Kosova - Prizrenliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği
Transkript
Kosova - Prizrenliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği
Kervan ve Şinik: Türk toplumunun çıkarları için Anayasayı kabul etmedik KDTP Milletvekilleri Enis Kervan ve Müfera Şinik ile Anayasa ile ilgili röportaj Dünya Çocuklarý Türkiye’de buluþtu Yeni Kosova Cumhuriyeti Anayasasının5’nci maddesinin Türk Toplumunun haklarını gözetmediği gerekçesi ile nayasaya hayır diyen KDTP’nin iki milletvekili Enis Kervan ve Müfera Şinik ile anayasayı ve bundan sonrasını konuştuk. Röportaj sayfa 10 - 11’de Haber sayfa 9’da KOSOVA TÜRKLERÝNÝN ÝLK BAÐIMSIZ GAZETESÝ SAYI: 424 Yine Kosova yine fikir ayrılığı YIL: 10 Perşembe , 24 Nisan 2008 Fiyatý: 0.50 Güvenlik Konseyi’nin toplantısında Kosova’da ki üç aylık değerlendirme toplantısında yine Kosova gerginliği yaşandı. Sırbistan’da ki seçimlerin Kosova’da düzenlenip düzenlemesi konusunda konseyde yine fikir ayrılığı yaşandı. Kosova’nın bağımsızlığını tanıyan ülkeler Kosova’da seçimlerin yapılmasına karşı gelirken, Sırbistan’ı destekleyen Rusya ile diğer ülkeler seçimlerin Kosova’da yapılmasını desteklediler. P azartesi akşamı geç saatlerde sona eren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısından Kosova konusunda yine fikir ayrılığı yaşlandı. Kosova’da son üç aylık değerlendirme raporunun görüşüldüğü toplantıda, Sırbistan’da 11 Mayısta yapılacak olan seçimlerin Kosova’da yapılıp yapılmaması tartışmanın gündemine oturdu. Kosova’nın bağımsızlığını tanıyan ülkeler Kosova’nın artık bağımsız bir devlet olduğuna dikkat çektiği oturumda, Rusya ve Kosova’nın bağımsızlığını tanımayacağını açıklayan ülkeler seçimlerin Kosova’da yapılaması gerekliliğine işaret ettiler. Kosova’nın Birleşmiş Milletler Örgütü Misyonu Şefi Yoakim Rüker ise sunmuş olduğu üç aylık değerlendirme raporunda, Kosova’da bağımsızlık sonrasında ciddi adımlar atıldığını ifade ederken, Kosova’nın sağlam yolda olduğunu söyledi. Sırbistan’da önümüzdeki ay yapılacak olan seçimlerinin Kosova’da düzenlenmesinin, Güvenlik Konseyi 1244 sayılı kararına aykırı olduğunu ifade ederken, UNMIK olarak buna karşı olduklarını söyledi. Güvenlik Konseyine bağımsızlık sonrasında ilk defa hitap etme fırsatı yakalayan Başbakan Hashim Thaçi, Kosova’da durumun sakin olduğuna işaret ederken, Kosova bağımsızlık sonrasında yerine getirmesi gereken bütün ödevleri harfiyen yerine getirmeye devam ettiğini söyledi. Mitroviça’da yaşanan olaylar dışında Kosova’da olumsuz herhangi bir olayın yaşanmadığına dikkat çekerken, Sırbistan’ın Kosova Program açıklandı, meclis karıştı Kosova Hükümeti'nin 100 günlük icraatı ve 4 yıllık programının gündeme geldiği Kosova Meclisi Genel Kurulu, hükümet ve muhalefet milletvekilleri arasında ateşli tartışmalarına sahne oldu. Hükümet çalışma ve programı desteklerken, muhalefet ise hem çalışmalara hem de programa ateş püskürdü. Haber sayfa 3’te Prizren’de tarihi miras koruma altýnda Ýsveç Vakfýnýn, Prizren’in tarihi mirasýný korumak adýna hazýrlamýþ olduðu raporu Prizren Belediye yetkililerine sundu. Belediyenin yürüteceði aleni tartýþmalardan sonra kabul edilecek olan projenin, mimarý Ýstanbul Üniversitesi Profesörü Nuran Gülersoy. Haber sayfa 14’te TCS Sınavında heyecan tavan yaptı siyasetinden duyduğu memnuniyetsizliği dile getirdi. Thaçi, “Hükümet olarak, vatandaşlarımızın çifte vatandaşlığa saygı gösteriyoruz. Ancak Sırpların Kosova’da seçim tertip etmesi kabul edilemez bir gelişmeye tekabül etmektedir” diye konuştu. Amerika Birleşik Devletlerinin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Halman Halizat, bunun gerçekleşmesinin imkansız olduğuna işaret ederken, Sırbistan ve onu destekleyenleri bu istekleri bir defa daha gözden geçirmeye davet etti. İngiltere Büyükelçisi Xhon Sauers da Belgrat’ı bu konuda uyararak bunun var olan Bağımsız Kosova gerçeğini değiştirmeyeceğinden, geri adım atmaya davet etti. Sırbistan’ın Kosova konusunda en büyük müttefiki olan Rusya ise konuya farklı yanaşarak, söz konusu seçimlerin Kosova’da yapılmaması için bir nedenin olmadığını savundu. Rusya Büyükelçisi Vitali Çurkin, Sırplar istedikleri yerlerde parlamento ve yerel seçimlerini düzenleme hakkına sahip olduklarını söyledi. Türkiye Cumhuriyeti tarafından Kosovalı Türk öğrencilere tanınan yüksek eğitim ile ilgili 55 öğrenci kontenjanının içinde olabilmek için Pazar günü gençler Türk Cumhuriyetleri ile Türk ve Akraba Toplulukları Sınavı’nda birbiriyle yarıştılar. Haber sayfa 16’da Çocuklar, Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun... Kosova Perşembe, 24 Nisan 2008 2 Thaçi: “Rüşvete karşı Kosovalılar hiçbir anlaşmayı mücadele siyasi bir eylemdir” kabul etmeyecekler UNMIK tarafından yapılan açıklamada Belgrat’ta ki Birleşmiş Milletler Bürosunun, Sırbistan yetkilileri ile bazı teknik sorular üzerine görüşmelere başladığını bildirmesi Kosova gündemini tekrar karıştırdı. Kosova hükümeti bu görüşmeyi kınarken, Sırbistan ile artık Kosova konusunun müzakere yapılmayacağını ifade ettiler. U NMIK tarafından konu ile ilgili yapılan açıklamada 16 Nisanda Belgrat’ta Birleşmiş Milletler Bürosu yöneticisi Riçard Vilkoksin ve Kosova’dan sorumlu Sırbistan Bakanı Slobodan Samarciç arasında bir görüşmenin gerçekleştiğini duyurdu. UNMIK Basın sözcüsü Sven Lindholm konu ile ilgili yaptığı açıklamada Birleşmiş Milletler Bürosunun Kosova’da polis, adalet, gümrük, sağlık ve demir yolları konuları üzere Belgrat yetkilileri ile görüşmek istediklerini söyledi. Lindholm, Belgrat BM Bürosu yetkilisi Riçard Vilkinson’un Sırp tarafı ile yapılan görüşmeyi bir pazarlık değil de bir tartışma olarak gördüklerini söyledi. Sözcü Lindholm, “Bazı sorunlara çözüm bulmak için tarafları bir araya getiren bu görüşme, teknik nitelikteki bir görüşmedir. Görüşme BM Belgrat Bürosunun isteği ile gerçekleşmiştir” diye konuştu. Kosova UNMIK yönetimi bu görüşmelere katılmadığını belirten Sözcü Lindholm “UNMIK dolaylı olarak bu teknik görüşmelere katılmadı. Bizden istenilirse, biz görüşmelere katılmaya hazırız. Kosova hükümetinin ve uluslararası toplumun çıkarlarını göz önünde bulundurarak, gereken yardımı sunmaya hazırız” diye konuştu. Resmi olmayan kaynaklara göre iki taraf arasında yapılan görüşmeyi BM Barış Operasyonu Departmanının girişimi ile tapıldığı iddia edildi. Belgrat, Kosova’da UNMIK yönetimi ile polis, adalet, gümrük, sağlık ve demir yolları gibi sorunlarda söz sahibi olmayı amaçlıyor. Belgrat adına Çoviç ile Kosova UNMIK Yöneticisi Haakerup arasında 2001 yılında buna olnaka veren bir analaşma imzalanmıştı. Kosova’da tepki yarattı Kosova kurumları BM Belgrat Bürosunun Kosova’dan sorumlu Sırbistan Bakanı Slobodan Samarciç arasında yapılan görüşmeyi sert bir dille kınayan açıklamalara imza attılar. Kosova kurumları, kendileri dışında Sırbistan ile Kosova konusunda yapılacak olan hiçbir anlaşmayı kabul etmeyeceklerini açıkça ifade ettiler. Kosova Başbakan yardımcısı Hayredin Kuçi, yasal yollarla seçilen Kosova kurumlarının Kosova ile ilgili karar verici olduğuna dikkat çekerken, bunun dışında Kosova’yı bağlayacak konularda anlaşma yapamayacağını söyledi. Kuçi, “Bu sorun artık kapanmıştır. Kosova bağımsız ve egemen bir ülkedir. Kosova’yı bağlayacak olan anlaşmaları sadece yasal yollarla seçilen hükümet, uluslararası toplum ile istişare içinde yapabilir. Onun dışında kimsenin buna hakkı ve yetkisi de yoktur” diye konuştu Kosova hükümetinin Belgrat’ta yapılan görüşme ile ilgili bilgidar olmadığının altını çizen Kuçi, “Hükümet olarak bu konuda bilgi sahibi değiliz. Bu konu hakkında bize danışılmış değildir” diye konuştu. Kosova Başkanlığı da konu ile ilgili sert bir açıklamada bulundu. Kosova Başkanı Basın Danışmanı Cavit Beçiri, Kosova kurumlarının dışında başka tarafların yapacağı her tür anlaşmayı kabul etmeyeceklerini söyledi. Kosova’nın bir çok devlet tarafından tanıdığını ve yeni anayasasını kabul ettiğini belirten Beçiri, Kosova yeni anayasası dışında yapılacak her tür anlaşmanın yasal olmayacağını söyledi. Bush, Kosova ile ilgili Mun’u aradı Beyaz Saray tarafından yapılan bir açıklamada ABD Başkanı George Bush’un Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Mun ile Kosova’da güncel durumla ilgili bir telefon görüşmesinde bulunduğunu bildirdi. Beyaz saray Basın Sözcüsü Gordon Condro konu ile ilgili yaptığı açıklamada, Başkan Bush’un, BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun ile Kosova’da güncel durum ile bölgenin geleceğini görüştüklerini doğruladı. Condorno, görüşmede Bush’un Kosova’da istikrarı sağlamak için AB ve UNMIK arasında işbirliğin yapılması gerekliliğine işaret ettiğini ve Kosova’nın artık karışmamsı gerekliliğine vurgu yaptığını söyledi. Başbakan Haşim Thaçi, rüşveti bir kanser olarak gösterirken, rüşvete karşı mücadele sözü verdi ve Kosova’nın demokratik bir devlet olması için bu gibi sorunları kökünden çözmesi gerekliliğine işaret etti. Rüşvete Karşı Ajans Başkanı ise de bütün kurumları olduğu gibi vatandaşları da rüşvete karşı birliğe davet ederken, Kosova’da halen rüşvet olaylarının yaşandığını söyledi. B Haşim aşbakan Thaçi, Kosova Rüşvete karşı ajansı başkanı Hasan Preteni ile bir araya geldiği görüşmede, rüşvet ve masaya önlenmesini yatırdılar. Hükümetinin temel amacının şeffaflık olduğuna dikkat çeken Başbakan, “Kosova’da rüşvet ve diğer olumsuz olaylara karşı Rüşvete Karşı Ajansının çalışmalarını destekledik ve desteklemeye de devam edeceğiz. Kosova’da rüşvet ve diğer olumsuz olayları bir kanser misali düşünürsek konunun ciddiyetini daha kolay da anlamamız mümkün olacaktır” diye konuştu. Öte yandan Rüşvete karşı Ajansı Başkanı Hasan Preteni de başında bulunduğu ajansın Kosova’da yasal çerçevelere dayanarak rüşvet ve diğer olumsuz olayların önüne geçmek olduğunu ifade ederken bu çerçevede gereken her tür mücadeleyi yereceklerini söyledi. Başbakanı Haşim Thaçi, görüşme ardından yaptığı açıklamada hükümetinin rüşvet ve diğer organize suça karşı mücadeleye öncüllük verildiğini söyledi. Kosova’da rüşvet ve organize suç olaylarını önlemenin vatanseverlikle doğru orantılı olduğunu belirten Thaçi, “Yasal bir devletin kurulması çerçevesinde rüşvet ve örgütlü suça karşı amansız bir mücadele içindeyiz ve olmaya da devam edeceğiz. Bu yönde çalışmalarını sürdüren Kosova Rüşvete Karşı Ajansını da destekliyoruz. Aynı zamanda Kosova kurumlarını ve tüm vatandaşlarını da bu tür çalışmalarda bulunan kurumlara destek vermeye davet ediyorum. Çünkü, bu tip olumsuzluklar ancak ve ancak birlik ve beraberlikle aşılabilir. Kosova demokrat ve yasal bir devlet olma yolundadır. Bundan dolayı da demokrasi ile bağdaşmayan rüşvet ve organize suçların önüne geçmek bizim en doğal görevimizdir” diye konuştu. Rüşvet ve örgütlü suç gibi olumsuz toplumsal olaylara Kosova siyasi parti ve kurumlardan destek isteyen Başbakan Thaçi, birlik ve beraberlik ile bu gibi olumsuz olaylardan Kosova toplumunun kurtulabileceğini söyledi. Rüşvet olayına karışan kişinin siyasileşmeyeceğini belirten Başbakan Thaçi, rüşvet olaylarına karşı yürütülecek olan mücadelede kimseye ayrım yapılmayacağını, herkesin cezalandırılacağını söyledi. Thaçi, Priştine Hava limanında rüşvet ve diğer yolsuzluklara karışan kişilere karşı alınan önlemlere benzer önlemlerin ilerideki günlerde de süreceğini söyledi. Kosova Rüşvete Karşı Ajansı Başkanı Hasan Preteni ise Kosova Başbakanı tarafından Kosova’da rüşvet ve örgütlü suç ve diğer olumsuz olaylar için sundukları destekten dolayı teşekkür ederken, “Bu desteğin sözde kalmamasını umuyoruz. Çünkü, bu destek pratikte de verilirse o zaman bu işi kökünden hallolur. Pratikte de eskiye nazaran önemli mesafeler kat edilmiştir. Ama bu işin üstesinden daha sert önlemler almak ve cezalıları cezalandırılmak ile aşılabileceğini düşünüyoruz” diye konuştu. Kosova hükümetinin 100 günlük çalışmasında rüşvet olaylarına rastlanıp rastlanmadığı sorusuna Preteni, “Bu konuda herhangi bir ize rastlanmamıştır. Ama diğer bazı yerlerde rüşvet olayları ile karşılanmıştır. Ve bunlarda rapor edilmiştir. Yani Kosova’da halen rüşvetin yaygın olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu. Ajansının çalışmalarından da bahseden Preteni, “Rüşvet ve diğer olumsuz olaylar ile ilgili günde en az dört tane ihbar alıyoruz. Bu ihbarları değerlendirip gerekli olan bütün çalışmaları yapıyoruz. Rüşvet olayları ile karşılaştığımız zamanlarda bunları da dosyalaştırarak, savcılığa gönderiyoruz. Şimdiye dek savcılığa 47 dosya iletmiş bulunuyoruz. Bunlardan 6’sı bize geri iade edildi. Savcılığa sunmuş olduğumuz dosyaların 5’i yargı organlarına ait dosyalardır” diye konuştu. Yargı organlarının çalışmalarından memnun olmadıklarını ifade eden Preteni, memnuniyetsizliklerinin özellikle davalarda yeni delilerin görüşülmesi konusunda gösterilen ilgisizlikten kaynaklandığına dikkat çekti. Kosova’da rüşvet de diğer olumsuz olaylara karşı mücadele veren bazı kişilerin görevden alınmasından üzüntü duyduğunu da dile getiren Preteni, “Kosova Finans Araştırma (İntelegenca) merkezi müdür yardımcısı kısa bir süre önce görevden alındı. Rüşvete Karşı Departmandan ve Ekonomi yolsuzluklar Departmanından da bazı kişiler görevden alındı. Bunların görevden alınması büyük bir kayıptır” şeklinde yorumladı. 3 Perşembe, 24 Nisan 2008 Kosova Program açıklandı, meclis karıştı Kosova Hükümeti'nin 100 günlük icraatı ve 4 yıllık programının gündeme geldiği Kosova Meclisi Genel Kurulu, hükümet ve muhalefet milletvekilleri arasında ateşli tartışmalarına sahne oldu. Hükümet çalışma ve programı desteklerken, muhalefet ise hem çalışmalara hem de programa ateş püskürdü. B aşbakanı Haşim Thaçi hükümetindeki yeni hükümet yeni programı ile bugüne kadar ki 100 günlük çalışma raporunu meclis ile paylaştılar. Oturumda Kosova hükümetini oluşturan PDK ve LDK meclis gurubu başkanları hükümetin programını desteklerken, muhalefet partilerini oluşturan AKR, AAK ve LDD ise programı ve çalışma raporunu eleştirirken, planı “istekler planı”, programı da “skandal” olarak değerlendirdiler. Oturumda hükümete en büyük eleştiri koalisyon ortağı, LDK milletvekili Melihate Trmkoli’den geldi. Tırmkoli, Thaçi’nin hükümetini “cinayetçiler hükümeti” olarak değerlendirmesi, sıcak gergin olan ortamı daha da gergin hale getirdi. Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, Kosova Hükümeti'nin 100 günlük icraatları ve 4 yıllık programının tartışıldığı Genel Kurul öncesinde, genel durumla ilgili olarak milletvekillerini bilgilendirdi. Cumhurbaşkanı Seydiu konuşmasında, bağımsız ve egemen bir devlet olarak Kosova'nın önemli sınavdan geçtiğini belirtti. Kosova'yı bugüne kadar 37 ülkenin tanıdığını hatırlatan Seydiu, dünyanın en genç devleti olarak Kosova'nın, burada yaşayanları mutlu edecek ve komşularıyla iyi ilişkiler kuracak bir devlet olacağının altını çizdi. Son günlerde tansiyonun tırmanmasına neden olan Sırbistan'ın Kosova'da yerel seçimleri örgütleme çalışmasına dikkat çeken Seydiu, Sırbistan'a da sert mesaj gönderdi. "Kosova başka bir ülkenin seçim yeri değildir ve olamaz" diyen Seydiu, "Bağımsız ve egemen bir devlet olarak Kosova'yı demokratik ilerleme ve ekonomik kalkınma yolunda yönetme fırsatına sahibiz" ifadesini kullandı. Kosova Başbakanı Haşim Thaçi, hükümetin icraatları ve gelecek 4 yıllık planı hakkında milletvekillerini bilgilendirdi. Thaçi, hükümet programının ekonomik kalkınma, nihai statünün uygulanması, ülkenin iyi yönetilmesi ve yoksulluğun hafifletilmesinin olmak üzere 4 sütundan oluştuğuna dikkat çekti. Hükümet programının, Kosova'nın kalkınmasını ve toplulukların haklarını garanti altına aldığına vurgu yapan Başbakan Taçi, "Hükümet programı, şeffaf bir biçimde vatandaşların ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılayacak niteliktedir. Programımız, sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı sağlamakla birlikte herkese güvenilir bir ortam sunulmasını da garanti etmektedir" dedi. Hükümet programının Kosova’da bir vatandaş devletin kurulmasını esas aldığını belirten Başbakan Thaçi, Kosova toplumunun demokrasi ilkelerine göre gelişeceğini söyledi. Hükümet pro- gramının çok uluslu bir toplumu oluşturacak, sürekli serbest bir ekonominin gelişmesini çıkış noktası aldığını belirten Başbakan Thaçi, hükümetinin Euro Atlantik sürecine katılımı amaçladığını söyledi. Thaçi, hükümet programının Avrupa standartlarına göre Kosova kurumlarının konsolide edilmesi, yasal organların bağımsız olması, kamu hizmetlerin gereken standartlara ulaşması, Kosova’da düzen ve yasaların üstünlüğünün korunmasının temel hedefler arasında yer aldığını söyledi.Hazırladıkları hükümet programının, siyasi partiler, sivil örgütler, işadamları ve akademik kurumlar ile uluslararası toplum desteği ile hayata geçebileceğine vurgu yapan Thaçi, bu programın hazırlayacakları çok sayıda proje sayesinde Bağışlayıcılar konferansı sayesinde gerçekleşebileceğini söyledi. Hükümet koalisyon ortaklarından LDK Meclis gurubu Başkanı Lütfi Haziri, Başbakan Thaçi tarafından sunular programın Kosova’nın geleceği için büyük bir adım olduğunu ifade ederken, herkesi birlik ve beraberliğe davet etti. Muhalefet tepki yağdırdı AKR, AAK ve LDD meclis gurubu başkanları Başbakan Haşim Thaçi tarafından sunulan programı sert bir dille eleştirdiler. AKR Meclis gurubu başkanı İbrahim Gaşi, Başbakan Thaçi tarafından sunulan programı hükümete yer alan partilerin istemini yansıttığını belirtirken, bunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını söyledi. AAK Meclis gurubu başkanı Ardiyan Cini, hükümetin 100 günlük çalışma raporunu 100 gün öncesinde sunması gerekliliğine işaret ederken, başbakan tarafından sunulan programın bir sivil örgüte ait olduğunu söyledi. LDD Meclis gurubu başkanı Lulzim Zeneli, Başbakan tarafından sunulan programı skandal olarak nitelendirdi. Başbakan Haşim Thaçi tarafından sunulan hükümet programını koalisyon hükümeti içinde yer alan LDK’nın bazı milletvekillerinin de eleştirmesi gözlerden kaçmadı. Slovakya bağımsızlığı tanımaya yanaşmıyor Günü birlik bir Kosova ziyaretinde bulunan Slovakya Dışişleri Bakanı Yan Kubiş, Slovakya’nın Kosova’nın bağımsızlığını tanıma konusunda aceleci davranmayacağını ifade ederken, Slovakya’nın EULEX çerçevesinde Kosova’da görev alacağını söyledi. S alı günü K o s o v a ziyaretinde bulunan Slovakya Dışişleri Bakanı Yan Kubiş, ziyareti çerçevesinde Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu ile bir araya geldi. Kubiş görüşme ardından basına yapmış olduğu açıklamada Seydiu ile görüşmesini olumlu ve ileriye yönelik bir adım olarak değerlendirdi. Görüşmede diğer konular arasında Kosova’nın bağımsızlığı da görüştüklerini ifade eden Kubiş, Slovakya’nın Kosova’nın bağımsızlığını tanıyıp tanımayacağı konusuna da açıklık getirdi. Kubiş, “Görüşmede Kosova’nın bağımsızlık sürecini de masaya yatırdık. Görüşmemizde Kosova bağımsızlığının tanınması konusunda Cumhurbaşkanı Sejdiu’nun istemini dinledim. Ben de kendilerine ülkemin konuyla ilgili şimdiki tutumunu onlara ilettim. Bizim şu anki düşüncemiz bu konuda aceleci davranmamaktır. Biz hükümet olarak, Kosova’ya EULEX Misyonunun gönderilmesine destek verdik ve bu çatı altında da Kosova’da var olmaya devam edeceğiz. Ama Kosova’nın bağımsızlığını şu an itibari ile tanımayı düşünmüyoruz” diye konuştu. Kendinizi bağımsız Kosova Cumhuriyeti’nde mi yoksa Sırbistan’ın bir bölgesinde mi görüyorsunuz sorusuna Kubiş, “Ben, şu an Kosova ziyaretinde bulunuyorum” şeklinde yanıtladı. Cumhurbaşkanı Fatmir Sejdiu da görüşme sonrasında yapmış olduğu açıklamada görüşmeyi ileriye dönük bir gelişme olarak nitelendirdi. Görüşmede konuk bakan ile Slovakya tarafından Kosova’ya sunulan yardımdan ve gelecek ile ilgili çalışmalardan bahsettiklerini söyledi. Kubiş, Kuçi’yi de ziyaret etti Kosova temasları çerçevesinde Kosova Başbakan Yardımcısı Hayredin Kuçi ile de bir araya gelen Slovakya Dışişleri Bakanı Yan Kubiş, Kuçi’den hükümetin çalışmaları hakkında bilgi aldı. Kuçi, hükümetin bağımsızlık sonrasında yapmış olduğu çalışmalar hakkında bilgi verdi. Kosova’nın uluslararası toplum gözetiminde çalışmalarına devam ettiğine dikkat çeken Kuçi, Kosova’nın yeni anayasasının sınırları içinde yaşayan bütün toplulukların haklarını koruduğunu söyledi. Kosova’nın demokratik ve bağımsız devlet olduğuna dikkat çeken Kuçi, konuk bakandan Slovakya hükümetinin Kosova’nın bağımsızlığını tanımaya davet etti. Avrupalı parlamenterler Kosova’yı ziyaret etti Kosova ziyaretinde bulunan Avrupa Parlamentosu heyetine başkanlık eden Pack, Kosova’nın içinde yaşayan bütün toplulukları kucaklaması gerektiğine işaret ederken, Sırbistan seçimlerinin Kosova’da yapılmasına karşı olduğunu söyledi. K osova'da temalarda bulunan Avrupa Parlamentosu heyeti ziyaretinin ilk gününde Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, Başbakan Haşim Thaçi, Kosova Meclis Başkanı Yakup Krasniçi, UNMIK Yöneticisi Yoakim Riker, Kosova Meclisi başkanlık Divanı üyeleri ile bir araya geldi. Heyet, Kosova ziyaretinin ikinci gününde Kosova’da yaşayan topluluklar temsilcileri ile bir araya geldiler. Heyet gerçekleştirmiş olduğu ziyaretlerde Kosova’da ki güncel durum ile Kosova’nın bu noktadan sonra atacağı adımlar hakkında bilgi aldı. Heyeti Seydiu, kabul etti Avrupa Parlamentosu heyetine başkanlık eden Doris Pack beraberindeki heyet ile ilk ziyaretini Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu’ya gerçekleştirdi. Seydiu’dan güncel durum hakkında bilgi alan heyet, Kosova kurumlarının ülkede yaşayan tüm vatandaşlara eşit yaklaşım gösterdiklerini belirterek, geçenlerde onaylanan anayasanın da tüm vatandaşlara hitap etmesi gerektiğini, dolayısıyla siyasi liderlerin, Kosovalı Sırpların da bu anayasaya güvenmelerini sağlamalarının zorunluluğunu söyledi. Doris Pack, Kosova Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu ile gerçekleştirdiği temaslarının ardından basına yaptığı açıklamada, "Başta Sırplar olmak üzere Kosova'da yaşayan tüm halkların, Kosova Anayasasına güvenmeleri için siyasi liderlerin gayret göstermesi gereklidir. Bu anayasa, vatandaşlara kimliklerini korumaları imkanını sağlamaktadır. Anayasaya güven duyulması için Kosovalı siyasilerin gayret göstermesi gerekir" dedi. Kosova Cumhurbaşkanı Seydiu ise, Kosova'nın demokratik bir ülke olarak gelişmesi için çalışacaklarını belirtti. Cumhurbaşkanı Seydiu, Kosova'nın Avrupa-Atlantik bütünleşme sürecine de özen göstereceğini belirtti. Pack, Rüker ile de görüştü AB Parlamentosu üyesi Doris Pack, Kosova UNMIK Yöneticisi Rüker’i de ziyaret ederek, kurumun çalışmaları ve özellikle de Sırbistan seçimlerinin Kosova’da düzenlenmesi konusu ile yakından ilgilendi. Pack görüşme ardından yapmış odluğu açıklamada görüşmede diğerleri arasında 11 Mayısta Sırbistan’da yapılacak olan Sırbistan seçimlerini görüştüklerini belirtirken, “Birleşmiş Milletlerin 1244 sayılı kararı Kosova’da Sırbistan seçimlerinin düzenlenmesine izin vermiyor. BM 1244 sayılı karara göre olası yapılacak olan bu seçimler geçersizdir” diye konuştu. Kosova’da A B ’ n i n görevine de değinen Pack, AB ve Avrupa Parlamentosu Kosova’da barış ve istikrarı sağlamaya hazır olduğunu söyledi. : 4 24 ý y a S KOSOVA TÜRKLERÝ’NÝN ÝLK BAÐIMSIZ GAZETESÝ Haftalýk gazete Sahibi ve Genel Müdürü: Mehmet BÜTÜÇ Yazı İşleri Müdürü: Sencar KARAMUÇO Kosova Perşembe, 24 Nisan 2008 4 Başkan Seydiu: ”Kosova bağımsızlık testini başarıyla geçti” Kosova’nın bağımsızlığını bir olgunluk testi olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, Kosova’nın bu testi başarılı ile geçtiğini ifade ederken, Kosova’yı güzel günlerin beklediğine dikkat çekti. H ükümetinin programının sunulduğu oturumda meclisteki milletvekillerine hitap eden Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, Kosova’da ki mevcut durum hakkında bilgi verdi. Kosova’da bağımsızlık sonrasında her şeyin rayında ve istikrarlı olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı, Kosova’yı ilerleyen günlerde güzel günlerin beklediğini söyledi. Kosova’nın bağımsız ve egemen devlet testini başarıyla geçtiğine dikkat çeken Seydiu, “Kosova geçmesi geren önemli bir virajı geçerek bağımsızlığını kazanmış bulunuyor. Kosova’nın bağımsızlığını bu güne dek 37 devlet tanımış bulunuyor. Bu tanıyan devletler arasında G 8 den 7 devlet bulunması, Kosova gerçeğini tüm çıplaklığı ile gözler önüne sermesi açısından önem arz etmektedir” diye konuştu. Cumhurbaşkanı, Kosova’nın sınırları içinde yaşayan herkesin devleti olacağını tekrarlarken, komşu ülkelerle de iyi ilişkilerde bulunmayı amaçladıklarını söyledi. Sırbistan’ın önümüzdeki ay yapılacak olan seçimlerini Kosova’da da örgütlemeye kalkışacağının altını çizen Seydiu, buna hiçbir halükarda izin verilmeyeceğini söyledi. Kosova’nın son dönemde karşılaştığı en önemli sorunlardan birini bu sorunun teşil ettiğine dikkat çeken Seydiu, Kosova’nın uluslararası toplum tarafından tanınan ve toprak bütünlüğünün güvence altında olduğu bir devlet olduğunu söyledi. Kosova’nın bağımsızlığını uzun bir süreçten sonra Kosova vatandaşları iradesi çerçevesinde Ahtisaari’nin paket önerisine ve ABD ve AB işbirliği sayesinde kazandığını söyledi. Rehn: “Kosova kendi ayakları üzerinde duracak” A vrupa Birliği’nin Genişlemesinden sorumlu üyesi Olli Rehn, Güney Doğu Avrupa sivil topluluklarına adanmış konferansta yaptığı konuşmada, Kosova’nın bağımsızlığının önemine değindi. Kosova’nın bağımsızlığının ülke sınırları içinde olduğu gibi bölgenin geleceğine de hizmet edeceğine ifade eden Rehn, Sırbistan seçimlerinin de kazasız ve belasız çözüme kavuşturulmasından sonra Güney-Doğu Avrupa ülkelerine Avrupa’nın kapılarının açılacağını söyledi. Kosova’nın çok uluslu bir toplum temellerinde kurulduğuna dikkat çeken Rehn, kabul edilen yeni demokratik anayasa ile bunun tescillendiğini söyledi. Kosova’yı artık ileride çok iyi günler beklediğine dikkat çeken Rehn, “Avrupa Birliği, Kosova’nın artık kendi ayaklarında kalmasını desteklemektedir. Birlik, Kosova’ya yardım ederek Kosova’nın kendi kendisini kalkındırmasını amaçlamaktadır. Biz bu kalkınmayı bizim ekonomik ve sosyal programımızla gerçekleşmesini amaçlıyoruz. Kosova’da AB çerçevesinde görev yapacak olan EULEX’in de esas amacını bu oluşturmaktadır” diye konuştu. Avrupa Birliği’nin Sırbistan’da yapılacak olan seçimlerden sonra izolasyona karşı karar alacaklarına inandığını belirten Rehn, Sırbistan’da ki başarılı seçimler sayesince, Sırbistan’ın da kendini AB ülkeleri arasında bulacağını söyledi. Ýç Haberler: Fevzi KARAMUÇO Kültür: Ýskender MUZBEG Yayýn Koordinatörü: Taner GÜÇLÜTÜRK Balkan ve Ankara Muhabiri: Erhan TÜRBEDAR Gilan Muhabiri: Celal MUSTAFA Mamuþa Muhabiri: Suphi MAZREK Muhabirler Koordinatörü: Enis TABAK Muhabir: Yüksel POMAK Spor: Ýsmail MAKASÇÝ, Abdülkadir BIYIKLI Mizanpaj: Eren BÜTÜÇ Yazýlarda ortaya atýlan fikirler, yazarlara aittir. Gazetemizin resmi görüþü deðildir. Yazýlarýn sorumluluðu yazarlara aittir. e-mail: [email protected] [email protected] Adres: Adem Yaþari No: 8, Prizren/Kosova Tel. 029 623 503 Fax: + 381 (0)29 623 503 Rehn: Kosova, Avrupa perspektifine sahip Öte yandan Avrupa Birliği’nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oli Ren, Almanya’da yayın yapan “Die Welt” gazetesine verdiği demeçte, Kosova’nın Avrupa perspektifine sahip olduğunu söyledi. Kosova’nın bağımsızlığı ilan etmesi ile önemli bir mesafe kat ettiğine ifade eden Ren, bu noktadan sonra Kosova’nın Avrupa’ya entegre olmak için çaba sarf etmesi gerekliliğine işaret etti. Rehn, Kosova’nın tam olarak Avrupa standartlarına ulaşması için Avrupa Birliği’nin ekonomik ve sosyal kalkınma ile gerekli olan yardımı sunacağını söyledi. Şu an Kosova’yı 18 Avrupa Birliği üyesinin de tanımış olduğuna dikkat çeken Rehn, “Şu an itibari ile Avrupa Birliği üyelerinin önemli bir kısmı Kosova’nın bağımsızlığını tanımış bulunuyor. Ama bu birliğin bununla yetineceği anlamına gelmez. Bizim amacımız bütün birlik üyelerinin Kosova’yı bağımsız bir devlet olarak tanımasıdır. Bunun için çalışmalarımız sürmektedir. Bunun çözümünden sonra da birlik olarak, Kosova’nın ekonomik kalkınmasına ve birliğe üyeliğine odaklanmamız gerekiyor” diye konuştu. Banka: Raiffeisen Bank Yeni Dönem Hesap No: 1502001000171635 Yeni Dönem KTM Þirketi Danýþma Kurulu: Baský: Fikri Þiþko (Ýl Mahkeme Yargýcý) “SIPRINT” basýmevi Refki Taç (Avukat, Uluslararasý Hukuk Uzmaný) Prizren Zeynel Beksaç (Türkçem Dergisi Sahibi) Agim Rifat Yeþeren (Belediye Kamu Avukatý) Levent Koro (UNDP Ekonomi Uzmaný) “Yeni Dönem” Kosova Türk Medyasý Elsev Brina (Türk Dili Öðretmeni) yayýnýdýr. 5 Perşembe, 24 Nisan 2008 Kosova Kosova ihraç etmeye başladı Kosova Ticari ve Endüstri Bakanlığı yayınladığı “Kosova’da 2007 yılında ticari hizmetler” başlıklı broşürde, Kosova’nın 2007 yılında ticari hizmetleri ile ilgili rakamlar ile verileri yayınladı. Yayınlanan verilere göre Kosova’da 2007 yılında 2006 yılına oranla daha fazla ürünün ihraç edildiği gözlerden kaçmıyor. K osova Ticari ve Endüstri Bakanı Lütfi Jarku, konu ile ilgili yapmış olduğu açıklamada Kosova 2007 yılında dış ülkelere 96.4 milyon avro mal ihraç ettiğini belirtirken, 2006 yılına oranla bununun yüzde 35.2 daha fazla artığına dikkat çekti. Jarku, “Kosova mallarının ithal ve ihraç etmesi ile ilgili ihraç edilen malların ithalata kıyasen % 6.4 artış göstermiştir. Bu da önceki yıllara kıyasen yüzde 5.7 artışını ifade etmektedir. Son yıllarda Kosova mallarının ihracında önemli artışlar olmasına rağmen, bunun ekonominin gelişimi için yeterli olduğunu söyleyemeyiz” diye konuştu. Jarku, geçen yıla kıyasen Kosova’da ticari hizmetlerin %21,5 artığı belirtilirken, dış ülkelerle ticari hamcın 1,6 milyarı aştığı belirtildi. Jarku, Kosova’da 2007 yılında ithalin 1.499.9 milyar artığı belirtilirken, bu artış her yıl yüzde 20.8 artış gösterdiğine de işaret etti. 2007 yılında dış ülkelerle yapılan ticari ilişkilere de değinen Bakan Jarku, ihraç edilen bu malların büyük bir kısmının 2007 yılında CEFTA ve Batı Avrupa ülkelerine yapıldığını ifade ederken, “Kosova 2007 yılında ihraç ettiği malların yüzde 34’ünü CEFTA ülkelerine ihraç A ederken bu ülkelerden de yüzde 7.4 mal ithal etmiştir. Bir yıllık süre zarfında AB ülkelerine yüzde % 27.6 mal ihraç ederken, bu ülkelerden ise % 31.3 mal ithal edilmiştir” diye konuştu. Kosova Ticari ve Endüstri bakanına göre, 2007 yılında Kosova mallarının en çok ihraç edildiği ülkeler arasında Makedonya, Arnavutluk, İsviçre ve İtalya olduğu ifade ederken, Kosova’nın en çok mal ithal ettiği ülkeler arasında Sırbistan, Makedonya, Almanya, Çin ve Türkiye yer aldığını söyledi. Kosova mallarının Doğu Avrupa ülkelerine ihraç edilmesi 2007 yılının en önemli bir sürprizi olarak belirten Bakan Jarku, Kosova mallarının her geçen gün kalitesini artırdığını ve dünya standartlarını zorladığını söyledi Bakan Jarku’ya göre 2007 yılında ihracatta sağlanan olumlu havanın 2008 yılında da yansıyacağına inandığını ifade ederken, “Geçen yılın Ocak — Şubat ve Mart aylarına oranla, bu yılın bu aylarında daha fazla mal ve hizmet ihraç edilmiştir. Geçen yılın ilk aylarında 15 milyon avro değerinde mal ihraç edilmişken, bu yıl ise bu rakam 19 milyon avro olmuştur” diye konuştu. Kouchner, topluklar konusunda uyardı vrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin düzenlenen son toplantısında diğerleri arasında Kosova konusunu da masaya yatırıldı. Kosova’nın bağımsızlığı ile bir trend yakaladığına dikkat çekilerek, Kosova’nın içinde yaşayan bütün toplulukları kucaklaması gerekliliğine vurgu yapıldı. Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde yaptığı konuşmasında, Kosova’da durumun sakin olmasının kendilerini sevindirdiğini ifade ederken, taraflardan barış ve huzurun sağlanması talebinde bulunurken, herkesi şiddetten uzak durmaya davet etti. Kosova’nın sınırları içinde yaşayan bütün topluk haklarını garanti altında alması gerekliliğine işaret eden Kouchner, “Kosova hükümeti, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi belirttiği gibi, Avrupa İnsan Hakları Anlaşmasına, İşkencenin Önlenmesi Anlaşması ve Milli Azınlıkların korunması anlaşmalarına saygılı olmalıdır” diye konuştu. Kosova’nın içinde yaşayan bütün toplulukların hak ve çıkarlarını koruması gerektiğini ifade eden Kouchner, topluklar arasında var olan bütün sorunların barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğini savundu. Kosova’da Sırp ve Kosovalıları şiddetten kaçınmaya davet eden Kouchner, Avrupa parlamentosu tarafından belirlenen insan hakları, yasaların üstünlüğü, toplulukların hakları, mülteciler ve kayıp kişiler ile ilgili konularda yasalara uygun çalışmalarda bulunulması isteminde bulundu. osova’nın bağımsızlığını ilan ettikten sonra çözmesi gereken önemli sorunlardan biri olan komşuları ile sınırlarını çizmek adına önemli bir adım attı. Kosova ile Makedonya arasında sınırı belirlemek adına iki ülke arasında bir teknik komisyon kuruldu. Komisyon, hafta sonu Üsküp’te yapmış olduğu toplantısında bir protokol imzalandı. İmzalanan protokolü Kosova adına Bekim Çolaku imzalarken, Makedonya adına protokolü Todor Nanev imzaladı. Makedon tarafının komisyon başkanı Todor Nanev ve Kosova tarafı komisyon başkanı Bekim Çolaku, bu yılın sonuna kadar iki ülke arasında sınır sorununu sona erdirecek nihai anlaşmanın imzalanacağına inandıklarını ifade ettiler. Todor Nanev, Protokolün Marthi Ahtisari’nin planı ve 2001 yılında imzalanan anlaşmaya dayandığını ifade ederken, “Ortak komisyonun, bu konuda çalışmalarını yıl sonuna kadar tamamlayacağını düşünüyorum. Sınır çizimi konusunda şu aşamada hiçbir sorun bulunmamaktadır. Bazı çalışmaların ardından komisyon bir diğer toplantısını Priştine’de düzenleyecektir. Makedonya ile sınır çiziliyor K Kosova gündemi R Sencar Karamuço Reþit olmayan Kosova eþit olmamak. Yani hiçbir hukuki iþi tek baþýna yapamamak. Medeni hukuktaki basit tanýmý bu. Reþit olana dek, yani medeni kanuna göre 18 yaþýný doldurana kadar baþkasýnýn denetimi altýnda kalmakla eþdeðer bir kavram reþit olmamak. Reþit olmayan bir çocuk, bu süreç içinde yasal olarak (miras hakký hariç) hiçbir yükümlülük altýna girememektedir. Bu süreçte miras sahibi olabilen çocuðun, bunlarýn satýþýný veya baþkasýna devretmesi de mümkün deðildir. Devretme veya satma giriþimleri de geçerli deðildir. Bu süreçte tam anlamý ile vat olan hak ve çýkarlarýný velilerine býrakmaktadýr. Bu kadar medeni hukuk bilgisi yeter diyorum ve “reþit olmama” üzerine bu kýsa kavramsal çerçeveyi oluþturmaya iten nedeni açýklamak istiyorum. Yukarýdaki konsepte çizmeye çalýþtýðým “reþit olmayan” çocuðu bu yazýmda Kosova canlandýrýyor. Kosova bildiðimiz gibi iki ayý aþkýn bir süre önce baðýmsýzlýðýný kazandý yani yeniden dünyaya gelmiþ oldu. Bu doðum ile Kosova, uluslararasý toplumun en yeni ve en genç bebeði konumuna kavuþtu. Uluslararasý toplumdaki bu doðum karinesi, insanoðlu dünyasýna göre farklýlýk arz etmektedir. Ýnsanoðlu dünyasýnda bir çocuk dünyaya geldiði zaman reþit oluncaya dek, velileri yönetimi altýnda yaþamýný sürdürür. Ama uluslararasý toplumda bu farklýlýk arz etmektedir. Burada yeni doðan çocuðun reþit olmasý diye bir olgu söz konu deðildir. Doðum aný ile yada baðýmsýzlýk ilaný ile yeni doðan çocuk (ülke) rüþtünü kazanýr ve reþit olur. Bu noktadan sonra da kendi karalarýný kendi verdiði gibi kendi göbek baðýný da kendisi kesmektedir. Ýþte insanoðlu dünyasý ile uluslararasý toplum arasýndaki doðum veya reþit olmadaki temel farklýlýk budur. Ama Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný veya doðumunun uluslar arasý arenadakine göre farklýlýk arz ettiði gözlerden kaçmamaktadýr. Kosova’nýn doðumu uluslararasý toplumdan daha fazla insan oðlunun doðum karinelerine benzerlik arz ettiðini söylersek abartmýþ olmayýz. Çünkü Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný kazanmasýndan iki ayý aþkýn bir süre geçmesine raðmen, Kosova halen rüþtünü kazanmadýðý gibi insanoðlunun doðumdan sonra yaþadýðý reþit olmama sürecinden geçmektedir. Bunun nedeni Kosova’nýn doðum (baðýmsýzlýk) kararýnda Ahtisaari planýndan kaynaklanmaktadýr. Kosova’nýn doðumdan sonra velileri (UNMIK, Avrupa Birliði) himayesinde yaþamasý bunu kanýtlar nitelikte. Kosova, reþit olana dek, kendi ile ilgili hukuki ve cezai sorumluðu velilerine býrakacaktýr. Reþit olmayan bir çocuk olan Kosova, bu noktada saðlýklý karar veremeyeceðinden, kendi geleceði ile ilgili en iyi kararý velileri yani UNMIK ve Avrupa Birliði verecektir. Çocuðun bu noktadan sonra velilerinin vereceði kararlara saygýlý kalmalarý gerekecektir. Çünkü, veliler her zaman çocuklarý için en iyisini düþünür. Sizce de Kosova’nýn yukarda çizmiþ olduðum paradigmalar çerçevesindeki velileri Kosova için yani bizim için en iyisini düþünür mü? Bunun cevabýný size býrakýyorum. Uluslararasý toplumda her yeni baðýmsýzlýðýný ilan eden devlet adýndan da anlaþýlacaðý gibi baðýmsýz olmaktadýr. Ama Kosova konusunda bu farklýlýk arz etmektedir. Kosova baðýmsýzlýk sonrasýnda tam anlamý ile baðýmsýz olmadýðý gibi velilerinde bir deðiþiklik olmuþtur sadece. Baðýmsýzlýk öncesinde Kosova’nýn velileri UNMIK ve Sýrbistan iken baðýmsýzlýk sonrasýnda Sýrbistan yerini Avrupa Birliði’ne kaptýrmýþtýr. Yani Sýrbistan’ýn UNMIK ile var olan evliliði son bularak, Kosova üzerindeki karar vericiliðini kaybetmiþtir. Sýrbistan tarafýndan boþalan veliliði Avrupa Birliði doldurdu. Þu an Kosova ve velileri arasýnda bir mutabakatýn olduðunu söylemek zor. Ýki veli arasýnda çocuðun yetiþtirilme tarzý ve geleceði ile ilgili tam anlamý ile bir tartýþma almýþ baþýný gidiyor. Her iki tarafta kendi doðrusunu diðerine kabul ettirmekte kararlý. Kosova’nýn büyük velisi UNMIK, eski ortaðý Sýrbistan ile Kosova konusunda yeni bir flört içinde. UNMIK, Belgrat’taki akrabalarý (BM Belgrat Bürosu) aracýlýðý ile yeni doðan çocuk (Kosova) konusunda yeni görüþmeler yapabileceðinin sinyallerini verdi. UNMIK, Kosova’nýn tam olarak velayeti konusunda deðil de çocuðun geleceði ile ilgili küçük bazý imtiyazlar verebileceðini iþletmiþ oldu. Bu flört çocukta yani Kosova’da duyulunca, Kosovalý liderler tarafýndan sert tepki ile karþýlandý. Sýrbistan ile artýk hiçbir ailevi baðýn kalmadýðýna dikkat çeken Kosovalý liderler, velileri UNMIK’i bu konuda bir adým atmamasý konusunda uyardý. Ama bu konuda yine karar verici tabi ki büyük veli UNMIK olacaktýr. Kosova halen rüþtünü kazanamadýðý için velisi UNMIK’in vereceði karara uyacaktýr veya velileri ile kavga edip kendi baþýnýn çaresine bakmak zorunda kalacaktýr. Kosova Haradinay, Prizren’de Fevzi Karamuço E Duvarýma izinsiz afiþ asmayýnýz! vim, evim güzel evim diye dünyada kullanýlan bir atasözü vardýr. Bu atasözünün anlamý ve önemi insanýn evinin kendisi için ne kadar kutsal olduðunu betimlemektedir. Ev sahibi bu halükarda evini korumak için gerekli önlemleri aldýðý gibi evine dýþardan bir saldýrýnýn gelememesi için de hali hazýrda bulunur. Her evin kendine has uyulmasý gereken kurallarý bulunmaktadýr. Bu kurallara ev sakinleri olduðu gibi, komþular ve diðer yabancýlar da uyma mecburiyetindedir. Bu noktada en çok bu kurallara komþularýn uymalarý istenir. Çünkü, ev sakinlerinin sürekli muhatap olduðu ve kendi evine yani mülküne saldýrý yapabilecek olan komþulardýr. Ev sahibi komþusunun mülküne karþý gösterdiði saygýyý, komþusunun da kendi mülküne karþý göstermesini ister. Bu da gayet normal bir istektir. Komþularýn birbirine saygý göstermeleri iyi komþuluk iliþkilerini de beraberinde getirir. Kosova uzun zamandan beklediði, mücadele ettiði baðýmsýzlýðýný iki aylýk bir süreç öncesinde kavuþtu. Yani Kosovalýlar kendine has ilk defa bir eve yani mülke sahip oldular. Uzun zamandan beri verilen mücadele sonrasýnda bu evin kurulmasý evi daha da kutsallaþtýrdý. Ama þu an sahip olunan evin, ayakta durmasý için onarýmdan geçmesi gerekiyor. Çünkü, ev ekonomisi týkanma noktasýnda, evin imajý yeniden düzenlenmeli, evin önü tamirden geçmeli, çatýsý deðiþtirilmeli ve ev hane halký içinde ayrýmýn kaldýrýlmasý ve herkesin ayný þartlara sahip olmasý gerekiyor. Ama buna karþýn Kosova’nýn komþusu Sýrbistan sorunlarý çözülmek bilmiyor. Yani, Kosova kendisinin sahip olduðu, çok sayýda dünya devleti tarafýndan da tanýnan Kosova gerçeðini Sýrbistan bir türlü kabule yanaþmýyor. Devamlý Kosova’nýn kendi topraðý olduðunu savunarak, Kosova’nýn satýlýk olmadýðý tezini öne sürüyor. Baþka bir deyiþle, Sýrbistan, Kosova’yý hala kendi eviymiþ gibi kabul ederek, kendi örf ve adetlerinin bu evde de sürmesi taraftarý. Tek sözle, komþusunun avlusunu kendi avlusu gibi kullanmak istiyor. Kendi ailesini ilgilendiren seçimleri komþusuna da taþýyýp onu da bu iþe alet etme politikasý güdüyor. Bu istekte ister istemez eve yeniþ sahip olan ve tapusunu elinde bulunduran Kosova’yý kýzdýrýyor. Kosovalýlar, uzun mücadeleler sonrasýnda kazandýklarý evlerine, komþusunun karýþmasýna doðal olarak da doðru bulmadýðý gibi karþý çýkýyorlar. Bu konuda halen söz sahibi olmayan Kosova’da kendi aðabeyini yani UNMIK’in buna karþý çýkmasýný bekliyor. Yani bu noktada Kosova, Aðabeyinin karar vermesini beklerken, aðabey yaptýðý açýklamalar ile buna izin vermeyeceðini belirtirken, komþu ise seçimlerini komþuda yapmakta kararlý tavýr takýnýyor. Kosova’da bu ve buna benzer diðer akýl olmaz olaylar yaþanýyor. Siyasette bazý þeyleri yani gerçeklere alýþmak zor da olsa alýþýlmasý gerekmektedir. Sýrbistan bazý gerçekleri kabul etmekten artýk kaçýnmayarak gerçeði kabul etme zamaný gelmiþtir. Kosova baðýmsýzlýðýný ilan edeli aradan iki ay geçmesine raðmen bu konunun Sýrbistan ayaðýnda hiçbir geliþme olmadý. Yani Sýrbistan eskiden uyguladýðý Kosova siyasetini uygulamaya çalýþýyor. Baðýmsýzlýk öncesinde kendi iç seçimleri ile ilgili afiþleri Kosova’da astý. Baðýmsýzlýktan sonra da bunu tekrarlamak istiyor. Ama bununu artýk hayata geçmesi zor gibi gözüküyor. Artýk herkes kendi avlusunu temizlemek, duvarlarýný temiz tutma zamaný geldi. Bütün komþular gibi Sýrbistan’da artýk yeni komþusu ile dostlukla, birbirine saygý göstermelerle iliþkilerini geliþtirebilir. Ýnþallah bu iki komþu da bu noktadan sonra birbirine saygý gösterirler. Bunu beklemekten baþka bir çaremiz yok. Bekleyelim ve görelim diyorum. Perşembe, 24 Nisan 2008 6 AAK Parti Baþkaný Ramuþ Haradinay, beraberindeki heyet ile Prizren’i ziyaret etti. Prizren’in tüm Kosova’ya çok uluslu toplum baðlamýnda örnek teþkil ettiðini ifade eden Haradinay, topluluklarýn Kosova’nýn zenginliði olduðuna dikkat çekti. L ahey Mahkemesinde yargýlanan ve geçtiðimiz hafta berat eden Eski Baþbakanlardan ve AAK Partisi Baþkaný Ramuþ Haradinay, belediye ziyaretlerine dün Prizren ile devam etti. Prizren ziyareti çerçevesinde partililer ve sempatizanlarý ile bir araya gelen Haradinay, Baðýmsýz Kosova’nýn herkese olduðu gibi Prizrenli vatandaþlara da parlak bir geleceði garanti altýna aldýðýný söyledi. Prizren’in bütün Kosova için bir örnek teþkil edecek niteliðe de sahip olduðuna iþaret eden Haradinay, “Baðýmsýz ve çok uluslu Kosova’nýn en iyi örneðini Prizen oluþturuyor. Prizren bu noktada bütün diðer belediyelere örnek olacak nitelikte. Diðer belediyelerde Prizren’i örnek alarak, çalýþmalarýný yürütmelidirler” diye konuþtu. Topluluklarýn Kosova’nýn zenginliði olduðuna dikkat çeken Haradinay, “Baðýmsýz Kosova’nýn temel unsurlarýndan birini topluluklar oluþturmaktadýr. Bizler çoðunluk olarak, topluklarý korumak ve onlarýn haklarýný geliþtirme konusunda yükümlüyüz. Bu bizim parti olarak verdiðimiz önemli bir noktayý teþkil etmektedir” diye konuþtu. Haradinay, beraberindeki heyet ile Þadýrvan’da bulunan þehit Cevat Beriþa’nýn anýtýný ziyaret ederek, anýtta çelenk býrakmayý ihmal etmedi. Bu çerçevede halkla da sohbet etme fýrsatý yakalayan Haradinay, bütün Prizrenlilere güzel bir gelecek vaadinde bulundu. Seydiu: Kosova, NATO ve AB üyesi olacak L DK Gilan Şubesinin 18’nci kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen törende hazır bulunan Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, Kosova’nın tüm vatandaşlarını kucaklayacak bir devlet olma yolunda ilerlediğini söyledi. Bunu yanı sıra Kosova’nın AvrupaAtlantik örgütlerine de bütünleşme yolunda emin adımlarla ilerlediğine dikkat çeken Seydiu, bu konuda Kosovalı siyasiler olarak kararlı olduklarının dikkatini çekti. Kosova’nın çok yakında kendisini uluslararası örgütlerin içinde yer bulacağını ifade eden Cumhurbaşkanı, Avrupa Birliği ve NATO üyeliği konusunda kararlı olduklarını söyledi. Kosova’nın bağımsızlığını tanıma sürecinin de devam ettiğine dikkat çeken Seydiu, “Kosova’nın dünya devletlerince bağımsız ve demokratik bir devlet olarak tanınması, Kosova’nın var olan değerleri, benliği ve politik vizyonunun karşılığıdır. Kosova’nın demokratik bir devlet olarak tanınması, Kosova gerçeğini tescilleşmektedir” diye konuştu. Thaçi, Karadağ’dan umutlu B aşbakan Hashim Thaçi yaptığı açıklamada, Karadağ'ın Kosova'nın bağımsızlığını yakında tanımasını beklediğini söyledi. Thaçi, "Karadağ Kosova'nın bağımsızlığını tanıma konusunda kararsız davranıyor. Ama bunun yakın gelecekte aşılacağını düşünüyorum. Bizim bu noktadan sonra amacımız diğer komşularımız ile olduğu gibi Karadağ ile de iyi ilişkiler kurmaktır" diye konuştu. Kosova'da yaşayan Karadağlıların anayasada kendilerinden bahsedilmesinden sonra oluşan protestolar ile ilgili bir soruya Thaçi, "Anayasanın üçüncü maddesi Kosova'nın Arnavutlar ve diğer toplumlardan oluşmuş, çok ırklı bir toplum olduğu yazıyor. Bu da, anayasanın Kosova'da yaşayan bütün toplumlara eşit davrandığını ve davranmaya da devam edeceğinin açıkça bir kanıtı” şeklinde cevapladı. Balkan AB, Sýrbistan ile paktý Makedonya’da sigarayla mücadele kampanyasý baþladý Mayýs seçimlerinden Kamu alanlarýnda sigara içilmesi tamamen yasaklanacak ve önce imzalamak istiyor üreticilere sigara paketleri üzerine sigara içenlerin hastalýklý 7 Perşembe, 24 Nisan 2008 M organlarýnýn resimlerini koyma zorunluluðu getirilecek. akedon hükümeti geçtiðimiz ay Tütün ve Tütün Ürünleri Kanunu ve Sigarayla Mücadele Yasasýný deðiþtirerek sigaraya karþý ülke çapýnda yoðun bir kampanya baþlattý. 2009 ortasýndan itibaren sigara paketleri üzerine tiryakilerin hasta organlarýnýn resimlerinin konmasý zorunlu olacak. Üreticilerin, resimsiz sigara paketlerini deðiþiklikler yürürlüðe girdikten sonraki üç ay içinde satmalarý, bu süre sonunda kalanlarý piyasadan çekmeleri gerekecek. Sigara içmenin týbbi sonuçlarýný hatýrlatýcý nitelikteki bu gibi resimler, kanserli ciðerler, týkanmýþ damarlar veya çürümüþ diþler gibi çeþitli olabilecek. Amaç, sigara tiryakilerini bu alýþkanlýðý býrakmalarý yolunda cesaretlendirmek. Fotoðraflarýn seçiminden, sigaraya baðlý hastalýklar konusunda uzmanlardan oluþan bir saðlýk bakanlýðý komisyonu sorumlu olacak. Makedonya, bölgede bu tip bir kampanya baþlatan ilk ülke olacak. Makedonya’daki tütün sanayii deðiþikliklere kýzmýþ durumda. Üreticiler, gerekli yazýlý uyarýlarý bastýrmak için zaten büyük miktarlarda para harcadýklarýný ileri sürüyor ve sigara paketlerini resimler içerecek þekilde yeniden tasarlamanýn getireceði önemli düzeydeki yeni harcamalardan þikayet ediyorlar. Ayrýca verilen sürenin kýsalýðýna da itiraz ediyorlar. Hükümet bununla birlikte, Sigarayla Mücadele Yasasýný 2006 yýlýndaki yasada yer almayanlar da dahil olmak üzere bütün kamu alanlarýnda sigara içilmesini yasaklayacak þekilde deðiþtirecek. Yasak, restoranlar ve diðer tesislerde sigara içenler için ayrý masalar konmasýný öngören önceki politikanýn sigara içmeyenlerin hava kalitesini saðlamadan etkisiz kalmasý sonrasýnda geldi. Þu anda Makedonya’da neredeyse her restoran veya barda sigara içenler ve içmeyenler için ayrýlmýþ masalar var. Ancak masalar ayrý odalara konmak yerine çoðu zaman birbirleriyle dip dibe durduðu için, duman dolu atmosfer genelde deðiþmiyor. Yeni kurallara göreyse, sigara içilen odalar tesis alanýnýn %50’sini geçemiyor. Kuralý ihlal eden iþletmeler 4 bin 500 avroya varan aðýr para cezalarýna çarptýrýlabilecek. Araþtýrmalar, Makedon nüfusunu üçte birinin günde bir paket sigara içtiðini gösteriyor. Bu tiryakilerin %8 kadarý da 13 ila 15 yaþlarýnda. Sigara içenlerin yalnýzca %5’i býrakmayý planlýyor. B Elçi’den sorunu çözün çaðrýsý M’nin Makedonya ile Yunanistan arasýndaki isim anlaþmazlýðýnda görevli elçisi Matthew Nimetz yaptýðý açýklamada, meseleyi mümkün olan en kýsa sürede çözmek için acil uzlaþma gerektiðini söyledi. Nimetz, Yunanistan Dýþiþleri Bakaný Dora Bakoyanni ile Atina’daki görüþmesi sonrasýnda yaptýðý açýklamada, “Bir çözüm önermeye hazýr deðiliz, fakat son bir aydýr yaþanan olaylar duruma tamamen farklý bir boyut kazandýrdý ve nihai bir uzlaþmaya varmak için müzakerelerin devamýnýn önemi ve aciliyetinin altýný çizmiþtir.” Ancak elçi, meselenin çözümüne iliþkin herhangi bir süre telaffuz etmedi. Bakoyanni, müzakerelerin Makedonya’da 1 Haziranda yapýlacak erken seçimler sonrasýnda hýzlandýrýlacaðýný söyledi. Müzakereler için, Üsküp’ün Bükreþ’te yapýlan son NATO zirvesinde Ýttifaka katýlým daveti alamamasý sonrasýnda çaðrýda bulunulmuþtu. Nimetz Üsküp’te isim anlaþmazlýðý konusunda üst düzey hükümet yetkilileriyle temaslarda bulundu. AB’nin Geniþlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Olli Rehn Pazartesi günü yaptýðý açýklamada, Brüksel’in Sýrbistan ile kilit bir anlaþmayý Mayýs seçimlerinden önce imzalamak istediðini, ancak Sýrbistan Baþbakaný Vojislav Kostunica’nýn karþý tutumunu yinelediðini söyledi. B rüksel’den üst düzey bir yetkili 21 Nisan Pazartesi günü yaptýðý açýklamada, AB’nin Sýrbistan’ý Birlik üyeliði yolunda tutmak amacýyla önemli bir katýlým öncesi anlaþmayý ülkeyle 11 Mayýs seçimlerinden önce imzalamayý planladýðýný söyledi. AB’nin Geniþlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Olli Rehn Alman Die Welt gazetesine verdiði demeçte, “Sýrbistan’ýn Avrupa entegrasyonundan vazgeçmesini istemiyoruz.” diyerek þöyle devam etti: “Ýstikrar ve Ortaklýk Anlaþmasý (SAA), Avrupa Birliði’nin Sýrbistan’ýn Avrupalý geleceðinde kararlý olduðuna dair güçlü bir sinyaldir.” Bloða katýlma umutlarý besleyen ülkeler için ekonomik ve ticari avantajlar taþýyan anlaþma, Sýrbistan’ý adaylýðýnýn resmi olarak tanýnmasý ve ardýndan da üyelik müzakerelerine yakýnlaþtýracak. Taraflar SAA’yý geçen Kasým ayýnda imzalarken, AB yetkilileri Belgrad’a Eski Yugoslavya Uluslararasý Ceza Mahkemesiyle (SAA) tam iþbirliðinin kilit önem taþýmaya devam ettiðini söylediler. Lahey mahkemesi Sýrbistan’a, aralarýnda eski Bosnalý Sýrp lider Radovan Karadziç ve ordu komutaný Rako Mladiç’in de bulunduðu dört kaçak zanlýyý teslim etmesi yönünde baský yapýyor. Yine de, AB üyelerinin büyük kýsmý, Sýrbistan’ýn Avrupa yanlýsý güçlerini kuvvetlendirmesi ve Kosova’nýn baðýmsýzlýðýna iliþkin rahatsýzlýktan faydalanan milliyetçi güçlerin kazanmalarýný önlemek için ülkeye SAA’yý Mayýs seçimlerinden önce imzalamayý teklif etmeyi savunuyorlar. Geçtiðimiz ay koalisyon hükümetinin çökmesinin ardýndan erken parlamento seçimleri için çaðrýda bulunulmuþtu. Koalisyon, Kosova’nýn baðýmsýzlýk ilanýnýn AB üyelerinin çoðu tarafýndan tanýnmasýnýn ardýndan Sýrbistan’ýn AB ile iliþkileri yakýnlaþtýrmaya çalýþmasý gerekip gerekmediði konusunda ikiye bölünmüþtü. Yakýn tarihli bir ankette, yaklaþan seçimlerin yakýn oranlarla geçeceðine iþaret edildi. Cumhurbaþkaný Boris Tadiç’in Demokrat Parti’si (DS) ve aþýrý milliyetçi Sýrp Radikal Partisi (SRS) %35’er civarýnda oy topluyorlar. DS SAA’nýn imzalanmasýný desteklerken, SRS ve aralarýnda giden Baþbakan Vojislav Kostunica’nýn Sýrbistan Demokrat Partisi’nin de yer aldýðý diðer milliyetçi partiler belgenin imzalanmasýný Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný tanýmak olarak görüyorlar. Bu da, taraflarýn anlaþmayý 29 Nisan kadar erken bir tarihte, AB dýþiþleri bakanlarýnýn Lüksemburg’da yapacaðý toplantý sýrasýnda imzalayabileceði anlamýna geliyor. Ancak özellikle Belçika ve Hollanda, kaçak zanlýlar yakalanmadýkça SAA’nýn imzalanmasýna karþý çýkýyorlar. Reuters’in Brüksel’deki kaynaklara dayanarak Pazartesi günü verdiði habere göre, Hollanda nihai onayýn zanlýlarýn daha sonra teslim edilmesi þartýna baðlanmasý halinde anlaþmanýn þimdilik imzalanmasýný kabul edebilir. Ancak Kostunica, anlaþmanýn Sýrbistan’ýn çýkarlarýna ters düþtüðünü söyleyerek karþýt tutumunu yineledi. “Olli Rehn Kosova’nýn tek taraflý baðýmsýzlýðýný destekliyor ve anlaþmanýn imzalanmasýný destekliyor.” diyen baþbakan þöyle devam etti: “Sýrbistan’ýn, yarýn baðýmsýz bir Kosova’nýn altýna imza atmasý olarak yorumlanabilecek bir anlaþmayý imzalamasýnýn ülkenin ulusal çýkarýna olmadýðý açýktýr.” AB’nin Bölgesel Yardýmdan Sorumlu Komisyon Üyesi Danuta Huebner Belgrad’a yapacaðý iki günlük ziyaret öncesinde Pazartesi günü yaptýðý açýklamada, belgeyi imzalamamakla Sýrbistan’ýn bloðun 2013 yýlýna kadar ayýrdýðý 1 milyar avroluk yardýmýn bir kýsmýný kaybettiði konusunda uyardý. Sýrbistan’da Eski 4 Sýrp Polise Katliamdan Dava S ýrbistan’da “Akrepler” olarak bilinen ünlü polis biriminin eski 4 üyesi hakkýnda, Kosova’da 1998-1999 savaþý sýrasýnda kadýn ve çocuklarý öldürmekten dava açýldý. Savaþ suçu ve soykýrým suçlarýndan yargýlandýðý sýrada mahkemede ölen eski Devlet Baþkaný Slobodan Miloþeviç rejimi tarafýndan kurulan birimin üyeleri 1999 Mart’ýnda Podujevo‘da 14 kadýn ve çocuðu öldürmekle suçlanýyor. Sýrbistan savaþ suçlarý savcýlarý, zanlýlarý Dragan Borojeviç, Zeljko Djukiç, Dragan Mediç ve Miodrag Solaja olarak açýkladý. Bunlar 2007’de Sýrbistan’ýn Sremska Mitrovica bölgesinde tutuklanmýþtý. 2005’te özel Akrepler timlerinden Sasa Cvjetan, benzer suçlardan 20 sene hapse mahkum edilmiþti. Cvjetan, Akrepler’den yargýlanan ilk kiþi olmuþtu. Dünya Avrupa Birliði ‘fal garantisi’ getirdi Dünya Turu Fransa’da ‘aþýrý zayýflýk güzel’ demek yasak Fransa, aþýrý zayýflýðýn (anoreksiya) medyada övülmesini yasaklýyor. Meclisin alt kanadýnda kabul edilen yasa teklifi, gençleri aç kalmaya teþvik eden internet sitelerini, dergileri ve reklamlarý hedef alýyor. Senato tarafýndan onaylanýrsa, kilo kaybýný teþvik edici çalýþmalar yapanlar, 45 bin Euro ve 3 yýl hapisle cezalandýrýlacak. Saðlýk Bakaný Roselyne Bachelot, yasanýn internette aþýrý zayýflýkla ilgili tavsiyeler veren sitelerin yayýnlarýný durdurmayý amaçladýðýný söyledi. Akraba torpiline yasak geldi Avrupa Parlamentosu, üyelerinin, yakýn akrabalarýný sekreter veya danýþman kadrosunda iþe almasýný yasakladý. Avrupa Parlamentosu alýnan bir kararla üyelerinin tanýdýklarýna torpil yaparak iþe almasýnýn önüne geçti. Parlamento üyelerinin himayelerinde çalýþan kiþilere, aylýk 16 bin Euro’ya kadar maaþ verme hakký uzun süredir eleþtirilen bir uygulamaydý. Avrupa Parlamentosunda her üyeye verilen, sekreter, danýþman veya uzman iþe alma hakký, üyelerin yakýn akrabalarýný bu görevlere getirmesi yüzünden uzun süredir eleþtiri kaynaðý oluyordu. Genel kurulda bugün kabul edilen kararda hem bu iþe alýmlara son verildi, hem de parlamenterlere verilen harcýrahlarla ilgili sýký kurallar getirildi. Parlamentonun baþlatmaya karar verdiði uygulama ilk olarak, 2009 yýlýndaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardýndan uygulanacak. Dünyanýn en büyük 3. petrol yataðý bulundu Brezilya’da son 30 yýlýn en önemli petrol yataðý bulundu. Brezilya Petrol Kurumu Baþkaný Haroldo Lima, düzenlediði basýn toplantýsýnda, petrol yataðýnýn, devlete baðlý Petrobras þirketi tarafýndan güneydoðudaki Rio de Janeiro eyaleti açýklarýnda bulunduðunu söyledi. Yeni bulunan petrol yataðýnda 33 milyar varillik rezerv olduðunu ifade eden Lima, “Bu, son 30 yýlda bulunan en önemli petrol yataðýdýr” dedi. Lima, bu petrol yataðýnýn bugüne kadar dünyada bilinen en önemli 3. petrol yataðý olduðunu da belirtti. Petrobras þirketinden yapýlan açýklamada ise, derin sularda tespit edilen petrol yataðýnýn rezervinin henüz tespit edilemediði, hala inceleme safhasýnda bulunulduðu duyuruldu. Ýranlý kadýn gazeteciye hapis ve kýrbaç cezasý Ýran’da bir kadýn gazeteciye “toplum düzenini bozduðu” gerekçesiyle 6 ay hapis ve 10 kýrbaç cezasý verildi. Ýran’da yayýmlanan reformcu Ýtimad gazetesinin haberine göre, Tahran Devrim Mahkemesi, aktif bir kadýn haklarý savunucusu olan gazeteci Nesrin Afzali’yi, toplum düzenini bozmaktan suçlu bularak hapis ve kýrbaç cezasý verdi, ancak cezayý iki yýl erteledi. Nesrin Afzali geçen yýl, haziran 2006’da kadýn haklarý için gösteri düzenledikleri gerekçesiyle yargýlanan 5 kadýnýn duruþmasýný Avrupa Birliði medyumlara dava açýlabilmesine olanak tanýyan bir yönerge çýkardý. Buna göre, artýk Avrupa’da, geleceðe dair verdiði haber doðru çýkmazsa medyum mahkemeye verilebilecek. Ý ngiltere’nin önemli gazetelerinden Independent, medyumlara yönelik AB yönergesinin yürürlüðe girmesinin Ýngiltere’de 10 bin medyum tarafýndan protesto edildiðini yazdý. Söz konusu yönerge, “hizmetten memnun olmayan müþterinin, medyumu dava etmesi hakký” getiriyor. Ýngiltere’deki Ulusal Spritüel Birliði’nin ‘Bakan’ ve Basýn Sözcüsü olan medyum Steven Upton yönergeyi deðerlendirdi. AB yönergesini desteklediðini belirten Upton, “Ýnþaatçý yanlýþ yapýnca dava açtýðýnýz gibi, ölmüþ babanýzla konuþtuðunu söyleyip konuþmayan medyuma da dava açýlmalý” ve ekliyor: Tabii biz hizmet garantisi veremiyoruz!.. 1852’den bu yana bir din olarak “National Spritualism”i anlatan, ilkelerini sýralayan Steven Upton, 700 kiliseleri olduðunu, kiliselerde cemaate “medyumla görüþme hizmeti” verdiklerini söyledi. Steven Upton, Ýngiltere’de uzun yýllardýr ‘yasal’ olan ve “hesap sorulamayan” medyumluk için, Avrupa Birliði’nin bugün “hizmette kusuru olan medyumlarýn, mahkemede hesap vermesi” amacýyla yönerge çýkarmasýna neden olan geliþmeleri ise þöyle anlattý: 1735 yýlýnda Büyücülük Kanunu vardý ve bu yasayla medyumlarýn aleyhine dava açýlabiliyordu. 1951’de yeni bir yasa yürülüðe girdi. Bu yasayla medyumlar tanýndý. Fakat yasanýn içeriðinden dolayý sahte medyumlar aleyhine dava açýlamýyordu. 1951’den bugüne dek sadece 10 dava açýlabildi. Avrupa Birliði yönergesi aslýnda çok mantýklý. Hiçbir þekilde medyumlarý suçlu yerine koymuyor. Bizim inancýmýzda iyi bir insan olmak ve gerçeði söylemek ilkelerimizden biri. Örneðin bir medyum, rahmetli babanýzla iletiþim kuracaðýna söz veriyorsa ve bu sözünü yerine getirmiyorsa, o zaman dava açmak sizin hakkýnýzdýr. Babanýzla ilgili söylediði þeyler tamamen yalan ise o zaman da dava açabilirsiniz. Kudüs’te din adamlarý birbirine girdi Kudüs’te, Hz. Ýsa’nýn kabrinin bulunduðuna inanýlan kutsal Kamame Kilisesi’nde, Yunan ve Ermeni din adamlarý birbirine girdi; ardýndan cemaatler birbirlerine palmiye yapraklarýyla saldýrdý. K udüs’te, Hz. Ýsa’nýn gömüldüðü ve yeniden dirildiði yer olduðuna inanýlan Kamame Kilisesi’nde Paskalya’nýn ilk günü olan kutsal “Palmiye Pazarý” ayini öncesinde kavga çýktý. Yunan ve Ermeni Ortodoks din adamlarý arasýnda birbirine girerken, cemaat de ayin için getirilen palmiye yapraklarýný, karþý tarafa saldýrmak için kullandýlar. Hýristiyanlar için ‘kutsal hafta’ olan Paskalya’nýn ilk günü olan “Palmiye Pazarý” (Palm Sunday), Ýsa’nýn çarmýha gerilmeden önce Kudüs’e gidiþini sembolize ediyor. Çölde geçirdiði 40 günden sonra Ýsa o gün Kudüs’e gelir ve þehre girerken halk ellerinde palmiye yapraklarýyla onu selamlar. Perþembe günü havarileri ile son yemeðini yiyen (Maundy Thursday) Ýsa, ertesi gün çarmýha gerilir. Hýristiyanlar, “Palmiye Pazarý”nda kiliseye ellerinde palmiye yapraklarýyla gidiyor. Kudüs’teki Kamame Kilisesi’nde de bu kutsal gün için yapýlan ayinden önce, þaþýrtan bir kavga çýktý. Ermeni Ortodoks Kilisesi’ne mensup bir rahibin, Yunan Ortodokos Kilisesi’ne mensup bir rahibi, Hz. Ýsa’nýn kabrinin bulunduðu bölmede fazla kaldýðý gerekçesiyle tartaklamasý üzerine baþlayan kavga kýsa sürede büyüdü. Kavgaya cemaatler de karýþtý ve “Palmiye Pazarý” ayini için getirdikleri palmiye yapraklarýyla birbirlerine saldýrdýlar. Ýsrail polisi müdahale ederek kavgayý ayýrýp Ermeni cemaatinden iki kiþiyi gözaltýna alýnca, bu kez de bir grup Ermeni, Kudüs’teki polis karakolu önünde gösteri yaptý. Olayýn meydana geldiði Kamame Kilisesi, farklý kiliselere mensun Hýristiyan cemaatler arasýnda bölüþtürülmüþ durumda. Her cemaat, kilisenin bir bölümünden sorumlu ve kendisine emanet edilen kutsal mekanlarý korurken, bazen aþýrý hassas davranabiliyor. Bu yüzden, Kamame Kilisesi’nde, farklý kiliselere mensup Hýristiyan din adamlarý ve cemaatler arasýnda, sýk sýk bu tür gerilimler yaþanýyor. Perşembe, 24 Nisan 2008 8 izlemek için mahkemeye gittiði sýrada “toplumda fitne çýkarma” suçlamasýyla tutuklanmýþ, 3 gün ceza evinde kaldýktan sonra kefaletle serbest býrakýlmýþtý. Afzali’nin avukatý, Afzali’nin, duruþmayý gazeteci olarak izlemek için mahkemeye gittiðini söyledi. Ýngiltere’de öðretmenler greve gidecek Ýngiltere’de 21 yýl sonra greve gidecek 200 bin öðretmen, maaþlarýna yapýlacak yüzde 2,45’lik zammý protesto edilecek. Grev nedeniyle orta okullarýn büyük bölümünde eðitim yapýlamayacak. Ýngiltere’de öðretmenler maaþlarýna önerilen zammý protesto için 21 yýl aradan sonra ilk kez greve gidiyor. Ulusal Öðretmenler Sendikasý üyesi öðretmenlerin 24 Nisanda yapacaðý bir günlük grevden iki bine kadar okulun etkilenmesi bekleniyor. Özellikle orta dereceli okullarý etkileyecek grev nedeniyle orta okullarýn büyük bölümünde eðitim yapýlamayacak. Ulusal Öðretmenler Sendikasý üyesi 200 bin öðretmenin destek verdiði grevde, öðretmen maaþlarý için önerilen yýllýk yüzde 2,45’lik zam protesto edilecek. Ýlk kez böyle bir greve giden öðretmenler, sorunlarýn çözülmemesi halinde eylemlerine devam edecek. Milli Eðitim Bakan Yardýmcýsý Jim Knight, öðretmenlerin grev kararý almasýnýn kendilerini hayal kýrýklýðýna uðrattýðýný belirterek, “Öðretmenler öðretmeli, grev amacýyla da olsa sýnýflarýný terk etmemeli” dedi. Talat ve Hristofyas 7 Mayýs’ta bir araya gelecek KKTC Cumhurbaþkaný Mehmet Ali Talat ile Kýbrýs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, 7 Mayýs’ta Lefkoþa’daki Ledra Palace Otel’de bir araya gelecek. Slovakya Güney Kýbrýs Büyükelçiliðinin organizasyonuyla ara bölgedeki Ledra Palace Otel’de rutin toplantýlar yapan Türk ve Rum siyasi partilerin dünkü toplantýda aldýklarý ortak karar uyarýnca, iki liderin buluþmasý, Slovakya Büyükelçisi Anna Turnicova’nýn giriþimleri sonunda kesinleþti. Talat ve Hristofyas, 7 Mayýs Çarþamba günü saat 19.00’da sosyal içerikli toplantýda buluþacak. Resepsiyon niteliðindeki toplantýya, siyasi partilerin temsilcileri de katýlacak. Uganda’da isyancýlar 350 kiþiyi kaçýrdý Uluslararasý Af Örgütü, son haftalarda Ugandalý isyancýlarýn 350 kiþiyi kaçýrdýklarýný, bu kiþilerin býrakýlmasý için Kongo, Sudan ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nin ortak hareket etmesi gerektiðini açýkladý. Af Örgütünün açýklamasýnda, adam kaçýrmalarýn, Uganda’da aktif olan Rabbin Direniþ Ordusu örgütünün 22 yýllýk mücadelesinde izlediði tipik bir taktik olduðunu hatýrlattý. Aralarýnda kadýn ve çocuklarýn da bulunduðu kaçýrýlan kiþilerin büyük olasýlýkla seks kölesi, çocuk savaþçý olarak kullanýlacaðýna dikkat çekilen açýklamada, kaçýrýlanlarýn býrakýlmasý için bölgedeki hükümetlerin hiçbir þey yapmadýðý ifade edildi. Dünya Turu 9 Perşembe, 24 Nisan 2008 Türkiye Meclis Baþkaný, dünya çocuklarýný kabul etti TBMM, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramý Nedeniyle 39 Ülkeden Çocuklarý Aðýrladý. Meclis Baþkaný Köksal Toptan, “Adýna Hoþgörü, Sevgi, Barýþ Diyebileceðimiz Bugün Dünyanýn Mutluluðunun Ýlk Adýmý Olsun” Dileðinde Bulunurken, Katýlan Çocuklara da Kendi Dillerinde “Hoþ Geldin” Dedi. T ürkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramý nedeniyle 39 ülkeden çocuklarý aðýrladý. Sabah saatlerinde Baþbakanlýkta, Türkiye Baþbakaný Recep Tayyip Erdoðan tarafýndan kabul edilen dünya çocuklarýnýn öðleden sonraki adresi ise Türkiye Büyük Millet Meclisi oldu. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramý nedeniyle Türkiye’de bulunan çocuklar, Türkiye Büyük Millet Meclisý Baþkaný Köksal Toptan tarafýndan kabul edildi. Meclis tören salonunda gerçekleþtirilen törene 39 ülkeden çocuklar katýldý. Meclis Baþkaný Toptan, törende yaptýðý konuþmada, 23 Nisan 1920’nin Türkiye devletinin kuruluþu anlamýna gelen TBMM’nin açýldýðý gün olduðunu belirterek, “Atatürk 23 Nisan 1920’yi ulusal egemenlik bayramý olarak kutlamamýzý emrettikten sonra bugünü çocuklara armaðan etmiþtir. Türkiye, çocuklarýna bayram hediye eden ilk ülkedir. Dünya çocuklarýný TBMM çatýsý altýnda bir araya getirmekten mutluluk duyuyorum. Çocuklar bugün birbirini sevmeyi, barýþýk olmayý öðrenecek. Barýþ, sevgi, hoþgörü diyebileceðimiz bu bayram, diliyoruz ki 10, 20, 50 yýl sonraki dünyanýn mutluluðunun ilk adýmlarý olsun” dedi. 39 Ülkeden Çocuklar Katýldý Meclisteki törene Almanya, ABD, Arnavutluk, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Bosna Hersek, Bulgaristan, Çin Halk Cumhuriyeti, Fas, Filistin, Gürcistan, Hýrvatistan, Hindistan, Irak, Japonya, Kýrgýzistan, Kosova, KKTC, Lituanya, Macaristan, Makedonya, Meksika, Mýsýr, Moldova, Nijerya, Romanya, Rusya, Senegal, Sýrbistan, Slovakya, Slovenya, Sudan, Tacikistan, Tayland, Ukrayna, Ukrayna Kýrým Özerk Cumhuriyeti, Venezüella, Meksika, Türkmenistan’dan çocuklar katýldý. ‘Milli egemenlik’ meþalesi yakýldý Milli Egemenlik Haftasý, 88. kuruluþ yýldönümünü kutlayan Meclis’te milli egemenlik meþalesinin yakýlmasýyla baþladý. Meclis Baþkaný Köksal Toptan, “O günün þartlarýný, gençlerimiz çocuklarýmýz unutmamalý” dedi. Kabatepe Parký’ndaki törene katýlan Toptan, 23 Nisan 1920’de, büyük imparatorluktan genç cumhuriyete geçiþin, fedakarlýkla ve büyük bir cesaret gerçekleþtirildiðini söyledi. Toptan, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluþundaki zorluklarý unutursak, geleceði inþa etmekte ciddi zorluklarla karþýlaþýrýz” dedi. Toptan, daha sonra parktaki milli egemenlik meþalesini yaktý. Bu sýrada görüntü almaya çalýþan basýn mensuplarýnýn birbirlerine yaptýðý yüksek sesli uyarýlar üzerine Toptan “Siz gençsiziniz. Bugün çocuk bayramý. Kavga etmeyin” dedi. AB Komiseri: Türkiye krizden reformla çýkar Türkiye’nin hiç olmadýðý kadar kritik bir dönemden geçtiðini söyleyen AB Komiseri Rehn, “Reformlarla bu krizden daha güçlenmiþ demokratik kuruluþlarla çýkabilir. Reformlar kararlýlýkla sürerse 10-15 yýla kadar AB üyesi olur” dedi. AB Komisyonunun geniþlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Rehn, Alman Die Welt gazetesine verdiði demeçte, “Türkiye’nin henüz gitmesi gereken uzun bir yol var. Reformlarý kararlý þekilde sürdürdüðü takdirde, Türkiye’nin 10-15 yýla kadar AB üyesi olmasýný bekliyorum” dedi. “Birliðin sýnýrlarý nereye kadar?” þeklindeki bir soruya karþýlýk da Rehn, yeni AB reform sözleþmesine göre, isteyen her ülkenin AB’ye girmek için baþvuruda bulunabileceðini, ancak kendilerinin her ülkeyi kabul etmek zorunda olmadýklarýný belirterek, “Haritada bir çizgi çekerek ya da yeni bir perde kurarak kapýyý tümüyle kapatmak yanlýþ olacaktýr. Avrupa’nýn sýnýrlarýný sonsuzluða kadar belirleyemeyiz. Böyle bir durumda AB stratejik seçeneklerini kaybeder” ifadesini kullandý.AB’nin, haziran ayýnda Türkiye’yle 2 yeni baþlýðýn daha açýlmasýný planladýðýný kaydeden Rehn, þunlarý söyledi: “Fransa’nýn AB dönem baþkanlýðýnda, bu yýlýn ikinci yarýsýnda, özellikle enerji konularýnda yeni baþlýklarýn açýlmasý planlanýyor. AB’nin, zor zamanlarda da Türkiye’nin üyelik perspektifinden yana olduðunu göstermesi önemli. Ancak bunun için de Türkiye’nin reformlarý inandýrýcý þekilde sürdürmesi þart.” Türkiye hiç olmadýðý kadar kritik dönemde AB’nin Türkiye’den neler beklediðinin sorulmasý üzerine de Rehn, þunlarý kaydetti: “Türkiye 2005 yýlýnda üyelik müzakerelerine baþlandýðýndan bu yana hiç olmadýðý kadar kritik bir dönemden geçiyor. Tüm taraflar, bir uzlaþma kültürü geliþtirdikleri ve gerekli reformlar yapýldýðý takdirde ülke bu krizden daha güçlenmiþ demokratik kuruluþlarla çýkabilir.”Rehn, somut olarak beklentilerin sorulmasý üzerine de, “Herkes için konuþma özgürlüðü bekliyoruz. Kadýn ve azýnlýk haklarýnýn korunmasýný bekliyoruz. Bunun için yoðun çaba gerekli. Hiç kimse çözümün kendiliðinden gelmesini beklememeli” dedi.AK Parti’nin kapatýlmasý durumunda AB’nin nasýl tepki göstereceði sorusuna da Rehn, “Yasak reform sürecine zarar verir” þeklinde karþýlýk verdi. Erdoðan Dünya Çocuklarý ile Buluþtu T ürkiye Baþbakaný Recep Tayyip Erdoðan, dünya çocuklarý ile buluþtu. 23 Nisan Çocuk þenliði için dünyanýn dört bir yanýndan gelen çocuklar Baþbakan Erdoðan’ ý ziyaret etti. Rengarenk kýyafetleri ile Baþbakanlýk binasýný çiçek bahçesine çeviren dünya çocuklarýný tek tek öperek kutlayan Baþbakan, onlara hediyeler verdi. Baþbakan Erdoðan, “Dünyanýn, barýþa, kardeþliðe her zamankinden fazla ihtiyaç duyduðu bir dönemde çocuklarýmýzýn ortaya koyduðu bu manzara büyüklere de örnek olmalý” dedi. Baþbakanlýktaki ziyarette renkli anlar yaþandý. Konuk çocuklar Baþbakan Erdoðan’a hediyeler verdi. Baþbakan Erdoðan da, onlara çeþitli hediyeler verdi, sohbet etti. Erdoðan, “Dünyanýn barýþa, kardeþliðe, dayanýþmaya her zamankinden fazla ihtiyaç duyduðu bir dönemden geçiyoruz, çocuklarýmýzýn ortaya koyduðu bu güzel manzara büyüklere de örnek olmalý” dedi. Erdoðan, “Savaþlar, çatýþmalar, düþmanlýklar, acýlar, korkular hep büyükler tarafýndan çýkartýlmasýna raðmen kurbanlarý çoðunlukla çocuklar oluyor, bu olumsuzluklarýn sona ermesi, sizlerin önümüzdeki dönemde bu sürece olumlu katký yapmanýz en büyük arzumuzdur” diye konuþtu. Dünya kaynaklarýnýn herkese insaca bir hayat sunacak kadar bol olduðuna iþaret eden Erdoðan, bunlarýn daðýlýmýndaki adaletsizliðin duyarsýzlýktan kaynaklandýðýný söyledi. Erdoðan, “Obezite sorunu yaþayan çocuklarla, açlýktan bir deri bir kemik kalmýþ çocuklarýn görüntülerinin yolaçtýðý çeliþki hepimizi üzüyor.” diye konuþtu. Dünya çocuklarýndan gelecek için umutlarýný yitirmemelerini isteyen Baþbakan Erdoðan, “Umutlarýmýzýn bitmesine, hayallerimizin kararmasýna izin vermeyeceðiz “ dedi. Dünya Çocuklarý Taksim’de Buluþtu S arýyer Belediyesi’nin düzenlediði “Uluslararasý Çocuk Þenliði” kapsamýnda yabancý ülkelerden gelen çok sayýda çocuk, kortej eþliðinde yürüdü. Taksim Atatürk Anýtý’na yürüyüþe geçen çocuklar yöresel kýyafetleri içinde renkli görüntüler oluþturdu. Sarýyer Belediyesi’nin bu yýl dördüncüsünü düzenlediði Uluslararasý Çocuk Þenliði 21-27 Nisan tarihleri arasýnda bir dizi etkinlikle kutlanýyor. Kýrým, Bulgaristan, Tataristan, Arnavutluk, Rusya, Gürcistan, Kosova, Azerbaycan, Fas ve Ukrayna’nýn aralarýndan bulunduðu 11 ülkeden 250 çocuðun katýldýðý “4. Uluslararasý Çocuk Þenliði” kapsamýnda, Galatasaray Lisesi önünden Atatürk Anýtý’na kortej yürüyüþü gerçekleþtirildi. Yöresel kýyafetleri içinde renkli görüntüler oluþturan çocuklar, ellerinde hangi ülkelerden geldiklerini gösteren pankartlar taþýdý. Yürüyüþün sonunda Atatürk Anýtý’na çelenk koyan çocuklar, saygý duruþunda bulunulmasýnýn ardýndan yöresel oyunlarýný sergiledi. Bir hafta sürecek etkinlikler kapsamýnda, Çayýrbaþý Stadý’nda öðrencilerin gösterileri gerçekleþtirilecek. Dünya çocuklarýna Türkiye’yi tanýtmak amacýyla Miniatürk, Kapalý Çarþý, Topkapý Sarayý ve Sultanahmet Camii’ne gezilerin düzenleneceði þenlik kapsamýnda ayrýca, Ýstanbul’un eþsiz manzarasý eþliðinde tekne ile boðaz gezisi yapýlacak. Roportaj Perşembe, 24 Nisan 2008 KDTP Milletvekilleri Enis Kervan ve Müfera Şinik ile Anayasa ile ilgili röportaj 10 Kervan ve Şinik: Türk toplumunun çıkarları için Anayasayı kabul etmedik Yeni Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 5’nci maddesinin Türk Toplumunun haklarını gözetmediği gerekçesi ile Anayasaya hayır diyen KDTP’nin iki milletvekili Enis Kervan ve Müfera Şinik ile anayasayı ve bundan sonrasını konuştuk. Bu ne anlama geliyor. Yani Türk Dili, Anayasada var mı yok mu? Enis Bey 9 Nisan Çarşamba günü Kosova Meclisinde düzenlenen özel bir oturumla Kosova Anayasası onaylandı. Fakat siz bu anayasada oy kullanmadınız. Sizi bunu yapmaya yani anayasayı alkışlama? Tabii ki memnuniyetle, öncelikle şunu vurgulamakta yarar görüyorum, Kosova Türkleri söz konusu olunca Kosova’nın sosyal ve siyasi alanlarında her zaman resmi ve gayri resmi kurumlar tarafından öncül olan bir topluluktur. Ve her konuda örnek olarak gösterilmiştir. Bizde bu seviyeyi yani halkımıza yakışır seviyemizi belirtmek amacıyla Kosova meclisinde düzenlenen oturuma katıldık. Türk topluluğunun yine seviyeli bir toplum olduğu mesajını vermiş olduk. Çünkü biz oturuma katılmayan milletvekilleri ile aynı kerteye girmemek için katılma kararı aldık. Ama elbette anayasa içeriliği söz konusu olunca bizim yıllardır Arnavut kardeşlerimizle paylaştığımız bir dil sorunumuz vardı. Fakat Türk dili maalesef var olan resmiyetini kazanmadı. Geçtiğimiz dönemde bildiğimiz gibi diller kullanım yasasıyla Türk Dili belediyeler düzeyinde resmiyet kazanmıştı. Ancak her zaman anayasanın yürürlüğe girmesi beklentisiyle toplumumuz, sivil toplum kuruluşları ve bizler de çalışmalarımızı bu uğurda devam ettirdik. Ama oylama günü maalesef arzuladığımız şekilde olmadığından ben de bunu yeterli görmediğimi ifade etmek istiyorum. Kabul edilen yeni anayasanın 5’nci maddesine göre Kosova’da resmi diller Arnavutça ve Sırpça’dır. Türkçe, Boşnakça ve Romca belediyeler seviyesinde resmi statüye sahiptir veya yasaya uygun şekilde her hangi bir seviyede resmi kullanımda olacaktır. Anayasada Türk Dili tabi ki bir şeklide var. Boşnakça ve Romca’yla aynı statüde. Fakat bizleri kuşkulandıran konu, Türkçe’nin yani anayasanın 5 maddesinin yasaya bağlanması. Çünkü bütün dünya ülkelerinde yasalar anayasaya bağlı değildir. Ama bütün yasalar anayasayla uyumlu olmadır. Nitekim bu anayasa içerisinde çelişkinin var olduğunu kanıtlayan maddeler vardır. Nice ki 16. madde, Anayasanın üstünlüğü, Kosova’nın en yüksek yasal hükmü anayasasıdır. Yasalar ve diğer yasal hükümler bu anayasayla uyumlu olmalıdır. Fakat söz konusu Türkçe olunca tam tersi bir durum vardır. Maalesef anayasa yasayla uyumlu olmak zorundadır. Ve bizleri kuşkulandıran yani Türk topluluğunu memnun etmeyen konu da bu anayasanın geneli değil 5’nci noktasıdır. Çünkü talep ettiğimiz gibi 5. maddede bizim lehimizde bir düzelti yapılsa o zaman bu otomatikman diğer maddeleri de düzeltmiş olacaktır. Bizlerde anayasanın onaylandığı gün toplumumuzun tepkilerini yansıtmak zorunda idik. Bizler Kosova’nın yapıcı unsurları olarak, oturumu boykot etmedik, oturuma bizler de varız diye katıldık. Ama söz konusu dilimizin ve var olan haklarımızın korunması olduğunda yani dilimizin resmi kullanımı ve statüsü konu bahis olduğundan elbette halkın temsilcileri olarak tepkimizi dile getirmemiz gerekiyordu. Tabi ki benim oyum anayasayı değiştirmedi ama en azında toplumumuzun var olan kuşku ve beklentilerini dile getirmeye çalıştığımı ifade edebilirim. Sayın Müfera hanım sizde aynı şekilde meclisteki anayasada oyunuzu kullanmadınız. Tabi ki sizinde kendinize özgü gerekçe ve tutumlarını vardır. Peki sizin dışında başka oyunu kullanmayan milletvekilleri de varmıydı? Biz KDTP milletvekilleri olarak anayasanın 5. maddesinde Türk toplumunu ilgilendiren Türkçe’nin resmiyeti konusunda duyduğumuz memnuniyetsizliğimizi o gün anayasa kabulünde seviyeli bir şekilde protesto ettik. Kosova Türklerine yakışır bir şekilde tepkimizi herkese gösterdik. Bildiğiniz gibi Anayasa oylaması ayağa kalkarak ve alkışlayarak kabul edildi. Ama ben ve Enis Kervan ayağa kalkmayarak, anayasaya hayır dedik. Bununda da bizlere yakışırı biz davranış olduğuna inanıyorum. Çünkü biz orada halkımızı temsil eden onların sesi hüviyetini taşıyoruz. İki milletvekilinin anayasayı ret etmesinin hiçbir şeyi değiştirmeyeceğinin iyice farkında idik. Ama halkın beklentilerinin bu yönde olduğunu bildiğimizden bu yönde bir tutum takındık. Anayasa kabul oturumuna toplam 107 milletvekilinin katıldı. Bunlardan 97’si ayayasayı ayakta alkışlarken yani anayasaya evet derken, bizler yani geriye kalan 10 vekil ise anayasayı alkışlamayarak, anayasaya hayır diyerek tepkimizi açıkça belirttik. Peki Enis bey şimdi ne olacak muhakkak ki Kosova meclisinde mücadeleniz devam edecektir. Bu noktadan sonra neler yapılabilir? Başka bir deyişle siz ne yapacaksınız? Bana göre bir konuya tepki sadece ret oyu kullanmakla dile getirilmez. Bu tepkimizi bundan sonrada pozitif yönde de sürdürmemiz gerekecektir. Maalesef bize anayasanın kabul edildiği gün söz hakkı bile tanınmadı. Milletvekili olarak bizim sahip polduğumzu en doğal hakkımız olan meclise hitap etme hakkımız yok sayıldı. Söz isteyip Anayasa ile ilgili çekincelerimizi ve düşüncelerimizi ifade etmeye çalışmamıza rağmen, maalesef bunu gerçekleştiremedik. Tabi ki bundan sonrada bu konuda mecliste çalışmalarımız devam edecektir. Kaldı ki Anayasanın 5’nci maddesine Arnavut topluluğundan olduğu gibi Arnavut basını olsun, Türk basını olsun, sivil toplum kuruluşları olsun, bu konuda çok büyük destek gördük. Günlük çalışmalarımız elbette ki devam ediyor. Kosova Cumhuriyetinin resmi milletvekilleriyiz. Türk topluluğu adına elbette ki çalışmalarımız devam edecektir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada halkımız için elimizden gelen çabayı sarf etmeye devam edeceğiz. Nitekim söz konusu oylama oylamaya tekrar dönecek olursak bizlerin göstermiş olduğumuz, tepkinin ileriye dönük baktığımızda, bir aralık kapı bıraktığımızı görebiliriz. Çünkü bizlerde o gün evet demiş olsaydık, gelecekteki konularda talep etme hakkımızda olmayacaktı. Amam bizler evet demeyerek, bundan sonrada Türkçe’miz için mücadele edeceğimizi açıkça gözler önüne serdik. Çünkü, Türkçe’yi, Boşnakça ve Romca’dan ayırmamız gerekmektedir. Türkçe’yi dillerden ayıran yıllardır, tarihi kültürdür. Bu yüzden de Türkçe, diğer dillere oranla farklı olmalıdır. Çünkü bu gidişle anayasaya bağlı olarak Türkçe merkezi kurumlarda sadece levhalarında yer alır. Tabi ki bunun Priştine, Gilan ve diğer bölgelerde görmek mümkün olmaz. Çünkü belediye tüzükleri yenileniyor, yasaya göre Türkçe’nin resmi olduğu Gilan, Mitroviça ve diğer bölgelerde bir kıpırdamanın olmamsı orda bir sorunun olduğunu açıkça gözler önüne sermektedir. Olmasaydı daha iyi mi olurdu? Elbette ki hayır amam tabi bu yeterli değildir bu yüzden de bundan sonrada mücadeleye devam edeceğiz. Müfera hanım peki anayasanın yada dil yasasının tekrar gündeme gelmesi Türkçe’ni lehine bir şeyler yapılması mümkün mü? Biz zaten o gün kendimizi ret oyu kullanarak buradaki Türk halkına bir şek- 11 Perşembe, 24 Nisan 2008 Roportaj/Güncel ilde bir fırsat vermiş olduk. Bizler halkımızın sesi olarak Anayasada ister topluluklar komisyonu, isterse eğitim komisyonunda yada diğer komisyonlarda da gerekli çalışmaları yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Mücadele edeceğimiz temel alanların başında tabi ki dilimiz en ön sırada yerini alacaktır. Bunu eğitim takip edecektir. Mücadelemiz sonuna kadar sürecektir. Anayasada bizim eğitimimizi garanti altına alan bir nokta yer almamaktadır. Anayasada, ana sınıflardan liseye kadar eğitim garanti altında iken, yüksek eğitim herhangi bir garanti altında değildir. Buda buradaki Türk halkını bir tedirginliğe yönlendiriliyor. Tedirginlik dediğimde, çocuklarımın lisede sonra hangi üniversitelerde tahsiline devam edeceği ile eğitimini hangi dilde sürdüreceğinden kaynaklanmaktadır. 1992 yılından bu yana Türk, Arnavut, Boşnak ve diğer öğrencilerimiz Kosova’dan “Büyük Öğrenci Projesi” çerçevesinde eğitimlerini Türkiye’nin değişik üniversitelerinde sürdürme imkanına sahip oluyorlar. Ama bana göre her çocuğun yaşadığı yerde kendi ana dilinde okuma hakkı olmalıdır. Fakat bizim yeni kabul edilen anayasamızda böyle bir garanti söz konusu değil. Bu da bizim tedirgin olmamıza etki etmektedir. Biz Kosova Türk toplumunun sesi olarak, var olan bu yanlışları düzeltme yollarını arayacağız. Enis bey sizin bu konuda eklemek istedikleriniz var mı? Söz konusu anayasa olunca maddeleri sizlerle paylaşmak daha doğru olacaktır. İkici Bölüm, Madde 59 topluluk ve topluluk hakları: “Topluluk mensupları topluluk veya bireysel olarak kendi tercihlerine göre Kosova Cumhuriyeti resmi dillerin birinde devlet okullarının her seviyesinde öğrenim görme” yani Arnavut veya Sırp dilinde eğitim görebilirler. Bunu takiben bir alt fıkrada ise, “Yasalarla belirlendiği ölçüde kendi dillerinde ilk ve orta öğrenimde eğitim görme, bu amaca yönelik kurulacak sınıf şubeleri veya ayrı okullar için gerekli sayı sınırı sıradan eğitim kurumları için belirlenen daha düşük olacaktır” deniliyor. Kısacası ilk ve orta öğrenimde bir sorun yoktur, fakat sıra yüksek öğretime gelince eğitimimizi sürdürmek için Kosova Cumhuriyetinin resmi dillerinden birini seçmek zorundayız. Bizim mücadelemiz yani anayasaya hayır demeye iten diğer bir nedende bu idi. Eğer 5. madde bizim istediğimiz gibi formüle edilmiş olsaydı o zaman bu konuda da bir sorunumuz kalmayacaktı. Topluluklar yasasında pozitif bir adım atıldı ve buna göre eğer hükümet bütçesi uygunsa topluluk dillerinde de yüksek eğitim görme fırsatı olabilir. Buna göre Prizren’de ki Sınıf öğretmenliği bölümü ve Priştine’de ki Türkoloji bölümünde de eğitim bu yasaya göre devam edecektir. Ta ki devletin bu konu ile ilgili bütçesi olana dek. Peki Enis bey anayasa kabul edildi. Sizce siyasi hatalar yapıldı mı? Yada bu süreçte neler ihmal edildi? Genelleme yapmanın doğru olmayacağı kanaatindeyim. Çünkü siyaset çok geniş bir kavram. Söz konusu topluklular olduğu zaman bu kaderi çizecek olan sadece siyasetçiler olmamaktadır. Nitekim sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yürüttüğümüz çalışma plat- formlarda tek bir stratejimiz vardı o da dilimizin korunmasıydı. Tabi ki bir sürü eksiklikler yapıldı. Bunun herkes gibi bizde farkındayız. Fakat siyasette hiçbir zaman nokta yoktur. O yüzden de bundan böyle bizlerde enerjimizi hataları bulmakta değil de bu hatalardan ders çıkarıp, ileriye yönelik çalışmalarımıza odaklanmamız gerekmektedir. Biz eğer anayasaya evet demiş olsaydık var olan hataları düzeltme kapılarını da beraberinde kapamış olacaktık. Müfera hanım sizin evet dememeniz halkımız tarafından büyük bir memnuniyetle karşılandı. Halkımızı tarafından olumlu tepkiler almak yani destek bulmak nasıl bir duygu? Bizim 120 kişiden oluşan bir parlamentomuz bulunmaktadır. Bu 120 milletvekili arasında 2 ret oyunun hiçbir şeyi değiştirmediğinin iyice farkındaydık. Ancak bu iki oyun halkımız için ne kadar önemli olduğunun farkında olduğumuzdan, Anayasaya hayır dedik. Çünkü, halkımızın da isteği bu yönde idi. Ve biz de bunu dikkate alarak, bir nevi halkımızın beklentileri ve görüşlerini o gün bütün kamuoyu ile paylaşmış olduk. Ben hayır diyerek, doğru bir iş yaptığımı düşünüyorum. Müfera hanım bağımsızlık ilan edildi anayasa kabul edildi. Bundan sonra Türk toplumunun nasıl bir gelecek bekliyor? Türk toplumu, bugün Kosova’da var olan bir toplum değil. Türk toplumu, yüz yıllardan beri burada var olmuştur, şimdi de var olmaktadır ve gelecekte de var olmaya devam edecektir. Bunun için biz Türkler, bireysel olsun kuruşlarımızla, eğitimimizle, kültürümüzle burada var olduğumuzu dünyaya haykırmaya hazırız. Biz Kosova’nın yapıcı unsurlarıyız ve olmaya da devam edeceğiz. Bu uğurda verilmesi gereken ne mücadele varsa vermeye hazırız. Enis bey sizin görüşünüze göre Kosova’nın geleceği nasıl olacak? Tabi ki Kosova, savaştan sonra belli bir süreçten geçti. Doğal olarak zorlukları hep birlikte yaşadık. Kosovamız uzun zamandan sonra özlediği, mücadelesini verdiği bağımsızlığına kavuştu. Bağımsızlıktan sonra bazı çevreler, hemen olağan üstü değişikliklerin yaşanacağını ümit ediyordu. Ama tabi ki bu gerçek değil. Nasıl ki bağımsızlık ilanına kadar bir süreç geçti, bundan sonra da önümüzde geçmesi gereken bir süreç veya süreçler var. Kosova’nın bağımsızlığını tanıyan çok sayıda devletler bulunuyor. Bağımsızlığı bugüne kadar tanımayan devletler, Anayasanın kabulünü bekliyordu. bundan sonra ekonomik kalınma ve diğer konularda Avrupa birliği ve dış de Anayasanın kabulü ile tanımaların artmasını bekleyebiliriz. Önümüzdeki süreç bunu tüm çıplaklığı ile gözler önüne serecektir. Ancak şuna inanıyorum ki, nasıl ki Kosovalı Türkler olarak Kosova ile Türkiye arasında bir köprü vazifesini üstlendikse, bundan böyle de Avrupa ve Amerika’da yaşayan iş adamları bu köprü vazifesini üstlenecektir. Bu da Kosova’nın ekonomik kalkınmasına olumlu katkı sağlayacaktır. Gülay KRASNİÇ Mehmetçik “öğrencileri” unutmadı Kosova’da ki barış ve güvenliğin yanı sıra Kosova vatandaşlarına destek sunan Mehmetçik bu uğurda son yardımını Prizren’in “Lek Dugacin” ilk okuluna yaptı. Türk Taburuna bağlı Helikopter Birliği tarafından okula eğitim şartlarının daha iyi bir şekilde icra edilmesi amacı ile okula bir bilgisayar, bir yazıcı ve bir de fotokopi makinesi hediye edildi. Çok Uluslu Güney Tugayı Komutanı Uğur Tarçın’ın da hazır bulunduğu faaliyet ile bu araç gereçler okul yönetimine takdim edildi. Uğur Tarçın konu ile ilgili yapmış olduğu açıklamasında, Helikopter Birliği’nin bu gibi anlamlı faaliyetlerinde yer almaktan duyduğu memnuniyeti dile getirirken, Türkiye olarak kardeş Kosova vatandaşlarına yardım sunmanın gururunu yaşadıklarını söyledi. Okul ihtiyaçları çerçevesinde Türkiye’den temin edilen bilgisayar ve diğer gereçlerin öğrencilere hayırlı olmasının dileyen Tarçın, Türkiye’nin Kosova’ya vermiş olduğu desteğini sürdüreceğini söyledi. Okul Sekreteri Hadi Recepi ise yapmış olduğu açıklamada, Türk askerlerinin bu tür anlamlı bir yardımından dolayı teşekkür ederken, Türkiye’nin bu yardımları ile Kosova’nın kardeşi olduğunu kanıtladığını söyledi. Yeni bir okul olduklarına dikkat çeken Recepi, Mehmetçik tarafından kendilerine sunulan bu yardımın var olan eksiklikleri kapatacağının altını çizdi. Okul Öğretmenleri Mediha Koro Kemer ve Bilgin Kasımlar, Mehmetçiğin yardımlarının kendilerini memnun ettiğini ifade ederken, Mehmetçiğin desteğinin kendilerini güçlü kıldıklarını ifade ettiler. Yardım faaliyetinin ardından sınıfları da gezen Çok Uluslu Güney Tugayı Komutanı Uğur Tarçın, öğrenciler ile yakından ilgilendi. Öğrencilerin sorunları ile de ilgilenen Tarçın’a bir öğrenci istiklal marşını okuyarak teşekkür etti. Tarımcılar bir çatı altında buluştu K osova’da Türk toplumunun son derneği Mamuşa Tarımcılar Derneği oldu. Mamuşa’da tarımcıları bir arada toplamak, tarımcıların sorunlarını çözmek, tarımcılara yardım etmek ve tarımcıların sesi olmak ilkesi ile yola çıkan bir gurup tarımcı Mamuşa Tarımcılar Derneği’ni kurudu. Geçen hafta yapılan seçim toplantısı ile seçilen yönetim kurulu, yaptığı ilk toplantısında dernek başkanını, başkan yardımcısını ve sekreterini seçti. Derneğin başkanlığına Necat Morina seçilirken, başkan yardımcılığına Necat Taç, dernek sekreterliğine ise Nehat Taç getirildi. Derneğin kuruluş amacını Mamuşa tarımcılarını bir arada tutmak olarak ifade eden Dernek Başkanı Necat Morina, tarımcıların istekleri doğrultusunda derneğin kurulduğunu söyledi. Mamuşa’da üretimin dayalı olduğunun altını çizen Morina, amaçlarının Mamauşa tarımcısının sesi olmak olduğunu belirtti. Tarımcıların karşılaştıkları sorunları en iyi kendilerinin bildiklerini ifade eden Morina, yürütecekleri çalışmalar ise tarımcıların sorunlarını asgari düzeye düşürme sözünü verdi. Güncel Perşembe, 24 Nisan 2008 Topluluklar Anayasayı tartıştı P rizren Etnik Toplulukların Entegrasyon Merkezi’nin tertiplediği “Azınlık toplulukları kabul edilen yeni Kosova Anayasasından memnun mu? İsimli bir panele ev sahipliği yaptı. Anayasa Komisyonu Üyesi Bayram Latifi’nin konuşmacı olarak katıldığı panelle çok sayıda topluluk parti temsilcileri, dernek üyeleri ve halk katıldı. Bayrami, anayasanın uzun çalışmaların ürünü olduğuna dikkat çekerken, toplulukları temsil eden komisyon üyeleri olarak toplulukların hak ve çıkarlarını korumaya gayret ettiklerini savundu. Latifi, yeni Kosova anayasasının özgürlük, insan hakları, toplulukların temsiliyeti noktasında demokratik olduğuna dikkat çekti. Meclis Başkanı Yardımcısı Cezair Murati de toplukların yeni anayasa çalışmalarına katıldıklarına dikkat çekerken, anayasa yapım sürecinde de toplukların haklarının da korunmasına gayret gösterildiğini söyledi. Murati, Yeni anayasanın toplukların haklarını garanti altına aldığını ifade ederken, bunun korunması ve denetlenmesi için mekanizmaların da bulunduğunu söyledi. SDA Partisi Başkanı ve milletvekili Sadik İdriz’i ise kabul edilen yeni anayasa ile toplukların memnun olamayacağını ifade ederken, Sırp toplumuna tanınan bütün hakların diğer topluluklara da tanıması gerekliliğine işaret etti. Milletvekili Vezira Emruş’ta anayasanın topluluk haklarını gözetmediği gerekçesiyle karşı olduğunu ifade etti. Anayasanın kabul edilme şeklini de eleştiren Emruş, bunun demokrasi ile bağdaşmadığını söyledi. Anayasanın en büyük haksızlığı Türk toplumuna yaptığına dikkat çeken Emruş, Türk Dilinin 1974 Anayasasına göre resmi dil olduğunu ama bu anayasa ile bu resmiyetin kaybedildiğini söyledi. Kadın Girişimi adına konuşan Özcan Micalar da anayasanın 5’nci maddesine Türk toplumu olarak karşı olduğunu ifade ederken, bu yönde bir imza kampanyasının başlatıldığını söyledi. Rom — Aşkali ve Mısırlı toplumunun temsilcileri de anayasadan dolayı memnuniyetsizlik duyduklarını ifade ederken, kendi haklarının gerektiği şekilde korunmadığına dikkat çektiler. Topluluklar için en güvenli şehir; Prizren Prizren Belediyesi Topluluk Dairesini kabul ettiği iki aylık değerlendirme raporunda, bağımsızlık ilanından sonraki dönemde belediye bünyesinde topluklar ile ilgili hiçbir olumsuz olayın olmadığı bildirildi. K osova’nın çok kültürlü tek belediyesi Prizren, vatandaşların güvenliği konusunda en güvenli belediye olduğu teyit edildi. Prizren Belediyesinin Topluluk Dairesi Başkanı Bedri Eyüpagiç’in hazırlamış olduğu iki aylık raporuna göre Prizren Belediyesi çevresinde topluklara yönelik hiçbir eylemin yapılmadığına dikkat çekiliyor. Sadece belediye bünyesinde toplulukların dilleri ile ilgili kimi bazı aksaklıkların yaşandığına dikkat çekilen raporda, bu konuda herkese daha fazla görev düştüğü belirtilmekle beraber, belediye meclisinin bu konuda daha şeffaf olması temenni ediliyor. Eyüpagiç konu ile ilgili yapmış olduğu açıklamada, toplukların kendi haklarını kullanma ve korumak adına bilinçsiz olduğuna dikkat çekerken, topluluk bireylerini kendi haklarını korumaya davet etti. Eyipagiç, “Biz daire olarak, topluluk bireylerinin var olan şikayetlerini takip etme ve üst makamlara bunu bildirmekle mükellefiz. Topluluk bireyleri ne gibi sorunlarla karşılaşırsa karşılaşsınlar, bize başvurmaları gerekmektedir. Ancak bu şekilde biz, var olan sorunlara çözüm bulabiliriz. O yüzden de bütün topluluk bireylerini kendi haklarını aramaya davet ediyorum” diye konuştu. Belediye Meclisi Topluluklar Komisyon Başkanı Enis Subi, Prizren Belediyesi çerçevesinde bağımsızlık sonrasında hiçbir olumsuz olayın yaşanamamasından duyduğu memnuniyeti dile getirirken, bunun ileride de sürmesi temennisinde bulundu. Subi, topluluk mensuplarının var olan sorunlarını daireye aktarması gerekliliğine işaret ederken, dairenin de bu şikayet ve istekleri Komisyon gündemine taşıyacağını ve burada da çözüm yollarının aranacağını söyledi. 12 TCS Sınavında heyecan tavan yaptı Türkiye Cumhuriyeti tarafından Kosovalı Türk öğrencilere tanınan yüksek eğitim ile ilgili 55 öğrenci kontenjanının içinde olabilmek için Pazar günü gençler Türk Cumhuriyetleri ile Türk ve Akraba Toplulukları Sınavı’nda birbiriyle yarıştılar. K osova liselerinde Türkçe eğitim gören üniversite adaylarının Türkiye üniversitelerinde yüksek öğrenimlerini sürdürmeleri için, Türk Cumhuriyetleri ile Türk ve Akraba Toplulukları Sınavı (TCS) dün gerçekleştirildi. Bu yıl liseden mezun olacak olan üniversite adayı 150 öğrencinin katılımıyla gerçekleşen, temel öğrenim becerileri ve Türkçe testlerden ibaret olan sınav, bu yıl da Prizren Eğitim Fakültesi'nin amfisinde yapıldı. Kosova Türk Eşgüdüm Bürosu tarafından örgütlenen sınavda, Büro Müsteşarı ve personeli hem öğrencilerle ilgilendi hem de sınavın sorunsuz geçmesine katkı sağladı. Kosova Türk Eşgüdüm Bürosu Müsteşarı Mustafa Sarnıç konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Kosova'da Türkçe eğitim gören lise mezunlarının, Türkiye üniversitelerinde yüksek öğrenimlerini Türk devletinin maddi desteğiyle sürdürmelerini, insana yapılan çok önemli bir yatırım olarak değerlendirdi. Sarnıç, "Kapasite artırma anlamında Kosova'nın sosyal ekonomik kalkınmasında gelecekte katkıda bulunacak önemli bir yatırımdır. Kıymeti ileride görülecektir. Kosova kalkınıp güçlendikçe soydaşlarımız yeni iş imkanları bulacaktır. Eğitim görmüş olarak iş piyasasında daha güçlü bir yer alacaklardır" diye konuştu. Üniversite harçları ucuzluyor Başbakan Haşim Thaçi, üniversite kayıt ücretlerinin önümüzdeki yıldan itibaren azalacağını müjdelerken, bu konuda gerekli yasal düzenlemenin meclis tarafından kabul edildiğini söyledi. B aşbakan Haşim Thaçi, Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanı Enver Hocay ile birlikte Üniversite Öğrenci Merkezine bir ziyaret gerçekleştirdi. Merkezdeki temsilciler ile bir araya elen Başbakan, önümüzdeki ders döneminden itibaren, öğrencilerin fakültelere kayıt ücretlerinin azaltılması ile ilgili bir kararın alındığını açıkladı. Başbakan Thaçi, kayıt ücretlerindeki azalmanın yanı sıra öğrencilerin barınmaları ve beslenmeleri konusunda da şartların iyileştirilmesi için kararın alındığına dikkat çekti. Hükümet olarak, yeni bir öğrenci yurdunun inşa edilmesinden memnuniyet duyduklarını ifade ederken, barınma koşullarının her geçen gün daha da iyileştirme sözünü verdi. Thaçi, “Ben de 20 yıl önce öğrenci deneyimi yaşadığımdan dolayı öğrencilerin karşılaştığı sorunları bilen biri olarak, onların sorunlarına çözüm bulmak bizim temel görevlerimiz başında bulunuyor. Eskiye nazaran şimdiki durumu daha içi açıcı olsa da bunun yeterli olduğunu düşünmüyoruz. Bundan dolayı da öğrencilere hem daha iyi çalışma koşulları hem de barınmaları ile ilgili hükümet olarak çalışmalarda bulunuyoruz. Bu çerçevede de mecliste alınması gereken yasalar da alınmış dutumda” diye konuştu. 13 Perşembe, 24 Nisan 2008 Türkçenin Kosova’sý Biligni Bedük Bil Yanan Ekmek Kapısı İdi Priştine’de en eski Türk ailelerinden biri olan Türbedarların, ekmek kapısı olan tamirci dükkanları, komşuda çıkan yangın sonucu alev alarak yandı. P riştine’nin köklü Türk ailelerinden, Türbedar’ların Hülfete Humali sokağındaki tamirci dükkanı komşu börekçiden çıkan yangından alev alarak yandı. Elektrikli ev aletlerinin tamirini yapan Emin Türbedar, ufak bir ekmek kapısı olan dükkanın yangın sonucu büyük hasar görmesinden dolayı son derece üzgün olduklarını bildirdi. Dükkanın özel bir sigortaya sahip olmadığını belirten Türbedar, “Eğer bir yardım gelirse gelsin ama hiçbir yerden pek bir beklentimiz yok” diye konuştu. Öte yandan Emin Türbedar’ın oğlu Enis Türbedar, itfaiyenin yangın söndürme çalışmaları sırasında su dolan dükkanda zarar görmeyen bazı yedek parçaların da artık çalışamaz hale geldiğini belirtti. Zararın yaklaşık 3000 Avro ve hatta üzeri olduğunu belirten Enis Türbedar, zaten kesat olan işlerin daha da zorlaştığını söyledi. KOSOVA TÜRK KADINLAR GİRİŞİMİYLE İMZA KAMPANYASI Prizren, 23 Nisan 2008 B İ L D İ Rİ Değerli halkımız, Son yıllarda üzerimize oynanan oyunlar neticesinde kaybettiğimiz haklar, parti içi senaryolu seçimler ve KOSOVA seçimlerindeki büyük oy kaybımız, yanlış politikalar neticesinde ve bardağı taşıran son damla olan KOSOVA Anayasa'sıyla Türkçe'mizi kaybetmenizden, halkımızda oluşan tepki nedeniyle KDTP Merkez Yönetim Kurulu ve bu işin sorumlularını istifaya ve sorumluluğa davet ediyoruz. Bugün Türkçemiz için ve Türk toplumunun çıkarlarını korumak için bu kampanyaya 5 binin üzerinde insan kendi imzalarıyla destek sunmuştur. Bunların arasında Türk ve Osmanlı kültürüne sempati duyan ve inanan Arnavut ve Boşnak kardeşlerimiz de katılmaktadır. Bununla beraber Kosova’da tüm toplulukların Türkçeyle de birlik, beraberlik ve huzur içerisinde yaşanılabileceğine inanan Kosovalılardır. Bu kampanya devam etmektedir, SİZ DE KATILIN VE KATKILARINIZI SUNUN. Girişimci: Aysel Gaş Kampanya Başkanı: Özcan Micalar Saygılarımızla Yönetim Kurulu: 1. Semiha Rahta, Şükriye Namleci ve Nermina Abdurahman U ygur Türkleri döneminde de bu dil daha da iþlendi. Farklý medeniyet muhitlerine girdi ve gücünü gösterdi. Uygur Türkleriyle beraber yaþayan diðer milletler de Türkçeyi öðrendi. Ondan sonrasýnda Ýslam dünyasýyla etkileþim baþladý, arttý. Türkçe yeni yeni medeniyet dairelerine girdi. Bu yeni âlemlerde de yöneticiliðini buldu. Türkçenin bilinen ilk alfabesi olan Göktürk yazý sistemi ile yazýlmýþ belgelerin sýnýrlarý, Orta Avrupa’nýn batýsýndan Pasifik Okyanusu’na, Orta Afganistan’dan kuzey Sibirya’ya kadar yaklaþýk 30 milyon km²lik bir alaný kaplarken, kullanýldýðý devre M.Ö. 4. yüzyýldan, M.S. 11. yüzyýla kadar uzanýr. Bu bilgiyi, þimdilik olduðunu da belirterek vermekte yarar var çünkü bilimsel dil araþtýrmalarý, Türkçe açýsýndan daha birçok yeni verilere gebe bir hâldedir. Göktürk Kaðanlýðý’nýn meþhur Orhun Yazýtlarý’ndaki (MS. 8 yüzyýl ilk yarýsý) Türkçe, edebî niteliði olan geliþkin bir dildi. Uygur döneminde iyice geliþerek 1069’da Yusuf Has Hacib sayesinde Kutadgu Bilig adlý baþyapýtta gücünü gösterdi. Biligni bedük bil ukuþný ulug; bu iki bedütür ödirmiþ kulug ( Bilgiyi büyük bil, aklý ulu; bu iki büyütür düþünen kulu) diyen Balasagunlu bilge Yusuf Has Hacib, bugün bile bizi kendisine hayran eden; dilimizde, damaðýmýzda Türkçenin o leziz tadýný býrakan muhteþem eseri Kutadgu Bilig’i Türklere armaðan etmiþti. Bu ve bunun gibi muhteþem dizeleri, döneminde ve o büyük Türkistan ilinde nasýl bir etki yarattý? Akabinde Kaþgarlý Mahmut, Divanü Lügati’t-Türk’üyle Araplara Türkçeyi öðretmeðe baþladý. Kaþgarlý’nýn devrinde artýk, Türklüðün büyük bölümü Müslüman olmuþtu. Yeni düzenlerine de uyum saðlayan Türkler, bu dünyada da hýzla geliþtiler. Yayýldýkça yayýldýlar. Divanü Lügati’t-Türk de dindeþleri Araplara Türkçeyi öðretmek konusunda rehberlik etti, bölgelere sýðmayan büyük dil Türkçeyi bir yerden bir yere taþýdý. Türk dili zamanla Orta Asya ve Karadeniz’in kuzeyinde Çaðatayca, Anadolu ve Balkanlar’da Osmanlýca adýyla klasikleþti. Türkler ve Farslarýn yüzyýllarca beraber yaþamalarýnýn sonucu olarak Türkçe, Fars söz dizimini dahi etkiledi. Ruh-i Gül, Gül-ruh oldu. Tamlama mantýðý, Türkçenin sýralamasýna uydu. Bu dil zor dönemler de geçirdi. Bazý dönemlerde Türkçenin konuþurlarý olan Türkler, eserlerinde Arapça ve Farsça sözleri gereðinden fazla kullandýlar. Hatta eserlerini Arapça veya Farsça ile yazanlarý bile oldu. Bu dil yüzyýllarca çok geniþ bir coðrafyada konuþuldu. 1552’de Rus ordusu Kazan’ý ele geçirdi. Bu akýn güneye, doðuya ilerlemesini sürdürüp Türk yönetimlerini devirince Türkçe, yenilgiyi kabul edip yerini baþka dille paylaþmak durumunda kaldý. 20. yüzyýlýn baþlarýnda Osmanlý Devleti, geniþ topraklarýný yitirince, Türkçe için baþka bir buhranlý dönem daha baþladý. Balkanlar’da, Orta Doðu’da vb. yerlerde Türkçenin konuþurlarýnýn sayýsý azalýnca, kullanýldýðý yerler de azaldý. Tarihte benzer geliþmeler Türkçenin çeþitli coðrafyalarýnda yaþandý. Ankara’da, Kaþgar’da, Ýstanbul’da, Taþkent’te, Baðdat’ta, Kazan’da, Komrat’ta, Aþkabat’ta, Tebriz’de, Prizren’de, Buhara’da, Kerkük’te, Abakan’da, Üsküp’te, Bakü’de, Astana’da, Selanik ve Biþkek gibi nice yerlerde kullanýlagelen Türk dilinin uzunca yolunu kýsaca belirtmeðe çalýþtýk. Büyük dil Türkçenin, bugünkü çiðlikleri, kötülükleri hak etmediði muhakkaktýr. Hiçbir zaman anlayamamýþýmdýr. Türk ulusu diline, özüne karþý nasýl duyarsýzlaþýr? Bu duyarsýzlýk nasýl olur? Bu büyük Alpay ÝÐCÝ kültür ve dil nasýl olur da bazýlarýnca önemsenmez? Bu tür sebeplerle, geçmiþinden feyiz alarak, Türk dili için çalýþmak hepimizin boynunun borcudur. Ayrýca, bugün Kosova’da Türkçenin resmiyetine dair olumsuz durumlar varken, buna en güzel yanýt yine Türkçenin gücüyle verilmiþ olacaktýr. Yabancý dilini kullanmak konusunda bugün dünyamýz ve özelde de yaþadýðýmýz coðrafyanýn insanlarýnýn birçoðu, epey bir hevesli oldu. Yabancý þirketlerle, yurt dýþýyla sürekli irtibatta olan þirket ve kurumlarý baþta belirteyim. Bu yapýlar irtibat için yabancý dil kullanýmýna giderler, doðaldýr. Ancak, irtibat ve açýklama babýnýn dýþýnda kalan konularda bir yabancý dile ihtiyaçlarý yoktur. Ürün veya þirketlerinin adýný Türkçe ile pekâlâ oluþturabilirler. Bunun gerekçesi ve kanýtý çok açýktýr. Küresel çaptaki bir iþ veya etkinlik için ürün adýnýn deðiþmesine nasýl bir gerek olabilir ki? Burada iþin sadece psikolojik boyutu vardýr. Yani, ilgili ürünün yollanacaðý mevkideki kiþi veya kiþilerin, o ürünün geldiði ülkeye karþý olan olumsuz durumlarý söz konusu olabilir. Böyle bir durum içinse ürün adýnýn yabancýlaþtýrýlmasý çözüm olamaz zira olumsuz fikre sahip kurum, ürün adý ne olursa olsun, onun geldiði yeri bilecek ve tavrýný buna göre sergileyecektir. Ayrýca, her þeyi Batýdan almaya, Batýya bakarak çözmeye alýþmýþ düþünmeyen beyinler için bile ikna edici bir durum vardýr. Fransýz firmasý Citroën’in isminde bulunan “ë” harfi Türkçede yoktur. Ondan da önce, ortaklaþýlmaya çalýþýlan Ýngilizcede de yoktur. Ýmla konusu, bu meselenin bir diðer boyutudur ama örneklerle de çoðaltýlabileceði gibi, dünyanýn her yanýnda iþ yapan büyük firmalar buna gerek duymamaktadýrlar. Hem imla hem sözün aidiyeti açýsýndan, küresel piyasada yer almak isteyen oluþumlar baðlamýnda bir sýkýntý yoktur. Küreselleþme olgusunun Türkiye Türkçesine ve bu dilin konuþurlarýna verdiði zararlarýn önemlilerinden birisi telaffuzda ortaya çýkmaktadýr. Türklerce yaklaþýk bin yýldýr kullanýlmýþ olan Arap alfabesi sayesinde Arapça ve Farsça ile alfabe baðlamýnda denklik saðlanmýþtý. Bu durum, ayný kültür dairesi içinde bulunmayla ilintiliydi. Türkçe ve Farsçada bulunan ç,j,p gibi sesleri belirtmek için bulunan harflerin Arapçada bulunmamasýnýn dýþýnda, bu üç dilin alfabeleri aynýydý. Böylece, üç dilin söz kadrosunun birbirinin içine geçmesi daha kolaydý. Alfabelerin sadece bir göstergeler bütünü olduðunu düþünürsek, söz konusu üç dilin göstergelerinin ayný olmasý, Türkçe metin içerisinde yer bulan Farsça sözün garipsenmemesi sonucunu doðuracaðýný anlarýz zira hepsinin imlasýnda Arap asýllý alfabe kullanýlmýþ olur. Günümüzde, Osmanlý dönemine ait sýradan bir yazma eserin dili Türkçe olmasýna raðmen, Arap alfabesiyle yazýldýðý için, bu alfabeyi bilmeyenlerce (yanlýþ olarak) o metnin Arapça olarak zannedilmesi de az önce söz edilen göstergeler eþitliðiyle ilgilidir. Ýþte bu mantýkla düþünecek olursak, 1928 yýlýndan itibaren Türkiye Türkleri tarafýndan kullanýlmaða baþlanan Latin Esaslý Türk Alfabesinin Batý dillerinin ve özellikle Ýngilizcenin etkilemesi açýsýndan savunmasýný zayýflattýðý bir gerçektir. Ancak, hemen belirtmek gerekir ki bu durumda alfabenin etkisi son derece sýnýrlýdýr. Esas sorun o alfabenin kullanýcýlarý olan Türkiye Türklerinin düþünce yapýlarýnda, yaklaþýmlarýndadýr. Çünkü Latin Esaslý Türk Alfabesi ayný zamanda, Türkçenin yazýlmasýnda en uygun alfabedir. Fot o : Na fi z L ok v i ça Agim Rifat Kültür Balkan Türk Þiiri TÜRKÇEM ÞÝÝRÝN ATEÞÝ Teþfik etmek, Kosova Türk þiirinin yolunu açýp tekrar tekrar ateþini yakmak adýna, bundan böyle bu sayfada usta þair Agim Rifat Yeþeren, her hafta bir þiirle çýkacak karþýnýza sevgili okuyucular. Hazýr paranýn baþkadýr tadý Çikago’da bir banka soyulur Bilmem hangi zengin bilmem kaç ayarlý elmasý Eþine hediye eder Kadýn beðenmez Anladýk Nasýl olsa hep fukaranýn derisi soyulur Dünya tacirleridir bunlar herkesin aklý ermez Piyasada mallarýn fiyatlarý düþmemeli Binlerce ton buðday tanesi denize dökülür Dünya çapýnda iktisadi iþgalidir bu herkes anlamaz Bakalým gene takvim ne diyor Kýz olursa adý Serpil olsun diyor Erkek olursa adý Ozan olsun diyor Genelevlerdeki kadýnlar için Bizim için hiçbir þey yazmýyor Düþünüyorum da Ya hiç param olmasaydý Kötürüm kalýp da yataða düþseydim Ne yapardýn Yine böyle þimdi öptüðün gibi mi öperdin Alnýmdan ensemden Sarýlýp sarýlýp da içten yürekten Saat sekiz olur gidersin Saat sekizden sonra her þey gider Ve biri benim adýma Atar kendini seksen beþinci kattan aþaðý /1981/ Hazýrlayan: Agim Rifat Bir ulusum var, Ulusumla birlikte Türkçem Türkçemle birlikte bir ulusum var. Ne baþýnda ne sonunda gelir uygar uluslarýn. Orta Asya’dan tut, Orta Anadolu’ya çýk O ulus benim, ben o ulusun. Saat sekiz olur gidersin Saat sekizden sonra her þey gider Saat sekiz olur gidersin Saat 8’den sonra her þey gider 14 Bir ben varým, Benimle birlikte Türkçem, Türkçemle birlikte bir ben varým. Ne baþýnda ne sonunda gelir uygar dillerin. Azeri’den tut, Balkanlara çýk O Türkçe benim, ben o Türkçenin. Saat Sekiz Bakalým þimdi duvardaki takvim ne diyor Ne yiyor ne içiyor: -Bugünün yemeði: Musakka Ançez salatasý Helva-diyor Ve ekliyor:Bekle Bekle de gör diyor Ömrümüz zaten hep beklemelerle geçiyor Þimdi bir kuyruktayým beklerim Þimdi bir hapishanedesin beklersin Elden ne gelir ki Osman Puþt gibi talihli olmak nerde Nerde ya anam babam nerde Ne zaman bir dul karý alsa Tamam Kýz çýkar daha kapýdan Perşembe, 24 Nisan 2008 Bir ben varým, Benimle birlikte Türkçem, Türkçemle birlikte bir ulusum var. Ne baþýnda ne sonunda gelir uygar dil ve uluslarýn. Türkçem başlar Azeri’den Balkanlara, Ulusum Orta Asya’dan Anadolu’ya çýkar. Nusret Dişo Ülkü Prizren’de tarihi miras koruma altýnda Ýsveç Vakfýnýn, Prizren’in tarihi mirasýný korumak adýna hazýrlamýþ olduðu raporu Prizren Belediye yetkililerine sundu. Belediyenin yürüteceði aleni tartýþmalardan sonra kabul edilecek olan projenin, mimarý Ýstanbul Üniversitesi Profesörü Nuran Gülersoy. K osova Kültür Mirasýnýn korunmasý için Ýsveç Vakfý, Salý günü Prizren bölgesinin tarih eserlerinin onarýmý için Türk Cumhuriyetinin en önemli uzmanlarýnýn hazýrladýklarý koruma planýný Prizren belediye yetkililerine sundu. Belediye uzmanlarý konu ile ilgili yapmýþ olduklarý açýklamada bu projeyi Prizren’in eski ruhunun korunmasý için kendileri açýsýndan büyük önem arz ettiðine dikkat çekerken, bu planýn Sýrplarýn yaþadýklarý bölgeleri de kapsamasý isteminde bulundular. Ýsveç Vakfý baþkaný konu ile ilgili yaptýðý açýklamada, hazýrladýklarý projenin Prizren’in eski mimarisini korumak için büyük bir adým olarak nitelendirdiler. Bu onarým ile Prizren’in tarihi ve mirasý ile ön plana çýkacaðýna dikkat çeken Vakýf Baþkaný, bu süreçten sonra Prizren belediye yetkililerine önemli görevler düþtüðüne dikkat çekti. Proje mimarý Gülersoy CHWB vakfý mayýs 2006 yýlýnda Prizren’in tarihi eserlerinin onarýmý için belediye yetkilileri ile bir anlaþma imzalamýþtý. Bu anlaþma ardýndan projenin yapýmýný üstelenen vakýf, projeyi hazýrlamasý için Ýstanbul Üniversitesi profesörü Nuran Gülersoy’u görevlendirdi. Gülersoy, Kosova kültür mirasý koruma kurulu ve Prizren bayýndýrým ve alan planla- ma kurulu yetkilileri ile yaptýðý ortak çalýþmalar ardýndan bu konu ile ilgili hazýrlamýþ olduðu planý vakýf yetkililerine sundu. Belediye Projeyi inceledi Prizren belediyesi onarýmý için hazýrlanan projeyi ilk olarak belediye kültür eserleri uzmanlarý tarafýndan deðerlendirdi. Projenin deðerlendirilmesinin ardýndan uzmanlar projeyi belediye yetkililerine sundular. Belediye prosedürleri gereði bu projenin kabul edilebilmesi için belediyenin bu planý aleni tartýþmaya açmasý gerekiyor. Bu tartýþmalarda yapýlacak olan uyarý ve öneriler de dikkate alýnýp, plan son þeklini alacaktýr. 15 Kültür Ýnsan duygusunu, düþünce ve hayalini yansýyan bir ayna olarak sanat ve kültür.. Raif VIRMİÇA A Perşembe, 24 Nisan 2008 ÂÞIK ÇELEBÝ PRÝZREN’DE KÜLTÜR, SANAT VE ÞAÝRLÝK GELENEÐÝ IV srýn hem þair hem münþî olan mühim bir tezkîre yazarýdýr. Âþýk Çelebi’nin asýl adý Pîr Mehmet’tir. Dedesinin babasý Mehmet Nattâ, XIV. yüzyýlýn sonunda Emir Sultan Ýle Bursa’ya gelerek yerleþmiþ bir seyyîd ailesindendir. Babasý Seyyid Ali meþhur âlim ve kazasker Müeyyedzâde’nin kýzý ile evlenmiþ ve Âþýk Çelebi bu evlilikten doðan çocuklardan biri olarak babasýnýn Üsküp’te Kadýlýk görevinde bulunduðu dönemde 926/1520 yýlýnda Prizen’de doðmuþtur. Küçük yaþta anne ve babasýný kaybeden Çelebiyi dedesi Seyid Zeynulahbidin büyütmüþ ve Ýstanbul’da en tanýnmýþ muallimlerden tahsil görmesini saðlamýþtýr. Eðitim süresince Âþýk Çelebi Ýstanbul’da çok sayýda önemli ve ünlü þair ve yazarlarla da tanýþmýþtýr. Çocukluðunu Rumeli’de okuma çaðýný Ýstanbul’da geçiren Pîr Mehmet, Âþýk mahlasýný kullanmýþ ve bu mahlasla þiir söylemeye baþladýðý zaman tanýnmýþtýr. Daha çocukluðundan itibaren kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Âþýk Çelebi ilk bilgileri öðrendikten sonra mesnevi þairi Surûrî, Taþköprülüzâde, Arapzâde, Saçlý Emir, Hasan Çelebi, Ebussuûd Efendi ile eniþtesi Muhîddîn Fenârî gibi büyüklerden ders aldý. Tezkîresini yazabilmek için gereken bilgileri de yine Ýstanbul’da talebelik yýllarýnda karýþtýðý edebi çevrelerde toplamaya baþlamýþtýr. Bu devirde baþta Zatî, Hayâlî ve Yahya Bey olmak üzere devrin bir çok büyük þairi ile tanýþmýþtýr. Âþýk Çelebi önce Bursa Mahkemesinde kâtiplik vazifesi aldý. Daha sonra Emir Sultan Vakýflarýna mütevelli tayin edildi. Burada beþ yýl görev yaptýktan sonra Bursa vakýflarýný teftiþ eden Rûþenizâde’nin kendisi hakkýnda iyi bir rapor vermemesi sonucu bu vazifeden azledildi ve Ýstanbul’a döndü. Eski hocasý Gisû sayesinde Ýstanbul’da mahkeme kâtipliðinde bulundu. Daha sonra Ebussuud Efendi’nin fetva kâtipliðini yaptý. Âþýk Çelebi hocasý Muhyîddîn’in ölmesi sebebiyle zorlukla da olsa icazetnamesini aldý. Emîr Gisû’nun destekleriyle mülazým oldu. Ýlk kadýlýk görevine Silivri’de baþladý. Silivri’den sonra 1550 yýllarýnda Priþtine’de, 1563 yýlýnda da Ruþçuk’ta akabinde de Kratovo’da da kadýlýk yaptýðý malumdur. Daha sonra Serfiçe’ye oradan Narda’ya tayin edildi. Burada da fazla kalamayan Âþýk Çelebi Manavgat’a baðlý Alanya’ya kadý olarak gönderildi. Kanunî Sultan Süleyman’ýn; “Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sýhhat gibi” Matlalý gazeline yazdýðý tahmis üzerine 1963’te Niðbolu kadýlýðýna tayin edildi. Burada çok mutlu olduðunu tezkiresindeki Tuna redifli manzumesinden öðrenmekteyiz. Bir hadise üzerine tekrar azledilen Âþýk Çelebi bu aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadýlýk yaptýktan sonra tezkiresini tamamladý II. Selim’e bir Þakayýk Zeyl’î yazarak, Sokollu Mehmet Paþaya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar ayný vazifede kalmak þartýyla Üsküp Kadýlýðýna tayin edildi. Bir süre sonra da bu görevde iken 1572 yýlýnda vefat etmiþtir ve burada metfun olmuþtur. Nesirde olduðu kadar nazýmda da maharet sahibi olan Âþýk Çelebinin rint meþrep, hoþ sohbet, arkadaþ canlýsý, vefakâr ve zeki þahsiyetinin yaný sýra çok keskin bir gözlemci olduðu ünlü eseri “Meþâirü’þÞuarada” açýkça görülür. Mahlas olarak Âþýk adýný seçmesi ise onun güzelliklere düþkünlüðünü ve hayata baðlýlýðýný göstermektedir. Türkçeden baþka Arapça ve Farsçayý da çok iyi bilen Âþýk Çelebi asýl þöhretini klasik edebiyatýmýzýn gerçekten en önemli ve güvenilir kaynaklarýndan biri olan tezkiresi ile yapmýþtýr. Tezkiresinde kullandýðý süslü nesir üslubu da ayrýca eserin bir özelliðini teþkil etmektedir. Arkadaþlarýný, eðlence yerlerine kiþilerin özel hayatý ile ilgili ayrýntýlarý öylesine güzel bir dille anlatýr ki canlý tasvirleri ile okuyucuyu adeta çizdiði tablonun içine çeker. Nesrine göre, nazmý oldukça basittir. aldýðý eserinin Arapça’sýnda Türkçe’ye yapýlan bir tercümedir. Bir nüshasý Topkapý Sarayý Müzesi Kütüphanesi’nde bulunmaktadýr. “Þerh-i Ehâdis-i Erbaîn” Ataî’nin bildirdiðine göre, Âþýk Çelebinin iki Hadisi-i Erbaîn’i vardýr. Birisi kendi derlemesi diðeri ise Kemalpaþazade’nin Arapça olarak derlediði eserin ve þerhinin Türkçeye tercümesidir. Âþýk Çelebi’nin kendi eserinin nüshasý henüz ele geçmediði halde diðeri Hadis-i Erbaîn Tercümesi Eserleri ” Meþâirü’þ-Þuârâ” Âþýk Çelebi’nin bir çok eseri içinden adý günümüze ulaþmýþ ve en tanýnmýþ eseridir. Bu tezkire, Anadolu’da yazýlan dördüncü ve tarihimizde tezkire türünün en güzel örneklerinden biri olan bu eser 1556 yýlýnda tamamlanmýþ ve II. Selim Han’a sunulmuþtur. Âþýk Çelebi böyle bir eser meydana getirmeyi çok gençken düþündü. Bu amaçla hazýrlýklar yaptý ve daha önce bu alanda yazýlmýþ eserleri inceledi. Yaradýlýþ olarak giriþken ve meraklý mizacýnýn yardýmýyla Osmanlý þairleri hakkýnda teferruatlý bilgiler toplayýp derlerdi. Bu arada Lâtîfî de tezkire yazmak niyetindeydi. Ýkisi anlaþýp birlikte bir tezkire yazmak konusunda anlaþtýlar. Âþýk Çelebi þekle ait bir orijinalite ile o güne kadar denenmemiþ bir tasnif usulü düþünerek eseri alfabetik olarak düzenlemeyi teklif etti. Fakat iþ birliðini Lâtîfî, bu tekniði de alarak bozdu ve tek baþýna eserini tertip etti. Bunun üzerine Âþýk Çelebi tezkiresini ona benzemesin diye ebced usulüne göre tasnif etti. Tezkîre nüshalarýna göre þair sayýsý, 360 ile 324 arasýnda deðiþmektedir. Âþýk Çelebi, XIV ve XV yüzyýl þairleri hakkýnda Þe’hî Bve Lâtîfî’den fazla bir bilgi vermez. Ama eser yaþadýðý dönem olan XVI. yüzyýl için eþsiz bir kaynaktýr. Tezkîre konu edindiði þairlerin karakter özelliklerini belirttiyse onlarýn hayat ve çevresi hakkýnda küçük dedikodulara kadar inerek bilgi veriþi ile bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Verdiði bilgilerin çoðu gördüklerine, bildiklerine ve iþittiklerine dayanýr. Zaten þairlerin hemen hemen tamamýyla yakýn dosttur. Tezkirenin asýl deðerli yaný anlatýlan þairlerin psikolojisini, iç dünyalarýný samimi bir görüþ ve derin bir anlayýþla tahlil ve tasvir etmesinde onlarýn portrelerini güçlü bir tarzda resm etmesinde ve canlandýrmasýndadýr. Bu yüzden þairlerin hal tercümelerini anlatýrken sözlerini fýkra ve hikâyelerle süslemiþ, araya ortak hatýralarýný katmýþ böylece eserine ayrý bir renk ve hava vermeyi baþarmýþtýr. Ayrýca bu eser zengin bir nesir örneðidir. Çok kez secî, cinas ve süslerle dolu aðýr ve aðdalý bir dille karþýlaþýlýr. Fakat bu samimi üslubu, renkli tasvirleri, okuyucuyu sürükleyecek kadar çekici ve canlýdýr. “Tercüme-i Revzatü’þ-Þühedâ” Yazýlýþý 1546’dan önce olduðu tahmin edilmektedir. Hüseyin Va’iz-i Kaþifî’nin maktel türündeki eserin Türkçeye tercümesidir. Tespit edilebilen üç nüshasý vardýr. “ Te r c ü m e - i Þ a k â i k u n - N û m â n i y y e ” Taþköprülüzâde’nin ayný addaki Arapça eserinin Türkçe’ye çevirisidir. Atai’nin bildirdiðine göre Âþýk Çelebi bu eserini Taþköprülüzâde’ye bizzat kendisi sunmuþtur. Mevlânâ bizde Türkî gibi yazmýþ idik, bîhude zahmet etmiþsiniz diyerek kitabýný kolay bir Arapça ile yazdýðýný söylemiþtir. Nedense Mecdî’nin tercümesi kadar tutulmayan eserin nüshasýna da henüz rastlanmamýþtýr. “Tercümetü’t-Tibri’l-Mesbük Fî Nasîhati’l Mülük” Gazzalî’nin Sultan Sencer’in emriyle kendi huzurunda geçen konuþmalarý Farsça olarak kaleme adýyla basýlmýþtýr. “Tercüme-i Ravzü’l Ahyâr” Muhyîddin Mehmet Hatipzâde’nin Siyasetnâme türündeki eserinin Arapçadan Türkçeye tercümesidir. II. Selim adýna çevrilen ve aslýnda Zemahþehrî’nin Rebiü’l Ebrar adlý eserinin iki nüshasý Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir. “Mi’racü’l-Ayâle ve Minhâcü’l-Adale” II. Selim adýna Türkçeye yapýlan bir tercümedir. Topkapý Sarayý Müzesi Kütüphanesi’nde kayýtlý iki nüshasý vardýr. “Zeylü’þ-Þakâik” Sokollu Mehmet Paþa’ya sunulan bu eserde kýrk iki þahsýn biyografisi bulunmaktadýr. Þakayýk’a zeyl olarak yazýlmýþtýr. Eserin tam nüshasý Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayýtlýdýr. Berlin Devlet Kütüphanesi ile Paris Milli Kütüphanesi’nde iki nüshasý daha vardýr. “Sigetvarnâme” Kanûnî Sultan Süleyman’ýn Sigetvar seferi ile ilgili bir gazavatnamedir. Mesnevî tarzýnda kaleme alýnan bu eser henüz ele geçmemiþtir. “Þehrengiz-i Bursa” Kýnalýzâde Hasan Çelebi Sunî’nin hayatýný anlatýrken yakýn arkadaþý olan Âþýk Çelebi’den de bahseder ve Onun Bursa’nýn güzelliklerini anlatan bir Þehrengiz yazdýðýný söyler. Âþýk Çelebi, Þehrengizi 1541’de yazdýðýný bizzat kendisi de söylediði halde eserin nüshasýna henüz rastlanmamýþtýr. “Divan” Tek nüshasý Millet Kütüphanesinde kayýtlýdýr. Divandan ziyade divançe niteliðinde olan bu eseri Âþýk Çelebi, Serfiçe Kadýlýðý sýrasýnda düzenlemiþtir. Âþýk Çelebi o zamana kadar yazdýðý; gazel, kaside, terkib-i bend, terci-i bend, hezel ve yergilerini “Divan” adlý eserinde toplar. Sanatý Bu eserlerden baþka, tezkireci, kadý, yazar ve divan þairi olan Âþýk Çelebinin yazmýþ olduðu güzel þiirleri; yalýn, basit bir dille yazýlmýþtýr. Ana temalarý aþk olmakla birlikte, þiirleri, yaþanan pek çok olayý da yansýtýr. Köstendil ýlýcalarý, Tuna, Serfiçe ve Narda’yý anlattýðý þiirleri ve bestelenmek üzere yazdýðý murabbalarý, bunun en güzel örnekleridir. Ancak, þu mýsralarýndan Âþýk Çelebi’nin en önemli özelliðinin onun, XVI. asrýn en özgün edebiyat tarihçisi olduðu anlaþýlmaktadýr. Gözünden akan yaþ mýdýr, kan mýdýr? Lebin yâdýna la’l ü mercan mýdýr? Gönülde ne var ise faþ etti gör Seni sevdiðim, yani pinhan mýdýr? Gönül ýzdýrap ile oldu helak? Gelin, görün ol afet-i can mýdýr? Demiþ ‘Avni’ya ben cefa etmezsem?’ Ana cevreden yoksa devran mýdýr? ÝSVÝÇRELÝLER DENEYDE KARARLI... Alman bilim adamýnýn görüþüne katýlmadýðýný belirten CERN Sözcüsü James Gilies, “Uzun süredir araþtýrýyoruz. Deneyin güvenli olduðundan þüphemiz yok” dedi. Þok iddia: Dünyanýn 50 ay ömrü kaldý Alman bilim adamý Prof. Rössler’e göre, CERN Araþtýrma Merkezi’nde yapýlacak deneyde ortaya çýkacak olan suni kara delik, 50 ay içinde dünyayý yok edecek. A lmanya’nýn Tübingen Üniversitesi profesörü Otto E. Rössler, Ýsviçre’nin Cenevre kentindeki CERN Araþtýrma Merkezi’nde bu yýlýn haziran ayýnda yapýlacak deneyde yaratýlacak suni kara deliðin, 50 ay içinde dünyayý yok edeceðini savundu. Ýsviçreli bilim adamlarý, 27 kilometre uzunluðunda çember þeklindeki tünelde maddenin yapýsýný anlamak için proton demetlerini vakum altýnda ýþýk hýzýna yakýn bir hýzda çarpýþtýracaklar. Her saniyede 600 milyon çarpýþma meydana gelecek. En yüksek çarpýþma enerjisi Sistem, süper iletken teknolojisi kullanarak mutlak sýfýrýn hemen üstünde -271 derecede çalýþacak. Bu, dünyada eriþilmiþ en yüksek çarpýþma enerjisi olacak. Bilim adamlarý bu sayede, maddeyle ilgili bugüne kadar bilinmeyenleri gün ýþýðýna çýkarmayý umuyor. Ýþte bu deneyler sýrasýnda oluþacak kara deliklerin kontrolden çýkabileceði iddiasýný ortaya atan Prof. Dr. Rössler, bütün insanlýðýn büyük bir tehlike altýnda olduðunu söyledi. Bild gazetesine konuþan Rössler, “Eðer kara delik dengede tutulamazsa, hesaplamalarýma göre 50 ay içinde dünyamýzý yutacak: Dünyanýn aðýrlýðý minicik bir noktada yoðunlaþacak“ dedi. Güncel Perşembe, 24 Nisan 2008 Dünyanýn en yaþlý aðacý Ýsveç’te 16 Ýsveçli araþtýrmacýlara göre dünyanýn en yaþlý aðacý, Ýsveç’te hala ayakta olan 9 bin 550 yýllýk bir köknar aðacý..... Ý sveç’teki Umeaa Üniversitesi araþtýrmacýlarý, yazýlý açýklamalarýnda, “Bu büyüleyici Ýsveç’in orta kesimlerindeki buluþ, Dalara’daki Fulu daðýnda yapýldý. Bu çok büyük bir sürpriz, çünkü bu köknar türünün bu bölgelerde daha geç bir dönemde yetiþtiðini düþünüyorduk” denildi. Bilim adamlarý, daha önce en yaþlý aðaçlarýn Kuzey Afrika’daki 4 bin ya da 5 bin yýllýk köknarlar olduðunu düþünüyordu. Araþtýrma ekibinden Profesör Leif Kullman, bugüne kadar dünyanýn en yaþlý aðacýnýn 2004’te kayýtlara geçirildiðini, bu sýrada Ýsveçli araþtýrmacýlarýn bölgedeki türlerin sayýmýný yaptýklarýný belirtti. Profesör Kullman, keþiflerinin iklim deðiþikliðinin daha iyi anlaþýlmasýna olanak saðlayacaðýný düþündüðünü de söyledi. A ‘Poposu bize bakýyor istemeyiz’ lmanya ile Avusturya’nýn arasýný heykel gerdi. Almanya’nýn sýnýr kasabasý Simbach’ta metalden dikilen erkek heykelinin poposu Avusturya’nýn Braunau kasabasýna dönük olunca Avusturyalýlar ayaklandý. Balýðýn üstüne binmiþ sadece alt tarafý kapatýlmýþ çýplak bir erkeði tasvir eden heykel yarým ton aðýrlýðýnda. 260 bin Euro’ya mal olan heykel Inn Nehri için yapýldý. Avusturyalýlar bunun bir hakaret olduðunu savunurken Simbach sakinleri ise bir sanat eseri olduðunu savunuyor. Simbach Belediye Baþkaný sanat eserinin yapým aþamasýnda çýrýlçýplak olmasýna karþý çýkarak alt tarafýnýn kapanmasýna karar vermiþti. Çay kaþýðý tarih oluyor Ýki Fransýz mucit tarafýndan dizayn edilen “Kendi kendini karýþtýran çay bardaðý” çay kaþýklarýný tarihe gömecek gibi görünüyor. Tasarýmýn sahiplerinden 23 yaþýndaki Florian Dussopt, amaçlarýnýn çay kaþýðýný ortadan kaldýrmak deðil sadece alternatif bir yol sunmak olduðunu söyledi. Kare Bulmaca No: 48 Hazýrlayan: Abdülhadi Taduþka Soldan Saða 1.Türkiye’nin bayan sanatçýsý 2.Alman kamyon markasý — Kosova’lý bayan þarkýcý Lalloþi 3.Köpek — Bir iþin yapýlmasý için harcanan güç — Döteryumun simgesi 4.Atotun simgesi — Tene yumuþaklýk verir ve korur — Bizmutun simgesi 5.Buðday rengi, siyaha çalan — ABD’li aktör Oliver 6.Eþkenar dörtgen — Brezilyalý futbolcu (kara inci) Geçen haftaki bulmacanın çözümü NO:47 Yukarýdan Aþaðýya 1.ABD’li sanatçý ve Grug (bir diþi ismi) 2.Santraçta yenilgi — Sarayevo araba plakasý 3.Bayan aktör Margaret — Alfabenin 14. 16. ve 12 harfi 4.Romen’ce 50 sayýsýný gösterir — Kendini tanrýya adamýþ, ermiþ. 5.Hamalarýn sýrtýndaki araç, yük taþýmak için. 6.Dini inançlara göre ilk yaratýlan insan ve peygamber — Fosforun simgesi 7.Ýki tarla arasýnda sýnýr — Eski ABD’nin Baþkani Klinton 8.Az görülen, seyrek görülen, çok deðerli. Kardinela, ala, sefir, so, akor, a, t, alen, ef, rasel, ana, oliver rit 17 Perşembe, 24 Nisan 2008 Güncel Din ve Toplum M. Tevfik Yücesoy [email protected] [email protected] ÝNTERNET ZARARLARINDAN KORUNMA YOLLARI… G ünümüzde Internet denilen bir iletiþim aracý gittikçe yaygýnlaþýyor, þimdiye kadar görülmemiþ süratte dünya ile iletiþim saðlýyor, topyekûn insanlýða büyük çapta faydalý hizmetler veriyor. Denebilir ki, çaðýn en büyük kolaylýðýný saðlayan hizmetlerin vericisi durumuna giriyor internet. Ancak bu yaygýn faydasýna raðmen bazý aileler de bu faydalý sistemin zararlý þekilde kullanýlmasýndan þikâyetçi oluyorlar. Bu aracýn içinde her türlü iyilikler, kolaylýklar olduðu gibi; kötülükler yanlýþlýklar da söz konusu olabiliyor. Ýyiliklerinden istifade edip kötülüklerinden de aile ve çocuklarýmýzý korumak için ne yapmalý, nasýl tedbirler almalýyýz, diye sorular da sýralýyorlar. *** Gerçekten de internet Allah’ýn insanlýða lütfettiði eþsiz nimetlerden biridir. Fevkalade faydalý ve etkili bir hizmet aracýdýr. Dünya artýk bu sistemle kendini yönlendirmekte, her türlü faaliyetini bununla organize etmektedir. Bununla beraber böylesine faydalý nimeti zararlý þekilde kullananlar da olabilmektedir. Týpký silah gibidir bunlar. Kullanmasýný bilirsen kendini korursun, kullanmasýný bilmezsen kendini vurursun. Bu yüzden böylesine faydalý bir sistemi zararlý duruma getirmemek için çareler aranmaktadýr. Baþvurulan tedbirlerden bazýlarýný ise þöyle sýralamak mümkündür: 1- Artýk zararlý programlarý engelleyen sistemler de bulunmuþtur. Bu sistemi kurup mahzurlu programlarýn ekrana gelmesini engellemeye gayret etmelidir. 2 - Mümkün oldukça makineyi umumun görebileceði geniþ ve açýk mekânlara kurmalý, oralarda hizmet vermesini saðlamalýdýr. Ta ki hep faydalýda kullanýlsýn, baþkalarýnýn görmesinden rahatsýzlýk duyulacak zararlý görüntüleri ekrana getirme arzusu söz konusu olmasýn. 3 - Ayrýca kullaným saatlerine bir sýnýr getirilsin, geceleri istirahat saatleri burada harcanarak gündüz yapacaðý iþte baþarýnýn düþmesine sebep olunmasýn. 4 - Herkesin istifade edeceði fevkalade fay- dalý dinî ve ahlakî sitelerin de hizmet vermeye baþladýðý unutulmasýn. Bunlarý bularak verdikleri koruyucu bilgilerden istifade etmenin de gerekli olduðu hatýrlansýn. Ýþte size yepyeni bir site dünyamýzý ve ahiretimizi mamur edecek nice bilgilere masamýzýn baþýnda ulaþabilme imkaný sunmaktadýr. . Bütün bunlara raðmen gerçekten de interneti müstehcende kullanmak ahlaký çökertiyor, kabiliyet ve istidatlarý çürütüyor, zihin ve hayalleri de darmadaðýn edip kirletiyor. Sözüm Gençlere kitabýndaki þu tespitler de bunu ifade ediyor: “- Bütün günahlar, ahlakî bozulmalar, müstehcene bakýþla baþlar, bakýþýn devamýyla baskýsýný artýrýr, arkasýndan fiili günaha dönüþür. Ayrýca gözler baktýklarýnýn resimlerini de çeker, hayaline depo eder. Artýk nereye gitse, nereye baksa çektikleri müstehcen resimler hayal perdesinde gözlerinin önündedir. Böylece gerileme baþlar gençte. Öðrenciyse dersine kilitlenemez, iþçiyse mesleðine yönelemez, fikir adamýysa zihnini toparlayamaz, derken her konuda gerileme ve düþüþler baþlar kendilerini müstehcenliðe kilitleyenlerde. Bir ilim adamý da müstehcenin zihinlerde hâsýl edeceði zararlarý þöyle sýralýyor: 1- Ýnsanýn içindeki iyilik hücrelerini öldürür. 2. Þehvetini azdýrýr. 3. Meleklerin moralini bozar, dua etmelerine engel olur. 4. Ýnsanýn kendisine karþý saygýsýný azaltýr. 5. Ýradesine karþý güvenini sarsar. 6. Hafýzayý zayýflatýr. 7. Kalbi meþgul eder ve kararmasýna yol açar. 8. Þehvet, insana verilmiþ emanettir. Bunu meþru yoldan tatmin etmek gerektir. Bunun en güzel yolu da evliliktir. Bu tür çirkin görüntüler, ileride gerçekleþecek evliliðin gizemini de azaltýr. Bütün bu zararlarý göz önünde tutunca, aklýselim bu tür müstehcenlikten uzak durmayý emreder. Siz de irade sýnavýnda bu savaþý kazanmak için gayret edin. Bunun bir iç cihat olduðunu unutmayýn!” “Adem Yaþari” caddesinde spor merkezi tarafýnda üçüncü katta “37 metrekarelik” yapýlý kiralýk daire sizleri bekliyor. Temiz, yapýlý, manzaralý bir daire kiralamak istiyorsanýz bizi arayýn. Ýrtibat için telefon numaralarý; Sabit telefon: 623 — 535 Cep telefonu: 044 303 — 524 Deðerli eþim, babamýz, dedemiz Muhammet Þerif (emekli öðretmen) Ölümünün 15’nci yýlýnda seni rahmetle anar, mekanýn cennet olmasý için Yüce Mevla’ya duacýyýz. Seni hiçbir zaman unutmayan; Eþin: Fatima, Oðlun: Ergin, Gelinin: Mürvet, Kýzýn: Severcan, Damadýn: Agim, Torunlarýn: Alpay, Tayfun, Sevgi ve Gençer Bürhanedin Hasazlarý Ölümünün 2’nci yýldönümünde rahmetle anarýz. Yüce Allah seni bizden ayrý kýlýp yanýna aldý. Hasretinle yanýp tutuþan bizlerin her kalp atýþýnda yaþayýp duracaksýn. Ölüm var unutulmaktýr sonu. Bir de ölüp de sonsuza dek yaþamak var. Sen ölümsüzlüðe doðru yol aldýn. Bu geçen sürenin her saniyesinde senden geriye kalan güzel anýlarla anýlýyor ve içimizde yaþýyorsun. Seni her zaman en güzel anýlarla hatýrlayacaðýz. Ruhun þad, mekanýnýn cennette olmasý için yüce Mevla’ya duacýyýz. Eþin: Sehar, Oðullarýn: Güner ve Þener, Kýzlarýn: Gülen, Gülzibar, Gelinlerin: Fatma ve Elvan, Damatlarýn: Güner ve Kadir, Torunlarýn: Bürhanedin, Ýrem, Merve ve Murat Reklamýnýzýn daha geniþ bir kamuoyuna hitap etmesini mi istiyorsunuz? Duyuru, ilan ve anmalarýnýzý yayýnlayacak kuruluþ mu arýyorsunuz? Uygun fiyat, profesyonel ekip ve bütün imkanlarýmýzla sizin hizmetinizdeyiz. Reklamlarýnýzý, duyuru, ilan ve anmalarýnýzý gazete, radyo ve televizyonumuzda dört dilde yayýnlayabilirsiniz. Daha detaylý bilgileri 044 238 431 ve 044 819 323 numaralý telefonlar aracýlýðýyla bilgi alabilirsiniz. Yada Bajdarhane semti, Prizren Belediyesi Baþkanlýk binasý karþýsý numara 8’de bulunan medya merkezimizi ziyaret edebilirsiniz. Ýstediðiniz imaj, kaliteli reklam demektir. “Yeni Dönem” Kosova Türk Medyasý, reklamcýlýkta doðru adres! Güncel Raif Výrmiça’nýn son kitabý ve diðer araþtýrmalarý üzerine… Varoluþumuzu Kanýtlayan Eserlere Ýhtiyacýmýz Vardýr * Büyük kiþilerin ve deðerli eserlerin izleri silinmez. * Raif Výrmiça’nýn riyasýz çalýþmalarý bir örnek olsa gerek. B Mehmet BÜTÜÇ ugüne kadar yayýnlanmýþ olduðu 13 araþtýrma ve yayýn için hazýrlamýþ olduðu daha 10 kitabýyla, sayýsýz araþtýrma ve bilim yazý ve makaleleriyle, bizzat kendisinin hazýrladýðý, yönetmenliðini ve yapýmcýlýðýný gerçekleþtirdiði TV belgeselleriyle; gazeteciaraþtýrmacý yazarýmýz Raif Výrmiça’nýn sadece Kosova’da Osmanlý Mimari Eserleri’nin tarihine damgasýný vurmuþ bir araþtýrmacý ve bilim adamý olarak deðil, ayný zamanda milli ve diðer kazançlarýmýzýn ve sanatýmýzýn da baþta olmakla bu topraklarda en üste gelen bir kiþi olduðunun en büyük kanýtýný oluþturmaktadýr. Raif Výrmiça Kosova’da Osmanlý mimari eserleri hakkýnda, yayýnlamýþ olduðu eserlerinde, Osmanlý Devletinin idari, siyasi ve diðer sahalarda, büyük buranlar geçirdiði dönemlerini; Osmanlý mimari eserlerinin alt üst olan devirlerini, açýk bir þekilde idrak ederek, Osmanlýlarýn gidiþinden günümüze kadar yýkýlan eserlerin acýsýný tüm özellikleriyle yazmýþtýr. 1999 yýlýnda meydana gelen Kosova olaylarýnda ise yýkýlan eserlerin acýsýný bizzat yaþamýþtýr. Kendinde büyük izler býrakan bu hadiseler, milli heyecanýný ve son yýllarda içinde var olan olan cesaret ve yiðitlik duygularýný da yazmýþ olduðu yazýlarýnda açýk bir þekilde beyan etmiþtir. “Yeni Dönem” gazetesinin yayýn hayatýna baþladýðý dönemde yazmýþ olduðu “Geçmiþten Günümüze Osmanlý Mimari Eserleri” dizi yazýlarýnda ve daha geçlerdeki makalelerinde ve sempozyum bildirilerinde, bilakis basýndan çýkmasý beklenen 3.000 sayfalýk üç ciltlik “Kosova’da Osmanlý Mimari Eserleri” çalýþmasýnda bunu en iyi bir þekilde dile getirmiþtir. Yeni Dönem gazetesinin ilk gününden beri büyük katkýlarda bulunan hata kurucularýndan biri sayýlan Výrmiça’yý, uzun zamandan beri çok iyi tanýmam ve çalýþmalarýný yakýndan izlediðimden dolayý, böyle bir deðerlendirmede bulunmamý bir rastlantý olarak deðil yazýlarýný zevkle okuyan bir okuru ve takipçisi olarak, bulunmayý uygun gördüm. Sadece araþtýrmalarýyla, gazeteciliðiyle deðil, doðuþtan sanat zevkine ve istidadýna sahip olan Výrmiça’yý geniþ kamuoyu sahasýndaki yapmýþ olduðu hizmetleriyle de bilinmektedir. 40 yýldan fazla sanatla uðraþan Výrmiça, bir sanatçý olarak sayýsýz sanat ve müzik hizmetleri yanýnda, Kosova’da kültür ve sanatla ilgili yazmýþ olduðu ve hazýrlamýþ olduðu tefrika ve belgesel yayýnlarýyla bura Türk toplumuna büyük hizmetler yaparak her yönlü sanat geleneðimizi geniþ kamuoyuna tanýtmýþtýr. Onun “Doðru Yol” Derneðiyle ilgili yazmýþ olduðu tefrika yazýlarý, hazýrlamýþ ve yapýmcýlýðýný yapmýþ olduðu 11 kadar belgesel yayýnlarýyla, hazýrlamýþ olduðu web sitesiyle, bu derneðin kuruluþundan günümüze kadar bütün faaliyetlerini yazýlý sunumla beraber mükemmel bir görsel sunumla, buradaki Türk toplumunun sayýca az almasýna raðmen, müzik ve sanat alanýnda büyük bir sanatçý olduðunu da ispatlamýþtýr. Akabinde gazetemizde “Arada Bir” köþe yazýlarýnda ve Kosova’da Türk Eðitimin Kesintisiz 55 yýldönümü ile hazýrlamýþ olduðu tefrika ve belgeselleriyle bura Türk toplumunun ve eðitiminin bütün zorluklara raðmen ayakta kaldýðýný ve Kosova’nýn, burada yaþayan diðer halk ve toplumlar gibi Türklerin de yurdu olduðunu inkâr edilemez bir duruma getirmiþtir. 1991 yýllarýndan günümüze kadar, toplumumuza yararlý olan her nevi araþtýrma ve sanat alanýna kendini atan Výrmiça, bu sahada kazandýðý hassasiyetin en büyük kanýtýný bugüne kadar yayýnlamýþ olduðu 13 kadar kitabý ve yayým için hazýr olan daha 10 eseri oluþturmaktadýr. Kendisinin halkýna, dinine ve Osmanlý mimari eserlerine ilaný ve âþýk ölçüsünde hayranlýk duymasý nedeni, onu son 18 yýl içerisinde bir gün bile namazýndan geri býrakmamýþtýr, Arapça ve Osmanlýca okumayý da öðrenmiþtir. Son zamanlarda dur durak nedir bilmeyen Výrmiça, yayýnlamýþ olduðu 13 eseriyle: “Kosova’da Osmanlý Mimari Eserleri I”, “Suzi ve Vakýf Eserleri” ve “Kosova Hamamlarý” “Prizren Camileri”, “Priþtine Camileri”, “Suzi Vakfiyesi” “Kosova’da Hamamlar”, “Hacý Mehmet Tahir Efendi-Menakýb” ”Prizren’de Rotlalar Hâkimiyeti ve Vakfiyesi”, “Kosova Tekleri Türbeleri ve kitabeli mezar taþlarý”, “Emin Paþa Vakfiyesi”, “Kosova’da Tarih, Kültür, Gelenek ve Göreneklerimiz”, kýsa bir zamanda bu kadar araþtýrma eserinin yayýmlanmasý örneðini bugüne kadar onun dýþýnda hiçbir yerde görmediðimizi beyan ederken, “Kosova’da Osmanlý Mimari Eserleri I” gibi böyle büyük bir projenin T.C. Kültür Bakanlýðý tarafýnca gün yüzüne çýkmasý ve yayýmlanmasý beklenen 3.000 sayfa hamcýnda üç ciltlik Kosova’da Osmanlý Mimari Eserleri kitabýyla, Výrmiça’nýn bu konuda ne kadar baþarýlý olduðunun en gerçek bir kanýtýný oluþturmaktadýr. Bugüne kadar yayýnlamýþ olduðu eserlerden hiç bir ücret almadan ve maaþlarýn düþük olduðu bir dönemde yayýnlamýþ olduðu kitaplarý dýþýnda Výrmiça, almýþ olduðu maaþýnýn tümünü kitap satýn almasýna, fotokopi ve fotoðraflara harcamýþtýr. Bu yüzden bugün Raif Výrmiça’nýn küçük ama çok deðerli bir kitaplýðý ve zengin bir fotoðraf koleksiyonu vardýr. Dolayýsýyla 18 yýl içinde Výrmiça’nýn yapmýþ olduðu bütün çalýþmalarýnýn riyasýz, Allah ve milleti için yapýldýðý ortaya çýkmaktadýr. Bu yüzden onu sadece kutlamak deðil, toplum olarak ödüllendirmemiz gerekir. Výrmiça’nýn, bedii zevk ve bilgisinin süzgeççinden, Kosova’da Osmanlý mimari eserleri yanýnda medeniyetimizin, örf, adet, gelenek ve göreneklerimizin de 600 yýllýk bir mazinin bütün güzelliklerinden sindiði özellikleri son yayýmlanan kitabýnda muhafaza edilmektedir. Son yýllarda yani doðruluðun ve dürüstlüðün kalmadýðý bu zaman diliminde, Výrmiça, tüm diðer faaliyetlerini göz ardý ederek, tamamýyla fikir ve yazý hayatýna kendini verdiðinin en büyük kanýtýný yayýmlanmasý beklenen 10 kadar eserlerin listesi oluþturmaktadýr: “Kosova’da Osmanlý Mimari eserleri cilt I, II ve III”, “Osmanlý Þaheserler Yurdu Prizren” , “Kosova Efsaneleri”, “Kosova Camileri”, “Kosova Kitabeleri ve Vakýfnameleri”, “Kosova’da Fatih Devri Eserleri”,”Tarihsel Süreç Ýçinde Kosova ve Yerleþim Yerleri”, Kosova’da Osmanlý Mimari Eserlerin Katalogu”. Bu çalýþmalar yaný sýra Výrmiça’nýn, kurmuþ ve baþkaný olduðu “Kosova Araþtýrmacýlar Derneði” çerçevesinde sürdürmüþ olduðu çalýþmalarý ve yayýnlamýþ olduðu “Medeniyet” dergisinin ve bu dernek çerçevesinde yayýnlanan kitaplarýn da deðerinin büyük olduðunun en büyük kanýtýný bugüne kadar bu dernek yayýnlarýndan çok sayýda üniversite, yüksek lisans, mastýra ve doktora öðrencinin yararlandýðý kanýtlamaktadýr. Bura topraklarda zaman zaman çoðu Osmanlý mimari eserlerimizin, sanatýmýzýn ve diðer edinimlerimizin varlýðý þüphe ile karþýlanmakta iken, Výrmiça, son yayýnlamýþ olduðu “Kosova’da tarih, kültür, gelenek ve göreneklerimiz” eseriyle bu tür görüþlere yanýt vererek, buradaki Osmanlý devri Türk medeniyetimizin özelliklerinden gelenek ve göreneklerimizi meçhul olmaktan çýkarýp “ve iþte biz buyuz” demekten kaçýnmayarak gün yüzüne sergilemektedir. Bu inançla hareket ederek, Kosova’da özellikle de Prizren’de belirli bir tarih döneminde, toplumsal-ekonomik ve sosyal-politik koþullarý altýnda yaþatýlan örf, adet, gelenek ve göreneklerimizin asýl ruhuna ve esas manasýna nüfus etmekle bu eserinde Výrmiça, Kosova’da hala capcanlý yaþatýlan gelenek ve göreneklerimizi en küçüðünden en büyüðüne kadar gözü pekliðiyle tarih süs geçinden geçirerek, tüm ayrýntýlarýyla ve özellikleriyle incelediðini ve araþtýrdýðýný söylersek, fazla abartmýþ sayýlmaz. Bunun içindir ki yayýmladýðý sayýsýz yazý ve eserleriyle, bilhassa son kaynak eserleriyle adýný tarihe yazdýrýp Kosova Türklüðünü ölümsüzlüðe kavuþturmaya çalýþmaktadýr. Biz Türkler için önemli olan bu dönemde, milletimizin gerçeðe varma savaþýmý yönünde bir tarafta halkýmýzda büyük bölünmeler ve kavgalar, diðer tarafta ise baþkalarýna üst gelme anlayýþý, Türkçemizin yok olma tehlikesiyle kaldýðýmýz bu dönemde, burada yaþayan Türk halkýnýn her yönden aðýr bir dönemden geçtiðine ýþýk tutan çalýþmalarýnda Výrmiça, tüm güçlüklere karþýn direte direte kamuoyuna duyurtmakta çaba sarf etmek yanýnda, Kosova Türk halkýnýn devinimleriyle ilgili bütün gerçekleri ve geliþmeleri de istatistik verilerle güçlendirerek, bu durumun tanýðý ve gözlemcisi olarak daha geç olmadan, buralarda Türklerin sayýsýnýn azalmamasý yönünde geniþ toplum tarafýndan gereken önlemlerin alýnmasýna dikkati çekmektir. Dolayýsýyla Výrmiça yayýnlamýþ olduðu yazý ve eserleriyle tüm kamuoyuna gerçekleri sergilemekle burada yaþayan soydaþlarýmýzýn güven altýna alýnmasý istemiyle, diðer halk ve milletlerle kardeþçe hoþgörü bir hava içinde yaþamasýna ve var olmasýna da önem vermekle bu topraklarda büyük Türk uygarlýðýnýn ve medeniyetinin daha uzun yýllar yaþatýlabileceðine inanmaktadýr. Bugüne kadar beþ alandaki yaptýðý çalýþmalarýnda: araþtýrma, gazetecilik, televizyon yapýmcýsý, sanatçý ve eðitimci olarak Výrmiça, ulusal mensubiyetimizi, kültürel özelliklerimizi ve önemlerini dile getirerek, pasif bir çekingenlikten daha çok, aktif olarak öne atýlmayý, sus- Perşembe, 24 Nisan 2008 18 maktan çok konuþmayý ve konuþturmayý ilke edinmiþtir. Sesinin boðulmasýna izin verecek yerde, sesinin daha gür çýkmasý için çabalanýp, bura Türk toplumunun dize düþürülmesine, bir aðaç gibi kurutulmasýna karþý savaþým gücünü oluþturmasýnda çaba sarf etmektedir. Výrmiça, baþta bir hukukçu, gazeteci ve olaylar içinde bulunan bir aydýn olarak, köþe yazýlarýnda ve diðer çalýþmalarýnda da bura Türkler arasýndaki ayýrýmý vurgulayýp, bu ayýrýma dur demekle, herkesin yükümlü olduðuna ve bu yükümlülüðü her Türkün milli bir görev olarak kabul etmesine iþaret etmeye çalýþmaktadýr. Yükümlülüðü Výrmiça, bir “dayatmanýn” ifadesi olarak deðil, özgürce seçmenin, baðlanmanýn ifadesi olarak ortaya koymaktadýr. Bu aþamada bura Türk toplumunun verilerine, dayatmalarda bulunanlara iþaret eden Výrmiça, buna hiç kimsenin hakký yoktur ve olmamalýdýr demekle, artýk nefretin sevgi ile deðiþtirilme zamanýn geldiðine de iþaret etmektedir. Bura Türklerin her zaman hoþgörü esen bir havada tüm sorunlarýn çözülmesinden yana olduðunu da ileri sürerken, Výrmiça, çoðu yazýlarýnda ayrýlýklarýn toplumumuza yarar deðil zarar getireceðini örneklemekle ve belirlemekle öðüt vermektedir. Mevcut olan bugünkü þartlardan hareket ederek, bura Türklerin önünde yeni fýrsatlarýn ve imkânlarýn bulunduðunu vurgulayan Výrmiça, bu imkânlardan yararlanmakla, milletimizin bir araya gelip benliðimizi yaþatmak çabasýnda baþta öz desteðin hacetini ortaya koymaktadýr. Büyük sýkýntýlara ve maddi yoksulluklara raðmen, Výrmiça’nýn bu koþullar içinde böyle ciddi ve kapsamlý araþtýrma eserleriyle Türk Dünyasýnda gelecek nesillere ve yeni baþlayan bu bin yýla, Kosova’da Osmanlý-Türk medeniyetinin silinmesine hiç bir zaman izin vermeyen kiþiler arasýna girmekle, kendine has bir özelliði ve apayrý bir yeri olacaðýna inanmaktayýz. Dolaysýsýyla “Büyük kiþilerin ve deðerli eserlerin hiçbir zaman izleri silinmez” deyimi neticesinde, Kosova’da öyle büyük bir kiþinin Raif Výrmiça, deðerli eserlerin de onun yayýnlamýþ olduðu eserlerinin de olduðunu söylersek yanýlmamýþ deðiliz. Sonuç olarak deðerlendirmemi, Raif Výrmiça’nýn çalýþmalarýyla ilgili Türkiyeli bir bilim adamýnýn vermiþ olduðu bir ifadesiyle bitirmek istiyorum: “Raif Výrmiça Kosova’da sorumlu bir Türk aydýný olarak üzerine düþen bu milli görevini büyük bir özveri ve baþarýyla yaparak çok deðerli kaynak eserleri yaratmýþtýr. Bir diðer husus, daha doðrusu soru da þu olsa gerek? Sadece Kosova’da deðil, Osmanlýnýn hâkimiyeti olduðu bütün yerlerde Osmanlý mimari eserleri ve mevcudiyetimizi belirleyecek böylesi deðerli eserlere ne zaman kavuþacaðýz... Keþke Raif Beyin çalýþmalarý bu açýdan bir örnek olarak görülebilse…” Gerçek bilgilerin bayraðýný sallayarak okurun zevkine armaðan edilen bu ve diðer çalýþmalarý, yine eþsizliði ve benzersizliði ile “tüm korkularý” aþarak, kendine özgü bir dille tarih sayfasýna hakkýyla varlýðýný yazdýrýp odaklayan Výrmiça, Osmanlý Devletinden boynu bükük kalan çoðu eserimizi ve diðer varlýk ve edinimlerimizi yayýnlamýþ olduðu eserleriyle ve diðer araþtýrma çalýþmalarýyla Türk sevgisi kimliðiyle diriltmeye çalýþmakla, millet malýnýn yaþatmasýnda kurtarma ve koruma sebebiyle çaba sarf etmesinden dolayý da ona teþekkür borçluyuz derken, bu yeni eserini tebrik ediyor, maddi katkýlarýndan dolayý Türk Temsil Heyeti Baþkanlýðýný kutluyor, bu tür yapýtlarýn devamýný temenni ediyorum. 19 Kadın Perşembe, 24 Nisan 2008 Kilo veremiyorsanýz, sofranýza bir göz atýn... Bir türlü doymak bilmiyorsanýz masanýzý donattýðýnýz yiyeceklere bir göz atýn... Belki de seçiminizi yanlýþ yapýyorsunuzdur. Çünkü bazý yiyecekler sizi kurt gibi acýktýrýrken bazýlarý uzun süre tok tutar. Peki hangi yiyecekler acýktýrýr, hangileri iþtah kapatýr?... Ýþtah kapatan dost yiyecekler kanýtlanmýþ bir gerçek. Böðürtlen: Kendinizi aç hissettiðinizde bir kase yoðurdun içine karýþtýracaðýnýz böðürtlen sizi bir süre tok tutar. Böðürtlen çok fazla antioksidan içerir, Yumurta: Çok piþmiþ yumurta da tok tutan yiyecekler arasýndadýr. Hazýrlanmasý kolay olan yumurta protein açýsýndan da zengindir. Protein sizi tok tuttuðu için kolay kolay acýkmazsýnýz. Çavdar Ekmeði: Yapýlan diyetlerin hepsinde kepek ekmeðinden bahsedilse de aslýnda çavdar ekmeðinin tok tutan etkisi yadsýnamaz. Hatta beyaz buðday ekmeðine göre yüzde 50 oranýnda daha fazla doyma hissi verir. bu nedenle de yararlýdýrlar. Elma: Yapýlan diyetlerde ara öðün olarak elma tavsiye edilir bunun nedeni ise tok tutucu özelliðinin olmasýdýr. Kalorisi az olan elmayý acýktýðýnýzda yerseniz bir süre daha tok hissedersiniz. Kepekli Makarna: Günlük gýda tüketiminde önemli bir yere sahip olan lifli besinlerdendir. Bu besinler yendikten sonra hacimlerinin yüzde 20’si kadar geniþleme özelliðine sahip olduklarý için tokluk hissi verirler. Esmer Pirinç: Kan þekerini dengede tutarak açlýk hissinin önüne geçen karbonhidratlarýn baþýnda gelen esmer pirinç, uzun süre acýkmamanýzý saðlar. Bu nedenle yemeklerinizde esmer pirince yer verin. Yulaf Ezmesi: Tokluk ve þiþkinlik hissi veren besinlerin baþýnda gelir. Fakat yulaf ezmesini süt ile deðil su ile yapmakta fayda vardýr. Sütle yapýldýðýnda ise sütü tercih edin. Badem: Günde iki avuç düzenli olarak yenecek bademin, tokluk hissi vererek obeziteye karþý müzadelede yararlý olduðu yapýlan araþtýrmalar ile Brokoli: Brokolide vücuttaki insulin dengesini koruyan krom bulunur. Kan þekerinin düþmesini engelleyen krom sayesinde açlýk hissetmezsiniz. Donmuþ Yoðurt: Dondurma isteðinizi donmuþ yoðurt yiyerek karþýlayabilirsiniz. Meyveli donmuþ yoðurt yediðinizde hem karnýnýzý tok tuttuðunu hissedecek, hem de fazla kalori almamýþ olacaksýnýz. Sebze Çorbasý: Çorba, atýþtýrmak için ideal olmasa da az kalorisi ve tok tutan etkisi ile idealdir. Acýktýðýnýzda bir kase çorba açlýðýnýzý bastýrýr. Çilek: Canýnýz çok fazla tatlý istediðinde bir kap dolusu çilek yiyebilirsiniz. Çileklerin üzerine bir tatlý kaþýðý pudra þekeri de dökerseniz tatlý yemiþ kadar olursunuz. Ayrýca çilek tok hissetmenizi saðlar. Balýk: Balýkta bulunan iyot, tiroit hormonlarýnýn yapýmý için gereklidir ve açlýk duygusunun geliþmesini engeller. Ihlamur: Yemek saatine yakýn içilen ýhlamurun, hastalýklara faydasýnýn yaný Karbonhidratlar: Karbonhidratlar kepek, buðday gibi tahýl ürünlerinde, sebze ve meyvelerde bulunur. Ýçeriðindeki lifler, sindirim sistemini harekete geçirir. Ayrýca bu besinler insaný tok tutarak açlýk hissini engeller. Triptofan: Proteinlerin büyük bir bölümünde bulunan bir çeþit aminoasittir. Triptofan, vücutta serotoninin oluþmasýnda ve hücrelere taþýnmasýnda önemli bir görev alýr. Serotonin ise iþtah etkisini azaltýr. Özellikle muz, avokado, yulaf ve p e y n i r d e bulunur. Krom: Krom vücuda insülin dengesini korur. Bu denge kan þ e k e r i n i n düþmemesini veya azalmamasý açýsýndan çok önemlidir. Kan þekerinin düþmesi açlýða yol açar. Krom ihtiyacýnýzý karþýlamak için fýndýk, ceviz gibi kabuklu yemiþler ve tahýl ürünleri yemek gerekir. Fruktoz: Meyvelerden elde edilen doðal þekerdir. Fruktoz kan þekeri dengesini kesinlikle etkilemez. Ayrýca yemek sonrasý tatlý ihtiyacý duymanýzý engeller. Çilek ve bal früktozun kaynaðýdýr. sýra iþtahý kapatan etkisi de var. Tok kalmak için yapmanýz gerekenler Glisemik endeksi düþük besinler: Sürekli acýkýyor ve bunun önüne geçmek istiyorsanýz, glisemik endeksi düþük besinleri tüketmelisiniz. Glisemik endeks, yenilen herhangi bir besinin kan þekerini yükseltme yeteneðidir. Tükettiðiniz besin, kan þekerini ne kadar uzun zamanda ve az miktarda yükseltiyorsa, glisemik endeksinin düþük olduðunu belirtir. Bu besinler, bireyin daha uzun süre tok kalmasýný saðlar. Ýyot: Tiroid hormonlarýnýn yapýmý için gereklidir. Açlýk duygusunu engeller. Balýk, iyotlu tuz ve soðanda bulunur. Acýktýran yiyecekler Greyfurt: Diyet yapýyorsunuz uzak durmanýz gerekenlerden biri de greyfurttur. Kansere karþý koruyucu olan greyfurdun kötü yaný iþtah açýcý özelliðinin de bulunmasýdýr. Karalahana: Karaciðer ve bazý kan kanseri türlerine de iyi gelen kara lahana, ayrýca iyi bir iþtah açýcýdýr. Patates: Patatesin yapýsýnda bulunan bileþikler kan basýncýný düþürücü etki gösterir; bu endenle glisemik endeksi yüksek olan yiyecekler arasýnda bulunan patates, özellikle kýzartma þeklinde piþirilirse çok çabuk acýkmanýza neden olur. Kýrmýzý Biber: Kolesterolü önleyici özelliði bulunan kýrmýzý biber iþtah açar. Bu nedenle acý bir yemek yediðinizde doyduðunuzu çok kolay anlayamazsýnýz. Nohut: Mideyi temizleyerek iþtah açan nohut, saðlýk açýsýndan yararlý olsa da kilo verirken çok fazla tüketilmemesi gereken bir kurubaklagildir. Ýncir: Kilo aldýrýcý özelliði bulunan incir iþtah açar, bu nedenle diyet döneminde yemeniz tavsiye edilmez. Havuç: Havucun kalorisi ve glisemik endeksi diðer sebzelere göre daha yüksektir. Bu nedenle acýktýrýcý özelliði olan havucun diyetlerde bulunmamasý gerekir. Alkol: Alkollü içeceklerden uzak durmaya çalýþýn. Alkollü içkiler, size kalori kazandýrýrken iþtahýnýzýn açýlmasýna neden olur. Tuz: Tuz iþtah açýcý özelliðe sahiptir. Çok tuzlu bir besinin ardýndan tatlý yeme isteðinin doðmasý, kan þekerinizdeki dalgalanmalar yüzündendir. Özellikle diyette tüketimden kaçýnýlmalýdýr. Tarçýn: Kokusuyla özellikle tatlýlarýn vazgeçilmezi olan tarçýn da çok çabuk a c ý k t ý r a n baharatlardandýr. Mýsýr: Glisemik endeks deðerinin yüksek olmasý nedeniyle kan þekeri seviyesini yükselten mýsýr, yendikten sonra açlýk hissi uyandýrýr. Bu nedenle diyet yapanlarýn uzak durmasý gereken bir besindir. Spor Galatasaray zorlanmadý T urkcell Süper Lig’de 31. haftanýn kapanýþ maçýnda Ýstanbul Büyükþehir Belediyespor ile Galatasaray, Atatürk Olimpiyat Stadý’nda karþý karþýya geldi. 3. dakikada Kerim Zengin’in kendi kalesine, 61. dakikada Lincoln ve 90. dakikada Hakan Þükür’ün attýðý gollerle sahadan 3-0 galip ayrýlan Galatasaray, þampiyonluk yarýþýnda yoluna kayýpsýz devam etti. Sarý-kýrmýzýlý takým aldýðý bu galibiyetle puanýný 70’e yükseltirken, artýk gözler önümüzdeki hafta sonu oynanacak Galatasaray-Fenerbahçe derbisine çevrildi. Fenerbahçe liderliðini sürdürdü Þükrü Saracoðlu Stadý’ndaki maç tempolu baþlarken, iki takýmýn da sýk sýk ofsayta düþmesi nedeniyle etkinlik saðlanamadý. Maçýn ilk tehlikesinde Denizlispor kalecisi Süleyman‘ýn ýska geçtiði topu önünde bulan Kezman boþ kaleyi bulamayarak ilginç ve önemli bir gol pozisyonunu deðerlendiremezken, Sýrp forvet bu kez 21. dakikada þýk bir vuruþla takýmýný öne geçiren golü kaydetti. Beraberlik için çabalayan Denizlispor, Güray ile girdiði net pozisyonu harcayýnca ilk yarý 1-0 Fenerbahçe’nin üstünlüðüyle tamamlandý. Ýkinci yarýya da istekli baþlayan ev sahibi ekip 48. dakikada Alex’in kafa vuruþuyla 2. gole çok yaklaþýrken, 59. dakikada ikinci yarýnýn etkili ismi Uður Boral’ýn geliþtirdiði atakta Deivid’in golüyle farký 2’ye çýkardý: 2-0. Kalan bölümde rahat bir oyun sergileyen ev sahibi takým, Aurelio ve Semih’le kaçýrdýðý pozisyonlarýn ardýndan, 76’da Murat’ýn kendi kalesine attýðý golle 3-0 öne geçti. Denizlispor 89. dakikada Güray ile bir gol bulurken, skoru ligin gol kralý Semih uzatma anlarýnda belirledi: 4-1. Sivas Avantajlý Sivas 4 Eylül Stadý’nda oynanan maçta bir çok pozisyonu deðerlendiremeyen ev sahibi ekip, sonuca ikinci yarýda bulduðu gollerle gitti. Ýlk yarýdaki baskýlý futbolunu ikinci yarýyada taþýyan kýrmýzý-beyazlýlar, 71’de Musa Aydýn’ýn golüyle öne geçerken, 81. dakikada Mohamed Ali farký 2’ye çýkaran golü attý. Konuk ekip 87’de Erhan Albayrak’ýn golüyle farký 1’ indirse de 3 puaný alan taraf 2-1’lik skorla Sivasspor oldu. Bülent Uygun’un talebeleri bu sonuçla puanýný 67 yaptý ve ligde þampiyonluk þansýný son 3 haftaya taþýdý. Sezonun sahasýnda 13., son 5 maçta 4. galibiyetini alan Sivasspor, 3. sýradaki yerini korudu. Delgado Delgado Delgado ! Mücadelede 14. dakikada Mustafa Çiçek’in golüyle yenik duruma düþen siyah-beyazlýlar, 45+1’de Ýbrahim Kaþ’ýn kaydettiði golle soyunma odasýna 11’lik skorla gitti. Ýkinci yarýda teknik direktör Ertuðrul Saðlam, Aydýn’ýn yerine Delgado’yu oyuna sürdü. Arjantinli futbolcunun oyuna girmesiyle siyah-beyazlýlar ilk yarýya oranla daha etkili oldular. Beþiktaþ, ikinci yarýda aradýðý gole 77. dakikada ulaþtý. Holosko ile yaptýðý duvar pasýyla ceza sahasý içine giren Arjantinli oyuncu, bekletmeden yaptýðý düzgün vuruþla takýmýný öne geçridi.Kalan sürede oyunu soðutan ve skoru koruyan Beþiktaþ, sahadan 2-1 galip ayrýlarak puanýný 64’e çýkardý. Matematiksel olarak þampiyonluk þansý devam eden ve Devler Ligi ile UEFA Kupasý iddiasýný sürdüren siyah-beyazlýlar, kalan 3 haftada sýrasýyla Bursaspor, Ankaragücü ve Vestel Manisaspor ile karþýlaþacak. Perşembe, 24 Nisan 2008 Federer kupa hasretine son berdi Avrupa toprak kort sezonunun ilk turnuvası olan Estoril Açık'ta şampiyonlar belli oldu. Tek erkeklerde Roger Federer bu sezonki ilk şampiyonluğunu kazanırken, bayanlarda ise Maria Kirilenko, çiftlerdeki zaferine tekleri de ekledi. T eniste dünyanın 1 numaralı ismi Roger F e d e r e r şampiyonluk hasretini Portekiz'de dindirdi. Estoril Açık Tenis Turnuvası finalinde Rus N o k o l a y Davydenko ile karşılaşan İsviçreli tenisçi, mücadelenin 2. setinde rakibinin maçı bırakması sonucu bu yılki ilk şampiyonluğuna ulaştı. Servis kıranın olmadığı ilk seti tie-break sonunda Federer kanırken, ikinci sette Davydenko skor 2-1 kendi lehineyken sol bacak kaslarında yaşadığı sakatlık nedeniyle maçtan çekildi. Bu sezonki ilk şampiyonluğuna ulaşan Roger Federer, kariyerinde şampiyonluk sayısını 54'e yükseltti. Bayanlar kategorisinde ise Maria Kirilenko final maçında Iveta Benesova karşısında zorlanmadı. İlk seti 6-4, ikinci seti 6-2 kazanan Rus raket, bir gün önce kaldırdığı çiftler kupasının yanına bir de tekler şampiyonluğu ekledi.