İşçi Birliği Gazetesi No:07

Transkript

İşçi Birliği Gazetesi No:07
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
‹ fi Ç ‹
BÜTÜN ÜLKELER‹N ‹fiÇ‹LER‹
B‹RLEfi‹N!
-
K ‹ T L E
G A Z E T E S ‹
HERKES‹N YETENE⁄‹NDEN,
HERKESE ‹HT‹YACINA GÖRE!
YIL: 2 • SAYI: 7 • F‹YATI 1 TL.
KASIM 2010
Kürt Sorunu’nun Ad›n› Koymak
AKP’nin “Kürt aç›l›m›” bir
y›ldan fazla bir süreyi doldurdu. Ancak son birkaç ayl›k
süreç, gerçe¤in kavranmas›
için herkesin dikkatine tekrar
tekrar sunulmas› gereken bir
dizi olaya sahne oldu.
Haziran ay›nda TÜS‹AD
Baflkan› Ümit Boyner, herkesin gözü önünde “terör”ü,
Türkiye’nin en önemli gündem maddesi ilan etti: “Devlet vatandafl›n›n yaflama
hakk›n› korumak için gerekli
tedbiri almakla sorumludur (...) Terörle mücadele kararl›l›kla sürdürülmeli” (…) “Aç›l›m›n kötü yönetilmesi,
içeri¤inin tan›mlanmamas›, hayal k›r›kl›¤› yaratm›fl olmas› ve hatta son dönemde tutuklamalar (çocuk ve
gençlere, halk taraf›ndan seçilmifl BDP’lilere, belediye
baflkanlar›na karfl› yap›lan tutuklamalar› kastediyor)
üzücüdür, moral bozucudur. Ancak bu unsurlar›n hiçbiri fliddete baflvurmay› hakl› ç›karmaz” dedi. Boyner’e
göre “‹mral› ve Kandil’deki” savaflla geçinen “kötü” unsurlar›n yerine bar›flç›l “sivil toplum hâkim olmal›d›r”.
“fiiddete karfl›, terörün mant›¤›na karfl› yekvücut direnmeliyiz. (…) K›sacas› hayatlar›m›z›, gelece¤imizi, dirli¤imizi fliddet severlerin eline rehin vermemeliyiz. (…)
Türkiye’de bugün susmas› gereken yegâne unsur silahlard›r.” TÜS‹AD baflkan›n›n gazete ve televizyonlarda yay›nlanan bu ve benzeri konuflmalar›yla, sorunun
baz› “fliddet severlerden” kaynaklanan bir “terör” sorunu oldu¤unu ileri sürmesi, çeyrek
as›rd›r insanlara söylenenlerin
(“bölücü teröristler” karfl›s›nda
“birlik beraberlik” vs.) bir baflka
çeflidiydi. Han›mefendi bu bildik
sözleri yineleyerek Kürt sivillere
ve onlar›n seçilmifl temsilcilerine yönelik aral›ks›z tutuklamalar› “terör” yapanlarla devletin mücadelesi olarak destekledi. Bu
mant›¤a göre Kürt bölgesindeki
kitle gösterileri hükümetin ve
polisin zorbal›¤›na karfl› de¤il de, kat›lan kad›n ve çocuklar›n, genç ve ihtiyarlar›n keyfinden veya “sözde örgütün” sözde “tehdidi” ile ya da baz› “fliddet severlerin”
teflvikiyle yap›lmaktad›r. Bu, Türk sermayesinin Türk
halk›na y›llard›r anlatt›¤› bir masald›r.
Ama gelin görün ki Haziran ay›n›n son haftalar›ndaki TÜS‹AD toplant›s›ndan bas›na s›zan bilgilere göre, patronlar kendi aralar›nda halktan gizli tart›fl›rken sorunu hiç de “fliddet severler” ve “terör”
sorunu olarak görmemektedir. Bu bilgilere göre kapal› kap›lar ard›nda yap›lan toplant›da, ifl adam› Sedat
Alo¤lu (ki kendisini “milliyetçi” olarak nitelemektedir),
Kürt sorunu konusunda “hofllanmad›¤›m›z fleyleri duymaya al›flmam›z gerek” diyerek öneriler sundu. Bunlar:
“1- Çözüm aflamas›nda ‹mral›’n›n görüflmelere kat›lmas›. 2- Anayasa’ya “bu ülkeyi Türkler ve Kürtler kurdu”
BU SAYIDA:
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesinin
#
S›f›r Sorun Balonuna
s. 2
NATO Füzesi
#
Yüz Y›ll›k S›n›flar
Mücadelesi Tarihimizden
s. 3
#
Anadilde E¤itim Neden
s. 4
Önemlidir?
#
Zorunlu Bir Resmi Dil
Gerekli midir? (Lenin’den)
s. 4
#
Devam› Sayfa 6’da
Avrupa’da Grev Dalgas›
Gazetemiz’in ‹kinci Y›l›nda
Okurlar›m›zla Birlikte…
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz elimizdeki 7. Say›s›n›n üretimiyle birinci y›l›n› geride b›rakt›.
Kas›m 2009 tarihli ilk say›m›zda kolektif çabalarla üretti¤imiz Gazetemiz’in amaç ve ilkelerini “‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ GAZETEM‹Z HANG‹ ‹HT‹YAÇTAN DO⁄DU? HANG‹ ‹HT‹YACI KARfiILAYACAK?” bafll›kl› yaz›m›zla duyurmufl ve
böylece yay›m faaliyetine bafllam›flt›k.
Yay›n ilkelerinin çerçevesini kolektif olarak çizdi¤imiz
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz düzenli aral›klarla yay›m›n› sürdürmüfl ‹flçi-Kitle çal›flmalar›m›zda hesaba kat›lmas› gereken bir Gazete oldu¤unu kan›tlam›flt›r.
“‹flçi S›n›f›n›n Siyasal ve Sendikal Birli¤i” davas›n›
Gazetemiz d›fl›nda hiçbir organ telaffuz etmemektedir. Yine hiçbir organ “TEK PART‹ - TEK SEND‹KA - TEK
GENÇL‹K ÖRGÜTÜ” fiiar›n› bilince tafl›mamaktad›r.
‹lk say›m›zda da vurgulad›¤›m›z gibi: “Gazetemiz bir
örgüt ya da partinin yay›n organ› de¤ildir. Fakat asla iddias›z ve flekilsiz de de¤ildir. ‹flçi S›n›f› ve Emekçi Halklar›m›z›n sosyal-s›n›fsal-evrensel kurtulufl mücadelesini hedefine tafl›yacak birleflik, güçlü, güvenilir ve donan›ml› Kurum
ve Araç’lar›m›z›n oluflturulmas›n›n kavgas›n› verecektir.”
Bir y›ll›k deneyimimizde kolektif çabalar›m›zla bu ilkesel çerçevenin gere¤ini yerine getirmeye çal›flt›k.
Gazetemiz’in di¤er “iflçi” gazetelerinden temel ilkesel
farklar›n› bir kez daha tekrarlamak istiyoruz:
K “Dar grup kültü” ile hareket etmemesidir.
K Siyasal ve sendikal alanda hâkim gerici s›n›flar›n
bask› ve sömürüsüne yol açan bölünme ve parçalanmalara karfl› tavr›d›r.
K Tutarl› bir demokrasi mücadelesi ile atbafl› götürülmesi gereken tutarl› bir iktidar mücadelesini gündemde
canl› tutmas›d›r.
K “‹flçi S›n›f› Ad›na” ve “Sosyalizm Ad›na” hareket etti¤ini sanan vekaletsiz örgüt giriflimlerini a盤a vurmas›d›r.
K Kolektif akl›, kolektif bilinci ve kolektif eylemi örgütlemenin yolunu döflemesidir.
s. 2
‹lkeleri ve Amaçlar›
s. 5
#
K ‹flçi s›n›f›n›n kendisi için s›n›f olma mücadelesine
omuz vermesidir.
K ‹flçi s›n›f›n›n en ileri, en militan kadrolar›n›n bilimsel
bilgilerle donat›lmas›, tüm kurum ve kurulufllarda rol ve sorumluluk almas› mücadelesine katk› getirmesidir.
K ‹flçi s›n›f›n›n politika d›fl›nda tutan ve politikas›zlaflt›rmak isteyen, sendikas›zl›¤› yayg›nlaflt›ran sa¤l› “sol”lu burjuva politikalar›na karfl› durmas›d›r.
K Gazetemiz’in yüzde yüz ba¤›ms›z ve yüzde yüz iflçi
s›n›f› ve emekçi halklar›m›z›n sosyal-s›n›fsal-evrensel kurtuluflundan yana oluflu, arkas›nda durdu¤u tez ve tahlillerinin tutarl›l›¤› onlarca kez sosyal pratikte denenip s›nanm›fl ve do¤rulanm›flt›r.
K Gazetemiz’in kolektif üretiminde rol ve sorumluluk
alan kadrolar denenip s›nanm›fl kimlik ve kiflilikleriyle iflçi
s›n›f›n›n çocuklar›d›r.
Somut-tutarl›-amaçl›-sab›rl›-uzun erimli ‹flçi-Kitle çal›flmalar›yla s›n›f ve tarih bilinçli kadrolar kendi organlar› olan
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz’de buluflup bütünlefltikçe yaflad›¤›m›z sorunlar aza inecek ve daha donan›ml› gazetelerin üretimi gerçekleflecektir.
Gazetemiz’in bir y›ll›k deneyimi kolektif üretim çabalar›m›z› bir basamak daha öne s›çrat›lmas›n› ö¤retmifltir. Bu
türden bir yöneliflimizin ifadesi olarak ilk say›m›zdaki
amaç ve ilkelerimizin daha da gelifltirilmesini ve yay›mlanmas›n› uygun bulduk.
Kolektif üretimin amaç ve ilkelerini, düzen ve disiplinini belirleyen ça¤r› metnimizi Gazetemiz’in 2. sayfas›nda
yay›ml›yoruz.
Yönü Proletaryaya dönük, “‹flçi S›n›f›n›n Siyasal ve
Sendikal Birli¤i” davas›ndan yana olan tüm Proletarya
Devrimcilerini bu düflüncelerle selaml›yor ve iflliklerimizde
birlikte üretime ça¤›r›yoruz.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
fiilili Madenciler Gerçekten
s. 6
Kurtuldu mu?
#
"‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i"
s. 8
Yasa Tasla¤›
#
TEKEL ‹flçileri Yeniden
s. 10
Direniflte
#
Baflörtme/Örtmeme
K›skac›nda Kad›n
s. 12
#
Okurlardan Mektuplar
s. 13
#
1946 Sendikalar Birli¤i
Deneyimi
s. 14
1
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹’nden
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesinin ‹lkeleri ve Amaçlar›
1) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi, iflçi s›n›f› ve
emekçi halklar›n sosyal/enternasyonal kurtulufl
mücadelesine hizmet etmeyi amaçlayan, Bilimsel Sosyalizm temelinde tutarl› bir tarih ve s›n›f
bilinciyle hareket eden, tüm siyasal, ekonomik,
sosyal olay ve olgular› diyalektik ve tarihsel materyalist dünya görüflüyle ayd›nlatan, kolektif
çal›flma anlay›fl›yla üretilen bir organd›r.
2) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi, tüm uluslardan
Türkiye proletaryas›n›n sendikal ve siyasal
birli¤inin kazan›lmas› mücadelesinde, yaln›zca iyi bir kolektif ajitatör ve iyi bir kolektif
propagandac› ifllevi görmeyi amaçlamakla yetinmez, ayn› zamanda iyi bir kolektif örgütçü olmay› da önüne koyar. Bu perspektiften hareketle, dar grupçu anlay›fllar›n karfl›s›nda daima
TEK PART‹, TEK SEND‹KA, TEK GENÇL‹K
ÖRGÜTÜ fliar›n› ön plana ç›kar›r.
3) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi, emekle sermaye
aras›ndaki s›n›f mücadelesinde, iflçi s›n›f›n›
sosyalizmin devrimci amaçlar› do¤rultusunda
haz›rlamay› hedefler. “‹flçilerin ayd›nlaflmas›, ayd›nlar›n iflçileflmesi” anlay›fl›yla ve proletaryan›n öncüsünün bilimsel sosyalist dünya
görüflüne kazan›lmas› perspektifiyle, öncelikli
olarak en ileri iflçilerin ihtiyaçlar›na karfl›l›k
vermeyi amaçlar. Bunun yan›nda iflçi s›n›f›n›n
henüz s›n›f bilincine kavuflmam›fl en genifl katmanlar›n›n uyand›r›lmas› için enerjik bir çaba
gösterir ve genel olarak toplumun bütün s›n›flar› içinde sosyalist ajitasyon ve propagandan›n ilerletilmesine çal›fl›r.
4) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi, kapitalizme, emperyalizme, sosyal-flovenizme, burjuva ideolojisinin bütün biçimlerine karfl› tutarl› ve gerçek
bir mücadelenin ancak ve ancak proletaryan›n
bilimsel dünya görüflü olan Marksizm-Leninizm temelinde yürütülebilece¤ini kabul eder.
Proletarya saflar›ndaki burjuva ideolojisinin etkisinin bütün biçimlerine karfl› kararl› bir mücadeleyi teflvik eder. Bu etkinin özellikle “sosyalist” maskeli ve bu yüzden de daha tehlikeli
olan biçimlerine (oportünizme, revizyonizme
ve sosyal-flovenizme) karfl› kesin bir ideolojik
ve siyasal bir zafer elde edilmeden proletaryan›n siyasal-sendikal birli¤inin sa¤lanamayaca¤› Marksist-Leninist ilkesini asla gözden kaç›rmaz. Proletaryan›n öncüsünün parçalanmas›na hizmet eden bu ak›mlara karfl› mücadeleyi,
kesinlikle onun kapitalizme karfl› mücadelesinden ayr› bir ifl ya da bir “yan u¤rafl” olarak görmez.
5) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi, mevcut kapitalist Dünya ve Türkiye gerçekli¤inin yaratt›¤› so-
runlar›n tüm somut görünümlerini, canl› ekonomik ve siyasal teflhirleri örgütlemek, ve bu yolla proletaryan›n s›n›f bilincini yükseltmek için
kullan›r. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹, yürüttü¤ü çok yönlü ajitasyonda sadece iflçilerin günlük-ekonomik
sorunlar›n› ve iflçi s›n›f›n›n kendili¤inden hareketini acil olarak ilgilendiren sorunlar› ele almakla yetinmez, sosyalizmin teorisine, bilime,
siyasete, özellikle de iflçi s›n›f›n›n siyasal ve
sendikal birli¤inin kazan›lmas›na ve gelifltirilmesine iliflkin bütün sorunlar›n ayd›nlat›lmas›n›
ve tart›fl›lmas›n› amaçlar.
6) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi, hareketin farkl›
noktalar›ndan gelen, farkl› deneyim ve birikimlere sahip bütün (kolektif ya da bireysel) proleter devrimci güçlerin ortak çal›flma ve kolektif
üretim temelinde bir araya gelmeleri, ortak bir
dil oluflturmalar› ve tüm temel konularda sa¤lam bir görüfl birli¤ine ulaflmalar› do¤rultusunda ifllevsel olmay› amaçlar. Bu yolda ilkelerinden taviz vermeksizin gösterebilece¤i hiçbir
pratik esneklikten kaç›nmaz. Bununla birlikte,
gazeteyi kendi dar grup ç›karlar›n› gerçeklefltirmenin geçici bir arac› olarak kullanmay› düflünen faydac› yaklafl›mlara da asla kap›y› aralamaz.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Yay›n Kurulu
Güncel
S›f›r Sorun Balonuna NATO Füzesi
19 Kas›m’da Lizbon’da gerçekleflecek NATO zirvesi öncesinde Türkiye bir kez daha
ABD’nin “füze kalkan›” projesine dahil olma
dayatmas›yla karfl› karfl›ya.
ABD füze kalkan› sisteminin Kuzey Kore
ve ‹ran’dan gelecek tehditlere karfl› tasarland›¤›n› söylese de, Rusya yönetimi bu tezi gerçekçi bulmuyor ve sistemin asl›nda Rusya’y›
hedef ald›¤›n› her f›rsatta aç›kl›yor.
Londra’da Arapça yay›nlanan El-Hayat gazetesi füze kalkan› dayatmas› karfl›s›ndaki
Türk hükümetinin durumunu “‘Ekseni kay›yor’
iddias› yüzünden yeterince bask› alt›nda olan
Türkiye’nin, füze kalkan›na ‹ran’a da dan›flt›ktan sonra onay vermekten
baflka flans› yok” diye aç›klarken, kalkan projesinin “Türkiye’yi sadece
savunma amaçl› da olsa yeni so¤uk savaflta ön cephe haline getirece¤ini” yazd›.
Financial Times ise komflulara karfl› “s›f›r sorun” demagojisini sürdürmek isteyen Türk hükümetinin kapal› kap›lar ard›nda ABD’den talep
etti¤i üç noktan›n flunlar oldu¤unu aç›klad›:
“1) Füze kalkan› ‹ran’a karfl› bir proje olsa bile al›nacak karar
metninde ‹ran’›n hedef olarak yer almamas›, 2) Türk topraklar›na konufllanacak olan radardan elde edilecek bilgilerin ‹srail ile paylafl›lma-
Güncel
mas›, 3) Füze kalkan›n›n tüm Türkiye’yi koruma alt›na alacak kadar genifl olmas›.”
ABD hükümet çevreleri taraf›ndan uluslararas› bas›na yap›lan aç›klamalarda bu projeye kat›l›p kat›lmama karar›n›n “Türkiye’nin Bat›’ya
ba¤l›l›¤›n›n ciddi bir s›namas› olaca¤›” fleklinde tehdit yollu uyar›lar aç›kça yer almaktad›r.
19 Kas›m’daki NATO zirvesinde “One Minute” diyerek masay› terketmenin Davos’taki ucuz flovdaki kadar kolay olmayaca¤›n› çok iyi bilen
hükümetin d›fl iflleri kurmaylar› bugünlerde kara kara bu badireyi nas›l
atlacaklar›n› düflünüyorlar. Elbette ilk kez 2008’de Türk hükümetinin
önüne konuldu¤u son günlerde bas›na yans›yan böylesine önemli bir
konuda Türkiye’deki milyonlarca emekçi insan›n hiçbir söz söyleme
haklar› yoktur. Zira halk›n önüne getirilen referandumlarda HSYK’nin
üyeleri kimlerden oluflsun gibi sorular yer al›rken, üzerinde yaflad›¤›n›z
topraklar›n NATO’nun füze kalkan› olmas›n› ister misiniz gibi sorular yer
almamaktad›r.
Hükümetin “s›f›r sorun” balonunun NATO’nun füzeleri karfl›s›ndaki
zavall› konumu, emperyalizm ça¤›nda kapitalist ülkeler aras›nda “s›f›r
sorun”un demagojiden baflka bir fley olamayaca¤›n› bir kez daha kan›tl›yor.
Polis Kurflunuyla Katledilen fierzan Kurt’un
Davas› Eskiflehir’de Görüldü
görülen duruflmada san›k polisin
tahliye talebi reddedilerek duruflma 8 Aral›k tarihine ertelendi. Duruflman›n yap›ld›¤› gün davan›n izleyicileri olan ve adliye önünde duruflman›n bitmesini bekleyen kitleye yönelik polisin de k›flk›rtmas›yla
provokasyon giriflimlerinde bulunuldu fakat sonuç al›namad›. Dava
için 900’den fazla polisin görevlendirilmesi ve çevredeki çat›lara özel
harekât timlerinin yerlefltirilmesiyle
davan›n takipçisi olan kitle üzerinde fiilî ve psikolojik bask› uygulanmaya çal›fl›ld›.
May›s ay›nda Mu¤la’da sivil polis Gültekin
fiahin taraf›ndan vurularak öldürülen Üniversite
ö¤rencisi fierzan Kurt’un
davas› Eskiflehir’de görüldü. Mu¤la’da görülen ilk
duruflman›n ard›ndan tamamen keyfî ve mevcut
hukuk anlay›fl›n› zorlayan
yollarla, sözde güvenlik
gerekçesiyle ailesinden
ve avukatlar›ndan habersiz bir flekilde yap›lan gizli bir oturumla dava Eskiflehir 1. A¤›r Ceza Mahkemesine al›nd›.15 Ekim
2010 günü Eskiflehir’de
2
Yusuf Özçelik
Eskiflehir ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Gazetesi Çal›flanlar›
Marksizm herfleye kadirdir, çünkü hakikattir." (Lenin)
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
S›n›f Mücadelesi Tarihimizden
100 Y›ll›k S›n›flar Mücadelesi Tarihimizden*
‹flçi s›n›f› hareketi ile sosyalist hareketimizin bir tarihi ve ilerici-devrimci gelenekleri vard›r. Bu tarih bizim
tarihimizdir. Günümüzde s›kça gündeme tafl›d›¤›m›z
“iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤i” konusu son
derece hayatî ve can al›c› bir sorundur. Düflünce-davran›flta bu tarihimizden çeflitli derslerle sonuçlar ç›kararak ö¤renmeliyiz.
Türkiye iflçi s›n›f› tarihe kayd›n› düflürdü¤ü 19. yüzy›l›n bafllar›nda özellikle dokuma endüstri alan›nda do¤maya bafllad›. Bu tarihlerde eski üretim biçimlerinin yer yer k›r›ld›¤›n› görüyoruz.
1845’ten sonra fabrikalar›n artt›¤›n› ve iflçilerin toplu direnifl hareketlerinin de buna paralel yayg›nlaflt›¤›n› görüyoruz.
$ 1866’da ‹stanbul’da çeflitli “‹flçiyi koruma dernekleri” kuruldu. S›n›fsal
yap›daki ilk iflçi derne¤i “Gizli Osmanl› Amele Cemiyeti”dir.
$ 1871’de ‹stanbul’da “Ameleperver Cemiyeti” kuruldu.
$ 1872 Beyo¤lu Telgrafhane iflçileri grevi.
$ 1872 Ömerli-Yar›mburgaz tren yolu inflaat› iflçileri grevi.
$ 1873 Tersane flantiyesi iflçileri grevi.
$ 1875 Tersane grevi.
$ 1875 Sirkeci hamallar› grevi.
$ 1876 Araba iflçileri grevi.
$ 1876 Tersane iflçileri grevi (Bu grevlerin nedenleri ücretlerin ödenmemesi ve azl›¤› vb. konulard›r).
$ 1870-1908 dönemi iflçi s›n›f›n›n s›n›f niteli¤i kazand›¤› dönemdir.
$ 1908’den sonraki dönemde kendili¤inden do¤an grevlere rastlanmaktad›r. Bunlar:
$ Paflabahçe flifle fabrikas› grevi.
$ ‹zmir liman amelesi grevi.
$ Vapurlara kömür yükleyen iflçilerin grevi.
$ Yedikule iplik fabrikas› grevi.
$ Selanik f›r›n iflçileri grevi.
$ Selanik-Dedea¤aç demiryolu iflçilerinin ifl b›rakmas›.
$ Selanik sigara fabrikas› iflçileri ile Olympos bira fabrikas› grevleri.
$ Kazl›çeflme tabakhane iflçileri grevi.
$ Ere¤li kömür havzas› iflçileri ile Anadolu demiryolu iflçilerinin genifl
yank› uyand›ran grevleri.
$ Ayd›n demiryolu iflçileri grevi.
$ Balya-Karaayd›n iflçileri grevi. Bu dönemin önemli grevleridir.
$ 15 Ekim 1908 tarihli “Tatil-i Eflgal Kanun-u Muvakkat›” kabul edildi.
Daha sonra bu geçici yasa, sonradan Meclisten geçirilerek 27 Temmuz
1913 tarihli “Tatil-i Eflgal Kanunu” halini ald›. Bir bask› ve önleme yasas› niteli¤indeki bu yasa ile daha önce kurulan tüm sendikalar yasaklanmakta ve
grevler s›k› kay›tlara ba¤lanarak iflçi s›n›f› hareketi bask› alt›na al›nmak istenmifltir.
$ Bu dönemde “Anadolu Osmanl› Demiryollar› Memurin ve Müstahdemleri Cemiyeti” kurulmufl, örgütlenme giderek geliflmifltir. Sendikal örgütlenmelerde Bulgar sosyalistlerinin önemli katk›lar› olmufltur. O dönemlerdeki
politik örgütlenmelerin zay›fl›¤› nedeniyle kendili¤inden iflçi hareketleri tam
bir baflar›ya ulaflamam›flt›r.
$ Bafl›n› Bulgar ve Ermeni sosyalistlerinin çekti¤i örgütlenmeler d›fl›nda
“Sol” tandansl› örgütlenmeler ise flöyle s›ralanabilir:
$ 1910 tarihinde ‹fltirakçi Hüseyin Hilmi’nin önderli¤inde kurulan Osmanl› Sosyalist F›rkas›, mütarekeden sonra da Türkiye Sosyalist F›rkas› kuruldu. Bu türden örgütlerin sosyalist ideoloji ile en ufak yak›nl›¤› bulunmamaktad›r.
$ 1918 sonlar›nda eski bir ittihatç› olan Dr. Hasan R›za taraf›ndan kurulan Sosyal Demokrat F›rkas› da bu türden bir örgütlenmedir.
$ 1919’daki Reji iflçileri grevi, Hisar iskelesi hamallar› grevi.
$ 1919’da nitelikleri farkl› iki Yeflil Ordu örgütü kurulmufltur.
$ 1919’larda Berlin’de bulunan fiefik Hüsnü’nün arkadafllar› baz› ayd›nlar Kurtulufl isimli Marksist bir dergi ç›karmaya bafllad›. Bu grup derginin 2.
say›s›ndan sonra “Türkiye ‹flçi Çiftçi Sosyalist F›rkas›”n› kurmufltur.
$ 1921 y›l›nda ayn› grup Ayd›nl›k dergisi ile faaliyetlerine devam etmifltir.
$ 1923’de Zonguldak Kömür Havzas› ve Balya-Karaayd›n kurflun madenleri iflçilerinin seçti¤i delegelerle bir kongre toplanmas› sa¤land›. Bu kon-
grede “Türkiye Amele Birli¤i”nin kurulmas› kararlaflt›r›ld›.
$ 21 Ocak 1925’da ayn› grup halka inebilmek amac›yla “Orak-Çekiç”
dergisini yay›mlamaya bafllad›.
$ 1925 y›l›nda, “Tatil-i Eflgâl Kanunu” yerine “Takrir-î Sükûn Kanunu”
kabul edildi. Bu kanun halk hareketlerini bahane ederek s›n›fsal hareketleri
bast›rmay› amaçl›yordu.
$ Bu dönemlerde politik örgütlenme hakk› yoktu. 1936’da Faflist ‹talya
Ceza Kanununun 270-272. maddeleri örnek al›narak Ceza Kanunu’nun
141-142. maddeleri düzenlendi.
$ 18 Ekim 1920’de Ankara’da Mustafa Kemal taraf›ndan “Resmî Türkiye Komünist F›rkas›” kurdurulmufltur.
$ 1920’lerde Ankara-Eskiflehir civar›nda “Gizli Komünist Partisi”nin örgütlendi¤ini görüyoruz. Bu parti 7 Aral›k 1920’de ‹çiflleri Bakanl›¤›’na tüzük
ve program›n› vererek resmen kurulan Türkiye Halk ‹fltirakiyun F›rkas›’n›n
temeli olmufltur.
$ Anadolu’da iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal hareketleri devam ederken
Sovyetler Birli¤i’nde bulunan Mustafa Suphi’nin önderli¤inde Türkiye Komünist Partisi’nin K›z›l Ordusu ile kuruldu¤unu görüyoruz. M. Suphi ve arkadafllar› 14 Temmuz 1919 tarihinde, 7 kiflilik “Kurucu Komite” oluflturularak
TKP’yi kurdu. Kominterne kayd›n› yapt›rd›. TKP Türkiye’den gelen delegelerin kat›lmas›yla 10 Eylül 1920’de, Bakû’de I. Kongresini yapt›.
$ 1922 y›llar›nda ‹stanbul’da “Beynelmilel ‹flçi ‹ttihad›” ile “Türkiye ‹flçiler
derne¤i” adl› iki Marksist iflçi kuruluflu vard›.
$ II. Dünya Savafl› s›ras›nda iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤ini savunan devrimci ve Marksist kadrolara karfl› faflist uygulamalar daha da sertleflti. Pek çok devrimci tutukland› ve cezaland›r›ld›.
$ Ancak bu koflullarda da iflçi s›n›f›n›n ekonomik ve politik örgütlenmesi
ve mücadelesi devam etti. Örne¤in ‹zmir’de ilk kez sendika ad›n› kullanan
bir örgüt kuruldu. Sendikac›lar tutukland›.
$ 1936’da Cenap fiahabettin K›v›lc›ml› önderli¤inde “Endüstri ‹flçileri Cemiyeti” örgütlendi.
$ 1932 y›l›nda Türkiye Milletler Aras› Çal›flma Teflkilât›na üye oldu. ‹flçilerin haklar›na önemli hiçbir de¤ifliklik getirmeyen, hatta çal›flma yaflam›n›
düzenlemeye dahi yeterli olmayan bu yasa önerisi 8. 6. 1936 tarihinde 3008
say›l› yasa olarak yürürlü¤e girdi.
(Devam edecek)
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
* Bu yaz›, S›rr› Öztürk’ün kaleme ald›¤›, Sorun Yay›nlar› taraf›ndan yay›mlanan ve 1976’da 1. Bask›s›, 2001’de 2. Bask›s› yap›lan “‹fiÇ‹ SINIFI SEND‹KALAR VE 15/16 HAZ‹RAN -Olaylar-Nedenleri-DavalarBelgeler-An›lar-Yorumlar” isimli çal›flmas›ndan yararlanarak haz›rland›.
"S›n›f bilincinin büyük k›sm›, tarih bilincidir." (Lenin)
Resimler: Tan Oral’›n Albümünden
3
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Ulusal Sorun
Zorunlu Bir Resmi Dil Gerekli Midir? (Lenin)
prensibine boyun e¤melidir. Bu yüzden egemen
s›n›f›n dili zorunlu resmi dil olmal›d›r. Bay Puriflkeviçler, toplam nüfusun yaklafl›k yüzde 60’›n›
oluflturan Rusya’n›n Büyük Rus olmayan nüfusunun konufltu¤u “berbat lehçeler”in bir bütün
olarak yasaklanmas›na karfl› de¤ildirler.
ikamet eden istisnas›z tüm uluslar›n ezilen s›n›flar› aras›nda daha s›k› bir ortakl›¤›n ve kardeflçe
bir birli¤in oluflmas›n› sizden daha acilen istiyoruz. Ve elbette Rusya’n›n her sakininin yüce Rus
dilini ö¤renme olana¤›na sahip olmas›ndan yanay›z.
Liberallerin tavr› çok “daha uygar” ve “daha
rafine”dir. Anadiline, belirli s›n›rlar içinde (örne¤in ilkokullarda) izin verilmesinden yanad›rlar.
Fakat ayn› zamanda zorunlu resmi dilden yanad›rlar. “Kültür”ün ç›karlar› için, “bir” ve “bölünmez” Rusya’n›n ç›karlar› için vs. bu gereklidir.
Sadece flunu istemiyoruz: zorlama unsuru.
‹nsanlar› sopayla cennete sürmek istemiyoruz.
Çünkü “kültür” üzerine istedi¤iniz kadar güzel laf
edin — zorunlu resmi dil cebirle ve zorla ö¤retmekle ba¤l›d›r. Yüce ve güçlü Rus dilinin, birilerinin onu sopayla ö¤renmeye zorlanmas›na ihtiyac› olmad›¤›na inan›yoruz. Rusya’da kapitalizmin geliflmesinin ve genelde toplumsal yaflam›n
serpilip büyümesinin bütün uluslar›n birbirine yak›nlaflmas›na yol açt›¤›ndan eminiz. Yüzbinlerce
insan Rusya’n›n bir ucundan di¤erine savruluyor, nüfusun ulusal bileflimi kar›fl›yor, soyutlanma ve ulusal kendi bildi¤ini okuma ortadan kalkmak zorundad›r. Yaflam ve çal›flma koflullar›ndan dolay› Rus dilini bilmesi gerekenler, sopa olmadan da onu ö¤reneceklerdir. Zorlama (sopa)
ise sadece, yüce ve güçlü Rus dilinin di¤er ulusal gruplar›n içine giriflini zorlaflt›rmaya yol açacak ve her fleyden önce düflmanl›klar› fliddetlendirecek, milyonlarca sürtüflme yaratacak, sinirlili¤i ve karfl›l›kl› anlaflmazl›¤› art›racakt›r vs.
“Devlet olmak kültür birli¤inin onay›d›r... Resmi dil, kesinlikle, devlet kültürünün bir unsurunu
oluflturur... Devlet olman›n temelinde iktidar›n birli¤i yatar ve resmi dil bu birli¤in arac›d›r. Resmi dil
devlet olman›n tüm di¤er biçimleri gibi ayn› zorlay›c› ve genel yükümlendirici güce sahiptir...
Liberaller gericilerden, en az›ndan ilkokul
için anadilinde ders hakk›n› tan›malar›yla ayr›l›yorlar. Ama zorunlu bir resmi dilin olmas› gerekti¤i konusunda gericilerle tamamen hemfikirler.
Zorunlu bir resmi dil ne demektir? Pratikte bu,
Rusya nüfusunun az›nl›¤›n› oluflturan Büyük Ruslar›n dilinin, Rusya’n›n tüm di¤er nüfusuna dayat›lmas› demektir. Her okulda resmi dilde ders zorunlu olacakt›r. Tüm resmi ifllemler yerel halk›n dilinde de¤il, mutlaka resmi dilde yap›lmal›d›r.
Zorunlu resmi dilin gereklili¤i, onu savunan
partiler taraf›ndan nas›l hakl› gösteriliyor?
Kara-Yüzler’in “kan›tlar›” tabii ki k›sa ve özdür: bütün yabanc› kökenlilere demir yumrukla
muamele edilmeli ve “rahatlar›na bakmalar›na”
izin verilmemelidir. Rusya bölünmez kalmal› ve
Büyük Ruslar Rus vatan›n›n güya kurucusu ve
ço¤alt›c›s› olduklar›ndan, tüm halklar Büyük Rus
Rusya’n›n bir ve bölünmez kalmas› nasip
olacaksa, o zaman Rus yaz› dilinin resmi yarar›
olanca kararl›l›kla savunulmal›d›r.”
Resmi dilin zorunlulu¤u sorununda liberalin
tipik felsefesi budur.
Yukar›da aktar›lan cümleleri Bay S. Patraflkin’in liberal gazete “Den”deki (No. 7) makalesinden ald›k.
(…)
Rus dili yüce ve güçlüdür, diyor bize liberaller. Rusya’n›n herhangi bir kenar bölgesinde yaflayan herkesin bu yüce ve güçlü dili iyi bilmesini gerçekten istemiyor musunuz? Rus dilinin yabanc› kökenlilerin edebiyat›n› zenginlefltirdi¤ini
ve onlara büyük kültür zenginliklerine ifltirak etme olana¤› sundu¤unu vs. görmüyor musunuz?
Rus Marksistlerinin, tüm yerel dillerde okul
ifllerine izin verilmesi ve bir ulusun her türlü ayr›cal›klar›n› ve bir ulusal az›nl›¤›n haklar›n›n her
türlü ihlalini hükümsüz k›lan temel bir yasan›n
anayasaya eklenerek, zorunlu bir devlet dilinin
olmamas›n›n zorunlu oldu¤unu söylemelerinin
nedeni budur.
Bütün bunlar do¤ru, liberal beyler, diye yan›tl›yoruz onlar›. Turgenyev’in, Tolstoy’un, Dobrolyubov’un, Çerniflevski’nin dilinin yüce ve güçlü oldu¤unu sizden daha iyi biliyoruz. Rusya’da
Kaynak: Lenin, Ulusal ve Sömürgesel Ulusal Sorun Üzerine, çev.: ‹smail Yark›n, Süheyla Kaya, Saliha
Kaya, ‹nter Yay›nlar›, ‹stanbul, 1998, s. 169-171
Anadilde E¤itim Neden Önemlidir?
20-25 Eylül 2010 tarihleri aras›nda Kürt E¤itim ve Dil Hareketi (Tevgera Ziman û Perwerdehiya Kurdî) anadilde e¤itim talebiyle Kürt halk›na
okullar› boykot etme ça¤r›s›nda bulundu.
BDP’nin destek verdi¤i boykot eylemine tüm
bask› ve tehditlere ra¤men yüksek oranda kat›l›m oldu¤u görüldü.
Burjuva partileri ve medyas› bu eyleme tepki
vermekte gecikmedi. Baflbakan boykot s›ras›nda
“bizden resmî olarak anadilde e¤itimi beklemeyin” aç›klamas›n› yapt›. Baflbakana göre anadilde
e¤itim verilmesi “iç bar›fl› bozar”d›. CHP lideri K›l›çdaro¤lu ise benzer yönde bir aç›klamayla anadilde e¤itimin “toplumu ayr›flt›raca¤›n›” söyledi.
Ayn› tarihlerde yaz›l› ve görsel bas›nda anadilde e¤itimin "olanaks›zl›¤›”
ve “sak›ncalar›” dile getirildi.
Burjuva yorumcular ve kalemflörler Kürtçenin e¤itim dili olamayaca¤›n›, yaln›zca seçmeli ders olarak ö¤retilebilece¤ini savunuyorlard›. Ana dilde Kürtçe e¤itim, teknik olarak olanaks›zd›; her “etnik gruba” ayr› okul açmak mümkün müydü?
Bu düflünceyi dile getirenler farkl› uluslar›n ayn› okul içerisinde kendi
anadillerinde e¤itim alabilece¤i gerçe¤ini görmezden gelmeyi tercih ederler. Anadilde e¤itim denince otomatik olarak farkl› uluslardan ö¤rencileri
farkl› okullarda toplamak gerekece¤i düflüncesi, burjuvazinin emekçileri
ulusal ayr›cal›klarla bölme mant›¤›n›n bir yans›mas›d›r. Burjuvazi, ayn› okul
içerisinde farkl› uluslardan emekçi çocuklar›n kendi ana dillerinde e¤itim
görmesindense, bir dile di¤er dil aleyhine ayr›cal›k tan›yarak uluslar aras›ndaki eflitsizli¤i e¤itim alan›nda da derinlefltirmeyi tercih eder.
Bugün burjuvazinin yapt›¤› tam olarak budur. Kürtçe anadilde e¤itime izin vermeyerek
Kürt ö¤rencileri baflar›s›zl›¤a mahkûm etmektedir. Üniversiteye girifl s›navlar›nda fi›rnak,
Diyarbak›r, Hakkâri, Ardahan, Bitlis gibi illerin
y›llard›r baflar› s›ralamas›nda en gerilerde bulunmas›, okula gitme oran›n›n “bölge” illerinde
di¤er bölgelere göre çok daha düflük olmas›
bunu çok net bir biçimde göstermektedir.
Konuyla ilgili bilimsel çal›flmalar anadilde
e¤itimle okul baflar›s› aras›ndaki s›k› iliflkiyi
kesin biçimde ortaya koyuyor. UNESCO’nun
2005 y›l›nda yay›nlad›¤› bir raporda anadilde
e¤itimin baflar›ya etkisi flöyle belirtilmifltir:
“E¤itim dilini okul d›fl›nda asla duymayan çocuklar ö¤renme güçlü¤ü
çekmekte, s›n›f tekrar› yapmakta ve ilkö¤retim üçüncü s›n›fa geçmeden
okulu b›rakmaktad›r.” (First Language First, s. 88)
Baflka bir raporda, anadilde e¤itimin okula gitme karar›n›n verilmesinde ne kadar belirleyici oldu¤u gösterilmektedir:
“Dünyada okula gitmeyen çocuklar›n yüzde ellisi, okulda ö¤retilen dilin
evde hemen hemen hiç kullan›lmad›¤› bölgelerde yaflayan toplumlar›n çocuklar›d›r.” (In Their Own Language, 2005, s. 43)
Kürt halk› anadilde e¤itim hakk›n› talep ederken, ayn› zamanda e¤itim
alan›nda f›rsat eflitli¤ini de talep etmektedir. Boykotlara kitlesel kat›l›m›n da
gösterdi¤i gibi, hiçbir bask› ya da “iç bar›fl›n bozulaca¤›” biçimindeki üstü
kapal› tehdit, bu hakl› talebin dile getirilmesini engelleyemeyecektir.
‹stanbul’dan ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okuru bir e¤itim emekçisi
4
"Baflka bir ulusu ezen uluslar, asla özgür olamaz." (Marx)
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Dünyadan
Avrupa Grev Dalgas›yla Sars›ld›
‹ngiltere hükümeti bütçe a盤›n› kapatmaya yönelik kamu kesintileri çerFransa
çevesinde Londra metrosunda çal›flan 800 kiflinin iflten ç›kar›lmas› plan›n›
Fransa’da Sarkozy
ortaya koydu. Hükümetin bu giriflimine tepki gösteren metro çal›flanlar› 6
hükümeti emeklilik yafl›n›
Eylül günü Londra Metrosu’nda 1 günlük greve gitti. 3 Ekim günü RMT (De62’ye, emeklilikten tam
mir ve Deniz Yollar› Ulafl›m› ‹flçileri Sendikas›) ve TSSA (Maafll› Ulafl›m çaolarak yararlanma yafl›n›
l›flanlar› Derne¤i) sendikas›n›n ça¤r›s›yla ikinci kez greve giden sendikalar,
ise 67’ye ç›karmak için
metro iflçilerinin durumlar›nda bir düzelme olmamas› halinde Kas›m ay› içeharekete geçti. Bu son
risinde iki yeni grevin daha gerçeklefltirilece¤ini belirttiler. Grev günü kentte
reform giriflimi, Fransa
metro ulafl›m› büyük ölçüde aksad›.
devletinin 1993, 2003 ve
‹spanya
2007 y›llar›nda yapt›¤› ve
emekli maafllar›n› %15May›s ay›nda devlet bütçesinden 21 milyar dolarl›k k›s›nt› yapaca¤›n› ilan
%20 oran›nda düflüren
eden ‹spanyol hükümetinin maafllarda yüzde 15'e varan kesintileri, emekli“reformlar›n” son halkas›
lik yafl›n›n 67’ye yükseltilmesini ve sosyal yard›mlar›n kald›r›lmas›n› öngören
niteli¤indedir.
“kemer s›kma” politikalar› iflçi ve emekçi halktan grevle karfl›l›k buldu. 2010
Hükümet, bu reformHaziran ay›nda maafllar› yüzde befl oran›nda kesilen kamu emekçileri ve
lar› yapmad›¤› takdirde flu anda 32 milyar Euro olan bütçe a盤›n›n 2050’de mazot fiyatlar›ndaki yüzde yirmilik zamm› protesto eden binlerce kamyon
100 milyar Euro’ya ç›kaca¤›n› öne sürerek emeklilik yafl›n› yükseltmeyi mefl- floförü greve gitti. Eylül ay›nda ise birkaç ayd›r maafllar›n› alamayan ve devru göstermeye çal›fl›yor.
let yard›mlar› kesilen 5000 maden iflçisi, ücretlerinin ödenmesi talebiyle ifl
Oysa ayn› hükümet 13 Ekim 2008 y›l›nda batma tehlikesi alt›nda bulunan b›rakt›.
bankalar› kurtarmak için bir günde 360 milyar Euro harcam›flt›.
Avrupa ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonunun (ETUC) ça¤r›s›yla tüm AvBu duruma tepki olarak, May›s ay›ndan beri alt› genel grev ve ülkenin rupa’da ortak eylem günü olarak belirlenen 29 Eylül’de, ‹spanya’n›n iki büfarkl› bölgelerinde milyonlarca kiflinin kat›ld›¤› yüzlerce gösteri düzenlendi. yük sendika federasyonu CCOO (‹flçi Komisyonlar›) ve UGT (‹flçilerin Genel
Yap›lan gösterilere kat›l›m gittikçe artt›. 7 Eylül 2010’da yap›lan gösteriye 2.7 Sendikas›), kamu a盤›n›n azalt›lmas›, reform yasas›n›n iptali, adil bir ekonomilyon kifli, 12 Ekim’de yap›lan gösteriye ise 3.5 kifli kat›ld›. Yap›lan kamuo- mi plan› ve emeklilik sistemi talepleriyle grev yapt›.
yu araflt›rmalar› Fransa nüfusunun %70’inin gösterilere destek verdi¤ini orYaklafl›k 10 milyon ‹spanyol iflçisinin kat›ld›¤› genel grevde 1,5 milyon
taya koydu.
gösterici sokaklara döküldü. Maden, metal, elektronik ve oto imalat sektör12 Eylül tarihinden itibaren lise ö¤rencileri de eylemlere kat›lmaya bafl- lerinden greve tam kat›l›m sa¤land›. Ülke çap›nda birçok büyük banka aç›llad›. 1300 lisede e¤itim dururken, yüzlerce lise ö¤renciler taraf›ndan iflgal mad›, günlük gazeteler bas›lmad›, yerel televizyon kanallar› yay›n› kesti ve
edildi. Sokaklara dökülen on binlerce liseli genç polisle fliddetli çat›flmalara h›zl› tren seferlerinin yüzde sekseni, uluslararas› uçak seferlerinin yüzde altgirdi.
m›fl› iptal edildi. Üniversiteler ve liseler de greve destek verdi. Büyük flehirGenel grev en çok petrol sektörünü etkiledi. Fransa’da bulunan on iki lerde çöpler toplanmad›. Birçok iflyeri kepenk indirdi. Barselona’da taksi flopetrol rafinerisinde üretim ya tamamen durdu ya da yavafllad›. Petrol iflçile- förleri sendikas› üyelerinin yüzde doksan› ifl b›rakt›.
rinin petrol depolar› önüne kurdu¤u baKomünist Parti’nin örgütlü oldurikatlar, Petrol Da¤›t›m fiirketleri Fede¤u ‹flçi Komisyonlar› (CCOO) ve ikAvrupa devletleri 2008 y›l›nda bafllayan son kriz s›rarasyonu, valilikler ve Sarkozy’nin emtidar partisinin nüfuzlu oldu¤u ‹flçis›nda bankalar› kurtarmak için muazzam miktarlarda harriyle polis ve asker taraf›ndan zor kullerin Genel Sendikas› (UGT), grev
cama yapt›ktan sonra bütçelerinde oluflan aç›klar› kapatlan›larak aç›ld›. Yirmiden fala deponun
öncesinde hükümetle iki gün bomak için kamu harcamalar›nda kesintilere gidiyorlar. Bu
aç›lm›fl olmas›na ra¤men petrol istasyunca görüflme yapm›fl ve grev bodurum, Avrupa’daki iflçi ve emekçilerin sert tepkisine yol
yonlar›n›n üçte birinde yak›t tükendi.
yunca ülkede minimum düzeyde
aç›yor. Fransa, ‹spanya, Yunanistan, ‹ngiltere baflta olmak
Nükleer santrallerde çal›flan iflçiler
hizmet sa¤lanmas›n› kararlaflt›ran
üretimi yüzde elli oran›nda azaltma kaüzere pek çok Avrupa ülkesinde büyük çapl› gösteriler
bir anlaflma imzalam›fllard›. Grev
rar› al›rken, üretim santrallerinin çogünü ülkede ‘huzurun sa¤lanmas›’
düzenleniyor.
¤unda üretimin durdu¤u ya da yavafliçin imzalanan bu anlaflman›n arlad›¤› görüldü.
d›ndan hükümet sendikalara teflekHava ve demiryollar›nda çal›flan iflçilerin grevi tüm ülkede ulafl›m› önem- kür etmifl, Çal›flma Bakan› bu “büyük sorumlulu¤u” ald›klar› için “s›k› pazarli ölçüde aksatt›.
l›kç›” sendikalara övgüler düzmüfltü.
Sarkozy hükümeti sözcüleri ise göstericilere “taviz verilmeyece¤ini” aç›kÜç ay öncesinden ilan edilen genel grev Zapatero hükümetinin de haz›rlad› ve göstericileri yüksek para ve hapis cezalar›yla tehdit etti. fiimdiye ka- l›k yapmas›na olanak sa¤lam›flt›. Hükümette kurulan Özel Komitenin grev
günü için oluflturdu¤u özel polis birliklerinin sald›r›s›yla 100’den fazla göstedar 2000’den fazla kifli gözalt›na al›nd›.
Gösteriler CGT (Genel ‹flçi Konfederasyonu), CFDT (Fransa Demokratik rici gözalt›na al›nd›, yaklafl›k elli iflçi yaraland› ve ileriye dönük davalarda
‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu), UNSA (Ulusal Otonom Sendikalar Birli¤i), yarg›lanmak üzere binlerce kiflinin kimli¤i belirlendi.
CFE-CGC (Fransa Genel Kamu Sendikalar› Konfederasyonu), FO (‹flçi GüYunanistan
cü), FSU (Sendikalar Birli¤i Federasyonu), SUD (Demokratik Dayan›flma BirYunanistan’›n
li¤i), Solidaires (Dayan›flma), UNL (Ulusal Liseliler Birli¤i), UNEF (Fransa
2010 May›s ay›nda
Ulusal Ö¤renci Birli¤i) adl› sendikalar taraf›ndan düzenleniyor.
IMF ve AB’den ald›¤›
Bununla birlikte, gösterilerin almas› gereken yol hakk›nda sendikalar ara- 110 milyar Euro’luk
s›nda görüfl ayr›l›klar› bulunuyor. Baz› sendika yöneticileri eylemlerin “çok kurtarma paketi karileri gitti¤ini” öne sürüyorlar. Ülkenin ikinci en büyük sendikas› olan CFDT fl›l›¤›nda uygulad›¤›
(Fransa Demokratik ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu) Baflkan› François kemer s›kma politikaChereque, göstericileri “provokasyonlara kap›lmamalar›” için uyard›.
lar› ülkede aylard›r
Türkiye’de baz› sol çevrelerin öncülük rolü biçti¤i beyaz yakal›lar Fran- grev ve kitlesel gössa’daki son olaylarda iflçi s›n›f›n›n ne kadar gerisinde olduklar›n› bir kere da- terilerle protesto ediliha gösterdiler. Beyaz yakal›lar›n sendikas› olan CFE-CGC gösterilere art›k yor.
kat›lmayaca¤›n› bildirdi. Bu sendikan›n lideri Bernard van Craeynest “eylemKamyon ve tanker
lerin yeniden yönlendirilmesi için eylemleri durdurma zaman›n›n geldi¤ini” sahipleri tafl›mac›l›k
ifade etti.
sektörünü rekabete
Frans›z halk›n›n ezici ço¤unlu¤unun bu yasalar›n ç›kmas›na karfl› olma- açan yeni yasal düs›na ra¤men reform paketinin meclis taraf›ndan onaylanmas›, burjuva parla- zenlemelere karfl› greve gitti.
mentosunun kimlerin ç›karlar› do¤rultusunda hareket etti¤ini bir kere daha
Ülkenin en büyük havaalanlar›ndaki hava trafik kontrolörlerinin 4 saatlik
göstermifl oldu.
ifl b›rakma eylemi sonucunda birçok uçufl ertelendi.
‹ngiltere
Demiryollar›na ayr›lan bütçeyi k›sarak ilk etapta 6300 iflçiyi iflten ç›kar‹ngiltere 226 milyar dolarla Avrupa’n›n en fazla bütçe a盤› olan ülkesi. may› ve fon kesintisi yapmay› planlayan hükümete karfl› toplu tafl›ma ve de2008 krizinde bu ülke banka kurtarma operasyonu için 90 milyar dolar har- miryolu tafl›ma iflçileri 8 Eylül günü greve gitti. Tafl›mac›l›k iflçilerinin grevi ülcam›fl, bütçe a盤›n› daha da fazla art›rm›flt›. Hükümet bu a盤› kapatmak kenin genifl bir kesiminde yak›t tedariki yap›lmas›n› engelledi.
Meyve sebze sat›c›lar› da artan vergi oranlar›na karfl› grev yaparak hüiçin kamu harcamalar›nda kesintilere gidiyor.
20 Ekim 2010 günü ‹ngiliz hükümetinin Maliye Bakan› George Osborne kümeti protesto ettiler.
11 Eylül günü Baflbakan Papandreu 2011 y›l› için kamu harcamalar›nda
yaklafl›k 130 milyar dolar› bulan kesinti program›n› aç›klad›. Buna göre kamu sektöründe 2015 y›l›na kadar 490 bin kiflinin iflten ç›kar›laca¤›, devlet da- ek kesintilere, patronlar içinse vergi indirimine gidilece¤ini aç›klad›. Bu aç›kirelerinin bütçelerinde ortalama yüzde 19'luk kesintiye gidilece¤i ve 2020 y›- laman›n ard›ndan GSEE (Yunanistan Genel ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu) ve ADEDY (Yunanistan Kamu Çal›flanlar› Konfederasyonu) sendikalar›l›na kadar emeklilik yafl›n›n 66'ya yükseltilece¤i bildirildi.
Kesinti program›n›n aç›klanmas›n›n ard›ndan Londra’da yaklafl›k bin kifli- n›n ça¤r›s›yla Atina’da protesto gösterileri düzenlendi. Bu gösterilere yaklanin kat›ld›¤› bir protesto gösterisi düzenlendi. ‹ngiltere Sendikalar Konfede- fl›k 20.000 kifli kat›ld›.
Hükümetin mali krizden ç›kmak için yapt›¤› kesintiler sonucu gelirlerinin
rasyonu (TUC) genel grev ça¤r›s› yapt›. Konfederasyon 26 Mart 2011 tarihinde Londra’da büyük çapl› bir gösteri düzenlenece¤ini de duyurdu. 23 yüzde yirmi beflini kaybeden kamu çal›flanlar› çal›flma koflullar›n› protesto
Ekim günü Londra’da RMT sendikas› önünde bir kez daha toplanan ve bu amac›yla 7 Ekim günü grev yapt›lar.
Kültür Bakanl›¤›nda çal›flan iflçiler 2 y›ll›k maafllar›n›n ödenmesi ve ay sokez say›lar› 3 bini bulan iflçi, memur ve ö¤rencilerin düzenledi¤i yürüyüfle
nunda
iflten ç›kar›laca¤› aç›klanan 320 geçici iflçinin sürekli kadroya al›nmademokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve 8 saatlik ifl b›rakma eylemi yapan
s›
için
Akropolis’i iflgal etti. ‹flgalin üçüncü günü Yunan polisi iflçilere gaz
itfaiye iflçileri de kat›ld›. ‹fl saatlerine getirilen yeni düzenlemeyi kabul etmedikleri takdirde iflten ç›kar›lmakla tehdit edilen binlerce itfaiye iflçisi 1 Ka- bombas›yla sald›rarak çok say›da iflçiyi yaralad› ve iflgali sona erdirdi.
s›m’da da ifl b›rakma eylemi yapacaklar›n› bildirdiler.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
“Karkerên Hemu Welatan Yekbin!” (Marx-Engels)
5
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Dünyadan
fiili’de Maden ‹flçileri Gerçekten Kurtuldu Mu?
fiili’de 5 A¤ustos 2010 tarihinde San Jose Bak›r ve Alt›n Maden ‹flletmesi’nde meydana gelen göçükten sonra 69 gün boyunca yerin 700 metre alt›nda mahsur kalan 33 madenci 13 Ekim 2010’da kurtar›ld›lar.
Kurtarma operasyonu bütün dünyada medyatik bir flova dönüfltürüldü.
Bir milyardan fazla insan›n bu haberleri izledi¤i hesaplan›yor. Haber malzemesi tükenince göçükteki madencilerle ilgili filmler ve belgesellerin çekilmesine, kitaplar›n yay›nlanmas›na baflland›. Madencilere yaflad›klar›
olaylar› anlatmalar› karfl›l›¤›nda yüksek miktarda para teklif ediliyor.
fiimdiye kadar madencilerin özel hayat› dahil her fleye de¤inildi ama
bu kazan›n nedenlerine, koflullar ayn› kald›¤› sürece benzer kazalar›n gelecekte de yaflanaca¤›n›n kaç›n›lmaz oldu¤una dair hiçbir fley söylenmedi.
Toprak alt›ndan ç›kar›lan ilk iflçiye sar›lan fiili Devlet Baflkan› Sebastian Pinera ayn› zamanda enerji, maden ve perakende sektörlerinde büyük
flirketlere sahip, ülkenin en zengin ifladamlar›ndan biri. Kardefli ve eski ifl
orta¤› Juan Pinera, Pinochet döneminde Çal›flma Bakan›’yd›. Juan Pinera,
faflist bir darbe s›ras›nda katledilen ilerici lider Salvador Allende’nin bafllatt›¤› devletlefltirme politikalar›na son vererek madenleri özellefltirmiflti.
Bak›r, kömür, alt›n gibi madenlerin uluslararas› piyasalardaki fiyat› art›nca, bu art›fla paralel olarak, hammade ihraç eden bir ülke olan fiili’deki
ifl kazalar›nda da büyük bir art›fl meydana gelmektedir. Bak›r›n libresinin
0.8 dolar oldu¤u 2002 y›l›nda 28 ölümcül kaza yaflanm›flt›. Bak›r›n libre bafl› fiyat› 2007 y›l›nda 3.2 dolara ç›k›nca, kazalarda ölen madencilerin say›s› da 40’a yükselmiflti.
Bir devlet kurumu olan Jeoloji ve Maden ‹flletmesinin verdi¤i resmi rakamlara göre fiili’de son on y›lda 400, son yirmi befl y›lda 742 maden iflçisi hayat›n› kaybetti. Her y›l ortalama 40 madenci hayat›n› kaybediyor. Geçen sene hayat›n› kaybedenlerin say›s› 31’i bulmufltu. Bu, son olayda kurtar›lan madencilerin say›s›na neredeyse eflit bir rakam.
Son göçü¤ün meydana geldi¤i San Jose Bak›r ve Alt›n Maden ‹flletmesi’nde ise kaza “geliyorum” demiflti. 2004 y›l›nda meydana gelen bir kaza
bir iflçinin hayat›na malolmufltu. Üç y›l sonra üç iflçinin daha hayat›n› kaybetmesi üzerine iflçiler flirketi mahkemeye verdiler. Maden geçen y›l geçici olarak kapat›ld›. fiirket, güvenlik önlemlerini ald›¤›n› belirtince, maden
yeniden aç›ld›. Ama 2007 y›l›nda meydana gelen ve ölümle sonuçlanan bir
baflka kaza, firman›n tekrar kapat›lmas›na yol açt›. fiirket yeniden güvenlik önlemlerinin al›nd›¤›na dair iddialarla madeni açt›rmay› baflard›. ‹flçiler
koflullar›n de¤iflmedi¤ini, yüksek risk alt›nda çal›flt›klar›n› defalarca aç›kla-
malar›na ra¤men,
seslerini duyuramam›fllard›.
Madencilerin
kurtar›lmas›ndan
üç gün sonra fiili’nin Petorca bölgesinde bulunan
bir yer alt› madeninde meydana
gelen göçükte 26
yafl›ndaki Roberto
Fernandez
ad›nda bir madenci
hayat›n›
kaybetti. fiili’de ve dünyan›n her
yerinde - benzer çal›flma koflullar› de¤iflmedi¤i sürece maden kazalar›na
dair haberleri duymaya devam edece¤iz.
Türkiye’deki burjuva medyan›n da genifl yer verdi¤i fiili’deki olay, bunca suland›r›lm›fl ve maddi koflullar›ndan soyutlanm›fl bir biçimde yans›t›lmas›na ra¤men ister istemez Türkiye’deki maden kazalar›n› ve kazalar
sonras›nda Türk yetkililerin verdikleri demeçleri hat›rlatt›. Bu durum, 17
May›s 2010 tarihinde Zonguldak’ta meydana gelen grizu patlamas›ndan
sonra iflçiler için “güzel öldüler” aç›klamas›n› yapan Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Ömer Dinçer’i özellikle rahats›z etti. fiilili madenciler kurtar›ld›ktan sonra Ömer Dinçer flu aç›klamay› yapt›: “‹flçilerimizi 560 metreden
3 günde ç›kar›rd›k. Biz çok daha iyiyiz.” Oysa, Zonguldak’taki patlamada
hayat›n› kaybeden Engin Düzcük ve Dursun Kartal adl› iflçilerin cesetlerine hala ulafl›lamad›.
Bakan Dinçer gayet iyi bilmektedir ki, Türkiye maden kazalar›nda yaflanan ölümlerde fiili’yi çok geride b›rakmaktad›r. TBMM Maden Araflt›rma Komisyonu'nun haz›rlad›¤› rapora göre 1941 y›l›ndan beri Türkiye’de
y›lda ortalama 247 maden iflçisi hayat›n› kaybetmektedir. fiilili madencilerin bu kadar haber yap›lmas› Bakan› iflte bu yüzden rahats›z etmektedir.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
1. Sayfadaki Kürt Sorunu’nun Ad›n› Koymak yaz›s›n›n devam›
maddesinin eklenmesi tart›flmalar›. 3- Bölgesel özerklik. Bunlar›n kusulma- ve Yeni fiafak’tan Ali Bayramo¤lu örne¤inde oldu¤u gibi) polis liberalleri,
s› laz›m ki pislikler temizlensin. Kabullenilmesi zor olan konuflmalar yap›l- ayn› süreçte, gazetelerinde, Türkiye’nin demokratikleflti¤ini, ordunun rolümal›.” fieklindeydi.
nün azalmas›na karfl›l›k PKK’nin de silah b›rakmas› gerekti¤ini söylediler.
Milliyetçi patron Sedat Beyin kafas›na tafl m› düflmüfltü? Hay›r. Silahla siyasetin “milliyetçili¤in ve askeri vesayetin önünü açt›¤›”n›, bunla“Bunlar›n kusulmas› laz›m ki pislikler temizlensin” sözü asl›nda “Ko- ra bahane teflkil etti¤ini savunan, Boyner’in yukar›da anlatt›¤› masallara
nuflal›m, konuflal›m, hele bir siperlerinden kafalar›n› göstersinler!” uygun yaz›lar yazd›lar. Bu beylere göre “demokratik aç›l›m›n” baflar›l› olmademekti. Bu söz ayn› zamanda ABD ve TÜS‹AD destekli “Kürt aç›l›- s› için Kürtler, sorunu “ulusal bir sorun”, bir ulusal kurtulufl meselesi olarak
m›” politikas›n›n özünü yans›t›yordu. Anlafl›lan bu iç tart›flma o boyuta görmemelidir. Silahl› mücadeleyi b›rakmal› ve kendilerine temsilci olarak
varm›flt›r ki, 6 Temmuz 2010 tarihli Hürriyet’te TÜS‹AD’›n sesi Ertu¤rul Öz- BDP veya PKK’yi (“fliddet severleri”) de¤il, sermayeye ba¤l› bir partiyi vekök’ün “Birlikte Yaflamak Zorunda M›y›z?” yaz›s›yla meydana ç›kmas› ge- ya grubu (AKP, Gülen cemaati vs…) seçerek “temsilde ço¤ulculu¤u” sa¤rekmifltir. Sahibinin sesi Ertu¤rul Özkök bu
lamal›d›r. Ve bütün bu nutuklar, Kürt halk›n›n
yaz›s›nda, daha önce Cumhuriyet gazetesinyasal yoldan seçilmifl temsilcileri içeri t›k›l›rken
Aç›kt›r ki “demokrasi”, halk sermayede “‘Türk taraf›’n›n elinde tek koz var: Kürtlerin
at›lmaktad›r! Aç›kt›r ki “demokrasi”, halk sermaye boyun e¤di¤i sürece vard›r, halk kitleço¤unlu¤unun ayr›lmay› isteyip istemedikleri!
yeye boyun e¤di¤i sürece vard›r, halk kitlesi basi ba¤›ms›z hareket etmeye ve haklar›n›
Çünkü, do¤al veya anormal, tüm ayr›l›klar›n,
¤›ms›z hareket etmeye ve haklar›n› bu flekilde
bu flekilde talep etmeye bafllad› m› onu
herkese bir faturas› olacakt›r” diye tehdit savutalep etmeye bafllad› m› onu tekrar “demokratekrar “demokratiklefltirmek” polis liberan Orhan Bursal›’y› alk›fllayarak, aç›kça
tiklefltirmek” polis liberalleriyle savc›lar›n göre“Türkler ve Kürtler” olarak iki ayr› ulustan bahvidir! Lenin 1901’de yazd›¤› “Zemstvo’nun Düflralleriyle savc›lar›n görevidir!
sediyor ve “gerekirse ayr›lmay› da tart›fl›r›z” dimanlar› ve Liberalizmin Hanibal’leri” makalesinyordu, diyebiliyordu. Çünkü sermayenin “tart›flde bir yerde flöyle der: “Otokrasinin (yani Çarl›k
ma özgürlü¤ü” aç›kça en geri ve ›rkç› söylemlere, “Kürtlere bedel ödettire- rejiminin) tarihsel deneyimi, sadece devleti y›ld›rma ve yozlaflt›rma taktiklim, fatura ödesinler” gibi tehditlerin “özgürlü¤üne” dayan›yordu. Türk ser- leri izlemeye itmekle kalmad›, ama ayn› zamanda birçok ba¤›ms›z liberali
maye s›n›f›, Sedat Alo¤lu örne¤inde oldu¤u gibi kendi içindeki halk- devlete bu taktikleri tavsiye etmeye itti” (Lenin, “Toplu Eserler” Cilt 5). Bitan gizli tart›flmalarda, tüm ›rkç› heves ve özlemlerini de birlikte “ku- zim polis liberallerimiz de iflte bu flekilde patronlar›n kendi s›n›fsal denesarak”, bir halk›n kendi kaderini tayin hakk›n›n varl›¤› ve meflrulu¤u yimlerine dayal› isteklerini allay›p pullayarak polis devletinin Kürt sorunungerçe¤ini bilmekte ve kabul etmektedir. Ancak bu “tart›flma özgürlü- daki dan›flmanlar› oldular. fiöyle dediler: Demokrasi gelecek bekleyin, ye¤ü”nü sadece kendisine ve kendine ba¤l› ayd›n ve yazar-çizerlere ve ter ki siz “Ulusal sorun”, “ulusal kurtulufl” demeyin, silahlar› ve mücadeleyi
sadece bir tehdit ve flantaj unsuru olarak kullan›lmak üzere tan›mak- b›rak›n!
tad›r. Sermayeye ba¤l›l›k yemini olmayan biri, örne¤in halktan veya iflçi
‹flte bu olgular›n hepsi birlikte de¤erlendirildi¤inde, sermayenin halka
hareketinden gelen biri veya naylon komünistlerden olmayan bir komünist anlatmad›¤› gerçek bak›fl aç›s› ortaya ç›kmaktad›r. O da fludur: “Kürt soruya da ba¤›ms›z baflka biri bunu Türk halk› önünde tart›flmaya kalkt› m› so- nu”, bir ulusal sorundur. Do¤uda kendini “Kürt ulusal demokratik hareketi”
nu “hain” yaftas› yemek, linç veya savc›l›k ve hapistir. Bu ikiyüzlülü¤e en olarak adland›ran ba¤›ms›z bir kitle hareketi, silahl› ya da sivil örgütlü bir
son örnek, Baflbakan yard›mc›s› bakan Cemil Çiçek’in 21 Ekimde Radikal mücadele vard›r. Bu hareket, Kürt halk›n›n büyük ço¤unlu¤unun destek vegazetesinde yay›nlanan röportaj›d›r. Bakan burada, BDP’yi hem bar›fl iste- ya sempatisini kazanmaktad›r. Çeyrek asra aflk›n bir süredir silahl› mücamek hem de PKK’yi savunmakla suçlad› ve PKK’nin dünyan›n baflka yer- dele veya demokratik kitle eylemleriyle kazan›m elde etmeleri, esas olarak
lerindeki benzerleri üzerinde bizzat kendisinin de çal›flt›¤›n› söyledi. Sayd›- Bat›’daki Türk ço¤unlu¤un, özellikle de proleter ve yar› proleter kesimlerin,
¤› örnekler ‹rlanda’n›n kuzeyinin ‹ngiliz boyunduru¤undan kurtar›larak bir- hayatlar›n› ancak örgütlü mücadele ile düzeltebileceklerini anlamalar›na
lefltirilmesi için mücadele eden ‹RA, Bask bölgesinin ‹spanya’dan ba¤›m- neden olacak sermaye için tehlikeli bir örnektir. Bunun için yok edilmeli ya
s›zl›¤› için mücadele eden ETA gibi örgütlerdi. Bakan elbette bunlar›n hep- da dejenere edilmelidir, “silahs›zland›r›lmal›d›r”. Kürtlerin ulus olarak varl›sinin “terör” örgütü oldu¤unu belirtmeyi unutmad›. Ama bizdekine benzet- ¤› eskiden reddedilirken bugün kabul edilmelidir ama haklar› tan›nmamal›ti¤i bu örgütlerin hepsinin flu ya da bu flekilde ulusal kurtuluflu amaçlayan d›r. Her f›rsat (ister çat›flma ister görüflmeyle oyalama) de¤erlendirilerek
örgütler oldu¤unu herkes bilir. Yani bakan, bizdeki “Kürt sorununun” da BDP ve PKK tasfiye edilmelidir. Sermaye, ulusal sorunu Türk ve Kürt iflçi
ulusal sorun oldu¤unu, aynen patronlar› gibi üstü örtülü olarak, kabul et- ve emekçiler aras›ndaki bölünmeyi en k›flk›rt›c› flekilde kendi menfaatine
mektedir.
çevirmek için, onu her f›rsatta uzun, ac›l› bir oyalama sürecine sokmaya
Baflbakan ve hükümeti, arada bir kavga etti¤i efendilerinin yukar›daki çal›flmaktad›r.
önce “kusma” sonra da “pislikleri temizleme” talimatlar›na uydu. Hükümet,
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Öcalan, PKK ve BDP ile görüfltü. Hükümet yanl›s› (Taraf’tan Ahmet Altan
6
“Bütün ülkelerin iflçileri birlefliniz” (Marx-Engels)
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
S›n›f ve Politika
‹flçi-Kitle Çal›flmas› Üzerine
Türkiye devrimci hareketinin, üzerine en çok
vurgu yap›p en az baflar›l› oldu¤u alan iflçi-kitle
çal›flmas› alan›d›r. Devrimci gruplar, hiçbir zaman iflçi-kitle çal›flmas› noktas›nda söylemine
karfl›l›k gelebilen düzeyde bir baflar› gösteremediler. Seksenden sonraki ilk ciddî iflçi eylemlerinin yaflanm›fl oldu¤u 1989 bahar eylemlili¤i döneminde, devrimci gruplar iflçi eylemlerinin peflinden koflturan bir pozisyon içindeydi. ‘89 bahar
eylemliliklerinde, seksenden önce yaflanm›fl olan
iflçi s›n›f› direnifllerinin etkilerinin izleri görülmekteydi. Bu eylemliliklerde devrimci gruplar, sürecin tamamen d›fl›nda de¤ildi. Ancak, eylemlilikleri yönetip yönlendirebilen bir iliflkilenmesinden
söz etme olana¤› yoktu. Hareketlenme ve direnifllerin bafl göstermesi üzerine oluflan iflyeri komiteleri veya direnifl komiteleri içinde parçal› düzeylerde de olsa devrimci gruplar›n iliflkilenmesi
vard›. Ama direnifllere ve oluflturulan direnifl komitelerine damgas›n› vuranlar; do¤al iflçi önderleri diyebilece¤imiz eskiden de belli bir tarih ve
s›n›f bilincine ve iflçi s›n›f› mücadelesi deneyimine sahip olan iflçilerdi.
En son yaflanan TEKEL iflçilerinin eylemleri
de gene önceki dönemlerde yaflanan direnifl ve
mücadelelerin etkisini üzerinde tafl›yan, do¤al iflçi önderleri taraf›ndan yönlendirilen bir eylemdi.
Bu eylem, iflçi s›n›f›n›n sendikal birli¤i için mücadele eden sendikalar›n›n, siyasal birlik için dövüflen Proletarya Partisi’nin olmad›¤›n› ve devrimci gruplar›n mevcut çok parçal› yap›lar›yla iflçi
s›n›f›na bir faydas›n›n dokunmad›¤›n› göstermifl
oldu.
1989 bahar eylemliliklerinde pratik olarak
içinden bildi¤imiz flekliyle; devrimci gruplar sabah gazeteden ö¤rendikleri direnifl yerine koflturarak gidiyorlard›. Ayn› flekilde direnifl yerine bir
muhabir, koflturarak geliyordu. “Öncü” iddias›yla
direnifl yerine gelen kadrolar bu direniflin hangi
nedenden dolay› ve nas›l bafllad›¤›n› dahi bilmiyorlard›. Gelen muhabir de orada rastlad›¤› bir iflçiyle röportaja girifliyordu. Bir süre sonra direnifl
yerine getirilen söz konusu dergi ve gazetelerde
kendileriyle ilgili ç›kan haber ve yaz›lan okuyan
iflçiler, bu yaz›larla alay ediyorlard›. Çünkü bu yaz›lar direniflin gerçek bilgisini yans›tan yaz›lar de-
¤ildi. Bu yaz›lar devrimci gruplar›n iflçi s›n›f›n›n ne
kadar d›fl›nda olduklar›n› âdeta kan›tlayan yaz›lard›. 1993’te bafl›ndan sonuna kadar birlikte 23
gün Ankara’ya yürüdü¤ümüz K⤛thane belediye
iflçileri, bu direniflle ilgili gruplar›n yay›n organlar›nda ç›kan yaz›larla alay ediyorlard›. ‹flçiler devrimci gruplar›n kendilerinin yan›nda olmalar›n›
kendileri için faydal› görüyorlard›. Ancak onlarla
organik bir iliflki kurmuyorlard›. Direnifl boyunca
faydal› olabilecek geçici bir iliflki olarak görüyorlard›. Bir bak›ma iflçiler bu iliflkilenmeye faydac›
bir mant›kla yaklafl›yorlard›. Bu iflçilerde bu türden bir mant›¤›n oluflmas›n›n tarihsel nedenleri
vard›. ‹flçilerin ço¤unlu¤u orta yafl›n üzerinde iflçilerdi. Hem Alevi kökenli olmaktan kaynaklanan, hem de yaflad›klar› emekçi mahallelerde
devrimci çal›flmalar› görmüfl, bir k›sm› bu çal›flmalar içinde bir flekilde yer alm›fl, sonuç olarak
devrimci gruplara mesafeli durmak gerekti¤i yarg›s›na ulaflm›fllar. Devrimci hareketin faflist darbeyle etkisizlefltirilmesi, dünyada yaflanan sosyalizm denemelerinin geriye düflmüfl olmas› vb.
etkenler iflçilerde bu türden bir mant›k gelifltirmiflti. Devrimci gruplar›n bu durumu kavramas›
olanaks›zd›. Çünkü her grup, bu direniflin bafllad›¤›n› duydu¤u anda birkaç insan›n› buraya yollam›flt›. Buraya gelen insanlar›n herhangi bir direnifl deneyimi yoktu. ‹flçi s›n›f›n› tan›m›yorlard›.
Grev ve direnifller üzerine bir teorik birikimi ya da
bir perspektifi de yoktu. Yaln›zca kendilerine verilen görevi yerine getirerek direnifl yerinde bulunuyorlard›. Oradaki iflçileri etkileyip örgütleyebilecek bir donan›mdan bir perspektiften yoksunlard›. Hatta oradaki iflçilerin bir k›sm› kendilerine
önderlik etme iddias›yla gelen kadrolardan daha
birikimliydi. Fakat bu iflçilerin devrime ve devrimcilere karfl› umudu k›r›kt›. Bu dönemdeki di¤er direnifllerde de oldu¤u gibi, devrimci gruplar belediye iflçilerinin bu direnifli boyunca iflçilerle kal›c›
bir iliflki ve örgütlenmeyi gerçeklefltiremedi. ‹flçiler direnifl boyunca buraya kat›lan devrimcilerle
geçici bir iliflkiyi yürüttüler, fakat direnifl bittikten
sonra kendi yaflamlar›na geri döndüler. Devrimci
gruplar geçici destekçi konumunun ötesine geçemedi.
Hem bu co¤rafyada henüz afl›lamam›fl olan
15/16 Haziran iflçi direnifli, hem de dünyadaki iflçi hareketleri deneyimi flunu ö¤retmifltir: Proletarya Partisi’nin oluflturulmam›fl oldu¤u koflullarda çeflitli direnifller olur. Çeflitli lokal baflkald›r›lar olur. Fakat bunlar›n sonuç alma flans› zay›ft›r. Uzun vadeli ve kal›c› baflar›lar ya da mevziler
kazanmas› için Proletarya Partisi zorunlu bir
gerekliliktir.
Komünist kadrolar›n birinci görevi Proletarya
Partisi’ni oluflturma mücadelesi vermek, bunun
için gerekli olan araç ve yöntemleri gelifltirmektir.
Mevcut durumda Proletarya Partisi ve buna
ba¤l› olan s›n›f sendikalar› olmad›¤›na göre, iflçikitle çal›flmas›n› hangi organlarla ve nas›l yürütece¤iz? Proletarya Partisi’ni oluflturmak için Komünistlerin Birli¤i’ni sa¤lama mücadelesi yürüten kadrolar olarak, iflçi s›n›f›n› hücreler-komiteler-birlikler biçiminde örgütleme faaliyeti yürütmek zorunday›z. Ayn› zamanda bu çal›flmada
oluflturulacak kuvvetle, di¤er devrimci gruplar›
birli¤e zorlayacak bas›nc› da oluflturma olana¤›na ulaflabiliriz.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi iflçilerin, iflçi birli¤i komiteleri veya iflçi birlikleri olarak örgütlendirilebilmesi için bir a¤ ifllevi görebilir. Hem de¤iflik sektör ve de¤iflik mekânlarda bulunan iflçi birliklerinin birbirleriyle politik ve pratik ba¤lar›n› sa¤layacak, hem de iflçilerin politik olarak bilinçlenmesi
ve kendi felsefesiyle donanmas› için bir araç olacakt›r.
S›n›f›n, iflçi birli¤i komiteleri biçiminde ba¤›ms›z bir güç olarak örgütlenebilmesi ve ba¤›nt›l›
olarak devrimci hareketin parçal› yap›s›na son
verip, Proletarya Partisi’ni oluflturmak için komünist birlik koordinasyonunu sa¤layacak olan
kadrolar›n yetiflmesi zorunludur. ‹radi olarak teorik ve pratik bir bas›nç olmaks›z›n birlik ve parti
sorunlar›n›n çözülmesi olanakl› de¤ildir.
Turgay Ulu
2 Nolu F Tipi Cezaevi-Kand›ra-Kocaeli
5 A¤ustos 2010
Not: Turgay Ulu’nun bu özet yaz›s›n›n tamam›
SORUN Polemik Dergisi’nin 43.Say›s›nda
yay›mlanm›flt›r. (‹.B.)
Eylemdeki Sloganlar›n Dili
“Eylemdeki Sloganlar›n Dili” bafll›kl› yaz› dizimizi bu kez 1991 y›l›nda
Zonguldak Maden ‹flçilerinin gerçeklefltirdi¤i Grev ve eylemlerde yaflanan
örneklerle aç›klamak, böylece de tarihsel bir hat›rlatma yapmak istiyoruz:
Sendika Zonguldak Maden ‹flçilerinin talepleri kabul edilmeyince 3
Ocak 1991 tarihinde “ifle gitmeme” karar› ald›. Bu karar, iflçi s›n›f›n›n özlemlerine cevap olmasa da, gene de bir kazan›md›. Türk-‹fl’e ba¤l› GM‹S’in ald›¤› grev karar›n› iflçi s›n›f› içinde tutarl› iflçi-kitle çal›flmas› yapanlar›n tabanda yaratt›¤› birliktelik ve bu birlikteli¤in sendika üst yönetimine yapt›¤›
bas›nç haz›rlad›. Türk-‹fl ve GM‹S iflçilerin kararl› mücadelesinin gerisinde
kald›. Maden iflçilerinin bu anlaml› mücadelesi daha ileri bir ad›mla, Genel
Grev ile taçland›r›lmal›yd›. ‹flçiler her gün çeflitli yönlerden 15 km yol yürüyerek çeflitli mitingler düzenledi. Mitinglere kat›l›m say›s› zamanla 70 binden 120 bine ulaflt›. Grev, ülke çap›nda çeflitli dayan›flma halkalar›n› yaratt›. Devletin bask›s› iflçi s›n›f›n›n birlik ve dayan›flmas›n› bozmaya yetmedi.
Sözün özü: Maden iflçileri kendi tarihlerini yazd›. ‹flçi s›n›f› siyasetin gündemine kendi damgas›n› vurdu. ‹flçi s›n›f› bu
Grev sayesinde hem
ö¤rendi hem de ö¤retti. ‹flçi s›n›f›n›n birli¤i
kendi yasall›k ve meflrulu¤unu da kan›tlad›.
GM‹S’in sendika bürokratlar› gerici ANAP
iktidar› ile uzlaflarak
Zonguldak Maden ‹flçilerinin bu anlaml›
Zonguldak-Ankara tarihi yürüyüflünü içerden vurdu ve engelledi.
Zonguldak Maden ‹flçilerinin Grev, Miting ve Ankara yürüyüflünde üretti¤i sloganlar flöyleydi:
-
‹flçiler El Ele Genel Greve!
Yaflas›n ‹flçi S›n›f›n›n Birli¤i!
Çankaya’n›n fiiflman› ‹flçi Düflman›!
Padiflah ‹stifa!
Çankaya Özal’a Mezar Olacak!
Hükümet ‹stifa!
Sendika Sendika Duy Sesimizi Bu Gelen ‹flçinin Ayak Sesleri!..
Zonguldak Botan Elele!..
Zonguldak Maden ‹flçileri çeflitli eylemlerindeki bu sloganlar› tabanda
yarat›lan birlikteliklerin uzant›s›nda ve kendi bilinçleriyle üretmiflti. Sloganlar›n hepsi de anlaml› ve do¤ruydu. Dönemin s›n›f mücadelesinin rengini
yans›t›yordu. Fakat oportünist sendika bürokrasisi “‹flçi S›n›f›n›n Ayak Seslerini” duymak istemedi. Duymak zorunda kald›¤›nda da sistemle uzlaflarak s›n›fa ihanetin gere¤ini yerine getirdi.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹’nin Sözü: “‹flçi S›n›f›n›n Siyasal ve Sendikal Birli¤i” davam›z tabanda yarat›lan birlikteliklerin do¤rultusunda gerçekleflebilmifl olsayd› ne sendika bürokratlar› ne de iflçi s›n›f› ve sosyalizm ad›na(!) kendili¤inden kurulan örgütlerin dedi¤i olurdu…
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
"‹nsanlar› yumruklar alt›nda ezenler, insanl›¤› ise muhtaçlara sadaka vermekten ibaret bilenler ezilsin!" (Mustafa Suphi)
7
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
‹flçi Haklar›
Geri Al›nan “‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i” Yasa Tasar›s› Neler Götürecekti?
2010 y›l› bahar sonunda, referandum yaygaras›yla ayn› döneme rastlad›¤›
için gözden uzak kalan olaylardan biri Çal›flma Bakanl›¤›’n›n yeni bir ifl sa¤l›¤›
ve güvenli¤i yasa tasar›s›yla ortaya ç›kmas› oldu. Tasar›, Türk Tabipler Birli¤i’ni, mühendisler odas›n› ve sorumluluk hisseden birkaç meslek kuruluflunu
aya¤a kald›rd›. Bakanl›k daha önce 2006 y›l›nda da benzer bir tasar›yla ortaya
ç›km›fl ve tepkiler üzerine geri ad›m atm›flt›. Bu sefer de yo¤un tepkiler sonucu tasar› flimdilik geri çekildi. Kamuoyu halen bu tasar›n›n tüm ayr›nt›lar› hakk›nda tam bilgi sahibi de¤ildir. Çünkü sadece belli kurum ve kiflilere gönderilmifltir. Bakanl›¤›n internet sitesinde bile bu taslak yoktur.
Ancak bu tasar›, bizzat MESS’in “Sicil” dergisinin Eylül say›s›nda bir ö¤retim üyesinin makalesine konu olmufltur. Bu makaleden ve di¤er olgulardan da
hareketle yasa tasar›s›n›n gerçek amac› hakk›nda bir fikir edinilebilir. Tasar›n›n
Türkiye’de esas olarak ‹fl Kanunu’nun 77. ve sonra gelen maddelerinde düzenlenen ifl sa¤l›¤› ve güvenli¤inin Avrupa Birli¤i ülkelerindekine benzer flekilde ayr› bir kanunda düzenlenmesi için ortaya at›ld›¤› söylenmektedir. Ancak
yasa meclisten geçseydi oluflacak muhtemel manzara afla¤›daki gibidir.
“‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i” yasa tasar›s›n›n kanunlaflmas› halinde ‹fl Kanunu’nun “Maden ocaklar› ile kablo döflemesi, kanalizasyon ve tünel inflaat› gibi
yer alt›nda veya su alt›nda çal›fl›lacak ifllerde on sekiz yafl›n› doldurmam›fl erkek ve her yafltaki kad›nlar›n” çal›flt›r›lmas›n› yasaklayan 72. maddesi, “On alt› yafl›n› doldurmam›fl genç iflçiler ve çocuklar ile çal›flt›¤› iflle ilgili mesleki e¤itim almam›fl iflçiler a¤›r ve tehlikeli ifllerde çal›flt›r›lamaz” fleklinde bafllayan 85.
maddesi, “A¤›r ve tehlikeli ifllerde” rapor al›nmas›n› flart koflan 86. maddesi, 18
yafl›ndaki ve daha küçük yafltaki iflçiler için ifle giriflte sa¤l›k raporu al›nmas›
ve daha sonra düzenli muayene edilmeleri hakk›ndaki 87. maddesi, gebe ve
çocuk emziren kad›n iflçilerin nas›l çal›flt›r›laca¤›na dair bakanl›¤›n yönetmelik
ç›karmas›n› öngören 88. maddesi kalkacakt›r.
Daha önemlisi, patronu ifl kazalar›na karfl› “iflyerinde” “her türlü” tedbiri almakla yükümlü tutan, özcesi iflçinin hakk›n› biraz olsun koruyan ve patronun
sorumlulu¤unu geniflleten 77. maddesi yürürlükten kald›r›lacakt›r. Gece çal›flt›r›lan iflçilerin sa¤l›klar›n›n korunmas› ve rapor al›nmas›n› öngören yasa hükümleri de kald›r›lacakt›r. Günlük çal›flma süresinin a¤›r ifllerde bile bazen 1012 saati aflt›¤› bir ülkede “Sa¤l›k kurallar› bak›m›ndan günde ancak yedi buçuk
saat ve daha az çal›fl›lmas› gereken ifller” için Çal›flma ve Sa¤l›k Bakanl›klar›n›n ortaklafla yönetmelik ç›karmas›n› flart koflan, yani biraz olsun insaf edip en
fazla 7,5 saat çal›fl›labilecek ifller oldu¤unu kabul eden ‹fl Kanunu’nun 63.
maddesinin son f›kras› da muhtemelen yukar›dakilerle ayn› ak›beti paylaflacakt›r.
Kald›r›lan maddelerin yerine ne getirilece¤i belli de¤ildir.
Taslakta patronlar›n ifl kazas›n› bildirme yükümlülü¤ü 3 günden fazla iflgünü kayb› olan ifl kazalar›yla s›n›rlanm›flt›r. Yani her gün her saat gerçekleflen
ve Türkiye’de iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤inin gerçek düzeyinin anlafl›lmas›na
yard›mc› olan “ufak” ifl kazalar› resmi kurumlara bildirilmeyecek ve kay›t d›fl›
kalacakt›r. Herhalde sa¤l›kl› bir istatisti¤in önüne geçilerek gerçe¤in saklanmak istenmesinin nedeni, Türkiye’nin ifl kazalar› konusunda Avrupa ve Dünya
flampiyonlu¤una oynamas›d›r. Taslakta ayn› maddede bundan hemen sonra
patronlar için k⤛t üzerinde getirilen “iflyerinde gerçekleflen tüm ifl kazalar›n›n
kayd›n› tutma” yükümlülü¤ü bu nedenle daha bafltan hiçbir pratik anlam tafl›mamaktad›r ve göz boyamak için getirildi¤i aç›kt›r. Böylece ifl kazalar›n›n say›s› tam da Türk usulü k›sa yoldan azalt›lm›fl olacakt›r!
Tasar›n›n geçmesi halinde ayr›ca, tafleron uygulamas› art›k “iflletmenin ve
iflin gere¤i ile teknolojik nedenlerle uzmanl›k gerektiren” ifller için de¤il “iflin gere¤i veya teknolojik nedenlerle uzmanl›k gerektiren ifller” için olabilecektir. Yani eskiden koflul olarak “iflin gere¤i” ve “teknolojik nedenler” bir arada istenirken art›k “veya” kelimesi sayesinde bu koflullardan sadece biri tafleron çal›flt›rma için yeterli olacakt›r. Tafleron uygulamas› daha da yayg›nlaflacakt›r.
Aç›kt›r ki bu tasar›n›n amac› iflçinin sa¤l›¤›n› korumak de¤il onun kan› ve can› pahas›na patrona ait “iflin güvenli¤ini” korumak ve ifl kazalar›n›n patrona
maliyetini azaltmakt›r. Tasar›da iflçinin yükümlülüklerinin sanki patronla eflit taraflarm›fl gibi son derece ayr›nt›l› olarak düzenlenmesi ve iflçinin “iflin güvenli¤ini tehlikeye düflürmemek”le sorumlu tutulmas› da bunun göstergesidir. Bu,
patronlar›n birçok ifl kazas›nda ortaya att›klar› “iflçiler kendi kendilerini yaralad›lar” yalan›n›n yasa haline getirilmesidir. ‹fl Kanunu’nun 77. maddesinde patronun “iflyerinde” ifl sa¤l›¤› ve güvenli¤ine iliflkin “her türlü” tedbiri alma zorunlulu¤u yerine çal›flan›n sadece “iflle ilgili” sa¤l›k ve güvenli¤ini sa¤lama zorunlulu¤u getirilecektir. 77. madde kald›r›larak patronun ifl cinayetinden sorumlulu¤u ve tazminat yükümlülü¤ünün (ya da hukukçular›n deyimiyle “iflçiyi gözetme borcunun”) daralt›lmas›n›n yolu aç›lacakt›r. Sonuçta ifl cinayetleri daha çok
teflvik edilecektir.
‹flte bu cinayet tasar›s› flimdilik geri çekilmifltir. Ama sermaye bulabildi¤i
her türlü ifl gücünün (erkek, kad›n veya çocuk eti fark etmez) kan›n› emerek
yaflayabilir. Bu alandaki her türlü engelden her f›rsatta kurtulmaya çal›fl›r. Bu
nedenle sermaye ve onun partileri, hiç belli etmeden bu kaz›¤› atmak, yani bu
yasay› ç›karmak ya da buradaki hükümlerin benzerini ‹fl Yasas›’na sokarak ifl
cinayetlerini daha fazla serbest b›rakmak için hiç bir f›rsat› kaç›rmayacakt›r.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ HUKUK B‹R‹M‹
‹flçi Sa¤l›¤› Ve Güvenli¤inden ‹fl Sa¤l›¤› Ve Güvenli¤ine
Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün tan›m›na göre: “Sa¤l›k
yaln›z hastal›k ve sakatl›¤›n olmamas› de¤il, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir.”
Bu tan›mlama, kiflilerin sa¤l›k durumlar›ndaki farkl›l›klar› ortaya koydu¤u gibi, sa¤l›kl› davran›fllarla var›lmak istenen amac› da belirtmektedir.‹flçi sa¤l›¤›
ve ifl güvenli¤inin en çok kabul gören tan›m›na göre; “‹fl güvenli¤i, iflyerlerindeki çal›flma koflullar›n›n
sa¤l›k ve güvenlik içinde olmas›n› temin eden ve
sonucunda ifl kazalar› ile meslek hastal›klar›n› azaltan bir bilimdir.” ‹fl güvenli¤i hukuki aç›dan, “‹flin yap›lmas› s›ras›nda iflçilerin karfl›laflt›¤› tehlikelerin ortadan kald›r›lmas› veya azalt›lmas› konusunda,
esas olarak iflverene, kamu hukuku temelinde getirilen yükümlere iliflkin hukuk kurallar›n›n bütünüdür.” fleklinde tan›mlanm›flt›r. Tan›mlara göre iflçi
sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i kavram›, iflçinin sa¤l›k ve emniyetinin iflyeri s›n›rlar› ve ifl dolay›s›yla do¤an tehlikeler karfl›s›nda korunmas›n› kapsamaktad›r.Genifl
anlamda iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤ini etkileyen ve ilgilendiren ve iflyeri d›fl›ndan kaynaklanan riskleri de
kapsam›na dahil eden bir kavramd›r. Bu ba¤lamda
her türlü iflte çal›flanlar›n bedensel, ruhsal ve sosyal durumlar›n›n iyilefltirilmesi, çal›flma flartlar›n›n
düzenlenmesi, çal›flanlar›n fiziksel, bedensel ve
ruhsal niteliklerine uygun ifllere yerlefltirilmeleri, iflin
insana, insan›n da ifle uyumunun sa¤lanmas› iflçi
sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i konular› aras›ndad›r. Ancak
iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i, iflçiler ve iflverenler aç›s›ndan farkl› öneme iflaret etmektedir.
‹fl kazalar› ve meslek hastal›klar›ndan do¤rudan
ve en çok etkilenenler iflçilerdir. Yap›lan araflt›rmalar; günümüzde, dünya ölçe¤inde, her saniyede en
az üç iflçinin ifl kazalar› sonucunda yaralanmakta
oldu¤unu, her üç dakikada bir iflçinin ifl kazas› ya
da hastalanma sonucu ölmekte oldu¤unu ortaya
koymaktad›r. Ço¤u kez yaralanmalara ve hatta
ölümlere yol açabilen ifl kazalar› ve meslek hastal›klar› ile karfl›laflan iflçiler, ifl güçlerinin tümünü ya
da bir bölümünü, sürekli veya belirli bir süre kaybedeceklerdir. ‹flçilerin geçici ya da sürekli olarak ifl
göremez duruma düflmeleri de üretim süreci sonunda kazanacaklar› gelirden yoksun kalmalar›na
neden olacakt›r. Böyle bir durumla karfl›laflan iflçiler, geçici ya da sürekli ifl göremezli¤i karfl›l›¤› bir
ödenek alacaklard›r. Sürekli olarak ifl göremez duruma gelen iflçilerin gelir yaratma kapasitesi s›n›rlanacak, rehabilitasyon sonras› ise ancak düflük ücretli bir iflte çal›flabileceklerdir.
8
Konunun iflveren aç›s›ndan önemi ise, ifl kazas›
iflin ak›fl›n› durdurarak üretim temposunu yavafllatmas›, üretim ve verimlilik kayb›na neden olmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Yani iflçiler aç›s›ndan iflyerinde sa¤lanan güvenlik, iflçinin hayatta kalabilmesi ve yaflam›n› devam ettirebilmesi anlam›na gelirken iflveren aç›s›ndan iflyerinde sa¤lanan güvenli
çal›flma ortam› maliyetleri düflürmek, verimlili¤i art›rmak için bir araçt›r.
1990’l› y›llar›n ortalar›ndan itibaren ülkemizde
özellikle sa¤l›k ve sosyal bilimlerdeki akademik
çevrelerin konu ile ilgili kurumlar›n ve hükümetlerin
iflçi sa¤l›¤› kavram› yerine ifl sa¤l›¤› kavram›n› artan
oranda kulland›¤› görülmektedir. Emekçileri perspektifinden bak›ld›¤›nda 30 y›ll›k uygulama sürecinde baflar›s›zl›ktan baflar›s›zl›¤a koflmas›na ra¤men,
politika üretimi üzerinde etkinli¤ini her geçen gün
daha da art›ran neoliberal politikalar ve stratejilerle
karfl›l›kl› uyum içinde, sosyal olgular› aç›klamak için
kullan›lan kavramlar da de¤iflmektedir. De¤iflim
kendisini, daha önce mevcut olmad›klar› iddia edilen (gerçekteyse ço¤unlukla emekçilerin kafas›n›
kar›flt›rmak için yeni uydurulan) sosyal olgular› adland›rmak için yeni kavramlar›n oluflturulmas›, mevcut kavramlar›n da anlamlar›n›n kayd›r›lmas› fleklinde d›fla vurmaktad›r. Emek gücü yerine insan sermayesi, iflçi yerine çal›flan , idare yerine yönetiflim
gibi kavramlar›n kullan›lmas› da örnek olarak verilebilir. Kullan›lan kavramlar›n bu flekilde de¤ifltirilmesi, bunlar› ortaya atan kiflilerin bak›fl aç›lar›n› ortaya
koymaktad›r. ‹fl sa¤l›¤› kavram›n› kullananlar›n
önemli bir bölümü kavram›n merkezinde bulunan
etkinli¤in ifl oldu¤unu, ifl sa¤l›¤› teriminin iflçi sa¤l›¤› teriminden çal›flma ortam›n› kapsamas› nedeniy-
le daha genel ve kapsay›c› oldu¤unu söylemektedirler. Bu noktadan hareketle söylenebilir ki, gerçekten de 1980 darbesi sonras› süreçte önemli
olan olgu yap›lan ifl olmufltur. ‹flçilerin sa¤l›¤›yla,
ancak iflin verimlili¤ini etkiledi¤i, yani “ucu iflverene
dokundu¤u” için ilgilenilmektedir. Bundan, iflin verimlili¤ini ve dolay›s›yla üretim malitelerini etkilemese, iflçi sa¤l›¤›n›n dikkate bile al›nmayaca¤› sonucu
ç›kmaktad›r. Bu aç›dan, bu yeni söylem, eme¤in
d›flland›¤› bir platformda geliflmifltir. ‹flçi sa¤l›¤› ve
iflçi güvenli¤i kavramlar›n›n içeri¤indeki dönüflümün
ard›nda yatan budur.
Son tasla¤› Eylül 2008 tarihinde tart›flmaya aç›lan ve TBMM yasama döneminin bafllamas› ile birlikte Meclise indirilecek olan ‹S‹G (‹flçi sa¤l›¤› ve
Güvenli¤i) Yasa Tasar›s› ile ilgili çeflitli kayg›lar tafl›nmaktad›r. 4857 say›l› ifl yasas› ile bafllayan süreç, bir yandan esnek ve kurals›z çal›flmay›, iflçileri
baflka iflverenlere kiralamay›, tafleronlaflt›rmay› yasal hale getirerek iflverenlere s›n›rs›z kolayl›klar
sa¤larken; di¤er yandan k›dem tazminatlar›n›, fazla
mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri iflverenlerin lehine olarak yeniden düzenlemifltir. Bu durum
ise ifl kazalar›n›n bilançosunu h›zla a¤›rlaflt›maktad›r. Ünlü bir hukukçumuz, bir eserinde, ifl kazalar›ndan bahsederken, bunlar› savafl bilânçolar›yla karfl›laflt›ranlar›n abartm›fl say›lamayaca¤›n› söylüyordu. Çok do¤ru. Sosyal Sigortalar Kurumu’nun
(SSK) istatistikleri, 2002’de Türkiye’de 72 bin 344 ifl
kazas›, 601 meslek hastal›¤› tespit edildi¤ini belirterek, bunlar›n 878’inin ölümle sonuçland›¤›n›, 2 bin
87 kiflinin sürekli ifl göremez hale geldi¤ini göstermektedir. 8 Eylül 2004 tarihli Yeni fiafak gazetesi
ise, SSK verilerine dayanarak, Türkiye’de 19942003 y›llar› aras›nda meydana gelen 831.248 ifl kazas›nda 10.084 kiflinin öldü¤ünü yazmaktad›r.25
Temmuz 2005 tarihli Radikal gazetesinde, Türkiye’de her 6,8 dakikada 1 ifl kazas› meydana geldi¤i, her 82,4 ifl kazas›ndan birinin ölümle sonuçland›¤› yazmaktad›r. Kazalar›n en çok gerçekleflti¤i ifl
kollar› ise metal eflya imalat›, inflaat, dokuma ve kömür madencili¤idir. 2008 y›l›nda özellikle Tuzla’da
meydana gelen ifl cinayetleri, 2009 y›l›nda Zonguldak’ta kömür ocaklar›nda meydana gelen patlama
ve göçükler daha da derinleflen neoliberal politikalar›n ifl kazalar›n›n a¤›r bilançosuna yans›malar›d›r.
"Burjuva mahkemeleri… para torbalar›n›n ç›karlar›n› koruman›n araçlar›d›r." (Lenin)
Ba¤dagül Tan›fl
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Direnifllerden
Zeynel K›z›laslan Direnifle Kararl›l›kla Devam Ediyor
16 Eylül 2010 günü ‹stanbul Barosu’na ba¤l›
baz› avukatlar, çal›flt›¤› tafleron firma taraf›ndan,
tersane iflçilerinin haklar› için mücadele eden
T‹B-DER (Tersane ‹flçileri Birli¤i) yöneticisi oldu¤u için “performans düflüklü¤ü” bahanesiyle iflten at›lan ve iflyerinin karfl›s›ndaki çad›rda tek
bafl›na direniflte olan Zeynel K›z›laslan’› direniflinin 37. gününde ziyaret ederek destek verdiler.
Bu ziyarete kat›lan bir avukat›n gazetemize aktard›klar› flöyle:
1) Tafleron firma BETESAN Mühendislik Gemi Elektrik Ltd. fiti., sadece Tuzla’ya de¤il, Yalova, Zonguldak, Samsun, Kocaeli gibi gemi yap›m yerlerine de iflçi sa¤l›yor. Zeynel K›z›laslan
“burada, atölyede 30, tersanelerde 90 kifli olmak
üzere 120 kifli çal›fl›yor” diye anlatt›. Tafleronluk
o denli yayg›n ki, askeri gemi yap›m›nda bile tafleron çal›fl›yor.
2) K›z›laslan bilinçli ve bilgili bir iflçi. Anlatt›klar›na göre, Tuzla tersaneleri belli bafll› büyük ailelere ait. Bu sermayedar aileler, belli düzen partilerini ya destekliyor ya da bunlara do¤rudan
do¤ruya kendi içlerinden milletvekili ç›kar›yor.
Örne¤in RMK Tersanesi Koç Grubu’na, Sedef
Tersanesi Kalkavan’lara ait. Yard›mc› Tersanesi
AKP milletvekili Kemal Yard›mc›’n›n ailesine ait.
Ayn› ailenin baflka tersanelerde de ortakl›¤› var.
Torlak ve Torgem Tersaneleri MHP milletvekili
Durmuflali Torlak’›n ailesine ait. Bunlarla benzerlerinin hemen hemen hepsi Gemi ‹nfla Sanayicileri Birli¤i’nde (Gisbir) bir araya gelmifl durumdalar. Yak›ndan bak›ld›¤›nda Tuzla Cumhuriyeti,
küçük bir T.C. modeli gibi.
3) Tuzla’daki tersane iflçisi, ço¤unlukla, tersane iflçili¤ini sürekli bir ifl olarak görmüyor, (ço¤u zaman ulafl›lamayan) daha iyi bir ifl umudu
için basamak olarak görüyor. Yevmiye ile sigortas›z ve süreksiz iflte çal›flt›rma, mevcut “cehen-
nem”in bu sahte umudu sömüren tamamlay›c›
bir parças›. “Burada Avrupa’ya göre 1/10’ine daha ucuz maliyetle iflçi çal›flt›r›l›yor”. ‹fl bitip patron
“sen art›k ifle gelme” deyince iflçinin ba¤› da kesilmifl oluyor. ‹flçilerin ço¤u bu flekilde ve bu motivasyonla çal›flt›r›ld›¤› için bilinç düzeyi çok düflük. “Kadrolu iflçi” denilen, sürekli olarak ve sigortal› çal›flan tersanelerin kendi iflçileri ayr›cal›kl› bir az›nl›k. Bunlarla di¤er iflçiler aras›nda patronlar taraf›ndan yarat›lan bir bölünme var. Bu
ortam, örgütlenme çal›flmas› yürüten ileri bilinçli
iflçilerin patronlarca çok daha kolayl›kla tespit
edilmesi ve kara listeye al›nmas›na da neden
oluyor. Tersane patronlar›, çal›flma ve örgütlenme özgürlü¤ünü engelleyen kara listeler haz›rl›yor. K›z›laslan, tüm bunlar› bilinçli iflçilerin di¤erlerinden yal›t›lmas›n›n bir arac› ve örgütlenmenin
önünde bir engel olarak görmekle birlikte, yine
de bunun mücadele edilmeyece¤i anlam›na gelmedi¤ini ekliyor: “Bu iflin hakk›ndan gelemezsek
hiçbir fley yapamay›z”. Sendikalar ve iflçi örgütlenmeleri de kendi aralar›nda bölünmüfl durumda. Tersaneler bölgesinde iki sendika var. Biri
Türk-‹fl’e ba¤l› sar› sendika olan Dok Gemi ‹fl,
ayn› zamanda yetkili sendika ve patron sendikas› olarak tan›n›yor. Bu yetkisini kadrolu iflçiler
aras›nda patron yard›m›yla “örgütlenerek” kazanm›fl, tafleron iflçileriyle ilgilenmiyor. Di¤eri
güçsüz olan D‹SK’e ba¤l› Limter-‹fl. Ne var ki
Zeynel K›z›laslan’›n anlat›fl tarz›ndan yöneticisi
oldu¤u T‹B-DER’le Limter-‹fl aras›nda da bir
uyuflmazl›¤›n oldu¤u belli.
4) Kriz öncesinde kay›tl› ve kay›t d›fl› on binlerce kiflinin çal›flt›¤› Tuzla’da bu say› flimdi sadece binlerle ifade ediliyor. Bunun kendilerine
yans›mas›, 2 y›ld›r ücretlerine zam yap›lmamas›
olmufl. Kriz öncesinde yo¤un çal›flt›rma varken,
flimdi çal›flma saatleri azalsa da yine mesaiye
kald›klar› oluyor.
5) ‹fl kazalar›yla ilgili soru soruldu¤unda K›z›laslan “‹fl güvenli¤i ve iflçi sa¤l›¤›, yine iflçinin
patrona dayatmas›yla olan bir fley” diyor ve “Mücadele olmasayd› bugün baz› yerlerdeki k›smi
iyilefltirmeler olmayacakt›” diye ekliyor. Kazalar›n nedenleri soruldu¤unda ise “üretim araçlar›n›n (halat, vinç aksamlar›, zincir vs…) eskili¤i ve
yetersizli¤i” diye cevap veriyor. Sigortas›z çal›flt›rmaya karfl› da mücadele verdiklerini, bu flekilde baz› arkadafllar›n›n kay›t d›fl› çal›flt›r›lmas›na
son verdirdiklerini söylüyor. “Tuzla’daki ayn› model flimdi Yalova’da bafllad›” diyor.
K›z›laslan’›n daha önce direniflteki UPS ve
Çel-Mer Çelik iflçileriyle dayan›flma etkinliklerine
de kat›lm›fl ileri bilinçli bir iflçi oldu¤unu tekrar
belirtmek gerek. ‹flten ç›kar›lmas›n›n nedeni de
görüldü¤ü gibi sermayenin her yüzünün çirkinli¤inin a盤a ç›kt›¤› bir ortamda s›n›f kardefllerini
satmam›fl, onlara bilgisini, moral ve mücadele
gücünü kendi meflrebince afl›lamaya çal›flm›fl olmas›. Onun tek kiflilik direniflinin temelde neye
karfl› oldu¤unu, neden desteklenmesi gerekti¤ini, yukar›da anlat›lanlar yeterince aç›kl›yor. K›z›laslan hala direnmeye devam ediyor.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
‹lerici-Devrimci Bas›ndan Seçmeler
”Sendikalar
ve
sendikal
bürokrasi tart›flmalar›” (K›z›l Bayrak)
“Ne oldu da sendikalar s›n›f mücadelesinin önünde bir engelle dönüfltü?”
sorusuna farkl› ideolojik-politik yaklafl›mlardan beslenen birçok çevre farkl› yan›tlar
veriyor. A¤›rl›¤›n› akademik çevrelerin ya da onlar›n bak›fl›ndan beslenen siyasal
yap›lar›n oluflturdu¤u bir kesim, sorunun esas kayna¤›n›n kapitalizmin yaflad›¤› iç
evrim oldu¤unu, sendikalar›n bu evrime uygun bir de¤iflim geçiremedi¤ini söylüyor. … ‹ktisadî mücadele, politik mücadele, sendikalar gibi konularda kafas›
fazlas›yla kar›fl›k görünen bu kesimin “de¤iflen üretim iliflkileri” ve “de¤iflen iflçi
s›n›f›” tart›flmalar›ndan dolayl› olarak etkilendi¤i görülmektedir.
“... ‹stihdam biçimindeki de¤iflikliklerin, üretim birimindeki bölünmenin ya da
mücadele ve örgütlenmeyi zora sokan baflka bir geliflmenin yaratt›¤› zorluklar›n
afl›lamamas›na neden olarak “klasik sendikalar›n›n mevcut yap›s›n›” iflaret etmek,
sendikalara yön veren politik çizgiyi, bu çizginin temel dayana¤› bürokratik kast› ve
onun bugünkü prati¤ini mazur gösterip aklamakt›r. Bu görüflleri dillendirenlerin
kendilerini s›k s›k sendikal bürokrasi ile ayn› kulvarda bulabilmeleri bu
aç›dan flafl›rt›c› da de¤ildir. Nitekim bürokratlar›n a¤›rl›kl› bir k›sm› da… iflçi
s›n›f›n› örgütleyememelerinde bu de¤iflen iliflkilerin önemli bir rol oynad›¤›ndan
yak›nmakta, sendikalar›n üstlenmesi gereken yeni görevleri saymaktad›rlar.
“Klasik sendikal anlay›fltan kökten bir kopufl iddias›nda olan bu görüfl sahipleri,
her ne hikmetse s›n›fla iliflkilerini (oldu¤u kadar› ile) gene de ›srarla “art›k iflas
etmifl” bu “klasik sendikal formlar” üzerinden kurabilmektedirler. Bugün temel
al›nmas› gerekti¤ini söyledikleri yeni toplumsal hareketler ve bunlar›n örgütleri ise
“baflka ülkelerin deneyimleri” olarak ya kürsü anlat›mlar›n› süslemekte ya da ka¤›t
üstünde kalmaktad›r.
“Dünya genelinde ve tek tek ülkelerde, s›n›f bilinçli bir iflçi hareketinin zay›f
oldu¤u ve iflçi hareketi içerisinde s›n›f partinin etkisinin çok yetersiz oldu¤u flartlarda, s›k s›k bunlar›n yerini, s›n›f hareketinden kopuk olan ve bu kopuklu¤u bir
‘erdem’ derekesine yükselten siyasî tarikatlar ve kendilerini, ‘eflek sürüsü’ olarak
gördükleri iflçileri güdecek bir çeflit peygamber olarak gören ‘önderler’ ortaya ç›karlar.”
Sosyalizm ‹çin K›z›l Bayrak, Say›: 2010/41, 22 Ekim 2010
Yaz›n›n tamam› fluradan okunabilir:
(http://www.kizilbayrak.org/2010/sikb.%2010.%2041/sayfa_16.html)
”Sendika yönetimleri ve imtiyazl› uzmanlar”
(Yeni Dünya ‹çin Ça¤r›) “… Sendika yöneticileri,
özellikle hukuk dan›flmanlar›, özel dan›flmanlar,
e¤itim uzmanlar›, muhasebe müdürleri, personel
müdürleri vb. gibi uzmanlardan oluflan küçük ve di¤er tüm sendika personelinden
AYRICALIKLI B‹R KADROYU oluflturarak ve ellerinde tutarak iktidarlar›n›
sa¤lamlaflt›rmaktad›rlar. Bu tür uzmanlar›n ayr›cal›klar› çoktur. Maafllar› oldukça
yüksek, çal›flma flartlar› oldukça esnek (maraba olarak görülen di¤er sendika
uzmanlar› ve personeli gibi s›k› bir çal›flma düzenine ve s›k› bir çal›flma disipline
tabii de¤ildirler), bir çok maddî ve malî avantajlarla, arpal›klarla donat›lm›fl
‹MT‹YAZLI SEND‹KA UZMAN KADROSU kendisini bir tür ATANMIfi YÖNET‹C‹
olarak görür ve gösterir. Bunlar›n varl›k amac›, seçilmifl üst sendika yönetimlerinin
iktidar›n› korumak ve kollamakt›r. Bu amaçla her türlü bilgi ve birikimlerini döktürürler. ‹mtiyazl› uzmanlar yazd›klar› mütalalar, araflt›rmalar, hesaplar ve yapt›klar›
e¤itimlerle, hem bir yandan sendikan›n taban›n›n haklar›n› sa¤lamaya çal›fl›yormufl
kan›s›n› uyand›rmaya özen gösterirler hem de di¤er yandan özenle her
ad›mlar›nda, KEND‹ sendika yöneticisini, KEND‹ sendika yöneticisinin yolsuzluklar›n›, KEND‹ sendika yöneticisinin toplu ifl sözleflmelerdeki sat›fl politikas›n› daha
büyük bir çabayla gizlemeye ve yapabildikleri ölçüde de olumlu göstermeye gayret
ederler.
“… Sa¤ e¤ilimli imtiyazl› uzmanlar›n say›s› daha çok olsa da ‘sol’ e¤ilimli
imtiyazl› uzmanlar›n, mücadeleci ve s›n›f bilinçli iflçiler içerisindeki etkisi
DAHA FAZLADIR. Zira mücadeleci, s›n›f bilinçli iflçiler, ‘sol’ söyleme sahip olan
fakat gerçekte sendika bürokrasisinin ç›karlar›n› daha ustal›kla savunan ‘sol’
imtiyazl› uzmalar›n asl›nda cephenin karfl› taraf›nda oldu¤unu kolay kavrayamaz.
Hatta s›kça, ‘sol’, yer yer ‘Marksist’ söylemlere s›¤›nan bu tür imtiyazl› uzmanlar›n
kendi saf›nda oldu¤u inanc›na kap›l›r, bunlara sahip ç›kar.”
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹’nin sözü: “Marksizm ve Küçük Burjuva Terminatörleri” bafll›kl› bu
önemli ve ilginç yaz›n›n bütününün okunmas› gerekiyor. Yazar yaz›s›n›n
devam›nda sendika uzman› küçükburjuva ideologlar›n›n tipik bir örne¤i olarak
Volkan Yarafl›r’›n anti-marksist “uygarl›k” teorilerini ele almakta ve elefltirmektedir.
Yaz›n›n tamam› Yeni Dünya ‹çin Ça¤r› dergisinin Eylül/Ekim 2010 tarihli 147.
Say›s›ndan okunabilir (http://www.ydicagri.org/pdfs/147web.pdf)
"Ancak insanlar›n tümü, tüm insanlar için üretiyorsa, insanlar›n tümü özgür olur." (Bertolt Brecht) 9
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Direnifllerden
TEKEL ‹flçileri Yeniden Direniflte
Türkiye’nin çeflitli illerinden TEKEL iflçileri Eylül ay› sonunda TEK-GIDA ‹fi Sendikas›na gelerek sendika yöneticileri ve baflkan›yla görüflmek
istediler. Ancak görüflme talepleri sendika girifline yerlefltirilen çevik kuvvet ve panzerlerle engellendi. Direnifllerinin 12. gününde gazetemiz
direniflteki TEKEL iflçilerinden ‹mam Yarg›ç ile
bir röportaj yapt›. Röportaj› afla¤›da sunuyoruz.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ : Direnifle ne zaman bafllad›n›z
ve kaç kifli geldiniz ‹stanbul’a?
‹mam Yarg›ç (Tekel ‹flçisi): Direnifle Eylül
ay›n›n sonunda bafllad›k. Bugün direniflin on ikinci günü. Bizler buraya Samsun, ‹zmir, Hatay, Diyarbak›r, Malatya ve ‹stanbul’dan, 6 ayr› ilin temsilcileri olarak ilk etapta baflkanlar›m›zla görüflmek için gelmifltik, herhangi bir eylem yapmak
için de¤il. Daha önce A¤ustos ay›nda geldik, bize ‘gidin tatilinizi yap›n en büyük eylemi yapaca¤›z’ demifllerdi; ama ald›klar› herhangi bir karar›n
arkas›nda durmad›klar› için biz de kalkt›k yeniden
geldik. Kendileri bizim aile reislerimiz olduklar›
için onlarla dertleflmeye gelmifltik; ama ne yaz›k
ki geldi¤imizde sendikan›n genel merkez binas›-
E¤itim
n›n kap›s›nda sanki bir terör sald›r›s› olacakm›fl
gibi polisler, çevik kuvvet, panzerler bizi karfl›lad›
ve içeri almad›lar. Oysa biz Mustafa Türkel’i dünya çap›nda onurland›rd›k, düne kadar Türkiye’de
birçok kurum onun ad›n› dahi bilmezken bizim
sayemizde dünya tan›d› Mustafa Türkel’i. Ama o
bizi kap›da karfl›lay›p çay kahve ikram edece¤i
yerde sanki biz TEKEL iflçisi de¤il de marjinal bir
grupmufluz gibi lanse etti. Bu da yetmezmifl gibi
bizlere destek olmak isteyen sendikalar› ça¤›r›p
tehdit ediyor. “Bugün benim bafl›mda yar›n sizin
bafl›n›zda, herhangi bir flekilde bu insanlara yard›m etmeyeceksiniz,” diyor. Bu bir nevi a¤al›k,
hatta kabaday›l›k. Demek ki AKP’den, Tayyip Erdo¤an’dan ö¤rendi¤i bu. O da mecliste kabaday›l›k yap›yor, ast›¤›m ast›k, kesti¤im kestik, benim
d›fl›mda kimse konuflmas›n, diyor.
Ben buraya ilk defa geliyorum. fiu binada benim al›nterim var. Benim ailemden birçok kifli TEKEL’den emekli, hepsi buraya aidat ödemifl.
Ama flimdi kap›lara polis dikip bizi evimize alm›yorlar. Çok ac›.
‹.B. : ‹stanbul’da direniflte olan baflka iflçiler
de buraya sizi destek ziyaretine geldi mi?
‹.Y. : Malum Türkiye’de bas›n›n kimin elinde
oldu¤unu biliyorsunuz. Günde nice insan katledilirken bas›n sessiz kal›yor; ama örne¤in bir kedinin kurtar›lmas›n› bas›n bütün insanlara duyuruyor. ‹nan›yorum ki birçok iflçi arkadafl›n bizden
haberi yok, zaten haberi olan hemen geliyor. TEKEL dünyaya ismini duyurdu.
Bu semte kodaman diyorduk, bunlar bize yer
bile vermezler diyorduk; ama burada insanlar bize ekmek, su, afl verdi, evlerinin kap›lar›n› açt›.
Demek ki insanlar üzerinde güzel bir etki b›rakm›fl›z. ‹stanbul’da direniflte olan arkadafllar›m›z›
temsilen baz› arkadafllar geliyorlar, biz de onlara
TEKEL’i temsilen gidip direnifllerine destek veriyoruz. Hava-ifl’e gitti¤imizde bir sendika baflkan›
TEKEL iflçisi olan bir bayan arkadafl›m›za hakaret etti. Bizim arkadafl›m›z oradaki iflçileri deste¤e gitmifl, demek ki o baflkan oradaki iflçileri satm›fl. fiu an orada iflten ç›kar›lan 250 iflçiyi de satm›fl. O da Mustafa Türkel’le ayn› zihniyeti tafl›yor.
‹flte bizi bu sar› sendikalar yönetiyorlar.
‹.B. : Peki bu sar› sendikalardan kurtulmak
için ne yapmak gerekir?
‹.Y. : Benim bireysel fikrim, ad›mlar› ufak ufak
de¤il de büyük atman›n zaman› geldi. 81 ilde de
eylemler var, tafleronlaflma ald› bafl›n› gitti. 32
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
KPSS Skandal›n›n Düflündürdükleri
KPSS, Türkiye’nin Dünya Ticaret Örgütü ile kamu hizmetlerini piyasalaflt›ran
yeni düzenlemeleri yürürlü¤e koymak
üzere imzalad›¤› Hizmet Ticareti Genel
Anlaflmas›’n›n bir sonucu olarak ilk kez
1999 y›l›nda Devlet Memuriyet S›nav› ad›
alt›nda uygulamaya konmufl ve 2002 y›l›ndan sonra Kamu Personeli Seçme S›nav› ad›n› alm›flt›r.
KPSS’ye 2005 y›l›nda baflvuru yapan
ö¤retmen say›s› 173 bin iken, 2009 y›l›nda bu say› 244 bine ç›km›fl, 2010 y›l›nda
ise KPSS’ye 279 bin ö¤retmen girmifltir
(E¤itim-Sen).
S›nav baflvurular› y›ldan y›la böylesine artarken kadrolu atamalar her
branfltan yaln›zca birkaç bin kifliyle s›n›rl› kalm›fl, hatta baz› branfllarda y›llarca tek bir atama dahi yap›lmam›flt›r. Oysa Milli E¤itim Bakanl›¤›, fiubat
2010’da yay›nlanan MEB ‹ç Denetim raporunda, resmi ö¤retmen a盤›n›n
133 bin 317 oldu¤u ifade etmektedir. Sendikalar ise OECD raporlar›na dayanarak yapt›klar› araflt›rmalar sonucu a盤›n 300 bin civar›nda oldu¤unu
tespit etmifltir.
E¤itim fakülteleri her y›l yaklafl›k 50 bin mezun verir ve mezunlar›n›n ço¤u, ‘ihtiyaç olmad›¤› için’ atanmayan yüzbinlerin aras›na kar›fl›rken devle-
10
maden iflçisi öldü, ikisinin cesedi ç›kt› m› ç›kmad›
m› bilemiyoruz, çünkü medya bu konunun üstünü örttü. ‹flçiler ve emekçiler de bundan habersiz. Bizler, bütün sektörlerdeki iflçiler merkezi bir
yer seçmeliyiz, tek yumruk olmal›y›z. Bizim evlatlar›m›z›n gelece¤i kölelik olmas›n diye. Örne¤in
ATV iflçileri bir yerde toplan›yor on kifli, biz baflka bir yerde toplan›yoruz alt› yedi kifli. Bir araya
gelirsek ülkeye, dünyaya sesimizi duyururuz.
TEKEL tek bafl›na 78 günde bunu baflard›ysa
bizler kitlesel olarak bir araya geldi¤imizde bu
sar› sendika baflkanlar›n› yeneriz. Siz san›yor
musunuz ki 1 May›s alan›n› Erdo¤an kendi r›zas›yla açt›? TEKEL Erdo¤an’a büyük bir darbe
vurmufltu. Erdo¤an kendini affettirmek için alan›
açt›. Ama maalesef iflçilerin, emekçilerin bafl›nda
Kumlu gibi, Uslu gibi yöneticiler oldu¤u müddetçe bizler ezilmeye mahkûmuz. Bizler art›k yaln›zca TEKEL de¤il, bütün iflçiler olarak ayaklanmal›y›z. Bu ülkenin gündemini 70’li y›llarda iflçilerle
hareket eden üniversiteliler de¤ifltirmifl, ülkeyi hizaya getirmiflti. O 78 gün zarf›nda üniversiteli
devrimci gençler yürüdü¤ünde bizim de içimizi
doldurdular. Bizler çad›rlara gidene kadar içimiz
bofltu, onlar bizi yönlendirdi. Sendikalar bizi hiçbir zaman yönlendirmedi, onlar hep ‘bu çad›rlar
bir an önce sökülsün de bizler bunlardan kurtulal›m’ dedi. Onun için biz, devrimci ö¤rencilerin iflçi s›n›f›yla bütünleflip bizimle birlikte yürümesini
istiyoruz. Yaln›z merkezi bir yerden olsun. Ufak
olsun ama yeter ki tek merkez olsun.
Bir havuzun içinde köfle kapmaca oynamayal›m art›k, okyanuslara aç›lal›m. Ben 78 günlük direniflimizden önce bir derne¤e üye olmaya korkard›m; ama bu 78 gün zarf›nda herhangi bir
devrimci gurubun içinde yer ald›¤›mda kendimi
sanki arkamda koskoca bir da¤ varm›fl gibi güvende hissettim. TEKEL’in içine AKP hariç hiçbir
siyasi parti girmemiflti. Herhangi bir devrimci
gençlik girmemiflti. 78 günlük direnifl s›ras›nda
bir arkadafl Arjantin’in çöküflünü bir sinevizyon
gösterisi olarak izletmiflti bize, ‘neden buran›n bir
iki y›l önceden özelleflece¤ini bildi¤iniz halde bizi s›n›flaflt›rmad›n›z?’ dedim. Ama ne yaz›k ki onlar›n yerine AKP’nin bayraklar› TEKEL’in kap›lar›nda sallan›yordu. Çad›rlarda gördü¤ümüz dersi
çad›rlara gelmeden önce fabrikalarda görmüfl olsayd›k TEKEL bu ülkede devrim yapard›. Ama
görmedik.
tin birbiri ard›na yeni e¤itim fakülteleri açmas› pek manidard›r. S›nava giren aday say›s›n›n artmas›, her y›l planlad›¤›n›n çok üstünde bir gelir elde eden (ve en son 2008 y›lsonu gelirini 245 milyon 266 bin TL olarak aç›klayan)
ÖSYM’nin, say›lar› ülke çap›nda 450’yi bulan özel kurslar›n
ve en ucuz KPSS haz›rl›k kitab›n› 30 TL’ye satan yay›nevlerinin devletle el ele verip s›nav ekonomisini nas›l belirlediklerini gözler önüne sermektedir (veriler için bkz.: ‹SMMMO, “Hayat›m›z S›nav” raporu, Mart 2010).
KPSS’nin uygulamaya konmas›yla birlikte ö¤retmen olma hakk› zaten ellerinden al›nm›fl olan yüzbinlerce kifli bu
y›l bir kopya skandal›na flahit oldu. S›nav sonuçlar›n›n aç›klanmas›n›n ard›ndan puanlar›n yanl›fl hesapland›¤› ve kopya çekildi¤i iddialar› üzerine bafllat›lan soruflturmayla s›nav sorular›n›n s›zd›r›ld›¤› ortaya ç›kt› ve s›nav k›smi olarak iptal edildi.
Tüm bu yaflananlar, önceki y›llarda yap›lan s›navlarda da benzer tezgâhlar›n düzenlenmifl olabilece¤ini akla getirmektedir. Ne var ki bu s›navlara girmifl olan yüz binlerin haklar›n› arama yollar› kapal›d›r. S›nav koflullar› ayn› kald›¤›na göre, benzer kopya olaylar›n›n gelecekteki s›navlarda da
yaflanmayaca¤›na dair herhangi bir güvence bulunmamaktad›r. ÖSYM
skandal› e¤itim sisteminin mevcut kapitalist anlay›fl geçerlili¤ini korudu¤u
sürece asla iflah olamayaca¤›n› gösteren örneklerden yaln›zca biridir.
‹stanbul'dan ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okuru bir e¤itim emekçisi
"Gerçek yarg›ç tarihtir - ve infazc›s› da, proletarya olacakt›r." (Marx)
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Güncel
Et Fiyatlar› Neden Art›yor?
Son günlerde medyan›n gündeminde en s›k
yer alan konulardan biri artan g›da fiyatlar›. Domatesin fiyat›n›n neden artt›¤›, et fiyatlar›n›n neden yan›na yaklafl›lamaz durumda oldu¤u pek
çok kifli taraf›ndan tart›fl›l›yor. Fakat sorunun
kayna¤›n›n nerede oldu¤unu söyleyenlerin say›s› pek az.
G›da fiyatlar› art›yor, çünkü Türkiye'de ve
dünyadaki pek çok baflka ülkede tar›m flirketlefliyor. Geliflmifl kapitalist ülkelerde uzun zaman
önce yaflanm›fl bu süreç yoksul ülkelerde yeni
yeni can yakmaya bafllad›. Tar›mda '70'li y›llarda
ortaya ç›kan ve "yeflil devrim" slogan›yla propaganda edilen, yüksek verimli tohumluklar›n, sentetik kimyasallar›n ve tar›m makinalar›n›n kullan›lmas›yla birlikte bafllayan "endüstriyel tar›m"
sistemi kapitalizmin tar›msal alana tam hâkimiyet sa¤lamas› ile sonuçland›. Endüstriyel tar›m,
çiftçi haklar›, tüketici haklar›, çevre, giderek artan
yoksulluk ve açl›k vs. hiçbir fleyi göz önünde bulundurmaks›z›n, birim alandan daha fazla ürün
elde etmek, kâr›n› her geçen gün biraz daha art›rmak için y›k›c› bir flekilde ilerliyor. Endüstriyel
tar›msal üretimden tar›m ve g›da sistemine tamamen hâkim olmufl, sözü edilen kimyasal ilaç
ve gübreleri, makinalar› ve tohumlar› üreten büyük tekeller kazanç sa¤l›yor. Afl›r› üretimin k›flk›rtt›¤› politikalar zaten ac›mas›z olan piyasalar›n
daha da ac›mas›zlaflmas›na yol aç›yor. Onlar kazand›kça köylüler, küçük üreticiler yokluk içerisinde yaflamaya mahkûm oluyor. Yüksek verim
ve dolay›s›yla yüksek kâr elde etmek u¤runa
üretim öyle bir hale getiriliyor ki, küçük üreticiler
eme¤inin karfl›l›¤›n› alamaz hale getiriliyor, halk
sa¤l›ks›z g›dalar tüketmeye mahkûm ediliyor,
toprak ve su tüketiliyor, çevre kirletiliyor.
Ne pahas›na olursa olsun yüksek verim elde
etme ç›lg›nl›¤› hayvanc›l›¤› da ele geçirmifl durumda. Endüstriyel tar›m›n fabrika haline gelmifl
hayvan üretim çiftlikleri birer cinnet ortam›ndan
farks›z. Daha fazla et tutmalar› ya da daha fazla
süt üretmeleri için do¤alar›na ayk›r› bir flekilde
beslenen ve yaflat›lan hayvanlar sürekli zulüm
alt›nda. S›k›fl›k bölmelerde stres alt›nda yaflamak zorunda kalan hayvanlar›n yaln›zca ruh ha-
li bozulmakla kalm›yor, daha kolay hastalanmaya bafll›yorlar. Bu nedenle sürekli ilaç kullanmalar› gerekiyor. Yüksek verim elde etmek u¤runa
do¤alar›na ayk›r› bir flekilde beslendikleri için
etin ya da sütün kalitesi de bozuluyor, antibiyotiklerle ve baflka birçok kimyasal maddeyle yüklü hale geliyor.
Türkiye'de hayvansal üretimde yap›lmak istenen de sözünü etti¤imiz bu cinnet ortam›n› yayg›nlaflt›rmak. Türkiye'de tar›msal üretimin büyük
oranda küçük üreticiler ve köylüler taraf›ndan
yap›ld›¤› malum. Ancak '80'lerden bu yana tar›m
alan›nda ad›m ad›m uygulanan neo-liberal politikalar tar›msal alandan küçük üreticinin tasfiye
edilmesini, onlar›n yerini flirketlerin almas›n› sa¤layacak flekilde planlan›yor.
80'lerden bu yana, hayvanc›l›¤›n gelifltirilmesi, süt üretiminin art›r›lmas›, yem kalitesinin düzeltilmesi, piyasalardaki fiyatlar›n düzenlenmesi
vb. ifllevler gören Yem Sanayi, Et ve Bal›k Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu gibi tar›msal kamu
kurulufllar› birer birer tasfiye edildi, ya da ifllevsiz
hale getirildi. Ard›ndan küçük üreticinin dayan›flmas›n› sa¤layan tar›msal kooperatifler çeflitli düzenlemelerle ifl yapamaz hale getirildi. Onun ard›ndan tar›msal destekler küçük üreticiyi de¤il,
büyük üreticileri ve flirketleri destekleyecek biçimde yap›ld›. Bütün bu politikalar›n sonucunda
küçük köylüler tar›msal üretimden tasfiye olmaya bafllad›. Tar›m yavafl yavafl flirketlerin hâkimi-
yeti alt›na girdi. Hayvanc›l›kta yaflanlar da tar›m›n di¤er alanlar›ndan farkl› de¤il. 1980'lerde
nüfusu yaklafl›k 45 milyon olan Türkiye'de 82
milyon küçük ve büyükbafl hayvan bulunuyordu.
Günümüzde nüfus 70 milyonu aflarken küçük ve
büyükbafl hayvan varl›¤› 40 milyon civar›nda.
Küçük üretici kazanamad›¤›, hayvanlar›na bakamayacak duruma geldi¤i için hayvanc›l›¤› terk
ediyor. Onlar›n yerini endüstriyel üretim yapmakta olan flirketler al›yor.
Meralar›n say›s›n›n ve kalitesinin her geçen
gün azalmas› da hayvanc›l›ktaki krizi tetikleyen
sorunlardan bir di¤eri. Türkiye’nin iklim koflullar›
ve co¤rafyas› koyun-keçi gibi küçükbafl hayvanc›l›k biçimlerine çok daha uygunken son y›llarda
büyükbafl endüstriyel hayvanc›l›¤›n desteklenmesi sorunun bir baflka boyutu.
Konunun bir yönü de süt fiyatlar›n›n düflüklü¤ü. 2008-2009 y›llar›nda çi¤ süt fiyatlar›n›n 35-40
kurufla kadar düflmesi ve süt üreticisi köylülerin
kazanamaz hale gelmesi sonucunda 1 milyon
civar›nda anaç inek kesime yolland›. Anaçlar›n
kesilmesi 2 milyon ton süt kayb›na ve 900 bin
buza¤›n›n kayb›na yol açt›.
Son zamanlarda yaflanan et krizine çözüm
düflünürken konunun sözü edilen bütün boyutlar›n› göz önünde bulundurmak gerekiyor. Dünya
Ticaret Örgütü'nün dayatt›¤› politikalar nedeniyle
hayvanc›l›ktaki bütün bu sorunlara karfl› çözüm
olarak sunulan ithalat politikalar› çözüm üretmek
bir yana sorunu daha da kangrenlefltirmekten
baflka bir ifle yaramayacak. Çünkü et ithalat›,
endüstriyel tar›m sisteminin bir ad›m daha ilerletilmesi, küçük üreticiye bir darbe daha vurulmas›
anlam›na geliyor.
Tar›msal üretimin ve fiyatlar›n girdi¤i krizden
ç›kabilmesi, üreticinin eme¤inin karfl›l›¤›n› almas›na ba¤l›. Küçük üreticileri tar›m› terk etmeye,
hayvanlar›n› kesime yollamaya zorlayan, yoksul
tüketiciyi sa¤l›ks›z ve pahal› g›dalar yemeye
mahkûm eden endüstriyel tar›m sistemi uygulanmaya devam etti¤i müddetçe fiyatlar› afla¤› çekmek mümkün olmayacak.
Mebruke Bayram
Direnifllerden
Rimaks Direnifli Sona Erdi, Fakat Mücadele Devam Ediyor
TEKS‹F sendikas›na üye olduklar› için iflten
ç›kar›lan Rimaks Tekstil iflçilerinin A¤ustos ay›nda bafllayan direnifli, 2 Ekim 2010 Cumartesi günü Teksif’in Rimaks Tekstil patronuyla yapt›¤›
görüflmenin ard›ndan sona erdi.
‹ki ay süren direnifl boyunca iflçiler son derece kararl› hareket ettiler ve patronun tehditlerine
boyun e¤mediler. Sendikan›n iflyerine giriflini engellemenin olanaks›zl›¤›n› gören patron, sendikayla görüflmeyi kabul edip, bu “taviz” karfl›l›¤›nda iflçilerin bir k›sm›n› geri al›p di¤erlerine de tazminatlar›n› ödemeyi teklif etse de iflçiler bu öneriyi reddettiler.
Bu süre zarf›nda sendika ve patron defalarca
görüfltü. Görüflmeler sürerken, iflçiler polis bask›s›na maruz kalm›fl, ayr›ca Bart›n’daki bir yerel
gazetede morallerini bozmaya yönelik patron
yanl›s› düzmece bir haberle karfl›laflm›fllard›. Buna ra¤men, iflçilerin kararl› tutumu karfl›s›nda,
üretimi önemli oranda düflen patron onlar›n bütün flartlar›n› kabul etmeye mecburdu. Nitekim,
son görüflmede sendika iflçilere herkesin ifline
geri dönece¤ini ve patronun sendikay› kabul etti¤ini bildirdi. Sendikan›n telkiniyle, iflten ç›kar›lan
iflçiler patrona açt›klar› ifle iade davas›n› geri çek-
tiler. Sendika ayr›ca, iflçilerin direniflte geçen süre boyunca hakettikleri ücretleri de alacaklar›n›
söylemiflti.
Ne var ki, ‹stanbul’daki iflçiler birkaç gün sonra iflten ç›kar›lan 29 iflçiden direnifle aktif olarak
kat›lmayan 12 iflçinin ifle geri al›nmayaca¤›n› ö¤rendiler. Daha sonra ifle geri dönecekleri bildirilen iflçilerden ikisinin daha ifline son verildi. Sendika bu iflçilerin neden ifllerine son verildi¤i soruldu¤unda, uluslararas› sendikac›l›k kurallar›na göre ifle son girenin ilk ç›kar›lmas› gerekti¤i fleklinde anlafl›lmaz bir cevap verdi. Bu iki iflçi, apaç›k
bir flekilde gövde gösterisi yapmak isteyen patronun keyfi iste¤iyle iflten ç›kar›ld›lar. Biran önce
anlaflmaya var›p direnifli bitirmek isteyen sendika da bu keyfi harekete karfl› ç›kamad›.
Bart›n’daki iflçiler ise baflka bir sürprizle karfl›laflt›lar. ‹flçilerin tamam› ifle geri al›nd› ama daha
iflbafl› yapamadan bir ayl›k ücretli izne ç›kar›ld›klar› haberini ald›lar. fiirket, fabrikan›n bir bölümünde tadilata gidilece¤ini, bu s›rada iflçilerin
baflka bir yerde çal›flacaklar›n›, tadilat bitince geri döneceklerini söyledi. Ne var ki, iflçiler, yeni
haz›rlanan yerde sadece direniflteki arkadafllar›na yetecek kadar makine bulundu¤unu söylüyor-
lar. Ücretsiz izne ç›kar›lan direniflteki iflçiler, patronun sendikalaflmaya öncülük eden iflçileri bu
bahaneyle di¤erlerinden uzaklaflt›r›p, daha sonra
bir tafleron flirkete geçirmeyi dayataca¤›n› düflünüyorlar.
Patronla anlaflmaya var›ld›¤› haberinin üzerinden bir ay geçmifl olmas›na ra¤men, iflçiler yap›lan anlaflman›n içeri¤inden hala tam olarak haberli de¤il. ‹mzaland›¤› söylenen protokolü, sendika iflçilere göstermiyor. Daha önce kendilerine
direniflte geçen sürede hakettikleri maafl› alacaklar› söylenen iflçiler, bu paray› alamayacaklar›n› sonradan ö¤rendiler. Bunlar›n bir k›sm› patronun tazminat önerisini kabul edip iflten ayr›lmak
zorunda kald›. Kalan iflçiler de içeri¤ini bilmedikleri protokole dayanarak patronun kendilerine tafleron flirkette çal›flmay› dayatmas›ndan endifleleniyorlar. Buna karfl›n, daha önce kararl› mücadeleleriyle sendikay› fabrikaya sokan bu iflçiler,
bundan sonra da patronun hiçbir dayatmas›na
boyun e¤meyeceklerini belirtiyorlar.
"‹flçi s›n›f› ya devrimcidir, ya da bir hiçtir." (Marx)
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
11
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Emekçi Kad›n
Baflörtme/Örtmeme Tart›flmas›n›n K›skac›nda Kad›n
“... Türkiye’de erkekleri u¤raflt›ran garip ifllerden biri de, kad›nlar›n örtünmesidir (tesettürüdür).
Bu sorun her y›l artan bir güçle yay›l›r, dillere dolan›r, kapsad›¤› alan› geniflleterek mahkemelere,
korkunç dini kurallara, millet meclisi salonlar›na ve padiflah saray›na kadar uzan›r. Bu bat›p bat›p
yeniden nükseden bir tür hastal›k halindedir. Ülkenin yasa koyucu güçleri ve uygulay›c›lar› bütün
ülkenin hayat›n›, gereksinimlerini bir yana b›rakarak; sanki bütün ifller yolundaym›fl gibi, kad›n›n
örtünmesi, bafl›n›n tuvaleti, çarflaf›n›n biçimi, özcesi kad›n›n d›fl k›yafeti ile u¤raflmaya bafllarlar.
Kad›n›n aç›lmas›yla fleriat›n elden gitti¤i, Allah’›n kitab›n›n hakarete u¤rad›¤› iddia ediliyor. . .”
(I. Tüm Türkiye Komünistleri Kongresi’nde Naciye Yoldafl’›n yapt›¤› konuflmadan, 10 Eylül 1920)
Yukar›daki pasaj› 10 Eylül 1920’de Bakü’de Mustafa Suphi önderli¤inde toplanan Türkiye Komünist Partisi’nin Birinci Kongresi belgelerinden aktard›k. Aradan geçen 90 y›la ra¤men günümüzde de “kad›n›n örtünmesi”,
“bafl›n›n tuvaleti”, “d›fl k›yafeti”, vb. hakk›nda erkekler taraf›ndan bu kadar
çok söz söyleniyor olmas›, bu kadar basit bir sorunun 90 y›ld›r burjuva rejimleri taraf›ndan bilerek çözümsüz b›rak›ld›¤›n› gösteriyor.
12 Eylül 2010 tarihinde yap›lan referandumun hemen ard›ndan türban/baflörtüsü meselesi yeniden gündeme geldi. O günden bu yana da düzen partilerinin temsilcilerinden yarg›n›n çeflitli kademelerindeki yarg›ç ve
savc›lara, YÖK üyelerinden üniversitelere kadar çok say›da erkek çözüm
ad› alt›nda bir yanda “kad›n›n özgürlü¤ü”, “kad›n›n e¤itim hakk›”, “üniversite e¤itimi alma hakk›”, “kad›nlar aras›ndaki dayan›flma”; di¤er yanda “laiklik”, “ülkenin ayd›nl›k gelece¤i”, “Türkiye ‹ran m› oluyor?” tart›flmalar› aras›nda kad›n›n örtünmesi meselesini yeniden dillerine dolam›fl durumdalar.
Kad›nlar ise bu sözde demokrasi düzeninde yine düzen partilerinden CHP
veya AKP aras›nda bir tercih yapmaya zorlan›yor. Baflörtüsüyle e¤itim görme yaln›zca üniversitelerle mi s›n›rl› olacak yoksa ilkö¤retim ve liselerde
e¤itim görmeyi, kamuda istihdam› da kapsayacak m› derken bu basit görünen sorunun “çözüm”ü de flimdilik 2011’de yap›lacak genel seçim sonras›na erteleyerek gerçekte çözmeye niyetli olmad›klar›n› göstermifllerdir. Anlafl›lan o ki 90 y›l, hatta daha öncesinden bafllayan kad›n›n baflörtüsü ve
tüm giyim kuflam› ile ilgili u¤rafl bundan sonra da erkekleri meflgul etmeye
devam edecek.
Esasen, bu tart›flmalar bize, özel mülkiyete dayal› toplumumuzda kad›n›n erke¤e tabi bir özel mülk muamelesi gördü¤ü ve onun ad›na erkekler
taraf›ndan karar verildi¤i, dahas› karar vermenin erkekler taraf›ndan bir hak
olarak görüldü¤ünü göstermektedir. Kad›nlar özellikle de emekçi kad›nlar
ister bafl› aç›k, ister iradi olarak veya aile ve çevre bask›s› nedeniyle bafl›n› kapatm›fl olsunlar, e¤itim, sosyalleflme, çal›flma alanlar›nda erkeklerle
karfl›laflt›r›ld›¤›nda eflit haklardan yoksundurlar. Kad›n istihdam›n›n düflüklü¤ü ve kriz dönemlerinde daha da düflmesi kad›nlar›n sosyal, siyasal ve
ekonomik bak›mdan erke¤e daha da ba¤›ml› olmas›na ve kendi giyim-kuflamlar› hakk›nda dahi özgür bir iradeyle karar verememelerine yol açmaktad›r.
Belirtmek gerekir ki, baflörtme/örtmeme ile ilgili aç›k ve gizli yasaklar
gerçekte emekçi kad›nlar› bir kez daha boyunduruk alt›na almaya, onlar›n
hayatlar›n› karartmaya yar›yor. Baflörtme/örtmeme k›skac›nda kalarak ezilen, eziyet gören, e¤itim, sosyalleflme ve çal›flma hakk›ndan yoksun b›rak›lanlar nihayet emekçi kad›nlard›r, burjuva s›n›fa mensup olmayan kad›nlar ve genç k›zlard›r. Burjuva s›n›f›na mensup bafl› kapal› kad›nlar diledikleri yerde hatta yurtd›fl›nda e¤itim görme, diledikleri konforu yaflama ve sosyalleflme olanaklar›na sahiptirler. Zaten bir avuç zengin için geçerli olan
demokrasi ortam›nda herkese özgürlük ve demokrasi istemiyle ortaya ç›kan Ümit Boyner gibi kad›nlar ise gerçekte kendi par›lt›l› ve yüksek refah
düzenlerinin devam› için garanti istemektedirler. Bu temin edildi¤i sürece
nas›l bugüne kadar bafl› örtülü oldu¤u için baz› kad›nlar›n katland›klar› eziyeti umursamam›fllarsa Türkiye ‹ran’a dönüflse de emekçi kad›nlar›n genç
k›zlar›n çekecekleri eziyetler de yine umurlar›nda olmayacakt›r. Emekçi kad›nlar›n, genç k›zlar›n sorunlar› onlar› asla ilgilendirmez. Baflörtme/örtmeme ile ilgili yasaklardan, bask›dan zarar görenler ne Ümit Boyner gibi ne
de Emine Erdo¤an ve Hayrünisa Gül gibi kad›nlard›r.
Özel mülkiyete dayal› ve do¤al olarak kad›na özel mülk muamelesi yapma koflullar›n› yaratan herhangi bir burjuva rejim ne baflörtüsü sorununu
çözebilir ne de emekçi kad›nlar›n daha hayati sorunlar›n› çözebilir. Baflörtme/örtmemenin en önemsiz ayr›nt›s›n› oluflturdu¤u sorunlar› emekçi ve
genç kad›nlar ancak kendileri, kendi ba¤›ms›z iradeleriyle gerçek anlamda
çözüme kavuflturabilir. Ancak bu ba¤›ms›z iradenin ortaya ç›kabilmesi,
mevcut sistem alt›ndaki sosyal, ekonomik, siyasal çok yönlü ba¤›ml›l›¤›n›n
maddi temelinin ortadan kald›r›lmas›yla mümkündür.
Gülten fienay
Bugün kad›nlar, sermayenin siyasal temsilcilerinin tercihine göre, bafl›n› açmak veya bafl›n› kapatmak durumuyla karfl› karfl›ya kalmas› halinde
çekecekleri eziyetin korkusuyla yaflamaktad›rlar. Bu durum kad›nlar için
tam bir eziyettir ve halihaz›rda düzenin iki partisi CHP/AKP aras›nda bir tercih yapmak demektir. Kemalistlerin iktidar›nda ya belli çerçevedeki yasaklara boyun e¤erek iradesi d›fl›nda bafl›n› açacak ve o zaman da din”, “ahlak” ve “namus” kurallar›n› ihlal etti¤i için aile ve çevre bask›s› ve fliddetiyle, giderek yaflad›¤› çevreden d›fllanma tehlikesiyle, yaflam›n› tek bafl›na
devam ettirememe korkusuyla karfl› karfl›ya kalacak ya da e¤itim, çal›flma
ve bunlar›n sonucu sosyalleflme olanaklar›ndan yoksun kalarak dar bir
çevreye hapsolacakt›r. Bunun tam tersi bir durum “Türkiye ‹ran m› olacak?”
korkusuyla bir anlamda tehdit yoluyla düzen partilerinden birine mahkum
edilmek istenen bafl› aç›k kad›nlar için geçerlidir. 87 y›ll›k “laik”, “demokratik”, “sosyal” devlet anlay›fl›na ba¤l› bir avuç zenginin burjuva cumhuriyeti
bu gerçe¤i de¤ifltirememifl, gerçekte bu meseleyi kendi ç›karlar› do¤rultusunda ele alm›fl, toplumun yar›s›n› oluflturan kad›nlar›n tam olarak ba¤›ms›z ve eflit haklara sahip olaca¤› koflullar› yaratamayaca¤›n› kan›tlayarak
büyük bir bölümünü boyunduruk alt›na al›p düzene entegre etmifltir.
12
"Proletarya diktatörlü¤ü, ancak iflçi s›n›f›ndan kad›nlar›n canl› ve aktif kesiminin kat›l›m›yla gerçeklefltirilebilir ve yaflat›labilir." (Lenin)
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Okurlardan
Anketler ve Burjuva Partileri
Uzun y›llar boyunca reklamc›l›k ve “halkla
iliflkiler” sektörlerinde üst düzey yönetici olarak
faaliyet göstermifl bir tan›d›¤›n AKP baflta olmak
üzere burjuva partilerin çal›flma biçimiyle ilgili
anlatt›klar›n› ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ gazetesi okurlar›yla
paylaflmak istiyorum.
Burjuva partilerin sözcülerinin konuflmalar›n›n arka plan›nda bizim hiç bilmedi¤imiz anket
çal›flmalar› bulunmaktad›r. Bu anketler (anket bafl›na 100 bin lira olmak üzere) araflt›rma flirketlerine yapt›r›l›r. Bu araflt›rma flirketleri Türkiye’deki
çeflitli kesimlerin herhangi bir konudaki düflünce-
leri üzerine bir anket çal›flmas› yaparlar. Burjuva
partiler bu anket sonuçlar›n› de¤erlendirir ve üst
düzey yetkililerin yapacaklar› konuflmalar bu sonuçlara göre belirlenir. Verilecek demecin ne kadar oy getirip, ne kadar›n› götürece¤i matematiksel olarak hesaplan›r, buna göre konuflulur. Burjuva parti sözcülerinin kulland›klar› hiçbir cümle
tesadüfi olarak a¤›zlar›ndan ç›kmaz, tersine her
bir cümlenin arkas›nda bir hesap, bir araflt›rma
vard›r. Tayyip Erdo¤an’›n Alevilere ya da k›y› kesimlerde yaflayanlara yönelik sözlerinin ard›nda,
bu kesimlere tepki duyanlardan al›nacak oyun
hesab› vard›r.
Araflt›rma flirketleri araflt›rma teknik ve teknolojilerini giderek güçlendiriyor, Türkiye s›n›rlar›n›
afl›p Orta Do¤u ve hatta Afrika’da flubeler aç›yor,
y›lda yüzbinlerce kifliyle röportaj yap›yorlar. ‹nsanlar›n önyarg›lar›n›, zay›f noktalar›n›, birbirleriyle çeliflkilerini araflt›r›p bunlar› burjuvaziye satmak üzerine kurulmufl, milyonlarca dolar›n döndü¤ü ciddi bir sektör olmufl durumda.
‹stanbul'dan Bir ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru
Zorunlu Okul Aidatlar›
Merhaba, ben lise üçüncü s›n›fta okuyan
bir iflçi çocu¤uyum. Okudu¤um lisede her y›l
velilerden “ba¤›fl” ad› alt›nda yüksek miktarlarda aidat paras› al›n›yor.
Benim okulumda zorunlu ba¤›fl miktar› bu
y›l okul yönetimi taraf›ndan yeni kay›tlar için en
az 750 lira, üst s›n›flar içinse 120 lira olarak belirlendi. Bu miktar, ço¤unlu¤unu benim gibi iflçi
ve emekçi çocuklar›n›n oluflturdu¤u bir okul için
oldukça fazla.
Aidatlar› ödemeye gücü yetmeyen velilere
senet imzalat›p taksitle ödeme gibi seçenekler
sunan okul müdürü, tüccar kimli¤ini öne ç›karma konusunda en ufak bir tereddüt göstermiyor. Öyle ki s›n›f s›n›f dolaflarak aidat paras›n›
ödeyemeyen ya da ödemeyi reddeden ö¤rencileri rencide etmekten; onlar› karnelerini, diplomalar›n› vermemekle tehdit etmekten bile geri durmuyor. Okul idaresinin yandafl› olan kimi
ö¤retmenler de aidat paras›n› ödemeyen ö¤rencilerin sözlü notlar›n› düflürürken yüksek
miktarda ba¤›fl yapan ö¤rencilere özel ilgi gösteriyorlar. Baz› ö¤renciler bunu gurur meselesi
yap›p aidatlar› ödeyemedikleri için okula gelmek dahi istemiyorlar.
Aidatlar düzenli olarak topland›¤› halde s›n›flar›n, tuvaletlerin pis; ders materyallerinin
yetersiz olmas›, biz ö¤rencileri bu paran›n nereye akt›¤›n› sorgulamaya itiyor. Ama bunu sorgulayan ö¤renciler ve ö¤retmenler hakk›nda
vakit kaybedilmeden soruflturma aç›l›yor.
Okula ilk kez kaydolan ö¤rencilerden al›nan “kay›t paras›” MEB taraf›ndan sözümona
yasakland›¤›ndan beri bu h›rs›zl›¤›n yaln›zca
ad› de¤iflti, uygulamada ise de¤iflen hiçbir fley
yok.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru Bir Ö¤renci
Koyun De¤il Ö¤renciyiz!
Ben ‹stanbul’da bir lisede son s›n›f ö¤rencisiyim. Okulumdaki genel sorunlardan bahsetmek
istiyorum. Aç›kças› benim okulum okuldan baflka
her fleye benziyor. fiiddete e¤ilimli bir okul müdürü, ö¤retmenlikten adeta nefret eden ö¤retmenler, bask›lar yüzünden içleri öfkeyle dolan
ö¤renciler, materyal eksi¤i hiç giderilmeyen bak›ms›z bir okul… Benim okulumda gelece¤in bilim adamlar›n›n, sanatç›lar›n›n hatta sa¤l›kl› bir
bireyin bile yetiflemeyece¤i gün gibi ortada.
Yeni e¤itim/ö¤retim y›l›n›n ilk günü "ö¤rencilerin hizmetindeyiz" diyen okul müdürümüz daha
birinci haftada elliye yak›n ö¤renciyi disiplin kuruluna sevk ederek asl›nda bizim hizmetimizde olmad›¤›n› aç›kça gösteriyor. Ayn› hafta içinde birkaç ö¤renciyi sudan sebeplerle tartaklay›p kap›dan kovarak di¤er tüm ö¤rencilerin önünde rencide ediyor. Onun gözünde bizler kenar mahalleli bafl belalar›y›z ve sopayla yola getirilmeyi hak
ediyoruz.
Ö¤retmenlerim ise ilgisizlikleri, b›kk›nl›klar›yla bazen beni öyle flafl›rt›yorlar ki, acaba yanl›fll›kla m› ö¤retmen oldular diye düflünmeden edemiyorum. Örne¤in bir dersin yar›s› konu anlat›-
m›yla geçiyorsa di¤er yar›s› ö¤retmenlerden hakaret, küfür, afla¤›lay›c› sözler dinlemekle geçiyor. Tepki verince de malum disiplin cezalar›,
uyar›lar, k›namalar ard› ard›na s›ralan›yor.
Ö¤renci arkadafllar›m›n ço¤u okuldan nefret
ediyor. Bu nefretlerini okulda s›k s›k kavga ç›kartarak d›fla vuruyorlar. Onlar› yetiflkin birer birey
olarak görmemekte direnen bask›c› okul yönetimine ve ö¤retmenlere tepkilerini okul tuvaletlerinde (kendilerince yetiflkinli¤in sembolü olan) sigara içerek gösteriyorlar.
Benim okulda adamak›ll› bir laboratuar yok.
Fen s›n›flar› tek bir deney dahi yapamadan, fizik/kimya derslerini yaln›zca k⤛t üzerinde görüyorlar. Hâlbuki bilim deneyle ö¤renilir. Ama devlet okulu bilimi ne yaps›n? Devletin karn›n› bilim
de¤il, ancak ö¤rencilerden toplad›¤› ba¤›fllar doyurur.
Benim okudu¤um okulda arkadafllar›m›n ço¤u mutsuz, gelece¤e umutsuzca bak›yorlar. Oysa nitelikli, bilimsel bir e¤itim alabilseler, dünyaya dar bir pencereden bakmayacak ve kendi yeteneklerini de fark edecekler. Kendi yeteneklerinin fark›na varan insan mutlu insand›r. Bizlere
yar›m yamalak ders anlat›p tek derdi mesai doldurmak olan ö¤retmenlerimizin biraz da bunun
için çabalamalar› gerekti¤ini düflünüyorum. Bir
devlet okulunda ö¤retmenler ö¤rencilerle ilgilenmezlerse ö¤renciler kendi yeteneklerinden bihaber kal›r ve geliflimlerini engelleyen davran›fllara
yönelirler.
Tabii ö¤rencilerin özgür bir e¤itim ortam›ndan mahrum b›rak›lmas›, onlara yeteneklerinin
fark ettirilmemesi tek bafl›na ö¤retmenlerin bir
eksi¤i de¤il, tamamen bilinçli bir devlet politikas›d›r. Çünkü özgür düflünen bireyler sorgulamay›
da bilirler. Böylece var olan sistemin çürümüfllü¤üne karfl› tav›r al›rlar. Bu nedenle devlet, gençli¤i çocuklu¤undan itibaren sindirmeyi, yozlaflt›rmay› bafll›ca görevlerinden biri sayar.
Devletin bu bilinçli politikalar›na karfl› daha
çok okumal›, okutmal›, bilinçlenmeli ve bilinçlendirmeliyiz. E¤er bir fleyler yapmak istiyorsak bu
sömürünün ana dili olan sisteme karfl› örgütlü bir
güç olmak zorunday›z. Unutmayal›m ki: Örgütlü
bir gücü hiçbir kuvvet yenemez!
Kaderimiz Kendi Ellerimizdedir!
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru Bir Ö¤renci
Patronlar›n Klasik Bir Palavras›
Bugün iflçilerin bilincini açman›n ya da birli¤i
sa¤laman›n önündeki engelleri bir ço¤umuz bilir.
Ancak birli¤in önüne kimi zaman burjuvalar kimi
zaman da iyi bir duruma gelmek isteyen flef konumundaki iflçiler taraf›ndan engeller konur. fiefler; “bu flirket büyüyecek ve büyüdü¤ü zaman bu
flirketi sizler nas›l yaln›z b›rakmad›ysan›z, flirket
de sizleri yaln›z b›rakmayacak. ‹lerideki zamanlarda yurt d›fl› ifllerimiz olacak. Ve sürekli olarak
orada Avrupa’da sabit iflçilerimiz olacak. Bu kifli-
ler sizler olabilirsiniz. Ona göre bütün iflleri ö¤renmeye bak›n her fleyi ö¤renin” derler.
Yani flunu demeye getiriyor. “Bütün iflleri ö¤renin ki eleman ç›karmakta zorlanmayal›m, çünkü bütün iflleri sen yapacaks›n, yeni iflçi al›nmayacak, al›nsa bile iflgücü ucuz olacak.” Bu söylenen tamamen iflçinin umudunu yükseltir, o fark›nda olmadan ö¤renir ve di¤er iflçilerin iflsiz oldu¤unun fark›na varmaz. Burjuvalar bu flekilde
iflçiler aras›nda rekabete yol açar. Ve kendi du-
rumuna gelince y›llar süren yo¤un ve eziyet içindeki yaflam› düzelmez. Asl›nda derdi sadece iflten at›lmak de¤il, ücretlerin zaman›nda verilmemesidir. “Bu flirket büyüdü¤ü zaman di¤er çok
firma gibi ben de zaman›nda ücretimi al›r›m” hayali sanki bu büyük firmalarda sömürü olmad›¤›n› sanarak daha güçlü flekilde sömürüye aç›k hale gelmesine yol açar.
"‹flçi s›n›f›n›n kurtuluflu, bizzat kendi eseri olacakt›r." (Marx)
Salim Ǜnar
13
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Okurlardan
Rimaks Direniflinin Sonucu
Selam, ben bir Rimaks direniflçisiyim. Rimaks, Tuzla Deri Sanayi Bölgesi ve Bart›n’da olmak üzere iki fabrikadan olufluyor. Bir gün Bart›n’daki iflçi arkadafllar›m›z›n sendikalaflma süreci bafllatt›klar›n› ö¤rendik, biz de hemen üye olduk. Ama bizi sömürdükçe sömüren, elinden
gelse vampir gibi kan›m›z› bile emmek isteyen
patron, eme¤imizin hakk›n› vermemek için bizi
hiç ac›madan kap›n›n önüne att›. Ama bizim zorumuza giden bu de¤ildi, bizim zorumuza giden,
iflçi arkadafllar›m›z›n önümüzden geçerken bafllar› önüne e¤ik gitmeleri oldu.
Biz iflçi de¤il miyiz? Her fleyi var eden biz iflçilerin nas›rl› elleri de¤il mi? O zaman hakk›m›z›
aramaktan bu kadar aciz oldu¤umuz sürece patron (burjuva) dedi¤imiz kan emici canavarlar
vampir gibi, sülük gibi kan›m›z› emmeye, bizi sömürmeye devam edecek.
oluflturmak. Ancak bu sayede ay bafl› geldi¤inde
g›rtla¤a kadar borcun içine girmifl olmay›z.
Hani derler ya hak verilmez al›n›r. Biz de
anayasal hakk›m›z olan sendikay› alabilmek için
54 gün direndik ve sonunda k›smi de olsa bir kazan›m oldu. K›smi diyorum çünkü maalesef 14
direniflçi arkadafl›m›zdan 2'si d›flar›da kald› ve
biz maalesef bilinçsiz, hakk›n› bilmeyen bir iflçi
s›n›f› oldu¤umuz için bu iki arkadafl›m›z›n d›flar›da kalmas›na engel olamad›k. Biz k›smi de olsa
kazand›k, ama içim hiç rahat de¤il. Niye mi?
Çünkü Türkiye çap›nda yüz binlerce iflçi sigortas›z asgari ücretin alt›nda ve hatta 14-16 saat çal›fl›yoruz. Ne yapabiliriz diye soracaksan›z, yapaca¤›m›z tek fley var örgütlü, birbirine sahip ç›kan
s›n›f dayan›flmas›n›n önemini bilen bir iflçi s›n›f›
Her fleye maddiyatla bakmak da laz›m de¤il.
Hangimiz ailesiyle hafta sonu bir tiyatroya veya
sinemaya gidebiliyoruz? Gidemiyoruz çünkü ço¤u iflçi arkadafl›m›z hafta sonu bile çal›fl›yor. Hayat›m›z evle iflyeri aras›na s›k›flm›fl durumda iken
sönmek üzere olan külden tüm patronlar› yakacak bir atefl ç›karman›n zaman› geldi bence, ya
sizce?
Bu arada Rimaks direniflimiz boyunca bizi
yaln›z b›rakmayan ‹flçi Birli¤i gibi hayat›n› iflçilere adam›fl kurum ve kurulufllara sonsuz teflekkürü bir borç bilirim...
‹stanbul’dan Bir Rimaks Direniflçisi
Tek Bafl›na Kurtulufl Yok!
‹smim Yi¤it , 30 yafl›nday›m, evliyim, çocu¤um yok. Gebze Organize sanayinde Robotik
uygulamalar otomasyon iflleri yapan bir firmada
5 ayd›r çal›fl›yorum. Askerden geliflimden beridir
bu sekizinci iflyerim. Elektrikçiyim ama elimden
her ifl gelir, daha önce tekstilde de çal›flt›m. Yeni iflyerim, di¤er iflyerlerine göre düzenli olsa da
daha önce çal›flt›¤›m yerlerle ayn›. Maafl az, bazen maafllar geç ödeniyor, fazla mesai ücreti verilmiyor çok uzun süre çal›flma yap›l›yor. En son yaflad›¤›m›z› anlatay›m. En son iki
müdür, siz onlara patron deyin, bizi ça¤›rd›lar. Birincisi “Kötü haberleri vereyim” diye söze bafllad› ve “Arkadafllar bu ay maafllar› ödeyemiyoruz,
durumlar kötü” dedi. Yalan oldu¤unu biliyoruz,
patronlar daha yeni Sapanca’da otele e¤lenmeye gittiler. Öbürü, “Arkadafllar proje ald›k 3 haftada ifli teslim etmemiz lâz›m, gece gündüz çal›flaca¤›z” dedi. Sonra bize âdeta gaz verdiler. Baz›
iflçileri tüm ekibe alk›fllatt›lar, sonra hepimiz alk›fl
tuttuk, baz› arkadafllar futbol taraftar› gibi ba¤›rd›. Ç›k›flta baz› eski arkadafllarla konufltum, hep-
si küfrediyorlar, küfredenlerin içinde en çok alk›fllayanlar da var. Ama kimse iflini kaybetmek istemiyor. Ben buna karfl› bir fley yapal›m deyince
baz›lar› benimle konuflmay› kesti. Baz› arkadafllar ise benimle ayn› düflünüyor. Baz›lar› senin
kar›n çal›fl›yor çocu¤un yok diye bana laf at›yor.
Biz az de¤iliz, çok insan›z ama bir arada de¤iliz.
Bir gün hepimiz ayn› yerde olursak haklar›m›z›
kolayl›kla al›r›z.
Gebze’den ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okuru bir iflçi
‹flsiz Kalma Korkusu
Merhaba, ben bir “fast-food” restoran›nda
çal›flan 18 yafl›nda bir iflçiyim. Çal›flt›¤›m restoran›n hem servis bölümünde hem de mutfa¤›nda
görevliyim. fiimdiye dek birçok kez ifl de¤ifltirdim.
S›k s›k ifl de¤ifltirmek ve s›k s›k iflsiz kalmak
insan›n kendine olan güvenini kaybettiriyor. Yeni
bir ifle bafllad›¤›mda patronun gözüne girebilmek
ve bir önceki iflimden ayr›ld›ktan sonra içimde
oluflan güvensizli¤i y›kmak için bana verilen her
S›n›f ve Politika
görevi eksiksiz bir biçimde yerine getirmeye çal›fl›yorum, hatta üzerime vazife olmayan iflleri bile yap›yorum. Böylece patronuma hiçbir ifl yerinde tutunamayan, tembel, ifle yaramaz biri olmad›¤›m› kan›tlad›¤›m› düflünüyorum. Ama yüklendi¤im görevler artt›kça yapt›¤›m ifl çekilmez bir
hal al›yor ve bu da bende bir sinir bozuklu¤u yarat›yor. Kendimi kiflili¤i olmayan bir köle gibi hissediyorum. Zaman içinde, içinde bulundu¤um
koflullara duydu¤um öfke art›yor, bunu gizleyemeyip müdürlerime ya da patronuma yans›tt›-
‹flsizlik korkusu olmasa, karfl›laflt›¤›m›z haks›zl›klara da daha kolay tepki gösterebilece¤iz.
Bu durumu aflman›n tek bir yolu var: iflçilerin birbirine güvenmesi ve birlikte hareket etmesi.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru Bir ‹flçi
1946 ‹stanbul Sendikalar Birli¤i Deneyimi*
Türkiye’deki ilerici sendikac›l›k anlay›fl›na en anlaml› örnek 22 Haziran 1946 tarihinde kurulan ‹stanbul ‹flçi Sendikalar› Birli¤i deneyimidir.
Bu deneyim ‹stanbul iliyle s›n›rl› kalmam›fl, Kocaeli, Zonguldak, Ankara,
Adana, Diyarbak›r, ‹zmir gibi illerde de yank›s›n› bulmufl ve çeflitli sendikal örgütlenmelere gidilmifltir. ‹flçi s›n›f›n›n sendikal taleplerini öne ç›karan çeflitli iflçi dernekleri 1946’da kurulan Sendikalar Birli¤i’ne kat›lm›fllard›r.
Sendikalar Birli¤i deneyimi ile beraber dönemin TKP MYK kadrolar›ndan iki eleman›n›n (Mustafa Börklüce ve Hüsamettin Özdo¤u) kurucu
üye olarak Plenyum karar› ve bir protokol ile 14 May›s 1946 tarihinde,
Esat Adil Müstecapl›o¤lu’nun baflkanl›¤›nda Türkiye Sosyalist Parti
(TSP)’nin legale ç›kmas›na karar verilmifltir.
TSP’nin önderli¤inde Sendikalar Birli¤i büyük bir ilgi görmüfl, ülke
çap›nda k›sa bir zamanda 10. 000 iflçiyi örgütlemeyi baflarm›flt›r. Yaln›zca ‹stanbul’da birkaç ay içinde 3. 400 üye say›s›na ulaflm›flt›. 1946 y›l›nda TC’nin nüfusu: 19. 074. 000 oldu¤una göre o dönem ve iki ay gibi
çok k›sa bir örgütlenme süresinde sendikaya üye olanlar›n say›s›n›n
az›msanmayacak bir rakama eriflti¤ini söyleyebiliriz. Bu durumu gören
ve ilkin iki MYK üyesini vererek kurulmas›n› onaylad›¤› TSP’nin h›zla kitleselleflmesi ve sendikal alandaki baflar›l› örgütlenmesi karfl›s›nda “Eyvah bunlar iflçi s›n›f›n› örgütlüyor!” telafl›yla(!) 19 Haziran 1946’da Dr.
fiefik Hüsnü De¤mer baflkanl›¤›ndaki illegal TKP kadrolar› da hemen
Türkiye Sosyalist Emekçi Köylü Partisi (TSEKP) ad›yla legale ç›kma ka-
14
¤›mda ise iflten ç›kar›l›yorum. Yeni bir ifl bulana
kadar içimi tekrar o baflar›s›zl›k, beceriksizlik hissi kapl›yor ve ifl bulur bulmaz yine ayn› biçimde
kendimi patrona kan›tlama çabas›na girifliyorum.
Kendimi bir k›s›r döngüde hissediyorum.
rar› vermifltir (Ayr›nt›l› bilgi için bak›n›z: ‹brahim Topçuo¤lu, Neden 2
Sosyalist Partisi 1946, C: I, II, III., Kendi yay›n›, 1976, 1977.).
May›s 1945 y›l›nda Almanya’n›n faflist sald›r›s›n›n yenildi¤i ve II.
Dünya Savafl›’n›n sona erdi¤i bir dönemde ve görece s›n›rl› demokratik
bir süreçte iki legal parti TSP, TSEKP ile Sendikalar Birli¤i, ‹stanbul ‹flçi Kulübü 16 Aral›k 1946’da ilan edilen S›k›yönetim taraf›ndan kapat›larak faaliyetlerine son verilmifltir; an›lan partilerin fikirlerini yayan Sendika, Ses, Noror, Gün, Y›¤›n, Dost ve Yar›n isimli gazete ve dergilerle bunlar› basan matbaalar kapat›lm›flt›r. “S›n›f esas›na dayal› sendika ve parti kurulmas›” nedeniyle resmen kapat›lan sendika ve parti yöneticileri S›k›yönetim Mahkemelerine sevk edilerek yarg›lanm›flt›r (Emin Karaca,
Unutulmufl Sosyalist: Esat Adil, Belge Yay›nlar›, 2008.).
“Sendika ve Parti kurma” konusundaki bu deneyim ilginç oldu¤u kadar çeflitli ve çok yönlü ders ve sonuçlar ç›kar›lmas›n› öne ç›karm›flt›r.
1946 Sendikalar Birli¤i deneyimini temel alan ve iflçi s›n›f›n›n siyasal
ve sendikal birli¤i davas›n› gündemine alan bir partileflme sorunu günümüze kadar “Sol Cenah›n” gündemine bir türlü girmedi¤i görülmüfltür.
S›rr› Öztürk
* Henri Krasuçki, Sendikalar Ve Sosyalizm-Sendikalar ve S›n›f Mücadelesi, Sorun
Yay›nlar›, 3. Bask›, Ekim 2010. (S›rr› Öztürk’ün yazd›¤› “Tarihselden-Güncele ‹ki Kapitalist Ülke: Fransa Ve Türkiye’de ‹flçi S›n›f›n›n Sendikal Ve Siyasal Birli¤i Deneyimleri Üzerine” yaz›s›ndan bir bölüm.)
"Kapitalistleri iktidarda tutan sihir, iflçiler aras›ndaki bölünmedir." (Marx)
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Röportaj
‹nflaat ‹flçileri Konufluyor
Kürt illerinden ailelerini, topraklar›n› geride
b›rak›p, say›s›z zorlu¤u göze al›p Eskiflehir’de
çal›flmaya gelen bir grup inflaat iflçisiyle görüfltük. ‹flçi arkadafllar y›llard›r karfl› karfl›ya kald›klar› zor, bask› ve suistimaller yüzünden ilk baflta
isimlerini vermek istemediler. ‹flçi arkadafllar›n
yaflad›klar› ortamla ilgili bir foto¤raf çekip habere eklemek istedik fakat kendilerince hakl› çeflitli gerekçelerle uygun bulmad›klar›n› ifade ettiler,
biz de anlay›flla karfl›lad›k. Ama daha sonra aram›zda geliflen diyalogla birlikte isimlerini ö¤reniyoruz. 3 iflçi arkadaflla oturuyoruz, sorular›m›za
daha çok içlerinden yaflça en büyük olan R.D.
cevap veriyor.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: Merhabalar, nereden geliyorsunuz, sizi memleketinizden ve ailelerinizden
kopar›p buraya getiren koflullardan biraz bahsedebilir misiniz?
R.D.: Merhaba, A¤r›’dan geliyoruz, memlekette çok fazla, (hemen hemen hiç) ifl imkân› bulunmuyor. Olan s›n›rl› iflleri de
tan›d›¤› olan, torpili olan al›yor;
bizim buralara gelmekten baflka
çok da çaremiz kalm›yor. Bakmak zorunda oldu¤umuz ailelerimiz var bir flekilde geçimimizi
sa¤lamak için memleketlerimizi
terk edip buralarda çok zor koflullar alt›nda çal›flmaya geliyoruz. Bunun d›fl›nda bölgede sürekli savafl halinin bulunmas› ifl
olanaklar›n› daha da s›n›rland›r›yor, kendi memleketimizden ç›k›p birçok zorlu¤u göze alarak
ekmek peflinde kofluyoruz.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: Zorluklardan
ve sürekli savafl halinden bahsettiniz bunlar› biraz daha ayr›nt›l› anlatabilir misiniz?
R.D.: Bildi¤iniz gibi uzun y›llard›r bölgenin
hemen hemen bütün illerinde çat›flmal› bir ortam
var; bu da bizi olumsuz yönde etkiliyor. Meselâ
s›n›r kap›lar› kapal› ve bizim geçim kaynaklar›m›z›n önemli bir k›sm›n› o kap›lar oluflturuyor. Ayr›ca sürekli bir bask› alt›nda tutuluyoruz, kendi tarlam›z› rahat bir flekilde ekip biçemiyoruz, sokakta rahat dolaflam›yoruz, çeflitli suçlamalarla üzerimizde sürekli bir bask› uygulan›yor devletin güvenlik güçleri taraf›ndan. Biz de bir noktadan
sonra terk etmek zorunda kal›yoruz memleketlerimizi çünkü ailelerimiz var, okula giden çocuklar›m›z var onlara bakabilmek için çal›flmak zorunday›z. Çocuklar›m maddî s›k›nt›lar yüzünden
okula devam edemiyor. Devlet okul yard›m› yapt›¤›n› iddia ediyor. Senede 25 TL. okul yard›m›
yap›yor, bu para neye yeter? Bu yüzden kalk›p
buralara çal›flmaya gelmek zorunda kal›yoruz.
Burada da birçok zorlukla karfl›lafl›yoruz. Di¤er
iflçilerden farkl› bir muameleye tabi tutuluyoruz,
di¤er iflçilerden daha düflük ücretler karfl›l›¤›nda
çal›fl›yoruz (yoksa ifl bulam›yoruz, ifl vermiyorlar)
buna ra¤men koflullar›m›z çok kötü, inflaatta yat›p kalk›yoruz, flartlar›m›z› görüyorsunuz.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: Herhangi bir ifl güvenceniz
bulunmuyor, sendikal haklar›n›z yok, tafleron flirketlere çal›fl›yorsunuz bunun ayr›ca zorluklar›
var m›?
R.D.: Var tabii, meselâ burada herhangi bir
fleye itiraz etme hakk›m›z yok, sendikal bir hakk›m›z, çal›flma koflullar› karfl›s›nda bizi koruyan
herhangi bir yasal güvence bulunmuyor. Tafleron firma, piyasa koflullar›na göre çok düflük ücretlerle çal›flmam›za ra¤men istedi¤i zaman bizi
iflten atabiliyor, çünkü çal›flacak insan bulmas›
çok zor de¤il, bizim flartlar›m›zda veya daha kötü flartlar alt›nda çal›flmaya raz› olacak çok fazla
iflçi var. Bütün bu zorluklara ra¤men çal›flmak
zorunda kal›yoruz. Baflka yapacak bir fleyimiz
yok, sosyal güvencemiz yok; meselâ benim bakmak zorunda oldu¤um 7 kifli var, ben çal›flmasam bunlar aç kal›r. Buna ra¤men yetifltiremiyoruz, geçim s›k›nt›s› çekiyoruz. Siz gelmeden önce ailemle konufltum para istiyorlar, ben de zor
durumda kal›yorum, psikolojik sorunlar yafl›yorum, ilaç kullan›yorum. Hükümet fakirlere yard›m
etti¤ini söylüyor ama biz faydalanam›yoruz, kime yard›m ediyor bilmiyorum. Bizim durumumuz
gittikçe kötülefliyor.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: 12 Eylül tarihinde Anayasa
de¤iflikli¤i ile ilgili bir referandum yap›ld›. Bunun
kapsam›nda sözde iflçi haklar›n›n düzenlenmesiyle ilgili maddeler de var ve Kürt illerinden
önemli bir oranda BOYKOT edildi. Bu konu hakk›nda ne düflünüyorsunuz, yeni haz›rlanacak
anayasadan bir beklentiniz var m›?
R.D.: Bizim aç›m›zdan çok bir anlam› yok,
y›llard›r çeflitli vaatlerle bizi oyal›yorlar. Anayasa
de¤iflikli¤inin içeri¤inden de çok bahsetmediler,
biz televizyonlardan duydu¤umuz kadar biliyoruz ama televizyonlar da onlar›n art›k onlara da
inanm›yoruz. Her gelen hükümet bir sürü fley
söylüyor, bizim aç›m›zdan de¤iflen bir fley yok.
Bölge illerinde ç›kan BOYKOT karar› da bunu
gösteriyor, biz güvenemiyoruz y›llard›r bizi kand›r›yorlar. Meselâ biz A¤r›’dan 40-50 arkadafl
buraya geldik çal›flt›¤›m›z ve yaflad›¤›m›z koflullar çok kötü, buna ra¤men bir fley kazanam›yoruz. 8 y›ld›r bafl›m›zda bu hükümet var de¤iflen
bir fley olmad›, tersine durumumuz daha da kötülefliyor. E¤er bu hükümet samimi ise ilk baflta
bizi memleketimizden koparan buraya bu zor
flartlarda çal›flmaya getiren sebepleri ortadan
kald›rs›n. Bar›fl için çal›fl›yoruz diyorlar ama her
geçen gün bölgede operasyonlar yo¤unlafl›yor,
bize yaflam alan› b›rakm›yorlar. Tanka, topa harcad›klar› paralar› halk için kullansalar bu durumda olmay›z. Bu yüzden biz hükümetin samimiye-
tine güvenmiyoruz. E¤er samimi ise ilk baflta bu
çat›flma ortam›n›n durmas› için bir ad›m atmas›
gerekiyor.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: Bahsetti¤iniz bu sorunlar›n
çözümü için ne öneriyorsunuz, hem bölgede yaflanan savafl›n durmas› hem de iflçilerin özellikle geçim derdiyle memleketlerinden ç›k›p zor
flartlarda çal›flmak zorunda kalan iflçilerin sorunlar›na nas›l bir çözüm öneriyorsunuz?
R.D.: Bizim taleplerimiz ve çözüm önerimiz
çok nettir. Biz öncelikli olarak bizi topraklar›m›zdan sürüp zor flartlar alt›nda gurbetlik koflullarda
çal›flmam›za sebep olan çat›flmal› ortam›n ortadan kald›r›lmas›n› istiyoruz. Bunun için hükümetin ve di¤er yetkililerin ad›m atmalar› gerekmektedir en k›sa zamanda, yoksa durum daha da
kötüleflecek. Daha önce de belirtti¤im gibi bizim
koflullar›m›z bural› olan veya baflka bir ‹ç Anadolu-Ege flehrinden gelen iflçiden çok daha kötü.
En basitinden üzerimizde bir toplumsal bask›
var, ben her sene sab›ka kayd› ç›kar›yorum bir sorunla karfl›laflmamak
için. Otogarda, de¤iflik yerlerde polisin bask›s›yla karfl› karfl›ya kal›yoruz. Yani biz hem iflçi kimli¤imizle
eziliyoruz, daha düflük ücretlere çal›flt›r›l›yoruz hem de Kürt kimli¤imizden ötürü eziliyoruz. ‹flçilerin birbirilerinden al›p veremedikleri bir fley
yok, baflkalar› bunu tetikliyor. Yani
biz iflçiler ve halk olarak bu oyunlara gelmezsek sorunlar›n al›flmas›
daha kolay olacakt›r, bizim biraz
bask› uygulamam›z gerekiyor yoksa
onlar kendili¤inden bize birtak›m
haklar vermiyorlar, y›llard›r birçok
hükümet geldi geçti, hepsi benzer
fleyler söylüyordu de¤iflen bir fley
olmad›.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: Hem iflçi kimli¤inizle hem de
Kürt kimli¤inizle baflta devletin sonra da toplumun baz› kesimlerinin bask›s›yla karfl› karfl›ya
kal›yorsunuz. Bu konuda son olarak neler söyleyeceksiniz?
R.D.: Evet hakl›s›n›z belki Kürt olmasayd›k
bu kadar çifte zorluklarla mücadele etmek zorunda kalmayacakt›k. Ama biz umutsuz bakm›yoruz, birtak›m fleylerin de¤iflece¤ine inan›yoruz
ve de¤iflmesi için de elimizden geleni yapaca¤›z. Ne devletin ne de baflka kesimlerin bask›lar› ve zorbal›klar› bu iki halk› düflman etmeyecektir. Bu bahsetti¤im durum iflçiler için daha da
önemli ve geçerlidir. Çünkü onlar›n ortaklaflmak
ve birlikte mücadele etmekten baflka çareleri
yoktur. Ancak ortak bir çaba sonucunda içinde
bulundu¤umuz bu durumdan kurtulabiliriz, biz
burada gerçekten çok zor koflullar alt›nda çal›fl›yoruz, so¤ukta yatmak zorunda kal›yoruz, binbir
çeflit s›k›nt› çekiyoruz ama bunlar›n afl›lmas› zorunludur ve yine bizim ortak çabam›zla olacakt›r.
Baflka bir ç›k›fl yolu göremiyorum ben.
Gelip burada bizi ziyaret etti¤iniz için çok teflekkür ediyoruz, çal›flmalar›n›zda kolayl›klar diliyoruz.. OXIR BE..
Eskiflehir’den ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Gazetesi Çal›flanlar›
"Bilgi sahibi olmad›klar› sürece iflçiler silahs›zd›rlar. Ama bilgi sahibi olduklar›nda o zaman bir güç olufltururlar!" (Lenin) 15
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Yukar›daki üç kitab›m›z› ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okurlar›m›z özel indirimli olarak Büro’muzdan edinebilirler.
YEMEK BOYKOTU
Uçuflun demir tabaklar, uçuflun
savrulun denize do¤ru
kumlara gömülsün yavan kafl›klar
çabucak so¤umas›n bu flimflek öfke
Antalya'n›n a¤ustosu
deniz tatil kimin süsü
villa yapan üç yüz iflçi
günefl-alt› yemekhane, çat›s›z
s›ra s›ra, usul usul, kah›r kah›r yürürken
hafllanm›fl küçük fare
böcek ç›kt› yemekten
Desen: P›nar Kur
Uçuflun demir tabaklar, uçuflun
düflüflün flantiye bürolar›na
bir jandarma kolu sars›n toz duman
müdürlerle flefler ayr›, yesin de tafls›n!
Bizim Kel Ali de bir türkü yaks›n:
Y›llarla geçmiyor günümüz / geride kal›yor gözümüz / sebil su gibi
ömrümüz
kardafl, fareye niye k›z›yon?
Sustukça at gibi binilen kimdi / sustukça ot gibi biçilen kimdi /
p›st›kça k›t kanaat geçinen
kimdi/
fiimdi, fareye niye k›z›yon?
Biz de bu diyardan bas›p gidelim / gidelim de nerelere varal›m? /
Haramiye kalm›fl geçimin,
yurdun /
Söyle, fareye niye k›z›yon?
Sanat Cephesi Sosyalist Gerçekçi Sanat Dergisi fiairlerinden
Hüseyin Ali Selvi
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
e-posta : [email protected]
web
: www.iscibirligi.info
‹fiÇ‹-K‹TLE GAZETES‹
YIL : 2 • SAYI : 7 • KASIM 2010
Süresi: fiimdilik 2 Ayda Bir Yay›nlan›r Fiyat›: 1 TL
Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: S›rr› Öztürk
Yönetim Yeri ve ‹letiflim: Akb›y›k De¤irmeni Sok. No:33/B 34122
Sultanahmet -Eminönü -‹stanbul
Telefon: (0212) 638 81 82 Fax: (0212) 638 81 72
16
Posta Çeki No: 98213 • Banka Hesap No: ‹fl Bankas› Ca¤alo¤lu fiubesi (1095) 325 835
Abone: Yurtiçi y›ll›k: 6 Say› 10 TL • Yurtd›fl›: Üç kat›
Yay›n ilkelerimizle ba¤daflmayan ilanlar kabul edilmez.
Yay›n Kurulu yazarlar› ve ilkelerimiz d›fl›nda yaz› kabul edilmez.
Yaz›l› metinler kaynak gösterilerek kullanabilir.
Teknik Büro: Sorun Teknik Büro
Bask›: Mutlu Bas›m Yay›n
Davutpafla Cad. Güven Sanayi Sitesi C Blok No: 264 Topkap›/‹st. Tel: (0212) 577 72 08
Yay›n Türü: Yerel Süreli • ISSN: 1309-2669

Benzer belgeler