Untitled - Diş Dostu Derneği

Transkript

Untitled - Diş Dostu Derneği
4
4
İÇİNDEKİLER
EYLÜL 2013
8
‘Diş Hekimim Aynı Ben’
Projesiyle Çocuklar Diş
Hekimi Korkusunu Yenecek
18
DUYGU ÇETİNKAYA
“Ada beni büyüttü ve
olgunlaştırdı.”
21
En Yaygın Hastalığı
Engellemek Hayal mi?
Yazan: Prof. Dr. Fahinur ERTUĞRUL
Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Çalışmanın en sevdiğimiz yanı
‘tatile gidiş’i! Peki ya ‘tatilden dönüş’ü?
DİŞ DOSTU
Diş Dostu Derneği Adına
İmtiyaz Sahibi
Selda Alemdar Dinçer
Diş Dostu Derneği Adına
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Şila Koen
Danışma Kurulu
Dr. Berna Evrenol
Prof. Dr. Betül Kargül
Dt. Güngör Doğaner
Prof. Dr. İlknur Tanboğa
Dt. Mıgır Gülezyan
Dr. Oktay Dülger
Dr. Remzi Ülgen
Dr. Seyhan Gücüm
Yayına Hazırlayan
KORORA
Kuzguncuk Mah.
Yapraklı Çınar Sok. No:9
Kuzguncuk / Üsküdar
www.korotanitim.com
DİŞ DOSTU DERNEĞİ
Levent Mah. Nispetiye Cad.
Dost Apt. Kat:1 Daire:2
Levent/İstanbul
Tel: 0212 240 7353
Faks: 0212 240 7301
[email protected]
www.disdostu.org
Baskı
Ömür Matbaacılık A.Ş.
Beysan Sanayi Sitesi Birlik Cad. No:20 Yayın Türü:
Haramidere / Beylikdüzü / İstanbul
Diş Sağlığı Projesi
Tel: 0212 422 76 00
DİŞ DOSTU, 3 ayda bir yayınlanır. Derginin hiçbir bölümü izinsiz çoğaltılamaz, başka bir dergide ve web sitesinde yayınlanamaz.
DİŞ DOSTU’nda yer alan yazılardaki fikirler yazarlarına aittir ve yayıncı yazının içeriğinden sorumlu tutulamaz. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.
EYLÜL 2013
DİŞ
DOSTU’NDAN
Gülümsemenin Sırları
Değerli Diş Dostu Okurları,
Hollywood yıldızları nasıl her zaman o kadar bakımlı, güzel ve ışıl ışıl oluyorlar hiç merak ettiniz mi? Bunun sadece iyi bir giyimle yakalanabileceğini sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.
Resimlerini gördüğünüz ünlü yıldızların ortak noktaları güzel, başarılı ve hatırı sayılır bir
hayran kitlelerinin olmasıyla sınırlı değil. Bulundukları her filmde, her rolde güzellikleri göz
kamaştıran Hollywood yıldızlarının bu kadar etkileyici olmalarının en önemli sebebi tabii ki
mükemmel gülüşleri... Karşınızdaki kişiyi etkilemenin en önemli yollarından biri sıcak, içten
ve kendine güvenen bir gülüşten geçer.
Dr. Ilgaz Özer
Diş Dostu Onaylı Klinik Üyesi
İlk izlenim her zaman çok önemlidir. Bir insanı etkilemenin en kolay yolu, kendine güven;
kendine güvenin en kolay yolu ise gülümsemektir. Ne kadar bakımlı ve güzel görünürseniz
görünün, güldüğünüz zaman ortaya çıkan sonuç hakkınızdaki bütün olumlu düşünceleri yerle
bir etmeye yeter! Estetik olarak tatmin edici bir gülümseme insanların ilgisini daha kolay
çekebilmenizi ve size daha pozitif yaklaşmalarını sağlar. Gülümsediği zaman insanın karşı
tarafa verdiği samimiyet ve sıcaklık duygusu ancak içten bir bakışla özdeşleştirilebilir. Güzel
görünmek sadece dikkat çekmeye yeterken; bunu, kusursuz dişlere sahip olmanın verdiği güvenle gülümseyerek pekiştirmek karşınızdaki kişinin aklını başından alabilir.
Herkesin özendiği güzel bir gülümsemenin belli standartları tabii ki vardır. Üst ve alt dudakların çevrelediği çerçeve içinde dişler ve dişetleri yer alır Bu alanın estetiği dudaklar, dişler
ve dişetleri arasındaki uyum ile belirlenir. Tek başına güzel dudaklara veya büyük parlak ve
beyaz dişlere sahip olmak güzel bir gülüşe sahip olunduğu anlamına gelmez. Güzel dudaklar,
sağlıklı dişetleriyle çevrelenmiş, sağlıklı ve estetik dişlerle desteklendiği takdirde güzel bir
gülüş elde edilmiş olunur.
Kabul edilmesi gereken bir gerçek de ‘ideal’ gülüş diye genel bir kavramın olmadığıdır. Çünkü ideal gülüş genellenemeyen, kişiden kişiye değişen bir olgudur. Tek tip bir gülüş yaratılması ve ideal olarak adlandırılıp herkese uygulanması da mümkün değildir. Uygulansa bile
herkeste ‘ideal’ ve estetik olmasını beklemek mümkün değildir. Çünkü gülüş kişiye özgü özelliklere göre tasarlanmalıdır. Ancak o zaman estetik olabilir. Gülüş tasarımındaki amaç kişiye
özel, o kişi için ideal, sert ve yumuşak dokuların birbiriyle uyum içinde olduğu ‘dengeli’ bir
gülüş yaratmaktır.
Ayrıca güzel bir gülümsemenin yaşı da yoktur. İnsanlar ne yazık ki geç kaldıklarına inanarak
tedavilerini erteler veya tedaviye başlamaktan kaçınır. Hâlbuki günümüzde her yaşta gülümsemeyi değiştirecek uygulamalar yapmak mümkündür. Ortodontiden, estetik diş hekimliği
uygulamalarına, protez ve implant uygulamalarına kadar her yaşta, her hastaya uygun opsiyonlarla müdahale etmek mümkündür. O nedenle eğer siz de gülümsemenizden memnun
değilseniz, bu yazıyı okumayı bitirir bitirmez derhal bir uzman görüşüne başvurun. Bol bol
gülümsemeniz dileğiyle…
Sevgiler,
Dr. Ilgaz Özer
Diş Dostu Onaylı Klinik Üyesi
3
EYLÜL 2013
HOŞ
SOHBET
“Ada beni
büyüttü ve
olgunlaştırdı.”
Böyle diyor Duygu Çetinkaya, çünkü
Survivor aslında hiç de öyle dışarıdan
göründüğü gibi kolay bir yarışma
değil. Biz de “Arka planda neler
yaşanıyor, merak ettik ve sorduk.”
O da yarışması süresince
yaşadıklarını Diş Dostu’na anlattı…
Röportaj: Güniz Acar Balcı
Fotoğraf: Seda Yeşilyurt
Onu çok yakın zaman önce Survivor yarışmasıyla tanıdık. Kimine göre adanın en doğrucusuydu kimine göre de en agresifi.
Ama herkesin ortak bir kanısı vardı; hırslı ve belki de onun
gerçek bir Survivor örneği olması. Ayrıca hırsın kötü bir şey
olduğunu kim iddia edebilir ki? Duygu Çetinkaya’ya göre de
hırs kendinize zarar vermediğiniz sürece kötü bir şey değil.
Duygu Çetinkaya’yı kısaca tanıyalım mı? Gerçek hayatta
adada olduğunuz kadar hırslı mısınız? Adanın en hırslısı
seçilmiştiniz…
1986’da Denizli’de doğdum. 10 yıldır profesyonel olarak
oyunculuk yapıyorum. Asker bir baba ve gazeteci bir annenin kızıyım. İktisadi İdari Bilimler Fakültesi mezunuyum.
Oğlak burcuyum ve iyi bir Fenerbahçe taraftarıyım.
Gelelim Survivor Oscarlarında en hırslı yarışmacı olarak
aday gösterilmiş olmama…
Bence insanların hırslı ve açık sözlü olmaları mutlu olmalarının tek sebebidir. Hırstan bir canavar yaratmakla, hırsa azim
eklemek arasında çok ince bir çizgi olduğunu düşünüyorum.
4
Ben Survivor yarışmasında ve normal
hayatımda azmim ve dayanma gücüme hırsımı eklediğimde daha başarılı
oluyorum. Hırsını doğru kontrol eden
bir insanın asla başarısız olacağına da
inanmıyorum.
Kimilerine göre adanın ‘en harbisi,
en dobrası’ydınız, kimilerine göre
ise ‘hırslı, agresif’tiniz… Algıdaki
bu keskinlik neden oluştu sizce?
Birçok kişi tarafından haklı, birçok
kişi tarafından da haksız bulunduğum
doğru. Ben hayatım boyunca bana
yanlış gelen bir konuda hakkımı savunmanın hakkım olduğunu bilerek
yaşadım. Bu yüzden yarışmada bana
yanlış gelen birçok konuya itiraz ettim. Bu da birçok izleyici tarafından
yanlış anlaşılmış olabilir. Çünkü kadınlar çok fazla haklarını savunduklarında günümüz dünyasında ya çok
konuşan ya da kavgacı unvanını alıyor. Kimileri de “Helal olsun hakkını nasıl savunuyor.” diye bakıyor. 17
farklı insanın olduğu bir adada teknolojiden, sevdiklerimizden uzak, açlıkla mücadele ederken tek düşündüğüm
şey hakkımı savunmaktı. İnsanların
bana ne gözle bakacaklarını gerçekten hesaplamadım. İçimden gelen
neyse sadece onu yaptım.
Asker çocuğusunuz. Bunun kişiliğinizin gelişiminde nasıl bir etkisi
oldu? Şimdiki Duygu geçmişten,
çocukluğundan neler taşıyor kendinde?
Evet, asker çocuğuyum ve bununla
her zaman gurur duyuyorum. Babam
asker olmasına rağmen çok yumuşak mizaçlı bir insandır, özel bir disiplin içinde büyütülmedim. Aksine
özgürlüğün ve birey olmanın bilinci
ile büyütüldüm. Bu yüzden kendime
güvenim hep tam oldu. Çocukken çok
eğlenceli ve maceracıydım, sanırım
hâlâ öyleyim. İçimdeki çocuğu hiçbir
zaman bırakmadım, bırakacağımı da
düşünmüyorum…
Survivor Duygu ve gerçek yaşamdaki Duygu arasında farklar var mı?
Kesinlikle fark var! Çünkü yarışmadayken insan normal hayatında verdiği tepkilerden daha farklı tepkiler
verebiliyor. Bilmediğiniz bir ülkede,
tanımadığınız insanlarla bir arada olduğunuzda kendinizi çaresiz hissediyorsunuz. Açlık, yalnızlık, yokluk...
“İnsanların bana ne gözle
bakacaklarını hesaplamadım.
İçimden gelen neyse sadece onu
yaptım.”
Tek başınıza kaldığınızda duygularınız sürekli değişiyor. Normal hayatımda Survivor yarışmasındaki kadar
sert tepkiler veren biri değilim tabii
ki. Huzurlu, evinde oturan, yemeğini
yiyip dostlarıyla vakit geçiren Duygu
daha ılımlı ve daha çok gülmeyi seviyor!
Hırsın yanında bir de agresif gördük sizi. Bu kadar sinirlenecek ne
vardı? Ada güzel, kum, güneş, deniz...
Survivor olmaya karar verip adaya
gittikten sonraki süreçte konular, koşullar, zorluklar, heyecan, yalnızlık,
açlık, korku, kaybetmek, kazanmak,
tartışmak, yokluk, sevinç, hüzün gibi
daha birçok duyguyu gözlemleme fırsatım oldu. O andan itibaren anladım
ki Survivor televizyona yansıtılan
bir televizyon formatından çok daha
fazlasıymış. Televizyonun karşısına
geçip Survivor izlemek çok kolay!
“Deniz, kum, güneş, oh mis gibi” diyorsun ama maalesef her şey göründüğü kadar kolay ve eğlenceli değil
orada. Hayatta kalmak için her işini
kendin görüyor ve her zorluğu tek başına atlatmaya çalışıyorsun. Örneğin
normal hayatta biri ile tartışsan arkanı döner ve gidersin ama adada bu
mümkün olmuyor, böyle olunca bir
kez tartışma yaşadığın biriyle bir sonraki problemde daha fazla tartışmaya
başlıyorsun. Ada insana çok önemli
5
“Hırsını doğru kontrol eden bir
insanın asla başarısız olacağına
inanmıyorum.”
değerler de katıyor tabii. Afrika’da
yokluğun içinde mücadele eden çaresiz insanların açlığına bir nebze olsun
yaklaşabiliyorsun. Yüzleşemediğin
tüm şeylerle yüzleşmeni sağlıyor.
Yani kısacası ada iyisiyle kötüsüyle
sana kocaman bir hayat dersi veriyor.
Zorluklarıyla ve güzellikleriyle seni
geliştiriyor.
Ada sonrası televizyonda kendinizini izlediğinizde “Ben ne yapmışım”
dediğiniz oldu mu?
Kendimi izlediğim zaman şaşırdığım,
“Bunu nasıl yapmışım?” dediğim
olaylar ve yarışlar oldu tabii. Ama geneline baktığımda “İyi ki yapmışım,
iyi ki hakkımı savunmuşum.” dediğim kısımlar daha fazla.
Survivor’dan sonra insanlar size ön
yargılı davranıyor mu?
Önyargılı birileri ile hiç karşılaşmadım. Çoğunluk “Helal sana Amazonumuz.” diyor, arada ufak tefek “Haksızdın.” diyenler var tabii. “Haklıydın
ama uzattın.” diyenler de var.
“Ada iyisiyle kötüsüyle sana
kocaman bir hayat dersi veriyor.
Zorluklarıyla ve güzellikleriyle
seni geliştiriyor.”
Şimdiye kadar Survivor süreciyle ilgili sizi en mutlu eden yorum neydi?
Sevenlerim “İyi ki doğdun ve iyi ki
seni tanıdık.” dediklerinde çok mutlu
oluyorum, benim için en önemli övgü
budur.
Şimdi tekrar adaya gitseniz “Asla
yapmam.” ya da “Mutlaka yaparım.” dediğiniz şeyler var mı?
Şimdi adaya gitsem kesinlikle ilk gittiğim gün evimi yapmaya başlardım
ve daha sakin, daha sabırlı olurdum
herhalde. Asla yapmazdım dediğim
bir şey yok çünkü ben zaten bana ve
o anki koşullara göre en doğru olan
şeyleri yaptığımı düşünüyorum.
Adadayken sizi en çok heyecanlandıran, şaşırtan, duygulandıran ya
da kızdıran olay(lar) neydi?
Beni heyecanlandıran iki olay oldu.
Birincisi elli gün sonra kazandığımız ödülde ailemiz ve dostlarımızdan haber aldığımız andı, ikincisi ise
şüphesiz Panama ödülünü kazandığımız gündü. Altmış yedi gün sonra
ilk defa otelde kalacağımızı, sıcak
su ile yıkanıp istediğimiz kadar yemek yiyeceğimizi duyduğum anı hiç
unutamam. Heyecandan ellerim titremişti, gözlerim dolmuştu. Yarışmada
beni en çok şaşırtan şey ise Seda’nın
elenmesi oldu. Cidden şok geçirmiştim ve çok üzülmüştüm. En çok sinirlendiğim olaysa Bozok ile aramızda
geçen yemek konusuydu. İki gündür
aç olduğumuzu bildiği halde bana ve
Seda’ya balık vermemesine çok sinirlenmiş, yaklaşık 3 saate yakın ağlamıştım. Beni yemekle terbiye etmeye
çalışması bana çok dokunmuştu.
Yarışma bitti ve artık normale döndü mü her şey?
Hem döndü hem dönmedi. Adaya gitmeden önceki Duygu’dan farklıyım,
her şeye daha farklı gözle bakıyorum
artık. Orada çok şeyi öğrenme ve anlama fırsatım oldu. Ada beni büyüttü ve olgunlaştırdı. Her şey normale
döndü ama hala teknolojiye ve yorucu
şehir hayatına tam olarak alışamadım.
Kalabalık ve gürültü beni yoruyor.
Tartışma yaşadığınız pek çok isim
oldu adada. Şimdi aranız nasıl?
Benim için yarışmada olan yarışmada kaldı. Görüştüğüm arkadaşlarım
var, ama görüşmediklerim de var.
Ben kinci biri değilimdir. Affetmeyi
nefret etmeye tercih ederim. Herkesi
affettim ama normal hayatımda anlaşamayacağımı düşündüğüm kişilerle
görüşmeme gerek yok bence.
Adeta asi bir genç kadın var karşımızda. Bu algı ilişkilerinizde sorun
yaratmıyor mu?
Benim ilişkilerim genelde uzun sürdü ve hiç problem yaşamadım. Çünkü genelde hayatımda olan insanlar
dinlemesini ve anlamasını bildikleri
için kavga edip tartışma yaşayacağım
kişiler olmadı. Günlük hayatımda ve
özel hayatımda ne asiyim ne de sıkıntılıyım.
6
Bundan sonra projeler var mı?
Oyuncusunuz aynı zamanda… Diziler, filmler... Teklifler geliyordur
mutlaka.
Çok güzel teklifler alıyorum ancak
ben kendi ekibimle birlikte yeni bir
TV projesine hazırlanıyorum. Elimden geldiği kadar her şeyi okuyup
değerlendirmeye çalışıyorum. Bunun
haricinde bir tekstil firmasıyla benim
tasarımlarımdan oluşan bir marka
için çalışmaya hazırlanıyorum. Yeni
sezon için güzel planlarımız var.
Güzel bir kadınsınız. Bakımınız için
yaptığınız özel bir şey var mı?
Genellikle yaptığım işten dolayı çok
makyaj yapmak zorunda kaldığımdan cildimin temizliği için evde doğal
ürünlerle (Tuz, zeytinyağı, bal, limon
vb.) maskeler yapıyorum. Normalde günlük hayatımda da çok makyaj
yapmayı tercih etmem.
Diş bakımınız için neler yapıyorsunuz?
Sabah akşam mutlaka dişlerimi formüllü bir diş macunu ile fırçalarım.
Her gün diş ipi kullanırım. Gün içindeki abur cubur atıştırmalarımdan
sonrası için çantamda devamlı minik
gargaralar taşıyorum. Diş doktorumu
da ayda 1 kez mutlaka ziyaret ederim.
Peki son olarak, bu soruyu tecrübenize dayanarak soruyorum; ıssız bir
adaya düşseniz yanınıza alacağınız
3 şey ne olurdu?
Mutlaka yanıma bir ateş, avlanmam
için aletler, barınmamı sağlayabilecek bir çadır alırdım.
Bunlar olursa yaşamı sağlayabiliriz.
EYLÜL 2013
DİŞİMİZE
TAKILANLAR
‘Diş Hekimim Aynı Ben’
Projesiyle Çocuklar Diş Hekimi
Korkusunu Yenecek
C
ocukların diş hekimi korkusunu azaltmak ve onlarla
paylaşımı arttırmak amacıyla başlayan ‘Diş Hekimim Aynı Ben’
fotoğraf projesi 18 ay-14 yaş arasındaki 51 ço-cukla, diş hekimliği birinci sınıf öğrencilerinden öğretim
üyelerine kadar 50 hekimle beraber
gerçekleştirildi. Proje kapsamında
çekilen tüm fotoğrafların çekimi ve
prodüksiyonu Yeditepe Üniversitesi
üçüncü sınıf öğrencilerinden oluşan
bir ekiple organize edildi. Çekilen
fotoğraflar Yeditepe Üniversitesi Diş
Hekimliği Fakültesinin giriş katında
sergilenmeye başlandı. Biz de Diş
Dostu olarak projeyle ilgili detayları
Prof. Dr. İnci Oktay’a sorduk.
Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi bünyesinde
başlatılan, danışmanlığını Prof. Dr. İnci Oktay’ın
yürüttüğü ‘Diş Hekimim Aynı Ben’ projesi 8 aylık bir
maraton sonunda 37 güzel fotoğraf karesiyle sonlandı.
Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
Çocuk hastalarımızla vakit geçirdikçe, onların diş hekimlerine karşı yaşadıkları endişeyi gözlemledik. Kliniğin kapısından girdikleri
anda beyaz önlüklüleri görünce yaşadıkları korku ve tedirginlik gözlerine yansıyor. Onları muayene
koltuğuna oturturken bile zorluklar
yaşıyorduk.
Diş hekimlerinin, beyaz önlüklülerin aslında korkulacak kişiler olmadıklarını, bizlerin de dans eden,
top oynayan, sörf yapan çocuklardan bir farkımızın olmadığını
beraber vakit geçirerek göstermek
istedik.
8
‘Diş Hekimim Aynı Ben’
projesinin organizasyonunu
kimler sağladı?
İlk toplantı tarihimiz olan 18 Eylül
2012’den bu yana 5 kişilik bir arkadaş grubuyla yürüttük projeyi ve
geçtiğimiz 5 Haziran’da da ilk sergimizi açtık. Tüm arkadaşlarımız
üçüncü sınıfta okumakla beraber;
Furkan Cantürk proje direktörlüğünü ve fotoğraf çekimlerini yaptı.
Projenin Genel Koordinatörlüğünü
Şebnem Yılbaş üstlenerek projenin
yürütülebilirliğini sağladı. Kübra
Kulakoğlu, hekimler ile çocuklar
arasında iletişim ve organizasyondan sorumluydu. Logo tasarımı ve
“Bizlerin de
dans eden, top
oynayan, sörf
yapan çocuklardan
bir farkımız
olmadığını beraber
vakit geçirerek
göstermek istedik.”
bilişim işlemleri görevini Muhammet
Atılgan üstlendi. Son olarak ise tanıtım filmimiz ve müziğimiz Ece Karaer tarafından yapıldı.
Bu süreçte çocuklarla hekimler
bir arada neler yaşadı?
Üzerimizde önlükler varken çocuklarla beraber hobilerimizi gerçekleştirdik. Önlüklerimizle denize girdik,
dans ettik, paten kaydık. Fotoğraf çekimlerine gelen çocukların bile önlük
giyen birini gördüğünde çekindiği,
ağladığı zamanlar oldu ama onlarla birlikte vakit geçirdikçe bir şeyler
paylaşmaya başladılar, sonra hep beraber bu süreçten keyif almaya başladık ve bu güzel kareler ortaya çıktı.
29 farklı mekanda fotoğraf çekimi
yaptık. Fotoğraf çekimlerinde her
hobi için o hobiyle ciddi anlamda ilgilenen çocuklarla hekimleri bir araya
getirdik. Çocuklarımız o kadar ilgili
ve donanımlıydı ki, zaman zaman onlar bize yön verdi, onlardan yeni şeyler öğrendik.
Çekimler boyunca 51 çocuk hastamızla tanıştık, oyunlar oynadık, onların
bitip tükenmeyen enerjilerinden güç
aldık, yüzlerindeki masum gülümse-
me içimizi ısıttı hep. Yoğun stresli klinik ve okul yaşantımıza rağmen içimizdeki çocuğu ortaya çıkarmamıza
yardımcı oldular. Onlar da bu süreçte
beyaz önlüklü hekimlerini hastane dışında görmenin mutluluğunu yaşadılar ve o önlüklerin içinde korkulacak
birinin olmadığını anladılar.
Çekimlerde, katılan çocuklara katılım
belgeleri verdik; hatta bir çocuğumuzun annesi “Bu benim oğlumun aldığı ilk belge.” demişti (Gülümsüyor).
‘Diş Hekimim Aynı Ben’ logolu puzz-
9
lelar hediye ettik. Böylece evlerine
gittiklerinde de onunla oynarken bizleri hatırlamalarını istedik.
Bu proje çocuklarda nasıl bir
değişime neden oldu?
Tüm bu sürecin sonunda, sergimizi
ziyaret eden çocukların sergi şeref
defterine “Artık dişlerimin çürümesinden korkmuyorum.”, “Bir sürü diş
hekimi abim ve ablam olduğu için çok
mutluyum.”, “Fotoğraf çekimi sırasında çok heyecanlıydım, ama sizin
“Fotoğraf çekimlerinde her hobi
için o hobiyle ciddi anlamda
ilgilenen çocuklarla hekimleri
bir araya getirdik. Çocuklarımız
o kadar ilgili ve donanımlıydı
ki, zaman zaman onlar bize
yön verdi, onlardan yeni şeyler
öğrendik.”
gibi diş hekimlerini tanıyınca heyecanım hemen geçti.” şeklinde yazdıkları
cümleler bizleri hem duygulandırdı
hem de amacımıza ulaştığımızı gösteren en içten cümleler oldu.
Çekimler sırasında çocuk
hastalarınızla yaşadığınız
anlardan unutamadıklarınız
nelerdi?
Futbol çekimlerimiz sırasında çocuklar hekimlerine o kadar alışmışlardı ki,
okulda yaptıkları tezahüratları hekimlerine öğretip onlarla “Efeleeerr” diye
başlayan tezahüratlar yapıp, timsah
yürüyüşüyle futbol çekimimizi sonlandırdık (Gülümsüyor).
Satranç çekiminde, sevimli Poyraz,
satrançta tam bir uzman olduğu için
fotoğraf çektirmek yerine hep hekimiyle satranç oynamayı istedi. Aynı
şekilde sörf sporunu profesyonel olarak yapan Göktuğ, nasıl poz çekeceğimiz konusunda bizleri yönlendirmekle kalmayıp çekim mağduru olup
denize düşen hekimimizin denizden
çıkmasına yardımcı oldu.
Projemizin en miniklerini anılarımıza
katmamak imkansız. En küçük çocuklarımızdan olan 3 yaşındaki Demir,
yogada, her fırsatta mumları söndürmeyi oyun haline getirdiği ve gözleri
kapalı yoga pozunu vermemek için
“Göslerimi kapamıcam ben.”, “Ayaklarım böyle duysun benim.” gibi cümleleriyle çekimimizin neşe kaynağı
oldu. Minik olmalarına rağmen bize
çok yardımcı da oldular. Voleybol çekimimizde 4 yaşındaki Sarp’ın, bize
yardımcı olmak için küçücük elleriyle
“Ben topu istediğiniz gibi atarım.” demesi unutamayacağımız anlardandı.
Bu unutulmayacak anlar sayesinde,
projemiz daha eğlenceli ve daha anlamlı bir hal aldı.
Proje bundan sonra nasıl bir
yol izleyecek?
Amacımız sadece fotoğraf çekimine
katılan çocukların değil, daha fazla
çocuğun, hekimleri bu şekilde görmesini sağlamak. Bu nedenle sergimiz ilkokullarda dolaşacak, çeşitli diş
hekimliği fakültelerinde sergilenecek
ve fotoğraflarımızdan oluşan kataloğumuz mümkün olduğunca çok çocuğa ulaştırılmaya çalışılacak. Proje fotoğraflarının tümüne, tanıtım filmine
veya kamera arkası görüntülerine facebook.com/dishekimimayniben veya
www.dishekimimayniben.com adresinden de ulaşılabilir. Ayrıca projemiz
Ağustos ayında ulusal ve uluslararası
platformda pek çok hekimin katılacağı FDI 101. Dünya Diş Hekimliği
Kongresi’nde de sergilenecek.
ÖDÜN VERMEYEN KOMPOZIT
Arabesk N
Sintracam multifiller sisteme sahip, ışıkla sertleşen mikro-hibrid kompozit
• Yüksek düzeyde abrazyona dayanıklı
• Kolay uygulanabilir ve şekillendirilebilir
• Diş rengine uygun renk adaptasyonu ve estetik
• Mükemmel cilalanabilme
• Tüm kavite sınıfları için universaldir
VOCO Türkiye irtibat bürosu · Halaskargazi Caddesi · Demir Baytekin İş Merkezi · no:127 k:8 · Şişli · İSTANBUL · Tel: 0212 219 20 44-45
GÜNCEL
EYLÜL 2013
Gülümseyin!
Mutlu bir gülümseme, her insanın en doğal hakkıdır. Bu aynı zamanda günlük hayatımızın
en önemli parçalarından biridir. Özgüvenimiz, sosyal çevremiz ve psikolojimiz için de
büyük rol oynar. Güzel bir gülüşe sahip olmaksa artık teknolojinin yardımıyla çok kolay.
Yazan: Dt. Osman ER
Birçok insan doğal dişlerinin zarar
görmemesi için estetik bir gülüşten
ödün verir. Bu biraz da yeni tekniklerden haberdar olmamalarından
kaynaklanmaktadır. Tam seramik
malzemelerle oldukça ince olarak
üretilen lamina restorasyonlarla
dişlerdeki aralık, form ve renk gibi
problemler oldukça kolay bir şekilde
düzeltilebilmektedir. Hele ki elinizde
dijital bir cad/cam sistem varsa tedavi sonucunu daha işleme başlamadan
bilgisayar ekranında görmek ve birkaç saat içinde gülüşünüzü tamamen
yenilemek mümkün. Üstelik dişlerinizde hiçbir şekilde aşındırma yapılmadan! Bu yöntemde acı, anestezi,
uzun süren seanslar ve geçici dişlerle
dolaşmak gibi hastaların hoşuna git-
meyen can sıkıcı aşamalar da kesinlikle yok.
Dakikalar sonra daha güzel
bir gülüş…
Dünyanın tamamıyla dijitalleştiği günümüzde teknolojik gelişmeler her
alanda bizim işlerimizi hızlandırmakta ve kolaylaştırmaktadır. Önceden
fotoğraf çektiğimizde, ne çektiğimizi
görebilmek için filmin tamamen bitmesini beklememiz, daha sonra da
filmi banyo ettirmek için en az birkaç
saatimizi harcamamız gerekirdi. Şimdi ise deklanşöre basıp ekrana bakmamız yeterli.
Dişlerimiz için de dijital dünyanın ve
teknolojinin yardımıyla her şey çok
Tedavi
öncesi
Tedavi
sonrası
12
daha kolay. Dişlerin ölçüsünü almak
için ağız içi kamerasını dişlerin üzerinde dolaştırmak yeterli. Daha sonra
dişlere yapılacak laminaların tasarımını bilgisayarda yapmak dakikalar
içinde mümkün. Hastalar ise tedavi
bittiğinde dişlerinin nasıl olacağını
ekranda kolaylıkla görebiliyorlar. Bir
dişin üretimi ise yaklaşık 8-10 dakika
içinde bitiyor. Yani, bu yöntem birkaç
gün sonra düğünü olan, tatil için ailesinin yanına gelmiş ya da iş yoğunluğundan bir türlü fırsat bulamayan
pek çok insan için eşi bulunmaz diyebiliriz. Prepless lamina ismi verilen
bu yöntem, artık çok daha fazla tercih
edilmekle birlikte hasta memnuniyeti
de oldukça üst düzeyde. Bu mutluluğu herkesin yaşaması dileğiyle…
EYLÜL 2013
TREND
SAĞLIK
En Yaygın Hastalığı
Engellemek Hayal mi?
Diş çürüğü, spesifik mikroorganizmalar tarafından oluşturulan enfeksiyöz bir
hastalık olarak tanımlanır ve dünyanın birçok ülkesinde en önemli halk sağlığı
problemlerinin başında gelmektedir.
Yazan: Prof. Dr. Fahinur ERTUĞRUL
Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi - Pedodonti Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
K
oruyucu diş hekimliği uygulamaları, 1930’lu yıllardan itibaren, özellikle 6-11 yaş grubu
çocuklara yönelik ağız ve diş sağlığı
hizmetleriyle ön plana çıkmıştır. Yapılan çalışmalar çürük lezyonuna duyarlı popülasyonların artan yaşla birlikte
çürük lezyonlarında da artışa devam
ediyor olduğunu göstermektedir. Önceleri, diş çürüklerinin geleneksel tedavi yaklaşımı, hastalık nedenlerini
ortadan kaldırmaya yönelik bir uygulama içermemekteydi. Restoratif
tedavilerin %71’inin önceki restore
edilmiş tedaviler üzerine yapıldığı
saptanmıştır. Bu da çürük lezyonlarının onarılmasına rağmen tam olarak
tedavi edilmediğini göstermektedir.
Çünkü gerçek sebep ve risk faktörleri
yeterince çözüme kavuşmamıştır.
Diş çürüğünün nedeni tek bir etken olmayıp konak biyolojisi (diş-tükürük)
ve mikroorganizmalar arasındaki dengenin bozulmasıyla ortaya çıkmaktadır. Eğer patolojik faktörler, koruyucu
faktörlerden üstün gelirse diş çürükleri
kaçınılmaz olacaktır. Günümüzde diş
hekimliği biliminin diş çürükleri tedavisindeki amacı, hastalığı önlemek
için dental biyofilmi oral sağlık lehine dönüştürmektir. Bu da çürük risk
faktörlerini azaltmak, çürük koruma
faktörlerini artırmak için en iyi yöntemdir.
Diş çürüklerine neden olan 3 temel
risk faktörü mevcuttur:
1. Çürük yapıcı bakteriler (Asidojenik
ve asidürik karakterde olan karyojenik
bakteriler)
2. Tükürüğün azlığı (Hiposalivasyon
veya tükürük hipofonksiyonu)
3. Yaşam alışkanlıkları, çürüğe katkıda bulunan faktörler (Fermente olabilen karbonhidratların sık tüketilmesi
ve kötü ağız hijyeni)
1. Çürük yapıcı bakteriler
Ağız ortamında yüksek düzeyde mutans streptococci (MS) ve lactobacilli
(LB) bulunması yüksek çürük risk faktörü olarak göz önünde bulundurulur.
14
Çalışmalar bu karyojenik bakterilerin,
plak biyofilmi ve tükürükte bulunması
arasında pozitif bir ilişki saptamıştır.
Kliniklerde hasta başı testleri ile bu
mikroorganizmaları kolaylıkla tespit
etmek mümkündür.
2. Tükürüğün azlığı
Diş çürüklerinde tükürük salgısının
da önemi büyüktür. Tükürük, içeriğindeki maddelerle plak biyofilmindeki
bakterilerin diş yüzeyine yapışmasını,
tükürük pH ve tamponlama kapasitesini, antibakteriyel özellikler sergi-
lemesini ve diş yüzey remineralizasyon ve demineralizasyonunu modüle
etmeye yardımcı olacaktır. Tükürük
akış hızının artması, dişler üzerinde
dental plak oluşumunu ve mikroorganizmaların birikimini engellemekte,
tükürüğün asitlere karşı nötralize edici
etkisi olan tamponlama kapasitesini
de arttırmaktadır. Çürük aktivitesinin
belirlenmesinde, tükürük akış hızı, pH
ve tamponlama kapasitesinin de hasta
başı testleri ile tespit edilmesi mümkündür.
3. Yaşam alışkanlıkları: Diyet
Diyet, tükürüğün kompozisyonunu ve
pH’sını etkiler. Sukroz ve diğer fermente olabilen karbonhidratlar, tükürük enzimleri tarafından parçalanırlar
ve oral bakteriler için düşük tükürük
ve plak pH’sına yol açan bir ortam
oluştururlar. Çürük lezyonlarının gelişimi, bu plak pH’nın azalmasına bağlıdır. Yiyeceklerin fiziksel özellikleri ve
alınma sıklığı da diyetin karyojenitesini etkilemektedir. Yapışkan ve diş yüzeyinde uzun süre kalan gıdalar daha
fazla çürük yapıcı etkidedir. Sert, lifli
ve kokulu yiyecekler fazla çiğneme
gerektirdiğinden ve tükürük akışını
arttırma özelliklerinden dolayı çürüğe
karşı koruyucu özellik taşımaktadırlar.
Koruyucu Faktörler
Koruyucu uygulamalarda ilk adım
olarak hastanın çürük riski değerlendirilir. Yüksek, orta veya düşük çürük
riski olduğunu saptayabilmek için hastadan alınan dikkatli bir tıbbi ve dental anamnezle birlikte detaylı klinik
inceleme yapılır. Hastada var olan ve
geçmişteki çürüklerin sayısına bakılır,
bakteri sayımı, tükürük akış hızı ve
tamponlama kapasitesi ölçülür. Hastanın medikal rahatsızlığı var mı öğrenilir. Kullanılan ilaçlar yüksek oranda
fermente olabilen karbonhidratlar içeriyor olabilir, azalmış tükürük sekresyonu ve kötü plak kontrolüne sahip ve
karyojenik diyetle besleniyor olabilir.
Klinik muayenede, diş çekimi söz konusu ise, niçin ve ne zaman çekildiği
öğrenilir, dolgu varsa ne zaman yapıldığı, lezyonların ve dolguların sayısı,
boyutu, görünümü kontrol edilir. Okul
öncesi çocuklarda gingivitisin varlığı yetersiz oral hijyen belirtisidir ve
yine ciddi çürük riski işaretidir. Yeni
yürümekte olan çocuğun üst çene ön
bölgesindeki dişlerde yoğun plak birikimin olması son derece önemlidir.
Fissür Örtücüler
Dişlerin pits ve fissürlerinde oluşacak
olan çürük lezyonlarına karşı direnç
oluşturan çok etkili bir yöntemdir. Pits
ve fissürler örtülü materyal ile dolu oldukça çürük lezyonu oluşamayacaktır.
Orta, yüksek ve aşırı çürük riski olan
hastalarda fissür örtücülerin kullanılması önerilmekte, özellikle fluor salan
örtücü materyaller ile derin pits ve fissürlerin örtülenmesinin çürüğe karşı
korunmadaki yerinin önemi çalışmalarda vurgulanmaktadır.
Antimikrobiyaller
Antimikrobiyal ajanlar, bakterilerin
baskılanmasında ve yıkımında önemli
rol oynamaktadır. Araştırmalar, antimikrobiyallerin kullanımının yüksek
ve aşırı risk grubunda, 6 yaşından sonra olması gerektiğini söylemektedir.
Klorhexidin (KHX) glukonat gargaraları özellikle gingivitis tedavisinde
kullanılmaktadır. Yapılan çalışmalar
belirli bir zaman periyodunda her ayın
birinci haftasında her gün 30 sn süreyle gargara yapmanın MS bakteri düzeyinde etkili bir azalma saptandığını
göstermiştir. Uzun süreli KHX gargarasının kullanımı diş, mukoz membran, dil ve kompozit restorasyonların
renklenmesine ve aynı zamanda tat
bozukluklarına yol açabilmektedir. Bu
arzu edilmeyen yan etkilerden kaçınmak için KHX içeren vernikler kullanılabilir. Bu verniklerin S. mutans’a
karşı etkili olduğu gösterilmiştir. Yüksek ve aşırı risk grubunda üçer ay arayla uygulanılması önerilmektedir. KHX
jellerinin de çürükten korunmada oldukça fazla etkili olduğu bulunmuştur.
Aynı zamanda yaşlı popülasyonda kök
çürüklerini azalttığı yapılan araştırmalarda saptanmıştır.
Xylitol
6 yaşından büyüklerde, ortadan aşırı risk grubuna kadar xylitol kullanımının S. mutans’ların kontrolünde
kullanımı önerilmektedir. Xylitol’lü
sakızların kullanımının plak pH’sını
yükselttiği ve MS’i azalttığı bildirilmiştir.
Fluor
Fluoridlerin kullanımı koruma yöntemlerinin mihenk taşıdır ve çürük
kontrolünde fluoridli diş macunları ile
dişleri fırçalamanın en etkili yöntem
olduğu kabul edilmektedir. Araştırmalar günlük fluorlu diş macunlarının
kullanımının diş çürüklerini azalttığını
göstermiştir, çocuk ve adolesanlarda
en az 1000 ppm fluor içeren diş macunları kullanılmalıdır (2 yaşa kadar
yüksek risk grubunda 500 ppm sürüntü şeklinde). Aynı zamanda topikal uygulamalarda fluor jelleri ve vernikler
de uygulanabilir. KHX vernikleri gibi
fluor vernikleri de çürükle mücadelede
15
Diş çürüğü hastalığıyla
mücadelede kalıcı başarıya
ulaşmak, bireysel çürük riskini
doğru değerlendirmek ve uygun
tedaviyi gerçekleştirmekle
mümkün olabilecektir.
yaygın olarak kullanılmaktadır. Fluor
verniklerinin yılda iki-dört kez kullanılması çocuk ve adolesanlarda, yüksek risk grubunda çürük lezyonlarının
azalmasında etkili bulunmuştur. Fluor
vernikleri çürüğün başlangıç safhasında da etkili olmaktadır. Erken beyaz
nokta lezyonlarına karşı etkin bir tedavi yöntemidir. Ayrıca kök yüzeylerinin
açığa çıktığı bireylerde oluşan dentin
hassasiyetinin giderilmesinde de önerilmektedir.
Çeşitli kalsiyum fosfat içeren ürünlerin tükürük hipofonksiyonu, düşük pH
ve tamponlama kapasitesine sahip bireylerde kullanımının faydalı olacağı
bildirilmektedir. Yüksek risk grubunda, kök yüzeyi açığa çıkmış kişilerde
bu ürünlerin kullanımı da tavsiye edilmektedir.
Sonuç
Diş çürükleri yalnızca düzgün restorasyonlar yapılarak kontrol altına
alınamaz. Bu hastalıkla mücadelede kalıcı başarıya ulaşmak, bireysel
çürük riskini doğru değerlendirmek
ve uygun tedaviyi gerçekleştirmekle
mümkün olabilecektir. Çürük gelişim
hızı yüksek bireylerin belirlenmesiyle
koruyucu uygulamaların bu grupları
hedeflemesinin sağlanması, zaman,
emek ve maddi anlamda tasarrufa da
zemin hazırlayacak, dolayısıyla insanlığın en eski ve en yaygın hastalığının
önlenmesi hayal olmayacak, çok daha
başarılı sonuçlar elde edilecektir.
Kaynaklar
1. Ertuğrul, F., Eltem, R., Ataman, B.A.,
“Ksilitol ve sakarozun karyojenik etkilerinin
Swiss Albino cinsi sıçanlarda bakteriyolojik
olarak incelenmesi”, Ege Üniversitesi Diş
Hekimliği Fakültesi Dergisi, 22(1), 37-42
(2001).
2. Ertuğrul, F., Eltem, R., Ataman, B.A.,
“Bacteriological effects of xylitol and different carbohydrate containing diets in Swiss
Albino rats inoculated with Streptococcus
mutans CCUG 6519”, Turk J Med Sci, 32(1),
13-19 (2002).
3. Fetherstone JD et al. Caries risk assessment in practice for age 6 through adult. J
Calif Dent Assoc.;3(10):703-713 (2007).
4. Türk Dişhekimleri Birliği Flor Uygulamaları Workshop; İstanbul 2011.
5. Hurlbutt M, CAMBRA: Best Practices in
Dental Caries Management. www.ineedce.
com, 2011.
6. Ertuğrul F; Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ders Notları İzmir 2013.
DİŞ DOSTU
Onaylı Klinikler
Bu klinikler, hijyen ve koruyucu hekimlik uygulamaları konularında
denetlenerek Diş Dostu Kalite Markası almaya hak kazanmışlardır.
Aynı zamanda Diş Dostu Derneği üyesidirler.
Dr. Şule Ünal Ağız ve Diş Sağlığı Muayenehanesi:
Tel: 0312 426 28 80
Adres: Tunalı Hilmi Cad. No:81/2 Kavaklıdere / ANKARA
Dr. Seyhan Gücüm - Dentalife:
Tel: 0212 283 93 93
Adres: Çamlık sok. No:6 3. Levent / İSTANBUL
Dt. Funda UGÜN Ağız ve Diş Sağlığı Muayenehanesi:
Tel: 0266 241 04 54
Adres: Yeşilli Abdulgafur Efendi Cad.Mekik Sok. Hilmi
Çakır İş Hanı No:5 K1 Merkez / BALIKESİR
Dt. Mıgır Gülezyan:
Tel: 0212 230 59 71
Adres: Şair Nigar Sok. No:84 Örnek İş Merkezi Kat:4 Daire:7
Şişli / İSTANBUL
Dt. Gülçin Ada Çavdar:
Tel: 0224 241 41 10
Adres: FSM Bulvarı Gimpaş Apt. No:143 Kat:1/3
Nilüfer / BURSA
Dr. Ilgaz ÖZER Klinik 32:
Tel: 0212 258 32 32
Adres: Süleyman Seba Cad. Akaretler Sıra Evler No: A9
Beşiktaş / İSTANBUL
Dt. Buket Tuzcu Ağız ve Diş Sağlığı Muayenehanesi
Tel: 0258 24242 28
Adres: Saraylar Mah. Saltak Cad. Kaşıkçı İş Merkezi Kat:4
Daire:24 DENİZLİ
Dr. Serdar Gözler Universal Dent Clinics:
Tel: 0212 343 49 90
Adres: Valikonağı Cad. No:32 Kat:2 Nişantaşı / İSTANBUL
Doç. Dr. Tosun Tosun Ağız ve Diş Sağlığı Kliniği:
Tel: 0212 224 52 21
Adres: Valikonağı Cad. Şair Nigar Sok. Halit Kehale İş Merkezi
No:4/4 Nişantaşı / İSTANBUL
Prof. Dr. Hakan Özyuvacı – Dental Forum İstanbul:
Tel: 0212 231 28 48
Adres: Hakkı Yeten Cad. Doğu Plaza Kat:2 Fulya /
İSTANBUL
Dt. Binnur Artkıy Erfidan
Ağız ve Diş Sağlığı Muayenehanesi:
Tel: 0232 342 76 56
Adres: Kazım Karabekir Cad. No:19/17
Bornova / İZMİR
Dr. Oktay Dülger Ağız ve Diş Sağlığı Muayenehanesi:
Tel: 0212 351 55 55
Adres: Zeytinoğlu Cad. Selçuklar Sok. Eti Apt. No:14/A1
Etiler / İSTANBUL
Dr. Berna Evrenol İzmirli
Ortodonti Ağız ve Diş Sağlığı Kliniği
Tel: 0212 283 57 90
Adres: Nispetiye Cad. Kerem 2 Apt. No.30 D:17
Levent / İSTANBUL
Dt. Oya Ağca Med House Clinic:
Tel: 0232 464 82 82
Adres: Cumhuriyet Bulv. Ata Apt. No:182/3
Alsancak / İZMİR
Dr. Kemal Kavut
Sevgi Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği:
Tel: 0282 654 44 44
Adres: Omurtak Cad. Fabrika Sok. Göveren Apt. No:1 Kat:3
Çorlu / TEKİRDAĞ
Dr. Remzi Ülgen – Dentarem:
Tel: 0216 361 75 47
Adres: Kozyatağı Mah. Şemsettin Günaltay Cad. Şafak
Apt. No: 48/14 Şenesenlerevler Bostancı / İSTANBUL
18
Nano-optimize 4-mm kompozit
Zamandan
kazandıran
yeni kompoziti
keşfedin
4 mm.’de başarıyı yakalayın
• Patentli ışık reaksiyon başlatıcısı Ivocerin sayesinde büyük parçalar halinde dolgu yapılabilir.
• Özel doldurucu teknolojisi sayesinde büzülme stresi düşüktür.
• Posterior bölgede en estetik sonuçlar, en hızlı ve etkili şekilde elde edilir.
GÜNEY DİŞ DEPOSU TİCARET VE SANAYİ A.Ş.
19 Mayıs Cad. No:22 34776 Ümraniye - İstanbul
Tel: 0216 466 8383 • Fax: 0216 313 5724
http:// www.guneydis.com
e-mail: [email protected]
Ivoclar Vivadent Pazarlama Ofisi
Teşvikiye Mah. Şakayık Sok. Nişantaşı Plaza
No:40 K:6 D:31-32 34021 Şişli - İstanbul
Tel : 0212 343 08 02 • Fax : 0212 343 08 42
web : www.ivoclarvivadent.com.tr
EYLÜL 2013
YAŞAMA
AÇILAN
PENCERE
Çalışmanın
en sevdiğimiz yanı
‘tatile gidiş’i!
Peki ya ‘tatilden dönüş’ü?
Yaz bitmek üzere, bayram tatillerinden ilkini geride bıraktık bile… Geriye çok da şansımız
kalmadı. Kurban bayramından sonra elimizde pek tatil kalmayacak gibi. İşte bundan sonrası
sonbahar, kış ve iş. Moral bozmak istemeyiz elbette ama hayatın da bazı gerçekleri var. İşte
bu gerçekler kimi zaman sendroma neden olabiliyor. Yazın hareketli günleri geride kaldığında
‘tatil sonrası sendromu’ ile baş başa kalabilme riskimiz çok yüksek! Ama çözümü var…
G
üzel bir tatilin ardından yeniden iş hayatına odaklanmak ve adapte olmak çalışanları ciddi bir depresyonla karşı karşıya bırakabiliyor. Oysa hem çalışanların hem de işyerlerinin alacağı bazı küçük önlemler
durumu hafifletebilir.
Yılın büyük bir çoğunluğunu her sabah erkenden kalkıp işe
giderek geçiriyoruz. Bunun motivasyonu da kimi zaman
gerçekten işini sevmek ama büyük bir çoğunluk içinse zorunluluklar. Yaşamak için çalışmak fikrini benimsediyseniz
ve sizin için iş bir zorunluluksa tatil sonrası adaptasyon süreci sizde daha sıkıntılı yaşanıyor olabilir. Yıl boyunca tek
hayaliniz güzel bir tatil, iyi bir seyahat ve dinlenmekse işte
siz riskli gruptasınız. Siz de haklısınız, dünyayı gezmek,
tatile çıkabilmek yılın büyük bir çoğunluğunu ev ve iş arasında mekik dokuyarak kapalı yerlerde geçiren insanlar için
bulunmaz bir nimet. Sorun şu ki çalıştığımız günlerin oranı
izin günlerimizin oranına göre oldukça fazla. Tatillerimiz
kısa ve bitişleri de oldukça sancılı…
21
laştıracak birçok yöntem de mevcut.
Hem çalışanların hem de işverenlerin
uygulayacakları küçük planlarla bu
süreç daha kolay atlatılabiliyor. İşe
gitmeden önce hazırlık yapmak, ilk
haftanın zorlu geçeceğini baştan kabullenmek işinizi kolaylaştırabiliyor.
Tatilde başlanılan enerji ve keyif depolama işlemine tatil sonrasında da
devam etmek gerekiyor. Bunun en iyi
yollarından biri ise düzenli spor yapmak. Uzmanlar tatil dönemi ardından
kendisini spora verenlerin daha çabuk
aşama kaydettiğini ve daha mutlu olduklarını doğruluyor. İşte uzmanlara
göre tatil sonrası depresyon belirtilerini atlatmak için yapılması gerekenler:
Çalışanlar için öneriler
nİşinize başlamadan birkaç gün önce
İşkolik değilseniz işiniz zor
Uzun ya da kısa bir dinlenme dönemi
geçiren, keyfince hareket eden bir çalışanın işe döndüğü günlerde gerçeklik
anlayışında ciddi bir sapma yaşaması
olağan karşılanıyor. Gerçek hayatı
tatilde yaptıkları olarak algılamaya
başladığı için, iş yeri ve iş yeri içerisinde yerine getirdiği görevler oldukça
anlamsız gelebiliyor. İşte bu duruma
uzmanlar ‘tatil sonrası sendrom’ adını veriyor ve bu dönemde tatil sonrası
psikolojisi nedeniyle istifaların önemli
oranda arttığını söylüyor. Çeşitli uyum
bozukluklarıyla kendini gösteren depresyon hali verimliliğinin düşmesine
neden oluyor. Bilimsel araştırmalar,
tatilden dönen kişilerin yüzde 50’sinin kendisini iyi hissetmediğini gösteriyor. Ama istisnalar da yok değil.
‘İşkolik’ olarak nitelendirilen çalışanlar hayatlarında fazla yer tutan başarı
hırsları sayesinde çalışmaya hiç sorunsuz başlayabiliyor. Üstelik kendilerini
iyi hissettikleri ortama döndükleri için
sanki hiç ara vermemiş gibi işlerine ilk
günden devam edebiliyorlar.
Ani karar vermeyin
Özellikle kaygılı ve depresyona eğilimli kişiler tatil sonrası depresyonu
daha yoğun yaşıyor, yazın ve tatillerin bitimiyle dönülen rutin hayat,
kendisini yer çekiminden bile daha
kuvvetli hissettiriyor. İşten ayrılma
kararlarının da bu sendroma bağlı
olarak arttığı görülüyor. Uzmanlar
bu dönemde ani kararlar alınmaması
gerektiğini önemle vurguluyor. Kişilerin kendilerine normal hayatlarına
alışmak için biraz zaman tanımaları
tavsiye ediliyor. Tecrübeli çalışanlar
eski alışkanlıklarıyla bu sürecin nasılsa geçeceğini bilerek durumu belki daha hafif atlatabiliyor ancak yeni
kuşak çalışanlar zorlanıyor. Genç çalışanların tatil konusundaki istekleri
de tecrübeli kuşaklara göre oldukça
fazla. Gençlerin büyük bir çoğunluğu
daha fazla tatil için maaştan feragat
edebileceklerini söylüyor.
Spor yapmak sendromu
azaltıyor
Tatil dönüşü ‘adaptasyon depresyonu’
ya da ’yaz depresyonu’ olarak da bilinen tatil sonrası depresyonu sağlık
sorunlarına da yol açabiliyor. İş hayatına yeniden adapte olmak çoğu kişide
sıkıntı ve stres yaratırken, uykusuzluk,
baş ağrısı, sindirim sistemi bozuklukları gibi birtakım sağlık sorunları görülüyor. Tatil bittiğinde işe yeniden
adapte olmak zaman alan ve zorlayan
bir süreç, kabul. Ama bu süreci kolay-
22
evinizde olun. Evle ilgili bekleyen
sorumluluklarınızı o günlerde halletmeye çalışın. İşe gitmeden bir
gece önce iyi uyuyun.
nRutin çalışma hayatınıza dönmeyi
kendiniz için kolaylaştırın, dönüşünüzün ilk gününe önemli toplantılarınızı koymayın.
nHer gün iyi yaptığınız, başarılı olduğunuz işlerinizi düşünün.
nİlk iş günlerinizde rahat kıyafetler
giyin.
nÇok uzun tatiller adaptasyonunuzu
daha da zorlaştırır. Yerine, sık sık
kısa tatilleri tercih edin.
nKendinizi kaygılı hissediyorsanız
bunun temelinde ne olduğunu fark
etmeye çalışın. Bununla başa çıkmak için stratejiler oluşturun, gerekiyorsa bir uzmandan destek alın.
İşverenlere de görev düşüyor
nÇalışanlarınızla iletişim kurmaya
özen gösterin.
nÇalışanınıza kafa yorabileceği taze
bir fikir verin. Yeni bir proje ve yeni
bir başlangıç ona iyi gelecek, rutin
hissini ortadan kaldıracaktır.
nTatilden işe döndükleri ilk birkaç
gün boyunca 10-15 dakika arasında sınırlı kalan geç kalma ve erken
çıkma durumlarını göz ardı etmeye
çalışın.
nTatilden döndüğü ilk günlerde çalışanlara yoğun iş yüklemesi yapmamaya özen gösterin. Zaten sarsılmış
olan psikolojileri baskıyı taşımakta
zorlanacaktır.

Benzer belgeler