Kosova - Prizrenliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği

Transkript

Kosova - Prizrenliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği
Kervan ve Şinik: Türk
toplumunun çıkarları için
Anayasayı kabul etmedik
KDTP Milletvekilleri Enis Kervan ve Müfera Şinik ile Anayasa ile ilgili röportaj
Dünya Çocuklarý
Türkiye’de buluþtu
Yeni Kosova Cumhuriyeti Anayasasının5’nci maddesinin Türk
Toplumunun haklarını gözetmediği gerekçesi ile nayasaya hayır diyen
KDTP’nin iki milletvekili Enis Kervan ve Müfera Şinik
ile anayasayı ve bundan sonrasını konuştuk.
Röportaj sayfa 10 - 11’de
Haber sayfa 9’da
KOSOVA TÜRKLERÝNÝN ÝLK BAÐIMSIZ GAZETESÝ
SAYI: 424
Yine Kosova
yine fikir ayrılığı
YIL: 10
Perşembe , 24 Nisan 2008
Fiyatý: 0.50
Güvenlik Konseyi’nin toplantısında Kosova’da ki üç aylık değerlendirme toplantısında yine Kosova gerginliği yaşandı. Sırbistan’da ki seçimlerin Kosova’da
düzenlenip düzenlemesi konusunda konseyde yine fikir ayrılığı yaşandı.
Kosova’nın bağımsızlığını tanıyan ülkeler Kosova’da seçimlerin yapılmasına
karşı gelirken, Sırbistan’ı destekleyen Rusya ile diğer ülkeler seçimlerin
Kosova’da yapılmasını desteklediler.
P
azartesi
akşamı
geç
saatlerde
sona
eren
Birleşmiş
Milletler
Güvenlik Konseyi toplantısından
Kosova konusunda yine fikir
ayrılığı yaşlandı. Kosova’da son
üç aylık değerlendirme raporunun
görüşüldüğü
toplantıda,
Sırbistan’da 11 Mayısta yapılacak
olan seçimlerin Kosova’da yapılıp
yapılmaması tartışmanın gündemine oturdu. Kosova’nın bağımsızlığını tanıyan ülkeler Kosova’nın
artık bağımsız bir devlet olduğuna
dikkat çektiği oturumda, Rusya ve Kosova’nın
bağımsızlığını tanımayacağını açıklayan ülkeler
seçimlerin Kosova’da yapılaması gerekliliğine
işaret ettiler.
Kosova’nın Birleşmiş Milletler Örgütü
Misyonu Şefi Yoakim Rüker ise sunmuş olduğu
üç aylık değerlendirme raporunda, Kosova’da
bağımsızlık sonrasında ciddi adımlar atıldığını
ifade ederken, Kosova’nın sağlam yolda
olduğunu söyledi. Sırbistan’da önümüzdeki ay
yapılacak olan seçimlerinin Kosova’da düzenlenmesinin, Güvenlik Konseyi 1244 sayılı
kararına aykırı olduğunu ifade ederken, UNMIK
olarak buna karşı olduklarını söyledi.
Güvenlik Konseyine bağımsızlık sonrasında
ilk defa hitap etme fırsatı yakalayan Başbakan
Hashim Thaçi, Kosova’da durumun sakin
olduğuna işaret ederken, Kosova bağımsızlık
sonrasında yerine getirmesi gereken bütün ödevleri harfiyen yerine getirmeye devam ettiğini
söyledi. Mitroviça’da yaşanan olaylar dışında
Kosova’da olumsuz herhangi bir olayın yaşanmadığına dikkat çekerken, Sırbistan’ın Kosova
Program açıklandı,
meclis karıştı
Kosova Hükümeti'nin 100 günlük icraatı ve 4 yıllık programının gündeme geldiği Kosova Meclisi Genel
Kurulu, hükümet ve muhalefet milletvekilleri arasında
ateşli tartışmalarına sahne oldu. Hükümet çalışma ve
programı desteklerken, muhalefet ise hem
çalışmalara hem de programa ateş püskürdü.
Haber sayfa 3’te
Prizren’de tarihi miras
koruma altýnda
Ýsveç Vakfýnýn, Prizren’in tarihi mirasýný korumak
adýna hazýrlamýþ olduðu raporu Prizren Belediye
yetkililerine sundu. Belediyenin yürüteceði aleni
tartýþmalardan sonra kabul edilecek olan projenin,
mimarý Ýstanbul Üniversitesi Profesörü Nuran Gülersoy.
Haber sayfa 14’te
TCS Sınavında
heyecan tavan yaptı
siyasetinden duyduğu memnuniyetsizliği dile
getirdi. Thaçi, “Hükümet olarak, vatandaşlarımızın çifte vatandaşlığa saygı gösteriyoruz. Ancak Sırpların Kosova’da seçim tertip
etmesi kabul edilemez bir gelişmeye tekabül
etmektedir” diye konuştu.
Amerika Birleşik Devletlerinin Birleşmiş
Milletler Büyükelçisi Halman Halizat, bunun
gerçekleşmesinin imkansız olduğuna işaret
ederken, Sırbistan ve onu destekleyenleri bu
istekleri bir defa daha gözden geçirmeye davet
etti.
İngiltere Büyükelçisi Xhon Sauers da
Belgrat’ı bu konuda uyararak bunun var olan
Bağımsız Kosova gerçeğini değiştirmeyeceğinden, geri adım atmaya davet etti.
Sırbistan’ın Kosova konusunda en büyük
müttefiki olan Rusya ise konuya farklı
yanaşarak, söz konusu seçimlerin Kosova’da
yapılmaması için bir nedenin olmadığını savundu. Rusya Büyükelçisi Vitali Çurkin, Sırplar istedikleri yerlerde parlamento ve yerel seçimlerini
düzenleme hakkına sahip olduklarını söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti tarafından Kosovalı Türk
öğrencilere tanınan yüksek eğitim ile ilgili 55 öğrenci
kontenjanının içinde olabilmek için Pazar günü
gençler Türk Cumhuriyetleri ile Türk ve Akraba
Toplulukları Sınavı’nda birbiriyle yarıştılar.
Haber sayfa 16’da
Çocuklar, Mustafa Kemal
Atatürk’ün dünya çocuklarına
armağan ettiği 23 Nisan Çocuk
Bayramınız Kutlu Olsun...
Kosova
Perşembe, 24 Nisan 2008
2
Thaçi: “Rüşvete karşı
Kosovalılar hiçbir anlaşmayı
mücadele siyasi bir eylemdir”
kabul etmeyecekler
UNMIK tarafından yapılan açıklamada Belgrat’ta ki
Birleşmiş Milletler Bürosunun, Sırbistan yetkilileri ile bazı
teknik sorular üzerine görüşmelere başladığını bildirmesi
Kosova gündemini tekrar karıştırdı. Kosova hükümeti bu
görüşmeyi kınarken, Sırbistan ile artık Kosova konusunun
müzakere yapılmayacağını ifade ettiler.
U
NMIK tarafından konu ile
ilgili yapılan açıklamada 16
Nisanda Belgrat’ta Birleşmiş
Milletler Bürosu yöneticisi Riçard
Vilkoksin ve Kosova’dan sorumlu
Sırbistan Bakanı Slobodan Samarciç
arasında bir görüşmenin gerçekleştiğini duyurdu.
UNMIK Basın sözcüsü Sven
Lindholm konu ile ilgili yaptığı açıklamada Birleşmiş Milletler Bürosunun
Kosova’da polis, adalet, gümrük,
sağlık ve demir yolları konuları üzere
Belgrat yetkilileri ile görüşmek istediklerini söyledi. Lindholm, Belgrat
BM
Bürosu
yetkilisi
Riçard
Vilkinson’un Sırp tarafı ile yapılan
görüşmeyi bir pazarlık değil de bir
tartışma olarak gördüklerini söyledi.
Sözcü Lindholm, “Bazı sorunlara
çözüm bulmak için tarafları bir araya
getiren bu görüşme, teknik nitelikteki
bir görüşmedir. Görüşme BM Belgrat
Bürosunun isteği ile gerçekleşmiştir”
diye konuştu.
Kosova UNMIK yönetimi bu
görüşmelere katılmadığını belirten
Sözcü Lindholm “UNMIK dolaylı
olarak bu teknik görüşmelere katılmadı.
Bizden
istenilirse,
biz
görüşmelere katılmaya hazırız. Kosova
hükümetinin ve uluslararası toplumun
çıkarlarını göz önünde bulundurarak,
gereken yardımı sunmaya hazırız” diye
konuştu.
Resmi olmayan kaynaklara göre iki
taraf arasında yapılan görüşmeyi BM
Barış Operasyonu Departmanının girişimi ile tapıldığı iddia edildi. Belgrat,
Kosova’da UNMIK yönetimi ile polis,
adalet, gümrük, sağlık ve demir yolları
gibi sorunlarda söz sahibi olmayı
amaçlıyor.
Belgrat adına Çoviç ile Kosova
UNMIK Yöneticisi Haakerup arasında
2001 yılında buna olnaka veren bir
analaşma imzalanmıştı.
Kosova’da tepki yarattı
Kosova kurumları BM Belgrat
Bürosunun Kosova’dan sorumlu
Sırbistan Bakanı Slobodan Samarciç
arasında yapılan görüşmeyi sert bir
dille kınayan açıklamalara imza attılar.
Kosova kurumları, kendileri dışında
Sırbistan ile Kosova konusunda yapılacak olan hiçbir anlaşmayı kabul
etmeyeceklerini açıkça ifade ettiler.
Kosova Başbakan yardımcısı
Hayredin Kuçi, yasal yollarla seçilen
Kosova kurumlarının Kosova ile ilgili
karar verici olduğuna dikkat çekerken,
bunun dışında Kosova’yı bağlayacak
konularda anlaşma yapamayacağını
söyledi. Kuçi, “Bu sorun artık kapanmıştır. Kosova bağımsız ve egemen bir
ülkedir. Kosova’yı bağlayacak olan
anlaşmaları sadece yasal yollarla
seçilen hükümet, uluslararası toplum
ile istişare içinde yapabilir. Onun dışında kimsenin buna hakkı ve yetkisi de
yoktur” diye konuştu
Kosova hükümetinin Belgrat’ta
yapılan görüşme ile ilgili bilgidar
olmadığının
altını çizen Kuçi,
“Hükümet olarak bu konuda bilgi
sahibi değiliz. Bu konu hakkında bize
danışılmış değildir” diye konuştu.
Kosova Başkanlığı da konu ile ilgili
sert bir açıklamada bulundu. Kosova
Başkanı Basın Danışmanı Cavit Beçiri,
Kosova kurumlarının dışında başka
tarafların yapacağı her tür anlaşmayı
kabul
etmeyeceklerini
söyledi.
Kosova’nın bir çok devlet tarafından
tanıdığını ve yeni anayasasını kabul
ettiğini belirten Beçiri, Kosova yeni
anayasası dışında yapılacak her tür
anlaşmanın yasal olmayacağını söyledi.
Bush, Kosova ile ilgili
Mun’u aradı
Beyaz Saray tarafından yapılan bir açıklamada ABD Başkanı George Bush’un
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Mun ile Kosova’da güncel durumla
ilgili bir telefon görüşmesinde bulunduğunu bildirdi. Beyaz saray Basın Sözcüsü
Gordon Condro konu ile ilgili yaptığı açıklamada, Başkan Bush’un, BM Genel
Sekreteri Ban Ki Mun ile Kosova’da güncel durum ile bölgenin geleceğini
görüştüklerini doğruladı. Condorno, görüşmede Bush’un Kosova’da istikrarı
sağlamak için AB ve UNMIK arasında işbirliğin yapılması gerekliliğine işaret
ettiğini ve Kosova’nın artık karışmamsı gerekliliğine vurgu yaptığını söyledi.
Başbakan Haşim Thaçi, rüşveti bir kanser olarak gösterirken, rüşvete
karşı mücadele sözü verdi ve Kosova’nın demokratik bir devlet
olması için bu gibi sorunları kökünden çözmesi gerekliliğine işaret
etti. Rüşvete Karşı Ajans Başkanı ise de bütün kurumları olduğu gibi
vatandaşları da rüşvete karşı birliğe davet ederken, Kosova’da halen
rüşvet olaylarının yaşandığını söyledi.
B
Haşim
aşbakan
Thaçi,
Kosova
Rüşvete karşı ajansı
başkanı Hasan Preteni ile
bir
araya
geldiği
görüşmede, rüşvet ve
masaya
önlenmesini
yatırdılar.
Hükümetinin
temel amacının şeffaflık
olduğuna dikkat çeken
Başbakan,
“Kosova’da
rüşvet ve diğer olumsuz
olaylara karşı Rüşvete
Karşı Ajansının çalışmalarını destekledik ve desteklemeye de devam edeceğiz. Kosova’da rüşvet ve diğer olumsuz olayları bir kanser misali düşünürsek
konunun ciddiyetini daha kolay da anlamamız mümkün olacaktır” diye konuştu. Öte yandan Rüşvete karşı Ajansı
Başkanı Hasan Preteni de başında
bulunduğu ajansın Kosova’da yasal
çerçevelere dayanarak rüşvet ve diğer
olumsuz olayların önüne geçmek
olduğunu ifade ederken bu çerçevede
gereken her tür mücadeleyi yereceklerini söyledi.
Başbakanı Haşim Thaçi, görüşme
ardından yaptığı açıklamada hükümetinin rüşvet ve diğer organize suça karşı
mücadeleye öncüllük verildiğini söyledi. Kosova’da rüşvet ve organize suç
olaylarını önlemenin vatanseverlikle
doğru orantılı olduğunu belirten Thaçi,
“Yasal
bir
devletin
kurulması
çerçevesinde rüşvet ve örgütlü suça
karşı amansız bir mücadele içindeyiz ve
olmaya da devam edeceğiz. Bu yönde
çalışmalarını sürdüren Kosova Rüşvete
Karşı Ajansını da destekliyoruz. Aynı
zamanda Kosova kurumlarını ve tüm
vatandaşlarını da bu tür çalışmalarda
bulunan kurumlara destek vermeye
davet ediyorum. Çünkü, bu tip olumsuzluklar ancak ve ancak birlik ve beraberlikle aşılabilir. Kosova demokrat ve
yasal bir devlet olma yolundadır.
Bundan dolayı da demokrasi ile bağdaşmayan rüşvet ve organize suçların önüne
geçmek bizim en doğal görevimizdir”
diye konuştu.
Rüşvet ve örgütlü suç gibi olumsuz
toplumsal olaylara Kosova siyasi parti
ve kurumlardan destek isteyen Başbakan
Thaçi, birlik ve beraberlik ile bu gibi
olumsuz olaylardan Kosova toplumunun
kurtulabileceğini söyledi. Rüşvet olayına karışan kişinin siyasileşmeyeceğini
belirten Başbakan Thaçi, rüşvet olaylarına karşı yürütülecek olan mücadelede
kimseye
ayrım
yapılmayacağını,
herkesin cezalandırılacağını söyledi.
Thaçi, Priştine Hava limanında rüşvet ve
diğer yolsuzluklara karışan kişilere karşı
alınan önlemlere benzer önlemlerin
ilerideki günlerde de süreceğini söyledi.
Kosova Rüşvete Karşı Ajansı
Başkanı Hasan Preteni ise Kosova
Başbakanı tarafından Kosova’da rüşvet
ve örgütlü suç ve diğer olumsuz olaylar
için sundukları destekten dolayı
teşekkür ederken, “Bu desteğin sözde
kalmamasını umuyoruz. Çünkü, bu
destek pratikte de verilirse o zaman bu
işi kökünden hallolur. Pratikte de eskiye
nazaran önemli mesafeler kat edilmiştir.
Ama bu işin üstesinden daha sert önlemler almak ve cezalıları cezalandırılmak
ile aşılabileceğini düşünüyoruz” diye
konuştu.
Kosova hükümetinin 100 günlük
çalışmasında rüşvet olaylarına rastlanıp
rastlanmadığı sorusuna Preteni, “Bu
konuda herhangi bir ize rastlanmamıştır.
Ama diğer bazı yerlerde rüşvet olayları
ile karşılanmıştır. Ve bunlarda rapor
edilmiştir. Yani Kosova’da halen
rüşvetin yaygın olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu.
Ajansının
çalışmalarından
da
bahseden Preteni, “Rüşvet ve diğer
olumsuz olaylar ile ilgili günde en az
dört tane ihbar alıyoruz. Bu ihbarları
değerlendirip gerekli olan bütün çalışmaları yapıyoruz. Rüşvet olayları ile
karşılaştığımız zamanlarda bunları da
dosyalaştırarak, savcılığa gönderiyoruz.
Şimdiye dek savcılığa 47 dosya iletmiş
bulunuyoruz. Bunlardan 6’sı bize geri
iade edildi. Savcılığa sunmuş olduğumuz dosyaların 5’i yargı organlarına ait
dosyalardır” diye konuştu.
Yargı organlarının çalışmalarından
memnun olmadıklarını ifade eden
Preteni, memnuniyetsizliklerinin özellikle davalarda yeni delilerin görüşülmesi konusunda gösterilen ilgisizlikten
kaynaklandığına dikkat çekti.
Kosova’da rüşvet de diğer olumsuz
olaylara karşı mücadele veren bazı kişilerin görevden alınmasından üzüntü
duyduğunu da dile getiren Preteni,
“Kosova Finans Araştırma (İntelegenca)
merkezi müdür yardımcısı kısa bir süre
önce görevden alındı. Rüşvete Karşı
Departmandan ve Ekonomi yolsuzluklar
Departmanından da bazı kişiler
görevden alındı. Bunların görevden alınması büyük bir kayıptır” şeklinde
yorumladı.
3
Perşembe, 24 Nisan 2008
Kosova
Program açıklandı,
meclis karıştı
Kosova Hükümeti'nin 100 günlük icraatı ve 4 yıllık programının
gündeme geldiği Kosova Meclisi Genel Kurulu, hükümet ve muhalefet milletvekilleri arasında ateşli tartışmalarına sahne oldu.
Hükümet çalışma ve programı desteklerken, muhalefet ise hem
çalışmalara hem de programa ateş püskürdü.
B
aşbakanı Haşim Thaçi
hükümetindeki
yeni
hükümet yeni programı
ile bugüne kadar ki 100 günlük
çalışma raporunu meclis ile paylaştılar. Oturumda Kosova
hükümetini oluşturan PDK ve
LDK meclis gurubu başkanları
hükümetin programını desteklerken, muhalefet partilerini
oluşturan AKR, AAK ve LDD
ise programı ve çalışma
raporunu eleştirirken, planı
“istekler planı”, programı da
“skandal” olarak değerlendirdiler.
Oturumda hükümete en büyük eleştiri
koalisyon ortağı, LDK milletvekili
Melihate Trmkoli’den geldi. Tırmkoli,
Thaçi’nin hükümetini “cinayetçiler
hükümeti” olarak değerlendirmesi, sıcak
gergin olan ortamı daha da gergin hale
getirdi.
Cumhurbaşkanı
Fatmir
Seydiu,
Kosova Hükümeti'nin 100 günlük icraatları ve 4 yıllık programının tartışıldığı
Genel Kurul öncesinde, genel durumla
ilgili olarak milletvekillerini bilgilendirdi. Cumhurbaşkanı Seydiu konuşmasında, bağımsız ve egemen bir devlet olarak
Kosova'nın önemli sınavdan geçtiğini
belirtti. Kosova'yı bugüne kadar 37
ülkenin tanıdığını hatırlatan Seydiu,
dünyanın en genç devleti olarak
Kosova'nın, burada yaşayanları mutlu
edecek ve komşularıyla iyi ilişkiler kuracak bir devlet olacağının altını çizdi. Son
günlerde tansiyonun tırmanmasına neden
olan Sırbistan'ın Kosova'da yerel seçimleri örgütleme çalışmasına dikkat çeken
Seydiu, Sırbistan'a da sert mesaj gönderdi. "Kosova başka bir ülkenin seçim yeri
değildir ve olamaz" diyen Seydiu,
"Bağımsız ve egemen bir devlet olarak
Kosova'yı demokratik ilerleme ve
ekonomik kalkınma yolunda yönetme
fırsatına sahibiz" ifadesini kullandı.
Kosova Başbakanı Haşim Thaçi,
hükümetin icraatları ve gelecek 4 yıllık
planı hakkında milletvekillerini bilgilendirdi. Thaçi, hükümet programının
ekonomik kalkınma, nihai statünün
uygulanması, ülkenin iyi yönetilmesi ve
yoksulluğun hafifletilmesinin olmak
üzere 4 sütundan oluştuğuna dikkat çekti.
Hükümet programının, Kosova'nın
kalkınmasını ve toplulukların haklarını
garanti altına aldığına vurgu yapan
Başbakan Taçi, "Hükümet programı, şeffaf
bir
biçimde
vatandaşların
ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılayacak
niteliktedir.
Programımız,
sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı
sağlamakla birlikte herkese güvenilir bir
ortam sunulmasını da garanti etmektedir"
dedi. Hükümet programının Kosova’da
bir vatandaş devletin kurulmasını esas
aldığını belirten Başbakan Thaçi, Kosova
toplumunun demokrasi ilkelerine göre
gelişeceğini söyledi. Hükümet pro-
gramının çok uluslu bir toplumu oluşturacak, sürekli serbest bir ekonominin
gelişmesini çıkış noktası aldığını belirten
Başbakan Thaçi, hükümetinin Euro Atlantik sürecine katılımı amaçladığını
söyledi. Thaçi, hükümet programının
Avrupa standartlarına göre Kosova
kurumlarının konsolide edilmesi, yasal
organların bağımsız olması, kamu
hizmetlerin gereken standartlara ulaşması, Kosova’da düzen ve yasaların
üstünlüğünün korunmasının temel hedefler
arasında
yer
aldığını
söyledi.Hazırladıkları hükümet programının, siyasi partiler, sivil örgütler,
işadamları ve akademik kurumlar ile
uluslararası toplum desteği ile hayata
geçebileceğine vurgu yapan Thaçi, bu
programın hazırlayacakları çok sayıda
proje sayesinde Bağışlayıcılar konferansı
sayesinde gerçekleşebileceğini söyledi.
Hükümet koalisyon ortaklarından LDK
Meclis gurubu Başkanı Lütfi Haziri,
Başbakan Thaçi tarafından sunular programın Kosova’nın geleceği için büyük
bir adım olduğunu ifade ederken, herkesi
birlik ve beraberliğe davet etti.
Muhalefet tepki yağdırdı
AKR, AAK ve LDD meclis gurubu
başkanları Başbakan Haşim Thaçi
tarafından sunulan programı sert bir dille
eleştirdiler.
AKR Meclis gurubu başkanı İbrahim
Gaşi, Başbakan Thaçi tarafından sunulan
programı hükümete yer alan partilerin
istemini yansıttığını belirtirken, bunu
kabul etmelerinin mümkün olmadığını
söyledi.
AAK Meclis gurubu başkanı Ardiyan
Cini, hükümetin 100 günlük çalışma
raporunu 100 gün öncesinde sunması
gerekliliğine işaret ederken, başbakan
tarafından sunulan programın bir sivil
örgüte ait olduğunu söyledi.
LDD Meclis gurubu başkanı Lulzim
Zeneli, Başbakan tarafından sunulan programı skandal olarak nitelendirdi.
Başbakan Haşim Thaçi tarafından
sunulan hükümet programını koalisyon
hükümeti içinde yer alan LDK’nın bazı
milletvekillerinin de eleştirmesi gözlerden kaçmadı.
Slovakya bağımsızlığı
tanımaya yanaşmıyor
Günü birlik bir Kosova ziyaretinde bulunan Slovakya Dışişleri
Bakanı Yan Kubiş, Slovakya’nın Kosova’nın bağımsızlığını tanıma
konusunda aceleci davranmayacağını ifade ederken, Slovakya’nın
EULEX çerçevesinde Kosova’da görev alacağını söyledi.
S
alı
günü
K o s o v a
ziyaretinde
bulunan Slovakya
Dışişleri
Bakanı
Yan Kubiş, ziyareti
çerçevesinde
Cumhurbaşkanı
Fatmir Seydiu ile
bir araya geldi.
Kubiş
görüşme
ardından
basına
yapmış olduğu açıklamada Seydiu ile
görüşmesini olumlu
ve ileriye yönelik
bir adım olarak değerlendirdi.
Görüşmede diğer konular arasında
Kosova’nın bağımsızlığı da görüştüklerini ifade eden Kubiş, Slovakya’nın
Kosova’nın bağımsızlığını tanıyıp tanımayacağı konusuna da açıklık getirdi.
Kubiş, “Görüşmede Kosova’nın
bağımsızlık sürecini de masaya
yatırdık. Görüşmemizde Kosova
bağımsızlığının tanınması konusunda
Cumhurbaşkanı Sejdiu’nun istemini
dinledim. Ben de kendilerine ülkemin
konuyla ilgili şimdiki tutumunu onlara
ilettim. Bizim şu anki düşüncemiz bu
konuda aceleci davranmamaktır. Biz
hükümet olarak, Kosova’ya EULEX
Misyonunun gönderilmesine destek
verdik ve bu çatı altında da Kosova’da
var olmaya devam edeceğiz. Ama
Kosova’nın bağımsızlığını şu an itibari
ile tanımayı düşünmüyoruz” diye
konuştu.
Kendinizi
bağımsız
Kosova
Cumhuriyeti’nde mi yoksa Sırbistan’ın
bir bölgesinde mi görüyorsunuz
sorusuna Kubiş, “Ben, şu an Kosova
ziyaretinde bulunuyorum” şeklinde
yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Fatmir Sejdiu da
görüşme sonrasında yapmış olduğu
açıklamada görüşmeyi ileriye dönük
bir gelişme olarak nitelendirdi.
Görüşmede konuk bakan ile Slovakya
tarafından Kosova’ya sunulan yardımdan ve gelecek ile ilgili çalışmalardan
bahsettiklerini söyledi.
Kubiş, Kuçi’yi de ziyaret etti
Kosova temasları çerçevesinde
Kosova Başbakan Yardımcısı Hayredin
Kuçi ile de bir araya gelen Slovakya
Dışişleri Bakanı Yan Kubiş, Kuçi’den
hükümetin çalışmaları hakkında bilgi
aldı. Kuçi, hükümetin bağımsızlık sonrasında yapmış olduğu çalışmalar
hakkında bilgi verdi. Kosova’nın uluslararası toplum gözetiminde çalışmalarına devam ettiğine dikkat çeken
Kuçi, Kosova’nın yeni anayasasının
sınırları içinde yaşayan bütün toplulukların haklarını koruduğunu söyledi.
Kosova’nın demokratik ve bağımsız
devlet olduğuna dikkat çeken Kuçi,
konuk bakandan Slovakya hükümetinin
Kosova’nın bağımsızlığını tanımaya
davet etti.
Avrupalı parlamenterler
Kosova’yı ziyaret etti
Kosova ziyaretinde bulunan Avrupa Parlamentosu
heyetine başkanlık eden Pack, Kosova’nın içinde
yaşayan bütün toplulukları kucaklaması gerektiğine işaret ederken, Sırbistan seçimlerinin
Kosova’da yapılmasına karşı olduğunu söyledi.
K
osova'da temalarda bulunan Avrupa Parlamentosu heyeti
ziyaretinin ilk gününde Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu,
Başbakan Haşim Thaçi, Kosova Meclis Başkanı Yakup
Krasniçi, UNMIK Yöneticisi Yoakim Riker, Kosova Meclisi
başkanlık Divanı üyeleri ile bir araya geldi. Heyet, Kosova
ziyaretinin ikinci gününde Kosova’da yaşayan topluluklar temsilcileri ile bir araya geldiler. Heyet gerçekleştirmiş olduğu
ziyaretlerde Kosova’da ki güncel durum ile Kosova’nın bu noktadan sonra atacağı adımlar hakkında bilgi aldı.
Heyeti Seydiu, kabul etti
Avrupa Parlamentosu heyetine başkanlık eden Doris Pack
beraberindeki heyet ile ilk ziyaretini Cumhurbaşkanı Fatmir
Seydiu’ya gerçekleştirdi. Seydiu’dan güncel durum hakkında
bilgi alan heyet, Kosova kurumlarının ülkede yaşayan tüm vatandaşlara eşit yaklaşım gösterdiklerini belirterek, geçenlerde onaylanan anayasanın da tüm vatandaşlara hitap etmesi gerektiğini,
dolayısıyla siyasi liderlerin, Kosovalı Sırpların da bu anayasaya
güvenmelerini sağlamalarının zorunluluğunu söyledi.
Doris Pack, Kosova Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu ile
gerçekleştirdiği temaslarının ardından basına yaptığı açıklamada,
"Başta Sırplar olmak üzere Kosova'da yaşayan tüm halkların,
Kosova Anayasasına güvenmeleri için siyasi liderlerin gayret
göstermesi gereklidir. Bu anayasa, vatandaşlara kimliklerini
korumaları imkanını sağlamaktadır. Anayasaya güven duyulması
için Kosovalı siyasilerin gayret göstermesi gerekir" dedi.
Kosova Cumhurbaşkanı Seydiu ise, Kosova'nın demokratik
bir ülke olarak gelişmesi için çalışacaklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Seydiu, Kosova'nın Avrupa-Atlantik bütünleşme
sürecine de özen göstereceğini belirtti.
Pack, Rüker ile de görüştü
AB Parlamentosu üyesi Doris Pack, Kosova UNMIK Yöneticisi
Rüker’i de ziyaret ederek, kurumun çalışmaları ve özellikle de
Sırbistan seçimlerinin Kosova’da düzenlenmesi konusu ile
yakından ilgilendi.
Pack görüşme ardından yapmış odluğu açıklamada
görüşmede diğerleri arasında 11 Mayısta Sırbistan’da yapılacak
olan Sırbistan seçimlerini görüştüklerini belirtirken, “Birleşmiş
Milletlerin 1244 sayılı kararı Kosova’da Sırbistan seçimlerinin
düzenlenmesine izin vermiyor. BM 1244 sayılı karara göre olası
yapılacak olan bu seçimler geçersizdir” diye konuştu. Kosova’da
A B ’ n i n
görevine
de
değinen Pack,
AB ve Avrupa
Parlamentosu
Kosova’da
barış
ve
istikrarı sağlamaya
hazır
olduğunu
söyledi.
: 4 24
ý
y
a
S
KOSOVA TÜRKLERÝ’NÝN ÝLK BAÐIMSIZ GAZETESÝ
Haftalýk gazete
Sahibi ve Genel Müdürü:
Mehmet BÜTÜÇ
Yazı İşleri Müdürü:
Sencar KARAMUÇO
Kosova
Perşembe, 24 Nisan 2008
4
Başkan Seydiu: ”Kosova
bağımsızlık testini başarıyla geçti”
Kosova’nın bağımsızlığını bir olgunluk testi olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı
Fatmir Seydiu, Kosova’nın bu testi başarılı ile geçtiğini ifade ederken, Kosova’yı
güzel günlerin beklediğine dikkat çekti.
H
ükümetinin programının sunulduğu oturumda meclisteki milletvekillerine hitap
eden Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu,
Kosova’da ki mevcut durum hakkında bilgi verdi.
Kosova’da bağımsızlık sonrasında her şeyin
rayında ve istikrarlı olduğuna dikkat çeken
Cumhurbaşkanı, Kosova’yı ilerleyen günlerde
güzel günlerin beklediğini söyledi. Kosova’nın
bağımsız ve egemen devlet testini başarıyla
geçtiğine dikkat çeken Seydiu, “Kosova geçmesi
geren önemli bir virajı geçerek bağımsızlığını
kazanmış bulunuyor. Kosova’nın bağımsızlığını
bu güne dek 37 devlet tanımış bulunuyor. Bu
tanıyan devletler arasında G 8 den 7 devlet bulunması, Kosova gerçeğini tüm çıplaklığı ile gözler
önüne sermesi açısından önem arz etmektedir”
diye konuştu.
Cumhurbaşkanı, Kosova’nın sınırları içinde
yaşayan herkesin devleti olacağını tekrarlarken,
komşu ülkelerle de iyi ilişkilerde bulunmayı
amaçladıklarını söyledi. Sırbistan’ın önümüzdeki
ay yapılacak olan seçimlerini Kosova’da da
örgütlemeye kalkışacağının altını çizen Seydiu,
buna hiçbir halükarda izin verilmeyeceğini söyledi. Kosova’nın son dönemde karşılaştığı en
önemli sorunlardan birini bu sorunun teşil
ettiğine dikkat çeken Seydiu, Kosova’nın uluslararası toplum tarafından tanınan ve toprak
bütünlüğünün güvence altında olduğu bir devlet
olduğunu söyledi. Kosova’nın bağımsızlığını
uzun bir süreçten sonra Kosova vatandaşları
iradesi çerçevesinde Ahtisaari’nin paket önerisine
ve ABD ve AB işbirliği sayesinde kazandığını
söyledi.
Rehn: “Kosova kendi ayakları
üzerinde duracak”
A
vrupa Birliği’nin Genişlemesinden sorumlu
üyesi Olli Rehn, Güney Doğu Avrupa sivil
topluluklarına adanmış konferansta yaptığı
konuşmada, Kosova’nın bağımsızlığının önemine
değindi. Kosova’nın bağımsızlığının ülke sınırları
içinde olduğu gibi bölgenin geleceğine de hizmet
edeceğine ifade eden Rehn, Sırbistan seçimlerinin
de kazasız ve belasız çözüme kavuşturulmasından
sonra Güney-Doğu Avrupa ülkelerine Avrupa’nın
kapılarının açılacağını söyledi.
Kosova’nın çok uluslu bir toplum temellerinde
kurulduğuna dikkat çeken Rehn, kabul edilen yeni
demokratik anayasa ile bunun tescillendiğini söyledi. Kosova’yı artık ileride çok iyi günler beklediğine
dikkat çeken Rehn, “Avrupa Birliği, Kosova’nın
artık kendi ayaklarında kalmasını desteklemektedir.
Birlik, Kosova’ya yardım ederek Kosova’nın kendi
kendisini kalkındırmasını amaçlamaktadır. Biz bu
kalkınmayı bizim ekonomik ve sosyal programımızla gerçekleşmesini amaçlıyoruz. Kosova’da AB
çerçevesinde görev yapacak olan EULEX’in de esas
amacını bu oluşturmaktadır” diye konuştu.
Avrupa Birliği’nin Sırbistan’da yapılacak olan
seçimlerden sonra izolasyona karşı karar alacaklarına inandığını belirten Rehn, Sırbistan’da ki başarılı
seçimler sayesince, Sırbistan’ın da kendini AB
ülkeleri arasında bulacağını söyledi.
Ýç Haberler: Fevzi KARAMUÇO
Kültür: Ýskender MUZBEG
Yayýn Koordinatörü:
Taner GÜÇLÜTÜRK
Balkan ve Ankara Muhabiri:
Erhan TÜRBEDAR
Gilan Muhabiri: Celal MUSTAFA
Mamuþa Muhabiri: Suphi MAZREK
Muhabirler Koordinatörü: Enis TABAK
Muhabir: Yüksel POMAK
Spor: Ýsmail MAKASÇÝ,
Abdülkadir BIYIKLI
Mizanpaj: Eren BÜTÜÇ
Yazýlarda ortaya atýlan
fikirler, yazarlara
aittir. Gazetemizin resmi
görüþü deðildir.
Yazýlarýn sorumluluðu
yazarlara aittir.
e-mail:
[email protected]
[email protected]
Adres: Adem Yaþari No: 8,
Prizren/Kosova
Tel. 029 623 503
Fax: + 381 (0)29 623 503
Rehn: Kosova, Avrupa perspektifine sahip
Öte yandan Avrupa Birliği’nin Genişlemeden
Sorumlu Üyesi Oli Ren, Almanya’da yayın yapan
“Die Welt” gazetesine verdiği demeçte,
Kosova’nın Avrupa perspektifine sahip olduğunu
söyledi. Kosova’nın bağımsızlığı ilan etmesi ile
önemli bir mesafe kat ettiğine ifade eden Ren, bu
noktadan sonra Kosova’nın Avrupa’ya entegre
olmak için çaba sarf etmesi gerekliliğine işaret
etti. Rehn, Kosova’nın tam olarak Avrupa standartlarına ulaşması için Avrupa Birliği’nin
ekonomik ve sosyal kalkınma ile gerekli olan
yardımı sunacağını söyledi. Şu an Kosova’yı 18
Avrupa Birliği üyesinin de tanımış olduğuna
dikkat çeken Rehn, “Şu an itibari ile Avrupa
Birliği üyelerinin önemli bir kısmı Kosova’nın
bağımsızlığını tanımış bulunuyor. Ama bu birliğin bununla yetineceği anlamına gelmez. Bizim
amacımız bütün birlik üyelerinin Kosova’yı
bağımsız bir devlet olarak tanımasıdır. Bunun için
çalışmalarımız sürmektedir. Bunun çözümünden
sonra da birlik olarak, Kosova’nın ekonomik
kalkınmasına ve birliğe üyeliğine odaklanmamız
gerekiyor” diye konuştu.
Banka:
Raiffeisen Bank
Yeni Dönem
Hesap No:
1502001000171635
Yeni Dönem KTM Þirketi
Danýþma Kurulu:
Baský:
Fikri Þiþko (Ýl Mahkeme Yargýcý)
“SIPRINT” basýmevi Refki Taç (Avukat, Uluslararasý Hukuk Uzmaný)
Prizren
Zeynel Beksaç (Türkçem Dergisi Sahibi)
Agim Rifat Yeþeren (Belediye Kamu Avukatý)
Levent Koro (UNDP Ekonomi Uzmaný)
“Yeni Dönem”
Kosova Türk Medyasý Elsev Brina (Türk Dili Öðretmeni)
yayýnýdýr.
5
Perşembe, 24 Nisan 2008
Kosova
Kosova ihraç etmeye başladı
Kosova Ticari ve Endüstri Bakanlığı yayınladığı “Kosova’da 2007 yılında ticari
hizmetler” başlıklı broşürde, Kosova’nın 2007 yılında ticari hizmetleri ile ilgili
rakamlar ile verileri yayınladı. Yayınlanan verilere göre Kosova’da 2007 yılında
2006 yılına oranla daha fazla ürünün ihraç edildiği gözlerden kaçmıyor.
K
osova Ticari ve Endüstri Bakanı Lütfi
Jarku, konu ile ilgili yapmış olduğu
açıklamada Kosova 2007 yılında dış
ülkelere 96.4 milyon avro mal ihraç ettiğini
belirtirken, 2006 yılına oranla bununun yüzde
35.2 daha fazla artığına dikkat çekti. Jarku,
“Kosova mallarının ithal ve ihraç etmesi ile ilgili
ihraç edilen malların ithalata kıyasen % 6.4 artış
göstermiştir. Bu da önceki yıllara kıyasen yüzde
5.7 artışını ifade etmektedir. Son yıllarda
Kosova mallarının ihracında önemli artışlar
olmasına rağmen, bunun ekonominin gelişimi
için yeterli olduğunu söyleyemeyiz” diye konuştu. Jarku, geçen yıla kıyasen Kosova’da ticari
hizmetlerin %21,5 artığı belirtilirken, dış ülkelerle ticari hamcın 1,6 milyarı aştığı belirtildi.
Jarku, Kosova’da 2007 yılında ithalin 1.499.9
milyar artığı belirtilirken, bu artış her yıl yüzde
20.8 artış gösterdiğine de işaret etti.
2007 yılında dış ülkelerle yapılan ticari ilişkilere de değinen Bakan Jarku, ihraç edilen bu
malların büyük bir kısmının 2007 yılında
CEFTA ve Batı Avrupa ülkelerine yapıldığını
ifade ederken, “Kosova 2007 yılında ihraç ettiği
malların yüzde 34’ünü CEFTA ülkelerine ihraç
A
ederken bu ülkelerden de yüzde 7.4 mal ithal
etmiştir. Bir yıllık süre zarfında AB ülkelerine
yüzde % 27.6 mal ihraç ederken, bu ülkelerden
ise % 31.3 mal ithal edilmiştir” diye konuştu.
Kosova Ticari ve Endüstri bakanına göre,
2007 yılında Kosova mallarının en çok ihraç
edildiği
ülkeler
arasında
Makedonya,
Arnavutluk, İsviçre ve İtalya olduğu ifade
ederken, Kosova’nın en çok mal ithal ettiği
ülkeler arasında Sırbistan, Makedonya,
Almanya, Çin ve Türkiye yer aldığını söyledi.
Kosova mallarının Doğu Avrupa ülkelerine
ihraç edilmesi 2007 yılının en önemli bir sürprizi
olarak belirten Bakan Jarku, Kosova mallarının
her geçen gün kalitesini artırdığını ve dünya
standartlarını zorladığını söyledi
Bakan Jarku’ya göre 2007 yılında ihracatta
sağlanan olumlu havanın 2008 yılında da yansıyacağına inandığını ifade ederken, “Geçen
yılın Ocak — Şubat ve Mart aylarına oranla, bu
yılın bu aylarında daha fazla mal ve hizmet ihraç
edilmiştir. Geçen yılın ilk aylarında 15 milyon
avro değerinde mal ihraç edilmişken, bu yıl ise
bu rakam 19 milyon avro olmuştur” diye konuştu.
Kouchner, topluklar
konusunda uyardı
vrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin
düzenlenen son toplantısında diğerleri
arasında Kosova konusunu da masaya
yatırıldı. Kosova’nın bağımsızlığı ile bir trend
yakaladığına dikkat çekilerek, Kosova’nın
içinde yaşayan bütün toplulukları kucaklaması
gerekliliğine vurgu yapıldı.
Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner,
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde yaptığı konuşmasında, Kosova’da durumun sakin
olmasının kendilerini sevindirdiğini ifade
ederken, taraflardan barış ve huzurun sağlanması talebinde bulunurken, herkesi şiddetten
uzak durmaya davet etti.
Kosova’nın sınırları içinde yaşayan bütün
topluk haklarını garanti altında alması gerekliliğine işaret eden Kouchner, “Kosova hükümeti,
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi belirttiği
gibi, Avrupa İnsan Hakları Anlaşmasına,
İşkencenin Önlenmesi Anlaşması ve Milli
Azınlıkların korunması anlaşmalarına saygılı
olmalıdır” diye konuştu. Kosova’nın içinde
yaşayan bütün toplulukların hak ve çıkarlarını
koruması gerektiğini ifade eden Kouchner,
topluklar arasında var olan bütün sorunların
barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğini savundu.
Kosova’da Sırp ve Kosovalıları şiddetten
kaçınmaya davet eden Kouchner, Avrupa parlamentosu tarafından belirlenen insan hakları,
yasaların üstünlüğü, toplulukların hakları, mülteciler ve kayıp kişiler ile ilgili konularda
yasalara uygun çalışmalarda bulunulması isteminde bulundu.
osova’nın bağımsızlığını ilan ettikten
sonra çözmesi
gereken önemli sorunlardan
biri olan komşuları ile sınırlarını çizmek adına önemli
bir adım attı. Kosova ile
Makedonya arasında sınırı
belirlemek adına iki ülke
arasında bir teknik komisyon kuruldu. Komisyon,
hafta sonu Üsküp’te yapmış
olduğu toplantısında bir protokol imzalandı. İmzalanan
protokolü Kosova adına Bekim Çolaku
imzalarken, Makedonya adına protokolü Todor
Nanev imzaladı.
Makedon tarafının komisyon başkanı Todor
Nanev ve Kosova tarafı
komisyon başkanı Bekim
Çolaku, bu yılın sonuna kadar
iki ülke arasında sınır sorununu sona erdirecek nihai
anlaşmanın imzalanacağına
inandıklarını ifade ettiler.
Todor Nanev, Protokolün
Marthi Ahtisari’nin planı ve
2001 yılında imzalanan anlaşmaya dayandığını ifade
ederken, “Ortak komisyonun,
bu konuda çalışmalarını yıl
sonuna kadar tamamlayacağını
düşünüyorum. Sınır çizimi konusunda şu aşamada hiçbir sorun bulunmamaktadır. Bazı çalışmaların ardından komisyon bir diğer toplantısını Priştine’de düzenleyecektir.
Makedonya ile sınır çiziliyor
K
Kosova gündemi
R
Sencar Karamuço
Reþit olmayan
Kosova
eþit olmamak. Yani hiçbir hukuki iþi tek baþýna yapamamak.
Medeni hukuktaki basit tanýmý bu. Reþit olana dek, yani
medeni kanuna göre 18 yaþýný doldurana kadar baþkasýnýn
denetimi altýnda kalmakla eþdeðer bir kavram reþit olmamak. Reþit
olmayan bir çocuk, bu süreç içinde yasal olarak (miras hakký hariç)
hiçbir yükümlülük altýna girememektedir. Bu süreçte miras sahibi olabilen çocuðun, bunlarýn satýþýný veya baþkasýna devretmesi de
mümkün deðildir. Devretme veya satma giriþimleri de geçerli
deðildir. Bu süreçte tam anlamý ile vat olan hak ve çýkarlarýný velilerine býrakmaktadýr.
Bu kadar medeni hukuk bilgisi yeter diyorum ve “reþit olmama”
üzerine bu kýsa kavramsal çerçeveyi oluþturmaya iten nedeni açýklamak istiyorum. Yukarýdaki konsepte çizmeye çalýþtýðým “reþit
olmayan” çocuðu bu yazýmda Kosova canlandýrýyor. Kosova
bildiðimiz gibi iki ayý aþkýn bir süre önce baðýmsýzlýðýný kazandý yani
yeniden dünyaya gelmiþ oldu. Bu doðum ile Kosova, uluslararasý
toplumun en yeni ve en genç bebeði konumuna kavuþtu.
Uluslararasý toplumdaki bu doðum karinesi, insanoðlu dünyasýna
göre farklýlýk arz etmektedir. Ýnsanoðlu dünyasýnda bir çocuk dünyaya
geldiði zaman reþit oluncaya dek, velileri yönetimi altýnda yaþamýný
sürdürür. Ama uluslararasý toplumda bu farklýlýk arz etmektedir.
Burada yeni doðan çocuðun reþit olmasý diye bir olgu söz konu
deðildir. Doðum aný ile yada baðýmsýzlýk ilaný ile yeni doðan çocuk
(ülke) rüþtünü kazanýr ve reþit olur. Bu noktadan sonra da kendi karalarýný kendi verdiði gibi kendi göbek baðýný da kendisi kesmektedir.
Ýþte insanoðlu dünyasý ile uluslararasý toplum arasýndaki doðum veya
reþit olmadaki temel farklýlýk budur.
Ama Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný veya doðumunun uluslar arasý
arenadakine göre farklýlýk arz ettiði gözlerden kaçmamaktadýr.
Kosova’nýn doðumu uluslararasý toplumdan daha fazla insan oðlunun
doðum karinelerine benzerlik arz ettiðini söylersek abartmýþ olmayýz.
Çünkü Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný kazanmasýndan iki ayý aþkýn bir
süre geçmesine raðmen, Kosova halen rüþtünü kazanmadýðý gibi
insanoðlunun doðumdan sonra yaþadýðý reþit olmama sürecinden
geçmektedir. Bunun nedeni Kosova’nýn doðum (baðýmsýzlýk) kararýnda Ahtisaari planýndan kaynaklanmaktadýr.
Kosova’nýn doðumdan sonra velileri (UNMIK, Avrupa Birliði)
himayesinde yaþamasý bunu kanýtlar nitelikte. Kosova, reþit olana
dek, kendi ile ilgili hukuki ve cezai sorumluðu velilerine býrakacaktýr.
Reþit olmayan bir çocuk olan Kosova, bu noktada saðlýklý karar veremeyeceðinden, kendi geleceði ile ilgili en iyi kararý velileri yani
UNMIK ve Avrupa Birliði verecektir. Çocuðun bu noktadan sonra
velilerinin vereceði kararlara saygýlý kalmalarý gerekecektir. Çünkü,
veliler her zaman çocuklarý için en iyisini düþünür. Sizce de
Kosova’nýn yukarda çizmiþ olduðum paradigmalar çerçevesindeki
velileri Kosova için yani bizim için en iyisini düþünür mü? Bunun
cevabýný size býrakýyorum.
Uluslararasý toplumda her yeni baðýmsýzlýðýný ilan eden devlet
adýndan da anlaþýlacaðý gibi baðýmsýz olmaktadýr. Ama Kosova
konusunda bu farklýlýk arz etmektedir. Kosova baðýmsýzlýk sonrasýnda tam anlamý ile baðýmsýz olmadýðý gibi velilerinde bir deðiþiklik
olmuþtur sadece. Baðýmsýzlýk öncesinde Kosova’nýn velileri UNMIK
ve Sýrbistan iken baðýmsýzlýk sonrasýnda Sýrbistan yerini Avrupa
Birliði’ne kaptýrmýþtýr. Yani Sýrbistan’ýn UNMIK ile var olan evliliði
son bularak, Kosova üzerindeki karar vericiliðini kaybetmiþtir.
Sýrbistan tarafýndan boþalan veliliði Avrupa Birliði doldurdu.
Þu an Kosova ve velileri arasýnda bir mutabakatýn olduðunu söylemek zor. Ýki veli arasýnda çocuðun yetiþtirilme tarzý ve geleceði ile
ilgili tam anlamý ile bir tartýþma almýþ baþýný gidiyor. Her iki tarafta
kendi doðrusunu diðerine kabul ettirmekte kararlý.
Kosova’nýn büyük velisi UNMIK, eski ortaðý Sýrbistan ile Kosova
konusunda yeni bir flört içinde. UNMIK, Belgrat’taki akrabalarý (BM
Belgrat Bürosu) aracýlýðý ile yeni doðan çocuk (Kosova) konusunda
yeni görüþmeler yapabileceðinin sinyallerini verdi. UNMIK,
Kosova’nýn tam olarak velayeti konusunda deðil de çocuðun geleceði
ile ilgili küçük bazý imtiyazlar verebileceðini iþletmiþ oldu. Bu flört
çocukta yani Kosova’da duyulunca, Kosovalý liderler tarafýndan sert
tepki ile karþýlandý. Sýrbistan ile artýk hiçbir ailevi baðýn kalmadýðýna
dikkat çeken Kosovalý liderler, velileri UNMIK’i bu konuda bir adým
atmamasý konusunda uyardý.
Ama bu konuda yine karar verici tabi ki büyük veli UNMIK olacaktýr. Kosova halen rüþtünü kazanamadýðý için velisi UNMIK’in
vereceði karara uyacaktýr veya velileri ile kavga edip kendi baþýnýn
çaresine bakmak zorunda kalacaktýr.
Kosova
Haradinay, Prizren’de
Fevzi Karamuço
E
Duvarýma izinsiz
afiþ asmayýnýz!
vim, evim güzel evim diye dünyada kullanýlan bir atasözü vardýr.
Bu atasözünün anlamý ve önemi insanýn evinin kendisi için ne
kadar kutsal olduðunu betimlemektedir. Ev sahibi bu halükarda
evini korumak için gerekli önlemleri aldýðý gibi evine dýþardan bir
saldýrýnýn gelememesi için de hali hazýrda bulunur. Her evin kendine has
uyulmasý gereken kurallarý bulunmaktadýr. Bu kurallara ev sakinleri
olduðu gibi, komþular ve diðer yabancýlar da uyma mecburiyetindedir.
Bu noktada en çok bu kurallara komþularýn uymalarý istenir. Çünkü, ev
sakinlerinin sürekli muhatap olduðu ve kendi evine yani mülküne saldýrý
yapabilecek olan komþulardýr. Ev sahibi komþusunun mülküne karþý gösterdiði saygýyý, komþusunun da kendi mülküne karþý göstermesini ister.
Bu da gayet normal bir istektir. Komþularýn birbirine saygý göstermeleri
iyi komþuluk iliþkilerini de beraberinde getirir.
Kosova uzun zamandan beklediði, mücadele ettiði baðýmsýzlýðýný iki
aylýk bir süreç öncesinde kavuþtu. Yani Kosovalýlar kendine has ilk defa
bir eve yani mülke sahip oldular. Uzun zamandan beri verilen mücadele
sonrasýnda bu evin kurulmasý evi daha da kutsallaþtýrdý. Ama þu an sahip
olunan evin, ayakta durmasý için onarýmdan geçmesi gerekiyor. Çünkü,
ev ekonomisi týkanma noktasýnda, evin imajý yeniden düzenlenmeli, evin
önü tamirden geçmeli, çatýsý deðiþtirilmeli ve ev hane halký içinde
ayrýmýn kaldýrýlmasý ve herkesin ayný þartlara sahip olmasý gerekiyor.
Ama buna karþýn Kosova’nýn komþusu Sýrbistan sorunlarý çözülmek
bilmiyor. Yani, Kosova kendisinin sahip olduðu, çok sayýda dünya
devleti tarafýndan da tanýnan Kosova gerçeðini Sýrbistan bir türlü kabule
yanaþmýyor. Devamlý Kosova’nýn kendi topraðý olduðunu savunarak,
Kosova’nýn satýlýk olmadýðý tezini öne sürüyor.
Baþka bir deyiþle, Sýrbistan, Kosova’yý hala kendi eviymiþ gibi kabul
ederek, kendi örf ve adetlerinin bu evde de sürmesi taraftarý. Tek sözle,
komþusunun avlusunu kendi avlusu gibi kullanmak istiyor. Kendi ailesini ilgilendiren seçimleri komþusuna da taþýyýp onu da bu iþe alet etme
politikasý güdüyor.
Bu istekte ister istemez eve yeniþ sahip olan ve tapusunu elinde
bulunduran Kosova’yý kýzdýrýyor. Kosovalýlar, uzun mücadeleler sonrasýnda kazandýklarý evlerine, komþusunun karýþmasýna doðal olarak da
doðru bulmadýðý gibi karþý çýkýyorlar. Bu konuda halen söz sahibi
olmayan Kosova’da kendi aðabeyini yani UNMIK’in buna karþý çýkmasýný bekliyor. Yani bu noktada Kosova, Aðabeyinin karar vermesini
beklerken, aðabey yaptýðý açýklamalar ile buna izin vermeyeceðini belirtirken, komþu ise seçimlerini komþuda yapmakta kararlý tavýr takýnýyor.
Kosova’da bu ve buna benzer diðer akýl olmaz olaylar yaþanýyor.
Siyasette bazý þeyleri yani gerçeklere alýþmak zor da olsa alýþýlmasý
gerekmektedir. Sýrbistan bazý gerçekleri kabul etmekten artýk kaçýnmayarak gerçeði kabul etme zamaný gelmiþtir. Kosova baðýmsýzlýðýný ilan
edeli aradan iki ay geçmesine raðmen bu konunun Sýrbistan ayaðýnda
hiçbir geliþme olmadý. Yani Sýrbistan eskiden uyguladýðý Kosova siyasetini uygulamaya çalýþýyor. Baðýmsýzlýk öncesinde kendi iç seçimleri ile
ilgili afiþleri Kosova’da astý. Baðýmsýzlýktan sonra da bunu tekrarlamak
istiyor. Ama bununu artýk hayata geçmesi zor gibi gözüküyor. Artýk
herkes kendi avlusunu temizlemek, duvarlarýný temiz tutma zamaný
geldi. Bütün komþular gibi Sýrbistan’da artýk yeni komþusu ile dostlukla, birbirine saygý göstermelerle iliþkilerini geliþtirebilir. Ýnþallah bu iki
komþu da bu noktadan sonra birbirine saygý gösterirler. Bunu beklemekten baþka bir çaremiz yok. Bekleyelim ve görelim diyorum.
Perşembe, 24 Nisan 2008
6
AAK Parti Baþkaný Ramuþ Haradinay, beraberindeki heyet ile
Prizren’i ziyaret etti. Prizren’in tüm Kosova’ya çok uluslu toplum
baðlamýnda örnek teþkil ettiðini ifade eden Haradinay,
topluluklarýn Kosova’nýn zenginliði olduðuna dikkat çekti.
L
ahey Mahkemesinde yargýlanan
ve geçtiðimiz hafta berat eden
Eski Baþbakanlardan ve AAK
Partisi Baþkaný Ramuþ Haradinay,
belediye ziyaretlerine dün Prizren ile
devam
etti.
Prizren
ziyareti
çerçevesinde partililer ve sempatizanlarý ile bir araya gelen Haradinay,
Baðýmsýz Kosova’nýn herkese olduðu
gibi Prizrenli vatandaþlara da parlak
bir geleceði garanti altýna aldýðýný
söyledi. Prizren’in bütün Kosova için
bir örnek teþkil edecek niteliðe de
sahip olduðuna iþaret eden Haradinay,
“Baðýmsýz ve çok uluslu Kosova’nýn en iyi örneðini Prizen oluþturuyor. Prizren bu noktada
bütün diðer belediyelere örnek olacak nitelikte. Diðer belediyelerde Prizren’i örnek alarak,
çalýþmalarýný yürütmelidirler” diye konuþtu. Topluluklarýn Kosova’nýn zenginliði olduðuna
dikkat çeken Haradinay, “Baðýmsýz Kosova’nýn temel unsurlarýndan birini topluluklar oluþturmaktadýr. Bizler çoðunluk olarak, topluklarý korumak ve onlarýn haklarýný geliþtirme
konusunda yükümlüyüz. Bu bizim parti olarak verdiðimiz önemli bir noktayý teþkil etmektedir” diye konuþtu.
Haradinay, beraberindeki heyet ile Þadýrvan’da bulunan þehit Cevat Beriþa’nýn anýtýný
ziyaret ederek, anýtta çelenk býrakmayý ihmal etmedi. Bu çerçevede halkla da sohbet etme fýrsatý yakalayan Haradinay, bütün Prizrenlilere güzel bir gelecek vaadinde bulundu.
Seydiu: Kosova,
NATO ve AB
üyesi olacak
L
DK Gilan Şubesinin 18’nci kuruluş
yıldönümü nedeniyle düzenlenen törende
hazır bulunan Cumhurbaşkanı Fatmir
Seydiu, Kosova’nın tüm vatandaşlarını kucaklayacak bir devlet olma yolunda ilerlediğini
söyledi. Bunu yanı sıra Kosova’nın AvrupaAtlantik örgütlerine de bütünleşme yolunda emin adımlarla ilerlediğine dikkat çeken
Seydiu, bu konuda Kosovalı siyasiler olarak kararlı olduklarının dikkatini çekti. Kosova’nın
çok yakında kendisini uluslararası örgütlerin içinde yer bulacağını ifade eden
Cumhurbaşkanı, Avrupa Birliği ve NATO üyeliği konusunda kararlı olduklarını söyledi.
Kosova’nın bağımsızlığını tanıma sürecinin de devam ettiğine dikkat çeken Seydiu,
“Kosova’nın dünya devletlerince bağımsız ve demokratik bir devlet olarak tanınması,
Kosova’nın var olan değerleri, benliği ve politik vizyonunun karşılığıdır. Kosova’nın
demokratik bir devlet olarak tanınması, Kosova gerçeğini tescilleşmektedir” diye konuştu.
Thaçi, Karadağ’dan umutlu
B
aşbakan Hashim Thaçi yaptığı açıklamada,
Karadağ'ın Kosova'nın bağımsızlığını
yakında tanımasını beklediğini söyledi.
Thaçi, "Karadağ Kosova'nın bağımsızlığını tanıma konusunda kararsız davranıyor. Ama bunun
yakın gelecekte aşılacağını düşünüyorum. Bizim
bu noktadan sonra amacımız diğer komşularımız
ile olduğu gibi Karadağ ile de iyi ilişkiler kurmaktır" diye konuştu.
Kosova'da yaşayan Karadağlıların anayasada
kendilerinden bahsedilmesinden sonra oluşan
protestolar ile ilgili bir soruya Thaçi,
"Anayasanın üçüncü maddesi Kosova'nın
Arnavutlar ve diğer toplumlardan oluşmuş, çok
ırklı bir toplum olduğu yazıyor. Bu da,
anayasanın Kosova'da yaşayan bütün toplumlara
eşit davrandığını ve davranmaya da devam edeceğinin açıkça bir kanıtı” şeklinde cevapladı.
Balkan
AB, Sýrbistan ile paktý
Makedonya’da sigarayla
mücadele kampanyasý baþladý
Mayýs seçimlerinden
Kamu alanlarýnda sigara içilmesi tamamen yasaklanacak ve
önce imzalamak istiyor
üreticilere sigara paketleri üzerine sigara içenlerin hastalýklý
7
Perşembe, 24 Nisan 2008
M
organlarýnýn resimlerini koyma zorunluluðu getirilecek.
akedon
hükümeti
geçtiðimiz ay Tütün
ve Tütün Ürünleri
Kanunu ve Sigarayla Mücadele
Yasasýný deðiþtirerek sigaraya
karþý ülke çapýnda yoðun bir
kampanya baþlattý. 2009 ortasýndan itibaren sigara paketleri
üzerine tiryakilerin hasta organlarýnýn resimlerinin konmasý
zorunlu olacak.
Üreticilerin, resimsiz sigara
paketlerini deðiþiklikler yürürlüðe girdikten sonraki üç ay içinde satmalarý, bu süre
sonunda kalanlarý piyasadan çekmeleri gerekecek.
Sigara içmenin týbbi sonuçlarýný hatýrlatýcý nitelikteki bu gibi resimler, kanserli
ciðerler, týkanmýþ damarlar veya çürümüþ diþler gibi çeþitli olabilecek. Amaç,
sigara tiryakilerini bu alýþkanlýðý býrakmalarý yolunda cesaretlendirmek.
Fotoðraflarýn seçiminden, sigaraya baðlý hastalýklar konusunda uzmanlardan
oluþan bir saðlýk bakanlýðý komisyonu sorumlu olacak. Makedonya, bölgede bu tip
bir kampanya baþlatan ilk ülke olacak.
Makedonya’daki tütün sanayii deðiþikliklere kýzmýþ durumda. Üreticiler, gerekli
yazýlý uyarýlarý bastýrmak için zaten büyük miktarlarda para harcadýklarýný ileri
sürüyor ve sigara paketlerini resimler içerecek þekilde yeniden tasarlamanýn getireceði önemli düzeydeki yeni harcamalardan þikayet ediyorlar. Ayrýca verilen sürenin
kýsalýðýna da itiraz ediyorlar.
Hükümet bununla birlikte, Sigarayla Mücadele Yasasýný 2006 yýlýndaki yasada
yer almayanlar da dahil olmak üzere bütün kamu alanlarýnda sigara içilmesini
yasaklayacak þekilde deðiþtirecek. Yasak, restoranlar ve diðer tesislerde sigara
içenler için ayrý masalar konmasýný öngören önceki politikanýn sigara içmeyenlerin
hava kalitesini saðlamadan etkisiz kalmasý sonrasýnda geldi.
Þu anda Makedonya’da neredeyse her restoran veya barda sigara içenler ve
içmeyenler için ayrýlmýþ masalar var. Ancak masalar ayrý odalara konmak yerine
çoðu zaman birbirleriyle dip dibe durduðu için, duman dolu atmosfer genelde
deðiþmiyor. Yeni kurallara göreyse, sigara içilen odalar tesis alanýnýn %50’sini
geçemiyor. Kuralý ihlal eden iþletmeler 4 bin 500 avroya varan aðýr para cezalarýna çarptýrýlabilecek.
Araþtýrmalar, Makedon nüfusunu üçte birinin günde bir paket sigara içtiðini gösteriyor. Bu tiryakilerin %8 kadarý da 13 ila 15 yaþlarýnda. Sigara içenlerin yalnýzca %5’i býrakmayý planlýyor.
B
Elçi’den sorunu
çözün çaðrýsý
M’nin Makedonya
ile Yunanistan
arasýndaki isim
anlaþmazlýðýnda görevli
elçisi Matthew Nimetz
yaptýðý açýklamada, meseleyi mümkün olan en kýsa
sürede çözmek için acil
uzlaþma gerektiðini söyledi. Nimetz, Yunanistan
Dýþiþleri Bakaný Dora
Bakoyanni ile Atina’daki
görüþmesi sonrasýnda yaptýðý açýklamada, “Bir
çözüm önermeye hazýr
deðiliz, fakat son bir aydýr yaþanan olaylar duruma tamamen farklý bir boyut
kazandýrdý ve nihai bir uzlaþmaya varmak için müzakerelerin devamýnýn önemi
ve aciliyetinin altýný çizmiþtir.” Ancak elçi, meselenin çözümüne iliþkin herhangi
bir süre telaffuz etmedi.
Bakoyanni, müzakerelerin Makedonya’da 1 Haziranda yapýlacak erken seçimler
sonrasýnda hýzlandýrýlacaðýný söyledi. Müzakereler için, Üsküp’ün Bükreþ’te
yapýlan son NATO zirvesinde Ýttifaka katýlým daveti alamamasý sonrasýnda çaðrýda bulunulmuþtu. Nimetz Üsküp’te isim anlaþmazlýðý konusunda üst düzey
hükümet yetkilileriyle temaslarda bulundu.
AB’nin Geniþlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Olli Rehn Pazartesi
günü yaptýðý açýklamada, Brüksel’in Sýrbistan ile kilit bir anlaþmayý
Mayýs seçimlerinden önce imzalamak istediðini, ancak Sýrbistan
Baþbakaný Vojislav Kostunica’nýn karþý tutumunu yinelediðini söyledi.
B
rüksel’den üst düzey bir yetkili
21 Nisan Pazartesi günü yaptýðý
açýklamada, AB’nin Sýrbistan’ý
Birlik üyeliði yolunda tutmak amacýyla
önemli bir katýlým öncesi anlaþmayý
ülkeyle 11 Mayýs seçimlerinden önce
imzalamayý planladýðýný söyledi.
AB’nin Geniþlemeden Sorumlu
Komisyon Üyesi Olli Rehn Alman Die
Welt gazetesine verdiði demeçte,
“Sýrbistan’ýn Avrupa entegrasyonundan
vazgeçmesini istemiyoruz.” diyerek
þöyle devam etti: “Ýstikrar ve Ortaklýk
Anlaþmasý (SAA), Avrupa Birliði’nin
Sýrbistan’ýn Avrupalý geleceðinde
kararlý olduðuna dair güçlü bir
sinyaldir.”
Bloða katýlma umutlarý besleyen
ülkeler için ekonomik ve ticari avantajlar taþýyan anlaþma, Sýrbistan’ý
adaylýðýnýn resmi olarak tanýnmasý ve
ardýndan da üyelik müzakerelerine
yakýnlaþtýracak.
Taraflar SAA’yý geçen Kasým ayýnda imzalarken, AB yetkilileri Belgrad’a
Eski Yugoslavya Uluslararasý Ceza
Mahkemesiyle (SAA) tam iþbirliðinin
kilit önem taþýmaya devam ettiðini
söylediler.
Lahey mahkemesi Sýrbistan’a,
aralarýnda eski Bosnalý Sýrp lider
Radovan Karadziç ve ordu komutaný
Rako Mladiç’in de bulunduðu dört
kaçak zanlýyý teslim etmesi yönünde
baský yapýyor.
Yine de, AB üyelerinin büyük kýsmý,
Sýrbistan’ýn Avrupa yanlýsý güçlerini
kuvvetlendirmesi ve Kosova’nýn
baðýmsýzlýðýna iliþkin rahatsýzlýktan
faydalanan milliyetçi güçlerin kazanmalarýný önlemek için ülkeye SAA’yý
Mayýs seçimlerinden önce imzalamayý
teklif etmeyi savunuyorlar. Geçtiðimiz
ay koalisyon hükümetinin çökmesinin
ardýndan erken parlamento seçimleri
için çaðrýda bulunulmuþtu. Koalisyon,
Kosova’nýn baðýmsýzlýk ilanýnýn AB
üyelerinin çoðu tarafýndan tanýnmasýnýn
ardýndan Sýrbistan’ýn AB ile iliþkileri
yakýnlaþtýrmaya çalýþmasý gerekip
gerekmediði konusunda ikiye bölünmüþtü.
Yakýn tarihli bir ankette, yaklaþan
seçimlerin yakýn oranlarla geçeceðine
iþaret edildi. Cumhurbaþkaný Boris
Tadiç’in Demokrat Parti’si (DS) ve aþýrý
milliyetçi Sýrp Radikal Partisi (SRS)
%35’er civarýnda oy topluyorlar.
DS SAA’nýn imzalanmasýný desteklerken, SRS ve aralarýnda giden
Baþbakan Vojislav Kostunica’nýn
Sýrbistan Demokrat Partisi’nin de yer
aldýðý diðer milliyetçi partiler belgenin
imzalanmasýný Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný tanýmak olarak görüyorlar.
Bu da, taraflarýn anlaþmayý 29 Nisan
kadar erken bir tarihte, AB dýþiþleri
bakanlarýnýn Lüksemburg’da yapacaðý
toplantý sýrasýnda imzalayabileceði
anlamýna geliyor.
Ancak özellikle Belçika ve
Hollanda, kaçak zanlýlar yakalanmadýkça SAA’nýn imzalanmasýna karþý
çýkýyorlar.
Reuters’in Brüksel’deki kaynaklara
dayanarak Pazartesi günü verdiði
habere göre, Hollanda nihai onayýn zanlýlarýn daha sonra teslim edilmesi þartýna baðlanmasý halinde anlaþmanýn
þimdilik imzalanmasýný kabul edebilir.
Ancak Kostunica, anlaþmanýn
Sýrbistan’ýn çýkarlarýna ters düþtüðünü
söyleyerek karþýt tutumunu yineledi.
“Olli Rehn Kosova’nýn tek taraflý
baðýmsýzlýðýný destekliyor ve anlaþmanýn imzalanmasýný destekliyor.”
diyen baþbakan þöyle devam etti:
“Sýrbistan’ýn, yarýn baðýmsýz bir
Kosova’nýn altýna imza atmasý olarak
yorumlanabilecek bir anlaþmayý imzalamasýnýn ülkenin ulusal çýkarýna
olmadýðý açýktýr.”
AB’nin
Bölgesel
Yardýmdan
Sorumlu Komisyon Üyesi Danuta
Huebner Belgrad’a yapacaðý iki günlük
ziyaret öncesinde Pazartesi günü yaptýðý açýklamada, belgeyi imzalamamakla Sýrbistan’ýn bloðun 2013 yýlýna kadar
ayýrdýðý 1 milyar avroluk yardýmýn bir
kýsmýný kaybettiði konusunda uyardý.
Sýrbistan’da Eski 4 Sýrp
Polise Katliamdan Dava
S
ýrbistan’da “Akrepler” olarak bilinen ünlü polis biriminin eski 4 üyesi
hakkýnda, Kosova’da 1998-1999 savaþý sýrasýnda kadýn ve çocuklarý
öldürmekten dava açýldý.
Savaþ suçu ve soykýrým suçlarýndan yargýlandýðý sýrada mahkemede ölen eski
Devlet Baþkaný Slobodan Miloþeviç rejimi tarafýndan kurulan birimin üyeleri
1999 Mart’ýnda Podujevo‘da 14 kadýn ve çocuðu öldürmekle suçlanýyor.
Sýrbistan savaþ suçlarý savcýlarý, zanlýlarý Dragan Borojeviç, Zeljko Djukiç,
Dragan Mediç ve Miodrag Solaja olarak açýkladý. Bunlar 2007’de Sýrbistan’ýn
Sremska Mitrovica bölgesinde tutuklanmýþtý.
2005’te özel Akrepler timlerinden Sasa Cvjetan, benzer suçlardan 20 sene
hapse mahkum edilmiþti. Cvjetan, Akrepler’den yargýlanan ilk kiþi olmuþtu.
Dünya
Avrupa Birliði ‘fal
garantisi’ getirdi
Dünya Turu
Fransa’da ‘aþýrý zayýflýk güzel’
demek yasak
Fransa, aþýrý zayýflýðýn (anoreksiya)
medyada övülmesini yasaklýyor.
Meclisin alt kanadýnda kabul edilen
yasa teklifi, gençleri aç kalmaya
teþvik eden internet sitelerini, dergileri ve reklamlarý hedef alýyor.
Senato tarafýndan onaylanýrsa, kilo
kaybýný teþvik edici çalýþmalar
yapanlar, 45 bin Euro ve 3 yýl
hapisle cezalandýrýlacak. Saðlýk
Bakaný Roselyne Bachelot, yasanýn
internette aþýrý zayýflýkla ilgili
tavsiyeler veren sitelerin yayýnlarýný
durdurmayý amaçladýðýný söyledi.
Akraba torpiline yasak geldi
Avrupa Parlamentosu, üyelerinin,
yakýn akrabalarýný sekreter veya
danýþman kadrosunda iþe almasýný
yasakladý. Avrupa Parlamentosu alýnan bir kararla üyelerinin tanýdýklarýna torpil yaparak iþe almasýnýn önüne
geçti. Parlamento üyelerinin
himayelerinde çalýþan kiþilere, aylýk
16 bin Euro’ya kadar maaþ verme
hakký uzun süredir eleþtirilen bir
uygulamaydý. Avrupa
Parlamentosunda her üyeye verilen,
sekreter, danýþman veya uzman iþe
alma hakký, üyelerin yakýn akrabalarýný bu görevlere getirmesi
yüzünden uzun süredir eleþtiri kaynaðý oluyordu. Genel kurulda bugün
kabul edilen kararda hem bu iþe
alýmlara son verildi, hem de parlamenterlere verilen harcýrahlarla ilgili
sýký kurallar getirildi. Parlamentonun
baþlatmaya karar verdiði uygulama
ilk olarak, 2009 yýlýndaki Avrupa
Parlamentosu seçimlerinin ardýndan
uygulanacak.
Dünyanýn en büyük 3. petrol
yataðý bulundu
Brezilya’da son 30 yýlýn en önemli
petrol yataðý bulundu. Brezilya
Petrol Kurumu Baþkaný Haroldo
Lima, düzenlediði basýn toplantýsýnda, petrol yataðýnýn, devlete baðlý
Petrobras þirketi tarafýndan güneydoðudaki Rio de Janeiro eyaleti açýklarýnda bulunduðunu söyledi. Yeni
bulunan petrol yataðýnda 33 milyar
varillik rezerv olduðunu ifade eden
Lima, “Bu, son 30 yýlda bulunan en
önemli petrol yataðýdýr” dedi. Lima,
bu petrol yataðýnýn bugüne kadar
dünyada bilinen en önemli 3. petrol
yataðý olduðunu da belirtti. Petrobras
þirketinden yapýlan açýklamada ise,
derin sularda tespit edilen petrol
yataðýnýn rezervinin henüz tespit
edilemediði, hala inceleme safhasýnda bulunulduðu duyuruldu.
Ýranlý kadýn gazeteciye
hapis ve kýrbaç cezasý
Ýran’da bir kadýn gazeteciye “toplum
düzenini bozduðu” gerekçesiyle 6 ay
hapis ve 10 kýrbaç cezasý verildi.
Ýran’da yayýmlanan reformcu Ýtimad
gazetesinin haberine göre, Tahran
Devrim Mahkemesi, aktif bir kadýn
haklarý savunucusu olan gazeteci
Nesrin Afzali’yi, toplum düzenini
bozmaktan suçlu bularak hapis ve
kýrbaç cezasý verdi, ancak cezayý iki
yýl erteledi. Nesrin Afzali geçen yýl,
haziran 2006’da kadýn haklarý için
gösteri düzenledikleri gerekçesiyle
yargýlanan 5 kadýnýn duruþmasýný
Avrupa Birliði medyumlara dava açýlabilmesine olanak tanýyan bir yönerge çýkardý. Buna göre, artýk Avrupa’da, geleceðe dair verdiði haber
doðru çýkmazsa medyum mahkemeye verilebilecek.
Ý
ngiltere’nin önemli gazetelerinden Independent,
medyumlara yönelik AB yönergesinin yürürlüðe
girmesinin Ýngiltere’de 10 bin medyum tarafýndan protesto edildiðini yazdý. Söz konusu yönerge,
“hizmetten memnun olmayan müþterinin, medyumu dava etmesi hakký” getiriyor. Ýngiltere’deki
Ulusal Spritüel Birliði’nin ‘Bakan’ ve Basýn
Sözcüsü olan medyum Steven Upton yönergeyi
deðerlendirdi. AB yönergesini desteklediðini
belirten Upton, “Ýnþaatçý yanlýþ yapýnca dava
açtýðýnýz gibi, ölmüþ babanýzla konuþtuðunu söyleyip konuþmayan medyuma da dava açýlmalý” ve
ekliyor: Tabii biz hizmet garantisi veremiyoruz!..
1852’den bu yana bir din olarak “National
Spritualism”i anlatan, ilkelerini sýralayan Steven Upton, 700 kiliseleri olduðunu, kiliselerde cemaate “medyumla görüþme hizmeti” verdiklerini söyledi.
Steven Upton, Ýngiltere’de uzun yýllardýr ‘yasal’ olan ve “hesap sorulamayan”
medyumluk için, Avrupa Birliði’nin bugün “hizmette kusuru olan medyumlarýn,
mahkemede hesap vermesi” amacýyla yönerge çýkarmasýna neden olan geliþmeleri ise
þöyle anlattý: 1735 yýlýnda Büyücülük Kanunu vardý ve bu yasayla medyumlarýn aleyhine
dava açýlabiliyordu. 1951’de yeni bir yasa yürülüðe girdi. Bu yasayla medyumlar tanýndý.
Fakat yasanýn içeriðinden dolayý sahte medyumlar aleyhine dava açýlamýyordu. 1951’den
bugüne dek sadece 10 dava açýlabildi.
Avrupa Birliði yönergesi aslýnda çok mantýklý. Hiçbir þekilde medyumlarý suçlu yerine
koymuyor. Bizim inancýmýzda iyi bir insan olmak ve gerçeði söylemek ilkelerimizden
biri. Örneðin bir medyum, rahmetli babanýzla iletiþim kuracaðýna söz veriyorsa ve bu
sözünü yerine getirmiyorsa, o zaman dava açmak sizin hakkýnýzdýr. Babanýzla ilgili
söylediði þeyler tamamen yalan ise o zaman da dava açabilirsiniz.
Kudüs’te din adamlarý
birbirine girdi
Kudüs’te, Hz. Ýsa’nýn kabrinin bulunduðuna inanýlan kutsal Kamame
Kilisesi’nde, Yunan ve Ermeni din adamlarý birbirine girdi; ardýndan
cemaatler birbirlerine palmiye yapraklarýyla saldýrdý.
K
udüs’te, Hz. Ýsa’nýn gömüldüðü ve yeniden dirildiði yer olduðuna inanýlan
Kamame Kilisesi’nde Paskalya’nýn ilk günü olan kutsal “Palmiye Pazarý” ayini
öncesinde kavga çýktý. Yunan ve Ermeni Ortodoks din adamlarý arasýnda birbirine
girerken, cemaat de ayin için getirilen palmiye yapraklarýný, karþý tarafa saldýrmak için
kullandýlar.
Hýristiyanlar için ‘kutsal hafta’ olan Paskalya’nýn ilk günü olan “Palmiye Pazarý” (Palm
Sunday), Ýsa’nýn çarmýha gerilmeden önce Kudüs’e gidiþini sembolize ediyor.
Çölde geçirdiði 40 günden sonra Ýsa
o gün Kudüs’e gelir ve þehre girerken
halk ellerinde palmiye yapraklarýyla
onu selamlar. Perþembe günü havarileri
ile son yemeðini yiyen (Maundy
Thursday) Ýsa, ertesi gün çarmýha gerilir. Hýristiyanlar, “Palmiye Pazarý”nda
kiliseye ellerinde palmiye yapraklarýyla
gidiyor.
Kudüs’teki Kamame Kilisesi’nde de
bu kutsal gün için yapýlan ayinden
önce, þaþýrtan bir kavga çýktý. Ermeni
Ortodoks Kilisesi’ne mensup bir rahibin, Yunan Ortodokos Kilisesi’ne mensup bir rahibi, Hz. Ýsa’nýn kabrinin bulunduðu
bölmede fazla kaldýðý gerekçesiyle tartaklamasý üzerine baþlayan kavga kýsa sürede
büyüdü. Kavgaya cemaatler de karýþtý ve “Palmiye Pazarý” ayini için getirdikleri palmiye
yapraklarýyla birbirlerine saldýrdýlar.
Ýsrail polisi müdahale ederek kavgayý ayýrýp Ermeni cemaatinden iki kiþiyi gözaltýna
alýnca, bu kez de bir grup Ermeni, Kudüs’teki polis karakolu önünde gösteri yaptý.
Olayýn meydana geldiði Kamame Kilisesi, farklý kiliselere mensun Hýristiyan cemaatler
arasýnda bölüþtürülmüþ durumda. Her cemaat, kilisenin bir bölümünden sorumlu ve kendisine emanet edilen kutsal mekanlarý korurken, bazen aþýrý hassas davranabiliyor. Bu yüzden, Kamame Kilisesi’nde, farklý kiliselere mensup Hýristiyan din adamlarý ve cemaatler
arasýnda, sýk sýk bu tür gerilimler yaþanýyor.
Perşembe, 24 Nisan 2008
8
izlemek için mahkemeye gittiði sýrada “toplumda fitne çýkarma” suçlamasýyla tutuklanmýþ, 3 gün ceza
evinde kaldýktan sonra kefaletle
serbest býrakýlmýþtý. Afzali’nin
avukatý, Afzali’nin, duruþmayý
gazeteci olarak izlemek için mahkemeye gittiðini söyledi.
Ýngiltere’de öðretmenler greve
gidecek
Ýngiltere’de 21 yýl sonra greve gidecek 200 bin öðretmen, maaþlarýna
yapýlacak yüzde 2,45’lik zammý
protesto edilecek. Grev nedeniyle
orta okullarýn büyük bölümünde
eðitim yapýlamayacak. Ýngiltere’de
öðretmenler maaþlarýna önerilen
zammý protesto için 21 yýl aradan
sonra ilk kez greve gidiyor. Ulusal
Öðretmenler Sendikasý üyesi öðretmenlerin 24 Nisanda yapacaðý bir
günlük grevden iki bine kadar okulun etkilenmesi bekleniyor. Özellikle orta dereceli okullarý etkileyecek
grev nedeniyle orta okullarýn büyük
bölümünde eðitim yapýlamayacak.
Ulusal Öðretmenler Sendikasý üyesi
200 bin öðretmenin destek verdiði
grevde, öðretmen maaþlarý için
önerilen yýllýk yüzde 2,45’lik zam
protesto edilecek. Ýlk kez böyle bir
greve giden öðretmenler, sorunlarýn
çözülmemesi halinde eylemlerine
devam edecek. Milli Eðitim Bakan
Yardýmcýsý Jim Knight, öðretmenlerin grev kararý almasýnýn kendilerini hayal kýrýklýðýna uðrattýðýný
belirterek, “Öðretmenler öðretmeli,
grev amacýyla da olsa sýnýflarýný terk
etmemeli” dedi.
Talat ve Hristofyas 7 Mayýs’ta bir
araya gelecek
KKTC Cumhurbaþkaný Mehmet Ali
Talat ile Kýbrýs Rum yönetimi lideri
Dimitris Hristofyas, 7 Mayýs’ta
Lefkoþa’daki Ledra Palace Otel’de
bir araya gelecek. Slovakya Güney
Kýbrýs Büyükelçiliðinin organizasyonuyla ara bölgedeki Ledra Palace
Otel’de rutin toplantýlar yapan Türk
ve Rum siyasi partilerin dünkü
toplantýda aldýklarý ortak karar
uyarýnca, iki liderin buluþmasý,
Slovakya Büyükelçisi Anna
Turnicova’nýn giriþimleri sonunda
kesinleþti. Talat ve Hristofyas, 7
Mayýs Çarþamba günü saat 19.00’da
sosyal içerikli toplantýda buluþacak.
Resepsiyon niteliðindeki toplantýya,
siyasi partilerin temsilcileri de
katýlacak.
Uganda’da isyancýlar 350 kiþiyi
kaçýrdý
Uluslararasý Af Örgütü, son haftalarda Ugandalý isyancýlarýn 350 kiþiyi
kaçýrdýklarýný, bu kiþilerin býrakýlmasý için Kongo, Sudan ve Orta
Afrika Cumhuriyeti’nin ortak
hareket etmesi gerektiðini açýkladý.
Af Örgütünün açýklamasýnda, adam
kaçýrmalarýn, Uganda’da aktif olan
Rabbin Direniþ Ordusu örgütünün
22 yýllýk mücadelesinde izlediði
tipik bir taktik olduðunu hatýrlattý.
Aralarýnda kadýn ve çocuklarýn da
bulunduðu kaçýrýlan kiþilerin büyük
olasýlýkla seks kölesi, çocuk savaþçý
olarak kullanýlacaðýna dikkat çekilen
açýklamada, kaçýrýlanlarýn býrakýlmasý için bölgedeki hükümetlerin
hiçbir þey yapmadýðý ifade edildi.
Dünya Turu
9
Perşembe, 24 Nisan 2008
Türkiye
Meclis Baþkaný, dünya
çocuklarýný kabul etti
TBMM, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramý Nedeniyle 39 Ülkeden
Çocuklarý Aðýrladý. Meclis Baþkaný Köksal Toptan, “Adýna Hoþgörü, Sevgi, Barýþ
Diyebileceðimiz Bugün Dünyanýn Mutluluðunun Ýlk Adýmý Olsun” Dileðinde
Bulunurken, Katýlan Çocuklara da Kendi Dillerinde “Hoþ Geldin” Dedi.
T
ürkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramý
nedeniyle 39 ülkeden çocuklarý aðýrladý.
Sabah saatlerinde Baþbakanlýkta, Türkiye
Baþbakaný Recep Tayyip Erdoðan tarafýndan
kabul edilen dünya çocuklarýnýn öðleden sonraki
adresi ise Türkiye Büyük Millet Meclisi oldu.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramý
nedeniyle Türkiye’de bulunan çocuklar, Türkiye
Büyük Millet Meclisý Baþkaný Köksal Toptan
tarafýndan kabul edildi. Meclis tören salonunda
gerçekleþtirilen törene 39 ülkeden çocuklar
katýldý. Meclis Baþkaný Toptan, törende yaptýðý
konuþmada, 23 Nisan 1920’nin Türkiye devletinin kuruluþu anlamýna gelen TBMM’nin
açýldýðý gün olduðunu belirterek, “Atatürk 23
Nisan 1920’yi ulusal egemenlik bayramý olarak
kutlamamýzý emrettikten sonra bugünü çocuklara armaðan etmiþtir. Türkiye, çocuklarýna
bayram hediye eden ilk ülkedir. Dünya çocuklarýný TBMM çatýsý altýnda bir araya getirmekten
mutluluk duyuyorum. Çocuklar bugün birbirini
sevmeyi, barýþýk olmayý öðrenecek. Barýþ, sevgi,
hoþgörü diyebileceðimiz bu bayram, diliyoruz ki
10, 20, 50 yýl sonraki dünyanýn mutluluðunun
ilk adýmlarý olsun” dedi.
39 Ülkeden Çocuklar Katýldý
Meclisteki törene Almanya, ABD, Arnavutluk,
Azerbaycan, Beyaz Rusya, Bosna Hersek,
Bulgaristan, Çin Halk Cumhuriyeti, Fas, Filistin,
Gürcistan, Hýrvatistan, Hindistan, Irak, Japonya,
Kýrgýzistan, Kosova, KKTC, Lituanya,
Macaristan, Makedonya, Meksika, Mýsýr,
Moldova, Nijerya, Romanya, Rusya, Senegal,
Sýrbistan, Slovakya, Slovenya, Sudan,
Tacikistan, Tayland, Ukrayna, Ukrayna Kýrým
Özerk Cumhuriyeti, Venezüella, Meksika,
Türkmenistan’dan çocuklar katýldý.
‘Milli egemenlik’ meþalesi yakýldý
Milli Egemenlik Haftasý, 88. kuruluþ
yýldönümünü kutlayan Meclis’te milli egemenlik
meþalesinin yakýlmasýyla baþladý. Meclis
Baþkaný Köksal Toptan, “O günün þartlarýný,
gençlerimiz çocuklarýmýz unutmamalý” dedi.
Kabatepe Parký’ndaki törene katýlan Toptan, 23
Nisan 1920’de, büyük imparatorluktan genç
cumhuriyete geçiþin, fedakarlýkla ve büyük bir
cesaret gerçekleþtirildiðini söyledi. Toptan,
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluþundaki zorluklarý unutursak, geleceði inþa etmekte
ciddi zorluklarla karþýlaþýrýz” dedi.
Toptan, daha sonra parktaki milli egemenlik
meþalesini yaktý. Bu sýrada görüntü almaya
çalýþan basýn mensuplarýnýn birbirlerine yaptýðý
yüksek sesli uyarýlar üzerine Toptan “Siz gençsiziniz. Bugün çocuk bayramý. Kavga etmeyin”
dedi.
AB Komiseri: Türkiye
krizden reformla çýkar
Türkiye’nin hiç olmadýðý kadar kritik bir dönemden geçtiðini söyleyen AB
Komiseri Rehn, “Reformlarla bu krizden daha güçlenmiþ demokratik kuruluþlarla
çýkabilir. Reformlar kararlýlýkla sürerse 10-15 yýla kadar AB üyesi olur” dedi.
AB
Komisyonunun geniþlemeden sorumlu
üyesi Olli Rehn, Rehn, Alman Die
Welt gazetesine verdiði demeçte,
“Türkiye’nin henüz gitmesi gereken uzun bir yol var.
Reformlarý kararlý þekilde sürdürdüðü takdirde,
Türkiye’nin 10-15 yýla kadar AB üyesi olmasýný bekliyorum” dedi. “Birliðin sýnýrlarý nereye kadar?” þeklindeki bir soruya karþýlýk da Rehn, yeni AB reform
sözleþmesine göre, isteyen her ülkenin AB’ye girmek
için baþvuruda bulunabileceðini, ancak kendilerinin
her ülkeyi kabul etmek zorunda olmadýklarýný
belirterek, “Haritada bir çizgi çekerek ya da yeni bir
perde kurarak kapýyý tümüyle kapatmak yanlýþ olacaktýr. Avrupa’nýn sýnýrlarýný sonsuzluða kadar
belirleyemeyiz. Böyle bir durumda AB stratejik
seçeneklerini kaybeder” ifadesini kullandý.AB’nin,
haziran ayýnda Türkiye’yle 2 yeni baþlýðýn daha açýlmasýný planladýðýný kaydeden Rehn, þunlarý söyledi:
“Fransa’nýn AB dönem baþkanlýðýnda, bu yýlýn ikinci
yarýsýnda, özellikle enerji konularýnda yeni baþlýklarýn açýlmasý planlanýyor. AB’nin, zor zamanlarda da
Türkiye’nin üyelik perspektifinden yana olduðunu
göstermesi önemli. Ancak bunun için de Türkiye’nin
reformlarý inandýrýcý þekilde sürdürmesi þart.”
Türkiye hiç olmadýðý kadar kritik dönemde
AB’nin Türkiye’den neler beklediðinin sorulmasý
üzerine de Rehn, þunlarý kaydetti: “Türkiye 2005
yýlýnda üyelik müzakerelerine baþlandýðýndan bu
yana hiç olmadýðý kadar kritik bir dönemden geçiyor.
Tüm taraflar, bir uzlaþma kültürü geliþtirdikleri ve
gerekli reformlar yapýldýðý takdirde ülke bu krizden
daha güçlenmiþ demokratik kuruluþlarla
çýkabilir.”Rehn, somut olarak beklentilerin sorulmasý
üzerine de, “Herkes için konuþma özgürlüðü bekliyoruz. Kadýn ve azýnlýk haklarýnýn korunmasýný bekliyoruz. Bunun için yoðun çaba gerekli. Hiç kimse
çözümün kendiliðinden gelmesini beklememeli”
dedi.AK Parti’nin kapatýlmasý durumunda AB’nin
nasýl tepki göstereceði sorusuna da Rehn, “Yasak
reform sürecine zarar verir” þeklinde karþýlýk verdi.
Erdoðan Dünya
Çocuklarý ile Buluþtu
T
ürkiye Baþbakaný Recep Tayyip Erdoðan, dünya çocuklarý
ile buluþtu. 23 Nisan Çocuk þenliði için dünyanýn dört bir
yanýndan gelen çocuklar Baþbakan Erdoðan’ ý ziyaret etti.
Rengarenk kýyafetleri ile Baþbakanlýk binasýný çiçek bahçesine
çeviren dünya çocuklarýný tek tek öperek kutlayan Baþbakan,
onlara hediyeler verdi. Baþbakan Erdoðan, “Dünyanýn, barýþa,
kardeþliðe her zamankinden fazla ihtiyaç duyduðu bir dönemde
çocuklarýmýzýn ortaya koyduðu bu manzara büyüklere de örnek
olmalý” dedi. Baþbakanlýktaki ziyarette renkli anlar yaþandý.
Konuk çocuklar Baþbakan Erdoðan’a hediyeler verdi. Baþbakan
Erdoðan da, onlara çeþitli hediyeler verdi, sohbet etti. Erdoðan,
“Dünyanýn barýþa, kardeþliðe, dayanýþmaya her zamankinden
fazla ihtiyaç duyduðu bir dönemden geçiyoruz, çocuklarýmýzýn
ortaya koyduðu bu güzel manzara büyüklere de örnek olmalý”
dedi.
Erdoðan, “Savaþlar, çatýþmalar, düþmanlýklar, acýlar, korkular
hep büyükler tarafýndan çýkartýlmasýna raðmen kurbanlarý çoðunlukla çocuklar oluyor,
bu olumsuzluklarýn
sona ermesi,
sizlerin
önümüzdeki
dönemde bu
sürece olumlu katký yapmanýz en
büyük arzumuzdur”
diye konuþtu.
Dünya kaynaklarýnýn herkese insaca bir hayat sunacak kadar
bol olduðuna iþaret eden Erdoðan, bunlarýn daðýlýmýndaki adaletsizliðin duyarsýzlýktan kaynaklandýðýný söyledi.
Erdoðan, “Obezite sorunu yaþayan çocuklarla, açlýktan bir
deri bir kemik kalmýþ çocuklarýn görüntülerinin yolaçtýðý çeliþki
hepimizi üzüyor.” diye konuþtu.
Dünya çocuklarýndan gelecek için umutlarýný yitirmemelerini
isteyen Baþbakan Erdoðan, “Umutlarýmýzýn bitmesine, hayallerimizin kararmasýna izin vermeyeceðiz “ dedi.
Dünya Çocuklarý
Taksim’de Buluþtu
S
arýyer Belediyesi’nin
düzenlediði
“Uluslararasý Çocuk
Þenliði” kapsamýnda
yabancý ülkelerden gelen
çok sayýda çocuk, kortej
eþliðinde yürüdü. Taksim
Atatürk Anýtý’na yürüyüþe
geçen çocuklar yöresel
kýyafetleri içinde renkli görüntüler oluþturdu. Sarýyer
Belediyesi’nin bu yýl dördüncüsünü düzenlediði Uluslararasý
Çocuk Þenliði 21-27 Nisan tarihleri arasýnda bir dizi etkinlikle
kutlanýyor. Kýrým, Bulgaristan, Tataristan, Arnavutluk, Rusya,
Gürcistan, Kosova, Azerbaycan, Fas ve Ukrayna’nýn aralarýndan
bulunduðu 11 ülkeden 250 çocuðun katýldýðý “4. Uluslararasý
Çocuk Þenliði” kapsamýnda, Galatasaray Lisesi önünden Atatürk
Anýtý’na kortej yürüyüþü gerçekleþtirildi. Yöresel kýyafetleri
içinde renkli görüntüler oluþturan çocuklar, ellerinde hangi
ülkelerden geldiklerini gösteren pankartlar taþýdý. Yürüyüþün
sonunda Atatürk Anýtý’na çelenk koyan çocuklar, saygý duruþunda bulunulmasýnýn ardýndan yöresel oyunlarýný sergiledi. Bir
hafta sürecek etkinlikler kapsamýnda, Çayýrbaþý Stadý’nda öðrencilerin gösterileri gerçekleþtirilecek. Dünya çocuklarýna
Türkiye’yi tanýtmak amacýyla Miniatürk, Kapalý Çarþý, Topkapý
Sarayý ve Sultanahmet Camii’ne gezilerin düzenleneceði þenlik
kapsamýnda ayrýca, Ýstanbul’un eþsiz manzarasý eþliðinde tekne
ile boðaz gezisi yapýlacak.
Roportaj
Perşembe, 24 Nisan 2008
KDTP Milletvekilleri Enis Kervan ve Müfera Şinik ile Anayasa ile ilgili röportaj
10
Kervan ve Şinik: Türk toplumunun
çıkarları için Anayasayı kabul etmedik
Yeni Kosova Cumhuriyeti Anayasasının
5’nci maddesinin Türk Toplumunun haklarını
gözetmediği gerekçesi ile Anayasaya hayır diyen
KDTP’nin iki milletvekili Enis Kervan ve
Müfera Şinik ile anayasayı ve bundan
sonrasını konuştuk.
Bu ne anlama geliyor. Yani Türk
Dili, Anayasada var mı yok mu?
Enis Bey 9 Nisan Çarşamba günü
Kosova Meclisinde düzenlenen özel
bir oturumla Kosova Anayasası
onaylandı. Fakat siz bu anayasada
oy kullanmadınız. Sizi bunu yapmaya yani anayasayı alkışlama?
Tabii ki memnuniyetle, öncelikle şunu
vurgulamakta yarar görüyorum,
Kosova Türkleri söz konusu olunca
Kosova’nın sosyal ve siyasi alanlarında her zaman resmi ve gayri resmi
kurumlar tarafından öncül olan bir
topluluktur. Ve her konuda örnek
olarak gösterilmiştir. Bizde bu
seviyeyi yani halkımıza yakışır
seviyemizi
belirtmek
amacıyla
Kosova meclisinde düzenlenen oturuma katıldık. Türk topluluğunun yine
seviyeli bir toplum olduğu mesajını
vermiş olduk. Çünkü biz oturuma
katılmayan milletvekilleri ile aynı
kerteye girmemek için katılma kararı
aldık.
Ama elbette anayasa içeriliği söz
konusu olunca bizim yıllardır Arnavut
kardeşlerimizle paylaştığımız bir dil
sorunumuz vardı. Fakat Türk dili
maalesef var olan resmiyetini kazanmadı.
Geçtiğimiz dönemde bildiğimiz gibi
diller kullanım yasasıyla Türk Dili
belediyeler düzeyinde resmiyet
kazanmıştı. Ancak her zaman
anayasanın yürürlüğe girmesi beklentisiyle toplumumuz, sivil toplum
kuruluşları ve bizler de çalışmalarımızı bu uğurda devam ettirdik.
Ama oylama günü maalesef arzuladığımız şekilde olmadığından ben
de bunu yeterli görmediğimi ifade
etmek istiyorum.
Kabul edilen yeni anayasanın 5’nci
maddesine göre Kosova’da resmi
diller Arnavutça ve Sırpça’dır. Türkçe,
Boşnakça ve Romca belediyeler
seviyesinde resmi statüye sahiptir
veya yasaya uygun şekilde her hangi
bir seviyede resmi kullanımda olacaktır.
Anayasada Türk Dili tabi ki bir şeklide var. Boşnakça ve Romca’yla aynı
statüde. Fakat bizleri kuşkulandıran
konu, Türkçe’nin yani anayasanın 5
maddesinin yasaya bağlanması.
Çünkü bütün dünya ülkelerinde
yasalar anayasaya bağlı değildir. Ama
bütün yasalar anayasayla uyumlu
olmadır. Nitekim bu anayasa
içerisinde çelişkinin var olduğunu
kanıtlayan maddeler vardır. Nice ki
16. madde, Anayasanın üstünlüğü,
Kosova’nın en yüksek yasal hükmü
anayasasıdır. Yasalar ve diğer yasal
hükümler bu anayasayla uyumlu
olmalıdır.
Fakat söz konusu Türkçe olunca tam
tersi bir durum vardır. Maalesef
anayasa yasayla uyumlu
olmak
zorundadır. Ve bizleri kuşkulandıran
yani Türk topluluğunu memnun
etmeyen konu da bu anayasanın
geneli değil 5’nci noktasıdır. Çünkü
talep ettiğimiz gibi 5. maddede bizim
lehimizde bir düzelti yapılsa o zaman
bu otomatikman diğer maddeleri de
düzeltmiş olacaktır.
Bizlerde anayasanın onaylandığı gün
toplumumuzun tepkilerini yansıtmak
zorunda idik. Bizler Kosova’nın
yapıcı unsurları olarak, oturumu
boykot etmedik, oturuma bizler de
varız diye katıldık. Ama söz konusu
dilimizin ve var olan haklarımızın
korunması olduğunda yani dilimizin
resmi kullanımı ve statüsü konu bahis
olduğundan elbette halkın temsilcileri
olarak tepkimizi dile getirmemiz
gerekiyordu. Tabi ki benim oyum
anayasayı değiştirmedi ama en azında
toplumumuzun var olan kuşku ve beklentilerini dile getirmeye çalıştığımı
ifade edebilirim.
Sayın Müfera hanım sizde aynı şekilde meclisteki anayasada oyunuzu
kullanmadınız. Tabi ki sizinde kendinize özgü gerekçe ve tutumlarını
vardır. Peki sizin dışında başka
oyunu kullanmayan milletvekilleri
de varmıydı?
Biz KDTP milletvekilleri olarak
anayasanın 5. maddesinde Türk
toplumunu ilgilendiren Türkçe’nin
resmiyeti konusunda duyduğumuz
memnuniyetsizliğimizi o gün anayasa
kabulünde seviyeli bir şekilde
protesto ettik. Kosova Türklerine
yakışır bir şekilde tepkimizi herkese
gösterdik. Bildiğiniz gibi Anayasa
oylaması ayağa kalkarak ve alkışlayarak kabul edildi. Ama ben ve Enis
Kervan
ayağa
kalkmayarak,
anayasaya hayır dedik. Bununda da
bizlere yakışırı biz davranış olduğuna
inanıyorum. Çünkü biz orada
halkımızı temsil eden onların sesi
hüviyetini taşıyoruz. İki milletvekilinin anayasayı ret etmesinin hiçbir şeyi
değiştirmeyeceğinin iyice farkında
idik. Ama halkın beklentilerinin bu
yönde olduğunu bildiğimizden bu
yönde bir tutum takındık.
Anayasa kabul oturumuna toplam 107
milletvekilinin katıldı. Bunlardan
97’si ayayasayı ayakta alkışlarken
yani anayasaya evet derken, bizler
yani geriye kalan 10 vekil ise
anayasayı alkışlamayarak, anayasaya
hayır diyerek tepkimizi açıkça belirttik.
Peki Enis bey şimdi ne olacak
muhakkak ki Kosova meclisinde
mücadeleniz devam edecektir. Bu
noktadan sonra neler yapılabilir?
Başka bir deyişle siz ne yapacaksınız?
Bana göre bir konuya tepki sadece ret
oyu kullanmakla dile getirilmez. Bu
tepkimizi bundan sonrada pozitif
yönde de sürdürmemiz gerekecektir.
Maalesef bize anayasanın kabul
edildiği gün söz hakkı bile tanınmadı.
Milletvekili olarak bizim sahip
polduğumzu en doğal hakkımız olan
meclise hitap etme hakkımız yok
sayıldı. Söz isteyip Anayasa ile ilgili
çekincelerimizi ve düşüncelerimizi
ifade etmeye çalışmamıza rağmen,
maalesef bunu gerçekleştiremedik.
Tabi ki bundan sonrada bu konuda
mecliste çalışmalarımız devam edecektir. Kaldı ki Anayasanın 5’nci
maddesine Arnavut topluluğundan
olduğu gibi Arnavut basını olsun,
Türk basını olsun, sivil toplum kuruluşları olsun, bu konuda çok büyük
destek gördük.
Günlük çalışmalarımız elbette ki
devam
ediyor.
Kosova
Cumhuriyetinin resmi milletvekilleriyiz. Türk topluluğu adına elbette ki
çalışmalarımız devam edecektir.
Bugüne kadar olduğu gibi bundan
sonrada halkımız için elimizden gelen
çabayı sarf etmeye devam edeceğiz.
Nitekim söz konusu oylama oylamaya
tekrar dönecek olursak bizlerin
göstermiş olduğumuz, tepkinin ileriye
dönük baktığımızda, bir aralık kapı
bıraktığımızı görebiliriz. Çünkü
bizlerde o gün evet demiş olsaydık,
gelecekteki konularda talep etme
hakkımızda olmayacaktı. Amam
bizler evet demeyerek, bundan sonrada Türkçe’miz için mücadele edeceğimizi açıkça gözler önüne serdik.
Çünkü, Türkçe’yi, Boşnakça ve
Romca’dan ayırmamız gerekmektedir. Türkçe’yi dillerden ayıran yıllardır, tarihi kültürdür. Bu yüzden de
Türkçe, diğer dillere oranla farklı
olmalıdır. Çünkü bu gidişle anayasaya
bağlı olarak Türkçe merkezi kurumlarda sadece levhalarında yer alır. Tabi
ki bunun Priştine, Gilan ve diğer bölgelerde görmek mümkün olmaz.
Çünkü belediye tüzükleri yenileniyor,
yasaya göre Türkçe’nin resmi olduğu
Gilan, Mitroviça ve diğer bölgelerde
bir kıpırdamanın olmamsı orda bir
sorunun olduğunu açıkça gözler
önüne sermektedir. Olmasaydı daha
iyi mi olurdu? Elbette ki hayır amam
tabi bu yeterli değildir bu yüzden de
bundan sonrada mücadeleye devam
edeceğiz.
Müfera hanım peki anayasanın
yada dil yasasının tekrar gündeme
gelmesi Türkçe’ni lehine bir şeyler
yapılması mümkün mü?
Biz zaten o gün kendimizi ret oyu kullanarak buradaki Türk halkına bir şek-
11
Perşembe, 24 Nisan 2008
Roportaj/Güncel
ilde bir fırsat vermiş olduk. Bizler halkımızın
sesi olarak Anayasada ister topluluklar
komisyonu, isterse eğitim komisyonunda yada
diğer komisyonlarda da gerekli çalışmaları
yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz.
Mücadele edeceğimiz temel alanların başında
tabi ki dilimiz en ön sırada yerini alacaktır.
Bunu eğitim takip edecektir. Mücadelemiz
sonuna kadar sürecektir.
Anayasada bizim eğitimimizi garanti altına
alan bir nokta yer almamaktadır. Anayasada,
ana sınıflardan liseye kadar eğitim garanti
altında iken, yüksek eğitim herhangi bir garanti altında değildir. Buda buradaki Türk halkını
bir tedirginliğe yönlendiriliyor. Tedirginlik
dediğimde, çocuklarımın lisede sonra hangi
üniversitelerde tahsiline devam edeceği ile
eğitimini hangi dilde sürdüreceğinden kaynaklanmaktadır.
1992 yılından bu yana Türk, Arnavut, Boşnak
ve diğer öğrencilerimiz Kosova’dan “Büyük
Öğrenci Projesi” çerçevesinde eğitimlerini
Türkiye’nin
değişik
üniversitelerinde
sürdürme imkanına sahip oluyorlar. Ama bana
göre her çocuğun yaşadığı yerde kendi ana
dilinde okuma hakkı olmalıdır. Fakat bizim
yeni kabul edilen anayasamızda böyle bir
garanti söz konusu değil. Bu da bizim tedirgin
olmamıza etki etmektedir. Biz Kosova Türk
toplumunun sesi olarak, var olan bu yanlışları
düzeltme yollarını arayacağız.
Enis bey sizin bu konuda eklemek istedikleriniz var mı?
Söz konusu anayasa olunca maddeleri sizlerle
paylaşmak daha doğru olacaktır. İkici Bölüm,
Madde 59 topluluk ve topluluk hakları:
“Topluluk mensupları topluluk veya bireysel
olarak kendi tercihlerine göre
Kosova
Cumhuriyeti resmi dillerin birinde devlet
okullarının her seviyesinde öğrenim görme”
yani Arnavut veya Sırp dilinde eğitim görebilirler. Bunu takiben bir alt fıkrada ise,
“Yasalarla belirlendiği ölçüde kendi dillerinde
ilk ve orta öğrenimde eğitim görme, bu amaca
yönelik kurulacak sınıf şubeleri veya ayrı
okullar için gerekli sayı sınırı sıradan eğitim
kurumları için belirlenen daha düşük olacaktır” deniliyor.
Kısacası ilk ve orta öğrenimde bir sorun yoktur, fakat sıra yüksek öğretime gelince eğitimimizi sürdürmek için Kosova Cumhuriyetinin
resmi dillerinden birini seçmek zorundayız.
Bizim mücadelemiz yani anayasaya hayır
demeye iten diğer bir nedende bu idi. Eğer 5.
madde bizim istediğimiz gibi formüle edilmiş
olsaydı o zaman bu konuda da bir sorunumuz
kalmayacaktı. Topluluklar yasasında pozitif
bir adım atıldı ve buna göre eğer hükümet
bütçesi uygunsa topluluk dillerinde de yüksek
eğitim görme fırsatı olabilir. Buna göre
Prizren’de ki Sınıf öğretmenliği bölümü ve
Priştine’de ki Türkoloji bölümünde de eğitim
bu yasaya göre devam edecektir. Ta ki devletin
bu konu ile ilgili bütçesi olana dek.
Peki Enis bey anayasa kabul edildi. Sizce
siyasi hatalar yapıldı mı? Yada bu süreçte
neler ihmal edildi?
Genelleme yapmanın doğru olmayacağı
kanaatindeyim. Çünkü siyaset çok geniş bir
kavram. Söz konusu topluklular olduğu zaman
bu kaderi çizecek olan sadece siyasetçiler
olmamaktadır. Nitekim sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yürüttüğümüz çalışma plat-
formlarda tek bir stratejimiz vardı o da dilimizin korunmasıydı. Tabi ki bir sürü eksiklikler
yapıldı. Bunun herkes gibi bizde farkındayız.
Fakat siyasette hiçbir zaman nokta yoktur. O
yüzden de bundan böyle bizlerde enerjimizi
hataları bulmakta değil de bu hatalardan ders
çıkarıp, ileriye yönelik çalışmalarımıza odaklanmamız gerekmektedir. Biz eğer anayasaya
evet demiş olsaydık var olan hataları düzeltme
kapılarını da beraberinde kapamış olacaktık.
Müfera hanım sizin evet dememeniz
halkımız tarafından büyük bir memnuniyetle karşılandı. Halkımızı tarafından
olumlu tepkiler almak yani destek bulmak
nasıl bir duygu?
Bizim 120 kişiden oluşan bir parlamentomuz
bulunmaktadır. Bu 120 milletvekili arasında 2
ret oyunun hiçbir şeyi değiştirmediğinin iyice
farkındaydık. Ancak bu iki oyun halkımız için
ne kadar önemli olduğunun farkında olduğumuzdan, Anayasaya hayır dedik. Çünkü,
halkımızın da isteği bu yönde idi. Ve biz de
bunu dikkate alarak, bir nevi halkımızın beklentileri ve görüşlerini o gün bütün kamuoyu
ile paylaşmış olduk. Ben hayır diyerek, doğru
bir iş yaptığımı düşünüyorum.
Müfera hanım bağımsızlık ilan edildi
anayasa kabul edildi. Bundan sonra Türk
toplumunun nasıl bir gelecek bekliyor?
Türk toplumu, bugün Kosova’da var olan bir
toplum değil. Türk toplumu, yüz yıllardan beri
burada var olmuştur, şimdi de var olmaktadır
ve gelecekte de var olmaya devam edecektir.
Bunun için biz Türkler, bireysel olsun
kuruşlarımızla, eğitimimizle, kültürümüzle
burada var olduğumuzu dünyaya haykırmaya
hazırız. Biz Kosova’nın yapıcı unsurlarıyız ve
olmaya da devam edeceğiz. Bu uğurda verilmesi gereken ne mücadele varsa vermeye
hazırız.
Enis bey sizin görüşünüze göre Kosova’nın
geleceği nasıl olacak?
Tabi ki Kosova, savaştan sonra belli bir
süreçten geçti. Doğal olarak zorlukları hep birlikte yaşadık. Kosovamız uzun zamandan
sonra özlediği, mücadelesini verdiği bağımsızlığına kavuştu. Bağımsızlıktan sonra bazı
çevreler, hemen olağan üstü değişikliklerin
yaşanacağını ümit ediyordu. Ama tabi ki bu
gerçek değil. Nasıl ki bağımsızlık ilanına
kadar bir süreç geçti, bundan sonra da
önümüzde geçmesi gereken bir süreç veya
süreçler var.
Kosova’nın bağımsızlığını tanıyan çok sayıda
devletler bulunuyor. Bağımsızlığı bugüne
kadar tanımayan devletler, Anayasanın kabulünü bekliyordu. bundan sonra ekonomik
kalınma ve diğer konularda Avrupa birliği ve
dış de Anayasanın kabulü ile tanımaların artmasını bekleyebiliriz. Önümüzdeki süreç bunu
tüm çıplaklığı ile gözler önüne serecektir.
Ancak şuna inanıyorum ki, nasıl ki Kosovalı
Türkler olarak Kosova ile Türkiye arasında bir
köprü vazifesini üstlendikse, bundan böyle de
Avrupa ve Amerika’da yaşayan iş adamları bu
köprü vazifesini üstlenecektir. Bu da
Kosova’nın ekonomik kalkınmasına olumlu
katkı sağlayacaktır.
Gülay KRASNİÇ
Mehmetçik
“öğrencileri” unutmadı
Kosova’da ki barış ve güvenliğin yanı sıra Kosova vatandaşlarına destek sunan Mehmetçik bu uğurda son yardımını
Prizren’in “Lek Dugacin” ilk okuluna yaptı. Türk Taburuna
bağlı Helikopter Birliği tarafından okula eğitim şartlarının
daha iyi bir şekilde icra edilmesi amacı ile okula bir bilgisayar, bir yazıcı ve bir de fotokopi makinesi hediye edildi. Çok
Uluslu Güney Tugayı Komutanı Uğur Tarçın’ın da hazır
bulunduğu faaliyet ile bu araç gereçler okul yönetimine
takdim edildi.
Uğur Tarçın konu ile ilgili yapmış olduğu açıklamasında,
Helikopter Birliği’nin bu gibi anlamlı faaliyetlerinde yer
almaktan duyduğu memnuniyeti dile getirirken, Türkiye
olarak kardeş Kosova vatandaşlarına yardım sunmanın gururunu yaşadıklarını söyledi. Okul ihtiyaçları çerçevesinde
Türkiye’den temin edilen bilgisayar ve diğer gereçlerin
öğrencilere hayırlı olmasının dileyen Tarçın, Türkiye’nin
Kosova’ya vermiş olduğu desteğini sürdüreceğini söyledi.
Okul Sekreteri Hadi Recepi ise yapmış olduğu açıklamada, Türk askerlerinin bu tür anlamlı bir yardımından dolayı
teşekkür ederken, Türkiye’nin bu yardımları ile Kosova’nın
kardeşi olduğunu kanıtladığını söyledi. Yeni bir okul olduklarına dikkat çeken Recepi, Mehmetçik tarafından kendilerine
sunulan bu yardımın var olan eksiklikleri kapatacağının altını
çizdi.
Okul Öğretmenleri Mediha Koro Kemer ve Bilgin
Kasımlar, Mehmetçiğin yardımlarının kendilerini memnun
ettiğini ifade ederken, Mehmetçiğin desteğinin kendilerini
güçlü kıldıklarını ifade ettiler.
Yardım faaliyetinin ardından sınıfları da gezen Çok Uluslu
Güney Tugayı Komutanı Uğur Tarçın, öğrenciler ile yakından
ilgilendi. Öğrencilerin sorunları ile de ilgilenen Tarçın’a bir
öğrenci istiklal marşını okuyarak teşekkür etti.
Tarımcılar bir çatı
altında buluştu
K
osova’da Türk toplumunun son derneği Mamuşa
Tarımcılar Derneği oldu. Mamuşa’da tarımcıları bir
arada toplamak, tarımcıların sorunlarını çözmek, tarımcılara yardım etmek ve tarımcıların sesi olmak ilkesi ile yola
çıkan bir gurup tarımcı Mamuşa Tarımcılar Derneği’ni kurudu.
Geçen hafta yapılan seçim toplantısı ile seçilen yönetim kurulu,
yaptığı ilk toplantısında dernek başkanını, başkan yardımcısını
ve sekreterini seçti. Derneğin başkanlığına Necat Morina
seçilirken, başkan yardımcılığına Necat Taç, dernek sekreterliğine ise Nehat Taç getirildi.
Derneğin kuruluş amacını Mamuşa tarımcılarını bir arada tutmak olarak ifade eden Dernek Başkanı Necat Morina, tarımcıların istekleri doğrultusunda derneğin kurulduğunu söyledi.
Mamuşa’da üretimin dayalı olduğunun altını çizen Morina,
amaçlarının Mamauşa tarımcısının sesi olmak olduğunu belirtti.
Tarımcıların karşılaştıkları sorunları en iyi kendilerinin bildiklerini ifade eden Morina, yürütecekleri çalışmalar ise tarımcıların sorunlarını asgari düzeye düşürme sözünü verdi.
Güncel
Perşembe, 24 Nisan 2008
Topluluklar Anayasayı tartıştı
P
rizren Etnik Toplulukların Entegrasyon
Merkezi’nin tertiplediği “Azınlık toplulukları kabul edilen yeni Kosova
Anayasasından memnun mu? İsimli bir panele
ev sahipliği yaptı. Anayasa Komisyonu Üyesi
Bayram Latifi’nin konuşmacı olarak katıldığı
panelle çok sayıda topluluk parti temsilcileri,
dernek üyeleri ve halk katıldı.
Bayrami, anayasanın uzun çalışmaların
ürünü olduğuna dikkat çekerken, toplulukları
temsil eden komisyon üyeleri olarak toplulukların hak ve çıkarlarını korumaya gayret ettiklerini savundu. Latifi, yeni Kosova
anayasasının özgürlük, insan hakları, toplulukların temsiliyeti noktasında demokratik
olduğuna dikkat çekti.
Meclis Başkanı Yardımcısı Cezair Murati
de toplukların yeni anayasa çalışmalarına
katıldıklarına dikkat çekerken, anayasa yapım
sürecinde de toplukların haklarının da korunmasına gayret gösterildiğini söyledi. Murati,
Yeni anayasanın toplukların
haklarını garanti altına aldığını
ifade ederken, bunun korunması
ve denetlenmesi için mekanizmaların da bulunduğunu söyledi.
SDA Partisi Başkanı ve milletvekili Sadik İdriz’i ise kabul
edilen yeni anayasa ile toplukların memnun olamayacağını
ifade ederken, Sırp toplumuna
tanınan bütün hakların diğer
topluluklara
da
tanıması
gerekliliğine işaret etti.
Milletvekili Vezira Emruş’ta anayasanın
topluluk haklarını gözetmediği gerekçesiyle
karşı olduğunu ifade etti. Anayasanın kabul
edilme şeklini de eleştiren Emruş, bunun
demokrasi ile bağdaşmadığını söyledi.
Anayasanın en büyük haksızlığı Türk
toplumuna yaptığına dikkat çeken Emruş,
Türk Dilinin 1974 Anayasasına göre resmi dil
olduğunu ama bu anayasa ile bu resmiyetin
kaybedildiğini söyledi.
Kadın Girişimi adına konuşan Özcan
Micalar da anayasanın 5’nci maddesine Türk
toplumu olarak karşı olduğunu ifade ederken,
bu yönde bir imza kampanyasının
başlatıldığını söyledi.
Rom — Aşkali ve Mısırlı toplumunun temsilcileri de anayasadan dolayı memnuniyetsizlik duyduklarını ifade ederken, kendi haklarının gerektiği şekilde korunmadığına dikkat
çektiler.
Topluluklar için
en güvenli şehir; Prizren
Prizren Belediyesi Topluluk Dairesini kabul ettiği iki aylık değerlendirme
raporunda, bağımsızlık ilanından sonraki dönemde belediye bünyesinde
topluklar ile ilgili hiçbir olumsuz olayın olmadığı bildirildi.
K
osova’nın çok kültürlü tek belediyesi
Prizren, vatandaşların güvenliği
konusunda en güvenli belediye olduğu
teyit edildi. Prizren Belediyesinin Topluluk
Dairesi Başkanı Bedri Eyüpagiç’in hazırlamış
olduğu iki aylık raporuna göre Prizren
Belediyesi çevresinde topluklara yönelik hiçbir
eylemin yapılmadığına dikkat çekiliyor. Sadece
belediye bünyesinde toplulukların dilleri ile
ilgili kimi bazı aksaklıkların yaşandığına dikkat
çekilen raporda, bu konuda herkese daha fazla
görev düştüğü belirtilmekle beraber, belediye
meclisinin bu konuda daha şeffaf olması temenni ediliyor.
Eyüpagiç konu ile ilgili yapmış olduğu açıklamada, toplukların kendi haklarını kullanma ve
korumak adına bilinçsiz olduğuna dikkat çekerken, topluluk bireylerini kendi haklarını korumaya davet etti. Eyipagiç, “Biz daire olarak,
topluluk bireylerinin var olan şikayetlerini takip
etme ve üst makamlara bunu bildirmekle
mükellefiz. Topluluk bireyleri ne gibi sorunlarla
karşılaşırsa karşılaşsınlar, bize başvurmaları
gerekmektedir. Ancak bu şekilde biz, var olan
sorunlara çözüm bulabiliriz. O yüzden de
bütün topluluk bireylerini kendi haklarını
aramaya davet ediyorum” diye konuştu.
Belediye Meclisi Topluluklar Komisyon
Başkanı Enis Subi, Prizren Belediyesi
çerçevesinde bağımsızlık sonrasında hiçbir
olumsuz olayın yaşanamamasından duyduğu memnuniyeti dile getirirken, bunun
ileride de sürmesi temennisinde bulundu.
Subi, topluluk mensuplarının var olan
sorunlarını daireye aktarması gerekliliğine
işaret ederken, dairenin de bu şikayet ve
istekleri Komisyon gündemine taşıyacağını ve burada da çözüm yollarının
aranacağını söyledi.
12
TCS Sınavında heyecan
tavan yaptı
Türkiye Cumhuriyeti tarafından Kosovalı Türk
öğrencilere tanınan yüksek eğitim ile ilgili 55 öğrenci kontenjanının içinde olabilmek için Pazar günü
gençler Türk Cumhuriyetleri ile Türk ve Akraba
Toplulukları Sınavı’nda birbiriyle yarıştılar.
K
osova liselerinde Türkçe eğitim gören üniversite adaylarının Türkiye üniversitelerinde yüksek öğrenimlerini
sürdürmeleri için, Türk Cumhuriyetleri ile Türk ve
Akraba Toplulukları Sınavı (TCS) dün gerçekleştirildi. Bu yıl
liseden mezun olacak olan üniversite adayı 150 öğrencinin
katılımıyla gerçekleşen, temel öğrenim becerileri ve Türkçe
testlerden ibaret olan sınav, bu yıl da Prizren Eğitim Fakültesi'nin
amfisinde yapıldı.
Kosova Türk Eşgüdüm Bürosu tarafından örgütlenen sınavda,
Büro Müsteşarı ve personeli hem öğrencilerle ilgilendi hem de
sınavın sorunsuz geçmesine katkı sağladı. Kosova Türk Eşgüdüm
Bürosu Müsteşarı Mustafa Sarnıç konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Kosova'da Türkçe eğitim gören lise mezunlarının, Türkiye
üniversitelerinde yüksek öğrenimlerini Türk devletinin maddi
desteğiyle sürdürmelerini, insana yapılan çok önemli bir yatırım
olarak değerlendirdi. Sarnıç, "Kapasite artırma anlamında
Kosova'nın sosyal ekonomik kalkınmasında gelecekte katkıda
bulunacak önemli bir yatırımdır. Kıymeti ileride görülecektir.
Kosova kalkınıp güçlendikçe soydaşlarımız yeni iş imkanları
bulacaktır. Eğitim görmüş olarak iş piyasasında daha güçlü bir
yer alacaklardır" diye konuştu.
Üniversite harçları
ucuzluyor
Başbakan Haşim Thaçi, üniversite kayıt ücretlerinin
önümüzdeki yıldan itibaren azalacağını müjdelerken, bu konuda gerekli yasal düzenlemenin meclis
tarafından kabul edildiğini söyledi.
B
aşbakan Haşim Thaçi, Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanı
Enver Hocay ile birlikte Üniversite Öğrenci Merkezine bir
ziyaret gerçekleştirdi. Merkezdeki temsilciler ile bir araya
elen Başbakan, önümüzdeki ders döneminden itibaren, öğrencilerin fakültelere kayıt ücretlerinin azaltılması ile ilgili bir kararın
alındığını açıkladı. Başbakan Thaçi, kayıt ücretlerindeki azalmanın yanı sıra öğrencilerin barınmaları ve beslenmeleri
konusunda da şartların iyileştirilmesi için kararın alındığına
dikkat çekti.
Hükümet olarak, yeni bir öğrenci yurdunun inşa edilmesinden
memnuniyet duyduklarını ifade ederken, barınma koşullarının
her geçen gün daha da iyileştirme sözünü verdi. Thaçi, “Ben de
20 yıl önce öğrenci deneyimi yaşadığımdan dolayı öğrencilerin
karşılaştığı sorunları bilen biri olarak, onların sorunlarına çözüm
bulmak bizim temel görevlerimiz başında bulunuyor. Eskiye
nazaran şimdiki durumu daha içi açıcı olsa da bunun yeterli
olduğunu düşünmüyoruz. Bundan dolayı da öğrencilere hem
daha iyi çalışma koşulları hem de barınmaları ile ilgili hükümet
olarak çalışmalarda bulunuyoruz. Bu çerçevede de mecliste alınması gereken yasalar da alınmış dutumda” diye konuştu.
13
Perşembe, 24 Nisan 2008
Türkçenin Kosova’sý
Biligni Bedük Bil
Yanan Ekmek
Kapısı İdi
Priştine’de en eski Türk ailelerinden biri olan
Türbedarların, ekmek kapısı olan tamirci dükkanları,
komşuda çıkan yangın sonucu alev alarak yandı.
P
riştine’nin köklü Türk ailelerinden, Türbedar’ların Hülfete
Humali sokağındaki tamirci dükkanı komşu börekçiden
çıkan yangından alev alarak yandı. Elektrikli ev aletlerinin
tamirini yapan Emin Türbedar, ufak bir ekmek kapısı olan
dükkanın yangın sonucu büyük hasar görmesinden dolayı son
derece üzgün olduklarını bildirdi. Dükkanın özel bir sigortaya
sahip olmadığını belirten Türbedar, “Eğer bir yardım gelirse
gelsin ama hiçbir yerden pek bir beklentimiz yok” diye konuştu.
Öte yandan Emin Türbedar’ın oğlu Enis Türbedar, itfaiyenin
yangın söndürme çalışmaları sırasında su dolan dükkanda zarar
görmeyen bazı yedek parçaların da artık çalışamaz hale geldiğini belirtti. Zararın yaklaşık 3000 Avro ve hatta üzeri olduğunu
belirten Enis Türbedar, zaten kesat olan işlerin daha da zorlaştığını söyledi.
KOSOVA TÜRK KADINLAR
GİRİŞİMİYLE İMZA KAMPANYASI
Prizren, 23 Nisan 2008
B İ L D İ Rİ
Değerli halkımız,
Son yıllarda üzerimize oynanan oyunlar neticesinde kaybettiğimiz haklar, parti içi senaryolu seçimler ve KOSOVA seçimlerindeki büyük oy kaybımız, yanlış politikalar neticesinde ve
bardağı taşıran son damla olan KOSOVA Anayasa'sıyla
Türkçe'mizi kaybetmenizden, halkımızda oluşan tepki
nedeniyle KDTP Merkez Yönetim Kurulu ve bu işin sorumlularını istifaya ve sorumluluğa davet ediyoruz. Bugün
Türkçemiz için ve Türk toplumunun çıkarlarını korumak için
bu kampanyaya 5 binin üzerinde insan kendi imzalarıyla
destek sunmuştur. Bunların arasında Türk ve Osmanlı
kültürüne sempati duyan ve inanan Arnavut ve Boşnak kardeşlerimiz de katılmaktadır. Bununla beraber Kosova’da tüm
toplulukların Türkçeyle de birlik, beraberlik ve huzur
içerisinde yaşanılabileceğine inanan Kosovalılardır.
Bu kampanya devam etmektedir, SİZ DE KATILIN VE
KATKILARINIZI SUNUN.
Girişimci: Aysel Gaş
Kampanya Başkanı: Özcan Micalar
Saygılarımızla
Yönetim Kurulu:
1. Semiha Rahta, Şükriye Namleci ve Nermina Abdurahman
U
ygur Türkleri döneminde
de bu dil daha da iþlendi.
Farklý medeniyet muhitlerine girdi ve gücünü gösterdi.
Uygur Türkleriyle beraber yaþayan
diðer milletler de Türkçeyi öðrendi. Ondan sonrasýnda Ýslam
dünyasýyla etkileþim baþladý, arttý.
Türkçe yeni yeni medeniyet
dairelerine girdi. Bu yeni âlemlerde de yöneticiliðini buldu.
Türkçenin bilinen ilk alfabesi
olan Göktürk yazý sistemi ile
yazýlmýþ belgelerin sýnýrlarý, Orta
Avrupa’nýn batýsýndan Pasifik
Okyanusu’na, Orta Afganistan’dan
kuzey Sibirya’ya kadar yaklaþýk
30 milyon km²lik bir alaný
kaplarken, kullanýldýðý devre M.Ö.
4. yüzyýldan, M.S. 11. yüzyýla kadar uzanýr. Bu bilgiyi, þimdilik olduðunu da belirterek vermekte
yarar var çünkü bilimsel dil araþtýrmalarý, Türkçe
açýsýndan daha birçok yeni verilere gebe bir
hâldedir. Göktürk Kaðanlýðý’nýn meþhur Orhun
Yazýtlarý’ndaki (MS. 8 yüzyýl ilk yarýsý) Türkçe,
edebî niteliði olan geliþkin bir dildi. Uygur döneminde iyice geliþerek 1069’da Yusuf Has Hacib
sayesinde Kutadgu Bilig adlý baþyapýtta gücünü
gösterdi. Biligni bedük bil ukuþný ulug; bu iki
bedütür ödirmiþ kulug ( Bilgiyi büyük bil, aklý ulu;
bu iki büyütür düþünen kulu) diyen Balasagunlu
bilge Yusuf Has Hacib, bugün bile bizi kendisine
hayran eden; dilimizde, damaðýmýzda Türkçenin o
leziz tadýný býrakan muhteþem eseri Kutadgu Bilig’i
Türklere armaðan etmiþti. Bu ve bunun gibi
muhteþem dizeleri, döneminde ve o büyük
Türkistan ilinde nasýl bir etki yarattý? Akabinde
Kaþgarlý Mahmut, Divanü Lügati’t-Türk’üyle
Araplara Türkçeyi öðretmeðe baþladý. Kaþgarlý’nýn
devrinde artýk, Türklüðün büyük bölümü
Müslüman olmuþtu. Yeni düzenlerine de uyum
saðlayan Türkler, bu dünyada da hýzla geliþtiler.
Yayýldýkça yayýldýlar. Divanü Lügati’t-Türk de dindeþleri Araplara Türkçeyi öðretmek konusunda
rehberlik etti, bölgelere sýðmayan büyük dil
Türkçeyi bir yerden bir yere taþýdý. Türk dili
zamanla Orta Asya ve Karadeniz’in kuzeyinde
Çaðatayca, Anadolu ve Balkanlar’da Osmanlýca
adýyla klasikleþti. Türkler ve Farslarýn yüzyýllarca
beraber yaþamalarýnýn sonucu olarak Türkçe, Fars
söz dizimini dahi etkiledi. Ruh-i Gül, Gül-ruh oldu.
Tamlama mantýðý, Türkçenin sýralamasýna uydu.
Bu dil zor dönemler de geçirdi. Bazý dönemlerde
Türkçenin konuþurlarý olan Türkler, eserlerinde
Arapça ve Farsça sözleri gereðinden fazla kullandýlar. Hatta eserlerini Arapça veya Farsça ile
yazanlarý bile oldu. Bu dil yüzyýllarca çok geniþ bir
coðrafyada konuþuldu. 1552’de Rus ordusu
Kazan’ý ele geçirdi. Bu akýn güneye, doðuya ilerlemesini sürdürüp Türk yönetimlerini devirince
Türkçe, yenilgiyi kabul edip yerini baþka dille paylaþmak durumunda kaldý. 20. yüzyýlýn baþlarýnda
Osmanlý Devleti, geniþ topraklarýný yitirince,
Türkçe için baþka bir buhranlý dönem daha baþladý.
Balkanlar’da, Orta Doðu’da vb. yerlerde Türkçenin
konuþurlarýnýn sayýsý azalýnca, kullanýldýðý yerler
de azaldý. Tarihte benzer geliþmeler Türkçenin
çeþitli coðrafyalarýnda yaþandý. Ankara’da,
Kaþgar’da, Ýstanbul’da, Taþkent’te, Baðdat’ta,
Kazan’da, Komrat’ta, Aþkabat’ta, Tebriz’de,
Prizren’de, Buhara’da, Kerkük’te, Abakan’da,
Üsküp’te, Bakü’de, Astana’da, Selanik ve Biþkek
gibi nice yerlerde kullanýlagelen Türk dilinin uzunca yolunu kýsaca belirtmeðe çalýþtýk. Büyük dil
Türkçenin, bugünkü çiðlikleri, kötülükleri hak
etmediði muhakkaktýr. Hiçbir zaman anlayamamýþýmdýr. Türk ulusu diline, özüne karþý nasýl
duyarsýzlaþýr? Bu duyarsýzlýk nasýl olur? Bu büyük
Alpay
ÝÐCÝ
kültür ve dil nasýl olur da
bazýlarýnca önemsenmez? Bu tür
sebeplerle, geçmiþinden feyiz
alarak, Türk dili için çalýþmak
hepimizin boynunun borcudur.
Ayrýca, bugün Kosova’da
Türkçenin resmiyetine dair olumsuz durumlar varken, buna en
güzel yanýt yine Türkçenin
gücüyle verilmiþ olacaktýr.
Yabancý dilini kullanmak
konusunda bugün dünyamýz ve
özelde de yaþadýðýmýz
coðrafyanýn insanlarýnýn birçoðu,
epey bir hevesli oldu. Yabancý
þirketlerle, yurt dýþýyla sürekli irtibatta olan þirket ve kurumlarý
baþta belirteyim. Bu yapýlar irtibat için yabancý dil kullanýmýna
giderler, doðaldýr. Ancak, irtibat ve açýklama
babýnýn dýþýnda kalan konularda bir yabancý dile
ihtiyaçlarý yoktur. Ürün veya þirketlerinin adýný
Türkçe ile pekâlâ oluþturabilirler. Bunun gerekçesi
ve kanýtý çok açýktýr. Küresel çaptaki bir iþ veya
etkinlik için ürün adýnýn deðiþmesine nasýl bir
gerek olabilir ki? Burada iþin sadece psikolojik
boyutu vardýr. Yani, ilgili ürünün yollanacaðý
mevkideki kiþi veya kiþilerin, o ürünün geldiði ülkeye karþý olan olumsuz durumlarý söz konusu olabilir. Böyle bir durum içinse ürün adýnýn
yabancýlaþtýrýlmasý çözüm olamaz zira olumsuz
fikre sahip kurum, ürün adý ne olursa olsun, onun
geldiði yeri bilecek ve tavrýný buna göre sergileyecektir. Ayrýca, her þeyi Batýdan almaya, Batýya
bakarak çözmeye alýþmýþ düþünmeyen beyinler için
bile ikna edici bir durum vardýr. Fransýz firmasý
Citroën’in isminde bulunan “ë” harfi Türkçede
yoktur. Ondan da önce, ortaklaþýlmaya çalýþýlan
Ýngilizcede de yoktur. Ýmla konusu, bu meselenin
bir diðer boyutudur ama örneklerle de çoðaltýlabileceði gibi, dünyanýn her yanýnda iþ yapan büyük firmalar buna gerek duymamaktadýrlar. Hem imla
hem sözün aidiyeti açýsýndan, küresel piyasada yer
almak isteyen oluþumlar baðlamýnda bir sýkýntý
yoktur.
Küreselleþme olgusunun Türkiye Türkçesine ve
bu dilin konuþurlarýna verdiði zararlarýn
önemlilerinden birisi telaffuzda ortaya çýkmaktadýr.
Türklerce yaklaþýk bin yýldýr kullanýlmýþ olan Arap
alfabesi sayesinde Arapça ve Farsça ile alfabe
baðlamýnda denklik saðlanmýþtý. Bu durum, ayný
kültür dairesi içinde bulunmayla ilintiliydi. Türkçe
ve Farsçada bulunan ç,j,p gibi sesleri belirtmek için
bulunan harflerin Arapçada bulunmamasýnýn dýþýnda, bu üç dilin alfabeleri aynýydý. Böylece, üç dilin
söz kadrosunun birbirinin içine geçmesi daha
kolaydý. Alfabelerin sadece bir göstergeler bütünü
olduðunu düþünürsek, söz konusu üç dilin
göstergelerinin ayný olmasý, Türkçe metin
içerisinde yer bulan Farsça sözün garipsenmemesi
sonucunu doðuracaðýný anlarýz zira hepsinin
imlasýnda Arap asýllý alfabe kullanýlmýþ olur.
Günümüzde, Osmanlý dönemine ait sýradan bir
yazma eserin dili Türkçe olmasýna raðmen, Arap
alfabesiyle yazýldýðý için, bu alfabeyi bilmeyenlerce
(yanlýþ olarak) o metnin Arapça olarak zannedilmesi de az önce söz edilen göstergeler eþitliðiyle ilgilidir. Ýþte bu mantýkla düþünecek olursak, 1928
yýlýndan itibaren Türkiye Türkleri tarafýndan kullanýlmaða baþlanan Latin Esaslý Türk Alfabesinin
Batý dillerinin ve özellikle Ýngilizcenin etkilemesi
açýsýndan savunmasýný zayýflattýðý bir gerçektir.
Ancak, hemen belirtmek gerekir ki bu durumda
alfabenin etkisi son derece sýnýrlýdýr. Esas sorun o
alfabenin kullanýcýlarý olan Türkiye Türklerinin
düþünce yapýlarýnda, yaklaþýmlarýndadýr. Çünkü
Latin Esaslý Türk Alfabesi ayný zamanda,
Türkçenin yazýlmasýnda en uygun alfabedir.
Fot o : Na fi z L ok v i ça
Agim Rifat
Kültür
Balkan Türk Þiiri
TÜRKÇEM
ÞÝÝRÝN ATEÞÝ
Teþfik etmek, Kosova Türk þiirinin yolunu açýp tekrar
tekrar ateþini yakmak adýna, bundan böyle bu sayfada usta
þair Agim Rifat Yeþeren, her hafta bir þiirle çýkacak
karþýnýza sevgili okuyucular.
Hazýr paranýn baþkadýr tadý
Çikago’da bir banka soyulur
Bilmem hangi zengin bilmem kaç ayarlý elmasý
Eþine hediye eder
Kadýn beðenmez
Anladýk
Nasýl olsa hep fukaranýn derisi soyulur
Dünya tacirleridir bunlar herkesin aklý ermez
Piyasada mallarýn fiyatlarý düþmemeli
Binlerce ton buðday tanesi denize dökülür
Dünya çapýnda iktisadi iþgalidir bu herkes anlamaz
Bakalým gene takvim ne diyor
Kýz olursa adý Serpil olsun diyor
Erkek olursa adý Ozan olsun diyor
Genelevlerdeki kadýnlar için
Bizim için hiçbir þey yazmýyor
Düþünüyorum da
Ya hiç param olmasaydý
Kötürüm kalýp da yataða düþseydim
Ne yapardýn
Yine böyle þimdi öptüðün gibi mi öperdin
Alnýmdan ensemden
Sarýlýp sarýlýp da içten
yürekten
Saat sekiz olur gidersin
Saat sekizden sonra her þey gider
Ve biri benim adýma
Atar kendini seksen beþinci kattan aþaðý
/1981/
Hazýrlayan: Agim Rifat
Bir ulusum var,
Ulusumla birlikte Türkçem
Türkçemle birlikte bir ulusum var.
Ne baþýnda ne sonunda gelir uygar uluslarýn.
Orta Asya’dan tut, Orta Anadolu’ya çýk
O ulus benim, ben o ulusun.
Saat sekiz olur gidersin
Saat sekizden sonra her þey gider
Saat sekiz olur gidersin
Saat 8’den sonra her þey gider
14
Bir ben varým,
Benimle birlikte Türkçem,
Türkçemle birlikte bir ben varým.
Ne baþýnda ne sonunda gelir uygar dillerin.
Azeri’den tut, Balkanlara çýk
O Türkçe benim, ben o Türkçenin.
Saat Sekiz
Bakalým þimdi duvardaki takvim ne diyor
Ne yiyor ne içiyor:
-Bugünün yemeði:
Musakka
Ançez salatasý
Helva-diyor
Ve ekliyor:Bekle
Bekle de gör diyor
Ömrümüz zaten hep beklemelerle geçiyor
Þimdi bir kuyruktayým beklerim
Þimdi bir hapishanedesin beklersin
Elden ne gelir ki
Osman Puþt gibi talihli olmak nerde
Nerde ya anam babam nerde
Ne zaman bir dul karý alsa
Tamam
Kýz çýkar daha kapýdan
Perşembe, 24 Nisan 2008
Bir ben varým,
Benimle birlikte Türkçem,
Türkçemle birlikte bir ulusum var.
Ne baþýnda ne sonunda gelir uygar dil ve uluslarýn.
Türkçem başlar Azeri’den Balkanlara,
Ulusum Orta Asya’dan Anadolu’ya çýkar.
Nusret Dişo Ülkü
Prizren’de tarihi miras
koruma altýnda
Ýsveç Vakfýnýn, Prizren’in tarihi mirasýný korumak adýna hazýrlamýþ olduðu raporu
Prizren Belediye yetkililerine sundu. Belediyenin yürüteceði aleni tartýþmalardan
sonra kabul edilecek olan projenin, mimarý Ýstanbul Üniversitesi
Profesörü Nuran Gülersoy.
K
osova Kültür Mirasýnýn korunmasý için
Ýsveç Vakfý, Salý günü Prizren bölgesinin
tarih eserlerinin onarýmý için Türk
Cumhuriyetinin en önemli uzmanlarýnýn hazýrladýklarý koruma planýný Prizren belediye yetkililerine sundu. Belediye uzmanlarý konu ile ilgili
yapmýþ olduklarý açýklamada bu projeyi Prizren’in
eski ruhunun korunmasý için kendileri açýsýndan
büyük önem arz ettiðine dikkat çekerken, bu
planýn Sýrplarýn yaþadýklarý bölgeleri de kapsamasý isteminde bulundular.
Ýsveç Vakfý baþkaný konu ile ilgili yaptýðý açýklamada, hazýrladýklarý projenin Prizren’in eski
mimarisini korumak için büyük bir adým olarak
nitelendirdiler. Bu onarým ile Prizren’in tarihi ve
mirasý ile ön plana çýkacaðýna dikkat çeken Vakýf
Baþkaný, bu süreçten sonra Prizren
belediye yetkililerine önemli görevler
düþtüðüne dikkat çekti.
Proje mimarý Gülersoy
CHWB vakfý mayýs 2006 yýlýnda
Prizren’in tarihi eserlerinin onarýmý
için belediye yetkilileri ile bir anlaþma imzalamýþtý. Bu anlaþma ardýndan
projenin yapýmýný üstelenen vakýf,
projeyi hazýrlamasý için Ýstanbul
Üniversitesi profesörü Nuran
Gülersoy’u görevlendirdi. Gülersoy,
Kosova kültür mirasý koruma kurulu
ve Prizren bayýndýrým ve alan planla-
ma kurulu yetkilileri ile yaptýðý ortak çalýþmalar
ardýndan bu konu ile ilgili hazýrlamýþ olduðu planý
vakýf yetkililerine sundu.
Belediye Projeyi inceledi
Prizren belediyesi onarýmý için hazýrlanan projeyi
ilk olarak belediye kültür eserleri uzmanlarý
tarafýndan deðerlendirdi. Projenin deðerlendirilmesinin ardýndan uzmanlar projeyi
belediye yetkililerine sundular.
Belediye prosedürleri gereði bu projenin kabul
edilebilmesi için belediyenin bu planý aleni tartýþmaya açmasý gerekiyor. Bu tartýþmalarda yapýlacak olan uyarý ve öneriler de dikkate alýnýp, plan
son þeklini alacaktýr.
15
Kültür
Ýnsan duygusunu, düþünce ve hayalini yansýyan bir ayna olarak sanat ve kültür..
Raif VIRMİÇA
A
Perşembe, 24 Nisan 2008
ÂÞIK ÇELEBÝ
PRÝZREN’DE KÜLTÜR, SANAT
VE ÞAÝRLÝK GELENEÐÝ IV
srýn hem þair hem münþî olan mühim bir
tezkîre yazarýdýr. Âþýk Çelebi’nin asýl adý Pîr
Mehmet’tir. Dedesinin babasý Mehmet Nattâ,
XIV. yüzyýlýn sonunda Emir Sultan Ýle Bursa’ya
gelerek yerleþmiþ bir seyyîd ailesindendir. Babasý
Seyyid Ali meþhur âlim ve kazasker Müeyyedzâde’nin
kýzý ile evlenmiþ ve Âþýk Çelebi bu evlilikten doðan
çocuklardan biri olarak babasýnýn Üsküp’te Kadýlýk
görevinde bulunduðu dönemde 926/1520 yýlýnda
Prizen’de doðmuþtur.
Küçük yaþta anne ve babasýný kaybeden Çelebiyi
dedesi Seyid Zeynulahbidin büyütmüþ ve Ýstanbul’da
en tanýnmýþ muallimlerden tahsil görmesini
saðlamýþtýr. Eðitim süresince Âþýk Çelebi Ýstanbul’da
çok sayýda önemli ve ünlü þair ve yazarlarla da
tanýþmýþtýr.
Çocukluðunu Rumeli’de okuma çaðýný Ýstanbul’da
geçiren Pîr Mehmet, Âþýk mahlasýný kullanmýþ ve bu
mahlasla þiir söylemeye baþladýðý zaman tanýnmýþtýr.
Daha çocukluðundan itibaren kendini edebi ve ilmi bir
muhit içinde bulan Âþýk Çelebi ilk bilgileri
öðrendikten
sonra
mesnevi
þairi
Surûrî,
Taþköprülüzâde, Arapzâde, Saçlý Emir, Hasan Çelebi,
Ebussuûd Efendi ile eniþtesi Muhîddîn Fenârî gibi
büyüklerden ders aldý. Tezkîresini yazabilmek için
gereken bilgileri de yine Ýstanbul’da talebelik
yýllarýnda karýþtýðý edebi çevrelerde toplamaya
baþlamýþtýr. Bu devirde baþta Zatî, Hayâlî ve Yahya
Bey olmak üzere devrin bir çok büyük þairi ile
tanýþmýþtýr.
Âþýk Çelebi önce Bursa Mahkemesinde kâtiplik
vazifesi aldý. Daha sonra Emir Sultan Vakýflarýna
mütevelli tayin edildi. Burada beþ yýl görev yaptýktan
sonra Bursa vakýflarýný teftiþ eden Rûþenizâde’nin
kendisi hakkýnda iyi bir rapor vermemesi sonucu bu
vazifeden azledildi ve Ýstanbul’a döndü. Eski hocasý
Gisû sayesinde Ýstanbul’da mahkeme kâtipliðinde
bulundu. Daha sonra Ebussuud Efendi’nin fetva
kâtipliðini yaptý. Âþýk Çelebi hocasý Muhyîddîn’in
ölmesi sebebiyle zorlukla da olsa icazetnamesini aldý.
Emîr Gisû’nun destekleriyle mülazým oldu. Ýlk kadýlýk
görevine Silivri’de baþladý. Silivri’den sonra 1550
yýllarýnda Priþtine’de, 1563 yýlýnda da Ruþçuk’ta
akabinde de Kratovo’da da kadýlýk yaptýðý malumdur.
Daha sonra Serfiçe’ye oradan Narda’ya tayin edildi.
Burada da fazla kalamayan Âþýk Çelebi Manavgat’a
baðlý Alanya’ya kadý olarak gönderildi.
Kanunî Sultan Süleyman’ýn;
“Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sýhhat gibi”
Matlalý gazeline yazdýðý tahmis üzerine 1963’te
Niðbolu kadýlýðýna tayin edildi. Burada çok mutlu
olduðunu tezkiresindeki Tuna redifli manzumesinden
öðrenmekteyiz. Bir hadise üzerine tekrar azledilen
Âþýk Çelebi bu aziller ve tayinlerle bir müddet daha
kadýlýk yaptýktan sonra tezkiresini tamamladý II.
Selim’e bir Þakayýk Zeyl’î yazarak, Sokollu Mehmet
Paþaya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar ayný
vazifede kalmak þartýyla Üsküp Kadýlýðýna tayin
edildi. Bir süre sonra da bu görevde iken 1572 yýlýnda
vefat etmiþtir ve burada metfun olmuþtur.
Nesirde olduðu kadar nazýmda da maharet sahibi
olan Âþýk Çelebinin rint meþrep, hoþ sohbet, arkadaþ
canlýsý, vefakâr ve zeki þahsiyetinin yaný sýra çok
keskin bir gözlemci olduðu ünlü eseri “Meþâirü’þÞuarada” açýkça görülür. Mahlas olarak Âþýk adýný
seçmesi ise onun güzelliklere düþkünlüðünü ve hayata
baðlýlýðýný göstermektedir. Türkçeden baþka Arapça ve
Farsçayý da çok iyi bilen Âþýk Çelebi asýl
þöhretini klasik edebiyatýmýzýn gerçekten
en önemli ve güvenilir kaynaklarýndan biri
olan tezkiresi ile yapmýþtýr. Tezkiresinde
kullandýðý süslü nesir üslubu da ayrýca
eserin bir özelliðini teþkil etmektedir.
Arkadaþlarýný, eðlence yerlerine kiþilerin
özel hayatý ile ilgili ayrýntýlarý öylesine
güzel bir dille anlatýr ki canlý tasvirleri ile
okuyucuyu adeta çizdiði tablonun içine
çeker. Nesrine göre, nazmý oldukça basittir.
aldýðý eserinin Arapça’sýnda
Türkçe’ye
yapýlan
bir
tercümedir. Bir nüshasý
Topkapý Sarayý Müzesi
Kütüphanesi’nde
bulunmaktadýr.
“Þerh-i
Ehâdis-i
Erbaîn” Ataî’nin bildirdiðine
göre, Âþýk Çelebinin iki
Hadisi-i Erbaîn’i vardýr. Birisi
kendi derlemesi diðeri ise
Kemalpaþazade’nin Arapça
olarak derlediði eserin ve
þerhinin
Türkçeye
tercümesidir. Âþýk Çelebi’nin
kendi eserinin nüshasý henüz
ele geçmediði halde diðeri
Hadis-i Erbaîn Tercümesi
Eserleri
” Meþâirü’þ-Þuârâ” Âþýk Çelebi’nin
bir çok eseri içinden adý günümüze ulaþmýþ
ve en tanýnmýþ eseridir. Bu tezkire,
Anadolu’da yazýlan dördüncü ve
tarihimizde tezkire türünün en güzel örneklerinden biri
olan bu eser 1556 yýlýnda tamamlanmýþ ve II. Selim
Han’a sunulmuþtur. Âþýk Çelebi böyle bir eser
meydana getirmeyi çok gençken düþündü. Bu amaçla
hazýrlýklar yaptý ve daha önce bu alanda yazýlmýþ
eserleri inceledi. Yaradýlýþ olarak giriþken ve meraklý
mizacýnýn yardýmýyla Osmanlý þairleri hakkýnda
teferruatlý bilgiler toplayýp derlerdi. Bu arada Lâtîfî de
tezkire yazmak niyetindeydi. Ýkisi anlaþýp birlikte bir
tezkire yazmak konusunda anlaþtýlar. Âþýk Çelebi
þekle ait bir orijinalite ile o güne kadar denenmemiþ bir
tasnif usulü düþünerek eseri alfabetik olarak
düzenlemeyi teklif etti. Fakat iþ birliðini Lâtîfî, bu
tekniði de alarak bozdu ve tek baþýna eserini tertip etti.
Bunun üzerine Âþýk Çelebi tezkiresini ona benzemesin
diye ebced usulüne göre tasnif etti. Tezkîre nüshalarýna
göre þair sayýsý, 360 ile 324 arasýnda deðiþmektedir.
Âþýk Çelebi, XIV ve XV yüzyýl þairleri hakkýnda Þe’hî
Bve Lâtîfî’den fazla bir bilgi vermez. Ama eser
yaþadýðý dönem olan XVI. yüzyýl için eþsiz bir
kaynaktýr. Tezkîre konu edindiði þairlerin karakter
özelliklerini belirttiyse onlarýn hayat ve çevresi
hakkýnda küçük dedikodulara kadar inerek bilgi veriþi
ile bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir
hüviyete sahiptir. Verdiði bilgilerin çoðu gördüklerine,
bildiklerine ve iþittiklerine dayanýr. Zaten þairlerin
hemen hemen tamamýyla yakýn dosttur. Tezkirenin asýl
deðerli yaný anlatýlan þairlerin psikolojisini, iç
dünyalarýný samimi bir görüþ ve derin bir anlayýþla
tahlil ve tasvir etmesinde onlarýn portrelerini güçlü bir
tarzda resm etmesinde ve canlandýrmasýndadýr. Bu
yüzden þairlerin hal tercümelerini anlatýrken sözlerini
fýkra ve hikâyelerle süslemiþ, araya ortak hatýralarýný
katmýþ böylece eserine ayrý bir renk ve hava vermeyi
baþarmýþtýr. Ayrýca bu eser zengin bir nesir örneðidir.
Çok kez secî, cinas ve süslerle dolu aðýr ve aðdalý bir
dille karþýlaþýlýr. Fakat bu samimi üslubu, renkli
tasvirleri, okuyucuyu sürükleyecek kadar çekici ve
canlýdýr.
“Tercüme-i Revzatü’þ-Þühedâ” Yazýlýþý 1546’dan
önce olduðu tahmin edilmektedir. Hüseyin Va’iz-i
Kaþifî’nin maktel türündeki eserin Türkçeye
tercümesidir. Tespit edilebilen üç nüshasý vardýr.
“ Te r c ü m e - i Þ a k â i k u n - N û m â n i y y e ”
Taþköprülüzâde’nin ayný addaki Arapça eserinin
Türkçe’ye çevirisidir. Atai’nin bildirdiðine göre Âþýk
Çelebi bu eserini Taþköprülüzâde’ye bizzat kendisi
sunmuþtur. Mevlânâ bizde Türkî gibi yazmýþ idik,
bîhude zahmet etmiþsiniz diyerek kitabýný kolay bir
Arapça ile yazdýðýný söylemiþtir. Nedense Mecdî’nin
tercümesi kadar tutulmayan eserin nüshasýna da henüz
rastlanmamýþtýr.
“Tercümetü’t-Tibri’l-Mesbük Fî Nasîhati’l
Mülük” Gazzalî’nin Sultan Sencer’in emriyle kendi
huzurunda geçen konuþmalarý Farsça olarak kaleme
adýyla basýlmýþtýr.
“Tercüme-i Ravzü’l Ahyâr” Muhyîddin
Mehmet Hatipzâde’nin Siyasetnâme türündeki
eserinin Arapçadan Türkçeye tercümesidir. II. Selim
adýna çevrilen ve aslýnda Zemahþehrî’nin Rebiü’l
Ebrar adlý eserinin iki nüshasý Süleymaniye
Kütüphanesi’ndedir.
“Mi’racü’l-Ayâle ve Minhâcü’l-Adale” II. Selim
adýna Türkçeye yapýlan bir tercümedir. Topkapý Sarayý
Müzesi Kütüphanesi’nde kayýtlý iki nüshasý vardýr.
“Zeylü’þ-Þakâik” Sokollu Mehmet Paþa’ya
sunulan bu eserde kýrk iki þahsýn biyografisi
bulunmaktadýr. Þakayýk’a zeyl olarak yazýlmýþtýr.
Eserin tam nüshasý Süleymaniye Kütüphanesi’nde
kayýtlýdýr. Berlin Devlet Kütüphanesi ile Paris Milli
Kütüphanesi’nde iki nüshasý daha vardýr.
“Sigetvarnâme” Kanûnî Sultan Süleyman’ýn
Sigetvar seferi ile ilgili bir gazavatnamedir. Mesnevî
tarzýnda kaleme alýnan bu eser henüz ele geçmemiþtir.
“Þehrengiz-i Bursa” Kýnalýzâde Hasan Çelebi
Sunî’nin hayatýný anlatýrken yakýn arkadaþý olan Âþýk
Çelebi’den de bahseder ve Onun Bursa’nýn
güzelliklerini anlatan bir Þehrengiz yazdýðýný söyler.
Âþýk Çelebi, Þehrengizi 1541’de yazdýðýný bizzat
kendisi de söylediði halde eserin nüshasýna henüz
rastlanmamýþtýr.
“Divan” Tek nüshasý Millet Kütüphanesinde
kayýtlýdýr. Divandan ziyade divançe niteliðinde olan bu
eseri Âþýk Çelebi, Serfiçe Kadýlýðý sýrasýnda
düzenlemiþtir. Âþýk Çelebi o zamana kadar yazdýðý;
gazel, kaside, terkib-i bend, terci-i bend, hezel ve
yergilerini “Divan” adlý eserinde toplar.
Sanatý
Bu eserlerden baþka, tezkireci, kadý, yazar ve divan
þairi olan Âþýk Çelebinin yazmýþ olduðu güzel þiirleri;
yalýn, basit bir dille yazýlmýþtýr. Ana temalarý aþk
olmakla birlikte, þiirleri, yaþanan pek çok olayý da
yansýtýr. Köstendil ýlýcalarý, Tuna, Serfiçe ve Narda’yý
anlattýðý þiirleri ve bestelenmek üzere yazdýðý
murabbalarý, bunun en güzel örnekleridir. Ancak, þu
mýsralarýndan Âþýk Çelebi’nin en önemli özelliðinin
onun, XVI. asrýn en özgün edebiyat tarihçisi olduðu
anlaþýlmaktadýr.
Gözünden akan yaþ mýdýr, kan mýdýr?
Lebin yâdýna la’l ü mercan mýdýr?
Gönülde ne var ise faþ etti gör
Seni sevdiðim, yani pinhan mýdýr?
Gönül ýzdýrap ile oldu helak?
Gelin, görün ol afet-i can mýdýr?
Demiþ ‘Avni’ya ben cefa etmezsem?’
Ana cevreden yoksa devran mýdýr?
ÝSVÝÇRELÝLER DENEYDE KARARLI...
Alman bilim adamýnýn görüþüne katýlmadýðýný
belirten CERN Sözcüsü James Gilies, “Uzun
süredir araþtýrýyoruz. Deneyin güvenli
olduðundan þüphemiz yok” dedi.
Þok iddia: Dünyanýn
50 ay ömrü kaldý
Alman bilim adamý Prof. Rössler’e göre, CERN
Araþtýrma Merkezi’nde yapýlacak deneyde ortaya
çýkacak olan suni kara delik, 50 ay içinde dünyayý
yok edecek.
A
lmanya’nýn Tübingen Üniversitesi profesörü Otto
E. Rössler, Ýsviçre’nin Cenevre kentindeki CERN
Araþtýrma Merkezi’nde bu yýlýn haziran ayýnda
yapýlacak deneyde yaratýlacak suni kara deliðin, 50 ay
içinde dünyayý yok edeceðini savundu. Ýsviçreli bilim
adamlarý, 27 kilometre uzunluðunda çember þeklindeki
tünelde maddenin yapýsýný anlamak için proton demetlerini
vakum altýnda ýþýk hýzýna yakýn bir hýzda çarpýþtýracaklar.
Her saniyede 600 milyon çarpýþma meydana gelecek.
En yüksek çarpýþma enerjisi
Sistem, süper iletken teknolojisi kullanarak mutlak sýfýrýn
hemen üstünde -271 derecede çalýþacak. Bu, dünyada
eriþilmiþ en yüksek çarpýþma enerjisi olacak. Bilim
adamlarý bu sayede, maddeyle ilgili bugüne kadar bilinmeyenleri gün ýþýðýna çýkarmayý umuyor. Ýþte bu deneyler
sýrasýnda oluþacak kara deliklerin kontrolden çýkabileceði
iddiasýný ortaya atan Prof. Dr. Rössler, bütün insanlýðýn
büyük bir tehlike altýnda olduðunu söyledi. Bild gazetesine
konuþan Rössler, “Eðer kara delik dengede tutulamazsa,
hesaplamalarýma göre 50 ay içinde dünyamýzý yutacak:
Dünyanýn aðýrlýðý minicik bir noktada yoðunlaþacak“ dedi.
Güncel
Perşembe, 24 Nisan 2008
Dünyanýn en yaþlý aðacý
Ýsveç’te
16
Ýsveçli araþtýrmacýlara göre dünyanýn en yaþlý aðacý, Ýsveç’te hala ayakta olan 9
bin 550 yýllýk bir köknar aðacý.....
Ý
sveç’teki Umeaa Üniversitesi araþtýrmacýlarý, yazýlý
açýklamalarýnda, “Bu büyüleyici Ýsveç’in orta kesimlerindeki buluþ, Dalara’daki Fulu daðýnda yapýldý. Bu
çok büyük bir sürpriz, çünkü bu köknar türünün bu bölgelerde daha geç bir dönemde yetiþtiðini düþünüyorduk”
denildi.
Bilim adamlarý, daha önce en yaþlý aðaçlarýn Kuzey
Afrika’daki 4 bin ya da 5 bin yýllýk köknarlar olduðunu
düþünüyordu. Araþtýrma ekibinden Profesör Leif Kullman,
bugüne kadar dünyanýn en yaþlý aðacýnýn 2004’te kayýtlara
geçirildiðini, bu sýrada Ýsveçli araþtýrmacýlarýn bölgedeki
türlerin sayýmýný yaptýklarýný belirtti.
Profesör Kullman, keþiflerinin iklim deðiþikliðinin daha
iyi anlaþýlmasýna olanak saðlayacaðýný düþündüðünü de
söyledi.
A
‘Poposu bize bakýyor
istemeyiz’
lmanya ile
Avusturya’nýn arasýný
heykel gerdi.
Almanya’nýn sýnýr kasabasý
Simbach’ta metalden dikilen
erkek heykelinin poposu
Avusturya’nýn Braunau
kasabasýna dönük olunca
Avusturyalýlar ayaklandý.
Balýðýn üstüne binmiþ sadece alt
tarafý kapatýlmýþ çýplak bir
erkeði tasvir eden heykel yarým
ton aðýrlýðýnda. 260 bin Euro’ya mal olan heykel Inn Nehri için yapýldý. Avusturyalýlar bunun bir
hakaret olduðunu savunurken Simbach sakinleri ise bir sanat eseri olduðunu savunuyor. Simbach
Belediye Baþkaný sanat eserinin yapým aþamasýnda çýrýlçýplak olmasýna karþý çýkarak alt tarafýnýn
kapanmasýna karar vermiþti.
Çay kaþýðý
tarih oluyor
Ýki Fransýz mucit tarafýndan dizayn edilen “Kendi
kendini karýþtýran çay bardaðý” çay kaþýklarýný tarihe gömecek gibi görünüyor. Tasarýmýn sahiplerinden 23 yaþýndaki Florian Dussopt, amaçlarýnýn
çay kaþýðýný ortadan kaldýrmak deðil sadece alternatif bir yol sunmak olduðunu söyledi.
Kare Bulmaca No: 48
Hazýrlayan: Abdülhadi Taduþka
Soldan Saða
1.Türkiye’nin bayan sanatçýsý
2.Alman kamyon markasý — Kosova’lý
bayan þarkýcý Lalloþi
3.Köpek — Bir iþin yapýlmasý için harcanan
güç — Döteryumun simgesi
4.Atotun simgesi — Tene yumuþaklýk verir
ve korur — Bizmutun simgesi
5.Buðday rengi, siyaha çalan — ABD’li aktör
Oliver
6.Eþkenar dörtgen — Brezilyalý futbolcu
(kara inci)
Geçen haftaki bulmacanın çözümü NO:47
Yukarýdan Aþaðýya
1.ABD’li sanatçý ve Grug (bir diþi ismi)
2.Santraçta yenilgi — Sarayevo araba plakasý
3.Bayan aktör Margaret — Alfabenin 14. 16.
ve 12 harfi
4.Romen’ce 50 sayýsýný gösterir — Kendini
tanrýya adamýþ, ermiþ.
5.Hamalarýn sýrtýndaki araç, yük taþýmak
için.
6.Dini inançlara göre ilk yaratýlan insan ve
peygamber — Fosforun simgesi
7.Ýki tarla arasýnda sýnýr — Eski ABD’nin
Baþkani Klinton
8.Az görülen, seyrek görülen, çok deðerli.
Kardinela, ala, sefir, so, akor, a, t, alen, ef,
rasel, ana, oliver rit
17
Perşembe, 24 Nisan 2008
Güncel
Din ve Toplum
M. Tevfik Yücesoy
[email protected]
[email protected]
ÝNTERNET ZARARLARINDAN
KORUNMA YOLLARI…
G
ünümüzde Internet denilen bir
iletiþim aracý gittikçe yaygýnlaþýyor,
þimdiye kadar görülmemiþ süratte
dünya ile iletiþim saðlýyor, topyekûn insanlýða büyük çapta faydalý hizmetler veriyor.
Denebilir ki, çaðýn en büyük kolaylýðýný
saðlayan hizmetlerin vericisi durumuna
giriyor internet.
Ancak bu yaygýn faydasýna raðmen bazý
aileler de bu faydalý sistemin zararlý þekilde
kullanýlmasýndan þikâyetçi oluyorlar. Bu
aracýn içinde her türlü iyilikler, kolaylýklar
olduðu gibi; kötülükler yanlýþlýklar da söz
konusu olabiliyor. Ýyiliklerinden istifade
edip kötülüklerinden de aile ve çocuklarýmýzý korumak için ne yapmalý, nasýl tedbirler almalýyýz, diye sorular da sýralýyorlar.
***
Gerçekten de internet Allah’ýn insanlýða lütfettiði eþsiz nimetlerden biridir. Fevkalade
faydalý ve etkili bir hizmet aracýdýr. Dünya
artýk bu sistemle kendini yönlendirmekte,
her türlü faaliyetini bununla organize etmektedir.
Bununla beraber böylesine faydalý nimeti
zararlý þekilde kullananlar da olabilmektedir.
Týpký silah gibidir bunlar. Kullanmasýný
bilirsen kendini korursun, kullanmasýný
bilmezsen kendini vurursun.
Bu yüzden böylesine faydalý bir sistemi
zararlý duruma getirmemek için çareler aranmaktadýr. Baþvurulan tedbirlerden bazýlarýný
ise þöyle sýralamak mümkündür:
1- Artýk zararlý programlarý engelleyen sistemler de bulunmuþtur. Bu sistemi kurup
mahzurlu programlarýn ekrana gelmesini
engellemeye gayret etmelidir.
2 - Mümkün oldukça makineyi umumun
görebileceði geniþ ve açýk mekânlara kurmalý, oralarda hizmet vermesini saðlamalýdýr. Ta ki hep faydalýda kullanýlsýn,
baþkalarýnýn görmesinden rahatsýzlýk duyulacak zararlý görüntüleri ekrana getirme
arzusu söz konusu olmasýn.
3 - Ayrýca kullaným saatlerine bir sýnýr getirilsin, geceleri istirahat saatleri burada harcanarak gündüz yapacaðý iþte baþarýnýn
düþmesine sebep olunmasýn.
4 - Herkesin istifade edeceði fevkalade fay-
dalý dinî ve ahlakî sitelerin de hizmet vermeye baþladýðý unutulmasýn. Bunlarý bularak
verdikleri koruyucu bilgilerden istifade
etmenin de gerekli olduðu hatýrlansýn. Ýþte
size yepyeni bir site dünyamýzý ve ahiretimizi mamur edecek nice bilgilere
masamýzýn baþýnda ulaþabilme imkaný sunmaktadýr.
.
Bütün bunlara raðmen gerçekten de interneti
müstehcende kullanmak ahlaký çökertiyor,
kabiliyet ve istidatlarý çürütüyor, zihin ve
hayalleri de darmadaðýn edip kirletiyor.
Sözüm Gençlere kitabýndaki þu tespitler de
bunu ifade ediyor:
“- Bütün günahlar, ahlakî bozulmalar,
müstehcene bakýþla baþlar, bakýþýn devamýyla baskýsýný artýrýr, arkasýndan fiili günaha
dönüþür. Ayrýca gözler baktýklarýnýn resimlerini de çeker, hayaline depo eder. Artýk
nereye gitse, nereye baksa çektikleri müstehcen resimler hayal perdesinde gözlerinin
önündedir. Böylece gerileme baþlar gençte.
Öðrenciyse dersine kilitlenemez, iþçiyse
mesleðine yönelemez, fikir adamýysa zihnini
toparlayamaz, derken her konuda gerileme
ve düþüþler baþlar kendilerini müstehcenliðe
kilitleyenlerde.
Bir ilim adamý da müstehcenin zihinlerde
hâsýl edeceði zararlarý þöyle sýralýyor:
1- Ýnsanýn içindeki iyilik hücrelerini öldürür.
2. Þehvetini azdýrýr.
3. Meleklerin moralini bozar, dua etmelerine
engel olur.
4. Ýnsanýn kendisine karþý saygýsýný azaltýr.
5. Ýradesine karþý güvenini sarsar.
6. Hafýzayý zayýflatýr.
7. Kalbi meþgul eder ve kararmasýna yol
açar.
8. Þehvet, insana verilmiþ emanettir. Bunu
meþru yoldan tatmin etmek gerektir. Bunun
en güzel yolu da evliliktir.
Bu tür çirkin görüntüler, ileride gerçekleþecek evliliðin gizemini de azaltýr.
Bütün bu zararlarý göz önünde tutunca,
aklýselim bu tür müstehcenlikten uzak durmayý emreder. Siz de irade sýnavýnda bu
savaþý kazanmak için gayret edin. Bunun bir
iç cihat olduðunu unutmayýn!”
“Adem Yaþari” caddesinde spor merkezi tarafýnda
üçüncü katta “37 metrekarelik” yapýlý kiralýk daire
sizleri bekliyor. Temiz, yapýlý, manzaralý bir daire
kiralamak istiyorsanýz bizi arayýn.
Ýrtibat için telefon numaralarý;
Sabit telefon: 623 — 535
Cep telefonu: 044 303 — 524
Deðerli eþim, babamýz, dedemiz
Muhammet Þerif
(emekli öðretmen)
Ölümünün 15’nci yýlýnda
seni rahmetle anar,
mekanýn cennet olmasý için
Yüce Mevla’ya duacýyýz.
Seni hiçbir zaman
unutmayan;
Eþin: Fatima, Oðlun: Ergin,
Gelinin: Mürvet, Kýzýn:
Severcan, Damadýn: Agim,
Torunlarýn: Alpay, Tayfun,
Sevgi ve Gençer
Bürhanedin
Hasazlarý
Ölümünün 2’nci yýldönümünde
rahmetle anarýz.
Yüce Allah seni bizden ayrý kýlýp
yanýna aldý. Hasretinle yanýp
tutuþan bizlerin her kalp atýþýnda
yaþayýp duracaksýn. Ölüm var
unutulmaktýr sonu. Bir de ölüp de
sonsuza dek yaþamak var. Sen
ölümsüzlüðe doðru yol aldýn. Bu geçen sürenin her
saniyesinde senden geriye kalan güzel anýlarla anýlýyor ve
içimizde yaþýyorsun. Seni her zaman en güzel anýlarla hatýrlayacaðýz. Ruhun þad, mekanýnýn cennette olmasý için yüce
Mevla’ya duacýyýz.
Eþin: Sehar, Oðullarýn: Güner ve Þener, Kýzlarýn: Gülen,
Gülzibar, Gelinlerin: Fatma ve Elvan, Damatlarýn: Güner
ve Kadir, Torunlarýn: Bürhanedin, Ýrem, Merve ve Murat
Reklamýnýzýn daha geniþ bir kamuoyuna
hitap etmesini mi istiyorsunuz?
Duyuru, ilan ve anmalarýnýzý
yayýnlayacak kuruluþ mu arýyorsunuz?
Uygun fiyat, profesyonel ekip ve bütün
imkanlarýmýzla sizin hizmetinizdeyiz.
Reklamlarýnýzý, duyuru, ilan ve anmalarýnýzý
gazete, radyo ve
televizyonumuzda dört dilde
yayýnlayabilirsiniz.
Daha detaylý bilgileri
044 238 431 ve 044 819 323
numaralý telefonlar aracýlýðýyla bilgi
alabilirsiniz. Yada Bajdarhane semti,
Prizren Belediyesi Baþkanlýk binasý karþýsý
numara 8’de bulunan medya merkezimizi
ziyaret edebilirsiniz.
Ýstediðiniz imaj, kaliteli reklam demektir.
“Yeni Dönem” Kosova Türk Medyasý,
reklamcýlýkta doðru adres!
Güncel
Raif Výrmiça’nýn son kitabý ve diðer araþtýrmalarý üzerine…
Varoluþumuzu Kanýtlayan
Eserlere Ýhtiyacýmýz Vardýr
* Büyük kiþilerin ve deðerli eserlerin izleri silinmez.
* Raif Výrmiça’nýn riyasýz çalýþmalarý bir örnek olsa gerek.
B
Mehmet BÜTÜÇ
ugüne kadar yayýnlanmýþ olduðu 13
araþtýrma ve yayýn için hazýrlamýþ olduðu
daha 10 kitabýyla, sayýsýz araþtýrma ve
bilim yazý ve makaleleriyle, bizzat kendisinin
hazýrladýðý, yönetmenliðini ve yapýmcýlýðýný
gerçekleþtirdiði TV belgeselleriyle; gazeteciaraþtýrmacý yazarýmýz Raif Výrmiça’nýn sadece
Kosova’da Osmanlý Mimari Eserleri’nin tarihine
damgasýný vurmuþ bir araþtýrmacý ve bilim adamý
olarak deðil, ayný zamanda milli ve diðer
kazançlarýmýzýn ve sanatýmýzýn da baþta olmakla
bu topraklarda en üste gelen bir kiþi olduðunun
en büyük kanýtýný oluþturmaktadýr.
Raif Výrmiça Kosova’da Osmanlý mimari
eserleri hakkýnda, yayýnlamýþ olduðu eserlerinde,
Osmanlý Devletinin idari, siyasi ve diðer sahalarda, büyük buranlar geçirdiði dönemlerini;
Osmanlý mimari eserlerinin alt üst olan devirlerini, açýk bir þekilde idrak ederek, Osmanlýlarýn
gidiþinden günümüze kadar yýkýlan eserlerin
acýsýný tüm özellikleriyle yazmýþtýr. 1999 yýlýnda
meydana gelen Kosova olaylarýnda ise yýkýlan
eserlerin acýsýný bizzat yaþamýþtýr. Kendinde
büyük izler býrakan bu hadiseler, milli heyecanýný ve son yýllarda içinde var olan olan cesaret
ve yiðitlik duygularýný da yazmýþ olduðu
yazýlarýnda açýk bir þekilde beyan etmiþtir. “Yeni
Dönem” gazetesinin yayýn hayatýna baþladýðý
dönemde yazmýþ olduðu “Geçmiþten Günümüze
Osmanlý Mimari Eserleri” dizi yazýlarýnda ve
daha geçlerdeki makalelerinde ve sempozyum
bildirilerinde, bilakis basýndan çýkmasý beklenen
3.000 sayfalýk üç ciltlik “Kosova’da Osmanlý
Mimari Eserleri” çalýþmasýnda bunu en iyi bir
þekilde dile getirmiþtir.
Yeni Dönem gazetesinin ilk gününden beri
büyük katkýlarda bulunan hata kurucularýndan
biri sayýlan Výrmiça’yý, uzun zamandan beri çok
iyi tanýmam ve çalýþmalarýný yakýndan izlediðimden dolayý, böyle bir deðerlendirmede bulunmamý bir rastlantý olarak deðil yazýlarýný zevkle
okuyan bir okuru ve takipçisi olarak, bulunmayý
uygun gördüm.
Sadece araþtýrmalarýyla, gazeteciliðiyle
deðil, doðuþtan sanat zevkine ve istidadýna sahip
olan Výrmiça’yý geniþ kamuoyu sahasýndaki yapmýþ olduðu hizmetleriyle de bilinmektedir. 40
yýldan fazla sanatla uðraþan Výrmiça, bir sanatçý
olarak sayýsýz sanat ve müzik hizmetleri yanýnda,
Kosova’da kültür ve sanatla ilgili yazmýþ olduðu
ve hazýrlamýþ olduðu tefrika ve belgesel yayýnlarýyla bura Türk toplumuna büyük hizmetler
yaparak her yönlü sanat geleneðimizi geniþ
kamuoyuna tanýtmýþtýr. Onun “Doðru Yol”
Derneðiyle ilgili yazmýþ olduðu tefrika yazýlarý,
hazýrlamýþ ve yapýmcýlýðýný yapmýþ olduðu 11
kadar belgesel yayýnlarýyla, hazýrlamýþ olduðu
web sitesiyle, bu derneðin kuruluþundan
günümüze kadar bütün faaliyetlerini yazýlý
sunumla beraber mükemmel bir görsel sunumla,
buradaki Türk toplumunun sayýca az almasýna
raðmen, müzik ve sanat alanýnda büyük bir
sanatçý olduðunu da ispatlamýþtýr. Akabinde
gazetemizde “Arada Bir” köþe yazýlarýnda ve
Kosova’da Türk Eðitimin Kesintisiz 55
yýldönümü ile hazýrlamýþ olduðu tefrika ve
belgeselleriyle bura Türk toplumunun ve eðitiminin bütün zorluklara raðmen ayakta kaldýðýný
ve Kosova’nýn, burada yaþayan diðer halk ve
toplumlar gibi Türklerin de yurdu olduðunu
inkâr edilemez bir duruma getirmiþtir.
1991 yýllarýndan günümüze kadar, toplumumuza yararlý olan her nevi araþtýrma ve sanat
alanýna kendini atan Výrmiça, bu sahada
kazandýðý hassasiyetin en büyük kanýtýný bugüne
kadar yayýnlamýþ olduðu 13 kadar kitabý ve
yayým için hazýr olan daha 10 eseri oluþturmaktadýr. Kendisinin halkýna, dinine ve Osmanlý
mimari eserlerine ilaný ve âþýk ölçüsünde hayranlýk duymasý nedeni, onu son 18 yýl içerisinde bir
gün bile namazýndan geri býrakmamýþtýr, Arapça
ve Osmanlýca okumayý da öðrenmiþtir.
Son zamanlarda dur durak nedir bilmeyen
Výrmiça, yayýnlamýþ olduðu 13 eseriyle:
“Kosova’da Osmanlý Mimari Eserleri I”, “Suzi
ve Vakýf Eserleri” ve “Kosova Hamamlarý”
“Prizren Camileri”, “Priþtine Camileri”, “Suzi
Vakfiyesi” “Kosova’da Hamamlar”, “Hacý
Mehmet Tahir Efendi-Menakýb” ”Prizren’de
Rotlalar Hâkimiyeti ve Vakfiyesi”, “Kosova
Tekleri Türbeleri ve kitabeli mezar taþlarý”,
“Emin Paþa Vakfiyesi”, “Kosova’da Tarih,
Kültür, Gelenek ve Göreneklerimiz”, kýsa bir
zamanda bu kadar araþtýrma eserinin yayýmlanmasý örneðini bugüne kadar onun dýþýnda hiçbir
yerde görmediðimizi beyan ederken, “Kosova’da
Osmanlý Mimari Eserleri I” gibi böyle büyük bir
projenin T.C. Kültür Bakanlýðý tarafýnca gün
yüzüne çýkmasý ve yayýmlanmasý beklenen 3.000
sayfa hamcýnda üç ciltlik Kosova’da Osmanlý
Mimari Eserleri kitabýyla, Výrmiça’nýn bu konuda ne kadar baþarýlý olduðunun en gerçek bir
kanýtýný oluþturmaktadýr.
Bugüne kadar yayýnlamýþ olduðu eserlerden
hiç bir ücret almadan ve maaþlarýn düþük olduðu
bir dönemde yayýnlamýþ olduðu kitaplarý dýþýnda
Výrmiça, almýþ olduðu maaþýnýn tümünü kitap
satýn almasýna, fotokopi ve fotoðraflara harcamýþtýr. Bu yüzden bugün Raif Výrmiça’nýn
küçük ama çok deðerli bir kitaplýðý ve zengin bir
fotoðraf koleksiyonu vardýr. Dolayýsýyla 18 yýl
içinde Výrmiça’nýn yapmýþ olduðu bütün çalýþmalarýnýn riyasýz, Allah
ve milleti için yapýldýðý
ortaya çýkmaktadýr. Bu
yüzden onu sadece kutlamak deðil, toplum
olarak ödüllendirmemiz
gerekir. Výrmiça’nýn,
bedii zevk ve bilgisinin
süzgeççinden,
Kosova’da
Osmanlý
mimari eserleri yanýnda
medeniyetimizin, örf,
adet,
gelenek
ve
göreneklerimizin de 600
yýllýk bir mazinin bütün
güzelliklerinden sindiði
özellikleri son yayýmlanan
kitabýnda
muhafaza edilmektedir.
Son yýllarda yani
doðruluðun ve dürüstlüðün kalmadýðý bu zaman
diliminde, Výrmiça, tüm diðer faaliyetlerini göz
ardý ederek, tamamýyla fikir ve yazý hayatýna
kendini verdiðinin en büyük kanýtýný yayýmlanmasý beklenen 10 kadar eserlerin listesi oluþturmaktadýr: “Kosova’da Osmanlý Mimari eserleri
cilt I, II ve III”, “Osmanlý Þaheserler Yurdu
Prizren” , “Kosova Efsaneleri”, “Kosova
Camileri”,
“Kosova
Kitabeleri
ve
Vakýfnameleri”, “Kosova’da Fatih Devri
Eserleri”,”Tarihsel Süreç Ýçinde Kosova ve
Yerleþim Yerleri”, Kosova’da Osmanlý Mimari
Eserlerin Katalogu”.
Bu çalýþmalar yaný sýra Výrmiça’nýn, kurmuþ
ve baþkaný olduðu “Kosova Araþtýrmacýlar
Derneði” çerçevesinde sürdürmüþ olduðu çalýþmalarý ve yayýnlamýþ olduðu “Medeniyet” dergisinin ve bu dernek çerçevesinde yayýnlanan
kitaplarýn da deðerinin büyük olduðunun en
büyük kanýtýný bugüne kadar bu dernek yayýnlarýndan çok sayýda üniversite, yüksek lisans,
mastýra ve doktora öðrencinin yararlandýðý kanýtlamaktadýr. Bura topraklarda zaman zaman çoðu
Osmanlý mimari eserlerimizin, sanatýmýzýn ve
diðer edinimlerimizin varlýðý þüphe ile karþýlanmakta iken, Výrmiça, son yayýnlamýþ olduðu
“Kosova’da tarih, kültür, gelenek ve göreneklerimiz” eseriyle bu tür görüþlere yanýt vererek,
buradaki Osmanlý devri Türk medeniyetimizin
özelliklerinden gelenek ve göreneklerimizi
meçhul olmaktan çýkarýp “ve iþte biz buyuz”
demekten kaçýnmayarak gün yüzüne sergilemektedir. Bu inançla
hareket
ederek,
Kosova’da özellikle
de Prizren’de belirli
bir tarih döneminde,
toplumsal-ekonomik
ve
sosyal-politik
koþullarý
altýnda
yaþatýlan örf, adet,
gelenek ve göreneklerimizin asýl ruhuna
ve esas manasýna
nüfus etmekle bu
eserinde
Výrmiça,
Kosova’da hala capcanlý
yaþatýlan
gelenek ve göreneklerimizi en küçüðünden en büyüðüne
kadar gözü pekliðiyle
tarih süs geçinden
geçirerek, tüm ayrýntýlarýyla ve özellikleriyle incelediðini ve
araþtýrdýðýný
söylersek, fazla abartmýþ sayýlmaz. Bunun
içindir ki yayýmladýðý
sayýsýz yazý ve eserleriyle, bilhassa son kaynak eserleriyle adýný tarihe yazdýrýp Kosova Türklüðünü ölümsüzlüðe
kavuþturmaya çalýþmaktadýr.
Biz Türkler için önemli olan bu dönemde,
milletimizin gerçeðe varma savaþýmý yönünde
bir tarafta halkýmýzda büyük bölünmeler ve kavgalar, diðer tarafta ise baþkalarýna üst gelme
anlayýþý, Türkçemizin yok olma tehlikesiyle
kaldýðýmýz bu dönemde, burada yaþayan Türk
halkýnýn her yönden aðýr bir dönemden geçtiðine
ýþýk tutan çalýþmalarýnda Výrmiça, tüm güçlüklere karþýn direte direte kamuoyuna duyurtmakta
çaba sarf etmek yanýnda, Kosova Türk halkýnýn
devinimleriyle ilgili bütün gerçekleri ve
geliþmeleri de istatistik verilerle güçlendirerek,
bu durumun tanýðý ve gözlemcisi olarak daha geç
olmadan, buralarda Türklerin sayýsýnýn azalmamasý yönünde geniþ toplum tarafýndan gereken
önlemlerin alýnmasýna dikkati çekmektir.
Dolayýsýyla Výrmiça yayýnlamýþ olduðu yazý ve
eserleriyle tüm kamuoyuna gerçekleri sergilemekle burada yaþayan soydaþlarýmýzýn güven
altýna alýnmasý istemiyle, diðer halk ve milletlerle kardeþçe hoþgörü bir hava içinde yaþamasýna
ve var olmasýna da önem vermekle bu topraklarda büyük Türk uygarlýðýnýn ve medeniyetinin
daha uzun yýllar yaþatýlabileceðine inanmaktadýr.
Bugüne kadar beþ alandaki yaptýðý çalýþmalarýnda: araþtýrma, gazetecilik, televizyon
yapýmcýsý, sanatçý ve eðitimci olarak Výrmiça,
ulusal mensubiyetimizi, kültürel özelliklerimizi
ve önemlerini dile getirerek, pasif bir çekingenlikten daha çok, aktif olarak öne atýlmayý, sus-
Perşembe, 24 Nisan 2008
18
maktan çok konuþmayý ve konuþturmayý ilke edinmiþtir. Sesinin boðulmasýna izin verecek yerde, sesinin
daha gür çýkmasý için çabalanýp, bura
Türk toplumunun dize düþürülmesine, bir aðaç gibi kurutulmasýna
karþý savaþým gücünü oluþturmasýnda
çaba sarf etmektedir.
Výrmiça, baþta bir hukukçu,
gazeteci ve olaylar içinde bulunan bir
aydýn olarak, köþe yazýlarýnda ve
diðer çalýþmalarýnda da bura Türkler
arasýndaki ayýrýmý vurgulayýp, bu
ayýrýma dur demekle, herkesin
yükümlü olduðuna ve bu yükümlülüðü her Türkün milli bir görev
olarak kabul etmesine iþaret etmeye
çalýþmaktadýr.
Yükümlülüðü
Výrmiça, bir “dayatmanýn” ifadesi
olarak deðil, özgürce seçmenin, baðlanmanýn
ifadesi olarak ortaya koymaktadýr. Bu aþamada
bura Türk toplumunun verilerine, dayatmalarda
bulunanlara iþaret eden Výrmiça, buna hiç kimsenin hakký yoktur ve olmamalýdýr demekle, artýk
nefretin sevgi ile deðiþtirilme zamanýn geldiðine
de iþaret etmektedir. Bura Türklerin her zaman
hoþgörü esen bir havada tüm sorunlarýn
çözülmesinden yana olduðunu da ileri sürerken,
Výrmiça, çoðu yazýlarýnda ayrýlýklarýn toplumumuza yarar deðil zarar getireceðini örneklemekle
ve belirlemekle öðüt vermektedir. Mevcut olan
bugünkü þartlardan hareket ederek, bura
Türklerin önünde yeni fýrsatlarýn ve imkânlarýn
bulunduðunu vurgulayan Výrmiça, bu imkânlardan yararlanmakla, milletimizin bir araya gelip
benliðimizi yaþatmak çabasýnda baþta öz
desteðin
hacetini
ortaya koymaktadýr.
Büyük sýkýntýlara
ve maddi yoksulluklara
raðmen,
Výrmiça’nýn
bu
koþullar içinde böyle
ciddi ve kapsamlý
araþtýrma eserleriyle
Türk
Dünyasýnda
gelecek nesillere ve
yeni baþlayan bu bin
yýla,
Kosova’da
Osmanlý-Türk
medeniyetinin silinmesine hiç bir zaman
izin vermeyen kiþiler
arasýna
girmekle,
kendine has bir özelliði ve apayrý bir yeri
olacaðýna inanmaktayýz. Dolaysýsýyla
“Büyük kiþilerin ve
deðerli
eserlerin
hiçbir zaman izleri
silinmez”
deyimi
neticesinde,
Kosova’da
öyle
büyük bir kiþinin
Raif Výrmiça, deðerli eserlerin de onun yayýnlamýþ olduðu eserlerinin de olduðunu söylersek
yanýlmamýþ deðiliz. Sonuç olarak deðerlendirmemi, Raif Výrmiça’nýn çalýþmalarýyla
ilgili Türkiyeli bir bilim adamýnýn vermiþ olduðu
bir ifadesiyle bitirmek istiyorum: “Raif Výrmiça
Kosova’da sorumlu bir Türk aydýný olarak üzerine düþen bu milli görevini büyük bir özveri ve
baþarýyla yaparak çok deðerli kaynak eserleri
yaratmýþtýr. Bir diðer husus, daha doðrusu soru
da þu olsa gerek? Sadece Kosova’da deðil,
Osmanlýnýn hâkimiyeti olduðu bütün yerlerde
Osmanlý mimari eserleri ve mevcudiyetimizi
belirleyecek böylesi deðerli eserlere ne zaman
kavuþacaðýz... Keþke Raif Beyin çalýþmalarý bu
açýdan bir örnek olarak görülebilse…”
Gerçek bilgilerin bayraðýný sallayarak okurun zevkine armaðan edilen bu ve diðer çalýþmalarý, yine eþsizliði ve benzersizliði ile “tüm
korkularý” aþarak, kendine özgü bir dille tarih
sayfasýna hakkýyla varlýðýný yazdýrýp odaklayan
Výrmiça, Osmanlý Devletinden boynu bükük
kalan çoðu eserimizi ve diðer varlýk ve edinimlerimizi yayýnlamýþ olduðu eserleriyle ve diðer
araþtýrma çalýþmalarýyla Türk sevgisi kimliðiyle
diriltmeye çalýþmakla, millet malýnýn yaþatmasýnda kurtarma ve koruma sebebiyle çaba sarf
etmesinden dolayý da ona teþekkür borçluyuz
derken, bu yeni eserini tebrik ediyor, maddi
katkýlarýndan dolayý Türk Temsil Heyeti
Baþkanlýðýný kutluyor, bu tür yapýtlarýn devamýný
temenni ediyorum.
19
Kadın
Perşembe, 24 Nisan 2008
Kilo veremiyorsanýz, sofranýza bir göz atýn...
Bir türlü doymak bilmiyorsanýz masanýzý donattýðýnýz yiyeceklere
bir göz atýn... Belki de seçiminizi yanlýþ yapýyorsunuzdur. Çünkü
bazý yiyecekler sizi kurt gibi acýktýrýrken bazýlarý uzun süre tok
tutar. Peki hangi yiyecekler acýktýrýr, hangileri iþtah kapatýr?...
Ýþtah kapatan dost yiyecekler
kanýtlanmýþ bir gerçek.
Böðürtlen: Kendinizi aç hissettiðinizde
bir kase yoðurdun içine karýþtýracaðýnýz
böðürtlen sizi bir süre tok tutar.
Böðürtlen çok fazla antioksidan içerir,
Yumurta: Çok piþmiþ yumurta da tok
tutan
yiyecekler
arasýndadýr.
Hazýrlanmasý kolay olan yumurta
protein açýsýndan da zengindir. Protein
sizi tok tuttuðu için kolay kolay
acýkmazsýnýz.
Çavdar Ekmeði: Yapýlan diyetlerin
hepsinde kepek ekmeðinden bahsedilse
de aslýnda çavdar ekmeðinin tok tutan
etkisi yadsýnamaz. Hatta beyaz buðday
ekmeðine göre yüzde 50 oranýnda daha
fazla doyma hissi verir.
bu nedenle de yararlýdýrlar.
Elma: Yapýlan diyetlerde ara öðün
olarak elma tavsiye edilir bunun nedeni
ise tok tutucu özelliðinin olmasýdýr.
Kalorisi az olan elmayý acýktýðýnýzda
yerseniz bir süre daha tok hissedersiniz.
Kepekli Makarna: Günlük gýda
tüketiminde önemli bir yere sahip olan
lifli besinlerdendir. Bu besinler
yendikten sonra hacimlerinin yüzde
20’si kadar geniþleme özelliðine sahip
olduklarý için tokluk hissi verirler.
Esmer Pirinç: Kan þekerini dengede
tutarak açlýk hissinin önüne geçen
karbonhidratlarýn baþýnda gelen esmer
pirinç, uzun süre acýkmamanýzý saðlar.
Bu nedenle yemeklerinizde esmer
pirince yer verin.
Yulaf Ezmesi: Tokluk ve þiþkinlik hissi
veren besinlerin baþýnda gelir. Fakat
yulaf ezmesini süt ile deðil su ile
yapmakta
fayda
vardýr.
Sütle
yapýldýðýnda ise sütü tercih edin.
Badem: Günde iki avuç düzenli olarak
yenecek bademin, tokluk hissi vererek
obeziteye karþý müzadelede yararlý
olduðu yapýlan araþtýrmalar ile
Brokoli: Brokolide vücuttaki insulin
dengesini koruyan krom bulunur. Kan
þekerinin düþmesini engelleyen krom
sayesinde açlýk hissetmezsiniz.
Donmuþ Yoðurt: Dondurma isteðinizi
donmuþ
yoðurt
yiyerek
karþýlayabilirsiniz. Meyveli donmuþ
yoðurt yediðinizde hem karnýnýzý tok
tuttuðunu hissedecek, hem de fazla
kalori almamýþ olacaksýnýz.
Sebze Çorbasý: Çorba, atýþtýrmak için
ideal olmasa da az kalorisi ve tok tutan
etkisi ile idealdir. Acýktýðýnýzda bir kase
çorba açlýðýnýzý bastýrýr.
Çilek: Canýnýz çok fazla tatlý istediðinde
bir kap dolusu çilek yiyebilirsiniz.
Çileklerin üzerine bir tatlý kaþýðý pudra
þekeri de dökerseniz tatlý yemiþ kadar
olursunuz. Ayrýca çilek tok hissetmenizi
saðlar.
Balýk: Balýkta bulunan iyot, tiroit
hormonlarýnýn yapýmý için gereklidir ve
açlýk duygusunun geliþmesini engeller.
Ihlamur: Yemek saatine yakýn içilen
ýhlamurun, hastalýklara faydasýnýn yaný
Karbonhidratlar:
Karbonhidratlar
kepek, buðday gibi tahýl ürünlerinde,
sebze
ve
meyvelerde
bulunur.
Ýçeriðindeki lifler, sindirim sistemini
harekete geçirir. Ayrýca bu besinler
insaný tok tutarak açlýk hissini engeller.
Triptofan: Proteinlerin büyük bir
bölümünde
bulunan
bir
çeþit
aminoasittir.
Triptofan,
vücutta
serotoninin
oluþmasýnda ve
hücrelere
taþýnmasýnda
önemli bir görev
alýr. Serotonin
ise iþtah etkisini
azaltýr. Özellikle
muz, avokado,
yulaf
ve
p e y n i r d e
bulunur.
Krom:
Krom
vücuda insülin
dengesini korur.
Bu denge kan
þ e k e r i n i n
düþmemesini
veya
azalmamasý
açýsýndan çok önemlidir. Kan þekerinin
düþmesi açlýða yol açar. Krom
ihtiyacýnýzý karþýlamak için fýndýk, ceviz
gibi kabuklu yemiþler ve tahýl ürünleri
yemek gerekir.
Fruktoz: Meyvelerden elde edilen
doðal þekerdir. Fruktoz kan þekeri
dengesini kesinlikle etkilemez. Ayrýca
yemek sonrasý tatlý ihtiyacý duymanýzý
engeller. Çilek ve bal früktozun
kaynaðýdýr.
sýra iþtahý kapatan etkisi de var.
Tok kalmak için yapmanýz gerekenler
Glisemik endeksi düþük besinler:
Sürekli acýkýyor ve bunun önüne
geçmek istiyorsanýz, glisemik endeksi
düþük besinleri tüketmelisiniz. Glisemik
endeks, yenilen herhangi bir besinin kan
þekerini
yükseltme
yeteneðidir.
Tükettiðiniz besin, kan þekerini ne kadar
uzun zamanda ve az miktarda
yükseltiyorsa, glisemik endeksinin
düþük olduðunu belirtir. Bu besinler,
bireyin daha uzun süre tok kalmasýný
saðlar.
Ýyot: Tiroid hormonlarýnýn yapýmý için
gereklidir. Açlýk duygusunu engeller.
Balýk, iyotlu tuz ve soðanda bulunur.
Acýktýran yiyecekler
Greyfurt:
Diyet
yapýyorsunuz uzak durmanýz
gerekenlerden
biri
de
greyfurttur. Kansere karþý
koruyucu olan greyfurdun
kötü yaný iþtah açýcý
özelliðinin de bulunmasýdýr.
Karalahana: Karaciðer ve
bazý kan kanseri türlerine de
iyi gelen kara lahana, ayrýca
iyi bir iþtah açýcýdýr.
Patates: Patatesin yapýsýnda
bulunan bileþikler kan basýncýný
düþürücü etki gösterir; bu endenle
glisemik endeksi yüksek olan yiyecekler
arasýnda bulunan patates, özellikle
kýzartma þeklinde piþirilirse çok çabuk
acýkmanýza neden olur.
Kýrmýzý Biber: Kolesterolü önleyici
özelliði bulunan kýrmýzý biber iþtah açar.
Bu nedenle acý bir yemek yediðinizde
doyduðunuzu çok kolay
anlayamazsýnýz.
Nohut: Mideyi temizleyerek
iþtah açan nohut, saðlýk
açýsýndan yararlý olsa da kilo
verirken
çok
fazla
tüketilmemesi gereken bir
kurubaklagildir.
Ýncir: Kilo aldýrýcý özelliði
bulunan incir iþtah açar, bu
nedenle diyet döneminde
yemeniz tavsiye edilmez.
Havuç: Havucun kalorisi ve
glisemik endeksi diðer
sebzelere
göre
daha
yüksektir. Bu nedenle acýktýrýcý özelliði
olan havucun diyetlerde bulunmamasý
gerekir.
Alkol: Alkollü içeceklerden uzak
durmaya çalýþýn. Alkollü içkiler, size
kalori
kazandýrýrken
iþtahýnýzýn
açýlmasýna neden olur.
Tuz: Tuz iþtah açýcý özelliðe sahiptir.
Çok tuzlu bir besinin ardýndan tatlý
yeme
isteðinin
doðmasý,
kan
þekerinizdeki
dalgalanmalar
yüzündendir.
Özellikle
diyette
tüketimden kaçýnýlmalýdýr.
Tarçýn: Kokusuyla özellikle tatlýlarýn
vazgeçilmezi olan tarçýn da çok çabuk
a c ý k t ý r a n
baharatlardandýr.
Mýsýr: Glisemik
endeks deðerinin
yüksek
olmasý
nedeniyle
kan
þekeri seviyesini
yükselten
mýsýr,
yendikten
sonra
açlýk hissi uyandýrýr.
Bu nedenle diyet
yapanlarýn
uzak
durmasý gereken bir
besindir.
Spor
Galatasaray zorlanmadý
T
urkcell Süper Lig’de 31. haftanýn kapanýþ
maçýnda Ýstanbul Büyükþehir Belediyespor
ile Galatasaray, Atatürk Olimpiyat Stadý’nda
karþý karþýya geldi. 3. dakikada Kerim Zengin’in
kendi kalesine, 61. dakikada Lincoln ve 90. dakikada Hakan Þükür’ün attýðý gollerle sahadan 3-0 galip
ayrýlan Galatasaray, þampiyonluk yarýþýnda yoluna
kayýpsýz devam etti.
Sarý-kýrmýzýlý takým aldýðý bu galibiyetle puanýný
70’e yükseltirken, artýk gözler önümüzdeki hafta
sonu oynanacak Galatasaray-Fenerbahçe derbisine
çevrildi.
Fenerbahçe liderliðini sürdürdü
Þükrü Saracoðlu Stadý’ndaki maç tempolu
baþlarken, iki takýmýn da sýk sýk ofsayta düþmesi
nedeniyle etkinlik saðlanamadý. Maçýn ilk
tehlikesinde Denizlispor kalecisi Süleyman‘ýn ýska
geçtiði topu önünde bulan Kezman boþ kaleyi bulamayarak ilginç ve önemli bir gol pozisyonunu
deðerlendiremezken, Sýrp forvet bu kez 21. dakikada þýk bir vuruþla takýmýný öne geçiren golü kaydetti.
Beraberlik için çabalayan Denizlispor, Güray ile
girdiði net pozisyonu harcayýnca ilk yarý 1-0
Fenerbahçe’nin üstünlüðüyle tamamlandý.
Ýkinci yarýya da istekli baþlayan ev sahibi ekip 48.
dakikada Alex’in kafa vuruþuyla 2. gole çok yaklaþýrken, 59. dakikada ikinci yarýnýn etkili ismi Uður
Boral’ýn geliþtirdiði atakta Deivid’in golüyle farký
2’ye çýkardý: 2-0.
Kalan bölümde rahat bir oyun sergileyen ev sahibi
takým, Aurelio ve Semih’le kaçýrdýðý pozisyonlarýn
ardýndan, 76’da Murat’ýn kendi kalesine attýðý golle
3-0 öne geçti. Denizlispor 89. dakikada Güray ile
bir gol bulurken, skoru ligin gol kralý Semih uzatma
anlarýnda belirledi: 4-1.
Sivas Avantajlý
Sivas 4 Eylül Stadý’nda oynanan maçta bir çok
pozisyonu deðerlendiremeyen ev sahibi ekip, sonuca
ikinci yarýda bulduðu gollerle gitti. Ýlk yarýdaki
baskýlý futbolunu ikinci
yarýyada
taþýyan kýrmýzý-beyazlýlar, 71’de
Musa
Aydýn’ýn
golüyle öne
geçerken,
81. dakikada
Mohamed
Ali farký
2’ye çýkaran
golü attý. Konuk ekip 87’de Erhan Albayrak’ýn
golüyle farký 1’ indirse de 3 puaný alan taraf 2-1’lik
skorla Sivasspor oldu.
Bülent Uygun’un talebeleri bu sonuçla puanýný 67
yaptý ve ligde þampiyonluk þansýný son 3 haftaya
taþýdý. Sezonun sahasýnda 13., son 5 maçta 4. galibiyetini alan Sivasspor, 3. sýradaki yerini korudu.
Delgado Delgado Delgado !
Mücadelede 14. dakikada Mustafa Çiçek’in golüyle
yenik duruma düþen siyah-beyazlýlar, 45+1’de
Ýbrahim Kaþ’ýn kaydettiði golle soyunma odasýna 11’lik skorla gitti.
Ýkinci yarýda teknik direktör Ertuðrul Saðlam,
Aydýn’ýn yerine Delgado’yu oyuna sürdü. Arjantinli
futbolcunun oyuna girmesiyle siyah-beyazlýlar ilk
yarýya oranla daha etkili oldular. Beþiktaþ, ikinci
yarýda aradýðý gole 77. dakikada ulaþtý. Holosko ile
yaptýðý duvar pasýyla ceza sahasý içine giren
Arjantinli oyuncu, bekletmeden yaptýðý düzgün
vuruþla takýmýný öne geçridi.Kalan sürede oyunu
soðutan ve skoru koruyan Beþiktaþ, sahadan 2-1
galip ayrýlarak puanýný 64’e çýkardý. Matematiksel
olarak þampiyonluk þansý devam eden ve Devler
Ligi ile UEFA Kupasý iddiasýný sürdüren siyah-beyazlýlar, kalan 3 haftada sýrasýyla Bursaspor,
Ankaragücü ve Vestel Manisaspor ile karþýlaþacak.
Perşembe, 24 Nisan 2008
Federer kupa
hasretine son berdi
Avrupa toprak kort sezonunun ilk turnuvası olan
Estoril Açık'ta şampiyonlar belli oldu. Tek erkeklerde Roger Federer bu sezonki ilk şampiyonluğunu
kazanırken, bayanlarda ise Maria Kirilenko,
çiftlerdeki zaferine tekleri de ekledi.
T
eniste
dünyanın
1 numaralı ismi Roger
F e d e r e r
şampiyonluk
hasretini
Portekiz'de
dindirdi. Estoril
Açık
Tenis
Turnuvası
finalinde Rus
N o k o l a y
Davydenko ile karşılaşan İsviçreli tenisçi, mücadelenin 2.
setinde rakibinin maçı bırakması sonucu bu yılki ilk şampiyonluğuna ulaştı.
Servis kıranın olmadığı ilk seti tie-break sonunda Federer
kanırken, ikinci sette Davydenko skor 2-1 kendi lehineyken
sol bacak kaslarında yaşadığı sakatlık nedeniyle maçtan çekildi.
Bu sezonki ilk şampiyonluğuna ulaşan Roger Federer,
kariyerinde şampiyonluk sayısını 54'e yükseltti.
Bayanlar kategorisinde ise Maria Kirilenko final maçında
Iveta Benesova karşısında zorlanmadı. İlk seti 6-4, ikinci seti
6-2 kazanan Rus raket, bir gün önce kaldırdığı çiftler
kupasının yanına bir de tekler şampiyonluğu ekledi.

Benzer belgeler