metal işçileri tarih yazıyor

Transkript

metal işçileri tarih yazıyor
Yeni Dünya İçin ÇAĞRI • Özel Sayı • Haziran 2015 • Fiyatı: 1,00 TL
METAL İŞÇİLERİ
TARİH YAZIYOR
METAL DİRENİŞİNDE BAZI
ÖNEMLİ GELİŞMELER

BOSCH’TA TİS
YAPILDI

Tunus Dersleri
Güvercin Anıldı

1 YIL SONRA
SOMA

RENAULT’TA DİRENİŞ
KAZANIMLA SONA ERDİ
Emekçiler Torba'ya Girmeyecek!
METALDE SALTANAT ÇÖKÜYOR
12 Eylül askeri faşist darbesinden sonra, işbirlikçi, faşist,
sarı sendika Türk Metal ile
MESS’in metal işkolunda kurduğu düzen sallanıyor.
SALLANTI BOSCH İLE BAŞLADI
İlk kıvılcımı Bosch işçileri
çaktı. 2012 yılında Bursa Bosch
işçilerinin büyük çoğunluğu
Türk Metal’den istifa ederek
Birleşik Metal İş Sendikası’na
üye oldu. Bosch işçilerinin Türk
Metal esaretinden kurtulma
girişimi Türk Metal, MESS
ve hükümetin saldırıları ve
müdahaleleri nedeniyle başarıya ulaşmadı. Bosch’da işçiler
baskı altına alındı, öncü işçiler
işten atıldı. İşçiler uzun süre
yetkisiz kaldı. Dolayısıyla TİS
yapılamadı. Sonuçta Bosch’da
bir dizi ayak oyunuyla yetkiyi
Türk Metal aldı.
Metal işkolunda 2014-2016
Grup Toplu İş Sözleşmesini
Türk Metal imzaladı. Sözleşme
süresi 3 yıla çıkarıldı. Bosch’da
ise Türk Metal, Grup Toplu İş
Sözleşmesinin üzerinde ayrı bir
sözleşme imzaladı. Saat ücretlerine % 60’a varan zam yapıldı.
Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
RENAULT İŞÇİLERİ SAHNEDE!
2
İkinci kıvılcımı Reno işçileri çaktı. Reno işçileri Türk
Metal’in Bosch’da imzaladığı
sözleşmenin Reno’da da uygulanması, ücretlerin iyileştirilmesi talebiyle eyleme geçti.
Fabrikada yapılan eylemler
Bursa Kent Meydanına taşındı.
Oyak Reno yönetiminin cevabı işçileri işten atmak oldu.
Reno işçileri üretimi durdurdu.
Oyak Reno yönetimi işçileri
geri almak zorunda kaldı. Reno
işçileri talepler formüle ederek, Oyak Reno yönetimine
sundular.
Reno işçilerinin talepleri
şöyle:
1- Ücretlerde iy ileştirme
yapılsın.
2- İşten atılma olmasın.
3- İşçilerin seçtiği temsilciler
yönetim tarafından tanınsın.
4- Sahte sendika ve temsilcileri işyerlerine sokulmasın.
Oyak Reno yönetimi işçilerin
taleplerini değerlendirmek için
iki hafta süre istedi.
İstenilen süre dolmadan yönetim ve MESS işçilerin taleplerinin karşılanmayacağı açıklaması yaptılar. Bu açıklama
üzerine işçiler yeniden eylemlere başladılar. Renault fabrikasında 14 Mayıs Perşembe günü,
16.00- 24.00 vardiyası işçileri
üretimi durdurup fabrikayı
boşaltmadı. Saat 24.00- 08.00
vardiyasında çalışan işçiler ise
işbaşı yapmayıp fabrika bahçesinde eyleme başladı. Gece
başlayan üretimi durdurma eylemine sabah vardiyasına gelen
işçiler de katıldı.
Türk Metal, MESS, Oyak
Renault yaptıkları açıklama ile
işçilerin üretimi durdurmasını,
üretimden gelen gücünü kullanmasını “yasal” bulmadı.
İŞÇİLER NE İSTİYOR?
Reno işçilerinin çaktığı kıvılcım diğer fabrikalara da yayıldı. Tofaş, Çoşkunöz, Mako,
Ototrim, Delphi, işçileri de
eylemlere başladı. Bursa Kent
Meydanında metal işçileri ortak eylemler gerçekleştirdi.
İşçilerin temel talebi ücretlerin
iyileştirilmesi, ek sözleşme yapılması ve Türk Metal’in esaretinden kurtulmaktır.
Reno’da Türk Metal’den istifa
etmek isteyen işçiler, taşeron
sendika Türk Metal’in örgütlediği bir güruhun saldırısına
uğradı. Yaralanan işçiler oldu.
Renault, Tofaş, Çoşkunöz,
Mako, Ototrim, Delphi, Ford
Otosan fabrikalarında MESS’in
taşeron sendika Türk Metal ile
birlikte kurdukları düzen çöküyor. Bu fabrikalarda işçiler
Türk Metal’den istifa ediyorlar.
SÖZ VE KARAR İŞÇİLERİN
OLMALI!
Ağır koşullarda çalışan, sü-
rekli mesai yapmak zorunda
bırakılan, düşük ücretlerle çalışmaya mahkum edilen metal
işçileri ayakta! İşçilerin taşeron
sendika Türk Metal’den istifa
etmeleri, esaretten kurtulmak
için mücadele etmeleri doğrudur. Desteklenmelidir.
Türk Metal esaretinden kurtulma mücadelesi veren işçiler
başka bir sendikaya şimdilik
üye olmak istemiyorlar. İşçiler
arasında genel olarak sendikalara güvensizlik var. Anda görünen işçiler kendi temsilcilerini
kendi seçmek, seçtikleri temsilcilerin patronlar tarafından tanınmasını, muhatap alınmasını
istiyorlar. Bu anlaşılır da. Uzun
vadede bu şekilde gitmeyeceği,
işçilerin üyesi olacağı, söz ve
karar sahibi olacakları bir sendika mutlak gerekliliktir. Bu
sendikanın hangi sendika olacağına işçiler karar vermelidir.
Birden fazla sendika alternatifi
varsa, sendikalar arasında rekabet varsa, hangi sendikaya üye
olacaklarına işçiler karar vermelidir. Bunun yolu ise referandumdur. Her fabrikaya sandık
konulmalı, işçiler hiçbir baskı
altında kalmadan hangi sendikaya üye olacaklarına kendileri
karar vermelidir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı’nın Ocak ayında yayınladığı işkollarında işçi sayısı,
sendikaların üye sayıları istatistiğine göre Metal İşkolunda
çalışan işçi sayısı 1.144.331
Sendika sayısı ise 11
Metal işkolunda sendikalar ve
üye sayıları şöyle:
Türk Metal: 177.125, Çelik
İş: 28.823, Birleşik Metal İş:
25.595, Metsan İş: 24, Kalıp İş:
94, Çesen: 70, Tek Metal İş: 979,
Bamis: 290, Tüm Metal İş: 29,
Pak Metal İş: 184, Hür Metal
İş: 5
6356 sayılı Sendikalar ve
Toplu İş Sözleşmesi yasasına
göre bir sendikanın Toplu İş
Sözleşmesi yapabilmesi için
herhangi bir konfederasyona
üye olması ve % 1 işkolu barajını aşması gerekiyor. Bir
konfederasyona üye olmayan
bağımsız sendika için işkolu
barajı % 3’tür. Bu anti demokratik baraj işçilerin örgütlü, kararlı mücadelesi ile bir gün çöpe
atılacaktır.
Biz her işkolunda bir sendika,
bu sendikaların birliğinden
oluşan bir konfederasyondan
yanayız. Bunun bugünkü koşullarda mümkün olmadığı
aşikardır. Gerçek sınıf sendikalarının inşa edildiği, yaratıldığı koşullarda, tek sendika, tek
konfederasyon gerçeklik haline
gelecektir. Sınıf sendikalarında
söz ve karar sahibi işçiler olacaktır. Profesyonel sendikacıların imtiyazları olmayacaktır.
Ücretleri kalifiye işçi ücreti olacaktır. En fazla iki dönem görev
yapacaklardır vb.
GÜN DAYANIŞMA GÜNÜDÜR!
Gün Reno işçileri ile başlayan, ayağa kalkan metal işçileriyle dayanışma günüdür.
Metal işçilerinin Türk Metal
esaretinden kurtulma mücadelesini destekleyelim!
Yaşasın işçilerin birliği!
Yaşasın sınıf dayanışması!
Yaşasın metal işçilerinin
haklı mücadelesi!
21.05.2015
Bursa’da, Türk Metal’in örgütlü olduğu fabrikalarda işçilerin Türk Metal’e karşı öfkesi giderek büyüyor. Renault,
Tofaş, Mako, Coşkunöz gibi
fabrikalarda işçiler ileri sürdükleri taleplerin kabul edilmesi için eylemlerine çeşitli
biçimlerde devam ediyorlar.
Direnişe geçen işçiler talepleri
kabul edilmediği takdirde 5
Mayıs’ta Türk Metal’den istifa
edeceklerini açıklamışlardı.
Bosch’da yapılan sözleşmenin diğer fabrikalara da uygulanması, eyleme katılan
işçilerin işten atılmaması ve
işçilerin kendi temsilcilerini
kendilerinin belirlemesi şeklindeki talepleri 5 Mayıs’a kadar kabul edilmeyince yüzlerce
işçi topluca istifa etmek üzere
Organize Sanayi Bölgesindeki
Park’ta toplandılar. Yürüyüş ve
sloganlarla alana gelen işçiler
Türk Metal’in provokasyonlarına ve fiili saldırılarına maruz
kaldı. Bu provokasyon ve saldırılar karşısında hazırlıksız yakalanan işçiler alanı terk etmek
zorunda kaldılar.
Türk Metal’in geleneğinde
hakkını arayan işçiye saldırmak, darp etmek de vardır.
2012 yılında Bosch işçilerinin Türk Metal’den istifa edip
Birleşik Metal İş Sendikasında
örgütlenmesi sürecinde de
Türk Metal’in eli sopalı çeteleri
işçilere saldırmış ve ciddi şekilde yaralanmalar yaşanmıştı.
Bu saldırılar işçilerin çalıştığı
fabrikalarda da devam etti. 5
Mayıs akşamı Renault fabrikasında kaporta bölümünde bir
işçi, Türk Metal’in yöneticileri ve temsilcileri tarafından
saldırıya uğrayarak hastaneye
kaldırıldı.
Bu gelişmeler metal işçilerinin öf kesini ve mücadelesini
daha da büyüttü. Vardiya giriş
çıkışlarında, yemekhanelerde
ve fabrika önlerinde toplanan
işçiler ‘Türk Metal istifa, işçiye
uzanan eller kırılsın, Mesut gelsene bizi de dövsene’ şeklindeki
sloganlarla eylemlere devam
ediyorlar.
Renault işçileri adına yapılan
açıklamada bu saldırıların yaşanmasının en önemli sebepleri
olarak yeterince örgütlü, planlı
ve uyanık davranılamaması,
provokasyonlar karşısında yeteri kadar hazırlıklı olunamadığı belirtilirken, alınan kararları şu şekilde sıralıyorlar:
“1 - Bugün alana gelip bizlere saldıran yaralayan TM’nin
Temsilci Ve Yöneticilerini bırakın kabul etmeyi aynı fabrikada
bile çalışmak istemiyoruz.2 Bu saldırı ile iş yerinde iş barışı
bozulmuştur. Hızlı bir biçimde
işçiler olarak temsilci ve yöneticilerimizi sandıklar kurarak
seçimlerimizi yapmalıyız.3
- Bundan sonra 3 Vardiyada
seçeceğimiz Temsilcilerle işverenle görüşüp bütün sorunlarımızı TM nin atadığı temsilcilerle değil kendi seçtiğimiz temsilcilerle çözmeliyiz.4
- İstifalar konusunda ise bütün
vardiya ve UET lerden arkadaşlarımızla tartışıp kendimize bir
yol haritası çizmeden hareket
edilmemesi gerektiğini bir kez
daha altını çizmek isteriz...
--Oyak Renault İsçileri—“
Öf kenin büyümesi ve sendikadan istifaların başlaması
üzerine bu kez Renault patronları devreye girdi. 6 Mayıs
gecesi 24/8 vardiyasına gelen
işçiler bazı işçilerin kartlarının
okunmaması üzerine direnişe
geçtiler. Boyahane bölümünden
16 işçinin işine son verildiğini
öğrenince fabrika kapılarını tutarak eyleme başladılar. İşi durduran işçiler, işten atılanların
çıkış kağıtları yırtılıp atılmadan ve talepleri kabul edilmeden kapıları açmayacaklarını
duyurdular. Bu kararlı direniş
Renault patronuna geri adım
attırdı ve işten atılan işçiler geri
işe alındılar. Bu, metal işçisi
açısından kendi deyimleri ile
tarihi bir gelişme idi.
Basına yansıyan bilgilere göre,
Renault işçilerinin kendi aralarından seçtiği temsilciler ile
fabrika yönetimi arasında yapılan görüşmenin sonucunda;
işten çıkarmaların iptal edil-
diği, Türk Metal’in imzaladığı
sözleşmedeki düşük ücretlerin
yükseltilmesi için fabrikanın
Fransa’daki merkezinde bulunan yönetimle görüşmek için
15 gün süre istendiği ve Türk
Metal’in gönderileceği sözü verildiği belirtiliyor. Bu arada istifalar da devam ediyor. Sadece
Renault’ta değil diğer fabrikalarda da işçilerin protestoları
devam ediyor, Türk Metal’den
istifa ettikleri haberleri geliyor.
Bu gelişmelerle ilgili Birleşik
Me t a l İ ş ç i le r i S e nd i k a s ı
da bir açık lama yayınladı.
Açıklamada Bosch’da yaşanan süreç aktarıldıktan sonra
Bosch’ta alınan her kuruşun
işçilerin Birleşik Metal ile birlikte verdiği onurlu mücadelenin sonucu olduğu vurgulanıyor. Bosch/Rexroth fabrikasında yetki davasının devam
ettiği sarı sendikanın davaya
konu yetki tespit tarihinde çoğunluğu olmadığı, Rexroth’ta
o dönem 800’ün üzerinde işçinin Türk Metal’i terk ettiği
ve Birleşik Metal’e üye olduğu
ifade ediliyor. Rexroth’ta işçilerin mağduriyetinin tek sebebinin Türk Metal olduğu
belirtilirken Bosch’ta olduğu
gibi, hatta daha fazla baskı
Rexroth’ta yapıldığı vurgulanıyor. Türk Metal’in işçiden
korkmaması, 700 üyesinin olduğunu söylediği bu fabrikada
referandum yapılmasını talep
ederken bunu yapmaya cesareti
olmayanların işçi adına konuşmaya kalkmamaları gerektiği
belirtiliyor.
Metal işçilerin ileri sürdüğü
talepler ve Türk Metal’den kurtulmak için başlattığı mücadele
desteklenmesi gereken haklı bir
mücadeledir. Türk Metal yıllardır, bırakalım işçilerin sen-
dikal haklarına sahip çıkmayı
ve korumayı tam tersine patronlara karşı gelişebilecek her
türlü mücadelenin de önünde
en büyük engellerden biri konumunda olmuştur. İşçilerin
en basit hak talebi, patrondan
önce Türk Metal’in engellemeleriyle karşılaşmaktadır. Metal
İşçileri bunu görmeye ve bu bürokratik, baskıcı, temsilci ve yöneticilerinin seçiminde hiçbir
söz hakkına sahip olmadıkları
aygıttan kurtulmaya çalışmaktadırlar. Bu işçilerin en tabii
hakkıdır. Bunun ne ölçüde başarılabileceğini birlikte göreceğiz. Fakat bir kere buz kırılmış
ve yol açılmıştır.
B i r l e ş i k Me t a l İ ş ç i l e r i
Sendikası Türk Metal’den istifa
eden işçileri kendi çatısı altında
birleşme çağrısı yapmaktadır.
Birleşik Metal İş Sendikasının
tüm zaaf ları ve yanlışlarına
rağmen bu çağrının desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Metal işkolunda esas olarak
üç sendika var. Türk Metal,
Çelik İş ile karşılaştırıldığında,
Birleşik Metal Sendikası mücadeleci bir sendikadır. Metal
işçilerinin TİS yapma hakkı
olmayan bir sendika kurma yerine, eksikliklerine, zaaflarına
karşı mücadele ederek Birleşik
Metal İş Sendikasında örgütlenmeleri bizce doğru olandır.
Fakat her şeyden önce işçilerin bu somut mücadelede de
olduğu gibi kendi taleplerine
kendilerinin sahip çıkması,
mücadeleyi kendi ellerine alması, aralarında seçecekleri adı
ne olursa olsun komite önderliğinde mücadeleyi sürdürmeleri
gerekmektedir.
Yaşasın Renault işçilerinin
haklı mücadelesi!
07.05.2015
Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
METAL İŞÇİSİ "ARTIK YETER" DİYOR!
3
İŞÇİ ARKADAŞ!
Yeni İşçi Dünyası gazetesi senin sesin, senin gazetendir.
O’nu sahiplen. O’nu yazılarınla, haberlerinle destekle!
Çevrende dağıt! Gönüllü muhabiri ol!
Çalıştığın işyerinde yaşadığın sorunları, gelişmeleri bize
bildir. Çevrende duyduğun işçi sınıfını ilgilendiren haberleri bizimle paylaş! İnternet kullanmıyorsan bize telefon
et. Herhangi bir olay, gelişme olduğunda gazetemizden
muhabir iste. Bizi ziyaret et!
Yeni İşçi Dünyasını yaşatmak hepimizin görevidir. Zira
Yeni İşçi Dünyası işçi sınıfının sesidir. YİD senin sesin,
senin mücadelendir! Gazetene sahip çık!
Adresimiz: Fatih Mah. Bahçeyolu Cad. No: 11 Kat: 4
Esenyurt/İstanbul
Eposta adresimiz: [email protected]
Tel: 0212/620 67 57
0535 484 13 44
Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
METAL DİRENİŞİNDE BAZI ÖNEMLİ
GELİŞMELER
4
Metal grevinde gün gün yaşanılan gelişmeler üzerine facebook.com/ydicagridergisi
sayfasında yayınlanan/paylaşılan kimi değerlendirmeleri
yayınlıyoruz.
DİRENİŞİNE TEPKİLER
14 Mayıs’ta üretimi durdurup direnişe geçen Renault işçilerine muhataplarından tepki
gecikmedi.
Türk Metal, MESS, Oyak
Renault’un yaptığı açıklamalar
kısaca şöyle:
TÜRK METAL:
“Grup toplu iş sözleşmemizin
imzalanmasının ardından, yasal nedenlerle bu sözleşmenin
dışında kalan Bosch işyerinde,
daha sonra münferit bir söz-
leşme imzalanmış ve 38 aydır
hiçbir ücret artışı ve sosyal haktan yararlanamayan ve bu süreçte büyük mağduriyetler yaşayan Bosch işçilerine, bu mağduriyetlerini giderecek oranda
yüksek artışlar sağlanmıştır.
Renault işyerindeki üyelerimiz, imzalamış olduğumuz
ve yaklaşık 8 aydır yürürlükte
bulunan toplu iş sözleşmemize rağmen, Sendikamızdan,
aynı artışların kendilerine de
yansıtılmasını talep etmişlerdir. Sendikamız, bunun yasal
olarak mümkün olmadığını,
ancak kendilerine bir sonraki
sözleşmede gruplar arasındaki
bu farkın kapatılacağına dair
güvence vermiştir.”
(http://www.turkmetal.org.tr/
aciklama_icerik_16599-1.html)
TÜRKİYE METAL SANAYİCİLERİ
SENDİKASI: (MESS)
“15 Mayıs 2015 tarihinden
itibaren üyemiz Oyak Renault
Otomobil Fabrikası'nda başlatılan işyerini terk etmeme ve
topluca iş bırakma şeklindeki
eylemlerle birlikte olaylar yasadışı bir boyuta ulaşmıştır. Oyak
Renault Otomobil Fabrikası'na
ait işyerini de kapsayan 20142017 dönemi MESS grup toplu
iş sözleşmesi 3 yıl için imza altına alınmıştır. Bu tür eylemler
yoluyla 3 yıllık süre için bağlayıcılığı olan Grup TİS şartlarına yönelik haksız taleplerde
bulunulması yasadışıdır.”
( ht t p://w w w.bu g u n.com.
t r /… / m e s s - r e n a u l t t a k i olaylar-…/1644166)
OYAK RENAULT:
“Türkiye Bursa'da kurulu bu-
lunan fabrikamız Oyak Renault
otomobil fabrikalarında 15
Mayıs saat 0000 itibariyle önceden öngörülmeyen bir duruş
yaşıyoruz. Üretimdeki bu duruş
yürürlükte olan iş yasalarına ve
ilgili mevzuat hükümlerine uygun değildir. Fabrikanın içinde
ve dışında toplanmış bulunan
yaklaşık 2,500 çalışanın korunması, normal çalışma düzenine
dönmesi için Oyak Renault yönetimi eylem planı uyguluyor.”
(http://www.hurriyet.com.tr/
ekonomi/29014961.asp)
Türk Metal, MESS, Oyak
Renault’un açıklamaları öz olarak aynı: İşçilerin direnişi “yasa
dışı!”
Bu ortaklar işçilerin mücadeleyi ellerine almalarını yasa dışı
buluyor! Doğrudur. Kendinizin
yaptığı yasalarda işçilerin mücadeleyi ellerine almalarının
yeri yoktur!
İşçilere esaret dayatılmışsa,
sendikaları patronlarla hareket
ediyorsa, işçilerin mücadeleyi
ellerine almaktan başka seçenekleri yoktur.
Korkunuz boşuna değil!
Sarı işbirlikçi sendika ile birlikte kurduğunuz düzeniniz
sallanıyor!
Tofaş işçileri de bugün üretimi durdurarak direnişe geçti.
Tofaş, Oyak Renault yönetimi
Pazartesi’ye kadar tatil kararı
aldı. Patronların amacı direnişi kırmak ve bölmek. İşçiler
fabrikaları terk etmeyeceklerini
açıkladı.
Yaşasın metal işçilerinin
onurlu direnişi!
15.05.2015
koşulları, işçilerin masada satılması, söz haklarının olmaması, temsilcilerinin atanması
vb. düzenin yıkılması için tüm
metal işçilerin ortak hareket etmesi gerekiyor.
Metal işçilerinin haklı mücadelesi işçi sınıfının mücadelesi
olmalıdır!
Haydi dayanışmaya!
İşçilerin birliği sermayeyi
yenecek!
Yaşasın metal işçilerinin
haklı mücadelesi!
18 Mayıs 2015
METAL İŞÇİLERİ TARİH YAZIYOR!
Metal işkolunda Türk Metal,
MESS sultasına başkaldıran
metal işçilerinin haklı isyanı
büyüyor.
Renault işçilerini Tofaş işçileri takip etti. Tofaş’tan sonra
Coşkunöz işçileri şalter indirdi. Coşkunöz’ü diğer metal fabrikalarının takip etmesi
bekleniyor.
Yaşasın işçilerin birliği!
Yaşasın sınıf dayanışması!
16 Mayıs 2015
METAL FIRTINA YAYILIYOR!
Renault işçilerinin, ücretlerinin iyileştirilmesi, Türk
Metal’in gitmesi talepleriyle 14
Mayıs’ta başlattığı direniş gide-
rek yayılıyor. Reno direnişi domino etkisi yarattı. Coşkunöz,
Tofaş, Mako’dan sonra Ford
Otosan işçileri de aynı taleplerle üretimi durdurdu. Sırada
Ototrim, Delphi, Valeo var.
Ford Otosan işçileri, Kocaeli
SEKA Park Uçurtma Tepesinde
Pazar günü bir araya geldi.
İşçiler, bu sabahtan itibaren
iş bırakacaklarını açıkladılar.
Direnişte olan işçilerin taleplerinin kendilerinin de talebi olduğunu belirten işçiler; şimdiye
kadar Ford Otosan’da işten atılan 30-35 civarındaki işçinin de
geri alınmasını talep etti.
Bu açıklamadan kısa bir süre
sonra fabrika yönetimi, bir
açıklama yaparak ikinci bir
duyuruya kadar üretime ara
verdiğini duyurdu. Açıklama
şöyle: “Parça ikmalinde yaşanan kesintiler nedeniyle ikinci
bir duyuruya kadar üretim yapılmayacak. İdari ofislerde çalışanlar da dahil olmak üzere
tüm sendika üyesi işçiler izinli
sayılacak.”
İşçilerin talepleri net:
* İşten atmama garantisi
verilsin.
* Türk Metal’in tabelası sökülsün. İşyeri temsilciliğine işçilerin sözcüleri otursun.
* Ücretler Bosch sözleşmesi
çerçevesinde yenilensin.
Metal işkolunda Türk Metal,
MESS ve metal patronlarının
kurdukları düzen sallanmaya
devam ediyor.
Düşük ücretler, ağır çalışma
Metal işçilerinin kendiliğinden başlayan direnişini devlet kırmak için terörü devreye
soktu.
MİB’e (Metal İşçileri Birliği)
yönelik operasyon yapıldı.
Aralarında Kızıl Bayrak gazetesi Yazı İşleri Müdürü Tayfun
Altıntaş’ında bulunduğu 10 kişi
gözaltına alındı. Bu saldırıyı
kınıyoruz. Gözaltına alınanlar
derhal serbest bırakılmalıdır!
Metal fabrikaları polis ablukası altına alındı. Fabrikaların
önünde destek için gelenler
polisin tacizi ve baskısı ile
karşılaşıyor.
Devlet, MESS, patronlar ve
taşeronları Türk Metal, metal işçilerinin haklı direnişi
kırmak ve bitirmek için ortak
çalışıyor.
Polis Renault işçilerinin fabrikayı boşaltmaları için önce
sahte belge, tepkiler üzerine
gerçek savcılık belgesini işçilere
iletti. Renault işçileri toplantı
yaptı. Toplantı sonunda işçiler
direnişe devam etme ve fabrikayı terk etmeme kararı aldı.
Tofaş işçileri de toplantı yaparak direnişi sürdürme kararı
aldı.
Coşkunöz’de yönetimin baskıları sonucu işçiler arasında
bölünme yaşandı. İşçilerin bir
bölümü fabrikaya girdi. Bir bölümü fabrika önünde direnişi
sürdürüyor.
Mako’da patron işçileri iş başı
yapmaması halinde fabrikanın
kapanacağı tehdidinde bulundu. İşçiler “Açlıktan ölmeyiz biz bu yoldan dönmeyiz!”
sloganı atarak tehdidi protesto
etti.
20 bine yakın metal işçisi direniyor. Metal işçileri mücadeleyi ellerine aldı. MESS’e, patronlara, işbirlikçi Türk Metal’e,
devletin saldırılarına karşı
direniyor. Bu direnişe sessiz
kalmayalım.
21.05.2015
Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
BASKI, TERÖR DEVREDE
5
METAL DİRENİŞİNDEN İZLENİMLER
14 Mayıs’ta üretimi durduran, fabrikayı terk etmeyen
Oyak Renault ve Fiat Tofaş işçilerini 17 Mayıs Pazar günü
ziyaret ettik.
İşçilerden öğrendiğimiz bilgiler şöyle: Bursa Valiliği devreye
girmiş. Vali, MESS, Renault
temsilcilerinden oluşan heyet
ile Renault işçilerinin seçtiği
6 temsilci bir araya geldi. İşçi
temsilcileri heyete işçilerin taleplerini anlattı. Heyet ise “talepleri değerlendireceklerini”
söyledi.
Patronların olası bir anlaşmanın Türk Metal ile protokol
altına alınması önerisi ise işçi
temsilcileri tarafından kesin bir
dille reddedildi. Görüşme hakkında bilgi temsilciler tarafından işçilerle paylaşıldı.
Temsilciler tarafından heyete
de aktarılan talepler şunlar:
* İşten atmama garantisi
verilsin.
* Türk Metal’in temsilcilik tabelası sökülsün, temsilcili odasında işçilerin şu an sözcülüğünü yapan temsilciler otursun.
* Ücretler Bosch sözleşmesi
baz alınarak artırılsın.
* Varılan anlaşma altında işçilerin temsilcileriyle birlikte
protokol altına alınsın.
İşçiler bu talepler karşılanana
kadar direnişlerini sürdürmekte kararlı.
Ziyaretimiz sırasında dikkatimizi çeken kimi noktalar
şöyle:
*Oyak Renault fabrikası bahçesine Oyak kartı olmayan,
içeride çalışan işçilerin aileleri
dışında, basın mensupları dahil
kimse alınmıyor. Bu uygulamanın yeni olduğunu öğrendik.
İşçiler bu uygulamanın nedeni
olarak, içlerine kötü niyetli insanların girmesini engellemek
için gerekli olduğunu ve bunun
için yaptıklarını anlattılar.
*Fiat Tofaş bahçesinde çok
yoğun insan kalabalığı vardı.
Bu insanların çok büyük çoğunluğunun Tofaş işçileri ve aileleri olduğunu öğrendik. Tofaş
önünde çok yoğun sivil, resmi
polis yığınağı var. Dışarıdan
destek için gelen ziyaretçileri
polis taciz ediyor. GBT uygulaması yapıyor.
*Direnişlerde alışkın olduğumuz manzara Reno ve Tofaş’da
yoktu. Kurumları temsilen
flamalar, direnişi destekleyen
pankartlar, bildiri, gazete vb.
yoktu. İşçilerin siyasi duruşları
bilindiğinde bu anlaşılır da.
İşçiler bu tür şeylerin olmasını
istemiyorlar.
*İşçilerin temel talebi ücretlerinin iyileştirilmesidir. Bosch
işçilerinin aldığı maaşı almak
istiyorlar. Direnişin esas yönelimini ekonomik talep oluşturuyor. Bunun yanında Türk
Metal’i kesinlikle istemiyorlar.
Sadece Türk Metal’i değil hiçbir
sendikayı istemiyorlar.
Vali, MESS, Renault temsilcilerinden oluşan heyetin teklifi şu anlama geliyor: İşçilerin
ön kapıdan kovdukları Türk
Metal arka kapıdan içeri alınmak isteniyor. İşçiler bu tuzağa
düşmemeli, talepleri kabul edilene kadar direnişlerine devam
etmelidirler.
17.05.2015
Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
METAL DİRENİŞİ ÖĞRETİYOR
6
14 Mayıs’ta Renault işçilerinin başlattığı direnişi,
grevi diğer metal fabrikaları takip etti. Coşkunöz,
Tofaş, Mako, Ford, Ototrim
de işçiler üretimi durdurdu.
20 bine yakın metal işçisi
grev yapıyor. Metal işçileri
ayakta. Devlet grevi bitirmek, kırmak için MESS,
fabrika patronları ve taşeron sendika Türk Metal
ile ortak çalışıyor. İşçiler
üzerinde baskılar artırıldı.
Grev kırılmaya çalışılıyor.
İşçilerin talepleri ortak ve
net:
*İşten atma ma garant isi
verilsin.
*Türk Metal’in tabelası sökülsün. İşyeri temsilciliğine işçilerin sözcüleri otursun.
*Ücretler Bosch sözleşmesi
çerçevesinde yenilensin.
Metal grevi zengin derslerle
doludur. Kimi dersleri şöyle
özetleyebiliriz:
1-Metal direnişi kendiliğinden başlayan bir direniştir.
Metal işçileri içinde örgütlü
devrimci öncü bir güç yok.
Dolayısıyla grevin önderliğini
devrimciler yapmıyor.
2-Fabrikalarda işçiler tarafından seçilen temsilciler var.
Greve önderlik eden bu seçilmiş temsilciler. Devlet, MESS,
patronlar seçilen temsilcileri
muhatap almak zorunda kaldı.
Grevi bitirmek için bu temsilcilerle görüşüyor. Türk Metal
devreden çıkmış durumda.
Fabrikalar arası temsilciler
kurulu var. Bu kurul fabrikalarda işçiler tarafından seçilen
temsilcilerden oluşuyor.
3-Temsilciler yaptıkları görüşmeler hakkında işçilere bilgi
veriyor. Kararlar işçilerin onayı
ile alınıyor.
4-Metal grevi mücadele yasal
sınırlar içinde kaldıkça, mücadelenin başarılı olamayacağını
gösteriyor. Yasal çerçeve mücadeleyi ellerine alan işçiler tarafından parçalanıyor.
5- Metal grevi yıllardır bili-
nen bir gerçeği bir kez daha
gösterdi; işçi sınıfı hareketi
ile sosyalist hareket ayrı
ayrı kulvarlarda yürüyor.
İşçiler sendikal anlamda
bile örgütlü değil. İşçi sınıfının bilinç ve örgütlenme
düzeyi çok geri düzeyde.
6-Metal grevi komünistlere fabrikaları temel almaya, işçi sınıfı çalışmasını
temel almaya çağrıdır.
7-Metal grevi işçilerin
mücadeleyi ellerine almanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
8-Grevin talepleri ekonomik
talepler. Devletin devreye girmesi, grevi kırmak için zora
başvurması; grevin politikleşmesine yol açabilir.
Metal işçileri mücadele içinde
öğreniyor, öğretiyor.
Bu mücadele sadece metal
işçilerinin değil işçi sınıfının
mücadelesi olmalıdır.
Metal işçilerinin haklı mücadelesini destekleyelim!
21.05.2015
Tarih yazan metal işçilerinin grevi üzerine, Yeni İşçi Dünyası’nın çıkardığı bildiriyi yayınlıyoruz.
MÜCADELEYİ ELLERİNE ALAN METAL İŞÇİLERİNİN
ONURLU DİRENİŞİNİ SELAMLIYORUZ
METAL İŞÇİLERİ TARİH YAZIYOR!
Ağır koşullarda çalışan, sürekli mesai yapmak zorunda
bırakılan, düşük ücretlerle çalışmaya mahkum edilen metal
işçileri, taşeron sendika Türk
Metal’in esaretinden kurtulma
mücadelenizi selamlıyor ve
destekliyoruz.
SALTANAT ÇÖKÜYOR!
12 Eylül askeri faşist darbesinden sonra, işbirlikçi, sarı
sendika Türk Metal ile MESS’in
metal işkolunda birlikte kurdukları düzen çöküyor. Bunu
sağlayan sizsiniz!
Uzun yıllar düşük ücretlere
imza atan, patronlarla elele çalışan, sizi masa başında satan,
son olarak sözleşme süresini
3 yıla çıkaran işbirlikçi Türk
Metal’e karşı verdiğiniz mücadele haklıdır. Bu mücadelenizi
destekliyoruz.
Metal işkolunda 2014-2016
Grup Toplu İş Sözleşmesini imzalayan Türk Metal sözleşme
süresini 3 yıla çıkardı. Bosch’da
ise Grup Toplu İş Sözleşmesinin
üzerinde ayrı bir sözleşme imzaladı. Saat ücretlerine % 60’a
varan zam yapıldı.
Renault işçilerinin ve diğer
metal fabrikalarındaki işçilerin
Bosch’ta ki gibi yeni sözleşme
yapılması, ücretlerin iyileştirilmesi talebi Türk Metal tarafından kaale alınmadı. Sizlere
bunun “yasal olarak mümkün
olmadığı, yeni sözleşmeyi beklemeniz” gerektiğini söylediler.
SÖZ VE KARAR İŞÇİLERİN
OLMALI!
Bir işletmede birden fazla
sendika varsa ya da sendikalar
arasında rekabet varsa, işçilerin hangi sendikaya üye ola-
caklarına, işçiler kendi özgür
iradeleriyle karar vermelidir.
Bunu sağlamanın yolu ise referandumdur. Her fabrikaya
sandık konulmalı, işçiler hiçbir
baskı altında kalmadan hangi
sendikaya üye olacaklarına ya
da yeni sendika kurup kurmayacaklarına kendileri karar
vermelidir.
Biz her işkolunda bir sendika, bu sendikaların birliğinden oluşan bir konfederasyondan yanayız. Bu bugünkü
koşullarda mümkün değildir.
İşçilerin karar ve söz sahibi olmadığı, masa başında satıldıkları, koltuk kavgalarının egemen olduğu, sendikal bürokra-
sinin egemen olduğu sendikal
yapı yerine gerçek sınıf sendikalarını yaratmalıyız.
Gerçek sınıf sendikalarının
inşa edildiği, yaratıldığı koşullarda, tek sendika, tek konfederasyon gerçeklik haline gelecektir. Sınıf sendikalarında
söz ve karar sahibi işçiler olacaktır. Profesyonel sendikacıların imtiyazları olmayacaktır.
Ücretleri kalifiye işçi ücreti olacaktır. En fazla iki dönem görev
yapacaklardır vb.
GÜN DAYANIŞMA GÜNÜDÜR!
Gün Reno, Tofaş, Çoşkunöz,
Mako, Ototrim, Delphi ve diğer
metal fabrikalarındaki işçileri
ile dayanışma günüdür! Gün
ayağa kalkan, üretimi durduran metal işçileriyle dayanışma
günüdür.
Metal işçilerinin Türk Metal
esaretinden kurtulma mücadelesini destekleyelim!
Yaşasın işçilerin birliği!
Yaşasın sınıf dayanışması!
Yaşasın metal işçilerinin
haklı mücadelesi!
15 Mayıs 2015
Bursa’da kurulu Bosch işyerinde imzalanan TİS ile birlikte Bosch çalışanları ile aralarında ücret farkı oluştuğunu
ileri sürerek başlayan ve temel
talepleri ücret artışı olan başta
Renault çalışanları olmak üzere
Tofaş otomotiv ana sanayi
ve Coşkunöz, Mako, Valeo,
Ototrim, Delphi gibi otomotive
yan sanayi üreten fabrikalara
sıçrayan sınıf hareketi gelişerek
büyüyor.
27 Nisan 2015 tarihinde iş
çıkışı servislere binmeyen ve
slogan atarak; ‘’Türk Metal istifa’!, Satılık sendika istemiyoruz!’’ sloganlarıyla Bursa Kent
Meydanında toplanan işçiler
ortak ve haklı taleplerini açıkladılar: ya ‘’Bosch işçileri ile aramızda oluşan ücret farklılıkları
giderilecek.’’ Ya da ‘’Türk Metal
sendikası bu işyerlerinden gidecek istifa edeceğiz’’. 5 Mayıs
günü sonuna kadar da süre
verdiler.
Bunun üzerine sendika yönetiminden ve işveren tarafından
da bunun mümkün olmadığını,
bunun yasal olmadığını, bu
farkı gidermenin tek yolunun
yasal düzlemde toplu sözleşme
döneminde olacağı hep bir
ağızdan seslendirildi. Olumsuz
cevap alan yaklaşık 3000 işçi
6 Mayıs günü Renault işyeri
önünde toplanarak sendikadan
istifa etmeye başladılar. Bu bir
kıvılcımdı. Zira bu kıvılcım
diğer fabrikalara da sıçradı.
Çünkü önlerinde bir deneyim
vardı: BOSCH!! Onlar sendikadan istifa etmiş, mücadele etmiş, direnmiş taşeron sendikayı
işyerinden atamamış ancak iyi
bir sözleşme imzalamışlardı.
Bu hareket işçilerin ekonomik talepler temelinde ‘kendiliğinden’ bir sınıf hareketidir.
En önemli eksikleri içinde bilinçli unsurların; işçi sınıfının
öncüsünü barındırmamasıdır.
Bu kendisine sınıf hareketiyim
diyen tüm hareketlerin eksikliğini ve zayıflığını gösteriyor.
Ayrıca ‘’dışarıdan gelecek kışkırtma ve provakasyon’’ uyarıları nedeniyle aralarına kimseyi
de katmıyor, desteğe gelenleri
de içlerine almıyorlar, tedirginlik hakim. Aynı zamanda bu
durum işçilerin bilinç ve örgütlenme seviyesinin ne kadar zayıf olduğunu da gösteriyor.
Tüm bu olumsuz tabloya rağmen işçilerin talepleri haklı ve
meşru taleplerdir. İşçi sınıfı,
kendi siyasi partisi önderli-
ğinde bilinçlenip örgütlenirse,
iktidarı hedef leyip, kendi iktidarını kurarsa, kurtuluş o
zaman mümkündür. Aksi taktirde salt ekonomik talep veya
salt sendika değişikliği kurtuluş değildir. Şunu da bilince
çıkarmak isteriz: bugünkü
toplumda sendikal örgütlülük
anlamında en kötü sendika bile
sendikasızlıktan evladır. Metal
işçilerinin daha iyi bir sendika
seçme şansı var. Zira örgütsüz
kalmak, Türk metalde kalmaktan daha kötüdür!!
NOT: yazıyı yazdığımız saatlerde Yeniköy ve Gölcük’te kurulu bulunan Ford işyerlerinde
de iş bırakma eylemi haberleri
geliyordu....
20.05.2015
Bursa’dan Yeni İşçi Dünyası
okuru
Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
BURSA’DA BAŞLAYAN METAL HAREKETİ
ANAFORA DÖNÜŞÜYOR
7
BOSCH’TA TİS YAPILDI
2012 yılı Mart ayında Türk
Metal sendikasından istifa ederek; Birleşik Metal-İş sendikasında örgütlenmek isteyen,
ancak bunu patron-sendika
işbirliğiyle başaramayan Bosch
işçileri adına yetkiyi alan Türk
Metal sendikasıyla, Bosch patronu 38 aylık aradan sonra
Toplu İş Sözleşmesini imzaladı.
Toplam 5 yıllık imzalanan
sözleşme 2 ayrı dönemden
oluşuyor. 2012-2014 yılları
arasını kapsayan ilk dönem
için saat ücretlerine ilk altı
ay için: %7+70krş, 2.altı ay
için: %7+30krş, 3.altı ay için:
enflasyon+15krş, 4.altı ay için:
enf.+15krş zam oranlarında
anlaşıldı. 2. Dönem ise 2014-
2017 arasını kapsayan ve son
imzalanan MESS Grup Toplu
İş Sözleşmesi oranlarında
anlaşıldı.
Sözleşmenin bu kadar uza-
masının ve grev kararının asılmasının nedeni ise Türk Metal
Sendikasının geriye dönük
sendika aidatlarını talep etmesinin neden olduğu bildirildi.
Sözleşme sonrası işyerinde çalışan işçilerden aldığımız bilgiye
göre sendika aidatları sorunu;
tüm işçilerden imzalı taahhüt alınarak her ay için 70 lira
sendika aidatı vermeyi kabul
ettirdiler.
Tüm bu mücadele sonucunda,
aslında bu sözleşme işçilerin
mücadelesi sonucu kazandıkları bir haktır. Kazanılan bu
hak diğer işletmelere örnek teşkil edecektir.
Mücadele edenler kaybedebilir; ancak mücadele etmeyenler
baştan kaybetmiştir!!
04.05.2015
Bursa’dan Yeni İşçi Dünyası
okuru
Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
6552 SAYILI YASA VE KAMUDA TAŞERON İŞÇİLİK
8
Taşeron(alt işveren) işçiliğinin şartları, 4857 sayılı İş
Ka nu nu nu n 2 .maddesi nde
belirlenmiştir. 4857 sayılı İş
Kanunun 2. Maddesine göre
‘’Bir işverenden, işyerinde yürtüttüğü mal veya hizmet üretimine ilşkin yardımcı işlerinde
veya asıl işin bir bölümünde
işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş
için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı
işveren arasında kurulan ilişkiye
asıl işveren-alt işveren ilişkisi
denir. Bu ilişkide asıl işveren,
alt işverenin işçilerine karşı o
işyeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt
işverenin taraf olduğu toplu iş
sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren le birlikte
sorumludur. Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe
alınarak çalıştırılmaya devam
ettirlmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt
işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi
halde ve genel olarak asıl işveren
alt işveren ilişkisinin muvazaalı
işleme dayandığı kabul edilerek
alt işverenin işçileri başlangıçtan
itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin
ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt
işverenlere verilemez.’’ şeklinde
belirlenmiştir. Bize göre ise kapitalizmin kendisinin sömürü
sistemi olmasının yanında ‘taşeron işçilik’ sömürünün katmerlisi, sömürünün en yoğun
olarak yaşandığı, çalışma şartlarının en ağır olduğu, ücretlerin en düşük olduğu çalışma
biçimidir.
Yukarıdak i yasa metnine
göre kamu işyerlerinde bir milyonun üzerinde; toplamda ise
2,5-3 milyon taşeron işçinin
çalıştırıldığı bir ülkedir Kuzey
Kürdistan/Türkiye! Asıl işyardımcı iş ayrımı yapılmaksızın çalıştırılan taşeron işçilerden Karayollarında çalışan
6 binin üzerinde işçi açtığı ve
kazandığı davalarla birlikte,
devletten milyonlarca lira tazminat ve asıl iş’te çalıştırılma
haklarını kazanmışlardı. Bir yıl
önce Soma‘da ‘rödovans sistemi’
denilen taşeron işçiliğin, dayıbaşılığın hakim olduğu madenlerde yaşanan iş cinayetlerinin,
inşaatlarda yaşanan iş cinayetlerinin arttığı ve bunların sonucu hükümetin üzerinde bir
toplumsal baskının oluşması ve
yaklaşan seçimlerinde etkisiyle
Kamu İşyerleri özelinde taşeron
olarak çalışan işçileri yakından
ilgilendiren bir yasa (içerisinde
toplama birçok kanun olan
torba kanun) 6552 sayılı ‘’İş kanunu ile bazı kanun ve kanun
hükmünde kararnamelerde değişiklik ile bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına dair
kanun’’ 11.09 2014 tarihinde
resmi gazetede yayımlanarak
yürürlüğe girdi.
Bu kanunla birlikte Kamu işyerlerinde çalışan taşeron işçilerine yönelik çalışma şartlarında
kimi yeni değişiklikler yapıldı.
Bu değişikliklerden önemli olan
birkaçını şöyle sıralayabiliriz:
1-Alt işveren eğer işçinin ücretini yatırmaz ya da eksik yatırırsa; asıl işveren, alt işverenin
hakedişinden keserek işçinin
hesabına yatırmakla mükellef.
2-Yıllık izin sürelerini takip etmek kullanılıp kullanılmadığını takip etmek sorumluluğu
asıl işverene yüklendi.3-İşçilerin kıdem tazminatları; kamu
kurum veya kuruluşlarında çalıştıklar süreler dikkate alınarak
çalıştıkları son kamu kurum
veya kuruluş tarafından ödenecektir (daha önce genellikle
alt işveren iş sözleşmelerini 1
yıldan az sürede yaptığı için kıdem tazminatı alamıyorlardı).
4-Kamu işyerlerinde çalışan işçileri kapsayacak olan toplu iş
sözleşmeleri alt işverenin yetkilendirmesi koşuluyla kamu
işveren sendikalarından birisi
tarafından sonuçlandırılacaktır.
TİS’ten kaynaklanan ücret ve
sosyal hak farkları kamu yönetimi tarafından karşılanacaktır.
Bu yeni bir durumdur. Taşeron
işçilerin bu yasadan önce de örgütlenme sendikalı olma hakları tabii ki vardı. Ancak ücret ve
sosyal hak farklarını alt işveren
ödemek durumundaydı. Somut
olarak taşeron işçilerin örgütlenirken en çok korktuğu işimden
olurum kaygısı bir nebze olsun
ortadan kalkmış oldu. Ancak
bu torba kanun ile bazı yasalar
özelde 6356 sayılı Sendikalar
Kanunu çelişmekteydi. Bu yasadan sonra tamamlayıcı 2 ayrı
yönetmelik yayınlandı. Ancak
bu yönetmeliklerde andaki durumda eksiktir. Yayınlanan yönetmelikler asıl iş-yardımcı iş
ayrımını yapmıyor. Ayrıca işçilerin örgütlenebilmeleri için taşeron işyerlerinde işkolu yönetmeliği yayımlanmadı. ‘’Örneğin
asıl iş sağlık işkolu iken e-devlet
üzerinden sendikaya üyelik yapacağı zaman farklı işkolunda
görünebiliyor.’’ Yasa bu yönleriyle eksiktir.
Bu yeni yasa ile birlikte kimi
iyileştirmeler olsa da sömürü
devam ediyor. Bu yasa ile birlikte Temmuz 2015 istatistiğine
yansıyacak yeni sendikalı işçi
sayısında 250.000’e yakın artış
olabileceğini tahmin ediyoruz.
Ancak yukarda belirttiğimiz
eksikliklerden dolayı bu sayınının 100.000 civarında kalabileceği de olası bir durumdur.
Sorun taşeron sistemi değil
kapitalizmin kendisidir. İşçi
sınıfı kapitalizmi yıkıp; kendi
iktidarını kurmadan sömürü
ortadan kalkmayacak.
K A HROL SU N ÜCR ETLİ
KÖLELİK DÜZENİ!
20.05.2015
TOFAŞ VE MAKO'DA ANLAŞMA
Tofaş, Mako işçileri, diğer metal fabrikalarındaki işçiler gibi –
Renault, Ford, Coşkunöz, Ototrim
vb- Türk Metal Sendikasını devre
dışı bırakarak üretimi durdurdu,
fabrikaları işgal etti. İşçiler kendi
seçtikleri temsilcileri ile patronlarla
masaya oturdular. Görüşmeler Tofaş,
Mako ve Ototrim’de sonuç verdi.
Renault’ta, yapılan tüm görüşmelere, yönetimin baskılarına rağmen,
işçilerin tüm talepleri kabul edilmediği için direniş sürüyor. Keza Ford
Otosan’da da işçilerin talepleri kabul
edilmediği için direniş sürüyor.
Tofaş’da işçi temsilcilerinin patron
temsilcileri ile yaptıkları görüşmeler
sonucu anlaşma sağlandı.
Buna göre:
1-Eylemlere katılan hiçbir işçi işten atılmayacak.
2-Türk Metal gidecek. İşçiler temsilcilerini kendileri belirleyecek.
3-İş başı yapılmasının ardından
işçilere bin lira ödeme yapılacak.
Bunun haricinde henüz miktarı net
olmamakla birlikte yıllık prim ödemesi yapılacak. (Evrensel)
Diren Tofaş sosyal medya sayfasına göre varılan anlaşma şöyle:
1- Bu süreçte eylemlere katılan hiç
bir işçi işten çıkartılmayacak!
2- Türk Metal Tofaş'tan gidecek!
İşçiler kısa sürede kendileri fabrikada sandık kurup kendi temsilcilerini kendileri belirleyecek!
3- Ücretler konusunda Tofaş işçilerine 1 hafta içerisine 1000 TL
yatırılacak!
2015 yılında 2400 TL, 2016 yılında
2400 TL olmak üzere bu paralar aylara bölünerek işçiye
dağıtılacak!"
(www.facebook.com/pages/DirenTofaş/1594819890734734?fref=nf)
Ototrim'de ise Tofaş'taki anlaşmanın koşulları karşılığında anlaşmaya
varıldı.
Buna göre eylemler sebebiyle işten
atmalar olmayacak. Renault'da işçilerin elde edeceği ekstra bir kazanım
Ototrim işçilerine de yansıyacak.
İşçilerin üç talebinden ikisi; eylemlere katılan işçilerin işten atılmaması, Türk Metal’in gitmesi, işçilerin
kendi temsilcilerini kendilerinin seçmesi kabul ettirilmiştir. Üçüncü talep olan ücretlerin “Bosch sözleşmesi
çerçevesinde yenilenmesi” talebi tam
anlamıyla kabul ettirilememiştir.
İşçilere 1000 TL ödenmesi, 2015 yılında 2400 TL’nin, 2016 yılında 2400
TL’nin aylara bölünerek işçiye dağıtılacak olması kısmi bir kazanımdır.
İşçilerin kendiliğinden harekete
geçerek, mücadeleyi ellerine almaları
ve seçtikleri temsilcilerle patronlarla
masaya oturması; bu hareketin en
önemli kazanımıdır.
İşçiler üretimden gelen güçlerini
gördüler, görüyorlar. Bu deneyimler
işçilerin gelecekte ki büyük mücadelelerinde yol gösterici olacaktır.
İşçilerin bu kendiliğinden eylemleri görmek isteyen, görmesini bilen
herkese işçi sınıfının üretimden gelen gücünün ne olduğunu gösterdi,
gösteriyor. İşçi sınıfı bilinçli ve örgütlü bir şekilde harekete geçerse nelerin mümkün olacağını gösteriyor.
Yaşasın metal işçilerinin haklı
mücadelesi!
25.05.2015
Bursa’da Kurulu bulunan
Oyak Renault fabrikasında,
Türk Metal’in gitmesi, işçi
temsilcilerinin işçiler tarafından seçilmesi, ücretlerin Bosch
sözleşmesi çerçevesinde yenilenmesi talepleriyle, işçilerin
15 Mayıs'ta üretimi durdurarak
başlattıkları direniş/grev sona
erdi. 27 Mayıs Çarşamba günü
sabah vardiyası işbaşı yaptı.
Renault temsilcileriyle işçi
temsilcileri arasında yapılan
görüşme sonucunda 9 maddelik protokol üzerinde anlaşma
sağlandı.
Anlaşmaya varılan protokol
maddeleri şöyle:
1- Kimse işten atılmayacak.
2- İşçiler aleyhine yapılan şikayetten vazgeçilecek.
3- Tüm çalışanların sendikal
özgürlükleri tanınacak.
4- Son toplu iş sözleşmeleri ve
çalışanların konuyla ilgili talepleri ile kıdem ve saat ücretleri
dikkate alınarak bir ay içinde
iyileştirme amacıyla analiz yapılacaktır. Düşük aylık ücret
alanlara daha yüksek ve yüksek
aylık ücret alanlara daha düşük
prim olmak üzere ayrıştırılma
yapılacaktır ve iç kategorizasyon sistemindeki geçişleri hızlandırma üzerine çalışılacaktır.
5- 4 No’lu madde kapsamında yapılacak iyileştirmelere
mahsuben 1 hafta içerisinde
tüm çalışanlara bin lira avans
ödemesi yapılacak.
6- Her yıl sonunda çalışanlara kalite iş güvenliği ve üretim adetleri hedeflerine bağlı
olarak performans primi verilecek olup prim miktarı asgari
net 600 TL olacaktır.
7- İşyerinde çalışan ancak
mevcut toplu iş sözleşmesinde
dayanışma aidatı ödemek suretiyle yararlanan sendikasız işçilerin serbestçe sözcü seçmeleri
halinde, yasal mevzuat çerçevesinde seçilen sözcüler, işçi-işveren arasındaki iletişimi sağlamak amacıyla muhatap kabul
edilecekler ve mevcut sözcüler seçime kadar işçi-işveren
arasındaki iletişimi sağlamak
amacıyla muhatap olacaklardır.
8- Banka maaş ödemeleri
promosyonu olarak çalışanlara
net 480 TL prim ödenecek
9- Oyak Renault süreç içerisinde yaşadığı zararla ilgili
çalışanlardan hiçbir talepte
bulunmayacak. Aynı şekilde
çalışanlar da süreçle ilgili Oyak
Renault’dan şikayetçi olmayacak. (evrensel)
Renault işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlanmıştır.
İşçilerin üç talebinden ikisi
olan eylemlere katılan işçilerin
işten atılmaması, Türk Metal’in
gitmesi, işçilerin kendi temsilcilerini kendilerinin seçmesi
talepleri kabul ettirilmiştir.
Üçüncü talep olan ücretlerin
“Bosch sözleşmesi çerçevesinde
yenilenmesi” talebi tam anlamıyla kabul ettirilememiştir.
Bir hafta içinde 1000 TL avans,
yıl sonunda 600 TL prim,
banka maaş ödemesi promosyonu 480 TL primin işçilere
ödeneceği kararı, söz konusu
talebin tam karşılığı olmamasına rağmen, ekonomik olarak
işçilerin alacakları bağlamında
bir iyileştirmedir. Ayrıca bir ay
içinde saat ücretlerinin iyileştirilmesi için analiz yapılacağı
konusu karara bağlanmıştır.
Renault’ta işçilerin kendiliğinden harekete geçerek, mücadeleyi ellerine almaları ve seçtikleri temsilcilerle patronlarla
masaya oturması Renault direnişinin en önemli kazanımıdır.
Taleplerin önemli bölümü patrona kabul ettirilmiştir. Sadece
bir talepte k ısmi kazanım
sağlanmıştır.
13 gün süren direnişte, Reno
işçileri üretimden gelen güçlerini gördüler. Deneyim elde ettiler. Reno işçilerinin deneyimleri gelecekte ki büyük mücadelelerinde yol gösterici olacaktır.
Yaşasın sınıf dayanışması!
Yaşasın metal işçilerinin
haklı mücadelesi!
27.05.2015
Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
RENAULT’TA DİRENİŞ KAZANIMLA SONA ERDİ
9
1 YIL SONRA SOMA
13 May ıs’ta k a ra haber
Soma’dan geldi. Manisa’nın
Soma ilçesinde Soma Holding
A .Ş’ye a it Ey ne z M aden
Ocağı’nda yaşanılan katliam
sonucu 301 maden işçisi yaşamını kaybetti.
Kaza değil katliam!
Madende kesintisiz ve yoğun
bir çalışmayı dayatan şirket, iş
güvenliği önlemlerini yerine
getirmemiş, gerekli kontrolleri
yapmamıştı. Kontrol¬leri yapılmayan madende daha önce bir
yanma meydana gelmiş, tam
olarak önlem alın¬madığı için
yanma başlamıştı. Her ne kadar
ma¬den ocağının güvenlikli
olduğuna dair raporlar verilse
de maden ocağında yeterli bir
havalan¬dırma sistemi yoktu!
İşçilerin herhangi bir kaza
anında sığınabilecekleri yaşam
odaları yoktu! Yeterli uyarı sistemi olmayan, ola¬nın da çalışmadığı madende korkunç katliam geliyorum diyordu.
Durumun vahameti daha
önce yetkililere bil¬dirilmesine
rağmen kazaya karşı önlem
alınma¬mıştı. Teknisyenler
elektrik kablolarının sorun yaratabileceği konusunda işvereni uyarmıştı, kazadan önceki
günlerde madenden çıkarılan
kömürün sıcak olması bilgisiyle birlikte. An¬latılanlar,
a k ta rı la n bi lg i ler d i k kate
alınmamıştı.
İşçinin değeri yok!
Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
Soma maden işçisi de diğer
10
sınıf kardeşleri gibi çok düşük
ücretlerle çalışmak zorundaydı.
Emek¬lerini “Dayıbaşı” veya
“Ağabaşı” olarak adlandırı¬lan,
özde taşeron olan kişilere devrediyorlardı. Bu kişiler de maden şirketinin taşeronlarıydı!
Kapitalizmin egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
Kapitalizm için kâr amaç, diğer
her şey araçtır. Kâr işçinin sağlığından önemlidir. Bu Kuzey
Kürdistan-Türkiye’de çok daha
açık görü¬lebilir.
Kuzey Kürdistan-Türkiye’de
işçi sağlığı, iş gü¬venliği kapitalistlerin azami kârının arkasından gelir. Kâr, daha fazla kâr,
en fazla kâr! Kapitalist¬lerin istediği en fazla kârı elde etmektir. Böyle olduğundan onlar en
fazla kârı elde etmek için maliyeti yükselten şeylerden öncelikle vazge¬çerler. Örneğin
işçilerin güvenliği için gerekli
olanlar önlemleri ya almazlar
ya da yeterince almazlar!
İş güvenliği yok!
İş güvenliği, işçi sağlığı gibi
konuları denetle¬me görevine
sahip olan devlet / hükümet
çoğu halde güvenlik konusunda
eksikliklere göz yummakta,
bu bağlamda kural dışı olarak
ve¬rilen cezalar hiçbir caydırıcılığa ve zorlayıcılığa sahip olmayan düzeyde kalmaktadır.
En fazla kalifiyelik gerektiren, en zor ve tehli¬keli işlerde
bile yoğun bir taşeron işçi istihdamı söz konusudur. Burada da
azami kâr güvenliğin önünde
gelmektedir. Soma örneğinde
bunu net bir şekilde gördük!
Sendika mı?
Soma’da sendika vardı, ama
işçilerin sendikası de¬ğildi!
Olması gereken yerde, işçilerin
yanında değildi! Patronlarla
içli dışlı bir sendikaydı! Sarı
sendikaydı!
Türk İş’e bağlı Maden-İş
Send i k a sıyd ı. İşçi ler, k apalı zarf lara önceden konmuş oy pusulalarıyla sendika
yö¬netimlerini seçiyorlardı.
Katliam sonrasında işçiler
sendikayı bastılar, sendika yönetiminin istifasını istediler;
sendika geri adım attı, yönetim istifa etti. Bu arada DİSK’e
bağlı Dev-Maden-Sen Soma’ya
çıkarma yaptı. Ancak devlet
ve patron, istifa etmek ve yeni
sendikaya geçmek isteyen işçilere baskı uyguladı. Sendikal
özgürlük Soma’da olmadı.
Soma davası ne durumda?
Katliamın üzerinden 11 ay
geçtikten sonra 8 kişinin tutuklu yargılandığı toplam 45
sanıklı dava, 13 Nisan Pazartesi
başladı. Devletin yoğun güvenlik önlemleri altında, Akhisar
Ağır Ceza Mahkemesi’nde
görülen dava iddianamenin
okunması ve ifadelerin alınmasının ardından 15 Haziran’a
ertelendi.
Tutuklu sanıklar ilk celseye
güvenlik gerekçesiyle getirilmedi. Sanıklar ancak katliamda yaşamını yitirenlerin
yakınlarının tepkisi, kamuoyu
baskısı sonucu ikinci celseye
olağanüstü önlemler altında
getirildi. Keza duruşmalara katılma konusunda, ölen işçilerin
birinci derece yakınlarına getirilen sınırlama da yoğun tepkiler sonucu kaldırıldı.
S oma k at l i a m ı 1.y ı ldö nümünde çeşitli illerde düzenlenen eylemlerle anıldı.
Katliamda yaşamını kaybeden
işçiler unutulmadı.
S o m a’y ı u n u t m a y a l ı m !
Unutturmayalım!
15.05.2015
AYNES GIDA’DA İŞTEN ÇIKARMA
Aynes Gıda firmasında bir
buçuk yıldır muhasebe departmanında çalışan Rıfat Güven,
kölece çalışma koşullarını kabul etmeyip “fedakarlık” yapmadığı ve 1 Mayıs'a katıldığı
için 5 Mayıs günü işten atıldı.
Aynes Gıda'nın çeşitli gerekçeler bularak işten atması üzerine Rıfat Güven 18 Mayıs’ta
Gayretttepe'deki Aynes Gıda
Merkezi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın
açıklamasına işten atılan Dora
Otel İşçileri, Grand Hyatt işçileri ve Turizm ve Otel İşçileri
Dayanışma Platformu üyeleri
de katılarak destek verdiler.
Kapitalizmin ve patronların
bitmek bilmeyen kar hırsları
yüzünden ezilenler olarak yoğun sömürüyle karşı karşıya
olduklarını belirten Güven,
Aynes Gıda'nın da bu şirketlerden birisi olduğunu, bir buçuk
yıldır muhasebe departmanında çalıştığı şirkette, maaşların geç yatırılması, ücretsiz
fazla mesai dayatmaları, resmi
tatillerde zorla çalıştırma gibi
pek çok zorlama ve sömürüyle karşı karşıya olduklarını
söyledi.
Süt ve süt ürünleri üreten bir
firma olan Aynes'de ücretsiz
fazla mesailerin “fedakarlık”
olarak adlandırıldığını ve mesailere kalmak istemediğinde
“Herkes şirketimiz için fedakarlıkta bulunuyor sen neden
fedakarlık yapmıyorsun?” denilerek işçilerin yaşamlarını
şirketin çıkarları uğruna nasıl
feda ettiklerini ortaya koyduklarını söyleyen Güven, kapitalizmin rekabet ortamında
daha fazla kar için işçileri son
terine kadar öldüresiye çalıştıran Aynes'te üç iş arkadaşını da
iş cinayeti sonucunda kaybettiğine dikkat çekti.
Rıfat Güven, resmi tatillerin
zorunlu çalışma günü olduğu
Aynes Gıda'da 1 Mayıs işçilerin mücadele ve dayanışma
gününde de çalıştırılmak istendiklerini fakat kendisinin çalışmayarak 1 Mayıs'a katıldığını,
1 Mayıs'ın ardından işe geri
dönüp çalışmaya başladığında
bu sefer de müdürün ve Aynes
Gıda patronlarının sözlü tacizlerine ve tehditlerine maruz
kaldığını söyledi.
“1 Mayıs'a katılmamı hazmedemeyen patronlarım beni
işten çıkarmanın yollarını aramaya baladı. Hakkımda her-
hangi bir bilgilendirme yapılmadan göstermelik bir disiplin
soruşturması açıldı. Tamamen
düzmece bir şekilde hazırlanan
bu disiplin soruşturmasında
haksız bulunup iş akdimin feshedilmesi kararı verilmiş! Ben
daha ne olduğunu anlamamışken 5 Mayıs günü istifaya zorlanarak tazminat haklarımdan
yararlanmamam adına işten
ayrılmam istendi. Aynes Gıda
patronları türlü ayak oyunlarına karşı yılmadığımı görünce
son olarak disiplin kurulunun
kararı ile beni işten çıkardılar.
Kıdem İhbar tazminatlarım ve
yıllık izin ücretim, fazla mesai
ücretlerim ödenmeden işten
çıkarıldım” diyen Rıfat Güven,
Bugün sömürüye, baskıya, iş
cinayetlerine karşı mücadele
eden bir işçi olduğu ve 1 Mayıs'a
katıldığı için “Kasada açık var”
bahanesi ile gasp edilen hakları
için Aynes Gıda'dan hesap sormaya geldiğini belirten Güven
“Sütü bozuk Aynes patronlarını
gasp edilen tüm haklarımı verene kadar burayı terk etmeyeceğim. Sütü bozukların düze-
nini yıkacağım ve direne direne
kazanacağım” diyerek sözlerini
tamamladı.
Ay nes Gıda işçisi R ı fat
Güven, mesai saatleri içerisinde
Fulya Mahallesi, Şenol Sokak'ta
bulunan şirket önünde emek
dostlarının desteğiyle direnişte
olacağını ifade etti.
Kapitalizm kendisini var
edebilmek için, her dönem
sömürüsünü daha da yoğunlaştırarak büyütmek zorunda.
Kapitalizmin vaz geçilmez yasasıdır bu. Kapitalizm bu yasayı
uygularken iki etken üzerinden
beslenerek büyütür kendisini,
biri Doğanın çok yoğun talanıyla gerçekleşirken, biri de
emek sömürüsü üzerinde uy-
gulanan yoğun sömürü üzerinden gerçekleşir. Doğa üzerinde
ki sömürü belirli kapitalist
guruplar arasında ham madde
tedariki şeklinde tekelci bir işlev görürken, emek sömürüsü
ise daha yaygın, her işverenin
kendi tasarruf una göre bir yol
izlemesiyle gelişir. Her işyerinde
uygulanan farklı ücret politikası, çalışma saatleri, yapılan iş
başına işçi sayısı vs her işverenin kendi sömürü politikasını
uygulamasına asıl sömürünün
her işletme için emek sömürüsü
olduğunu gayet net gösteren
örneklerdir. Bu durumu değiştirecek olanda ancak ve ancak
sınıf bilincine erişmiş işçi sınıfı
olabilir. Kapitalistlerin korkulu
rüyasıdır, sınıf bilinçli işçi ve
nerde bu bilinçle hareket eden
bir işçi fark edilirse hemen kapitalistlerin hışmına uğrar, bu
durum karşısındaysa nasıl bir
örgütlülük sorusu çıkar. Bizce
bu sorunun cevabı Leninist
tarzda bir örgütlülük ve anlayış
temelini doğru kavramaktan
geçer.
19.05.2015
İş cinayetlerinde yakınlarını
kaybeden aileler, 28 Nisan’ın
yas ilan edilmesi için Taksim’de
yürüyüş düzenledi.
İş cinayetlerinde hayatlarını
kaybedenler için 28 Nisan’ın
“İş cinayetlerinde hayatını kaybedenleri anma ve yas günü
ilan edilsin” talebiyle aileler 28
Nisan Salı günü saat 19.00’da
Taksim Tramvay Durağında
bir araya gelerek Galatasaray
Lisesi önüne kadar yürüyüş
düzenledi.
Yürüyüşe iş cinayetlerinde
hayatını kaybeden işçilerin
yakınları, demokrat-devrimci
kurumların temsilcileri katıldı. 1 Mayıs’ın yaklaşmasından dolayı tüm meydanda polis barikatları dikkat çekiciydi.
Kitlenin yürüyüşü boyunca yoğun polis yığınağı dikkat çekti.
Yürüyüş boyunca kitle sık sık
“Kaza değil cinayet!, Çalışırken
ölmek istemiyoruz!” sloganları
attı. İş cinayetlerinde ölen işçilerin isimleri okundu.
LC WAIKIKI önüne gelindiğinde bir grup “Temiz Giysi
Kampanyası” dolayısıyla eylem
yapıyordu. Yürüyüş yapan kitle
burada bir süre durarak iki
eylem birleştirildi. Bangladeş
Rana Plaza’nın çökmesi sonucu
ölen 1132 işçi burada anılarak
sorumluluğu olan firmaların sözlerinde durması gerektiği vurgulandı. Temiz Giysi
Kampanyası’nı düzenleyen
grup eylemine son vererek yürüyüşe katıldı.
Galatasaray Lisesi önüne gelindiğinde yaklaşık 150 kişilik
kitleye hitaben basın açıklamasını Bayram Otel inşaatında hayatını kaybeden Cem
Emir’in kardeşi Sinem Emir
okudu. Basın açıklamasında;
28 Nisan’ın yas günü ilan edilmesi için Cumhurbaşkanlığına
dilekçelerin verildiği, ama henüz geri döneceğiz demelerine
rağmen geri dönülmediğine
dikkat çekildi. Sinem Emir, 30
ülkede 28 Nisan’ın yas ilan edildiğini ve Türkiye’de de yas ilan
edilmesi gerektiğini belirtti.
28 Nisan yas ilan edilene kadar mücadelemiz devam edecek
ve iscinayetleriniunutma.org sitesinin de imza kampanyasının
devam ettiği belirtilerek basın
açıklaması son buldu.
28 Nisan’ın yas günü ilan
edilmesi haklı ve meşrudur.
İş cinayetlerinin temel sebebi
kapitalizmin varlığıdır. Esnek,
güvencesiz ve taşeron çalıştırılması sonucu işçi ölümleri gün
geçtikçe artıyor. İş cinayetlerinin artmaması için ve son
bulması için örgütlü mücadele
şarttır. Kökten bir çözüm için
kapitalizm yıkılmalıdır.
28.04.2014
Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
28 NİSAN GÜNÜ YAS İLAN EDİLSİN
11
Kısa... Kısa...
hiçbir toplantıyı ve görüşmeyi
kabul etmedi. Grev aşamasına
gelen işçiler 7 Mayıs Perşembe
sabahı greve çıktılar.
DONGHEE OTOMOTİV’DE
İŞTEN ÇIKARMA
Hendek 2. Organize Sanayi
bölgesinde faaliyet gösteren
ve ağırlıklı olarak Hyundai
Otomotiv fabrikasına parça
üreten Donghee Otomotiv fabrikasında Birleşik Metal İşçileri
sendikası örgütlendi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı toplu iş sözleşmesi
yetkisi için çoğunluk tespitini
5 Mayıs’ta sendikaya verdi.
Bunun üzerine patron sendikaya üye olan 2 öncü işçiyi işten
çıkardı. Birleşik Metal İşçileri
Sendikası 18 Mayıs’ta fabrika
önünde düzenlediği basın açıklaması ile işten çıkarmayı protesto etti.
Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
ARMETAL’DE DİRENİŞ
12
Gebze’de Kurulu bulunan
A r meta l fabr i k ası nda çalışan işçiler Birleşik Metal
S end i k a sı nd a örg üt lend i .
Sendikayı kabullenemeyen patron, işçilere baskılarla, tehditlerle geri adım attırmaya çalıştı.
Ancak işçiler, geri adım atmadılar ve toplu sözleşmelerini
yaptılar. İşçiler 1,5 yıldır sendikalı çalışmalarına rağmen,
12 yıldır Armetal’de çalışan
bir işçi tazminatsız olarak işten
atıldı. 17 Nisanda işten atılan
işçi, 21 Nisanda fabrika önünde
direnişe geçti. Armetal işçileri
işten atılan arkadaşlarını geri
aldırabilmek için çeşitli eylemler düzenliyorlar.
JOKEY PLASTİK’TE GREV
Di lovası İM ES Sa nay i
Bölgesi’nde bulunan Jokey
Plastik ’te işçiler 7 Mayıs’ta
greve başladılar. Yaklaşık 1
yıl önce işçiler,
işverenin baskı
ve işten atma
tehd it leriyle
üye si oldu kları Lastik İş
Sendikası’ndan
istifa ettirildiler. İstifaların
ardından işverenin verdiği
sözleri yerine getirmemesi, çalışma saatlerinin her geçen gün
uzaması ve ücretlerinin giderek
düşürülmesi nedeniyle işçiler,
Lastik-İş Sendikası’nda yeniden
örgütlenme çalışması başlattılar. Ancak Jokey Plastik’te tekrar yetki alan sendikaya karşı
işverenin düşmanca tutumu devam etti. Jokey Plastik patronu,
toplu iş sözleşmesi sürecinde
DR. OETKER İŞÇİLERİ GREVDE
İzmir’de Pancar Organize
Sanayi Bölgesi’nde faaliyet
gösteren Dr. Oetker fabrikasında, toplu
sözleşme görüşmelerinin
tıkanması
üzerine işçiler 7 Mayısta
greve çıktılar.
Tek Gıda-İş
Sendikası’nın
örg üt lü oldu ğ u i ş y e r i nde , send i ka birinci
yıl için yüzde 8,7 artı 225 lira,
ikinci yıl için enflasyon oranı
artı yüzde 4 ücret artışı talep
ediyor. İşveren ise ilk yıl için
yüzde 8,7 artı 90 lira, ikinci yıl
için sadece enflasyon oranında
ücret artışı teklif etti.
İLBEY TEKSTİL’DE 5 BİN İŞÇİ
İŞTEN ATILDI
Adana ve Osmaniye’de İlbey
Tekstil fabrikalarında çalışan 5 bin işçi işten çıkarıldı.
Adana’nın Ceyhan ve Kadirli
ilçeleriyle Osmaniye’deki fabrikalarında çalışan 5 bin işçi, 2 ay
önce 1 haftal ığ ı na ücretsiz izne
çıkarıldı.
Fabrika yönetimi tarafından “1
ha f ta fabr i k ay ı k apat ac a ğ ı z”
diyerek izne
çıkarılan işçiler, aradan
2 ay geçmesine rağmen işbaşı yapamadı.
İşçiler, işten çıkışları yapılmadığı için fabrikanın işçisi olarak
görünüyorlar ve İŞKUR’a işsizlik maaşı başvurusu yapamıyorlar. Tazminatlarını ve 2 aylık ücretlerini de alamayan işçiler, geçim sıkıntısı yaşıyorlar.
İlbey Tekstil işçileri, Ceyhan
fabrikası önünde bekleyişlerini
sürdürüyorlar. Kendi aralarından seçtikleri bir temsilci,
geçtiğimiz günlerde HDP milletvekili adaylarıyla birlikte
patronla bir görüşme gerçekleştirdi. Patron, hükümetin Gülen
cemaatiyle ters düşmesi üzerine
Bank Asya’ya el koyduğunu ve
bu yüzden işlerinin bozulduğunu söyledi ve 8 Mayısa kadar
süre istedi. Patron işçileri oyalamayı sürdürüyor.
2 aydır ücretlerini alamadıkları için borçlarını, kiralarını
ödeyemeyecek duruma gelen
işçiler, haklarını alana dek eylemlerine devam edeceklerini
ifade ediyorlar.
Mayıs 2015
SINIF NEDİR?
Sınıf kavramı sol literatürde kullanılan ve Marksist- Leninist
teorinin en önemli kavramlarından biridir. Marksizm’i temel
çıkış noktalarından biri, özel mülkiyete dayalı toplumlarda sınıfın ikiye bölünmüş olması ile tanımlanır. Bunlar ezen ve ezilen sınıf ve katmanlardır. Bu anlamda tüm toplumların tarihi,
sınıf mücadeleleri tarihi olarak adlandırılır.
Marx ve Engels’in eserlerinde sınıf konusundaki tespitleri
şöyledir:
“Tarihe materyalist bakış, üretimin ve onun yanında ürünlerin bölüşülmesinin toplumsal düzenin temeli olduğundan; tarihi olarak ortaya çıkan her toplumda ürünlerin paylaşımı ve
onunla birlikte sınıflara ya da zümrelere bölünme biçimindeki
sosyal kademelenmenin, neyin ve nasıl üretildiğine ve üretilenin nasıl paylaşıldığına bağlı olduğundan yola çıkar.” (Engels,
Anti-Dühring, 1886/78, Marx-Engels Eserler Cilt 20, sayfa 248,
Almanca)
Marx ise şöyle der:
“Milyonlarca hayat tarzlarını, çıkarlarını ve kültürlerini diğer sınıflardan ayıran ve diğer sınıflara düşmanca bir karşıtlık içine koyan ekonomik şartlarda yaşadığı sürece ve ölçüde
bir sınıf oluştururlar. Küçük toprak sahibi köylüler, aralarında
yalnızca yerel bir bağ bulunduğu, çıkarları arasındaki birlik,
bir topluluk, ulusal çapta bir bağ ve aralarında siyasi bir örgütlenme yaratmadığı sürece ve ölçüde bir sınıf oluşturmazlar.”
Hukuk Köşesi
Bu bölümde iş yasalarına göre açıklamalarda bulunmaktayız.
Burjuva devletlerde yasalar patronlar ve sermaye yararına yapılır.
İşçi sınıfı haklarını almak ve bu haklarını genişletmek için tüm yol
ve araçlarla mücadele yürütmelidir. Bunlardan birisi de hiç kuşkusuz Hukuk mücadelesidir. Bu nedenle mücadele yürüten işçi sınıfı
yasaları bilmek zorundadır.
Yıllık İzin hakkım ne kadar?
Çalışan her işçinin yıllık ücretli izin hakkı vardır. Bu izinlerin nasıl ve ne şekilde kullanılacağı yasalarla belirlenmiştir.
Yıllık ücretli izin hakkından yararlanabilmek için öncelikle o
işyerinde en az bir yıl (deneme süresi de dahil) çalışmış olma
şartı vardır.
- Bir yıldan beş yıla kadar (5 yıl dahil) çalışmış olanlara 14
gün,
- Beş yıldan fazla on beş yıldan az çalışanlara 20 gün,
- 15 (dahil) ve daha fazla çalışanlara 26 günden az olmayacak
şekilde yıllık izin verilmelidir.
Ancak 18 yaşından küçük işçilerle, 50 ve daha büyük yaştaki
işçilere en az 20 gün yıllık ücretli izin kullandırılmalıdır. Bu
izin sürelerinin hesaplanmasın resmi tatiller dikkate alınmaz.
Yani kullanılacak izin süreleri çalışma günleri baz alınarak
hesaplanır.
Yukarıda günlerini belirttiğimiz izin süreleri sadece işverenin
isteği doğrultusunda bölünemez. İzin süresinin bölünebilmesi
için işçi ve işverenin gerekmektedir. Bu anlaşmaya rağmen işçinin yıllık izni
10 günden aşağı
(a z) olma ma k
üzere en fazla
üçe bölünebilir.
Kullanılaca k
yıllık izin hesabında n y ı l
içinde kullanılan hastalık vb.
gibi diğer izinler
düşülemez. İşverenin yıl içinde izin kullanan işçinin yıllık izin
günlerini eksik vermesi yasaya aykırıdır.
Yıllık ücretli izin yasal bir zorunluluk olduğundan dolayı
paraya çevrilip işçiye para olarak izin karşılığı ödenemez. Her
işçi yıllık iznini kullanmak zorundadır. Ancak işçinin işten ayrılması veya çıkarılması durumunda kullanılmamış yıllık izin
hakkı varsa, bu izin hakkının karşılığı para olarak ödenmek
zorundadır.
İşveren en az bir yıl kıdemi olan her işçiye yıllık izin vermek
zorundadır. Yıllık izin hakkını kullandırıp kullandırmadığına
dair ispat etme yükümlülüğü de işverene aittir. Bu nedenle işverenler yıllık ücretli izinlerin sürelerini, kullanılma tarihlerini
vb. gösteren bir cetvel tutmak zorundadır. Bu ispat yükümlülüğünden dolayı yıllık ücretli izin hakkını kullanmayan işçinin izin kullandığına dair herhangi bir belgeyi imzalamaması
önemlidir. Ancak izin hakkı kullanıldığında buna dair belgeler
imzalanabilir.
Sorularınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz.
Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
Eğitim Köşesi
( Karl Marx, Louis Bonaparte’nin 18. Brumaire’i 1851/1852,
Marx-engels eserler Cilt 8, sayfa 198, Almanca)
Görüleceği gibi Marx ve Engels de sınıf kavramı kısaca
şöyledir:
a) Geniş insan toplulukları sınıfı oluştururlar, küçük topluluklara sınıf denmez.
b) Geniş bir insan topluluğunu sınıf yapan, o sınıfa mensup
kişilerin ekonomik konumudur. Bu ekonomik konum, sınıf
üyelerinin üst yapısal konumunu da belirler.
c) Sınıflar her toplumda neyin, nasıl üretildiğine ve paylaşıldığına göre belirlenir. Bu anlamda ortak özelliklere sahip
olanlar sınıfı oluştururlar.
Marx ve Engelsin teorisini esas alan ve geliştiren Lenin ise
sınıf tanımlamasını şöyle yapar:
“Tarihi olarak belirlenmiş bir üretim sistemi içindeki yerlerine, üretim araçları ile olan ilişkilerine (bu ilişkiler çoğunlukla yasalarda tespit ve formüle edilmiştir), emeğin toplumsal
örgütlenmesinde oynadıkları rollerde ve dolayısı ile toplumsal
zenginlikten aldıkları payın büyüklüğüne ve bu payı alırken
kullandıkları yollara göre birbirlerinden ayrılan büyük insan
guruplarına sınıf denir.” (Lenin Devlet ve Devrim, Eserler Cilt
29, sayfa 410, Almanca)
Bu anlamda sınıf ekonomik kategoriler içinde ele alınan,
üretimdeki yerleri, üretim araçları ile olan ilişkilerine göre ayrılan insan gruplarını ifade eden bir kavramdır.
Dünya görüşü, siyasi tavrı, milliyeti, dini ve benzeri ne
olursa olsun, üretim araçlarına sahip olmayan, geçinmek
için iş gücünü satmak zorunda kalan herkes işçi sınıfının bir
parçasıdır.
Bir işçi ister dinci olsun, ister faşist isterse de komünist olsun, o işçidir. İşçi sınıfının bir parçasıdır. Objektif konumu
gereği komünist bir işçi ile faşist bir işçi ya da dinci bir işçi
arasında bir fark yoktur. Çünkü onlar aynı sınıfın üyeleri olarak çıkarları bir ve aynıdır.
18.05.2015
13
NİSAN AYI İŞ CİNAYETLERİ
Bu sayımızda da İşçi Sağlığı
İş Güvenliği Meclisinin iş cinayetleri çetelesini yayınlamaya
devam ediyoruz. Kâr üzerine
kurulu sömürü düzeninde işçiler ölmeye devam ediyor.
İSİG Meclisinin verilerine
göre Nisan ayında en az 130
işçi çeşitli nedenlerle yaşamını
yitirdi. Böylelikle yılın ilk dört
ayında iş cinayetlerinde en az
482 işçi yaşamını yitirdi.
İş kollarına göre:
İnşaat, Yol işkolunda 40 işçi;
Tarım, Orman işkolunda 27
emekçi; Taşımacılık işkolunda
19 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim,
Sinema işkolunda 13 emekçi;
Belediye, Genel İşler işkolunda 8
işçi; Madencilik işkolunda 3 işçi;
Metal işkolunda 3 işçi; Sağlık,
Sosyal Hizmetler işkolunda 3
işçi; Gıda, Şeker işkolunda 2 işçi;
Petro-Kimya, Lastik işkolunda
2 işçi; Çimento, Toprak, Cam
işkolunda 2 işçi; Konaklama,
Eğ lence i şkolu nd a 2 i şç i;
Savunma, Güvenlik işkolunda
2 işçi; Çalıştığı işkolu belirlenemeyen/öğrenilemeyen 2 işçi;
Ağaç, Kağıt işkolunda 1 işçi;
Gemi, Tersane, Deniz, Liman
işkolunda 1 işçi can verdi.
Nisan ayında yaşamını yitiren 130 emekçinin 108’i işçi,
memur statüsünde çalışan ücretlilerden; 19’u çiftçilerden/küçük toprak sahiplerinden ve 3’ü
esnaflardan olmak üzere 22’si
kendi nam ve hesabına çalışanlardan oluşuyordu.
Nedenlerine göre:
Trafik, Servis kazası nedeniyle 34 işçi; Diğer nedenlerden dolayı (kalp krizi, intihar,
silahlı saldırı, kene ısırması, arı
sokması, beyin kanaması, akciğer rahatsızlığı) 33 işçi; Düşme
nedeniyle 27 işçi; Ezilme, göçük nedeniyle 23 işçi; Patlama,
yanma nedeniyle 4 işçi; Elektrik
çarpması nedeniyle 3 işçi; Nesne
çarpması, düşmesi nedeniyle 3
işçi; Zehirlenme, boğulma nedeniyle 2 işçi kesilme, kopma
nedeniyle 1 işçi can verdi.
Nisan ayında ölen işçilerin 9
tanesi kadın, 2 tanesi çocuk, 6
tanesi ise göçmen işçiydi.
İllere göre:
12 ölüm İstanbul’da; 9 ölüm
Konya’da; 7’şer ölüm Antalya
ve Bursa’da; 6 ölüm İzmir’de;
5 ölüm Adana’da; 4’er ölüm
Bilecik, Bolu ve Kocaeli’nde;
3’er ölüm Adıyaman, Aydın,
Ç or u m , D ü z c e , M a l at y a ,
Manisa ve Tekirdağ’da; 2’şer
ölüm Aksaray, Ankara, Bingöl,
Burdur, Çankırı, Edirne, Elazığ,
Gaziantep, Giresun, Hatay,
Kahramanmaraş, Kastamonu,
Mersin, Sakarya ve Trabzon’da;
1’er ölüm ise Afyon, Artvin,
Bartın, Batman, Çanakkale,
Denizli, Diyarbakır, Erzincan,
Gümüşhane, Isparta, Kayseri,
K ı r ı k k a le, Niğde, Ordu,
Samsun, Şanlıurfa, Şırnak,
Yalova, Yozgat, Zonguldak’da
yaşandı.
Nisan 2015
Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
BATMAN 1 MAYIS İZLENİMLERİ
14
1 Mayıs, Batman’da dokuz
ilden işçilerin, emekçilerin ve
Batman halkının katılımıyla
kutlandı.
Bir Mayıs’ta öne çıkan; kapitalizmin yarattığı işsizlik, düşük
ücret, yoksulluk, taşeron çalışma
ve Kürdistan’ın en önemli sorunu statüsüz kimliksiz olarak
yaşayan Kürtlere devletin başı
ve de devletin kendisinin “Kürt
sorunu yoktur, masa yoktur”
diye meydan okumasıydı. Tüm
konuşmacıların konuşmasında
ki kararlılık öfkede buna verilen
cevaptı. Konuşmalarda kapitalizme karşı alternatifin demokratik konfederalizm, demokratik sosyalizm olduğu vurgusu
yapıldı. Hatta bir konuşmacı:
halkın devrim yapacağını, bu
zulmün devam edemeyeceğini
belirtti. Gençliğin sloganlara,
marşlara katılımı, halayları,
coşkusu mükemmeldi. Ancak
alana girdikten sonra gerek işçi,
gerek memur sendikalarının
üyelerinin rehaveti bir seyirci
gibi etkinlikleri izlemesi düşündürücüydü. Kürdistan’da işçilerin, memur denilen emekçi kesimin yaşam koşulları evet çok
iyi değil, ama işsizlere, mevsimlik işçilere, güvencesiz, sigortasız çalışanlara göre çok daha
iyi konumdadır. Rehavette bu
durumun etkili olduğunu düşünüyoruz. Ancak işçi ve emekçi
kardeşlerimizin unutmaması
gereken şey, elde edilmiş ekonomik demokratik özlük hakların alınmasında Türkiye Kuzey
Kürdistan ve dünya proletaryasının mücadelesi vardır. Hem
bunlara, hem bir bütün olarak
Kürdistan yoksullarına, halkına
karşı bir görevi vardır proletaryanın. Görevi sömürüsüz bir
ülke yaratmaktır. Bu görev tarihsel materyalizmin yüklediği
bir görevdir. Tarih Kürdistan
işçilerini, emekçilerini bu görev
karşısında takındığı duruma
göre yargılayacaktır. Bu günkü
haliyle Kürdistan proletaryası,
Kürt demokratik hakları, Kürt
burjuva demokratik hakları
için kendi statüsünü koruyarak
mücadele etmektedir. Bu yeterli
değildir Proletaryanın sömürü-
süz bir Kürdistan için mücadelede ipleri eline alma görevi acil
olandır. Konuşmacıların dik
duruşlarına rağmen, kullandıkları demokratik modernite,
demokratik sosyalizm kavramları burjuva sömürgeci Türk
devleti açısından fazla problem
oluşturmamaktadır. Çünkü kapitalist sistemi yıkmadan, sistemdeki her düzeltme hareketi
aynı zamanda burjuvazinin
kendini yenilemesi için de bir
fırsattır. Lenin ve Marks’ın dahice ortaya koydukları devrim
ve ardından gelecek proletarya
diktatörlüğüne karşı burjuvaziyle uzlaşmadır. Demokratik
sosyalizm diye bir kavram
Marksist Leninist lügat ta yoktur, ama burjuvazinin iktidarını
yıkma, yerine proletarya diktatörlüğü kurma sosyalizmin temelidir. Niyet halkların sömü-
rüsüz bir dünyada demokratik
modernite de yaşaması olsa da,
bu iyi niyetten öteye gidemeyen burjuva demokrasisinin
sınırlarını genişletmeye yarayan kavramlardır. Sendikacı
arkadaşların bu kavramları sosyalizmmiş gibi dillendirmesi
yanlıştır. Tüm konuşmacıların
benzer aynı kavramları kullanması Kürdistan halkının sosyalizm kavrayışını geciktirecek
bulanıklaştıracaktır.
Diğer önemli bir husus istediğinde bir ilde yüz bin, milyon
kişiyi alanlara döken demokratik cumhuriyet anlayışı savunucusu arkadaşların dokuz ilin
toplamı olarak Batman’da en
fazla on bin insanı bir Mayıs’ta
alana toplaması düşündürücüdür. Bu her ilden ortalama bin
insan demektir. Ulusal hareket
sadece Amed Newroz’unda iki
milyon insanı bir araya getirebiliyorsa, 1 Mayıs’a gerekli önemi
vermiyorsa, işçilerin, emekçilerin bunun üzerine düşünmesi
gerekir.
Bu 1 Mayıs’ta Kürdistan’da
öne çıkan en önemli nokta
budur.
Bıji yek Gulan!
Bıji sosyalist Kürdistan!
03.05.2015
YDİ Çağrı okuru
1 MAYIS MI? TAKSİM Mİ?
1 Mayıs 1886'da Amerika İşçi
Sendikaları Konfederasyonu
önderliğinde işçiler günde 14-15
saat çalışmaya karşı üretimden
gelen gücünü kullanarak iş bıraktılar. Amerika'nın Chicago
kentinde yapılan gösterilere
siyah ve beyaz işçiler birlikte
yürür. O yıllar Luizvil'deki
parklar siyahlara kapalıdır. 4
Mayıs'ta kanlı Haymarket olayı
yaşanır. Sermaye ve hükümetler
işçilerin gösterilerini üzerlerine
ateş açarak, baskılarla kırmaya
çalışır. Fakat işçilerin birbirlerinden aldıkları direnç başka
şehirlere, ülkelere, fabrikalara
taşar. İkinci Enternasyonal'de
Fransız bir işçi temsilcisinin
önerisiyle 1 Mayıs gününün
tüm dünyada "Birlik, mücadele ve dayanışma" günü olarak
kutlanmasına karar verilir. Bu
tarihçeye bakarsak 1 Mayıs'ın
en ön planda önemi "Birlik,
dayanışma, mücadelenin” göz
önüne alınmasıdır.
Bu anlamda 1 Mayıs'ın en çok
ta birlik, mücadele, dayanışma
olgusunun ortaya çıkaracak bir
şekilde hayat bulmasını sağlamak devrimcilerin, komünistlerin asıl önem vermesi gerektiğini düşünüyorum.
1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanmasını istemek anlaşılır, ama
bunu bir fetiş haline getirmek,
bir dalaşa heba etmek anlaşılır
değil. Özellikle bugün işçi sınıfının bilinç seviyesinin çok
düşük oluğunu bildikten sonra
böyle bir maceraya yönelmeyi
çok hesapsız buluyorum.
Egemen ler y ı l la rd ır 1
Mayıs'ın kutlanmasından,1
Mayıs’ta işçilerin taleplerinden,
1 Mayıs'ın kitlesel kutlanmasından, 1 Mayıs coşkusundan
rahatsız olmuşlardır. 1976'da ki
1 Mayıs'ın görkeminden, kitlesinden korkmuşlardır. 1977'de
katliam gerçekleştirdiler ve
daha sonraki yıllarda sistematik olarak işçilerin, emekçilerin
bilincine korku imparatorluğu
kurarak sönükleştirmeye çalışmışlardır. Bu gün devrimcilerin, komünistlerin bu olguya
karşı olması ve buna mani
olması gerekir. Egemenlerin,
hü kü met i n Ta k si m konusunda ısrarını anlaya biliyorum
PROVAKASYON. Fakat kendilerine devrimciyiz, komünistiz
diyenlerin ısrarını anlamakta
güçlük çekiyorum. Aynı zamanda Taksim konusunda ısrar; bilerek ya da bilmeyerek,
isteyerek ya da istemeyerek anti
AKP dalgasının sularına da
girmiş olunuyor.
Bugün işçi sınıfının bilinç ve
örgütlenme seviyesini oluşturmaktan çok kendi kendilerine
misyon biçen öncü savaş, halk
savaşı, gibi taktiği ortaya koyan, kitleler adına hareket eden
anlayışlar ve AKP giderse veya
küçülürse güzel günler göreceğiz çocukların peşinde.
1 Mayıs'ı Taksim de kutlamanın en önde talebi 1977'de
hayatlarını kaybeden işçi kardeşlerimizin anısına sahip çıkmak ve anmak. Bu güzel amaç
için daha kitlesel, birlik, mücadele, dayanışma ağının oluşturulduğu bir 1 Mayıs olamaz
mı? Biz hayatlarını kaybeden
işçi kardeşlerimizi en güzel şekilde anmaz mıyız? Hayatlarını
kaybeden işçi kardeşlerimize
en büyük armağan bu olmaz
mı? Birazda biz ne istiyoruzdan ziyade işçiler, emekçiler
ne istiyora bakmak gerekir. Bu
anlayıştakiler Taksim olmazsa
yereller olabi lir deni liyor.
Bununda coşkudan uzak ne kadar sönük geçeceği aşikar.
Yine de umudumuz büyük insanlıkta, enseyi karatmayalım!
21.05.2015
Yeni İşçi Dünyası okuru işçi
DÜNYADAN İŞÇİ HABERLERİ
Almanya’da aylardır hak taleplerine karşılık bulamayan
makinistler, yeniden greve gidiyor. GDL sendikası, grevin
ne zamana kadar süreceğini
açıklamadı.
Alman Makinistler Sendikası
(GDL), toplu görüşmelerin
tek elden yürütülmesinde ısrar eden demiryolu şirketi
Deutsche Bahn’a tepkisini grev
kararı alarak gösterdi.
Çalışanların haklarını vermemekte direnen Deutsche
Bahn GDL’nin grev kararına
tepki göstererek, sendikanın
milyonlarca çalışanı mağdur
edeceğini , ‘milyonlara eziyet
ettiğini’ belirterek, greve sert
tepki gösterdi.
17 bini aşkın makinisti temsil
eden GDL sendikası, 200 binin
üzerindeki Deutsche Bahn çalışanını tem-sil eden EVG sendikası ile de rekabet halindeydi.
GDL, makinistler dışında temsil ettiği diğer meslek gruplarından çalışanlar için de toplu
görüşmelere katılma ve müzakere edilmesini istiyor.
FİLİPİNLER’DE TERLİK FABRİKASINDA
YANGIN: 72 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ
F i l i p i n l e r ’i n b a ş k e nt i
Manila’nın banliyö bölgesindeki bir terlik fabrikasında çıkan yangın sonucu 72 işçi ha-
yatını kaybetti.
Fabr i k a n ı n bu lu nduğ u
Va l e n z u e l a b a n l i y ö s ü nün Belediye Başkanı Rex
GDL, geçtiğimiz yıl 1 Eylül’de
başlattığı uyarı grevlerini bugüne kadar 8 kez organize etti.
Sendika son olarak 4-10 Mayıs
arasında grev düzenlemiş ve
yolcu seferlerinde 127 saat boyunca işbaşı yap-mamıştı. Son
grev, Deutsche Bahn tarihinin
en uzun grevi olmuştu.
Gatchalian, yaptığı açıklamada, fabrika yetkililerinin
yangın sırasında binada kaç kişinin bulunduğuna dair tam bir
rakam veremediklerini çünkü
işçilerin giriş çıkışlarının tutulduğu kayıt defterinin de yandığını söylemişti.
Işçi cinayetleri kapitalizmin „fıtratında“ olan bir şey.
Sermaye daha fazla kar uğruna
hiç bir önlem almadan işçileri
köle gibi bütün dünyada çalıştırmaya devam ediyor. İşçilerin
çalıştığı bu fabrikanın bütün
camlarının demir parmaklıklarla çevrili olduğu, içeridekilerin bu yüzden kaçamadıkları
belir-tiliyor. Bir görgü tanığı,
“Fabrikadan bir kedi bile kaça-
maz” ifadesini kullandı.
Yangının ardından birçok
kişi protesto gösterisi düzenledi. Yangına binanın ana girişindeki kaynak makinesinden
sıçrayan kıvılcımların yol açtığı
tahmin ediliyor. Eylemciler terlikler ile sokağa çıkarak iş cinayetini protesto ediyor
Sermayenin iktidarı var olduğu sürece bu cinayetler devam edecektir. Bu cinayetlere,
baskı ve sömürüye son vermek
için işçi sınıfı ve emekçiler
kendi iktidarı için sermayenin iktidarını yerle bir ederek
kendi iktidarları olan demokratik halk iktidarı ve sosyalizmi
kurmalıdırlar.
Kaynak: sendika org, ANF
Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
ALMANYA’DA YENİDEN DEMİRYOLU GREVİ
15
MÜCADELEYİ ELLERİNE ALAN METAL
İŞÇİLERİNİ SELAMLIYORUZ!
YAŞASIN METAL İŞÇİLERİNİN
HAKLI MÜCADELESİ!

Benzer belgeler