Türkiye Nogayları ve Dilleri Üzerine (Sözlükçe İlaveli)

Transkript

Türkiye Nogayları ve Dilleri Üzerine (Sözlükçe İlaveli)
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:353-374
TÜRKİYE NOGAYLARI VE DİLLERİ ÜZERİNE
(SÖZLÜKÇE İLAVELİ)
Ülkü ÇELİK ŞAVK*
ON THE NOGHAYS IN TURKEY AND THEIR LANGUAGE
(Lexicon Included)
Öz
Türkiye’ye yoğun olarak on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda büyük
göçlerle gelmiş olan Nogaylar, günümüzde dağınık biçimde birçok şehirde ve
toplu olarak da bu şehirlere bağlı bazı köylerde yaşamaktadırlar. Bu makalede,
Türkiye’de Ankara’nın Şereflikoçhisar İlçesine bağlı Doğankaya, Şeker ve Akin
köylerinde yaşayan Nogaylardan derlenmiş dil malzemesi üzerinden kimi ses
özellikleri incelenmektedir. Ayrıca makale sonunda, bütün çabalarına rağmen
hızla kaybolmaya doğru ilerleyen Türkiye Nogaycası’nın söz varlığından küçük
bir örnek yer almaktadır.
Anahtar Kelimeler: Nogaylar, Nogayca, Türkiye Nogayları, Nogay Orda,
Kafkasya.
Abstract
Noghays, who had immigrated to Turkey particularly in the eighteenth and
nineteenth centuries, currently live in numerous cities dispersedly and
collectively in some of the villages in these cities. In this article, certain sound
properties of the language data collected from Noghays who live in Doğankaya,
Şeker and Akin villages of Şereflikoçhisar district in Ankara, Turkey have been
examined. In addition, at the end of the article, a representative sample of lexicon
of Nogai language is provided, a language which is in danger of rapidly
becoming extinct despite all the efforts.
Keywords: Noghays, Nogai, Turkey Noghays, the Noghay Horde, the Caucasus.
Prof.Dr., Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü,
[email protected]
*
353
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:353-374
Giriş
Etnik adları Altın Orda devleti yöneticilerinden Emir Nogay’a
dayandırılan Nogaylar, tarihte kuruculuğunu Mangıt’ların efsanevi lideri
Edige’nin yaptığı görüşü hakim olan Nogay Orda ile birlikte
anılmaktadır. Önceleri Mangıt olarak adlandırılan bu devletin sahiplerine
15. yüzyıldan itibaren Nogay denmeye başlanmıştır. İlkin İdil ve Ural
Nehirleri arasında hakimiyet kazanmış olan Nogay Orda devleti,
Edigeden sonra “biy”liği devralan Nureddin zamanında, coğrafi alanını
Azak Denizi’nden Aral Gölü’ne kadar genişletmiştir. Başkenti Sarayçık
olan bu devlet 150 yıl civarında bağımsız olarak hüküm sürmüş, ancak
1560 yılında Rus işgali sonucu parçalanmıştır.
Günümüzde de parçalanmışlıkları süren Nogaylar ana kitleler halinde
Kuzey Kafkasya’da üç idari bölgede yaşamaktadır. Bu bölgeler: Dağıstan
Özerk Cumhuriyeti’nde Nogay ve Terekli Mekteb rayonları ve bunlara
bağlı köyler; Stavropol Eyaleti’nde Neftekum, Stepnov, Mineralovod ve
Koçubeev rayonlarına bağlı köyler; Karaçay-Çerkes Özerk
Cumhuriyeti’nde başkent Çerkessk, Adyge Habl’ ve Habez rayonlarına
bağlı köyler (Karakoç 2013: 275).
‘Kara Nogay’ ya da ‘Dağıstan Nogayı’ da denen Dağıstan Özerk
Cumhuriyeti’nde yaşayan Nogaylar 2002 nüfus sayımında 38.168 kişi
olarak tespit edilmiştir. Aynı yıla ait nüfus sayımında Stavropol
Eyaleti’nde yaşayan Nogaylar 20.068, ‘Kuban Nogayı’ denilen KaçayÇerkes Özerk Cumhuriyeti’nde yaşayan Nogaylar ise 14.873 kişi olarak
gösterilmiştir (Karakoç 2013:275).
Bu bölgeler dışında Nogaylar, daha küçük gruplar veya dağınık olarak
Ukrayna, Romanya ve Türkiye’de de yaşamaktadırlar. Bu ülkelerden
zamanla çeşitli sebeplerle değişik Avrupa ülkelerine gidip yerleşen
Nogaylar da vardır.
Türkiye Nogayları ve Dilleri
Bir kısmı on sekizinci yüzyıl ortalarında ve daha kitlesel olarak da on
dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Türkiye’ye göç eden Nogayların
sayısı ile ilgili ise kesin bir bilgi yoktur. Nüfus sayımında etnik kayıtlar
tutulmadığı için ancak yaşadıkları köylerin nüfusları ile orantılı bir sayı
354
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:353-374
ifade edilebilir. Esasen, Türkiye’de yaşayan Nogaylar ile ilgili
demografik bilgiler dışında eksik veya bilinmeyen nice hususlar vardır.
Peter Alford Andrews’un 1989 yılında yayımladığı ve Türkiye’de
yaşayan bütün etnik grupların tespitini amaçladığı Ethnic Groups in the
Republic of Turkey1 kitabında Nogaylara da yer verilmiş, ancak böylesi
kapsamlı bir çalışma olmasına rağmen bilgilerin doğruluğu ve kesinliği
daha sonra yapılan çalışmalarla eleştirilmiştir (Kırımlı 2012:xxii).
Andrews’un kitabı kadar iddialı ve kapsamlı olmamakla birlikte
Türkiye’de yaşayan Nogay varlığını tespite yönelik ikinci çalışma
Henryk Jankowski tarafından gerçekleştirilmiş ve sonuçları 2000 yılında
makale olarak yayımlanmıştır2. Bu çalışma yalnızca Türkiye’deki Kırım
Tatarları ile Nogay varlığını tespite odaklandığı için diğerine göre daha
net sonuçlara ulaşılabilmiştir. Ancak, araştırma sahasının sınırlı tutulması
nedeniyle Türkiye’nin bütününü yansıtmamaktadır.
Türkiye’de yaşayan Nogayların Kırım Tatarları ile birlikte incelendiği
diğer bir çalışma Hakan Kırımlı tarafından hazırlanmıştır. Kapsamı ve
konuyu ele alış metodu ile daha derinlikli olan ve hem yazılı
kaynaklardaki bilgilere hem de saha çalışması verilerine dayanan bu
araştırmada elde edilen veriler bir kitap olarak yayımlanmıştır3. Kırımlı,
kitabının ilk sayfalarında Kırım Tatarları ve Nogaylar başlığı altında
sıkça tartışılan bir konuyu ele almış ve tarihi arka plandan aktardığı
bilgilerle kimleri Kırım Tatarı, kimleri Nogay kabul etmek gerektiğini
açıklamaya çalışmıştır.
Bunların dışında, az olmakla birlikte, Türkiye’de yaşayan Nogayların göç
ve iskan yılları, yeni coğrafyalarına ve bu coğrafyada yaşayanlarla
yaşadıkları uyum sorunları, var olma mücadeleleri vb. konular üzerinde
1
, P. Alford (1989). Ethnic Groups in the Republic of TurkeyAndrews,
Wiesbaden. (Türkçesi için bkz. P. Alford Andrews, Türkiye'de Etnik Gruplar
( Çev. Mustafa Küpüşoğlu), ANT/ Tümzamanlar Yayıncılık, İstanbul, Aralık
1992.)
2
Jankowski, H. (2000). “Crimean Tatars and Noghays in Turkey” Türk Dilleri
Araştırmaları, 10, 113-131.
Kırımlı, Hakan (2012). Türkiye’deki Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri.
Ankara: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
3
355
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:353-374
yapılmış çalışmalar da vardır4. Şu ana kadar dilleri hakkında kapsamlı
dilbilimsel bir çalışma yapılmamış olmakla birlikte, bir ön olması dileği
ile iki tezden söz etmekte yarar var. Bunlardan ilki Özlem Ateş tarafından
hazırlanmış olan Paşadağı Bölgesi Nogay Ağzı adlı yüksek lisans tezi.
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nce kabul edilmiş, ancak
yayımlanmamış. Yayımlanmayan bir yüksek lisans tezi olan ikinci
çalışma ise Dilek Çetin’e ait5. Ancak, bu tez ilki gibi bir dil çalışması
değil aslında bir tarih araştırması. İçerdiği malzeme yönüyle dil
çalışmalarına kaynaklık edebilecek olan tezin adı Nogaylar Üzerine
(Doğankaya, Şeker, Akin Köyleri) Sözlü Tarih Çalışması ve Gazi
Üniversitesinde hazırlanmış.
Bu makalede, Türkiye’de yaşayan Nogayların her geçen gün biraz daha
yok olan dillerine ait belli başlı ses özelliklerine değinilmiştir.
Anadolu’ya göçlerinin üzerinden geçen her yıl dilleri ile ilgili yavaş
ancak derin kayıplara sebep olmuş ve günümüzde ancak köylerde
yaşayan yaşlı kuşağın çok azının bildiği bir miras dil haline gelmiş.
Türkiye’de konuşulan Nogayca artık orta ve genç kuşakta büyük ölçüde,
çocuklarda ise tamamen yerini Türkiye Türkçesine bırakmış. Orta ve
genç kuşağın bildiği ve konuşmaya çalıştığı Nogayca, aslında bir yönüyle
Nogayca, bir yönüyle ise Türkiye Türkçesi. Karma bir ağız niteliğinde
olan Türkiye Nogaycası’nın sürdürülebilirliği çok zor. Bu aşamada
yapılması gereken ise mevcut durumu kayıt altına almak, belgelemek. Dil
değiştirimine (language shift) bir örnek olması yönüyle de bu
çalışmaların bir an önce sistemli ve planlı biçimde yapılması gerekiyor.
Makalenin sonunda yer alan Sözlükçe’de Türkiye Türkçesi’nden geçen
sözcüklere özellikle yer verilmemeye çalışılmış, ancak, Nogayca’nın
yapısına uygunlaştırılmış olanlara veya ses bilgisi çalışmasında örnek
olarak kullanılanlara yer verilmiştir.
Alpargu 1996b; Bayraktar 2008; Gündüz 2012 gibi.
Bu makalede kullanılan Nogayca malzeme Dilek Çetin’in derleme kayıtlarının
tarafımca deşifre edilmesi ile elde edilmiştir.
4
5
356
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:353-374
Ses Bilgisi
Ünlüler
Genel Türkçe sekiz ünlü yanında şu ünlüler de sıkça kullanılmaktadır:
• /æ/ “açık e”: kælgen ‘gelen, gelmiş’, ærúw ‘iyi, güzel’, æveli
‘evveli’, illæ ‘illa’, æzíz ‘aziz’
• /ė/ “kapalı e”: ėkí ‘iki’, ėpey ‘epey, epeyce’, nėtip ‘ne edip’, ėnni
‘enli’, bėlge ‘bele’, mėn ‘ben’
• /í/ “düz, dar, yarı kalın i”: ĺstanbulγa ‘İstanbul’a’, síyír ‘sığır’
• /ú/ “yuvarlak, dar, yarı kalın ü”: úyler ‘evler’, Túrkle̊stĭq
‘Türkleştik’, úğrendiŋ ‘öğrendin’
• /ó/ “yuvarlak, geniş, yarı kalın ö”:
“görevlendirir”, dórt “dört”~ tórt “ay.”
góz “göz”, górevlendiredi
• /ĭ/ “kısa ı”: bĭr ‘bir’, bĭrów ‘biri’, ĭraxatsїz ‘rahatsız’, Mandĭra
‘Mandıra’, bĭyerde ‘burada, bu yerde’
• /ŭ/ “kısa u”: ŭ ‘o’, arŭw ‘iyi, güzel’, bŭramїzγa ‘buramıza’
• /e̊/ “yuvarlak e”: Túrkle̊stĭq ‘Türkleştik’, ózle̊ri ‘kendileri’,
tóme̊ndegilere ‘aşağıdakilere’
• /aa/ “uzun a”: Haymanaa ‘Haymana’ya’, bayaa ‘bayağı, epeyce’,
ĺbraam ‘İbrahim’, bolyaaq ‘olacak’, Aamet ‘Ahmet’, zaamet ‘zahmet’
• /ee/ “uzun e”: úğrenmee ‘öğrenmeye’, íšlemee ‘işlemeye (dantel
vb.)’, šemšee ‘şemsiye’
• /uu/ “uzun a”: uulu ‘oğlu’ ~ulu ‘ay.’~ uğlu ‘ay.’
• /oo/ “uzun o”: soora ‘sonra’
• /öö/ “uzun ö”: ėköö ‘ikisi’, bĭróónúŋ ‘birinin’
Türkiye Nogaylarının dillerinde ünlü sistemi ile ilgili dikkat çeken diğer
bazı hususlar da şöyledir: bĭzaw ‘buzağı’, bїzїq ‘bozuk’, čawїš ‘çavuş’,
їšγїr ‘uçkur; kuşak”, índeme ‘ünleme, seslenme’, papíš ‘ayakkabı’, sїpra
‘sofra’, sowĭqlїq ‘soğukluk’, šapĭt ‘çaput; bez’ sözcüklerinde düzleşme;
šókúš ‘çekiç’, šómúš ‘kepçe’, töbele- ‘tepelemek; dövmek’, tuwu(l)
‘değil’, towru ‘doğru’ sözcüklerinde yuvarlaklaşma; ĭraxatsїz ‘rahatsız’,
357
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:353-374
ėlegen ‘leğen’, oraza ‘oruç’ sözcüklerinde öntüreme ve arba ‘araba’,
žїmsaq ‘yumuşak’, žoγar ‘yukarı’, íšger ‘içeri’, tїsγar ‘dışarı’, tutas
‘hepsi’ sözcüklerinde ise ünlü yitimi gözlenmektedir.
Ünsüzler
/b/
Sözbaşı /b-/ ünsüzünün kullanımında birkaç farklı durum görülmektedir:
ber- ‘vermek’, bar- ‘varmak’, bar ‘var’ sözcüklerinde yaygın olarak
korunmakla birlikte, aynı sözcüklerin ver-, var- ve var~war biçimleri de
kullanılmaktadır. bol- “olmak’ fiilinin ol- biçimi de özellikle ünsüzle
sonlanan sözcüklerden sonra tercih edilmektedir: γŭrban oldŭγŭm
“kurban olduğum”, qabĭl olŭr “kabul olur”vb.
/b-/ ünsüzü ile ilgili dikkat çeken bir husus da písír-‘pişirmek’, píšer
‘biçer’, pїšak ‘bıçak’
polšowq ‘bolşevik’, puršaq ‘burçak’ vb. sözcükler de /p/ye
ötümsüzleşmenin yanı sıra barmak ‘parmak’, bek ‘pek’ gibi sözcüklerin
kullanılıyor olmasıdır. Birinci tekil kişi zamiri genellikle men, seyrek
olarak da ben biçimindedir. Genel Türkçe /b-/~/m/ nöbetleşmesinin sıkça
görüldüğü bu işaret zamirinin durum ekleri ile kullanımında daha çok /b/li biçimler tercih edilmektedir: bŭnı ‘bunu’, bĭnıŋ ‘bunun’ gibi. Seyrek
olarak ise mїnda ‘burada’ kullanımından da söz etmek gerekir. moyšaq
‘boncuk’, moyun ‘boyun’ sözcükleri ise m-li örneklerdendir.
Sözsonu /-b/ ünsüzü úy ‘ev’ (<ET eb) ve súy- ‘sevmek’ (<ET seb-)
sözcüklerinde /-y/ ünsüzüne evrilmiştir.
/k/~/g/
Sözbaşı /k/ ünsüzü sıkça /g/ünsüzü ile nöbetleşmektedir: ketedi ‘gider’,
kellesini ‘kellesini’, kel ‘gel!’, kelediler ‘gelirler’, kíy ‘giy!’, kóšediler
‘göçerler’, kóyúŋ ‘köyün’, kórdúŋúzmí ‘gördünüz mü’, hoškeldín
‘hoşgeldin’, kėyšek ‘gelin’ sözcükleri ile birlikte gel ‘gel!’, geleydiler
‘gelirler’, gellesini ‘kellesini’, góyúnú ‘köyünü’, góšediler ‘göçerler’,
giyerimdi ‘giydiğimi’, geyšekler ‘gelinler’ biçimleri de kullanılmaktadır.
Söziçi /-k-/ ünsüzün iki ünlü arasında ötümlüleştiği örnekler de
358
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:353-374
görülmektedir: egin ‘ekin’, segizde ‘sekizde’, toğuz ‘dokuz’, segsen
‘seksen’ vb.
Genel Türkçe /g/ ünsüzü hece sonunda birkaç farklı biçimde
karşılanmaktadır. úğren- ‘öğrenmek’ fiilinde sızıcılaşmış, iy- ‛eğmek’,
tiy- ‛değmek; dokunmak’, túyúm ‘düğüm’ ile teg edatının ekleşmiş
biçimi olan –day ekinde akıcılaşmıştır: bŭnday ‘böyle”, sŭlay ‘şöyle’ vb.
/-egü/ ses öbeğinde ise iki farklı biçime evrilmiştir: kiyew (< küδegü)
‛güveyi’ sözcüğünde /-ew/ öbeğine, biróó ‘biri’, ėköö ‘ikisi’ vb.
sözcüklerde ise uzun ünlü ile karşılanmaktadır.
/q/~/γ/
Sözbaşı /q/ ünsüzünün korunduğu sözcükler olduğu gibi /γ/ ünsüzüne
ötümlüleştiği biçimler de kullanılmaktadır: qara ‘kara, siyah’, qaš ‘kaç’,
qїs ‘kış’, qїsγa ‘kısa’, qaraŋγї ‘karanlık’, qardaš ‘kardeş’, qoy ‘koyun’;
γїzїylan ‘kızı ile’, γoyadї ‘koyar’, γїzїlaydїŋ ‘Kızılayın’, γardaštїŋ
‘kardeşin’, γara ‘kara’, γolunda ‘kolunda, elinde’, γŭšaq ‘kuşak’,
γomunístler ‘komunistler’ vb. Söziçi durumlarda özellikle iki ünlü
arasında Aŋγaranїŋ ‘Ankaranın’, taγїp ‘takıp’, toγuz ‛dokuz’örneklerinde
görüldüğü gibi ötümlüleşebilmektedir. Axdaš ‘Aktaş köyü’, axsam
‘akşam’, bax- ‘bakmak; gözetmek (hayvan vb)’, yox ‘yok’, dŭwardaxї
‘duvardaki’, yasdĭxdїŋ ‘yastığın’ vb. sözcüklerde ise gırtlaksıllaşmıştır.
qїrqĭz ‘hırsız’, qoranta ‘horanta; aile’, qoraz ‘horoz’, mїq ‘mıh, çivi’
sözcüklerinde ise tersine paralel bir gelişme söz konusudur.
Sözsonu /γ/ ünsüzü hece sonunda, tek heceli sözcüklerde sözsonunda
veya çok heceli sözcüklerde iki ünlü arasında dudaksıllaşma sonucu /w/
olur: žaw ‘yağ’, saw ‘sağ’, baw ‘bağ’, awїz ‘ ağız’, žawŭn: ‘yağış,
yağmur’, suwïq ‘soğuk’, towru ‘doğru’. Birkaç sözcükte akıcılaşır: bayla‘bağlamak’, žїyna- ‘toplamak’ (<yıγna-), sĭy- ‘sığmak’ , síyír ‛sığır’. aγїl
‘ağıl’, žalγїz ‘yalnız’ ve yamγïr ‛yağmur’ sözcüklerinde korunurken žïla(< yïγla-) ‛ağla-’ fiilinde ise tamamen düşmüştür. /aγu/ ses öbeği /aw/
öbeğine değişmiştir: bĭzaw ‘buzağı’.
359
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:353-374
/s/
Sözbaşı ve sözsonundaki /s/ ünsüzlerinin büyük bir kısmı birincil iken,
bir kısmı da /š/ ünsüzünün değişmesi sonucunda görülen ikincil
biçimlerdir: Sekerge ‘Şeker köyüne’, síndí ‘şimdi’, síse ‘şişe’, sŭlay
‘şöyle’; žaslїqta ‘gençlikte’, atmїs ‘altmış’, bes ‘beş’, túse ‘düşe’
sözcüklerinde olduğu gibi. Ancak šėylik “şeylik”, beš ‘beş’, šešme
‘çeşme’vb. birkaç sözcükte /š/ ünsüzünün korunduğu da görülmektedir.
/š/
Sözbaşı, söziçi ve sözsonu / š/ ünsüzü šaytan ‘şeytan’, šemšee ‘şemsiye’,
šímdí ‘şimdi’ gibi birkaç sözcük dışında ikincil olup /č/ ünsüzünün
dönüşmesiyle oluşmuştur: šaršїdїŋ ‘çarşının’, šїqmїš ‘çıkmış’, šalїšamїz
‘çalışıyoruz’, šanta ‘çanta’, šapa ‘çapa’, šapĭt ‘bez’, šaqmak ‘çakmak’,
šaqїr- ‘çağırmak’, šešme ‘çeşme’, šoban ‘çoban’, šuqur ‘çukur’, góš‘göçmek’, qaš ‘kaç’, góš ‘göç’, šaš ‘saç’, úš ‘üç’, nėwšún “niçin”, úšin
“için”vb.
/t/~/d/
/t/ ünsüzü söz başında genellikle korunmuş ancak bazı sözcüklerde /d/
ünsüzüne ötümlüleşmiştir: taw ‘dağ’, tїsγar ‘dışarı’, tidi ‘dedi’, tís ‘diş’,
toquz ‘dokuz’, tús- ‘düşmek; inmek’ yanı sıra didi “dedi”, diydi “dedi”,
dep “diye”, dórt “dört”, dawar ‘hayvan’ gibi.
/y/~/ž/
Genel Türkçe sözbaşı /y-/ sesinin kullanımında kararsız bir tutum
gözlenmektedir. Kararsızlık köy veya kuşaklar arasında değil, aynı
kişinin konuşmasında bile sürmektedir. Mevcut derleme kayıtlarındaki
söz varlığında /ž/li sözcükler biraz daha fazla olmakla birlikte aynı
sözcüğün her iki ünsüz ile kullanımı da dikkat çekmektedir: žemeğe
‘yemeğe’ žasaydїlar ‘yaparlar’, žaz ‘yaz’, žerge ‘yere’, žaŋї ‘yeni’, žalγїz
‘yalnız’, žoq ‘yok’, žaslїqta ‘gençlikte’, žípten ‘ipten’, žaqїn ‘yakın’, žattї
‘yattı’, žeŋgeleri ‘yengeleri’, žoğarĭ ‘yukarı’, žawlїq ‘yağlık; başörtüsü’,
žawadї ‘yağar’, žanїndağı ‘yanındaki’, žїmĭrtγa ‘yumurta’ sözcüklerinin
360
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:353-374
yanı sıra yasaydї ‘yapar’, yerlerine ‘yerlerine’, yalŋїz ‘yalnız’, yoq ‘yok’,
yašağan úšin ‘yaşadıkları için’, yaylanїp ‘yaylanıp’ biçimleri de
kullanılmaktadır.
/ŋ/~/ğ/~/y/
Genel Türkçe /ŋ/ sesi söziçi ve sözsonunda genellikle korunmuş,
ağnatayїn “anlatayım” (< aŋlat-) fiilinde ğ’ye; súyek ‘süyek (< süŋek)
‛kemik’ isminde ise y’ye dönüşmüştür.
/f/~/p/
Farklı dillerden kopyalanmış bir kısım sözcükte /f/, ünsüzü
süreksizleşerek /p/ ünsüzüne dönüşmüştür: sїpraa “sofraya”, tarapї
“tarafı”, Yusup “Yusuf”, lap ‘söz, laf’, mїtpaγ ‘mutfak’, šipte ‘çifte;
tüfek’ gibi. Bazı söyleyişlerde f’li biçimlere de rastlanmaktadır: fílan
‘filan’, efendi ‘efendi’ vb.
Türkiye Nogaylarının ünsüz sistemi ile ilgili dillerinde meydana gelmiş
bazı özellikler de şöyledir: nasї ‘nasıl’, alinde ‘halinde’, atmїs ‘altmış’
sözcüklerinde ünsüz yitimi; Aamet ‘Ahmet’, zaamet ‘zahmet’, inšallaa
‘inşallah”’, maažír
‘muhacir’, Maamїt ‘Mahmut’, allaa ‘Allah’
sözcüklerinde ise ünsüz yitimi sonucu ünlü uzaması oluşmuştur. žíp ‘ip’,
žípek ‘ipek’, žúzúm ‘üzüm’, yėki ‘iki’ sözcüklerinde öntüreme; qassїq
‘kaşık’, sassĭq ‘pis kokan’ sözcüklerinde ikizleşme; žamγŭr ‘yağmur’
sözcüğünde ise göçüşme (metatez) izlenmektedir.
Sonuç
Türkiye’de yaşayan Nogayların artık büyük çoğunluğu Türkçe
konuşmakla birlikte, köylerde ve özellikle de yaşlı kuşaktan birinin var
olduğu evlerde, ev içi iletişim dili olarak Nogayca konuşuluyor. Bundan
başka son on yılda eğitimli Nogaylar arasında yavaş yavaş dillerine ve
kültürlerine sahip çıkma ve yaşatma çabalarına paralel aralarında
Nogayca konuşma veya konuşmaya çalışma eğiliminde oldukları da
gözleniyor. Ancak, genç kuşağın konuşmaya çalıştığı Nogayca ile yaşlı
kuşağın konuştuğu Nogayca arasında da bariz farklılıklar göze çarpıyor.
361
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:353-374
Bu fark bir tarafın doğal Nogayca ile diğer tarafın ise biraz da kitabi
bilgilerle süslenmiş ve sonradan öğrendikleri Nogayca ile
konuşmalarından kaynaklanıyor.
Bu makalede işaret edilen seslik özellikler doğal olarak Türkiye’de
konuşulan Nogaycanın bütün ses bilgisi yapısını kapsamamaktadır.
Türkiye Nogaycasının, Türkiye Türkçesinin gölgesinde korumaya
çalıştığı ve günümüze kadar getirebildiği bütün dilbilgisi yapısını ortaya
koyacak bir çalışma için vaktin geçmek üzere olduğunu kabul ederek bir
an önce kolları sıvamak gerek. Zira dili, mümkün olduğunca kendi
yapısına sadık kalarak kullanan yaşlı kuşak birer ikişer sahip oldukları
bilgilerle aramızdan ayrılmaktalar.
Kaynaklar
Alpargu, M. (1996a). Dünden bugüne Kafkasya’da Nogaylar. Tarih
Boyunca Balkanlardan Kafkaslara Türk Dünyası Semineri,
İstanbul.
Alpargu, M. (1996b). XVI. Yüzyılın Ortasında Nogay Türkleri ve
Ordaları. Emel 215, 28-43.
Alpargu, M. (2007). Nogaylar. İstanbul.
Ates, Özlem. (2004)., Paşadağı Bölgesi Nogay Ağzı, (Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü yayımlanmamıs yüksek lisans tezi),
Konya.
Bayraktar, H. (2008). Kırım Savaşı Sonrası Adana Eyaleti’ne Yapılan
Nogay Göç ve İskânları, Bilig, Bahar/45, s.45-72.
Csató, É. Á. & Karakoç, B. (1998). Noghay: Johanson, L. & Csató, É. Á.
(yay.). The Turkic languages, London & New York, 333-343.
Çetin, Dilek.(2006). Nogaylar Üzerine (Doğankaya, Şeker, Akin Köyleri)
Sözlü Tarih Çalışması, (Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü yayımlanmamıs yüksek lisans tezi), Konya.
Ergönenç, D. (2009). Nogay Türkçesi Grameri. Ses ve Şekil Bilgisi.
Ankara.
Gündüz, Ahmet (2012). XIX. Yüzyılda Kırşehir’e Yerleştirilen Nogay
Muhacirleri (1861-1863). Turkish Studies - International
362
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:353-374
periodical for the languages, literature and history of Turkish or
Turkic 7/1, 1217-1229.
Jankowski, H. (2000). “Crimean Tatars and Noghays in Turkey” Türk
Dilleri Araştırmaları, 10, 113-131.
Karakoç, B. (2013). Az Konuşurlu Bir Türk Dili: Nogaylar ve Nogayca
Üzerine, Tehlikedeki Diller Dergisi, Sayı: 2, 273-301.
Kırımlı, Hakan (2012). Türkiye’deki Kırım Tatar ve Nogay Köy
Yerleşimleri. Ankara: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
Tavkul, U. (2003). Kafkasya’daki Nogay Tatarlarının Etno-politik
Durumları Üzerine Sosyolojik Bir Analiz. Kırım Dergisi 11 (4144), 38-46.
Örnek metin:
Bízím gúnúmúzde ište toy bolatan ėdi, tawuq soydŭrup, toy etip, šamїrda
čabar ėdik yawrїm bawїrsaq eter ėdik, at čabar etediler, at čabar berediler
nege žaslarγa. Bĭr de túyún túyún daγїtїr ėdik, toγuz daγїtїr ėdik qaynana
toγuzї qayїnbike toγuzї ondan soŋra nasї aytayїn toğuz taγtadan ėdik
ondan šїnlaytan ėdiler men bilmeyuq mėn u šїndї da šїnlaytan ėdiler qїna
salatan ėdiler qїna toy etetíkanek.
.... žaslardї šaqїrїp qawĭ toy etediler yawrĭm, qawї toy onnan gelip žaslar
ilkóŋ toy etip qawї toy etediler. Erteŋmen žaslar žasqa baxšїš atar ediler.
Boxša daγїtїr ediler, qїšγїr, boxša žastarγa.
Ondan bet ašar ėdik, bet aškanda ilkóŋ toy etip bawїrsaq etip nečeme
berediler u bizim toyĭmїz onday edi. Ondan soŋra neyde qїna toyunda
šїpataγ oynar ėdik, žemís alїr ėdik, šeker alїr ėdik, šїpbeytak oynar edik.
Kím žense o qazansa o γazanїr ėdi bĭrow žemisti. Onnan men nasї
aytayїm, qїna toy etip ondan soŋ šennik šїγartїp yawrїm awælki nedi sút
γatїmї etetanek biz harman yėrlerde. Sút γatїm eter edik, pílaw pisire edik
bĭrbĭr ústún suwlar ele šeleklep žuwrup žuwrup olay šenniğimiz bar edi
bizim šíndí onlar žoq, šíndí onlar žoq yawrїm.
Sút γatїmїnї onnar neğe etetan ediler. Žamγїr žoya žowsun alla bolluq
bersin dep sút γatїmїnї onda da žamγїr žowar edi. Neter edik qїdїrellezde
žїmїrtγalardї γaynatїp boyap boyap biz neğe šїγar edik, tawlarγa.
Tawlarγa šїγar ėdik pĭlaw pisire ėdik, yemeg eter ėdik, okїr ėdik žürür
363
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:353-374
edik oynar edik, küler ėdi žastar γїzdar oynar ediler. Soğna γoža γoža
nelermen ógúz arabalarїman harman yerlerge ne γuratan ėdiler šėrkėnše
γuratan ediler bĭr žas bĭr šėrkėnše tebetan ėdiler, qowїzїla oynar ediler
qobїzїmїz bar ėdi bizim depben dep šalїp oynar ėdiler, kowїzman oynar
ėdiler, žastar γїzlar. Awæl olay qarsїp toy bolatan ėdi. Olay ište bawїrsak
eter ėdik men bawїrsaq sozar ėdim. Men tutγalardan üğreniw edim men
de. Eken eken bawїrsaq etip erteŋmen bayraq qaldїrmaa bawїrsaqman šay
bermee onnan soŋ ílkóŋ toy γata ílkóŋ siğir soyup mal soyup ílkóŋ
qazanlarman as asїp yemek beretan ediler geyšek túskennen soŋ. ĺlkín
geyšek šїγara ediler bizim aadette šїğїp úyden úyden buğon qana toy
buğun erteŋ bet ašarї bar erteŋ toy bar dep šaqїrar ediler (Elmas Yılmaz).
Sözlükçe
a
aba: anne (ölmeden önce)
ağnat-: anlatmak
aq: beyaz
aqa(y): baba
akæl-: getirmek
aket-: götür
al-: almak
al: hal, durum
aldї: ön
algasa-: acele etmek
alíla: şaşırma kelimesi
allaa: allah
allíz: İlyas
ana: anne
anaw: öteki
aŋnat-: anlatmak
arba: araba
arŭw: iyi, güzel
arγavŭl: Şeker köyünün aşağı
tarafı
as: yemek
as-: yemek pişirmek
364
aš-: açmak
ašaana: aşhane; mutfak
aše!: işte!
aššї: acı
ast: alt
ašїq-: acıkmak
at: ad
ata(y): dede
ataman: hindi
atmїs: altmış
aw!: şaşırma kelimesi
awælí: önce
awĭr: ağır
awїz: ağız
awĭz: ağız (krş. awїz: ağız)
awul: avlu
awŭl: köy
awїstїr-: değiştirmek
axsam: akşam
axtoprak: anadolu
ayaq: tas
ayda-: sürmek (tarla vb.)
aylan-: dolanmak
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:353-374
aylan-: küsmek
ay-nėnni: ninni
ayt-: söylemek
aytїpbil-: söyleyebilmek
ayyæ: anneanne; teyze
ayyamay: çok
aγїl: ağıl
b
baatŭr: bahadır, yiğit
bax-: bakmak; gözetmek
(hayvan vb)
baq-: bakmak
bala-šaga: çoluk çocuk
ballar: çocuklar
baqa: kurbağa
bar: var
bar-: varmak
barmak: parmak
bas: baş
baškíl: kil (saç yıkamak için de
kullanılan)
basžawlŭq: başörtüsü
baw baw!: tüh tüh!
baw: bağ
bawa: baba
bawam: canım
bay: zengín; koca
bayaa: bayağı, epeyce
bayla-: bağlamak
baylawlı: bağlı
baytal: at
begen- beğenmek
bek: pek
beklet-: bekletmek
bėl: bel
ben: ben
benim: benim
ber-: vermek
bėr-: vermek
bergawŭl: şeker köyün yukarısı
beržímek: mercimek
bes: beş
beš: beş
beštemal: peştemal
bet: yüz, taraf
betžawlŭq: havlu
bĭlan: ile
bїltїr: geçen yıl
bĭnıŋ: bunun
bĭr: bir (krş. bír)
bĭro: biri, her biri (krş. bírów)
bĭróó: biri; her biri (krş. bírów)
bĭrów: biri (krş. bírów)
bĭyaq: bura, bu taraf
bĭyer: bura
bĭzaw: buzağı
bїzїq: bozuk
bii: bir örümcek türü
bííday: buğday
bíke: kadın
bír: bir
bírów: biri
bítíkíy: az
bítíníkíy: azıcık,
bíyėr: bura, bu yer
bízím: bizim
bol-: olmak
bólæ: kuzen
boraŋ: bora, boran
boraw: bora (krş. boraŋ)
boray: bora (krş. boraŋ)
botγa: pilav
boyĭna: sürekli
bóyle: böyle
boztorγay: serçe
365
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:353-374
buğa: buna
bul-: bulmak
bŭlay: böyle
bŭnday: böyle, bunun gibi
bŭnĭŋ: bunun
bŭra: bura
bŭyėr: bura, bu yer
bútún: bütün
buzday: buz gibi
ž
žalan: yalan
žalaŋ ayaq žalaŋ žas: çırılçıplak
žalaŋbas: başı açık
žalpaq: yassı
žalγїs: yalnız
žalγїz: yalnız
žaman: kötü
žamawlŭq: yama
žamĭz: manda
žamγŭr yağmur
žan: yan
žanasasї: civarı
žanїq: yanık
žaŋí: yeni
žaŋї: yeni
žap-1: yapmak
žap-2: kapatmak, örtmek
žaqsí: güzel
žaqїn: yakın
žara: yara
žarїq: ışık
žarlїq: rahatlık
žas: genç
žasa-: yapmak
žasíl: yeşil
žaslїq: gençlik
žastĭq: yastık
366
žat-: yatmak
žaw-: yağmak
žawlŭq: başörtüsü
žawlїq: yağlık; başörtüsü
žawŭn: yağış, yağmur
žay-: yaymak, sermek
žayma: yufka
žaz-: yazmak
žažїq: madımak
že-: yemek
žel: yel
žem: yem
žemís: yemiş
ženaqam: yeğen
žeŋge: yenge
žeŋíl: hafif
žer: yer
žet-: yetmek
žeter: yeter
žezdem: enişte
žїğĭl-: yıkılmak, düşmek
žíbít-: ıslatmak
žíbítke: ıslanan
žígare: sigara
žĭla-: ağlamak
žingan : çingene
žíp: ip
žípek: ipek
žípten: ipten
žiyelek: ince elek
žoγar ( úy) : yukarı (ev)
žoğarĭ: yukarı
žoq et-: yok etmek
žoq: yok
žol: yol
žorqan : yorgan
žoyt-: kaybetmek
žoytul-: kaybolmak
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:353-374
žötkür-: öksürmek
žuluq: çürük
žullŭq: hindi
žum-: yummak
žún: yün
žuqa: ince
žúr-: yürümek
žurt: yurt
žurun: koyun derisi (evleri
sıvamak için)
žut-: yutmak
žuw- : yıkamak
žuwur-: koşmak
žuwurt: yoğurt
žúzúk: yüzük
žúzúm: üzüm
žúwen: yular
zїbїldavĭq: terlik
žїlan: yılan
žїlawŭq: sürekli ağlayan
žїlqї: at sürüsü
žїllĭ: sıcak
žїlqї: at
žїlїn-: ısınmak
žїlїs-: kaçmak
žїlїs-: yanaşmak
žїmĭrtqa: yumurta (krş. žїmĭrtγa)
žїmĭrtγa: yumurta
žїmĭsaq: yumuşak
žїmsaq: yumuşak (krş. žїmĭsaq)
žїr: şarkı
žїrt-: yırtžїyna-: toplamak
č
čanta “çanta”,
čawїš: çavuş
číftlík: çiftlik
d
dawar: hayvan
dede: dede
dep: diye
di-: demek
díbek: kahvenin dövüldüğü
taştan oyma alet
dígír-: dönmek
dígíršíq: tekerlik
dínama: dinamo
diy-: demek
dórt : dört
dŭwar: duvar
e, ė, æ
ėdi: idi
efendi: efendi
egin: ekin
ėken: imiş
ekí: iki
ėkóó: ikisi
ėköö: ikisi
el: yabancı
ėl: el
ėlegen: leğen
ellaam: her halde
emmi: amca
endí: artık
ene : işte
ėnni: enli
ėŋ: en (üstünlük)
ėpíy: epey, epeyce
erek: uzak
erene: büyük
erkek: erkek
erte: erken
erteŋ: yarın
erteŋgí: masal
367
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:353-374
erttemen: sabah
ærúw: iyi, güzel (krş. arŭw)
esik: kapı
esít-: duymak
eškí: keçi
et-: etmek
æveli: evvel, önce
æzíz: aziz
f
fílan: filan
g
gáwur: gayrimüslim
gel-: gelmek
gelle: kelle
geyšek: gelin
geyšíq: - değin
giyer: giysi
górev: görev
górevlendir-: görevlendirmek
góš: göç
góš-: göçmek
góy köy
góz: göz
gúleylan: ayçiçeği
gúnažїn: dana
γ
γadĭr: kadar
γara: kara
γardaš: kardeş
γїdїr-: gezmek
γїz: kız
γoža: koca, büyük
γol: kol, el
γomuníst: komunist
γoy-: koymak
368
γumaş: kumaş
γurq: kuluçka
γŭšaq: kuşak
h
he̊psi: hepsi
herkeš: herkes
ї, ĭ
ĭraxatsїz: rahatsız
їsla-: tutmak
їssї: sıcak
їšγїr: uçkur; kemer
í, i
ilaš: ilaç
ilebez: ısrarcı
ílgiš: işleme halı
ilkóŋ: ilk önce
illæ: illa
íŋ: en (üstünlük) (krş. eŋ)
índeme: seslenme
íne: işte
inšallaa: inşallah
íşde: işte
íšger: içeri
íšle-: işlemek (dantel vb.)
ísteka: bardak
íyya: evet
k
kæl-: gelmek (krş. kel-)
kel-: gelmek
kelle: kelle
kene: yine
keš: geç
keš-: geçmek
keše: gece
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:353-374
ket-: gitmek
keyšek: gelin
kėyšek: gelin
kiçik: küçük
kíçkíy: küçük; küçücük
kíndík: göbek kordonu
kír: çamaşır
kír-: girmek
kirrik: sıpa
kíse: cep
kísí: adam
kíy-: giymek
kíyew: damat
kop: çok (krş. kóp)
kóbey- : çoğalmak
kók: mavi
kókús: hindi
kóŋúl: gönül
kóp: çok
kór-: görmek
kóš:- göçmek
kóy: köy
körkösne: kirpi
köš: göç
kúbúr: kül
kúl-: gülmek
kúltebe: çöplük
kúmús: gümüş
kún: gün
kúpelek: kelebek
kúy- : yanmak
q
qadíy: nasıl
qalaqay: yağlı ekmek
qalay: nasıl
qaŋ: kağan
qanækí: Nogay dansı
qapan-: kapanmak
qapqaš: kapak
qapšїq: çuval
qara: kara, siyah
qaraŋγї: karanlık
qaraqasga: kara cahil
qardaš: kardeş
qart: kart, yaşlı
qartaba: babaanne; teyze
qaš: kaç
qasqїr: kurt, canavar (yabani
köpek)
qassїq: kaşık
qatesín: ne yapıyorsun?
qayda: nerde
qaydė: nerede
qayerge: nereye
qaygїr-: umursamamak
qayĭnbíke: baldız
qayĭzγaq: bebeklerin başında
oluşan yara
qaynana: kaynana
qaynata: kaynata
qayqana: kaygana; omlet
qayraq: keskin
qaysї: hangi
qayšї: makas
qaytar-: döndürmek
qayzamat: ne zaman
Qĭrїm: Kırım
qїrgїš: sıpatula
qїrqĭz: hırsız
qїrlend: kırlent
qїrlї: güvensiz, şımarık
qїrsla-: çalmak
qїs: kış
qїsγa: kısa
qїsγayaqlї: kız çocuğu
369
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:353-374
qĭyšayt-: eğriltmek
qolarba: el arabası
qoltaba: tava
qondur-: ateşe yemek koymak
qonγuz: karaböcek
qopŭz: kopuz
qoq: hayvan dışkısı
qora: duvar
qoranta: aile
qoraz: horoz
qorgay: kurşun
qoy: koyun
qoyan: tavşan
qoyan ayaq: tavşan ayağı
(hamuru yağlamak için
kullanılan fırça.)
qumalaq: koyun dışkısı
quman~qumγan: ibrik
qumpur: patates
qurquldaq: ıvır zıvır
qursaq: karın
qurtga: yaşlı
quwala-: kovalamak
qúz: güz
l
lâ so so:küçümseme kelimesi
lap: söz, laf
laylaha: şaşırma kelimesi
laylon: naylon
m
maadem: madem
maažír: muhacir
maamıt: Mahmut
mağa: bana
mal: hayvan
Mandĭra: Mandıra köyü
370
maŋnay: alın
maŋqa burun: yassı burun
maqdan-: övünmek
mašpaq: terlik
may: yağ
medrese: medrese
men: ben
mėn: ben
menim: benim
mїnda: burada
mїq: çivi
mїrїq: çamur
mїšїq: kedi
mїt-: unutmak
mїtpaγ: mutfak
moyšaq: boncuk
moyun: boyun
n
nasї: nasıl
naw: şu
nėtip: ne edip
nėwšún: niçin
næwŭ: şu
noğut: nohut
noqta: heybenin üstündeki
süsleme
o, ó
óbbek : ekmek
óbgele-: küsmek
oγa: ona
oğa: ona
óğúz: öküz
ol-: olmak
ól-: ölmek
olay: öyle
óŋ: önce
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:353-374
on-: yaşamak
onday: öyle
oŋar-: onarmak
onnar: onlar
onї: onu
oraza: oruç
órme: kazak
Osmannї: Osmanlı
otur-: oturmak
otŭraq: sandalye
óz: kendi
ozgar-: uğurlamak
p
padíšax: padişah
papíš: ayakkabı
pendír: peynir
pĭlaw: pilav
pїrїn: fırın
písír-: pişirmek
píšer: biçer
piyala: ayna
polšowq: bolşevik
puršaq: burçak
purše: pire
pїšak: bıçak
s
saban: saban; nadas
sabantoy: sabantoy; saban
şenliği
saγa: sana
saγın-: özlemek
sağa: sana
saqsїr: pantolon
sal-: koymak
saŋır: sağır
saray: saray
sarĭmay: tereyağ
sassĭq: pis kokan
saw: sağ
saw-: sağmak
sawbet: sağ taraf
sawbol: sağol
savlaqam: kuzen
sawlem: kuzen
segíz: sekiz
segsen: seksen
seker: şeker
Seker: Şeker köyü
sene: sene
senek: dirgen
sїla-: badana yapmak
sїndїr-: kırmak
sїnĭq: kırık
sїpĭr-: süpürmek
sїpra: sofra
sїpїrgĭš: süpürge
sїrga: küpe
sїt-: yumurta kırmak
sĭy-:sığmak
sїyĭr: inek
sĭyla-: ağırlamak
sĭylї: iyi, saygıdeğer
sĭypa-: sıvazlamak
síndí: şimdi
síyír: sığır
siŋgen: cıvık
siŋgil: seçici, zor beğenen
síse: şişe
so: şu
soğra: sonra (krş. soŋra)
soqur: kör
soquržumran: köstebek
soŋ: son, sonra
soŋra: sonra
371
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:353-374
soora: sonra (krş. soŋra)
sowĭqlїq: soğukluk
soy-: kesmek
soyat: soyad
soytaqam: kuzen
sŭlay: şöyle
suw: su
suwŭq: soğuk
súmúr-: içmek
sút: süt
súy-: sevmek
súyek: kemik
súyún-: sevinmek
süyrek-: sürüklemek
š
šakúlú: alkış
šalїš-: çalışmak
šamek: maymun
šamur: çamur
šanta: çanta
šapa: çapa
šapĭt: bez
šaqmak: çakmak
šaqїr-: çağırmak
šaramazan: ramazan
šardaq: çardak
šaršar: şelale
šaršї: çarşı
šaš: saç
šašal: şelale
šatal: çatal
šatїr: çadır
šay: çay
šaydanlїk: çaydanlık
šayna-: çiğnemek
šaytanpapĭr: motorsiklet
šaytanšamĭldaq: örümcek ağı
372
šelek: kova
šemšee: şemsiye
šennik: şenlik
šešek: çiçek
šešekey: çiçek
šešme: çeşme
šėylik: şeylik
šїba: elbise
šїbĭn: sinek
šїbїr-: akmak
šїk-: çıkmak
šїlk: žılk
šїmĭldїq: perde
šїn: atışma
šїngĭraq: zil
šїq- çıkmak
šїrp-: çırpmak
šїt : çaput
šíkayat: şikayet
šíngene: çingene
šímdí: şimdi
šínží: şimdi
šípíy: civciv
šípšíy: biber
šipte: tüfek
šírkín: çirkin
šítlevúk: çekirdek
šoban: çoban
šókelek: çökelek
šókúr: diken
šókúš: çekiş
šomun-: banyo etmek
šómúš: kepçe
šontay: kese
šoqa: baba
šorap: çorap
šoraq: çorak toprak
šoršu-: zıplamak
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:353-374
šošqa: domuz
šoš-: coşmak
šot: çekiç; keser
šugul: hızlı
šul: çul
šuqur: çukur
t
tabїs-: buluşmak
tağa: daha
talaz: rüzgar
taman: -e kadar; şimdi
tana: dana
tangašїq: sabaha kadar
tangaytїn: sabahtan beri
tanyaqší: günaydın
tap-: bulmak
tarap: taraf
tart-: çekmek
tas: taş
tasla-: bırakmak; atmak
tasmїytїn: sert
tastar: tülbent
tasї- : taşımak
taw: dağ
tawqunus: küskün
tawsul-: bitmek
tayaq: değnek
tegeršík: tekerlek
telek: tüy
tentene: dantel
tepšeq: tabak
terek: ağaç
tereze: pencere
tımalaq: yuvarlak
ti-: demek
tígís: dikiş
tíle-: dilemek
tílek: dilek
tĭrnavuš: tırmık
tís: diş
tíy-: değmek, dokunmak
tíyrevúš: çatal iğne
tóbe: tepe
tóbele-: dövmek
toğuz: dokuz
tómen(úy): aşağı (ev)
tóme̊n: aşağı
tóme̊ndegi: aşağıdaki
ton-: donmak
toqaqlaq: kel
toqda-: durmak
toquz: dokuz
topla-: toplamak
toplŭ: toplu
tórt: dört
tosbaqa: kaplumbağa
tósek: yatak
tostaqay: tasın küçüğü
towru: doğru
toy-: doymak
toy: düğün
töbele-: tepelemek; dövmek
tuğ-: doğmak
túkkan: dükkan
tumala-: yuvarlanmak
tumalaq: yuvarlak
túnevún: dün
tur-: durmak
turum: durum
tús-: düşmek; inmek
túsúr-: düşürmek
tutas: hepsi
tuwar: arabaya at koşumu
tuwra-: doğramak
tuwu(l): değil
373
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:353-374
túyúm: düğüm
tüyme: düğme
tїmawŭšĭ: kıskanç
tїržїk: zayıf
tїsγar: dışarı
u, ŭ
užuz: ucuz
uγraş-: uğraşmak
uγul: oğul
ul: oğul
ŭlay: öyle
ŭnĭŋ: onun
ŭnї: onu
uul: oğlu
ŭyaq: ora, o taraf
ŭyėr: ora, o yer
uyqala- : ovmak
ŭyqla-: uyumak
uyŭq: patik
ú, ü
úğren-: öğrenmek
úken: büyük; yüksek
ústún: üstünü
úš: üç
úšin: için
út-: geçmek
úy: ev (krş. üy)
üy: ev
úyle: öğle
úylen-: evlenmek
374
úytóbe: evin çatısı
úytúp: öyle
ünde-: seslenmek
v,w
vali: vali
waqĭt: vakit
var: var
war: var
y
yaxın: yakın
yalŋїz: yalnız
yasa-: yapmak
yaša-: yaşamak
yasdĭx: yastık
yawrŭ: yavru; sevgi sözü
(yavrum vb.)
yaylan-: yaylanmak
yėki: iki
yer: yer
yíl: yıl
yoq: yok
yox: yok (krş. yoq)
yúz: 100
z
zaamet : zahmet
zaman: zaman
zíní: sini
zїytїn: zeytin

Benzer belgeler

cinsiyet ayrımcılığı olarak üstün erillik

cinsiyet ayrımcılığı olarak üstün erillik Peter Alford Andrews’un 1989 yılında yayımladığı ve Türkiye’de yaşayan bütün etnik grupların tespitini amaçladığı Ethnic Groups in the Republic of Turkey1 kitabında Nogaylara da yer verilmiş, ancak...

Detaylı

Baytar-nâme-i Mehmed b. İskender El

Baytar-nâme-i Mehmed b. İskender El Jankowski, H. (2000). “Crimean Tatars and Noghays in Turkey” Türk Dilleri Araştırmaları, 10, 113-131. Kırımlı, Hakan (2012). Türkiye’deki Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri. Ankara: Tarih Vakfı ...

Detaylı

Türk Halk Kültüründe Ötedünya Tasavvuru

Türk Halk Kültüründe Ötedünya Tasavvuru Henryk Jankowski tarafından gerçekleştirilmiş ve sonuçları 2000 yılında makale olarak yayımlanmıştır2. Bu çalışma yalnızca Türkiye’deki Kırım Tatarları ile Nogay varlığını tespite odaklandığı için ...

Detaylı

Bakmak İtaat Etmektir

Bakmak İtaat Etmektir Jankowski, H. (2000). “Crimean Tatars and Noghays in Turkey” Türk Dilleri Araştırmaları, 10, 113-131. Kırımlı, Hakan (2012). Türkiye’deki Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri. Ankara: Tarih Vakfı ...

Detaylı