Cumhuriyet Halk Partisi

Transkript

Cumhuriyet Halk Partisi
1
Cumhuriyet Halk Partisi
CHP lideri Kılıçdaroğlu Brüksel’de, AKP iktidarının
Türkiye’nin yörüngesini değiştirmeye çalıştığını belirtti ve
‘Türkiye Avrupa’dan kopuyor’ diye uyardı.
Tarih : 15.05.2013
“AKP
iktidarında
demokrasinin
en
çok
gerilediği
alanların listesi
ürpertici:
Yurttaşların
özgürlükleri,
kadın hakları,
yargının
bağımsızlığı,
medya
özgürlüğü, ceza
infaz kanunu,
internet özgürlüğü, hukuk devleti…”
“Medya üzerindeki baskılar toplumla iletişimimizi kısıtlıyor. İki milletvekilimiz
beş yıldır tutuklu. Haklarında bir hüküm yok. Hapishanede, izole edildikleri
küçük bir hücrede yaşamlarını söndürüyorlar. Onlar gibi binlerce masum
insan var. AKP Türkiye’de tam anlamı ile bir cadı kazanı kaynatıyor.
‘McCarthyism’ yapıyor. Özgürlükçü insanlarımız korku içinde.60 bin kişinin
telefonları dinlenmiş.”
-“CHP olarak iktidara adayız. Ülkemizi tüm alanlarda Avrupa’nın geleceğine
olumlu katkıda bulunan bir ülke yapacağız. Her bir alanda somut politika
önerilerimiz ve eylem planlarımız var.”
-“Türkiye, CHP iktidarında, bölgesinde savaş politikalarının değil demokrasi
ve sosyal kalkınmanın temsilcisi, barışın koruyucusu olacak”
-“AB ile müzakere sürecinde Türkiye’yi daha fazla destekleyen, müzakere
başlıklarının açılması için engeller çıkartmayan, AKP hükümetinin
dezenformasyonuna itibar etmeden demokratik reformlar için etkili olan, Türk
halkı ile iletişime öncelik veren ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına,
öğrencilerine, turistlerine, iş dünyası insanlarına, bilim ve sanat insanlarına
mantık dışı seyahat vizesi uygulamasından vazgeçen bir AB’ye ihtiyacımız var”
Cumhuriyet Halk Partisi
-1/4-
16.05.2013
2
-“AKP, sanki ‘kendileri çözüm istiyor, biz karşıymışız’ gibi bir hava yaymaya
çalışıyor. Medya özgürlüğünün olmadığı, otosansürün yaygınlaştığı ve
hükümeti eleştiren gazetecilerin işlerine son verildiği bir Türkiye’de böylesine
büyük bir yalanı yaymak çok da zor değil”
Avrupa Birliği (AB) kurumlarına yönelik temaslarda bulunmak ve Avrupa
Parlamentosu’nda konuşma yaptıktan sonra AP Başkan ve yöneticileriyle görüşmek
üzere Genel Başkan Yardımcıları Faruk Loğlu ve Umut Oran, Özel Kalem Müdürü Tuncay
Ceylan ile birlikte Brüksel’e giden Genel Başkan Kılıçdaroğlu, AP Sosyalistler ve
Demokratlar İlerici İttifak Grubu üyesi Avrupalı parlamenterlere hitaben bir konuşma
yaptı.
Konuşmasında, AB Komisyonu’nun son Türkiye İlerleme Raporu ve Avrupa
Parlamentosu raporlarında da görüldüğü gibi AKP’nin Türkiye’yi Avrupa’dan uzaklaştırıp,
çağın ötesine götürdüğünü belirten Kılıçdaroğlu, “Demokrasinin en çok gerilediği
alanların listesi ürpertici: Yurttaşların özgürlükleri, kadın hakları, yargının bağımsızlığı,
medya özgürlüğü, ceza infaz kanunu, internet özgürlüğü, hukuk devleti… Ülkeyi
yöneten muhafazakâr AKP hükümeti ise giderek daha görünür bir şekilde içindeki
anti-demokrat kültürü icraata dönüştürdü ve ülke geneline yaydı” dedi.
Başta Brüksel olmak üzere Avrupa içinde bir çok resmi ve gayrı-resmi kanaldan AKP
hükümeti ve destekçisi siyasi grupların yoğun bir dezenformasyon kampanyası
yürüttüklerini anlatan Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
“AKP kendisini ‘Türkiye’de demokrat bir güç’, biz muhalefeti de sanki ‘militarist,
reformların karşısında bir parti’ olarak yanıltıcı bir şekilde tanımlama çabası içinde oldu.
Ne yazık ki bu dezenformasyon kampanyası bazı çevrelerde etkili oldu. Bilgi çağında
yaşıyoruz. CHP’nin tüm söylemleri, tutumu, mecliste verdiği oylar ve önerdiği bütün
politikalar kayıt altındadır. CHP, demokrasiyi Türkiye’de gerçek anlamda özümsemiş ve
savunan tek siyasi akımdır.”
Kılıçdaroğlu, AKP dezenformasyonunun Kürt sorunu konusunda da devam ettiğini ifade
ederek, “Sanki ‘kendileri çözüm istiyor, biz karşıymışız’ gibi bir hava yayılmaya
çalışılıyor. Medya özgürlüğünün olmadığı, otosansürün yaygınlaştığı ve hükümeti
eleştiren gazetecilerin işlerine son verildiği bir Türkiye’de böylesine büyük bir yalanı
yaymak çok da zor değil” şeklinde konuştu.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu görüşlerini açıklarken, Kürt sorununa yönelik resmen açıklanmış
ve somut demokratik çözümler öneren raporu olan tek partinin CHP olduğunu belirterek
konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kürt sorununa yönelik resmi olarak açıklanmış ve somut demokratik çözümler öneren
raporu olan tek parti CHP’dir. Etnik ayrımcılık ve ırkçılık büyük bir suçtur. Kürtçenin
öğreniminden kültürel haklara ve sınırsız bir özgürlük ortamına uzanan geniş bir
yelpazede somut politikalar öneriyoruz. Bu konuda temel referansımız açıktır: AB’nin
Kopenhag siyasi kriterleri.”
CHP’nin, Kürt sorununda bulunacak çözümün, özgürlükçü ve parlamenter rejimi
güçlendiren yeni bir anayasayla kalıcı ve sürdürülebilir hale geleceğine inandığını
vurgulayan Kılıçdaroğlu, AKP’nin otoriter, anti-demokratik ve sınırsız güce sahip bir
Cumhuriyet Halk Partisi
-2/4-
16.05.2013
3
Başkanlık sisteminin pazarlığı içinde olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu konuşmasında CHP’nin Kürt meselesinin çözümü için atılan bütün samimi
adımlara destek olacağını da vurguladı ve AKP’nin sürece ilişkin ısrarla ve açıkça CHP ile
bilgi paylaşmaktan ve konuyu parlamentoya getirmekten kaçtığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, “AKP, tam bir hukuksuzluk ve gizlilik içinde AB ve ABD’nin terör örgütü ilan
ettiği PKK’yla pazarlıklar yapıyor. CHP ise her koşulda yasaların uygulanması ve hukuk
devleti ilkelerine uyularak meşruiyet sınırları içinde kalınmasını istiyor” dedi.
AB raporlarında da vurgulanan mevcut baskıcı, anti-demokratik, medya ve toplum
üzerinde tahakküm yaratan bir ortamda, kalıcı bir toplumsal barış ve uzlaşma
sağlamanın olanaksız olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Bilinen bir gerçek var o da,
CHP tabanının yüzde yüzünün demokratik bir anayasa ve Kürt sorunu başta olmak
üzere her alanda güçlü bir toplumsal uzlaşma ve barıştan yana olduğu gerçeğidir”
şeklinde konuştu.
Görüşlerini açıklarken, CHP’nin parti olarak birçok baskıya maruz kaldığını söyleyen
Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Medya üzerindeki baskılar toplumla iletişimimizi kısıtlıyor. İki milletvekilimiz beş yıldır
tutuklu. Haklarında bir hüküm yok. Evrensel hukukun tüm kuralları ihlal ediliyor.
Hapishanede, izole edildikleri küçük bir hücrede yaşamlarını söndürüyorlar. Onlar gibi
binlerce masum insan var. AKP Türkiye’de tam anlamı ile bir cadı kazanı kaynatıyor.
‘McCarthyism’ yapıyor. Özgürlükçü insanlarımız korku içinde.”
Avrupa Parlamentosu’nda konuşan Kılıçdaroğlu Avrupa’nın bugün bir yol ayrımında
olduğuna da dikkat çekerek, kıtanın ya tarihin akışı içinde sürüklenecek ya da o akışı
yönlendirecek bir noktada bulunduğunu belirterek şunları söyledi.
“Bu noktada biz siyasetçilerin sorumluluğu büyüktür. Avrupa’yı ilham veren, ilerleme,
refah, istikrar ve adalet üreten bir projeye dönüştürmek görevi biz sosyalistler ve sosyal
demokratlara düşmektedir. Hızla değişen ve küreselleşen dünyada, çağımızın sorunları
da giderek çeşitleniyor ve karmaşıklaşıyor. Bugün, geri kalmış ülkelerin bir kısmı
ekonomik kalkınmanın meyveleriyle tanışsalar da yüz milyonlarca insan hala derin bir
eşitsizlik, yoksulluk ve sefalet sarmalında yaşıyor. 21. Yüzyılda uygarlığın ilerlemesini
sağlayan internet, sosyal medya, mobil teknolojiler, nano-teknolojiler ve yeşil enerji
arayışları aynı zamanda yeni bir tüketim toplumu yaratıyor.
Küreselleşme, yeni fırsatlar yarattığı kadar, karmaşık sorunları da beraberinde getiriyor.
Kuzey ve güney yarımküreler arasındaki eşitsiz ilişkiler hüküm sürmeye devam ediyor.
Hala açlık, yoksulluk, diktatörlükler, adaletsizlikler, iç savaşlar, çocuklara, kadınlara,
sivil insanlara karşı şiddet ve giderek bozulan ekolojik dengelerin neden olduğu
sorunlarla mücadele ediyoruz.”
Gelişen sorunlar karşısında insanlığın daha etkin, daha yaratıcı ve daha adaletli bir
Avrupa’ya ihtiyacı bulunduğunu sözlerine ekleyen Kılıçdaroğlu, “Demokrasi, insan onuru
ve sosyal adalet zemininde, evrensel değerlerin beşiği Avrupa dünyada ilerlemenin itici
gücü olagelmiştir. Türkiye’de biz bu gerçeği çok boyutlu bir deneyim sürecinde
hissediyor ve yaşıyoruz” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi
-3/4-
16.05.2013
4
Kılıçdaroğlu bu konuda şunları söyledi:
“Bu yıl Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle tesis ettiği ortaklık rejiminin 50’nci yıldönümü.
Unutmayalım ki, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri tam üyelik hedefini aşan bir ilişkidir.
Tarihimiz ve kaderimiz Avrupa’yla yüzyıllar boyunca hep ortak olmuştur. Birliğe tam
üye olmuş bir Türkiye küresel rekabet ortamında ve uygarlık yarışında Avrupa’yı her
açıdan çok güçlendirecek, tüm insanlık için katma değer yaratacaktır. Türkiye’nin tam
üyeliği Avrupa’nın sosyal ve ekonomik gücünü, jeo-stratejik açılımlarını ve en önemlisi
sahiplendiği evrensel değer ve normların cazibe ve etkisini artıracaktır.”
21. yüzyılda uluslararası ortamın hızla şekillendiğini, bir tarafta Suriye, Irak, Mali, Filistin
ve Afganistan gibi sivil halkların yaşamını yıkan sorunların devam ettiğini ifade eden
Kılıçdaroğlu, “Diğer tarafta ise özellikle Batı dünyası içinde önemli ekonomik
yapılanmalar başlıyor. ABD ile AB arasındaki Transatlantik Ortaklık, AB’nin Japonya ile
serbest ticaret görüşmeleri ve ABD liderliğinde başlayan Trans Pasifik Ortaklık
görüşmeleri uluslararası ticaret ve yatırım ortamına yeni ortak standartlar getirebilir. Bu
kapsama sadece gümrük tarifeleri değil aynı zamanda tüketici hakları, sosyal
düzenlemeler ve çevre kuralları da dâhil olmalı. Batı dünyasının giriştiği bu yeni
ekonomik yapılanmaları eşitlikçi bir anlayışla dünya halklarının refahına hizmet edecek
fırsatlara dönüştürmek elimizde. Bu anlayışla, AB ile ABD arasındaki Transatlantik
Ticaret ve Yatırım Anlaşması’na AB ile gümrük birliği içindeki Türkiye’nin dâhil olmasını
savunuyoruz” diye konuştu.
Türkiye’de CHP olarak iktidara aday olduklarını da vurgulayan Kılıçdaroğlu, ‘’Ülkemizi
tüm alanlarda Avrupa’nın geleceğine olumlu katkıda bulunan bir ülke yapacağız. Her bir
alanda somut politika önerilerimiz ve eylem planlarımız var. Türkiye, CHP iktidarında,
bölgesinde savaş politikalarının değil demokrasi ve sosyal kalkınmanın temsilcisi,
barışın koruyucusu olacak” dedi.
Seyahat vizesi uygulamasından vazgeçen bir AB’ye ihtiyaç bulunduğuna dikkati çeken
Kılıçdaroğlu konuşmasının son bölümünde de şunları söyledi;
“Avrupa Birliği bu yönde yapıcı bir rol oynayabilir. AB ile müzakere sürecinde Türkiye’yi
daha fazla destekleyen, müzakere başlıklarının açılması için engeller çıkartmayan, AKP
hükümetinin dezenformasyonuna itibar etmeden demokratik reformlar için etkili olan,
Türk halkı ile iletişime öncelik veren ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına,
öğrencilerine, turistlerine, iş dünyası insanlarına, bilim ve sanat insanlarına mantık dışı
seyahat vizesi uygulamasından vazgeçen bir AB’ye ihtiyacımız var”.
Cumhuriyet Halk Partisi
-4/4-
16.05.2013