inancın evrimi - xn--sevgiyaynlar

Transkript

inancın evrimi - xn--sevgiyaynlar
ARALIK 2014 Sayý: 552 Fiyat: 7 TL
ÝNANCIN EVRÝMÝ
SEVGÝ AYIRIM YAPMAZ
KADINLARIN DOÐAL LÝDERLÝK YETENEKLERÝ
ÝÇÝNDEKÝLER
Davranýþlarýmýzda Þartlanmalarýn
Büyük Önemi ....................................... 2
Aylýk Kültürel ve
Siyasi Dergi
Cilt: 46 Sayý: 552 Aralýk 2014
Onur Baþkaný:
Dr. Refet Kayserilioðlu
Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü:
Ayþegül Kayserilioðlu
Yazý Ýþleri Müdürü:
Güngör Özyiðit
Yayýn Kurulu:
Güngör Özyiðit
Nelda Bayraktar
Hale Ürkmezgil
Haberleþme
ve Okur/Abone Ýliþkileri:
0535 4554223 - 0549 7220248
Dr. Refet Kayserilioðlu
Hz. Þuayb ve Soygun Düzeni ............. 6
Ahmet Kayserilioðlu
Paradigma ......................................... 12
Güngör Özyiðit
“Rosabelle, Ýnan!” .............................. 18
Zuhal Voigt
Günyüzüne
Hasret Gidenler ................................. 25
Nadide Kýlýç
GDO’nun Yararlarý ve
Zararlarý Nelerdir? ............................. 30
Der: Þule Kayserilioðlu
Yönetim Yeri:
Hayri Eðmezoðlu Sk. Ýkizler Ap.
No: 8 D: 32 Erenköy/Ýst.
Sevgi Ayýrým Yapmaz ........................ 34
Baský:
Hedef Dijital Baský
Taksim Cad. No: 19/A
Taksim/Ýstanbul
Kadýnlarýn Doðal
Liderlik Yetenekleri............................. 38
Fiyatý: 7 TL
Yýllýk Abone: 80TL
Yurt Dýþý: 100 TL
Ýnancýn Evrimi ................................... 42
Erol Yurderi
Çeviren: Nelda Bayraktar
(Canlý Kryon Celsesi)
Dergimizin internet sitesini www.sevgidunyasidergisi.com, www.dostluk.org
adreslerinden ziyaret edebilirsiniz
SEVGÝ DÜNYASI
Sevgili Dostlar
Ýyiliðin ve iyi insan olmanýn olmazsa olmazlarýný
bir kere daha hatýrlamak gerekirse, þunlarý söyleyebiliriz:
1) Ýyiliði sevmek, iyi insan olmaktan memnun ve razý olmak.
Yaptýðýmýzý iyi olduðu için, iyilik olduðu için yapmaktan
hoþlanmak. 2) Yeniliði kabul etmek. Ne kadar doðru ve hayýrlý olsa bile inandýklarýmýz, geliþen þartlara uygun deðilse,
beliren ihtiyaçlara çare getiremiyorsa, onlarýn faydalý olmaktan çýkarak zararlý hâle gelmeleri kaçýnýlmazdýr. Ýyiliðin
doðruluða, doðruluðun da iyiliðe dönüþebilmesine, hayýrlý
enerjinin aralarýnda berrak su gibi gidip gelmesine, engelsiz
dolaþmasýna önem vermek. 3) Çalýþmayý baþ tacý etmek. Her
türlü çalýþmak, ne gerekiyorsa o iþ için çalýþmak. Hayatta
kalmak, geçim saðlamak için didinmek, gönüllü kuruluþlarda,
istenirse sivil toplum örgütlerinde faaliyette bulunmak için
uðraþmak, yeniliði ve bilinmezi getirmek için kendini unuturcasýna çabalamak, yaratýcýlýðýný ortaya çýkarmak.
Dinlenirken çalýþmak, çalýþýrken dinlenmek. Elbette kendini
geliþtirmek için, farkýndalýðýný, sevgisini artýrmak ve
Yaradan’ý gönlünde daha çok duymak için tüm bu çalýþmalarýný severek yapmanýn bir yolunu bulmak. Ýyi olmak, iyi
insan olmak, o bitmez tükenmez yolculuða çýkmak isteyen
kiþinin ilk ve vazgeçilemez þartýdýr. Ýyi insanlar, inançlý ve
güleryüzlü insanlar varsa, arzuladýðýmýz o güzel düzen oluþabilir ve bozulmadan devam eder. Yeni yýlda daha iyi insan
olmaya ne dersiniz, daha olgun insan olmaya? Daha dostça,
daha faydalý, daha kendinden önce baþkasýný düþünen
olmaya? Þimdiki dünyanýn gerçekleriyle uyuþmuyor mu?
Dünya bu halde bile dönmeye devam ediyorsa iyi olmaktan
vazgeçmeyen, usanmayan insanlar sayesindedir
bu. Yeni yýlda daha çok onlardan biri olmaya var
mýyýz? Yýlýmýz, yýllarýmýz o zaman mutlu olur
belki.
En Derin Sevgilerimizle
SEVGÝ DÜNYASI
1
SEVGÝ DÜNYASI
2
"Mutlaka bazý
þartlanmalarý hasýl
etmek gerekli midir?"
diye bir soru sorulabilir.
Buna insan
davranýþlarýný bilen
ve inceleyen kiþilerin
verecekleri cevaplar hiç
tereddütsüz "Evet"
olacaktýr. Çünkü
insanlar, davranýþlarýna
yön verecek inanýþlarýný
her gün deðiþtirip
durmazlar. Bir inanýþýn,
bir kanaatin veya bir
hükmün içimizde yer
etmesi uzun bir ruhî
faaliyetin sonucudur.
Bunun içindir ki yanlýþ
þartlanmalarý atýp yerine
doðru þartlanmalarý
koymak da ayný þekilde
uzun bir ruhi faaliyet
gerektirir.
Dr. Refet Kayserilioðlu
Davranýþlarýmýzda
Þartlanmalarýn Büyük Önemi
SEVGÝ DÜNYASI
OLAYLARIN
DÜÞÜNDÜRDÜKLERÝ
Kan dâvâsý güden bir
ailede yetiþen bir çocuðu
ele alalým. Çocuk en
küçük yaþtan itibaren düþman ailenin aleyhinde
devamlý kötülemeler duymuþ, onlara zarar verme
ve intikam alma telkinleriyle yetiþmiþtir, Henüz
yürümeye baþladýðý
zamanlarda düþmanlarýn
tavuklarýný kovalamasý
veya taþlamasý büyük bir
marifet diye alkýþlanmýþtýr.
Büyüyünce mutlaka þerefini temizlemesi, intikamý
alarak, kahramanlýðýný ve
üstünlüðünü ispat etmesi
gereklidir. Aksi halde
aþaðýlýk, deðersiz ve þerefsiz bir insandýr o! Öyle bir
ortamda yaþayanlar için
adam öldürmek, katillik ve
günah olmaktan çýkmýþ,
toplum içinde þerefli ve
deðerli bir insan sayýlmanýn þartý olmuþtur. Ýlâhi
kanunlarla ve medeni ülke
kanunlarýyla çatýþan bu deðer ölçüsü, þahsý en küçük
yaþlardan itibaren þartlandýrmakta, kanunlarýn vereceði cezalara gözü kapalý
atýlmasýna yol açmaktadýr.
Hýrsýzlýðý meslek edinmiþ ailelerde yetiþen
3
çocuklarý ele alalým. O
çocuklara da, en küçük
yaþlardan itibaren, kanunlarýn, Ýlâhi düzenin ve
toplumlarýn suç saydýðý ve
cezalandýrdýðý hýrsýzlýðýn,
büyük ve üstün bir marifet
olduðu telkin edilmiþtir. O
ailede hýrsýzlýk yapmamak
enayilik, yapmak akýllýlýk
ve kurnazlýk, yakalanmamak ise büyük hünerdir.
Ýnsanlarýn davranýþlarýna
yön veren inandýklarý
fikirler ve doðru olarak
kabullendikleri hükümler
ise ki hiç þüphesiz öyledir,
o ailede, böyle fikir ve
hükümlerle þartlandýrýlmýþ
bir çocuðu suçlu görmemiz biraz zor olacaktýr.
Ceza vermek yetkisini
kendinde görenlerin, önce
o çocuklarýn ve öyle düþünen ailelerin yanlýþta ve
hatada olduklarýný göstermeleri ve öðretmeleri
gerekmez mi? Ceza her
çeþit öðretme ve göstermeyi yaptýktan sonra
doðruya gelmemekte direnenleri yola getirmek için
bir vasýta olmalýdýr ancak.
Son yýllarda ülkemizde
bir solculuk modasý çýkmýþtý biliyorsunuz.
Gazetelerde, köþe baþlarýný
tutmuþ kudretli
yazarlarýmýz, her Allah'ýn
günü solculuðun faziletlerini sayýp döküyorlardý.
Elbette onlar bu iþi iyi
niyetle ve memleketin kurtuluþunu o fikirlerin uygulanmasýnda gördükleri için
böyle yapýyorlardý.
Arkadan sol yayýnlar
büyük ilgi gördü ve çýð
gibi büyüdü. Bu akýmý
dengeleyecek akla ve
mantýða dayanan sað
yayýnlar olmalýydý.. Bunun
yerine, hiç olmamasý
lâzým gelen bir þey oldu.
Fikirler küfürle veya
tehditle susturulmaya
çalýþýldý. Ýþte bu çok yanlýþ
tutum, sol tarafý savunanlarý toplum gözünde büsbütün haklý duruma soktu.
Artýk onlarýn her söyledikleri tartýþmasýz doðru
olarak kabul edilmeye baþlandý. Bilhassa okuyan
gençlik, o çeþit yayýnlara
bütün varlýðýyla sarýldý ve
sahip çýktý. Aydýn kesim
büyük bir çoðunlukla sol
fikirlere baðlanmaya
baþladý. Bu hava, bulanýk
suda balýk avlamak
isteyenlere çok elveriþli
bir ortam hazýrlamýþ oldu.
Aþýrý fikirleri ve emelleri
besleyenler teþkilâtlanmaya ve zorbaca eylemlere geçmeye baþladýlar.
Sol da, sað da silâhlanýyordu artýk. Hareket, iyi
SEVGÝ DÜNYASI
4
niyetle yola çýkanlarý çoktan aþmýþ, frensiz bir araba
hýzla yokuþ aþaðý gitmeye
baþlamýþtý. Þimdi araba,
önüne taþ atýlarak, oldukça
zararsýzca durduruldu.
Ama kafalarý deðiþtirecek,
yanlýþlarý gösterecek
yayýnlar yok ortada. Bir
fikir, "yanlýþ ve kötü"
demekle yanlýþ olmaz,
mantýkî delillerle onun
yanlýþlarýnýn gösterilmesi
ve her çeþit yayýn vasýtasýyla gerçeklerin tekrar
tekrar belirtilmesi gerekir.
Solun ve saðýn eksiklerini ve hatalarýný, buna
karþýt doðru ve iyi yönlerini ortaya seren yayýnlar
yapýlmayacaksa herkes
doðru diye kabullendiði ve
þartlandýðý fikirleri er geç
gerçekleþtirmek için yola
çýkacaktýr. Zorlar veya
cezalar bir zaman için
insanlarý susturur,
yanýldýklarýný ve yanlýþ
düþündüklerini onlara
öðretmez ki.
ÞARTLANMALARIN
ÖNEMÝ
Toplumda yaþadýðýmýz,
bu olaylar üzerinde
duruþumun sebebi, þartlanmalara çok güzel bir misal
teþkil ettiðinden dolayýdýr.
Önceki iki misal daha çok
sayýlý kiþileri ilgilendirdiði
ve çoðunlukça bir gerilik
olarak nitelendirildiði için
pek önemsenmeyebilir.
Oysa bu sonuncu misal,
bütün ülkeyi ilgilendirmiþdir. Görüyoruz ki bir
yöndeki þartlanmalar
kiþinin veya kiþilerin
bütün davranýþlarýný þekillendirmekte ve þartlanma
yönünde harekete zorlamaktadýr. Öyleyse þartlanmalara çok önem vermek
zorundayýz. Çünkü yanlýþ
þartlanmalar kiþileri yanlýþ
davranýþlara ve doðru þartlanmalar da doðru ve faydalý davranýþlara itmektedir.
Bu sebepten iyi þartlanmalarý saðlamak ve doðru
bilgilere dayanan doðru
þartlanmalarý hasýl etmek
bir bakýma zorunluluk
olmaktadýr. "Mutlaka bazý
þartlanmalarý hasýl etmek
gerekli midir?" diye bir
soru sorulabilir. Buna
insan davranýþlarýný bilen
ve inceleyen kiþilerin
verecekleri cevaplar hiç
tereddütsüz "Evet" olacaktýr. Çünkü insanlar,
davranýþlarýna yön verecek
inanýþlarýný her gün
deðiþtirip durmazlar. Bir
inanýþýn, bir kanaatin veya
bir hükmün içimizde yer
etmesi uzun bir ruhî
faaliyetin sonucudur.
Bunun içindir ki yanlýþ
þartlanmalarý atýp yerine
doðru þartlanmalarý koymak da ayný þekilde uzun
bir ruhi faaliyet gerektirir.
ÞARTLANMALARIN
TEÞEKKÜLÜ
Þartlanmalar öncelikle
doðru kabul edilen bir
fikre veya hayat görüþüne
dayanýr. Bu fikir veya
hayat görüþü, ya çocukluktan itibaren aileden ya
da çevreden edinilmiþtir.
Yahut da okunulan kitaplarýn etkisinde kalýnarak
bir fikre baðlanýlmýþtýr. Bir
fikrin bizde bir inanç ve
hayat düsturu olarak kabul
edilmesi için önce onun
doðruluðuna þahsýn inanmasý gereklidir. Sonra o
doðru olan fikrin kendisine faydalý olduðunu
görmesi icap eder. Bunu
takiben o fikrin benimsenmesinin kendisi için çok
lüzumlu, hattâ çok zaruri
olduðuna kanaat getirmesi
gerekecektir. Þahsýn bu
kademelerden geçerek o
fikre sýký sýkýya baðlana-
SEVGÝ DÜNYASI
bilmesi için, o konuda çok
okumasý, çok düþünmesi
ya da o fikirleri telkin
eden konuþmalarý çok dinlemesi gereklidir. Modaya
uymak da bir nevi þartlanmadýr.
Reklâm ve propaganda
böyle bir þartlanmayý saðlamak için yapýlýr. Baþarýlý
bir reklâm ve propaganda
göze ve kulaða en güzel
bir þekilde ve sanat aracýlýðýyla hitap ederek hissettirmeden benimsetmekle
olur. Yalnýz burada bazý
yanýlmalar olabilmektedir
kolaylýkla. Önce yanlýþý
görülemeyen fikirler, esasta yanlýþta olsalar da doðru
kabul edilmeye baþlanýr.
Sonra çok tekrar edilen
þeyler, zamanla doðru
kabul edilmeye baþlanýr.
Bu iki yanýlmayý en küçük
dereceye indirebilmek için
yapacaðýmýz, devamlý
mantýðýmýzý iþletmemiz ve
devamlý bilgimizi artýrmamýzdýr. Hep düþünen ve
hep yeni þeyleri öðrenen
kimseler, her þeyin doðrusunu daha çabuk görmeye
baþlarlar. Yalnýz burada
ters yönde de bir tehlike
var. O da çok septik, yani
þüpheci olmak durumudur.
Kanmayacaðým diye bir
5
vesvese ve þüphe küpü
olmak da pek hoþ bir þey
deðildir.
ÜSTÜN ÞARTLANMA
TEHLÝKELERÝ ÖNLER
Üstün fikirlere ve insanlýðýn hayrýna olan yüce
ideallere, baðlanmak
elbette birer üstün þartlanmadýr. Üstün fikir, insanlarý ruhen ve fikren yücelten ve insanlar arasýndaki
sevgiyi, birliði, yardýmlaþmayý ve insanca iliþkileri
artýran fikirdir. Elimizdeki
ölçü bu olunca yanýlmamýz pek kolay olmaz.
O zaman her fikir karþýsýnda sorarýz: Bu fikir, beni
ruhen ve bilgi yönünden
yüceltiyor mu? Bu fikir,
insanlarý birbirine yaklaþtýrýyor mu, yoksa uzaklaþtýrýyor mu? Vereceðimiz
cevap müspet ise o fikri
benimsememiz için hiçbir
engel olmamalýdýr
önümüzde.
Üstün fikirlere baðlananlar, kafalarýndan baþkalarýna zararlý fikirleri çabucak
atarlar. Çünkü baþkalarýnýn
zararýna olan fikirler sonunda bizim de zararýmýza
olurlar. Görüyoruz ki,
kötülük ve bencillik ileriyi
görememekten, günlük
menfaatleri önde tutmaktan, insanlar arasýndaki
kader birliðini bilmemekten ileri geliyor. Hâlbuki
bizi Sevgisinden Vareden
kaderlerimizi ve menfaatlerimizi öylesine birbirine
örmüþ ki, bizim menfaatimiz baþkalarýnýn
elindedir. Bizim menfaatimizi elde edebilmemiz
için, karþýmýzdakinin menfaatine hareket etmemiz
ona bir menfaat saðlamamýz þarttýr. Ýnsanlarý
kandýranlar bile, onlara
menfaat vaat ederek sözlerinde durmayanlardýr.
Ama kanmak hiçbir zaman
sürekli olmayacaðýna göre,
aldandýðýný fark eden biri
kendisini kandýrandan yüz
çevirecek demektir. Demek ki kandýrýcýlarýn menfaatleri asla sürekli olamayacaktýr. Öyleyse geçici
bir menfaat için çaba sarf
etmek akýllýlýk mýdýr?
Netice olarak diyeceðiz
ki, üstün. Fikirlere baðlanmak, kendimizi üstün
fikirlerle þartlandýrmak
bizi kötü ve geri fikirlerin
peþine düþmekten, vesvese
verene uymaktan, yanlýþa
varmaktan koruyacak en
güvenilir sigortadýr.
SEVGÝ DÜNYASI
6
Gülyüzlülerden Ýbretler: 13
Hz. Þuayb ve
Soygun Düzeni
HÝLEKÂR BÝR TOPLUM
Hz. Þuayb, Arabistan yarýmadasýnda
Kýzýldeniz sahillerinde, þimdi Akabe
dediðimiz bölgede, zamanýmýzdan 3300
yýl önce yaþamýþ bir peygamber. O
zamanlar Medyen veya Eyke adý ile
Ahmet Kayserilioðlu, Psikolog
anýlan bir þehirde doðmuþ ve orada
yaþamýþ. Hayatý hakkýnda sadece
Kuran'dan ve bazý detaylarda da Hz.
Muhammed'den aldýðýmýz bilgiler var.
Bizim Celselerimizde de onun yaþam
serüveninden uzunca söz edilir.
Geçmiþte olduðu gibi çaðýmýzda da pek
SEVGÝ DÜNYASI
çok toplulukta süre gelen haksýzlýklar,
aþýrý mal düþkünlüðü; doðru-yanlýþ,
helâl-haram demeden gözü doymaz bir
þekilde hazinenin soyulmasý, orada da
artýk günlük iþlerden.
Þimdi yaþadýklarýmýzý son zamanlarda
okuduðum bir kitap çok güzel anlatýyor.
Daron Acemoðlu ve James A.
Robinson'un 2012'de yayýnladýðý
"Uluslarýn Düþüþü" kitabýnda Güney
Amerika, Afrika, Asya devletlerinin pek
çoðunda elit sýnýfýn ve yöneticilerin
yüzyýllar boyunca ve günümüzde de iþi
kitabýna uydurup zavallý halký nasýl
iliðine, kemiðine kadar sömürmekte
olduðunu açýk seçik örneklerle okurken
insan gerçekten büyük üzüntü yaþýyor.
Afrika'da bir devlet baþkanýnýn onca
hýrsýzlýðý yetmezmiþ gibi, alavere dalavere ile milli piyangolarýnýn en büyük
ikramiyesini kendine çýkarttýðýný bile
okuduk kitaptan. Peki, mutlular mý? Ne
gezer? Tatminsizlikleri ve geleceklerine
güvensizlikleri o kadar zirvede ki, Halil
Cibran'ýn Hak Erenler kitabýnda özlü
olarak örneklediði gibi: Hazneleri su ile
dolu olduðu halde, hâlâ susuzluk
endiþesi içindeler.
Öyleyse þimdi Hz. Þuayb'ýn toplumunun Kuran'dan ve Bizim Celselerimizden çok geçmiþ yüzyýllardaki aldatma
ve hýrsýzlýklarla dolu yaþamlarýný
okurken "eskilerin masallarý" gibi bakmayalým bunlara. Masal ne kelime, hem
de daha dehþetli þekilde yaþandýðýný
görerek, onlarýn feci akýbetine uðramamak için ibret almalý, çareler düþünmeliyiz.
7
Hz. Muhammed'in yaþadýðý yýllarda
Mekke'de de Medyen'dekine benzer
ekonomik sömürü düzeni geçerli
olduðundan, Kuran'ýn pek çok suresinde
Þuayb peygamberin yaþamýndan örnekler verilir. Þimdi bunlardan bazýlarýný
okuyalým:
** Medyen'e de kardeþleri Þuayb'ý
gönderdik. Þöyle dedi: "Ey toplumum!
Allaha kulluk edin. Size O'ndan baþka
ilâh yok! Size Rabbinizden açýk bir
kanýt gelmiþtir. Ölçü ve tartýda dürüst
davranýn. Ýnsanlarýn eþyasýna el koymaya tenezzül etmeyin. Yeryüzünde,
orasý barýþa kavuþtuktan sonra bozgun
çýkarmayýn. Eðer inanan insanlarsanýz
bu sizin için daha hayýrlýdýr. Her yol
üstünde oturup da tehdit savurarak,
Allah yolundan inananlarý çevirmeyin.
Yolun çarpýðýný isteyip durmayýn.
Hatýrlayýn ki, siz az idiniz o sizi çoðalttý. Bir bakýn, nasýlmýþ bozguncularýn
sonu!" (Araf 85-86)
** Eyke halký da elçileri yalanladý.
Þuayb onlara demiþti ki: "Hâlâ sakýnmýyor musunuz? Kuþkusuz ben sizin
için güvenilir bir resulüm. Artýk
Allah'dan korkun da bana itaat edin.
Ben bu iþ için sizden herhangi bir ödül
de istemiyorum; benim ödülüm Âlemlerin Rabbinden baþkasýndan deðil.
Ölçüyü tam yapýn, þunun bunun hakkýný
çarpanlardan olmayýn, doðru düzgün
terazi ile tartýn. Halkýn eþyasýný deðerlerini düþürerek almayýn. Yeryüzünde
bozguncular olarak fesat çýkarmayýn.
Sizi ve önceki nesilleri yaratandan
korkun."
8
Dediler: "Sen fena halde büyülenmiþsin. Sen bizim gibi insandan farklý
bir þey deðilsin. Biz senin yalancýlardan
olduðunu düþünüyoruz. Eðer doðru
sözlülerdensen hadi üzerimize gökten
parçalar düþür." (Þuara 176-187)
Hz. Muhammed'in "nebiler arasýndaki
en büyük hatip" diye övdüðü Hz. Þuayb
gerçekleri toplumuna en güzel cümlelerle dile getirdiði halde inanmadýklarý
gibi tehdit de ediyorlardý.
** Dediler ki: "Ey Þuayb, atalarýmýzýn
taptýklarýný terketmemizi ve mallarýmýzda dilediðimiz gibi davranmaktan
vazgeçmemizi sana namazýn mý
emrediyor? Esasýnda sen gerçekten
yumuþak huylu, olgun bir insansýn."
Dediler ki: "Ey Þuayb, söylediklerinin
birçoðunu anlamýyoruz. Ve biz seni
aramýzda zayýf bir adam olarak görüyoruz. Hani kabilen olmasa kafaný taþla
ezivereceðiz. Senin bize karþý hiçbir
üstünlüðün yok." (Hûd 87 ve 91)
Bu sert ve kati inkârlarýna raðmen
peygamber akýllarýný baþlarýna toplamalarý için öðütlerde bulunuyor ama
yanýsýra geçmiþteki örnekleri de hatýrlatýyordu.
** Ey toplumum! Bana kafa tutmanýz
sakýn sizi Nuh kavminin yahut Hûd
kavminin yahut Salih kavminin baþlarýna gelen musibetle yüz yüze getirmesin.
Lût kavmi de sizden pek uzak deðil.
(Hûd 89)
SEVGÝ DÜNYASI
Bunun üzerine kodamanlar tehditlerini daha da arttýrdýlar:
** Toplumunun büyüklük taslayan
kodamanlarý dediler ki: "Ey Þuayb ya
bizim dinimize dönersiniz yahut da seni
seninle birlikte inananlarý kentimizden
mutlaka çýkarýrýz." Dedi ki: "Ýstemiyorsak da mý, zor ve baský ile mi?" (Araf
88)
En güzel sözlerle söylendiði ve aradan
yýllar geçtiði halde belli olmuþtu ki, o
büyük servet sahipleri asla yola
gelmeyecekler. Hz. Þuayb gönlü parça
parça þunlarý söylemek zorunda kalmýþtý
onlara:
** Ey toplumum elinizden geleni
yapýn, ben görevimi yapýyorum.
Yakýnda bileceksiniz rezil edici bir
azabýn kime geleceðini. Yalancýnýn kim
olduðunu! Gözetleyin ben de sizinle
beraber gözetliyorum. (Hûd 93)
Nihayet azap gelmekte gecikmedi:
** Onu yalanladýlar; bunun üzerine o
gölge gününün azabý onlarý yakaladý. O
gerçekten büyük bir günün azabýydý.
(Þuara 189)
** Emrimiz gelince Þuayb'ý ve onunla
birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardýk. Zalimleri de o korkunç
ses yakaladý yurtlarýnda çöküp kaldýlar.
Sanki orada hiç yaþamamýþlardý. Bakýp
görün ki Medyen de týpký Semud gibi
dönüþü olmayan bir gidiþle gitti. (Hûd
94-95)
SEVGÝ DÜNYASI
GERÇEK NAMAZ
Hz. Þuayb'ýn yaþadýðý Medyen ve
diðer adýyla Eyke'deki - Mekkeliler bu
adla biliyorlardý - bu korkunç son daha
detaylý olarak Bizim Celselerimiz'de
anlatýlýr. Böylece Kuran'daki "gölge
günün azabý" ifadesinin anlamý daha
belirgin hale gelir. Ancak o celseyi
aktarmadan önce ileri gelenlerin
"Hz. Þuayb bunlarý sana namazýn mý
emrediyor?" cevabý üzerinde biraz durmak istiyorum. Kuran'da pek çok âyette
bütün peygamberlerin Müslüman
olduðu söylenir. Ayrýca hepsinin, rukû
ve secde ile sonlanan ibadetleri de
"namaz" diye anýlýr. Buradan da anlýyoruz ki, ibadetlerdeki görünüþte olan
ayrýlýklar ve namazda söylenen ilâhi
mesajlar ayrý cümleler ve lisanlarla da
olsa, Kuran hepsini "namaz" diye
vasýflandýrýyor. Böylece bozulmamýþ
haliyle tüm semavi dinlerdeki birlik ve
bütünlük tüm haþmetiyle gözlerimizin
önüne tekrar tekrar seriliyor.
9
gaflet içindedir onlar! Riyaya sapanlardýr onlar/ gösteriþ yaparlar ve onlar
kamu hakkýna/yardýma, zekâta, iyiliðe
engel olurlar.
AYRILIKTA OLANLAR
VE SONLARI
Bizim Celselerimizden Hz. Þuayb'ýn
peygamberlik mücadelesini okuyalým:
"Onlar iyi ile kötüyü birbirinden
ayýramazlar, ki onlar ayrýlýktadýr. Ve
bellidir yüzlerinden... Ve bellidir gözlerinden, göz göze gelince yüzlerini
yere eðmelerinden. Siz onlarý böyle
ayýracaksýnýz. Siz onlar için de hayýr
dileyip, onlar için de verecek, asýl
onlarý bulup yola getireceksiniz.
Hani bir vakitte bir gülyüzlünün olduðu yerde, o gülyüzlünün birlikte
yaþadýklarý, onunla bir yerden su içip,
onunla bir yerde gezenler vardý ya,
hepsi ayrýlýkta olan ve hepsi birbirinin
yüzüne bakamayanlardý.. Ýþte onlar, en
Namaz ama hangi namaz? Kuþkusuz kolayýndan önce birbirlerinin malýna
ki gösteriþ ve çýkar için, ayrýmcýlýk, hak- göz dikmiþ, her iþte hileye baþvursýzlýk, zalimlik ve büyüklenmelerle kýlý- muþlardý.
nan namaz deðil. Bunlar Rabbimizin en
O günlerde bir gün, aralarýndaki
sevmediði günahlar. Aslýnda burada
gülyüzlü,
hayra çekmek için söz etti
fazla söze ne gerek var? Mâûn suresi
zaten bunu en çarpýcý cümlelerle dile onlara ve Var Olan'ý belli etti ve Var
Olan'ýn hayýr yolunu. Ýçlerinden bir
getirmiyor mu?
kiþi çýkýp tutmadý gülyüzlünün kolu** Gördün mü o dini yalan sayaný? nu. O usanmadý, o yorulmadý, o býkÝþte odur yetimi itip kakan! Yoksulu madý hiç. Yalnýz aldýðýný vermek için
doyurmayý özendirmez o. Vay haline o Vareden'den, sabýrla söyledi gelen
namaz kýlanlarýn ki, namazlarýndan özsözü.
10
Ýçlerinden bir vakit sonra, birkaç
kiþi ancak onun yanýna vardýlar, ona
gönül verdiler, yoluna baþ koydular. Ve
geri kalan hepsi yalnýz ayrýlýkta ve
yalnýz yalanda idiler... Kötü iþlerine,
kötü sözlerine devam ettiler öylece...
Ve gülyüzlüye dönüp ve onun hayýrla
giden arkadaþlarýna, zaman zaman
alay ettiler, zaman zaman kötülük
ettiler. Onlar yalnýz sabýrla söylediler
ve beklediler. Kötüler
boþ durmadý. Ondan,
hani sözünü ettiði
Rabbi
için
delil
dilediler. O boynu
bükük mahzun, o
gönlü kýrýk, azimli, o
býkmayan, o usanmayan yine onlarýn
hayrý için yalvardý
Rabbine.
Öylece bir vakit
geçti aradan. Bir gün
birdenbire umulmadýk
bir sýcaklýk sökün etti bir yerden ve
kuruttu bütün ýslaklýðý her yerde...
Ýçilen su, içilmeden kayboluverdi
konulan kapta. Alýnan nefes, alev girdi
ciðerlere kadar... Yaþamak zor oldu o
günde o yerde... Ve yine kötüler
vazgeçmediler ve yine kötüler,
doðruya gelip, doðruyu bilmediler.
Sekiz gün sonra, onlarý yakan kavuran Güneþin önüne kara bir bulut
geldi. Ve dediler ki kötüler: "Ýþte kötü
günler sona erdi." Hâlbuki onlar için
SEVGÝ DÜNYASI
her þey bitmiþti çoktan... Her þeyi
bilen, her þeyi gören, her þeyi Vareden
yoktan, vermiþti kesin karar onlar
için. Karanlýk gittikçe arttý, yoksulluk
gittikçe arttý, bozuldu bütün düzen. Ve
bir anda hepsi birden yokoldular.
Yalnýz gülyüzlü ve yalnýz onun yanýnda
yoluna baþ verenler kaldýlar, bir
zaman sonra, hani bir baþka gülyüzlüyü ayný yerde bulmak için.
Siz, bütün ayrýlýkta olanlara gönlünüzden, doðruyu görüp, hayra dönmeleri için dilekte bulununuz. Siz,
bütün ayrýlýkta olanlarýn öyle karanlýk
günlere varmamalarý için istekte bulununuz.
Karanlýðýn sökün etmesi yakýndýr
ya! Hani o, vaktin biteceði zamandýr
ya! Hani o çýðlýðýn çýkacaðý andýr ya!
Ýþte bunu bilip, yerinize gelip, güzel
gözlerinizi çevirin dört bir yanýnýza,
onlarý bulmak için."
SEVGÝ DÜNYASI
ÝYÝLERÝN DÜNYASINA
KAVUÞMAK ÝÇÝN
Dünyamýz vahþet içinde yok olmaya
doðru giderken, gönüllerinde insan
sevgisi olan herkes göreve çaðýrýlýyor
gördüðünüz gibi. Ýnsanýn insana farksýzlýðýný, her gönülde O'na yer ayrýldýðýný
unutmadan; þu anda yerlerinde olmadýklarýný, ayrýlýðýn atýna bindiklerini
gördüklerimizi bile, herkesi Rabbimizin
deðiþmeyen ahlâk prensiplerinde birleþmeye çaðýrmak kurtuluþumuzun tek
çaresi...
Levhi Mahfuz'a yazýlmýþ, insanlýðýn
kader çizgisinde, yaþayacaðýmýz önemli
günler var. Kuran'da Duhan suresinde,
tüm Dünyayý sarýp sarmalayacak
dumandan ve karanlýk günlerden; insanlarýn bu azabýn kaldýrýlmasý için yalvarýp yakarmalarýndan söz edilir.
Namazýn her rekâtýnda okunan Fatiha
suresinde "maliki yevmid din" denerek
"Din Günü" sürekli hatýrlatýlýr. Çok yaklaþtýðýmýz ve kýyametten epeyce zaman
önce Dünyada yaþanacak o gün, bir
çýðlýkla baþlayacak ve tüm insanlar
O'nun adýna ince ince sorguya çekilecek. Ýyilerin dünyasýna kabul edilecekler böylece bir bir seçildikten sonradýr
ki; Dünyamýz Tevrat'ta Zebur'da ve son
olarak Kuran'ýn Enbiya suresi 105.
âyetinde dile getirilen, Rabbimiz'in o en
büyük vaadine eriþmiþ olacak!.. O
muhteþem
milenyumda
iyilerin
dünyasýnda
mutluluklar
içinde
yaþanacak yüzyýllar içinde insanlar
arasýndan nice bilenler, nice bulanlar
çýkacak þüphesiz.
11
Elbette o günlere ulaþmak için bugünden iyi insanlarýn yapacaklarý yararlý
iþlerin yanýsýra, Rabbin hayýr düzeni de
devrede olacak. Örneðin Maide suresi
54. âyette Allahýn güçlü bir topluluðu
hayýr yolunda görevlendireceði açýkca
þöyle anlatýlýr:
** Ey iman edenler! Ýçinizden kim
dininden dönerse bilsin ki, Allah onun
yerine Allah'ýn kendilerini sevdiði,
onlarýn da Allahý sevdiði, müminlere
karþý yumuþak baþlý, kâfirlere karþý
onurlu ve güçlü olan bir topluluðu
getirecektir. Onlar Allah yolunda cihad
ederler, kýnayanýn kýnamasýndan korkmazlar. Ýþte bu Allah'ýn ihsan ve
ikramýdýr. Onu dilediðine verir. Allah
her þeyi kuþatandýr, her þeyi çok iyi
bilendir.
Sadece o kadar da deðil. Çok yanlýþ
yorumlara uðramýþ Dabbe aslýnda Allah
tarafýndan görevlendirilmiþ bir hayýrlý
kiþidir. Ýnsanlarý Rabb'in doðru yoluna
davet edecektir. Kuran'ýn Neml suresi
82. âyetinde; Dabbe'nin Din Günü'nden
önceki günlerde görevlendirilmesinden
dolayý, o gün ayrýlýkta olanlar hakkýnda
hüküm verenlerden biri olacaðýndan söz
edilmektedir.
Gelecek yazýmda Hz. Musa'dan ve
Medyen'de Hz. Þuayb'ýn yaþlýlýk
zamanýndaki buluþmalarýndan, birlikte
geçirdikleri yýllardan söz edeceðim.
Böylece yukarýdaki celsenin sonunda
bahsedilen "bir baþka gülyüzlüyü ayný
yerde bulmak için" sözü de anlam
kazanacak.
12
SEVGÝ DÜNYASI
Psikolojik Gözlük
Paradigma
Güngör Özyiðit, Psikolog
B
ir Pazar sabahý New York metrosu... Tatil gününün rehaveti
içinde herkes sessiz sedâsýz
oturmuþ... Kimi gazete okuyor, kimi
düþüncelere dalmýþ duruyor, bazýlarý da
gözlerini kapatmýþ bir halde meditasyon
yapar gibi dinleniyor... Herkes bu huzurlu
ve sakin ortamýn keyfini sürüyor...
Yolcularýn arasýnda "Etkili Liderlik
Merkezinin" kurucusu ve baþkaný Stephen
R.Covey de bulunuyor. Gerisini olayý birebir yaþayan Covey'den dinleyelim;
"...Sonra birdenbire bir adam, çocuklarýyla metroya bindi. Çocuklar o kadar yaramaz
ve gürültücüydü ki, hava bütünüyle
deðiþiverdi. Adam, yanýma oturup gözlerini
kapattý, durumla hiç ilgilenmediði anlaþýlýyordu. Çocuklar koþarak baðýrýp çaðýrýyor,
eþyalarý fýrlatýp atýyor ve dahasý bazý yolcu-
SEVGÝ DÜNYASI
larýn gazetelerini kapýyorlardý. Ama yanýmda oturan adam kýlýný kýpýrdatmýyordu.
Öfkelenmemek elde deðildi. Adamýn,
çocuklarýn böyle vahþice koþuþmalarýna,
ortalýðý velveleye vermelerine aldýrýþsýz
durmasý, olan bitene kayýtsýz kalmasý beni
çileden çýkarýyordu. Sonunda dayanamayarak, sabrýn önüne geçip sordum:
"Beyefendi, çocuklarýnýz birçok kiþiyi
rahatsýz ediyor, onlarla biraz ilgilenemez
misiniz?"
Adam durumu henüz fark ediyormuþ gibi
bana bakarak "Ah, çok haklýsýnýz, bir þeyler
yapsam iyi olacak. Hastaneden geliyoruz.
Anneleri bir saat önce orada öldü. Ne
düþüneceðimi bilemiyorum. Galiba çocuklar da bu duruma nasýl katlanacaklarýný
bilmiyorlar" dedi.
O anda neler hissettiðimi düþünebiliyor
musunuz? Paradigmam deðiþime uðradý.
Birdenbire her þeyi baþka türlü gördüm:
Baþka türlü gördüðüm için de baþka türlü
düþünmeye, baþka türlü hissetmeye ve
baþka türlü davranmaya baþladým. Öfkem
hemen geçti. Yüreðim adamýn acýsýyla
doldu. Sevecenlik ve merhamet duygularý
sardý içimi. Anlayýþ belirten bir sesle
"Demek karýnýz yeni öldü? Ah, çok
üzüldüm. Bana olayý anlatabilir misiniz?
Size nasýl yardým edebilirim?" dedim. Her
þey bir anda deðiþivermiþti. Böylece paradigmanýn deðiþmesiyle birlikte, paylamanýn
yerini paylaþma alýr.
Yine Covey'nin karýsý Sandra ile ilgili
yaþadýðý bir olay, davranýþlarýn kökenine
inip oradaki düþünceyi anlamanýn, duygu
yumaðýný çözmenin güzel bir örneði:
13
Sandra'nýn yýllardan beri süren bir saplantýsý vardýr. Nedense Frigidaire marka beyaz
eþyaya pek fazla düþkündür. Ne zaman bir
beyaz eþya almak gerekse, ille Frigidaire
olsun diye tutturur. Çoðu kez bunun için,
bulunduklarý yerde o marka olmadýðýndan,
uzak bir yere gidilmek zorunda kalýnýr.
Covey bunu bir türlü anlayamaz. Karýsýyla
her seferinde tartýþýr ve sonunda içine
kapanýr. Ve kaygýlarýný þöyle dillendirir:
"Beni endiþelendiren, Sandra'nýn
Frigidaire'i beðenmesi deðildi. Karým,
Frigidaire'i savunmak için hiçbir dayanaðý
olmayan, benim son derece mantýksýz bulduðum ve savunulamayacaðýný
düþündüðüm sözler söylüyordu. Eðer
Sandra karþýlýðýnýn mantýksýz ve tümüyle
duygularýna baðlý bir þey olduðunu kabul
etseydi, sanýrým bu olaya katlanabilirdim.
Ama onun kendini haklý çýkarmaya çalýþmasý beni sinirlendiriyordu..."
Baþka her konuda anlaþýp uzlaþan karýkoca, Frigidaire söz konusu olunca bocalýyorlar. Ta ki bir tatil ortamýnda konu yeniden
gündeme gelene kadar... Birlikte bir þekerkamýþý tarlasýnda dolaþýrken iþ tatlýya
baðlanýr ve uzlaþma saðlanýr. Covey'nin
kendini karþýsýndakinin yerine koyup, anlamaya çalýþan empatik yaklaþýmý sayesinde
düðüm çözülür. Aralarýnda sinerjik bir
durum oluþur. Sandra, saplantýsýnýn nedeni
konusunda ilk defa aydýnlýk bir duygu
boþalýmý ile babasýndan söz etmeye baþlar.
Sandra'nýn babasý ve Covey'in kayýnpederi
yerel lisede yýllarca tarih öðretmenliði ve
koçluk yapmýþ. Ýki yakasýný biraraya
getirmek için beyaz eþya iþine de girmiþ.
Ancak ekonomik bir durgunluk sýrasýnda
SEVGÝ DÜNYASI
14
ciddi parasal sorunlarla karþýlaþmýþ. O
dönemde iþini sürdürebilmesini saðlayan
tek þey, Frigidaire'in ona kredi açmasýymýþ.
Sandra küçük bir kýzken, çok sevdiði babasý
bunu ona söylemiþ. Ve Sandra'nýn küçücük
kalbinde Frigidaire'e karþý bir minnet duygusu yer etmiþ.
Covey, bunu öðrenince, Sandra'nýn
Frigidaire markada ýsrarýna kýzmak yerine,
onun bu minnet, vefa ve sadakat duygusuna
saygý gösterir. Ve daha önceki incitici sözleri için, özür dilercesine þunlarý söyler:
"Daha derindeki nazik sorunlarý fark
etmeden yüzeydeki önemsiz þeylerle
ilgilenmek, bir baþkasýnýn kalbinin kutsal
köþelerini çiðnemek demektir."
Ve saðlýklý iletiþimin önemine deðinerek
de þöyle der: "Karým ve ben, sevgiyi
sürdürmenin anahtarýnýn konuþmak, özellikle duygulardan söz etmek olduðuna inanýyoruz. Her gün birkaç defa birbirimizle
iletiþim kurmaya çalýþýyoruz." Demek ki,
sadece aklýn deðil, kalbin de kendine göre
bir mantýðý var. Ve o mantýk, aslýnda
insanýn daha derin kiþiliðini oluþturuyor.
PARADÝGMA
Paradigma Yunanca bir sözcük.
Günümüzde model, kuram, algý, varsayým
ya da referans kaynaðý olarak kullanýlýyor.
Yani geniþ anlamda dünyayý görüþ, anlama,
algýlama ve yorumlama sistemi.
Paradigmayý zihinsel bir haritaya da benzetebiliriz. Nasýl ki, harita da arazinin kendisi deðildir. O yerin belirli bazý özelliklerinin açýklanmasýdýr. Hepimizin kafamýzýn
içinde birçok konuyla ilgili böyle birçok
harita bulunur. Bunlar genelde iki türlüdür:
Gerçeðin ne olduðu ile ilgili haritalar ya da
nelerin nasýl olmasý gerektiðini gösteren
paradigmalar. Baþýmýzdan geçen her þeyi bu
zihinsel haritalara göre algýlar, anlar,
yorumlar ve deðerlendiririz. Paradigma, her
birimizin bilincinde olmadan taktýðýmýz
psikolojik bir gözlüktür. Ýç ve dýþ
dünyamýzý bu gözlükle görürüz. Paradigma
dinamiktir, deðiþebilir. Ne var ki, çoðu
SEVGÝ DÜNYASI
kimse kullandýðý paradigmanýn farkýnda
deðildir.
Paradigmanýn oluþumu ile ilgili þöyle bir
deney yapalým. Ýki grup aile çocuðundan
birine sokak çocuklarýna dair olumlu bilgi
yükleyelim. Onlarýn anne-babasýz kaldýklarýný, sevgi ve ilgi yoksunu olduklarýný,
bakýmsýz ve eðitimsiz kaldýklarýný, o yüzden onlara el uzatmanýn, sevgi göstermenin,
yardým etmenin, onlarla arkadaþ olup,
onlarý topluma kazandýrmanýn bir insanlýk
görevi olduðunu söyleyelim. Bu bilgilerle
dolan grup, sokak çocuklarýna sýcak bakacak, onlara yakýn duracak ve gerektiðinde
dostluk elini uzatacaktýr. Diðer yandan ikinci bir gruba, sokak çocuklarýna iliþkin
olumsuz bilgi yükleyelim. Sokak çocuklarýnýn suça ve uyuþturucuya yatkýn olduklarýný, onlarla görüþmenin bir bakýma bu
kötülüklere bulaþmak olduðunu, en azýndan
o riski taþýdýðýný, kendilerini korumak için
onlardan uzak durmak gerektiðini aþýlayalým. Beyni bu þekilde yýkanan grup, sokak
çocuklarýndan çekinecek, uzak duracak ve
onlarla hiçbir þekilde iletiþim kurmamaya
özen gösterecektir.
Birinci grup þefkat paradigmasý
gözlüðünü takarken, ikincisi korku paradigmasý gözlüðünü kullanmýþtýr.
PARADÝGMA DEÐÝÞÝMÝ
Nicel deðiþimler belli bir birikime
ulaþtýðýnda, varlýðýn yapýsýnda niteliksel bir
deðiþim ya da dönüþüm olur. Örneðin ýsýnan suda, ýsý derecesi yüze vardýðýnda, su,
su olmaktan çýkar, buharlaþýr. Týpký bunun
gibi insanýn veya toplumlarýn yaþamýnda
15
olaylar belli bir düzeye ulaþtýðýnda sýçrama
ya da devrim dediðimiz ani deðiþimler veya
dönüþümler olur.
Bir hastalýk, bir ölüm olayý, hayatý
yeniden yorumlama ve iç dünyasýný
yeniden yapýlandýrma yolunda insana sýçramasý için birer basamak olabilir.
Kömürün elmasa dönüþmesi gibi, sevgi
dolu bir iyilikle karþýlaþma eþkýyayý
evliyaya, fahiþeyi azizeye çevirebilir.
Geçmiþte, ünlü Mýsýrlý astronom
Batlamyus (Ptolemy) için dünya evrenin
merkeziydi. Egosantrik (Benmerkezci) bir
görüþ egemendi. Ancak Kopernik bunu
deðiþtirdi, bilimsel bir devrim gerçekleþtirdi. Merkeze Güneþi yerleþtirdi. Dünyanýn
Güneþin uydusu olduðunu söyleyerek,
insanlarýn dünya görüþünü deðiþtirdi, bir
"paradigma deðiþimi" yarattý.
Newton'un fizik modeli düzenli bir paradigmaydý ve birçok olayý doðru bir þekilde
açýklýyordu. Modern mühendisliðin temeli
bir bakýma ona dayanýr. Ama yine de eksikliydi, "Merkür'ün yaramazlýðý" gibi açýklayamadýðý, onun modeline sýðmayan olaylar vardý. Olacaklarý öngörme ve açýklayýcýlýðý daha geniþ kapsamlý olan
Einstein'ýn "Görecelik paradigmasý"
Newton modelinin yerine geçti.
Mikrop bilinmeden önce pek çok
hastalýðýn nedeni bilinmiyor ve doðaötesi
þeylere yoruluyordu. Ancak mikrop
kuramýyla birlikte týpta bir paradigma
deðiþimi oldu ve birçok hastalýða da çare
bulundu.
16
Ýnsanlar kral ya da sultan denilen kiþiler
tarafýndan güya Tanrý adýna yönetilirken,
Fransýz Devrimi ve Amerika Birleþik
Devletleri deneyimiyle, toplumsal düzeyde
yeni bir yönetim paradigmasý geliþti:
Halkýn halk tarafýndan ve halk için
yönetilmesi. Öylece anayasal demokrasi
doðdu. Devlet ve yurttaþ kavramlarý yeni
bir yoruma kavuþtu.
GÜNÜMÜZDEN ÖRNEKLER
Bugün 65 milyonluk Türk toplumunun
yarýsýndan fazlasý 25 yaþýn altýnda. Genç bir
nüfusa sahibiz diye övünüyoruz. Eðer gençleri iyi eðitebilirsek, gerçekten umut vaat
eden bir toplumuz.
35 milyonu bulan genç nüfusun büyük bir
bölümü sýradanlýðý aþmak, adam yerine
konulmak ve önemli biri olmak istiyor.
Nasýl? Zenginliðe kavuþarak. Kendi eðilim
ve yeteneklerine uygun bir meslekte, bilgi
ve becerisiyle evrensel düzeyde bir standarda ulaþarak deðil. Salt zengin olarak, kendini kanýtlamak istiyor, hem de nasýl olursa
olsun zengin olarak. "Ýþ bitirme ve köþeyi
dönme paradigmasý" ile çoðu gençlerimiz
buna koþullanmýþ durumda.
Oysa dünya insan zenginliði ve fakirliði
konusunda bugün deðiþik bir konumda.
Birleþmiþ Milletlerin 2000'e 2,5 kala yayýnladýðý insan zenginliði listesinde Türkiye ilk
50'nin içinde bile deðil. Ýnsan zenginliðini
belirlerken esas alýnan ölçütler ise baþta
eðitim, kültür, sanat, hayat gustosu, çevreye, insan haklarýna ve gelecek kuþaklara
saygý gibi, üretimi kaliteli kýlan,
çeþitlendiren ve insan yaratýcýlýðýný
SEVGÝ DÜNYASI
ateþleyen, nicelik deðil de nitelik açýsýndan
bireysel donaným zenginliði. Türkiye artýk
kendine göre deðil, evrensel ölçülere göre
standart koymayý öðrenmek zorunda.
Türkiye'nin insan zenginliði listesinde ilk
elliye girememesinin en büyük nedeni
halkýnýn %80'nin doðru dürüst mesleði
olmamasý. Kartvizitine mesleðini yazamayan insan, kendini kanýtlama adýna Türk
veya Müslüman kimlik kartýný kullanmak
zorunda kalýyor. Ekonomik alanda da
kazanmanýn dinamikleri deðiþiyor. "Ucuz
emek, fazla üretim-kazanç" paradigmasý
tarihe karýþýyor.
Japon mucizesiyle birlikte "toplam kalite"
kavramý gündeme geldi. Eskiden
Japonya'nýn ihraç mallan "Japon malý-tapon
malý" diye ti'ye alýnýrken, bugün Japon mallarý bütün dünya piyasalarýnda bir kalite
simgesi olarak kabul ediliyor. Eskiden
maliyet düþürmek, kaliteden ödün vermek
anlamýna geliyordu. Japonlar "toplam
kalite" paradigmasýyla bunu deðiþtirdiler.
Yani, kaliteyi artýrmak, çalýþanlarýn kalitesini artýrmak, insana yatýrým yapmak demektir. Çalýþanlarýn kalitelerini artýrmak için,
çalýþma koþullarýnýn iyileþtirilmesi yetiyordu. Kiþilerin özel yaþamlarýnda, sosyal
iliþkilerinde de kalite ve standartlarýn artmasý gerekiyordu. Toplam kalitenin aracý da
amacý da insandý. Ýyileþtirmeler, iþçilerin
gönüllü katýldýklarý "kalite çemberleri"yle
gerçekleþtiriliyordu. Öylece iþçiler yaþamý
iyileþtirmenin yollarýný arýyordu. Malýn
kalitesindeki artýþ, bu "toplam kalite"
artýþýnýn doðal bir sonucuydu. Bunun sonucu ise maliyetlerin düþmesi, müþterinin
daha fazla tatmin olmasýydý.
SEVGÝ DÜNYASI
Paradigmalarýn insanlýðýn tarih içinde
topyekûn evrimiyle birlikte deðiþmesine ve
geliþmesine karþýn, hâlâ kafalarýnda çaðdýþý
paradigma ile dolaþan, o modasý geçmiþ
psikolojik gözlüðü çýkarmayan yýðýnla
insan var. Onlar için sorunlarý çözmede,
kahvelerde konuþulan "asacaksýn üç-beþ
kiþiyi her þey düzelir" mantýðý geçerli.
Baskýcý düzenler bu mantýða dayanýr. Kaba
güçle, silâh zoruyla her þeyi çözeceðini
sanýr. Ne demiþ Nazi generali:
"Ýnsanlarý tutmak için dört duvara ne
gerek var ki? Onlarý bir duvarýn önüne
dizersiniz. Her þey bir anda hallolur."
Ýnsanýn elinde âlet olarak sadece çekiç
varsa, bütün sorunlar onun gözüne çivi gibi
görünür. Ve böylece insan elinde çekiç,
sorunlarý çivi gibi çaka çaka sözüm ona
caka satar. Bir süre sonra tarih de öylelerini
çöp sepetine atar.
Doðru ya da yanlýþ, paradigmalarýmýz,
hayatý anlayýþ ve kavrayýþ tarzýmýz, tutum
ve davranýþlarýmýzýn, dolayýsýyla da
baþkalarýyla iliþkilerimizin kaynaðý ve
belirleyicisidirler.
En komiði de doðru veya eðri,
hayat görüþleri belirlenmemiþ
insanlarýn, saðýrlar diyaloðuna
dönüþen hali þunun gibidir;
Adamýn biri, garsona limonsuz bir votka söylemiþ. Garson
bara gitmiþ. Sonra dönüp
gelmiþ: "Limon kalmamýþ.
Acaba votkanýz portakalsýz
olsa olur mu?"
17
Bir samanlýkta bir sürü kuþ iskeleti bulmuþlar. Gerekli araþtýrmayý yaptýktan sonra
þu sonuca varmýþlar: Kapýlar açýkken içeri
giren kuþlar, kapýlar kapatýldýðýndan dýþarý
çýkamamýþlar. Çünkü hep yukarý doðru
uçmuþlar, çatýdan dýþarý çýkma umuduyla.
Samanlýk kapýlarýnýn altýndaki açýklýklardan
dýþarý çýkmayý denememiþler bile.
Hadi onlar kuþ beyinli; ya aklý olduðu
halde onu kullanma zahmetine girmeyen
insanlara ne demeli?
Geçenlerde üç haným arkadaþ, yaslý bir
dostu ziyaretten dönerlerken, içlerinden biri
"Bugün nedense pek bir karamsarým.
Nereye baksam, her þeyi kara görüyorum"
diyor. Diðerleri gülerek, arkadaþýn gözündeki güneþ gözlüðünü çýkarmasýný söylüyorlar. Arkadaþ gözlüðünü çýkarýr çýkarmaz,
her þey birden aydýnlanýyor ve kendi doðal
rengine bürünüyor.
Ne yazýk ki, paradigmamýzý deðiþtirmek,
içimizdeki farkýnda bile olmadýðýmýz
psikolojik gözlüðü çýkarmak o kadar kolay
deðil!
18
SEVGÝ DÜNYASI
Telepati, Telekinezi ve Avatar
“Rosabelle, inan !”
Çeviren ve Derleyen: Zuhal Voigt
Medyumluða inanmayan Houdini, buna raðmen karýsý Bess'e bir parola
býrakmýþtý. Ölümünden sonra eðer bir medyum ona bu parolayý söyleyebilirse,
karýsý gerçekten Houdini ile temasta olduðunu anlayacaktý ve daha da önemlisi
Houdini öte âlemden bir mesaj vermiþ olacaktý. Bess onun ölümünden sonraki
zamanda, her sene medyumlarý çevresine toplayarak, kendisine bu parolayý
verebilecek medyumu aradý.
SEVGÝ DÜNYASI
M
acaristan doðumlu dünyaca
ünlü Amerikalý Ýllizyonist ve
Sihirbaz Harry Houdini'nin
ismini duymayan yoktur herhalde.
Houdini 1874-1926 yýllarý arasýnda
yaþadý. Özellikle, baðlý olarak konulduðu tabutlardan, topraðýn ve suyun
metrelerce altýndan, dýþarýdan yardým
olmadýðý halde, nefes kesici kendi kendisini kurtarma numaralarýyla tanýnan
Houdini'nin baþkaca bilinen bir yönü
de, tüm spiritüalistlere, medyumlara,
telepati yoluyla düþünce alýþveriþinde
bulunduklarýný iddia eden kiþilere karþý
açmýþ olduðu amansýz savaþtý.
Baþta Sherlock Holmes serisi olmak
üzere baþka birçok romanýn da
yaratýcýsý olan Ýngiliz Edebiyatçýsý
Arthur Conan Doyle ile olan
arkadaþlýðýnýn, spiritizm konusundaki
fikir ayrýlýklarý dolayýsýyla, hemen
hemen düþmanlýða dönüþtüðü de, çok
iyi bilinen bir konudur.
Houdini, o yýllarda özellikle ABD ve
Avrupa'da çok revaçta olan
Spiritüalizma hareketine karþý olan
mücadelesini o derece ileri götürdü ki,
medyumlarýn ve spiritualistlerin,
maskelerini düþürüp onlarý þarlatan
olarak ortaya koymak için kendi
þovlarýnda sürekli elinden geleni yaptý,
onlarýn celselerine kimliðini gizleyip
girerek foyalarýný ortaya çýkarmaya
çalýþtý. Doðaüstü olaylarý açýklamak
için kurulmuþ olan "Scientific
American" dergisinin, telepati
yeteneðini ispat edebilecek kiþi için
koyduðu 5000 dolarlýk ödülü, hiç kim-
19
senin elde edememesi de, Houdini'nin
çabalarý sayesindeydi.
Houdini'nin Spiritüalizma hareketine
karþý yürüttüðü bu zorlu savaþ, henüz
52 yaþýndayken, dikkate almadýðý bir
karýn aðrýsý ve sonucunda apandisit
patlamasýyla gerçekleþen karýn zarý
iltihaplanmasýndan kurtarýlamayarak,
yaþama veda ediþinden sonra da bütün
hýzýyla devam etti. Medyumluða inanmayan Houdini, buna raðmen karýsý
Bess'e bir parola býrakmýþtý. Ölümünden sonra eðer bir medyum ona bu
parolayý söyleyebilirse, karýsý gerçekten
Houdini ile temasta olduðunu anlayacaktý ve daha da önemlisi Houdini öte
âlemden bir mesaj vermiþ olacaktý.
Bess onun ölümünden sonraki zamanda, her sene medyumlarý çevresine
toplayarak, kendisine bu parolayý
verebilecek medyumu aradý. Ama
bulamadý. Sonunda Arthur Ford adlý
bir medyum, Bess'e bu parolayý
söyleyebildi. Sansasyon gerçekleþmiþti.
Lâkin ne yazýk ki, daha sonra Bess'in
para sýkýntýsý çekerek parolayý Arthur
Ford'a sattýðý ve hâtta Arthur Ford ile
Bess arasýnda bir aþk iliþkisi olduðu
þeklindeki söylentiler ortalýðý sardý.
Bunun sonrasýnda, ABD'li illüzyonistler, her yýl aralarýnda toplanýp,
çeþitli medyumlar çaðýrarak, bu defa da
Houdini'nin Arthur Conan Doyle için
býraktýðý söylenilen bir mesajý beklemeye baþladýlar. Söylenenlere göre de
hâlâ bekliyorlarmýþ. Dünyanýn en ünlü
illüzyonisti ile spritüalistler arasýnda
geçen bu ilginç düellonun sonu, ge-
20
nelde medyada görülebildiði þekliyle,
böylece belirsizlikte kaybolmuþ oldu.
Elimde bulunan bir kitap ise,
Houdini'nin gizli parolasýný Bess'e
söyleyebilen medyum Arthur Ford'un,
medyumluk yaþamýný bizzat kendisinin
anlattýðý kitabý. Ford bu kitabýnda,
Houdini faslýna da deðiniyor ve bambaþka bir þey anlatýyor.
Ford'a göre, ölümünden iki sene
kadar sonra, Houdini bizzat onun
rehber varlýðýyla temasa geçiyor ve
karýsýna gönderilmek üzere, þifreli bir
mesaj veriyor. Önce bu çok tartýþmalý
konuya hiç girmek istemeyen Ford
tereddüt ediyor ama sonra gerçeðin
hizmetinde olabilmek için mesajý
Bess'e götürmeyi kabul ediyor. Bess
mesajý onaylýyor. Houdini sonraki
mesajýný, tam da kendisi gibi bir sihirbaza yakýþýr þekilde, þifreli bir biçimde
ve birçok celseye yayýlmýþ olarak
aktarýyor. Sonunda da þunlarý söylüyor:
"Bu metni karýma veriniz. Bildiðimiz
ve ölümümden önce defalarca tekrar
ettiðimiz sisteme göre deþifre etsin.
Anlamýný çýkardýktan sonra metni
yayýnlasýn. Bunun arkasýndan bir fýrtýna kopacaktýr. Onu dolandýrýcýlýkla
suçlayacaklar, onu küçük düþürmeye
çalýþacaklar. Ama korkmasýn. Onun,
ben ölmeden önce yaptýðýmýz anlaþmamýzý bozmayacaðýndan eminim.
Mesajý anlayýnca mutlu olacaðýndan
da eminim, çünkü ikimiz de böyle bir
þeyin mümkün olacaðýna inanamamýþtýk."
SEVGÝ DÜNYASI
Gönderilen metnin anlamýný çözen
Bess, Houdini tarafýndan bir sonraki
celseye davet ediliyor. Celsede Ýllüzyonist karýsýný, yalnýz ikisinin bilebileceði baþka soru ve cevaplarla da, ikna
ettikten sonra, yine matematiksel bir
þifreyle "Rosabelle inan!" baþlýðýný
taþýyan þu asýl mesajýný iletiyor: (Bu
arada Rosabelle, Houdini'nin karýsýyla
birlikte ilk defa sahne aldýklarýnda,
karýsýnýn söylediði, sevgi sözleriyle
bezeli ve anlaþýlan ikisi için önemi olan
bir þarkýnýn adý ve belki de Houdini'nin
özelde karýsýna verdiði isim.)
"Rosabelle, inan!! Ben aranýzdayken, ölümden sonra yaþamýn
devam etmesinin mümkün
olmadýðýný ispatlamak için her
þeyi yaptým. Ama þimdi haksýz
olduðumu biliyorum ve yaptýðým
þeyleri geri çevirmek isterdim.
Benim suçum yüzünden öte
âleme olan inançlarýný yitirmiþ
olan herkese lütfen bu mesajýmý
ulaþtýr. Bunu bütün dünyaya
anlat."
Bundan sonrasýný da Arthur Ford
þöyle naklediyor:
"Mesaj gerçekten de tüm dünyaya
iletildi. Bütün dünya gazeteleri buna
yer verdiler. Ama Houdini'nin, fýrtýna
kopacaðý þeklindeki kehaneti de doðru
çýktý. Ýftiralara kimin baþladýðýný tesbit
etmek güç ama olumsuz söylentiler ve
iddialar gitgide büyüyerek yayýldý.
SEVGÝ DÜNYASI
21
Bilim Eliyle Telekinezi
19. yy sonlarý ve 20. yy baþlarýnda,
bir "inanç" konusu olan "telepati", günümüz bilimadamlarý tarafýndan laboratuvarlarda inceleniyor ve varlýðý belgeleniyor. Bilim adamlarý "düþünce
nakli" olayýnýn ispatýndan da öte; çalýþmalarýyla felçlilerin, ALS ve Alzheimer
hastalarýnýn durumlarýný, düþünce naklini kullanarak iyileþtirmeyi hedefliyorlar. Ýlk baþarýlar, 1980 lerde bulnan,
ses dalgalarýný zarar görmüþ duyma
organýna hiç uðramadan doðrudan
iþitme sinirine ulaþtýran Cochlea
implantý. Görmeyenlerin kullanacaðý
yapay retinalar üzerinde de çalýþýlýyor.
Mesajýn yalan olduðu, Mrs.
Houdini'nin parolayý parayla sattýðý
söylendi, yazýldý, basýldý. Oysa kendisinin para sorunlarý yoktu. Ayrýca ben
parolayý satýn almýþ olsaydým, þifreleri
daha basit hale getirir ve o kadar uðraþmazdým, çünkü matematikle aram yoktur. Mrs. Houdini'nin ve celselerde
bulunan Scientific American temsilcilerinin, olayýn doðruluðuna dair
yeminli yazýlý beyanlarý da yayýnlandý.
Ama anlaþýlan Houdini'nin yaþarken
yaratmýþ olduðu, spiritüalizme ve ölüm
sonrasý yaþama savaþ açan kiþi imajý,
kafalarda o kadar kuvvetliydi ki, öbür
âlemden mesaj veren inançlý bir
Houdini'yi kimse dinlemek istemiyordu. "Ýnan!" talebi de, anlaþýlan birçok
kere olduðu gibi, materyalist
yüzyýlýmýzýn bir çok sakini için, çekilmez bir dayatma idi."
Bu gereçler, beynin dýþýnda faaliyet
gösteriyorlar ama araþtrmacýlar doðrudan beyne yerleþtirilecek Nöroimplantlar üzerinde de çalýþýyorlar. Kol veya
bacaðý kesilmiþ veya felçli insanlarýn,
düþüncelerle hareket ettirebilecekleri
yapay organlar geliþtiriyorlar. Burada
kilit nokta, düþüncelerle bu maddi
organlarýn, yani maddenin nasýl hareket
ettirilebileceði ki, bu da telekinezinin ta
kendisi. Bunun için de EEG (Elektroensefalografi) ve MRT (Magnetrezonanstomografi) metodlarýyla, önce
beyin dalgalarýný ölçüyorlar.
Pittsburgh Üniversitesi'nden Andrew
Schwartz ve grubu, geçtiðimiz sene,
boynundan aþaðýsý felçli bir kadýn hastanýn beynindeki hareket merkezine,
200 kadar mini elektrod baðladýlar.
Öðrenme yeteneði olan algoritmalar,
beyinden çýkan teþvik niteliðindeki dal-
22
SEVGÝ DÜNYASI
dokusunu ve ýsýsýný da
duyurabilmek üzerinde
çalýþýyorlar.
Fare Usulü Telepati
galarý, hareket emri haline çevirerek,
yapay bir kola ilettiler. Bu sayede felçli
kadýn bu kolla, bazý hareketleri, aynen
saðlýklý bir insan gibi yapabildi ve en
fazla da, 13 seneden beri ilk defa bir
çikolata parçasýný kendi kendine yiyebildiðine sevindi. Yalnýz bu yapay
kolda iletiþim tek yönde oluyordu, yani
kiþi düþüncesiyle kolu hareket ettirebiliyor ama yapay elin deðdiði þeylerin
özellikleri, örneðin çikolatanýn
kaðýdýnýn izlenimi veya kakaonun
yapýþkanlýðý gibi þeyler, beyne
iletilemiyordu.
Nihayet bu senenin (2014) Þubat
ayýnda, Lozan Teknik Yüksek
Okulu'nda (EPFL) araþtýrmacýlar, kendisini taþýyan kiþiye his iletebilen bir
yapay el ürettiler. Bunu ilk defa
deneyen ve bir kazada kolunu yitirmiþ
olan Danimarkalý Dennis Aabo
Sorensen, duygularýný þöyle ifade
ediyor: "Dokuz senedir hissedemediðim þeyleri hissedebildim." Sorensen
dokunduðu þeylerin sert, yumuþak,
yuvarlak veya köþeli olduðunu duyabiliyordu. Araþtýrmacýlar halen, eþyanýn
North Carolina'daki
Duke Üniversitesi
Nörobiyologlarýndan
Miguel Nicolelis ve
takýmý, geçtiðimiz sene
iki farenin beynini birbiriyle iletiþim haline geçirmeyi
baþardýlar. Üstelik farelerden biri North
Carolina'da, diðeri ise Brezilya'da idiler. Farelere daha önce, iki manivelayý
(kolu) hareket ettirmek öðretildi. Bu iki
maviveladan hangisinin üzerinde ýþýk
yanýyorsa, fare onu hareket
ettirdiðinde, kolun altýndan hayvanýn
içebileceði taze su fýþkýrýyordu.
Böylece fareler, doðru kolu hareket
ettirmeyi öðrendi. Daha sonra her iki
farenin de beyinlerindeki hareket
merkezlerine elektrodlar yerleþtirildi.
Sonunda da internet yoluyla iki fare
arasýnda baðlantý saðlandý.
Brezilya'daki fare üzerinde ýþýk yanan
kolu hareket ettirir ettirmez beyin dalgalarý ölçülerek bilgisayarda elektrik
dürtülerine çevrildi ve North
Carolina'daki farenin beynine gönderildi. Ýkinci fare, ýþýðý görmediði halde,
tüm denemelerin yüzde 60 ýndan
fazlasýnda doðru kolu hareket ettirdi.
Bunun üzerine Brezilya'daki fare ödül
olarak suyu içti. Araþtýrmacýlar,
ABD'deki farenin yanlýþ yapmasý
halinde, Brezilya'dakinin beyin dalgalarýnýn daha kuvvetlendiðini tesbit
SEVGÝ DÜNYASI
23
ettiler. Ýki fare, birbirlerinden haberleri
olmadýðý halde, birbirleriyle ortak bir
çalýþmaya giriþmiþlerdi.
algýlanýp, kiþiye özel bir þekilde deðerlendirilip, baþka baþka sinir hücrelerini
veya sinapslarý faaliyete geçirmesi.
Washington Üniversitesi araþtýrmacýlarý ise, iki insan beynini iletiþim
haline getirdiler. EEG yoluyla, birlikte
bir bilgisayar oyunu oynayan iki kiþiden biri, oyundaki düþman uçaklarýný
imha etme görevinde, düþünme iþini
üzerine almýþtý. Birinci kiþi bir topu
ateþlemeyi düþündüðü anda, beyin dalgalarý ölçülerek, ikincinin beyninin
hareket merkezine gönderildi. Sonuçta,
ikinci kiþinin parmaklarý anýnda
harekete geçerek tuþa bastý ve düþman
uçaðý imha edildi. Böylece insanda
telepati örneði gerçekleþtirilmiþ ve
ispatlanmýþ oldu.
Bütün bunlarýn yaný sýra, düþüncelerimizi tüm olarak aktarmak henüz
mümkün deðilse, acaba onlarý bilgisayara kaydetmek ve kendimiz için
muhafaza etmek olabilir mi sorusu,
bugünlerde Avrupa çapýnda 80 deðiþik
yönde yapýlan araþtýrmalarýn
baþlatýldýðý büyük bir projeyi harekete
geçirdi. "Human Brain Project" adý
verilen ve AB tarafýndan da finanse
edilen bu proje, on yýllýk olarak
baþlatýldý ve bir milyar Euro'ya mal
olacak. Bu projenin hedefi, fonksiyonel
bir sanal beyin meydana getirmek.Bu
amaçla çalýþan kuruluþlardan biri olan
Jülich Nöroloji Enstitüsünde Katrin
Amunts ve ekibi, ölü bir insan beynini
7400 ince dilimlere ayýrarak scan
tarayýcýdan geçirdi ve bilgisayarda bir
araya getirdi. "Big Brain" adý verilen
bu modelle dünyada ilk defa, insan
beyninin üç boyutlu bir beyin haritasý
yapýlmýþ oldu.
Araþtýrmacýlar, otomatik bir parmak
hareketiyle, çetrefil düþüncelerin
iletilmesi arasýnda daðlar kadar fark
olduðunu biliyor ama günün birinde
insanlarýn, birbirleriyle, yalnýzca
düþünceler vasýtasýyla iletiþimde olabileceði bir dünyayý kurgulamaktan da
geri kalmýyorlar. Karýþýk düþünce silsilesinin iletilebilmesi için beyindeki
100 milyar sinir hücresinin ve 100
milyon kadar sinapsýn baðlantýlanmasý
gerek ki, bugünün ilmiyle bunun henüz
olanaksýz olduðu düþünülmekte.
Bunun dýþýnda, ayni gibi görünmekle
birlikte, mikroskopik düzeyde incelendiðinde, her insanýn beyninin farklý
olduðu da gözönüne alýnýrsa, zorluðun
derecesi artmakta. Baþka daha büyük
bir zorluk da, dýþ olay ve etkenlerin,
her insan tarafýndan baþka türlü
Bellek Bankasý ve Avatar
Bilim adamlarý bütün bu çalýþmalarýn, iþin daha baþlangýcý olduðunun farkýndalar ve tüm beynin çalýþma
mekanizmasýnýn anlaþýlarak aktarýlmasý
için daha çok uzun bir yol gerektiðini
biliyorlar ama amaçlarý, günün birinde
örneðin, Alzheimer hastalarýna veya
beyinleri zedelenmiþ kiþilere, belleklerinin küçük bir kýsmýný geri verebilmek; "Ocak nasýl çalýþýyordu?"
24
"Ýlaçlarým nerede?" gibi basit sorularýn
cevaplarýný onlarýn hizmetine sunabilmek.
Belki de yakýn bir gelecekte, tüm
anýlarýmýzý bir bilgisayara kaydetmek
mümkün olacaktýr. ABD'deki Medical
Institute nöroloji bilginleri Ken Hayworth ve Howard Hughes, beynimizin
bütün baðlantýlarýnýn, ölümden hemen
sonra okunabileceði ve bilgisayarda
yeniden inþa edebileceði bir zamanýn
hayalini kuruyorlar. Bunun aþaðý yukarý 100 yýl sonra gerçekleþebileceðini ve
herkes için satýn alýnabilir bir þey olacaðýný söyleyen bu bilim adamlarý, bilgisayarda kaydedilen beynimizin daha
sonra bir "Avatar" a nakledilebileceðini
ve bu sayede, baþka bir yapay bedende
yaþamaya devam edebileceðimizi ifade
ederek þöyle diyorlar:
"Bir düþünün, tekrar gözlerinizi
açýyorsunuz, biraz sersemlemiþ halde
anýlarýnýzý yokluyorsunuz. Bedeniniz
biraz acayip ama siz yine sizsiniz.
SEVGÝ DÜNYASI
Anýlarýnýz, tecrübeleriniz ve yetenekleriniz, hepsi yerinde."
"Avatar" filmini görmüþ olanlarýnýz
hatýrlayacaklardýr. Bu Science Fiction
(bilim kurgu) filminde, insanlar kiþiliklerini ve düþüncelerini, yapay bedenlere ýþýnlýyabiliyorlardý. Görülüyor ki,
günümüz bilginlerinin bazýlarýnýn hayallerini süsleyen de, böyle bir bilgi.
Yani, ölümsüzlük düþüncesi insanlarý
terk etmiyor. Maddi bedenin ölümünü
kabul ediyor ama insaný, o insan yapan
diðer öðelerin ölmesini kabul edemedikleri için- çünkü gerçeði içlerinde
hissediyorlar- onu kopya ederek veya
kaydederek yapay bir baþka bedene
aktarma yolunu arýyorlar.
Oysa gerçek çok daha yakýnda ve çok
daha mantýklý: Beden ölür, ruh ölmez.
Bütün bu araþtýrmalarýn bilim
adamlarýnýn önüne çýkaracaðý sonuç da,
bundan baþka bir þey olmayacaktýr.
Eninde sonunda.
Alýntýlar:
PM Bilim
Dergisi
"Es gibt ein
Leben nach
dem Tod"
(Ölümden
Sonra Bir
Yaþam Vardýr)
Arthur Ford
SEVGÝ DÜNYASI
25
Günyüzüne
Hasret Gidenler
Nadide Kýlýç
S
oma Madencilik'in, Manisa'nýn
Soma Ýlçesindeki madencilik
faaliyetlerini kamulaþtýrma kararý
24 Temmuz 2014 günlü Resmi Gazete'de
ilan edildi. Bu kararýn 11 Haziran, 2014
tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlýðý'nýn talebi üzerine alýndý
(DHA'nýn haberi).
301 madencinin iþ kazasý sonunda ölümünün üstünden tam 2 ay 10 gün geçti…
Þimdi kamulaþtýrma talebi gazetelerin
onuncu, on ikinci sayfalarýna düþtü, güncelliði kalmadý. Belleklerimizde de unutkanlýðýn gölgesine saklandý kaldý. Þimdi gönüllerimizde baþka olay çaresizlikle katlandý,
derinleþti... Gönüllerdeki yarýklar teselliler
ile sývanamayacak kadar büyüdü.
Keþkelerin içine düþtü, madencilerin dul
kadýnlarý ve yetimleþen çocuklarý; birlikte
paylaþacaklarý hayalleri planlarý vardý;
-"Gelecek yaza gitsek!"
-"Seneye olmaz mý? Tabii ki olur...deðil
mi?"
26
-"Okulunu bitirdiðin zaman alýrýz tabletini... Sen bisikletten vaz mý geçtin?"
-"Yok, bisikletim olsa da... Seninle ne
zaman bineceðiz? Sen gündüz hep iþtesin.
Sensiz binemem baba!"
-"Ýzinde... Balýk bile tutarýz. Bu da benimki oðul."
-"Balýðý boþver babasý. Bizi Manisa'ya
götür. Ailecek mesir macunu kapalým, Mesir
Bayramýnda. "
-"Ýnþallah haným, kýsmetse."
"KISMETSE... ÝNÞALLAH"... Madencilerin, daima çocuklarýndan önce kendilerini
avuttuklarý masalsý sözcüklerdi. Ýçine kök
salan tedirginliðin, korkunun daðýlmasý,
gelecek umudunu büyütmesi için bir dua.
Madencilerin makûs kaderinin geç bir
zamana tehir edilmesinin duasý.
Her sabah gurbete gönderir gibi
vedalaþarak iþe yolcu ederlerdi; çocuklarý,
kadýnlarý... hattâ analarý babalarý... Çünkü
madenci her sabah, iþine giderken onlarýn
içten dileklerine, dualarýna bastona dayanýr
gibi yaslanýp, azýðýna umudunu katýk ederdi. Her akþam, galeride kömüre salladýðý
son kazma, iþçileri yukarý çeken iptidai
asansörün sesi, ailesine kavuþma müjdesi
gibi gelirdi madenciye.
"Son kazma hamlesi, asansör halatýnýn
gacýrtýsý"ný Madalyalý'dan duymuþtu.
Madalyalý'nýn sesi gibi geçmiþten kulaklarýmda çýnlayan bir benzetmeydi.
Madalyalý ismini mahallenin kadýnlarý takmýþtý. Bu lakabý kolundan hiç çýkarmadýðý,
kenarlarý sarý altýndan, kayýþý da altýn gibi
parlayan metalik renkli kocaman bir erkek
saatinden dolayý vermiþlerdi (takmýþlardý).
SEVGÝ DÜNYASI
Madalyalý, ellerini baðrýnda kavuþturur,
konuþmalara pek az katýlýrdý... Yüzü hep
düþünceli, hüzünlüydü. Bir gün "Madalyalý
lakabý" onun da kulaðýna gitmiþti. O kýzacaðýna herkesin içinde katýla katýla gülmüþtü. Belki de hayatýnda ilk defa bu denli
neþeliydi ki yine katýla katýla aðlamaya
baþlamýþtý. Aðladý, aðladý sustu... Sonra
konuþmaya kolundaki saatten baþladý. Ona
kocasý kendi saatini yüzgörümlüðü niyetine
vermiþti. Bir anlamda niþan yüzüðüydü.
Kocasý Amasya'nýn ÇELTEK havzasýndaki
kömür ocaklarýnda çalýþan bir madenciydi...
ama ailesinin de geçimini o saðlýyordu,
köyüne (ana babasýna) de para gönderiyordu. Bu nedenle kocasýyla, haftada bir gün
görüþebiliyorlardý. Çünkü çok çalýþýyordu,
fazla mesaiye kalýyordu. Çeltek'e yakýn
olduðu için bizim ilçeye (Vezirköprü'ye)
taþýnmýþlardý. Evine geleceði günler, asansörün gýcýrtýsý, karýsýnýn türküleri gibi
naðmeli geliyordu madenciye.
Bir gün, bir haberci geldi evlerine.
Madalyalý acý acý haykýrarak koþturdu.
Grizu'dan zor kurtarýlmýþtý kocasý... ama her
tarafýnda kýrýklar, ezikler vardý. Ýç kanama
riski taþýyordu... Merzifon Devlet
Hastanesi'ne kaldýrmýþlardý.
Ýlk Yaþar Kemal'in Ýnce Mehmed'den
öðrenmiþtim madeni… Kara Elmas diye
bahsediyordu kömürden… Zonguldak'taki
kömür ocaklarýndan bahis vardý. Evlenmek
için gerekli parayý biriktirmekti Ýnce
Mehmed'in niyeti… Kömür ocaklarýnda
çalýþmak, sýla çekmek kaderi kurtuluþuydu.
Köyündeki yavuklusunun baþlýk parasýydý.
O zamanlar kömür, geçim derdi çekenlerin
umudu müjdesiydi.. Bolluk ve bereketin
SEVGÝ DÜNYASI
27
çaresi, kaynaðýydý. Ülke içinde Zonguldak
Ereðlisi'ne giderek çoðalan bir göç furyasý
baþlamýþtý. Zonguldak'la kalmamýþ, kömür
ocaklarý ülkenin çeþitli yerlerine de açýlmýþtý... Yeraltýnda ekmek kapýsý aralanmýþtý
insanlara… kara elmas yokluðun yoksulluðun umudu olmuþtu… büyüyen çocuklarýnýn da eðitim harcý… yani istikbali. Týpký o
zamanlar Ýngiltere'de madene inen iþçiler
gibi amaçlarý da aynýydý. Richard Lewellyn'in "Vadim O Kadar Yeþildi ki" kitabýnda
da, yeraltýndaki kömürün karasý, yer üstündeki gönüllerin yeþilliðini korumak; yaþamý
yemyeþil vadiler gibi kolay ve bereketli kýlmak için elzemdi. Dünya'nýn her yanýnda
madencinin amacý korkusu aynýydý.
Ýþletmeleri, milli þirketler yabancý ortaklarýyla birlikte yürütülmüþtü. Malum nedenler yüzünden meclis (II. Meþrutiyet
Zamaný) etkin tavýr alamamýþtý.
Kömür yaþamýmýza, sanayinin, fabrikalaþmanýn dünyada yaygýnlaþmasý ile
girmiþtir. 19. yüzyýl baþlarýna kadar donanma, darphane, tersane, fabrika ve limanlarýn, gemilerin çalýþmasý, mükemmel
iþlemesi için en etkin madde kömürdü,
hemen her þey kömürle çalýþýyordu. Ancak
ülke olarak ihtiyaç duyulan kömür, yurt
dýþýndan saðlanýyordu.. 19. yy baþlarýnda II.
Sultan Mahmud, levendlere (deniz eri) taþ
kömürü örnekleri verip, köylerde araþtýrma
yapýlmasýný istemiþti. Bu sayede yurt dýþýna
muhtaç kalmayacaktýk. 1822 yýlýnda
Karadeniz'de Zonguldak'taki (Karadeniz
Ereðlisi) Kestaneci Köyünden ilk kara
elmas müjdesi geldi. Ancak gerçek anlamda
önemsenmesi Uzun Mehmet (Ýnce
Mehmed'e ilham olan) adlý bir denizcinin
bulmasý ile olmuþtu.
Ta ki, 1920 yýlýna kadar. Çünkü bu tarihten sonra, 15.10.1940/3867 sayýlý kanun ile
kömür havzalarýnýn millileþmesinin ardýndan Ereðli Kömür Ýþletmesi (EKÝ) ile
Etibank 1957/6874 sayýlý kanunla kurularak
maden ocaklarýnýn çalýþmasý ve sermayesi
düzen ve disiplin altýna alýnmýþtý.
Kömürün araþtýrýlmasýnýn gerçek
amacýnýn (dýþa baðýmlýlýktan kurtulmak)
tersine yabancý þirketlerin eline geçmiþti.
Bu nedenle kimi ocaklar direkt yabancý
þirketlerin elinde idi. 1865 - 1914 arasýnda
devlet kontrolü altýnda görülen Türk
Sermayesinin yanýnda, Ýtalyan, Yunan,
Ermeni, Alman, Belçika, Rus ve Fransýz
Firmalarýna ait yabancý sermayeler de vardý.
Bu durum hem toprak altý zenginliðinin
ülke dýþýna çýkmasý, hem de ucuz iþ gücü
ile yurdun insanýnýn sömürülmesinin
nedeniydi. Bu sistem uzunca bir süre
devam etti.
1.9.1957/6874 sayýlý kanunla Türkiye
Kömür iþletmesi kuruldu. Daha sonra Ýktisadi Devlet Teþekkülü adý altýnda 440 sayýlý
kanunla bölge müdürlükleri de açýldý. Bu
süreç içinde ortaya çýkan önemli bir gerçek,
insan gücü ve iþçi haklarý alanýnda da kendini göstermiþti… Çalýþanlarýn barýnma
sosyal, saðlýk, sportif faaliyetlerle ilgili
tesislerle, iþletme idari binalarýný içeren yer
üstü kuruluþlar oluþturulmuþtu.
Yeraltýndan çýkarýlan (o zaman sadece
kömür madeni) madenin depolanma, transfer iþlemleri ile iþçilerin idari ve özlük iþleri
vb. Her türlü çalýþmalarýn sürdürüldüðü
28
iþletme binalarý ve atölyeleri oluþturulmaktaydý. Sosyal Kuruluþlar:
* Memur, evli iþçiler ve bekâr iþçiler için
barýnma evleri (lojmanlar)
* Elektrik ve makine atölyeleri ile mineroloji ve jeoloji laboratuarlarý
* Ýþçilere nazari ve uygulamalý dersler
için bir eðitim ocaðýný içine alan insan gücü
eðitim merkezi
* Kalkýnma planý ile paralel yürütülen
EKÝ programlarýndaki öngörülen hedeflere
ulaþmak için teknik ve kalifiye eleman
yetiþtirebilmek amacýyla (EKÝ) insan gücü
eðitim merkezinde OCAÐA ÝNTÝBAK
EÐÝTÝMÝ, iþçiler için okuma-yazma, maden
baþçavuþu yetiþtirme, ocak iþi elektrikçiliði,
topoðraf-çýrak tekâmül kurslarý olmak üzere
27 ayrý branþta eðitim yapýlmaktaydý.
* Bu kurslar önemine göre 2 ay veya iki
yýl süre olabiliyordu.
* 1967 yýlýna kadar 19.046 kiþi çeþitli
kurslara tabi tutulmuþtu..
* Zonguldak kömür havzasýnda 10 okul,
2 hastane, 2 dispanser vardý. (*)
Bu çalýþmalarýn ve hizmetlerin büyük
bölümü, Cumhuriyetin ilk yýllarýna rastlamaktaydý. 1. dünya savaþýndan sonra, iktisadi baðýmsýzlýðýn, sýnai kalkýnmanýn ve
yaygýn-örgün eðitim hamlelerinin eseriydi.
Bütün bu çalýþmalarýn semeresi alýnmýþ,
madende kalifiye iþçiler branþlaþarak,
iþlerin de baþarýlý olmuþlardý. Yine de, yer
altýnda çalýþmakta risk de vardý... Riskin
adý; Grizu patlamasýydý o zamanlar..
O zamanlar geçmiþte kaldý... geçmiþ
bizde her zaman masmavi gökyüzünde parlayan beyaz bulutlar gibi bizi sarýp sarmala-
SEVGÝ DÜNYASI
maz mý?... içinde yaþarken fark edemediðimiz, sýkýldýðýmýz pek çok þey, anýlarýmýza
yerleþince güzelleþir, baþka bir anlam
kazanýr, bizdeki etkisi deðiþir. Geçmiþimizi
paylaþýrken; neþeli olur, hafifleriz, mutluluk
içinde yaþarýz. Çünkü anýlarýmýz özneldir...
anýlar zamanýn da etkisi altýndadýr. Zaman
sýkýntýlý duygularý hafifletir, iyileþtirir.
Hâlbuki yaþanýlan gerçekler deðiþmez,
yýllar geçse de ayný kalýr. Ýþte maden
göçükleri, grizu patlamalarýnda bu hayattan
koparýlýrcasýna ölen madencilerle geride
býraktýklarý eþleri, çocuklarý, annebabalarýnýn dramý gerçek... hem de hiç
silinmeyecek yorumlanamayacak gerçek..
Türkiye Ýstatistik Kurumu'nun araþtýrmalarýna göre; Türkiye'de 1941-2012 yýlýndan beri grizu patlamasý, yangýn, galerilerdeki göçükler gibi nedenlerden dolayý 100
binden fazla iþçi yaralanýrken, 3 binden
fazla iþçi de hayatýný kaybetmiþtir. Ancak,
2013 yýlýnýn ilk yarýsýnda Ýstanbul Ýþçi
Saðlýðý ve Ýþ Güvenliði Meclisinin, iþ
kazalarý sonunda 448 iþçinin öldüðünü,
Haziran 2013 ayý, Ýþ Cinayetleri Raporu
baþlýðý altýnda yayýnladý. Ýþin en acý yaný ise
içlerinden 5 iþçinin henüz çocuk yaþta
olduðunun belirtilmesi. (Üstelik 16 yaþýndan küçük olanlarýn, çýraklýk yapamayacaðý, yapýlamayacaðý kuralý var. Yani
çalýþtýrýlamaz. Mevsimlik iþlerde bile)
Esasta ekonomik kaygýlarla kurulan
biraraya gelen Avrupa Topluluðu bizim için
amaçtan ziyade araç olmalý. Çünkü biz
kendi kültürümüze tarihsel geçmiþimizden
getirdiðimiz bilgi birikimimizi gözardý
etmeden kendi noksanlarýmýzý görebilir,
(*) Türkiye Kömür Ýþletmeleri tarihi ve süreci ile ilgili bilgiler TÜRK ASÝKLOPEDÝSÝ 22. cilt/Sayfa 277/282
SEVGÝ DÜNYASI
yaþadýðýmýz çaðýn þartlarýný özümseyerek,
deðiþen sistemlere paralel çözümleri
kendimiz bulabiliriz. Deðiþmeyen ana
esaslara sadýk kalýp daha mükemmele
yürüyebiliriz.
2014 yýlýna geldiðimizde, bu sayýlar
sadece yeraltý maden kazalarýnda ölen,
öldüðü kesinleþen (hâlâ ulaþýlamayan, hiç
ulaþýlamamýþ) iþçi sayýsý 2013 yýlý toplam
ölüm rakamlarýný aþmýþ gözüküyor. (Bu
yazýyý gözden geçirirken, TV'de 20.11.1014
tarihinde) Ankara'daki bir inþaatta Hüsnü
Allak isimli bir iþçinin, iþ kazasý sonucu
öldüðü haberi verildi.
Bizim için acý olan bu tablodan, bu vahim
durumdan, dumura uðramýþlýktan kurtulmamýz lâzým. Hattâ en baþ hedefimiz bu
olmalý. 1865'li yýllarda baþlayan Madencilik
faaliyetimiz 2014'lü yýllarý yaþarken
geçmiþine yakýþýr bir ilerleme kaydetmeli
idi... O yýllardaki kazanýmlarýmýzýn üstüne
daha iyiyi daha mükemmeli hedefleyerek,
ileri teknolojik enstrümanlarla donatýlmýþ,
insani bütün þartlarýn hayata geçirildiði
iþinde ehil ekipmanlarla, madenin çýkarýlmasý saðlanabilmeliydi.
Niçin bunlar olmadý, olamadý? Biz 50 yýlý
aþkýn Avrupa Topluluðu'na namzet bir
ülkeyiz. Birinci aþamasýný on yýllar önce
geçmiþ bir devlet deðil miyiz? Kopenhag
Kriterleri üstünde kendimizi uyumlamaya
çalýþýrken ÝLO'nun (Avrupa Topluluðu
Çalýþma Örgütü) esaslarýný kabul edip imzalamadýk mý? Ýmzaladýk. Hâttâ birçok çalýþma sahasýnda çok önemli, doðru, mükemmele yakýn adýmlar attýk. Yani kendimizi
yenilemek, olumsuz þartlarý iyileþtirebilmek
29
için hem gücümüz, hem de imkânýmýz var.
Hiç küçümsenmeyecek, dünyadaki emsalleri ile ayný denklikte üniversitelerimiz var.
Bu okullardan yetiþmiþ, yetiþen teknik alanda yenilikler getirebilecek, yetkinlikte
mühendisler var. Bu okullardan Ankara
Ortadoðu Teknik Üniversitesi, Ýstanbul
Teknik Üniversitesini örnek verebiliriz. Asýl
olan; köklü iyileþmeyi, doðru adýmlarý
atmayý amaçlayabilmemizde.
Ben bu alanda, ülke içinde yaþayan ayný
havayý soluyan herkese, hepimize iþ
düþtüðü... hepimizin sorumlu olduðuna
inanýyorum. Bizim için, çaðýn teknolojik
nimetleri kolaylýk saðlamakta zaten... Ýyi
fikirler, televizyonla, gazete ile internet ile
doðru merciilere ulaþtýrýlabilir. Bütün fikirler birleþince çözüm daha kolaylaþýr,
badireler çabuk atlatýlýr diye düþünüyorum.
Maden sektöründeki iþçi kazalarýnýn
birçok farklý sebebi var. Sebeplerini baþka
bir yazýya býrakarak, yazýmý, Atatürk'ün
1937 Balkan Paktý (Ankara'da) açýlýþ
konuþmasýyla bitirmek istiyorum:
"Tüm dünya tek bir vücud ve uluslar da
onun organlarý olarak düþünülmelidir. Hiç
bir zaman, "Dünyanýn uzak köþelerindeki
sorunlara aldýrmam" dememiz mümkün
deðildir. Tersine, bu sorunlar bizim ilgi
odaðýmýz olmalýdýr. Yeryüzünün her
parçasýnda sefaletin yerini refah almalýdýr.
Böyle bir dünyanýn yurttaþlarý hasetten,
nefretten ve hýrstan özgür olacaktýr."
Kurallar nizamlara, nizamlara bozulmayan esaslara baðlanmalýdýr. Bunu yapabiliriz.
30
SEVGÝ DÜNYASI
GDO'nun Yararlarý ve
Zararlarý Nelerdir?
Derleyen Þule Kayserilioðlu
D
ünya geliþiyor, insanlar deðiþiyor, nüfus yükseliyor, talepler
artýyor. Dünyadaki var olan
gýdalarýn kaynaklarý insanlarýn tüketim
hýzýna yetiþemiyor. Bu yüzden bu nüfus
artýþýna karþýlýk biyoteknolojik çalýþmalarla verim artýþý saðlanmaya
çalýþýyor. Elde edilen ürünlerden daha
fazla üretilmeye çalýþýlýyor.
Bugün Amerika, Kanada, Arjantin,
Avustralya, Çin ve Güney Afrika baþta
olmak üzere bir çok dünya ülkesinde
gen aktarýmý yapýlmýþ tarým bitkileri
(soya, pamuk, mýsýr) üretiliyor ve
ekonomik sebeplerden dolayý da kullaným alanlarý her geçen gün artýyor.
Nedir Bu GDO ve Nasýl Elde Edilir?
Bilimadamlarý 25 yýl önce, genleri
DNA'dan ayýrarak baþka bir canlýya
yerleþtirebilceklerini keþfettiler. Bir
canlýdaki genetik özelliklerin kopyalanarak, bu özellikleri taþýmayan bir canlýya aktarýlmasý sonucunda üretilen
yeni canlýya Genetiði Deðiþtirilmiþ
Organizma (GDO) deniyor. Genetiði
deðiþtirilmiþ organizma (GDO, GMO)
bir organizmadan diðerine DNA
aktarýmýný yahut, bir organizmaya ait
DNA'nýn biyoteknolojik olarak deðiþtirilmesi anlamýna geliyor. Genetik bilgiler hücrede DNA ve RNA'da bulunur.
Organizmadaki herhangi bir iþlev ya da
SEVGÝ DÜNYASI
bir fenotip özellik genetik olarak
deðiþtirilebilir ya da genetiði deðiþtirilmiþ bir organizmada devamlýlýðý
saðlanabilir. Fiziksel, kimyasal veya
biyolojik engellerin her biri ya da
tamamý için insan ve çevre lehine bir
çok özellikler de katýlabilir. Örneðin;
Antartika'daki bir balýðýn soðuða direnç
geni, bir çileðe aktarýldýðýnda soðuða
daha dayanýklý bir çilek elde edilmiþ
olur. Genetik yapýsý deðiþtirilerek mýsýr
kurtlarýna karþý toksin üreten bir bakteri genine sahip mýsýr, patates böceklerine karþý toksin üreten bir gene sahip
patates üretebilir ve böylece kaliteli
niþasta elde edilebilir.
GDO 'nun elde edilebilmesi için
öncelikle bir hücreden bahsedilen
genin elde edilmesi gerekir. Genom'dan
DNA segmentlerinin koparýlmasýnda
“restriksiyon endonükleaz” denilen
çeþitli enzimler kullanýlýr. Daha sonra
bu gen, seçilmiþ bir organizmada
çoðaltýlýr. Genin bir diðer genomda (*)
DNA iplikçiðine eklenmesinde DNAligaz enzimlerinden yararlanýlýr ve bu
iþlem sýrasýnda vektörler kullanýlýr.
Vektör (**) hücreye baðlanýr ve yeni
geni DNA iplikçiðine ekler. Organizma
artýk bu yeni geni üretmeye baþlar ve
karþýlýðý olan proteini sentezler.
31
madýðý ve açlýða asla çözüm oluþturmadýðýný açýk olarak ifade eder. Zaten
mevcut GDO'larýn hiçbirisi verim
artýþýný amaçlamamaktadýr. Hedef
sadece ot ilaçlarýna direnç saðlamak
veya yabancý böcekleri zehirlemektir.
Peki öyleyse GDO'lar niye var?
Tohum üreten dev küresel þirketler
ayný zamanda zirai ilaç da üretirler.
Bu þirketler üretip patentini aldýklarý
genetiði deðiþtirilmiþ tohumlarý yaygýnlaþtýrarak kimyasal ilaç satýþlarýný da
arttýrmayý hedeflerler. Böylece üreticiler gitgide daha fazla kendilerine
baðýmlý hale gelirler. GDO'larýn dayattýðý endüstriyel tarým yöntemlerinden
sadece devasa tarým þirketleri kazanç
saðlarken, üreticiler, tüketiciler ve doða
büyük zarar görür.
GDO'nun Yararlarý Nelerdir?
Gen aktarýmý sayesinde besinler daha
cazip ve kaliteli hale getirilebilir ve
daha çok ürün alýnabilir. Ayrýca, bu
organizmalar bazý hastalýklara karþý
daha dirençli kýlýnarak, verim artýþý
yoluyla dünyada açlýkla mücadele
edilebilir. Meyvelerin olgunlaþma süreci deðiþtirilebilir, besin öðeleri zenginleþtirilebilir, depolama ve raf ömrü uzatýlabilir, besinlerin tatlarý arttýrýlabilir.
GDO'lar Açlýða Çare midir?
Hayýr! Birleþmiþ Milletler ve Dünya
Bankasý'nýn öncülüðünde 300 bilim
insaný tarafýndan hazýrlanan ve
Türkiye'nin de imzaladýðý Dünya Tarým
Raporu, GDO'larýn verim artýþý saðla-
Biyoteknolojik çalýþmalar sonucunda
hayvanlar da ekonomik olarak üretime
dahil edilebilir. Hattâ bu doðrultuda,
deðiþik balýk türlerine farklý hastalýklara karþý dayanýklýlýk genleri aktarýlabilmiþ, hormon kodlayan genlerin klon-
(*) Genom: DNA’da kayýtlý genetik bilgilerin tamamý
(**) Vektör: Mikro organizmalarý bünyesinde barýndýran, taþýyan canlý
32
lanmasý sonucu doðurganlýk, büyüme
hýzý bakýmýndan ideal hayvanlar elde
edilebilmiþtir.
Hekimlik ile ilgili alanlarda da
GDO'lardan yararlanýlabilir. Örneðin
bazý organizmalar; tripsin ve benzeri
ürünleri (insulin gibi) yapmak ve aðýzdan alýnan aþýlar, antikorlar ve
endüstride kullanýlan enzimler üretmek
veya sanayide farklý amaçlý kullanýma
yönelik ürünler elde etmek üzere yönlendirilebilir.
GDO'nun Zararlarý Nelerdir?
Bu bahsedilen özelliklerin, insanlýða
saðladýðý yararlar açýsýndan bir mucize
olarak görülen gen aktarýmlý ürünler
kamuoyu tarafýndan oldukça sert tepkiler de almýþtýr. Özellikle sivil toplum
kuruluþlarýnýn bilgilendirmeleri ve
halký uyarma adýna yürüttüðü çalýþmalar sayesinde bir çok tepki alýnmasýný saðlamýþtýr. Bu sayede bazý
ülkeler -Tayland ve Yeni Zelanda gibibu ürünlerin ülkeye giriþ çýkýþlarýna
yasak getirmiþlerdir.
GDO kendine ait olmayan, baþka bir
özelliðe ait ürün üretir. Bu ürün çeþitli
hormonlar vb. olabilir. Bu yüzden onu
tüketen veya o organizma ile etkileþimde olan canlýlarý ve çevreye olumsuz etkiler de yayabilir. Örneðin;
GDO'lu bir patatesin farelerde zehir
özelliði göstererek, onlarýn baðýþýklýk
sistemini bozduðu görülmüþtür.
Yine benzer þekilde, örneðin; fýndýk
SEVGÝ DÜNYASI
üzerinden alýnan bir genin, baþka bir
ürüne aktarýldýðýnda, o ürünün fýndýða
ait özellikleri üretmeye baþlar. Ürünü
tüketen kiþinin fýndýða karþý herhangi
bir alerjisi var ise, tüketildiði anda o
kiþi için tehlike arz edecektir.Dünyada
yaþayan tüm canlýlar belirli bir ekosistem içerisindedir ve tüm canlýlarýn
yaþamlarý zincirleme reaksiyonlarla
birbirlerine baðlýdýr. Bundan dolayý
tarýmda yaratýlan tahribat veya yapýlan
bir deðiþiklik sadece bitkileri deðil,
onlarla etkileþim içerisinde olan; hayvanlarý, insanlarý, havayý, suyu kýsaca
tüm doðayý etkilemektedir.
GDO'larý üreten genetik mühendisleri
canlýlara lego muamelesi yaparlar.
Rahatlýkla bir parçanýn çýkartýlabileceðini veya bir baþkasýnýn takýlabileceðini düþünürler. Oysa canlýlarýn
yapýsý yap-boz gibi deðildir. Canlýnýn
bütünlüðü on milyonlarca yýllýk
geliþimin sonucunda çok hassas bir
denge ile oluþmuþtur. Canlýlara yap-boz
muamelesi yapmak o canlýnýn bütünlüðünü, bu hassas dengeyi bozar. GDO,
dünyamýz ve canlýlar üzerinde yapýlan
tehlikeli bir deneydir.
GDO'nun Saðlýða Zararlarý:
* GDO'lar öldürücü alerjilere neden
olabilir.
* GDO'lu yemler, hayvanlarda
antibiyotik direncini artýrýr, antibiyotiklerin etkisini azaltýr.
* Çoðu GDO'nun içerdiði böcek
öldüren toksinlere hamile kadýnlarýn
kanýnda ve fetusunda raslandý.
SEVGÝ DÜNYASI
* Ýtalya'da yapýlan bir bilimsel
araþtýrmada marketlerden alýnan her 4
sütten 1'inde GDO geni parçalarýna
rastlandý.
* GDOlarýn salgýladýðý böcek
zehirinin tamamýnýn insan sindirim sisteminde parçalanmadýðý ortaya çýktý.
* GDO ekim tarlalarýnda kullanýlan
yabani ot ilaçlarý, memeliler için toksik
etki ve insanlarda hormonal dengeyi
bozma riski taþýyor.
GDO'nun Çevreye Zararlarý:
* GDO üretimi, süper dayanýklý
böcek ve yabani bitki türleri yaratýr. Bu
türlerin varlýðý ekosisteme ve tarýma
büyük tehdit oluþturur.
* GDO'lar tozlaþma yoluyla doðal
türlere bulaþarak biyoçeþitliliðe zarar
verir.
* Zehir salgýlayan GDO'lar, kelebekler gibi zararsýz canlýlarýn ölümüne
neden olur.
* Zehir salgýlayan GDO'lar zehirlerini köklerinden topraða geçirirler.
Zaman içerisinde bu zehirlerin birikimi
çevre için tehlike içerir.
GDO'lu Ürünler Nelerdir?
Dünya üzerinde bir çok genetiði ile
oynanmýþ ürün bulunmaktadýr. Mýsýr,
domates, patates, pirinç, soya, buðday,
kabak, bal kabaðý, ayçiçeði, yer fýstýðý,
bazý balýk türleri. Bunlarýn dýþýnda
çalýþmalarýn devam ettiði ürünler: Muz,
ahududu, çilek, kiraz, ananas, biber,
kavun, karpuz, kanola. Mýsýr ve soya,
genleriyle oynanmýþ bitkiler arasýnda
33
ilk sýralarda yer aldýðý için bu bitkilerden üretilen yan ürünlerin kullanýldýðý
bütün ürünler GDO'lu olma riski taþýyor: Mýsýr ve soyadan üretilen yað, un,
niþasta, glikoz þurubu, sakkaroz, fruktoz içeren gýdalar günlük tüketim maddeleri arasýnda yer alýyor.
Örneðin, bisküvi, kraker, pudingler,
bitkisel yaðlar, bebek mamalarý, þekerlemeler, çikolata ve gofretler, hazýr çorbalar, mýsýr ve soyayý yem olarak
tüketen tavuk ve benzeri hayvanlardan
elde edilen gýdalar ve pamuk GDO'lu
olma riski taþýyanlarýn baþýnda geliyor.
Aldýðýnýz ürünün paketinde içindekiler
kýsmýna baktýðýnýz zaman içinde "glukoz þurubu", "soya lesitini", "kanola
yaðý" gibi maddeler yazýyorsa þüphelenebilirsiniz. Ancak içindeki GDO
oraný binde 9'u geçtiði anda etiketlenme zorunluluðu bulunuyor kanun
gereði. Aslýnda ne kadar da hayatýmýzýn
içerisine iþlemiþ deðil mi?
Bizler artýk doðallýktan yoksunuz ve
yoksun olmaya da devam edeceðiz.
Ýnsanlardaki tüketim çýlgýnlýðý artmaya
devam ettiði sürece, ihtiyaçlarý karþýlama adýna bu giriþimler devam edecektir. Özellikle 20. Yüzyýldan itibaren
yetiþen nesil, hangi meyvenin hangi
mevsimde yetiþtiðinden haberi yok.
Hangi sebzenin asýl mevsimi kýþtýr,
bilmiyor. Hepimiz doðallýktan çýkýp
yapaylýða doðru ilerliyoruz. Saðlýklý
beslenme adýna geliþimimiz hep eksi
yönde ilerliyor. Bunlarýn gelecekte ne
tarz saðlýk sorunlarýna sebep olacýðý ise
tam olarak bilinmiyor.
SEVGÝ DÜNYASI
34
Sevgi
Ayýrým Yapmaz
Erol Yurderi
D
ünyamýz, üzerinde yaþayan milyarlarca varlýðý ile birlikte, yeni
bir çaða girmeye hazýrlanýyor.
Bu yeni çaðýn adý "Bilgi ve Sevgi"
çaðýdýr. Yeni çaða geçerken hepimiz,
çeþitli seviyelerde bu deðiþimi meydana getirecek basýnçlar ve dejenerasyon alanlarý ile karþý karþýya bulunmaktayýz. Bizi stres altýnda býrakan,
bu deðiþim operasyonu, ipek böceðinin
kozadan çýkma zamanýnýn gelmiþ
olmasýndan kaynaklanmaktadýr. Ýpek
böceði kýsa bir süre sonra rengârenk
kanatlarýný açmýþ, büyük bir doðallýkla
uçuþmaya baþlayan bir kelebeðe
dönüþecektir. Öyleyse Yeni Çað'a
geçiþte sevgi kavramýnýn ve özellikle
ayrýmsýz sevginin tam mânâsý ile
anlaþýlmasý bizim için büyük önem
taþýmaktadýr.
SEVGÝ DÜNYASI
Sevgi, evrende mevcut olan büyük
güçtür ve hiçbir þeyle sýnýrlý deðildir.
Sevgi, Tanrýsal bir ýþýným gibi bütün
Kozmosu içten ve dýþtan sarmýþ
durumdadýr. Sevginin gerçek kaynaðý
"Birlik Þuur Alaný'dýr."
Birlik Alaný'na göre, her þey bir tek
þeydir. Bizler zaman ve mekânla sýnýrlý
olduðumuz için birliði çokluk halinde
ve göreceli bir þekilde algýlýyoruz. Bu
algýlamalarýmýz baðlý olduðumuz boyutun ve o þuur seviyesinin icabýna uygun
bir þekilde geliþmekte ve deðiþmektedir. Küresellik içinde merkeze doðru
yöneliþimizin bir gereði olarak da bu
oluþum kaçýnýlmazdýr.
Birlik Þuur Alaný, ruhsal merkezlerin
cezbedici gücüdür, sevgi enerjisidir. Bu
ilâhi cezbeye kapýlan varlýklar, Birlik
Þuur Alaný'na dâhil olurlar. Bu cezbedici kozmik güç, Evrensel Çekim
Yasasý'nýn insanlardaki tezahürüdür.
SEVGÝYE KARÞI
GÖSTERÝLEN DÝRENÇLER:
KABUKLARIMIZ
Sevgi enerjisinin bizim bünyemizde
doðal bir þekilde akmasýna ve diðer
insanlara yayýlmasýna engel olan en
önemli neden, çeþitli direnç mekanizmalarýnýn devreye girmesidir. Bu
direnç mekanizmalarýna "kabuklar"
adýný veriyoruz. Kabuklara, her seviyeden çeþitli derecelerdeki baðýmlýlýklarýmýz, tutsaklýklarýmýz da diyebiliriz.
Baðýmlýlýklar ve tutsaklýklar sevginin
ortaya çýkmasýna engel olurlar.
35
Gerçek sevginin ortaya çýkabilmesi
için samimiyet, dürüstlük ve doðallýðýn
o varlýkta belli bir potansiyelin
üzerinde belirmiþ olmasý gerekir. Bu
özelliklerin belirebilmesi için kendi
üzerimizde bir iç çalýþma ve denetim
uygulamamýz gerekir.
Bizler aslýnda dünyada duygulara
hâkim olma ya da kabuklardan kurtulma eðitimi yapýyoruz. Bu ise dogmatizmden, þekilcilikten ve kalýplardan
uzaklaþmaya çalýþmaktýr. Deðiþim ve
deðiþime bireysel katký ancak bu þekilde gerçekleþebilir. Ruhsal sevgiyi
hissedebilmek, ayrýntý dünyasýndan
kurtulmak, berrak bir þuura, dingin bir
iç yapýya ve kalp huzuruna ulaþmak
istiyorsak, kendi kiþisel deðiþimimize
katkýda bulunmalýyýz..
Korku, kýskançlýk, öfke, kin, endiþe,
üzüntü gibi duygu hallerimiz sevgi
enerjisini almamýza engel olur.
Sevgisizliðimiz, insanlarý ve koþullarý
suçlasak da (oysa doðru insan olmak,
doðru insaný bulmaktan daha önemlidir.) beynimizin içindeki kalýplardan
ve dogmatik anlayýþlardan ileri gelir.
Dýþ dünya, arzu ve beklentilerimizle
çalýþtýðýnda duygusal bir kontrole gitmezsek Bütün'e þuurlu olarak katýlamayýz.
Fakat bizler baþýmýza gelen olaylarý,
statümüzü tehdit eder nitelikte
algýladýðýmýz için insanlarý sevemiyoruz. Sevmek ve sevilmek, Bütün'e ulaþmak, Birlik Alaný'na girmek istiyorsak
statükocu olmamalý, üstün olma
36
hevesinden vazgeçmeli ve her türlü
baðýmlýlýktan kurtulmalýyýz. Hattâ
sevgimiz bile bir baðýmlýlýk oluþturmamalýdýr. Sevgi: esen rüzgâr, uçan kuþ,
doðan Güneþ gibi beklentisi olmayan,
ayrým yapmayan doðal bir akýþ
olmalýdýr. Sevgiyi yaþamak için
kendimizin ve baþkalarýnýn kabuklarla
kaplý bir beden deðil, ruh varlýðý
olduðumuzu idrak etmeye çalýþmamýz
gerekir.
Yaþam içerisinde duygusal olarak
rahatsýz olduðumuz her olay aslýnda
kabuklarýmýzdan kurtulmamýz içindir.
Kabuklu insan sevemez, çünkü verme,
fedakârlýk yapma esnekliðini gösteremez ve baþkalarýna uyum saðlayýp
ortak sevgi alanlarý kuramaz.
Çevremizdeki herkes ve her olay
insan için birer öðretmendir ve bizleri
küçük benlerimizden kurtarýp, Büyük
Ben'e ya da Bütün'e ulaþtýrmayý
amaçlamaktadýr. Günlük yaþamda
meydana gelen ani terslikler ve oluþan
gerilim alanlarý bize esneklik kazandýrmak içindir.
Duygular, heyecanlar, duygusal
hazlar çok hoþ da olsalar, mutluluk için
onlara baðýmlýysak, haz faktörü de
devrede olmadýðý zaman elimizdeki iþi
bitirmekten, o kiþiyle iliþki kurmaktan
acizsek, bizi asla mutlu edemezler.
Duygularýn peþinde koþarken bazen
engellenir, bazen de amaca ulaþýrýz ve
þimdi'nin ve bu anýn akýþýna uyum
saðlamýþ olur muyuz? Çünkü bizler bir
SEVGÝ DÜNYASI
televizyon ekranýnda olduðu gibi öz
þuurumuzda olup bitenleri bir ekrandan
seyreden seyircilerden ibaretiz.
Eðer kendi üzerimizde çalýþma yapmayý arzu ediyorsak, sarsýcý bir olay
karþýsýnda kendimize þu sorularý sorabiliriz:
- Þu anda hangi belirli duyguyu daha
çok hissediyorum?. Endiþeli, kýzgýn,
rahatsýz, sýkýntýlý, yalnýz, çekingen,
sinirli, engellenmiþ, üzgün, býkkýn,
kafasý karýþýk, düþ kýrýklýðýna uðramýþ,
kederli, korkmuþ, huzursuz, öfkeli,
kýskanç, suçlu, gergin, utanmýþ, vs.
Halimizi iyi saptamak için çeþitli
þekillerde sorularla devam edebiliriz.
- Egom þu anda hangi maskeleri kullanýyor?
- Kendi tepkimi deðiþtirme iþiyle
uðraþmak yerine dýþ dünyada kimleri
suçluyorum?
- Kendimle ilgili neyi reddediyorum?
- Bu alýnganlýklarý nereye kadar
sürdürebileceðim?
- Kendimi sürekli olarak diðer insanlardan ayrý ve üstün mü hissediyorum?
Bu sorularý dilediðimiz kadar artýrabiliriz. Ýçinde bulunduðumuz hâli teþhis
ettikten sonra da yeni bir olayda tekrarlamama kararý alýp, baþka seferlerde
kendimizi denetleyip denetleyemediðimizi kontrol edebiliriz. Yalnýz kendimize duyduðumuz saygý ve güven duygularýný yitirmemek ve soðukkanlýlýðý
koruyabilmek içsel çalýþmalarda sanýldýðýndan daha büyük bir önem taþýr.
SEVGÝ DÜNYASI
SAF SEVGÝ ya da
VARLIK SEVGÝSÝ NEDÝR?
Saf sevgi, yalýnlýðý ve sadeliði
nedeniyle her türlü alýþ veriþ duygusundan soyutlanmýþ sevgidir. Gücünü
somut deðil, soyut verilerden alýr. Yani
önce astralde baþlar, sonra fiziðe yansýr. Varlýðý özde sevebilmek, fizik plandan deðil, astral plandan baþlar. Böyle
bir sevgide sadece özün sevgisi, yani
varlýk sevgisi vardýr. Diðer bütün düþük
seviyeli, duygusal, karmaþýk ve
bulandýrýlmýþ sevgi türlerinden
süzülerek ortaya çýktýðý için insaný
sadece insan olarak ele almayý gerektirir. Yani derin bir hoþgörü ve anlayýþý
da kapsar. Anlayýþlý olmadan karþýmýzdaki insaný, varlýk olarak olduðu gibi
kabul etmek zorlaþýr.
Bu tür sevgide bir baþka varlýk
sadece hayatýn þimdiliðinin yani þu
anýn bir parçasý olduðu için, beden ve
düþünce farký olsa da özdeki birlik ve
eþitlik için sevilir ki, bu sevgide
Bütünsel Varlýða katýlým
vardýr.
Bütün bu çalýþmalarýn asýl
amacý, insanlara kendi hatalarýný bulma þansýný tanýmak
ve yaþamdaki doðal olaylar
zincirinin nerelerinde
deðiþiklik yapmak isteyebileceklerini onlara hatýrlatmaktýr. Çünkü sevgi ve
huzur, yalnýzca olmak ve
olaný büyük bir doðallýkla
kabullenmekten kaynaklanýr.
37
Eþsiz resimler yapmak, dev binalar
dikmek ya da büyük romanlar yazmak
güzel olabilir ama kendimizin efendisi
olmak, bütünselliðe daha büyük bir
katký olur ve bütüne ayak uydurmak
suretiyle yataðýnda akan minik bir
derenin kaynaðýna ulaþmasý gibi, büyük
denizle uyumlu oluruz.
Bu düþünce sistemi, dünyada
baþkalarý diye bir þey olmadýðýný idrâk
etmemize yardýmcý olur. Sonuçta hepimiz ayný duygularý, ayný kabuklarý,
ayný sevgi ve birlik ihtiyacýný paylaþan
varlýklarýz.
Özdeki ve varoluþtaki eþitliðimiz nedeniyle içimizdeki bu gizli ýþýk, kiþiyi
ayrý ve yalnýz kýlan kabuðumuzun
çeþitli çeperleri tarafýndan bastýrýlmýþ
olabilir. Ama kendimiz dâhil herkesi
uyanma yolunda yürüyen, ayný yolun
yolcularý olarak görmeliyiz. Çünkü
gerçek sevgi ve sevginin ayrýmsýzlaþmasý, kiþisel sýnýrlarýn ortadan kalkmaya baþladýðý noktada ortaya çýkar.
SEVGÝ DÜNYASI
38
Kadýnlarýn Doðal
Liderlik Yetenekleri
Helen E. Fisher
Çeviren: Nelda Bayraktar
K
adýnlar bir gün insanlýðýn
tümüyle yararýna ve hayrýna
biraraya geldiklerinde, bu
yeryüzünün daha önce hiç görmediði
en büyük güç olacaktýr. 19. yüzyýl þairlerinden Matthew Arnold kadýnlarýn
dünyayý deðiþtirebileceðine inananlardandý. Çünkü o bir kâhindi de ayný
zamanda. Tarihin bu kritik zamanýnda,
birçok kiþi liderliðin geleneksel emir
ve kontrol modellerine alternatifler aramakta. Ve buna en güzel alternatiflerden birisi de kadýnlara bahþedilmiþ
olan doðal liderlik yetenekleri.
Aralarýnda bireylerin kiþilik özelliklerinin, düþünüþ ve hissediþ tarzlarýnýn,
deðerlerinin, motivasyonlarýnýn,
çocukluk deneyimlerinin ve kültürel
SEVGÝ DÜNYASI
çevrelerinin de yer aldýðý çok sayýda
farklý etken hem kadýnlarda hem de
erkeklerdeki liderlik performansýna
katkýda bulunur. Bununla birlikte pek
çok bilimsel kanýt, kadýn ve erkeklerin
bazý yönlerden ortalamada birbirlerine
benzemediklerini ortaya koymaktadýr.
Buna hiç þaþýrmadým çünkü milyonlarca yýldýr kadýnlar ve erkekler farklý
yetenekler gerektiren farklý iþlerde ve
görevlerde çalýþtýlar. Doðal seçilim
daha az kabiliyetli olanlarý elerken,
zaman erkek ve kadýn beyinleri arasýndaki farklýlýklarý daha da ortaya çýkardý.
Hiçbir insanýn beyni diðerininkiyle
ayný deðildir. Sayýsýz kültürel kuvvet,
erkek ve kadýnlarýn nasýl düþündüklerini ve nasýl eyleme geçtiklerini etkiler.
Ve her birimiz hem erkeklere hem de
kadýnlara ait olan özelliklerin
karýþýmýyýz aslýnda. Yine de ortalamada, her cinsiyetin kendine göre
yetenekleri vardýr ve her biri kendisine
ait belirgin geçmiþinin yaþayan bir arþividir.
Araþtýrmamda kadýnlarýn erkeklere
göre daha fazla ortaya koyduklarý bazý
yetenekleri tanýmladým ki, bunlar
tümüyle kadýnlarýn beyin yapýsýndan ve
hormonlarýndan kaynaklanýyordu. Bazý
teorisyenler ise bu yeteneklerin kadýnlara liderlik yönünde epeyce bir kuvvet
kazandýrdýðý görüþündeler. Bu yetenekler elbet ki yalnýzca kadýnlara has
deðil, ancak kadýnlar bunlarý erkeklere
nazaran daha fazla ve düzenli biçimde
ortaya koymaktadýrlar.
39
Að Tarzýnda Düþünme:
Kadýnlarýn Baðlamsal Bakýþ Açýsý
Önemli farklardan birisi de kadýn ve
erkeklerin düþünme tarzlarýdýr.
Psikologlar kadýnlarýn düþünmeye
baþladýklarýnda, erkeklere nazaran daha
fazla ayrýntý topladýklarýný söylüyorlar.
Kadýnlar detaylarý daha hýzlý biçimde
bütünleþtiriyorlar ve en ufak bir bilgiyi
bile daha karmaþýk kalýplara göre
düzenleyebiliyorlar. Karar verirken de,
daha fazla sayýda deðiþkeni birbiriyle
tartýyor, daha fazla sayýda seçeneði
gözden geçirebiliyor ve bir soruna
çok daha fazla çözüm seçeneði üretebiliyorlar. Kadýnlar, genelleme yapma,
sentezleme, daha geniþ açýdan, daha
bütüncül ve daha baðlamsal perspektiften bakabilme özelliðine sahipler.
Dolayýsýyla düzlemsel deðil (lineer
deðil) að tarzýnda düþünmeye eðilimliler.
Erkekler ise her seferinde yalnýzca
tek bir þeye odaklanabiliyorlar.
Ellerindeki materyali kompartýmanlara
ayýrýyorlar, bilgiyi daha lineer bir açýdan ele alýyorlar. Bu tarz erkeksi
düþünme modeline ise ben "adým adým
düþünme" diyorum.
Bizler þimdi hem að tarzýnda düþünme hem de adým adým düþünme tarzlarýnýn nasýl ortaya çýktýklarýný yeni
yeni öðreniyoruz. Kadýnlarýn beyninde,
beynin her iki yarýsýný da birbirine
baðlayan sinir kablolarýnýn sayýsý daha
fazla. Erkeklerin beyinleri ise daha
40
fazla kompartýmanlara ayrýlmýþ.
Böylece de bölümler birbirlerinden
baðýmsýz çalýþabiliyorlar. Dahasý testosteron hormonu erkeklerin dikkatini
yoðunlaþtýrmasýna yardýmcý oluyor. Bu
hormonun kadýnlarda daha az olmasý
ise onlarýn daha baðlamsal ve geniþ
açýdan bakmalarýna katkýda bulunuyor
olabilir. Bilim adamlarý bu tarz düþünme süreçlerinin beynin hangi bölgelerinde ortaya çýktýðýný ve bu bölgeleri oluþturan genlerin bazýlarýnýn
cinsiyete göre farklýlýk gösterdiðini de
artýk biliyorlar. Örneðin genlerden biri
kadýnlarýn yüzde ellisinde aktif iken,
erkeklerin tümünde iþlevsiz durabiliyor.
Kadýnlarýn að tarzýnda düþünmeye
meyilli olmalarý muhtemelen milyonlarca yýl evvel atalarý olan diðer kadýnlarýn çocuklarýný yetiþtirirken yapmak
zorunda olduklarý pek çok þeyden doðmuþtur. Buna karþýn, erkeklerin adým
adým düþünmeye meyilli olmalarý, atalarý olan avcý erkeklerin avlarýna konsantre olmalarý gerekliliðinden doðmuþ
olabilir. Her iki düþünme tarzý da
aslýnda hâlâ deðerli ancak günümüzün
hayli karmaþýk piyasasýnda baðlamsal
düþünme tarzý yani kadýnlarýn að
tarzýndaki düþünme modelleri gerçek
bir hazine sayýlmakta. Fortune dergisinin 500 þirketle yaptýðý bir çalýþmada üst düzey yöneticilere kadýnlarýn iþ
hayatýna yaptýklarý en büyük katký
sorulduðunda þöyle yanýtlamýþlardý:
"Kadýnlarýn bakýþ açýlarý çok çeþitli ve
daha az geleneksel."
SEVGÝ DÜNYASI
Kadýnlarýn að tarzýnda düþünme
modelleri onlara doðal bir liderlik
yeteneði de saðlamakta. Bilim
adamlarýna ve iþ analistlerine göre
kadýnlar deðiþken þartlarý daha kolay
tolere edebiliyorlar, ki bu özellik pek
çok konuyu simultane biçimde zihinlerinde tutabilme yetilerinden kaynaklanýyor. Kadýnlar iþ hayatýnýn bu
tartýþmasýz iklimine inanýlmaz derecede
uyum saðlýyorlar.
Bu özellikleri onlara daha fazla sezgi
kazandýrmasýnýn yanýsýra, üretken
olmalarýnda ve belki de sýkça fark
edilmeyen yönetsel kararlarý almalarýnda önemli bir rol üstlenmekte. Bu
zihinsel kapasiteyi psikolog Herbert
Simon þöyle açýklýyor: "Ýnsanlar hisse
senetleri piyasasýný nasýl analiz edeceklerini, bir iþi nasýl yürüteceklerini veya
bir politik konuyu nasýl takip edeceklerini öðrenirken bunlarý oluþturan
kalýplarýn da farkýna varmaya baþlýyorlar ve zihinsel olarak bu veriyi bilgi
bloklarý þeklinde organize ediyorlar.
Aslýnda bu, bilgileri yýðma iþlemidir de
ayný zamanda. Zaman içinde daha fazla
sayýda birbiriyle ilintili olan bilgi bloklarý birbirinin üstüne eklenir ve uzun
dönem hafýzaya kaydedilir. Sonra da
karmaþýk bir durumun basit bir ayrýntýsý ortaya çýktýðýnda, deneyimli kiþi
bunun daha büyük modelini ya da
kalýbýný anýnda hatýrlar ve bunun ne
gibi sonuçlar üretebileceðini tahmin
eder. Ýþte kadýnlar bu tarz düþünmenin
ustasýdýrlar."
SEVGÝ DÜNYASI
Að tarzýndaki düþünme modeliyle
ilintili olan bir diðer husus ise uzun
dönem planlama yapmak yani birbirinden karmaþýk ve çoklu senaryolarý
uzun dönemde deðerlendirebilme ve
yorumlama kabiliyetidir. Kanýmca, bu
güne kadar hiçbir bilim adamý uzun
dönem planlamada cinsiyetlerin yarattýðý farklarý ele alýp çalýþmamýþtýr.
Bununla birlikte bazý iþ analistleri
kadýnlarýn uzun dönemle ilgili daha
ayrýntýlý ve intizamlý düþünebildiklerini,
erkeklerin ise þimdiye ve þu ana daha
çok odaklanabildiklerini söylemektedirler. Kadýnlar finansal konularda
uzun dönem stratejileri geliþtirmede
kesinlikle daha iyiler. Gerçekte, altý bin
yatýrýmcýnýn yer aldýðý bir çalýþmada,
kadýnlarýn dörtte üçünün hiçbir kýsa
dönem yatýrým hedefi olmadýðý ortaya
çýkmýþtýr. Büyük bir broker firmasýnýn
otuz beþ bin müþterisinin kayýtlarý
üzerinde yapýlan çalýþmalar ise erkeklerin kadýnlara göre yüzde kýrk beþ
oranýnda daha az riske atýldýklarýný
ortaya koymuþtur.
Kadýnlarýn uzun dönemli plan yapabilmelerinin temelinde biyolojik
gerçekler de yatmaktadýr. Beyninde
hasar olan hastalarý inceleyen nörobilimdalý uzmanlarý yaptýklarý bilimsel
çalýþmalarla uzun dönem planlarýn
beynin hangi bölgesini ilgilendirdiðini
bilebiliyorlar. Kadýnlar ve erkekler
beynin bu bölgelerinde birbirlerinden
farklýlýk gösteriyorlar. Demek ki kadýnlarýn beyin yapýsý da onlarýn uzun
dönem planlar yapma eðilimlerine
41
katkýda bulunuyor. Ve eskiden bu
yetenekleriyle çocuklarýnýn geleceklerini planlayan kadýnlar, þimdi iþ
hayatlarýnda geleceði planlayan
stratejik liderlere dönüþüyorlar.
Zihinsel Esneklik
Að tarzýnda düþünmek üzere
yaratýlmýþ kadýnlarýn beyin yapýlarý
onlara baþka bir yetenek daha
kazandýrmýþtýr: Zihinsel Esneklik. Zira
zihinsel esneklik dinamik küresel
ekonomide en önemli liderlik özelliklerinden biridir.
Amerika Birleþik Devletlerinin
zirvede bulunan firmalarýnda çalýþan
900 idareci üstünde yapýlan bir çalýþma; yönetici, lider ve takým arkadaþý
pozisyonlarýnda bulunan kadýnlarýn
verimliliklerinin 31 yönetsel beceri
alanýnýn 28'inde erkek meslektaþlarýna
epeyce fark attýklarýný ortaya koymuþtur. Bu beceriler arasýnda "yeni fikirler
üretme" de vardýr. Ben de yeni fikirler
üretebilme yeteneðinin ancak esnek bir
zihinden çýkabileceðine inanýyorum.
Çünkü að tarzýndaki düþünme modeline sahip olan kadýnlarýn hayal güçleri
de kuvvetli oluyor.
Gelecek Ay: "Sözel Ýfade .. Sözcükler
Kadýnlarýn Araçlarýdýr", baþlýðýyla
konumuza devam edeceðiz.
Kaynak: "Enlightened Power- How
Women Are Transforming
The Practice of Leadership"
SEVGÝ DÜNYASI
42
Ýnancýn Evrimi
Kryon Celsesi,
Medyum: Lee Carroll, Çeviren: Necati Tarýman
26. Temmuz. 2014, Medison, Wisconsin
S
elâmlar sevgili varlýklar, ben
Manyetik Hizmetten Kryon. Þu
anda Epifizi ve sezgiyi içeren bir
süreci izlemektesiniz. Bu aslýnda uzmanlýk gerektiren bir süreçtir ve bunun
anlamý da partnerimin son 24 yýldan beri
bu konuda pratik yaparak uzmanlýk
geliþtirmiþ olduðudur. Bu süreç sýrasýnda
sürekli bir sezgisel düþünce akýmý
gelmekte, bu akým bedensel beyin
tarafýndan doðrusal hâle getirilmekte ve
daha sonra 3 boyutlu insan tarafýndan
diðerlerine aktarýlmaktadýr. Ýþte sizin
görmekte olduðunuz celse süreci budur.
Ve bu süreç sýrasýnda partnerim kelimenin tam anlamýyla kenara çekilmektedir. Onun kenara çekilen tarafý 3 boyut
bilincidir ve tam da bu tarafý hep bu iþin
yapýlamayacaðýný iddia etmiþ olan
taraftýr. Ama zaman içinde ve pratik
sayesinde partnerim için bu ikinci bir
tabiat haline gelmiþtir. Partnerim ayrýca
zaman içinde, mesajýn ne olacaðý hakkýnda kaygýlanmamasý ve kendisinin bu
mesajý aktarmak için hazýrlýklý olup
olmadýðýný merak etmemesi gerektiðini
de içine sindirmiþtir.
Sizin açýnýzdan eþzamanlýlýk ve birlikte
yaratým iþte böyle bir þeydir ve anlamý
zamanýn belirli bir noktasýnda cevabý
olmayan sorularý sormaktan vazgeçmek
olmaktadýr. "Neyi bilmediðinizi bilmiyorsunuz" þeklinde ifade edilebilecek bir
beyan vardýr. Bu durumda içinizden herhangi biri neyi bilmediðini bilmezken
nasýl olur da yaþamýný sürdürebilir ve bu
odadan dýþarý çýkabilir? Bu insanýn ancak
bunlarý bilen tarafýna inanmasý ve güvenmesi sayesinde mümkün olabilir. Bu kýsa
celsede size bilmediðiniz yerlere gitme
kavramlarýný sunacaðým.
SEVGÝ DÜNYASI
Bundan önce evrimleþen insan hakkýnda konuþmuþtuk ve ben partnerime bu
konuyla ilgili bilgiler vermiþtim. Ýnsan
esas olarak bütünüyle (bir bütün olarak)
evrimleþir ve geliþir. Bazýlarý ruhsal
geliþmenin farklý bir insanýn ortaya çýkmasýna yol açacaðýný ve insanýn belirli
parçalarýnýn (yeteneklerinin, organlarýnýn)
kaybolacaðýný veya etkisizleþeceðini
söylemektedirler ama olay tam olarak
böyle deðildir. Aslýnda kaybolan veya
etkisizleþen tek taraf korku olacaktýr,
çünkü üzerinde biraz sonra konuþacaðýmýz ruhsal geliþiminize baþladýðýnýzda, bedenin diðer tüm parçalarý tam
olarak iþbirliði içinde olacaktýr.
Þimdi bu konuþma kayýtlarýna geçmesi
için söylüyorum ki, tüm hayatlarýnýz
boyunca bedensel bir bilgisayar olan ve
size tüm bu süre içinde çok iyi hizmet
vermiþ olan beyninize güvendiniz ve
bundan sonraki geliþmede bu organýnýz
da geliþecektir. Sizler sezgisel beyni
geliþtirmeye baþladýðýnýzda ve bedensel
içselliðiniz uyanmaya ve daha iyi iþlev
görmeye baþladýðýnda, insan beyni kutlama yapacaktýr. Þimdiye dek eksik olan
buydu ve beyniniz bunu bilmektedir.
Beyniniz ayrýca neyin çalýþmadýðýný da
bilmektedir.
Bugün içsel bedenden söz ettik. Ýçsel
bedenle adale testi aracýlýðýyla temas
kurarsýnýz. Bu henüz ortada olmayan ve
sizi - bedensel sizi, bilinçli sizi - akýllý
bedenle birleþtiren köprüdür ve bu
olduðunda sizler, aynen bir týbbi sezgisel
medyumun yapabildiði gibi, bedeninizin
her noktasýnda ve her düzeyde olup biten
43
hey þeyden zamanýnda haberdar olabilecek ve böylece geliþim halinde olan ve
çoðu zaman sizin açýnýzdan bilinmezlik
örtüsü altýnda kalan sorunlara çözüm
bulma imkânýna sahip olacaksýnýz.
Bununla birlikte, bu iþin sadece
baþlangýcýdýr sevgili varlýklar. Sizler basit
þeyleri niyete baðlý olarak yapmaya
baþladýðýnýzda, insan bedeninin iþbirliði
yapan enerjisi hakkýnda söylenecek çok
þey olacaktýr. Ruhsal geliþim, insanýn
daha büyük bir gerçekliðe uyanmaya
baþlamasý demektir. Ýnsanlar her þeyi
bölümlere ayýrmak istemektedir. Bu
aslýnda onlar için bir emniyet supabýdýr.
Bu doðru deðil mi?
Siz akþam evinize geldiðinizde evdeki
eþyalarýn hepsinin yerlerinin kendi kendisine deðiþmiþ olduðunu görmek istemezsiniz çünkü böyle bir þey sizin
açýnýzdan huzursuzluk kaynaðý olurdu.
Evinizdeki her bir mobilyanýn ayaklarý
olsaydý ve o mobilyalar bu ayaklar
sayesinde kendi baþlarýna hareket edebiliyor olsaydý bile, siz o mobilyalara
olduklarý yerde kalmalarý talimatýný verirdiniz çünkü deðiþimden hoþlanmazsýnýz.
Eðer sizin çok hoþunuza giden bir þey
varsa, o da çevrenizdeki her þeyin hep
ayný kalmasý, tutarlý durumunu muhafaza
etmesi olurdu. Eðer yemek yapýyorsanýz
ve o yemeði hep ayný tarife göre piþiriyorsanýz, her seferinde ayný sonucu
almak istersiniz. Ya her seferinde ayný
sonucu alamazsanýz ne olacak? Ya her
seferinde bir sürprizle karþý karþýya kalýrsanýz? Ýþte bu hiç hoþunuza gitmezdi.
44
Bu aslýnda yaþamý sürdürme modundaki insanýn tepkisidir. Siz hep kendinizi
rahat hissettiðiniz bölgede kalmak
istersiniz ve insan tabiatýnýn o bölge
olduðunu düþünürsünüz. Size bunun
sadece bugün için geçerli olduðunu
söylüyor ve bazý çaðrýlar yapmak istiyorum. Bazý þeylerin nasýl çalýþtýðýný size
göstermek istiyorum. Aslýnda inanç kutularýnýn kapaðýný biraz daha fazla açmak
istiyorum. Size mecazlarý verirken odada
bulunanlar arasýnda kimlere hitap ettiðimi
anlayacaksýnýz.
SEVGÝ DÜNYASI
meyvesi sevgidir, þifadýr ve tesellidir ve
siz bu meyveler sayesinde aðacýn iyi
olduðuna karar verirsiniz. Bunu
kalbinizin derinliðinde bilirsiniz çünkü o
aðaç Tanrý sevgisini temsil etmektedir.
Ancak, insan ruhu büyümeye baþlamýþtýr
ve bu süreçte olmaya baþlayanlar ve olacaklar bazýlarý açýsýndan can sýkýcý ve
rahatsýzlýk verici olurken, bunlar
baþkalarý tarafýndan kucaklanacak ve
kabul edilecektir.
Ýlk mecazý "inanç aðacý" olarak
adlandýracaðým. Ýnsanlar kendilerine
uygun olan bir inanç sistemi bulurlar ve
ona þu veya bu þekilde yatýrým yaparlar.
Bu baðlamda enerji sarf ederler, zaman
harcarlar, baþkalarý ile konuþurlar, belki
de biraraya gelir ve þarkýlar söylerler,
eðer inancýn bir parçasýný oluþturuyorsa o
inancýn peygamberinin hayatýný incelerler. Her ne yaparlarsa yapsýnlar, belli bir
süre içinde kendileri için bir kutu oluþtururlar ve bu kutu o kadar güzel ve rahat
olur ki, gerçeðin kendisi haline gelir ve
bu onlarý Tanrý sevgisine yönlendirir.
Tabii ormanda baþka gerçeklik aðaçlarý
da vardýr ve tüm aðaçlarýn kökleri birbirleri ve ana kaynakla baðlantý halindedir.
Þimdi biri size gelecek ve bir aðacý
olduðunu söyleyecek ve sizden ona, o
aðaçta kýsa süreliðine de olsa katýlmanýzý
isteyecektir. Bu durumda eski enerjideki
insan bunu reddedecektir çünkü onun
aðacý vardýr ve ona göre o aðaç gerçeði
temsil etmektedir ve zaten o baþka aðaç
da bilmemektedir. Bu insan, olduðu yerde
ve aðaçta istikrar ve tutarlýlýk olduðu için
daha huzurlu ve rahat olduðunu ve Tanrý
sevgisini çok iyi hissettiðini söyleyecek
ve etrafýna bakmak için kendisine
yapýlmýþ olan çaðrýyý reddedecektir.
Bununla ilgili olarak bir yargýlama yoktur ve ayrýca bunda bir yanlýþlýk da yoktur. Sizin yaratýcý kuvvetin bir parçasý
olduðunuzu anlamanýza yardým edecek
olan noktaya götürecek olan yol hangisi
olursa olsun, iyi bir yoldur. Ancak, bir
noktada aniden baþka bir þeyle, geliþen
bir ruhla karþý karþýya kalýrsýnýz. Kutuyu
üstüne yerleþtirdiðiniz yolu bir aðaç
olarak düþünün ve bu aðaca týrmandýðýnýzý hayal edin. Bu aðacýn
Ýþte bu deðiþmeye baþlamaktadýr. Size
Kryon'un gelip bilgi vermesinin
nedeninin insanlarý inançlarýndan koparýp
almak deðil, daha çok inançlarý birleþtirmek, belli bir aðaçta olup baþka
aðaç olmadýðýný iddia edenleri, korktuklarý için etraflarýna bakmaktan bile kaçýnanlarý, kendi aðaçlarýndan baþka hiçbir
aðaçta Tanrý sevgisini görmek istemeyenleri biraraya getirmek amacýna hizmet
etmek olduðunu bildiriyorum.
SEVGÝ DÜNYASI
Bir aðaçta olanlar belki de asla baþka
bir aðacýn altýna gitmeyeceklerdir. Ama
en azýndan diðer aðaçlarý ve onlarýn altýnda olanlarý suçlayýp mahkûm etmeyeceklerdir. Bunun yerine kendilerinin kendi
yollarýnda giderek baþardýklarý þeyleri
diðerlerinin kendi yollarýnda giderken
baþardýklarýný kabul edecekler ve sizleri
kendi aðacýnýz altýnda yaptýklarýnýzdan
dolayý kutsayacaklardýr.
Belki de bir gün etrafa bakmak ve
oradaki enerjinin nasýl bir þey olduðunu
anlamak için sizin aðaçlarýnýza doðru
gelmek cesaretini gösterecekler ve daha
sonra yine kendi aðaçlarýna döneceklerdir. Böyle bir durumda, yapacaklarýný
kendilerinin bile tahmin etmedikleri bir
þeyi yapmýþ olacaklardýr. Ýþte bu benim
partnerimin baþýna geldi. Partnerim kendi
inancýný reddetmek zorunda kalmadý.
Tüm yaptýðý kendi inancýný büyütmek,
geniþletmekti ve bunu yaparken birdenbire ortada koca bir gerçek ormaný
olduðunu ve her bir kültürün kendi aðacýna ulaþmasýna yarayan belli bir yolu
olduðunu keþfetti.
Ruhsal geliþim sayesinde çocuklar
kendilerine empoze edilen, tanýtýlan aðaçta kalmak zorunda kalmayacaklardýr. Ýþte
fark burada yatmaktadýr. Belki de beni
dinleyenler arasýnda Kryon'un kendi
inançlarý hakkýnda neler söyleyeceðini
bilmek isteyenler olabilir. Bundan önce
birkaç kez söylemiþ olduðum þeyi
yeniden ifade etmek istiyorum: Sevgili
dinleyici, eðer inancýn sana hizmet
ediyor, sana yardýmcý oluyorsa ve eðer
Tanrý'yý seviyorsan, kendi inancýnda kal.
45
Herkesin inancýnýn içerdiði kurallarýn
diðerlerini dýþarýda býrakýp býrakmadýðýný,
herkesi kapsamýna alýp geniþleyip
geniþlemediðini iyice incelemesini istiyorum. Çünkü yaratýcý kaynak asla ve
hiçbir zaman, hiç kimseyi dýþlamaz.
Ýncelediðiniz kurallar insan elinden çýkmýþ olabilir. Onlarý inceleyin ve aradaki
farký ayýrt etmeyi öðrenin. Ýnancýnýzý
kaldýrýp atmayýn, dar alana sýkýþtýrmayýn.
Onun yerine geniþletin ve onu iþlev görür
hale getirin. Tanrý sevgisini daha büyütün
ve geniþletin, ama asla onu dýþlayýcý hale
getirmeyin. Eðer diðerlerinin yanlýþta
olduðunu söyleyen bir kural varsa, onu
iyice inceleyin çünkü Tanrý asla böyle bir
þeyi söylemedi. Ruh'u bulabileceðiniz her
yerde arayýp bulun. Ve kendinizin
bütünün bir parçasý olduðunu, Tanrý'nýn
iyilik olduðunu ve ortada bir plan
olduðunu bilerek aileye katýlýn. Sizden
beklenen budur ve sadece budur. O
zaman her biriniz kendinize özgü bir
þekilde gezegeni deðiþtirmenin ve
dünyaya barýþ getirmenin bir yolunu
bulacaksýnýz. Gerçek budur.
Aranýzdan bazýlarý, hattâ þu anda bu
odada bulunanlardan bazýlarý eski ezoterik bilgilerle yeni ezoterik bilgiler
arasýnda köprü kurmakta ve aradaki
mesafeyi kapatmakta zorlanýyor olabilir.
Aslýnda onlar eski enerjide iþlerine
yaramýþ olan bir þeye tutunmaya devam
ediyorlar ve ben onlarý bundan dolayý
suçlamýyorum. Elinizdekilerin tutarlýlýðýnýn sizin teselliniz olduðunu, size
kendinizi rahat hissettirdiðini yeniden
ifade ediyorum. Ona geri gidebileceðinizi
ve her zaman ayný tepkiyi göreceðinizi
46
düþünüyorsunuz. Evde yokken
mobilyalarýn yerlerinin deðiþmesini
istemiyorsunuz.
Ruhsal olarak her þeyin deðiþmesini
istemiyorsunuz. Ýþe baþladýðýnýzda
tanýmýþ ve öðrenmiþ olduðunuz bölgeye
gidebilmeyi istiyorsunuz. Oysa þimdi ben
ortaya çýkýyor ve size bazý seçenekler
sunuyorum, hattâ bu seçenekler
dolayýsýyla tanýdýðýnýz bölgenin boþaltýlmasý bile mümkün hale geliyor.
Çocukken okula gittiðiniz sýrada belirli
þeyler öðrenmiþtiniz. Daha sonra bunlarý
daha büyük bir þeyin parçasý olarak
bertaraf etmiþtiniz. Öðrendiklerinizi
bölümlere ayýrmýþ ve böylece bir düzen
getirmeyi ummuþtunuz. Ýnsan olarak okumayý, yazmayý, sosyal iliþkiler içine
girmeyi ve akýllý davranmayý ve kompartýmanlara ayýrdýklarýnýzý sürekli olarak
yanýnýzda taþýmamayý ve onlarýn ötesine
geçmeyi öðrendiniz.
Sizlerin neleri bilmediðiniz hakkýnda
düþünmenizi istiyorum. Gelecekte insanlýðýn bilincinin, bildiðiniz ve bilmediðiniz
þeyleri ortaya çýkaracaðýný bilmenizi istiyorum. Baþka bir ifadeyle, her þey henüz
görmediðiniz bölgelere doðru gidecektir.
Bunlarý henüz hayal bile edemediðiniz
için oraya gitmek istemiyorsunuz.
Sizlerin inancýnýz içinde ve inancýnýzla
birlikte rahatlamanýzý istiyorum.
Bazýlarýnýn karmaþýk ama siyah ve
beyazdan oluþan bir yaþam sürdürdüklerini ve bundan da hoþlandýklarýný varsayalým. O yaþamda grinin pek çok tonu
vardýr, belki de milyonlarcasý ve onlar
SEVGÝ DÜNYASI
her þeyi grinin o tonlarýný kullanarak
yaparlar. Birdenbire yeni enerji ortaya
çýkar ve insanlar renklerden söz edildiðini duymaya baþlarlar. O insanlarýn soracaklarý ilk soru, "Bundan bana ne?" olacaktýr. Renklerin grinin tonlarýnýn yarattýðý karmaþýklýðý deðiþtirip deðiþtirmeyeceði de sorulacaktýr. Böyle sorular aslýnda abesle iþtigalden öteye geçmez çünkü
sizler renkleri zaten biliyorsunuz.
Siz renklerin görkemini ve nasýl ýþýkla
birlikte çalýþtýðýný biliyorsunuz. Siz siyah
ve beyazýn çok güzel olabileceðini ama
bir noktaya kadar orada kalýnabileceðini
ve daha sonra ileriye gitmek gerektiðini
biliyorsunuz. Renkler siyah ve beyazýn
tüm tonlarýný içerirler. Renkler gerçekliði
geliþtirir ve çok daha güzel hale getirir.
Ama eðer sadece siyah ve beyaz içinde
yaþarsanýz, renklerden haberiniz olmaz.
Renkler size ilk kez sunulduðunda, onlar
bakmak bile istemeyebilirsiniz.
Þimdi anlatacaðýmý daha önce de anlatmýþtým ama ruhsal devrimin nasýl görünebileceði ile ilgili bir örnek olmak üzere
yeniden ortaya getirmek istiyorum. Eðer
nelerin geldiðini bilmiyorsanýz ve sadece
siyah ve beyaz bir dünyada yaþýyorsanýz,
hep orada kalmak isteyeceksiniz sevgili
varlýklar çünkü kendinizi orada en rahat
hissedersiniz. O zaman bu konuda ne
yapabilirsiniz? Seçim hakkýnýz var.
Ýsterseniz siyah ve beyazda genç insanlarý
bekleyebilirsiniz veya bir dahaki sefer
renkler içine doðmak için bir sonraki
yaþamý bekleyebilirsiniz. Belki sadece,
zorlukla da olsa yutkunup, "Ne yapmam
gerektiðini bana gösterin. Ne gerekiyorsa
SEVGÝ DÜNYASI
kabulümdür." diyerek gezegene yardýmcý
olmayý deneyebilirsiniz.
Ýnsan daha iyi iþlev görmeye ve
DNA'nýzýn kuantum veya daha fazla çok
boyutlu olan parçalarý görünmeye ve
sizin 3 boyutlu parçalarýnýzla daha iyi
þekilde birlikte çalýþmaya baþladýklarýnda, Akaþ açýlacaktýr. Ýnsanlýðýn evrimi
daha çok bilinç alanýnda olacaktýr ve ruhsallýk kendisini bilincin bir parçasý olarak
gösterecek ve geçmiþte öðrenmiþ olduklarýnýzý içermeye baþlayacaktýr. Doðumla
birlikte geçmiþ yaþamdaki tecrübeler de
gelecektir. Bu sezgisel bilgi olacaktýr ve
dolayýsýyla çocuk olarak daha hýzlý
büyümek için ihtiyacýnýz olacak birçok
þeyi hatýrlayacaksýnýz. Ama her þeyden
önce alýp öðreneceðiniz bir þey "bilgelik"
olacaktýr.
Bilgelik þimdiye dek bir nesilden öteye
aktarýlmasýnda en büyük zorluk çekilen
þey olmuþtur. Eðer tarihe gözatarsanýz,
aslýnda bilgeliðin nesilden nesile hiç
aktarýlmamýþ olduðunu göreceksiniz.
Yeni gelen nesiller asla önceki nesillerin
yaptýklarýndan ders çýkarmadýlar.
Birbirini öldürme, fetihler devam edip
gitti ve dünyanýn düþük enerjisi olduðu
yerde kalmayý sürdürdü.
Ýþte bu olgu binlerce yýldan beri
varolan kehanetlerinizin ortaya çýkmasýna
neden oldu. Sizlerin doðduðunuz tarihlerde geçerli olan ve gündönümü deviniminin göründüðü zamanda insanlarýn birbirlerini kitle halinde öldürmeyi ve gezegeni bütünüyle yaþanmaz hale getirmeyi
öðrenmiþ olmalarý dolayýsýyla kendilerini
47
kýsmen filan deðil, tümüyle yok etmiþ
olacaklarýný öngören kehanetin ortaya
çýkmasýnýn nedeni de buydu. Bu bilgeliðe meydan okuyan eski enerji temeline
dayalý olan kehanetti.
Bu andan itibaren olacak önemli þeylerden biri bundan böyle her neslin edindiði
bilgeliði bir sonraki nesle aktaracak
olmasýdýr. Çocuklarda bu yankýlanacak,
onlar bu bilgelik ile doðacaklar, insanlar
geriye deðil ileriye doðru hareket edecekler ve hiçbir þey ayný kalmayacaktýr. Bir
gezegende yerleþik olan bir uygarlýðýn
neyin iþe yaradýðýný ve neyin iþe yaramadýðýný gösteren geçmiþ bilgeliðe dayalý
olarak sürekli deðiþim içinde olmasý
halinde ne olur? O zaman sürekli deðiþen
bir gerçekliðe sahip olursunuz. Eve her
geliþinizde mobilyalarýn yerlerinin
deðiþmiþ olduðunu görürsünüz.
Biz bu olayý deðiþik biçimde ve farklý
mecazlar kullanarak sunmuþtuk. Bundan
böyle de bir þekilde sunmaya devam edeceðiz çünkü bizim iþimiz budur. Sizler
geliþiminiz süresinde deðiþime alýþacak,
deðiþimi kabul edecek, bunun da ötesinde
deðiþmeyi isteyecek, hattâ deðiþimin iyi
bir þey olduðunu kabul ve iddia edecek
hale gelinceye kadar, bunlarý farklý
þekillerde pek çok kez duymak zorunda
olacaksýnýz. Ýleride bir gün tutarlýlýðý ve
istikrarý eski enerjinin bir özelliði olarak
kabul etmeye baþlayacaksýnýz ve her þey
biraz uzun bir süre ayný kalmaya devam
ederse, bu durumu duraksama, durgunluk
olarak tanýmlayacaksýnýz. Bir gün eve
gelip mobilyalarýn yer deðiþtirmediðini
gördüðünüzde, yer deðiþtirmedikleri için
48
mobilyalara kýzabilirsiniz bile. Ýþte geliþim budur. Sizin gittiðiniz yer burasýdýr.
Geliþen ve evrimleþen insan ruhu ve
bunun için nelerin gerekli olduðuyla ilgili
kýsa bir ve özlü bir mesaj vermek istedim
sizlere. Her þey bundan sonra daha iyiye
gitmeyebilir ama farklý olacaðý kesindir.
Ve sizler bu durumda rahat olmayý öðrenmiþ insanlar haline gelmek zorundasýnýz.
Yeni nesil olarak dünyaya gelen ve bu
durumu olaðan ve normal olarak kabul
eden genç insanlara ne göstereceksiniz?
Þu anda Orta Doðu'da cereyan etmekte
ve elleri kollarý baðlý olarak insanlarýn
çektiði eziyet ve sýkýntýlarý seyretmekte
olan insanlýðýn yüreklerini parçalayan
olaylara karþý yükselen itirazýn ne
olduðunu biliyor musunuz? Bu gezegende yaþayan genç insanlar bu olaylarla
ilgili olarak þiddetli itirazlarýný
seslendiriyorlar ve kendi zamanlarýnda
böyle þeylerin asla meydana gelmeyeceðini ve kendi çocuklarýnýn asla böyle
bir þeyi yaþamayacaklarýný vurgulayarak
haykýrýyorlar. Onlar böyle bir þeyin
olmasýný
engellemek
ve bundan
kaçýnmak
için gerekli
olan her þeyi
yapacaklardýr. Orta
Doðu'da
yaþayan
milyonlarca
genç insan,
tarihin olay-
SEVGÝ DÜNYASI
larý yönlendirmesinden býktýklarýný
söylüyorlar ama sizler henüz onlarý görmüyor ve duymuyorsunuz.
Tarih ve eski olaylar geçmiþte kalmýþtýr
ve zamanýnda kimin kime ne yaptýðý
önemli deðildir. Önemli olan baðlantýda
olmak ve zaman içinde kendisini
baðýþlayacak olan bir gezegene
dönüþmektir. Tüm insanlar ayný þeyi istemektedir. Barýþ içinde yaþamak, yeterli
sayýda hastaneye ve okullara sahip olmak
istiyor musunuz? Mutlu olmak istiyor
musunuz? Bu hiç de o kadar zor deðildir.
Genç insanlar sizlerin hiç beklemediðiniz
bilgelikle donanmýþ olarak geliyorlar ve
burada gördüklerini kendileri için
istemiyorlar. Belki de benim epey önceden çýkacaðýný tahmin etmiþ olduðum bu
savaþ, bir neslin uyanmasýna neden olacak ve bunlarýn bir daha yaþanmamasýna
vesile olacaktýr. Eðer ölümlerin nedeni
buysa, genel bir bakýþ açýsý ile buna
deðdiðini, ölümlerin belli bir amaca
hizmet etmiþ olduðunu söylemek
mümkün olacaktýr. Çünkü herkes her
durumda yeniden buraya geri gelecektir.
Bugünün mesajý buydu. Ruhsal geliþim
sizin beklediðiniz þey olmayacaktýr,
çünkü sizler neyi bilmediðinizi bilmiyorsunuz. Bununla birlikte, eðer neyi
bilmediðinizi, hýzlý deðiþen zamaný ve
enerjileri ve sizin yokluðunuzda yerlerini
deðiþtiren mobilyalarý kabul ederseniz,
rahata ve huzura kavuþacaksýnýz.
Sanýyorum bazýlarýnýz benim tam olarak
neden söz ettiðimi biliyor. Bu mesaj
bugün sevgiyle size verilmiþtir.
Ve öyledir.
“Lütfen Yeni Yýlda
Aboneliðinizi
Yenilemeyi
Unutmayýnýz!..”
Deðerli
Okuyucularýmýz
Sevgi Dünyasý Dergimiz
Haziran 2007 tarihinden
baþlamak üzere yalnýzca
abonelerimize ulaþmaktadýr.
Bizlerle olmaya devam etmek istiyorsanýz,
Haberleþme Adresi: [email protected]
En içten sevgilerimizle
Sevgi Dünyasý
Adý, Soyadý:
Adres:
Posta Kodu:
Ýlçe:
Ýl:
Tel:
2014 yýlý için tek
Abone ücreti:
.....................................................
.....................................................
.....................................................
.....................................................
.....................................................
.....................................................
dergi fiyatý:
7.00 TL
Yurt içi
80 TL
Yurt dýþý
100 TL
Posta Çeki No: 10214085
(Sevgi Yayýnlarý)
Ýþ Bankasý IBAN: TR77 0006 4000 0011 0180 6837 24

Benzer belgeler

2008 Temmuz Sayı - xn--sevgiyaynlar

2008 Temmuz Sayı - xn--sevgiyaynlar Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi Cilt: 46 Sayý: 552 Aralýk 2014 Onur Baþkaný: Dr. Refet Kayserilioðlu Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü: Ayþegül Kayserilioðlu Yazý Ýþleri Müdürü: Güngör Özyiðit Yayýn Kuru...

Detaylı

2007 Ekim Sayı - xn--sevgiyaynlar

2007 Ekim Sayı - xn--sevgiyaynlar Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi Cilt: 46 Sayý: 552 Aralýk 2014 Onur Baþkaný: Dr. Refet Kayserilioðlu Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü: Ayþegül Kayserilioðlu Yazý Ýþleri Müdürü: Güngör Özyiðit Yayýn Kuru...

Detaylı

Dünyaya Direk Olanlar Elfler Dünyasının Geri Dönüşü - II

Dünyaya Direk Olanlar Elfler Dünyasının Geri Dönüşü - II Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi Cilt: 46 Sayý: 552 Aralýk 2014 Onur Baþkaný: Dr. Refet Kayserilioðlu Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü: Ayþegül Kayserilioðlu Yazý Ýþleri Müdürü: Güngör Özyiðit Yayýn Kuru...

Detaylı