Kriz Sonrası Türkiye`de Sanayileşme ve Büyüme İlişkisi: Kaldoryen

Transkript

Kriz Sonrası Türkiye`de Sanayileşme ve Büyüme İlişkisi: Kaldoryen
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
Kriz Sonrası Türkiye’de Sanayileşme ve Büyüme
İlişkisi: Kaldoryen Büyüme Modeli Çerçevesinde
Bir İnceleme
Ömer Tuğsal DORUK,
Çukurova Üniversitesi
e-posta: [email protected]
Ahmet KARDAŞLAR,
Çukurova Üniversitesi
e-posta: [email protected]
Yusuf Can ŞAHİNTÜRK,
Çukurova Üniversitesi
e-posta: ycanş[email protected]
Ediz Deniz KANDIR,
Çukurova Üniversitesi
e-posta: [email protected]
Özet
Post Keynesyen İktisat Okulu’nun önemli temsilcilerinden Nicholas Kaldor’un Büyüme Modeli
olarak bilinen imalat sanayi oranındaki artışın, büyümeye direkt etki etmesi varsayımı, bu
çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Kaldor’un büyüme modeli için sanayi üretimi önemli bir
katalizör olarak yer almaktadır. Çalışmada aylık veriler ışığında kriz sonrası dönem içinde
Kaldoryen Büyüme Modeli kıstasları çerçevesinde Türkiye’de çeşitli değişkenler ışığında
sanayi üretimi ile GSYİH arasındaki ilişki incelenmektedir.
Anahtar kelimeler: İmalat sanayi, Ekonomik büyüme, Üretim ve büyüme ilişkisi
JEL Kodları: O40,O41,O47
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
Industrıalızatıon And Growth Relatıon In Turkey
Durıng Post Crısıs Era: A Revıew On Kaldorıan
Growth Model Perspectıve
Abstract
Nicholas Kaldor who is one of the most important Post Keynesian Economic School and
whose thesis about industry and growth has played crucial role for growth theories and this
research based on that thesis. Kaldorian growth theory also known as “engine of growth”
theory why Kaldor has underlined and showed industry’s direct effect to GDP, empirically. In
this research Kaldor engine of growth (KEG) is examined with various variables in monthly
datas about Turkey’s industrial situation in post-crisis and after crisis era.
Keywords: Manufacturing industry, Economic Growth, Production and Growth Relation
JEL Code: O40, O41, O47
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
1. GİRİŞ
Küreselleşmenin yükselen bir ivme kazandığı, artık global ilişkilerden çok glokal
ilişkilerin yer aldığı modern iktisadi düzenin yaşadığı en sarsıntılı kriz olan 2008 Ekonomik
Krizi, en önemli yükselen piyasa ekonomilerinden biri olan Türkiye ekonomisini reel sektör
bazında etkilemiştir.
Post Keynesyen iktisat okulunun önemli isimlerinden olan Nicholas Kaldor’un
Büyüme Yasaları’ndan biri olan, sanayinin büyümenin motoru olduğunu belirten yaklaşımı
çalışmada kriz sırasında ve sonrasında Türkiye Ekonomisi için incelenmektedir.
Çalışmada Kaldoryen Büyüme Modeli çerçevesinde Türkiye’nin kriz esnasında ve
kriz sonrası toparlanma aşamasında imalat sanayi ile gayri safi yurt içi hasıla arasındaki ilişki
kapasite kullanım oranı, imalat sanayi üretim endeksi ve üretim hacmi değişkenleri vasıtası ile
incelenmektedir.
2. KALDOR, POST KEYNESYEN İKTİSADİ ANALİZ VE BÜYÜME
Kaldor’un büyüme teorisinde önemli yer tutan sanayileşme olgusu, esasen Kaldor gibi
Post Keynesyen olan Michal Kalečki’ye kadar dayanmaktadır.
Michal Kalečki’nin Cambridge’de Keynes’in başkanlığını yaptığı araştırma grubunda
İkinci Dünya Savaşı sonrasında yapmış olduğu altı farklı kategorideki sanayi araştırması
monopol ve efektif talep konularında yol gösterici olmakla birlikte bu konuda Kaldor’ a ilham
kaynağı da olmuştur (Lee, 1999: 157). Kalečki Keynes’in başkanlığını yaptığı araştırma
grubundan, Keynes’in eleştirileri üzerine ayrılmıştır. Buna karşın Cambridge Keynesyenleri
olarak anılan ve Post Keynesyen İktisat okulunun kökenini oluşturan iktisatçılara yol gösterici
olmayı başarmıştır. Kalečki’nin sanayi istatistikleri ve mikroanalizi; monopol düzey, eksik
rekabet, fiyat yapışkanlığı gibi olguların Post Keynesyen analize dahil edilmesine neden
olmuştur. Bu nedenle Post Keynesyen paradigmanın gelişiminde Kalečki’nin büyük payı
bulunmaktadır.
1960’larda Nicholas Kaldor’un ifade ettiği üç temel önerme ekonomik büyümenin
sebeplerine vurgu yapması bakımından oldukça önemlidir (Ener ve Arıca, 2011: 60).
Kaldor’un Büyüme Kanunları olarak adlandırılan üç temel önermesi şunlardır:
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
1- Gayrisafi yurtiçi hasıla büyümesi pozitif olarak imalat sektöründeki büyüme ile
ilişkilidir.
2- İmalat sektöründe ki verimlilik artışı bu sektörün büyümesiyle pozitif olarak ilişkilidir.
Bu önerme Verdoorn Kanunu olarak da adlandırılmaktadır.
3- İmalat dışı sektör büyümesi ile imalat sektörü büyümesi arasında da pozitif bir ilişki
bulunmaktadır.
Kaldor, sanayide ölçeğe göre artan getiri varsayımı altında tarımda istihdamın ve
üretimin azalması gerektiğini öngörmektedir. Kaldor, içsel büyüme teorisyenlerinin aksine
ekonomik büyümenin arz yanlı büyüme tarafından gerçekleşebileceğini varsaymaktadır. Bu
konuda sanayideki çıktı artışının büyümeye olan direkt etkisi önemli bir olgu olarak göze
çarpmaktadır (Libanio, 2006: 2).
Kaldor’un çalışmasının diğer önemli bir yönü ise, sanayileşmeyle birlikte tarımın bir
sektör olarak ulusal gelir içindeki payının sürekli olarak azalmasına ve tarımda istihdamın
buna paralel olarak küçülmesine karşın, hizmet ve imalat sektörlerinin paylarının gerek ulusal
gelir, gerekse istihdam içindeki paylarındaki artışa dikkat çekmiş olmasıdır.
Kaldoryen stilize gerçekler olarak tabir edilen ve Kaldor’un büyüme modelinin
kökenini oluşturan olgular aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir (Acemoğlu, 2009: 57; Yeldan,
2009: 57; Ceylan, 2010: 54; Kongsamut, Rebelo ve Xie, 1997: 4);
• Sermaye çıktı oranı sabittir.
• Sermaye sahibi ile çalışan kesim arasındaki gelir dağılımı, ulusal ekonomide sabittir.
• Faiz oranı sabittir.
• Sermayenin reel getirisi sabittir.
• Kişi başı çıktı oranı sabittir.
• İşçi başına üretim, verimlilik artışında azalma eğilimi olmadan sürekli büyüme eğilimi
içerisindedir.
• İşçi başına sermaye stoku sürekli büyüme eğilimi içerisindedir.
• Verimlilik artışında ülkeler arası büyük farklılıklar bulunmaktadır.
Kaldor’un büyüme modeli, toplam talep büyümesi, ölçeğe göre artan getiriler gibi
unsurları içermekte ve esasen teknik ilerleme fonksiyonuyla birlikte Keynesyen Büyüme
Modeli’nin bir sonucu olarak da ifade edilmektedir (Palley, 1996: 113-114).
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
İktisadi büyüme, genellikle uzun vadeli düzeyde ele alınmaktadır ve bu nedenle bir
ülkenin üretim olanakları eğrisinin dışarıya veya uzun dönem toplam arz eğrisinin sağa doğru
kaymasına yol açan nedenler iktisadi büyüme kuramlarının konusunu oluşturmaktadır
(Kibritçioğlu, 1998: 208). Kaldor’un yaklaşımının, bu nedenlere dayandığı varsayılabilir.
Kaldor sanayideki artışın tarım sektöründeki istihdamın azalması ile doğru orantılı
olduğunu belirtmektedir. Kaldor’a göre sanayi dışındaki sektörlerdeki istihdamın azalması,
sanayi üretiminin artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle sanayi gelişmişliğin göstergesi
olarak görülmektedir. Bu ilişki Tablo 1’de görülmektedir.
Tablo 1. Ekonomik Büyümenin (Kalkınmanın) Aşamaları Arasındaki Farklar
Karakteristik özellikler
Tarımsal, Endüstriyelleşme Öncesi Endüstriyel
(pre-industrial, agrarian)
Lider ekonomik sektör
Tarım
Sanayi
Baskın teknoloji
İşçi ve doğal kaynak odaklı
Sermaye odaklı
Ana tüketim malları
Gıda ve Tekstil
Sanayi malları
Ana Üretim Sürecinin İnsan-doğa etkileşimi
İnsan-insan etkileşimi
Doğası
Ekonomik Büyümenin Doğaya dayalı üretim (toprak, iklim, İşçi üretimi
Ana Faktörü
biyolojik kaynaklar)
Kaynak: Soubbotina, 2004: 67
Post Keynesyen İktisat Okulu’nun önemli temsilcilerinden biri olan Nicholas Kaldor
(1956)’un Büyüme Kanunları, iktisadi büyüme tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Kaldor,
sanayi sektörünü büyümenin motoru (engine of the growth) olarak adlandırmaktadır.
Kaldor’un yaklaşımı Keynes (1936)’in efektif talep teoremine dayanmaktadır. Tam
istihdam koşulları altında toplam talep toplam arz eşitliği varsayımına sahip olan bu teorem,
Kaldor’un sanayinin büyümeye olan katkısı üzerine olan modelinin hareket noktası olarak
sayılabilir.
3. BÜYÜME KURAMLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ VE KALDOR’UN
BÜYÜME KURAMI
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
Büyüme; kişilerin reel gelirlerinin devamlı ve sürekli artması, ekonomik büyüme ise;
bir ekonomide zaman içinde mal ve hizmet üretimi miktarında artış olarak tanımlanmaktadır.
Büyümenin kaynaklarının ne olduğu, nasıl oluştuğu, emek-yoğun veya sermaye-yoğun bir
büyüme mi olduğu, üretimde emek – sermaye bileşiminin yüzdesinin miktarının ne olduğu
sürekli araştırma konusu olmuştur. Teoride Klasiklerden günümüze çeşitli büyüme modelleri
geliştirilmiştir. Bunları genel olarak Klasik Büyüme Modelleri, Harrod–Domar Büyüme
Modeli, Neoklasik (Solowyan) Büyüme Modeli ve İçsel Büyüme Modelleri olarak
sınıflandırabiliriz.
Klasik iktisadın önemli temsilcileri olan A. Smith, D. Ricardo ve T. Malthus’un
çalışmaları Klasik anlamda büyüme kavramına önemli katkılar sağlamıştır. A. Smith’in 1776
yılında hazırlamış olduğu “Ulusların Zenginliği” adlı çalışma, ekonomik büyüme teorileri için
başlangıç noktası olarak görülmektedir. Klasik teoriye göre yüksek tasarruflar yüksek
yatırımlara öncülük ederler ve yüksek yatırımlar da yüksek büyümeye dönüşmektedirler.
Buradaki varsayıma göre yüksek tasarrufların ekonomik büyümeye öncelik tanıması ve yine
yüksek tasarrufların ekonomik büyüme ile sonuçlanması ön plana çıkan bir unsurdur. Klasik
teoride; yatırım-tasarruf eşitliğinden hareketle, tasarrufların azalması yatırımları azaltmakta
dolayısıyla büyüme hızı azalmaktadır veya tasarrufların artması yatırımları arttırmakta ve
dolayısıyla büyüme hızı artmaktadır. Klasik teoriye göre tasarruflar otomatik olarak yatırıma
dönüşmektedir. Yani tasarrufların artması sermaye stokunun artması anlamına gelmektedir
(Yılmaz, 2005: 65).
Keynes’in modelinin devamı olarak da değerlendirebileceğimiz Harrod-Domar
modelinin temel amacı istikrarlı (dengeli) büyümenin temel koşullarını bulmaktır. Keynes’e
göre ekonomide eksik istihdam söz konusudur. Ekonominin eksik istihdam halinden
kurtulabilmesi için ekonominin durgunluk durumundan çıkması yani toplam talebin
arttırılması gerekmektedir. Toplam talebin arttırılması ile yatırım harcamaları artacak ve
ekonomide büyüme sağlanacaktır. Harrod ve Domar’ın birbirlerinden bağımsız olarak
geliştirdikleri bu büyüme modeli, teoride büyümeyi ilk kez sistematik olarak ele alan model
konumundadır. Model; Keynes’in büyüme ile ilgili statik görüşlerinin, dinamik hale
getirilmesidir. Harrod-Domar büyüme teorisi toplam talep, üretim ve istihdam arasındaki
ilişkileri açıklayarak ekonominin büyüme hızını belirlerken, iki kavrama dayanmaktadır. Bu
kavramlar marjinal tasarruf oranı ile sermaye-hasıla katsayısıdır. Bir ekonomide büyüme
oranı marjinal tasarruf oranı ile pozitif, sermaye-hasıla katsayısı ile negatif yönlü ilişki
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
içindedir (Yılmaz, 2005: 66). Harrod–Domar modeline göre, ex post yatırımların ex ante
yatırımlara eşit olmama riski olduğundan üretimde kapasite artışı ile birlikte talep de artacak
ama büyüme istikrarsız bir seyir izleyecektir. Dolayısıyla istikrarlı (dengeli) büyümenin
koşullarının belirlenmesi gerekir, diyerek optimum büyüme hızının ne olması gerektiğini
hesaplamaya çalışmışlardır. Tam istihdamlı ve dengeli büyümenin olamayacağını ileri süren
Harrod-Domar modelinde büyümenin kaynağı olarak sadece sermaye faktörü görülmüş ve
büyüme bıçak-sırtı denge şartlarına bağlanmıştır (Gürak, 2006: 86).
Neoklasik Büyüme Teorisinin çıkış noktasını ise Solow (1956) ve Swan (1956)’ın
çalışmaları oluşturmaktadır. Neoklasik (Solowyan) büyüme modeli, Harrod-Domar modelinin
aksine sürdürülmesi zor bıçak-sırtı denge şartlarına bağlı olmayan, devletin müdahalesine
gerek duymayan ve emek faktörünü içselleştiren dengeli bir büyümeyi amaçlamıştır. Bu
modele göre nüfus artışı ve teknolojik ilerleme büyümenin kaynağını oluşturmaktadır. Bu iki
unsur model içerisinde belirlenmemekte ve modele dışsal olarak katılmaktadır. Solow
modelinde büyüme bıçak sırtı denge şartlarından ve denge kurucu güç olarak devletin
ekonomiye müdahalesinden kurtulmuş, ancak bu modelde gelişmenin ileri aşamalarında
gelişmiş ülkelerin durgun duruma girecekleri öngörülmüş, teknolojik gelişme dışsal sayılmış,
bilgi ve beşeri sermayenin büyümedeki rolü dikkate alınmamıştır. Bu eksikliklerden dolayı
yeni model arayışları devem etmiş ve içsel büyüme modelleri ortaya çıkmıştır (Demir, 2005:
181).
Temelleri Romer ve Lucas tarafından atılan içsel büyüme teorisi, ekonomik büyümeyi
Neoklasik modelde olduğu gibi piyasa mekanizmasının denetimi altında olmayan dışsal
teknolojik gelişmeler yerine, piyasaların kendi dinamikleri içinde faaliyet gösteren ekonomik
güçlerin içsel olarak belirlediğini kabul etmektedir. İçsel büyüme modelleri, ekonomik
büyümeyi piyasa mekanizması içinde faaliyet gösteren ekonomik güçlerin içsel olarak
belirlediğini varsayarken, büyümenin itici gücünü (engine of growth) tanımlar ve bunun
birikimini sağlayan etkenler ile büyüme sürecinin işleyişini açıklamaktadır. İçsel büyüme
modelleri ekonomik büyümeyi beşeri sermaye, teknolojik gelişme ve araştırma-geliştirme gibi
faktörlerle açıklamaya çalışmaktadır (Ercan, 2002: 130-5).
Büyüme kuramının tarihsel gelişimini kısaca açıkladıktan sonra Kaldor’un büyüme
kuramıyla ilgili yapılan amprik çalışmalara göz atabiliriz.
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
Rima (2004: 179) Kaldor, sanayinin büyümesini endüstriyel sektörün ölçeğe göre
artan getiriler koşulu altında tarımsal üretime dayanan aktivitelerin azalmasına bağlamaktadır.
Kaldor (1967: 21)’a göre tarım sektöründe üretim ve istihdam artışı negatif olma
eğilimindedir (Kaldor, 1967:21’den Akt: Casillas, 1993: 274).
Goth yapmış olduğu çalışmada 1960’ların sonunda sanayinin büyüme olgusunun,
dünya ekonomisinde önem kazandığını göstermektedir. Özellikle Güneydoğu Asya
ülkelerinde işsizliği azaltmak, aynı zamanda gerekli teknik elemanların yetiştirilmesi amacı
ile eğitim sisteminin de dönüşümüne önem verilmiştir (Goth, 1996:1’den Akt: Felipe, 1998:
464).
Thirlwall (1983: 347-348) Kaldor (1966)’un gdp=gm formülünden hareket ederek
GSYİH ile Sanayi üretimi (gm=manufacturing growth) arasındaki ilişkiyi 1952-1954 ve
1963-1964 yılları arasında 12 ülke (Japonya, İtalya, Batı Almanya, Avusturya, Fransa,
Danimarka, Hollanda, Belçika, Norveç, Kanada, Birleşik Krallık ve ABD) üzerinde yapmış
olduğu analizde;
gGDP = 1.153+0.614(0.040) gm r2 = 0.959 sonuçlarına ulaşmıştır.
Ener ve Arıca (2011) Kaldor’un birinci büyüme yasası üzerinde gözlemlerde
bulunmuştur. Kaldor’un birinci büyüme kanununun yüksek gelire sahip 23 OECD ülkesi
ekonomileri için geçerli olup olmadığını test ettikleri çalışmadan elde ettikleri bulgular 19802008 arası dönemde, yüksek gelire sahip bu ülkelerde, Kaldor’un birinci büyüme yasasını
doğrulayan sonuçlar elde etmişlerdir. İmalat sektörü bu ülkelerde ekonomik büyümenin
motoru konumundadır.
Thirlwall (2003: 123-124) Kaldor’un üç ek önermesinin önemini vurgulamaktadır:
Artan getiri ile çalışan sektörün azalan getirili sektörden işgücünü çekmesi GSYİH
büyüme oranlarını azaltacaktır.
Sanayileşmenin ilk safhalarında talep tarım sektöründen gelmekte, ancak sonraki
aşamada ihracat talebi belirleyici rol üstlenmektedir.
İstikrarlı bir büyüme süreci ihracat ve üretim artışıyla sağlanabilir.
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
4. TÜRKİYE ÜZERİNE KALDORYEN BÜYÜME MODELİ İNCELEMELERİ:
LİTERATÜR TARAMASI
Kaldoryen büyüme modelinin Türkiye üzerine yapılan ampirik analizleri mevcuttur.
Türkiye sanayisi üzerine yapılan araştırmalar, Türkiye’de Kaldoryen büyüme motoru
varsayımını doğrular niteliktedir.
Yamak (2000) Türkiye’de sanayi ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi 1946 ile
1995 yılları arasında reel GSYİH ile sanayi üretimi arasında Engle-Granger Eşbütünleşme
Testi, ve Granger Nedensellik Testi ile analiz etmiştir. Çalışmanın sonucunda 1946 ile 1995
yılları arasında Türkiye ekonomisinde reel GSYİH ile sanayi üretimi arasında eşbütünleşme
ilişkisi bulunmuştur. Aynı zamanda GSYİH ile sanayi üretimi arasında iki yönlü
(GSYİHsanayi üretimi) Granger Nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Bu sonuç aynı
zamanda Kaldoryen Büyüme Modelini (sanayi, büyümenin motorudur-KEG) destekler
niteliktedir.
Çetin (2009) 1981-2007 yılları arasında Türkiye ve Avrupa Birliği ülkelerinde
sanayinin büyümeye olan etkisini Kaldoryen model çerçevesinde analiz etmiştir. En Küçük
Kareler (EKK-OLS) yöntemini ve Granger Nedensellik Testi’ni kullanarak yapmış olduğu
analizde modelin R2’si 0,60 (%60) düzeyinde anlamlı, sanayinin büyümeye olan etkisini
gösteren katsayı 0,57, Jarque Bera değeri p<0.05 ve t istatistiğini de p<0.01 düzeyinde
bulmuştur. Modelde Türkiye, İngiltere’den sonra sanayi ve büyüme ilişkisi oranı en yüksek
ikinci ülke durumundadır. Bu ampirik çalışmanın önemli bir bulgusu da Türkiye’de imalat
sektörüne verilen önemin arttırılmasının gerekliliğini vurgulamasıdır. Araştırmaya dahil
edilen ülkelerin çoğunda ekonomik büyüme ile imalat sektörü büyümesi arasında pozitif bir
ilişkinin varlığını destekler nitelikte bulgular elde edilmiştir. Sanayi sektörü yalnızca hasıla ve
üretim etkisi yaratmamakta, aynı zamanda yatırım, istihdam, katma değer ve ihracat etkisi de
yaratarak ekonomik büyümeye önemli derecede katkı sağlamaktadır.
Doğan, Çam ve Keçeli (2009) Türkiye’de GSYİH ile imalat sektörü arasında ilişkiyi
1987-2007 yılları arasında üçer aylık gözlemler ile ölçtüğü çalışmasında, öncelikle ADF, PP
testleriyle seriler durağanlaştırılmıştır. Daha sonra Engle Granger Koentegrasyon Modeli
çerçevesinde yaptığı analiz sonucunda modelin R2’si 0.75 olarak bulunmuş ve sanayi ile
GSYİH arasındaki ilişkinin gücü 0.915838 düzeyinde olduğu gösterilmiştir.
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
Terzi ve Oltulular (2004) GSMH ile sanayi üretim artışı arasındaki ilişki EngleGranger Koentegrasyon yöntemi ve Granger Nedensellik Testi vasıtası ile test etmiştir.
Koentegrasyon testi sonuçlarına göre modelin çift yönlü analiz edildiği testte GSMH’dan
Sanayi Üretim Endeksi arasındaki ilişkinin R2’si 0.96, Sanayi Üretim Endeksi’nden GSMH
yönlü etkileşiminin R2’si 0.89 ve Granger Nedensellik Testi sonuçları çift yönlü olarak
bulunmuştur.
Bairam (1991) Türkiye için 1925-1978 yılları arasında Kaldoryen büyüme modelini
test etmiş ve Türkiye için sanayi artışı ile GSYİH arasında anlamlı bir ilişki saptamıştır.
5. 2008 KRİZİ ÖNCESİNDE TÜRKİYE VE SANAYİLEŞME
Türkiye 1980 Krizi öncesi ithal ikameci bir dış ticaret ve sanayi politikası
izlemekteydi. Ancak 1980’li yıllara girerken yaşanan ekonomik kriz sonrasında alınan 24
Ocak kararları Türkiye’yi bu ithal ikameci modelden vazgeçmeye sevk etmiştir. Türkiye 1980
sonrasında daha dış âlem odaklı, ihracata dayalı büyüme modeli benimsemiştir (Attar ve
Temel, 2002: 110).
Rodrik (2000)’e göre Türkiye sanayisi 1968 yılında 1995 sabit fiyatları ile 6 milyar
dolar katma değer üretirken 2000 yılında 39 milyar dolarlık bir katma değer üretmektedir.
Aradan geçen 32 yılda Türkiye sanayi üretimi yaklaşık %650 artırmıştır.
Rodrik (2005: 261) Türkiye’nin ihracatının, 1990 ortası ve sonrasına doğru ani
yükselişinin nedeni olarak ticari serbestleşmeye olan uyumu işaret etmektedir. Nitekim ticari
serbestleşme sonrası GSYİH bu dönemde %20’den fazla artmıştır.
Türkiye Ekonomisi, 1980’li yılların sonunda ödemeler dengesi problemleri ile karşı
karşıya kalmış, sosyal ve iktisadi krizler yaşamıştır. Türkiye devleti 1980’lerin başında ciddi
ölçüde daha liberal bir ticari rejime geçmiştir (Cin, 2005: 495).
Türkiye’nin 1980 sonrası sanayileşme adına attığı radikal adımlar, sanayinin ve sanayi
üretiminin giderek yükselen bir ivme kazanmasına olanak tanımıştır. Nitekim 1990’lı yıllarda
Washington Konsensüsü, senyoraj olgusunun önemini yitirmesi sonucu gelişmekte olan
ülkelerin piyasalarını kendi bütçe açıklarını finanse etmek üzere dışarıya açması, Türkiye’yi
yükselen piyasa ekonomileri (emerging markets) arasında önemli bir konuma getirmiştir.
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
6. AMPİRİK ANALİZ
Çalışmanın ampirik kısmında endojen değişken olarak GSYİH, egzojen değişkenler
olarak ise kapasite kullanım oranı, imalat sanayi üretim endeksi ve üretim hacmi değişkenleri
analizde yer almaktadır.
GSYİH =
α0 + β1 İmalat Sanayi Üretim Endeksi + β2 Kapasite Kullanım Oranı +
β3 Üretim Hacmi - Ɛt
Zaman aralığı olarak ise 2008 yılı Ocak ayı ile 2010 yılı Aralık ayı arasındaki dönem
incelenmektedir. Model 35 adet gözlem içermektedir. Modelde GSYİH ile sanayi sektörü
arasındaki ilişki En Küçük Kareler Yöntemi ile incelenmektedir. Veri setleri T.C Merkez
Bankası EVDS (2011)’den alınmıştır. Serilerin durağanlığı Augmented Dickey - Fuller
testleri ile ölçülmüştür. Ayrıca Chow Yapısal Kırılma Testi ile modelde yapısal kırılmanın
varlığı araştırılmıştır. Yapılan ekonometrik analizlerin sonucunda; Durbin Watson, Jarque
Bera ve R2 değerlerinin ekonometrik model açısından uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Model; Gsyih = 0.0048 + 0.264. Imalat Sanayi Üretim Endeksi + 0.235. Kapasite
Kullanım Oranı + 0.097. Uretim Hacmi - 0.298.Ɛt olarak belirlenmiştir. Modelin Jarque Berra
Test değeri Ki Kare Test Değerinin altındadır. Bu nedenle modelin normal dağılıma sahip
olduğu yorumlanabilir.
Modelde değişkenlerin mevsimsel düzeltmeleri ve logaritmik düzeyleri alınmıştır.
Değişkenlerin ADF (Genişletilmiş Dickey Fuller) testi ile birim kök içerip içermediği
incelenmiştir. Gecikme uzunluğunun seçiminde Schwarz Info Kriteri kullanılmıştır. Yapılan
testler sonucunda değişkenler I(1) düzeyinde %10 MacKinnon Kritik düzeylerine göre
anlamlı bulunmuştur. Kısa dönemli şokların dikkate alındığı modelde bu nedenle sabitsiz ve
trendsiz model dikkate alınmıştır.
En küçük kareler yöntemi (EKK) ile birlikte test edilen ilk modelin açıklama gücü
yüksek olması ile eşanlı olarak sahte regresyon problemine rastlanmıştır. Bunun üzerine
Engle Granger Eşbütünleşme Testi ve hata düzeltme modeli yapılmıştır. Modelin hata
teriminin Ɛ ‘nun ADF Testi sonrasında eşbütünleşmenin varlığı tespit edilmiştir. Bu sonuca
dayanarak GSYİH, sanayi üretim endeksi, üretim hacmi ve kapasite kullanım oranı arasında
uzun dönemli bir ilişkinin varlığından söz edilebilir.
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
2008 yılı Şubat ayı ile 2010 yılı Aralık ayı arasında Engle Granger Hata Düzeltme
Modeli sonrasında oluşturulan modelde R2 değeri 0.30, Durbin Watson değeri ise 1.93 olarak
bulunmuştur. Modelin açıklama gücünü açıklayan R2 değerinin düşük olması GSYİH’ya olan
etkinin yalnızca imalat sanayi üretim endeksinden kaynaklanmasından oluşmaktadır. Modelin
standart sapması (0.03), F olasılık istatistiği (0.022) olmuştur. İmalat sanayinin GSYİH’ya
olan etkisi (0.26) düzeyinde bulunmuştur. Kapasite kullanım oranının, üretim hacminin
GSYİH’ya etkisi modelde tespit edilmemektedir.
Şekil 2. Modelde Yer alan Türkiye Sanayisine Ait Değişkenlerin Kriz Esnası ve Sonrası
Durumu
GSYIH
16.6
IMALAT_SANAYI_URETIM
5.0
4.9
16.5
4.8
16.4
4.7
16.3
4.6
16.2
08M01 08M07 09M01 09M07 10M01 10M07
4.5
08M01 08M07 09M01 09M07 10M01 10M07
KAPASITE_KULLANIM_ORANI_
4.5
URETIM_HACMI
5.2
5.0
4.4
4.8
4.3
4.6
4.4
4.2
4.2
4.1
08M01 08M07 09M01 09M07 10M01 10M07
4.0
08M01 08M07 09M01 09M07 10M01 10M07
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
GSYIH
IMALAT_SANAYI_URETIM
16.6
5.0
4.9
Quantiles of Normal
Quantiles of Normal
16.5
16.4
16.3
16.2
4.7
4.6
4.5
16.1
16.2
4.4
16.3
16.4
16.5
16.6
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
Quantiles of GSYIH
Quantiles of IMALAT_SANAYI_URETIM
KAPASITE_KULLANIM_ORANI_
URETIM_HACMI
4.5
5.2
4.4
5.0
Quantiles of Normal
Quantiles of Normal
4.8
4.3
4.2
4.1
4.8
4.6
4.4
4.0
4.2
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
Quantiles of KAPASITE_KULLANIM_ORANI_
4.0
4.2
4.4
4.6
4.8
5.0
5.2
Quantiles of URETIM_HACMI
2009 yılının ilk ayında Türkiye sanayisi ve GSYİH’ya ait gelişmeler, azalan bir ivme
kazanmıştır. Chow Yapısal Kırık Testi’nde 2009 yılı Ocak ayı kırık olarak seçilmiştir. Chow
Test sonuçlarına göre modelde yapısal kırık tespit edilmemiş ve modelde outlier olduğu tespit
edilmiştir. Şekil 1’deki grafiklerden anlaşılacağı gibi kırıklar bir trend takip etmemiş, daha
sonra yükselişe geçmiştir. Türkiye sanayisinin kriz döneminde özellikle 2009 yılının ilk
yarısında krizden etkilenmiş ancak bu etki 2009 yılının ikinci yarısında yerini toparlanmaya
bırakmıştır. Chow Test sonuçları bu öngörüyü doğrular niteliktedir.
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
7. SONUÇ
Post Keynesyen İktisat Okulu’nun önemli temsilcilerinden Nicholas Kaldor’un
Büyümenin Motoru Hipotezi (KEG) ya da Kaldor’un Birinci Büyüme Yasası modelde 2008
Krizi esnasında test edilmektedir. Model sonuçlarına göre 2008 Krizi’nden Türkiye
Ekonomisi önemli ölçüde etkilenmiştir. Chow Test sonucuna göre ulaşılan imalat sanayisinde
bulunan ‘outlier’ ve imalat sanayisinde bu sapmanın uzun sürmesi de 2008 Krizi’nin reel
sektörde hissedilmesine yol açmıştır.
Modelde sanayi üretim endeksinin GSYİH üzerine olan etkisinin düşük olması,
modelin açıklama gücünün düşüklüğü, üretim hacminin ve kapasite kullanım oranının
GSYİH’ya etkisinin olmaması, 2008 Krizi’nin Türkiye’de imalat sanayisini ciddi düzeyde
etkilediğini doğrulamaktadır.
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
KAYNAKÇA
Acemoğlu, Daron.2009.Modern Economic Growth, Princeton University Press: NJ, US
Attar, Pelin ve Adil Temel.2002.”Modelling Private Manufacturing Investment in Turkey”
METU Studies in Development, 29: 1-2: 109-122
Bairam, Erkin.1991.”Economic Growth and Kaldor Law:the case of Turkey:1925-78”,
Applied Economics, 23:1,1277-1280
Casillas,Luis R. 1993.”Kaldor versus Prebisch on Employment and Industrialization”, Journal
of Post Keynesian Economics,16:2, 269-288
Ceylan, Reşat.2010.”Yakınsama Hipotezi: Teorik Tartışmalar”,Sosyoekonomi,2010: 1, 47-60
Cin, Mehmet Fatih.2005. “Industrial Price Determination Process in the Turkish
Manufacturing Industry Between 1980 and 2000:a Keynesian Approach”, Journal of
Post Keynesian Economics, 27:3,491-505
Çetin, Murat.2009.”Kaldor Büyüme Yasasının Ampirik Analizi: Türkiye ve AB Ülkeleri
Örneği(1981-2007)”, Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi (C.X I,S I, 2009),
355-373
Demir, O. Kutlar, A. Üzümcü A. (2005), “Dış Ticaret ve Beşeri Sermayenin Büyümedeki
Rolü: Türkiye Örneği”, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (9),
2005: 1, 180-196
Doğan, E.Muhsin; Çam,Ülker ve Keçeli,Serkan.2009.”Kaldor’un Büyüme Modeli
Çerçevesinde Gayrisafi Yurtiçi Hasıla ve İmalat Sanayi Büyüme Hızları İlişkisi
Üzerine Ekonometrik Bir Analiz: Türkiye Örneği”, 10. Ekonometri ve İstatistik
Sempozyumu,
URL:
http://iletisim.atauni.edu.tr/eisemp/html/tammetinler/246.pdf
(Erişim Tarihi: 30.03.2011)
Ener, Meliha ve Feyza Arıca.2011.”Is The Kaldor’s Law Valid for High Income
Economies:A Panel Study”,Research Journal of Economics, Business and ICT,
2011:1,60-64
Ercan, N.Y. (2002), İçsel Büyüme Teorisi: Genel Bir Bakış, Planlama Dergisi (DPT’nin
Kuruluşunun 42. Yılı Özel Sayı), 130-135.
Felipe,Jesus. 1998.”The Role of the Manufacturing Sector in Southeast Asian Development: a
Test of Kaldor’s First Law,Journal of Post Keynesian Economics, 20: 3, 463-485
Gürak, H. (2006). Ekonomik Büyüme ve Küresel Ekonomi. Ekin Yayınevi: Bursa
Kaldor, Nicholas.1956.”A Model of Economic Growth”, The Economic Journal 67: 268, 591624
Keynes, John M.2008.Genel Teori: İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi, Kalkedon
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
Yayıncılık: İstanbul
Kibritçioğlu,Aykut.1998.”İktisadi Büyümenin Belirleyicileri ve Yeni Büyüme Modellerinde
Beşeri Sermayenin Rolü”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi 53/1-4, 207-230
Kongsamut,Piyabha;Rebelo, Sergio ve Danyang Xie.1997.”Beyond Balanced Growth”,
National Bureau Economic Research (NBER) Working Paper No.6159
Libanio, Gilberto.2006.”Manufacturing Industry and Economic Growth in Latin America: A
Kaldorian
Approach”,
Policy
Innovations
Paper
URL:
http://www.policyinnovations.org/ideas/policy_library/data/01384/_res/id=sa_File1/Li
banio_manufacturing.pdf (Erişim Tarihi:25.03.2011)
Lee, Frederic S. 1999. Foundations of Post Keynesian Price Theory, Cambridge University
Press: Cambridge, UK
Palley, Thomas I.1996.”Growth Theory in Keynesian Mode:Some Keynesian Foundation of
New Endogenous Growth Theory”, Journal of Post Keynesian Economics,19:1,113Rima, Ingrid H.2004.”Increasing Returns, New Growth Theory, and Classicals”, Journal of
Post Keynesian Economics,27:1,171-184
Rodrik,Dani.2000.”Türkiye Sanayileşmenin Neresinde?”, 10 Aralık 2002 Konuşması,İstanbul
URL:http://web1.boun.edu.tr/halimgurgenci/odtu76/Turkiye_Sanayilesmenin_Neresin
de.pdf (Erişim Tarihi: 25.03.2011)
Soubbotina, Tatyana P. 2004. Beyond Economic Growth: An Introduction to Sustainable
Development, World Bank Publications: Washington DC
T.C Merkez Bankası.2011.Elektronik Veri Dağıtım Sistemi.URL: http://evds.tcmb.gov.tr/
(Erişim Tarihi: 30.03.2011)
Terzi, Harun ve Oltulular, Sabiha. 2004.”Türkiye’de Sanayileşme ve Nedensel İlişkisi”,
Doğuş Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,5:2,219-226
Thirlwall.A.P. 1983.” A Plain Man’s Guide to Kaldor’s Growth Laws”, Journal of Post
Keynesian Economics, 5:3 (Spring 1983), 345-358
Toner, Philip. 1999. Main Currents in Cumulative Causation: The Dynamics of Growth &
Development, Palgrave MacMillan:New York
Wells Herbert, Thirlwall, Ap. 2003 “Testing Kaldor's Growth Laws Across The Countries of
Africa”, African Development Review 15: 1, 89-105
Yamak, Nebiye.2000.”Cointegration, Causality and Kaldor’s Hypothesis: Evidence from
Turkey,1946-1995”, Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi 4(1): 75-80
Yeldan, Erinç.2010.İktisadi Büyüme ve Bölüşüm Teorileri, Efil Yayınevi:Ankara
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II
June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey.
Yılmaz, Ö.G. (2005), “Türkiye Ekonomisinde Büyüme ile İşsizlik Oranları Arasındaki
Nedensellik İlişkisi”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Ekonometri ve İstatistik
Dergisi, Sayı:2, 2005, 65-66.

Benzer belgeler