne ruhsat vermesi yanlıştır.
Sonuç olarak, doğal ürünler kılıfı altında eczane ve
eczacı dışında başka meslek mensupları tarafından
sunulan bu ürünlerin kullanımının denetim altına
alınması ve zaman geçirilmeden ilaç kategorisi içinde değerlendirilmesi halk sağlığı lehine olacaktır.
Aksi takdirde bu uygulamalar bilimsel, etik ve yasal
bağlamda ciddi bir halk sağlığı sorunu olmaya devam edecektir.
Toplumu Alternatif (?) Tedavilerin Zararlarından Korumak İçin Yapılması Gerekenler
Hastalarının çaresizlik duygusunun kötü niyetli kişilerle sömürülerek zarar görmelerini engellemek
için aşağıda maddeler halinde sıralanan önlemlerin alınması ve uygulanması gerekmektedir:
1. Basın ve yayın kuruluşları özellikle kanser gibi
ciddi hastalıklara yönelik alternatif tedavi yöntemleri ile ilişkili haberlerin verilişi ve işlenişi konusunda sıkı bir kontrol altına alınmalıdır. Basın
ve yayın organlarına hastaları korumaya yönelik
olarak çeşitli yaptırımlar uygulanabilmelidir. Bu
konuda yasal boşluklar varsa doldurulmalıdır.
Basın ve yayın organlarından toplumun geniş
kesimlerine hastalıkların rasyonel tedavisi ile
ilişkili doğru bilgileri aktaracak şekilde yararlanılmalıdır.
2. Devlet, toplumda sağlık sigortasının etkili biçimde uygulanmasını sağlayarak bireylerin
maddi sıkıntılarla kanser başta olmak üzere
hastalıkların tedavisinde geçerli bilimsel yöntemler yerine alternatif yöntemlere yönelmesini önlemelidir. Halkın çaresizliğini kötüye kullananların rahat hareket etmesini kısıtlayıcı yasal
önlemler alınmalıdır.
3. Kanser başta olmak üzere tedavisi zor kronik hastalıkların tedavisinde geçerli bilimsel
yöntemleri en iyi şekilde uygulayabilecek özel
donanımlı hastane ve merkezlerinin sayısı artırılmalıdır.
4. Toplumda bu tür hastalıkların rasyonel tedavisi
için uzman gereksinimi iyi saptanmalı; yeteri
kadar uzman yetiştirerek istihdamının sağlanmasına yönelik önlemler alınmalı ve planlamalar yapılmalıdır.
5. Hekimler ve sağlık personeli konvansiyonel
yöntemler kadar alternatif ve doğal kaynaklı tedavilerle ilişkili bilgileri ve gelişmeleri de
yakından izlemeli, bu konularda hastalardan
ve hasta yakınlarından daha fazla ve geçerli
bilgilere sahip olmalıdırlar. Hekim veya diğer
sağlık personeli gerektiğinde hastalar ile alternatif yöntemler hakkında konuşabilecek hatta
bunun felsefesini yapabilecek bilgi, hoşgörü ve
sabra da sahip olmalıdırlar.
6. Tedavisi zor hastalıklara yakalananların ruh
sağlığı ihmal edilmemeli, deneyimi ve bilgisi yeterli olan psikiyatrist ve psikologlar ile işbirliği
yapmalıdırlar.
7. Farmasötik nitelikli doğal ürünlerin eczane dışında sunumu engellenmeli ve bu ürünler sağlık
bakanlığı onayı ile pazarlanabilmelidir.
8. Doğal kaynaklı ve farmakolojik etki potansiyeli olan ürünlere çok katı yaklaşmak hatalıdır.
Bunları doğrudan ret etmek yerine uygun bilimsel yöntemlerle geçerliliklerinin kanıtlanması
daha doğrudur.
Kaynaklar
1. Bursalı, O. Bilimsel araştırmada etik ve sorunlar. Cumhuriyet Bilim Teknik, Sayı: 795: 3,
2002.
2. Uzbay, İ.T. Türkiye’nin çağdaş uygarlığı yakalama hedefinde bilimin yeri. Silahlı Kuvvetler
Dergisi, 391 (Ocak): 62-75, 2007.
3. Koyre, A. Bilim Tarihi Yazıları. Çeviren: Dinçer,
N., TÜBİTAK Popüler Bilim Yayınları, No: 126,
Pelin Ofset, Ankara, 2000.
4. Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük (http://
www.tdk.gov.tr/tdksozluk).
5. Güler, C. Tıpta Şarlatanlık. Konferans, 2 Nisan
2004, Bayındır Hastanesi, Ankara.
6. Uzbay, İ.T. Geleneksel uygulamalar, toplum ve
etik. 7. Ulusal İç Hastlaıkları Kongresi Konuşma
Metinleri ve Serbest Bildiriler Kitabı, 2005, s.
248-250.
Yayına Hazırlayan: Özge Arıkan
TEB HABERLER
yasal bir ihlal yapılmaktadır.
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
kişiler tarafından sunulması ile bilimsel, etik ve
37
ENST‹TÜLER
Ecz. Rida ŞİMŞEKEL
E
czacılık mesleğinin karmaşıklaşan yapısı;
bilimsel alanda ve meslek icrası alanında
meydana gelen değişimleri hızlı ve etkin bir biçimde takip ederek üyelerimize
ulaştırmak, eczacılık mesleğinin bilimsel ve pratik
ihtiyaçları ve sorunları için çözüm üretmek amacıyla
2007 yılında TEB Bünyesinde kurulan enstitüler ve
araştırma merkezi; çalışmalarını sürdürmektedir.
İlaç Geri Ödeme Enstitüsü’nün kuruluş amacı; geri
ödeme konusunda dünyada gelişen koşulların incelenmesi, araştırılması, ve ülkemizdeki uygulamalarda karşılaştırılması, diğer ülkelerdeki geri ödeme kurumları ile eczacılar arasındaki anlaşmaların
kurallarını incelemek, ilaçların takibi, incelenmesi,
araştırılması ile geri ödemenin şeffaflaştırılmasını
sağlamaya çalışmaktır.
38
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
İlaç Geri Ödeme Enstitüsü Yönetim Kurulu görev dağılımı
Prof.Dr.Mehtap Tatar – Başkan
Ecz.Ali Aslan – Üye
Ecz.Çağatay Çakar – Üye
Ecz.Gönül Berker – Üye
Ecz.Rida Şimşekel – Genel Sekreter
Şeklindedir.
Sağlık hizmetlerinde geri ödeme ve ilaçta geri ödeme kavramları, 1990’lı yılların başından bu yana
hızla artan sağlık ve ilaç harcamaları ile birlikte tüm
ülkelerin gündeminde önemli yer tutmaya başlamıştır. Geri ödeme kavramı, modern sağlık sistemlerinde, sağlık hizmetlerini alan kişi ve veren kurumdan
bağımsız olarak gelişen ve üçüncü taraf olarak da
nitelenen hizmeti ödeyen kurum ile birlikte ortaya
çıkmıştır. Sağlık hizmet sunucuları, hastalara sağlık hizmeti vermekte, hastalar ya da üçüncü taraf
ödeyiciler de verilen bu hizmetin karşılığını hizmet
TEB
‹LAÇ GER‹ ÖDEME
ENST‹TÜSÜ
sunucusuna aktarmaktadır. Özellikle 2005 yılı itibariyle ülkemizde tedavi yardımı ve ilaç temin hizmetinde meydana gelen uygulama değişiklikleri, sonrasında sosyal güvenliğin tek çatı altında toplanması
gibi uygulamalar, “geri ödeme” kavramının ayrı bir
başlık olarak ele alınmasını gerektirmiştir.
İlaç Geri Ödeme Enstitüsü İlaç ve Geri Ödeme
Enstitüsü çalışmalarının bir kitap haline getirilmesi
için çalışma yapmaktadır.
Çalışma için analiz kapsamına alınan ülkeler, “İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan ve Portekiz”dir.
“Dünyada ve Türkiye’de Eczanelere Geri Ödeme:
Karşılaştırmalı bir analiz” çalışması içeriği;
I. Giriş
II. Sağlık hizmetlerinde ve ilaçta geri ödeme sistemleri: Teorik çerçeve
III. Seçilmiş ülkelerde eczanelere geri ödeme sistemleri
a. İngiltere
b. Fransa
c. İtalya
d. Yunanistan
e. Portekiz
IV. Türkiye’de eczanelere geri ödeme yöntemleri ve karşılaşılan sorunlar
V. Sonuç ve öneriler
Şeklindedir.
Bu çalışma ile, referans alınan beş ülkedeki geri
ödeme sistemlerinin incelenmesi ile, ülkemizdeki
sistemin etkinliği ve yararlılığının değerlendirilmesi,
Türkiye’de süregelen ilaç geri ödeme sisteminin yol
açtığı sorunlar ile çözüm önerilerinin paylaşılması
amaçlanmaktadır.
ODALARIMIZ
48. Bölge
OSMANİYE ECZACI ODASI
D
aha önce 4.Bölge Adana Eczacı Oda-
zarar görmemesi ve mesleklerini sağlıklı, istikrarlı
sı’ na bağlı temsilcilik olarak faaliye-
olarak devam ettirebilmesi için meslek kuruluşu
tini sürdüren odamız; Türk Eczacıları
olan odamızın ve birliğimizin rolü çok büyüktür. Bu
Birliği’nin 36.Büyük Kongrede alınan
kuruluşlara çok büyük görev ve sorumluluklar düş-
kararla, “48.Bölge Osmaniye Eczacı Odası” olarak
mektedir. Odamızın ve birliğimizin önemini geride
kurulmuştur. Yine TEB Merkez Heyetinin 14 Ocak
bıraktığımız 2008 yılı protokol görüşmelerinde bir
2008 tarihli toplantısında alınan kararla kurucu yö-
kez daha anladık.
netim olarak; Ecz.Zeki ÖZGEN, Ecz.Korkut YALÇIN,
Ecz.Selin ATEŞ, Ecz.Halil İbrahim KARGIOĞLU, Ecz.
Hakan TEKMAN atanmıştır. Sonrasında 1.Olağan
Genel Kurul çalışmalarına başlanmış ve 29-30 Mart
2008 tarihinde ilk Genel kurulumuz coşkuyla yapılmıştır. Geniş bir katılımın olduğu genel kurulumuza
başta bölge milletvekillerimiz, valimiz, TEB Başkanımız, belediye başkanımız olmak üzere çok değerli
saygın davetlilerin yanı sıra meslektaşlarımızın katılımıyla örnek bir genel kurul olmuştur. Genel Kurul
sonunda oda yönetim kurulu aşağıdaki isimlerden
oluşmuştur;
1)ECZ.ZEKİ ÖZGEN-YÖNETİM KURULU BAŞKANI
2)ECZ.MEHMET GÜL-GENEL SEKRETER
3)ECZ.SİBEL BİLİK-SAYMAN
4)ECZ.MEHMET METLİOĞLU-ÜYE
Doktor, hasta, eczane zincirinde her zaman sorumlu ve sorunlu görülen biz eczacıların;Mesleki saygınlığını kazanmasında ve korunmasında, ekonomik
sıkıntılardan kurtulmasında, meslekte etik olmayan
tüm sıkıntıların çözümünde birlikte olmanın, beraber hareket etmenin çok büyük önemi vardır.
Son yıllarda gerek dünyada gerekse ülkemizde meydana gelen ekonomik sıkıntılardan dolayı, eczacılar
mesleğini devam ettirmede maalesef çok zorlanmaktadır. Nitekim ülkemizdeki mevcut eczanelerde yaklaşık olarak üçte birine tekabül eden 8.500
eczanenin kapanma noktasında olduğunu ve bir o
kadar eczanenin de , banka kredileri ile depolarla
yaşadıkları sorunlar nedeniyle gizli iflasta olduğunu
5)ECZ.HALİL İBRAHİM KARGIOĞLU-ÜYE
maalesef biliyoruz.Bu sıkıntılarımızın çözümü adına,
Ülkemizde sağlıkta, ilaç ve eczacılıkta o kadar hız-
meliyiz.
ecza kooperatiflerini, yerli ilaç firmalarını destekle-
lı değişimler oluyor ki; bu değişimden üyelerimizin
Kuruluş aşamasında bizde gerek maddi, gerekse
manevi yardım ve desteklerini esirgemeyen başta
ilimizdeki meslektaşlarımız olmak üzere, 4. Bölge
Adana Eczacı Odası’na bölgemizde faaliyet göste-
noktasında; başta Türk Eczacıları Birliği olmak üzere tüm odalarımızın öteden beri olduğu gibi duyarlı,
üretken ve başarılı olmaları gerekmektedir. Bu düşünceler ışığında tüm meslektaşlarımıza stresten
ve sıkıntılardan uzak bir hayat dileriz.
TEB HABERLER
Mesleğimize sahip çıkma, sorunlarımızın çözümü
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
ren ecza depolarına teşekkür ediyoruz.
39
1 MAYIS
1 MAYIS’TA YÜRÜYEN “AYAKLAR”,
AYAKLAR ALTINA ALINDI...
Serkan MERCAN
1
İşsizlerin de işçi olduğunu kabul ettikleri bir ülkede yaşasaydık böyle çoğunluklara oynayan bir iktidar böyle davranmazdı. İşçi deyince sadece fabrikada çalışan
insan gelince akla böyle olmuyor tabi ki de ve böyle şeyler çıkıyor ortaya. Önce
işçiyi tanımlamak lazım. Üretim araçlarında, sermayede mülkü olmayan bence
işçidir…
(Aysu Kayacı, Haydi Gel Bizimle Ol Programı, NTV, 01.05.2008)
Mayıs 2008 günü, İşçi Bayramı’nı kutla-
Sivilleşme, çok kültürlülük ve çoğulculuk, demokra-
mak ve ayrıca hafızalardan silinmeye yüz
si ile eşanlamlı görülecek kavramlar veya süreçler
tutmuş Mayıs 1977’de Taksim-Kazancı
değildir. Demokrasi, özünde eşitlik ve özgürlük fik-
Yokuşu katliamını tekrar Türkiye insanına
rini barındıran bir kavram ve mücadelesi verilen bir
hatırlatmak amacıyla Türkiye’nin emekçileri Taksim
süreçtir. Türkiye’de ordu-demokrasi ikiliği üzerinden
Meydanı’nda toplanabilmek için İstanbul’daydı.
sivilleşme temelinde tanımlanan iktidar partisinin
DİSK’in, KESK’in ve diğer emek ve meslek örgüt-
(özünde anti-demokrat) “muhafazakâr demokrasi-
lerinin kararlı tutumu ile Taksim’e yürümek isteyen
si”, eşitlik ve özgürlük fikirleri üzerinde yükselme-
kitleler emniyet güçlerinin “orantısız” güç kullanımı
yen bir demokrasi tanımına sahiptir. Diğer bir de-
ile karşılaştı. Emniyet güçlerinin emekçilere yönelik
yişle, 1 Mayıs’ta kolluk kuvvetinin gerçekleştirdiği
aşırı güç kullanımı, siyasi iktidarın ne kadar demok-
“Şanlı Taksim Müdafaası” (Akşam, 02.05.2008) bir
rat olduğunu ve de Türkiye’de demokrasinin yaşatı-
kez daha göstermiştir ki “AKP’nin demokratlığı bu-
labilmesi için asıl olarak nelere ihtiyaç duyulduğunu
raya kadarmış” (Radikal, 02.05.2008). Demokrat-
bir kez daha tartışmak gerektiğini gösterdi.
lığı sorgulanmak durumunda olan ve ayakların baş
1 Mayıs 2008 günü emekçilerin karşılaştığı şiddet
üzerine yazılanlar1, siyasal iktidar yanlısı medya
hariç, açıkça tek bir şey gösteriyordu: İktidar partisinin “muhafazakâr demokrasisi” bir kez daha
eleştirel bir gözle değerlendirilmelidir. Her şeyden
önce şu belirtilmelidir ki, iktidar partisinin demokrasi havarisi olduğu argümanları devletin ve toplumun
analizine dair eksik ve hatta yanlış bir bakış açısının
ürünüdür. Bu bakış açısı, ordu-demokrasi ikiliği üze-
40
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
rinden okunmaya/okutulmaya alışılmış Türkiye’deki
demokrasi mücadelesini, “sivilleşme” ile eşanlamlı
olarak görülmesinden kaynaklanmaktadır.
1 “1 Mayıs polis devleti” (Hürriyet, 02.05.2008), “Gazcı kardeşler” (Sabah, 02.05.2008), “Ayaklar ayak altında” (Vatan, 02.05.2008), “AKP’nin demokratlığı buraya kadarmış”
(Radikal, 02.05.2008), “Şanlı Taksim Müdafaası” (Akşam,
02.05.2008), “Dün AKP Hükümeti Halka Faşizmi Yaşattı”
(Birgün, 02.05.2008).
1 MAYIS
Hatırlanacağı
üzere,
Türk Eczacıları Birliği’nin de içinde bulunduğu emek
platformunun birçok bileşeni ile birlikte karşı durulan SSGSS Yasası, toplumun en geniş kesimini temsil eden emekçilerin görüşleri alınmadan ve onlara
rağmen Meclis’ten geçirilmişti. Çoğulculuk vurgusu
yapan bir iktidar partisinin bu tavrının, dillerden
düşmeyen “katılımcı demokrasinin” gereklerini karşılamadığı ortadaydı. SSGSS Yasası’na dair emek
ve meslek örgütlerinin göstermiş olduğu direngen
tavır, iktidar partisini tedirgin etmiş olacak ki 1 Mayıs günü adeta sıkıyönetim koşullarını aratmayan
bir askeri yönetim gibi hareket etmek zorunda gördü kendisini. Ülkenin zenginliğini yaratan emekçileri “ayak”, siyasi otoriteyi “beyin” olarak görmek,
siyaset bilimi literatürü içinde tam da muhafazakârlık denen düşünce biçiminin ürünüdür. Dolayısıyla
iktidar partisinin gerçek niteliğine gayet uygundur.
Muhafazakârlık değişime kapalı, özgürlüklere karşı
şüpheci ve eşit bireylerden oluşan toplum düşüncesine uzak bir ideoloji olarak demokrasi ile bağdaşamaz. Zaten Fransız Devrimi ilkelerine karşı gelenek
ve görenekler ile eski toplumun hiyerarşik yapılanmasını savunan düşünürler tarafından türetilmiştir.
Bu nedenle, 1 Mayıs’ta yaşatılanlar; özgürlüklere
karşı şüpheci ve bireylerin eşit olduğuna dair olumsuz fikirleri bulunan muhafazakâr bir iktidarın beklenen bir uygulaması olarak tarihe geçmiştir.
Bu beklenen uygulamada beklenmeyen süreçler de
yaşanmıştır. 1 Mayıs günü İstanbul’da emekçilere
uygulanan şiddet, caddelerde ve sokaklarda insan-
Bir başka deyişle, bugün, emekçi kesimlerin ve toplumun diğer ezilen kesimlerinin yaşamsal taleplerini
çeşitli kanallar, metotlar ve hamasi söylemler ile soğurabilme yeteneğine sahip olan iktidar partisi, bu
toplumsal kesimlerin ne denli güçlü olduklarını fark
ettiğin de (SSGSS eylemleri), 1 Mayıs gibi anlamlı
bir günde tekelindeki meşru zor kullanma kapasitesini kullanmaktan geri durmamış ve cevap vermiştir
adeta. Diğer bir deyişle, SSGSS’ye karşı gösterilen
direngen tavra yönelik cevap 1 Mayıs’ta verilmiştir. Bu nedenle, konfederasyonların Taksim’e çıkma
kararlığı değil iktidar partisinin emekçilere yönelik
(özünde anti-demokrat) “muhafazakâr-demokrat”
yaklaşımı şiddet ortamını doğurmuştur.
Sonuç olarak, iktidar partisinin uzlaşmaz tavrının
süreceği düşünülürse, emek ve meslek örgütlerinin
kararlı duruşu devam ettiği sürece önümüzdeki yıl
1 Mayıs çok daha şiddet dolu geçeceğini tahmin
etmek mümkün görünüyor. Ancak kapatma davası,
Ergenekon soruşturması, erken seçim ihtimali ve
yerel seçimler gibi ülke gündemini baştan aşağı değiştirecek süreçlerin yaşandığı/yaşanacağı düşünülürse, önümüzdeki yıl emekçilerin bu yıl ki kararlı
tutumları devam edeceğinden 1 Mayıs’ın İşçi Bayramı olarak resmen kutlanmasının önü de açılabilir.
TEB HABERLER
1 Mayıs ve SSGSS
lara gaz, tazyikli su ve cop kullanma marifetiyle saldırmak ile sınırlı kalmamıştır. Şişli Etfal Hastanesi
önünde bir araya gelen Türk Eczacıları Birliği ve bazı
odalarının, Türk Tabipleri Birliği’nin, İstanbul Tabip
Odası’nın ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın yöneticileri, çalışanları ve üyeleri
de hastane içinde polis saldırısına uğramış ve gaz
bombalarına maruz kalmışlardır.
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
olamayacağını beyan
eden “muhafazakâr” bir
siyasi liderin icazeti ile
İstanbul’da dengesiz ve
aşırı güç kullanılmasının
yarattığı şiddet ortamının, demokratik bir ülkenin özlenen koşulları
ile uzaktan yakından bir
ilgisi olmadığı açıktır.
41
ENST‹TÜLER
CAN PAZARI:
Berivan VARGÜN
Yangın, patlama, elektrik
çarpması, zehirlenme, düşme gibi sebeplerle her
geçen gün yaşamını yitiren
işçi sayısı çoğalıyor,
Hasan, Osman, Mikail, Cevat onlar sadece isimlerini sayabildiklerimiz,
Peki ya sayamadıklarımız?
42
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
Hepsi işçi, Hepsi yoksul,
Hepsi evine ekmek parası götürmek
derdinde…
Son bir buçuk yılda 25 işçinin iş kazası sonucunda
öldüğü Tuzla Tersaneleri’nde can pazarı sürüyor.
Özellikle 2004 yılından bu yana büyümekte olan
gemi inşa sektörü artan iş kazaları ve işçi ölümlerini
de beraberinde getiriyor. Büyümeyle birlikte iş saatleri ve iş yükü artıyor.
Çalışma koşullarının yetersizliği içinse hiçbir iyileştirme adımı atılmıyor. İşverenler büyüyen bu sektöre ilişkin iş güvenliği tedbirlerini almıyor ve yasal
sorumluluklarını yerine getirmiyor.
Tersane işçiliği en tehlikeli iş kolları arasında yer almakta ve çoğu gelişmiş ülkede iş güvenliği eğitiminden geçirilmeyen işçilerin tersanelerde çalışmasına
izin verilmemektedir. Ancak ülkemizde kalifiye iş
gücü görmezden gelinmekte, son bir buçuk yılda 25
kişinin yaşamını yitirdiği tersanelerde günlüğü 2535 YTL arasında değişen ücretlerle, sigortasız bir şekilde,
bu konuda hiçbir
ENST‹TÜLER
deneyimi ve eğitimi olmayan insanlar
çalıştırılmaktadır.
İş kazalarına ilişkin yapılan incelemeler, alınan siparişlerin zamanında yetişmesi ve gecikme tazminatı
ödememek için işçilerin çalışma
sürelerinin artırıldığını, yardımcılarla
yapılan işlerin tek kişiye yüklendiğini
ve böylece iş yükünün arttığını, iş kazalarının olmaması içinse iskelelerin sağlamlığını kontrol etmek,
Tersanelerde kadrolu olarak gösterilen işçi sayısı
100’lü rakamlarla ifade edilirken siparişi alınan geminin inşasında 1000’e yakın işçi çalıştırıldığı biliniyor. Böylece kadrolu olarak istihdam edilen işçiye
hizmet verebilecek işyeri hekimliği, güvenlik elemanı ve buna göre düzenlenen çalışma şartları diğer
işçiler için göz ardı ediliyor ve keyfi uygulamalarla
yürütülmeye çalışılıyor.
tirdiği teknik donanıma sahip, 7,5 saatlik çalışma
sürelerine uyan gerekli tedbirleri almış tersanelerin
olduğu tabiki inkar edilmiyor ancak işin taşeronlara
devredildiği tersanelerde güvenli ve sağlıklı çalışma
koşullarının olmayışı iş kazalarını da peşi sıra getiriyor işçinin daha düşük ücret ve daha az masrafla
tüm sosyal ve yasal haklarından mahrum çalıştığı biliniyor. Hazırlanan çoğu raporda işçilerin cehaletinden dolayı ölümlerin yaşandığı vurguluyor, kimine
göre işçiler baret ya da gözlük takmadıkları için
ölüyorlar ama buna karşın işverenin sağlaması
gereken güvenlik koşullarını kimse dillendiremiyor. İş başlamadan ve üretim sırasındaki güvenlik önlemlerinin alındığına dair göstergelerin
olmayışı bile kimi zaman yitip giden bu yaşamların niye yitip gittiğini açıklamaya yetmiyor....
TEB HABERLER
Tuzla tersanelerinde 2002 yılında 13 bin işçi çalışıyorken bugün çalışan işçi sayısı 40 binin üzerinde,
buna 100 binin üzerinde işçinin ise yan sanayilerde çalıştığı eklenince durum çok daha vahim bir
hal alıyor. Tersanelerde 47 asıl şirketin, 563 alt
taşeron şirketin ve bunlarında altında daha ufak
taşeron şirketlerin olduğu biliniyor ve işçi sayısının
2002 yılından bu yana yüzde 150 artmasına rağmen mevcut tersane alanlarının büyümemesi ve iş
güvenliği tedbirlerinin alınmaması, kazanç hırsıyla
birlikte ucuz işçi çalıştırarak, işçi sağlığı ve iş güvenliği kavramlarının yok sayıldığını da gözler önüne
seriyor. Tersanelerinde 2008 yılı başında Çalışma
Bakanlığı ile imzalanan protokolden sonra personele yönelik eğitimler verilmeye başlanmasına rağmen
işlerin devam etmesinden dolayı istenilen hedeflere
ulaşılamadığı, alınan tedbirlerin yeterli olmadığı ve
yaşanan iş kazalarına yenilerinin eklendiği yadsınamaz bir gerçek olarak karşımızda durmaya devam
ediyor.
Tüm bunlarla birlikte Tuzla’da gemiciliğin gerek-
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
kabloları birbirinden ayırmak, gaz ölçümü yapmak
gibi gerekli tedbirlerin alınmadığını göstermektedir.
43
GÜNCE
Ecz. Meriç KALAYCIOĞLU
1 May›s 2008
>
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK ve TEB çalışanları,
İşçi Bayramını kutlamak üzere TTB, SES, İstanbul Tabip Odası ve İstanbul Eczacı Odasının buluşma noktası olan Şişli Etfal Hastanesi’nin bahçesinde biraraya
geldiler.
24 Mayıs 2008
>
29 Mayıs 2008
>
3 May›s 2008
>
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Adana Eczacı Odası tarafından düzenlenen Aile Hekimliği toplantısına
katılarak bir sunum gerçekleştirdi.
8 Mayıs 2008
>
TEB Genel Sekreteri Ecz.Hilmi ŞENER ve Av.Özkan
ERGÜL, ‘Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına
ve Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’ ile ilgili olarak, Birliğimizin görüşlerini yazılı ve sözlü sunmak üzere Sağlık
Bakanlığı’nda Müsteşar Yardımcısı Sebahattin AYDIN
başkanlığında yapılan toplantıya katıldılar.
10 Mayıs 2008
>
>
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK ve Genel Sekreter
Ecz.Hilmi ŞENER, Hacettepe Üniversitesi Eczacılık
Fakültesinin mezuniyet törenine katıldılar.
> Aynı gün TEB Genel Sekreteri Ecz.Hilmi ŞENER,
Azerbeycan’dan alınan diplomalara sınavsız verilen
denkliklerin iptal edilmesinin gerekliliği konusunda
YÖK Denetleme Kurulu Üyesi Kemal AY ile bir görüşme gerçekleştirdi.
5 Haziran 2008
>
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK ve Genel Sekreter
Ecz.Hilmi ŞENER, Zonguldak Eczacı Odası’nın 14 Mayıs kutlamaları kapsamında düzenlemiş olduğu etkinliklere katıldılar.
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK ve Genel Sekreter
Ecz.Hilmi ŞENER, Şanlıurfa Eczacı Odası tarafından
düzenlenen 14 Mayıs kutlamalarına ve ardından bölge toplantısına katıldılar.
13 Mayıs 2008
>
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Geleneksel 14 Mayıs Bilimsel Eczacılık Günü dolayısıyla TEB Merkez Binasında bir basın toplantısı düzenleyerek, ülkemizi ve
mesleğimizi ilgilendiren sorunların bir kez daha altını
çizdi.
> Türk Eczacıları Birliği’nin ev sahipliği’nde TEB
Otel’de düzenlenen 14 Mayıs Eczacılık Günü
Resepsiyonu’na Sağlık Bakanlığı Müsteşarı O.Fevzi
GÜMRÜKÇÜOĞLU’nun yanı sıra çok sayıda akademisyen ve eczacı katıldı. Resepsiyonda ayrıca, her
yıl düzenlenen TEB Eczacılık Akademisi ödül töreni
gerçekleştirildi.
14 Mayıs 2008
44
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
TEB HABERLER
>
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK ve Genel Sekreter
Ecz.Hilmi ŞENER, Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde düzenlenen 14 Mayıs Eczacılık Günü kutlamalarına katıldılar.
15 Mayıs 2008
>
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Genel Sekreter
Ecz.Hilmi ŞENER ve Denetleme Kurulu Üyesi Ecz.Ahmet Cemal TOPLU, SGK Genel Sağlık Sigortası Genel
Müdürünü ziyaret ederek, 01 Temmuz 2008’de yürürlüğe girmesi gereken 2008 Yılı SGK Protokolünün
bir an evvel imzalanarak, eczacıların mağdur edilmemesinin gerektiğini belirttiler.
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Genel Sekreter Ecz.Hilmi ŞENER ve Merkez Heyeti Üyesi Ecz.
Ali ASLAN, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı O.Fevzi
GÜMRÜKÇÜOĞLU’nu makamında ziyaret ettiler.
2 Haziran 2008
11 Mayıs 2008
>
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Kahramanmaraş Eczacı Odası’nın yeni binasının açılış törenine katıldı.
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Genel Sekreter
Ecz.Hilmi ŞENER ve Denetleme Kurulu Üyesi Ecz.
Hüseyin OLAN, SGK Başkan Vekili Fatih ACAR’ı
makamında ziyaret ettiler. Ziyarette kamu kurum iskontoları, provizyon sisteminde yaşanan aksaklıklar,
günübirlik tedavi, hasta katılım payları, meslek hakkı
ve sahte ilaç konularında yaşanan sorunlar aktarıldı.
7 Haziran 2008
>
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK ve Genel Sekreter
Ecz.Hilmi ŞENER, Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezuniyet törenine katıldılar.
8-10 Haziran 2008
>
Helsinki’de yapılan PGEU (Avrupa Birliği Eczacılık
Grubu) Genel Meclisi toplantısına TEB Başkanı Ecz.
Erdoğan ÇOLAK, Genel Sekreter Ecz.Hilmi ŞENER,
Denetleme Kurulu Başkanı Ecz.Şerif BOYACI ve Denetleme Kurulu Üyesi Ecz.Ahmet Cemal TOPLU katıldılar.
12 Haziran 2008
>
Saymanlar Danışma Kurulu toplantısı, 31 Eczacı Odası Saymanın katılımı ile TEB Merkez binasında gerçekleştirildi.
18 Haziran 2008
>
II. Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısı TEB Merkez
Binasında gerçekleştirildi. 36. Dönem Merkez Heyeti
çalışmalarının ve bölgesel sorunların değerlendirilmesi gündemli yapılan toplantıya 46 Eczacı Odası Başkanı katıldı.
19 Haziran 2008
>
TEB Genel Sekreteri Ecz.Hilmi ŞENER, Sayman Ecz.
Özgür ÖZEL ve Av.Hüseyin ÖĞÜŞLÜ, Azerbaycan’dan
alınan diplomalara sınavsız verilen denkliklerin iptal
edilmesinin gerekliliği konusunda Sağlık Bakanlığı
Müsteşarı Orhan Fevzi GÜMRÜKÇÜOĞLU ile bir görüşme gerçekleştirdiler.
GÜNCE
>
SGK tarafından yapılan davet üzerine TEB Başkanı
Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Genel Sekreter Ecz.Hilmi ŞENER, Sayman Ecz.Özgür ÖZEL ve Denetleme Kurulu
Üyesi Ecz.Hüseyin OLAN, SGK Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Sami TÜRKOĞLU ile bir görüşme
gerçekleştirdiler. Görüşmede, SGK ile TEB arasında
imzalanacak 2008 yılı Protokolü görüşmelerinin 23
Haziran 2008 tarihinde başlamasına karar verildi. Ayrıca aynı heyet, Protokol konusunda SGK Sağlık İşleri
Daire Başkanı Süleyman HAKBİLEN ve Ecz.Meral AKSOY ile de bir görüşme gerçekleştirdi.
TEB Genel Sekreteri Ecz.Hilmi ŞENER ve Sayman
Ecz.Özgür ÖZEL, Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürü Naci AĞBAL ile bir görüşme gerçekleştirerek, kamu kurum iskontolarının kaldırılması
ve konsolide bütçe ödemelerinde yaşanan sıkıntıların
çözülmesi gerektiğini belirttiler. Ayrıca SGK Strateji
Daire Başkanı Hüseyin OYMAK’ı da ziyaret ederek,
2007 yılı öncesi reçetelerinin örnekleme yöntemi ile
kontrol edilmemesini istediler.
>
27 Haziran 2008
>
>
23 Haziran 2008
>
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezuniyet törenine katıldı.
24 Haziran 2008
>
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Genel Sekreter
Ecz.Hilmi ŞENER, Sayman Ecz.Özgür ÖZEL, Merkez
Heyeti Üyesi Ecz.Ali ASLAN ve Ecz.Mukaddes HARMANCI, Azerbaycan’dan alınan diplomalara sınavsız
verilen denkliklerin iptal edilmesinin gerekliliği ve
kamu kurum iskontolarının çözümlenmesi konularında, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Orhan Fevzi GÜMRÜKÇÜOĞLU ile tekrar bir görüşme gerçekleştirdiler.
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, 2008 yılı SGK Protokolü ile ilgili olarak TEB ve Kurum heyetleri arasında
yapılan toplantı devam ederken, SGK Kurum Başkan
Vekili Fatih ACAR ile tekrar bir görüşme gerçekleştirerek, kamu kurum iskontoları, kademeli eczane
iskontoları, eczacılara yapılacak ödemeler, günübirlik
tedavi uygulaması, muayene ücretleri, hasta katılım
payları ve sözleşmede yer alan cezai hükümler konularında yaşanan problemleri ve çözüm önerilerini
içeren dosyayı kendisine iletti.
23-24-25 Haziran 2008
>
2008 Yılı SGK Protokol görüşmeleri kapsamında Kurum ile yoğun bir şekilde toplantılar yapılmış olup,
bu toplantılara Birliğimizi temsilen TEB Saymanı Ecz.
Özgür ÖZEL, Merkez Heyeti Üyeleri Ecz.Ali ASLAN ve
Sabih Tekin ÇAĞLAR, İstanbul Eczacı Odası Başkanı
Ecz.Semih GÜNGÖR, Konya Eczacı Odası Başkanı
Ecz.Harun KIZILAY, Ecz.Atilla AŞAN, Nesrin SEÇKİ,
Ecz.Nesrin ÖZASLAN, Ecz.Cem ÖZCİVANOĞLU ve
Av.Gökhan PEKCAN katıldılar.
2008 yılı SGK Protokol görüşmelerinde Kurum ile anlaşma sağlanamamasından dolayı, TEB Başkanı Ecz.
Erdoğan ÇOLAK başkanlığındaki heyet, Sağlık Bakanı
Prof.Dr.Recep AKDAĞ’ı makamında ziyaret ederek,
Protokol görüşmelerinde çözümsüzlüğe yol açan
kamu kurum iskontoları, kademeli eczane iskontoları
ve günübirlik tedavi uygulamasında yaşanan sorunların çözümlenmesi gerektiğini belirttiler.
Aynı heyet gün içinde 2008 yılı SGK Protokol görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması ile ilgili olarak,
Çalışma Bakanı Faruk ÇELİK’in daveti üzerine görüşmeye gitmişler ve kamu kurum iskontoları, kademeli
eczane iskontoları, günübirlik tedavi ve eczanelere
yapılacak ödemelerin Protokolde çözümlenemediğini
belirterek, bu konuların bir an evvel çözümlenmesi
gerektiğini belirtmişlerdir.
28 Haziran 2008
2008 yılı SGK Protokol görüşmelerinde Kurum ile anlaşma sağlanamamasından dolayı Protokol gündemli
III. Başkanlar Danışma Kurulu toplantısı 47 Eczacı
Odasının katılımı ile TEB Merkez Binasında gerçekleştirildi.
30 Haziran 2008>
25 Haziran 2008
>
SGK ile TEB arasında 23-24-25 Haziran 2008 tarihlerinde yapılan 2008 yılı SGK Protokol toplantıları,
Kurum ile anlaşma sağlanamaması nedeniyle askıya
alındı.
>
Birliğimiz ile SGK arasında imzalanarak 01.07.2008
tarihinde yürürlüğe girmesi gereken 2008 Yılı SGK
Protokolü’nde yer alan kademeli eczacı iskontosu ve
kamu kurum iskontoları konusunda anlaşma sağlanamaması nedeniyle, Sosyal Güvenlik Kurumu’nda
Çalışma Bakanı Sayın Faruk ÇELİK başkanlığı’nda
yapılan toplantıya, TEB Merkez Heyetinin yanısıra, İstanbul E.O. Başkanı Ecz.Semih GÜNGÖR, Adana E.O.
Başkanı Ecz.Burhanettin BULUT, Konya E.O. Başkanı
Ecz.Harun KIZILAY ve Av.Gökhan PEKCAN katıldı.
Gün içinde konunun Bakanlar Kurulu’nda ilk gündem
maddesi olarak görüşülmesinin ardından, Çalışma
Bakanı Sayın Faruk ÇELİK, Sağlık Bakanı Sayın Prof.
Dr. Recep AKDAĞ ve Maliye Bakanı Sayın Kemal
UNAKITAN’ın katılımı ile Çalışma Bakanlığı’nda gerçekleştirilen toplantıya, Birliğimizi temsilen Protokol
görüşmelerinde bulunan heyet de katıldı. Bu toplantının ardından 3 Bakanın imzasının bulunduğu
bir toplantı tutanağı imzalanarak, kademeli eczacı
iskontolarında iyileştirme sağlandı ve kamu kurum
iskontolarında yaşanan sıkıntının da önüne geçildi.
Toplantının ardından da Çalışma Bakanı Faruk ÇELİK
ve TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK bir basın toplantısı düzenleyerek kamuoyunu bilgilendirdiler.
TEB HABERLER
>
26 Haziran 2008-Perşembe
Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3
20 Haziran 2008
45
BASINDA TEB
Ayşen YALMAN
KANAL 24 30.06.2008 “SABAH”
HABERTÜRK 13.05.2008 “1. GÜN”
TRT-1 30.06.2008 “SABAH HABERLERİ”
KANAL 24 13.05.2008 “MODERATÖR”
F0X 30.06.2008 “FOX BUGÜN”
NTV 13.05.2008 “GÜNÜN İÇİNDEN”
SHOW TV 30.06.2008 “SABAH HABERLERİ”
TGRT HABER 13.05.2008 “HABERLER”
NTV 30.06.2008 “GÜNE BAŞLARKEN”
ART 13.05.2008 “ANA HABER”
CNN TURK 30.06.2008 “YENİ GÜN”
BAŞKENT TV 14.05.2008 “İLAÇ VE SAĞLIK”
KANAL 1 30.06.2008 “KANAL 7’DE SABAH”
TGRT HABER 23.05.2008 “HABERLER”
TRT-2 30.06.2008 “HABERLER”
MAYIS-HAZİRAN TV ÖZETLERİ
KANAL 24 30.06.2008 “MODERATÖR”
TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, 14 Mayıs Eczacılar
Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yaparak,
eczacıların sorunlarını aktardı.
HABERTÜRK 30.06.2008 “HABER 09”
ÜLKE TV 30.06.2008 “HABER”
STV HABER 30.06.2008 “HABER”
SKY TÜRK 30.06.2008 “HABERLER”
TV8 30.06.2008 “HABERLER”
KANAL B 30.06.2008 “HABER SAATİ”
CNBC-E 30.06.2008 “PİYASA EKRANI”
KANAL 1 30.06.2008 “ANA HABER”
BAŞKENT TV 30.06.2008 “HABER”
ULUSAL KANAL 30.06.2008 “ANA HABER”
ATV 30.06.2008 “ANA HABER”
ATA TV 30.06.2008 “HABER EKSENİ”
KANAL D 30.06.2008 “ANA HABER”
TGRT HABER 30.06.2008 “HABER 20”
ART 30.06.2008 “ANA HABER”
FLASH TV 30.06.2008 “ANA HABER”
KANAL A 30.06.2008 “GECE BÜLTENİ”
TEB HABERLER
CİNE 5 30.06.2008 “ANA HABER”
46
Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti, SGK ilaç
alım protokolündeki taleplerini kabul etmezse
eczaneleri kapatma kararı aldı.
TGRT HABER 23.05.2008
“SAĞLIKTA ORTAK AKIL”
TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak sağlık alanındaki
pek çok profesyonelin katıldığı programa katılarak,
sağlık sektörü içindeki sorunları ve eczacıların
güncel sıkıntılarından bahsetti.
TEB HABERLER
BASINDA TEB
47

Benzer belgeler