muğla bölgesindeki termik santrallerden kaynaklanan kirlilik üzerine
Transkript
muğla bölgesindeki termik santrallerden kaynaklanan kirlilik üzerine
T.C. MUĞLA ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ KESİN RAPORU MUĞLA BÖLGESİNDEKİ TERMİK SANTRALLERDEN KAYNAKLANAN KİRLİLİK ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR Yrd.Doç.Dr.A.Levent TUNA Yrd.Doç.Dr.Bülent YAĞMUR Prof.Dr.Hüseyin HAKERLERLER Prof.Dr.Rafet KILINÇ Prof.Dr.İbrahim YOKAŞ Prof.Dr.Betül BÜRÜN Muğla Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Muğla - 2005 İÇİNDEKİLER Çizelge Listesi II Ek Çizelge Listesi IV 1.GİRİŞ 1 2.LİTERATÜR BİLDİRİŞLERİ 2 3.MATERYAL VE YÖNTEM 3.1.Materyal 3.2.Yöntem 3.2.1.Toprak Örneklerinin Alınması, Analize Hazırlanması İle Fiziksel ve Kimyasal Analizlerinde Uygulanan Yöntemler 3.2.2.Yaprak Örneklerinin Alınması, Analize Hazırlanması İle Analizlerde Uygulanan Yöntemler 4.ARAŞTIRMA SONUÇLARI VE TARTIŞMA 4.1.Çam ve Zeytin Yetişen Sahalardan Alınan Toprak Örneklerinin Fiziksel ve Kimyasal Analiz Sonuçları 4.1.1.Çamlıklardan Alınan Toprak Örneklerinin Fiziksel ve Kimyasal Analiz Sonuçları 4.1.2.Zeytin Plantasyonlarından Alınan Toprak Örneklerinin Fiziksel ve Kimyasal Analiz Sonuçları 4.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal Miktarları 4.2.1.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki Çamlıklardan Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal Miktarları 4.2.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal Miktarları 4.3.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Çamlık ve Zeytinlik Topraklarının Kapsadığı Ağır Metal Miktarları 4.3.1.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Farklı Mesafelerinde 2 Bulunan Çamlık Topraklarının Kapsadığı Ağır Metal Miktarları 4.3.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Zeytinlik Topraklarının Kapsadığı Ağır Metal Miktarları 4.4.Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki Çamlık ve Zeytinliklerden Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Ağır Metal Miktarları 4.4.1.Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki Çamlıklardan Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Ağır Metal Miktarları 4.4.2.Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki Zeytinliklerden Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Ağır Metal Miktarları 4.5.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrali Çevresinde Bulunan Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları 4.5.1.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrali Çevresinde Bulunan Çamlıklardan Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları 4.5.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrali Çevresinde Bulunan Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları 4.6.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerine Farklı Mesafelerde Bulunan Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları 4.6.1.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerine Farklı Mesafelerde Bulunan Çamlıklardan Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları 4.6.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerine Farklı Mesafelerde Bulunan Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt Miktarları 4.7.Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerden İlkbahar Yaz Sonbahar ve Kış Mevsimlerinde Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları Değişimi 3 4..7.1.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerden İlkbahar Yaz Sonbahar ve Kış Mevsimlerinde Çamlıklardan Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları Değişimi 4.7.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerden İlkbahar Yaz Sonbahar ve Kış Mevsimlerinde Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt Miktarları Değişimi 4.8.Gökova Yeniköy ve Yatağan Çevresinde Bulunan Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal İçeriklerinin Bu Toprakların Kimi Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri İle İlişkileri 4.8.1.Gökova Yeniköy ve Yatağan Çevresinde Bulunan Çamlıklardan Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal İçeriklerinin Bu Toprakların Kimi Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri İle İlişkileri 4.8.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Çevresinde Bulunan Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal İçeriklerinin Bu Toprakların Kimi Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri İle İlişkileri 4.9.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki Çamlık ve Zeytinlerden Alınan Toprak ve Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır Metal Miktarı Arasındaki İlişkiler 4.9.1.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki Çamlıklardan Alınan Toprak ve Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır Metal Miktarı Arasındaki İlişkiler 4.9.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki Zeytinlerden Alınan Toprak ve Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır Metal Miktarı Arasındaki İlişkiler 4.10.Farklı İki Mevsimde Yatağan Termik Santralinde Farklı Mesafelerde Bulunan Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Klorofil Miktarları 5.SONUÇ VE ÖNERİLER ÖZET KAYNAKLAR 4 MUĞLA BÖLGESİNDEKİ TERMİK SANTRALLERDEN KAYNAKLANAN KİRLİLİK ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR ÖZET Muğla ilindeki üç adet termik santralin (Gökova,Yeniköy ve Yatağan) bulundukları çevredeki zeytinlik ve çamlıklarda oluşturdukları ağır metal ve kükürt kirliliği düzeyi; dört farklı mevsimde, çamlık ve zeytinliklerin bu santrallere olan mesafeleri de dikkate alınarak incelenmiştir. Bu amaçla 77’şer adet çam toprağı ve yaprağı, 101’er adet zeytin toprağı ve yaprağı olmak üzere toplam 356 adet örnek (178+178) alınarak analiz edilmiş ve elde edilen sonuçlar aşağıda özetlenmiştir. 1-Çamlık topraklarında genelde en düşük ağır metal ortalama miktarları Yeniköy’de, en fazla ortalama ağır metal miktarları ise Gökova‘da belirlenmiştir. Zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde ise en düşük ortalama ağır metal miktarları Yatağan’da ve en yüksek ortalama ağır metal miktarları ise Yeniköy’de bulunmuştur. 2-Gökova ve Yeniköy’deki çamlık ve zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde Ni ağır metali yönünden kirlilik saptanmıştır. 3-Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan çamlıklardan alınan toprak örneklerinde genelde en düşük ağır metal miktarı 0-5 km’den alınan örneklerde ve en fazla ağır metal miktarı termik santrallere en uzak mesafelerdeki (10-20 km) çamlık topraklarında saptanmıştır. Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde ortalama en düşük ağır metal miktarları genelde 5-10 km uzaklıktaki zeytinliklerde en fazla ağır metal ortalamaları ise genelde 10-20 km uzaklıktaki zeytinliklerde belirlendi. 4-Termik santraller çevresindeki çamlıklardan farklı mevsimlerde alınan toprak örneklerine ait ortalama ağır metal miktarının en düşük miktarı genelde ilkbahar mevsiminde alınan topraklarda ve en yüksek ağır metal miktarı ise sonbahar mevsiminde alınan örneklerde bulundu. Bu durum genelde zeytinliklerden farklı mevsimlerde alınan topraklar içinde geçerlidir. 5-Çamlıklardan alınan 1 yaşındaki ibrelerde belirlenen ağır metallerin en düşük ve en yüksek ortalama miktarı yönünden termik santrallere göre bir genelleme yapılamamış olmasına rağmen; zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde genelde ortamın en yüksek ağır metal miktarları Gökova ve Yeniköy’deki zeytinliklerden alınan örneklerde belirlenmiştir. 6-Çamlık ve zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en düşük ortalama % kükürt miktarı Gökova’dan alınan örneklerde ve en yüksek kükürt ortalama miktarları ise Yatağan’dan alınan yaprak örneklerinde bulunmuştur. 7-Termik santrallere farklı uzaklıkta bulunan çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerinde genelde ortalama en az ağır miktarları termik santrallere 5-10 km uzaklıkta olan çamlıklarda ve en fazla ağır metal içerikleri ise en yakın (0-5 km) en uzak (10-20km) mesafelerde belirlendi. Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde ortalama en düşük ağır metal miktarları 5-10 km mesafelerdeki zeytinliklerde ve 5 en fazla ortalama ağır metal miktarları ise termik santrallere en yakın uzaklıkta (0-5 km) bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde saptanmıştır. 8-Gerek çamlıklardan ve gerekse zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde toplam kükürt miktarları değişimi bunların termik santrallere uzaklığı dikkate alındığı zaman en yüksek ortalama kükürt miktarları 0-5 ve 5-10 km uzaklıkta bulunan, en düşük ortalama kükürt miktarları ise santrallere en uzak (10-20 km) mesafelerdeki çamlık ve zeytinliklerde belirlenmiştir. 9-Termik santrallerin çevresinde bulunan çamlık ve zeytinliklerden farklı mevsimde alınan yaprak örneklerinde,en düşük ortalama ağır metal miktarı genelde ilkbaharda alınan yaprak örneklerinde ve en yüksek ağır metal miktarları ise kışın alınan yaprak örneklerinde bulunmuştur. 10-Çamlıklardan alınan toprak örneklerinin kapsadığı ağır metallerden sırasıyla Pb,Cd ve Cr miktarları ile kimi toprak özellikleri (kireç,pH,toplam tuz ve bünye fraksiyonları) arasında önemli ilişkiler belirlenmiştir. Zeytinliklerden alınan toprak örneklerinin içerdiği ağır metallerden Pb,Cd ve Mn miktarları ile kimi toprak özellikleri( kireç,pH,organik madde ve bünye fraksiyonları) arasında önemli ilişkiler bulunmuştur. 11-Çamlıklardan alınan toprak ve bitki örneklerinde Zn,Co,Cr ve Pb ağır metalleri miktarları yönünden önemli toprak bitki ilişkileri bulundu. Zeytinliklerden alınan toprak ve bitki örneklerinde Zn,Co,Cr,Ni ve Pb ağır metal miktarları yönünden önemli toprak bitki ilişkileri belirlendi. 12-Yatağan termik santrali çevresindeki çamlıklardan alınan iğne yapraklarda kış ve yaz mevsiminde ortalama toplam klorofil miktarı 0,68-1,13 mg/g taze ağırlıkta, zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde ise kış ve yaz ortalaması olarak toplam klorofil miktarı 0,77-0,57 mg/g taze ağırlıkta olarak belirlenmiştir. 6 AN INVESTIGATION ON THE POLLUTION SOURCES FROM THERMAL POWER PLANTS IN MUGLA REGION ABSTRACT This study was carried out in order to investigate the levels of seasonal heavy metal and sulphur pollution of olive plantations and pine forests in Mugla city with respect to their distances to three thermoelectric power plants (Gokova, Yenikoy, and Yatagan). Pine soil and needle samples of 77 each were gathered along with olive tree soil and leaf samples of 101 each. Total number of samples amounted to 356 (178 + 178). Results are summarized as follows: 1. In pine soil samples, the lowest average heavy metal contents were measured in Yenikoy region, whereas the highest amounts were measured in Gokova region. For olive plantations soil samples, the lowest averages of heavy metal contents were measured in Yatagan region while the highest values were detected in Yenikoy region. 2. All soil samples of Gokova and Yenikoy regions evidenced with Ni pollution. 3. In terms of distance to thermoelectric power plants, the lowest average heavy metal contents were detected in pine soil samples within the perimeter of 0-5 km, while the highest values were gathered in furthest ranges of 10-20 km. For olive tree soil samples, lowest average heavy metal contents were found within the perimeter of 5-10 km, whereas highest values were found in the 10-20 km perimeter. 4. In terms of seasonal sampling, for pine soil samples, lowest average heavy metal contents were measured in spring, while the highest values were gathered in fall. This provision was generally identical for olive tree soil samples. 5. Even though no clear determination was made with respect to power plant regions, it can be concluded that the highest heavy metal contents for both pine needles and olive tree leaves were measured in Gokova and Yenikoy regions. 6. The lowest average percent sulphur content detected in leaf and needle samples of Gokova region samples whereas the lowest values were detected in leaf and needles samples of Yatagan region. 7. In terms of distance to thermoelectric power plants, the lowest average heavy metal contents were detected in pine needle samples within the perimeter of 5-10 km while the highest values were gathered in nearest and furthest ranges of 0-5 and 10-20 km, respectively. For olive tree leaf samples, lowest average heavy metal contents were found within the perimeter of 5-10 km, whereas highest values were found in the 0-5 km perimeter. 8. In terms of percent sulphur content, for both pine needle and olive leaf samples, the highest average percent sulphur contents were detected within the perimeter of 0-5 and 5-10 km of power plants, while the highest values were gathered in furthest ranges of 10-20 km. 7 9. In terms of seasonal sampling, for both pine needles and olive leaf samples, lowest average heavy metal contents were measured in spring, while the highest values were gathered in winter. 10. For pine soil samples, some significant relationships were determined between heavy metals (Pb, Cd, and Cr) and some soil properties (lime content, pH, total salt, and texture fractions). For olive tree soil samples, similar relationships were observed between heavy metals (Pb, Cd, and Mn) and some soil properties (lime content, pH, organic matter content, and texture fractions). 11. For pine soil and needle samples, some significant soil-plant relationships were determined owing to heavy metals (Zn, Co, Cr, and Pb). For olive tree soil and leaf samples, similar soil plant relationships were observed owing to heavy metals (Zn, Co, Cr, Ni, and Pb). 12. In Yatagan region, average of summer and winter, total fresh weight chlorophyll contents amounted between 0.68 and 1.13 mg/g for pine forests while ranged between 0.57 and 0.77 mg/g for olive plantations. 1. GİRİŞ Giderek artan dünya nüfusuna paralel olarak insanların gıda ihtiyaçları arttığı gibi enerji kullanım ihtiyaçları da hızla artan bir seyir içerisine girmiştir. Enerji kullanım ihtiyacından doğan gereksinimler insanlığı farklı enerji arayışlarına sürüklemekle beraber günümüzde halen fosil kaynaklı enerji üretimi ilk sıradadır. Enerji üretimi amacıyla fosil kaynaklı yakıt kullanımı ve enerji kullanım oranına bağlı olarak hızlı bir artış trendine giren endüstrileşme sürecinde doğanın kendini yenileme kapasitesi düşmeye başlamış ve yaşanabilir dünya üzerinde birer kıt kaynak olan hava, su ve toprak hızlı bir kirlenme sürecine girmiştir. Ham maddenin üretimden tüketime kadar geçirmiş olduğu farklı süreçlerde ve her aşamada çevre kirlenmesi hissedilir derecede artış göstermiştir. Hızla kirlenmekte olan çevre ve kirlenmeye bağlı olarak tükenme sürecine giren kıt kaynaklara rağmen, enerji üretimi modern yaşamın vazgeçilemez bir parçası haline gelmiştir. Bir gün gelip de tükenebileceği göz ardı edilmemesi gereken birer kıt kaynak olan hava, su ve toprak elementlerinin insanlığa bir miras olmadığı, bu değerli varlıkların insanlığın geleceği açısından son derece önemli birer öğe olduğu da kesinlikle unutulmaması gereken bir gerçektir. Bu nedenle tüm insanlığa görev düşmekle beraber en önemli sorumluluk toplumsal bilinç içerisinde bilim çevrelerine düşmektedir. İnsanlığın refahını esas derecede ilgilendiren enerji üretimi ve kullanımı ile bu kullanım sonucu ortaya çıkan çevre sorunları da bilimsel 8 gerçekler çerçevesinde derin araştırmalara konu olmalı ve geniş çaplı bilimsel araştırmaların ışığında ortaya çıkarılan gerçekler ve çözüm önerileri paylaşılmalıdır. Dünya elektrik üretiminin %60’ı fosil yakıtlar ile karşılanmaktadır. Henüz gelişme sürecinde olan Türkiye’de de enerji üretimi ve tüketimi ülkenin ileriye yönelik hedeflerine ulaşabilmesi açısından oldukça önem taşıyan ve direkt olarak gelişmişliği ilgilendiren bir konudur. Ülkede enerji üretimi büyük ölçüde termik santraller aracılığıyla karşılanmaktadır. 2003 yılı Eylül ayı sonu itibarıyla EÜAŞ ve ortaklıklarına bağlı kurulu bulunan toplam 20.901 MW gücün 10.794 MW’ı termik santraller, 10.108 MW’ı ise hidroelektrik santraller aracılığı ile sağlanmaktadır. Santrallerin kurulu güçlerinin yakıt cinslerine göre dağılımına bakıldığında; % 48.4 hidrolik, % 28.7 taşkömürü ve linyit ve % 18.7 oranlarında da doğalgaz kullanıldığı görülmektedir. Yine 2003 yılı Eylül ayı sonu rakamlarına göre; üretilmiş olan toplam 48.240 GWh elektrik enerjisinin 25.116 GWh’ı termik santrallerden, 23.124 GWh’ı ise hidroelektrik santrallerden kaynaklanmıştır. 2004 yılı tahmini ulusal elektrik enerjisi üretim programına göre ise; EÜAŞ ve ortaklıklarına bağlı santrallerden toplam 67.277 GWh elektrik enerjisi üretimi planlanmış olup bunun 30.498 GWh’ı termik, 35.219 GWh’ı ise hidroelektrik santrallerden karşılanması öngörülmüştür. (Euas,2003). Termik enerji, doğada potansiyel halde bulunan birincil enerji kaynaklarının bir çevrime tabi tutularak başka bir enerjinin elde edildiği sistemdir. Termik santraller, kömür, akaryakıt veya gaz gibi fosil yakıtların yakılması yoluyla elektrik üretir. Su, santrallerde ocağın kazan bölümünde dolaşarak çok sıcak buhar haline dönüşür ve bu buhar, elektrik akımı üreten alternatörlere bağlı türbinleri çalıştırır. Termik santrallerin ürettiği ısının bir bölümü çevreye atılır. Soğutma suyunun sağlandığı kıyı ve ırmak suları birkaç derece ısınır. Kömürün yanmasıyla oluşan küllerin bir bölümü bacaların elektrostatik filtrelerinden dışarı sızar. Ve nihayet, bütün fosil yakıtlar azot ve kükürt içerir ve bu maddeler yanma sonrasında oksitler halinde atmosfere karışır. Elektrik enerjisine dönüştürülecek olan termik enerjiyi üretmek için, yakıt bir buhar kazanında yakılır. Buhar kazanı, bir ocak ile bir boru demetinden oluşur; boruların içinde dolanan su, burada ısıtılır ve buhar haline geldikten sonra türbinlere gönderilir. Eğer yakıt olarak kömür kullanılıyorsa, bu kömür önce öğütülüp toz haline getirilir; sonra sıcak havayla karıştırılır ve brülörle buhar kazanının yanma odasına püskürtülür. Eğer sıvı yakıt kullanılıyorsa, bu sıvı yakıt önce akışkanlığının artması için ısıtılır, sonra kullanılır. 9 600 MW’lik bir santralde buhar 565 derecelik bir sıcaklığa ve 174 bar düzeyinde bir basınca çıkarılır. Yüksek basınçlı türbinlere yollanan buhar kısmen genleşerek türbin çarklarını döndürür. Bu ilk aşamadan geçen buhar, enerjisinin bir bölümünü korur. Aynı buhar, ayrı bir devre aracılığıyla yeniden kazana gönderilir ve tekrar ısıtılır; sonra 34 bar düzeyinde bir basınçla, orta basınçta çalışan türbine basılır. Düşük basınç bölümündeyse buhar tam olarak genleşir. Bu çevrimin sonunda basıncı 300 milibara düşen buhar kondansöre gönderilir. Kondansör, buharın yeniden suya dönüştürüldüğü soğuk bir kaynaktır. Buhar burada, içinde soğutma suyunun dolandığı binlerce küçük çaplı boruya temas ederek tekrar suya dönüşür. Sonra pompalarla toplanır ve yeniden ısıtma çevrimine sokulur; bu amaç için türbinin farklı noktalarında ısıtılan buhardan yararlanılır. Böylece yeni çevrim başlamış olur: su tekrar buhar kazanına girer, burada ısıtılarak buharlaştırılır ve türbinlere doğru yollanır. Türbinlerin mekanik enerjiyse alternatör vasıtasıyla elektrik enerjisine dönüştürülür. Ve son olarak da bir transformatörde gerilimi yükseltilen elektik, genel iletim hatlarına verilir. Ülkede kurulu bulunan ve ulusal enerji dağıtım sistemine düzenli olarak elektrik enerjisi sağlayan 10.794 MW kurulu güce sahip termik santrallerden 1680 MW’lık toplam kurulu güce sahip olan; Yatağan (3*210 MW), Yeniköy (2*210 MW) ve Kemerköy (Gökova) (3*210 MW) santralleri Muğla ili sınırları içerisinde bulunmaktadır. Araştırma konusu termik santrallere ait bilgiler Tablo 1’de gösterilmiştir. Toplam termik santral kurulu gücünün % 15’ini barındıran Muğla ili gerek turizm ve de gerekse tarımsal potansiyel açısından oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Gelişme sürecindeki ülkemiz açısından turizm gelirlerinin oldukça önemli bir kaynak oluşturduğu göz önüne alındığında oldukça yoğun bir turizm potansiyeline sahip bölgede elektrik enerjisinin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Fakat aynı zamanda bölgenin oldukça zengin başta doğal kızılçam (Pinus brutia Ten.) ve fıstıkçamı (Pinus pinea L.) olmak üzere orman potansiyeline ve zengin bir tarımsal üretim potansiyeline sahip olduğu ve bu zenginliğin tehdit altında olduğu da göz ardı edilmemelidir. Bölgede zeytin (Olea europea L.) yoğun olarak yetiştiriciliği yapılan ve yağ elde edilen bir kültür bitkisidir. 10 Aşağıda Muğla yöresinde kurulu bulunan termik santrallere ait bazı bilgiler özetlenmiştir. Yatağan İşletmeye Giriş Tarihi MUĞLA 1.Ünite: 20/10/1982 2.Ünite: 3.Ünite: 1.Ünite: Ünitelerin Kurulu Gücü 2.Ünite: 3.Ünite: Toplam Kurulu Gücü Yakıt Cinsi Yıllık Brüt Üretim 2002 2003 Program Yeniköy İşletmeye Giriş Tarihi Kurulu Gücü Yakıt Cinsi Yıllık Brüt Üretim 2002 2003 Program 09/06/1983 20/12/1984 210 MW 210 MW 210 MW 630 MW Linyit 2.667,6 GWh 2.539,0 GWh MUĞLA 1.Ünite: 17/09/1986 2.Ünite: 23/02/1987 210,0 MW X 2 = 420 MW Linyit 1.681,3 GWh 1.814,1 GWh 11 Kemerköy (Gökova) İşletmeye Giriş Tarihi MUĞLA 1.Ünite: 16/12/1993 2.Ünite: 3.Ünite: Yakıt Cinsi Yukarıda değinilen çevresel 27/01/1995 210,0 MW X 3 = 630 MW Linyit Kurulu Gücü Yıllık Brüt Üretim 31/05/1994 2002 2003 Program 3.268,3 GWh 1.757,8 GWh nedenler ve ülkemizdeki enerji üretim gerçeği göz önüne alınarak düzenlenen bu çalışmada Muğla yöresinde kurulu bulunan 3 adet termik santralin toprak ve bitkiler üzerine etkilerinin araştırılması planlanmıştır. Çalışmada materyal olarak yörede yoğun bir şekilde yayılış gösteren kızılçam ve zeytin bitkileri kullanılmıştır. 4 mevsim boyunca sürdürülen arazi çalışmalarında her 3 termik santralin 1, 5/10 ve 20 km uzaklıklarından olmak üzere 4 yönünden kızılçam ve zeytin ağaçlarından yaprak örnekleri ve aynı yerlerden toprak örnekleri toplanmıştır. Toplanan tüm bitki ve toprak örneklerinde 9 adet ağır metal (Fe, Cu, Mn, Zn, Ni, Cd, Pb, Co, Cr) ve yaprak örneklerinde S ile yaprakların klorofil düzeylerini belirlemeye yönelik analizler yapılmış ve ayrıca toprak örneklerinin bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri belirlenmiştir. Termik santrallerin kurulacağı yerlerin ayrıntılı etütleri önceden yapılmakta ve kömür yataklarına yakınlığı, kül ve curuf atma sahasına yakınlığı, santralin ihtiyacı olan soğutma suyunun bulunabilirliği, elektrik üretim merkezlerine olan yakınlığı, karayolu ulaşım kolaylığı, depreme mukavemet açısından fay hattında bulunmayışı ve rüzgar yönü gibi faktörler göz önünde tutulmaktadır Yatağan termik santrali Güney Ege Bölgesi’ndeki linyit kaynaklarının değerlendirilmesi amacıyla bölgede kurulan ilk santraldir. Santral Yatağan ve çevresinde mevcut bulunan genellikle 10-15 m kalınlığındaki neojen yaşlı marn ve yumuşak gölsel/lacustrin kalker tabakalarının örttüğü düşük kaliteli linyitleri değerlendirmektedir. Yatağan’ın 27 km 12 güneybatısında Yeniköy, Yeniköy’ün 14 km güneyinde ise Kemerköy (Gökova) termik santralleri faaliyette bulunmaktadır. Yatağan Termik Santrali’nin 1982 yılı sonunda faaliyete girmesiyle birlikte çevrede yoğun olarak bulunan kızılçam plantasyonları etkilenmeye başlamıştır. 1985 yılı ölçümlerinde 16580 ha alanın 1. derecede, 19230 ha alanın da 2. derecede SO2 etkisi altında kaldığı ve yaklaşık 2300 ha ormanlık alanın tahrip olduğu bildirilmiştir Yatağan Termik Santrali’nin kömür ihtiyacı Muğla-Yatağan-Eskihisar-Tınaz-Bağyaka linyit havzasındaki düşük kalorili kömürden karşılanmaktadır. Bu bölge açık kömür işletmesi şeklindedir ve Afşin-Elbistan havzasından sonra Türkiye’nin en önemli kömür havzası konumundadır. Havzanın toplam kömür rezervi 191.2 milyon ton olup yaklaşık olarak % 2.35-4.39 oranlarında kükürt % 20-35 oranlarında kül içermektedir. Termik santrallerde kullanılan linyit kömürü yüksek sıcaklıklarda yakıldığından dolayı kömür içerisinde bulunan pek çok ağır metal küle geçmektedir. Küllerden bir bölümü tam yanmamış organik maddelerle birikim oluşturmakta önemli bir miktarı da sıcak gazlarla birlikte bacaya taşınmakta ve atmosfere salınmaktadır. Termik santrallerde atmosfere kül yayılımını önlemek için bacalara elektrofiltreleme sistemi getirilmiştir. Ancak sik sık gerçekleşen devreye giriş ve çıkışlarda kaçan toz miktarlarının önemli ölçüde arttığı görülmektedir. Bu toz miktarlarındaki artış, elektrofiltrelerin yeterli sıcaklığa ulaşmadan çalıştırılmayışından kaynaklanmaktadır. Bundan başka kül ara depoları ve konveyör bant aktarma sisteminden de önemli miktarda toz ve kül kaçakları meydana gelmektedir.Renksiz bir gaz olan SO2 bacalarda duman görüntüsü vermemektedir. Termik santrallerin elektrofiltrelerinden kaçan toz ve NOx görünmektedir. Termik santrallerin bulunduğu bölgelerde lokalize olan orman plantasyonlarını ve bitkileri uzun vadede olumsuz etkileyecek olan ağır metaller (Fe,Cu,Zn,Mn,Pb,Cd,Ni,Co,Cr) toz ve kül partiküllerinden kaynaklanmaktadır.Enerji ihtiyacı olarak kullanılan kömürün kül oranının yükselmesiyle doğru orantılı olarak ağır metal kapsamı da kaynaktan kaynağa göre değişmekle birlikte genellikle artış göstermektedir. % 20-27 oranlarında kül kapsayan linyitlerinin kullanan ve Yatağan-Eskihisar 3 ünitesi de çalışan Yatağan Termik Santrali’nin ürettiği kül miktarının 1-1.4 milyon ton/yıl olduğu hesaplanmıştır. 13 Termik santrallerden kaynaklanan atıklar; gaz atıklar, ağır metaller, partiküller, termal kirlenme, katı atıklar ve sıvı atıklar olmak üzere 6 ana başlık altında incelenebilir. Gaz Atıklar: Kömür yakıtlı termik santral bacalarından atmosfere atılan başlıca kirleticiler: Karbon monoksit (CO), Karbon dioksit (CO2), Kükürt oksitler (SOX), Azot oksitler (NOX), ve hidrokarbon bileşikleri, ağır metaller ve partiküllerdir. Fosil yakıt içinde Radon ve Uranyum gibi radyoaktif maddeler de az miktarlarda bulunur. Tüm fosil yakıtların yanması ile CO2 oluşur, fakat enerji içeriği bazında, kömürün yanması fuel-oil’e göre %25, doğal gaza oranla ise %50 daha fazla CO2 kontrolü ya da önlenmesine yönelik teknolojiler gerektirir, bu teknolojiler ise pahalıdır. Baca gazındaki SOx bileşikleri, kömür kükürdünün yanma sırasında oksitlemesi neticesinde açığa çıkar. Kömürün yanması esnasında kömür kükürdü oksitlenerek SO2 açığa çıkar. Fosil yakıtların yakılmasından ortaya çıkan SO2’nin miktarı, kömür ve petroldeki kükürt oranına bağlıdır. Ağır Metaller: Fosil yakıtların ağır metal içerikleri de, diğer kirleticilerde olduğu gibi yakıtın cinsine ve kaynağına göre değişmektedir. Yakıttaki elementin konsantrasyonu, kazan tipi ve baca gazı emisyonu termik santrallerden atmosfere verilen ağır metal emisyon miktarını belirler. Partiküler: Bu tür emisyonlar çoğunlukla kömür yakıtlı santrallerden kaynaklanmaktadır ve kontrol edilmedikleri takdirde sıvı ya da gaz yakıtlı santrallere oranla çok fazladırlar. Elektrostatik çöktürücüler ve torbalı filtreler %99'dan fazla kontrol randımanı sağlamaktadır. Kömür külüne ilaveten bertaraf edilmesi gereken diğer katı atıklar arasında; evsel nitelikli çöpler, tesis içerisindeki su ve atık su tesislerinden çıkan çamurları ise eğer mevcut ise kireç taşı - alçı taşı, baca gazı desülfürazasyonu (BGD) sisteminden çıkan atıklar sayılabilir. Termal (Isıl) Kirlenme: Termik santrallerde Üretilen enerjinin sadece %30-%40'ı oranındaki bir bölümü elektrik enerjisine dönüştürülebilmekte, kalan kısmı ise kaçak enerji olarak adlandırılmakta ve ısı kazanından radyasyon ile çıkmakta ya da baca gazı İle birlikte bacadan atılmaktadır. Bacadan kaçan malzemeyi korumak için kazan çıkışında gaz ve buhar sürekli soğutulmakta ve bu nedenle santralın büyük miktarlarda soğutma suyu kullanılmaktadır. Katı Atıklar: Kömürün bileşimindeki elementler uçucu kül içeriğinin ana kaynağıdır. Bu elementler yüksek sıcaklıkta kısmen buharlaşır ve soğuma sırasında kül tanecikleri üzerinde yoğunlaşır. ABD Çevre Koruma Kurumu (EPA, Environmental Protection Agency) tarafından öncelikli kirletici olarak kabul edilen bazı elementler şunlardır: Sb, As, Be, Cd, Cr, Cu., Bp, Hg, Ni, Se, Ag, Zn., Th, U vb. Bu elementlerin değişik 14 ortamlarda çözünürlükleri de farklıdır. Genci olarak pH'ı düştükçe çözünme oranı da artar. Kullanım ya da stabilizasyon amacı i l e yapılan kimyasal işlemler de uçucu külde sızabilecek elementleri etkilemekledir. Sıvı Atıklar: Termik santrallerin önemli çevresel etkilerinden biri de soğutma suyu ihtiyacından kaynaklanır. Bu yüzden termik santraller çoğunlukla nehir, göl veya deniz gibi soğutma suyu kullanılabilecek kaynaklara yakın yerlere kurulur. Yoğunlaştırıcılarda kullanılan soğutma suyu genelde 7 oC ile 10 oC ısınmış olarak alındığı ortama geri verilir. Gerek soğutma suyunun ortamdan çekilmesi ve gerekse kullanılan suyun alındığı ortama geri verilmesi önemli çevre sorunları yaratabilmektedir. Isınmış suyun deşarjı alıcı ortam sıcaklığını etkilediğinden sudaki yaşam zincirini olumsuz yönde etkiler. Yatağan ile Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerinin baca küllerinin ağır metal içerikleri karşılaştırıldığında Yatağan Termik Santrali elektrostatik filtre dip küllerinde daha yüksek oranlarda ağır metallere rastlanmıştır. MTA tarafından yapılan analizlere göre buradaki ağır metallerin toplam oranı % 0.074’tür.1200 gr/m3 alındığında, Cr, Ni, Pb ağırlıklı toplam ağır metal emisyonu 0.84 mg/m3 değerlerine ulaşmaktadır.Bu değere diğer ağır metaller de eklenirse toplam ağır metal emisyonu 1 mg/m3 kadar bulunmaktadır.Bu durumda bacadan 1200 mg/m3’tan fazla toz kaçışı olması halinde özel toz emisyon sınırları zorlanmaktadır. Bölgede bulunan her 3 termik santralin yakın çevresi zengin kızılçam plantasyonlarıyla ve bunun dışında, ağaç, ağaçcık ve alt flora olarak Plantanus orientis, Q. İlex, Q. Coccifere, Q.cerris, Ceratonia siliqua, Cerategus monogyna, Pirus communis, Styrax officinalis, Cercis siliquastrum, Arbutus unedo, Hedere helix, Rosa canina, Tamarix, Rhus cotinus, Nerium oleander, Vitex agnus castus, Cistus laurifolius, Myrtus communis, Phillyrea latifolia, Rhubus, Pictacia lentiscus, Olea europaea türleriyle kaplanmış durumdadır. Yörede tarımı yapılan ekonomik öneme haiz kültür bitkisi olarak zeytin göze çarpmaktadır. Ağır metaller periyodik cetvelin geçiş elementleri adı verilen geniş bir bölümünü kapsayan ve özgül ağırlıkları 5 g/cm3’ten daha fazla olan elementlerdir. Son yüzyılın ortalarına kadar, ağır metallerin büyük kısmı fosil enerji kaynakları ve yenilenemeyen ham maddeler olarak yer kürenin derinliklerinde inert olarak kalmışlardır. Endüstriyel kullanımın gereksinim duyduğu ham madde talebi arttıkça, bulundukları yerlerden alınıp işlenmeleri ve doğaya seyreltilip bırakılmaları yanında fosil kökenli maddelerin enerji üretimi amacıyla yakılmaları ve diğer 15 endüstriyel atıklarla biyosfere salınmaları sonucu bu elementlerden kaynaklanan kirlilik sorunları da gün geçtikçe artış göstermiştir. .Bu elementlerin biyolojik dolaşımlarının bir kısmını oluşturan topraklar aynı zamanda bu bileşiklerin büyük miktarlarının son depolanma bölgesini de oluşturmaktadır. Bu süreçte toprakların doğal filtre edici özellikleri yanında tamponlama kapasiteleri ve toprakların fiziksel/kimyasal özellikleri de büyük önem taşımaktadır. Toprak çözeltisinde serbest kalan ağır metaller toprak organizmaları ve bitki kökleri tarafından alınmakta veya yer altı suyuna karışarak su kalitesinin bozulmasına ve besin döngüsünün kirlenmesine neden olmaktadırlar. Ancak, bu elementlerin bir kısmı (Fe, Mn, Zn, Cu) canlı organizma için az miktarda gereksinim duyulan besin maddeleri konumundadır. Endüstriyel faaliyetlerden, termik santrallerden ve diğer çeşitli kaynaklardan kaynaklanan katı, sıvı ve gaz halindeki zararlı maddelerin atmosfere karışmasıyla ve ardından yağışlarla veya kuru depolama ile toprağa ulaşarak burada birikmesi ve çeşitli reaksiyonlara girerek toprağa zarar vermesi şeklinde gelişen kirlenme sürecine “toprak kirlenmesi” adı verilmektedir. Bu süreçte kesin olan bir şey vardır ki o da toprağın verimlilik potansiyelinin azalması ve yok olma sürecine girmesidir. Hava kirletici maddelerin toprağa ulaşabilen miktarları, bir çok doğal ve antropojen faktörlere göre değişmektedir. Bunların başlıcaları, hava kirletici endüstriyel kuruluşların ve termik santrallerin yoğunluğu, bölgenin iklim karakteristikleri ve bitki örtüsüdür. Toprağa giren bazı zararlı maddeler örneğin tuzlar çeşitli kültürel tedbirlerle topraktan uzaklaştırılabildikleri halde ağır metallerin topraktan uzaklaştırılmaları son derece güç ve pahalı bir iştir. Son yıllarda ağır metaller ile yoğun olarak kirlenmiş endüstri bölgelerinde, ağır metal akümüle edici biyoindikatör bitkiler ile ağır metalleri topraktan kaldırmaya yönelik ön araştırma çalışmaları yapılmaktadır. Ağaç türleri, besin maddesi olarak yararlandıkları Fe, Zn, Cu ve Mn ile toksik elementler olan Hg, Pb, Cd ve As gibi iki grup ağır metalin yüksek konsantrasyonlarına karşı çok farklı toleransa sahiptirler. Bitki türlerinin ağır metallerden zarar görmesi, bitki cins ve türlerine göre değişmektedir. Örneğin liken ve yosunlar ile yol bazı çalı formlu bitkiler ve belirli ağaç türleri yapraklarında 10-100 µg/g’a kadar Pb birikimine dayanabilmektedir. Böyle bitkilere biyoindikatör bitki adı verilmektedir. Orman ölü örtüsünün ağır metaller ile kirlenmesi halinde buradaki mikroorganizma faaliyetinin azaldığı bildirilmiştir. Bu bakımdan toprak 16 organizmaları farklı dirençler göstermektedir. Ağır metal kirletici kaynaklardan uzaklarda olan topraklar dahi kirletici maddelerin yoğunlukları az bile olsa, uzun periyotta kirlenmeye maruz kalmaktadır. Bu nedenle, kirlenme sürecinde sadece kirletici maddelerin yoğunluğu değil, zaman faktörü de önemli bir rol oynamaktadır. Endüstrileşme süreciyle birlikte kirletici gazlar olarak bilinen SOx, NOx , CO2 ve CO gazlarının da atmosferde etkin bir şekilde bulunmaya başladığı anlaşılmıştır. Kirli havadan kuru olarak (gaz halinde) veya sıvı olarak (asit yağmurları ile) yeryüzüne ulaşan bu gazlar tüm ekosistemlerde depolanarak birikmeye başlamışlardır. Böylece bu ekosistemlere ait topraklar kirlenme sürecine girmişlerdir. Söz konusu bu zararlar, toprakların asitleşmesi, tamponlama kapasitelerinin azalması ve besin elementi bilançolarının bozulması şeklinde özetlenebilir. Bu semptomları taşıyan bir kirlilik meydana gelip gelmediğini anlamak için başlıca; toprağın asitlik derecesinin durumu, iyon değişim kapasitesi, baz doygunluk oranı ve baz nötrleştirme kapasitesi gibi toprak özelliklerinin araştırılarak belirlenmesi gerekmektedir (Çepel, 1997). Endüstrileşme ile beraber artan çevre kirliliği bilimsel çevrelerin yakın takibi altına alınmış ve konuyla ilgili pek çok araştırma çalışması yapılmıştır. Bu çalışmaların bir bölümü de enerji üretimi amacıyla ham madde olarak fosil yakıt kullanılmasıyla gelişen hava, toprak ve su kirliliği üzerinde yoğunlaşmıştır. Fosil yakıt kullanan termik santrallerden kaynaklanan kirlilikler gaz halinde ve partiküler serpinti içerisinde bulunan ağır metaller ve radyoaktif elementler yoluyla meydana gelmektedir. Bu bölümde yukarıda değinilen kirlenme sürecinde meydana gelen toprak kirliliği ve bitkilerin kirlenmeye reaksiyonlarıyla ilgili yapılmış çalışmalardan örnekler verilecektir. 2. LİTERATÜR BİLDİRİŞLERİ Samsun azot sanayi ve Karadeniz Bakır İşletmeleri baca emisyonlarının çevredeki tarım alanlarına ve bitkisel ürüne etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada fabrikalara yakın bölgelerde ve hakim rüzgar yönlerinde tipik SO2 zararı ve buna bağlı nekrozlar belirlenmiştir. Zararlanmanın kimyasal tespiti amacıyla alınan bitki örneklerinde S ve öteki kirleticilerden F, Fe, Cu, Mn ve Zn kapsamlarının oldukça yüksek düzeylerde bulunduğu anlaşılmıştır. Kalıcı kirlenmenin etkisini araştırmak amacıyla da emisyon kaynaklarından 3 ayrı yöndeki toprak profilleri incelenmiş ve fabrikalardan 3-6 km uzaklıklarda toprak yüzeyinde aşırı Fe ve Cu bulunduğu belirlenmiştir. Ayrıca hakim rüzgar yönünde toprak pH’sında düşüş tespit 17 edilmiştir. Bu düzeyde kirlenmeden toprak mikroflorasının henüz olumsuz etkilenmediği tespit edilmiştir (Zabunoğlu ve ark.,1988). Muğla yöresindeki termik santraller civarında bulunan bazı karayosunlarında ağır metal birikiminin saptanmasına yönelik bir çalışmada, Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri civarlarından toplanan 12 tür karayosununda sonbahar ve ilkbahar dönemlerinde ayrı ayrı Cd, Pb, Cu, Ni ve Zn analizleri yapılmış ve ağır metal içeriklerinin türlere ve mevsimlere göre önemli oranda değişiklik gösterdiği saptanmıştır (Tonguç,1997). Karayolları yakınlarındaki topraklarda ağır metal birikimine bağlı olarak üreaz enzim aktivitesindeki etkilenmenin araştırıldığı bir çalışmada, topraklarda ağır metal birikiminin bir çok biyokimyasal olay ve enzimatik reaksiyon üzerine olumsuz etki edebileceği bildirilmiştir. Bu çalışmada topraklarda Pb, Cd ve Cu metallerinin birikimine bağlı olarak üreaz enzim aktivitesinin olumsuz etkilendiği ve ağır metal birikimi ile enzim aktivasyon düzeyi arasında çok önemli negatif korelasyon bulunduğu tespit edilmiştir (Arcak ve ark.,1994). Hava kirleticilerden SO2’nin bazı bitkilerin morfolojik ve anatomik yapıları üzerine etkilerinin incelendiği bir çalışmada, SO2’in mısır ve soya bitkilerinin büyüme ve gelişmelerine olan etkileri laboratuar koşullarında incelenmiştir. 1 ppm SO2’e maruz bırakılan bitkilerde önemli morfolojik ve anatomik değişimler gözlenmiştir. Soya bitkisi mısıra göre kirleticiye daha şiddetli tepki göstermiştir (Efe ve Özbay,1992). SO2’in mısır ve soya bitkilerinin fizyolojisi üzerine etkilerinin araştırıldığı benzer bir çalışmada da yine 1 ppm SO2 gazına maruz bırakılan bitkilerin klorofil a,b, karatinoid ve protein seviyelerinde istatistiki yönden önemli düşüşler kaydedilmiştir (Efe ve Özbay, 1993). Başta motorlu araçlar olmak üzere çeşitli kaynaklardan yayınan kirleticiler, bazı bitkilerin tohum ağırlığı ve dal uzunluğu üzerine olumsuz etki yapmaktadır. Bu durumu açıklamaya yönelik bir araştırmada yoğun kirlilik altında bulunan bir kent merkezinde G. Officinale, A. İndica ve Eucalyptus sp. bitkilerinin tohum ağırlıkları ve dal uzunluklarının olumsuz etkilendiği rapor edilmiştir (Iqbal ve ark.,1993). Hava kirliliğinin kızılçam (Pinus brutia Ten.) iğne yapraklarında oluşturduğu anatomik ve morfolojik değişiklikler pek çok araştırmaya konu olmuştur. Araştırma Muğla Yatağan 18 Termik santrali bölgesinde planlanmış ve yürütülmüştür. Araştırma bölgesinde orman alt tabakasını oluşturan maki florası her durumda yerini korumasına karşın, termik santralden kaynaklanan kirlilikten üst tabakayı oluşturan kızıl çamların zarar gördüğü görülmüş ve bu şekilde kuruyan orman alanı 3047 ha olarak tespit edilmiştir. Araştırmaya konu olan bazı deneme alanları bu zarar görmüş alan içerisindedir. Kızıl çamların 1 ve 2 yıllık ibre en kesitlerinde yapılan mikroskobik incelemede kirlenmiş alanlarda kontrol alanlarına oranla reçine kanalı sayısının arttığı, reçine kanalı çapının genişlediği ve klorofil miktarının azaldığı saptanmıştır (Nuhoğlu ve ark.,1994). Yoğun trafik akışlı ana yol kenarı topraklarında Cu, Pb, Cd ve Zn ağır metallerinin birikimine bağlı olarak total toprak mikro florasının azaldığı ve bu azalmadan en fazla basil ve fungusların etkilendiği saptanmıştır (Gencheva ve Nustorova, 1995). Macaristan’da endüstriyel, kentsel ve trafik kökenli faaliyetlerden etkilenerek kirlenme sürecine giren topraklarda Pb birikiminin artış gösterdiği, yoğun kirliliğin yaşandığı bölgelerde toprak Pb kapsamının 1000 mg Pb/kg’a kadar çıkabildiği rapor edilmiştir (Horvath,1995). Ağır metallerin toprak mikrobiyal popülasyonu üzerine etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada 200 – 2000 µg/g dozlarında toprağa ilave edilen Cu ve Zn elementlerinin toprak urease, nitrate reductase ve amidase aktivitelerini inhibe ettiği saptanmıştır (Hemida ve ark.,1997). Pinus pinea, Pinus Pinaster ve Fraxinus angustifolia fidelerinin ağır metallere tepkilerinin araştırıldığı bir çalışmada, CuSO4 ve CdSO4 bileşikleri uygulanarak bitkilerin kök, yaprak ve gövdelerinde Cu ve Cd birikim düzeyleri ve bitkilerin etkilenme dereceleri belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre her iki metal de özellikle köklerde birikmiş, bitkilerin kuru madde içerikleri azalmış, kök gelişimleri ise gerilemiştir. Cu elementi Cd’den daha toksik bulunmuş, Fraxinus angustifolia diğer iki Pinus türünden daha hasas bulunmuştur (Arduini, 1995). Güneybatı Finlandiya’da endüstriden kaynaklanan ağır metal tehdidi altındaki Scots pine (Pinus sylvestris) ağaçlarında endüstriyel emisyondan kaynaklanan SO2, Ni ve Cu kapsamlarının yıllar itibarıyla artış gösterdiği ve bu artışın topraktaki birikime bağlı olduğu bildirilmiştir. Çalışmada, ağır metal akümülasyonunun gelecek 10 yılda da artarak süreceği üzerinde durulmakta ve bu durumun bitkisel üretimi olumsuz etkileyeceği gibi, özellikle 19 topraklardaki uzun vadeli birikimin orman ekosisteminin taşıyabileceği kritik yükü aşmasından endişe edildiği rapor edilmiştir (Helmisaari ve ark.,1995). Endüstriyel kirlilikten etkilenen alanlarda ıslah edici materyal olarak bitkilerden yararlanmak gündemde olan bir konudur. Bu 10 yıl içerisinde geliştirilen bilimsel yöntemlerin ışığında bitkiler kullanılarak toprakların yeniden kazanımı uzun dönem stratejisi olarak geliştirilmektedir. Yöntem etkili ve ucuzdur (Baker ve ark.,1997). Hindistan’da termik santrallerin yoğun olduğu bir bölgede ortaya çıkan emisyonun toprağın bazı önemli fiziksel ve kimyasal özelliklerini nasıl etkilediğine yönelik bir çalışma düzenlenmiş ve elde edilen bulgular, kirlilikten etkilenen santral çevresi topraklarının porozite özelliğinin olumsuz etkilendiğini, toprak pH’sı ve toprak organik karbon kapsamının yükselme eğilimine girdiğini göstermektedir. Toprakların SO4 ve değişebilir Ca içerikleri yüksek, total N içerikleri ise düşük bulunmuştur. Termik santral yakınındaki toprakların Mn, Fe, Cd Cu, Pb ve Ni içerikleri de oldukça yüksek sınırlarda bulunmuştur. Santralden kaynaklanan total toz emisyon oranı ile toprakların SO4 içerikleri, havadaki SO2 oranı ile toprakların değişebilir Ca ve K kapsamları arasında da pozitif ilişkiler saptanmıştır. Bulgular, termik santrallerden kaynaklanan kirliliğin toprakların fiziksel ve kimyasal özelliklerini olumsuz etkilediği yönündedir (Singh ve ark.,1995). Yine Hindistan’da yapılan diğer bir çalışmada 440 MW güce sahip bir santral bacasının elektrofiltrelerinden kaçan uçucu küllerin analizinde Ni, Cr, Pb, B ve Mo içeriklerinin yüksek olduğu bildirilmiştir (Sikka ve Kansal, 1994). Muğla Yatağan termik santrali bölgesinde geniş bir alanda yayılım gösteren doğal kızılçam (Pinus brutia Ten.) ağaçlarının santralden kaynaklanan kirlilikten etkilenme derecesinin araştırıldığı bir çalışmada, 1961-1982 yılları arasında 6 farklı bölgede gözlemler ve analizler yapılmıştır. Kızılçam ağaçlarının yıllık halka genişliklerinin tespitine yönelik bu çalışmada elde edilen sonuçlar, ağaçların halka genişliklerinin, yıllık ortalama 0.7 – 2.8 mm oranlarında azaldığını göstermiştir (Tolunay, 2003). Muğla Yatağan termik santralinin civardaki yer altı ve yerüstü su kaynaklarına olan etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada, 2 baraj, 5 yüzey ve 21 yeraltı su kaynağından alınan su örneklerinde Ca2+, Cd2+, Pb2+, Sb2+ ve SO42 analizleri yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre; bazı örneklerde söz konusu metallerin Türkiye, EPA ve WHO tarafından belirlenen referans değerlerin üzerinde olduğu rapor edilmiştir (Baba ve ark.,2003). Konuyla ilgili olarak 20 sürdürülen diğer bir çalışmada, Yatağan termik santralinden kaynaklanan küllerin çevresel etkileri jeokimyasal olarak değerlendirilmiş ve küllerle yoğun olarak etkilenen alanda toprak yüzey kontaminasyonunun önlenmesi için ayrıntılı çalışma ve önlemlere gereksinim olduğu rapor edilmiştir (Baba,2003). Hindistan’da termik santrallerin ve kömür endüstrisinin çevresel etkilerinin detaylı olarak araştırıldığı bir çalışmada, 90.000 MW kurulu santral gücüne sahip olan ülkede toplam gücün % 70’inin termik santrallerden sağlandığı ve bu durumun CO2 emisyonunda artış ve ekolojik risk faktörleri yanında global ısınmayı da beraberinde getirdiği rapor edilmiştir. Ekolojik kirlenmenin asgari düzeye indirilmesi için enerji üretiminde yakın vadede nükleer santral projelerine ağırlık verilmesi gerektiği de araştırıcılar tarafından üzerinde önemle durulan bir konu olmuştur (Mishra,2003). Yunanistan’da toplam 4048 MW kurulu güce sahip bulunan 4 termik santralden kaynaklanan uçucu küllerde polycyclic aromatic hidrokarbonlar(PAH) ve ağır metaller yönünden yapılan analizlerde, bir kısım örneklerde PAH ve ağır metaller arasında pozitif ilişkiler tespit edilmiştir (Arditsoglou ve ark.,2003). Japonya’da termik santrallerden kaynaklanan Hg emisyonu ile ilgili yapılan bir araştırmada, atmosfere yayılan Hg’nın %99.5’unun baca gazı emisyonu olarak meydana geldiği, partiküler serpinti içerisindeki Hg oranının düşük olduğu bildirilmiştir. Aynı araştırmada, atmosfere karışan Hg oranının santralde yakıt olarak kullanılan kömüre bağlı olduğu rapor edilmiş ve 3 ayrı cins kömürde Hg kapsamlarının 1.113, 0.422 ve 0.712 µg olduğu bildirilmiştir (Yokoyama ve ark.,2000). Batı Yunanistan’da yakıt olarak linyit kullanan termik santral bölgesindeki topraklarda ağır metal ve PAH kapsamlarını araştırmaya yönelik bir çalışmada elde edilen verilere göre; yüzey topraklarda orta seviyede Cr ve Ni, daha ılımlı seviyelerde Mn ve oldukça yüksek seviyede PAH kirlenmesi tespit edilmiştir. PAH ve ağır metal kirlenmesine neden olan en önemli primer kaynak olarak; kalitesiz linyit kömürünün kullanılması ve daha ılımlı faktör olarak da insan faaliyetleri ile toprağın doğal kompozisyonu gösterilmiştir (Stalikas ve ark.,1997). 21 Muğla bölgesindeki Yerkesik-Denizova hattında bulunan orman örtüsü üzerine yöredeki 3 termik santralin etkisi ayrıntılı olarak bir araştırmada incelenmiştir. Yerkesik-Denizova bölgesindeki kızılçam (Pinus brutia Ten.) ormanlarının Yatağan ve Yeniköy termik santrallerinin etki alanında olduğu ve bu ormanların 1988’den itibaren gruplar halinde kurumaya başladığı bildirilmektedir. Artan miktarlardaki kirletici gazlar ve özellikle SO2 emisyonu nedeniyle bölgede yaklaşık 1650 ha ormanlık alanın zarar gördüğü tespit edilmiştir. Özellikle 1996-2000 periyodunda SO2’nin güçlü etkisi nedeniyle çam ağaçlarında klorofil yıkımı ve ağaç odunlarının yıllık halkalarında daralmalar rapor edilmiştir. Elde edilen tüm sonuçlar, bölgede termik santrallerden kaynaklanan emisyonlardan dolayı ekolojik bir hassasiyet meydana geldiği ve bunun uzun vadede ciddi ekonomik kayıplara yol açacağını göstermektedir (Kantarcı,2003). Soma ve Tunçbilek termik santrallerinden kaynaklanan uçucu küllerin bazı özellikleri ve ağır metal içeriklerinin tespiti amacıyla düzenlenen bir çalışmada, termik santrallerde yakıt olarak linyit kullanılmasıyla kaynaklanan çevresel problemlerin yalnız gaz emisyonlarından değil uçucu küllerin depolanmalarındaki problemlerden de kaynaklanabileceği bildirilmektedir. Uçucu küllerle ilgili ana problem depolanan uçucu küllerin içerdiği ağır metal kalıntılarından kaynaklanmaktadır. Çalışmada değinilen önemli bir nokta da, atmosfere yayınan uçucu küllerin su ile teması halinde toksik ağır metallerin çözünebilir hale gelebileceği ve bu durumun da toprakların kirlenmesine yol açabileceği yönündedir (Baba ve Kaya,2003). Türkiye’deki termal güç santrallerinin emisyon faktörleri ve dünyadaki CO2 emisyonunun global görünümünün araştırıldığı bir incelemede, ekonomik gelişme ve nüfusun artmasına paralel olarak dünya primer enerji ihtiyacının da artış gösterdiği üzerinde durulmaktadır. Son 25 yıl içerisinde total enerji tüketimi neredeyse ikiye katlanmıştır. Bu ihtiyacın karşılanması amacıyla zorunlu olarak fosil enerji kaynaklarına yönelilmiş ve bu da farklı kirleticilerin doğmasına neden olmuştur. CO2 bu kirleticilerin en önemlilerinden biri olup küresel iklim değişikliklerine yol açma potansiyeli yüksek bir gazdır. Çevresel yıkımın önlenmesi amacıyla Kyoto Protokolune uyulması gerektiği dile getirilmektedir. Tahmini sonuçlara göre, 2020 yılına kadar global CO2 emisyonunun yaklaşık % 0.66’sı Türkiye’deki termik santrallerden kaynaklanacaktır (Atımtay,2003). Ruellia tuberosa L. (family Acanthaceae) bitkisinin bazı yaprak özellikleri üzerine termik santrallerden kaynaklanan hava kirliliğinin etkileri araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre; 22 kirlilikten etkilenen bitkilerin stomalarının genişlik ve uzunluğu, stomatal açıklık, yoğunluk ve iletkenlik ile net fotosentez oranı ve klorofil miktarlarında bitki gelişiminin çiçeklenme öncesi, çiçeklenme ve çiçeklenmeden sonraki dönemlerinde önemli miktarlarda azalmalar tespit edilmiştir. Bitki gelişiminin her döneminde de, palizad parankimasının intraselüler CO2 kapsamı artış göstermiştir (Nighat ve ark.,2000). Hindistan’da tarla denemesi şeklinde yapılan bir çalışmada, çeşitli yollarla toprağa katılan termik santral uçucu küllerinin toprağın verimlilik kapasitesi ve ürün verimi üzerine etkileri araştırılmıştır. Araştırmada, buğday (Triticum aestivum L.), hardal (Brassica juncea L.), mercimek (Lence esculenta Moench.), pirinç (Oryza sativa L.) ve mısır (Zea mays L.) bitkileri kullanılmış ve her bitki için farklı miktarlarda uçucu kül (yaklaşık 50 ton/ha) bitkilerin fide – hasat dönemleri arasında toprağa ilave edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre toprağa belli bir miktara kadar ilave edilen külün ürün verimini arttırdığı ancak bir noktadan sonra verimin düştüğü tespit edilmiştir. Külün toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerini nasıl etkilediğinin anlaşılması için uzun vadeli araştırmalara gerek duyulduğu rapor edilmiştir (Kalra ve ark.,2003). Ağaç kabukları, çeşitli nedenlerden kaynaklanan atmosferik kirliliği bir biyoindikatör olarak yansıtma özelliğine sahiplerdir. Bu amaçla yapılan çalışmada Azadirachta indica ağacının atmosferik kirlilikten etkilenme düzeyi bu ağacın kabuklarında Pb, Zn ve Cu seviyelerinin ölçülmesiyle tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre Pb, Zn ve Cu içerikleri sırasıyla 1.9-159.8, 16.5-659.1 ve 4.2-20.7 düzeylerinde tespit edilmiştir. Bu ağacın söz konusu ağır metaller yönünden önemli bir biyoindikatör olduğu sonucuna varılmıştır (Odukoya ve ark.,2000). Yine yaklaşık 10 yıl süresince örnekler alınarak ağır metal biyoindikasyonu yönünden araştırılan Populus nigra Italica ağacının yapraklarının da As, Cd, Co, Cr, Cu, Fe, Mn, Pb, Sb ve Zn ağır metalleri yönünden iyi bir biyoindikatör olduğu sonucuna varılmıştır (Djingova ve ark.,1999). Akdeniz iklimi koşullarında doğal olarak yayılış gösteren Nerium oleander L bitkisinin yapraklarının Pb, Zn, Cu ve Cd ağır metalleri bakımından bir biyoindikatör olduğu da yapılan diğer bir çalışmada rapor edilmiştir (Aksoy ve Öztürk, 1997). Türkiye’de kurulu bulunan belli başlı önemli termik santrallerin yakıt olarak kullandıkları linyit kömürünün bazı önemli özellikleri ve içermiş oldukları ağır metaller düzenlenen bir çalışmayla araştırılmıştır. Çayırhan, Seyitömer, Tunçbilek, Orhaneli, Soma, Yatağan, 23 Yeniköy, Elbistan, Kangal ve Çatalağzı termik santrallerinin kullandıkları linyitlerin yüksek nem kapsamına (% 14-47), yüksek küle (% 23-64) ve % 0.4-4.8 arasında kükürt kapsamına sahip oldukları saptanmıştır. Linyitlerin ortalama 1370-4980 kcal/kg enerji değerine sahip olduğu rapor edilmiştir. Kömürlerin mineral madde olarak kil minerallerinin yanı sıra, kuartz, feldspat,kalsit, dolomit, pirit ve jips içerdiği ve bunun yanı sıra siderit, aragonit ve zeolit de kapsadığı anlaşılmıştır. Kömürlerin Cr, Cs, Mo, Ni, Rb, Th, U ve V ağır metalleri yönünden zengin oldukları As, Co, Cu ve Mn bakımından da dünya standartlarının üzerinde olduğu rapor edilmiştir (Karayiğit ve ark.,2000). Çeşitli kaynaklardan köken alan ağır metal ve SO2, emisyon kaynaklarına yakın bölgelerde bulunan orman ekosistemi üzerinde oldukça ciddi hasarlara neden olabilmektedir.Orman topraklarında ağır metal akümülasyonu, mineralizasyon sonucu açığa çıkan besin elementlerinde önemli azalmalara neden olmakta ve organik maddenin parçalanmasının inhibe edilmesiyle tüm ekosistemde besin elementi döngüsünü etkilemektedir. Ağır metaller aynı zamanda kökler ve mikorizalar üzerine de toksik etkide bulunarak besin elementi alımını ciddi ölçüde etkilemektedir. Bu süreçte orman vejetasyonunun canlılığı ve gelişiminde önemli yavaşlamalar görülmektedir. Uzun vadede vejetasyon örtüsü tahrip olmakta ve toprak erozyonu riski ortaya çıkmaktadır (Derome ve Nieminen,1998). Hava kirleticilerin ağaçlar üzerine olan negatif etkileri günümüzde oldukça detaylı bir şekilde araştırılmış ve kanıtlanmıştır. Kirlilik, ağaçların kök ve gövde sistemlerinin morfoloji ve anatomisini etkilediği gibi farklı fiziksel ve biyokimyasal süreçleri de etkilemektedir. Farklı kirleticiler, gelişmekte olan ağaçların gövdesel olarak büyümelerini engellerken, bu etki yaşlı ağaçlarda apeksten büyümenin engellenmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Kirliliğin artmasıyla yaprak formasyonunun bozulmasına bağlı olarak yaprak alanı daralmakta, yaprak gelişimi durmakta ve yaprak absisyonu teşvik edilmektedir. Pinus sylvestris L. (Scots çamı) bir ağır metal biyoindikatör olarak pek çok çalışmaya konu olmuştur. Bu ağaçlar gövde ve ibreleri vasıtasıyla ağır metalleri oldukça yüksek miktarlarda akümüle etme kabiliyetine sahiptirler. Ancak uzun vadede patolojik belirtiler vermektedirler. Gövde ve ibre anatomisinin kimyasal kompozisyonu üzerine hava kirliliğinin etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada, kambiyum, ksilem ve floem dokuları incelenmiştir.Ağaçlarda kontaminasyonun bir belirteci olarak yaprakların kimyasal kompozisyonları araştırılmıştır. Kirlilikten etkilenen bölgede yaprakların ağır metal kapsamları anlamlı derecede yüksek çıkmıştır. Kirlilikten etkilenen ağaçlarda yapılan anatomik analizler, gelişme sezonu 24 başlangıcında kambiyal hücre miktarlarında azalma, floemi oluşturan hücrelerin miktarlarında azalma ve formasyonlarında bozulma, trakeidler (ksilem iletim demetleri) ve floem halkalarında yapısal bozukluklar meydana geldiğini göstermiştir (Kurczynska ve ark, 1997). Buna benzer bir çalışmada da, yine emisyon kaynağına yakın bir bölgede yetişen Vaccinium vitis idaea bitkisinin yapraklarının morfolojik yapısındaki değişmeler üzerine ağır metallerin etkisi araştırılmıştır. Veriler, özellikle Ni ve Cu ile kontamine olan bitki yapraklarında epidermiste ve epidermal hücrelerde hasar, kütikülar yapı ve stomatal komplekste bozulmalar meydana geldiğini göstermektedir (Balaganskaya ve Kudrjavtseva,1998). Pinus brutia Ten. ağaçlarının kabukları bir ağır metal biyoindikatörü olarak kullanılabilmektedir. Emisyon kaynaklarına yakınlıkla doğru orantılı olarak ağaç kabuklarının ağır metal kapsamlarının (Pb,Cd,Mn,Cr,Zn,Fe) artış gösterdiği saptanmıştır (Türkan ve ark, 1995). 3. MATERYAL ve YÖNTEM 3.1. Materyal Araştırma materyalini Muğla İli Gökova (kemerköy), Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri çevresinden (Doğu-Batı-Kuzey Günay) , farklı mesafelerden (0-5km, 5-10km, 10-20 km) ve dört mevsimde (İlkbahar, Yaz, Sonbahar ve Kış) çamlık ve zeytin plantasyonlarından alınan toprak ve yaprak örnekleri (çizelge-1) ile Yatağan termik santralinden farklı zamanlarda alınan kül örnekleri (çizelge-2) oluşturmaktadır. Çizelge 1. Araştırma Materyali Toprak ve Bitki (Çam ve Zeytin) Örneklerinin Alındığı Yer, Mevsim ve Sayısı Çam Mevsim T.Santral Gökova Yeniköy Yatağan Mevsim Toplam İlkbahar 7 6 9 22 Yaz 6 3 8 17 Sonbahar 7 3 10 20 Toplam Çam+Zeytin Toplamı=77+101=178 Zeytin Kış Santral Toplam 5 4 9 18 25 16 36 77 İlkbahar 9 5 14 28 Yaz 8 5 14 27 Sonbahar 7 4 9 20 Kış Santral Toplam 8 5 13 26 32 19 50 101 77 Genel Toplam (Toprak+Bitki)=178+178=356 101 25 Çizelge 2. Yatağan Termik Santralinden Farklı Zamanlarda Alınan Kül Örneklerinin Ağır Metal Analiz Sonuçları Ağır metal Örnek No: 1* Demir (Fe) (%) 2,2 Çinko (Zn) (ppm) 95,8 Mangan (Mn) (ppm) 277,0 Bakır (Cu) (ppm) 38,5 Kadmiyum (Cd) (ppm) 1,23 Kobalt (Co) (ppm) 16,7 Krom (Cr) (ppm) 38,8 Nikel (Ni) (ppm) 50,7 Kurşun (Pb) (ppm) 17,4 * : Sayılar büyüdükçe kül yaşı küçülmektedir. Örnek No: 2* 2,9 95,6 247,0 43,5 1,27 16,0 37,2 52,7 14,9 Örnek No: 3* 2,5 76,7 246,1 38,5 0,93 13,5 33,4 47,0 11,8 3.2.Yöntem 3.2.1.Toprak Örneklerinin Alınması, Analize Kimyasal Analizlerinde Uygulanan Yöntemler Hazırlanması İle Fiziksel ve Toprak örnekleri labotatuar koşullarında hava kurusu hale getirildikten sonra 2 mm’lik elekten elenerek analize hazırlandı (Jackson, 1967).. Toprak örneklerine hidrometrik yöntemle bünye analizi (Bouyoucos, 1962), suda çözünür toplam tuz içeriği, sature toprak macununda elektriki direnç ölçülmesi yardımıyla (U.S.Soil Survey Staff, 1951), pH sature hale getirilmiş toprak macununda cam elektrodlu pH-metre (Jackson, 1967), CaCO3 miktarı Scheibler Kalsimetresi (Schlichting ve Blume, 1966), organik madde, yaş yakma yöntemiylele saptanan % organik-C miktarının 1,724 faktörü ile çarpılması (Reuterberg ve Kremkus, 1951), toplam-N, Modifiye makro Kjeldahl yöntemi uygulanarak (Bremner, 1965) belirlendi. Topraklarda ve kül örneklerinde kral suyunda (HNO3+HCl) ekstrakte olan ağır metal ve kimi iz element içerikleri (Fe, Zn, Mn, Cu, Cd, Co, Cr, Ni, Pb) kral suyu ekstraksiyon yöntemine göre ekstrakte edilerek, Atomik Absorbsiyon cihazı (AAS) yardımıyla okundu (Kick ve ark., 1980; Slawin, 1955). 3.2.2.Yaprak Örneklerinin Alınması, Analize Hazırlanması İle Analizlerde Uygulanan Yöntemler Her üç termik santral çevresinde ve farklı mesafelerde bulunan çam ve zeytin plantasyonlarından genç sürgünlerden alınan bir yaşlı yaprak örnekleri buz çantasında laboratuara getirilen örnekler laboratuarda 65oC’de hava kurusu hale getirildikten sonra mikro değirmende öğütülerek analize hazırlandı (Kacar,1972). Çam ve zeytin yaprak örneklerinde ağır metal ve kimi iz element içerikleri (Fe, Zn, Mn, Cu, Cd, Co, Cr, Ni, Pb) 500-550 oC’de kül haline getirildikten sonra 2 N HCl ile ekstraksiyon sonrası elde edilen süzüğün Atomik Absorbsiyon cihazında (AAS) okunması sonucu Slawin, 1955; Isaac ve Kerber, 1969; FAO 1967), kükürt içerikleri yaş yakma uygulanarak elde edilmiş ekstraktlarda ICP cihazı yardımıyla okunarak belirlendi (Kacar, 1984) . Taze olarak alınan zeytin ve çam yaprağı 26 örneklerinde klorofil miktarı saptandı. %80’lik aseton yöntemi uygulanarak (Smith ve ark., 1955) 3.2.3.Sonuçların Değerlendirilmesinde Kullanılan İstatistiki Yöntem Toprak ve yaprak örneklerinin incelenen özellikleri arasında basit korelasyon analizleri TARIST PC paket proğramı kullanılarak yapılmıştır Açıkgöz ve ark., 1993). 4. ARAŞTIRMA SONUÇLARI VE TARTIŞMA 4.1. Çam ve Zeytin Yetişen Sahalardan Alınan Toprak Örneklerinin Kimyasal Analiz Sonuçları 4.1.1. Çamlıklardan Alınan Toprak Örneklerinin Sonuçları Fiziksel ve Fiziksel ve Kimyasal Analiz Gökova (Kemerköy), termik santralinin bulunduğu yerden farklı mesafelerde (0-5 km, 5-10 km ve 10-20 km) bulunan camlıklardan farklı mevsimlerde (İlkbahar, Yaz, Sonbahar ve Kış) alınan toprak örneklerinin fiziksel ve kimyasal analiz sonuçları çizelge-3’de verilmiştir. Çizelge-3. Gökova Termik Santralinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Çamlıklardan Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Fiziksel ve Kimyasal Analiz Sonuçları Mevsim İlkbahar Yaz Sonbahar pH 7,0 7,1 7,3 7,2 7,1 7,8 7,6 7,2 7,4 7,4 7,5 7,5 5,9 7,4 7,5 7,6 7,4 7,5 7,5 6,9 7,7 7,6 T.Tuz (%) 0,04 0,05 0,04 0,07 0,04 0,05 0,04 0,03 0,03 0,04 0,03 0,03 0,03 0,03 0,06 0,21 0,19 0,06 0,11 0,03 0,03 0,03 Kireç (%) 1,0 3,4 1,5 1,7 7,9 18,3 12,5 2,3 14,0 12,6 45,4 30,4 0,6 6,5 6,4 7,5 11,7 31,1 23,5 0,8 5,1 28,0 Kum (%) 68,8 40,8 68,8 62,8 54,8 62,8 46,8 42,0 50,0 66,0 72,0 42,0 52,0 65,6 51,6 55,6 61,6 75,6 35,6 71,6 29,5 53,5 Mil (%) 22,0 42,0 24,0 30,0 36,0 28,0 42,0 42,0 36,0 26,0 20,0 44,0 24,0 28,0 36,0 36,0 28,0 10,0 52,0 22,0 44,0 18,0 Kil (%) 9,2 17,2 7,2 7,2 9,2 9,2 11,2 16,0 14,0 8,0 8,0 14,0 24,0 6,4 12,4 8,4 10,4 14,4 12,4 6,4 26,5 28,5 Bünye Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Tın Tın Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Killi Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Milli Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Killi Tın O.Mad. (%) 3,4 2,9 2,5 9,6 5,5 7,0 1,2 5,6 2,1 5,0 1,0 2,2 3,0 9,8 1,6 3,1 1,6 1,6 2,5 2,4 4,9 1,8 Top.N (%) 0,16 0,15 0,10 0,64 0,16 0,16 0,07 0,47 0,10 0,25 0,07 0,09 0,13 0,46 0,09 0,17 0,11 0,11 0,11 0,12 0,33 0,10 27 Kış Minimum Maksimum Ortalama 7,5 7,5 5,9 5,9 7,8 7,3 0,05 0,03 0,03 0,03 0,21 0,05 2,5 33,4 1,1 0,6 45,4 12,4 57,5 73,5 67,5 29,5 75,6 57,1 12,0 10,0 12,0 10,0 52,0 29,0 30,5 16,5 20,5 6,4 30,5 13,9 Kumlu Killi Tın Kumlu Tın Kumlu Killi Tın 6,3 3,7 3,7 1,0 9,8 3,8 0,30 0,10 0,15 0,07 0,64 0,19 Gökova termik santrali çevresinden 25 adet farklı çamlıktan alınan toprak örneklerinde toprakların %52’sinin kumlu tın, %28’inin tın bünyeli toprakların oluşturduğu anlaşıldı (çizelge-3). Toprak örnekleri genelde orta bünyeli olduğu belirlenmiştir (Kohnke,1968). Toprak macununda ölçülen pH değerleri 5,9-7,8 arasında olduğu saptanmıştır. Alınan 25 adet toprak örneğinden %64’ünün hafif alkalin, %28’inin nötr tepkime gösterdiği belirlendi Kellogg,1952). Toprakların %32’sinin kireç yönünden fakir (<%2,5), %24’ünün kireççe zengin topraklar (%2,5-10) olduğu anlaşılmaktadır (Evliya, 1960). Toprakların %92’sinde herhangi bir tuz sorunu olmadığı (<%0,15) anlaşılmaktadır (Anonim,1954). Çamlıklardan alınan toprak örneklerinin %24’ünün hümüsce fakir (<%2), %44’ünün hümüslü (%2-4) olduğu saptandı (Schlichting ve Blume, 1966). Çamlıklardan alınan toprak örneklerinin %28’inin azotça orta (%0,05-0,10), %32’sinin azotça yeterli (%0,10-0,15), %40’ının ise yüksek düzeyde azot içerdiği (>%0,15) belirlendi (Yağmur,1997). Yeniköy termik santrali çevresinde bulunan çamlıklardan 16 adet toprak örneği alınmıştır. Alınan toprak örnekleri ile ilgili fiziksel ve kimyasal analiz sonuçları çizelge 4’de verilmiştir. Çizelge 4. Yeniköy Termik Santralinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Çamlıklardan Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Fiziksel ve Kimyasal Analiz Sonuçları Mevsim İlkbahar Yaz Sonbahar Kış Minimum Maksimum Ortalama pH 7,3 7,2 7,1 7,3 7,4 7,3 4,8 7,4 7,4 7,7 7,8 7,8 7,5 6,7 7,7 7,5 4,8 7,8 7,1 T.Tuz (%) 0,05 0,08 0,08 0,05 0,04 0,07 0,03 0,09 0,04 0,04 0,04 0,13 0,03 0,03 0,03 0,05 0,03 0,13 0,06 Kireç (%) 1,70 1,50 1,85 1,60 10,80 10,55 0,57 28,40 2,12 11,50 11,13 12,09 2,94 0,98 33,36 13,82 0,57 33,36 9,94 Kum (%) 62,8 72,8 66,8 56,8 60,8 50,8 70,0 48,0 66,0 88,5 72,5 46,5 79,5 67,5 59,5 53,5 46,5 88,5 64,3 Mil (%) 28,0 20,0 26,0 34,0 30,0 32,0 20,0 28,0 20,0 10,0 26,0 28,0 10,0 18,0 22,0 28,0 10,0 34,0 23,6 Kil (%) 9,2 7,2 7,2 9,2 9,2 17,2 10,0 24,0 14,0 1,5 1,5 25,5 10,5 14,5 18,5 18,5 1,5 25,5 12,5 Bünye Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Kum Tınlı Kum Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın O.Mad. (%) 2,9 1,3 1,7 9,8 5,6 9,7 2,8 3,6 2,0 2,6 2,4 2,4 1,6 3,4 1,7 3,0 1,3 9,8 3,7 Top.N (%) 0,16 0,05 0,10 0,58 0,27 0,40 0,07 0,19 0,13 0,15 0,13 0,11 0,10 0,16 0,09 0,15 0,05 0,58 0,19 28 Dört mevsim sürecinde 16 farklı çamlıktan alınan toprak örneklerinde, toprakların %68,8’inin kumlu tın, %18,8’inin tın bünyeli olduğu belirlendi (çizelge-4). Toprak macununda ölçülen pH değerleri 4,8-7,8 arasında olduğu saptanmıştır. Alınan 16 toprak örneğinden %37,5’inin nötr, %56,30’ünün ise hafif alkalin tepkimeli olduğu anlaşılmıştır (Kellogg, 1952). Toprakların %50’sinin kireç yönünden fakir (<%2,5), %12,5’inin bünye+kireçli (%20-50) olduğu belirlendi (Evliya, 1960). Toprakların tümünde herhangi bir tuz sorunu olmadığı (<%0,15) bulundu (Anonim,1954). Çamlıklardan alınan toprak örneklerinin %31,3’ünün hümüsce fakir (<%2), %50’sinin hümüslü (%2-4) ve %18,7’sinin çok kuvvetli hümüslü (%410) olduğu belirlendi (Schlichting ve Blume, 1966). Toprak örneklerinin %31,3’ünün azotça orta (%0,05-0,10), %31,3’ünün azotça yeterli (%0,10-0,15), %37,4’ünün azot içeriğinin yüksek (>%0,15) olduğu bulundu (Yağmur,1997). Yatağan termik santrali çevresindeki çamlıklardan 36 adet toprak örneği alınmıştır. Alınan toprak örnekleri ile ilgili fiziksel ve kimyasal analiz sonuçları çizelge 5’de verilmiştir. Çizelge 5. Yatağan Termik Santralinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Çamlıklardan Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Fiziksel ve Kimyasal Analiz Sonuçları Mevsim İlkbahar Yaz Sonbahar Kış pH 7,3 7,7 7,4 7,0 7,6 7,4 6,1 7,5 7,6 7,4 6,3 7,4 7,5 7,4 7,4 6,1 7,5 7,6 7,6 7,7 7,6 7,8 7,6 7,8 6,5 7,7 7,9 7,7 T.Tuz (%) 0,03 0,03 0,05 0,04 0,03 0,04 0,03 0,04 0,03 0,06 0,03 0,03 0,03 0,04 0,03 0,03 0,03 0,09 0,04 0,07 0,05 0,06 0,07 0,04 0,03 0,03 0,03 0,04 Kireç (%) 1,1 22,5 7,3 0,7 26,8 12,6 0,8 28,2 53,1 37,6 0,7 49,0 27,1 7,7 26,0 0,5 11,3 11,1 53,0 34,6 7,0 35,9 44,2 55,0 0,6 11,6 41,0 18,9 Kum (%) 86,8 66,8 36,8 44,8 52,8 72,8 52,8 68,8 68,8 62,0 48,0 66,0 56,0 52,0 70,0 48,0 70,0 50,5 69,8 67,8 59,8 58,5 49,8 65,8 78,5 80,5 59,8 49,5 Mil (%) 6,0 26,0 42,0 32,0 34,0 20,0 38,0 20,0 24,0 24,0 42,0 26,0 32,0 36,0 26,0 48,0 20,0 32,0 22,0 20,0 24,0 30,0 34,0 26,0 20,0 18,0 32,0 18,0 Kil (%) 7,2 7,2 21,2 23,2 13,2 7,2 9,2 11,2 7,2 14,0 10,0 8,0 12,0 12,0 4,0 4,0 10,0 17,5 8,2 12,2 16,2 11,5 16,2 8,2 1,5 1,5 8,2 32,5 Bünye Tınlı Kum Kumlu Tın Tın Tın Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Tınlı Kum Tınlı Kum Kumlu Tın Kumlu Killi Tın O.Mad. Top.N (%) (%) 2,1 0,09 1,5 0,08 5,8 0,22 2,7 0,12 2,7 0,15 8,4 0,31 7,0 0,32 2,5 0,13 3,3 0,21 3,3 0,23 4,1 0,23 2,4 0,15 2,6 0,12 1,9 0,12 2,5 0,15 1,2 0,05 1,5 0,09 3,3 0,17 1,8 0,19 1,7 0,12 2,7 0,13 2,7 0,14 4,7 0,25 3,5 0,15 3,0 0,14 3,2 0,16 3,7 0,18 2,3 0,13 29 Minimum Maksimum Ortalama 7,7 7,7 7,8 7,4 7,6 6,8 7,7 7,6 6,1 7,9 7,4 0,03 0,03 0,03 0,03 0,05 0,03 0,03 0,03 0,03 0,09 0,04 31,5 28,1 52,6 8,3 3,0 1,1 24,9 22,8 0,5 55,0 22,2 53,5 45,5 61,5 51,5 39,5 61,5 51,5 51,5 36,8 86,8 59,2 28,0 32,0 14,0 26,0 26,0 28,0 26,0 28,0 6,0 48,0 27,2 18,5 22,5 24,5 22,5 34,5 10,5 22,5 20,5 1,5 34,5 13,6 Kumlu Tın Tın Kumlu Killi Tın Kumlu Killi Tın Killi Tın Kumlu Tın Kumlu Killi Tın Tın 2,9 2,7 1,9 2,0 2,9 5,5 3,9 4,9 1,2 8,4 3,2 0,16 0,16 0,11 0,10 0,16 0,45 0,19 0,22 0,05 0,45 0,17 Yatağan termik santrali çevresindeki çamlıklardan alınan toprak örneklerinin %50’sinın kumlu tın, %27,8’ınin tın ve %11,2’sinin kumlu killi tın bünyeli oldukları bulunmuştur. (çizelge-5). Toprak reaksiyonu (pH) değerlerinin 6,1-7,9 arasında değiştiği ve örneklerden %77,8’inin hafif alkalin, %11,1’inin orta asit %8.3’ünün nötr, tepkime gösterdikleri belirlenmiştir (Kellogg, 1952). Toprak örneklerinin %19,4’ünün kireççe fakir (<%2,5), %11,1’inin kireççe zengin (%5-10), %13,9’unun bünye+marn’lı (%10-20) ve %41,7’sinin bünye+kireçli (%20-50) oldukları saptandı (Evliya, 1960). Toprakların tümünde herhangi bir tuz sorunu olmadığı (<%0,15) bulundu (Anonim,1954). Organik madde içeriği yönünden toprak örneklerinin %22,2’si hümüsce fakir (<%2), %58,3’ü hümüslü (%2-4) ve %19,5’i ise çok kuvvetli hümüslü (%4-10) olduğu saptanmıştır (Schlichting ve Blume, 1966). Topraklar toplam azot miktarı yönünden %13,9’unun orta (%0,05-0,10), %38,9’unun yeterli (%0,100,15), %47,2’sinin ise yüksek miktarda azot içerdiği (>%0,15) saptandı (Yağmur,1997). 4.1.2. Zeytin Plantasyonlarından Alınan Toprak Örneklerinin Fiziksel ve Kimyasal Analiz Sonuçları Gökoava termik santrali çevresinde farklı mesafelerde bulunan değişik zeytinliklerden farklı mevsimlerde olmak üzere 32 toprak örneği alınmıştır. Alınan toprak örnekleri ile ilgili fiziksel ve kimyasal analiz sonuçları çizelge 6’da verilmiştir. Çizelge 6. Gökova Termik Santralinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Zeytinliklerden Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Fiziksel ve Kimyasal Analiz Sonuçları Mevsim İlkbahar Yaz pH 7,0 7,0 7,6 7,3 7,5 6,9 7,1 6,8 7,2 7,4 7,4 7,6 T.Tuz (%) 0,04 0,05 0,03 0,04 0,05 0,05 0,04 0,04 0,05 0,04 0,03 0,03 Kireç (%) 1,4 2,5 26,9 1,2 24,6 0,7 7,4 1,1 3,9 7,8 10,1 10,4 Kum (%) 74,8 48,8 72,8 66,8 70,8 76,8 62,8 70,8 62,8 62,0 62,0 66,0 Mil (%) 18,0 32,0 20,0 26,0 22,0 14,0 30,0 18,0 30,0 28,0 32,0 30,0 Kil (%) 7,2 19,2 7,2 7,2 7,2 9,2 7,2 11,2 7,2 10,0 6,0 4,0 Bünye Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın O.Mad. (%) 1,8 1,5 1,6 2,5 2,3 2,0 2,0 1,2 2,2 2,3 1,6 1,1 Top.N (%) 0,10 0,10 0,08 0,15 0,13 0,11 0,10 0,11 0,12 0,13 0,09 0,09 30 Sonbahar Kış Minimum Maksimum Ortalama 7,2 6,8 7,2 7,4 6,3 7,6 7,8 7,7 7,0 7,4 7,6 6,5 7,6 7,8 7,7 7,7 7,1 7,3 7,4 6,5 6,3 7,8 7,3 0,03 0,05 0,03 0,03 0,03 0,04 0,03 0,03 0,04 0,03 0,06 0,04 0,03 0,03 0,03 0,03 0,03 0,07 0,04 0,03 0,03 0,07 0,04 11,4 0,6 2,5 34,5 0,5 7,6 10,3 4,8 1,0 2,3 28,3 0,4 10,2 11,4 11,2 12,4 0,8 8,3 33,9 1,0 0,4 34,5 9,1 56,0 64,0 64,0 48,0 68,0 43,6 65,6 65,6 67,6 69,6 45,6 72,6 65,5 63,5 65,5 71,5 53,5 45,5 53,5 63,5 43,6 76,8 62,8 34,0 24,0 28,0 38,0 22,0 42,0 32,0 32,0 26,0 24,0 42,0 18,0 18,0 22,0 20,0 16,0 26,0 40,0 32,0 20,0 14,0 42,0 26,8 10,0 12,0 8,0 14,0 10,0 14,4 2,4 2,4 6,4 6,4 12,4 4,4 16,5 14,5 14,5 12,5 20,5 14,5 14,5 16,5 2,4 20,5 10,3 Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Tın Tınlı Kum Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Killi Tın Tın Kumlu Tın Kumlu Tın 2,6 3,2 2,5 1,6 1,0 2,1 1,0 1,7 3,7 2,0 2,0 3,5 2,1 1,9 1,6 1,1 3,4 1,9 2,2 2,4 1,0 3,7 2,0 0,17 0,20 0,17 0,13 0,08 0,12 0,09 0,11 0,22 0,14 0,11 0,16 0,11 0,10 0,09 0,08 0,15 0,11 0,12 0,14 0,08 0,22 0,12 Gökova termik santrali çevresinde farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden farklı mevsimlerde olmak üzere 32 toprak örneği alınmış, toprakların %78,1’inin kumlu tın, %15,6’sının tın bünyeli olduğu belirlenmiştir (çizelge 6). Toprak örneklerinin tümünde herhangi bir tuzluluğun (<%0,15) olmadığı anlaşılmıştır (Anonim,1954). Toprak örneklerinin pH’larının 6,3-7,8 arasında değiştiği ve %9,4’ünün hafif asit (6,1-6,5), %40,6’sının nötr (6,6-7,3) ve %50’sinin hafif alkalin (7,4-7,8) tepkime gösterdiği belirlendi (Kellogg,1952). Toprak örneklerinin kireç içeriklerinin %34,4’ünün kireç yönünden fakir (<%2,5), %12,5’inin kireçli (%2,5-5,0), %12,5’inin kireççe zengin (%5-10), %25’inin bünye+marn’lı (%10-20), %15,6’sının bünye+kireçli (%20-500) olduğu saptandı (Evliya, 1960). Organik madde yönünden %56,3’ünün hümüsçe fakir (<%2), %43,7’sinin hümüslü (%2-4) olduğu bulundu (Schlichting ve Blume, 1966). Toplam azot içeriği yönünden zeytinlik plantasyonlarından alınan örneklerinin %34,4’ünün orta (%0,05-0,10), %50,0’sinin yeterli (%0,10-0,15) ve %15,6’sının ise yüksek (>%0,15) düzeyde azot içerdiği bulundu (Yağmur,1997). Yeniköy termik santrali çevresinde bulunan zeytin plantasyonlarından alınan toprak örnekleri ile ilgili fiziksel ve kimyasal analiz sonuçları çizelge 7’de verilmiştir. Çizelge 7. Yeniköy Termik Santralinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Zeytin Plantasyonlarından Farklı Mevsimlerde Alınan Örneklerinin Fiziksel ve Kimyasal Analiz Sonuçları Mevsim İlkbahar pH 6,3 7,1 7,3 7,6 T.Tuz (%) 0,04 0,07 0,03 0,07 Kireç (%) 1,0 1,2 1,0 28,9 Kum (%) 62,8 76,8 44,8 46,8 Mil (%) 28,0 16,0 46,0 36,0 Kil (%) 9,2 7,2 9,2 17,2 Bünye Kumlu Tın Kumlu Tın Tın Tın O.Mad. (%) 3,1 1,6 1,6 1,9 Top.N (%) 0,18 0,08 0,13 0,13 31 Yaz Sonbahar Kış Minimum Maksimum Ortalama 7,3 7,3 7,5 7,2 7,3 7,4 7,6 6,5 7,2 7,6 7,4 6,6 7,5 7,3 7,6 6,3 7,6 7,2 0,18 0,04 0,09 0,05 0,04 0,08 0,04 0,03 0,05 0,06 0,07 0,03 0,03 0,05 0,05 0,03 0,18 0,06 1,4 0,7 36,9 0,5 6,9 22,6 36,4 0,7 7,9 11,7 27,4 1,0 1,4 1,4 12,5 0,5 36,9 10,6 38,8 48,0 44,0 62,0 50,0 64,0 44,5 62,5 68,5 70,5 31,5 65,5 53,5 39,5 53,5 31,5 76,8 54,1 34,0 34,0 24,0 30,0 38,0 26,0 38,0 30,0 28,0 24,0 36,0 20,0 32,0 22,0 20,0 16,0 46,0 29,6 27,2 18,0 32,0 8,0 12,0 10,0 17,5 7,5 3,5 5,5 32,5 14,5 14,5 38,5 26,5 3,5 38,5 16,3 Tın Tın Killi Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Killi Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Killi Tın Kumlu Killi Tın 2,2 3,0 1,9 1,5 2,6 3,0 2,7 2,6 4,0 3,2 3,6 1,9 2,4 3,3 3,5 1,5 4,0 2,6 0,14 0,16 0,14 0,10 0,09 0,21 0,15 0,13 0,18 0,15 0,17 0,14 0,15 0,17 0,17 0,08 0,21 0,15 Yeniköy termik santrali civarındaki zeytin plantasyonlarından alınan toprak örneklerinin %47,4’ünün kumlu tın, %31,6’sının tın ve %15,8’inin killi tın bünyeye sahip oldukları saptandı (çizelge-7). Örneklerin pH’larının 6,3-7,6 arasında değiştiği ve toprakların %10,5’inin hafif asit (6,1-6,5) %47,4’ünün nötr (6,6-7,3), %42,1’inin ise hafif alkalin (6,67,3) tepkimeli olduğu belirlendi (Kellogg, 1952). Toprakların örneklerinin biri dışında diğerlerinin tuz problemi olmadığı (<%0,15) bulunmuştur (Anonim,1954). Toprakların %52,6’sının kireççe fakir (<%2,5), %10,5’inin kireççe zengin (%5-10), %10,5’inin bünye+marn’lı (%10-20), %26,3’ünün bünye+kireçli (%20-50) olduğu belirlendi (Evliya, 1960). Organik madde içeriği yönü ile toprakların %31,6’sının hümüsce fakir (<%2), %68,4’ünun hümüslü (%2-4) olduğu saptandı (Schlichting ve Blume, 1966). Zeytinlik plantasyonlarından alınan toprak örneklerinin %15,8’inin azotça orta (%0,05-0,10), %47,4’ünün azotça yeterli (%0,10-0,15), %36,8’inin azotça yüksek (>%0,15) olduğu saptandı (Yağmur,1997). Yatağan termik santrali çevresindeki zeytin plantasyonlarından alınan toprak örnekleri ile ilgili fiziksel ve kimyasal analiz sonuçları çizelge 8’de verilmiştir. Çizelge 8. Yatağan Termik Santralinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Zeytin Plantasyonlarından Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinin Fiziksel ve Kimyasal Analiz Sonuçları Mevsim İlkbahar pH 7,6 7,5 5,7 7,6 7,5 7,4 7,5 7,6 7,5 7,7 T.Tuz (%) 0,03 0,09 0,03 0,03 0,07 0,06 0,04 0,03 0,03 0,03 Kireç (%) 5,5 25,6 1,3 2,2 52,4 3,8 17,3 12,4 55,0 31,1 Kum (%) 86,8 66,8 58,8 74,8 38,8 48,8 64,8 62,8 58,8 80,8 Mil (%) 6,0 24,0 30,0 18,0 38,0 32,0 24,0 24,0 30,0 12,0 Kil (%) 7,2 9,2 11,2 7,2 23,2 19,2 11,2 13,2 11,2 7,2 Bünye Tınlı Kum Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Tın Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Tınlı Kum O.Mad. (%) 1,0 2,6 2,0 1,4 3,4 3,1 2,4 2,1 3,4 1,2 Top N (%) 0,08 0,18 0,13 0,06 0,18 0,15 0,13 0,13 0,17 0,08 32 Yaz 7,4 7,5 7,7 7,4 7,5 7,5 7,5 7,5 7,2 7,6 7,5 7,1 7,6 7,5 7,6 7,5 7,5 7,5 0,04 0,04 0,05 0,04 0,05 0,04 0,06 0,06 0,11 0,05 0,03 0,05 0,04 0,05 0,03 0,04 0,05 0,04 0,9 17,0 19,2 2,9 56,3 56,7 13,6 31,1 1,0 27,5 60,6 0,4 43,4 4,6 35,5 12,7 32,2 42,8 T.Tuz (%) 0,06 0,05 0,06 0,03 0,05 0,04 0,05 0,05 0,03 0,05 0,03 0,03 0,05 0,03 0,04 0,10 0,03 0,04 0,03 0,04 0,03 0,03 0,03 0,11 0,04 Kireç (%) 58,6 55,0 17,0 0,3 12,1 8,9 69,7 10,9 0,3 39,5 39,0 35,9 29,3 0,7 6,6 19,2 1,1 49,9 15,1 12,2 28,1 3,2 0,3 69,7 23,5 62,8 68,8 50,8 48,8 36,0 58,0 46,0 64,0 64,0 54,0 70,0 58,0 64,0 78,0 74,0 62,0 56,0 74,0 26,0 18,0 30,0 42,0 44,0 30,0 32,0 22,0 28,0 26,0 18,0 32,0 14,0 12,0 22,0 30,0 24,0 18,0 11,2 13,2 19,2 9,2 20,0 12,0 22,0 14,0 8,0 20,0 12,0 10,0 22,0 10,0 4,0 8,0 20,0 8,0 Kumlu Tın Kumlu Tın Tın Tın Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Killi Tın Kumlu Tın Tınlı Kum Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın 1,0 2,5 1,9 1,7 3,1 2,1 1,9 2,1 2,8 1,7 2,7 4,9 1,8 1,5 1,9 1,3 1,8 4,2 0,07 0,12 0,11 0,09 0,15 0,08 0,08 0,12 0,12 0,09 0,12 0,20 0,11 0,09 0,09 0,05 0,11 0,15 Çizelge 8 devamı Mevsim Sonbahar Kış Minimum Maksimum Ortalama pH 7,7 7,7 7,6 6,0 7,7 7,7 7,6 7,7 6,7 7,8 7,8 7,8 7,7 7,5 7,7 7,6 7,0 7,5 7,7 7,8 7,8 7,6 5,7 7,8 7,5 Kum (%) 40,5 66,5 43,8 67,8 67,8 69,8 41,8 61,8 72,5 25,5 49,5 59,5 55,5 41,5 47,5 47,5 57,5 41,5 67,5 55,5 55,5 41,5 25,5 86,8 58,2 Mil (%) 44,0 26,0 40,0 22,0 24,0 20,0 40,0 28,0 22,0 46,0 28,0 18,0 22,0 42,0 24,0 26,0 28,0 44,0 22,0 24,0 30,0 42,0 6,0 46,0 27,4 Kil (%) 15,5 7,5 16,2 10,2 8,2 10,2 18,2 10,2 5,5 28,5 22,5 22,5 22,5 16,5 28,5 26,5 14,5 14,5 10,5 20,5 14,5 16,5 4,0 28,5 14,5 Bünye Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Kumlu Tın Killi Tın Tın Kumlu Killi Tın Kumlu Killi Tın Tın Kumlu Killi Tın Kumlu Killi Tın Kumlu Tın Tın Kumlu Tın Kumlu Killi Tın Kumlu Tın Tın O.Mad. (%) 2,2 1,7 1,9 1,9 2,5 2,4 4,9 3,5 1,5 2,6 2,1 2,6 2,3 1,5 1,2 1,5 5,2 5,9 1,9 1,2 1,7 2,2 1,0 5,9 2,4 Top N (%) 0,10 0,10 0,12 0,10 0,14 0,13 0,22 0,16 0,09 0,14 0,12 0,12 0,12 0,09 0,09 0,08 0,24 0,26 0,11 0,07 0,09 0,12 0,05 0,26 0,12 Analiz sonuçlarına göre, toprak örneklerinin %54’ünün kumlu tın, %26’sının tın %6’sının tınlı kum, %12’sinin kumlu kii bünyeli oldukları belirlendi (çizelge-8). Toprakların göstermiş oldukları reaksiyon değerlerinin 5,7-7,8 arasında değiştiği saptanmıştır. Toprakların %4’ünün orta asit (5,6-6,0), %8’inin nötr (6,6-7,3) ve %88’inin ise hafif alkalin (7,4-7,8) tepkime 33 gösterdikleri bulundu (Kellogg, 1952). Toprakların tümünde herhangi bir tuzluluk sorunu olmadığı (<%0,15) saptandı (Anonim,1954).Toprak örneklerinin %18’inin kireççe fakir (<%2,5), %8’inin kireçli (%2,5-5,0), %6’sının çok kireçli (%5-10), %24’ünün bünye+marn’lı (%10-20), %28’inin bünye+kireçli (%20-50) ve %16’sının ekstrem kireçli (>%50) olduğu saptandı (Evliya, 1960). Organik madde içeriği yönünden toprak örneklerinin %48’inin hümüsce fakir (<%2), %42’sinin hümüslü (%2-4) ve %10’unun kuvvetli hümüslü (%4-10) olduğu belirlendi (Schlichting ve Blume, 1966). Toprak örneklerinin %40,0’ının azotça orta (%0,05-0,10), %44,0’ünün azotça yeterli (%0,10-0,15), %16,0’sının yüksek düzeyde azot (>%0,15) içerdiği belirlendi (Yağmur,1997). 4.2. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal Miktarları Gökova, Yeniköy ve Yatağan termik santralarının bulunduğu yörelerde termik santrale farklı mesafelerdeki çamlıklardan ve zeytinliklerden dört farklı mevsimde toprak örnekleri alınarak ağır metal miktarları belirlenmiştir (ek çizelge 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12). 4.2.1. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki Çamlıklardan Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal Miktarları Gökova, Yeniköy ve Yatağan termik santralarının bulunduğu yörelerde termik santrale farklı mesafelerdeki çamlıklardan dört farklı mevsimde toprak örnekleri alınarak ağır metal miktarları belirlenmiştir (çizelge 9). Çizelge 9. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır Metal Miktarları (ppm) Çam topraklarının kapsadığı ağır metal miktarları (ppm) Termik Santral Fe(%) Zn Mn Cu Cd Co Cr Gökova 1,8 91,5 551,7 23,5 1,15 16,9 56,0 Yeniköy 1,6 62,1 442,1 18,4 0,89 24,5 57,5 Yatağan 2,1 86,6 536,5 24,0 1,08 19,6 39,6 Ortalama 1,9 80,1 510,1 21,9 1,04 20,3 51,0 Zeytin topraklarının kapsadığı ağır metal miktarları (ppm) Fe(%) Zn Mn Cu Cd Co Cr Gökova 1,9 87,4 544,7 24,6 0,90 17,6 50,7 Yeniköy 2,2 84,0 560,0 25,3 1,12 24,2 44,7 Yatağan 1,7 75,9 487,7 22,4 0,98 16,8 35,8 Ortalama 1,9 82,4 530,8 24,1 1,00 19,5 43,7 Ni 69,4 62,8 46,1 59,4 Pb 26,7 40,3 38,1 35,0 Ni 66,3 65,6 42,4 58,1 Pb 23,3 29,8 33,7 28,9 34 Yüzey topraklarında %1,6-2,1 (ortalama %1,9) arasında değişen kral suyunda çözünen demir belirlendi (çizelge 9). Topraklarda toplam demir içeriği sınır verileri Scheffer ve Schachtschabel (1989)’e göre %0,5-5,0 Fe olarak bildirilmektedir. Bu yönde ülkemizde yapılan bir çalışmada Gediz Havzası yüzey topraklarında %0,2-3,6 ve yüzey altı topraklarında ise %0,1-4,0 sınırları arasında değişen Fe miktarları belirlenmiştir Altunbaş ve ark., 1994). Üç termik santralin civarındaki çamlıklardan alınan toprak örneklerinde, toplam çinko 62,191,5 ppm değerleri arasında (ortalama 80,1 ppm Zn) bulunmuştur. Kloke (1980)’in verdiği 300 ppm kriter değeri dikkate alındığı zaman Zn yönünden herhangi bir kirlilik olmamasına karşılık Pendias ve Pendias (1984)’ın topraklar için verdiği 70-400 ppm’lik konsantrasyonlarını dikkate aldığımızda Yeniköy termik santrali topraklarının sorunsuz diğer Yatağan ve Gökova topraklarının sorunlu olduğu anlaşılmaktadır. Diğer bir araştırmada ise Rademacher (2001) 4000 adet orman toprağında Zn için ortanca değerin 51 ppm Zn ve maksimum değerin ise 638 ppm Zn olduğunu bildirmektedir. Kral suyunda çözünen ve toplam Mn olarak kabul ettiğimiz Mn değerleri çamlık topraklarında 442,1-551,7 ppm arasında (ortalama 510,1 ppm Mn) bulundu. Pendias ve Pendias (1984)’ın bildirdiği 1500-3000 ppm Mn değerleri dikkate alındığında bu yönde herhangi bir kirliliğin oluşmadığı saptanmıştır. Toplam Cu konsantrasyonu üç termik santral civarından alınan çamlık topraklarında 18,424,0 ppm Cu (ortalama (21,9 ppm Cu) olarak belirlenmiştir. Bu yönde topraklar için Kloke (1980) 100 ppm Cu konsantrasyonunu, Pendias ve Pendias (1984) ise 60-125 ppm Cu ‘ı kriter olarak bildirmektedirler. Bu değerleri dikkate aldığımız zaman termik santraller civarındaki topraklarda Cu kirliliği söz konusu değildir. Çam topraklarında belirlenen Cd miktarları 0,89-1,14 ppm Cd (ortalama 1,04 ppm Cd) arasındadır. Bowen (1979) topraklarda 0,01-2,0 ppm arasında Cd bulunabileceğini bildirmiştir. Kloke (1980) topraklarda Cd yönünden kriter değerin 3 ppm olarak açıklamış ve bu değeri dikkate aldığımız zaman topraklarda Cd sorunu bulunmadığı anlaşılmaktadır. Üç termik santralin bulunduğu yörelerdeki çamlıklardan alınan toprak örneklerinde 16,924,5 ppm Co (ortalama 20,3 ppm Co) ağır metali bulundu. Pendias ve Pendias (1984)’ın 2550 ppm Co kriter değeri yanında, Kloke (1980)’nin belirlediği 50 ppm Co değerinide kriter değer olarak dikkate aldığımızda, çamlık topraklarında Co kirliliği bulunmadığı anlaşılmaktadır. Çamlıklardan alınan toprak örneklerinde 39,6-57,5 ppm Cr (ortalama 50,1 ppm Cr) miktarları bulundu. Pendias ve Pendias (1984)’ın verdiği 75-100 ppm Cr miktarları yanında Kloke (1980)’nin bildirdiği 100 ppm Cr kriter değerini dikkate aldığımızda termik santraller civarında Cr kirliliğinin söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Rademacher (2001) 2500 orman toprağında Cr yönünden ortanca değerin 17 ppm Cr ve maksimum değerin ise 567 ppm olduğunu saptamıştır. Çam topraklarında Ni konsantrasyonu 46,1-69,4 ppm Ni (ortalama 59,4 ppm Ni) olarak belirlendi. Pendias ve Pendias (1984)’ topraklarda 2-750 ppm arasında Ni bulunabileceğinive bu elementin geniş sınırlar içinde değişebileceğini bildirmektedir. Topraklar için kritik Ni değerini 100 ppm olarak bildirilmektedir. Kloke (1980) ise 50 ppm olarak vermektedirler. Scheffer ve Schachtschabel (1989) yerkabuğunu ortalama Ni miktarının 45 ppm olduğunu bildirmektedirler. Kloke (1980)’nin 50 ppm kriter değerini dikkate aldığımız zaman Yatağan 35 termik santralinin bulunduğu yöredeki çamlık topraklarının bu kriter değerin altında, buna karşılık Gökova ve Yeniköy termik santrali civarındaki toprakların Ni yönünden kirli olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Altınbaş ve ark.(1994) Gediz havzası yüzey ve yüzeyaltı topraklarının %62,5’inin Ni yönünden kirli olduğunu saptamışlasrdır. Alınan toprak örneklerinde 26,7-40,3 ppm Pb (ortalama 35,0 ppm Pb) değerleri belirlendi. Yer kabuğunda ortalama 35 ppm Pb bulunduğu ve bu değerin kimi yerlerde 75 ppm Pb değerine kadar çıktığı belirlenmiştir ( Scheffer ve Schatschabel, 1989). Bu Yönde Kloke (1980)’nin bildirdiği 100 ppm’lik kriter değerini dikkate aldığımız zaman termik santraların civarında bulunan çamlıklarda Pb kirliliği söz konusu olmamaktadır. Rademacher (2001) 3500 orman toprağında ortanca Pb değerini 27 ppm ve maksimum Pb değerini ise 2114 ppm olduğunu bildirmektedir. 4.2.2 Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal Miktarları Gökova Yeniköy ve Yatağan termik santralarının civarında farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden değişik mevsimlerde alınan toprak örneklerinde %1,7-2,2 arasında (ortalama %1,9 Fe) kral suyunda çözünür toplam demir bulundu (çizelge-9). Saatçı ve ark.(1988) İzmir ili topraklarında %2,0-4,2 toplam demir, buna karşılık Hakerlerler ve ark.(1992) Harran Ovası topraklarında %1,93-4,00 arasında toplam demir belirlemişlerdir. Scheffer ve Schachtschabel (1989) topraklarda %0,5-5,0 arasında toplam Fe bulunacağını bildirmektedirler. Zeytin plantasyonlarından alınan toprak örneklerinde kral suyunda çözünür toplam Zn miktarının 75,9-87,4 ppm Zn (ortalama 82,4 ppm Zn) olarak belirlendi. Pendias ve Pendias (1984)’ın topraklarda 70-400 ppm Zn konsantrasyonlarını kriter değer olarak belirlerken, Kloke (1980) topraktaki 300 ppm Zn konsantrasyonunu kriter değer olarak vermektedir. Bu değerler dikkate alındığında zeytin topraklarında Zn kirliliği bulunmamaktadır. Her üç termik santralin bulunduğu yörelerdeki zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde 487,7-544,7ppm Mn değerleri (ortalama 530,8 ppm Mn) belirlendi. Pendias ve Pendias (1984)’ın bildirdiği 1500-3000 ppm Mn değerleri dikkate alındığı zaman zeytin topraklarında herhangi bir Mn kirliliğinin söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Toprak örneklerinde toplam bakır miktarları 22,4-25,3 ppm Cu arasında (ortalama (24,1 ppm Cu) olarak belirlendi. Topraklarda toplam bakır konsantrasyonu ile ilgili Pendias ve Pendias (1984) 60-125 ppm Cu miktarlarını ve Kloke (1980) 100 ppm Cu miktarını vermektedirler. Bu değerler dikkate alındığı zaman zeytin topraklarında bakır kirliliği olmadığı anlaşılmaktadır. Zeytin plantasyonlarındaki topraklarda 0,90-1,12 ppm Cd (ortalama 1,00 ppm Cd) bulunmuştur. ABD’de 3305 adet tarım toprağında 0,005-2,4 ppm arasında değişen miktarlarda Cd belirlenmiştir (Holmgren ve ark., 1986). Pendias ve Pendias (1984) topraklar için 0,01-2,00 ppm Cd’u normal sınırlar, 3-8 ppm Cd’u ise kritik değerler olarak bildirmişlerdir. Kloke (1980) topraklarda Cd yönünden kriter değeri 3 ppm olarak 36 bildirmektedir. Cd elementinin topraktaki miktarı ile ilgili kriter değerler dikkate alındığı zaman zeytin topraklarında Cd kirliliği olmadığı anlaşılmaktadır. Termik santraların bulunduğu yörelerdeki zeytin topraklarında toplam Co miktarları 17,6-24,2 ppm Co (ortalama 19,5 ppm Co) olarak belirlendi. Yerkabuğunda ortalama olarak 23 ppm Co bulunduğu rapor edilmektedir (Peterson ve Girling, 1981 ). Pendias ve Pendias (1984)’ın topraklar için verdiği 25-50 ppm Co kriter değeri yanında Kloke (1980)’nin bidirdiği 50 ppm Co değeride dikkate alındığında zeytin topraklarında Co kirliliği bulunmamaktadır. Toprak örneklerinde 35,8-50,7 ppm Cr (ortalama 43,7 ppm Cr) belirlendi. Bu yönde çalışan Shacklette ve ark.(1971) 863 toprak örneğinde ortalama 37 ppm Cr belirlemişlerdir. Diğer bir çalışmada ise Berrow ve Reaves (1986) 2944 İskoç toprağında ortalama Cr miktarını 62 ppm olarak bulmuşlardır. Zeytin topraklarında belirlediğimiz Cr değerlerini bu yönde Pendias ve Pendias (1984)’ın verdiği 75-100 ppm Cr kriter değerleri yanında Kloke (1980)’nin verdiği 100 ppm Cr kriter değeri ile karşılaştırıldığında zeytin topraklarında Cr kirliliği bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kral suyunda ekstrakte edilerek belirlenen toplam Ni miktarları 42,4-66,3 ppm Ni (ortalama 58,1 ppm Ni) olarak bulundu. Ure ve Berrow(1982) 13000 toprak örneğinde ortalama Ni konsantrasyonunu 93 ppm olarak bildirmektedirler. Kloke (1980)’nin topraklar için verdiği 50 ppm Ni konsantrasyonunu dikkate aldığımız zaman Gökova ve Yeniköy termik santrali topraklarında Ni kirliliği olduğu anlaşılmaktadır. Zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde 23,3-33,7 ppm (ortalama 28,9 ppm Pb) kurşun bulundu. Pendias ve Pendias (1984) topraklarda Pb değişim sınırının 2-300 ppm arasında bulunduğunu ve Kloke (1980) ise topraklarda kurşun kriter değerinin 100 ppm olduğunu bildirmektedirler. Kloke (1980) ‘in kriter değeri dikkate alındığında zeytin topraklarında Pb kirliliği bulunmamaktadır. Her üç termik santralin bulunduğu yörelerdeki çamlık ve zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde; çamlık topraklarının en düşük ağır metal miktarları Yeniköy termik santrali çevresinde (Fe, Zn, Mn, Cu, Cd elementleri yönünden), zeytin topraklarında ise Yatağan termik santrali (Fe, Zn, Mn, Cu, Co, Cr ve Ni elementleri yönünden) çevresinde bulundu. En yüksek ağır metal miktarı çamlık toprakları yönünden Gökova (Zn, Mn, Cd ve Ni yönünden), zeytin topraklarında ise Gökova (Zn, Mn, Cr, Ni) ve Yeniköy’de (Fe, Cu, Co, Cr) belirlendi. Çamlık ve zeytinliklerde özellikle Mn,Cr ve Pb elementleri yönünden topraklardaki ortalama değerler diğer elementlere göre daha fazla farklılıkta bulunmaktadır. Kloke (1980)in bildirdiği topraklardaki ağır metal kriter değerleri yönünden, yalnız Ni elementi bakımından Gökova ve Yeniköy’deki çamlık ve zeytinlik topraklarında kirlilik belirlendi (Ni > 50 ppm). 4.3. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Çamlık ve Zeytinlik Topraklarının Kapsadığı Ağır Metal Miktarları 4.3.1 Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Çamlık Topraklarının Kapsadığı Ağır Metal Miktarları 37 Gökova, Yeniköy ve Yatağan termik santralerine 0-5 km, 5-10 km ve 10-20 km mesafelerde bulunan çamlıklardan alınan toprak örneklerine ait ağır metal miktarları çizelge 10’da verildi. Çizelge 10. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Çevresinde Farklı Mesafelerde Bulunan Çamlık ve Zeytinlik Topraklarındaki Ağır Metal Miktarları (ppm) Çam topraklarının kapsadığı ağır metal miktarları (ppm) Termik Santral Fe(%) Zn Mn Cu Cd Co Cr Gökova 1,9 90,9 588,5 22,2 1,02 15,1 43,3 Yeniköy 0-5 km 1,3 63,2 338,9 20,1 0,49 19,4 35,3 Yatağan 1,7 76,2 502,5 19,5 0,90 17,0 33,0 0-5 km Ortalaması 1,6 76,8 476,7 20,6 0,80 17,2 37,2 Gökova 1,6 88,4 450,3 18,0 1,60 16,6 54,3 Yeniköy 5-10 km 1,3 41,3 358,4 12,0 1,28 31,7 61,5 Yatağan 2,1 84,7 621,7 25,7 1,17 20,0 45,0 5-10 km Ortalaması 1,7 71,4 476,8 18,6 1,35 22,8 53,6 Gökova 1,9 90,9 516,2 27,6 1,14 19,8 74,5 10-20 Yeniköy 2,2 77,6 659,6 17,8 1,23 23,4 92,7 km Yatağan 2,5 99,9 543,2 25,7 1,10 23,0 36,7 10-20 km Ortalaması 2,2 89,5 573,0 23,7 1,16 22,1 67,9 Zeytin topraklarının kapsadığı ağır metal miktarları (ppm) Mesafe Termik Santral Fe(%) Zn Mn Cu Cd Co Cr Gökova 2,1 92,8 633,5 26,7 0,84 18,5 49,1 Yeniköy 0-5 km 2,2 86,9 521,6 20,1 1,30 28,2 47,4 Yatağan 1,5 73,3 496,8 22,2 0,97 16,1 34,6 0-5 km Ortalaması 1,9 84,3 550,7 23,0 1,03 20,9 43,7 Gökova 1,3 58,4 382,2 14,8 0,59 10,2 31,0 Yeniköy 5-10 km 2,2 79,6 540,2 40,8 0,82 22,6 38,4 Yatağan 1,8 90,5 475,1 23,2 1,25 18,9 37,1 5-10 km Ortalaması 1,8 76,1 465,8 26,2 0,88 17,2 35,5 Gökova 1,8 89,4 456,0 25,8 1,19 19,8 67,4 10-20 Yeniköy 2,3 78,4 674,7 21,5 1,40 23,2 56,5 km Yatağan 2,1 68,9 392,8 31,9 0,82 14,5 37,2 10-20 km Ortalaması 2,1 78,9 507,8 26,4 1,14 19,1 53,7 Mesafe Ni 66,0 52,3 47,1 55,2 62,0 68,5 45,6 58,7 78,3 77,5 47,8 67,9 Pb 27,7 24,5 32,8 28,3 27,8 58,2 42,4 42,8 25,5 43,1 35,0 34,5 Ni 71,9 63,2 39,2 58,1 35,6 51,1 47,3 44,7 70,1 91,1 41,1 67,4 Pb 22,2 29,4 34,0 28,5 16,8 27,6 36,1 26,8 29,3 35,7 30,3 31,7 38 En düşük Fe miktarı % 1,6 olarak 0-5 km mesafede bulunan çamlık topraklarında, buna karşılık en yüksek demir miktarı % 2.2 olarak 10-20 km mesafedeki topraklarda belirlendi. Topraklarda toplam demir miktarının sınır değerleri Schaffer ve Schatschabel (1989) ‘e göre % 0,5-5,0 Fe arasında bulunmaktadır. Kral suyunda ekstrakte edilen toplam Zn miktarları termik santrallere farklı mesafelerdeki topraklarda 7l,4-89,5 ppm Zn arasında belirlendi. En düşük Zn miktarı 5-10 km mesafelerdeki çamlık topraklarında ve en yüksek çinko miktarı ise 10-20 km mesafelerdeki çamlık topraklarında belirlenmiştir. Kloke (1980)’nin çinko kirliliği yönünden vermiş olduğu 300 ppm Zn kriter değeri ile bulgularımızla karşılaştırıldığında, araştırmanın yapıldığı sahalarda Zn kirliliği bulunmamaktadır. Mn elementi yönünden termik santrallerin farklı mesafelerinde bulunan çamlık toprakları birbiri ile karşılaştırıldığında; en düşük Mn ortalama miktarı 0-5 km mesafedeki çamlık topraklarında (476,4 ppm Mn), en yüksek Mn miktarı ise 10-20 km mesafelerde bulunan topraklarda (573,0 ppm Mn) belirlendi. Pendias ve Pendias (l984)’ün Mn için belirlemiş oldukları 1500-3000 ppm Mn değerleri dikkate alındığında Mn yönünden herhangi bir kirliliğin olmadığı anlışılmaktadır. Çamlık topraklarında en düşük Cu miktarı ( 18,6 ppm Cu ), 5- 10 km mesafelerde bulunan çamlık topraklarında, en yüksek Cu miktarı ( 23,7 ppm Cu) ise 10-20 km mesafelerdeki topraklarda belirlendi. Bu yönde gerek Pendias ve Pendias ( 1984)’ün verdiği 60-125 ppm Cu kriter değerleri yanında, Kloke ( 1980)’in verdiği 100 ppm Cu kirlilik kriter değeri dikkate alındığında yöre toprakları için Cu kirliliği söz konusu değildir. Cd ağır metali yönünden termik santrallerin bulunduğu yerlerin farklı mesafelerinde bulunan çamlık topraklarında en düşük Cd miktarı ( 0,80 ppm Cd ) 0-5 km mesafelerdeki çamlık topraklarında, en yüksek Cd miktarı ( l,35 ppm Cd ) ise 5-l0 km mesafedeki topraklarda belirlendi. Pendias ve Pendias (l984)’ün topraklar iç in 0,01-2 ppm Cd ‘u normal sınırlar olarak bildirmeleri yanında Kloke (1980)’in verdiği 3 ppm Cd kriter değeri dikkate alındığında, araştırma topraklarında herhangi bir Cd kirliliği bulunmamaktadır. Termik santrallerin bulunduğu yerlerin farklı mesafelerinde bulunan çamlık topraklarında en düşük Co ağır metal miktarı ( 17,2 ppm Co) 0-5 km mesafede , buna karşılık en yüksek Co miktarı ise (22,8 ppm Co) 5-10 km mesafede belirlendi. Toprakların 0,2-31 ppm Co içerebileceği bildirilmektedir (Mengel, 1991). Smith, (1990), serpantin, andezit ve granit kayaları üzerinde oluşmuş İskoç topraklarında sırasıyla 40-200 ppm, 10-20 ppm ve 1-3 ppm sınırlarında Co elementi miktarlarını saptamıştır. Kloke (1980)’in verdiği Co kriter değeri olan 50 ppm konsantrasyonunu dikkate aldığımız zaman yöre topraklarında herhangi bir Co kirliliği söz konusu değildir. Cr ağır metali yönünden termik santrallerin farklı mesafelerde bulunan çamlık toprakları karşılaştırıldığında, en düşük Cr miktarının (37,2 ppm Cr) 0-5 km’deki çamlık topraklarında, en yüksek Cr miktarının ise (67,9 ppm Cr), 10-20 km mesafelerdeki topraklarda bulunduğu belirlenmiştir. Almanya’da toprakların çoğunun 5-100 ppm Cr içerdiği, bazı durumlarda ise bu konsantrasyonun 300 ppm’e kadar ulaşabildiği bildirilmektedir (Schaffer ve Schachtschabel 1989). Kloke (1980), Cr yönünden toprakların tolerans gösterebileceği üst 39 sınırın 100 ppm olduğunu açıklamıştır. Bu kriter değer dikkate alındığında araştırmaya konu olan bölge topraklarında Cr kirliliği olmadığı anlaşılmaktadır. Çamlıklardan alınan toprak örneklerinde en düşük Ni ağır metal miktarı (55,2 ppm Ni) termik santrallere 0-5 km uzaklıktaki mesafelerde, en yüksek Ni ağır metal miktarı ise (67,9 ppm Ni) 10-20 km uzaklıktaki topraklarda bulunmuştur. Kloke (1980)’in Ni için belirlemiş olduğu 50 ppm kriter değeri dikkate alındığı zaman her üç mesafede (0-5 km, 5- 10 km ve 10-20 km) bulunan çamlık topraklarnın Ni kirlenmesi taşıdığı anlaşılmaktadır. Yatağan termik santralinden alınan örneklerin her üç mesafede de Ni kirliliği taşımadığı saptanmıştır. Termik santral çevresinde bulunan çamlıklardan alınan toprak örneklerinde kral suyunda çözünen toplam Pb miktarları ile ilgili değerler çizelge-10’dan incelendiğinde, en düşük Pb miktarları (28,3 ppm Pb) 0-5 km’deki çamlık topraklarında, en yüksek Pb miktarları (42,8 ppm Pb) 5-10 km mesafelerdeki topraklarda bulundu. Her üç santral içinde en düşük Pb içerikli topraklar genelde Gökova termik santrali civarındaki çamlıklarda bulunmaktadır. Yer kabuğunda ortalama l5 ppm Pb bulunmakta ancak bu değer kimi yerlerde 70 ppm Pb’a kadar yükselmektedir (Schiffer ve Schachtschabel, 1989). Kloke (1980)’in verdiği 100 ppm Pb kirlilik kriter değeri dikkate alındığı zaman bu topraklarda herhangi Pb kirliliği belirlenmemiştir. Çamlıklardan alınan toprak örneklerinde genel olarak ağır metal konsantrasyon artışları termik santallere en uzak mesafedeki (10-20 km) topraklarda (Fe, Zn, Mn, Cu, Cr ve Ni yönünden) ortaya çıkmış, bu mesafeyi 5-10 km’deki topraklar (Cd, Co ve Pb) takip etmiştir. 0-5 km mesafelerdeki toprakların ise en düşük ağır metal miktarına sahip oldukları belirlenmiştir. Kloke (1980)‘nin ağır metaller yönünden verdiği kriter değerler dikkate alındığında Ni ağır metali dışında (Yatağan hariç) diğer ağır metaller yönünden herhangi bir toprak kirliliğinin bulunmadığı anlaşılmıştır. 4.3.2. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Zeytinlik Topraklarının Kapsadığı Ağır Metal Miktarları Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan toprak örneklerine ait ortalama toplam ağır metal miktarları çizelge 10’da verilmiştir. En düşük toplam demir miktarı ( % 1,8 Fe) 5-10 km mesafelerdeki zeytin topraklarında, en yüksek demir miktarı ise (% 2,1 Fe) 10-20 km mesafedeki topraklarda bulunmuştur. Topraklarda toplam demir miktarlarının sınır değerleri Schaffer ve Schachtschabel (1989)’a göre % 0,5-5,0 Fe olarak bildirilmektedir. Toplam Zn miktarları yönünden termik santrallerinin farklı mesafelerindeki zeytinlik toprakları birbirleri ile karşılaştırıldığı zaman, en düşük Zn miktarı (76,1 ppm Zn) 5-10 km mesafede yer alan zeytin topraklarında ve en yüksek Zn miktarı ise ( 84,3 ppm Zn ) 0-5 km mesafedeki topraklarda bulunmuştur. Kloke (1980)’in verdiği 300 ppm Zn kriter değeri dikkate alındığı zaman topraklarda Zn kirliliğinin bulunmadığı belirlenmiştir. Zeytin topraklarının toplam Mn içerikleri, zeytin plantasyonlarının, termik santrallere olan farklı mesafeleri dikkate alınarak karşılaştırılmış; en düşük Mn miktarı ( 465,8 ppm Mn ), 510 km’de ve en yüksek Mn miktarı (550,7 ppm Mn), 0-5 km‘de bulunan zeytinlik topraklarında belirlenmiştir. Önemli bir bitki besin elementi olan manganın topraklarda genel 40 toplam miktarının 20-800 ppm arasında değiştiği bilidirilmektedir (Schaffer ve Schachtschabel, 1989) . Bu durumda araştırma topraklarında Mn kirliliği söz konusu değildir. Toplam Cu miktarları yönünden, termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinlik toprakları birbirleri ile karşılaştırıldığı zaman; en düşük Cu miktarı (23,0 ppm Cu), 0-5 km’deki zeytin plantasyonu topraklarında , en yüksek bakır miktarı ise (26,4 ppm Cu ) 10-20 km ‘de bulunan topraklarda belirlendi. Kloke (1980)’in verdiği kriter değer olan 100 ppm Cu miktarı dikkate alındığında inceleme konusu toprakların Cu kirliliği taşımadığı belirlendi. Kral suyunda çözünen toplam Cd’un miktarlarındaki değişim, zeytin topraklarının termik santrallere olan uzaklıkları dikkate alınarak yapıldı. En düşük Cd miktarı (0,88 ppm Cd) 5-10 km mesafedeki zeytin topraklarında, en yüksek Cd miktarı ise (1,14 ppm Cd) 10-20 km mesafedeki zeytin topraklarında bulundu. Kloke (1980)’in verdiği 3 ppm’lik toprak Cd kriter değeri dikkate alındığında, araştırmaya konu olan zeytin topraklarının Cd kirliliği taşımadığı anlaşılmaktadır. Termik santrallere farklı uzaklıktaki zeytin plantasyon topraklarında en düşük toplam Co miktarı (17,2 ppm Co) 5-10 km mesafelerdeki zeytinlik topraklarında ve en yüksek Co miktarı (20.9 ppm Co) ise 0-5 km’deki zeytinlik topraklarında bulundu. Kloke (1980)’nin vermiş olduğu 50 ppm Co kriter değeri dikkate alındığında araştırmaya konu topraklarda Co kirliliği olmadığı saptanmıştır. Kral suyunda çözünen toplam Cr miktarı yönünden zeytin topraklarının termik santrallere olan mesafeleri dikkate alınarak karşılaştırılmış; en düşük Cr miktarı (35,5 ppm Cr) 5-10 km’deki zeytinlik topraklarında ve en yüksek Cr miktarları (53,7 ppm Cr) 10-20 km’deki zeytinlik topraklarında belirlendi. Kloke (1980)’in verdiği 100 ppm Cr kriter değeri dikkate alındığında zeytin topraklarında Cr kirlililiği söz konusu değildir. Termik santrallerin farklı mesafelerde bulunan zeytin plantasyonlarından alınan toprak örnekleri toplam Ni miktarı yönü ile karşılaştırılmış; en düşük Ni miktarı (44,7 ppm Ni) 510 km mesafe bulunan zeytin topraklarında, en yüksek Ni miktarları (67,4 ppm Ni) 10-20 km’deki zeytin topraklarında bulunmuştur. Kloke (1980)’in verdiği 50 ppm kriter değeri dikkate alındığı zaman 5-10 km’de Ni kirliliği olmadığı ancak 0-5 ve 10-20 km’lerde Ni kirliliği olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca Yatağan termik santrali bölgesi topraklarında Ni kirliliği olmadığı da belirlenmiştir. Toplam Pb yönünden termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytin topraklarının karşılaştırılması yapılmış ve en düşük Pb miktarı (26.8 ppm Pb) 5-10 km mesafelerdeki zeytin topraklarında, en yüksek kurşun miktarı ise (3l.7 ppm Pb) 10-20 km mesafelerde belirlendi. Kloke (1980)’in verdiği kriter değer olan 100 ppm Pb değerini dikkate aldığımız zaman araştırma konusu toprakların Pb kirliliği taşımadığı saptanmıştır. Üç termik santrale farklı mesafelerde bulunan zeytinlik topraklarında en düşük kirlilik 5-10 km mesafelerdeki topraklarda (Fe, Zn, Mn, Cd, Co, Cr, Ni ve Pb) ve en yüksek ağır metal kirliliği ise genelde 10-20 km uzaklıktaki zeytinlik topraklarında (Fe,Cu,Cd,Cr,Ni ve Pb) belirlendi. Kloke (1980)’nin verdiği kriter değerleri dikkate aldığımızda Ni ağır metali (Yatağan termik santrali hariç) dışında, diğer ağır metallerin kirliliği söz konusu değildir. 41 Çamlık ve Zeytinlik toprakları, ağır metal kirliliği yönünden santrallere en yakın mesafede kirliliğe engel olmaları yönüyle karşılaştırıldığı zaman çamların bu yönde çok daha etkin olduğu anlaşılmıştır. 4.4. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki Çamlık ve Zeytinliklerden Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Ağır Metal Miktarları 4.4.1. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki Çamlıklardan Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Ağır Metal Miktarları Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin bulunduğu yörelerdeki çamlıklardan farklı mevsimlerde alınan toprak örneklerinin ağır metal miktarları Çizelge 11’de verildi. Çizelge 11. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santralerının Çevresindeki Çamlık ve Zeytinliklerden Değişik Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır Metal (ppm) Miktarları Çam topraklarının kapsadığı ağır metal miktarları (ppm) Termik Santral Fe(%) Zn Mn Cu Cd Co Cr Gökova 1,6 85,1 374,3 18,1 0,75 11,9 26,6 Yeniköy İlkbahar 1,8 60,7 386,2 20,6 0,92 14,8 29,3 Yatağan 2,1 71,7 561,1 19,1 0,91 13,1 17,1 İlkbahar Ortalaması 1,8 72,5 440,5 19,2 0,86 13,3 24,3 Gökova 1,4 54,8 463,6 21,4 1,17 16,4 81,4 Yeniköy Yaz 1,4 29,1 442,9 14,0 0,83 26,3 116,7 Yatağan 1,5 60,8 479,0 23,1 1,13 16,0 84,7 Yaz Ortalaması 1,4 48,2 461,8 19,5 1,04 19,6 94,3 Gökova 2,4 106,3 870,6 35,5 1,26 24,5 63,1 Yeniköy Sonbahar 1,4 86,6 572,2 18,2 0,70 37,3 35,2 Yatağan 2,8 104,2 719,9 29,3 1,33 34,4 29,7 Sonbahar Ortalaması 2,2 99,0 720,9 27,7 1,10 32,1 42,7 Gökova 1,9 119,9 498,5 18,8 1,44 14,8 53,0 Yeniköy Kış 1,8 71,8 367,0 20,7 1,13 19,4 48,7 Yatağan 2,0 109,7 385,9 24,4 0,98 14,9 26,9 Kış Ortalaması 1,9 100,5 417,1 21,3 1,18 16,4 42,9 Zeytin topraklarının kapsadığı ağır metal miktarları (ppm) Mevsim Termik Santral Fe(%) Zn Mn Cu Cd Co Cr Gökova 1,7 94,7 554,7 21,8 0,38 13,8 40,5 Yeniköy İlkbahar 2,5 77,4 606,0 15,6 0,62 20,2 33,6 Yatağan 1,7 73,3 451,4 16,6 0,90 12,3 16,5 İlkbahar Ortalaması 2,0 81,8 537,4 18,0 0,63 15,4 30,2 Gökova 1,4 59,7 485,9 21,1 0,76 15,6 68,5 Yeniköy Yaz 1,6 54,3 479,4 18,3 1,18 26,8 84,4 Yatağan 1,4 57,2 446,8 18,3 1,34 15,2 77,4 Mevsim Ni 39,1 48,8 39,5 42,4 79,9 72,7 50,3 67,6 80,9 91,7 55,5 76,0 77,5 37,9 39,3 51,6 Pb 14,2 16,5 22,4 17,7 24,4 26,6 33,3 28,1 29,0 86,4 34,7 50,0 39,3 31,7 62,0 44,3 Ni 47,9 52,1 34,7 44,9 72,8 74,6 46,6 Pb 11,4 17,9 18,8 16,0 24,4 34,7 31,2 42 Yaz Ortalaması Gökova Yeniköy Sonbahar Yatağan Sonbahar Ortalaması Gökova Yeniköy Kış Yatağan Kış Ortalaması 1,5 2,5 2,5 2,0 2,3 2,1 2,2 1,7 2,0 57,1 94,0 100,8 76,1 90,3 101,1 103,5 97,1 100,6 470,7 701,4 604,4 624,4 643,4 436,9 550,3 428,0 471,7 19,2 34,1 44,7 36,2 38,3 21,4 22,6 18,6 20,9 1,10 1,27 1,70 0,86 1,28 1,19 0,98 0,81 0,99 19,2 25,1 34,8 25,4 28,4 15,9 15,0 14,2 15,1 76,8 45,3 36,0 24,2 35,2 48,4 24,9 25,0 32,8 64,6 81,9 58,0 50,9 63,6 62,5 77,8 37,3 59,2 30,1 29,7 36,8 35,6 34,0 27,6 29,8 49,4 35,6 Farklı mevsimlerde çamlıklardan alınan toprak örneklerinde en düşük demir miktarı (%1,4 Fe) yaz mevsiminde ve en yüksek demir miktarı (%2,2 Fe) ise sonbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinde bulundu. Topraklarda toplam Fe miktarının sınır değerleri % 0,5-5,0 Fe olarak bildirilmektedir (Scheffer ve Schachtschabel, 1989). Kral suyunda çözünerek belirlenen toplam Zn miktarları çamlık topraklarında mevsimlere göre en az (48,2 ppm Zn) yaz mevsiminde ve en fazla (100,5 ppm Zn) ise kış mevsiminde alınan çamlık topraklarında belirlenmiştir. Kloke ( 1980 )’in toprakların Zn kirliliği yönünden verdiği 300 ppm Zn değeri dikkate alındığında araştırmaya konu toprakların Zn kirliliği taşımadığı belirlenmiştir. Üç termik santralin bulunduğu yörelerdeki çamlık topraklarından dört farklı mevsimde alınan toprak örnekleri toplam Mn miktarları yönünden karşılaştırılmış; en düşük Mn miktarı (417,l ppm Mn) kış mevsiminde ve en yüksek Mn miktarı (720,9 ppm Mn) ise sonbahar mevsiminde alınan topraklarda bulundu. Pendias ve Pendias (1984)’a göre topraklarda kritik Mn konsantrasyonunun 1500-3000 ppm sınırları arasında bulunduğu açıklanmaktadır. Çamlıklardan alınan toprak örnekleri kapsadıkları toplam Cu miktarı yönünden incelenmesi amacıyala üç farklı termik santralin çevresindeki çamlıkları temsil edecek şekilde alınmış ve bunların alındığı mevsime göre değişimleri karşılaştırılmıştır. En düşük toplam Cu miktarı (19,2 ppm Cu) ilkbahar mevsiminde alınan çamlık topraklarında ve en yüksek Cu miktarı (27.7 ppm Cu) sonbahar mevsiminde alınan topraklarda bulundu. Kloke (1980)’nin verdiği 100 ppm toplam Cu kriter değerini dikkate aldığımızda araştırma konusu topraklarda Cu kirliliği bulunmamaktadır. Farklı mevsimlerde üç termik santralin çevresinde bulunan çamlıklardan alınan toprak örneklerinde en düşük Cd miktarı (0,86 ppm Cd) ilkbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinde ve en yüksek Cd miktarı (1,18 ppm Cd) kış mevsimi alınan örneklerde belirlendi. Kloke (1980) ‘ in verdiği 3 ppm Cd kriter değeri dikkate alındığında Cd yönünden kirliliğin söz konusu olmadığı anlaşıldı. Toplam Co miktarları yönü ile üç termik santralin bulunduğu yörelerdeki çamlıklardan farklı mevsimlerde alınan toprak örnekleri karşılaştırılmış; en düşük Co miktarı (l3,3 ppm Co) ilkbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinde ve en yüksek Co miktarı(32,l ppm Co) ise sonbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinde saptandı. Kloke (1980)’nin Co kriter değeri olan 50 ppm Co miktarını dikkate aldığımız zaman araştırma konusu toprakların Co kirliliği taşımadığı anlaşılmaktadır. Üç termik santralin bulunduğu yörelerde yer alan çamlıklardan farklı mevsimlerde alınan toprakların Cr miktarları karşılaştırılmış, en düşük krom miktarı (24,3 ppm Cr) ilkbahar 43 mevsiminde alınan toprak örneklerinde ve en fazla Cr miktarının (94,3 ppm Cr) yaz mevsiminde alınan örneklerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Kloke (1980)’in topraklar için vermiş olduğu 100 ppm kriter değeri dikkate alındığında, Yeniköy termik santralinin civarında yaz mevsiminde alınan toprak örneklerinin (116,7 ppm Cr ) dışında diğer iki santralde Cr kirliliği bulunmamaktadır (Çizelge-11). Her üç termik santralin çevresinde bulunan çamlıklardan dört farklı mevsimde alınan toprak örneklerinin kapsadığı ağır metal miktarları karşılaştırılması Ni ağır metali içinde yapılmış; en düşük Ni miktarı (42,4 ppm Ni) ilkbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinde, buna karşılık en yüksek Ni miktarı (76,0 ppm) sonbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinde belirlenmiştir. Kloke (1980)’nin verdiği 50 ppm toplam Ni kriter değerini dikkate aldığınız zaman ilkbahar mevsiminde her üç santral çevresinden alınan toprak örneklerinin kriter değerin altında Ni kapsadıkları; kış mevsiminde ise Gökova santrali çevresindeki çamlık toprakları dışında diğer iki santralin bulunduğu çamlık topraklarının Ni içeriklerinin kriter değerden düşük olduğu belirlendi. Farklı mvsimlerde her üç termik santralin çevresinde bulunan çamlıklardan alınan toprak örnekleri kapsadıkları Pb miktarı yönünden karşılaştırılmış; en düşük kurşun miktarı (l7,7 ppm Pb) ilkbahar döneminde alınan toprak örneklerinde ve en fazla kurşun miktarı ( 50 ppm Pb) ise sonbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinde belirlenmiştir. Kloke (1980)’nin vermiş olduğu100 ppm Pb kriter değeri araştırmaya konu olan topraklarda saptanan miktarlarla karşılaştırıldığı zaman, topraklarda Pb kirliliği bulunmadığı anlaşılmaktadır. Her üç termik santrali çevresinde bulunan çamlıklardan farklı mevsimlerde alınan toprak örneklerinin kapsadığı en düşük ağır metal miktarı genelde ilkbahar mevsiminde (Mn, Cu, Cd, Co, Cr, Ni ve Pb ) bulunmuştur. Fe ve Zn elementlerinin en düşük miktarı yaz mevsiminde belirlenmiştir. Bunun yanında toprak örneklerinde en fazla ağır metal miktarları genelde sonbahar mevsiminde (Fe, Mn, Cu, Co, Ni ve Pb) bulunmuştur. Topraklarda en fazla Zn ve Cd kış mevsiminde, Cr ise yaz mevsiminde belirlenmiştir. Kloke (1980)’nin ağır metaller için vermiş olduğu kriter değerlere göre; genelde Ni dışında kirlilik sorunu bulunmamaktadır. 4.4.2. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki Zeytinliklerden Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Ağır Metal Miktarları Gökova, Yeniköy ve Yatağan termik santrallerinin bulunduğu yörelerde tesis edilmiş zeytin plantasyonlarından farklı 4 mevsimde toprak örnekleri alınmış ve sonuçlar Çizelge 11’de verilmiştir. Üç termik santralin çevresinde bulunan zeytinliklerden dört mevsimde alınan toprak örneklerinde kral suyunda çözünür toplam Fe miktarları karşılaştırılmış; en düşük demir miktarı yaz mevsiminde (%l,5 Fe) ve en yüksek demir miktarı ( %2,3 Fe ) ise sonbahar mevsiminde alınan topraklarda saptanmıştır. Schaffer ve Schachtschabel (1989)’un topraklarda demir için vermiş oldukları % 0,5-5,0 Fe değerleri ile bulgularımız uyum içindedir. Hakerlerler ve ark. (1992) Gap bölgesi topraklarında %1,93-4,0 arasında değişen miktarlarda demir belirlemişlerdir. Toplam çinko içerikleri yönünden dört mevsimde zeytinliklerden alınan toprak örnekleri birbirleri ile karşılaştırılmış; en düşük çinko miktarı(57,l ppm Zn) yaz mevsimi alınan toprak örneklerinde ve en yüksek çinko miktarı (100,6 ppm Zn) ise kış mevsiminde alınan zeytinlik 44 topraklarında bulunmuştur. Kloke (1980)’in topraklar için belirlemiş olduğu 300 ppm toplam Zn kriter değeri ile araştırmaya konu olan toprak örneklerindeki Zn miktarlarıları ile karşılaştırıldığı zaman topraklarda çinko yönünden herhangi bir kirliliğin söz konusu olmadığı anlaşılmıştır. Dört farklı mevsimde üç termik santralin bulunduğu yönlerdeki zeytinliklerden alınan toprak örnekleri kapsamış oldukları toplam Mn miktarları yönünden karşılaştırılmış; en düşük toplam Mn miktarı (47l,7 ppm Mn) kış mevsiminde ve en yüksek Mn miktarları (634,4 ppm Mn) sonbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinde belirlendi. Pendias ve Pendias (1984) ‘e göre topraklar için kritik Mn konsantrasyon değerlerinin 1500-3000 ppm sınırları arasında bulunduğunu açıklamaktadır. Bu değerler dikkate alındığında araştırma konusu topraklarda bu element yönü ile herhangi bir kirliliğin söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim Schaffer ve Schachtschabel (1989) genel olarak topraklarda 20-800 ppm mangan bulunacağını bildirmektedirler. Üç termik santralin bulunduğu yörelerde zeytin tarımı yapılan alanlardan farklı mevsimlerde toprak örnekleri alınarak toplam Cu yönünden karşılaştırılmaları yapılmış; en düşük Cu miktarı ( 18,0 ppm Cu ) ilkbahar mevsiminde alınan topraklarda ve en yüksek Cu miktarı (38,3 ppm Cu) ise sonbaharda alınan zeytin topraklarında belirlenmiştir. Gap bölgesi topraklarında yapılan çalışmada 18,34-36,50 ppm arasında toplam Cu belirlenmiştir (Hakerlerler ve ark. 1992). Pendias ve Pendias (1984) topraklarda Cu yönünden kritik değerin 60-125 ppm arasında olduğunu ve bu kriter değerler dikkate alındığı zaman topraklarda herhangi bir Cu kirliliği olmadığı anlaşılmaktadır. Araştırmaya konu olan üç termik santrali çevresindeki zeytinliklerden farklı mevsimlerde alınan toprak örneklerinde, en az kadmiyum miktarı (0,63ppm Cd) ilkbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinde ve en yüksek Cd miktarı ise (1,28 ppm Cd) sonbaharda alınan zeytin topraklarında belirlendi. Bowen (1979) topraklarda 0,01-2,0 ppm arasında Cd bulunacağını belirtmektedir. Kloke (1980)’in 3 ppm Cd kriter değeri dikaate alındığında topraklarda Cd yönündün sorun bulunmamaktadır. Farklı mevsimlerde üç termik santralin bulunduğu çevreden alınan zeytin toprakları örneklerinde en az Co miktarı (15,1 ppm Co) kış mevsiminde alınan topraklarda ve en fazla Co miktarı ise (28,4 ppm Co) sonbahar mevsiminde alınan topraklarda belirlendi. Kloke (1980)’in verdiği 50 ppm kriter değeri dikkate alındığında, toprakların Co kirliliği kapsamadığı anlaşılmaktadır. İncelenen diğer bir ağır metal olan Krom’un (Cr) durumu termik santrallerin çevresindeki zeytin plantasyonu topraklarından farklı mevsimlerde toprak örneği alınmak suretiyle incelenmiş ve en düşük Cr miktarı (30,2 ppm Cr) ilkbahar mevsiminde ve en yüksek Cr miktarı (76,8 ppm Cr) yaz mevsimi alınan topraklarda belirlenmiştir. Kloke (1980) nin topraklar için vermiş olduğu 100 ppm Cr konsantrasyon dikkate alındığında topraklarda Cr kirliliği bulunmamaktadır. Üç termik santralin çevresinde bulunan zeytinliklerden farklı mevsimlerde alınan toprak örneklerinde toplam Ni miktarları belirlenmiş ve en az Ni miktarı (44,9 ppm Ni) ilkbahar mevsiminde, en fazla Ni miktarı ise (64,6 ppm Ni) yaz mevsiminde alınan zeytinlik topraklarında belirlendi. Gap Bölgesi topraklarında toplam Ni miktarının 60,23-111,37 ppm olduğu (Hakerlerler ve ark., 1992); diğer bir araştırmada ise mandarin topraklarında 27-150 ppm toplam Ni bulunduğu (Hakerlerler ve ark, 1994) bildirilmektedir. Kloke (1980)’in 50 45 ppm toplam Ni kriter değeri dikkate alındığında ilkbahar mevsimi dışında diğer üç mevsimde Ni kirliliği bulunduğu ancak bu kirliliğin Yatağan termik santrali çevresinde söz konusu olmadığı anlaşılmıştır. Farklı mevsimlerde her üç termik santralin çevresinde bulunan zeytin plantasyonlarından alınan toprak örneklerinde kral suyunda çözünen Pb belirlemesi yapılmış ve en az Pb miktarı (16,0 ppm Pb) ilkbahar mevsiminde ve en yüksek Pb miktarı ( 35,6 ppm Pb ) kış mevsiminde alınan toprak örneklerinde saptanmıştır. Kloke (1980) ‘in verdiği Pb kriter değeri olan 100 ppm konsantrasyonunu dikkate aldığımızda, yöre toprakları için Pb kirliliği söz konusu değildir. Zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde en düşük ağır metal miktarları genelde ilkbahar mevsiminde (Cu,Cd,Cr,Ni ve Pb yönünden) genelde en yüksek ağır metal kirlilği ise sonbahar mevsiminde (Fe, Mn, Cu, Cd, Co ve Pb yönünden ) belirlendi. 4.5. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrali Çevresinde Bulunan Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları Gökova, Yeniköy ve Yatağan termik santralarının bulunduğu yörelerde termik santrallere farklı mesafelerdeki çamlıklardan ve zeytinliklerden dört farklı mevsimde yaprak örnekleri alınarak ağır metal ve kükürt (%) miktarları belirlenmiştir (ek çizelge 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24). 4.5.1. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrali Çevresinde Bulunan Çamlıklardan Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları Her üç santralin çevresinde bulunan çamlıklardan alınan yaprak örneklerinin kapsamış oldukları ağır metal (ppm) ve kükürt (%) miktarları çizelge 12’de verildi. Çizelge 12. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santraları Çevresindeki Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Kükürt (%) ve Ağır Metal Miktarları (ppm) Çamlıklardan alınan yaprak örneklerinde kükürt (%) ve ağır metal miktarları(ppm) Termik Santral Fe Zn Mn Cu Cd Co Cr Ni Pb Gökova 243,0 28,6 56,8 4,4 0,22 1,5 1,9 3,4 5,2 Yeniköy 195,2 23,6 52,4 4,0 0,27 1,6 1,9 4,0 6,2 Yatağan 205,2 25,3 47,3 4,8 0,21 1,7 1,5 2,2 7,9 Ortalama 214,5 25,8 52,2 4,4 0,23 1,6 1,8 3,2 6,4 Zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde kükürt (%) ve ağır metal miktarları(ppm) Gökova Fe Zn Mn Cu Cd Co Cr Ni Pb Yeniköy 263,4 22,8 47,9 7,0 0,30 2,1 1,8 3,6 6,3 Yatağan 221,1 22,1 38,9 7,1 0,27 2,0 2,3 4,4 9,9 Ortalama 240,3 20,9 39,2 6,7 0,26 2,4 2,1 3,7 8,7 Ortalama 241,6 21,9 42,0 6,9 0,28 2,2 2,0 3,9 8,3 S(%) 0,18 0,22 0,26 0,22 S(%) 0,18 0,19 0,26 0,21 Her üç santral çevresinde bulunan çamlıklardan alınan yaprak örneklerinmde demir miktarları 195,2-243,0 ppm Fe (Yeniköy ve Gökova) olarak belirlendi (ortalama 214,5 ppm Fe). Mills 46 ve Jones (1996) yaptıkları survey çalışması sonucu olarak sarıçam’da ortalama 98 ppm Fe ve beyazçam’da ise ortalama 267 ppm Fe bulunduğunu bildirmektedirler. Bu yönde Laatsch ve Zeck (1967) pinus pinea (fıstık çamı) ibrelerinde Fe miktarının 99-133 ppm arasında olduğunu saptamışlardır. Rademacher (2001) yaptığı çalışmada iğne yapraklı çamlarda ortalama Fe miktarını 70 ppm olarak bildirmektedir. Her üç santralin bulunduğu yörelerin çevresinden farklı mevsimlerde çamlardan alınan iğne yaprak örneklerinde en düşük Zn miktarı 23,6 ppm Zn (Yeniköy termik santrali) ve en yüksek Zn miktarı ise 28,6 ppm Zn (Gökova termik santrali) olarak belirlendi (ortalama 25,8 ppm Zn). Mills ve Jones (1996)’ın yaptıkları survey çalışmaları sonucunda, sarıcam’da ortalama 59 ppm Zn ve beyaz çam’da ise ortalama 66 ppm Zn bulunduğunu saptamışlardır. Ercıs ve Zenker (1984) karaçam’da ibrede Zn miktarını 31-72 ppm arasında belirlemişlerdir. Sahil çamı iğne yaprağında Zn miktarını Brackke (1975), 40-49 ppm arası bildirmektedir. Rademacher (2001) ise iğne yapraklı çamlar için ortanca çinko değerini 40 ppm olarak bulmuştur. Her üç santralden alınan örneklerin ortalama Zn değerinin birbirine yakın olması dikkati çekmektedir. Gökova, Yeniköy ve Yatağan santralarının bulunduğu yörelerdeki çamlıklardan alınan yaprak örneklerinde en düşük Mn miktarı 47,3 ppm Mn (Yatağan termik santrali) ve en yüksek Mn miktarı 56,8 ppm Mn (Gökova temik santrali) olarak belirlendi (ortalama 52,2 ppm Mn). Bu yönde yapılan survey çalışmasında Mills ve Jones (1996)’ sarıcam’da ortalama 407 ppm ve beyaz çamın iğne yapraklarında ise 184 ppm olarak mangan belirlemişlerdir. Laatsch ve Zeck (1967) ise fıstık çamında Mn miktarını 35-58 ppm olarak bildirmektedirler. Çepel ve Dündar (1978) yaptıkları araştırmada kızılçamın iğne yapraklarında Mn miktarını 50-69 ppm olarak belirlemişlerdir. Dündar(1969) Ankara koşullarında karaçamların iğne yapraklarında 42,1-56,7 ppm arasında Mn belirlemiş ve bu değerlerin Uludağ ile Belgrad ormanlarındaki karaçamların Mn kapsamından 5 kat daha düşük olduğunu açıklamıştır. Alınan yaprak örneklerinde (her üç termik santralin çevresindeki) en düşük Cu miktarı 4,0 ppm Cu (Yeniköy Termik Santrali) ve en yüksek Cu miktarı ise 4,8 ppm (Yatağan Termik Santrali) olarak belirlendi (ortalama 4,4 ppm Cu). Rademacher (2001) çam ormanlarında yapmış olduğu survey çalışmasında iğne yaprakta ortanca bakır değerinin 3,5 ppm Cu olduğunu bildirmektedir. Bu yönde Mills ve Jones (1996) yaptıkları survey çalışmasında ortalama olarak sarıçamlarda 9,0 ppm ve beyaz çamlarda ise 6,4 ppm Cu miktarlarını saptamışlardır. Diğer bir çalışmada ise Laatsch ve Zeck (1967) fıstık çamında 1,8-7,5 ppm Cu belirlediklerini açıklamaktadırlar. Kadmiyum ağır metali araştırmaya konu olan yapraklarda en düşük 0,21 ppm Cd (Gökova ve Yatağan) en yüksek 0,27 ppm Cd (Yeniköy) olarak belirlendi (ortalama 0,23 ppm Cd). Scheffer ve Schachtschabel (1989) bitkilerde Cd miktarının 0,5 ppm’in altında olduğunu açıklamaktadırlar. Bu yönde Bowen (1979) bitkilerde Cd’un 0,1-2,4 ppm arasında olduğunu bildirmektedir. Kloke (1973) ise yüksek bitkilerde Cd miktarının 0,2-3,0 ppm arasında bulunabileceğini açıklamıştır. Bu durumda çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerinde Cd kirliliği söz konusu değildir. Çam yapraklarında en düşük Co miktarı 1,5 ppm Co (Gökova) ve en yüksek Co miktarı 1,7 ppm Co (Yatağan) olarak belirlendi (ortalama 1,6 ppm Co). Nichol ve Beckett (1985) bitkilerde %10 verim depresyonuna neden olacak Co konsantrasyonu 4-40 ppm Co olarak bildirmektedirler. Bu durumda araştırma konusu bitki materyalinde Co kirliliği söz konusu değildir. 47 İğne yaprak örneklerinde yapılan Cr analizi sonuçları değerlendirilmiş ve en düşük Krom miktarı 1,5 ppm (Yatağan’dan alınan örneklerde) ve en yüksek krom miktarı 1,9 ppm Cr (Gökova ve Yeniköy’den alınan örneklerde) olarak bulunmuştur (ortalama 1,8 ppm Cr). Scheffer ve Schatschabel ( 1989) bitkilerde 0,1-1,0 ppm Cr değerinin normal konsantrasyon olduğunu bildirmektedirler Nichol ve Beckett (1985) ise bitkilerde %10 düzeyinde verim depresyonu oluşturacak konsantrasyonu 2-18 ppm Cr olarak bildirmektedirler .Bu durumda Cr yönünden bitkilerde toksik etki söz konusu değildir. Üç termik santralin bulunduğu yörelerdeki çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerinde Nikel ağır metali analizide yapılmış ve en düşük Ni miktarı 2,2 ppm Ni (Yatağan) ve en yüksek Ni miktarı 4,0 ppm Ni (Yeniköy) olarak belirlenmiştir (ortalama 3,2 ppm Ni). Bowen (1979) bitkilerde normal olarak 0,02-5,0 ppm Ni bulunabileceğini, Sauerbeck (1982) ise bitkiler için toksik Nikel sınırının 20-30 ppm Ni olduğunu bildirmektedirler. Bu durumda iğne yapraklı çamlarda Nikel toksitesi bulunmamaktadır. Araştırmaya konu termik santrallerin çevresinde bulunan iğne yapraklı çamlıklardan alınan yaprak örneklerinde en düşük Pb miktarı 5,2 ppm (Gökova) ve en yüksek Pb miktarı ise 7,9 ppm Pb (Yatağan) belirlendi (ortalama 6,4 ppm Pb). Bu yönde survey çalışması yapan Rademacher (2001) çam ormanlarında iğne yapraklardaki Pb ortanca miktarını 2,7 ppm Pb olarak bulmuştur. Scheffer ve Schachtschabel (1989) bitkilerde 0,1-6,0 ppm Pb konsantrasyonunu normal olarak değerlendirmektedirler. Sauerbeck (1982) bitkiler için kritik toksik Pb değerinin 10-20 ppm Pb arasında olduğunu bildirmektedir. Bu durumda yöre çamlarında Pb toksitesi belirlenmemiştir. Üç termik santralin bulunduğu yörelerdeki çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerinde, en düşük S miktarı % 0,18 S (Gökova) ve en yüksek kükürt miktarı % 0,26 S (Yatağan) olarak belirlendi (ortalama %0,22 S). Günay (1986) İzmir-Manisa kızılçam ormanlarında sağlıklı kızılçam ağaçlarından bir yaşlı iğne yapraklarda 1142 ppm ve iki yaşlı iğne yapraklarda ise 1418 ppm S saptamıştır. Karaöz (1994) Yatağan termik santraline 1,6-12 km mesafelerde bulunan kızılçam ağaçlarından bir yaşındaki iğne yapraklarda S belirlemesi yapmış ve 1602 ppm (kontrol) ile 3774 ppm arasında değişen S miktarları saptamıştır. Mills ve Jones (1996) sahil çamlarında iğne yapraklarda S miktarını survey çalışması sonucu %0,12-0,21 arasında ve beyaz çamda %0,08 S olarak belirlemişlerdir. Van der Burg (1979) karaçamlarda normal S değerinin %0,09-0,19 olacağını bildirmektedir. Her üç termik santralin çevresinden alınan çam iğne yapraklarında yapılan ağır metal ve kükürt analizleri sonucunda, en düşük ağır metal kirliliğinin genelde Yatağan termik santrali (Mn,Cd,Cr, ve Ni) çevresinden alınan örneklerde izlenmiştir. En düşük kükürt kirliliği ise Gökova’dan alınan iğne yapraklarda belirlenmiştir. En yüksek ağır metal kirliliği ise Gökova (Fe,Zn,Mn,ve Cr), Yatağan (Cu,Co,Pb ve S) ve Yeniköy (Cd,Cr, veNi) civarından alınan çam iğne yapraklarında bulunmuştur. En yüksek S kirliliği Yatağan civarındaki çamlıklarda belirlenmiştir. 4.5.2. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrali Çevresinde Bulunan Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları Gökova Yeniköy ve Yatağan termik santralleri çevresinde bulunan zeytin plantasyonlarından alınan yaprak örneklerinde belirlenen ağır metal ve kükürt (%) analiz sonuçları çizelge-12‘de verilmiştir. 48 Her üç termik santralin bulunduğu yörelerden alınan zeytin yaprakları örneklerinde en düşük demir miktarı 221,1 ppm Fe (Yeniköy) ve en yüksek demir miktarı ise 263,5 ppm Fe olarak (Gökova) belirlendi (ortalama 241,6 ppm Fe). Bouat (1971) zeytin yapraklarında 40 ppm demir miktarını düşük; 134 ppm Fe miktarını normal ve 460 ppm Fe miktarını ise yüksek olarak bildirmektedir. Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikası yakınında bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde 1800-8875 ppm Fe gibi çok yüksek Fe kirliliği saptamışlardır. Her üç termik santralin civarından alınan zeytin yaprak örneklerinin kapsadığı Zn miktarları birbirine çok yakın değerde bulunmuştur. En düşük Zn değeri 20,9 ppm Zn (Yatağan) ve en yüksek Zn değeri 22,8 ppm Zn (Gökova) olaak belirlendi (ortalama 21,9 ppm Zn). Bouat(1971)’ın zeytin için verdiği kriter değerlere göre; 0.4 ppm Zn az, 24 ppm Zn normal ve 84 ppm Zn değeri ise yüksek olarak bildirilmektedir. Hakerlerler ve Höfner, (1984) gübre fabrikası yakınında kirliliğe uğramış zeytinliklerden alınan yapraklarda 18-32 ppm arasında Zn belirlediklerini bildirmektedirler. Sauerbek, (1982) Zn için verdiği 150-200 ppm kriter değerleri dikkate alındığı zaman yaprak örneklerinde herhangi bir Zn kirliliğinin söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Bitki için mikro besin elementi olan Mn zeytin yapraklarında en az 38,9 ppm Mn (Yatağan’da) ve en fazla 47,9 ppm Mn (Gökova’da) belirlendi (ortalama 42 ppm Mn). Bouat (1971)’e göre, zeytin yapraklarında 5 ppm Mn düşük, 36 ppm Mn normal ve 164 ppm Mn yüksek olarak bildirilmektedir. Hakerlerler ve Höfner, (1984) gübre fabrikası kirliliği etkisi altnda bulunan zeytinliklerden alınan yapraklarda 23-38 ppm Mn olduğunu bildirmektedirler. Bu çalışmalardan da izleneceği gibi bölgedeki zeytinliklerle Mn ile ilgili kirliliğin olmadığı izlenmektedir. Her üç termik santralin bulunduğu yörelerdeki zeytin plantasyonlarından alınan yaprak örneklerinde en düşük Cu miktarı 6,7 ppm Cu (Yatağan da) en yüksek Cu miktarı 7,1 ppm Cu olarak (Yeniköy’de) belirlendi (ortalama 6.4 ppm Cu). Her üç yöreden alınan yaprak örneklerinin kapsadığı bakır miktarları birbirine çok yakın değerlerdedir. Bouat (1971) zeytin yaprakları için yapraklardaki 1,9 ppm bakır konsantrasyonunu düşük, 9 ppm bakır konsantrasyonunu normal ve 78 ppm bakır konsantrasyonunu yüksek olarak bildirmektedir. Chapman (1966) ise zeytin yaprakları için 5-19 ppm Cu değerini normal olarak kabul etmektedir. Hakerlerler ve Höfner, (1984) gübre fabrikası çevresinde bulunan zeytinliklerden aldıkları yaprak örneklerinde 88-313 ppm Cu belirlemişlerdir. Bu değerler dikkate alındığı zaman araştırma konusu yapraklarda Cu kirliliğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ağır metallerden bir diğeri olan Cd zeytin yapraklarında en az 0,26 ppm Cd (Yatağan’da) en yüksek yaprak Cd değeri ise 0,30 ppm Cd (Gökova’da) belirlendi (ortalama 0,28 ppm Cd). Scheffer ve Schaektschakel, (1989) bitkilerde 0,04-0,5 ppm Cd’u normal değer olarak vermişlerdir. Bowen (1979) bitkilerde 0,1-2,4 ppm Cd bulunabileceğini bildirmektedirler. Bu yönde Kloke, (1973) yüksek bitkilerde 0,2-3,0 ppm Cd olabileceğini açıklamıştır. Hakerlerler ve Höfner, (1984) gübre fabrikası civarındaki zeytinliklerde 0,5 ppm Cd belirlemişlerdir. Tüm bu değerler dikkate alındığında zeytin yapraklarında Cd kirliliği olmadığı anlaşılmaktadır. Termik santraller civarından alınan zeytin yaprakları örneklerinde en az krom miktarı 1,8 ppm Cr (Gökova’da) ve en fazla krom miktarı ise 2,3 ppm Cr olarak, (Yeni köy’de) bulundu (ortalama 2.0 ppm Cr). Hakerlerler ve Höfner, (1984) gübre fabrikası çevresinde kirliliğe uğramış zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde 2,8-11,5 ppm Cr belirlemişlerdir. Pendias 49 ve Pendias, (1984) bitkiler için kritik Cr konsantrasyonunu 5-30 ppm Cr olarak bildirmektedirler. Schaffer ve Schektschakel (1989) bitkiler için normal Cr konsantrasyonunu 0,1-1,0 ppm Cr olarak bildirmektedirler. Nichol ve Beckett (1985) bitkilerde %10 verim depresyonu yapabilecek Cr konsantrasyonunu 2-18 ppm Cr olarak vermektedirler. Sauerbeck (1982) bitkilerde toksik etki yapabilecek Cr konsantrasyonunu 1-2 ppm Cr olarak bildirmektedirler. Bu değerlere göre 2 ppm Cr konsantrasyonu baz alındığında Gökova dışında diğer iki santral çevresinde Cr kirliliği olduğu söylenebilir. Ağır metallerden bir diğeri olan Ni zeytin yapraklarında en az 3.,6 ppm Ni (Gökova ) ve en fazla 4,4 ppm Ni (Yeni köy’de) belirlenmiştir (ortalama 3,9 ppm Ni). Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikası çevresinden alınan zeytin yapraklarında 6,3-16,0 ppm Ni belirlemişlerdir. Schaffer ve Schektschakel (1989) bitkilerde normal Ni konsantrasyonunun 3 ppm Ni’in altında olacağını bildirmektedirler. Bowen (1979)’in bitkilerde normal Ni konsantrasyonunu 0,02-5,0 ppm Ni olarak vermişlerdir. Schaffer ve Schektschakel (1989)’ın 3 ppm Ni ve Bowen (1979)’ın 5 ppm’lik Ni konsantrasyonları dikkate alındığı zaman bölgemizde Ni kirliliğinin başladığı anlaşılmaktadır. Ağır metallerden bir diğeri Kurşunun zeytin yapraklarındaki konsantrasyonu incelenmiş; en düşük Pb konsantrasyonu 6,3 ppm Pb (Gökova’da) ve en yüksek Pb miktarı 9,9 ppm (Yeni köy’de) bulundu (ortalama 8,3 ppm Pb). Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikasının çevresindeki zeytinliklerden aldıkları yaprak örneklerinde 13-88 ppm Pb belirlemişlerdir. Scaffer ve Schhektschakel (1989) bitkilerde 0,1-6,0 ppm Pb bulunmasını normal olarak bildirmektedirler. Bowen (1979) ise bitkilerde 0,2-20 ppm Pb bulunabileceğini saptamıştır. Sauerbeek (1982) bitkilerde Pb kritik değerinin 10-20 ppm Pb olduğunu açıklamıştır. Bu durumda 10 ppm Pb değerini kritik değer olarak kabul edersek şimdilik zeytin plantasyonlarında Pb kirliliği bulunmamaktadır. Bitkiler için makro besin elementi olan S zeytin yapraklarında en düşük %0,18 (Gökova’da) ve en yüksek %0,26 (Yatağan’da) bulundu (ortalama %0,21 S). Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikası çevresinden aldıkları zeytin yaprakları örneklerinde %0,23-0,73 arasında S belirlemişlerdir. Her üç santralin bulunduğu bölgelerdeki zeytin plantasyonlarından alınan yaprak örneklerinde en düşük ağır metal miktarı elementlere göre üç ayrı santralde de eşit şekilde dağılım göstermiştir. En yüksek ağır metal miktarları ise Gökova (Fe,Zn,Mn ve Cd) ve Yeniköy (Cu,Cr,Ni ve Pb) termik santralleri çevresinden alınan zeytin yapraklarında belirlenmiştir. Çam yapraklarında olduğu gibi zeytin yapraklarında da en yüksek S içeriği Yatağan çevresinden alınan zeytin yapraklarında bulundu. 4.6. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerine Farklı Mesafelerde Bulunan Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları 4.6.1 Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerine Farklı Mesafelerde Bulunan Çamlıklardan Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları Her üç termik santralde farklı mesafelerde bulunan çamlıklarda alınan iğne yaprak örneklerinde belirlenen ağır metal (ppm) ve kükürt miktarları çizelge 13’de verilmiştir. 50 Çizelge 13. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santralarının Çevresinde Farklı Mesafelerde Bulunan Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Kükürt (%) ve Ağır Metal (ppm) Miktarları Çamlıklardan alınan yaprak örneklerinde kükürt(%) ve ağır metal (ppm) miktarları Mesafe Termik Santral Fe Zn Mn Cu Cd Co Cr Ni Pb Gökova 234,7 31,9 54,8 4,3 0,23 1,6 1,8 3,5 4,6 Yeniköy 0-5km 166,2 23,1 64,7 3,5 0,28 1,7 1,8 5,0 4,7 Yatağan 228,1 28,6 67,0 5,4 0,19 2,0 1,6 2,6 9,5 0-5km Ortalaması 209,7 27,9 62,2 4,4 0,23 1,8 1,7 3,7 6,3 Gökova 231,9 23,3 36,9 4,0 0,21 1,1 1,2 3,2 5,9 Yeniköy 5-10km 228,7 30,7 46,2 4,3 0,23 1,4 1,5 2,0 7,0 Yatağan 179,8 24,8 42,3 4,1 0,20 1,7 1,5 2,0 6,5 5-10km Ortalaması 213,4 26,3 41,8 4,1 0,21 1,4 1,4 2,4 6,5 Gökova 260,1 27,6 66,9 4,7 0,23 1,7 2,5 3,5 5,6 Yeniköy 10-20km 214,4 18,3 31,6 4,9 0,30 1,8 2,4 4,6 7,9 Yatağan 221,3 24,4 48,3 5,0 0,20 1,5 1,6 2,0 8,8 10-20km Ortalaması 231,9 23,4 48,9 4,9 0,24 1,7 2,1 3,4 7,4 Zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde kükürt(%) ve ağır metal (ppm) miktarları Mesafe Termik Santral Fe Zn Mn Cu Cd Co Cr Ni Pb Gökova 256,6 23,0 52,1 7,2 0,33 2,3 1,7 3,9 6,5 Yeniköy 0-5km 213,5 19,4 37,6 7,3 0,29 2,2 2,1 4,7 10,2 Yatağan 258,9 23,6 40,5 6,9 0,26 2,4 2,2 3,7 8,9 0-5km Ortalaması 243,0 22,0 43,4 7,1 0,29 2,3 2,0 4,1 8,5 Gökova 209,9 21,2 40,3 7,2 0,34 2,0 1,4 2,8 6,8 Yeniköy 5-10km 194,5 23,1 38,1 7,6 0,27 1,6 2,2 3,0 8,1 Yatağan 237,1 18,3 34,5 7,3 0,20 2,6 2,2 3,5 8,3 5-10km Ortalaması 213,8 20,9 37,6 7,4 0,27 2,1 1,9 3,1 7,7 Gökova 304,3 23,2 41,4 6,6 0,23 1,7 2,4 3,4 5,5 Yeniköy 10-20km 256,1 23,7 42,5 6,4 0,25 2,2 2,6 5,9 11,6 Yatağan 207,1 18,3 39,0 6,0 0,29 2,1 1,8 4,0 8,3 10-20km Ortalaması 255,8 21,7 40,9 6,3 0,25 2,0 2,2 4,4 8,5 S(%) 0,18 0,24 0,26 0,23 0,16 0,19 0,30 0,22 0,21 0,18 0,24 0,21 S(%) 0,17 0,20 0,28 0,22 0,23 0,17 0,32 0,24 0,18 0,18 0,17 0,18 0-5 km uzaklıktan alınan iğne yaprak örneklerinde en düşük Fe miktarı 166,2 ppm Fe olarak (Yeniköy) ve en yüksek Fe miktarı ise 234,7 ppm Fe (Gökova’da) olarak belirlendi (ortalama 209,7 ppm Fe). Bu yönde yapılan bir çalışmada Leatsch ve Zech (1967) fıstık çamında Fe miktarını 99-133 ppm olarak bildirmektedirler. Çepel ve Dündar (1978) Nitrofoska verdikle ri kızıl çamların iğne yapraklarında 134 ppm Fe ve kontrol parsellerdeki çamların yapraklarında ise 147p pm Fe belirlediklerini bildirmektedirler. Dündar (1969) Ankara, Uludağ ve Belgrad ormanlarından aldıkları değişik ibre yaşlı karaçam örneklerinde 137,9-428,7 ppm Fe belirlemiştir. Themlitz (1966) sarı çam fidelerinde 110-150 ppm demir bulmuştur. Her üç termik santrale 5-10km uzaklıktaki çamlardan alınan yaprak örneklerinde en düşük demir miktarı 179,8ppm Fe (Yatağan), en yüksek demir miktarı ise 231,9 ppm olarak (Gökova) bulundu (ortalama 213.4ppm Fe). Termik santrale 10-20 km mesafedeki çamlardan alınan iğne yapraklarda en düşük demir miktarı 214,4 ppm Fe (Yeniköy) ve en yüksek demir 260,1 51 ppm Fe olarak yine Gökova’dan alınan yaprak örneklerinde belirlendi (ortalama 231,9 ppm Fe). Her üç termik santralde, üç farklı mesafeden alınan çam örneklerinde en fazla demir miktarının Gökova termik santrali civarından alınan bitkilerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Her üç termik santralin bulunduğu yörelerde termik santrallerden 0-5km, 5-10km ve 10-20km mesafelerde bulunan çamlıklardan iğne yaprak örnekleri alınmış ve yapılan ağır metal analiz sonuçlarına göre; 0-5km mesafelerden alınan ibre örneklerinde en düşük çinko miktarı 23,1ppm Zn (Yeniköy), en yüksek çinko miktarı ise 31,9ppm Zn (Gökova) belirlenmiştir (ortalama 27,9 ppm Zn). 5-10km uzaklıkta bulunan çamlıklardan alınan iğne yapraklarda en az çinko 23,3ppm (Gökova) ve en yüksek çinko değeri ise 30,7ppm olarak (Yeniköy) bulunmuştur (ortalama 26,3 ppm Zn). Termik santrallerde en uzakta (10-20km) bulunan çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerinde en düşük Zn 18,3 ppm (Yeniköy) ve en yüksek Zn miktarı 27,6 ppm (Gökova) bulundu (ortalama 23,4 ppm Zn). Her üç mesafe ortalaması olarak en düşük çinko miktarı 10-20km’deki çamlarda en yüksek çinko miktarı ise termik santrale en yakın mesafelerde 27,9 ppm Zn olarak belirlendi. Dündar (1969) Ankara, Uludağ ve Belgrad ormanlarındaki karaçamlardan değişik yaşta aldığı çam ibrelerinde 10,8-46,4 ppm Zn belirlemiştir. Mills ve Jones (1996) yaptıkları survey çalışması sonucunda sarı çamlarda ortalama 59 ppm, beyaz çamlarda ise 66 ppm Zn belirlemişlerdir. Termik santrallerden 0-5 km uzaklıkta bulunana çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerinde en az Cu miktarı 3,5ppm (Yeniköy) ve en yüksek Cu miktarı ise 5,4 ppm (Yatağan) belirlendi (ortalama 4,4 ppm Cu). Termik santrale orta düzeydeki (5-10 km mesafe) mesafelerde bulunan çamların iğne yapraklarında en az Cu miktarı 4,0 ppm Cu (Gökova) ve en yüksek Cu 4,3 ppm Cu ( Yeniköy) bulundu (ortalama 4,1ppm Cu). Termik santrale en uzak mesafelerdeki (10-20 km) çamlardan alınan iğne yaprak örneklerinde en düşük Cu miktarı 4,7 ppm Cu (Gökova), en yüksek Cu miktarı 5,0 ppm (Yatağan) bulundu (ortalama 4,9 ppm Cu). Her üç santralde farklı mesafelerdeki çamlıklardan alınan iğne yapraklardaki ortalama Cu değerinin 3,9-4,9 ppm Cu gibi çok yakın değerlerde olduğu belirlendi. Wehrmann (1961), 59 çam ibrelerinde 2,6-12,0ppm Cu saptanmış en düşük Cu miktarının dahi noksanlık değeri sayılmaması gerektiğini açıklamıştır. Dündar (1969) ise üç farklı karaçam ormanından aldığı farklı yaşlardaki ibrelerin 2,94-7,69 ppm Cu kapsadığını bildirmektedir. Rademacher (2001) yaptığı survey çalışmasında Avrupa’da çamlarda ortanca Cu değerini 3,5 ppm olarak belirlemiştir. Termik santrallere en yakın mesafelerdeki (0-5 km) çamlardan alınan iğne yaprak örneklerinde en düşük Cd değeri 0,19 ppm Cd (Yatağan) en yüksek Cd değeri 0,28ppm Cd (Yeniköy) bulundu (ortalama 0,23 ppm Cd). Termik santrale 5-10 km mesafedeki çamlardan alınan ibrelerde en düşük 0,20 ppm Cd (Yatağan) ve en yüksek Cd miktarı 0,23 ppm (Yeniköy) bulundu (ortalama 0,22 ppm Cd). Termik santrallere en uzak mesafelerde (10-20 km) bulunan çamlıkların ibre örneklerinde en düşük 0,20 ppm Cd (Yatağan) ve en yüksek Cd 0,30 ppm Cd (Yeniköy) olarak belirlendi (ortalama 0,24 ppm Cd). Schaffer ve Schatschabel (1989) bitkilerde 0,04-0,5ppm Cd’un normal değerler olduğunu bildirmektedir. Bowen (1979) bitkilerde 0,1-2,4 ppm Cd bulunabileceğini belirtmiştir. Kloke (1973) ise bitkilerde 0,2-3,0 ppm Cd olabileceğini açıklamıştır. Mesafeler yönünden çam ibre örneklerinde Cd konsantrasyonları arasındaki önemli farklılık (0,21-0,24 ppm Cd) bulunmamaktadır. Termik santrallere en yakın mesafedeki (0-5km) çamlıklardan alınan ibre örneklerinde en düşük Cr miktarı 1,6 ppm Cr (Yatağan) ve en yüksek Cr miktarı 1,8 ppm (Gökova ve Yeniköy) bulundu (ortalama 1,7ppm Cr). Termik santrallere orta mesafede (5-10km) bulunan çamlardan alınan ibre örneklerinde en az Cr miktarı 1,2ppm Cr (Gökova’da) ve en yüksek Cr 52 miktarı 1,5 ppm Cr (Yeniköy ve Yatağan) bulundu (ortalama 1,4 ppm Cr). Santrallere en uzak mesafede (10-20 km) bulunan çamlardan alınan iğne yapraklarda en düşük Cr miktarı 1,6ppm Cr (Yatağan) ve en yüksek Cr 2,5 ppm Cr (Gökova) belirlendi (ortalama 2,1ppm Cr). Nichol ve Beckett (1985) %10’luk verim depresyonuna 2-18 ppm arasında Cr konsantrasyonun neden olacağını bildirmektedirler. Sauerbeck (1982) bitkilerde toksik etki yapacak krom konsantrasyonunun 1-2 ppm Cr olduğunu belirtmiştir. Schaffer ve Schahabel (1989) bitkiler için normal Cr konsantrasyonunun 0,1-1,0 ppm Cr olduğunu açıklamışlardır. Bu durumda 2 ppm Cr konsantrasyonunu bitkiler için kirlilik kriteri olarak kabul ettiğimizde 10-20 km’de Gökova ve Yeniköy’den alınan örneklerde Cr kirliliği söz konusudur. Termik santrallere en yakın mesafeyi temsil eden eden 0-5 km’deki çamlıklardan alınan iğne yapraklarda en düşük Ni miktarı Yatağan çevresinden alınan örneklerde ortalama 2,6 ppm Ni. ve en yüksek Ni miktarı 5,0 ppm Ni (Yeniköy) olarak bulundu (ortalama 3,7 ppm Ni). 5-10 km mesafede bulunan çamlıklardan alınan örneklerde en düşük Ni miktarı 2,0 ppm Ni olarak Yeniköy ve Yatağan’dan alınan iğne yaprak örneklerinde, en yüksek ise Gökova’daki örneklerde 3,2 ppm Ni olarak bulundu (ortalama 2,4 ppm Ni). Termik santrallere en uzak konumdaki (10-20 km) çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerde en düşük Ni miktarı 2,0 ppm (Yatağan) ve en yüksek Ni miktarı 4,6ppm Ni olarak Yeniköy’den alınan örneklerde belirendi (ortalama 3,4 ppm Ni). Bowen(1979) bitkilerde normal olarak 0.02-5,0 ppm arasında Ni bulunabileceğini buna karşılık Scheffer ve Schachtschabel (1989), bitkilerdeki Ni konsantrasyonunun 3,0 ppm’in altında olduğunu bildirmektedirler. Bu durumda 3,0-5,0 ppm Ni konsantrasyonunu dikkate aldığımızda Gökova ve Yeniköy’de Ni kirliliğininin başladığını, bu yönde Yatağan’dan alınan örneklerin bu kriter değerlerde olmadığı anlaşılmaktadır. Kurşun ağır metali konsantrasyonu termik santrallere 0-5 km uzaklıkta olan çamlıklardan alınan yapraklarda en az 4,6 ppm Pb (Gökova) ve en fazla ise 9,5 ppm Pb olarak Yatağan’da belirlendi (ortalama 6,3 ppm Pb). Santrallere 5-10 km uzaklıktaki çamlıkların iğne yaprak örneklerinde en az 5,9 ppm (Gökova) en fazla 7,0 ppm (Yeniköy) saptandı (ortalama 6,5 ppm Pb). Termik santrallerden 10-20km uzaklıklıktaki çamlıklarda ise en az kurşun miktarı 5,6 ppm Pb (Gökova) en fazla ise 8,8 ppm Pb olarak Yatağan’dan alınan örneklerde saptandı (ortalama 7,4ppm Pb). Bowen (1979) bitkilerde 0.2-20,0 ppm Pb bulunabileceğini, Sauerbeek (1983) ise bitkiler için kritik sınır değerinin 10-20 ppm olduğunu açıklamaktadırlar. Kurşun için 10 ppm Pb değerini kritik değer kabul ettiğimiz zaman Pb yönünden herhangi bir kirlilik söz konusu değildir. Makro besin elementi olan kükürt termik santrale en yakın mesafelerdeki çamlıklardan (0-5 km) alınan iğne yaprak örneklerinde en az %0,18 S (Gökova) ve en fazla %0,26 S (Yatağan) bulundu (ortalama %0,23 S). 5-10 km mesafelerde bulunan çamlık yaprak örneklerinde en az %0,16 S (Gökova) ve en fazla %0,30 S olarak Yatağan’da belirlendi (ortalama % 0.22). Termik santrallere en uzak konumda bulunan (10-20 km) çamlık yapraklarında en az %0,18 (Yeniköy) ve en fazla %0,24 S olarak Yatağan’da belirlendi (ortalama %0,21). Mesafeler dikkate alındığı zaman en düşük kükürt miktarları Gökova’dan alınan çam örneklerinde en fazla ise Yatağan’daki örneklerde bulunmuştur. Makiıneci (1997), Trakya’da İğneada’da 1 yaşındaki iğne yapraklarda fıstık çamında %0,2; karaçamda ise %0,21 düzeyinde S belirlemiştir. Karagöz (1997) Biga Yarımadası, Kaz dağları ve çevresindeki 1 yaşındaki çam ibrelerinde %0,10-0,37 arasında S saptanmıştır. Bu yönde diğer bir çalışmada kızılçamda Muğla-Yatağan etki alanı dışında 1 yaşlı ibrelerde %0,13-0,85 arasında S belirlenmiştir (Günay, 1986). 53 4.6.2. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerine Farklı Mesafelerde Bulunan Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt Miktarları Her üç santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytin plantasyonlarından alınan yaprak örnekleri ile ilgili ağır metal ve kükürt miktarları çizelge 13’de verilmiştir. Termik santrallere en yakın mesafelerde (0-5 km) bulunan zeytin yapraklarında en düşük demir miktarı 213,5 ppm Fe (Yeniköy) ve en yüksek demir konsantrasyonu 258,9 ppm Fe (Yatağan) olarak saptandı (ortalama 243,0 ppm Fe). Termik santrallere orta düzeyde uzaklıkta (5-10 km) bulunan zeytinliklerde en düşük demir miktarı 194,5 ppm Fe (Yeniköye), en yüksek demir miktarı 237,1 ppm Fe (Yatağan’da) belirlendi (ortalama 213,8 ppm Fe). Termik santrallere en uzak mesafedeki (10-20 km) zeytinliklerden alınan yapraklarda en düşük demir miktarı 207,1 ppm Fe (Yatağan) ve en yüksek demir miktarı 304,3 ppm Fe (Gökova) saptandı (ortalama 255,8 ppm Fe). Genelde en yüksek demir miktarı Gökova’daki zeytin plantasyonu yapraklarında en düşük Fe miktarı ise Yeniköy’deki zeytinliklerde bulundu. Bouat (1971) zeytin yapraklarında 40 ppm demir miktarını az, 134 ppm demir miktarını yeterli ve 460 ppm demir miktarını ise yüksek olarak bildirmektedir. Zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde çinko belirlemesi zeytin plantasyonlarının termik santrallere olan uzaklığı dikkate alınarak değerlendirilmiş, bu bağlamda santrallere en yakın mesafelerdeki (0-5 km) zeytin yapraklarında en düşük 19,4 ppm Zn (Yeniköy) ve en yüksek Zn miktarı ise 23,6ppm Zn (Yatağan) bulunmuştur (ortalama 22,0 ppm Zn). Termik santrallere orta uzaklıkta bulunan (5-10 km) zeytin yapraklarında en az 18,3 ppm Zn (Yatağan) ve en fazla çinko miktarı ise 23,1ppm Zn olarak Yeniköy’de belirlenmiştir (ortalama 20,9ppm Zn). Termik santrallere 10-20 km mesafelerde bulunan zeytinlik yapraklarında en az çinko 18,3 ppm (Yatağan) en fazla çinko 23,7 ppm (Yeniköy) belirlenmiştir (ortalama 21,7ppm). Mesafeler dikkate alındığı zaman yapraklardaki ortalama çinko miktarının 20,9-22,0 ppm Zn gibi dar sınırlar içinde değişim gösterdiği bulunmuştur. Bouat (1971), 24 ppm çinko miktarını yeterli 84 ppm Zn miktarını ise yüksek olarak nitelendirmiştir. Chapman (1966) ise çinko yönünden zeytin yapraklarında 12-19 ppm Zn değerlerini yeterli olarak bildirmektedir. Reuter ve Robinson (1986) yapraklardaki 10-30 ppm çinko konsantrasyonunu yeterli olarak kabul etmektedir. Bitkiler için aynı zamanda bir mikro element olan Mn’nin yapraklardaki miktarı termik santrallere göre zeytinliklerin uzaklıkları dikkate alınarak incelenmiş; santrale en yakın (0-5 km) mesafedeki zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en az 37,6 ppm Mn (Yeniköy’de) ve en yüksek Mn miktarı 52,1ppm Mn (Gökova’da) belirlendi (ortalama 43,4ppm Mn). Termik santrallere 5-10 km mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en düşük Mn miktarı 34,5 ppm Mn (Yatağan’da) ve en yüksek Mn miktarı 40,3 ppm olarak (Gökova’da) belirlendi (ortalama 37,6 ppm Mn). Termik santrallere en uzak mesafede (10-20 km) bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en az Mn miktarı 39,0 ppm Mn (Yatağan’da) ve en yüksek Mn miktarı 42,5 ppm Mn (Yeniköy’de) bulundu (ortalama 40,9 ppm Mn). Reuter ve Robinson (1986) bitkiler için yeterli Mn konsantrasyonunun 20 ppm’in üzerinde olacağını saptamışlardır. Bouat (1971 ), zeytin yapraklarında 5 ppm Mn konsantrasyonunu yetersiz, 36 ppm Mn’ı yeterli ve 164 ppm Mn’ı fazla olarak belirlemişdir. Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikası civarında zeytinliklerdeki yapraklarda 25-38 ppm arasında Mn saptamışlardır. 54 Termik santrallere en yakın mesafedeki (0-5 km) zeytin plantasyonlarından alınan yaprak örneklerinde en az Cu miktarı 6,9 ppm Cu (Yatağan) ve en yüksek Cu miktarı 7,3 ppm Cu (Yeniköy’de) olarak belirlendi (ortalama 7,1ppm Cu). Santrallere 5-10 km mesafede bulunan zeytin yapraklarında, en az Cu 7,2 ppm (Gökova) ve en fazla Cu miktarı ise 7,6 ppm Cu Yeniköy’deki plantasyonlarda saptandı (ortalama 7,4 ppm Cu). Termik santrallere en uzak mesafe olarak 10-20 km’deki zeytinlik yapraklarında en düşük bakır miktarı 6,0 ppm Cu (Yatağan’da) ve en yüksek bakır miktarı 6,6 ppm Cu (Gökova’da) bulundu (ortalama 6,3ppm Cu). Her üç mesafe içinde Cu miktarları yönünden fazla farklılık olmamasına rağmen en düşük Cu miktarları 10-20 km’lerdeki zeytinlik yapraklarında belirlenmiştir. Bouat (1971), zeytin yapraklarında 9 ppm Cu miktarını yeterli, 78 ppm Cu miktarını yüksek olarak açıklamıştır. Chapman (1966), ise zeytin yapraklarında 5-19 ppm bakır miktarını yeterli olarak tanımlamıştır. Hakerlerler ve Höfner (1984), gübre fabrikası çevresinde bulunan zeytinlik yapraklarında 88-313 ppm arasında değişen yüksek Cu miktarlarını bulmuşlardır. Ağır metallerden olan Cd, termik santrallere en yakın mesafelerde bulunan (0-5 km) zeytinliklerden alınan yapraklarda en az 0,26 ppm Cd (Yatağan) ve en yüksek ise 0,33 ppm Cd Gökova’da bulundu (ortalama 0,29 ppm Cd). Santrallere orta uzaklık olan 5-10km mesafelerdeki zeytin plantasyonu yaprak örneklerinde en az 0,20 ppm Cd (Yatağan’da) ve en yüksek Cd ise 0,34 ppm olarak Gökova’da belirlendi (ortalama 0,27 ppm Cd). Termik santrallere en uzak mesafe olan 10-20 km mesafelerdeki zeytin yapraklarında en az 0,23 ppm Cd (Gökova’da), en fazla ise 0,29 ppm Cd olarak Yatağan’dan alınan örneklerde bulundu (ortalama 0,25 ppm Cd). Her üç mesafede bulunan Cd konsantrasyonları birbirine çok yakın değerlerde ortalama 0.25-0.29 ppm Cd olarak bulundu. Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikaları çevresindeki zeytin plantasyonu yapraklarında 0,5 ppm Cd belirlemişlerdir. Bowen (1979) bitki yapraklarında 0,1-2,4 ppm Cd bulunabileceğini; Scheffer ve Schabel (1984) ise bitkilerde 0,04-0,5 ppm Cd konsantrasyonu normal değer olarak tanımlamışlardır. Kobalt ağır metali termik santrallere en yakın mesafelerdeki (0-5 km) zeytinlik yapraklarında, en az 2,2 ppm Co (Yeniköy) ve en fazla Co ise 2,4 ppm Co olarak Yatağan’dan alınan zeytin yapraklarında (ortalama 2,3ppm Co). Termik santrallere orta uzaklıktaki mesafe olan 5-10 km’den alınan zeytin yapraklarında en az 1,6 ppm Co (Yeniköy) ve en yüksek Co 2,6 ppm Co (Yatağan) olarak bulundu (ortalama 2,1ppm Co). Termik santrallere en uzak mesafe olan 1020 km’deki zeytinliklere ait yaprak örneklerinde en az 1,7 ppm Co (Gökova) ve en fazla Co 2,2 ppm olarak (Yeniköy) belirlendi (ortalama 2,0 ppm Co). Genelde her üç mesafedeki ortalama Co değerleri birbirine çok yakın konsantrasyonda ve ortalama 2,0-2,3 ppm Co değerleri arasında değişmektedir. Nichol ve Beckett (1985) bitkilerde % 10 verim depresyonu oluşturabilecek Co konsantrasyonunun 4-40 ppm arasında bulunduğunu bildirmektedirler. Sauerbeek (1982), bitkilerde toksik etkide bulunabilecek Co miktarını 10-20 ppm olarak vermektedir. Bu durmda zeytinliklerde herhangi bir Co toksitesi bulunmamıştır. Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan yapraklarda krom miktarlarıda belirlenmiş, bu bağlamda termik santrallere 0-5 km uzaklıkta bulunan zeytinliklerdeki yapraklarda en az Cr miktarı 1,7 ppm Cr (Gökova) ve en yüksek Cr miktarı Yatağan’da 2,2 ppm Cr olarak belirlendi (ortalama 2,0 ppm Cr). Santrallerden 5-10 km uzaklıktaki mesafelerden alınan zeytin yaprak örneklerinde en az 1,4 ppm Cr (Gökova) ve en yüksek Cr miktarı (Yeniköy ve Yatağan) 2,2 ppm Cr olarak belirlendi (ortalama 1,9ppm Cr). Termik santrallere en uzak mesafelerde (10-20km) bulunan zeytin yapraklarında en az 1,8 ppm Cr (Yatağan) ve en yüksek krom miktarı ise 2,6 ppm olarak Yeniköy’e belirlendi (ortalama 2,2 ppm Cr). Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan zeytin yapraklarda Cr miktarı ortalama 1,9-2,3 ppm Cr gibi birbirine çok yakın değerlerde 55 bulundu. Hakerlerler ve Höfner (1984), gübre fabrikası yakınlarında bulunan zeytinliklerden aldıkları yaprak örneklerinde 2,8-11,5 ppm arasında Cr belirlemişlerdir. Scheffer ve Schachtschabel (1989), bitkiler için normal Cr değerlerini 0,1-1,0 ppm olarak bildirmektedirler. Sauerbeck (1982), bitkiler için normal Cr değerini 1-2 ppm olarak bildirmektedir. Zeytin yaprakları için 2 ppm Cr değerini dikkate aldığımız zaman bölgede genelde mesafelere göre değişen Cr kirliliğinin başladığı söylenebilir. Her üç termik santrale farklı uzaklıklarda tesis edilmiş olan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde Ni konsantrasyonu araştırılmış ve santrallere en yakın mesafe olan 0-5 km uzaklıktaki zeytinlik yapraklarında en az 3,7 ppm Ni (Yatağan) ve en yüksek Ni konsantrasyonu olarak da 4,7 ppm Ni (Yeniköy) bulunmuştur (ortalama 4,1ppm Ni). Termik santrallere 5-10 km uzaklıktaki zeytin plantasyonlarından alınan yaprak örneklerinde en düşük 2,8 ppm Ni (Gökova’da) ve en yüksek 3,5 ppm Ni (Yatağan’da) belirlendi (ortalama 3,1ppm Ni). Termik santralleree en uzak konumda bulunan (10-20 km) zeytin plantasyonları yapraklarında en az 3,4 ppm Ni (Gökova’da) ve en yüksek 5,9 ppm Ni (Yeniköy’de) bulundu (ortalama 4,4 ppm Ni). Termik santrallere farklı mesafelerdeki zeytinllikerden alınan yapraklarda ortalama 3,1-4,4 ppm arasında değişen Ni belirlendi. En yüksek Ni konsantrasyonu santrallere 10-20 km uzaklıktaki mesafelerden alınan zeytin yapraklarında belirlendi. Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikası yakınından alınan zeytin yapraklarında 6,3-16,0 ppm arasında Ni belirlemişlerdir. Bowen (1979) bitkilerde normal olarak 0.02-5,0 ppm Ni bulunabileceğini, .Scheffer ve Schabel.(1984) ise bitkilerde Ni içeriğinin 3 ppm’in altında olması gerektiğini işaret etmektedirler. Bu durumda 3-5 ppm Ni konsantrasyonunu kritik değer olarak kabul ettiğimiz zaman bölgede Ni kirliliğinin başladığı söylenebilir. Termik santrallerin çevresinde bulunan zeytinliklerde Pb kirliliğini saptamak amacı ile termik santrallere farklı uzaklıkta bulunan zeytinliklerden yaprak örnekleri alınmış, santrallere en yakın (0-5 km) uzaklıktaki zeytin yapraklarında 6,5 ppm Pb miktarı en az (Gökova) ve 10,2 ppm Pb miktarı ise en yüksek değer olarak Yeni köy’de bulunmuştur (ortalama 8,5ppm Pb). Santrallere orta uzaklıktaki mesafedeki (5-10 km) zeytinlik yaprak örneklerinde en az 6,8 ppm Pb (Gökova’da) en yüksek 8,3 ppm (Yatağan’da) belirlenmiştir (ortalama 7,7 ppm Pb). Termik santrallere en uzak mesafelerdeki (10-20 km) zeytin plantasyonlarından alınan yaprak örneklerinde en az 5,5 ppm Pb (Gökova’da), en yüksek miktarda kurşun ise 11,6 ppm Pb olarak Yeniköy’de bulunmuştur (ortalama 8,5 ppm Pb). Mesafeleri dikkate aldığımız zaman zeytin yapraklarında ortalama Pb miktarı 7,7-8,5 ppm gibi dar sınırlar içinde değişmiştir. En yüksek kurşun miktarı Yeniköy’de en düşük Pb mktarı ise Gökova’dan alınan örneklerde saptanmıştır. Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikası çevresinden aldıkları zeytin yaprağı örneklerinde 13-88ppm arasında Pb bulunmuşlardır. Bowen (1979), bitkilerde kurşun miktarının 0.2-10,0 ppm arasında bulunabileceğini, Schaffer ve Schabel (1989), bitkilerde 0,1-6,0 ppm Pb’un normal olduğunu belirtmişlerdir. Sauerbeck (1982), ise bitkiler için Pb kriter değerinin 10-20ppm arasında olduğunu belirtmişdir. Bu durumda zeytinliklerde Pb kirliliği söz konusu değildir. Makro besin elementlerinden biri olan kükürtün zeytin yapraklarındaki miktarları, plantajların termik santrallere olan uzaklıkları dikkate alınarak araştırılmış; santrallere en yakın mesafedeki (0-5 km) zeytinlik yapraklarında en az %0,17 S (Gökova) ve en yüksek % 0,28 S (Yatağan) bulunmuştur (ortalama %22 S). Termik santrallere 5-10 km uzaklıkta bulunan zeytinlik yapraklarında en düşük S miktarı %0,17 S olarak Yeniköy’de saptanmış, buna karşılık en yüksek S miktarı %0,32 olarak Yatağan’da belirlenmiştir (ortalama %0,24 S). Her üç termik santralde en uzak mesafedeki (10-20 km) zeytin plantasyonlarından alınan 56 yapraklarda en az %0,17 S (Yatağan) ve en çok %0,18 S (Gök ova ve Yeni köy) olarak çok dar sınırlar içinde %S miktarları bulunmuştur (ortalama %18 S). Her üç termik santrale farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde %S miktarları ortlama %0,18-0,24 S arasında değiştiği görülmektedir. Hakerlerler ve Höfner (1984), gübre fabrikasına yakın zeytinlik yapraklarında %0,23-0,73 arasında S belirlemişlerdir. 4.7.Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerden İlkbahar Yaz Sonbahar ve Kış Mevsimlerinde Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları Değişimi 4..7.1.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerden İlkbahar Yaz Sonbahar ve Kış Mevsimlerinde Çamlıklardan Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları Değişimi Gökova, Yeniköy, Yatağan’dan dört farklı mevsimde çamlıklardan alınan iğne yapraklarında belirlenen ağır metal ve kükürt miktarı sonuçları çizelge 14’de verilmiştir. Çizelge 14. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki Çamlık ve Zeytinliklerden Farklı Mevsimlerde Alınan Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Kükürt (%) ve Ağır Metal (ppm) Miktarları Çamlıklardan alınan yaprak örneklerinde kükürt(%) ve ağır metal (ppm) miktarları Mevsim Termik Santral Fe Zn Mn Cu Cd Co Cr Ni Pb Gökova 193,6 8,8 37,4 1,0 0,14 0,9 1,1 2,7 1,9 Yeniköy İlkbahar 192,0 10,5 59,6 1,1 0,14 1,0 0,4 2,4 2,0 Yatağan 213,6 9,4 33,0 1,8 0,11 1,0 0,8 1,6 2,3 İlkbahar Ortalaması 199,7 9,6 43,3 1,3 0,13 1,0 0,7 2,2 2,1 Gökova 246,3 24,4 40,9 3,5 0,23 1,1 1,8 3,8 8,8 Yeniköy Yaz 109,2 16,5 21,3 3,3 0,30 1,4 3,5 5,0 10,3 Yatağan 114,9 17,1 41,1 4,8 0,23 1,7 3,3 1,8 10,5 Yaz Ortalaması 156,8 19,3 34,4 3,9 0,25 1,4 2,9 3,5 9,9 Gökova 222,9 31,5 37,2 5,4 0,22 2,9 0,9 3,4 3,4 Yeniköy Sonbahar 226,2 29,5 51,9 4,4 0,30 2,7 0,8 3,0 3,4 Yatağan 159,3 23,2 37,5 5,0 0,23 2,7 0,7 1,9 4,4 Sonbahar Ortalaması 202,8 28,1 42,2 5,0 0,25 2,8 0,8 2,8 3,8 Gökova 309,0 49,8 111,9 7,6 0,30 1,3 3,9 3,7 6,5 Yeniköy Kış 253,3 37,8 77,0 7,2 0,35 1,4 2,8 5,5 9,0 Yatağan 333,2 51,6 77,7 7,7 0,27 1,4 1,3 3,4 14,3 Kış Ortalaması 298,5 46,4 88,8 7,5 0,31 1,4 2,7 4,2 9,9 Zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde kükürt(%) ve ağır metal (ppm) miktarları Gökova 196,2 5,6 30,7 3,4 0,21 1,2 0,8 2,7 2,8 Yeniköy İlkbahar 191,3 7,0 31,8 3,7 0,19 1,0 0,7 2,5 2,8 Yatağan 219,6 8,3 34,9 4,2 0,21 1,4 0,9 2,8 3,3 İlkbahar Ortalaması 202,4 6,9 32,5 3,8 0,20 1,2 0,8 2,7 3,0 Gökova 249,4 19,0 33,3 5,0 0,26 1,1 3,0 2,3 11,3 Yeniköy Yaz 148,9 15,6 30,4 5,7 0,24 1,7 4,3 3,4 13,3 Yatağan 144,8 15,5 31,1 5,6 0,19 2,0 4,3 2,9 10,3 Yaz Ortalaması 181,0 16,7 31,6 5,4 0,23 1,6 3,8 2,8 11,7 Gökova 229,8 27,1 52,5 8,0 0,30 3,6 0,8 3,3 4,4 Yeniköy Sonbahar 158,5 25,5 39,7 7,6 0,33 3,6 0,6 5,3 4,9 Yatağan 175,9 21,1 29,8 7,5 0,27 3,7 0,8 3,4 4,3 S(%) 0,25 0,35 0,46 0,35 0,08 0,11 0,09 0,09 0,19 0,23 0,26 0,23 0,22 0,19 0,24 0,21 0,20 0,35 0,38 0,31 0,09 0,10 0,12 0,10 0,19 0,15 0,29 57 Sonbahar Ortalaması Gökova Yeniköy Kış Yatağan Kış Ortalaması 188,0 378,4 385,6 420,9 394,9 24,5 39,4 40,2 38,9 39,5 40,7 7,7 75,2 11,6 53,7 11,4 60,9 9,6 63,3 10,9 0,30 0,45 0,34 0,36 0,38 3,6 2,4 1,7 2,5 2,2 0,8 2,7 3,5 2,4 2,8 4,0 6,4 6,6 5,7 6,2 4,5 6,5 18,7 16,8 14,0 0,21 0,24 0,18 0,25 0,22 Genç ibrelerde ilkbahar mevsiminde en az demir miktarı 192 ppm Fe (Yeniköy) ve en fazla demir miktarı ise 213,6 ppm Fe olarak Yatağan’da bulunmuştur (ortalama 199,7 ppm Fe). Yaz mevsiminde ise en az demir 109,2 ppm Fe (Yeniköy’de) ve en fazla demir 246,3 ppm (Gökova’da) belirlenmiştir (ortalama 156,8ppm Fe). Sonbaharda alınan iğne yaprak örneklerde ise en az 159,3ppm Fe (Yatağan’da) ve en fazla demir 226,2 ppm Fe (Yeniköy’de) saptandı (ortalama 202,8 ppm Fe ). Kış mevsiminde en düşük demir 253,3 ppm Fe (Yeniköy) ve en fazla demir 333,2 ppm Fe (Yatağan) olarak belirlendi (ortalama 298,5 ppm Fe). Dört mevsim ortalaması olarak en az 156,8 ppm Fe ve en fazla 298,5 ppm Fe bulundu. Mevsimler arasında önemli demir değerleri farklılığı bulunmuştur. En düşük demir yaz, en fazla demir kış mevsiminde belirlendi. Themlitz (1968) sarıçam fidanlarında demir miktarını 110-150 ppm olarak belirlemiştir. Ankara,Uludağ ve Belgrad ormanlarından alınan karaçamların 1 yaşındaki ibrelerinde 137,9-329,3 ppm arasında Fe belirlenmiştir (Dündar 1969). Termik santrallerin çevresindeki çamlıklardan ilkbahar mevsimi alınan ibre örneklerinde en düşük çinko miktarı 8,8 ppm Zn (Gökova’da) ve en yüksek ise 10,5 ppm Zn (Yeniköy’de) belirlendi (ortalama 9,6 ppm Zn). Yaz mevsiminde termik santrallerin çevresindeki çamlardan alınan iğne yaprak örneklerinde en az çinko miktarı 16,5ppm Zn (Yeniköy’de) ve en yüksek Zn miktarı ise Gökova’da 24,4 ppm Zn olarak bulundu (ortalama 19,3 ppm Zn). Sonbahar mevsiminde alınan iğne yapraklarda en düşük çinko 23,2 ppm Zn (Yatağan’da) en fazla ise Gökova’dan alınan ibre örneklerinde 31,5 ppm Zn olarak saptandı (ortalama 28,1ppm Zn). Termik santrallerin çevresinde bulunan çamlıklardan kış mevsiminde alınan iğne yaprak örneklerinde en az çinko miktarı 37,8 ppm Zn (Yeniköy’de) ve en fazla çinko miktarı ise 51,6ppm Zn olarak Yatağan’dan alınan örneklerde saptandı (ortalama 46,4ppm Zn). Dört mevsimde çam yaprak örneklerinde ortalama 9,6-46,4 ppm arasında Zn saptandı. En fazla çinko kış mevsiminde en düşük çinko ise ilkbahar mevsiminde alınan yaprak örneklerinde bulundu. Dündar (1969), Ankara,Uludağ ve Belgrad ormanlarında karaçamların 1 yaşlı ibrelerinde 24,2-36,3ppm arasında Zn belirlemişdir. Radomacher (2001) Avrupa’da çam ibrelerinde ortanca çinko değerini 40 ppm Zn olarak bildirmektedir. Termik santraller civarında bulunan çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerinde en az 33,0 ppm Mn (Yatağan) ve en fazla Mn değeri ise 59,6 ppm Mn olarak (Yeni köy) belirlendi (ortalama 43,3 ppm Mn). Yaz mevsiminde alınan örneklerde ise en az 21,3 ppm Mn (Yeni köy) ve en fazla Mn miktarı ise 41,1 ppm Mn olarak (Yatanğan) saptandı (ortalama 34,4 ppm Mn). Sonbahar mevsiminde alınan çam iğne yapraklarında en az 37,2 ppm Mn (Gökova) ve en fazla Mn değeri ise 51,9 ppm Mn olarak (Yeniköy) bulunmuştur (ortalama 42,2 ppm Mn). Kış mevsiminde alınan çam ibre örneklerinde en düşük Mn miktarı 77,0 ppm Mn (Yeniköy) ve enfazla Mn değeri ise 111,9 ppm Mn olarak (Gökova) saptandı (ortalama 88,8 ppm Mn ). Farklı mevsimlere göre belirlenen mangan değerleri ortalama olarak 34,4-88,8 ppm Mn gibi geniş sınırlar içinde değişmiş; en düşük Mn değerleri yaz, en yüksek Mn değerleri ise kış mevsiminde alınan yaprak örneklerinde bulunmuştur. Çepel ve Dündar (1978) yaptıkları çalışmada kızılçam iğne yapraklarında Mn miktarlarını 50-64 ppm olarak belirlemişlerdir. 58 Her üç santrale farklı uzaklıkta bulunan çamlıklardan ilkbahar mevsiminde alınan iğne yaprak örneklerinde en az 1,0 ppm Cu (Gökova’da) en fazla ise 1,8 ppm Cu (Yatağan’da) bulundu (ortalama 1,3ppm Cu). Yaz mevsiminde alınan ibre örneklerinde ise en az 3,3 ppm Cu (Yeniköy’de) ve en fazla Cu ise 4,8 ppm Cu olarak Yatağan’dan alınan iğne yapraklarda bulundu (ortalama 3,9 ppm Cu). Her üç santralin çevresinde bulunan çamlıklardan sonbahar mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en az 4,4 ppm Cu (Yeniköy’de) ve en fazla bakır ise 5,4 ppm Cu olarak Gökova’dan alınan örneklerde bulundu (ortalama 5,0 ppm Cu). Kış mevsiminde alınan iğne yapraklarda en az 7,2 ppm Cu (Yeniköy’de) ve en fazla Cu ise 7,7 ppm Cu olarak Yatağan’dan alınan örneklerde belirlendi (ortalama 7,5 ppm Cu). Radomacher (2001)Avrupa ormanlarında yaptığı survey çalışması sonucu olarak iğne yapraklı çamlarda ortanca bakır konsantrasyonunu 3,5 ppm Cu olarak bulmuştur. Dündar (1969) farklı yörelerden aldığı 1 yaşlı karaçam iğne yapraklarında 5,45-7,69 ppm Cu belirlemiştir. Wehrmann (1961) 59 çam ağaçlarından aldığı ibrelerde 2,6-12,0 ppm Cu saptamış, belirlenen en düşük miktarın dahi noksanlık işareti sayılmaması gerektiğini vurgulamıştır. İlkbahar mevsiminde her üç termik santralin çevresinden alınan çam ibrelerinde ağır metallerden Cd’un en az miktarı 0,11 ppm Cd (Yatağan’da) ve en fazla ise 0,14 ppm Cd (Gökova ve Yeniköy’de) bulundu (ortalama 0,13ppm Cd). Yaz mevsiminde alınan çam iğne yapraklarında en düşük Cd miktarı 0,23ppm Cd (Gökova ve Yatağan’da) ve en fazla Cd 0,30 ppm Cd (Yeniköy) olarak belirlendi (ortalama 0.25 ppm Cd ). Sonbahar mevsiminde termik santraller çevresindeki çamların iğne yapraklarında en az 0,22 ppm Cd (Gökova’da) ve en fazla ise 0,30 ppm Cd (Yeniköy’de) olarak belirlendi (ortalama 0,25 ppm Cd). Kış mevsiminde alınan iğne yapraklarda ise en düşük Cd miktarı 0,27 ppm Cd (Yatağan’da), enyüksek Cd miktarı 0,35 ppm Cd (Yeni köy) olarak belirlendi (ortalama 0,31ppm Cd). Bowen (1979) bitkilerde 0,1-2,4 ppm Cd bulunabileceği bildirmektedir. Kloke (1973) yüksek bitkilerde 0,2-3,0 ppm Cd bulunabileceği açıklamıştır. Schaffer ve Schabel (1989) bitkilerde 0,04-0,5 Cd konsantrasyonlarını normal değerler olarak vermişlerdir. Bu değerler dikkate alındığı zaman Cd yönünden önemli bir kirlilik söz konusu değildir. Ayrıca mevsimlere göre ortalama Cd değerleri 0,13-0,31 ppm Cd arasında değişmiş en az Cd ilkbahar, en fazla Cd ise kış mevsiminde alınan iğne yapraklarda saptanmıştır. Co ağır metal konsantrasyonu, ilkbaharda termik santraller çevresindeki çamlardan alınan iğne yaprak örneklerinde en az 0,9ppm Co (Gökova’da) ve en fazla ise 1,0 ppm Co (Yeniköy ve Yatağan’da) olarak belirlendi (ortalama 1,0 ppm Co). Yaz mevsiminde alınan iğne yaprak örneklerinde en az 1,1ppm Co Gökova’da ve en fazla Co ise 1,7 ppm Co (Yatağan da) bulundu (ortalama 1.4ppm Co). Sonbahar mevsiminde alınan çam iğne yaprak örneklerinde ise en az Co miktarı 2,7 ppm (Yeniköy ve Yatağan) en fazla Co ise 2,9 ppm Co (Gökova) olarak saptandı (ortalama 2,8 ppm Co). Kış mevsiminde termik santraller çevresinde bulunan çamlardan alınan iğne yaprak örneklerinde, en az Co miktarı 1,3ppm Co (Gökova’da) ve en fazla Co konsantrasyonu ise 1,4 ppm Co (Yeniköy ve Yatağan’da) bulunmuştur (ortalama 1,4 ppm Co ). Her dört mevsimde iğne yaprakların ortalama Co miktarı 1,0-2.8 ppm Co arasında değişmiştir. En az Co miktarı ilkbahar mevsiminde en fazla Co miktarı ise sonbahar mevsiminde alınan iğne yaprak örneklerinde belirlenmiştir. Nichol ve Beckett (1985) bitkilerde %10 verim depresyonu oluşturabilecek Co düzeyinin 4-40 ppm Co arasında bulunabileceğini bildirmektedirler. Her üç termik santralin bulunduğu yörelerden alınan çam iğne yapraklarında ilkbahar mevsiminde en az 0,4 ppm Cr (Yeniköy’de) ve en fazla Cr miktarı ise 1,1ppm (Gökova) bulunmuştur (ortalama 0,7 ppm ). Yaz mevsiminde ise iğne yapraklarda en az 1,8 ppm 59 (Gökova’da) en fazla ise 3,5 ppm Cr (Yeniköy’de) belirlenmiştir (ortalama 2,9 ppm Cr). Sonbahar mevsiminde alınan çam iğne yapraklarında en az 0,7 ppm Cr (Yatağan’da) ve en fazla 0,9 ppm Cr (Gökova’da) saptandı (ortalama 0,8 ppm Cr). Kış mevsiminde alınan iğne yaprak örneklerinde en az Cr 1,3 ppm Cr (Yatağan’da) ve en fazla Cr ise 3,9 ppm Cr olarak (Gökova’da) bulunmuştur (ortalama 2,7ppm). Her dört mevsimde alınan iğne yaprak örneklerinde ortalama olarak en az 0,7 ppm Cr ilkbaharda ve en fazla 2,9 ppm olarak yazın alınan örneklerde saptandı. Sauerbeck (1982) bitkilerde toksik etkide bulunabilecek Cr miktarının 1-2 ppm Cr olduğu belirtmiştir. Nichol ve Beckett (1985) bitkilerde %10 verim depresyonu yapabilecek Cr miktarının 2-18ppm arasında bulunacağını açıklamaktadırlar Her üç termik santralin bulunduğu çevrelerden ilkbahar mevsiminde alınan iğne yaprak örneklerine en az 1,6 ppm Ni (Yatağan’da) ve en fazla Ni ise 2,7 ppm Ni olarak (Gökova’da) bulundu (ortalama 2,2 ppm Ni). Yaz mevsiminde alınan iğne yaprak örneklerinde en az 1,8 ppm Ni (Yatağan’da) ve en fazla Ni ise 5,0 ppm Ni olarak Yeniköy’de belirlenmiştir (ortalama 3,5 ppm Ni). Sonbahar mevsiminde termik santraller çevresindeki çamlardan alınan iğne yaprak örneklerinde en az 1,9 ppm Ni (Yatağan’da) en fazla ise 3,4 ppm Ni (Gökova’da) saptanmıştır (ortalama 2,8 ppm Ni). Kış mevsiminde çam iğne yaprak örneklerinde en az 3,4 ppm (Yatağan’da ) ve en fazla Ni ise 5,5 ppm Ni (Yeniköy’de) bulundu (ortalama 4,2 ppm Ni ) Her dört mevsim ortalaması olarak Ni miktarı 2,2-4,2 ppm Ni arasında belirlendi. Bowen (1979) bitkiler için normal olarak 0,02-5,0 ppm arasında Ni miktarı bulunabileceğini ve Schaffer ve Schabel (1989) ise bitkilerde normal Ni miktarının 3 ppm olduğunu bildirmişlerdir. Üç termik santralin çevresinden farklı mevsimlerde alınan çam iğne yapraklarında yapılan analizler sonucunda, ilkbahar mevsiminde iğne yapraklarda belirlenen Pb miktarının en düşük düzeyi 1,9 ppm Pb (Gökova’da) ve en yüksek Pb miktarı ise 2,3 ppm Pb (Yatağan) bulunmuştur (ortalama 2,1ppm ). Yaz mevsiminde alınan iğne yapraklarda en az 8,8 ppm Pb (Gökova’da) en yüksek kurşun miktarı ise 10,5 ppm (Yatağan’da) belirlenmiştir (ortalama 9,9 ppm Pb). Sonbahar mevsiminde ise üç termik santralin çevresinden alınan iğne yaprak örneklerinde en az kurşun 3,4 ppm Pb (Gökova ve Yeniköy’de) ve en fazla kurşun 4,4 ppm Pb (Yatağan’da) olarak saptanmıştır (ortalama 3,8 ppm Pb). Kışın alınan yaprak örneklerinde en az 6,5 ppm Pb (Gökova’da) ve en fazla kurşun 14,3 ppm Pb (Yatağan’da) olarak bulunmuştur (ortalama 9,9 ppm Pb). Her dört mevsim alınan iğne yaprak örneklerinde ortalama 2,1-9,9 ppm arasında kurşun saptanmıştır. Her üç termik santral içinde Yatağan’dan alınan örneklerde daha fazla Pb belirlenmiştir. Sauerbeck (1982) bitkiler için kritik sınır değerin 10-20 ppm arasında bulunduğunu bildirmektedir. Scheffer ve Schachtschabel (1989) bitkilerde 0,1-6,0 ppm arasında Pb bulunduğunu açıklamaktadırlar. Kurşun için verilen 10 ppm Pb değerini baz aldığımız zaman dört mevsim ile ilgili ortalamalar kirlilik için verilen bu kriter değere ulaşmamasına rağmen yaz mevsiminde Yeniköy ve Yatağan’da buna karşılık kış mevsiminde Yatağan’da bu değerin üzerinde Pb miktarları saptanmıştır. Çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerdeki kükürt miktarı değişimi dört mevsim dikkate alınarak incelenmiş, ilkbahar mevsiminde iğne yapraklarda en düşük kükürt miktarı %0,25 S (Gökova’da) olarak ve en yüksek kükürt miktarı %0,46 S (Yatağan’da) saptandı (ortalama %0,35 S). Yaz mevsiminde en düşük kükürt miktarı %0,08 S (Gökova’da) ve en yüksek kükürt miktarı ise %0,11 S olarak Yeniköy’de bulunmuştur.(ortalama %0.09). Sonbaharda en düşük kükürt miktarı %0,19 (Gökova’da) ve en yüksek kükürt miktarı ise %0,26 olarak Yatağan’da belirlendi (ortalama %0,23 S). Kış mevsiminde alınan iğne yaprak örneklerinde en az kükürt miktarı %0,19 S (Yeniköy’de) ve en yüksek kükürt miktarı ise %0,24 S (Yatağan’da) saptanmıştır (ortalama %0,21 S). Dört mevsimde alınan iğne yapraklarda 60 ortalama %0,09-%0,35 S arasında kükürt saptandı. En düşük kükürt yaz (%0,09 S), en yüksek kükürt miktarı ise ilkbahar (%0,35 S) mevsiminde bulundu. Makineci (1997), Trakya İğneada’da 1 yaşındaki ibrelerde %0,2 S düzeyinde kükürt belirlemiştir. Günay (1986), kızıl çamların termik santral dışında kalmış alanlarda 1 yaşındaki iğne yapraklarda %.0,11-0,21 arasında S saptamıştır. Hasta ağaçlar için 1 yaşındaki ibrelerde ortalama %0,26-0,34 S arasında kükürt bulmuştur. 4.7.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerden İlkbahar Yaz Sonbahar ve Kış Mevsimlerinde Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt Miktarları Değişimi Zeytinlik plantajlarının termik santrallere olan konumu dikkate alınarak dört mevsimde yaprak örnekleri alınmış ve yaprak örneklerinin kapsadığı ağır metal ve kükürt miktarları çizelgede 14’de verilmiştir. İlkbahar mevsiminde her üç santralin çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en az demir miktarı 191,3 ppm Fe (Yeniköy’de) ve en fazla ise 219,6 ppm Fe olarak Yatağan’daki örneklerde saptandı (ortalama 202,4 ppm Fe). Yaz mevsiminde alınan zeytin yaprak örneklerinde en az 144,8ppm Fe (Yatağan’da) ve en yüksek demir konsantrasyonu 249,4 ppm Fe (Gökova’da) belirlendi (ortalama 181 ppm Fe ). Her üç santralin bulunduğu yörelerde tarımı yapılan zeytinlik plantasyonlarından sonbaharda alınan yaprak örneklerinde en az demir 158,5 ppm Fe (Yeniköy’de) ve en fazla demir 229,.8 ppm Fe (Gökova) bulundu (ortalama 188,0 ppm Fe ). Kış mevsiminde alınan zeytin yapraklarında en az demir 378,4 ppm Fe (Gökova’da) ve en fazla demir 420,9 ppm Fe (Yatağan’da) saptandı (ortalama 394,9 ppm Fe). Her dört mevsimde alınan zeytin yaprak örneklerinde 181ppm (yaz) ile 394,9ppm Fe (kış) arasında demir belirlenmiştir. Bouat (1971) zeytin yapraklarında 40 ppm demiri düşük, 134ppm demir düzeyini optimum ve 460 ppm demiri yüksek olarak nitelendirmiştir. Hakerlerler ve Höfner (1984), gübre fabrikası yakınındaki zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde 1800-8875 ppm Fe gibi yüksek değerler saptamışlardır. Termik santrallerin bulunduğu yörelerdeki zeytinliklerde herhangi bir demir toksitesi bu durumda söz konusu değildir. Gökova, Yeniköy ve Yatağan termik santralleri çevresinde bulunan zeytinliklerden ilkbahar mevsiminde alınan yaprak örneklerinde, en az çinko miktarı 5,6 ppm Zn (Gökova’da) ve en yüksek çinko ise 8,3 ppm Zn (Yatağan’da) olarak belirlendi (ortalama 6,9 ppm Zn). Yaz mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en az 15,5 ppm Zn (Yatağan’da) ve en fazla Zn ise 19,0 ppm Zn olarak (Gökova’da) bulundu (ortalama 16,7 ppm Zn). Sonbahar mevsiminde termik santrallerin çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en az 21,1 ppm Zn (Gökova’da), en yüksek çinko miktarı ise 27,0 ppm olarak (Gökova) saptandı (ortalama 24,5 ppm Zn.). Kış aylarında alınan zeytin yaprak örneklerinde en az 38,9 ppm Zn (Yatağan) en fazla ise 40,2 ppm Zn olarak (Yeniköy’de) bulunmuştur (ortalama 39,5 ppm Zn). Dört mevsimde zeytin yaprak örneklerinde ortalama 6,9-39,5ppm Zn arasında konsantrasyon değerleri değişimi gözlenmiştir. En düşük çinko miktarı ilkbaharda, en yüksek Zn miktarı ise kış mevsiminde belirlenmiştir. Reuter ve Robinson (1986) zeytin yapraklarında 10-30 ppm arasında Zn'un yeterli olduğunu, Bouat (1971) ise 24 ppm Zn 'un yeterli, 84 ppm Zn'un ise yüksek olduğunu bildirmiştir. Gökova, Yeniköy ve Yatağan terimk santralleri çevresinde bulunan zeytin plantasyonlarından ilkbahar mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en az mangan miktarı 30,7 ppm Mn 61 (Gökova’da) ve en fazla 34,9 ppm Mn (Yatağan’da) olarak saptanmıştır (ortalama 32,5 ppm Mn). Yaz mevsimindeki yaprak örneklerinde ise en az 30,4 ppm Mn (Yeniköy’de) ve en fazla mangan ise 33,3 ppm Mn (Gökova’da) bulunmuştur (ortalama 31,6 ppm Mn). Sonbahar mevsiminde termik santrallerin çevresindeki zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en az 29,8 ppm Mn (Yatağan’da) ve en fazla Mn ise 52,5 ppm Mn (Gökova’da) belirlenmiştir (ortalama 40,7ppm Mn). Kış mevsiminde alınan örneklerde ise en az Mn 53,7 ppm Mn (Yeniköy’de) ve en fazla mangan ise 75,2 ppm olarak (Gökova’da) saptanmıştır (ortalama 63,3 ppm Mn). Dört mevsimde termik santrallerin çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en az Mn miktarı yaz mevsiminde ve en fazla mangan miktarı ise kış mevsiminde bulunmuştur. Reuter ve Robinson (1986), zeytin yapraklarında normal Mn konsantrasyonunun 20 ppm’in üzerinde olacağını ve Bouat (1971), 36 ppm Mn konsantrasyonunun zeytin yaprakları için yeterli ve 164 ppm’in ise yüksek olduğunu açıklamışlardır. Hakerlerler ve Höfner (1984), gübre fabrikaları yakınında bulunan zeytinliklerden aldıkları yaprak örneklerinde 23-38 ppm arasında Mn bulunduğunu bildirmektedirler. Dört mevsim boyunca termik santraller çevresinde bulunan zeytinliklerden ilkbahar mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en az 3,4 ppm Cu (Gökova’da) en fazla Cu miktarı ise 4,2 ppm olarak (Yatağan’da) belirlendi (ortalama 3,8 ppm Cu). Yaz mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en az bulunan bakır miktarı 5ppm Cu (Gökova’da) en fazla Cu miktarı ise 5,7 ppm Cu (Yeniköy’de) bulundu (ortalama 5,4ppm Cu). Sonbahar mevsiminde alınan zeytin yaprak örneklerinde ise en az 7,5 ppm Cu ( Yatağan’da) ve en fazla Cu miktarı ise 8,0 ppm Cu (Gökova) olarak belirlendi (ortalama 7,7 ppm Cu). Kış mevsiminde her üç termik santral çevresindeki zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en az 9,6 ppm Cu (Yatağan’da) ve en falza Cu ise 11,6 ppm Cu (Gökova’da) belirlendi (ortalama 10,9 ppm Cu). Her dört mevsim ortalamasına göre en az bakır 3,8 ppm Cu ilkbahar ve en fazla bakır miktarı ise 10,9 ppm olarak kış mevsiminde bulundu. Bouat (1971) zeytin yapraklarında 9 ppm bakırın yeterli ve 78 ppm bakırın yüksek olduğunu açıklamıştır. Chapman (1966) ise zeytinlerde 5-19 ppm arasında bakırın yeterli olduğunu bildirmişdir. Hakerlerler ve Höfner (1984), gübre fabrikası çevresindeki zeytinliklerden aldıkları yaprak örneklerinde 88-313 ppm Cu gibi yüksek konsantrasyonlar saptamışlardır. Ağır metallerden bir diğeri olan kadmiyumun zeytin yapraklarındaki miktarı, üç termik santral çevresinde bulunan zeytinliklerden farklı mevsimlerde yaprak örnekleri alınarak incelenmiştir. İlkbahar mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en az 0,19 ppm Cd (Yeniköy’de) ve en fazla kadmiyum ise 0,21 ppm Cd (Gökova ve Yatağan’da) olarak bulunmuştur (ortalama 0,20 ppm Cd). Yaz mevsiminde alınan zeytin yaprak örneklerinde en az 0,19 ppm Cd (Yatağan’da) ve en fazla kadmiyum ise 0,26 ppm Cd (Gökova’da) belirlenmiştir (ortalama 0,23 ppm Cd). Sonbahar mevsiminde her üç termik santralin çevresindeki zeytin yaprak örneklerinde en az 0,27 ppm Cd (Yatağan’da) ve en fazla 0,33 ppm Cd (Yeniköy’de) saptanmıştır (ortalama 0,30 ppm Cd). Kış mevsiminde alınan zeytin yaprakları örneklerinde en az kadmiyum 0,34 ppm Cd (Yeniköy’de) ve en fazla kadmiyum ise 0,45 ppm Cd (Gökova’da) bulundu (ortalama 0,38 ppm Cd). Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikası çevresindeki zeytin yaprakları örneklerinde 0,5 ppm Cd bulunduğunu açıklamaktadırlar. Kloke (1973) bitkilerde 0,2-3,0 ppm Cd bulunabileceğini bildirmektedir. Bowen (1979) bitkilerde 0,1-2,4 ppm Cd konsantrasyonunun normal olduğu açıklamıştır. Her dört mevsimde termik santralin bulunduğu çevrelerden alınan zeytin yaprakları örneklerinde en az 0,20 ppm Cd (ilkbaharda) ve en fazla Cd ise 0,38 ppm Cd (kışın) saptandı. Farklı mevsimlerde zeytin yapraklarında bulunan Cd konsantrasyonları arasında pek yüksek değişim gözlenmemiştir. 62 Her üç termik santralin çevresindeki zeytinliklerden dört mevsimde alınan yaprak örneklerinde bir diğer ağır metal olan kobaltın değişimi incelenmiş; ilkbahar mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en az 1,0 ppm Co (Yeniköy’de) ve en fazla kobalt ise 1,4 ppm Co (Yatağan’da) bulunmuştur (ortalama 1,2 ppm Co). Yaz mevsiminde alınan zeytin yaprak örneklerinde en az 1,1 ppm Co (Gökova’da) ve en fazla Co konsantrasyonu ise 2,0 ppm Co olarak (Yatağan’da) belirlendi (ortalama 1,6 ppm Co). Sonbahar mevsiminde ise üç termik santralin çevresinde bulunan zeytinlerden alınan yaprak örneklerinde en az 3,6 ppm Co (Gökova ve Yeniköy’de) ve en fazla Co ise 3,7 ppm Co (Yatağan’da) belirlendi (ortalama 3,6 ppm Co). Termik santraller çevresinde bulunan zeytinliklerden kış mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en az 1,7 ppm Co (Yeniköy’de) ve en fazla Co miktarı ise 2,5 ppm Co olarak (Yatağan’da) saptandı (ortalama 2,2 ppm Co). Nichol ve Beckett (1985) bitkilerde %10 verim depresyonu oluşturabilecek Co konsantrasyonunun 4-40 ppm Co düzeyinde bulunduğunu açıklamışlardır. Termik santraller çevresinde bulunan zeytinliklerden dört farklı mevsimde alınan yaprak örneklerinde saptanan krom miktarları değişimi incelenmiş; ilkbahar mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en az 0,7 ppm Cr (Yeniköy’de) ve en fazla krom miktarı ise 0,.9 ppm Cr (Yatağan’da) belirlenmiştir (ortalama 0,8 ppm Cr). Yazın alınan zeytin yapraklarında en az krom miktarı 3,0 ppm Cr (Gökova’da) en fazla krom ise 4,3 ppm Cr (Yeniköy ve Yatağan’da) saptandı (ortalama 3,8 ppm Cr). Sonbaharda alınan yaprak örneklerinde en az krom 0,6 ppm Cr (Yeniköy’de) ve en fazla ise 0,8 ppm Cr olarak (Gökova ve Yatağan’da) bulundu (ortalama 0,7 ppm Cr). Üç termik santralin çevresinden kışın alınan zeytin yaprak örneklerinde en az 2,4 ppm Cr (Yatağan’da) ve en yüksek krom konsantrasyonu ise 3,5 ppm Cr olarak (Yeniköy’de) saptanmıştır (ortalama 2,8 ppm Cr). Termik santrallerin çevresinden dört mevsimde alınan yaprak örneklerinde en az krom illkbahar mevsiminde (0,8 ppm Cr ) ve en fazla krom ise yazın alınan örneklerde (3,8 ppm Cr) belirlenmiştir. Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikası çevresinde bulunan zeytin plantasyonlarından aldıkları örneklerde 2,811,5 ppm arasında krom bulduklarını açıklamışlardır. Nickol ve Beckett (1985) bitkilerde %10 verim depresyonu oluşturabilecek krom konsantrasyonunu 2-18 ppm Cr olarak bildirmişlerdir. Sauerbeck (1982) bitkilere toksik etkide bulunabilecek krom konsantrasyonunu 1-2 ppm olarak vermişdir. Krom için verilen 2 ppm konsantrasyonu baz aldığımızda yaz ve kış mevsiminde zeytinliklerde krom kirliliğinin oluştuğunu söyleyebiliriz. Her üç termik santralin çevresinde bulunan zeytinliklerden dört mevsimde alınan yaprak örneklerinin kapsamış oldukları ağır metallerden bir diğeri olan Ni miktarı da incelenmiş; ilkbahar mevsiminde alınan zeytin yaprakları örneklerinde en düşük Ni miktarı 2,5 ppm Ni (Yeniköy’de) ve en yüksek nikel miktarı ise 2,8 ppm Ni (Yatağan’da) belirlenmiştir (ortalama 2,7 ppm Ni). Yaz mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en düşük Ni miktarı 2,3 ppm Ni (Gökova’da) ve en yüksek Ni ise 3,4 ppm Ni (Yeniköy’de) bulunmuştur (ortalama 2,8 ppm Ni). Her üç santral çevresinden sonbahar mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en düşük 3,3 ppm Ni (Gökova’da) ve en yüksek Ni 5,3 ppm Ni (Yeniköy’de) belirlenmiştir (ortalama 4,0 ppm Ni). Kış mevsiminde her üç santralin çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en düşük nikel 5,7 ppm Ni (Yatağan’da) ve en yüksek nikel miktarı ise 6,6 ppm (Yeniköy’de) belirlendi (ortalama 6,2 ppm Ni). Dört mevsimde termik santraller çevresindeki zeytin plantasyonlarından alınan yaprak örneklerinde 2,7-6,2 ppm arasında Ni konsantrasyonu değişimi belirlenmiş ve bu bağlamda genelde en yüksek olan değerlerin Yeniköy’den alınan örneklerde olduğu bulunmuştur. Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikası çevresindeki zeytinliklerden almış oldukları zeytin yaprak örneklerrinde 6,3-16,0 ppm arasında Ni bulmuşlardır. Schaffer ve Schabel (1989) bitkilerde 3 ppm'in altında, Bowen 63 (1979) ise normal olarak 0,02 ppm ile 5,0 ppm arasında Ni konsantrasyonunun bulunabileceğini açıklamışlardır. Nikel için önerilen 5 ppm Ni konsantrasyonunu baz aldığımız zaman kış aylarında Ni kirliliği söz konusu olmaktadır.. Her üç santral çevresinde bulunan zeytinliklerden dört mevsimde alınan yaprak örneklerinde kurşun miktarı değişimleri incelenmiş; ilkbaharda alınan örneklerde en az kurşun 2,8ppm Pb (Gökova ve Yeniköy’de) ve en fazla kurşun ise 3,3 ppm Pb (Yatağan’da) saptanmıştır (ortalama 3,0 ppm Pb). Termik santralin bulunduğu yörelerden yaz mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en az kurşun 10,3 ppm Pb (Yatağan’da) ve en fazla kurşun ise 13,3 ppm Pb olarak (Yeniköy’de) bulunmuştur (ortalama 11,7 ppm Pb ). Sonbaharda alınan yaprak örneklerinde ise en düşük kurşun 4,3 ppm Pb (Yatağan’da) ve en yüksek kurşun ise 4,9 ppm Pb olarak (Yeniköy’de) saptanmıştır (ortalama 4,5 ppm Pb). Kışın alınan zeytin yapraklarında ise en düşük kurşun konsantrasyonu 6,5 ppm Pb (Gökova’da) ve en yüksek Pb ise 18,7 ppm olarak (Yeniköy’de) belirlenmiştir (ortalama 14,0 ppm Pb). Dört mevsim ortalaması olarak yapraklardaki Pb konsantrasyonu en az 3,0 ppm Pb ilkbaharda ve en yüksek kurşun konsantrasyonu olarak ise 14,0 ppm Pb kış mevsiminde bulunmuştur. Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikası çevresindeki zeytinliklerden aldıkları örneklerde 13-88 ppm arasında Pb bulunduğunu açıklamışlardır. Bowen (1979) bitkilerde 0,2-20,0 ppm arasında Pb bulunabileceğini, Sauerbeck (1982) ise bitkiler için kritik kurşun konsantrasyonunun 10-20 ppm Pb olduğunu bildirmişlerdir. Önerilen 10 ppm’lik kurşun konsantrasyonunu baz aldığımız zaman yaz ve kış mevsimlerinde Pb kirliliği oluştuğu kabul edilmektedir. Makro besin elementi olan kükürtün her üç termik santral çevresinde yer alan zeytinliklere olan etkisinin mevsimsel değerlendirmesini yapmak için dört mevsimde yaprak örneği alınmıştır. İlkbaharda alınan zeytin yaprak örneklerinde en az kükürt %0,20 S (Gökova’da) ve en fazla kükürt ise %0,38 S olarak (Yatağan) bulunmuştur (ortalama %0.31 S). Yaz mevsiminde alınan örneklerde ise en az %0,09 S (Gökova’da) ve en fazla kükürt ise %0,12 S olarak (Yatağan’da) saptanmıştır (ortalama %0,10 S). Sonbahar mevsiminde termik santraller çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en az %0,15 S (Yeniköy’de) ve en fazla S miktarı ise %0,29 olarak (Yatağan’da) bulunmuştur (ortalama %0,21 S). Kışın alınan yaprak örneklerinde en az kükürt %0,18 S (Yeniköy’de) ve en fazla kükürt ise %0,25 S (Yatağan) olarak belirlendi (ortalama %0,22 S). Her üç termik santralden dört mevsim boyunca alınan zeytin yaprağı örneklerinde en az kükürt miktarı %0,10 S olarak yazın ve en fazla kükürt miktarı ise %0,31 olarak ilkbaharda bulundu. Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikası çevresinden aldıkları zeytin yaprakları örneklerinde kükürt miktarını %0,23-0,73 S arasında bulmuşlardır. 4.8. Gökova Yeniköy ve Yatağan Çevresinde Bulunan Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal İçeriklerinin Bu Toprakların Kimi Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri İle İlişkileri 4.8.1. Gökova Yeniköy ve Yatağan Çevresinde Bulunan Çamlıklardan Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal İçeriklerinin Bu Toprakların Kimi Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri İle İlişkileri Çizelge 15‘de her üç termik santralin çevresindeki çamlıklardan alınan toprak örneklerinin ağır metal miktarı ile toprakların kimi fiziksel ve kimyasal özellikleri arasında belirlenen ilişkiler verilmiştir. 64 Gökova’daki çamlık topraklarının kapsadığı ağır metal (Mn,Cu, ve Co) miktarları ile toprakların suda çözünür tuz miktarı arasında önemli ilişkiler bulundu. Bu bölgede topraktaki ağır metallerden Cd ve Cr ile pH arasında ilişkiler saptandı. Yeniköy çevresindeki çamlık topraklarındaki ağır metallerden Fe’in bünye fraksiyonu olan kum ve kil; Cd’un bünye fraksiyonlarından kum, mil ve kil fraksiyonları arasında önemli ilişkiler bulundu. Yatağan termik santrali çevresindeki çamlıklardan alınan toprak örneklerindeki Cr miktarı ile mil; Pb miktarı ile kum ve kil; Co miktarı ile kil miktarı arasında ilişkiler belirlendi. Her üç santralin çevresinde bulunan çamlıklardan alınan toprk örneklerinin kapsadığı ağır metal ile toprakların kimi fiziksel ve kimyasal özellikleri arasındaki ilişkiler termik santrallerin ayırımı yapılmaksızın çamlık toprakları olarak dikkate alındığında, en fazla ilişki; toprağın kireç miktarı ile ağr metallerden Cd, Ni ve Pb arasında, ayrıca toprağın pH değeri ile ağır metallerden Cd, Cr ve Pb miktarı arasında belirlendi. Bunun yanında toprağın tuz miktarı ile ağır metallerden Mn ve Cu miktarı arasında ve toprakların kil miktarı ile Co ve Pb arasında önemli ilişkiler bulundu. Hakerlerler ve ark. (1992) Gap Bölgesi toprak serilerine ait ağır metal miktarı ile toprağın diğer özellikleri arasında en yoğun ilişkilerin toprak pH’sı, suda çözünür toplam tuz miktarı arasında ve daha az olmak üzere toprağın kireç miktarı ve bünye fraksiyonları arasında belirlediklerini açıklamaktadırlar. Altınbaş ve ark. (1994) Gediz havzası sulanabilir toprakların ağır metal miktarı ile toprakların bünye fraksiyonları arasında en fazla, buna karşılık ağır metal miktarı ile toprakların pH, kireç, organik madde miktarı arasında daha az ilişki belirlediklerini açıklamaktadırlar. 4.8.2. Gökova Yeniköy ve Yatağan Çevresinde Bulunan Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal İçeriklerinin Bu Toprakların Kimi Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri İle İlişkileri Gökova, Yeniköy ve Yatağan çevresindeki zeytinliklerden alınan toprak örneklerinin ağır metal miktarları ile bu toprakların kimi fiziksel ve kimyasal özellikleri arasındaki ilişkiler Çizelge 16’da verilmiştir. Gökova’dan alınan zeytinlik toprak örneklerinin ağır metal miktarları (Mn, Cu, Cd ve Pb) ile toprağın kireç miktarları arasında diğer toprak özelliklerine göre en fazla ilişki belirlenmiştir. Bu ilişkileri; pH ile toprağın Cd ve Cr miktarı; kum ve mil fraksiyonu ile Cd ve Pb miktarı arasındaki ilişkiler izlemiştir. Yeniköy’den alınan zeytin topraklarındaki ağır metallerden Ni ile kum ve kil fraksiyonları arasında; Pb miktarı ile toprağın organik madde ve toplam-N miktarı ve toprağn Mn miktarı ile suda çözünür toplam tuz kapsamı arasında önemli ilişkiler bulunmuştur. Yatağan termik santrali çevresindeki zeytinliklerden alınan toprak örneklerinin kapsadığı ağır metal (Fe, Cd, Co ve Pb) miktarları ile toprağın kireç kapsamı arasında; ağır metallerden Zn, Mn, Co ve Pb miktarı ile mil fraksiyonu arasında önemli ilişkiler belirlenmiştir. Ağır metallerden Cu ve Pb ile pH arasında bunun yanında Mn ve Pb miktarı ile kum fraksiyonu arasında ilişkiler bulunmuştur. 65 Her üç santralin çevresindeki zeytinliklerden alınan tüm toprak örneklerinin kapsadığı ağır metaller ile toprak özellikleri arasında ilişkiler araştırılmış; en fazla ilişki toprakların kireç miktarı ile ağır metallerden Fe, Mn, Cd ve Pb arasında; bunun yanında toprağın mil fraksiyonu ile ağır metallerden Mn, Co ve Pb miktarı arasında önemli ilişkiler belirlenmiştir. Toprağın toplam azot miktarı ile Cd ve Ni miktarları arasında ve toprağın organik madde miktarı ile Cd ve Pb miktarları arasında % 5 düzeyde ilişkiler saptanmıştır. Hakerlerler ve ark. (1992) Gap bölgesi toprak serilerindeki topraklardaki ağır metal miktarları ile toprağın pH’sı, suda çözünür toplam tuz, kireç ve bünye fraksiyonları arasında önemli ilişkiler bulmuşlardır. Altınbaş ve ark. (1994) Gediz havzası sulanabilir tarım topraklarının kapsadığı ağır metal miktarı ile toprak özelliklerinden olan bünye fraksiyonu, pH, kireç miktarı ve organik madde miktarı arasında önemli ilişkiler saptamış olduklarını bildirmektedirler. 66 Çizelge 15. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Arasında Bulunan Çamlıklardan Alınan Toprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal Miktarları İle Bu Toprakların Kimi Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri Arasında İlişkiler. Termik Santral Toprak Özelliği Kil Gökova Kireç Tuz pH Kum Mil Kil Yeniköy Kireç Tuz pH Kum Mil Kil Yatağan Kireç Tuz pH Kum Mil Çam Kil Genel Kireç Tuz pH Fe Zn - 0,462* Mn Cu 0,453* Cd 0,564** * - 0,541 0,609* 0,593* 0,652** 0,437* -0,697** 0,564* 0,572* 0,503* Co 0,495* Cr Ni -0,432* 0,569* 0,553* -0,368* * -0,361* * Pb 0,491** 0,405 0,498** 0,331 -0,340* ** 0,331 0,265 * 0,407** 0,325** -0,227* -0,218* -0,281* 0,307** 0,301** 0,301** 67 Çizelge 16. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresinde Bulunan Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır Metal Miktarları İle Bu Toprakların Kimi Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri Arasındaki İlişkiler. Termik Santral Gökova Yeniköy Yatağan Zeytin Genel Toprak Özelliği Kum Mil Kireç Tuz pH Kum Kil Tuz O.M. Top-N Kum Mil Kil Kireç pH O.M. Top-N Kum Mil Kil Kireç Tuz pH O.M. Top.N Fe Zn Mn Cu 0,349* -0,379* Cd -0,507** 0,441* 0,675** Co 0,454** 0,458** 0,519* 0,296* -0,282* 0,421* -0,528** Cr Ni -0,538* 0,628** 0,509* 0,460* -0,452** 0,318* 0,454** 0,298* -0,521** 0,543** 0,462** 0,352* * 0,288 0,280* 0,215* -0,345** -0,407** 0,265** 0,364** 0,541** 0,205* 0,244* 0,461** -0,344** 0,249* 0,197* Pb -0,456** 0,394* 0,501** 0,195* 0,358** 0,241* 68 4.9. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki Çamlık ve Zeytinlerden Alınan Toprak ve Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır Metal Miktarı Arasındaki İlişkiler 4.9.1 Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki Çamlıklardan Alınan Toprak ve Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır Metal Miktarı Arasındaki İlişkiler Her üç termik santralin çevresinde bulunan çamlıklardan alınan toprak ve yaprak örneklerinin kapsadığı ağır metaller arasındaki ilişkiler çizelge 17’ de verilmişdir. Gökova termik santrali civarında bulunan çamlıklardan alınan toprak ve iğne yaprak örneklerinde belirlenen ağr metaller içinde yalnız Co miktarları ile % l düzeyde önemli ilişki bulundu. Yeniköy’den alınan örneklerde ise ağır metallerden Mn, Co ve Cr ‘un toprak ve yaprakları arasında önemli ilişkiler belirlendi. Yatağan’dan alınan çam iğne yaprakları ile toprakların kapsadığı ağır metaller ilişkiler incelenmiş ve ağır metallerden Zn,Co,Cr ve Pb miktarları arasında önemli ilişkiler belirlendi. Her üç santralin çevresinde bulunan çamlıklardan alınan tüm iğne yaprak ve toprak örneklerinin içerdiği ağır metaller arasındaki ilişkilerde incelendiğinde ve ağır metaller içinde yalnızca Zn, Co, Cr ve Pb arasında önemli ilişkiler saptandı. 4.9.2. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki Zeytinlerden Alınan Toprak ve Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır Metal Miktarı Arasındaki İlişkiler Her üç termik santralin çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan toprak ve yaprak örneklerinin kapsadığı ağır metaller arasındaki ilişkiler çizelge 17’ de verilmişdir. Gökova termik santrali çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan toprak ve yaprak örneklerinin kapsadığı ağır metaller içinde Cd ve Co yönünden toprak bitki ilişkileri önemli bulundu. Yeniköy’den alınan örneklerde ise bu yöndeki ilişki Co ve Ni ağır metalleri yönünden toprak bitki ilişkisi olarak saptandı. Yatağan termik santrali çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan zeytin toprak ve yaprak örneklerinde yalnız Zn, Cr ve Pb ağır metalleri yönünden toprak bitki ilişkileri belirlendi. Üç termik santral çevresindeki zeytinliklerden alınan tüm toprak ve yaprak örneklerinin içerdiği ağır metal miktarları arasındaki ilişkiler değerlendirildiğinde; toprak bitki ilişkileri Zn, Co, Cr, Ni ve Pb ağır metalleri yönünden önemli bulunmuştur. Cam ve zeytin örneklerinde saptanan ağır metaller toprak ve bitki ilişkileri yönünden karşılaştırıldığında Zn, Co, Cr ve Pb yönünden büyük benzerlik gösterdiği bunun yanında yalnız Ni yönünden farklılık bulunduğu belirlenmiştir. 69 Çizelge 17. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Toprak ve Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır Metal Miktarları Arasındaki İlişkiler. ÇAM Zn Mn Cu Cd Topraktaki Fe Ağır metaller Gök ova Co Mn 0,552* Yeniköy Co Cr Zn 0,349* Co Yatağan Cr Pb Zn 0,345** Genel Co (Çamlıklar) Cr Pb ZEYTİN Zn Mn Cu Cd Termik Topraktaki Fe Santral Ağır metaller Gökova Cd 0,355* Co Yeniköy Co Ni Yatağan Zn 0,338* Cr Pb Zn 0,294** Co Genel Cr (Zeytinlikler) Ni Pb Termik Santral Co Cr Ni Pb 0,642** 0,686** 0,496** 0,514** Co 0,622** 0,809** 0,514** 0,496** Cr 0,446* 0,545* 0,356** Ni 0,599** 0,676** 0,379** Pb 0,405** 0,601** 0,228* 0,514** 70 4.10. Farklı İki Mevsimde Yatağan Termik Santralinde Farklı Mesafelerde Bulunan Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Klorofil Miktarları Çizelge 18. Farklı İki Mevsimde Yatağan Çevresinde Farklı Mesafelerde Bulunan Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Toplam Klorofil Miktarları (mg. g- 1 Taze Ağırlıkta) Çamlıklardan alınan iğne yapraklarda toplam klorofil miktarları (mg.g-1 taze ağırlıkta) Mevsimler Mesafe (km) Kış Yaz Mesafe ortalama 0-5 0,73 1,26 1,00 5-10 0,62 0,99 0,81 Mevsim ortalama 0,68 1,13 Zeytinliklerden alınan yapraklarda toplam klorofil miktarları (mg.g-1 taze ağırlıkta) Mevsimler Mesafe (km) Kış Yaz Mesafe ortalama 0-5 0,76 0,63 0,70 5-10 0,77 0,51 0,64 Mevsim ortalama 0,77 0,57 Çizelge 18‘den de izleneceği gibi çamlıklardan alınan çam iğne yapraklarda kışın 0,68 mg.g-1 toplam klorofil miktarı yazın ise 1,13 mg.g-1 toplam klorofil miktarı saptandı. Termik santrale uzaklık dikkate alındığında; 0-5 km mesafedeki çamlardan alınan iğne yapraklarda ortalama 1,00 mg.g-1; 5-10 km mesafedeki çamlardan alınan iğne yapraklarda ortalama 0,81 mg.g-1 toplam klorofil miktarı belirlendi. Zeytin yapraklarında kış mevsiminde alınan örneklerde 0,77 mg.g-1, yaz mevsiminde alınan örneklerde ise 0,57 mg.g-1 toplam klorofil miktarı bulundu. Mesafeler dikkate alındığında 0-5 km mesafedeki zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde 0,70 mg.g-1, buna karşılık 5-10 km mesafedeki zeytinlik yaprak örneklerinde 0,64 mg.g-1 toplam klorofil miktarı belirlendi. Saatçı (1990), değişik demir formları uyguladığı asma yapraklarında 0,64-0,84 (mg.g-1 T.A) toplam klorofil bulmuştur. 71 5.SONUÇ VE ÖNERİLER Muğla iline bağlı Gökova,Yeniköy ve Yatağan’da bulunan üç termik santralin çevrede toprak ve bitkiler için oluşturduğu kirlilik düzeyini incelemek amacı ile bu termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinlik ve çamlıklardan toprak ve yaprak örnekleri alınarak ağır metal analizleri yapılmış elde edilen sonuçlar aşağıda verilmiştir. 1-Gökova, Yeniköy ve Yatağan termik santralleri çevresinde bulunan çamlık ve zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde kimi ağır metal konsantrasyonlarının ortalamalarının birbirine yakın değerde(Fe,Zn,Cd,Co ve Ni),kimilerinin ise çok az farklılık (Mn,Cu,Cr ve Pb) gösterdikleri dikkati çekmektedir. 2-Çamlık topraklarında en düşük ağır metal ortalama değerleri genelde Yeniköy’deki çamlık topraklarında (Fe,Zn,Mn,Cu ve Cd), en fazla ağır metal miktarları ise genelde Gökova’da belirledi (Zn,Mn,Cd ve Ni). Zeytin plantasyonları topraklarında ise en düşük ağır metal miktarları Yatağan’da (Fe,Zn,Mn,Cu,Co,Cr,Ni) ve en yüksek ağır metal konsantrasyonu ise Yeni köy’de (Fe,Mn,Cu,Cd,Co) bulundu. 3-Gökova ve Yeni köy’deki zeytinlik ve çamlık topraklarının kapsadığı ortalama Ni miktarları (>50 ppm Ni) bu topraklarda Ni kirliliğini göstermektedir. 4-Çamlık topraklarında en düşük ağır metal miktarları, termik santrallere 0-5 km mesafedeki topraklarda, en yüksek ağır metal konsantrasyonları ise genelde 10-20 km mesafelerdeki çamlık topraklarında bulunmuştur. Zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde genelde en düşük ağır metal miktarları 5-10 km mesafelerde en yüksek ağır metal miktarları ise 10-20 km mesafelerde alınan topraklarda bulundu. 5-Bu durumda termik santrallere yakın mesafelerde bulunan iğne yapraklı ağaçların ağır metallere karşı iyi bir koruma oluşturduğu anlaşılmaktadır. 6-Genelde çamlıklardan ilkbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinin diğer mevsimlere göre daha az metal kapsadıkları (Cu,Cd,Co,Cr,Ni ve Pb) buna karşılık sonbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinin genelde diğer mevsimlere göre daha fazla ağır metal içerdikleri (Fe,Mn,Cu,Co,Ni ve Pb) belirlendi. Zeytinliklerden farklı mevsimlerde alınan toprak örnekleri içinde en düşük ağır metal miktarları genelde ilkbahar mevsiminde (Cu,Cd,Cr,Ni ve Pb), en fazla ağır metal miktarları ise genelde sonbhar mevsiminde alınan örneklerde (Fe,Mn,Cu,Cd,Co) bulundu. 7-Çamlıklardan alınan bir yaşındaki genç ibrelerde belirlenen ağır metallerin en düşük ve en yüksek miktarları yönü ile termik santraller yönünden genelleme yapılamadı. Elementlere göre iğne yapraklarda belirlenen en düşük ve en yüksek miktarları üç termik santralin bulunduğu yörelere göre hemen hemen eşit düzeyde değişim gösterdiler. Aynı duruma alınan zeytin yapraklarında da rastlandı. Ancak zeytin yapraklarında belirlenen ağır metal miktarlarının en yüksek değerleri Gökova ve Yeniköy’den alınan örneklerde saptandı. 8-Çamlık ve zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en düşük kükürt içeriği Gök ova’dan alınan örneklerde ve en yüksek kükürt içeriği ise Yatağan’dan alınan örneklerde belirlendi. 72 9-Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan çamlıklardan alınan ibre örneklerinde en düşük ağır metal miktarları, genelde termik santrallere 5-10 km uzaklıktaki çamlıklarda (Mn,Cu,Cd,Co,Cr ve Ni), en yüksek ağır metal miktarları ise 0-5 km (Zn,Mn,Co,Ni ve S) ve 10-20 km (Fe,Cu,Cd,Cr ve Pb) uzaklıktaki çamlıklarda bulundu. 10-Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en düşük ağır metal miktarları genelde termik santrallere 5-10 km mesafelerdeki zeytinliklerde (Fe,Zn,Mn,Cr ve Ni) ve en yüksek ağır metal miktarları ise 0-5 km uzaklıktaki zeytinliklerde (Zn,Mn,Cd,Co ve Pb) belirlendi. 11-Çamlık ve zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde %S miktarlarının termik santraller olan uzaklıkla azaldığı belirlendi. 12-Termik santrallerin bulunduğu çevrelerdeki çamlıklardan dört farklı mevsimde alınan iğne yaprak örneklerinde en düşük ağır metal miktarları genelde ilkbaharda alınan örneklerde (Zn,Cu,Cd,Co,Cr,Ni ve Pb),ve en yüksek ağır metal miktarları ise genelde kışın alınan örneklerde(Fe,Zn,Mn,Cu,Cd,Ni ve Pb) bulundu. 13-Farklı mevsimlerde termik santrallerin çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en düşük ağır metal miktarları genelde ilkbahar mevsiminde alınan yaprak örneklerinde(Zn,Cu,Cd,Co,Ni ve Pb) ve en fazla ağır metal miktarları ise genel olarak kışın alınan örneklerde (Fe,Zn,Mn,Cu,Cd,Ni ve Pb)saptandı. 14-Çamlık ve zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en düşük % S miktarı yaz mevsimine alınan yaprak örneklerinde ve en yüksek kükürt miktarları ise ilkbahar mevsiminde alınan örneklerde belirlendi. 15-Çamlık topraklarının ağır metal miktarları ile kimi toprak özellikleri arasındaki ilişkiler incelenmiş, genelde en fazla ilişkiler sırasıyla Pb,Cr ve Cd miktarları ile toprak özellikleri arasında belirlenmiştir. Toprak özelliklerinden pH, kireç miktarı, tuz ve bünye fraksiyonları ile bu elementler arasında önemli ilişkiler bulunmuştur. 16-Zeytinliklerden alınan toprak örneklerindeki ağır metal miktarları ile kimi toprak özellikleri arasındaki ilişkiler incelenmiş; ağır metaller içinde Pb,Cd ve Mn ile toprak özellikleri arasında daha yoğun ilişkiler saptanmıştır. Toprak özellikleri .içinde kireç, pH, organik madde madde, toplam azot ve bünye fraksiyonları ile ağır metaller arasında gelişen ilişkiler bulunmuştur. 17-Çamlık topraklarındaki ağır metaller ile ibre yapraklarındaki ağır metal miktarları arasındaki ilişkiler incelenmiş ve Gökova’da en az; Yatağan da alınan örneklerde en fazla ilişki saptanmıştır. Genel olarak termik santraller çevresinde bulunan çamlıklardan alınan örneklerde (yaprak ve toprak) ağır metallerden Zn,Co,Cr ve Pb arasında önemli toprak bitki ilişkileri hesaplanmıştır. 18-Termik santraller çevresindeki zeytinliklerden alınan örneklerde toprak,bitki ilişkileri incelenmiş; çamlıklarda olduğu gibi zeytinliklerde de en fazla ilişki Yatağan’dan alınan örneklerde belirlenmiştir. Genelde zeytinliklerden alınan örneklerde (yaprak ve toprak) ağır metallerden Zn,Co,Cr,Ni ve Pb arasında önemli toprak bitki ilişkileri bulunmuştur. 73 ÖZET Muğla ilindeki üç adet termik santralin (Gökova,Yeniköy ve Yatağan) bulundukları çevredeki zeytinlik ve çamlıklarda oluşturdukları ağır metal ve kükürt kirliliği düzeyi; dört farklı mevsimde, çamlık ve zeytinliklerin bu santrallere olan mesafeleri de dikkate alınarak incelenmiştir. Bu amaçla 77’şer adet çam toprağı ve yaprağı, 101’er adet zeytin toprağı ve yaprağı olmak üzere toplam 356 adet örnek (178+178) alınarak analiz edilmiş ve elde edilen sonuçlar aşağıda özetlenmiştir. 1-Çamlık topraklarında genelde en düşük ağır metal ortalama miktarları Yeniköy’de, en fazla ortalama ağır metal miktarları ise Gökova‘da belirlenmiştir. Zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde ise en düşük ortalama ağır metal miktarları Yatağan’da ve en yüksek ortalama ağır metal miktarları ise Yeniköy’de bulunmuştur. 2-Gökova ve Yeni köy’deki çamlık ve zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde Ni ağır metali yönünden kirlilik saptanmıştır. 3-Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan çamlıklardan alınan toprak örneklerinde genelde en düşük ağır metal miktarı 0-5 km’den alınan örneklerde ve en fazla ağır metal miktarı termik santrallere en uzak mesafelerdeki (10-20 km) çamlık topraklarında saptanmıştır. Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde ortalama en düşük ağır metal miktarları genelde 5-10 km uzaklıktaki zeytinliklerde en fazla ağır metal ortalamaları ise genelde 10-20 km uzaklıktaki zeytinliklerde belirlendi. 4-Termik santraller çevresindeki çamlıklardan farklı mevsimlerde alınan toprak örneklerine ait ortalama ağır metal miktarının en düşük miktarı genelde ilkbahar mevsiminde alınan topraklarda ve en yüksek ağır metal miktarı ise sonbahar mevsiminde alınan örneklerde bulundu. Bu durum genelde zeytinliklerden farklı mevsimlerde alınan topraklar içinde geçerlidir. 5-Çamlıklardan alınan 1 yaşındaki ibrelerde belirlenen ağır metallerin en düşük ve en yüksek ortalama miktarı yönünden termik santrallere göre bir genelleme yapılamamış olmasına rağmen; zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde genelde ortamın en yüksek ağır metal miktarları Gökova ve Yeniköy’deki zeytinliklerden alınan örneklerde belirlenmiştir. 6-Çamlık ve zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en düşük ortalama % kükürt miktarı Gökova’dan alınan örneklerde ve en yüksek kükürt ortalama miktarları ise Yatağan’dan alınan yaprak örneklerinde bulunmuştur. 7-Termik santrallere farklı uzaklıkta bulunan çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerinde genelde ortalama en az ağır miktarları termik santrallere 5-10 km uzaklıkta olan çamlıklarda ve en fazla ağır metal içerikleri ise en yakın (0-5 km) en uzak (10-20km) mesafelerde belirlendi. Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde ortalama en düşük ağır metal miktarları 5-10 km mesafelerdeki zeytinliklerde ve en fazla ortalama ağır metal miktarları ise termik santrallere en yakın uzaklıkta (0-5 km) bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde saptanmıştır. 74 8-Gerek çamlıklardan ve gerekse zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde toplam kükürt miktarları değişimi bunların termik santrallere uzaklığı dikkate alındığı zaman en yüksek ortalama kükürt miktarları 0-5 ve 5-10 km uzaklıkta bulunan, en düşük ortalama kükürt miktarları ise santrallere en uzak (10-20 km) mesafelerdeki çamlık ve zeytinliklerde belirlenmiştir. 9-Termik santrallerin çevresinde bulunan çamlık ve zeytinliklerden farklı mevsimde alınan yaprak örneklerinde,en düşük ortalama ağır metal miktarı genelde ilkbaharda alınan yaprak örneklerinde ve en yüksek ağır metal miktarları ise kışın alınan yaprak örneklerinde bulunmuştur. 10-Çamlıklardan alınan toprak örneklerinin kapsadığı ağır metallerden sırasıyla Pb,Cd ve Cr miktarları ile kimi toprak özellikleri (kireç,pH,toplam tuz ve bünye fraksiyonları) arasında önemli ilişkiler belirlenmiştir. Zeytinliklerden alınan toprak örneklerinin içerdiği ağır metallerden Pb,Cd ve Mn miktarları ile kimi toprak özellikleri( kireç,pH,organik madde ve bünye fraksiyonları) arasında önemli ilişkiler bulunmuştur. 11-Çamlıklardan alınan toprak ve bitki örneklerinde Zn,Co,Cr ve Pb ağır metalleri miktarları yönünden önemli toprak bitki ilişkileri bulundu. Zeytinliklerden alınan toprak ve bitki örneklerinde Zn,Co,Cr,Ni ve Pb ağır metal miktarları yönünden önemli toprak bitki ilişkileri belirlendi. 12-Yatağan termik santrali çevresindeki çamlıklardan alınan iğne yapraklarda kış ve yaz mevsiminde ortalama toplam klorofil miktarı 0,68-1,13 mg/g taze ağırlıkta, zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde ise kış ve yaz ortalaması olarak toplam klorofil miktarı 0,77-0,57 mg/g taze ağırlıkta olarak belirlenmiştir. 75 KAYNAKLAR 1. Açıkgöz, N., Aktaş, M. E., Moghaddam, A., Özcan, K., (1993). Tarist PC’ler için istatistik ve kantitatif genetik paket.Uluslararası bilgisayar uygulamalar semp. S:133 2. Aksoy, A., Öztürk, M.A. Nerium oleander L. as a biomonitor of lead and other heavy metal pollution in Mediterranean environments. The Sci. of the Total Environment. 1997, 205, 145-150. 3. Allgemeine Forst-und Jagdaertung 137,121-124. 4. Anonymous, (1951). Soil Survey Manuel, Agricultural Research Administration United States Department of Agriculture, Handbook, 18:340-377, 5. Arcak, S., Haktanır, K., Karaca A. Karayolları yakınındaki topraklarda trafikten kaynaklanan ağır metallerin üreaz enzim aktivitesine etkisi. Tr. J. of Agric and Forest. 1996, 20, 101-107. 6. Arditsoglou, A., Petaloti, C., Terzi, E., Samara, C. Size distribution of trace elements and polycyclic aromatichydrocarbons in fly ashes generated in Greek lignite-fired power plants. Sci. of the Total Environment. 2003, Article in pres. 7. Arduini, I. Heavy metal pollution and forest natural regeneration. Econo. Montana Linea Ecologica. 1995, 27(5), 7-12. 8. Atımtay, A.T. A global outlook to the carbon dioxide emissions in the world and emission factors of the thermal power plants in Turkey. Water air and soil pollut. 2003, 3, 325-335. 9. Baba, A. Geochemical assessment of environmental effects of ash from Yatagan (Mugla-Turkey) Thermal Power Plant. Water air and soil pollut. 2003, 144(1), 3-18. 10. Baba, A., Kaya, A. Leaching characteristics of fly ash from thermal power plants of Soma and Tunçbilek, Turkey. Environmental Monitoring and Assessment. 2004, 91, 171-181. 11. Baba, A., Kaya, A., Birsoy, Y.K. The effect of Yatagan thermal power plant (Mugla, Turkey) on the quality of surface and groundwaters. Water air and soil pollut. 2003, 149 (1-4), 93-111. 12. Baker, A.J.M., Morel, J.L., Schwartz, C. Plants for remediation of industrial land. Biofutur. 1997, 169, 30-33. 13. Balaganskaya, E.D., Kudrjavtseva, O.V. Change of the morphological structure of leaves of Vaccinium vitis idaea caused by heavy metal pollution. Chemosphere. 1998, 36(4-5), 721-726. 14. Bouat, A.,1971. Zeytin Fizyolojisi ve Yaprak Analizleri. (Çeviren: M. Özuygur). Zeytincilik Ens. Md. Bornova-İzmir, 37-60. 15. Bouyoucos, G. J., A., 1962. Recalibration of the hydrometer method for making mechanical analysis of the soils, Agronomy Journal, 4(9) :434. 16. Bowen, H.J.M., 1979. Environmental Chemistry of the Elements. Academic Pres. London. 17. Brackke, F.H., 1979. Boron Deficient in Forest Plantations on peatland in Norway. Reports of the Norwegian Forest Research Institute 35.3, 217-236. 18. Bremner, J. M., 1965. Total nitrogen, Editor C.A. Black. Methods of soil analysis part 2. American society of Agronomy. Inc. Publisher, Madison, Wisconsin, U.S.A 11491178 19. Chapman, H.D., 1966. Diagnostic Criteria For Plants and Soils. Univ. Of California, Dıv. Of Agricult. Science, 663-665. 20. Çepel, D., Dündar, M., 1978. bitki Beslenmesi İle İlgili Araştırmalarda Elverişli Yaprak Örneği Alma Zamanının Belirlenmesi. İ.Ü. Orman Fak. Der. Seri:B 28(2):56:66. 76 21. Derome, J., Nieminen, T. Metal and macronutrient fluxes in heavy-metal polluted Scots pine ecosystems in SW Finland. Environmental Pollution. 1998, 103, 219-228. 22. Djingova, R., Wagner, G., Kuleff, I. Screening of heavy metal pollution in Bulgaria using Populus nigra ‘Italica’ .The Sci. of the Total Environment. 1999, 234, 175-184. 23. Dündar, M., 1969. Terli Ağaç Türlerimizden Çam, Göknar, Kayın ve Meşenin Asimilasyon organlarındaki Mineral Besin Maddesi Konsantrasyonları. Orman Mühendisliği Der. 6:25-34. 24. Efe, N., Özbay, O. Hava kirleticilerden kükürt dioksitin bazı bitkilerin morfolojik ve anatomik yapıları üzerine etkileri. Tr. J. of Botany. 1993, 17, 207-214. 25. Efe, N., Özbay, O. The effects of sulphur dioxide on the physiological parameters of maize and soybean. Tr. J. of Botany. 1994, 18, 469-474. 26. Eruz, E., Zenke, B., 1984. Ernahrungszustang von Pinus Nigra Bestanden im Westanatolischen Gebirge. Forswissenschaftliches Centralblatt. 103, 375-382. 27. Evliya,H., 1960. Külkür NBitkilerinin Beslenmesi. A.Ü. Zir. Fak. Yayınları No:36, 292-294. 28. Ewa, U., Kurczynska, W. D., Wieslaw, W., Bytnerowicz, A. The influence of air pollutants on needles and stems of Scots pine (Pinus sylvestris L.) trees. Environmental Pollution. 1997, 98(3), 325-334. 29. FAO, 1967. Fisheries Technical Paper, No:158. Roma. 30. Gencheva, S., Nustorova, M. Microbiological characteristics of the soils near busy main roads. Nauka Za Gorata. 1995, 32(4), 48-58. 31. Günay, T., 1986. Muğla Yatağan Termik Santralinin Çevre Ormanlarına Verdiği Zararlar Hakkında Rapor. 43,s. Orman Genel Müdürlüğü Eskişehir Toprak Tahlil laboratuarı . Eskişehir. 32. Hakerlerler, H., Anaç, D., Okur, B., Saatçı, N., 1994. Gümüldür ve Balçova’daki Satsuma Mandarin Bahçelerinde Ağır Metal Kirliliğinin Araştırılması. E.Ü.Araştırma Fonu Araştırma Raporu. Proje No:92-ZRF-477. 33. Hakerlerler, H., Höfner, W., 1984. Schwermetallbelastung von Olivenanlagen Durch Immıssıonen Einer Düngermittelfabric. Zf.F.Pflanzenernah. u. Bodenk. 147(4):526529. 34. Hakerlerler, H., Taysun,A., Okur, B., Arslan, S., 1992. Gap Bölgesi Topraklarının Ağır Metal İçerikleri Üzerinde Bir Araştırma. E.Ü.Zir. Fak. Der. 29(2-3):63-70. 35. Helmisaari, H.S., Derome, J., Fritze, H., Nieminen, T. Copper in scots pine forests around a heavy metal smelter in South western Finland. Water air and soil pollut. 1995, 85(3), 1727-1732. 36. Hemida, S.K., Omar, S.A., Abdel, A.Y. Microbial populations and enzyme activity in soil treated with heavy metals. Water air and soil pollut. 1997, 95(1-4), 13-22. 37. Holmgren, C.G., Meyer, M.W., Daniels, R.B., Kubota, J. and Chaney, R.L., 1986. J. Environmental Quality.16. 38. Horvath, A. Soil lead content in Hungary. Nepegeszsegugy. 1995, 76(4), 143-157. 39. Iqbal, Z.M., Shafiq, M., Farzand, A.S. Effect of automobile pollution on seed weight and branch length of some plants. .Tr. J. of Botany. 1994, 18, 475-479. 40. Isaac, A.R., Kerber, J.D., 1969. Instrumental Methods for Analysis of Soil and Plant Tissue. Perkin Emler Corp. Atomic Absoption Dept. Norwalk, Conn. 41. Jackson, M.L., 1967. Soil chemical analysis prentice-Hall of India Private Limited, New Delhi. 42. Kacar, B.,1972. Bitki ve Toprağın Kimyasal Analizleri II. Bitki Analizleri.A.Ü Ziraat Fak. Yayınları,453,A.Ü. Basımevi-Ankara. 43. Kacar, B.,1984. Bitki Besleme, A.Ü. Ziraat Fak. Yayınları, 899,2. Bas., A.Ü. Basımevi, Ankara, 77 44. Kantarcı, M.D. the effects of three thermo electrıc power plants on Yerkesık-Denızova forests ın Mugla provınce (Turkey). Water air and soil pollut. 2003, 3, 205-213. 45. Karaöz, M.Ö., 1994. Yatağan Termik Santralinin Çevresindeki Henüz Kurumamış Kızılşçam Ormanları Üzerine Etkileri. Gökova Körfezi Çevre Sorunları ve Çevre Yönetimi Sempozyumu Kitabı. 28-30. Haziaran 1994. Edit A.İ. Pala dokuz Eylül Üniv. Müh. Fak. Çevre Müh. Böl. İzmir, 222-235. 46. Karaöz, M.Ö., 1997. Trakya’da Hava Kirliliğinin Yapraklardaki Kükürt Birikimleri İle Belirlenmesi. Trakya’da Sanayileşme ve Çevre Semp. 6-8 Kasım 1997. Bildiriler Kitabı. TMMOB yayın No:202, Edirne, 327-336. 47. Karayiğit, A.I., Gayer, R.A., Querol, X., Onacak, T. Contents of major and trace elements in feed coals from Turkish coal-fired power plants. Int. J. of Coal Geology. 2000, 44, 169-184. 48. Karla, N., Jain, M.C., Joshi, H.C., Pathak, H., Khan, S.A. Soil proporties and crop productivity as influenced by fly ash incorporation in soil. Environmental Monitoring and Assessment. 2003, 87, 93-109. 49. Kellogg, C.E., 1952. Our Garden Soils. The Macmillan Company New York 50. Kick , H., Bürger, H., Jommer, K., 1980. Gesamtgehalte an Pb, Zn, Sn, As, Cd, Hg, Cu, Ni, Cr und Co in Landwirtschaftlich und Görtnerisch Genutzen Böden NordrheinWestfalen. Landwirtschaftliche Forschung No: 33(1): 12-22 51. Kloke, A., 1973. Schwermetalle in Nahrunggs und Futterpflanzen Deutsch. LebensinRdsch. H(1):45-49 52. Kloke, A., 1980. Orientierungsdaten für Tolerierbare Gesamtgehalte einiger Elemente in Kulturboden Mitt. VDLUFA, H 1-3, 9-11. 53. Kohnke, H., 1968. Soil Physics, Mc Graw Hill Book Company- New York. 54. Laatsch, W., Zech, W., 1967. Die Bedeutung der Beschattumg für Unzurerchend Ernahrte Nadelbaume Anales de Adafologia Agrobiologia 26:691-702. 55. Makineci, E., 1997. Investigation of Air Pollution Effects by Determining Sulfur Content in Leaves of Forests and Mistletoess on Istıranca Section. Air Qality Management at Urban, Regional and Global Scales. Environmental Res. Forum Vol. 7:8 (519-521). Edit. S. İncecik, E. Ekinci, F. Yardım, A. Bayram. Trans. Tech Pub. Switzerland. 56. Mengel, K., 1991. Ernahrung und Stoffwechsel der Pflanze. Gustar Fiscer Verlag Jena. 57. Mills, A., and Jones, J.B., 1996. Plant Analysis Handbook II. Micro macro Pub. Athens, Geogia. 58. Mishra, U.C. Environmental impact of coal industry and thermal power plants in India. J. of Environmental Radyoactivity. 2004, 72, 35-40. 59. Nichol, R.D., And Beckett, P.H.T., 1985. Plant and Soil Vol:85, 107-129. 60. Nighat, F., Zaffar, M., Iqbal, M. Stomatal conductance, photosynthetic rate and pigment content in Ruellia tuberosa leaves as affected by coal-smoke pollution. Biologia Plantarum. 2000, 43(2), 263-267. 61. Nuhoğlu, Y., Selmi, E., Aytuğ, B. Hava kirliliğinin kızılçam iğne yapraklarında oluşturduğu anatomik ve morfolojik değişiklikler. Tr. J. of Agric and Forest. 1996, 20, 15-20. 62. Odukoya, O., Arowolo, T.A., Bamgbose, O. Pb, Zn and Cu levels in tree barks as indicator of atmospheric pollution. Environment International. 2000, 26, 11-16. 63. Pendias, K.A., and Pendias, H., 1984. Trace Elements in Soil and Plants. CRC Pres. Boca Raton. 64. Peterson, P.J., Girling, C.A., 1989. Other Trace Metals in Effect of Heavy Metal Pollution on Plants. Ed. N.W. Loop. Applied Science Publishers. London. 78 65. Rademacher, P., 2001. Atmosferic Heavy Metals and Forest Ecosystems.ICP ForestProgramme Coodinating Centre, UNIECE and EC, Geneva and Brussels Prited in Germany 66. Reuter, D.J., and Robinson, J.B., 1986. Plant Analysis. An Interpretation Manuel. Inkta Pres. Melbourne. Sydney. 67. Reuterberg , E., Kremkus, F., 1951. Bestimmung von Gesamt Humus und Alkalischen Humusstoffen in Boden. Z.für Pflanzenernaehrung, Düngung und Bodenkunde, Verlag Chemie Gmbh, Weinheim. 68. Saatçı, F., Hakerlerler, H., Tuncay, H., ve Okur, B., 1988. İzmir İli Civarındaki Bazı Önemli Endüstri Kuruluşlarının tarım Arazileri ve Sulama Sularında Oluşturdukları Çevre Kirliliği Sorunu Üzerinde Bir Araştırma . E.Ü. Araştırma Fonu, Proje No: 127. 69. Saatçı, N., 1990. Die Wirkung Neuer Fe-Dünger auf Chlorese bei Weinreben Vitis Vinifera L. Inaugural-Diss. Zur Erlangung des Doktorgrades. Aus dem Ins.F. Pflanenernahr. Der Justus-Liebig Üni. 70. Sauerbeck, D., 1982. Nelche Schwermetall Gehalte in Pflanzen Dürgen Nicht Überschritten Werden, um Wachtumheeintrachtigungen zu Vermeiden. Landwirtsch. Forsch. Sonderheft 39, Kongressband 108-129. 71. Scheffer, F., und Schachtschabel, P., 1989. Lehrbuck der Bodenkunde. 12 neu Bearb. Aufl. Unter Mıtarb. Von W.R., Fischer Ferdinand Enke Verlag Stuuugart. 72. Schlichting, E.; Blume, H.P., 1966. Bodenkundliches Practicum. Verlag Paul Parey. Hamburg, Berlin. 73. Shacklette, H., Hamitton, J.C., Boern, Gen, J.G., and Bowles, J.M., 1971. Elemental Composition of Surfical Materials in the Contermious United States. U.S. Ced. Survey Prog. Paper 574-D. 74. Sika, R., Kansal, B.D. Characterization of thermal power-plant fly ash for agronomic purposes and to identify pollution hazards. Bioresource Techn. 1994, 50(3), 269-273. 75. Singh, J., Agrawal, M., Narayan, D. Changes in soil characteristics around coal-fired power plants. Environment international. 1995, 21(1), 93-102. 76. Slawin, W., 1955. Atomic Absorbtion Spectroscopy Interscience Publishers New York-London Sydney. 77. Smith, J.H.C., Benitez, A., 1955. Chlorophylls: Analysis in Plant Materials. In: Peach, K., Tracey, M.V.(Eds.) Moderne Methoden der Pflanzenanalse. Bd. IV, BerlinGöttingen-Heidelberg, 142-196. 78. Smith, K.A., 1990. Manganese and Cobalt in Heavy Metals in Soils. Ed. B.J. Alloway. John Wiley and Sons. Inc., New York. 79. Stalikas, D., Chaidou, I., Pilidis, G.A. Enrichment of PAH’s and heavy metals in soils in the vicinity of the lignite –fired power plants of West Macedonia (Greece). The Sci. of the Total Environment. 1997, 204, 135-146. 80. Themlitz, R., 1966. Zur Wirkung Cholorodischer bzw. Sulfatıscher PK- und PKMgMischdünger auf des Wachstum und Nahrstoffaufnahme von Kiefersalingen (Pinus sylvestns) 81. Tolunay, D. Dendroclimatological investigation of the effects of air pollution caused by Yatagan Thermal Power Plant (Mugla-Turkey) on annual ring widths of Pinus brutia trees. Fresenius Environmental Bulletin. 2003, 12(9), 1006-1014. 82. Tonguç, Ö., Determination of heavy metal levels in some moss species around thermic power stations. Tr. J. of Botany. 1998, 22, 171-180. 83. Türkan, I., Henden, E., Çelik, Ü., Kıvılcım, S. Comparision of moss and bark samples as biomonitors of heavy metals in a highly industrialised area in Izmir, Turkey. The Sci. of the Total Environment. 1995, 166, 61-67. 79