3 Kasım 1996: Susurluk kazasında derin devlet açığa

Transkript

3 Kasım 1996: Susurluk kazasında derin devlet açığa
3 Kasım 1996: Susurluk kazasında derin devlet açığa çıktı | Marksist.org
Atilla Dirim tarafından yazıldı.
Cumartesi, 03 Kasım 2012 08:02
Balıkesir'in Susurluk ilçesinde yaşanan bir trafik kazasında, faşist katil Abdullah Çatlı,
DYP Şanlıurfa milletvekili korucubaşı Sedat Edip Bucak ve İstanbul eski Emniyet Müdür
Yardımcısı Hüseyin Kocadağ'ın aynı arabada oldukları anlaşılınca, devletin "derin"
ilişkileri ortalığa saçılmaya başladı. Bu kirli ilişkilerin açığa çıkartılması için "Sürekli
Aydınlık İçin 1 Dakika Karanlık" eylemleri yapılmaya başlandı.
Balıkesir'in Susurluk ilçesinde, 3 Kasım 1996'da, Mercedes marka otomobilin bir kamyona
arkadan çarptı. Çarpma sonucunda otomobilde bulunan 4 kişiden 3'ü ölürken, 1'i ağır yaralı
olarak hastaneye kaldırıldı. Ölen kişilerin İstanbul eski Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin
Kocadağ, üzerinden ''Mehmet Özbay'' adına düzenlenmiş kimlik çıkan faşist katil Abdullah
Çatlı ve sevgilisi Gonca Us; yaralanan kişinin de DYP Şanlıurfa milletvekili korucubaşı Sedat
Edip Bucak olduğu anlaşılınca, devletin "derin" ilişkileri teker teker ortalığa dökülmeye başladı.
Medyanın kazadan sonra olayı ''Siyasetçi-polis-mafya'' üçgeni içinde tutması nedeniyle
yayınlanan haberleri ihbar kabul eden İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, 11 Kasım
1996'da, ''Cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak'' suçundan soruşturma başlattı.
Soruşturma derinleştikçe devletin tam bir kirli ilişkiler ağı içinde olduğu görüldü. Kazadan
hemen sonra olay yerindeki çantanın ortadan kaldırılmasını sağlayan Veli Küçük, Gazi
katliamını gerçekleştiren özel timci polis memurları Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy ve Oğuz
Yorulmaz, mafya liderleri Ömer Lütfü Topal, Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir, Mehmet Ağar gibi
isimler soruşturmaya dahil oldu. Kontrgerilla açığa çıktı.
Bir süre sonra Başbakanlık Teftiş Kurulu ve TBMM Susurluk Araştırma Kurulu tarafından
konuyla ilgili raporlar hazırlandı, ancak özellikle ilk hazırlanan raporda yanlış bilgilerle Susurluk
olayının üzeri örtülmeye çalışıldı. Bu noktada Susurluk'ta açığa çıkan kontrgerilla, işçi
hareketinin ve toplumsal muhalefetin öfkesine neden oldu.
1 Şubat 1997'de sol önderliğinde kitlesel protesto eylemleri başlatıldı. "Sürekli Aydınlık İçin 1
Dakika Karanlık" adı verilen eylemlerde, Susurluk kazasıyla ortaya çıkan derin ve kirli ilişkilerin
her yönüyle aydınlatılması için her gece saat 21:00'de halk evindeki ışıkları açıp kapamaya
başladı. 15 Şubat'ta eyleme Türkiye genelinde tahminen 30 milyon kişi katıldı.
1/2
3 Kasım 1996: Susurluk kazasında derin devlet açığa çıktı | Marksist.org
Atilla Dirim tarafından yazıldı.
Cumartesi, 03 Kasım 2012 08:02
Ancak merkez sağın tümünün, MHP ve BBP'nin, ordu, polis örgütü ve MİT'in karanlık ilişkilerin
tümüne bulaştığı ortamda yükselen toplumsal muhalefet başka bir noktaya kanalize edildi. '1
Dakika Karanlık' eylemlerine katılan askeri lojmanların ardından, dönemin hükümeti Refahyol
hedef gösterildi. RP, hakkında yıllardır devletin arşivlerinde bekletilen dosyalar birer birer
basına sızdırıldı.
Böylece bir taşla iki kuş vuruldu. Hem toplumsal hareketin öfkesi düzen içine çekildi, hem de
Türkiye'nin en büyük partisi haline gelen RP iktidardan indirildi. 28 Şubat'ta ordu tarafından
yayınlanan muhtıra Türkiye'deki siyasal rejimin önündeki öncelikli tehdit olarak 'irticai hareketi'
gösteriyordu. Darbecilerin Sincan'dan geçen tankları egemen sınıfın istikrar arayışını
simgeliyordu. Refahyol'un darbe ile devrilmesini RP'nin kapatılması, 8 yıllık kesintisiz eğitimle
İmam Hatiplerin orta kısımlarının kapatılması, Erbakan ve önde gelen RP'lilere siyasetin
yasaklanması ve türban yasağı izledi.
28 Şubat süreci, bugün Ergenekon adıyla açığa çıkan güçlerin, Kemalist rejimi korumak için
Kemalist olmayan güçlere karşı saldırısıydı. Bu saldırının sonuçları sadece RP ile sınırlı
kalmadı. İşçi hareketi geriletildi. Emek örgütleriyle işveren örgütleri, TSK'nın "laiklik
hassasiyeti"ni paylaşan ortak bildirilere imza attılar. Bir dizi ekonomik-toplumsal kazanım geri
alındı. Halkın alım gücü üçte bir oranında düşerken, OYAK süreçten Türkiye'nin en büyük 3.
holdingi olarak çıktı. Devlet güçlendi. Savaş şiddetlendi. Laik-şeriatçı saflaşması topluma
dayatıldı.
Ancak saldırının amacı hedefine ulaşamadı. Her ne kadar RP kapatıldıysa da, yerine FP
kuruldu. Başörtüsü yasağına karşı direniş tüm ülkeye yayıldı. Kitlelerin değişim isteği,
post-modern darbeye karşı tutum alabilen bir solun olmadığı bir ortamda, kendilerine beklenen
değişimi vaat eden AKP'yi iktidara taşıdı.
2/2

Benzer belgeler

Kurtlar Vadisi Fenomeni

Kurtlar Vadisi Fenomeni bilinen Tarık Ümit’in 3 Mart 1995 günü, esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolması... 03 Kasım 1996 günü, DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak, İstanbul Kemalettin Eröge Polis Okulu Müdürü Hü...

Detaylı