Sabancı Vakfı

Transkript

Sabancı Vakfı
1
2
3
Ömer Çelik, T.C. Kültür ve Turizm Bakanı
6
Ömer Çelik, Minister of Culture and Tourism
Hüseyin Avni Coş, Vali
7
Hüseyin Avni Coş, Governor
Lemi Bilgin, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü - Genel Sanat Yönetmeni
8
Lemi Bilgin, General and Art Director - Turkish State Theaters
N. Fırat Demirağ, Adana Devlet Tiyatrosu - Sanat Yönetmeni
9
N. Fırat Demirağ, Art Director - Adana State Theater
Güler Sabancı, Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı
10
Güler Sabancı, Chairman of the Sabancı Foundation Board of Trustees
Sakıp Sabancı’nın Anısına
11
In Memory Of Sakıp Sabancı
Sakıp Sabancı Yaşam Boyu Başarı Ödülü
12
Sakıp Sabancı Lifetime Achievement Award
Türkiye/Ankara Devlet Tiyatrosu
CESARET ANA VE ÇOCUKLARI
14
Turkey/Ankara State Theater
MOTHER COURAGE AND HER CHILDREN
İtalya/Studio Festi
SU VE ATEŞ ANILARI
16
Italy/Studio Festi
WATER AND FIRE MEMORIES
Hindistan/Taj Ekspresi
AŞKIN YENİ ADRESİ
18
India/Taj Express
LOVE HAS A NEW ADDRESS
Türkiye/Sadri Alışık Tiyatrosu
KÜÇÜK ADAM NE OLDU SANA?
20
Turkey/Sadri Alışık Theater
LITTLE MAN, WHAT NOW?
Gürcistan/Kote Marjanishvili Devlet Dram Tiyatrosu
BEĞENDİĞİNİZ GİBİ
22
Georgia/Kote Marjanishvili State Drama Theatre
AS YOU LIKE IT
ATÖLYE: EVRENSEL BİR SANAT OLAN DANSIN, RİTİM VE MİMİK İLE
BEDENSEL İFADESİ
24
WORKSHOP: THE PHYSICAL EXPRESSION OF DANCE AS A UNIVERSAL ART
WITH RHYTHM AND MIMIC
Türkiye/Ankara Devlet Tiyatrosu
HÜRREM SULTAN
26
Turkey/Ankara State Theater
HURREM THE SULTAN
Türkiye/Talimhane Tiyatrosu
ÖNCE BİR BOŞLUK OLDU KALP GİDİNCE AMA ŞİMDİ İYİ
28
Turkey/Talimhane Theater
IT FELT EMPTY WHEN THE HEART LEFT AT FIRST BUT IT’S ALLRIGHT NOW
ATÖLYE: SAHNE VE YAŞAMDA KONUŞMA EYLEMİ
30
WORKSHOP: SPEECH ACT ON STAGE AND IN LIFE
ATÖLYE: GELENEKSEL TÜRK TİYATROSUNDA ORTAOYUNU
32
WORKSHOP: TRADITIONAL LIGHT COMEDY IN TURKISH THEATRE
Türkiye/Antalya Devlet Tiyatrosu
OTHELLO
34
Turkey/Antalya State Theater
OTHELLO
ATÖLYE: “ORTAOYUNU” TİPLERİ ÜZERİNE
36
WORKSHOP: CONCERNING “TURKISH TRADITIONAL LIGHT COMEDY”
(ORTAOYUNU) TYPES
Türkiye/Ankara Devlet Tiyatrosu
BEN ÖDÜYORUM
38
Turkey/Ankara State Theater
MONSIEUR AMILCAR
KARAGÖZE GELEN MEKTUP - ÖZEL GÖSTERİM
40
LETTER TO KARAGÖZ - SPECIAL PERFORMANCE
Makedonya/Üsküp Milli Kurum Türk Tiyatrosu
BÜTÜN OĞULLARIM
42
Macedonia/Uskup National Institution Of Turkish Theatre
ALL MY SONS
Türkiye/Ankara Devlet Tiyatrosu
EURIDICE’NİN ELLERİ
44
Turkey/Ankara State Theater
AS MÃOS DE EURÍDICE
Türkiye/İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları
MESUT İNSANLAR FOTOĞRAFHANESİ
46
Turkey/Istanbul Metropolitan Municipality City Theater
PHOTO STUDIO OF HAPPY PEOPLE
Türkiye/İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları
TÜRKİYE KAYASI
48
Turkey/Istanbul Metropolitan Municipality City Theater
THE ROCK OF TURKEY
Türkiye/Emek Sahnesi
KIRMIZI YORGUNLARI
50
Turkey/Emek Stage
RED WORN
Çek Cumhuriyeti/Kara Tiyatro Srnec
SEÇKİLER
52
Czech Republic/Black Light Theater Srnec
ANTOLOGIA
Türkiye/İzmit Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları
İTİRAFÇI YÜREK
54
Turkey/Izmit Metropolitan Municipality City Theater
HEARTH THE CONFESSOR
Türkiye/Trabzon Devlet Tiyatrosu
BEN FEUERBACH
56
Turkey/Trabzon State Theater
I, FEUERBACH
Türkiye/Semaver Kumpanya
METOT
58
Turkey/Semovar Company
METHOD
Türkiye/Ankara Devlet Tiyatrosu
PAL SOKAĞI ÇOCUKLARI
60
Turkey/Ankara State Theater
THE PAUL STREET BOYS
Türkiye/İstanbul Devlet Tiyatrosu
ÇİRKİN
62
Turkey/Istanbul State Theater
THE UGLY ONE
ATÖLYE: OYUN YAZMA ATÖLYESİ
64
WORKSHOP: PLAYWRITING WORKSHOP
Türkiye/Ankara Sanat Tiyatrosu
GİDERAYAK
66
Turkey/Ankara Art Theater
AT THE LAST MINUTE
İngiltere/Globe Tiyatrosu
KRAL LEAR
68
England/Globe Theatre
KING LEAR
Hollanda/Close Act
İSTİLA
70
Netherlands/Close Act
INVASION
3
14
HER YIL
more than
BİNDEN FAZLA SEYİRCİ
thousand spectators each year
60
YILDA
years
5.000
SANATÇI
artists
4
35
FARKLI ÜLKEDEN
different coountries
5
248
OYUN
plays
67
YABANCI TİYATRO GRUBU
international theater ensembles
525
TEMSİL
performances
Bir ülkenin kültür ve sanatının önemli
belirleyicilerindendir coğrafi değerler... Coğrafi
özelliklerdir insanı yönlendiren, güçlendiren,
gelişimini doğrudan destekleyen… Türkiye
öylesine özel bir konumdadır ki; doğusuyla,
batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle binbir çeşit
kültürel zenginliği sinesinde taşımaktadır
Akdeniz bölgemizin önemli şehirlerinden biri
olan Adana ise tarih boyunca Çukurova’nın
altın ışığı olmuştur. Folkloruyla, yemekleriyle,
kalesiyle, Taş Köprü’süyle, müzeleriyle,
Ulu Cami’siyle, geleneksel el sanatları
ve kervansaraylarıyla Adana, Türkiye
coğrafyasında özel bir yere sahiptir.
Kültür kervanlarının buluşma noktası olan
Adana, önemli bir uluslararası buluşmaya
ev sahipliği yapıyor. Bu yıl on beşincisi
gerçekleştirilecek olan “Devlet Tiyatroları
Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali”,
tüm coşkusuyla farklı kültürleri bir araya
getiriyor. Tiyatro sanatının nitelikli eserleri ve
festival heyecanına yakışır çeşitli etkinlikler,
birlikteliğe ve barışa çağrı yapıyor.
6
Memleketim Adana’ya çok yakışan bu
festivale katkılarından dolayı, başta Güler
Sabancı olmak üzere Sabancı ailesine ve
Sabancı Vakfı’na teşekkürlerimi sunar,
festivale emek veren Devlet Tiyatroları
çalışanlarına ve sevgili hemşerilerime coşku
dolu bir festival dilerim.
Ömer Çelik
T.C. Kültür ve Turizm Bakanı
Geographical values constitute elemental
components in the cultural and artistic
landscape of a nation... It is those
geographical features that guide, empower,
and support the development of its people...
Turkey lies in a very special geography that
bears in its bosom a medley of cultural riches
from east to west and from north to south.
An important city of the Mediterranean
region, Adana, has stood as the golden light
of Çukurova throughout history. It has always
occupied a special place in Turkish geography
with its folklore, food, citadel, Stone
Bridge, museums, Ulu Mosque, traditional
handcrafts, and caravanserais.
Adana, the meeting point of cultural
caravans, is now hosting a significant
international event. “State Theaters-Sabancı
International Adana Theater Festival” which
will be held for the 15th time this year brings
together diverse cultures in an atmosphere
of great enthusiasm. Exquisite examples
of theater and a variety of activities that
behoove the thrill of the festival summon a
world of unity and peace.
I would like to take this opportunity to thank
Ms. Güler Sabancı, the Sabancı family and
Sabancı Foundation for their contribution
to this festival that perfectly fits the spirit of
my hometown Adana, and I wish the staff
of State Theaters and my fellow citizens a
festival full of joy.
Ömer Çelik
Minister of Culture and Tourism
Sanat, insanlık tarihinin her döneminde var
olan bir olgudur. İnsanlığın geçirdiği dönemler
hayata ve sanata bakışlarını ve biçimlerini
değiştirmiş, her dönemde ve her toplumda,
sanat farklı görünümlerde ortaya çıkmıştır.
The phenomenon of art has existed throughout
human history. Different periods in history have
changed humankinds outlook and approach
towards life and arts, with varying manifestations
of art prevailing in each period and each society.
Sanat; var olanın irdelendiği, sorgulandığı,
anlaşılamayana karşı tepkinin, tutarlı bir
bütünlük içerisinde somutlaştığı bir alandır.
Sanat dallarının pek çoğunu kapsayan gösteri
sanatları, topluma ayna tutar. Tüm zıtlıkların
ışığında pozitif insanın temelleri atılır. Tiyatro,
bu sanat dallarının arasında en köklüsü ve
en yaygınıdır. Evrensel bir sanat olan tiyatro,
toplumun gelişmesine yardımcı olduğu kadar
toplumsal eğitimi de desteklemektedir.
Kısacası tiyatronun aynasında kendi yaşamımızı
seyretmek ve yarınlarımızı görebilmek çağdaş
kültürün gelişme ve ilerlemesini sağlamaktadır.
Art creates a space where reality is scrutinized
and questioned; where the reaction towards
what is unclear becomes concrete in a consistent
integrity. Performance arts, which comprise
most disciplines of art, mirror society. In light
of all the contrasts is laid the foundation of
positive human. Theater is the most rooted and
widespread one amongst all these disciplines of
art. A universal discipline of art, theater not only
promotes the development of society, but also
supports its education. In short, watching our
lives through the mirror of theater and seeing
what tomorrow looks like, marks development
and progress in contemporary cultures.
Bu yıl 15.si düzenlenen Devlet TiyatrolarıSabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali, her
yıl daha da kapsamlı hale gelerek kendisinden
beklenen görevi daha da iyi ifa etmektedir.
Ev sahipliği yapmaktan gurur duyduğumuz
bu festival; artık Adana’yı simgeleyen bir
etkinliğe dönüşmüş ve Çukurova’nın kültürünü
Dünya ile buluşturarak adından övgüyle söz
ettirmektedir. Merhum Sakıp Sabancı’nın
çabalarıyla enternasyonal bir değere ulaşarak
Adana’mızın kültür ve sanat merkezi olması
hedefine büyük katkı sağlayan Devlet
Tiyatroları-Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro
Festivali bu yıl 15. defa siz sanatseverlerle
buluşacaktır. Festivalimiz Tiyatronun yarım
küresi olan sahne ile öteki yarım küresi olan
seyirci arasında karşılıklı bir bağ kurabilmek
adına büyük önem taşımaktadır.
Muhakkak ki esas hedefimiz; kültür
buluşmalarının yaşandığı şehrimizi ‘’Kültür ve
Sanat Merkezi Adana’’olarak ivmelendirmektir.
Bu bağlamda şehrimizin iftiharı olan Kültür
ve Turizm Bakanımız Sayın Ömer Çelik’in
hedefimize ulaşmak için bizlere liderlik
yapacağına inancımız sonsuzdur.
Celebrating its 15th anniversary, “State TheatersSabancı International Adana Theater Festival”
boasts a more comprehensive scope and more
successfully performs its mission with each
passing year. The festival we are proud to host
has come to symbolize Adana and is praised for
enabling the meeting of Çukurova culture with
the rest of the world. State Theaters-Sabancı
International Adana Theater Festival, which has
gained international value thanks to the efforts
of late Sakıp Sabancı, has greatly contributed
to the goal of transforming Adana to an art
and culture center. The Festival will meet art
lovers for the 15th time this year and is of major
significance in terms of building mutual ties
between the stage and its other hemisphere,
that is, the audience.
Our ultimate goal is to accelerate our city’s
development as ‘’Adana, the Center of Culture
and Art”, as the trysting place of cultures. I truly
believe that our Minister of Culture and Tourism,
Mr. Ömer Çelik, who is a source of pride for our
city, will lead us along the path to this goal.
Kentimize kazandırılan uluslararası
festivalin önderliğini üstlenen sanat dostu,
hayırsever işadamı merhum Sakıp Sabancı
Beyefendiyi; rahmet, şükran ve minnetle
anıyoruz.
We also remember with great blessing and
gratitude late Sakıp Sabancı, the philanthropist
businessman and friend of arts, for his leadership
in this international festival bestowed upon our
city.
Başta Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı
Sayın Güler Sabancı olmak üzere, her zaman
sanatın ve sanatçının destekçisi Sabancı
Ailesine, Devlet Tiyatrolarına, Sabancı Vakfı’na
ve Festivalde emeği geçen herkese tebriklerimi
ve sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum.
Ayrıca Çukurova’nın sınırlarını çoktan aşan
festivalimize katılan misafirlerimize, etkinlikleri
özenle takip eden değerli sanatseverlerimize
ve manevi desteklerini esirgemeyen sevgili
Adanalılara da ayrıca teşekkür ediyorum.
I would like to take this opportunity to thank and
congratulate Ms. Güler Sabancı, the Chairman
of Sabancı Foundation Board of Trustees,
the Sabancı family, State Theaters, Sabancı
Foundation and everyone else that contributed
to this organization. Furthermore, I would like
to thank the distinguished guests from various
geographies, esteemed lovers of art who follow
the festival events closely, and dear citizens of
Adana for their unfailing spiritual support.
Sevgi ve saygılarımla.
Hüseyin Avni Coş
Vali
Kindest regards,
Hüseyin Avni Coş
Governor
7
Seyhan Nehri Torosların arasından geçerek
Akdeniz’e ilerliyor. Ceyhan’la kucaklaşıyor
güneşin alnında… Pamuk tarlalarının bereketi
için can suyu taşıyorlar Çukurova’ya… Artık
pamuk tohumlarının ekim zamanı geldi. Bizim
de sevgi, barış, huzur ve kardeşlik için sanat
tohumları ekme zamanımız… Pamuk kozaları
gibi beyaz, yumuşak ve saf yüreklerin, ancak
sanatla, tiyatroyla gün ışığına çıkacağına
inanıyoruz. Biliyoruz ki dalların üstünde
dimdik duracak kozalar, bugün ektiğimiz
tohumların meyveleri olarak gelecekte bizi
onurlandıracaktır. İşte bu yüzden verimli
topraklara verim katan bir festivalle bu sene
de buradayız, Adana’dayız…
“Devlet Tiyatroları-Sabancı Uluslararası
Adana Tiyatro Festivali”nin on beşincisini
gerçekleştiriyoruz. Hem ardımızda bıraktığımız
yılların tecrübesiyle ilerliyoruz, hem de on beş
yaşında bir genç gibi dinamik ve coşkuluyuz.
Nasıl ki pamuk özenle yetişiyorsa, tiyatronun
da bu incelikle ve özenle insana, insanlığa
katkıda bulunduğunu biliyoruz.
8
1998 yılından itibaren festivalimize
destek veren Sabancı ailesine ve
Sabancı Vakfı’na teşekkür eder, tiyatronun
büyüsünü biz sanatçılarla paylaşan
Adana halkına sevgilerimi sunarım.
Lemi Bilgin
Devlet Tiyatroları Genel Müdürü
Genel Sanat Yönetmeni
Seyhan River meanders through Toros
Mountains, and flows towards the
Mediterranean… It embraces Ceyhan River
underneath the sunny skies... Together, they
carry the sap that gives fertility to the cotton
fields of Çukurova...Now is the time to sow
the cottonseeds… And it is time for us to
sow seeds of art in the name of love, peace,
serenity, and brotherhood... We believe that
hearts as white, soft and pure as cotton bolls
will be uncovered only by means of arts and
theater. We know that those bolls that stand
up straight on the branches will honor us in
the future as fruits of those seeds we sow
today. That is why we are here in Adana
again this year with a festival that contributes
to the productiveness of this plentiful land…
We are organizing the 15th “State TheatersSabancı International Adana Theater Festival”.
We capitalize on the experience from past
years, yet we are as dynamic and enthusiastic
as a 15-year-old. Like cotton grows with
care, we know that theater can contribute to
human and humanity through similar delicacy
and care.
I would like to extend my thanks to the
Sabancı family and Sabancı Foundation for
their support in our festival since 1998, and
send my love to the people of Adana who
share the magic of theater with us, the
artists.
Lemi Bilgin
General and Art Director
of Turkish State Theatres
15 yıldır Festival yapmanın onuru ve heyecanı
içindeyiz. Dile kolay. Bugüne kadar
35 yabancı ülkeyi misafir etmişiz Adana’da.
35 farklı ülkenin kültür elçileri ülkelerine
dönüp Adana’yı anlatmışlar. Dünyanın en
önemli tiyatroları, en önemli oyuncuları,
en önemli eserleri perde açmış Hacı Ömer
Sabancı Sahnesinde. Dünyanın en uzun
süren, en prestijli Festivallerinden biri olmuşuz
Adana’da. Bugün, bütün bu tiyatrolar
Festivalimizde yer alabilmek için yarışır
duruma gelmişler; Ne mutlu bize… 14 yıldır
yüz binlerce seyirciye ulaşmanın haklı gururu
içindeyiz.
Festivalimiz kamu ile özel
sektörün birbirini kucaklamasının en iyi
örneğini oluşturmaktadır. Başta ileriye dönük
vizyonuyla ve bıraktığı eserlerle her zaman
hasretle andığımız merhum Sakıp Sabancı
ve ebediyete intikal eden tüm aile fertlerini
şükranla anıyoruz. Festivalimizin 15. yılının
gerçekleştirilmesine yardımcı olan Sayın
Bakanımız Ömer Çelik’e, sonsuz desteğini her
zaman gördüğümüz Valimiz Sayın Hüseyin
Avni COŞ’a, Sabancı Ailesinin bayrağını
onurla taşıyan Sabancı VakfıMütevelli Heyeti
Başkanı Sayın Güler Sabancı’ya, Sabancı Vakfı
Genel Müdürü Sayın Zerrin Koyunsağan ve
değerli ekibine, her aşamada titiz çalışmasıyla
liderlik ve hocalık misyonunu hiç bırakmayan,
çağdaş vizyonuyla bizleri yönlendiren Devlet
Tiyatroları Genel Müdürü Sayın Lemi Bilgin’e
ve her aşamada sonsuz bir güven ve titiz
çalışmalarıylaFestivalimizirealize eden çalışma
arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.
Elbette en büyük teşekkür, bizleri
hiçbir zaman yalnız bırakmayan Adana’nın
sanatsever izleyicilerine…
İyi ki varsınız, teşekkürler…
N. Fırat Demirağ
Adana Devlet Tiyatrosu
Sanat Yönetmeni
We are proud and excited to be organizing
this Festival for the last 15 years. Easier
said than done. We have hosted 35 foreign
countries in Adana to date. The cultural
ambassadors of all those 35 countries have
returned to their homeland to talk about
Adana. The most important theaters, actors,
works of art have been staged at the Hacı
Ömer Sabancı Center. We have turned out
to be one of the longest lasting and most
prestigious Festivals of the world, here in
Adana. Today, all these ensembles compete
to participate in our Festival. How pleasing
for us… We are rightfully proud to have
reached out to hundreds of thousands of
spectators for the last 14 years.
Our Festival is a true epitome of public and
private sector collaboration. We remember
in yearning and gratitude late Sakıp Sabancı,
who held a vision for the future and left
behind eminent works, and all the other
members of his family. I would like to extend
a wholehearted thank you to our Minister
Ömer Çelik who helped the realization of the
Festival, to our Governor Hüseyin Avni COŞ
who has always been infinitely supportive, to
the Chairman of Sabancı Foundation Board
of Trustees Ms. Güler Sabancı who carries the
flag of Sabancı family with great honor, to
the General Manager of Sabancı Foundation
Ms. Zerrin Koyunsağan and her distinguished
team, to the General Manager of State
Theaters Lemi Bilgin who guides us with his
modern vision, and to all colleagues who
realized this Festival working with great care
and confidence every step of the way.
Of course the biggest thank you goes to the
art loving spectators of Adana who have
never left us alone…
So glad to have you here, thank you …
N. Fırat Demirağ
Adana State Theater
Art Director
9
Merhum Sakıp Sabancı’nın Adana’yı
bir kültür sanat merkezi yapma hayaliyle
vücut bulan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet
Tiyatroları işbirliğiyle düzenlediğimiz festival,
15’inci yılına ulaştı ve artık Adana’nın simgesi
olarak anılıyor.
Built on late Sakıp Sabancı’s dream of
transfiguring Adana as a center of culture and
arts, the Festival, organized in cooperation
with the State Theaters, has reached its 15th
anniversary, and has come to be recognized as
the symbol of Adana.
Diğer illerden ve ülkelerden gelen izleyicileriyle
ve Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi’nde
sergilenen oyunların İstanbullu sanatseverlerle
buluşmasıyla festival coşkusu Adana’nın
sınırlarını aşmaya başladı.
With spectators from other provinces and
countries and with the performances at Sabancı
University Performing Arts Center meeting the
art lovers of Istanbul, the joy of the festival now
transcends the borders of Adana.
Geçtiğimiz yıllarda Taşköprü ve Seyhan
Nehri’nin büyüleyici atmosferinde nefesleri
kesen performanslarla bizleri kendisine
hayran bırakan Studio Festi, bu yıl da 27 Mart
Dünya Tiyatro Günü’nde festivalimizin açılış
performansını gerçekleştirecek.
Stunning all of us with their breathtaking
spectacle in the magical atmosphere of Stone
Bridge and Seyhan River in the past years,
Studio Festi will stage the opening show on
March 27, World Theater Day again this year.
Festivalin 15. yılına özel olarak İtalya, Türkiye,
Almanya ve Fransa işbirliğiyle hazırlanan açılış
gösterisi, Seyhan Nehri’nin taşıdığı bereketle
yeşeren ve yaşam dağıtan Çukurova’yı
betimleyecek. “Devlet Tiyatroları-Sabancı
Uluslararası Adana Tiyatro Festivali”, bir
ay boyunca yine birbirinden renkli oyunlar ve
temsillerle sanatseverlere doyumsuz bir sanat
ziyafeti sunacak.
Yine 15’inci yılımıza özel olarak, İngiltere’nin
en köklü tiyatro topluluklarından Globe
Tiyatrosu’nu ve Hindistan kültürünü dünyaya
aktarmak için yola çıkan müzikal “Taj Express”
topluluğunu ülkemizde ilk kez ağırlayacağız.
Adana’yı bir oyun sahnesine dönüştüren
Devlet Tiyatroları-Sabancı Uluslararası
Adana Tiyatro Festivali’ne ev sahipliği
yapan tüm Adanalı hemşerilerime
teşekkür ederim.
Ülkemizin en uzun soluklu tiyatro festivalinin
gerçekleşmesinde değerli destek ve katkıları
bulunan başta Kültür ve Turizm Bakanlığı
olmak üzere, Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü, Adana Devlet Tiyatrosu, Adana
Valiliği ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na
şükranlarımı sunarım.
Festivalin bu yıl da keyifli seyirlerle geçmesini
diler, katılan tüm sanatçıları da yürekten
kutlarım.
Güler Sabancı
Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı
The opening, which will be staged upon the
cooperation of Italy, Turkey, Germany and
France in celebration of the 15th anniversary
of the festival, will portray Çukurova as a plain
that turns green with the profusion brought
along by Seyhan River, spreading life around.
“State Theaters-Sabancı International
Adana Theater Festival”, will offer art lovers
a grasping feast of art, replete with a multitude
of colorful plays and shows.
Exclusively for the 15th anniversary again, we
will be hosting for the first time in Turkey one
of the most established ensembles of the UK,
Globe Theater. In the meantime, the musical
ensemble “Taj Express” is set out to convey the
Indian culture to the rest of the world.
I would like to take this opportunity to thank
all my fellow citizens in Adana for hosting
State Theaters-Sabancı International Adana
Theater Festival, an event that transforms the
city to a theater stage.
Sakıp Sabancı was born in a small village of
Kayseri called Akçakaya on 7 April 1933. He
was the second son of Hacı Ömer Sabancı and
SadıkaSabancı.
Sakıp Sabancı 7 Nisan 1933 tarihinde
Hacı Ömer Sabancı ve Sadıka Sabancı’nın ikinci
çocuğu olarak Kayseri’nin Akçakaya köyünde
doğdu. 1955’te BOSSA Un Fabrikası’nda ticaret
müdürü oldu.
In 1955 he became the manager of commerce
in Bossa Flour Factory. He married Türkan
Civelek in 1957.
1957’de Türkan Civelek ile evlendi.
1964’te Adana Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim
Kurulu Başkanı oldu. Babası Hacı Ömer
Sabancı’nın 1966’da vefat etmesinin ardından
1967 yılında Sabancı Kardeşler tarafından
kurulan Hacı Ömer Sabancı Holding’in Yönetim
Kurulu Başkanlığı’na getirildi.
1974 yılında anne Sadıka Sabancı’nın bütün
mal varlığını bağışlaması ve Sabancı kardeşlerin
katkılarıyla Hacı Ömer Sabancı Vakfı kuruldu.
1984’de ilk onursal doktorası Eskişehir Anadolu
Üniversitesi tarafından verildi.
1985’te “İşte Hayatım” isimli ilk kitabı yayınlandı.
1986’da TÜSİAD’ın Yönetim Kurulu Başkanı
oldu, aynı yıl New Hampshire Üniversitesi’nden
onursal doktora verildi.
1987’de şimdi Belçika Kralı olan Prens Albert,
“Belçika Kraliyet Nişanı”nı takdim etti, aynı yıl,
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı oldu.
1992’de Japon hükümeti tarafından ”Kutsal
Hazine Altın ve Gümüş Yıldız Nişanı” takdim
edildi, aynı yıl Yıldız Teknik Üniversitesi’nden
onursal doktora verildi.
In 1964 he became the Chairman of Adana
Chambers of Commerce and Association of
Manufacturers.
After his father’s death in 1966, he was
appointed as the head of the executive
committee of Hacı Ömer Sabancı Holding which
was established by Sabancı brothers in 1967.
In 1974, Hacı Ömer Sabancı Foundation was
established by Sabancı brothers with generous
contribution of Ms. Sadıka Sabancı’s estate.
He was honored with doctor honoris causa by
Eskişehir Anadolu University in 1984. His first
book titled “This is My Life” was published in
1985.
In 1986 he became the President of TÜSİAD
Board of Directors and was honored with
doctor honoris causa by New Hampshire
University.
In 1987, Prince Albert who is the current king
of Belgium gave him Belgium Honorable Medal
and he became the President of High Advisory
Council of TÜSİAD.
In 1992, the Japanese government gave him
the “Sacred Gold and Silver Medal” and he was
honored with doctor honoris causa by Yıldız
Technical University.
1993’de Erciyes Üniversitesi tarafından onursal
doktora verildi.
1997’de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
tarafından “Devlet Üstün Hizmet Madalyası”
ile onurlandırıldı, aynı yıl Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi, Onsekiz Mart Üniversitesi,
Girne Amerikan Üniversitesi ve Trakya
Üniversitesi tarafından onursal doktora verildi.
1998’de Washington Southeastern Üniversitesi
tarafından onursal doktora verildi.
I also would like to thank the Ministry of
Culture and Tourism, General Directorate of
State Theaters, Governorship of Adana, and
the Metropolitan Municipality, for their valuable
support and contribution to the longest lasting
theater festival in our country.
1999’da, Türk yükseköğretim sistemine yeni bir
soluk getirmesi hedeflenen Sabancı Üniversitesi
İstanbul’da açıldı. Aynı yıl Çukurova Üniversitesi
tarafından on birinci onursal doktorası
takdim edildi. Ayrıca Fransız – Türk kültür
ilişkilerine yaptığı katkılarından dolayı, Fransa
Cumhurbaşkanı Jacques Chirac tarafından
“Legion d’honneur” şeref nişanı verildi.
I wish you all another enjoyable festival this year
and congratulate all the participating artists.
2002’de Kırıkkale Üniversitesi tarafından onursal
doktora verildi.
Güler Sabancı
Chairman of the Sabancı Foundation Board
of Trustees
In Memory of Sakıp Sabancı...
Sakıp Sabancı’nın Anısına...
Sakıp Sabancı 10 Nisan 2004’te ebediyete
intikal etti...
He was honored with doctor honoris causa by
Erciyes University in 1993.
In Memory of Sakıp Sabancı...
“All the world’s a stage, and all the men
and women merely players”, says William
Shakespeare. As Sabancı Foundation, we have
been taking utmost delight in transforming
our beloved Adana “to a stage” through the
State Theaters-Sabancı International Adana
Theater Festival for the past 15 years.
Sakıp Sabancı’nın Anısına...
10
“Dünya bir oyun sahnesi, bizler sadece birer
oyuncuyuz...” der William Shakespeare. Biz
de Sabancı Vakfı olarak,15 yıldır Devlet
Tiyatroları-Sabancı Uluslararası Adana
Tiyatro Festivali ile Adana’mızı “bir oyun
sahnesine” dönüştürmenin heyecanını
yaşıyoruz.
In 1997, he was honored with the “Order
of Merits” by the President of the Republic
of Turkey and he was honored with doctor
honoris causa by Mimar Sinan Fine Arts
University, Onsekiz Mart University, Girne
American University and Trakya University.
He was honored with doctor honoris causa by
Washington Southeastern University in 1998.
Sabancı University was opened in Istanbul
in 1999 and gave a brand new spirit to the
Turkish higher education system. He was given
his eleventh honorary degree by Çukurova
University. Because of his contributions to
French and Turkish culture relations, he gained
“Légion d’honneur” by the President of France
Jacques Chirac.
He was honored with doctor honoris causa by
Kırıkkale University in 2002.
Sakıp Sabancı passed away on 10 April 2004…
11
Tiyatro sanatının gelişmesine önemli katkılarda
bulunmuş ustalara minnet ve saygı sunmak
amacıyla, 2005 yılından bu yana verilen
“Sakıp Sabancı Yaşam Boyu Başarı Ödülü”ne
2013 yılında Sayın Rutkay Aziz layık
görülmüştür.
12
Mücap Ofluoğlu Tiyatrosu ve İstanbul
Şehir Tiyatroları’nda konuk oyuncu olarak
oynadıktan sonra tiyatro hayatına 1971
yılından itibaren Ankara Sanat Tiyatrosu’nda
devam eden Rutkay Aziz, 1973 yılında yine bu
tiyatroda sanat yönetmenliği ve yönetmenlik
yapmaya başladı. 1987 yılında “Yer Demir
Gök Bakır” filmiyle ilk sinema çalışmasını
gerçekleştirdi. “Sis”, “Ada”, Ölü Bir Deniz”,
“Piano Piano Bacaksız” adlı sinema filmlerinde
rol aldı. Yalçın Yelence’nin yönettiği
“Duruşma” adlı filmden sonra “Gülüm”
ve “Vesaire Vesaire” filmlerinde oynadı.
Televizyonda “Yunus Emre”, “Cahide”,
“Kurtuluş”, “Tutku” dizilerinde oynadı.
Mustafa Kemal Atatürk’ü canlandırdığı
“Cumhuriyet” adlı film, hem sinema hem de
televizyonda dizi halinde gösterildi. “Evler,
Evler”, “Pazar Keyfi”, “Sakıncalı Piyade” gibi
hafızalardan çıkmayan bir çok oyun ile en iyi
yönetmen ve en iyi oyuncu ödülü almış olan
sanatçı, sinema alanında da “Sis” filmiyle
Türkiye Sinema Yazarları Derneği En İyi Erkek
Oyuncu ve 48. Altın Portakal Film Festivali
Sanatta Sosyal Sorumluluk Ödülü’ne de layık
görüldü.
Halen “Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı”
ve “Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği”
başkanı olan Rutkay Aziz, tiyatro ve sinema
oyuncusu Doğa Rutkay’ın babasıdır.
RUTKAY AZİZ
Rutkay Aziz, whose full name is “Ünal Aziz
Rutkay” was born in İstanbul in 1947. His father
Fikri Rutkay, was a well known director of his
period and his mother was Ms. Ayşe Saime. He
graduated from Austrian High School which was
located in Istanbul – Karaköy. As surnames were
called before the names in Austrian High School,
his full name was used to be called as Rutkay
Aziz. After having completed secondary school
in the Austrian High School, he was registered
to Bakırköy High School. He completed his
university education at the Faculty of Journalism.
The actor who had started to theatre during
his high school education had his theatre
training from the LCC theatre school which was
managed by Muhsin Ertuğrul. He had his first
theatre acting experience when he was played
“Marat” in the well known play of Peter Weiss,
“Marat-Sade”.
Sakıp Sabancı Lifetime Achievement Award
Tiyatroya lisede öğrenim gördüğü
yıllarda başlayan sanatçı, Muhsin Ertuğrul
yönetimindeki LCC tiyatro okulunda tiyatro
eğitimi aldı. İlk sahne deneyimini Peter
Weiss’ın “Marat-Sade” oyunundaki “Marat”
rolüyle yaşadı.
Sakıp Sabancı Yaşam Boyu Başarı Ödülü
RUTKAY AZİZ
Asıl adı “Ünal Aziz Rutkay” olan Rutkay Aziz,
1947 yılında İstanbul’da doğdu. Babası bir
dönemin tanınmış yönetmeni Fikri Rutkay,
annesi Ayşe Saime Hanımdı. İstanbul
Karaköy’de bulunan Avusturya Lisesi’nden
mezun oldu. Avusturya Lisesi’nde soyadları
adlardan önce okunduğu için ismi “Rutkay
Aziz” olarak söylenegelmiştir. Orta okulu
Avusturya Lisesi’nde bitirdikten sonra Bakırköy
Lisesi’ne kaydoldu. Üniversite öğrenimini
Gazetecilik Fakültesi’nde tamamladı.
“Sakıp Sabancı Lifetime Achievement Award”
has been offered to various artists since 2005
as a token of gratitude and respect for masters
who have made tremendous contributions for
the development of theater art, and Rutkay Aziz
has been designated as the award recipient for
2013.
After performing at Mücap Ofluoğlu Theatre
and Istanbul City Theaters as a guest actor,
Rutkay Aziz had continued to his theatre career
in Ankara Art Theatre since 1971. In 1973 he
had started to work as the art director and
director in the same theatre. He had his first
movie actor experience in the movie titled “Iron
Earth, Copper Sky”. He thereafter took parts
in the movies titled “The Fog”, “The Island”, “A
Dead Sea” and “Piano, Piano, Pint-Sized”. After
the movie which was directed by Yalçın Yelence,
“The Trial” he took parts in the movies titled “My
Rose” and “And So Forth”. In television series he
played in “Yunus Emre”, “Cahide”, “Liberation”
and “Passion”. The movie “Republic” that he
played Mustafa Kemal Atatürk broadcasted
in series both in the movie theaters and on
TV. He won a lot of awards of best actor and
best director with plays like “Houses, Houses”,
“Sunday Delight”, “Undesirable Infantry” which
are still in memories. In the field of cinema, with
the movie “The Fog” he was granted Turkey
Film Critics Association Award for Best Actor
and also Golden Orange Film Festival Social
Responsibility in Art Award at the 48th edition
of the festival.
Rutkay Aziz, who is still the Chairman of Nazım
Hikmet Culture and Art Foundation and the
President of Contemporary Screen Actors
Association, is the father of theatre and movie
actress Doğa Rutkay.
TÜRKİYE/ANKARA DEVLET TİYATROSU
TURKEY/ANKARA STATE THEATER
CESARET ANA VE ÇOCUKLARI
MOTHER COURAGE AND HER CHILDREN
26 Mart Salı 20:00
March 26th, Tuesday 20:00
Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi Sabancı University Performing Arts Center
30 Mart Cumartesi 15:00 - 20:00
March 30th, Saturday 15:00 - 20:00
31 Mart Pazar 20:00
March 31st, Sunday 20:00
Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Hacı Ömer Sabancı Cultural Center
Yazan / Writer: Bertolt Brecht
Çeviren / Translator: Ayşe Selen
Yöneten / Director: Ayşe Emel Mesci
Işık Tasarımı / Light Designer: Osman Uzgören
Dekor Tasarımı / Set Designer: Murat Gülmez
Kostüm Tasarımı / Costume Designer: İnci Kangal
Müzik / Music: Paul Dessau
Müzik Düzenleme / Music Arrangment: Tahsin İncirci
14
Kast / Cast: Cesaret Ana (Anna Fierling) / Mother Courage (Anna Fierling): Sükûn Işıtan, Eilif: Şivan Binici, İsviçre Peyniri
(Schweizerkas) / Swiss cheese (Schweizerkas): Cengiz Uzun, Kattrin: Gülin Ersoy, Çığırtkan, Levazımcı, 1. Asker / Soldier 1:
T. Murat Demirbaş, Çavuş, Gözü Sargılı Adam, 2. Yazıcı, Yaşlı Köylü / Sergeant, Man with Bandaged Eye, Clerk 2, Old Peasant:
Cevat Duman, Aşçı / Cook: Nejat Armutçu, Komutan / Commander: Okan İrkören, Rahip / Priest: Cem Balcı, Yvette: Mehtap
Öztepe, Yaşlı Albay / Old Captain: Erkan Alpago, 1. Yazıcı, Asker / Clerk 1, Soldier: Sedat Yılmaz, Genç Asker, Sancaktar / Young
Soldier, Flagbearer: Tansel Aytekin, Yaşlı Asker, Yağmacı Asker/ Old Soldier, Looter Soldier: Murat Kerim Ateş, Köylü Kadın /
Peasant Woman: Şeyda Akova Balcıoğlu, Genç Köylü / Young Peasant: Umut Yılmaz, Köylüler / Peasants: Efsun Kaygusuz, Yıldız
Gülmez, Ayşe Şivekar Sungur, Kader Karadeniz, Arife Tamer, Umut Yılmaz, Askerler / Soldiers: Engin Bostancı, Berkay Veli, Mithat
Abacı, Kerem Döngel, Sedat Yılmaz, Murat Kerim Ateş, Tansel Aytekin, T. Murat Demirbaş
Orkestra / Orchestra: Orkestra Şefi / Conductor: Tahsin İncirci, Dengin Ceyhan, Flüt / Flute: Tomris Tanca Bilgin, Ece Esen,
Piyano / Piano: Ilgıt Dağüstün, Baterist / Drummer: Kutay Azkur, Yiğit Bakkalcı
Trompet / Trumpet: Ilgın Çömeközekin, Berkay Yılmaz, Akordeon / Accordion: Canberk Özen
1618-1648 yılları arasında aşağı yukarı tüm Kıta Avrupası’nı kasıp
kavuran ve görünürde Protestanlarla Katolikleri karşı karşıya
getiren “Otuz Yıl Savaşları” tarihsel çerçevesine yerleştirilmiş bu
sıradan insan manzaraları, bir laboratuvar-metin özelliğini taşıyor.
Sanki Brecht, değişik toplum katmanlarından insanları alıp savaşın
içine sokmuş ve çeşitli durumlar karşısında farklı davranışları,
tepkileri, güdüleri incelemiş.
Anlatılan Otuz Yıl Savaşları ama 1939’da yazılmış bu metin, o
sırada Avrupa’nın ufkuna tüm karanlığıyla çöken İkinci Dünya
Savaşı’nın gelişi hakkında dahice bir kehanet niteliğine de
bürünüyor. Savaştan kim ne bekler, kim kazanır, kim kaybeder
soruları oyundaki tüm kişilerde ama en çok da “Cesaret Ana”da
somutlanırken, esas olarak seyircinin savaş gerçekliğini tüm
boyutlarıyla sorgulaması ve “savaş çıkmış” yalanını kendine
söylemekten artık vazgeçmesi amaçlanıyor.
Cesaret Ana’nın söylediği “Büyük Teslimiyetin Türküsü”
durumu güzel özetliyor:
“Öttü saksağan / Doldu zaman / Ve katıldık orkestraya / Adımı
uydurduk ona / İşte karıştık araya.”
Fonda savaş davulları… Haydi bağıralım hep birlikte: “Savaş, elma
dersem çık, armut dersem çıkma!”
“Thirty Years War” took almost entire Continental Europe by
storm between 1618-1648 and still continues to pit Protestants
against Catholics. The ordinary spectacles of human life nestled
within the historic frame of the Wars characterize a laboratorytext. It is as if Brecht seized individuals from diverse social layers
and pitched them into war, then examined their behaviors,
reactions, and motives in the face of different situations.
Though the theme is Thirty Years War, the text was written in
1939. It bears the aura of a brilliant omen about the imminence
of World War II that shrouded entire Europe in a dark cloud.
Who expects what out of war? Who wins? Who loses? These
questions epitomize in all the characters of the play but
principally in “Mother Courage”. The ultimate goal is the get the
spectators to question the reality of war from all dimensions and
to stop self-imposing the lie that “the war broke out”
Performed by Mother Courage, the “Song of the Great
Capitulation” portrays a decent summary of it all:
From the God of love /Push comes to shove /,So you fall down
from the grandstand/And join the players in the band/ Tootle up
that melody
War drums in the background… Let’s shout together: “War!
Come out wherever you are if I shout apple, keep hiding if I
shout pear!”
15
İTALYA/STUDIO FESTI
ITALY/STUDIO FESTI
SU VE ATEŞ ANILARI
WATER AND FIRE MEMORIES
27 Mart Çarşamba 20:00
March 27th, Wednesday 20:00
Taşköprü’de Sahnelenecektir Performance at Stone Bridge
Sanat Yönetmeni / Art Director: Valerio Festi
Proje Tasarımı / Project Design: Nani Maimone
Teknoloji harikası kentlerde,doğa ile iç içe geçmiş
alanlarda,kimi zaman günümüze gölgesi düşen tarihi
mekanlarda ve hatta salt doğanın kollarına bırakılmışçasına
izlendi onlar, dünyanın pek çok farklı coğrafyasında..
16
İnsan hafızasının derinliklerine gömülü en parlak renkleri
hayata geçirdiler.Üzerimize bıraktıkları büyülü yıldızlarla
masal dolu geceler göz kamaştıran gündüzler yaşattılar, farklı
kültürde,farklı yaşam tarzlarında kimi zaman farklı renklerde
yüz binlerce insana.. Ortak olanı bulup çıkardılar ortaya sanat
yoluyla, hatırlattılar, paylaştılar ve unutulmaz anılar bıraktılar
uğradıkları her yerde…
Seyhan Nehri’nin taşıdığı bereketle yeşeren ve yaşam dağıtan
bu topraklara; Çukurova’ya, Adana’ya bu kez
“Su ve Ateş Anıları”nı ekecek “Studio Festi”. Üstelik kendi
toprağından tohumlanan anılar uyanacak bu kez…
Bu kez Taşköprü’nün tarihi dokusu pamuk tarlalarıyla, güneşe
dans eden ayçiçekleriyle ve göz kamaştırıcı ışık huzmelerinin
taçlandıracağı portakal bahçelerinin kokusuyla bütünleşecek…
“Cennet Cehennem Mağaraları” Seyhan’ın üzerinde akarken
gece, şehir ve insan “Su ve Ateş”le bütünleşecek…
They have been watched in many geographies around the
world; in cities equipped with state of the art technologies,
in places right in the midst of nature, sometimes in historic
venues bearing shadows of the past, and sometimes right in
the bosom of mother nature...
They have put to life the brightest colors buried in the depths
of human memory. They scattered magical stars upon
hundreds of thousands of people of different cultures, life
styles and colors, giving them nights full of tales and brightly
shimmering days. They revealed people’s commonalities by
means of art. They allowed them to remember and share, and
left indelible memories everywhere they went...
“Studio Festi” will this time sow the “Water and Fire
Memories” in the lush land of Çukurova, Adana, which is
nourished with the sap of Seyhan River, and which spreads
life all around... And this time, the memories sown from the
seeds of their own land will come to life...
The historic texture of Stone Bridge will mingle with the
cotton fields, sunflowers dancing to the sun, and the smell
of orange groves crowned with sunbeams... As “Caves of
Heaven and Hell” flow over Seyhan; the night, the city, and
the people will become one with “Water and Fire”…
17
HİNDİSTAN/TAJ EKSPRESİ
INDIA/TAJ EXPRESS
AŞKIN YENİ ADRESİ
LOVE HAS A NEW ADDRESS
28 Mart Perşembe 20:00
March 28th, Thursday 20:00
29 Mart Cuma 20:00
March 29th, Friday 20:00
Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Hacı Ömer Sabancı Cultural Center
1 Nisan Pazartesi 20:00
April 1st, Monday 20:00
Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi Sabancı University Performing Arts Center
Yapımcı / Producer: Pranav Merchant, Shruti Merchant
Taj Ekspresi neşeli ve coşkulu yolculuğunu, rüyalar şehri
Mumbai’den, Taj Mahal’e ev sahipliği yapan Agra’ya
gerçekleştirir. Yolculuk sırasında, Hindistan’ın zengin ve çok
renkli mirasından parçalar sunulmaktadır. Özel menüde
gerçekleştirilen elektrik dansı numaraları, Maharashtra’dan
Lavani, Güney Hindistan’dan Koothu ve Mavi Tanrının Dansı,
Lord Shiva’nın büyüleyici ve güçlü tandavasında olduğu gibi
enerjik ve ritmik formlardadır.
18
Hindistan’ın popüler ve Bollywood kültürüyle köklü
geleneklerini bir araya getiren Taj Ekspresi komedi, gerilim,
aşk hikayesi, çekişme, aksiyon gibi ögelere ve unutulmaz
karakterlere ev sahipliği yapar. Oyun, yalnızca Bollywood’u
dünyaya taşımak için vaatte bulunmakla kalmaz, aynı zamanda
Hindistan’a kalben bağlanmayı da garanti eder.
Taj Express makes an exhilarating and vibrant journey from
Mumbai - the city of dreams, to Agra - home of the Taj
Mahal. During our journey, refreshing snippets from India’s
rich and diverse heritage will be served. On the specials menu
are electrifying dance numbers including vibrant and rhythmic
forms like the Lavani from Maharashtra, the koothu from
South Indian and the dance of the blue god - Lord Shiva’s
mesmerizing and powerful tandava.
Juxtaposing India’s popular culture with the rooted
Bollywood traditions, Taj Express bears elements such as
comedy, suspense, romance, conflict, action, and hosts
some unforgettable characters. The play not only promises
to take Bollywood out to the world but also guarantees a
wholehearted attachment to India.
19
TÜRKİYE/SADRİ ALIŞIK TİYATROSU
TURKEY/SADRİ ALIŞIK THEATER
KÜÇÜK ADAM NE OLDU SANA?
LITTLE MAN, WHAT NOW?
1 Nisan Pazartesi 20:00
April 1st, Monday 20:00
2 Nisan Salı 20:00
April 2nd, Tuesday 20:00
Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Hacı Ömer Sabancı Cultural Center
9 Nisan Salı 20:00
April 9th, Tuesday 20:00
Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi Sabancı University Performing Arts Center
Yazan / Writer: Hans Fallada
Çeviren / Translator: Yılmaz Onay
Yöneten / Director: Barış Erdenk
Işık Tasarımı / Light Designer: Cengiz Özdemir
Dekor Tasarımı / Set Designer: Aytuğ Dereli
Kostüm Tasarımı / Costume Designer: Funda Sarı, Serra Kefeli
Müzik / Music: Cavanşir Güliyev
Müzik Direktörü / Musical Director: Ozan Çoban
Koreografi / Choreography: Sibel Erdenk
20
Kast / Cast:
Emma, Anlatıcı / Narrator: Songül Öden, Pinneberg: Deniz Celiloğlu, Emma Anne/Emma Mother,
Pinneberg Anne, Spanfuss / Pinneberg Mother, Spanfuss: Gülsen Tuncer, Emma Baba, Kleinholz,
Mobilyacı / Furniture dealer: Metin Büktel Jachmann, Schulz, Yahudi İşci, Schlüter (müşteri) / Jachmann, Schulz,
Jewish Worker, Schlüter (customer): Eser Karabil, Lauterbach, Lehmann: Ayhan Anıl, Franz, Polis / Franz, Police:
Utku Demirkaya, Kube, Gazeteci, Heilbutt, Polis / Kube, Journalist, Heilbutt, Police: Yiğit Pakmen,
Borçlu Kadın / Borrower Women: Arzu Kaya Hazman, Şef, İşçi, Subay / Supervisor, Worker, Officer: Cem Güler,
Ev Sahibi, Müşteri, Çırak, İşçi / Landlady, Customer, Apprentice, Worke: Ece Müderrisoğlu, Ev Sahibi, Müşteri,
İşçi / Landlady, Customer, Worker: Elif Çakman, Çırak, İşçi / Apprentice, Worker: Engin Demircioğlu, Ev Sahibi,
Müşteri, İşçi / Landlady, Customer, Worker: Özlem Özkoşar, Sekreter, İşçi/ Secretary, Worker: Sevda Can, Frl.
Fischer, İşci / Frl.Fischer, Worker: Sinem Erten
Oyun, 1.Dünya Savaşı sonrası yenilgiye uğramış, ekonomik
kriz içinde, büyük yoksulluk çeken 1930’lar Almanya’sında
geçmektedir. 1. Dünya Savaşı sonrası ağır yenilgiye uğrayan
Almanya, yaşadığı ekonomik kriz yüzünden sarsılmıştır.
Bu büyük yoksulluk içinde ayakta kalmaya çalışan sıradan
insanların öyküsünü anlatır “Küçük Adam Ne Oldu Sana?”.
Bu öyküye, yükselen milliyetçi akımların Nasyonal Sosyalistleri
iktidara taşıması, eşlik eder.
“Küçük Adam Ne Oldu Sana?” küçük insanların ancak kendi
gerçeklerine sahip çıkarak ve onları büyüterek değişmezleri
değişir kılmasının mümkün olduğunu vurgularken, küçük
burjuva sınıfını öykündükleri üst sınıfın tutum, davranış ve
alışkanlıklarını taklit etmeye çalışmaları nedeniyle eleştirir.
The play is set in Germany in 1930’s- a Germany defeated in
World War I, stricken with economic crisis, and in a state of
deep poverty. Upon a severe defeat in the war, Germany is
shaken up with a profound economic crisis. “Little Man, What
Now?” is the story of ordinary people struggling to survive
amidst this stern scarcity. The flux of nationalist movements
and the rise of National Socialists to power is another reality.
“Little Man, What Now?” underscores that little people can
change the unchangeable only by embracing their reality
and trying to grow out of them. In the meantime, petit
bourgeoisie is criticized for imitating the attitudes, behaviors,
and habits of the elite class they emulate.
21
GÜRCİSTAN/KOTE MARJANISHVILI DEVLET DRAM TİYATROSU
GEORGIA/KOTE MARJANISHVILI STATE DRAMA THEATRE
BEĞENDİĞİNİZ GİBİ
AS YOU LIKE IT
3 Nisan Çarşamba 20:00
April 3rd, Wednesday 20:00
4 Nisan Perşembe 20:00
April 4th, Thursday 20:00
Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Hacı Ömer Sabancı Cultural Center
Yazan / Writer: William Shakespeare
Uyarlayan / Adapted By: Lasha Bugadze
Yöneten / Director: Levan Tsuladze
Composer / Composer: Vakhtang Kakhidze
Kostüm Tasarımı / Costume Designer: Nino Surguladze
Koreografi / Choreography: Giorgi Margania
Kast / Cast:
Audrey: Manana Kozakova, Celia: Nato Kakhidze, Rosalind: Ketevan Shatirishvili, Adam: Ketevan Tskhakaia, Jaques:
Nata Murvanidze, Phebe: Tamar Bukhnikashvili, Oliver: Nikoloz Tavadze, Touchstone: Malkhaz Abuladze,
Duke Frederick, Exiled Duke Senior: Beso Baratashvili, Corin: Davit Khurtsilava, Orlando: Nika Kuchava,
Silvius: Zurab Berikashvili, Charley, Amiens: Roland Okropiridze, Le Beau: Onise Oniani
22
23
”Beğendiğiniz Gibi”nin, Shakespeare’i en az anımsatan
Shakespeare oyunu olduğunu düşünenlerin yanında, bu
oyunun daha sonra yazdığı her şeye kaynak teşkil ettiğini,
kariyerinin geri kalanında ön planda olan tema ve hikayelerin
bir ön çalışması olduğunu savunanlar da vardır.
Oyunda sadece Hamlet’in bir prototipi değil, Bir Yaz Dönümü
Gecesi Rüyası’nın melankolik kahramanları, Prospero gibi bilge,
yarı-ilahi yaratıklar da görülmektedir. Oyun ayrıca ortaçağın
gizemlerini, o dönemde şehir meydanlarında soytarıların
yaptığı gösterileri, dönemin etkilerini ve etkilediği kesimleri de
sergilemektedir. Oyun adeta Aristofanes, Dante, hatta Çehov
ve Brecht’in hayaletlerinin aynadaki bir yansıması gibidir.
Some believe that “As You Like It” is Shakespeare’s least
Shakespearean play, while others argue that it is the source of
everything he wrote afterwards, a prefiguring of the themes
and stories that would dominate the rest of his career.
Here, you can see not only a prototype Hamlet, but also the
melancholic heroes of a Midsummer Night’s Dream, as well as
wise semi-divine creatures like Prospero. And it’s a play that
has echoes of the mysteries of the medieval period, as well
as the buffoonery performed in the city centers at the time,
as well as its influences and those it would influence. Like a
mirror, one can see in the play the ghosts of Aristophanes
Dante and even Chekhov and Brecht.
ATÖLYE WORKSHOP
EVRENSEL BİR SANAT OLAN DANSIN,
RİTİM VE MİMİK İLE BEDENSEL İFADESİ
THE PHYSICAL EXPRESSION OF DANCE AS A UNIVERSAL
ART WITH RHYTHM AND MIMIC
3 Nisan Çarşamba 14:00
April 3rd, Wednesday 14:00
4 Nisan Perşembe 14:00
April 4th, Thursday 14:00
Adana Devlet Tiyatrosu Çalışma Stüdyosu Adana State Theater Workshop Studio
Atölye Lideri / Workshop Leade: Veronika Arman
Asistan / Assistant: Sibel Şahin
Piyano Eşlik / Correpetitor: Berna Uğurlar
Yaş Grubu / Age Group: 9-13
Atölye Çalışması Bilgisi
Çalışma, 9-13 yaş aralığındaki çocuklarin cinsiyet ayrımı
gözetmeksizin, evrensel bir sanat olan dansla, ritim ve
mimik kullanarak bedensel ifadelerinin güçlendirilmesini
amaçlamaktadır.
24
Özgeçmişi
1942 Doğu Almanya doğumlu olan Veronika Arman,
14 yaşına kadar Doğu Almanya’da bale eğitimi aldı.
Bale eğitimine Batı Almanya’nın Münih kentinde
Rolef King bale okulunda 1963 yılına kadar devam etti.
Münih Devlet Operası’ndan klasik balerin olarak diplomasını
aldı. İsviçre’nin başkenti Bern Devlet tiyatrosunda balerin olarak
beş yıl dans etti. Eşi ile İsviçre’de tanışıp evlendi ve 1970 yılnda
Türkiye’ye geldi. Zaman, zaman yurtdışına giderek çeşitli bale
seminerlerine katıldı. 1984 yılında Adana’da bale okulunu açtı.
Workshop Information
The objective of this workshop is to improve the bodily
expression capabilities of children between 9-13, without any
gender discrimination, through the use of rhythm and mimic in
dance, which is a universal form of art.
Biography
Born in East Germany in 1942 Veronika Arman studied ballet
in East Germany until the age of 14. She continued her ballet
education until 1963 at Rolef King Ballet School in Munich,
West Germany. She graduated from Munich State Opera with a
classic ballet dancer diploma. She danced for Swiss capital Bern’s
State Theater for a period of five years. She met and married
her spouse in Switzerland and moved to Turkey in 1970. She
participated in several ballet seminars abroad. She started her
ballet school in Adana in 1984.
25
Veronika Arman
TÜRKİYE/ANKARA DEVLET TİYATROSU
TURKEY/ANKARA STATE THEATER
HÜRREM SULTAN - HURREM THE SULTAN
5 Nisan Cuma 20:00
April 5th, Friday 20:00
6 Nisan Cumartesi 15:00 - 20:00
April 6th, Saturday 15:00 - 20.00
7 Nisan Pazar 20:00
April 7th, Sunday 20:00
Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Hacı Ömer Sabancı Cultural Center
Yazan / Writer: Orhan Asena
Yöneten / Director: Serhat Nalbantoğlu
Işık Tasarımı / Light Designer: Zeynel Işık
Dekor Tasarımı / Set Designer: Güven Öktem
Kostüm Tasarımı / Costume Designer: Sevgi Türkay
Kast / Cast:
Hürrem Sultan / Hurrem the Sultan: Miraç Eronat Erbil, Kanuni Sultan Süleyman / Suleiman the Magnificent:
Sinan Pekinton, Rüstem Paşa / Rüstem Pasha: Oktay Dal, Şehzade Mustafa / Sultan’s son: Orhan Özyiğit, Şehzade
Bayezid / Sultan’s son, Bayezid: Caner Kadir Gezener, Şehzade Cihangir / Sultan’s son, Cihangir: Çağrı Turan,
Şehzade Selim / Sultan’s son, Selim: Uğur Nak, Şair Yahya / Poet Yahya: Emre Erçil, Ahmet Paşa / Ahmet
Pasha: Şahap Sayılgan, Mihrimah Sultan / Mihrimah the Sultan: Gülşah Çomuoğlu, Sayinur: Erengül Öztürk, Şemsi
Ağa / Şemsi Agha: Bülent Türkmen, 1. Ulak 1. Adam / Messenger 1, Man 1: Cihan Kaymak, 2. Ulak, 2. Adam /
Messenger 2, Man 2: Korhan Enis Yavuz, Hizmetliler / Servants: Tuba Akten, Ali Sütbaş, Fatih Özdemir
26
27
Bırakınız Yazsınlar…
Let them write…
Bir devlet düşününüz, bir ucu Avrupa ortalarından Ural Dağları’na,
diğer ucu da Rusya ortalarından Arap Yarımadası’na kadar
uzanmış olsun. Devletin geliri, bugünün değeri ile milyarlara
ulaşsın, ülke üzerinde her dil konuşulsun ve muazzam memlekette
hak ve adalet hükümran olsun. Ve bu ülkenin mutlak hakimi olan
hükümdarı düşünün; kırk yıla yaklaşan hükümranlığı, ona dünyanın
en büyük imparatoru adını verdirmiş olsun. Şimdiye kadar ne savaş
meydanlarında ve ne de sulh masalarında yenilmiş olsun. Onun
kudreti önünde krallar baş eğsin, onun önünde bütün dünya dize
gelmiş olsun.
Imagine a state that stretches from the midst of Europe on one
end to Ural Mountains on the other, from the midst of Russia all
the way to the Arabian Peninsula…. The revenues of the state
reach billions in current terms; all languages are spoken on this
glorious land where justice prevails … Imagine the sultan who is
the ultimate ruler of this land; a sovereign state with forty years of
victorious past has gained him the reputation the most powerful
emperor of the world. He has never seen defeat neither in war
front nor in round tables of peace. Kings genuflect in face of his
power; the whole world falls down on its knees…
Bu adam, Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük hükümdarı Kanuni
Sultan Süleyman’dır. Bu adamı Batılılar, Magnificient Süleyman
diye tanırlar. Onun için binlerce kitap, makale yazılmıştır. Onun adı,
dünyanın en büyük hükümdarları arasında anılır.
This man is Suleiman the Magnificent, the majestic ruler of the
Ottoman Empire. The West knows him as Magnificent Suleiman.
Thousands of books and articles have been written about him. He
is recognized among the mightiest rulers of the world.
Kanuni, bu yenilmez hükümdar, kendisine baş kaldıran bir grubun
lideri olan şairi, kendisi için en ağır mısraları yazmış olan sanat
adamını, karşısına alır ve onu öldürmek isteyenlere şöyle der:
Suleiman, the invincible ruler, is confronted with a poet who
leads of group of revolts, an artist who has penned the gravest
verses condemning him. To those who want to kill the poet, thus
Suleiman preaches:
“Bırakınız yazsın, bırakınız söylesin, icraatımın halk arasında nasıl
karşılandığını ben ancak onlardan öğrenebilirim. Onlar bizim
aynamızdır, bize, bizi gösterirler. Hata yapıp yapmadığımızı bu
aynalardan anlarım. Onlar, bizimle halk arasına girmişlerdir.
Bırakınız konuşsunlar, bırakınız yazsınlar. Bize yardımları vardır. Bize
yol gösterirler. “
Orhan Asena, “Hürrem Sultan“ piyesinde Kanuni’ye bu sözleri
söyletmekle çağımızın iktidar sahiplerine önemli bir ders vermek
istiyor, Kanuni’yi yirminci yüzyılın insanı gözüyle incelemeye
çalıştığını, onun insan yönünü ele aldığını söylüyordu.
“Let him write, let him tell; that is the only way I can learn what
people truly think about my deeds. They are our mirrors, they
reflect who we are. Only through these mirrors may I know
whether I err or not. They stand between the people and us. Let
them speak; let them write. They are our helpers. They shed light
on our path. “
Through those words in his skit “Hürrem the Sultan“, Orhan
Asena desires to teach an important lesson to contemporary
rulers. He tries to analyze the deeds of Suleiman through the
lens of the people of the 21st century, and highlights the human
dimension of the sultan.
TÜRKİYE/TALİMHANE TİYATROSU
TURKEY/TALIMHANE THEATER
ÖNCE BİR BOŞLUK OLDU
KALP GİDİNCE AMA ŞİMDİ İYİ
IT FELT EMPTY WHEN THE HEART LEFT AT
FIRST BUT IT’S ALLRIGHT NOW
8 Nisan Pazartesi 20:00
April 8th, Monday 20:00
9 Nisan Salı 20:00
April 9th, Tuesday 20:00
Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Hacı Ömer Sabancı Cultural Center
Yazan / Writer: Lucy Kirkwood
Uyarlayan / Adapted By: Seçil Honeywill
Yöneten / Director: Mehmet Ergen
Kast / Cast:
Esra Bezen Bilgin, Güliz Gençoğlu
28
29
“Aslında çok komik bir şey var, ben kaç para ettiğimi biliyorum.
Kaç kişi söyleyebilir bunu?
Üç bin dolar ediyorum.
Çünkü Mustafa benim için o kadar ödedi.
Yani tam iki buçuk iphone.”
Dijana, o sabah Karaköy İskelesi’ne yanaşan Odessa
feribotundan indiğinde, hayallerinde daha iyi bir yaşam ve
mutlu bir gelecek umudu vardı. Ama onun için planlananlar,
hayallerinden çok başkaydı. İnsan tacirlerinin eline düşüp,
pasaportları ellerinden alınıp, evlerde kilitli tutularak fuhuşa
zorlanan yüzlerce kadından yalnızca biri Dijana.
Bize kendini zaman zaman dayanılması güç bir gerçeklik ve
ironi ile anlatıyor.
Talimhane Tiyatrosu, oyunu insan kaçakçılığında ne yazık ki
önemli bir merkez olan ülkemize uyarlıyor.
“It’s funny. I know exactly how much I am worth.
How many people can say that?
I am worth three thousand dollars
because that is how much Mustafa paid for me.
To put this in easy language, that’s like two-and-a-half
iPhones.”
That morning when Dijana got off the Odessa ferry, which
had just arrived at Karakoy Port in Istanbul, she had in mind
the pursuit of a better life and a happy future. However what
was in store for her was completely different than what she
had imagined. Dijana is just one of the hundreds of women
who are trafficked by illegal gangs. Many of these women
have their passports taken away and are forced to work as
prostitutes.
The play represents a challenging reality and irony, which
becomes hard to bear at times.
Talimhane Theatre has adapted the play to Turkey where the
problem of human trafficking is unfortunately very relevant.
ATÖLYE WORKSHOP
SAHNE VE YAŞAMDA KONUŞMA EYLEMİ
SPEECH ACT ON STAGE AND IN LIFE
8 Nisan Pazartesi 14:00
April 8th, Monday 14:00
Adana Devlet Tiyatrosu Çalışma Stüdyosu Adana State Theater Workshop Studio
Atölye Lideri / Workshop Leade: Boğaçhan Sözmen
Yaş Grubu / Age Group: Yetişkin / Adult
Atölye Çalışması Bilgisi: Kendimizi bildik bileli yaşamımızda olan
uzun yıllara dayalı bir deneyime sahip olduğumuz “konuşma”
eylemi için genellikle hiç akıl yormayız. Oysa, “görüp, duyarak”, yani
gözlemle öğrendiğimiz konuşma üzerine bilgiye dayalı bir çalışma
sürecine girmek, iletişimde sözün gücünü ve estetiğini ellerimize
vererek, yaşamda da, sahnede de bizi bir kaç adım öne taşıyacaktır.
Workshop Information: We almost never reflect upon the act of
“speech” with which we have an experience for as long as we have
known ourselves. However, stepping into a process of studying
speech that we have learned through observation, that is upon
“seeing and hearing”, will take us a few steps ahead of others both
in life and on stage by handing over to us the power and aesthetics
of words in communication.
Çalışmada bu amaca doğru “konuşma”nın tanımı ve “dil sistematiği - We will be talking about and studying the definition of “speech” and
konuşma mekaniği - düşünce sistematiği” olmak üzere 3 ana katmanı the 3 main layers of it, namely, “systematics of language – mechanics
hakkında konuşacak ve çalışmalar yapacağız. of speech– systematics of thinking”.
30
Özgeçmişi: 1972 yılında Ankara’da dünyaya geldi. 1982 yılında TRT
Ankara Radyosu Çocuk Kulübünde oyunculuk, diksiyon, fonetik,
radyo-tv yazarlığı ve programcılığı eğitimleri almaya başladı. 1984
yılında H.Ü. Ankara Devlet Konservatuvarı’nın Müzik Bölümü,
Üflemeli ve Vurmalı Çalgılar Ana Sanat Dalı’nda Flüt Sanat Dalı’nın
orta devresinde müzik eğitimine başladı. Aynı dalda lisans eğitimine
devam etti. 1989 yılında TRT’de yapılan Susam Sokağı projesinde
drama bölümlerinde oyuncu olarak çalışırken el kuklalarıyla tanıştı.
O zamandan bu yana TRT ve özel televizyonlarda ve tiyatro
yapımlarında kukla performansları, kukla direktörlüğü ve eğitmenliği
yaptı. 1991 yılında Tiyatro Bölümü Oyunculuk Sanat Dalı sınavlarını
da kazanarak çift branş okumaya başladı. Öğrencilik hayatı boyunca
televizyon ve radyoda; oyuncu, yazar, yönetmen, besteci, müzisyen,
seslendirme sanatçısı, kukla oynatıcısı olarak çalışmalarını sürdürdü.
Amatör topluluklarda, korolarda, lise ve üniversitelerde tiyatro - müzik
eğitmenliği yaptı, oyunlar sahneledi. Devlet Tiyatrosu yapımlarında
besteci, müzik direktörü, oyuncu olarak çalıştı. 1995 yılında
İstanbul’a yerleşerek Bakırköy Belediye Tiyatrolarına katıldı. 1997
yılından itibaren Kanal D Çocuk Kulübü Yapımlarında kuklacı, yazar,
müzisyen, sunucu olarak çalışamaya başladı. Aynı yıldan bu yana TRT
İstanbul Televizyonu bünyesindeki muhtelif Çocuk Programlarında
sunucu, oyuncu, kuklacı, besteci olarak çalışmaya başladı.
2000 yılından itibaren kişisel çalışmalarının yanı sıra kendi kurduğu
şirket bünyesinde danışmanlık, yapımcılık, yönetmenlik ve stüdyo
hizmetleri verdi. Çeşitli TV yapımlarında ve dizilerde oyuncu,
seslendirme sanatçısı, yazar olarak çalıştı, 2010 yılında Devlet
Tiyatroları ailesine katıldı. Halen kişisel çalışmalarını ve Adana Devlet
Tiyatrosu Sanatçısı olarak görevini sürdürürken, aynı zamanda
Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları
Bölümü’nde de Tiyatro ve Şan - Opera Şarkıcılığı Anasanat dallarında
“ses ve konuşma teknikleri, fonetik, sahne(oyunculuk)” derslerinde
öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.
Biography: Boğaçhan Sözmen was born in Ankara in 1972. In 1982
he started to take acting, diction, phonetics, TV-radio scriptwriting
and programming courses at TRT Ankara Radio Children’s Club.
In 1984 he attended the secondary school of Hacettepe University
Ankara State Conservatory Music Department - Branch of wind and
percussion instruments, and completed his undergraduate studies
at the same department. In 1989, while working for the drama
episodes of Sesame Street project at TRT, he came upon the world
of hand puppets. Since then he has been working as a puppet
master, puppet show director and puppet trainer at TRT and other
television channels in addition to several theatre productions. In
1991 he qualified to study at the School of Acting at the Theatre
Department of Hacettepe University Conservatory and continued as
a double major student. As he continued his university education,
he worked as scriptwriter, director, actor, composer, musician,
dubbing artist, and puppet master at various TV and radio channels.
He worked as a drama and music trainer at amateur bands, choirs,
high schools, and universities, and he staged plays. He worked as a
composer, music director, and actor at State Theatres. In 1995 he
moved to Istanbul and joined Bakırköy Municipality’s City Theatre. In
1997 he started to work for Kanal D Children’s Club productions as
a puppet master, scriptwriter, musician, and TV host. Since then he
has been working as a speaker, actor, puppet master, and composer
at various children’s shows at TRT’s Istanbul Office. Since 2000, in
addition to his individual projects, he has been providing consultancy,
production, directing, and studio services at his own firm. He worked
as an actor, dubbing artist, and scriptwriter at various television
programs and series. In 2010 he joined the State Theatres. Currently
engages in individual projects and continues his acting career at
Adana State Theatre. Furthermore, he offers voice and speech
techniques, phonetic and acting lectures at the Theatre and Singing
- Opera Singing Branch of Performing Arts Department of Çukurova
University’s State Conservatory.
31
Boğaçhan Sözmen
ATÖLYE WORKSHOP
GELENEKSEL TÜRK TİYATROSUNDA ORTAOYUNU
TRADITIONAL LIGHT COMEDY IN TURKISH THEATRE
9 Nisan Salı 14:00
April 9th, Tuesday 14:00
Adana Devlet Tiyatrosu Çalışma Stüdyosu Adana State Theater Workshop Studio
Atölye Lideri / Workshop Leader: Ali Meriç
Yaş Grubu / Age Group: Yetişkin / Adult
32
Özgeçmişi: 1959 yılında Alaşehir’de doğdu. İzmir Atatürk Lisesi ve
Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü’nden mezun oldu.
1977 yılında AÇT’de (Ankara Çocuk Tiyatrosu) tiyatroya başladı.
AST’de (Ankara Sanat Tiyatrosu) çalıştı. 1986 yılında, Devlet
Tiyatroları’nın Çocuk ve Gençlik Bölümü’ne girdi. Ankara ve
Bursa Devlet Tiyatroları’nda görev yaptı.
Biography: He was born in Alaşehir at 1959. He graduated from
İzmir Atatürk High School and the Theatre Department of Ankara
University. He started his theater career at Ankara Children’s Theatre
in 1977. He worked at Ankara Art Theatre. In 1986 he joined the
Children and Youth Department of Turkish State Theatres and also
worked at Bursa State Theatre.
1978 ve 1980 yıllarında Akşehir Nasreddin Hoca Gülmece Öyküsü
Yazma Yarışması’nda iki kez ikincilik ödülü aldı. 1983 yılında Metin
BALAY’la birlikte yazdıkları Gozort oyunuyla TOBAV’dan (Tiyatro
Opera ve Bale Çalışanları Vakfı) Başarı Ödülü; 1986 yılında,
Bir Varmış İki de Varmış oyunuyla TBMM’den üçüncülük ödülü;
1989 yılında TRT’nin düzenlediği, Çocuklar İçin Radyo Oyunu Yazma
Yarışması’ndan birincilik ödülü aldı.
He won the second prize twice, in 1978 and in 1980, at Akşehir
Hodja Nasreddin Funny Story Authors Contest. He won TOBAV
(Theatre, Opera and Ballet Workers Foundation) Achievement
Award in 1983 with Gozort, the play he co-wrote with Metin
BALAY. In 1986, he won the third prize from Turkish Grand National
Assembly with the play Once Upon a Time Twice Upon a Time. In
1989 he won the first prize at Children’s Radio Play Authors Contest
of Turkish Radio and Television (TRT).
1986 yılında Lope de Vega’nın Çılgın Dünya - Los Locos de Valencia
- oyunundaki Hekim rolüyle, Ankara Sanat Kurumu Övgüye Değer
Oyuncu ödülüne; 2002 yılında oynadığı Jaroslav HASEK’in Aslan
Asker Şvayk - Good Soldier Svejk - oyunundaki ‘Şvayk’ rolüyle TEB
(Tiyatro Eleştirmenleri Birliği) ödülüne değer görüldü.
In 1986, Ankara Art Association assigned him “Praiseworthy Actor”
award for his performance as the Physician in the play Los Locos
de Valencia (Crazy World) by Lope de VEGA. In 2002 he was given
Theatre Critics Association award for his performance as “Svejk” in
the play Good Soldier Svejk by Jaroslav HASEK.
UNIMA (Uluslararası Kukla ve Gölge Oyunları Birliği) ve ASSITEJ
(Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Birliği) üyesidir. He is a member of UNIMA (The International Puppetry Association)
and ASSITEJ (International Association of Theater for Children and
Antalya Devlet Tiyatrosu’nda, oyuncu ve yönetmen olarak görevini
Young People).
sürdürürken, Akdeniz Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nde
Geleneksel Türk Tiyatrosu dersleri vermektedir. He currently works as actor and director at Antalya State Theatre,
and gives lectures on Traditional Turkish Theatre at the Theatre
Department of Akdeniz University, Theater Department.
33
Ali Meriç
TÜRKİYE/ANTALYA DEVLET TİYATROSU
TURKEY/ANTALYA STATE THEATER
OTHELLO - OTHELLO
10 Nisan Çarşamba 20:00
April 10th, Wednesday 20:00
11 Nisan Perşembe 20:00
April 11th, Thursday 20:00
Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Hacı Ömer Sabancı Cultural Center
Yazan / Writer: William Shakespeare
Çeviren / Translator: Özdemir Nutku
Yöneten / Director: Malcolm Keith Kay
Işık Tasarımı / Light Designer: Namık Gürsoy
Dekor Tasarımı / Set Designer: Hakan Dündar
Kostüm Tasarımı / Costume Designer: Candan Günay
Sahne Dövüşü / Stage Combat: Orkun Yılmaz
Kast / Cast:
Othello: Selim Bayraktar, Iago: Sertel Uğur, Brabantio: Ali Meriç, Cassio: Orkun Yılmaz, Desdemona: Meltem Gülenç,
Emilia: Kader Gözpınar, Bianca: Başak İşür, Montano, Giatiano: Bülent Ünsür, Komutan, Asker / Commander,
Soldier: Ebru Tanrıver, Roderigo: Hüseyin Atav, Dük, Lodovico / Duke, Lodovico: Erol Karayılan, Askerler / Soldiers:
Yalçın Temmuz Yılmaz, Toray Bostan
34
Sevgiliye armağan edilen küçük bir mendil, namus simgesi
olabilir mi?
Kıskançlık neleri kursağında taşır ve nasıl kusturur vahşeti?
İhanet korkusu, kuşku ne kadar derin yaralar açar yüreklerde
ve ilk yan etkisi körlük müdür?
Kadına yönelik şiddetin normal bir davranış şeklini almaya
başladığı dünyanın tüm ülkelerinde buna en güzel tepki sanatla
mümkündür kuşkusuz.
Günümüzde hala kadına, alınıp satılabilen meta gibi bakan
zihniyetler var. Önce babalarından zorbalığı, sonra koca diye
dayatılan adamlardan dayak, şiddet ve vahşeti öğreniyorlar.
Çalınan mutluluklarla dolu hayatlarını onlar da kendi
çocuklarına öğretiyorlar.Othello, içimizdeki, etrafımızdaki
tohumlarının nasıl atıldığını anlayamadığımız kıskançlık illetini,
onun büyüttüğü trajedi, vahşet, şiddet, dehşet ve cinayetin
gözler önüne çırılçıplak serildiği bir oyun. Shakespeare yüzyıllar
öncesinden günümüze, ruhlarımızın derinliklerinde yatan
gizemleri bir tokat gibi yüzümüzde çarpıyor:
“Duygularımız mantığımızla dengelenmiş. Yoksa içimizdeki
şehvet, damarlarımızdaki azgınlık bize ne oyunlar oynardı.
İyi ki mantık denilen bir şey var da kuduran isteklerimizi,
dizginsiz tutkularımızı bastırabiliyoruz. Aşk dediğimiz şey işte
bu tutkularımızın bir uzantısı, bir sürgünü. Her şeye inanan
avanaklar işte böyle ağa düşerler. Değerli, namuslu, masum
kadınlar işte böyle lekelenirler.”
Could a tiny handkerchief gifted to one’s lover symbolize
chastity? What does jealousy bear in its bosom and how does
it evoke an outburst of violence?
Fear of betrayal, and doubt, inflict deep scars in hearts. Is
blindness the first side effect?
In countries where violence against women assumes the form
of a normal behavioral mode, the best reaction is undoubtedly
through the arts.
Today the mentality that views women as tradable commodity
still lingers. Women first learn bullying from their fathers; and
beating, violence and atrocity later through men imposed
on them as husbands. They teach this life replete with stolen
happiness to their own children. Othello is a play that reveals
the stark naked ill of jealousy; and the tragedy, atrocity,
violence and crime born out of it. Shakespeare staggeringly
portrays the mysteries lying in the depths of our souls from
centuries ago to our day:
“If the balance of our lives had not one scale of reason to
poise another of sensuality, the blood and baseness of our
natures would conduct us to most preposterous conclusions:
but we have reason to cool our raging motions, our carnal
stings, our unbitted lusts, whereof I take this that you call love
to be a sect or scion... Thus credulous fools are caught; And
many worthy and chaste dames even thus, all guiltless, meet
reproach…”
35
ATÖLYE WORKSHOP
“ORTAOYUNU” TİPLERİ ÜZERİNE
CONCERNING “TURKISH TRADITIONAL LIGHT COMEDY”
(ORTAOYUNU) TYPES
10 Nisan Çarşamba 14:00
April 10th, Wednesday 14:00
11 Nisan Perşembe 14:00
April 11th, Thursday 14:00
12 Nisan Cuma 14:00
April 12th, Friday 14:00
Adana Devlet Tiyatrosu Çalışma Stüdyosu Adana State Theater Workshop Studio
Atölye Lideri / Workshop Leade: Münir Canar
36
Atölye Çalışması Bilgisi: “Geleneksel Türk Halk Tiyatrosu”nun
önemli seyirliklerinden olan orta oyunu, çevresi izleyicilerle çevrili bir
alan içinde oynanan, yazılı metne dayanmayan, içinde müzik, dans
ve şarkı da bulunan doğaçlama bir oyundur. Ortaoyununun kişileri ve
fasılları Karagöz oyunuyla büyük oranda benzerlik gösterir. Oyunun en
önemli iki kişisi Kavuklu ile Pişekâr’dır. Kavuklu, Karagöz oyunundaki
Karagöz’ün karşılığı, Pişekâr da Hacivat’ın karşılığıdır. Ortaoyununda da
gülmece öğesi, Karagöz oyunundaki gibi, yanlış anlamalara, şakalara
ve gülünç hareketlere dayanır. Oyunda çeşitli mesleklerden, yörelerden,
uluslardan insanların meslekî ve yöresel özellikleri, ağızları taklit edilir.
Oyuncu - Sanatçı Münir Canar, atölye çalışmasında teorik ve pratik
birikimini katılımcılarla paylaşırken, aynı zamanda ulusal tiyatromuzun
gelişimi açısından özel bir önem taşıyan şu hedeflere ulaşmayı
arzulamaktadır:
- Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür anlayışından hareketle,
Türkiye’deki güncel kültür ve sanat olaylarını değerlendirmek,
sanat ve kültür insanlarının yapmaları gerekli olan çalışmaları ve genel
durumu irdelemek.
- “Geleceğin Türk tiyatrosunu oluştururken; geleneksel Türk tiyatrosu
temel alınmalıdır” düşüncesini irdelemek.
- Sanatın ilgi alanımıza giren kolu olarak tiyatroyu, taklitçilikten
kurtarmak, ulusal Türk tiyatro üslubunu yaratma gereğinin önemini
vurgulamak, bu yönde önerileri paylaşmak.
- Karagöz ve Ortaoyunu’nun dünya kültürleriyle ilişkisini irdelemek,
etkileri araştırmak, ayrıştırmak ve geleneksel türleri toprağımıza sıkıca
basan, özgün ayakta duruşları açısından vurgulayarak değerlendirmek,
özgün uygulama yöntemlerini aktarmak.
- 20. yüzyıl tiyatro adamlarının geliştirdikleri, teorik ve pratik açıdan
ileri sürdükleri yenilik ya da yöntemleri, ortaoyunu teknikleri ile
karşılaştırmak.
- Tiyatro sahnesinde “dikkat” öğesini uygulamalı bir çalışma yöntemi
aracılığıyla vurgulamak.
- Sahne üzerinde “Bedensel Kıvraklık” ve “Dikkat Kıvraklığı”nı
uygulamalı bir çalışma yöntemiyle kavratmak.
- Karagöz ve Ortaoyunu tiplerini karşılaştırmak, başat figürler hakkında
bilgi vermek…
Özgeçmişi: Münir Canar 1945 yılında Ankara’da doğdu. Ankara
Devlet Konservatuvarı Tiyatro Yüksek Bölümü’nden 1967’de mezun
oldu. Aynı yıl Ankara Devlet Tiyatrosu’nda görev alan sanatçı halen bu
kurumda çalışmalarını sürdürüyor. Birçok tiyatro oyununda oyuncu ve
yönetmen olarak yer aldı.
1983 - 84 döneminde “Kanlı Nigar” adlı oyunla İsmail Dümbüllü ve
Sanatseverler Derneği’nin “En iyi Erkek Oyuncu” ödüllerini aldı.
1974’ten günümüze “Kaynanalar, Beybaba, Yalancı Karım, Fırtına,
Servet Avcısı ve Türkan gibi birçok televizyon projesinde yer aldı.
Ortaoyunu’nun günümüzdeki en önemli temsilcisi olan sanatçı, başta
Devlet Tiyatroları bölgeleri olmak üzere birçok yerde ‘Geleneksel
Türk Tiyatrosu ve Ortaoyunu Tekniği’ üzerine atölye çalışmaları
düzenlemektedir.
Workshop Information: Ortaoyunu is one of the most essential
theatrical spectacles in Traditional Turkish Folk Theatre. It is an
improvisational type of play, performed on a stage surrounded by the
audience, with no scripts or texts, and featuring songs and dances.
The characters and the acts of Ortaoyunu are substantially similar
with Karagöz Shadow Play. The lead characters of the play are
Kavuklu and Pişekâr, where Kavuklu corresponds to Karagöz,
and Pişekâr to Hacivat. The elements of humor in Ortaoyunu are
based on misunderstandings, jokes, and funny behaviors, like in
Karagöz Shadow Puppetry. The plays burlesque vocational and local
idiosyncrasies and dialects and of people from various professions,
regions and nations.
Actor-Artist Münir Canar will share his theoretical and practical
knowledge at the workshop where he aims to achieve the following
goals which distinctively bear significance for the development of
Turkish theatre:
- Evaluating the topical cultural and art events in Turkey based on an
understanding that the very foundation of the Republic of Turkey is
culture, and examining the general situation as well as the work to be
carried out by the artistic and cultural circles.
- To examine the idea that “the Turkish theater of the future should
take its basis from traditional Turkish theater “.
- To emphasize the importance of stripping theater of an imitation
understanding and instead capturing a style unique to Turkish
theater; to emphasize suggestions in that respect.
- To scrutinize the relationship between Karagöz, Ortaoyunu and
world cultures, investigating the influences, classifying, emphasizing
the traditional genres for their authenticity with firm roots in our land,
conveying authentic methods of implementation.
- To compare the innovations and methods of contemporary theatre
with the Ortaoyunu techniques, both in the theoretical and practical
sense.
- To study and apply “concentration” as a component of acting.
- To study and apply “Body energy and alertness” and “Mind
concentration and alertness” methods.
- To compare Karagöz with Ortaoyunu characters and to give
information about the protagonists of the plays.
Biography: Münir Canar was born in Ankara in 1945. He graduated
from Ankara State Conservatory, Department of Theatre in 1967. The
same year he started at the Ankara State Theatre where he currently
works. He has participated in several plays as actor and director.
In 1983 - 84, he received “The Best Actor Award” conferred by İsmail
Dümbüllü and Artlovers Association, for the play “Bloody Nigar”.
Since 1974, he has taken part in various TV projects such as
Kaynanalar, Beybaba, Yalancı Karım, Fırtına, Servet Avcısı and Türkan.
As the most important representative of “Ortaoyunu” today, he
currently holds workshops on “Techniques of Traditional Turkish
Drama and Ortaoyunu”.
37
Münir Canar
TÜRKİYE/ANKARA DEVLET TİYATROSU
TURKEY/ANKARA STATE THEATER
BEN ÖDÜYORUM - MONSIEUR AMILCAR
12 Nisan Cuma 20:00
April 12th, Friday 20:00
13 Nisan Cumartesi 15:00 - 20:00
April 13th, Saturday15:00 - 20:00
14 Nisan Pazar 20:00
April 14th, Sunday 20:00
Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Hacı Ömer Sabancı Cultural Center
Yazan / Writer: Yves Jamiaque
Çeviren / Translator: Hüseyin Mevsim
Yöneten / Director: Vladlen Alexandrov
Işık Tasarımı / Light Designer: Osman Uzgören
Dekor ve Kostüm Tasarımı / Set and Costume Designer: Elena Ivanova
Müzik / Music: Şevki Çepa, Evren Gülseven
Koreografi / Choreography: Emre Onuk
Kast / Cast:
Alexandre Amilcar: Olcay Kavuzlu, Mashu: Şevki Çepa, Eleonora: Sinem Şahin, Melia: Ayşe Akınsal,
Virginia: Ceren Narinoğlu, Paulo: Numan Aydın
38
Aşkta ihanete uğramış, dostlukta satılmış yalnız bir adam,
duyguyu, aile ve mutluluğu satın almak ister. Bunun için
profesyonel bir aktrisi eş, bir kaldırım gülünü kızı ve parasız
bir Paris ressamını dostu olarak kiralar. Tek bir şartla; Baş
döndürücü bir ücret karşılığı üçü de her akşam 6’dan sabah
9’a kadar rollerine bürüneceklerdir, ancak kendilerini rollerine
kaptırmadan ve gerçek hayatla oyun arasındaki sınırı aşmadan.
Kısacası, çalışır vaziyette ideal bir aile takımı kurmak ister.
Peki bu mümkün müdür? Eğer mümkünse, nasıl gerçekleştirilir,
oyun nasıl kurgulanabilir?
İşte bu oyun, yalnızlar ve yalnızlıktan korkanlar, büyük yalan
ve büyük yanılsamalar, aşk ve nefret, gerçekleşmemiş aşk
ve gerçekleşmiş nefret, duyguların ahlâkı, arama ve bulma,
ararken ve bulurken üzerinde yürüdüğümüz cam kırıkları, insan
ve insanın sıcaklık salınımı, yaşamak için gerekli olan o 37°
insan sıcaklığı hakkındadır.
Betrayed in love and friendship, a lonely man decides to buy
feelings, family, and happiness. Thus he hires a professional
actress as his spouse, a streetwalker as his daughter, and
a penniless Paris painter as his friend. There is only one
condition: They will act their part every day from 6 at night till
9 in the morning in return for a dizzying pay, however they
will not get too carried away with their roles and not cross
the line between real and imaginary life.
In short, he wants to set up a functioning, ideal family team.
Is this possible though? If yes, how so, and how can the plot
be built?
The play is about the lonely, and about those who fear
loneliness, about big lies and illusions, about love and hate,
unrealized love and actual hatred, morality of feelings,
searching and finding, the broken glass we step on as we
search and find, about mankind and mankind’s release of
temperature; that 37° human temperature that one requires
to survive...
39
ATÖLYE WORKSHOP
KARAGÖZE GELEN MEKTUP - ÖZEL GÖSTERİM
LETTER TO KARAGÖZ - SPECIAL PERFORMANCE
13 Nisan Cumartesi 14:00
April 13th, Saturday 14:00
Adana Devlet Tiyatrosu Çalışma Stüdyosu Adana State Theater Workshop Studio
Atölye Lideri / Workshop Leader: Ahmet Aksoy
Yaş Grubu / Age Group: 18+
Atölye Çalışması Bilgisi: Karagöze zengin bir kişi yüklü bir miras
bırakmıştır. Karagöz’ün bu mirası hak edebilmesi için vasiyetinde
belirtilen şartları yerine getirmesi gerekmektedir.
Hacivat’tan yardım ister ve yolculuk başlar.
40
Özgeçmişi: Hayali, AHMET AKSOY
1962 Mersin’de doğan sanatçı lise yıllarında amatör olarak tiyatroya
başladı.1990 yılında Hayali Küçük Ali’nin ses kasetleriyle çalışma
yaparak karagöz oynatmaya başladı.1995 yılında “UNİMA Milletler
Arası Kukla Gölge Oyunu Birliğine” üye oldu. Usta sanatçılardan
aldığı eğitim, sanatına büyük katkılar sağladı.Yurt içi birçok
turne yapan sanatçı aynı zamanda “Uluslararası Gölge Oyunu
Festivallerinde” gösteriler gerçekleştirdi.Alman sanatçı Tolsten
Bauer ile birlikte Almanya’da Oberhausen ve Manhaim’da gölge
oyunu ve atölye çalışmaları gerçekleştirdi.
Ahmet Aksoy, ”Unesco Somut Olmayan Kültürel Miras
Taşıyıcısı” kapsamında seçici kurul tarafından “geleneksel tiyatro ve
karagöz oynatıcısı”olarak kayıt altına alınmıştır.
Sanatçı bugüne kadar yaptığı çalışmalarıyla:
Mersin Akdeniz Rotary - Meslek ödülü
İçel Koleji Kuruluşunun 50. yılı - Meslek ödülü
Unima Milli Merkezi - Başarılı Sanatçı Ödülü’ne layık görülmüştür.
Workshop Information: A prosperous relative bequeaths a lavish
legacy to Karagöz, yet Karagöz needs to fulfill the conditions stated
in his will to deserve it. He asks for Hacivat’s help, which marks the
beginning of a journey.
Biography: Hayali, AHMET AKSOY Born in Mersin in 1962,
Aksoy made an amateur start to the world of theater in his high
school years. In 1990, he began to perform shadow puppetry
performances using the voice tapes of Hayali Küçük Ali. In 1995
he became a member to the “UNİMA International Puppetry
Association”. He improved his art upon trainings by master artists.
He held several tours across Turkey and performed shows at
“International Puppetry Festivals”. He teamed up with German
artist Tolsten Bauer to perform puppetry shows and workshops in
Oberhausen and Manhaim in Germany.
Ahmet Aksoy has been registered by the selection committee as
“traditional theater and puppetry performer” within the scope of
”Unesco Intangible Cultural Heritage”. The artist has earned the
following awards through his career:
Mersin Mediterranean Rotary Club - Vocational Award
İçel College 50th Anniversary - Vocational Award
Unima National Center-Achieving Artist Award.
41
Ahmet Aksoy
MAKEDONYA/ÜSKÜP MİLLİ KURUM TÜRK TİYATROSU
MACEDONIA/USKUP NATIONAL INSTITUTION OF TURKISH THEATRE
BÜTÜN OĞULLARIM - ALL MY SONS
15 Nisan Pazartesi 20:00
April 15th, Monday 20:00
16 Nisan Salı 20:00
April 16th, Tuesday 20:00
Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Hacı Ömer Sabancı Cultural Center
Yazan / Writer: Arthur Miller
Çeviren / Translator: Ülkü Tamer
Yöneten / Director: Aleksandra Kardalevska
Dekor Tasarımı / Set Designer: Valentin Svetozarev
Kostüm Tasarımı / Costume Designer: Maya Dimovska
Müzik / Music: Yordan Kostov
Kast / Cast:
Joe Keller: Salaettin Bilal, Kate Keller: Bedia Begovska, Chris Keller: Selpin Kerim,
Ann Deever: Suzan Akbelge, George Deever: Neat Ali
42
Arthur Miller “Bütün Oğullarım“ı İkinci Dünya Savaşı’ndan
hemen sonra yazmış olsa da, oyun günümüzde de çağdaş bir
aile dramı ve topluma güncel bir eleştiriyi simgelemektedir.
Although Arthur Miller wrote “All My Sons” right after World
War II, the play symbolizes a modern family tragedy and an
up-to-date diatribe of the society.
‘Amerikan Rüyası’nın kritiğini başarılı bir şekilde yapan oyun,
bu rüyanın etkisinde kalan toplumsal düzen, bireyleri insanın
mutluluğu ve hayatı pahasına, maddi başarıya ulaşmalarını
teşvik etmektedir. Oysa uğruna mücadele ettikleri bu maddi
başarı herhangi bireysel ahlaki güvenilirliği hiçe saymaktadır…
A successful critique of the ‘American Dream’, the play
portrays the social order under the influence of the dream
that promotes financial success in expense of human
happiness and life. However this financial success that they
strive for totally ignores ethical dependability.
43
TÜRKİYE/ANKARA DEVLET TİYATROSU
TURKEY/ANKARA STATE THEATER
EURIDICE’NİN ELLERİ
AS MÃOS DE EURÍDICE
15 Nisan Pazartesi 18:00
April 15th, Monday 18:00
Adana Devlet Tiyatrosu Fuaye Sahne Adana State Theater Foyer Stage
Yazan / Writer: Pedro Bloch
Çeviren / Translator: Lütfi Ay-Tarık Levendoğlu
Yöneten / Director: Yurdaer Okur
Işık Tasarımı / Light Designer: Osman Uzgören
Dekor ve Kostüm Tasarımı / Set and Costume Designer: Başak Özdoğan
Müzik / Music: Ayşe Önder
Müzisyenler / Musicians: Çello / Cello: Erman İmayhan, Flüt / Flut: Cem Önertürk
Kast / Cast:
Uğur Çavuşoğlu
44
II. Dünya Savaşı sonrası endüstrileşmeyle beraber kendi
varlığını sorgulamaya başlar insan. Her şeye bir maddi değer
biçildiği, paranın bütün değerleri satın alan bir güç olarak kabul
edildiği, medenileşen toplumlarda, birey korkunç bir yalnızlık
içine düşmüştür. Varoluşçuluk, tam da bu dönem bütün
dünyayı etkisi altına alan bir akım olarak hayatımıza girer.
Kafası hayli karışmış, eserleri henüz yayınlanmamış bir yazar
olan Gumersindo Tavares, dönemin etkisini tamamıyla
üzerinde barındırmaktadır. Karısı, çocukları, kayınvalidesi ve
kayınpederinin gölgesinde yaşar. Onların fikirleri ve kurallarına
göre yaşayan yazar, sonunda sorumluluğunu alarak bir seçim
yapar. İşte gerçek sıkışmışlık bu seçimden sonra başlar; başına
gelen bütün acı olayların, yaptığı bütün eylemlerin sorumlusu,
kendisi dışındaki herkes’tir.
Mankind begins to question its own existence upon the
industrial revolution following World War II. In civilized
societies where everything is conferred a financial value
and where money is acknowledged as the power that buys
everything, individuals suffer a profound loneliness. That is
exactly when existentialism movement enters our lives and
permeates the entire globe.
Gumersindo Tavares is a highly confused author whose works
have not been published yet. He is completely affected by the
reality of his day. He lives in the shade of his wife, children,
mother- and father-in-law, in line with their ideas and rules.
In the end, he makes a choice assuming full responsibility.
And the real congestion strikes after that very moment: It is
everyone else but him who is accountable for his actions and
all the bitter events that occur.
45
TÜRKİYE/İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROLARI
TURKEY/ISTANBUL METROPOLITAN MUNICIPALITY CITY THEATER
MESUT İNSANLAR FOTOĞRAFHANESİ
PHOTO STUDIO OF HAPPY PEOPLE
16 Nisan Salı 18:00
April 16th, Tuesday 18:00
Adana Devlet Tiyatrosu Fuaye Sahne Adana State Theater Foyer Stage
Yazan / Writer: Ziya Osman Saba
Oyunlaştıran / Dramatized By: Hilmi Zafer Şahin
Yöneten / Director: Can Doğan
Işık Tasarımı / Light Designer: Fatih Mehmet Haroğlu
Dekor Tasarımı / Set Designer: Mehmet Emin Kaplan
Kostüm Tasarımı / Costume Designer: Eylül Gürcan
Müzik / Music: Mertol Şalt
Kast / Cast:
Can Doğan, Uğur Arda Aydın, Uğur Dilbaz
46
Ziya Osman Saba’nın 1940’lı yıllarda, farklı zamanlarda yazılmış
öykülerinin bir araya getirildiği “Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi”
adlı kitabından aynı adla sahneye aktarıldı. Hilmi Zafer Şahin’in
kolaj yaklaşımıyla sahneye aktardığı oyun, Ziya Osman
Saba’nın İstanbul’a duyduğu özlemi, sevgiyi, daha ötesi saygıyı
sahneye taşıyor. Oyunda 1952 yılında Varlık Yayınları’ndan
yayımlanan öyküler, yazarın yazdıklarına sadık kalınarak ekleme
yapılmaksızın sahneye aktarılırken diğer yanıyla da 60 yıl
öncesinde geçmiş ve o günler bağlamında İstanbul, kaybolan
ve yaşayan değerler yönünden anlatılıyor.
The play is based on Ziya Osman Saba’s book written in
1940’s, “Photo Studio of Happy People”, in which he compiles
stories he penned in different time periods. Dramatized by
Hilmi Zafer Şahin who followed a collage approach, the play
is a portrayal of Ziya Osman Saba’s longing, love, and most
importantly, respect for Istanbul. The play remains loyal to
the original version of the stories published in 1952 by Varlık.
It illustrates what Istanbul was like 60 years back in time,
through the lens of values lost and alive.
47
TÜRKİYE/İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ŞEHİR TIYATROLARI
TURKEY/ISTANBUL METROPOLITAN MUNICIPALITY CITY THEATER
TÜRKİYE KAYASI
THE ROCK OF TURKEY
17 Nisan Çarşamba 20:00
April 17th, Wednesday 20:00
18 Nisan Perşembe 20:00
April 18th, Thursday 20:00
Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Hacı Ömer Sabancı Cultural Center
Yazan / Writer: Fehime Seven
Yöneten / Director: Şükrü Türen
Dramaturji / Dramaturgy: Gökhan Aktemur
Işık Tasarımı / Light Designer: Zilkifli Özdemir
Sahne Tasarımı / Set Designer: Barış Dinçel
Görsel Tasarım / Visual Designer: Aksel Zeydan Göz
Kostüm Tasarımı / Costume Designer: Ayşen Aktengiz
Efekt / Effects: Ersin Aşar
Kast / Cast:
Hikmet Körmükçü, Nevzat Çankara, Sevtap Çapan, Selim Can Yalçın, Hakan Yavaş, Kubilay Penbeklioğlu
48
Türkiye’nin en genç yazarlarından Fehime Seven’in yaşanmış
bir olaydan yola çıkarak yazdığı oyunda Bulgaristan’dan göç
etmek zorunda kalan bir ailenin öyküsü anlatılıyor.
In the play, based on a real-life story, one of the youngest
playwrights in Turkey, Fehime Seven portrays a family who
had to migrate to Turkey from Bulgaria.
Türkiye’de sıfırdan başlayacakları hayata, geçmişten taşımayı
istedikleri her şeyi arabasına yükleyen aile, anılarını, aşklarını
ve hayallerini, sınırın ardında bırakıp yeni ümitlerle yola çıkar.
Ancak karşılarına hiç beklemedikleri bir engel çıkacaktır…
Everything they wanted to bring in to this new life, which
they would start from scratch in Turkey, was loaded on that
car. They left their memories, loves, and dreams behind the
border, and set out with crisp hopes… Unaware that an
unexpected obstacle loomed on the way…
49
TÜRKİYE/EMEK SAHNESİ
TURKEY/EMEK STAGE
KIRMIZI YORGUNLARI - RED WORN
17 Nisan Çarşamba 18:00
April 17th, Wednesday 18:00
Adana Devlet Tiyatrosu Fuaye Sahne Adana State Theater Foyer Stage
Yazan / Writer: Özen Yula
Yöneten / Director: Beyti Engin
Işık Tasarımı / Light Designer: Metin Çelebi
Dekor Tasarımı / Set Designer: Ela Aydemir
Kostüm Tasarımı / Costume Designer: Çağla Yıldırım
Kast / Cast:
Ayçe Abana, Barış Atay, Pınar Yıldırım, Sezgi Mengi, Füsun Erbulak
İnsan kendine ne denli yabancılaşır?
Oynadığı oyuna nereye kadar inanır?
Bu yorgunluk nerede biter, nasıl sonlanır?
50
Kırmızı Yorgunları, bireyin yalnızlığını, çıkmazlarını ve
yalanlarını, kendilerine sahte kişilikler yaratarak, hayatlarını bir
oyuna dönüştürerek kaçınılmaz sonlarını hazırlayan beş kişinin
öyküsünü anlatıyor. Kendilerini arama yolundaki bu insanların
umutları, vazgeçişleri ve kaybedişleri, izleyiciyi çarpıcı bir
serüvenin, derin bir duygu dünyasının içine çekiyor...
How estranged can one become from one’s self?
How far can he believe in the game he himself has contrived?
When does this exhaustion come to an end? How does it
culminate?
Red Worn dramatizes the story - the loneliness, predicament
and lies of five people who set the stage for their inevitable
end by turning their lives into a game through the creation
of forged identities. The amalgam of hopes, submission and
loss of these people draws the spectators into a remarkable
adventure, into a deep world of emotions…
51
ÇEK CUMHURİYETİ/KARA TİYATRO SRNEC
CZECH REPUBLIC/BLACK LIGHT THEATER SRNEC
SEÇKİLER - ANTOLOGIA
Yazan ve Yöneten / Writer and Director: Jiri Srnec
1959 yılında Black Light (Kara Işık) tiyatrosunun dünyada
ilk örneğini gerçekleştiren Srnec Black Light Tiyatrosu,
1962 yılında Edinburgh’da düzenlenen tiyatro festivalinde
uluslararası saygınlık kazandı.
52
Bölümler halinde izleyeceğimiz oyun, bir çamaşırhanede
başlar. Genç kızı bir yaz günü çamaşırlarını yıkayıp ipe asarken
görürüz. Tıpkı daha önce nasıl yapıyorsa yine öyle...
Ancak bu kez işler her zamanki gibi gitmez ve komedi işte tam
da bu anda başlar! Sonra sırayla kız arkadaşıyla
hatıra fotoğrafı çektirmek isteyen bir askerin öyküsü, hiç eşyası
olmadığı için çok mutlu olan bir adamın öyküsü, kendini kaz
zanneden bir kemanın öyküsü gibi birbirinden komik ve ilginç
sahneler çıkar karşımıza...
Sessiz sinema zamanlarından Laurel - Hardy, Buster Keaton,
Charlie Chaplin gibi büyük ustaların esin kaynağı olduğu oyunu
keyifle izleyeceğinizi umuyoruz.
18 Nisan Perşembe 20:00
April 18th, Thursday 20:00
Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi Sabancı University Performing Arts Center
22 Nisan Pazartesi 20:00
April 22nd, Monday 20:00
23 Nisan Salı 20:00
April 23rd, Tuesday 20:00
Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Hacı Ömer Sabancı Cultural Center
In 1959, the group performed world’s first example of
Black Light theatre though they achieved great international
reputation at a theatre festival organized in Edinburgh in
1962.
The play will follow in sections begins in a laundry. We see a
young girl on a summer day washing her clothes and hanging
them out. Just like she did it before. However, this time things
not go as usual, and the comedy begins at this moment!
Later on we encounter funny and interesting scenes like the
story of a soldier who wants to have a souvenir photograph
taken with his girlfriend, the story of a happy man, who is
blissful for not having any possessions, the story of a violin
that behaves like a goose…. We hope you will enjoy this
show which masters such as Laurel - Hardy, Buster Keaton,
Charlie Chaplin from the silent film era are the source of its
inspiration.
53
TÜRKİYE/İZMİT BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROLARI
TURKEY/IZMIT METROPOLITAN MUNICIPALITY CITY THEATER
İTİRAFÇI YÜREK - HEARTH THE CONFESSOR
18 Nisan Perşembe 18:00
April 18th, Thursday 18:00
Adana Devlet Tiyatrosu Fuaye Sahne Adana State Theater Foyer Stage
Yazan / Writer: Edgar Allen Poe
Çeviren / Translated By: Engin Vural
Oyunlaştıran / Dramatized By: Mesut Vural
Yöneten / Director: Aydın Sigalı
Sanat Danışmanı / Art Consultant: Eylem Tanrıver Varlı
Işık Tasarımı / Light Designer: Erol Dinçdemir
Dekor Tasarımı / Set Designer: Rona Topçuoğlu
Görsel Tasarım / Visual Design: Aksel Zeydan Göz
Kostüm Tasarımı / Costume Designer: Rona Topçuoğlu
Müzik / Music: İlker Sevüker
Kast / Cast:
Aydın Sigalı
54
Yaşam ve ölüm arasında ince çizgide bir adam…
Yalnızlığın, çaresizliğin, kaybedişlerin, yaşama karşı duyulan
öfkenin, ne yapacağını bilememenin tam ortasında bir adam…
Edgar Allan Poe…
Şizofreni, makropsi, diri diri gömülme korkusu (tafefobi)
ile mücadele etmek zorunda olan bir adam ve alkolün
getirdikleri… Öldürme içgüdüsü… Öfke nöbetleri… Özlemler…
Pişmanlıklar… Ve zihnin bütünüyle yitirilişi… Ve tükeniş…
Hepimizin karanlık bir yönü vardır! Tıpkı onda olduğu gibi…
Bir yazarın kendi dünyasındaki trajedisi…
A man walking the fine line between life and death…
A man in the midst of loneliness, desperation, losses, anger
towards life, not knowing what to do… Edgar Allan Poe…
A man who has to cope with schizophrenia, macropsia,
taphephobia (the fear of being buried) and the suffering
alcohol brings… Murder instinct… Boots of anger…
Longings… Regrets… A total loss of mind… And burnout…
Each of us has a dark side! Just like he did… A writer’s
tragedy in his own world…
55
TÜRKİYE/TRABZON DEVLET TİYATROSU
TURKEY/TRABZON STATE THEATER
BEN FEUERBACH - I, FEUERBACH
Yazan / Writer: Tankred Dorsed
Çeviren / Translated By: Sema Engin
Yöneten / Director: Yurdaer Okur
Işık Tasarımı / Light Designer: Yüksel Aymaz
Dekor ve Kostüm Tasarımı / Set and Costume Designer: Efter Tunç
19 Nisan Cuma 20:00
April 19th, Friday 20:00
20 Nisan Cumartesi 15:00 - 20:00
April 20th, Saturday 15:00 - 20:00
Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Hacı Ömer Sabancı Cultural Center
25 Nisan Perşembe 20:00
April 25th, Thursday 20:00
Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi Sabancı University Performing Arts Center
Kast / Cast:
Feuerbach: Hakan Meriçliler, Kadın / Woman: Elif Şeker Saka, Asistan / Assistant: Emre Ön
Feuerbach uzun süre akıl hastanesinde yattıktan sonra tedavi
olmuş, mesleğine tutkun bir oyuncudur. Bu uzun aradan
sonra, bir tiyatronun oyuncu seçmelerine gelir. Karşısında
bir zamanlar tanıdığı ünlü rejisörü görmeyi beklerken, onun
asistanı tarafından karşılanır.
56
İlk başta yaşadığı hayal kırıklığı, bir müddet sonra izleyicisinin
tüm dikkatini kendinde toplamaya çalışan oyuncunun
sergilediği bir kedi-fare oyununa dönüşür. Böylece Feuerbach’ın
kişiliğinin ve yaşamının katmanlarında dolaşmaya başlarız.
Beklenen kişi en sonunda geldiğinde ise olaylar Feuerbach’ın
tahmininden çok farklı gelişir.
Feuerbach is an actor addicted to his profession. After a longterm stay in the asylum, he is treated. After a long break
he attends the auditions of a theatre. While expecting the
famous director whom he knew for a long time, appears
before him the assistant of that director. The disappointment
he experienced at the beginning turns into a cat and mouse
game performed by the actor, who tries to attract the
attention of the audience. Thus begins our journey at the
diverse layers of Feuerbach’s personality and life.
When the expected person finally arrives, the course of
events follows an entirely different path than what he had
anticipated.
57
TÜRKİYE/SEMAVER KUMPANYA
TURKEY/SEMOVAR COMPANY
METOT - METHOD
19 Nisan Cuma 18:00
April 19th, Friday 18:00
Adana Devlet Tiyatrosu Fuaye Sahne Adana State Theater Foyer Stage
Yazan / Writer: Jordi Galceran
Çeviren / Translator: Zerrin Yanıkkaya
Yöneten / Director: Serkan Keskin
Dekor Tasarımı / Set Designer: Cem Yılmazer
Kostüm Tasarımı / Costume Designer: Aslı Ersüzer
Müzik / Music: Alper Maral
Kast / Cast:
Sarp Aydınoğlu, Sezin Bozacı, Serkan Keskin, Mustafa Kırantepe
58
Bir şirketin toplantı odası; iş görüşmesine gelen dört kişi, tüm
hünerlerini ortaya koyup, işi kapmak için gizem dolu çeşitli
sınavlardan geçecekler. İspanyol Jordi Galceran’ın 2003 yılında
kaleme aldığı ve günümüz iş dünyasının acımasız yönlerini
ortaya koyduğu bu oyun, yazarına dünya çapında bir ün
getirdi. Semaver Kumpanya’nın sunduğu bu psikolojik gerilimi,
nefeslerinizi tutarak izleyeceksiniz.
In the meeting room of a company, four people who came
in for a job interview will go through a number of mysterious
tests to showcase their skills to take the job. Penned by
Spanish author Jordi Galceran in 2003, the play that discloses
the ruthless face of today’s business world brought worldwide
fame to the playwright. Be ready to hold your breath as you
watch this psychological thriller staged by Semovar Company.
59
TÜRKİYE/ANKARA DEVLET TİYATROSU
TURKEY/ANKARA STATE THEATER
PAL SOKAĞI ÇOCUKLARI
THE PAUL STREET BOYS
21 Nisan Pazar 11:00 - 14:00
April 21st, Sunday 11:00 - 14:00
Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Hacı Ömer Sabancı Cultural Center
Yazan / Writer: Ferenc Molnar
Çeviren / Translator: Tarık Demirkan
Oyunlaştıran / Dramatized By: Serra Canbay
Yöneten / Director: Ebru Kara
Işık Tasarımı / Light Designer: Kazım Öztürk
Dekor Tasarımı / Set Designer: Aytuğ Dereli
Kostüm Tasarımı / Costume Designer: Töre Özsel
Müzik / Music: Sarp Keskiner
Koreografi / Choreography: Burçak Işımer
60
Kast / Cast:
Nemecsek: İpek Atagün Gezener, Boka: İrfan Kılınç, Feri Ats: Caner Kadir Gezener,
Gereb’in Babası / Gereb’s Father: Halil Akarsu, Bekçi Jano: Şekip Taşpınar,
Nemecsek’in Annesi / Nemecsek’s Mother: Nilgün Cilingiroğlu, Csele: Mert Aksu, Csonakos: Erdem Serkan Saraç,
Gereb: Aytuğ Scioti, Kolnay: Murat Can Öztürk, Csengey: Erdem Serkan Saraç, Rıchter: Berkan Görgün,
Wendauer: Özkan Gültekin, Pasztorlar’ın Küçüğü / Juniour member of Pasztor’s: Berkay Veli,
Pasztorlar’ın Büyüğü / Senior member of Pasztor’s: Faik Gürbüzlü, Weisz: Erdem Serkan Saraç,
Szebenics: Uğur Nak, Barabas: Barış Çağlar, Csetneky: Gökhan Kutum
Orkestra / Orchestra:
Nevzat Doğa Amiklioğlu, Faruk Karagül, Uğur Nak, Engin Bostancı
Nemecsek, Boka Csonakos, Gereb, Feri Ats, Pasztor Kardeşler
ve diğerleri… Binalarla kuşatılmış arsa için birbirleriyle amansız
bir mücadeleye giren iki çocuk çetesi: Pal Sokağı Çocukları
ve Kırmızı Gömlekliler. Tek istedikleri arsada özgürce oyun
oynayabilmek! O arsa sadece bir arsa değil, Pal Sokağı
Çocukları’nın vatanı ve onlar vatanlarını tüm güçleriyle
savunuyorlar. Savaşırken dostluğu, gururu, adil olmayı her
şeyin önünde tutan bu cesur çocuklar, bizlere kazanan ve
kaybedenin dost olabileceğini öğretiyorlar. Dostluk, vatan
sevgisi ve bağlılık üzerine kurulan bir hikâye. Macaristan’dan
çıkıp tüm dünya çocuklarına ulaşan, hayal etmeyi unutmayan
özgür ruhların hikâyesi.
Nemecsek, Boka, Csonakos, Gereb, Feri Ats, Pasztor Brothers
and others… Paul Street Boys and Red Shirts are two boy
gangs who fight against each other for a piece of land
surrounded by buildings. All they want is a playground where
they can play freely.
Thus, the land is not an ordinary one; it is the land of the Paul
Street Boys, a land they defend with all their might…
Those boys, not giving up on friendship, pride and respect
even in a state of war, teach us that the winner and the loser
may be friends. A story constructed on friendship, patriotism
and commitment, written in Hungary to reach out to the
children of the world… The story of free souls that never
forget to dream…
61
TÜRKİYE/İSTANBUL DEVLET TİYATROSU
TURKEY/İSTANBUL STATE THEATER
ÇİRKİN - THE UGLY ONE
24 Nisan Çarşamba 20:00
April 24th, Wednesday 20:00
25 Nisan Perşembe 20:00
April 25th, Thursday 20:00
26 Nisan Cuma 20:00
April 26th, Friday 20:00
Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Hacı Ömer Sabancı Cultural Center
Yazan / Writer: Marius von Mayenburg
Çeviren / Translator: Serdar Biliş
Yöneten / Director: Metin Belgin
Işık Tasarımı / Light Designer: Önder Ay
Dekor ve Kostüm Tasarımı / Set and Costume Designer: Medine Yavuz Almaç
Kast / Cast:
Lette: Tolga Evren, Fanny: Simay Tuna, Scheffler: Nışan Şirinyan, Karlmann: Şamil Kafkas
Yeni dünya düzeninin küresel çarkında tek tipleşmeye koşan
bağımlı yaratıklar mı oluyoruz? Medya ile beslenen, teknoloji
kusan, tüketim sindiren kozmetik suratlı ürünler miyiz
yoksa? Depresyon dalgalarının şiddetini bedenimizde estetik
gerdirmelerle mi hafifletiyoruz? Oyuna mı getiriliyoruz yani?
62
İşte yazar bu sanal cehennemin ortasında bize bir oyun
kuruyor. Öykü bilindik aslında. Büyük bir şirkette, başımıza
bela olan icatlardan geliştiren zihni sinirimsi bir mucidin ürünü
sayesinde ünlü olacağı sırada, çirkinliğinin suratına çarpılması.
Her şey ne kadar karmaşık! Özseverliğin doruklarında kendine
taparak uçanlar… Öykünenler… Yabancılaşanlar…
Aynı suratlarla dolaşanlar…
Bu oyunun sonu nereye varacak?
Peki size yüzünüze bakılamayacak kadar çirkin olduğunuzu
söyleseler siz ne yapardınız?
In the globalized new world order, do we transform into
dependent creatures heading towards uniformity? Or are
we cosmetic-faced products fed by the media, throwing up
technology and digesting consumption? Do we alleviate the
intense waves of depression through aesthetic surgery of our
bodies? In other words, are they playing a trick on us?
The author sets up a play for us amidst this virtual inferno. In
fact it is a familiar story. In a big company, a nerdy inventor
who develops those vexing gadgets expects to become
famous- yet he ends up having to face his ugliness.
How complicated things are! Those who float about
worshipping themselves engulfed in narcissism… Emulation…
Alienation… Identical faces everywhere…
How will this game come to an end?
If you were told that you look as ugly as sin, what would
you do?
63
ATÖLYE WORKSHOP
OYUN YAZMA ATÖLYESİ - PLAYWRITING WORKSHOP
26 Nisan Cuma 14:00
April 26th, Friday 14:00
27 Nisan Cumartesi 14:00
April 27th, Saturday14:00
28 Nisan Pazar 14:00
April 28th, Sunday 14:00
Adana Devlet Tiyatrosu Çalışma Stüdyosu Adana State Theater Workshop Studio
Atölye Lideri / Workshop Leader: Prof. Dr. Semih Çelenk
Yaş Grubu / Age Group: Yetişkin / Adult
Atölye Çalışması Bilgisi: Bu atölye çalışmasında katılımcıların yazdığı
özgün bir malzemeden yola çıkarak, üç gün boyunca bu malzemenin
nasıl bir sahne oyununa çevirilebileceği uygulamalı olarak anlatılacaktır.
Ayrıca sahne için yazarken nelere dikkat edilmesi gerektiği, sahnenin
gerekleri aktarılacak ve “dramatik olan”ın ne olduğu örneklerle
gösterilecektir. Bu atölyeye katılanlar ilk çalışmaya gelirken çok yakından
tanıdıkları ilginç bir kişinin bir sayfalık portresini; o kişiyi tüm yönleriyle
anlatan bir sayfalık bir öyküyü yanlarında getireceklerdir.
64
Özgeçmişi: 1965 yılında İzmir’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini İzmir’de
tamamladı. 1989 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Sahne Sanatları
Bölümü’nden mezun oldu. 1991’de yüksek lisans ve 1997 yılında
doktorasını bitirdi. 2001 yılında Doçent, 2007 yılında Profesör oldu.
Halen DEÜ Sahne Sanatları Bölümü’nde Öğretim Üyesi olarak çalışmakta,
lisans düzeyinde “Yazarlık”, “Uygulama Dramaturgisi”, ”Dramaturgi
Araştırmaları”; lisansüstü düzeyde “Performans Sanatının Tarihi” ve
“Tiyatroda Marjinal Biçimler” derslerini vermektedir. 2007-2010 yılları
arasında DEÜ GSF dekanlığını yaptı. Şiir, oyun, yazı, inceleme ve çevirileri
Şarköy Sanat, Edebiyat-Eleştiri, Gölge Tiyatro, Yeni İnsan, Özgür Gündem,
Agon, Tiyatora, Siyah-Beyaz, Evrensel Kültür, Express, Yaratı, Yeni Politika,
İkikalas Birheves, Kuvayı Sahne, Wesvese, Şiir Kent, Arka Bahçe, Sınırda,
Kirpi Şiir, Cumhuriyet Kitap, Varlık, Hayal, Yasakmeyve gibi dergi ve
gazetelerde yayınlandı.
2012 yılında Balıklıova köylüleriyle Balıklıova Köy Tiyatrosu’nu kurdu.
Bugüne değin birçok özgün, çeviri ve uyarlama oyunu sahnelendi. 1993
yılından başlamak üzere bugüne değin 30’u aşkın oyun sahneledi.
2005 yılında Nacar ile Serkisof dosyasıyla İsviçre Hastanesi Şiir Ödülü’nü
kazandı. Heccav Yahut Şair Eşref’in Esrarengiz Macerası adlı oyunuyla
2009 yılında Ankara Sanat Kurumu En İyi Oyun, 2010 yılında Asaf
Çiyiltepe ve 2012 yılında Karabağlar Belediyesi Mizaha Katkı Onur
Ödülü aldı. 2011 yılında sahnelediği Uğur Mumcu’nun “Sakıncasız” adlı
oyunuyla Uğur Mumcu Ödülü’ne değer görüldü.
Kitaplaşmış çalışmaları: Sokaktaki Tiyatro (İnceleme 1992), Yüzsüz
(Dario Fo’dan çeviri 1994), Ezilenlerin Tiyatrosu (Augusto Boal’den çeviri
1994), Redd-i İthal (Toplu Şiirler 1996), Tiyatro Tarihi (Oscar G.Brocketortak çeviri, 2000), Barbarlar Mutludur Çünkü Tiyatroları Yoktur (Tiyatro
Yazıları, 2001)İzlanda Oyunları (Vala Thorsdottir’den çeviri 2002),
Kalemden Sahneye (İnceleme, 2003), Nacar ile Serkisof (Toplu Şiirler,
2006), Postmodern Zamanlarda Tiyatro (2007), Heccav Yahut Şair
Eşref’in Esrarengiz Macerası (Oyun, 2009), Mutluluk Müziği (Kısa Kısa
Öykü, Vala Thorsdottir’den çeviri, 2009), Deniz Bugüne Bakıyor (Derleme,
2011), Paradiso’dan Kızılçullu’ya Şirinyer (Semt Tarihi, 2011), Hurufat
(Şiir, 2013).
Workshop Information: The three-day workshop will teach through
applied practices how a material can be transformed into a stage play,
moving on the basis of original material written by the participants.
Furthermore, the instructors will explain the points to pay attention
to while writing plays, talk about the requirements of stage, and
demonstrate through examples what “dramatic” looks like. The
participants will bring a one-page portrait of an interesting person that
they know closely, as well as a one-page story that describes that person
in detail.
Biography: He was born in İzmir in 1965. He completed his elementary
and secondary education in İzmir. He graduated from Dokuz Eylül
University (DEU) Department of Performance Arts in 1989. He
completed his graduate studies in 1991 and doctoral studies in 1997.
He became an Associate Professor in 2001 and Professor in 2007. He is
a current faculty member at DEU Department of Performance Arts. He
teaches the undergraduate courses of “Writing”, “Applied Dramaturgy”,
“Dramaturgy Research”, and the graduate courses of “History of
Performance Arts” and “Marginal Forms in Theater”. He served as the
Dean of the School of Fine Arts at DEU between 2007-2010. His poetry,
plays, essays, research, and translation have been published in various
magazines and newspapers including Şarköy Sanat, Edebiyat-Eleştiri,
Gölge Tiyatro, Yeni İnsan, Özgür Gündem, Agon, Tiyatora, Siyah-Beyaz,
Evrensel Kültür, Express, Yaratı, Yeni Politika, İkikalas Birheves, Kuvayı
Sahne, Wesvese, Şiir Kent, Arka Bahçe, Sınırda, Kirpi Şiir, Cumhuriyet
Kitap, Varlık, Hayal, and Yasakmeyve.
In 2012, he established the Balıklıova Village Theater with the villagers of
Balıklıova.
Since 1993, more than 30 of his original, translated, and adapted plays
have been put to stage.
In 2005, he won the İsviçre Hospital Poetry Award with his work “Nacar
and Serkisof”. In 2009, he received the Best Play award from Ankara
Art Institution with his play Satirist or Poet Eşref’s Mysterious Adventure.
The same play received Asaf Çiyiltepe Award in 2010 and Karabağlar
Municipality’s Honor Award for Contribution to Humor in 2012. In 2011,
he was bestowed Uğur Mumcu Award for staging Uğur Mumcu’s play,
“Unobjectionable”.
His books: Sokaktaki Tiyatro/ Theater on the Streets (Research, 1992),
Yüzsüz/ About Face (translation from Dario Fo, 1994), Ezilenlerin
Tiyatrosu/Theater of the Oppressed (translation from Augusto Boal,
1994), Redd-i İthal (Collected Poems, 1996), History of Theater (Oscar
G.Brocket-co-translation, 2000), Barbarians are Happy, Because They
Have No Theaters (Theater Essays, 2001) Icelandic Plays (translation
from Vala Thorsdottir, 2002), Kalemden Sahneye (A Short Story of
playwrights of 70’s in Turkey, 2003, 2003), Nacar ile Serkisof/ Nacar
and Serkisof (Collected Poems, 2006), Postmodern Zamanlarda Tiyatro
/ Theater in Postmodern Times (2007), Heccav Yahut Şair Eşref’in
Esrarengiz Macerası / Satirist or Poet Eşref’s Mysterious Adventure (Play,
2009), Mutluluk Müziği/ Music of Happiness (Short Stories, translation
from Vala Thorsdottir, 2009), Deniz Bugüne Bakıyor/ Deniz Views Our
Times (Anthology, 2011), Paradiso’dan Kızılçullu’ya Şirinyer/ Şirinyer
from Paradiso to Kızılçullu (History of the neighborhood, 2011), Hurufat
(Poems, 2013).
65
Prof. Dr. Semih Çelenk
TÜRKİYE/ANKARA SANAT TİYATROSU
TURKEY/ANKARA ART THEATER
GİDERAYAK - AT THE LAST MINUTE
27 Nisan Cumartesi 15:00 - 20:00
April 27th, Saturday 15:00 - 20:00
Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Hacı Ömer Sabancı Cultural Center
Yazan / Writer: Bülent Usta
Yöneten / Director: Dersu Yavuz Altun
Işık Tasarımı / Light Designer: Murat Atmış
Dekor ve Kostüm Tasarımı / Set and Costume Designer: Gazal Erten
Müzik / Music: Ali Seçkiner Alıcı
Kast / Cast:
Mehmet Ulusoy, Hakan Güven, Mahir İpek, Yıldırım Şimşek, Erdem Ulusal, Nalan Güreş, Mustafa Bilgin, Gökçen Cavga,
Gizem Aldemir, Cem Okyay
66
Politik tiyatronun simge ismi Ankara Sanat Tiyatrosu’nun,
“suya sabuna dokunarak” komedi yapılabileceğini gösteren
“Giderayak” adlı oyunu, 2008 yılı Nisan ayında “Atama
Skandalı” başlığıyla gazetelere düşen bir haberin ardından
kaleme alınmıştır.
Knows as the epitome of political theater, Ankara Art
Theater’s “At Last Minute” “proves that it is possible to make
comedy by meddling with politics. The play was written after
a news item with the headline “Appointment Scandal” in a
daily newspaper in April 2008.
Oyun, “Yanlışlıkla atanan ismin, ölümü göze alacak kadar gözü
kara ve tümüyle atamayı yapanlara muhalif olan biri olsaydı?
Hele de bu makamı “Giderayak bulunmaz bir eğlence olarak
görseydi ne olurdu?”nun cevabını arıyor. Yanıt, kadrolaşmayı,
bürokratik çürümeyi, ulusal ve uluslararası rant savaşlarını
gözler önüne seren evrensel bir komedi ortaya çıkarıyor...
The play seeks a response to the following question: “What
if the person appointed by mistake was brave enough to
risk death and a fervent opponent of those who appointed
him to that post? And what if he saw his seat as a unique
opportunity to have fun in the last minute? “. The response is
a universal comedy that bares how cadres are set up in state
offices, bureaucratic corruption, national and international
wars for unearned income…
Oyunun yazarı Bülent Usta’nın uzmanlığı ekonominin üstüne
hınzırca bir mizah duygusu eklenince sahneye sözcüğün tam
anlamıyla “güldüren” ama “güldürürken düşündüren”
bir oyun çıkıyor...
Playwright Bülent Usta reinforced his expertise in economy
through his wicked sense of humor, engendering a play that
truly makes you laugh and think at the same time…
67
İNGİLTERE/GLOBE TİYATROSU
ENGLAND/GLOBE THEATRE
KRAL LEAR - KING LEAR
Yazan / Writer: William Shakespeare
Yöneten / Director: Bill Buckhurst
Tasarım / Design: Jonathan Fensom
Müzik / Music: Alex Silverman
25 Nisan Perşembe 20:00
April 25th, Thursday 20:00
26 Nisan Cuma 20:00
April 26th, Friday 20:00
Aya İrini Aya Irını
28 Nisan Pazar 20:00
April 28th, Sunday 20:00
29 Nisan Pazartesi 20:00
April 29th, Monday 20:00
Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Hacı Ömer Sabancı Cultural Center
Kast / Cast:
Goneril: Ruth Everett, Lear: Joseph Marcell, Gloucester: Rawiri Paratene, Edgar: Matthew Romain, Kent: Dickon Tyrell
68
Kraliyet vazifesinden yorgun düşen yaşlı Kral Lear, krallığını
üç kızı arasında bölüştürmeye karar verir. Ancak bu ihtiyatsız
cömertliğin bedeli acı olacaktır. Geç de olsa hayatı boyunca
yanlış değerlerle yaşadığını idrak eden Lear, tüm insanlığın
çektiği ızdırabın farkına varacaktır…
Old King Lear, weary of royal duties, proposes to break up
his kingdom and divide it among his three daughters. But
this rash generosity is cruelly repaid and Lear discovers too
late the false values by which he has lived – and, in turn, the
suffering common to all humanity.
Mizahi dokunuşlar ve yürek acıtan bir basitlikle işlenmiş güçlü
bir şiirselliğin hakim olduğu Kral Lear, insan durumunun en
derin sanatsal incelemelerinden biri olma niteliğini taşır..
Its tempestuous poetry shot through with touches of humour
and moments of heart-rending simplicity, King Lear is one of
the deepest artistic explorations of the human condition.
69
HOLLANDA/CLOSE ACT
NETHERLANDS/CLOSE ACT
İSTİLA - INVASION
70
Devasa hayvanlar halkın arasında dolaşıyor. Hayali bir dünya
gerçek oluyor; hayvanların seslerini her yerden duymak
mümkün. Tarih öncesinden gelen bir kuşa benzeyen karanlık
bir gölge başımızın üstünden uçuyor. Bütün bu yaratıklar sağa
sola dağıldıkça insanların arasındaki karmaşa artıyor; kaçmalılar
mı yoksa takip mi etmeliler?
Large animals move between the public. A mythical world
comes alive; animal sounds are heard everywhere. A dark
figure appears as a prehistoric bird flies overhead. The area
is completely filled as all these creatures are spreading out
and causing confusion among the people; should they run or
follow?
Alandaki kaos büyülü bir şarkıyla sona eriyor. Şarkı hayvanların
dikkatini çekiyor ve hatta onları sakinleştiriyor!
The chaos ends by a magical song that attracts animals and
calms them!
İstila, unutulmaz bir sokak gösterisine dönüşüyor. Kalabalığı
bir deniz gibi dalgalandırıyor. İnsanlar bu devasa karakterleri
gördükçe içlerindeki oyuncuları unutmaya başlıyorlar.
Invasion is an unforgettable moving street spectacle that
moves the crowd like a sea. People see impressive figures and
forget the actors inside the costumes.
Heyecan herkesi sürüklüyor… Bu deneyimin eşi benzeri yok!
All get carried away…This is a unique experience!
30 Nisan Salı 20:00
April 30th, Tuesday 20:00
Atatürk Parkı ve Tren Garı’nda Sahnelenecektir. Performance at Atatürk Park and Train Station
71
HACI ÖMER SABANCI KÜLTÜR MERKEZİ
İletişim Ofisi (322) 352 33 55/112
Gişesi (322) 352 33 55/103-104
ADANA DEVLET TİYATROSU
Gazipaşa Bulvarı Gişesi (322) 459 35 17
Çukurova Üniversitesi Gişesi (322) 338 64 59
www.dtgm.gov.tr•www.adanadt.gov.tr•www.sabancivakfi.org
H. ÖMER SABANCI
KÜLTÜR MERKEZİ
SABANCI ÜNİVERSİTESİ
74
75
77
1.250-TUR-İNG/03-2013

Benzer belgeler

festival broşürü için lütfen buraya tıklayınız

festival broşürü için lütfen buraya tıklayınız Antalya’nın turkuaz kıyıları; bir tarafta sakin, zümrüt yeşili ormanlar diğer tarafta Akdeniz’in köpüren suları ile buluşan tarih, mit ve efsane fısıldayan antik şehirleri birleştirmektedir. Bu güz...

Detaylı

Untitled - Antalya Devlet Tiyatrosu

Untitled - Antalya Devlet Tiyatrosu grief, the sorrow, the joy or the dreams of the past are sometimes reflected on buildings or in a poem that has circulated for centuries from a language to another. Antalya is one of the rare citie...

Detaylı

festival broşürü için lütfen buraya tıklayınız

festival broşürü için lütfen buraya tıklayınız tiyatronun bin yıllık mirasını taşımanın onurunu taşıyor. Festivalimize katkılarından dolayı Antalya Devlet Tiyatrosu’ndaki çalışma arkadaşlarıma, festivale katılan tüm tiyatro gruplarına teşekkür ...

Detaylı