Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz - Samsun Ticaret ve Sanayi Odası

Transkript

Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz - Samsun Ticaret ve Sanayi Odası
STSO AÇILIM
HAZİRAN 2010 • Yıl 2 • Sayı 11
Yerel Süreli Yayın
İmtiyaz Sahibi
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası
Adına
Salih Zeki MURZİOĞLU
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Şehnaz DERELİ
Yayın Kurulu
Servet KESKİNSOY
Mustafa Kemal ŞAHİN
Yiğit TÖREN
Ercan ALBAYRAK
Haluk TAN
Süleyman KARABÜK
Necmi ALIÇ
İbrahim ÇELİK
Okan GÜMÜŞ
Haber Hazırlık
Yaşar ASLAN
Grafik Tasarım
Nevriye ÇAKIR
Baskı
Erol Ofset Ltd. Şti.
Pazar Mh. Necati Efendi Sk.
No: 43 SAMSUN
Tel: 0 362 431 98 96
Dağıtım
Yıldırım Dağıtım San.Tic.Ltd.Şti.
Tel: 0362 231 74 89
Yazışma Adresi
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası
Hançerli Mh. Abbasağa Sk.
No: 8 55020 Samsun/TÜRKİYE
Tel: 0 362 432 36 26
Faks : 0 362 435 30 11
e-mail: [email protected]
Web: www.samsuntso.org.tr
Basım Tarihi
02.07.2010
Merhaba,
Yaz aylarında hava sıcaklığının verdiği rehavetle pek çok faaliyet ve
çalışma sonbahara ertelenir. Herkesin ortak belirlediği tarih,
okulların başlangıcıdır çoğu zaman. Durum genel itibariyle böyle
olsa da, Samsun gibi dinamik bir şehirde yaz ayları da son derece
yoğun ve proje odaklı geçiyor.
Elinizde bulunan Haziran ayı sayısından da anlaşılacağı gibi gerek
ilimiz, gerekse Odamız önemli projelere lider ya da paydaşı olarak
imza attı.
Uzun zamandır Odamız tarafından dillendirilen Samsun’un ‘Lojistik Merkez’ olma projesinin ilk adımı olan ve tüm çalışmalar için bir
başlangıç ve yol haritası niteliği taşıyan Samsun Lojistik Kongresini
ulusal ve uluslararası platformlarda işin uzmanı çok sayıda konuğu
ağırlayarak gerçekleştirdik.
Samsun için oldukça önemsediğimiz ve ilgili merciler nezdinde
girişimlerde bulunduğumuz Samsun – Ankara hızlı tren hattının
ilk ayağı olan Samsun – Yozgat hattının ihalesinin yapılmış olmasının da ilimiz adına mutluluğunu yaşamaktayız. Sayfalarımızda
hızlı tren konusuyla ilgili sunduğumuz dosyada önemli bilgilere yer
verdik.
Girişimci sayfamızda Samsun tarımı için çok güzel bir örnek teşkil
eden SAMMEY’i hem girişimci yapısı hem de yaptığı çalışmalarla
gözler önüne serdik.
Bu ay ki röportajımızı ise İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde rektör
yardımcısı olarak görev yapan ve lojistik konusunda ülkemizdeki
sayılı bilim adamlarından biri olan Prof. Dr. Tuncdan Baltacıoğlu
ile gerçekleştirerek, gerek ilimizin gerekse bölgemizin bir uzman
gözüyle dışarıdan nasıl göründüğünü irdeledik.
Deniz turizminin en güzel yaşanacağı ilçelerimizden biri olan
Yakakent bu ay ki turizm sayfalarımızı doldururken mevcut ve
keşfedilmeye bekleyen yanlarıyla bu güzel ilçemize dikkatleri çekmeye çalıştık.
Keyifle okumanız temennisiyle…
Yayın Kurulu
İÇİNDEKİLER
...Odamızdan Haberler...
6-8
Samsun’a hızlı tren
müjdesi
10-15
Samsun, ‘lojistik üs’ için
avantajlı
...Odamızdan haberler...
24-25
Güzeloğlu, Samsun TSO’nun Şeref Üyesi oldu
16-17
Gıda OSB’nin alt yapı
sözleşmesi imzalandı
Röportaj
28-31
Samsun Karadeniz
hinterlandı için çok önemli
Haziran 2010
...Odamızdan Haberler...
18-19
Samsun büyük bir
öneme sahip
Girişimci Öyküsü
32-34
Samsun tarımının yıldızı:
SAMMEY
20
TOBB Genel Kurulu yapıldı
Turizm
50-53
Karadeniz’in gözbebeği: YAKAKENT
BAŞKAN’DAN
Tarihinde birçok kez
krizle mücadele eden
Türkiye, küresel boyutta
belki de en önemli sınavını
2008 yılı sonu ve 2009 yılı
boyunca verdi. 2010 yılı
birinci çeyreği için
açıklanan büyüme
rakamları, kriz sonrası
dünyada en hızlı
toparlanan ülkelerden biri
Türkiye olacak
öngörümüzü doğrular
niteliktedir.
STSO AÇILIM
4
Haziran 2010
BAŞKAN’DAN
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki MURZİOĞLU
Oldukça yoğun gelişmelerle dolu bir ayı daha geride
bırakmış bulunuyoruz. Bu zaman zarfında olumlu
gelişmeler gerçekleşmekle birlikte, bölücü terör eylemlerindeki artış tüm ülkeyi derinden üzdü. Her bir kaybın, her bir şehidin yarattığı acı birlik beraberliğimizi
yıpratmak adına oynanan oyunlardır. Bu nedenle sağduyulu ve akılcı düşünmeli ve maneviyatı elden bırakmamalıyız. Terörü bir kez daha lanetlerken,
şehitlerimize Tanrıdan rahmet, başta aileleri olmak
üzere, bütün milletimize başsağlığı diliyorum.
Tarihinde birçok kez krizle mücadele eden Türkiye,
küresel boyutta belki de en önemli sınavını 2008 yılı
sonu ve 2009 yılı boyunca verdi. 2010 yılı birinci çeyreği
için açıklanan büyüme rakamları, kriz sonrası dünyada
en hızlı toparlanan ülkelerden biri Türkiye olacak
öngörümüzü doğrular niteliktedir.
Ancak bu olumlu ekonomik gelişmenin sürdürülebilir
olması, -ticaretin küreselleştiği bir dönemde- uluslararası
gündemle de doğrudan ilintilidir. Avrupa ekonomisi
zor günler yaşıyor. Türkiye’nin Avrupa ekonomisine
göre kriz karşısında çok daha iyi bir başarı grafiği
çıkardığı aşikârdır. Nitekim 2010 yılının ilk çeyreği için
açıklanan 11,7 lik büyüme bu durumu doğrulamaktadır. Ancak önemli olan, yakalanan bu büyüme
ivmesinin sürdürülebilirliğidir. 2009 ayından bu yana
sanayi üretimindeki artış bu bağlamda olumlu sinyaller
vermektedir. Son beş ayda, sanayi üretimi (bir önceki
yılın aynı ayına göre) , Aralık ayında %25,3; Ocak'ta
%12,3; Şubat'ta %18; Mart'ta %21,2 ve son olarak
Nisan ayında da % 17 oranında artmıştır. Üretimdeki
bu artışlar, son derece umut vericidir. Bununla birlikte
geçen yılın aynı dönemindeki ciddi küçülmelerin etkisiyle bu denli yüksek rakamlara ulaştığımız göz ardı
edilmemeli ve rehavete kapılmamalıyız. Diğer yandan
henüz kriz öncesi seviyeye ulaşamadığımızın da altını
STSO AÇILIM
çizmemiz gerekmektedir.
Başka bir deyişle ekonomik kayıpların telafi edildiği bir
dönem yaşanmaktadır. Gerçek büyüme küresel krizin
kayıplarının telafi edildiği dönemden sonra ortaya çıkacaktır.
Ekonomik gelişmeler bağlamında bir diğer olumlu
gelişme ise haziran ayı imalat sanayi kapasite kullanım
oranın %73.6 olarak gerçekleşmesidir ki, bu rakam,
2008 ekim ayından bu yana geçen 19 aylık süredeki en
yüksek kapasite kullanım oranıdır. Kapasite kullanım
oranındaki artış, büyük ölçüde iç talepten kaynaklanmış
görünmektedir. Üretimdeki artışın kalıcı olması için,
gereken önlemlerin zamanında alınması büyük önem
taşımaktadır.
İhracatta da olumlu gelişmeler olmaktadır. Geçen yıl
aynı dönemde ihracatta küçülme yaşanırken, 2010 yılı
ile birlikte büyüme görülmektedir. Ancak yine de
kayıpların tam olarak telafi edildiği söylenemez. Diğer
taraftan, yılın ilk dört ayında ithalatımız, ihracatımızdan çok daha hızlı artmıştır bu da dış ticaret açığında
maalesef artış anlamına gelmektedir.
Sektörel anlamda değerlendirme yapıldığında da özellikle lokomotif sektörler bağlamında, büyüme rakamlarında gelişmeler oldukça olumludur. 2010 yılının ilk
çeyreğinde İmalat sanayi (%)20,6, inşaat sektörü
(%)8,0, ticaret sektörü (%)22,4, enerji sektörü (%)2,4,
büyümüştür.
Özel sektör yatırım harcamalarının artan ivmesi,
büyüme rakamlarının ikinci çeyrekte de olumlu seyredeceğini gösteriyor. Ekonomide iyileşmenin devam
etmesi için, iç ve dış politikada yoğun gelişmelere rağmen ana gündem maddesi ekonomi olmalıdır.
Türkiye’nin bölgesel ve küresel güç olma vizyonu,
ekonomide elde edeceği başarılarla sağlam bir zemin
bulabilir. Özel sektör bu anlamda en önemli destekçidir.
5
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
Samsun’a hızlı
tren müjdesi
Samsun TSO’nun da uzun süreden beri
önemle üzerinde durduğu
Samsun-Ankara hızlı tren hattı için ilk
adım atıldı. Samsun-Ankara hızlı tren
hattı, 10. Ulaştırma Şurası’nda proje
listesine girdi. Ulaştırma Bakanlığı DLH
Genel Müdürlüğü, Samsun-Ankara arası
hızlı tren hattının ilk ayağı olan SamsunYozgat hattının proje ihalesini yaptı.
STSO AÇILIM
6
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
Bilindiği üzere devlet politikası haline gelen
hızlı tren projeleri tüm hızıyla Türkiye’nin
doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine
yayılmaya devam ediyor. Samsun’un da gündeminde olan Samsun-Ankara hızlı tren hattı
için ilk adım atıldı. 10. Ulaştırma Şurası’nda
Samsun-Ankara hızlı tren hattının, proje listesine girmesi kentte büyük heyecan yarattı.
Proje de ilk adım atıldı
10. Ulaştırma Şurası’nda son anda proje listelerine giren Samsun-Ankara hızlı tren hattı
için ilk adım önceki gün atıldı. Ulaştırma
Bakanlığı DLH Genel Müdürlüğü, SamsunAnkara arası hızlı tren hattının ilk ayağı olan
Samsun-Yozgat hattının proje ihalesini gerçekleştirdi. Uzun yıllardan beri her kesimce dile
getirilen projenin ihalesiyle, bir hayal de gerçek
oldu. Proje yapım ihalesi,
‘Kırıkkale-Samsun
Demiryolu Hattı’nın (Yerköy bağlantısı dahil
yaklaşık 450 km.) idarenin öngördüğü standartlarda olacak şekilde 1/25000 ölçekli güzergah araştırması ve amenajman etüdü,
1/5000 ölçekli şeritvari haritalarının alınması
ve güzergahın bu haritalara işlenmesi, güzergah üzerinde gerekli sondajlar ile laboratuar
deneylerinin ve diğer zemin araştırma işlerinin
yapılması, tüneller, köprüler, istinat duvarları
gibi sanat yapıları ile istasyon tesislerinin ve
demiryolunun teknik şartnamelerdeki esaslara
göre yapılması, üst yapı, elektrifikasyon, sinyalizasyon ve telekomünikasyon projelerinin
yapılmasını kapsıyor. Bu proje ve etüt çalışmaları yaklaşık 1.5 yıl sürecek olup ardından
hazırlanan proje yatırım programına alınacak.
Sadece Samsun’a değil,
Karadeniz bölgesine de
katkı sağlayacak
Proje, ihale sözleşmesinin imzalanmasından
sonraki 10 içinde başlayacak ve 450 gün
sürecek. Muhtemelen KırıkkaleÇorum koridorundan gerçekleşen olan proje ile birlikte
Samsun-Ankara arası
ulaşımı ise 2 saat
15 dakikaya
düşecek.
Sam-
sun bu proje ile birlikte, Ankara'nın yanı sıra,
Eskişehir, Antalya ve İstanbul gibi illere de
bağlanacak. Hızlı tren hattı projesinin Karadeniz Bölgesi’nde ulaşım açısından stratejik
öneme sahip olan Samsun’un lojistik merkez
olma iddiasına da büyük katkı sağlayacağı vurgulandı. Türkiye için büyük önem taşıyan
demiryolu ve hızlı tren hatlarının ayrıca, Samsun’un gerek ekonomik gerekse sosyal anlamda da gelişmesi açısından büyük fayda
sağlaması bekleniyor. Uzmanlar, tren hattının
sadece Samsun’un değil, Karadeniz bölgesine
de büyük katkı sağlayacağı görüşünde birleşti.
Dünden Bugüne
Hızlı Tren
Hızlı tren, normal trenlere göre daha hızlı yolculuk etme olanağı sağlayan bir demiryolu
taşımacılığı yöntemidir. Genel olarak saatte
250 kilometreden yüksek hızlara çıkabilen
tren türü olarak kabul edilmektedir. Fransa
TGV, Almanya ICV, gelişme aşamasındaki
manyetik raylı tren Japon Maglev ve Türkiye’de
YHT bu kategoridendir. Şu anda Almanya,
Belçika, Finlandiya, Fransa, Çin, Güney Kore,
İngiltere, İspanya, İtalya, Japonya, Portekiz,
Tayvan ve Türkiye saatte 250 km hızın üzerine
çıkan trenlerle bu ulaştırmayı yapmaktadır. 9.
olarak İran MAGLEV’le yarışa dahil olma
çabasındadır.
Japonya ilk ülke
Hızlı trenler bugün Fransa, Almanya, İspanya, İtalya gibi Avrupa ülkeleri ile
Japonya, Çin ve Güney Kore’de kullanılıyor. Hızlı tren hatlarının
öncülüğünü yapan Japonya aynı zamanda en çok yolcu yoğunluğuna sahip
ülke. 120’den fazla trenle, yılda 305 milyon yolcu taşıyor. Demiryolu yolculuğunda artan kapasite ihtiyacı hem
Japonya’da hem de Fransa’da hızlı trenin
ortaya çıkmasına neden oldu. Japonya, hızlı
trenleri ilk kullanmaya başlayan ülke. İlk kez
1959’da Tokyo-Osaka arasında Tokaido
STSO AÇILIM
7
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
Shinkansen Hızlı Tren Hattı’nın yapımına
başlandı. Açılışı 1964 yılında yapılan
Shinkansen hattı dünyanın en yoğun hızlı tren
hattı. Hat ilk açıldığında 210 km/saat hızla 4
saatte tamamlanan 553 km’lik yolculuk bugün
270 km/saat hız ile 2,5 saat sürmektedir. 30 yıl
önce tek olan bu hızlı tren hattında günde 30
trenle, yılda 44 milyon yolcu taşınırken, bugün
toplam uzunluğu 2452 kilometre olan
Shinkansen şebekesinde yılda 305 milyon
yolcu taşınmaktadır. Shinkansen, Japonya’daki
diğer hatlar da dâhil olmak üzere dünyadaki
tüm hızlı tren hatlarının taşıdığından daha
fazla yolcu taşıyor. Japonya hızlı tren
TCDD 2003 yılında
hızlı tren hatları
döşemeye başladı.
İlk hat, toplam
uzunluğunun 533
kilometre olması
öngörülen İstanbulEskişehir-Ankara
hattıdır.
Bu hattın yapımı
tamamlandığında,
6-7 saatlik Ankaraİstanbul yolculuğunu
3 saat, 10 dakikaya
düşürmesi bekleniyor.
konusunda ilk olmaya devam ediyor. 2003
yılında raydan sadece birkaç milimetre yüksekte, rayla doğrudan temassız hareket eden
“Maglev”, saatte 581 kilometre hıza ulaşarak,
bu dalda yeni bir dünya rekoru kırdı.
Hızlı tren popüler oldu
Japonya’yı ise Fransa izledi. Trenler hızlı bir
biçimde popülerlik kazandı. Hızlı trenler
bugün Japonya ile Fransa’nın yanı sıra Almanya, Belçika, İspanya, İngiltere ve İtalya gibi
Avrupa ülkeleri ile Çin ve Güney Kore’de kullanılıyor. 2007 yılına kadar genel sıralamanın
sonunda yer alan Çin, çeşitli şehirlerarasında
işletmeye açtığı 832 kilometrelik hat ile yapım
aşamasında olan 3404 kilometrelik hattın
tamamlanmasının ardından dünyanın en
büyük “Hızlı Tren Hattına sahip” ülkesi olmayı hedefliyor. Bunun dışında Hollanda ve
İsviçre’ de hızlı tren hatlarının yapımı devam
ederken bazı ülkelerde ise yeni hızlı tren hatlarının yapılması planlanıyor.
Türkiye’de hızlı tren
Zamanın en etkin biçimde kullanılması ihtiyacı, karayolu ulaşım araçlarının çevreye verdiği
zararların en aza indirilmesi ve diğer taşıma
modlarına göre demiryolunun daha güvenilir
bir ulaşım aracı olması, demiryolu konusunda
gelişmiş bazı dünya ve Avrupa ülkelerini hızlı
tren hatlarının yapımı konusunda ciddi anlamda ve önemli yatırımlar yapmaya zorlamıştır.
2003
yılından
itibaren
hükümetlerimizin demiryollarını yeniden devlet politikası haline getirmeleri sayesinde,
demiryolu ile yolcu taşımacılığının en önemli
bölümünü teşkil eden Ankara-İstanbul hattında yapılan seyahat süresinin kısaltılmasını,
kaçınılmaz bir şekilde gündeme getirmiştir.
Ankara, Eskişehir, İstanbul, Konya, İzmir,
Sivas, Bursa gibi yolcu potansiyeli ve nüfus
açısından ülkemizin büyük kentlerini birbirlerine bağlayacak olan koridorlarda hızlı tren
hatlarının yapılması için çalışma başlatılmıştır.
TCDD 2003 yılında hızlı tren hatları döşemeye başladı. İlk hat, toplam uzunluğunun
STSO AÇILIM
8
533 kilometre olması öngörülen İstanbul-Eskişehir-Ankara hattıdır. Bu hattın yapımı
tamamlandığında, 6-7 saatlik Ankara-İstanbul yolculuğunu 3 saat, 10 dakikaya düşürmesi
bekleniyor. Hattın şu anda kullanımda olan
Ankara-Eskişehir kısmı 245 kilometreden
oluşmaktadır ve yolculuk süresi 65 dakikadır.
Deneme seferleri 23 Nisan, 2007, ticari seferler 13 Mayıs, 2009'da başlamıştır. Hattın Eskişehir-İstanbul
kısmının
2009'da
tamamlanması öngörülmüştür. 2012'de de hat
Marmaray ile bağlanınca, dünyanın ilk kıtalar
arası günlük tren seferleri gerçekleşmiş
olacaktır.
Hızlı tren hatları
212 kilometrelik Polatlı-Konya hattının
yapımı Ağustos 2006'da başladı. Bu hat
tamamlandığında, şu anda (arada doğrudan
bir hat olmaması dolayısıyla) 10 saat 30 dakika
olan Ankara-Konya yolculuk süresini 70
dakikaya düşürmesi öngörülmüştür.
Ankara’dan Konya’ya uzanan hattın uzunluğu
306 kilometre olacaktır. Hattın 96 kilometrelik bölümü yapımı tamamlanmış ve şu anda
kullanılan Ankara-Polatlı-Eskişehir’dir Şubat
2009'da da 293 kilometrelik Yerköy-Sivas hattının yapımına başlandı. Bu hat da 442 kilometrelik Ankara-Yozgat-Sivas hattının bir
kısmını oluşturuyor. 174 kilometrelik AnkaraYerköy hattı projesi minimum hızın saatte 250
kilometre olması için henüz planlama aşamasındadır. Bunların dışında, planlanan diğer
hızlı tren hatları:
• Ankara-Afyon-Uşak-İzmir (Kocahacılı'da
Ankara-Konya hattından çatallanacak)
• Ankara-Kayseri (Yerköy'de Ankara-Sivas line
hattından çatallanacak)
• İstanbul-Bursa (Osmaneli'de Ankara-İstanbul hattından çatallanacak)
• Ankara-Bursa (İnönü'de Ankara-İstanbul
hattından çatallanacak)
• İstanbul-Edirne-Kapıkule (Bulgaristan sınırı)
• Konya-Mersin-Tarsus-Adana
• Eskişehir-Afyon-Antalya
• Sivas-Erzincan-Erzurum-Kars
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
Samsun ’lojistik
Samsun TSO, son yıllarda
yüksek sesle dile getirilen
‘lojistik’ konusunda önemli
bir kongreye ev sahipliği
yaptı. Türkiye ve yurt
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası ile Avrupa
dışından gelen bilim
İşletmeler Ağı-Karadeniz işbirliğiyle, ‘Samsun
Lojistik Merkez’ konulu kongre düzenlendi.
adamları ve uzmanlar,
Büyükşehir Belediyesi Anakent Sosyal Tesislojistik konusunu enine
leri’nde düzenlenen kongreye Türkiye’nin
değişik üniversitelerinde görev yapan bilim
boyuna değerlendirdi.
adamları, uzmanlar ve yurt dışından da konuşKatılımcılar, Samsun’un
macı konuklar katıldı.
lojistik bir üs olabilmesi için Samsun ayrıcalıklı bir noktada
önemli avantajlara sahip
Toplantının açılışında konuşan Samsun
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki
olduğu fikrinde birleşti.
Murzioğlu, rekabet ortamının küresel düzeye
taşındığının altını çizdi. Küresel düzeydeki
rekabetin, daha iyi üretmeyi, daha hızlı hazırlamayı ve daha çabuk teslim etmeyi zorladığını
ifade eden Başkan Murzioğlu, “Aynı zamanda
uluslararası piyasalarda pazar payını muhafaza
etmeyi ve arttırmayı, düşük maliyetle girdi
teminini ve üretimin uluslararası rekabet edebilir fiyatlarla gecikmeden, zamanında arz
edilmesini gerekli kılmaktadır. Samsun şu anda
STSO AÇILIM
10
doğudan batıya, kuzeyden güneye, Asya’dan,
Avrupa’ya Rusya’dan güneydeki ülkelere
ulaşımı yapılabileceği hava, kara, deniz ve
demir yolu ve enerji hatlarıyla hemen hepsinin
kesiştiği noktada ayrıcalıklı bir noktadadır. En
kısa ifade ile Samsun lojistik bir bağlamla bilinen bütün zenginliklere sahip bir kenttir. Bu
bağlamda Samsun’un sahip olduğu az önce
ifade etmiş olduğum imkân ve yetenekleri
harekete geçirmek hepimizin sorumluluğudur. Elbette bu sorumluluğu yerine getirmede tüm kurumlar benzer bakış açısına
sahipler. Bu bağlamda Samsun Büyükşehir
Belediyesi’nin Türkiye’nin ilk lojistik köyünü
kazandırmasındaki başarısı takdire şayandır.
Yine aynı şekilde bölgede önemli insan kaynağı yetiştiren Ondokuz Mayıs Üniversitesinin Lojistik Meslek Yüksekokulu
oluşturulması yönündeki girişimleri aynı şekilde takdirle karşılanmaktadır. 5 milyon nüfuslu hinterlanda sahip bölgenin merkez kenti
ve tek büyükşehiri olan Samsun bugün; bölgenin ticaret merkezi, sanayi merkezi, eğitim
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
üs’ için avantajlı
merkezi, sağlık merkezidir ve artık lojistik
merkezidir. Samsun lojistik bağlamında
TRACECA, Viking Treni Projesi, Kavkaz
Tren Feri Projesi gibi uluslararası projelerle
anılan bir kenttir. Samsun lojistik sektörünün
gününü ve geleceğini konuşurken, artık
vazgeçilmez bir aktördür” dedi.
“Samsun kamuoyunun
kulağını lojistik konusunda
doldurduk”
Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz ise, Samsun’u lojistik merkez olması
yönünde yaptıkları çalışmalardan ve çabalardan bahsederek, “Mutlaka lojistik altyapısını
geliştirmemiz gerekiyor. Kentimizde dört yıldan beri lojistik konusunu yüksek sesle tartışıyoruz. Bu yönde Samsun kamuoyunun
kulağını doldurduk. Ama, lojistik konusunu
çözdük, hallettik anlamında bir eksiklik
duyuyorum. Bizim DPT’den onaylı stratejik
planımız var. Yani yol haritamız hazır. Kuzey
komşularımızla olan ticari konular Samsun’a
biçtiğimiz vizyonun doğru olduğunu gösteriyor kanısındayım. Lojistik, bu kenti
kalkındıracak, geleceğe taşıyacak bu konuyla
ben de bunun dışında kalamam. Bir kent
ekonomik olarak gelişmemişse, kentin vizyonunu değiştiremezsiniz. Bu kentin bir yöneticisi olarak belediye hizmetlerinden çok,
kentimin ekonomisinin geliştirmesini daha
çok önemsiyorum. Toybelen’de yaklaşık 500
dönümlük bir alanı lojistik plana tabi tuttuk.
Ama bazı sıkıntılarla karşılaştık. Ancak, kaybettiğimiz bir şey yok. Tüm sorunlar aşılır,
çözülür. Bu toplantıyı çok önemsiyorum. Buradan çıkacak sonuç Samsun’un lojistik
merkez olması yönünde yaptığımız yürüyüşe
büyük katkı sağlayacağına inanıyorum” diye
konuştu.
Samsun, Türkiye’nin çok özel
kentlerinden biri
Kongrede daha sonra söz alan Samsun Valisi
Hasan Basri Güzeloğlu ise, gelecekte Samsun’un bir bütün olarak lojistiğin gerekli ve
STSO AÇILIM
11
öncelikli tüm alt yapısına sahip kent olduğu
bilincini taşıdığına vurgu yaptı. Lojistiğin alt
yapısına dönük ulaşım ağları ve alt yapılarının
ortasında Samsun’un Türkiye’nin çok özel
kentlerinden biri olduğuna dikkati çeken
Güzeloğlu, “Samsun, hava, kara, deniz ve
demiryolunun kesiştiği sadece kendi ve
çevresi için değil uluslararası bir bağlantı
merkezi konumunda zengin bir kenttir. Samsun artık, Türkiye ölçeğindeki bir çok büyük
projeyle ilişkilendirilmeye başlandı.
Rusya’nın Kavkaz kentiyle Samsun arasında
karşılıklı demiryolu taşımacılığı anlaşması
tamamlandı. Giderek artan gelişen ve güçlenen Samsun Türkiye’de, Rusya dahil kuzey
ülkelerinin ticareti için çok önemli bir
bağlantı noktasındadır. Viking projesi, Samsun olarak üzerinde çok önemle durduğumuz bir projedir. Bu proje, Samsun için ve
Türkiye için çok önemli ve öncelikli bir projedir. Bugün Samsun dört ulaşım altyapısıyla,
yetişmiş insan gücü, coğrafi derinlik, üniversite işbirliği, buna bağlı olarak sürdürülebilirlik noktasında Viking projesinin Türkiye
bağlantı noktası ve kapısı Samsun’dur. Bu
düşüncemizi projeyi kapsayan ülkelerin
büyükelçileriyle de paylaşma fırsatı bulduk.
Samsun, bugünden başlayan çalışmalarla
bunun gerekli altyapılarını, fiziksel yerleşme
alanlarını, bununla ilgili yapılması gereken
destek ve bağlantı alan ve açılımlarını planlamak zorunda. Samsun’daki serbest bölgesi
kesinlikle büyümek ve ölçeğinde daha büyük
bir yere taşınmak zorunda. Bugün dört aksın
buluştuğu, uluslararası bağlantı noktalarının
kucakladığı ve yakın bir gelecekte belki alt
yapılarıyla yatırım bağlantılarını sağlayacak
Samsun, lojistiğin gerekli olan depolama
alanları, sektörel bağlantı noktaları, buna ilişkin idari ve yönetim ofis bina blokları dahil
her şey bu çerçevede düşünülmek zorunda.
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
Dört oturum yapıldı
Hasan Basri
Güzeloğlu
Açılış konuşmalarının ardından başlayan kongre dört oturum şeklinde gerçekleştirildi. Prof.
Dr. Yunus Bekdemir’in başkanlığındaki 1.
Oturumda, ‘Lojistik Nedir, Nasıl Algılanmalıdır?’, Prof. Dr. Mehmet Emin Köktaş
başkanlığındaki 2. Oturumda, ‘Dünyada ve
Türkiye’de Lojistik Merkezler’, Atilla
Yıldıztekin başkanlığındaki 3. Oturumda,
‘Türkiye’de Lojistik-Sorunlar ve Fırsatlar’ ve
Prof. Dr. Mehmet Tanyaş başkanlığındaki 4.
Oturumda ise, ‘Lojistik Sektörü ve Samsun –
Sorunlar ve Fırsatlar’ tartışıldı
Küresel rekabette lojistik
önemli rol oynuyor
‘Lojistik Nedir, Nasıl Algılanmalıdır’ konu
başlıklı 1. Oturumda söz alan İzmir Ekonomi
Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tuncdan Baltacıoğlu, sanayi devrimi, küreselleşme ve
tedarik zinciri yaklaşımlarının lojistik faaliyetlerin gelişmesinde önemli rol oynadığını
söyledi. Lojistiğin iyi kullanılmasına işaret eden
Baltacıoğlu, “Artık üretim önemli bir konu
değil. Üretimi herkes biliyor. Ama dünyada
rekabet olayı var. Lojistiği ne kadar iyi kullanırsak, o kadar rekabetçi oluruz. Dünyada
lojistik 2009 yılında 6 trilyon dolarlık bir pazar
oluşturdu. 2015 yılında ise 10-12 trilyon
dolarlık bir hacme oluşacağı tahmin ediliyor.
Dünyada yaşanan krizden en çok hızlı çıkan
sektör ise lojistik oldu. Türkiye’de ise 2008
yılında 60 milyar dolarlık bir lojistik pazarı var.
2015 yılında ise bu oranın 120-150 milyar
dolara ulaşacağı tahmin ediliyor” dedi.
Yusuf Ziya
Yılmaz
Lojistikte depolama çok
önemli
Salih Zeki
Murzioğlu
Okan Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet
Tanyaş ise, lojistikte depolamanın önemine
işaret etti. Tanyaş, konuşmasında şunları
söyledi:
“Lojistik, son tüketiciye kadar giden depoları
ayrı ayrı işler ve kontrol ederseniz anlam taşır.
Depolama, ürünler için zaman ve yer faydası
STSO AÇILIM
12
sağlayarak firmalara dinamik ve katma değerli
müşteri hizmetleri sunmalarını sağlayan bir
fonksiyondur. Depo yöneticilerini de iyi eğitmeniz lazım. İş gücünün verimi depoculukta
çok önem arz etmektedir. Onun için çözümler üretmeniz gerekir. Depo işinin izlenebilirliği sağlanmalı. Riskleri ortadan kaldırmak için
mutlaka önlemler alınmalı. Depo bir garaj yeri
değildir. Araçlar mutlaka dışarıda olmalıdır.”
Tüm zincirlerin halkası sağlam
olmalı
Birinci oturumun son konuşmacısı Yrd. Doç.
Dr. Muhammet Bamyacı ise, lojistiğin tarihsel gelişimi, problemleri ve çözümleri
konusunda bilgi verdi. Bamyacı, “Lojistik, disiplinler arası bir bilimdir. Fizikle, mühendisliklerle, meteoroloji, çevre ile ilişkilidir. Lojistik,
ekonomiyi oldukça etkiler. Lojistikte, işletme
lojistiği ve lojistik işletmesi kavramı vardır. Bu
kavramlar ülkemizde netleşmeli. Lojistiğin
daha iyi yapılması için modern bir yaklaşım
sergilenmeli. Tüm zincirlerin halkaları sağlam
olmalı. İlk çağlardan beri lojistik var. Lojistik
güvene dayalı bir şeydir. Güven olmazsa,
ticaret de olmaz. Kentsel lojistik çok önemli.
Bu son zamanlarda üzerinde önemle durulan
bir konu haline de geldi. Her belediyenin
hemen hemen e-belediyecilik yazılımları var.
Ama tüm yazılımlar farklı. Bunu denetlemek
için de müfettişlere ihtiyaç var. Onun için
bütünsel bakış açısına ihtiyacımız var. Lojistiği
iyi yapabilmemiz için lojistik haritamız olması
lazım. Ülkemize lojistik ihtisas OSB’ler
kavramı girdi. Bu önemli bir gelişme. İşletmeler hale lojistik faaliyetlerini kendileri
yapıyor. Bir işyeri malını başka yere taşıdığında
geriye boş gelecektir. Buda maliyetleri artırıyor.
Bu işi özelleştirmeliyiz” diyerek sözlerini noktaladı.
Önce hedefler belirlenmeli
Kongrenin ikinci oturumunda ise “Dünyada
ve Türkiye’de Lojistik Merkezler” konusu
işlendi. Mersin Lojistik Merkezi Direktörü
Fevzi Filik, konuşmasında Mersin Lojistik
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
Merkezi sürecinden bahsetti. Mersin’e lojistik
merkez kurmak için ilk olarak herkesin içinde
olduğu Mersin Lojistik Platformu kurarak
hedeflerini belirlediklerini ifade eden Filik,
“Daha sonra tanıtım çalışmaları yaparak, uluslararası yatırımcılarla görüştük. Türkiye’nin ilk
bölgesel bazda lojistik mastır planını hazırlayarak, hedeflerimizi belirledik. Daha sonra
Mersin lojistik sektörünün mevcut durum
analizi incelenerek, mikro ve makro dönem
planları belirlendi. Lojistik merkezinin iki
etapta yapılmasını öngördük. Biz bunun için
valimizle, belediye başkanlarımızla, kamu
kurum kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin
temsilcileriyle lobi oluşturduk. Mersin Lojistik İhtisas OSB’yi kurmak için ilk önce
müteşebbis heyeti kurduk. Şu anda projede
hiçbir aksaklık yok. Kısmetse 2012 yılında lojistik merkezimizi tamamlamayı hedefliyoruz”
diye konuştu.
Yabancı gözüyle ‘Lojistik’
Programın yabancı konukları olan HongKong Polytechnic Üniversitesi Lojistik ve
Denizcilik Çalışmaları Bölümü’nden Adolf
Ng, Hindistan’daki lojistik merkezlerinin
yapılanmasından bahsederken, Nicola Paradiso ise, pazarlama müdürlüğünü yaptığı
Parma Lojistik Köyü’nden ve İtalya’daki lojistik merkezlerin yapısından bilgiler verdi. Adolf
Ng, konuşmasında Hindistan’daki lojistik
merkezlerin ABD ve Avrupa’daki lojistik
merkezlerin mantığı ile aynı olduğunu söyledi.
Hindistan’da maliyetlerin önemine de değinen Adolf Ng, ayrıca yaşanan rekabetin de
ülkenin gelişmesine önemli katkı sağladığına
işaret etti. Nicola Paradiso da, küresel ekonomide lojistiğin önemine vurgu yaparak, “Lojistiksiz bir dünya asla düşünülemez. Eğer
lojistikte tren yolu bağlantınız yoksa, lojistiğiniz de yok demektir. Kamu ve özel sektör
işbirliği ile yapılan Parma Lojistik Köyü
toplamda 2.5 milyon metrekare alana sahip.
400 bin tane depo inşa edildi. Demiryoluna
ise 15 kilometre uzaklıkta. Lojistik köyde her
gün aktif olarak çalışan 90 firma mevcut. Eğer
bu işi yapıyorsanız, malların taşınması yetmez.
İnsanlara da hizmet etmeniz gerekir. Parma
Lojistik Köyü’ne giderseniz gayet organize
olmuş bir alan göreceksiniz.
Limanda engeller kalkacak,
yeni yatırımlar yapılacak
Atilla Yıldıztekin’in başkanlığını yaptığı
üçüncü oturumda ilk sözü alan Samsun Port
A.Ş Liman İşletmeleri Müdürü Bedri Yıldırım
ise, yeni bünyelerine kattıkları limanın özelliklerinden, yapacakları yatırım ve çalışmalar
hakkında davetlileri bilgilendirdi. Bedir
Yıldırım, “Samsun’daki liman ve lojistik tesislerin hinterland açısından herhangi bir sorunu
yoktur. Samsun limanı, Karadeniz bölgesinde
Türkiye’nin en büyük limanı olup, aynı zamanda geniş bir hinterlanda sahiptir. Liman,
devlet elindeki kısıtlı imkanları nedeniyle
barındırdığı hinterlanttan istenilen faydayı
sağlayamamıştır. Rakamlara bakıldığında yük
trafiği açısından bir sorunun olmadığı, ancak
hizmet kalitesinin bölgedeki yük taşımacılığının önündeki en büyük engel olduğu
görülmektedir. Cey Grup, Samsunport’taki
hizmet kalitesini ve hizmet çeşitliliğini
artırarak, bugüne kadar ulaşılamayan bu hinterlandı ve taşıma modellerini özellikle
konteynırı Samsun ile buluşturmayı amaç edinmiştir. Limanı devraldığımız tarihteki araç
parkını özellikle konteynır taşımacılığına
yönelik makine ve ekipman parkını yenileyerek, mevcut araçların revizyonlarını yaparak,
Cey Grubun sinerjisini katarak ve en önemlisi de müşteri memnuniyetini sağlayarak ulaşmayı hedefliyoruz. Ayrıca, lojistik hizmetin
sadece bir taşımacılık olmadığı dikkate alarak,
geri saha hizmetleri olan depo ve stoklama sahalarını da uluslararası standartlara yükselterek
kapasite artırımına gitmekteyiz” diye ifade etti.
“Yeşilyurt Limanı, Samsun
lojistiğine önemli katkılar
sağlıyor”
Yeşilyurt Limanı İşletme Müdürü Ali Arif
Aytaç ise, limanlarının özelliklerinden
bahsederek, “2006 yılında faaliyete geçen li-
STSO AÇILIM
13
manımız, Samsun lojistiğine önemli katkılar
sağlamakta. Karadeniz ve bölgenin liman
ihtiyacını da en üst düzeyde makine parkıyla
karşılıyor. Limanımız hizmete girmesinden
önce Samsun’un elleçleme kapasitesi 4 milyon
ton civarındaydı. Limanımızın hizmete girmesiyle birlikte elleçleme kapasitesi de arttı. Limanımızın hizmete girmesinden sonra
Samsun’a gelen gemi sayısında da artış oldu.
Limanımızda kapasiteleri yüksek teknolojinin
son örnekleri olan 8 tane endüstriyel vinç ve
mobil vinç mevcut. Mevcut 650 metre uzunluğundaki rıhtımımızı da uzatmayı planlıyoruz. Yüksek tonajlı gemilerin gelmesi, derin
suyun bulunması, seri bir şekilde emniyetli yük
boşaltma kapasitesine sahip olmamız Samsun’un lojistik merkez kavramına önemli katkı
sağlıyor. Yatırım yaparken insan gücüne de
önem vermek lazım. Karadeniz Bölgesi’nde
yetişmiş eleman yönünde sıkıntılar var. Limanımızda usta-çırak ilişkileriyle kısa sürede
büyük işler yaptık. Biz yaptığımız ve yapacağımız yatırımlarla Karadeniz’de özele ait
limanlar içinde en iyi hizmeti vermeyi hedefliyoruz. Samsun’un geleceği parlak. Samsun’un lojistik merkez olmaması için hiçbir hiç
bir neden yok” diye sözlerini tamamladı.
Bugün dört aksın
buluştuğu, uluslararası
bağlantı noktalarının
kucakladığı ve yakın bir
gelecekte belki alt
yapılarıyla yatırım
bağlantılarını sağlayacak
Samsun, lojistiğin gerekli
olan depolama alanları,
sektörel bağlantı noktaları,
buna ilişkin idari ve
yönetim ofis bina blokları
dahil her şey bu çerçevede
düşünülmek zorunda.
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
Fevzi Filik
“Hava taşımacılığını cazip hale
getireceğiz”
leri olduğu kadar fırsatları da vardır. Fırsatları
değerlendirmemiz lazım” diye konuştu.
Metro Çarşamba Hava Kargo Genel Müdürü
Bircan Dizman ise, Samsun’un lojistik merkez
konumuna geldiğini söyledi. Hava taşımacılığını cazip hale getirmek için çalıştıklarının altını çizen Dizman, “Biz, Türkiye’de
altınca hava terminaliyiz. Bunun beş tanesi devlet bünyesinde. Bunun yanında ilk olmanın
sorunlarını da yaşıyoruz. Hava kargo taşımacılığının cazibeliğinin artması için
omurgamızın tamamlamaya gayret gösteriyoruz. 2-3 ay sonra kendi gümrük hizmetimizi
de verdikten sonra hava kargonun daha cazip
hale geleceğine inanıyorum. Bize tüm bu süreç
de katkı sağlayan Samsun TSO Başkanı Salih
Zeki Murzioğlu’na teşekkür ediyorum” diye
konuştu.
“Samsun’da lojistik
bilinci oluşmuş”
Samsun-Kavkaz hattı büyük
önem taşıyor
Adolf Ng
Bedri Yıldırım
ç
Ali Arif Ayta
Oturumun son konuşmacısı Konsped Uluslararası Taşımacılık Ltd. Şti.’nden Mete Tırpan
ise, lojistiğin en temel unsurlarından birinin
taşımacılık olduğunu belirterek, “Tedarik zincirlerinden en önemlisi taşımacılık. Taşımacılığınızı iyi organize edemiyorsanız, gerekli
bileşimleri sağlayamıyorsanız, diğer alanlarda
ne kadar başarılı olursanız olun sonuçta ürettiğiniz hizmet, tedarik zincirinin bütünü
olumlu sonuç vermeyecektir. Rusya
coğrafyasına önemli bir ulaşım katkısı yapacak
Samsun-Kavkaz feribot hattının hattı çok
önem taşıyor. Bu hattın en kısa sürede hizmete
girmesini umuyorum. Bizim eski Sovyetler ile
aramızda sistem farklılıkları var. Onun için aktarmasız taşıma yapamıyorsunuz. Bu nedenle
Samsun-Kavkaz hattı önem taşıyor. Bizim bir
şekilde Orta Asya’ya gelen yolları cazip hale getirmek ve geliştirmek zorundayız. Rusya,
Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan bizim
hedef pazarlarımız. Buralara karayolu ile gidiyoruz. Ama karayolu en pahalı ulaşım aracı.
Samsun-Kavkaz hattı çok bile gecikti. Bu Samsun için de büyük bir kayıptır. Her şeyin risk-
STSO AÇILIM
14
Prof. Dr. Mehmet Tanyaş’ın Mehmet
Tanyaş’ın oturum başkanlığını yaptığı son oturuma ise Uluslararası Nakliyeciler Derneği İcra
Kurulu Üyesi Alper Özel, Lojistik Yönetim
Danışmanı Atilla Yıldıztekin, TCDDYük
Daire Başkanı İbrahim Çelik ve Ulaştırma
Bakanlığı Danışmanı Sami Kabaş konuşma
yaptı. Oturumda konuşan Lojistik Yönetim
Danışmanı Atilla Yıldıztekin, “Türkiye’de lojistiğin üs olacaksa, deniz kapıları da üs olmalı.
Lojistik çağın en hızlı gelişen sektörü. Lojistik
ekonomin temeli. Lojistiği düzgün yapamazsanız, dünya üzerinde de düzgün olamazsınız. Samsun limanı, Karadeniz’in en
büyük limanı. Ayrıca, demiryolu bağlantısı da
var. Geniş bir hinterlanda sahip. Samsun’da lojistik bilinç de oluşmuş. Samsun, merkezi bir
konumda. Ancak, her işi kuralına göre yapmak
lazım. Önce hedefler ve stratejiler belirlenmeli.
Burası bir lojistik üs olacaksa, Samsun’a has
mastır planı olmalı. Samsun’un stratejileri,
deniz taşımacılığı geliştirilmeli. Değişik kurumların stratejileri var. Onlara bakılmalı. En
başarılı uygulamalar belirlenmeli ve paylaşılmalı. Samsun’un avantajlarının yanı sıra dezavantajları da var. Ama önümüzde fırsatlar var.
Buradaki amacımız sadece Samsun’un bugün
ki lojistik sorunlarını çözmek değil, bundan
25-30 yıl sonra da karşılaşacağımız sorunlara
şimdiden çözüm yolu bulmak olmalı. Samsun’dan çıkıp, dünyayı görmemiz gerekiyor.
Samsun’un güçlü yönleri limanlara sahip olması, coğrafi konumu itibariyle Orta Doğu,
Kafkaslar ve Türki ve Cumhuriyetlere
bağlanan giriş çıkışı kapısının olması. Güçlü
demiryolu ve karayolu bağlantılarının olması,
Samsun limanlarının kombine taşımacılığa
uygun olmasıdır. Zayıf yönleri de var. Bunlardan en önemlisi sektörde kalifiyeli eleman eksikliği, demiryolu alt yapısı elleçleme olanakları
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
ve ekipmanlarının yetersizliği, bölgedeki lojistik sektörünün çağdaş, etkin ve verimli çalışması için mevcut firmalara danışmanlık ve
teknik destek hizmeti verebilecek uzman firmaların bulunmaması, lojistik firmaların yeterince kurumsallaşmış olmaması. Her şeyden
önce Samsun’da bir bilinçlendirme yaratılmalı”
diye sözlerini tamamladı.
cek ve buradan kesintisiz devam edecek.
Bu projenin anlaşmaları tamam. Samsun’a hayırlı olsun. Bu projelerin
bitmesiyle hem ülkemiz hem de Samsun
lojistik üs haline gelecek. Ayrıca, devlet
demiryolları Samsun’u desteklemeye
devam edecek” dedi.
Samsun örnek oldu
“Samsun bu işin
üstesinden gelir”
TCDD Yük Daire Başkanı İbrahim
Çelik ise, yaptığı konuşmada yürüttükleri çalışmalar ve Samsun’daki projeleri
hakkında bilgiler verdi. Çelik, “Demiryolunun yıllık ödeneği 10 yıl sonunda 33
kat artmıştır. Yük taşımacılığı her yıl ortalama yüzde 7 artmaktadır. İlk lojistik
köyümüzü Samsun’da açtık. Yeni lojistik
köylerin kurulması için çalışmalarımız
devam ediyor. Bu projelere Samsun
örnek oldu. Samsun için çok önemli bir
proje de Kars-Tiflis demiryolu hattı. Bu
proje ile birlikte Samsun, Kars, Erzurum
hatlarının ticaret hacmi daha da çok
genişleyecektir. Bu hatta Samsun merkez
olacak. Ayrıca, Asya ve Orta Doğu
ülkelerine ulaşım koridoru bağlantısı da
sağlanmış olacak. Samsun için bir başka
önemli proje ise 10 milyon TL maliyetli
Samsun-Kavkaz Feribot Hattı Projesi’dir.
Türkiye’den yüklenen yük Samsun’a gele-
Ulaştırma Bakanlığı Danışmanı Sami Kabaş
ise, Samsun’un lojistik üs olma konusunda
kenetlenmesinin bir Samsunlu olarak kendisini mutlu ettiğini söyledi. “Samsun bu işin
üstesinden gelecektir” diyerek sözlerini
sürdüren Kabaş, “Değerli konuşmacılarımız,
Samsun’un küresel lojistik üs olması fikrinde
birleşti. Bunu duymaktan mutluluk duydum. Samsun ve Mersin Türkiye’nin adeta
belini doğrultacak bel kuşağı konumunda iki
önemli kentimiz. Ancak, Mersin biraz daha
bu işe hazır gibi. Buradan onu gördüm. Ama
Samsun geç kalmış değil. Bu konuda önemli
avantajlara sahip. Lojistik konusunda tüm
altyapıları iyileştirirsek dünya bizi tercih edecektir. Samsun’un da nasıl bir altyapıya sahip
olması konusunda lütfen büyük düşünelim.
Büyümenin önünü tıkamayacak şekilde
büyük projeler yapmamız lazım. Samsun’da
güzel bir irade var. Her şey tespit edilmiş.
STSO AÇILIM
15
Yeter ki planlamalar yapalım, yatırımcı
geldiğinde önlerine somut şeyler koyalım”
diyerek sözlerini tamamladı.
Gün boyu devam eden Lojistik Kongresi’nin bitmesinin ardından kokteyl verildi.
Lojistiğin daha iyi yapılması
için modern bir yaklaşım
sergilenmeli. Tüm
zincirlerin halkaları sağlam
olmalı. İlk çağlardan beri
lojistik var. Lojistik güvene
dayalı bir şeydir. Güven
olmazsa, ticaret de olmaz.
Kentsel lojistik çok önemli.
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
Gıda OSB’nin alt yapı
sözleşmesi imzalandı
Samsun Ticaret ve Sanayi
Odası’nın Mayıs ayı olağan
meclis toplantısında konuşan
Yönetim Kurulu Başkanı Salih
Zeki Murzioğlu, Gıda OSB’nin
altyapısı için yapılan ihalenin
sözleşmesinin yüklenici firma ile
imzalandığı müjdesini verdi.
STSO AÇILIM
16
Başkan Murzioğlu, meclisi
bilgilendirdi
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Mayıs ayı
olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı Sedat
Demirci başkanlığında toplandı. Toplantıda
söz alan Samsun Ticaret ve Sanayi Odası
Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, mayıs ayı
içinde yaptıkları faaliyetler hakkında meclis
üyelerini bilgilendirdi.
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
Samsun’a hayırlı olsun
Samsun TSO Başkanı Salih Zeki Murzioğlu,
konuşmasına Gıda Organize Sanayi Bölgesi’nin altyapısı için yapılan ihalenin sözleşmesinin yüklenici firma ile imzalandığını
söyledi. Konuşmasında uzun süreden beri
Samsun’un beklediği Gıda Organize Sanayi
Bölgesi’nin altyapı inşaat ihalesinin bir süre
önce yapıldığını hatırlatan Salih Zeki
Murzioğlu, “Bilindiği gibi ihaleyi Kaçkar İnşaat kazanmıştı. Müteahhit kesin teminatını
verdi. İhaleyi kazanan firma, gerekli işlemleri
tamamlamasının ardından sözleşmeyi imzaladık. Firma hemen işe başlayıp çok yakın zamanda Gıda OSB’nin alt yapısını yapacak. Alt
yapısı yapılırken de oradan tahsiste bulunduğumuz 22 tane yatırımcıya yerlerini vereceğiz. Samsunumuz ve Samsunumuzun
ekonomisinin geleceği için çok iyi olacağına
inandığımız proje hayırlı olsun” dedi.
AB Büyükelçileri, Samsun’a
davet edildi
Mayıs ayı içerisinde Avrupa Birliği Türkiye
Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Marc
Pierini’yi Samsun’da ağırladıklarını belirten
Murzioğlu, “Kendileri Avrupa Birliği hibe
programında Samsun’a bazı yatırımlar yapmışlardı. Biz de oraları gezdirdik, Samsun ve
odamız hakkında bilgiler verdik. Kendisini
yolcu ederken de Avrupa Birliği’ne bağlı
ülkelerin büyükelçilerini sizler adına Samsun’a
davet ettim. Zannedersem eylül, ekim aylarında Avrupa Birliği’ne bağlı ülkelerin
büyükelçileri Samsunumuzu ziyaret edecekler.
Yine 6-7 mayıs tarihlerinde İstanbul’da Halka
Arz Seferberliği konferansına katıldık. Ve akabinde de 12 haziranda bunu Samsun’a yapma
kararı aldık. Toplantının davetiyeleri sizlere
gelecektir. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
Başkanı Hüseyin Erkan, İş Yatırım Menkul
A.Ş. ve Sermaye Piyasası Kurulu’yla beraber
odamız ortaklaşa böyle bir etkinlik düzenleyecek. Yine 7-9 mayıs tarihlerinde Gürcistan Batum’da Expo 2010 Turizm Fuarı’na oda olarak
katıldık. Fuara 7 tane ülkeden 148 firma
katıldı. Biz de oda olarak İl Özel İdaresi ve İl
Turizm Müdürlüğü ile beraber bir stant açtık.
Çok güzel bir etkinlik oldu” dedi.
STSO AÇILIM
17
Türkiye-Rusya İş Forumu için mayıs ayında
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün teşrifleriyle, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı
Dimitri Mehmedov’un geldiği toplantıya
katıldıklarını söyleyen Murzioğlu, “Burada
Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, bakanlık
düzeyinde çok anlaşmalar yapıldı ama bizi ilgilendiren bir şey vardı. Türkiye-Rusya
demiryolu ağlarını birbirine bağlayacak olan
Samsun-Kafkaz tren-feri projesinin anlaşmasının imzalanmasıydı. Samsun gelecekte
bir lojistik kent olma yolunda ilerliyor. Belki
oldu ama biz farkında değiliz. Biliyorsunuz
Samsun’un çok farklı konumu var. Türkiye’de
81 vilayetten karayolu, havayolu, demiryolu
ve denizyolu gibi dört ulaşıma sahip 3 vilayet
var. Bunlardan bir tanesi bizim Samsunumuz.
Ama biz bunun farkında değiliz ve bunu dillendirmiyoruz. Burada 3 tane limanız var. Ve
Türkiye’nin her yönüne demiryolu bağlantılarımız var. İmzalanan bu projeyi kentimiz
için çok önemli görüyoruz” diye konuştu.
Gündem maddelerinin görüşülüp karara
bağlanmasının ardından meclis toplantısı
sona erdi.
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
Samsun büyük bir
öneme sahip
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Marc Pierini, Türkiye’nin,
Avrupa Birliği için çok önemli sanayi, üretim merkezi konumunda
olduğunu söyledi. Marc Pierini ayrıca, Karadeniz’in kuzeyiyle olan ilişkileri
nedeniyle Samsun’un yadsınamaz bir öneme sahip olduğunu söyledi.
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçisi
Marc Pierini, bir dizi inceleme ve ziyaretlerde
bulunmak üzere Samsun’a geldi. Marc
Pierini’ye Samsun’da yaptığı ziyaretlerde Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki
Murzioğlu ve Samsun Ticaret Borsası Başkanı
Sinan Çakır eşlik etti. Pierini ilk olarak Samsun Valisi Hasan Basri Güzeloğlu’nu ziyaret
etti.
Samsun TSO ile mükemmel bir işbirliğimiz var
Görevinin, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katkı
sağlamak olduğunu ifade eden Marc Pierini,
"Türkiye'nin katılım müzakereleri ve
Türkiye'nin katılımı sadece başkentin AB'ye
katılımı anlamını taşımıyor ya da tek bir siyasi
partinin, iş dünyasından birilerinin katılımı anlamını taşımıyor, tüm Türkiye'nin birliğe
STSO AÇILIM
18
katılımı anlamını taşıyor. Bu nedenle,
Türkiye'nin her köşesinde neler olup bittiğini
anlayabilmek bizim için büyük önem taşıyor.
Şuanda Samsun TSO ile mükemmel bir işbirliğimiz var. Bu kapsamda AB Bilgi Bürosu ve
iş geliştirme merkezi söz konusu faaliyet
içerisinde. Önümüzdeki dönem içerisinde
KOBİ'leri desteklemeye yönelik yeni bir takım
araçlar getirilmesi planlanıyor. Bu sebeple
önümüzdeki dönemde bir takım çabalarımız
söz konusu olacak. Böylelikle sizin kentinizde
örneğin iş dünyasında faaliyet gösteren kişilerin
bu fırsatları öğrenmelerini ve faydalanmalarını
istiyoruz" dedi.
AB ile ilişkileri sağlamak adına Samsun'da
yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren Vali
Güzeloğlu da, "Türkiye dünyanın 16. büyük
ekonomisi, genç nüfusu, jeostratejik önemi ve
tarihsel birikim ve derinlikleri ile AB üyeliği ile
AB'ye büyük bir dinamizm ve heyecan katacak, AB'nin dünya ölçeğinde küresel bir katkı
sunmasına çok büyük destek olacaktır. Öncelikle birçok temel bazda AB'nin algılanmasını
ve ülkemizi e doğru aktarılmasını sağlamak, bu
organizasyonel yapı içerisinde insanımızın AB
ile ilişkilerini sağlamak adına bir dizi projeler
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
ülkemizde olduğu gibi Samsun'da da gerçekleştirildi. Valiliğimiz bünyesinde AB bürosu
kuruldu, vali yardımcımız yönetiminde tüm
kamu kurumları ve sosyal birimlerde AB ile ilişkiler güçlendirildi. Samsun TSO'da AB bilgi
bürosu, Türkiye çapında sayılı ve özel bir
örgütlenme ile çok ciddi işler yaptı. Yeni kurulan Kalkınma Ajansı Samsun merkezli olarak
özellikle kalkınma çabalarında AB ile sıkı ve
çok güçlü bir işbirliği gerçekleştirdi. Bu
çerçevede baktığımız zaman Samsun katılım
öncesi mali yardımlarda ve proje yardımlarında Türkiye çapında ilk 5 arasında yer alan
önemli bir başarıya imza attı" diye konuştu.
Konuşmaların ardından Vali Güzeloğlu, Marc
Pierini'ye Atatürk'ün Samsun'a ayak basmasını
simgeleyen bir heykel hediye etti.
“Samsun bizim için çok
önemli”
Samsun gibi potansiyeli olan kentlerin
Türkiye-AB ilişkileri açısından büyük önem
taşıdığına vurgu yapan Pierini, “Amaçlarımızdan bir tanesi bu kentteki iş dünyası aktörlerine verilen hizmetlerin çeşitliliğini
artırabilmek, özellikle Samsun özeline buradaki ihtiyaçlara hitap edecek çalışmalara
imza atabilmek. Bu yıl özelliklere KOBİ’lere
yönelik bir takım çabalarımız söz konusu olacak. Samsun gibi kentlerin önemi bizim için
çok büyük. Çünkü Samsun, Karadeniz’in
kuzeyinle olan ilişkileri de yadsınamaz bir
öneme sahip. Burada hemen enerji konusu
akla geliyor. Kısacası Samsun, ilişkilerimiz
açısından önem teşkil ediyor” diye konuştu.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yımmaz da, Samsun’la ilgili Pierini’ye bilgi verdi.
Yılmaz, “Samsun, tarihiyle, kültürel, sosyal
yapısıyla ve ekonomisiyle Karadeniz’in karşı
komşularıyla iyi ilişkiler kuracağı bir üs olarak
görüyoruz” dedi.
Marc Pierini, daha sonra ise Samsun Ticaret
ve Sanayi Odası ile Oda bünyesinde hizmet
veren AB Bilgi Bürosu’nu ziyaret etti. Burada
Oda şeref defterini imzalayan Pierini, Samsun’da gördüğü ilgiden dolayı çok mutlu
olduğunu söyledi. Türkiye’de bulunan Avrupa
Bilgi Büroları’ndan birinin Samsun’da
olduğunu hatırlatan Marc Pireni, AB ile ilgili
bazı genel konulara değindi. 14 yıldır uygulanmakta olan Türkiye ile Avrupa Birliği
arasında Gümrük Birliği’nin söz konusu
olduğunu ifade eden Pireni, “Gümrük Birliği
sayesinde ticaret ve yatırımda gözle görülür bir
artış söz konusu oldu. AB vatandaşları belki
bunun çok farkında değiller ama Türkiye,
Avrupa Birliği için çok önemli sanayi, üretim
merkezi üssü konumunda. Küresel rekabet
gücü açısından da Türkiye, Avrupa’nın çok
önemli bir parçası” diye ifade etti
Samsun Türkiye’nin
lokomotif illerinden
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih
Zeki Murzioğlu ise konuşmasında, Samsun’un; doğal kaynakları, coğrafi ve stratejik
konumu ve barındırdığı potansiyel ile
Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biri
olduğuna vurgu yaptı. Samsun’un ayrıca,
Türkiye’de deniz, hava, kara ve demiryolu gibi
her türlü ulaşımda merkezi konuma sahip üç
şehirden biri olduğunu hatırlatan Murzioğlu,
“Bu özellikleriyle lojistik bir merkez olan Samsun; Karadeniz Bölgesi’nin Anadolu’ya ve
Rusya Federasyonu ile Bağımsız Devletler
Topluluğu’na açılan kapısıdır. Samsun; limanı,
serbest bölgesi, organize sanayi bölgeleri,
üniversitesi, tarıma dayalı gıda sanayi potansiyeli yüksek iki ovası, hizmetler sektöründe
gelişmiş alt yapısı ile büyüyen, gelişen, dinamik
STSO AÇILIM
19
Türkiye’nin lokomotiflerinden biridir” diyerek
sözlerini tamamladı.
İncelemelerde bulundu
Samsun TSO Başkanı Salih Zeki Murzioğlu,
konuşmasının ardından Marc Pierini’ye
günün anısına hediye takdim etti. Misafirperverliğinden dolayı Murzioğlu’na teşekkür eden
Pierini, Samsun TSO’nun şeref defterine ziyaretiyle ilgili düşüncelerini yazdı. Samsun
TSO Yönetim Kurulu üyeleri ve bazı sivil
toplum örgütlerinin temsilcileri ile de ayrı ayrı
toplantı yapan Marc Pierini, daha sonra
Atakum Gıda Kontrol Laboratuvarı ile Samsun Limanı’nı ziyaret ederek, incelemelerde
bulundu.
Samsun gibi potansiyeli olan
kentlerin Türkiye-AB ilişkileri
açısından büyük önem
taşıdığına vurgu yapan
Pierini, “Amaçlarımızdan bir
tanesi bu kentteki iş dünyası
aktörlerine verilen
hizmetlerin çeşitliliğini
artırabilmek, özellikle
Samsun özeline buradaki
ihtiyaçlara hitap edecek
çalışmalara imza atabilmek”
dedi.
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
Samsun TSO, TOBB Genel Kurulu’nda
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin 65’inci
seçimsiz genel kuruluna Samsun TSO TOBB
Delegeleri, İl Kadın Girişimciler Kurulu ve Genç
Girişimciler Kurulu Üyeleri de katıldı
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin 65'inci
seçimsiz genel kurulu, TOBB ETÜ'de yapıldı.
Genel Kurula, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, eski Sanayi
ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, MHP Genel
Başkanı Devlet Bahçeli delegeler ve misafirler
katıldı. Genel Kurul’da ayrıca Samsun Ticaret ve
Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu ile
TOBB delegeleri, İl Kadın Girişimciler Kurulu
üyeleri ve İl Genç Girişimciler Kurulu Başkanı
Kerem Tüfekçi’de hazır bulundu.
Türkiye küresel güç olacak
Genel kurul, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşının okunmasından sonra TOBB
Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun konuşmasıyla
çalışmalarına başladı. Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği’nin (TOBB) 65. Genel Kurulu’nda
konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin önümüzdeki 10 yılda, sadece
‘bölgesel güç’ olmakla kalmayıp, ‘küresel güç’
konumuna yükseleceğini söyledi. Türkiye’nin de
krizden etkilendiğini belirten Hisarcıklıoğlu,
“Ekonomimiz 125 milyar dolar kayba uğradı.
İşsiz sayısı 1,1 milyon kişi arttı. Sanayimiz yüzde
7,2, Ticaretimiz yüzde 10,4, İnşaat sektörümüz
yüzde 16,3 geriledi. Çok zor bir yılı geride bırak-
tık. Umuyorum ki tüm bu yaşananlar, üretmek
yerine paradan para kazanma anlayışının nelere
yol açtığını dünyaya gösterir ve herkese ders olur.
Tüm bu yaşananlar, kazandığı her kuruşa alın
terini akıtan sizlerin, cefakâr müteşebbislerin,
hangi şartlar altında ayakta kalmaya çalıştığının
da kanıtıdır. Biz 2009 yılının başından itibaren
hep şunu vurguladık. Çaresizliğe, ümitsizliğe,
karamsarlığa
kapılmayalım.
Türkiye
ekonomisinin dinamizmi, üretim ve tüketim
gücünden gelir. Milli gelirin yaklaşık yüzde
70’ini oluşturan yurtiçi tüketimi canlı tutulursa,
krizin etkileri hafifler. İşte, bu hedefle çalıştık”
dedi.
“Bu ülkenin sevdalısıyız”
Krizle ilgili yapılan çalışmalara da konuşmasında
yer veren Hisarcıklıoğlu, ”Hükümetimiz, çeşitli
sektörlerdeki tüketim vergilerini azaltarak, bu
yönde önemli bir adım attı. Meclis’teki iktidar ile
muhalefet partilerimizin ve yerel yönetimlerin
STSO AÇILIM
20
destekleriyle ve önde gelen meslek ve sivil toplum
örgütleri ile işçi sendikalarıyla birlikte 81 il’de
“kriz varsa çare de var” kampanyasını hayata
geçirdik. Bir ve beraber olarak, krize meydan
okuduk. “Evini Yenile Türkiye” kampanyasıyla,
bankaları, reel sektörü ve tüketicileri buluşturduk. Böylece, krizin getirdiği kısır döngüyü elbirliğiyle kırdık. Üreticiye ve tüketiciye moral
verdik. Tüm bu çabalar sonuç verdi. Krizden
çıkışın ve toparlanmanın itici gücü, iç tüketim
oldu. 2009 yılının son çeyreğinde ekonomi, iç
tüketime dayalı olarak, yüzde 6 büyüdü. 2010
yılının ilk çeyreğinde, sanayi üretimini yüzde 17
artırdık. Kısacası, karanlık bir tüneli, yine el birliğiyle geride bırakıyoruz. Ancak, zaman, rehavete kapılma zamanı değil. Ekonomide
başlayan
toparlanma
sürecini,
kuvvetlendirmeliyiz. Yapısal reformlar, işte bu
vazifeyi görecektir. Türkiye’nin geleceğine ortak
olan bizler, sorunlara da, çözümlere de ortağız.
Biz, bu ülkeye hizmet için varız. Biz, bu ülkenin
sevdalısıyız” diye konuştu.
Haziran 2010
KONUK YAZAR
İnovasyon
ve
tasarım
Muazzez KORKMAZ
Mühendis
Türk Patent Enstitüsü
Yenilikler yumağı olan inovasyonun, en renkli
alanı ürün tasarımıdır. Ürünler tasarlanırken
tasarımcıyı bağlayan hiçbir engel yoktur.
Tasarımcının tek engeli hayal gücünün sınırlarıdır. Hayal gücünün üzerine eklenen bilgi,
deneyim ve yetenek yaşamın içine taşınabilen
tasarımları ortaya çıkarır.
Çağımız yenilik çağıdır. İnsanlar yeni ürünlerin,
yeni hizmetlerin, yeni tasarımların, yeni iş modellerinin peşinden koşmaktadırlar. Ürünün satılabilmesi için önceden fiyatların aşağı, kalitenin
yukarı çıkarılması yeterli iken, bu gün bu strateji
işletmeleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya
bırakabilir. Nereye kadar fiyat indirilebilir? Artık
dünya küçüldü, en iyi kalitede her türlü mal, istenilen zamanda dünyanın dört bir köşesine
ulaştırılabilmektedir. Bu sebeple fiyata, kaliteye
dayalı rekabet yerini inovasyona dayalı rekabete
bırakmıştır. İşlevsel ve görsel yenilik içeren ürünler iyi bir pazarlama ile buluştuğu takdirde ülke
ekonomisine katkıda bulunacaktır.
Yaşanılan kriz ortamından büyüyerek çıkılmak
isteniliyorsa ihtiyaç ve beklentilere uygun,
fonksiyonel çözümler sunan, aynı zamanda
görsel zenginlik taşıyan tasarımlar ile katma değer
sağlanmalıdır. Yüksek derecede inovasyon içeren
tasarımlar teknolojiyi ve görselliği en üst düzeyde
barındıran “EN” lerin buluştuğu ürünlerdir.
Anılan ürünler en iyi malzemeyi, en iyi üretim
tekniğini içerirken, çevreye en az zararlı, kullanıcı
için en faydalı ürün olma özelliklerine sahiptirler. Bu tarz ürünlerin sanayiciye para kazandır-
maması gibi bir durum söz konusu değildir. İnovasyon içeren ürünler sektörde trend belirler.
İnovasyon içeren ürünler
Kulaklık
Cep telefonunu cebinden çıkartmak istemeyenlerin gözdesi olacak olan Samsung’un yeni bluetooth kulaklığı WEP850, özellikle tasarımıyla öne
çıkıyor. Geçtiğimiz aylarda Las Vegas’ta düzenlenen CES 2009’da ‘tasarım ve inovasyon ödülü’ ile
ödüllendirilen WEP850,
• inceliği(6.5 mm),
• hafifliği ( 7.1 gr),
• kristal kulaklığı,
• elmas kesimi,
• çift telefonla eşleşme özelliği( iki telefona da PIN
kodu sormadan, otomatik olarak bağlantı kurabiliyor),
• ergonomik yapısı,
• kristal netliğinde ses kalitesi,
• DSP teknolojisi ile de çağrılardaki rahatsız edici
sesleri ortadan kaldırması,
ile dikkatleri üzerine çekmektedir.
STSO AÇILIM
22
Hareketli Oturma Birimi
Ertunç VATANPERVER tarafından tasarlanan ve
2008-2009 Mosder Engelliler İçin Mobilya
Tasarım Yarışması’nda ikincilik ödülü alan ürün
yakın gelecek teknolojileri ile donatılmış engelli araç
gereçlerinin inovasyon ile buluştuğu en iyi örneklerden biridir.
Moor olarak adlandırılan ürün;
• Oturma ve sırt kısmında hava keseciklerinin bulunması ve bu sayede uzun süreli oturma esnasında
oluşacak fiziksel sorunların ortadan kaldırılması,
• Hava keseciklerinin basınçlarının ayarlanabilmesi,
• Kablosuz iletişim cihazı ile hareket ettirilebilmesi,
• Şarj aparatı ile kolaylıkla şarj edilebilmesi,
• İçerisinde bulunan hidrolik kısım sayesinde 15
cm ‘ye kadar yükselip, alçalabilmesi,
• Farklı renk ve malzeme alternatifleri ile
üretilebilmesi,
gibi özellikleri ile ödüle layık görülmüştür.
Ticaret hayatında kalıcı olmak için yukarıda örnekleri sunulan ürünlerle müşterilerin dikkati çekilmelidir. Bu gün Çin malları ilk etapta ucuz olması
ile dikkat çekti, ancak daha sonra kalitesizliği nedeniyle çocuklar nezdinde bile değerini yitirdi. Firmalar kazançlı çıkmak için kalite ile müşteri
Haziran 2010
KONUK YAZAR
üzerinde güven oluşturmalı, şikayetleri önemseyerek müşteri ile yakınlık kurmalı, farklı tasarımları
içeren ürünleri sunarak müşterilerine özel oldukları hissettirmelidirler.
Harvard Business School profesörlerinden Robert
HAYES, 20 yıl önce şu tespiti yapmıştır; “Firmalar
daha önce fiyatla rekabet ediyordu. Bu gün kaliteyle
rekabet etmektedirler. Yarın ise tasarımla rekabet
edeceklerdir.” Bugün kaliteli tasarımla rekabet etme
günüdür. Bu bilinçte olan kişi ve firmalar teknolojiyi ve görselliği en üst düzeyde içeren tasarımlara
önem verirken aynı zamanda tasarımlarını koruma
çabası içerisine girmişlerdir. Aksi takdirde bütün
emekler taklidin yoğun olduğu günümüz ortamında boşa gidecektir. Bu sebeple tasarımların
tescil edilerek korunması yaratılması kadar önem
arz etmektedir.
Tasarımın Korunması
Tasarım, tescilli ve tescilsiz olmak üzere iki şekilde
korunabilir. Tescilsiz tasarım genel hükümlere göre
koruma görürken, tescilli tasarım 554 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname (KHK)’ kapsamında korumadan faydalanmaktadır.
Tasarımın Kararname kapsamında korumadan
yararlanabilmesi için görünümünün;
• yeni ve ayırt edici olması,
• teknik fonksiyondan kaynaklanmaması,
• kamu düzeni veya genel ahlaka aykırı olmaması,
gerekmektedir.
Enstitüye yapılan tasarım tescil başvuruları, sadece
şekli şartlar ve ilgili Kararname’ nin 3. maddesi kapsamına göre incelenerek tescil edilmektedir. Bunun
anlamı ise; başvurunun sadece, başvuru için gerekli
evrakların (dilekçe, görsel anlatım, ücret, vekaletname, vb.) var olup olmadığı ve tescili istenilen
tasarımın ve uygulandığı ürünün anılan maddede
yer alan tasarım ve ürün tanımına uygun olup olmadığı hususunda incelemenin yapılmasıdır.
Yapılan inceleme sonucunda, herhangi bir şekli eksikliği bulunmayan başvurular, tasarım siciline kayıt
edilerek Resmi Endüstriyel Tasarımlar Bülteni’nde
yayınlanarak ilan edilir. Yayın tarihinden itibaren 6
aylık süre içerisinde ilanı yapılmış bir tasarımla ilgili
olarak gerçek veya tüzel kişiler ile ilgili meslek kuruluşları gerekçelerini açıkça belirtmek ve ilgili
yönetmelikte öngörülen şartları yerine getirmek
koşulu ile tasarım tescil belgesinin verilmesine karşı
Enstitü nezdinde itiraz edebilirler.
Yapılan itiraz ve gerekçesi kendi görüşünü açıklayabilmesi için başvuru sahibine iletilir. İtiraza
konu tasarım için tescilin devamı veya iptali
konusunda verilecek karar Türk Patent Enstitüsü
nezdinde Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nda(YİDK) alınır.
İtiraza konu tasarımın yıllardır kamuya sunulmuş
olduğunun bilinmesine rağmen eğer bu durum itiraz ekinde herhangi bir belge ile ispatlanamaz ise
Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nda
tescilin devamı yönünde karar alınmaktadır. İtiraz
eden, itirazını yazılı belgelerle ispatlamak zorundadır. Bu gün asıl sorun itiraza mesnet gösterilen
belgelerin itiraz gerekçelerini destekler mahiyette
belge olarak kabul edilememeleridir. Tescilin iptali
için yenilik kırıcı belge olarak Enstitüye sunulan
katalogların tarih içermemesi, sunulan faturalarda
ürün adı ve kodunun bulunmaması veya bulunsabile bulunan ürün adının ve kodunun ilgili ürüne
ait olduğunun ispatlanaması sebebiyle kamuya mal
olan tasarımlara Enstitü tarafından tescil belgesi
verilebilmektedir.
Sonuç olarak tescil başvurusu yapılan tasarımın
görünüm özelliğinin yeni ve ayırt edici olup olmadığı, görünüm özelliklerinin ürünün teknik
fonksiyonundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı
konularında başvuru aşamasında Enstitü tarafından herhangi bir inceleme / araştırma yapılmamaktadır. Bu gibi incelemeler itiraz üzerine YİDK
‘da yapılmaktadır.
Şekli incelemeye dayalı sistemden kaynaklanan
sorunlar
Uzun yıllardır piyasada var olan bir ürüne ve/veya
başkasına ait ürüne talep arttığı zaman ticari ahlak
kuralları ile bağdaşmayacak bir davranış
sergilenerek, şekli incelemeye dayalı sistemden
dolayı taklit edilen ürünün tasarımına tescil belgesi
alınabilmektedir. Alınan tescil belgesi, belge sahibine geçici de olsa tescilden doğan haklarını kullanma imkanı sağlamaktadır. Tescil belgesine sahip
olan kişi, dürüst rekabet kurallarını hiçe sayarak
tasarım hakkına tecavüz iddiası ile dava açabilmektedir.
Tasarımın tescilli olması ile korunabilir olması
arasında fark vardır. Tescil belgesine sahip tasarım
korunamayabilir. Tescil belgesindeki tasarımın korunabilmesi için tasarımın görünümünün, yeni ve
ayırt edici olması, yine görünümünün ürünün
teknik fonksiyonundan kaynaklanmaması gerekmektedir. Daha önce belirtildiği üzere Enstitü
tarafından bu konularda başvuru aşamasında inceleme yapılmamaktadır. Bu sebeple tescil belge-
STSO AÇILIM
23
sine sahip tasarım, koruma şartlarına sahip olduğu
sürece ilgili KHK kapsamında korumadan yararlanabilecektir.
Neden şekli incelemeli sistem?
Esas yönünden inceleme yapılırsa tescil ettirilmek
istenen tasarımın yeni ve ayırt edici görünüm özelliğine sahip olup olmadığının dünya çapında
araştırılması gerekmektedir. Söz konusu araştırmanın sağlıklı olması aşağıda açıklanan nedenlerden dolayı mümkün gözükmemektedir.
• Her gün tüketicilere yüzlerce yeni ürün sunulmaktadır. Sunulan ürünlerin görünüm özelliklerine sahip olabilmek TPE açısındam mümkün
değildir. Çünkü bu yeni görünümleri anında takip
ederek bilgisayar ortamına aktarmak veya arşivlemek oldukça zordur.
• Diğer ülke ofislerinde tescilli olan tasarımlara erişebilmek için tüm dünya ofislerinin ortak veri tabanını kullanması gerekirki bu gün böyle bir ortak
veri tabanı bulunmamaktadır.
(3)Türk Patent Enstitüsü; patentler, faydalı modeller, endüstriyel tasarımlar, markalar, coğrafi
işaretler ve entegre devre topografyaları gibi sınai
hakların tescili ve bu hakların korunması ile ilgili
işlemleri gerçekleştirmek ve sınai mülkiyet hakları
ile ilgili uluslar arası anlaşmalardan doğan yükümlülükleri yerine getirmekle görevli bir kamu kuruluşu olup kısa adı TPE’ dir.
Tescilin faydaları
Yeni ve ayırt edici görünüm özelliklerine sahip
tasarımları içeren tescil belgesi, hukuki işlemlerde
belirginlik sağlar. Tescilli tasarımı kullanma hak ve
yetkileri tasarım hakkı sahibinindir. Üçüncü kişiler,
tasarım hakkı sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarımı üretemez, piyasaya sunamaz,
satamaz, sözleşme yapmak için girişimde bulunamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya
bu amaçlarla elde bulunduramaz. Yeni ve ayırt edici
niteliğe sahip tescilli tasarımlar, tescil sahibine
tescilden dolayı tasarımı ticarette maksimum 25 yıl
tekel olarak kullanma hakkı verirken, aynı zamanda
bu hakkı ihlâl edenlere karşı kanuni olarak müdahale etme imkanını sağlar.
Ünlü düşünür Descartes’in dediği gibi, “ İyi
düşünce yetmez. Hüner, iyi düşünceyi de iyi kullanmaktır.” Bu sebeple düşünceyle yeşermeye
başlayan fikirler görsel ve teknolojik tasarımlarla
hayatın içine taşınmalı, yaratıcılık ise tescil ile korunmalıdır.
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
Güzeloğlu, Samsun
TSO’nun şeref üyesi oldu
Samsun Ticaret ve Sanayi
Odası Başkanı Salih Zeki
Murzioğlu, Mersin Valisi
olarak atanan Vali Hasan
Basri Güzeloğlu’na
Oda’nın ‘Şeref Üyeliği’
beratını takdim etti. Vali
Güzeloğlu, “Samsun
Ticaret ve Sanayi Odası’nın
şeref üyeliğine layık
olmaktan gurur ve
mutluluk duydum” dedi.
STSO AÇILIM
24
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
Mersin Valiliği'ne atanan Vali Güzeloğlu, Samsun'daki veda ziyaretleri kapsamında Ticaret
ve Sanayi Odası'nı ziyaret etti. Ziyarette ilk
olarak söz alan Samsun TSO Başkanı Salih
Zeki Murzioğlu, Vali Güzeloğlu ile birlikte
Samsun'daki görev süresi içinde önemli çalışmalara imza attıklarını belirtti. Vali Güzeloğlu
ile yaptıkları çalışmalar sonrası merkez ve
Kavak organize sanayi bölgeleri ile ve Gıda
OSB'de önemli çalışmalar yapıldığını hatırlatan Murzioğlu, “Gelecekte bunların
meyvelerini alacağız. İleride buraların adı valimizin adıyla anılacağı inancındayım. Samsun’da kurulan teknoparka yine valimizle
birlikte başladık. Tarım kenti yapamadık,
sanayi kenti yapamadık, turizm kenti yapamadık dediğimiz Samsun'u en azından gelecekte lojistikle beraber analım deyip lojistiği
dillendiren valimizdir. 4 ulaşım aracının Samsun'da olduğunu hatırlatan valimizdir. Samsun'a yaptığı katkıları unutmayacağız. Yaptığı
hizmetlerden dolayı huzurlarınızda kendisine
teşekkür ediyorum. Valimizin ismi benim
yüreğimde farklı bir şekilde kalacaktır" dedi.
Samsun’dan bir yıldız kaydı
Samsun TSO Meclis Başkanı Sedat Demirci
de Vali Güzeloğlu'nun kente önemli katkıları
olduğunu belirterek, "Samsun'dan bir yıldız
kaydı. Yüreğimiz buruk. Ama orası da
Türkiye’nin güzel bir kenti. Geleceğiz, gide-
ceğiz. Allah yolunuzu açık etsin. Umarım valimiz gelecekte daha güzel yerlerde görev yapar"
diyerek duygularını dile getirdi.
Samsun büyüklüğün adıdır
Vali Güzeloğlu da 4 yıllık görev süresi içinde
mazisi 100 yılı aşkın köklü ve güçlü Samsun
TSO ile işbirliği içinde Samsun'a katkı sağlayan
güzel çalışmalara imza attıklarını belirtti. Birlik
ve beraberliğin önemine değinen Vali
Güzeloğlu, şunları söyledi:"Görevim boyunca
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası tüm değişim
ve dönüşüm sürecinde en yakın ve en yapıcı bir
rol oynayan, çok güçlü bir katkı sağlayan ku-
ruluşumuz oldu. Huzurlarınızda görev sürem
içinde Samsun TSO’nun her düzeydeki yöneticilerine, üyelerine şükranlarımı sunuyor ve
teşekkür ediyorum. Samsun bir büyüklüğün
adıdır. Samsun, Türkiye ve dünya ölçeğinde bir
kentin adıdır. Gelişmeler bunu pekiştirmekte.
Bugün Samsun Türkiye'nin sadece Karadeniz
kıyısının değil, Karadeniz kıyı çanağı ülkeleri
içinde önde gelen bir kenttir. Sektörel anlamda, göstergeler anlamında 2023
Cumhuriyetin yüzüncü yılı projeksiyonunda
Samsun Türkiye'nin ilk 10 kenti ve belirleyici
ilk 7 kenti olma noktasındadır. Bugün de bunlar çok geride değildir."
Güzeloğlu’na şeref üyeliği
beratı
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih
Zeki Murzioğlu, Mersin Valiliği’ne atanan
Hasan Basri Güzeloğlu’na Oda’nın Şeref
Üyeliği Beratı, Oda üyeliği kartı ve hizmetlerinden dolayı plaket takdim etti. Vali
Güzeloğlu, Samsun TSO’nun şeref üyesine
layık görülmesinden dolayı mutlu ve gururlu
olduğunu söyleyerek teşekkür etti. Vali
Güzeloğlu, daha sonra Samsun TSO Yönetimi, İl Kadın Girişimciler Kurulu ve İl Genç
Girişimciler Kurulu Üyeleri ile hatıra fotoğrafı
çektirdi.
STSO AÇILIM
25
Haziran 2010
KONUK YAZAR
Tıbbi cihaz (malzeme)
Sektörü
Koray ULUDOĞAN
TSO Meclis Katip Üyesi
Tıbbi cihazlar yaklaşık 2500 yıllık tarihleri boyunca, tıbbın
da ilerlemesine paralel olaraksürekli gelişim göstermiştir. 11.
yüzyılda İbn-i Sina, ilk kez tıp ve cerrahiyi ayrı ayrı ele almış,
o dönemde genelde kaçınılan cerrahi operasyon örnekleri
vermiş, hatta ameliyatlarda kullanılmak üzere birtakım cerrahi el aletleri tavsiye etmiştir.. Elektriğin icadıyla hızlanan bu
gelişme, 19. yüzyılda stetoskop, dişçi delgisi gibi aletlerin
yapılmasıyla tıptaki ilerlemeyi tetiklemiştir.1990 lı yıllarda
MR cihazının bulunmasıyla tıbbi cihazlardaki gelişim bilgisayar yahut iletişimdeki gelişimleri dahi geride bırakarak
akıl almaz noktalara ulaşmıştır
Tıbbi cihaz sektörü oldukça geniş bir ürün yelpazesi ve
teknolojiyi ihtiva eder. Tıbbi Cihaz sektöründe 200.000 in
üzerinde farklı ürün ve birçok farklı teknolojiden bahsetmek
durumundayız. Geleneksel ürünler olan bandaj ve enjektörlerden, biyoinformatik, nanoteknoloji ve gen ve hücre
mühendisliğini de kapsayan çok geniş ürün yelpazesine
sahiptir.
Tıbbi cihazlardaki gelişme günümüzde kullanılan modern
teknolojiler sayesinde yüksek standartlara ulaşırken, sektörün
dünya ekonomisi içindeki yerinin istikrarlı büyümesi ve dışsal
oklardan nispeten daha az etkilenmesi, hükümetleri ve
yatırımcıları sektöre yöneltmiştir. Bugün, dünyada en fazla
pazar payına sahip ABD’yi AB ülkeleri, özellikle Almanya,
İngiltere ve Fransa ile Japonya ve günden güne ilerleyen Çin
izlemektedir.
Türkiye ise ağırlıklı olarak ithalatla karşıladığı tıbbi cihaz ihtiyacına, yalnızca %15’i kadarına ihracatla cevap verebilmektedir. Yüksek standartlara sahip cihazların ülkeye girmesi,yerli
üretimdeki kaliteyi arttıran bir etken olmasına karşın, kalitesiz ve düşük sınıf malların ülkeye girmesi de devlet eliyle korunamayan yerli üreticinin rekabet gücünü azaltan, üreticiyi
zora sokan ve üretimi daraltan bir tehdit olarak sektörün
karşısına çıkmaktadır. Oysa Türkiye’deki öncü firmalar
ulaştıkları ürün kalitesiyle, ihracat yaptığı ülkelerdeki artan
güvenilirlikleri ve genişleyen pazarlarının yanı sıra, diğer yerli
üreticilere de örnek olarak sektörün geleceği için umut vaat
etmektedirler.
Tıbbi Cihaz Sektöründeki üreticiler varlıklarını sürdürebilmek için bir yandan ABD, Avrupa ve son yıllarda Uzak
doğudaki global güçlere karşı yaşam savaşı vermekte bir yandan da ülkemizde son yıllarda sürekli değişen yasal zorunluluklara uyum sağlamaya çalışmaktadırlar.
Üreticilerin karşılaştıkları zorluklar ve sorunlar aşağıdaki gibi
özetlenebilir.
1. Sağlık sektöründe KDV oranı yüzde 18’den yüzde 8’e indirilmiş, tüm hammadde ve yarı mamul girdileri yüzde 18
olan imalatçılar bu farkı yıl sonuna kadar finanse etmek
zorunda kalmışlardır.
2. Avrupa Birliğine uyum sürecinde uygulamaya konulan
CE belgelendirmesi için yerli Onaylanmış Kuruluşun atanamayışı nedeniyle ve belge almak için yurtdışı kuruluşlara ödenen yüksek ücretler özellikle küçük işletmeleri zorlamaktadır.
3. Üretim yeri izni için yaşanılan sorunlar yeni müteşebbisleri caydırmaktadır.
4. Standartlara uygun yerli üretime karşı, standartlara uygun
olmayan kalitesiz ithal ürüne (özellikle Uzakdoğu malları)
izin verilerek haksız rekabet yaratılmaktadır.
5. Yurt içinde Sağlık Bakanlığı tarafından yapılması gereken
Piyasa Gözetimi etkin bir şekilde yapılamadığı için yerli
imalatçılardan da standartlara uygun imalat yapmayanlara
yaptırım uygulanmamaktadır. Bu durumda haksız rekabet
yaratmaktadır.
6. Ülkemizde yerli imalatçıların sektör, ürün çeşidi, kapasite
detayları belirlenemediğinden ülkemiz açısından muhtemel
fırsatlar yada oluşturulacak teşvikler gündeme getirilememektedir.
7. İstatistiğe dayalı veri olmadığından ulusal bazda üretim
planlaması yapılamaktadır.
8. Devlet teşvikleri kullanılamamaktadır çünkü sektörün
ihtiyacı olan üst düzeyde yetişmiş insan gücü, Ar-Ge ve
Üniversite desteği bölgesel teşvik yerine sektörel teşviği gerektirmektedir.
9. Yan sanayinin olmayışı üreticiyi her bileşeni kendisinin
yapmasına zorlamakta buda büyümeyi engellemektedir.
10. Yabancı firmaların teknolojisi yüksek yeni üretim yatırımı
yapmak yerine, mevcut firmaları satın alarak pazara girmeyi
tercih etmeleri, yerli üretimde kapasitenin artmasına izin vermemektedir.
11.ihale kanunundaki %15 yerli istekli avantajı birçok kurum
tarafından kullanılmamaktadır.Bu avantajın isteğe bağlı değil
zorunlu olmasıyla ilgili yasal zemin ivedilikle oluşturulmalıdır.
12.Avrupa birliği uyum yasalarına istinaden sağlık bakanlığının birkaç yıl önce yaptığı düzenleme ile diğer tüm
ülkelerin ülkemize yapacağı ithalatta ce belgesi harici hiçbir
sertifika yahut izin istenmezken(ruhsat,ürün izni vb.) ihracatta Avrupa birliği ,Amerika ve Uzakdoğu ülkeleri
Türkiye’den onlarca belge istemekte ,yıllarca süren prosedürlerle ihracatımız zorlaştırılmaktadır.
13.Yerli üretici yurt içi pazarda çok uluslu firmaların
pazarlama ve tanıtım güçleriyle mücadelede zorlanmaktadırlar.Global firmaların birçoğu hızla Türkiye ofislerini açmakta ve büyük bütçelerle Türkiyeyi de Avrupa pazarına kota
ederek şirketin tüm Avrupa pazarlama bütcesini kullan-
STSO AÇILIM
26
maktadır.Buda Çokuluslu firmaların Türkiye de yatırım
yapma yahut zarar etme gibi kavramlarını kolaylaştırmaktadır.
Tıbbi cihaz(malzeme) satışında faaliyet gösteren ülkemizde
sayıları 5.000 üzerinde olan firmaların istihdam ve ekonomi
üzerindeki etkileri büyüktür.Ağırlıklı olarak alıcının devlet
kurumları olduğu sektör tamamen kayıt altındadır.Standartlarını henüz oluşturamamış olmanın zorluğunu her
geçen gün daha fazla hisseden sektörün birçok sorunu bulunmaktadır.
Tibbi cihaz(malzeme) satıcılarının karşılaştıkları zorluklar ve
sorunlar aşağıdaki gibi özetlenebilir.
1.-Mesleki yeterlilikle ilgili tıbbi cihaz(malzeme) satıcılığı
standardı halen oluşturulmamıştır.
2.-Sivil toplum kuruluşları açısından sektör yetersiz durumdadır.Benzer sektör olan eczacılıkta yahut ilaç depoculuğunda standartlar ve oda mekanizması oldukça etkin
çalışmaktadır.
3.-Sektörel satın almalar ,şirket evlilikleri bayi statüsünde
çalışan firmaları zor durumlara sokabilmektedir.
4.-Sektörde kalifiye eleman sıkıntısı çok yüksektir.
5.-Kurumsallaşmanın firmalarda gerçekleşmemiş olması
hizmete dayalı olan sektörde ciddi standartsızlık getirmektedir.
6.- Sektörün görüşleri ve çözüm önerileri alınmadan İhale
kanununda yapılan ve sürekli hale gelen değişiklikler firmaları
hukuksal ve yapısal kaosa sürüklemektedir.
7.-Uzak doğu vb. kalite standartı düşük malların piyasa gözetim ve denetimi yeterince yapılmamaktadır.
8.- Mal alımlarında Teknik, fiziki,teknolojik özelliklerle ilgili
oluşturulmuş ulusal veri bankası yahut denetleme kuruluşu
bulunmamaktadır.
9.-Kurumların geri ödeme vadelerinin uzunluğu 6 ay , 2 yıl
arasındadır.Buna karşın 2-3 ay olan mal alım vadelerini
karşılamakta sektörde faaliyet gösteren şirketler nakit akışı
yönetmek için kredi kullanmak zorunda bırakılmaktadır.
Çözüm önerilerine başka bir yazıda değineceğim yazımı burada sonlandırırken Tıbbi cihaz(malzeme) sektöründe
Türkiye ve dünyada önemli bir yere sahip olan Samsun;
umuzda sektör hızlı bir değişim ve gelişim göstermektedir.Şahsım ve Samsun TSO olarak Sorun ve çözüm önerileriyle gündemimizde olan Sağlık sektöründe Bilgi
birikimiyle çağın gereksinimlerine uygun global firmaların
ve markaların Samsundan doğacağı inancındayız.
Saygılarımla.
Haziran 2010
Kaynak;
1.-T.C Başbakanlık TUİK istatistikleri
2.- WTO; International Trade Statistics, 2007
3.-TOBB İstatistikleri Eurostat (2004a)
RÖPORTAJ
Samsun, Karadeniz
hinterlandı için
önemli
İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin Türkiye’de ilk kez
dört yıllık lisans programı olarak lojistik bölümü
kurulmasında önemli rol oynayan Prof. Dr.
Tuncdan Baltacıoğlu, Samsun’un havayolu,
denizyolu, demiryolu ve karayolunun kesiştiği bir
noktada olmasının sadece kent için değil,
Karadeniz’in hinterlandı için de önemli olduğunu
söyledi. Bu ayki dergimizin konuğu olan
Baltacıoğlu, dünyada değeri her geçen gün daha
da artan lojistik alanında Samsun’un da önemli
avantajlara sahip olduğunu söyledi. Tuncdan
Baltacıoğlu, Samsun’un turizm olgusunun da
mutlaka üzerine gitmesi gerektiğine vurgu yaptı.
STSO AÇILIM
28
Haziran 2010
RÖPORTAJ
Üretim bandı dünyanın
her yerinde aynıdır.
Herkes üretebilir.
Ama önemli olan
ürettiğinizi
farklılaştırabilmek,
benimsetebilmek ve
insanlara en iyi şekilde
ulaştırabilmek.
STSO AÇILIM
29
Haziran 2010
RÖPORTAJ
Prof. Dr. Tuncdan
Baltacıoğlu:
1970 yılında Ankara’da, o zamanki
Ankara İktisadi Ticari Bilimler
Akademisi İşletme Bölümü’ne asistan olarak girdim. Akademik kariyerimi yaparak 1979 yılında doçent
oldum. 1980 yılından itibaren bir
taraftan üniversitede öğretim
faaliyetime devam ederken cam,
mobilya, gıda, hizmet gibi çeşitli sektörlerde koordinatörlük, yönetim
kurulu üyeliği, danışmanlık yaptım.
Bu arada 1989-1999 yılları arasında
da Ankara’da Orta Anadolu İhracatçılar Birliği Başkanlar Kurulu
Başkanlığı yaptım. Tüm bu faaliyetlerin yanında çeşitli toplantılarda
konuşmacı olarak katılarak görüşlerimi katılanlarla paylaştım. Bu
vesile ile Samsun’a da birkaç kez
geldim. Eğitim faaliyetlerine devam
ediyorum. Bir ara Uluslararası Kıbrıs
Üniversitesi’nde İktisadi İdari Bilimler
Fakültesi’nde bir yıl dekan olarak
çalıştım. 2000 yılından bu yana da
İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde
görev yapıyorum. Şu anda rektör
yardımcısıyım. Aynı zamanda da kurucusu olduğum lojistik bölümünde
görevliyim. Türkiye’de ilk kez dört yıllık lisans programı olarak lojistik
bölümünü orada biz kurduk. Daha
sonra çok sayıda üniversitede bu
bölümü adım attı. Hem yüksek
lisans programımız var hem doktora
programımız var.
Önce isterseniz söze ilk önce Samsun’dan başlayalım. Siz Türkiye’nin çoğu ilini yakından biliyorsunuz. Bir uzman gözüyle Samsun’u tanıyan
birisi olarak, potansiyelini değerlendirir misiniz?
Prof. Dr. Tuncdan Baltacıoğlu: Samsun, tarihinden geleneğinden gelen Karadeniz’in en
önemli kentlerinden birincisi. Samsun’un
Karadaniz’de ticari ve sinai ekonomik gücü
özelliği var. Samsun’un bir başka önemli özelliği ise Kurtuluş Mücadelesi’nin başlandığı yer
olması. Bu da Samsun’a apayrı bir özellik
veriyor. Burada Lojistik Kongresi’ne katıldım.
Bu kongrede özellikle Valimizin ve Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’ın
konuşmasından açıkça çok etkilendim. Ama
valimiz buraya atanmış birisi olarak gelmiş. Şu
anda Mersin’e tayin oldu, oradan da belki daha
sonra başka yere tayin olacak. Çok güzel şeylere
değindi ama belediye başkanının konuşması
bence daha önemli. Çünkü, belediye başkanı
sonuçta halkın seçtiği ve burada kalacak.
Muhtemelen de ömrü burada geçecek. Bir
belediye başkanı olarak kendisini çok heyecanlı
gördüm. Samsun’daki ekonomik yaşantının
gelişimine duyduğu özlemi gördüm. Bu
düşüncesini desteklemek için her türlü
imkanını ortaya koyacağına
dair Samsun için ciddi anlamda büyük bir avantaj.
Böyle bir düşünceye
yerel
yöneticinin
destek vermesi çok
önemli. Çünkü biliyor-
STSO AÇILIM
30
sunuz Türkiye’de yerel yöneticiler, siyasiler onu
yaparsam, bana şunu, bunu derler diye biraç
çekinirler. Ekonomiye can vermek özel sektördeki insanın önünü açmaktır. Ama önünü
açmak bazen onları sanki düşmanmış gibi gösterir. Benim gördüğüm kadarıyla belediye
başkanını bunları aşmış. Tabii lojistik
konusuna geldiğimizde, bugün dünya ticaretinin gelişmesine baktığımızda hareket çok
önemli bir olay. Bugün dünyada artık hareket
olmadan bir şey yapamıyorsunuz. Çünkü
herkes artık uzmanlaştığı bir alanda doğru
bildiğini en iyi şekilde yapabilmek için çaba
gösteriyor. Bütünler parçalardan oluşuyor.
Bütünler parçalardan da oluştuğu zaman lojistiğin en önemli iki unsuru olan taşıma ve depolama olayı ortaya çıkıyor. Bir kere Samsun
tüm bunlara müsait bir kent. Samsun, havayolunun, denizyolunun, demiryolunun ve
karayolunun kesiştiği bir noktada. Bu sadece
Samsun için değil, Karadeniz’in hinterlandı
için de önemli.
Samsun’un kuzey komşularıyla kuracağı
bağlantıların getireceği avantajlardan bahsedebilir misiniz?
Prof. Dr. Tuncdan Baltacıoğlu: “Kuzey
komşularla bağlantınız çok rahat bir şekilde
yapılabilir. Kuzeyi ihmal etmememiz lazım.
Bugün kuzeyin nüfusu 250 milyon. Bu da bir
Avrupa nüfusu demek. Bunun yanında
kuzeyin kendi bağlantıları var. Eski Sovyetler
Birliği, şimdiki Rusya Federasyonu’nun her ne
kadar şu anda ekonomik güç olarak
gözükmese de geçmişten gelen bir zenginliği
var. Birikimlerinin ciddi bir ekonomik güç
olarak dünyada rol oynayacağını kestirmek
çok zor değil. Dolayısıyla
Türkiye’nin 2023 yılında 500
milyar ihracat hedefinden
bahsediyoruz. Bir o kadar da
en azından tavandan fazlası
ithalatımız var. Demek ki bir
trilyon doların üzerinde dış
ticaret hacmimiz var. Bunun
yüzde 10’u kuzey komşumuzla olsa 100 milyar dolar
yapar. Demek ki bundan 15
Haziran 2010
RÖPORTAJ
yıl sonra 100 milyar dolarlık bir kuzey komşumuz var. Bunun da öncelikli katkısı Samsun.
Bir de Samsun’da Karadeniz insanının verdiği
atiklik, heyecan, risk taşıma var. O bakımdan
gelecek Samsun için iyi olur diye düşünüyorum. Samsun’un kuzey odaklanması gelecekte
çok avantaj getirecektir. Baktığınızda Avrupa
eskiyen bir kıta. Diğer tarafta dünyaya hakim
bir güç Amerika var. Öte yandan ısrarla söylenen Brezilya, Rusya, Çin, Hindistan’dan
oluşan bir blok var. Bu bloğun içinde
Rusya’nın turizm açısından da gelişeceğini
düşünüyorum. Şu anda Rusya’da turizm
potansiyeli kullanılmıyor. Turizmde en yoğun
talep eski kıta dediğimiz Avrupa’dan geliyor.
Avrupa’nın yeni yerleri görme ihtiyacı var.
Rusya ile Avrupa arasındaki turizm olgusu
henüz daha fazla yaygınlaşmadı. Rusya’nın
turizm potansiyelini açma avantajı da var. Bu
da Rusya’ya önemli bir girdi sağlayacak. Yine
her türlü ihtiyaç Türkiye üzerinden oraya
geçebilecek. Samsun’un turizm olgusunun da
üzerine gitmesi lazım. Turizm olgusu üzerinde Rusya ile ortaklaşa çalışma yapılabilir.
Böylelikle ciddi bir turizm bölgesi yaratılabilir.
Bu anlamda da Samsun büyük önem taşıyor.
Samsun’un göç alması yavaş. 1980’li yıllarda
nüfus 1 milyonlardayken, 2008 yılında bu
rakam 1 milyon 250 bin civarında. 30 yıla
yakın bir dönem içinde yüzde 23’lük bir artış
olumlu. Bunun yanında yaşlanma durumuna
Türkiye ortalamasında. Samsun coğrafi konumu itibariyle nüfusun artmasına uygun bir
kent değil. Çünkü; kıyı kenti. Böyle olunca da
derinlik yok. Nüfus yoğunlaşma burada ciddi
bir anlamsız kalabalık ortaya çıkacak. Kalabalık olunca insanların yetiştirilmesi de ortaya
çıkacak. İnsanların yetiştirilmesi de alt yapısın
bir parçası. Nüfus kalabalık olursa, bu insanlar hangi sinemaya, tiyatroya, hangi sanatsal
faaliyete gidecek. Bunları söylerken bir dünya
vatandaşı olmak için, dünya ile entegrasyonu
sağlayabilmek için tüm bu kültürel faaliyetlerin var olması ve bölge insanının yararlanması gerekiyor.
Siz aynı zamanda bir çok sektörde firmalara
danışmanlık da yapıyorsunuz. Buna bağlı
olarak da ülkemizde çoğu sektörlerin profilini
biliyorsunuz. Bu sektörleri, dünyanın çeşitli
ülkelerindeki sektörlerle karşılaştırmanız da olmuştur. Türk firmaları, dünyanın diğer firmalarından ayıran avantajları ve
dezavantajları sizce nelerdir?
Prof. Dr. Tuncdan Baltacıoğlu: Türk firmaları,
dünyandaki diğer firmalardan ayıran avantajlarını atiklik, risk taşıma, çok hızlı hareket
etme sıralayabiliriz. Ancak, çok hızlı hareket
etmek bazen dezavantaja da dönebiliyor. Özellikle genç bir nüfusun da bu işe yönelmesi de
bir başka avantaj. Yalnız burada en önemli
dezavantajımız plan yapmayı sevmememiz.
Ne yapıp yapıp mutlaka bunun önüne
geçmemiz lazım. Çünkü, batılı yada doğulu
onlar her şeyi planlı yapıyor. İşlerini de plana
uyarak yapıyorlar. Maalesef bizim genlerimizde bu yok. Bu ciddi bir dezavantaj. Bunun
yanında eğitim açısından bizim eksiğimiz var.
Biz insanlarımızı eğitmek zorundayız. Eğer
eğitmezsek, dil öğrenmezsek gittiğiniz bir
yerde hiç bir şey öğrenemezsiniz. İstediğiniz
kadar gezin, sadece gözlemlersiniz. Ama
önemli olan onların içine girmek, o kültürü
teneffüs edebilmek. Onu da ancak konuşarak
yapabilirsiniz. Bir yere gittiğinizde tecrüman
aracılığıyla konuşursanız, bu iş olmaz. Türk insanı bunu aşmalı. Bizim öncelikle kağıt üzerinde planlama yapıp o işin olabilirliğine
bakmamız şart. Maalesef bu tercihimiz yok.
Kurumsallaşma ve araştırma çok önemli.
Adım atmadan önce gerekli pazar, müşteri
araştırmasını yapacaksınız.
Kağıt
STSO AÇILIM
31
üzerinde bunu inceleyeceksiniz, projelendireceksiniz. Ondan sonra adım atacaksınız. Yani
bu zaman kaybı değil, aslında zaman kazanmadır. Biz maalesef Türk insanı olarak bunu
zaman kaybı olarak görüyoruz. Ne kadar
işinizi planlı yaparsanız başarıya, sonuca ulaşmanın süresini kısaltmış olursunuz. Batılı
bunu böyle yapıyor. Nike, bugün dünyada
büyük bir markadır. Ama bakın, Nike’nin
ayakkabı bağı bile üretimi yoktur. Tamamen
Nike bir markadır. Konseb, tasarım
geliştirmedir. Günümüz ekonomisinde dikkatle üzerinde durulması gereken üç temel konu
var. Bunlardan bir tanesi marka, bir tanesi
tasarım, diğeri ise lojistik faaliyetler. Bu üçünü
mutlaka entegre etmeniz lazım. Bir kere
tasarım gücünüzün çok yüksek olması lazım.
Tasarlayabilmeniz için çok iyi gözlemci olmanız lazım. İnsanların beğeneceği,
ihtiyaçlarını karşılayabileceği mal ve hizmeti
tasarlayabilmeniz lazım. Tabi ki bu yetmez.
Firmanızı güçlü kılabilmeniz için bunu
markalaştırmanız lazım. Bu iki faaliyeti
götürürken de en büyük desteği lojistik
hizmetler verecektir. Çünkü; malı ne kadar
üretirseniz üretin, ne kadar iyi tasarlarsanız
tasarlayın müşterinin istediği yere, istediği zamanda hiç zarar görmeden götürülmesi lojistik hizmettir. Ben bu üç unsuru günümüz
ekonomisindeki saç ayakları olarak değerlendiriyorum. Üretim bandı dünyanın her
yerinde aynıdır. Herkes üretebilir. Ama önemli
olan ürettiğinizi farklılaştırabilmek, benimsetebilmek ve insanlara en iyi şekilde ulaştırabilmek.
Haziran 2010
GİRİŞİMCİ ÖYKÜSÜ
Türk tarımının yıldızı:
SAMMEY
Samsun 19 Mayıs ilçesi Çandır köyünde
23 girişimcinin bir araya gelerek, yaklaşık 650
dönüm alanda 125 bin bodur meyve ağacı
dikilerek kurulan Karadeniz Bölgesi’ en büyük
ve en modern meyve üretim çiftliği, Türk
tarımının yıldızı oldu. Türkiye’de bilimsel olarak
kaliteli ve sağlıklı meyve üretiminin öncüsü de
olan SAMMEY, Bafra ve Çarşamba ovalarının
kaderini değiştirmeyi hedefliyor
STSO AÇILIM
32
Samsunlu 23 girişimci bir araya geldi
Samsunlu 23 girişimci işadamının 2004 yılı kasım
ayında bir araya gelerek kurduğu SAMMEY, 19 Mayıs
ilçesine bağlı Çandır köyünde 645 bin 300 dönüm arazi
satın alarak faaliyete başladı. 2005 yılında teslim aldığı
araziye 2006, 2007 ve 2008 yıllarında 130 bin sertifikalı
meyve fidanı diken firma, ilk ürününü geçen yıl aldı.
Bölgede meyveciliği geliştirmeyi, istihdam oluşturmayı
ve ihracat yapmayı hedefleyen SAMMEY, kısa sürede
Türkiye’nin alanında önemli markası haline geldi. Son
sistem modern teknolojiyle üretilen elma, erik, armut,
nektar, kiraz gibi meyveler bugün Türkiye’nin her
yerinde tezgâhları süslüyor.
Haziran 2010
GİRİŞİMCİ ÖYKÜSÜ
Yatırım için toprak seçildi
Sammey Samsun Meyvecilik Gıda Sanayi ve
Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet
Kasap, her şeylerini borçlu oldukları topraklara yatırım yapmaktan büyük mutluluk ve
gurur duyduklarını söyledi. Şirketin kuruluş
çalışmaları hakkında bilgi veren SAMMEY
Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kasap, “Ortaklar olarak Samsun ve Karadeniz bölgesinde
bugüne kadar gerekli yatırım yapılmayan bir
alana yatırım yapmaya karar verdik. Şirketimizin amacı, öncelikle son sistem üretim
tekniklerini kullanmak ve yaygın hale getirmek, çevre üreticilerini bu konuda teşvik
etmek, her türlü yardımı sağlamak, kaliteli,
sağlıklı meyve fidanı temin etmek ve üretmek,
daha verimli üretim suretiyle üreticilerin gelir
seviyesini yükseltmek, istihdamı artırmak,
dolayısıyla Samsun ve Türkiye ekonomisine
katkı sağlamaktı. Bu misyon ve vizyonla işe
başladık” dedi.
Misyonunu ve vizyonunu belirleyen şirket
daha sonra ise yatırımlarına başladı. Projenin
mimarı ortağı, Yönetim Kurulu Üyesi ve
İşletme Müdürü Mustafa Karabıyık, bu
konuda İtalya’da incelemelerde bulundu.
Merkezi Adana’da bulunan ‘Frutaş’ firması ve
İtalya’nın ‘Zanzi’ firması ile birlikte Ar-Ge
çalışmalarına başlandı. Samsun’da bodur
meyve üretiminin yapılabileceği anlaşıldıktan
sonra şirket, Samsun’un 19 Mayıs ilçesi Candır
köyü mevkiinde bulunan 645 bin 300 metrekare araziyi satın aldı. 2005 yılının ekim
ayında sahiplerinden teslim alınan arazide
hızla dikimi yapılacak alanların toprak ıslah
çalışmalarına başlandı.
Hem fidan dikildi hem de
istihdam yaratıldı
Sabırla, her şey en ince ayrıntısına kadar
düşünülerek, büyük bir emek harcanarak verimli topraklar dikime hazır hala getirildi. Avrupa'nın en eski ve tecrübeli kuruluşlarından
İtalyan 'Zanzi' firmasından, Türkiye'deki distribütörleri olan 'Frutaş' firması vasıtasıyla
2006 yılı hedefi olan 92 bin adet sertifikalı
meyve fidanı ithal edildi ve bu fidanların
tamamı 2006 yılı ilkbaharında toprakla buluştu. 2007 ve 2008 yıllarında dikilen fidanlarla birlikte toplam fidan sayısı 130 bin adet
olmuştu. Bir taraftan da 2006, 2007, 2008,
2009 yıllarında arazide ıslah çalışmaları da
devam etti. 2006 yılı ilkbaharında yapılan
dikim süresince günlük 40-50 kişi istihdam
edildi. SAMMEY’in verimli bahçelerinde
halen dördü ziraat mühendisi olmak üzere 35
kişi istihdam edilmekte. İlk fidan dikiminin
üçüncü yılı olan 2009 yılı hasat sezonunda istihdam sayısı günlük 80 ile 100 kişi arasında
oldu. Yoğun ve gayretli çalışmalarla kurulan
tesisler, bilimsel ve teknik esaslara göre yapıldı.
Avrupa standartlarında iyi tarım uygulaması
yapılmak suretiyle, bünyesinde sağlığa zararlı
hiçbir kalıntı bulunmayan üstün kalitesi ve
tescilli SAMMEY markası, kısa sürede Samsun’un gururu oldu.
Her şey teknik ve bilimsel
olarak uygulandı
Sammey Samsun Meyvecilik Gıda San. Ve
Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet
Kasap, projenin teknik olarak çok üst düzeyde
STSO AÇILIM
33
Samsun ve Karadeniz
Bölgesi’nde bugüne kadar
gerekli yatırım yapılmayan
bir alana yatırım yapmaya
karar verdik. Şirketimizin
amacı, öncelikle son
sistem üretim tekniklerini
kullanmak ve yaygın hale
getirmek, çevre üreticilerini
bu konuda teşvik etmek,
her türlü yardımı
sağlamak, kaliteli, sağlıklı
meyve fidanı temin etmek
ve üretmek, daha verimli
üretim suretiyle üreticilerin
gelir seviyesini yükseltmek,
istihdamı artırmak,
dolayısıyla Samsun ve
Türkiye ekonomisine katkı
sağlamaktı.
Haziran 2010
GİRİŞİMCİ ÖYKÜSÜ
hazırlandığını söyledi. Arazinin içine 2.5 kilometre uzunluğunda yol yapıldığını, elmaarmut gibi fidanların dikildiği alanlara telli
terbiye sistemi kurulduğunu belirten Ahmet
Kasap, yurtdışında getirilen damlama sulama
sisteminde de en son teknik kullandıklarının
altını çizdi. Su ihtiyacını karşılamak üzere
arazinin üst kısmında 20 bin ton suyu depolayacak su havuzu yapıldığını ifade eden
Kasap, “Bu havuzunda su ihtiyacını karşılamayacağı anlaşıldığından yapılan tadilatla
havuzun su depolama kapasitesi 30 bin tona
çıkartılmıştır. Gübreleme sulama sistemi vasıtasıyla, zararlılarla ilgili mücadele son sistemle
yapılmaktadır. Çiftliğimizde hava durumu
konusunda erken uyarı yapabilecek bir meteoroloji istasyonu da kurulmuştur.
Çiftliğimizde bahçe ve sus bitkileri üretimi ile
ilgili çalışmalarımız devam etmektedir.
Çevremizde üretim yeterli seviyeye geldiğinde
meyve suyu ve diğer entegre tesisler kurulacaktır” dedi.
SAMMEY, çiftçiye öncü oldu
Kurdukları tesiste tüm çalışmaların bilimsel ve
teknik esaslara göre yapıldığının altını çizen
Ahmet Kasap, “Bu tesis, Karadeniz bölgesinde
bu büyüklükte bilimsel ve teknik esaslara
dayanan ilk modern tesistir. Yapılması gereken
STSO AÇILIM
34
her şeyi en uygun şekilde yapılabilmesi için ve
en güzel neticeyi alabilmek maksadıyla
Türkiye’de meyve üretimi konusunda uzmanlaşmış kuruluş ve kişilerden sözleşmeli
olarak sürekli teknik destek almaktayız.
Çiftliğimiz yine bu teknik destek kapsamında
yılda iki defa İtalyan Zanzi uzmanları tarafından ziyaret edilmektedir. Yaptığımız bu iş
Samsun ve çevresinde heyecan ve sevinçle
karşılanmış, çevre üreticileri için ümit vaat
eden bir yatırım haline gelmiştir. Üreticilere
kaliteli ve sertifikalı fidan temini de dahil
olmak üzere modern, bilimsel en son
tekniklerin kullanıldığı tesisler kurulmasında
her türlü yardımı yapacağımızı taahhüt ediyoruz. Önümüzdeki yıllarda bu şekilde üretim
tesislerinin yaygınlaşacağını tahmin ediyoruz.
Yüksek verimli bahçe ve tesisler, üreticiler,
Samsun ve ülkemize ekonomik olarak büyük
fayda sağlayacaktır. SAMMEY çiftliği, modern bir üretim tesisi olarak bu işin lokomotifi
olacaktır. Şirketimizin yaptığı yatırımlar çok
önemli miktarlara ulaşmış olup, bulunduğu
beldeye de ekonomik hareketlilik getirmeye
başlamıştır” diye konuştu.
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın başlatmış
olduğu, ‘Kırsal Kalkınma Yatırımlarının
Desteklenmesi Programı’na 250 ton kapasiteli
soğuk hava deposu projesiyle katıldıklarını belirten Kasap, “Projemiz kabul edildi. Tarım ve
Köy İşleri Bakanımız Sayın M. Mehdi Eker’in
de iştiraki ile 2007 yılında temelini attığımız
soğuk hava deposunun kapasitesini şirketimiz
imkanlarıyla 650 tona çıkarttık. 2007, 2008
ve 2009 yıllarında hasadını yaptığımız ürünler
depomuza konulmuştur. Soğuk hava deposu
için alınan hibe desteği dışında hiçbir yerden
kredi ve yardım almadık. Bugüne kadar yaptığımız tüm yatırımlar şirketimiz öz sermayesinden karşılanmıştır. Samsun ve
çevresinin ihtiyacı olması ve önümüzdeki yıllarda ‘SAMMEY’in teşvik ve öncülüğünde
meyve üretiminin artacak olması nedeniyle,
gerek çiftliğimizin gerekse çevre üreticilerinin
ihtiyaçlarını karşılamak üzere büyük kapasiteli
soğuk hava deposu, boylama optik okuyuculu
Haziran 2010
GİRİŞİMCİ ÖYKÜSÜ
ve tam otomatik meyve ve sebze paketleme
tesisi kurmayı hedeflemiş bulunuyoruz. Bu
tesisleri en kısa içinde kentimize kazandırmayı
arzuluyoruz. Çiftliğimizin su sorununu tamamen ortadan kaldırmak için mevcut 30 bin
ton kapasiteli havuzumuzun yanına 100 bin
ton suyu depolayacak yeni bir havuz yapmak
için mevcut arazinin bitişiğinde 40 bin metrekarelik bir araziyi satın aldık. Bu havuzun
inşaatına da başlanarak en kısa zamanda bitireceğiz” diye konuştu.
Yoğun ilgi gururlandırdı ve
teşvik etti
Sammey’in öncelikle Samsun ve çevresinde,
Karadeniz bölgesinde meyve üretimi yaygınlaştırmak amacıyla yatırım yaptığının altını
çizen Ahmet Kasap, en büyük hedeflerini ise,
“İhracaat” olarak açıkladı. Meyve üretimi yapmak isteyenlerle her türlü bilgi ve birikimlerini
paylaşabileceklerine vurgu yapan Kasap,
üretilen meyvelerin saklanması konusunda da
soğuk hava deposu güvencesi verdi. Kasap,
ayrıca kendi kalite ve standartlarına uygun olması koşulu ile satmak isteyen üreticilerin
meyvelerini de satın alma garantisi verdi.
Meyve çiftliklerine gerek idareciler gerekse
çiftçiler ve vatandaşlar tarafından yoğun bir ziyaret gerçekleştiğini söyleyen Ahmet Kasap,
“Avrupa standartlarında, iyi tarım uygulaması
yapılmak suretiyle, bünyesinde sağlığa zararlı
hiçbir kalıntı bulunmaman üstün kaliteli ve
tescilli markamız ile Samsunumuzun ve
Türkiyemizin istifade ve tüketimine sunduğumuz ürünlerimize halkımızın göstermiş
olduğu yoğun ilgi ve talep bizleri gururlandırmıştır. İlgi ve alaka bundan sonra yapacak
olduğumuz yatırımlar konusunda da bizi
teşvik etmiş ve cesaretlendirmiştir” diyerek sözlerini sürdürdü.
Türkiye güvenle tüketiyor
Her şeyiyle Karadeniz’de ilk olan SAMMEY’in kısa sürede Türkiye’nin de sayılı
tesisleri arasında yerini aldığını belirten
Kasap, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Meyve ağaçlarının bakımı, budanması,
beslenmesi, sulanması, meyvelerin toplanması, saklanması modern ve teknik usullerle
yapılmaktadır. Meyvelerin toplanması, saklanması ve ambalajlanması esnasında hijyen
koşullara son derece hassasiyet gösterilmektedir. SAMMEY, iyi tarım uygulamasını en
iyi tatbik eden tesislerden biridir. SAMMEY; Samsunumuzun ve Türkiyemizin
güvenle tüketebileceği sağlıklı meyveleri
üretti. Üretimimiz, ilgili bakanlığın yetkili
kıldığı kuruluşlar tarafından denetimi
yapılan iyi tarım uygulamaları esasına göre
gerçekleşti. Hedefimiz ihracat olduğundan,
üretimimiz de Avrupa standartlarına uygun
olarak yapılmaktadır. Ürünlerimizde Avrupa
standartlarında kabul edilenin dışında
sağlığa zararlı hiçbir kalıntı bulunmamaktadır. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından İyi tarım Uygulamaları Yönetmeliği ile
Eurepgap-Globalgap Yönetmelikleri’ne
göre yetki verilmiş olan sertifikasyon kuruluşu ‘Orser’ tarafından 30.10.2009 tarih ve
MSR-İTU-040 numarası sertifikası ile
SAMMEY ürünlerinin ‘İyi Tarım Uygulaması’ neticesi üretildiği belgelenmiştir.
Ülkemizde çok kısa sürede aranan marka haline gelen SAMMEY ürünleri, önümüzdeki
yıllarda yurdışında da aranan markalar
arasına girecektir. SAMMEY; Samsun için
STSO AÇILIM
35
Samsun’un ve Türkiyemizin geleceğine
yatırım yapmıştır. Biz SAMMEY olarak
Bafra ve Çarşamba ovalarının kaderini
değiştirmeye karar verdik. Bunun Samsun’un kaderini değiştirebilecek kadar büyük
ve önemli bir proje olduğuna inanıyor ve
önemsiyoruz. Ve diyoruz ki; Samsun, SAMMEY çiftliğinde hayat buluyor.”
SAMMEY çiftliği, modern
bir üretim tesisi olarak bu
işin lokomotifi olacaktır.
Şirketimizin yaptığı
yatırımlar çok önemli
miktarlara ulaşmış olup,
bulunduğu beldeye de
ekonomik hareketlilik
getirmeye başlamıştır.
Haziran 2010
ODAMIZDAN HABERLER
İŞSİZLİK ORANLARI (2008/2009)
Aşağıdaki tabloda illerin 2008 ve 2009 yılındaki işgücüne katılım, işsizlik ve istihdam oranları
yer almaktadır. Samsun 2008 yılında %7.8 işsizlik oranı ile 27. Sırada yer almaktayken 2009
yılında işsizlik oranı %6.4 azalarak %7.3 olarak gerçekleşmiş ve 15. Sırada yer almıştır.
Kaynak: TÜİK, sıralama 2009 yılı en az işsizlik oranına göre yapılmıştır.(%)
STSO AÇILIM
36
Haziran 2010
GÖSTERGELER
KURULAN KAPANAN ŞİRKET İSTATİSTİKLERİ
(OCAK/MAYIS 2010 DÖNEMİ) (BEŞ AYLIK)
Kaynak:www.tobb.org.tr, Sıralama 2010 Ocak/Mayıs Dönemi Açılan şirket sayısına göre yapılmıştır.
Yukarıdaki tablo incelendiğinde 2009 ve 2010 yılı Ocak-Mayıs dönemleri karşılaştırıldığında;
• Samsun’da kurulan toplam firma sayısının %23.5 arttığı, (Türkiye’de %25.6 artmıştır.)
• Samsun’da kapanan firma sayısının %5.4 arttığı, (Türkiye’de %11.1 arttığı)
• Samsun’da kurulan şirket ve kooperatif sayısının arttığı, kurulan gerçek kişi sayısının azaldığı,
• Samsun’da kapanan şirket, gerçek kişi ve kooperatif sayısının artığı, görülmektedir.
Grafik: Samsun TSO
STSO AÇILIM
37
Haziran 2010
GÖSTERGELER
DIŞ TİCARET
İHRACAT (2010 OCAKNİSAN DÖNEMİ BİN$)
Kaynak: www.dtm.gov.tr, Sıralama 2010 yılı ihracat tutarına göre yapılmıştır.
2010 OcakNisan döneminde;
• Samsun 140 firma ile 73 Milyon 681 bin $’lık ihracat yaparak 28. sırada yer almıştır.
• Samsun’un İhracatında 2009’un aynı dönemine göre %12.7’lik bir azalma söz konusudur.
Aynı dönemde Türkiye’de ihracat %11.3 artmıştır.
• Samsun’da İhracatçı firma sayısı 2009’un aynı dönemine göre 136’dan 140’a çıkmıştır.
• Samsun’un İhracattaki payı 2009’un aynı dönemine göre %0.26’dan %0.21’e düşmüştür.
• Samsun’un firma başına ihracatı 526 bin $ ile Türkiye ortalamasının altında gerçekleşmiştir.
• Samsun’un firma başına ihracatı 620 bin$’dan 526 bin$’a gerilemiştir.
Grafik: Samsun TSO
STSO AÇILIM
38
Haziran 2010
GÖSTERGELER
İTHALAT (2010 OCAKNİSAN DÖNEMİ BİN$)
Kaynak:www.dtm.gov.tr, Sıralama 2010 yılı ithalat tutarına göre yapılmıştır.
2010 OcakNisan döneminde;
• Samsun 127 firma ile 145 Milyon 736 bin $’lık ithalat yaparak 21. sırada yer almıştır.
• Samsun’un İthalatında 2009’un aynı dönemine göre %32.7’lik bir artış söz konusudur. Aynı dönemde Türkiye’nin ithalatında %36.6’lık bir artış olmuştur.
• Samsun’un İthalatçı firma sayısı 114’den 127’ye çıkmıştır.
• Samsun’un İthalattaki payı %0.28’den %0.27’e gerilemiştir.
• Samsun’un firma başına ithalatı 1 Milyon 148 bin $ ile Türkiye ortalamasının altında gerçekleşmiştir.
• Samsun’un firma başına ithalatında artış olmuştur.(964 bin$’dan 1 milyon 148 bin$’a çıkmıştır.)
Grafik: Samsun TSO
STSO AÇILIM
39
Haziran 2010
GÖSTERGELER
PROTESTOLU SENETLER
SAYI BAKIMINDAN (OCAK/MAYIS 2010)
Kaynak: Bankacılık ve Finansal Kuruluşlar Genel Müdürlüğü
Ocak/Mayıs 2010 dönemi protestolu senet sayısı bakımından incelendiğinde;
• Samsun’un ilk 5 ayda toplam 6,366 adet protestolu senet ile 11. sırada yer aldığı
• Samsun’un ilk 5 ayda %1.28 paya sahip olduğu, görülmektedir.
TUTAR BAKIMINDAN (OCAK/MAYIS 2010)
Kaynak: Bankacılık ve Finansal Kuruluşlar Genel Müdürlüğü, (1.000 TL ve Üzeri İller İtibariyle, 1.000 TL Altı Global Olarak)(TL)
Ocak/Mayıs 2010 dönemi protestolu senet tutarı bakımından incelendiğinde;
• Samsun’un ilk 5 ayda toplam 32,747,852.TL’lik protestolu senet ile 13. Sırada yer aldığı,
• Samsun’un ilk 5 ayda %1.37’lik bir paya sahip olduğu, görülmektedir.
STSO AÇILIM
40
Haziran 2010
Bülten
Sayı: 11 HAZİRAN 2010
Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz
İÇİNDEKİLER
• Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz Konsorsiyumu 2010 Yılı Eğitim Faaliyetlerine Devam Ediyor
- Samsun Ticaret ve Sanayi Odası ve irtibat ofislerinden Çorum Ticaret ve Sanayi Odası işbirliği ile
AB Ortak Tarım Politikası ve Tarımsal Destekler Eğitimi
- Samsun Ticaret ve Sanayi Odası’ndan Franchising ve Markalaşma Eğitimi
- KOSGEB SAMSUN IGEM’ den ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi ve İç Tetkikçi Eğitimi
- KOSGEB SAMSUN IGEM’ den Samsun ve Ordu’da Yönetici Asistanlığı Eğitimi
- Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası-İGEME İşbirliğinde Dış Ticaret Eğitimi
• Samsun’ da Ar-Ge ve İnovasyon
• KOSGEB OMÜ TEKMER Müdürlüğü’nden Fındık Ar-Ge Proje Pazarı Günleri
• KOSGEB OMÜ TEKMER Müdürülğü’nce 19 Mayıs, Giresun ve Ordu Üniversitelerinde 2010 Yılı
Genç Girişimci Geliştirme Programı Mezuniyet Törenleri gerçekleştirildi.
• Avrupa İşletmeler Ağı İşbirliği Teklifleri
Bize Ulaşın...
www.blacksea-een.org • [email protected]
Karadeniz’de Avrupa İş Desteği...
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası
KOSGEB Samsun İGEM
KOSGEB OMÜ TEKMER
KOSGEB KTÜ TEKMER
Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası
Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası
+90 362 432 36 26
+90 362 266 97 14
+90 362 457 78 47
+90 462 325 94 20
+90 462 326 80 70
+90 372 251 11 56
AVRUPA BİRLİĞİ
Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz Konsorsiyumu
2010 Yılı Eğitim Faaliyetlerine Devam Ediyor
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası ve İrtibat Ofisleri’nden
Çorum Ticaret ve Sanayi Odası işbirliği ile AB Ortak
Tarım Politikası ve Tarımsal Destekler Eğitimi
Avrupa İşletmeler Ağı- Karadeniz Konsorsiyumu
koordinatörü Samsun Ticaret ve Sanayi Odası ile
Çorum Ticaret ve Sanayi Odası İrtibat Ofisi işbirliğinde 28 Mayıs 2010 Cuma günü, Çorum
Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Salonu'nda AB
Ortak Tarım Politikası ve Tarımsal Destekler
konulu bir eğitim düzenlendi. Eğitime konuşmacı
olarak katılan Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Dış İlişkiler ve AB Koordinasyon Dairesi Uzmanlarından Dr. Coşkun Şerefoğlu AB, AB Ortak Tarım
Politikası, Tarım Destekleri ve IPARD programları hakkında kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi.
IPA’ nın tüm ülkeler ve tüm bileşenler için 20072013 dönemi nde 11.468 milyar Euro ayırdığını
belirten Şerefoğlu ”Ülkemize IPARD kap-
samında 2007 yılında 20.7 milyon Euro, 2008
yılında 53.0 milyon Euro, 2009 yılında 85.5 milyon Euro ve 2010 yılında 131.3 milyon Euro
olmak üzere toplam 290.5 bütçe milyon Euro
ayrıldı. 2010-2013 dönemi için mali program
henüz kesinleşmedi” şeklinde bilgi verdi. Şerefoğlu
ayrıca Türkiye’nin IPARD desteklerinden faydalanabilmesi için AB kırsal kalkınma politikası
içerisinde yer alan “Temel Gereklilikleri” yerine getirmesi gerektiğine de dikkat çekti.
Eğitimde çiftçi ve tarım birliklerine yönelik açılacak olan hibe programlarına dair bilgiler veren
Şerefoğlu katılımcıların konu ile yönelttiği soruları da yanıtladı.
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası’ndan
Franchising ve Markalaşma Eğitimi
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) İle
Avrupa İşletmeler Ağı-Karadeniz Konsorsiyumu
tarafından 'Franchising ve Markalaşma' eğitim
semineri yapıldı.
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Salonu'nda 15 Haziran 2010 tarihinde gerçekleştirilen seminere Türkiye Franchising Derneği
Yönetim Kurulu Üyesi İlhan Erkan konuşmacı
olarak katıldı. Franchising sisteminde markanın
yerinin çok önemli olduğunu söyleyen İlhan
Erkan, "Marka oluşmadığı sürece pazar yok demektir. Pazarı olmayan sektörün ürün varlığından
söz etmek mümkün değil. Türkiye'de var olan bir
varlık. Çünkü merdiven altı diye tabir ettiğimiz
her alanda taklit gelişen, ülke ekonomisine katkı
sağlamayan sektörlerde mevcut" dedi.
Markanın tanımını yapan Erkan, "Bazı yerlerde
marka olduğunu bilmeyen çok sayıda marka var.
Bazıları markalaşmaya çalışırken, çoğu sektörde
markalaşma yönünde çok ciddi altyapısını
sağladığı halde kendisinin marka olduğunu
bilmeyen çok sayıda işletme var. Marka özellikle
tercih yaratır, tüketici bir ürünü almak istediğinde
STSO AÇILIM
42
seçimde ciddi olarak ona yön veren bir unsurdur.
Markalar alış verişi kolaylaştırır ve ürünün tanınmasını sağlar. Tüketicilere güven verir, çünkü
arkasında bir garanti sunmaktadır. Birçok müşteri
riskten ve bilinmezlikten kaçar, markalı ürünler
müşteriye güven sağlar. Endişeleri, korkuları azaltır.
Markanın adı, sembolü uyumlu şekilde kullanımı,
markanın tüketicilerin zihninde, onların hatırlamasında çok önemli bir yere sahip olur. O yüzden
de bazı markalar logolarına çok ciddi şekilde
yatırım yaparlar" diye konuştu.
Franchisingin çok geniş kapsamlı olduğuna değinen İlhan Erkan, “Franchising, içinde üreticiyi,
tüketiciyi, marka sahibinin iş ilişkisini her şeyi kapsıyor. Franchising 21. Yüzyılın işletme sistemidir.
Franchising, başkasının markasıyla, kendi işini yaparken yalnız kalmamanın bir yolu. Öyle bir şey ki;
dünyada birçok iş kolu, çok farklı şekilde uygulanabiliyor. Her sektöre uyarlanabiliyor. Kendisini
franchising ifade etmemesine karşın Türkiye’de
çok ciddi franchising örgütleri, şirketler var. Burada bilgi birikimi, sistem paylaşımı söz konusu”
şeklinde bilgi verdi.
Haziran 2010
AVRUPA BİRLİĞİ
KOSGEB Samsun İGEM’den ISO 9001:2008 Kalite
Yönetim Sistemi ve İç Tetkikçi Eğitimi
Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz Konsorsiyum ortağı
KOSGEB Samsun İGEM
Müdürlüğü tarafından 2021/05/2010 tarihlerinde Samsun’da KOSGEB eğitim
salonunda eğitmen Şemsettin
Akçay tarafından Üretim Yönetimi ve Üretim Planlama
Teknikleri eğitimini düzenlendi.
Eğitimde, MRP-II Yöntemi
başlığı altında; Başarılı olmak
için yapılması gereken, Havuç
Diyeti, Ana İmalat Planını
(MPS) destekleyecek bir
Malzeme İhtiyaç Planının
adımları. Ana İmalat Planından “Planlanmış Siparişlerin” yaratılması, Ürün Ağacı ve Planlanmış Siparişler kullanılarak toplam İhtiyacın hesaplanması,
farklı ürün ağacı türleri ve kullanım alanları (modular, super, K-Bill), MRP Tablosunun matematiği,
sonlu ve sonsuz kapasite yükleme tekniklerinin
farkı, ihtiyaç duyulan envanter bilgisi ve kullanımı,
Geriye (Backward ) ve İleriye (Forward) doğru
planlamanın farkı, Bir ürün ağacının tüm bileşenleri
için MRP Tablosunun hazırlanması konularına ve
MRP-II Planının Uygulanması başlığı altında;
MRP-II planlaması nasıl başarı ile uygulanabilir?,
Tedarikçi performansındaki sapmalar ve MRP
üzerindeki etkisi, Veri tabanındaki değişimler ve
MRP üzerindeki etkisi, Dizayn Değişikliği Yönetimi ve MRP, Üretim Alanından Bilgi Toplama ve
Karar Verme Süreçleri, CRP kullanımının faydaları
ve limitler, Uygulama Yöntemleri (Teslim Tarihi
Planlama, Dipten Yukarı Planlama -Bootom Up), Input - Output, Backward - Forward, DrumBuffer-Rope yöntemleri (Üretim Alanın Yönetimi), Kanban – CONWIP yöntemleri,
JOB-SHOP (DBR), Goldratt's Game, 5S İsraf
Yönetimi konularına değinildi.
Uygulamalı ve eğlenceli geçen eğitimin sonunda
toplam 32 firmanın çalışanlarına katılım sertifikası
verildi.
KOSGEB Samsun İGEM’den Samsun ve
Ordu’da Yönetici Asistanlığı Eğitimi
Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz Konsorsiyum ortağı KOSGEB Samsun İGEM
Müdürlüğü tarafından 29-30 Mayıs 2010
tarihlerinde Ordu’da ve 05-06 Haziran 2010
tarihlerinde de Samsun’da eğitmen Yrd. Doç.
Dr. Nuran Öztürk Başpınar tarafından Yönetici Asistanlığı eğitimi düzenlendi.
Eğitimde katılımcılara, Yönetici Asistanlığında Tanım ve Kavramlar, Başarılı Asis-
STSO AÇILIM
43
tanın Gerekleri, Yönetsel Faaliyet ve
Kavramlar, Yönetsel Becerilerin Kullanımı,
Zamanın Etkin Kullanımı, Bilginin Etkin
Kullanımı, Stres ve Problemlerle Başa Çıkma
Etkinliği, İletişim Aracımız Telefonu Etkin
Kullanma, Dosyalama ve Arşivleme
Teknikleri ve Görgü ve Protokol Kuralları
başlıkları altında video ve powerpoint
sunumları ile geniş bilgiler verildi.
Haziran 2010
AVRUPA BİRLİĞİ
Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası - İGEME işbirliğinde
Dış Ticaret Eğitimi
Zonguldak Ticaret Odası ve Dış Ticaret
Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi
(İGEME) işbirliğinde 12-13 Mayıs 2010 tarihlerinde Zonguldak’ta Dış Ticaret Eğitim
Programı gerçekleştirildi.
Batı Karadeniz bölgesindeki dış ticaretin
artırılması ve nitelikli ara eleman
yetiştirilmesine yönelik düzenlenen
programa hâlihazırda dış ticaret yapan,
yapmak isteyen sanayici, işadamları ile
dış ticaretten sorumlu çalışanlar ve
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin
özellikle son sınıf öğrencileri büyük ilgi
gösterdi.
ZTSO Başkan Yardımcısı Şenol Altuntaş’ ın açılış konuşmasıyla başlayan
ve iki gün süren eğitim programında;
Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası Avrupa
İşletmeler Ağı İletişim Ofisi koordinasyonunda gerçekleştirilen seminer sonunda,
programı baştan sona büyük bir ilgi ve dikkatle takip eden toplam 80 kişiye Katılım Sertifikası yapılan bir törenle verildi.
• İhracat Mevzuatı ve Uygulamaları
• İhracata Yönelik Devlet Yardımları
• İhracatta Fiyatlandırma, Maliyet ve
Risk Yöntemi
• Dış Ticarette Kullanılan Belgeler,
Alınması Gereken İzinler ve Sertifikalar
• Pazar Araştırması Yapma
• İhracatta KDV İstisnası
• İhracatta E-Pazarlama Uygulamaları
konuları hakkında Maliye Bakanlığı,
Dış Ticaret Müsteşarlığı, Merkez
Bankası ve İGEME uzmanları tarafından detaylı bilgi verildi.
STSO AÇILIM
44
Haziran 2010
AVRUPA BİRLİĞİ
Samsun’ da Ar-Ge ve İnovasyon
Samsun TSO Yönetim Kurulu
Başkanı Murzioğlu, “Küresel
dünya düzeninde rekabet
edebilmemiz, tam ekonomik
bağımsızlık sağlayabilmemiz,
tüketen değil üreten bir
toplum olabilmemiz için
Ar-Ge’ ye dayalı ekonomik
politikaları uygulamalıyız”
dedi.
Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz Konsor
siyumu Koordinatörü Samsun Ticaret ve
Sanayi Odası tarafından “Samsun’da ArGe
ve İnovasyon” kongresi düzenlendi
3 Haziran 2010 tarihinde Amisos Hotel
toplantı salonunda düzenlenen kongreye
Türkiye’ nin çeşitli üniversitelerinden değerli
eğitmenler ve çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarından ve sektöründe Türkiye’nin lideri
olmuş çeşitli firmalarından temsilciler konuşmacı olarak katıldı ve “Ar-Ge ve İnovasyon”
konularında sunumlar yaptı.
Kongrenin açılış konuşmasını gerçekleştiren
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim
Kurulu Başkanı Salih Zeki Murzioğlu bilgi ve
teknoloji üreten ülkelerin yeni dünya
düzeninde belirleyici konumda olacaklarına
vurgu yaparak “Dünyada kalkınmaya etki
eden faktörler çok hızlı bir şekilde değişmekte
ve güncellenmekte. Bu çerçevede kalkınmanın yolu bilgiye erişimden geçmektedir.
Ar-Ge yapan teknolojiyi elinde bulunduran
yani bilgi üreten ülkeler yeni düzenin etkin
aktörleri olacaktır. Ekonomik istikrarın dünya
düzenini belirleyici olduğu gerçeği ile ülkemizin bu bağlamdaki aktörler arasında olabilmesi, bizim teknoloji üretmemiz ile
mümkündür. Ancak politika ve stratejilerimizi bu yönde geliştirmeye başladığımız zaman
ülkemizin içinde bulunduğu sosyal, kültürel
ve ekonomik koşulları iyileştirebilir, standardımızı yükseltebiliriz. Küresel dünya
STSO AÇILIM
45
düzeninde rekabet edebilmemiz, tam
ekonomik bağımsızlık sağlayabilmemiz,
tüketen değil üreten bir toplum olabilmemiz
için Ar-Ge’ ye dayalı ekonomik politikaları
uygulamalıyız” dedi.
Kongrede Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Rekabet Forumu Direktör
Yardımcısı Selçuk Karaata, Eczacıbaşı İnovasyon Koordinatörü Ata Selçuk, Henkel
Kurumsal İletişim Müdürü Hande Ardane,
Netsis Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı
Murat Ihlamur, Turkcel İş Ortaklığı
Geliştirme ve İnovasyon Yönetimi Müdürü
Alaaddin Alpay, Türk Patent Enstitüsü’ nden
Mühendis Muazzez Korkmaz, Ankara
Patent Bürosu & Patent Bölümü Müşteri
Temsilcisi Altan Altun, Türk Patent Enstitüsü’
nden Marka Uzmanı Özhan Ünal, ODTÜ
Teknopark Ostim Merkez Müdürü Necip
Özbey ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Mühendislik Fakültesi Dekanı ve Samsun
Teknpark Koordinatörü Prof. Dr. Fehmi
Yazıcı ve Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Dış
İlişkiler Müdür Yardımcısı Müberra Genç
tarafından sunumlar gerçekleştirildi.
Kongreye konuşmacı olarak katılan tüm uzmanlar kalkınmanın ve gelişmenin yolunun
Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarından geçtiği
fikrinde birleşerek kalkınma adına Ar-Ge ve
inovasyonun önemine işaret etti.
Haziran 2010
AVRUPA BİRLİĞİ
KOSGEB OMÜ TEKMER Müdürlüğü’nden Fındık Ar-Ge
Proje Pazarı Günleri
Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz Konsorsiyum ortağı KOSGEB OMÜ TEKMER
Müdürlüğü’nün katkılarıyla gerçekleştirilen
Fındık AR-GE Proje Pazarı Günleri etkinliği,
27-28 Mayıs 2010 tarihlerinde Giresun
Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezinde
çeşitli üniversitelerden davetli konuşmacıların,
akademisyenlerin, TÜBİTAK Uzmanları,
sivil toplum kuruluşları ve sektörden temsilcilerin ve geniş öğrenci kitlesinin katılımıyla
gerçekleştirildi.
Güre Yerleşkesi'nde gerçekleştirilen etkinliğin
açılışında konuşan Giresun Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Türkmen,
"Fındığı hak ettiği değere ulaştırmak amacıyla
tüm akademik imkânlarımızı seferber etme
kararındayız." dedi. Üniversitelerin, teknolojik, sosyal ve kültürel gelişmeleri yakalamak ve
daha ilerilere taşımak sorumluluğu bulunduğunu hatırlatan Türkmen, üniversitelerin
en önemli görevlerinden birinin de konularına göre yeni keşifler yapmak, bilinmeyeni
bilme çalışmalarıyla ortaya yeni ürünler koyarak insanlığın faydasına sunmak olduğunu
kaydetti. Davetli konuşmacılardan Prof. Dr.
Sebahat Sullıvan “Fındık Depo Zararlıları ve
Mücadele Yöntemleri” hakkında çalışmalarından örnekler verirken, Doç. Dr. Veli
Erdoğan Fındıkta Islah Çalışmalarından bah-
STSO AÇILIM
46
setti.
KOSGEB OMÜ TEKMER Müdürü
Turgut Arslan, “Küçük Ölçekli Fındık İşleme
Tesisleri Nasıl yaygınlaştırılabilir?” konulu
sunumunda Giresun’un sanayi kenti, tarım
kenti, ya da tarımsal sanayiye yönelik üretim
kenti olma yolunda kendisini sorgulaması
gerektiğini söyledi. Bunun için de mevcut üretim ve istihdam bilgileri ve var olan bilgilerin
doğru olarak değerlendirilmesi, bu bilgilerin
örgütsel yapıya dönüştürülerek kurumsallaştırılması ve sivil toplum örgütlerinin
çoğaltılmasının gerekliliğini vurguladı. Turgut
Arslan, CIP EEN projesi tanıtımı kapsamında Avrupa İşletmeler Ağı-Karadeniz
faaliyetleri hakkında da bilgi verdi.
Fındıkta makine teknolojileri, aflatoksinle
mücadele, fındık kabuğunun değerlendirilmesi ve fındıklı tatlar başlıklarında
kırka yakın projenin sözlü ve poster olarak
sunulduğu etkinlikte proje ödülleri sahiplerini
buldu. Fındığını seçmemek için patozunu seç
konulu projesiyle Ersin Dilber birincilik
ödülünü alırken, Nanolif tabanlı fındık kurutma örtüsü konulu projesiyle Prof. Dr. Ali
Demir ikincilik ödülünü, Fındık ağacı
yaprağı, çotanağı, sert kabuğu ve zarı ile yünlü
kumaşların boyanması adlı projesiyle Öğr.
Gör. Hüseyin Benli üçüncülük ödülünü aldı.
Haziran 2010
AVRUPA BİRLİĞİ
KOSGEB OMÜ TEKMER Müdürlüğü’nce 19 Mayıs, Giresun ve
Ordu Üniversitelerinde 2010 Yılı Genç Girişimci Geliştirme
Programı Mezuniyet Törenleri gerçekleştirildi.
KOSGEB OMÜ TEKMER
Müdürlüğünün 19
Mayıs, Giresun ve Ordu
Üniversitelerinde
gerçekleştirdiği Genç
Girişimci Geliştirme
Programları (GGGP)
sona erdi.
19 Mayıs Üniversitesinde ikincisi düzenlenen
ve 100 kişinin başvurduğu GGGP’ dan 35
öğrenci eğitime katılmaya hak kazandı ve 27
öğrenci programdan başarı ile mezun oldu. 2
Haziran 2010 Çarşamba günü KOSGEB
OMÜ TEKMER Fuaye Salonunda gerçekleştirilen Sertifika törenine OMÜ Rektörü
Prof. Dr. Hüseyin Akan, Rektör Yrd. Prof. Dr.
Ahmet Bulut, Mühendislik Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Fehmi Yazıcı, Fen Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail E.
Gümrükçüoğlu, Sivil toplum kuruluşları ve
OMÜ Genç Girişimci Geliştirme Programı
mezunları katıldı. OMÜ Rektörü Prof. Dr.
Hüseyin Akan, mezun öğrencilere iş kurmanın öneminden bahsederken, böyle
eğitimlerin öğrencilerin ilerleme kaydetmesinde yol gösterici olduğunu vurguladı.
Giresun Üniversitesinde ikincisi düzenlenen
GGGP’na başvuran öğrencilerden 35 öğrenci
ön değerlendirmeler sonucu eğitime kabul
edildi. Eğitim sonucu, 19 öğrenci mezun olmaya hak kazanırken, 28 Mayıs 2010 Cuma
günü Giresun Üniversitesi Kongre ve Kültür
Merkezinde sertifika töreni gerçekleştirildi.
Güre Yerleşkesi'nde gerçekleştirilen sertifika
töreninde Giresun Üniversitesi Rektör
Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Türkmen,
öğrencilere sertifikalarını teslim ederken
başarılarının devamını diledi. KOSGEB
OMÜ TEKMER Müdürü Turgut Arslan,
Giresun’da ikincisi düzenlenen GGGP’na
katılımın yoğunluğundan memnuniyetini
ifade ederken Fındık Araştırma ve Uygulama
Merkez Müdürü Doç Dr. H. İbrahim Uğraş
ve Yrd. Doç. Dr. Rahman Çakır’a katkılarından dolayı teşekkürlerini iletti.
Ordu Üniversitesi ve Avrupa İsletmeler AğıKaradeniz Konsorsiyum (EEN-KOSGEBBBISC) ortağı KOSGEB-OMÜ Teknoloji
Geliştirme Merkez Müdürlüğü (TEKMER)
is birliği ile 1 Nisan 2010 tarihinde başlayan
STSO AÇILIM
47
ve Ordu Üniversitesinin tüm bölümlerinden
50 öğrencinin başvurduğu Girişimcilik
Eğitimi Programında 35 öğrenci ön değerlendirmeler sonucu eğitime kabul edildi. 27
Mayıs 2010 da son bulan eğitim sonucu, 19
öğrenci mezun olmaya hak kazanırken, 3
Haziran 2010 Perşembe günü Grand Tesk
Otel'de sertifika töreni gerçekleştirildi. ODÜ
Girişimcilik Eğitim Programı mezuniyet
töreninde Teknoloji Geliştirme Merkez
Müdürü Turgut Arslan, sertifika alan öğrencilere; "Girişimcilik Eğitim"inin sizlere yeni
kapılar açacağı muhakkaktır dedi. Programdan başarı ile mezun olan Ordu Üniversitesi
öğrencilerine KOSGEB’in desteklerinden
bahseden Arslan, programın uygulanmasına
teşvik ve destek veren ODÜ Rektörü Prof.
Dr. Haluk Kefelioğlu'na teşekkür etti. KOSGEB ile anlaşmalarının üst düzeye çıktığını
belirten Rektör Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu
sertifika almaya hak kazanan öğrencilere;
"katıldığınız için teşekkür ediyorum. Böyle bir
belge aldığınız için yolunuz açık olsun. İnşallah iş hayatınızda da okul hayatınız gibi çok
başarılı olursunuz" dedi. ODÜ 1. Girişimcilik
Eğitim Programı Sertifika Töreni"ne katılan
Vali Vekili Ömer Adar "Bu gün burada genç
üniversitemizin değerli Rektörü ve değerli
çalışanlarının sayesinde, KOSGEB'le iyi bir iş
birliği yapıldı. Güzel bir çalışma ile karşı
karşıyayız. Öncelikle bu programa gönüllü
olarak katılan genç girişimci kardeşlerimizi
huzurlarınızda kutluyorum. Cesaretlerine
hayran kaldım" dedi. Ordu Üniversitesi ve
KOSGEB işbirliği ile hazırlanan "Girişimcilik Eğitim Programı"na katılmaktan son
derece mutlu olduğunu belirten Ordu
Belediye Başkanı Seyit Torun ise "burada
gerçekten önemli bir süreç tamamlandı.
Önümüzdeki dönemde bu programın önemi
daha iyi anlaşılacak" dedi.
Haziran 2010
AVRUPA BİRLİĞİ
Avrupa İşletmeler Ağı
İşbirliği Teklifleri
Avrupa İşletmeler Ağı’nda
bulunan 44’ün üzerinde
ülkeden gelen İşbirliği Teklif
ve Talepleri veritabanımıza
kaydedilerek bölgemizden
gelen talep ve öneriler
doğrultusunda
değerlendirilmektedir.
Siz de uluslararası
işbirliğine varım
diyorsanız
www.blackseaeen.org
adresini ziyaret edebilir
veya
[email protected]
adresine sorularınızı
gönderebilirsiniz.
20100429020
Spor ekipmanlar üreten Sırp bir firma, ticari aracılık
hizmetleri sunabilecek ortaklar arıyor ve taşeronluk
hizmetleri teklif ediyor.
20100503020
Plastik malzemelerin kalıptan çekimi için gerekli makine
ve gereçler konusunda uzmanlaşan İtalyan bir firma
ticari aracılar arıyor.
20100503022
Plastik malzemelerin işlenmesi için gerekli makine ve
gereçler konusunda uzmanlaşan İtalyan bir firma PVC
konut sistemi ile ilgili bir ortak teşebbüs projesi
öneriyor.
20100503025
Plastik ekstrüzyon alanında uzun ve kapsamlı bir
tecrübesi olan İtalyan firma elektrik kablo kanalları sektörü ile ilgili karşılıklı üretim anlaşması yapabileceği ortaklar arıyor.
20100503027
Plastik malzeme işlenmesi konusunda uzmanlaşan
İtalyan firma PVC rulo panjur üretimi için gerekli bir
tesis kurulumu ile ilgili ortak teşebbüste bulunabileceği
ortaklar arıyor.
20100503028
Plastik malzemelerin işlenmesi için gerekli makine ve
gereçler konusunda uzmanlaşan İtalyan firma, plastik
profil imalat tesisi geliştirebilmek için ortak teşebbüste
bulunabileceği ortaklar arıyor.
20100505013
Kahve ithalatçısı ve dağıtıcısı konumunda olan Sırp bir
firma, Sırbistan’da iş yapmak isteyenlere ticari aracılık
hizmetleri sunuyor.
20100512030
Yay ve telden diğer ürünlerin üreticisi olan Sırp firma,
yabancı pazarlara açılmak için dağıtımcılar arıyor.
20100301045
Paslanmayı önleyici pompa ve mikser üretiminde uzmanlaşan İtalyan firma, aşındırıcı sıvılara uygun kimyasal
pompaları için acente ve dağıtımcılar arıyor.
20100413004
Enerji (kazanlar ve basınçlı kaplar) konusunda uzmanlaşan Yunan firma ortak teşebbüs&taşeronluk için ortaklar arıyor.
20100414031
Modern enerji alanında uzmanlaşan (Rüzgâr türbini
jeneratörleri) Yunan firma, ticari aracılık hizmetleri
sunacak ortaklar arıyor ayrıca ortak teşebbüs ve taşeronluk fırsatlarına da açık.
20100512014
Besin maddelerinin toptan satışı konusunda uzmanlaşan Moskova’da yerleşik Rus bir firma ticari aracılık
hizmetleri teklif ediyor.
20100423001
Fişek ve yüksek kaliteli mum imalatçısı Polonyalı özel
STSO AÇILIM
48
bir firma ticari aracılık hizmetleri teklif ve aynı zamanda
talep ediyor. Firma ayrıca parafin ve polipropilen
tedarikçileri bulmak ve karşılıklı üretim aktiviteleri
gerçekleştirmek istiyor.
20100524016
Moda tasarımcısı İngiliz bir firma ürünleri için yüksek
kaliteli deri ürünler imalatçısı bir firma arıyor, ticari
aracılık hizmetleri, taşıma-lojistik hizmetleri ve başka
imalat fırsatları talep ediyor, ayrıca kendi hizmetlerini de
ticari aracılık olarak sunuyor.
20100503001
Sırp bir firma bir tesisin işletilmesine ve tesiste doğal su
tedariğine yönelik, kaynakların ve çevrenin kusursuz bir
şekilde korunmasına izin veren tamamen otomatik ilginç bir sistem üretmektedir. Bu alanda aracılık hizmetleri, taşıma ve lojistik hizmetleri sunabilecek, yatırım
ortaklığı düşünen, ortak teşebbüs veya karşılıklı üretimde bulunabilecek, taşeronluk aktiviteleri sunabilecek
ortaklar arıyor.
20100503039
Ana aktivite alanı meyvelerin işlenmesine ve hazırlığına
yönelik teknolojik ekipman ve makineler olan Sırp bir
firma ortak teşebbüste bulunabileceği, taşeronluk
hizmetleri sunabileceği veya aracılık ve/veya lojistik
hizmetleri sunabilecek ortaklar arıyor.
20100503040
Elektromotor gücünün başlatılması, kontrolü ve durdurulması ile ilgili tüm süreçlere yönelik ürünler üreten
Sırp bir firma aracılık hizmetleri teklif ediyor ayrıca
karşılıklı üretim ve taşeronluk aktiviteleri için ortaklar
arıyor.
20100504059
Donanım, yazılım bayiliğinden internet çözümleri ve
katma değerli hizmete kadar bilişim teknolojilerinin her
alanında uzman Sırp bir firma aracılık hizmetleri sunabilecek, yeni ürünler ve üretim hattı için franchise olabilecek, yurtdışındaki pazarlara taşıma ve lojistik
hizmetlerini gerçekleştirebilecek ortaklar arıyor.
20100504060
İnşaat- yapı inşaatı, uyarlama ve yeniden yapılanma
alanında uzman Sırbistan’dan özel bir firma aracılık
hizmetleri sunabilecek ve ortak teşebbüste bulunabileceği ortaklar arıyor.
20100502002
Kan bankaları alanında tecrübeli 2001 yılında kurulmuş Sırp bir firma tıbbi cihazların yanı sıra yüksek kalitede kan bileşenleri üretmekte ve dağıtımcı gibi aracılık
hizmeti sunabilecek, franchise olabilecek, karşılıklı üretimde bulunabileceği veya taşeronluk aktiviteleri sunabilecek ortaklar arıyor.
20100608034
HDPE kıvrımlı boru (atık su, kanalizasyon ve kablo
oluk sistemleri) üretiminde uzmanlaşan Yunan bir firma
ticari aracılık hizmetleri sunabileceği ortaklar arıyor.
Haziran 2010
TURİZM
Samsun’un şirin ilçesi, denizin,
kumun yeşilin ve mavinin diyarı
Yakakent’in, turizmdeki
cazibesini her geçen gün artırıyor.
Samsun’la Sinop’un tam
ortasında yer alan Yakakent, eşsiz
güzelliği ve sakinliği, tertemiz
denizi, balık lokantaları,
misafirperver insanları ve doğal
güzellikleri ile Orta Karadeniz
Bölgesi’nin turizm cenneti olma
yolunda hızla ilerliyor. Yakakent
deniz turizminin yanında
dinlenmek ve bol bol oksijen
depolamak isteyenlere yayla ve
doğa turizmini de alternatifli bir
şekilde sunuyor.
STSO AÇILIM
Karadeniz’in
gözbebeği:
Samsun’a 79 kilometre mesafedaki Yakakent,
aynı zamanda Samsun’un en batıdaki ve denize
sıfır tek ilçesi. Yakakent, Samsun’un incisi;
denizin kumun diyarı, insanın iliklerine kadar
tazelik aşılayan, gençlik iksiridir. Yakakent,
gündüzleri dalgalarla güneşin, geceleri denizle
yakamozun birleştiği, muhteşem Karadeniz’in
kucağında geçmişten bugüne tütünle harmanlanan topraklardır. Eğlencenin sağlıkta, tarihin
doğayla, mutluluğun huzurla buluştuğu bir
sevda olan Yakakent, özellikleriyle Samsun’un
turizm açısından cazibe merkezi olmaya adaydır. Yakakent denizi, güneşi ve doğal güzellikleri
ile turizm cenneti olma yolunda hızla ilerliyor.
Kimi zaman hareketli, kimi zaman sükûn, her
daim değişken yaşamı, sadeliğiyle tutkuya döner
Yakakent, vazgeçilmez olur. Yakakent, 14 kilometre boyunca uzayan tertemiz sahili, denizi
kumsalı ile Samsun’un Karadeniz’e açılan en
50
Haziran 2010
TURİZM
YAKAKENT
büyük penceresidir. Tatil tercihiniz deniz ve
huzur ise doğru adrestir Yakakent. Rahat ve keyifli bir ortamda denize girebilir, uzun doğa
yürüyüşleri yapabilir, leziz balık çeşitlerinden
yiyebilir ve muhteşem günbatımıyla ve
muhteşem deniz manzaralarıyla gününün
yorgunluğunu çıkarabilirsiniz.
Akdeniz ve Ege’yi aratmayan
ilçe
Samsun’un Yakakent ilçe sahilleri her vakit bir
başka güzeldir. Yakakent, turizm potansiyeli ile
dikkatleri üzerine çekiyor. Akşamüstü ve gece
boyunca sahil şeridindeki hareketlilik size de
cazip gelecektir. Yazın plajları, piknik alanlarıyla
Akdeniz ve Ege’yi aratmayan Yakakent, insanları şehir yaşantısından uzaklaştırıp bambaşka
bir ortama götürmektedir. Yakakent’ de günün
STSO AÇILIM
51
Haziran 2010
TURİZM
aksi istikamette rota izleyen yatlar izin önemli
bir konaklama noktası olmaya aday.
Festivaller büyük ilgi görüyor
her saatinde değişik bir uğraşla meşgul olabilirsiniz. Yakakent’te geldiğinizde günün her
saati yürüyüş yapan, denize giren, liman içi
mendirekte oltalarıyla balık tutan, kumsalda
güneşin tadını çıkaran, çay bahçelerinde istirahat eden, kitap okuyarak kendini dinlendiren,
bisiklet pedalı çeviren, palmiye ağaçları arasında
dolaşan insanları görebilirsiniz.
Bereketli sular
Yakakent’ in mavi suları hala birçok balık
ürününün yaşam alanı. Zaten ilçe halkının çoğu
balıkçılıkla uğraşmakta. Denize sıfır, yarım ay
şeklindeki koyda tek tek ya da birbirine yaslanmış ahşap kayıkhaneler var. Bu kayıkhanelerin
bazılarının önünde ahşap küçük iskeleler denize
doğru uzanıyor. Karadeniz de her tür yetişen
her tür balık avı yapılmakta. Dünyanın en
değerli balıklarından Mersin balığı ile nesli
tükenmekte olan Mavrüşgil balıkları bu bölgede
avlanmakta. Yakakent sahillerinden Japon mutfağına ve Fransız sofralarına servis yapılmakta.
Vatoz ve köpekbalığı türlerinin yanı sıra deniz
salyangozu, kum midyesi gibi ürünler işlenip,
şorlanarak yurt dışına ihraç ediliyor. Yakakent’in
ekonomisinde denizin rolü çok büyük. Yakakent’e geldiğinizde mutlaka balıkçı lokantalarına
uğrayın. Burada yemek yiyecekseniz kalkan
balığını tadın. Denizle olan ilişkisi yakın gelecekte daha da güçlenecek Yakakent’in, hem EgeAkdeniz’den gelip Karadeniz’e açılan hem de
STSO AÇILIM
52
Her yıl düzenlenen festivaller ise ilçenin
yaşamına ayrı bir renk katıyor. Yakakent, bir
mevsimden diğerine geçmeyi capcanlı, rengarenk, zarif ve görkemli festivallerle kutluyor.
İlçede geleneksel olarak her yıl Temmuz ayının
ilk haftası Kültür, Sanat ve Deniz Oyunları Festivali yapılıyor. Bu festivalin 2012 yılında Uluslararası boyuta taşınması planlanıyor. 3 gün
süren festivalde, spor, sanat, müzik, şiir dinletisi,
paneller, yöresel yemek çeşitleri, balkon yarışları,
satranç, plaj voleybolu, plaj futbolu organizasyonları düzenleniyor. Şenlikleri izlemek için çevre
il ve ilçelerden gelen ziyaretçilerle Yakakent daha
da canlanıyor. Etkinliklere, her geçen yıl ilgi daha
da artıyor.
Gündüzü de gecesi de renkli
Yakakent, denizi, güneşi, taze balığı ve tarihi ve
doğal zenginliklerinin yanı sıra gece hayatıyla da
göz kamaştırıyor. Yakakent’in hemen her
yerinde güneşin batmasıyla birlikte başlayan eğlenceler, sabahın ilk saatlerine kadar sürüyor. Plaj
partileri, disko eğlenceleri, animasyon gösterileri
ile sahil şeridi tam anlamıyla şenleniyor. Ayrıca,
plajlarda düzenlenen voleybol turnuvaları da
Yakakent’in eşsiz güneşinde ve ipek gibi okşayan
rüzgârında eğlenmenize olanak tanıyor. Müzik
ve coşku dolu plaj voleybol turnuvalarında
kazanacağınız hediyeleri ömür boyu saklayabileceğiniz güzelliklerde. Yakakent’teki eğlencenin önemli bir kısmını da festival öncesi ve
sonrası konserler teşkil ediyor. Yakakent’te yaz
boyunca ünlü şarkıcıların verdiği konserler ilçeye ayrı bir hava katıyor ve insanların doyasıya
eğlenmesini sağlıyor.
Türk-Japon kardeşliği
Türk-Japon dostluğuna güzel bir örnek oluşturan Yakakent-Kushimato kardeşliği nedeniyle
düzenlenen etkinlikler de her geçen yıl cazibesini
daha da artırıyor. Dünyanın iki ucunda bulunan
iyi niyet, dostluk ve sevgi hisleriyle yaşayan
Yakakent ve Kushımoto kasabaları, 1963 yılında
Haziran 2010
TURİZM
Japonya’ya giden Türk-Japon Parlamenterler
arası Dostluk Kurumu Başkanı Manisa senatörü
Ferit Alp İskender ile Samsun Senatörü Dr. Ferit
Tevetoğlu, Kushımoto da bulunan Ertuğrul şehitliği'ni ziyaret etmesiyle başlar. Dr. Tevetoğlu,
Kushımoto’nun balıkçı köyü Kashino’yu Yakakent’e benzetir. Türkiye’ye dönen parlamenterler,
aynı yıl iki balıkçı köyünün kardeş köy olması
yolunda girişimlerde bulunmuşlardır. Ekim
1964 yılında Japonya ve Türkiye’nin bu iki
balıkçı köyü törenle kardeş köy, ilkokulları
arasında da kardeşlik ilan edilmiş olup, 14 Mayıs
1997 tarihinde ise her iki belde arasında kardeşlik bildirgesi imzalanarak resmiyete kavuşturulmuştur. İki ülke günümüz uluslararası
ilişkilerinde nadir görülen dostluk ve iyi niyet ilişkileri tesis etmişlerdir.
Tatil için alternatif bol
Pansiyonculuğun her geçen gün geliştiği ilçe,
doğa severlere de bir çok alternatifi birden
sunuyor. İlçenin Kayalı Köyü’ndeki Kunduz
Balık Gölü özellikle ilkbahar ve yaz mevsimlerinde kampingçiler tarafından büyük rağbet
görüyor. Bölge hem çadırı hem de karavanı olanlar için ideal bir yer. Deniz turizminin yanında
yayla turizmi de ilçede gelişiyor. Yazın bunaltıcı
sıcağından uzakta, doğa yürüyüşü ve piknik yapmak isteyenler Uzunkız, Elikbuyran ve Necati
Batı yaylalarına çıkıyor. Farklı bir deneyim yaşamak isteyenler keyif almak için deniz turizmine
alternatif buraları görebilirler. Yakakent’e geldiyseniz, 4 kilometre kadar doğuya yol alıp Çam
Gölü’nü de görebilirsiniz. Hem denizi görmek
hem de ulu çam ağaçlarının altında tahta
masalarda bir şeyler yemek isterseniz Çam Gölü
mevkiini öneririz.
ve sahillerimiz çok temiz. Doğa ve yayla turizmi
de ilçemizde önemli yere sahip. Özellikle deniz
manzaralı Uzunkız yaylası gelişmeye açık. İlçemizde turizmi geliştirmek için herkese görev
düşüyor. İlçemiz turizmde yatırıma aç. Bu
potansiyel ilçemizde var. Yatırımcıları ilçemize
bekliyoruz. Bafra-Sinop Karayolu’nun tamamlanmasıyla ilçemizin cazibesinin daha çok artacak.
Yakakent değişiyor, gelişiyor
Yakakent Belediye Başkanı Burhan Bayrakdar,
ilçelerinin ufkunun her geçen yıl genişlediğini
söyledi. Yakakent’in turizm potansiyelinin yüksek olduğunun altını çizen Bayrakdar, ”İlçemiz,
yeşili ile mavinin birbirini kucakladığı bir turizm
cennetidir. Eşsiz tabiat güzellikleri, kilometrelerce uzanan eşsiz kumsalı, pırıl pırıl denizi,
yemyeşil ormanları ile geleceğin turizminin odak
merkezidir. İlçemiz özellikle yaz mevsiminde
nüfusunu ikiye katlıyor. İlçemiz plajları, piknik
alanlarıyla Akdeniz ve Ege'yi aratmıyor.
Sahilimiz, insanları şehir yaşantısından uzaklaştırıp bambaşka bir ortama götürüyor. Yazın
çok farklı olan Yakakent, gün doğuşu ve günbatımında da insanlara doyumsuz bir manzara
yaşatıyor. Halkamızı Türkiye’nin cennet
köşelerinden Yakakent’te misafir etmeye hazırız"
diye konuştu.
Turizm potansiyeli yüksek
Yakakent Kaymakamı Ali Arıkan, ilçenin turizm potansiyelini artırmak için herkesle işbirliği
içinde çalıştıklarını söyledi. Yaz mevsiminde nüfusun arttığına işaret eden Kaymakam Ali
Arıkan, “Bu artış ilçemizin turizmdeki potansiyelini de en güzel şekilde ortaya koyuyor. İlçemizin gerek gündüz, gerekse gece güzel bir ortamı
var. İlçemiz gerçekten çok sakin. Deniz suyumuz
STSO AÇILIM
53
Haziran 2010
YEREL TARİH
OSMANLI DÖNEMİNDE
SAMSUN’DA ZANAATLAR, MESLEKLER ve İŞKOLLARI
BAKKAL ve DENİZ BAKKALLARI
Samsun Şer’iyye Sicili Defteri kayıtlarında çok
sayıda bakkala rastlanmaktadır. 1763 (18571860) numaralı Şer’iyye Sicilinde Hacı Abdurrahman Ağa, Bakkal başı olarak
görülmektedir. Bakkal ruhsatı 1861’e kadar
sadece Müslümanlara verilirdi. Bakkallara o
zaman Gedikli denilirdi. 1870’li yıllarda
Tereke Kayıtlarına dayanarak bir bakkal
dükkanının içinde bulunan malları şu şekilde
sıralayabiliriz:
Toz şeker, kelle şeker, kuru soğan, arpa torbası,
yün tozluk 2 adet, hurma, zembil, sabun,
revğan-ı sâde kutu, bulgur, pirinç, fındık, yumurta, Revğan-ı gaz teneke, Şum’u revğan, gaz
yağı teneke, çark yağı, eski nuhas kazğan.
1880 yılında bulunan bakkallar: Papaz oğlu
(Vassil), (M) Stnanos,(E), Zakviadi, (M.) Zakariadi
1912 yılında Samsun Bakkalları: Ayvaz oğlu
(Achille), (A.) Anagnostopulos, (İ.) Jordannides, Tahir oğlu
1923 Yılında Samsun Bakkalları: Nuray
STSO AÇILIM
54
Bakkaliye Mağazası Saathane karşısında,
Müftü zade H. Rüştü zade, Civelek zade Amir
ve Mahdumu; Kasaplar Çarşısı’nda, Hacı
Alemdar zade Ahmet Nuri; Tophane
karşısında , Hüseyin Efendi; Belediye
civarında, Hacı Kerim; Subaşı’nda, Hakkı
Efendi; Tophane karşısında, Dağıstanlı zade
Bekir Sıtkı; Kasaplar Çarşısı’nda, Ahmet ve
Ortağı Mahmut; Saathane Meydanı’nda, İstiklal Bakkaliyesi (Abdullah) Aslı oğlu Handa,
İranlı Hasan; Saathane karşısında, ishak oğlu
Nesim; Hükümet karşısında, Bahadır ve
Mahdumları; Tophane karşısında, Baba Ali
zade Hakkı ve Ortağı Besim; Saathane Meydanı, Bilal Efendi; Saathane civarısnda, Bekir
zade Mustafa; Saathane civarında; Gazi
(Topçu zade) Kasaplar Çarşısı’nda, Kürt
Hamit Mahdumu Hasan; Belediye Meydanı’nda, Mevlüd Aslı oğlu Hanında, Musi
Kazım; Tophane karşısında, Serdar zade Biraderler; Gümrük Caddesi’nde, Sadakat
Bakkaliyesi; Kasaplar arasında, Abdulkadir
zade İbrahim; Saathane Meydanı’nda, Ömer
Haziran 2010
YEREL TARİH
Çavuş; Saathane Meydanı’nda, Ali Hafız;
Kasaplar Çarşısı’nda, Yozgatlı Salih; Bank-i
Osmaniye Caddesi’nde.
Samsun’da birde Seyyar Deniz Bakkalları
vardı. Bunlar gemilere erzak satıyorlardı. Samsun’da Deniz bakkallarıyla ilgili kayıtlara 1936
yılı Belediye Meclisi Zabıt Defterleri’nde
rastlıyoruz. Şevket oğlu Osman ve Kazım.
BANKALAR ve BANKACILAR
Tanzimat dönemine kadar Osmanlı Devleti’nde bugünkü anlamda banka yoktu.
Ancak, banka işlevi gören sarraf ve bankerlere
ülkenin hemen hemen her yerinde rastlanıyordu. İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet Galata’daki Banker ve Banker
Temsilcilerinin kanunlara uymak ve gerekli
vergileri ödemek koşuluyla ülkede mesleklerini
icraya devam edebilecekleri yolunda bir ferman yayınlamıştır. Kanuni Sultan Süleyman
devrine kadar Fatih’in kendilerine tanıdığı
imtiyazlardan yararlanarak gitgide güçlenen
Galata Bankerleriyle Londra, Paris, Amsterdam, Venedik ve Napoli bankaları temsilcileri,
bir taraftan Osmanlı Devlet hazinesiyle ilişkilerini devam ettirirken diğer taraftan da Osmanlı Devleti ile diğer dünya ülkeleri arasında
sürüp giden ticari alışverişlerde oluşan finans
rantlarını kimseye kaptırmak niyetinde olmadıklarını gösteriyorlardı. Özellikle Kanuni
Devrinde başta dış ticaret açıkları ve bunun devlet giderlerine yaptığı etki, bunların büyük
kazançlar sağlamasına yarıyordu.
Kanuni’den sonra Osmanlı Devleti’nin
ekonomik durumunun bozulması bankerlerin
konumunu daha da güçlendirdi.
1699’da imzalanan Karlofça Antlaşmasıyla
Avrupa topraklarında teknik ve silah üstünlüğünü kaybettiğini gören Osmanlı hükümetleri ordunun donatılması için Batıdan silah ve
askeri araç gerek ithal etmek zorunda kalacaklardı. Bankerlere ve banka temsilcilerine büyük
rantlar getirecek bu ticaretin finansmanına ve
düzenlenmesine yönelmeleri doğaldı.
Bu arada Osmanlı Devleti’nin Avrupa
ekonomisiyle bütünleşmesinde bükü bir engel
ortaya çıktı. Osmanlı para sistemi altın ve
gümüş paraya dayanıyordu. Osmanlı Devleti
altın ve gümüş paraların ağırlık ve ayarını
düşürmek suretiyle para darlığını gidermeye
çalışıyordu. Eski paralarda piyasadan çekilmediği için ülkede çok çeşitli paralar tedavül
görüyordu. Osmanlı sikkelerinin yanı sıra
fethedilen ülkelerde gerekli olan para birimleri
ve yabancı ülkelerle ticari ilişkiler sonucu elde
edilmiş paralar iç piyasada alım gücüne sahipti.
Bu nedenle sarraflık, diğer bir deyişle değişik
tür paraları bir diğerine dönüştürmek ve para
bozmakla uğraşan döviz büroları Osmanlı
topraklarında çalışma olanağı bulmuşlardı.
1838’de Fransıtlarla, 1839’da İngilizlerle
yapılan ve daha sonraki yıllarda bütün Avrupa’nın ileri güçlü sanayi ülkeleriyle ticaret anlaşmaları imzalanmıştı.
Tanzimat sonrası bankaya benzer bir dizi kuruluşun doğmakta olduğu görülür. 1842
yılında Irganyan Uzun Artin oğlu, Gelger oğlu,
Bogos ve Tıngır oğlu gibi tanınmış sarrafları
Anadolu ve Rumeli Kumpanyaları’nı kurmuşlar, devlet varidatını toplayıp devlet adına
ödemelerde bulunmuşlardır. Devlet gelirlerinin Maliye Nezaretince doğrudan toplanamaması diğer bir deyişle bir merkezden tahsil
edilmemiş olması her nezaretin, hatta her de-
STSO AÇILIM
55
vlet dairesinin kendine mahsus gelirleri oluşmuştur. Giderler genellikleileride toplanacak
gelirlerin karşılığı olarak çıkarılan sergi, havale
ve tahviller sarraflara kırdırılarak ödenmiştir.
Değerlerinin çok altında kırdırılan sergi,
havale, tahvil ve sen8etleri toplayan sarraflar
bunları biraz fazlasıyla banker denilen büyük
sarraflara satmışlardı. Samsun’da bulunan sarraf ve bankerler halka % 15 veya % 25 faizle
kredi verirlerdi. Sarrafların Osmanlı tarihindeki rolü II. Meşrutiyet’e kadar sürmüştür.
Kırım Savaşı ile birlikte Osmanlı Devleti,
Avrupa sermayesi kapılarını açmış dış borçların
yanı sıra Bankacılık, Demir Yolu, Madencilik,
Tramvay gibi hizmetler altında Avrupa milli
sermayesi Osmanı topraklarında faaleyete
geçmiştir. İşte 1863 yılında Osmanlı
Bankası’nın ilk şeklini oluşturan Bank-ı Osmani’nin temellerini atmışlardır.
1927 yılında Samsun’da Tütün Merkezi Caddesi’nde Bankacılık işlemlerinde bulunan
“Nemli zade Bankası”da bulunmaktadır.
1960’lı yıllarda Samsun’da bulunan Bankalar:
Osmanlı Bankası Samsun Şubesi
T.C. Ziraat Bankası Samsun Şubesi
Türkiye İş Bankası Samsun Şubesi
Türkiye Halk Bankası Samsun Şubesi
Türkiye İş Bankası Samsun Buğday Pazarı
Şubesi
Yapı ve Kredi Bankası Samsun Şubesi
Türkiye Emlak Kredi Bankası Samsun Şubesi
Türkiye Kredi Bankası A.Ş. Samsun Şubesi
Öğretmenler Bankası Samsun Şubesi
Akbank T.A.Ş. Samsun Şubesi
T.C. Merkez Bankası Samsun Şubesi
Haziran 2010
Kaynak: Baki Sarısakal
“Bir Kentin Tarihi Samsun” Birinci Kitap
YEREL TARİH / SPOR
Önce ikincilik sonra
şampiyonluk…
Nihayetinde özlem
sona erecek ve
Samsunspor
1968-69 sezonunda
şampiyonluğa
ulaşarak Türkiye Birinci
Ligi’nin üç büyük il
dışındaki dördüncü;
Karadeniz Bölgesi’nin
ise ilk takımı olmayı
başarmıştır.
Sezona iç transferi eksiksiz tamamlayıp, hiç
oyuncu satmadan ve bunların yanına
Ankaragücü’nün Samsunlu oyuncusu Nuri
Asan, Boluspor’dan Abidin Akmanol,
Amasya Şeker’den Fikret, Ordu’dan Ayhan ve
Çarşamba’dan genç Adem Kurukaya’yı transfer ederek girilmiştir. Takımı şampiyon yapan
teknik direktör ise Kamuran Soykıray’dır.
Sezon boyunca evinde oynadığı 17 maçta
sadece 4 gol yiyen kırmızı-beyazlılar, 16 galibiyet 1 beraberlik elde etmişler, sezon sonunda
en çok gol atıp en az gol yiyen takımı ünvanını
elde ederek Boluspor’un önünde şampiyon
olmuşlardır. Özellikle Bolu deplasmanında 10 kazanılan maç çok önemlidir. Yoğun kar
yağışı nedeniyle ertelenir denilen maç oynanmış ve Temel’in golü ile 1-0 kazanmıştır Samsunspor. Bu arada 1966’daki hükmen mağlup
olunan Güneşspor maçından sonra Samsunspor evinde oynadığı 51 lig maçı boyunca hiç
mağlup olmamıştır. Amigo Lazigo Yılmaz
(Çolpan) Şehir Stadı’ndaki maçlarda hem
takımı hem de tribünlerini coşturmuştur bu
İkinci Lig vetiresinde.
Ayrıca bir güzellik ise 19 Mayıs şehrinin
Atatürk armalı takımı Samsunspor’un 19
Mayıs 1919’un ellinci yıl dönümü olan 19
Mayıs 1969 haftasında Türkiye Birinci Ligi’ne
yükselmiş olmasıdır. Takım şampiyonluk
maçını Yusuf, Şener, Hamdi, Cengiz, Yılmaz,
Nuri, Coşkun, Sami, Abidin, Yücel Acun,
Ahmet on biriyle çıkıyor; sezon boyunca
Metin, Orhan, Rıfat, Yalçın, Balcı, Adem,
Fahri gibi isimler de önemli katkılar sağlıyordu.
Bu arada Samsunspor Erkek Basketbol
Takımı da 1972-73 sezonunda Türkiye 1.
Basketbol Ligi’nde yer
alarak bu konuda da ilk
Karadeniz takımı olma
ünvanını elde edecektir. Ayrıca o zamana
kadar sadece üç ilin
temsilcisi bulunan (İstanbul, Ankara, İzmir)
bu lige yükselebilen ilk
“diğer” takımdır.
Kaynak: Mehmet
Yılmaz
Samsunspor Kırmızı
Beyaz Siyah
kitabından
STSO AÇILIM
56
Haziran 2010
NEWS
HIGH SPEED TRAIN FOR SAMSUN
The first step for Samsun-Ankara high speed train, which was
supported by Samsun Chamber of Commerce and Industry,
was taken.
Samsun-Ankara high speed rail line was put on the project list
at the 10th Transportation Council. DLH Head Office of Ministry
of Transportation made the project tender for Samsun-Yozgat
line which is the first step of Samsun-Ankara high speed rail line.
It was put on the project list at Transportation Council
As known high speed train projects which became a state policy spread all over the country from east to west, from north to
south. The first step for Samsun-Ankara high speed train was
taken. Samsun-Ankara high speed rail line was put on the project list at the 10th Transportation Council and Samsun is very
pleased for that.
SAMSUN HAS ADVANTAGES FOR BEING A LOGISTICS
BASE
Samsun Chamber of Commerce and Industry organized an important congress
about “logistics”. Scientists and specialists
from different universities of Turkey and
from abroad discussed the subject in detail. Participants reached an agreement
on the fact that Samsun has advantages
for being a logistics base.
Samsun Logistics Congress was organized with the cooperation of Samsun
Chamber of Commerce and Industry
and Enterprise Europe Network-Blacksea.
The Congress was made at recreational
facilities of Samsun Municipality.
GUZELOĞLU HAS BECOME
HONORARY MEMBER OF
SAMSUN CCI
The President of Samsun Chamber of Commerce and
Industry Salih Zeki Murzioğlu presented Honorary
Membership Certificate to Governor Hasan Basri
Güzeloğlu who has been appointed as the Governor
of Mersin.
STSO AÇILIM
57
Haziran 2010
NEWS
SAMSUN IS VERY IMPORTANT
Ambassador Marc Pierini -Chairman of Delegation of the European Union to Turkey –stated that
Turkey is very important industrial
and production center for the EU.
Besides, he stated Samsun has an
undeniable importance because
of its relationships with North of the
Blacksea.
Ambassador Marc Pierini -Chairman of Delegation of the European Union to Turkey visited
Samsun. In his visit in Samsun,
Salih Zeki Murzioğlu-Chairman of
the Board of Samsun Chamber of
Commerce and Industry- and
Sinan Çakır –Chairman of Samsun
Commodity Exchange- accompanied to him. Pierini initially visited
Governor of Samsun, Hasan Basri
Güzeloğlu.
SAMSUN HAS A GREAT IMPORTANCE
FOR THE HINTERLAND OF
BLACKSEA
Prof. Dr. Tuncdan Baltacıoğlu who had an important role
on establishment of logistics branch as the first license program of İzmir Economy University in
Turkey, told that the position of Samsun
where the airway, sea road, railway
and highway intercepts was not
only important for Samsun, it had
a big importance for the hinterland of the Blacksea. Mr. Baltacioglu who was the guest of our
magazine of this month stated
that Samsun had more advantages related to logistics that increases the value more and more.
He highlighted the tourism of Samsun that has to be underscored.
STSO AÇILIM
58
Haziran 2010
NEWS
INFRASTRUCTURE AGREEMENT FOR FOOD INDUSTRIAL
AREA WAS SIGNED
President Salih Zeki Murzioğlu made a speech at the
ordinary meeting of Samsun Chamber of Commerce
and Industry Assembly in May and he declared that
the contract for infrastructure tender was made with
the contractor company.
President Murzioğlu informed the Assembly
The ordinary meeting of Samsun Chamber of Commerce and Industry Assembly was made under the
presidency of Sedat Demirci, the President of the Assembly. The President of Samsun Chamber of Commerce and Industry Salih Zeki Murzioğlu informed
Assembly members about activities in May.
THE STAR OF TURKISH AGRICULTURE: SAMMEY
In Samsun 19 Mayıs district –
Çandır village, 23 entrepreneurs
come together and built the
biggest and modernist fruit farm of
the Blacksea region on approximately 650 acres land and with
125.000 dwarf trees. SAMMEY,
which is the leader of healthy and
scientific fruit production in Turkey,
has a purpose to change the destiny of Bafra and Çarşamba plains.
BLACKSEA’S PEARL:
YAKAKENT
The cutest district of Samsun, the land of sea,
sand, green and blue; Yakakent attracts
tourists day by day. Yakakent, located in the
middle of Samsun and Sinop, is rapidly becoming a tourism paradise of Middle Blacksea region with its uncommon beauty and
calmness, clean sea, fish restaurants, people’s
hospitality and natural beauties. Yakakent
serves a wide range of alternative activities
like plateaus and nature tourism except sea
tourism.
STSO AÇILIM
59
Haziran 2010
NEWS
ENTERPRISE EUROPE NETWORK BLACKSEA CONSORTIA
COORDINATOR SAMSUN
CHAMBER OF COMMERCE AND
INDUSTRY ORGANISED
“SAMSUN R&D AND INNOVATION
CONGRESS”
To the congress which was held in Amisos Hotel
Meeting Hall at 3 June 2010, many academicians
from various universities, trainers, public representatives and company representatives who are
the leaders in this sector participated and made
presentations on the issue.
“FRANCHISING AND BRANDING” TRAINING HAS BEEN ORGANIZED
BY SAMSUN CHAMBER OF COMMERCE AND INDUSTRY
Samsun CCI and EEN- Blacksea Consortia has organized a
training on “Franchising and Branding”.
Member of the Board for Turkish Franchise Association,
İlhan Erkan was lecturer in the training that was realized
in Samsun CCI Assembly Hall on 15 June 2010. İlhan Erkan
has stated that brand has a great importance on franchising system and said that “No brand means no market.
It is impossible to mention product presence of a sector
that hasn’t got a market. Because there are sectors which
develop as imitation in all areas and don’t contribute to
national economy.”
“EU COMMON AGRICULTURAL POLICY AND AGRICULTURAL
INCENTIVES” HAS BEEN ORGANISED IN COOPERATION OF
SAMSUN CAHMBER OF COMMERCE AND CORUM CHAMBER OF
COMMERCE AND INDUSTRY RELAY OFFICE.
Samsun Chamber of Commerce and Industry and Corum Chamber of Commerce and industry relay
office organized a training issued “ EU Common Agricultural Policy and Agricultural incentives” at Çorum
CCI Assembly Hall , 28 May 2010. Expert Dr. Coşkun Şerefoğlu from Agriculture and Rural Affairs Ministry, EU and Foreign Affairs Coordination Department participated as a speaker and made a wide
range presentation which includes EU, EU Common Agricultural Policy, Agriculture incentives and IPARD
programs. Dr. Şerefoğlu specified that IPA has 11.486 billion Euros budget for 2007-2013 term for all countries and all components. “20.7 million Euro in 2007, 53.0 million Euro in 2008, 85.5 million Euro in 2009
and 131.3 million Euros in 2010, total 290.5 million Euros were allocated to our country within IPARD programs. 2010 -2013 term program is not certain yet”, he said. He added that if Turkey wants to benefit
IPARD incentives, the basic requirements of EU Rural Development Policy must be fulfilled.
STSO AÇILIM
60
Haziran 2010

Benzer belgeler