PDF İndir

Transkript

PDF İndir
Ocak - Şubat 2016 Sayı: 87
87
Sayı: 87 Ocak - Şubat 2016
MESLEK ODALARI
MESLEK
ODALARI
Fütüvvet ve Ahilik
Arapça’daki kardeş anlamına
gelen ahi ile Türkçe’de cömert
manasına gelen ahı kelimesi birbirinin yerine geçmiş oldu. Yahut
da aynı seslerde birleşmiş oldu.
Bu teşkilatın düsturlarını bildiren
fütüvvet-nameler yazıldı.
38
MESLEKTE
BİRLİKTEN BİRLİK
PLATFORMUNA
“Özellikle meslek odalarının ideolojik merkezlere dönüştürülmesi
fevkalade zararlıdır. Türkiye’nin
güçlü bir ülke olması adil bir
dünya için de zarurettir.
70
MESLEK ODALARI
VE VERGİ
Meslek odaları, meslek mensuplarının ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak,
mesleğin gelişimini sağlamak ve
meslek disiplini korumak amacıyla
kurulan kuruluşlarıdır.
80
BİR KIŞ MASALI
Beş yıl önce üç kafadarın kışın
ortasında yürüyerek yaylaya
çıkmasıyla başlayan serüven, artık
her yıl şubat ayında ayaklarıyla
değil, yürekleriyle yürüyen yüzlerce katılımcının yaptıkları bir kış
masalına dönüşüyor.
82
İmtiyaz Sahibi
Mimar ve Mühendisler Grubu adına Genel Başkan
Murat Özdemir
Sorumlu Yazı İşlerİ Müdürü
Murat Alpay
[email protected]
EDİTÖR
Mehmet İpek
BU SAYIYA KATKIDA BULUNANLAR
Prof. Dr. Ali Osman Öncel, Prof. Dr. Şakir Şahin, Prof.
Dr. Kemal, Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür, Doç. Dr. Özdoğan Yılmaz, Dr. Mustafa Uysal, Mehmet Kürşat Çapar,
Şenol Arslan, Abdurrahman Mansur, A. Kerim Ekşi,
Levent Gençyürek
Yayın Koordİnatörü
İsmail Şaşmaz
[email protected]
Yayın Danışma Kurulu
Avni Çebi, Prof. Dr. Nazif Gürdoğan, Prof. Dr. İlhan
Kocaarslan, Prof. Dr. Nizamettin Aydın, Prof. Dr. Zeki
Çizmecioğlu, Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür, Mehmet
Osmanlıoğlu, Yrd. Doç. Dr. Yalçın Boztoprak, Fatih
Dönmez, Yrd. Doc. Dr. İbrahim Güneş, Yakup Güler
İletİşİm Adresİ
Kuştepe Biracılar Sok. No: 7 Mecidiyeköy/İstanbul
Tel: 0 212 217 51 00 - Fax: 0 212 217 22 63
Web: www.mmg.org.tr
E-posta: [email protected]
Basım
Bilnet Matbaacılık ve Ambalaj San. A.Ş.
Dudullu Org. San. Bölgesi 1.Cad. No:16 Ümraniye-İST
Tel: 0216 444 44 03 - Faks: 0216 365 99 07-08
www.bilnet.net.tr
Edİtör
Neşet Tosun
Görsel Yönetmen
Ersan Topuz
Kuştepe Mah. Biracılar Sok.
No: 15 Şişli / İSTANBUL
Tel: 0 212 273 27 50 - Fax: 0 212 273 27 51
Web: www.abemedya.com
Yayın Türü
İki ayda bir yayınlanır.
Yerel Süreli Yayın
Ücretsizdir
Yazı ve reklamların içerik sorumluluğu sahiplerine
aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
İÇİNDEKİLER
28
32
36
38
42
MÜHENDİS VE MİMAR
ODASI SEÇİMLERİNE
HAZIRLIK VE ODALAR
ÜZERİNE
21’İNCİ YÜZYILDA
MÜHENDİSLİK
MESLEK ODALARININ
ÜLKENİN GELİŞME
VE KALINMASINDAKİ
ÖNEMİ
FÜTÜVVET VE AHİLİK
MACAR TİCARET VE
SANAYİ ODASI
M. KÜRŞAT ÇAPAR
“Oda yönetimlerinde
değişime ihtiyaç
olduğu tartışmasız bir
gerçektir. Bu değişim,
Gerek siyasi düşünce
gerekse de kültürel
olarak birbirinden farklı
meslektaşlarımızı bir
araya getirebilen ekiple
mümkünDÜR.”
DOÇ DR. ÖZDOĞAN YILMAZ
Mühendis, bir fiziksel
DR. ÖMER FARUK KÜLTÜR
olaydaki değişimin
vesile olduğu başka bir “Meslek odaları insanlığın
fiziksel olayı, bilimin her geldiği yönetişim dalında
şeyi sorgulayan müspet
demokratik herkesin
rehberliğinde araştıran
temsilini sağlayacak
ve deney sonuçlarını
bir yapıda olmalıdır. üç
matematik diliyle ifade
dönem üst üste görevden
ederek, insanoğlunun
sonra tahdit getirilerek
yararına dönüştürebilen yönetimlerin gençleşmesi,
bir mütehassıstır.
sürekliliğin sağlanması
gerekir.”
PROF. DR. KEMAL YAVUZ
Arapça’daki kardeş
anlamına gelen ahi
ile Türkçe’de cömert
manasına gelen ahı
kelimesi birbirinin yerine
geçmiş oldu. Yahut da aynı
seslerde birleşmiş oldu.
Bu teşkilatın düsturlarını
bildiren fütüvvet-nameler
yazıldı.
MARIA STARK
Macaristan’da Ticaret
ve Sanayi Odası’nın
(MKIK) tarihi 150 yıldan
fazla bir geçmişe
dayanmaktadır. MKIK
ülke genelinde 23
bölgede faaliyette
bulunan, bölgesel
ticaret ve sanayi
odalarıyla koordineli
olarak çalışan bir
kurumdur.
BİZDENEDİTÖRDEN
HABERLER
YENİ YILA YENİ YÜZÜMÜZLE GİRDİK
Örgüt ve organizasyon, bir grup
insanın birbirleriyle bağımlı bir
biçimde bir amaca hizmet etmeleridir.
İnsanlar günlük yaşantıları içerisinde
çeşitli örgüt ve organizasyonlarla
ilişki kurar ve yaşamlarının 2/3’lük
bir kısmını bir örgüt ve/veya
organizasyonun üyesi olarak geçirirler.
Yaşamını sürdürebilmek için çalışmak
zorunda olan insanoğlu, çalışma
hayatı içerisinde dahil olduğu örgüt
ve/veya organizasyonlarla sorunlarına
çözüm bulmak ister. Çünkü yaşadığı
sorunlarla mücadelede bireysel çözüm
bulma zorsa bir araya gelerek çözmek
daha kolaydır. Bir araya gelinerek
çözüm arayışına girme çoğu zaman
verimli sonuçlar doğurmuş yada yeni
yolların açılmasına sebep olmuştur.
Sorunların niteliklerine göre bu bir
araya gelmeler sonucunda siyaset
yapmak için siyasi partiler kurulmuş,
hayatın diğer kısımları için de
dernekler, vakıflar, Meslek Odaları
gibi yapılar oluşturulmuştur. MMG
dergimizin 87’nci sayısı dosya konusu
da Meslek Odaları üzerine. Dosya
için hazırlanan makalelerde meslek
odalarının tarihi, neden çok önemli
olduğu, meslek odalarına gereken
önem verilmezse sonuçlarının ne
olacağı, meslek odaları ile ilgili hukuki
ve mali detaylar hakkında önemli ve
geniş bilgilere ulaşabilirsiniz.
Bu yıl MMG için çok önemli bir
yıl. 2016 MMG’nin 20’nci yaşını
kutlayacağı bir yıl. Bu 20 yılda çok
önemli projelere imza atan, çok
faydalı organizasyonlar gerçekleştiren
MMG, faaliyetlerinde hikmet, imar ve
ihsan kavramlarının önemine sürekli
değinen her faaliyetinde hikmeti
gözeterek imar edici olmak isteyen
ve toplumla ihsanla paylaşmayı
sürdüren bir anlayışa sahip olmayı
devam ettirme hedefinde. MMG bu
nedenle tüm üyelerinin desteğini
sürekli canlı ve hevesli tutmasını
geleceğe emin adımlarla birlikte
ulaşmayı istiyor. MMG dergisi de
MMG’nin bu hedefini üyelerine
aktarmada en önemli güçlerden biri
olarak üzerine düşen görevi yerine
getirmeye çalışıyor.
2016’nın bu ilk sayısı ile birlikte MMG
dergisinin tasarımı da yenilendi. Daha
akıcı ve güncel bir tasarıma kavuşan
MMG dergisi, okuyucuların konuya
ilgisini daha da artıracak çizgilere
ve daha zengin görsel kullanıma
kavuştu. Yeni tasarımlı yeni yılın bu
ilk sayısını beğeneceğinizi umuyoruz.
Ayrıca 2016’nın hepimiz için hayırlara
vesile olmasını, ülkemiz, İslam alemi
ve insanlık için, savaşların olmadığı,
insanların ölmediği, bol kazançlı
ve sağlıklı bir olmasını temenni
ediyorum.
46
52
54
64
TÜRKİYE’DE VE
DÜNYADA MESLEK
KURULUŞLARI:
TMMOB ÖRNEĞİ
TMMOB VE
MİMARLAR ODASI
TÜRKİYE’DE
MÜHENDİS
VE MİMAR
ÖRGÜTLENMESİNİN
KISA TARİHİ
MESLEK
ODALARINDA
VİZYON ARAYIŞI
PROF. DR. ŞAKİR ŞAHİN
Genellikle her
meslek, alanında
değerlerini, gelişimini,
lisanslanmasını ve diğer
insanlar açısından
tanınmasını sağlayan
kuruluşlara sahiptir.
Bu kuruluşlar, “meslek
kuruluşları” olarak
adlandırılırlar.
ABDURRAHMAN MANSUR
Akademik meslek
odalarıyla özellikle
TMMOB bünyesindeki
odalarla ilgili
şikayet konuları, idari
şemanın, insan kaynağı
yapısının ve kamu ile
üniversiteye alımda
belirlenen standartların
sonuçlarıdır.
ŞENOL ARSLAN
Türk Mühendis ve Mimar
Odaları Birliği (TMMOB)
7303 sayılı Yasa, 66 ve 85
sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerle değişik
6235 sayılı Yasayla 1954
yılında kurulmuştur.
PROF. DR. ALİ OSMAN ÖNCEL
Amerikan Jeofizik
Odası (AGU) tarafından
düzenlenen son güz
toplantısı, dünyanın
her tarafından gelen
20 BİNden fazla bilim
insanının birikimlerini
sergilemelerine imkân
vermiştir.
-4-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
BİZDEN
BAŞKANDAN
HABERLER
MESLEK ODALARI SAHİPLENİLMELİ
MMG GENEL BAŞKANI
Murat ÖZDEMİR
Meslek odalarımızın seçimlerine katılımlara baktığımızda aslında odalarımızın
mensupları tarafından sahiplenilmediğini görüyoruz. En fazla katılımın olduğu
odada bile katılım yüzde 25-30’lar mertebesinde iken yüzde 10-15 katılımla seçimlerin yapıldığı odalar bulunmaktadır.
Bunun yanında bir de seçimlerde nispi
temsil değil de blok liste uygulaması bulunduğundan odalarda temsiliyet yüzde
15’i geçmemektedir. Bir kısım meslektaşımız meslek odalarına bir mesuliyet ve
sahiplenme duygusuyla değil ancak bir
menfaat gözetme duygusuyla yaklaşmakta ve “odanın bana ne faydası var, şimdiye kadar ne işime yaradı, bundan sonra
ne işime yarayacak?” gibi değerlendirmelerde bulunarak oda faaliyetlerine ve
seçimlerine alaka göstermemektedir. Bu
meslektaşlarımızın zihinlerinde ve gündemlerinde odanın varlığı ve gerekliliği
ile ilgili hiçbir veri yoktur. Bir kısım meslektaşlarımız ise sorulduğunda odalarla
ilgili ve mevcut yapılanmalarından rahatsızdır ancak seçimlerle ilgili olarak “birileri çalışsın çabalasın, maddi ve manevi
katkı sağlasın, bizleri de bilgilendirsinler
biz o gün durumumuza bakarız, işimiz
olmazsa, keyfimiz iyiyse, kayınvalideler
kahvaltıya gelmeyecekse, hanım surat
etmeyecekse, araba da gönderirlerse oy
kullanmaya gidebilirim” yaklaşımında
bulunmaktadırlar. Bütün yazılan mazeretler geçmiş dönemlerde seçim günü
iletilen mazeretlerden derlenmiştir. Bir
kısım bu işi dert edinen meslektaşlarımız
da seçim dönemlerinde ellerinden geldiğince, seçimlere katılma yönünde gayret
göstermekte ve çalışmaktadır.
Seçim süreçleri bizler için mevcut dostluklarımızı tazelediğimiz, mesleğimiz ortak paydasında buluşup yeni dostluklar
ve yol arkadaşlıkları kurma vesilesi de
olmaktadır. Seçim sürecinde yapılması gereken, kimseye kırılmadan ve daha
önemlisi de kimseyi kırmadan kendimize
yakışan şekilde çalışmalarda bulunmak
olmalıdır. Bu arada tüm çalışmalarımızda ve iletişimimizde başkalarında eleştirdiğimiz hataya kendimizin düşmemesi
adına ayrıştırıcı değil birleştirici, ideolojik
değil teknik bir dil kullanmaya da özen
gösterilmelidir. Bizler için oda yönetimlerine talip olmadaki esas mesele emir
olunduğumuz gibi dosdoğru olarak, olabileceğimiz her yerde bulunup iyiliklerin
yayılması kötülüklerin engellenmesi için
adaletle çalışmaktır. Amacımız sola devrilmiş arabayı alıp sağa devirmek değil,
meslek, meslektaş ve memleket menfaatini önceleyen bir anlayışla orta yolda doğru bir şekilde kullanmak olmalıdır. Bu arada kanun yapıcılara da görev düşmektedir.
1954 yılında yapılmış bulunan Oda Kanunu günün gereklerine uygun olarak baştan
ele alınmalıdır. Bu kapsamda da öncelikli
olarak odalarımızın demokratik katılım ve
temsil kabiliyetini artıracak olan nispi temsil sistemi ile illerde Ankara’ya genel merkeze bağlı oda şubelerinin değil de müstakil
odaların kurulmasına imkan sağlayacak
yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Odalarımızın etkinliğinin azaltılması
için değil öncelikli olarak meslektaşlarımızın tüm meslek hayatları boyunca sicillerini tutacakları, odaya üyeliğin tüm meslek
mensupları için mezuniyetleri itibariyle
mecbur olacağı daha etkin ve prestijli bir
şekilde yapılandırılması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
Bir ülke mimar ve mühendislerinin omuzlarında yükselir. Meslek odalarımızın da
bu gerçeğe uygun şekilde yapılandırılıp
faaliyet göstermesi duasıyla,
-5-
OCAK - ŞUBAT 2016
HARUN MADENİ KAHVALTILI
TOPLANTIDA AĞIRLADIK
M
MG Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Çelik’in sunuculuğunu üstlendiği, Uyumsoft Kurumsal İş Sistemleri
ve İLG İnşaat’ın sponsorluğunda Barcelo Eresin
Topkapı Hotel’de gerçekleştirilen kahvaltıya
MMG Genel Başkanı Murat Özdemir’in yanı sıra
eski genel başkanlardan Avni Çebi ile yönetim
kurulu, MMG üyeleri, kamu ve özel sektörden
birçok yönetici ile üniversitelerden pek çok akademisyen yeraldı.
Mimar ve Mühendisler Grubu’nun (MMG)
17 Ocak’ta düzenlediği kahvaltılı çalışma
toplantısına katılan PTT Yönetim Kurulu Başkanı
ve Genel Müdürü Harun Maden, PTT’nin mevcut
durumunu değerlendirerek geleceğe dair
hedeflerini anlattı.
TEKNOLOJİNİN DE GÜCÜYLE
BİRÇOK ALANA YAYILDI
PTT Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü
Harun Maden; PTT’nin 23 Ekim 1840 yılında
mektup taşıma ile başlayan hizmetlerinin bugün teknolojinin de gücüyle birçok alana yayıldığını söyledi. PTT’nin ilklerinde bahseden Maden,
PTT’de ilk posta pulunun 1863 yılında kullanıldığını, 1855’te ilk telgrafın çekildiğini, 1926’da
ilk otomatik telefon santralinin kurulduğunu, ilk
radyo anonsunun 1927’de PTT’de Eşref Şefik tarafından yapıldığını anlattı.
EN GENİŞ HİZMET AĞINA
SAHİP ANONİM ŞİRKET
1840’ta iletişimin her türlü hizmet dalında faaliyet göstermek üzere, Posta Nizamnamesi ile tarihi hizmet sürecini başlattıklarını söyleyen Maden,
6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu’nun yeniden
yapılandırılması sonucunda tüzel kişiliğe sahip
olduklarını belirtti. Maden sözlerini şöyle sürdürdü:“40 bini aşan personelimiz ve 4 bin 500’ün
üzerinde işyerimiz ile en geniş hizmet ağına sahip
bir ‘Anonim Şirket’ olarak yolumuza devam ediyoruz. 175 yıllık tecrübemizi, toplumun PTT’ye
duyduğu güven ve teknolojinin sunduğu olanaklarla birleştirerek, ulusal ve uluslararası alanda
itibarlı bir marka değeri oluşturuyoruz.”
KAR EDEN BİR ŞİRKETİZ, ORTAKLIKLARLA
YURTDIŞINA AÇILACAĞIZ
PTT’nin iki asra yakındır sunduğu hizmetlerle
Türkiye’de ilkleri gerçekleştirdiğini ve yepyeni
projelerle daha ileriyi hedeflediğini belirten
Maden, “Posta teşkilatları daha önce haber
taşıyordu, şimdi nesneleri taşıyor olacak”
dedi. Harun Maden, e-ticaret yoluyla yapılan
alışverişin tüketiciye ulaştırılması alanında
çalıştıklarını kaydetti. PTT’nin kar eden bir
şirket olduğuna işaret eden Maden, “2016
yılında ortaklıklar yoluyla yurtdışında varlığımızı göstereceğiz. Farklı şirketler ve ticari
-6-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
ortaklıklarla hem Avrupa’da hem de
Uzakdoğu’da var olmayı hedefliyoruz. Bunun için biz hazırız; mevzuat
bekleniyor” ifadelerini kullandı.
PTT BANKLARDA 20 MİLYON
İNSAN İŞLEM YAPIYOR
PTT’nin gelirlerinin yüzde 70’inin
mektup ve posta hizmetlerinden geldiğini kaydeden Maden, “Vatandaş
göndermiyor belki ama bankalar,
telefon şirketleri vatandaşlara bildirimleri mektuplar ile hala gönderi-
yor” diye konuştu. Maden, “Her yıl 20
milyon insanımızın işlem yaptırmak
için uğradığı PTT banklarda, özel şahısların yanı sıra, kamu kurum ve
kuruluşları ile özel hukuk tüzel kişiliklerine de hizmet sağlıyoruz” diye
konuştu. Son yıllarda GSM sektörüne
kazandırdıkları Pttcell markasının
500 bine yakın abonesi ile rakipleri arasında öne çıkmaya başladığını belirten Maden sözlerini şöyle
sürdürdü: “Ayrıca lojistik hizmetler
BİZDEN HABERLER
alanında; depolama, taşımacılık, organizasyon gibi faaliyetleriyle de bu
alandaki ağırlığını daha etkin hale
getirmeyi hedefliyoruz. Bu konuda
üzerinde çalıştığımız somut projeler
2016 başlarında işler duruma getirilecektir” dedi.
DÜNYA POSTA BİRLİĞİ
2016 KONGRESİNE EV
SAHİPLİĞİ YAPACAK
192 üye ülkenin posta idareleri ile birlikte ortak kararlar alan Dünya Posta
Birliği’nin (Universal Postal Union -
ODA SEÇİMLERİ
MMG Genel Başkanı Murat Özdemir 5 Şubat
1996’da resmi olarak kurulan olan MMG’nin 5
Şubat 2016’da 20. yaşını doldurmuş olacağını
belirterek kurumsallaşmayı becerebilmiş
kurumların çok daha uzun soluklu olarak
varlıklarını sürdürdüğünü ifade etti.
Başkan Özdemir MMG olarak rutin faaliyetlerinin yanında, bu yılın ilk aylarında
TMMOB’a bağlı meslek odalarınıın seçimleri de olduğu için bu kapsamda da yapılan
seçim çalışmalarına destek sağlamaya çalıştıklarını dile getirdi.
Bu sene Mimar ve Mühendisler Grubu camiası olarak bazı odalarda “Değişim” bazı
odalarda da “Değişimde Birlik” ismiyle,
ama tek liste olarak seçime girdiklerini
ifade eden Başkan Özdemir, meslek odalarının özellikle son yıllarda meydana gelen,
milletimizin birliği, dirliği ve gelişmesine
KARŞI olan her türlü olayda aldıkları özellikle siyasi tavırlarla içinde bulunmasının
esef verici durum olduğunun altını çizdi.
MMG Genel Başkanı Murat Özdemir;
“TMMOB, aklı selimle tevili ve izahı hiç
de mümkün olmayan, devlete karşı açıkça bir silahlı çatışma içinde olan gruplara
bırakın kınamayı hiçbir şekilde en ufak bir
eleştiri dahi getirmeden, bu gruplara karşı
bekamızı koruma mücadelesi içinde olan
devlete ve emniyet güçlerimize karşı bir
kısım akademisyen tarafından yapılan talihsiz ve haince açıklamayı da destekleyerek durdukları yeri bir kez daha göstermiştir. Ancak, bu konu, yani meslek odalarının
durumu gündeme geldiğinde bazılarımızın ifade ettiği şekilde odalarımız bir işgal
altında değildir. Netice itibariyle bir seçim
yapılmaktadır ve bizim yönetimlerini beğenmediğimiz oda yönetimleri bu seçimlerle iş başına gelmektedir” diye konuştu.
İnşaat’ta yüzde 25’ler diğer odalarda
%10-15’lerde olan seçime katılımı arttırmadıkça yani bizler odalara üye olup
seçimlere gitmedikçe aslında kimseyi suçlamaya da hakkımızın olmadığını düşünüyorum dedi.
Oda seçimlerinde MMG adaylarını;
İnşaat Mühendisleri Odası’nda Atilla Üstündağ,
Elektrik Mühendisleri Odası’nda Mehmet Kürşat Çapar,
Ziraat Mühendisleri Odası’nda Ünal Akgün,
Çevre Mühendisleri Odası’nda Raşit Avcı,
Harita Mühendisleri Odası’nda Mehmet Adsız,
Jeofizik Mühendisleri Odası’nda Serdar Tank,
Jeoloji Mühendisleri Odası’nda Yakup Çelik
olarak açıklayan MMG Genel Başkanı Murat Özdemir, MMG olarak faaliyetlerinde hikmet,
imar ve ihsan kavramlarının önemine değinerek, “Hep yapmaya çalıştığımız gibi, her faaliyetimizde HİKMETİ gözeterek İMAR edici olacağız ve toplumumuzla İHSAN’la paylaşacağız” diyerek sözlerini noktaladı.
UPU) kurucu üyelerinden olan PTT’nin
Osmanlı döneminde sadece mektup
taşıma faaliyeti ile başlayan postacılık
hizmetlerine bugün kargo ve bankacılık sektörlerinin de eklendiğini belirten
Maden, 2016 yılında gerçekleştirilecek
UPU kongresine ev sahipliği yapacaklarının duyurusunu yaptı. Konuşmasının ardından Maden’e MMG Başkanı
Murat Özdemir tarafından, dikilen fidanların sertifikası verilirken, sponsor,
firmalara plaket takdim edildi.
-7-
OCAK - ŞUBAT 2016
ŞİŞLİ BELEDİYE
BAŞKAN
YARDIMCISINA
ZİYARET
M
MMG’DEN Saadet
partisi’ne ziyaret
M
MG Genel Başkanı Murat Özdemir,
başkan yardımcılarından Prof. Dr.
Ali Osman Öncel, Mehmet Kürşat Çapar,
MMG Yönetim Kurulu Üyesi Yasir Yılmaz,
MMG İnşaat Komisyonu Başkanı Harun
Toksöz, MMG Genel Sekreteri Murat Alpay ve Eski Genel Başkan Avni Çebi ile
Saadet Partisi’ne ziyaret gerçekleştirdi.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve
İstanbul İl Başkanı Birol Aydın, GİK üyesi
ve İstanbul İl Başkan Yardımcısı Mustafa
Kaya, İl Başkan Yardımcısı Bilal Ay ve İl
Yönetim Kurulu Üyesi Mithat Özdemir’in
bulunduğu ziyarette taraflar toplumu doğrudan ilgilendiren konularda siyasi ve tek-
nik anlamda çalışmanın önemine dikkat
çekti. MMG Genel Başkanı Murat Özdemir
MMG’nin çalışmaları ve süreli yayını olan
Mimar ve Mühendis Dergisi hakkında bilgiler verirken, MMG’nin oluşumu ile ilgili
de açıklamalar yaptı. Meslek odaları seçimleri kapsamında MMG Genel Başkan
Yardımcısı olan Elektrik Mühendisleri
Odası İstanbul Şubesi Başkan adayı Mehmet Kürşat Çapar’da yaptıkları çalışmalar
hakkında bilgi verdi. Ziyaretten dolayı
MMG Yönetimine teşekkürlerini belirten
Başkan Birol Aydın, teknik bir dernek olarak yapılan çalışmaların önemini vurgulayarak ile başarı dileklerinde bulundu.
MG Genel Sekreteri Murat Alpay, Şişli Belediyesi
Başkanı Başkan Yardımcısı Dr.
Esra Bozyazı Daylan’ı ziyaret
ederekMMG’nin vizyon ve misyonu, çıkardığı dergiler, yaptığı
etkinlikler, gerçekleştirilen paneller, sempozyumlar, kahvaltılı
toplantılar ve teknik geziler hakkında bilgiler verdi. MMG Çevre
Komisyonu Başkanı Betül Maç
ise yakın zamanda gerçekleştirmeyi planladığı “Uluslararası
Çevre Riskleri ve Afetler” sempozyumu içeriği hakkında Dr.
Esra Bozyazı Daylan’a bilgiler
verdi. Belediyenin, STK olarak
MMG ile işbirliğine hazır olduklarını belirten Dr. Esra Bozyazı
Daylan, MMG’yi tanımaktan
duyduğu memnuniyeti ifade etti.
ELEKTRİK
MÜHENDİSLİĞİNDE
İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİ
2
2 Şubat’ta gerçekleştirilen “Bizbize
Konuşmalar’’ etkinliğinin konuğu
‘Elektrik Mühendisliğinde İş Sağlığı ve
Güvenliği Uygulamaları’ konulu sunumuyla MMG Enerji Komisyonu Başkanı
A sınıfı İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı
Yrd. Doç. Dr. İbrahim Güneş oldu.
-8-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
BİZDEN HABERLER
7. ENERJİ VERİMLİLİĞİ
FORUMU VE FUARINA KATILDIK
Avusturya sosyal
güvenlik sistemi
ve iş güvenliği
uygulamaları
anlatILDı
M
imar ve Mühendisler Grubu’nun
(MMG) 5 Ocak’ta gerçekleştirilen “Bizbize Konuşmalar” etkinliğinin konuğu “Avusturya’daki Sosyal
Güvenlik Sistemi ve İş Güvenliği
Uygulamaları” konulu sunumuyla İş
Güvenliği Uzmanları Derneği Başkanı
A sınıfı İş güvenliği Uzmanı Mahmut
Cihan oldu. Programa MMG İş Sağlığı ve Güvenliği Komisyonu Başkanı
Sunullah Doğmuş, Çevre Komisyonu
Başkanı Betül Maç ve MMG üyeleri
katıldı. Mahmut Cihan, Avusturya’daki
sosyal güvenlik sistemi ve iş güvenliği
uygulamaları hakkında katılımcılara
detaylı bilgi verdi.
3
5. Enerji Verimliliği Haftası çerçevesinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı’na bağlı Yenilenebilir Enerji
Genel Müdürlüğü tarafından organize
edilen 7. Enerji Verimliliği Forumu ve
Fuarı, 14 - 16 Ocak tarihleri arasında
İstanbul WOW Convention Center’da
gerçekleşti. Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Berat Albayrak, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı MMG
Kurucu Üyemiz Fatih Dönmez, EPDK
Başkanı Mustafa Yılmaz, Yenilenebilir
Enerji Kaynakları Genel Müdürü Münib
Karakılıç ve birçok MMG üyesi ile davetliler MMG standını ziyaret ederek çalışmalarımız hakkında bilgi aldılar.
KÜRESELLEŞME KÜMELENME
VE REKABET GÜCÜ
M
imar ve Mühendisler Grubu’nun (MMG) 13 Ocak’ta
gerçekleştirilen “Bizbize Konuşmalar” etkinliğinin
konuğu “Küreselleşme Kümelenme ve Rekabet Gücü” konulu sunumuyla Elektrik yüksek mühendisi Ahmet Erkoç
oldu. Programa MMG Eski Genel Başkanı Avni Çebi ve
MMG üyeleri katıldı. Ahmet Erkoç küreselleşmeyle birlikte hızla değişen teknolojik, ekonomik, siyasal ve toplumsal
koşullarda; işletmelerin başarılı olabilmesi için daha ucuz,
daha hızlı, daha kaliteli, daha yenilikçi ürün ve hizmetleri
üretebilmeleri gerektiğine değindi.
-9-
OCAK - ŞUBAT 2016
MMG FAALİYET DEĞERLENDİRME
TOPLANTISI YAPILDI
M
imar ve Mühendisler Grubu (MMG),
13 Şubat’ta 8 ilden şube başkanlarının katılımıyla MMG Genel Merkezinde
faaliyet değerlendirme toplantısı yaptı.
Toplantıya İstanbul genel merkezden; ge-
nel başkan Murat Özdemir, başkan yardımcılarından Mahmut Çelik ve genel sekreter
Murat Alpay katıldı. Şube Başkanlarından
ise Ankara Şube Başkanı Yılmaz Ada, Bursa Şube Başkanı Ali Yılmaz, İzmir Şube
Başkanı Doç. Dr. Musa Alçı, Sakarya Şube
Başkanı Erol Demiralay ve Diyarbakır Şube
Başkanı Mesut Işık, Kayseri Şube Sekreteri
Abdülaziz Aksaray katıldı.
PROF. DR. AHMET ERDAL OSMANLIOĞLU
URANYUM İLE İLGİLİ DETAYLARI PAYLAŞTI
U
ranyum madeninden başlayarak uranyum cevherinden nükleer yakıt üretimine kadar olan
aşamalar, nükleer reaksiyon ve nükleer reaktörlerin
türleri ile ülkemizde kurulacak olan nükleer santral
hakkında bilgiler sunan Prof. Dr. Ahmet Erdal Osmanlıoğlu, yerbilimleri açısından; uranyum madeni
arama ve işletme teknikleri ile ülkemizde ve dünyadaki uranyum potansiyelini değerlendirdi. Prof. Dr.
Osmanlıoğlu, kullanılmış nükleer yakıtın yönetilmesi aşamaları ve nükleer atıklar için derin jeolojik
bertaraf tesislerinin tasarım ve işletilmesi konuları
hakkında geniş bilgiler verdi.
-10-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
BİZDEN HABERLER
3.köprüye Teknik Gezi Düzenledik
5
9 tabliyeden oluşacak köprüde 50 tabliyenin montaj bölümünün bittiğini
söyleyen Yüksel Proje Eğitim Başmühendisi İlhan Kavasoğlu, özellikleri sebebiyle
3. Köprü’nün dünyada bir ilk olduğunun altını çizdi. 2016 mart ayı içinde tabliye işlemlerinin biteceğini açıklayan İlhan Kavasoğlu şu
açıklamarda bulundu: “Odayeri ile Paşaköy
arasındaki yollarda çalışmalar sürüyor. 3.
Köprü’de tüm bağlantı yolları ve otobanıyla
birlikte 2016 Ekim ayında hizmete açılması planlanmış, ancak çalışmalar hızla devam
etmekte olup ağustos ayına yetiştirilmeye
çalışılıyor. 1408 metre açıklığa sahip olan
köprü 320 metreden yüksek kuleye sahip. 59
tabliye var ve yerleştirme süreci devam ediyor. Her iki yakadan 25 olmak üzere toplam
50 tabliyenin montaj işlemi tamamlandı.
Montajı yapılacak 9 tabliye kaldı.”
3. BOĞAZ KÖPRÜSÜ
2013 yılında yapımına başlanan ve 2016
yılında tamamlanması hedeflenen 3. Boğaz
Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin
Odayeri – Paşaköy kesiminde yer alacak. Köprü üzerindeki raylı sistem, Edirne’den İzmit’e
kadar yolcu taşıyacak. Marmaray ve İstanbul
Metrosu ile entegre edilecek raylı sistemle
Atatürk Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı ve yeni yapılacak 3. Havalimanı da birbirine bağlanacak. Kuzey Marmara Otoyolu ve
3. Boğaz Köprüsü, yap-işlet-devret modeliyle
gerçekleştirilecek. 4.5 milyar TL yatırım bedeline sahip projenin yapım dahil işletmesi,
10 yıl 2 ay 20 günlük süre ile IC İçtaş – Astaldi JV tarafından yapılacak ve bu süre sonunda Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı’na devir edilecek. Kuzey Marmara
Otoyolu ve 3. Boğaz Köprüsü Projesi, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden
biri olmayı hedefleyen Türkiye’yi bu hedefine
daha da yaklaştıracak ve çağdaş Türkiye’nin
simgelerinden biri olacak. Çoğunluğu Türk
mühendislerden oluşan bir ekip tarafından
inşası devam eden, yüksek mühendislik ve
teknoloji ürünü olacak 3. Boğaz Köprüsü üzerinden 8 şeritli karayolu ve 2 şeritli tren yolu
aynı seviyede geçecek. Gerek estetik gerekse
teknik özellikleriyle dünyanın sayılı köprüleri
arasında yer alacak. İlklerin köprüsü olacak 3.
Boğaz Köprüsü, 59 metrelik genişliği ile dünyanın en geniş, 1408 metrelik ana açıklığı ile
üzerinde raylı sistem olan dünyanın en uzun
asma köprüsü olacak. Köprünün bir başka ilki
ise 322 metreyi aşan yüksekliği ile dünyanın
en yüksek kuleye sahip asma köprüsü olması.
Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) tarafından
organize edilen Teknik Gezi kapsamında 9 Şubat’ta
Yavuz Sultan Selim Köprüsü olarak adlandırılan
3. Boğaz Köprüsü gezildi.
3. BOĞAZ KÖPRÜ KONSEPT
TASARIMI HAKKINDA
Kuzey Marmara Otoyolu Projesi kapsamında İstanbul Boğazı üzerinde yapılacak 3. Boğaz Köprüsü’nün konsept
tasarımı yapı mühendisi “Fransız köprü üstadı” olarak nitelendirilen Michel
Virlogeux ile İsviçreli T-Engineering
firması tarafından ortak olarak yapıldı. Köprü tasarımı konusunda dünyanın en tecrübeli isimlerinin başında
gelen Virlogeux’nin imzasını taşıyan
önemli köprülerden bazıları, Portekiz’in
başkenti Lizbon’daki Tejo Nehri’nin
üzerinden geçen ve 17.2 kilometrelik
uzunluğuyla Avrupa’nın en uzun köprülerinden olan Vasco da Gama Köprüsü
ve Fransa’da yapıldığı 1 Ocak 1995’ten
sonra 4 yıl süreyle dünyanın en uzun
asma köprüsü unvanının sahibi olan
Seine Nehri üzerinde kurulu olan Normandiya Köprüsü’dür.
KUZEY MARMARA OTOYOLU
Projenin, Odayeri-Paşaköy kesiminde; 20 adet kavşak ve bağlantı
-11-
yollarına sahip yaklaşık 120 km’lik
Kuzey Marmara otoyolu bulunmaktadır. Bu otoyol projesi; Odayeri - Paşaköy hattının, halen kullanılmakta
olan 1. Boğaz Köprüsü ile 2. Boğaz
Köprüsü’nün trafik yükünü rahatlatmak ve İstanbul’un ulaşım sorununu giderebilmek için yap-işletdevret modeli ile 20 Nisan tarihinde
2012 ihale edilen ve içerisinde 2016
yılında bitmesi planlanan 3. Boğaz
Köprüsü’nü de kapsayan bir otoyol
projesidir.
BU BÜYÜK PROJE SAYESİNDE
- Odayeri-İkitelli ve Paşaköy-Çamlık bağlantı yolları, hem otoyolun
İstanbul’un şehir içi ile bağlantılarını sağlayacak hem de TEM otoyolundaki yoğun trafiği rahatlatacak.
Araçlar hem kesintisiz bir şekilde
transit geçiş yapabilecek hem de
İstanbul’un şehir içindeki ve mevcut
boğaz köprülerindeki trafiği azalmış
olacak. Böylece, önemli ölçüde yakıt
tasarrufu da sağlanacak.
OCAK - ŞUBAT 2016
TÜRKİYE’NİN MADEN
REZERVLERİ ANLATILDI
Dünya genelinde bulunan metalik maden rezervlerinin yüzde 0,4’ünün, jeotermal rezervin yüzde 0,8’inin, endüstriyel
hammadde rezervlerinin ise yüzde 1’inin
Türkiye’de bulunduğunu aktaran MTA
Fizibilite Etütleri Daire Başkanı Veli Altundağ, “Dünya genelinde bulunan bor
madeninin yüzde 72’si Türkiye’dedir.
Dünyadaki endüstriyel hammadde rezervlerinin yüzde 2,5’i Türkiye’de bulunmaktadır. Türkiye’nin maden ihracatının
yüzde 78’ini endüstriyel hammaddeler
oluşturmaktadır. Yüzde 78’lik dilimin
yaklaşık olarak yüzde 65’ini ise mermer
oluşturmaktadır. Türkiye’de son yıllarda
yapılan arama çalışmaları sonucu linyit
rezervi yaklaşık 7 milyar tondan 15 milyar tona ulaşmıştır. Türkiye’nin altın rezervi 6 bin 500 tondur. Bu rezervin 700
tonu görünür rezervdir. Buna bağlı olarak her yıl ortalama 30 ton altın üretimi gerçekleştirilmektedir. Jeotermal
potansiyel olarak Türkiye; Avrupa’da
1’inci, dünyada ise 7’nci sırada yer almaktadır” diye konuştu.
TÜRKİYE’NİN AĞAÇ TÜRLERİ
HAKKINDA BİLGİ VERİLDİ
T
ürkiye’deki ağaç türleri hakkında bilgiler veren Ankara Orman Bölge Müdür Yardımcısı Mehmet Sıraç Batuk, “Tüm
Avrupa’da 12 bin bitki türü varken sadece
Türkiye’de 9 bin bitki türü mevcuttur ve
bunların 3 bini endemik türdür. Yani sadece Türkiye’de bulunur. Türkiye çeşit ve
yayılış açısından meşe cenneti olarak bilinir. En fazla yayılış gösteren ağaç türümüz
kızılçamdır (yüzde 27). Daha sonra meşe
(yüzde 24), karaçam (yüzde 22), kayın (yüzde 9), sarıçam (yüzde 7), göknar, ardıç, sedir,
ladin, kızılağaç kestane, fıstıklı, ıhlamur,
gürgen, dişbudak, kavak ve okaliptüs gelir.
Ormanlarımızda 1 milyar 171 milyon m3
servet (odun hammaddesi) bulunmaktadır. Ormanlarımız her yıl büyümektedir ve
yılda 41 milyon m3 artım sağlamaktadır.
Buna karşılık yıllık endüstriyel odun üretimimiz 15 milyon m3’tür. Bunun dışında;
tıbbi aromatik bitki üretimi (kekik, biberiye,
adaçayı, sales vs.), defne, keçiboynuzu, çam
SİVİL HAVACILIK
GELİŞMESİNİ SÜRDÜRÜYOR
T
ürkiye’de 55 havalimanı olduğunu
dile getirerek bunlardan 43 tane-
sinin olduğunu söyleyen Devlet Hava
Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel
Müdürü Serdar Hüseyin Yıldırım, “Bunların neredeyse tamamı kar amaçlı
değil hizmet amaçlıdır. Buna rağmen
kurumun yıllık 1.000.000 TL karı vardır.
Kar edenlerle etmeyenleri dengeliyoruz.
İstanbul’da yapımı devam eden 3’üncü
Havalimanı İşletmesi devlete her yıl 1
-12-
milyar Avro kira ödeyecek. İnşaatı hızla devam ediyor. Normal şartlara göre
2018’de 1’inci Kısım açılacak. İlk etapta
2 adet pist yapılacak. Daha sonra inşaat
devam edecek. Toplamda 5 adet birbirinden bağımsız paralel ve bir adet de
bunlara dik pist olacak. Hedef kapasite
150 milyon yolcu taşımak olacak. Dünyanın en fazla yolcu kapasitesi halen
Atlanta Havalimanı’ndadır. Kapasitesi
yılda 90 milyon yolcudur” dedi.
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
fıstığı, kestane, ceviz, badem v.s. üretimi,
piknik ve mesire yerleri, şehir ormanları,
bal ormanları, milli parklar (39 adet), tabiat
parkları (22 adet), doğa koruma alanı (32
adet) ile de hizmet verilmektedir” dedi.
“YAŞLI AĞAÇLARI EKONOMİYE
KAZANDIRIYORUZ”
Türkiye’deki ormanları planlı bir şekilde her
türlü hayvan yetiştiriciliğine açtıklarını söyleyen Mehmet Sıraç Batuk, bal ormanları
kurarak arıcıların hizmetine açtıklarını ve
Türkiye’nin dünyada bal üretiminde 7’ncilikten 2’nciliğe yükseldiğini belirtti. Gelir
getirici türlerle ağaçlandırma yaparak ve
3 sene bakımını üstlenerek köylüye gelirinden faydalanması için teslim ettiklerini
anlatan Batuk, “Her ağaç türünün idare
müddet diye adlandırdığımız ekonomik bir
ömrü vardır. Bu yaşa gelen ağaçları çürümeye terk etmeden keserek ekonomiye kazandırıyoruz” dedi.
BİZDEN HABERLER
MMG ANKARA ŞUBESİ,
VALİ YARDIMCISI
HÜRREM AKSOY’U
KONUK ETTİ
M
MG Ankara Şubesi’nin “Cumartesi Buluşmaları” adıyla düzenlediği etkinliğin konuğu Ankara Vali Yardımcısı Hürrem Aksoy oldu. Ankara Vali
Yardımcısı Hürrem Aksoy’un sunumu
ve MMG Ankara Şube Başkanı Yılmaz
Ada’nın moderatörlüğünde gerçekleşen
seminer yaklaşık üç saat sürdü.
TÜRKİYE’NİN
ENERJİ POLİTİKASI
KONUŞULDU
M
imar ve Mühendislerle Grubu
(MMG) Ankara Şubesi’nin “Cumartesi Buluşmaları” kapsamında,
BOTAŞ Eski Genel Müdür Yardımcısı
Kerim Taşkıran, EÜAŞ Baş Uzmanı
Ahmet Cebeci, MMG Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Çevre Müh. Nihat
Gül, MTA Jeotermal Ankara Koordinatörü Jeoloji Yüksek Mühendis Engin
Bülbül, Türkiye’nin enerji arz ve talebi,
jeotermal, güneş, rüzgar enerji üretimi,
mevcut durum ve sorunları konularında söz alarak görüşlerini ifade etti.
Toplantıda nükleer enerjinin yurtdışı
kaynaklı enerji hammaddelerine olan
bağımlılığı azaltacağı vurgulandı. Nükleer santraller devreye alınana kadar
termik santral kapasitelerinin verimli
kullanılabilmesi için bir an önce özelleştirme süreçlerinin tamamlanması
gerektiği ifade edildi. Enerji yük dengesinin korunması zorunluluğundan dolayı
baz yükte kalması gerektiği için de nükleer, termik ve hidroelektrik enerjinin
yenilenebilir enerjiyle birlikte olmasının
şart olduğu, bunun yanında güneş ve
rüzgar enerji üretiminin de toplam üretimin en az yüzde 20’si olması gerektiği,
dolayısıyla bu doğrultuda bir hedef konulması gerekliliği konuşuldu.
CuMARTESİ KONUŞMALARINDA
HİDROELEKTRİK ELE ALINDI
M
imar ve Mühendislerle Grubu
(MMG) Ankara Şubesi’nin “Cumartesi Buluşmaları” kapsamında, hidroelektrik
enerjisi ve santralleri konusunda. Elektrik
Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) Baş Uzmanı Ahmet Cebeci bir sunum gerçekleştirdi.
Ahmet Cebeci, hidroelektrik santralinin
isminden de anlaşıldığı gibi su ve elektrik
bileşenlerinden oluşan bir sistem olduğunu, dolayısıyla önce su daha sonra elektrik
hakkında bilgi verdikten sonra Hidroelektrik santrallerin çalışma prensibi ve bileşenleri hakkında bilgi vereceğini söyleyerek
sunumuna başladı. Öncelikle Türkiye Su
Kaynakları Potansiyeli Hakkında Bilgi veren Cebeci, Türkiye’de yılda 500 milyar m³
yağış gerçekleştiğini, bu yağışın 274 milyar
m³ buharlaşarak atmosfere geri döndüğünü, 158 milyar m³ akarsular vasıtasıyla
denize ve göllere boşaldığını, 69 milyar yeraltı sularını beslediğini, 28 milyar m³’ünün
pınarlar vasıtasıyla tekrar yeryüzüne çıktığını söyledi. Sınırlarımızdan 7 milyar m³
suyun ülkemize girdiğini belirten Cebeci,
ülkemizin brüt yer üstü ve yer altı toplam
su potansiyelinin 234 milyar m³, teknik ve
ekonomik potansiyelimizin 110 milyar m³
olduğunu ve 2015 yılı itibariyle Türkiye’de
kişi başına düşen su miktarının 2 bin 972
m³ olduğundan su kıtlığı olan ülkeler sınırında bulunduğunu belirtti.
TÜRKİYE’DE ELEKTRİĞİN VE
HİDROELEKTRİK SANTRALLERİN
TARİHSEL GELİŞİMİ
Türkiye’de elektrik enerjisi ilk kez 1902 yılında Tarsus’ta II. Abdülhamid sayesinde
kurulan bir hidroelektrik santral ile üretilmeye ve kullanılmaya başlandı. Üretilen
elektrik enerjisi ile önce Tarsus’un sokakları aydınlatıldı. Elektrikle aydınlanan ilk
konutlar ise Müftüzade Sadık Paşa (Sadık
Eliyeşil) ile Sorgu Hakimi Yakup Efendinin evleridir. 1914 yılında ilk kayda değer
elektrik üretim tesisi ise Silahtarağa Termik
Santrali’nın hizmete girmesiyle oldu ve 14
Şubat 1914’te açılan bu tesis, ekonomik
ömrünü tamamladı.
MMG Ankara Şubesi’nden
Abdurrahman Kurt’a Ziyaret
M
imar ve Mühendisler Grubu (MMG) Ankara
Şubesi’nden bir heyet görevine yeni başlayan ve aynı zamanda MMG Ankara üyesi de olan
Ak Parti İnsan Haklarından Sorumlu Başkan Yardımcısı İnşaat Mühendisi Abdurrahman Kurt’a
hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Toplantıda Ak
Parti Ekonomiden Sorumlu Başkan Yardımcısı
Mücahit Fındıklı da bulundu.
-13-
OCAK - ŞUBAT 2016
ANKARA’NIN BÜYÜK
PROJELERİ ANLATILDI
Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Ankara
Şube tarafından düzenlenen ‘Genç Mimar
ve Mühendisler Buluşuyor’ isimli etkinlik
serisinin 8’incisi 18 Şubat Perşembe günü
Hamamönü’nde bulunan şube binasında
gerçekleştirildi. Programın konuğu Ankara
Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter
Yardımcısı Yunus Aluç oldu.
• Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilecek projelerden
en önemlisi ‘Ankapark Projesi’dir. Bu
proje ile dünyanın en büyük tema
parklarından birisi Ankaralılar’ın hizmetine açılacaktır. Bu tema parkta
yaklaşık bin 200 oyuncak yer alacak.
65 metre yüksekliğinde dünyanın
en büyük dinozor maketi de buraya
yapılacak. Park; 100 bin m² kapalı, 1
milyon 100 bin m² açık olmak üzere toplamda 1 milyon 200 bin m²’lik
dev bir alana inşa edilecek.
• Türkiye’nin en modern hayvanat
bahçesi 939 bin 744 m²’lik alan üzerine Ankara’da inşa edilecek. Hayvanat bahçesinin içinde çocuk parkları
ve hayvan hastanesi de bulunacak.
• Ankara’ya yılda en az 1 milyon turist getirecek ve Hacı Bayram Camii
ile birlikte, inanç turizmini teşvik
edecek muhteşem bir müze olan
‘İnanç ve Tarih Müzesi’ Ankaralılar’ın
hizmetine açılacak.
• ‘Kuzey Yıldızı Camii ve Külliyesi’
projesi ile Cumhuriyet tarihinin en
iddialı projelerinden birisi gerçekleş-
-16-
tirilecek. Toplamda 125 bin m²’lik bir
alan üzerinde inşa edilecek külliye
içinde 13 ayrı bölüm bulunacak. Bu
bölümlerde 5 bin kişilik kongre salonu, bin 500 kişilik lokanta bölümü,
çeşitli dükkanlar ve sanat merkezleri
bulunacak.
• Esenboğa Havalimanı’nın bitişiğine
100 bin m²’lik dev bir fuar alanı inşa
edilecek. Fuar alanı uçaklar da giriş
yapabilecek ve alanın metro bağlantısı da yapılacak.
• Dünyanın en büyük kentsel dönüşüm projesi 7 milyon m² alan ile ‘Yeni
Mamak Kentsel Dönüşüm Projesi’
adıyla gerçekleştirilecek ve bu proje
ile 2019 yılına kadar toplamda 10 bin
konut tamamlanacak.
• Siteler mobilya esnafı için 32 bin m²
alan üzerine dev bir showroom yapılacak. Showroom içinde 2 bin 500
m²’lik bir süper market ve 327 araçlık
bir otopark da yer alacak. Proje Mayıs
2016’da hizmete girecek.
• 15 bin 800 m²’lik bir alan üzerine,
70 bin kişilik bir nüfusu ilgilendiren
dev bir proje olan ‘Kuzey Ankara
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
Kentsel Dönüşüm Projesi’ çalışmaları 2016 ve sonrasında da devam edecek.
• 220 hektarlık bir alan üzerine Dikmen Vadisi 4 ve
5. Etapları yapılacak.
• Hacı Bayram Camii çevresi yenileme çalışmaları
devam edecek. Şu ana kadar caminin kapasitesi
bin 500 kişiden 10 bin kişiye çıkarılmış, 80 adet
yeni dükkan açılmış ve 77 yapı restore edilmiştir.
• 3 bin 200 kişiye hizmet verebilecek yaklaşık 16
bin m² büyüklüğünde kültür ve kongre merkezi
dahil toplamda 67 bin 500 m²’lik kapalı alandan
oluşan kompleks bir yapı inşa edilerek ulus dolmuş
durağı yenileme çalışmaları gerçekleştirilecek.
• Ulus’ta tarihi kent merkezi ve yakın çevresi yeniden canlandırılacak. Bu kapsamda 100. yıl çarşısı,
Ulus Çarşısı, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü, Anafartalar çarşısı ve Gümrük Bakanlığı’na ait binalar
yıkılarak yerine Ankara’nın en büyük meydanı yapılacak.
• Atıfbey, Hıdırlıktepe ve İsmetpaşa bölgelerindeki
gecekondulaşma bitecek ve yerlerine Ankara Konakları yapılacak.
• Halaçlı Veli Himmetli ve Çayırlı bölgelerinde toplamda 4 etaptan oluşan ve dar gelirliler için planlanan konutlar yapılacak.
• Mevcut otobüs terminali eski Mamak çöplüğü
bölgesine taşınacak. Yeni terminal 115 bin m²’lik
bir alan üzerine inşa edilecek.
• Havalimanı ve yeni yapılacak olan fuar alanını
şehir merkezine bağlayacak 30 km’lik yeni metro hattı yapılacak. Yeni hat; Sıhhiye, Gar, Gençlik
Parkı, Hacı Bayram, Siteler, Aydınlıkevler, Kuzey
Ankara, Pursaklar, Saray, Fuar Alanı ve Havaalanı
arasında işleyecek.
• Yap-işlet-devret modeliyle en az 2 yeni teleferik
hattı yapılacak. Kızılay-Dikmen ve Etlik-Sıhhiye
arasında hizmet verecek olan yeni hatlar ile trafik
sorunu büyük ölçüde çözülecek.
• Ankara’nın ve Türkiye’nin en büyük ilçesi olan
Keçiören’in 1 milyona yaklaşan nüfusu nedeniyle
yaşamış olduğu trafik sorunlarını azaltmak için
İstanbul Yolu, Konya Yolu ve Eskişehir Yolu’na tüneller ile kesintisiz bağlantı sağlanacak.
• Keçiören trafiğini hafifletmek için Basınevleri
Kavşağı ile Samsun Yolu arasında yeni alternatif
bir yol yapılacak.
• Gümüşdere Mahallesi’nde 6.5 hektarlık bir alan
üzerinde kentsel dönüşüm projesi yapılacak.
• Sıhhiye ve Bakanlıklar arasında toplam 3 km mesafede yaklaşık 15 bin m²’lik granit kaldırımlar ile
Kızılay modern bir görünüm kazanacak.
• Etimesgut Eryaman semtinde, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait arazi üzerinde 18 bin kişilik
stadın inşası başladı. Stat, 2017 yılında hizmete
girecek.
BİZDEN HABERLER
TÜRKİYE’NİN MEGA
ULAŞIM PROJELERİ
Y
TARIM TÜRKİYE İÇİN
HALA ÇOK ÖNEMLİ
M
MG Ankara Şubesi
Cumartesi
sohbetlerinin konuğu
Tarım Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı M. Hadi Tunç oldu.
Türkiye’de 24 milyon hektar
arazisinin her yıl tarım amaçlı işlendiğini, bu arazilerin 32
milyon parsel ve 44 milyon
malikinin olduğunu ifade
eden M. Hadi Tunç, 2013 yılında 113 milyon ton ürün
alındığını ve Türkiye’de yaklaşık 60 milyar Dolar tarımsal
hasıla üretildiğini dile getirdi.
Türkiye’nin makarna üretiminde dünya ikincisi, fındık
üretiminde yüzde 70 oranıyla dünya birincisi olduğuna
dikkat çeken Tunç, 2015
yılında tarım ürünlerinde 19
milyar Dolarlık bir ihracatın
söz konusu olduğunu 2023
ihracat hedefinin ise 40 milyar Dolar olduğunu açıkladı.
Müsteşar Yardımcısı M. Hadi
Tunç; “Türkiye tarım arazisi
varlığı olarak dünyada 21.
sırada olmasına rağmen,
üretim açısından dünyada 7’nci sıra da AB ülkeleri
içerisinde 1’inci sırada yer
almaktadır. 2008 yılından
bu yana orta gelir tuzağına
yakalanmış
durumdayız.
Tarımsal hasıla yönünden
2002’de toplam büyüme
yüzde 22 iken 2015 yılında
yüzde 9 civarında bir büyüme söz konusu oldu” diye
konuştu.
“ÜLKEMİZDE KIRMIZI ET
TÜKETİMİ 1 MİLYON TON
BEYAZ ET TÜKETİMİ 2 MİLYON TON CİVARINDADIR”
Türkiye’de üretilen beyaz
etin 350 bin tonunun Irak ve
Kuzey Irak’a ihraç edildiğini
söyleyen Tunç, balık üretimi
yönünde iyi durumda olduğumuzu ifade ederek 2015
yılında sadece Elazığ Keban
Alabalık tesislerinde 15 bin
ton balık üretildiğini açıkladı. 2015 yılı itibariyle Büyük
baş hayvan üretimimizin 14
milyon olduğunu açıklayan
Müsteşar Yardımcısı M. Hadi
Tunç; “Küçükbaş hayvan üretimimiz 44,5 milyon adettir.
Koyun üretimimizi 34 milyondan 80 milyona çıkarmamız gerekiyor. Büyükbaş
hayvan üretimi zor olduğundan koyun üretimini artırmak
gerekiyor. Ancak terör olayları
bu konuda gelişme göstermesini engelliyor” dedi. Ülkemizin kırmızı et ihtiyacını karşılamak üzere 250 bin adet
besi hayvanı ithal ettiklerini
ifade eden Tunç, 2015 yılında
çiftçilere 11,6 milyar üretim
desteği verildiğini dile getirdi.
oğun bir ilginin olduğu
programda Sayın Turan,
katılımcılara Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü (AYGM)
tarafından yürütülen mega
projeler hakkında bilgiler verdi:
- 2011 yılından önce DLH
Genel Müdürlüğü olan AYGM,
2011 yılındaki yapılanma
ile Altyapı Yatırımları Genel
Müdürlüğü olmuştur. AYGM,
Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı
dört büyük genel müdürlükten birisidir. Demiryolları, kıyı
yapıları ve hava meydanlarının altyapı projelerini yerine
getirmektedir. Toplamda 373
personel bulunmaktadır.
- AYGM şu an Türkiye genelinde yaklaşık 320 km’lik kent içi
raylı sistemler projesini yürütmektedir. Marmaray; Anadolu
yakasında 43,4 km, Avrupa
yakasında ise 19,6 km uzunluğundadır. Yeni alınan 440 araç
ile Marmaray’ın hizmet kalitesi daha da artırılmıştır.
- Avrasya Tüneli de tıpkı Marmaray gibi bir kısmı boğaz
altından geçen, Marmaray’ın
ikizi
olarak
adlandırılan,
Göztepe’den Yenikapı’ya kadar uzanan bir hat boyunca
Marmaray’ın güneyinden geçen bir hattır. Boğaz Köprüsü
ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü arasında “Üç Katlı Büyük
İstanbul Tüneli” tasarlanmakta ve bu tünel ile günde 1 milyon yolcu taşınması planlan-
-17-
maktadır. İstanbul’da her yıl
artan köprü trafiğindeki araç
sayısı ilk defa Marmaray ile
beraber azalma göstermiştir.
- İzmir’de Otogar ile Halkapınarı arasında 4,5 km’lik demiryolu projesi yapılmaktadır.
Antalya’da 21 Kasım 2015’te
inşaatına başlanan, meydandan havaalanına kadar uzanan
19 km’lik tramvay hattının
iki ay içinde tamamlanması planlanmaktadır. Demir
İpekyolu olarak adlandırılan
Bakü-Tiflis-Kars hızlı tren hattı projesinin, Gürcistan sınırından Kars’a kadarki 79 km’lik
bölümü yapılmaktadır. Proje
tamamlandıktan sonra hattın
yılda 1 milyon yolcu, 3,5 milyon ton ise yük taşıması planlanmaktadır. 2035 yılına kadar yolcu taşımacılığında 3,5
milyona, yük taşımacılığında
ise 17 milyon tona ulaşılması
hedeflenmektedir.
- Karasu Limanı ile Adapazarı
arasına demiryolu hattı projesi yapılmaktadır. 43 km uzunluğa, 400 metre taban genişliğine ve 25 metre derinliğe
sahip Kanal İstanbul Projesi
yakında hayata geçirilecektir. Kanal İstanbul’un iddia
edildiği gibi İstanbul’un yeraltı sularını olumsuz yönde
etkilemesi gibi bir durumun
söz konusu olmadığı yapılan
hidrojeolojik etütler sonucu
tespit edilmiştir.
OCAK - ŞUBAT 2016
MMG İZMİR ŞUBESİ
İLBANK A.Ş.’Yİ
ZİYARET ETTİ
İZMİR MMG’DEN AKHİSAR
BELEDİYESİNE ZİYARET
A
khisar ekonomisinin bel kemiğini tarım ve tarıma dayalı sanayi oluşturmaktadır. Akhisar yaklaşık 830 bin dekar
tarım alanına sahiptir. Bu alan Akhisar’ı
Manisa merkez de dahil olmak üzere,
Manisa’nın en büyük tarım arazisine sahip
ilçesi yapmaktadır. Tarımsal üretimde ağırlık, zeytin, tütün, buğday, mısır, bağ, domates, biber ve kavun üretiminden oluşmaktadır. Akhisar aynı zamanda yaklaşık 12
milyon zeytin ağacı ile zeytincilik için çok
ciddi bir merkez konumundadır. Üretip işlediği 150 bin ton zeytin ile pazardaki yeşil
zeytinin yüzde 80’ini, siyah zeytinin yüzde
30-40’ını iç ve dış piyasaya tek başına sunmaktadır. Tarımın yanı sıra hayvancılıkta
İZMİR MMG Abdülkadir
Uraloğlu’nu
ZİYARET ETTİ
M
imar ve Mühendisler Grubu (MMG)
İzmir Şube 22 Şubat’ta Karayolları
2. Bölge Müdürü Abdülkadir Uraloğlu’nu
ziyaret etti. MMG İzmir Şube Başkanı Prof.
Dr. Musa Alcı ve Yönetim Kurulu üyelerinin katılımı ile gerçekleştirilen ziyarette
MMG‘nin çalışmaları, misyonu hakkında
bölge müdürüne bilgiler verildi.
-18-
da Akhisar gerçek bir potansiyele sahiptir.
Yaklaşık 11 bin adet büyük baş ve 62 bin
adet besi hayvanının yanında 8 milyon
adet et tavukçuluğu ve 2 milyon adet yumurta tavukçuluğu ile beyaz et ve yumurta
sektöründe Türkiye’nin en büyük entegre
tesislerine sahip olan Akhisar, Türkiye ve
dünyada, sektörde söz sahibi bir merkez
durumuna gelmiştir. Maden ve madencilik
konusunda gözle görülür bir potansiyele
sahip olmasa da halen kömür, mermer,
mozaik ve taş ocaklarında özel sektörün yoğun üretimi söz konusu. Son zamanlarda,
rüzgar enerjisi konusunda enerji sektörünün ve özel girişimcilerin çok yoğun ilgisini
çekmektedir.
G
örevleri; Belediyeler, Belediye
Birlikleri ve İl Özel İdareler (Yerel
Yönetimlerin) Kamu kullanımı niteliği
taşıyan her türlü kentsel alt ve üst yapı
hizmetleriyle (harita, imar plan, park,
çocuk bahçesi, meydan gibi peyzaj alanı, jeolojik etüt, belediye hizmet binası,
hal binası, soğuk hava deposu, mezbaha, terminal binası gibi her türlü üst
yapı, içme suyu, kanalizasyon, arıtma,
katı atık, deniz deşarjı vb.) ilgili etüt,
plan ve proje hazırlamak, bu konularda danışmanlık ve kontrollük hizmetleri vermek ve söz konusu yatırımların
gerçekleşmesi için kredi sağlamak
olarak belirlenmiş olan İlbank A.Ş.’nin
İzmir Bölge Müdürü Selahattin Özel’e
yönetim olarak ziyarette bulunduk.
MMG İZMİR ŞUBESİ
HABAŞ’A TEKNİK
GEZİ DÜZENLEDİ
MMG İZMİR’DEN
SOMA TERMİK
SANTRALİ ZİYARETİ
M
imar ve Mühendisler Grubu (MMG)
İzmir Şube 24 Şubat’ta Soma Termik Santrali Üretim Direktörü Mehmet
Öksüzler’i ziyaret etti. Ziyarete MMG İzmir
Şube Başkanı Prof. Dr. Musa Alcı, MMG Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Kırkar ve Mehmet Ali Günay katıldı.
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
S
abah kahvaltısıyla başlayan gezide Habaş Demir Çelik Fabrika
Müdürü Haşim Ayten’in katılımlarıyla
verilen ön bilgilendirme toplantısının
ardından öncelikle yapımı devam
eden doğalgaz kombine çevrim santralı ek tesisleri gezildi. Santralden
sonra demir çelik kısmında çeşitli üretim-bakım birimlerinin fırınların, haddehanelerin ardından çelikhanenin
gezilmesiyle organizasyon son buldu.
BİZDEN HABERLER
KAYSERİ’DE
KAHVALTILI İSTİŞARE
TOPLANTISI
GERÇEKLEŞTİ
MMG DİYARBAKIR’DA
UZAY-ZAMAN İLİŞKİSİNE
DETAYLI BAKIŞ
U
zay Zaman bükülmesinin iki boyutlu
çizimi ve maddenin varlığından seminere başlayan Doç. Dr. Taha Taşkıran,
Uzay-zaman bükülmesinin iki boyutlu çizimini aktararak, “Maddenin varlığı, uzay
zamanın geometrisini değiştirir. Bu bükülmüş geometri yerçekimi olarak tanımlanır.
Şunu göz ardı etmemek gerekir ki şekildeki
beyaz çizgiler uzayın bükülmesini değil,
bükülmüş uzay zamana uyarlanmış koordinat sistemini temsil eder. Zîrâ düz bir
uzay zamanda beyaz çizgiler de doğrusal
olurlardı” dedi. Taşkıran sözlerini şöyle sürdürdü: “Zamanın akıp gittiğini söyleriz hep.
Zaman değerlidir, zaman nakittir deriz. Zaman herkese normal ve basit bir kavram
olarak gelebilir. Peki tam olarak zaman
nedir? Nasıl akar? Zamanın geçmişten
geleceğe aktığını biliyoruz. Bu doğru bir
kullanım mı? Isaac Newton evrende zama-
M
imar ve Mühendisler Grubu
(MMG) Kayseri şubesi, 23 Ocak
Cumartesi günü Kayseri Mevlana Sosyal
Tesisleri’nde kahvaltılı istişare toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıya Kayseri
Vali Yardımcısı Mehmet Aktaş, Talas Belediye Başkanı Dr. Mustafa Palancıoğlu,
Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Celal
Hasnalçacı, MMG Kayseri Şubesi Başkanı Tevfik Rıza Sümer, Başkan Yardımcısı
Hasan Arpacık, eski Şube Başkanları Celal Dündar Selcuk, Oğuz Memiş ile Yönetim Kurulu üyeleri ve MMG üyeleri tarafından katıldı. Kayseri Vali Yardımcısı
Mehmet Aktaş ve Talas Belediye Başkanı Dr. Mustafa Palancıoğlu, davetin
kendilerini mutlu ettiğini söyledi. MMG
Kayseri Şubesi Başkanı Tevfik Rıza Sümer ise MMG hakkında bilgiler vererek
katılımcılara teşekkür etti.
nın herkes ve her yer için sabit olduğunu
söylemiştir. Ancak Albert Einstein bulduğu
görelilik yasası ile Newton’un kanununu
çökertmiştir.”
KÜTLENİN BÜKTÜĞÜ UZAY ZAMAN
Bilim insanların kara delik hakkında çokça fikir beyan ettiğini dile getiren Doç. Dr.
Taha Taşkıran şunları söyledi: “Kara delik,
astrofizikte, çekim alanı her türlü maddesel
oluşumun ve ışınımın kendisinden kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan,
kütlesi büyük bir kozmik cisimdir. Kara
delik, uzayda belirli nicelikteki maddenin
bir noktaya toplanması ile meydana gelen
bir nesnedir de denilebilir. Bu tür nesneler
ışık yaymadıklarından kara olarak nitelenirler. Kara deliklerin, ‘tekillik’leri dolayısıyla, üç boyutlu olmadıkları, sıfır hacimli
oldukları kabul edilir.”
MMG DİYARBAKIR’da KENTSEL
DÖNÜŞÜM Konuşuldu
AHMET ÖZBEKLER
KOSGEB’İN DESTEK
VERDİĞİ KONULARI
KAYSERİ’DE ANLATTI
K
entsel Dönüşüm uygulamalarında hak
sahipliği, uzlaşma, kamulaştırma, gayrimenkullerin değer tespitlerini yapma ve belirlenen esaslar ile proje çerçevesinde hak sahipleriyle anlaşmalar sağlama, kat mülkiyeti
tesisi, tescili ve imar hakkı transferi ile ilgili iş
ve işlemleri yürüttüklerine dikkati çeken Yrd.
Doç. Dr. Mehmet Emin Öncü, olası afet risklerinden arındırılmış, daha sağlıklı ve güvenilir
alanlar oluşturmayı amaçladıklarını vurguladı. Sur ilçesi sınırları içerisinde yaklaşık 167
hektar alanın Bakanlar Kurulunca “riskli alan”
M
MG Kayseri şubede Bizbize Konuşmalar etkinliğinin konuğu
KOSGEB İl Müdürü Ahmet Özbekler
oldu. KOSGEB’in destek verdiği konular
hakkında bilgiler veren Özbekler, desteklerin hangi şartlar altında verildiğini,
kimlerin başvurabileceğini anlatarak
MMG üyelerinden de projeler beklediklerini dile getirdi.
olarak belirlendiğine işaret eden Öncü, bu
alanda 9 bin 246 yapı bulunduğunu kaydetti.
Öncü, bu bölgede başlattıkları ilk etap proje
çerçevesinde 32 taşınmazın tamamının kamulaştırılarak yıkıldığını ve ikinci etap yıkım
çalışmalarına başladıklarını söyledi.
-19-
OCAK - ŞUBAT 2016
BİZDEN HABERLER
MMG BURSA ŞUBESİ İBRAHİM
MİRMAHMUTOĞULLARI’NI Konuk ETTİ
i
brahim Mirmahmutoğulları’nı ilk olarak 2009
yılında ağırladıklarını hatırlatan MMG Bursa
Şubesi Başkanı Ali Yılmaz, “O zamanki başlığımız ‘Dizayn Grup’un Büyüme Öyküsü ve ArGe’nin Önemi’ idi. Aradan 6 yıl geçmiş. 6 yıl önce
çok önemli şeyler dinlemiştik kendilerinden, çok
farklı perspektifler yakalamıştık. Hatırladığım
kadarıyla Ar-Ge konusunda Türkiye’deki ikinci
büyük yatırım sağlamanın yanında kendi cirosunun Ar-Ge’ye ayrılan oranı olarak da ülkemizin ikinci firması olduklarını ifade etmişlerdi. O
gün, birçok alandaki çalışmaları hakkında bilgi
almıştık, bugün ise onların yeni versiyonlarını
dinleyeceğiz” dedi. “Aslında Ar-Ge’yi biz, Peygamberimizden (SAV) öğreniyoruz” diyen Ali
Yılmaz, “Peygamber (SAV) diyor ki; “İki günü
birbirine eşit olan ziyandadır.” Yani bizim MMG
olarak bir felsefemiz var: Hikmet, imar, ihsan.
İnsanları, toplumu, kendimizi ve memleketimizi bu çerçevede geliştirmeyi hedefliyoruz. Bunu
hedeflerken de Peygamber Efendimizin (SAV)
söylediğinden ilham alıp onu gerçekleştirmeye
çalışıyoruz. İnşallah bugünkü programımız da
Mimar Mühendisler Grubu (MMG) Bursa Şubesi
tarafından 2016 yılının ilk kahvaltılı toplantısı
yapıldı. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği
(MÜSİAD) Bursa Şubesi dernek merkezinde
düzenlenen toplantının konuğu ise Dizayn Grup
CEO’su İbrahim Mirmahmutoğulları oldu.
buna katkı sağlayacaktır. Bu toplantı
inanıyorum ki bize vizyon kazandıracaktır” ifadelerini kullandı.
AR-GE OLMAZSA OLMAZ
Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına
girmek isteyen bir ülke için, Ar-Ge’nin
olmazsa olmaz olarak değerlendirilebileceğini söyleyen Yılmaz, “Biz şuan
Ar-Ge ile ilgili çalışmalarda neredeyiz
diye baktığımızda, Türkiye açısından
bir oranla karşılaştım. Türkiye Küresel
Rekabetçilik Endeksi’nde 59’uncu, İno-
vasyon Kapasitesinde 69’uncu, İş Yapma Kapasitesinde Endeksi’nde 71’inci,
Matematik ve Fen Bilimleri Endeksi’nde
103’üncü, Dünya Refah Ligi’nde 75’inci
sırada bulunuyor diye tarif etmek, bizim önümüzde kat etmemiz gereken
yolu çok net bir şekilde ortaya koyuyor.
Dünyanın ilk on ekonominse girmeyi
hedefleyen bir ülke için Ar-Ge olmazsa
olmazların başında geliyor” diye konuştu. Yılmaz, “Bizleri toplantılarımızda yalnız bırakmadığınız için hepinize tek tek
teşekkür ederim” dedi.
MMG BURSA’DA ŞEHİRLERİN
ÇİÇEĞİ KUDÜS KONUŞULDU
K
udüs’te bulunan ve mutlaka görülmesi gereken
yerleri anlatan Erol Bodur, Kudüs için ‘Gökte tasarlanıp yerde
inşa edilmiş şehir’ dendiğini ve
Zeytindağı’ndan Kudüs seyredildiğinde insanların bunu daha iyi
anladığını dile getirdi. Kudüs’ün
Haçlılar tarafından birçok kez
kanlı bir şekilde kuşatıldığını ve
-20-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
Müslümanlar tarafından birkaç
kez fethedildiğini ifade eden Erol
Bodur, günümüzde Kudüs’te İsrail
askerlerinin yönetimde olduğunu
ve askerlerin Ürdün’lü görevliler
ile işbirliği içerisinde olduğunu
belirtti. Mescidi Aksa’nın kapılarında nöbet tutan bu askerlerin
ve görevlilerin davranışlarının da
iyi yönde olmadığını ifade etti.
BİZDEN HABERLER
Bilgiye Emek Veriyoruz…
Bilinmeyen numaralar servisiniz
-21-
OCAK - ŞUBAT 2016
BİZDEN HABERLER
VEFA HOLDİNG’İN 25. YILI
V
efa Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Orhan Güner, 1990 yılında kurulan
şirketlerinin 25. kuruluş yıldönümünü
kutlamanın mutluluğu ve coşkusunu yaşadıklarını söyledi. 2020 yılında faaliyet gösterdikleri alanlarda en çok tercih edilen, en büyük
ve lider oyuncu olmak istediklerini söyleyen
Orhan Güner, 25 yıl önce, yaşamı zenginleştirecek yeni değerler üretmek amacıyla yola
çıktıklarını belirterek, “Birçok ilki gerçekleştirdik, sektörümüze ve ülkemize büyük yenilikler
kattık. En güçlü olduğumuz ön üretimli yapıların yanına yapı malzemeleri, enerji, teknoloji
ve gayrimenkul alanlarını da ekledik. Şimdi bu
faaliyet alanlarımızla en iyiye talip olmayı sürdürüyoruz” diye konuştu.
Vefa Holding, 25. yılını görkemli bir gece ile
kutladı. Geceye; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Fikri Işık, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım’ın yanı sıra, DEİK Başkanı Ömer Cihad
Vardan, Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG)
Genel Başkanı Murat Özdemir, Albayrak CEO’su
Dr. Ömer Bolat gibi siyaset ve iş dünyasının
önemli isimleri katıldı. Gecede konuşma yapan
bakanlara, 25. yıl anısına birer plaket takdim
edildi.
SEKTÖRÜN OKULU OLDUK
Ön üretimli yapılar sektörünü dünya çapında
bir noktaya ulaştırdıklarının altını çizen Güner, şunları söyledi: “Sektörümüzün okulu olduk, eğitimler verdik, mimarlar, mühendisler,
teknik elemanlar yetiştirdik. Kendi alanımızla
ilgili teknik detay kitapları hazırladık. Geliştirdiğimiz ürünler yüksek lisans ve doktora tezlerine konu oldu. Her zaman en basit afet barınağından en konforlu kalıcı yapılara kadar insan
doğasına uygun yapılar üretmeyi hedefledik.
Bugün itibariyle dünyadaki her kıtada, her
türlü iklim koşulunda başarıyla test ettiğimiz
malzemeleri ve yapıları üretmiş durumdayız.”
“TÜRKİYE’NİN EN HIZLI BÜYÜYEN
100 ŞİRKETİ ARASINDAYIZ”
Vefa Holding İcra Kurulu Başkanı ve MMG
İstişare Kurulu Üyesi Turhan Koçyiğit sürdürülebilir bir büyüme ile Türkiye’nin en hızlı
büyüyen 100 şirketi arasına adlarını yazdırdıklarını söyledi. İhracat yaptıkları ülke sayısını 81’e çıkardıklarını belirten Koçyiğit,
“Sadece geçtiğimiz yıl içinde 34 farklı ülkeye
ürünlerimizi göndererek o ülkelerde projeler
gerçekleştirdik” dedi.
-22-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
BİZDEN HABERLER
-23-
OCAK - ŞUBAT 2016
BİZDEN HABERLER
MacaristaN KAYSERİ
KARDEŞLİĞİ PERÇİNLENDİ
R
esmi görüşmelerde ilk olarak Vali Orhan
Düzgün’ü ziyaret eden Gábor Kiss, Osman
Şahbaz ve Macaristan Ticaret Ataşesi Bence
Batızı, sonrasında Büyükşehir Belediye Başkanı
Mustafa Çelik’i, Kayseri Ticaret Odası Başkanvekili Celal Hasnalçacı’yı, Ak Parti İl Başkanı Hüseyin Cahit Özden’i, Erciyes Üniversitesi Vekil
Rektörü Prof. Dr. Hamza Çakır’ı, Talas Belediye
Başkanı Yrd. Doç. Dr. H. Mustafa Palancıoğlu’nu
ve Kay- Grup, Kay TV’yi ziyaret etti.
Ziyareti değerlendirilen Kayseri Valisi Orhan
Düzgün, “Büyükelçi ve Fahri Konsolos çok
uyumlu ve başarılı bir çalışma ortaya koyuyor”
dedi. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı
Mustafa Çelik, “Macaristan’a davetiniz bizleri memnun etmiştir. Davetinizi değerlendirip bir grup Kayserili ile kardeş şehrimiz
Miskolc’u en kısa zamanda ziyaret edeceğiz”
diye konuştu. Kayseri Ticaret Odası (KTO)
Başkan Vekili Celal Hasnalçacı “1.5 yıl önce
Miskolc şehrini ziyaret ettik. Onlar da 2014
yılı Eylül ayında Kayseri’ye geldi. Ticari ilişkilerimizin gelişmesi için gayret sarf ediyoruz. Bu yılsonunda rakamların artacağına
inanıyorum” dedi.
Macaristan’ın Ankara Büyükelçisi Gábor KIss,
Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) eski genel
başkan yardımcısı ve Macaristan’ın Kayseri
Fahri Konsolosu Osman Şahbaz ile Ticaret
Ataşesi Bence Batizi, Kayseri’de bir dizi resmi
görüşmelerde bulundu.
SZABADBATTYÁN BELEDİYE BAŞKANI
TÜRK İŞADAMLARINA YATIRIM ÇAĞRISI YAPTI
M
acaristan’ın
Szabadbattyán
Belediyesi’nin davetiyle Türkiye Cumhuriyeti Budapeşte Büyükelçiliği Ticaret
Müşaviri Dr. Faruk Cömert, MMG Eski Genel Başkan Yardımcısı ve Macaristan’ın
Kayseri Fahri Konsolosu Osman Şahbaz ve
beraberindeki Türk işadamları şehirde yatırım ve işbirliği imkanlarını değerlendirmek üzere Macar Türk İş Forumu’na katıldı.
Szabadbattyán Belediyesi ve Türk Macar
İşadamları Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği
iş forumu Szabadbattyán Organize Sanayi Bölgesinde LOGSOL the energetic company kft.
fabrikasındaki görüşmelere Úrhida Belediye
Başkanı Bognár József, Kőszárhegy Belediye
Başkanı Borján Péter, Sárkeszi Belediye Başkanı Farkas Gyuláné, Nádasdladány Belediye
Başkanı Varga Tünde, Szabadbattyán Belediyesi Meclis Başkanı Borsó Pál’ın yanı sıra çok
sayıda Macar sanayici ve işadamı katıldı.
-24-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
“TÜRK İŞADAMLARINI YATIRIM
YAPMAYA DAVET EDİYORUM”
Türk ve Macar milli marşlarının çalınmasıyla başlayan iş formunda
konuşma yapan Belediye Başkanı
Polyák István Vilmos, “Belediye Başkanı olarak önemli görevim bölgemizde faaliyet gösteren sanayici ve
işadamlarımıza yardımcı olmaktır”
diyerek, “İlişkilerimiz kültürel bağlar ile sınırlıydı. Etkin ve dinamik
olabilmeleri ve daha çok iş sahası
oluşturulması için şimdiki önceliğimiz ekonomik alandaki bağlarımızı
güçlendirmektir. Her türlü kolaylığı
sağlayacağımız Türk işadamlarını
bölgemize yatırım yapmaya davet
ediyorum” dedi.
BİZDEN HABERLER
-25-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK
ODALARININ ÖNEMİ
FARK EDİLMELİ
Örgütlenebilen toplumların
karşılaştıkları sorunları dile getirebilme
ve hedefledikleri sonuçlara ulaşmada
başarılı oldukları aşikar. Özellikle bir
ülke ekonomisi için çok önemli bir yere
sahip olan mimar ve mühendislerin bir
araya gelip dernek ve oda gibi yapılar
çatısı altında mesleki paydaşları ile bir
araya gelebilmesi ve ortak değerler
üzerinden taleplerini iletebilmesi hayati
önem taşıyor. Mühendislik ve mimarlık
gibi toplumsal ve bireysel yaşama direkt
müdahale edilen bir meslek grubunun
örgütsüz olması mümkün değil. Yalnız
burada şu gerçek ortaya çıkıyor ki
mimar ve mühendislerin bir araya geldiği
meslek odalarının nitelikli halde olması
için mensuplarının o odayı sahiplenmesi
şart. Çünkü mimar ve Mühendisler
kendi meslekleri ile ilgili kararları
alabilen, kendilerini yönetebilen ve
ülkenin kalkınmasına yön verebilen
kişiler olacaksa bu ancak etkin bir oda
örgütlenmesi ile mümkün.
-26-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
DOSYA-GİRİŞ
-27-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
M. Kürşat Çapar
MMG Başkan Yardımcısı
MÜHENDİS VE MİMAR ODASI SEÇİMLERİNE
HAZIRLIK VE ODALAR ÜZERİNE
“Oda yönetimlerinde bir değişime ihtiyaç olduğu
tartışmasız bir gerçektir. Bu değişim, birinci
önceliği mühendislik ve meslek olan, gerek siyasi
düşünce olarak gerekse de kültürel olarak
birbirinden farklı meslektaşlarımızı bir araya
getirebilen bir ekiple mümkün olabilecektir. Bu
çalışmalarda elde edilmek istenen nihai amaç,
mesleğin onurunun yükseltilmesi, meslek eğitiminin
kalitesinin artırılması, mühendislik eğitiminin
alelade, uzaktan eğitimle veya yeterli akademik
kadrolar olmadan yapılacak bir şey olmadığını
anlatarak bir düzenleme ve bir değişim sürecini
başlatmak olmalıdır.”
Ö
rgütlü topluluklar seslerini duyurabilir ve beklenen sonuçlara daha
kolay ulaşabilirler. Mesleki paydaşları ile bir araya gelebilen ve ortak değerler üzerinden taleplerini iletebilen meslek grupları, gerek meslekleri gerekse de
meslektaşları ile ilgili beklentilerine daha
rahat ulaşabilecektir. Özellikle mühendislik ve mimarlık gibi toplumsal ve bireysel
yaşama direkt müdahale edilen bir meslek
grubunun örgütsüz olması hayal dahi edilemez. Bir örgütlenmenin varlığı tek başına beklenen sonuçları doğurmaya yetmez.
Odaların olması gerektiği hale bürünmesi,
meslek düzleminde ortak söylemlerin geliştirilmesi ve takibi kalıcı bir başarının
anahtarı niteliğindedir.
NASIL BİR ODA?
Öncelikle odaların gerçek manada kendi
öz konusuna odaklanması esastır. Ülkenin
günlük siyasi veya ekonomik gündemine hapsolmuş ve asli işini yapamaz hale
gelmiş odaların ivedilikle bu düzlemden
çıkması gerekmektedir. Hükümet yanlısı
veya hükümet karşıtı gibi bir tanım, meslek odası için asla söz konusu olmamalıdır.
Meslek odalarının, mesleğin gerektirdiği
muhalefeti yaparken ortaya koydukları
tavır muarızlık noktasına geldiğinde, odalar saygınlığını ve dikkate alınırlığını kay-
-28-
betmektedir. Aynı şekilde her türlü yanlışı
tasdik eden ve izah edici bir tavır sergileyen
yaklaşım da benzer sonuçlar doğurmaktadır. Odalar, siyasilerin, belediyelerin, yatırımcıların yahut farklı meslek örgütlerinin
yaptığı her doğruyu takdir edip arkasında
durmayı, yapılan yanlışları veya planlanan
yanlışları ise lisan-ı münasip ile uyarmayı
kendisine ilke edinmelidir. Bir meslek odasının gündemi meslek eğitimi, meslektaşların koşulları, çalışma şartları ve mühendislik mesleğinin itibarı olmalıdır.
Bugün birçok oda yönetimi, odayı siyasi
bir zemin olarak görmekte ve bu bakış açısıyla mesleğe ciddi hasarlar vermektedirler. Bunun doğal neticesi olarak meslektaşlarımızın büyük bir kısmı odaya kayıt
dahi yaptırmıyor, odanın kendilerine hiçbir şey katmadığını düşündükleri gibi, gelecekte de herhangi bir şey katamayacağını düşünüyorlar. Dolayısıyla ödeyecekleri
küçük aidatları bile yük olarak algılıyorlar.
Çünkü insanlar karşılığını aldıkları harcamalar yapmak ister. Oda, insanlara bu
karşılığı verse, tüm meslektaşlarımızın
odaya keyifle üye olacakları ve çalışmalara katkı sağlayacakları tartışmasız bir
gerçektir. Öncelikle mühendis arkadaşlarımız, odadan beklentisi olan bireylere
dönüştürülmeli, odalar mühendisleri iten
değil çeken merkezler olmalıdır. Sadece
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
Derleyen Osman Özcanlı
MAKALE
belirli görüşlere sahip ve kendi görüşleri ile
Türkiye’yi ve dünyayı değiştireceğini düşünen insanların değil, her üyenin fikirlerini
komisyonlarda ve yönetimde ifade edebildiği bir zemin hazırlaması çok önemlidir.
ODALAR EĞİTİM KONUSUNDA SORUMLUKLARINI YERİNE GETİRMELİ
Bir mesleğin gerek eğitim kalitesi, gerek
toplum içerisinde gördüğü itibar gerekse
de o meslek sahiplerinin yapabildiği işlerle
ilgili yapılan her türlü faaliyette oda devrede olmalıdır. İnsanların günlük hayatlarını
ve hatta sağlıklarını ilgilendiren çok somut
sonuçlar doğuran bir branştan bahsediyoruz. Bir binanın tasarımı, bir elektrik şebekesinin ölçeklendirilmesi, hepsi günün
sonunda bir yönüyle insan hayatını ilgilendiren konulardır. Mühendisliğin, üniversitede tercih aşamasından başlamak
üzere, öncelikle kavrama kabiliyeti belli bir
düzeyin üzerindeki bireylerin tercih ettiği
bir meslek haline getirilmesi gerekiyor.
Bunun dışında üniversitelerin akademik
kadroları da mühendislik eğitiminde çok
önemli. Bünyesinde belirli bir akademik
seviyeye ulaşmış, belirli sayıda eğiticinin
olmadığı üniversitelerde mühendislik eğitimi verilmesi yahut uzaktan eğitim yöntemiyle mühendislik eğitiminin verilmesi
ciddi manada kalite problemi doğurmaktadır. Neticede insanlar mühendisliğin temel öğelerini dahi öğrenmeden mühendis
diploması ile mezun olabilmektedir. Odalar
eğitim ve dolayısı ile mühendis kalitesi konusunda sorumluklarını yerine getirmeli
ve gerek kulis gerekse de farklı çalışmalarla
sürecin her an içerisinde olmalıdır.
STANDARTLARIN BELİRLENMESİNDE
KATKI SAĞLANMALI
Aynı şekilde mühendislik eğitiminde staj
çalışmaları da önemli bir faktördür. Birçok
meslek erbabı yetişme döneminde stajla
ilgili çok ciddi emekler harcıyor. Tıp fakültelerinde son bir yıllık eğitim, yani altıncı
seneleri aslında bir nevi stajyer doktorluk
şeklinde geçiyor ve sahada vaka üzerinde uzman gözetmenler denetiminde bir
eğitim alınıyor. Aynı şekilde öğretmenlik
ve hukuk eğitimlerinde ciddi staj zorunlulukları var. Örneğin yeni mezun olmuş
DOSYA
bir avukatın, avukatlık mesleğini icra edebilmesi için belli bir süre uzman bir avukat yanında staj yapması gerekiyor. Yeni
mezun bir birey ancak bu aşamadan sonra
mesleğini tek başına icra edebilir hale geliyor. Hâlbuki mühendislik eğitiminde diploma sonrası bir staj zorunluluğu olmadığı
gibi, yaz stajları da geçiştirme yöntemiyle
yapılan, insanların çoğunlukla mesleğe
dönük somut kavramlarla karşılaşmadığı zeminlerde yürüyor. Staj olanaklarının
genişletilmesi ve staj yönteminin mutlaka
gözden geçirilmesi, mühendislik eğitimi
açısından olmazsa olmaz bir unsur olarak
karşımıza çıkıyor. Odalar bu konuda da ciddi çalışmalar yapmalı ve mühendislik kalitesinin yükselmesine katkı sağlamalıdır.
Denetimlerin yapılması konusunda asıl
olan denetçilerdir. Yani denetçiler, tabir-i
caizse yapılan yanlışları görmemek üzere
programlanmış bir zihne sahiplerse bu ister oda bünyesinde olsun, ister hükümetin
görevlendirdiği bir kurumla yapılsın her
halükarda aynı sorunlarla karşı karşıya
olacağız. Ülkemizde sertifikasyonlar uyulması gereken kurallar bütününden ziyade,
satın alınması gereken belgeler olarak görülmektedir. Hâlbuki kalite ve standardizasyon çalışmaları değer artırıcı ve insan
hayatını ön plana çıkaran bir unsurdur,
masraf ettirici bir unsur değildir. Standartlar ve sertifikasyonlar insanların yapmakta
olduğu işlerin doğru olup olmadığını denetlemek için vardır ve olmak zorundadır.
Odalar standartların belirlenmesi ve belgelendirilmesi konusunda katkı sağlamalı ve
toplum adına bir denetçi olmalıdır.
ODALAR EĞİTİMLERİN İÇERİĞİ
KONUSUNDA ETKİN OLMALI
Odalar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili, mühendislik uygulamaları ya da uygun olmayan denetimlerle ilgili, Ar-Ge inovasyon ile
ilgili, gerek meslek liselerindeki gerekse de
üniversitedeki eğitimlerin içeriği ile ilgili daha baskın ve etkili olmalı ve insanlar
da odaları bu konularda geliştirdiği söylemlerle anmalıdır. Odalar asli görevlerine
odaklandığında, otomatik olarak kamuoyu
nezdinde de saygı duyulan ve sözüne itibar
edilen kurumlar haline dönüşecektir.
Üniversitelerdeki akademik birikimin özel
sektörle bir araya getirilmesi, raporlar, görüşler, sempozyumlar, yayınlar vb. faaliyetlerle
birikim paylaşımının sağlanması da odaların
asli görevleridir ve odalar bu görevlerini en
etkin bir şekilde yürütmelidir. Meslektaşların özlük haklarının savunulması, iş yapış
şekillerinin tanımlanması, meslek etiğinin
-29-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
korunması, kamuoyunun bilgilendirilmesi
ve vizyoner açılımlara öncülük edilmesi de
meslek örgütlerinin odağında olmalıdır.
Odaların ifade ettiğimiz vasıflara haiz olması bu fikirlere inanan bireylerin yönetimlerde görev alması ile mümkün olacaktır.
Yönetimlerin seçimle belirlendiği dikkate
alınırsa, seçim çalışmaları yukarıda saydığımız hedeflerin gerçekleşmesi için ilk yapılması gereken faaliyetlerdir. Mimar Mühendisler Grubu başta olmak üzere bu konuda
çalışma yapan tüm sivil toplum örgütleri
seçim çalışmaları için öz ve ortak planlarını
yapmalı ve sadece bir oda veya sadece bir
şehir değil, tüm oda ve şubeler için seçim
çalışmaları yürütülmelidir. Beklenen köklü
değişimler özellikle TMMOB yönetiminin de
benzer ideallere sahip kişilerden oluşması
ile mümkün olacaktır.
SEÇİMLERE NASIL HAZIRLANILMALI?
Odalar, mesleki gelişim, örgütlenme, hakların savunulması ve mühendislik etiği vb.
konularda faaliyet yapmak üzere kanun ile
kurulmuş birer sivil toplum örgütüdür. Oda
seçimlerine bu vasıflar dikkate alınarak hazırlanılmalı ve tüm söylem, slogan, proje ve
güç birlikleri sadece bu parametre üzerine
odaklanmalıdır. Merkeze, mesleki duyarlılıklar ve gelişim alınarak oluşturulan seçim
çalışmaları başarının da ilk adımı olacaktır.
Yıllardır odalarda hâkim olan bakış açısı ve
bu kişilerin ortaya koyduğu yönetim, mesleğe ve meslektaşlarımıza sahip çıkma konusunda yeterli değildir. Oda yönetimlerinde
bir değişime ihtiyaç olduğu tartışmasız bir
gerçektir. Bu değişim, birinci önceliği mühendislik ve meslek olan, gerek siyasi düşünce olarak gerekse de kültürel olarak birbirinden farklı meslektaşlarımızı bir araya
getirebilen bir ekiple mümkün olabilecektir.
Bu çalışmalarda elde edilmek istenen nihai
amaç, mesleğin onurunun yükseltilmesi,
meslek eğitiminin kalitesinin artırılması,
mühendislik eğitiminin alelade, uzaktan
eğitimle veya yeterli akademik kadrolar
olmadan yapılacak bir şey olmadığını anlatarak bir düzenleme ve bir değişim sürecini
başlatmak olmalıdır.
Seçim çalışmalarının ilk ve en önemli unsuru, çalışmaları yönetecek bir ekibin oluşturulmasıdır. Başarıların ekip çalışması ile
elde edilebileceğine inanmak ve bu inanç
çerçevesinde hareket etmek işin en önemli
adımıdır. Bu aşamadan sonra tüm meslektaşlarımızın takımın bir parçası olmasını
sağlamaya dönük faaliyetler planlanmalıdır.
Sürece katkı sağlayan birey sayısı ne kadar
çoğalırsa, seçime katılım o denli yükselecektir. Unutulmamalıdır ki bireylerin kişisel
gayretleri ile büyük başarılar elde edilemez.
Özellikle geçmiş yıllarda çalışmalara katkı
sağlamış, çalışmalara öncülük yapmış çok
değerli meslektaşlarımızın sürece dahil edilmesi, bu sürece ciddi katkılar sağlayacaktır.
Oda seçimleri, çok yaygın propaganda yapılabilecek bir zemine sahip değildir. Sadece
İstanbul ve civar illerde bulunan mühendis kitlesine hitap edilmektedir. Dolayısıyla
yaygın bir propaganda çalışmasından ziya-
de birebir insanlara temas etmek, onlarla
mümkünse yüz yüze, değilse telefonla ama
mutlaka seçime aday olan insanların temas
kurduğu ve mekanik iletişimden uzak bir
yol haritası çizmek etkin sonuçlar doğuracaktır. Yapılan faaliyetlerin duyurulması ve
projelerin sunulması, özellikle sosyal medyanın etkin kullanımı oy kullanacak kişilerin katılımını teşvik edecektir.
Oda üyelerine ulaşmak ve kendimizi anlatabilmek öncelikle erişim bilgilerine sahip
olmak ile mümkündür. Üye bilgilerine çoğunlukla oda üzerinden ulaşmak mümkün
olmamaktadır. Bu durum dikkate alınarak
üye erişim bilgilerini toparlamak için ciddi
çabalar harcanmalıdır. Bunun dışında odaya
üye olmayan meslektaşların kayıtlarını yaptırmalarını sağlamak için de ayrı bir çalışma
yürütmek gerekmektedir. Bu durum dikkate alındığında seçim çalışmaları seçimlerin
bittiği gün yeniden başlayan bir süreç olarak ele alınmalı ve tüm planlar buna göre
yapılmalıdır. Seçim çalışmaları ne kadar
başarılı olursa olsun tüm işin hasılası seçim
günü insanların seçime katılımı ile ortaya çıkacaktır. Bu yüzden seçime katılımda
ulaşım vb. lojistik hizmetler de dikkatlice
planlanmalı ve erişilebilen kişilerin seçime
katılımının yüksek olması sağlanmalıdır. Şu
unutulmamalıdır ki seçim çalışmaları ciddi
mali kaynaklar gerektirmektedir. Dolayısı ile
çalışmalar için gerekli bütçelerin oluşturulması da bu kapsamda dikkate alınmalıdır.
Seçime katılacak listelerin hazırlanması, bu
listeye girecek kişilerin doğru belirlenmesi
de seçim çalışmalarının önemli bir aşamasıdır. Listeler oluşturulurken mesleğin farklı
branşları, farklı istihdam merkezleri (kamu,
özel, üniversite), yaş, bilinirlik ve daha fazlaya üyeye erişebilmek gibi parametreler
dikkate alınmalıdır. Bu listelerin seçimlere
doğru belirlenmesi ve meslektaşların beğenisine sunulması önemli bir değere sahiptir.
İnsanlar tek tek kimleri seçeceklerini bilirlerse daha etkin bir katılım sağlayabilirler.
SONUÇ:
Mühendisler kendi meslekleri ile ilgili kararları alabilen, kendilerini yönetebilen ve ülkenin kalkınmasına yön verebilen kişiler olacak
ise bu ancak etkin bir oda örgütlenmesi ile
mümkündür. Odaların yetkisizleştirilmesi,
kamu eli ile meslek örgütlerinin yönetilmesi
vb. her türlü girişim mühendislik mesleğinin itibarını zayıflatacaktır. Bununla birlikte
odalarına sahip çıkmayan bireyler şapkasını
önüne koyup kendi muhasebesini yapmalıdır. Biz mesleğimize sahip çıkmazsak kimse
bizim yerimize sahip çıkmayacaktır.
-30-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
MAKALE
DOSYA
-31-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
DoÇ. Dr. Özdoğan YILMAZ
AnatolIan GeophysIcal
21’İNCİ YÜZYILDA MÜHENDİSLİK
Mühendis, bir fiziksel olaydaki değişimin vesile
olduğu başka bir fiziksel olayı, bilimin her şeyi
sorgulayan müspet rehberliğinde araştıran
ve deney sonuçlarını matematik diliyle ifade
ederek, insanoğlunun yararına dönüştürebilen
bir mütehassıstır. İnsanoğlu yeni yüzyılda
karmaşıklığı giderek artan mühendislik
problemleriyle karşı karşıyadır. Bu problemler
artık belli konularda ihtisası olan mühendislerin
takım çalışmasıyla çözülebilmektedir. Mühendislik
problemlerini çözebilmek için, mevcut eğitim
tedrisatı artık yeterli değildir. İhtisas konusu ne
olursa olsun, mühendislerin temel eğitimi çok
güçlü fizik ve matematik bir altyapıdan müteşekkil
olmak zorundadır.
M
ühendis olmak isteyen bir öğrenci, liseden sonra 4 yıllık matematiksel fizik lisans programına tabi tutulmalıdır. Bilahare, öğrenci bir
mühendislik dalını seçerek müteakip bir 4
yıllık eğitime tabi tutulmalıdır. Bu ikinci 4
yıllık dönemin ilk 2 yılında, öğrenci, seçtiği mühendislik dalına akraba olan diğer
mühendislik dallarından dersler almalıdır.
Ve nihayet, bu öğrenci, mühendislik eğitiminin son 2 yılında ise kendi mühendislik
dalıyla ilgili bir tedrisatı takip etmelidir.
Bilahare, toplam 8 yıllık bir eğitimden
sonra, öğrencimiz, isterse ilave iki yıllık
bir tedrisatla kendi seçmiş olduğu bir mühendislik dalında ihtisaslaşabilir. 8 yıllık
bir eğitimden sonra mühendislik derecesi
almış veya bu eğitime ilave 2 yıllık bir ihtisas yapmış bir mühendis, mesleğini icraata başladıktan dört yıl sonra bir sınavla,
profesyonel mühendislik sertifikası alarak
çalıştığı bir projede imza yetkisine hak kazanabilir.
MÜHENDİSLİĞİN TANIMI
Hans Oersted, 1820 yılında, elektrik akımına maruz kalan bir manyetik kompas
iğnesinin hareket ettiğini keşfetmişti. Bu
heyecan veren gözlemin izahı için birçok
fizikçi yarışırcasına laboratuar deneyleri
yapıyor, sonuçlara istinaden teoriler geliş-
-32-
tiriyordu. Isınmış bir hava kütlesinin aşağıdan yukarıya hareket ederek tornadoya
dönüştüğü gibi Michael Faraday, yine
aşağıdan yukarıya seyreden bir elektrik
akımının da etrafında devridaim bir manyetik rüzgar oluşturacağını ve bu rüzgarın
etkisindeki bir manyetik iğnenin hareket
edeceğini tahayyül etmişti. Bu hipotezi
test için, Faraday, laboratuarında bir deney düzeneği geliştirmek için haftalarca
uğraşmıştı. Nihayet, 1821 Eylül ayında,
Oersted’in keşfine mahsus sırrı çözecek
bir deney yapmayı başarmıştı. Önce, bir
manyetik çubuğu bir ucundan bir ağırlığa bağlayıp onun bir cıva haznesi içinde,
yüzen bir ‘buoy’ gibi dik durmasını sağlamıştı. Sonra, cıva havuzunun ortasına
yine düşey konumda bir tel yerleştirip
içinden aşağıdan yukarıya seyreden bir
elektrik akımı göndermişti. Faraday, bir
keşfin başlangıcını yaşıyordu -manyetik
çubuk elektrik telinin etrafında saat-istikametine- zıt bir daire yörünge üzerinde
dönmeye başlamıştı. Faraday, bu deneyiyle sadece manyetik tornado teorisini kanıtlamakla kalmamış sonuçta dünyanın
ilk elektrik motorunu da inşa etmişti. Mühendis, fiziksel olayları, bilimin her şeyi
sorgulayan müspet rehberliğinde araştıran ve deney sonuçlarını insanoğlunun
yararına dönüştürebilendir.
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
MAKALE
Eğer elektrik, manyetizma oluşturuyorsa,
bunun tersi neden olmasın yani, manyetizma neden elektrik üretmesin? Faraday,
bu ihtimali araştırmak için müteakip 10 yıl
uğraşmıştı. Nihayet, 1831 Ağustos ayında,
bu tersine problemin sırrını çözecek bir
deney yapmayı başarmıştı. Bir demir halkanın iki yarısına karşılıklı tel sarmıştı. Bir
sargı teline, Volta’nın yeni icadı bateriyi
bağlayarak, elektrik akımı vermiş ve böylece bütün demir halkayı dolaşan bir manyetik rüzgar oluşturmuştu. Bu manyetik
rüzgar, karşı taraftaki sargı telinde elektrik
oluşturacak mıydı? Faraday, bu tele bir
metre bağlamış ve sonucu nefesi kesilircesine izlemişti. Evet, evet, metrenin ibresi
hareket etmişti! Hem hareket etmiş hem
de salınıp tekrar eski yerine geri gelmişti.
Biraz beklemiş, lakin ibrenin artık hareket etmediğini izlemişti. Sonra, Volta’nın
baterisini devreden çıkarınca, ibrenin yine
hareket ettiğini görmüştü. Nasıl olurdu bu?
Bir sargı telinden elektrik akımını kesince
de karşı sargı telinde elektrik üretmişti?
Bütün gece bateriyi tak-çıkar yaparak bu
deneyi defalarca tekrarlamıştı. Nihayet,
Faraday’a ilham gelmiş gibiydi. Bir sargı
teline verilen elektrik akımı manyetik tornado oluşturuyordu ve bu da karşı sargı telinde bir elektrik akımı oluşturuyordu ama
elektrik akımı yalnızca manyetik tornadonun yoğunluğunun arttığı veya azaldığı
zaman oluşuyordu. İbrenin zıplayıp tekrar
eski yerine dönmesi ancak böyle izah edilebilirdi. Yani Faraday, bateriyi bağladığı veya
çıkardığı zaman manyetik tornadonun yoğunluğunu değiştiriyordu; diğer zamanlarda manyetik tornadonun yoğunluğu demir
halka içinde aynı kaldığı için elektrik akımı
oluşmuyordu. Müteakip aylarda, Faraday
deney düzeneğini daha da geliştirdikten
sonra, şu tarihi keşfini teyit etmişti: Bir
manyetik kuvvet artınca veya azalınca
elektrik üretir; ne kadar süratli artar veya
azalırsa, o kadar çok elektrik üretir. Bu keşif, bilim insanları tarafından heyecanla
karşılanmıştı ancak, Faraday’ın yaptığı keşfi, matematik dilini kullanmak yerine yukarıdaki sözcüklerle ifadesi yadırganmıştı.
Niçin? Çünkü bilim insanı 17. asrın sonlarından itibaren, artık yaptığı keşifleri Newton ve Leibnitz’in icat ettiği ‘calculus’ dilini
kullanarak kesin bir doğrulukla ifade edebiliyorlardı. Matematik, bilim insanının dili
olmuştu. Faraday, bu açıdan bir istisnaydı.
O, çok zor şartlarda çocukluğunu geçirmiş
ve matematik eğitimi alma şansına sahip
olamamıştı. Faraday’ın ömür boyu amacı,
Tanrı’nın ebedi ve ilahi gücünün tezahürü
olan fiziksel olayları, deneysel gözlemlerle
anlamak ve herkesin anlayacağı dilde anlatmak olmuştu. Ancak 30 yıl sonra, James
Maxwell, Faraday’ın yukarda ifade edilen
keşfini matematik dille tartışmasız bir kesinlikle ifade edebilmişti. Maxwell, manyetizmayı B ile elektrisiteyi de E ile temsil
ettikten sonra,
diferansiyel ifadesini, ‘artma veya azalmadaki sürat’ (‘rate of change’) anlamında,
ifadesini de ‘miktarı’ anlamında kullanarak, Faraday’ın yukarıdaki sözlerini aşağıdaki denklemle ifade etmişti:
Yani, manyetizma tarafından üretilen
elektrisitenin miktarı, manyetik kuvvetin
artış veya azalma süratine eşittir. Faraday,
manyetik tornado gibi bir fiziksel olayın etkisini gözlemiş ve bu olaydaki ‘değişimden’
doğan elektrisiteyi ölçmüştü. Maxwell ise
DOSYA
Faraday’ın gözlem ve ölçümünü matematik
dille mükemmel bir kesinlikle ifade etmişti.
Yukarıdaki denklemden hemen anlıyoruz ki
bir manyetik kuvvet ne kadar süratli ‘değişirse’ o kadar çokça elektrik üretir. Manyetik
kuvvet zamanda sabit kalırsa, büyüklüğü ne
kadar olursa olsun, elektrik üretmez. Demek
ki fiziksel olayın büyüklüğünden ziyade,
değişimi bir ürün ortaya çıkarır. Yukarıdaki
denklem, endüstriyel çağdan elektrik çağına
geçişin sembolü olan insanoğlunun yararına kullanılacak başka bir motorun, inamonun icadına esas teşkil etmiştir.
Şimdi, ilk paragrafın sonunda mühendis
için verdiğimiz tarife ince ayar yapabiliriz:
Mühendis, bir fiziksel olaydaki değişimin
vesile olduğu başka bir fiziksel olayı, bilimin
her şeyi sorgulayan müspet rehberliğinde
araştıran ve deney sonuçlarını matematik
diliyle ifade ederek, insanoğlunun yararına
dönüştürebilen bir mütehassıstır. Siz mühendisseniz, mesleğinizi icra etmek için,
mutlaka bir diferansiyel denkleminiz olması gerekir. Bana, kullandığınız diferansiyel
denklemi söyleyin, ben size mühendislik ihtisasınızın ne olduğunu söyleyeyim. Bernouilli diferansiyel denklemi, ‘hareket etmekte
olan bir akışkanın hızı ne kadar yüksek olursa, çevreye yaptığı basınç o kadar az olur’
sözlerinin matematiksel ifadesidir. Bu denklem, bir boru içinde akan suyun boru çapı
küçüldükçe niçin daha hızlı aktığını izah
eder. Dolayısıyla, bu denklem, hidrodinamikte ihtisas yapmış inşaat mühendisinin
denklemidir. Bu denklem, uçakların niçin
havalanabildiklerini ve havada graviteye
karşı direnerek seyredebildiklerini de izah
eder. Dolayısıyla, bu denklem, aerodinamikte ihtisas yapmış makine mühendisinin de
denklemidir. Isı diferansiyel denklemi, ‘ısı
akışına, sıcaklık farkı (‘temperature gradient’) neden olur’ prensibini ifade etmektedir.
Bu denklem, ısıtma-soğutma sistemlerinde
ihtisas yapmış bir makine mühendisinin
denklemidir.
21’İNCİ YÜZYILDA
MÜHENDİSLİK EĞİTİMİ
Yukarıdaki tarifle, mühendisi, mesleğini bir
diferansiyel denkleme istinaden icra eden
bir mütehassıs olarak tanımladık. Mütehassıslık hususunu açıklığa kavuşturmak için
tabi bilim olan tıptan bir benzetme yapmak
yerinde olur. 20. yüzyıldan önce, her hekim
her türlü hastalıkla ilgilenmek zorundaydı.
İnsan vücudunun ne kadar karmaşık bir
kimyasal-elektrik-mekanik sistem olduğu anlaşıldıkça, hekimler de ihtisaslaşmak
zorunda kalmıştır. Bugün, genel pratisyen
-33-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
hekimler, hiçbir zaman bir kardiyologun, bir
dermatologun, veya bir nörologun ihtisaslaştığı konularda sorumluluk yüklenemez.
Aynı şekilde, insanoğlu yeni yüzyılda karmaşıklığı giderek artan mühendislik problemleriyle karşı karşıyadır. Bu problemler
artık belirli konularda ihtisası olan mühendislerin takım çalışmasıyla çözülebilmektedir. Mühendislik problemlerini çözebilmek
için, mevcut eğitim tedrisatı artık yeterli
değildir. İhtisas konusu ne olursa olsun, mühendislerin temel eğitimi çok güçlü fizik ve
matematik bir altyapıdan müteşekkil olmak
zorundadır. Tıp biliminden örnek alarak, 21.
yüzyılda 8 yıllık mühendislik eğitiminin
aşamaları şöyle olmalıdır: Mühendis olmak
isteyen bir öğrenci, liseden sonra 4 yıllık
matematiksel fizik lisans programına tabi
tutulmalıdır. Bilahare, öğrenci bir mühendislik dalını seçerek müteakip bir dört yıllık
eğitime tabi tutulmalıdır. Bu ikinci 4 yıllık
dönemin ilk 2 yılında, öğrenci seçtiği mühendislik dalına akraba diğer mühendislik
dallarından dersler almalıdır. Örneğin, bir
inşaat mühendisi öğrencisi, ilk 2 yılda makine, elektrik, kimya, malzeme, jeoloji ve
jeofizik mühendisliğinden dersler almalıdır.
Böylece, ilk 4 yıllık matematiksel fizik temelini kendi dalıyla ilgili mühendislik dersleriyle takviye ederek, çok güçlü bir altyapı
kazanmış olacaktır. Ve nihayet bu öğrenci,
mühendislik eğitiminin son 2 yılında ise
kendi mühendislik dalıyla ilgili bir tedrisatı
takip etmelidir. Bilahare, toplam 8 yıllık bir
eğitimden sonra, öğrencimiz, isterse ilave 2
yıllık bir tedrisatla kendi seçmiş olduğu bir
mühendislik dalında ihtisaslaşabilir. Örneğin, inşaat mühendisi öğrencimiz, hidrodinamik, yapı veya geoteknik konularından
birini seçerek 2 yıllık ihtisas dönemini tamamlayabilir. 8 yıllık bir eğitimden sonra
mühendislik derecesi almış veya bu eğitime
ilave 2 yıllık bir ihtisas yapmış bir mühendis, mesleğini icra etmeye başladıktan 4 yıl
sonra bir sınavla, profesyonel mühendislik
sertifikası alarak, çalıştığı bir projede imza
yetkisine hak kazanabilir.
MÜHENDİS MESLEK ODALARI
Mühendislik meslek odalarının temel görevi,
üyelerine mesleklerini icra ettikleri süre boyunca meslek içi eğitim programlarıyla destek olmaktır. Örneğin, yıllık teknik kongre ve
sergiler ile belli konularda kısa teorik ve uygulamalı kurslar düzenlemek, teknik yayınlar yapmak ve meslek için gerekli uygulama
ve kalite kontrol standartlarını geliştirmek
meslek odalarının başlıca görevleridir. Ayrıca, profesyonel mühendislik sertifika sınav-
-34-
larının tanzim ve tatbikinden de mühendis
odaları sorumlu olmalıdır. Mühendis odaları
üyelerinin icraatında rekabete engel teşkil
edebilecek, örneğin verilen mühendislik
hizmeti için taban veya tavan fiyat belirleyecek tarzda, herhangi bir mevzuat geliştirmemelidir. Bu meyanda, Cumhuriyet
kanunları da kamu iktisadi kurumlarının
özel iktisadi kurumlarla imtiyazlı rekabetini kesinlikle yasaklayacak tarzda tanzim,
telaffuz ve tatbik edilmelidir. Mühendislik
dalları arasındaki enteraksiyonu artırmak
için bir mühendis, kendi dalının dışında
başka bir mühendislik odasına, örneğin, bir
makine mühendisi, inşaat mühendisleri
odasına da üye olabilmelidir. Ayrıca, bütün
mühendisleri bir çatı altında toplayacak bir
örgüt, periyodik aralıklarda teknik kongreler
düzenleyerek mühendislik dalları arasındaki enteraksiyonu geliştirmelidir. Mühendis
odalarının yönetimi, bürokrasiden ayıklan-
malıdır. Bir mühendis odasının illerde
ayrı ayrı yönetim kurulları oluşturmasına
hiç ama hiç gerek yok. Merkezi bir yönetim kurulu yeterlidir. Yönetim kuruluna
her yıl farklı üyeler seçilmelidir ve bir üye
yönetim kurulunda bir yıldan fazla görev
yapmamalıdır. Kurula seçilecek üyeler,
kuruldaki her sandalye için iki aday üye
olmak üzere, son 7 yılda yönetim kurulu
başkanlığını yapmış üyelerin oluşturduğu
aday belirleme kurulunca tespit edilmelidir. Bu adaylar, üyelerin oylamasına elektronik ortamda sunularak seçim yapılmalıdır. Unutmayınız ki yönetim kuruluna
seçilmek bir onur vesilesi olup adaylar,
oda mensupları tarafından aday belirleme
kuruluna tavsiye edilmelidir. Aday belirleme kurulu da tavsiye edilen üyelerden,
yönetim kurulundaki her bir sandalye için
ikişer aday tespit ederek üyelerin oylarına
sunmalıdır.
KAYNAKLAR
-Guillen, M., 1995, Five Equations that Changed the
World, MJF Books, New York.
-Hill, D., 1984, A History of Engineering in Classical and
Medieval Times, Barne and Noble Books, New York.
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
-Hodges, H., 1970, Technology in the Ancient World,
Barnes and Noble Books, New York.
-Sprague De Camp, L., 1993, The Ancient Engineers,
Barnes and Noble Books, New York.
MAKALE
DOSYA
Yeni Nesil Mekansal
Çözümler
EMİ GRUP TÜRKİYE’DE MOBİL LİDAR SİSTEMİNİN İLK KULLANICILARI VE UYGULAYICILARI ARASINDADIR
360O Panoramik Görüntüleme
ÇALIŞMAALANLARI
• ŞehirModelleme
• UlaşımveAltyapıGüzergahının
Haritalanması
• TemelHaritaÜretimi
• 360OPanoramikGörüntüleme
®
• EnerjiNakilHatları
• DemiryollarıveKarayolları
Haritalanması
• SelBaskınlarınınHaritalanması
• DoğalKaynakYönetimi/Sulama
EmiGrupBilgiTeknolojileriA.Ş.
Seyitnizam Mah. Mevlana Cad. No:88 İleri İş
Merkezi Kat:2-A Zeytinburnu-İstanbul-Türkiye
T:+90 212 665 41 41 F:+90 212 665 41 22
www.emigrup.com.tr
-35-
SM
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür YERYÜZÜ MÜHENDİSLERİ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI
MESLEK ODALARININ ÜLKENİN
GELİŞME VE KALINMASINDAKİ ÖNEMİ
“Meslek odaları insanlığın geldiği yönetişim
dalında demokratik herkesin temsilini sağlayacak
bir yapıda olmalıdır. Seçim sisteminin verdiği
avantajları kullanarak yıllar geçmesine
rağmen yöneticilerin neredeyse hiç değişmediği
görülebilmektedir. Bu da işletme körlüğüne
sebep olduğu gibi ilerleme ve gelişme de
sağlanamamaktadır. Belli zaman sınırlamaları
konularak üç dönem üst üste görevden sonra
tahdit getirilerek yönetimlerin gençleşmesi,
sürekliliğin sağlanması gerekir.”
M
eslek odalarının tarihi bizde Ahi
teşkilatlarına kadar dayanır. Kadim medeniyet esaslarına göre
meslek ile inanç arasında tevhit inancı
gereği bir bağ irtibat bulunur. Mesleğinde yanlış yapanın inancı gereği ceza alacağı düşüncesi mevcut idi. Geçmişten bu
güne bakıldığında Osmanlı’dan itibaren;
Osmanlı’nın yükseliş, zirve ve düşüşü,
cumhuriyetin kuruluş yılları, çok partili
demokrasiye geçilen 1950’li yıllar, serbest
piyasa ekonomisine geçilen 1980’li yıllar
ve Avrupa Birliği uyum sürecine girilen
2000’li yıllar olarak farklı evrelerden söz
edebiliriz. Bunun paralelinde düşünce yapısı, yaşam biçimleri ve yönelişler de farklılıklar arz etmektedir. Ancak bir topluluk
ne kadar değişim gösterse de değişmeyen
yanları mevcuttur. Esasen toplumlar da
bazı hasletlerini muhafaza edip geleceğe yönelmelidir. Kendi köklerinden güç
almayan hareketlerin sürdürülebilirliği
mümkün gözükmemektedir.
Zaman ile bazı meslekler kaybolabilmekte bazıları mahiyet değiştirmekte ama
asıl olan temel ihtiyaçlar baki kalmaktadır. Bu ihtiyaçları karşılayan meslekler bulunmaktadır. Bu bağlamda meslek
odaları toplumu meslekler açısından
geleceğe taşıyacak donanım ve yapıda
olabilmelidir. Mesleklerin gelişmesi, ülkelerin geleceğe hazırlıklı olması, hayatın
ikamesi için şarttır.
-36-
DEMOKRATİK, HERKESİN TEMSİLİNİN SAĞLNADIĞI YAPI ŞART
Her meslekte olduğu gibi mesleğe değişik katmanlarda hizmet verenler
vardır. Kimisi bilginin gelişmesi, yeni
bilgiler edinme, edinilen bu bilgilerin
aktarılması, öğretilmesi ve öğrenilen
bu bilgilerin tasarım haline getirilmesi, tasarımdan uygulamaya konulması,
kendi içinde farklı disiplinleri ortaya
çıkarmaktadır. Bunun yan dalları hukuk, tanıtım, siyasi konular da yine
mesleği ilgilendiren hususlar olmaktadır. Bu bağlamda meslek odası tüm
bu gayretlerin ortasında gerekli irtibatları sağlayıcı konumda olmalıdır.
Bu yüzden meslek odası yöneticileri
doğru kararlar alabilmesi için siyasi,
ticari, hukuki angajmanlardan vabeste
olmalıdır. Aksi takdirde bağımsız karar
alamayıp belli çıkar gruplarının yörüngesinde kalarak mesleğin gelişmesine
katkı sağlayamaz. Ülkelerin gelişmesi
ve kalkınmasını sadece maddi açıdan
görmek bugün yanlıştır. İnsana dair her
şeyde olduğu gibi maddi alan ile maddi
olmayan moral ahlaki, etik, entelektüel alanların beraber düşünülmesi gerekir. Bir kuşun iki kanadını düşünün,
şayet ikisi arasında bir denge oluşmaz
ise eksiklik zuhur edecektir. Bu açıdan
meslek odaları bu dengeyi sağlayacak,
mesleğin etik değerler üzerinden geliş-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
1950
ÇOK PARTİLİ
DEMOKRASİ
1980
serbest piyasa
ekonomisi
2000
Avrupa Birliği
uyum süreci
MAKALE
mesini sağlayacak, yönetmelik ve fiili
uygulamalar ile bunu desteklemelidir.
Meslek odaları insanlığın geldiği yönetişim dalında demokratik, herkesin
temsilini sağlayacak bir yapıda olmalıdır. Seçim sisteminin verdiği avantajları kullanarak yıllar geçmesine rağmen
yöneticilerin neredeyse hiç değişmediği
görülebilmektedir. Bu da işletme körlüğüne sebep olduğu gibi ilerleme ve
gelişme de sağlanamamaktadır. Belli
zaman sınırlamaları konularak üç dönem üst üste görevden sonra tahdit
getirilerek yönetimlerin gençleşmesi,
sürekliliğin sağlanması gerekir. Yönetime seçilemeyen görüşlerin temsilini
sağlayacak mekanizmalar geliştirilmelidir. Bunlar oda meclisi danışma kurulları vb olabilir. Birde birbirinden ayrı
çalışan meslek içi grupların da yönetim
mekanizması olmalıdır.
KURUMLAR ARASINDA İLİŞKİYİ
SAĞLAYACAK MEKANİZMALAR
GELİŞTİRİLMELİ
Mesleğe yeni başlayan genç meslektaşların adaptasyonu için usta çırak mekanizmaları geliştirilip profesyonelleşmeleri belirli bir kriter dahilinde olmalıdır.
Mesleği yaparken siciller objektif kriterlerle tutulmalı, kimin ne kadar ne
iş yaptığı, iş vericiler için ulaşılabilir
olmalı, alınan cezalar, meslekten men
DOSYA
edilmeler ulaşılabilir ve şeffaf olmalıdır. Dünyadaki gelişmeler ve ilerlemeler, yönelişler takip edilip, bir süzgeçten
geçirilip ortak aklın değerlendirmesine
tabi tutulmalıdır. Komşu ülkeler ile
ilişki kurulup daha az kalkınmış ülke
odalarına mesleki yardım yapılmalıdır.
Sosyal sorumluluk açısından mesleği
ilgilendiren konularda çalışan bir birim muhakkak oluşturulmalıdır. Kültürel sanatsal ilişkiler güçlendirilmeli,
meslek erbaplarının her konuda gelişmesine yardımcı olunmalıdır. Üniversite, yerel yönetim ve resmi kurumlar
arasında ilişkiyi ve iletişimi sağlayacak
mekanizmalar geliştirilmelidir. Üniversitelerin eğitim ve öğretim faaliyet
kalitesi denetlenerek aksaklıklar var ise
ilgili merciler ile görüşerek giderilmesi yoluna gidilmelidir. Üniversitelerin
meslek adamlarının sürekli eğitimini
sağlayacak mekanizmalar meslek odaları vasıtası ile sağlanmalıdır.
Hükümetlerin oda kanunlarındaki gerekli yeni düzenlemeler için geniş çaplı
istişareler ile sonuca varılmalıdır. Denetlenmeyen kendi denetimini yine
kendisine bırakılan yapılarda yozlaşmanın ve suistimallerin muhakkak olacağı göz ardı edilmemelidir. Bu konuda
kayıtsız kalınması ülke menfaatleri için
tamir edilmez zararlar getirmektedir
Meslek odası
yöneticileri
doğru kararlar
alabilmesi
için siyasi,
ticari, hukuki
angajmanlardan
vabeste olmalıdır.
Aksi takdirde
bağımsız karar
alamayıp belli
çıkar gruplarının
yörüngesinde
kalarak mesleğin
gelişmesine katkı
sağlayamaz.
-37-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
Prof. Dr. Kemal Yavuz
FSMVÜ Öğretim Görevlisi
Fütüvvet ve Ahilik
Özellikle Türkler’de cömert kişi için akı veya ahı
kelimesi kullanılır. İşte bu yönlerden ele alınınca
Arapça’daki kardeş anlamına gelen ahi ile Türkçe’de
cömert manasına gelen ahı kelimesi birbirinin yerine
geçmiş oldu. Yahut da aynı seslerde birleşmiş
oldu. Bu teşkilatın düsturlarını bildiren fütüvvetnameler yazıldı. Sonra fütüvvet topluluğunun
şeyhleri “Ahı” olarak adlandırıldı. I. İzzeddin
Keykavüs’ün fütüvvet teşkilatına girmesinden sonra
ahilik gitgide kuvvetlendi. Daha I. Alaeddin Keykubad
(1220-1237) da aynı şekilde bu teşkilata girdi.
A
hiliğin geçmişine bakınca, bu kurumun fütüvvet ile başladığını
görürüz. Fütüvvet genç yiğit ve
cömert kimseler topluluğu olarak Emeviler devrinde kendini gösterir. Bunda
gençlerin şahsi özelliklerinde ileri gitme
gibi bir hal vardır. Bu sayede de toplum
içinde dikkat çekme ortaya çıkar. Ancak
bu gençler topluluğunun cemiyette bazı
görevleri üstlenmeleri de bir başka yönleridir. Hal böyle olunca bunların devlet
içinde ayrı bir güç olma durumu da görülür. Bu da merkezi otoritenin sarsılması
demektir. Fakat toplulukta başkalarına
yardım etme duygusu ağır basar. Bu noktada dini tarafa yönelen bu topluluk zamanla tasavvufla aynı doğrultuda gider.
İşte fütüvvetin tasavvufla kesişen bu tarafı veya tasavvufa benzer yapısı ondaki
meziyetleri de beraberinde getirir. Böylece fütüvvet, kötü huyluluk ve sefâhatten
uzak durma, bir yemek sunma, armağan
verme, güler yüz gösterme, gönül alma,
alçak gönüllülük ile başkalarını incitmekten uzak durma gibi meziyetleri öne
çıkarmıştır. 9. yüzyılda başlayan tasavvuf
ve fütüvvet ilişkisi devam ederken, bu
topluluktan olan ancak tasavvufla ilişkisi olmayan fityan birliklerinin olduğu da
bir gerçektir. Halkın ayyâr, şâtır, evbâş ve
rind şeklinde adlandırdığı bu birlikler 12.
yüzyıla kadar devam etti. Bunlar memleketin birçok yerlerinde kanun dışı hareketlerde de bulunuyordu.
-38-
kırşehir ahi evran camii ve türbesi
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
MAKALE
DOSYA
fütüvvet teşkilatı içinde yer almış oldu.
Aslında Türk töre adet ve ananelerine
bakacak olursak, Türk hükümdarı her zaman alp yani yiğittir. Onun bundan başka
erdemleri de vardır. Bunlar, asalet sahibi
olmak, doğruluk, cömertlik, vefa, başkalarına yardım duygusu ve alçak gönüllülüktür. Özellikle Türkler’de cömert kişi için
akı veya ahı kelimesi kullanılır. İşte bu
yönlerden ele alınınca Arapça’daki kardeş
anlamına gelen ahi ile Türkçe’de cömert
manasına gelen ahı kelimesi birbirinin
yerine geçmiş oldu. Yahut da aynı seslerde
birleşmiş oldu. Bu teşkilatın düsturlarını
bildiren fütüvvet-nameler yazıldı. Sonra
fütüvvet topluluğunun şeyhleri “Ahı” olarak adlandırıldı. I. İzzeddin Keykavüs’ün
fütüvvet teşkilatına girmesinden sonra
ahilik gitgide kuvvetlendi. Daha I. Alaeddin Keykubad (1220-1237) da aynı
şekilde bu teşkilata girdi. (Ahmet Demir;
Fütüvvet Teşkilatının Kökeni, Teşekkülü,
ve Türkiye Selçuklularındaki Durumu,
Türkler / Osman Turan; Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971, s. 330).
a. Halife Nasır ve Fütüvvet
12. yüzyılın son çeyreğinde Abbasi Halifesi
Nasır (1185-1225), fütüvvet teşkilatına girerek, bu gençler topluluğunun içinde yer
aldı. Böylece bu teşkilâtı kanuni çerçeve içine alarak çeki düzen verdi. Kendisi de Şeyh
Abdülcebbar’ın elinden fütüvvet şalvarı giyip fütüvvet kasesinden içti. Halife şahsına
bağladığı fütüvveti, bütün İslam ülkelerine
yaymayı gaye edindi. Bunda devrin büyük
sufisi Ebu Ömer es-Sühreverdi’nin yardımlarından faydalandı.
b. Türkler’de Fütüvvet
Halife Nasır fütüvvet kurumunu devletleştirip kendine bağladıktan sonra, bunun
yayılması için çalıştı. Başta Selçuklu sultanı I. İzzeddin Keykavüs’a (1211-1220)
Sühreverdi’nin başkanlığında bir heyetle
fütüvvet alameti olarak şalvar ve kase gönderdi. Libasü’l-fütüvveyi giyen ve ke’sü’lfütüvveden içen Anadolu Selçuklu Devleti
hükümdarı I. İzzeddin Keykavüs de böylece
Anadolu’da
ahiliğin kurulup
gelişmesinde
Ahi Evran’ın
büyük hizmetleri
oldu. O Sultan
I. Alaeddin’in
yardımı ile İslami
inanç ve fütüvvet
ilkelerine bağlı
kalarak tekke ve
zaviyelerde şeyhmürit ilişkisini
düzenledi. Ayrıca
usta, çırak ve
kalfa ilişkilerinİ
yoluna koydu
(DİA). Fikirleri
devrin sultanları
tarafından
benimsenip
uygulanmaya
konuldu.
TÜRKLER’DE İLK AHİLER
I. Gıyaseddin Keyhüsrev 1204 yılında
Mecdüddin İshak’ı halifeye elçi göndermiştir. Sadreddin-i Konevi’nin babası olan
bu zat ile birlikte Halife Nasır’ın gönderdiği Muhiddin-i Arabi, Evhadüddin-i Kirmani, Şeyh Nasirüddin Mahmud el-Hoyi
(Ahı Evran) gibi alim ve mutasavvıflar
Anadolu’ya geldi. I. İzzet Keykavüs ve I.
Alaeddin Keykubat’ın ahilik teşkilatına
girmeleri ile Anadolu’da Ahilik’in kuruluşu tamamlanmış oldu. Evhadüddin-i
Kirmani ve öğrencilerinin Anadolu’da
başlattıkları irşat faaliyetleri gitgide arttı.
Bunlar için memleketin çeşitli yerlerinde
tekke ve zaviyeler açıldı.
AHİLER MEMLEKETTE
BÜYÜK ROL OYNADI
Anadolu’da ahiliğin kurulup gelişmesinde Ahi Evran’ın büyük hizmetleri oldu.
O Sultan I. Alaeddin’in yardımı ile İslami
inanç ve fütüvvet ilkelerine bağlı kalarak
tekke ve zaviyelerde şeyh-mürit ilişkisini düzenledi. Ayrıca usta, çırak ve kalfa
ilişkilerine yoluna koydu (DİA). Fikirleri
devrin sultanları tarafından benimsenip uygulanmaya konuldu. Buna bağlı
olarak Kayseri’de büyük bir sanayi sitesi
kuruldu (M. Bayram, Türkler). Ahilerin
kızları ve bacıları da burada çalışıyordu.
Bunları da Ahi Evran’ın eşi, Evhadüddin-i
Kirmani’nin kızı Fatma Bacı yönlendi-
-39-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
Ahilik, bünyesindeki
esnaf ustalar,
kalfalar ve
çıraklardan
oluşuyordu. Çıraklar
mesleklerini çok iyi
bilip ehil olmadıkça
dükkan açamazlardı.
Teşkilatta en yüksek
ve çok sayılan
reis olup buna ahi
deniyordu. Bunların
zanaatkarlar
üzerinde bir şeyh gibi
nüfuzları vardı.
riyordu. Hoy şehrinden gelen Ahı Evran
(1171-1261) Şafii mezhebinde fıkıh alimi ve
doktor idi. Ayrıca kelam, tefsir ve tasavvufta
bilgin idi. Mürşidü’l-Kifaye ve Yezdan Şinaht
adlı eserlerini I. Alaeddin Keykubad’a ithaf
etti. Alışveriş ilmini bilmeyen haram lokmadan kurtulamaz diyen Ahı Evran gittiği
yerlerdeki esnafı teşkilatlandırdı. Böylece
ahı teşkilatlarının kurucusu oldu. Kayseri’de
yerleşen, 32 meslekte üstat olan ve debbağlık yapan Ahi Evran bütün Anadolu ahilerinin şeyhi kabul edildi. Anadolu’nun karışıklığa düştüğü, Moğol baskınlarının arttığı bir
zamanda iftiraya uğradı ve 5 yıl tutuklu kaldı. Serbest kaldıktan sonra Denizli’ye gitti.
Sonra Konya’ya döndü, daha sonra Kırşehir’e
yerleşti. Menahic-i Seyfi adlı eserini Kırşehir
emiri Seyfeddin Tuğrul’a sundu. Herkesin
sevgisini kazandı. Bu sebeple büyük nüfuz
sahibi idi. Onun bu durumundan çekinen
Kırşehir emiri Nureddin Caca tarafından
Moğollar’ın baskısı üzerine 1262 yılında şehid edildi. Daha sonra bir kısım ahı bölüğü
Osmanlı beyliğine gelip uçlara yerleşerek,
zaviye ve tekkeler açtı. Hanımların yetişmesini de Ahı Evran’ın hanımı Fatma Bacı
üstlendi. Kadını ile erkeği ile ahiler doğudan
gelen Türkmenleri terbiye edip yetiştirdi. Bu
yönleri ile ele alındığı zaman ahilerin memlekette büyük rol oynadıkları görülür (Evliyalar Ansiklopedisi).
AHİLER ZAMAN ZAMAN
SİYASİ MESELELERE DE KARIŞTI
Konya tahtına oturmak için Kayseri’den
yola çıkan İzzettin Keykâvüs’ü, Obruk’a kadar karşılayanlar arasında ahiler de bulunuyordu. Yine Sultan Alaeddin Keykubad’ın
saltanata daveti üzerine yola çıkan sultana
Ruzbe ovasından itibaren Konya ahilerinden
bin yiğidin silahlı olarak saltanat alayının
önünde ilerledikleri de bir gerçektir (O.Turan,
-40-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
329). Ayrıca işgalci ve yağmacı Moğollara
karşı başlarında Ahi Evran olmak üzere
ahiler, Kayseri şehrini savunduğu gibi,
mahalli otorite olarak varlıklarını da ortaya koymuştur. Yine Osmanlı döneminde
Düzmece Mustafa olayında, Bursa’yı ona
karşı savunmuşlardır. Osmanlı Devleti’nin
kuruluş yıllarında da ahiler büyük rol oynamıştır. Şeyh Edebalı ve kardeşi de ahılardan idiler. Edebalı Osman Gazi’ye kızını
vermiş ve onunla ilişki kurmuştu. Orhan
Gazi ise ahılıkta bir unvan olan İhtiyarüddin lakabını almıştı. Yine Sultan I. Murad
şed kuşanmış ve bu teşkilâttan, fetihlerde
askerî bir güç olarak faydalanmıştı.
AHİLİKTE HİYERARŞİ
Ahiliğe girmek, şerbet içmek (şürb), şed
kuşanmak, şalvar giymekle gerçekleşiyordu. Ahilik, bünyesindeki esnaf ustalar, kalfalar ve çıraklardan oluşuyordu.
Çıraklar mesleklerini çok iyi bilip ehil
olmadıkça dükkan açamazlardı. Teşkilatta en yüksek ve çok sayılan reis olup
buna ahi deniyordu. Bunların zanaatkarlar üzerinde bir şeyh gibi nüfuzları vardı.
Bir de esnaf arasındaki inzibatı sağlayan
yiğitbaşı veya server denen ikinci bir reis
bulunurdu. Bir şehirde bulunan ahilerin
reisi ahı baba diye anılırdı. Ahi babalar,
Kırşehir’de bulunan Ahi Evran tekkesine bağlı şeyhlerin vekilleri idi. Ahiliğin
şartları Fütüvvet-name denen kitaplarda
yazılı idi. Ahiliğe girecek kişinin bu eseri
hakkıyla bilmesi ve öğrenmesi gerekirdi.
Bu esere göre teşkilat mensupları, doğruluk, emniyet, cömertlik, tevazu, ihvana
nasihat etme, affedici olma ve tövbe yolunu tutma gibi vasıflara sahip oluyordu.
Şarap içme, zina, yalan, gıybet, kovculuk
ve hile gibi davranışlar meslekten atılmayı gerektiren sebeplerdi.
MAKALE
DOSYA
-41-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
Tényiné Stark Mária / Maria Stark Uluslararası İlişkiler Müdürü
MACAR TİCARET VE
SANAYİ ODASI
Macaristan’da Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MKIK)
tarihi 150 yıldan fazla bir geçmişe dayanmaktadır.
MKIK ülke genelinde 23 bölgede faaliyette bulunan,
bölgesel ticaret ve sanayi odalarıyla koordineli
olarak çalışan bir kurumdur. Odamız, 20 binden
fazla gönüllü işletmeci oda üyesinin yanı sıra
endüstriyel ve el sanatları faaliyetleri ile
uğraşan kurumsal işletmelerden oluşmaktadır.
MKIK’in misyonu gerek ekonomik büyümeye olsun gerekse adil piyasa uygulamalarının saygınlığının korunmasına ve
işletmelerimizin ortak ekonomik çıkarlarına uygun olarak gelişmelerine destek ve teşvik olmaktır. Odamızın amacı,
öncelikle küçük ve orta ölçekli Macar
işletmelerinin güçlendirilmesi ve rekabet
edebilme kapasitelerinin büyütülmesidir.
2012 yılından bu yana MKIK’ın zorunlu
kayıt uygulaması ile 60 bin işletme kayıt
altına alınmıştır. Bu durum ekonomimizde şeffaflığı sağlama açısından önemli
bir adım olmuştur. Odalarımız ekonomik
menfaatlerimizin
gerçekleştirilmesinde, hükümet ve belediyelerin kanun ve
uygulama faaliyetlerine, görüşleriyle ve
ekonomik analizleriyle tavsiyelerde bulunarak katkı sağlamaktadır. Bütün bunları
yaparken piyasa ekonomisinin çalışmasını kısıtlayan veya sınırlayan yasaların
önlenmesinde, serbest piyasa ve ticari özgürlük alanının korunmasında, rekabetin
yürürlükte kalmasında, uygulamaların
düzeltilmesinde ve teslim alınan hakların iade edilmesinde ve hukuksuzluğun
geçersiz kılınmasında, işletmelerimizin
yanında onurlu bir duruş sergilemektedir.
MKIK’IN STRATEJİK HEDEFİ
Odamızın en önemli stratejik hedefi;
Macar ekonomisinin ihracat performansını artırmak, yerel işletmelerimizin dış
pazarlarda iyi bir konuma gelmelerini
sağlamak ve bu çerçevede bu işletmelerimizin sermaye yatırımlarını destek-
-42-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
Çeviri: Ali Mercan
MAKALE
lemektir. Macar hükümetinin dış ticaret
stratejisi olarak uygulamaya koyduğu
doğu ve güneye açılım politikası çerçevesinde Dış Ticaret ve Dışişleri Bakanlığı ve
Macar Dış Ticaret kurumlarıyla ve bunun
yanında arka planda aktif faaliyette bulunan Ticaret Evi, Macaristan Yatırım Ajansı
(HIPA) ve EXIM Bank ile birlikte çalışmaktayız. Şüphesiz bütün uluslararası ticari
ilişkilerde ilgili birimler, gerek iş konseyleri, B2B toplantı odaları ilgili ülkeler ve
ihracat alanlarının tanımı gibi konularda
söz konusu bölgelerde faaliyette bulunan
şirketler için hizmet sunmakta önemli bir
rol oynamaktadır. Macar Ticaret Odası iş
forumlarına, dış iş toplantılarına organize
ile giden iş heyeti üyelerine sürekli bilgi ve
danışma olanakları sağlayarak, iş ortaklıklarının kurulmasında arabuluculuk görevi
yapmaktadır. Bunun gibi MKIK, işletmelerin dış pazarlara erişimini desteklemek
için çok sayıda hizmet vermektedir. Ülke
çapında geçen yıl toplam 13 bin 500 girişimcinin katılımıyla 400’den fazla dış
ekonomik organize gerçekleştirilmiştir.
Geliştirilmiş bir ihracat portalı oluşturarak işletmelerimiz için online ihracat veritabanı oluşturulması ve sürekli güncel
tutulması yeni hizmetlerimizden birisidir.
Online ihracat rehberi olarak hizmet veren bu portalda ihracatçı doğrudan kendini buraya kayıt edebilmekte ve bilgilerini
sürekli güncelleyebilmektedir.
MKIK içinde ticaret odasına üye işletmelerin girişimleri sonucu 17 Haziran 2012’de
Macar-Türk Bölümü kurulmuştur. Şu anda
85 üyeli Bölümün Başkanı Rév ve Ortakları Şirketi’nin CEO’su Sayın András Rév,
Başkan Yardımcısı Sayın József Kovács,
kendisi Novatio Danışmanlık firmasının
yönetim ve işletme müdürüdür. İş toplantıları düzenlemek, bilgilendirme forumları
ve iş heyetlerini organize etmek, bilgi alış
verişini sağlamak, şirket açmak isteyenlere yardımcı olmak, Türkiye ile ticari ilişkilerin geliştirmek, pazar erişimini organize
etmek ve Macaristan’ı Türkiye’nin yerel
şirketleri için kolaylaştırmak bu bölümün
görevlerindendir. Bölümün üyelerine her
ay ülke ile ilgili aktüel ekonomik, politik
ve toplumsal konularda elektronik mektup ile bilgilendirilmektedir. Bölüm ayrıca
üyelerinin Türkiye’de düzenlenen fuar ve
sergilere katılımını destekler. Türkiye çalışmalarında MKIK’ı temsilen, orada faal
olan benzer ulusal ve bölgesel örgütler ile
ticari işbirliği yapmaktadır. Temsilci bölümün herhangi bir kayıtlı tüzel kişiliği bulunan üyesi olabilir.
Macar hükümetinin
dış ticaret
stratejisi olarak
uygulamaya
koyduğu doğu
ve güneye
açılım politikası
çerçevesinde Dış
Ticaret ve Dışişleri
Bakanlığı ve
Macar Dış Ticaret
kurumlarıyla ve
bunun yanında
arka planda
aktif faaliyette
bulunan Ticaret
Evi, Macaristan
Yatırım Ajansı
(HIPA) ve EXIM
Bank ile birlikte
çalışmaktayız.
Şüphesiz bütün
uluslararası ticari
ilişkilerde ilgili
birimler, gerek
iş konseyleri,
B2B toplantı
odaları ilgili
ülkeler ve ihracat
alanlarının tanımı
gibi konularda
söz konusu
bölgelerde
faaliyette
bulunan
şirketler için
hizmet sunmakta
önemli bir rol
oynamaktadır.
DOSYA
MKIK TAHKİM KURUMU
İLE İŞBİRLİĞİ İÇİNDE
65 yıllık geçmişiyle MKIK, kendi çalışmalarının yanında uluslararası ilişkilerde
Daimi Tahkim Kurumu’yla Macaristan’da
hukuksal görevini icra etmektedir. Bu kurum kadim geleneğini deneyimli profesyonellik ile birleştirmiştir. Bugün yatırım
ve inşaat alanında olsun, gayrimenkul
satış, gayrimenkul geliştirme, gayrimenkul kiralama sözleşmeleri, finansal kiralama sözleşmeleri, kurumsal sözleşmeler,
uluslararası satış ve aracılık ile ilgili sözleşmelerde birçok hukuksal tartışmalar
olmaktadır. Tahkim Kurumu olarak her
yıl iş-hukukunda 300-400 karar vererek,
iş anlaşmazlıklarında önemli bir rol oynadığını göstermektedir.
SZÉCHENYİ KÁRT PROGRAMI
2002’de yerli mikro, küçük ve orta ölçekli
işletmelerin finansal iyileştirmesi yönünde
gerek banka kredilerinin kolaylaştırılması
ve gerekse devlet yardımlarının sektörlere
daha ucuz ve kolay ulaşması için Széchenyi
Kárt Programı uygulamaya konmuştur.
Bu programın sağlıklı yürüyebilmesi için
MKIK ve VOSZ (Milli Girişimciler ve İşvererenler Birliği) olarak KAVOSZ Zrt şirketi
kuruldu. Yenilik getiren Széchenyi Kárt
Programı kısmen farklı profil ile katkı sağlayan, kredi kuruluşları, meslek odaları,
savunma örgütleri ve kamu kurumları gibi
birçok yapıyla örneği olmayan birliktelik
zemini oluşturmuştur. Bu birliktelik girişimci için geleneksel banka kredi prosedür
sistemini aşarak daha hızlı ve daha kolay
olarak sermaye edinmesini sağlamıştır.
Girişimci dostu bir sistem ortaya çıkmıştır. Sistem tamamen Macar KOBi işletmecinin taleplerine uygun hale getirilmiştir.
Girişimcinin yükü hafifletilmesi için faiz
desteğiyle birlikte garantili ücret desteği
sağlanmıştır. 2010 yılında Széchenyi Kárt
Programı, Çalışma Sermaye Kredi Destek
ve Yatırım Kredisi programlarıyla genişletilmiştir. Gerekirse hepsinden aynı anda
faydalanma imkanı sunulmuştur. 2011 yılında Kırsal Kalkınma Bakanlığı ve Kavosz
Zrt. desteğiyle Széchenyi Tarım Kart programı da devreye sokulmuştur. 2012 yılı
bahar döneminde Avrupa destek teşviklerinden faydalanmayı kolaylaştırmak için
Széchenyi Özgün-Güç Tamamlayıcı Kredi
ve Széchenyi Destek Öncesi Kredi sistemi
girişimcinin katkısına sunuldu. Daha sonraki yıllarda Széchenyi Kart Programı’na
kredi sağlayan kurumların sayısı arttı. Bunun daha da artması beklenmektedir.
-43-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
MKIK 10 yıldan fazla
meslek eğitiminde
ülke çapında
danışmanlık veren
bir ağ oluşturarak
hizmet vermektedir.
Bu ağ öğrencinin
mesleki eğitim hayatı
tamamLayıncaya
kadar yanında
durarak ilgili
partnerler ile birlikte
aktif işbirliğini
sağlıyor. Öğrenci
en erken ilkokul
son sınıfında iken
Oda ile tanışır ve bu
dönemde kendisine
kariyer yapabileceği
alana yönelik tercih
kararında yardımcı
olunur.
-44-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
MKIK ÖĞRENCİLERE
DE DESTEK VERİYOR
MKIK 10 yıldan fazla meslek eğitiminde
ülke çapında danışmanlık veren bir ağ oluşturarak hizmet vermektedir. Bu ağ öğrencinin mesleki eğitim hayatı tamamlayıncaya
kadar yanında durarak ilgili partnerler ile
birlikte aktif işbirliğini sağlıyor. Öğrenci en
erken ilkokul son sınıfında iken Oda ile tanışır ve bu dönemde kendisine kariyer yapabileceği alana yönelik tercih kararında
yardımcı olunur. Bölgesel Gelişim ve Eğitim
Kurumu’nun Başkanı’nı Oda atar. Oda bu
görevi ile iş sahasında mesleki ihtiyaçların
giderilmesi için ilgili meslek okullarının durumunu yakından takip ederek, eğitimde etkili ve piyasa taleplerini karşılayacak sağlıklı
kararlar verilmesini sağlar. MKIK kontrol
mekanizması olarak eğitim materyallerinin
ve içeriklerinin meslek ihtiyaçlarını tam
karşılayabilmesi için özenle takip eder. Bunun yanında eğitim alanın uygunluğunu
ve eğitim düzeyini sürekli teftiş eder. Yapmış olduğu seviye sınavları ile öğrencinin
meslek eğitimi dışında çalışma hayatına
uygunluğuna karar verir. Öğrencinin pratik
eğitim yapması için iş sözleşmesine ön yardım sağlamak, kontrol etmek ve kayıt altına
MAKALE
almak ve onaylamakta MKIK’ın kamu
görevleri arasındadır. 2014/2015 eğitim
döneminde MKIK’ın garanti üstlenen bir
kuruluş olarak rol oynaması tamamen
bir yenilik oldu. MKIK 2014 itibari ile
bütün öğrencilerin mesleki eğitimleri
için gerekli olan pratik kazanmalarına
yönelik özel işletmelerde gerek başka
kurumlarda pratik yapabilmeleri için
garantörlük yapmaktadır. MKIK işletme
kurumlarındaki pratik eğitmenlerin mesleki seviyesini de özenle takip etmektedir.
Mesleklerin prestijini artırmak için MKIK
organizatörlüğünde 15 bin ziyaretçinin
katıldığı “Star Meslek Festivali” isminde
ülke genelinden katılımcılar ile meslekler arası yarışma düzenlemektedir.
Geçen yıl yapılan bu festivalin açılışını
Sayın Başbakan Viktor Orbán gerçekleştirmiştir. Bu yarışmalar gençlerin meslek
eğitimine olan ilgilerini artırdığı gibi festivale sponsor olan firmaların kendilerini
tanıtmaları için de bir imkan sağlamaktadır. Macaristan’da meslek olimpiyatı
olarak da bilinen World Skills yarışmalarına 2007’den beri genç uzmanlar
Avrupa şampiyonluğu Euro Skills’e
2008’den beri katılmaktadır. Yarışmalara katılım 2011’den beri
MKIK sorumluluğundadır.
BİZDEN HABERLER
DOSYA
rak veritabanımızda işletmecilerimizin ve
girişimcilerimizin hizmetine sunulmuştur. Bu programlar neticesinde girişimci
iş kümeleri, Ar-Ge ile işbirliği içinde iş
araştırma merkezleri gibi 4 ana veritabanı
oluşturulmasının yanı sıra gençlerin meslek seçme ve meslekleri yaygınlaştırma
katalogları da geliştirilerek veritabanına
eklenmiştir.
Macaristan’ın 2018 yılı Euro Skills’e ev sahipliliği yapacak olması gurur duyduğumuz
üstün bir başarı olarak görüyoruz.
MKIK İŞLETMELERİN YENİLİKÇİ KAPASİTELERİNİ GELİŞTİRMEK İÇİN BÜYÜK
BİR ÇABA SARF EDİYOR
Ağustos 2011’den itibaren Ekonomi Bakanlığı tarafından MKIK ağı üstünden KOBİ’lerin inovasyon kapasitenin geliştirilmesi ve
motive edilme programı başlatıldı. Bunun
sonucu olarak bütün odalarımız inovasyon
danışmanlık hizmetleri sunmaktadır. Hizmet sunulan alanlar, finansman olanaklarının veritabanı ve pazarlama, satış (yurtiçi ve
AB fonları), risk sermayesi, start-up finansman, Széchenyi Kartı, banka finansman
olanakları, enerji toplulukları yönetmek için
maliyet-etkililik, şirketlere MKIK bültenin
gönderilmesi, mevcut veritabanları üzerine
yeni şirketlerin eklenmesi, yerli ortak arama
ve ortaklık kurma imkanlarının veritabanında sürekli yenilenerek hizmete sunulmasından oluşmaktadır. 2014 yılı ortalarına
doğru yaklaşık 130 inovasyon konusunda
bilgilendirme proğramı gerçekleştirilmiştir.
Bu çerçevede bir çok Oda tarafından gerçekleştirilen programlara toplam 5 000 kişilik
katılım olmuştur. Bu çalışmalar online ola-
UZMAN PERFORMANS BİRİMİ
AKTİF BİR ŞEKİLDE ÇALIŞIYOR
2013’den itibaren MKIK inşaat ve inşaat sözleşmelerinden doğan hukuksal
uyuşmazlıkların giderilmesinde hızlı çözüm oluşması için Uzman Performans
Birimi’ni (TSZSZ) aktif bir şekilde çalıştırmaktadır. Uzman görüşünün sağlanması ücrete tabidir. Uzman raporun
hazırlanma süresi 30 gündür. Geçerli
sebep durumunda en fazla 30 gün
daha uzatılabilir. En fazla 60 gün
içinde uzman raporu hazırlanmış
olur. Uzman görüş raporu için
yazılı olarak müşteri, tasarımcı,
müteahhit veya taşeron kuruluş başvuru yapabilir. Başvuru
konusu olan vakalar kurumun kuruluşundan önceki
konuları da kapsar.
-45-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
Prof. Dr. Şakir ŞAHİN
Süleyman Demirel ÜnivERSİTESİ
TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA MESLEK
KURULUŞLARI: TMMOB ÖRNEĞİ
Meslek, bir eğitim süreci sonrasında insanın
hayatını sürdürebilmesi için yaptığı işe bağlı
kazandığı unvana verilen addır. Genellikle
her meslek, alanında değerlerini, gelişimini,
lisanslanmasını ve diğer insanlar açısından
tanınmasını sağlayan kuruluşlara sahiptir.
Bu kuruluşlar, “meslek kuruluşları” olarak
adlandırılır. Yeryüzünde binlerce meslek
bulunmakla birlikte, Türkiye’de resmi olarak
tanımlanmış yaklaşık 600 civarında meslek
bulunmaktadır.
M
eslek kuruluşları, kendi alanıyla
ilgili meslek için tanım, görev
alanları, genel olarak kullandığı araç ve gereçler, mesleğin gerektirdiği
özellikler, çalışma ortamı ve koşulları, çalışma alanı ve iş bulma olanakları, meslek
eğitimi ve verildiği yerler, meslekte ilerleyebilme konularıyla ilgilenir. Türkiye’de
meslek kuruluşları, bünyelerinde 9 milyonu aşkın meslek mensubu bulunduran
kamu yararına faaliyet gösteren dernekler niteliğindeki kurumlardır. Tüzükleri
gereği demokratik mekanizmalarla temsil kabiliyeti kazanan yapılardır. Demokratik örgütlenmeler, yönetenlerin toplum
adına denetiminde önemli bir rol oynar.
İçerisinde meslek birliklerinin önemli bir
yer tuttuğu, bugün sivil toplum olarak
adlandırılan kesimlerin vücuda getirdiği
yapılar da demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Meslek örgütleri salt üyelerinin
hak ve menfaati açısından değil, demokrasinin eksiksiz ve arızasız işleyebilmesi
açısından da son derece önemli işlevlere
sahiptir. Ancak ülkemizde meslek kuruluşlarının uygulamalarından kaynaklanan sorunların yaşandığı yadsınamaz
bir gerçektir. Anayasadan gücünü alan
bu kuruluşlar ülke kalkınmasında çok
önemli bir yere sahiptir. Ancak ülkemizde bunların etkilerinin istenen düzeyde
olmadığını ve görevlerini yerine getirmediklerini görüyoruz. Bu çalışmada “mes-
-46-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
MAKALE
lek kuruluşları” ve özelde TMMOB ele alınacak, yeni anayasa süreci ile birlikte yeni
model önerisinde bulunulacaktır.
2. DÜNYADA MESLEK KURULUŞLARI
Dünyanın bilinen ilk ticaret odası 1599
yılında Marsilya’da kurulmuştur. Ardından Fransız Devrimi öncesinde 11 ticaret
odası faal hale gelmiştir. Fransız Devrimi
sonrasında yaşanan çalkantılı politik tarih, siyasal akımlar arasındaki mücadeleler ve kamu hukuku tarafından çizilen
çerçeveyi esas alan düzenleme kaygıları
meslek kuruluşları ve bunların idare ile
ilişkileri yönünden köklü gelişmeleri ortaya çıkarmıştır [1]. Ekonomik düzende
kamu erki destekli kontrolün vurgulandığı 1920’lerde ise özel yasal çerçeve
olmadan oluşan mesleki ve sektörel kuruluşlara kamu yönetimi çerçevesinde
statüler verilmiştir. Fransız sistemi ile
Anglo-Amerikan sistemlerinde meslek
kuruluşları ile iktisadi-sektörel kuruluşlar arasındaki ayrımın anlamlı ve reel bir
ayrıma tekabül ettiği görülmektedir [2].
DOSYA
örgütleri genel hükümlere (Medeni Kanun, dernekler veya sendikalara ilişkin
düzenlemeler) tabi olarak faaliyet göstermektedir. Macaristan gibi bazı ülkelerde ise ayrıca bir de iç tüzükleri vardır.
Mesleki kuruluşların kurulabilmesi için
bazı AB ülkelerinde merkezi yönetimin
onayı bazı ülkelerde ise üst kuruluşun
ön onayı gerekmektedir. Bazı ülkelerde
de müracaat mercii yerel yönetimler
olabilmektedir [4,5].
2.1. Avrupa Birliği’nde (AB)
meslek kuruluşları:
Batı dünyasının kamu yönetimi ve
kamu hukuku sistemlerinde meslek
kuruluşları ile birlikte kamusal işlevlerinin düzenlenmesi yönünden temelde
iki yaklaşımın, en dikkate değer örneklerinden biri Fransız sisteminin başı
çektiği Kıta Avrupası anlayışı diğeri
ise temel yapısı Anglo-Amerikan/Anglo-Sakson anlayışıdır [1]. Kimi zaman
farklılıklar dikkate alınarak bu sistemler tarihsel süreç, yasa koyucuların ve
toplumların tercihleri, ihtiyaçları temelinde değişik sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Örneğin; İskandinav sistemleri veya
diğer ülkelerdeki gibi karma sistemlerin
ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Meslek kuruluşlarının kamu kurumu
niteliğine veya kamu tüzel kişiliğine sahip olmaları ve kamu veya özel hukuk
hükümlerine tabi olmaları hususu ülkelere göre farklılıklar gösterir. Bazı AB
ülkelerinde meslek kuruluşları kamu
kurumu niteliğinde iken diğerlerinde
tamamen özel niteliklidir. Bunların
dışında ikili yapılar da söz konusudur.
Örneğin Fransa’da, zanaatkarlık ile ilgili
mesleki yapılanmada, biri kamu kurumu niteliğindeki Fransız Zanaatkarlar
Odaları Daimi Meclisi (APCM), diğeri ise
gönüllü mesleki federasyon örgütlenmesi olmak üzere iki örgütlenme
modeli vardır [3]. İngiltere
meslek kuruluşlarının ise
İngiliz Ticaret ve Sanayi
Bakanlığına bağlı bir
kurum olan Companies House’a kayıt olmaları gerekmektedir [4].
Çoğu ülkede mesleki
kuruluşların
kendisine ait bir teşkilat yasası
bulunmakta ya da meslek
2.2. Anglo-Amerikan Sisteminde Meslek Kuruluşları:
Bu sistem, hukuksal çerçevenin kişiler
arası ortaklaşmalarını esas alır. Özellikle meslek kuruluşlarının kamusal niteliklerini verimsiz ve sınırlayıcı gören, bu
bağlamda zorunlu üyelik, kamu adına
hareket etme gibi özellikleri, eleştirilere tâbi tutan çevreler tarafından sıkça
vurgulanmaktadır. Ancak Amerikan
sistemindeki federal çeşitlilik nedeniyle
Anglo-Amerikan sistemlerinin güncel
görünümünü belirleyen temel etmenin tarihsel sürecin biçimlendirmesi ve
pratik ihtiyaçların karşılanması olduğu
dikkat çekmektedir. Anglo-Amerikan
sistemlerinin doktriner belirleyicisinin
akit teorisi ve bileşenler ölçütü olduğu
söylenebilir [1]. Kuruluşlar ister iktisadi-sektörel, ister mesleki içerikte olsun,
kullanılan “association (kurum)” terimi
o kuruluşu oluşturan kişilerin
iradeleriyle ve uzlaşmalarıyla meydana gelen bir
ortaklığı vurgulamaktadır. İktisadi-sektörel
kuruluşların aksine
meslek kuruluşlarının Anglo-Amerikan
sistemlerinde
köklü
bir geçmişi vardır. Mevcut sistemlerdeki meslek
Dünya genelinde, kümeleşmeler ile kurumsal
çözümler üretilmesi yaygın hale gelmiştir.
Küresel kümelerin (Avrupa Birliği, EFTA, OECD
vb.) yanı sıra bölgesel kümeleşmeler de
giderek önem kazanmaktadır. Bilim Teknoloji
Yüksek Kurulu’nun 2008 yılında aldığı bir karar
ile İzmir’in gıda, İzmit’in taşımacılık ve Bursa’nın
da otomotiv alanında bir TGB planlanmıştır.
-47-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
1924 Anayasası,
meslek kuruluşları
konusunda herhangi
bir düzenleme
getirmemiştir. Ancak,
1924 Anayasası
döneminde de birçok
meslek kuruluşunun
“ihdas” edildiği
görülmektedir.
27 Haziran 1938’de
kabul edilerek
1 Aralık 1938’de
yürürlüğe giren
3499 sayılı Avukatlık
Kanunu’nda barolar
düzenlenmiş,
Barolar Birliği
ise 7 Temmuz 1969
tarihinde yürürlüğe
giren 1136 sayılı
Avukatlık Kanunu ile
kurulmuştur.
-48-
kuruluşları ilke olarak akit teorisi ve bileşenler ölçütü üzerinden kavranır. Bunlar,
gönüllü üyelik sistemine dayanan ve öncelikli olarak üyeleri üzerinde düzenleyici
işlevler gören yapılar olarak belirlenirken,
mesleklerin daha yeknesak ve kapsayıcı bir
anlayışla düzenlenmesi yönünde ihtiyaç
belirdiğinde (avukatlık mesleği hükümlerinde olduğu gibi) kamu erki tarafından
desteklenen “tekelci” örgütlenmeler de ortaya çıkabilmiştir [2].
3. TÜRKİYE’DE MESLEK
KURULUŞLARI
Ahilik ve ardından gelişen lonca sistemi, bu
toprakların bilinen ilk mesleki örgütlenmeleridir. Özünde mesleğin belirli bir terbiye
çerçevesinde yürütülmesi amacını güden
bu örgütlenmeler, bir yandan meslek bilgisinin üretilmesini, yaygınlaştırılmasını
ve elbette bunun gereği olarak meslek
mensuplarının yetiştirilip yetkinleştirilmesini, bir yandan da toplumsal yaşamın bir
parçası olarak mesleğin ve mensuplarının
toplumsal ödevlerini belirlemeyi, gerekirse
disiplin faaliyeti yürütmeyi iş edinmiştir
[1]. Meslek kuruluşlarının kamusal yetkilerle donanması ve mevzuat tarafından
düzenlenmesi ise daha yakın bir geçmişe
sahiptir; lonca örgütlenmesinin siyasete
bulaştığı gerekçesiyle siyaseten ilga edilmesi ve etkinliğini yitirmesinin ardından
Tanzimat Dönemi uygulamaları ile karşımıza yeni meslek örgütlenmeleri çıkmıştır.
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
1881 yılında Ziraat Odaları kurulmuş,
1882 yılında İstanbul’da kurulan Ticaret
Odası’nın ardından 1910’da Ticaret ve
Sanayi Odaları Nizamnamesi yayınlanmıştır. O yıllarda Anayasal bir düzenlemenin yokluğu söz konusudur [1].
1924 Anayasası, meslek kuruluşları
konusunda herhangi bir düzenleme getirmemiştir. Ancak, 1924 Anayasası döneminde de birçok meslek kuruluşunun
“ihdas” edildiği görülmektedir. 27 Haziran
1938’de kabul edilerek 1 Aralık 1938’de
yürürlüğe giren 3499 sayılı Avukatlık
Kanunu’nda barolar düzenlenmiş, Barolar Birliği ise 7 Temmuz 1969 tarihinde
yürürlüğe giren 1136 sayılı Avukatlık
Kanunu ile kurulmuştur. 1950 yılında
birçok Ticaret Odası ve Ticaret Borsası
kuran 5590 sayılı Kanun yayınlanmış,
bunu; 1953 yılında Türk Tabipler Birliği
Kanunu, 1954 yılında Türk Mühendis ve
Mimar Odaları Birliği Kanunu ile Veteriner Hekimler Birliği Kanunu, 1956 yılında Türk Eczacılar Birliği Kanunu, 1957
yılında Ziraat Odaları ve Ziraat Birliği Kanunu izlemiştir. Türkiye’de kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının
anayasal tanımlama ve düzenlemeye
konu edilmesi ilk olarak 1961 Anayasası
ile gerçekleşmiştir. Halen yürürlükteki
1982 Anayasası’nın 135. maddesinde
düzenlenmiş olan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının (KKNMK)
anayasal statüsü de konu edilmektedir.
MAKALE
DOSYA
Türkiye’de mevcut Meslek örgütleri; Serbest Muh. ve Mali Müşavir Odaları Birliği,
Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu, Türk Tabipler Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Eczacılar Birliği, Türkiye
Barolar Birliği, Türk Mühendis ve Mimar
Odaları Birliği (TMMOB), Türkiye Ziraat
Odaları Birliği, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği’dir [6]. Bu meslek kuruluşları içerisinde TMMOB tartışılacak ve yeni Anayasa
sürecinde meslek örgütlerinin yeniden yapılandırılması ele alınacaktır.
3.1. Türk Mühendis ve Mimar
Odaları Birliği (TMMOB)
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
(TMMOB) 7303 sayılı Yasa, 66 ve 85 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle
değişik 6235 sayılı Yasayla 1954 yılında
kurulmuştur. TMMOB tüzel kişiliğe sahip,
Anayasanın 135. Maddesinde belirtilen
kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. TMMOB’nin, 2014 Aralık ayı
itibari ile oda sayısı 24, üye sayısı ise 467
bin 344’tür. TMMOB’ye bağlı odalar (kuruluş yıllarına göre); Elektrik M.O. (1954),
Gemi M.O. (1954), Harita ve Kadastro M.O.
(1954), İnşaat M.O. (1954), Kimya M.O.
(1954), Maden M.O. (1954), Makine M.O.
(1954), Mimarlar O. (1954), Orman M.O.
(1954), Ziraat M.O. (1954), Gemi Makineleri İşletme M.O. (1960), Şehir Plancıları
O. (1968), Fizik M.O. (1970), Metalürji M.O.
(1970), Meteoroloji M.O. (1970), Petrol M.O.
(1970), Jeoloji M.O. (1974), İç Mimarlar O.
(1976), Jeofizik M.O. (1986), Çevre M.O.
(1992), Tekstil M.O. (1992), Peyzaj Mimarları O. (1994), Gıda M.O. (1996), Bilgisayar
M.O. (2012)’dır. TMMOB, odalarının kendi
eşdeğeri kuruluşlarla kurdukları ilişkilerine
bağlı olarak Dünya Mühendislik Birlikleri
Federasyonu’nun (WFEO) üyesidir [7].
TMMOB Yasası’nda Birliğin
amaçları şöyle sıralanmıştır:
1- Günün gerek ve koşullarına ve mevcut
olanaklara göre, yasa ve tüzük hükümleri
içinde kalmak üzere, mühendis ve mimarları meslek kollarına ayırmak, meslek ve
çalışma konuları aynı ya da birbirine yakın
bulunan mühendis ve mimarlık grubu için
Odalar kurmak.
2 - Mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının ortak gereksinmelerini karşılamak, mesleki etkinlikleri kolaylaştırmak,
mesleğin genel yararlara uygun olarak
gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde
dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere,
meslek disiplinini ve ahlakını korumak;
kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının
bulunmasında, korunmasında ve işletilmesinde, çevre ve tarihi değerlerin ve
kültürel mirasın korunmasında, tarımsal
üretiminve sanayi üretiminin artırılmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kalkınmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve
etkinliklerde bulunmak.
3 - Meslek ve çıkarları ile ilgili işlerde,
resmi makamlar ve öteki kuruluşlar ile
işbirliği yaparak gerekli yardımlarda ve
önerilerde bulunmak, meslekle ilgili bütün mevzuatı, normları, bilimsel şartnameler, tip sözleşmeler ve bunlar gibi bütün bilimsel evrakı incelemek ve bunların
değiştirilmesi, geliştirilmesi ya da yeniden
konulması yolunda önerilerde bulunmak.
4 - TMMOB, mesleki, ekonomik, sosyal ve
kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendisleri ve mimarları temsil etmek, onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek,
mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini
sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini
yaratmak. Bu amaçla mesleki alanlarıyla
ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal,
siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını
derinlemesine kavramak, yorumlamak
ve toplumu bilgilendirmek. Bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için
öneriler geliştirmek ve bunların yaşama geçirilmesi için mücadele etmek ve
bunların gereği olarak en genel anlamda
bağımsız ve demokratik bir Türkiye’nin
oluşturulması yönündeki çalışmalarını
bütüncül bir anlayışla ve etkinleştirerek
sürdürmektir [7].
Türk Mühendis
ve Mimar Odaları
Birliği (TMMOB)
7303 sayılı Yasa,
66 ve 85 sayılı
Kanun Hükmünde
Kararnamelerle
değişik 6235
sayılı Yasayla
1954 yılında
kurulmuştur.
TMMOB tüzel
kişiliğe sahip,
Anayasanın 135.
Maddesinde
belirtilen
kamu kurumu
niteliğinde
bir meslek
kuruluşudur.
TMMOB’nin, 2014
Aralık Ayı itibari ile
oda sayısı 24, üye
sayısı ise 467 bin
344’tür.
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Hem 1961, hem de 1982 Anayasası’nda
düzenlenen kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşları, devletin yönetimine
demokratik yollardan katılımın sağlandığı gruplardandır. 1982 Anayasası Madde 135’de, Kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşları ve üst kuruluşları;
belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî
faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin
genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının
birbirleri ile ve halkla olan ilişkilerinde
dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak
maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda
-49-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
gösterilen usullere göre yargı gözetimi
altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel
kişilikleridir. Anayasal bir kurum olan
TMMOB federasyon niteliğindedir. Görev
ve yetkileri Anayasayla belirlendiği için
Mühendis ve Mimarlık alanında TMMOB
dışında başka bir meslek grubu bulunmamaktadır. Üniversitelerimizin ilgili
fakültelerinden mezun olan mühendis
ve mimarlar TMMOB’ye bağlı meslek
odalarına üye olmak zorundadır. Bu
durum TMMOB’yi Türkiye’de ikinci en
büyük sivil toplum kuruluşu haline getirmiştir. TMMOB, üye sayısını zaman
zaman kamuoyunda güç unsuru olarak
kullanmaktadır. Bazen üyesi olduğumuz halde kabul edemeyeceğimiz eylemlere şahit olunmaktadır. Bu durum
birçoğumuz açısından kabullenilmesi
mümkün olmayan sonuçlar ortaya koyabilmektedir. Oysa TMMOB statüsünde federasyon türü yeni bir yapılanma
oluşturulması halinde, meslektaşlarımızın başka bir meslek kuruluşuna
üye olması sağlanacaktır. Sendikalar
örneğinde olduğu gibi… Böylelikle mühendis ve mimarlarımız meslek kuruluşunu seçebilme imkanına sahip olacak ve daha fazla demokratik katılım
sağlanacaktır.
Anayasanın 135. Maddesinde, meslek
kuruluşları olarak meslek odaları ve üst
kurul olarak da TMMOB nitelendirilmektedir. Aslında TMMOB bir şemsiye
kurum niteliğindedir. Tüzüğünde yer
alan ve yukarıda tanımlanan amaçlarına yönelik faaliyetlerini yürütmesi
gerekir. TMMOB gerek meslek odalarının kendi iç işleyişinin kanunlara uygun yürütülmesi gerekse odalar arası
koordinasyonu sağlamakla yükümlüdür. Meslek odaları mevzuata uygun
olarak kendileri için tanımlı meslek
alanlarında faaliyetlerini sürdürürler.
Bir meslek grubunun bir başka meslek
grubunun girişine kanunen izin verilemez. TMMOB bu meslek kuruluşları
arasındaki koordinasyonu mevzuata
uygun olarak sağlamakla yükümlüdür. Ancak Türkiye’de görünen o ki, bu
hususlara pek de dikkat edilmemektedir. Örneğin 2012 yılında Isparta’da
düzenlenen Mühendislik Haftası etkinlikleri kapsamında bir panelde Jeoloji Mühendisleri Odası Genel Başkanı
Sayın Dündar Çağlan‘a sorulan “planlı
alanlar tip imar yönetmeliğinin 57.
Maddesinin uygulaması gerektiği” yönündeki bir soruya; “Hocam bu sorun-
-50-
lar çözülmez, çünkü Türkiye’de işsizlik
var, herkes birbirinin alanına giriyor”
biçimindeki cevap, TMMOB’nin görevini yerine getirmediğini göstermektedir.
Yine Erzurum Palandöken’de kayak tesislerindeki kulelerin çöküşüne sebep
olan olayların benzer şekilde uygulama
eksikliğinden kaynaklı olduğunu söylemek yanlış olmaz. 2011-2012 yıllarında
Jeofizik Mühendisliği Isparta İl Temsilciliği yaptığım dönemde Isparta Belediyesi ile karşılaştığımız birçok mesele
TMMOB’nin sorun çözmedeki yetersizliğinden kaynaklanmıştır. Bunun gibi
halen devam eden çok sayıda sorunun
olduğunu da ayrıca belirtmek isterim.
MÜHENDİSler VE MİMARLAR
MESLEK ÖRGÜTÜNÜ SEÇME
HAKKINA SAHİP OLMALI
Mühendisler ve mimarlar bir ülkenin
kalkınmasında en önemli dinamiklerden biridir. TMMOB’nin bu durumu,
ülkemiz gelişmesine katkı yapmazken
meslek odaları arasındaki çekişme de
ülkemize zarar vermektedir. Bu du-
rum üniversitelerdeki bölümlere dahi
yansımaktadır. Üretimde interdisipliner çalışmanın olmazsa olmaz olduğu
günümüzde sinerjiyi ortadan kaldırmaktadır. Bütün bu olumsuzlukların
yanında bir de TMMOB’nin ideolojik
bakış açısı kutuplaşmayı körüklemektedir. Tüm bunlarla birlikte ülkemizde büyük projelerin durdurulmasına
yönelik özellikle Mimarlar Odası’nın
başlattığı mahkeme süreçleri, ülkemiz
kalkınmasının önüne kurulan bir set
haline gelmektedir. Bu sayılan nedenlerden ötürü Türkiye’nin gündeminde olan yeni anayasa çalışmalarında
meslek örgütlerinin çeşitlendirilmesinde fayda vardır. Oluşturulacak yeni
yapıda mühendis ve mimarlar meslek
örgütünü seçme hakkına sahip olmalıdır. Bu durum kamu yararına çalışan dernekler statüsünde olan meslek
örgütlerinin daha katılımcı olmasını
sağlayacaktır. Rekabet koşullarının
oluşturulmasına bağlı olarak özellikle
üretim alanlarının genişletilmesi ve
sürdürülebilmesine olanak verecektir.
KAYNAKLAR
[1] Günday, M., Tekinsoy, O., Mısır, M. B., Çamurdan,
Y. B. (2012). Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek
Kuruluşları Raporu, Ankara Diş Hekimleri Odası, Ankara.
[2] http://www.conseil-etat.fr/fr/presentation-des-grandsarrets/tribunal-des-conflits-22-janvier-1921-.html
[3] Senar, N. ve Kaya, Z. (2006). Türkiye Esnaf ve
Sanatkârları Konfederasyonu, Esnaf ve Sanatkâr
Meslek Kuruluşları İçin Ülke Örnekleri İle AB’de Mesleki
Eğitim ve AB ve AB Mali Kaynakları Rehberi, Ankara.
[4] DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı AB Genel Müdürlüğü)
(2008). “Avrupa Birliği Ülkelerindeki Meslek Kuruluşları
Hakkında Bilgi Notu”, Ankara.
[5] DDK (Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
Kurulu) (2009). Kamu Kurumu Niteliğindeki
Meslek Kuruluşlarının Teşkilat ve Mali Yapıları,
Denetimleri, Organlarının Seçimlerine Dair esasların
Değerlendirilmesi ile Bunların Etkin ve Verimli Şekilde
Hizmet Yürütmelerinin ve Geliştirilmesinin Sağlanması
Amacıyla Alınması Gereken Tedbirler, Araştırma
İnceleme Raporu, Ankara.
[6] Çaha, Ö., Yayla, A. ve Şahin, Y. (2013) Türkiye’de
Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları
Kamuoyu Araştırması, Uluslar arası Sivil Toplumu
Destekleme ve Geliştirme Derneği, Ankara
[7] http://www.tmmob.org.tr/sayfa/tmmobhakkinda#sthash.r9vbMgXK.dpuf
MAKALE
DOSYA
-51-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
Abdurrahman MANSUR Mimar
TMMOB VE MİMARLAR ODASI
Akademik meslek odalarıyla özellikle TMMOB
bünyesindeki odalarla ilgili şikayet konuları,
idari şemanın, insan kaynağı yapısının ve kamu
ile üniversiteye alımda belirlenen standartların
sonuçlarıdır. Tüm büyük meseleler tahlile ve
aynı anda tüm yönleriyle ele alınarak çözülmeye
muhtaçtır.
1.İDARİ ŞEMA
Yönetenlerin değişmesinin yönetim tarzını pek değiştirmediği durumlar idari yapılanmada çarpıklığa işaret eder.
2. İNSAN KAYNAĞI YAPISI
Doğal olarak meslek erbabının genel yapısı oda yönetimlerine doğrudan yansımaktadır.
1.1. Yarım yüzyılı aşan mevzuatı, 25 meslek odası ve yaklaşık 500 bin üyesiyle
hantallaşan TMMOB çatısı kaldırılmalıdır. Böylece odaların üst düzey yöneticilerinin gündeminden TMMOB prosedürü,
bürokrasisi meşgalesi kalkmış olacak,
kendi mesleki alanlarına odaklanabilecek, daha özgür hareket edebileceklerdir.
Odalar tek başlarına ya da yakın odalarla
kümeler oluşturarak, faaliyetlerini daha
rahat yürütebilirler. Örneğin, Mimarlar Odası, Peyzaj Mimarları Odası, Şehir
Plancıları Odası, İç Mimarlar Odası, Endüstriyel Tasarım gibi odalar “Tasarım
Odaları Birliği” gibi kendi aralarındaki
protokole dayalı üst birlik ya da küme
oluşturabilir. Mühendis odalarında da
benzer kümelenmeler olabilir.
2.1. Niteliği artırmanın birinci aşaması,
öğrencilikte yeterli eğitim ve öğretim sürecinin sağlanmasıdır. Mimarlık ve Şehir
Planlama eğitiminin hem süre hem içerik
açısından oldukça yetersiz olduğunu belirtmekte fayda var. Mimarlık eğitimi için
4 yıllık süre yetersizdir. Mesleğini, bilgisayar programı kullanmayı bilmekten ibaret
zanneden yeni mezunlar var. Bu durumun
ülkemize ve şehirlerimize ödettiği ictimai
ve iktisadi bedeller çok fazladır ve apayrı
inceleme konusudur. Meslek odaları meslek üyeleri tarafından yönetildiğine göre,
meslek erbabının çok yönlü olması, idarecilik, siyaset, ticaret, iktisat, hukuk, ekoloji vb. tüm alanlarında en azından kısmi
donanıma sahip olması üyelerini, şehri ya
da ülkeyi ilgilendiren karar ve tavırlarının
sağlığı açısından önem arzetmektedir.
2.2. İkinci aşama, örgün eğitimden sonra çıraklık süresi tamamlandıktan sonra
meslek unvanı kazanılması konusudur. Bu
süre eğitim ile iş hayatı arasında en az 1 yıl
özel sektörde fiili çalışma sürecidir. Çıraklık,
işveren tarafından belgelendirilen, Meslek
Odası tarafından denetlenen, okul döneminin muhasebesinin yapıldığı ve eksiklerinin tamamlandığı, iş hayatına hazırlanılan,
tecrübenin yanında mesleki değerlerin de
kazanıldığı, çok önemli aşamadır.
1.2. Ayrıca aynı meslek grubuna hitap eden
odaların büyükşehirlerdeki şube sayısının,
belirli üye sayısı ve oranı şartları ile birden fazla olabilmesi, rekabeti, hizmeti ve
katılımcılığı artıracaktır. Bursa örneğinde
400 mimarlık bürosu ve bin 200 oda üyesi
sözkonusudur ve 2 ya da 3 şube tarafından
temsil edilebilir. Meslek odası yöneticiliğinin atlama taşı, en azından reklam aracı
olarak kullanılmasının cazibesi azalacaktır.
Odaların üyeleriyle yazılı, yönetici ve personelinin yüzyüze iletişim dili, otoritenin
tebayla iletişim tarzından farklı olmalıdır.
Değerleri temel alan Anadolu’nun Ahilik
geleneği meslek odalarında hissedilmelidir.
-52-
1 Lisans eğitimi eğitim, öğretim, staj,
değerler eğitimi ( okul + işveren )
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
“Memurların fesadı hükümdarlarının
fesadı iledir. Hükümdarların fesadı da
ulemanın bozulmasıyladır. Alimlerin
bozulması ise mal ve mevki sevgisi iledir. Dünya sevgisi içini kaplayan bir
kimse bayağı insanları bile irşad edemez, nerede kaldı hükümdarlar ve büyükleri irşad.” İMAMI GAZALİ
MAKALE
2 Çıraklık dönemi değerler eğitimi, tecrübe ( işveren + meslek odası )
3 Mesleki ünvan ve faaliyet iş
hayatı ( özel sektör + kamu + üniversite
+ meslek odası )
Çıraklığını tamamlamak; yetki kullanmanın, kamuya ya da yüksek lisansa
başvurmanın önşartı olmalıdır. İmzacılık denen sorumsuzluğun, hastalığın
ve haksız rekabetin bir miktar önüne
geçecektir. Diploma sahibi olmak ile
meslek sahibi olmanın farkı öğrenilmiş olmalıdır. Örneğin; yerini bilmediği, projesini görmediği inşa projelerine
şantiye şefi olarak imza atan mimarlar
DOSYA
ve mühendisler, işini hakkıyla yapmaya çalışan diğer meslekteşlarının hem
maddiyatına hem de itibarlarına zarar
vermektedir.
“Çıraklığını yapmadığın işin ustalığını
yapmaya kalkma.” ATASÖZÜ
3. KAMUYA VE
ÜNİVERSİTEYE ALIM
Liyakat ve ehliyet en öcelikle, kamuya
ve üniversiteye personel alımında dikkate alınması gereken husustur ki mesleki,
dolayısıyla eğitim sürecinin standartları
büyük ölçüde bu aşamada belirlenmiş
olur. Aranmayan standartlar ve nitelik-
ler azalmaya ve yok olmaya gider. Devletin ve üniversitenin alım standartları,
yaygınlaşan ve yeterli görülen standartlar
haline gelmektedir, müracaat sayısının
çokluğu bu etkiyi artırmaktadır. Çıraklığını yapmak yani asgari olgunluk başvuru şartı olmalıdır. Kritere dayanmayan
alım süreçleri, eğitim sürecine, kişisel ve
ülkesel gelişmeye, iş ve çalışma ahlakına
zarar vermektedir. En büyük işveren devlettir ve işler bürokrasi ile yürümektedir.
3.1. Yetersiz bilgi, yetersiz tecrübe ve
yetersiz mesleki kültür ve ahlakı oluşmamış, sadece diplomaya sahip kişinin kamuya alınması, öğrenene kadar
geçen sürede devletin en azından 1 yıl
karşılıksız harcama yapmasına sebep
olmaktadır. Öğrenme sürecinde önemli
şeyleri önemsiz, önemsiz şeyleri önemli
gören uygulamalar, işi için kuruma gelen vatandaşa olumsuz tavırlar, kamu
kaynaklarının israfı gibi hususlar dikkat
çekmektedir. Yıllara göre memurluk sınavına hazırlanmak için dersaneye giden
ve sınava giren mezun sayısı katlanarak
artmış, hatta okulun 3. sınıfında hazırlığa başlayan, ülke ve milleti için ideali
olmayan öğrenciler ortaya çıkmıştır.
Meslek ve iş hayatının ilk yılları verimsiz
daha da kötüsü zaman, iş, enerji ve değer
kaybıyla geçmiş olmaktadır.
3.2. Ehliyetsiz akademik kadronun
hangi vasıfta öğrenci yetiştireceği konusu izaha gerek olmayacak kadar
açıktır. Öyle örnekler sözkonusudur
ki akademilerin saygınlığına gölge
düşürür. Başta Yüksek Lisans başvurularında, bilgi, tecrübe, değer ölçüleri
aranmaz ise kadroları yetiştiren akademik kadroların niteliksizliği problem olarak karşımıza çıkar ve bu kısır
döngüye dönüşür. Şöyle ki iyi kadrolar
seçilemezse iyi kadrolar yetişmez, iyi
kadrolar yetişmezse iyi kadrolar seçilemez. Bu kısır döngü tuzun kokması
demektir ve toplumu felakete sürükler.
Akademik kadronun nitelik yönünden
yetersizliği, tek yönlülük, pratikten
uzak kalma, etik değerler, akademik
kariyer-maddiyat ilişkisi gibi başlıklar
halinde ayrıca konu başlığı ile değerlendirilmesi daha uygundur. İlmin ve
ilimle ilgili kavramların şerefiyle ilgili,
özellikle ilim öğrenmenin amacının ne
olup olmamasıyla ilgili çokça Hadis-i
Şerif bulunmaktadır.
-53-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
Şenol ARSLAN ELEKTRİK MÜHENDİSİ
TÜRKİYE’DE MÜHENDİS VE MİMAR
ÖRGÜTLENMESİNİN KISA TARİHİ
türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)
7303 sayılı Yasa, 66 ve 85 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerle değişik 6235 sayılı Yasayla 1954
yılında kurulmuştur. TMMOB tüzel kişiliğe sahip,
Anayasanın 135. Maddesi’nde belirtilen kamu
kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur.
Kuruluşunda 10 odası ve 6822 üyesi bulunan
TMMOB’nin bu gün itibarı ile oda sayısı 24’e üye
sayısı ise 31 Aralık 2015 tarihi itibarı ile 488 bin
193’e ulaşmıştır. TMMOB çalışmalarını 24 Oda, bu
Odalara bağlı 212 Şube, 31 bölge temsilciliği, 66 il
temsilciliği, 374 ilçe temsilciliği ile sürdürmektedir.
TMMOB’ye bağlı Odalara 87 farklı mühendislik,
mimarlık ve şehir plancılığı disiplininden mezun
olanlar üyedir.
TMMOB’nin Kuruluşuna Kadar
Bu kısa tarihçe, ulaşılabilen belgeler ışığında 1954 yılı öncesinin önemli sayılabilecek olaylarına, Odaların kuruluşlarına, TMMOB Yasasındaki değişikliklere
değinmektedir.
Osmanlı Döneminde İlk
Örgütlenmeler
Avrupa’da ve ABD’de 19. yüzyılın ortalarında başlayan mühendis ve mimar örgütlenmesi, ülkemizde 2. Meşrutiyet ilk
birlikte başlamıştır. 1908’de İstanbul’da
çok sayıda sivil örgütün kurulduğu bilinmektedir. Bunlardan birisi de Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti’dir.
Cemiyetin yayın organında “Osmanlı
Mühendis ve Mimar Cemiyeti’nin Tarihçesi” başlığı altında yayınlanan yazıda şu
görüşlere yer verilmiştir: “Vatanımızda
bilim ve fen tabii ki layık olduğu aşamaya erişemedi. Tanrıya şükürler olsun
ki geçen yıl elde ettiğimiz Meşrutiyet
yönetimi, zulüm baskısını paramparça
ederek, her türlü engeli ortadan kaldırdı
ve muhtelif meslek ilgilisinin tek başına
ya da topluca çalışabilmesini sağladı. Özgürlük nimetinden beklenilen yararları
-54-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
MAKALE
bir an önce hayata geçirmek ve birlik gücünün bireysel güçten daha açık ve daha
esaslı bir şekilde yararlı hizmetler doğuracağı kuramı çerçevesinde toplanma amacı, Osmanlı mühendis ve mimarlarında
bir birleşme düşüncesi oluşturmuş idi. Bu
şekilde hazırlanmış görüşler, yapılacak bir
çağrıyı beklerken, Mimar Kemalettin Bey
fen mensuplarını birleşmeye davet etti ve
bu suretle arkadaşlarından önce davrandı.
Osmanlı fen mensuplarının bu çağrıya
hemen uyması ve bir araya gelme teklifinin uygun bulunması sonucunda Osmanlı
Mühendis ve Mimar Cemiyeti adıyla bir
örgüt kurulmasına karar verildi.”
Yine aynı dergide yayınlanan dernek tüzüğünün amaç maddeleri arasında “Osmanlı
mühendis ve mimarlarının hukukunu
muhafaza etmek” ilk sırada yer almaktadır. Cemiyet 1912 yılında etkinliklerini
askıya almış ve 1919’da yeniden çalışmalarına başlamış ve 1922 yılına kadar
varlığını sürdürmüştür. Cemiyet yabancı
ülkelerden mühendis ve mimar getirilmesine karşı Osmanlı mühendis ve mimarlarına öncelik verilmesini savunmuştur.
İstanbul’un topografik haritasının çıkarılmasına Cemiyet olarak talip olunmuştur,
işin yabancı mühendislere verilmesi üzerine Cemiyet üyelerinin bu işleri Osmanlı
mühendis ve mimarlarının yapabileceğini
ve hiç olmazsa beş Osmanlı mühendisinin
bilgilerini artırmak amacıyla yabancıların
yanında çalışmalarına izin verilmesini
istediklerini “Şura-i Devlete” dilekçelerle
ilettikleri bilinmektedir.
1912 yılından sonra “Association des Architectes et ingeniuers en Turquie” [Türkiye’deki Mimar ve Mühendisler Derneği]
Fransızca adlı bir örgüt daha kurulmuştur.
Bu örgütün tüzüğünde, Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti’nin aksine, üyelik
için “Osmanlı tabiiyetini haiz bulunma”
koşulu bulunmamaktadır. Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti’nin çalışmalarının durduğu bu dönemde, bu yeni
örgütün Türk mühendis ve mimarlığının
örgütlenmesine karşı bir hareket olduğu
şeklinde yorumlanmaktadır. 1919 yılında “Mühendis Birlik Yurdu”, 1923 yılında
“Türk Mühendisleri Ocağı” ve 1925 yılında
Türk Mimar ve Mühendis Cemiyeti” kurulduğu belirtilmektedir.
Cumhuriyet Döneminde
İlk Örgütlenmeler
Cumhuriyet’ten sonra ilk örgütlenmeler
17 Mayıs 1926 yılında kurulan ve merkezleri Ankara’da bulunan Türk Mühendisler
1912 yılından
sonra
“AssocIatIon
des ArchItectes
et IngenIuers
en TurquIe”
[Türkiye’deki Mimar
ve Mühendisler
DeRNeği]
Fransızca adlı
bir örgüt daha
kurulmuştur.
Bu örgütün
tüzüğünde,
Osmanlı
Mühendis ve
Mimar Cemiyetinin
aksine, üyelik
için “Osmanlı
tabiyetini haiz
bulunma” koşulu
bulunmamaktadır.
DOSYA
Birliği ve Türk Yüksek Mühendisler Birliği
adı altında gerçekleşmiştir. Birliklerin tüzükleri temelde aynıdır. Amaçlar arasında
“memleketin ilerlemesine ve milli iktisadın inkişafına ve kuvvetlenmesine hizmet
emeli ile mesleğin yükselmesine çalışmak”, “meslek haklarını ve azanın ihtiyaç
ve menfaatlerini temin ve himayeye, mühendisler arasında tanışma ve tesanütün
artmasına hizmet etmek”, “başka memleketlerden mühendis getirilmesine ihtiyaç kalmayacak derecede meslektaşların
yetiştirilmesi için gençliğin mesleğe karşı rağbetini artırmaya; sermaye getirme
mecburiyeti olmadıkça, memleketimizde
yapılarak inşaatın Türk mühendis ve müteahhitlerine yaptırılmasını ve memlekette yerli ve ecnebi müesseselerde Türk
mühendislerinin çalıştırılmasını temine
çalışmak” yer almaktadır.
Bu örgütü 18 Şubat 1927 tarihinde kurulan Türk Yüksek Mimarlar Birliği izlemiştir. Birliğin amacı; “Türk yüksek mimarları
arasında fikri ve mesleki dayanışmayı
temine, memleket içinde ve dışında Türk
mimarisini ve mimarlığını tanıtmaya,
Türk mimarlık sanatının ve inşaat bilgisinin beynelmilel terakkilere göre inkişafına
ve Türk yüksek mimarlarının mesleki, iktisadi ve hukuki menfaatlerini korumak”
olarak belirtilmektedir.
Daha sonraları bu örgütlere çeşitli tarihlerde uzmanlık dallarında örgütler eklenmiştir. Bunlar arasında kurulduktan sonra başka bir örgütle birleşenler bulunmaktadır.
1954 yılında kabul edilen TMMOB Yasası
uyarınca oluşturulan “Müteşebbis Heyet”
içinde, Bayındırlık Bakanlığı temsilcilerinin
dışında Türk Yüksek Mühendisler Birliği,
Türk Mühendisler Birliği, Türk Yüksek Maden Mühendisleri Birliği, Karabük Ağır Sanayi Mühendisleri Derneği, Türk Mühendis
Jeologlar Derneği, Harita ve Kadastrocular
Derneği, Türk Ormancılar Cemiyeti, Türk
Yüksek Ziraat Mühendisleri Birliği temsilcileri yer almışlardır.
1954 Yılına Kadar Yasal Süreç
Mühendislerin ve mimarların yasayla
kurulu bir örgüte kavuşturulması için
çalışmaların 1926 yılına kadar uzandığı
tahmin edilmektedir. Bu çalışmaların ilk
ürünü 1927 yılında alınmış ve 1035 sayılı
Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun
çıkmıştır. Kanun teklifinin gerekçesinde
“son zamanlarda hiçbir sıfat ve salahiyeti
olmadığı halde mühendis ve mimar ismini taşıyanların tûrediği” belirtilmektedir.
Yasa teklifinin Bayındırlık Komisyonu
-55-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
raporunda ise “Memleketin en uzak köşelerine kadar imalat ve inşa ruhunun nüfuz
eylemesinden bilistifade yerli ve yabancı
birçok kimseler mühendis ve mimarlık
gibi uzun ve yorucu tetkik ve araştırmaya
muhtaç mesleklerin namlarını kendilerine
izafetle büyük ve muhteşem ve iri inşaatları deruhte ettikleri ve yaptıkları işlerin ise
ekseriye üzücü surette neticelendiği görülmekte olmasından dolayı doktorluk ve avukatlık ve sair mesleklerde olduğu gibi mühendislik ve mimarlık işlerinin de mesleği
üzerinde uğraşmış ve alışkanlıklar peyda
etmiş ehillere tevdii zamanı gelmiş olduğu”
belirtilmiştir. Yasayla yüksek mühendislik
ve yüksek mimarlık tanımlanmakta, bu
tanımlara uymayanların mühendislik ve
mimarlık unvan ve yetkisiyle mesleklerini
uygulamaları yasaklanmaktadır. Bu yasa
1936’da çıkarılan 3077 sayılı yasa ile değiştirilmiş ve bugün halen yürürlükte olan
1938 yılında 3458 sayılı yasa ile ortadan
kaldırılmıştır. Bu yasalarla, mühendis ve
mimarların mesleki tanınırlığı bir aşama
kaydetmiştir. Ancak, daha sonra TMMOB
Yasası’nın gerekçesinde de yer aldığı gibi
“görev ve yetkileri kanunla belirlenmiş”
bir yapılanma çalışmaları sürmüştür. Bu
çalışmalarda özellikle avukatların, hekimlerin yasayla dayanarak örgütlenmeleri
örnek oluşturmuştur. Kısaca, Barolar önce
1876 yılında, daha sonra da 1924 yılında
Avukatlık Kanunu ile yasal örgütlenme
dayanaklarına kavuşmuşlar. Aynı şekilde
hekimler de 1929 yılında çıkarılan Etıbba
[Tabipler] Odaları Nizamnamesi ile bu olanağı elde etmişlerdir.
Mühendis ve mimarların yasal bir statüye
kavuşmaları konusu 3458 sayılı yasa ile
ilgili olarak Maarif Vekilliği, Başbakanlığa
yazdığı yazıda “Serbest çalışan mimarları
ve mühendisleri organize edecek olan Mimar Odaları ve Mühendis Odaları nizamnamelerini resmi mahiyete sokacak olan
maddelerin kanuna ilavesi yerinde olacağını” bildirmektedir. Ayrıca bu yasa teklifinin TBMM’de görüşülmesi sırasında, Trabzon Milletvekili Mühendis Mithat Aydın
şu talepte bulunmaktadır: “Sayın Nafıa
ve Dahiliye vekillerimizden, memlekette
vatandaşların bu hususta yekdiğerine karşı vaziyetlerini bildirecek, yani ustaların
mühendis ve iş sahalarının vaziyetlerini
iyi bir nizam içerisine koyabilecek bir talimatname, bir nizamname veya kanun vücuda getirmelerini çok istirham ederim.”
Ulaşabilen belgelerden birisi olan Türk
Yüksek Mühendisleri Birliği’nin 16. Yıllık
Umumi Kongreye Ait Raporlar, Kararlar
-56-
ve Zabıtlar Broşüründen anlaşıldığı üzere, Türk Yüksek Mimarları Birliği, 1939
yılında “Türk Yüksek Mimar Odaları Kanun Projesi” hazırlayarak Bayındırlık
Bakanlığı’na iletmiştir. Bakanlık ise “gerek
mimarlarla mühendislerin iş sahasındaki
sıkı münasebetleri bakımından gerek mühendisler için buna uygun olabilecek hak
ve çıkarların incelenmesi” için taslağı Türk
Yüksek Mühendisler Birliği’ne göndermiş,
Birlik de bu taslak yerine daha kapsamlı
olan “Türk yüksek mühendisleri ve yüksek
mimarlarının salahiyetleri ve bunlara ait
olarak kurulacak birlikler hakkındaki kanun projesini” hazırlamıştır. Türk Yüksek
Mimarlar Birliği Nizamnamesi’nin 1939
yılında tasdik edilmiş yayınında ise “yakında büyük bir alaka ile bek¬lediğimiz
Yüksek Mimar Odaları Kanunu’ndan” söz
edilmektedir. Bir başka belgeden de, 1947
yılında İstanbul Yüksek Mühendisler Birliği ile Türk Yüksek Mimarlar Birliği’nin
İstanbul şubesiyle yaptığı görüşmelerden
sonra Türk Yüksek Mühendisler ve Yüksek Mimarlar Odaları Kanun Tasarısı’nın
hazırlandığı anlaşılmaktadır. Tasarının 1.
maddesinde “Bütün inşaat, makine, elektrik, gemi inşaatı, maden, mensucat, topografya ve jeodezi ve kimya mühendislerini içine alan bir Mühendisler Odaları ile
bütün mimarları içine alan bir Mimarlar
Odaları kurulmuştur” denilmektedir. Tasarının Mühendisler Odaları ve Mimarlar
Odaları İttihadı [Birliği] bölümünde ise,
İttihadın [Birliğin] amacı “odalar arası
müşterek mesleki meseleleri, odaların
göstereceği lüzum veya devletin bir müracaatı üzerine ele almak ve yalnız o mesele ile ilgili odalar delegelerinin iştirakiyle
sonuçlandırmak” olarak belirlenmektedir.
Mühendis ve mimar hareketinin 1940’larda da yabancı mühendis ve mimar çalıştırılmasına karşı tutumu sürmüştür.
Mühendisleri ve mimarların ilk kitlesel
hareketi olduğunu tahmin ettiğimiz olay
şudur: İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi
binasının projelerinin Amerikalı mühendis ve mimarlara yaptırılmak istenmesini
protesto etmek üzere, 1949 yılında Türk
Yüksek Mühendisler Birliği ile Türk Yüksek Mimarlar Birliği ortak bir yürüyüş düzenlediler. Kızılay’dan Ulus’a kalabalık bir
mühendis-mimar topluluğu yürüdü. Ayrıca, 1953 yılında, o zamanki Bayındırlık
Bakanlığı’nın Almanya’dan getirttiği yirmi
mühendis ve mimarı çalıştırması üzerine, Türk Yüksek Mühendisler Birliği,üyesi
olan Bakan Kemal Zeytinoğlu’nu onur
kuruluna verme girişimi olmuştur. Şim-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
diki TMMOB Yasası için ise ilk kanun
teklifi 1951 yılında Himmet Ölçmen
tarafından “Mühendis ve Mimar Odaları Birliği” adıyla, ikinci kanun teklifi ise
1952 yılında Süleyman Kuranel tarafından “Türkiye Mimarlar ve Mühendisler
Odaları adıyla verilmiştir. Bilindiği gibi
TMMOB Yasası 1954 yılında kabul edilmiş ve böylece, mühendis ve mimarların kendi ülkelerinde yabancı mühendisler karşı haklarını almaya, toplum
nezdinde varlıklarını kabul ettirmeye ve
bunu yasal bir dayanağa bağlama çalışmaları belirli bir sonuca ulaşmıştır.
TMMOB’NİN VE ODALARIN
KURULUŞLARI
İlk Kuruluşlar
TMMOB ve Odaların kuruluşu 6235 sayılı TMMOB yasasının geçici 2. maddesi
uyarınca gerçekleşmiştir. İlgili maddeler
şöyledir:
Muvakkat Madde 2- Bu kanunun neşri
tarihinden itibaren bir ay içinde Bayındırlık Vekaleti’nin teşebbüsü ile mezkur
tarihte faaliyet halinde bulunan mesleki birliklerce gönderilecek ikişer temsilci
ile Bayındırlık Vekaleti’nin tayin edeceği
beş temsilciden müteşekkil müteşebbis
heyet Bayındırlık Vekaleti’nde toplanır. Kanunun neşrinden itibaren üç ay
içinde Odalar Birliği Talimatnamesiyle
kurulacak odaların hazırlıklarını ve ilk
umumi heyet toplantısı için lüzumlu
diğer bilumum hazırlıkları tamamlar ve
MAKALE
DOSYA
Maden Mühendisleri Birliği, Karabük
Ağır Sanayi Mühendisleri Derneği, Türk
Mühendis Jeologlar Derneği, Harita ve
Kadastrocular Derneği, Türk Ormancılar
Cemiyeti, Türk Yüksek Ziraat Mühendisleri Birliği temsilcileri katılmışlardır.
1954 yılında kurulan ilk odaların üye kaydı
Odanın Adı
Üye Sayısı
Elektrik
672
Gemi
96
Harita ve Kadastro
62
İnşaat
2.371
Kimya
312
Maden
313
Makina
902
Mimarlar
746
Orman
615
Ziraat
733
Toplam
ilan eder. Kanunun neşrinden itibaren altı
ay içinde o tarihte faaliyette bulunan birlikler umumi heyetlerini toplayarak üç kişiden az olmamak üzere kayıtlı azalarının
yüzde beşi nispetinde delegelerini seçer,
bunların isim ve adreslerini Bayındırlık
Vekaleti’ne bildirir. Vekaletçe bir ay içinde
birliklerce seçilen delegelere yazılı davetiye gönderilerek toplantıya davet olunur.
Toplanan bu heyet Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği’nin birinci umumi
heyetini teşkil eder.
Umumi Heyet, toplantısını idare etmek
üzere bir reis, iki reis vekili, dört de katip
seçer. Bu heyet kararlarını ekseriyetle verir. Yalnız Talimatnameye alt kararlarda
üçte iki ekseriyet aranır.
Muvakkat Madde 3- Birinci Odalar Birliği
Umumi Heyeti’nin vazifeleri: a) Müteşebbis heyet tarafından hazırlanmış bulunan
Odalar Birliği Talimatnamesi’ni müzakere
ve kabul etmek; b) Kurulması icabeden ve
müteşebbis heyet tarafından hazırlanmış
olan odaları tespit etmek ve oda teşkili
mümkün olmayan meslek mensuplarının
hangi odaya kayıtlı olacaklarını tetkik ve
tayin etmek; c) Odalar Birliği İdare Heyetini ve yedeklerini seçmek; ç) Odalar Birliği
Umumi Katibini ve murakıplarını seçmek;
d) Yüksek Haysiyet Divanı azalarını ve yedeklerini seçmek.
TMMOB’nin 1. Genel Kurulu 18-22 Ekim
1954 tarihleri arasında yapılmıştır. Bu kurula Bayındırlık Bakanlığı temsilcilerinin
dışında Türk Yüksek Mühendisler Birliği,
Türk Mühendisler Birliği, Türk Yüksek
6.822
Adı
ODA ADI
KURULUŞ TARİHİ
1
Bilgisayar Mühendisleri Odası
2012
2
Çevre Mühendisleri Odası
1992
3
Elektrik Mühendisleri Odası
1954
4
Fizik Mühendisleri Odası
1970
5
Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası
1960
6
Gemi Mühendisleri Odası
1954
7
Gıda Mühendisleri Odası
1996
8
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
1954
9
İç Mimarlar Odası
1976
10
İnşaat Mühendisleri Odası
1954
11
Jeofizik Mühendisleri Odası
1986
12
Jeoloji Mühendisleri Odası
1974
13
Kimya Mühendisleri Odası
1954
14
Maden Mühendisleri Odası
1954
15
Makina Mühendisleri Odası
1954
16
Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odası
1970
17
Meteoroloji Mühendisleri Odası
1970
18
Mimarlar Odası
1954
19
Orman Mühendisleri Odası
1954
20
Petrol Mühendisleri Odası
1970
21
Peyzaj Mimarları Odası
1994
22
Şehir Plancıları Odası
1954
23
Tekstil Mühendisleri Odası
1992
24
Ziraat Mühendisleri Odası
1954
-57-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
1954 Yılından Sonra
Kurulan Odalar
TMMOB Yasası Odaların kuruluşlarına ilişkin 13. maddede “Lüzum görülen yerlerde
Birlik Umumi Heyeti kararıyla (Türk mühendis ve mimarları odaları) açabilir” hükmünü getirmiştir. Ayrıca 17. maddede “Sayıları oda teşkiline müsait olmayan ihtisas
mensupları Birlik Umumi Heyeti kararıyla
ihtisaslarına göre en yakın odaya ithal olunur” hükmünü getirmiştir. TMMOB Tüzüğünde konu daha ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Tüzüğün 48. maddesinde “Mevcut
olanaklar ve koşullar elverişli ise her meslek dalı için Birlik Genel Kurulu Kararı ile
yalnız bir Oda açılabilir” hükmü getirilmektedir. 49. Maddede ise “Bir Odanın Genel
Kurulunda, Odaya bağlı olan bir meslek
kolu mensuplarının ayrı bir Oda kurmalarının önerilmesine karar verilmesi ya da
Odaya bağlı bir meslek kolu mensuplarının en az üçte ikisinin ayrı bir Oda kurmak
istemesi halinde” konunun TMMOB Genel
Kuruluna getirilmesi gereği ifade edilmektedir. 1954 yılından sonra kurulan Odalar
ve kurulma gerekçeleri, kuruluş tarihleri
sırasıyla, şöyledir:
Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası: Bu Oda 1960 yılında yapılan
TMMOB 7. Genel Kurulu’nun kararıyla kurulmuştur.
Şehir Plancıları Odası: Bu Oda 1968
yılında
kurulmuştur
ve
Mimarlar
Odası’ndan ayrılmıştır. 1967’deki TMMOB
Genel Kurulu’na yapılan başvuru ve alınan kararla kuruluş süreci başlatılmış
ve hazırlanan Şehir Plancıları Odası
Talimatnamesi’nin 31 Ocak 1968 tarihli
TMMOB Yönetim Kurulu kararı ile onaylanması sonucu Şehir Planlama Mimar ve
Mühendisleri Odası kurulmuştur. Odanın
ilk Genel Kurulu 16 Mart 1969 tarihinde
yapılmıştır.
Fizik Mühendisleri Odası: 1970 yılında
Elektrik Mühendisleri Odası’ndan ayrılmıştır. 1957 yılında Ankara Üniversitesi
Fen Fakültesi Fizik Bölümü’nü Fizik Yüksek
Mühendisi olarak bitirenler Türkiye’nin ilk
fizik mühendisleridir. Zaman içinde HÜ
Mühendislik Fakültesi, Gaziantep Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Karadeniz
Teknik Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi,
Fırat Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve
İTÜ Fizik Mühendisliği eğitimi veren üniversitelerimiz olmuşlardır. Giderek sayıları artan fizik mühendisleri, 1970 yılında
-58-
TMMOB’ye bağlı olarak kurulan fizik mühendisleri, 1970 yılında TMMOB’ye bağlı
olarak kurulan Fizik Mühendisleri Odası
çatısı altında toplanmışlardır. MTA; TÜBİTAK, AEK, Meteoroloji gibi araştırma kuruluşlarında, TEK, DSİ, EİEİ, ETİBANK gibi
enerji sektöründe, TRT gibi iletişim sektöründe, üniversiteler gibi eğitim öğretim
alanında, özel ve devlet sektöründe bilgi
işlem teknolojisi ve sağlık-medikalfizik
alanında yoğunluklu çalışan fizik mühendisleri örgütlülüklerini sağlamak için oda
kurma girişiminde bulunmuş ve bunu da
sonuçlandırmışlardır. Günümüzde ise dört
üniversitede; Ankara, Hacettepe, İstanbul
ve İstanbul Teknik Üniversitelerinde ilgili
eğitim yapılmaktadır. Fizik Mühendisleri
Odasına, Fizik Mühendislerinin yanında
Matematik Mühendisleri ile Nükleer Mühendisleri de bünyesinde barındırmaktadır. Hacettepe Üniversitesi ve İTÜ’de ilgili
eğitimler yapılmaktadır.
Metalurji Mühendisleri Odası: Bu Oda
1970 yılında kurulmuş ve Maden Mühendisleri Odası’ndan ayrılmıştır. Metalurji Mühendisleri başlangıçta İTÜ Maden
Fakültesi’nden mezun olmuşlardır. Bu çerçevede de Maden Mühendisleri Odası’nın
kurulması kabul edilmiştir.
Meteoroloji Mühendisleri Odası: Bu
Oda 1970 yılında kurulmuş ve Elektrik
Mühendisleri Odası’ndan ayrılmıştır. Ülkemizde Meteoroloji sektöründe kurumsal
bazda ilk yapılanma 1937’de 3127 sayılı
yasa ile (bugünkü Devlet Meteoroloji İşleri
Genel Müdürlüğü) gerçekleşmiştir. Meteoroloji Mühendisliği öğretimine ise 19531954 öğretim döneminde İTÜ’de başlanmıştır. İlk meteoroloji mühendisleri ise
1959 yılında mesleki hayata atılmışlardır.
Petrol Mühendisleri Odası: Bu Oda 1970
yılında kurulmuş ve Maden Mühendisleri
Odası’ndan ayrılmıştır. Petrol mühendisleri 1970 yılına kadar Maden Mühendisleri
Odası’na kayıtlı olmuşlardır. TMMOB’nin
1970 yılında yapılan 17. Genel Kurulunda
Petrol Mühendisleri Odası’nın kurulması
kabul edilmiştir.
Jeoloji Mühendisleri Odası: Bu Oda 1974
yılında kurulmuş ve Maden Mühendisleri
Odası’ndan ayrılmıştır. Jeoloji mensuplarının mesleki örgütlenmesi 1946 yılında
Türkiye Jeoloji Kurumu Derneği ile başlamıştır. 1951 yılında yine mesleki amaçlı
Jeologlar Derneği kurulmuştur. O dönem-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
lerde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi ve
Ege Üniversitesi Fen Fakültesi’nde yapılan eğitimler sonucunda “jeolog” meslek
unvanını içeren diploma verilmemesi
sonucu eski mezunların jeoloji lisans
olarak aldıkları “Fen Lisans Diplomaları” Türkiye Jeologları Odası kurmalarına
olanak vermemiştir. 1960 yılında İTÜ’de
jeoloji meslek elemanı yetiştirmek amacıyla Jeoloji Mühendisliği bölümü açılmış, bu üniversiteyi ODT, KATÜ, Hacettepe, Ankara8 Üniversitesi ve İstanbul
Üniversiteleri izlemişlerdir. İlk Jeoloji
Mühendisi 1964 yılında mezun olmasına karşın örgütlenme çalışmalarına
1972 yılında başlamıştır. Oluşturulan
50 kişilik kurucu grup çalışmaları yürütmek üzere ülkemiz üniversiteleri ve
dış üniversite mezunlarının her birini
temsil ederek 16 kişiye müteşebbis heyet görevi vermiştir. Bu dönemde Maden Mühendisleri Odası’na kayıtlı 230
jeoloji mühendisi bulunmaktaydı. Heyet gerekli çalışmaları yaparak konuyu
önce Maden Mühendisleri Odası sonra
Birlik Genel Kurulu’na götürmüş ve 18
Mayıs 1974 yılında TMMOB’ne bağlı 17.
oda olarak Jeoloji Mühendisleri Odası
kurulmuştur.
İç Mimarlar Odası: Bu Oda 1976 yılında kurulmuştur. İç mimarlar Güzel
Sanatlar Akademisi’nden ve Tatbiki
Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun
MAKALE
DOSYA
ÇMD Genel Kurulu’nda alınan karar gereğince ÇMD Genel Kurulu’na ÇMO’nun
kurulması istemi istenmiştir. ÇMD Genel Kurulunca olumlu bulunan bu istek
TMMOB 32. Olağan Genel Kurulu’nda
görüşülmüş ve 23 Mayıs 1992 günü
ÇMO’nun kurulması oy birliği ile kabul
edilmiştir.
olmuşlardır. Meslek olarak mimarlıktan
farklı olan iç mimarlar, Mimarlar Odası’na
kayıt olmamışlardır. Konu Mimarlar Odası Genel Kurulu’nda görüşülmeden doğrudan TMMOB’nin Genel Kurulu’na gelmiş ve İç Mimarlar Odası’nın kurulması
kararı alınmıştır.
Jeofizik Mühendisleri Odası: Bu Oda
1986 yılında kurulmuştur ve Maden Mühendisleri Odası’ndan ayrılmıştır. 1956
yılında Türk Jeofizikçiler Derneği’nde örgütlenen jeofizikçiler mühendis unvanı
almaya başladılar ve Maden Mühendisleri
Odası’na kayıtlı oldular. Jeofizik mühendisleri sayılarının artması üzerine, 1986
yılında yapılan TMMOB Genel Kurulu’nda
ayrı bir Oda kurulması kabul edildi.
Çevre Mühendisleri Odası: Bu Oda
1992 yılında kurulmuştur ve İnşaat Mühendisleri Odası’ndan ayrılmıştır. Çevre sorunlarına mühendislik temelinde
çözümler getirmek amacı ile başlayan
Çevre Mühendisliği lisans ve lisansüstü
eğitimi Türkiye’de 70’li yıllarda başlamış
ve bugün Çevre Mühendisliği eğitimi veren 27 üniversiteye ulaşılmıştır. Teknik
kadroların konularında yetkin olabilmeleri üniversite eğitiminin sağlıklı olması
ile birlikte, mesleki açıdan da örgütlü ve
güçlü olmasına bağlıdır. 1980’li yılların
başında bir meslek disiplini olarak ortaya
çıkan Çevre Mühendisleri ilk olarak İnşaat Mühendisleri Odası (ÇMO) bünyesinde
Tekstil Mühendisleri Odası: Bu Oda
1992 yılında kurulmuştur ve Makina
Mühendisleri Odası’ndan ayrılmıştır.
Tekstil Mühendisleri Odası’nın kurulması, ilk kez 1970 TMMOB Genel
Kurulu’nda yeni odaların kurulma tartışmasında gündeme gelmiştir. O yıllarda Türkiye’de tekstil mühendisliği
eğitiminin yalnızca Ege Üniversitesi’nde
olması ve henüz ilk mezunlarını da
yeni verecek olması nedeniyle var olan
üye potansiyeli tamamıyla yurtdışında
eğitim almış tekstil mühendislerinden
oluşmaktaydı. Bu kişiler, Makina Mühendisleri Odası ya da Kimya Mühendisleri Odası kayıt olarak TMMOB içinde
örgütlenmenin güçlüğünü ve yakın gelecekte sayıları artacak yurtiçi mezunu
tekstil mühendisleri ile yeni bir odanın
gerekli olduğunu savunmuşlardır. Ancak Tekstil Mühendisleri Odası 1970
Genel Kurulu’nda kurulması tartışılan
odalar arasında olmasına karşın kuruluş
sürecini tamamlayamamıştır. TMMOB
1973 yılında tekstil mühendislerinin
Makina Mühendisleri Odası içinde örgütlenmeleri kararını almıştır.
1977 yılında genelde yurtdışında eğitim
almış tekstil mühendisleri, odalaşma sürecine yeni bir alternatif olarak Tekstil
Mühendisleri Derneği’ni kurmuşlardır.
Bu dernek de TMMOB Genel Kurullarına Odalaşma için başvurularda bulunmuştur. Makina Mühendisleri Odası’nda
örgütlenmiş tekstil mühendislerinin etkinliklerinin giderek artmasının yanı sıra
ülkedeki tekstil mühendisi sayısındaki
hızlı artış Tekstil Mühendisleri Odası talebini net olarak açığa çıkarmıştır. 1991
yılında Bursa’da Makina Mühendisleri
Odası Tekstil Mühendisliği Meslek Dalı
Ana Komisyonu oluşturulmuş ve Odalaşma sürecinin hazırlıklarına başlanmıştır.
Tekstil Mühendisleri Odası’nın kurulması
önerisi TMMOB 32. Genel Kuruluna sunulmuş ve 21. oda olarak kurulma kararı
alınmıştır.
bir araya gelmişlerdir. Yaklaşık 10 yıllık
bir süreçte ÇMO bünyesinde çalışmalarını
mesleğin ve meslektaşların sorunlarının
çözümüne odaklayan Çevre Mühendisleri, gerek komisyon çalışmaları gerekse de
örgütlenmeye yönelik çalışmalar yaparak
meslektaşların bir çatı altında bir arada
tutulmasının sağlamaya çalışmıştır. Bu
birikim sonucunda 1986 yılında Çevre
Mühendisleri Derneği (ÇMD) kurulmuştur.
4 yılı aşkın bir süre faaliyet sürdüren ÇMD,
meslektaşlarımız arası birliktelik ve dayanışmanın sağlamlaştırılması, örgütlülüğün devamının sağlanması ile asıl kuruluş
amacı olan Çevre Mühendisleri Odası’nın
(ÇMO) kurulması yönünde yoğun çalışmalarda bulunmuştur. Çalışmaların başladığı
ilk günden bu yana ülke genelinde çevre
konusunda basın, radyo ve televizyon
aracılığı ile kamuoyu yaratılmaya çalışılmıştır. Çalışmaların başladığı ilk günden
bu yana ülke genelinde çevre konusunda
basın, radyo ve televizyon aracılığı ile kamuoyu yaratılmaya çalışılmıştır.
1980’li yılların başlarından 1990’lı yıllara
gelindiğinde gerek örgütlemede yaşadığımız sürekli ivme kazanma olgusu gerekse
mesleğimiz ile ilgili konularda ülke genelinde uygulandığını gözlemlediğimiz tutarsız ve yanlış politikalar, bu sürece daha
yoğun katkı koyma konusunda itici güç
olmuştur. Bu koşullarda Türk Mühendis
Mimar Odaları Birliği (TMMOB) çatısı altında ÇMO’nun kurulması yönünde adımlar atılmış ve 1991 yılı sonunda yapılan
Peyzaj Mimarları Odası: Bu Oda 1994
yılında kurulmuştur ve Ziraat Mühen-
-59-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
disleri Odası’ndan ayrılmıştır. Ankara
Üniversitesi Ziraat Fakültesi bünyesinde
kürsü kurulması ile başlayan eğitim sürecinde, 1973 yılında Peyzaj Mimarlığı
Bölümü ilk mezunlarını vermiştir. Peyzaj
mimarlarının ilk örgütü olan Peyzaj Mimarisi Derneği ise, 1996 yılında kurulmuş
ve bu dernek, odalaşma sürecinde misyon
üstlenmiştir.
Ziraat Fakülteleri bünyeleri dışında Orman Fakülteleri ve Güzel Sanatlar, Tasarım, Mimarlık Fakülteleri bünyesinde de
Peyzaj Mimarlığı bölümlerinin YÖK tarafından açılması (ilki 1989-İ.Ü. Orman
Fakültesi), Peyzaj mimarlarının tek bir
oda çatısı altında toplanmalarını zorunlu
kılmıştır. “Ayrı” odalarda örgütlenmeleri
istenilen Peyzaj Mimarları “Dernek” çatısı
altında birleşmişlerdir. TMMOB 33. Genel
Kurulunda Peyzaj Mimarları Odası’nın 22.
Oda olarak kurulması kararlaştırılmıştır.
Gıda Mühendisleri Odası: Bu Oda 1996
yılında kurulmuştur ve Kimya Mühendisleri Odası’ndan ayrılmıştır. Ülkemizde
1975 yılında eğitimi verilmeye başlanan
gıda mühendisliğinin ilk örgütlü yapısı
1983 yılında İzmir’de Gıda Mühendisleri
Derneği adıyla gerçekleşmiştir.
Gıda Mühendisleri Odası’nın kurulması
için TMMOB’ye ilk başvuru 1985’te yapılmıştır. Başvuru TMMOB’nin Kanun ve Tüzüğü gereği Oda kurulması için gerekli sayıya ulaşılmadığı belirtilerek reddedilmiş
ve gıda mühendislerinin mesleğe en yakın
oda olarak Ziraat Mühendisleri Odası’na
üye olunabileceği yönünde bir tavsiye kararı alınmıştır. 1985-1989 yılları arasında Ziraat Mühendisleri Odası’na 4 üyelik
başvuru yapılmıştır. Gıda Mühendisleri
Odası 23. Oda olarak 1996 yılında yapılan
TMMOB 34. Olağan Genel Kurul kararıyla
kurulmuştur.
Bilgisayar Mühendisleri Odası: (BMO)
2 Haziran 2012 tarihinde gerçekleştirilen
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
42. Olağan Genel Kurulu’nda verilen “BMO
Kuruluş Önergesi”nin oy çokluğu ile kabul
edilmesi sonucu 24. Oda olarak resmen kurulmuştur. 30 Haziran 2012 günü TMMOB
tarafından Kurucu Yönetim Kurulu atanmış, 4 Ağustos 2012 tarihinde Oda Genel
Merkezi Hizmet Ofisi açılmış, Elektrik Mühendisleri Odası’ndan (EMO) üye kayıtlarının aktarılmasından sonra 8-9 Eylül 2012
tarihinde yapılan 1. Olağan Genel Kurul ile
BMO 1. Dönem Yönetim Kurulu seçilmiş ve
faaliyetlerine başlamıştır.
-60-
TMMOB YASASI’NDA BİRLİĞİN AMAÇLARI ŞÖYLE SIRALANMIŞTIR:
- Günün gerek ve koşullarına ve mevcut
olanaklara göre, yasa ve tüzük hükümleri
içinde kalmak üzere, mühendis ve mimarları meslek kollarına ayırmak, meslek ve
çalışma konuları aynı ya da birbirine yakın bulunan mühendis ve mimarlık grubu
için Odalar kurmak.
- Mühendislik ve mimarlık mesleği
mensuplarının ortak gereksinmelerinin
karşılamak, meslek etkinlikleri kolaylaştırmak, mesleğin genel yararlara uygun
olarak gelişmesini sağlamak, meslek
mensuplarının birbirleriyle ve halkla
olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni
hakim kılmak üzere, meslek disiplinini
ve ahlakını korumak; kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun
doğal kaynaklarının bulunmasında, korunmasında ve işletilmesinde, çevre ve
tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, tarımsal ve sınai üretimin
artırılmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kalkınmasında gerekli gördüğü tüm
girişim ve etkinliklerde bulunmak.
- Meslek ve çıkarları ile ilgili işlerde,
resmi makamlar ve öteki kuruluşlar ile
işbirliği yaparak gerekli yardımlarda
ve önerilerde bulunmak, meslekle ilgili
bütün mevzuatı, normları, bilimsel şartnameler, tip sözleşmeler ve bunlar gibi
bütün bilimsel evrakı incelemek ve bunların değiştirilmesi, geliştirilmesi, ya da
yeniden konulması yolunda önerilerde
bulunmak.
TMMOB, Odalarının kendi eşdeğeri kuruluşlarla kurdukları ilişkilerine paralel olarak Dünya Mühendislik Birlikleri Federasyonu’nun (WFEO) üyesidir.
TMMOB, mesleki, ekonomik, sosyal ve
kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendisleri ve mimarları temsil etmek, onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek,
mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini
sağlamak ve mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal,
ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek; bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler
geliştirmek ve bunların yaşama geçirilmesi için mücadele etmek ve bunların
gereği olarak en genel anlamda bağımsız
ve demokratik bir Türkiye’ nin yaratılması yönündeki çalışmalarını bütünsel bir
anlayışla ve etkinleştirerek sürdürmek
kararlılığındadır.
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
TMMOB’NİN TEMEL İLKELERİ:
- Mesleki demokratik kitle örgütüdür.
- Demokrat ve yurtsever karakterdedir.
- Emekten ve halktan yanadır.
- Anti-emperyalisttir, ‘Yeni Dünya Düzeni’ teorilerinin, ırkçılığın ve gericiliğin
karşısındadır.
- Siyasetin dar anlamını aşar, yaşamın
her olayını siyasetle ilişkili görür.
- Barıştan yanadır.
- İnsan hakları ihlallerine karşıdır,
insanlık onurunun korunmasından
yanadır.
- Örgütsel bağımsızlığını her koşulda
korur, gücünü sadece üyesinden ve bilimsel çalışmalardan alır.
- Meslek ve meslektaş sorunlarının,
ülkenin ve halkın sorunlarından ayrılamayacağını kabul eder.
- Politikanın oluşturulmasında ve uygulanmasında demokratik merkeziyetçi
yöntemleri uygular.
- Karar alma süreçlerinde demokratik ve
katılımcıdır.
- Bağlı Odaları ile birlikte mühendis,
mimar ve şehir plancılarının meslek
alanlarını düzenler, üyesinin ve halkın
çıkarlarını korur.
- Sanayileşme ve demokratikleşme
alanlarında durum tespitleri yapar, politikalar ve çözüm önerileri üretir. Ülkenin demokratikleşmesi için çaba sarf
eder.
- Kamuoyu oluşturmaya yönelik çalışmalar içinde tartışmasız yer alır.
- Demokratik Kitle Örgütleri ve Sivil
Toplum Örgütleri ile ilkeli ve demokratik işbirliği içerisindedir.
TMMOB’NİN ÇALIŞMA ANLAYIŞI
- Toplumdan soyutlanmış seçkin mühendis ve mimarların örgütü değil, aksine toplumun içinde yer alan, onun bir
parçası olarak toplumla etkileşim içinde
bulunan,
-Temsili demokrasi alanının daraltılması ve biçimsel uygulamalar yerine,
birlikte düşünme, birlikte üretme ve
birlikte yönetme mekanizmalarını güçlendirici çabalara yönelen,
- Rant gruplarının otoriter, sınanamayan, hesap vermeyen yönetimlerin aksine, örgüt içi demokrasisi güçlendirilmiş,
seçim dışında da katılım mekanizmalarını yaşama geçiren,
- Profesyonellerin ve uzmanların örgütü
anlayışını reddeden; aksine kitle örgütü
niteliği ile organlarına dayalı çalışmayı
yürüten,
MAKALE
- Siyaset dışı kalma anlayışlarının tam
tersine; her koşulda ve her zaman siyaset
yapan, siyasetin dar tanımını aşan anlayışları yapıya egemen kılan,
- Üye ile ilişkilerini, devlet ve egemen kesimlerle olan ilişkilerinin önüne koyan,
resmi otorite ile her türlü diyaloga ve işbirliğine açık ama işbirlikçi yaklaşımların
dışında kalan,
- Örgüt işlevinin deforme edilmesi anlamındaki hizmet üretimini reddeden, aksine üyelerinin hizmetlerinin niteliğini
yükseltecek düzenlemeler yapan, norm ve
standartları oluşturan ve bunların gelişimine hizmet edecek şekilde denetleyen,
- Egemen kesim ve egemen kesim söylemleri ile ters düşmeme anlayışlarını
reddeden; aksine, üyesinin söz ve kararlarda yetki sahibi olmasını sağlayan,
- Kamu hiyerarşisi içinde yer edinme ve
örgüt etkinliklerini buna bağlama anlayışlarının yerine, örgütün kamuoyu önünde
saygın yerini korumayı ve geliştirmeyi hedefleyen, örgüt etkinliklerini kendi iç dinamikleri ve kendi kararları ile belirleyen,
- Meslek örgütü kavramını, demokratik
kitle örgütü özelliğinin önüne çıkartarak,
meslekçi eğilimleri güçlendiren anlayışların aksine, mesleki- demokratik kitle örgütü anlayışlarını yaşama geçiren,
- Her türlü yapılanma ve örgütlerle olan
ilişkisinde, anlamsız hiyerarşik eşitlik anlayışları yerine, ilişkilerinde bu yapıların
toplum içindeki işlevselliklerini ölçü olarak alan,
- Hiçbir üyesinin sorununu dışlamayan,
ancak üyesinin büyük çoğunluğunu oluşturan ücretli çalışan mühendis ve mimarların konumları gereği, ücretli çalışan kesimlerle ve onların örgütleri ile ilişkilerini
güçlü hale getiren,
- Örgütün uluslararası ilişkilerini güçlendiren,
- Dünyayı, ülkeyi ve yaşamı tanıyan, anlayan ve ona göre politikalar üreterek
yaşama geçiren, bir çalışma anlayışı içerisindedir.
ÇEVRE, ORMAN VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ
HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME
Karar Sayısı: KHK/636
Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığının
kurulması; 6/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak,
Bakanlar Kurulu’nca 3/6/2011 tarihinde
kararlaştırılmıştır.
DOSYA
MADDE 1- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı; Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığının kuruluş, görev, yetki
ve sorumluluklarını düzenlemektir.
müşavirlik kuruluşlarının niteliklerine,
görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin
esasları belirlemek, mesleki yeterlilikleri ile kuruluş yeterliliklerini değerlendirerek bunlara belge verilmesini ve
kayıtlarının tutulmasını sağlamak.
c) Bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluşlarına ilişkin
mevzuat düzenlemelerini yapmak ve
denetlemek.
d) Ülkenin planlama, projelendirme ve
yapım işlerinde faaliyet gösterenlerin
rekabet gücünü artırmak için inceleme
ve araştırmalarda bulunmak, stratejiler
geliştirmek, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapmak ve
koordinasyonu sağlamak.
e) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.
Hizmet birimleri
MADDE 6- (1) Bakanlığın hizmet birimleri
şunlardır:
e) Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü.
MADDE 12- (1) Mesleki Hizmetler Genel
Müdürlüğünün görevleri şunlardır:
a) Yerleşme ve yapılaşmaya yönelik mimarlık, mühendislik, müteahhitlik ve müşavirlik
hizmetlerine ilişkin düzenlemeleri yapmak,
uygulamaları denetlemek ve izlemek.
b) Kamu ve özel sektöre ait her türlü yapı
ve tesisin projelerinin ve yapım işlerinin
denetlenmesinde görev alacak mimar ve
mühendisler ile yardımcı kontrol elemanlarının, yapı denetim kuruluşlarının ve
TMMOB ÜYE SAYISI
ODALAR
KADIN
ORANI %Sİ
KADIN
ERKEK
2015
2014
2013
2012
Bilgisayar Mühendisleri Odası
22,65
1.023
3.494
4.517
4.337
3.662
3.078
Çevre Mühendisleri Odası
48,17
6.229
6.703
12.932
12.050
10.702
10.437
Elektrik Mühendisleri Odası
10,25
5.387
47.177
52.564
49.582
47.372
44.617
Fizik Mühendisleri Odası
27,21
523
1.399
1.922
1.877
1.866
2.017
Gemi Makineleri İşl. Müh. Odası
1,25
153
3.039
3.192
3.128
1.480
1.466
Gemi Mühendisleri Odası
4,79
19
1.503
1.522
1.513
3.071
2.997
Gıda Mühendisleri Odası
60,40
9.169
6.011
15.180
14.200
13.558
12.738
Harita ve Kadastro Müh. Odası
14,54
2.025
11.899
13.924
13.806
12.930
12.238
İç Mimarlar Odası
48,02
1.672
1.810
3.482
3.222
2.983
2.694
İnşaat Mühendisleri Odası
9,67
9.658
90.168
99.826
94.788
89.713
85.921
Jeofizik Mühendisleri Odası
26,80
1.478
4.036
5.514
5.503
5.291
4.940
Jeoloji Mühendisleri Odası
25,60
4.486
13.036
17.522
17.888
17.077
15.992
Kimya Mühendisleri Odası
38,00
8.475
13.825
22.300
22.031
21.499
20.686
Maden Mühendisleri Odası
12,64
2.005
13.861
15.866
15.047
14.187
13.476
Makina Mühendisleri Odası
8,90
8.891
89.978
98.869
94.548
94.754
86.383
Metalurji Mühendisleri Odası
12,41
533
3.763
4.296
4.198
4.073
3.953
Meteoroloji Mühendisleri Odası
34,40
237
452
689
646
618
547
Mimarlar Odası
43,03
20.603
27.279
47.882
45.483
43.271
41.290
Orman Mühendisleri Odası
16,68
2.349
11.730
14.079
13.225
12.437
11.424
Petrol Mühendisleri Odası
10,94
127
1.034
1.161
1.114
1.081
1.056
Peyzaj Mimarları Odası
66,27
3.546
1.805
5.351
5.090
4.833
4.599
Şehir Plancıları Odası
53,92
2.981
2.548
5.529
5.345
5.454
5.343
Tekstil Mühendisleri Odası
37,64
725
1.201
1.926
1.688
1.805
1.723
Ziraat Mühendisleri Odası
31,62
12.062
26.086
38.148
36.987
35.792
33.745
TOPLAM
21,38
104.356
383.837
488.193
467.296
449.509
423.360
-61-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
31 ARALIK 2015 İTİBARİYLE TMMOB ŞUBE VE TEMSİLCİLİK SAYILARI
TMMOB MESLEK ODALARI
1
ŞUBE
SAYISI
BÖLGE
TEMSİLCİ
İL
TEMSİLCİ
İLÇE
TEMSİLCİ
26
-
51
76
İnşaat Mühendisleri Odası
2
Makina Mühendisleri Odası
18
-
57
42
3
Elektrik Mühendisleri Odası
14
-
61
46
4
Mimarlar Odası
26
-
46
86
5
Ziraat Mühendisleri Odası
27
-
53
1
6
Kimya Mühendisleri Odası
12
3
31
-
7
Jeoloji Mühendisleri Odası
12
-
67
1
8
Maden Mühendisleri Odası
5
1
40
16
9
Gıda Mühendisleri Odası
7
-
16
-
10
Orman Mühendisleri Odası
13
9
46
-
11
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
10
9
71
91
12
Çevre Mühendisleri Odası
3
2
9
-
13
Şehir Plancıları Odası
10
-
25
-
14
Jeofizik Mühendisleri Odası
11
4
54
5
15
Peyzaj Mimarları Odası
4
-
17
2
16
Bilgisayar Mühendisleri Odası
-
-
7
-
17
Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odası
1
-
3
-
18
İç Mimarlar Odası
4
-
3
1
19
Gemi Mühendisleri Odası
2
1
1
2
20
Tekstil Mühendisleri Odası
5
-
5
5
21
Fizik Mühendisleri Odası
1
-
2
-
22
Gemi Makineleri İşl. Mühendisleri Odası
1
-
-
-
23
Petrol Mühendisleri Odası
-
2
1
-
24
Meteoroloji Mühendisleri Odası
TOPLAM
-
-
-
-
212
31
666
374
TMMOB’YE BAĞLI ODALARIN 2015 BÜTÇELERİ
TMMOB’YE BAĞLI ODALARIN 2015 BÜTÇELERİ
TMMOB’YE BAĞLI ODALARIN 2015 BÜTÇELERİ
TMMOB’YE BAĞLI ODALARIN 2015 BÜTÇELERİ
2014 YILI GELİR
BÜTÇESİ
TOPLAM
BÜTÇEDEKİ
ORANI (%)
S.N
ODALAR
MAKİNA M.O.
69.467.296
38,02
14
İNŞAAT M.O.
39.761.552
18,14
15
MİMARLAR O.
22.955.626
10,46
S.N
ODALAR
1
3
2
MÜHENDİSİN YEMİNİ
Bana verilen mühendislik unvanına daima layık olmaya, onun bana sağladığı
yetki ve yüklediği sorumluluğu bilerek,
hangi şartlar altında olursa olsun onları ancak iyiye kullanmaya, yurduma
ve insanlığa yararlı olmaya, kendimi ve
mesleğimi maddi ve manevi alanlarda
yükseltmeye çalışacağıma namusum
üzerine yemin ederim.
2014 YILI GELİR
BÜTÇESİ
TOPLAM
BÜTÇEDEKİ
ORANI (%)
GIDA M.O.
982.867
0,45
METALURJİ M.O.
706.892
0,32
16
GEMİ M.O.
687.207
0,31
PEYZAJ MİM.O.
679.769
0,31
4
ELEKTRİK M.O.
21.089.007
9,62
17
5
HARİTA ve KAD.M.O.
7.254.294
3,31
18
PETROL M.O.
644.269
0,29
FİZİK M.O.
442.420
0,20
6
JEOLOJİ M.O.
5.941.745
2,71
19
7
ZİRAAT M.O.
3.695.384
1,68
20
İÇ MİMARLAR O.
448.891
0,20
8
ORMAN M.O.
2.710.385
1,23
21
TEKSTİL M.O.
244.525
0,11
9
MADEN M.O.
2.688.867
1,22
22
BİLGİSAYAR M.O.
199.538
0,09
10
ŞEHİR PL.O.
2.260.394
1,03
23
METEOROLOJİ M.O.
65.406
0,03
11
KİMYA M.O.
2.111.821
0,96
24
GEMİ MAK.İŞL.M.O.
54.917
0,02
12
JEOFİZİK M.O.
1.945.655
0,89
188.143.174
100
13
ÇEVRE M.O.
1.303.785
0,59
-62-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
TOPLAM
MAKALE
DOSYA
-63-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
PROF. DR. Ali Osman ÖNCEL TMMOB Jeofizik Mühendisliği Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı
Meslek Odalarında
Vizyon ArayışlarıŞI
Amerikan Jeofizik Odası (AGU) tarafından
düzenlenen son güz toplantısı, dünyanın her
tarafından gelen 20 BİNden fazla bilim insanının
birikimlerini sergilemelerine imkân vermiştir.
Dünya standartlarında yeryüzü mühendislerini ve
bilim adamlarını temsil vizyonuyla çalışan meslek
odaları bulundukları ülkelerde bilimsel gelişime,
beyin göçüne, turizm potansiyelinin büyümesine,
üniversite iş dünyası buluşmasına büyük katkılar
sağlamaktadır.
ÖZET
Ülkemizde meslek odalarının performans
ve vizyon olarak gelişmiş ülke meslek
odaları seviyesine çıkarılması için gerekli
yasal düzenlemelerin ivedilikle yapılması gerekir. Özellikle Dünya Meslek Odaları
mesleki denetim ve mezun gelişimine katkı sağlanmasına, profesyonel mühendislik
hizmetlerinin yaygınlaşmasına, mühendislik eğitimi ve uygulamalı mühendislik
çalışmalarında meslek etiğine aykırı yanlış
ve eksik sorunların azaltılmasına katkı sağlar. Küresel mühendislik standartlarında
kaliteli mühendisliği hızlandırıcı, özendirici, kolaylaştırıcı ve kazandırıcı kurumsal
bir işlevi olacak Profesyonel Meslek Oda
sistemine geçilmesi gerekir. Mesleki istihdam ve uygulama alanlarını büyütme
vizyonuyla çalışacak akademisyen, profesyonel mühendislerin (PE) veya kalite belgeli mühendislerin (QP) yönetimde güçlü
temsilini temin edecek seçilme kriterleri
getirilmelidir.
Anahtar kelimeler: Meslek Odaları, Amerika Meslek Odası, Japonya Meslek Odası,
Meslek Odalarında Yönetim, Profesyonel
Mühendislik, Seçilme Kriterleri
GİRİŞ
Ülkemizde mimar ve mühendislerle ilgili kanunlar 17/6/1938 [1] tarihli ve 3458
sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında
6235 sayılı Kanun 27/1/1954 [2] tarihinde
çıkmıştır. 6235 sayılı Kanun’un maddeleri
-64-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
MAKALE
DOSYA
üzerinde değişiklikler farklı yıllarda (1959,
1963, 1983, 1997, 2001, 2003) güncellenerek devam etmiştir. Kanunla kurulan ve
kamu yararını gözeterek çalışan kamu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır [3] . Meslek
odalarının kamu niteliğinde kurum olması
statüsünden çıkarılmasında kamu yararı olduğunu öneren yasal reform [4] çalışmaları
bulunmaktadır.Bu makalenin amacı meslek odalarının küresel meslek odaları standartlarına uygun vizyonla yönetilmesini
sağlayacak tartışmalara yeni bakış açıları
sunarak katkı sağlamaktır.
VİZYON ARAYIŞLARI
Ülkemizde meslek odalarının yasal sorumlulukları ve uygulamada görülen sorunlar
arasında çelişkili durumlara bağlı olarak
değişim tartışmaları devam edecektir. Makalenin bu bölümünde küresel ve ulusal
meslek odaları arasındaki farkların azaltılması hususunda öneriler ve arayışlar sıralanacaktır.
Ülkemizi büyütecek meslek odalarına ihtiyaç var. Dünyada meslek örgütlerinin çalışması ve özellikle mesleki gelişime katkı
vermeleri ülkelerin gelişmesine oldukça
önemli katkılar sağlamaktadır. Bununla
ilgili olarak birçok meslek örgütünün çalışmaları örnek verilebilir. Dünyanın 144
ülkesinden yaklaşık 60,000’den fazla üyesi, 40 milyon Dolar bütçesi, yüzden fazla
çalışanı ve 20,000’den fazla gönüllü çalışanı olan Amerikan Jeofizik Odası (AGU)
çağdaş meslek örgütlenmesi için önemli
bir örnektir. Amerikan Jeofizik Odası (AGU
[5] ) tarafından düzenlenen son (fall meeting [6]) güz toplantısı, dünyanın her tarafından gelen 20,000’den fazla bilim insanının birikimlerini bu toplantı kanalıyla
sergilemelerine imkân vermiştir. Dünya
standartlarında yeryüzü mühendislerini
ve bilim adamlarını temsil vizyonuyla
çalışan meslek odaları bulundukları ülkelerde bilimsel gelişime, beyin göçüne [7],
turizm potansiyelinin büyümesine, üniversite iş dünyası buluşmasına, üniversitelerin ilk 100 Dünya Üniversite Vizyonu
[8] çalışmalarına ve küresel yeni mühendislik standartlarının [9] oluşmasına büyük katkılar sağlamaktadır. Benzer yapılanma ve çalışma vizyonu Amerika İnşaat
Mühendisleri Odası (AJSE [10]) sayfasında
mevcuttur.
Duvarsız meslek oda vizyonuyla çalışacak
meslek odalarına ihtiyaç var. Duvarsız
meslek oda vizyonu üyeler arasında mesafeyi ortadan kaldıracak proje ve çalışmaları örgütleyen, hızlı ulaşılabilir, şeffaf,
kapısız ve açık yönetim anlamına gelir.
Japonya Deprem Odası11 internet sayfası
incelendiğinde düzenlenen etkinlik kalitesi ve deprem riski altında Japonya’da
riskin azaltılması çalışmaları için proje
odaklı yapılan toplantıların uluslararası
boyutta olduğunu görmek mümkündür.
Bilimsel indekslere giren uluslararası dergiler12 çıkaran bir Japonya Deprem Odası
aynı zamanda yeryüzü deprem mühendislerine kapısını açmıştır. Meslek odaları
ülkelerin bilimsel gelişim ve afet dirençli
yapılaşma vizyonlarını geliştirir. Japon
Deprem Odası tarafından 2016 yılında
düzenlenecek toplantının adı Duvarsız[13]
Dünyada Yerbilimleri olarak verilmiştir.
Amerika’dan Japonya’ya meslek odaları
duvarları yıkmış ve yeryüzü meslek odaları vizyonuyla kurumsallaşarak çalışmalarını sürdürmektedir.
Profesyonel mühendislik için akreditasyon odalarına ihtiyaç var. Akademik
meslek odalarına ilave olarak profesyo-
Ülkemizi büyütecek
meslek odalarına
ihtiyaç var.
Dünyada meslek
örgütlerinin
çalışması ve
özellikle mesleki
gelişime katkı
vermeleri ülkelerin
gelişmesine
oldukça
önemli katkılar
sağlamaktadır.
Bununla ilgili
olarak birçok
meslek örgütünün
çalışmaları
örnek verilebilir.
Dünyanın 144
ülkesinden
yaklaşık 60,000’den
fazla üyesi, 40
milyon Dolar
bütçesi, yüzden
fazla çalışanı ve
20,000’den fazla
gönüllü çalışanı
olan Amerikan
Jeofizik Odası (AGU)
çağdaş meslek
örgütlenmesi
için önemli bir
örnektir.
-65-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
Profesyonel
mühendislik
akreditasyon
odaları kurulmalıdır.
Ülkemizde meslek
odaları Amerika veya
Japonya’da faaliyet
gösteren meslek
odalarıyla yönetim
ve verimlilik açısından
karşılaştırıldığında
ortaya çıkan temel
farkların tespiti ve
negatif yönlerinin
izole edilmesi gerekir.
Gelişmiş ülkelerde
meslek odası yönetim
vizyonu faaliyet
olarak önceliği bilime
verir.
-66-
nel mühendislik standartlarını geliştiren
meslek odalarından bahsedilmesi yararlıdır. Bunun en güzel örneklerinden birisi
Kanada’nın Alberta eyaletinde kurulu olarak
çalışan Alberta Profesyonel Mühendisler ve
Yerbilimciler Odası APEGA [14]’dır. APEGA
misyon olarak profesyonel mühendislik
sertifikası (P.Eng) ve Profesyonel Yerbilimci
(P.Geo) sertifikalarını isteyenlere ayrı ayrı
veya birlikte verir. Profesyonel üyelik sertifikaları bir akreditasyon sağlar. Profesyonel
mühendislik şartını sağlayanların projelerde
imza atma yetkisi vardır. Yeni mezun mühendisler veya mesleki kariyerlerine yeni
başlamış mühendisler en az dört yıl bir
profesyonel mühendisin yanında yardımcı
mühendis olarak çalışır. Profesyonel mühendis olmayla ve mühendislik uygulamalarıyla ilgili standartları [15] APEGA belirler.
Genelde dört yıl mesleki alanıyla ilgili bir
işte çalışma (1), yazma ve konuşmada yeterliliğin sınanması (2), ulusal profesyonel
mühendislik uygulama sınavında başarı (3),
iyi karakter ve iyi tanınır olduğunu belgeleyecek referans mektupları (4) şartlarını arar,
sınar ve başarılı olanlara P.Eng veya P.Geo
yetkisi verir. Benzer uygulama Amerika’nın
farklı eyaletlerinde uygulanmaktadır. Örnek
olarak Texas Profesyonel Yerbilimciler Odası
[16] PG (Professional Geoscientist) yetkisini
akademik ve etik şartları [17] sağlayanlara
verir.
Profesyonel Mühendislik, bir açıdan
Avrupa’da QP [18] (Qualified Person) olarak
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
kullanılan teknik uzmanlığa karşılık gelir.
Projelendirmelerde QA (Quality Assurance) kalite güvenliği ile kalite mühendisliği
birbiriyle yakın ilişkilidir. Ülkemizde henüz ne PE veya PG ne de QA veya QP [19]
düzenlemelerinin istenmediğinin belirtilmesi gerekir.
Profesyonel mühendislik akreditasyon
odaları kurulmalıdır. Ülkemizde meslek
odaları Amerika veya Japonya’da faaliyet
gösteren meslek odalarıyla yönetim ve verimlilik açısından karşılaştırıldığında ortaya çıkan temel farkların tespiti ve negatif
yönlerinin izole edilmesi gerekir. Gelişmiş
ülkelerde meslek odası yönetim vizyonu
faaliyet olarak önceliği bilime verir. Mezun mühendislerin sürekli eğitimle gelişimini merkeze alan bilim merkezli meslek
odacılığı ülke gelişimine pozitif etki sağlar.
Siyasetin merkezinde rol almaya çalışan,
öncelikleri mezun mühendislerin sorunlarına çözüm geliştirmek olmayan, siyasi
grupların taşeronu olmaya çalışan meslek
odacılığına son verilmesi hep gündemde,
tartışılan bir konudur.
Meslek oda yönetimlerinin teşekkülünde
akademik ve profesyonel ölçüt tanımının
getirilmesi bir çözüm olabilir. Yönetim
adaylıklarında ön koşul olarak aşağıda
verilen iki düzeyden birinin sağlanması
istenmelidir;
• Profesyonel Mühendislik/PE
• Akademik Yeterlilik/PhD
Yukarıdaki bilim ve profesyonellik ölçüt-
MAKALE
lerinden en az birinin sağlanması koşulu
aranmadan üye olan herkesin, yönetim kademesine aday olup seçilebildiği meslek oda
yapıları verimsizlikte zirve yapmaktadır.
Nitelikli mühendislik uygulamaları için
meslek odalarına ihtiyaç var. TMMOB çatısı
altında toplanan farklı meslek örgütlerinin,
ülkemizin teknolojik gelişimine daha fazla katkı sağlayacak kamu niteliği taşıyan
kurumlara dönüşümü hususu son zamanlarda sıkça tartışılan bir konudur. Nitelikli
mühendislik uygulamalarının çoğalmasına
önemli katkı sağlayacak bir meslek odası,
ülkemizde mühendislerin ücret ve istihdam
tavanının yükseltilmesine katkı sağlayabilir.
Örnekleri verilen gelişmiş ülkelerin meslek
odaları (Örn., AGU, JPGU ve APEGA) mezun
eğitimi, profesyonel mühendislik, bilimsel
toplantı organizasyonları ve mesleki bilimsel dergicilik konularında önemli mesafeler
almışlardır. Türkiye’de ve dünyanın her yerinde akademik veya profesyonel iş bulmada
gelişmiş ülkelerin dergilerinde yayınlanacak
bir yayın veya toplantılarında bir bilimsel
sunum büyük önem arz ederken, ülkemizde
bilimsel etkinlik yapan oda sayısı hem sınırlı hem de katılımcılara mesleki akademik
gelişim açısından sağladığı itibar düşüktür.
Mesleki gelişimle meşgul meslek odalarına
ihtiyaç var. Ülkemizde meslek odalarının
gelişmiş ülkelerin meslek odaları ile işbirliği yaparak mesleki gelişim standartlarını
yükseltecek bir sürü faaliyet alanları bulunmaktadır. Meslek odalarının vizyonsuz ve
verimsiz mesleki yapılar olarak ülkemizde
pozisyonlarını sürdürmesi, düşük riskli kalkınmanın gecikmesine neden olmuştur. Ülkemizde deprem sorununa [20] ilişkin bilimsel bakış ve önerilere itibar edilmemesi ve
süregelen kalitesiz mühendislik uygulamalarına bağlı sakıncalı yapılaşmaya bağlı olarak depremlerin afeti riski artar. Japonya’da
veya Amerika’da depremlerin afete dönüşme düzeyinin düşük olmasının nedeni kaliteli mühendislik uygulama standartlarını
güncelleyecek ve karar vericiler tarafından
uygulanmasını takip edecek deprem risk yönetimi [21] vizyonuyla çalışan güçlü meslek
oda yönetimlerinin olmasıdır.
Meslek oda yönetimlerine uluslararası
vizyon getirilmelidir. Meslek odaları yönetimlerinde küresel vizyonu sağlayacak
bir reformun yapılmasına, gelişim ve kalkınmaya hız vererek global meslek odaları
standartlarına yükseltilmesine katkı sağlayacak bir düzenleme için bilim insanları ve
profesyonel mühendislerden oluşacak bir
çalışma kurulunu henüz oluşturulmamıştır.
TMMOB çatısı altında olan odalara maddi
DOSYA
destek sağlayan rapor denetim yetkileri
bir yasayla alınmış ve odalar bir anlamda
finansal açıdan zor duruma düşmüş, ekonomik açıdan zayıflamışlardır.
Yapı denetim yetmez yer denetim şirketlerinin kurulması da gerekir. Mühendislik
uygulamalarının denetimi Yapı Denetim
firmalarına devredilmiştir. Denetim isteyen firmaların kendi denetçilerini seçerek
denetimden geçmeleri şeklinde sakıncalı
bir sistem yürütülmektedir. Yapı denetim firmaları bağımsız denetçi olmadıklarından ve denetleyecekleri firmalar bir
açıdan işverenleri olduğundan yapılan
denetim düzeyi çok yeterli olmayacaktır.
Bunun yerine merkezi “Yapı Denetim Şirketi Sistemi” kurularak, yapı denetçileri
firmaları başvuru üzerine otomatik atayacak bağımsız yapı denetim sistemine geçilmesi gerekir. Makalenin amacıyla alakasız görünse bile yapı denetim sistemine
bir not düşülmesi yararlı olacaktır. Yapı
denetimi içerisinde yer incelemeleri çok
yetersiz kalmış olup, depremlerde göçmüş binaların önemli bölümünün yerin
düzgün proje mühendisliğiyle incelenmemesinden kaynaklandığı bilinmektedir.
Bu nedenle, yer denetim firmaları ya ayrı
kurulmalı ya da “Yer ve Yapı Denetimi”
olarak bütünleşmiş denetim sistemine
geçilmelidir.
Mezun mühendislerin akredite edilmesinde yararlanılacak yapılar olarak çalışacak,
uygulama aşamasından analiz aşamasına
kadar standartlara uygunluk denetimi yapacak bir meslek odası yarar sağlayabilir.
Küresel vizyonla çalışacak meslek odalarının yapılandırılmasında yaşanan gecikmeler, gelişim ve kalkınmayı etkileyecek
risklere neden olacak tehlikeli bir durumdur. Bu nedenle dünya meslek odalarının
yönetim yapısının teşkilini ve oy verme
sistemini esas alacak düzenleme gerekir.
Bilim merkezli akademik merkez odacılığı
örnekleri emsal alınmalı, dönüşüm yapılmalı ve ülke gelişimine katkı sağlayacak
meslek odacılığına geçilmesi hızla sağlanmalıdır.
Profesyonel Meslek Oda Yönetimi sistemine geçilmelidir. Bu çalışmada
akademik bilimsel bir bakışla meslek
odalarının kamu yararı sağlayacak birçok çalışmayı yapabileceğine ilişkin bazı
yerel örneklere değinilecektir. Profesyonel
Meslek Oda Yönetimi (PMOY) [22] Projesi geliştirilmiş ve TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube XII. Şube
Yönetimi tarafından 2012-2014 yılları
arasında uygulanmıştır. Bu çalışmanın
Şekil 1. Üniversite-Meslek Odası (Üst) ve
Belediye-Meslek Odası (Alt) ortaklı organizasyon örneği.
Şekil 2. Deprem fiziği ve zararları hususunda
halk eğitimleri.
Şekil 3. Üniversitelerle işbirliği ve ortak akademik etkinlik modellerinin geliştirilmesi.
Şekil 4. Mezun gelişimini önceleyen sürekli
meslek eğitimleri programlarının hazırlanması.
Sertifikalı /Katılım belgeli/eğitimlere önem
verilmelidir.
Şekil 5. Mezun kariyer gelişimi ve istihdam
olanaklarının arttırılması için katılım belgelerinin
dağıtılması.
-67-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
amacı sorumlu meslek yöneticiliğinin merkezine proje ve kalite odaklı mesleki gelişimin yerleştirilmesi gerektiğinin belirgin
şekilde açıklanmasıdır.
PROFESYONEL MESLEK
ODASI YÖNETİM MODELİ
PMOY akademik ve profesyonel mühendislik
deneyimine sahip üniversite-iş dünyasında
oluşturulan karma bir yönetim modelidir.
Meslek odacılığı istekli ve nitelikli bir yönetimle başarılı olabilir. Meslek Örgütü
Yönetimi’nde çalışma modelleri çok önemli bir yer tutmaktadır. Model ne kadar iyi
olursa olsun uygulamaları omuzlayacak
motivasyonlu bir çalışma grubunun oluşturulmasına ihtiyaç vardır. Yönetim kurulunda görev alacakların profesyonel mühendis
olması veya akademik açıdan en az doktora denkliği olan kişilerden oluşması koşulu
aranarak nitelikli meslek odası yönetiminin
teşkili sağlanmalıdır. Örnek olarak Amerikan Jeofizik Odası Yönetimi [23], Teksas Profesyonel Yerbilimciler Odası Yönetimi [24]
oluşturulma süreçleri incelenebilir. Uygulanan bazı çalışma model örnekleri aşağıda
verilmiştir.
Meslek odaları projelerle kaynak bulur. Sıfır
maliyetli çalışma vizyonu bir meslek oda
yönetimini kamu yararını gözetecek projeler
üretmeye zorlar. Proje paydaşı olacak destek
kurumların projenin amaçlarına ilgi duyması gerekir. Böylece proje ürünü, destekçinin
ilave katkılarıyla beklenenden daha verimli
olabilir.
Sıfır Maliyetli Proje Etkinlik modeliyle uygulanan çalışma modellerine kısa başlıklarla
örnek verilecektir. Mesleki markalaşma (Jeofizik) çalışmalarının medya üzerinden tanıtımı, desteklenen konferanslarla sağlanabilir.
Çok maliyetli olacak mesleki markalaşma
tanıtımları, kurumsal paydaşlarla (üniversite, belediye ve sivil toplum kuruluşlarıyla)
yapılacak ortak çalışmalarla gerçekleşebilir.
Örnek çalışmalar olarak bazı konferanslarla
(Deprem ve Kentsel Dönüşüm konulu) ilgili
görüntüler paylaşılmıştır (bkz. Şekil 1).
Halk için bilim konferansları geliştirilmelidir. Dışa açık, proje ve kalite odaklı yönetim
anlayışıyla çalışan bir meslek odası şube
yönetimi, yüz yüze müzakere yoluyla ortak
çalışma alanları bulabilir. Önemli akademik
konferanslar başarıyla organize edilebilir.
Örnek çalışmalar: “Beklenen İstanbul Depremi ve Kentsel Dönüşüm” ve “İstanbul Depreme Nasıl Hazırlanıyor”. (Şekil 1).
Bilimsel farkındalık gezileri düzenlenmelidir. Özel sektör, STK veya kamu kurumlarının himaye ve destekleriyle teknik gezi
-68-
Meslek odacılığı istekli
ve nitelikli bir yönetimle
başarılı olabilir. Meslek
Örgütü Yönetimi’nde
çalışma modelleri
çok önemli bir yer
tutmaktadır. Model
ne kadar iyi olursa
olsun uygulamaları
omuzlayacak
motivasyonlu bir
çalışma grubunun
oluşturulmasına
ihtiyaç vardır.
Yönetim kurulunda
görev alacakların
Profesyonel mühendis
olması veya akademik
açıdan en az doktora
denkliği olan
kişilerden oluşması
koşulu aranarak
nitelikli meslek odası
yönetiminin teşkili
sağlanmalıdır. Örnek
olarak Amerikan
Jeofizik Odası Yönetimi,
Teksas Profesyonel
Yerbilimciler Odası
Yönetimi oluşturulma
süreçleri incelenebilir.
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
projeleri uygulanabilir.
Örnek olarak “Mürefte Şarköy Depreminin
100. Yılını Anma Gezisi”, bir depremin
100. yılı için İstanbul Üniversitesi ve
MMG-STK ortaklı yapılan örnek bir çalışma olarak gösterilebilir (bkz. Şekil 2).
Tecrübe aktarımı için öğrenci toplantıları yapılmalıdır. Meslek odaları uzmanlık
alanlarıyla ilgili üniversite bölümleriyle
konferanslar düzenleyerek vizyon geliştirebilir. Örnek olarak “Jeofizik Mühendisliğinin Geleceği [25]” konusunda Sakarya
Üniversitesi’nde düzenlenen toplantı verilebilir.
Sektör-üniversite tabanlı sürekli mezun
eğitimleri düzenlenmesi gerekir. Dört
aylık dönemler için hazırlanan ‘bilim ve
sektör’ tabanlı haftalık seminerlerin duyuru aşamasında yapılan çok yönlü ve
özgün tanıtımlarla, mesleki tanınırlık ve
markalaşma sağlanabilir (Şekil 4). Sempozyum özet veya sunumlarının üyelere
duyurulmasıyla yeniliklerin yayılması
hızlandırılır. Sunum dosyaları internet
sayfasından paylaşılarak bilginin üyelere
ulaşımı sağlanabilir.
Sertifikalı [26-27] ve katılım belgeli kayıtlı seminer modeliyle kariyer gelişimine
katkı sağlanır. Katılım belgeli seminer sistemi, genç öğrencilerin veya yeni mezun
mühendislerin bilgilerini artırır, özgeçmişlerini zenginleştirir ve iş bulma potansiyellerini yükseltir (Şekil 5).
Kayıtlı etkinlik bilimsel arşiv oluşturur.
Seminerlerin çözümlerinin yaptırılması,
seminerlere katılamayan meslektaşlara
ulaştırılması ve tüm ülkeye bilginin yayılmasıyla bilimsel arşiv oluşur. Kayıt altına
alınmış duvarsız eğitim modeli standart
olmak zorundadır.
Üniversite ve Meslek Odası yüksek lisans
ve doktora programları geliştirilmelidir.
Üniversite ve Meslek Odaları ortak sertifika, Yüksek Lisans ve Doktora programları
geliştirebilir. Okan Üniversitesi ve JFMO
XII. Dönem İstanbul Şubesi ortak [28]
yüksek lisans programı geliştirmiş ve öğrenci almaya başlamıştır. Ayrıca benzer
protokol [29] antlaşması İstanbul Ticaret
Üniversitesi ile yapılmıştır.
Üniversite ve Meslek Odası ortak çalışma protokolleri işbirliğini artırır. Meslek
odaları tarihinde meslek odası ve üniversiteler arasında ilk işbirliği protokolü
[30] Okan Üniversitesi ve JFMO XII. Şube
yönetimi tarafından gerçekleştirilmiştir.
Yüksek lisans ve doktora yapacak mezun
mühendislere önemli öğrenim harcı indirim fırsatları sağlanmıştır.
MAKALE
SONUÇ VE ÖNERİLER
Meslek odalarında olması beklenen temel
nitelikleri aşağıda madde olarak verilmiştir.
Bu maddeler:
-Ülkemizin büyüme vizyonuyla entegre
olunmalı,
-Uluslararası standartlarda şeffaflık ilkesiyle çalışılmalı,
-Profesyonel mühendislik akreditasyonu sağlanmalı,
-Kademeli mesleki gelişim programları
düzenlenmeli,
-Yönetim kademesi QP (Quality Person)
sertifikalı kişilerden oluşmalı,
- Projelerle kaynak üretilmeli,
-Denetim fonksiyonuna sahip olunmalı,
-Halka açık farkındalık etkinlikleri düzenlenmeli,
-Öğrencilere açık tecrübe aktarımı eğitimleri düzenlenmeli,
-Üniversite-iş dünyası işbirliği geliştirilmeli,
-Sınavlı, sertifikalı eğitimler düzenlenmeli,
-Üniversite-meslek odası yüksek ortak
lisans ve doktora programları geliştirilmeli,
-Kayıtlı bilimsel arşiv oluşturulmalı.
Temel nitelikleri ve hedefleri yukarıda sayılı
meslek odası yönetimi için yönetime girecek kişilerden aşağıda belirtilen nitelik belgesinden en az birisini sağlaması ön koşul
olmalıdır.
-Akademik doktoralı (PhD),
-Profesyonel mühendislik sertifikalı
(P.Eng veya P.Geo)
-Kalite mühendislik sertifikalı (QP)
meslek odalarından beklenen fonksiyonlar
ve bunları gerçekleştirilecek nitelikli kişiler
arasından yapılacak seçim sistemiyle ilgili öneriler sonuç olarak verilmiştir. Meslek
odalarının güçlü olması seçimlere katılımın çokluğu ve adaylık sürecinin kolay olmasıyla ilgilidir. Önemli olan meslek odaları yönetiminde aday olacakların mesleki
birikim ve düzeylerini belgeleme koşulu
aranmasıdır. Aday olanlardan vizyonlarını ve öngördükleri çalışma programlarını
açıklamaları istenmelidir. Kişilerin yapmış
oldukları yapacaklarının göstergesidir. Bu
nedenle hem çoğulculuğun sağlanması,
hem de nitelikli üyelerin meslek odalarının
yönetimlerine seçilebilmesi için Uzaktan
Seçim Sisteminin (ONLINE [31]) kullanılması gerekir. Seçimlerin grupları temsil
eden tek liste ile değil, her özel pozisyona
ayrı ve bireysel adaylık şeklinde yapılması
yararlı olur. İlave olarak seçim [32] süresinin daha geniş zamana yayılması ve oy
DOSYA
verilecek yerlerin çoğaltılarak katılımın
yükseltilmesi amaçlanmalıdır.
Başkan adaylığı yerine poziyon adaylıkları
başvuruya açılmalı ve oylama süreci en az
20 günlük süre içerisinde e-devlet üzerinden veya internet üzerinden oylama şeklinde her yerden olmalıdır. İdeolojik meslek oda yönetim sistemlerinden meslek
odalarını kurtaracak, bunun yerine mesleki ve kamusal çıkara odaklı Profesyonel
Meslek Odacılığı sistemine geçilmesi için
reform yapılması gerekir.
Son söz olarak, ülkemizde meslek odalarının yeniden yapılandırılması hususunda
ivedi çalışmalar yapılmasında geç kalınmıştır. Bu çalışma kapsamında Amerika,
Japonya ve Kanada’da bulunan meslek
odalarına kısaca değinilmiş ve ülkemizde benzer nitelikte çalışmalar yapan
öncü model niteliği taşıyan Profesyonel Meslek Oda Yönetim Modeli’nden
örnekler verilmiştir. Meslek odalarının
kamu niteliği taşıyan ve ülkemizin
gelişiminde kamu yararını önceleyen
yapısal kimliklerine dönüşümleri sağlanmalıdır.
Katkı Belirtme: Makalenin redaksiyonuna katkı sağlayan Seda Temel ve Ebru
Aydındağ’a teşekkür ederim. Makalenin
gelişmesi için ilave öneri ve düşüncelerini paylaşan Prof. Dr. Polat Gülkan, Dr.
Mustafa Sarıbudak, Serhan Gören, Emre
Özcan, Uğur Gönülalan ve Prof. Dr. Levent Gülen’e teşekkür ederim.
KAYNAKLAR
[1] http://www.tmmob.org.tr/hukuk/yasalcerceve/3458-sayili-muhendislik-ve-mimarlikhakkinda-kanun
[2] http://www.tmmob.org.tr/hukuk/yasalcerceve/6235-sayili-turk-muhendis-ve-mimar-odalaribirligi-kanunu
[3] http://akgul.bilkent.edu.tr/ddk/ddk41.pdf
[4] http://www.liberal.org.tr/upresimler/Reform_
Onerisi.pdf
[5] https://sites.agu.org/
[6] http://fallmeeting.agu.org/
[7] http://www.slideshare.net/oncel/beyin-19108375
[8] http://www.slideshare.net/oncel/top-university100
[9] http://www.slideshare.net/oncel/standardizasyon
[10] http://www.asce.org/
[11] http://www.jpgu.org/index-e/
[12] http://www.jpgu.org/index-e/publications/
[13] http://www.jpgu.org/meeting_e2016/index.htm
[14] https://www.apega.ca/
[15] https://www.apega.ca/apply/professionalmember/
[16] http://tbpg.state.tx.us/
[17] http://tbpg.state.tx.us/licensing/pg-licensure/
pg-license-requirements/
[18] http://www.qp-association.eu/qpag_
regulations.html
[19] http://eipg.eu/wp-content/uploads/2013/07/eipgqp-code-of-practice.pdf
[20] http://www.slideshare.net/oncel/trkiyenindeprem-sorununa-bak-ve-baz-neriler
[21] http://www.slideshare.net/oncel/deprem-riskynetim-modeli-8921186
[22] https://youtu.be/P78hOCuSd4Y
[23] http://sites.agu.org/leadership/bod/
[24] http://tbpg.state.tx.us/board/board-members/
[25] http://www.slideshare.net/oncel/jeofizikmhendisliinin-gelecei
[26] http://jeofizik.gumushane.edu.tr/47/kentsel-riskyonetimi-sertifika-egitimi-tamamlandi.html
[27] http://www.slideshare.net/oncel/kentsel-riskynetimi-sertifika
[28] http://www.ticaret.edu.tr/tr/Sayfa/Akademik/
Enstituler/FenBilimleriEnstitusu/YuksekLisans/
GayrimenkulGelistirmeKentselDonusumvePlanlama
[29] http://www.slideshare.net/oncel/tmmo
[30] http://www.slideshare.net/oncel/jfmo-stanbulubesi-ile-okan-niversitesi-arasnda-mzalanan-protokol
[31] http://elections.agu.org/
[32] https://www.apega.ca/news/2016-electionresults/
-69-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
Dr. Müh. Mustafa Uysal MAKİNE MÜHENDİSİ
BURSA’DA MAKİNE MÜHENDİSLERİNİN UZUN YÜRÜYÜŞÜ:
MESLEKTE BİRLİKTEN BİRLİK PLATFORMUNA
“Özellikle meslek odalarının ideolojik merkezlere
dönüştürülmesi fevkalade zararlıdır. Türkiye’nin
güçlü bir ülke olması adil bir dünya için de
zarurettir, güçlü Türkiye’nin ise güçlü mesleki
alt yapı ve ortak hareket eden mühendis ve
mimarlara ihtiyacı vardır. Birlik Grubu hareketinin
doğmasında ana etken bu probleme çözüm
getirmek arayışıydı.”
1960
’ların ortalarında
başlayıp 12 Eylül
1980 darbesine
uzanan zaman diliminde Türkiye de soğuk
savaşın yan etkilerinden nasibini fazlaca
aldı ve cemiyetimizin dış mihraklar ve onların iç uzantılarıyla devamlı kanatılmak
istenen ayrıştırıcı problemlerine bir yenisi
daha eklendi; neredeyse bir iç savaşın eşiğine gelindi. Tarihimizde pek çok defalar
görüldüğü üzere halkımızın sağduyusu bu
tehlikenin atlatılmasına büyük katkıda
bulundu.
Meslek odaları gibi ülkenin kalkınmasında önemli rol oynayan muhtelif kurum
ve kuruluşlar da belli siyasi grupların
odaklandığı ve buraları bir siyasi parti
gibi yönetmeye çalıştığı yerler haline geldi. Türkiye’de sol hareketler –ki, bununla
sosyalist ve komünist fikriyatın temsilcilerini kastediyoruz- değerler uyuşmazlığı
ve takındıkları tepeden inmeci, militarist
tavırlardan ötürü toplumda ciddi bir taban elde edemedi. Ancak söz konusu kurum ve kuruluşlarda ciddi bir dayanışma
sergileyerek var olmaya devam ettiler
ama bunun bedelini kendi asli amaçları
doğrultusunda faaliyet yapamaz hale getirilen kurum ve kuruluşlar ve bunların
muhatabı olan kitleler ödedi. Bu kurum
ve kuruluşlar arasında en talihsizlerinden
biri de Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve bunun çatısı altında faaliyet
gösteren mühendis odalarıdır. Maalesef
akademik meslek odaları olarak adlandırılan mühendis odaları yetmişli yılların
-70-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
MAKALE
ortalarından bu yana Türkiye’de taban
bulamamış, son otuz yıldaki gelişmelerle
siyasi ideolojiler tarihinin karanlıklarına
terkedilmiş bir dünya görüşüne sahip kadroların yönetimine terk edilmiş bulunmaktadır. Özellikle meslek odalarının ideolojik
merkezlere dönüştürülmesi fevkalade zararlıdır. Türkiye’nin güçlü bir ülke olması adil bir dünya için de zarurettir, güçlü
Türkiye’nin ise güçlü mesleki alt yapı ve ortak hareket eden mühendis ve mimarlara
ihtiyacı vardır.
BİRLİK GRUBU
DEMOKRATİK BİR YAPIDIR
Birlik Grubu hareketinin doğmasında ana
etken yukarıda anlatılanların ışığında bu
probleme çözüm getirmek arayışıydı. Mevcut halin hiç de iyi olmadığını ve bu duruma müdahale edilmezse her şeyin eski
DOSYA
tas, eski hamam devam edeceğini, üstelik bu duruma müdahale etmemenin
bizleri gelecek nesiller nezdinde görevini
yapmamış, tembel ve gayretsiz insanlar mevkiine düşüreceğini idrak eden
bir grup meslektaşımızın öncülüğünde
ülke çapında ve öncelikle Ankara’da bir
grup fedakar ve idealist insan tarafından
“Meslekte Birlik” adı altında çok sayıda
mühendis odasını kapsayacak tarzda
bir hareket başlatılmıştır. Bu hareketin
mensupları 1988 yılında Ankara’da İnşaat, Elektrik ve Orman Mühendisleri
Odalarında yönetime gelmeye muvaffak
oldu. Aynı yıl Ankara Makine Mühendisleri Odası’ndaki seçimlerde yönetimde bu harekete mensup isimler de yer
aldı. Bu çalışmaların tesiri diğer illerde
olduğu gibi Bursa’da da kendisini gösterdi. Bazı idealist arkadaşlarımız gönüllü
olarak hemen benzer görüşleri paylaşan
arkadaşlarıyla irtibat kurmak suretiyle Bursa’da Meslekte Birlik hareketinin
temelini atmış oldu. 1988’deki seçimlere TSE Bursa Temsilciliği’nde görevli
Sadık Demir’in başkanlığında katılan
Meslekte Birlik grubu MMO Bursa şubesinde o zamana kadar görülmemiş bir
seçime katılma oranına neden oldu. Bu
teşebbüs neredeyse on yıldır Odayı bir
çiftlik haline getiren kadrolara da esaslı bir uyarıydı. Her ne kadar seçimlerde
başarılı olunamadıysa da çok önemli ve
günümüze uzanan bir sivil toplum organizasyonunun temeli atılmış, zamanla
diğer meslek odalarına sirayet edecek bir
cereyana ilk kıvılcım çakılmış oluyordu.
Meslekte Birlik grubunda yer alan kişiler
genel olarak milli ve manevi değerlere
bağlı bir profile sahip olmakla beraber,
grup yukarıda bahsedilen esas gayelere
inanan her görüşten insana kapısını daima açık tutmuştur. Nitekim bazı dönemlerde kendini sosyal demokrat veya liberal olarak tanımlayan meslektaşların da
bu hareketin içinde yer alması bunun en
bariz göstergesidir. Birlik Grubu bu manada ideolojik saplantılardan uzak, müsamahakar ve demokratik bir yapıdır ve
bu vasfını hala sürdürmektedir. Meslekte
Birlik hareketi 1990’da merhum Prof. Dr.
Ahmet Halim Demirci önderliğinde tekrar MMO Bursa şubesi seçimlerine katılmıştır. 1994’te ise Yrd. Doç. Dr. Osman
Kopmaz başkanlığında seçimlere iştirak
edildi. 2004 yılına gelinceye kadar grup
diğer meslek odalarındaki çalışmalarına
devam ederek başarılar elde etti ve bu
kuruluşların temel konularda bile kendi
Ankara’da bir grup
fedakar ve idealist
insan tarafından
“Meslekte Birlik”
adı altında çok
sayıda mühendis
odasını kapsayacak
tarzda bir hareket
başlatılmıştır. Bu
hareketin mensupları
1988 yılında Ankara’da
İnşaat, Elektrik ve
Orman Mühendisleri
Odalarında yönetime
gelmeye
muvaffak oldu.
-71-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
aralarında anlaşamayacak kadar hırçın ve
ideolojik taassup sahibi kadroların tekeline
bırakılamayacağını gösterdiler.
BİRLİK GRUBU YENİ BİR ÇIĞIR AÇTI
2004 yılı Meslekte Birlik hareketinin
Bursa’da kökleşmesinin miladıdır denilebilir. Bursa MMO seçimlerine katılmak
üzere teşkilatlanan Meslekte Birlik hareketinin gönüllüleri aldıkları ortak bir kararla
Osman Kopmaz’ın teklifiyle Birlik Grubu
adını aldı. Bu isimle sadece meslekte değil, bu ülkenin bekasını sağlayacak bütün
değerlerde birleşen insanların topluluğuna
atıfta bulunulmak isteniyordu. Nitekim bu
isim pek güzel ve samimi bir atmosferde
ittifakla kabul ediliyor ve daha o toplantıda
katılanlar üzerindeki olumlu tesiri gözleniyordu. Bu samimiyet ve inançla girilen seçimlerde mevcut oda yönetimi ve onun etrafındaki kadrolar fikir ayrılığına düştüler
ve başarı, modern haberleşme araçlarını da
kullanarak oldukça profesyonel bir tanııtım
çalışması yapan İsmail Hakkı Kavurmacı
başkanlığındaki Birlik Grubu mensuplarına
nasib oldu. Birlik Grubu’nun MMO yönetimine gelmesi yeni bir çığır açtı. Oda üyeleri
kuruluşundan bu yana görmedikleri yeni
ve güzel işlere şahit oldu. Tarihi önemine
binaen bu seçimde yönetime gelen gönüldaşlarımızı isim isim saymak yerinde olur:
İsmail Hakkı Kavurmacı başkanlığında,
Sevda Telli, Kadir Uyar, Mustafa Uysal,
Mehmet Mutlu, Bayram Ali Özdemir, Suat
Gülçimen, Arzu Aydınlı, Feridun Baykara,
Yusuf Şimşek, Hacer Berberoğlu ve Yusuf
Ordu yönetim kurulunu teşkil ediyordu.
Yönetim kurulunun gerek asil gerekse yedek üyeleri tüm toplantılara tam kadro katılarak görevlerini ciddiyetle yerine getirdiler. Birlik Grubu’nun ruhuna uygun olarak
yönetimi üstlenen gönüldaşlarımız Oda
genel merkezinin pek çok engellemesine
rağmen aldıkları kararlar ve düzenledikleri
faaliyetlerle Oda’yı tüm üyelerini kucaklayan demokratik bir yapıya kavuşturmaya
büyük gayret sarf etti.
2004
2004 yılı Meslekte Birlik hareketinin Bursa’da kökleşmesinin miladıdır denilebilir.
-72-
ADİL VE UZMANLIĞA
SAYGILI BİR GÖREV DAĞILIMI
Birlik Grubu’nun Oda yönetimindeyken
yaptığı pek çok önemli iş arasından bazılarını zikretmek fikir vermek açısından
yararlı olacaktır. Doğalgaz dağıtım hizmetlerinin ülke çapında özelleştirilmeye
başladığı günlerde Bursa MMO yönetimi
Bursa’da hizmet verecek dağıtım şirketiyle iyi bir diyalog geliştirerek serbest
çalışan makine mühendislerini -kısa
adıyla SMM’leri- örgütleyerek doğalgaz
projelerinin halkın güvenliği açısından
Oda’nın onayından geçmesini sağladı.
Her kesimden bazı meslektaşlarımızın
buna karşı çıkmasına rağmen sonunda
doğru olanın bu olduğu anlaşıldı ve hem
şirket hem de serbest makine mühendislerinin ittifakıyla bu düzenleme kabul gördü. Dönemin Bursa valisi ile de
Bursa MMO seçimlerine katılmak üzere teşkilatlanan
Meslekte Birlik hareketinin
gönüllüleri aldıkları ortak bir
kararla Osman Kopmaz’ın teklifiyle Birlik Grubu adını aldı.
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
iyi bir diyalog kuran Oda yönetimi kontrol dışılığa kayan LPG dolum tesislerinin
yapıldığı noktaları denetleme ve sızdırmazlık testi yapma yetkisini Oda’ya kazandırdı. Bursa Şubesi’ne bağlı Balıkesir,
Çanakkale, Yalova, İnegöl ve Biga temsilciliklerinde merkezden atama yerine
ilk kez bu temsilciliklere bağlı faaliyet
gösteren üyelerin tercihine başvurdu ve
sandıktan çıkanların temsilci olmasına
imkan verdi.
Üye sayısı 600’ü geçen Balıkesir temsilciğinin şube olması gerektiğini Oda
merkez yönetimine karşı savundular.
İlk defa Oda’nın şanına yakışır, kuşe
kağıda basılı ve ideolojik slogan ve yazılardan arındırılmış bir bültenin çıkarılmaya başlaması da bu yönetime nasib
oldu. Yönetimin aldığı kararla bültenin
Bursa’da az maliyetle ve kaliteli basıl-
Nitekim bu isim pek güzel ve
samimi bir atmosferde ittifakla kabul ediliyor ve daha
o toplantıda katılanlar üzerindeki olumlu tesiri gözleniyordu.
MAKALE
Bursa’nın otomotiv
merkezi oluşunu
daha kuvvetli
hissettirecek tarzda
gerçekleştirmek için
kolları sıvadı. Düşük
iştirakten dolayı Oda
merkezince tamamen
iptali düşünülen bu
sempozyumun hiç
olmazsa bir kez daha
yapılması konusunda
merkez ikna edildi
ve OTOSEM 2005 adı
altında bir otomotiv
sempozyumu organize
edildi.
Bu samimiyet ve inançla girilen seçimlerde mevcut oda yönetimi ve
onun etrafındaki kadrolar fikir ayrılığına düştü ve başarı, modern haberleşme araçlarını da kullanarak
oldukça profesyonel bir tanııtım
çalışması yapan İsmail Hakkı Kavurmacı başkanlığındaki Birlik Grubu
mensuplarına nasiP oldu.
ması bülteni Ankara’da denetlendikten sonra bastırmaya alışmış olan Oda
merkezini rahatsız etti ve kararı iptal
ettiler. Yönetimdeki gönüldaşlarımız
büyük bir fedakarlık göstererek şahsi
imkanlarıyla bültenin basım mastaflarını karşıladılar. Baskı kalitesi ve nitelikli muhtevası üyelerin dikkatini çekti
ve bülten o sayıdan itibaren bu şekliyle
basılmaya devam etti. Yeni yönetimin
oluşturduğu güzel bir gelenek de yeni
mezun meslektaşlarımızın yemin töreni oldu. Aidiyet duygusunu geliştirmede
böyle törenlerin önemi inkar edilemez.
Ayrıca her bültende yeni mezun meslektaşlarımızın fotoğrafları basılarak
kendileri için güzel bir hatıra olması
sağlandı. Bursa Şubesi’nin gelir-gider
tabloları her üç ayda bir bültende yayınlanarak üyeler nezdinde yönetimin
şeffaflığına ciddi bir katkı sağlanmış
oldu. Bu faaliyetler farklı düşünceden
üyeler tarafından da çok olumlu karşılandı. Bilirkişilik hizmetlerinde adil ve
uzmanlığa saygılı bir görev dağılımına
özen gösterildi.
DEVRİM’İN İLHAM KAYNAĞI…
Bursa’nın otomotiv merkezi oluşunu
daha kuvvetli hissettirecek tarzda gerçekleştirmek için kolları sıvadı. Düşük
iştirakten dolayı Oda merkezince ta-
DOSYA
mamen iptali düşünülen bu sempozyumun hiç olmazsa bir kez daha yapılması konusunda merkez ikna edildi ve
OTOSEM 2005 adı altında bir otomotiv
sempozyumu organize edildi. Belli mihraklarca küçümsenen ve unutturulmaya
çalışılan yerli otomobili tekrar hatırlara
getirmek ve Türkiye’nin gerçek milli sanayileşme davasını toplumda ve meslektaş kitlemizde tekrar canlandırmak
üzere 1961’de Devrim otomobili projesi
çerçevesinde yapılan dört araçtan bugüne ulaşabilmiş ve TÜLOMSAŞ’taki hangarda muhafaza edilmekte olan yegane
otomobil Ulaştırma Bakanlığı’ndan izin
alınıp yüklü bir meblağ ile sigortalanarak teşhir amacıyla Bursa’ya getirildi
ve sempozyumda ziyarete açıldı. Araçla
yapılan şehir turu ve meslek liselerinin
öğrencilerinin sempozyuma getirilmesi yerli otomobil davamızı tekrar ülke
gündemine oturttu. Sempozyum da o zamana kadar yapılanlar içinde en yüksek
iştirakin sağlandığı sempozyum olarak
tarihe geçti. Bu sempozyum kısa bir süre
sonra çevrilecek olan Devrim filmine de
ilham kaynağı oldu.
Yönetim 2005 yılında otomotiv sektörüne dair “Türkiye’nin Çıkışı: Yerli Otomobil” başlığı altında bir rapor yayımlayarak yetkilileri otomotiv alanında yeni
girişimlerin geliştirilmesine davet ede-
-73-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
rek, aksi halde on yıl içinde Bursa’nın
avantajlı konumu, ucuz işgücü ve kalite
bakımından gerileyebileceğine ve otomobil firmalarının Bursa’daki tesislerini
başka ülkelere taşıma tehlikesine dikkat
çekti. Bu raporda alınacak tedbirler zımnında şu üç hususa da temas ediliyordu:
“Bursa’da bir teknik üniversite kurulmalıdır. Yerli üretim teknoloji merkezi
oluşturulmalıdır ve nihayet otomotiv
sanayi kümelenmesi gerçekleştirilmelidir.” Bu raporun sunulmasından beş
yıl sonra Bursa Teknik Üniverisitesi’nin
kurulması, altı yıl sonra Otomotiv Test
Merkezi’nin Bursa’da kurulmasına karar
verilmesi ve yedi yıl sonra da Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nda Otomotiv Geliştirme Kümesi”nin kurulması Birlik Grubu kadrolarının güçlü vizyonu hakkında
herhalde yeterince fikir vermektedir.
BİR DEFA YÖNETİME
GELDİLER VE İZ BIRAKTILAR!
Birlik Hareketi’nin mühendis odalarının yönetimine dair kanuni değişiklikler üzerinde çalıştığını da zikretmeden
geçmek olmaz. Yaptıkları bütün müspet
icraata rağmen sürekli Oda merkezinin
engellemeleriyle karşılaşan yönetim bu-74-
Birlik Hareketi’nin
mühendis odalarının
yönetimine dair
kanuni değişiklikler
üzerinde çalıştığını da
zikretmeden geçmek
olmaz. Yaptıkları bütün
müspet icraata rağmen
sürekli Oda merkezinin
engellemeleriyle
karşılaşan yönetim
bunun 1950’li yılların
konjonktür ve
anlayışı çerçevesinde
hazırlanmış mühendis
odaları mevzuatının
değiştirilmesiyle
aşılabileceğini görerek
TMMOB’nin yeniden
yapılanmasına imkan
verecek bir kanuni
düzenleme taslağını
hazırlamak üzere
çalışmalara başladı.
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
nun 1950’li yılların konjonktür ve anlayışı çerçevesinde hazırlanmış mühendis
odaları mevzuatının değiştirilmesiyle
aşılabileceğini görerek TMMOB’nin yeniden yapılanmasına imkan verecek bir
kanuni düzenleme taslağını hazırlamak
üzere çalışmalara başladı. Yönetim bu
maksatla teşkil edilen komisyona İnşaat
ve Elektrik Mühendislerinden Birlik Hareketi doğrultusunda düşünen meslektaşlarını da katarak 1953’te yürürlüğe
giren TMMOB Kanunu’nu değiştirmek
için kolları sıvadı. 2005 yılında hazırlanan kanun taslağına diğer şubelerdeki
meslektaşları ve daha sonra milletvekilleri ile istişare ederek son şekli verildi.
O günden itibaren de TMMOB’nin 50’li
yılların merkeziyetçi anlayışı yerine
adem-i merkeziyetçi bir yapılanma yeni
kanun taslağının ruhunu oluşturuyordu. Bu kanun teklifinde üç temel değişiklik aşağıdaki gibi özetlenebilir:
1 - TMMOB yukarıdan aşağı değil aşağıdan yukarı yapılanmaya
gitmeli, her il kendi bağımsız oda
teşkilatını kurmalı, daha sonra bu
teşkilatlar federasyon ve konfederasyon şeklinde bir araya gelmelidirler.
MAKALE
2 - Seçimlerde nispi temsil sistemi
getirilmeli ve oyların ekseriyetini
almayan gruplar da yok sayılmamalıdır. (Ne hikmetse TMMOB yönetimi Türkiye’nin yönetiminin belirlenmesinde nisbi temsil sistemini
savunmakta, ama iş oda yönetimine geldiğinde mevcut sisteminden
yana tavır takınmaktadır.)
3 - Her ilde 25’i geçen sayıda mühendis ve mimar bir araya geldiğinde kendi meslek odasını kurabilmeli
ve bu illerde ikinci bir meslek odası
teşkilatı kurulmasına müsaade edilmemelidir.
Böylelikle daha etkin ve tüm üyeleri
kucaklayan bir yönetim anlayışını yerleştirmeyi savunan bu kanun taslağı
çeşitli meslek odaları ve siyasi kuruluşlar nezdinde kabul gördü. Ne yazık ki,
TBMM bünyesinde çeşitli zamanlarda
gündeme gelmesine karşılık bu taslak
henüz yasalaşmamış bulunuyor.
Yeni bir anlayışla iş başına gelen yönetim bu kez o güne kadar kiralık yerlerde faaliyetlerini sürdüren odaların ilk
defa bir arada bulunacakları ortak bir
meslek odaları birliği binasını hayata
geçirmek üzere yola çıktı. Nilüfer Belediyesi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi
Türkiye’nin ilk Akademik Odalar Birliği binasının inşa edilmesi hususunda
ikna edildi. Dört yıl gibi kısa bir sürede inşaatı tamamlanan Bursa Akademik Odalar Birliği Merkezi Türkiye’nin
muhtemelen tüm meslek odalarının bir
arada yer aldığı yegane merkez olarak
halen hizmetini sürdürmektedir. Elektronik haberleşme ve internet alemiyle
Türkiye’nin yeni yeni tanıştığı günlerde ilk defa bir e-bülten çalışmasına da
imza atan yönetim bu suretle üyelerine
internet üzerinden de ulaşmayı başarmış ve bunun yaygınlaşmasına ön ayak
olmuştur. Daha önceleri geleneksel gece
adı altında yapılan ve toplumun değerlerinin göz ardı edildiği eğlence toplantıları yerine yeni yönetim oldukça
seviyeli ve yaklaşık bin iki yüz üyenin
katıldığı etkinliklerle de farklılığını ortaya koydu. Bu etkinlikler daha sonra
gelen yönetimlere de bir tür ölçü ve
emsal oldu. Kısaca ifade etmek gerekirse iki yıllık bir yönetim döneminde bile
Birlik Grubu üyeleri kucaklayıcı, barışçı,
gelişmeci ve teknolojinin imkanlarından istifade eden iş ve uygulamalarıyla
Oda yönetiminde bugün bile hissedilen
olumlu ve kalıcı izler bıraktı.
Birlik Grubu
2006 yılında
gerçekleşen
seçimleri bazı
taktik hatalardan
ötürü maalesef
kılpayıyla kaybetti.
Aslında kaybeden
Birlik Grubu değil,
maalesef MMO idi.
İzleyen yıllarda
aynı sinerjinin
yakalanamaması
üst üste
kaybedilen
seçimlere yol
açtı. Bununla
birlikte grup
mensuplarının
kalite ve etki
seviyelerinin
yüksekliği Birlik
Grubu’nun öncü
kadrolarını,
çalışmaları sadece
Oda faaliyetleri ile
sınırlandırmanın
doğru olmadığı
kanaatine sevk
etti. Bu ise Birlik
Platformu’nun
doğması demek
oluyordu.
DOSYA
BİRLİK GRUBU BİRLİK
PLATFORMUNA DÖNÜŞTÜ
Birlik Grubu 2006 yılında gerçekleşen
seçimleri bazı taktik hatalardan ötürü
maalesef kılpayıyla kaybetti. Aslında
kaybeden Birlik Grubu değil, maalesef
MMO idi. İzleyen yıllarda aynı sinerjinin
yakalanamaması üst üste kaybedilen
seçimlere yol açtı. Bununla birlikte grup
mensuplarının kalite ve etki seviyelerinin
yüksekliği Birlik Grubu’nun öncü kadrolarını, çalışmaları sadece Oda faaliyetleri ile
sınırlandırmanın doğru olmadığı kanaatine sevk etti. Bu ise Birlik Platformu’nun
doğması demek oluyordu. Mevcut gönüldaşlarımızın farklı işbirlikleri geliştirebileceği göz önünde tutularak bir tüzük hazırlandı. Birlik Platformu adını alacak olan
bu yeni organizasyonda yönetim, danışma
kurulları ile komisyonların nasıl teşkil
edileceği belirli kurallara bağlandı ve böylece hareketin ileriki nesillere aktarılması
sağlandı. 2005 yılından bu yana sürdürülen geleneksel iftarlar, danışma toplantıları ve sosyal medya unsurlarıyla platform
üyeleri sürekli irtibattadır. Birlik Hareketi
üyeleri birbirleriyle iş hayatı ve mesleki
faaliyetlerinde dayanışmakta, aynı değerleri paylaşan yeni mezun meslektaşlarına
iş bulmalarında veya meslek hayatında
karşılaştıkları problemlerin çözümünde
yardımcı olmaktadırlar. Bunların dışında
yapılan teknik ve sosyal faaliyetlerle de
üyeler arasındaki bağın kuvvetlenmesi
hedeflenmektedir.
Netice olarak diyebiliriz ki, kendi meslek
odalarında bulamadıkları faaliyet, samimiyet ve dayanışmayı sivil bir inisiyatif
olarak kendi aralarında kurmayı başaran
Bursa Makine Mühendisleri Odası Birlik
Platformu üyeleri gün geçtikçe daha güçlü hale gelmekte ve etkili, sözü dinlenir
bir sivil toplum teşkilatı olmaya doğru
gitmektedir. Birlik Platformu mensupları
geçmişte şehir ve ülke gündemine yaptıkları olumlu katkılardan güç ve ilham alarak ülkemizin ferdi, toplumsal ve küresel
ölçekte ahlaki normları olan ve ileri teknoloji sahibi bir ülke konumuna gelmesi
için kendilerinin katkılarına ihtiyaç duyulduğunu fark ederek çalışmalarına büyük bir heyecan ve azimle devam etmektedirler ve bunda kararlıdırlar. Bu yazıyı
nihayete erdirmeden başta Yusuf Aydın
ve Ahmet Halim Demirci olmak üzere
aramızdan ayrılan meslektaşlarımızı rahmetle yad eder, ayrıca yukarıda aktarılan
bilgilerin temin ve teyidinde katkısı olan
Dr. Mustafa Uysal’a da teşekkür ederim.
-75-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
MÜLAKAT: PROF. DR. ALİ OSMAN ÖNCEL
AMERİKA DEPREM ODASI
SEISMOLOLOGICAL
SOCIETY OF AMERICA
Çeviren: Seda Temel
Röportajımıza başlarken bize SSA
Derneği ile bağlantınızı ve organizasyona nasıl dahil olduğunuzdan bahseder misiniz?
2001 yılında Kanada’ya doktora
sonrası çalışmalarımı yapmak için
ilk gittiğimden beri SSA Derneği’ne
üyeyim. Kanada’nın Viktoria şehrinde düzenlenmiş olan SSA toplantılarından birinde tez danışmanım (John
Adams) sismoloji alanında yapmış
olduğum çalışmaları paylaşmam
için destek verdi, bu toplantıdan
sonra da SSA üyeliğim devam etti.
Deprem Bilimi Sismoloji alanında
yaşanan en temel zorluklar nelerdir?
Yüzey görüntülemede kullanılan
sensörler ile kısa zaman içinde küçük depremler hakkında bilgi toplamak karşılaşılan en büyük zorluklardan birisidir. Kuyu içi sismik
görüntüleme ile toplanan sismik
verilerin kalitesi artmakta ve en az
150 metre derinliğe yerleştirilen
sismometreler ile daha küçük büyüklükteki depremler de rahatlıkla
tespit edebilmektedirler. Fay zonlarındaki dayanımlı asperite alanlarının tespiti için sismik veri toplama
zamanı kolaylaşmış ve hızlanmış
olsa da dünya çapında toplanılan verilerin paylaşılması ve iş birliği gerekmektedir. Örnek verilecek olursa
Marmara Denizi ile ilgili olarak çıkmış olan ve GJI’da basılan bir yayı-
-76-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
nım için veri toplama süresi on yıldan fazla sürmüştür. Yıllar geçtikçe
küçük ölçekli depremlere ait sismik
verilerin toplanması; kırılma işleyiş mekanizmalarının anlaşılmasını
ya da gelecekte deprem üretebilecek olası yüksek dayanımlı asperite
alanlarının yerlerinin saptanmasını
sağlamaktadır. Bu yüzden ben kendi
açımdan daha kısa sürelerde kaliteli
sismik veriler toplanması için kuyu
içi sismik izlemenin daha yaygınlaşması gerektiğine inanmaktayım.
Sismoloji alanında mı çalışıyorsunuz?
Aslında son yıllar da çalışmış olduğum
Kanada ve Sudi Arabistan’daki bölümler
arama sismolojisi sahasında çalışmalara öncelik verdiği için arama sismolojisi
alanı üzerinde çalışmaktayım. Temmuz 2011‘de İstanbul Üniversitesi’ne
geri döndükten sonra çalışmalarımı
deprem sismolojisi alanında yoğunlaştırmaya karar verdim. Bu günlerde
üniversite kampüsümüz içine geniş
bantlı sismometre yerleştirilmesi hakkında çalışmaktayım. Yerleştirilecek
olan bu sismometrenin hem eğitim
amaçlı hem de global sismoloji çalışmalarını destekleyici nitelikte kullanılmasını planlamaktayım. Ayrıca çalışma
grubum ile artçı şokların izlenmesi ve
kabukta sismik tomografi gibi birbiri
ile ilişkili iki konu hakkında çalışmalar
yapmak istiyorum. Bölgesel ölçekte kabuk kalınlığının derinlikle değişiminin
RÖPORTAJ
bilinmemesi depremlerin ne kadar hassasiyet
ile izlendiğini belirlememiz hususunda engel
teşkil etmektedir.
Sizce 5-10 yıllık süreç içerisinde hangi
konular çok daha dikkat çekici oldu? Ya
da hangi konular önem kazanacak?
Bence büyük Japonya depreminde insan
ölümlerinin azaltılmasında en önemli unsur deprem erken uyarı sistemidir.
Sanırım erken uyarı sistemi hakkında iyi
araştırma raporları bulunmaktadır. Bölgenin deprem riskine göre sismik istasyon sayısının artırılması gerekmektedir.
Sismologlar için artçı şokların tahmini
hem zaman hem de büyük artçı şokların
yerlerinin tespiti açısından zorluklar içermektedir.
Bu konuları önümüzdeki 3-5 sene içerisinde SSA kurumunun nasıl ele alacağını
düşünmektesiniz?
Bence SSA iyi kalitede yayınları ve geleneksel
yıllık toplantıları ile destek verecektir.
Önümüzdeki yıllarda SSA’in ne tür
başarılara imza atmasını istersiniz? Bu
başarıları gerçekleştirmenin önündeki
engeller ne olabilir?
SSA’in başarılı olması çok önemlidir. Çünkü
BSSA dergisi SSA kurumunun çok önemli bir
koludur. Bu dergide yayınlanan kaliteli sismik
araştırmalar dünya çapında paylaşılmaktadır.
Sismologlar için SSA’in toplantıları, yaptıkları araştırmaları paylaşabilmeleri açısından
büyük önem taşımaktadır. Ayrıca SSA gösterim videoları toplantılara henüz katılmamış olanlar ile iyi bir iletişim sağlanmasına
yardımcı olmaktadır. Bu başarılı girişimlerin
sonucu SSA’in sismoloji eğitiminin kalitesini
artırması için MIT’deki gibi açık olarak verilen
derslerin web üzerinden yayınlamasını beklemekteyim.
Önümüzdeki 5 yıl içerisinde SSA’in başarı
çizgisini korumak için farklı faaliyetlerde
bulunması gerekli midir?
Aslında SSA Kurumu SSA yayınlarında kullanılmış veriler ve yazılımlarından oluşan bir
havuz oluşturabilir. Bu tür paylaşımlar başarılı işlerin ortaya çıkmasına vesile olur ve bu
materyaller eğitimde kullanılabilir.
SSA’in gelecekte hangi alt disiplinler ile
bağlantılı olması gerekmektedir?
Jeofizik aramalarda mikro sismisite yeni bir
konu olarak yer almaktadır. Ayrıca maden
sahalarında güvenlik ya da jeotermal alanlarda insanların neden olduğu sismik tehlikeyi
DOSYA
azaltmak için mikro sismisiteden yararlanılmaktadır. Bu yüzden sismik aktivite jeofizik
aramalarda ve sismik görüntülemede çok
önemli bir konudur. Yasal olmayan insan
yapımı sismik aktivitelerin tespitinde Adli
sismoloji yeni iş olanakları sağlayacaktır. SSA
makalelerini tararken adli sismoloji ile ilgili
yayınlara erişemedim. Bence adli sismoloji
gelecekte önem kazanacak sismoloji dallarından birisidir.
Jeofizik aramalarda
mikro sismisite yeni
bir konu olarak yer
almaktadır. Ayrıca maden
sahalarında güvenlik ya
da jeotermal alanlarda
insanların neden olduğu
sismik tehlikeyi azaltmak
için mikro sismisiteden
yararlanılmaktadır. Bu
yüzden sismik aktivite
jeofizik aramalarda ve
sismik görüntülemede
çok önemli bir konudur.
Yasal olmayan insan
yapımı sismik aktivitelerin
tespitinde Adli sismoloji
yeni iş olanakları
sağlayacaktır. SSA
makalelerini tararken
adli sismoloji ile ilgili
yayınlara erişemedim.
Bence adli sismoloji
gelecekte önem
kazanacak sismoloji
dallarından birisidir.
SSA üye sayısını artırmak ve yeni
üyeler kazanmak için yayınlarından ve
iletişim kanallarında nasıl değişiklikler
yapmalıdır?
Büyük bölgesel depremlerin sonucu ortaya çıkan konular üye sayısını artırmada
yardımcı olabilir. Çünkü İzmit depremi
hakkında ben de SSA’de yayın yaptım.
SSA üyesi olmasaydınız
ne kaybederdiniz?
Eğer SSA üyesi olmasaydım son sismolojik
çalışmalar hakkında bilgi sahibi olmazdım.
Bütün zaman aralıklarındaki yayınların
üyelerin erişimine açık olduğunu bilmem
kişisel olarak beni mutlu etmekte.
Amerika dışından üyelerin SSA’e katılması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Amerika dışındaki üyeler ile SSA Dünya
Çapında Sismoloji birliği haline gelmiştir.
Dünyanın diğer bölgelerindeki yayınlar
desteklenmektedir. Özellikle SSA’in Amerika dışındaki üyelerine yazım destek
merkezi kurması gerekmektedir. Şunu da
belirtmek gerekir ki Amerika dışındaki
üyelerin yazma becerileri SSA’in oluşturduğu yazım destekleme birimi tarafından
değerlendirilirse onların vereceği tavsiyeler ile yazma becerileri daha da ilerleyecektir. Ayrıca kurum SSA makaleleri
yazma hakkında bazı kurslar da açabilir.
Amerika dışındaki bilim adamları ile
SSA nasıl irtibata geçebilir?
SSA eğer diğer bölgesel çapta profesyonel
jeofizik kurumları ile bağlantıda olursa ve
onların bölgesel jeofizik toplantılarında
SSA oturumları yapılırsa katılan bütün
araştırmacılar da SSA özel oturumuna katılırsa güzel yayınlar ortaya çıkabilir. Örneğin SSA, Türkiye Jeofizikçiler birliği ile
bağlantıya geçip SSA-Van Depremi Türkiye bölümü olacağını ve burada yapılan
sunumların BSSA’in özel sayısında basılacağı şeklinde teşvik edici reklam yapılabilir. Bu tür katılımlar dışarıda bulunan bilim adamlarını da destekler nitelikte olur.
-77-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
nı tavsiye ederim. Ayrıca SSA yönetim kurullarına ve BSSA’in yönetici editörlerinin
seçimlerine Amerika dışından da üyelerin
dahil edilmesini öneriyorum.
Daha çok Amerika dışındaki bilim
adamlarının ilgilenmesini ve SSA’ye
katılmasını nasıl sağlarız?
SSA’in bölgesel jeofizik toplantılarında
birlikte çalışacağı yeni bilim adamları ile
ilgilenmesi önemlidir. Çünkü SSA toplantılarına katılım bizim gibi Amerika dışında olan bilim adamları için pahalıdır.
Birçoğumuz için de katılım için dış destek
bulmak zordur.
Üye olmayı kolaylaştırmak ve ilgi çekici hale getirmek nasıl yapılabilir?
Aslında SSA ulusal jeofizik toplantılarda
SSA özel bölümlerinin yapılmasını desteklemek amaçlı planlar yapmalıdır.
SSA Amerika dışında hem bilimsel
üyeler ve potansiyel üyeler açısından
hem de diğer ilgili kuruluşlar ve onların liderleri tarafından nasıl algılanmaktadır?
Dışarıdaki bilim adamları tarafından SSA
akademik kariyer açısından kendini göstermek demektir. Kariyerlerini tamamlamış iseler SSA aktivitelerine katılma
durumları düşmektedir. Potansiyel üyeler
olarak öğrencileri anlamaktayım. SSA öğrencilerin yaptığı araştırmalar için çok iyi
kaynaklar sunmaktadır. İlgili organizasyonlar için SSA sismoloji alanı hakkında
iyi materyaller sağlamaktadır.
Dışarıdaki bilim adamları
tarafından SSA akademik
kariyer açısından
kendini göstermek
demektir. Kariyerlerini
tamamlamış iseler SSA
aktivitelerine katılma
durumları düşmektedir.
Potansiyel üyeler
olarak öğrencileri
anlamaktayım. SSA
öğrencilerin yaptığı
araştırmalar için çok iyi
kaynaklar sunmaktadır.
İlgili organizasyonlar
için SSA sismoloji alanı
hakkında iyi materyaller
sağlamaktadır.
Sizin gibi Amerika dışında bulunan
araştırmacılara nasıl olanaklar ya da
servisler sağlanmasını istersiniz?
Özel bölümler hakkında hazırlanmış videoları izlerken hem eğleniyorum hem
de sismoloji alanında ilgimi çeken ilginç
tartışmaları takip etmemi sağlıyor.
Gelişmekte olan ülkelerde olan üyelik
programlarını biliyor musunuz? Eğer
öyleyse onların değerleri ve nasıl
daha dikkat çekici olacakları hakkında
neler düşünüyorsunuz?
Bence gelişmekte olan ülkelerde yaşayan
insanların daha çok uğraş vermeleri gerektiğini göz önüne alınarak SSA organizasyonlarında bu ülkelerden gelen araştırmacılara daha çok yardımcı olunmalıdır.
SSA Amerika’nın dışında bölgesel
bölümler yaratmalı mıdır?
Diğer ülkeler için bölgesel bölümler oluşturulması fikrini doğru buluyorum. Böylece ulusal jeofizik toplantılar ile bağlantı
kurulmuş olunmaktadır. Ya da SSA serbest
bölümler oluşturabilir. Bizim ülkemizde
sismologların sayısı diğer ülkelerle kıyasla-
-78-
namaz ölçüde azdır. Örneğin gelecek sene
SSA toplantısının Şarköy’de yapılmasını
teklif ettim. Şarköy Marmara Bölgesi’nin
batı kısmında bulunmaktadır ve bu bölgede
100 sene önce büyük bir deprem meydana
gelmiştir. SSA 1906 Parkfield depremi ile ilgili özel bölüm yarattığında aynı konseptin
diğer global depremler içinde oluşturulabileceğini düşündüm.
SSA liderlerine gelecek için planlarını
yaparken nasıl bir tavsiye vermek
istersiniz?
SSA’e Türkiye’nin kuzeybatısında meydana gelen 1912 Şarköy depreminin 100.
yılı için dışarıdan bir bölüm oluşturması-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
Bölgesel jeofizik toplantılarda SSA bölümlerinin oluşturulmasına bu toplantıları düzenleyen yöneticiler nasıl bakar?
Yöneticiler olumsuz yaklaşırlarsa onlara
nasıl kabul ettirilebilir? Amerika dışındaki bilim adamlarının SSA bölümlerine
ilgisi nasıl çekilebilir?
Bence sizin yaklaşımınızın pozitif açıdan
iki türlü geri dönüşü olur. Örneğin Türkiye’deki jeofizik birliği geçen yıl meydana
gelen iki deprem hakkında bölüm hazırlamak istiyor. SSA toplantılarının sunum
dilinin İngilizce olma zorunluluğu bu
toplantılara katılımı güçleştirmektedir.
Bölgesel toplantılarda yapılan toplantılar konuşmacının ana dilidir. Bu sorunu
çözmek için İngilizce dilinde yapılmayan
SSA bölümleri olabilir. Ben gönüllü olarak TMMOB Türkiye Jeofizikçiler Odası
12. Dönem İstanbul Şube Yönetim Kurulu
Başkanı olarak böyle bir SSA oturumuna
katılımı desteklerim. SSA ile bölgesel jeofizik kuruluşlarının ortaklaşa çalışmasını
başlatmak için bunun iyi bir yol olduğunu
düşünmekteyim.
BSSA ne anlama gelmektedir?
Bence BSSA 100 yılı aşan birikimi ile sismolojiye ait bütün kaynakları içeren sismolojinin köklerinden birisidir.
SSA’in yeni, geleneksel olmayan
üstlenmesi gerektiğini düşündüğünüz
ürünler ya da servisler hakkında roller
var mıdır? Ya da nasıl çalıştığını düşünüyorsunuz?
USGS’in haftalık seminerlerinin formatını beğeniyorum. ITUNE altından onların
podcast’lerine abone oldum ve seminer
derslerimde USGS seminerlerini kullanmaya başladım. Benzer olarak SSA’de bazı sözlü sunumlarını ITUNE altından indirilerek
dinlenmesini sağlayabilir. SSA’in kendi üyelerine benzer seminer programları düzenlemeye başladığını biliyorum ama bu konuşmaları indirme seçeneği ITUNE üzerinden
sağlanabilir bizde eğitim materyallerinden
biri olarak kullanabiliriz.
SSA yönetim bölümünde birden fazla
Amerika dışından yönetici olması
gerektiğini mi düşünüyorsunuz?
Ben SSA yönetim kurulunda birden fazla
Amerika dışından üyenin olması gerektiği
kanaatindeyim.
MAKALE
DOSYA
-79-
OCAK - ŞUBAT 2016
MESLEK ODALARI
Levent GENÇYÜREK Maliye Başmüfettişi
MESLEK ODALARI VE VERGİ
Meslek odaları, meslek mensuplarının ihtiyaçlarını
karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak,
mesleğin gelişimini sağlamak ve meslek disiplinini
korumak amacıyla kurulan kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır. Tabipler Odası,
Makine Mühendisleri Odası, Mali Müşavirler Odası
vb. meslek odası olarak faaliyet göstermektedir.
İlmi amaçlı dernekler “Kurum”, siyasi amaçlı
dernekler “Parti”, sportif faaliyetli dernekler
“Kulüp”, mesleki dayanışmayı ve ortak menfaatleri
korumak amacıyla kurulan dernekler de “Sendika
ve Oda” olarak tanımlandığından, meslek odaları
vergi kanunlarının uygulanması açısından dernek
olarak kabul edilmektedir.
K
urumlar Vergisi Kanunu, sadece
dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin vergilendirilmesi esasını
benimsemiştir. Ticari, sınai veya zirai bir
işletmenin bir derneğe bağlı ve devamlı
olarak faaliyette bulunması durumunda
Kurumlar Vergisi mükellefiyeti söz konusu
olacaktır. Derneğe bağlı işletmenin, kazanç
gayesi gütmemesi, faaliyetinin kanunla
verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliğinin ve bağımsız muhasebesinin
olmaması veya ayrı bir işyerinin bulunmaması vergi mükellefi olmasına engel
değildir. Sürekli olarak ve bir bedel karşılığında satış ve hizmet yapılması iktisadi işletmenin varlığını gösterir. Bedelin sadece
maliyeti karşılayacak ölçüde olması veya
elde edilen karın odanın amaçlarına tahsis
edilecek olması sonucu etkilememektedir.
Bir meslek odasına ait bir faaliyet, hacim
ve önemi ile ticari muhasebeyi gerektirir
ve ticari bir müessese mahiyetini taşırsa, yapılan bu iş ticari işletme sayılır ve
meslek odasının iktisadi işletmesi olarak
kurumlar vergisi kapsamına girer. Meslek
odasına ait iktisadi işletmenin faaliyetinde
süreklilik ve devamlılık unsurunun bulunması gerekmektedir. Balo, toplantı, gezi,
seyahat gibi sürekli olmayan faaliyetler
bir bedel karşılığında yapılsa ve maliyetin
üstünde bir gelir elde edilse dahi kurumlar
vergisine tabi olmayacaktır.
-80-
KDV’YE DAHİL OLAN FAALİYETLER
Katma Değer Vergisi Kanunu odalara bağlı iktisadi işletmelerin yapmış oldukları bu
tür işlemler için KDV tahsil edilmesi gerekmektedir. Dernek ve meslek odaları, üyeleri
yanında toplumun diğer kesimlerini de etkileyecek faaliyetleri ile toplumsal açıdan
önemli bir görevi yerine getirmektedir. Bu
kuruluşların faaliyetleri desteklenirken, piyasa şartları içerisinde ve bedeli karşılığında yapmış oldukları ekonomik işlemlerin
vergilendirilmesi, vergide adalet ve eşitlik
ilkesinin uygulanması yanında mali disiplinin sağlanması ve fatura vb. belgelerin
kullanılmasının zorunlu kılınması suretiyle
belge düzeninin oturtulması açısından da
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
gereklidir. Kurumlar vergisi ile KDV’ye tabi
olan faaliyetleri şu şekilde örnekleyebiliriz:
– Baro’nun sürekli olarak düzenlediği avukatlara yönelik ücretli yabancı dil kursları,
– Makine Mühendisleri Odası’nın bilet ücreti
karşılığında film gösterimi,
– Eğitim amaçlı da olsa Ziraat Mühendisleri
Odası’nın çiçek ve fidan üretip satması,
– SMMM Odasının Staj Başlangıç Sınavı
veya Ruhsat Sınavı için düzenlediği ücretli
kurslar,
– Meslek odalarının lokanta, kantin, büfe vb.
yerler işletmesi,
– Hekimler odası tarafından çıkarılan dergi,
broşür ve bülten gibi yayınların bir bedel
karşılığında satılması.
İvedik Organize San. Bölgesi Ağaç İşleri
San. Sit. 21. Cad. 1373 Sok. No: 32 Kat: 1
Yenimahalle / ANKARA
+90 312 284 88 73
+90 312 284 88 74
[email protected]
www.dfmdemiryolu.com
-81-
OCAK - ŞUBAT 2016
Abdulkerim EKŞİ Mimar
BİR KIŞ MASALI
Beş yıl önce üç kafadarın kışın
ortasında yürüyerek yaylaya
çıkmasıyla başlayan serüven,
artık her yıl Şubat ayında
ayaklarıyla değil, yürekleriyle
yürüyen yüzlerce katılımcının
Türkiye’nin çeşitli illerinden,
Rize’nin İkizdere ilçesine adeta
akın edip yayla yürüyüşü
yaptıkları bir kış masalına
dönüşüyor. Yeşilin her tonunu
bulabileceğiniz bir kartela;
bir günde neredeyse 4 mevsimi
yaşayabileceğiniz bir laboratuar;
ülke sıcaklarla boğuşurken
sığınılacak bir liman Karadeniz,
oldukça büyük bir turist
potansiyeli taşıdığını da bu tür
etkinliklerle gösteriyor.
“B
-82-
ir kış masalı” sloganı ile birkaç yıl önce
bir grup arkadaş yola çıktılar. Dertleri;
memleketlerinin biraz daha tanınması,
bir turizm merkezi haline gelmesiydi. Rize’nin İkizdere ilçesi son birkaç
yıldır zaman zaman ülkenin genel
gündeminde de kendisine yer bulmayı başardı. Bu kimi zaman tartışılan
HES (Hidro Elektrik Santral) projeleri
ile kimi zaman turizm haberleri ile son
olarak da Doğu Karadeniz’de yürütülen
maden projeleri ve “yeşil yol” projesi ile
gerçekleşti.
Karadeniz Bölgesi’ni birçoğunuz gezmiş, görmüşsünüzdür. En kötü ihtimalle fotoğraflardan, yazılardan da
olsa bölge hakkında bilgi sahibi olmuşsunuzdur. Yeşilin her tonunu bulabileceğiniz bir kartela; bir günde neredeyse
4 mevsimi yaşayabileceğiniz bir laboratuar; ülke sıcaklarla boğuşurken sığınılacak bir liman Karadeniz. Hâl böyle
olunca bölgede atılacak olumlu-olumsuz her adımda çeşitli hassasiyetler ortaya çıkıyor ve kısa bir sürede bu konular yerelden ülke gündemine taşınıyor.
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
GEZİ
RİZE
Peki, hep tartışmalar mı yaşanıyor
Karadeniz’de? Tabii ki hayır. Güzel şeyler de oluyor. Yazının başlığında belirttiğimiz “Bir Kış Masalı” da bunlardan
biri. Beş yıl önce üç kafadar ağabeyimiz (Ali Rıza Coşkun, Hakan Karagöz,
Hasan Kuy) arkadaş grubuyla bir çılgınlık yapmaya karar verdiler. Kışın
ortasında yürüyerek yaylaya (2.500 m
rakıma) çıkıp; yine yürüyerek inecekler, bir gece de konaklayacaklar üstelik!
Bunu bölge insanına (özellikle eskilere)
anlatsanız “ha bu uşak aklini atti” der,
sizi ciddiye almazlar. Fakat bu ağabeylerimiz bu konudaki kararlılıklarını
göstererek yöre insanının ve hemşerilerinin desteğini de alarak bugün artık
bahsi geçen “Kış Masalı”nı ulusal, hatta uluslararası bir organizasyon haline
getirdiler.
ŞUBAT AYINDA GÖNÜLLERİ
HEYECAN SARIYOR
Son iki yıldır arkadaş grubumuzla birlikte bizim de katıldığımız etkinliğin
içeriğinden biraz bahsettikten sonra
bu işin bölge için önemine ve neden
böyle bir deliliğe kalkışıldığına değineceğiz. Artık her yıl Şubat ayı geldiğinde
gönülleri heyecan sarıyor. Ayaklarıyla
değil, yürekleriyle yürüyen yüzlerce
katılımcı Türkiye’nin çeşitli illerinden,
hatta yurtdışından Rize’nin İkizdere
ilçesine adeta akın ediyor. Cuma akşamı horon ve eğlenceyle başlayan
etkinlik, Cumartesi sabahı tüm katılımcılar ile birlikte İkizdere halkının
ilçe merkezinde toplu halde yürümesi
ve sonrasında yine geniş bir halkada tulum eşliğinde horon tepmesiyle
devam ediyor. Bu yürüyüş salt bir kış
etkinliği olmanın ötesinde, mesaj veren, çağrı yapan, farkındalık oluşturan
bir etkinlik. İlçe merkezinde bölgenin
turizm potansiyeli hakkında basınla
yapılan söyleşi sonrası katılımcılar minibüslerle yayla yoluna koyuluyorlar.
Kardan dolayı kapalı olan kısma kadar
minibüslerle çıkan aktivistler, burada
sponsorların ikram ettiği yöresel ürünlerle ayaküstü kahvaltılarını yaptıktan
sonra yürüyüş başlıyor. Sırtlarda erzak dolu çantalar, ayaklarda hedikler;
tulum eşliğinde, yer yer durup horon
teperek, fotoğraflar çekerek keyifli hale
gelen yolculuk yaklaşık 4-5 saat sürüyor. Yürüme hakkını dönüşe saklayıp
çıkışta zorlanmak istemeyenler için
kiralanan helikopter ücret karşılığın-
-83-
da sizi 4-5 saat yerine 4-5 dakikada
da yaylaya ulaştırabiliyor. Geçen yıl
yürüyerek çıktığımız yaylaya bu yıl
helikopterle çıkma fırsatı bulduk ve
fırsattan istifade ederek bölgeyi de biraz dolaşıp tepeden inceleme imkânı
bulduk. Gördüklerimize ileride değineceğim, etkinlik yarıda kalmasın.
Yürüyüş bittiğinde yaylaya ulaşan
katılımcılar önceden anahtarları temin edilmiş yayla evlerini açıyorlar,
sobaları yakıyorlar, kar eriterek su elde
edip çay demliyorlar ve çayla beraber
artık ısınan ortamda muhabbet de
demleniyor. Orta yaş grubu eskileri,
anıları canlandırırken; genç kuşak istifade ediyor, bir yandan da kendine
eğlence arıyor. Küçük bir yayla gezisi
ve fotoğraf çekiminden sonra yavaş
yavaş hava kararıyor ve esas eğlence
de başlıyor. Tüm katılımcılar yaylada
belirlenen meydanda toplanıyor, meşaleler yakılıyor, havai fişek gösterisi
ve ardından tulum eşliğinde atma
türküler, horonlar... Eğlence bitiminde
yine herkes evlere dönüyor ve evde
koyu muhabbet devam ediyor. Tabii
ne kadar zaman geçirseniz de saate bir
bakıyorsunuz, hâlâ 21:00. Yol yorgunluğu bir sessizlik çökertiyor eve, uyku
moduna geçiliyor.
BOL AKSİYONLU 2 GÜN
Burada bir anekdotu paylaşmak istiyorum. Biz aile ve arkadaş grubu olarak
15 kişi aynı evde, aynı salonda kalıyoruz. Sobayı yakıp, etrafına yatak ve
benzeri ne bulduysak serip, çekyatları
açıp artık uyumaya geliyor sıra. Akşam
9 civarı başlayan uykumuz gece 1 sularında bir abimizin sesiyle bölünüyor:
“Bu ne kardeşim; 1 haftadır uyuyoruz,
saat hâlâ 1.” Bunu duyunca uyanan
herkesi bir gülme aldı. Siteminde kesinlikle haklıydı… Yükseklikten midir,
havasından mıdır; o kadar yorgun olmamıza rağmen yayla bize 4-5 saatlik
uykuyu yeterli gördü.
Sabah 4.30 civarı artık yavaş yavaş
herkes uyanmaya başlamış, uyanmayanlar için ise amcamın “koğuş kalk”
tekmili yeterli olmuştu. İmece usulüyle kahvaltı sofrası hazırlandı, ev eski
haline döndürüldü, çöpler imha edildi ve dönüş hazırlıkları yapıldı. Gece
eğlenmek için buluşulan meydanda
artık dönüş için katılımcılar tekrar bir
araya geldi. Dev Türk bayrağı önünde
gerçekleşen geleneksel fotoğraf çekimi
OCAK - ŞUBAT 2016
Trabzon’da Uzungöl,
Rize’de Ayder yaylaları
turizm yükünü sırtlanmış
gibi görünse de bu iki aks
artık cazibesini yitirmeye
başlamış; plansız büyüme,
yerel mimarinin dışına
çıkan uygulamalar, araç
ve trafik yoğunluğu
yerli/yabancı turist
kitlesini artık maalesef
rahatsız etme noktasına
getirmiş durumda.
sonrası tek sıra halinde iniş yolculuğu başladı. İnişte de aynı şekilde yer yer horon ve
fotoğraf molaları verildi ve yaklaşık 3 saatlik
bir yürüyüşün ardından ilçe merkezinden
aktivistleri almak üzere gönderilen minibüslerin bulunduğu noktaya varıldı. İlçe merkezine ulaşan katılımcılar otele dönüp termal suyun doğal masajıyla yorgunluklarını
da İkizdere’de bırakarak dönüş için hazırlık
yapmaya başlıyorlar. Kimisi pazar akşamı
dönüyor, kimisi bir gece daha kalarak iyice
dinleniyor.
Baktığımız zaman 2-3 gün süren bir etkinlik… Abartıyorsun diyebilirsiniz, fakat iki
yıldır etkinlik sonrası İstanbul’a dönüşlerimde hep “sanki bir haftadır ordaymışsın gibi
anlatıyorsun, biz de artık böyle hissediyoruz”
diyorlar. Gerçekten de 2 günde yapılabilecek
aksiyonlar arasında üst sıralarda kendine
yer bulabilecek bir etkinlikten bahsediyoruz.
BÖLGEDE CİDDİ BİR
TURİST POTANSİYELİ VAR
Gelelim bu etkinliğin esas amacına…
-84-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
Yazının başında bahsettiğimiz tartışmaların ötesinde bir gerçeklik var, bu gerçekliği yansıtma gayretindeyiz yöre insanı
olarak. Turizmden bahsediyorum, bacasız
sanayi diye de dillendirebiliriz. Doğu Karadeniz bölgesi özellikle son birkaç yıldır
ciddi anlamda yerli yabancı turist çekmeye başladı. Özellikle Arap coğrafyasında
yaşayanlar tatillerinin tamamına yakınını
artık Türkiye’de, Karadeniz’de geçiriyorlar.
Ülkelerinde kum, taş ve topraktan öte bir
şey görmeyen bu turistler yeşil Karadeniz’i
gördüklerinde kendilerini cennette gibi
hissediyorlar. Biz de bu algıyı genele yaymak niyetinde olan, bölgenin ve çevrenin
zarar görmeden turizmle kalkınmasını
isteyen bireyler olarak elimizden geleni
yapmaya gayret ediyoruz.
Bölgede mevcut durumdan bahsedecek
olursak; Trabzon’da Uzungöl, Rize’de Ayder yaylaları turizm yükünü sırtlanmış
gibi görünse de bu iki aks artık cazibesini
yitirmeye başlamış; plansız büyüme, yerel mimarinin dışına çıkan uygulamalar,
GEZİ
RİZE
araç ve trafik yoğunluğu yerli/yabancı
turist kitlesini artık maalesef rahatsız
etme noktasına getirmiş durumda. Bu
iki bölge için çok hızlı, beklenmeyen bir
büyümenin gerçekleşmesi bir anda buraların betonarme(ahşap kaplı) otellerle
dolmasını sağladı. Devlet bu bölgelerle
ilgili bir turizm planı hazırlamadan bölge
yükünü çoktan aldı. Fakat bugün baktığımızda alenen gördüğümüz bir gerçek var
ki; bölgede ciddi bir turist potansiyeli var,
turizmle ilgili ciddi yatırımlar yapılabilecek sahalar var. Şimdi o helikopterde gördüklerimi aktarabilirim; 2.000 metre rakım üzerinde, ağaç yetişmeyen bölgelerde
ciddi düzlükler, potansiyel kayak pistleri
olduğunu gördük. Bu bölgelerin planlı bir
şekilde turizm alanı olarak değerlendirilmesi sonucu yaklaşık 5-6 ay boyunca kış
sporları yapılabilecek bir sahanın bölgeye
ve ülkemize kazandırılacağı gerçeğini gördük. Rize’de yapımı planlanan havalimanı
projesi, İkizdere’de yapımı devam eden
Türkiye’nin en uzun tüneli olan 14 km’lik
Ovit Tüneli projesi ve Rize Limanı projelerinin bölgeye bir hareketlilik getireceği
aşikâr. Fakat havalimanından veya karayolundan gelen turiste bir rota çizmezseniz, turizm alternatifleri oluşturmazsanız
ve her mevsim burada kendilerini ağırlama imkânı varken bu yönde adımlar atmazsanız yapılan bu projelerin de altını
doldurmamış olursunuz.
“ALTERNATİF TURİZM” DEĞİL
“TURİZM MERKEZİ” ALGISI OLMALI
Geçtiğimiz aylarda gündeme gelen “Yeşil
Yol” projesi, ülke gündemini de uzun bir süre
meşgul etmişti. Yayla turizminin gelişmesi
açısından önem arz eden bir proje olmasına
rağmen, halka doğru anlatılmaması sonucu
ciddi tartışmalara gebe kalmıştı. Hazırlanan
her projenin eksik ve hatalı tarafları olur,
olacaktır. STK’lar burada devreye girerek bu
hataları ve eksikleri gidermekle mükelleftir.
O dönemde bölgeye giderek olan biteni yerinde görüp, artıları eksileri masaya yatırarak yapıcı bir değerlendirme yapan MMG’yi
tebrik ediyorum. Bu ve benzeri turizmi
destekleyen yatırımların bölgede artması,
doğru planlama ve sağlıklı büyüme ile bölgenin “alternatif turizm” algısından çıkarak
“turizm merkezi” haline gelmesini sağlayacaktır. Geçtiğimiz günlerde memleketi
İkizdere’yi ziyaret eden TBMM Başkanı Sn.
İsmail Kahraman da ziyaretinde turizmin
önemine vurgu yaparken; “Turizm alanındaki gelişmelerden fevkalade memnunum.
Türkiye için bir övünç kaynağı oldu. Yeşilin
bu kadar çok olduğu başka bir memleket
yok” ifadelerini kullandı.
Aklın yolu bir... “Bir Kış Masalı” diye
başladık, turizmle devam ettik. Birbiriyle
iç içe olan iki kavram olduğu için veya
biri sebep diğeri sonuç olduğundan, aynı
yazıda iki konuya da değinmek durumunda kaldık. Mesele memleket olunca,
yazmakla bitmiyor. Bu yazıyı “Kar Yürüyüşü” etkinliği ve Karadeniz’de turizm
potansiyeli hakkında bir küçük bilgilendirme yazısı olarak kabul etmenizi diliyor, saygılar sunuyorum.
-85-
OCAK - ŞUBAT 2016
KİTAPLIK
100 YAPIDA MİMARİNİN
GELECEĞİ
MİMARLIK PSİKOLOJİSİNE
ÖNDEYİŞLER
OSMANLI MİMARİSİNİN
TEMEL İLKELERİ
YAPI TAŞLARININ
RESTORASYONU
YAZAR:
MARC KUSHNER
YAYINEVİ: OPTİMİST
YAYINLARI TED KİTAPLARI
DİZİSİ
YAZAR:
HEİNRİCH WÖLFFLIN
YAYINEVİ:
JANUS YAYINLARI
YAZAR:
OYA ŞENYURT
YAYINEVİ:
DOĞU KİTABEVİ
DERLEYİCİ:
AYŞE GÜLÇİN KÜÇÜKKAYA
YAYINEVİ:
YEM YAYINLARI
Sisi yutan bina; kağıttan fuar
pavyonu; şişme konser salonu;
karda ilerleyebilen araştırma
laboratuvarı… Binalardan korunak ve barınak olmanın ötesinde şeyler beklediğimiz bir çağda
Architizer.com kurucusu ve mimar Marc Kurshner bu kitabında
100 önemli yapı örneğini dikkatimize sunuyor. Yedi kıtadan en
yenilikçi binaları renkli fotoğraflarla sergileyen kitabın her sayfası yüksek bir özgüven, derin bir
zeka ve uzay çağı merakı yansıtıyor ve ilginç soruları da gündeme getiriyor: Bir bina nefes alabilir mi? Bir gökdelen bir günde
inşa edilebilir mi? 3D yazıcıyla
bir ev bastırabilir miyiz? Ayda
yaşayabilir miyiz? Kurshner’e
göre mimari herkesin yaşamına dokunur. Konunun uzmanı
olmasa da herkes mimarinin
taraftarı olmalıdır. Yeni medya
araçları daha iyi binalar ve şehirler yapmamıza olanak verir.
İsviçreli ünlü sanat tarihçisi
Heinrich Wölfflin’in henüz 22
yaşında bir üniversite öğrencisiyken kaleme aldığı Mimarlık
Psikolojisine Öndeyişler, mimari biçimlere ilişkin algımızı
konu alan bir metindir. Bu metin aynı zamanda Wölfflin’in
yayınlanan ilk eseridir ve genç
bir felsefe öğrencisinin kendisine yönelttiği şu soruya cevap arar: “Bulunduğu-ortama
-göre-iyi-bina-yapma-sanatı
olan mimarlık nasıl oluyor
da anlam üretebiliyor?” Heinrich Wölfflin sanatsal anlatımı
kavramlaştırma yolundaki ilk
çabalarını bu metinde sunar
bize.
Osmanlı dünyasında mimari çizim tekniğinin imparatorluğun
geleneksel sanatlarından Hat ve
Minyatür teknikleri ile benzerliği,
her durumda tasavvur edilenin
kağıda aktarımını sağlayan zihin
dünyası ve geleneksel düşünce
yapısı ile bağlantısını ortaya çıkarır. Mimari çizimlerin kağıda
aktarımında Hat Sanatı’nın araçlarının kullanılması, bu sanatın
estetik ve teknik özelliklerinin
mekan tasarımında da izlerinin
okunmasını olanaklı kılar. Diğer
taraftan, Minyatür Sanatı’nda
doğaya ve yapılı fiziksel çevreye
bakma biçimlerine ilişkin tercihlerin mimari anlatım teknikleri
ile olan ilişkisi de gözden kaçmaz. Bu kitap, birbirini izleyen
tarih süreçleri ışığında Osmanlı
Mimarisi’ni, plan tipolojileri, işlev,
üslupsal ayrıştırma biçimindeki
bilindik metodolojilerle ele almak yerine; yazı, yazılı belge, dil
ve görme biçimlerine bağlı olarak
sorgulamaktadır. Bu bakış açısıyla, gelenekselleşen tasarım yaklaşımlarının ve mimarlık düşüncesinin ortaya çıkardığı ilkelerin
ulaştığı son nokta, Osmanlı’nın
son dönemlerinden geriye yönelik bir değerlendirmeyle kaleme
alınmıştır.
Bu kitap, eski eserlerde kullanılan taşların Bozulma Nedenleri
ve Restorasyon Yöntemleri başlıklı çalışma bilimsel yöntemlerle yapı taşlarını tanıma, sorunlarını tespit etme ve uygun
restorasyon yönteminin seçimi
ve uygulanması için yapılması
gereken çalışmaları tanıtmayı
amaçlayan bir derlemedir. Çalışma içinde tahrip nedenleri ve
bozulma şekilleri konularında
gösterilen örnekler, genellikle
Anadolu ve Trakya’da ocakları
olan Antik taşlar; Roma, Venedik, İstanbul ve Edirne’deki eski
eserlerde kullanılan taşlar ve
uluslararası literatüre geçmiş
taşlar üzerinde yapmış olduğumuz değerlendirmelerdir. Çalışma, 1981 yılında İTÜ Maden
Fakültesi, Kaya Mekaniği Kürsüsü Sn. Merhum Prof. Kemal
Erguvanlı’dan alınan jeolojik
bilgiler 1999 ICCROM Taş Koruma Teknolojisi kursunda uzman
restoratörlerden edinilen teknik
bilgiler ve İtalya’da yerinde izlenen uygulamalar ve edinilen
bilgilerle geliştirilmiştir.
-86-
MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ
AJANDA
FUAR
SODEX
Uluslararası Isıtma, Soğutma, Klima, Havalandırma, Yalıtım,
Pompa, Vana, Tesisat, Su Arıtma ve Güneş Enerjisi Sistemleri
Fuarı
Sektör: İklimlendirme
Şehir: İstanbul, İstanbul Fuar Merkezi
Fuar Tarihleri: 04.05.2016-07.05.2016
Web: www.sodex.com.tr
DENYAPI 2016
1. Denizli İnşaat ve Teknolojileri Fuarı
Sektör: İnşaat
Şehir: Denizli, EGS Fuar ve Kongre Merkezi
Fuar Tarihleri: 26.05.2016-29.05.2016
Web: www.4mfuar.com
KONYA İNŞAAT FUARI
13.Yapı, İnşaat Malzemeleri, İş ve İnşaat Makineleri, Isıtma, Soğutma, Havalandırma, Tesisat ve Doğalgaz Teknolojileri Fuarı
Sektör: İnşaat
Şehir: Konya, KTO Tüyap Konya Uluslararası Fuar Merkezi
Fuar Tarihleri: 26.05.2016-29.05.2016
Web: www.tuyap.com.tr
ANKOMAK 2016
21.Uluslararası İş Makineleri, Yapı Elemanları ve İnşaat Teknolojileri Fuarı
Sektör: İnşaat
Şehir: İstanbul, İstanbul Fuar Merkezi
Fuar Tarihleri: 01.06.2016-05.06.2016
Web: www.euf.com.tr
E-GAME SHOW
Bilgisayar Oyunları Fuarı
Sektör: Bilişim
Şehir: Ankara, ATO Kongre ve Sergi Sarayı
Fuar Tarihleri: 02.06.2016-05.06.2016
Web: www.atisfuarcilik.com
-87-
OCAK - ŞUBAT 2016

Benzer belgeler