Asya Kıtası Devletleri, Avrupa Kıtası Devletleri, Kuzey, Orta ve

Transkript

Asya Kıtası Devletleri, Avrupa Kıtası Devletleri, Kuzey, Orta ve
DERS IV-ASYA KITASI DEVLETLERİ
Asya kıtası dünyanın en eski medeniyetlerine ve devletlerine sahip bir kıtadır. Mezopotamya
medeniyeti dünyanın en eski medeniyeti sayılır. Yazı bu bölgede icadedilmiştir (MÖ. 4000). İlk
şehir devletleri ve ilk krallıklar, imparatorluklar bu bölgede ortaya çıkmıştır. Mezopotamyanın
yanı sıra aşağı İndus vadisi (Harappa ve Mohencodaro), Orta asya (Fergana havzası), Güney
Çin ilk medeniyet merkezleridir. İndüs medeniyeti daha sonra Hint kültür ve medeniyetini
oluşturmuştur.
Doğu Asyada MÖ 2000 yıllarında ortaya çıkan Çin devleti zamanımıza kadar gelmiştir. Çin milleti
ve medeniyetinin tarihi en azından 4000 yıl gerilere uzanmaktadır. İran kültür ve medeniyeti de
binlerce yıllık bir birikime sahiptir. Pers kırallığının kökenlerini MÖ. 1000 yıllarına kadar
indirmek mümkündür.
Büyük dinler hep Asyada doğmuştur. Dünyanın en önemli devletleri de Asya kıtasında
kurulmuştur. Türk milletinin cedleri sayılan Hunlar MÖ. 300 yıllarında ortaya çıkmışlardır.
İslamiyet Arabistanda VII. Yüzyılda ortaya çıktıktan sonra büyük bir devlet haline gelmiş Asyada
hızla yayılmıştır. Türklerin kurduğu Büyük Selçuklu devleti bir islȃm devleti idi. Cengiz Han
Moğolların içinden çıkan ve dünyanın en büyük devletini kuran hükümdardır. Asyanın Anadolu
yarımadasında doğan Osmanlı devleti Avrupada da yayılmıştır. Dünyanın en önemli devletleri
arasındadır. Hindistanda kurulan Hint-Türk imparatorluğu XIX. yüzyıla kadar yaşamıştır. Orta
Asyada XV. yüzyılda Timur devleti ortaya çıkmıştır. Asyada günümüzde mevcut devlet ve
milletlerin büyük bir çoğunluğu tarihin derinliklerine uzanan bir kültür ve medeniyetin
mirasçılarıdır. Tarihin bazı çağlarında Asya medeniyet ve siyasal açıdan Avrupa ve Afrikaya üstün
gelmiştir. Asya kıtasına ait sayılan siyasal üniteler şunlardır:
Adı
yüzölçümü
nüfusu
başkenti
1
Afganistan
647 500
33.609.937
Kȃbil
2
Akrotiri ve Dikelya üsleri (Kıbrısta)
3
Azerbaycan
4
Bahreyn
5
Bangladeş
6
Bhutan
7
Birleşik Arap Emirlikleri
8
9
Britanya Hint Okyanusu toprakları
(Diego Garcia adası)
Brunei
10
Çin Halk Cumhuriyeti
11
Doğu Timor
12
Endonezya (İndonezya)
13
Ermenistan
14
Filipinler
diğer
15
Filistin
16
Güney Kore
17
Gürcistan
18
Hindistan
19
Hong Kong
20
Irak
21
İran
22
İsrail
23
Japonya
24
Kamboçya
25
Karabağ (Dağlık Karabağ)
26
Katar
27
Kazakistan
28
Keşmir
29
Kıbrıs (Güney Kıbrıs)
30
Kırgızistan
31
Kuveyt
32
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
33
Kuzey Kore
34
Laos
35
Lübnan
36
Makao
37
Maldivler
38
Malezya
39
Moğolistan
40
Myanmar (Birmanya)
41
Nahcivan
42
Nepal
43
Özbekistan
44
Pakistan
45
Rusya Federasyonu
46
Singapur
1 648 195
75 149 000
Tahran 290 koltuklu
meclis
47
Sri Lanka
48
Suriye
49
Suudi Arabistan
50
Tacikistan
51
Tayland
52
Tayvan
53
Türkiye
54
Türkmenistan
55
Umman
56
Ürdün
57
Vietnam
58
Yemen
Asya kıtasında çoğu bağımsız devletler olmak üzere 60 a yakın siyasal ünite bulunmaktadır. En
geniş ülkeye sahip olan Rusya Federasyonudur. Bu ülkenin hem Asya ve hem de Avrupada
toprakları vardır. Ruslar aslen Avrupalıdır. Asya topraklarının yüzölçümü 13 122 850 km² dir.
( 3 952 550 km², toplam 17 075 400 km²).
Nüfusu en fazla olan ülke ise Çin Halk Cumhuriyetidir (1 338 612 968).
Asya kıtasının güneybatı Asya bölgesinde yani bir bakıma Ortadoğu bölgesinde çok önemli siyasi
coğrafya sorunları mevcuttur. Bunların başlıcaları , Suriye Sorunu, Irak sorunu, Filistin sorunu,
Kıbrıs, Filipinler, ayrıca Keşmir sorununu da belirtmek gerekir. İslamiyet güneydoğu Asyada hızla
yayılmaktadır. Bu ülkeler Birmanya (Mnyanmar), Tayland, Kamboçya ve Vietnamdır.
İranın Jeopolitiği
İran halkı Hint-Avrupa (Ari) milletlerden sayılır. Dilleri olan farsça bir hint-avrupa dilidir. Hint
Avrupalılar prehistorik devirlerde Hindistandan çıkarak Avrupaya yayılan topluluklardır. Hint
Avrupa dillerinin kökenini eski bir Hindistan dili olan ve günümüzde konuşulmayan
Sanskritçeye dayandırmaktadır. *Persçe ve pers kelimeleri batı dillerinde kullanılmaktadır. Doğu
dillerinde karşılığı Farsça ve Farstır. Bu kelimelerin kedigillerden bir yırtıcı hayvan olan “pars”
kelimesi ile ilgisi vardır. İranlıların eski ataları bu hayvanı bir sembol olarak kabul etmişlerdir.
Hindistanın eski halkları iki yoldan batıya göç etmişlerdir. Bunlardan biri İran ve Anadolu yolu,
diğeri de Hazar denizi ve Karadenizin kuzeyinden geçen yoldur (kavimler kapısı).
İranda en eski medeniyet Aşağı mezopotamyanın doğusundaki Elam medeniyetidir (MÖ. 3000).
Burasi günümüzdeki İlâm eyaletidir. MÖ. 700 de Medler, M.Ö 550 de de Persler ortaya
çıkmışlardır. Pers İmparatorluğu MÖ. 500-330 yılları arasında tüm Anadoluya hakim olmuştur. Bu
dönemde İlam bölgesindeki sus (günümüzdeki Şuşa) kentinden Anadolunun Ege kıyısına giden
kral yolu yapılmıştı. Pers devletini Büyük İskender yıkmıştır. İskenderin ölümünden sonra
İmparatorluk parçalanmış ve yerine hellenistik krallıklar kurulmuştur. Bunlardan Selevkos krallığı
Anadolu ve İranın batısını ilgilendiren bir devletti.
**İranın orta kesimlerinde gelişen part devleti veya partlar daha sonraları tüm İrana hakim olan
Sasani (M.S. 224-651) devletine dönüştü. Eski İranlıların dini Zerdüştilik idi. Bu dinin asli şekil
olarak tek Tanrıya inanılıyordu. Kurucusu Zerdüşt adında bir düşünürdü (m.ö 570). Tanrılarına
Ahura Mazda adı veriliyordu. Daha sonra dine Mazdeizm denildi. Kutsal kitabı Zend Avesta
adını taşıyordu. Zamanla iyilik ve kötülük mücadelesi onları sembolize eden aydınlık ve karanlık
anlayışları ve ateş kültü bu dine hakim oldu. Din asli şeklini kaybederek değişik bir hale geldi. Ateş
tapınakları yapıldı (ateşgede). Buradaki ayinleri Mecusi adı verilen rahipler idare ediyordu.
İnanışlarında ateş kültü hakim olduğundan bu din mensuplarına da Mecusi adı verildi.Z amanla bu
inanışa da Mecusilik denildi.
Eski iranda kendiliğinden yanan bir çok ateş mevcuttu. Bunlar aslında yeraltındaki petrol
yataklarından kendiliğinden yüzeye çıkan tabii gaz sızıntıları veya petrol sızıntıları idi. O dönemin
insanları bu sönmeyen ateşleri mukaddes olarak kabul etmişlerdi.
Sasani devleti Hz. Ömer zamanında, yapılan birkaç savaş sonunda (Kadisiye 635, Nihavend 642),
yıkıldı. İslamiyet İrana hakim oldu. Sırayla Emevi ve Abbasi İslam devletleri İrana hakim oldu. XI.
Yüzyılda İrana Büyük Selçuklu devleti hakim oldu. Büyük Selçuklu devletinin ilk merkezi Isfahan,
daha sonraki merkezi ise günümüzdeki Tahran kentinin yakınlarında bulunan Rey kenti idi.
Alpaslan ve Melikşah Büyük Selçukluların en önemli hükümdarlarıdır. Büyük Selçuklu devletinin
kurucuları Türk asıllı olmakla birlikte devletin resmi dili farsça idi. Sultan Melikşahın türbesi
Isfahan şehrinde, kendi yaptırdığı büyük caminin yanındadır. Alpaslan Türkmenistanın Merv
şehrine gömülmüştür. Merv şehri Moğollar tarafından tahrip edildiğinden Türbesinin yeri
kaybolmuştur.
Büyük Selçuklu devleti yıkıldıktan sonra İrana Moğol İlhanlılar hakim oldu. İlhanlılar zamanla
bir İslam devletine dönüştü. Başkenti Tebriz olan bu devletin halkını İranlılar ve Türkler,
yöneticilerini Moğollar oluşturuyordu. İlhanlı devleti 1353 te sona erince İranda bir çok beylikler
ortaya çıktı. Bu beyliklerin hepsi de müslümandı. Ancak yöneticileri genellikle moğol kökenli idi.
Mesela Celayiroğulları Moğol kökenli olup batı İrana yani Tebriz ve civarına hakimdi.
XV. yüzyılda Timur Orta asya, İran ve Anadoluya hakim oldu. Zamanla batı İranda
Karakoyunlular ve Onları takiben Akkoyunlular devleti ortaya çıktı. Karakoyunlular devletinin
yöneticileri Türk kökenli idi. Başkentleri Tebriz idi. Bu devleti Akkoyunlular yıktı (1469).
Akkoyunluların idari merkezleri önce Diyarbakır daha sonra Tebriz oldu. En önemli
Hükümdarları olan Uzun Hasan türk asıllı idi. 1473 Erzincan yakınlarındaki Otlukbeli savaşında
Fatih Sultan Mehmet tarafından mağlupedildi. Akkoyunlular kendi tebalarından olan ve
hanedana yakınlığı bulunan Şah İsmail tarafından ortadan kaldırıldılar. Şah İsmail aslen bir Azeri
Türkü idi. Erdebilde Doğmuştu. Safevilik tarikatına mensuptu. Bu yüzden kendisine Şah İsmail
Safevi, Devletine de Safevi devleti denir. Azeri Türkçesi ile yazılmış bir divânı vardır. Şah İsmail
Şiiliği resmi mezhep ilan etmiştir. 1514 yılında Çaldıran ovasında (Van ili) yapılan savaşta
Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim Şah İsmaili mağlup etmiş ve Ordu Tebrize girmiştir.
Çaldıran savaşında Sünni Kürt aşiretleri Osmanlı devletinin yanında yeralmıştır. Osmanlı
tarihlerinde İranlılara Acem adı verilmektedir. Bu ad önceleri Araplar tarafından da kullanılmıştır.
Ülkeye Acem mülkü, Acem diyarı deniliyordu. Hükümdarları ise Acem padişahı veya Şah olarak
adlandırılıyordu. Osmanlılar şah İsmaile tabi olan Türkmen topluluklarına Kızılbaş adını
vermişlerdi. Bunlar arasında Ustaclu, Afşar ve Varsak boyları önemli idi. Şah İsmail de kendileri
için bu adı kullanmıştır. Kızıl külâh giyiyorlardı. Veya sarıklarının üzerine sarılmış bir kızıl bant
vardı.
Safevi Hanedanı 1736 ya kadar devam etti. Daha sonra İran şahlığının başına çeşitli hanedanlar
geçti. Bunlar arasında Afşarlar ve Kaçarlar Türk kökenli hanedanlardır. En son hanedan Pehlevi
hanedanıdır. Son İran şahı Muhammed Rıza Pehlevi 1979 yılında ülkesini terk etmek
mecburiyetinde kalmıştır.
İranda Şahlık idaresinin yıkılmasına dini hareketler sebep olmuştur. Dini lider (Ayetullah)
Humeyni Paristen uçakla Tahrana gelmiş ve devletin başına geçmiştir. Daha sonraları devletin adı
İran İslâm Cumhuriyeti olmuştur. İran İslâm Cumhuriyetinin anayasası yapılırken İslam dininin
kuralları (Şeriat) esas alınmıştır. Dini esaslara göre şekillendirilen devlet Teokratik bir yönetime
sahiptir. Böylece İki komşu ülke Türkiye ve İran birbirine taban tabana zıt siyasal rejimlere sahip
olmuşlardır. Türkiye lâik esaslara (dini esasların dünyevi işlerden ayrılması) göre yönetilen bir
devlettir. Şahlık döneminde Türkiye İran münasebetleri gayet iyi durumda idi. Hatta Atatürkün
Cumhurbaşkanlığı döneminde 1934 yılında İran Şahı Rıza Şah Pehlevi Türkiyeyi Ziyaret etti.
Birlikte İzmir-Balıkesir ve Çanakkale seyahati yaptılar.
1970 li yıllarda İran ithalat ve İhracatı için Trabzon limanını ve Trabzon-Tebriz Karayolunu
kullanıyordu.
Humeyninin İranın başına geçmesinden bir sene sonra Irak ile İran arasında Şattülarap ırmağındaki
sınır meselesi sebebiyle savaş başladı ve 1988 de son buldu. O sırada Irakın lideri Saddam Hüseyin
idi. Savaşın galibi olmadı. Sınırlar aynı kaldı.
İran Türkiye sınırının temelleri 1639 Kasr-ı Şirin anlaşmasına dayanmaktadır. 1623-1639 yılları
arasında yapılan savaşta Osmanlılar İranı yenerek Revan (Erivan) ve Bağdatı fethettiler.
Ordunun başında IV. Murat vardı. Dağların su bölümünden geçen bu sınır, daha sonra yapılan
savaşlara rağmen önemli bir değişiklik olmadan bu güne kadar gelmiştir. Günümüz İran-Türkiye
ve İran-Irak sınırını oluşturmaktadır. Sınırın doğal bir sınır oluşu, iki tarafında denk kuvvetlerin ve
sabitleşmiş ve farklı etnik grupların yeralmakta oluşu sınıra süreklilik sağlamıştır. Osmanlılar
İran topraklarında yaşayan şii Azeri Türklerinin kendisine bağlanmasına pek hevesli
olmamışlardır. İranlılarda Osmanlı topraklarında ekseriyeti teşkil eden Sünni grupların kendilerine
katılmasına pek istekli değillerdi.
*Güncel Jeopolitik
İran, Türkiye jeopolitiği açısından çok önemli bir komşudur. İranı güvenilir, dost ve dengeli bir
ülke olarak görmek ve tutmak ister. Bu stratejinin ilk şartı iki devletin rejimlerinin uyum içinde
olmasıdır. Demokratik laik bir Türkiye Cumhuriyetinin komşusu olacak bir İran, benzer bir rejime
sahip olursa çok sağlıklı dengeli ve güvenilebilir ilişkiler kurulabilir. Ancak batılı devletlerin hiç
biri böyle bir duruma veya böyle bir İrana sıcak bakmamaktadırlar. Onlar sınırdaş olan bu iki
komşu ülkenin benzer rejimlerde yönetilmesini istemektedirler. İki ülkenin işbirliğinin , batılı
devletlerin bölgedeki çıkarlarına engel olacağı düşünülmektedir.
Batılı ülkelerin sık sık İranda yaşayan Azeri Türklerini gündeme getirdikleri görülmektedir. İranda
en azından 20 milyon civarında Azeri Türkü mevcuttur. Bunlar batı İranda Tebriz çevrelerinde
yaşamaktadır. Türkiyenin İran azerilerinin kendine katılması gibi bir düşüncesi ve planı doğru
değildir. Fakat İran Azerbeycanının kuzey Azerbeycanla birleşmesini öneren bazı düşünceler
mevcuttur. Ancak bu günkü devletler arası dengeler, istikrarsız bir İranın bölgede bir çok soruna
sebep olabileceğini göstermektedir.
Türkiye için en akılcı İran politikası, benzer siyasal rejimlere sahip istikrarlı bir İranın
mevcudiyetidir. Ancak, böyle bir İranın, kendi tebaası olan Azeri Türklerinin etnik kimliğine ve
kültürüne saygılı olmasını da beklemektedir.
İran Müslüman fakat Türkiye ile arasında mezhep ayrılığı bulunan bir ülkedir. Türkiyede Sünni
İslamiyet hakimdir. İranda ise Şii İslamiyet. Türkiye laik bir ülke olduğundan bu durum onu pek
rahatsız etmiyor. Ancak İranın teokratik yönetimi bu mezhep ayrılığını Türkiye halkının bir kesimi
üzerinde hissettirmek istemektedir. Bu doğru bir yaklaşım değildir. XXI. Yüzyılda değil
mezheplerin hatta dinlerin de diyalog içersinde bulunması gereği vardır. Bu nedenle her iki ülke
birbirinin dinsel inançlarına saygılı olarak ilişkilerini sürdürmelidir. Neticede her iki devletin halkı
da müslümandır.
*İran petrol yatakları bakımından çok zengin bir ülkedir. Yılda 200 milyon ton civarında petrol
üretir. Bu durum jeolojik yapısından kaynaklanmaktadır. Zagros dağları petrol yatakları barındıran
sedimanter kayaçlardan oluşmuş kıvrımlı dağlardır. İlkçağlarda fay hatlarından kendiliğinden
yüzeye yükselen petrol ve doğalgaz sızıntıları İranda hiç sönmeyen kutsal ateşleri oluşturmuşlardı.
Bu nedenle İranda ateş, Tanrının bir tezahürü olarak kabul edilmiş ve kutsal sayılmıştır. İran
petrolleri XX. Yüzyıl başlarından itibaren işletilmeye başlanmıştır. Şahlık döneminde İran
petrollerinde İngiliz ve Amerikan şirketlerinin payları vardı. İran İslâm cumhuriyeti döneminde
petrol millileştirilmiştir.
Türkiye kendi petrol yataklarından yılda ortalama 3 milyon ton civarında petrol çıkarmaktadır.
Fakat Türkiyenin yılda 30 milyon ton civarında petrol tüketimi vardır. Yani yerli üretim tüketimin
ancak % 10 kadarını karşılayabilmektedir. Bu durumda en akılcı yollardan biri komşu İrandan
petrol ithal etmektedir. Fakat A.B.D. ve diğer batılı ülkeler İrana petrol ambargosu
uyguladıklarından Türkiyeyi de bu konuda sıkıştırmakta ve İrandan yapılacak olan petrol ithalatına
kota koymaktadırlar. Elimizdeki son bilgilere göre Türkiye irandan yılda 5 milyon ton civarında
petrol ithal etmektedir. Bu miktar Türkiyenin tüketiminin % 15 kadarını karşılamaktadır. Petrol ve
doğalgazını komşulardan almak Türkiye için yerinde olan bir ekonomik eylemdir. *Fakat
Türkiyenin kullandığı doğalgazın pek çoğu Rusyaya ait Sibirya doğal gazından Ukrayna-Romanya
ve Bulgaristan üzerinden gelen uzun bir boru hattı ile sağlanmaktadır. Bu durumda ekonomik
bakımdan hem Rusyaya bağlı kalınmakta ve hem de doğal gaz pahalıya malolmaktadır.
İran ile kurulacak iyi ilişkiler Türkiyenin petrol ve doğalgazda Rusyaya olan bağımlılığını azalttığı
gibi bu enerji kaynakları daha ucuza ithal edilebilecektir.
Türkiyenin de petrol ve doğal gaz ticareti bakımından İrana sağlıyabileceği bazı imkanlar vardır.
Bunlar boru hatları vasıtasıyla İran doğalgaz ve petrolünün Akdeniz ve Karadeniz limanlarına
akıtılmasıdır. Ancak ambargo nedeniyle İranın batıya petrol satışı çok azaldı. Bu nedenle
Türkiyenin çok avantajına olabilecek bu yatırımlar gerçekleşememektedir. Bu hassas enerji
politikasının işlevlik kazanabilmesi için çok dikkatli adımlar atılması gerekmektedir.
Ulaşım stratejisi bakımından İran ve Türkiye birbirini tamamlayan ülkelerdir. Türkiye İran
üzerinden Azerbaycan başta olmak üzere Türkmenistan ve Orta Asya ülkelerine açılabilme
imkanına sahiptir.
Bibliyografya
Anonim, (Basım Yılı Belli Değil), “Haydar Çelebi Ruznâmesi”, Baskıya Hazırlayan Yavuz
Senemoğlu, Tercüman Binbir Temel Eser, 73, Kervan Kitapçılık A.Ş. İstanbul.
Küçük, A.; Tümer, G. (1993), “Dinler Tarihi”, 2. Baskı, Ocak Yayınları, Ankara.
3-Avrupa Kıtası Devletleri
Avrupa Kıtasının Akdeniz kıyı bölgesi tarihsel medeniyetlere sahne olmuş bir mekȃndır. MÖ. 1000
yıllarında yunan, MÖ 700 yıllarında Roma medeniyeleri Akdenizin Avrupa kıyılarında ortaya
çıkmıştı. Bu medeniyetler ve hristiyanlık Avrupa medeniyetinin temellerini teşkil etmektedir.
Avrupada Fransa, İngiltere, Rusya gibi devletler millet olma sürecine en erken başlayan
topluluklardır. Almanlar ve İtalyanlar devlet birliğini ancak XIX. yüzyıl sonlarına doğru
tamamlamışlardır. Almanyada Bismarck (Otto von Bismarck, 1815-1898), İtalyada Garibaldi
(Giuseppe Garibaldi, 1807-1882) birliği sağlayan devlet adamlarıdır.
Avrupanın güneydoğusu Osmanlılar tarafından fethedilmiş ve yönetimi 1913 8Balkan savaşları
sonuna) yılına kadar sürmüştür. Osmanlı devleti ve Avusturya –Macaristan İmparatorluğu Avrupa
siyasi coğrafyasının önemli devletleri idi. I. Dünya savaşının bitiminde (1918) bu devletlerin tarih
sahnesinden çekilmesinden sonra Polonya, Çekoslovakya, Macaristan, Avusturya, Yugoslavya gibi
yeni Avrupa devletleri ortaya çıkmıştır. Rusyada SSCB adıyla siyasal rejimi Marksizm-Leninizm
esaslarına dayanan yeni bir devlet kurulmuştur. 1939-1945 yılları arasında Avrupa devletleri II.
Dünya savaşına girmişlerdir.Savaştan sonra Almanya ikiye bölünmüştür (Doğu Almanya
demokratik Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti). 1990 dan sonra SSCB dağılmıştır.
Birliğe bağlı Beyaz Rusya ve Ukrayna tam bağımsız olarak ortaya çıkmışlardır.
Günümüzde Balkanlardaki siyasal sorunlar devam etmektedir. Balkanlarda Kosova adıyla yeni bir
devlet kurulmuştur. Bosna-Hersek, Sırbistan, Makedonya gibi devletlerin siyasal sorunları henüz
tam olarak çözülememiştir. Bu arada Avrupa Birliği adı verilen ve bir açıdan Avrupa Birleşik
devletleri sayılan Avrupa Birliği (EU) kurulmuş ve yeni üyeler alarak genişlemiştir. Günümüzde
28 devlet Avrupa Birliğinin üyesidir. Yüzölçümü 4 300 000 km²ye, nüfusu 500 000 milyona
erişmiştir. Üye devletlerin hepsi de hristiyan devletlerdir.
Avrupa Devletleri
Adı
1
Almanya
2
Andorra
3
Arnavutluk
4
Avusturya
5
Belçika
6
Beyaz Rusya
7
Birleşik Krallık
8
Bosna Hersek
9
Bulgaristan
10 Cebelitarık
11 Çek Cumhuriyeti
12 Danimarka
13 Estonya
14 Faröer adaları
15 Finlandiya
16 Fransa
17 Guersney
18 Hırvatistan
19 Hollanda
20 İrlanda
21 İspanya
22 İsveç
23 İsviçre
24 İtalya
25 Jan Mayen
26 Jersey
27 İzlanda
28 Karadağ
29 Kosova
30 Königsberg
yüzölçümü
nüfusu
başkenti
31 Letonya
32 Lichtenstein
33 Litvanya
34 Lüxemburg
35 Macaristan
36 Makedonya
37 Malta
38 Man
39 Moldova
40 Monaco
41 Norveç
42 Polonya
43 Portekiz
44 Romanya
45 Rusya Federasyonu
3 952 550 km²
120 000 000
Moskova
132 000
11 000 000
Atina
başkenti
46 San Marino
47 Sırbistan
48 Slovakya
49 Slovenya
50 Svalbard
51 Türkiye
52 Ukrayna
53 Vatikan
54 Voyvodina
55 Yunanistan
4-Kuzey Amerika Devletleri
Adı
yüzölçümü
nüfusu
1
Amerika Birleşik Devletleri (Estados Unides)
9 826 675
310 232 863
2
Bahama Adaları
3
Bermuda
4
Clipperton
5
Grönland
2 166 086
57 637
6
Guadeloupe
7
Kanada
9 948 670
33 759 742
8
Meksika
1 964 375
112 468 855
9
Saint Pierre ve Miquelon
10 Turks ve Caicos adaları
1492 yılında Cristopher Colombus keşfinden önce bu kıtada sayıları 1 milyon civarında olan
Kızılderili kabileleri yaşıyordu. Günümüzde bunlara İndian (Hintli) adı verilmektedir. Zira kristof
kolomb bu kıtayı keşfettiğinde Hindistan sanıyordu. Daha sonraları İtalyan Amerigo Vespuççi
buranın Hindistan değil şimdiye kadar varlığı bilinmeyen bir kıta olduğunu açıkladı (1500).
Kızılderililer Kuzey Amerikada kabileler halinde yaşıyor, yarı göçebe- avcı bir hayat sürüyorlardı.
Bir yerde avlanacakları zaman orada basit çadırlardan oluşmuş bir kamp kuruyorlardı. Bizon
öküzü (Bison bison) en önemli avları idi.
Kuzey Amerika yerlileri köy ve devlet kuramamışlardır. Ancak konfederasyonlar oluşturdukları
belirtilmektedir. Fakat Meksika yaylasında gelişmiş olan Aztek Medeniyeti bir istisna teşkil eder.
Aztekler şehirler ve devlet kurmuşlardır. Kuzey Amerikada a t cinsinden binek hayvanları yoktu.
Avrupadan kuzey Amerikaya getirilen ve vahşileşen atları yakalayıp tekrar evcilleştirdikleri
söylenir. Eğersiz olarak ata biniyorlardı. Ateşli silahları yoktu. Ok ve yayları, bıçakları vardı.
Kızılderililer demiri bilmiyorlardı. Sonradan ateşli silahları kullanmasını öğrendiler.
İnsan elinin tahrip etmediği bu kıtaya Avrupalılar (İngilizler) 1600 başlarında yerleşmeye
başladılar (1607 Jamestown, Viginia, Chesapeake körfezi ağzı) İlk yerleşmeler Kuzey
Amerikanın Atlantik kıyılarında 40°N enlemi civarları oldu. Buralar orta kuşağın ılıman iklimli
bölgeleri idi. Zamanla Atlantik kıyılarında 13 kadar İngiliz kolonisi oluştu.
Aynı tarihlerde kuzey Amerikanın 50°N enlemi civarında Fransızlar keşif faaliyetlerine ve
kolonileştirme hareketlerine girişmişlerdi (Jacques Cartier, 1491-1557) Quebeck ve Montreal
yerleşmeleri bu sıralarda kurulmuştu (Yeni Fransa, Nouvelle France) . 1700 lü yılların ortalarında
İngilizler bu arazileri Fransızların elinden aldılar ve ülkeye Kanada adı verildi. Bu isim yerli
dillerinden alınmıştı.
İspanyollar ise Meksikadan başka Florida Teksas ve Kaliforniyayı kolonileştirmişlerdi. ABD
bağımsızlığını kazandıktan sonra (4 temmuz 1776), kıtayı batıya doğru işgal ederek pasifik
kıyılarına ulaştı (1846). Bu sırada iç bölgelerde yaşayan Kızılderili kabilelerle kıyasıya savaşlar
oldu. ABD İspanyollarla da Kuzey Amerikanın hakimiyeti için savaştı. Onlardan Floridayı (1819) ,
meksikadan Kaliforniyayı ve Teksası aldı (1845). İspanyadan bağımsızlığını alan Meksika(1821) ,
ABD ye karşı toprak kaybederek küçüldü ve bu günkü sınırına (Rio Grande del Norte) çekildi.
Alaskayı Ruslar keşfetmişti. Buraları kolonileştirmey başladılar (1784). ABD bu bölgeyi Rus
çarlığından satın aldı (1867). Alaska 1959 da 49. Eyalat olarak ABD ye katıldı. Alaskanın yerli
halkı Eskimolardır. Eskimolar kuzey Amerikanın kuzeyinde yayılış gösteren otokton bir halktır.
Kökenleri kuzeydoğu Asya halklarına dayanır. Kanada Kızılderilileri ile Eskimoların dilleri arı olsa
da kökenleri birdir ve ataları 50 000 yıl önce kuzeydoğu Asyadan gelmiştir.
Kuzey Amerika kıtasında Eskimolar ve Kızılderililer otantik halklardır. Avrupalılar bu kıtaya 1492
de ayak basmıştır. İspanyollardan sonra Hollandalı İngiliz ve Fransızlar bu kıtaya göç etmiştir.
Sonra almanlar, Polonyalılar ve Ruslar da bunlara katılmıştır. İtalyanlar ve yunanlılar da onları
takibetmiştir. XVII.yüzyıllarda köle ticareti sırasında Afrikadan çok sayıda zenci kuzey Amerikaya
Antil adalarına ve Güney Amerikaya götürülmüştür. Kuzey Amerika zencileri Afrika kökenlidir.
Amerika iç savaşına kadar (1861-1865) kölelik devam etmiştir. Güney eyaletleri (Virginia,
Mississippi) köle kullanıyorlardı ve köleliğin kalkmasını istemiyorlardı. Yenilince kölelik resmen
kaldırılmıştır. ABD de bu gün 40 milyona yakın zenci vardır.
Kuzey Amerikadaki beyazlar anglo sakson grupu ve Latin grupu olam üzere ikidir. Latin grupu
Kanada ve Amerika birleşik devletlerinde dominanttır. Bunlar İngilizce konuşurlar. Latin grupunu
İspanyollar ve Fransızlar temsil eder. İspanyolca meksikanın resmi dilidir. Fransızlar Kanada da
etkin bir gruptur. Bu devletin İngilizce ve Fransızca olmak üzere iki resmi dili vardır.
A.B.D ile Meksika arasındaki siyasal ilişkiler pek sıcak değildir. Zira XIX. yüzyılın ortalarında iki
devlet arasında bir savaş olmuş ve Meksika çok büyük bir bölgeyi (Kaliforniya, Teksas) ABD ye
terk etmişti. Halen bu eyaletlerde İspanyol kökenli, ve İspanyolca konuşan bir nüfus vardır.
Meksika Kızılderililiri (İndian) mayalar, aztekler ve kuzey Kızılderilileri olmak üzere üç gruptur.
Bunların sayıları 15 milyon civarındadır. Nüfusun % 13 ünü oluştururlar. Meksikaya Avrupalılar
(İspanyollar) XV. yüzyılda itibaren yerleşmeye başlamışlardır. Meksika halkı Kızılderililer ile
İspanyol kökenlilerden oluşur. Ayrıca her iki ırkın karışmasından türemiş melezler (mestizo)
vardır. Resmi dil İspanyolca din hristiyanlığın Katolik mezhebidir. Yerli dilerlide hala
kullanılmaktadır.
5-OrtaAmerika Devletleri
Kuzey Amerika kıtası ile Güney Amerika kıtası arasında doğal bir köprü gibi uzanan dar kara
parçasına Orta Amerika denir. Bu bölge bir nevi kıstaktır (berzah, İsthmus) . Karayip denizi,
adaları ve bu kıstak orta Amerika adı verilen bölgeyi oluşturur. Orta Amerika devletleri şunlardır:
Orta Amerika devletleri
Adı
1
Antigua ve Barbuda
2
Bahamalar
3
Barbados
4
Belize
5
Dominik Cumhuriyeti
6
Dominika
7
El Salvador
8
Grenada
9
Guatemala
Yüzölçümü
Nüfusu
Başkenti
Santo Domingo
746
Roseau
10 Haiti
11 Honduras
12 Jamaika
13 Küba
109 884
11 167 325
(La Habana) Havana
14 Meksika
1 972 550
112 322 757
Meksiko
15 Nikaragua
16 Panama
17 Panama kanal Bölgesi
18 Saint Kitts ve Nevis
19 Saint Lucia
20 Saint Vincent ve Grenada
21 Trinidad ve Tobago
Orta Amerikada dil olarak İspanyolca hakimdir. Bunun esas nedeni Amerikanın Kristof Kolomb
tarafından İspanya kırallığı hesabına keşfedimiş olmasıdır. Kristof kolomb 1492 Ekiminde
Bahama adalarından San Salvador, Watling (Guanahani) adasına ayak bastı. Daha sonraki yıllarda
Amerika kıtasınınkarayip denizi kıyılarında keşiflerde bulundu. Bu topraklara yeni ispanya (Nova
Espana) adı verildi. İspanyaya bağlandı ve ispanyadan gönderilen valilerce idare edildi.
İspanyolcanın hakim olma nedeni budur. Otantik orta Amerika halkları olan Aztekler ve Mayalar
İspanyolcayı benimsediler. Kendi dilleri ikinci plana düştü. Bu milletler dinlerini de değiştirerek
hristiyanlığın Katolik mezhebine girdiler. Orta Amerikada hristiyanlığın Katolik mezhebinin hakim
olmasının nedeni budur.
Günümüzde Meksikada Aztek ve Maya asıllı nüfus ile İspanyol kökenli nüfus yaşamaktadır.
Ayrıca bunların karışımından meydana gelen ve mestizo denilen melez nüfus vardır (% 60).
Guatemala tam bir maya ülkesi olarak ortaya çıkmaktadır (yerliler % 40, gerikalanlar melezdir.
Melezlere ladinos (Latinleşmişler) adı verilir. Ülkenin resmi dili İspanyolcadır. Fakat Maya dili de
yaygın olarak konuşulmaktadır.
Orta Amerikada Panama ülkesindeki Panama kanalı stratejik bakımdan çok önemli bir kanaldır.
Önceleri ABD nin denetiminde iken yönetimi son yıllarda Panamanın da içinde bulunduğu bir
komisyona devredilmiştir.
Panama kanalı 1914 yılında hizmete açıldı. Atlantik ve Psifik arasındaki geçişlerde en kestirme yol
idi. Şayet bu kanal açılmasaydı ya en güneyden magellan boğazından dolaşılacaktı veya
kanadanın kuzeyindeki artik adalardan ve donan bir denizden geçmek zorunda kalınacaktı. Veya
orta Amerika kıstağında kara üzerinden aktarma yapılacaktı.
Karayip denizi ve Antil adaları da orta amerikaya aittir. Bu deniz stratejik bir öneme sahiptir.
Çünkü Panama kanalına giden yol bu denizden geçmek zorundadır. Yucatan boğazı bilhassa
önemlidir. Meksika körfezi ile sözkonusu deniz arasında geçişleri kontrol eden bu boğaz
meksikaile kübanın elindedir. Bu bakımdan Meksika körfezinden panama kanalına ulaşmak
zorunda olan ABD için önemi büyüktür. Meksika körfezinin iki çıkışı vardır. Biti kübanın
kuzeyindeki Florida boğazı diğeri de karayip denizine açılan yucatan boğazıdır. Her ikisi de ABD
nin tam kontrolünde değildir. ABD bu boğazlar sebebiyle Küba ve Meksika ile çıkar çatışması
içindedir. Tarihi zamanlarda Kübayı işgal etme düşünceleri ve girişimleri olmuştur. Fakat
sosyalizme dayanan bir rejimle idare edilen Küba SSCB ye yakın bir siyaset takibederek kendini
koruyabilmiştir. İspanyolca konuşan Katolik Kübalılar kendilerini inatla ABD nin kültür
emperyalizminden korumya çalışmaktadırlar. ABD nin bu bölgedeki stratejik hedefi Meksika
körfezine Karayip denizine buradaki petrol yollarına tam hakim olmaktır. Meksikanın Körfezde ve
Pasifikte iki ayrı armadası (deniz gücü) varsa da bunlar ABD deniz kuvvetleri ile boy ölçüşecek
güçte değildir.
6- Güney Amerika Devletleri
Güney Amerikada Kolomb öncesi dönemde otokton bir uygarlık ve devlet olarak İnkalar hüküm
sürüyordu. XV. yüzyıl sonlarında kıtaya ayak basan Avrupalılar bunların taş binalar yapacak,
şehirler kuracak, tarım yapacak, bazı kültür bitkilerini yetiştirecek, hayvanları evcilleştirecek,
dokumalar yapacak, devlet şeklinde organize olabilecek bir sosyal seviyede olduğunu gördüler.
Fakat tekerleği, ateşli silȃhlar bilmiyorlardı. Madenlerden altın ve gümüşü biliyor ve değerli madde
ve aksesuar olarak kullanıyorlardı. Fakat demir madenini tanımıyorlardı. Demirden yapılmış
silahları yoktu. Kıtaya ayak basan İspanyollarla bu nedenle baş edemediler. İnka devleti Peru ve
Bolivya yaylalarında tierra fria zonunda ( 2500 m-4000 m ) yeralıyordu.
1532 tarihinde Panamadan deniz yoluyla peru sahillerine gelen (Lima) İspanyol komutan
(Conquistador) Fransisco Pizarro inkalarla yaptığı savaşlarda onları yendi ve başkentleri Cuzco’
yu (3496 m) ele geçirerek bu devleti tarih sahnesinden sildi (1533). Son inka lideri de 1571 de yok
edildi.
İnkalar daha sonraki yüzyıllarda İspanyolların etkisiyle hristiyan –katolik oldular. İspanyolca
konuşmaya başladılar. İspanyol kökenlilerle evlenerek melez bir soy oluştu (mestizo). Brezilya
dışında tüm güney Amerika XIX. yy başlarına kadar İspanyol sömürgesi olarak kaldı. İspanyollara
karşı mücadele eden Simon Bolivar 1821 de Büyük Kolombiya adı verilen devleti kurdu. Bu
devlet Venezuela, Kolombiya, Panama, Ekvador ve Peruyu kapsıyordu. Daha sonraları diğer güney
Amerika devletleri ortaya çıktı ve bugünkü siyasal manzara oluştu.
Güney Amerika devletleri arasında bazı sınır sorunları mevcuttur. Bunlar devletler arasında bazı
savaşlara yol açmıştır. Ekvator ve Peru arasında, 1904 yılından bu yana 1942, 1981 ve 1995 sınır
savaşları olmuştur. Ekvador güneydoğu sınırında Amazon havzası tarafında bir miktar toprak
kaybetmiştir.
1932-1935 yılları arasınsa Chaco bölgesinin hakimiyeti için Paraguay ve Bolivya arasında bir
savaş olmuştur. Savaşı Paraguay kazanarak topraklarını bir misli genişletmiştir.
Bolivyanın 1879 yılına kadar pasifik okyanusuna kıyısı vardı. Antofagasta limanı bu devlete aitti.
Fakat şili ile yaptığı svaş sonucunda bu kıyı bölgesini kaybetti (1884) ve kıyısı olmayan bir kara
ülkesi haline geldi.
Nisan 1982 de Arjantin açıklarındaki Falkland (Malvines) adaları üzerindeki hakimiyet çekişmesi
sebebiyle İngiltere ve Arjantin arasında kısa süren bir savaş oldu. Arjantin ülkesine yakın bu
adalarının hakimiyetinin kendisine ait olması gerektiğini iddia adiyordu. Falkland ve Güney
Georgia adalarını 1982 yılında işgal etti. İngiltere , çok uzak olmasına rağmen bu adalara askeri
güç gönderdi. Çıkan savaşı kazandı. Arjantin adalardan çekildi. Fakat iddiasını sürdürmeye devam
etti.
Güney Amerika devletleri
adı
yüzölçümü
nüfusu
başkenti
Arjantin
Bolivya
Brezilya
Ekvador
Falkland adaları
Fransız güyanası
Guyana
Cayenne
Georgetown
Güney Georgia ve Güney Sandwich adaları
Kolombiya
Paraguay
Peru
Surinam
Şili
Uruguay
paramaribo
Venezuela
7- Okyanusya (Ozeanien) Devletleri
Okyanusya denilince Avustralya ile doğu ve kuzeyindeki çevrede bulunan Pasifik adaları (7000
kadar) anlaşılır. Okyanusyalılar genelde denizlerden geçimini sağlayan topluluklardır. Bunlar,
avrrupalılar buralara gelmeden önce yelkenli ve basit deniz vasıtaları uzak adalara gidip
gelebiliyorlardı. Polinezyalılar basit yelkenlileri ile MS. 7 yüzyılda Hawai adalarına ulaşmışlardı.
Ayrı dilleri, dinleri, kültürleri ve kendilerine özgü ekonomik faaliyetleri vardı. Toplulukları kabile
düzeyinden öteye geçememişti. Yazıyı bilmiyorlardı. Bu nedenle geçmiş tarihlerine ait yazılı
belgeleri mevcut değildir. Avrupalılar gelmeden önceki tarihleri karanlıktır.
adı
yüzölçümü (km²)
nüfusu
7 700 000
21 500 000
Amerikan samoası
Ashmore ve cartier adaları
1
Avustralya
Cocos adaları
Cook adaları
Cristmas adası
2
endonzeya
3
fiji
Fransız polinezyası
Guam
Hawaii
kiribati
Kuzey mariana adaları topluluğu
marşal adaları
mikronezya federel devleti
Nauru
Niue
Norfolk adası
palau
papua
Paskalya adası
Pitcairn adaları
yeni gine
samoa
başkenti
solomon adaları
Tokelau
tonga
tuvalu
vanuatu
Wallis ve Futuna adaları
Yeni Kaledonya
yeni zelanda
Avrupalılar XVIII. yüzyıl ortalarından itibaren Okyanusyaya el attılar. Bu konudaki ilk faaliyet
İngiliz donanması kaptanı James Cook’un yürüttüğü ekspedisyonlar olmuştur. Kaptan Cook 1769
da Yeni Zelandayı, 1770 de ise Avustralyayı keşfetti. Bu adalara İngiltere krallığı adına el koydu.
Pasifikteki keşifler çoğaldıkça, her bir devlet keşfettiği adaların kendine ait olduğunu ileriye sürdü.
Bazı adalar da zamanla el değiştirdi. Pasifik adalarında yaşayan halkların Avrupalı devletlere karşı
koyma gücü çok zayıftı. Bu nedenle boyun eğmek zorunda kaldılar. Mesela Avustralya yerlileri
olan Aborojinler olup biteni asırlar sonra, modern medeniyete geçince anladılar. Çünki kendileri
paleolitik uygarlığı düzeyinde idi. Aborojinler 50 000 yıl önce güneydoğu Asyadan gelmişlerdir.
Yeni Zelandanın yerli halkı Maorilerdir. XVIII.yüzyılda bunlar köy kurabilecek düzeyde bir
medeniyete sahiptirler. Yeni Zelanda günümüz Maorilerine özerklik tanımıştır.
Keşiften sonra İngiltereden bu bölgelere göçler olmuştur. Daha sonraki yıllarda dünyanın çeşitli
ülkelerinden gelenler Avustralya ve Yeni Zelandaya yerleşmiştir.
Bir kıta olarak kabul edilen Avustralyanın yüzölçümü 7.7 milyon km² dir. Birleşik krallığın toprağı
sayılan bu kıta parlamentonun seçtiği bir başbakan tarafından idare edilmektedir.
*** YRD.DOÇ. DR. SÜLEYMAN SÖNMEZ

Benzer belgeler