Bu PDF dosyasını indir - Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Transkript
Bu PDF dosyasını indir - Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri
DERLEME / REVIEW Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi 2011;1(3): 38-44 ISSN: 2146-443X © Düzce Üniversitesi [email protected] Çocuklarda tüberküloz tanı yöntemleri Seçil GUNHER ARICA1, Vefik ARICA2, Cahit ÖZER1 ÖZET Tüberküloz bilinen çok eski bir hastalık olmasına karşın morbidite, mortalite ve ekonomik etkileri nedeniyle hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde halen önemli bir sağlık problemi olmaya devam etmektedir. Tüberkülozun patofizyolojisi komplikedir. Enfeksiyon ve hastalık arasında gecikme olması da olayları daha belirsiz hale getirir. Aktif akciğer tüberkülozu olan hastalar asemptomatik olabilir hafif orta düzeyde kuru öksürüğü olabilir veya ateş, halsizlik, göğüs ağrısı, nefes darlığı, kilo kaybı, gece terlemeleri ve kanlı balgam çıkarılan öksürük gibi bir semptomla karşımıza çıkabilir. Tüberküloz için tam bir değerlendirme öykü, göğüs filmi, fizik muayene, tüberkülin cilt testi, mikrobiyolojik yaymalar ve kültürleri içermelidir. Bir serolojik test de dâhil olabilir. Erken tanı ve tedavi mortalite ve morbiditeyi önemli ölçüde azaltmaktadır. Bu yavaş üreyen mikroorganizmanın kısıtlı sayıda hastada balgamda saptanabilmesi ve kültüründeki zorluklar nedeniyle tanısı zor bir hastalıktır. Anahtar Kelimeler: tüberküloz, tanı yöntemleri, enfekte Diagnosis methods of tuberculosis in children ABSTRACT Although tuberculosis is a known very old disease, still continues to be an important health issue in both developed and developing countries because of its morbidity, mortality and economical effects. Pathophysiology of tuberculosis is complicated. Existence of a delay between the infection and disease also makes events more uncertain. Patients with active pulmonary tuberculosis may be asymptomatic, may have slight mild-level of dry cough or may present a symptom such as fever, asthenia, chest pain, dyspnea, weight loss, night sweating and cough excreting bloody pituitary. A complete evaluation for tuberculosis should include the story, chest x-ray, physical examination, tuberculin skin test, microbiological smears and cultures. A serological test may be included. Early diagnosis and treatment significantly decrease mortality and morbidity. It is a disease difficult to diagnose since this slowly reproducing microorganism can be determined in pituitary of the patient in a limited number and due to difficulties in the culture. Key words: tuberculosis, diagnosis methods, infected GİRİŞ Tüberküloz dünya genelinde yaygın bir enfeksiyondur ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde mortalite ve morbiditeye neden olur, gelişmiş ülkelerde ise AİDS (Acquired İmmune Deficiency Syndrome) hastalığı yaygınlaştıktan sonra önemini geri kazanmıştır. Dünya nüfusunun üçte biri tüberküloz basili ile enfektedir. Her yıl dünya nüfusunun yüzde biri tüberküloz basili ile enfekte olmaktadır. Enfekte nüfustan sürekli yeni hastalar çıkacağı için tüberküloz sorununun uzun yıllar süreceği açıktır. Ülkemizdeki Tbc (tüberküloz) hastalık insidansı 2007 yılında Verem Savaş Dispanserlerine kayıtlı hastalara göre hesaplandığında yüzbinde 25,2’dir (1). 2005’te dünyada 8.8 milyon insanda aktif tüberküloz gelişmiş ve 1.6 milyonu hastalık nedeniyle ölmüştür (2). Çoğu olgu Güneydoğu Asya ve Afrikada görülmüştür. GENEL BİLGİLER Mycobacterium Yunanca fungus ‘fungus’ (myces) ve ‘küçük çubuk’ (bakterion) kelimelerinden türemiştir. İsmin fungus kısmı bu mikroorganizmanın sıvı besi yerlerinde büyüme paterninin küf benzeri olmasından kaynaklanmaktadır (3). Tüberküloz insanlık tarihi kadar eski bir hastalıktır. Eski Mısır uygarlığına ait iskeletlerde ve İnka dönemi insanlarında Pott hastalığına bağlı kesin bulgular saptanmıştır (4). Tüberküloz basilinin insanlarla 1 Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği AD 2 Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD Correspondense: Dr. Vefik ARICA e-posta: [email protected] Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi 2011; 1 (3): 38-44 38 ARICA ve Ark. büyükbaş hayvanları evcilleştirdiğinde karşılaştığı, Mycobacterium bovis’ten Mycobacterium tuberculozis’in evrimleştiği düşünülmektedir (5). Mycobacterium genusu içinde yer alan Mycobacterium tuberculosis complex beş bakteri türü içerir. Bunlar; M. tuberculosis, M. bovis, M. microti, M. africanum, M. canetti’dir. İnsan M. tuberculosis için tek kaynaktır ve bu mikroorganizma insanlar arasında hastalık yapar. M. tuberculosis 0,2–0,6 mikron kalınlığında, 1,0–10 mikron uzunluğunda, aerobik, sporsuz, hareketsiz, kapsülsüz hafif kıvrık veya düzgün çomak şeklinde bir basildir (6). En önemli biyolojik özelliklerinden birisi zorunlu aerob oluşudur. Bu nedenle oksijen konsantrasyonunun yüksek olduğu dokularda yerleşmeye eğilimlidir ve akciğerlerde de oksijen konsantrasyonun yüksek olduğu apikal bölgede daha sık tutulum vardır. Hücre duvarındaki lipid düzeyi yüksektir ve karbolfuksin ile boyandıktan sonra asit ve alkolle dekolorize edilemez. Bu özellik aside dirençli bakteri (ARB) tanımını ortaya çıkarmıştır. Uygun besiyerinde 3-8 hafta içinde üreme saptanabilir. Hücre duvarı ve sitoplazmada değişik yapıda antijenler bulunur (3). Bu antijenler nedeniyle basilin endotoksini veya eksotoksini olmamasına rağmen basil hücrelerinin parçalanması ile açığa çıkan komponentler toksiktirler ve konakçının yanıtını etkilerler. Konakçı immun sisteminin gösterdiği cevap tüberküloz patogenezinde önemli rol oynamaktadır (7). Tüberkülozun klinik bulgularının ve epidemiyolojik özelliklerinin ilk sistematik tanımlanması M.Ö. 400–350 civarında derlenen Hipokrat koleksiyonunda kayıtlıdır. İlk olarak Aristo (M.Ö. 354–322) bu hastalığın bulaşıcı olduğunu düşündüren bir paternin farkına varmıştır. Aretaeus (yaklaşık M.S. 150), ince hastalığın son döneminin ayrıntılarını dikkatle tanımlamıştır. Galen’in (bulaşıcı saydığı tüberkülozda) bakım yaklaşımı; erken tanıma, dinlenme, zengin bir diyet ve nazik bir öksürük baskılama idi. Altıncı yüzyılda Roma imparatorluğunun çökmesi ile tıp bilimi 1000 yıllık bir güneş tutulmasına uğradı. Pierre Desault (1675– 1737) hastalığın bulaşıcı olduğunu, temel bulaştırıcı unsurun ise balgam olduğunu belirtmiştir. Pierre Charles Alexander Louis, diğer nedenlerle ölen hastaların akciğerlerinde latent TB delillerini bulmuştur (8). Robert Koch 1882 yılında tüberkülozdan ölen bir hastanın akciğerindeki lezyonlarda basili göstermiş, bunu kültürde üretmiş ve üretilen basil ile deney hayvanlarında verem oluşturmuştur (9). Koch, TB tedavisinin de aşı ile yapılabileceğini düşünmüş; basilin ısıtılarak öldürülen atıklarının hastaların bağışıklık sistemini güçlendireceğine inanmış ve Old tüberkülinin (tüberküloz basilinin bir gliserin ekstresi) tedavi amacı ile kullanılmasını Clemence Von Pirquet ile birlikte yapmıştır. Kullanılan tüberkülin dozu bugün uyguladığımız dozun 12000 katıdır. Bu tür tedavi, sadece hafif vakalarda etkili olmasına rağmen, ileri vakalarda fayda yerine zarar vermiştir. Fransa’da, 1908-1919 yılları arasında “Albert Calmette “(18631933) ve “Camile Guerin “(1872-1961) tarafından M.bovis’in patolojik suşunun 230 defa seri pasajı yapılmış ve BCG diye bilinen attenue suş elde edilmiştir. BCG aşısı insanlarda ilk kez 1921 yılında uygulanmıştır (10). Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) raporlarına göre Dünya nüfusunun 1/3’ü hasta olmaksızın tüberküloz basilini almış durumdadır. Tüberküloz hastalarının büyük bir kısmı enfeksiyon havuzu dediğimiz bu gruptan çıkmaktadır. Verem Savaş Daire Başkanlığı 2009 verilerine göre; kayıtlı tüberküloz hastalarının toplam sayısı 2006 yılında 20.526 iken 2007 yılında 19.694 olmuştur ve bir yılda %4 düşüş görülmüştür. Kayıtlı 19.694 hastanın 17.781’i (%90,3) yeni olgu, 1.913’ü (%9,7) tedavi görmüş olgudur. Hastaların 12.381’i (%62,9) erkek, 7.313’ü (%27,1) kadın hastadır (1). 2007 yılında 117.455 temaslı muayenesi yapılmıştır. Bulunan toplam olgu sayısının 19.694 olduğu göz önünde bulundurulursa, bulunan her hasta için ortalama 6 temaslı taranmıştır. İlaçla korumaya alınan kişi sayısı 2007 yılında 23.529’dur. TÜBERKÜLOZ TANI YÖNTEMLERİ I- BAKTERİYOLOJİK TANI YÖNTEMLERİ a-Direk mikroskopik inceleme M. tuberculosis aranması için alınan materyaller balgam, açlık mide suyu, solunum sistemine ait diğer örnekler (bronş lavajı, bronkoalveolar lavaj, transbronşial biyopsi gibi), idrar, beyin omurilik sıvısı, gaita, doku ve diğer vücut sıvılarıdır. Akciğer tüberkülozu tanısı için en sık balgam örneğine başvurulur. Balgam ard arda 3 gün, sabah erken saatlerde, steril, geniş ağızlı, kapağı sıkı kapatılabilen plastik kutulara alınmalıdır ve alınan tüm örnekler hızla laboratuara ulaştırılmalıdır (11). Yaymalar direk materyalden hazırlanabileceği gibi, dekontaminasyon işlemi sonrası örnek santrifüj edildikten sonra (homojenizasyon) teksif hazırlanabilir. Steril bölgelerden alınan materyallere dekontaminasyon işlemi uygulamaya gerek yoktur. Mikobakteriler kimyasal ajanlara daha dayanıklı olduklarından, bu özellikleri kullanılarak dekontaminasyon işlemi gerçekleştirilir. En sık kullanılan yöntem, N-asetil- L- Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi 2011; 1 (3): 38-44 39 ARICA ve Ark. sistein %2 NaOH (NALC-NaOH) yöntemidir. NALC disulfid bağlarını kopararak mukolitik etki, NaOH ise dekontaminasyon yapar (11, 12). Hazırlanan yaymalar boyanır. Boyama metodları karbolfuksin ve florokrom metodları olarak ikiye ayrılır. Karbolfuksin metodları; Ehrlich-Ziehl-Neelsen (EZN) ve Kinyoun metodudur. Florokrom metodunda ise preparat Auramin-0 ile boyanır ve floresan mikroskopta incelenir. Erhrlich-Ziehl-Neelsen (EZN) metodunda; üzerine materyal alınan lam alevde tespit edilir, üstüne tam örtecek şekilde karbolfuksin boyası konur. Kaynatmadan 3–4 dakika ısıtılır, sonra boya dökülür, %5 asit-alkol ile dekolorize edilir. Distile su ile yıkanır. Metilen mavisi ile 20–30 sn boyanır, distile su ile tekrar yıkanır ve kurutulur. Preparatlar 100X imersiyon objektifinde incelenir. Bu işlemler sonunda mikobakteriler mavi zemin üzerinde kırmızı çomaklar halinde görülür (11, 13). Direk balgam mikroskopisinde en önemli sorunlar yanlış pozitif ve yanlış negatif sonuçlar ile farklı okuyucuların aynı örnekte farklı sonuçlar bildirmesidir (14). Yanlış pozitif sonuçlar: Balgamdaki yemek artıkları, boya parçacıkları, saprofit aside dirençli bakteriler, atipik mikobakteriler, nokardia, çam poleni, iplikçik, lamdaki çizikler, başka balgamdan bulaşma, imersiyon yağı ile bulaşma, aynı lamın tekrar kullanımı. Yanlış negatif sonuçlar: Balgam toplanmasındaki yetersizlikler, balgam örneklerinin ve boyanmış preparatların uygunsuz korunmaları, homojenize edilmeyen balgamda uygun yerden örnek alınmaması, tekniğe uygunsuz boyama, okuma hataları. b-Kültür Direk incelemede ARB görülmesi tanıyı kesinleştirmez. Kesin tanı M. tuberculosis’in kültür ortamında üretilmesi ile konur. Tanımlama parametrelerini uygulamak, ilaç duyarlılık testlerini yapabilmek ve epidemiyolojik çalışmalarda kullanılan genotipleme için kültür gereklidir (11, 15). Kültür yöntemleri tüberküloz tanısında halen altın standart olmaya devam etmektedir. Mikobakteri kültür yöntemlerini klasik katı besiyerleri ve hızlı kültür yöntemleri olarak ikiye ayırmak olasıdır. Katı besiyerlerinden yumurtalı besiyerlerinin görünümü opaktır. Patates unu, gliserol, tuz, tam yumurta veya patases sarısı içermektedir. Bugün en yaygın kullanılan, Lövenstein-Jensen (LJ) besiyeridir. Ayrıca bu grupta Petragani ve American Trudeau Society gibi besiyerleri de bulunmaktadır. Agar bazlı besiyerleri; Middlebrook 7H10 ve Middlebrook 7H11 agar en çok tercih edilenlerdir. Kimyasal içerikleri daha iyi bilinmektedir. Hızlı kültür yöntemlerinin esası sıvı besiyerleridir. Sıvı kültürler ile mikobakterilerin saptanması katı besiyerlerinden yapılan klasik kültür yöntemlerine göre daha kısa sürede daha yüksek duyarlılıkta olmaktadır. Otomatize hızlı kültür yöntemleri: MGIT (Mycobacterium Growth İndicator Tube) 960 Sistemi (BD Biosciences, MD, ABD): İçlerinde modifiye Middlebrook 7H9 sıvı besi yeri bulunan tüpler kullanılır. Sistemin esası, tüpün dibindeki silikona gömülü oksijenle bileşik halde bulunan fenetrolin rutenyum klorid pentahidrat adındaki florasan veren bir indikatorun mikobakteri tarafından tüpteki oksijen tüketmesine bağlı olarak serbest kalması sonucu flüoresansın açığa çıkması ve açığa çıkan flüoresansın cihaz tarafından otomatik olarak her 60 dakikada bir sürekli okunmasıdır. BACTEC 460TB Sistemi (BD B iosciences) BACTEC 460 TB sistemi, Middlebrook7H12 (BACTEC 12B) veya Middlebrook 7H13 (BACTEC 13A) sıvı besi yeri ile karbon kaynağı olarak C14 işaretli palmitik asit içeren radyometrik bir sistemdir (16). M. tüberkülosis basilini nontüberküloz mikobakterilerden (NTM) ayırmak için besi yerine pnitro-0-asetil-amino–3-hidroksipropifenon (NAP) eklenir. NAP varlığında üreme olmaması M. tüberkülosis lehinedir (17-19). II. SEROLOJİK TANI YÖNTEMLERİ İmmunolojik tanı için hem klinik örneklerde mikobakteriyel antijenlerin gösterilmesi, hem de bu antijenlere karşı oluşan antikorların saptanmasına çalışılmaktadır. Geliştirilen yöntemler arasında immunodiffüzyon, pasif hemaglutinasyon, ELİSA (Enzym-Linked ImmunoSorbant Assay), fluoresan antikor, solid faz radyoimmunoassay bulunmaktadır (12, 20, 21). Serolojinin yüksek tanı değerine sahip olduğu diğer hastalıklardan farklı olarak tüberkülozda, klinik kullanım için duyarlı, özgül ve pratik bir yöntem geliştirme çabaları başarısız kalmıştır. Özgüllük konusunda temel sorun, enfekte olmak ile hastalık varlığı ayrımının yapılamamasıdır. Daha önce yapılmış olan BCG aşısına bağlı olarak serolojik reaksiyon da sorun oluşturmaktadır. Bu durum, serolojik inceleme gibi basit bir testin yarar sağlayacağı gelişmekte olan ülkelerde özellikle anlamlıdır. Bu gibi ülkelerde nüfusun yaklaşık %40’ında LTBI (Latent tüberküloz infeksiyonu) vardır ve önemli sayıda insan M. Bovis BCG’si ile aşılanmıştır. Diğer önemli bir konu da NTM’lere bağlı infeksiyondan M. tuberculosis infeksiyonunun ayrımıdır. Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi 2011; 1 (3): 38-44 40 ARICA ve Ark. Tüberkulozun serolojik tanısında hangi antijenin kullanılması gerektiği, sadece antijen tanınması ile sınırlı değildir. Antijen tanınması ile aynı öneme sahip 3 konu daha vardır: 1-Antijen kokteyleri: TB sırasında serumda ortaya çıkan antikorlar tarafından tanınan tek bir antijen veya sık rastlanan bir antijen kombinasyonu olmaması nedeniyle, serolojik tanı testlerinde antijen kokteylleri kullanılmalıdır. Farklı hastalarda, çok az miktarda antikor üretilen immunsupresyonlu hastalar dahil, çeşitli antikor yanıtları oluşur. Antijen kombinasyonları, bu TB olgularının yakalanma şansını arttırmaktadır. 2- Katı faz: Kokteyl esasına dayanan testlerde solid faz kullanılarak, kokteylde bulunan her antijenin serolojik aktivitesinin tespiti sağlanır. Bu amaca ulaşabilmek için, nitroselluloz temelli metodlar geliştirilmiştir. 3- Özgül antijen: Çapraz reaksiyon veren epitoplara bağlı yanlış pozitif test sonuçlarından kaçabilmek için, antijenler M. tüberculosis’e (veya M. Tüberculosis complexi) özgül olmalıdır. Ayrıca, tüberkülozun karakteristik özelliği olan heterojen antikor repertuarını karşılayacak şekilde birden fazla antijen seçilmelidir. Panellerdeki antijenlerin seroaktivitesi incelenmiş; 38kd PhoS ve 14 kd alfa kristal’ininki en fazla bulunmuştur. Bu iki antijene eklenen diğer antijenler (ESAT–6: Early Secreted Antigenic Target 6 kDa protein, MPT 64, MPT 63, 19 kd lipoprotein, MTSA–10) duyarlılığın artmasını sağlar (22). İmmunolojik tanıda kullanılan testler; a-Antijen tespitine dayanan testler: Lipoarabinomannan (LAM), mikobakterinin hücre duvarında bulunan bir lipopolisakkarittir ve doğal mikobakteri infeksiyonu sırasında antikor yanıtını indüklediği bilinmektedir. b-Antikor tespitine dayanan testler: Tüberkülozlu hastaların serumunda mikobakteri antijenlerine karşı oluşan antikorlar monoklonal veya poliklonal antikorlar kullanılarak tespit edilebilir. Çevredeki mikobakterilere çapraz reaksiyonlar nedeniyle yanlış pozitif test sonuçları alınabilmektedir. Ayrıca mikobakteri hastalıklarında ortaya çıkan bağışık yanıtlar; HLA klas II allotipleri ile ilişkili olup farklı hastalarda aynı antijenler tanınmayabilir. Tüberkülozlu hastalarda özgül antikorları tespit etmek için birçok serolojik test incelenmiştir. Bu tür serolojik testlerde, antijenik proteinler (A65, A60, A38, A14, A19, A90, A34, A55 kd’luk antijenler) ve polisakkaritler dışında ısı şok proteinleri, diaçil trehaloz gibi ELİSA tekniğine uygun birçok antijen denenmiştir (Tablo 1). c-İnterferon gamma (IFN- γ) üretiminin ölçülmesi TB infeksiyonunu doğru bir şekilde tespit edebilmek için M. tuberculosis’e karşı duyarlılaşmış T lenfositlerinin, in vitro kan testleri ve in vivo deri testleri ile tespit edilmesine dayalı testler geliştirilmiştir. Periferik kandan elde edilen mononükleer hücreler, in vitro şartlarda uyarılır ve duyarlılaşan T lenfositlerinden salınan interferon gama (INF-γ) üretimi ELİSA ile ölçülür. PPD yanıtından sonra, kanda INF-γ tespiti yapan testler (CSL / QUANTİFERON Tbc testi) geliştirilmiştir. Bu testte; M. tuberculosis, M. avium ve M. bovis’den elde edilen PPD’lerle stimülasyondan sonra, tam kandaki T lenfositleri tarafından üretilen INF-γ ölçülür. INF-γ ELİSA sonuçları ile hasta ve kontrol grubundan elde edilen tüberkülin deri testi sonuçları arasında iyi bir korelasyon vardır. QUANTİFERON-TB testinin duyarlılığı %90 ve özgüllüğü %95–98 bulunmuştur (20). Plevra tüberkülozunda, INF-γ duyarlılığının %85,7 ve özgüllüğünün %97,1 olduğu kültür ve plevra biyopsisi ile doğrulanmıştır. HIV pozitif ve negatif hasta sonuçları da benzerdir. Rekombinant antijenler kullanılarak BCG aşılılarda etkileşim engellenmiştir. Tablo 1: Akciğer tüberkülozu tanısında kullanılan antikor tespit temeline dayanan ticari testler (22). Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi 2011; 1 (3): 38-44 41 ARICA ve Ark. İn vivo deri testlerinden PPD’ye alternatif olarak kullanılan ESAT–6 (erken salınan tüberküloz antijeni, early secretory antigen target) ve CFP–10 (koloni oluşturan protein, cültüre filtrate protein) gibi antijenler de, INF-γ indüksiyonu amacıyla kullanılmıştır. ESAT-6, özgül bir antijen ve tüberkülozlu hastalarda T lenfositleri tarafından üretilen I INF-γ ’nın güçlü bir indükleyicisidir. M. tuberculosis genomunda RD (region difference) ile gösterilen farklı bölgeler bulunur, M. bovis genomundaki RD bölgeleri silinmiştir. RD1 bölgesi, tüberküloza bağışıklık yanıtı sırasında ortaya çıkan ESAT–6 salınımını sağlar. ESAT–6 antijeni TB hastalarının T lenfositleri tarafından tanınırken, BCG ile aşılı veya aşısız sağlıklı kişilerin T lenfositlerince tanınamamaktadır (Şekil 1). Tedavi edilmeyen hastalara göre tedavi edilen tüberkülozlu hastalarda INF-γ düzeyi artar ve bu durum tüberküloza bağışıklık yanıtını gösterir (23). Seroloji, özellikle klinik ve radyolojik TB bulguları olmayan hastaların hızlı tanısını sağlar. Röntgen bulguları doku hasarından sonra ortaya çıkarken hastalığın başında üretilen antikorlar serolojik olarak erkenden tespit edilebilir. Ayrıca çocuklarda serumun elde edilmesi balgamdan daha kolay olduğu için daha çok tercih edilebilir. Seroloji akciğer dışı Tbc tanısına da yardım eder. BCG ile aşılılarda gelişen hücresel yanıtlardan da etkilenmemesi önemli bir avantajıdır. Serolojik kitler, humoral yanıt sonunda üretilen antikorları tespit ettiğinden BCG’den etkilenmez. Bazı serolojik tanı kitleri kantitatif sonuçlar vermektedir. Tedavi sırasındaki titre değişimleri hastaların izlenmesinde kullanılabilir (22). Bu testlerin dezavantajlarından biri; yüksek infeksiyon hızı olan ülkelerde, AİDS’li ve yayma negatif hastalarda duyarlılığının düşük olmasıdır. Ayrıca pahalı, deneyimli personel gerektiren ve M. tuberculosis ile NTM’leri her zaman birbirinden ayırt ettiremeyen testlerdir. III. MOLEKÜLER BİYOLOJİK YÖNTEMLER a-Nükleik asit çoğaltma yöntemleri Nükleik asit çoğaltma yöntemleri iki prensip üzerine oturtulmuştur. Bunlar; nükleik asit prob hibridizasyon ve nükleik asit amplifikasyon (NAA) yöntemleridir. Nükleik asit prob hibridizasyon yöntemleri: Örnekteki hedef nükleik asit dizisi, komplamenteri olan işaretli bir prob ile hibritlenmekte ve tanı konmaktadır. Nükleik asit amplifikasyon yöntemleri: Nükleik asit teknolojisinin en kompleks ve duyarlı olanıdır. Hedef DNA’yı çoğaltmak için enzim kullanılır. Ortaya çıkarılan amplikonu tespit için nükleik asit probları kullanılması ve agaroz jelde amplikonların boyanarak gösterilmesi yoluna gidilir. Üç modifikasyonu bulunur (24). • Hedef amplifikasyon yontemleri: Polimeraz zincir reaksiyonu Prob hibridizasyon bazlı NAA: Ligaz zincir reaksiyonu • Sinyal amplifikasyona dayalı yöntemler Polimeraz Zincir Reaksiyonu: Nükleik asitlerin in vitro şartlarda replikasyonu için geliştirilmiş bir test tüp sistemidir. Hedef DNA/RNA’nın selektif olarak amplifikasyonuna imkan verir. TB laboratuvarlarında klinik örneklerde bulunabilecek etkenin kısa sürede gösterilmesi, erken identifikasyonu, moleküler tiplendirilmesi ve ilaç direncinin saptanmasında kullanılmaktadır (24). c-Restriction fragment length polimorfism (RFLP) Restriksiyon enzimleri; DNA’yı çok özgül olarak belli bölgelerden keserek genellikle 1000–20000 baz çiftlik parçalar oluşturan enzimlerdir. DNA’nın bu Şekil 1: Antijen tanıma ve gamma IFN salınımı Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi 2011; 1 (3): 38-44 42 ARICA ve Ark. enzimlerin bir ya da birkaçı ile kesime uğratıldıktan sonra, agaroz jel elektoforezine tabii tutulması ve sonra etidyum bromür ile boyanan jelde oluşan DNA bantlarının yeri ve sayısı kıyaslanarak elde edilen çeşitliliğe RFLP adı verilir. Epidemiyolojik çalışmalarda kullanılır. Dört temel adım vardır: DNA izolasyonu, DNA’nın restriksiyon enzimleri ile kesimi, kesilen DNA’nın elektroforezi ve jeldeki DNA parçalarının görüntülenmesi (25). Bu yöntemle M. tuberculosis complex içinde tip tayini ve M. Tuberculosis suşlarında nokta mutasyonları saptanarak ilaç direncini saptamak mümkündür. radyogramlar aktif hastalığı olan hastalarda normal olabilir veya sadece hafif veya özgün olmayan bulgular gösterebilir (26). TB tanısının atlanmasında sık nedenler erişkinlerde primer hastalığın manifestasyonu olan hiler ve mediastinel lenfadenopatinin tanınmasındaki yetersizlik, reaktivasyon hastalarında hafif düzeyli parankimal anormallikleri görmezden gelmek ve üst lob nodülü veya küçük nodüler opasiteler tarafından sarmalanmış olan kitleyi veya tüberkülozu gösterebilen nedbeleşmeyi tanımaktaki yetersizliktir (26). Hem zor lokalizasyondaki hem de yayılmış parankimal hastalık veya lenfadenopatiyi ayırmada BT, akciğer radyogramından daha duyarlıdır (27-30). LATENT TÜBERKÜLOZ ENFEKSİYON Tbc’un radyolojik tanısı tüm vakaların sadece TANISINDA KULLANILAN TESTLER %49’unda (%34 primer Tbc tanısı ve %59 1-TÜBERKÜLİN CİLT TESTİ reaktivasyon Tbc) başlangıçta doğru konabilmektedir TCT Tüberkülin cilt testi (TCT), kişinin tüberküloz (26). BT ile akciğer TB tanısı %91 hastada doğrudur basili ile enfekte olup olmadığını gösterir, hastalık ve %76 hastada doğru bir şekilde Tbc dışlanır (31). hakkında bilgi vermez. Hastalık tanısında dolaylı HRCT pnömoni ile karışan alanlarda küçük olarak yardımcı olabilir. kavitasyon odaklarının ve dens nodülarite ve TCT yapılmaması gereken kişiler şunlardır: Kişinin nedbeleşme tespitinde özellikle yardımcıdır (27). Tbc geçirdiği biliniyorsa ya da Tbc tedavisi aldığı Aktif Tbc olan 41 hastada yapılan bir çalışmada (27), biliniyorsa, geçmişte TCT büllü reaksiyonu olmuşsa, HRCT ile %58 oranında kavite tespit edilirken aşırı yanıkları ya da ekzeması varsa, son bir ayda akciğer radyogafileri ile sadece %22 oranında kızamık, kabakulak gibi önemli virus enfeksiyonu gösterilmiştir. İlaveten Tbc tanısı için HRCT, hastalık geçirmiş ya da canlı virus aşısı olmuşsa TCT aktivitesini göstermede de faydalıdır. CT ile aktif yapılmamalıdır. Tbc’un tanısı sentrilobüler nodüller veya tomurcuklanmış ağaç görünümü gibi parankimal 2-RD1 – İFN BAZLI TESTLER anomali paternine ve endobronşiyal yayılımı gösteren 1-γ IFN düzeyini ELİSA yöntemi ile ölçen Quanti kavitasyon mevcudiyetine göre konulabilir. Lee ve FERON –TB GOLD (Celletis Limited, Carnegie, arkadaşlarının serisinde (31) aktif hastalığı olan Victoria, Austaria ) testi. Mycobacterium hastaların %80’i ve inaktif hastalığı olanların %89’u Tüberkülosise spesifik antijenlere cevap olarak HRCT ile doğru bir şekilde ayrılmıştır. BT tüberküloz (ESAT-6, CFT-10 gibi ) periferik kanda oluşan γIFN effüzyon, ampiyem ve bronkoplevral fistül gibi düzeyini ölçen bir testtir. NTM ve BCG ile çapraz plevral komplikasyonların değerlendirilmesinde de reaksiyon vermemesi, booster etkisinin görülmemesi, yardımcıdır ve akciğer grafisinde aşikar olmayan tekrarlanabilir olması, hastaya tek vizit gerektirmesi, plevral hastalığı da gösterebilir (32). daha kısa sürede cevap alınabilmesi gibi TCT karşı Tbc tanısındaki majör rolüne ek olarak BT; Tbc avantajları nedeniyle LTBI’de alternatif olarak özellikle komplike veya MDR Tbc’un yönetiminde önerilebilir. önemli bir rol oynar. MDR Tbc sıklıkla çok sayıda 2-γ-İFN üreten hücreleri saptayan ELİSPOT (enzyme basil ekspektorasyonuna yol açan ve daha önce linked immunospot assay) test, son yıllarda spesifik tutulmamış akciğer alanlarına yayılımı sağlayan mikobakteriyel antijenler ile stimüle edilen T multiple kavitelerle birliktedir. Çok sayıda basil hücrelerinin salgıladıkları INF-γ yanıtlarının barındıran kavitelere sınırlı ilaç geçişinin ilaç belirlenmesi ilkesi ile çalışan bazı deneysel tanı direncine katkıda bulunduğuna inanılmaktadır. Bu yöntemleri kullanılmaya başlanmıştır. Bunlardan biri nedenle MDR Tbc’de cerrahi adjuvan tedavi olabilir olan ELİSPOT testi, kişinin periferik mononükleer ancak günümüzde TB tedavisi kemoterapiye hücrelerinin in vitro şartlarda bu antijenlerle uyarılıp dayanmaktadır (33). BT kavitasyon yerleşimi ve aktif daha sonra oluşan γ-INF yanıtının çift sandviç ELİSA hastalığın yaygınlığını gösterebilir ve bu nedenle yöntemi ile belirlenmesi ilkesine dayanmaktadır. cerrahi tedavi planlaması için yol haritası olabilir. Tüberkülozda BT Göğüs radyografisi Tbc’li hastaların taranması, tanısı ve tedaviye yanıtında majör bir rol oynar. Ancak SONUÇ Tüberkülozun patofizyolojisi komplikedir. Enfeksiyon ve hastalık arasında gecikme olması da Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi 2011; 1 (3): 38-44 43 ARICA ve Ark. olayları daha belirsiz hale getirir. Halen günümüzde tüberküloz enfeksiyonunu gösteren en yaygın test tüberkülin cilt testidir (TCT). TCT hastalık hakkında bilgi vermez, sadece kişinin basil ile enfekte olup olmadığını gösterir. Çocuklarda ve erişkinlerde tüberküloz tanısı için aynı yol izlenebilir. Tanı koyma yöntemleri açısından bir fark yoktur. Tüberkülozdan şüphelenilen kişiler, yakın temastaki kişiler TCT, akciğer grafisi, fizik muayene ve toraks bilgisayarlı tomografisi ile araştırılır. KAYNAKLAR 1- Türkiye’de verem savaşı 2009 raporu, TC Sağlık Bakanlığı Verem Savaş Daire Başkanlığı, 2009; s: 7-72. 2- World Health Organization. Fact sheet no: 104. Tuberculozis. www.who.int/mediacentre/factssheets/fs104. WHO website. Revised March 2007. Accessed May 21, 2008. 3- Iseman MD. Klinisyenler İcin Tuberkuloz Klavuzu. Ceviren: Ş. Ozkara. Nobel Tıp Kitapevleri Ltd. Şti. 2002; Bölüm 2: 21–49. 4- Kılıçarslan Z. Dünyada ve Türkiye’de tüberküloz epidemiyolojisi ve kontrolü. İnfeksiyon hastalıkları serisi, 2001; 4(1) p: 5–13. 5- Clark GA, Kelley MA, Grange JM, Hill MC.: the evolution of mycobacterial disease in human populations. A reaevaluation. Current Anthropology 1987; 28:1,45-62. 6- Parker T, Deverden B (ed):Topley Wilson’s principles of Bacteriology, Virology and İmmunity. Vol II. 1990; 74–97. 7- Bilgehan H. Klinik Mikrobiyoloji Özet Bakteriyolojisi ve Bakteri İnfeksiyonları 1986; 407-437. 8- Webb, GB: Tuberculosis: Clio Medica, Paul. B. Hoeber, New York; 1936. 9- Koch R. Die aetiologie der tuberculose. Berl Klinische Wochenschr 1882; 19. s: 221–230. 10- Palomino Jc, Leão Sc, Ritacco V. Tuberculosis 2007 From Basic Science To Patient Care. 1st Ed. Erişim: tuberculosistextbook.com.8. 11- Coplu N. Tuberkulozda Mikrobiyolojik Tanı. Enfeksiyon Hastalıkları serisi 1996; 4 (1): 30–40. 12- Schlossberg D. Tuberkuloz. Bilimsel ve Teknik Yazı Ceviri Vakfı 1995; 39–47. 13- Sağlık Bakanlığı Verem Savaş Daire Başkanlığı: Tüberküloz hastalarının tanı, tedavi, izlenmesi, 1998. 14- ATS: Diagnostic Standarts and classification of Tuberculosis and other Mycobacterial diseases. Am Rev Resp Dis, 1981; 123: 343- 58. 15- Güleç Balbay E, Balbay Ö, Kara İH. Tüberküloz, Tanı ve Tedavide Son Durum Turkiye Klinikleri J Fam Med-Special Topics 2010;1(4):63-74. 16- V Ulusal Mikobakteri Sempozyumu Kitabı. İzmir. 2004; 6571. 17- Koneman EW, Allen SD, Janda WM, Schreckenberger CP, Winn CW (ed): Color Atlasand Textbook of Diagnostic Microbiyology 5th ed, New York: Lippincott Philadelphia, 1997; 893–952. 18- Heifets LB, Good RC, Current laboratory methods for diagnosis of tuberculosis. In Bloom RB(ed): Tuberculosis: Pathogensesi, protection, control. Washington DC, ASM press, 1994; 85–110. 19- Ellner PD, Kiehn TE, Cammarata R, Hosmer M. Rapid detection and identification of pathogenic mycobacteria by combiningradiometric and nucleic acid probe methods. J Clin Microbiol. 1988 Jul; 26(7): 1349–52. 20- Khomenko AG, Bayensky AV, Chernousova LN, Kulikovskaya NV, Demianenko NV,Litvinov VI. Serodiagnosis of tuberculosis: detection of mycobacterial antibodies and antigens. Tuber Lung Dis. 1996 Dec; 77(6): 510–5. 21- Özdemir Ö. Tüberküloz tanı yöntemleri. Türkiye Klinikleri Tıp bilimleri dergisi, Tüberküloz özel sayısı 1994; 420-4. 22- 21. yüzyılda Tüberküloz Sempozyumu Kitabı. Samsun 2003; 411-427. 23- Charpin D, Herbault H. Value of ELISA using A60 antigen in diagnosis of active pulmonary tuberculosis. Am Rev Resp Dis 1990; 142: 380–4. 24- Durmaz R. Uygulamalı Molekuler Mikrobiyoloji. Nobel Tıp Kitapevleri 2001; 15–35. 25- Imboden P, Cole S, Bodmer T, Telenti A. Detection of rifampin resistance mutation in Mycobacterium tuberculosis and M. Leprae. In: Persing DH, Smith TF, Tenover FC (eds): Diagnostic molecular Microbiology: Principles and Applications. ASM Press, WashingtonDC 1993; 519–26. 26- Woodring JH, Vandiviere HM, Fried AM, Dillon ML, Williams TD, Melvin IG. Update: the radiographic features of pulmonary tuberculosis. AJR 1986; 146:497–506. 27- Im JG, Itoh H, Shim YS. Pulmonary tuberculosis: CT findings—early active disease and sequential change with antituberculous therapy. Radiology 1993; 186:653–660. 28- McGuinness G, Naidich DP, Jagirdar J, Leitman B, McCauley DI. High-resolution CT findings in miliary lung disease. J Comput Assist Tomogr 1992; 16: 384–390. 29- Kim WS, Moon WK, Kim IO, et al. Pulmonary tuberculosis in children: evaluation with CT. AJR 1997; 168:1005–1009. 30- Pastores SM, Naidich DP, Aranda CP, McGuinnes G, Rom WN. Intrathoracic adenopathy associated with pulmonary tuberculosis in patients with human immunodeficiency virus infection. Chest 1993; 103:1433–1437. 31- Lee KS, Hwang JW, Chung MP, Kim H, Kwon OJ. Utility of CT in the evaluation of pulmonary tuberculosis in patients without AIDS. Chest 1996; 110:977–984. 32- Hulnick DH, Naidich DP, McCauley DI. Pleural tuberculosis evaluated by computed tomography. Radiology 1983; 149: 759–765. 33- Takeda S, Maeda H, Hayakawa M, Sawabata N, Maekura R. Current surgical intervention for pulmonary tuberculosis. Ann Thorac Surg 2005; 79: 959–963. Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi 2011; 1 (3): 38-44 44