azinin tamami icin tiklayiniz -pdf
Transkript
azinin tamami icin tiklayiniz -pdf
ALTIN ÜLKESİ KOLHETİ: EFSANE VE GERÇEKLER A mind is a fire to be kindled, not avessel to be filled. Plutarch Prof. Dr. Otar LORDKİPANİDZE Almanca’dan çeviren Dr. Mustafa KİBAROĞLU Eski çağlarda büyük üne sahip olan ülkenin (Kolheti’nin ) ününü Jason’un Argonot seferi efsanesı ve ondan önceki Phrixos’un seferide göstermektedir. (Strabon) Büyük yunan coğrafyacısı Amasyalı Strabon (M.Ö.64/63- MS 23/24) ünlü selefi Demetrios Skeptikos’u eleştirdiği yazısında Kolheti hakkında şunları yazmaktadır: "...İason'unda tıpkı Odysseus ve Menelaos gibi daha uzak yerlere yolculuğunun doğru olduğunu düşünüyorum. Geçmişten günümüze kalan ve bugünde elimizde olan bazi eski eserlerde bunu göstermektedir. Bunun dışında Homeros'un sözleri olan; ’’...Aite’nin Kolheti'nin hükümdarı olduğu kabul edilmektedir. Aite ismine bu ülkende yaşayan halkta sıkça rastlanmaktadır" (Strabon. I, 2,30). Kolhiler kimdi, ülkesi nereydi? Tarih sahnesine ilk kez ne zaman ve nasıl çıkmışlardı? Ülkeleri eski Yunanlılarda Homeros’tan beri bilinen ve yunan savaşçılarının "Argo"gemisi ile "Altın Post" u almak için çıktıkları seferi anlatan ünlü efsane ile neden ve ne zaman bir bağlantı kurulmuştu? Bu soruların cevabı, Kolhler’in ve Gürcülerin tarihleri ve onların konuştukları dilleri üyesi olduğu Güney Kafkas Dilailesi ile yakından ilişkilidir. Dilbilimciler Kolhicenin (Zani dili) bugünkü Mengrel-Lazca (Çani) veya Batı Gürcistan'da ve Türkiye'nin Doğu Karadeniz bölgesinde hala konuşulmakta olan Lazca ile aynı dil olduğunu kabul edilmektedirler. Megrel-Lazlar bazı halklar tarafından "Zani" olarak adlandırılıyorlardı. Örneğin bugün bile Svanlar Mengrellere "Zani" demektedirler. Zani dili, bugün Batı Gürcistan'da ve Türkiye'nin Doğu Karadeniz sahillerinde konuşulan 1 Mengrel-Lazca (Çanice) olarak adlandırılıyor1. Dilbilimciler Küçük Kafkasya'nın merkezi ve yüksek kesimlerinde M.Ö.4000-3000 yıllarında, Gürcüce, Swanca ve MengreloLazcanın köken dili olan bir dilin konuşulduğunu kabul etmektedirler. İlksel Güney Kafkasçada ayrılma Svancanın ortaya çıkması ile başladı. Svanlar daha sonra, o döneme kadar Abhaz-Adige boylarının yaşadığı batı Gürcistan'a yerleşmeye başladılar2. Batı Gürcistan'ın kıyı kesimlerinde, Rioni ve Inguri havzasında, Svancların varlığı birçok yeradları analizlerinden ve arkeolojik çalışmalarla belgelenmiştir3. Batı Gürcistan’daki Ispaani ve Anaklias Dicha Gudsuba'nın (Şekil. 1, Nr.1) en eski arkeolojik kültür tabakasında bulunan çok dikkat çekici, özgün forma sahip çömlekler bazı bilim insanları tarafından Svanlara ait olduğunu ve Svanların bu bölgeye göçü ile ilişkili olduğunu kabul edilmektedir4. Bu halkların (Güney Kafkaslılar) etnik gelişimlerindeki diğer bir aşama ise, M.Ö. 2000 yılının başlarında, bu tarihe kadar ortak bir dil olan Kartvel-Kolhice’nin (Gürcüce-Lazca) parçalanması ve Kolhi’lerin etnik bir gurup olarak ayrılmasıdır5. Şekil.1. Harita Kolheti medeniyetine ait arkeolojik bulguların yerlerini gösteriyor. 1 Batum; 2 Zihisdsiri; 3 Kobuleti; 4 Namçeduri; 5 İspaani; 6 Ureki; 7 Simagre; 8 Poti (Phasis); 9 Mtisdsiri; 10 Dapnari; 11 Araklia; 12 Sakançia; 13 Sulori; 14 Vani; 15 Varziche; 16 Çhaladidi; 17 Kulevi; 18 Ergeta; 19 Tagiloni; 20 Piçori; 21 Oçamçire (Gienos); 22 Dablagomi; 23 Zebelda; 24 Krasni Majak; 25 Çuburhinci; 26 Paluri; 27 Sohum (Dioskuria, Sebastopolis); 28 Pizunda (Pitiunt); 29 Eşera; 30 Lia; 31 Merheuli; 32 Kulanurhva; 33 Muhurça; 34 Nigvsiani; 35 Nosiri; 36 Nokalakevi (Arkeopolis); 37 Bundsa; 38 Çorozku; 39 Nohvamu (Kvaloni); 40 Guadihu; 41 Kutaisi; 42 Gebi; 43 Brili; 44 Şoşeti; 45 Saçere; 46 Sairhe; 47 Dsevri; 48 Parzhanakanevi; 49 Şorapani (Sarapanis); 50 Kldeeti; 51 Sargveşi; 52 İçvisi. 1 Çikobava 1936; Kipşidze 1914; Kizirija 1967; Marr 1910. Bkz. S. Janasia 1950, III, 117-118; O. Jap'rije 1976, 297; T. Gamkrelije ve Ivanov 1984, II, 881. 3 Detayli bilgi için bkz. Mik'elaje 1974, 9-20; Melikisvili 1971a, 241ff. 4 Detaylı bilgi için bkz. Mik'elaje 1974, 72. 5 Glotto-kronolojik metoda göre Kolhi dilinin ortak karto-kolhi dilinden M.Ö. 1.bin yilinbaslangicinda (veya yaklasik olarak M.Ö. 8-7. yy da) ayrıldığı kabul edilebilir (bkz. Klimov 1964, 1973, 1978, 1979; Melikisvili 1965, 70; S. Jijiguri 1973, 37-38). Son arkeolojik ve linguistik materyallere dayanan araştırmalara göre ise ortak Karto-Kolhi dilin bölünme tarihi ve bunu mutaakiben kolhi dilinin ortaya çıkış zamanı daha erken dönemlere çekilmektedir- yani M.Ö. 2000 bin in ilk yarısına (Mek'alaje 1974, 72. 194; T. Gamkrelije ve Ivanov 1984, II,909 Anm. 3; O. Lort'k'ipanije 1986b, 48-57 kaynakça ekli). 2 2 Kolhlerin yerleşim alanı Çoruh nehrinin güneyi, Güneydoğu, Doğu Karadeniz ve bu bölgeleri sınırlayan dağlık kesimler, Kolhi havzası, Batı ve Güneybatı Gürcistan'da tarihi Mecheti (Mec'het) bölgelerini kapsamakta idi6. Kolhlerin bu bölgelerdeki gelişim süreçlerini ortaya çıkarmak zordur. Kolhiler süreğen, konsolide olmuş bir topluluk olarak mı, yoksa birbirinden ayrı bağımsız topluluklar halinde mi yaşıyorlardı? Ortak Karto-Kolhi topluluğunun parçalanması ile oluşan Kolheti halkının birbirinden bağımsız, biri güneydoğu Karadeniz ve onu çevreleyen dağlık bölgelerde, diğeri ise bugünkü Batı Gürcistan bölgesini kapsayan bölgelerde iki büyük grup olarak yaşadıkları kabul edilebilir. Yazarın burada belirttiği parçalanma, M.Ö. 8. yy da Kimmer saldırısı ile ikiye bölünen Kolhi boylarıdır, Kuzeyde Megreller, güneyde bugünkü Lazlar. Bununla beraber ama Güneydeki kesim, yani Çoruh ile Trabzon arasındaki bölge daha sonraki dönemlerde de örneğin Xenophon ve Strabon tarafından Kolheti olarak adlandırılmıştır. Ama Argonotikler Koltheti den bahsederken bugünkü Batı Gürcistan/Mengrelistanı kastediyorlardı. Bunun yanında bazı modern araştırmacılar Kolheti’nin aslında Çoruh ve Trabzon arasında kalan bölge olduğunu belirtmektedirler (Apakidze ve Kavtaradze, kişisel görüşme, Ç.N.) Mengrelce ve Lazca arasındaki diyalekt farklılığı bu görüşü desteklemektedir. Dilbilimciler bu iki diyalekt arasındaki farklılıkların ancak birbirinden bağımsız, yüzyıllar süren bir gelişim süreci ile açıklanabileceğini ileri sürmektedirler7. Bu durum Urartu, daha sonra eski yunan ve ermeni kaynaklarına da yansımıştır. Urartu kaynaklarında, Karadeniz kıyılarında ve çevresindeki dağlık kesimlerde yaşayanlardan Chalibler/Chakdler/Çanlar olarak bahsedilmektedir8. Buna karşın Batı Gürcistan’da yaşayanlar için Svanca konuşan Kolhler olarak geçmektedir9. Kolhiler Batı Gürcistan’a yerleşmesi ile birlikte özgün ve yeni bir uygarlık yaratmaya başladılar. Bu "Kolheti Uygarlığı"dır. KISA TARİHÇE Erken Tunç Çağında (M.Ö. 3000-2200) Kura-Araks medeniyeti bugünkü Bati Gürcistan'in, ağırlıklı olarak doğu kesimi olmak üzere, sadece bir kısmını içeriyordu. Bu Şekil. 2. Bir Dolmen rekonstruksiyonu dönemde, M.Ö. 4.-3. bin yıllarında, Bati 6 Bkz. Mik'elaje 1974, 26ff. Detayli bilgi için bkz. A. Çik'obava 1936; Kipsije 1914; Kizirija 1967; N. Marr 1910. 8 Detay için bkz. Melik'isvili 1959, 70-72; Mik'elaje 1974, 115-118. 9 Melik'isvili 1959, 62ff.; Lomouri 1971. 7 3 Gürcistan’ın kıyı kesiminde özgün kültürel ürünleri ile kendini Kura-Araks kültüründen ayıran parlak bir kültür gelişiyordu10. Bu kültürün özgün eserlerinden biride Dolmen mezarlarıdır (Şekil.2). Duvarları dikdörtgen, yekpare taşlardan oluşan ve tavanı yine yekpare bir taşla örtülen dolmenlerin ön cephesinde dairesel bir delik bulunmaktadır. Bu özgün kültürel yapı, bugünkü Abhazya'nın Karadeniz kıyısının kuzeyinde, ağırlıklı olarak kıyı şeridinde bulunmaktadır. Dolmenlerin tarihi, Kolheti Krallığı'nın kuzey kesimlerindeki yayılımı ve kökeni konusu tartışmalıdır. Bazı araştırmacılar bunların kökensel olarak deniz yolu ile Suriye ve Filistin'den geldiklerini, bazıları ise Asya’yı bunların kökensel kaynağı olarak görmektedir. Fakat son zamanlarda dolmenlerde bulunan ölü ile birlikte gömülen eşyaların (Resim.1.) M.Ö. 3. bin yıla ait Batı Transkafkasya'daki buluntularla benzerlik göstermesi, Dolmenlerin sadece bir mezar işlevi gördüğü görüşünün ağırlık kazanmasına neden olmuştur11. Batı Gürcistan'ın M.Ö. 4.-3. bin yılına ait tarihi ile ilgili birçok soru arkeolojik buluntuların eksikliği nedeniyle henüz yanıtlanamamıştır12. Buna karşın, müteakip dönemlere ait, özellikle M.Ö. 1. bin yılın ortaları, mevcut arkeolojik buluntular, hem sayıca çok fazla hem de çok çeşitlilik göstermektedir. Bu buluntular, Kolheti medeniyetinin Geç Tunç döneminde yüksek bir düzeye eriştiğini belgelemektedir. KOLHETİ MEDENİYETİ Kolheti medeniyetinin merkezi gelişim yeri Batı Gürcistan ile Büyük ve Küçük Kafkasya arasındaki bölgedir (Şekil.3.) Küçük Kafkasya'nın güneyinde Mechetide, Lichi üçgeninin doğusunda-Şida (iç) Kartlı'da Kolheti medeniyetine ait sınırlı sayıda arkeolojik buluntular ortaya çıkarılmıştır. Türkiye'nin sahil kesimlerinde de arkeolojik buluntular mevcuttur, Örneğin Ordu'da13. Kolheti medeniyetinin M.Ö. 2000’lerde14 uzanan eserlere rastlanmasına rağmen kültürün başlangıç tarihi olarak M.Ö. 16.-15. yüzyıllar kabul edilmektedir. Bu döneme ait eserlerde kültürün klasik formunun en belirgin biçimde görülmektedir15 ve gelişim tarihi M.Ö. 15-11 ve M.Ö. 11-7. olmak üzere iki ana döneme ayrılmaktadır16. Kolhi kültürünün başlıca materyal kültür elementleri kütük ağaç mimarisi, çanakçömlekler, tarım aletleri ve çeşitli savaş aletleridir (Resim.2., 1-5). Bunların içinde bronz baltalar, kazma, oklar ve diğer çeşitli gereçler karakteristik olan buluntulardır. Kolhi kültürüne ait bugüne kadar tespit edilmiş en eski metal eserlerin bulunduğu yerleşim yeri 10 O. Jap'arije 1976, 169-192; Bžania 1966a. Detay için bkz. O. Jap'arije 1976, 179-192. 12 Bkz. O. Jap'arije 1976, 169-192; Bžania 1966a. 13 Mik'elaje 1974, 31ff.; Gebejisvili 1971, 255; O. Japarije 1982a, 72. 14 Mik'elaje 1974, 64. 15 Melik'isvili 1965, 77-78; K'orije 1965, 154-155; Mik'elaje 1974, 60; A. Remisvili 1974a, 45ff. 16 K'orije 1965, 59; bkz. A. Ramisvili 1974a, 86ff. 11 4 Supsa nehri deltasında yer alan Ureki yerleşim yerindedir (Şekil. 1. Nr. 6). Höyükten çeşitli metal aletler çıkarılmıştır (Şekil.4.). Bunlar; 23 balta, 8 kürek biçimli kazma, yassı üçgen küreklerdir17. Şekil. 3. Kolhi seramik ve hazine bulgularını gösteren harita. Bu 23 baltadan 8 tanesi delikli eğik formda baltalardır ve kökensel olarak Erken Bronz Çağda bulunanlar ile aynıdır. Fakat mezar hazinelerde bulunan baltaların büyük çoğunluğu yeni tip baltalardan oluşmaktadır ve büyük ihtimalle Orta Tunç Çağın son döneminde ortaya çıkmıştır. Bazı araştırmacılar bunların bugün bilinen Zaldi tipi gürcü baltaları ile aynı tipe ait olduğunu savunmaktadır. Üçüncü tip baltalar (Şekil. 4.), M.Ö. 2. bin yılın ortalarından beri tipik forma sahip olan Kolhi baltalarıdır. Ureki’deki mezar hazinesi araştırmacılar tarafından M.Ö. 2. bin yılın ilk yarısı, tam olarak 18.-17. yüzyılın ilk yarısına tarihlenmektedir18. Orta Tunç Çağının son dönemini yansıtan bu hazine Batı Gürcistan’ın yeni bir döneminin başlangıcını gösteren çeşitli aletler bulunmuştur. Bunlar örneğin, çapa ve bu döneme kadar bilinmeyen üçüncü tip baltalardır. Bunlardan Ureki’deki mezar hazinede iki 17 18 K'orije 1965, 10. K'orije 1965, 99-100; Mik'elaje 1975, 36-38; A. Ramisvili 1974a, 93-95. 5 adet bulunmuştur (Şekil. 4). Bunlar biçimsel olarak diğerlerinden farklıklılar göstermektedir. Bu balta tipine Ureki dışındaki yerlerde de bulunmuştur19. Bunlar yaygın olarak bulunan Kolhi Kültürünün karakteristik eserleri olan Kolhi baltalarının prototipleri olarak kabul edilmektedir20. Kolhi baltaları ana formunu 14. yüzyılda almış ve zamanla çeşitli biçimleri ortaya çıkmıştır (Şekil. 7. 4-14)21. Özellikle baltalar Kolhi medeni-yetinin karakteristik eserleridir. Arkeolojik başlıca üç farklı form bulun-maktadır. Kolhi baltaları temel formunu M.Ö. 14. yüzyıllarda kazanmıştır. Üreki’deki kazılardan sonra yürütülen diğer kazılarda da Kolhi baltalarının diğer özgün birçok çeşidi ortaya çıkarılmıştır. Baltaların baş tarafları çeşitli formlara sahip ve gövdesi asimetrik olarak tasarlanmıştır Bu çok ince desenlerle bezenmiş ilginç el sanatları 1000 yıllık bir zaman süresinde çeşitliliği ve alışılmışın dışında ilginç formunu korumuştur. Sekil. 4. Kolhi bronz baltaları, M.Ö. 15.-13. yy. Ureki yerleşim yerinde bulunmuştur.-ölçeksiz. Şekil. 5. Çeşitli figürlerle süslenmiş Kolhi Baltaları. M.Ö. 8.-7.yy.-ölçeksiz 19 Detay için bkz. K'orije 1965,57,10-110; A. Ramisvili 1974a, 45ff. Bu özgün tip bronz baltalar ilk kez kuzey Osetya’nın Koban yerleşim yerinde bulundu ve bu yüzden '' Koban baltası'' adı verilmişti. Fakat daha sonra bu tip baltaların, özellikle çeşitlilikleri ile, bol miktarda Bati Gürcistan’da bulunması Baltaların bilim dünyasında ''Kolhi baltaları'' olarak tanımlanmasına neden olmuştur (detaylı bilgi için bkz. O. Jap'arisje 1963). 21 Kolhi baltalarının detaylı typolojisi için bkz. O. Jap'arije 1963; K'orije 1965, 53ff.; A. Ramisvili 1974a, 5558. 20 6 Çeşitli süsleme ve motiflerle bezenmiş en iyi örnekleri M.Ö. 9.-7. yüzyıllara ait olanlarıdır22 (Şekil. 5; 6; 7. 1-3; Resim. 2. ve 3, 3). Bu dönem aynı zamanda demir işlemeciliğindeki gelişmeyi de yansıtmaktadır. Aynı dönemde ekonomide demirden yapılmış aletlerin önemi de gittikçe artmıştır. Kolhi baltaları zamanla savaş aleti özelliğini kaybedip sadece dini ayinlerde kullanılan kült objesi özelliğini almaya başlamıştır. Çünkü Orta Tunç Çağında ayinsel fonksiyonu olan benzer baltalar bulunmaktadır23. M.Ö.9-7.yy a ait baltaların çoğu işlemelidir (Şekil. 5.) ve çeşitli geometrik şekiller, kırık, dalgalı çizgiler, yan, düz çentikler, balık kılçığı resimleri, eşkenar şekilli ağ motifleri, dairesel, spiral, haç, gamalı haç, gamalı haç benzeri motifler ile süslenmiştir. Benzer şekiller ok ve diğer gereçlerde de bulunmaktadır (Şekil. 7, 1-3). Bazı motifler güneş , ay ve yıldız gibi astrolojik sembollere benzemektedir. Çeşitli hayvan resimleri kullanılan motifler içinde en karakteristik olanlarıdır. En yaygın kullanılan hayvan resmleri stilistik bir profille çizilmiş köpek resimleridir. Tam bir sanat eseri niteliğindeki bu motifler, oklara, masif yüzüklere, çengelli iğnelere ve bazı küçük gereçlere işlenmiştir. Köpek motiflerinin dışında geyik, at, yılan ve balık sevilen motiflerdendi24. Kolhi sanatının bir diğer özelliği de motif yüzeyinin başarılı bir şekilde kullanılmasıdır. Baltalarda kullanılan sanatsal stil ve bunların bazılarındaki motifler kuzey Kafkasya’daki Koban kültürüne ait eserlerde görülen motiflerle benzerlikler göstermektedir. Bu yüzden bazı bilim adamları Kolhi kültüründe kullanılan motfilerin kökeninin Koban kültürü olduğu şeklinde yorumlamaktadır. Fakat son yıllarda çoğu bilim insanı Koban kültürüne ait karakteristik bronz baltaların Kolhi baltalarının sadece bir çeşidi olduğunu kabul etmektedir. Üzerinde oyma tekniği kullanılarak yapılmış figürleri bulunduğu en eski bronz eserler Kolhi medeniyetinin içinde kalan bölgelerde bulunmuştur (Hort ve Ude’de). Buluntulardaki hayvan ve çeşitli geometrik motifler Kolhi kültürüne tamamen yabancı motiflerdir. Fakat bazı balta ve ok uçlarında bulunanlar motifler Kolhi kültürünün karakteristik elementlerini yansıtmaktadır. Kolhi kültürüne ait eserler (baltalar, kama, ok uçları, kemer, masif yüzükler, çengelli iğne) ve iğnelerin şekli ve işlevi kültürün özgün özelliklerini yansıtan çeşitli hayvan ve birbiri ile akraba motiflerdir (Şekil.6.). 22 P'anc'ava 1972, 51-61. O. Lort'k'ip'anije 1979a, 40. 24 P'anc'ava 1971, 1972, 1975; P'anc'ava ve digerleri 1978. 23 7 Şekil .6. Hort ve Ude’den bronzden yapılmış çeşitli alet ve gereçler. – ölçeksiz. Sekil.7. 1-3. Urekideki kazılarda bulunan bronzdan süngü örnekleri, 4-14. Çeşitli Kolhi bronz baltalara ait varyasyonlar. 4-5 prototipler, M.Ö.15.yy; 6-7 I. tip; M.Ö.14.-11. yy; 8-9 II tip M.Ö. 14.-11.yy; 10-11 III tip, M.Ö. 11.-8. yy; 12-14 IV tip, M.Ö. 11.-7. yy. -ölçeksiz 8 Kolhi Baltalarında plastik işleme tekniği de kullanılmıştır. Bazen işlemenin tacını oluşturan, ayakları karına doğru çekilmiş bir hayvan motifi (Leopar ?) kullanılmıştır (Şekil.5., 3a) Bunun yanında at, boğa ve köpek resimleri de mevcuttur25. Abhazya’nın Gudauta yakınındaki Kulunurchwa yerleşim yerinde, M.Ö. 8.-7. yüzyıllara ait kazılarda çıkarılan bir baltanın üzerindeki plastik stille işlenmiş ağzı açık ve kulakları dik şekilde resmedilmiş bir köpek figürü bu süslemeler güzel bir örnek teşkil edecek niteliktedir (Şekil.5., 4 ). Bu resimler bize köpek gravürlerini anımsatmaktadır26. Kolhi baltalarının en mükemmel örneklerinden biri de Sulori’de (Şekil. 1. Nr. 10) bulunan, başı miğferli (Frigyalılardaki gibi), elinde hükümdar asası ve sırtında okları olan bir Kolhi atlısıdır (Resim.3., 3 ). Bu figürler "Atlı ve Büyükanne (Did Nana)’’ şeklinde yorumlanmaktadır27. Kolhi sanatında gravürlerin yanında metalden (bronz ve demir) oluşan renkli inkrustrasyonlar ve pastellerde mevcuttur. Bu teknikle yapılan işlemeler, baltalardaki işlemelerde kullanılan çizim stilinden çok az farklılık gösteren geyik ve köpek figürleri ile bezenmiştir. Ude yerleşim yerindeki bir mezar-hazinede bulunan ve üzerinde geometrik şekiller ve hayvan figürleri olan kemer tokası bu stilin en dikkate değer örneklerindendir. Bu kemer tokası M.Ö. 11.-12 yüzyıllara aittir. Ancak bazı araştırmacılar bunun M.Ö. 13. yüzyılın son dönemi ile 12. yüzyılın ilk yarısına ait olabileceğini düşünmektedir28. Burada ilginç olan, sadece inkrustrasyonun (oyma tekniği) kullanılması değil bunun demirde de uygulanmasıdır. Metalürjik araştırmalar ulaşılan yüksek seviyeyi ve hızlı tempoyu desteklemektedir. Bu durum yüksek değerdeki alaşım tekniğinde, tarım aletleri, silah ve mücevher yapımında görülmektedir. Geç Tunç Çağın ilk döneminde ağırlıklı olarak antimon alaşımları ve giderek artan bir oranda kalay alaşımı yaygın olarak kullanılıyordu. Metal işlemeciliğinde taştan döküm kalıpları (kumtaşından), lehim gibi karmaşık teknikler, çekme, kakma ve diğer metal işleme teknikleri de kullanılıyordu29. Tunç Çağındaki metalürji merkezleri Çoruh havzası, Abhazya bölgesi ve Raça-Leçhumi idi. Bunun yanında yerel metalürji merkezleri de mevcuttu30. Rioni nehrinin yukarı kesimlerinde ve onun yan kollarında yapılan araştırmalar, bu bölgdeki en eski metal üretim yerleri olduğunu göstermektedir (Şekil. 1, Nr. 42, 43). 13001200 m. yükseklikte bulunan bakır yataklarında yapılan çalışmalarda ocaklarda farklı büyüklüklerde; bazıları 15-20 m uzunluğunda, 13-15 m genişliğinde ve yaklaşık olarak 1,5 m kalınlığında kömür yığınları ve taş çekiçler bulundu. Bu çekiçler kor haline kadar ısıtılan cevherlerın suyla daldırılıp ısı şoku ile çatlayan madenlerin parçalamada ve ufaltmada 25 K'orije 1968, 76-77. Traps 1962, 29-30; 1969-1970, 116. 27 Detay için bkz. O. Lort'k'ipanije 1986b, 83-84. 28 R. Abramisvili 1961, 348-349. 29 Tavaje ve Sakvarelije 1959, 54-62. 30 Jessen ve Kovalevski 1935; gobejisvili ve Jap'arije 1959, 142ff.; K'orije 1965, 121-152. 26 9 kullanılıyordu. Cevher ahşap tekneler içinde taşınmakta ve granit taşından yapılmış tekneler içinde öğütülmekteydi. Kömür artıkları ve maden yatağının yakınında bulunan büyük miktardaki cüruf, mors, demirden ince öğütme aletleri ve diğer çeşitli taş aletlerin hepsi karmaşık bir maden işletmeciliğini yapıldığını gözler önüne sermektedir31. Kuşkusuz, hammaddenin elde edilmesi, yarım fabrikasyon şeklinde işlenmesi ve altın, gümüş külçeler daha çok Büyük ve Küçük Kafkasya bölgelerinde öne çıkmaklar birlikte. Kolhi düzlüğündeki (Batı Gürcistan) en eski yerleşim yerlerinde; örneğin Anaklia'da çapa kalıpları, Nosiri'de bulunan çeşitli kalıplar ve potalar32 metal işletmeciliğinin özel atölyelerde de yapıldığını göstermektedir. Pitschori'de çok sayıda çeşitli eşyaların üretiminde kullanılan aletler bulunmuştur (baltalar, çapalar vb.). Kolheti yerleşim yerlerinden erken döneme ait (M.Ö. 2. bin yılın ikinci yarısı) birçok çanak-çömlek çıkarılmıştır: Namçeduri (Şekil.1., Nr. 4), Nohvamu'deki alt kültür katmanında (Şekil. 1., Nr. 39), Çhaladidi "Zurga" (Şekil. 1, Nr. 16), Norisi yakınındaki yerleşim alanları (Şekil.1.) ve diğer yerler örnek olarak gösterilebilir. Kolhi seramikleri (Şekil.8, 17-32)33 genellikle siyah renklidir. Seramikler çanak, tas, testi gibi çeşitli formlara sahiptir. Yüzeyleri çapraz ve yuvarlak çentik, balık kılçığı figürleri, yay ve dalgalı figürler, resimler, desenler, fistolar (çiçek bezekleri), yuvarlak rölyefler gibi çeşitli motiflerle süslenmiştir. Boynuz şekilli tutaçları olan seramikler Kolhi seramiklerinin karakteristik özelliklerindendir. Çanak-çömleklerin ortaya çıkışı ve yayılması yaklaşık olarak metalürjik gelişme ile ayni döneme denk gelmektedir. Kolhi kültürü Batı Gürcistan'ın büyük ve küçük Kafkasya ile sınırlanmış olan düzlüğünde (Kolheti havzası) ortaya çıktı. Bu bölgeler metal hammaddesi açısından zengindir ve bölgenin ihtiyacını karşılamaktaydı34. Kolhi bronz baltalarına ait en eski tipleri bütün Doğu Karadeniz sahillerinde yaygındır. Yaklaşık aynı dönemde metal üretimin ilk basamağına denk düşen I. ve II. tip baltalar, çapalar, kazmalar hem höyüklerde hem de tek olarak bulunmuştur. 31 Detay için bkz. Gobejisvili 1952b; Gobejisvili ve digerleri 1982. Mik'elaje 1982; gogaje 1982, 75ff.; O. Lort'k'ip'anije 1986b, 55. Daha genç dönem metal üretim arıikları (M.Ö. 1000 yilin ilk yarısı) diğer bölgelerde, öreneğin Çhaladidi ( Fig. 48, Nr. 16; MikElaje 1978, 37), Dablagomi de (Fig. 48, Nr. 22; T'olordava 1977a, 79), Sohum-Gora ( Fig. 48, Nr. 27; A. Kalandaje 1953, 60 65), Içvisi de (Fig. 48, Nr. 52) ve diger yerlerde (O. Lort'k'ip'anije 1986b, 135 Anm. 79). 33 Mk'elaje ve Xaxut'aisvili 1985; Kuftin 1949-1950, I, 151-157; Mik'elaje 1978, 24ff.; Gogaje 1982, 47 70.94). Kolhi seramiğinin M.Ö. 2000 ve 1000 in ilk yarısındaki gelişiminin ana etaplari hakkında detaylı bilgiler için bkz. Mik'elaje 1974, 49-56; Gogaje 1982, 1984. 34 Bilimsel çalismalarda Kolheti medeniyetinin ortaya çıkış merkezi olarak Karadenizin güney doğu kesimindeki yüksek yerler kabul edilmektedir. Kısmen Çoruh nehri havzasi: Jessen ve Kovalevski 1935, 128; Kuftin 1949-1950,I,233; Melik'isvili 1965; 1971e,389; Mik'elaje 1974,41. Fakat ben, genel olarak bakırca zengin olan Çoruh havzasının, Kolheti medeniyetinin çıkıs yeri olarak kabul edilmesini gerektirecek bir neden(veri) görmüyorum. Bir taraftan metal elde edilen yerleri diğer taraftan bunların ekonomik amaç için islendiği yerleri birbirinden doğru bir sekilde ayırmak gerekir. Burada belirleyici olan, düzlük kesimlerdesahillerde- ve Rioni deltasında (yani Kolhi havzasında) erken dönem Kolhi medeniyetinin karakteristik özelliklerinin gösteren metal tarım aletlerinin (Balta, çapa, segmentler) sayıca kesın olarak daha fazla bulunmuş olmasıdır. Kolhi medeniyetinin ortaya çıkışı Kolhi havzasının islahı ve düzlük kesimlerdeki tarımcılığın bir sonucu olduğu görülebilir. Detay için bkz. O. Lortk'ip'anije 1986b,54ff. 32 10 Şekil. 8. 1-16 Kolhi bronz tarım aletleri. 1-4 Geniş kenarlı baltalar (‘Zaldi’). 5-7 Segmentler. 8-16 Çapalar. 17-32 Kolhi çanak-çömlekler, M.Ö. 2. binyılın ikinci yarısı, bulunduğu yer Nosiri. –ölçeksiz. Kolhi kültürü uzun ve karmaşık bir süreç sonunda ortaya çıkmıştır. Büyük ihtimalle M.Ö. 2. binyılının ikinci çeyreği başlangıçtır. Kolhi kültürünün ortaya çıkışı Karto-Kolhi etnik grubunun parçalanıp ayrılması ve büyük bir Megrelo-Laz ( Kolhi) halk grubunun Kolhi havzasına yerleşmesi ile bağlantılıdır. Bu etnik grup yeni teknik ve sanatsal yapıtlar ortaya çıkarıp yaygınlaştırdılar. Kolhi kültürünün karakterize eden unsurların nereden, hangi tarihsel dönemde, nasıl ve hangi yollarla geldikleri konusunda kesin bir yoruma gitmek oldukça zor. Fakat yeni gelenlerin ve bölgede yerleşik olanların (bunların arasında Svanlarda vardı) teknik gelişimleri ile kendilerinin yüksek uygarlık seviyesine ulaşmış eski yakındoğu uygarlıklarla kültürel ilişki sonucu kazandıkları yüksek teknik seviyesi ve yeni savaş, tarım aleti formlarını birleştirdikleri kabul edilebilir35. 35 O. Lord'k'ip'anije 1986b, 57. B.A. Kuftin Suriye-Hitit mühürü olarak adlandirilan bir mühürde yer alan rahibin elindeki baltanın kolhi baltasi ile benzer olduğunu kabul etmektedir (Kuftin 1949-1950,I,143). Kolhi 11 Bazı yerleşim yerlerindeki araştırmalar Kolhilerin tarımsal alandaki faaliyetleri ve ulaştıkları seviye hakkında bilgiler vermektedir. Bunlar özellikle höyüklerde bulunan aletler (çapalar, kazmalar, baltalar, segmentler ), bunların yanısıra fosillesmış değirmenler, ekmek pişirmede kullanılan yassı taşlar, ocaklar, orak bilemede kullanılan çakma taşları ve diğer gereçlerdir. Yerel buğday türlerinden -dika ve miha-, darı, üzüm çekirdekleri ve fosillesmiş üzüm asmaları yapılan kazılarda bulunan tarım ürünlerindendir. Buluntular tahıl ve meyve ziraati hakkında bilgiler vermektedir. Büyük testiler (küpler) sadece sıvı maddeler için değil, aynı zamanda tarımsal ve hayvansal ürünlerin depolanması ve saklanmasında da kullanılıyordu. Sığır (az sayida)36, evcil domuz, keçi ve koyun kemikleri Kolhi havzasındaki hayvancılığı göstermektedir. Kazılarda evcil hayvanlara ait çok sayıda heykellerde bulunmuştur37. Tarımcılık ağırlıklı olarak düzlüklerde gelişim göstermiştir. Su miktari açısında zengin olan Rionu nehri bu gelişimde büyük rol oynamıştır. Rioni nehri 347 km uzunluğunda ve bunun 150 km’si Kolhi düzlüğünden geçmektedir. Nehrin su miktarı bu bölgede yan derelerin eklenmesi ile üç katına çikmaktadır. Rioni nehir tarım için önemi bilinen bitkiler için en önemli madde olan Azot ve Fosfor yönünden cok zengindir. Azot ve Fosfor içeriği Nil nehrinden bile yüksektir. Yapılan özel araştırmalar Rioni çamurunun buğday kültürüne olan önemli katkısı ve uzun zaman sürecindeki etkisini ortaya konymuştur38. Fakat Kolheti’de sub-tropik iklim ve buna bağlı olarak bitki ve ağaçlardaki hızlı büyüme o dönemlerde tarım alanlarını genişletmeyi, bitkilerdeki bu hızlı büyümeden dolayı büyük işgücü gerektirmekteydi ve bu da tarımın gelişmesini engellediği düşünülmektedir. Zeminin bataklik olmasi ve yeralti su seviyesinin yüksek olmasi gibi diğer özel durumlarında göz önünde bulundurulmasi gerekiyordu. Buna rağmen verimli Rioni çamuru verimli kullanılmaktaydı. Bataklıklar tarlalara dönüştürülüyordu. Bataklık kesimler Rioni’den sunni olarak açılan kanallarla sulanarak bataklıklığın üstüne verimli çamurundan bir tabakanın oluşması sağlanıyor daha sonra özel olarak açılmış kanallar ve çukurlarla tarla sudan arındırılıyordu. Bu kanal sistemi aynı zamanda Rioni nehri taştığı zaman ekili alanların su basmasını önleme işlevinide görüyordu. Rioni’den uzak yerlerdeki bataklıklarında verimli hale getirilmesi gerekiyordu. Bunun için (etnigrafik tasvirlere dayanarak bir açıklama yapmak gerekirse); tarım alanlarının çevresine su kanalları açılıyor, derin kuyular kazılıyor ve kısmende setler yapılıyordu39. Arkeolojik çalışmalar tepe veya buna yakın yerleşim alanlarının su kanalları ile bağlantılı olduğunu ve tarım alanlarını sınırlamakta olduğunu göstermiştir. Büyük baltalarının proto tipleri Ön Asyada yaygındır; İrak ve İran, Anadolu vs., veya aynı şekilde benzerlerine Hitit dünyasındada bulunan yassi kolhi baltalari (O. Jap'arije 1982a. I. 63; bkz. Mik'elaje 1974, 43). 36 Psoydo-Aristotales in ilettiklerininde tastik ettiği (Hayavanların Tarihi Hakkında II,21), '' Kolhetide küçük fakat bol süt veren inekler vardır'' 37 Detay için bky. Gogaje 1982, 72-75; O. Lort'k'ip'anije 1986b, 60. 38 Gegesije 1961, 102-103. 39 Gegesije 1961, 1010-102. 12 yerleşim alanlarındaki tarımsal alanlar orantılı olarak büyüktü ve karmaşık kanal sistemine sahipti40. M.Ö. 2. binyılın ortalarında Kolheti havzası nerdeyse tamamen kullanılır hale getirilmiş ve göreceli olarak yoğun bir yerleşim yeri haline gelmişti. Kuskusuz bölgenin kullanılabilir hale dönüştürülmesi büyük ölçekli çalısmayı gerektiren uzun ve karmaşık bir süreçti. Bataklık alanlarının tarıma elverişli hale dönüştürülmesi, geniş ormanlık alanların kesimini ve buraların bitkilerden arındırılması, su kanallarının, setlerinin yapılması, bataklık bölgelerındeki suyun atılması, verimli çamurun tarlalara girişini sağlayacak ve atık suyun dışarı çıkışını sağlayacak kanalların yapılması gerektiriyordu. Burada şu soru sorulabilir. Hangi şartlar altında böylesine büyük bir iş gücü gerektiren çalışmaları gerçekleştirmek mümkün olmuştur? Cevap şu olabilir; böyle bir çalışma bu işe uygun tarım aletleri ve kollektif bir iş organizasyonunu ile mümkün olabilirdi. Daha önce M.Ö. 15-12.yy ait tarım aletlerinin alışılmışın ötesinde bir çeşitlilik gösterdiğini belirtmiştik (Balta ve Zaldi ormanların kesilmesinde, çengel ve çeşitli aletler toprağın işlenmesinde ). Bazı araştırmacılar ilkel metal sabanın ve çeşitli aletlerin varlığınıda kabul etmektedir41. Düzlük kesimlerdeki yerleşim yerlerinde tarım aletlerinin üretimi için gerekli olan metalin sağlanması için, maden yataklarına sahip ve bunu işleyen topluluklar ile tarımla uğraşan düzlük kesimdeki topluluklar arasında düzenli bir ticari ve sosyal ilişkinin var olması gerekir. Bu tür karşılıklı bir ilişki, düzlük kesimlerde ve dağlık kesimlerde yasayan, etnik olarak farklı kökenden toplulukların bir araya gelip ekonomik ve siyasi bir birliğin, bir toplululuğun oluşmasında temel röl oynamıştır42. Bu, kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan, organizasyon olmadan gerçekleşen bir gelişmeydi. İlk etapta Kolhi düzlüğünde, daha sonraki dönemlerde Kolheti’nin tarımsal açıdan en gelişmiş yeri olan Rioni havsazı ve yan nehirlerindeki geniş toprak sahiplerinin ortaya çıkması ile birlikte, sosyo-politik gurupların ortaya çıkmasına ön ayak oldu. Tarım alanındaki yoğun çalışma ve ürünlerin çeşitliliği, üretim birikimi, düzlüklerde yaşayanlar ile yüksek kesimlerde yaşayanlar arasında gelişen düzenli ticari alışveriş, zaman içinde siyasi bir grubu ortaya çıkardı. Ormanlık alanların ve bataklıkların tarım alanlarına dönüştürülmesi, Rioni nehri ve onun yan derelerin sulama için kullanımı kuskusuz halk guruplarının ortak çalısmasını gerektiriyordu. Bunların dışında egemen topluluğa (ana halk gurubu) üye olmayan küçük bağımsız guruplar, yabancı kökenli ırgat (sereef) ler ve belkide tutuklularda bu ortak çalışmaya katılıyorlardı. Bu yoğun tarımsal gelişim karmaşık politik bir konsolodasyon (kurumsallaşma) sürecinin önemli çekici gücü idi. Tarımsal alanlardaki ortak çalışma gerekliliği sosyal alanda da temel değişimleri beraberinde getiriyordu. 40 O. Lort'k'ip'anije 1986b,61. O. Lort'k'ip'anije 1986b, 58ff. Kaynakça eki ile; bkz. L. Jijiguri 1985a. 42 Çanak-çömleklerden elde edilen bilgilere göre Kolhi halkı(megrelce-Lazca konuşanlar) bu zamanda başlıca Rioni havzasında, Güney Doğu Karadeniz bölgesi ve Gürcistanın güney batı bölgesinde(Mes'heti) yaşıyordu. Bati Gürcistanın kuzey batı bölgesinde Svanlar ve eski Abhaz-Adige boyları yaşamaktaydı (Melik'isvili 1965, 79). 41 13 Değişimin etkileri yerleşim yerlerindeki yapısal değişmlerle kendini gösteriyordu. Rioni nehrinin çevresinde guruplar halinde yaşayan, tepelere kurulmuş birçok yerleşim yeri mevcuttu. Bu yerleşim yerlerinden, çevresi kanallarla çevrili olanların konumu (politik olarak. Ç.N.) diğerlerine nazaran daha öne çıkıyordu43. Bu tip bir yeleşim yeri olan ve en iyi araştırılmış yerlerden biri olan Namçeduri (Kobuleti-Piçvinari; Şekil, 1, Nr, 3) M.Ö. 2. bin yıllarından M.Ö. 2.yy(?) la kadar sürekli oturulan bir yerdi ve benzer tip yerleşim sistemi içinde merkezi bir konumu vardı44. Namçeduri M.Ö. 7.-6. yy. larda geniş alana yayılmış bir şehire, ’’Akropolis’’e, dönüşmüştü45. Bu durum bir raslantı değildi. Namçeduri’nin diğer yerleşim yerlerinden topoğrafik özelliği ve coğrafik konumundan dolayı zamanla diğerlerinden ayrılıp öne çıkan bir topluluğa dönüşme eğlimini göstermiştir46. Büyük ihtimalle yüksek din adamı aynı zamanda topluluğunda üst yöneticisi idi. Din adamları (bir tür papaz) toplumun sıradan üyelerinden farklı olarak dinsel ayinlerde kullanılan ayinsel (kült) eşyalara sahip olmaları ile kendini karakterize etmekteydi. Büyük çoğunluğu yüksek elsanatı örnekleri olan baltalar (Kolhi-Baltaları) (Resim 2. 17, 1-5) bir bakimdan da din adamlarının yönetici pozisyonunu göstermekteydi. Ölülerle birlikte gömülen özel eşyaların zenginliği bu üst konumu ortaya koymaktadır47. Merkezi yerleşim yerlerinn yöneticileri aynı zamanda diğer çevre yerleşim yelerin de yöneticisi idi ve belli yaptırım gücüne sahipti. Örneğin bu kişiler topluluğa mensup kişileri ormanlık alanların tarım alanlarına dönüştürülmesi, su kanallarının açılması, set çekme ve buna benzer toplu calışmayı gerektiren işlerde çalışmaya zorlayabiliyordu. Elde edilen kazancın büyük kısmı zenginliğinin bir kaynağı olarak üst yöneticininlerin eline geçiyordu. Maalesef Kolheti’nin en parlak dönemi olan M.Ö. 2. binyılın ikinci dönemindeki çiftçilerin özel mülk ilişkilerini gösterebilecek yeterince arkeolojik materyale sahip değiliz. Dolaylı delil olarak, höyüklerde metal eşyaların dışında bulunan ve bazı araştırmacıların „metal dökümcünün hazineleri“ olarak isimlendirdiği bakır külçeler verilebilir. Fakat ben bunların daha çok sosyo ekonomik bir eğilimin göstergesi olduğunu düşünüyorum48. Bakır külçelerin yanında, bazan büyük miktarda çeşitli aletler 43 Grigolia ve digerleri 1973; M. Baramije 1987. Bkzç Mik'elaje ve XuxutAisvili 1985. 45 Bkzç Mik'elaje ve XuxutAisvili 1985,9. 46 Bu sürece ait belirtiler Kolhetinin kuzey bölgelerinde (örneğin Raça) M.Ö.2. binyılın ortalarından bu yana arkeolojik açıdan bilinmektedir. Arkeolojik acıdan çok katmanli Brili Nekropolu (ve denizden 1600 m yüksekliğinde Sophitura deresinin sağ tarafında yer alan yerleşim yerinde, Sekil. 1, Nr.43-44) arkeologlar tarafinda çok önemli iki buluntu ortaya çıkarılmıstır. Bir tanesi; bazı mezarlarda metal islemeciliğinin boyutunu gösteren çok sayıda metal gereçlerdir. Bu mezarlar metalurji ile uğraşan bir sulaleye ait olduğu kabul edilmektedir. Diğeri ise; bazı mezarların göreceli olarak az envantere (ölü ile gömülen esyalar) sahip olmasıdır. Bu mezarlarda herhangi bir kult alete veya süs eşyasıda bulunmuyordu. Bu durum mulkiyettte ve haklarda belli bir farkın varlığını yansıtmaktadır. 47 Gobejisvili 1959, III; O. Lot'k'ip'anije 1986b,66. 48 Mik'elaje 1974,156; Gambasije 1963,83; A. Ramisvili 1974a, 113-114;Saxarova 76a, 40-41. 44 14 bulunmuştur. Zenginliğin bir götergesi olan bu aletler, tarımsal kullanım işleninin dışında değiş tokuş maddesi olarakta kullanılmaktaydi49. Buraya kadar sunulan verilerden şu sonuç çıkarılabilir: Ortak Karto-Kolhi etnik topluluğun parçalanması ile ortaya çıkan Mengrel-Lazların ( Kolhilerin) Rioni düzlüğüne yerleşmeleri, tarımsal alandaki gelişimler (Kolheti’nin diğer yerlerinde de) politik anlamda bütünlük oluşturmuş yeni tip bir toplumu yaratmıştır. Modern paleososyolojik yaklaşıma göre böyle bir politik yapının ortaya çıkması için, yerel yöneticilerin gücü tek başına elinde bulunduran lider sisteminin ortaya çıkmış olmasını gerektiriyor. Bu tür toplumsal bir yapının ortaya çıkabilmesi için, karmaşık ve yüzyıllarca süren birçok faktörün etkin olduğu bir süreci gerektiriyor. Başta gelen en önemli faktörler olarak, çevre, üretim etkısı ve demografik optimum kabul edilebilir. Bu üç faktör göreceli olarak bölgede elde edilen arkeolojik materyallerde görülebiliyor. 1.Çevre: İlk etapta taninabilen en önemli faktör Rioni nehridir. Sunni olarak düzenlenen Rioni nehri tarımın gelişmesinde başta gelen faktörlerden biriydı. Maden yataklari açısından zengin bir bölge olan Büyük ve Küçük Kafkasya, metalurjik alandaki gelişimin belirleyicisiydi ve halkın araç-gereç ve silah üretimi için ihtiyaç duyduğu hammaddeyi karşılıyordu. Zengin ormanlar ev ve ekonomi için gerekli olan yapıların inşaası için gereken ihtiyacı karşılıyordu (Kolheti’de „Çargvali“ olarak bilinen özgün ahşap mimarinin gelişmesini sağladı). Yoğun nehir ağı yerleşim yerleri arasında iletişim sağlanmasında yararlanılıyordu. Bugün bölgedeki nehirlerde ve onların yan kollarında eski dönemlere ait yolların varlığı biliniyor. 2. Üretim etkisi (Production effeckt): Doğal kaynakların verimli kullanımı, yerleşim yerleri arasındaki düzenli mal değişimi, tarımsal alandaki kooperatif çalışma üretim fazlasının birikimini artırıyordu. Bu üretim fazlası ayrıcalıklı sınıfların eline geçiyordu. Bazı sınıfların üretim fazlasını alma hakkı ve özel mülkiyet farklılığı, yerleşim yerlerının topoğrafik durumunu yansıtıyor (topografik- coğrafik yapısından dolayi öne çıkan, gelişen yerleşim yerleri, üretim fazlasını alma ve sıradan halktan farklı özel mülk edinme ayrıcalığına sahip sınıfin ortaya çıkmasına neden olmuştur. ç.n.). Birçok höyüklerdeki buluntular budurumu yansıtmaktadır. 3. Demografik optimum: Bati Gürcistandaki düzlüklerde, dağ eteklerinde ve diğer yerlerde yapılan arkeolojik kazılar, M.Ö. 1000 yıllarında üretimin yoğun olarak yapıldığını, büyük sehirlerde tarımdaki üretim artışına bağlı olarak nufüsta da bir artışın olduğunu göstermiştir50. Arkeolojik buluntular Bati Gürcistanda M.Ö. 2. binyılın ikinci yarısında teknikte, kültürde, toplumun ekonomik ve politik gelişiminde bir sıçramanın yaşandığını gösteriyor. Bildiğim kadarı ile Karadeniz sahillerinde bu kadar gelişmiş başka bir kültür yapısı bulunmamaktadır. Yaklaşık bu dönemlerede mezopotamyadaki uygarlıklarda Kolhiler 49 50 Detay için bkz. O. Lort'k'ip'anije 1979a, 172; 1986b, 66 kaynakça eki ile; G. Lort'k'ip'anije 1978, 107. O. Lort'k'ip'anije 1986b, 67-68. 15 hakkında ilk kayıtlara rastliyoruz. Asur kralı Tiglatpalasar I.’in, (M.Ö. 1115-1077) bir yazıtında: „Tumme den Daiaeni’ye kadar olan Noiri ülkesinin, Büyük Denize kadar olan Kilchi ülkesinin fatihi...„ şeklinde ününden bahsediyor51. G. A. Melikischwili „Kilchi“(„Kulcha“) tanımlamasını Urartu kaynaklarında yer alan „Quilcha“ („Kulcha“) ile ilişkilendiriyor. Eski Yunan-Roma yazarlarında ise bu ’’Kolchis’’ olarak geciyor52. „Büyük Deniz“ Karadeniz olarak kabul ediliyor. Asur kaynaklarında ise bu „Yukari Deniz“ dir53. Bunun için Asur karalı Tukulta-Ninurt I’in (1245-1209) bir yazıtındaki bilgiler eski Kolhi boylarının tarihi açısından önemlidir. Buradaki „Yukarı Denizdeki Ülkelerden 40 Kral“ ifadesi M.Ö. 1300 lerde Doğu Karadeniz bölgesinde eski Kolhi boylarından oluşan ortak bir topluluğun varlığına tanıklık ediyor54. Argonotların altın postu almak için çıktıkları yolculuğu anlatan ve yunan mitolojisine’’Argonotların Seferi’ olarak geçen efsane, eski Yunanlıların Doğu Karadenize ilk ziyaretleri, eski Kolhi boylarının politik ilk büyük birlesmesi ve Kolhi Küktürünün en parlak dönemine denk gelmektedir. Burada bir dizi ilginç fakat bir okadarda karmaşık sorunla karşı karşıyayız. Altın Post efsanesi nezaman ve nasıl ortaya çıktı?, Aietes’in kralliği- Aia Ülkesi neredeydi?, Altın Post nerede saklanıyordu? Bu mitos hangi olaylari ve dönemi yansıtıyor? Bu sorular hala bir tartışma konusu olan Yunanlıların Karadenize ilk kez nezaman gedikleri ile direk bağlantılıdır. Bu soruların cevabı burada ele alınan konunun çerçevesini aşar niteliktedir. Fakat yinede Yunan mitolojisindeki „ Argonotların seferleri“ Kolheti ile ilişkili olduğu için konuya kısaca değinme istiyorum55. Argonotlar hakkinda birçok yazar eserler üretmiş, eserlerinde efsane detaylı olarak ele alınmıtır (örneğin Pinder, Rodoslu Apollonios, Sicilyalı Diodoros, Pseudo-Orpheus ve diğerleri)56. Argonotların seferi Homeros tarafından da biliniyordu. Homero’un „İlyada“ eserinde (VII, 468) ana tema hakkinda ve Argonotların Lemnos adasına gelişi ile ilgili bilgiler veriyor. Argonotların lideri Iason’un ve Lemnos adasının kraliçesi Hypsipyle ve oğlunun Euneos olduğunu yazıyor. „Odyseeia“ da Homeros, Argonot efsanesindeki bütün başkahramanların isimlerini veriyor; kral Aietes (X, 137; XII, 70), kiz kardeşi sihirbaz Kirke ( IX, 31; X, 36), Iason (XII, 72), babası (Aison), kardeşi (Pherer ve Amiphaon), hatta büyük babasi Kretheus, Iasonu Altin Postu almaya gönderen kral Pelias (XI, 256-259). Homeros’ta ayrica kral Aietes’in ve kızkardeşinin jeoniyolojisi hakkında da bahsediliyor (X, 138-139): „ Her ikiside insanlara güneşi getiren Helios ve Persea’dan dünyaya geldiler“ Odyseeia XII, 70-72 de yer alan „ Hepsinden ünlü olan Aietes in misafiri Argo“ şeklinde yer alan kısım önemlidir. Demek ki Homeros eserini yazdığı dönemde ( en geç M.Ö. 8-7. 51 Melik'isvili 1964, 27-28; 1966, 320: ''Nairi'' ülkesi hakkında detay için bkz. Melik'içvili 1964, 13ff. Asur kaynaklarında ''Daiaeni'', Urartu yazitlarinda ''Diauchi'' e karşılık gelmektedir; yunan yazarlarındaki Taochi boylarının ülkesi eski gürcü bölgesi Tao ya karşılık gelmektedir (Melik'isvili 1964, 58-60). 52 Melik'isvili 1962b- 280-281. 53 Melik'isvili 1966. 54 Melik'isvili 1966, 31. 55 O. Lort'k'ip'anije 1986b. 56 A. Urusaje 1964; O. Lort'k'ip'anije 1986b. 16 yy) ana teması Argonotların Altin Post için Aietes in ülkesine yaptıkları yolculuk olan ve sözlü olarak iletilen bir efsane anlatılıyordu. Kolheti kralı Aietes Argonot essanesi hakkında yazılan bütün eserlerde geçmektedir. Aites Altin Postun saklandığı ülkenin hükümdarı ve efsanenin baş kahramanlarındandır. Argonotlar efsanesine ait bilgilere sadece Homeros’ta değil kısmende olsa başka eserlerde de geçmektedir. Fakat M.Ö. 8-7.yy dan sonra yazılmış eserlerde yer alan kısmı bilgiler M.Ö. 8-7. yy da yunan edebiyatinda mevcut olan Argonot seferlerine ait efsaneye ait birçok bölümünün kaybolduğunu gösteriyor. Örneğin „Kykli Epos’u“, Hesiodlu „Theogenie“, Korinth’li Eumelios’un eserleri, Epimenides ve diğerleri57. M.Ö. 8-7. yy da eski yunanda Argonot efsanesinin çok popüler olduğu kuşku götürmez. Fakat efsane ne zaman ortaya çıkmıştı?, efsane gerçek bir durumun yasımasımıdır yoksa Helenlerin fantezi ürünü mü dür? Günümüzde tarihçiler ve filologlar arasında Homeros’un tasvir ettiği olayların gerçekliği ve zamanı konusunda yürütülen tartışmaları bir kenara koyarsak, „Ilias“ ve Odyssee“ nın ana konusu, tartışmasız Miken dönemine kadar ulaşmış sözlü aktarımlara ve şiir geleneğine dayandırılabilir. Truva savaşının başkahramanı olan Achilles (Aşil) bir Argonot olan Pleus’un oğludur. „Güçlü“ veya „büyük“ olarak adlandırılan Aias Argonot seferine katılan Telamon’un oğludur. Telamon Achilles’in amcasıdır. Argonot seferinin başında yer alan Herakles Truva savaşında hayatta değildir. Philoktet Truvanın önünde oku ile savaşır, Paris I’i öldürür, daha sonra truva düşer. Altin Postu almak için sefere çıkan Argonotlar Trova savaşına katilanlarin babaları idi. Bu düşünce eski Hellas ta yaygındı. Tarihçilerin babası Herodot, M.Ö. 5.yy., İason’un Kolheti kralının kızını (medea’yı, ç.n.) kaçırdıktan sonra, kral Priamos’ un oğlu Paris-Alexsandrosu bir kuşak sonra Helenayı kaçırması Troya şavaşına neden olmuştu’’(I, 4). Bütün bunlar Troya savaşının Argonot seferlerinden sonra yapıldığını göstermektedır. Birçok araştırmacı Troya savaşı birçok araştırmacıya göre M.Ö. 13.yy’ ın 30-40 yılllarında yapıldığını kabul etmektedir. En önemli noktalardan biri, Herodot’tan diğer eski yunan yazarlara kadar, hatta orta çağ yorumcularına kadar, hepsinde Argonot seferinin ana temasının aynı olmasıdır. Eski ve yeni bütün versiyonlarda ana kahramanlar hep aynıdır; Kolheti kralı Aietes, kızı Medea ve Argonotların lideri Iason. Yolculuğun amacı da hep aynıdır; Altın Post. Argonotların kayalıklardan (’’symplegad’ler’’) geçerek gittiği ülkenin adı Aia veya Kolheti dir. Bu motif sadece birkaç episodlerin dışında ve bazı süslemeler, eklemeler dışında hep aynıdır. A. N. Wesselowskis’in ifadesi ile halkın düşün dünyasını etkileyen ve böylece lirikepik şarkılara yansımasına neden olan olaylar nelerdi? Hangi olaylar Argonot seferine tarihsel bir temeli olabilir? 57 A. Urusaje 1964; O. Lort'k'ip'anije 1986b 17 Eski versiyonlara göre, Yuanistandan Phrixos’u getiren koçun altın postunun bulunduğu yer58 Kolheti dir. Homeros kral Aietes’ten bahsetmektedir. Aites Aia ülkesinden olan anlamına geliyor. Strabon şöyle yazmaktadır: ’’Aietes Kolheti yaygın bır isimdir’’. Bizanslı tarihçi Agathias (6.yy.) İran-Bizans savaşlarında Kolhetide Aietes adında politik nüfuza sahıp aristoktar kökenli yerel bir politikacıdan bahsetmektedir (Agathias, Justinian’nın Politıkası üzerıne III, 8-11). Bizanslı Leksikograf Stephano (11.yy.): ’’ Aietes ismi Asiate’nin Asien’den türetilmesi gibi Aite’den türetilmiştir’’ diye yazmaktadır. Aia bütün yunan yazarları tarafından Kolheti olarak tanımlanıyor ve Kolheti ile eş anlamda kullanılıyordu. Hatta Herodot Aia ve Kolheti kelimelerini ’’Aia-Kolheti’’ şeklinde beraberde kullanmaktadır (I, 2)59. Rodoslu Apollonios, Aietes’in krallığını Aia ve Kolheti şeklinde paralel tanımlamaktadır. II, 417’de ’’Aia-Kolheti’’60 şeklinde yer almaktadır. Daha sonrakı dönemlere ait yazarlardan bazıları Aia’nın Kolheti’nin nın başkenti olduğunu yazmaktadırlar. Eski yunan yazarlarının hepsi Aia ile Kolhetinin aynı yer olduğunu ve kral Aietes’ten bahsetmesine rağmen modern yazarlardan (eski tarih araştırmacılarından) bazıları Argonotlar efsanesinin M.Ö. 8-7. yüzyıllara ait olduğunu ve Yunanlıların Karadenız sahillerindeki ilk koloni kurma dönemi ile bağlantılı olduğunu savunmaktadırlar. Önceki dönemler için yazarlar arasında çeşili görüş ayrılıkları mevcuttur. Başlarda bazı araştırmacılar Argonot Seferi efsanesi ile Karadenız sahilleri arasında neredeyse hiçbir ilişki kurulamayacağını ve mitosun en eski versiyonunun hiçbir şekilde Akea’lerin (Yunanlıların) Kolhilerle tanıştıklarını yansıtmadığını öne sürmektedirler. Iason’un Altın Postu almak için gittiği ülkenin bir fantazi ülkesi olduğunu ve bunun için bazi antik yazarlar, (örneğin Mimnernos), ülkeyi (Kolhetiyi ) dünyanın ucuna, okyanusların ardına koymaktadır. Efsanevi kral Aietes ilk olarak Yunanlıların büyük kolonızasyonla birlikte Karadeniz sahillerinde geniş alanlara yerleşmeye başlamaları ile birlikte Kolheti ile ilişkilendirilmiştir61. Buna karşın ama Strabon ,(I, 2, 10), M.Ö. 1.yy’da oldukça detaylı bir şekilde tasvir etmektedir: ’’O kahraman insanlar (Homerosun anlattığı sefere katılanlar, Argonotlar, Ç.N., ) Pontik denizini (Karadenizi, O.L.) herhangi bir okyanus olarak düşünmekte idiler (Atlantik okyanısundan farklı olarak, O.L.). Yapılan detaylı çalışma ve bununla bağlantılı tasvirler Argonotikin en eski coğrafik temelinde, Aia’nın başından beri Karadeniz sınırları içinde bir yerde, Karadenizde, anlaşılmaktadır. Bunu Homeros’un Ilias eseri ve daha önce bahsedildiği gibi Argonotikadaki Lemnos-Tema’da hiç bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde göstermektedır: Argonotlar rota olarak Karadenizi seçtikleri zaman 58 Yunan literatüründe ilk kez lirikçi Mimiermos (M.Ö.7.-6.yy) ''Nano'' siirinde Aia Ülkesinden bahsetmektedir. Eski yunan literatüründe Aia (A?a) alışıldık biçimde ülke adını belirtmektedir, yani Kolhis in sinonimi olarak (Herodot, I, 2; VIII, 193, 197; Rodos'lu Apollonios II, 1267) veya başkent olarak. Fakat bu durum görece geç dönem yazar veya yorumcular tarafında kullanılmıştır (bkz. Strabon I, 2, 39; Callimachos Pap. Berol, 11521; Sch. Ad Odyss., IX, 2; Sch. Ad Europidi, Alkestiada 1024; Schol. Ad. Rod. Apoll., III, 1093; Sch. Ad. Lycopr; Aleksandra. 1771). 59 T. Qauxc'isvili 1960, 48. 60 O. Lort'k'ip'anije 1986b, 128 Anm. 7. 61 Farklı fikirlerin ele alındığı detaylı ve eleştirel bir makala için bkz. O. Lort'k'ip'anije 1986b, 32-38. 18 Lemnosa sadece İlkos ülkesinden ulaşabilirlerdi. Homeros Hellespontuda (Çanakkale) direkt olarak en eski Argonotok ile ilşkilendiriliyor. Hellespont Helen denizi anlamına geliyor, yani Phrixos’un kızkardeşi. Efsaneye göre altın koçtan denize düşen Helen denize adını vermiş ve Hellespond (Helen’ın denizi) olarak anılmaya başlanmiş. Hellespond’un Karadenize geçiş yerlerinden biri (Dardanellen, Çanakkale boğazı) olduğunu desteklemektedir62. Bazı araştırmacıların savunduğu gibi Argonotikin Karadeniz ile bağlantısını kabul etmedığımizde efsanenin ana teması anlamsızlaşıyor. Aynı zamanda neden yunan-roma edebıyatında ve güzel sanatında (heykel, resim vb.) Argonotlar efsanesinin bu kadar geniş bir popüleriteye sahip olduğu belirsizleşiyor. Efsanenin konusu bilindiği gibi M.Ö. 8.yy. da hızla gelişen bir etki yarattı ve edebiyat ve güzel sanatlarda derinden etkiledi; Hesiod ve Eumelios, büyük yunan trajedi yazarları Aischylos, Sophokles ve Euripides, Delfide bulunan ve heykeltraşı bilinmeyen Friz (Fries), atinalı Duris’ın vazo üstüne çizilmiş ünlü resmi, lirikçi Mimneros, Anakreon ve Pindar, şair ve bilgin Rodoslu Apollonios, ünlü romalı yazar ve düşünürü Seneca ve diğer birçokları. Yunanlılardaki bu şöhretin nedeni ne olabilirdi ? Bunun açıklamasını Iason’un liderliği altndaki Argonotların gerçekleştirdiği büyük kahramanlığında aramak gerekir. Onlar Karadenize giden yolu keşfettiler, bununla o zamana kadar ulaşılamamış bir yer olan Aia-Kolhetiyi (Phrixos koçun üzerinde yolu katederken denizin dar geçitinde kız kardeşi denize düşer ve boğulur). Homeros’un Odesseia XII’de (Strophen 58-72) Karadenizin girişindeki kayaliklardan (bugünkü boğaz geçişi) şöyle bahseder: ’’Denize dimdik inen iki kayanın önünden geçer yolun biri, Çarpar durur bu kayalara gürleye gürleye Lacivert gözlü Amphitrite’nin kocaman dalgaları, Kıranlar denir ölümsüz tanrılar katında bu kayalığa, Aşamadı bir tek kuş bu kayaları simdiye dek, Zeus’a tanrı balı taşıyan ürkek güvercinler bile asamadı. Yalçın kaya, uçan kuşların birini kapar boyuna, Zeus da, azalmasın diye kuşlar, katar bir baskasını, Hiçbir insan gemisi varamadı öbür kayaya sağ salim, Bir gemi yaklaştı mı alır götürür denizin dalgaları Ve öldürücü bir ateşin kasırgaları alır götürür Geminin tahtalarını ve gövdelerini tayfaların. Ama bir tanesi aşabildi bu kayayı denizde yüzen gemilerden, Dillere destan Argo gemisiydi bu da, Aştı kayayı Aietes’in ülkesinden dönerken, Dalgalar onu engin kayaların üstüne atmıştı ya, neyse, Bereket İason’u seviyordu da Here, kurtardı gemiyi...” (Azra Erhat- A. Kadir’in çevirisinden) 62 Detay için bkz. Gordeziani 1978, 204-205. 19 Homeros’tan sonraki dönemde Karadenizin girişindeki yalçın kayalardan (Plankten) geçiş aşılmakla, Strabon’un yazdığı gibi ozamana kadar ’’Pontos Axenos’’ (misafir sevmeyen) olarak nitelenen Karadeniz’de deninizciliğe başlanmış oluyordur. Rodoslu Apollonios: ’’...Olympostaki tanrıça Athene ayağa kalktı, gemi kayalıklardan geçmişti. Fakat dağlar neredeyse birbirleri ile çarpışacaklardı, tanrıların kararlaştırdıkları gibi sonsuza dek hareketsiz kalacaklar, eğer bir gemi o kayalardan geçerse’’. Tabii ki engel ’’birbirlerine çarpan’’ kayalar değil güçlü su akıntısı idi. Birçok araştırmacı Karadenize giriş yolunun ancak M.Ö. 7.yy. da ’’pentakonter’’, 50 kürekli gemileririn yapımından sonra mümkün olabileceğini savunmaktadır. Fakat bu tez kuşku ile karşılanmaktadır. 1984’te ingiliz yazar Tim Severin Miken dönemideki gibi bir gemi ile Çanakkale boğazından geçmenin mümkün olduğunu ispatladı63. M.Ö. 8.yy. da Karadenizde gemi yolculuğu normal bir durumdu. Ayrıca bu zamanda Propontis kıyılarında (Marmara Bölgesi) ve Karadenizde birçok yunan yerleşim yeri mevcuttu; Karadenizin adıda Euxeinos, ’’misafir perver’’ idi. M.Ö. 8.yy. da Karadenize çıkışın (Çanakkale Boğazını geçmek) sanatsal olarak çok çekici ve çok ünlü epik bir eserin, sıra dışı bir kahramanlıkla ortaya çıktığını iddia etmek çok zor. Yunanlılar tabii ki eski çağda Doğu Karadenizde yeni, zengin bir ülkeyi keşfetmenin önemini biliyorlardı. Tekrar eski dünyanın alimine, Strabon’a, dönelim:’’ Doğru söylemiş (Homeros), o ünü, herkes tarafından bilinen Argo gemisi ile yapılan yolculuğun daha önceden bilinen, yoğun yerleşimli yerlerden geçtiği.., yoksa Post için yapılan yolculuk, bilinmeyen, gizemli topraklara yapılmış olsaydı inandırıcı olmazdı. Argonotlar insanların yaşadığı yerlerden geçtikleri için, bizden bu kadar uzak bir yere yapılacak yolculuk fark edilmeden ve ünlenmeden kalamazdı’’. Eski coğrafyacıların böyle kategorik bir hüküme gerçek dayanakları varmıydı? Başka bir deyişle, M.Ö. 2000’lerin ikinci yarısında (daha doğrusu üçüncü çeyreğinde) Karadenizin doğu kesiminde gücü ve zenginliği Argonotik destanın ana temasını oluştuırabilecek kadar gelişmiş ileri bir toplum varmıydı? Modern arkeoloji bu soruya inandirici bir şekilde evet cevabı verebilmektedir. Daha önce Kolheti’nin Geç Tunç Çağının ilk döneminde (M.Ö.2.binyılın ikinci yarısında) aşağıda kısaca değinilen karakteristik özelliklere sahip bir ülke olduğunu görmüştük. - Politik birlik (konsolidasyon) sonucu oluşan üretim mallarındaki homojenlik. - Halkı kollektif çalışmaya, organize olmaya zorlayan yoğun tarım (bu politik konsolidasyonun en etkin faktörüydü), buğday tarımı, bataklıkların kurutulması ve kanal sisteminin oluşturulması. 63 Severin 1985 20 - Ülkenin politik ve ekonomik gücünün temelini oluşturan tunç metalurjisinde ve metal işlemedeki yüksek gelişimin sonucu ortaya çıkan çok sayıda silah ve tarımsal aletlerin üretimi. - Yüksek kesimlerde ve düzlüklerdeki büyükbaş hayvancılık. - Tarım ürünlerinin saklanması ve depolanması için gereken çanak-çömleklerin imalatı. - Bölgesel iklim şartlarına uygun kurulan yerleşim tipleri. Kolheti kültürünün yarattığı ve yansımasını yunanlıların Argonot efsanesinin ilk versiyonunda gördüğümüz Kolhi toplumunun ekonomik ve politik yapısını tam olarak belirleyebilmek için elimizde şu anda mevcut olan veriler yeterli değildir. Bana göre, Kolheti’nin bütün resmi kurumlarını oluşturmuş, olgun seviyeye ulaşmış bir ülke olarak görülmesi için erken olduğunu, elimizdeki verilerin şu anda böyle bir yorum için yetersiz olduğunu düşünüyorum. Büyük ihtimalle -“ Aietes’in krallığı”- Kolheti’nin en parlak dönemlerinde ( M.Ö.2. binyılın ikinci dönemi ile 1.binyılın baslangıcı) her boy kendi yerel liderleri tarafından yönetilen idari bir sisteme sahipti ve yerel liderler tek bir hükümdarın yönetimi altında idiler. Hükümdarın gücü tanrıdan ve kökeninden geliyordu (Aietes güneş tanrısının oğlu olarak kabul ediliyordu), ve bu yüzden hükümdarliği elinde bulunduran hanedanlığın lideri idi. Bu durum, politik yapı ve iş organizasyon açısından devletleşmenin erken dönemine benzemektedir. Bir çok arastirmaci tarafından bu tip politik yapı evrensel bir durum olarak kabul ediliyor ve “Chiefdom”64 olarak isimlendiriliyor. Kolhi uygarlığının ekonomik ve politik sisteminin belirlenmesi zor ve tartışmalı bir konu olmakla birlikte, yunanlılar tarafında Aia (Aia-Kolheti şeklindede, ç.n) olarak belirtilen Kolheti, Büyük ve Küçük Kafkasyanın batısında yer alan ve Karadeniz sahilleri ile sınırlanan bölgede, yüksek medeniyete ulaşmış bir ülke idi. Argonot efsanesinin ortaya çıkışı Kolhi uygarlığının en parlak dönemine (M.Ö. 2.binyılın ikinci yarısı) denk düşmektedir. Miken zamanında yunanlıların Karadeniz sahillerine geldiklerini ispatlayacak herhangi bir arkeolojik delilin olup olmadiği sorusuna maalefes hayır cevabını vermek gerekiyor. En eski Argonotik versiyonları üzerindeki çalışmalarda, eski Kolhı folkloru ve etnografisi özel öneme sahip. Eski kolhi folklorunda mucizevî özelliğe sahip, hastalıkları iyileştiren, koruyucu, altından, kanatlı bir koç inanışına rastlıyoruz. Bunun yanında evcil hayvanların koruyucusu, iyinin temsilcisi ve diğer motifleri içeren bir yılan kültünede rastlıyoruz65. Fakat bu kompleks ve tarihlendirilmesi çok zor olan folklorik elementlerin direkt olarak Argonotik-Probleminde kullanılamaz. Mikenlerin bölgeyi düzensiz (seyrek) ziyaret ettiklerini varsaydığımızda, bu ziyaretlerini bugün ispatlayacak arkeolojik 64 65 O. Lort'k'ip'anije 1986b, 74-75. Bkz. Lordkipanije, 1986b, 103-112 21 materyallerin bulunması beklenemez66. Büyük ihtimalle onlar (Kolheti’yi ilk ziyaret edenler) Thukylides’in (I, 7) ve Strabon un (I, 3, 6) bahsettiği, belli amaç için gelen maceracı, cesur denizciler, korsanlar ve onlar gibi başka amaçları olan insanlardı67. M.Ö. 12.yy da Miken medeniyetinin yıkılmasından deniz seferleri tekrar kesildi. Antik dünyadan uzak, zengin Kolhilerin ülkesi hakkındaki ilk bilgilerin ortaya çıkması, Karadenize çıkan deniz yolunun keşfi ile ilk adım atılmıştı. Argonotlarin kahramanliği hafızalarda kalmış, ünü kuşaktan kuşağa aktarılmıştı. M.Ö. 8-7.yy da Yunanlıların yeniden Akdeniz ve Karadeniz sahillerine yerleşmeleri yeni bir ivme kazandı ve “Büyük Yunan Kolonizasyonu” başladı. M.Ö. 8-7.yüzyıla kadar sözlü aktarilan Argonotlar efsanesi alışılmışın ötesinde bir popülarite kazandi ve yunan edebiyatının en ilgi çekici konusu oldu, bir çok büyük eserin ana temasını oluşturdu. Bu dönemden sonra eski Yunanlılar ile Kolhiler arasında düzenli ticari ve kültürel iliski başladı. KOLHİ KRALLIĞI Eski Kolhi boylarının ilk büyük birleşmesi ile Asur kaynaklarında “Kilchi” olarak geçen68, M.Ö. 1000 yıllarının başında Güneydoğu ve Doğu Karadeniz kıyılarında güçlü bir ülkeyi ortaya çıkarmıştı. Kolheti eski Mezopotamya uygarlıkları ile doğrudan ilişki içindeydi. M.Ö. 8-7.yy da Urartu kaynakları onlardan “Qulha” olarak bahsetmektedir (’’Qulha’’ kelimesi belkide “Kolha” olarak telafuz ediliyordu. Çünkü Urartucada “o” harfi sadece “u” harfi ile ifade edilebiliyordu). Kolhiler komşu krallıklarla, Urartu ve Diauchi’lerle kanlı savaşlar yapıyordu69. Büyük ihtimalle Kolhilerin en parlak dönemi M.Ö. 8.yüzyıllardı. Bu dönemde komşu Krallik olan Diauchiyi parçalayıp kuzey kesimlerini hükümdarlığı altına almıştı70. İlginç olan tam bu dönemde, M.Ö. 8.yy da, Yunan edebiyatında da ilk kez 66 Bazı araştırmacılar ‘’’Gemı Kataloğu’’ndaki (İllias II, 816-877) coğrafik tanımlamaların Yunan Akher’larin Miken zamanında Karadenizde varlığını gösterdiğini savunmaktadırlar (bkz. Mik’elaje 1974, 76.186). Fakat bu ‘’’Katalog’’ un Miken zamanına tarihlenmesı çok tartışmalıdır. Bugüne kadarKaradenizde bu zamana ait herhangi bir Import Miken materyali bulunamamıştır. Maşat (Samsun ilinde) bulunan Miken seramiği bu bağlamda ilginçtir, fakat bunun deniz yolu ile mi yoksa karadan mı buraya ulaştığını ortaya çıkarmak mümkün görünmemektedir. Linguistlerin ulaştığı sonuç ilginçtir. Eski yunancadaki ’’vies’’ kelimesi (ki bu Hint-Avrupa dillerinde bulunmamaktadır ve yabancı element olarak görülmektedir) daha Homer zamanında tespit edili. Daha öce Miken tekstlerindede KOWO şeklindedir. Bu ad, Zanicedeki KOWO, genetik olarak Kolhice/Megrelo-Lazca daki “t’qwo/tqow” (’’post’’, ’’deri’’) ile bağlantılandırıldı. Bu belkide Argonotların yolculuğu ve Altın Post efsanesi M.Ö. 2. binyıllarında tarihlenmesinde kullanılabilir (T. Gamkrelije ve Ivanov 1984, II, 909). Arg(o) adının Kolhilerin kendilerine verdıklerı ad olduğu ve m-arg-al-i nın Arg ülkesinin sakinleri (Argli, ç.n.) anlamına geldiği kabul edilmektedir. Buna göre Argonotlar Arg(o) ülkesine giden deniz yolcuları anlamına gelmektedir (T. Gamkrelije ve Ivanov 1984 II, 909). 67 Lort'k'ip'anije 1966a, 14-17; 1968a, 17-20; 1979a, 44; 1986b. 68 Melik'isvili 1971e, 369-370. 69 Melik'isvili 1962b; 1971e. 70 MelikIsvili 1964, 215-216.226-229; 1962b, 322. 22 “Kolchida” tanimlamasina rastlanmasıdır. Korinth’li epik şair Eumelos Kolhilerin ülkesinden bahsediyor ve Hesiod Phasis nehrinin (Rioni nehri) en büyük nehirlerden biri olduğunu yazıyor (Theogonie, 337-340). Argonotların seferini anlatan efsanenin yunan edebiytında bu dönemde, M.Ö. 8-7.yy da, bu denli ünlü olması belkide bir rastlantı değildi71. Kolhilerin gelişmiş ekonomi ve olgunlaşmış devlet yapılarına sahip eski yakın doğu ülkeler ile komşu olması ve yüzyıllardan beri ekonomik ve kültürel ilişkiler içinde bulunması, Kolhi krallığının gelişmesinde muhakkak ki itici bir faktördü. Maalesef ilk Kolhi krallığının sosyal ve polititk organizasyonu hakkında çok az şey biliyoruz. Urartu yazıtlarında önemli bilgilere rastlıyoruz72. Kral Sarduri II (M.Ö. 750-748 ve 744-742) dönemine ait yazıtlarda Urartuların Kolhilerin ülkesine iki kez sefer düzenlediklerininden bahsedilmektedir. Bu yazıtlarda şehirlerden (bunların arasından krallığın şehri İldamuşa) ve tek tek (Kolhi ülkesinin Liurdi’ler) krallığa ait valiliklerdeki surlardan bahsedilmektedir. Buradan Kolhi krallığına ait valiliklerde kurumsal bir yönetimin mevcut olduğu sonucu çıkarılabilir. Buradan Kolhetide -her halükarda-, M.Ö. 8. yüzyılın ilk yarısında, eski yakın doğu ülkelerdekine benzeyen komplarmaşık bir idari sistemın mevcut olduğu kabul edilebilir. Sarduri II’nin seferinden sonra Urartu krallığı ve genel olarak eski yakın doğu kaynakları ’’Kolcha’’(Kolhi) lardan artık bahsedilmiyor. C.A. Melikişvili’ye göre Kolheti M.Ö. 8.yy’ ın 20 li yıllarında savaşcı Kimmer boyları tarafından parçalandı. Bu boylar aynı şekilde Urartuya ve Küçük Asyaya M.Ö. 8-7.yy. da Phrygien (Frigya), Paphlagonien, Lydia (Lidya) ve İonien’a (Ioyon) saldırdılar ve daha sonra Sinopa yerleştiler73. Eğer bu saldırılar gerçekse bunun Güney Doğu Karadeniz sahilinde, Kolheti’nin güney kesiminde gerçekleşmiş olmalı. Kolheti nin parçalanması ve bunu takip eden Kimmer istlası ile Güney Doğu Karadenizdeki halkın bir kısmı yok edildi bir kısmı ise göç ettirildi74. Doğudan ve güney doğudan gelen Bizer, Katarzen ve diğer boylar bu bölgeleri işgal ettiler. Bu dönemden sonra bu boyların adlarına Güneydoğu Karadenizde rastlıyoruz75 Daha sonra Kolheti adı bu yerlerle sınırlı kullanılmaya başlandı76. Bu boyların bu bölgeye sokulması Megrelo-Laz (Kolhi) birliğini parçaladı77. Bu olay Kolheti’nin küçülmesine neden oldu. Bu dönemden sonra Kolheti sadece batı Gürcistan ile yetinmek zorunda kaldı ve Ülkenin bütünlüğü hakkında Herodot’un (IV, 37) ilettilerinden bazı bilgiler elde 71 Detay için bkz. A. Urusaje 1964, 18-23; O. Lort'k'ip'anije 1979a, 48-49; 1986b. Melik'isvili 1960, 278-282. 73 Melik'isvili 1962b,323. 74 Melik'isvili 1962b, 325-326. 75 T. K. Mikeelaje ye göre Kimmerler ve Iskitler (Skythen) ler seferlerinde Kolhilerle direkt temasta bulunmamışlardır. Etnik değisimler, örnegin Med’lerin politika sahnesine çıkması gibi diğer politik gelişmelere bağlı olarakta çıkmış olabilir (Mik'elaje 1974, 108-171). 76 Kolhetinin zayıflamasından sonra çesitli bolyar (gürcü boylarinin disindakilerde) Güney Doğu Karadeniz sahilinden dışarıya veya içeriye göç etmediler ve artık Kolhi Kralliğina dahil idiler. Bu konuda detaylı bilgi için bakınız Melik'şvili 1959, 251-265; 1971e, 343-399; Mik'elaje 1967; Maksimova 1958, 118-144. 77 Melik'isvili 1959, 62ff.; Lomouri 1971. 72 23 ediyoruz: ’’Persler, kırmızı olarak isimlendirilen (kızıl deniz, yazarın notu) Güney Denizine (Pers Körfezi, yazarın notu) kadar uzanan bölgede yaşıyorlar, daha yüksek yerlerde, kuzeyde Medler, daha yüksekte Saspeirer’lar, Saspeier’ların arkasında ise Phasis nehrinin döküldüğü Kuzey Denizi (yani Karadeniz, yazarın notu) sınırına kadar olan bölgede Kolhiler yaşıyorlar. Dört halk bir denizden bir denize olan bölgede yerleşiktirler’’. Başka bir yerde (I, 104) Herodot: ’’... Meothida denizinden (yani Kırım –Asowsh- denizinden, yazarın notu) Phasis nehrine ve Kolhilere kadar hafif donanmış yaya için 13 günlük yoldur. Kolhi’lerden Med’lere kadar olan mesafe fazla değildir; bu iki ülkenin ortasında sadece bir halk yaşıyor; Saspeirer’ler’’. Tarih yazıcılığının babası Herodot’un bu kadar büyük bir bölgede sadece dört halktan; Pers’ler, Med’ler, Saspeier’ler78 ve Kolhi’lerden bahsetmesi nasıl yorumlanabilir? Persler ve Medlerin bu dönemde bilindiği gibi büyük ülkelerdi. Kolhilerin bu ülkeler ile beraber anılması belkide Kolhi’lerinde aynı şekilde bu ülkeler gibi güçlü, politik birliğe sahip ve bütünleimiş bir ülke olduğu şeklinde yorumlanabilir79. Burada önemli olan Herodot’un Kolhileride, iki deniz (Karadeniz ve Pers Körfezi) arasında yaşayan halklarla; Medler ve Perslerle beraber bahsetmesidir. Medler Fravartis’in M.Ö. 521 de yenilgiye uğramasından sonra politik bağımsızlığını kaybetti ve Akamenid’lerin bir Satrapı haline geldi. Herdot’un iletileri M.Ö. 6. yüzyılın 20 li yıllarında, bazı araştırmacılara göre M.Ö. 6.yüzyılın 50’li yılları, Önasyanın bu bölgensindeki politik durumun yansıtılması olarak kabul edilebilir80. Daha sonraki döneme ait yazarların iletileride, bunların arasında Pseudo-Skylax, Kolhetide politik bir bütünlüğün varlığını ortaya koymaktadır. Pseudo-Skylax Kolhetiyi geniş bir alan içinde lokalize etmektedir (Asya, Fragment, 81): Kolheti’nin sahil şeridinde, kuzeyde Dioskurias şehri bulunmaktadır (bugünkü Sohum’un yakınlarında), güneyde ise Apsar (Çoruh, Çoroxi) nehri. Kolhetiden Strabonda bahsetmektedir (Strabon; XI, 2, 15-17). Strabon Pitiuntun (bugünkü Piyunda) ve Dioskurias’ın, bunların Heniokoi (Heniochio) da olmasına rağmen (XI, 2, 14) Kolhetiye dâhil olduğunu yazıyor ( XI, 2, 12). 5. yy ait anonim bir coğrafyacı, Kolheti krallığının önceki dönemine ait şunları yazıyor; ’’Dioskurias veya Sivastopel’den (Sebastopolis) Apsar (Çoruh) nehrine kadar olan alanda kısa zaman öncesine kadar kendilerine Kolhi daha sonra Laz diyen halk yaşıyordu’’. Antik yazarların hepsi, M.Ö. 6-4. yüzyılda Batı Gürcistanda tek bir halk olarak, Kolhiler, şeklinde adlandırıyorlar. Kollektif isim olan Kolhiler, Kolheti, birden çok 78 Saspeir ler doğu gürcü boylari olarak kabul ediliyor. Detayli bilgi için bkz. Melik'işvili 1959 , 231 234. Başka bir yerde Herodot aynı bölgede bir çok başka halkları sayıyor (Alaroidler, Ermeniler, Makronlar; Marenler, Metieneler, Mariandioniler, Miserler, Mossynoikoiler, Meseler, Chalybalar(Çaliba)...). Bunlar akamenik İran'ın çeşitli Satraplarıydılar. Bu durum açık olarak, Herodotun (IV, 37) iki deniz arasında yaşayan ''dört halk'' tan bahsederken politik durumu tasvir ettiğini göstermektedir. 80 Melik'isvili 1964, 415. 79 24 boylardan oluşan Kolheti dünyasının81 politik bütünlüğünü tanımlamaktadır82 ve kuskusuz bu adlama politik önceliği olan, yani liderliği elinde bulunduran ve daha önceki politik bütünlükte de bütün bölgeye adını veren boy ile bağlantılıdır. İlkin ’’Kolhida’’ daha sonra, geç antik dönemde’’ Lazika’’. Antik yazilara göre Kolheti devletının sınırları M.Ö. 6. yy dan sonra yaklaşık olarak bugünkü Piyunda (antik Pitiunt) den Çoruh (antik Apsar) nehrine veya daha güneye kadar ( Çoruh’un 2 km güneyinene, Apsar’daki surlara kadar) uzanıyordu83, Doğuda Surami dağı tarafından sınırlanıyordu. Kolheti’nın politik merkezinin neresi olduğu cevabı zor bir sorudur84. Bir dizi araştırmacı merkezin, iktidarın ortaya çıktığı dönemde Karadeniz sahilinin güneydoğu kesiminde, Çoruh nehri civarında bir yerde bulunması gerektıgini ve bunun daha sonra Rioni havzasında (yunan kaynaklarında ‘Phasis’) yer aldığını kabul ediyor85. Fakat bu savı dastekleyici verilerer yoktur. M.Ö. 6.-4.yüzyıla ait bilgilerimizden ve antik Yunan kaynaklarından Kolheti’nin politik merkezinin başından beri Phasis nehrinde86 olduğu yönündedir. Pseudo-Skylax’ın aktarımlarında ...’’ Medea’nın geldiği büyük barbar şehrine, Phasis nehrinin yukarı kesimleri boyunca gemi ile 180 Stadien merhalesi vardı’’. Bu şehrin lokalizasyonu bugün daha da zordur. Bazı yunanlı yazarlar (Chalkis’li Lykophron ve iskolastları, Rodoslu Apollonios ve iskolatları, Caesara’lı Prokopios ve diğerleri) Phasis nehrinde yer alan Kutaia olarak adlanan bir şehirden bahsetmektedir. Bu şehir modern araştırmalarda bugünkü Kutaisi olduğu kabul edilmektedir87. 81 „Kolhiler“ adı bazan Trabzon ve civarında yerleşik olan boylar içinde kullanılıyordu -ki açıkça anlaşılabileceği gibi Kolhilerin soyundan gelenlerı tanımlıyordu. Bunlar Kolhi Hegemonisini kurmuşlardı (bunun yaninda Xenophon un Anabasin IV,8,8’de ve daha sonra Arriane’nin Periplus 15 te bahsediliyor). Trabzon ve cıvarında yaşayan Kolhiler M.Ö. 6.-4. yüzyıldaki Kolhi-Ülkesine (Krallığına. Ç.N) dahil deyillerdi. 82 Kolhetinin bu dönemlerinde, Kolhilerin dışında Güney Kafkas Halkından olan Svanlar ve eski Abaza boyları da Kolhetinin tebalarıydı. 83 Apsar Kalasi ve bunun yanında diğerleri hakkında O. Lort'k'ip'anije vr diğerleri 1980, ve oradaki Literatür. 84 O. Lort'k'ip'anije 1979a, 53-54. 85 Detay için bkz. Melik'isvili 1959, 216; 1971e,389. 86 Urartu Kralı Sardurı II nin Kronoğinde Sarduri II nin Kolhi Ülkesine yaptığı seferlerden ve Ildamuşa sehri için yaptıkları savaş hakkında bilgiler vermektedir. Fakat bu Kronikte Kolhi Kralının savaşa katılıp katılmadığından bahsedilmemektedir(bkz. Melikişvili 1960, 155,I-844). Bura akla Kolhetinin baskentinin bu bölgeden uzakta olduğu geliyor. Kral (Yazıtta isminden bahsediliyor: [e]?-Ša) Ildamuşa ya yardıma gelemedi (Melikişvili 1959, 217-218; 1971e,388). Ben Kolhi Krallığının başkentinin Rionide bulunduğunu düşünüyorum (bkz. O.Lordkşpanije 1986b, 70-73). 87 O.Lordkipanije 1979a,53-55; 1986b,71-73; Lunçava 1975). Caesareali Prokopius eserinde: ‚ Bu ülkenin ortasından Rioni adı verilen nehir akıyor. Daha önceki zamanlarda buraya bir kale inşaa esdilmişti… bu kalenin simdi yunancada Kotiaion denmektedir, ama Lazlar şimdi ona Kotais (Var. Kotatis) demektedirler. Dilden kaynaklanan sebeplerden dolayı o sekilde telavüz ediliyordu. Arrianos un yazılarından bu şekilde bilinmiş oluyor. Bazıları ama bu eski zamanlarda burada Koitaion adlı bir şehrin bulunduğunu savunmaktadırlar. Aites buradan gelmektedir ve buna bağlı olarak Poet ler buna Koitai, ama Kolhi ülkesine Koitaitida (Prokop. Caeser., BGiIV,14,49-49). Arkeolojik kazlrda bulunan Orta Bronz,- Geç Tunç ve Erken Demir Çağına ait çok sayıdaki eser bu şehrin önemli bir konuma sahip olduğunu göstermektedir (O.Lordkipanije 1966a,40-44). Dikkate değer bir nokta Kutaisi’nin Orta Çağda politik merkez (Başkent) idi. İlk olarak Batı Gürcistan, daha sonra (belli bir zamana kadar) birleşik Gürcü Krallığının başkenti idi. Birleşik Monarşik Krallığın parşalanmasından sonra İmereti Krallığının başkentiydi (Lunçava 1975). 25 Kolheti’nin M.Ö.6-5.yüzyıla ait politik tarihi ile ilgili neredeyse hiçbirşey bilmiyoruz. Herodot’un aktarımlarında Akamenik İranlıların Kolhetiyi işgal ettiklerini fakat satrapliğe bağlayamadıkları belirtiliyor88. Fakat Kolhler bir şekildede Akameniklere bağlı idiler. Herodot (II, 97) te; onlar, ’’bizden önceki zamanda ve hala her beş yılda bir hediye göndermekle yükümlü idiler: yüz genç erkek ve yüz genç kız’’ şeklinde yazıyor. Bu, işgalcilere verilen gerçek bir haraç verme yükümlülüğü veya kontribasyon değil güçlü komşusu ile olan bir anlaşmaydı. M.Ö.5.yüzyılın sonunda Kolheti ve güney komşuları (çesitli Satraplıklere ait olan Karduchoi, Chalyboi, Kaldaya, Makrones, Mossinoikoi, Tibarenoi ve diğerleri ) Akamenik krallığından tamamen bagımsız idiler89. Kolhetinin M.Ö.6-5. yüzyıla ait politik ve sosyal kurumlar hakkında, gerek halkın anlatımlarının veya yazıtlarının olmaması dolayısı ile az şey biliyoruz. Elimizde sadece sınırlı oranda eski yunan ve romalılara ait yazılı material mevcuttur. Burada bu kronistlerin bakış açısının yansıtıldığı, uzak ve yabancı bir ülkenin sadece kendi ilgi alanlarına bağlı tasvir edildiği ve geleneksel yunan terminolojisinin yerel özgünlüklerin açık anlamına ve aslına karşılık gelmediğinin gözönünde bulundurulması gerekir. Daha önce de belirtildiği gibi Herodot Kolhi’leri (aynı zamanda gürcü boyu Saspeier’leri) Ön Asyanın diğer güçlü halkları; Medler, Persler ile birlikte anılıyor. Herodot yakın doğunun M.Ö. 6.yüzyılın 20’li yıllarındaki politik durumunu karakterize ediyordu. Tarih yazıcılığının babası Herodot Kolhilerin politik aşamasına dair hiçbir şey iletmemiştir. Bu yüzden Xenophen’un aktarımları (Anabasis V, VI, 36) büyük önem taşımaktadır: ’’Kolhetide Aietes’ınsoyundan gelen biri Phasiste yöneticiydi’’. Bu durum M.Ö. 5. yüzyılda Aietide’ler olarak tanımlanan, yani ’’ güneş tanrısının oğlu’’ efsanevi Kral Aietes’in soyundan gelen kralların yönettiğini, Kolheti krallığınının varlığını belgelemektedir90. Romalı tarihçi Plinius (1.yy): ’’Kolhetiyi Aietes’lerın soyundan gelen Savlak yönetiyor’’91 şeklinde yazıyor. Bu soy olarak iktidarın, yönetme hakkının, güneşin oğlu büyük kral Aietes’in soyundan gelenlerin Kolheti kraliyet sarayında tahta geçme hakkının tanrıdan gelen bir hak olarak kabul edildiğini göstermektedir92. Kolhilerde Krallığın miras yolu ile babadan oğula 88 Melik'isvili 1959, 237. Bkz. Melik'isvili 1959, 239. 90 Homeros (Odyusee 138-139) Aites in ışık getiriren Tanrı Helios ve Perse (Okyanus’un Kızı)den geldiğini belirtmektedir. Aynısını Hesiod (Theogenie 856-857) ve diğer yazarlar, ve Rodoslu Apollonios (Argonautika II, 1203-1204) tekrarlamaktadır 91 Apollonios Aitesi ’’Aitesten daha büyük Hükümdar yok, uzakta oturuyor, istese Hellas i kuşatabilir’’ cümleleri ile yüceltiyor eserinde Phaiaken Kralı Alkinois i konuştururken (Argonautika IV, 1104-1105). Strabon (I,2,39) da bunu tescil ediyor ve: ’’ Aites Kolheti yi yönetiyor. Bu halkın içinde Aites adına sıkça rastlanır’’. Gerçektende M.Ö. 6. yy da Aiet adından aristokrat aileden geniş nüfüza sahip yerel bir politikacı vardır (Agath III-8-11). 92 Eski Hellen inanışlarına göre Kolhi Kralı yüksek bir yerden (şeyden) gelmesi,-yani Güneş ten- belkide yerel bir mitolojinin yansıması idi. Güneş Svano-Karto-Kolhi lerde heidin Panteonu inanışında yüceltilen bir Tanrıydı (Bardavelije 1957, 11-12). Güneşin yüceltilmesi (tapma, ç.n) Kolhi boylarına ait takvimede (sözlü olarak iletilen) yansımıştır, bu takvimde güneş günü anlamına gelen bir gün vardır (Mjaçxa, ç.n) (I. 89 26 geçtiğine dair monarşik yünetim biçimini belgeleyen direk bir kaynağa sahip değiliz. Fakat yönetim formunun monarşık olduğu kabul edilebilir. Bu bağlamda Strabon (XI, 2 18): ’’...eski çağlarda ülkenin sahip olduğu o ün, Iasonun Medlere kadar ulaşan yolculuguna ait efsane ve ondan önce Phrixosun yolculuğu gösteriyor... Ülke skeptuçi’lere bölündükten sonra ülkeyi krallar yönetiyordu93 ve bunlar orta derecede güce sahiptiler’’. Kolhetinin skeptuçi’lere bülünmesi94 ile Kolheti krallığının kurulması eş zamanda gerçekleşmiş olmalı95. Bu noktada Strabon’un ilettikleri, krallığın iktidar gücünün merkezileştiğini gösteren bir ispat olarak görülebilir. Bazı araşırmacılar, Strabon’un yazdıklarının, kralın gücünün sınırlı olduğunu ve belli bölgelerde lokal yöneticilerin mevcut olduğunu gösterir nitelikte bir belge olduğunu savunmaktadırlar96. Strabon nasıl yorumlanırsa yorumlansın her halükarda burada söz konusu olan Kolheti’nin teretoryal-idari kesimleridir ki bu bir ülkenin en erken dönemlerine ait en önemli belirteçlerindendir. Urartu kaynaklarında Kolhetinin lokal hükümdarlari ‘luir-di’ olarak tabir edilmektedir97. Strabon bunları Skeptuçi olarak adlandırıyor. Bu skeptuçiler, kabul edilebileceği gibi tarihsel olarak otaya çıkan temel teretoryal-idari dokuya sahipti. Başında bir tür vali (elit yönetici)98 olarak isimlendirilebilen, kralın idari fonksiyonu ile yükümlü lokal aristokrat boylardan olan bir temsilci bulunmakta idi. Fakat Skeptuçi’ler sadece Kolheti’nin yönetim hiyerarşısınde bir tabakayı oluşturuyorlardı. Hiyeraşinin en üstünde Kral bulunuyordu. Kaynak materyallerin yeterli olmaması, yönetimdeki hiyerarşik ilişkiler hakkındak bilgi edinmemizi engellemektedir. Boyları yönetenlerin yönetsel fonksıyonları zamanla elit bir yönetici sınıfın oluşmasına önayak oldu ve bu dönüşüm, aristokrat kesimi halktan kopmasına, elit sınıfın zenginleşip ayrıcalıklı bir konuma gelmesinin başlangıç noktasını oluşturdu. Kral tarafından belirlenen bu yeni fonksiyon tribut (haraç, cizye) olarak ödenen gelir kaynağını yarattı. Ödemeler sadece tarımsal ürünlerle değil, aynı zamanda altın, gümüş ve diğer değerli eşyalarla da yapılıyordu. Arkeolojik materyaller, kolheti toplumu içinde gittikçe artan özel mülkiyet farkının oluştuğunu götermektedir. Ölülerle birlikte gömülen eşyalardan, toplumsal zenginlikten alınan aslan payının giderek arttığını ve bunun sadece toplumun belli bir kesiminin eline geçtiği anlaşılmaktadır. Toplumun sıradan üyesinen ait mezarlar ile yönetici elit tabakaya Javaxişvili 1952,125-131). Arkeolojik buluntularda bu savı desteklemektedir. Buluntulardan Kolhi gümüş paralarında ve takılarda, altın ve gümüş küpelerde (ve diüer esrlerde) yer alan rosetli arslan ve arslan başi resimleri ve gamalı haç, güneşin sembolik gösterimleridir. Kısa süre önce Vani de bulunan bir hellence yazıtta Güneş (Helios) Anatanrıça nın altında belirtilmektedir. 93 Strabon burada διαδαξάμενον ifadesini kullanıyor. Bu διαέχυμει den türetitlmiştir ve atalardan kabul edilen, alınan/kalan ’’miras’’ anlamına gelmektedir (O.Kipanidje 1979a, 56). 94 Yunanca Terminus ’’Skeptuchos’’ kelime anlamı Skepronu tutan, yüneten, semantik olarak perçe vatraka(vataraka) ile aynı anlamdadır. Οί σχεπτοϋχοι yunanlılar tarafından Sarmat ve diğer Halkların elit kesimi için kullanmaktaydılar (O.Lordkipanije 1979a,56; 1985b,88 ordaki kaynakça). 95 Inaje 1961, 785. 96 Bkz. Inaje 1961, 777-789. 97 Melik'isvili 1962b, 323. 98 O. Lort'k'ip'anije 1979a, 56-58; 1985b, 72-74. 27 ait olanları arasında gerek mezarın biçimi gerekse ölülerle birlikte gömülen eşyalar bakımından büyük farklılıklar göstermektedir. Sıradan birine ait mezarlar basit mezarlardı. Beraberinde gömülen eşyalar, hem sınırlı sayıda (bir iki adet kilden yapılmış kap), hemde ucuz ve basit süs eşyalarından oluşmaktadır (çoğu zaman bronzdan yapılmış). Elit sınıftan olanların mezarları ev biçiminde büyük ahşap sakrofaklar şeklindedir ve aile fertleri ve hizmetçilerde bu mezarlara gömülmekteydi. Ölü ile gömülen hayvan ve eşyalar: atlar, çok sayıda altın, gümüş süs eşyaları (alın çemberi-diadem-, askılar, küpeler, birçok gerdanlık, bilezikler. vs.), çeşitli gereçler (gümüş ve kilden kaplar, esanslar için çeşitli renklerde şişeler, çok büyük kazanlar), evcil ve yabanı hayvanlardan zengin yiyeceklerden oluşmaktaydı. Vani’de bulunan M.Ö. 5. yüzyıla ait zengin içerikli bir mezar bu farklılığı gösteren gözel bir örnektir (Resim.5.). Şekil.13. 1-2 Üzerinde çeşitli figürler bulunun küçük bronzden kovalar, Vaniö M.Ö. 5. yy. 3-4 bronz kovalar, Vani, M.Ö. 5. yy Ahşap ola bu mezarlar dikdörtgen şeklinde (3,10 x 3,40 m) ve taş bir zemine oturtuluyor. Mezardan geriye sadece büyük çiviler (10-12 cm) kaldı. Ahşap yapı 3,10 m uzunluğunda, 2,25 m genişliğinde ve 1,5 m yüksekliğindedir. ’’Evin’’ dışında (sakrofağın), mezarın kuzey tarafında bir at iskeleti ve ileri derecede paslanmış atların başına takılan metal aletler (koşum takımları) bulunmaktadır. Mezarın orta kesimine dört ölünün kalıntıları bulunmuştur; Mezarın ortasına gömülen Kolhi kadınının beraberinde gömülen zengin eşyalar onun çok zengin (elit) biri olduğunu göstermektedir. Ölülerin baş tarafında doğu yönünde konmuş dinsel ayinlerde ve günlük hayatta kullanılan bronz, gümüşten çeşitki eşyalar, kil ve cam kaplar (Resim. 10.) bulunmaktadır: Bronz testi (Resim. 10, 1), sapı çıplak bir genci tasvir eden atttik tarzda yapılmış bir tava (patera) (Resim. 10, 2)., esanslar için bir adet küçük bardak, orta büyüklükte anfora ve bir 28 tane üzeri dinsel sfenks (shpinx procession) gravürlerle süslenmiş gümüş aryballos (Resim. 10, 4), kapağında hayvan figürleri olan küçük bir kolhi testisi (Şekil. 13. 2: Resim. 9, 4) ve üzerinde koyun ve kanatlı aslan resimleri olan bir tane attik stilde gümüş kap (Resim. 10, 3), bunların yanında ayrıca altın kaplamalı attik gümüş kylikes (kilikes), siyah parlak bir kolhi testisi ve biri eflatun renkli, diğeri kenarları altından açık mavi renkte fenike camından iki kupa. Mezarda bulunan kemikler (inek, keçi, domuz, domuzyavrusu, ördek gibi) ölüler ile birlikte yiyecek maddelerininde gömüldüğünü gistermektedir. Yiyecek maddeleri mezarın güney-doğu kesiminde duran dört kolhi kil çanak ve siyah, cılalı helenistik bir Kylix içine konulmuştu. Ölülerler beraber gömülen yiyecekler için kullanılan bronz testiler (kolhi testileri olarak biliniyor) mezarın güney batı kesiminde, muhtemelen 1 m yükseklikte konulması uygun görülüyordu (Resim. 9, 3). Bunların dışında mezarın her tarafında çoğu siyah, cılalı, üzerlerinde geleneksel kolhi ornametleri bulunan çeşitli formda kilden yapılmış kaplar bulunmaktadır. Ölüler sadece altın ve gümüşten gösterişli bir mücevherlerle süslendi. Mezar sahibinin başı boğuşan hayvan kabartmalarıya süslenmiş baklava dilimi şeklinde (romboedral) altın plakalardan oluşan gösterişli bir diadem ile süslenmiş (Resim. 15.). Diademlerin yanında ölü roset, kuş figürleri ve çok ince el işçiliği gösteren granülasyonlarla süslenmiş yelpaze şeklinde takılarda bulunmaktadır. Kulaklar aynı şekilde ince granülasyonlarla süslenmiş olağan üstü güzel küpelerle süslenmişti. Boynunda altından beş farklı kolye bulunmaktaydı. Kolyeler minyatür kuş, koçbaşı figürü ile bezenmiş, spiral, silindirik şekilde, düz veya kotleli inci kürecikleri ile ardalanmalı dizilmiş olarak süslenmiştir. Çok ince el işçiliği örneği olna granülasyon yötemi ile süslenmiş küçük kaplumbağa figürleri ile bezenmiş altın kolye en güzel örneklerden birini oluşturuyor (Resim. 17, 2). Gözleri beyaz camdan olan bu kaplumbağaların bacaklarının altı kısmı altın ve akik ile süslenmişti. Altın bileziklerin ucunda yaban domuz figürleri bulunmaktadır ( Resim. 14, 3-4). Ölünün parmaklarında beş adet altın yüzük bulunmuştur. Bunların birinin üzerinde bir tür tura (mühür) bulunmakta. Belinde (büyük ihtimalle) kenarları çok sayıda gümüş, yuvarlak inciler, çeşitli takılar, yaban domuzu figürleri ile süslenmiş, ön kesiminde kanatlarını açmış bir kartal figürü bulunan kemer bulunuyordu. Ölünün sarıldığı bez (!, çürüdü) ince altın plakalar ve düğmeler ile bezenmişti. Ölü ile birlikte gömülen takılar ve gereçler kadının ekonomik ve sosyal olarak üst sınıftan, kolhi aristokrasisinden olduğunu göstermektedir. Mezara bulunan üç ayrı iskelet bu kadınınla birlikte bu üç kişi ile birlikte gömüldüğünü göstermektedir. Muhtemelen bunlar evin sakinlerinden idiler. Fakat bunların mezarları sade ve beraberlerinde gömülen eşyalar fazla çeşitlilik ve zenginlik göstermiyirlar. Bunlardan birinde iki adet gümüş diadem, yelpaze şekilli altın küpe, cam takı, spiral desnli ince gümüş bilezikler, bir 29 diğerinde gümüş diadem, altın küpe ve bir adet altın ve cam taklsrls süslenmiş boyun bantı, üçüncüsünde ise sadece altın bir küpe bulunmuştur99. Ölülerinle gömülen bu eşyaların miktar ve çeşitliliği toplumdaki farklı tabakaların varlığını yansıtmaktadır ve Kolheti toplumunun kompleks sosyal bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir100. M.Ö. 5-4. yüzyıla ait mezar buluntularda görüldüğü gibi, mülkiyet farkının artması zenginliğin birikmesi ve özel mülkiyet gelişimi, kompleks sınıfsal gelişimin itici gücü ve koşulu idi. Kolhilerde sosyal sınıfların varlığı tartışma götürmez bir gerçektir. Şimdi Kolheti krallığının tarihi ile ilgili en karmaşık soru olan üretim ve sosyal ilişki sorusuna geliyoruz. Elimizdeki bulunan sınırlı sayıdakı yazılı kaynaklar, bu konuda sadece genel bir fikir yürütmeye yetiyor. Örneğin G.A. Melikişvili’ye göre:’’ Kolhida krallığı erken dönem sınıfsal bir ülkesi idi. Yönetici üst sınıf kölelerin yanında, geniş oranda sıradan toplum üyelerini, bağımsız ve yarı bağımsız çiftçileri sömürüyordu’’101. Kolhetideki ekonomik yapıya kaynak oluşturabilecek tek eser Rodoslu Apollonious’un ’’ Argonotika’’ eseridir. T. K. Mikeladse eseri ilk kez bu bağlamda ele aldı102. Mikeladse’ye göre Argonotika'da Kolhi’nın M.Ö. 2. yüzyılın ikinci yarısı ve M.Ö.1. yüzyılın ilk yarısına ait toplumsal düzeniyle ilgili çok önemli bilgiler içeriyor. Söz konusu tarihlerde bazı kuşkular olabilir, fakat burada kullanılan bazı terminolojiler ilgimizi çekecek niteliktedir. Çünkü eski yunan literatüründe, her halükarda eserin M.Ö. 7-5. yüzyılda Kolheti hakkındaki tasvirlerde, stereo tip kullanımı yoktu ve bu nedenle tarihsel gerçeklere yakınlık gösteriyor olması gerekir. T. K. Mikeladse'ye göre Kolhida halkı büyük oranda özgür bireylerden oluşuyordu. ’’Argonotika’’ da (III, 245) ’’ Kolhiler (κόλχοι) veya ’’Kolhilerin oğlu’’ (χσλχων ϋειζ) veya sadece evin temsilcilerinden bir üye, yani toplumun üyesi » δημότεροι « şeklinde belirtilmektedir. Bunlar tarımsal, metal ve kap kacak gibi ekonomik mallar üretiyorlar, halk toplantılarına katılıyorlar ve kralın savaşcıları idiler (II, 212-224). Özgür olmayanlar -köleler ve hizmetçiler- Argonotika'da iki farklı terimle betimleniyorlar: »άμφίπολος « (III, 247; 843, 870) und »δμώς « (III, 278, 299). Homeros’ta bunları biliyordu (Odyssee IV, 36-61, 196-210): »άμφίπολος « un Homeros taki anlamı Köle dir, fakat daha çok evde çalıştırılan (çoğunlukla temizlikçi, aşçı vb.) ve dışarda çalışan diğer kölelerden (δμώς, δμώη) ayrılıyordu. Bu terimler esir düşenlerin köle olarak kullanıldıklarını göstermektedir; statüları kuşkuya yer kalmayacak şekilde açıktır. Rodoslu Apollonios (Argonotika III, 270- 274: δμώες) ‘e göre bu köleler Kolheti kralının hizmetçileri idi ve krallık sarayında çalışıyorlardı; ateş için odun temini, 99 Detay için bkz. Vani I, 213-242, 260-284. O. Lort'k'ip'anije 1979a, 59-67; 1985b, 74-84. 101 Melik'isvili 1971d, 414. 102 Mik'elaje 1974, 166. 100 30 öküzlerin koşumu vb.: ’’ herkes Hükümdarın gözüne girmeye çalışıyor’’. Anlaşıldığı gibi bunlar üretime katılmıyorlardı. Ana görevleri ev (saray) işlerinden oluşuyordu. Ekonomik malların üretimi toplumun (gurupların; boyların) özgür bireyler tarafından sağlanıyordu ve bunlar kral için, üyesı olduğu sülale (Apollonıos’un χόλοι) ve elit yöneticiler için çalışıyorlardı. Bu yapısal belirtiler erken döneme ait sınıf-ülkeler ssistemler için karakteristiktir. Sosyal hiyerarşinin en üstunde kral ve üretime katılmayan, başkalarının iş gücünden yaşayan yönetici sınıfı bulunuyordu. Bunların karşısında başta özgür çiftçi sınıfı bulunmakta idi. Çiftçi sınıfı üretim araçlarına sahipti fakat aristrokat sınıfa harç (vergi) vermekle yükümlü idiler103. Arkeolojik bulgular Kolhetinin M.Ö. 8.yy ile 4. yy. arasındaki dönemdeki ekonomik ve kültürel gelişimine hakkında daha iyi kaynaklar sunmaktadır. Tarım ve demir metalurjisindeki yoğun gelişme bu dönemde ilk etapta öne çıkan gelişmelerdir. Kolheti demir işlemeciliği için gereken bütün koşullara sahipti. Ülkenin çeşitli bölgelerindeki zengin demir yatakları (başlıca magnetit), yakacak madde olarak kullanılan (metalurjide) geniş ormanlık, yüz yıllar boyu kesintisiz devam eden metal işleme geleneği104. Mevcut bilgilerden M.Ö. 8-7. yüzyılda Batı Gürcistanda geniş bir demir metalurji geleneğinin olduğunu söyleyebiliriz105. Bugüne kadar bulunan bütün demir işleme alanları ( demirin eritildiği fırınlar, cürüfler vs.) bunu yansıtmaktadır106. Arkeolojik kazılar bölgede hematit ve magnetit kumun işlendiğini ortaya koymaktadır. Birçok yunan yazarlarıda bu durumu iletmektedir, öreneğin Psoydo-Aristoteles (Harika Kokular Hakkında 48) Çaliba’ların kullandığı metodla magnetit kumundan flotasyonla demir elde etme ve eritme hakkında bilgiler vermektedir107. M.Ö. 6-4.yy Kolhetide demir işlemeciliği maden yatağının bulunmadığı, uzak yerlerdede yapılaktaydı. Örneğin Kutaisi'de M.Ö. 5. yy ait bir kültür tabakasında metali eritmede kullanılan üfleç, Kolhi tipi minyatür balta için döküm kalıpları ve burgu108; Dapnari yerleşim yerinde (Resim 1, Nr, 9) M.Ö. 5-4 yy. ait yuvarlak, eritme fırınına ait kalıntılar, kilden hamlaç ve % 63,2 demir içerikli cürüfler bulunmuştur109. M.Ö. 7-4 yüzyıldaki demir metalurjisindeki gelişmenin boyutunu, yerleşim yerlerinden ve mezarlarda ortaya çıkarılan sayısız araç gereçler; silahlar; demir sapan, çapa, balta, bıçak, orak, kılıç, hançer ve kazma, süngü ve ok uçları, atın başlık takımı ve diğer buluntular belgelemektedir (Resim. 19, 1-15). Aynı şekilde, örneğin M.Ö. 6- 4. yüzyılda hertarafta biçimsel olarak M.Ö.2000 ile 1000 yıllarından beri bilinen ünlü Kolhi bronz baltalarına dayanan demirden baltalarda yaygındır. Aynı özgünlükte üretilen bir tarafı gaga biçimli demir baltalar (‘’Zaldi’’); bunlar M.Ö. 2000 yılından beri kullanılan bronz baltalarla 103 Mik'elaje 1974, 161-163. O. Lort'k'ip'anije 1979a, 69; 1985b, 81-82. 105 O. Lort'k'ip'anije 1979a, 79-80; 1985b, 103, Kaynakça eki ile. 106 R. Abramisvili 1961, 376; A. Ramisvili 1975a, 90. 107 N. Xaxutaisvili 1964; D. Xaxutaisvili 1974, 1975, 1977a, 1977b, 1978, 1979b, 1980, 1981a, 1981b, 1981c. 108 D. Xaxutaisvili 1974; A. Ramisvili 1975a. 109 O. Lort'k'ip'anije 1979a, 81. 104 31 ayni prototipe sahiptır. Aynı şekilde M.Ö. 7- 5. yy a ait sayısız demir kazmalar bronz kazmalarla aynı forma sahiptir110. Kolheti Argonot seferleri hakkında bilgiler veren en eski yunan yazarları tarafından, gelişmiş bir tarım ülkesi olarak belirtilmektedir111. Burada sadece ’’demir (bronz) ayaklı boğa’’ , Pindardaki ’’ dökme demirden sert saban’’ (IV Pytien-Ode) ve Rodoslu Apollonios’un (III, 230-234, 412-427) ilettikleri hatırlanmalıdır. Kral Aietes bu eserde tarım ekonomisinden iyi anlayan biri olarak gösteriliyor; ’’sadece o, burnundan ateş çıkaran demir (bronz) ayaklı boğayı sabana koşabiliyor, tarlayı düz ve derinden kazabiliyor, ekebiliyor ve bir gün içinde ekini kaldırabliliyordu...’’ Gürcistan’daki tarım ekonomisi tarihi hakkında yapılan özel araştırmalar, Kolheti’nin M.Ö. 7-4. yy’da gelişmiş bir tarım ekonomisine sahip olduğunu ortaya koymuştur112. Burada dikkant çekenr nokta, M.Ö. 7 –4.yy’a ait arkeolojik kazılarda ve mezarlarda özellikle demirden yapılmış kazmaların varlığıdır. Bazan birkaç yüz tanesi bir arada bulunmaktaydi. Bunların içinde özellikle demir saban veya sabana benzeyen aletler çok ilginçtir113. Tarım aletlerinin ölü ile beraber gömülmesi diğer kültürlerde nadir olarak raslanan bir durumdur, fakat Kolhi kültüründe buna sıkça rastlanmaktadır. Bu durum tarımın toplum içinde oynadığı büyük rolu yansıtmaktadır. Bunlar Kolheti hakkında söylenen birçok efsanedede önemli rol oynamaktadır. Demirden saban114 ve sabana benzeyen aletler115, ayrıca tarım aletleri üzerinde yapılan etnografik araştırmalar, tarımın saban ve kazmalar ile yapıldığını ortaya koymaktadır116. Tarımı yapılan çeşitli tahıllar; darı, çeşitli buğday türleri, ’’macha’’Triticum macha, Triticum vulgare ve kolh polba (Triticum paleocolchicum), saçak köklü bitkilerden keten ve kenevir (bunlar ihraçta ediliyordu)117. Kazılarda çıkarılan çeşitli çanak çömlekler ve demirden asma bıçakları118 Kolhilerin üzümcülük de yaptıklarını göstermektedir119. Üzüm tarımındaki gelişim özel toprak mulkiyetinin oluşma sürecini hızlandıran etmenlerden bir diğeri idi120. M.Ö. 7- 5.yüzyıla ait sayısız kemik buluntuları büyük ve küçükbaş hayvancılık, domuz, tavuk vb. üretiminin Kolhetinin ekonomik hayatında önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir121. Yerleşim yerleri az araştırılmış olmasına rağmen M.Ö. 1000 yılından itibaren mimari yapıların sağlam, belirgin organize bir yapılanmaya sahipti ve sürekli bir gelişme göstermekteydir. Yapılar ya doğal bir yükseltinin üstüne veya yapay bir yükseltinin üzerine 110 G. Lort'k'ip'anije 1970, 101. O. Lort'k'ip'anije 1979a, 81-82. 112 Melik'isvili 1974, 157; O. Lort'k'ip'anije 1979a, 81-82. 113 G. Lort'k'ip'anije 1970, 91-100; O. Lort'k'ip'anije 1979a, 71-73. 114 Mik'elaje 1985; Mik'elaje ve Baramije 1977. 115 G. Lort'k'ip'anije 1970, 94-95. 116 G. Lort'k'ip'anije 1970, 93; Mik'elaje 1985, 76-78; Mik'elaje und Baramije 1977, 34-37. 117 Citaia 1952b, 1959, 1964; L. Jijiguri 1985a, 1985b. 118 G. Lort'k'ip'anije 1970, 95-100; O. Lort'k'ip'anije 1979a, 71-73. 119 G. Lort'k'ip'anije 1970, 50-52. 120 Kuftiin 1949-1950, II, 37-38; G. Lort'k'ip'anije 1970, 55ff. 121 Melik'isvili 1959, 249. 111 32 kurulmakta, çevresi bir veya iki hendek ile çevriliyordu. Yerleşim yerleri plana göre kurulmuyordu ve sınırları çok belirgin değildi. Herahgi bir tahkimat sisteminin olmaması, ahşap kule tipi evler yapıların gelişmesini yönlendiriyordu. Bunların yapılışını Vitruv şöyle naklediyor (II, 1, 4, 6): ’’ Pontostaki Kolhiler büyük ormanlıklar sayesinde evlerini sağa ve sola bütün bir ağaç gövdesini yere uzatıyorlar. Uçlarına diğerini koyarak bu şekilde oturulacak iç mekanı belirliyorlar. Daha sonra bu dört köşe direklerle bağlanıyor ve bu şekilde üste doğru çıkarak kule şekilli evler yapıyorlar. Ağacların arasında oluşan boşluk yaprak ve kille doldurmaktadırlar. Çatılarıda aynı şekilde ağaçları giderek daralacak biçimde koyuyorlar ve bu şekilde piramit biçiminde çatılar yapıyorlar. Çatılar yaprak ve kil ile örtmektedirler ve bu şekilde barbar tip çatılar yapıyorlar.’’ Vitruv kule biçimli eski Kolhi tipi evlerin orta kesiminde, basamak biçimli piramit biçimindeki mimariyi çatı olarak tasvir etmektedir. Bu neredeyse kare çeklinde yapılardır ve üste doğru giderek daralmakta, koni seklinde bir çatı ile sonlanmakta ( belki ışık ve duman için bir delikte bulunmaktaydi) (Şek. 9. 1). Eski ahşap evler, ayrıca köşe konstruksiyonlar ve diğer detaylar Vitruvs’un aktarımlarını tastik etmektedir122. Eski Kolheti yerleşim yerlerinde; örneğin Namçeduri, (Şek. 1, Nr. 4), Nosiri (Şek. 1, Nr. 35)Simagre (Şek. 1, Nr. 7) ve diğer yerlerde yapılan arkeolojik kazılar, Bronz çağa kadar uzana zaman dilimine ait ahşap yapı tekniğine ait güzel örnekler ortaya çıkarılmıştır. Evler kural olarak birbirleri özerine gelen ve dışarıya doğru hafif çıkıntı bırakılan konstruksiyonlardan oluşuyordu (Resim. 6.) ve bir veya birden çok dikdörtgen şeklinde odalardan bulunuyordu. Aynı şekilde çeşitli eşyaların saklandığı ambarlarda bu şekilde inşaat ediliyordur. Kolhiler bu tip evlere ‘’Dşargvali’’, yani kütütüklerden yapılmış ev (oda) diyorlardı. Bu yapı tekniği Kolheti'de M.Ö. 2000 lerde gelişti ve neredeyse günümüze kadar ulaşmıştır. Ahşap yapılar çoğu zaman kerpiç ile sıvanıyordu. Bu amaç için kullanılan pişirilmiş kerpiç sıvalarında ağaç izleri bulunmaktadır. Simagre’de bulunan bir evde kare şeklinde (5,60 m x 5,60 m), iyice sıkıştırılmış kerpiç bir taban ortaya çıkarıldı123. Aynı döneme ve biraz daha eski olan benzer yapılar Kolheti'nin diğer yerlerinde ve dağlık bölgelerde de bulunmuştur124. 122 G. Lort'k'ip'anije 1970, 99-100. Sumbaje 1960; Lesava 1978, 17-18; Mik'elaje 1978; Gogaje 1982. 124 Mik'elaje 1978, 73. 123 33 Şekil. 9. Kokhi ahşap mimari, M.Ö. 6.-4. yy, Vitrusv’ un tasvirine daynarak yapılmış rekonstruksiyon. 34 Sekil. 11. Ureki’de bulunan bir mezardan cikarilan cesitli aletler, M.Ö. 7.-6. yy- Bu tip yapı tipleri sadece evler için karakteristitk değil aynı zamanda tapınak ve surlarda da kullanmaktaydı. Vani’de (Şek. 9, 3) M.Ö. 5. yy la ait bir tapınak ortaya çıkarıldı. Tapınağın doğu tarafından 2 m genişliğinde uzun bir koridor bulunmaktat, yapının kuzey tarafı 2 m aralıklarla çapraz örülmüş taş ve kerpiç ile doldurulmuş ahşap duvarlar bulunmaktadır. Tapınağın batı tarafındaki zeminde iki sıra halinde 20 m uzunluğunda 5 m genişliğinde dikdörtgen şeklinde çukurlar açılmış ve içine köşe desteği işlevi gören kütükler yerleştirilmiş. Destek çukurları pişmiş kerpiç ile sıvanmıştı. Kerpiçlerde ahşap köşe 35 konstruksıyonu ve kalın tahta izleri açik bir şekilde görülmektedir. Şekil 9, 3'te tapınağın rekonstruksiyonu görülmektedir: Halka açık seramonilerin yapıldığı avlu ve büyük ihtimalle kurban yeri olarak kullanılan kapalı koridor yer alıyor (kazılarda burada çok sayıda Kolhi seramiği ve import Hellen seramikleri bulunmuştur)125. Mtisdsiri yerleşim yerinde, Vani'nin 10 km kuzeyinde, M.Ö. 5-4. yüzyıla tarihlenen dikdörtgen şekillin bir sur ortaya çıkarıldı (Şek. 9, 2). Karmaşık yapı tekniği ile örülen duvarların alt kesimi kaybolmadan günümüze kadar ulaşabildi. Duvarın dış kesimi taş zemininde oyulan çukurlara yerleitirilmiş taş platelerden oluşmaktadır. İç kesim ise kalın kütükle örüdü. Dış ve iç duvar arası, içi taş ve kerpiç ile doldurulmuş ve tahta kamaralarla kapatılmıştı ve duvar kerpiç ile sıvanmıştır126. Kolhilerin yaşam biçimleri hakkında, özellikle dinsel inanışları, ritualleri hakkında en değerli bilgiler, sıradan bir çiftiye ait mezarlarda elde edilen verilerden sunmaktadır. Kolhilerde ölülerini herhangi bir işleme tabii tutmadan gömme geleneğininn yanında, yakma geleneği yaygındı. Ölüler mezarın yanında yakılıyordu ve daha sonra külleri özel eşyaları ile birlikte gömülüyordu. Bunun dışında, bazı mezarlarda bulunan kemiklerin kısmen veya ileri derecede yanık izleri127, çok sayıda küçük hayvan kemiği parçaları, kırık seramik parçaları (kupa ve testi) gibi buluntular ölü gömme merasimleri ve diğer rituallerin yapıldığını göstermektedir. Ölüleri toplu olarak gömme biçimi, kült işlevi gören sunni olarak taş ve torakla ükseltilmiş (20 m2 ve daha büyük) taş (ve toprak) büyük mezarlarda yapılmaktaydı. Mezarlarda çıkarılan kemiklerinde görülen derin yanık izleri ölülerin önce yakıldığını daha sonra seramoni ile gömüldüklerini göstermektedir. Bu tip mezarlıklara Kolheti'nin çeşitli bölgelerinde yaygındır (bkz. Şek. 1, Nr. 6, 26, 31, 33-35) ve hepsi birbirinden oldukça farklı ölü ile gömülen eşyalar içermektedir; seramik (ibrik, kenatları dışa bükümlü kadeh, çif tutaçlı kaplar, kupalar), silahlar (bronz ve demirden mızrak uçları, hançer, kılıç, ok uçları), tarım aletleri (bronz balta, demir kazma, segmentler, saban biçimli aletler, bıçak ve orak), süs eşyaları (bronzdan boyun halkası, posten, çemgelli iğne, bilezik, karneolden kolyeler, akat, polikrom ve cam), metal heykeller (kadın ve ithypallık tip erkek figürler), çeşitli hayvan heykelleri. Kollektiv mezarlarda her bir birey için nasıl bir dini merasimin yapıldığı bilinmemektedir. Ölüye ait birçok kemik ve beraberinde gömülen özel eşyalardaki belirtiler ölü gömme işleminin iki aşamada yapıldığı kabul edilebilir. Ölen kişi belkide önce posta sarılıp ağaca asılıyordu. İlk çağlara Kolhi ölü gömme merasimlerine ait bazı bilgileri Rodoslu Apallonios (Argonotika III, 200.209) gibi antik çağ yunan yazarları tarafından nakledilmiştir128. Arkeolojik materyaller bize antik Kolhilerin dinsel kültleri hakkın açık bilgililer vermektedir129. Örneğin Ureki’de (Şeki. 1, Nr. 6) bulunan kollektif bir mezarda son derece 125 Saxarova 1976b. Vani IV, 30-35; K'p'iani 1977, Jandieri 1987. 127 G. Gamkrelije 1982. 128 Mik'elaje 1985; Mik'elaje ve Baramije 1977. 129 Mik'elaje 1985, 16-20. 126 36 ilginç buluntular çıkarılmıştır; bronzdan kuş, geyik, panter, boğa ve göğsünde bir çocukla tahttta oturan bir kadın heykeli (Şek. 11.)130. Tanrıça ve yanında bir çocuk ve etrafında hayvanlar bulunmaktadır. Burada en eski inanişlardan olan, toprağın, bütün herşeyin anası, yer tanrıçası olan,’’ ‘’ büyük ana’’ resmedilmiştir. Bu çok ilginç buluntu sadece mitolojik yanı ile değil, özellikle ensitüleşmiş tarım kultunuda varlığını yansıtmaktadır. Büyük Tanrıça veya Büyükana inanışı bütün Kolheti de yazgındı ve bölgeden bölgeye büyük farklılıklar göstermektedir131. Gümüş paraların ‘’Kolhidki’’ (Resim. 11.) üstündede Büyükana resimleri yer almaktadır132. Bu bağlamda Sulori’de (Resim. 3, 3) bulunan M.Ö. 7. yüzyıla ait, üzerinde iki atlı heykelciği bulunan bronz balta ve Vani’de (Resim. 16, 8,9) M.Ö. 4. yüzyıla ait altın takı (askı) ilginçtir. Bu küçük heykel ’’Büyükana'nın atlıları’’ olarak yorumlanmıştır133. Kısa süre önce Vani'de bulunan son derece ilginç bir buluntu, belkide tanrıça veya Büyükana inanışı (kültu) ile ilişkilendirilebilir. M.Ö. 8-7. yüzyıla ait bir kurban yerinde Kolhi kil kapları, kilden çeşitli hayvan figürleri (geyik, koyun, boğa, domuz vb.), iki ve üç başlı fantazi hayvan figürleri bulunmuştur (Resim. 7 ve 8.). Heykellerden özellikle iki ve üç başlı olanlarını yorumlamak zordur. Bunlara benzeyen figürler diğer bölgelerden de bulunmuştur. Örneğin Hitit dinsel yazıtlarında. Bunları Büyükana kultu ile ilişkili olduğu yadsınamaz. Çünkü birçok örnek ‘’Büyük Tanrıça’’ (‘’Büyükana’’) biçimleri, canlıların çeşitliliğinini temsil edecek şekilde resmedilmiştir. M.Ö. 2. yüzyılda Lucia Apuleius Tanrıça adına yazdığı yazıda: ’’Ben doğayım, var olan herşeyin anası, bütün gücün yöneticisi, bütün başlangıçların başlangıcı, en büyük tanrılık (ulûhiyet) im. Ben bütünlüğüm, yeryüzünde var olan bütün canlılar tarafından yüceltilenim’’. Vani'de (Resim. 16, 1-2) bulunan M.Ö. 5-4. yüzyıla ait altın bir küpede ve süs askılarda ve M.Ö. 2-3.yy la ait bir kemerde yer alan kuş figürleri Büyükana inanışı ile bağlantılıdır134. Kolheti'nin çeşitli yerlerınde bulunan M.Ö. 8-5.yüzyıla ait arkeolojik buluntular ortak bir ‘’Büyükana’’ inanışını göstermektedir. Muhtemelen bu ‘’ resmi (devletin) inanış ile de bağlantılıydı. 130 Kolheti de M.Ö. 8.-5. yy daki dinle ilgili direk herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Sadece Apollonios Rodos ta, büyük ihtimalle önceki bilgilere dayanan bir bilgi yer almaktadır. Büyük Uranos (Gök) ve onun altnda yer alan Tanrıların anası olarak kabul edilen Gaia (Yer/Dünya) çok yüceltilenlerdi. Vani’de bulunan helenistik dönemden bir yunanca yazıtta aynı şekilde Gaia (Yer), Helios (Güneş) ve Keos (Ay) tan baksedilmesi ilgi çekicidir (bkz. T. Quaxçişvili 1987). Etnografik, sözlü ve yazılı kaynaklara dayanarak, ama arkeolojik verilerede, kolhi tanrı inancında en önde güneş ve ay sembolleri antromoph bir biçim aldığı (gösterildiği, ç.n) kabul edilebilir (Mikelaje 1974,84; G. Lordkipanije 1970,112). 131 Mik'elaje 1985, 59-62. 132 Kuftin 1949-1950, I, 243-247; Mik'elaje 1985, 2-65. 133 O. Lort'k'ip'anije 1979a, 92; 1986b, 82-83. 134 O. Lort’k’ip’anije ve diğerleri 1980, 71. 37 Şekil. 12. Bazı Kolhi seramik tipleri ve ornamentler, M.Ö. 7. yy ve 4. yy ın ilk yarısı. M.Ö. 8-5. yüzyıla ait bronz ve seramik eserler, sadece dinsel inanışı değil aynı zamanda o dönemlerdeki elsanatının mükemmelliğini göstermektedir. Yeni yaratımların zenginliği, sadece Kolheti krallığındaki elsanatının ekonomik sistemdeki yerinin değil aynı zamanda antik Kolhi kültürünün tarihsel ortaya çıkışı ve gelişim sürecindeki rolünü belirleme imkanınıda sağlamaktadır. Burada, o dönemdeki el sanatını detaylı olarak ele almak yazının ana temasının dışındadır, fakat yinede bu alanlarda Kolhi kültürünü ve ülkenin ekonomik gelişimini yansıtan orjinal ve spesifik135 eserlerden bazılarını ele almak istiyorum. Döner çarkta yapılmış çanak çömlek analizleri, araştırmalara en büyük katkıyı sağlayan materyallerdir. Genel kabule göre döner masa tekniğinin kullanılmaya başlanması seramik üretiminin seramikçiliğn serbest zanaat haline geldiğini gösteren en önemli göstergelerden biridir. Batı Gürcistanda bu süreç Kolheti Krallığından önce başlamıştır. M.Ö. 2000 in ikinci yarısı ve 1000 lerin başlangıç dönemlerine ait döner masa seramikleri bilinmektedir. Seramik üretimi Kolheti'de eski bir geleneğe sahip ve zamanla özel yetkinliği ulaşmıştır. Gelişme sadece form ve süslemede değil aynı zamanda teknolojik seviyede de görülmektedir (örneğin bunların arasında açık siyah ve siyah açkılı kapların 135 O. Lort’k’ip’anije 1979a, 74-102; 1985b, 99-131. 38 üretilm). Kolhi seramikçiliği M.Ö. 8-4.yy da önceki dönemden kalan birikimlerden de yararlanarak, farklı form ve tiplerde tüketiçinin taleplerini karşılayacak seramik üretim geleneğine saipti. Kolhi seramikleri yüzyıllar süren üretim geleneiği sürecinde yüksek üretim kalitesine ulaşmış, içinde deiğişmeden uzun süre üretilen formlar ve çeşitli süslemelerde içermektedir. M.Ö. 8-7. yy için yüzeyi kanal şeklinde süslemelere sahip kaplar tipiktir (Resim. 8.) (tüketim fazlası ürünleri saklamada kullanılan pithos tipi kaplar, testi, dibi ince koni biçiminde kupa, sahan ve tencereler). Kaplarda yer alan kulplerın büyük çoğunluğu boynuz biçimlidir. Pithoi tip büyük kil kaplar M.Ö. 7.yy sonlarından M.Ö. 4.yüzyılın ilk yarısı için karakteristikti (Şek. 12, 30). Günlük yaşamda kullanılan seramikler geniş bir çeşitlilik göstermektedir. Bügüne kadar herhangi bir seramik atölyesi veya fırın bulunamamış olmasına rağmen, bir yandan form ve motifler diğer yandan hammaddenin (kilin) Kolhetinin dişindaki bölgelerdeki kil kaynakalrı ile uyuşmaması bunların yerli üretimler olduğunu göstermektedir. Siyah, koyu külrengili, bazıları parlak yüzeyli, bir ve/veya iki kultplu formdaki seramikler tipik olanlarıdir. Bunlara ek olarak delikli, çif konili testilerde (Şek. 12. 9) tipiktir. Süsleme olarak, parlak yüzeyli, dikine çizgili, baklava dilimi şkilli, dalgalı çizgiler, spiral, dairesel oyuklar, balık kılçığı ve benzeri süslemeler yaygındır136. M.Ö. 7. yüzyıl sonu ile M.Ö. 4. yüzyıl başlarına ait Kolhi seramikler, ince form, belirgin ikiz koni veya birbirleri ile uyumlu formlar ve kabın genel formu ile sınırlanan belirgin geometrik ornametnlerle karakterize etmektedi. Bunların çoğu yüksek kalitede üretilmişlerdir. Dikkate değer bir nokta M.Ö. 6. yy ve 4. yy'ın ilk yarısına ait formlarda, bir iki istisna dışında, Hellen etkisinin görülmemesi, kendi geleneksel formu yüz yıllar boyu korumasıdır. Kolhi seramiklerin miktarı ve çeşitliliği yüksek üretim seviyesini göstermaktedir. Seramik genel ihtiyaç maddesiydi. Seramikler belli ölçüde standarleşmiş ve aynı tip ürünler Kolhetinin her tarafında yaygındır (Pithoi: Şek. 12, 23; çift konik gövdeli testiler ve vertikal delikli tutacaklar: Şek. 12, 9; konik bardak (maşraba), bir kısmı yüksek ayaklı; eğik kenarlı sahanlar). M.Ö. 7.-4. yy la ait bu ana tipler heryerde yaygındır. Sahil yerleşim yerlerinde Batum’dan Sohum yakınlarına kadar, Kolhi havzası, Rioni nehrinin alt ve orta kesimleri, Supsa-Natanebi nehri yamaç ve vadilerinde, Enguri, Kwirila ve vd. yerlerde137. İlginç bir durum ise bu mallara seramik atölyesinin bulunmadığı dağlık bölgelerdede- Rionının üst kesimleri (bugünkü Raça-Leçumi) yaygın olması. Buralara sadece üretim merkezlerinden (Rioninin orta kesiminden) ulaşmış olması gerekir. Aynı şekilde seramikler Enguri vadisinden yukariya doğru, Kolhetinin en yüksek kesimlerine, Swaneti ye kadar ulaşmıştı. Bütün bunlar Seramiğin M.Ö. 7.-4. yy da Kolheti bölgeleri arasındaki ticari gelişimindeki önemini göstermektedir138. Burada aynı zamanda bu seramiklerin kuzey Karadenız sahillerine ihraç edildiğinide belirtmek gerekir139. 136 O. Lort’k’ip’anije ve diğerleri 1981a. O. Lort’k’ip’anije 1979a, 77–79; 1985b, 99–131. 138 O. Lort’k’ip’anije 1979a, 78–79; 1985b, 102–103. 139 O. Lort’k’ip’anije 1979a, 168–169. 137 39 Her nekadar demir ve demirden aletler, ekonomik alanda bronzun yerini almış olasada, bronz işlemeciliğine M.Ö. 7.-4.yy da da devam ettiğini görüyoruz. M.Ö. 1. binyılın ilk yarısında Kuzey Kafkasya ve daha uzak bölgelerde kullanılmakta olan büyük bronz kazanlar, önceki dönemim devamı olarak görülebilir140. M.Ö. 6.-5. yy la ait kazanlar Kolheti'nin çeşitli bölgelerinde bulunmuştur141. Bunlar eski dönemlerdekilerle benzer forma sahiptir, fakat tutaç biçimleri farklıdır (Resim. 24,1-2). tutaçları M.Ö. 1. binyılın ilk yarısındaki seramiklerde görülen boynuz şeklindedir. Yeni kazanların (M.Ö. 5.yy) tutaçların üst kesimlerinde dik kulaklı hayvan başı betimlemeleri bulunmaktadır ve detaydata M.Ö. 6.-5. yy la ait kaplarla benzeşmektedir. Bir yandan kapların geleneksel formlarını koruduklarını, diğer yandan zamana uygun yeni formların ve süslemelerin kullanıldığını görüyoruz. Bu tipe ait diğer bir seramik gurubu M.Ö. 5. yüzyıla tarihlenen, örgülü çeşitli ornamentlerle süslenmiş tutaçlı kaplardır. Vani’de bulunan bir örneği (bakraç ) iç dip kesiminde gamalı haç biçiminde plastik stilde bir ornament bulunmaktadır. Vani'de buna çok benzeyen orta boyda (yüksekliği: 14 cm) başka bronz bir kap daha bulunmuştur. Kabın yuvarlak orta göbeği iki bronz metal ile birleştirilmiş, çember şeklinde ayaklı, içiçe geçmiş tutaçları olan kabın iç dip kesiminde gamalı haç bulunmaktadır. Bakracın aslında zincir ile bağlı olan kapağında auerochs (yaban öküzü), horoz ve aslan (?) figürleri bulunmaktadır. Bütün figürler bir profil içinde resimlenmiş ve gövde kesimi çeşitli ornament tekniği ile işlenmiştir (Resim. 9, 4). Süsleme stili, hatırlanacagı gibi, Kolhi baltaları ve diğer eserlerde bulunan hayvan süslemelerine benzemektedir. Bu kapların ve diğer bronz araç gereçleri yapanların dağlık kesimlerden, bir kısmı eskiden beri metal işlemecilikte büyük bir gelişme göstermiş olan Raça-Leçum den gelmiş olması pekala kabul edilebilir. Bu kapların Kolhetideki yaygınlığı sadece yüksek kesimlerdeki ustaların el sanatındaki yoğun üretimini değil, aynı zamanda Kolhi el sanatı stilinin aktıf yaratımınıda göstermektedir142. Bronz metali, M.Ö. 6.-4. yüzyıllarda, takılarda, örneğin bilezik, kolye, çengelli iğne, askılar, kemer, yüzük vs., kult ve rituallerde kullanılan, aralarında harika el sanatı örneklerininde bulunduğu eserlerde yaygın olarak kullanılan metal türüydü. Örneğin Ureki’de bulunan M.Ö. 8-7. yüzyıla ait bir dizi minyatür heykeller: kediye benzeyen ve Skhyt-Sibirya eserlerindeki vahşi hayvan stilleri ile benzerlik gösteren, yere uzanmış şekilde resmedilen hayvan motifler bulunmaktadır. Stilistik çizilen geyik, boğa figürleri boynuzları daire olusturacak şekilde resimler bulunmaktadır143. Bronzun yanısıra gümüşten süs eşyalarıda yapılmaktaydı, diadem, kolye, askılarla süslenmiş küpe, yüzük vs. En yaygın olanı geometrik tarzda yapılan oymalar, uçları plastik stilde yapılmış hayvan başı ile biten ornamentlerdir. Stil olarak gümüşten yapılanlanlar ile altından yapılanlar birbirine 140 Kuftin 1944b, 35; Saxarova 1976a, 32–34. 49–50. O. Lort’k’ip’anije 1979a, 82–83; 1985b, 105. 142 O. Lort’k’ip’anije 1979a, 83–84. 143 Mek’elaje 1985, 59–62. 141 40 benzemektedir. Özellikle gümüş tabaklar öne çıkmaktadır. Bunlardan bazıları, omphal çanak, Akamenik dönemdeki Doğu ve Akdeniz bölgesinde yaygın olan tipe ait. M.Ö. 6.-4. yüzyıla ait bu çanakların özgünlüğü ve sayısal çokluğu bu metal kapların Akamenik örneklerden esinlenerek yerel merkezlerde yapıldığı yorumuna izin vermektedir144. Kolhetinin en parlak döneminde biri olan M.Ö. 5.- 4. yy ın ilk yarısında özgünlük ve spesifik stil unsurları sanatta en açık olarak kuyumculukta görülmektedir. Erken antik Kolhetinin en eski altın işleme örneklerinin yaşı145 M.Ö. 8.-7. yüzyıllara tarihlendirilmektedir, örneğin Urekide plastik stilde yapılmış yabani hayvan başı figürleri ve zengin granulasyon ile süslenmiş alınlık146. Nosiri (Şek. 1, Nr. 35), Çuburişindşi (Şek. 1, Nr: 25) ve Parskanakanevi (Şek. 1, Nr. 48)147, bir tarafı stilize edilmiş boğa başı, diğer tarafında geometrik kıvrımlardan oluşan üçgen seklinde altın takı (Resim. 17, 1). M.Ö. 7.-6. yüzyıla ait eserler orjinal ve gösterişli ve zengin granülasyonla bezenmiş ve şaşırtıcı derecede sanatsal çeşitliliğe sahipler. M.Ö. 5. ve 4. yüzyılın ilk yarısında Kolhi sanatı tam bir olgunluğa ulaşmıştı. Kolhetinin en önemli politik merkezlerinden biri olan Vani’de (Şek. 1, Nr. 14) ve diğer bölgelerde bulunan örnekler bu dönemin en mükemmel örneklerini oluşturmaktadır148. Altın ve gümüş diademler karakteristitk baş süslemelerdir. Uçları çeşitli motiflerle süslenmiş romboedral plakalarla biten burma halkalardan oluşmakatadırlar (Resim. 15, 2). M.Ö. 5.-4. yy la ait bu tip diademler sadece Kolhetide yaygındır. Belliki bunlar özel olarak ölü gömme merasimleri için yapılmışlardı149. Vani’de bulunan bir diademin üzerinde yakın doğuda ve eski yunan sanatında yaygın olan hayvan başı figürleri bulunmaktadır. Plakanın bir yüzeyinde aslanlar sırt üstü yatmış bir boğayı boğmakta, diğerinde ise diz üstü çökmüş boynozlu bir ceylan ve bir post resmedilmiştir (Resim. 15, 1). Başarı ile gerçekleştirilmiş üç figürlü kompozisyon, temiz çizim, hayvan tasvirlerinin realist bir biçimde yansıtılması, bize bu eserlerin arkasında bireysel, başarılı ilginç bir ustayı göstermektedir. Üçken çerçevede figürlerin düzgün bir orantı içindeki dağılımı, aynı zamanda kompozisyondaki ince detay, bu ustaların eski Yunan sanatındaki yetkinliğine tanıklık etmektedir. Stil analizler, sembolize edilmiş canlıların biçimlerinin kökensel olarak Asur, Manas, Med ve Akameniklerin sanat dünyası ile olan bağlantısı açık olarak görülebilmektedir. Bu da Kolheti sanatının mesopotamya ugarlıkları ile olan yakın etkileşimini yansıtmaktadır150. 144 Gagoşije 1968, 37; O. Lort’k’ip’anije 1979a, 84. Kolheti den M.Ö. 3. binyıldan altın takılar kazılarda çıkarılmıştır. Örneğin Zarzis-Gora Kurgan ve Satçheredeki Koreti de bulunan bir buçuk halkalı spiral şeklinde alna takılan bir süs eşyası (Kuftin 1949,74). Fakat altın işlemeciliği geleneğinin 3.bin yıldan antik döneme kadar aralıksız olarak devam ettiğini söylenemez. 146 Mik’elaje 1985. 147 Gogoşije 1976, 12–22. 148 O. Lort’k’ip’anije 1979a, 85–100; Čqonia 1981. 149 O. Lort’k’ip’anije 1979a, 86–88; 1985b,53–54. 150 O. Lort’k’ip’anije 1979a, 83–90; 1971, 261–268. 145 41 Miktar ve çeşitlilik bakımından küpeler ve çengelli iğneler öne çıkmaktadır (Resim. 16). Tipik olan ve sadece Kolheti’de yaygın olanlar M.Ö. 5. yüzyıla ait çember şeklinde, spektral süslemelerden oluşan zengin granülasyonlu altın ve gümümş küpeler, ajurlu takılardır (Resim. 16, 3-4). Bir araba üzerinde iki atlı şeklinde resmedilen gösterişli küpeler elsanatının mükemmelliğini gösteren örneklerdendir (Resim. 16, 8-9). Bu küpeler Achalgori hazinesinde (Doğu Gürcistan) bulunan takıları animsatmaktadır (bkz. Resim, 18, 1-2). Orjinal detaylar, diğer küpelerdede mevcut olan ve özgün bir stili yansıtan rozetli halka karakteristiktir151. Plastik stilde resimlenmiş aslan, dana, koyun ve oroks (auerochs) başı figürlü bilezikler başli başına ayrı bir gurup oluşturmaktadir152. Stilistik açıdan bu bilezikler Akamenik ve akdeniz ülkelerinde görülenlerden biraz daha farklıdır. Üzeri plastik tarzda işlenmiş yaban domuzu figürlerinin yer aldığı altın bilezikler (Resim. 17, 3-4) Iran ve Anadoluda bulunan küçük bronzdan figürlerle benzerlik göstermektedir. Fakat ince detaylarda, grafik-dekoratif stili ve plastikte belli yönler ile diğerlerinden ayrılmaktadır153. Vani ve Kolheti’nin diğer yerlerine ait altın el işçiliği alışılmışın dışında bir çesitlilik göstermaktedir (minyatür kuş, dana, koyun, kaplumbağa ve benzeri figürlerle süslenmiş çok sayıda takı, çesitli inciler, heraldik kartal (heraldik: amblem sanati ç.n.)154. Katı sanatsal stili ve özgün teknik çalışma eserlerin tek bir okula (ekole) ait olduğunu göstermektedir. Büyük çoğunluğu sadece Kolheti’de yaygin olan, ödünsüz sanatsal formu ve bir önceki antik dönemlerle olan kökensel bağlantısı bunların Kolhiler tarafından yerel yapıldığını göstermektedir. M.Ö. 5. yüzyıla ait çoğu Kolhi altın takıları piramit ve üçgen formadadır ve zengin granülasyonla pezenmiştir. Bu tip süslemeler, daha öncede gördügümüz gibi, Kolheti’de M.Ö. 7.-8. yüzyıldan da bilinmektedir. Daha eski olan diğer örnekler, eski Mana ve Med’lerdeki Marlık ve Ziviye’den bilinmektedır. M.Ö. 7.-5. yüzyılda granulasyon tekniği Etrusk’ler dahil bütün Akamenik dünyasında ve Akdeniz bölgelerinde yaygındı. İlginç olan, Mana-Med Krallığının Hurri-Urartu halkı ile yakın ilişkileri bilinmektedir. Burada ilgiç olan bu tekniğin Kolhetide çok haha önece bilinmesidir. M.Ö. 5.-4. yüzyılda Kolheti’de, muhtemelen ilk olarak Vani’de, sanatsal olarak yüksek düzeye ulaşmış, dövme, burma, kakma, granulasyon gibi çeşitleri teknikleri ustaca kullanabilen özgün elsanatı örneklerini veren kuyumcu okularının mevcut olduğu kesın olarak söylenebilir155. Kolheti kuyumcuları yerel hammaddeleri işliyorlardı. Antik yazarlar, örneğin Strabon (X, 2, 19) ve Appian (Mitrida savaşı 103) Kolheti deki nehirler hakkında ve koyun postu yardımı ile altın elde etme yöntemi hakkında bilgiler iletmişlerdir. Bugün dağlık Kolhetı bölgelerinden 151 O. Lort’k’ip’anije 1979a, 90–94; 1971, 268–274; Čqonia 1981, 27-31. Čqonia 1981, 47–49. 153 O. Lort’k’ip’anije 1979a, 94–95; 1971, 275–276. 154 Čqonia 1981, 7–51. 155 O.Lordkipanije 1979a.84-100; 1971,261-280. Burada Vani deki üretim merkezi dikkate alınmalı, -altın külçeler, plate artıkları, küremsi kalıntılar, küçük plateler ve altın teller (Çqonia 1981.92-97.139-141.148). 152 42 Svaneti’de aynı yöntem hala kullanılmaktadır156. Antik yazarlar Kolheti’deki çok zengin altın yatakları hakkındaki efsaneleride biliyorlardı. Plinius’e göre;’’ Kolheti kralı Savlak söylendiğine göre Svanilerin ülkesinde ve ünlü altın postun bulunduğu krallığında muazzam miktarda altın ve gümüşe sahip’’ (NH XXXIII, 52). Arkeolojik çalışmalardan elde edilen buluntular eskitarihçilerin aktarımları desteklemektedir157. Sadece Vani’de M.Ö. 5.yüzyıla ait yerleşim yerine ait kazılarda 1700 adet altın eser çıkarılmıştır158. Kolhetinin bu zenginliği muhtemelen antik yazarların önemle altını çizdikleri ünlü ’’Altın Post’’ efsanesini yaratmıştır. Kuyumculuk zanaati ile uğraşanlar ağırlıklı olarak Kolheti aristokratina çalışıyordu, aynı şekilde, örneğin metalaltilikte silah üreten kesim yine aristokratlara çalışıyordu. Genelde sıradan kişilere ait mezarlarda silah bulunmamaktadır. Buna karşın aristokratlara ait bütün mezarlarda silah bulunmuştur. Değerli metal, seramik kaplar, pahalı eşyalar (Herodot bunların Kolheti’den ihraç edildiğinden de bahsediyor) ve diğer lüks eşyaların üretildiği atelyeler yerli aristokratların oturduğu yerlerde yoğunlaşmıştı. Bu, şehirlerin gelişimi için ana faktoru ve itici güclerden biriydi. El sanatlarının üretim merkezlerinin dışında da yaygın olarak görülmesi gelişmiş bir ticari ağı yansıtmaktadır. Ayrıca bu kolhi toplumunun milattan önceki şehirli yapısını desteklemektedir. Bu M.Ö. 7.-4. yüzyılda Kolhi şehirlerinin sosyo-politik ve kültürel fenomenlere ait güncel sorunun çözümünü dahada zorlaştırmaktadır. Yazılı kayıtlarda sadece ’’ Medea’nın geldiği ’’barbar şehir’’ den bahsediliyor (Pseudo-Skylax § 81). Ahşap yapılar zamanla çürüyüp kaybolduğu için, Kolhi şehirlerinin o zamanlardaki görünümü ortaya çıkarmak çok zordur. Namçeduri’deki kazılardan elde edilen veriler, Kolhi düzlüğünün bazı kesimlerinde muhtemelen insan gücü ile yapılmış, palisade ve hendekle çevrili tepelerde kurulmuş, bir kale korunan şehirlerin kurulduğu kabul edilebilir159. Antik Vani şehrinde yapılan kazılar en önemlilerinden birisidir. Vani M.Ö. 6. yy dan 4. yy la kadar Kolheti Krallığının politik merkezi konumunda idi. Daha öncede belirtildiği gibi bu politik yapı, Strabon tarafından Skeptucien olarak beiltilmektedir (X, 2, 18)160. İdari ikâmetgâh iki tarafı doğal, diğer tarafı ise muhtemelen insan eli ile kazılmış derin hendeklerle çevrili, üçgen piramit şeklindeki bir tepenin üzerinde kurulmaktaydı. Bu tepenin merkezi ve alt kesimlerinde yer alan teraslarda bulunan mezarlardan çıkarılan ölülerle birlikte gömülen eşyalar zengin içeriğe sahiptir. Mezarlar belli bir düzen içerisinde yerleştirilmemekle birlikte bunlar belirgin kültürel sınıfların oturduğu evlerin yakınında yer almaktaydı. Tepenin üst kesiminde dinsel törenlerde kullanılan ahşap bir tapınak bulunuyordu161 (Şek. 9. 3). Bunların bu tepenin merkezınde yer alması, burada oturan 156 Bočorişvili 1946; O. Lort’k’ip’anije 1979a, 99–101; Severin 1985, 222–224. O. Lort’k’ip’anije 1979a, 99–100. 158 Vani I, 213–242; O. Lort’k’ip’anije 1971, 261–280. 159 Mik’elaje ve Xaxut’aişvili 1985, 20–21. 160 O. Lort’k’ip’anije 1979a, 54–55. 161 VaniIV, 150–154. 157 43 aristokrat kesimin işlevsel olarak bir ölçüde dünyevi ve ruhani gücüde elinde bulundurduğunu göstermektedir. Aristokrat kesimin ortaya çıkışı ve bunların toplum içindeki özel konumlarından dolayı ortaya çıkan belli bölgelerde yerleşme tercihleri, zamanla buraları idari ikâmetgâha dönüştürmüştür. Sıradan halk bu tepelerin eteklerinde yaşamaktaydı. Vani’de tepeler ve eteklerınde görülen bu yerleşim yapısı, hiyerarşik bir sistemin varlığını göstermektedir. M.Ö. 5.-4. yüzyıla ait Mtisdsiri yerleşim yeririnin 10 km kuzeyinde, bir tepe üzerinde yer alan kale bununla ilişkilendirilebilir. Kale bir kaya kütlesinin üzerinde, kalınlığı 3 m ye varan, duvarlarları kalın kütüklerle inşa edilmiş tek bir kuleden oluşmaktadır162. Kale önemli bir starejik konuma sahiptir. Buradan Vani’nın tüm çevresi kolaylıkla gözetlenebiliyor ve böylelikle şehir korunabiliyordu. Burada yönetim gücünün karakteristik yanı ortaya çıkıyor; teretoryal savunma. M.Ö. 6.-4. yüzyılda Vani, yönetici aristokrat kesimin idari ikâmetgâhı ve daha da önemlisi, çevre alanlarındaki tarımsal ekonominin değerlendirildiği, siyasi yönetimin merkezi konumunda idi. Bu alandaki tarımın sadece ekonomik değil siyasi yönüde vardı163. Arkeolojik buluntular, elsanatlarının önemli olanlarının politik yönetim merkezlerinde yoğunlaştığını ve sadece Kolhi toplumunun üst yönetici sınıfının ihtiyaçlarını karşılama işlevi gördüğünü göstermektedir. Metal ve cam ürünler, İyon ve Attik tip işlemeli, siyah sırlı seramikler, Akdeniz’in çeşitli merkezlerinden gelen amforalar vd. Vani’nin M.Ö. 6. yy da ve özellikle 5.-4. yy da ticaret merkezi olarak önemli bir konuma sahip olduğunu yansıtmaktadır. Aynı dönemde Yuna ithal ürünleride Kolhetinin kırsal kesimlerine kadar yayılmıştır. Örneğin Chiosve Lesbos yerleşim yerlerinde bulunan Amforalar, Şuamta, Mtisdsiri, Dablagomı, Dapnari vd. de bulunan Attik işlemeli ve siyah açkılı seramikler bu durumu desteklemektedir164. Vani önemli bir ekonomi merkezi olmasının yanında mevcut olan pıyasaya dağıtım işlevinide üstlenmişti. Özetle; Vani erken Kolhetin’nin politik, idari, ticari ve dini merkezi durumunda idi. Ancak Vani’nin o dönemde bu özelliğe sahip tek şehir olup olmadığı tartışmalıdır165. Her halükarda Vani şehri sahil kesimlerdeki Kolheti dünyası ile Helen dünyasının ilk ilişkiye geçtiği, büyük yünan koloniyasyonu döneminde kurulan diğer şehirlere göre Kolhetinin gelişimine önayak olmuş, idari merkez işlevine sahip bir şehirdi166. 162 G. Gamkrelije 1982. O. Lort’k’ip’anije 1977b, 2, 160–167. 164 O. Lort’k’ip’anije 19 ve diğerleri 1983. 165 Şu andaki tarihsel ve arkeolojik bilim camiasında antik şehrin varlığı üzerinde kesin bir fikir birliği mevcut deyildir ve kanımca olmasıda zordur. Bir şehrin tanımlanmasında çıkış noktası şehrin fonksiyonu olması gerekir. Nasılki günümüzde farklı fonksiyonlara sahip şehriler var (örneğin Endustri merkezleri, bürokratik merkezler, öğrenci şehirleri) antik dönemlerdede benzer şehirler mevcuttu. Bu nedenler şehirleri ticari ve elsanatı kriterlerine göre veya sadece fiziki karakterlerine göre (coğrafik ve demografik) ölçüt ve nüfusa göre değerlendirmek bana göre büyük bir yanliş olur. Tarihi sağlam veriler antik şehirin ana işlevlerin, yani politik, ekonomik, kültürel ve dinsel alanların çeşitli biçimlerde ortaya çıktığını göstermektedir. 166 Bölgeye özgü coğrafik koşullar kolhi şehirlerinin görünümündede kendini göstermektedir. Kolhi şehirlerinde büyük ihtimalle oriental şehirlerin tipik özelliklerini , yüksek mimarisini, göstermiyordu 163 44