flçi-köylü

Transkript

flçi-köylü
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
‹flçi-köylü
[email protected]
Say›:
34
*6-19 fiubat 2009 *Fiyat›: 1.50 TL *ISSN: 1307-878X
15 fiubat Pazar
günü ‹stanbul
Kad›köy’de
yap›lacak olan
“‹flsizli¤e ve
Yoksullu¤a Hay›r”
mitinginde
Partizan ve DDSB
pankartlar›
arkas›nda
buluflal›m!
✘ Sözleflme yoksa
Sahtekarlar›n
üretim de yok!
maskesini düflürelim
✔ Davos’un sözde kahraman›!
✔ Ülkede seri katil!
Emperyalistlerin, özellikle Ortado¤u politikalar›nda yeni görevler biçti¤i TC’nin Baflbakan› R. T. Erdo¤an, Davos’ta fiimon
Peres’e yönelik bildi¤imiz üslubuyla “Siz katletmeyi iyi
bilirsiniz”, “Sesinizin yüksek ç›kmas› suçluluk psikolojisindendir”
vb. söylemleriyle “kahraman” muamelesi görmüfltür. Ancak
sahte kahraman Erdo¤an, bu ç›k›fl›n›n hemen ard›ndan
öfkesinin Peres’e de¤il, panel yöneticisine oldu¤unu ifade
ederek, çok çabuk pes etmifltir. Dünya halklar› bu tür sahte
kahramanlara çokça tan›k olmufl ve eninde sonunda gerçek
kahraman›n kendi örgütlü güçleri oldu¤unu görmüfltür.
Sömürücü egemen s›n›flar›n temsilcisi Erdo¤an’›n bu ç›k›fl›n›n
sahtekarl›¤›, ikiyüzlülü¤ü iki hükümeti süresince gerçeklefltirdi¤i
icraatlar›yla sabittir oysa. Diyarbak›r’da “kad›n, çocuk demeden” katliam emri veren Erdo¤an’›n kendisi de öldürmeyi çok
iyi bilmektedir ve önüne gelen iflçi, emekçi, yoksul halktan
birçok insan onun öfke dolu ba¤›r›fllar›ndan nasibini defalarca
alm›flt›r. Erdo¤an’›n sesi de emekçi halka karfl› gayet gür
ç›kmaktad›r ve kendi tespitiyle suçluluk psikolojisini ele vermektedir. Ancak, onun yüzündeki maskeyi atacak olan, gerçek
yüzünü gösterecek olan da yine halk kitleleri olacakt›r.
Kriz bahanesi ile iflten atmalar
ve hak gasplar› yo¤un bir flekilde
yaflan›rken deri iflçieri T‹S süreci
öncesi patronlar› uyarmak için bir
eylem gerçeklefltirdi. Deri iflçileri
21 Ocak’ta Tuzla Organize Sanayi Bölgesi içinde yapt›klar›
eylemde “Sözleflme yoksa üretim de yok” dediler. ❐Sayfa 4
✘ DDSB Program›n›
tart›fl›yor
Devrimci Demokratik Sendikal
Birlik, Nisan ay›nda gerçeklefltirmeyi hedefledi¤i Kurultay öncesinde
program›n› tart›fl›yor. 30 Ocak günü bafllayan ve üç gün süren toplant›ya de¤iflik illerden DDSB’liler kat›l›m gösterdi. ❐Sayfa 5
✘ Resmi
Kürtçeden inciler...
Islah Jad ile söylefli
Dudullu Organize Sanayi Bölgesi,
direnifl bölgesi olma yolunda…
“Gazze’deki Filistinli kad›nlar tüm anlamlarda
mahvedildi. Televizyon ekranlar›nda gördü¤ümüz, çok
sevdikleri evlatlar›n›n tabutlar› üzerinde gözyafl› döken kad›nlar... Gazze’deki kad›nlar›n 27 Aral›k’ta savafl›n bafllamas›ndan beri sular› yok, elektrikleri, yiyecekleri, ilaçlar›, yak›tlar› veya s›¤›naklar› yok. Kad›nlar
ailelerine su, odun, yiyecek ve s›¤›nacak yer sa¤lamak
zorundalar. Birçok kad›n evlerinin molozlar› içinde
gizlenen çocuklar›n› bulmak için kaz› yaparken görülüyor. ‹ki anne öldürüldü ve küçük yafltaki çocuklar› evlerine K›z›l Haç gelene kadar 4 gün boyunca susuz ve
yiyeceksiz annelerinin ölü bedenlerinin bafl›ndan ayr›lmad›lar.
Dudullu Organize Sanayi Bölgesi bugünlerde gerçekleflen iflçi direniflleri ile gündemde. Genifl bir
alan üzerine kurulu olan bölge, h›zla “direnifl
bölgesi” olmaya do¤ru gidiyor. Son dönemde
ortaya ç›kan en kapsaml› direnifllerden biri hiç
kuflkusuz, Sinter iflçilerinin direnifli. Sinter iflçileri direnifllerini k›sa sürede ülke kamuoyunun gündemine oturtmay› baflard›lar ve destek giderek
büyüdü. Bu deste¤in ürünlerinden biri de, 28
Ocak’ta gerçeklefltirilen, “Sinter ‹flçileri ile
Dayan›flma Gecesi” oldu. Direniflin devam
etti¤i günlerde iflçilerin sürece dair görüfllerini
almak üzere yanlar›ndayd›k. ❐Sayfa 4
Gazze kad›nlar›
Bütün aileler ‹srail a¤›r silahlar› taraf›ndan havadan,
denizden ve karadan vurulmakta. Samouni ailesinin
örne¤i sadece bir olay. Samouni ailesi, Gazze’nin d›fl
mahallerindeki tar›msal arazide çal›flmaktalar –büyük
ve genifl bir aileler. ‹srail ordusu geçen hafta aileye tek
bir evde kalmalar›n› emretti. 160’dan fazlas› biraraya
topland› ve hepsi bir eve yerleflir yerleflmez, ordu
atefl açarak 30 kifliyi orac›kta öldürdü; ço¤u kad›n ve
çocuktu.” ❐Sayfa 12
‹flçi-köylü’den
Egemenlerin her türlü teflhirini
yapal›m ❐Sayfa 2
M
Y
K
✘ Enternasyonal:
Yunanistan köylü
eylemleri
Kaç bin yara kabuk ba¤lad› ki?
HER soka¤›nda ayr› bir yaran›n hissedildi¤i, halk
taraf›ndan ad›na “Korku Cumhuriyeti” J‹TEM’in ise “fi›rnak Cumhuriyeti” dedi¤i
topraklar saklamak zorunda kald›klar›n› tafl›yam›yor art›k.
’92 Newroz kutlamas›nda Cizre’de aralar›nda bir
Ersöz’ün Ergenekon operasyonunda yakalanmas›yla özellikle ‘90’l› y›llarda yap›lan katliamlar›n yeniden tart›fl›lmaya baflland›¤›
fi›rnak’ta, o dönem kent merkezinin top at›fl›yla viraneye dönmüfl, yaral›lar›n› tafl›mak, ölülerini gömmek için geceleri uyumamaya çal›flan
insanlar s›¤›naklarda yaflam›n› sürdürmeye
bafllam›flt›.
d›r›lar› gelifltirdi, artan sald›r›lar yeni ve daha
S›n›fsal Yaklafl›m
Jitemcinin flaka¤›ndan
Davos flovuna devletin
resmi
❐Sayfa 3
C
TRT 6’n›n her program›nda,
dublajl› filmlerinde Kürt dili yanl›fl
kullan›ld›¤› gibi yap›lan programlarda
kullan›lan dil a¤›rl›kl› olarak TürkçeKürtçe kar›fl›m› bir hal al›yor. Haberlerden sonra sunulan hava durumunda flehirlerin tümünün ismi
Türkçe. TRT’nin internet sitesi 32
dilde yay›n yaparken bu diller aras›nda Kürtçe yok. Ayn› sitede kanal›n yay›n ak›fl› yar› Türkçe, yar› Kürtçe. ❐Sayfa 6
gazetecinin de bulundu¤u 57 insan, tankl› toplu
katliam sald›r›s›nda parçalanm›flt›. 18 kiflilik aileden 9 kiflinin yaflamay› baflard›¤› sald›r›lar, muazzam direnifller de yaratm›flt›. Direnifller yeni salgüçlü serhildanlar› do¤urdu.
Döngü 2000’li y›llara kadar devam etti. Halk›n direnifli karfl›s›nda denedi¤i tüm politikalar›n ifllevsizleflti¤ini gören faflist TC devleti, 2000’li y›llara
geldi¤inde kanl› sald›r›lar›nda ç›tay› geriye düflürmeye bafllad›. ❐Sayfa 6
Emekçinin gündemi
Pusula
Güçlü bir DDSB için;
güçlü bir anlay›fl ve eylem
birli¤i yaratal›m!
Devrimci çal›flma ve
görevlerimize dair baz›
notlar
❐Sayfa 4
❐Sayfa 11
Yunanistan’da binlerce traktör
ve tar›m aletiyle, Türkiye s›n›r›ndan
Girit Adas›’na kadar yollarda kurulan barikatlarla, beklentileri aflan
kitlesellikle, tüm ülke geneline yay›lmas› ve mücadele kararl›l›¤› ile gerçeklefltirilen köylü eylemleri, ’96 y›l›ndaki büyük köylü hareketini
an›msatmakta. Bugünü dünden
farkl› k›lan tek fley ise traktörlerin üzerinde gençlerin olmas›d›r. ’96 y›l›nda yol kapatma eylemlerinde olan babalar›n›n yerine
flimdi ayn› taleplerle çocuklar› geçmifl durumda. Tar›m›n yaflayabilmesi için, küçük üreticili¤i yok eden
politikan›n alafla¤› edilmesi için.
❐Sayfa 10
Evrensel Bak›fl
K›l›çlar çekilde, saflar
netleflti!
❐Sayfa 13
‹flçi-köylü 2
Haber
6-19 fiubat 2009
S›n›rl› bir yaflam›,
‹flçi-köylü’den
S I N I R S I Z B‹R DAVAYA A D A Y A N L A R A . . .
ONLARIN bedenleri, yaflam› anlaml›
k›lma ad›na, iyi, do¤ru, güzel, adalet, erdem, özgürlük gibi kavramlar› yaratma ve
yaflatma ad›na topra¤a düflmüfl; ama topra¤a düflen hiçbir can kaybolmam›fl, aksine tohum olmufl ve topraktan filiz filiz büyüyerek milyonlarca can› ba¤r›nda tafl›m›flt›r.
ONLAR, özgürlü¤e ve ba¤›ms›zl›¤a ancak bedeller ödenerek var›laca¤›n› bilen,
büyük bir devrimci cüret ve inançla yaflamlar›n› devrime arma¤an etmifl kifliler
olarak; gelece¤i biçimlendirme sanat› u¤runa yaflamlar›n› feda eden ustalar, yap›c›lar olduklar›ndan en çok sayg› ve sevgiyi
de hak edenlerimizdir.
HER s›n›f savafl›m›n›n say›s›z flehitleri
vard›r. Bu, devrime giden yolun de¤iflmez yasalar›ndan biridir. Özgürlük u¤runa savafl›lmadan, hiçbir ideal, gerçekli¤e
kavuflamaz, bir düfl olmaktan öteye gidemez. Özgürlük ve ba¤›ms›zl›k, vazgeçilmez bir düfltür ve buna varman›n düflüncesi ezilenlerin vazgeçilmez tutkusu olmufltur. Ancak, bu düflün gerçeklik kazanmas› da bedel ödemekten, mücadelede bir damla olanlar› günefle u¤urlamaktan geçiyor.
PROLETARYA Partisi’nin flehitleri de,
Malatya
Ocak ay›n›n son haftas› olan Parti ve
Devrim fiehitleri Haftas› Malatya’da bir
etkinlikle an›ld›. Komünizm ve devrim
flehitleri için sayg› durufluyla bafllayan
etkinlikte flehitleri anlatan bir konuflma
yap›ld›. Konuflmada onlar› anman›n onlar›n devretti¤i bayra¤› daha yükseklere
ç›karmakla mümkün olaca¤› vurguland›.
fiehitlerin halka, devrime ve partiye
ba¤l›l›klar› anlat›ld›. Ayr›ca Muharrem
Yi¤itsoy ve Ak›ner Ça¤lar’› tan›yan
bir arkadafl›m›z bizlere onlar› anlatt›.
Ayr›ca etkinlikte fliir okunmas›n›n bir
sinevizyon gösteriminin ard›ndan etkinlik sona erdirildi.
Çabam›z onlara
lay›k olabilmektir
PART‹ ve devrim flehitlerini anma haftas›
fiehitler ‹sviçre’de
coflkuyla an›ld›...
25 OCAK 2009 tarihinde ‹sviçre’nin Basel
fiehitlerimiz
toprakta tohum,
hasad›m›z
devrim olacak
flehrinde 150’yi aflk›n bir kitlenin kat›l›m›yla
devrim ve komünizm flehitleri an›ld›. Anma
ADANA YDG olarak 25
Ocak 2009 Paetkinli¤i sayg› durufluyla bafllad›. Ard›ndan
zar günü devrim ve ko
mü
niz
m flehitlerini
bir sinevizyon gösterimi yap›ld›. Program
anma etkinli¤i düzenled
ik.
Zurich Gençlik ve KülAdana ‹HD’nin de deste
¤iy
türevi bünyesinde faaliAlmanya
le ‹HD binas›nda etkinli¤im
iyet yürüten Mavi Yol ALMANYA’NIN Stuttgart flehzi gerçeklefltirdik. Etkinli
¤ifiiir Grubu’nun fliirleri
rinde TKP/ML militanlar› tamiz saat 13.00’te aç›l›fl
koile devam etti. Ard›ndan
raf›ndan Parti ve Devrim fienuflmas› ile bafllad›. Ard›n
güne iliflkin Partizan ad›hitleri Haftas› ile ilgili
dan sayg› durufluyla birlikt
e
na bir konuflma yap›ld›.
yaz›lamalar yap›ld›.
fliir dinletisi yap›ld›. Üm
it
ANMAYA MLKP de
San yoldafl›m›z›n babas›
n›n
mesaj gönderdi. Prografliirinin ard›ndan PfiTA
taraf›ndan haz›rlama Zurich Derne¤i’nde faaliyet yürüten saz nan
sinevizyonu hep birlikte
izledik. Tiyatekibinin k›sa müzik dinletisi ile son verildi.
ro ve müzik dinletisinin
ard
›ndan etkinli¤i(‹sviçre Partizan okurlar›) mi
zi sonland›rd›k. (Adana
YDG)
devrimin teori ve prati¤indeki birer yap›tafl›d›r. Onlar enternasyonal proletaryan›n kurtulufl bayra¤›n› daha yükseklere
ç›kartmak görevini yüklendiler ve “hiçbir
özgürlük, u¤runa savafl›lmaks›z›n kazan›lmam›flt›r” diyerek k›z›l birer meflale olup
yolumuzu ayd›nlatt›lar.
B‹ZLER karamsarl›k içinde umudun,
y›k›m içinde yaflam›n, savafl›p kazanma-
n›n,
bilme ve yapman›n, geliflim ve ilerlemenin, ad›m ad›m yükselmenin, çözüm ve
irade gücünün ad› olan flehitlerimizi anmak için, “Parti ve Devrim fiehitleri Haftas›” olarak ilan edilen Ocak ay›n›n son
haftas›nda, 25 Ocak Pazar günü Partizan, PfiTA ve YDG olarak saat
13.00’te Sar›gazi’de toplanarak sloganlar-
vesilesiyle baz› eylemler yapan TKP/ML
militanlar› bir aç›klama yaparak flehitleri anman›n günümüz koflullar›nda mücadeleyi büyütmek oldu¤unun alt›n› çizdiler.
AÇIKLAMAYA göre militanlar ilk olarak
13 Ocak’ta Bayramtepe ve fiahintepe’de eylemler gerçeklefltirdi. Bayramtepe’de “Selam olsun Demokratik
Halk Devrimi yolunda düflenlere”,
“Parti ve devrim flehitleri ölümsüzdür”,
“Biji TKP/ML”, “Yaflas›n partimiz
TKP/ML”, “Gerillalar ölmez, yaflas›n
Halk Savafl›” yaz›lamalar› yap›ld›.
14 OCAK tarihinde ise fiahintepe’de “Demokratik Halk Devrimi yolunda
TKP/ML saflar›na”, “Parti ve devrim
flehitleri ölümsüzdür”, “Yaflas›n partimiz TKP/ML” sloganlar› duvarlar›
süsledi.
22 OCAK sabah› da Mahmut fievket Z›rf
‹lkö¤retim Okulu dura¤›n›n karfl›s›na
“Parti ve devrim flehitleri ölümsüzdürTKP/ML” yaz›l› pankart as›ld›. Saat
9.00’a kadar as›l› kalan pankart› emekçi
halk›m›z ilgiyle karfl›lad›.
AÇIKLAMADA militanlar “tüm çabam›z
partimize, yoldafllar›m›za, flehitlerimize
lay›k olabilmektir. Onlara lay›k olmak
da Partimizi ve devrim mücadelesini
daha ileri noktalara tafl›maktan geçer”
dediler.
la mezarl›¤a kadar yürüdük. Mezarl›kta
Mehmet Demirda¤ yoldafl›n mezar›n›n
bafl›nda topland›k. Partizan, PfiTA ve
YDG ad›na yap›lan konuflmalar ve Sincan
F Tipi Hapishanesi’nden tutsak Partizanlar›n göndermifl oldu¤u selamlaman›n ard›ndan bir yoldafl›m›z›n Yel Da¤› fiehitleriyle ilgili bir fliirinden sonra Parti And›yla birlikte anmay› bitirdik.
(Partizan, PfiTA, YDG)
Emekçiler “krize, yoksullu¤a
ve zamlara hay›r” dedi
KOCAEL‹
KOCAEL‹ Emek ve Demokrasi Platformu
taraf›ndan, 25 Ocak’ta Kocaeli’de bir miting düzendi. Kocaeli halk›n›n da yo¤un
kat›l›m sa¤lad›¤› mitingde, kitle hep bir
a¤›zdan “Krize, yoksullu¤a, AKP’nin
zamlar›na, Ortado¤u’da yaflanan
savafla ve iflten ç›kartmalara hay›r”
dedi.
M‹T‹NG kitlenin Merkez Bankas› önünde
toplanarak, slogan ve alk›fllarla Perflembe
Pazar›’na kadar gerçeklefltirdi¤i yürüyüflle bafllad›. Polisin eylem alan›na yo¤un y›¤›nak yapt›¤› gözlenirken, mitinge kat›lan
baz› gruplar›n polis noktas›nda üstünü
aratmak istememesi üzerine k›sa süreli
bir arbede yafland›. Arbede, Tertip Komitesi’nin araya girmesi ile sona erdi.
K‹TLEN‹N alk›fl ve sloganlarla miting alan›na girmesiyle bafllayan programda, aç›l›fl
konuflmas›n› platform ad›na KESK dönem sözcüsü ve SES Kocaeli fiube
Baflkan› Hüseyin Gülseven yapt›.
ARDINDAN, Metal-‹fl Sendikas› Genel
Baflkan› Adnan Serdaro¤lu da söz
alarak, krize ve krizin iflçi-emekçiler üzerindeki y›k›m›na de¤inen bir konuflma
yapt›. (Kartal)
ANKARA
* D‹KMEN halk› zamlara ve krizin faturas›n›n emekçi yoksul halka ç›kar›lmas›n›
protesto etmek için yürüdü. Dikmenliler 9 Ocak tarihinde saat 14.00 s›ralar›nda Sokullu son durakta buluflarak IMF
güdümlü neo-liberal politikalara, zamla-
ra ve iflten atmalara karfl› yürüdü.
YAPILAN bas›n aç›klamas›nda krize ve yoksullu¤a karfl› emekçilerin talepleri dile
getirildi.
BURSA
BURSA’NIN Kestel ilçesinde E¤itim-Sen
üyeleri “‹flsizli¤e, yoksullu¤a ve zamlara karfl› emekçilerin de söyleyecek sözleri var” diyerek ilçe meydan›na yürüdü. Kestel Aile Çay Bahçesi’nin
önünde toplanan iflçi ve emekçiler, sloganlarla ilçe meydan›na do¤ru yürüyüfle
geçti. Meydanda E¤itim-Sen ilçe temsilcisi Yüksel Hofl bir aç›klama yapt›.
ADANA
ADANA’DA 24 Ocak Pazar günü gerçek-
* 30 OCAK Cuma günü Partizan, Al›nte-
ri, BDSP, DHF, ESP ve Odak taraf›ndan Yüksel Caddesi’nde bir bas›n aç›klamas› yap›larak halk›m›z krize karfl› örgütlü mücadeleye, eme¤ine ve gelece¤ine sahip ç›kmaya ça¤›r›ld›.
“KR‹Z‹N faturas›n› ödemeyelim, örgütlü mücadeleyi yükseltelim” yaz›l› pankart›n aç›ld›¤› aç›klamada; “Tüm iflçileri ve emekçileri bir kez daha gerçek
anlamda bir kurtulufl için emperyalistkapitalist sald›rganl›¤a karfl› mücadeleye
ça¤›r›yoruz” denildi.
ÜLKEN‹N dört bir taraf›nda yaflanan iflçi direniflleri ve fabrika iflgallerine de de¤inilen aç›klamada iflçi s›n›f›n›n ve tüm
emekçilerin yaln›z olmad›¤› ve hakl› mücadelelerinde kararl› olmalar› gerekti¤ine de¤inildi.
lefltirilen mitingde, yaflanan krize ve iflten atmalara, iflsizli¤e, yoksullu¤a, özellefltirme politikalar›na karfl› birarada olma ça¤r›s› yap›ld›. Mitingde Filistin’de yaflanan katliamlara karfl› bar›fl›n ve eme¤in
birleflik mücadelesini yükseltmek gerekti¤ine de de¤inildi. Mitinge bizler “Emperyalizmin askeri, YÖK’ün ö¤rencisi, patron a¤an›n kölesi olmaya-
ca¤›z” pankart›m›zla YDG olarak kat›ld›k. Mimar Sinan’dan bafllay›p ‹stasyon
Meydan›’na kadar yüründü ve sendika
temsilcileri konuflmalar yapt›.
(Adana ‹K okurlar›)
LÜLEBURGAZ
LÜLEBURGAZ Emek Platformu taraf›ndan
25 Ocak’ta düzenlenen mitingde ekonomik sorunlar› en a¤›r biçimde hisseden iflçi, kamu emekçisi, emekli, köylü
kesimleri krize karfl› hep bir a¤›zdan
hayk›rarak krizin bedelini ödemeyeceklerini ifade ettiler. Miting öncesi hükümet binas› önüne toplanan Petrol-‹fl,
Kristal-‹fl, E¤itim-Sen, Tes-‹fl, Genel‹fl, Tüm Bel-Sen, Emekli-Sen ve Tüm
Köy-Sen’in yan›s›ra siyasi partiler ve
Trakya Üniversitesi ö¤rencileri, Tekstil
‹flçileri Derne¤i, Partizan ve çeflitli kitle
örgütlerinden oluflan yaklafl›k 3 bin civar›ndaki topluluk düzenli kortejler
oluflturarak mitingin yap›laca¤› Kongre
Meydan›’na akt›.
Mitingde D‹SK Genel Baflkan› Süleyman
Çelebi, Kristal-‹fl Genel Baflkan› Bilal
Çetintafl, Tüm Köy-Sen Genel Baflkan› fievki Konur söz ald›lar. Tüm KöySen pankart› alt›nda kat›lan üretici köylüler ise ayçiçe¤i saplar›ndan yapt›klar›
dövizlerle yürüyerek “Mazot-gübre
destekleri verilsin”, “IMF’ye kuzu,
köylüye Kas›mpaflal›”, “Temiz Ergene istiyoruz”, “Köyümüze çöplük istemiyoruz”, “Üreten biz, yöneten
de biz olaca¤›z” sloganlar›yla alana
girdiler.
(Lüleburgaz ‹K okurlar›)
Egemenlerin her yönlü
teflhirini yapal›m
‹çinde geçti¤imiz sürecin en dikkat çekici özelliklerinden biri de, egemen s›n›f klikleri aras›nda süren iç
iktidar çat›flmas›ndan dolay›, sistemin ve dönem sözcülerinin a盤a ç›kan kirli yüzleri ve icraatlar›d›r. Yani,
h›rs›zl›klar› ve yolsuzluklar› eflli¤inde “Türk’ün,
Türk’ten baflka dostu yoktur” ›rkç›-floven söylemleridir. Bunun en somut örne¤i, bir süre önce baz› AKP milletvekillerinin gündemi iflgal eden aç›klamalar›d›r. Bu aç›klamalar yaln›z bu zatlar›n de¤il, özünde
temsil ettikleri s›n›flar›n, baflka bir deyiflle devletin resmi düflünceleridir. Hükümetin ve “muhalefet” partilerinin bu olaylar karfl›s›ndaki tutumu da tam bir ikiyüzlülük örne¤idir. Öyle ki, halka karfl› yürütülen bu sald›r›lar› dahi kendi “iktidar›n›” pekifltirmenin bir arac›
haline getirmeye çal›flmaktad›rlar. Her f›rsatta ma¤dur
edebiyat› yaparak, genifl kitleleri aldatma çabas›n› sürdürmektedirler. Bunun son örne¤i de Davos Zirvesi’nde Baflbakan R. T. Erdo¤an’›n ‹srail Cumhurbaflkan› ile yürüttü¤ü “tart›flma” ve salonu terk etmesidir.
K›sa bir süre öncesine kadar ekonomik kriz vb. etmenlerle birlikte s›k›flm›fl bir görüntü çizen ancak bu
tür ikiyüzlü ç›k›fllarla prestijini yenilemeye çal›flan
AKP’nin bu gerçekli¤ini genifl kitlelere göstermenin
araçlar›ndan biri de yaklaflan yerel seçimlerdir. Burada do¤ru tutum AKP dahil tüm burjuva partilerin s›n›fsal niteli¤ini ortaya koymakt›r. Onlar› teflhir ederek,
genifl y›¤›nlar› aldatma projelerini bofla ç›karmak
önemlidir. Yerel seçimler bu burjuva partilerini somut
icraatlar›yla birlikte teflhir etmek için bize f›rsatlar
sunmaktad›r. Aç›k ve anlafl›l›r bir dille teflhir faaliyetlerimize bu süreçlerde daha bir h›z vermeliyiz.
Bu çal›flma içinde önemli argümanlardan biri de
kriz olmak durumundad›r. Krizin yarat›c›s› olan emperyalist-kapitalist sistemin önde gelen temsilcileri, iflbirlikçileri ve kimi uflaklar›n devlet ve hükümet baflkanlar› krize “çözüm” amaçl› birçok toplant› yapmakta, ancak toplanan bu haydutlar, yeni toplant›lar›n düzenlenmesi d›fl›nda ortaya somut bir sonuç ç›karamamaktad›rlar. Nitekim, bu toplant›lara kat›lan Erdo¤an
da “kriz bizi te¤et geçer” yalan›n› çoktan yutmufl
durumdad›r.
Öncellikle, birincisi; krizin ana nedeninin kapitalizmin iç çeliflkilerinden kaynakland›¤› gerçekli¤inin
do¤ru kavran›lmas› gerekir. Di¤er bir söylemle, kriz
kapitalizmin mayas›nda vard›r. ‹kincisi: her kriz kapitalizmin çöküflünü beraberinde getirmez. Kapitalizmin
çöküflü veya y›k›l›fl› proleter önderlikli bir devrim sorunudur. Mücadelesiz, devrimsiz bir “kapitalizm çöküflü” hayalini yayanlar, özünde kapitalizme hizmet ediyorlar. Genifl y›¤›nlar›, kapitalizmi y›kacak silahtan,
toplumsal baflkald›r›dan yoksun b›rak›yorlar. O halde,
kriz ile birlikte yaflanan fley, s›n›f mücadelesi aç›s›ndan
nesnel koflullar›n daha da olgunlaflmas› gerçe¤idir. Bugün yaflanmakta olan kriz de, benzer tarzda koflullar›n
olgunlaflmas› sürecine hizmet ediyor.
Çünkü, bu tarzda yaflanan büyük krizler, emperyalist-kapitalist sistemde ifllerin iyi gitmedi¤inin bir iflaretidir. Böylesi dönemlerde sistem geçici de olsa iflleri
yeniden düzene sokmak için kimi zaman emperyalist
savafllar› devreye sokarken, kimi zaman kendi içinde
yeni düzenlemeler yapm›flt›r. Dün yaflanan krizi aflmak
için serbest piyasa ekonomisinde dem vuran sistem,
bugün ABD örne¤inde oldu¤u gibi, batmakta olan bu
bankalar› ve flirketleri kurtarmak için devlet hazinesinde milyonlarca dolar para harc›yor. Kimi yorumcular›n ifade etti¤i gibi; “Kârlar özellefltirilirken, zararlar kamulaflt›r›l›yor.” Tabii ki bu zararlar›n esas› emekçilerin s›rt›na yüklenilmektedir. ‹flsiz kalan,
zam ya¤muruna tutulan, açl›k s›n›r›na mahkum olan
onlard›r. Baflbakan’›n da “kriz bizi etkilemez” derken de kast etmeye çal›flt›¤› kendisi ve temsil etti¤i s›n›flard›r. Çünkü emekçi halk›m›z›n daha fazla iflsizlik,
sefalet, hak gasp› vb. ile karfl› karfl›ya kald›¤›n› sadece
son 1-2 ayl›k geliflmelere ve yaflananlara bakarak da
görebiliriz.
Tüm bu veriler bize, krizin yarat›c›lar›n›n krizi çözemeyece¤i gerçe¤ini gösteriyor. Geçici çözümler, ayn› zamanda yeni büyük krizlerin haz›rlanma sürecinin
iflaretleri gibidir. Büyük kriz ve y›k›mlarda kurtulman›n
yolu; bu kriz ve y›k›mlar› yaratan emperyalist-kapitalist sistemin yok edilmesiyle mümkündür. Dolay›s›yla,
en do¤ru en devrimci tutum; böylesi süreçleri s›n›f
mücadelesi lehine en iyi flekilde de¤erlendirmek için
gerçekleri kitlelere tafl›mada daha çok ›srarl› olmakt›r.
Krizin derinleflmesi ve faturas›n›n halka ç›kar›lmak
istenmesine paralel kitlelerin kendili¤inden eylemlerinin karfl› koyufllar›n›n artaca¤›n› söylemek kehanet olmaz. O zaman bu eylemleri gerçek hedefine yönlendirmek için bugünden egemenlerin tüm bu politikalar›n›n nedenlerini ve hedeflerini genifl halk kesimlerine
gösterme çabas› ve azminde olmal›y›z. Egemenlerin bu
yalan politikalar›n›n halk›n bilincini buland›rmas›na bofl
hayaller, beklentiler oluflturmas›na izin vermemeliyiz.
‹flçi-köylü 3
Politika-yorum
6-19 fiubat 2009
Gerçek kahraman direnen halklard›r!
KÜRESEL krizin gölgesinde gerçeklefltirilen
ve gündemine ald›¤› hemen hiçbir konuda çözüm üretemeyen Davos Zirvesi, kendi gündemlerine iliflkin bu baflar›s›zl›¤a karfl›n, yeni bir
“halk kahraman›” yaratt›!
DÜNYA halklar›n›n bafl düflmanlar›n›n bulufltu¤u zirvede, halklara dönük kanl› icraatlar
üzerinden yürütülen toplant›lar, “tencere dibin
kara seninki benden kara” yar›fl›na dönüfltü. Bu
yar›fl s›ras›nda eli kanl› katiller halklar›n gözünün içine baka baka, ellerindeki mazlum kan›na
ald›r›fl etmeden, sözde katledilen halklar›n “hesab›n› sormaya” kalk›flt›lar.
SADECE ülke de¤il, dünyada, günlerdir Erdo¤an’›n Davos’taki “ç›k›fl›n›” konufluyor. Davos’ta yap›lan Gazze konulu panelde ‹srail
Cumhurbaflkan› fiimon Peres’e “a¤z›n›n pay›n› veren” Erdo¤an, bir anda hem bölgede
hem de ülkede “halk kahraman›na” dönüfltü!
PERES’‹N Gazze konulu panelde Siyonist
sald›r›lar› savunmas›na ve bu s›rada “sesinin
yüksek ç›kmas›na” Erdo¤an’›n yan›t› “çok
sert” oldu. Ve de zaten ne olduysa bundan
sonra oldu.
TÜM bildik “h›flm›n›” kuflanan Erdo¤an, Peres’e “açt› a¤z›n›, yumdu gözünü” denebilecek
bir üslupla “yüklendi”! Peres’in sesinin yüksek
ç›kmas›n› “suçluluk psikolojisi”ne ba¤lad› ve
“vurucu cümleyi” kurdu: “Öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” dedi.
Erdo¤an bununla da h›z›n› alamad› ve Peres’i alk›fllayanlar›, “zulme alk›fl tutmaktan” dolay› “k›nad›” ve çocuklar› öldürenleri alk›fllaman›n “insanl›k suçu” oldu¤unu söyleyerek, toplant›y›
terk etti!
“Türkiye-‹srail iliflkileri
zarar görmeyecek”
FAKAT daha aradan bir saat geçmeden, (
her zaman oldu¤u gibi) “çark eden” Erdo¤an,
Davos Baflkan› ile bir bas›n toplant›s› düzenleyecek ve tavr›n›n, “Davos ruhuna uygun
davranmayan” panel yöneticisine, yani
moderatöre dönük oldu¤unun alt›n› çizecekti. Benzer aç›klamay› ülkeye döndükten sonra
yapt›¤› bir aç›l›flta da yineleyecek, bunu Genelkurmay’›n ve çeflitli diplomatik çevrelerin
“Türkiye-‹srail iliflkileri zarar görmeyecek” yak-
lafl›mlar› izleyecek ve hemen tümünde oklar
moderatöre yöneltilecekti.
TÜM bu “çark etme” durumlar›na karfl›n,
Erdo¤an’› bir “halk kahraman›”na dönüfltüren
süreç bafllam›flt›. Sadece ülkede de¤il, baflta Filistin olmak üzere, Ortado¤u’nun birçok bölgesinde “kahraman”, “bölge halklar›n›n dostu”,
“mazlum halklara kendini siper eden kifli” olmufltu art›k Erdo¤an.
BÖYLECE Davos’ta oynanan “kahraman ya-
Sistemin “kahramanlara”
ihtiyac› var!
H‹Ç kuflkusuz, emperyalist-kapitalist sistem
yüz y›l›n en derinleflmifl, en a¤›r krizi içinde debelenirken, bu durumdan ç›kman›n yollar›ndan
biri olarak da, “kahramanlar” yaratmay› görüyor. Sistemin parlat›p-cilalayarak
piyasaya sürdü¤ü eski-yeni piyon-
ONLAR sistemin de¤irmeni-
ne sutafl›ma çabalar›n› bu
defa, dünya ölçe¤inde
Obama özgülünde, ülke
içinde ise, Erdo¤an özgülünde sürdürmekteler.
ratma” oyunu hedef kitlesine ulaflm›fl, bölge ve
ülke halk›na dönük yeni bir aldatmaca piyasaya sürülmüfltü.
S‹YON‹ST sald›r›lar bafllamadan birkaç gün
önce yap›lan ve sald›r›lara onay vermeyi de içeren Olmert ziyareti görmezden gelinmifl, Siyonistlerle yap›lan anlaflmalar, ‹srail askerlerinin
Türkiye’de e¤itildi¤i vb. “kopmaz ba¤lar” bir
ç›rp›da unutulmufl, unutturulmaya çal›fl›lm›flt›.
BU geliflmeden daha birkaç gün önce ‹ncirlik
Üssü’nden yüz bin uça¤›n kalkt›¤›, bizzat Savunma Bakanl›¤› taraf›ndan aç›klanm›flt›. Bu uçaklar›n turistik geziler için havalanmad›¤›n›, iflgal
bölgelerine silah tafl›d›¤›n›, böylece bölge halklar›n›n kafas›na ya¤d›r›lan bombalar›n bu uçaklardan at›ld›¤›n› söylemeye gerek bile yoktur.
KISACASI, bu gerçekliklere karfl›n, Türk egemen s›n›flar›n›n ellerinin, lojistik, askeri vb. her
türden destek sa¤lanarak, yine y›llard›r süren iflgallerde katledilen 1 milyon Irakl›n›n kan›na bu-
S›n›fsal Yaklafl›m
J‹TEMC‹N‹N fiAKA⁄INDAN DAVOS
fiOVUNA DEVLET‹N RESM‹
Yerel seçimlerin yaln›zca ülkede
de¤il bölgedeki dengeler üzerinde de
etkili sonuçlar do¤uraca¤›ndan bahsetmifl, egemen s›n›f klikleri aras›ndaki
kap›flman›n hararetine bu pencereden
dikkat çekerek sürecin daha da ›s›naca¤›na vurgu yapm›flt›k. Ergenekon
kapsam›na son dalga ile bir “sendika
a¤a”s› (ve hempalar›)n›n al›nmas› ve
Filistin sahnesinde gerçeklefltirilen
Davos flovu, al›fl›lagelmiflin d›fl›nda
ataklar olarak sars›c› ve puan toplay›c›d›r. CHP’nin büyük flehirler üzerinden kuflatma plan›n› bofla ç›karmak
amac›yla hareket eden AKP, belli
avantajlar›na karfl›n ifli flansa b›rakma
niyetlisi de¤ildir.
Ergenekon ile ilgili kafa kar›fl›kl›¤›,
çarp›tma ve spekülasyonlar olanca h›z›yla sürmektedir. Sorun, hat›r› say›l›r
oranda, buna demokrat, yurtsever,
ilerici kesimlerin “bofl” beklentiler ya
da taktik giriflimler ile çanak tutmas›ndan beslenmektedir. Kontr-gerilla flefi
(Jitem kurucular›ndan) K›rca’n›n intihar› ile tetiklenen Kürdistan’daki katliamlara iliflkin iddialar ile itirafç› katil
Aygan’›n yeniden ortaya saç›lan beyanlar›, ilgili kifli ve kurumlar›n müdahalesi bak›m›ndan elbette f›rsatlar do¤urmaktad›r ama politik düzlemde
teflhir faaliyetine yo¤unlaflman›n zaman›d›r.
TSK’n›n devletteki rolü/konumu
ve günümüzdeki pozisyonu konusunda bulan›k bak›fl sahiplerinde azalma
laflt›¤›, benzer durumun Afganistan aç›s›ndan da
geçerli oldu¤u da bu s›rada “atlanm›flt›”!
olmas› sevindiricidir. Bunun seçimlere
do¤ru giderek artmas› ve daha önemlisi sonras›ndaki uzun soluklu platformlarda yer edinmesi daha çok yarar sa¤layacakt›r. Hiç flafl›rt›c› olmayan
biçimde faflist Türk ordusu, bütün komuta kademesi ile Jitem kurucusunun
cenazesine tam kat›l›m sa¤lam›flt›r.
Devlet övünç madalyal› bu katliamc›n›n Kocatepe’de “subay mitingi”ne
dönen cenaze töreni, Ergenekon denilen operasyonun ne anlama geldi¤ini
anlatan en güzel resimdir. Ergenekon’u çözmek/anlamak isteyenler,
Gölbafl›’ndaki kaz›lara de¤il, K›rca’n›n
gömülme merasimine bakmal›d›r.
Türk Metal Genel Baflkan› (34 y›ll›k) Mustafa Özbek (ve Avrasya TV)
ile yine bir k›s›m muvazzaf subay ile ‹brahim fiahin tayfas›ndan polislerin dahil edildi¤i son operasyon, “sendika
a¤as› sülüklere yönelme” gibi bir yan›lsama yaratmay› da amaçlam›fl ve paramedyan›n üstlendi¤i rol ile belli oranda etkili de olmufltur. ‹lerici çevrelerde bile, “Özbek’in ortaya ç›kan ‘devasa’ serveti soruflturulsun”, “di¤er sendika patronlar› da sorgulans›n” fleklinde hükümetten taleplerde bulunma
tutumlar› geliflmifl, devletten “beklenti” ve “umut” atefline çuvallarla
odun at›lm›flt›r.
Kimsenin, do¤ru dürüst Özbek ve
di¤er bütün sendika a¤alar› ile AKP vd.
faflist düzen partileri aras›ndan ezelden beri su s›zmad›¤› akl›na gelme-
lar, halklara “de¤iflimci”, “bar›fl
mele¤i” vb. gerçekte bunlar›n üzerinde e¤reti duran vas›flarla sunulmaya çal›fl›l›yor.
OBAMA etraf›nda kopart›lan f›rt›na ve bu
ba¤lamda da ona ba¤lanan “umutlar” canl› tutulmaya çal›fl›l›yor, “Obama efsanesi”nin halklar› uyutmas› mümkün mertebe uzas›n isteniyor. Onun daha Baflkanl›k koltu¤una oturur
oturmaz Pakistan’› bombalama emri vermesi,
Siyonist sald›r›lar karfl›s›ndaki aç›k onaylar tutumu ve de en önemlisi, Obama’n›n ABD emperyalist tekellerinin ittifak›n›n temsilcisi oldu¤u gerçekli¤i, bofl vaatler yayma çabalar› s›ras›nda, halklardan gizlenmeye çal›fl›l›yor.
TIPKI Erdo¤an’›n gerek bölge halklar›n›n
gerekse ülke halk›n›n dökülen kanlar›ndaki, açl›¤›ndaki, yoksullu¤undaki ve halka uygulanan
her türden zulümdeki sorumlulu¤unun görmezden gelmesi gibi.
BU görmezden gelme veya gizleme çabalar›n›n egemen s›n›flar ve onlar›n do¤rudan temsilcileri taraf›ndan yap›lmas› anlafl›l›rd›r. Bu zaten onlar›n hedefi ve de görevidir. Ancak en
mekte, ortaya ç›kan mal varl›¤›n›n
“bölüflüm” ürünü oldu¤una dair gerçekler üzerinde durulmamaktad›r. Daha k›sa bir süre önce sonuçlanan metal ifl kolu grup toplu ifl sözleflmelerinde rolünü oynayan Özbek, bir büyük
sat›fl› daha da gerçeklefltirmifl sonra
da kendi aralar›ndaki ç›kar çat›flmas›n›n “kurban›” olmufltur. Özüne dokunulmayaca¤›, sistemsel bir sorgudan
geçirilmeyece¤i, fincanc› kat›rlar›n›n
ürkütülmeyece¤i iyi bilinmelidir.
Özbek’in mal varl›¤›, sendikal alandaki tablonun resmidir. ‹flçi s›n›f› mücadelesinin durumuna iliflkin gerçeklerin özeti, onun (ve nicelerinin) ad›na
kay›tl› villa, çiftlik ve apartmanlar›n listesiyle do¤ru orant›l›d›r. 250 bini aflk›n iflçiye “liderlik” yapan Özbek’in ç›karlar›n› korudu¤u s›n›f komprador
burjuvalard›r. MESS sermayesi, Türk
sanayisinde en a¤›rl›kl› ve güçlü kesimlerden birini oluflturmaktad›r. Bunlar›n ABD ve AB acentesi/uzant›s› oldu¤una kuflku yoktur. Bu durumda,
“ulusalc›” olarak geçinen, laikçi kli¤in
“finansör”lerinden Özbek’in antiAmerikan duruflu ve dolay›s›yla Ergenekon’un temas› ve yönelimi ile kafa
kar›fl›kl›¤› yaflayanlar, bu duruma da
bir aç›kl›k getirmekte zorlanacakt›r.
Dikkat edilsin, Özbek’in “a¤al›¤›”,
s›n›f›n s›rt›ndan saltanat kurdu¤u gerçe¤i, medyatik ortamda ve halka yönelik propaganda çerçevesinde ifllenmektedir. Buradan özellikle iflçi s›n›f› ve
emekçilere gönderilen mesaj önemlidir. Bu mesaja neden ihtiyaç duyuldu¤u ekonomik kriz ve s›n›f mücadelesinin k›z›flmas› ile yak›ndan ilintilidir.
Konfederasyonlar ve di¤er sendika yönetimleri, dipten gelen bas›nc› gö¤üslemek için düzenin kalkan› olabilmekte
giderek daha fazla s›k›nt› çekmektedir.
En son fiubat 15 ve 22’sinde parçal›
miting kararlar› sürecinde yaflanan kriz
az onlar kadar halk›/halklar› aldatma çabas›nda
olanlar var ve bunlar benzer süreçlerde oldu¤u gibi, bu süreçte de yine, art›k sistemin
uzant›s› pozisyonuna düflmüfl olan reformistrevizyonist anlay›fllard›r.
ONLAR sistemin de¤irmenine su tafl›ma çabalar›n› bu defa, dünya ölçe¤inde Obama özgülünde, ülke içinde ise, Erdo¤an özgülünde sürdürmekteler.
BU anlay›fllar›n yön verdi¤i Dünya Sosyal
Forumu’nun Obama ile birlikte gelen “de¤iflimle” birlikte, bir sonraki toplant›n›n ABD’de
yap›lmas› düflünülüyormufl!
OBAMA “umudu” ülkemizde de büyütülmeyi sürdürdü/sürdürüyor. Burjuva-feodal medyada boy gösteren kimi “ayd›n” vb. kifliliklerin
bu yönlü çabalar›, Obama’n›n baflkanl›¤› devrald›¤› gün ülkede yap›lan “anlaml›” bir eylemle de
“selamland›”! Küresel Bar›fl ve Adalet Koalisyonu üyeleri, Bush’un gidifline ve de tabii ki
Obama’n›n gelifline karfl› duyduklar› “sevinci”
bir eylem ve ard›ndan yapt›klar› “e¤lence” ile
d›fla vurarak, Obama “aldatmacas›na”
kendilerinden beklenen katk›y› sundular.
Davos dan›fl›kl› dövüfltür
S‹STEM‹N kendi devaml›l›¤›n› sa¤lama ad›na
ortaya sürdü¤ü sahte kurtar›c› ve kahramanlar›n sonuncular›ndan olan Erdo¤an’›n, ezilen
kesimlere kabul ettirilmesine dönük çabalara
katk› da, yine bu kesimlerden gelmekte gecikmedi.
ERDO⁄AN’IN tavr›n› “olumlu” bulmaktan
bafllayan ve tavr›n devam› olarak ‹srail ile anlaflmalar›n bitirilmesi (sanki mümkünmüfl gibi)
beklentilerini aç›klayan bu kesimler, böylelikle
egemen s›n›flar›n katillerden kahraman yaratma ve bu katillerin ileriki süreçte, emperyalist
projeler çerçevesinde, daha fazla halk kan› dökülmesinin önünü açma yönlü giriflimlerine de
destek sa¤lamakta sak›nca görmemekteler.
EVET, gerçekte az›l› bir halk düflman› olan
Erdo¤an’dan bir “kahraman” yarat›lmaya çal›fl›lmas›n›n ard›nda yatan gerçek neden, emperyalist projelerin flu süreçte bunu gerektirmesinden baflka bir fley de¤ildir ve aldatmaca da
rol esas olarak Erdo¤an flahs›nda TC’ye verilmektedir.
buna ayr› bir örnektir.
Bir yandan hükümet ve patron
temsilcileri ile üçlü baflkanlar kurulu
toplant›lar›na giren sendika flefleri, di¤er yandan ayr› miting kararlar› al›p s›n›f›n zaten güdüklefltirilip parçalanm›fl
gücünü daha da bölmek için azami
gayret göstermekte sonra da manevralar ile puan toplamaya çal›flmaktad›r.
S›n›fa kan kaybettirmede s›n›r yoktur.
Ne kadar güçten düflürülürse o kadar
iyidir. Zira önümüzdeki günlerde ne
denli büyük hareketlerin geliflece¤i
ve kitlelerin buradan hangi noktalara
uzanaca¤›n› kestirmek zordur. Gidiflat›n yönü az çok kestirilebilmektedir.
Buna dünya ve ülkedeki rüzgar, birçok veriyle iflaret etmektedir. Amaç,
bugünden at›lan ad›mlarla, deney ve
birikimlerle, giderek daha s›k› ve güçlü
bir geliflimin önünü kesebilmektir.
Amaç, örgütlü bir sürecin önüne
geçmektir.
Yerel seçimler, bu yüzden kritik
bir evrede gündemleflmifltir. Hamle
üstüne hamle yap›lmas›, çok önceden
tasarlanan hesaplarla sürece yüklenilmesi, sonras›nda kopacak f›rt›nalar›n
da habercisidir. Tayyip’in Davos flovu
bu çerçevede anlam kazanmaktad›r.
Ancak olay› yaln›zca iç hesaplarla s›n›rl› yorumlamak aldat›c› olacakt›r. Yerel
seçimlerin küçümsenmeyecek derecede bölgesel boyutlar tafl›mas›, Davos
olay›nda da kendini göstermifltir. Tayyip, sonuçlar› hesaplanmam›fl bir tav›r
gelifltirmemifltir. Kendi üslubu dahilinde sergiledi¤i tav›r ve sarf etti¤i sözler
her ne kadar belli oranda “amac› aflm›fl” gibi gösterilse de, planlanan
mizansene uygundur ve hedefe ulafl›lm›flt›r.
TC devletinin faflist-siyonist ‹srail
devleti ile birlikte ABD emperyalizminin ikiz uflaklar› konumunda Ortado¤u kasapl›¤›na soyundu¤u, askeri ve
TÜRK‹YE’YE flu süreçte ve de BOP kapsam›nda biçilmeye çal›fl›lan “bölgesel liderlik”
pozisyonu, önce bu liderli¤in bölge halklar› taraf›ndan da kabul görmesini gerektirmektedir.
Ve bunun içindir ki asl›nda Davos, dan›fl›kl› dövüflten baflka bir fley de¤ildir. TC’nin sözde
bölgesel bar›fla hizmet etmesi, hatta önderlik
etmesi gibi bir projenin hayata geçirilmesine
dönük ad›mlardan biridir Davos olay›. Söz konusu “bar›fl” ise, baflta Filistin halk›n›n direnifli
olmak üzere, bölge halklar›n›n direnifllerini bitirmeyi, bu direniflleri “ehlilefltirmeyi” ve bölgede emperyalistlerin ç›karlar›na hizmet eden
bir düzenlemeyi öngörmektedir. Erdo¤an’›n
›srarla Hamas vurgusunu öne ç›karmas›n›n alt›nda yatan da yine bu direniflleri “ehlilefltirme” projesidir.
ERDO⁄AN’IN ayn› zamanda seçim yat›r›m›
olarak da alg›lanmas› gereken bu “ç›k›fl›na” ve
bu “ç›k›fl›n” onu bir anda “kahramanl›k mertebesine” tafl›mas›na iliflkin en yerinde yan›tlar,
DTP Milletvekillerinden geldi. Emine Ayna
ve Selahattin Demirtafl konu özgülünde
yapt›klar› aç›klamalarda, Erdo¤an’a 2006 Newroz’unda Diyarbak›r’da ç›kan olaylar s›ras›nda
söyledi¤i “Kad›n da olsa çocuk da olsa, gere¤ini yapaca¤›z “ sözlerini ve bunun ard›ndan 7
Kürt çocu¤unun devlet eliyle katledilmesini ve
Erdo¤an döneminde bölgede gerçeklefltirilen
daha bir dizi katliam› hat›rlatt›lar ve “Hamas’›n
terör listesinden ç›kar›lmas›n› savunuyor, ancak PKK’yi ve Kürt halk›n›n seçilmifl temsilcilerini terörist ilan etmekten geri durmuyor”
diyerek, birço¤umuzun düflüncelerine tercüman oldular.
B‹R kez daha egemen s›n›flar›n, ezilenlere
dönük sömürüyü katmerlefltirme ve daha fazla kan dökme amaçl› zoraki kahramanlar
yaratmas› gibi bir gerçeklikle karfl› karfl›yay›z.
Ancak sahte kahramanlar›n ömrü her zaman
yarat›ld›klar› süre kadar k›sa olmufltur. Halklar
tarih boyunca sahte kahramanlara karfl›, kendi
kahramanlar›n› yaratmay› bilmifllerdir. Bu kahramanlar ise, yüre¤i ve beyni gerçek halk sevgisi ile dolu olanlar, bask›s›z sömürüsüz insanca yaflan›las› dünya u¤runda gerekti¤inde yaflam›n› feda etmesini bilenlerdir. Yani direnen
halklar›n kendileridir!
ticari her türlü iflbirli¤i içinde kanl› bir
senaryonun parças› olarak BOP’un
“asli” eleman› rolünde sahneye sürüldü¤ü bilinmektedir. Filistin halk›yla
destek ve dayan›flma olgusu, yaln›zca Türkiye halk› de¤il bütün dünya
halklar›n›n ba¤r›nda güçlü bir potansiyel biriktirmifltir. Bafll›ca sebebi, bölgede ony›llard›r süren iflgal, zulüm, katliam, iflkence ve buna karfl› kahramanca
direnifl gerçekli¤idir. Bunun bölge ülkesi olarak, devrimci güçlerin pratik
kat›l›m› ve faaliyeti ile daha ileri tafl›d›¤› etkinli¤inin de sayesinde Türkiye’deki özgünlü¤ü elbette daha ileridir.
Son y›llarda ‹slami hareketlerin güçlenmesi ile Filistin’de kurduklar› etkinlik
bu duruma farkl› bir motif eklemifl,
öncelleri gibi AKP’nin de bundan yararlanmak amac›yla belli hamleler yapmas› kaç›n›lmaz hale gelmifltir.
“3. Dünya”n›n y›ld›zlar›ndan “ulusalc›” Nas›r’a benzetilen, Filistin’de
Hamas hamili¤i payesi verilerek parlat›lmaya çal›fl›lan Tayyip, Davos flovu
ile bölgede baflka mecralara yelken açma girifliminde bulunmaktad›r. Bu konuda görevlendirildi¤ine, ‹ran’a alternatif bir “Truva at›” olup olmad›¤›na
dair henüz aç›k bir iflaret yoktur ama
böyle ise kendisini daha baflka bir son,
de¤ilse de efendisi ABD eliyle “ucuz
kahraman”a yak›fl›r bir ak›bet beklemektedir. Yerel seçimler ve devam›nda gelecek genel seçimler AKP için
muhtemelen “son” saltanat seçimleri
olacakt›r. Bu dönem alabildi¤ine iyi de¤erlendirilmek, belli mevkiler sonuna
kadar kullan›larak siyasi ömür en iyi
biçimde tamamlanmak istenmektedir.
Ancak bu kiflisel beklentiler (küçük hesaplar) ile büyük patronlar›n planlar›n›n (büyük hesaplar) mutlaka ve mutlaka örtüflmesi gerekecektir. Bunu unutanlar, hayal k›r›kl›¤›na u¤rad›¤›nda ço¤u kez ifl iflten geçmifl olmaktad›r…
Eli en kanl› devletlerin bafl›nda gelen TC’nin baflbakan› s›fat›yla, (Mart
2006’da Diyarbak›r’da, “kad›n da olsa
çocuk da olsa gereken yap›l›r” diyen)
Tayyip’in kadim “dost” Peres’e “siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” demesi ve yine,
Hamas’a karfl› gösterdi¤i tav›r ile de¤il
PKK, DTP’ye bile yaklafl›m› aras›ndaki
iki yüzlülük/sahtekarl›k konusunda
söylenecek elbette çok söz vard›r ve
bütün bunlar asl›nda Davos flovunun
ne kadar büyük bir ihtiyaca yan›t
olarak gündemleflti¤ini göstermektedir. Y›llar›n “devlet adam›” Tayyip’in
diplomasiden anlamad›¤›, usul/adap bilmedi¤i, Kas›mpaflal›l›k damar›n›n tuttu¤u, haks›zl›¤a tahammül edemedi¤i vb.
tüm yorumlar senaryonun parças›d›r.
“Davos duruflu” olarak empoze
edilmeye çal›fl›lan olay, ucuz hesaplarla
gelifltirilen, reality flov dekorunda uflak
tepiflmesinden ibarettir.
Jitemcinin kendi flaka¤›na s›kt›¤›
kurflunla cesedinin bafl›na toplanan
“devlet erkan›”n›n verdi¤i resim, bu
ölüm makinesinin devlet kat›nda gördü¤ü de¤eri ortaya koymakla, devletin
niteli¤ini bir kez daha kan›tlam›flt›r.
Ayn› devletin baflbakan›, sadece birkaç
hafta sonra uluslararas› arenada kat›ld›¤› bir aç›k oturumda, faflist-siyonist
‹srail’i “katliamc›” olmakla suçlama
üzerinden puan toplama hesab› yaparak, o devletin bir di¤er yüzünü sergilemeye çal›flm›flt›r. Bu devlet, sürekli
bu politikalar, bu yan›lsama ve spekülasyonlar ile yol alarak buralara kadar
gelmifltir. Ergenekon, içinde çok de¤iflik amaç ve hesaplar tafl›makla beraber, bu tezgah›n, bu parantezin dosyalar›ndan birisidir. Zulüm ve sömürü,
aldatma, yalan ve inkar olmadan yürüyememektedir. Ne var ki resimler
ço¤ald›kça genel görüntü daha
iyi ortaya ç›kmakta ve kaç›n›lmaz son yaklaflmaktad›r…
‹flçi-köylü 4
‹flçi/köylü
Dudullu Organize Sanayi Bölgesi,
Biz de 30 Ocak’ta Dudulu
Organize Sanayi Bölgesi’ne giderek, hem Sinter iflçileriyle
hem de ayn› bölgede direniflte olan Gürsafl iflçileriyle görüfltük.
“Zaferimiz, iflçi s›n›f›n›n zaferi olacak”
Direniflteki iflçilerin hemen
tümünde ilk göze çarpan fley,
hepsinin oldukça keyifli olmas›.
kuksal aç›dan hakl› olduklar› söylenmifl kendilerine ve patronla görüflme
sözü verilmifl. Bunlar› aktard›ktan
sonra “Bize bu sözü verdiler ama görüflme olup olmad›¤›n› bilmiyoruz”
diye de ekliyorlar. Verilen sözün yerine getirilip-getirilmeyece¤ini bilmeseler de, bu onlar›n hakl›l›k duygusunu pekifltirmifl.
Çünkü patron, iflçileri haks›z göstermek için bir dizi giriflimde bulunmufl. Haks›z gösterme giriflimlerine
direnifl bölgesi olma yolunda…
Dudullu Organize Sanayi Bölgesi
bugünlerde gerçekleflen iflçi direniflleri ile gündemde. Genifl bir alan üzerine kurulu olan bölge, h›zla “direnifl
bölgesi” olmaya do¤ru gidiyor. Son
dönemde ortaya ç›kan en kapsaml›
direnifllerden biri hiç kuflkusuz, Sinter iflçilerinin direnifli. Sinter iflçileri
direnifllerini k›sa sürede ülke kamuoyunun gündemine oturtmay› baflard›lar ve destek giderek büyüdü. Bu
deste¤in ürünlerinden biri de, 28
Ocak’ta gerçeklefltirilen, “Sinter
‹flçileri ile Dayan›flma Gecesi”
oldu. Gece, hem Sinter iflçilerine
hem de her gün daha boyutlu bir biçimde haklar› gasp edilen iflçilere
moral oldu ve direnme ruhunun geliflmesine katk› sundu.
Direnifl nöbetini iki grup halinde,
dönüflümlü olarak sürdüren iflçilerin
bir k›sm›, havan›n so¤uk olmas›ndan
kaynakl› sürekli volta halinde. Di¤er
bir bölümü ise, yakt›klar› ateflin bafl›nda kümelenmifl, bir yandan sohbet ediyor bir yandan da ›s›nmaya
çal›fl›yor.
Adlar›n›n Ercan, Hasan, Y›lmaz ve Tekin oldu¤unu ö¤rendi¤imiz iflçilerin yan›na yaklaflarak, direnifle iliflkin geliflmeleri ö¤renmeye çal›flt›k.
‹flçiler, birkaç gün önce Ankara’ya gittiklerini ve ard›ndan yap›lan
geceyi aktararak bafllad›lar söze. Ankara’da Çal›flma Bakanl›¤›’na gitmifller ve sendikalaflma nedeniyle iflten
ç›kar›ld›klar›n› söylediklerinde, hu-
örnek olarak, iflçilerin iflyerini iflgal
ettikleri için att›¤› iddias›n› gösteriyorlar.
Bu iddias›n› pekifltirmek isteyen
patron, her türlü “ayak oyununa”
baflvurmaktan çekinmiyormufl. Bu
oyunlardan birini, kendilerini iki kez
iflten ç›karmas› olarak anlat›yorlar.
Bunun nas›l mümkün oldu¤u sorumuzu ise, “Bizi ilk iflten att›¤›nda (22
Aral›k) ‹fl Kanunu’nun 17. maddesine
dayand›rm›flt›. Yani kriz bahaneli, tazminatl› ç›k›fl. Ancak bundan bir fley
tutturamayaca¤›n› anlam›fl olacak ki,
21 Ocak’ta ayn› kiflileri bu defa 25/2.
maddeden att›¤›n› bildirmifl Çal›flma
Bakanl›¤›’na. 25/2 demek, yüz k›zart›c› suçlar ifllemek demek.
Sözleflme yoksa, üretim de yok!
Sermayenin küresel kriz bahaneli
gerçeklefltirdi¤i hak gasplar›, birçok sektördeki T‹S (Toplu ‹fl Sözleflmesi) görüflmelerine de yans›makta, patronlar T‹S süreçlerini
kârl› kapama çabalar›n› sürdürmekteler.
Bunun içindir ki, son dönemdeki hemen tüm T‹S görüflmeleri, patronlar›n ayak direme tutumlar›na ba¤l› olarak, oldukça genifl zamana yay›lmakta. Geçti¤imiz y›l birçok iflkolu, t›kanan görüflmeler nedeniyle greve gitmek zorunda kalm›fl ve
T‹S görüflmeleri ancak bu grevler
veya türlü yöntemlerle gelifltirilen
direnifller sonucunda, belli ölçüde
de olsa emekçiler lehine sonuçlanabilmiflti. Hatta kimi yerlerde
(sendikal ihanetin de devreye girmesiyle) bu görüflmeler emekçilerin birçok hakk›n›n gasp edilmesini
de beraberinde getirmiflti.
‹çinde bulundu¤umuz y›l yap›lacak
olan T‹S görüflmelerine dair süreç
ise, birçok iflkolunda ifllemeye bafllam›fl bulunmakta. Bu sürece haz›rl›kl› girmek isteyen kimi ifl kollar›nda ise, geçti¤imiz dönemlerin
deneyimlerini göz önünde bulunduran iflçi ve emekçiler, patronu
flimdiden uyarma yoluna gitmekteler. T‹S görüflmeleri bafllamadan
patronlar› uyaran sektörlerden biri de deri iflkolu oldu.
Deri iflçileri 21 Ocak’ta Tuzla Organize Sanayi Bölgesi içinde bir eylem yaparak “Sözleflme yoksa
üretim de yok” dediler.
Traktörler Dura¤›’nda yap›lan eylem, iflçilerin durakta bulunan
meydanda toplanmas›yla bafllad›.
Yemek paydosuna ç›kan deri iflçilerinin büyük bölümü, iflyerinden
eylemin yap›laca¤› alana kadar pankartlar, dövizler ve sloganlar eflli¤inde yürüdü.
Siyonistlerin Filistin
halk›na dönük katliam sald›r›lar›n›n
da protesto edildi¤i eyleme birçok
kurum da destek
verdi. Aç›klamada,
Türk-‹fl 1. Bölge
Baflkan›
Faruk
Büyükkucak ve
Deri-‹fl Genel Baflkan› Musa Servi
birer
konuflma
yapt›. Yap›lan konuflmalarda, em-
Emekçinin gündemi
Güçlü bir DDSB için; güçlü bir anlay›fl ve
eylem birli¤i yaratal›m!
Devrimci Demokratik Sendikal Birlik olarak Kurultay çal›flmalar› ekseninde DDSB Program›’n› tart›flmak ve ortak bir anlay›fl birli¤i yaratmak hedefi ile
30-31 Ocak ve 1 fiubat tarihleri aras›nda bir merkezi toplant› gerçeklefltirdik.
Kurultaya kadar program›m›z›n netlefltirilmesi, bu konuda bir anlay›fl birli¤inin oluflturulmas› büyük önem tafl›yor.
19 y›l› aflk›n bir mücadele deneyimine ve zengin birikimine ra¤men DDSB,
bu süre içerisinde bir örgüt olarak kendini örgütlemeyi, kurumsallaflmay›, yeni
alanlara aç›lmay› baflaramad›. Geçen sü-
re içinde her DDSB’li ye göre farkl› biçimlere bürünen bir DDSB çizgisi meydana geldi. DDSB, program›n› oluflturmada anlay›fl ve eylem birli¤ini yakalamada ve örgütsel inflas›n› sa¤lamada yetersiz kald›. DDSB olarak bu tabloyu
de¤ifltirmeye hizmet etmesi hedefi ile
gerçeklefltirmeyi planlad›¤›m›z kurultay›m›z, DDSB’ nin yaflad›¤› bu sorunlara
çözüm arand›¤› bir platform olacakt›r.
DDSB’nin sürece güçlü müdahalelerde bulunan, etkili bir örgüt olmas›n›n
en önemli ayaklar›ndan biri tüm
DDSB’lilerin ayn› anlay›fl etraf›nda bir-
peryalistlerin bölgedeki petrol vb.
zenginlikleri talan etmek için Ortado¤u’yu kana bulad›¤›na, ülkede
ise kriz bahanesiyle iflçi ve emekçilere dönük bir dizi hak gasp› gerçeklefltirildi¤ine de¤inildi.
Eylemde ayr›ca direniflinin 203. gününde olan Emine Arslan da bir
konuflma yapt›. Konuflmas›nda direnifli boyunca yaflad›¤› bask›lara
de¤inen Arslan, bu bask›lar›n kendisini y›ld›rmad›¤›n›, kazanana kadar mücadeleye devam edece¤ini
söyledi. (Kartal)
leflmesinden geçmektedir. DDSB’nin s›n›f içindeki çal›flma tarz›, kapsam›, niteli¤i ve sürece bak›fl›n› netlefltirmek acil
bir ihtiyaç olarak önümüzde durmaktad›r. Bu kapsamda kurultay öncesi DDSB
Program›n› tart›flmak ve herkesin kendini ifade etti¤i bir platform yaratmak
önemli bir ihtiyaçt›. Bu anlam›yla gerçeklefltirilen toplant› yürüyece¤imiz yola dair önemli ipuçlar› verdi.
‹lk gün gerçekleflen ve DDSB’nin niteli¤ine ve program›na dair yap›lan tart›flmalar oldukça verimli geçti. Yap›lan
tart›flmalarda Demokratik Kitle Örgütlerinin niteli¤ine dair önemli bir kafa kar›fl›kl›¤› yaflad›¤›m›z yeniden ortaya ç›kt›.
DDSB’nin nas›l bir örgüt oldu¤u tart›flmalar›m›z DDSB’nin kendini tan›mlamaya ne kadar ihtiyac› oldu¤u konusunda
önemli veriler sunmaktad›r. DDSB’nin
niteli¤ine ait kavramlardan birini di¤erinin karfl›s›na koymak do¤ru olmayacak-
6-19 fiubat 2009
Patronun derdi sendikas›z
iflçi çal›flt›rmak
“‹nanc›m›z tam,
kazanaca¤›z!”
Sinter patronunun esas derdinin
sendikal› iflçi çal›flt›rmamak oldu¤una
inan›yorlar. fiu s›ralar d›flar›da bir tafleron firma kurmufl ve birçok bölümün iflini orada yapt›r›yormufl. Bu
bölümler ise, sendikal› çal›flan iflçilerin bulundu¤u bölümlermifl. Bu iflçiler
fabrikada bofl oturtuluyormufl ve büyük ihtimalle de hepsi ç›kar›lacakm›fl.
O sabah (yanlar›na gitti¤imiz gün) 11
iflçinin daha iflten ç›kar›lmas›n› da buna yoruyorlar.
‹flçiler her fleye karfl›n durumlar›ndan oldukça umutlular. “Gidiflat
iyi. Örgütlü olarak içeri girene
kadar direnece¤iz” diyorlar. Kamuoyuna mesajlar›n› ise flu sözlerle
aktar›yorlar: “Bizim zaferimiz, sadece Sinter iflçilerinin zaferi olmayacak, tüm iflçi s›n›f›n›n zaferi olacak. Havzada 100 bin iflçi
çal›fl›yor ve direniflimiz onlara
da örnek olacak.”
(Kartal)
Sinter iflçilerinin yan›ndan ayr›ld›ktan
sonra, yine sanayi bölgesi içinde,
hemen bir cadde afla¤›da yer alan
Gürsafl Fabrikas›’n›n direniflte olan
iflçilerinin yan›na gittik. Onlar›n direnifli de yine 40. gününde. Yani
onlar›n direnifli de Sinter iflçileri
ile ayn› gün bafllam›fl. Direniflte
olan Gürsafl iflçilerinin say›s› Sinter’deki kadar kalabal›k de¤il. Zaten fabrikada da toplam 50 kifli çal›fl›yormufl.
‹flten at›lan iflçilerden Mahir Güngör ve Özgür Karaçiftçi ile direniflleri üzerine sohbet ettik.
Onlar da t›pk› Sinter iflçileri gibi sendikalaflma faaliyetinden dolay› iflten at›lm›fllar. ‹flten at›lan iflçilerin
say›s› ziyarete gitti¤imiz gün at›lanlarla birlikte 9 kifli. ‹lk önce 5 iflçi
at›lm›fl. Bunlar›n ikisi direnifle ka-
t›lmam›fl, 3 kifli ise direnifle geçmifl.
Daha sonraki günlerde iflten ç›kar›lan 3 kifli de kendilerine kat›l›nca,
direnen iflçi say›s› 6 olmufl. O gün
ç›kar›lanla birlikte bu say› flimdi 7’ye yükselmifl.
Gürsafl iflçileri bundan iki ay önce
sendikal örgütlenme faaliyetine
bafllam›fllar ve 50 iflçiden 31’ini örgütlemifller. Yetki bekledikleri s›rada sendikalaflmay› ö¤renen patron
iflten ç›karmalara bafllam›fl. Ayr›ca
içerdeki iflçileri “cezaland›r›yormufl”. Bunun nas›l oldu¤unu sordu¤umuzda, servis güzergahlar›n›n
de¤ifltirilmesi, yemeklerde k›s›tlama vb. yöntemler oldu¤unu ö¤reniyoruz. Bu durum içerdeki iflçiler
taraf›ndan protesto edilmifl. Bir
gün servise binmeme ve yemek yememe eylemi yapm›fllar. (Kartal)
ATV-Sabah grevde
TGS Yönetim Kurulu, 5 Aral›k 2008 tarihinde Turkuvaz iflyerlerinde grev karar› ald› ve
karar› ifl yerlerine ast›.
Liman iflçileri
davay›
kazand›
Arkas Holding’e ba¤l› Marinport Liman ‹flletmesi’nde
sendikalaflma faaliyeti yürüten
Arsen iflçileri çal›flma koflullar›ndaki adaletsizli¤e karfl› Liman‹fl Sendikas›’na üye olduklar› için
iflten at›ld›. Üye olan 450 iflçiden,
57’sinin iflten at›lmas›yla birlikte
16 Temmuz 2008’de ifl yavafllatma eylemi gerçekleflmiflti. 19
Ocak 2009’da görülen son davada ifle iade karar› al›nd›.
Geri kalan 9 dava devam
ederken, kazan›lan dava temyize
gitti. Liman-‹fl Sendikas› ifl yeri temsilcisi Ferhat Terzi gazetemiz ‹flçi-köylü’ye yapt›¤› aç›klamada, di¤er davalar› taviz vermeden takip edeceklerini ve sonuç al›ncaya kadar devam edeceklerini belirtti.
(H. Merkezi)
Direnifle
tahammülsüzlük
‹zmir Büyükflehir Belediyesi’ne ba¤l› park ve bahçe ifllerini
yapan Vira ve Kürflat tafleron
iflçileri bir süre önce sözleflme
süreleri doldu¤u gerekçesiyle iflten ç›kart›lm›fl, bunun üzerine
belediyede kadrolu ifl ve ifl güvencesi yönünde yapt›klar› ça¤r›lar›n hiçbirine olumlu yan›t alamam›fl ve 7 Ocak 2009 tarihinden itibaren ‹zmir Büyükflehir
Belediyesi önünde açl›k grevine
bafllam›fllard›.
Türkiye Gazeteciler Sendikas›, Sabah ve ATV Tasarruf Mevduat› Sigorta Fonu (TMSF) yönetimine geçti¤i süreçte, burada
örgütlenmifl ve toplu sözleflme
yetkisini alm›flt›. Turkuvaz
Grubu’nun sat›n almas›n›n ard›ndan sendikaya yönelik bask›lar
artm›fl, sendikal› çal›flanlar iflten
ç›kart›lm›flt›.
Türkiye Gazeteciler Sendikas›, 26 Haziran 2008 tarihinde
bafllayan toplu ifl sözleflmesi görüflmelerinin, 60 günlük yasal süre içinde anlaflma sa¤lanamamas›
nedeniyle uyuflmazl›kla sonuçland›¤›n› aç›klam›flt›. Ard›ndan arabulucular ile birlikte yap›lan görüflmelerde uzlaflmaya var›lamam›fl ve grev karar› al›nm›flt›.
TGS Yönetim Kurulu, 5 Aral›k
2008 tarihinde Turkuvaz iflyerlerinde grev karar› ald› ve karar›
ifl yerlerine ast›.
Yaklafl›k 2 bin kiflinin çal›flt›¤› Tur-
kuaz Da¤›t›m’da grev süreci ifllerken, Türkiye Gazeteciler
Sendikas› da eylemlerine devam ediyor. Çok say›da sendika
ve demokratik kitle örgütünden
al›nan destekle eylemlerini sürdüren sendika, Turkuaz Grubu’nu uzlaflmaya ça¤›r›yor. Anlaflma sa¤lanamamas› durumunda
sendikan›n fiilen de¤il, pratik olarak greve geçmesi bekleniyor.
Türkiye Gazeteciler Sendikas› ‹stanbul fiube Baflkan› Rüya Özkalkan, gelinen durumu gazetemize de¤erlendirdi. Özkalkan,
patronla anlaflman›n mümkün olmad›¤›n›, ancak kendilerinin masaya oturma taraftar› olduklar›n›
belirtti. Özkalkan, “hala zaman varken anlaflmaya ça¤›r›yoruz patronu... 15 fiubat
tarihinde fiili olarak grevimizi bafllatmak için çal›flmalar›m›z sürüyor” fleklinde aç›klamalarda bulundu.
(‹stanbul)
‹flçiler açl›k grevinin 23. gününde polis müdahalesi ile karfl›
karfl›ya kald›. ‹zmir Valili¤i’nin
verdi¤i talimat do¤rultusunda
gerçeklefltirilen müdahaleye, iflçilerin ya¤murdan korunmak
için gerdikleri branda bahane
gösterildi. Direniflin sürdürüldü¤ü Belediye Saray› önüne gelen
polis, iflçilerin etraf›nda gerili
olan brandan›n görüntü kirlili¤i
yaratt›¤›n› iddia ederek brandaya
ve iflçilerin pankart, döviz gibi
di¤er materyallerine de el koydu. Yap›lan müdahalenin ard›ndan polisin iflçilere direnifli sonland›rmalar›n› söylemesi üzerine
iflçiler direnifllerini sonland›rmayacaklar›n› belirtti.
t›r. DDSB bir s›n›f örgütü iken ayn› zamanda demokratik bir kitle örgütüdür
de. Yürüttü¤ümüz en canl› tart›flmalar
da DDSB’nin kapsam› ile ilgiliydi. DDSB
genifl iflçi ve emekçileri örgütlemeyi
önüne hedef olarak koyan demokratik
bir kitle örgütü olarak geliflen hiçbir
toplumsal hareketlili¤e tepkisiz kalamaz.
Bugün köylülerin mücadelesi sendikal
alanda kendini ciddi bir flekilde ifade
edecek bir noktaya ulaflm›fl iken DDSB
buna sessiz kalamaz.
Toplant› boyunca biz DDSB’liler
yerellerde yaflad›¤›m›z deneyimlerimizi
birbirimizle paylaflarak ortak bir kafa
yorufl noktas›nda önemli ad›mlar att›k.
DDSB’nin güçlü bir örgüte evrilmesinde deneyim aktar›m›n›n büyük bir rolü
oldu¤u aç›kt›r. Her bölgenin kendine
özgü sorunun kolektife mal edilmesi ve
bütünün sorunu haline getirilmesi kolektif iflleyiflin ve kafa yoruflun sa¤lan-
mas›n› da beraberinde getirecektir. Bu
yan›yla de¤iflik bölgelerden kat›lan
DDSB’lilerin deneyim aktar›mlar›
DDSB’nin daha h›zl› yol almas›nda
önemli bir rol oynayacakt›r. Bu hedefle birbirine yak›n bölgelerde merkezi
toplant›lar›n düzenli bir hale getirilmesi DDSB’nin örgütlenmesinde ve ortak
bir ruhun flekillenmesin de büyük
önem tafl›maktad›r. Bu kapsamda birçok bölgeden DDSB’lilerin iletiflim eksikli¤inin giderilmesi, yay›n›n ç›kar›lmas› hedefleri ile oluflturdu¤u komisyonlar ve önüne koydu¤u bölgesel toplant›lar kurumsallaflmada önemli ad›mlar
ifade etmektedir.
DDSB’nin uzun bir aradan sonra
gerçeklefltirdi¤i bu toplant› önemli bir
sinerjiyi de a盤a ç›kard›. DDSB’nin flu
anda çizdi¤i oldukça da¤›n›k görüntüsüne ra¤men kendi içinde önemli bir potansiyel tafl›d›¤› da kuflku götürmez bir
gerçek. DDSB’nin geliflmeye aç›k
önemli bir faaliyetçi profili oldu¤u da
bu tart›flmalarda ortaya ç›kt›. DDSB’lilerin fikirlerini tart›flarak, soru sorarak,
elefltirerek ve çeflitli önerilerde bulunarak sürece dahil olmas› da bir baflka
olumluluk olarak de¤erlendirilmeli.
Geliflim dinamikleri güçlü, zengin bir
geçmifle dayanan, da¤›n›k bir örgütten;
hareketli, sürece aktif müdahalelerde
bulunan daha merkezileflmifl bir örgütün yarat›lmas›nda a盤a ç›kan sinerji de
umut veriyor.
DDSB olarak önümüzdeki günlerde
örgütlü bir bak›fl aç›s›yla, ortak bir anlay›fl penceresinden gündeme müdahale
ederek niteli¤imizi artt›rmak acil bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor. Bunu
gerçeklefltirecek deneyime, potansiyele,
dinamiklere sahibiz. Bu yan›yla bugün
att›¤›m›z her ad›m gelece¤imizi de biçimlendirecektir.
Tafleron iflçileri talepleri karfl›lan›ncaya kadar direnifllerini
sürdürmeye kararl› olduklar›n›
bir kez daha belirtti. (‹zmir)
Eskitafll› köyüne
‹flçi-köylü 5
‹flçi/köylü
6-19 fiubat 2009
Tersanelerde ölümler ve iflsizlik kolkola
çöplük
istemiyoruz
27 Ocak günü Eskitafll› köyünde yap›lan
ÇED (Çevresel Etki De¤erlendirme) toplant›s›nda, Lüleburgaz Belediye Baflkan› Emin
Halebak ve toplant›y› organize eden ErÇev Enerji Yat›r›mlar› ve Dan›flmanl›¤›
fliddetle protesto edildi. Çöp deposu tesisi
olarak düflünülen tesisi protesto etmek için
Eskitafll› kad›nlar›n ve çocuklar›n gözle görülür bir kat›l›m sa¤lad›¤› eyleme çöp tesisinden
zarar görecek Tatarköy, Turgutbey, Hamzabey, Karaa¤aç, Ceylanköy, Celaliye ve
Çeflmekolu köylerinden kat›l›mla oldu.
Toplant›da on civar›nda konuflmac› çöp
depolama tesisini protesto eden konuflmalar
yapt›. Kad›nlar›n ellerindeki dövizlerde
“Trakya’n›n çöplü¤ü olmayaca¤›z”,
“Ergene’yi görüyorsunuz” yaz›yordu ve
s›k s›k “Eskitafll›’ya çöplük istemiyoruz” slogan› at›l›yordu. Er-Çev elemanlar› ise konuflmalar›nda sadece çöp depolama tesisi olaca¤›n› söylediler. Bu konuflmay› sloganlarla
protesto eden köylüler mücadelelerini çöplük yapt›rmama karar› ç›kana kadar devam
edeceklerini belirttiler. Toplant›ya ayr›ca
Petrol-‹fl, E¤itim-Sen, TMMOB ve Tüm KöySen de kat›ld›. (Lüleburgaz ‹K okurlar›)
Asil Çelik iflçileri
grevde
Bursa’da kurulu bulunan Asil Çelik
iflçileri görüflmeleri t›kayan ve s›f›r zam dayatan patrona karfl› greve ç›kt›.
Birleflik Metal-‹fl Sendikas› ile patron aras›nda 750 iflçiyi kapsayan toplu sözleflme görüflmelerinde anlaflma sa¤lanamamas› üzerine iflçiler grev pankartlar›n› ast›. 8 A¤ustos’tan bu yana devam eden görüflmelerde
patron krizi bahane ederek iflçilere s›f›r zam,
sosyal haklarda da yüzde 3 ila 9 aras›nda art›fl dayatt›. Greve ç›k›lmas› ile birlikte 30
Ocak Cuma günü fabrika bahçesinde toplanan iflçiler ç›k›fl kap›s›na kadar yürüdüler.
Burada iflçilere seslenen Birleflik Metal-‹fl
Genel Baflkan› Adnan Serdarao¤lu patronun iflçilerin boynuna bir ilmik geçirmek istedi¤ini, bunu kabul etmeyeceklerini dile
getirdi.
Asil Çelik iflçilerinin eylemine SCM,
Gramer ve 30 gündür direniflte olan Asemat
iflçileri de destek verdi. (H. Merkezi)
Pirelli’de iflçi
k›y›m› ve direnifl
Bir ay kadar önce 80 iflçi ve 16 büro çal›flan›n›n ifline son vermek isteyen, ancak iflçilerin karfl› koyufluyla bundan vazgeçen ve
bir süre üretimi durduran Pirelli patronu,
bu karar›n› 26 Ocak’ta hayata geçirdi. ‹flten
ç›karmalar› duyan di¤er iflçiler ise, bu geliflme üzerine üretimi durdurarak, iflten at›lan
arkadafllar› geri al›nana kadar eylemlerini
sürdüreceklerini aç›klad›lar.
Kocaeli’de kurulu fabrikada, Lastik-‹fl’e
üye Pirelli iflçileri taraf›ndan gerçeklefltirilen
üretimi durdurma eylemi, daha sonraki saatlerde ifl yerini de terk etmeme eylemine
dönüfltü.
Bu geliflme üzerine fabrikaya gelen Lastik-‹fl yöneticileri ile patron aras›nda bir süre görüflmeler yap›ld›. Bu görüflmeler süresince “iflten at›lan iflçiler geri al›nana
kadar Pirelli’yi terk etmiyoruz” diyen
Lastik-‹fl Sendikas› Kocaeli fiube Yönetiminin, patronla yapt›¤› görüflmeler sonucunda,
at›lan iflçilerin 50’sinin geri al›nmas› ve üretimin 3 fiubat’a kadar durdurulmas› noktas›nda anlaflma yap›ld›. Böylece Pirelli iflçilerinin eylemi, üretimi durdurarak fabrikaya kapanmalar›ndan bir gün sonra bitirilmifl oldu.
Ancak Pirelli iflçileri, patron ile sendika
aras›nda yap›lan bu anlaflmadan pek de
memnun kalmad›lar ve sendikan›n böylesi,
kazan›m denemeyecek bir anlaflma yapmas›n› elefltirdiler. (Kartal)
Tersanelerde k›sa süre öncesine kadar 117 olan tespit edilebilmifl “ifl cinayeti” say›s›, geçti¤imiz günlerde 118’e ç›kt›.
Sedef Tersanesi’nde, 14
Ocak’ta balans tank›ndaki gaz s›k›flmas› nedeniyle meydana gelen
patlamada a¤›r yaralanan Hikmet Kaya adl› iflçi, kald›r›ld›¤›
hastanede, 20 Ocak’ta yaflam›n›
yitirdi. Ancak Kaya’n›n ölümü
tersane patronlar› taraf›ndan
günlerce gizlendi ve cenazesi sessiz sedas›z memleketine gönderildi.
Bu son ifl cinayeti üzerine Limter-‹fl Sendikas› taraf›ndan yap›lan
aç›klamada, “Kurals›zl›¤›n ve kay›t
d›fl›l›¤›n üretimin esas› oldu¤u tersanelerde patronlar çal›flma koflullar›n› ›srarla kamuoyunun gözünden kaç›rmaya çal›fl›yorlar. Bu
kez patlaman›n üzerinden yaklafl›k
iki hafta geçmifl olmas›na ra¤men
kamuoyuna hiçbir aç›klama yapmamakla yetinmeyip cinayetin
üzerini örtmeye çal›fl›yorlar. Tersaneler hala ve ›srarla bir kara kutu olmaya devam ediyor” denilerek, “Neyi gizlemeye çal›fl›yorlar?” diye soruldu.
Aç›klamada ayr›ca, tersane
patronunun bir kez daha iflçileri
hatal› olarak göstermeye çal›flt›¤›
vurgulanarak, “Tuzla Tersanelerinde ayr›ks› durdu¤unu iddia
eden Sedef Tersanesi patronlar›, 30 Mart tarihinde Ali ‹hsan
Çam arkadafl›m›z›n iskeleden düflme sonucu ölümünde olay›n kamuoyuna yans›mas› üzerine bas›n›
ça¤›rarak mizansenle iflçi arkadafl›m›z› sorumlu göstermeye çal›flm›flt›” sözlerine yer verildi.
Pendik Askeri
Tersanesi’nde direnifl
Patronlar taraf›ndan ekonomik
kriz bahane edilerek, iflten ç›karmalar›n, ücret düflürmelerin ya da
iflçilerin alacaklar›n› ödememenin
en yo¤un yafland›¤› sektörlerden
biri de son aylarda tersaneler. Tersane patronlar› Tuzla Tersaneleri’nde son birkaç ay içinde on binden fazla tersane iflçisini iflten ç›karman›n yan›s›ra, çok say›da iflçinin alacaklar›n› ödememe yöntemine baflvurmay› sürdürmektedir.
Tuzla Tersaneleri’nde art›k “ola¤an” hale gelen bu durum, Pendik
Askeri Tersanesi’nde de ortaya
ç›kmaya bafllad›. Bunun en son örne¤i ise, Pendik Askeri Tersanesi
içinde faaliyetlerini sürdüren Detay Denizcilik isimli tafleron firman›n, iflçilerin ücretlerini ödeme-
mesi olarak ortaya ç›kt›. Ancak tersane iflçileri, bu durumu üretimi
durdurarak cevaplamakta gecikmediler ve 27 Ocak’ta ifl b›rakt›lar.
Eylemin nedenlerine iliflkin aç›klama yapan iflçiler, üretmeme haklar›n› kulland›klar›n› söyleyerek, alacaklar› verilene kadar eylemlerini
sürdüreceklerini aç›klad›lar.
Tersane iflçilerinin ifl b›rakma
eylemi, sabah saatlerinde Tersane
içine giren iflçilerin ifl giysilerini giyerek, yemekhanede toplanmas›yla bafllad›. ‹flçiler tafleronlara önceden bildirdikleri kararlar› do¤rultusunda birikmifl ücretleri ödeninceye kadar meflru tepkilerini göstermeye devam edeceklerini söyleyerek eylemlerini sürdürdüler.
Eylemin ilk günü iflçilerle görüflmeye yanaflmayan patron ise,
direniflin 2. günü geri ad›m atarak,
DDSB, Program›n› tart›fl›yor
Devrimci Demokratik Sendikal Birlik, Nisan ay›nda gerçeklefltirmeyi hedefledi¤i Kurultay öncesinde program›n›
tart›fl›yor.
30 Ocak günü bafllayan ve
üç gün süren toplant›ya de¤iflik
illerden DDSB’liler kat›l›m gösterdi. ‹lk gün DDSB geçmifl süreç de¤erlendirmesi, demokratik kitle örgütlerine bak›fl aç›s›,
program ve tüzük, iflçi gençlik
ve DDSB iliflkisi, YDG konferans deneyimleri, T. Kürdistan›’nda DDSB faaliyeti bafll›klar›
alt›nda gerçekleflti.
DDSB’nin geçmifl sürecinin
de¤erlendirilmesi ile devam etkinlikte DDSB’liler kuruldu¤u
günden bu yana yaflad›¤› süreci
ve geldi¤i aflamay› tart›flt›.
Kat›l›mc›lar DDSB’nin ’89
y›l›nda geliflmeye bafllayan iflçi
hareketleri içinde bir ihtiyaç
olarak ortaya ç›kt›¤›n›, zaman
içinde genifl bir kesime ulaflt›¤›n›, özellikle ’93 ve ’94’te birçok
sendikada etkili bir konuma
ulaflt›¤›n› dile getirdi. DDSB’nin
s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›
ile özellikle deri iflçileri
içinde
Kazl›çeflme’den
Tuzla’ya bir direnifl gelene¤i yaratt›¤›n›n alt› çizildi.
Son y›llarda DESA deri ve
Belediye iflçilerinin yürüttükleri mücadeleye önderlik eden DDSB’nin geçen
süre içinde anlay›fl ve eylem birli¤ini oluflturama ve kurumsallaflmada eksik kald›¤›na
dikkat çekildi.
Bir
sonraki
tart›flma
DDSB’nin demokratik kitle ör-
gütlerine bak›fl aç›s› üzerine yafland›. Bu bölümde DDSB’nin
nas›l bir örgüt oldu¤u sorusuna
yan›t verilmeye çal›fl›ld›. Oldukça hareketli geçen bu bölümde
DDSB’nin bir kitle örgütü olup
olmad›¤› uzun tart›flmalara sah-
ne oldu. De¤iflik fikirlerin ortaya ç›kt›¤› tart›flma oldukça canl› geçti. YDG’li bir arkadafl
program tart›flmalar› sürecinde
yaflad›¤› deneyimleri DDSB’li-
lerle paylaflt›. Dersim ve Mardin’den toplant›ya kat›lan
DDSB’lilerin anlat›mlar› ilgiyle
dinlendi. ‹lk gün serbest kürsü
ile sona erdi.
‹kinci gün ise kriz gündemli
tart›flmaya Volkan Yarafl›r da
kat›larak kriz belli boyutlar› ile
tart›fl›ld›.
Toplant›n›n 3. gününde
Volkan Yarafl›r’›n sendikal örgütlenme ve s›n›f›n yeniden yap›land›r›lmas›na iliflkin sunumu
sürdü. Toplant›da Nisan’da yap›lmas› planlanan Kurultay Haziran ay›na ertelenerek haz›rl›k
için komisyonlar oluflturuldu
ve bölgelerde toplant›lar al›nmas›na karar verildi. Son gün
ayr›ca önümüzdeki sürecin görevleri de görüflülerek öneriler
tart›fl›ld›. (‹stanbul)
IBM: Yeni
buluflumuz,
sendikas›z iflçi!
Kad›köy Belediyesi iflçilerine
polis sald›r›s›
Kad›köy Belediyesi bünyesindeki polikliniklerde çal›fl›rken iflten at›lan ve direnifle geçen
iflçilerin eylemine polis sald›rd›.
Sendikalaflt›klar› için iflten at›lan sa¤l›k emekçilerinin, 24 Ocak günü CHP ‹l Binas›
önünde yapmak istedikleri eylemi, polis önce yoldan geçen araçlar› korna çalmaya teflvik ederek provoke etti, ard›ndan ise robokop polisleri emekçilerin üzerine sald›rtt›.
Sald›r›dan, eyleme destek vermek için gelen TTB, Limter-‹fl ve Sine-Sen üyeleri de
nasibini ald›.
Ancak polisin bu sald›r›s›na ra¤men, sa¤l›k
iflçilerle görüflmeyi kabul etti. Görüflme sonucunda alacaklar›n›n iki
gün içinde ödenmesi sözü alan iflçiler eylemlerine son verdiler ve
böylece bir kez daha direnifl kazanm›fl oldu. (Kartal)
emekçileri bir bas›n aç›klamas› yaparak,
hem sald›r›y› hem de iflten at›lmalar›n›
protesto etti. Bas›n aç›klamas›n› sendikalaflt›¤› için iflten at›lan Songül Kalkan
okudu ve iflten ç›karmalar›n küçültme nedeniyle yap›ld›¤› iddias›n›n do¤ru olmad›¤›n› söyledi. Kalkan, iflten ç›kar›lmalar yaflanmadan bir gün önce, yani 4 Aral›k 2008’de
yap›lan flirket ihalesinde, CHP’li Kad›köy
Belediyesi’ne ba¤l› Sa¤l›k Poliklini¤i’nde çal›flanlar›n say›lar›n›n azalt›lmad›¤›n› ve ifl
pozisyonlar›n›n aynen korundu¤unu belirtti. (Kartal)
Uluslararas› yaz›l›m tekeli IBM Türk’te
sendikal örgütlenme mücadelesi yürüten Tez-Koop-‹fl Sendikas› her hafta Çarflamba günü Levent’teki Yap›
Kredi Plaza önünde gerçeklefltirdi¤i
eylemlerine devam ediyor.
Tez-Koop-‹fl, 28 Ocak Çarflamba günü
yapt›¤› eylemiyle IBM’deki sendikal örgütlenme mücadelesini daha güçlü eylemlerle sürdürece¤ini duyurdu.
“Çarflamba günü eylemleri” 8. haftas›n› geride b›rak›rken, IBM iflçileri dayan›flma ve mücadeleye vurgu yapt›lar.
“IBM’de sendikal haklara sayg› istiyoruz” pankart›n›n aç›ld›¤› Plaza eyleminde, s›k s›k birlik ve dayan›flma slogan› atan iflçiler Filistin halk›n›n yan›nda
olduklar›n› belirtmek için de “Filistin
halk› yaln›z de¤ildir” slogan›n› att›.
TMMOB ‹KK Sekreterli¤i ise eylemde,
“Güvenli bir gelecek için ifl güvencesi istiyoruz” pankart›n› açarak IBM
iflçilerine destek verdi.
Bas›n aç›klamas› öncesinde, Türk-‹fl 1.
Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak
ve Hava-‹fl Sendikas› Genel Baflkan›
Atilay Ayçin de birer konuflma yapt›lar. Ard›ndan, Tez-Koop-‹fl Sendikas› 2
No’lu fiube Baflkan› Rabia Özkaraca
taraf›ndan bas›n aç›klamas› okundu.
Aç›klamada, IBM Türk’ün sendikal süreci engelleyerek anayasay› ihlal etti¤i
ve suç iflledi¤i belirtildi. Örgütlenme
haklar›na sayg› isteyen iflçiler, mücadeleye devam edeceklerini belirttiler.
(‹stanbul)
Selga Tekstil iflçileri
kazana kazana direniyor!
Selga Tekstil iflçileri 2008’in Aral›k ay›n›n
sonlar›na do¤ru, 2.5 ayl›k alacaklar›n› vermeyen patrona karfl› direnifle geçmifl ve
haklar›n› kazanm›fllard›. Ard›ndan geliflen
süreçte geciken ücret alacaklar›na karfl›
çeflitli eylemliklerde bulunan Selga Tekstil iflçileri, birlikte mücadele ederek kazanabileceklerini net bir flekilde gördüler.
Patronun kriz bahanesiyle ödemedi¤i ücretlerin yan›nda, Adana’da yeni bir ifl yeri
açt›¤› haberleri ortaya ç›kt›.
Tekstil-Sen’in örgütledi¤i direnifllerin devam› polis sald›r›s›yla kesilmek istendi. ‹ki
ayl›k alacaklar› için direnifle geçen içiler,
patronun tavr›n› iflyeri iflgali ile yan›tlad›lar.
29 Ocak günü gece yar›s›, Selga patronu
ifl makinelerini kaç›rmak isteyince, iflçiler
patrona engel oldu. Çevik kuvvet eflli¤inde
gelen patron iflçilerin direnifliyle karfl›lafl›nca, polis iflçilere sald›rd›; biber gaz› s›kt›,
cop ve fiziki darbelerle iflçileri yaralad›.
Tekstil-Sen Genel Sekreteri Beycan
Taflk›ran’›n da aralar›nda oldu¤u 17 iflçi
gözalt›na al›narak, Gaziosmanpafla Polis Karakolu’na götürüldü. Akflam saatlerinde serbest b›rak›lan üyeleriyle ilgili Teksil-Sen bir aç›klama yapt›.
Selga Tekstil patronu, yaflanan kararl› direnifl
sonras›nda direniflteki 17 iflçiye iki ayl›k
ücretlerini ödedi. Patron ödeme s›ras›nda,
iflçilerin geriye kalan alacaklar› ile iflsiz b›rakt›¤› di¤er yaklafl›k 100 iflçinin ücretlerini ise Sal› günü ödeyece¤i sözünü verdi. Selga patronu, daha önce de iflçilere
ödeme sözü vermifl, iflçileri uzun süre oyalam›flt›. (‹stanbul)
Demiryolu iflçileri
“ifl kazalar›n›”
protesto etti
Demiryollar›nda çal›flan emekçiler, son
aylarda artan ölümcül “ifl kazalar›n›”
protesto etmek için eylem yapt›. Son
iki içinde 2 demiryolu çal›flan›n›n yaflam›n› yitirmesi, çok say›da demiryolu
emekçisinin de yaralanmas› üzerine harekete geçen demiryolu çal›flanlar›, 23
Ocak’ta, iki saatlik ifl b›rakman›n yan› s›ra, Haydarpafla Tren Gar›’nda bir bas›n
aç›klamas› gerçeklefltirdi.
Demiryollar›nda örgütlü olan Birleflik
Tafl›mac›l›k Sendikas› taraf›ndan örgütlenen aç›klamada, TCDD yönetimi-
nin “az adamla çok ifl” mant›¤› ile hareket etti¤i belirtilerek, flöyle denildi;
“Yafl ve fiziki koflullar›yla manevra yapamayacak durumda olan personel y›llardan sonra adeta ölüme gönderilircesine tekrar vagonlar›n aras›na gönderilmifltir. Ardarda meydana gelen ölümler
ve yaralanmalar tersanelerde oldu¤u gibi kan›ksanmaya bafllam›flt›r. TCDD
yönetimi bu uygulamaya geçerken personele verdi¤i hiçbir sözü yerine getirmedi¤i gibi onlar›n canlar›ndan ve sa¤l›klar›ndan da olmas›na neden olmufl,
can güvenli¤ini de ortadan kald›rm›flt›r.
Bu personelin ücret ve sosyal haklar› ile
çal›flma koflullar›nda da gerekli iyilefltirmeleri ise yapmam›flt›r.”
Aç›klama s›ras›nda iflçiler, demiryolu “kazalar›nda” yaflam›n› yitiren arkadafllar›n›n resimlerini tafl›d›lar. (Kartal)
‹flçi-köylü 6
Denge Azadi
6-19 fiubat 2009
Kaç bin yara kabuk ba¤lad› ki?
HER soka¤›nda ayr› bir yaran›n his-
sedildi¤i, halk taraf›ndan ad›na
“Korku Cumhuriyeti” J‹TEM’in ise
“fi›rnak Cumhuriyeti” dedi¤i topraklar saklamak zorunda kald›klar›n› tafl›yam›yor art›k.
SALDIRILARDA önemli roller üstlenenlerden Levent Ersöz’ün
Ergenekon operasyonunda yakalanmas›yla özellikle ‘90’l› y›llarda
yap›lan katliamlar›n yeniden tart›fl›lmaya baflland›¤› fi›rnak’ta, o
dönem kent merkezinin top at›fl›yla viraneye dönmüfl, yaral›lar›n›
tafl›mak, ölülerini gömmek için geceleri uyumamaya çal›flan insanlar
s›¤›naklarda yaflam›n› sürdürmeye
bafllam›flt›. ’92 Newroz kutlamas›nda aralar›nda bir gazetecinin de
bulundu¤u tankl› toplu katliam sald›r›s›nda 57 insan Cizre’de parçalanm›flt›. 18 kiflilik aileden geriye 9
kiflinin yaflamay› baflard›¤› sald›r›lar, muazzam direnifller de yaratm›flt›. Direnifller yeni sald›r›lar›
gelifltirdi, artan sald›r›lar yeni ve
daha güçlü serhildanlar› do¤urdu.
Döngü 2000’li y›llara kadar devam
etti. Halk›n direnifli karfl›s›nda denedi¤i tüm politikalar›n ifllevsizleflti¤ini gören faflist TC devleti,
2000’li y›llara geldi¤inde kanl› sald›r›lar›nda ç›tay› geriye düflürmeye bafllad›. Ancak Ulusal Hareketin ideolojik ve fiziki tasfiyesi, halk›n ise psikolojik olarak çökertilmesine yönelik politikalara a¤›rl›k
vermeye bafllad›.
Kahraman katillerden
üstün baflar›lar
DEVLET övünç madalyas› alan, geç-
ti¤imiz haftalar içerisinde intihar
eden Tu¤general Abdülkerim
K›rca, fi›rnak ‹l Jandarma Alay
Komutan› olarak görev yapan Levent Ersöz, fi›rnak Merkezini
top at›fllar›yla hayalet kente dönüfltüren Tu¤general Mete Sayar, fi›rnak Tümen Komutan› Yavuz Öztürk, Cizre’de görev yapan Cemal Binbafl›, Silopi Jandarma Merkez Komutan› Süleyman Can, Albay Arif Do¤an,
Binbafl› Cem Ersever, emekli
General Veli Küçük vb. bölge insan›n›n yaflad›klar›n›n failleri olan
sadece birkaç isim. Sar› Levent
olarak bilinen Levent Ersöz, yo¤unca tart›fl›lan ve devletin hala
kabul etmedi¤i Silopi’deki BOTAfi
kuyular›na at›lan cesetler ve 2001
y›l›nda kaybedilen HADEP’li Ebubekir Deniz ve Serdar Tan›fl’›n kaybedildi¤i dönemde fi›rnak’ta görevi bafl›ndayd›. “Üstün
baflar›lar›ndan” dolay› 2002-2003
Kaybedilenler için “Hizbullah kaç›rm›fl”, taranan evlerdeki mermilere “PKK’nin mermileri” diyerek
hedef yan›ltan Ersöz, HADEP’in
fi›rnak’taki parti kurma çal›flmalar›n› Silopi ‹lçe Örgütü’nün aç›lmas›
için devam ettirmesiyle sald›r›lar›n›n yönünü bu kez Silopi’ye çevirdi. 13 Ocak 2001 y›l›nda parti çal›flmalar›n› yürüten Ebubekir Deniz ve Serdar Tan›fl bizzat Ersöz’ün ça¤›rd›¤› Silopi Merkez Jandarma Komutanl›¤›’ndan bir daha
geri dönmediler. fiikayetçi olmak
için ellerinde dilekçelerle yollara
düflen insanlar›n dilekçelerini y›rtarak “Kimi kime flikayet ediyorsunuz, akrabalar›n›z›n yan›na gitmek mi istiyorsunuz?” gibi tehditlerle bir “sessizlik” dönemi yaratt›.
natlarda bulunuyorsunuz. Bu, milletvekili s›fat›n› tafl›yan hiç kimseye yak›flmaz. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bir tak›m
yanl›fll›klar yap›ld›¤› iddias›nda bu-
Kaybedilenler için “Hizbullah kaç›rm›fl”, taranan evlerdeki mermilere “PKK’nin mermileri” diyerek hedef yan›ltan Ersöz, HADEP’in fi›rnak’taki parti kurma çal›flmalar›n› Silopi ‹lçe Örgütü’nün aç›lmas› için devam ettirmesiyle sald›r›lar›n›n yönünü bu
kez Silopi’ye çevirdi.
y›llar›nda Diyarbak›r J‹TEM Komutan› olarak göreve getirildi.
fiemdinli olay›nda da ad› s›kça geçti. Bölge insan› taraf›ndan “fi›rnak
Cumhuriyeti’nin Cumhurbaflkan›”
olarak tan›nmas› çok uzun sürmedi. Gözalt›na ald›¤› insanlar› tehdit
ederken “Buras› benden sorulur.
Beni flikayet etmek istiyorsan sende telefonu yoktur. Sana Cumhurbaflkan›n›n telefonunu vereyim. Ben kimseyi hesaba almam”
diyerek devleti görmek isteyenin
kendisine bakmas›n› sal›k verdi.
2000 y›l›nda HADEP’in kurulma çal›flmalar›yla birlikte kaybetme, katletme yöntemleri Levent Ersöz’le
birlikte tekrar devreye konuldu.
Devlet kendisinden
hesap soramaz
‹NSAN kan› ile kaynayan bir kazan
olan fi›rnak’ta 25 Ocak’ta 10 bin
insan soka¤a ç›karak kay›p binlerce insan›n mezarlar›n›n bulunmas›n› istedi. Ne/kim oldu¤u
konusunda bir türlü mutabakata
var›lamayan Tuncay Güney, J‹TEM
itirafç›s› Abdülkadir Aygan’›n aç›klamalar›nda yeralan asit kuyular›nda yak›ld›ktan sonra BOTAfi kuyular›na at›lan cesetleri Meclis
gündemine tafl›yan DTP’li milletvekillerine Adalet Bakan› Mehmet
Ali fiahin’in “Delilsiz bir tak›m is-
lunuyorsan›z, lütfen bunu, delilleriyle beraber ortaya koyunuz” cevab›na karfl›l›k miting sonras› BOTAfi’›n yan›ndaki Sinan Lokantas›
ve Aslan Tesisleri’nde bulunan
asit kuyular›n›n bafl›na giderek bakana delil göstererek burada daha
önce 4 insan›n cesedinin bulundu¤unu hat›rlatt›lar.
DTP Grup Baflkanvekili Selahattin
Demirtafl da kan›t isteyen fiahin’e Abdulkadir Aygan’›n itiraflar›
do¤rultusunda, 1994’te Diyarbak›r’da sivil araca zorla bindirilerek
kaç›r›lan ve bir daha kendilerinden haber al›namayan Murat Aslan’›n Dicle Nehri yak›nlar›nda,
Bahri Budak ve torunu Metin Budak’›n da Silopi yak›nlar›nda dere
kenar›nda gömülü oldu¤u yerler
kaz›larak, bulunan iskeletlerin çekilmifl foto¤raflar›n› kan›t olarak
gösterdi. Cinayet ifllerken ses ç›karmayan ancak cinayetleri anlatmaya bafllay›nca alçak denilen Aygan bu cinayeti
Abdülkerim K›rca ile
birlikte iflleyip cesedin
üzerine benzin dökerek
yakt›klar›n› itiraf etmiflti.
26 Ocak’ta biraraya gelen faili belli olan 47 kayb›n ailesi de Silopi Savc›l›¤›’na giderek suç duyurusunda bulundu. Savc›lar›n ailelere “fiimdiye
kadar neredeydiniz? O
dönemde görev bafl›nda
bulunan rütbeli kiflilerin
isimlerini biliyor musunuz? Neden daha önce
baflvurmad›n›z?” fleklinde sordu¤u sorularla,
kay›plar›n›n peflinden giderken kaybedilen ve bu
korkuyla aray›fllar›n› sessiz bekleyifle dönüfltüren ailelere
ne Ergenekon operasyonunun
yüzleflme ne de devletin hesap
verme gayretinde oldu¤unu itiraf
etmifl oldular. Aileler de “Buran›n
direksiyonu onlar›n elindeydi. Bu
yaflananlar›n hesab›n› sormas›n›
devletten beklemiyoruz. Çünkü
yap›lanlar kim taraf›ndan yap›ld›
herkes taraf›ndan bilinirken, y›llarca bu uygulamalar devam etti” cevab›yla J‹TEM hücrelerinde bo¤durulan, yollarda kurfluna dizilen, tarlalarda asitle yak›larak kuyulara at›lan insanlar›n as›l katillerinin devlet
oldu¤undan bir an bile flüphe duymayacaklar›n› söylemifl oldular.
Yüksekova’da
küçük fiemdinli
Yüksekova ilçesinde
DTP yöneticisi olan Do¤an Ayd›n
polisler taraf›ndan kaç›r›lmak istendi. Ahmede Xani Park›’ndan geçerken, polis olduklar› ö¤renilen
dört kifli Do¤an Ayd›n’a sald›rarak araca bindirmek istenen, yerlerde sürüklenen Ayd›n’› polislerin
elinden Yüksekova halk› ald›. Daha
sonra Ayd›n’a yönelik sald›r›y› protesto eden kitle ile polis aras›nda
gerginlik yafland›. Silahl› dört polis
olay yerinden uzaklaflt›. Gerginli¤in
sona ermesinden sonra, sessiz bir
yürüyüfl ile kalabal›k kitle DTP ilçe
binas›na gitti.
HAKKAR‹
PART‹ binas›nda DTP Yüksekova
Belediye Baflkan› Burhanettin
Y›lmaz ve Hakkari ‹l Genel Baflkan› Ferheng Yazgan’›n da aralar›nda bulundu¤u kalabal›k kitle taraf›ndan bas›n toplant›s› düzenlendi. Bas›na yap›lan aç›klamada, “Do¤an Ayd›n y›llard›r burada siyaset
yapan bir yöneticimizdir. fiu ana kadar ifade ve mahkemeleri, ne olmuflsa gitmifltir. Ancak bu sald›r›n›n
ne amaçla yap›ld›¤›na anlam dahi
veremiyoruz. Bu tehlikeli sonuca
karfl› herkes duyarl› olmal›d›r” denildi. Olaydan sonra polislerin z›rhl› araçlarla siren çalarak olay yerine
gelmelerinin gerginli¤e neden oldu¤unu aktaran Y›lmaz, bunun halk›n
moralini bozmak ve gerilim yaratmak amaçl› oldu¤unu ifade etti.
YAKLAfiAN yerel seçimleri ile birlik-
te özellikle T. Kürdistan›’nda bu tür
sald›r›lar›n artt›¤› ve önümüzdeki süreçte de artaca¤› aflikard›r. Devletin
bu sald›r›lar› Yüksekova’da oldu¤u
gibi halk›n örgütlü durufluyla geri
püskürtülebilir. Daha önce fiemdinli’de kontrgerillay› suç üstü yakalayan halk, Yüksekova’da da “iyi çocuklar›” suçüstü yakalad›.
(H. Merkezi)
Resmi Kürtçe’den inciler
TRT 6’n›n her program›nda, dublajl› filmlerinde Kürt dili yanl›fl kullan›ld›¤› gibi yap›lan programlarda kullan›lan dil a¤›rl›kl› olarak Türkçe-Kürtçe kar›fl›m› bir hal al›yor. TRT 6’da haberlerden sonra sunulan hava durumunda flehirlerin tümünün ismi Türkçe. TRT’nin internet sitesi 32 dilde yay›n yaparken bu diller aras›nda Kürtçe yok. Ayn› sitede kanal›n yay›n ak›fl› yar› Türkçe yar› Kürtçe. Kanalda yay›nlanan müzik kliplerinin tamam›na yak›n› Türkçe. Program isimleri de birçok imla hatas›yla devam ediyor.
KEND‹ Kürdünü yaratma projesini
AKP hükümeti döneminde devreye koyan TC, bu politikan›n en
önemli aya¤›n› oluflturan dil sorununu “aflmak” ad›na 2009’a girildi¤i günlerde TRT 6’y› (TRT fiefl)
açm›flt›. Kanal›n aç›l›fl› belli bir kesim taraf›ndan Kürt sorununun
çözümü noktas›nda “olumlu bir
ad›m” olarak de¤erlendirilmifl ancak Kürt halk›n›n a¤›r bedeller
ödeyerek yürüttü¤ü mücadelenin
bir kazan›m› olarak burjuva medyada yer bulamam›flt›. Konuyla ilgili gerek gazetemizde gerekse devrimci ve yurtsever bas›nda ulusal
mücadelenin tasfiyesi, Kürt kültürü ve kimli¤i üzerinde uygulanan
asimilasyon politikalar›, yerel seçimlerde bölge illerindeki oy oran›n› art›rmay› hedefleyen AKP’nin
seçim yat›r›m› gibi birçok nedene
dikkat çekilerek Kürt dilinin özgürleflmedi¤ine, aksine resmi ideolojinin s›n›rlar›na hapsedilmeye
çal›fl›ld›¤›na vurgular yap›lm›flt›.
TRT 6’n›n her program›nda, dublajl› filmlerinde Kürt dili yanl›fl kullan›ld›¤› gibi yap›lan programlarda
kullan›lan dil, a¤›rl›kl› olarak Türkçe-Kürtçe kar›fl›m› bir hal al›yor.
TRT 6’da haberlerden sonra sunulan hava durumunda flehirlerin tümünün ismi Türkçe. TRT’nin internet sitesi 32 dilde yay›n yapar-
ken bu diller aras›nda Kürtçe yok.
Ayn› sitede kanal›n yay›n ak›fl› yar›
Türkçe yar› Kürtçe. Kanalda yay›nlanan müzik kliplerinin tamam›na yak›n› Türkçe. Program isimleri
de birçok imla hatas›yla devam
ediyor. Jiyana Civakê olarak yaz›lmas› gereken program Jiyanê Civakê olarak yay›n hayat›na devam
etmekte ›srarl›. Kürtçe çevirileri
yap›lan birçok dizide de ayn› hatalar yaflan›yor. En Son Babalar Duyar adl› dizi Kürtçe Herî Dawî Bav
Dibihîzin olmas› gerekirken Herî
Dawî Bav Dibihîze olarak, ekonomi program› olan Bazara fierqê
yanl›fl bir ifadeyle Bazarê fierqê
olarak yay›nlan›rken halk dilinde
kullan›lan kimi ifadelerse Türkçe
düflünüflün Kürtçe telaffuzu oldu¤unu aç›k bir biçimde gösteriyor.
PROGRAM sunucusu programa kat›lan kiflinin konuflmas›ndan sonra
a¤z›na sa¤l›k diyor Kürtçe konufltu¤undan emin olarak. “Devê te
sax be” diyor, bu ifade Kürtçe’de
hiçbir flekilde kullan›lm›yor. Bölgelere göre “mala te ava”, “gelek
spas”, “xwedê ji te razî be” gibi
de¤ifliklik gösterir ve hepsi ayn›
anlamdad›r ancak “Devê te sax
be” kullan›lm›yor, çünkü Kürtçe
dilbilgisi özelliklerini tafl›mayan uydurma bir kullan›md›r. Yine Ew
got (üçüncü tekil flah›s için dedi/söyledi) olarak kullan›lan ifade
Kürtçe’nin bütün lehçelerinde kad›n söylemiflse Wê got, erkek söylemiflse Wî got olarak kullan›l›r.
KÜRTÇE sadece kanalda yalan yanl›fl kullan›lm›yor. Ayn› zamanda
Kürtçe oldu¤u için toplat›lan
MKM’nin bast›rd›¤› takvimlerin çevirisinde de traji-komik cümleler
yer al›yor. MKM’nin 2009 takvimleri 2007’de bast›r›lm›fl olan takvimlerin çevirisi yap›larak toplat›l›yor. 2009 takvimlerine bak›lmadan
toplatma karar› verilmesi apayr›
bir hukuksuzluk örne¤i. 2007 takviminde gün gün tarihi hat›rlatma-
Ana dilimiz, oldu a¤›t dilimiz...
YILLARDIR Kürtçe’nin resmi dil olmas›, Kürt kimli¤inin
tan›nmas› için bir dizi eylemlikler yap›ld› ve yap›lmaya
da devam ediliyor. En son TZP Kurdi taraf›ndan bafllat›lan “Anadilde e¤itim istiyorum” kampanyas›
çerçevesinde, ‹stanbul, ‹zmir, Ayd›n ve Antep’te yap›lan aç›klamalarda Kürtçe’nin resmi dil olarak kabul
edilmesi ve anayasa ile güvence alt›na al›nmas› istendi.
‹STANBUL’UN birçok beldesinde eylemlikler yap›ld›.
Beyo¤lu, Ka¤›thane, Eyüp, Esenler, Kanarya, Baflakflehir, Sancaktepe ve Sefaköy’de yap›lan aç›klamalarda,
Kürtçe’nin ilkokuldan üniversiteye kadar resmi dil olarak kabul edilmesi istendi. Aç›klamay› Kürtçe okuyan
Hayrettin Eser, TRT 6’n›n aç›ld›¤›n› ve bu aç›l›m›n
samimi olmad›¤›n› vurgulad›.
BAfiAKfiEH‹R ilçesi Bayramtepe Güvercintepe Meyda-
n›’nda yap›lan bas›n aç›klamas›na çok say›da kifli kat›ld›. Bas›n metnini okuyan Ayflegül Eren aç›klamada
Kürtçenin önündeki yasaklar›n kald›r›lmas›n› istedi.
DTP Esenler binas› önünde biraraya gelen çok say›da kifli Kürtçe’nin resmi dil olarak kabul edilmesini istedi.
SANCAKTEPE ilçesi Demokrasi Caddesi önünde toplanan kitle “TRT 6 naxeazin” vb. sloganlar› att›.
BARIfi Anneleri Kürtçe’nin resmi dil olmas› için eylemlerine devam ediyor. ‹stanbul Bar›fl Anneleri ‹nisiyatifi
Galatasaray Lisesinin önünde bas›n aç›klamas› yapt›.
(H. Merkezi)
lar yap›lan bölümde yer alan hat›rlatmalar›n Türkçe çevirisi birçok
tarihi geliflme gülmekten kar›nlar›
a¤r›tacak türden.
7 OCAK 1940: Kürdistan li Mehabadê dest bi weflanê kir (Kürdistan adl› dergi Mahabat’ta yay›n hayat›na bafllad›) çeviride Kuzey
Kürdistan’dan Muhammet elini
çekti. Biz de di¤er insanlar gibi
serbest flekilde yaflamak istiyoruz
olarak yer al›yor.
9 OCAK 1920: Hezên Tirk di Meydana Inonuyê de li hember”i hêzên
Yewnan yekem serkeftina xwe bi
dest xist (Türk ordusu ‹nönü Meydan›’nda Yunan güçlerine karfl› ilk
defa zafer elde etti) çeviride ‹nönü
Savafl›’nda bir Türk öldü,
12 OCAK 1976: Agatha Christie jiyana xwe ji dest da (Agatha
Christie yaflam›n› yitirdi) çeviride
SHP Genel Baflkan› Ayd›n Güven’le seçimlere kat›lan 15 Kürt
mensubu parlamentoya girdi,
25 OCAK 1991: Hikûmeta Tirk
axaftin û stranên bi kurdî serbest
kirin (Türk hükümeti Kürtçe flark›
söylemeyi ve konuflmay› serbest
b›rakt›) çeviride Türk hükümeti
PKK terör örgütü mensuplar›n›
serbest b›rakt›. Türkiye iflkenceyle
mücadele yasas›n› imzalad›,
AYNI yaprakta Kovara Kürdistan li
Stenbolê ji aliyê Mîhrî Hîlav ve hate weflandin 1919 (Kürdistan Dergisi ‹stanbul’da Mihri Hilav taraf›ndan yay›n hayat›na bafllad›) çeviride Güney Kürdistanl› Mihri Hilav
‹stanbul’a sald›rd› 1950,
13 MART1974: fioreflgera Kurd
Leyla Qasim hate îdamkirin (Kürt
Devrimci Leyla Kas›m idam edildi) çeviride o tarihte henüz PKK
kurulmam›flken, PKK örgütü komutanlar›ndan Leyla Kas›m idam
edildi,
2 KASIM 1948: Nivîskarê Tirk Sebahattîn Alî dema sînorê Bulgarîstanê derbas dikir, ji aliyê klavuzê
wî Alî Ertekîn ve hat kufltin (Türk
yazar Sabahattin Ali Bulgaristan s›n›r›n› geçerken k›lavuzu Ali Ertekin taraf›ndan öldürüldü) çeviride
Örgüt mensubu Sabahattin Ali
komployla öldürüldü fleklinde yer
al›yor. Çevirilerde hayatta olan
Yaflar Kemal, Celal Talabani gibi
kifliler de ölmüfl olarak gösterildi.
‹flçi-köylü 7
Halk›n gündemi
6-19 fiubat 2009
Çeber iflkencesi sürüyor!
ENG‹N Çeber ile dört arkadafl›, 28
Eylül 2008 günü, ‹stanbul Sar›yer’de Yürüyüfl dergisi da¤›t›rken “görevli polis memuruna
mukavemet ettikleri” iddias›yla dövülerek gözalt›na al›nm›flt› ve
‹stinye Polis Merkezi’nde ve
Sar›yer Emniyet Müdürlü¤ü’nde polisler taraf›ndan a¤›r bir
flekilde dövüldükten sonra tutuklanm›flt›. Metris Hapishanesi’ne
gönderilen Çeber ve arkadafllar›
gardiyanlar ve jandarma erleri taraf›ndan dövülmeye devam edilmifl, kafas› duvarlara vurularak iflkence gören Çeber, beyin kanamas› geçirmifl ve 7 Ekim 2008 tarihinde fiiflli Etfal Hastanesi’nde
hayat›n› kaybetmiflti.
ÇEBER’‹N katlinden sonra onunla
Adana ‹HD’de
aç›klama
ADANA ‹HD’nin ça¤r›s›yla birçok
kurumun destek verdi¤i bas›n
aç›klamas›nda; ülke gündemini
meflgul eden Ergenekon olay›n›n
asl›nda bir çete olmay›p TC’nin
kuruluflundan bu yana devrimcilere, komünistlere, ezilen, sömürülen halka karfl› savaflt›r›lan bir çeflit kontrgerilla örgütlenmesi oldu¤u vurguland›. Bas›n aç›klamas›na bizler de Partizan olarak destek verdik. (Adana ‹K okurlar›)
ÇGC anlay›fl›
22 Ocak Perflembe günü gazetemizin protokol da¤›t›m›nda Ça¤dafl
Gazeteciler Cemiyeti’nin gazetemizi almay›fl› bu kurumun
“ça¤dafll›k gazetecilik” anlay›fllar›n› ortaya koymaktad›r. Protokolü
da¤›tan arkadafl›m›za orada bulunan güvenlik görevlisinin “buraya
art›k siyasi yay›nlar› alm›yoruz”
deyip geri çevirmesi devrimci bas›na yönelik sistemin sald›r›lar›na
karfl› gazetecilerin haklar›n› savunmas› gereken ÇGC’nin de bu
sald›r›lar›n bir parças› oldu¤unu
gösterdi. (‹stanbul)
birlikte gözalt›na al›nan arkadafllar›
tahliye edildiler. Yaflad›klar› iflkenceleri ayr›nt›lar›yla kamuoyuyla
paylaflt›lar. Oluflan kamuoyu nedeniyle Adalet Bakan› Mehmet
Ali fiahin özür diledi ve sorumlular hakk›nda soruflturma bafllat›ld›.
‹lk planda 19 resmi görevli a盤a
al›nd›. Olayla ilgili olarak ifade veren 19 polis memurunun ifadelerinin “kes-yap›flt›r” yöntemiyle kopyaland›¤› ortaya ç›kt›. Orant›l› ve
kademeli güç kulland›klar›n› öne
süren polislerden büyük bölümünün beyanlar›n›n birebir ayn› oldu¤u; ayn› cümlelerden oluflan ve ayn› uzunluktaki ifadelerin büyük bölümünde “korsan gösteri” yerine
“karsan gösteri” biçimindeki yanl›fl
yaz›m›n tekrarland›¤› a盤a ç›kt›.
Çeber ve arkadafllar›na verilen
sa¤l›k raporlar›nda usulsüzlük ve
sahtekarl›k yap›ld›¤› da ortaya ç›kt›.
ENG‹N Çeber ile birlikte gözalt›na
al›nan, Cihan Gün ile Aysu Baykal ‹stanbul Barosu’nda 16 Ekim
tarihinde bir bas›n toplant›s› düzenlediler. Toplant›da Cihan Gün,
flunlar› söyledi: “Karakola döve
döve sokulduk. Daha sonra Sar›yer Asayifl Büro’da parmak izi
al›nmas› bahanesiyle dayak yedik.
Nezarethanenin önünde yere yat›r›p tekme ile vücudumuzun çeflitli
yerlerine vuruldu. Kafalar›m›za
ayakla bas›ld›. Polisler bizi hapishaneye teslim ederken, ‘bunlar terörist, asker vuruyorlar’ diyerek askerleri k›flk›rtt›. Askerler kafam›zda sandalye k›rd› ve ›slatarak demir çubuklarla dövdü.”
SÖZ konusu iflkence, “iflkenceye s›f›r tolerans” diyen hükümet taraf›ndan “münferit” olarak nitelendirilse de, uluslararas› kamuoyu dahil birçok kesimden tepkiler geldi.
günü
21 OCAK Perflembe
Çeber’in öldürülmesiyle ilgili görülen davada beklenenin aksi bir
(ÇHD) F tipi hapishanelere
iliflkin haz›rlad›¤› raporu ‹stanbul’daki flube binas›nda aç›klad›. Aç›klamay› yönetim
kurulu ad›na Nazan Yaman okudu. Raporda Tekirda¤ 1 ve 2 No’lu, Edirne, Kand›ra 1 ve 2 No’lu
ile Bolu F Tipi Hapishanesi’ndeki tutuklu ve hükümlülerle sohbet hakk›,
disiplin cezalar›, aramalar,
keyfi uygulama ve yasaklar, kötü muamele ve iflkence üzerine yap›lan görüflmelerin sonuçlar›na
göre haz›rlanan raporda, tutuklu ve hükümlülerin flikayet
ve taleplerine yer verildi.
ADALET Bakanl›¤› taraf›ndan ka-
kesintisi olmad›¤›n› savunuyordu:
“Çise’nin elinde sopa vard›.
Sigortalar› kald›rmak için getirdi¤ini söyledi. Ama elektrik
kesintisi yoktu. Sopay› al›p çöpe att›m.”
ÜÇÜNCÜ duruflmada san›k Öncal
Bozo, “Uzun ve Çise, sandalyede
oturan üç tutukluyu zorla kald›rmaya çal›flt›. Tutuklular› kald›rmak
için çekip yere düflürmek fleklinde
fiziksel temas vard›. Fakat kim oldu¤unu hat›rlam›yorum” dedi. Çeber’in öldürüldü¤ü günden sorumlu tutulan san›k, Sami Ergazi,
kendisini flöyle savundu: “Kafas›n›
duvara çevirdi. Aras›nda bir metrelik mesafe vard›. Kendisine zarar
vermesin diye kafas›n› tuttum.”
Ergazi’ye göre Çeber, aya¤a kald›r›rlarken yere kafas›n› vuracak flekilde düflmüfltü.
BAfiGARD‹YAN Y›lmaz Aydo¤du’ysa o günü flöyle anlat›yordu:
“Çeber; Ergazi, Selahattin Apayd›n
ve Nihat K›z›lkaya’n›n aras›ndayd›.
Tekme tokat dövüyorlard›. Nihat
iki flamar vurdu. Nevzat avucunun
içiyle bafl›na vuruyordu. Ben ba¤›r›nca b›rakt›lar. Çeber yere düfltü.
ADALET Bakan› Mehmet Ali fiim-
flek’in geçti¤imiz günlerde yapt›¤› “hapishanelerde hukuk d›fl› ve
keyfi uygulama olmad›¤›” yönündeki aç›klaman›n ard›ndan
‹HD Ankara fiube Cezaevi Komisyonu’nun 23 Ocak tarihinde
aç›klad›¤› rapor Bakan›n yapt›¤›
aç›klaman›n gerçekleri yans›tmad›¤›n› bir kez daha gözler
önüne serdi. Komisyonun aç›klad›¤› raporda hapishanelerdeki
bask› ve keyfi uygulamalar›n gün
geçtikçe artt›¤›na dikkat çekildi.
RAPORU komisyon ad›na Elif Zavar okudu. Zavar, “Bize yap›lan
baflvurular Adalet Bakan› fiahin’in söylediklerinin tam tersini
göstermektedir. Hapishanelerde yaflanan hak gasplar› devam
etmekte ve tutsaklara yönelik
artan keyfi uygulamalara görüflçülerde maruz kalmaktad›r” dedi. Zavar hapishanelerde yaflanan s›k›nt›lar› flöyle s›ralad›:
* GENELGEDE yer almamas›na
ra¤men Kürtçe konuflma yasa¤›
devam etmektedir.
* CEZAEVLER‹NDE yay›nlanan
bul edilen 45/1 say›l› genelgenin uygulanmad›¤› belirtilerek
tecrit ve tretman›n ayn› flekilde devam etti¤i, bakanl›¤›n
(45/1) genelgeye ra¤men tutuklu ve hükümlülerin ortak alanlar› kullanamad›¤› ve cezaevi idaresiyle yapmak istedikleri görüflmelerin sürekli olarak engellendi¤i belirtilmektedir.
* TUTUKLULARA basit nedenlerle
çok say›da disiplin ve hücre cezas› verilmektedir.
Genel aramalarda
ciddi hak ihlalleri
D‹⁄ER hapishanelerde 45 günde
bir yap›lan genel aramalar K›r›kkale F Tipi Hapishanesi’nde 15
günde bir yap›lmaktad›r. Hapishanelerde haftal›k gazete ve
dergilere sansür uygulanmaktad›r. Bolu F Tipi Hapishanesi’nde
Mehmet Kulaks›z’›n bulundu¤u
hücredeki gazete eklerine el
konulmufltur. Cengiz Kahraman’›n, derne¤imizin düzenlemifl oldu¤u Çember konulu foto¤raf ve resim sergisine göndermek istedi¤i 3 adet resmine
idare taraf›ndan el konulmufltur. K›r›kkale F Tipi Hapishane-
sözlü taahhüdüne ra¤men hapishanelerde iyilefltirmeye gidilmedi¤i vurguland›. Ayr›ca
hapishanelerde mesai saatleri
d›fl›nda doktor bulunmad›¤›,
yeterli ve gerekli sa¤l›k önlemlerinin al›nmad›¤›, ilaçlar›n pahal›ya sat›ld›¤›, hastaneye sevklerin doktorun ikna edilmesine ba¤l› kald›¤› sa¤l›k sorunlar› aras›nda say›ld›. Hastaneye sevk
edilen tutuklular›n doktor önünde ve muayenede kelepçelerinin aç›lmamas›n›n onur k›r›c›
bir davran›fl oldu¤u belirtildi.
RAPORDA, hastaneye
sevk ve aramalar s›ras›nda tutuklular›n gardiyan
ve jandarma sald›r›s›na mazur
kald›¤›, küfür ve kötü muamelenin sürekli oldu¤u da yer ald›. (‹stanbul)
Sami de onu bahçeye do¤ru sürükleyip vurmaya devam etti. Çeber dizüstü çöktü. Onu o flekilde
b›rak›p ayr›ld›m.”
TUTUKLU san›klar›n imza att›¤› tutanakta, “Çeber’i kolundan tutup
say›ma katt›k” deniliyordu. Oysa
Çeber say›ma kat›lmam›flt›. Avukatlar›n “Bu tutana¤› kim haz›rlad›” sorusu “bilmiyoruz” diye yan›tland›.
HAP‹SHANE 2. Müdürü Nuri
Atalay, “Say›mda aya¤a kalkmamak, suç mu?” sorusuna, “Muhakkak”, “Kalkmayan zorla m› kald›r›l›r?” sorusunaysa “ikna edilir” yan›t› verdi.
YAfiANAN bu son tiyatro sahnesi,
gerçekten bir oyun olsayd› devlet
taraf›ndan sansürlenece¤i kesindi.
Bu haliyle bile “Ceber haberlerine” yasaklar konulmuyor de¤il
hani. Devletin iflkence yapt›¤›n› ya
da yap›yor oldu¤unu kan›tlamaya
kimsenin ihtiyac› yok. ‹htiyaç olan
iflkencenin ve iflkencecinin ortadan kalkmas› için mücadele edecek olan bilinçli cesaret.
(‹stanbul)
Savunma haklar›
gasp edildi
M›zrak
çuvala s›¤m›yor
Hapishaneler Guantanamo’ya döndü
ÇA⁄DAfi Hukukçular Derne¤i
durum yaflanmazken, benzer davalarda oldu¤u gibi trajik-komik ifadeler yar ald›. Alt›s› tutuklu, 60
san›kl› iflkence davas› Bak›rköy 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sar›yer Muhsin
Bodur Polis Merkezi’nde görevli 13 polis ve Sivas Hapishanesi’ne tayin edilen hapishane
doktoru Yemliha Sönmez
duruflmaya gelmedi. Çeber’in öldürüldü¤ü gün elinde sopa ile görüntülenen Murat Çise ifadesinde, “kim oldu¤unu an›msamad›¤›m
biri ‘lambalar söndü’ deyince sigortalar›n att›¤›n› sand›m. Sigorta
insan boyunu afl›yor. Ko¤uflta, k›r›k süpürge sopalar›n›n sap parçalar› çöpe at›l›r. Çöpten bir tane
al›p geldim. Sigortan›n atmad›¤›n›
fark ettim. Lambalar kapat›lm›flt›”
dedi. Tutuksuz san›k Kadem Karadeniz’in ikinci duruflmadaki
“Elektrik kesintisi oldu mu?”
sorusuna verdi¤i yan›tsa kafalar›
iyice kar›flt›rd›: “Hafif flekilde gidifl gelifl oldu, hafif kararma
oldu, akabine geldi.” Üçüncü
duruflmada savunma yapan tutuksuz san›k Öncal Bozo ise elektrik
si’nde bulunan tutuklu ve hükümlülere uzun süredir çeflmeden içme suyu verilmemektedir. ‹çme suyunu kantinden sat›n almak zorunda kalan tutuklu
ve hükümlüler ayl›k ortalama 50
TL su paras› ödemektedir. Yafll›
ziyaretçiler giriflte göz retina taramas› s›ras›nda cihaz› kullanmakta zorland›klar› için ziyarete
geç kalmaktad›rlar.
HAP‹SHANELERDE tutsaklar ciddi
sa¤l›k sorunlar› yaflamaktad›r.
Uzun süreli takip edilmesi gereken rahats›zl›klar› bulunan tutuklu ve hükümlüler hiç hastaneye götürülmeyerek tedavileri
engellenmekte, gidebilenler de
kelepçeli ve askerlerin odada
bulunmas› dayat›lmaktad›r. Bu
uygulama reddedildi¤inde genelde doktorun odas›ndan zorla ç›kart›lmaktad›rlar.
ULUSAL Verem Savafl Dernekleri
Federasyonu Yönetim Kurulu
Üyesi Prof. Dr. Zeki K›l›çaslan hapishanelerin verem hastal›¤› konusunda önemli yerler
oldu¤unu söyleyerek “buralarda
tüberküloz ile mücadele ciddi
bir sorun. Nakillerde, hastalar›n
tedavisinde de¤ifliklikler olabiliyor. Nakil olan hastalar yeterince takip edilemiyor. Hapishanelerdeki tüberkülozla mücadele
konusunda bir çal›flma grubu
oluflturulmas› gerekir” dedi.
KOM‹SYONUN haz›rlad›¤› bu rapor da göstermektedir ki egemenler her alanda oldu¤u gibi
hapishaneler özgülünde de fliflirdikleri yalan balonlar›yla halk›
manipüle etmeye çal›flmaktad›rlar. Ancak geçmiflte yaflananlar
ve önümüzdeki süreçte yaflanacak olanlar egemenlerin m›zra¤›n›n çuvala s›¤mayaca¤›n› gösterecektir. (Ankara)
22 Ocak 2009 tarihinde Erzurum 2. A¤›r
Ceza Mahkemesi’nde görülen TKP/ML
davalar›nda kararlar aç›kland›. Ortak
yan, her iki davada da devrimci tutsaklar›n savunma haklar›n›n gasp edilmesi
oldu. ‹lk duruflma, Kas›m ’92’de Haydar Sönmez’in tutuklanmas›yla bafllayan ve 17 y›ld›r devam eden dosyan›n
görülmesi ile bafllad›. San›¤›n savunma
için dosyan›n içinden talep etti¤i belgeler taraf›na verilmedi¤i gibi savunma
için istedi¤i ek süre de ret edilerek hüküm verildi.
‹kinci dosya için de istenilen belgeler ve
ek süre ret edilirken, eski TCK’n›n
146/1 maddesinden iki defa a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet cezas› verilip 59/1 maddesi uygulan›p iki müebbete çevrildi.
Sonra mahsup edilerek “iki y›l› geceli
gündüzlü hücrede tecrit halde olmak
üzere müebbet a¤›r hapse” çevrildi.
‹kinci duruflma da, Temmuz 2007’de tutuklanan Mulla Çak›ro¤lu’nun dosyan›n geniflletilmesi ve savunma için ek
süre talebi ret edilerek hüküm verildi.
Yeni TCK’n›n 314/2 maddesinden 10
y›l 6 ay (üyelik) 204/1 maddesinden 4
y›l 6 ay (sahte kimlik) toplam 15 y›l 2 ay
hapis karar› verildi.
Dosyalar temyiz için Yarg›tay’a gönderilecek.
“Failler belli kay›plar nerede?”
1995-1999 y›llar› aras›nda 200 hafta
EYLEMDE bir konuflma yapan ‹HD fiu-
boyunca her Cumartesi, Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemi
yapan “Cumartesi Anneleri” 10
y›l aradan sonra, 31 Ocak Cumartesi günü eylemlerine yeniden bafllad›. Gözalt›nda kaybedilenlerin, faili
meçhul flekilde katledilenlerin, faillerinin bulunup yarg›lanmas› için oturma eylemlerini sürdüreceklerini
aç›klad›.
‹HD ‹stanbul fiubesi Gözalt›nda
Kay›plara Karfl› Komisyon’un
ça¤r›s›yla yap›lan oturma eylemi Galasataray Meydan›’nda çok say›da
kay›p yak›n›n›n kat›l›m›yla gerçeklefltirildi. Kay›p yak›nlar› ve demokratik
kurumlar, gözalt›nda kaybedilen, faili
meçhul cinayetlerde yaflam›n› yitirenlerin foto¤raflar›n› ve k›rm›z› karanfiller tafl›d›, oturma eylemi yapt›.
be Baflkan› Gülseren Yoleri, “Ergenekon soruflturmas›yla ortaya ç›kan gerçekleri biz y›llar önce dile getirdi¤imizde ‘iftira at›yorlar’ deniliyordu, oysa flimdi görülüyor ki bunlar
iftira de¤il gerçek” dedi. Yoleri’nin
ard›ndan bas›n aç›klamas›n› okuyan
Sebla Arcan da gözalt›nda kaybedilenlerin Ergenekon soruflturmas›
kapsam›nda ele al›nmas›n› istediklerini belirtti. Arcan bu hafta, gözalt›nda
kaybedilen Ali ‹hsan Da¤l›’n›n dosyas›n› Ergenekon savc›lar›na göndereceklerini duyurdu.
EYLEMDE kay›p yak›nlar›ndan Hasan
Ocak’›n ablas› Hüsniye Ocak,
Fehmi Tosun’un efli Han›m Tosun, Serdar Tan›fl’›n kardefli Ali
Tan›fl, Cemil Karabay›r’›n abisi
Mikail Karabay›r da birer konuflma
yapt›lar, sorumlular›n ortaya ç›kar›lmas›n›, kendisinden hala haber al›namayan kay›p yak›nlar›n›n cans›z bedenlerinin yerlerinin aç›klanmas›n› istediler. (‹stanbul)
‹flçi-köylü 8
Politika-gündem
6-19 fiubat 2009
Obama’n›n yemin töreni
Amerikan rüyas› m›, kabusu mu?
nen-olumlu söylemlerde bulunan bir
üslup izlemeyi tercih etmektedir ve
ittifak politikalar›na daha fazla önem
verecektir.
“Umut” veren
görkemli tören
OBAMA’NIN 20 Ocak’ta gerçekleflen ye-
8 y›ll›k Bush yönetiminin ard›ndan ciddi bir
güç ve prestij kayb›na u¤rayan ABD emperyalizmi içeride dünyay› da sarsan ekonomik
krizle d›fl politikada özellikle Irak ve Afganistan baflta olmak üzere politik aç›dan ç›kmazlarla karfl› karfl›yad›r ve hem ülke içinde
hem de dünya genelinde halklar›n büyük
tepki ve öfkesini üzerinde toplamaktad›r.
ABD emperyalizmi bu sorunlara yeni
aç›l›mlar getirmek ve her fleyden
önemlisi emperyalizmin lideri ve
dünyan›n hâkimi rolünü oynamay›
sürdürmek ve pekifltirmek, geliflen
rakiplerini geriletmek, yar›-sömürgelerinin ba¤l›l›klar›n› art›rmak ve dünya halklar›n›n tepkisini azaltarak
“imaj”›n› düzeltmek için baflkanl›k
seçimlerini etkili bir flekilde kullanm›flt›r. Bu sayede seçimlerin tüm
dünyan›n gündeminde üst s›ralarda
yer almas›n› sa¤lam›flt›r.
SEÇ‹MLER‹ kazanan Obama ise hem AfroAmerikan kökenli olmas›, Kenyal› Müslüman bir babaya sahip olmas› hem Irak savafl›na karfl› ç›k›fllar›yla gündeme gelmesi
ve halklar›n iflgal karfl›t› tepkisini kendi lehine de¤erlendirebilmesi hem de oldukça
etkili bir reklam-tan›t›m kampanyas›ndan
ve karizmas›ndan yararlanmas› ile sadece
ülkesinde de¤il dünya genelinde de büyük
destek sa¤layabilmifl ve büyük beklentilerin do¤mas›na neden olmufltur. “De¤iflim”
ve “umut” kavramlar›n› kullanarak halklar›n emperyalist sald›rganl›¤a karfl› öfkesini
ve artan hak gasplar›na duydu¤u tepkiyi
kendi kampanyas›nda eritebilmifltir.
VE yaln›zca ülkesinde de¤il ziyaret etti¤i birçok ülkede dahi yüz binlerce
kiflinin coflkulu sloganlar›yla karfl›laflan Obama herkesin duymak istedi¤i cümleleri etkili flekilde kullanmas›na ra¤men gerek belirledi¤i çal›flma ekibiyle gerekse de politik program›yla ABD emperyalizminin merkezi politikalar›n› sürdürece¤ini
aç›kça ifade etmektedir. Yaln›zca bununla da kalmamakta, Bush yönetiminin
“teröre karfl› savafl” ad› alt›nda uygulad›¤›
yeni-muhafazakar politikalar› da savunmakta, Bush yönetimini ise bu politikalar›
uygulamada taktiksel hatalar yapmakla
elefltirmektedir. Bunun yan› s›ra Bush
yönetiminin son 1.5 senedir izledi¤i
politikay› sürdürece¤ini de ifade etmektedir. Irak’ta kurdu¤u kukla rejimi
güçlendirerek, yaln›zca üs bölgelerinde yeterli say›da asker b›rakarak Irak’taki askerlerinin önemli bir bölümünü AfganistanPakistan s›n›r›na kayd›rmak, ‹ran’› gerek
görüflmelerle gerekse de tehditle belirli s›n›rlar içinde tutmak, Ortado¤u’da ‹srail’i
kay›ts›z flarts›z savunmak gibi Bush döneminde izlenen politikalar› Obama da sürdürecektir. Yine ekonomik alanda da Bush
yönetiminin devletlefltirme-piyasaya müdahale-halktan toplanan vergileri flirketlerin kurtar›lmas›na aktarma gibi izledi¤i politikalar da Obama taraf›ndan desteklenmektedir. Özcesi politik çizgi aç›s›ndan
Obama yönetiminin Bush yönetiminin
esas hatlar› itibariyle devam› olaca¤›n› öngörmek mümkündür. Farkl›l›k ise büyük
oranda üslupta olacakt›r. Bush’un ve yeni muhafazakarlar›n korkuya dayal›
siyasetlerini elefltiren Obama düflman korkusu-tehdidi üzerinden harekete geçmek yerine kendine güve-
min töreninin hem ABD’de hem de dünya
çap›nda büyük bir etki yaratt›¤› ve güç gösterisi niteli¤i tafl›d›¤› aç›kt›r. Yemin törenini izlemeye gelen yüz binlerce insan›n yan›
s›ra Obama’n›n da belirtti¤i gibi baflkentlerden ufak köylere kadar milyarlarca insan ABD yönetimindeki devir teslim törenini ilgiyle izlemifltir.
ABD’N‹N 44. Baflkan› olarak konuflmas›na
bafllarken Obama, rakibi McCain’i cesur
bir lider olarak selamlam›flt›r. Ülkesi için
yapt›klar›ndan dolay› ona teflekkür ederek
Vietnam Savafl›’nda Vietnam halk›n› bombalayan ve kurtulufl savafl› veren kahraman
Vietnam gerillalar›nca uça¤› düflürülerek
esir edilen savafl suçlusu McCain’den anlay›fl baz›nda fark› olmad›¤›n›, ayn› saflarda
olduklar›n› bir baflka aç›dan göstermifltir.
OBAMA’NIN yemin töreninin simgesel aç›dan verdi¤i mesajlar da oldukça ilginçtir.
Yemin töreninde Obama’n›n seçti¤i din
adam›n›n Bush yönetiminin de aç›kça destekledi¤i en gerici dini ak›mlardan olan
Evanjelik Kilisesinden Rick Warren
olmas› da kendisine büyük destek sunan
ve Afro-Amerikal›lar›n mücadelesinde
önemli yer edinen Afro-Amerikan kilisesini tercih etmesini bekleyen siyah halk› ve
bu gerici ak›m›n nefret etti¤i eflcinsel, feminist ve savafl karfl›t› hareketlerden destekçilerini hayal k›r›kl›¤›na u¤ratm›flt›r.
Yaln›zca bu simgesel tutum dahi
Obama’n›n gerçek saf›n›n yan› s›ra
Bush yönetiminden politik aç›dan
bir kopufl getirmeyece¤ini de ifade
etmektedir.
ABD baflkanlar›n›n göreve bafllarken yapt›¤›
konuflmalar›n ortak özelliklerini tafl›yan
Obama’n›n konuflmas›nda çok say›da
olumlu, umut veren ifadelerin yan› s›ra
ABD’nin emperyalist bak›fl aç›s›n› gösteren
vurgular da yap›lm›flt›r. ABD’nin dünya
liderli¤ini sürdüreceklerini, zay›flayan devleti güçlendireceklerini, (emperyalist ya¤madan elde ettikleri)
kazan›mlar› koruyup gelifltireceklerini, (büyük ço¤unlu¤unu ülkesini iflgal
edenlere karfl› direnen, hak gasplar›na ve ya¤maya karfl› ç›kan ezilen
halklardan oluflan) düflmanlar›n› yeneceklerini ilan etmektedir.
OBAMA konuflmas›nda olumsuzluklar› ifade
etmekte, zorluklardan bahsetmekte ve
“tedbir alan” devleti desteklemenin gereklili¤i mesaj›n› iletmektedir.
OBAMA’NIN baflkanl›¤›yla birlikte s›kça
kullan›lan ifadelerden biri de Obama’n›n
kendisinin de vurgulamaktan kaç›nmad›¤›
“bir hayalim var” diyen Martin Luther
King Jr.’›n rüyas›n›n gerçe¤e dönüfltü¤ü,
Beyaz Saray’a bir siyah›n girdi¤i, 50 y›l öncesinde insan yerine konulmayan siyahlar›n art›k toplumda eflit bir yurttafl olarak,
insana yak›fl›r bir hayat sürece¤i üzerinedir. Obama da konuflmas›nda flu ifadeleri
kullanmaktad›r:
“60 y›l önce benim gibiler restoranlara giremiyordu ya da restoranlarda kendilerine yemek
servisi yap›lm›yordu. Ama bugün iflte bu ça¤›n
bitti¤inin alametidir. Bu günü her zaman flöyle hat›rlayal›m, kim oldu¤umuzu hat›rlayal›m
ve ne kadar uzun bir yol kat etti¤imizi hat›rlayal›m.”
BU ifadelerin ne kadar gerçe¤i yans›tt›¤›na
geçmeden önce k›saca Obama’n›n s›kça
ad›n› and›¤› Martin Luther King, Jr.’e de de¤inmek olumlu olacakt›r. Martin Luther
King flöyle yazmaktad›r: “Amerika’n›n ›rk
devrimi y›kmaktan öte dahil olabildi¤imiz bir
devrimdir. Amerika ekonomisini, e¤itim sistemini ve toplumsal imkanlar› paylaflmak istiyo-
ruz. Bu hedef Amerika’da toplumsal de¤iflimin
bar›flç›l olmas›n› da içermektedir.” King’in
bahsini etti¤i Amerikan ekonomisinden
pay almak, özcesi ABD emperyalizminin
dünya çap›nda gerçeklefltirdi¤i ya¤maya ortak olmak, sömürü ve bask›dan elde edilen
gelirlerden pay koparmak King’in hayallerinin s›n›r›n› göstermektedir. Siyahlar aras›nda küçük bir kesimin zenginleflmesi ve toplumsal hayatta etkin görevler edinmifl olmas›yla bu hayalin büyük k›sm› hayat bulmufltur, tabii ki genifl siyah kitlelerinin yoksullu¤u ve ayr›mc›l›¤a u¤ramaya devam etmesi pahas›na. King’in fliddet karfl›tl›¤› da
statükoyu elefltirmemesi ve sistem içine
dahil olmas›yla asl›nda geçersizleflmektedir
çünkü ABD, üstünlü¤ünü silaha ve bask›ya
dayanarak korumaktad›r ve King bunu hiç
sorgulamamaktad›r. King bununla da kalmam›fl, 1967’de Detroit’te isyan eden siyah halk› üzerine asker gönderilmesini de
desteklemifl ve bu askerler büyük katliamlar gerçeklefltirmifltir.
Hayal ve gerçek
ANCAK Obama’n›n seçimleri kazanmas›yla
birlikte siyahlara ve Latin Amerikal›lara yönelik sald›r›lar›n artt›¤› bas›nda yer almaktad›r. ABD Devrimci Emek
Örgütü’nün yay›n organ› Ray O.
Light dergisinin 52. say›s›ndaki
yoruma göre Obama’n›n baflkanl›¤› ile bir yandan Afro-Amerikal›lar›n birli¤i bozulmakta, siyah hareketi Obama yandafl› ve karfl›t› olarak bölünmekte ve siyah hareketinin büyük k›sm› hükümetin ve
kongrenin aktif destekçisi haline
getirilmektedir. Öte yandan beyaz
üstünlü¤ünü savunan ›rkç›-faflist
örgütlenmeler de h›zl› flekilde büyümekte ve siyahlara yönelik sald›rganl›klar›n› art›rmaktad›r.
ABD Devrimci Komünist Partisi’nin yay›n organ› olan Revolution dergisinin 154. say›s›nda, bundan 50 y›l önce Siyahlar›n en temel insan haklar›n›n dahi tan›nmad›¤›n›, oy kullanmalar›na izin verilmedi¤ini, yemek yedikleri yerlere
giremediklerini ve tüm bu yasaklar›n zalim polislerin keyfi uygulamalar› sonucu olmad›¤›n›, Yüksek
Mahkeme taraf›ndan savunuldu¤unu belirtmektedir. Siyah kitleler
bu ayr›mc›l›¤a karfl› 50’li ve 60’l›
y›llarda hak mücadelesini militanca sürdürmesiyle, örgütlenmesiyle, meflru
savunmaya baflvurmas›yla ve isyan etmesiyle haklar›n› kazanm›fl ve siyahlar toplumda e¤itim-sa¤l›k ve siyasi yaflama kat›lma gibi temel haklarda kazan›mlar elde etmifltir. Dolay›s›yla mevcut haklar
bahfledilmemifl, uzun, militan ve
kanl› bir mücadele sonucu elde edilmifltir.
PEK‹, siyahlar bugün beyazlarla eflitli¤i tam
anlam›yla sa¤lam›fl m›d›r, ayr›mc›l›k sona
ermifl midir? Bu sorunun cevab› aç›kça hay›rd›r. Sistem Siyahlar içinde küçük bir
kesimin zenginleflmesine izin vermifltir ancak bugün ABD toplumunun taban›nda yine milyonlarca siyah
yer almaktad›r. Ülkenin en fakirleri siyahlard›r. En çok iflsizlik ve en düflük ücretler siyahlar içindir. Yaln›zca New
York’ta Siyah erkekler aras›nda iflsizlik
oran› % 48’dir. Do¤um esnas›nda ölüm
oran›nda siyahlar›n oran› beyazlardan 2.5
kat fazlad›r, siyahlar beyazlara göre 6.3 y›l
az yaflamaktad›r. Siyah gençler aras›nda suç
oran› oldukça fazlad›r, uyuflturucu ba¤›ml›l›¤› di¤er kesimlere nazaran daha yayg›nd›r.
Martin Luther King yaflarken hapishanelerde 90 bin siyah varken bugün bu say› 900
binden fazlad›r ve artmaya devam etmektedir. Polisin siyahlara yönelik sald›rganl›¤›
da sürmektedir. 2009’un ilk ay› içerisinde
Oscar Grant, Adolph Grimes ve Robbie Tolan isimli siyah gençler polis tara-
f›ndan sorgusuz sualsiz vurulup öldürülmüfltür. Obama’n›n baflkan oldu¤u günümüzde de siyahlara yönelik ayr›mc›l›k ve ›rkç›l›k sürmektedir ve Martin Luther King’in hayali yerine Malcolm X’in flu sözleri daha gerçekçi ve
devrimcidir: “Ben bir Amerikan rüyas› görmüyorum, benim gördü¤üm
Amerikan kabusudur”.
Obama’n›n kurucu atalar›
OBAMA konuflmas›nda s›kça kurucu atalar›n-
dan bahsetmekte, ülkenin kurulufluna imza
atanlar›n b›rakt›¤› mirasa at›fta bulunmakta,
anayasaya ba¤l›l›¤›n› ifade etmektedir.
“EN önemlisi de isimsiz kad›nlar ve erkeler bu
içinden geçti¤imiz özgürlü¤e ve zenginli¤e
ulaflma yolculu¤unda çal›flt›lar. Bizler için okyanuslar› geçerek yeni bir hayat aray›fl› içinde
yanlar›nda bir iki parça eflyadan k›yafetten
baflka bir fleyleri yoktu. Ve flimdi onlar›n bize
bahfletti¤i bu topraklarda gelece¤i yeniden flekillendiriyoruz.”
“KURUCU atalar›m›z, kurucu babalar›m›z bizim sadece hayal edebilece¤imiz zorluklarla
karfl› karfl›ya geldikleri zaman, hukukun üstünlü¤ü ve insan haklar›n›n temel al›nd›¤› metinleri kaleme ald›lar. Ulusumuza nesiller boyunca k›lavuzluk etmifl olan ilkeler bunlard›r.
mümkündür. Obama 90’lardan bu yana ABD emperyalizminin sald›rganl›klar›na imza atan “deneyimli” bir
ekiple ülkesini yönetecektir. Kilit
mevkilere “kendilerini kan›tlam›fl” insanlar›n getirilmesi, Bush’un savafl suçlusu ekibinin da¤›t›lmas› bir yana görevini yeni yönetimde de sürdürecek olmas› Obama’n›n
tekelci sermayenin deste¤ini kazanmas›nda etkili olmufltur.
OBAMA’NIN baflkan yard›mc› olan Joe Biden 40 y›ld›r kongre üyesidir ve Senato’da D›fl Politika Komitesi’ne baflkanl›k
yapan, ABD emperyalizmine hizmetleri ile
tan›nan bir kiflidir.
OBAMA’NIN savunma bakan› olan Robert
Gates Bush yönetiminde de bakan olarak
görev alm›flt› ve “teröre karfl› savafl”› Afganistan ve Pakistan’da geniflletmek için
planlar haz›rlamaktad›r.
DIfi‹fiLER‹ Bakan› olan Hillary Clinton ise
daha seçim kampanyas› s›ras›nda Irak iflgaline verdi¤i destek ve sald›rgan yaklafl›mlar›
ile Obama taraftarlar›nca “mahkum edilen”
bir politikac›d›r ve Obama’n›n kabinesinde
etkili bir konum elde etmifltir. Clinton, ‹srail’in Gazze’ye yönelik sald›rganl›¤›n› da aktif flekilde ve tam anlam›yla destekleyerek
Obama yönetiminde bölgeye yönelik politikalar›n gelece¤ini göstermektedir.
BUSH taraf›ndan 2003 y›l›nda Avrupa Merkezi Komutanl›¤›na atanan dört y›ld›zl› general James Jones da Obama taraf›ndan
Ulusal Güvenlik Dan›flmanl›¤›na getirilmifltir. Yine yönetimde görevlendirdi¤i
Rahm Emanuel de hem ‹srail hem de
ABD vatandafl›d›r ve ‹srail ordusunda savafl›rken yaralanm›fl, Wall Street’te ve
devlet taraf›ndan kurtar›lan Freddie Mac
flirketinde yönetici olarak görev yapm›flt›r.
OBAMA’NIN ulusal güvenlik ekibi
Cumhuriyetçi aday McCain taraf›ndan da övgüyle karfl›lanm›flt›r.
Bush’un siyasi dan›flman› ve bafl stratejisti
Karl Rove Obama’n›n ekibinin Bush yönetimiyle devaml›l›k içerdi¤ini vurgulamaktad›r.
‹lk icraatlar
OBAMA baflkanl›k koltu¤una oturduktan
VE biz bir kere daha dünyaya liderlik etme
kararl›l›¤›yla bugün bu görevi üstleniyoruz.”
BU duygusal söylemleri kullanarak kitleleri
etkilemeye çal›flan Obama, kurucu atalar›n›n k›tan›n gerçek sahibi olan K›z›lderililere dünyan›n en zalim soyk›r›mlar›ndan birini gerçeklefltirerek topraklar›n› gasp ettiklerini saklamakta, ayn› zamanda milyonlarca siyah›n Afrika’dan zorla kaç›r›larak
kölelefltirildi¤ini ve bugünkü Amerikan kapitalizminin K›z›lderililerin katliam› ve siyahlar›n köle eme¤inin yaratt›klar› üzerinden infla edildi¤ini, ba¤l›l›¤›n› sundu¤u anayasan›n da bu köle sömürüsünü güvence
alt›na ald›¤›n› gözlerden kaç›rmakta, beyaz
üstünlü¤üne dayanan gerici bir hikaye anlatmaktad›r. Sadece bu hikayelerden
dahi Obama’n›n gerçek-s›n›fsal atalar›n›n Afrikal› köleler de¤il de köleci toprak ve sermaye sahipleri oldu¤u anlafl›lacakt›r. Dolay›s›yla nutuklar›
dahi Obama’n›n yoksul, ezilen siyahlar, Latin Amerikal›lar, iflçiler ve di¤er ezilen kesimler için de¤il keskinleflen s›n›f mücadelesinde tekelci sermayeye hizmet edecek
emperyalist bir kiflilik oldu¤unu göstermektedir. Nitekim dünyaya liderlik etme
kararl›l›¤› da ayn› paragrafta vurgulanarak
gerçekler ortaya konmaktad›r.
Obama’n›n ekibi
OBAMA’NIN nas›l bir politika izleyece¤ini
birlikte çal›flaca¤› ekipten de anlamak
sonra 22 Ocak’ta Guantanamo Hapishanesinin 1 y›l içerisinde kapat›lmas› karar›n›
imzalad›. Artan tepkilerden dolay› Bush
döneminde kapat›lma karar› al›nan ancak
jest olarak yeni baflkana karar› imzalamas›
b›rak›lan Guantanamo Hapishanesi kapat›lsa da yasad›fl› yollarla esir edilen tutsaklar›n farkl› hapishanelere da¤›t›lmas› planlanmaktad›r. Dolay›s›yla yasad›fl› yollarla özgürlükleri gasp edilen ve iflkenceye maruz kalan tutsaklar›n hapishane yaflamlar› sürecektir.
OBAMA’NIN göreve bafllad›¤›n›n 3. günü ise ABD ordusu Afganistan-Pakistan s›n›r›nda askeri operasyonlara
bafllad› ve 20’yi aflk›n kiflinin ölümüne
sebep oldu. ABD ordusu ölenlerin 8’inin
El Kaide militan› oldu¤unu iddia ederken sivil ölümleri de kabullenmifl oldu.
OBAMA’NIN üçüncü icraat› ise ekonomide “resesyonun” etkisini azaltmak
için büyük çapta ekonomik kayna¤›n
piyasalara sunulmas›yd›. Bu kaynaklar›n
275 milyar dolar› vergi kesintilerine, 300
milyar dolar› k›sa dönemli harcamalara, 50
milyar dolar› enerji yat›r›mlar›na, 30 milyar› yol ve köprü yap›m›na, 20 milyar dolar›
da sa¤l›k hizmetlerinde bilgisayarlaflman›n
tamamlanmas›na ayr›ld›. Bu müdahale de
Bush döneminde gerçekleflen müdahalelerin benzeri ve daha kapsaml›s›d›r ve
ABD’de tekelci sermayenin krize yönelik
politikas›ndaki ortakl›¤› göstermektedir.
OBAMA’NIN iletiflim teknolojisinin son nimetlerinden yararlanarak kazand›¤› deste¤i ve ilgiyi uzun süre korumas› mümkün
de¤ildir. Emperyalizmin içinde bulundu¤u
krizin ve ç›kmaz›n derinli¤i sald›rgan politikalarda Obama’n›n rolünün daha net
görülmesini sa¤layacakt›r.
‹flçi-köylü 9
Politika-gündem
6-19 fiubat 2009
Egemenler gerçekleri karartma yar›fl›nda...
Dünya çap›nda yaflanan ekonomik ve finansal krizin etkilerinin Türkiye gibi emperyalizme ba¤›ml› yar›-sömürge ülkelerde daha derinden hissedilece¤i gerçe¤ini tarihi tecrübeler ›fl›¤›nda söylemek çok da zor olmasa gerek. Son süreçte katlanarak artan iflsizlik, birçok ana sektörde düflen üretim ve otomobil
sektöründe oldu¤u gibi, üretimin art›r›lmas›
için sermaye çevrelerinin sunduklar› yeni projeler çaresizlik içinde aranan “çare”lerdir. Sermaye kulübü TÜS‹AD’›n bir an önce IMF ile
anlaflma konusundaki ›srar›, yeni s›cak para
özleminden ibarettir. Mevcut kriz ortam›nda
bu s›cak paran›n kompradorlar›n ihtiyac›na ne
ölçüde yan›t olabilece¤i tart›fl›labilir. Ama genifl emekçi y›¤›nlara daha büyük yükler getirece¤i muhakkakt›r.
AKP hükümeti, yaklaflan yerel seçimlerden hareketle bu anlaflmay› mümkün oldu¤u
kadar erteleme çabas› içindedir. Ama a¤›rlaflan krizin etkileri büyük sermayenin artan s›cak para ihtiyac› ve bundan dolay› hükümet
üzerinde oluflturdu¤u bask› bu anlaflma sürecinin daha h›zland›r›laca¤›n› gösteriyor. Bunun
yan›s›ra kamuoyunda hükümetin IMF ile çok
ciddi pazarl›klar içinde oldu¤u imaj› yarat›lmaya çal›fl›l›yor. Oysa ikide bir IMF’nin kap›s›n›
çalan bu uflaklar›n, böyle bir güce sahip olmad›¤› ortadad›r. Efendi-uflak iliflkisinde uflaklar›n
bol tercih veya efendilerinin ana projelerini
bozacak gücü yoktur. Elbette ki zaman zaman
uluslararas› ve bölgesel politikalarda emperyalistler ile uflaklar›n ç›kar iliflkileri uyumsuz bir
hal alabilir. Zay›f da olsa bu uyumsuzluklar kimi zaman pratik bir eyleme dönüflebilir. Ama
bu, hiçbir zaman esasa iliflkin bir noktaya tekabül edemez. Bu ve benzeri pratik tutumlar
üzerinde durulmal›d›r. Örne¤in ‹srail’in Gazze
sald›r›s›na karfl› Tayyip ve flürekas›n›n içerde
ve en son olarak Davos’taki bir panelde ‹srail
Cumhurbaflkan› ile yapt›¤› polemikten hareketle kimi çevreler bu uflak ve hain tak›m›na
olmad›k misyonlar yüklemeye bafllad›lar. Oysa
TC-‹srail iflbirli¤i, ABD emperyalizminin bölgedeki ileri karakol rolleri her bak›mdan orta
yerdedir. Denilebilir ki; halk düflmanl›¤› aç›s›ndan bölgede bir s›ralama yap›lsa, herhalde bunun en bafl›nda ‹srail ve Türkiye hakim s›n›flar› gelecektir. Ve ikisinin yak›nl›¤› ve ortakl›¤›n›n temelinde de ABD uflakl›¤› ve bölgesel ç›karlar yatmaktad›r.
TC ‹srail aras›nda bir dizi askeri anlaflma,
istihbari bilgi ak›fl› oldu¤u bilinmektedir. ‹srail
iflgaline karfl› masa bafl›nda 盤›rtkanl›k yapan
Tayyip’in akl›na herhangi bir pratik yapt›r›m
gelmiyor.
O halde bu 盤›rtkanl›¤›n alt›nda yatan gerçek nedir? Bu gerçeklerin bafl›nda, iflgal karfl›t› genifl y›¤›nlar› etkileme ve bu etkiyi yerel seçimlere tafl›ma çabas› gelmektedir. Di¤er bir
ifadeyle, Gazze’de direnifle öncülük eden Hamas’a yak›nl›k duyan ve AKP’ye oy veren kitlenin varl›¤›, Erdo¤an’› hem kendi çöplü¤ünde
hem de Davos’ta 盤›rtkanl›k yapmaya zorlad›.
Yani, yap›lan tüm bu ç›k›fllar her zaman izlenen ikiyüzlü politikalar›n bir yans›mas›d›r.
Çünkü; emperyalizmin ufla¤› ve sermayenin sözcüsü olan AKP, gerçek anlamda katliama u¤rayan, ezilen halklar›n ac›lar›na ortak
olamaz, onlar›n hakl› davas›n› savunamaz. ‹srail’in iflgaline karfl› sözde 盤›rtkanl›k yapan
“zulme” karfl› mücadeleden söz edip, ‹srail
Cumhurbaflkan› Perez’e “öldürmeyi çok iyi
biliyorsunuz”, “plajlardaki çocuklar› öldürdünüz” diyen Baflbakan, Kürt topraklar›nda öldürdükleri çocuklar›, hapishanede diri
diri yakt›klar› devrimcileri, zorla boflaltt›klar›
binlerce köyü unutmufl görünüyor. Asl›nda
TC Baflbakan› Perez flahs›nda kendini ve temsil etti¤i devleti tan›ml›yordu.
Her f›rsatta Hamas’›n halk›n iradesiyle seçildi¤ini, seçilen iradeye sayg› gösterilmesi gerekti¤ini ifade eden Erdo¤an, Kürt halk›n›n iradesiyle seçilen milletvekillerine, belediye baflkanlar›na uygulad›klar› devlet terörünü görmezden geliyor. Sayg›dan söz edenlerin ne kadar sayg›s›zl›k yapt›klar› tarihi örnekleriyle ortadad›r. “Zulme” u¤rayanlar›n sözde savunuculu¤unu yapanlar›n, iflkencede katledilen, gözalt›nda kaybedilen yüzlerce yurtsever ve devrimcinin yak›nlar›n›n 盤l›klar›na karfl› acaba
bir yan›t› var m›d›r? Elbette ki var: Susun!
Susmazsan›z, sustururuz! Yap›lan ve yap›lmaya çal›fl›lan budur.
Gayet tabi ki, izlenen bu ikiyüzlü politikalar yaln›z bu sorunlarla ve AKP ile s›n›rl› de¤ildir. ‹kiyüzlülük, uflakl›k siyaseti tüm burjuva
partilerinin ortak karakteridir. Derinleflen
ekonomik krizin genifl y›¤›nlar üzerinde yaratt›¤› etki ve bunun pratik olarak yol açaca¤›
tepkileri önlemek için gündem sürekli farkl›
konularla meflgul edilmeye çal›fl›l›yor. Bunlar›n
en bafl›nda Ergenekon operasyonlar› gelmektedir. Bu operasyonlar›n egemen s›n›f klikleri
aras›nda süren iç iktidar mücadelesinin bir
yans›mas› oldu¤u gerçe¤ine bafltan itibaren
dikkat çekmifltik. Yine, operasyonun ABD ve
AB’li emperyalistlerden destek gördü¤ü bütün
ç›plakl›¤›yla ortadad›r. Burada bizim için esas
olarak üzerinde durulmas› gereken nokta;
AKP ve CHP gibi faflist burjuva partileri flahs›nda bu iç iktidar mücadelesinin kamuoyu
nezdinde “laik-anti laik”, “demokrasi ve özgürlük” yanl›s›, karfl›t› vb. tart›flmalara dönüfl-
türülerek genifl y›¤›nlar› etkileme sahtekarl›¤›d›r. TC’nin hiçbir dönem laik bir devlet olmad›¤›n› ve dolay›s›yla egemen s›n›f klikleri aras›nda bu yönlü süren çat›flmalar›n tamamen
kitlelerin bilinçlerini karartma ve kendi s›n›fsal
ç›karlar›na endeksleme çabas›ndan ibaret oldu¤una her f›rsatta vurgu yapm›flt›k. Yaklaflan
yerel seçimler vesilesiyle CHP kurmaylar›n›n
izledi¤i çizgi, onlar›n ne kadar “laik” olduklar›n› da göstermektedir.
Çat›flman›n bu denli boyutlanmas›nda yaklaflan yerel seçimlerin rolü asla göz ard› edilemez. Faflist egemen s›n›f klikleri, “demokrasi”,
“laiklik” vb. demagojik söylemlerle kitleleri
saflaflt›rma, gerici politikalar›na yedekleme çabas› içinde olduklar›na yukarda dikkat çekmifltik. Dolay›s›yla politikaya ilginin artt›¤› böylesi
bir süreçte gerçekleri kitlelere anlatmak, bu
gerici çat›flmada kitlelerin taraf olmamalar›
konusunda uyar›lar
yapmak, ezilenlere
demokrasi, ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm
mücadelesine kat›lmalar› yönünde ça¤r›lar yapmak, bu
yönlü ajitasyon ve
propaganda faaliyetlerine h›z vermek
güncel bir görevdir.
fiu aç›k ki, ilericilerin, ezilen ulus ve
mezheplerin
AKP’den bir demokrasi beklentisi
olmamal›d›r. Ergenekoncular›n “antiemperyalistli¤i” ise
üzerinde durulmayacak kadar de¤ersiz bir iddiad›r. K›sacas› bu tart›flmada iki taraf›n gerçek tutumlar›n› anlamak için her iki kli¤in emperyalizm ile olan iliflkilerine, ezilenlerin hakl›
ve meflru mücadelelerine karfl› tak›nd›klar› tutumlara bakmak gerekir. Bu konuda hepsinin
ayn› cephede oldu¤u ve halk düflmanl›¤› noktas›nda tamda bir yar›fl içinde olduklar› görülecektir. Yine “fleriata” veya “darbecili¤e” karfl› mücadele ad› alt›nda, yaklaflan yerel seçimlerde ezilenleri, ileri tav›r tak›nma ad›na, herhangi bir burjuva partisinin aday›na yöneltme
çabas› içine girenlere karfl› da net bir tutum
tak›nmal›y›z. “fieriatç›l›k” Kemalizm bayra¤›yla, “darbecilik” dini gericili¤in çizgisiyle önlenemez. Bilakis, bu faflist ve gerici odaklar, ayn› çöplükten besleniyorlar. Ve bu çöplük de
ancak ve ancak proleter önderlikli devrimlerle temizlenir.
2009 Yerel seçimleri, yerel yönetimler ve tavr›m›z
Emperyalizmin içinde bulundu¤u ekonomik ve siyasi kriz ülkemiz egemenlerini de
efendilerinin politikalar› do¤rultusunda harekete geçirmifltir. Kriz emperyalist-kapitalist
sistemin kendi krizidir. Fakat egemenler krizin faturas›n› emekçilere ödetmenin gayreti
içindedirler. Krizin etkisinin hayat›m›z› sarmalad›¤› flu günlerde AKP hükümeti “kriz bizi etkilemez” ya da “bizi te¤et geçecek”, “psikolojik” vb. aç›klamalar›yla sürece dair yaklafl›m›n› göstermifltir.
Unutmayal›m ki krizler egemenler için k›sa yoldan ve k›sa zamanda kâr›n› art›rman›n
bir arac›d›r ayn› zamanda. Gerek emperyalizmin içinde bulundu¤u ekonomik ve siyasi
kriz, gerekse ülkemiz yerli uflaklar›n›n aralar›ndaki “hesaplaflma” yerel seçimlere farkl›
bir anlam yüklemektedir.
Yerel seçimler özellikle Türkiye Kürdistan›’nda hâkim s›n›flar ve Kürt Ulusal Hareketi aras›nda bir temsiliyet kavgas›na dönüflmüfltür. Kürt Ulusal Hareketi’ne yönelik hakim s›n›flar›n AKP ismi üzerinde hemfikir olduklar› aflikard›r. Mevcut burjuva-feodal partilerden umudunu yitiren hâkim s›n›flar Türkiye Kürdistan›’nda AKP’yi kitlelere alternatif
olarak sunman›n gayreti içerisindedir.
Kürtlerin son dönemde Ulusal Hareket etraf›nda kenetlenmesi hakim s›n›flar› çaresizlik
içinde b›rakarak hakim s›n›flar› “aç›l›mlar”
sunmaya zorlam›flt›r. “Aç›l›m” ad› alt›nda sunulanlar ise imha ve inkar siyasetinin farkl› bir
biçimde devam ettirilmesinden baflka bir fley
de¤ildir.
Yerel seçimler emekçi halk›n yaflad›¤› s›k›nt›lar›n nihai çözümü olarak alg›lanmamal›d›r. Bu süreci genel mücadelenin bir parças›
olarak alg›lay›p devrimci, demokrat ve yurtsever güçlerin en genifl ilkesel birlikteliklerin
yarat›larak ezilenlerin mücadelesinde bir
mevziye dönüfltürme kayg›s› tafl›maktay›z.
Yerel seçimleri hakim s›n›flar›n ekonomik ve siyasal olarak içinde bulunduklar› krizi derinlefltirmenin arac›na
dönüfltürmeliyiz. Yerel seçimleri, kitlelere
gitmenin ve kitleleri kazanman›n arac›na dönüfltürerek sistemi teflhire yönelmeliyiz. Bunun için yerellerde en genifl birliktelikleri hayata geçirmeliyiz. Birliktelikleri ilkesel ele alarak do¤ru program etraf›nda çal›flmalar›m›za
yo¤unlaflmal›y›z.
Dersim ve Yerel Seçimler
Dersim bizler aç›s›ndan da hâkim s›n›flar
aç›s›ndan da her zaman farkl› bir noktada durmufltur. Egemenler aç›s›ndan bir “ç›ban” olarak alg›lan›fl› Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndan günümüze “süregelmifltir”. Etnik kimli¤i, dinsel
motifi ve s›n›fsal duruflu günümüzde -belli k›r›lmalar yaflasa da- Dersim için bir potansiyel
tehlike olarak alg›lanmas›n› beraberinde getirmifltir. Dersim’de devrimci, demokrat ve
yurtsever güçlerin birlikte hareket edebilecekleri koflullar› yaratmak önümüzdeki sürece iliflkin görevimiz olmal›d›r.
Bu noktadan hareketle dar, grupsal yaklafl›mlardan s›yr›l›p ezilen sömürülen emekçi halk›n
ç›karlar›n› merkeze almal› ve dost güçleri bu
do¤rultuda harekete geçirmeliyiz. Evet Ulusal
Hareketi tasfiye etmek için hâkim s›n›flar›n
tüm kliklerinin fikir birli¤inde olduklar› aflikard›r. Dersim’i de¤erlendirirken yurtsever güçlerin gerçekliliklerimizi göz önünde bulundurarak de¤erlendirme yapmalar› gerekmektedir.
Dayan›flma anlay›fl›n› koflulsuz ya da ilkesiz
destekleme olarak alg›lamak yanl›fl bir yaklafl›md›r. Bizim aç›m›zdan dayan›flma ya da
destekleme olgusu ilkesel bir yönelimdir. Destekleme ya da dayan›flma tavr›n›
“tabi” olma veya “yedeklenme” olarak
alg›layan dost güçleri elefltirmekteyiz.
AKP hükümeti aç›kça Dersim’i
istedi¤ini belirtmifltir.
Dersim’in Alevi inan›fl›n› da hesaba katarak
AKP hükümetinin Türk-‹slam sentezi do¤rultusunda “Alevi aç›l›m›” ad› alt›nda “H›z›r Pafla”
sofralar›nda Alevileri mevcut düzene kendi
saflar›nda yedekleme gayretinde olduklar›n›
görmekteyiz. Di¤er taraftan Kemalist kli¤i
temsil eden ve CHP’de ete kemi¤e bürünen
geleneksel ›rkç›, faflist politikalar›n teflhir edilerek kitlelerde yarat›lmak istenen bilgi kirlili¤ine
izin vermemeliyiz.
Bizler Dersim’in devrimci ve ulusal mücadelenin önemli bir mevzisi olmas›ndan hareketle hakim s›n›flar›n Dersim’de AKP ve CHP
gericili¤ini devreye koyarak devrimci güçleri
ve ulusal hareketi kitlelerden kopararak tasfiye etme çabalar›na geçit vermemeliyiz.
Yerel yönetimlere yaklafl›m›m›z
Belediyecilik olgusu sorunlar›n yerinde çö-
zümü ihtiyac›ndan do¤mufltur. Özellikle haberleflme ve ulafl›m›n zay›f oldu¤u dönemlerde
sorunlar› yerinde çözmek al›flkanl›k haline gelir. ‹nsanlar›n yaflad›klar› birimde kendi sorunlar›n› konseyler arac›l›¤›yla çözme gelene¤ine
dek uzanan belediyecilik olgusu bunun bir
uzant›s› olarak ortaya ç›km›fl, ne var ki süreç
içinde bu gelenek de¤iflime u¤ram›fl karar alma
süreciyle ilgili yetkiler merkezi iktidarlara devredilirken belediye ifllevleri ise k›smi teknik
hizmetlere indirgenmifltir.
Bizler mevcut düzende belediyelerin siyasal pozisyonlar›n›n do¤ru kavranmas›, do¤ru
de¤erlendirilip buna göre bir siyaset izlenmesini esas al›yoruz. Bu nedenle öncelikle ülkemizde belediyenin iflleyiflini ve merkezi iktidarla
olan siyasal ba¤lar›n› k›saca inceleyelim:
Ülkemizde belediye yönetimi Türkiye
Cumhuriyeti Anayasas› ile tamamen merkezi
iktidara ba¤lanm›fl, merkezi iktidar›n yetkisi ve
ç›karlar› do¤rultusunda hareket etme zorunlulu¤u yasalar ile düzenlenmifltir. Bu düflüncenin
temelinde mevcut düzenin kendi siyasal iktidar›n› sa¤lamlaflt›rma kayg›s› yatmaktad›r. Buna
göre yerellerin ekonomik ve siyasi alanda ba¤›ms›z kalmalar› olanaks›zd›r. Avrupa ülkelerinde yerellere tan›nan k›smi özerk yap›lar dahi ülkemizde mevcut de¤ildir. Mevcut yasalar belediyenin hareket alanlar›n› daralt›p sosyal siyasal
yaflama dair çal›flmalar›na izin vermemektedir.
Belediye çal›flmalar›n› çöp toplamak asfalt ya da
kald›r›m tafllar› döflemekle s›n›rland›rm›flt›r. Bu
yaklafl›m belediyeleri birer rant kap›s›na çevirerek sermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda hayat› flekillendirmeyi amaçlamaktad›r.
Buradaki siyasal yetkiler ilde vali, ilçede ise
kaymakaml›klard›r. Bunlar merkezi iktidar›n yerellerdeki yürütücüleridir. Bu günün koflullar›nda belediyenin yönetiminin bir elden di¤erine
geçmesinin hiçbir de¤ifliklik getirmeyece¤ini
düflünmekte do¤ru de¤ildir. Burjuva-feodal sistem cenderesinin bir parmak genifllemesinin bile ezilen sömürülen halk›n bir nebze ferahlamas›na yol açaca¤›n› biliyoruz, yerel yönetimler
düzeyindeki nispi düzenleme ve ferahlamalar
yoluyla ezilen sömürülen halk›n sorunlar›n›n
k›smen çözülebilece¤ini de gözden kaç›rmay›z.
Bizler çürüyen sistemin kent yaflam›na dayatt›¤› yüklerin belediyenin kimin eline geçti¤ine
ba¤l› olarak a¤›rlaflabilece¤ini veya k›smen de
olsa hafifleyebilece¤inin fark›nday›z. Bunun ezi-
lenler aç›s›ndan önemini de görmekteyiz.
Ayn› zamanda bizler bunun için yerel seçimleri beklemeye ve belediyelerin köfle bafllar›na göz dikmeye gerek olmad›¤›n›n da bilincindeyiz. Bizler seçimleri beklemeden de emekçilerin aras›nda dayan›flma iliflkilerini gelifltirmenin ve sömürü çark›n›n yükünü parçalaman›n
yollar›n› göstermeliyiz. Belediyelerin olanaklar›n›n planl› ve bilinçli bir kullan›mla ezilen, sömürülen halk›n günlük ve k›smi ç›karlar› do¤rultusunda kullanabilece¤ini reddetmeyiz ve küçümsemeyiz. Öte yandan bizlerin yerel yönetimlere iliflkin siyasetimiz yerel yönetimi ele geçirmekten çok bu kurumlar› sömürü düzeninin
teflhiri için bir kürsüye dönüfltürme hedefi içermektedir. Böyle bir kürsü yaln›zca düzenin s›n›rlar›n› gösterip teflhir etmek için de¤il ayn› zamanda yeni demokrasi mücadelesini yükselterek akabinde ortaya ç›kan imkanlar›n da kullan›lma yerleridir.
Yerel seçimlere yönelik en önemli sorun
kat›l›m ve demokrasinin hayata geçirilmesi olgusudur. Do¤ru bir program etraf›nda kentin
örgütlenmesinin araçlar› yarat›lmal› ve bütün
halk güçlerinin sürece etkin kat›l›m› esas al›nmal›d›r.
Kentler h›zl› bir de¤iflim geçirmekte olup
yaflanan de¤iflimler sermayenin ihtiyaçlar› esas
al›narak belirlenmektedir. Daha önce de belirtti¤imiz gibi yerel yönetim anlay›fl›n› asfalt dökme, kald›r›m tafl› döfleme mant›¤›na indirgeyen
düflünce yerel yönetimlerin sosyal politikalardan uzaklaflmalar›n› amaçlamaktad›r. Bu yaklafl›mlar do¤rultusunda egemen güçler yerel yönetimler eliyle siyasal birli¤ini sa¤layarak, yerel
yönetimleri halk› sömürmenin araçlar›na dönüfltürmektedir.
Yerel yönetimleri iliflkin düflüncemiz sadece hizmet almay› ve yönetilmeyi bekleyen de¤il, yaflam› birlikte örgütleyen ortak sorunlar
karfl›s›nda birlikte hareket edebilen, kat›l›m ve
demokrasiyi esas alan bir yaklafl›ma sahip olmal›d›r. Halk güçlerinin sürecin söz-yetki-karar alma mekanizmalar›na etkin kat›l›m› akabinde ald›klar› kararlar›nda hayata geçirilmesi
noktas›nda ›srar etmelerini sa¤layacak ve süreci denetlemelerinin koflullar›n› yaratacakt›r.
Halk güçlerinin söz yetki ve karar alma sürecinde etkin rol oynamalar› bürokratik yozlaflmay› engellemeye dönük ilkesel bir tavra dönüflecektir.
Do¤ru bir program etraf›nda devrimci demokrat yurtsever güçlerin benim aday›m senin
aday›n tart›flmas›na girmeden halk›n söz yetki
karar alma sürecine etkin kat›l›m›n› merkeze
alan bir yaklafl›mla süreci örgütlemeliyiz. Bu
düflünceden hareketle nas›l bir yerel yönetim
sorusuna yan›t verebiliriz;
* Söz yetki ve karar halka diye ifade etti¤imiz demokratik kat›l›mc› yaklafl›m› hayat geçirmek için sürecin bafl›nda belediye baflkan›, il
genel meclisi, belediye meclis üyesi ve muhtarl›klar›n halk taraf›ndan belirlenmesi
* Sokak örgütlenmelerinden hareketle,
mahallelerde demokratik halk meclislerinin
oluflturulmas›,
* Belediye meclis üyelerinin mahallelere
eflit olarak da¤›t›lmas›, muhtarlar ve DKÖ,
sendikalar›nda içinde yer ald›¤› kent meclisinin
oluflturulmas›,
* Kent meclisinin belediye baflkan›n›n görevine son verecek yetkiye sahip olmas›,
* Engelli vatandafllar›m›z›n sürece etkin kat›l›m›n›n sa¤lanmas›,
* Kad›nlar için etkin kat›l›m›n›n olanaklar›
yarat›lmas›,
* Mahallelerde demokratik halk meclislerinde sorunlar›n tespit edilerek çözümlerinin
üretilmesi ve al›nan kararlar›n hayata geçirilmesi için kent meclisine tafl›nmas›,
* Al›nacak tüm kararlar›n halkla birlikte
al›nmas› ve halk›n onay›na sunulmam›fl ya da
halk›n onay› al›nmam›fl hiçbir çal›flman›n hayata geçirilmemesi,
* Demokratik ve kat›l›mc› bir yönetim için
denetlenen ve hesap verebilen bir yönetim anlay›fl›n›n hayata geçirilmesi,
* Kuflkusuz tüm bu maddeleri daha da ço¤altabiliriz. Bu süreç ilerici halk güçlerinin etkin
kat›l›m› ile yaflanabilir bir Dersim kayg›s› tafl›yan ve s›n›f mücadelesinin genel ç›karlar›na yönelten, halka edilgen, yönetilen düflüncesiyle
bakmayan tam tersine halk› dinamik güç olarak
alg›layan bir yerel yönetim oluflturma kayg›s›yla
hareket edece¤imizi tüm dost güçler bilmelidir,
* “Söz yetki karar halka” perspektifinden
hareketle demokratik kat›l›mc›, fleffaf bir yerel
yönetim mantalitesini hayata geçirmek için
tüm devrimciler, demokrat ve yurtsever güçlerin bir program etraf›nda birleflerek ilkeli
birliktelikleri hayata geçirmeye ça¤›r›yoruz.
(Dersim Partizan)
‹flçi-köylü 10
Enternasyonal
6-19 fiubat 2009
Köylüler gençlikten bayra¤› devrald›
Afla¤›daki makaleler 24 Ocak 2009 tarihli “Proletarya Bayra¤›” gazetesinden çevrilmifl olup Yunanistan’da son sürece damgas›n›
vuran köylü eylemlerinin gerçek taleplerini ve durumunu ortaya koymaktad›r.
AB’YE girmeden önceleri % 70 tar›m ülkesi
olan Yunanistan, flimdilerde ise tam anlam›yla tar›mda d›fla ba¤›ml› olmufl durumda. Ülkemizin de en önemli gündem
maddelerinden olan tar›m›n tasfiyesi,
Yunanistan’da ülkenin AB’ye girdi¤i tarih
olan 1983 y›l›ndan itibaren dramatik bir
seyir izledi. 2000’li y›llar›n bafllar›na gelindi¤inde tar›m›n pay› % 17-18’e kadar düfltü. Bugün ise bu rakam % 13 olmufl durumda. Ve AB’nin, Ortak Tar›m Politikas› (OTP) olarak belirlenen hedef ise
tar›m oran›n›n 2013 y›l›na kadar % 5’e düflürülmesidir. Özellikle 1996-2007 y›llar›
aras›nda, Yunanistan üreticisinin tar›m gelirlerinde di¤er 27 üye ülkenin aksine % 24
azalma oldu. OTP kapsam›nda tar›ma verilen destekler k›s›l›rken, di¤er taraftan da
girdilerdeki fiyat art›fllar› ise üreticilerin
belini bükmeye devam ediyor. Üretmeye
devam edenler ise ürettiklerini satamamakta veya piyasada kartelleflen iflletmelere de¤erinin çok alt›nda satmak zorunda
kalmakta. Bunun sonucu ise son y›llarda
Yunanistan’da iç göçün artmas› olarak
yans›makta. Tabii bunlarla birlikte, üreticilerin bankalara veya çeflitli kurulufllara
olan kredi borçlar›, tar›mda çal›flan emekçilerin emeklilik maafllar›n›n art›r›lmas› ve
kimi alt yap› sorunlar› da üreticilerin çözülmesini talep ettikleri konular aras›nda
yer al›yor.
TÜM bu sorunlarla bo¤uflan üreticiler ise 20
Ocak’tan itibaren yollara ç›karak taleplerinin derhal karfl›lanmas›n› istediler. Ülkenin
kuzeyinden güneyine, bat›s›ndan do¤usuna
ba¤lant›lar› sa¤layan tüm ana ulafl›m yollar›, s›n›r kap›lar› iflgal edilerek bir anlamda
ülkenin ana damarlar›n› kestiler. Önemli
bir ticari transit geçifl ülkesi olan Yunanistan’da yol iflgalleri sonucu ticaret tam anlam›yla durdu. Bozulacak
ürün tafl›yan kamyon ve t›rlar ile acil durumlar haricinde kimsenin geçifline izin
vermeyen köylüler ayn› zamanda Bulgaristan ve Türkiye s›n›rlar›n› da kapatarak
uluslararas› ticaretin durma noktas›na gelmesini sa¤lad›lar. Bu kez gerçekleflen
köylü hareketi daha öncesi olan 1996
y›l›n› hem kapsam hem de kitlesellik
olarak fazlas›yla aflmas›, köylülerin
parçal› olarak de¤il de hep birlikte
kat›l›m sa¤lamas› ise bu hareketin en
önemli ayr›m noktas› oldu. Köylüler
öz örgütlülüklerine egemen olan düzen içi ve reformist güçleri de aflarak
ortak bir flekilde sorunlar›na sahip
ç›km›fl olmalar› da hareketin niteliksel olarak farkl› unsurlar›ndan biri
olarak ön plana ç›kt›. Hükümetteki Yeni Demokrasi Partisi’nin iktidara gelmesinin en büyük gücünü oluflturan köylülerin
bu eylemi hükümeti fazlas›yla ürkütmüfl ve
bunun da sonucunda ikinci günde hemen
500 milyon Euro’luk bir destek paketi
aç›klamak zorunda kalm›flt›r. Bankalara 28
Milyar Euro mali destek sunan hükümetin,
köylülere sadece 500 milyon vermesi ise
köylülerin tepkisine neden oldu.
ÇÜNKÜ köylülerin 2008 y›l› için ürün bafl›-
na talep etti¤i destekle hükümetin aç›klad›¤› aras›nda önemli bir fark bulunmakta ve
bu rakamlar köylülerin beklentilerini karfl›lamamakta. Hükümet her defas›nda devam
eden eylemler karfl›s›nda köylülere flantaj
ve tehditlerde bulunarak, “bu rakam›n bir
kurufl dahi üzerine ç›k›lmayaca¤›n›, eylemler devam etti¤i sürece paralar›n ödenmeyece¤ini ve e¤er teklif kabul edilmeyerek
uç eylemlere devam edilirse müdahale edilece¤ini” ifade ederek gözda¤› vermeye çal›flm›flt›. Fakat köylüler de buna karfl›n “Bu
miktar zarar›m›z› karfl›lam›yor, dahas› bizim en önemli sorunumuz olan tar›m›n gelece¤i ile ilgili somut bir fley yok” karfl›l›¤›n› vermifllerdi. Köylü kitlesinin mücadeleye devam kararl›l›¤› olmas›na karfl›n maalesef, kooperatiflerde ve derneklerde hakim
olan uzlaflmac› yönetimler nedeniyle, bu
haber yaz›ld›¤› s›rada (30/1) birçok bölgede iflgallere son verilerek hükümetin k›r›nt› düzeyindeki “deste¤i” kabul edilmiflti.
Her ne kadar iflgallere
ço¤u yerde son verilse de, 30/1 tarihine
kadar, Girit, Lamia ve
Serez’de köylüler eylemlerine devam etmekteler.
las›yla umut vericidir. Halk için umut
olan bu hareketler, di¤er taraftan ise
sistem için kabusa dönüflmüfl durumda. Kitle hareketlerinin daha da geliflip radikalleflmesi sistem güçleri taraf›ndan
da ön görülmekte. Ordunun, geliflecek kitle hareketlerine karfl› haz›rlanmas›, özel
birimlerin yetifltirilmesi bunun kan›t›d›r.
Öyle görülüyor ki, 2009 y›l›, Yunanistan
egemenleri için hiç ama hiç kolay bir y›l olmayacak.
(Yunanistan’dan bir ‹K okuru)
G E N Ç L ‹ ⁄ ‹ N yakt›¤›
atefl daha so¤umadan
bafllayan köylü eylemleri, ülkedeki s›n›f çeliflkilerinin keskinleflmesinin birer yans›mas›d›r. Her ne kadar
bu eylemler somut ve
kal›c› baflar›lar elde
edememifl de olsa flimdilik- yar›n için faz-
Tek güç köylülerin
kitlesel mücadelesidir
B‹NLERCE traktör ve tar›m aletiyle, Türki-
ye s›n›r›ndan Girit Adas›’na kadar yollarda
kurulan barikatlarla, beklentileri aflan kitlesellikle, tüm ülke geneline yay›lmas› ve
mücadele kararl›l›¤› ile gerçeklefltirilen
köylü eylemleri, ’96 y›l›ndaki büyük köylü
hareketini an›msatmakta. Bugünü dünden
farkl› k›lan tek fley ise traktörlerin üzerinde gençlerin olmas›d›r. ’96 y›l›nda yol kapatma eylemlerinde olan babalar›n›n yerine flimdi ayn› taleplerle çocuklar› geçmifl
durumda. Tar›m›n yaflayabilmesi için, küçük üreticili¤i yok eden politikan›n alafla¤›
edilmesi için.
Tar›mdaki sorunlar
B‹R kez daha keskinleflen sorunlar üretici ve
köylüleri sokaklara ç›kard›. Bu y›l üreticiler için kötü bir y›l olarak geçti. Geçen y›l
kilosu 50 Sentin üstünde sat›lan bu¤day,
bu y›l 20 Sente sat›ld›. Pamu¤un geçen y›lki fiyat› 40-45 Sentken bu y›l 15-20 Sent
oldu. Yine, m›s›r geçen y›l 25 Sente sat›l›rken bu y›l ise 11 Sentten sat›ld› vb. Hemen
hemen bütün ürünlerde geçen y›la oranla
% 50’lik bir zarar oldu. Keza, üreticilerin
“hakk›” olan sübvansiyonlar da yar› yar›ya
kesintiye u¤rad›. Fiyat art›fllar› sadece halk›n temel tüketim mallar›nda ve üretici
girdilerinde (tohum, gübre vb.) oldu. Hükümet ve AB, üretici köylüleri y›k›ma ve
sefalete sürüklemifltir. Köylü eylemleri, öz
örgütlülüklerinin yeterince güçlü olmad›¤›
bir süreçte ortaya ç›kt›. Üreticilerin mücadele ve hak alma arac› olan dernekler,
bugün ya parçalanm›fl ya da kitleden kopuk durumda. Derneklerin oldu¤u yerlerde ise bunlar mavi-yeflil ve k›z›l (bu tan›mlama derneklerdeki partilerin etkisini göstermekte, mavi: Yeni Demokrasi partisini,
yeflil: Sosyal demokrat PASOK’u, k›z›l ise
Yunanistan “Komünist” Partisi’ni betimlemekte -çn.) olarak bölünmüfl durumda.
Parçalanma, kitleden kopukluk durumu
sadece birinci derece örgütlülüklerde de¤il ayn› zamanda ikinci (federasyonlar) derece ve en üst organlarda da yaflanmakta.
Fakat her fleyden önce bu olumsuz durumun gerçek sorumlusu devrimci dinamiklerin varl›k gösterememesi ve bunlar›n yerine harekete düflman olan anlay›fllar›n
bofllu¤u doldurmas›d›r. Hükümete çözüm
önerisi olarak tükenen reformist anlay›fllar hareketin talep eden niteli¤ini küçümsemekteler. Bu anlay›fllar, AB’nin tar›m›
yok eden politikalar›n› güzel göstererek,
üreticileri de yanl›fl yönlendirmekteler.
Bunun sorumlusu, bu durumu yaratan ve
muhafaza edip süreklilefltiren egemen
partilerdir. Bu egemen partiler (YD, PASOK, YKP ve Sinaspismos) bugünkü eylemlerde de ayn› taktikleri izlemeye de-
vam ediyorlar. Köylü hareketine hizmet
etmek ve güçlenmesini sa¤lamak yerine
kendi dar grup ç›karlar›na hizmet etmesi
için köylü hareketini kullan›yorlar. Partinin harekete de¤il, hareketin partiye hizmet etmesini istiyorlar. Bunun sonucu,
her bir partinin temsilcisi, kendi bürolar›nda, kitleden uzak kararlaflt›rd›klar› hedefleri hareketin gerçeklefltirmesi için
köylü eylemlerinde boy göstermekte (PASOK lideri Trikala’da, YKP ve Sinaspismos
liderleri Karditsa’da). Partilerin taleplerini
gerçeklefltiren köylü federasyonlar› bulunmakta. Ayn› bölgede de olsa birbirinden
ayr› ve kopuk renklere bölünmüfl yol kesme eylemleri yap›lmakta vb. K›saca ifade
edersek, köylülerin öz örgütlülüklerinin parti bürolar›na dönüflmesi, köylüleri eylemleri içinde biraraya
gelmesini ve ortak mücadele etmesini sa¤lamak yerine mücadeleyi küçümsüyor, köylüleri “uyuflturuyor”
ve onlar› mücadeleden so¤utuyor.
FAKAT bütün bunlara ra¤men var olan so-
runlar›n keskinleflmesi sonucu köylüler ve
üreticiler egemen olan partilerin önlerine
koydu¤u tüm engelleri aflarak yollara ç›kt›lar. Yerelde birleflerek, pek çok köyde
var olan bölünmüfllü¤ü afl›p, parti talep ve
direktiflerini bir tarafa at›p kendi ortak taleplerini ortaya koydular. Esas talepleri
olan geçen y›l›n zararlar›n›n karfl›lanmas›
talebi etraf›nda birlefltiler.
Hükümetin s›k›nt›s›
BU eylemler hükümetin s›k›nt›l› oldu¤u bir
süreçte gerçekleflti. Aral›k gençlik isyan›n›
yeni yeni söndürmek üzereyken yeni bir
toplumsal cephe ile karfl› karfl›ya kald›.
Aral›k eylemlerinde de oldu¤u gibi köylü
eylemlerinde de sadece partilerin emir
erleri de¤il, AB ve Ortak Tar›m Politikas›OTP politikalar› sonucu yoksullu¤a ve se-
falete sürüklenen, hükümetin politikalar›
sonucu ezilip sömürülen orta ve küçük
üreticilerin ço¤unlu¤u kitlesel olarak kat›lm›flt›r. Bu kitle, hükümet yanl›s› olan sendikac›lar› dahi, eylemlere kat›lmak zorunda b›rakm›flt›r. Mevcut krizle birlikte hükümetin ifli daha da zorlaflmakta. Hükümet, yollar›n kapat›lmas›n› k›nayarak, yol
kapatma ve “uç eylemler” karfl›s›nda farkl› bir yerde durdu¤unu gösterdi. Papandreou’nun (Sosyal Demokrat PASOK lideri) aç›klad›¤› on maddelik “önlem paketi”,
eylemlerin esas talebi olan gelirler hakk›nda hiçbir fley ortaya koymamakta. Ortaya
koydu¤u paket daha çok bankalara (bankalara nakit aktar›larak buradan köylülerin
desteklenmesi vb.) hitap ederken köylüler
için pek bir fley bulunmamakta. Elle tutulur tek madde olan vergi iadesinin % 7’den
% 11’e ç›kar›lmas› dahi, bir yanda girdi
maliyetlerinin yüksek olmas› ve di¤er yandan da ürünlerin yar› fiyat›na sat›ld›¤› koflullarda köylülerin ihtiyac›n› karfl›lamaktan
uzakt›r. Bunun için de PASOK’un bu “on
maddesi” köylüler taraf›ndan itibar görmeyerek havada kald›.
S‹NASP‹SMOS-S‹R‹ZA’n›n
(Koalisyon
Partisi-Radikal Sol Koalisyonu) ise di¤erlerinden bir fark› yok. Daha önce ö¤renci
eylemlerinde yapt›¤› gibi (bir taraftan eylemlerin içinde yer al›rken di¤er taraftan
ise Baflbakanla görüflmeye gitmesi) üretici
köylülerin eylemlerinde de bir yandan yollara kurulan barikatlar› ziyaret ederken di¤er taraftan ise tar›m politikas›n›n iyilefltirilmesi ve AB’nin tar›m› yok eden politikalar›na karfl› “yap›c›” öneriler sunmakta.
S‹N-S‹R‹ZA, AB tar›m politikalar›n›n en
önemli destekçisi olarak kalmaya devam
ediyor. ‹ki arada bir derede kalmak belki
seçim anketlerinde faydal› olabilir ancak
bunun yoksul ve orta kesim üreticilere
kesinlikle bir faydas› olmayacakt›r.
YKP’N‹N umdu¤u baflkayd›, buldu¤u ise bafl-
ka oldu. Köylü örgütlenmesi olan PAS‹,
çok önceden kimi eylemler gerçeklefltirmiflti. Eylemlerin kendi kontrolünde birer
parti etkinli¤ine dönüflmesini istiyordu. Eylemlerdeki amaç, YKP’nin önerilerinin gösterilmesiydi. YKP’nin Halk Ekonomisi ve
Halk ‹ktidar› Program›n› teflkil eden, mücadele amac› ve talepleri olmayan bir dizi
öneri ortaya atmakta. Her y›l geleneksel
olarak y›lbafl› öncesi gerçeklefltirdi¤i eylemlerin ne bir talebi, ne bir amac› ne de
mücadeleyi gelifltirmek gibi bir derdi var.
Sorunlar›n keskinleflmesi üretici köylülerin,
Perisso (Atina’ da, YKP merkezinin bulundu¤u bir mahalle çn.)’u aflarak yollara ç›kmas›na neden oldu. Her tür eylemi kendi
dar ç›karlar› için kullanmak isteyen YKP,
PAS‹ ve “k›z›l dernekleri” köylülerin kendilerinin kurdu¤u Mücadele Komiteleri
sonucu d›flar›da kalmak zorunda kald›lar.
Nikea bölgesine gelen YKP heyetinin d›fltalanmas› en bariz örnektir.
Mücadele köylülerin
ellerinde
TARIM Bakan› Hatcigagis’in aç›klad›¤› “des-
tek önlemleri” hükümetin köylü eylemleri karfl›s›nda içine düfltü¤ü pani¤i yans›tmakta. Ayn› zamanda ise, kitlesel hareketlerin içinde saklad›¤› gücü ortaya ç›kart›yor. Çünkü bu mücadelelerin ve
barikatlar›n bask›s› alt›nda hükümet 500
Milyon Euro’luk deste¤i aç›klamak zorunda kald›. Bir kez daha kan›tlanmaktad›r ki,
güç mücadelededir. Mücadele eden köylüler, hükümetin mücadeleyi bölme, zay›flatma çabalar›n› alt edecek güce sahiptirler. Bakan›n aç›klad›¤› öneriyi kabul etmeyerek, kendilerini sefalete ve yoksullu¤a
sürükleyen tar›m politikalar›n› y›kmak için
mücadeleyi büyüterek geniflletmeye devam etmelidirler.
(Yunanistan ‹K okurlar›)
‹flçi-köylü 11
Kavga okulu
6-19 fiubat 2009
“Gerçekçi ol, imkans›z› iste”
CHE GUEVARA
“Elbette bir bildi¤i var bu çocuklar›n
Kolay de¤il öyle genç ölmek
Yeflil bir yaprak gibi yüre¤i
Kopar›p atefle atmak
Pek öyle kolay de¤il
Hem öyle bir a¤aç ki flu yaflam denilen fley
Her bahar yeniden yeniden tomurcuklan›r da
Yaln›z bir bahar çiçeklenir
(Hasan Hüseyin)
’68’L‹ y›llar, faflist Kemalist diktatörlü¤e karfl›
50 y›ll›k bir suskunlu¤un, sinmenin “büyük
bir gürültüyle” sona erdi¤i bir evreyi iflaret
etmektedir.
SINIF mücadelesinin bitmifl bir kesitini ya da
hasbelkader ortaya ç›km›fl bir genç kuflak
taflk›nl›¤›n› temsil etmiyordu elbette. Faflizmin bask› ve sömürüye dayanan ve her
alanda hissedilen etkisine karfl› birikmifl bir
yan›tt›. Devrimin nostaljisini yapanlar›n aksine ’68 ne biten bir rüyayd› ne de yar›m
kalm›fl bir macera.
68’‹N en önemli özelli¤i, “71 devrimci ç›k›fl›”n›; ‹brahim, Mahir ve Denizleri yaratan
devrimci/komünist mayalanma süreci olmas›d›r. Her biri farkl› bir ideolojik/s›n›fsal
kulvarda yol aramas›na ra¤men ‹brahim,
Mahir ve Deniz’de simgeleflen devrimci ve
komünist önderlikler dönemin birçok
özellik ve karakterini de kendi kiflilik ve
pratik hatt›na yans›tmaktayd›.
’68, gençli¤in
devrimci ruhuydu
’68 devrimci gençli¤i, devrime adanm›fll›klar› ile
yola ç›km›fllard›.
HALK gençli¤inin tek ve geçerli gündemi devrim ve devrimin sorunlar›yd›. Bu yüzden
kendilerine devrimcilik ad›na “miras” b›rak›lan icazetçi, revizyonist gelene¤in ölü yükünü atarak, devrimle kurulacak bir gelece¤in aray›fl›na girebilmifllerdi. Devrimci-komünist dönüflüme do¤ru h›zla, duraksamadan ilerleyen süreç, iflte bu sanc›l›, aray›fl
dolu devingen günlerin birbirine eklenmesiyle olufluyordu. Dura¤anl›¤›, var olan›, statükoyu kabullenmeyip “imkâns›z› isteyen” ortak bir ruh baflta devrimci gençlik
kitlelerini h›zla etkisi alt›na al›yordu. Kendini “dünyay› temellerinden sarsacak
bir davaya adayanlar” için her daim diri
tutulmas› gereken, devrimcilikte s›n›rlar›
zorlayacak olan bu siyasal/devrimci ruh hali, ’68’den devral›nacak en güçlü miraslardan
biridir.
DEVR‹MC‹ ruh ancak devrimci bir irade ve inisiyatifin etraf›nda ete kemi¤e bürünecektir.
’68’in devrimci dalgas› ve bu dalgan›n en üstünde flekillenen devrimci ve komünist önderlerin en göze çarpan özellikleri de, s›n›f
mücadelesinin kal›plaflm›fl, köhnemifl tüm s›n›rlar›na yüklenirken kendilerinde yeniyi,
zor olan›, imkans›z görüneni yaratma irade
ve özgüveni de ortaya koymufl olmalar›d›r.
‹ddia ve cürette bir s›çrama
DEVR‹M‹N acil, zorlu görevlerinin birilerince
yap›lmas›n› beklemediler, onlar.
AKS‹NE, kimisi s›rt›n› faflist cuntalara,
kimisi “parlamenter devrimcilere” dayam›fl olan Ayber/Aren klikle-
’68’in devrimci dalgas› ve bu
dalgan›n en üstünde flekillenen devrimci ve komünist
önderlerin en göze çarpan
özellikleri de, s›n›f mücadelesinin kal›plaflm›fl, köhnemifl tüm s›n›rlar›na yüklenirken kendilerinde yeniyi, zor
olan›, imkans›z görüneni yaratma irade ve özgüveni de
ortaya koymufl olmalar›d›r.
rinden fiafak Revizyonistlerine, D. Avc›o¤lu’ndan M. Belli’ye kadar o dönem “komünist”liklerinden sual olunmayan revizyonistlerin eline ipotek edilmifl devrimcili¤i
onlar›n elinden çekip almas›n› bilmifllerdir.
SINIF mücadelesinin bu “kötü hocalar›”n›n
devrimcilik ad›na gençlik kitleleri üzerindeki pasifist, uzlaflmac›, darbeci anlay›fllar›na
karfl› yeni olan›n, devrimci olan›n inflas›na
tereddütsüzce girifltiler.
‹BRAH‹M, Mahir ve Deniz yapacaklar› her
devrimci hamle için kendili¤inden flartlar›n
olgunlaflmas›n›, “zamanla” her fleyin yoluna girmesini beklemediler. Devrimin karfl›laflt›¤› sorunlar› gelecek kuflaklara havale
etmediler.
’68 kufla¤›n›n devrimci ve komünist önderleri
s›n›f mücadelesinin evrensel ve yerel her
hareketine karfl› güçlü bir duyarl›l›k tafl›-
Pusula
Devrimci çal›flma
ve görevlerimize dair baz› notlar
Yay›nlar›m›zda dönem dönem
yetersizliklerimize vurgu yap›yoruz. Bunun yan›s›ra bu yetersizliklerin giderilmesi yönünde çözüm
önerileri de sunmaya çal›fl›yoruz.
Çünkü her fleyden önce mevcut
tabloyu aflmak için, tablonun art›
ve eksilerini, buna yol açan nedenleri ortaya koymak gerekir.
Tüm bunlar da tek bafl›na yetmez.
Süreçteki sorumlulu¤umuzun ve
görevlerimizin de bir netlik kazanmas› gerekir. Bu konuda ciddi zaaflar›n oldu¤unu söyleyebiliriz.
Bunlar›n bafl›nda da sorumluluk
almama eylemi geliyor. Yani s›n›rs›z bir elefltiri ve mahkum
etme karfl›s›nda s›n›rl› bir sorumluluk ve s›n›rl› özelefltirel
tutum mevcuttur. Hal böyle
olunca mevcut duruma objektif
olarak dikkat çekmek ve oluflan
bu tabloda tek tek bireylerin rolüne vurgu yap›p, sorumluluklar›n›
hat›rlatmak yanl›fl de¤il, do¤rudur.
Çözüm projelerini hep baflka
yerden beklemek ve kendilerini
yeteri kadar çözümün bir parças›
yordu. ‹flçi s›n›f›n›n direnifl, grev ve fabrika
iflgalleri, ö¤renci gençli¤in militan eylemleri, köylülerin toprak iflgalleri onlar›n temel
gündemiydi.
BU toplumsal hareketlerin salt destekçisi olmaktan öte, bizzat bu kaynaflmalar›n örgütlenmesinde, daha ileri bir çizgiye çekilmesinde her zaman ciddi bir çaban›n içinde oldular. Özellikle ’68 ortalar›ndan itibaren,
“talebeler” her halk hareketinin içinde,
önünde haz›r ve naz›rd›lar!
1970’LER‹N bafllar›nda ‹brahim, Mahir ve Deniz’i kendi siyasal örgütlenmelerini kurmaya, silahl› mücadele fikrinin ortaya ç›kmas›na götüren bilinç de bu pratikte ortaya ç›kt›. Özellikle 15-16 Haziran Büyük ‹flçi Dire-
olarak görmemek de do¤ru
de¤ildir. fiu gerçe¤i hepimiz kavramal›y›z. Kolektif bir ruhun kolektif bir heyecan ve çal›flman›n yarat›lmas› için, “niye yap›lm›yor?”,
“niye görülmüyor?” sorular›n›n
“niye yapam›yoruz?”, “niye göremiyoruz?” fleklinde sorulmas›n›
sa¤lamal›y›z. ‹kinci tarzdaki soru
ve yaklafl›m; sürecin ve çözümün
bir parças› olma sorumlulu¤unu
içeriyor. Sorunlar›n çözüm noktas›nda örgütlü güçlerin bu tarzda
bir hareketi kitle çal›flmas›, yeni
kadro ve militanlar›n a盤a ç›kar›lmas› ve var olan siyasal gerili¤in
afl›lmas› hedeflerimize daha ileri
düzeyde katk›lar sunacakt›r. Çünkü; kitle çal›flmas›nda baflar›,
süreci kavrayan ileri militanlarla ancak mümkün olabilir.
Sürecin gerçekli¤ini kavramada
yetersiz, kendi hakl›l›¤›n› ifade etmede geri militan yap›s›yla kitleleri kazanmak, harekete geçirmek
mümkün de¤ildir.
Emperyalistler ve uflaklar›n›n
genifl y›¤›nlar› ideolojik bombard›-
nifli’nin ‹brahim yoldaflta yaratt›¤› bilinç s›çramas› buna en belirgin örnektir. Yine Mahir ve Deniz’in içinden ç›kt›klar› dar gençlik
hareketinden toplumsal kurtulufl gerekli¤ine, silahl› mücadele fikrine ulaflt›ran bu pratik süreçtir.
TOPLUMSAL hareketlerin her geliflme aflamas›nda farkl› s›n›f veya tabakalar›n öne ç›kmas›, devrimci hareket aç›s›ndan farkl› düzeylerde geliflmesi s›n›f mücadelesinin do¤as›nda vard›r. ‹flte burada aslolan tüm bu hareketlere karfl› bir duyarl›l›k içinde olmak, bu
hareketleri incelemek, hareketin yönünü
tespit etmek ve dahas› ’68’in devrimci hareketinde oldu¤u üzere olana¤›m›z›n elverdi¤i
bütün s›n›rlar› zorlayarak destekle, kat›l›mla
ve çeflitli düzeyde örgütsel araçlarla bu hareketlerle bütünleflme e¤iliminde olmak kaç›n›lmaz bir görevdir.
mana tuttu¤u, bencil, bireyci yaflam tarz›n› tek geçer akçe k›ld›¤›
bir dönemde s›n›rl› imkan ve olanaklarla bu yozlaflt›r›c›-çürütücü
sömürücü mikroplara karfl› savaflmak için, öncelikle ideolojik-siyasal ve örgütsel anlamda devrimci
militanlar›n güçlü k›l›nmas› gerekiyor. Ne yapt›¤›n›, niçin yapt›¤›n›
bilen bir militan, daha rahatl›kla
kitlelerle ba¤ kurup kitleleri sorunlar› için mücadele etmeleri gerekti¤i konusunda ikna eder. Di¤er bir anlat›mla, asgari düzeyde
s›n›f bilincini yakalayan, ikna etme
eyleminde baflar›l› olur.
Peki bilinçlenme ve ikna
etme eylemi hangi pratiklerle baflar›labilir? Her fleyden önce tüm örgütlü güçlerin, s›n›f mücadelesi prati¤i içinde sistemli bir
flekilde MLM bir çizgide e¤itilmesi
gerekir. Bunun için karfl›laflt›¤›m›z
sorunlar›n çözümünü içeren dar
ve genifl e¤itim toplant›lar› yapmal›y›z ve inceleme araflt›rma pratiklerine yönelmeliyiz. Çal›flt›¤›m›z
kitle örgütleri ya da kurumun toplant›lar› baflta olmak üzere koflullar›n oldu¤u her yerde bir tart›flma, düflünsel düzeyde fikir al›flveriflinde bulunma kültürünü yaratmal›y›z. Zihinsel tembelli¤i ancak
böyle aflabiliriz.
Bu prati¤in esas› kitle çal›flma-
’68 kufla¤›ndan bir önder;
Ulafl Bardakç›
1947 y›l›nda Hac›bektafl’ta dünyaya gelen Ulafl
Bardakç› ODTÜ’ye girdi ve burada devrimci düflüncelerle tan›flt›.
KESK‹N zekas› ve militan tutumu ile gençlik
içinde öne ç›kanlardan oldu. ’68’in alevleri
en çok da onun yüre¤ini yak›yordu. ODTÜ
devrimci gençli¤in iflgaller, boykotlar ile
ad›ndan söz ettirdi¤i yerlerden biri oldu.
ABD taraf›ndan kurulan ve birçok bölümü
‹ngilizce e¤itim veren bu Üniversitede Ulafl
ve yoldafllar› da ö¤rendiklerinden en çok flu
üç kelimeyi tekrar ediyordu: “Yankee go
home!”
ODTÜ’DE Vietnam kasab› Commer’in arac›n›n yak›lmas›, ’68 devrimci kufla¤›n› daha
militan bir çizgiye ve düflünsel olarak da
daha ileri bir noktaya tafl›yan sürecin iflaret fifle¤i oldu. Ulafl iflte böyle bir atmosferde tüm yüre¤i ile kendini kavgaya adad›.
Dev-Genç’in oluflumunda en öne ç›kanlardan oldu. FKF ve T‹P içinde çal›flt›. Parlamentarizme, revizyonizme karfl› yükselen
isyan 盤l›¤›na o da ses verdi. 1970 sonlar›nda Mahir Çayan ile birlikte THKP-C’nin
kurulufluna önderlik etti. Devrim için devrimci bir örgütü savunan, militan kiflili¤iyle
düzenle olan tüm ba¤lar›n› koparan Ulafl,
THKP-C’nin ilk silahl› eylemlerinde yer ald›. Denizlerin idam edilmek istenmesi
devrime ve devrimcilere karfl› yürütülen
sald›r› furyas›na set çekmek amac›yla devrimci dayan›flma ruhuna dair bir örnek
olarak Denizlerin idam›n› durdurmak için
‹srail Baflkonsolosu Efrain Elrom’un kaç›r›lmas› eylemini örgütleyenlerdendi. ‹dam›
engellemek için öne sürülen talepler kabul
edilmeyince Elrom öldürüldü. Devlet buna
yan›ts›z kalmad› ve “Balyoz Harekat›”
ile ’68 kufla¤›n›n öncülerine karfl› tasfiye
harekat›na bafllad›. Bu operasyonlar s›ras›nda tutsak düflen Ulafl, tutuldu¤u askeri
hapishaneden Mahir Çayan ve 3 yoldafl› ile
birlikte Kas›m 1971’de firar ederek faflizme büyük bir darbe indirdi. 19 fiubat 1972
günü Arnavutköy’de kald›¤› evde kuflat›ld›.
Ulafl’›n tavr› netti. Son mermisine kadar
çat›flarak biz ard›llar›na bir direnifl ve mücadele gelene¤i b›rakarak ölümsüzler kervan›na kat›ld›.
s› olmal›d›r. E¤er tüm çal›flmalar›m›z›n amac› kitlelerle ba¤ kurup
onlar› harekete geçirmek ise; o
zaman yeni kadro ve militanlar›n
a盤a ç›kar›lmas› konusunda kitle
çal›flmas› kilit bir noktay› temsil
etmektedir. Bunun için de
kampanya faaliyetleri oldukça önemlidir. Örgütlü güçlerimizin somut durumlar›n› kavramalar›, inisiyatiflerini gelifltirmeleri hem kendilerinin hem de kitlelerin bilinç düzeyini yükseltmeleri
için bu tür pratikler oldukça e¤iticidir. Elbetteki bu e¤itici çal›flma
için, ön haz›rl›k, do¤ru bir planlama ve sistemli bir denetim gereklidir.
Kitle çal›flmas›na iliflkin her zaman alt›n› çizdi¤imiz flu hususlar›
yeniden hat›rlatmakta yarar görüyoruz: Kitlelerle iliflki, somut sorunlar üzerinden kurulur. Bunun
için kitleleri dinlemek, sorunlar›n›n çözümü için onlar› sürece dahil edip örgütlemek görevi asla
göz ard› edilemez. Kitlelerle somut sorunlar üzerinde kurulacak iliflki sistemli ve planl›
olmak zorundad›r. Plans›z, sistemsiz, somut sorunlardan uzak
propagandalarla kitleler harekete
geçirilemez. Daha da önemlisi somut sorunlar üzerinde kitleye dayal› bir tart›flma ortam› yaratmas›-
n› becerebilmeliyiz. Kitleleri, sorunlar›n çözücüsü de¤il, pasif izleyicisi ve destekçisi olarak gören
bir yaklafl›m ideolojik planda
problemlidir. Bu problemli yaklafl›mlarla do¤ru bir kitle çizgisi izlenemez. Do¤ru bir kitle çizgisi, bu
yönlü zaaflar›n sistemli ve planl›
bir tarzda afl›lmas›yla mümkündür.
Söz gelimi, bugün yaflanan
ekonomik krizin yol açt›¤› iflsizli¤i
ve açl›¤› genifl y›¤›nlar oldukça derinden hissediyor. Krizin nedenleri, emperyalist-kapitalist sistemle
olan iliflkisi konusunda, koflullar›n
oldu¤u her alanda tart›flmalar yarat›p bu vesileyle kitlelere antiemperyalist, anti-kapitalist bir bilinç tafl›mal›d›r. Bu görevlerin en
iyi flekilde yerine getirilmesi için
öncelikle tüm faaliyetçiler olarak
bizlerin yay›nlar›m›zda ç›kan bu
yönlü analiz yaz›lar›n› iyi incelemesi gerekir. Tabi ki incelemeyi
yaln›z kendi yay›nlar›m›zla s›n›rlamamal›y›z. Burada temel görev;
bu y›k›m ve yoksulluk politikas›na
yol açan emperyalist-kapitalist sistemin teflhiri ve Demokratik Halk
Devrimi stratejimize uygun olarak
y›¤›nlar› ayd›nlatma ve kazanma
sürecine düflünsel düzeyde katk›da bulunabilecek her türlü kayna¤a baflvurmak olmal›d›r. Yani inceleme yöntemimizde s›n›r olmama-
Kavgada
ölümsüzleflenler
HAYDAR SÖNMEZ
1957 Dersim
Mazgirt Yetimo¤lu köyünde dünyaya gelen
Haydar Sönmez
1980
öncesinde
gerçeklefltirilen toprak iflgalinden sonra
tutuklanarak Hozat Hapishanesi’ne koyuldu. 6 ay sonra ç›kt›¤›nda mücadeleye kald›¤› yerden devam etti. ‹flbirlikçi oldu¤u için cezaland›r›lan Hasan
Demirpençe’nin öldürülmesinden sorumlu oldu¤u iddias› ile
gözalt›na
al›narak
fiubat
1982’de iflkencede katledildi.
MEHMET
DÜZEN
1955 y›l›nda
Tunceli Ovac›k’a ba¤l› Aslando¤mufl
köyünde dünyaya geldi.
Yoksullu¤un
zorlu yaflam
koflullar›nda büyüyen Mehmet
Düzen, daha gençlik y›llar›nda
çevresindeki devrimcilerin etkisi ile devrimcileflti. K›sa sürede
kendini gelifltiren Mehmet Düzen (Poto) çevresinde ajitasyon
ve propaganda faaliyeti yürütmeye bafllad›. 12 Eylül Askeri
Faflist Cuntas› ile birlikte aran›r
duruma düfltü. Gerillaya kat›lan
Mehmet Düzen son dönemde
Mazgirt’teki gerilla birli¤inde faaliyet yürütüyordu. Birli¤in
Mazgirt’in Örs köyünde bulundu¤u bir s›rada yap›lan ihbar sonucu köy düflman taraf›ndan bas›l›r. Köyden çekilen Partizanlar
ilerde yine düflman güçleri ile
karfl›lafl›rlar. ‹ki atefl aras›nda
kalan gerilla grubu çat›flmay›
sürdürür. Bu s›rada Mehmet
Düzen ald›¤› kurflun yaras› ile
flehit düfltü.
l›d›r. Bilimsel temelde genifl kapsaml› bir inceleme, propaganda/ajitasyon faaliyetlerimizde kitleleri ikna etme çabam›z› her zaman olumlu yönde etkiler.
Bunun yan› s›ra ‹srail’in Gazze’ye sald›r›s› ve buna karfl› TC’nin
izledi¤i ikiyüzlü politikalar› sürekli
teflhir etmeliyiz. TC’nin baflta Kürt
ulusu olmak üzere di¤er az›nl›k
milliyetlere karfl› izledi¤i imha ve
inkarc› siyaseti bu vesileyle sürekli
gündemde tutmal›y›z. K›sacas› emperyalistler ve uflaklar›n›n ezilen
halklara ve uluslara dost olamayaca¤›n› bu somut pratikler üzerinden ortaya koyarak kitlelerde yarat›lan bilinç bulan›kl›¤›n› önleme
çabas› içine girmeliyiz.
Tüm bu çal›flmalarda baflar›l›
olmak için sürekli ö¤renerek ö¤retme, somut sorunlar üzerinde
kitlelere gitme siyasetinde ›srarl›
olmak flartt›r. Yine tüm bu çal›flmalar örgütle, örgülülükle baflar›laca¤›na göre, en üst düzeyde
bir irade ve eylem birli¤inin
zorunlulu¤u kendili¤inden ortaya ç›k›yor. Amaç ve hedeflerimize
ulaflmak için iç tart›flmalarda zenginlik ne kadar gerekliyse, uygulamada her zaman ço¤unlu¤un karar›na uygun olarak hareket etmek
de bir o kadar gerekli ve zorunludur.
‹flçi-köylü 12
Gö¤ün yar›s›
6-19 fiubat 2009
Gazze Kad›nlar›: Islah Jad ile söylefli
Yorumsuzlar
Kad›n Haklar› Geliflimi Derne¤i (Association for Women’s Rights in Development - AWID) taraf›ndan 16 Ocak 2009’da Creative Commons lisans›
ile yay›nlanan ve Rochelle Jones (Monthly Review)’un imzas›n› tafl›yan
röportaj›n›n bir bölümünü güncelli¤inden dolay› yay›ml›yoruz.
(Çeviren: Solun Do¤usu)
Islah Jad, Londra Üniversitesi, SOAS’dan (Afrika ve Asya Araflt›rmalar›
Bölümü) doktora sahibidir. Ramallah,
Bat› fieria, Filistin’de bulunan Zeit
Üniversitesi, Kad›n Araflt›rmalar› Enstitüsü ve Kültürel Araflt›rmalar Bölümü’nde cinsiyet ve siyaset üzerine
ders vermektedir.
mak zorundalar. Birçok kad›n evlerinin molozlar› içinde gizlenen çocuklar›n› bulmak için kaz› yaparken görülüyor. ‹ki anne öldürüldü ve küçük yafltaki çocuklar› evlerine K›z›l Haç gelene kadar 4 gün boyunca susuz ve yiyeceksiz annelerinin ölü bedenlerinin
bafl›ndan ayr›lmad›lar.
Rochelle Jones: Gazze’deki Filistinli kad›nlar flu anki krizden nas›l etkileniyorlar?
Bütün aileler ‹srail a¤›r silahlar› taraf›ndan havadan, denizden ve karadan vurulmakta. Samouni ailesinin örne¤i sadece bir olay. Samouni ailesi,
Gazze’nin d›fl mahallerindeki tar›msal
arazide çal›flmaktalar –büyük ve genifl
bir aileler. ‹srail ordusu geçen hafta aileye tek bir evde kalmalar›n› emretti.
160’dan fazlas› biraraya topland› ve
hepsi bir eve yerleflir yerleflmez, ordu
atefl açarak 30 kifliyi orac›kta öldürdü;
ço¤u kad›n ve çocuktu.
- Gazze’deki Filistinli kad›nlar tüm
anlamlarda mahvedildi. Televizyon ekranlar›nda gördü¤ümüz, çok sevdikleri evlatlar›n›n tabutlar› üzerinde gözyafl› döken kad›nlar... Gazze’deki kad›nlar›n 27 Aral›k’ta savafl›n bafllamas›ndan beri sular› yok, elektrikleri, yiyecekleri, ilaçlar›, yak›tlar› veya s›¤›naklar› yok. Kad›nlar ailelerine su,
odun, yiyecek ve s›¤›nacak yer sa¤la-
Onlarca ev, içinde oturanlar›n ba-
fl›na y›k›ld›. Birçok aile Filistinli mülteciler için Birleflmifl Milletler taraf›ndan
idare edilen (UNRWA) bofl okullara
tafl›nd›, fakat ‹srail toplar› onlar› yeni
s›¤›naklar›nda da izledi ve öldürdü,
sadece bir örnekte 42 Filistinli; ve yine ço¤u kad›nlar ve çocuklar. Bu olay,
Gazze’deki UNRWA yöneticisinin
Gazze’de sivillere karfl› ifllenen birçok
savafl suçunun belgelendirilmesi için
uluslararas› bir inceleme bafllatmas›na
neden oldu.
RJ: Hiç ‹srailli kad›n haklar› eylemcilerinden gelen bir dayan›flma
ve hareket var m›?
- Bu yaz›n›n yaz›ld›¤› flu ana kadar,
Gazze’deki savafl, ‹srail halk›n›n % 91’i
taraf›ndan onayland›. Birkaç ‹srail örgütlenmesi Filistinlilere arka ç›kmak
için çaba sarfediyor, özellikle de ‹nsan
Haklar› ‹çin Doktorlar. ‹srailli kad›nlar›n örgütlenmeleri, ordular› ve
devletleri taraf›ndan ‹srailli kad›nlara ve
çocuklara karfl› ifllenen savafl suçunu
duyurmak için genelde parmak k›p›rdatmad›lar. fiu ana kadar 930 Filistinli
öldürüldü [18 Ocak 2009 itibariyle.
Ç.N.] – 292’si (% 32) çocuk ve 75 tanesi (% 8.2) kad›n. Buna ra¤men, kad›nlar ve çocuklar için mevcut hiçbir ‹sra-
AT‹K 8. Kad›n Kurultay›
baflar›yla gerçeklefltirildi!
2009 y›l›n›, dünya ezilen halklar›n›n
daha çok refah, bar›fl, huzur, ifl ve daha çok özgürlük için mücadele edece¤i bir y›l olarak karfl›lad›k. Çünkü bu
y›la savafl›n ve ekonomik ve siyasi krizlerin gölgesinde girdik. Sistemin do¤as› gere¤i kaç›n›lmaz olan böylesi süreçlerde, ezilenlere yönelik bask›, fliddet, sindirme politikalar›n›n art›r›ld›¤›
bilinen ve görülen bir gerçekliktir.
Ama emekçilerin, ezilenlerin de bu süreçlerde daha da yükseldi¤i, söyleyecek sözlerinin daha fazla oldu¤u da yine bilinen ve görülen bir gerçekliktir.
‹flte tüm bütün bu nedenlerden
dolay›d›r ki, 2009 emekçiler cephesinde daha çetin mücadelelere gebe bir
y›l olacakt›r.
Dünyadaki bu geliflmeler hiç flüphe
yok ki, kad›nlar›n zaten eflit olmayan
durumlar›n› daha da eflitsizlefltirmektedir. Kad›na yönelik fliddet ve bask›
daha da t›rmand›r›lmakta, artan iflsizlik
nedeniyle ilk iflten at›lanlar kad›nlar olmakta, dolay›s›yla giderek daha da
yoksullaflmaktalar. Çocuklar›m›z›n ihtiyaçlar›n›, e¤itim masraflar›n› karfl›layabilmek giderek zorlaflmakta, gençlerimiz geleceksizli¤in girdab›na do¤ru
yuvarlanmaktalar.
Emekçi kad›nlar olarak, yer küremizin içinden geçti¤i bu süreçte, bir
taraftan krizlerin ve kanl› savafllar›n
nedeni olan emperyalizme, di¤er taraftan da cinsiyet ayr›mc›l›¤›n› süreklilefltiren ve yine sistem taraf›ndan beslenen erkek egemen anlay›fllara karfl›
mücadele edebilmek için örgütlü gücümüzü büyütmek zorunday›z. Buna
her zamankinden daha fazla ihtiyac›m›z var!
Tam da bu süreçte örgütledi¤imiz
8. Kurultay›m›z, emekçi kad›nlar olarak, egemenler taraf›ndan kad›nlara
dayat›lanlara karfl› bir baflkald›r›, bir
karfl› durufltur.
AT‹K 8. Kad›nlar Kurultay›m›z›, 16-18 Ocak 2009 tarihlerinde
Frankfurt’ta 28 delege ve 100 civar›nda bir kat›l›mla baflar› ile gerçeklefltirdik.
Kurultay›m›z›n ilk günü ifl günü oldu¤undan dolay›, delegelerin ço¤unlu¤unun zaman›nda toplanamamas›, kurultay›n belirlenen saatten geç bafllamas›na neden oldu. Bu aksakl›k önümüzdeki kurultaylarda ders ç›kartmam›z gereken bir konu olarak ele al›nmal›. ‹lk gün geç saatte de olsa 20 delegenin toplanmas› ile kurultay›m›z›
bafllatt›k, delege tespiti, sayg› duruflu,
aç›l›fl konuflmas› ve divan seçimini gerçeklefltirdikten sonra ilk günkü oturumu sona erdirdik.
‹kinci gün, MLPD’den Banetta arkadafl›n sundu¤u dayan›flma mesaj› ile
kurultay›m›z› bafllatt›k. Banetta, kad›nlar›n örgütlenmesinin ve enternasyonal kad›n dayan›flmas›n›n önemine vur-
gu yapt›ktan sonra 2011’de Venezuella’da gerçeklefltirilecek olan Dünya
Kad›nlar Konferans›’n›n önemini anlatt› ve tüm kad›nlar› dayan›flmaya ça¤›rd›.
Merkezi kurultay›m›zdan önce,
Avusturya, ‹sviçre ve Almanya’da gerçeklefltirdi¤imiz ülke kurultaylar›nda
tart›fl›larak gelinen siyasi perspektif
tasla¤›m›z›n görsel olarak sunumundan sonra “Cinsiyet Ayr›mc› Politikalar”, “Kad›n ve Aile”, “Genç
Kad›nlar›n Sorunlar›” olmak üzere
üç ayr› çal›flma grubu oluflturuldu ve
hararetli tart›flmalarla grup çal›flmalar›
gerçeklefltirildi. Grup sözcülerinin, çal›flmalar›n sonuçlar›n› aktard›¤› bölümde her üç grupta da çözüm önerileri
olarak önemli verilerin elde edildi¤ini
görebildik. Ard›ndan, gerçeklefltirilen
ülke kurultaylar›ndan elde edilen so-
il örgütlenmesi bu ç›lg›n savafla karfl›
aç›k ve kesin bir durufl sergilemedi.
Bu gibi durumlarda savafl›n yaratt›¤› darbe ve sosyal yap›n›n tekrar örgütlenmesi kad›nlara b›rak›l›r. Yeniden, Filistinli kad›nlar yükselen yoksulluk ve iflsizlikle birlikte ellerinden geleni yapacaklar. Yasa reformu, stratejik cinsiyet gereksinimleri ve toplumsal cinsiyet üzerine düfller… Hepsi
gerçekleflecek, hepsi ilerleyen y›llarda
çekmecemizde olacak.
RJ: ‹srail’de Gazze’deki operasyona karfl› ‹srailli kad›n örgütlenmeleri taraf›ndan düzenlenen bir
gösteri yap›ld›¤›n› okudum. E¤er bu
yap›ld›ysa haberiniz var m›?
- Bildi¤im kadar›yla ‹srail’de yap›lan tek büyük gösteri ‹srail içinde Filistinliler taraf›ndan bafllat›ld›. E¤er
bahsedilen gösteri yap›lacaksa, flimdi
yaklafl›k 20 gün boyunca süren, Filistinli siviller üzerinde her türlü y›k›m›n
yap›ld›¤› suçlu bir savafla izin veren
geç kalm›fl bir giriflimden bahsediyoruz. Yine de böyle bir giriflimi duymak ve baz› kad›nlar›n fikirlerini de¤ifltirmek için Livni’ye yaklaflmalar›n›
görmek güzel. Umar›m ki; ‹srail’deki
nuçlar önceden haz›rlanm›fl raporlarla
aktar›ld›. Perspektif hakk›nda tek tek
kat›l›mc›lara söz verildi¤i bölümde yine coflkulu tart›flmalara tan›k olduk.
Kurultay›m›za, ‹LPS üyeleri olarak,
Arnavutluk’tan yazar Dr. Lauer
Stroka, Hindistan Kad›na Karfl›
fiiddet Komitesi, Filipinler’den
Gabriela Kad›n Örgütü, CARC
(‹talya Yeni Komünist Partisi)
dostlar›m›zdan gelen mesajlar enternasyonal dayan›flma coflkusunu doruklara tafl›yordu.
Ayr›ca Almanya Sol Parti Milletvekili Hüseyin Kenan Ayd›n, dayan›flma mesaj›nda, kad›nlar›n toplumdaki
eflitsizli¤ine ve verdikleri mücadeleye,
Filistin’de iflgal alt›ndaki kad›nlarla dayan›flman›n önemine vurgu yaparak
kurultay›m›za baflar› dileklerini iletti.
Siyasi Perspektif tasla¤›n›n onaylanmas›ndan sonra Faaliyet Raporu sunuldu ve tart›fl›ld›. Bir y›l boyunca yürüttü¤ümüz faaliyetlerimizdeki baflar›lar›m›z› ve eksikliklerimizi masaya yat›rd›¤›m›z bu bölümde, delege arkadafllardan “Kad›n örgütlenmesinin kurumsallaflabilmesi için tüzük ihtiyac›n›n
önemine vurgu yap›larak Kad›nlar
Yunanistan’da sendikac›ya sald›r›
Ekonomisi d›fla ba¤›ml› olan Yunanistan’da son y›llarda emekçilerin
haklar›n›n gasp›na yönelik sald›r›lar,
giderek artan iflsizlik ve yoksulluk derinleflen krizle birlikte had safaya
ulaflm›fl durumda.
Bunun yans›mas› daha yo¤un
sald›r›lar olurken, son olarak özel
sektördeki temizlik iflçileri aras›nda
sendikal örgütlenme çal›flmas› yürüten Bulgar as›ll› kad›n sendikac›
Konstandiva Kuneva, egemen s›n›flar›n›n katilleri taraf›ndan kezzapl›
sald›r›ya u¤rad› ve yüzünde ciddi yan›klar meydana geldi.
Kad›n sendikac›ya yönelik bu sald›r›ya karfl› binlerce insan 22 Ocak
akflam› “Konstandiva Kuneva yaln›z de¤ildir” ve “Devlet terörüne
geçit yok” diyerek sokaklara döküldü. Propilea Meydan›’nda toplanan
kitleye yönelik yap›lan konuflmalarda
Yunan devletinin toplumda korku ve
dehflet yaratmak istendi¤ine dikkat
çekildi. Ard›ndan Çal›flma ve Sosyal
Güvenlik Bakanl›¤›’na do¤ru yürüyüfle
geçildi. Aralar›nda “SINIF YÜRÜYÜfiÜ”nün de bulundu¤u sendikalar, baz› kitle örgütleri ve devrimci gruplar yürüyüflte yer ald›. Çeflitli sloganlar›n at›ld›¤› yürüyüflü polis engellemek istedi. Egemen s›n›flar kitlenin
bakanl›¤a yaklaflmas›n› polisin yo¤un
gaz bombalar› ile engellemeye çal›flsa
da kitlenin kararl› tutumu nedeniyle
bu hedefine ulaflamad›. Kolkola giren
binlerce insan, yo¤un gaz bombas›
sald›r›s› alt›nda Bakanl›¤a kadar yürüdü. Bakanl›k önünde de devam eden
sald›r› karfl›s›nda “SINIF YÜRÜYÜfiÜ” polisin kitleye yönelik devam
eden sald›r›na karfl› örgütlü bir durufl
sergileyerek engellemeye çal›flt›. Yürüyüfle devam eden binlerce insan
polisin geri çekilmesinin ard›ndan da¤›ld›.
(Yunanistan ‹K okurlar›)
Meryem Özsö¤üt’e
meslekten men cezas›
Kevser M›rzak’›n katledilmesini
protesto eden bir bas›n aç›klamas›na
kat›ld›¤› gerekçesiyle 8 Ocak 2008 tarihinde gözalt›na al›narak, tutuklanan
ve 8 ay boyunca tutuklu kalan SES
MYK üyesi Meryem Özsö¤üt’e hapishanede bulundu¤u süre içerisinde
soruflturma aç›lm›fl ve bunun sonucunda k›nama cezas› verilmiflti. Geçti¤imiz günlerde ise Meryem Özsö¤üt’e müfettifl ve kurul raporlar› do¤rultusunda “siyasi ve ideolojik çal›flma
yapmak” iddias›yla meslekten men
cezas› verildi. (Ankara)
bu küçük gruplar ve zay›f sesler güçlerini gelifltirmek ve seslerini ‹srail kamuoyunda duyurmak için f›rsat elde
ederler, her fleyden önce, so¤ukkanl›l›kla Filistinlileri öldüren ‹srailli askerler, o annelerin o¤ullar› ve kad›nlar›n eflleridir. Benim tüm bu kad›nlardan iste¤im, erkekleri cinayetleri
durdurmak için teflvik etmeleri ve
emirleri yerine getirmeyi reddetmelerine iliflkin bir ça¤r› yapmalar›d›r.
RJ: Filistinli kad›nlar Gazze’de
gösteri yap›yorlar. Bu cesur gösteriler ne tür etkiler yapmakta ve
kad›nlar›n bu fliddete karfl› seferberlik yapt›¤› ve seslerini yükseltti¤i daha baflka stratejiler biliyor
musunuz?
- Gazze’de birçok kad›n, kuflatma
alt›ndaki hedef al›nan gruplar› kurtarmak için kendi hayatlar›n› tehlikeye att›lar. Kad›nlar, bu büyük seferberlik ile
birçok evi ‹srail toplar› taraf›ndan y›k›lmaktan kurtard›lar. Kad›nlar Gazze’de hayati öneme sahip acil servis
sa¤lamak üzere seferber oldular. Ayr›ca kad›nlar medyada ve kitlesel haberleflmede de seslerinin bu savafla karfl›
duyulmas›nda aktifler.
Komisyonu’nun tüzük haz›rl›¤›
alt çal›flmalar›n› bafllatmas›” önerisi geldi. Sunulan öneri oy çoklu¤u ile
kabul edildi.
Mali raporun sunumu ve onaylanmas›ndan sonra, Yeni Kad›n dergimizin logosunun belirlenmesine s›ra geldi. Dönem dönem kesintilere u¤rasa
da, 18 y›ld›r yay›nlanmakta olan dergimiz, hala kendisini temsil edecek bir
logo sahibi de¤ildi. Üç y›ld›r logo çal›flmam›z sürmekteydi. Bu y›l elimizde
toplad›¤›m›z çal›flmalar›m›z› delegelerimizin onay›na sunduk ve en fazla oy
alan logoyu, dergimizin logosu olarak
belirledik.
Son olarak yeni yönetim organ›m›z› ve AT‹K 20. Kongresinde Kad›nlar Komisyonumuzu temsil
edecek olan 12 as›l 2
yedek delegemizi de
oy birli¤i ile seçerek
Kurultay›m›z› coflku
içinde, birlik sloganlar› eflli¤inde sona
erdirdik.
(Yeni Kad›n
Faaliyetçileri)
TTB kad›n hekimlere yönelik fliddeti
protesto etti
Kad›n hekimlere yönelik fliddeti
protesto eden Türk Tabipler
Birli¤i (TTB), kad›n hekimlere yönelik fliddetten, sa¤l›kta yaflanmakta
olan kaosun sorumlusu olarak hekimleri iflaret eden AKP hükümeti
ve sa¤l›k yöneticilerinin sorumlu oldu¤unu belirtti. Sa¤l›k Bakanl›¤›
önünde biraraya gelen TTB üyeleri,
Kartal E¤itim Araflt›rma Hastanesi
Baflhekimi Yusuf Özertürk’ün ayn› hastanede Dr. Dilek Argon’u
darp etmesini protesto etti. Bas›n
aç›klamas›ndan önce konuflma yapan olay›n tan›klar›ndan TTB 2. Baflkan› Prof. Dr. Feride Aksu, flimdiye kadar pek çok kez fliddetle karfl›
karfl›ya kald›klar›n› ama bu kez baflhekim taraf›ndan fliddet olay› yaflan-
* ‹zmir’in Menemen ilçesinde
27 Ocak günü tand›ra düflen kad›n a¤›r yaraland›.
Fatma Arac› adl› kad›n, komflular› taraf›ndan kurtar›ld› ve Menemen Devlet Hastanesi’ne kald›r›ld›. Durumu a¤›r olan Arac›, Ege
Üniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi. Yan›k Tedavi
Servisi’nde gözlem alt›na al›nan
Arac›’n›n sa¤l›k durumunun ciddiyetini korudu¤u ö¤renildi.
* Adana’da dövülerek öldürüldükten sonra cesedi yol kenar›na
at›lan Fadime Ulubafl’›n (34) 2 ayl›k hamile oldu¤u belirlendi. Denizli Mahallesi’nde oturan ve 5 y›l
önce efli Osman Ulubafl’› kanser
hastal›¤›ndan kaybeden Fadime
Ulubafl, 3 ay önce tan›flt›¤› Hamit
Alt›ntafl (24) ile birlikte yaflamaya
bafllad›. 2 ayl›k hamile olan, 2 çocuk annesi Ulubafl, Alt›ntafl ile birlikte sa¤l›k kontrolü için Denizli
Sa¤l›k Oca¤›’na gitti, ancak kendisinden bir daha haber al›namad›.
K›z kardefli Hacer Ulubafl, bütün
gün haber alamad›klar› ablas›n›n
bafl›na kötü bir fley gelebilece¤inden endiflelenerek karakola baflvurdu. Bir gün sonra Karaisal› ilçesine ba¤l› Kuzgun köyü yak›nlar›nda Ulubafl’›n cesedi bulundu.
Yap›lan incelemede genç kad›n›n
kollar›n›n k›r›ld›¤›, bafl›nda darbe
izleri bulundu¤u belirlendi.
* Diyarbak›r’da bir al›flverifl
merkezinin market bölümünde
sevgilisi oldu¤u öne sürülen 27 yafl›ndaki Ülker Z.’yi öldürdükten
sonra intihar etmek isterken güvenlik görevlileri taraf›ndan etkisiz hale getirilen Mehmet A. (37),
ç›kar›ld›¤› nöbetçi mahkemece tutukland›.
d›¤›na dikkat çekti.
Aç›klamay› okuyan TTB Merkez
Komitesi Üyesi Dr. Elif K›rteke,
Baflhekim Yusuf Özertürk’ün Dr.
Dilek Argon’u ifle geç kald›¤› bahanesiyle bofl bir odaya çekerek gözünü ve kafas›n› yumruklay›p, bo¤az›n›
s›kt›¤›n› belirtti.
Sa¤l›k kurulufllar›nda çal›flanlara
karfl› uygulanan fliddette ciddi art›fllar
yafland›¤›na vurgu yapan K›rteke,
flunlar› kaydetti: “Kad›n hekimler
özellikle de genç hekimler bu grup
içinde daha çok risk alt›ndad›r, fliddete daha fazla maruz kalmaktad›r. Bunun nedenleri aras›nda ülkemizde y›llard›r artmakta olan fliddetin, erkek
egemen kültür nedeniyle kad›nlara
daha kolay yönelebilmesi, toplumda
fiziksel olarak kad›nlar›n direnme ve
karfl› koyma güçlerinin daha az oldu¤una inan›lmas› ve erkek hekimlerin
otoritenin temsilcisi olarak görülmesi gösterilebilir.” (H. Merkezi)
‹flçi-köylü 13
Dünyadan
6-19 fiubat 2009
✔ ‹ngiltere
Mülteciler art›k
resmen “suçlu”!
Irkç› yasalar› ç›karma noktas›nda
birbiriyle yar›fl halinde olan ülkelerden biri de ‹talya. ‹talya’da, faflist Berlusconi hükümeti taraf›ndan geçti¤imiz günlerde ç›kar›lan
yasayla birlikte, ülkeye
yasad›fl› yollardan girifl
yapan mülteciler art›k
“resmen” suçlu say›l›yor. Oysa mülteci olabilmek zaten ancak yasad›fl› yollardan girifl
yapmakla mümkün olabiliyor!
Uluslararas› anlaflmalar, herhangi bir ülkeye yasad›fl› veya yasal yollardan giren göçmenlere s›¤›nma hakk›
tan›mas›na karfl›n, bu
hakk› en baflta da bu ve
benzeri anlaflmalar› yapanlar tan›mamay› sürdürüyor. Ço¤unlu¤u emperyalist ya¤ma ve talan
savafllar›ndan ya da yine emperyalist
politikalardan kaynakl› ülkesinde yaflama-bar›nma hakk› ortadan kalkt›¤›ndan ülkesini terk etmek zorunda
kalanlar, yine içinde bulunduklar› durumu yaratanlar taraf›ndan suçlu ilan
ediliyor.
‹talya’da uzunca zamand›r tart›fl›lan göçmenlerle ilgili bir yasa, geçti¤i-
miz günlerde yürürlü¤e girdi. Böylece yeni yasaya göre ‹talya’ya kaçak
yollardan girifl yapanlar suçlu ilan ediliyor ve 5 ila 10 bin Euro aras› ceza
verilebiliyor.
Yasad›fl› göçmenli¤e iliflkin söz konusu yasa asl›nda “güvenlik paketi”nin bir parças› olarak gündeme getirilmifl bulunuyor. Ayr›l›kç› ›rkç› parti Lega Nord (Kuzey Ligi) senato
üyesi Federico Bricolo yapt›¤› aç›klamada bu düzenlemenin “uzun zamand›r taleplerine cevap bekleyen yurttafllar için” oldu¤unu iddia etse de,
yasa aç›k bir biçimde ›rkç›l›¤› körükle-
AB emperyalistleri ›rkç›
politikalarda s›n›r tan›m›yor!
meye ve toplumda korku yaymaya
hizmet edecek nitelikte. Örne¤in yasayla birlikte, kamuya aç›k yerlerde
herhangi bir fley satan göçmenlere 3
y›la kadar hapis cezas› verilebilecek
veya kapkaçç› olduklar› iddia edilenlere sprey s›kmak serbest olacak.
Yasad›fl› yollardan ülkeye girifl yapanlara dönük daha önceleri yayg›n
olarak s›n›r d›fl› etme yoluna gidilirken, bundan böyle hapis cezas› da
verilebilecek.
‹talya burjuvazisi taraf›ndan, “tecavüzcü, hayat kad›n›, h›rs›z, çocuk kaçakç›s› ve kapkaçç›” olarak
adland›r›lan Romen göçmenler de
yeni yasada “unutulmam›fl”. Yeni düzenleme AB yurttafl› da olsa, göçmen
Romenlerin “devletinin ve ülke topraklar›n›n ç›karlar›na ters düflmeleri
ve bunlara karfl› tehdit içermeleri”
durumunda süreli veya süresiz s›n›r
d›fl› edilmelerine olanak sa¤l›yor.
Yeni düzenleme ayr›ca, ‹talyan
vatandafll›¤›na geçme hakk›n› elde
eden göçmenlere 200 Euro harç
ödeme zorunlulu¤u getiriyor ve de
yurttafll›¤a baflvurma hakk›n› 6 aydan
2 y›la ç›kart›yor.
Mülteciler isyan etti
‹talya hükümeti göçmenlere dönük bask›lar›, ›rkç› yasalar vb. yön-
Göçmenlere dönük sald›r›lar›n› son y›llarda oldu¤u gibi,
“terörle mücadele” ad› alt›nda
geniflleten Avrupal› emperyalist güçler, ifli, ç›kard›klar› yasalarla göçmenli¤i resmen suç
ilan etmeye kadar vard›rd›lar.
Göçmenli¤e kabul edilmeyi neredeyse imkans›zlaflt›ran bir dizi düzenleme, göçmenlerin iflledikleri varsay›lan “suçlara”
a¤›r para cezalar› getirmenin
yan› s›ra, pasaport harçlar›n›n
art›r›lmas›, oturum vb. izinlerin
al›nmas›ndaki sürelerin, verilen
iznin neredeyse yar›s›n›n baflvuru süresi içine dahil edilmesi
gibi, göçmenlerin kazan›lm›fl
haklar›n› da ortadan kald›r›yor.
Yap›lan istatistikler, geçti¤imiz y›l boyunca, Fransa, Almanya ve daha çok say›da Avrupa ülkesinden s›n›r d›fl› edi-
temlerle art›r›rken, ‹talya’n›n Lampedusa Adas›’nda bulunan göçmen
kamp›nda kalan bin kadar mülteci,
içinde bulunduklar› koflullar› protesto etmek için sokaklara döküldü. Ço¤unlu¤unu Tunus’tan gelenlerin oluflturdu¤u mülteciler eylem boyunca,
“özgürlük” diye hayk›rd›lar.
Ada sakinleri de, mültecilerin bu
eylemine destek verdiler. Binlerce
Adal› geçti¤imiz günlerde de, mülte-
len göçmenlerin say›s›nda büyük art›fllar oldu¤unu gösteriyor.
Marsilya polisi Kürt göçmenlerin evine bask›nlar düzenleyerek, çok say›da göçmeni gözalt›na ald›. Gözalt›na al›nanlardan befli tutukland›. Keyfi bask›n ve tutuklamalar çok
say›da göçmen örgütü taraf›ndan protesto edildi.
13 Ocak günü Marsilya’da
bulunan Kürt Kültür Merkezi
ve Halk Konseyi üyelerinin evine 13 Ocak günü bask›nlar düzenleyen polis, ev ve dernek
bask›nlar›nda gözalt›na ald›¤›
kiflileri “anti-terör” yasalar›
kapsam›nda hâkim karfl›s›na ç›kard›. Mahkeme befl kifli hakk›nda tutuklama karar› verdi.
Tutuklananlar “terörizmi finanse etmek”le suçlan›yorlar.
cilere Adadan d›flar› ç›kmay› yasaklayan ‹çiflleri Bakanl›¤›’na karfl› bir protesto eylemi yapm›fllard›.
Lampedusa Adas› sakinlerinin eylemleri, 28 Ocak’ta bir genel greve
dönüfltü. Adaya ikinci bir mülteci
kamp› yap›lmak istenmesine karfl› ç›kan ve mültecilerin ana karada özgürce yaflamalar›n› talep eden Adal›lar, grevle birlikte ‹çiflleri Bakan›n›n
istifa etmesini talep etti.
Bir milyon emekçi krize karfl› “genel grev” dedi!
Direniflçiler Geçici Hükümet’in
binas›n› ele geçirdi
‹slamc› direnifl grubu El-fiabab militanlar›n›n, Etiyopya ordusuna ba¤l›
son iflgal birliklerinin de çekilmesinden hemen birkaç saat sonra Geçici Hükümetin binas›n›n ve parlamentosunun bulundu¤u Baidoa kentini ele geçirdikleri bildiriliyor. Ayn› kaynaklar ayr›ca, anti-demokratik ve gayrimeflru Geçici Hükümete ba¤l›, ancak oldukça zay›f olan askeri güçlerin, daha militanlar
gelmeden kaçt›klar›n› ve bu nedenle de militanlar›n kenti neredeyse hiç çat›flma gerçekleflmeden ele geçirdi¤ini, sadece yerel baz› güçlerin s›n›rl› bir direnifl gösterdiklerini bildiriyorlar.
Bölgeden gelen, ancak do¤rulu¤u henüz teyit edilememifl olan haberlere
göre, militanlar baz› politikac›lar› ve milletvekillerini tutuklam›fllar. Parlamenterlerin ço¤unun ise ülke d›fl›nda, Cibuti’de olduklar› ve burada ‹slami muhalefetin “›l›ml›” kanad›yla iktidar› paylaflmaya dönük görüflmeler yapt›klar› söyleniyor.
Benzer görüflmeler Haziran 2008’de de yap›lm›fl ve bu görüflmeler sonucu yap›lan mutabakatta, ortak güvenlik güçleri oluflturulmas› karar› da al›nm›flt›. Ancak bu karar bu güne kadar hayata geçirilebilmifl de¤il.
El- fiabab ve muhalefetin di¤er kesimleri ise, gücünü bugüne kadar Somali halk›n›n düflman olarak gördü¤ü Etiyopya’ya ve onun askeri gücüne yaslanmaktan alan Geçici Hükümet ile iflbirli¤i yapmaktan yana de¤iller.
Evrensel Bak›fl
K›l›çlar çekildi, saflar netleflti!
Emperyalist zirvelerden biri daha
geçti¤imiz günlerde Davos’ta topland›.
Zirvenin ana temas›n›, “dünyan›n
kriz sonras›nda nas›l yeniden flekillendirilece¤i” oluflturuyordu.
Zirvenin emperyalist-kapitalist sistemin, art›k ötelenemez hale gelen ve
k›sa sürede derinleflerek, tüm dünyay›
içine alan ekonomik (ve siyasi) krizinin
gölgesinde geçmesi ise, krizden sonra
ne yap›laca¤›ndan çok, krizden nas›l
ç›k›laca¤› tart›flmalar›na a¤›rl›k verilmesini getirdi. Zirvenin ana temas› da
olan, emperyalistlerin dünyay› her yeniden flekillendirme çabalar›n›n gerçekte “dünyan›n emperyalist güçlerce
nas›l yeniden paylafl›lmas›n›” içerdi¤i
çok iyi biliniyor. Bu yeniden paylafl›m
çabas›n›n emperyalistler aras› çat›flmalar› daha da üst boyutlara tafl›d›¤› da.
Her emperyalist zirvenin ortak
özelli¤ini ise, emperyalistlerin ve de
onlar›n uzant›lar›n›n halklara karfl› sald›r›larda yeni uzlaflmalar aramas› oluflturuyor. Bu uzlaflma bir yandan dünyan›n daha da boyutlu ya¤ma-talan
edilebilmesini, insan eme¤i üzerindeki
sömürünün daha da art›r›larak, insana-insanl›¤a dair ne varsa ayaklar alt›na al›nmas›n› içerirken, di¤er yandan
da, sistemin tüm bu sald›r›lar› karfl›s›nda derinleflen s›n›f çeliflkileriyle birlikte belirgin bir yükselifl gösteren, ezilenlerin her türden ayaklanmalar›n›
bast›rmay›, yok etmeyi içeriyor.
Ancak ezilenlerin sisteme karfl› artan hoflnutsuzluklar›n›n sonucu ortaya
ç›kan veya ç›kabilecek olan mücadelelerini engelleme noktas›nda yo¤un çaba harcayanlar sadece sistemin “efendileri” ve onlar›n uflak-iflbirlikçi vb.
uzant›lar› de¤il! Reformist-revizyonist
ve her türden sistem içi anlay›fl ve hareketlerin, uzunca y›llard›r dünyan›n
Fransa’da 28 Ocak’ta gerçekleflen greve bir milyonun üzerinde
emekçi kat›ld›. Posta, e¤itim, sa¤l›k
ve daha çok say›da kamu sektörünün ve televizyon, radyo çal›flanlar›n›n yan› s›ra, sanayi iflyerlerinde çal›flan iflçilerin da yo¤un kat›l›m sa¤lad›¤› grevde, kapitalizme ve hükümete karfl› öfke dile getirildi.
Grev nedeniyle ülkenin dört bir
yan›nda yüzlerce eylem gerçeklefltirilirken, demiryolu ve hava trafi¤inde büyük aksakl›klar meydana geldi.
Eylemlere yo¤un bir kat›l›m gösteren üniversite ve lise ö¤rencileri,
“Mali krizin çocuklar› olmaya
karfl› ç›k›yoruz” yaz›l› pankartlarla
yürüdüler.
Bu politik içerikli grevin, tüm
Avrupa çap›nda yükselifle geçen ve
Ekim ay›ndan bu yana, çok say›da ülkede 5 milyondan fazla kiflinin kat›ld›¤› kriz karfl›t› eylemlerin geldi¤i ye-
ni bir üst aflama oldu¤u de¤erlendirmesi yap›l›yor.
Grev en çok da iflten ç›karmalara, ücretlerin düflürülmesine ve
özellikle de
Sarkozy hükümetinin
kriz program›na karfl›
ç›kma niteli¤i tafl›yor.
Fransa’daki
iflsizlerin say›s› Kas›m
2008
ile
Ocak 2009
aras›nda 100
bin kifli artt›.
Bu rakam 2. Paylafl›m Savafl›’ndan bu
yana bu kadar k›sa sürede yaflanan
en büyük art›fl. Hükümet bu y›l içinde sadece kamuda en az 39 bin iflyerini daha tasfiye etmeyi planl›yor.
Ülke genelinde iflçi ç›karmayan bir
firma hemen hemen yok gibi. Bir
Renault iflçisi bu duruma flöyle tepki
veriyor: “Krizden etkilenen oto-
ezilenlerinin mücadelelerini sistem içine hapsetmeye, sistem içi bir tak›m
“iyilefltirmeler” yoluyla, halklar›n sistemi yerle bir edebilecek mücadelelerini
tasfiye etmeye-ortadan kald›rmaya dönük yo¤un bir çaba içinde olduklar› bilinmektedir. Ve bunlar bu çabalar›n›,
emperyalist zirvenin topland›¤› günlerde bir kez daha Dünya Sosyal Forumu ad› alt›nda Brezilya’da biraraya
gelerek sürdürdüler.
Küresel krizin nedenleri üzerine
“elefltiriler” getirilen ve emperyalistlere “farkl› bir ekonomik model” önerilen forumda en önemli noktay›, her
forumun aksine, ABD emperyalizmine
dönük “elefltiriler” neredeyse hiç dile
getirilmemesi oluflturmufl. Bunun nedeni ise, Obama imifl ve yap›lan konuflmalarda Obama’n›n tüm dünya
için “umut vaat etti¤ine” de¤inilerek
“taze Baflkan” tebrik edilmifl!
Oysa, sistem içi anlay›fllar Obama’y› “tebrik” edip, mazlum halklara
sahte hayaller yayarken, ifllevini zaten
yitirmifl ve yeterince teflhir olmufl
olan Guantanamo’yu kapataca¤›n›
aç›klayarak “de¤iflim” imaj›n› pekifltir-
meye çal›flan Obama, ezilenlere dönük sald›r›larda seleflerinden farkl› bir
tutum izlemeyece¤ini somutta da sergiliyor, Pakistan’›n daha da yo¤un
bombalanmas›na dair ilk emrini vermifl bulunuyordu!
Obama’n›n baflkanl›¤› devralmas›na k›sa bir süre kala yap›lan ateflkesin
ard›ndan, Siyonist sald›r›lar›n a¤›r faturas› bir bir gün ›fl›¤›na ç›kmaya, Filistin
halk›n›n yaflad›¤› ac›lar›n büyüklü¤ü kamuoyuna daha net yans›maya bafllad›¤› s›rada, bir aç›klama da Obama ekibinde yer alan Hillary Clinton’dan
geliyordu. Clinton da ayn› baflkanl›¤›n›n daha ikinci gününde Siyonist sald›r›lar› hakl› gören bir aç›klama yapan
Obama gibi, Siyonist sald›r›lardan Filistin halk›n› sorumlu tutarak, Ortado¤u’yu kan gölüne çeviren politikalar›n
sürece¤ini de teyit ediyor, ayn› günlerde Afganistan iflgaline gönderilen
asker say›s› art›r›l›yor, böylece Obama “balonu”, tahmin edilenden de
önce, kaç›n›lmaz olarak sönüyordu.
Çünkü ABD’de seçimleri kazanan
esas olarak, Amerikan emperyalist
sermayesinin daha genifl bir kesiminin
ittifak›d›r.
Ve bu ittifak›n öncelikli stratejik
hedefi, savafl politikalar›n› daha da k›z›flt›rmaya ve dünya emekçi halklar›na
dönük sömürü, bask›, ya¤ma ve talandan oluflan sald›r›lar› daha da art›rmaya dönüktür.
Bu stratejik hedefleri önüne koyan “ekibin” temsilcisi ise Obama’d›r
ve temsil etti¤i politika eskisinden daha sald›rgan, daha askeri ve daha büyük insanl›k facialar›n› içinde bar›nd›rmaktad›r.
ABD’de bu dönem ifl bafl›na gelen
emperyalist sermaye ittifak›n›n ideolojik öncülü¤ünü, Obama’n›n dan›flmanlar›ndan, az›l› anti-komünist ve
halk düflman› Brezinski yapmaktad›r.
ABD emperyalizminin, bu döneme
iliflkin öncelikli stratejisi ise -gerekirse- geçici olarak ‹ran ile aray› düzelterek (çünkü dünyay› yeniden paylaflmaya dönük tüm bu çabalar dahilinde,
taktiksel olarak eski düflmanlar›n aniden “dost”, dostlar›n ise “düflman”
ilan edilmesi ihtimalini de göz ard› etmemek gerekiyor) giderek büyüyen
iki emperyalist güç olan Rusya ve
mobil endüstrisi de¤il, iflçilerdir. Aç›z ve ailelerimizin karn›n› doyurmak zorunday›z. ‹flte
bunun için de art›k harekete
geçiyoruz!”
Ö¤renciler Londra’da, Filistin
halk›yla dayan›flmak ve Siyonist
katliam› lanetlemek amac›yla üniversite iflgal etti. Sussex Üniversitesi ö¤rencisi olan 83 ö¤renci 20 Ocak’ta üniversitenin
en büyük s›n›f›n› iflgal ettiler. Siyonist sald›r›lar›n sürdü¤ü günlerde yüz binlerce kiflinin kat›ld›¤› eylemlere sahne olan Londra’da bu süreçte iflgal edilen tek
üniversite bu de¤il. London
School of Economics de yine
ayn› günlerde ö¤renciler taraf›ndan iflgal edildi.
✔ Filipinler
Manila’n›n kuzey do¤usunda
bulunan Aurora bölgesindeki
köylüler ve bal›kç›lar, hükümetin
bölgede 500 hektar büyüklü¤ünde bir “serbest ticaret bölgesi”
kurma plan›na karfl› protesto eylemi gerçeklefltirdiler. Hükümetin bu plan›n›n geçekleflmesi durumunda, 6 bin insan r›zalar› olmadan, pirinç ektikleri bu bölgeden sürgüne gitmek zorunda kalacak.
✔ Hindistan
* Yükselen fiyatlar› ve polisin
yapt›¤› iflkenceleri protesto eden
Hindistan Komünist Partisi(Maoist)’in ça¤r›s› ile Do¤u
Hindistan eyaletlerinde, 22 Ocak
günü “uzun gün” ad› verilen bir
günlük genel grev ve isyan ilan
edildi. Grev Jharkhand, Bihar and
Orissa eyaletlerini yo¤un flekilde
etkilerken fabrikalar üretimi durdurdu, dükkanlar kepenk kapatt›.
Ekonomik iflleyifli felce u¤ratan
Maoist militanlar ana yollar› kapad›, kamyonlar› ve yük trenlerinin çal›flmas›na izin vermedi, bir
mobil telefon kulesini de imha
etti. Polis yetkilileri olaylar›n gün
boyu dinmedi¤ini, isyanc›lar›n onlarca noktada birden efl zamanl›
sald›r›lar düzenledi¤ini söyledi.
* Hindistan’›n Raipur eyaleti
Bastar bölgesinde 26 Ocak günü Hindistan Komünist Partisi(Maoist) üyesi 250 militan
“Cumhuriyet Günü’nde gerçeklefltirdikleri sald›r›da endüstri
kenti Kirandal’da aralar›nda birden çok yük vagonunun da bulundu¤u 20 ifl arac›n› yakarak kullan›lmaz hale getirdi. Kirandal,
eyalet merkezi olan Raipur’a
400 km uzakl›kta.
Aralar›nda çok say›da kad›n›n
da bulundu¤u gerillalar Kirandal
kentinin girifllerini tutarak sald›r›lar›n› gerçeklefltirdiler.
Çin’i izole etmeyi ve böylelikle de
merkez Asya’daki büyük enerji rezervlerini ele geçirilmeyi kapsamaktad›r. K›sa süre önce Rusya ile Ukrayna
aras›nda yaflanan do¤algaz krizinin ard›nda da yine özde bat› emperyalizminin bu yönlü çabalar› yatmaktad›r.
Ancak, dünyan›n ezilenleri üzerindeki çok yönlü bask› ve sald›r›lar›n artmas›na paralel olarak yaflanan bu geliflmeler, ayn› zamanda ezenler ile ezilenler aras›ndaki çat›flmalar› da körüklemektedir. Tüm göstergeler ise, körüklenen bu çat›flmalar›n, kendi aralar›ndaki ittifak aray›fllar›na da h›z veren
ezilenlerin lehine geliflti¤ine iflaret etmekte, ezilenler kendi ittifaklar›n›n
ezenlerin ittifak›ndan daha güçlü oldu¤unu giderek bilince ç›karmaktalar.
Bunun içindir ki, dünyay› yeniden ve
ezilenlerin lehine flekillendirmenin,
böylece gerçek bir de¤iflim gerçeklefltirebilmenin, ancak ve ancak difle difl
mücadeleler sonucu ortaya ç›kacak,
köklü bir toplumsal alt-üst oluflla
mümkün olabilece¤ini, daha yüksek
sesle hayk›rmaktalar. Çünkü art›k k›l›çlar çekildi, saflar netleflti!
‹flçi-köylü 14
Tarihten sayfalar
6-19 fiubat 2009
Kemalist Cumhuriyetin ilk Kürt isyan›!
ranl› Halit Bey, Yusuf Ziya Bey ve isyan›n ve
Azadi örgütünün önde gelen di¤er üç üyesi 14
Nisan 1925’te Bitlis’te kurfluna dizilirken, 28
Haziran’da fieyh Said ve Azadi örgütünün di¤er 47 önderi hakk›nda fiark ‹stiklal Mahkemesi idam karar› verdi. Karar ertesi gün infaz
edildi. ‹syan› bast›rmak için düzenlenen harekat s›ras›nda resmi rakamlara göre 15-20 bin
kifli katledildi. Binlerce köy yak›ld›, binlerce insan sürgün edildi.
fieyh Said isyan›n›n
karakteri
fieyh
Sait ‹syan› Cumhuriyetin kurulufl y›llar›nda yaflanan en önemli isyanlardan biri olarak an›lmaktad›r.
‹syan 13 fiubat 1925 y›l›nda varl›kl› ve iyi
e¤itimli Nakflibendî fleyhi Said’in evine s›¤›nan
asker kaçaklar› ile jandarma müfrezesi aras›nda yaflanan çat›flma sonras› “aniden” geliflti.
Asker kaçaklar›n›n birkaç jandarma erini öldürerek kaçmas› ve bölgeye sevk edilen askeri
birlikler isyan›n planland›¤›ndan önce bafllamas›na neden oldu.
Azadi (Özgürlük) örgütü taraf›ndan örgütlenen isyan k›sa sürede birçok bölgeye yay›ld›. ‹syan›n halktan destek almas› ve geliflmesinden korkan devlet 21 fiubat’ta s›k›yönetim
ilan etti. Ordu büyük bir güçle fieyh Said’e sald›rd› ancak K›fl Ovas›nda yenilgiye u¤rad›.
Gökdereli fieyh fierif önderli¤indeki bir
baflka kol da Elaz›¤’a girerek flehrin kontrolünü ele geçirdi.
7 Mart’ta fieyh Said, emrindeki kuvvetlerle
Diyarbak›r’› kuflatt›. Ve güney bölgesinden
flehre girdi. Ancak Ankara hükümetinin gönderdi¤i askeri birlikler karfl›s›nda tutunamayan
fieyh Said, geri çekilmek zorunda kald›. fieyh
fierif ve hareketin di¤er önderleri Elaz›¤ Palu’da tutsak düflerken, fieyh Said ve hareketin
di¤er önderleri, 14 Nisan’da, Ankara’n›n isyan›n örgütleyicisi Azadi örgütündeki casusu
olan Cibranl› Binbafl› Kas›m Bey taraf›ndan yakalanarak hükümete teslim edildi. Cib-
Osmanl›’dan Cumhuriyete geçifl sürecinde
Kemalistler Kürtlerle bir ittifak kurmufltu.
“Kurtulufl Savafl›” s›ras›nda Kürtlerin deste¤ini almak için Kürtlere birtak›m sözler veren Kemalistler, savafl›n sona ermesi ile birlikte bu sözleri de “unuttular”.
“Kurtulufl Savafl›” s›ras›nda Meclis’te kendilerine söz verilen, mebus olarak seçilen, Kürdistan ve Kürt kavramlar›n› kullanabilen Kürtler, savafl›n bitmesi ile ad›m ad›m tasfiye edilmeye baflland›lar. Kurulan yeni Cumhuriyet’te
Kürtlere hiçbir yer yoktu. Dahas› ad› bile yasakt›. Oluflturulan yeni tarih hâkim ulus milliyetçili¤i üzerinde ›rkç› söylemlerle Kürt ulusunu inkâr ediyordu. Türkçeden baflka dilin konuflulmas› yasakland›. Kürt bölgeleri askeri yasak bölge ilan edilmeye baflland›. Kemalistler
kurduklar› yeni devlette Türkler d›fl›nda hiçbir
ulusa, az›nl›¤a yaflam flans› tan›m›yordu. Bunun
için yapabileceklerinin s›n›r›n›n olmayaca¤› zaman içinde daha iyi anlafl›lacakt›. Kürt köylüleri Kemalistlerin atad›¤› valiler, memurlar ve askerler taraf›ndan eziliyor, afla¤›lan›yor ve hor
görülüyordu. Bu amans›z milli bask› politikas›,
Kürt köylülerinin isyanda yer almas›n›n nedenini ve hareketin “milli” yönünü oluflturuyordu.
Bunun yan›s›ra harekein bir de feodal karakteri vard› ki; ‹. Kaypakkaya bu karakteri flöyle
tan›ml›yordu: “O zamana kadar kendi bafllar›na hükümran olan feodal beyler, merkezi bir
otoritenin bu hükümranl›¤› tehdit etmeye bafllamas› üzerine, bu otoriteyle çat›flm›fllard›r. Feodal beyleri merkezi otoriteye baflkald›rmaya
iten esasl› etken budur. Kürt burjuvazisinin
‘kendi’ iç pazar›na hakim olma arzusu ile feodal
beylerin kendi bafllar›na hükümran olma arzusu, Türk hakim s›n›flar›n›n elinde tuttu¤u mer-
kezi otoriteye karfl› birlefltirmifltir.”
‹syan neden dini motiflerle
biliniyor?
Resmi tarih fieyh Said isyan›n› dini motifleri ile öne ç›kar›yor.
Genç Kemalist Cumhuriyet ç›kard›¤› kanunlarla sözde ayd›nlanma yolunda önemli
ad›mlar atm›flt›. ‹ddiaya göre, isyan da fleriata,
hilafete, karanl›¤a karfl› at›lan bu ad›mlar› hazmedemeyenler taraf›ndan ç›kar›lm›flt›. fieyh
Said bölgede sayg› duyulan Nakflibendî bir aileden geliyordu. ‹syan s›ras›nda dini söylemler
kullan›lmas› bu yan›yla do¤al say›lmal›d›r. Dönemin belgeleri isyan›n fieyh Said’in kimli¤inden çok devlet taraf›ndan dini bir k›l›fa sokulmaya çal›fl›ld›¤›n› gösteriyor.
Bakanlar Kurulu’nun 30 Nisan 1341 tarih
ve 1835/2270 numaral› tezkeresinde ifadeler
bunu yeterince kan›tl›yor. “.... Son isyan
ve irticâ olay›n›n bas›n›m›zda ve özellikle ‹stanbul bas›n›n›n büyük bir k›sm›nda genel bir Kürt ayaklanmas› fleklinde gösterilmesi, iç ve d›fl düflmanlarca propaganda zemini ittihaz edilmekte oldu¤undan ve esasen s›n›rl› bir sahada çeflitli emeller ve i¤falât (aldatmalar) neticesi oluflan olay›n büyütülmesi uygun olmad›¤›ndan, isyan›n ayr›mc›l›ktan ziyade irticâî cehalet ve aldatma neticesi zemininde yay›n yap›lmas› için gere¤inin yerine getirilmesi
teklif olunmufltur….”
‹syanda ‹ngiliz parma¤›
var m›yd›?
Devletin resmi tarihçileri fieyh Said isyan›n› karalamak için zaman içinde irtica ve hilafet
söylemlerinin yan›nda ‹ngilizlerin deste¤i iddias›n› da ortaya att›lar.
O dönemde Kemalistlerle ‹ngilizler aras›nda Musul’un paylafl›lmas› konusunda yaflanan tart›flmalara at›fta bulunan bu iddialara göre direnifl iç dinamiklerle de¤il aflina oldu¤umuz “d›fl mihraklar›n” sonucuydu. ‹ngilizler,
Musul sorununda Türkiye’yi köfleye s›k›flt›rmak için bu isyan› ç›karm›flt›.
‹syan›n›n bast›r›lmas›nda ve yüzlerce Kürdün idam edilmesinde, binlerce insan›n yerle-
rinden sürgün edilmesinde baflrolü oynayan
‹smet ‹nönü ‹ngiliz parma¤› oldu¤u iddialar›na;
“fieyh Said ‹syan›n› do¤rudan do¤ruya ‹ngilizlerin haz›rlad›¤› veya meydana
ç›kard›¤› hakk›nda kesin deliller bulunamam›flt›r. Fakat, bundan flüphe edilmifl
ve gerekli tahkikat yap›lm›flt›r. Çünkü,
‹ngilizlerin Musul hareketi esnas›nda ve
daha sonra Nesturi ayaklanmas›nda oldu¤u gibi, hudutlarda ve d›flar›da propagandayla, münasebetlerle fieyh Sait ‹syan›’n›n patlamas›na zahiren yard›mc›
olduklar› intiba› mevcuttu.” (‹nönü, Hat›ralar, Cilt I, s. 202)
Milli Mesele üzerine yazd›¤› önemli makalede bu konuya da de¤inen ‹. Kaypakkaya bu
iddiay› tart›flmayarak esas noktay›, “böyle bir
iddiayla milli bask› politikas›n›n savunulup savunulmayaca¤›n› tart›fl›r. “fieyh Sait isyan›n›n
arkas›nda ‹ngiliz emperyalizminin parma¤›n›n
oldu¤unu varsayal›m. Bu flartlarda bir komünist hareketin tutumunun nas›l olmas› gerekir?
Birinci olarak, Türk hakim s›n›flar›n›n Kürt
milli hareketini zorla bast›rma ve ezme politikas›na kesinlikle karfl› ç›kmak, buna karfl› aktif
bir flekilde mücadele etmek, Kürt milletinin
kendi kaderini kendisinin tayin etmesini istemek, yani ayr› bir devlet kurup kurmamaya
bizzat Kürt milletinin karar vermesini istemek.
(...) ‹kincisi, ‹ngiliz emperyalizminin milliyetleri
birbirine düflürme politikas›n›, bunu her milliyetten emekçi halka, bunlar›n birli¤ine verdi¤i
zarar› kitlelere teflhir eder, ‹ngiliz emperyalizminin müdahale, iç ifllere burnunu sokma politikas›yla aktif olarak savafl›rd› (...)” Ve son bir
al›nt›: “‹ngiliz emperyalizminin, fieyh Sait hareketinde parma¤› oldu¤unu iddia ederek Türk
hükümetinin, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakk›n› çi¤nemesini, kitle katliamlar›na giriflmesini vs. hakl› ve ilerici göstermeye çal›flanlar, bir kere daha tekrarlayal›m, iflah olmaz
Türk flovenistleridir.”
fieyh Sait ‹syan› ve
Takrir-i Sükûn Kanunu
‹syan›n bafllamas›ndan hemen sonra Kemalistler H›yanet-i Vataniye Kanunu’nda de¤ifliklikler yaparak bu kanunu yeniden yürürlü¤e
soktular.
S›k›yönetim ilan edildi ve ‹stiklal Mahke-
Tarihten
k›sa k›sa...
* 7 fiubat 1966 ‹zmir Kula ve Yün
Mensucat Fabrikas›’nda 70 gündür süren
greve polis sald›rd›. 25 iflçi yaraland›.
*7 fiubat 1968 Zonguldak’ta 7000
iflçi sendika taraf›ndan kand›r›ld›klar›n›
söyleyerek Maden ‹flçileri Sendikas›’n›
bast›. Polis iflçilere karfl› cop ve göz yaflart›c› gaz s›karak sald›rd›.
* 9 fiubat 1988 Diyarbak›r Askeri
Hapishanesi’nde 2000 devrimci tutsak
açl›k grevine bafllad›.
* 14 fiubat 1876 ‹stanbul Tramvay
fiirketi iflçileri greve ç›kt›.
* 15 fiubat 1969 Türkiye Ö¤retmenler Sendikas› (TÖS) taraf›ndan düzenlenen “Büyük E¤itim Yürüyüflü” Ankara’da yap›ld›. Binlerce ö¤retmen bozuk e¤itim sistemini protesto etti.
* 16 fiubat 1872 Beyo¤lu Telgrafhanesi iflçileri greve ç›kt›.
* 17 fiubat 1993 Nevflehir E tipi Kapal› Hapishanesi’nden TKP/ML T‹KKO
ve Devrimci Sol dava tutsa¤› 18 devrimci 35 metre uzunlu¤unda tünel kazarak firar etti.
meleri yeniden kuruldu. Bölge adeta cendere
alt›na al›nd›. Binlerce insan suçsuz yere yarg›land›. Resmi rakamlara göre 450 kifli idam
edildi. ‹syan önderlerinin aileleri on y›llar boyunca sürgün edildi. Zorunlu ‹skân Kanunu ile
birlikte zorunlu göç Kürt halk›na dayat›ld›.
Kemalistler isyan› f›rsat bilerek ülkeyi hapishaneye çevirdi. Bas›n susturuldu. Terakkiperver Cumhuriyet F›rkas› isyanla iliflkilendirilerek kapat›ld›. Ülke bir ölüm sessizli¤ine gömüldü.
Bu isyan, devletin Kürt ulusuna yönelik imha ve inkâr politikalar›n›n genifl kamuoyu nezdinde resmen kabul edilmesiydi. Bunun arkas› da gelecekti.
fieyh Said isyan› karalamalara, yak›flt›rmalara ve afla¤›lamalara ra¤men Kürt ulusunun asimilasyona ve inkâra karfl› yükseltti¤i bir direnifl bayra¤›yd›. Dili yasaklanan, kültürü yok
edilmeye çal›fl›lan Kürt köylülerinin, iflçi ve
emekçilerinin, feodal Kürt a¤alar›n›n ve Kürt
ayd›nlar›n›n milli zulme karfl› baflkald›r›fl›yd›.
Kültür-Sanat
Bizde kalanlara
Ac›m›z› dam›tarak sunduk
Sevgimizi ço¤altarak.
Korkulara saplan›p kalmad›k
Onlar›n ayak izlerinden
yürürken
Aya¤›m›z› umuttan çekmedik.
Onlar;
zafere dek
hiç sönmeyecek
bir top ›fl›k oldular bize.
Onlar;
her gün ço¤alan
ve hep yolumuzu ayd›nlatanlar
Onlar;
ö¤reten
ve ö¤renendiler
Onlar;
seven
ve sevilendiler.
Onlar bizdendiler…
(Bir ‹K okuru)
Kurtlar Vadisi adl› dizide “K›l›ç”
rolünü oynayan 45 y›ll›k tiyatro “sanatç›s›” Atilla Olgaç, hayat›yla ilgili bir gerçe¤i ilk kez “Orada Neler
Oluyor”da aç›klad›. “K›l›ç karakteriyle senaryo gere¤i adam
öldürdük. Ama ne yaz›k ki bu
¤›”n› kabul ederek bafllayan Nomer
konuflmas›na “Ulusumuzun tarihinde böyle bir i¤rençlik olmad›¤›na
inan›yoruz” diyerek devam etti.
Resmi tarih ve ideoloji, di¤er tüm
bilim dallar›n›, hukuku, bilim ve sa-
mazlum bir ulusun bir lider (M. Kemal) etraf›nda toplan›p kahramanl›klar yaratmas›yla” doludur. Bu foto¤rafta Ermenilere, Kürtlere yap›lanlara yer yoktur. Nomer diyor ki
dir, “Kuzey Irak”a gidip Amerikal›lardan ve “bölücülerden” intikam
alan Türk kahramanlar›, herkesin
milli gururu olurken, K›br›s iflga-
linden kurtulman›n en masum arac›d›r. Totaliter rejimlerde bilim, sanat ve kültür, devletin “yüce” amac›na hizmet etmek için
vard›r. Her fley resmi
ideolojiye hizmet etmek, onu gelifltirmek
zorundad›r. Amerikan
sinemac›l›¤› Hollywood’un çevirdi¤i
pek çok filmin senaryosunun Pentagon taraf›ndan haz›rland›¤› ya da para yard›m› yap›ld›¤›, bu filmler içinde özellikle Irak iflgalini destekleyen
filmlerin baflta geldi¤i bas›nda s›kça
yer alm›flt›.
...
i
d
e
m
v
e
s
e
s
m
i
k
›
’
s
›
r
›b
K
i
s
i
d
a
V
Kurtlar
vatan için ben gerçek hayatta
10 kifliyi vurdum... Askerlikte
terhisime 1 gün kalm›flt›. Tam
o s›rada K›br›s Bar›fl Hareketi
oldu. Beni Mersin’den K›br›s’a
gönderdiler. ‹lk öldürdü¤üm
çocuk 19 yafl›nda, esir düflmüfl
bir askerdi. Silah› yüzüne do¤rulttu¤umda yüzüme tükürdü.
Aln›ndan vurdum, öldü. Daha
sonraki çat›flmalarda 9 kifliyi
daha öldürdüm. Öldürdükten
sonra gidip karargâhta a¤l›yor,
ertesi gün yine öldürüyordum.
Rüyamdan ç›km›yor. Uzun süre psikolojik tedavi gördüm.
Bu yüzden hala et yiyemiyorum. Kan göremiyorum. Akl›ma öldürdü¤üm çocuklar,
kokmufl cesetler geliyor” dedi.
Olgaç’›n bu sözleri büyük yank›
buldu ve tepkiler gecikmedi. Temiz
Toplum Hareketi Derne¤i sözcüsü
Ali Erdo¤an Nomer, Dernek
Baflkan› Mustafa Müderriso¤lu
ile birlikte Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenledi¤i bas›n toplant›s›nda konuyla ilgili bir aç›klama yapt›.
Olgaç’›n itiraflar› için öncelikle
savafl›n “i¤rençli¤i” ve “ac›mas›zl›-
nat› etkileyip biçimlendiriyor. 1943
y›l› Nazi Almanya’s› Sovyet Rusya
karfl›s›nda ald›¤› yenilgiyle tüm cephelerde yenilgi al›p h›zla geri çekilirken, Alman halk› Propaganda Bakan› Gobbels’in marifetleri sayesinde
TV’den radyoya, radyodan gazeteye kadar Nazi ordusunun “zaferlerini” Sovyet ordusu Berlin’e girene
kadar dinleyip duracakt›. Ayn› flekilde Kurtulufl Savafl› da “büyük kahramanl›klarla” doludur. Resmi tarih, “s›n›fs›z” Osmanl› Devleti’nin
“adalet” maksatl› fetihleriyle, y›k›l›fl
döneminde ise “yedi düvelin namert oyunlar›yla topraklar›na hücum edilmekte, paylafl›m planlar›
yap›lmakta zulme u¤ramakta olan
“Hasta ruhlu, cani insanlar›n yapabilece¤i münferit olaylar, asil bir
ulusa mal edilemez.” Ve ard›ndan
canl› tan›klar ç›k›yor ortaya “Ermenilerden sonra flimdi de Rumlardan m› özür
dilememizi isteyecekler?” telafl›yla Atilla Olgaç’›n asl›nda ne
kadar p›s›r›k ol-
du¤unu, savafltan korktu¤unu, askerde patates soydu¤unu söylüyor.
Bu tan›klardan en önemlisi ne kadar ilginçtir ki KKTC eski cumhurbaflkan› Rauf Denktafl’›n da dan›flmanl›¤›n› yapan Hilmi Özen’dir.
Di¤er ilginç bir fley ise tiyatrocunun bir gün sonra çark ederek
söylediklerini yalanlamas›d›r. Her
fley Kurtlar Vadisi’ndeki gibi de¤il-
linde Rumlara yap›lan katliamlar,
Asala’yla mücadele ad›yla kurulan
intikam tugaylar›n›n iflledi¤i cinayetler hep “senaryo” olarak yalanland›.
Nomer, Kuyucu Murat Pafla’n›n isyanc›lar› bafl üstü diri diri kuyulara
gömdü¤ünü de, J‹TEM taraf›ndan
oluflturulan ölüm kuyular›n› da inkar ediyor. Nomer’e göre esir al›nm›fl bir Rum askerinin infaz edilmesi savafl suçudur ve “Türk askeri asla savafl ahlak›n› çi¤nemez.” Çok
fazla uza¤a gitmeye gerek yok, öldürdükleri gerillalar›n kafalar›n›, kulaklar›n› kesip bir de yan›bafl›nda
hat›ra foto¤raflar› çektiren komandolar için A‹HM’in kaç kez Türkiye’yi savafl suçu ifllemekle mahkum
etti¤ini hepimiz biliyoruz.
Sanat, tarihsel
hesaplaflman›n
neresinde?
‹letiflim ve haberleflme teknolojisinin geliflmesi toplumsal bilincin
belirlenmesinde birinci derecede
önemli olan sanat›n özellikle görsel
sanat›n daha çok önem kazanmas›na neden olmufltur. Sonuçta, her s›n›f bir sanat ak›m› yarat›r, her sanat
ak›m› da bir s›n›fa hizmet eder. Sanat bazen tarihsel günahlar›n veba-
Atilla Olgaç ve
ayd›n-sanatç›
Atilla Olgaç vicdan azab› çekti¤i
için mi bu aç›klamay› yapm›flt›r yoksa ayd›n-sanatç›n›n tarihsel sorumlulu¤unu mu yerine getirmeye çal›flm›flt›r bilinmez. Ancak Olgaç’›n ald›¤› tepkiler üzerine bir gün sonra
söylediklerini inkâr etmesinin ayd›n-sanatç› tavr› olmad›¤› gayet
aç›kt›r. Ayd›n-sanatç›, ortaya ç›kard›¤› ürünü, anlay›fl› her fleyden önce
resmi ideolojiden koparmak, egemen s›n›f kültüründen ar›nd›rmak
zorunda olup eskiyeni de¤il yeniyi,
az›nl›¤› de¤il ço¤unlu¤u, ezeni de¤il
ezileni temel almak, desteklemek
durumundad›r. Ayd›n-sanatç› bu
bak›mdan taraft›r.
Son olarak Atilla Olgaç askerde
o Rum gencini kurflunlamay›p sadece patates soymufl olsa bile temeli
bask› ve katliamlar üzerine kurulmufl olan s›n›fl› toplumda devletin
nuru pak olmad›¤› da bir gerçektir.
‹flçi-köylü 15
Gençlik/okur
6-19 fiubat 2009
Polisin yayg›n iflkencesine lokal örnek
ANKARA Üniversitesi Dil ve Tarih
‹flkence her türlü toplumsal muhalefeti bast›rmak
için kullan›lan,
devletin resmi bir
politikas›d›r.
Co¤rafya Fakültesi’ndeki son
sald›r›y› k›namak isteyen ö¤renciler, gözalt›na al›narak iflkenceye maruz kald›.
POL‹S‹N gerçeklefltirdi¤i her iflkence olay›ndan sonra “iflkence lokaldir” aç›klamalar› yaparak aymazl›¤›n› sürdürdü¤ünü
biliyoruz. Yaflanan son iflkence
olay›nda oldu¤u gibi, biliyoruz ki
iflkence ne lokaldir ne de birkaç
kendini bilmezin iflledi¤i bir suç;
tam aksine iflkence her türlü
toplumsal muhalefeti bast›rmak
için kullan›lan, devletin resmi
politikas›d›r. Bunlar› PVSK,
TMY vb. yasalarla daha net görebiliyoruz.
ANKARA Üniversitesi DTCF bir
süredir yaflanan ülkücü sald›r›lar› protesto ettikleri için gözalt›na al›nan 7 ö¤renci iflkence gördü. ‹HD Ankara fiubesi’nde
aç›klama yapan ö¤renciler, suç
duyurusunda bulunacaklar›n›
aç›klad›.
GÖZALTINDA iflkence gördüklerini iddia eden ö¤renciler 24
Ocak Sal› günü ‹HD Ankara
fiubesi’nde bas›n toplant›s› düzenledi. Ö¤rencilerden Yaflar
Çal›flkan, gözalt›na alan polisle-
rin kendilerini halka “terörist”
olarak göstererek linç ettirmeye
çal›flt›klar›n› söyledi. Çal›flkan,
DTCF’de provokasyonlar ve polis fliddeti sürdü¤ü sürece bunun
son bulmas› için mücadele eden
arkadafllar›n›n yan›nda olmaya
devam edeceklerini söyledi.
Gözde Y›ld›z ise iki kifli olarak
S›hhiye Köprüsü’nün alt›nda gözalt›na al›nd›klar›n›, iki saat boyunca gözalt› arac›nda dolaflt›r›ld›klar›n›, gözalt› süresi boyunca
cinsel taciz, fliddet ve psikolojik
bask› gördüklerini belirtti.
HAL‹L Sönmez de iki arkadafl
olarak, DTCF’ye polisin kendilerini almamas› üzerine, okulun
hemen üst k›sm›nda bulunan
Yüksek ‹htisas Hastanesi bahçesinde beklediklerini söyledi.
Beklerken polislerin gelip kimlik
sordu¤unu ve sorgusuz, sualsiz
üzerlerine silah do¤rultup, teh-
dit etti¤ini, silahlarla ve sert cisimlerle vurmaya bafllad›klar›n›
anlatan Sönmez, kanlar içinde
kald›klar› yetmezmifl gibi, polisin k›flk›rtmas› sonucu, hastane
bahçesindekiler taraf›ndan küfür ve sald›r›lara maruz kald›klar›n› söyledi.
EMN‹YET Müdürlü¤ü’ne götürüldüklerinde kendilerini teslim
eden polislerin isim vermemesi
gerekçesiyle kay›tlar›n›n yap›lmad›¤›na dikkat çeken Sönmez,
8 saatlik gözalt› sürelerinin kay›tlara geçmedi¤ini, ancak Savc›l›¤a ç›kar›lacakken kay›t edildiklerini anlatt›.
POL‹S‹N müdahalesi sonucu yaralanan ancak gözalt›na al›nmayan
ö¤rencilerden Zelal Karatafl
ise “Rektörlükten, Dekanl›ktan
izinleri oldu¤unu söyleyerek bu
güçler bize sald›r›yor” dedi.
(Ankara)
“Katil ‹srail Ortado¤u’dan defol”
‹STANBUL
KAT‹L ‹srail, Filistin’deki katliam›n›
sürdürürken dünyan›n her yan›ndan ‹srail karfl›t› sesler yükseliyor. Marmara Üniversitesi’nde
de ‹srail birçok eylemlilikle lanetlendi.
2 Ocak günü üniversite ÖTK (Ö¤renci Temsilci Kurulu ) taraf›ndan bir yürüyüfl düzenlendi. Faflistlerin ve gerici gruplar›n da
kat›ld›¤› yürüyüfl, Göztepe Kampüs Yemekhanesi önünden bafllad›. Amfide düzenlenen konuflman›n ard›ndan okulun kap›s›na
do¤ru sloganlar eflli¤inde yürüyüfle geçildi. Faflistler ayr›, gerici,
dinci gruplar ayr›, demokrat ö¤renciler ayr› gruplar halinde yürüdü. “Katil ‹srail Filistin’den defol!”, “Diren Filistin Marmara
seninle!” gibi sloganlar ortak
Dersim
Adana
at›lmas›na ra¤men yürüyüfl
bittikten sonra bir araya gelen
faflistler tekbir getirerek ortam› prokove etmeye çal›flt›lar.
YAKLAfiIK bir hafta sonra da
Haydarpafla Kampüsü önünde
düzenlenen bas›n aç›klamas›na
da kat›ld›k. Aç›klaman›n ard›ndan Kad›köy’e do¤ru yürüyüfl
yap›ld›. 50–60 kifli ile bafllayan
yürüyüfle yoldan gelip geçenler de alk›fllarla, sloganlara efllik ederek destek verdiler.
Yol kenar›nda bir kafede oturan 10 kiflilik liseli bir grubun
yürüyüfle kat›lmas› oldukça
olumluydu.
(Marmara
Üniversitesi’nden bir YDG’li)
DERS‹M
F‹L‹ST‹N’DE yaflanan vahfleti
protesto etmek için 18 Ocak saat 17.00’de ayn› anda üç mahallede (Cumhuriyet, Ali Baba ve
Atatürk Mahallelerinde) meflaleli
yürüyüfl yap›ld›. Yürüyüflte s›k
s›k “Filistin halk› yaln›z de¤ildir”, “Katil ‹srail Filistin’den defol”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” vb. sloganlar at›ld›. Yürüyüfle kat›lmayan insanlar da
evlerinden alk›fl ve ›sl›klarla destek verdi.
YÜRÜYÜfi, Partizan, D‹SK,
HKM, EMEP, Halk Cephesi,
ESP, KESK, DHF, DTP gibi siyasi kurumlar›n haz›rlad›¤› ortak
metnin okunmas›n›n ard›ndan
olays›z bir flekilde sona erdi.
Pazar günü yap›lan eylemden sonra
Pazartesi günü saat 11.30’da Devlet Hastanesi önünde toplanan
kitle örgütleri buradan Yeralt›
Polis silahlar›
susmak bilmiyor!
POL‹S kurflunu ile ölen insan say›s›
Partizan
fiehit ve
Tutsak
Ailelerinin
düzenledi¤i
“S›n›rl› bir
yaflam›
s›n›rs›z bir
davaya
adayanlara...”
etkinli¤inde
buluflal›m!
Tarih: 8 fiubat 2009 Pazar
Saat: 19.00
Yer: Simge 1 Dü¤ün Salonu
Adres: Fatih Sultan Cd. Erdemir ‹fl Merkezi
No: 98 Rammar Market Üstü
fiark Kahvesi Yol A¤z› Dura¤›
Okmeydan›/‹stanbul
her geçen gün artmaktad›r. Bu
ölümlerin artmas› ile beraber insanlarda artan polis korkusu yak›n
zamanda yaflanan polis k›yafetleri
ile genç bir k›z›n kaç›r›lmas›nda da
kendini göstermifltir. Bu yaflananlar›n ard›ndan ‹stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’›n polise
kimlik sorun aç›klamas›ndan sonra
kimlik soran onlarca insan polisin
fliddetine maruz kalm›flt›r. “Polise
kimlik sorun” aç›klamas›n›n hiçbir fley de¤ifltirmedi¤i, aksine buna
karfl›l›k da tekrardan fliddete maruz kal›nd›¤› görülmüfltür. Polisin
bu tutumu keyfi bir tutum olarak
aç›klanamaz.
ÖZELL‹KLE ekonomik krizin artmas›
ve resmi ideoloji Kemalizm anlay›fl› gere¤i polisin bu tutumu TC
cephesinde yap›lmak istenendir.
Krizin art›fl› ile beraber ezilen halk
da ayaklanacak ve daha fazla hareketlenmeler yaflanacakt›r. Bu hareketlenmeleri durdurmak için Kemalizm her zamanki gibi sald›racakt›r. 2006 y›l›nda tekrardan düzenlenerek ç›kar›lan “Polis Vazifesi
ve Salahiyetleri Kanunu” polisin
yetkilerini art›rm›fl ve 2008 y›l›nda
polis kurflunu ile ölen insan say›s›
35’e ulaflm›flt›r. 2009 Ocak’›nda
Urfa’da dur ikaz›na uymayan bir kifli polisler taraf›ndan öldürülmüfltür. Elbette ki ölümlerin sebebi ç›-
kar›lan bu yasa de¤ildir. Bu yasan›n
görevi 2008 y›l›nda ölen 35 kifli ve
Urfa’da 26 Ocak 2009 tarihinde
öldürülen kiflinin ölümünü yasallaflt›rmakt›r.
POL‹S kurflunu ile ölmek için devrimci olmak gerekmiyor. Bugün her
kesimden insan bu sald›r›lara maruz kalmaktad›r. Polise kimlik soruldu¤u için, dur ikaz›n› duymad›¤›m›z için ya da flüpheli buldu¤u için
bizler öldürülebiliriz. Ve bu cinayetleri iflleyen polisler ya sürgün
edilmekte ya da haklar›nda sadece
soruflturmalar aç›lmaktad›r. Ve
bundan dolay›d›r ki teti¤e basmada
polisler herhangi bir tereddüt yaflamamakta, kendileri için özel olarak ç›kar›lm›fl Polis Vazifesi ve Salahiyetleri Kanunu’nun arkas›na s›¤›nmaktad›rlar. Bu kanun geri çekilmedikçe ve güçlü bir muhalefet
oluflmad›kça Ferhat Gerçekler, Baran Tursunlar artacakt›r. Annelerin küçük çocuklar›n› polisle korkutmas› bundand›r. Her kötünün
oldu¤u yerde nas›l bir kahraman
varsa, insanlar böyle bir kahramana ihtiyaç duyacak ve güçlü bir örgütlülük çevresinde hareket etmesi gerekti¤ini anlayacak, bu durumun son bulmas› yönlü güçlü bir
muhalefet oluflturulmas› gerekti¤i
yönlü çabalanacakt›r. Aksi takdirde ölümlerin ard› arkas› kesilmeyecektir. (Bir ‹K okuru)
Çarfl›s›’na kadar yürüdü. Yap›lan
eylemlere YDG de kat›larak destek verdi. (Dersim ‹K)
“Kentsel dönüflüm”
ya¤mas›na protesto
Son y›llarda h›zla hayata geçirilmeye çal›fl›lan
“Kentsel Dönüflüm” projesi kapsam›nda, mahalleri ya¤ma ve talan edilmek istenen Gülsuyu halk›, yine bu ya¤ma-talan giriflimlerinin
devam› olarak gündeme gelen çevre katliam›
ve içme suyu kaynaklar›n›n tahrip edilmesine
dönük çabalara dur demek için, bir eylem
yapt›.
Gülensu Gülsuyu Güzellefltirme Derne¤i ve
Gülensu ve Gülsuyu muhtarl›klar›n›n ortak
organize etti¤i eylem, 24 Ocak’ta gerçeklefltirildi.
Eylem, Gülensu son durakta bulunan ormanl›k
alandaki a¤açlar›n, Kentsel Dönüflüm Projesi
çerçevesindeki K‹PTAfi konutlar› inflaat› s›ras›nda meydana gelen heyelanla birlikte y›k›lmas› ve ayn› zamanda burada bulunan içme
suyu kayna¤›n›n da tehlikeye girmesi üzerine
gündeme geldi.
Yap›lan bas›n aç›klamas›nda, Kentsel Dönüflüm
Projesinin bir ya¤ma ve talan projesi oldu¤una, bu kapsamda gündeme getirilen 2B yasas›yla birlikte “Orman vasf›n› yitirmifl alanlar›n
sat›fl›” ad› alt›nda, ormanlar›n ve içme suyu
kaynaklar›n›n talan ve tahrip edildi¤ine dikkat
çekilerek, hem bu sald›r›lara hem de sistemin
emekçi y›¤›nlara dönük gerçeklefltirdi¤i tüm
sald›r›lara karfl› koyma ve örgütlenme ça¤r›s›
yap›ld›. (Kartal)
ADANA
ADANA’DA 18 Ocak Pazar günü
Filistin’e sald›r›lar› protesto
amaçl› gençlik mitingi düzenlendi. Miting 5 Ocak Meydan›’nda
bafllay›p ‹nönü Park›’nda bas›n
aç›klamas› ve müzik, fliir ve
Arapça mesajlarla devam etti.
Mitinge gençli¤in kat›l›m› oldukça iyiydi. Yaklafl›k 450 kiflinin kat›ld›¤› mitingde, ortak aç›lan tek
pankart›n arkas›nda 5 Ocak
Meydan›’nda yol kapat›larak sloganlarla yüründü. TC’nin ‹srail
sald›r›lar›ndaki tutars›z tavr› ayr›ca Kürt ulusuna yönelik sald›r›lar› da teflhir edildi. Miting çeflitli sloganlarla sonland›r›ld›.
(Adana YDG)
ARTV‹N
S‹YON‹ST ‹srail’in Filistin’e sald›r›-
lar›na karfl› “Katil ‹srail Filistin’den defol” pankart› alt›nda
bir ses de Artvin’de yükselttik.
Atapark önünde toplanan 100
kiflilik kitle, yürüyüfle geçmek isteyince polisin engeliyle karfl›laflt›. Yürüyüfl yap›l›rsa soruflturma
aç›laca¤›n›, müdahale edece¤ini
söyleyen polise karfl› kitlenin kararl› tavr› bu engellemeyi bofla
ç›kartt›. Kitle bu bask›ya ra¤men
yürüyüfle geçti. fiehir merkezinde yap›lan bas›n aç›klamas›nda
ABD ve NATO ile bütün iliflkilerin kesilmesi, emperyalistlerin
Ortado¤u’dan ç›kmadan kal›c›
bar›fl›n sa¤lanamayaca¤› vurguland›. YDG, Halkevi, EMEP,
ÖDP, Halk Cephesi, TKP,
E¤itim-Sen, Genç Düfl ve
Genç Umut’un örgütledi¤i bas›n aç›klamas›na halktan da büyük destek geldi.
(Artvin YDG)
BERL‹N
17 Ocak Cumartesi günü yap›lan
yürüyüfl Die Linke Partisi taraf›ndan örgütlendi ve AT‹F olarak
bizler de mitingdeki yerimizi ald›k. Saat 14.00’te Rote Rathaus
denilen noktadan bafllayan yürüyüflte s›k s›k ‹srail’i k›nayan sloganlar at›ld›.
(Berlin AT‹F)
Marmara faflizme
mezar olacak
25 Aral›k’ta okulda düzenlenen yürüyüfl s›ras›n-
da yap›lan faflist sald›r› sonucu befl kifli yaralanm›flt›. Bunun üzerine okuldaki siyasetler ve
demokrat kulüpler bir araya gelerek KESK ve
‹HD ile görüfltük. 2 fiubat tarihinde Göztepe
Kampüsü önünde ortak bir bas›n aç›klamas›
düzenledik. 50 kiflilik bir kitleyle gerçeklefltirilen bas›n aç›klamas› süresince “Marmara faflizme mezar olacak!”, “Faflizme karfl› omuz
omuza!” sloganlar› at›ld›. Biz de YDG olarak
bas›n aç›klamas› öncesi okul içerisinde Filistin
ve okuldaki sald›r›larla ilgili bildiri da¤›tarak
bas›n aç›klamas›na ça¤r› yapt›k.
(Marmara Üniversitesi’nden bir YDG’li)
Kuruçeflme halk›
“yerinde çözüm”
talebini yineledi
Buca’ya ba¤l› Kuruçeflme Mahallesi Dere Sokak’ta Kentsel Dönüflüm Projesi ad› alt›nda
60 evin y›k›m karar› Kuruçeflme halk› taraf›ndan Buca Belediyesi önünde yap›lan bir
bas›n aç›klamas› ile tekrar protesto edildi ve
“y›k›m de¤il yerinde çözüm” talebi yinelendi.
29 Ocak 2009 Çarflamba günü saat 11.00’de
Buca Belediyesi önünde biraraya gelen Kuruçeflme halk› Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i ile
birlikte bir bas›n aç›klamas› yapt›. Kuruçeflme
halk› ad›na bas›n aç›klamas›n› Av. Nazan Sakall› okudu. Kuruçeflme’de gerçeklefltirilecek y›k›m karar›na karfl› çözüm gelifltirilmesi
için birçok öneriyle yetkililere baflvuruldu¤unu hat›rlatan Sakall›, halen kal›c› bir çözüm
gerçeklefltirilmedi¤ini belirtti ve halk›n ma¤duriyetinin giderilmesi için “y›k›m de¤il, yerinde çözüm” talebini yineleyerek bir kez daha ça¤r›da bulundu. Yerel yönetimlerin öncelikli görevlerinin sosyal sorunlar› çözmek oldu¤unu söyleyen Sakall›, Kuruçeflme halk›n›n
bar›nma sorununu çözmek için yetkilileri görev bafl›na ça¤›rd›.
7 Ocak tarihinden itibaren Büyükflehir Belediyesi binas› önünde, “belediyede kadrolu ifl ve
ifl güvencesi” talebi ile açl›k grevi yapan ViraKürflat tafleron iflçilerinin de destek verdi¤i
eylemde “Ezilenler burada, sömürenler
nerede?”, “Sermayeye de¤il, Bucal›ya
hizmet” yaz›l› dövizler tafl›nd› ve “Y›k›m de¤il, çözüm istiyoruz” slogan› at›ld›. (‹zmir)
Umut Yay›mc›l›k ve Bas›m Sn. Ltd. fiti.
‹flçi-köylü
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mh.
‹mam Murat Sk. No: 8/1 Aksaray-Fatih/‹stanbul
Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621 61 33
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL
Bask›: SM Matbaac›l›k Adres: Çobançeflme Mh. Sanayi Cad.
Altay Sk. No: 10 A Blok Yenibosna Bahçelievler ‹stanbul
Tel: 0212 654 94 18
BÜROLAR
Kartal: ‹stasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60
Ankara: S›hh›ye Mh. Süleyman S›rr› Sk. Yunt Ap. No: 19/7 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65 Cep: 0 543 453 89 84
‹zmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeralt› Konak, Tel: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03
Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Bar›fl ‹flhan› Kat: 3 No: 94
Erzincan: Ordu Cd. Ordu ‹flhan› Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19
Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez ‹flsaray› Kat: 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98
Mersin: Silifke Cd. Çavdaro¤lu ‹flhan› Kat: 3 No: 1/8 Cep: 0 545 685 25 27
Avrupa Büro: Weseler Str 93 47169 As-Druck Duisburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958 Faks: 0049 203 40 60 959
Kharipati ulusal konvansiyonu ve s›n›fsal kutuplaflma
Nepal Komünist Partisi (Maoist)
Nepal’deki Yeni Demokratik Devrime önderlik etti¤i mücadelesinde
yaln›zca ülkesini de¤il ayn› zamanda
enternasyonal komünist hareketi de
do¤rudan ilgilendiren konularda aç›l›mlarda bulunmakta, Marksizm-Leninizm-Maoizm’i Nepal flartlar›na uyarlamaya çal›flmaktad›r.
10 y›l süren Halk Savafl›n›n
ard›ndan parlamenter partilerle
geçici bir ittifak yaparak 240 y›ll›k monarfliyi y›kan, Federal Demokratik Cumhuriyeti kuran ve
Kurucu Meclis seçimlerinde büyük halk deste¤i ile birinci olarak hükümetteki koalisyona önderlik eden Maoistler Yeni Demokratik Devrimi tamamlamak
amac›yla tarihsel bir toplant›ya
ve önemli kararlara-aç›l›mlara
imza att›lar.
Birlik-dönüflüm-zafer!
20-25 Kas›m tarihlerinde gerçeklefltirilen Kharipati Ulusal
Konvansiyonu’nda biraraya gelen
Maoist parti üye ve kadrolar›, partinin önümüzdeki süreçteki taktiksel
politikas›n› belirleyerek Yeni Demokratik Devrim do¤rultusunda son
taktiksel yaklafl›mlar›n› netlefltirdiler.
Halk cumhuriyetinin kurulmas› için
nas›l bir politik hat izleyeceklerini belirlediler. Yo¤un bir iç mücadele ve
parti-içi demokrasinin derin bir flekilde hayat bulmas› sonucunda düflmanlar›n›n aksi yönde tüm çabas›na ra¤men birliklerini pekifltirdiler.
Konvansiyonun aç›l›fl konuflmas›nda Baflkan Prachanda partinin
bölünmesini isteyenleri hayal k›r›kl›¤›na u¤ratacaklar›n› ve devrimci bir
parti olarak daha ileriye gidebilmek
için yeni plan ve politikalar belirleyeceklerini, halk devrimini daha yüksek
aflamaya getireceklerini belirtti.
Konvansiyonda NKP(Maoist)
tarihinde ilk kez iki ayr› belge sunuldu. Belgelerden birini Baflkan
Prachanda di¤erini ise Parti hiyerarflisinde 2. s›rada yer alan Kiran yoldafl sundu. Belgelerinin sunumunun
ard›ndan kat›l›mc›lar 20 farkl› gruba
ayr›larak iki belgeyi tart›flt›lar. Bu
gruplara ek olarak Merkezi Dan›flma
Komitesi de ayn› gündemle topland›.
Her grupta yaklafl›k 50 delege yer ald›
ve yo¤un tart›flmalarla iki belgenin de
eksik, yanl›fl ve do¤ru yerlerini de¤erlendirerek devrimin gelece¤ine flekil
vermeye çal›flt›lar. Özellikle y›llar›n› silahl› mücadele içerisinde geçiren kad-
C
M
Y
K
rolar, partinin çal›flma tarz› üzerine
kayg›lar›n› aç›kça ifade ettiler. Gruplar›n toplant›lar›n›n sona ermesinin ard›ndan grup liderleri tart›flmalardan
ç›kan sonuçlar› konvansiyon iradesinin
önünde sentezlediler. Grubun genel
düflüncesine kat›lmayan delegeler de
bireysel olarak görüfllerini ifade ettiler. Bu sayede parti önderli¤i parti taban›n›n görüfllerini do¤rudan dinleme
imkan›na sahip oldu. Ortak tav›r ise
birlik-dönüflüm ve devrimin tamamlanmas› idi.
Ulusal Konvansiyonun ard›ndan
toplanan Merkez Komitesi ortaya ç›kan iradeye uygun olarak sunulan iki
belgeyi tek bir belge haline getirme
ve “Federal Demokratik Ulusal
Halk Cumhuriyeti” bafll›¤› alt›nda
bir belgenin haz›rlanmas› karar›n› ald›. Prachanda, bu büyük tart›flman›n
“Demokratik Cumhuriyet” karar›n›n
al›nd›¤› Chunwang Toplant›s›”ndan
bu yana en önemli tart›flma oldu¤unu
ve yak›ndaki Parti Kongresi öncesinde deneyimlerin sentezi aç›s›ndan
önem tafl›d›¤›n› belirtti.
Her devrim
kendi yolunu çizer
K›z›l Y›ld›z dergisinin 5-15
Aral›k tarihli 19. say›s›nda her devrimin kendi yolunu çizdi¤i ve bunun
uzun ve f›rt›nal› oldu¤u ifade edilmektedir. Lenin zaman›nda Rusya’da
tamamlanamayan Kurucu Meclis slogan›n›n Nepal’de tamamland›¤›n› ve
NKP(Maoist)’in Meclis’in en büyük
partisi olarak koalisyona önderlik etti¤ini vurgulamaktad›r. Nepalli komünistler ayn› zamanda Mao taraf›ndan
aç›lan ve ölümünün ard›ndan kapat›lan Büyük Tart›flma’y› da yeniden
gündemlefltirerek ve bu tart›flmaya
katk› sunarak enternasyonal proletaryan›n canl› ideolojik tart›flma konusunda yaflad›¤› eksikli¤e de katk›
sunmaya çal›flmaktalar.
Derginin ayn› say›s›nda yaz›s› yay›nlanan Dharmebdra Bastola,
Halk Savafl›n›n 1996’da burjuva diktatörlü¤ünü y›karak proletarya diktatörlü¤ünü kurmak amac›yla bafllat›ld›¤›na, devrimin asgari program›n›n
Yeni Demokratik Devrimi tamamlamak oldu¤una, bu yolda MK’n›n
Chunwang Toplant›s›nda monarfliyi
y›kmak için Demokratik Cumhuriyet
taktik slogan›n›n benimsendi¤ine, Federal Demokratik Cumhuriyet’in kurulmas›yla bu slogan›n gündemden
düfltü¤üne ve Yeni Demokratik Devrime ulaflmak için yeni bir yönelime
ihtiyaç duyuldu¤undan Ulusal Konvansiyon’un topland›¤›na iflaret etmektedir.
Ancak feodal monarfli y›k›lsa da
Nepal’in yar›-feodal yar›-sömürge karakteri de¤iflmemifltir. Feodalizm ve
komprador bürokrat kapitalizm y›k›lmad›kça da Nepal halk› özgür olamayacak, ulusal ekonomi kurulamayacakt›r. Bu nedenle k›saca Halk Cumhuriyeti olarak adland›r›lan Federal
Demokratik Ulusal Halk Cumhuriyeti kurulmal›d›r. Bu cumhuriyet
proletaryan›n önderli¤i alt›nda
ulusalc›, yurtsever, demokrat ve
devrimci güçlerin ortak diktatörlü¤ü olacakt›r. Bu devlet
proletarya diktatörlü¤ünün özel
bir biçimi olacak ve ülkeyi sosyalizme tafl›yacakt›r.
Federal Demokratik Ulusal Halk
Cumhuriyeti slogan› Nepal toplumunun tarihsel taleplerini temsil etmektedir. Federal olmas› ezilen bölge
ve milliyetlerin kurtuluflunu ve iç güvenli¤ini simgelemekte, merkezi feodal devlete karfl› uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›n›n kabulünü ifade
etmektedir. Demokrasi hükümete
önderlik eden güçler aras›ndaki dostane mücadeleyi belirtmektedir.
Ulusall›k ise emperyalizme ve yay›lmac›l›¤a karfl› d›fl güvenlik vurgusuna
iflaret etmektedir.
Görüfl ayr›l›klar›n›n
geliflimi
Derginin ayn› say›s›nda yaz›s› yay›nlanan Basanta yoldafl da Federal
Demokratik Cumhuriyet kurulmas›na ve elde edilen di¤er kazan›mlara
ra¤men ülkenin yar›-feodal yar›-sömürge sosyo-ekonomik flartlar›nda
bir de¤iflimin olmad›¤›n›, komprador
burjuvazinin devletin lideri oldu¤unu,
emperyalist ve yay›lmac› iflgal tehdidinin artt›¤›n›, ulusal egemenlik ve toprak bütünlü¤ü meselelerinin tehlikede oldu¤unu, özcesi feodalizm ve emperyalizmle genifl Nepalli kitleler aras›ndaki temel çeliflkilerin henüz çözülmedi¤ini ifade etmektedir. Partinin
bu temel konularda birlik içinde oldu¤unu ancak devrimi tamamlama konusunda uzun vadeli taktiksel yaklafl›m› belirleme konusunda görüfl farkl›l›klar›n›n oldu¤unu aç›klamaktad›r.
NKP(Maoist) tarihinde ideolojik ve siyasi çizgi meselesinde
en keskin tart›flma 17-26 Kas›m’da gerçekleflen MK toplant›s›nda yaflanm›flt›r. Baflkan Prachanda ve Kiran yoldafl çizgi meselesinde
görüfllerini iki ayr› belge halinde
MK’ya sunmufltur. Bu belgelerdeki temel farkl›l›klar,
birincisi yaflanan deneyimlerin nas›l sentezlenece¤i
üzerine, ikin-
cisi halk devriminin tüm müttefiklerinin nas›l ve hangi taktiksel sloganla
birlefltirilebilece¤i ve esas düflman›n
nas›l tecrit edilece¤i üzerine ve üçüncüsü üç mücadele cephesi aras›nda
koordinasyonun nas›l sa¤lanaca¤› ve
hangisinin esas oldu¤u üzerineydi.
Çizgi mücadelesinin yo¤unlaflt›¤› esas nokta ise Yeni Demokratik Devrimden önce farkl›
bir burjuva diktatörlü¤ü aflamas›n›n olamayaca¤› üzerineydi.
Konvansiyonun bir di¤er önemli
misyonu da örgütsel birli¤i sa¤lamakt›. Bunun en iyi yolu ise iki çizgi mücadelesinin aç›k ve tarafs›z flekilde
ifade edilmesi yani parti içi demokrasinin hayat bulmas›d›r.
Merkez Komitesi kendisine
sunulan iki belge üzerine bu belgelerden birini oylama ile seçme yerine tüm partinin iradesini, görüfllerini alarak ve ciddi
tart›flmalarla derinlefltirme ve
iki belgenin tek bir belge haline
getirilmesi gerekti¤i karar›na
vard›. Bu amaçla iki belgeyi de
MK’n›n resmi belgesi olarak Konvansiyona sundu. Ancak bu flekilde partinin tüm saflar›nda ideolojik ve siyasi konularda daha üst düzey bir anlay›fla ulaflmak mümkün olacakt›r. Bu
büyük tart›flma parti tarihinde demokrasinin gelifltirilmesi konusunda
ileri ve yeni bir yöntemdi.
Baflkan Prachanda’n›n sundu¤u
“Halk Yanl›s› Federal ve Rekabetçi Cumhuriyet” ve Kiran yoldafl›n sundu¤u “Federal Ulusal
Halk Cumhuriyeti” belgeleri öneri, elefltiri ve tart›flmalar›n sonucunda
“Federal Demokratik Ulusal
Halk Cumhuriyeti” slogan›yla tek
bir belge haline getirildi.
MK toplant›s›
K›z›l Y›ld›z dergisinin 20-31 Aral›k tarihli 20. say›s›nda ise Ulusal
Konvansiyonun ard›ndan 8-15 Aral›k tarihlerinde toplanan Merkez
Komite kararlar›na yer verdi. Bu
toplant›da 4 ay sürecek “ulusun bilinçlendirilmesi
ve
kalk›nma kampanyas›”n›n bafllamas›na karar verildi.
MK ayn› zamanda çal›flma tarz› üzerine Prachanda yoldafl›n tek bir belge
haline getirdi¤i “Federal Demokratik
Ulusal Halk Cumhuriyeti” politikas›n›
da onaylad›.
Toplant›da ayr›ca Nepal
Kongresi, Madhesi Partileri ve
di¤er kralc› partilerin NKP(Maoist) önderli¤indeki hükümeti
düflürmek ve elde edilen kazan›mlar› yok etmek amac›yla
“Demokratik ‹ttifak” ismi alt›nda bir cephe oluflturmas›na karfl›l›k olarak halk›n talep ve özlemlerine hayat vermek ve süreci ileriye tafl›yabilmek için
tüm yurtsever ve cumhuriyetçi
güçlere yeni bir cephede buluflma ça¤r›s›nda bulundu. NKP(Maoist) s›n›fsal temelde iki taraf aras›ndaki kutuplaflmay› keskinlefltirme ve
halk› harekete geçirme karar› ald›.
NKP(Maoist) MK üyesi Bastola
yoldafl da monarflinin sona ermesine
ra¤men feodalizmin mevcudiyetini
korudu¤unu, toplumun geliflimine
engel olmak isteyen güçlerin çabalar›na karfl› ulusalc› ve cumhuriyetçi
güçlerle feodalizme ve komprador
bürokrat burjuvaziye karfl› birleflik
cephede buluflman›n an›n görevi oldu¤unu aç›klad›. Bu birleflik cephenin statükocu parlamenter partilerin yan› s›ra eski bürokratik
yap›ya karfl› da mücadele edece¤i aç›kland›. Derginin Editör bölümünde bu gerici partilerin sürece engel ç›karmak için her türlü yolu denedi¤i, anayasan›n yaz›lmas› ve yasalar›n haz›rlanmas› için at›lan her
ad›mda itirazlarda bulunduklar›, al›nan kararlar›n yerellerde hayat bulmamas› için de çaba harcad›klar›, Nepal Ordusundaki monarfli yanl›s› komuta kademesinin tasfiyesi ve Halk
Kurtulufl Ordusu ile bütünlefltirilerek yeni bir ulusal ordunun kurulmas› sürecini sabote ettikleri belirtildi.
Bu do¤rultuda al›nan bir di¤er karar da devrimci hareketin
kutuplaflmas›n› sa¤lamak için
devrimci parti ve örgütlerle birleflme karar›d›r. Komünistlerin ve
devrimcilerin birleflerek yar›-feodal
yar›-sömürge üretim biçimini y›kmas›n›n, devrimcilerin tek bir merkezden yönetilmesinin önemi vurgulanmaktad›r. Bu do¤rultuda 12
Ocak’ta NKP (Maoist) ile
NKP(Birlik Merkezi-Maflal) birleflti. K›z›l Y›ld›z dergisinin 16 Ocak
tarihli 22. say›s›nda 13 y›l önce Halk
Savafl›n›n bafllamas› konusunda görüfl
ayr›l›klar›ndan dolay› ayr›ld›klar› Birlik Merkezi-Maflal ile Yeni Demokratik Devrimin tamamlanmas› ve MLM
konusunda
ortaklaflt›klar›
için
NKP(Maoist)’in birleflti¤i vurguland›.
Birli¤in ard›ndan partinin ismi Birleflik Nepal Komünist Partisi (Maoist) ad›n› ald›. Bas›nda NKP(Maoist)’in NKP (ML) Devrimci ile
birleflme sürecini de tamamlamaya
bafllad›¤› haberleri yer almaktad›r.
MK toplant›s›nda Baflkan Prachanda’dan sonra ikinci lider olarak
Kiran yoldafl belirlendi ve Kiran yoldafl örgütlenme bürosunun sorumlulu¤una atand›. Gajurel yoldafl da enternasyonal büro sorumlulu¤unu devam ettirmekte.
Nepalli devrimciler ve komünistler tarihin omuzlar›na yükledi¤i a¤›r
misyonun bilinciyle süreci devrim lehinde ilerletmek ve Yeni Demokratik
Devrimi tamamlamak için kritik ve
önemli kararlara imza atmakta ve harekete geçmektedir. Gericilerin tüm
sald›r›lar›na ve engellerine ra¤men
Maoistler Nepal halk›yla bütünleflerek zaferi elde edeceklerdir.
Baz› önemli kararlar
PART‹ içi mücadelenin devrimin
ruhu oldu¤unun ifade edildi¤i
yaz›da Bastola yoldafl, al›nan
baz› kararlar› flöyle ifade etmektedir:
CHUNWANG Toplant›s›nda Demokratik Cumhuriyet bir geçifl aflamas› olarak vurgulanm›fl ve bu
cumhuriyetin ne burjuva ne de
proleter bir devlettir tan›mlamas›
yap›lm›flt›r. Kharipati Ulusal Konvansiyonu buradaki vurguyu düzeltmifl ve Marksizm-Leninizm-Maoizm’e göre burjuvazi ile kapitalizm
aras›nda böylesi bir geçifl devletinin
olamayaca¤›, yaln›zca sosyalist devletin kapitalizmle komünizm aras›nda bir geçifl devleti niteli¤ine sahip
oldu¤u, sosyalizme geçiflte ilerici,
ulusalc›, demokratik, devrimci güçlerin diktatörlü¤ü olan demokratik
halk devletinden baflka kapitalizmle
sosyalizm aras›nda farkl› bir aflaman›n olmayaca¤› karar› al›nm›flt›r.
Dolay›s›yla NKP(Maoist)’in hükümetine önderlik etti¤i mevcut devletin halen burjuva devlet oldu¤u ve
komprador burjuvazi ile toprak
a¤alar›n›n egemen s›n›flar oldu¤u
vurgulanm›flt›r.
BENZER flekilde Chunwang Toplan-
t›s› bilimsel bir yaklafl›mla Demokratik Cumhuriyetin kuruluflunun
ard›ndan yeni koflul ve çeliflkilerin
ortaya ç›kaca¤›n› belirtmiflti. Buna
göre gerici s›n›f ve burjuva partiler
cumhuriyeti parlamenter cumhuriyete dönüfltürmek için çaba harcayacakken Proletarya Partisi ise bu
devleti Yeni Demokratik Cumhuriyete dönüfltürmek için mücadele
edecektir. Bu noktada Kharipati
Ulusal Konvansiyonu süreci parlamenter demokrasi yönüne çevirmek isteyen burjuva unsurlar›n yaln›zca parti d›fl›nda burjuva partilerde de¤il, ayn› zamanda devrimci
partinin kendi içerisinde de mevcut
oldu¤u vurgusunu yapmaktad›r.
Partinin bar›fl sürecine girmesiyle birlikte esas mücadelenin
yasama organ›nda ve hükümette oldu¤u anlay›fl›n›n parti
saflar›nda yayg›nlaflt›¤› tespiti
yap›lmakta ve bu anlay›fl›n
devrimci kitlelerin devrimi tamamlamadaki yaflamsal rolünü anlayamad›¤›n› belirtmektedir. Bu yanl›fl anlay›fl›n partiyi
kitlelerden uzaklaflt›rd›¤› için oldukça tehlikeli oldu¤u belirtilmekte
ve Ulusal Konvansiyon partinin her
cephede mücadele etmesinin önemine parmak basmaktad›r. Bu
cepheler sokak, meclis ve hükümettir ve bu cepheler içinde esas olan sokakt›r. Bu nedenle anayasan›n yaz›lma sürecinde halk›n seferber edilmesi ve devrimi ileriye tafl›mas› görevi netlefltirildi.
ULUSAL Konvansiyon ayn› zamanda
Büyük Proleter Kültür Devrimi anlay›fl›n›n yans›mas› olmufl, parti üye
ve kadrolar› parti önderli¤indeki
eklektik, ben merkezci, pragmatik
yaklafl›mlar› da mahkum etmifltir.
DERG‹N‹N ayn› say›s›nda yazan
Khim Lal Devkota ise konvansiyonda yeni ulusal ordunun kurulmas›n›, halk yanl›s› yeni anayasan›n
yaz›lmas›n›, ekonomik kalk›nman›n
ve kendi kendine yeterli bir ekonominin kurulmas›n› karar alt›na ald›klar›n› belirtti. Devkota yoldafl ayn›
zamanda aksi yönde tüm propagandaya ra¤men tek parti diktatörlü¤ü
kurma amac›nda olmad›klar›n›, proletarya diktatörlü¤ü alt›nda da çok
partili rekabeti savunduklar›n›, bu
görüfle 20. yüzy›ldaki komünist hareketin tarihini inceleyerek ulaflt›klar›n› da vurgulad›.

Benzer belgeler