Keltlerin Hikayesi
Transkript
Keltlerin Hikayesi
Hayalettin Özkazanç’tan bol resimli ve faideli hikayeler. Keltlerin Hikayesi ‘iskoç gaydası’ lazların tulumuna benziyor geyiğini çok duymuşşsunuzdur. ben de bu cins benzetim tespitlerini çocukluğumdan beri duyarım. insan çocukken ne işkoçları biliyor, ne de lazları. bu açıdan ben biraz şanslı bir çocuktum, çünkü ailem lazdı; ancak lazların ne olduğunu ve kim oldunu bana ailem de öğretmemişti. zaten evimizde tulum falan da çalınmazdı. tulumu bir iki kere yetmişli yılların siyah beyaz trt yıllarında televizyonda görmüştüm, bir kere de kasabamızın düşman (rus) işgalinden kurtuluşunun kutlanması vesilesi ile ankara’daki hemşerilerimizin organize ettiği bir eğlence gecesinde. distorte bir sesi vardı tulumun ve pek ilgimi çekmemişti. zaten o yıllarda cem karaca’dan ve komşumuzun kızı nihal’den başka pek bir şey ilgimi çekmiyordu. insan gençlik denen şeyin bir nevi dar görüşlülük olduğunu sonradan anlıyor. sonradan öğreniyoruz: gayda da aynı tulum gibi keçi derisinden yapılan bir torbanın (tulum) içine hava üflenerek bir tür basınçlı hava kaynağı olarak kullanılması prensibine dayanıyormuş. bu tulumun ucuna da takıyorsun bir kaval; oluyor sana tulum ya da gayda. sonra öğreniyoruz: işkoçlar bir kelt kavimi imişler ve aslında gayda yalnızca işkoçların değil tüm kelt kavimlerinin ortak çalğısı imiş. ve generik ismi ile kelt gaydası kelt kültürünün en bilindik simgelerinden biri imiş. kelt kültürlerinin diğer ortak yanı da kelt dilleri olsa gerek. peki kim bu keltler diye merak edince, günümüzde kelt mirasını sahiplenen bölgeleri gösteren aşağıdaki haritaya bakmakta fayda var. Meğerse, keltler bir araya gelmişler ve bir kelt ligi kurmuşlar; bir nevi keltik uluslar ve kavimler birliği. Bu birliğe göre bugün keltliği resmi olarak tanınmış altı tane kelt kavimi var imiş: bu altı kelt bölgesi alfebetik sıraya göre; brittany (breizh), bretonya cornwall (Kernow), kornvol ireland (eire), irlanda isle of man (Mannin), man adası scotland (Alba), iskoçya ve wales (Cymru) galler bölgesi. iber yarımadasının kuzeyinde bulunan galicia ( galiçya) cantabria (kantabriya) ve asturias (asturyas) bölgeleri de ispanya’daki kelt bölgeleri. bir de bu haritada verilmemiş olan lusitania var ki, o da galiçya’nın güneyinde portekiz’de porto bölgesinin antik adıdır. tüm bu keltik kavimlerinin ortak noktası şu anda yoğun bakımda yaşıyor olsa da konuştukları dillerin birbirleri ile akraba olmasıdır, ki bu dillere kelt dilleri diyoruz. günümüzde yukarıda anılan bölgelerin toplam nüfusu yirmi milyondan daha az, fakat özellikle amerika’daki irlanda kökenli nufusu da hesaba katarsanız günümüzde kelt kavimlerinin nufusunu elli-altmış milyon olarak yuvarlayabiliriz. kelt dilleri olan irlandaca (irish), galce (welch), galiçyaca (galician) ve daha az kullanılan diğer kelt dillerini bilenlerin sayısının ise üç milyonu geçmediği tahmin ediliyor. her ne kadar irlandaca avrupa birliğinin resmi dillerinden birisi olarak kabul edilmiş olsa da; günlük yaşamda kelt bir dilini kullanan insanların sayısının ise bu üç milyonun onda bir mertebesinde olduğu tahmin edilebilir. anlayacağınız kelt dilleri ölmemiş, ancak can çekişiyorlar. kısmen avrupa birliğinin kültürel çeşitlilik politikaları, kısmen başka kültürel dinamikler nedeni ile son yıllarda kelt kültüründe bir canlanma yaşanıyor. kelt kültürü veya kelt müziği festivalleri yapılıyor ve bu festivallarde ortak bir kültürel unsur olarak gayda ön plan çıkıyor. işte burada, ‘gayda’ nin hem dilsel hem de kültürel olarak laz tulumu ‘guda’ ile olan ilişkisini delillendirdiğimiz bir bilgi notunu araya koyuyorum: kelt gaydasi mi ? laz tulumu mu ? önce, su tespitlerle basliyoruz: guda:tulum/torba (lazca) guda-stviri: tulumcu (lazca), guda-stvirebi: tulum enstrumani (gurcuce) buradan stviri: pipe/piper oluyor. gudeli: meyve sepeti (lazca) kuti:kutu (lazca) kutxa:kutu (gurcuce) buradan; guda'nin anlaminin tulum(bag) veya torba(sack) anlamina geldigi konusunda kendimizi ikna ediyoruz. bu kokun 'icine bir sey konulan' anlamininda olduguna inaniyoruz. simdi; google translate'den 'bagpipe'i dunya dillerine ceviriyoruz. guda (lazca, gurcuce) gajda (arnavutca) gajde (hirvat) gajdy (slovak) gayda (yunanca) gaita (bask) gaite de fol (galicyaca) harmonica with bellows ? gaite: calgi ? gaita del fole (portekiz) harmonica with bellows ? gaite: calgi ? guda (lazca, gurcuce) duda (macar) pipe ? duduk ? dude (sloven) pipe ? duduk ? dudy (cek, leh) pipe ? duduk ? dudas (letonca) pipe ? duduk ? dudel-sack (almanca) pipe-sack? pipe-bag doedel-zak (felemenkce) pipe-sack ? pipe-bag saekke-pibe (danca) sack-pipe ? bag-pipe sekke-pipe (norvec) sack-pipe ? bag-pipe sakki-pilli (fince) sack-pipe ? pag-pipe sack-pipa (izlanda) sack-pipe ? pag-pipe bag-pipe (ingilizce, irlandaca, galce) corna-musa (ispanyol, italyan) horn-pipe ? corne-muse (fransizca) horn-pipe ? sonuc? turkce'deki gayda sozcugu bize yunancadan girmis. ve gayda sozcugu tum balkanlarda 'bag-pipe' tulum-calgisi anlaminda kullaniliyor. gayda sozcugu bir de iber yarimadasinda kullaniliyor. gayda kavramini tulum-calgisi icin kullanan hic bir dilde gayda = tulum/torba anlamina gelmiyor. yalnizca, lazcada guda = torba/tulum anlami tasiyor. bu akil yurutmeye dayanarak, bazi bati dillerinde kullanilan gayda sozcugunun lazca guda sozcugu ile ilgili oldugunu iddia ediyorum. ayrica, orta avrupa dillerindeki 'bag-pipe' anlaminda kullanilan sozcuklerin duda > dudas > dude > dudy > duduk ? (pipe) ile ayni kokene sahip oldugunu da savliyoruz. bu izlere dayanarak, bir tulumun sagladigi hava ile duduk (kaval,boru,pipe) calmanin aslinda cok eski bir gelenek oldugunu da ileri suruyoruz. o kadar eski ki lazlarin torbasi/tulumu (guda) orta avrupalilar/balkanlar icin 'bag-pipe' anlaminda kullanilmis. orta-avrupalilar/balkanlar 'pag-pipe' ile lazlar uzeriden tanismislar. iber yarim adasinda konusulan (bask, galicyaca ve portekiz dillerinde de) giata yalnizca bir tur (uflemeli) calgi anlamina geldigine gore, ve pag-pipe icin 'gaita de fol' (koruklu calgi) dediklerine gore niye calgi (pipe) icin 'gaita' demis olabilirler ki ? tabi ki ilk bu calgi ile tanistiklarinda veya eskiden bu calgiya 'guda' denildigi icin.. bu bilgi notunun sizleri en azından keltlerin gayda çalgısının, lazların guda çalgısı ile aynı çalgı olduğu konusunda ikna ettiğini düşünüyorum. yukarıda etkileşimin yönünün lazlardan keltlere doğru olduğu konusunda da deliller ileri sürmüş olsam da, iddiayı bir de genetik olarak delillendirmek istiyorum. aslında bu genetik delil keltlerin genetik kokenlerini de ortaya koyacak. bu hikayede genetik konusuna girecek vaktimiz yok, yine de hikayenin bütünlüğü açısından ‘y-dna haplotipi’ kavramını açıklamak zorundayız. biliyorsunuz insanda 23 çift kromozon bulunuyor. aslında kadınlarda tam 23 çift kromozon bulunuyor, erkeklerde ise 23. kromozon çifti aslında çift değil. 23. kromozon x kromozonu olarak adlandırılıyor, kadınlarda bunlardan bir çift var (x-x), erkeklerde ise x kromozoununun eşleniği olarak y-kromozonu olarak adlandırılan bir erkeklik kromozunu mevcut. yani erkeklerde 23. çift yerine x ve y kromozonları bulunuyor. tüm kromozon çiftlerinin birisi anamızdan, birisi ise babamızdan (onların ana-babalarından aldıkları kromozonların harmanlanması ile) geliyor. Ancak, y kromozonu yalnızca erkeklerde bulunuyor ve erkeğe babasının y-kromozonu aynen değişmeden aktarılıyor. y-kromozunu küçük bir kromozon; ama taşşaklarınızın büyüklüğü, spermlerinizin özellikleri gibi en temel erkeklik nitelikleri y-kromozonu üzerinde bulunan genler ile ilintili. bu hikaye açısından, bunun dışında pek bir fonksiyonu yok diye düşünebilirsiniz. y-kromozounu babadan oğula aynen geçtiği için aslında yalnızca babanızla değil, amca oğlunuzla veya yüz nesil önceki atanız ile de tam olarak aynı y-kromozonunu taşıyorsunuz. aynı y-kromozonuna sahip insanlar geçmişte bir noktada ortak bir atanın (tek bir erkeğin) döllerinden başka bir şey değil. kuşkusuz ender de olsa, arada sırada bir erkegin ykromozonunda küçük bir değişiklik (mutasyon) olabiliyor. prensip değişmiyor; y-dna bu yeni değişik hali ile babadan oğula aktarılmaya devam ediyor. eğer binlerce erkeğin ykromozonunu incelerseniz ve birbirinin benzeri y-kromozonları öbeklerseniz y-kromozonu gruplarını tanımlayabilirsiniz. kısacası y-kromozonu veya teknik deyimle ‘y-dna haplotipi’ aslında y-kromozonunuzun tipini belirliyor. son on yıl içinde y-dna üzerinden yapılan tahlilleri kullanarak y-dna haplotipleri tanımlandı. böylece y-dna haplotipi aynı olan iki erkeğin geçmişte bir noktada aynı ataya sahip olduğu belirlenebiliyor. aşağıda y-kromozonu haplotiplerinden birisi olan R1b haplotipini taşıyanların içinde yaşadıkları bölge nüfusuna göre oranını yüzde (%) olarak gösteren bir avrupa haritası veriyorum. şimdi bu haritayı biraz inceleyelim. R1b haplotipi avrupa açısından önemli haplotiplerden birisidir. haritadan da göreceğiniz gibi R1b avrupalı bir haplotip. Biraz daha incelersek, R1b’nin özellikle avrupanın batısında yoğunlaştığını; hatta irlanda, işkoçya, galler, kornvol, brötanya ve bask bölgelerinde %80 seviyelerine çıktığını da görebiliriz. bu coğrafyaların kelt bölgeleri olduğunu hatırlarsak, keşfettiğimiz olğunun aslında R1b haplotipinin çok net bir kelt marker’ı olduğunu da söyleyebiliriz. buradan baskların ve keltlerin atalarının aynı olduğu çıkarımını da yapabiliriz. ancak bizim derdimiz başka. biz günümüz keltlerinin doğu karadenizden, güney kafkasyadan çıkan gurbetçilerin çocukları olduğunu söylüyoruz. aslında biz değil R1b haplotip yoğunluk haritası bunu bize söylüyor. bu haritada keltler gibi R1b haplotipi taşıyan insanların oranının kafkasların güneyinde %25 seviyesinde olduğunu da görüyoruz. aranızda bazı uyanıklar ‘bu yalnızca, güney kafkasyalıların bir bölümü ile keltlerin ortak bir ataya sahip olduğunu kanıtlar. biz nereden bileceğiz, güney kafkasyalıların (lazların) batı avrupa’ya göçtüğünü ? belki de keltler anadolu’ya gelmişlerdir’ diye düşünüyordur. doğrudur: ansiklopediler m.ö. 280-274 yıllarında balkanlar ve batı anadolu'da yaşadıktan sonra orta anadolu'da ankara, çorum ve yozgat yöresine yerleşen orta avrupa kökenli kelt kavimine mensup bir topluluğu galatlar olarak anmaktadır. hatta rivayet olunur ki o güzelim ankara şehrini de ilk kuranlar galatlardır ve bir galat sembolü olan çıpa (anchor) nedeni ile komşuları bu şehirde yaşayan galatlara angara-lı ve bu şehire de angara demişlerdir. anadolu’nun ortasındaki bu çıpa-cı kavimin orta avrupa ile ne ilişkisi olduğunun hikayesini başka bir zaman bırakıp aşağıda üç harita daha veriyoruz. bu üç haritayı kullanarak, R1b haplotipini anadolu’ya ketlerin (galatların) getirmediğini, aksine R1b haplotipinin anadolu’dan batı avrupa’ya gitmiş olduğunu delillendiriyoruz. A haritası R1b haplotipinin eskilik haritasıdır. y-kromozunu üzerinden haplotip belirlemek için yapılan genetik tahlillerden daha detaylı bazı tahliller yaparak bu haplotipleri tanımlayan ilk mutasyonun ne zaman oluştuğu kestirilebiliyor. A haritasındaki renk kodu, bize anadoluda bugün rastlanılan R1b haplotiplerin yaklaşık 10-12 binyıl önce gerçekleşen bir mutasyon ile tanımlandığını, avrupa’da görülen R1b haplotiplerinin ise görece daha yeni olduğunu gösteriyor. bu harita avrupalı R1b taşıyıcılarının, anadolulu R1b taşıyıcıların soyundan geldiğine (tersine değil) delalet ediyor. daha önce verdiğimiz R1b haplotip dağılım yoğunluğu haritasının bir benzeri olan B haritasını atlayıp, R1b haplotip çeşitliliğini gösteren C haritasına da bakalım. Bu harita bize renk kodu ile ‘mikrosatelit varyansını’ gösteriyor. Bu varyansı bir nevi entropi ölçütü olarak ve entropiyi de bir ‘çeşitlilik ölçüsü’ olarak alırsanız, batı avrupa’daki R1b çeşitliliğinin çok sınırlı olduğunu anadolu’da ise R1b haplotip çeşitliliğinin tavan yaptığını söyleyebiliriz. daha fazla detaya girmeden bu haritanın gösterdiği hususun A haritasının gösterdiği husus ile aynı olduğunu söyleyelim: ‘batı avrupalı R1b haplotipinin kökeni anadoludur’. geçenlerde oğlum odasından koşarak çıktı, yanıma geldi ve büyük bir heyecan içinde ‘baba, baba: youtube’da bir video izledim: iskoçların gaydası aynı bizim tuluma benziyor’ dedi. oğlum henüz oniki yaşında ve hayatı yeni keşfediyor, bu küçük benzerliği keşfetmesi onu çok heyecanlandırmıştı. O sırada meşguldüm ve çoçuğun kafasını karıştırmak istemediğim için fazla yorum yapmadım. Sonra bir gün oturdum ve oğluma laz tulumunun nasıl olupta kelt gaydası olduğunu anlatan bu hikayeyi yazmaya başladım; lazların hikayesini, bizim hikayemizi. artık hikayenin başını, sonunu ve ana fikri biliyorsunuz. asıl hikayeye şimdi başlıyoruz...