Dalga Dalga Uyarı!

Transkript

Dalga Dalga Uyarı!
Türk Firmasından
Büyük Başarı
Almanya, Kibarlı Doğal Sağlık Ürünleri firmasının
ürettiği “Kibarlı Panax” isimli gıda takviyesinin,
“damar tıkanıklığına karşı yardımcı bitkisel ürün”
olarak satılmasına onay verdi.
0212 504 41 41
Kilis’te Engelliler Haftası
Kutlandı
BTP 5. OLAĞAN
KONGRESİ
COŞKUYLA GEÇTİ
BTP’nin 5. Olağan Kongresi muhteşem
tablolara sahne oldu. Başta CHP ve DP
olmak üzere çok sayıda siyasi partilerden BTP’ye 50’nin üzerinde üst düzey
katılım oldu. Kongrede verilen mesaj
şu: Önümüzdeki seçimlerde BTP iktidar
olacak. • SAYFA 12’DE
www.kilispostasi.comSAYI:11
NİSAN - HAZİRAN 2013
FİYATI: 1 TL
Dalga Dalga Uyarı!
Uğur KEPEKÇİ
Halkın Sabrı Taştı
• Sayfa 2’de
Nejat TAŞKIN
Sayın Prof. Dr. Haydar BaşYeniden Başkan Seçilmesi
• Sayfa 13’de
Alaaddin ÖZKAR
Suriye savaşı kimin işine
yarıyor?
• Sayfa 19’da
Yusuf YAKUT
Kilisli Diken Üstünde
• Sayfa 21’de
Dr. Ahmet Hamdi KEPEKÇİ
Erdoğan’ın Yaşadıkları
Bahçeli’ye Kapak Olmalıdır
• Sayfa 18’de
Dr. Ali Bestami KEPEKÇİ
İstanbul Taksim’deki Gezi
Parkı’nın yıkılmaması için
başlatılan protestolara
destek vermek için Kilis’te
de eylem yapıldı.
Bazıları Tarihi Okur, Bazıları
ise Tarih Yazar
• Sayfa 20’de
Mehmet İNEKÇİOĞLU
Deryalar içinde susuz kalanlar!
RAHMET VE BEREKET
iKLiMi ÜÇ AYLAR
Hacı Ali Merdan
Sever Vefat Etti
• Sayfa 3’TE
Kilis’e Yeni Bir
Çadırkent!
• Sayfa 2’DE
• Sayfa 14’te
Selim BAYTÜRKMEN
Biraz Abarttık Galiba!
• Sayfa 16’da
Uğur ELHAN
• Sayfa 10’DA
Gelin “YORUM”
Gelin Gidek KİLİS’e!
• Sayfa 21’de
Kilis'te KAATI Kursu Açılıyor
• Sayfa 3’TE
Nereye gidiyoruz? SAYFA 3’TE
SAYFA
02
NİSAN - HAZİRAN 2013
KİLİS POSTASI
Uğur Kepekçi
Halkın sabrı taştı
[email protected]
2010 da yapılan anayasa değişikliği referandumundan
önce Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr.
Haydar Baş, ülkemizi karış karış gezmiş “bu anayasaya
evet dediğiniz takdirde demokratik bir krallık oluşacağını” söylemiş, iktidar sahiplerinin yetki sınırlarının artmasıyla dikta rejimi oluşacağını işaret etmişti.
Bizler de elimizden gelen gayretleri ortaya koyarak
makalelerimizle, sohbetlerimizle halkımızı uyarmaya çalıştık. Anayasa değişikline evet diyenlerin az olmasına
rağmen, halkın oy kullanmadaki sorumsuzluğu neticesinde, toplumsal tepki oya dönüşmedi. Sayısal olarak evet
fazla çıkınca, maalesef iktidara dikta rejiminin kapısı da
açılmış oldu.
Demokrasinin bizde algılanması ve uygulanması oy
çokluğuyla ölçüldüğünden, oy fazlası olan iktidara geliyor, hele de tek başına kanun çıkarma yetkisini de eline
almışsa, dikta rejimlere taş çıkartırcasına davranışlar sergilemektedir.
Bu konuda AKP, türünün son örneklerinden biridir. İktidar olduktan sonra özellikle de Başbakan Tayyip Erdoğan,
adeta kendini kral yerine koymuş; astığım astık, kestiğim
kestik tavırlarıyla toplumu her geçen gün germeye devam
etmiştir.
Hâlbuki demokrasinin beşiği sayılan ülkelerde bizdeki
gibi uygulamalar yoktur. Onlar kendini halkına karşı daha
sorumlu hissederler. Halkına karşı daha sevecen davranırlar. Demokrasiyle yönetilen hiçbir ülkede halkına karşı
bu kadar orantısız güçle karşı koymazlar. En azından bu
kadar biber gazı kullanmazlar!
En demokratik hak olan 1 Mayıs İşçi Bayramını, işçi
istediği yerde kutlayamıyor. Katledilmek istenen doğayı
korumak için eylem yapamıyor. Eyleme kalkışırsa da cop,
biber gazı, tazyikli su derken gaz bombası ve plastik mermiye muhatap oluyor.
Halkın bütün Türkiye de başlattığı meydan eylemlerinin dalga dalga yayılmasını ve toplumun her kesiminden
destek bulmasını, sadece Gezi Parkı itirazına bağlamamak
lazımdır. Halkımız, iktidar sahiplerinin yanlış uygulamalarıyla her gün bir adım daha bu noktaya taşınmıştır.
İktidar sahipleri Gezi Parkı projesinden vazgeçse de
geçmese de halkın bu tepkisinin önüne geçmesi artık
mümkün görülmemektedir. Bu eylemlerin karşısında iktidarın çok fazla tutunması mümkün değildir. Geri adım
atsa, halk bu yolla tepkilerini meydanlara taşıyacak sürekli gerilim yaşanacak. Geri adım atmasa, halkın tepkileri gittikçe artarak yine iktidarı zor duruma sokacaktır.
Bu ve benzeri eylemlerle iktidar sahipleri halka rağmen bir şey yapılamayacağını öğrenecekler ama bundan
sonra geriye dönüş zor görülmektedir. Vatanın ve milletin
selameti bu iktidarın bir an önce görevi bırakmasındadır.
Milletimize düşen görev de bundan sonra halkının çıkarını düşünen; iş ve aş sorununu çözebilecek, onu insanlık
onuruna yakışan bir tarzda yaşatacak, Bağımsız Türkiye
Partisi kadrolarını iktidar etmektir.
GÜNCEL
www.kilispostasi.com
Suriyeli Seyyar
Satıcılar Arttı
Kilis’e Suriyeli sığınmacıların yerleşmesinin ardından
baş göstermeye başlayan Suriye uyruklu seyyar satıcıların, gün geçtikçe artmaya başladığı gözleniyor.
Ellerindeki karton kutulara yerleştirdikleri ürünleri pazarlamakla seyyar satıcılığa
başlayan Suriyelilerin, şimdilerde seyyar
arabalar kiralayıp değişik tüketim maddelerini satmaya başladıkları dikkat çekiyor. Hali hazırda seyyar satıcı sayısının
normalden fazla olduğu Kilis’te, Suriyeli
seyyar satıcıların da bu rakama eklen-
mesiyle, özellikle ana cadde ve çarşıda ciddi bir seyyar satıcı yoğunluğunun
oluştuğu gözlerden kaçmıyor.
Özellikle meyve ve sebze satan Suriyeli seyyar satıcılardan Suriyelilerin haricinde Kilis’te yaşayan vatandaşların da
alış-veriş yaptığı gözleniyor.
TÜRKiYE’NiN
ViZYONU
Uydu frekans
Türksat 3A 12562 Vertical
(Dikey) 25000 FEC : 5/6
www.kanal99.net
www.kilispostasi.com
KİLİS POSTASI
GÜNCEL
SAYFA
NİSAN - HAZİRAN 2013
03
Kilis’te ‘Gezi Parkı’ Tepkisi
Nereye gidiyoruz?
Editörden I [email protected]
Her zamanki gibi gene dopdolu bir gündemle karşınızdayız. Kilis Postası Gazetesi olarak her sayımızı aynı heyecanla hazırlıyoruz. İlkeli ve doğru haber anlayışıyla “Kilis
için haberden fazlası” solanıyla yayın hayatına başladığımız
günden bu yana her geçen gün daha kaliteli hizmet anlayışıyla siz değerli okurlarımıza hizmet sunmak için ekip olarak
elimizden gelen fedakârlıkları sizlerden esirmemeye çalışıyoruz. Bu konuda sizlerden gelen olumlu tepkiler bizlere
güç vermekte, halkımızla bütünleşmenin ve sizlere hizmet
vermenin gururunu taşımaktayız. 11. Sayımızda da diğer
sayılar gibi biri birinden önemli haberler, yorumlar, araştırmalar ve makaleler yer almaktadır. Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde
meydana gelen menfur bombalı saldırı bizleri derinden sarsmış, memleketimiz, bölgemiz ve ülkemiz adına taşıdığımız
kaygılar artmıştır.
Suriye’de cereyan eden iç savaşta taraf olmanın zararlarını göreceğimizi, özelliklede sınıra yakın beldelerde
yaşayan vatandaşlarımızın risk taşıdığını defalarca dile
getirmiştik. Reyhanlıda cereyan eden olay kaygılarımızda
ne kadar haklı olduğumuzu göstermiştir. Bu konudaki kaygılarımız sadece Reyhanlı için değil Kilis için de geçerlidir.
Kilis’te sınıra yakın bir belde, Kilis’te de mülteciler yaşamakta, Kilis sınırı da yolgeçen hanına dönmüş, kimin eli kinin
cebinde, gelen kim, giden kim, belirsizlik devam etmektedir.
Bu da her türlü tehlikeyi beraberinde getirmektedir. Suriyeli vatandaşlara karşı insancıl görevlerimizi yerine getirelim
ama sınır güvenliğini sağlamadıkça, Reyhanlıda meydana
gelen saldırı gibi bir saldırı ile karşı karşıya kalmamamız için
hiçbir neden yoktur. Suriyeli mülteciler ülkelerine dönünceye
kadar da bu riskle karşı karşıya kalınacaktır. Çünkü hiçbir
faydamız olmamasına rağmen hükümetin bu konuda aldığı
risk, sadece Kilis’imiz için değil bütün ülkemiz için geçerlidir.
Umuyoruz ki hükümet Suriye konusunda takındığı yanlış
tutumdan vazgeçer de taşıdığımız risklerden de kurtuluruz.
Reyhanlı saldırısının daha acıları dinmeden İstanbul’da
başlayan Gezi Parkı eylemleri, İstanbul’la sınırlı kalmayıp
bütün yurda dalga dalga yayılmaktadır. Halkımız bütün Türkiye’de meydanlarda toplanıyor, protesto gösterileri yapıyor,
meydanlar “Tayyip istifa” sesleriyle inliyor. Meydana gelemeyen, olayları evlerinden izlemeye çalışan vatandaşlar da
ışık söndürme ve balkonlarından boş tencere ve kaşıkları
biri birine çalarak tepkilere eşlik ediyor. AKP iktidarının ve
özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başına buyruk
davranışları ve muhalefeti dışlayan kendisi gibi düşünmeyenleri “bir avuç çapulcu” ifadeleriyle aşağılayan tavırları
yüzünden, halkımızda oluşan tepkiler öfkeye dönüşmüş ve
meydanlara taşmıştır.
Etrafımızda yaşanan Arap baharlarıyla rejimleri tehlikeye düşen, milletleri parçalanan ülkelerin hallerini düşününce,
yaşanan olaylar bizi fazlasıyla endişelere sürüklemektedir. Ve
ister istemez nereye gidiyoruz? Sorusunu sormak durumunda
kalıyoruz. Vatandaşımız demokratik tepkilerini ortaya koyarken
asla kimsenin gazına gelerek kanun dışı eylemlere başvurmamalı, iktidar sahipleri de kendine çeki düzen vermeli, vatandaşlarımızın isteklerini dikkate almalıdır. Unutulmamalıdır ki başka
Türkiye yoktur.
İstanbul Taksim’deki Gezi Parkı’nın yıkılmaması için başlatılan
protestolara destek vermek için Kilis’te de eylem yapıldı.
Kilis’te, sosyal paylaşım sitesi üzerinden
örgütlenen üniversite öğrencilerinin başını
çektiği grup, İstanbul Taksim’deki Gazi Parkı’nın yıkılmaması için başlatılan protestolara destek vermek için eylem yaptı.
Üniversitesi öğrencilerin sosyal paylaşım siteleri aracılığı ile toplanan grup Taksim’deki
eyleme destek vererek, attıkları slogan ve
taşıdıkları dövizlerle Cumhuriyet Meydanı’nda hükümeti protesto etti. Grubun yak-
laşık 1 saat süren eylemi olaysız sona erdi.
Ellerinde Türk bayrağı ile oturma eylemi yapan grup üyelerine Kilis’teki bazı sivil toplum örgütleri de destek verdi. İstiklal Marşını
okuyan grup olaysız dağıldı.
Öte yandan Emniyet Müdürlüğü Kilis’te olan
olayları Ankara’da bulunan Güvenlik Daire
Başkanlığı’na canlı olarak görüntüler aktarıldığı gözlendi.
Kilis’te Suriyeli
Çocuklar Yardım İstiyor
Kilis Konteynır kent haricinde 30 bine yakın Suriyeli sığınmacının barındığı Kilis’te, Suriyeli çocuklar trafik ışıklarında halktan yardım istiyorlar.
K
ilis’in çeşitli yerlerindeki trafik ışıklarında
yer tutan Suriyeli çocuklar, “Ben Suriyeliyim, Ekmek Almak İçin Yardım İstiyorum”
ibaresinin yer aldığı karton parçalarını arabaların camlarına tutarak, vatandaşlardan yardım
talep ediyorlar. Kırmızı ışıkta bekleyen araç
sürücülerinin yanlarına gelen Suriyeli çocuklara, bazı vatandaşların yardım ettiği de dikkatlerden kaçmıyor.
SAYFA
04
NİSAN - HAZİRAN 2013
KİLİS POSTASI
YAŞAM
Kilis’e Yeni Bir Çadırkent
Çadırkentin hemen yanıbaşında bir anaokulu, bir
ilkokul ve bir ortaokul olmak üzere 3 eğitim kurumunun bulunması sebebiyle, başta bu okullarda
eğitim gören öğrenci velileri ve çevre sakinleri bu
durumu endişeyle karşıladıklarını ifade ediyorlar.
Yaşam şartları düşünüldüğünde bu çadırkentte,
insanı ihtiyaçların karşılanacağı alanların olmadığı
da dikkatlerden kaçmazken, Suriyelilerin çadırkent
çevresinde seyyar tezgahlar kurup, satış yaptığı da
gözleniyor.
Burada kalan Suriyelilerden rahatsız olduklarını dile
getiren çevre sakinleri, bu duruma bir an önce çözüm getirilip Suriyelilerin şehir merkezinden tahliye
edilmesini beklediklerini ifade ediyorlar.
VEFAT
ARAMIZDAN AYRILANLAR
Kilis’e Reyhanlı’daki bombalı saldırı
sonrası gelen Suriyeliler için Musalla
mevkiinde bir çadırkent kuruldu.
Biri yapım aşamasında olmak üzere 2 konteynır
kent ile birlikte 50 binin üzerinde Suriyelinin kaldığı
Kilis’te, Reyhanlı’da yaşanan bombalı saldırı sonrası şehre getirilen Suriyeliler için geçici olduğu iddia
edilen bir çadırkent kuruldu.
www.kilispostasi.com
ŞUBAT 2013
İLKER ŞAVUR, TÜRKAN DALBUDAK,
ALİ ÖZKASAPOĞLU, HATİCE SUCU,
ALİ YILMAZ, BEHİYE KARAKUŞ, HALİL DAĞCI, GÜLER ÖNDEŞ, OSMAN
GEZ, HAYRETTİN ŞİRİNKAN, FATMA
ALTINOYMAK, HACI DİLEK GÖKÇEN,
KEMAL DUYAR, MEHMET MENEKŞE,
ŞEVKET KAYA, NECLA BELKIS KOYUNCUOĞLU, GÜLLÜ ÖZDEMİR, RESUL
KOYUNCU, DÖNE TATAR, MERYEM
KÖŞELİ, AHMET KAPLAN, FİKRET BİLİM, RAİFA SAVAŞÇIHABEŞ, OSMAN
AYTEKİN, SEFER KIRKPINAR, HACI
ŞEMSİ YASEMİN, AYŞE KAPLAN, HURİYE YIRTMAZ, HATİCE SAKAR, MEHMET
ALİ VATAN, ABDULLAH ÖZKUL, HAVVA
ÇOLAKOĞLU.
Uğur Elhan
GELİN “YORUM”
GELİN GİDEK KİLİS’E!
Gözlerimde yaşlar pirpirim kimi
Gelin yorum gelin, gidek Kilis’e
Göynüm arzu edor, özlor mıkımı
Gelin yorum gelin gidek Kilis’e
İstanbul, Ankara yaram azdırdı
El oldum yurdumda, gurbet gezdirdi
Talih, defterime hasret yazdırdı
Gelin yorum gelin gidek Kilis’e
Bir bayram sabahı uyandım erken
Kilis’te olmak var gerebiç yerken
Kuşlar yuvasına akşam dönerken
Gelin yorum gelin gidek Kilis’e
Çekerim Antep’in yolları bitmez
Sinnep’in köprüsü aklımdan gitmez
Söğütlüdere’de bensiz kuş ötmez
Gelin yorum gelin gidek Kilis’e
Elhânî yollara halılar serdi
Dostlar gelir deyi mudaaf derdi
Ağlamak iş değil, bayram da erdi
Gelin yorum gelin gidek Kilis’e
Kilis'te KAATI Kursu Açılıyor
Kilis 7 Aralık Üniversitesi bünyesinde, unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarından biri
olan, Türkiye'de çok az kişinin bildiği ve Kilis'te de Kaatı Sanatçısı Sinan Kanmaz tarafından yaşatılan "Kaatı Sanatı" ile ilgili kurs
açılacağı bildirildi.
MART 2013
TÜRKAN ÖZKAYA, HACI KİFAYET MISIRLI, HACI ARİF YILMAZ, DÜNDAR YILMAZ, SIDIKA AYGIRCIOĞLU, MUZAFFER ÖZDEREN, HACI VAKIFA CİVAN,
MEHMET ÜSTÜNDAĞ, ABDULMENNAN BAKIRTAŞ, ABDULLAH ÖZKUR,
ÜVEYS HOŞBAŞ, ZEYNEP TUTLU, YAŞAR TAŞKIR, EKREM ÖZTÜRK, ŞENEL
İNAL, ŞIHO YILDIRIM, ÜMİT ÇAKMAK,
HASAN SABUNCUOĞLU, GÜLDEREN
AKSOY, İHSAN AKSOY, İSMAİL ERYILMAZ, HİDAYET CİHANGİR, ALİ OSMAN
KARABALIK, ŞEVKET TEKİN, LEMAN
TOPALOĞLU, GÜLLÜ YALMAN, HACI
ARİF YILMAZ, FERİDE BAYRAMOĞLU,
ENVER ÖZTÜRK, REŞİT POLATDEMİR,
MEHMET KUVVET, AHMET GÜLTEN,
YETER KAVUŞTURAN, HİKMET DENİZOĞLU, MAHİDE KESTANE, HATİCE
DEMİR, DÖNE ZAHTER, SÜLEYMAN
ACARLIOĞLU, FATMA GENÇ, MUHARREM DEMİRCİ, ŞAZİYE ÖZSAYGILI,
MEHMET FİZGELİ, ABDURRAHMAN
GÜVEN, MUSTAFA DEMİR, RAZİYE
MÜLHİM, HALİL İBRAHİM UĞURLU, MEDİNE UĞURLU, KÜBRA UĞURLU, HANİFE SARIYILDIZ, HÜSEYİN BAŞOĞLU,
ÜMRAN AKDENİZ, REFİK UYGUR, NAZİRE YILDIRIM, SAFİNAZ ÖZGÜNER,
ÖMER LÜTFÜ GÖKBULUT, NURİ MEHMET CULHAOĞLU, İBRAHİM YILMAZ,
GÜLENDAM KARAOĞLU, ATİLLA YEDİKAYA, MEHMET POLAT, YUSUF ELMAS,
ŞEVKET DEMİR, FAYAT UFAK, ZEYNEP
SONGUR, MEVLÜDE AŞKAR, ŞEVKİ İYİGÜN, RAHİME FATOŞ BOYBEYİ,
ŞOFÖR MEHMET BARAZİ, FATİME ÜNLÜCÖMERT, MAHMUT DEMİRKIRAN,
FIRINCI FEYZİ CANASLAN, İSMAİL KIRIK, FİDAN KORKMAZ, NESRİN NANE,
GÜLER GÜLOCAK.
NİSAN 2013 GÜLİZAR KURT, ALİ TÜRKALP, RESUL
ZORLU, PERİHAN KUDEYT, ERO KESTANE, YILMAZ AMOCA, NİGAR KIN,
MUSTAFA RAMİZ KIN, NAZMİYE ARSLAN, AYNUR ÖZALP, MEHMET FETHİ
KAYABEKİR, NİGAR KAYABEKİR, ARİFE
YILMAZ, HİDAYET GEZ, NİZAMETTİN
TOLU, ŞÜKRÜ ALPER, ÖMER POLAT,
HÜSEYİN MAZLUM, DURAN CAN, HÜSEYİN KARA, MEVLÜDE GÜLER ARSLAN, HABİP DEMİROĞLU, ABDULKADİR
KIZILKAYA, ABDURRAHMAN ATABAY,
HASİBE SÜMER, AHMET HAMDEMİRCİ,
HACI NİHAT DORUKOĞLU, DURDU KIN,
SITKI FAYAT KORKMAZ, MAHMUT KÖKSAL, VEYSEL DEMİR.
www.kilispostasi.com
KİLİS POSTASI
GÜNCEL
isterim;
• Türkiye’nin 4 bir
yanından
gelen
Behiye İnekçioğlu
delegeler ve AnTarihi Günden
karalılar sanki bir
bütündü.
Birbirini
Önemli Notlar
hiç tanımayan bu
insanlar, sanki yı[email protected]
lardır görüşüyormuş
gibi aralarında bir
Geçtiğimiz pazar 5.’si düzenlenen muhabbet vardı.
BTP Ankara olağan üstü kongresin- • Herkesin yüzü gülüyor, heyecan ve
de bende vardım. 81 ilimizden gelen coşkuyla bakıyorlardı.
delegelerin oylarıyla Prof. Dr. Haydar • TV de belki salonun dışı görünmeBaş Hocamız, tekrar genel başkan miş olabilir. O kadar kalabalıktı ki,
seçildi. Bu sonucu tebrik ediyor, ha- salon dışı, koridorlar her yer tıklım
tıklımdı.
yırlara vesile olmasını diliyoruz.
Her hafta ayrı ayrı illerde düzenlenen • Ve böylesine kalabalık bir ortamprogramlara rağmen bu coşkunun da Allah’a şükür, bir tek sorun dahi
her defasında katlanarak çoğalması yaşanmadı. Çünkü herkes birbirine
büyük bir olaydır. Bu coşku, heye- karşı o kadar saygılıydı ki; buna ihcan, aşk, feyz ve muhabbet eminim timal yoktu.
ki; ekrandan da hissedildi. Birkaç şey • Arife ana’nın salona gelmesi ve sagözlemledim bunları sizle paylaşmak londa bulunan farklı kültürdeki insan-
ların onu coşkuyla karşılaması, arife
ana’nın da sevgi ve muhabbet dolu
bakışları tv’de de görünmüştür.
• Ardından çıkan grup nefes ve yorumları ve de insanların bu yorumlar
karşısındaki halleri en çok dikkat çekilecek nokta. Öylesine bir dünya’ydı
ki, Muhabbetten ağlamak, sevgiden
coşmak, müjdeden sevinmek… Bir
anda ağlayan insanların, bir anda
gülmesi… Duyguların hepsi iç içeydi.
• Ve beni belki de en çok etkileyen
durum; hocamın rozet taktığı sırada
arife ana’nın ve sonrasında hocamın söyledikleri oldu. Ayrılmaya ve
bölünmeye çalışılan; Alevi, Sünni,
Caferi kardeşlerimin aynı muhabbeti alması ve bir olması, böylelikle bu
oyunların bozulduğunu görmek, en
güzel şeydi.
• Bektaşi dergâhının gönül eri olan,
Arife anamız, yaptığı konuşmada
hep bu birliğe deyindi. Ve çoğunluğunun Sünni olduğu kesim onu gö-
SAYFA
NİSAN - HAZİRAN
04
nülden destekleyerek alkışladı.
• Burada aşikâr olarak görülmektedir
ki Alevi, Sünni ve Caferi kardeşlerimiz aynı düşünceyi savunup aynı
inancı yaşıyor. Şimdi biz prof. Dr.
Haydar Baş Hocamızın önderliğinde
Sünni, Alevi ve Caferi kardeşlerimizin de desteğiyle, bu misyonu deklere ediyoruz. “Hepimiz biriz, hepimiz
Müslümanız.”
• Ve en sonunda Üstad’ın konuşması, verdiği birlik mesajı, milli ve
manevi bütünlüğümüzü esas alan
sözleri ve de O’nun içindeki inancın
bakışlarından hissedilmesi, söylediği
her sözü yaşayarak ve inanarak söylemesi programa damgasını vurdu.
Ümidimiz odur ki, vatanımızın ve
dinimizin üzerinde asırlardır var
olan fitne tohumlarını sökmek ve bu
inançla muvaffak olmak zamanı yakındır…
SAYFA
06
NİSAN - HAZİRAN 2013
Prof. Dr. Haydar Baş
Herkes üzerine düşeni
yapmalı
twitter.com/HBhaydarbas
Halen yürürlükte olan 82 anayasamız, toplantı ve yürüyüşlerle ilgili bölümün başlığını “toplantı hak ve hürriyeti” şeklinde düzenlemiştir.
Yani toplanmak, düşünce ve kanaatlerini açıklamak bir
hak ve hürriyettir.
Anayasanın 26. Maddesi: “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına
veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir”
demektedir.
34. Madde ise: “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkına sahiptir” şeklinde yazılmıştır.
Altı gündür devam eden halk yürüyüşleri, Türk milletinin
anayasasında yer alan “hak ve hürriyetini” kullanmasından başka bir şey değildir.
Ellerinde silah veya benzeri bir suç unsuru olmayan
halkımız, tencere tavalarla; hepsinden önemlisi Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin bağımsızlık alameti Türk bayrakları ile sokaklardalar.
Karşılarında orantısız güç kullanımı söz konusu olsa da
aşırıya gitmediler. Demokratik haklarını hukuk sınırları
içinde sloganlarla dile getirdiler. İstanbul’da başlayan
sesleniş, Ankara’da, İzmir’de, Eskişehir’de ve Hatay’da
devam etti.
Sokaklar birlik oldu. Tek bilek, tek yürek meydanlar doldu.
En büyük mutluluk, son dönemde üzerine çok senaryolar yazılsa da oyuna gelmeyen Alevi kardeşlerimizin
Sünni vatandaşlarımız ile omuz omuza yürüyüşü idi.
Sokaktaki halkın Türk, Kürt, Laz ve Çerkez diye bir derdi yok; Alevi, Sünni, Caferi ve Bektaşi diye bir ayrımı
da… Türk bayrağı altında, bağımsızlığının tadını çıkarmak ve Anadolu coğrafyasında huzur içinde, kardeşçe
yaşamak istiyorlar. Karnını doyurmanın, evine ekmek
götürmenin derdinde insanımız.
Bunun yolunun Amerika’dan, Avrupa’dan geçmeyeceğinin de farkındalar. Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin,
üniter yapı ile devamını istiyorlar. Ülkenin bölünmesine
de şiddetle karşılar.
Gün birlik günü, gün bağımsızlık sevdalısı yüce Türk
milletinin yeniden sesleniş günü…Anayasaya dayanan
demokratik hak kullanılırken, elbette ki kalabalığa karışan provokatörler olmakta. Ancak sağduyulu halkımız
bunları aralarına almıyor, dediklerine alet olmuyorlar.
Gün azınlığın veya çoğunluğun dediğinin değil, topyekun Türk milletinin ortak paydalar etrafında birleştirileceği gün olmalıdır. Arap Baharı sosyal medyadan yola
çıkarak kendine taraftar bulmuştu.
Demokratik sesleniş, dış güçlerin işine yarayacak Türk
Baharı’na dönüşmemelidir.
Bunun için halkımız üstüne düşeni yaptı.
Şimdi sıra iktidarda…Son olarak “Taksim’e cami yapacağım” diyen Erdoğan’ın an be an değişen çıkışları, Sıffin Savaşı’nda Hz. Ali’ye karşı mızraklar ucuna takılan
Kur’an sayfalarını kullanmaya çalışan Muaviye’ye benzemekte…Başbakan önce, sesini yükselten halkın birkaç
çapulcu olmadığını kabul etmeli; sonra dediklerinin,
ağaç katliamına tepkinin ötesinde bir şeyler olduğunu
anlamalı.
Sıra kendine gelen iktidar, üzerine düşeni yapmak zorunda…
KİLİS POSTASI
EKONOMİ
www.kilispostasi.com
Meltem’den Mustafa
Kemal’ler Yetişecek!
Özel Meltem Koleji’nin yıl
sonu gösterisinde bir konuşma yapan Emekli Öğretmen
Ahmet Karataş, “Meltem’den
Mustafa Kemal’ler yetişecek”
dedi.
“2012-2013 öğretim yılında kızım Emine Ebru
Hidayet, bana çocuğumu nereye kayıt ettireyim? diye sordu. Ben de ‘Tereddütsüz Meltem
Anaokulu’na kaydettir’ dedim” sözleri ile konuşmasına başlayan Emekli Öğretmen Ahmet Karataş, “Ülkemizin içinden geçtiği bu zor
günlerde, yetiştirdiğimiz bu çocukların içinden
bir Mustafa Kemal çıkacak mı acaba? diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Tüm kalbimle inanıyorum ki bu çocuklar, Mustafa Kemal’in
dediği, gerektiğinde damarlarındaki asil kandan kudret alarak, ülkeyi içinde bulunduğu zor
durumdan kurtaracak çocuklardır” dedi.
Mustafa Kemal’in ileri görüşlü bir lider olduğu-
na vurgu yapan Karataş, “Bugün Cumhuriyeti
müdafaa mecburiyetinde kalacağımızı 90 yıl
öncesinden görebilmiştir. Sevgili çocuklar, bizler bu ülkeyi Atatürk’ten emanet aldık, sizlere
teslim ediyoruz. Siz de çocuklarınıza teslim
ederken Atatürk ilke ve inkılaplarını hedef gösterin. Ne pahasına olursa olsun, bu toprakları
çiğnetmeyin” dedi.
Gelişen eğitim anlayışı ve değişen dünyada
artık velilerin çocukların eğitiminin her aşamasında, onların yanlarında olması gerektirdiğine
dikkat çeken Karataş, “Bu anlamda bizler, çocuklarımızın her zaman olduğu gibi bugün de
yanındayız” dedi.
Ailenizin
Televizyonu
Turksat 3A Frekans=12729
Sembol=30000 FEC=5/6 Polarizasyon=Yatay (H)
D-SMART 143. Kanal’da
Digiturk 67. Kanal’da
ve Tivibu’da
www.meltemtv.com.tr
www.kilispostasi.com
KİLİS POSTASI
EKONOMİ
SAYFA
NİSAN - HAZİRAN 2013
07
Kilis Barosu Kuruldu
Kilis Barosu Kuruluş Genel Kurul Toplantısı’nı Kilis Adliye Sarayı
Konferans Salonu’nda geniş bir katılımla gerçekleştirdi.
Genel Kurula, Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet
Çiçekli, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av.
V. Ahsen Coşar, Ankara Baro Başkanı Metin
Fevzioğlu, Gaziantep
Baro Başkanı Ali Elibol
başta olmak üzere Adana, Kahramanmaraş,
Düzce Baro Başkanları,
İl Emniyet Müdürü Mehmet Akpınar, Kilis 7 Aralık Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. İsmail Güvenç
ve davetliler katıldı.
Divan Kurulu’nun oluşturulmasının ardından
saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması
ile devam eden Genel Kurul’da Kilis Barosu
Kurucu Kurul Başkanı Av. Mehmet Şevki Bayram, Gaziantep Baro Başkanı Ali Elibol, Ankara Baro Başkanı Metin Fevzioğlu birer konuşma yaptılar.
Daha sonra kürsüye gelen Türkiye Barolar
Birliği Başkanı Av. V. Ahsen Coşar, bütün barolara eşit mesafede olduklarını dile getirerek,
“Ama Kilis Barosu Birliğimizin en küçük üyesi
olduğu için ona pozitif ayrımcılık yapacağız”
dedi.
Kilis Barosu Başkanlığı tek adayı olan Av.
Muammer Fazlıağaoğlu genel kurulda yaptığı konuşmada 28 Ekim 1918’de Kilis’e gelen
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “İlk defa ayak
bastığım bu Türk toprağındaki uyanıklığa cidden hayran kaldım. Ve bir daha iman ettim ki
bu millet asla ölmeyecektir. Var olun Aziz Kilisliler” sözlerini hatırlatıp, seçime iştirak eden
herkese teşekkürlerini sundu.
re ve katledilmelerine sebep olanlara
ise Allah’ın lanetinin bir an önce inmesini diliyorum… Siyasi anlamda ise bu
Akın AYDIN
günlerin geleceği, fert ve millet olarak
Reyhanlıda CIA bürosu
bu acıları yaşayacağımız çok açıktı.
Filistin bu acıyı 60 yıldır yaşıyor. Afgavar
nistan 40 yıldır yaşıyor. Pakistan her gün
yaşıyor. Bu acıyı Libya yaşadı. Cezayir
[email protected]
yaşadı. Tunus yaşadı. Mısır yaşadı. Hala
da yaşıyorlar. Irak bu acıya milyonlarını
kurban verdi. İki yıldır Suriye bu acıyı
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı gerçeklerden biri oluk oluk yaşıyor. Ve o kanlı eller, Türkiye’ye
de “acıdır”. Hani hep çeken bilir, yaşayan bilir, uzanmaya başladı. Gerçi bu eller PKK piyonu
deriz ya! İşte o cinsten. Hiçbir insan acı çekmek ile 30 yıldır ülkemize uzanıyordu. Demek ki, o
istemez. Hiçbir insan sevdiklerini kaybetmek is- kan yetmedi şimdi daha çoğunu istiyorlar. Akan
temez. Hele hiç beklemediği veya en mutlu anın- kan Müslüman kanı. Akıtanlar belli. “22 İslam
da acıyı tatmak insanı çökertir. Acı, gerçekten ülkesinin sınırlarını değiştireceğiz” demişti haçlı
acıdır. Acılar hem insanda, hem toplumda büyük zihniyeti. Ne hazindir ki! Müslüman sıfatıyla, İsyaralar açar. Acı sonrası hayatı tekrar dengeye lam ülkelerinde iktidarda olan yöneticilerin çok
getirmek güçtür. Acının en büyük yansıması öf- büyük bir kesimi haçlı ABD, AB’nin, o kanlı elini
kedir. Eğer öfke kontrol edilemezse daha büyük öpmüş ve teslimiyetini sunmuş durumda. Siyoacılara yol açar. Bu acılara fail olanlar ve daha nist İsrail ise her daim müttefiki bu el öpenlerin.
önemlisi sebep olanlarda ise suçluluk ve piş- Bu kanlı elleri sıkmayan, İsrail ile müttefik olmanlık duyguları ortaya çıkar, tabii insan iseler. mayan devletler ise (Suriye gibi) hem haçlılar
Hatay ilimizin, Reyhan’ı ilçesindeki kardeşleri- tarafından hem de onların İslam coğrafyasındamiz bu acıyı yaşıyor. Hem de acıların en büyü- ki kukla yöneticileri tarafından ablukaya alınmış
ğünü. Kimi evladıyla, kimi eşiyle, kimisi yalnız ve bugün ülkemizde yaşanan vahşeti, her gün o
ya eve, ya işe ya alış-verişe giderken, tanıma- ülkelerdeki kardeşlerimiz yaşamaya başlamıştı.
dıkları melunlar tarafından, taraf olmadıkları, AKP iktidarı dışarıda haçlının elini tuttu, bırakmasebebini bilmedikleri gizli hesaplara kurban ya da niyeti yok. İçeride bebek katili ile el sıkıştı.
oluyorlar. Katledilen vatandaşlarımıza Allah’tan Ve bu acıları her gün yaşayan Suriye’nin meşrahmet, yaralanan kardeşlerimize acil şifalar, ru yönetimine karşı her fırsatta ateş püskürdü.
yakınlarına ise sabırlar diliyorum. Katledenle- Suriye halkına bu acıları yaşatanlara ülkemizi
açtı,
besledi,
büyüttü,
silahlandırdı.
Neden? Suriye’de zulmü bitirecekmiş. Terörün,
teröristin adaleti olur mu? Şimdi bu ateş bizi yakıyor. En güvenli sınırımız (Suriye sınırı) kevgire dönmüş. Giren belli değil çıkan belli değil.
Gaziantep’te, Cilvegözü sınır kapısında, Kilis’te
benzer terörist eylemler gerçekleşti. Anlayan
için gerisi gelecek, demekti bu. Ve maalesef
geldi. Bildik açıklamalar; Gücümüzü test etmeyin, sabrımızı zorlamayın vs. Hükümet ise okları çoktan Suriye’nin meşru hükümetine çevirmiş bile. G. Antep’te, Kilis’te, Hatay’da yaşayan
vatandaşlarımıza bir sorun; “Bu terör olayları
neden ve niçin gerçekleşiyor?” diye. Hükümet
sormuyor artı sorulmasına da izin vermiyor. Bakın! Bu terör olayı sonrası bölgeden yayın yapılması da yasaklandı. Delillere zarar gelirmiş.…
Bu bölgedeki vatandaşlarımız artık Suriye’den
gelenleri potansiyel terörist olarak görüyor. Ve
her türlü tehlike tetikte. Erdoğan bu patlamanın
ardından hemen açılım sürecini gündeme getirdi. Sürece zarar vermek isteniyor, olabilirmiş…
Peki, eli kanlı terör örgütü, her türlü provokasyona açık bu bölgede, her daim yaptığı kanlı eylemlerinden birini daha yaparak; Ey Hükümet! İsteklerimizi yerine getirmezsen bundan daha beter
olursunuz, mesajı vermek istiyor olamaz mı?..
Bu arada Emniyet’in, iki gün önce sınırdan iki
şüpheli araç geçtiğini tespit ederek, kendi birimlerini olası bir saldırıya karşı teyakkuzda olmaları yönünde uyardığı öğrenildi. Bunun ötesinde Reyhanlı'da, CIA'nin bürosu var. CIA’nin
bu vahşetten haberdar olmadığını kim yutar.
SAYFA
08
NİSAN - HAZİRAN 2013
KİLİS POSTASI
Kilis’te Polis Vatandaşa
Radarı Tanıttı
KİLİS AKTÜEL
www.kilispostasi.com
Kilis’te Engelliler Haftası
Kutlandı
Kilis’te Trafik Haftası etkinlikleri çerçevesinde trafik polisleri vatandaşlara radar cihazını yakından tanıma fırsatı sundular.
Radar cihazı ile donatılmış trafik araçlarına binen vatandaşlara görevli memur tarafından radarın nasıl çalıştığı,
araçların hızlarını nasıl tespit ettiği konularında açıklayıcı
bilgiler sunuldu. 5 km’ye kadar menzili olan radar cihazları, aşırı hız yapan araçları anında tespit edip kayıt altına
alma özelliğine sahip iken, uzak mesafeleri de yakınlaştırabiliyor.
Trafik araçlarına binip radar cihazını daha yakından tanıyan vatandaşlar böyle bir uygulamadan memnuniyet
duyduklarını ifade ederken, herkesin trafik kurallarına uymasının önemine işaret ettiler.
FELHAN YAYINCILIK REKLAMCILIK ve DAĞITIM
3 AYLIK YEREL GAZETE
İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu
Yazı işleri Müdürü
Dr.Ahmet Hamdi Kepekçi
0532 558 93 69
Yazı İşleri Müdürü
Abdülkadir Uğur Kepekçi
0532 413 30 76
Kilis Temsilcisi
Selim BAYTÜRKMEN
0535 774 22 02
İdare Yeri: Güven Mah. İnönü Cad. 46/D
Güngören - İSTANBUL Tel: 0212 504 41 41
Baskı: Akademi Basın Yayın Org. ve Matbaacılık Ltd. Şti. - Adres: Favutpaşa Cad. Güven
San. Sit. C Blok No:230 Topkapı - İST.
Tel.: 0212 493 24 67
abone olun
“gazeteniz kapınıza gelsin”
0212 504 41 41
Yayınlarımızın tüm hakları KİLİS POSTASI’na aittir. Kaynak gösterilmeden iktibas edilemez. Yazıların
sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. Gazetemiz il temsilcileri fahri
olarak görev yapmaktadır. Yayınlanan köşe yazısı ve haberin tüm hakları Felhan Yayıncılık Reklamcılık ve Dağıtım’a aittir. Kaynak gösterilerek kullanılabilir.
[email protected]
| www.kilispostasi.com
REKLAMLARINIZ iÇiN
BiZi ARAYIN: 0532 558 93 69
Kilis’te 10-16 Mayıs Dünya Engelliler Haftası, Cumhuriyet
Meydanı’nda katılımın az olduğu gözlenen bir törenle kutlandı.
Az sayıda engelli vatandaşın katıldığı Cumhuriyet Meydanı’ndaki tören saygı duruşu
ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı.
Daha sonra bir konuşma yapan Kilis Özürlüler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği
Başkanı Hasan Baştürk, engelliler için yapılması gereken hatırlatılınca herkesin kör,
sağır ve dilsiz olduğunu ifade ederek, “Sevgili dostlar, biliyoruz ki hafta boyunca siyasiler, kurum amirleri, oda başkanları ve yetkili
tüm kişiler engelli hakları savunucusu olup
yaptıklarını bir lütufmuş gibi abartılı olarak
anlatırlar.
Kimileri siyah gözlük takar, kimileri manuel
sandalyeye biner kimileri de kulaklarını tıkayarak bizleri anlamaya çalıştıklarını ima
ederler. Engelliler için yapılması gerekenler
hatırlatılınca; kör sağır ve dilsiz olurlar. O
sorunları geçiştirirler.
Örnek mi duymak istiyorsunuz? Kaldırımlara yapılmayan engelli rampaları, engelliler için yapılan araç park yerlerine normal
insanların araçlarını park etmeleri ve bunu
görmezden gelen trafik denetçileri, üst geçitlerde engelli insanlar için konulan asansörlerin normal insanlar tarafından kullanılması. Toplu taşıma araçlarının özürlülerin
inip bineceği şekilde dizayn edilmemesi,
şehrin belli noktalarında engelli tuvaletlerinin olmaması, engelli istihdamının yeterince yapılmaması ve buna benzer birçok
sorunları sıralayabiliriz” dedi.
Türkiye’nin Beyaz Ekranı
www.kilispostasi.com
KİLİS POSTASI
SAĞLIK
SAYFA
NİSAN - HAZİRAN 2013
09
Türk Firmasından Büyük Başarı
Almanya, Kibarlı Doğal Sağlık Ürünleri firmasının ürettiği "Kibarlı Panax" isimli gıda
takviyesinin, "damar tıkanıklığına karşı yardımcı bitkisel ürün" olarak satılmasına
onay verdi.
K
ibarlı Panax, Almanya'da gıda takviyelerinin bileşenlerini incelemek ve sağlık beyanına izin vermekle görevli Bilim Komisyonu
tarafından "Damar tıkanıklığına karşı ve damar
tıkanıklığının sebep olduğu risklere karşı yardımcı ürün" olarak onaylandı. Bu onayın ardından
Almanya Gıda ve Tarım Bakanlığıda, Kibarlı Panax'ın OTC gıda takviyesi olarak üretilip satılmasına izin verdi.Türkiye'de Dr. Mustafa Eraslan ve
Ecz. Mustafa Tekin tarafından formulize edilen,
Türk Firması Kibarlı tarafından Almanya’da satışa sunulan bitkisel ürün etiketinde de "Ginseng
kökünün etken olan maddesi ginsenosit, deneylerde damar tıkanıklığına karşı etki gösteriyor.
Ayrıca ginsenositin yaptığı bu etkiyi, çoban çökerten ve yulaf güçlendiriyor" yazısının yer almasına karar verildi.
Alman makamlarının etikete konmasına karar
verdiği bir diğer ifade de şöyle:
"Özel tedavi amaçlı diyet gıda takviyesi (tamamlayıcı dozajlı diyet) damar tıkanıklığına karşı ve
sebep olduğu riskler için… (kalp vs)
ERASLAN: "DÜNYA ŞİFALI BİTKİLERE YÖNELİYOR"
Türkiye'nin en önemli gıda takviyesi üreticilerinden biri olan Kibarlı Doğal Sağlık Ürünleri'nin
uluslararası düzeydeki bu başarısını, ürünleri fomülize eden Dr. Mustafa Eraslan değerlendirdi.
Şifalı bitkilerden yapılan ürünlere tüm dünyada
ilginin giderek arttığına, Uzakdoğu’nun ardından
özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinde, tüketicilerin
bu ürünleri kullanımının kimyasal içerikli ürünlerden çok daha fazla olduğuna dikkat çeken
Dr.Eraslan,Türkiye'de ise bu sektörün önüne çıkarılan yasal engellerden yakındı.Eraslan şöyle
konuştu:
“Ben Türkiye'de çok düşük olan bu oranın hızla
yükselmesi gerektiğine inanıyorum. Yaklaşık 23
yıldır bu alanda çalışıyorum. Bu çalışmalarımın
ülkeme ve milletime ciddi katkıları vardır. Önümüz açılsa çalışmalarımı hızla geliştiririm, hem
halkımız, hem de Sağlık Bakanlığı bütçesi çok
büyük fayda görür. Ancak, ülkemizde maalesef
yeni çalışma yapan, yeni şeyler geliştiren insanlar, desteklenmek bir tarafa bir çok problem ile
karşılaşıyorlar. Kabul edelim ki Batı ülkelerinde,
yeni şeyleri araştırıp geliştiren insanlar bizzat
devlet tarafından desteklenmektedir. Her türlü
yeni gelişmenin Batı'dan geleceğini beklemek,
Batı'dan gelmeyen yeni fikirleri safsata, Batı'dan
gelen fikirleri bilimsel kabul etmek, hem bize yakışmıyor, hem de zarar veriyor. Ülkemde verdiğim mücadelenin onda birini batılı ülkelerde versem, çalışmalarım şu an çok daha farklı yerlerde
olurdu. Bugün beni kendi ülkesine çalışma yapmam için davet eden bazı Batılı devlet adamları
var. Ben ülkemi seven ve ülkeme hizmet etmek
isteyen bir insanım. Bu konuda devletin üzerine
düşeni yapıp işin önünü açmaya yönelik gerekli
yasal düzenlemeleri yapacağına da inanıyorum,
inanmak istiyorum.”
“BİTKİSEL ÜRÜN KULLANIMI AVRUPA'DA
YÜZDE 50, TÜRKİYE'DE YÜZDE 3”
Avrupa'da eczanelerin cirolarının yüzde 40 60'ını bitkisel kökenli ürünler oluşturduğunu belirtenDr. Mustafa Eraslan, “Aynı zamanda Avrupa'da bitkisel gıda takviyeleri, eczane dışında
marketlerde ve ‘drugstore’ denilen sağlık ve SPA
ürünleri merkezlerinde de yoğun şekilde satılmaktadır. Yani Avrupa'da sağlık alanında kullanılan ürünlerin yüzde 50'sinden fazlası bitkisel
ürünlerdir. Türkiye'de bu oran henüz yüzde 3'tür.
Bu dünya ortalamasına göre çok düşük bir oran.
Üstelik bu noktaya da son bir kaç yıl içinde gelinmiştir ve bunda bizim katkımız oldukça büyüktür”
ifadelerini kullandı.
KİBARLI: “DOĞAL SAĞLIK ÜRÜNLERİMİZ
YAKINDA TÜM AVRUPA’DA OLACAK”
Öte yandan Kibarlı Panax’ın bu başarısıyla ilgili
olarak firma yönetiminden de bir açıklama geldi.
Kibarlı Doğal Sağlık Ürünleri Hukuk Başmüşaviri Avukat Lütfullah Önder, “Türkiye'de önümüze
sürekli yasal engellerin çıkması nedeniyle firma
yöneticilerimiz Avrupa pazarına da girmeye karar
verdi. Almanya Gıda Tarım Bakanlığı, ürünlerimizin ‘OTC gıda takviyesi’ olarak satışına izin verdi.
Kibarlı ürünleri inşaallah yakın zamanda Avrupa
ülkelerinde faaliyet gösteren bir çok bitkisel ürün
mağazasındaki yerini alacaktır” açıklamasında
bulundu.
“SAHTE VE TAKLİT PANAX’A DİKKAT”
Almanya’nın damar tıkanıklığına karşı yardımcı
ürün beyanıyla satılmasına izin verdiği ürünlere
halkın gösterdiği rağbetin giderek artması üzerine, Türkiye’de bu ürünün çok sayıda taklit ve
sahtesinin piyasaya sürüldüğüne de dikkat çeken Av. Lütfullah Önder,vatandaşlara “kendi sağlığınız için bu konuda çok dikkatli olun” çağrısında bulundu.
SAYFA
10
NİSAN - HAZİRAN 2013
KİLİS POSTASI
İSLAM
{
www.kilispostasi.com
RAHMETVE BEREKET
iKLiMi ÜÇ AYLAR
{
Rahmet ve bereket iklimi diye adlandırılan ve dört gözle beklediğimiz üç aylara kavuştuk. Elhamdülillah. Bildiğiniz
gibi 11 Mayıs 2013 Cumartesi günü Recep ayının ilk günüydü. Üç aylar diye nitelenen bu mübarek zamanlar, gerçekten de kul olarak muhtaç olduğumuz kıymetli zamanlardır.
Öncelikle Recep ayının kutsiyeti
hakkındaki ilahi beyanları aktaralım:
Recep ayı, haram aylardan (eşhur-i
hurum) biridir. Diğer üç haram ay
ise, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem
dir. Bu aylarda savaşmak, kan dökmek, Allah(cc) tarafından yasaklanmış, özel rahmet ve ikramları için
vesile kılınmıştır.
Kur’an-ı Kerimde Recep ayı, dört
haram ay içerisinde zikredilmiştir.
“Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah’ın yazısına göre Allah katında
ayların sayısı on iki olup, bunlardan
dördü haram aylardır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar içinde (Allah’ın
koyduğu yasağı çiğneyen) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl
sizinle topyekûn savaşıyorlarsa siz
de onlara karşı topyekûn savaşın
ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir.” (Tevbe suresi
9/36.)
Ebu Said–i Hudrî’den rivayet edilen
bir hadisi Şerifte, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz
şöyle buyurmuştur:
“Allah katında ayların sayısı on ikidir. Yeri ve semaları Allah yarattığı
günden beri bu böyledir. Bu aylardan dört tanesi haram ay olup şunlardır: Allah’ın ayı Receptir. Bu ay
tek başınadır. Kalan üç tanesi peş
peşe olup şunlardır: Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’dir. Recep, Allah’ın
ayıdır. Şaban, benim ayımdır. Ramazan, ümmetimin ayıdır....” (Abdülkadir Geylanî, Gunyet’üt Talibîn)
Abbâd İbnu Hanif anlatıyor: "Sa'id
İbnu Cübeyr (rahimehullah)'e Receb ayındaki oruçtan sordum. Bana
şu cevabı verdi:
"İbnu Âbbâs (radıyallahu anhümâ)'ı
dinledim, şöyle demişti: "Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) Receb
ayında bazı yıllarda öyle oruç tutardı ki biz, "(Galiba). Hiç yemeyecek
(ayın her gününde tutacak)'' derdik.
(Bazı yıllarda da öyle) yerdi ki biz;
"(Galiba) hiç tutmayacak'' derdik.''
(Buhari, Savm 53; Müslim, Sıyâm
179, (1157); Ebu Davud, Savm 55,
(2430)
*Recep Allah’ın ayıdır o ayda Regaib ve Miraç Kandili vardır
Recep ayı ile birlikte Yüce Peygamberimiz sürekli şu duayı yaparlardır;
“Allahumme barik lena fi recebe ve
şa’ban ve belliğna ramazan”
Açıklaması:
“Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını
bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır.”
Mademki Yüce Peygamberimiz bu
duayı yapmış ve tavsiye etmiştir.
Biz de bu duayı çokça yapıp faziletinden istifade etmemiz lazımdır.
Mübarek üç aylardan Recep ayına
Allah’ın ayı denir. Recep ayına Allah’ın ayı denmesinin hikmeti Alemlere Rahmet Hazreti Muhammed
(s.a.v.) Efendimiz tarafından şu şekilde izah edilir:
“Recep Allah’ın ayıdır, Şaban benim
ayımdır, Ramazan ise Ümmetimin
ayıdır” denince Resulullah (sav)
Efendimize soruldu:
Ya Resulallah Recep ayı için Allah’ın ayı denmesinin sebebi nedir?
Şöyle diyordu: “Çünkü bu ayda
özellikle mağfiret boldur. Bu ayda,
halkın kan dökmesine mani vardır.
Bu ayda, Allah Teâlâ Peygamberlerinin tevbelerini kabul görmüştür. Al-
lah Teâlâ bu ayda Peygamberlerini
düşmanlarından korumuştur.
Bir kimse Recep ayını oruçlu olarak
geçirir ise Allah Teâlâ 3 şeyi onun
için gerekli kılar.
Şöyle ki:
a)Geçmiş günahlarının tümünü bağışlar.
b)Kalan ömrünün temiz geçmesini
temin eder.
c)Büyük huzura çıkılan kıyamet
gününün susuzluğundan da emin
kılar.
Bu arada yaşlı biri kalktı; Resulallah
efendimize halini şöyle anlattı;
Ya Resulallah, ben, Recep ayının
tümünü oruçlu geçiremem. Buna
gücüm yetmez.
Bunun üzerine Resulallah efendimiz şöyle buyurdu;
“O halde ilkinden bir gün, ortasından bir gün, sonundan bir gün tutarsın. Böyle ettiğin takdirde ayın
tümünü oruçlu geçirmiş olursun.”
www.kilispostasi.com
Zira yapılan iyilikler on misli sevap
getirir.
Ancak, siz Recep ayının Cuma gecesini gaflet içinde geçirmeyesiniz.
O, öyle bir gecedir ki; Melekler o
geceyi: Regaip diye anlatırlar: Şöyle ki;
O gecenin üçte bir geçtiği zaman;
semalarda ve yerlerde ne kadar
melek varsa: Hemen hepsi, Kâbe
ve civarında toplanır.
Allah Teâlâ onların hallerine muttali
olur ve şöyle buyurur: Ey Meleklerim ne dileğiniz var ise benden dileyin.
Şöyle derler; Rabbimiz, senden dileğimiz odur ki; Recep ayında oruç
tutanları bağışlayasın:
Onların bu dileği üzerine Allah
Teâlâ; Bu dileğinizi yerine getirdim.”
(Abdulkadir Geylani /Gunyet’üt Tali-
KİLİS POSTASI
İSLAM
müjdeler geldiğine göre, bize düşen
o hediyeleri baş tacı ederek sıkıntılarımızdan kurtulmanın çarelerini
araştırmaktır.
Miraç hadisesi, Âlemlere Rahmet
Hz. Muhammed Efendimizin Peygamberliğinin 12.yılında, Recep
ayının 27. gecesinde gerçekleşmiştir. Bu gece, tabir yerindeyse;
yüce Allah’ın, Muhammed’ine özel
ikramlarda bulunmak üzere tahsis
ettiği bir gecedir. Bu ihsan gecesi
İslam tarihine, İsra ve Miraç olarak
geçmiştir.
“Kendisine ayetlerinden bir kısmını göstermek üzere kulu Muhammed’i bir gece Mescidi Haram’dan,
çevresini bereketlendirdiği Mescidi
Aksa’ya götüren Allah’ın şanı ne
yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla
SAYFA
NİSAN - HAZİRAN 2013
rilir.” O gün Recep ayının bitiminden üç gün evvelki gün ve gecedir.
(Gunyet’üt-talibin / sayfa 553)
*Fırsat günlerini
gerekir
değerlendirmek
Üç aylar diye adlandırılan ve Recep
ayı ile başlayan rahmet iklimi, her
anı paha biçilmez değerde zaman
dilimleridir. Bu zamanlara, insanoğlunun eline geçen tarihi fırsatlardan
biri de diyebiliriz. Dünyanın telaşı
ve çeşitli sıkıntıları sayesinde ister
istemez insan kulluk yörüngesinden
çıkmakta, yolunu ve yönünü şaşırabilmektedir. Zaten bu durum insanın
yaratılışında vardır. İnsan beşer sıfatıyla yaratılmış, her an şaşırmaya,
iyilik ya da kötülük arasında gelgitler yaşamaya müsait bir halde var
11
daha az çabayla daha çok sevap
kazanmanın imkânını sağlamıştır.
Diğer zamanlarda yapılan ibadetlere karşılık olan sevap katsayısı
ile bu aylardaki katsayı farklılık arz
etmektedir. Daha açık bir ifadeyle
Allah bu aylarda daha cömert davranmaktadır.
Yüce Allah’ın cömertlik tecellisinin
gereği olarak insanların gönülleri bu
aylarda daha yumuşak olur, sevap
işlemeye daha meyilli olur, günahlara karşı daha dikkatli olur. Bizler
de bu zaman dilimlerinin kıymetini
bilmeli daha çok ibadetle meşgul
olmalıyız.
Mesela bu aylarda oruç tutmaya
gayret etmeliyiz. Recep ayında, Şaban ayında tutulacak nafile oruçların faziletleri saymakla bitmeyecek
derecededir. Hem sevap alacağız
hem de nefsimiz tezkiye olacak, gönüler zenginleşecek, gönül sermayesi arttıkça da Allah’a kulluk yolunda mesafe alacağız.
Gece namazlarına gayret etmeliyiz.
Zikir meclislerini ihmal etmemeli,
bolca salavat getirerek peygamber
yakınlığını kazanmalıyız.
Velhasıl öyle bir zaman dilimine girdik ki her anı kârlı, bereketli, feyizli
bir zaman dilimi. İstifade edenlere
aşk olsun. Bu zamanlarını dahi gafletle geçirenlere de Allah hidayet
nasip eylesin.
Bu bilgiler ışığında, Yüce Allah’ın
bizlere sunduğu bu tarihi ve ilahi
fırsatları çok iyi değerlendirerek;
dünyamızda mutluluk ve sıhhate,
ahirette de Allah’ın rızasına ve cennetine kavuşmalıyız.
bin /sayfa 550-551)
Diğer özel gece Miraç Kandilidir.
Miraç Kandili Recep ayının 26’sını
27’ye bağlayan gece olan 5-6 Haziran Çarşamba günü akşamıdır. Bu
gece de insanlık için çok büyük bir
öneme haizdir.
Peygamberimize (s.a.v.) Biz ümmetine hediye olarak Mirac gecesi şu
üç şey verilmiştir:
—Elli vakit namaz sevabına denk,
beş vakit namaz verildi.
—Bakara suresinin son ayetleri verildi.
—Peygamberimiz (sav)ın ümmetinden olup da, Allah'a şerik koşmayanlardan Mukhimat bağışlandı.
(Mukhimat; insanı Cehenneme sürükleyen büyük ve tehlikeli günahlar, demektir.)
Miraçla birlikte yeni yol haritaları ve
işitendir, hakkıyla görendir.” ( İsra,
17/1)
Bu gecenin ve günün Muhammed
ümmeti için ne kadar mühim müjdelerle de donatıldığını yine bize yüce
şefaatçimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)
haber vermektedir.
“Bir kimse Recep ayının 27. günü
oruç tutar ise kendisine atmış aylık
oruç sevabı yazılır.”
Recep ayının 27. günü Cebrail
Aleyhisselamın, Resulullah (s.a.v.)
Efendimize elçilik vazifesini getirdiği ilk gündür. Bir başka hadis-i şerif
de şudur:
“Recep ayında bir gün ve bir gece
vardır ki o günü oruçla, geceyi dahi
namazla geçirir ise kendisine 100
sene; geceleri namaz kılanın gündüzleri de oruç tutanın sevabı ve-
edilmiştir.
Yüce yaratıcı kendi yarattığı insan
denen mahlûku her yönden tanıdığı
için onun hangi hallerde şaşıracağını, hangi hallerde yolunu ve yönünü
bulabileceğini işaret etmiştir. Gönderdiği ilahi kitaplar ve peygamberlerle insana yol haritası ve davranış
biçimini de göstermiştir.
İnsanın en önemli vasfı beşer olmasıdır. Yani her an şaşırmaya meyilli
oluşudur. Işıktan ayrılsa karanlıkta
kalan, rehberinden uzak kalsa yolunu kaybeden, gıdasını almasa sağlığını kaybeden, ruhun gıdası hükmünde olan ibadetsiz kalsa imanını
kaybeden; velhasıl sürekli ilgiye,
bakıma muhtaç olan bir yaratıktır
insanoğlu.
Üç aylar denen Recep, Şaban ve
Ramazan ayları biz kullarına yüce
Allah’ın bir lütfudur. Bu zaman diliminde Yüce Allah biz kullarına
Uğur Kepekçi
SAYFA
12
NİSAN - HAZİRAN 2013
KİLİS POSTASI
SİYASET
www.kilispostasi.com
BTP'nin 5. Olağan Kongresi muhteşem tablolara sahne oldu. Başta CHP ve DP olmak üzere çok sayıda
siyasi partilerden BTP'ye 50'nin üzerinde üst düzey katılım oldu. Kongrede verilen mesaj şu: Önümüzdeki
seçimlerde BTP iktidar olacak
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) 5.
Olağan Kongresi Ankara'da Büyük
Anadolu Oteli'nde gerçekleşti. Türkiye'nin 81 ilinden gelen BTP delegeleri,
her sahnesi görkemli geçen kongrede
BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ı bir
kez daha genel başkan seçti. Prof. Dr.
Baş, geçerli tüm oyları aldı. Salonu
dolduran delegeler ve BTP sevdalıları
sık sık "Başbakan Haydar Baş", "İşte
Millet İşte Başbakan" sloganlarıyla
önümüzdeki seçimden sonra Türkiye'yi yönetecek lidere işaret etti.
Arife Ana BTP saflarında
Kongrede Türk siyasi hayatına
damgasını vuran siyasetçiler de
onur konuğu olarak yer aldı. Orman eski Bakanı Hasan Ekinci ile
İçişleri eski Bakanı Mehmet Ga-
zioğlu, kongreyi başından sonuna kadar takip etti. Kongrede tüm
gözler Hacı Bektâş Veli Türbedarı
Arife Ulusoy Ana üzerindeydi. Arife
Ana 83 yaşında olmasına rağmen
BTP saflarına katılarak, tüm Türkiye'ye önemli bir mesaj verdi: "Ben
BTP'deyim, siz de BTP'ye gelin."
Arife Ana'nın oğlu Timurcan Ulusoy geçtiğimiz haftalarda BTP'ye
katılmış ve Sivil Toplum Kuruluşları'ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak göreve başlamıştı.
Kongrede 50'den fazla başta CHP
ve DP olmak üzere çeşitli partilerden siyasetçi, işadamı, avukat, der-
nek başkanı, STK Başkanı BTP'ye
katıldı. Prof. Dr. Baş, ilk olarak Arife Ana'nın rozetini, ardından diğer
katılan isimlerin rozetlerini tek tek
yakalarına taktı.
Cem evleri Ashab-ı Suffa mekânıdır
BTP Lideri yaklaşık 1.5 saat süren
konuşmasına salonu dolduranları selamlayarak başladı. Ehl-i Beyt konusunda detaylı açıklamalarda bulunan
BTP Lideri, iktidar oldukları günün
akşamı Alevi kardeşlerimize tüm haklarını vereceklerini ifade etti. Prof. Dr.
Baş, şunları söyledi: "Alevi kardeşlerimizin ibadetlerini gerçekleştirdikleri cem evlerine iktidar, 'Hayır, bunlar
ibadethane değildir' hükmünü veriyor.
Hatırladığıma göre, 'cem evleri resmen ibadethane kabul edilsin' diye bu
konuda en az iki defa müracaat edildi.
İki cevapta da 'cem evleri ibadethane
değildir' hükmü verildi. Şimdi bu hükmü siyaset hangi gerekçeyle verdi. İslam'ı bildiği için mi? Bu hükmü veren
arkadaşlar İslam'ı bilmiyor. Gelin ben
size cem evlerinin İslam'da olduğunun
ispatını yapayım. Bakın, Peygamber
Efendimizin bir Mescid-i Nebi'si vardı, o Mescid-i Nebi'nin avlusunda
Ashab-ı Suffa'nın oturduğu ayrı bir
mekân vardı. Hemen bitişiğinde yer
alıyordu. Orada Peygamber Efendimizi ve olayları takip eden, Peygamber
Efendimizden eğitim alan sahabeler
bulunuyordu. İşte dünyevi meselelerin
yoğrulduğu, aynı zamanda ibadetlerin yapıldığı o mekânın adına Ashab-ı
Suffa mekânı denirdi. Hacca gidenler
bilirler... Resulullah'ın Ravzası'nın hemen bitişiği... Bugün cem evi dediği-
miz ibadethaneler, Ashab-ı Suffa'nın
yerini ikame ediyor. Buradan iktidara
soruyorum: Sen İmar Yasası'na ibadethaneler kelimesini ilave ederek,
apartmanlarda ibadethane adı altında kiliselere müsaade ettin. Şu anda
bu hukukla birlikte 50 binin üzerinde
kilise evi açılmıştır. Bunlara resmen
ibadethane adı verilmiştir. Peygamber
Efendimizin hayatından bu yana sürüp gelen cem evleri nasıl oluyor da
İslam'ın dışında oluyor, nasıl oluyor
da evler ibadethane altında kilise evi
haline dönüşüyor? Bunun hesabını
sormaya var mısınız?"
Ehl-i Beyt Üniversitesi kurulacak
Türkiye'de uzun yıllardan bu yana Alevi kardeşlerimize karşı tavır alındığını
ifade eden BTP Genel Başkanı Prof.
Dr. Haydar Baş, konuşmasına şöyle devam etti: "Alevi kardeşlerimizin
hakları gasp edilmiştir, birçok mağduriyetler yaşanmıştır. Marmara Denizi
kana bulandı. Böyle ihanet olabilir mi?
Bunları kim yaptırdı? Dokümanlar hazır, mutlaka Meltem TV ile Yeni Mesaj
Gazetesi'ni takip edin, bu hainlerin
kim olduğunu öğreneceksiniz: Sarıklı,
cübbeli, şalvarlı Müslüman görünen
Siyonist ajanlar... Yusuf el Kardavi,
Siyonist ajan...
İslam dünyasını karıştırmaktan başka
hiç bir işe yaramazlar Bakınız Sünni
dünyanın Kur'an kursları, imam-hatip
KİLİS POSTASI
SİYASET
www.kilispostasi.com
SAYFA
NİSAN - HAZİRAN 2013
13
Bağımsız Türkiye Partisi’nin 5. Olağan Büyük Kongresinde
önemli açıklamalarda bulunan Orman eski Bakanı Hasan
Ekinci, “Parlamentonun anahtarı Sayın Haydar Baş’ın eline
geçti. Çünkü çözümlerin anahtarı da onda” dedi
BTP 5. Büyük Olağan Kongresi’ne katılan İçişleri eski
okulları, ilahiyat fakülteleri var. Hepsinde okudum.
Bunların hiç biri Alevi kardeşlerimize eğitim ve öğretim merkezi olarak
eş anlamda verilmemiştir ve dinleri
bunlara öğretilmemiştir. Bu büyük bir
haksızlıktır ve yolsuzluktur. Biz Allah
nasip eder, iktidar olduğumuz günün
akşamı -sabaha kalmadan- Kur'an
kurslarının, imam-hatip liselerinin, ilahiyat fakültelerinin muadillerini Alevi
kardeşlerimiz için eğitim ve öğretim
merkezleri ile üniversiteler kuracağız.
Kısmet olursa Ehl-i Beyt Üniversitesini biz gerçekleştireceğiz. Dün-
yanın her tarafından insanla bu
üniversitede akademik çalışmalar
yapacak ve burada yetişecekler:
Alevilik nedir, İmam Ali kimdir, Hz.
Fatıma, İmam Hasan, İmam Hüseyin kimlerdir, bunları tanıyacaklar."
AB, Müslüman Türk'ü kabul etmez
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar
Baş, konuşmasında Avrupa Birliği
(AB) konusuna değindi. AB'nin bir 'medeniyet birliği' olduğuna işaret eden
Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi:
"AB'de örfümüz, âdetimiz, geleneğimiz, kısaca hiçbir şeyimiz yoktur. Biz
senelerden beri AB'ye üye olmak için
bütün
Bakanı Mehmet Gazioğlu, “Gerek yaşantısı, gerek tavsigayretyeleri ve gerekse kitaplarıyla Prof. Dr. Haydar Baş bizim
leri ortaiçin bir mürşittir, yol göstericidir” dedi
ya koyduk, her
defasınğildir. 2005 yılında İstanbul'daki Milli
da bizi
dışarıya ittiler, kabul etmediler. AB bir Ekonomi Modeli Kongresi'nde söyleHıristiyan kulübüdür. Onların hocası- diğim gibi AB 15 yıl içinde batmaya
nın böyle nitelediği bir kulübe, talebe- mahkûmdur. Şimdi Yunanistan, İspanleri 'illa da biz bu kulübe üye olacağız' ya, Portekiz, İtalya, Slovenya, İrlanda
diyor. Ben Sayın Erbakan'ın hayatın- ekonomileri iflasın eşiğinde. Bizimkiler
dan beri diyorum ki, sizi AB'ye almaz- de onlara mesaj gönderiyor: Bizi alın
lar. Eğer siz Avrupa'yı tanısaydınız, bu da, biz sizi çıkaralım. Sen yerin dibiniddiada bulunamazdınız çünkü onlar desin yahu... Avrupa Birliği çökmeye
Müslüman Türk'ü kesinlikle kabul et- mahkûm zira gençliği bitti, yeraltı kaymezler, etmeleri de asla mümkün de- nakları tükendi, müşterek para birimine geçtiler."
runların çözümünün ifadesinde büyük bir
inandırıcılık ve güzellik yansıtan bu değerli insanımızın birleştirici vasıflarıyla
ülkemiz için çok gerekli olduğa inanıyorum.
Sayın Prof. Dr. Haydar Baş’ı
Ne yazık ki, bu değerli insanımızın
Yeniden Başkan Seçilmesi Dolayısı
sıcak mesajları, basın organları ve teleile Kutluyoruz…
vizyonlarda görmezlikten geliniyor, sayfaları dolduran yüzlerce konu içinde Milli
Ekonomi Modeli’ne bir satır ayırmamakta
[email protected]
inat ediyorlar.
Onun için diyorum ki; bu sesi mümkün
Ankara’da yapılan Bağımsız Türkiye Partisi’nin Olağan 5. Genel Kurul Toplantısı’nda ye- olduğunca duyuralım. Yeni Mesaj gazetesini en
niden başkanlığa seçilen Sayın Prof. Dr. Haydar uzak köylere bile dağıtalım. Çünkü artık seçim
zamanıdır ve bu zaman dilimi sonunda Sayın
Baş’ı bu köşe yazım içinde kutlamak istedim.
Her geçen gün biraz daha güçlenen ve ülke- Başkan Prof. Dr. Haydar Baş ve ekibini mutlaka
mizin sorunlarına bire bir el atan bu değerli baş- o meclis çatısı altında görmeliyiz ve alkışlamalıyız.
kanı artık TBMM’de görmenin zamanı geldi.
İşte her şey satıldı. Atatürk’ün bize mirası ne
Bir kere, devlet yönetimi anlayışında ve so-
Nejat TAŞKIN
varsa satıldı. Ot ve saman ithal eden ülke olduk.
Daha önemli sorunlar yerine günlerce önemsiz
meselelere daldık.
Sayın okuyucular, ben Sayın Haydar Baş’ı
daha şahsen tanıma ve elini sıkma fırsatı bulmadım. Ama onu hemşerim Sayın Dr. A. Hamdi Kepekçi vasıtasıyla çok yakinen tanıyarak izledim.
Sizlerde izleyin ve göreceksiniz Taşkın ağabeyiniz yanılmıyor. Bu muhterem zat ülke gerçekleri için gece gündüz demeden bütün ülkeyi
dolaşıyor ve gerçek yüzleri sizlere yansıtıyor. O
halde sizler de sandık başında eliniz vicdanınızda bu ülke sevgisi için Haydar Baş deyiniz.
Sizleri tekrar kutluyor ve başarılı günlerinizi
ömrün yettiği müddetçe yazmak istiyorum.
Bu yazımı lütfen bir karanfil olarak, başkanlık
hatıranız içinde kabul ederseniz çok memnun
olurum…
SAYFA
14
NİSAN - HAZİRAN 2013
KİLİS POSTASI
DÜNYADAN
Avukat Akdağ Milli Kahramanlar
Programında Konuştu
Avukat M. Galip Akdağ yaptığı
konuşmasında, Prof. Dr. Haydar Baş’ın 1991 yılında yaptığı
“Amerika’nın Kuzey Irak’a yapmış olduğu Körfez harekatının
esas amacı Türkiye’yi bölmek
ve parçalamaktır” tespitinin
bugün Yeni Anayasa Çalışmaları ile hayata geçirildiğini ifade
etti.
Avukat Akdağ konuşmasında,
1982 Anayasasının 5.maddesinin, Türkiye Cumhuriyeti Devletinini ve bu devletin icra Organı olan Hükümetlerin görev
ve yetkilerinin kapsamını belirlediğini sorunun Anayasa’da
değil beceriksiz ve öngörüsüz
siyasette olduğunu ifade ede-
rek, değiştirilmesi ve yargılanması gerekenin Anayasa değil,
siyasetçiler ve günümüzde faaliyet icra eden siyaset mantığının olduğunu vurguladı.
www.kilispostasi.com
Kilis Barosu avukatlarından Avukat
Mehmet Galip Akdağ, Yeni Mesaj Gazetesi’nin Elazığ’da düzenlemiş olduğu
Milli Kahramanları anma programında
bir konuşma yaptı
Yeryüzünde insanın emrine verilen bütün imkan ve gereçlerin
onu kullanan insanın kafa ve
gönül yapısına göre anlam kazandığına dikkat çeken Akdağ,
“Bıçak kasabın elinde rızkını
temin ettiği bir alet iken, bir
annenin elinde yemek pişirmesine yardımcı olan bir alet, bir
katilin elinde ise cinayet silahıdır. Alet aynı olmasına rağmen
onu kullanan insanın düşünce
ve duygu dünyasına göre anlam kazanmaktadır” dedi.
dünyanın çeşitli ülkelerinde 300 kadar
bilim adamı tarafından takdir edilmiş ve
Mehmet İnekçioğlu
kabul görmüştür.
Ülkemizde ve dünyada birçok siyasi parDeryalar içinde susuz
ti lideri vardır, özellikle ülkemizde hangi
kalanlar!
siyasi parti liderinin ekonomik, siyasi,
kültürel, eğitim ve maneviyat konularında kendilerine ait tez ve projeleri vardır,
[email protected]
ben bilmiyorum bilen varsa lütfen bana
da söylesin.
Rusya devlet başkanı sayın üstadımızı
Milli Kahramanları Anma Programının 19’uncuRus milli meclisi Duma’da tezini anlatmak üzere
su 18 Mayıs 2013 tarihinde Mersin’de yapıldı.
27 Şubat 2013 tarihinde Rusya’ya davet etti. ÜsBölgemizde Gaziantep, Kahramanmaraş ve
tadımız Duma’da 4,5 saat Milli Ekonomi Modeli
Elazığ’daki anma programlarına katıldım. Diğer
ile Sosyal Devlet tezini sundu. Sunum sonun16 programı da televizyonlardan takip ettim.
da Rusya’nın iktidar ve muhalefet milletvekilleri
Programdaki konuşmacıların hepsi kendi sasayın üstadımızı dakikalarca ayakta alkışladılar.
halarında ve birçok sahalarda çok donanımlı iyi
Hatta bize yıllarca Türk düşmanı olarak tanıttıkyetişmiş bilim adamlarıdırlar, dinlediğimde hepları Jirinovski, üstadımızı dinledikten sonra “ne
sinden ziyadesiyle istifade ediyorum.
mutlu türküm diyene” demiştir. Bu sahneyi teBu programların onur konuğu olan Prof. Dr.
levizyondan bir Müslüman Türk olarak sevinç
Haydar Baş’ın konuşması benim için apayrı bir
gözyaşları ile izledik.
ilim ve feyiz kaynağı oluyor. Zaten programa kaFakat ne hazin tecellidir ki Türkiye’de ulusal batılan konuşmacıları yetiştiren de bilim ve gönül
sın denilen batı talimatlı televizyon ve gazeteler
adamı Prof. Dr. Haydar Baş hocamızdır.
bu olaylardan bir kare dahi bahsetmediler. Bu
Yaklaşık 23 yıldır takip ettiğim sayın hocamız
görmezden gelişe hem üzüldüm hem de buğuz
bizdeki güzel meziyetlerinde mimarıdır. Eğer
ettim.
birileri bizde herhangi bir güzellik görüyorsa o
Kominizim çökmüş, bütün dünyada insanlık
güzellik üstadımıza, insan olmamız mucibince
vahşi kapitalizmin elinde inim inim inlerken, bir
bizim herhangi bir olumsuzluğumuzda varsa
Türk bilim ve siyaset adamı Milli Ekonomi Mooda kendi nefsimize aittir.
deli tezi ile kapitalizmi tarihin çöplüğüne atıyor
Tanıdığım kadarıyla sayın üstadımız ekonomi,
ve Rusya Duma’dan bunu dünyaya deklare edisiyasal, sosyal, kültürel, eğitim ve maneviyat vb.
yor, Bizim “ulusal” yerli basın bundan bir kare
konularında görüş, tez ve projeleri olan dahi bir
dahi bahsetmiyor.
liderdir. Bu görüşleri uluslar arası kongrelerde
Hayret yoksa bunların hepsi dünyanın kanını
emen kapitalist baronlardan emir mi aldılar. Gönül isterdi ki bu ekonomi devrimi dünyaya Türkiye’den, Büyük Millet Meclisinden duyurulsun
ama ne yapalım nasip Rusya’nınmış, nasip Putin’inmiş Allahın işine akıl sır ermez, bununda
bir hikmeti vardır.
Fakirliğe elveda, hoş geldin zenginlik diye söyleyen, artık fakirlik bu milletin kaderi olmayacak
diyen Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı
Sayın Prof. Dr. Haydar BAŞ Beyi bu milletten
gizlemek kadar büyük bir vebal olabilir mi?
Prof. Dr. Haydar BAŞ Beyin bu milletle buluşmasını engelleyen kin, nefret, haset ve kibir sahibi olan etkili ve yetkili kişiler yarın mahşerde
Allah’a bunun hesabını nasıl verecekler.
Bu şuna benzer kuraklıktan çorak kalmış verimli
toprakların yanı başından koca bir nehir akıyor,
nehrin etrafındaki topraklarda susuzluktan yarılıyor, işte su kanallarıyla toprağı suyla buluşturmakla görevli olan etkili ve yetkili kişilerin bu
görevlerini yerine getirmemesi gibi.
İnsanlık susuzluktan çorak kalmış toprak, Prof.
Dr. Haydar BAŞ Bey de bu toprağın yanı başından geçen nehir deryası gibidir. Halkımızın
adeta şu mısraları söylediğini duyar gibiyim:
“Deryalar içinde susuz gezerim, Beni kandıracak umman bulunmaz”
www.kilispostasi.com
KİLİS POSTASI
EĞİTİM
SAYFA
NİSAN - HAZİRAN 2013
15
Dalga Dalga Uyarı
Taksim Gezi Parkı’nda geçtiğimiz Salı günü öğle vaktinde mütevazi eylemle
başlayan protesto dalgası tüm yurda yayıldı. Ülke çapında 60’dan fazla ilimizde, yüzlerce ilçemizde halkımız Hükümetin politikalarını protesto etti
Taksim Gezi Parkı'nda geçtiğimiz
Salı günü mütevazi bir şekilde başlamıştı. O gün orada iken, yaklaşık
100 kişilik grubun mütevazi gösterisinin dünyanın önde gelen medyasının 'flaş ya da manşet haber' olarak
verileceği bir gelişmeye dönüşeceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Polis ekipleri her zaman olduğu
gibi göstericiklerin etrafını sarmıştı.
Göstericiler ekskavatörün (kazıcı)
gürültüsünü sloganlarla bastırmaya
çalışıyordu ancak bunda başarılı
olamıyorlardı. Gösterici sayısının az
olması, eylemin o gün etkisiz olması
nedeniyle Salı akşamı TV kanallarında, Çarşamba günü gazetelerde bu gelişme pek haber olmadı.
Geçtiğimiz Salı günü işçiler, mütevazi protestoya rağmen, Emniyet
birimlerinin desteğiyle gözümüzün
önünde Gezi Parkı'nın Asker Ocağı
caddesindeki bölümündeki çok sayıda ağacı söktü, istinat duvarını yerle
bir etti. Ancak o gün ortama bir gerginlik hâkimdi. Bir gazeteci arkada-
şımızı polis, bariyerlerden içeri sokmayarak, göstericilerin fotoğraflarını
çekmesini engelledi. O da kızarak
oradan uzaklaştı. Bariyerlerin içinde
çalışan kameramanlara da zorluk çıkarıldı. Bize de oradan uzaklaşmamız tavsiye edildi. Uzaklaşmadık ve
orada bir kaç saat daha kaldık...
Olayların pimi çekiliyor
Peki, olaylar ne zaman Türk halkının ve dünyanın dikkatini çekmeye
başladı? Yaklaşık gençlerden oluşan 100 kişilik grup, polis çemberinde kalmasına rağmen Gezi Parkı'nı
terketmedi. Gerçekten çevre bilinci
olan gruptu bu. Attıkları sloganlar da
Gezi Parkı'nın rantiye kesimine peşkeş çekilmesini eleştiren türdendi.
Bu vatandaşlarımız geceleyin orada
kalmaya devam etti. Taki Perşembe
sabahı saat 05.00'e kadar... O saatte hükümetin talimatıyla Çevik Kuvvet ekipleri çadırda kalanları sert bir
şekilde bölgeden uzaklaştırdı. Bu
olay sosyal medyaya da yansıyınca mütevazi olarak başlayan eylem
dalgası çığ gibi büyümeye, ülkeye
hatta dünyaya yayılmaya başladı.
Protesto dalgası büyüyünce, Cuma
günü Emniyet birimlerinin müdahalesi de sertleşti. Hükümetin 'sert
gücü'ne karşı, vatandaşın 'yumuşak gücü' devreye girdi. Onlarca
İstanbullu dev görünümlü Toplumsal Olaylara Müdahale araçlarının
(TOMA) önüne dikildi. Cuma günü
sabah saatlerinden itibaren olaylar
Gezi Parkı sınırlarından çıkıp AKP
Hükümeti'nin icraatlarına yani uygulamalarına yönelmeye başladı. Yeni
Mesaj'a konuşan İstanbullular, AKP
Hükümetinin adeta 11 yıllık iktidarında yaptıkları sorgular mahiyette bir
tutum ve duruş sergiliyordu. Bunda
hükümetin özellikle bir avuç zengine
yontan politikalarına yönelik ciddi bir
başkaldırı vardı. Gezi Parkı'na AVM
yapılmasına karşı çıkışın nedeni
buydu. Türk bayrağıyla oynanması
hatta Türkiye Cumhuriyeti'nin adıyla
uğraşılması, Yeni Anayasa süreci ve
bu Anayasanın bölücü başı ile yapılması, madenlerin peşkeş çekilmesi,
Hazine arazilerinin hükümet yanlısı
müteahhitlere devredilmesi, çiftçiye
'ananı al git' denmesi,
Suriye'de ABD'nin yanında yer alınması, Malatya Kürecik'e İsrail'i koruyan radarın dikilmesi, çok sayıda
ilimize Patriot füzeleri bağlamında
yabancı asker konuşlandırılması, 1
Mayıs'ta olduğu gibi işçinin ezilmesi
vatandaşları sadece İstanbul'da değil yurt çapında sokağa döktü.
İstanbul Taksim Gezi Parkı’ndan
yayılan eylem dalgası yurt çapında etkili oldu. Cumartesi günü tüm
Türkiye ayaktaydı. Bizim tespitimize
göre 60’ı aşkın ilimizde protesto
gösterisi yapıldı. Bazı illerdeki kalabalık İstanbul’daki kalabalıklarla
yarışır türdendi.
SAYFA
16
NİSAN - HAZİRAN 2013
Selim Baytürkmen
Biraz Abarttık Galiba!
KİLİS POSTASI
ARAŞTIRMA
www.kilispostasi.com
RECEP TAYYiP ERDOĞAN,
KiMiN AKIBETiNi YAŞAYACAK?
Yeni Mesaj ve Kilis Postası yazarı Op. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi direniş
sürecinde yazdığı yazılar ile gündemi aydınlatmaya devam ediyor
[email protected]
Bilindiği üzere Kilis’te, sayıları 50 bine yaklaşan ve yeni kurulacak ikinci bir konteynır
kent ile daha da artacak olan bir Suriyeli sığınmacı nüfusu bulunuyor.
Suriye’ye komşu diğer ülkelere kaçan Suriyelilere nazaran Türkiye’de özellikle Kilis’te
barınan sığınmacılara karşı çok farklı bir
yaklaşım göze çarpıyor. Kurulan konteynır
kentlerde her şey düşünüldüğü gibi, Kilis’te
es geçilen birçok konu veya sorunların üzerine barınma merkezlerinde hassasiyetle
gidilip anında çözüme kavuşturuluyor. Konteynır kentte gıda ve ihtiyaç malzemelerinin
satıldığı marketleri kısa zaman periyotlarıyla ziyaret eden kontrolörler ürünlerdeki son
kullanma tarihlerini ve satışa sunulan ürünleri denetlediği haberleri vatandaşlar arasında
konuşuluyor. Kilisli vatandaşlar ise, şehirde
kendi sağlıkları açısından bugüne kadar ciddi bir denetim yapıldığına şahit olmadıklarını
üzülerek belirtiyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının büyük
bedeller veya primler ödeyerek yararlanabildikleri sağlık hizmetlerinin ücretsiz sağlandığı Suriyeli sığınmacılara, ayrıca kişi başı para
da ödeniyor. Suriyeli sığınmacılara karşı uygulanan bu pozitif ayrımcılık örneklerinden
biri de eğitim alanında gözümüze çarpıyor. 2
milyon gencimiz yıllar süren eğitim maratonu
ile girdikleri üniversite sınavında geleceklerini belirleyebilmek için soğuk terler dökerken,
Suriyeli sığınmacılar üniversitemizde sınavsız bir şekilde okuma fırsatı yakaladılar.
Bayram, seyran, etkinlik ve programlarda boy
gösteren Suriyeli sığınmacılara gösterilen
aşırı ilgi ve alaka elbette Kilis’te yaşayan herkesin dikkatini çekiyor. Yabancı ülke temsilcileri ile Kilis’e gelen bakanların gündeminde
ve programında hep konteynır kent hep Suriyeli sığınmacılar bulunuyor. Son yıllarda Kilis’i ziyaret eden bakanların neredeyse tamamının gündeminde Suriyeli sığınmacılar yer
aldı. Bakanlar vatandaşın sorunlarını değil
sığınmacıların sorunlarını dinlediler.
Sadece Öncüpınar Sınır Kapısı’nın kapanması ile ekonomik açıdan ciddi kayıplar yaşayan
Kilis’in ve işsiz kalan vatandaşların sorunlarına bir çözüm sunamayan zihniyet, Suriyeli
sığınmacılar için milyonlarca doları gözden
çıkarıyor.
Her şey bir yana bütün bu manzara bizim bu
işi biraz abarttığımızı göstermiyor mu?
Hükümetin uyguladığı ekonomik politikalar,
AB’ye sözde üyelik süreci, AKP’nin uyguladığı
dış politika, Arap baharı politikalarında gayri milli uygulamalar, dinlerarası diyalog çalışmaları, Atatürk başta olmak üzere Ehl-i Beyt
sevdalılarının rencide edilmesi, ülkemiz ve
milletimizin bölünmez bütünlüğü konusundaki
duyarsız davranışlarından dolayı hep ikaz edildiler. Prof. Dr. Haydar Baş Bey her defasında
yanlış yapıyorsunuz dedi. Hükümet hiç ama hiç
dinlemedi. Sayın Baş, en güçlü ikazlarından birisini 12 Mayıs 2013 tarihinde Aksaray'daki Milli Kahramanlar programında yaptı. BTP Genel
Başkanı Prof. Dr. Baş, yaklaşık 100 sene evvel
İngilizlerle işbirliği yapıp Türk milletini Ortadoğu'dan çıkaran Şerif Hüseyin ile Abdülaziz
arasında yaşananlara değinerek, sayın başbakanı uyardı. Hatırlatalım, Osmanlı Hükümeti tarafından Mekke Emirliğine atanan Şerif
Hüseyin b. Ali İngilizlerle işbirliği halinde Hicaz
topraklarında bedevi Arapları örgütler. Gelişen
olaylar neticesinde Osmanlı hicaz topraklarını
kaybeder. Artık Hüseyin bin ali Cidde’de kral
olur ama en güçlü olduğu günlerde Abdülaziz
İbn-i Suud ile arasında liderlik mücadelesi başlar. İngilizler bir taraftan Hüseyin b. Ali’yi idare
ederken İbn-i Suud Abdulaziz'i destekler. Neticede Şerif Hüseyin Akabe’ye sürgün gönderilir
ve sefalet içinde ölür. Emperyal güçler kullanıp
atmayı çok iyi bilirler. Son dönemde bunun birçok örneği vardır.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamız günümüzün İngiltere'si olan ABD'nin Pensilvanya'da mukim
olan şahısla anlaştığını ifade eder ve sayın
başbakana Hüseyin bin Ali'nin akıbetine hazır
ol der. Hatta lütfen gidin ona haber verin, Onun
sonu iyi değil’ der. Heyhat ki, Sayın Erdoğan bu
ikazlardan istifade etmez.
Her zaman olduğu gibi Sayın Erdoğan milletvekili sayısına güvenerek ABD'nin gücüne dayanarak maalesef bir defa daha ikazın ne anlama
geldiğini anlayamaz.
Tarih 18 Mayıs.
Aradan tam bir hafta geçtikten sonra BTP lideri
Prof. Dr. Haydar Baş bu defa Mersin’deki Milli
Kahramanlar programında konuşur. Bağımsız
Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr.
Haydar Baş, "Beni iyi takip etsin, Aksaray'dan
gönderdiğim mesaj çok netti: Hüseyin bin
Ali'nin kaderini yaşayacaksın" der.
Tarih 1. Haziran Yer Taksim.
Güvenlik güçleri tarafından ağaçlar kesilmesin diye nöbet tutan gruba müdahale edilir. Bu
bardağı taşıran son damladır. Ardından sosyal
medya devreye girer. Artık bütün halk meydanlara doğru akın etmeye başlar. Artık bütün yurt
sathı Taksim olmuştur. Taksim artık bir sembol
olmuştur. Halk meydandadır, demokrasinin gereğini yerine getirmektedir.
Sayın başbakanda Arap devlet başkanlarına
ve Esat'a "halkının istediğini yap ve istifa et"
dediği gibi şimdi halkın sesine kulak verip, istifa etmelidir. Aksi halde kendine de millete de
yazık eder.
Bir tohuma bakarak ondan çıkacak ağacın
özelliklerini bilirsiniz. İşte liderin vasfı budur.
Son gelişmeler Prof. Dr. Haydar Baş hocamızı
bir kez daha haklı çıkartmıştır, olacakları öncesinden tespit etmiştir. Son cümle: Evet, süreç
başlamıştır. Artık nereden bakarsanız bakın
bugün, dün değildir.
Op. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi
www.kilispostasi.com
KİLİS POSTASI
SİYASET
SAYFA
NİSAN - HAZİRAN
17
SAYFA
18
NİSAN - HAZİRAN 2013
KİLİS POSTASI
KİLİS AKTÜEL
Op. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi
Erdoğan’ın Yaşadıkları
Bahçeli’ye Kapak Olmalıdır
[email protected]
Basın yayının büyüsüyle, korkutma
ve tehditlerle hükümet millete rağmen icraatlar yaptı. Bu iktidarın en
önemli vasfı istismardır. Her şeyi
istismar etti. Başta dinimiz İslam’ı
kullandı. Hatta Taksim’deki projeye karşı çıkanlara karşı ben Taksim’de cami yapacağım, ey millet
bakın bunlar camiye karşı çıkıyor
mesajını verdi. Toplumda ötekiler
oluşturmada bunların üstüne kimse yoktur. Ancak gelişen teknoloji,
bölgemizdeki sosyal hareketlilik,
AKP hükümetinin bölgedeki yönetimlere karşı kayıtsız şartsız verdikleri destek halkta bir bilinç oluşturdu. Artık gençlik başta olmak
üzere bir millet uyanmaya başladı.
…
Erdoğan, ABD’den döner dönmez
aldığı görev gereği BOP’un Ku-
zey Afrika ayağını çalışmak üzere
Afrika’ya gitti. Bugüne kadar batı
için model ülke olan Türkiye artık
model olmaktan çıkmaktadır. Beklemedikleri bir zamanda ve tahmin
etmedikleri bir kesimce gösterilen
kırmızı kart bütün oyunlarını alt üst
etti. İslam âlemi ile arası açık olan
Erdoğan kendi halkı ile de kavgalı
hale gelmiştir. Bugüne kadar mazlumların ahı aheste aheste çıkmaya başladı. Öyle ya bu dünya, etme
bulma dünyasıdır. Taksim’den başlayan ‘Tayyip istifa hükümet istifa’
söylemleri Fas ve Tunus’ta ya nkı
buldu. Fas kralı Erdoğan’la görüşmediği gibi Tunus’taki muhaliflerin
en büyüğü olan Hammani’de görüşmeyi reddetti. Eğer Erdoğan ülkemizi ve milletimizi seviyorsa istifa etmesi gerekir. En çok güvendiği
ABD de, AB de Erdoğan’a sahip
çıkmamaktadır.
(Demokratik) kral Erdoğan, azınlığın çoğunluğa tahakkümüne müsaade etmeyiz derken, biz çok oy
almıştık biz her şeyi biliriz, biz ne
dersek doğru odur demektedir.
Türkiye’ye döner dönmez yaptığı
çok sayıda irili ufaklı mitinglerde
halka karşı tehditkâr konuşmalara devam etmektedir. İnadından
vazgeçmeyip kendisi gibi düşünmeyenlere karşı çapulcu demeye,
hakaret etmeye devam etmektedir.
Buna karşılık, halk direnişi artarak
bütün yurt çapında devam etmektedir.
…
www.kilispostasi.com
Bahçelinin MHP’si bu yaklaşımla
AKP’nin stepnesi olmayı tercih etmiştir. Bahçeli dip dalga niteliğindeki bu halk hareketini önce okuyamamış AKP’ye destek vermiştir.
Yapılan eylemleri, halkla devletin
karşı karşıya gelmesi olarak göstermek istemiş, ancak kısa süre
içerisinde çark ederek, halkın gücünü görünce, eylemci gençlere
hoş görünecek açıklamalar yapmaya başlamıştır. Ülkücü hareketin, milliyetçi bir duruşun önündeki
liderin hali bu olamaz. Erdoğan’ın
yaşadıkları Bahçeli’ye kapak olmalıdır.
…
Sayın Erdoğan şunu çok iyi görmelidir. Karşısında kendisine doğru
süratle gelen ‘SEL’, Türk milletinin
dip dalgasıdır. Erdoğan bir muhasebe yapıp ithal bakış açısını millileştireceğine, hala gelişmeleri görmezden geliyor. Erdoğan, Donkişot
misali, yel değirmenlerine karşı
saldırmaktan vaz geçmelidir.
Bütün bunlar olurken, Bahçeli hükümete karşı protestoları engellemeye çalıştı. Bu yetmiyor gibi vekillerine konuşma yasağı getirdi.
Hacı Ali Merdan Sever Vefat Etti
Merhum Şeyh Osman Sıracettin Hazretlerinin halifesi
Terzi Hacı Ali Merdan vefat etti.
Merhumun cenazesi geniş bir katılımla ikindi namazına müteakip
Hacı Cümbüş Camii’nde kılınan
cenaze namazının ardından Kilis
Asri Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedildi.
Hacı Ali Merdan Sever’in tevhidi
25 Mayıs 2013 Cumartesi günü
ikindi namazına müteakip kendi
evlerinde çekilecek ve akabinde
hayrat yemeği verilecektir.
Kilis
Postası
olarak
merhuma
Yüce Allah’tan rahmet, kederli
ailesi ve yakınlarına başsağlığı
dileriz
KİLİS POSTASI
EĞİTİM
www.kilispostasi.com
SAYFA
NİSAN - HAZİRAN 2013
19
Kilis 7 Aralık’ta Mezuniyet Coşkusu
Kilis 7 Aralık Üniversitesi 20122013 Eğitim-Öğretim Yılı Mezuniyet Töreni, büyük bir katılım ve coşkuyla gerçekleştirildi.
Kilis 7 Aralık Üniversitesi’nden bu yıl Muallim Rıfat Eğitim
Fakültesi, Fen Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi, Yusuf Şerefoğlu Sağlık Yüksekokulu, Meslek
Yüksekokulu ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’ndan toplam 1.400 öğrenci eğitimlerini başarıyla tamamlayarak mezun oldu. Mezuniyet Töreni etkinlikleri kapsamında ilk olarak Yusuf Şerefoğlu Sağlık Yüksekokulu
Hemşirelik Bölümü mezunları için bir program düzenlendi.
Çok Amaçlı Salon’da gerçekleştirilen ve Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Özge Uzun’un da bir konuşma yaptığı programda Yrd. Doç. Dr. Derya Özbaş yönetiminde, Hemşirelik Bölümü öğrencileri tarafından hemşirelik andı okundu.
Mehmet Erdem Konseri
Şenlik alanında düzenlenen ve 1.400 mezun öğrenci ile
ailelerinin katıldığı son programda ise öğrencilere başarı belgeleri, akademik birimlerin Dekan/Müdür ve Bölüm
Başkanları tarafından verildi. Yaklaşık 7.000 kişinin katıldığı törende öğrenciler hep birlikte kep attılar ve gönüllerince eğlendiler. Günün son programında ünlü şarkıcı
Mehmet Erdem üniversitelilere unutulmaz bir gece yaşattı.
Hakim Bey, Herkes Aynı Hayatta, Olur Ya gibi birçok popüler şarkısını konsere katılan öğrencilerle birlikte seslendiren Mehmet Erdem, kalabalık tarafından coşkuyla izlendi.
İki gün süren Bahar Şenlikleri ve Mezuniyet Töreni dilek
fenerlerinin gökyüzüne bırakılmasıyla sona erdi.
Meltem Öğrencileri
Yine Göz Doldurdu
Kilis’te eğitim alanında önemli başarılara imza atan Meltem Koleji, yıl sonu
gösterileri ile de dikkat çekiyor.
Özel Meltem Koleji 1-A sınıfı öğretmen ve öğrencileri tarafından hazırlanan yıl sonu gösterisi, her
zaman olduğu gibi başarılı bir şekilde sergilendi.
Yıl sonu gösterisinde öğrencilerin sahne performansları izleyicilerden bol bol alkış alırken, tiyatral olarak hazırlanmış minik skeçlerde öğrencilerin gayet başarılı oldukları gözlendi. 10. Yıl Marşı
Alaaddin Özkar
Suriye savaşı kimin işine yarıyor?
[email protected]
Bilindiği üzere Kilis’te, sayıları 50 bine yaklaşan ve yeni
kurulacak ikinci bir konteynır
kent ile daha da artacak olan
bir Suriyeli sığınmacı nüfusu
bulunuyor.
Suriye’ye komşu diğer ülkelere kaçan Suriyelilere nazaran
Türkiye’de özellikle Kilis’te
barınan sığınmacılara karşı
çok farklı bir yaklaşım göze
çarpıyor. Kurulan konteynır
kentlerde her şey düşünüldüğü gibi, Kilis’te es geçilen
birçok konu veya sorunların
üzerine barınma merkezlerinde hassasiyetle gidilip anında
çözüme kavuşturuluyor. Konteynır kentte gıda ve ihtiyaç
malzemelerinin satıldığı marketleri kısa zaman periyotlarıyla ziyaret eden kontrolörler ürünlerdeki son kullanma
tarihlerini ve satışa sunulan
ürünleri denetlediği haberleri vatandaşlar arasında konuşuluyor. Kilisli vatandaşlar
ise, şehirde kendi sağlıkları
açısından bugüne kadar ciddi
başta olmak üzere koro halinde söyledikleri şarkılarla misafirlere güzel bir gece yaşatan Özel
Meltem Koleji 1-A sınıfı öğrencilerinin bu kadar
başarılı olmalarının yıl boyunca aldıkları eğitimin bir sonucu olduğunu söyleyen Okul Müdürü
Necla Balcı, başta eğitim kadrosu olmak üzere
öğrencilerine ve velilere teşekkür etti.
bir denetim yapıldığına şahit
olmadıklarını üzülerek belirtiyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının
büyük
bedeller
veya primler ödeyerek yararlanabildikleri sağlık hizmetlerinin ücretsiz sağlandığı
Suriyeli sığınmacılara, ayrıca
kişi başı para da ödeniyor. Suriyeli sığınmacılara karşı uygulanan bu pozitif ayrımcılık
örneklerinden biri de eğitim
alanında gözümüze çarpıyor.
2 milyon gencimiz yıllar süren
eğitim maratonu ile girdikleri
üniversite sınavında geleceklerini belirleyebilmek için soğuk terler dökerken, Suriyeli
sığınmacılar üniversitemizde
sınavsız bir şekilde okuma fırsatı yakaladılar.
Bayram, seyran, etkinlik ve
programlarda boy gösteren
Suriyeli sığınmacılara gösterilen aşırı ilgi ve alaka elbette
Kilis’te yaşayan herkesin dikkatini çekiyor. Yabancı ülke
temsilcileri ile Kilis’e gelen
bakanların gündeminde ve
programında hep konteynır
kent hep Suriyeli sığınmacılar
bulunuyor. Son yıllarda Kilis’i
ziyaret eden bakanların neredeyse tamamının gündeminde
Suriyeli sığınmacılar yer aldı.
Bakanlar vatandaşın sorunlarını değil sığınmacıların sorunlarını dinlediler.
Sadece Öncüpınar Sınır Kapısı’nın kapanması ile ekonomik
açıdan ciddi kayıplar yaşayan
Kilis’in ve işsiz kalan vatandaşların sorunlarına bir çözüm
sunamayan zihniyet, Suriyeli
sığınmacılar için milyonlarca
doları gözden çıkarıyor.
Her şey bir yana bütün bu
manzara bizim bu işi biraz
abarttığımızı göstermiyor mu?
SAYFA
20
NİSAN - HAZİRAN 2013
KİLİS POSTASI
YAŞAM
Dr. Ali Bestami Kepekçi
Bazıları Tarihi Okur, Bazıları
ise Tarih Yazar
[email protected]
Dünya tarihinde insanlığın gidişatını değiştiren, tarihe yön veren olaylar dönüm
noktası olarak kabul edilmişlerdir. Ve bu
tarihi gelişmelerle çağlar adlandırılmıştır.
İşte bu şekilde 29 Mayıs 1453 tarihindeki İstanbul’un fethi ile Orta Çağ kapanıp Yeni Çağ süreci başlamıştır. Bu olay
niçin mi önemlidir? Çünkü 1058 yıllık
Doğu Roma İmparatorluğu sona ermiştir. Yeni Çağ ise 1789 yılında Fransız İhtilalı ile kapanmış Yakın çağ başlamıştır.
Bu olay niçin önemlidir?
Yeni çağda tüm dünyada; Fransa özelinde Krallığın uyguladığı baskı rejimi nedeniyle özgürlük ve eşitlik ortamı tamamen
ortadan kalkmıştır. Devlet yönetimlerinde soylular geniş ayrıcalıklara sahip olmuşlar, halk ise kralların emirlerine körü
körüne itaat eder duruma gelmişlerdir.
Devlet çıkarlarına ters düşen fikirlere sahip kişiler ağır biçimde cezalandırılmışlardır. Fransa’nın XVIII. yy.da katıldığı
savaşlar ve devletin gereksiz harcamaları ekonomiyi tamamen sarsmış, halk
ağır vergiler altında ezilmiştir. Böyle bir
dönemde Fransız İhtilalı umut olmuş
Yeni Çağ sona erip Yakın Çağ başlamıştır. Yayınlanan İnsan hakları Evrensel
Bildirgesinde “dehşetten ve yoksulluktan kurtulmuş insanların içinde söz ve
inanma hürriyetlerine sahip olacakları bir
dünyanın kurulması en yüksek amaç”
olarak ilan edilmiştir.
Bildirgeye göre, “ her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten
korunmaya” (m.23/1) ve “cemiyetin bir
üyesi olmak itibarıyla, sosyal güvenliğe
hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan
ekonomik, sosyal ve kültürel hakların
milli gayret ve milletlerarası işbirliği yolu
ile ve her devletin teşkilatı ve kaynakları
ile mütenasip olarak gerçekleştirilmesine
hakkı vardır” (m.22)
Ama ne var ki; insan hakları bildirgesinde ifade edilen beklentileri, şu ana kadar kullanılan ekonomik sistemler olan
ne sosyalizm, ne de kapitalizm yerine
getirememiştir. Feodalizm sona erdiğinden beri kapitalizm batı dünyasındaki
egemen sistemdir, bütün dünyaya da
İngiltere başta olmak üzere Avrupa’dan
yayılmıştır. Kapitalist kelimesi ise ilk kez
çok daha erken dönemlerde (1792) Arthur Young tarafından Traveles İn France
isimli dergide yayımlanan bir makalesinde paralı adamlar anlamında kullanılmıştır. Coleridge bu kullanımı 1823’te
Tabletalk isimli çalışmasında daha geliştirerek kapitalisti emrinde işçi çalıştıran
kişi anlamında kullanmıştır. Thomas Hodgskin ise Labour Defended Againist the
Claims of Capital (1825) isimli çalışmasında kapitalistleri şöyle tanımlar: “Aslında Avrupa’nın para piyasasını elinde
bulunduran bütün kapitalistler ihtiyaçları
olan bir haftalık giyecek ve yiyeceği kendi başlarına sağlayamazlar/üretemezler.
Bu kişiler yiyecek üretenlerle giyecek
üretenlerin, aletler üretenlerle bunları
kullananların arasında kendi yerlerini
alırlar. Ancak çoğu zaman kapitalistler
bu ürünlerin ne üreticisi ne de kullanıcısıdır, ancak onlar bu kesimlerdeki üretimin ve bu ilişkilerin varlığını düzenlemek
adına vardır.”
Kapitalizm tanım özellikleri açısından,
üretimin salt kar amacı güdümlenerek
yapıldığı ve bu artı değerinde pazarda
satıldığı üretim merkezli bir ekonomi
tarifler. Kapitalist sistem süreçleri(liberal kapitalizm ile devletçi kapitalizm)
eşitsiz olduğu gibi yeni kapitalist sistem
de (küresel kapitalizm) eşitsiz bir süreci
ifade eder. (Castells, 1998:70;Munck,
2003:136).
Kapitalizmin temel ruhu olan liberalizm
ulus-devletin zayıflamasını gerektirir.
Küresel kapitalizmle, sermayenin evrenselleşmesi ile, tüm devletler özellikle de
bir egemen süper güç tarafından yönetilmektedir. Wood bir çalışmasında IMF ve
Dünya Bankası gibi kurumların sermayenin küreselleşmesine aracılık ettiğini
de ifade eder. Günümüzde sömürgecilik
artık doğrudan bir sömürge egemenliği
şeklinde olmamaktadır. Kapitalist sistem
sömürgeciliğin bugünkü yüzüdür. Borç,
mali manipülasyon ve doğrudan yabancı
yatırım gibi yeni araçlarla gerçekleştirilen
bir süreç olmuştur. Bu araçlar ise, eski
biçimlerden hiç de aşağı kalmayacak biçimde, ister doğrudan, ister uluslararası
aracılar yoluyla olsun, ulus-devletler tarafından yürütülmektedir. Amaç, küresel
ekonomi üzerinde sınırsız hakimiyettir.
Küresel sermayenin egemenliğini kurmak için yoğun şiddet gösterilerine başvurulur. Bunun gerçekteki karşılığı da,
birkaç ulus-devletlerin askeri gücünün
kullanılmasıdır. Irak işgali, Afganistan işgali, kapitalist sermaye tarafından finanse edilen Suriye’deki iç savaş, ülkemizdeki açılım süreci küresel sermayenin
egemenliğini kurma çabalarıdır.
Yani günümüzde yaşananlar, Yakın Çağın başlangıcı kabul edilen Fransız İhtilalı öncesinden çok daha kötü boyuttadır.
Sömürünün şekli değişmiş, ama sömürülen kesim daha da artmıştır. Dünyanın
her tarafında bir çok ülke, küreselleşme
ile bağımsızlığını kaybetmiş, iç savaş
ve terör ile mücadele etmektedir. İşte
tam bu süreçte Geçmiş tarihlerde dünyaya yön veren, çağ açıp çağ kapayan,
insanlığa huzur ve saadet getiren, işgal
ve zulümlere son veren, fetihlerle ele geçirilen yerlere, gönüllere, bereket getiren
eşsiz liderler yetiştiren bir millet olarak içimizden yine bir insan çıkmıştır: Prof. Dr.
Haydar Baş. …
Sayın Baş, yeni bir iktisat bilimi kaleme
almıştır. Sömürü ve soygunu bitirmenin, gerçek sosyal devlet oluşturmanın,
devlet ve milleti birlikte büyütmenin, sömürülen ülkeleri kurtarmanın, milletlerin
insanca yaşamasının reçetesini Türk
Milletinin bağrından çıkan, son çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş Milli Ekonomi
Modeli ile ortaya koymuştur. Tüm dünya
bu modeli konuşmaktadır. İlki 2005 yılında İstanbul’da olmak üzere Türkiye’nin
çeşitli beldelerinde ve yurt dışında yapılan Uluslararası Kongrelerle bu Model insanlığa deklare edilmiştir. Tüm dünyada
bu reçete dikkat çekmiş; 120 ‘ye yakın
ülke kısmi olarak bu modeli uygulamaya
başlamıştır. Bu ülkelerden Rusya ise, bu
modelin birçok maddesini 2006 yılından
beri uygulamaya başlamıştır.
Bunu her fırsatta Rus Akademisyenler
gündem etmekteydiler. Gelelim bu yıla;
ileriki yıllarda tarihçilerin Yakın Çağı kapatan olay olarak anlatacakları ana.
Tarih: 27 Şubat 2013
Yer: Duma.
450 üyesi olan Rusya meclisi.
Duma, Doğu Avrupa ile kuzey Asya’ya
yayılmış ve 17,075,400 km²’lik yüzölçümü ile dünyanın en geniş ülkesi olan
Rusya’nın meclisi.
Duma, dünyanın süper gücü Rusya’nın
yönetildiği meclis. Milli Ekonomi Modelinin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, Moskova’dan bir davet aldı. Ve Duma’da
Rusya’nın Bakanlarına, Parti Başkanlarına, Milletvekillerine, Başkan ve Bakan
Danışmanlarına, İktisat Profesörlerine,
İktisat Fakültesi öğrencilerine hitaben
Modelini anlattı. Bu süreci O’ndan dinleyelim:
“Rusya, 2006 yılından bu yana Milli Ekonomi Modeli’ni kendi dünyasında uygulamaya koyan ilk millet oldu. Burada çok
enteresan bir incelik var: Milli Ekonomi
Modeli’ni uygulayarak Rusya, bir devrin
kapandığını ve yeni bir devrin açıldığını
bütün dünyaya ilan etmiş, kapitalizmin
tarihe gömüldüğünü söylemiştir. Rusya’daki dostlarım ve arkadaşlarım bunu
Türkiye’deki bilim adamlarıyla el ele vererek, meseleyi bu noktaya taşıdı. Ben
olayda farklı bir incelik daha gördüm
ve sezdim: Rusya bizi Duma’ya yani
Meclis’ine konuşmak için davet etmedi.
Zaten bu modeli çok iyi biliyorlar. Hatta
www.kilispostasi.com
modelin içine girip, iyice vakıf oldular. Bir
iktisatçı bana dedi ki, bu modeli bir Rus
yazamaz. Niye, dedim. Dedi ki, ‘bunda
öyle kurallar var ki, hayat şartları içinde
gelişmiştir. Mesela yok yere bir insana yardım etmek bizim geleneğimizde
yoktur. Bu sizin sisteminizde var.’ Ruslar
bize tanıtıldığı gibi insanlar değil. Hakikaten disiplinli, çalışkan, dürüst ve bilime
saygısı olan insanlar... Bükemediği eli
gerçekten öpen insanlar. Kapitalizm şu
anda Batı dünyasının, Batının başı olan
ABD’nin uyguladığı sistemdir. Rusya’nın
beni Duma’ya davet etmesinin nedeni
ABD’ye harp ilan etmesidir. Rusya’nın
bunu yaparak verdiği mesaj şudur: Ben
senin sistemini ayaklar altına aldım, işte
bu tezin sahibi de burada.”
Modelini kısaca; “ Milli Ekonomi Modeli,
insanın sınırlı ihtiyaçlarının sınırsız kaynaklardan karşılanması ilmi; ve yine ülkelerin gerektiğinde her türlü mal ve hizmeti üretebilme gücüne sahip olmasının
yanı sıra iç ve dış harcamalarını borçlanmadan temin edebilmesinin formülüdür. Bu yönüyle Milli Ekonomi Modeli,
ülkelerin ve milletlerin kalkınmasının ve
ekonomik bağımsızlığının tek yoludur. “
diye tanımlayan Baş, yine “ABD’nin süper güç olma vasfını yok etmeyi, tek kutuplu dünyayı yıkmayı hedefleyen Rusya, MEM ile yakalayabileceği ekonomik
üstünlüğü fark etmiştir. Ve yapacağımız
çalışmalar ile Rusya, ABD karşısında
kısa sürede çok iyi bir noktaya gelecektir.” demektedir.
Prof. Dr. Haydar Baş, yıllar öncesinden
öngörmüştü. İnsanlığın liberal–kapitalizm ve globalizm ile kıyamete doğru
sürüklendiğine dikkat çekmiştir. Evet bu
krizin; tüketicinin gücünün bitirilmesi sonucu ortaya çıkan bir kriz olduğunu ifade ederek; kapitalist sistemin çökmekte
olduğunu tüm dünyaya çok öncesinden
deklare etmişti. Yalnız sorunu tespit etmekle kalmamış; çözümü de ortaya koymuştur. Küresel krizin temel nedenlerinden birisi dünyada para ve kaynakların
belirli bir azınlığın elinde tekelleşmesi, bu
azınlığın dünyaya hükmetme ihtirasıyla,
oturduğu yerden parayla para kazanma
yöntemleriyle geniş halk kitlelerini sömürmesidir.
MEM ile kapital sistemin çöküşü ilan edilmiş Yakın Çağ da yine bir Türkoğlu Türk
tarafından sona erdirilmiştir. Soruyorum
size; Milli ekonomi Modelinin kazandırdıkları Fransız İhtilalında amaçlananlardan çok daha önemli değil mi?
Yıllardan beri bir avuç sermaye sahibi tarafından kapitalizm ile sömürülen
insanlık, huzura ve tam bağımsızlığa
ulaşmayacak mı? Rusya 2006 yılından
beri tam çökmek üzere iken yeniden
dünyanın süper gücü haline bu modelle gelmedi mi? Biz bu günlere şahitlik
ediyoruz. Ne mutlu bizlere. Ne Mutlu
Türküm Diyene ! Göreceğiz ki, bu tarih,
yani 27 Şubat 2013 kapitalizmin tarihe
gömüldüğü gün olarak tarihe geçecektir.
KİLİS POSTASI
YAŞAM
www.kilispostasi.com
Yusuf YAKUT
Kilisli Diken Üstünde
[email protected]
Reyhanlıdaki vahşi olaylarda ölenlere rahmet, yaralananlara acil şifalar ve milletimize
geçmiş olsun diyorum.
Üç yıla yakın bir zaman diliminden beri bölgemizde adrenalin tavan yapmıştır.
Her gün ayrı bir olay, fakat netice hep aynı,
konu ise bildik, mesele Suriye; ekranlardaki
konuşmacılar ise gerçekleri değil sipariş üzerine konuşuyorlar.
SAYFA
NİSAN - HAZİRAN 2013
21
Kilis Belediyespor
Ligde Kaldı
2012-2013 sezonunda TFF Bölgesel Amatör Ligi 4.
grupta mücadele eden Kilis Belediyespor sezonu
7. sırada tamamladı.
05 Mayıs’ta tamamlanan grup mücadeleleri sonunda grubunu 7. sırada
tamamlayan temsilcimiz Elbeyli Belediyespor ile play out maçı oynadı. 18
Mayıs 2013 tarihinde oynanan karşılaşmadan 3-0 galibiyetle ayrılan Kilis
Belediyespor 2013-2014 sezonunda
da BAL liginde mücadele etmeye hak
kazandı. 15 takımın mücadele ettiği
BAL ligi 4. grupta inişli çıkışlı performans sergileyen temsilcimiz sezon
sonunda grupta 7. sırada yer aldı.
Eylül ayında başlayan sezona Siverek
Belediye ve Elbistan Belediyespor galibiyetleri başlayan Kilis Belediyespor
ne tesadüftür ki son iki maçından da
galibiyetle ayrıldı.
05 Mayıs’ta tamamlanan grup mücadeleleri sonunda grubunu 7. sırada
tamamlayan temsilcimiz Elbeyli Belediyespor ile play out maçı oynadı.
18 Mayıs 2013 tarihinde oynanan
karşılaşmadan 3-0 galibiyetle ayrılan
Kilis Belediyespor 2013-2014 sezonunda da BAL liginde mücadele etmeye hak kazandı.
Kilis Şehir Stadında oynanan maçlarda rakiplerine ezici üstünlük sağlayamaması oldu. Evimizde oynanan
14 maçtan sadece 7’sinin sonunda
sahadan galibiyetle ayrılırken 3 maçtan beraberlik, 4 maçtan ise mağlubiyetle ayrıldık. Kendi evimizde 13
gol atıp 10 gol yiyerek +3 averajla
24 puan toplayabildik.
15 takımın mücadele ettiği BAL ligi
4. grupta inişli çıkışlı performans
sergileyen temsilcimiz sezon sonunda grupta 7. sırada yer aldı. Eylül
ayında başlayan sezona Siverek Belediye ve Elbistan Belediyespor galibiyetleri başlayan Kilis Belediyespor
ne tesadüftür ki son iki maçından da
galibiyetle ayrıldı.
Kilis Belediyespor deplasmanda oynadığı maçlarda ise rakiplerine karşı
direnç gösterdi. Rakip sahalarda oynanan 14 maçta 7 mağlubiyete karşılık 5 galibiyet ve 2 beraberlik aldı.
Bu maçlarda 13 gol atıp kalesinde 16
gol gören temsilcimiz -3 averajla 17
puan topladı.
Sınırlarımız yolgeçen hanına dönmüştür.
Kilis merkezinde ellerini kollarını sallayarak
gezen el-kaideli den tutun birçok ajanın cirit
attığı halkımız tarafından dile getiriliyor.
Kilislinin ev komşuları Amerikalı Daniyal’den
tutunda İngiliz Simit’e kadar birçok ülke vatandaşlarını görür oldular.
Gece saat iki üç den sonra sokaklarda ellerinde kalaşinloflu, sırtlarında çantalarıyla cepheden evlerine dönenleri görenlerin sayısı
artmaktadır.
Bu durumdaki halkın psikolojisini varın siz
düşünün.
Reyhanlı olayından sonra ise, Kilislinin endişesi bir kat daha arttı. Böyle bir olayın Kilis’te de olma olasılığı fısıltı gazetesinden yayılmaktadır.
Halk kendi arasında kalabalık yerlerde olmaktan koktuklarını dile getiriyorlar.
Her saat başı ambulans sirenleri vatandaşın
moralini bozmuş durumda.
Vatandaşlarımız can güvenliğinden endişe
eder duruma düşmüştür. Bizim olmayan bir
savaşın meydanında olmak istemiyor Kilisliler.
Kilise gelen akillere Kilislinin cevabı şu olmuştur: “Neden buraya gelip bize barış olsun
diyorsunuz, savaşı yapanlar Kandildeki teröristler değimli? Oraya gidip onlarla konuşun
barışı”
Ne diyelim vatandaş her şeyin farkında bir
hükümet hariç.
Allah ayıktırsın dileklerimizle.
İlk haftalardaki başarısını daha sonraki maçlarda yakalayamayan temsilcimiz sezon boyunca sahaya çıktığı 28 maçın 12’sinden galibiyet ile
alırken 11 maçtan yenilgi, 5 maçtan
ise beraberlikle ayrıldı.
Temsilcimizin orta sıralarda kalmasının en önemli sebeplerinden birisi
2010-2011 sezonunda Diyarbakırdan
transfer edilen Barış Taşkesen attığı
11 golle hem Kilis Belediyespor’un
en golcü futbolcusu oldu. Hem de
grupta gol krallığı sıralamasında 5.
sırada yer aldı. Temsilcimizin en ilginç istatistiklerinden biri de 12 kırmızı kart ve 95 sarı kart ile grupta
fair play sıralamasında son sırada
yer almasıydı
SAYFA
22
NİSAN - HAZİRAN
KİLİS POSTASI
SPOR
www.kilispostasi.com

Benzer belgeler

Kilis Postası 20. Sayı

Kilis Postası 20. Sayı Burada kalan Suriyelilerden rahatsız olduklarını dile getiren çevre sakinleri, bu duruma bir an önce çözüm getirilip Suriyelilerin şehir merkezinden tahliye edilmesini beklediklerini ifade ediyorlar.

Detaylı

Kilis Postası 19. Sayı

Kilis Postası 19. Sayı Milletimizi, açla, yoklua, yoksullua mecbur ettiler. Velhasl yllardr milletin hakkn elinden aldlar. Prof. Dr. Haydar Ba gibi bilgili ve yürekli bir insan çkp da; 5000 TL asgari ücret s...

Detaylı