Türbanın zulası - Yeni Yaklasimlar

Transkript

Türbanın zulası - Yeni Yaklasimlar
64
2 3 KASIM 2 014
Tutanak
Türbanın zulası
Çocuk saçından cinsel
tahrik çocuk pornosuna girer;
cezası ve tedavisi gerekir!
nihat behram
[email protected]
“Ç
ocuğa türban” konusuna
ilişkin düşüncemi baştan
özetle söylersem, şudur:
7-8 yaşında çocuğa türban savunmak ile çocuk
pornosunu savunmak
arasında fark yoktur. Sunumu dinsel
de olsa, öz olarak türban “dinsel” değil
“cinsel” bir motiftir! Dinselliği cinselliğin örtüsüdür. Tahrik edici buldukları
saçın, tıpkı tahrik edici buldukları diğer
uzuvlar gibi ‘mahrem’ sayılıp örtülmesi
düşüncesine dayalıdır. Çocuğa türban,
çocuğu cinsel obje görmektir ki, çocuk
pornosuyla ilintilidir ve ciddi bir hastalık türüdür. Dahası: insanlık suçudur!
“Yetişkin” birinin “mahrem” diye saçını
örtmesi ve bir başka “yetişkinin” de
“saç tahrik edicidir, örtmen gerekir”
demesi, yani bazı “yetişkinlerin” böyle
“örtülü fantaziler” taşımasını diyelim
ki geçtik! Ama çocuğa (ve de doğadaki
savunmasız diğer canlılara) “cinsel”
obje gözüyle bakan kafayı geçemeyiz!
Mümkün değil! İnsanlıktan vazgeçmekle
aynı anlamdadır. İnsanlığı tehdit eden
hastalığın tedavisi ve insanlığa karşı
işlenen suçun cezalandırılması gerekir.
Sezen Aksu’nun, “Bizi örtceğinize
kendi nefsinizi terbiye edin öküzler”
sözü, saçı “mahrem ve tahrik edici”
bulanlara bir ‘reşit kişi’ tepkisidir. Peki, çocuk ne olacak? Çocuğa yönelik
tehlikeyi de “Çocuğu örteceğinize
tedavi olun” türü tepki cümlesiyle
geçiştirmek mümkün mü? Caniliğin,
hırsızlığın cezai müeyyidesi “git tedavi
ol” nasihati mi? Yobazın, dinci politikacı ve ulemanın değil, çağdaş toplum
bilimciler, psikologlar, hukukçular ve
eğitimcilerin raporlarına bakarsanız,
‘çocuğa türban sarmanın’ insanlık ve
toplum için ne derece vahim bir durum
olduğunu anlarsınız! Lamı cimi yok,
çocuk saçından cinsel tahrik çocuk
pornosuna girer! Savunması, mazereti
olmaz. ‘Aydın’ sıfatlı bazı eblehlerce “ebeveynlerin çocuklarını istedikleri gibi
yetiştirme hakları var, çocuğu türbana
teşvik bu hak ve özgürlük alanı içinde
değerlendirilmeli” türü ‘mazeretler’
üretilmesi ise çocuk pornoculuğuna
kürekçiliktir!Peki ‘ebeveyn’ sapık, cani,
sadist ruhluysa ne olacak? Çocuklar
(ve doğa ve hayvanlar gibi korunmasız
canlılar) “ebeveynler” ve “sahipler”
den önce insanlığın koruması, güvencesi altındadır. İnsanlık değerleriyle çelişme temelinde bir ‘özgürlük’ mümkün
değildir! Aydın bakışı budur. Bir arzuya
“özgürlük” sıfatı takmak, o arzunun
özgürlük anlamı taşımasına yetmez!
Çocuk pornosu insanlık düşmanlığıdır.
Çocuğa türban da bunun örtüsüdür.
İnsanlık düşmanlığının özgürlükle ne
ilgisi olabilir? Türbanın özü ne? Cinsel
tahrik algısına karşı “mahremiyetin
örtülmesi” değil mi? Türban ‘özgürlük’ motifi olarak öyle bir dayatıldı ki,
taşıdığı anlam (yani özü) detay kaldı!
Detay öz oldu, öz detay! Buyrun: şimdi
türban anaokullarına indi! 5 yaşında
çocuklara türban bağlayan anaokulları
türedi; “eğitimci” sıfatlı “bakıcılar” ise
karaçarşaflı!
Merak ediyorum, başı sarıldığında
çocuk “niye” diye sorunca “dinimizin
emri” mi diyorlar? Peki, “dinimiz bunu
niye emrediyor?” diye sorunca? Bütün
bunlar fasarya! Türbanın zulasında ne
var? Türban takan Vekil hanım,”bir
daha açılıp kirlenmeyeceğim”; sisteme
yalakalık için türbanlanan ‘star’ hanım
ise “örtünüp temizlendim” dedi! “Reşit” biri hangi uzvuna ne anlam yükler,
kendi bileceği şey! Ya, çocuk? Kısacası:
Çağdaş hukukta çocuk pornosunun
cezai müeyyidesi neyse çocuğa türban
savunana aynısı; çağdaş psikolojide
çocuk pornocusuna ne teşhis konuyor,
ne tedavi öneriliyorsa, çoçuk türbancısına aynısı uygulanmalıdır. İnsanlık
görevi olarak!
Yan yana geldiğimizde ikimiz de durduk! Yolda
karşılaşıp, hâl hatır sormak için durmuş iki dost gibi.
“Nasılsın?” dedim, kısadan “Gurg gurg” dedi;”Nereye?”
dedim, uzunca “Guurg”diye yanıtladı; “Hava serin!” dedim,
ses vermedi ; “Yalnız mısın?” diye soracaktım ki, eşinin
uzaktan gelen çığlık benzeri ötüşüne dikkat kesildi! O
yoluna ben yoluma, ayrıldık! Antik Çağda Tanrıça Hera’nın
simgesiydi. Hera’nın hizmetkârı olan bin gözlü Dev Argos’u
Hermes öldürünce, Hera devin gözlerini tavuskuşunun
kuyruğuna serpmişti! Ezidilik inancında Tanrı Azda’nın
yarattığı kutsal bir kuştur. Evreni ve insanları yaratma
görevi verilen “Melek-Tanrı”yı simgeler! İslâmda ise
“Süleyman Aleyhisselam’ın tevsiri”ne göre, tavus öterken
“Cezalandırdığın gibi cezalandırılırsın” diye bağırmaktadır!
İnançlarda böyle de, yaşanan hayata gelince: bugün
dünyamızın bir yanı yeşili mavisiyle rengârenk tavus
duygusu; diğer yanı, emperyalizmin bilediği bıçakla
şeriatçı kuduzların akıttığı kan gölü, acı kuyusu....