İSPARTA GÜÇ BİRLİĞİ`nden Lozan hakkında..

Transkript

İSPARTA GÜÇ BİRLİĞİ`nden Lozan hakkında..
İSPARTA GÜÇ BİRLİĞİ’nden Lozan hakkında..
İhanetin Bataklığına Çekilen Lozan'a Sahip Çıkmak..
24 Temmuz 1923'te imzalanmış olan Lozan Antlaşması Türk ulusunun varlığının
ve kimliğinin çetin bir kurtuluş savaşı sonunda saldırgan, yayılmacı batı tarafından
tanındığı, aynı zamanda tüm mazlum milletlerin kurtuluşu yönünde atılmış ilk
ve önemli bir adımdır.
 Türk ulusunun ölüm fermanı Sevr, doğum belgesi ise Lozan'dır.
Bu anlamda Batının Türkiye’yi parçalamak ve Türkleri Anadolu’dan atmak için
BOP adı altında yeni bir saldırı başlattığı günümüzde Lozan, Batı için öncelikle
hesaplaşılması gereken bir anlaşma olarak önlerinde durmaktadır.
Bugün geldiğimiz noktada Batının Lozan’la hesaplaşması son noktasına gelmiştir.
Artık Lozan hükümlerinin zayıflatılması, etkisizleştirilmesi dönemi geride kalmış,
Lozan hükümlerinin toptan tartışmaya açıldığı ve kaldırılacağı döneme girilmiştir.
24 Temmuz 1923’te Sevr, emperyalistlerin tüm direnme çabalarına karşın
yırtıldı ve Lozan Anlaşması imzalandı.
Lozan, Türk ulus devletinin zafer ve kuruluş belgesi olarak tarihe geçerken,
emperyalizm ve uşakları açısındansa o gün, gururlarının en ağır biçimde kırıldığı gün
oldu. Ve yedikleri bu tokadı asla unutmadılar...
İşte 2012 Türkiye’sinde yaşanan kavga ve oynanan oyunların tümünün ardındaki
basit gerçek budur.
Lozan yaşayacak mı yoksa Sevr hortlayacak mı?
Günümüz Türkiye’sindeki tüm siyasi mevzilenme bu temel ölçütle tanımlanabilir:
Bir yanda Sevrciler, Avrupa birlikçiler ve Büyük Ortadoğu projesi Eş başkanları,
NATO'cular; öbür yanda Kuvayı Milliyeciler, Tam Bağımsızlıktan yana olan
Lozancılar.
www.ahmetsaltik.net
Sayfa 1
Bilindiği gibi, başını ABD’nin çektiği Batı emperyalizminin ürünü olan “BOP”,
Türkiye ve İran’ı da içine alan “Ortadoğu’da 22 ülkenin yeniden düzenlenmesi,
dolayısıyla bölgedeki ülkelerin sınırlarının yeniden çizilmesi projesinin adı”dır.
BOP, Türk milletinin Atatürk'ün önderliğinde verdiği Kurtuluş Savaşı'yla yırtıp
tarihin çöp tenekesine attığı SEVR Projesi’nin 90 yıl sonra yeniden Türk milletinin
önüne getirilmesi için planlanmış bir oyundur...
Bugün de başında Kukla bir Başkan'ın olduğu, illerinde AB denetim memurlarının
bulunduğu, ekonomisi ve siyaseti ABD denetiminde, özerk Kürdistan'dan oluşan
bölünmüş bir Türkiye tasarlanmaktadır.
O günlerde “din, iman, hilafet” diyerek emperyalizmle kol kola giren işbirlikçiler,
bugünlerde de yine “din, iman, hilafet” diyerek emperyalizmle kol kola girmiştir.
O günlerde İngilizler, sözde Ermeni soykırımından sorumlu tuttukları
“eski İttihatçıları” ve işgallere direniş gösteren “ulusalcı asker-sivilleri”
tutuklatmışlardır.
Damat Ferit iktidara gelir gelmez İstanbul’da adeta bir “İttihatçı avı” başlatmıştır.
Eski bakanlar, birçok subaylar, eski İttihat ve Terakkiciler, hatta İttihat ve
Terakki’ye bağlı olmamakla birlikte “ulusalcı” olarak tanınanlar da tutuklanmıştır.
Kısa sürede tutuklanan asker-sivil ulusalcıların sayısı 200’ü aşmıştır.
Satılmış Mütareke basını da tutuklamalara alkış tutmuş; Alemdar, Sabah,
Söz gazeteleri tutuklamaların daha da artırılmasını istemiştir.
Zamanın İçişleri Bakanı Ali Kemal, 26 Haziran 1919’da yayımladığı bir genelgeyle,
“valilerin, komutanların verdikleri emirlere uymamasını, uyanların şiddetle
cezalandırılacağını” bildirmiştir.
İşbirlikçiler, o gün olduğu gibi bugün de ulusalcı asker ve sivillerin
ortadan kaldırılmasını, tutuklanmasını istiyorlar.
O gün tutuklanan asker-sivil ulusalcılar Bekirağa Zindanları’na tıkılırken,
bugün tutuklanan asker-sivil ulusalcılar Silivri Zindanları’na tıkılıyorlar...
www.ahmetsaltik.net
Sayfa 2
İşbirlikçiler, o gün olduğu gibi bugün de yabancıların isteklerine uygun hareket
ediyorlar. Ve işbirlikçiler o gün olduğu gibi bugün de en çok ORDUDAN
rahatsız oluyorlar.
O günün, Alemdar, Söz, Sabah gazetelerinin ORDU KARŞITI yazılarını
bugünün Taraf, Zaman, Vakit, Yeni Şafak, Sabah gazetelerinde görüyoruz.
BOP Projesi kapsamında devreye sokulan ERGENEKON, BALYOZ vb. OPERASYONLAR
ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sindirilmesi ve etkisizleştirilmesi, böylece
Türkiye Cumhuriyeti’ni iç ve dış düşmanlarına karşı koruyup kollama görevini
yerine getiremeyecek denli güçsüzleştirilmesi amaçlanıyor.
Adı, unvanı, makamı ve rütbesi ne olursa olsun, her kim ki, Türk Silahlı Kuvvetleri’
nin gücü, yetkisi ve etkisinin azaltılmasını ister; biliniz ki o kişi bizden değildir!
O kişi, AB’nin NATO’nun BOP’un piyonu, Sevr’in yandaşı, Lozan’ın karşıtıdır.
Son günlerde, en yetkili makamlar sık sık “Özel ordu”dan söz etmeye başladı.
Herkesin merakla, “Askerlik kalkıyor mu? Özel ordu da ne ola ki?” diye birbirine
sorduğu bu günlerde, “Vahdettin’in de” bir zamanlar “özel ordular” kurduğunu
unutmayalım.
1923'te Lozan’la bağımsızlığını ve özgürlüğünü tüm dünyaya ilan eden,
1936’da Montreux ile Boğazlarda yabancı denetimine son veren bir Türkiye,
‘Tanzimat kafalı, devşirilmiş’ yöneticiler eliyle vatan topraklarını,
bir zamanlar savaştığı batılı ülkelerin emrine tahsis ediyor!
Ve her gelen yönetim, açılan yolda hızla yürüyor.
Türkiye’nin hukukunu savunmak bir yana, Türkiye’yi Hukuk’tan temizlemek için
elinden geleni yapıyor.
Yapılan, yapılmaya çalışılan “Yeni Anayasa”; Türkiye’nin Vesayet altına alınmasının
hukuksal yazılımı, yasal kılıfıdır.
“Yeni Anayasa”, Türk halkının emperyalistler tarafından ordusuzlaştırılma ve
devletsizleştirilmesidir.
Ulusal Egemenliğimizin Kâbe’si TBMM eliyle, ulusal egemenliğimiz küresel çeteye
peş keş çekiliyor.
Bu nedenle bu bir “Manda Anayasası”dır, Lozan’ın reddi, Sevr hukukunun
kabulüdür.
Açıkçası Türk ulus devleti savaş alanlarında kurulmuştu.
Sınırlarımızı çizen de şehit olan Türk evladının kanından başka bir şey değildi.
Lozan, yarattığımız bu fiili durumun onayı oldu.
Bu nedenle emperyalist için de Şeriatçı için de, Kürtçü için de Rumcu için de
temel saldırı noktası Lozan’dır.
www.ahmetsaltik.net
Sayfa 3
Lozan’ın ruhu ortadan kalkarsa bu karanlık güçlerin tümü rahat nefes alacak...
Yedi Düvel’e meydan okunan Lozan Barış Anlaşması, bugün hala ABD ve
kimi batı ülkeleri tarafından kabul edilmiyor.
Lozan’ı imzalamayan ABD kalleştir, ikiyüzlüdür; bu tarihsel gerçeği halktan,
ulusumuzdan saklayanlar da hain değil de nedir?1
Türkiye örtülü işgal altında!
Yabancı uzmanlar Türkiye’yi perde gerisinde yönetirken, ön planda olan
sözde yönetici gözükenler; din iman, cami, biat, dindarlık, kindarlık, ahlak,
kalkınma, "demokratikleşme", “değişim”, “özgürlük” tuzak (retorik) kavramları
altında toplumu uyutuyor, uyuşturuyor.
İşbirlikçiler, haçlı ittifak içinde Müslümanların kardeş kavgasında, işgalde,
vahşette, yıkımda rol alıyor.
Bu oyunu oynayanlar; "Demokratikleşme", “değişim”, “özgürlük” aldatmacasıyla
oynamaktadırlar.
ABD'nin "Irak'a yönelik saldırıları" da, hatırlanacağı gibi, "Irak'ı özgürleştirme",
"Demokratikleştirme" aldatmacasıyla meşrulaştırılmıştı.
Şimdi aynı oyun Suriye üzerinde oynanmaktadır.
Suriye’den sonra sıra Türkiye’dedir.
Özellikle, az gelişmiş, aydınlanmasını tamamlamamış, eğitim düzeyi geri
toplumlarda Demokratikleşme kavramı, emperyalizmin TRUVA ATI'dır.
Günümüzün en büyük emperyalist gücü ABD, "böl, parçala, yönet" stratejisini
"Demokrasi" kılıfı altında gizlemektedir.
Türkiye'de son zamanlardaki DEMOKRASİ ve DEĞİŞİM aldatmacasının altında
SEVR PROJESİ vardır! Lozan’ın yıkımı vardır.
Bu nedenle; Lozan’ı savunmak Türkiye’yi savunmaktır.
Lozan’ı Savunmak Tam bağımsızlığı, ulusal egemenliği, hukukun üstünlüğünü,
laik demokratik Türkiye Cumhuriyetini savunmaktır.
BOP eşbaşkanlarının, Avrupa Birliği, NATO muhiplerinin, ABD’yi “stratejik ortak”
olarak görenlerin bugün geldikleri yer ihanet bataklığıdır.
Onlar; Lozan’ı parçalama, geçersiz kılma, ulus devleti tasfiye etme projesinin
baş aktörleri, Truva Atları'dır.
1
Ahmet Saltık’ın notu : ABD Lozan görüşmelerinde taraf değil gözlemci idi. Dolayısıyla Anlaşma metninde imzası
olmayışı doğal sayılabilir. Bu noktanın üzerine gitmek çok anlamlı değildir, hedeften sapma bile olabilir..
www.ahmetsaltik.net
Sayfa 4
Onlar; Sevr’i savunan Vahdettinlerin, Damat Feritlerin, Ali Kemallerin,
Şeyh Saitlerin günümüzdeki sözcüleridir..
Gün, ağlama, yakınma, izleme günü değildir.
Gün, eylemli olarak harekete geçme günüdür.
Bakın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk bizlere sesleniyor:
 “Kurtuluş için, bağımsızlık için önünde sonunda düşmanla,
bütün varlığımızla vuruşarak onu yenmekten başka karar ve çare yoktur
ve olamaz.”
 “Ordu ile savaş ile inat ile bu işin içinden çıkılamaz biçimindeki kaynağı
dışarıda bulunan öğütlere uymakla bir vatan, bir ulus bağımsızlığı
kurtarılamaz. Emperyalistlerin pençesine düşen bir kuş gibi yavaş,
sefil bir ölüme mahkûm olmaktansa babalarımızın oğlu sıfatıyla vuruşa
vuruşa ölmeyi tercih ederiz.”
Lozan Antlaşması'nın Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli olduğu gerçeğinden hareketle,
ömürlerini bu ülke ve bu ulus için engin hizmetlerle geçiren;
Büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk ile gerçek devlet adamı İsmet İnönü'nün
saygın anılarında, Anadolu İhtilali’nin adı sanı bilinmez kahramanlarını,
bugün vatan savunması yolunda şehit düşen askerlerimizi saygı ile anarak
sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz.
Onlar değil biz kazanacağız!...
İmza: İSPARTA GÜÇ BİRLİĞİ
24 Temmuz 2012, İsparta
www.ahmetsaltik.net
Sayfa 5