Unutmayı Unutmak Sizin Elinizde
Transkript
Unutmayı Unutmak Sizin Elinizde
Unutmayı Unutmak Sizin Elinizde Bir insan beyninin bilgi alma ve saklama kapasitesini biliyor musunuz? Yapılan araştırmalar, beyinin bilgi alma ve saklamada sınırsız bir kapasiteye sahip olduğunu göstermektedir. Öğrenilen bilgilerin istenildiği zaman hatırlanması biraz da, insanın kendi elindedir. Beynimiz her salise, her saat, her gün ve üç yüzaltmış beş gün kesintisiz olarak durmaksızın çalışmaktadır. Yani bu demektir ki; beynimiz her salise ve bir ömür boyu bilgi bombardımanı altındadır. Bilgi beyine beş duyu vasıtasıyla ulaşır. Beş duyu vasıtasıyla beyine gönderilen bilgiler, mutlaka beynimize yani hafızamıza kaydedilir. Bu açıklamadan sonra gelecek soruyu tahmin edebiliyorum. Madem ki beş duyu vasıtasıyla alınan bilgiler kesinlikle beynimize kaydediliyor, peki biz her zaman veya ihtiyaç hissettiğimiz anlarda neden hatırlayamıyoruz? Çözümlenmesi gereken temel husus ve sorun da burada yatmaktadır. Öncelikle bilginin beyine gelme serüvenini kısaca açıklamakta yarar vardır. Öğrenme sürecinin ilk adımı bilgiyi toplamaktır. İlk adım kendi içerisinde beş temel basamaktan oluşur. Kısaca bilgiler beynimize 5 kanaldan gelmektedir. Bunlar. 1. Göz (Görme) görerek ve okuyarak bilgiyi alır. 2. Kulak (Duyma), dinleyerek bilgiyi alır. 3. Ten (Dokunma), dokunarak ve hissederek bilgiyi alır. 4. Burun (Koklama), koklayarak bilgiyi alır. 5. Dil (Tatma) tadarak ve hissederek bilgiyi alır. Bu beş duyu vasıtasıyla alınan bilgiler beyindeki hareketlilik içerisinde önce tanıma, tanımlanma ve ayrıştırma işlemine tabi tutulur. Bilginin türüne göre somut, soyut, sayısal, sözel, mantıksal, lineer estetik vb. ayrıştırma ve tasnif işlemi uygulanır. Gelen bilgi dikkatimizi çekmiyorsa, işe yaramayacağına inandığımız, anlık olarak kullandığımız ve bir daha kullanmayacağımız bir bilgi ise, yirmi saniye ila yirmi dakika arasında kalan bir sürede zihnimizden silinir diyebiliriz. Bu süreler içerisinde kullandığımız hafıza “çok kısa” ve “kısa süreli hafıza” olarak ikiye ayrılır. Ortalama olarak, ilk yirmi saniye içinde unutulan bilgiler “çok kısa süreli hafıza” da kalmaktadır. Örneğin; yeni öğrendiğimiz veya bizden çevirmemiz istenen bir telefon numarasını arama esnasında meşgul çalarsa ve bir defa daha aynı numarayı aramamız gerekirse unuttuğumuzu fark ederiz. Yirmi dakika içinde unutulan bilgiler “kısa süreli hafıza” da kalmaktadır. Bu süreleri aşan bilgiler “uzun süreli hafıza” ya kaydedilir. Ama sorun burada bitmez. Bazı araştırmacılar buna ilaveten “orta süreli hafıza” yı da ilave etmektedirler. Örneğin; bir hafta veya bir ay içinde yapacağımız her hangi bir program, etkinlik, iş, ziyaret, kutlama veya sınavı, vakti gelene kadar unutmayız, ama o saatten veya günden sonra da bir daha hatırlamayız. Buna bir daha ihtiyaç da duymayız. Bu ise orta süreli hafıza olarak sınıflandırılmaktadır. Asıl önemli olan bilginin; uzun süreli hafızaya kaydedilerek; istenildiği zaman, istenildiği yerde, istenildiği şekilde hatırlanarak işimize yararlı hale getirilmesidir. Bilgileri kısa süreli hafızadan uzun süreli hafızaya geçirmek, unutmayı azaltmak, öğrenilen bilgileri aktif olarak hatırlamak için temel şart: Düzenli tekrar yapmaktır. Bilgiler düzenli olarak tekrar edildiğinde, daha aktif hatırlama sağlanır. Düzenli tekrarlar yapılmadığında ise karşılaşacağımız durum unutma olacaktır. Tekrarı yapılmayan bilgiler zamanla üst üste birikerek beynimiz bilgi kırıntılarının yığını altında kalır. Bu da kalıcı öğrenmenin önünde büyük bir engel oluşturur. Tekrarlar günlük, haftalık, aylık ve altı aylık olmak üzere dört gruba ayrılır. Yapılan araştırmalar öğrenilen bilgilerin % 80’ inin ilk yirmi dört saatte unutulduğunu ortaya koymaktadır. Unutmayı önlemenin temel şartı, öğrenilen bilgilerin ilk yirmi dört saat içinde tekrarlanmasıdır diyebiliriz. Yapılacak ve uygulanacak bir tekrar programıyla unutmanın önüne geçilebilir. Tekrar etmeyi aksattığımız veya geciktirdiğimizde, öğrenilmiş olan bilgileri tekrar öğrenmek için ilaveten ve boş yere çaba sarf etmek zorunda kalırız. “Öğrenilen bir bilgi, her hangi bir kaynaktan yardım alınmadan hafızadan tekrar edilebiliyor ve neyin ne kadar öğrenildiği cevaplanıyorsa o bilgi öğrenilmiş demektir.” Unutmanın unutulması, bilgilerin etkin olarak öğrenilmesi ve bu bilgilerin istenildiği anda kullanılır hale getirilmesinin en etkin yolu, beş duyu kanalıyla alınan bilgileri anlamlı hale getirmek, diğer bir ifadeyle yaşayarak öğrenmek gerekmektedir. Bilgiyi mümkün olduğunca fazla kanaldan almak, görsel hale getirmek de hatırlama açısından oldukça önemlidir. İhtiyacımız olan bilgileri daha etkin ve aktif olarak nasıl öğrenebilir ve hatırlayabiliriz? Bu soruların cevabı olabilecek bazı yöntemleri başlıklar halinde vermeye çalışalım: a) Beynimiz, değişik kanallardan gelen bilgilerin arasından ilgi alanına girenleri daha aktif olarak algılar. Bunun için ilgi alanlarımızı çoğaltmak, daha çok alanla iştigal etmek beynin algı kapasitesini artırır. İlgi alanlarınızı daima geniş tutun. Geliştirmek için zaman ayırın. İlgi alanlarının çoğalması, söylenenlerin aksine insanın belli bir alana yoğunlaşmasını engellemez, tam tersi kişinin asıl ilgi alanına giren konularda daha geniş bir düşünme yelpazesine sahip olmasını sağlar. b) Beyin farklı bilgilerle karşılaştığında, ihtiyaç duyduğu bilgilere, daha önceden bildiği alanlara ve merak ettiği konulara daha kolay yönelir. öncelikle ihtiyaçlarını karşılar. Bilmediği ve ilgi duymadığı alanlara fazla yönelmez. Bu nedenle beyinin bilgiye daha çok ihtiyaç duyması için: Çok okumalı ve bilgimizi artırmalıyız. c) Öğrenmek için ihtiyaç hissetmeliyiz. Öğrenmek istediğiniz konu hakkında mümkün olduğunca çok soru oluşturun. Sorular bilgi almak için beyne ihtiyaç hissettirmektedir. Beyin yapısı itibarı ile ihtiyaç hissettiği alanlara daha kolay yönelmektedir. Çalışacağınız bir ders, araştıracağınız bir konu, okuyacağınız bir kitap veya merak ettiğiniz alanlarla ilgili olarak mümkün olduğunca çok soru oluşturun. Ne kadar çok soru oluşturabilirsek alacağımız bilgi de o oranda artacaktır. d) Okurken, bir konuşmayı dinlerken, bir şeyi düşünürken veya izlerken, konuları başka birilerine anlatacakmış gibi okumalı, dinlemeli, düşünmeli veya izlemeliyiz. Öğrenilen bilgileri başka birine anlatacakmış düşüncesiyle almak zihni uyanık tutar ve aktif öğrenme daha rahat sağlanır. e) Yeni öğrenilen bilgiler fazla zaman kaybetmeksizin başka birilerine anlatılmalıdır. Zira anlatılan bilgiler uzun süreli hafızada daha kalıcı bir yer eder ve kolay kolay unutulmaz. f) Yeni öğrendiğiniz bilgileri eski bilgilerinizle kıyaslayın. Beyin; bilgiyi kendi mantık örgüsü ile kıyaslayarak kaydettiğinden, öğrenme daha da kolaylaşır. Kitap okurken ve ders çalışırken yeni öğrendiğiniz bilgileri eski bilgilerle kıyaslayarak ilerleyin. Kıyaslama, öğrenmeyi etkin hale getirmektedir. g) Öğrendiğimiz bir bilgiyi eski bilgilerle kıyaslama veya mukayese etme imkanımız yoksa, o bilgiyi çağrıştıracak başka bilgilerle ve sembollerle hafızamıza kaydetmeliyiz. Buna çağrışım ve benzeşim yöntemiyle bilgiyi alma da diyebiliriz. h) Okurken veya çalışırken öğrendiğiniz konunun içindeymiş gibi, bilgi basamaklarını yaşayın. Buna bir tür yaşayarak öğrenme de diyebiliriz. Bir metni yaşayarak okumak veya öğrenmek duyuları aktif hale getirdiği için, öğrenileni unutmak imkansız hale gelir. ı) Öğrenilen bilgileri görsel, işitsel, ve dokunsal olarak somut hale getirin. Somutlaştırılan bilgiler daha aktif olarak öğrenilir. i) Kitap okumadan önce, kitabı genel olarak gözden geçirin. Hızlı Okuma Eğitiminde uzun bir şekilde ve uygulamalarla anlatılan, Göz Atma Tekniği olarak geçen yöntemle, kitabın konusu, başlıkları, iletilmek istenen temel düşünceler genel hatlarıyla tanınacağından okumadaki verim daha da artacaktır. k) Okurken, dinlerken ve çalışırken, not tutmayı alışkanlık haline getirin. Tutulan notlar bilgilerin tekrarlanması safhasında oldukça yararlı olmaktadır. Kısa ve anahtar kelimelerle tutulan notlar, tekrarları, öğrenmeyi ve hatırlamayı kolaylaştırmaktadır. l) Şunu hiçbir zaman unutmamalı ve ihmal etmemeliyiz: daha önce de belirtildiği gibi Öğrenmenin ve hatırlamanın temel koşulu tekrardır. Tekrar da kendi içinde dört bölüme ayrılır. Bunlar; günlük, haftalık, aylık ve altı aylık tekrarlardır. Öğrendiğiniz konuları tekrar etmeyi alışkanlık haline getirin. m) Çok Hızlı Okuma Teknikleri’ ni öğrenerek okuma hızınızı artırın. Yapılan tüm araştırmalar hızlı okunan bir yazının daha kolay anlaşıldığını göstermektedir. Bunun için iyi bir hoca nezaretinde verilen hızlı okuma seminerine katılın. n) Ayrıca dikkat, konsantrasyon, yoğunlaşma ve motivasyon eksikliği varsa yukarıdaki önerilerin hiçbiri oluşamaz. Bu tür eksikliklerinizi gidermek için profesyonel birinden yardım alın. o) Bilginin öğrenilmiş olup olmadığını, yani uzun süreli hafızaya yerleşip yerleşmediğini öğrenmenin yolu, sorulan sorulara verilen yanıtlarla ölçülebilir. Tanımlar, örnekler, iletilmek istenen mesajlar, anafikri nedir türünden sorularla beraber; neyi, ne kadar öğrendim sorularına, konuya göre; kim, kimden , kime veya ne, nerede, ne zaman, nasıl, niçin türünden sorulara net yanıtlar verebiliyorsa konu öğrenilmiştir. Daha da artırarak detaylarını artırabileceğimiz bu önerileri uygulamanız, öğrenmeyi ve hatırlamayı daha aktif hale getirecektir. Önerilerin bir kısmının uygulanması ilk etapta zor gelebilir. Ama küçük gayretlerle rahatlıkla uygulanabildiğini göreceksiniz. Amaç; bilgiyi almak ve hayatımızın her alanında kullanmaksa, kendimiz için en geçerli yöntemleri bularak uygulamamız gerekmektedir.