azinin tamami icin tiklayiniz -pdf

Transkript

azinin tamami icin tiklayiniz -pdf
 ALTIN ÜLKESİ KOLHETİ: EFSANE VE GERÇEKLER
A mind is a fire to be kindled,
not avessel to be filled.
Plutarch
Prof. Dr. Otar LORDKİPANİDZE
Almanca’dan çeviren
Dr. Mustafa KİBAROĞLU
Eski çağlarda büyük üne sahip olan ülkenin (Kolheti’nin ) ününü Jason’un Argonot seferi
efsanesı ve ondan önceki Phrixos’un seferide göstermektedir.
(Strabon)
Büyük yunan coğrafyacısı Amasyalı Strabon (M.Ö.64/63- MS 23/24) ünlü selefi
Demetrios Skeptikos’u eleştirdiği yazısında Kolheti hakkında şunları yazmaktadır:
"...İason'unda tıpkı Odysseus ve Menelaos gibi daha uzak yerlere yolculuğunun doğru
olduğunu düşünüyorum. Geçmişten günümüze kalan ve bugünde elimizde olan bazi eski
eserlerde bunu göstermektedir. Bunun dışında Homeros'un sözleri olan; ’’...Aite’nin
Kolheti'nin hükümdarı olduğu kabul edilmektedir. Aite ismine bu ülkende yaşayan halkta
sıkça rastlanmaktadır" (Strabon. I, 2,30).
Kolhiler kimdi, ülkesi nereydi? Tarih sahnesine ilk kez ne zaman ve nasıl
çıkmışlardı? Ülkeleri eski Yunanlılarda Homeros’tan beri bilinen ve yunan savaşçılarının
"Argo"gemisi ile "Altın Post" u almak için çıktıkları seferi anlatan ünlü efsane ile neden ve
ne zaman bir bağlantı kurulmuştu?
Bu soruların cevabı, Kolhler’in ve Gürcülerin tarihleri ve onların konuştukları dilleri üyesi
olduğu Güney Kafkas Dilailesi ile yakından ilişkilidir.
Dilbilimciler Kolhicenin (Zani dili) bugünkü Mengrel-Lazca (Çani) veya Batı
Gürcistan'da ve Türkiye'nin Doğu Karadeniz bölgesinde hala konuşulmakta olan Lazca ile
aynı dil olduğunu kabul edilmektedirler. Megrel-Lazlar bazı halklar tarafından "Zani"
olarak adlandırılıyorlardı. Örneğin bugün bile Svanlar Mengrellere "Zani" demektedirler.
Zani dili, bugün Batı Gürcistan'da ve Türkiye'nin Doğu Karadeniz sahillerinde konuşulan
1
Mengrel-Lazca (Çanice) olarak adlandırılıyor1. Dilbilimciler Küçük Kafkasya'nın merkezi
ve yüksek kesimlerinde M.Ö.4000-3000 yıllarında, Gürcüce, Swanca ve MengreloLazcanın köken dili olan bir dilin konuşulduğunu kabul etmektedirler. İlksel Güney
Kafkasçada ayrılma Svancanın ortaya çıkması ile başladı. Svanlar daha sonra, o döneme
kadar Abhaz-Adige boylarının yaşadığı batı Gürcistan'a yerleşmeye başladılar2. Batı
Gürcistan'ın kıyı kesimlerinde, Rioni ve Inguri havzasında, Svancların varlığı birçok
yeradları analizlerinden ve arkeolojik çalışmalarla belgelenmiştir3. Batı Gürcistan’daki
Ispaani ve Anaklias Dicha Gudsuba'nın (Şekil. 1, Nr.1) en eski arkeolojik kültür
tabakasında bulunan çok dikkat çekici, özgün forma sahip çömlekler bazı bilim insanları
tarafından Svanlara ait olduğunu ve Svanların bu bölgeye göçü ile ilişkili olduğunu kabul
edilmektedir4. Bu halkların (Güney Kafkaslılar) etnik gelişimlerindeki diğer bir aşama ise,
M.Ö. 2000 yılının başlarında, bu tarihe kadar ortak bir dil olan Kartvel-Kolhice’nin
(Gürcüce-Lazca) parçalanması ve Kolhi’lerin etnik bir gurup olarak ayrılmasıdır5.
Şekil.1. Harita Kolheti medeniyetine ait arkeolojik bulguların yerlerini gösteriyor. 1 Batum; 2 Zihisdsiri; 3
Kobuleti; 4 Namçeduri; 5 İspaani; 6 Ureki; 7 Simagre; 8 Poti (Phasis); 9 Mtisdsiri; 10 Dapnari; 11 Araklia; 12
Sakançia; 13 Sulori; 14 Vani; 15 Varziche; 16 Çhaladidi; 17 Kulevi; 18 Ergeta; 19 Tagiloni; 20 Piçori; 21
Oçamçire (Gienos); 22 Dablagomi; 23 Zebelda; 24 Krasni Majak; 25 Çuburhinci; 26 Paluri; 27 Sohum
(Dioskuria, Sebastopolis); 28 Pizunda (Pitiunt); 29 Eşera; 30 Lia; 31 Merheuli; 32 Kulanurhva; 33 Muhurça;
34 Nigvsiani; 35 Nosiri; 36 Nokalakevi (Arkeopolis); 37 Bundsa; 38 Çorozku; 39 Nohvamu (Kvaloni); 40
Guadihu; 41 Kutaisi; 42 Gebi; 43 Brili; 44 Şoşeti; 45 Saçere; 46 Sairhe; 47 Dsevri; 48 Parzhanakanevi; 49
Şorapani (Sarapanis); 50 Kldeeti; 51 Sargveşi; 52 İçvisi.
1
Çikobava 1936; Kipşidze 1914; Kizirija 1967; Marr 1910.
Bkz. S. Janasia 1950, III, 117-118; O. Jap'rije 1976, 297; T. Gamkrelije ve Ivanov 1984, II, 881.
3
Detayli bilgi için bkz. Mik'elaje 1974, 9-20; Melikisvili 1971a, 241ff.
4
Detaylı bilgi için bkz. Mik'elaje 1974, 72.
5
Glotto-kronolojik metoda göre Kolhi dilinin ortak karto-kolhi dilinden M.Ö. 1.bin yilinbaslangicinda (veya
yaklasik olarak M.Ö. 8-7. yy da) ayrıldığı kabul edilebilir (bkz. Klimov 1964, 1973, 1978, 1979; Melikisvili
1965, 70; S. Jijiguri 1973, 37-38). Son arkeolojik ve linguistik materyallere dayanan araştırmalara göre ise
ortak Karto-Kolhi dilin bölünme tarihi ve bunu mutaakiben kolhi dilinin ortaya çıkış zamanı daha erken
dönemlere çekilmektedir- yani M.Ö. 2000 bin in ilk yarısına (Mek'alaje 1974, 72. 194; T. Gamkrelije ve
Ivanov 1984, II,909 Anm. 3; O. Lort'k'ipanije 1986b, 48-57 kaynakça ekli).
2
2
Kolhlerin yerleşim alanı Çoruh nehrinin güneyi, Güneydoğu, Doğu Karadeniz ve bu
bölgeleri sınırlayan dağlık kesimler, Kolhi havzası, Batı ve Güneybatı Gürcistan'da tarihi
Mecheti (Mec'het) bölgelerini kapsamakta idi6. Kolhlerin bu bölgelerdeki gelişim
süreçlerini ortaya çıkarmak zordur. Kolhiler süreğen, konsolide olmuş bir topluluk olarak
mı, yoksa birbirinden ayrı bağımsız topluluklar halinde mi yaşıyorlardı?
Ortak Karto-Kolhi topluluğunun parçalanması ile oluşan Kolheti halkının
birbirinden bağımsız, biri güneydoğu Karadeniz ve onu çevreleyen dağlık bölgelerde, diğeri
ise bugünkü Batı Gürcistan bölgesini kapsayan bölgelerde iki büyük grup olarak yaşadıkları
kabul edilebilir.
Yazarın burada belirttiği parçalanma, M.Ö. 8. yy da Kimmer saldırısı ile ikiye bölünen Kolhi
boylarıdır, Kuzeyde Megreller, güneyde bugünkü Lazlar. Bununla beraber ama Güneydeki kesim,
yani Çoruh ile Trabzon arasındaki bölge daha sonraki dönemlerde de örneğin Xenophon ve Strabon
tarafından Kolheti olarak adlandırılmıştır. Ama Argonotikler Koltheti den bahsederken bugünkü Batı
Gürcistan/Mengrelistanı kastediyorlardı. Bunun yanında bazı modern araştırmacılar Kolheti’nin
aslında Çoruh ve Trabzon arasında kalan bölge olduğunu belirtmektedirler (Apakidze ve Kavtaradze,
kişisel görüşme, Ç.N.)
Mengrelce ve Lazca arasındaki diyalekt farklılığı bu görüşü desteklemektedir. Dilbilimciler
bu iki diyalekt arasındaki farklılıkların ancak birbirinden bağımsız, yüzyıllar süren bir
gelişim süreci ile açıklanabileceğini ileri sürmektedirler7. Bu durum Urartu, daha sonra eski
yunan ve ermeni kaynaklarına da yansımıştır. Urartu kaynaklarında, Karadeniz kıyılarında
ve çevresindeki dağlık kesimlerde yaşayanlardan Chalibler/Chakdler/Çanlar olarak
bahsedilmektedir8. Buna karşın Batı Gürcistan’da yaşayanlar için Svanca konuşan Kolhler
olarak geçmektedir9. Kolhiler Batı Gürcistan’a yerleşmesi ile birlikte özgün ve yeni bir
uygarlık yaratmaya başladılar. Bu "Kolheti Uygarlığı"dır.
KISA TARİHÇE
Erken Tunç Çağında (M.Ö. 3000-2200)
Kura-Araks
medeniyeti
bugünkü
Bati
Gürcistan'in, ağırlıklı olarak doğu kesimi
olmak üzere, sadece bir kısmını içeriyordu. Bu
Şekil. 2. Bir Dolmen rekonstruksiyonu
dönemde, M.Ö. 4.-3. bin yıllarında, Bati
6
Bkz. Mik'elaje 1974, 26ff.
Detayli bilgi için bkz. A. Çik'obava 1936; Kipsije 1914; Kizirija 1967; N. Marr 1910.
8
Detay için bkz. Melik'isvili 1959, 70-72; Mik'elaje 1974, 115-118.
9
Melik'isvili 1959, 62ff.; Lomouri 1971.
7
3
Gürcistan’ın kıyı kesiminde özgün kültürel ürünleri ile kendini Kura-Araks kültüründen
ayıran parlak bir kültür gelişiyordu10.
Bu kültürün özgün eserlerinden biride Dolmen mezarlarıdır (Şekil.2). Duvarları dikdörtgen,
yekpare taşlardan oluşan ve tavanı yine yekpare bir taşla örtülen dolmenlerin ön cephesinde
dairesel bir delik bulunmaktadır. Bu özgün kültürel yapı, bugünkü Abhazya'nın Karadeniz
kıyısının kuzeyinde, ağırlıklı olarak kıyı şeridinde bulunmaktadır.
Dolmenlerin tarihi, Kolheti Krallığı'nın kuzey kesimlerindeki yayılımı ve kökeni
konusu tartışmalıdır. Bazı araştırmacılar bunların kökensel olarak deniz yolu ile Suriye ve
Filistin'den geldiklerini, bazıları ise Asya’yı bunların kökensel kaynağı olarak görmektedir.
Fakat son zamanlarda dolmenlerde bulunan ölü ile birlikte gömülen eşyaların (Resim.1.)
M.Ö. 3. bin yıla ait Batı Transkafkasya'daki buluntularla benzerlik göstermesi, Dolmenlerin
sadece bir mezar işlevi gördüğü görüşünün ağırlık kazanmasına neden olmuştur11.
Batı Gürcistan'ın M.Ö. 4.-3. bin yılına ait tarihi ile ilgili birçok soru arkeolojik
buluntuların eksikliği nedeniyle henüz yanıtlanamamıştır12. Buna karşın, müteakip
dönemlere ait, özellikle M.Ö. 1. bin yılın ortaları, mevcut arkeolojik buluntular, hem sayıca
çok fazla hem de çok çeşitlilik göstermektedir. Bu buluntular, Kolheti medeniyetinin Geç
Tunç döneminde yüksek bir düzeye eriştiğini belgelemektedir.
KOLHETİ MEDENİYETİ
Kolheti medeniyetinin merkezi gelişim yeri Batı Gürcistan ile Büyük ve Küçük
Kafkasya arasındaki bölgedir (Şekil.3.) Küçük Kafkasya'nın güneyinde Mechetide, Lichi
üçgeninin doğusunda-Şida (iç) Kartlı'da Kolheti medeniyetine ait sınırlı sayıda arkeolojik
buluntular ortaya çıkarılmıştır. Türkiye'nin sahil kesimlerinde de arkeolojik buluntular
mevcuttur, Örneğin Ordu'da13. Kolheti medeniyetinin M.Ö. 2000’lerde14 uzanan eserlere
rastlanmasına rağmen kültürün başlangıç tarihi olarak M.Ö. 16.-15. yüzyıllar kabul
edilmektedir. Bu döneme ait eserlerde kültürün klasik formunun en belirgin biçimde
görülmektedir15 ve gelişim tarihi M.Ö. 15-11 ve M.Ö. 11-7. olmak üzere iki ana döneme
ayrılmaktadır16.
Kolhi kültürünün başlıca materyal kültür elementleri kütük ağaç mimarisi, çanakçömlekler, tarım aletleri ve çeşitli savaş aletleridir (Resim.2., 1-5). Bunların içinde bronz
baltalar, kazma, oklar ve diğer çeşitli gereçler karakteristik olan buluntulardır. Kolhi
kültürüne ait bugüne kadar tespit edilmiş en eski metal eserlerin bulunduğu yerleşim yeri
10
O. Jap'arije 1976, 169-192; Bžania 1966a.
Detay için bkz. O. Jap'arije 1976, 179-192.
12
Bkz. O. Jap'arije 1976, 169-192; Bžania 1966a.
13
Mik'elaje 1974, 31ff.; Gebejisvili 1971, 255; O. Japarije 1982a, 72.
14
Mik'elaje 1974, 64.
15
Melik'isvili 1965, 77-78; K'orije 1965, 154-155; Mik'elaje 1974, 60; A. Remisvili 1974a, 45ff.
16
K'orije 1965, 59; bkz. A. Ramisvili 1974a, 86ff.
11
4
Supsa nehri deltasında yer alan Ureki yerleşim yerindedir (Şekil. 1. Nr. 6). Höyükten çeşitli
metal aletler çıkarılmıştır (Şekil.4.). Bunlar; 23 balta, 8 kürek biçimli kazma, yassı üçgen
küreklerdir17.
Şekil. 3. Kolhi seramik ve hazine bulgularını gösteren harita.
Bu 23 baltadan 8 tanesi delikli eğik formda baltalardır ve kökensel olarak Erken
Bronz Çağda bulunanlar ile aynıdır. Fakat mezar hazinelerde bulunan baltaların büyük
çoğunluğu yeni tip baltalardan oluşmaktadır ve büyük ihtimalle Orta Tunç Çağın son
döneminde ortaya çıkmıştır. Bazı araştırmacılar bunların bugün bilinen Zaldi tipi gürcü
baltaları ile aynı tipe ait olduğunu savunmaktadır. Üçüncü tip baltalar (Şekil. 4.), M.Ö. 2.
bin yılın ortalarından beri tipik forma sahip olan Kolhi baltalarıdır. Ureki’deki mezar
hazinesi araştırmacılar tarafından M.Ö. 2. bin yılın ilk yarısı, tam olarak 18.-17. yüzyılın ilk
yarısına tarihlenmektedir18.
Orta Tunç Çağının son dönemini yansıtan bu hazine Batı Gürcistan’ın yeni bir
döneminin başlangıcını gösteren çeşitli aletler bulunmuştur. Bunlar örneğin, çapa ve bu
döneme kadar bilinmeyen üçüncü tip baltalardır. Bunlardan Ureki’deki mezar hazinede iki
17
18
K'orije 1965, 10.
K'orije 1965, 99-100; Mik'elaje 1975, 36-38; A. Ramisvili 1974a, 93-95.
5
adet bulunmuştur (Şekil. 4). Bunlar biçimsel olarak diğerlerinden farklıklılar
göstermektedir. Bu balta tipine Ureki dışındaki yerlerde de bulunmuştur19.
Bunlar yaygın olarak bulunan Kolhi Kültürünün karakteristik eserleri olan Kolhi
baltalarının prototipleri olarak kabul edilmektedir20. Kolhi baltaları ana formunu 14.
yüzyılda almış ve zamanla çeşitli biçimleri ortaya çıkmıştır (Şekil. 7. 4-14)21.
Özellikle baltalar Kolhi medeni-yetinin karakteristik eserleridir. Arkeolojik başlıca
üç farklı form bulun-maktadır. Kolhi baltaları temel formunu M.Ö. 14. yüzyıllarda
kazanmıştır. Üreki’deki kazılardan sonra yürütülen diğer kazılarda da Kolhi baltalarının
diğer özgün birçok çeşidi ortaya çıkarılmıştır. Baltaların baş tarafları çeşitli formlara sahip
ve gövdesi asimetrik olarak tasarlanmıştır Bu çok ince desenlerle bezenmiş ilginç el
sanatları 1000 yıllık bir zaman süresinde çeşitliliği ve alışılmışın dışında ilginç formunu
korumuştur.
Sekil. 4. Kolhi bronz baltaları, M.Ö. 15.-13. yy. Ureki
yerleşim yerinde bulunmuştur.-ölçeksiz.
Şekil. 5. Çeşitli figürlerle süslenmiş Kolhi
Baltaları. M.Ö. 8.-7.yy.-ölçeksiz
19
Detay için bkz. K'orije 1965,57,10-110; A. Ramisvili 1974a, 45ff.
Bu özgün tip bronz baltalar ilk kez kuzey Osetya’nın Koban yerleşim yerinde bulundu ve bu yüzden ''
Koban baltası'' adı verilmişti. Fakat daha sonra bu tip baltaların, özellikle çeşitlilikleri ile, bol miktarda Bati
Gürcistan’da bulunması Baltaların bilim dünyasında ''Kolhi baltaları'' olarak tanımlanmasına neden olmuştur
(detaylı bilgi için bkz. O. Jap'arisje 1963).
21
Kolhi baltalarının detaylı typolojisi için bkz. O. Jap'arije 1963; K'orije 1965, 53ff.; A. Ramisvili 1974a, 5558.
20
6
Çeşitli süsleme ve motiflerle bezenmiş en iyi örnekleri M.Ö. 9.-7. yüzyıllara ait
olanlarıdır22 (Şekil. 5; 6; 7. 1-3; Resim. 2. ve 3, 3). Bu dönem aynı zamanda demir
işlemeciliğindeki gelişmeyi de yansıtmaktadır. Aynı dönemde ekonomide demirden
yapılmış aletlerin önemi de gittikçe artmıştır. Kolhi baltaları zamanla savaş aleti özelliğini
kaybedip sadece dini ayinlerde kullanılan kült objesi özelliğini almaya başlamıştır. Çünkü
Orta Tunç Çağında ayinsel fonksiyonu olan benzer baltalar bulunmaktadır23.
M.Ö.9-7.yy a ait baltaların çoğu işlemelidir (Şekil. 5.) ve çeşitli geometrik şekiller,
kırık, dalgalı çizgiler, yan, düz çentikler, balık kılçığı resimleri, eşkenar şekilli ağ motifleri,
dairesel, spiral, haç, gamalı haç, gamalı haç benzeri motifler ile süslenmiştir. Benzer
şekiller ok ve diğer gereçlerde de bulunmaktadır (Şekil. 7, 1-3). Bazı motifler güneş , ay ve
yıldız gibi astrolojik sembollere benzemektedir.
Çeşitli hayvan resimleri kullanılan motifler içinde en karakteristik olanlarıdır. En
yaygın kullanılan hayvan resmleri stilistik bir profille çizilmiş köpek resimleridir. Tam bir
sanat eseri niteliğindeki bu motifler, oklara, masif yüzüklere, çengelli iğnelere ve bazı
küçük gereçlere işlenmiştir. Köpek motiflerinin dışında geyik, at, yılan ve balık sevilen
motiflerdendi24. Kolhi sanatının bir diğer özelliği de motif yüzeyinin başarılı bir şekilde
kullanılmasıdır.
Baltalarda kullanılan sanatsal stil ve bunların bazılarındaki motifler kuzey
Kafkasya’daki Koban kültürüne ait eserlerde görülen motiflerle benzerlikler
göstermektedir. Bu yüzden bazı bilim adamları Kolhi kültüründe kullanılan motfilerin
kökeninin Koban kültürü olduğu şeklinde yorumlamaktadır. Fakat son yıllarda çoğu bilim
insanı Koban kültürüne ait karakteristik bronz baltaların Kolhi baltalarının sadece bir çeşidi
olduğunu kabul etmektedir.
Üzerinde oyma tekniği kullanılarak yapılmış figürleri bulunduğu en eski bronz
eserler Kolhi medeniyetinin içinde kalan bölgelerde bulunmuştur (Hort ve Ude’de).
Buluntulardaki hayvan ve çeşitli geometrik motifler Kolhi kültürüne tamamen yabancı
motiflerdir. Fakat bazı balta ve ok uçlarında bulunanlar motifler Kolhi kültürünün
karakteristik elementlerini yansıtmaktadır. Kolhi kültürüne ait eserler (baltalar, kama, ok
uçları, kemer, masif yüzükler, çengelli iğne) ve iğnelerin şekli ve işlevi kültürün özgün
özelliklerini yansıtan çeşitli hayvan ve birbiri ile akraba motiflerdir (Şekil.6.).
22
P'anc'ava 1972, 51-61.
O. Lort'k'ip'anije 1979a, 40.
24
P'anc'ava 1971, 1972, 1975; P'anc'ava ve digerleri 1978.
23
7
Şekil .6. Hort ve Ude’den bronzden yapılmış çeşitli alet ve gereçler. – ölçeksiz.
Sekil.7. 1-3. Urekideki kazılarda bulunan bronzdan süngü örnekleri, 4-14. Çeşitli Kolhi bronz baltalara ait
varyasyonlar. 4-5 prototipler, M.Ö.15.yy; 6-7 I. tip; M.Ö.14.-11. yy; 8-9 II tip M.Ö. 14.-11.yy; 10-11 III tip,
M.Ö. 11.-8. yy; 12-14 IV tip, M.Ö. 11.-7. yy. -ölçeksiz
8
Kolhi Baltalarında plastik işleme tekniği de kullanılmıştır. Bazen işlemenin tacını
oluşturan, ayakları karına doğru çekilmiş bir hayvan motifi (Leopar ?) kullanılmıştır
(Şekil.5., 3a) Bunun yanında at, boğa ve köpek resimleri de mevcuttur25. Abhazya’nın
Gudauta yakınındaki Kulunurchwa yerleşim yerinde, M.Ö. 8.-7. yüzyıllara ait kazılarda
çıkarılan bir baltanın üzerindeki plastik stille işlenmiş ağzı açık ve kulakları dik şekilde
resmedilmiş bir köpek figürü bu süslemeler güzel bir örnek teşkil edecek niteliktedir
(Şekil.5., 4 ). Bu resimler bize köpek gravürlerini anımsatmaktadır26. Kolhi baltalarının en
mükemmel örneklerinden biri de Sulori’de (Şekil. 1. Nr. 10) bulunan, başı miğferli
(Frigyalılardaki gibi), elinde hükümdar asası ve sırtında okları olan bir Kolhi atlısıdır
(Resim.3., 3 ). Bu figürler "Atlı ve Büyükanne (Did Nana)’’ şeklinde yorumlanmaktadır27.
Kolhi sanatında gravürlerin yanında metalden (bronz ve demir) oluşan renkli
inkrustrasyonlar ve pastellerde mevcuttur. Bu teknikle yapılan işlemeler, baltalardaki
işlemelerde kullanılan çizim stilinden çok az farklılık gösteren geyik ve köpek figürleri ile
bezenmiştir.
Ude yerleşim yerindeki bir mezar-hazinede bulunan ve üzerinde geometrik şekiller
ve hayvan figürleri olan kemer tokası bu stilin en dikkate değer örneklerindendir. Bu kemer
tokası M.Ö. 11.-12 yüzyıllara aittir. Ancak bazı araştırmacılar bunun M.Ö. 13. yüzyılın son
dönemi ile 12. yüzyılın ilk yarısına ait olabileceğini düşünmektedir28. Burada ilginç olan,
sadece inkrustrasyonun (oyma tekniği) kullanılması değil bunun demirde de
uygulanmasıdır. Metalürjik araştırmalar ulaşılan yüksek seviyeyi ve hızlı tempoyu
desteklemektedir. Bu durum yüksek değerdeki alaşım tekniğinde, tarım aletleri, silah ve
mücevher yapımında görülmektedir. Geç Tunç Çağın ilk döneminde ağırlıklı olarak
antimon alaşımları ve giderek artan bir oranda kalay alaşımı yaygın olarak kullanılıyordu.
Metal işlemeciliğinde taştan döküm kalıpları (kumtaşından), lehim gibi karmaşık teknikler,
çekme, kakma ve diğer metal işleme teknikleri de kullanılıyordu29. Tunç Çağındaki
metalürji merkezleri Çoruh havzası, Abhazya bölgesi ve Raça-Leçhumi idi. Bunun yanında
yerel metalürji merkezleri de mevcuttu30.
Rioni nehrinin yukarı kesimlerinde ve onun yan kollarında yapılan araştırmalar, bu
bölgdeki en eski metal üretim yerleri olduğunu göstermektedir (Şekil. 1, Nr. 42, 43). 13001200 m. yükseklikte bulunan bakır yataklarında yapılan çalışmalarda ocaklarda farklı
büyüklüklerde; bazıları 15-20 m uzunluğunda, 13-15 m genişliğinde ve yaklaşık olarak 1,5
m kalınlığında kömür yığınları ve taş çekiçler bulundu. Bu çekiçler kor haline kadar ısıtılan
cevherlerın suyla daldırılıp ısı şoku ile çatlayan madenlerin parçalamada ve ufaltmada
25
K'orije 1968, 76-77.
Traps 1962, 29-30; 1969-1970, 116.
27
Detay için bkz. O. Lort'k'ipanije 1986b, 83-84.
28
R. Abramisvili 1961, 348-349.
29
Tavaje ve Sakvarelije 1959, 54-62.
30
Jessen ve Kovalevski 1935; gobejisvili ve Jap'arije 1959, 142ff.; K'orije 1965, 121-152.
26
9
kullanılıyordu. Cevher ahşap tekneler içinde taşınmakta ve granit taşından yapılmış
tekneler içinde öğütülmekteydi. Kömür artıkları ve maden yatağının yakınında bulunan
büyük miktardaki cüruf, mors, demirden ince öğütme aletleri ve diğer çeşitli taş aletlerin
hepsi karmaşık bir maden işletmeciliğini yapıldığını gözler önüne sermektedir31.
Kuşkusuz, hammaddenin elde edilmesi, yarım fabrikasyon şeklinde işlenmesi ve
altın, gümüş külçeler daha çok Büyük ve Küçük Kafkasya bölgelerinde öne çıkmaklar
birlikte. Kolhi düzlüğündeki (Batı Gürcistan) en eski yerleşim yerlerinde; örneğin
Anaklia'da çapa kalıpları, Nosiri'de bulunan çeşitli kalıplar ve potalar32 metal
işletmeciliğinin özel atölyelerde de yapıldığını göstermektedir. Pitschori'de çok sayıda
çeşitli eşyaların üretiminde kullanılan aletler bulunmuştur (baltalar, çapalar vb.).
Kolheti yerleşim yerlerinden erken döneme ait (M.Ö. 2. bin yılın ikinci yarısı)
birçok çanak-çömlek çıkarılmıştır: Namçeduri (Şekil.1., Nr. 4), Nohvamu'deki alt kültür
katmanında (Şekil. 1., Nr. 39), Çhaladidi "Zurga" (Şekil. 1, Nr. 16), Norisi yakınındaki
yerleşim alanları (Şekil.1.) ve diğer yerler örnek olarak gösterilebilir. Kolhi seramikleri
(Şekil.8, 17-32)33 genellikle siyah renklidir. Seramikler çanak, tas, testi gibi çeşitli formlara
sahiptir. Yüzeyleri çapraz ve yuvarlak çentik, balık kılçığı figürleri, yay ve dalgalı figürler,
resimler, desenler, fistolar (çiçek bezekleri), yuvarlak rölyefler gibi çeşitli motiflerle
süslenmiştir. Boynuz şekilli tutaçları olan seramikler Kolhi seramiklerinin karakteristik
özelliklerindendir. Çanak-çömleklerin ortaya çıkışı ve yayılması yaklaşık olarak metalürjik
gelişme ile ayni döneme denk gelmektedir.
Kolhi kültürü Batı Gürcistan'ın büyük ve küçük Kafkasya ile sınırlanmış olan
düzlüğünde (Kolheti havzası) ortaya çıktı. Bu bölgeler metal hammaddesi açısından
zengindir ve bölgenin ihtiyacını karşılamaktaydı34. Kolhi bronz baltalarına ait en eski tipleri
bütün Doğu Karadeniz sahillerinde yaygındır. Yaklaşık aynı dönemde metal üretimin ilk
basamağına denk düşen I. ve II. tip baltalar, çapalar, kazmalar hem höyüklerde hem de tek
olarak bulunmuştur.
31
Detay için bkz. Gobejisvili 1952b; Gobejisvili ve digerleri 1982.
Mik'elaje 1982; gogaje 1982, 75ff.; O. Lort'k'ip'anije 1986b, 55. Daha genç dönem metal üretim arıikları
(M.Ö. 1000 yilin ilk yarısı) diğer bölgelerde, öreneğin Çhaladidi ( Fig. 48, Nr. 16; MikElaje 1978, 37),
Dablagomi de (Fig. 48, Nr. 22; T'olordava 1977a, 79), Sohum-Gora ( Fig. 48, Nr. 27; A. Kalandaje 1953, 60
65), Içvisi de (Fig. 48, Nr. 52) ve diger yerlerde (O. Lort'k'ip'anije 1986b, 135 Anm. 79).
33
Mk'elaje ve Xaxut'aisvili 1985; Kuftin 1949-1950, I, 151-157; Mik'elaje 1978, 24ff.; Gogaje 1982, 47
70.94). Kolhi seramiğinin M.Ö. 2000 ve 1000 in ilk yarısındaki gelişiminin ana etaplari hakkında detaylı
bilgiler için bkz. Mik'elaje 1974, 49-56; Gogaje 1982, 1984.
34
Bilimsel çalismalarda Kolheti medeniyetinin ortaya çıkış merkezi olarak Karadenizin güney doğu
kesimindeki yüksek yerler kabul edilmektedir. Kısmen Çoruh nehri havzasi: Jessen ve Kovalevski 1935, 128;
Kuftin 1949-1950,I,233; Melik'isvili 1965; 1971e,389; Mik'elaje 1974,41. Fakat ben, genel olarak bakırca
zengin olan Çoruh havzasının, Kolheti medeniyetinin çıkıs yeri olarak kabul edilmesini gerektirecek bir
neden(veri) görmüyorum. Bir taraftan metal elde edilen yerleri diğer taraftan bunların ekonomik amaç için
islendiği yerleri birbirinden doğru bir sekilde ayırmak gerekir. Burada belirleyici olan, düzlük kesimlerdesahillerde- ve Rioni deltasında (yani Kolhi havzasında) erken dönem Kolhi medeniyetinin karakteristik
özelliklerinin gösteren metal tarım aletlerinin (Balta, çapa, segmentler) sayıca kesın olarak daha fazla
bulunmuş olmasıdır. Kolhi medeniyetinin ortaya çıkışı Kolhi havzasının islahı ve düzlük kesimlerdeki
tarımcılığın bir sonucu olduğu görülebilir. Detay için bkz. O. Lortk'ip'anije 1986b,54ff.
32
10
Şekil. 8. 1-16 Kolhi bronz tarım aletleri. 1-4 Geniş kenarlı baltalar (‘Zaldi’). 5-7 Segmentler. 8-16 Çapalar. 17-32 Kolhi
çanak-çömlekler, M.Ö. 2. binyılın ikinci yarısı, bulunduğu yer Nosiri. –ölçeksiz.
Kolhi kültürü uzun ve karmaşık bir süreç sonunda ortaya çıkmıştır. Büyük ihtimalle
M.Ö. 2. binyılının ikinci çeyreği başlangıçtır. Kolhi kültürünün ortaya çıkışı Karto-Kolhi
etnik grubunun parçalanıp ayrılması ve büyük bir Megrelo-Laz ( Kolhi) halk grubunun
Kolhi havzasına yerleşmesi ile bağlantılıdır. Bu etnik grup yeni teknik ve sanatsal yapıtlar
ortaya çıkarıp yaygınlaştırdılar. Kolhi kültürünün karakterize eden unsurların nereden,
hangi tarihsel dönemde, nasıl ve hangi yollarla geldikleri konusunda kesin bir yoruma
gitmek oldukça zor. Fakat yeni gelenlerin ve bölgede yerleşik olanların (bunların arasında
Svanlarda vardı) teknik gelişimleri ile kendilerinin yüksek uygarlık seviyesine ulaşmış eski
yakındoğu uygarlıklarla kültürel ilişki sonucu kazandıkları yüksek teknik seviyesi ve yeni
savaş, tarım aleti formlarını birleştirdikleri kabul edilebilir35.
35
O. Lord'k'ip'anije 1986b, 57. B.A. Kuftin Suriye-Hitit mühürü olarak adlandirilan bir mühürde yer alan
rahibin elindeki baltanın kolhi baltasi ile benzer olduğunu kabul etmektedir (Kuftin 1949-1950,I,143). Kolhi
11
Bazı yerleşim yerlerindeki araştırmalar Kolhilerin tarımsal alandaki faaliyetleri ve
ulaştıkları seviye hakkında bilgiler vermektedir. Bunlar özellikle höyüklerde bulunan
aletler (çapalar, kazmalar, baltalar, segmentler ), bunların yanısıra fosillesmış değirmenler,
ekmek pişirmede kullanılan yassı taşlar, ocaklar, orak bilemede kullanılan çakma taşları ve
diğer gereçlerdir. Yerel buğday türlerinden -dika ve miha-, darı, üzüm çekirdekleri ve
fosillesmiş üzüm asmaları yapılan kazılarda bulunan tarım ürünlerindendir. Buluntular tahıl
ve meyve ziraati hakkında bilgiler vermektedir. Büyük testiler (küpler) sadece sıvı
maddeler için değil, aynı zamanda tarımsal ve hayvansal ürünlerin depolanması ve
saklanmasında da kullanılıyordu. Sığır (az sayida)36, evcil domuz, keçi ve koyun kemikleri
Kolhi havzasındaki hayvancılığı göstermektedir. Kazılarda evcil hayvanlara ait çok sayıda
heykellerde bulunmuştur37.
Tarımcılık ağırlıklı olarak düzlüklerde gelişim göstermiştir. Su miktari açısında
zengin olan Rionu nehri bu gelişimde büyük rol oynamıştır. Rioni nehri 347 km
uzunluğunda ve bunun 150 km’si Kolhi düzlüğünden geçmektedir. Nehrin su miktarı bu
bölgede yan derelerin eklenmesi ile üç katına çikmaktadır. Rioni nehir tarım için önemi
bilinen bitkiler için en önemli madde olan Azot ve Fosfor yönünden cok zengindir. Azot ve
Fosfor içeriği Nil nehrinden bile yüksektir.
Yapılan özel araştırmalar Rioni çamurunun buğday kültürüne olan önemli katkısı ve
uzun zaman sürecindeki etkisini ortaya konymuştur38. Fakat Kolheti’de sub-tropik iklim ve
buna bağlı olarak bitki ve ağaçlardaki hızlı büyüme o dönemlerde tarım alanlarını
genişletmeyi, bitkilerdeki bu hızlı büyümeden dolayı büyük işgücü gerektirmekteydi ve bu
da tarımın gelişmesini engellediği düşünülmektedir. Zeminin bataklik olmasi ve yeralti su
seviyesinin yüksek olmasi gibi diğer özel durumlarında göz önünde bulundurulmasi
gerekiyordu. Buna rağmen verimli Rioni çamuru verimli kullanılmaktaydı. Bataklıklar
tarlalara dönüştürülüyordu. Bataklık kesimler Rioni’den sunni olarak açılan kanallarla
sulanarak bataklıklığın üstüne verimli çamurundan bir tabakanın oluşması sağlanıyor daha
sonra özel olarak açılmış kanallar ve çukurlarla tarla sudan arındırılıyordu. Bu kanal sistemi
aynı zamanda Rioni nehri taştığı zaman ekili alanların su basmasını önleme işlevinide
görüyordu. Rioni’den uzak yerlerdeki bataklıklarında verimli hale getirilmesi gerekiyordu.
Bunun için (etnigrafik tasvirlere dayanarak bir açıklama yapmak gerekirse); tarım
alanlarının çevresine su kanalları açılıyor, derin kuyular kazılıyor ve kısmende setler
yapılıyordu39. Arkeolojik çalışmalar tepe veya buna yakın yerleşim alanlarının su kanalları
ile bağlantılı olduğunu ve tarım alanlarını sınırlamakta olduğunu göstermiştir. Büyük
baltalarının proto tipleri Ön Asyada yaygındır; İrak ve İran, Anadolu vs., veya aynı şekilde benzerlerine Hitit
dünyasındada bulunan yassi kolhi baltalari (O. Jap'arije 1982a. I. 63; bkz. Mik'elaje 1974, 43).
36
Psoydo-Aristotales in ilettiklerininde tastik ettiği (Hayavanların Tarihi Hakkında II,21), '' Kolhetide
küçük fakat bol süt veren inekler vardır''
37
Detay için bky. Gogaje 1982, 72-75; O. Lort'k'ip'anije 1986b, 60.
38
Gegesije 1961, 102-103.
39
Gegesije 1961, 1010-102.
12
yerleşim alanlarındaki tarımsal alanlar orantılı olarak büyüktü ve karmaşık kanal sistemine
sahipti40.
M.Ö. 2. binyılın ortalarında Kolheti havzası nerdeyse tamamen kullanılır hale
getirilmiş ve göreceli olarak yoğun bir yerleşim yeri haline gelmişti. Kuskusuz bölgenin
kullanılabilir hale dönüştürülmesi büyük ölçekli çalısmayı gerektiren uzun ve karmaşık bir
süreçti. Bataklık alanlarının tarıma elverişli hale dönüştürülmesi, geniş ormanlık alanların
kesimini ve buraların bitkilerden arındırılması, su kanallarının, setlerinin yapılması,
bataklık bölgelerındeki suyun atılması, verimli çamurun tarlalara girişini sağlayacak ve atık
suyun dışarı çıkışını sağlayacak kanalların yapılması gerektiriyordu. Burada şu soru
sorulabilir. Hangi şartlar altında böylesine büyük bir iş gücü gerektiren çalışmaları
gerçekleştirmek mümkün olmuştur? Cevap şu olabilir; böyle bir çalışma bu işe uygun
tarım aletleri ve kollektif bir iş organizasyonunu ile mümkün olabilirdi.
Daha önce M.Ö. 15-12.yy ait tarım aletlerinin alışılmışın ötesinde bir çeşitlilik
gösterdiğini belirtmiştik (Balta ve Zaldi ormanların kesilmesinde, çengel ve çeşitli aletler
toprağın işlenmesinde ). Bazı araştırmacılar ilkel metal sabanın ve çeşitli aletlerin
varlığınıda kabul etmektedir41. Düzlük kesimlerdeki yerleşim yerlerinde tarım aletlerinin
üretimi için gerekli olan metalin sağlanması için, maden yataklarına sahip ve bunu işleyen
topluluklar ile tarımla uğraşan düzlük kesimdeki topluluklar arasında düzenli bir ticari ve
sosyal ilişkinin var olması gerekir. Bu tür karşılıklı bir ilişki, düzlük kesimlerde ve dağlık
kesimlerde yasayan, etnik olarak farklı kökenden toplulukların bir araya gelip ekonomik ve
siyasi bir birliğin, bir toplululuğun oluşmasında temel röl oynamıştır42. Bu, kendi iç
dinamiklerinden kaynaklanan, organizasyon olmadan gerçekleşen bir gelişmeydi. İlk etapta
Kolhi düzlüğünde, daha sonraki dönemlerde Kolheti’nin tarımsal açıdan en gelişmiş yeri
olan Rioni havsazı ve yan nehirlerindeki geniş toprak sahiplerinin ortaya çıkması ile
birlikte, sosyo-politik gurupların ortaya çıkmasına ön ayak oldu. Tarım alanındaki yoğun
çalışma ve ürünlerin çeşitliliği, üretim birikimi, düzlüklerde yaşayanlar ile yüksek
kesimlerde yaşayanlar arasında gelişen düzenli ticari alışveriş, zaman içinde siyasi bir
grubu ortaya çıkardı. Ormanlık alanların ve bataklıkların tarım alanlarına dönüştürülmesi,
Rioni nehri ve onun yan derelerin sulama için kullanımı kuskusuz halk guruplarının ortak
çalısmasını gerektiriyordu. Bunların dışında egemen topluluğa (ana halk gurubu) üye
olmayan küçük bağımsız guruplar, yabancı kökenli ırgat (sereef) ler ve belkide tutuklularda
bu ortak çalışmaya katılıyorlardı. Bu yoğun tarımsal gelişim karmaşık politik bir
konsolodasyon (kurumsallaşma) sürecinin önemli çekici gücü idi. Tarımsal alanlardaki
ortak çalışma gerekliliği sosyal alanda da temel değişimleri beraberinde getiriyordu.
40
O. Lort'k'ip'anije 1986b,61.
O. Lort'k'ip'anije 1986b, 58ff. Kaynakça eki ile; bkz. L. Jijiguri 1985a.
42
Çanak-çömleklerden elde edilen bilgilere göre Kolhi halkı(megrelce-Lazca konuşanlar) bu zamanda başlıca
Rioni havzasında, Güney Doğu Karadeniz bölgesi ve Gürcistanın güney batı bölgesinde(Mes'heti) yaşıyordu.
Bati Gürcistanın kuzey batı bölgesinde Svanlar ve eski Abhaz-Adige boyları yaşamaktaydı (Melik'isvili 1965,
79).
41
13
Değişimin etkileri yerleşim yerlerindeki yapısal değişmlerle kendini gösteriyordu. Rioni
nehrinin çevresinde guruplar halinde yaşayan, tepelere kurulmuş birçok yerleşim yeri
mevcuttu. Bu yerleşim yerlerinden, çevresi kanallarla çevrili olanların konumu (politik
olarak. Ç.N.) diğerlerine nazaran daha öne çıkıyordu43.
Bu tip bir yeleşim yeri olan ve en iyi araştırılmış yerlerden biri olan Namçeduri
(Kobuleti-Piçvinari; Şekil, 1, Nr, 3) M.Ö. 2. bin yıllarından M.Ö. 2.yy(?) la kadar sürekli
oturulan bir yerdi ve benzer tip yerleşim sistemi içinde merkezi bir konumu vardı44.
Namçeduri M.Ö. 7.-6. yy. larda geniş alana yayılmış bir şehire, ’’Akropolis’’e,
dönüşmüştü45. Bu durum bir raslantı değildi.
Namçeduri’nin diğer yerleşim yerlerinden topoğrafik özelliği ve coğrafik
konumundan dolayı zamanla diğerlerinden ayrılıp öne çıkan bir topluluğa dönüşme
eğlimini göstermiştir46. Büyük ihtimalle yüksek din adamı aynı zamanda topluluğunda üst
yöneticisi idi. Din adamları (bir tür papaz) toplumun sıradan üyelerinden farklı olarak
dinsel ayinlerde kullanılan ayinsel (kült) eşyalara sahip olmaları ile kendini karakterize
etmekteydi. Büyük çoğunluğu yüksek elsanatı örnekleri olan baltalar (Kolhi-Baltaları)
(Resim 2. 17, 1-5) bir bakimdan da din adamlarının yönetici pozisyonunu göstermekteydi.
Ölülerle birlikte gömülen özel eşyaların zenginliği bu üst konumu ortaya koymaktadır47.
Merkezi yerleşim yerlerinn yöneticileri aynı zamanda diğer çevre yerleşim yelerin
de yöneticisi idi ve belli yaptırım gücüne sahipti. Örneğin bu kişiler topluluğa mensup
kişileri ormanlık alanların tarım alanlarına dönüştürülmesi, su kanallarının açılması, set
çekme ve buna benzer toplu calışmayı gerektiren işlerde çalışmaya zorlayabiliyordu. Elde
edilen kazancın büyük kısmı zenginliğinin bir kaynağı olarak üst yöneticininlerin eline
geçiyordu. Maalesef Kolheti’nin en parlak dönemi olan M.Ö. 2. binyılın ikinci
dönemindeki çiftçilerin özel mülk ilişkilerini gösterebilecek yeterince arkeolojik materyale
sahip değiliz. Dolaylı delil olarak, höyüklerde metal eşyaların dışında bulunan ve bazı
araştırmacıların „metal dökümcünün hazineleri“ olarak isimlendirdiği bakır külçeler
verilebilir. Fakat ben bunların daha çok sosyo ekonomik bir eğilimin göstergesi olduğunu
düşünüyorum48. Bakır külçelerin yanında, bazan büyük miktarda çeşitli aletler
43
Grigolia ve digerleri 1973; M. Baramije 1987.
Bkzç Mik'elaje ve XuxutAisvili 1985.
45
Bkzç Mik'elaje ve XuxutAisvili 1985,9.
46
Bu sürece ait belirtiler Kolhetinin kuzey bölgelerinde (örneğin Raça) M.Ö.2. binyılın ortalarından bu yana
arkeolojik açıdan bilinmektedir. Arkeolojik acıdan çok katmanli Brili Nekropolu (ve denizden 1600 m
yüksekliğinde Sophitura deresinin sağ tarafında yer alan yerleşim yerinde, Sekil. 1, Nr.43-44) arkeologlar
tarafinda çok önemli iki buluntu ortaya çıkarılmıstır. Bir tanesi; bazı mezarlarda metal islemeciliğinin
boyutunu gösteren çok sayıda metal gereçlerdir. Bu mezarlar metalurji ile uğraşan bir sulaleye ait olduğu
kabul edilmektedir. Diğeri ise; bazı mezarların göreceli olarak az envantere (ölü ile gömülen esyalar) sahip
olmasıdır. Bu mezarlarda herhangi bir kult alete veya süs eşyasıda bulunmuyordu. Bu durum mulkiyettte ve
haklarda belli bir farkın varlığını yansıtmaktadır.
47
Gobejisvili 1959, III; O. Lot'k'ip'anije 1986b,66.
48
Mik'elaje 1974,156; Gambasije 1963,83; A. Ramisvili 1974a, 113-114;Saxarova 76a, 40-41.
44
14
bulunmuştur. Zenginliğin bir götergesi olan bu aletler, tarımsal kullanım işleninin dışında
değiş tokuş maddesi olarakta kullanılmaktaydi49.
Buraya kadar sunulan verilerden şu sonuç çıkarılabilir: Ortak Karto-Kolhi etnik
topluluğun parçalanması ile ortaya çıkan Mengrel-Lazların ( Kolhilerin) Rioni düzlüğüne
yerleşmeleri, tarımsal alandaki gelişimler (Kolheti’nin diğer yerlerinde de) politik anlamda
bütünlük oluşturmuş yeni tip bir toplumu yaratmıştır. Modern paleososyolojik yaklaşıma
göre böyle bir politik yapının ortaya çıkması için, yerel yöneticilerin gücü tek başına elinde
bulunduran lider sisteminin ortaya çıkmış olmasını gerektiriyor. Bu tür toplumsal bir
yapının ortaya çıkabilmesi için, karmaşık ve yüzyıllarca süren birçok faktörün etkin olduğu
bir süreci gerektiriyor. Başta gelen en önemli faktörler olarak, çevre, üretim etkısı ve
demografik optimum kabul edilebilir. Bu üç faktör göreceli olarak bölgede elde edilen
arkeolojik materyallerde görülebiliyor.
1.Çevre: İlk etapta taninabilen en önemli faktör Rioni nehridir. Sunni olarak
düzenlenen Rioni nehri tarımın gelişmesinde başta gelen faktörlerden biriydı. Maden
yataklari açısından zengin bir bölge olan Büyük ve Küçük Kafkasya, metalurjik alandaki
gelişimin belirleyicisiydi ve halkın araç-gereç ve silah üretimi için ihtiyaç duyduğu
hammaddeyi karşılıyordu. Zengin ormanlar ev ve ekonomi için gerekli olan yapıların
inşaası için gereken ihtiyacı karşılıyordu (Kolheti’de „Çargvali“ olarak bilinen özgün ahşap
mimarinin gelişmesini sağladı). Yoğun nehir ağı yerleşim yerleri arasında iletişim
sağlanmasında yararlanılıyordu. Bugün bölgedeki nehirlerde ve onların yan kollarında eski
dönemlere ait yolların varlığı biliniyor.
2. Üretim etkisi (Production effeckt): Doğal kaynakların verimli kullanımı,
yerleşim yerleri arasındaki düzenli mal değişimi, tarımsal alandaki kooperatif çalışma
üretim fazlasının birikimini artırıyordu. Bu üretim fazlası ayrıcalıklı sınıfların eline
geçiyordu. Bazı sınıfların üretim fazlasını alma hakkı ve özel mülkiyet farklılığı, yerleşim
yerlerının topoğrafik durumunu yansıtıyor (topografik- coğrafik yapısından dolayi öne
çıkan, gelişen yerleşim yerleri, üretim fazlasını alma ve sıradan halktan farklı özel mülk
edinme ayrıcalığına sahip sınıfin ortaya çıkmasına neden olmuştur. ç.n.). Birçok
höyüklerdeki buluntular budurumu yansıtmaktadır.
3. Demografik optimum: Bati Gürcistandaki düzlüklerde, dağ eteklerinde ve diğer
yerlerde yapılan arkeolojik kazılar, M.Ö. 1000 yıllarında üretimin yoğun olarak yapıldığını,
büyük sehirlerde tarımdaki üretim artışına bağlı olarak nufüsta da bir artışın olduğunu
göstermiştir50.
Arkeolojik buluntular Bati Gürcistanda M.Ö. 2. binyılın ikinci yarısında teknikte,
kültürde, toplumun ekonomik ve politik gelişiminde bir sıçramanın yaşandığını gösteriyor.
Bildiğim kadarı ile Karadeniz sahillerinde bu kadar gelişmiş başka bir kültür yapısı
bulunmamaktadır. Yaklaşık bu dönemlerede mezopotamyadaki uygarlıklarda Kolhiler
49
50
Detay için bkz. O. Lort'k'ip'anije 1979a, 172; 1986b, 66 kaynakça eki ile; G. Lort'k'ip'anije 1978, 107.
O. Lort'k'ip'anije 1986b, 67-68.
15
hakkında ilk kayıtlara rastliyoruz. Asur kralı Tiglatpalasar I.’in, (M.Ö. 1115-1077) bir
yazıtında: „Tumme den Daiaeni’ye kadar olan Noiri ülkesinin, Büyük Denize kadar olan
Kilchi ülkesinin fatihi...„ şeklinde ününden bahsediyor51. G. A. Melikischwili
„Kilchi“(„Kulcha“) tanımlamasını Urartu kaynaklarında yer alan „Quilcha“ („Kulcha“) ile
ilişkilendiriyor. Eski Yunan-Roma yazarlarında ise bu ’’Kolchis’’ olarak geciyor52. „Büyük
Deniz“ Karadeniz olarak kabul ediliyor. Asur kaynaklarında ise bu „Yukari Deniz“ dir53.
Bunun için Asur karalı Tukulta-Ninurt I’in (1245-1209) bir yazıtındaki bilgiler eski Kolhi
boylarının tarihi açısından önemlidir. Buradaki „Yukarı Denizdeki Ülkelerden 40 Kral“
ifadesi M.Ö. 1300 lerde Doğu Karadeniz bölgesinde eski Kolhi boylarından oluşan ortak
bir topluluğun varlığına tanıklık ediyor54. Argonotların altın postu almak için çıktıkları
yolculuğu anlatan ve yunan mitolojisine’’Argonotların Seferi’ olarak geçen efsane, eski
Yunanlıların Doğu Karadenize ilk ziyaretleri, eski Kolhi boylarının politik ilk büyük
birlesmesi ve Kolhi Küktürünün en parlak dönemine denk gelmektedir.
Burada bir dizi ilginç fakat bir okadarda karmaşık sorunla karşı karşıyayız. Altın
Post efsanesi nezaman ve nasıl ortaya çıktı?, Aietes’in kralliği- Aia Ülkesi neredeydi?,
Altın Post nerede saklanıyordu? Bu mitos hangi olaylari ve dönemi yansıtıyor? Bu sorular
hala bir tartışma konusu olan Yunanlıların Karadenize ilk kez nezaman gedikleri ile direk
bağlantılıdır. Bu soruların cevabı burada ele alınan konunun çerçevesini aşar niteliktedir.
Fakat yinede Yunan mitolojisindeki „ Argonotların seferleri“ Kolheti ile ilişkili olduğu için
konuya kısaca değinme istiyorum55.
Argonotlar hakkinda birçok yazar eserler üretmiş, eserlerinde efsane detaylı olarak
ele alınmıtır (örneğin Pinder, Rodoslu Apollonios, Sicilyalı Diodoros, Pseudo-Orpheus ve
diğerleri)56. Argonotların seferi Homeros tarafından da biliniyordu. Homero’un „İlyada“
eserinde (VII, 468) ana tema hakkinda ve Argonotların Lemnos adasına gelişi ile ilgili
bilgiler veriyor. Argonotların lideri Iason’un ve Lemnos adasının kraliçesi Hypsipyle ve
oğlunun Euneos olduğunu yazıyor. „Odyseeia“ da Homeros, Argonot efsanesindeki bütün
başkahramanların isimlerini veriyor; kral Aietes (X, 137; XII, 70), kiz kardeşi sihirbaz
Kirke ( IX, 31; X, 36), Iason (XII, 72), babası (Aison), kardeşi (Pherer ve Amiphaon), hatta
büyük babasi Kretheus, Iasonu Altin Postu almaya gönderen kral Pelias (XI, 256-259).
Homeros’ta ayrica kral Aietes’in ve kızkardeşinin jeoniyolojisi hakkında da bahsediliyor
(X, 138-139): „ Her ikiside insanlara güneşi getiren Helios ve Persea’dan dünyaya geldiler“
Odyseeia XII, 70-72 de yer alan „ Hepsinden ünlü olan Aietes in misafiri Argo“ şeklinde
yer alan kısım önemlidir. Demek ki Homeros eserini yazdığı dönemde ( en geç M.Ö. 8-7.
51
Melik'isvili 1964, 27-28; 1966, 320: ''Nairi'' ülkesi hakkında detay için bkz. Melik'içvili 1964, 13ff. Asur
kaynaklarında ''Daiaeni'', Urartu yazitlarinda ''Diauchi'' e karşılık gelmektedir; yunan yazarlarındaki Taochi
boylarının ülkesi eski gürcü bölgesi Tao ya karşılık gelmektedir (Melik'isvili 1964, 58-60).
52
Melik'isvili 1962b- 280-281.
53
Melik'isvili 1966.
54
Melik'isvili 1966, 31.
55
O. Lort'k'ip'anije 1986b.
56
A. Urusaje 1964; O. Lort'k'ip'anije 1986b.
16
yy) ana teması Argonotların Altin Post için Aietes in ülkesine yaptıkları yolculuk olan ve
sözlü olarak iletilen bir efsane anlatılıyordu. Kolheti kralı Aietes Argonot essanesi hakkında
yazılan bütün eserlerde geçmektedir. Aites Altin Postun saklandığı ülkenin hükümdarı ve
efsanenin baş kahramanlarındandır. Argonotlar efsanesine ait bilgilere sadece Homeros’ta
değil kısmende olsa başka eserlerde de geçmektedir. Fakat M.Ö. 8-7.yy dan sonra yazılmış
eserlerde yer alan kısmı bilgiler M.Ö. 8-7. yy da yunan edebiyatinda mevcut olan Argonot
seferlerine ait efsaneye ait birçok bölümünün kaybolduğunu gösteriyor. Örneğin „Kykli
Epos’u“, Hesiodlu „Theogenie“, Korinth’li Eumelios’un eserleri, Epimenides ve diğerleri57.
M.Ö. 8-7. yy da eski yunanda Argonot efsanesinin çok popüler olduğu kuşku götürmez.
Fakat efsane ne zaman ortaya çıkmıştı?, efsane gerçek bir durumun yasımasımıdır yoksa
Helenlerin fantezi ürünü mü dür?
Günümüzde tarihçiler ve filologlar arasında Homeros’un tasvir ettiği olayların
gerçekliği ve zamanı konusunda yürütülen tartışmaları bir kenara koyarsak, „Ilias“ ve
Odyssee“ nın ana konusu, tartışmasız Miken dönemine kadar ulaşmış sözlü aktarımlara ve
şiir geleneğine dayandırılabilir.
Truva savaşının başkahramanı olan Achilles (Aşil) bir Argonot olan Pleus’un
oğludur. „Güçlü“ veya „büyük“ olarak adlandırılan Aias Argonot seferine katılan
Telamon’un oğludur. Telamon Achilles’in amcasıdır. Argonot seferinin başında yer alan
Herakles Truva savaşında hayatta değildir. Philoktet Truvanın önünde oku ile savaşır, Paris
I’i öldürür, daha sonra truva düşer. Altin Postu almak için sefere çıkan Argonotlar Trova
savaşına katilanlarin babaları idi. Bu düşünce eski Hellas ta yaygındı. Tarihçilerin babası
Herodot, M.Ö. 5.yy., İason’un Kolheti kralının kızını (medea’yı, ç.n.) kaçırdıktan sonra,
kral Priamos’ un oğlu Paris-Alexsandrosu bir kuşak sonra Helenayı kaçırması Troya
şavaşına neden olmuştu’’(I, 4). Bütün bunlar Troya savaşının Argonot seferlerinden sonra
yapıldığını göstermektedır. Birçok araştırmacı Troya savaşı birçok araştırmacıya göre M.Ö.
13.yy’ ın 30-40 yılllarında yapıldığını kabul etmektedir.
En önemli noktalardan biri, Herodot’tan diğer eski yunan yazarlara kadar, hatta orta
çağ yorumcularına kadar, hepsinde Argonot seferinin ana temasının aynı olmasıdır. Eski ve
yeni bütün versiyonlarda ana kahramanlar hep aynıdır; Kolheti kralı Aietes, kızı Medea ve
Argonotların lideri Iason. Yolculuğun amacı da hep aynıdır; Altın Post. Argonotların
kayalıklardan (’’symplegad’ler’’) geçerek gittiği ülkenin adı Aia veya Kolheti dir. Bu motif
sadece birkaç episodlerin dışında ve bazı süslemeler, eklemeler dışında hep aynıdır.
A. N. Wesselowskis’in ifadesi ile halkın düşün dünyasını etkileyen ve böylece lirikepik şarkılara yansımasına neden olan olaylar nelerdi? Hangi olaylar Argonot seferine
tarihsel bir temeli olabilir?
57
A. Urusaje 1964; O. Lort'k'ip'anije 1986b
17
Eski versiyonlara göre, Yuanistandan Phrixos’u getiren koçun altın postunun
bulunduğu yer58 Kolheti dir. Homeros kral Aietes’ten bahsetmektedir. Aites Aia ülkesinden
olan anlamına geliyor. Strabon şöyle yazmaktadır: ’’Aietes Kolheti yaygın bır isimdir’’.
Bizanslı tarihçi Agathias (6.yy.) İran-Bizans savaşlarında Kolhetide Aietes adında politik
nüfuza sahıp aristoktar kökenli yerel bir politikacıdan bahsetmektedir (Agathias,
Justinian’nın Politıkası üzerıne III, 8-11). Bizanslı Leksikograf Stephano (11.yy.): ’’ Aietes
ismi Asiate’nin Asien’den türetilmesi gibi Aite’den türetilmiştir’’ diye yazmaktadır. Aia
bütün yunan yazarları tarafından Kolheti olarak tanımlanıyor ve Kolheti ile eş anlamda
kullanılıyordu. Hatta Herodot Aia ve Kolheti kelimelerini ’’Aia-Kolheti’’ şeklinde
beraberde kullanmaktadır (I, 2)59. Rodoslu Apollonios, Aietes’in krallığını Aia ve Kolheti
şeklinde paralel tanımlamaktadır. II, 417’de ’’Aia-Kolheti’’60 şeklinde yer almaktadır. Daha
sonrakı dönemlere ait yazarlardan bazıları Aia’nın Kolheti’nin nın başkenti olduğunu
yazmaktadırlar. Eski yunan yazarlarının hepsi Aia ile Kolhetinin aynı yer olduğunu ve kral
Aietes’ten bahsetmesine rağmen modern yazarlardan (eski tarih araştırmacılarından)
bazıları Argonotlar efsanesinin M.Ö. 8-7. yüzyıllara ait olduğunu ve Yunanlıların
Karadenız sahillerindeki ilk koloni kurma dönemi ile bağlantılı olduğunu savunmaktadırlar.
Önceki dönemler için yazarlar arasında çeşili görüş ayrılıkları mevcuttur.
Başlarda bazı araştırmacılar Argonot Seferi efsanesi ile Karadenız sahilleri arasında
neredeyse hiçbir ilişki kurulamayacağını ve mitosun en eski versiyonunun hiçbir şekilde
Akea’lerin (Yunanlıların) Kolhilerle tanıştıklarını yansıtmadığını öne sürmektedirler.
Iason’un Altın Postu almak için gittiği ülkenin bir fantazi ülkesi olduğunu ve bunun için
bazi antik yazarlar, (örneğin Mimnernos), ülkeyi (Kolhetiyi ) dünyanın ucuna, okyanusların
ardına koymaktadır. Efsanevi kral Aietes ilk olarak Yunanlıların büyük kolonızasyonla
birlikte Karadeniz sahillerinde geniş alanlara yerleşmeye başlamaları ile birlikte Kolheti ile
ilişkilendirilmiştir61. Buna karşın ama Strabon ,(I, 2, 10), M.Ö. 1.yy’da oldukça detaylı bir
şekilde tasvir etmektedir: ’’O kahraman insanlar (Homerosun anlattığı sefere katılanlar,
Argonotlar, Ç.N., ) Pontik denizini (Karadenizi, O.L.) herhangi bir okyanus olarak
düşünmekte idiler (Atlantik okyanısundan farklı olarak, O.L.). Yapılan detaylı çalışma ve
bununla bağlantılı tasvirler Argonotikin en eski coğrafik temelinde, Aia’nın başından beri
Karadeniz sınırları içinde bir yerde, Karadenizde, anlaşılmaktadır. Bunu Homeros’un Ilias
eseri ve daha önce bahsedildiği gibi Argonotikadaki Lemnos-Tema’da hiç bir kuşkuya yer
vermeyecek şekilde göstermektedır: Argonotlar rota olarak Karadenizi seçtikleri zaman
58
Yunan literatüründe ilk kez lirikçi Mimiermos (M.Ö.7.-6.yy) ''Nano'' siirinde Aia Ülkesinden
bahsetmektedir. Eski yunan literatüründe Aia (A?a) alışıldık biçimde ülke adını belirtmektedir, yani Kolhis in
sinonimi olarak (Herodot, I, 2; VIII, 193, 197; Rodos'lu Apollonios II, 1267) veya başkent olarak. Fakat bu
durum görece geç dönem yazar veya yorumcular tarafında kullanılmıştır (bkz. Strabon I, 2, 39; Callimachos
Pap. Berol, 11521; Sch. Ad Odyss., IX, 2; Sch. Ad Europidi, Alkestiada 1024; Schol. Ad. Rod. Apoll., III,
1093; Sch. Ad. Lycopr; Aleksandra. 1771).
59
T. Qauxc'isvili 1960, 48.
60
O. Lort'k'ip'anije 1986b, 128 Anm. 7.
61
Farklı fikirlerin ele alındığı detaylı ve eleştirel bir makala için bkz. O. Lort'k'ip'anije 1986b, 32-38.
18
Lemnosa sadece İlkos ülkesinden ulaşabilirlerdi. Homeros Hellespontuda (Çanakkale)
direkt olarak en eski Argonotok ile ilşkilendiriliyor. Hellespont Helen denizi anlamına
geliyor, yani Phrixos’un kızkardeşi. Efsaneye göre altın koçtan denize düşen Helen denize
adını vermiş ve Hellespond (Helen’ın denizi) olarak anılmaya başlanmiş. Hellespond’un
Karadenize geçiş yerlerinden biri (Dardanellen, Çanakkale boğazı) olduğunu
desteklemektedir62. Bazı araştırmacıların savunduğu gibi Argonotikin Karadeniz ile
bağlantısını kabul etmedığımizde efsanenin ana teması anlamsızlaşıyor. Aynı zamanda
neden yunan-roma edebıyatında ve güzel sanatında (heykel, resim vb.) Argonotlar
efsanesinin bu kadar geniş bir popüleriteye sahip olduğu belirsizleşiyor. Efsanenin konusu
bilindiği gibi M.Ö. 8.yy. da hızla gelişen bir etki yarattı ve edebiyat ve güzel sanatlarda
derinden etkiledi; Hesiod ve Eumelios, büyük yunan trajedi yazarları Aischylos, Sophokles
ve Euripides, Delfide bulunan ve heykeltraşı bilinmeyen Friz (Fries), atinalı Duris’ın vazo
üstüne çizilmiş ünlü resmi, lirikçi Mimneros, Anakreon ve Pindar, şair ve bilgin Rodoslu
Apollonios, ünlü romalı yazar ve düşünürü Seneca ve diğer birçokları. Yunanlılardaki bu
şöhretin nedeni ne olabilirdi ? Bunun açıklamasını Iason’un liderliği altndaki Argonotların
gerçekleştirdiği büyük kahramanlığında aramak gerekir. Onlar Karadenize giden yolu
keşfettiler, bununla o zamana kadar ulaşılamamış bir yer olan Aia-Kolhetiyi (Phrixos koçun
üzerinde yolu katederken denizin dar geçitinde kız kardeşi denize düşer ve boğulur).
Homeros’un Odesseia XII’de (Strophen 58-72) Karadenizin girişindeki
kayaliklardan (bugünkü boğaz geçişi) şöyle bahseder:
’’Denize dimdik inen iki kayanın önünden geçer yolun biri,
Çarpar durur bu kayalara gürleye gürleye
Lacivert gözlü Amphitrite’nin kocaman dalgaları,
Kıranlar denir ölümsüz tanrılar katında bu kayalığa,
Aşamadı bir tek kuş bu kayaları simdiye dek,
Zeus’a tanrı balı taşıyan ürkek güvercinler bile asamadı.
Yalçın kaya, uçan kuşların birini kapar boyuna,
Zeus da, azalmasın diye kuşlar, katar bir baskasını,
Hiçbir insan gemisi varamadı öbür kayaya sağ salim,
Bir gemi yaklaştı mı alır götürür denizin dalgaları
Ve öldürücü bir ateşin kasırgaları alır götürür
Geminin tahtalarını ve gövdelerini tayfaların.
Ama bir tanesi aşabildi bu kayayı denizde yüzen gemilerden,
Dillere destan Argo gemisiydi bu da,
Aştı kayayı Aietes’in ülkesinden dönerken,
Dalgalar onu engin kayaların üstüne atmıştı ya, neyse,
Bereket İason’u seviyordu da Here, kurtardı gemiyi...”
(Azra Erhat- A. Kadir’in çevirisinden)
62
Detay için bkz. Gordeziani 1978, 204-205.
19
Homeros’tan sonraki dönemde Karadenizin girişindeki yalçın kayalardan (Plankten)
geçiş aşılmakla, Strabon’un yazdığı gibi ozamana kadar ’’Pontos Axenos’’ (misafir
sevmeyen) olarak nitelenen Karadeniz’de deninizciliğe başlanmış oluyordur.
Rodoslu Apollonios: ’’...Olympostaki tanrıça Athene ayağa kalktı, gemi
kayalıklardan geçmişti. Fakat dağlar neredeyse birbirleri ile çarpışacaklardı, tanrıların
kararlaştırdıkları gibi sonsuza dek hareketsiz kalacaklar, eğer bir gemi o kayalardan
geçerse’’.
Tabii ki engel ’’birbirlerine çarpan’’ kayalar değil güçlü su akıntısı idi. Birçok araştırmacı
Karadenize giriş yolunun ancak M.Ö. 7.yy. da ’’pentakonter’’, 50 kürekli gemileririn
yapımından sonra mümkün olabileceğini savunmaktadır. Fakat bu tez kuşku ile
karşılanmaktadır. 1984’te ingiliz yazar Tim Severin Miken dönemideki gibi bir gemi ile
Çanakkale boğazından geçmenin mümkün olduğunu ispatladı63.
M.Ö. 8.yy. da Karadenizde gemi yolculuğu normal bir durumdu. Ayrıca bu
zamanda Propontis kıyılarında (Marmara Bölgesi) ve Karadenizde birçok yunan yerleşim
yeri mevcuttu; Karadenizin adıda Euxeinos, ’’misafir perver’’ idi. M.Ö. 8.yy. da
Karadenize çıkışın (Çanakkale Boğazını geçmek) sanatsal olarak çok çekici ve çok ünlü
epik bir eserin, sıra dışı bir kahramanlıkla ortaya çıktığını iddia etmek çok zor.
Yunanlılar tabii ki eski çağda Doğu Karadenizde yeni, zengin bir ülkeyi
keşfetmenin önemini biliyorlardı. Tekrar eski dünyanın alimine, Strabon’a, dönelim:’’
Doğru söylemiş (Homeros), o ünü, herkes tarafından bilinen Argo gemisi ile yapılan
yolculuğun daha önceden bilinen, yoğun yerleşimli yerlerden geçtiği.., yoksa Post için
yapılan yolculuk, bilinmeyen, gizemli topraklara yapılmış olsaydı inandırıcı olmazdı.
Argonotlar insanların yaşadığı yerlerden geçtikleri için, bizden bu kadar uzak bir yere
yapılacak yolculuk fark edilmeden ve ünlenmeden kalamazdı’’.
Eski coğrafyacıların böyle kategorik bir hüküme gerçek dayanakları varmıydı?
Başka bir deyişle, M.Ö. 2000’lerin ikinci yarısında (daha doğrusu üçüncü çeyreğinde)
Karadenizin doğu kesiminde gücü ve zenginliği Argonotik destanın ana temasını
oluştuırabilecek kadar gelişmiş ileri bir toplum varmıydı? Modern arkeoloji bu soruya
inandirici bir şekilde evet cevabı verebilmektedir.
Daha önce Kolheti’nin Geç Tunç Çağının ilk döneminde (M.Ö.2.binyılın ikinci
yarısında) aşağıda kısaca değinilen karakteristik özelliklere sahip bir ülke olduğunu
görmüştük.
- Politik birlik (konsolidasyon) sonucu oluşan üretim mallarındaki homojenlik.
- Halkı kollektif çalışmaya, organize olmaya zorlayan yoğun tarım (bu politik
konsolidasyonun en etkin faktörüydü), buğday tarımı, bataklıkların kurutulması ve
kanal sisteminin oluşturulması.
63
Severin 1985
20
- Ülkenin politik ve ekonomik gücünün temelini oluşturan tunç metalurjisinde ve
metal işlemedeki yüksek gelişimin sonucu ortaya çıkan çok sayıda silah ve tarımsal
aletlerin üretimi.
- Yüksek kesimlerde ve düzlüklerdeki büyükbaş hayvancılık.
- Tarım ürünlerinin saklanması ve depolanması için gereken çanak-çömleklerin
imalatı.
- Bölgesel iklim şartlarına uygun kurulan yerleşim tipleri.
Kolheti kültürünün yarattığı ve yansımasını yunanlıların Argonot efsanesinin ilk
versiyonunda gördüğümüz Kolhi toplumunun ekonomik ve politik yapısını tam olarak
belirleyebilmek için elimizde şu anda mevcut olan veriler yeterli değildir. Bana göre,
Kolheti’nin bütün resmi kurumlarını oluşturmuş, olgun seviyeye ulaşmış bir ülke olarak
görülmesi için erken olduğunu, elimizdeki verilerin şu anda böyle bir yorum için yetersiz
olduğunu düşünüyorum. Büyük ihtimalle -“ Aietes’in krallığı”- Kolheti’nin en parlak
dönemlerinde ( M.Ö.2. binyılın ikinci dönemi ile 1.binyılın baslangıcı) her boy kendi yerel
liderleri tarafından yönetilen idari bir sisteme sahipti ve yerel liderler tek bir hükümdarın
yönetimi altında idiler. Hükümdarın gücü tanrıdan ve kökeninden geliyordu (Aietes güneş
tanrısının oğlu olarak kabul ediliyordu), ve bu yüzden hükümdarliği elinde bulunduran
hanedanlığın lideri idi. Bu durum, politik yapı ve iş organizasyon açısından devletleşmenin
erken dönemine benzemektedir. Bir çok arastirmaci tarafından bu tip politik yapı evrensel
bir durum olarak kabul ediliyor ve “Chiefdom”64 olarak isimlendiriliyor.
Kolhi uygarlığının ekonomik ve politik sisteminin belirlenmesi zor ve tartışmalı bir
konu olmakla birlikte, yunanlılar tarafında Aia (Aia-Kolheti şeklindede, ç.n) olarak
belirtilen Kolheti, Büyük ve Küçük Kafkasyanın batısında yer alan ve Karadeniz sahilleri
ile sınırlanan bölgede, yüksek medeniyete ulaşmış bir ülke idi. Argonot efsanesinin ortaya
çıkışı Kolhi uygarlığının en parlak dönemine (M.Ö. 2.binyılın ikinci yarısı) denk
düşmektedir. Miken zamanında yunanlıların Karadeniz sahillerine geldiklerini ispatlayacak
herhangi bir arkeolojik delilin olup olmadiği sorusuna maalefes hayır cevabını vermek
gerekiyor.
En eski Argonotik versiyonları üzerindeki çalışmalarda, eski Kolhı folkloru ve
etnografisi özel öneme sahip. Eski kolhi folklorunda mucizevî özelliğe sahip, hastalıkları
iyileştiren, koruyucu, altından, kanatlı bir koç inanışına rastlıyoruz. Bunun yanında evcil
hayvanların koruyucusu, iyinin temsilcisi ve diğer motifleri içeren bir yılan kültünede
rastlıyoruz65. Fakat bu kompleks ve tarihlendirilmesi çok zor olan folklorik elementlerin
direkt olarak Argonotik-Probleminde kullanılamaz. Mikenlerin bölgeyi düzensiz (seyrek)
ziyaret ettiklerini varsaydığımızda, bu ziyaretlerini bugün ispatlayacak arkeolojik
64
65
O. Lort'k'ip'anije 1986b, 74-75.
Bkz. Lordkipanije, 1986b, 103-112
21
materyallerin bulunması beklenemez66. Büyük ihtimalle onlar (Kolheti’yi ilk ziyaret
edenler) Thukylides’in (I, 7) ve Strabon un (I, 3, 6) bahsettiği, belli amaç için gelen
maceracı, cesur denizciler, korsanlar ve onlar gibi başka amaçları olan insanlardı67. M.Ö.
12.yy da Miken medeniyetinin yıkılmasından deniz seferleri tekrar kesildi. Antik dünyadan
uzak, zengin Kolhilerin ülkesi hakkındaki ilk bilgilerin ortaya çıkması, Karadenize çıkan
deniz yolunun keşfi ile ilk adım atılmıştı. Argonotlarin kahramanliği hafızalarda kalmış,
ünü kuşaktan kuşağa aktarılmıştı. M.Ö. 8-7.yy da Yunanlıların yeniden Akdeniz ve
Karadeniz sahillerine yerleşmeleri yeni bir ivme kazandı ve “Büyük Yunan
Kolonizasyonu” başladı. M.Ö. 8-7.yüzyıla kadar sözlü aktarilan Argonotlar efsanesi
alışılmışın ötesinde bir popülarite kazandi ve yunan edebiyatının en ilgi çekici konusu oldu,
bir çok büyük eserin ana temasını oluşturdu. Bu dönemden sonra eski Yunanlılar ile
Kolhiler arasında düzenli ticari ve kültürel iliski başladı.
KOLHİ KRALLIĞI
Eski Kolhi boylarının ilk büyük birleşmesi ile Asur kaynaklarında “Kilchi” olarak geçen68,
M.Ö. 1000 yıllarının başında Güneydoğu ve Doğu Karadeniz kıyılarında güçlü bir ülkeyi
ortaya çıkarmıştı. Kolheti eski Mezopotamya uygarlıkları ile doğrudan ilişki içindeydi.
M.Ö. 8-7.yy da Urartu kaynakları onlardan “Qulha” olarak bahsetmektedir (’’Qulha’’
kelimesi belkide “Kolha” olarak telafuz ediliyordu. Çünkü Urartucada “o” harfi sadece “u”
harfi ile ifade edilebiliyordu). Kolhiler komşu krallıklarla, Urartu ve Diauchi’lerle kanlı
savaşlar yapıyordu69. Büyük ihtimalle Kolhilerin en parlak dönemi M.Ö. 8.yüzyıllardı. Bu
dönemde komşu Krallik olan Diauchiyi parçalayıp kuzey kesimlerini hükümdarlığı altına
almıştı70. İlginç olan tam bu dönemde, M.Ö. 8.yy da, Yunan edebiyatında da ilk kez
66
Bazı araştırmacılar ‘’’Gemı Kataloğu’’ndaki (İllias II, 816-877) coğrafik tanımlamaların Yunan
Akher’larin Miken zamanında Karadenizde varlığını gösterdiğini savunmaktadırlar (bkz. Mik’elaje 1974,
76.186). Fakat bu ‘’’Katalog’’ un Miken zamanına tarihlenmesı çok tartışmalıdır. Bugüne kadarKaradenizde
bu zamana ait herhangi bir Import Miken materyali bulunamamıştır. Maşat (Samsun ilinde) bulunan Miken
seramiği bu bağlamda ilginçtir, fakat bunun deniz yolu ile mi yoksa karadan mı buraya ulaştığını ortaya
çıkarmak mümkün görünmemektedir.
Linguistlerin ulaştığı sonuç ilginçtir. Eski yunancadaki ’’vies’’ kelimesi (ki bu Hint-Avrupa dillerinde
bulunmamaktadır ve yabancı element olarak görülmektedir) daha Homer zamanında tespit edili. Daha öce
Miken tekstlerindede KOWO şeklindedir. Bu ad, Zanicedeki KOWO, genetik olarak Kolhice/Megrelo-Lazca
daki “t’qwo/tqow” (’’post’’, ’’deri’’) ile bağlantılandırıldı. Bu belkide Argonotların yolculuğu ve Altın Post
efsanesi M.Ö. 2. binyıllarında tarihlenmesinde kullanılabilir (T. Gamkrelije ve Ivanov 1984, II, 909).
Arg(o) adının Kolhilerin kendilerine verdıklerı ad olduğu ve m-arg-al-i nın Arg ülkesinin sakinleri (Argli,
ç.n.) anlamına geldiği kabul edilmektedir. Buna göre Argonotlar Arg(o) ülkesine giden deniz yolcuları
anlamına gelmektedir (T. Gamkrelije ve Ivanov 1984 II, 909).
67
Lort'k'ip'anije 1966a, 14-17; 1968a, 17-20; 1979a, 44; 1986b.
68
Melik'isvili 1971e, 369-370.
69
Melik'isvili 1962b; 1971e.
70
MelikIsvili 1964, 215-216.226-229; 1962b, 322.
22
“Kolchida” tanimlamasina rastlanmasıdır. Korinth’li epik şair Eumelos Kolhilerin
ülkesinden bahsediyor ve Hesiod Phasis nehrinin (Rioni nehri) en büyük nehirlerden biri
olduğunu yazıyor (Theogonie, 337-340). Argonotların seferini anlatan efsanenin yunan
edebiytında bu dönemde, M.Ö. 8-7.yy da, bu denli ünlü olması belkide bir rastlantı
değildi71.
Kolhilerin gelişmiş ekonomi ve olgunlaşmış devlet yapılarına sahip eski yakın doğu
ülkeler ile komşu olması ve yüzyıllardan beri ekonomik ve kültürel ilişkiler içinde
bulunması, Kolhi krallığının gelişmesinde muhakkak ki itici bir faktördü. Maalesef ilk
Kolhi krallığının sosyal ve polititk organizasyonu hakkında çok az şey biliyoruz. Urartu
yazıtlarında önemli bilgilere rastlıyoruz72. Kral Sarduri II (M.Ö. 750-748 ve 744-742)
dönemine ait yazıtlarda Urartuların Kolhilerin ülkesine iki kez sefer düzenlediklerininden
bahsedilmektedir. Bu yazıtlarda şehirlerden (bunların arasından krallığın şehri İldamuşa) ve
tek tek (Kolhi ülkesinin Liurdi’ler) krallığa ait valiliklerdeki surlardan bahsedilmektedir.
Buradan Kolhi krallığına ait valiliklerde kurumsal bir yönetimin mevcut olduğu sonucu
çıkarılabilir. Buradan Kolhetide -her halükarda-, M.Ö. 8. yüzyılın ilk yarısında, eski yakın
doğu ülkelerdekine benzeyen komplarmaşık bir idari sistemın mevcut olduğu kabul
edilebilir.
Sarduri II’nin seferinden sonra Urartu krallığı ve genel olarak eski yakın doğu
kaynakları ’’Kolcha’’(Kolhi) lardan artık bahsedilmiyor. C.A. Melikişvili’ye göre Kolheti
M.Ö. 8.yy’ ın 20 li yıllarında savaşcı Kimmer boyları tarafından parçalandı. Bu boylar aynı
şekilde Urartuya ve Küçük Asyaya M.Ö. 8-7.yy. da Phrygien (Frigya), Paphlagonien, Lydia
(Lidya) ve İonien’a (Ioyon) saldırdılar ve daha sonra Sinopa yerleştiler73. Eğer bu saldırılar
gerçekse bunun Güney Doğu Karadeniz sahilinde, Kolheti’nin güney kesiminde
gerçekleşmiş olmalı. Kolheti nin parçalanması ve bunu takip eden Kimmer istlası ile Güney
Doğu Karadenizdeki halkın bir kısmı yok edildi bir kısmı ise göç ettirildi74.
Doğudan ve güney doğudan gelen Bizer, Katarzen ve diğer boylar bu bölgeleri işgal
ettiler. Bu dönemden sonra bu boyların adlarına Güneydoğu Karadenizde rastlıyoruz75
Daha sonra Kolheti adı bu yerlerle sınırlı kullanılmaya başlandı76. Bu boyların bu bölgeye
sokulması Megrelo-Laz (Kolhi) birliğini parçaladı77. Bu olay Kolheti’nin küçülmesine
neden oldu. Bu dönemden sonra Kolheti sadece batı Gürcistan ile yetinmek zorunda kaldı
ve Ülkenin bütünlüğü hakkında Herodot’un (IV, 37) ilettilerinden bazı bilgiler elde
71
Detay için bkz. A. Urusaje 1964, 18-23; O. Lort'k'ip'anije 1979a, 48-49; 1986b.
Melik'isvili 1960, 278-282.
73
Melik'isvili 1962b,323.
74
Melik'isvili 1962b, 325-326.
75
T. K. Mikeelaje ye göre Kimmerler ve Iskitler (Skythen) ler seferlerinde Kolhilerle direkt temasta
bulunmamışlardır. Etnik değisimler, örnegin Med’lerin politika sahnesine çıkması gibi diğer politik
gelişmelere bağlı olarakta çıkmış olabilir (Mik'elaje 1974, 108-171).
76
Kolhetinin zayıflamasından sonra çesitli bolyar (gürcü boylarinin disindakilerde) Güney Doğu Karadeniz
sahilinden dışarıya veya içeriye göç etmediler ve artık Kolhi Kralliğina dahil idiler. Bu konuda detaylı bilgi
için bakınız Melik'şvili 1959, 251-265; 1971e, 343-399; Mik'elaje 1967; Maksimova 1958, 118-144.
77
Melik'isvili 1959, 62ff.; Lomouri 1971.
72
23
ediyoruz: ’’Persler, kırmızı olarak isimlendirilen (kızıl deniz, yazarın notu) Güney Denizine
(Pers Körfezi, yazarın notu) kadar uzanan bölgede yaşıyorlar, daha yüksek yerlerde,
kuzeyde Medler, daha yüksekte Saspeirer’lar, Saspeier’ların arkasında ise Phasis nehrinin
döküldüğü Kuzey Denizi (yani Karadeniz, yazarın notu) sınırına kadar olan bölgede
Kolhiler yaşıyorlar.
Dört halk bir denizden bir denize olan bölgede yerleşiktirler’’. Başka bir yerde (I,
104) Herodot: ’’... Meothida denizinden (yani Kırım –Asowsh- denizinden, yazarın notu)
Phasis nehrine ve Kolhilere kadar hafif donanmış yaya için 13 günlük yoldur. Kolhi’lerden
Med’lere kadar olan mesafe fazla değildir; bu iki ülkenin ortasında sadece bir halk yaşıyor;
Saspeirer’ler’’. Tarih yazıcılığının babası Herodot’un bu kadar büyük bir bölgede sadece
dört halktan; Pers’ler, Med’ler, Saspeier’ler78 ve Kolhi’lerden bahsetmesi nasıl
yorumlanabilir? Persler ve Medlerin bu dönemde bilindiği gibi büyük ülkelerdi. Kolhilerin
bu ülkeler ile beraber anılması belkide Kolhi’lerinde aynı şekilde bu ülkeler gibi güçlü,
politik birliğe sahip ve bütünleimiş bir ülke olduğu şeklinde yorumlanabilir79. Burada
önemli olan Herodot’un Kolhileride, iki deniz (Karadeniz ve Pers Körfezi) arasında
yaşayan halklarla; Medler ve Perslerle beraber bahsetmesidir. Medler Fravartis’in M.Ö. 521
de yenilgiye uğramasından sonra politik bağımsızlığını kaybetti ve Akamenid’lerin bir
Satrapı haline geldi. Herdot’un iletileri M.Ö. 6. yüzyılın 20 li yıllarında, bazı
araştırmacılara göre M.Ö. 6.yüzyılın 50’li yılları, Önasyanın bu bölgensindeki politik
durumun yansıtılması olarak kabul edilebilir80.
Daha sonraki döneme ait yazarların iletileride, bunların arasında Pseudo-Skylax,
Kolhetide politik bir bütünlüğün varlığını ortaya koymaktadır. Pseudo-Skylax Kolhetiyi
geniş bir alan içinde lokalize etmektedir (Asya, Fragment, 81): Kolheti’nin sahil şeridinde,
kuzeyde Dioskurias şehri bulunmaktadır (bugünkü Sohum’un yakınlarında), güneyde ise
Apsar (Çoruh, Çoroxi) nehri. Kolhetiden Strabonda bahsetmektedir (Strabon; XI, 2, 15-17).
Strabon Pitiuntun (bugünkü Piyunda) ve Dioskurias’ın, bunların Heniokoi (Heniochio) da
olmasına rağmen (XI, 2, 14) Kolhetiye dâhil olduğunu yazıyor ( XI, 2, 12).
5. yy ait anonim bir coğrafyacı, Kolheti krallığının önceki dönemine ait şunları
yazıyor; ’’Dioskurias veya Sivastopel’den (Sebastopolis) Apsar (Çoruh) nehrine kadar olan
alanda kısa zaman öncesine kadar kendilerine Kolhi daha sonra Laz diyen halk yaşıyordu’’.
Antik yazarların hepsi, M.Ö. 6-4. yüzyılda Batı Gürcistanda tek bir halk olarak,
Kolhiler, şeklinde adlandırıyorlar. Kollektif isim olan Kolhiler, Kolheti, birden çok
78
Saspeir ler doğu gürcü boylari olarak kabul ediliyor. Detayli bilgi için bkz. Melik'işvili 1959 , 231 234.
Başka bir yerde Herodot aynı bölgede bir çok başka halkları sayıyor (Alaroidler, Ermeniler, Makronlar;
Marenler, Metieneler, Mariandioniler, Miserler, Mossynoikoiler, Meseler, Chalybalar(Çaliba)...). Bunlar
akamenik İran'ın çeşitli Satraplarıydılar. Bu durum açık olarak, Herodotun (IV, 37) iki deniz arasında yaşayan
''dört halk'' tan bahsederken politik durumu tasvir ettiğini göstermektedir.
80
Melik'isvili 1964, 415.
79
24
boylardan oluşan Kolheti dünyasının81 politik bütünlüğünü tanımlamaktadır82 ve kuskusuz
bu adlama politik önceliği olan, yani liderliği elinde bulunduran ve daha önceki politik
bütünlükte de bütün bölgeye adını veren boy ile bağlantılıdır. İlkin ’’Kolhida’’ daha sonra,
geç antik dönemde’’ Lazika’’.
Antik yazilara göre Kolheti devletının sınırları M.Ö. 6. yy dan sonra yaklaşık olarak
bugünkü Piyunda (antik Pitiunt) den Çoruh (antik Apsar) nehrine veya daha güneye kadar (
Çoruh’un 2 km güneyinene, Apsar’daki surlara kadar) uzanıyordu83, Doğuda Surami dağı
tarafından sınırlanıyordu.
Kolheti’nın politik merkezinin neresi olduğu cevabı zor bir sorudur84. Bir dizi araştırmacı
merkezin, iktidarın ortaya çıktığı dönemde Karadeniz sahilinin güneydoğu kesiminde,
Çoruh nehri civarında bir yerde bulunması gerektıgini ve bunun daha sonra Rioni
havzasında (yunan kaynaklarında ‘Phasis’) yer aldığını kabul ediyor85. Fakat bu savı
dastekleyici verilerer yoktur. M.Ö. 6.-4.yüzyıla ait bilgilerimizden ve antik Yunan
kaynaklarından Kolheti’nin politik merkezinin başından beri Phasis nehrinde86 olduğu
yönündedir. Pseudo-Skylax’ın aktarımlarında ...’’ Medea’nın geldiği büyük barbar şehrine,
Phasis nehrinin yukarı kesimleri boyunca gemi ile 180 Stadien merhalesi vardı’’. Bu şehrin
lokalizasyonu bugün daha da zordur. Bazı yunanlı yazarlar (Chalkis’li Lykophron ve
iskolastları, Rodoslu Apollonios ve iskolatları, Caesara’lı Prokopios ve diğerleri) Phasis
nehrinde yer alan Kutaia olarak adlanan bir şehirden bahsetmektedir. Bu şehir modern
araştırmalarda bugünkü Kutaisi olduğu kabul edilmektedir87.
81
„Kolhiler“ adı bazan Trabzon ve civarında yerleşik olan boylar içinde kullanılıyordu -ki açıkça
anlaşılabileceği gibi Kolhilerin soyundan gelenlerı tanımlıyordu. Bunlar Kolhi Hegemonisini kurmuşlardı
(bunun yaninda Xenophon un Anabasin IV,8,8’de ve daha sonra Arriane’nin Periplus 15 te bahsediliyor).
Trabzon ve cıvarında yaşayan Kolhiler M.Ö. 6.-4. yüzyıldaki Kolhi-Ülkesine (Krallığına. Ç.N) dahil
deyillerdi.
82
Kolhetinin bu dönemlerinde, Kolhilerin dışında Güney Kafkas Halkından olan Svanlar ve eski Abaza
boyları da Kolhetinin tebalarıydı.
83
Apsar Kalasi ve bunun yanında diğerleri hakkında O. Lort'k'ip'anije vr diğerleri 1980, ve oradaki Literatür.
84
O. Lort'k'ip'anije 1979a, 53-54.
85
Detay için bkz. Melik'isvili 1959, 216; 1971e,389.
86
Urartu Kralı Sardurı II nin Kronoğinde Sarduri II nin Kolhi Ülkesine yaptığı seferlerden ve Ildamuşa sehri
için yaptıkları savaş hakkında bilgiler vermektedir. Fakat bu Kronikte Kolhi Kralının savaşa katılıp
katılmadığından bahsedilmemektedir(bkz. Melikişvili 1960, 155,I-844). Bura akla Kolhetinin baskentinin bu
bölgeden uzakta olduğu geliyor. Kral (Yazıtta isminden bahsediliyor: [e]?-Ša) Ildamuşa ya yardıma gelemedi
(Melikişvili 1959, 217-218; 1971e,388). Ben Kolhi Krallığının başkentinin Rionide bulunduğunu
düşünüyorum (bkz. O.Lordkşpanije 1986b, 70-73).
87
O.Lordkipanije 1979a,53-55; 1986b,71-73; Lunçava 1975). Caesareali Prokopius eserinde: ‚ Bu ülkenin
ortasından Rioni adı verilen nehir akıyor. Daha önceki zamanlarda buraya bir kale inşaa esdilmişti… bu
kalenin simdi yunancada Kotiaion denmektedir, ama Lazlar şimdi ona Kotais (Var. Kotatis) demektedirler.
Dilden kaynaklanan sebeplerden dolayı o sekilde telavüz ediliyordu. Arrianos un yazılarından bu şekilde
bilinmiş oluyor. Bazıları ama bu eski zamanlarda burada Koitaion adlı bir şehrin bulunduğunu
savunmaktadırlar. Aites buradan gelmektedir ve buna bağlı olarak Poet ler buna Koitai, ama Kolhi ülkesine
Koitaitida (Prokop. Caeser., BGiIV,14,49-49). Arkeolojik kazlrda bulunan Orta Bronz,- Geç Tunç ve Erken
Demir Çağına ait çok sayıdaki eser bu şehrin önemli bir konuma sahip olduğunu göstermektedir
(O.Lordkipanije 1966a,40-44). Dikkate değer bir nokta Kutaisi’nin Orta Çağda politik merkez (Başkent) idi.
İlk olarak Batı Gürcistan, daha sonra (belli bir zamana kadar) birleşik Gürcü Krallığının başkenti idi. Birleşik
Monarşik Krallığın parşalanmasından sonra İmereti Krallığının başkentiydi (Lunçava 1975).
25
Kolheti’nin M.Ö.6-5.yüzyıla ait politik tarihi ile ilgili neredeyse hiçbirşey
bilmiyoruz. Herodot’un aktarımlarında Akamenik İranlıların Kolhetiyi işgal ettiklerini fakat
satrapliğe bağlayamadıkları belirtiliyor88. Fakat Kolhler bir şekildede Akameniklere bağlı
idiler. Herodot (II, 97) te; onlar, ’’bizden önceki zamanda ve hala her beş yılda bir hediye
göndermekle yükümlü idiler: yüz genç erkek ve yüz genç kız’’ şeklinde yazıyor. Bu,
işgalcilere verilen gerçek bir haraç verme yükümlülüğü veya kontribasyon değil güçlü
komşusu ile olan bir anlaşmaydı. M.Ö.5.yüzyılın sonunda Kolheti ve güney komşuları
(çesitli Satraplıklere ait olan Karduchoi, Chalyboi, Kaldaya, Makrones, Mossinoikoi,
Tibarenoi ve diğerleri ) Akamenik krallığından tamamen bagımsız idiler89. Kolhetinin
M.Ö.6-5. yüzyıla ait politik ve sosyal kurumlar hakkında, gerek halkın anlatımlarının veya
yazıtlarının olmaması dolayısı ile az şey biliyoruz. Elimizde sadece sınırlı oranda eski
yunan ve romalılara ait yazılı material mevcuttur. Burada bu kronistlerin bakış açısının
yansıtıldığı, uzak ve yabancı bir ülkenin sadece kendi ilgi alanlarına bağlı tasvir edildiği ve
geleneksel yunan terminolojisinin yerel özgünlüklerin açık anlamına ve aslına karşılık
gelmediğinin gözönünde bulundurulması gerekir.
Daha önce de belirtildiği gibi Herodot Kolhi’leri (aynı zamanda gürcü boyu
Saspeier’leri) Ön Asyanın diğer güçlü halkları; Medler, Persler ile birlikte anılıyor. Herodot
yakın doğunun M.Ö. 6.yüzyılın 20’li yıllarındaki politik durumunu karakterize ediyordu.
Tarih yazıcılığının babası Herodot Kolhilerin politik aşamasına dair hiçbir şey iletmemiştir.
Bu yüzden Xenophen’un aktarımları (Anabasis V, VI, 36) büyük önem taşımaktadır:
’’Kolhetide Aietes’ınsoyundan gelen biri Phasiste yöneticiydi’’. Bu durum M.Ö. 5.
yüzyılda Aietide’ler olarak tanımlanan, yani ’’ güneş tanrısının oğlu’’ efsanevi Kral
Aietes’in soyundan gelen kralların yönettiğini, Kolheti krallığınının varlığını
belgelemektedir90.
Romalı tarihçi Plinius (1.yy): ’’Kolhetiyi Aietes’lerın soyundan gelen Savlak
yönetiyor’’91 şeklinde yazıyor.
Bu soy olarak iktidarın, yönetme hakkının, güneşin oğlu büyük kral Aietes’in
soyundan gelenlerin Kolheti kraliyet sarayında tahta geçme hakkının tanrıdan gelen bir hak
olarak kabul edildiğini göstermektedir92. Kolhilerde Krallığın miras yolu ile babadan oğula
88
Melik'isvili 1959, 237.
Bkz. Melik'isvili 1959, 239.
90
Homeros (Odyusee 138-139) Aites in ışık getiriren Tanrı Helios ve Perse (Okyanus’un Kızı)den geldiğini
belirtmektedir. Aynısını Hesiod (Theogenie 856-857) ve diğer yazarlar, ve Rodoslu Apollonios (Argonautika
II, 1203-1204) tekrarlamaktadır
91
Apollonios Aitesi ’’Aitesten daha büyük Hükümdar yok, uzakta oturuyor, istese Hellas i kuşatabilir’’
cümleleri ile yüceltiyor eserinde Phaiaken Kralı Alkinois i konuştururken (Argonautika IV, 1104-1105).
Strabon (I,2,39) da bunu tescil ediyor ve: ’’ Aites Kolheti yi yönetiyor. Bu halkın içinde Aites adına sıkça
rastlanır’’. Gerçektende M.Ö. 6. yy da Aiet adından aristokrat aileden geniş nüfüza sahip yerel bir politikacı
vardır (Agath III-8-11).
92
Eski Hellen inanışlarına göre Kolhi Kralı yüksek bir yerden (şeyden) gelmesi,-yani Güneş ten- belkide yerel
bir mitolojinin yansıması idi. Güneş Svano-Karto-Kolhi lerde heidin Panteonu inanışında yüceltilen bir
Tanrıydı (Bardavelije 1957, 11-12). Güneşin yüceltilmesi (tapma, ç.n) Kolhi boylarına ait takvimede (sözlü
olarak iletilen) yansımıştır, bu takvimde güneş günü anlamına gelen bir gün vardır (Mjaçxa, ç.n) (I.
89
26
geçtiğine dair monarşik yünetim biçimini belgeleyen direk bir kaynağa sahip değiliz. Fakat
yönetim formunun monarşık olduğu kabul edilebilir. Bu bağlamda Strabon (XI, 2 18):
’’...eski çağlarda ülkenin sahip olduğu o ün, Iasonun Medlere kadar ulaşan yolculuguna ait
efsane ve ondan önce Phrixosun yolculuğu gösteriyor... Ülke skeptuçi’lere bölündükten
sonra ülkeyi krallar yönetiyordu93 ve bunlar orta derecede güce sahiptiler’’.
Kolhetinin skeptuçi’lere bülünmesi94 ile Kolheti krallığının kurulması eş zamanda
gerçekleşmiş olmalı95. Bu noktada Strabon’un ilettikleri, krallığın iktidar gücünün
merkezileştiğini gösteren bir ispat olarak görülebilir. Bazı araşırmacılar, Strabon’un
yazdıklarının, kralın gücünün sınırlı olduğunu ve belli bölgelerde lokal yöneticilerin
mevcut olduğunu gösterir nitelikte bir belge olduğunu savunmaktadırlar96.
Strabon nasıl yorumlanırsa yorumlansın her halükarda burada söz konusu olan
Kolheti’nin teretoryal-idari kesimleridir ki bu bir ülkenin en erken dönemlerine ait en
önemli belirteçlerindendir. Urartu kaynaklarında Kolhetinin lokal hükümdarlari ‘luir-di’
olarak tabir edilmektedir97. Strabon bunları Skeptuçi olarak adlandırıyor. Bu skeptuçiler,
kabul edilebileceği gibi tarihsel olarak otaya çıkan temel teretoryal-idari dokuya sahipti.
Başında bir tür vali (elit yönetici)98 olarak isimlendirilebilen, kralın idari fonksiyonu ile
yükümlü lokal aristokrat boylardan olan bir temsilci bulunmakta idi. Fakat Skeptuçi’ler
sadece Kolheti’nin yönetim hiyerarşısınde bir tabakayı oluşturuyorlardı. Hiyeraşinin en
üstünde Kral bulunuyordu. Kaynak materyallerin yeterli olmaması, yönetimdeki hiyerarşik
ilişkiler hakkındak bilgi edinmemizi engellemektedir. Boyları yönetenlerin yönetsel
fonksıyonları zamanla elit bir yönetici sınıfın oluşmasına önayak oldu ve bu dönüşüm,
aristokrat kesimi halktan kopmasına, elit sınıfın zenginleşip ayrıcalıklı bir konuma
gelmesinin başlangıç noktasını oluşturdu. Kral tarafından belirlenen bu yeni fonksiyon
tribut (haraç, cizye) olarak ödenen gelir kaynağını yarattı. Ödemeler sadece tarımsal
ürünlerle değil, aynı zamanda altın, gümüş ve diğer değerli eşyalarla da yapılıyordu.
Arkeolojik materyaller, kolheti toplumu içinde gittikçe artan özel mülkiyet farkının
oluştuğunu götermektedir. Ölülerle birlikte gömülen eşyalardan, toplumsal zenginlikten
alınan aslan payının giderek arttığını ve bunun sadece toplumun belli bir kesiminin eline
geçtiği anlaşılmaktadır. Toplumun sıradan üyesinen ait mezarlar ile yönetici elit tabakaya
Javaxişvili 1952,125-131). Arkeolojik buluntularda bu savı desteklemektedir. Buluntulardan Kolhi gümüş
paralarında ve takılarda, altın ve gümüş küpelerde (ve diüer esrlerde) yer alan rosetli arslan ve arslan başi
resimleri ve gamalı haç, güneşin sembolik gösterimleridir. Kısa süre önce Vani de bulunan bir hellence yazıtta
Güneş (Helios) Anatanrıça nın altında belirtilmektedir.
93
Strabon burada διαδαξάμενον ifadesini kullanıyor. Bu διαέχυμει den türetitlmiştir ve atalardan kabul edilen,
alınan/kalan ’’miras’’ anlamına gelmektedir (O.Kipanidje 1979a, 56).
94
Yunanca Terminus ’’Skeptuchos’’ kelime anlamı Skepronu tutan, yüneten, semantik olarak perçe
vatraka(vataraka) ile aynı anlamdadır. Οί σχεπτοϋχοι yunanlılar tarafından Sarmat ve diğer Halkların elit
kesimi için kullanmaktaydılar (O.Lordkipanije 1979a,56; 1985b,88 ordaki kaynakça).
95
Inaje 1961, 785.
96
Bkz. Inaje 1961, 777-789.
97
Melik'isvili 1962b, 323.
98
O. Lort'k'ip'anije 1979a, 56-58; 1985b, 72-74.
27
ait olanları arasında gerek mezarın biçimi gerekse ölülerle birlikte gömülen eşyalar
bakımından büyük farklılıklar göstermektedir. Sıradan birine ait mezarlar basit mezarlardı.
Beraberinde gömülen eşyalar, hem sınırlı sayıda (bir iki adet kilden yapılmış kap), hemde
ucuz ve basit süs eşyalarından oluşmaktadır (çoğu zaman bronzdan yapılmış). Elit sınıftan
olanların mezarları ev biçiminde büyük ahşap sakrofaklar şeklindedir ve aile fertleri ve
hizmetçilerde bu mezarlara gömülmekteydi. Ölü ile gömülen hayvan ve eşyalar: atlar, çok
sayıda altın, gümüş süs eşyaları (alın çemberi-diadem-, askılar, küpeler, birçok gerdanlık,
bilezikler. vs.), çeşitli gereçler (gümüş ve kilden kaplar, esanslar için çeşitli renklerde
şişeler, çok büyük kazanlar), evcil ve yabanı hayvanlardan zengin yiyeceklerden
oluşmaktaydı. Vani’de bulunan M.Ö. 5. yüzyıla ait zengin içerikli bir mezar bu farklılığı
gösteren gözel bir örnektir (Resim.5.).
Şekil.13. 1-2 Üzerinde çeşitli figürler bulunun küçük bronzden kovalar, Vaniö M.Ö. 5. yy. 3-4 bronz kovalar,
Vani, M.Ö. 5. yy
Ahşap ola bu mezarlar dikdörtgen şeklinde (3,10 x 3,40 m) ve taş bir zemine oturtuluyor.
Mezardan geriye sadece büyük çiviler (10-12 cm) kaldı. Ahşap yapı 3,10 m uzunluğunda,
2,25 m genişliğinde ve 1,5 m yüksekliğindedir. ’’Evin’’ dışında (sakrofağın), mezarın
kuzey tarafında bir at iskeleti ve ileri derecede paslanmış atların başına takılan metal aletler
(koşum takımları) bulunmaktadır. Mezarın orta kesimine dört ölünün kalıntıları
bulunmuştur; Mezarın ortasına gömülen Kolhi kadınının beraberinde gömülen zengin
eşyalar onun çok zengin (elit) biri olduğunu göstermektedir.
Ölülerin baş tarafında doğu yönünde konmuş dinsel ayinlerde ve günlük hayatta
kullanılan bronz, gümüşten çeşitki eşyalar, kil ve cam kaplar (Resim. 10.) bulunmaktadır:
Bronz testi (Resim. 10, 1), sapı çıplak bir genci tasvir eden atttik tarzda yapılmış bir tava
(patera) (Resim. 10, 2)., esanslar için bir adet küçük bardak, orta büyüklükte anfora ve bir
28
tane üzeri dinsel sfenks (shpinx procession) gravürlerle süslenmiş gümüş aryballos (Resim.
10, 4), kapağında hayvan figürleri olan küçük bir kolhi testisi (Şekil. 13. 2: Resim. 9, 4) ve
üzerinde koyun ve kanatlı aslan resimleri olan bir tane attik stilde gümüş kap (Resim. 10,
3), bunların yanında ayrıca altın kaplamalı attik gümüş kylikes (kilikes), siyah parlak bir
kolhi testisi ve biri eflatun renkli, diğeri kenarları altından açık mavi renkte fenike
camından iki kupa.
Mezarda bulunan kemikler (inek, keçi, domuz, domuzyavrusu, ördek gibi) ölüler ile
birlikte yiyecek maddelerininde gömüldüğünü gistermektedir. Yiyecek maddeleri mezarın
güney-doğu kesiminde duran dört kolhi kil çanak ve siyah, cılalı helenistik bir Kylix içine
konulmuştu. Ölülerler beraber gömülen yiyecekler için kullanılan bronz testiler (kolhi
testileri olarak biliniyor) mezarın güney batı kesiminde, muhtemelen 1 m yükseklikte
konulması uygun görülüyordu (Resim. 9, 3). Bunların dışında mezarın her tarafında çoğu
siyah, cılalı, üzerlerinde geleneksel kolhi ornametleri bulunan çeşitli formda kilden
yapılmış kaplar bulunmaktadır.
Ölüler sadece altın ve gümüşten gösterişli bir mücevherlerle süslendi. Mezar
sahibinin başı boğuşan hayvan kabartmalarıya süslenmiş baklava dilimi şeklinde
(romboedral) altın plakalardan oluşan gösterişli bir diadem ile süslenmiş (Resim. 15.).
Diademlerin yanında ölü roset, kuş figürleri ve çok ince el işçiliği gösteren
granülasyonlarla süslenmiş yelpaze şeklinde takılarda bulunmaktadır. Kulaklar aynı şekilde
ince granülasyonlarla süslenmiş olağan üstü güzel küpelerle süslenmişti. Boynunda altından
beş farklı kolye bulunmaktaydı. Kolyeler minyatür kuş, koçbaşı figürü ile bezenmiş, spiral,
silindirik şekilde, düz veya kotleli inci kürecikleri ile ardalanmalı dizilmiş olarak
süslenmiştir. Çok ince el işçiliği örneği olna granülasyon yötemi ile süslenmiş küçük
kaplumbağa figürleri ile bezenmiş altın kolye en güzel örneklerden birini oluşturuyor
(Resim. 17, 2). Gözleri beyaz camdan olan bu kaplumbağaların bacaklarının altı kısmı altın
ve akik ile süslenmişti. Altın bileziklerin ucunda yaban domuz figürleri bulunmaktadır (
Resim. 14, 3-4). Ölünün parmaklarında beş adet altın yüzük bulunmuştur. Bunların birinin
üzerinde bir tür tura (mühür) bulunmakta. Belinde (büyük ihtimalle) kenarları çok sayıda
gümüş, yuvarlak inciler, çeşitli takılar, yaban domuzu figürleri ile süslenmiş, ön kesiminde
kanatlarını açmış bir kartal figürü bulunan kemer bulunuyordu. Ölünün sarıldığı bez (!,
çürüdü) ince altın plakalar ve düğmeler ile bezenmişti.
Ölü ile birlikte gömülen takılar ve gereçler kadının ekonomik ve sosyal olarak üst
sınıftan, kolhi aristokrasisinden olduğunu göstermektedir. Mezara bulunan üç ayrı iskelet
bu kadınınla birlikte bu üç kişi ile birlikte gömüldüğünü göstermektedir. Muhtemelen
bunlar evin sakinlerinden idiler. Fakat bunların mezarları sade ve beraberlerinde gömülen
eşyalar fazla çeşitlilik ve zenginlik göstermiyirlar. Bunlardan birinde iki adet gümüş
diadem, yelpaze şekilli altın küpe, cam takı, spiral desnli ince gümüş bilezikler, bir
29
diğerinde gümüş diadem, altın küpe ve bir adet altın ve cam taklsrls süslenmiş boyun bantı,
üçüncüsünde ise sadece altın bir küpe bulunmuştur99.
Ölülerinle gömülen bu eşyaların miktar ve çeşitliliği toplumdaki farklı tabakaların
varlığını yansıtmaktadır ve Kolheti toplumunun kompleks sosyal bir yapıya sahip olduğunu
göstermektedir100.
M.Ö. 5-4. yüzyıla ait mezar buluntularda görüldüğü gibi, mülkiyet farkının artması
zenginliğin birikmesi ve özel mülkiyet gelişimi, kompleks sınıfsal gelişimin itici gücü ve
koşulu idi. Kolhilerde sosyal sınıfların varlığı tartışma götürmez bir gerçektir.
Şimdi Kolheti krallığının tarihi ile ilgili en karmaşık soru olan üretim ve sosyal
ilişki sorusuna geliyoruz. Elimizdeki bulunan sınırlı sayıdakı yazılı kaynaklar, bu konuda
sadece genel bir fikir yürütmeye yetiyor. Örneğin G.A. Melikişvili’ye göre:’’ Kolhida
krallığı erken dönem sınıfsal bir ülkesi idi. Yönetici üst sınıf kölelerin yanında, geniş
oranda sıradan toplum üyelerini, bağımsız ve yarı bağımsız çiftçileri sömürüyordu’’101.
Kolhetideki ekonomik yapıya kaynak oluşturabilecek tek eser Rodoslu Apollonious’un ’’
Argonotika’’ eseridir. T. K. Mikeladse eseri ilk kez bu bağlamda ele aldı102. Mikeladse’ye
göre Argonotika'da Kolhi’nın M.Ö. 2. yüzyılın ikinci yarısı ve M.Ö.1. yüzyılın ilk yarısına
ait toplumsal düzeniyle ilgili çok önemli bilgiler içeriyor. Söz konusu tarihlerde bazı
kuşkular olabilir, fakat burada kullanılan bazı terminolojiler ilgimizi çekecek niteliktedir.
Çünkü eski yunan literatüründe, her halükarda eserin M.Ö. 7-5. yüzyılda Kolheti
hakkındaki tasvirlerde, stereo tip kullanımı yoktu ve bu nedenle tarihsel gerçeklere yakınlık
gösteriyor olması gerekir. T. K. Mikeladse'ye göre Kolhida halkı büyük oranda özgür
bireylerden oluşuyordu. ’’Argonotika’’ da (III, 245) ’’ Kolhiler (κόλχοι) veya ’’Kolhilerin
oğlu’’ (χσλχων ϋειζ) veya sadece evin temsilcilerinden bir üye, yani toplumun üyesi »
δημότεροι « şeklinde belirtilmektedir. Bunlar tarımsal, metal ve kap kacak gibi ekonomik
mallar üretiyorlar, halk toplantılarına katılıyorlar ve kralın savaşcıları idiler (II, 212-224).
Özgür olmayanlar -köleler ve hizmetçiler- Argonotika'da iki farklı terimle betimleniyorlar:
»άμφίπολος « (III, 247; 843, 870) und »δμώς « (III, 278, 299).
Homeros’ta bunları biliyordu (Odyssee IV, 36-61, 196-210): »άμφίπολος « un
Homeros taki anlamı Köle dir, fakat daha çok evde çalıştırılan (çoğunlukla temizlikçi, aşçı
vb.) ve dışarda çalışan diğer kölelerden (δμώς, δμώη) ayrılıyordu. Bu terimler esir
düşenlerin köle olarak kullanıldıklarını göstermektedir; statüları kuşkuya yer kalmayacak
şekilde açıktır. Rodoslu Apollonios (Argonotika III, 270- 274: δμώες) ‘e göre bu köleler
Kolheti kralının hizmetçileri idi ve krallık sarayında çalışıyorlardı; ateş için odun temini,
99
Detay için bkz. Vani I, 213-242, 260-284.
O. Lort'k'ip'anije 1979a, 59-67; 1985b, 74-84.
101
Melik'isvili 1971d, 414.
102
Mik'elaje 1974, 166.
100
30
öküzlerin koşumu vb.: ’’ herkes Hükümdarın gözüne girmeye çalışıyor’’. Anlaşıldığı gibi
bunlar üretime katılmıyorlardı. Ana görevleri ev (saray) işlerinden oluşuyordu. Ekonomik
malların üretimi toplumun (gurupların; boyların) özgür bireyler tarafından sağlanıyordu ve
bunlar kral için, üyesı olduğu sülale (Apollonıos’un χόλοι) ve elit yöneticiler için
çalışıyorlardı. Bu yapısal belirtiler erken döneme ait sınıf-ülkeler ssistemler için
karakteristiktir. Sosyal hiyerarşinin en üstunde kral ve üretime katılmayan, başkalarının iş
gücünden yaşayan yönetici sınıfı bulunuyordu. Bunların karşısında başta özgür çiftçi sınıfı
bulunmakta idi. Çiftçi sınıfı üretim araçlarına sahipti fakat aristrokat sınıfa harç (vergi)
vermekle yükümlü idiler103.
Arkeolojik bulgular Kolhetinin M.Ö. 8.yy ile 4. yy. arasındaki dönemdeki ekonomik ve
kültürel gelişimine hakkında daha iyi kaynaklar sunmaktadır. Tarım ve demir
metalurjisindeki yoğun gelişme bu dönemde ilk etapta öne çıkan gelişmelerdir. Kolheti
demir işlemeciliği için gereken bütün koşullara sahipti. Ülkenin çeşitli bölgelerindeki
zengin demir yatakları (başlıca magnetit), yakacak madde olarak kullanılan (metalurjide)
geniş ormanlık, yüz yıllar boyu kesintisiz devam eden metal işleme geleneği104.
Mevcut bilgilerden M.Ö. 8-7. yüzyılda Batı Gürcistanda geniş bir demir metalurji
geleneğinin olduğunu söyleyebiliriz105. Bugüne kadar bulunan bütün demir işleme alanları (
demirin eritildiği fırınlar, cürüfler vs.) bunu yansıtmaktadır106. Arkeolojik kazılar bölgede
hematit ve magnetit kumun işlendiğini ortaya koymaktadır. Birçok yunan yazarlarıda bu
durumu iletmektedir, öreneğin Psoydo-Aristoteles (Harika Kokular Hakkında 48)
Çaliba’ların kullandığı metodla magnetit kumundan flotasyonla demir elde etme ve eritme
hakkında bilgiler vermektedir107. M.Ö. 6-4.yy Kolhetide demir işlemeciliği maden
yatağının bulunmadığı, uzak yerlerdede yapılaktaydı. Örneğin Kutaisi'de M.Ö. 5. yy ait bir
kültür tabakasında metali eritmede kullanılan üfleç, Kolhi tipi minyatür balta için döküm
kalıpları ve burgu108; Dapnari yerleşim yerinde (Resim 1, Nr, 9) M.Ö. 5-4 yy. ait yuvarlak,
eritme fırınına ait kalıntılar, kilden hamlaç ve % 63,2 demir içerikli cürüfler
bulunmuştur109.
M.Ö. 7-4 yüzyıldaki demir metalurjisindeki gelişmenin boyutunu, yerleşim yerlerinden
ve mezarlarda ortaya çıkarılan sayısız araç gereçler; silahlar; demir sapan, çapa, balta,
bıçak, orak, kılıç, hançer ve kazma, süngü ve ok uçları, atın başlık takımı ve diğer
buluntular belgelemektedir (Resim. 19, 1-15). Aynı şekilde, örneğin M.Ö. 6- 4. yüzyılda
hertarafta biçimsel olarak M.Ö.2000 ile 1000 yıllarından beri bilinen ünlü Kolhi bronz
baltalarına dayanan demirden baltalarda yaygındır. Aynı özgünlükte üretilen bir tarafı gaga
biçimli demir baltalar (‘’Zaldi’’); bunlar M.Ö. 2000 yılından beri kullanılan bronz baltalarla
103
Mik'elaje 1974, 161-163.
O. Lort'k'ip'anije 1979a, 69; 1985b, 81-82.
105
O. Lort'k'ip'anije 1979a, 79-80; 1985b, 103, Kaynakça eki ile.
106
R. Abramisvili 1961, 376; A. Ramisvili 1975a, 90.
107
N. Xaxutaisvili 1964; D. Xaxutaisvili 1974, 1975, 1977a, 1977b, 1978, 1979b, 1980, 1981a, 1981b, 1981c.
108
D. Xaxutaisvili 1974; A. Ramisvili 1975a.
109
O. Lort'k'ip'anije 1979a, 81.
104
31
ayni prototipe sahiptır. Aynı şekilde M.Ö. 7- 5. yy a ait sayısız demir kazmalar bronz
kazmalarla aynı forma sahiptir110.
Kolheti Argonot seferleri hakkında bilgiler veren en eski yunan yazarları tarafından,
gelişmiş bir tarım ülkesi olarak belirtilmektedir111. Burada sadece ’’demir (bronz) ayaklı
boğa’’ , Pindardaki ’’ dökme demirden sert saban’’ (IV Pytien-Ode) ve Rodoslu
Apollonios’un (III, 230-234, 412-427) ilettikleri hatırlanmalıdır. Kral Aietes bu eserde
tarım ekonomisinden iyi anlayan biri olarak gösteriliyor; ’’sadece o, burnundan ateş çıkaran
demir (bronz) ayaklı boğayı sabana koşabiliyor, tarlayı düz ve derinden kazabiliyor,
ekebiliyor ve bir gün içinde ekini kaldırabliliyordu...’’
Gürcistan’daki tarım ekonomisi tarihi hakkında yapılan özel araştırmalar, Kolheti’nin
M.Ö. 7-4. yy’da gelişmiş bir tarım ekonomisine sahip olduğunu ortaya koymuştur112.
Burada dikkant çekenr nokta, M.Ö. 7 –4.yy’a ait arkeolojik kazılarda ve mezarlarda
özellikle demirden yapılmış kazmaların varlığıdır. Bazan birkaç yüz tanesi bir arada
bulunmaktaydi. Bunların içinde özellikle demir saban veya sabana benzeyen aletler çok
ilginçtir113. Tarım aletlerinin ölü ile beraber gömülmesi diğer kültürlerde nadir olarak
raslanan bir durumdur, fakat Kolhi kültüründe buna sıkça rastlanmaktadır. Bu durum
tarımın toplum içinde oynadığı büyük rolu yansıtmaktadır. Bunlar Kolheti hakkında
söylenen birçok efsanedede önemli rol oynamaktadır. Demirden saban114 ve sabana
benzeyen aletler115, ayrıca tarım aletleri üzerinde yapılan etnografik araştırmalar, tarımın
saban ve kazmalar ile yapıldığını ortaya koymaktadır116. Tarımı yapılan çeşitli tahıllar; darı,
çeşitli buğday türleri, ’’macha’’Triticum macha, Triticum vulgare ve kolh polba (Triticum
paleocolchicum), saçak köklü bitkilerden keten ve kenevir (bunlar ihraçta ediliyordu)117.
Kazılarda çıkarılan çeşitli çanak çömlekler ve demirden asma bıçakları118 Kolhilerin
üzümcülük de yaptıklarını göstermektedir119. Üzüm tarımındaki gelişim özel toprak
mulkiyetinin oluşma sürecini hızlandıran etmenlerden bir diğeri idi120. M.Ö. 7- 5.yüzyıla ait
sayısız kemik buluntuları büyük ve küçükbaş hayvancılık, domuz, tavuk vb. üretiminin
Kolhetinin ekonomik hayatında önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir121.
Yerleşim yerleri az araştırılmış olmasına rağmen M.Ö. 1000 yılından itibaren mimari
yapıların sağlam, belirgin organize bir yapılanmaya sahipti ve sürekli bir gelişme
göstermekteydir. Yapılar ya doğal bir yükseltinin üstüne veya yapay bir yükseltinin üzerine
110
G. Lort'k'ip'anije 1970, 101.
O. Lort'k'ip'anije 1979a, 81-82.
112
Melik'isvili 1974, 157; O. Lort'k'ip'anije 1979a, 81-82.
113
G. Lort'k'ip'anije 1970, 91-100; O. Lort'k'ip'anije 1979a, 71-73.
114
Mik'elaje 1985; Mik'elaje ve Baramije 1977.
115
G. Lort'k'ip'anije 1970, 94-95.
116
G. Lort'k'ip'anije 1970, 93; Mik'elaje 1985, 76-78; Mik'elaje und Baramije 1977, 34-37.
117
Citaia 1952b, 1959, 1964; L. Jijiguri 1985a, 1985b.
118
G. Lort'k'ip'anije 1970, 95-100; O. Lort'k'ip'anije 1979a, 71-73.
119
G. Lort'k'ip'anije 1970, 50-52.
120
Kuftiin 1949-1950, II, 37-38; G. Lort'k'ip'anije 1970, 55ff.
121
Melik'isvili 1959, 249.
111
32
kurulmakta, çevresi bir veya iki hendek ile çevriliyordu. Yerleşim yerleri plana göre
kurulmuyordu ve sınırları çok belirgin değildi. Herahgi bir tahkimat sisteminin olmaması,
ahşap kule tipi evler yapıların gelişmesini yönlendiriyordu. Bunların yapılışını Vitruv şöyle
naklediyor (II, 1, 4, 6): ’’ Pontostaki Kolhiler büyük ormanlıklar sayesinde evlerini sağa ve
sola bütün bir ağaç gövdesini yere uzatıyorlar. Uçlarına diğerini koyarak bu şekilde
oturulacak iç mekanı belirliyorlar. Daha sonra bu dört köşe direklerle bağlanıyor ve bu
şekilde üste doğru çıkarak kule şekilli evler yapıyorlar. Ağacların arasında oluşan boşluk
yaprak ve kille doldurmaktadırlar. Çatılarıda aynı şekilde ağaçları giderek daralacak
biçimde koyuyorlar ve bu şekilde piramit biçiminde çatılar yapıyorlar. Çatılar yaprak ve kil
ile örtmektedirler ve bu şekilde barbar tip çatılar yapıyorlar.’’ Vitruv kule biçimli eski
Kolhi tipi evlerin orta kesiminde, basamak biçimli piramit biçimindeki mimariyi çatı olarak
tasvir etmektedir. Bu neredeyse kare çeklinde yapılardır ve üste doğru giderek daralmakta,
koni seklinde bir çatı ile sonlanmakta ( belki ışık ve duman için bir delikte bulunmaktaydi)
(Şek. 9. 1). Eski ahşap evler, ayrıca köşe konstruksiyonlar ve diğer detaylar Vitruvs’un
aktarımlarını tastik etmektedir122.
Eski Kolheti yerleşim yerlerinde; örneğin Namçeduri, (Şek. 1, Nr. 4), Nosiri (Şek. 1,
Nr. 35)Simagre (Şek. 1, Nr. 7) ve diğer yerlerde yapılan arkeolojik kazılar, Bronz çağa
kadar uzana zaman dilimine ait ahşap yapı tekniğine ait güzel örnekler ortaya çıkarılmıştır.
Evler kural olarak birbirleri özerine gelen ve dışarıya doğru hafif çıkıntı bırakılan
konstruksiyonlardan oluşuyordu (Resim. 6.) ve bir veya birden çok dikdörtgen şeklinde
odalardan bulunuyordu. Aynı şekilde çeşitli eşyaların saklandığı ambarlarda bu şekilde
inşaat ediliyordur. Kolhiler bu tip evlere ‘’Dşargvali’’, yani kütütüklerden yapılmış ev
(oda) diyorlardı. Bu yapı tekniği Kolheti'de M.Ö. 2000 lerde gelişti ve neredeyse günümüze
kadar ulaşmıştır. Ahşap yapılar çoğu zaman kerpiç ile sıvanıyordu. Bu amaç için kullanılan
pişirilmiş kerpiç sıvalarında ağaç izleri bulunmaktadır. Simagre’de bulunan bir evde kare
şeklinde (5,60 m x 5,60 m), iyice sıkıştırılmış kerpiç bir taban ortaya çıkarıldı123. Aynı
döneme ve biraz daha eski olan benzer yapılar Kolheti'nin diğer yerlerinde ve dağlık
bölgelerde de bulunmuştur124.
122
G. Lort'k'ip'anije 1970, 99-100.
Sumbaje 1960; Lesava 1978, 17-18; Mik'elaje 1978; Gogaje 1982.
124
Mik'elaje 1978, 73.
123
33
Şekil. 9. Kokhi ahşap mimari, M.Ö. 6.-4. yy, Vitrusv’ un tasvirine daynarak yapılmış rekonstruksiyon.
34
Sekil. 11. Ureki’de bulunan bir mezardan cikarilan cesitli aletler, M.Ö. 7.-6. yy-
Bu tip yapı tipleri sadece evler için karakteristitk değil aynı zamanda tapınak ve surlarda da
kullanmaktaydı. Vani’de (Şek. 9, 3) M.Ö. 5. yy la ait bir tapınak ortaya çıkarıldı. Tapınağın
doğu tarafından 2 m genişliğinde uzun bir koridor bulunmaktat, yapının kuzey tarafı 2 m
aralıklarla çapraz örülmüş taş ve kerpiç ile doldurulmuş ahşap duvarlar bulunmaktadır.
Tapınağın batı tarafındaki zeminde iki sıra halinde 20 m uzunluğunda 5 m genişliğinde
dikdörtgen şeklinde çukurlar açılmış ve içine köşe desteği işlevi gören kütükler
yerleştirilmiş. Destek çukurları pişmiş kerpiç ile sıvanmıştı. Kerpiçlerde ahşap köşe
35
konstruksıyonu ve kalın tahta izleri açik bir şekilde görülmektedir. Şekil 9, 3'te tapınağın
rekonstruksiyonu görülmektedir: Halka açık seramonilerin yapıldığı avlu ve büyük
ihtimalle kurban yeri olarak kullanılan kapalı koridor yer alıyor (kazılarda burada çok
sayıda Kolhi seramiği ve import Hellen seramikleri bulunmuştur)125.
Mtisdsiri yerleşim yerinde, Vani'nin 10 km kuzeyinde, M.Ö. 5-4. yüzyıla tarihlenen
dikdörtgen şekillin bir sur ortaya çıkarıldı (Şek. 9, 2). Karmaşık yapı tekniği ile örülen
duvarların alt kesimi kaybolmadan günümüze kadar ulaşabildi. Duvarın dış kesimi taş
zemininde oyulan çukurlara yerleitirilmiş taş platelerden oluşmaktadır. İç kesim ise kalın
kütükle örüdü. Dış ve iç duvar arası, içi taş ve kerpiç ile doldurulmuş ve tahta kamaralarla
kapatılmıştı ve duvar kerpiç ile sıvanmıştır126.
Kolhilerin yaşam biçimleri hakkında, özellikle dinsel inanışları, ritualleri hakkında en
değerli bilgiler, sıradan bir çiftiye ait mezarlarda elde edilen verilerden sunmaktadır.
Kolhilerde ölülerini herhangi bir işleme tabii tutmadan gömme geleneğininn yanında,
yakma geleneği yaygındı. Ölüler mezarın yanında yakılıyordu ve daha sonra külleri özel
eşyaları ile birlikte gömülüyordu. Bunun dışında, bazı mezarlarda bulunan kemiklerin
kısmen veya ileri derecede yanık izleri127, çok sayıda küçük hayvan kemiği parçaları, kırık
seramik parçaları (kupa ve testi) gibi buluntular ölü gömme merasimleri ve diğer rituallerin
yapıldığını göstermektedir. Ölüleri toplu olarak gömme biçimi, kült işlevi gören sunni
olarak taş ve torakla ükseltilmiş (20 m2 ve daha büyük) taş (ve toprak) büyük mezarlarda
yapılmaktaydı. Mezarlarda çıkarılan kemiklerinde görülen derin yanık izleri ölülerin önce
yakıldığını daha sonra seramoni ile gömüldüklerini göstermektedir. Bu tip mezarlıklara
Kolheti'nin çeşitli bölgelerinde yaygındır (bkz. Şek. 1, Nr. 6, 26, 31, 33-35) ve hepsi
birbirinden oldukça farklı ölü ile gömülen eşyalar içermektedir; seramik (ibrik, kenatları
dışa bükümlü kadeh, çif tutaçlı kaplar, kupalar), silahlar (bronz ve demirden mızrak uçları,
hançer, kılıç, ok uçları), tarım aletleri (bronz balta, demir kazma, segmentler, saban biçimli
aletler, bıçak ve orak), süs eşyaları (bronzdan boyun halkası, posten, çemgelli iğne, bilezik,
karneolden kolyeler, akat, polikrom ve cam), metal heykeller (kadın ve ithypallık tip erkek
figürler), çeşitli hayvan heykelleri. Kollektiv mezarlarda her bir birey için nasıl bir dini
merasimin yapıldığı bilinmemektedir. Ölüye ait birçok kemik ve beraberinde gömülen özel
eşyalardaki belirtiler ölü gömme işleminin iki aşamada yapıldığı kabul edilebilir. Ölen kişi
belkide önce posta sarılıp ağaca asılıyordu. İlk çağlara Kolhi ölü gömme merasimlerine ait
bazı bilgileri Rodoslu Apallonios (Argonotika III, 200.209) gibi antik çağ yunan yazarları
tarafından nakledilmiştir128.
Arkeolojik materyaller bize antik Kolhilerin dinsel kültleri hakkın açık bilgililer
vermektedir129. Örneğin Ureki’de (Şeki. 1, Nr. 6) bulunan kollektif bir mezarda son derece
125
Saxarova 1976b.
Vani IV, 30-35; K'p'iani 1977, Jandieri 1987.
127
G. Gamkrelije 1982.
128
Mik'elaje 1985; Mik'elaje ve Baramije 1977.
129
Mik'elaje 1985, 16-20.
126
36
ilginç buluntular çıkarılmıştır; bronzdan kuş, geyik, panter, boğa ve göğsünde bir çocukla
tahttta oturan bir kadın heykeli (Şek. 11.)130. Tanrıça ve yanında bir çocuk ve etrafında
hayvanlar bulunmaktadır. Burada en eski inanişlardan olan, toprağın, bütün herşeyin anası,
yer tanrıçası olan,’’ ‘’ büyük ana’’ resmedilmiştir. Bu çok ilginç buluntu sadece mitolojik
yanı ile değil, özellikle ensitüleşmiş tarım kultunuda varlığını yansıtmaktadır. Büyük
Tanrıça veya Büyükana inanışı bütün Kolheti de yazgındı ve bölgeden bölgeye büyük
farklılıklar göstermektedir131. Gümüş paraların ‘’Kolhidki’’ (Resim. 11.) üstündede
Büyükana resimleri yer almaktadır132. Bu bağlamda Sulori’de (Resim. 3, 3) bulunan M.Ö.
7. yüzyıla ait, üzerinde iki atlı heykelciği bulunan bronz balta ve Vani’de (Resim. 16, 8,9)
M.Ö. 4. yüzyıla ait altın takı (askı) ilginçtir. Bu küçük heykel ’’Büyükana'nın atlıları’’
olarak yorumlanmıştır133. Kısa süre önce Vani'de bulunan son derece ilginç bir buluntu,
belkide tanrıça veya Büyükana inanışı (kültu) ile ilişkilendirilebilir. M.Ö. 8-7. yüzyıla ait
bir kurban yerinde Kolhi kil kapları, kilden çeşitli hayvan figürleri (geyik, koyun, boğa,
domuz vb.), iki ve üç başlı fantazi hayvan figürleri bulunmuştur (Resim. 7 ve 8.).
Heykellerden özellikle iki ve üç başlı olanlarını yorumlamak zordur. Bunlara benzeyen
figürler diğer bölgelerden de bulunmuştur. Örneğin Hitit dinsel yazıtlarında. Bunları
Büyükana kultu ile ilişkili olduğu yadsınamaz. Çünkü birçok örnek ‘’Büyük Tanrıça’’
(‘’Büyükana’’) biçimleri, canlıların çeşitliliğinini temsil edecek şekilde resmedilmiştir.
M.Ö. 2. yüzyılda Lucia Apuleius Tanrıça adına yazdığı yazıda: ’’Ben doğayım, var olan
herşeyin anası, bütün gücün yöneticisi, bütün başlangıçların başlangıcı, en büyük tanrılık
(ulûhiyet) im. Ben bütünlüğüm, yeryüzünde var olan bütün canlılar tarafından
yüceltilenim’’. Vani'de (Resim. 16, 1-2) bulunan M.Ö. 5-4. yüzyıla ait altın bir küpede ve
süs askılarda ve M.Ö. 2-3.yy la ait bir kemerde yer alan kuş figürleri Büyükana inanışı ile
bağlantılıdır134. Kolheti'nin çeşitli yerlerınde bulunan M.Ö. 8-5.yüzyıla ait arkeolojik
buluntular ortak bir ‘’Büyükana’’ inanışını göstermektedir. Muhtemelen bu ‘’ resmi
(devletin) inanış ile de bağlantılıydı.
130
Kolheti de M.Ö. 8.-5. yy daki dinle ilgili direk herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Sadece Apollonios
Rodos ta, büyük ihtimalle önceki bilgilere dayanan bir bilgi yer almaktadır. Büyük Uranos (Gök) ve onun
altnda yer alan Tanrıların anası olarak kabul edilen Gaia (Yer/Dünya) çok yüceltilenlerdi. Vani’de bulunan
helenistik dönemden bir yunanca yazıtta aynı şekilde Gaia (Yer), Helios (Güneş) ve Keos (Ay) tan
baksedilmesi ilgi çekicidir (bkz. T. Quaxçişvili 1987). Etnografik, sözlü ve yazılı kaynaklara dayanarak, ama
arkeolojik verilerede, kolhi tanrı inancında en önde güneş ve ay sembolleri antromoph bir biçim aldığı
(gösterildiği, ç.n) kabul edilebilir (Mikelaje 1974,84; G. Lordkipanije 1970,112).
131
Mik'elaje 1985, 59-62.
132
Kuftin 1949-1950, I, 243-247; Mik'elaje 1985, 2-65.
133
O. Lort'k'ip'anije 1979a, 92; 1986b, 82-83.
134
O. Lort’k’ip’anije ve diğerleri 1980, 71.
37
Şekil. 12. Bazı Kolhi seramik tipleri ve ornamentler, M.Ö. 7. yy ve 4. yy ın ilk yarısı.
M.Ö. 8-5. yüzyıla ait bronz ve seramik eserler, sadece dinsel inanışı değil aynı zamanda o
dönemlerdeki elsanatının mükemmelliğini göstermektedir. Yeni yaratımların zenginliği,
sadece Kolheti krallığındaki elsanatının ekonomik sistemdeki yerinin değil aynı zamanda
antik Kolhi kültürünün tarihsel ortaya çıkışı ve gelişim sürecindeki rolünü belirleme
imkanınıda sağlamaktadır. Burada, o dönemdeki el sanatını detaylı olarak ele almak yazının
ana temasının dışındadır, fakat yinede bu alanlarda Kolhi kültürünü ve ülkenin ekonomik
gelişimini yansıtan orjinal ve spesifik135 eserlerden bazılarını ele almak istiyorum.
Döner çarkta yapılmış çanak çömlek analizleri, araştırmalara en büyük katkıyı
sağlayan materyallerdir. Genel kabule göre döner masa tekniğinin kullanılmaya başlanması
seramik üretiminin seramikçiliğn serbest zanaat haline geldiğini gösteren en önemli
göstergelerden biridir. Batı Gürcistanda bu süreç Kolheti Krallığından önce başlamıştır.
M.Ö. 2000 in ikinci yarısı ve 1000 lerin başlangıç dönemlerine ait döner masa seramikleri
bilinmektedir. Seramik üretimi Kolheti'de eski bir geleneğe sahip ve zamanla özel
yetkinliği ulaşmıştır. Gelişme sadece form ve süslemede değil aynı zamanda teknolojik
seviyede de görülmektedir (örneğin bunların arasında açık siyah ve siyah açkılı kapların
135
O. Lort’k’ip’anije 1979a, 74-102; 1985b, 99-131.
38
üretilm). Kolhi seramikçiliği M.Ö. 8-4.yy da önceki dönemden kalan birikimlerden de
yararlanarak, farklı form ve tiplerde tüketiçinin taleplerini karşılayacak seramik üretim
geleneğine saipti. Kolhi seramikleri yüzyıllar süren üretim geleneiği sürecinde yüksek
üretim kalitesine ulaşmış, içinde deiğişmeden uzun süre üretilen formlar ve çeşitli
süslemelerde içermektedir. M.Ö. 8-7. yy için yüzeyi kanal şeklinde süslemelere sahip
kaplar tipiktir (Resim. 8.) (tüketim fazlası ürünleri saklamada kullanılan pithos tipi kaplar,
testi, dibi ince koni biçiminde kupa, sahan ve tencereler). Kaplarda yer alan kulplerın büyük
çoğunluğu boynuz biçimlidir. Pithoi tip büyük kil kaplar M.Ö. 7.yy sonlarından M.Ö.
4.yüzyılın ilk yarısı için karakteristikti (Şek. 12, 30). Günlük yaşamda kullanılan seramikler
geniş bir çeşitlilik göstermektedir. Bügüne kadar herhangi bir seramik atölyesi veya fırın
bulunamamış olmasına rağmen, bir yandan form ve motifler diğer yandan hammaddenin
(kilin) Kolhetinin dişindaki bölgelerdeki kil kaynakalrı ile uyuşmaması bunların yerli
üretimler olduğunu göstermektedir. Siyah, koyu külrengili, bazıları parlak yüzeyli, bir
ve/veya iki kultplu formdaki seramikler tipik olanlarıdir. Bunlara ek olarak delikli, çif
konili testilerde (Şek. 12. 9) tipiktir. Süsleme olarak, parlak yüzeyli, dikine çizgili, baklava
dilimi şkilli, dalgalı çizgiler, spiral, dairesel oyuklar, balık kılçığı ve benzeri süslemeler
yaygındır136. M.Ö. 7. yüzyıl sonu ile M.Ö. 4. yüzyıl başlarına ait Kolhi seramikler, ince
form, belirgin ikiz koni veya birbirleri ile uyumlu formlar ve kabın genel formu ile
sınırlanan belirgin geometrik ornametnlerle karakterize etmektedi. Bunların çoğu yüksek
kalitede üretilmişlerdir. Dikkate değer bir nokta M.Ö. 6. yy ve 4. yy'ın ilk yarısına ait
formlarda, bir iki istisna dışında, Hellen etkisinin görülmemesi, kendi geleneksel formu yüz
yıllar boyu korumasıdır. Kolhi seramiklerin miktarı ve çeşitliliği yüksek üretim seviyesini
göstermaktedir. Seramik genel ihtiyaç maddesiydi. Seramikler belli ölçüde standarleşmiş ve
aynı tip ürünler Kolhetinin her tarafında yaygındır (Pithoi: Şek. 12, 23; çift konik gövdeli
testiler ve vertikal delikli tutacaklar: Şek. 12, 9; konik bardak (maşraba), bir kısmı yüksek
ayaklı; eğik kenarlı sahanlar). M.Ö. 7.-4. yy la ait bu ana tipler heryerde yaygındır. Sahil
yerleşim yerlerinde Batum’dan Sohum yakınlarına kadar, Kolhi havzası, Rioni nehrinin alt
ve orta kesimleri, Supsa-Natanebi nehri yamaç ve vadilerinde, Enguri, Kwirila ve vd.
yerlerde137. İlginç bir durum ise bu mallara seramik atölyesinin bulunmadığı dağlık
bölgelerdede- Rionının üst kesimleri (bugünkü Raça-Leçumi) yaygın olması. Buralara
sadece üretim merkezlerinden (Rioninin orta kesiminden) ulaşmış olması gerekir. Aynı
şekilde seramikler Enguri vadisinden yukariya doğru, Kolhetinin en yüksek kesimlerine,
Swaneti ye kadar ulaşmıştı. Bütün bunlar Seramiğin M.Ö. 7.-4. yy da Kolheti bölgeleri
arasındaki ticari gelişimindeki önemini göstermektedir138. Burada aynı zamanda bu
seramiklerin kuzey Karadenız sahillerine ihraç edildiğinide belirtmek gerekir139.
136
O. Lort’k’ip’anije ve diğerleri 1981a.
O. Lort’k’ip’anije 1979a, 77–79; 1985b, 99–131.
138
O. Lort’k’ip’anije 1979a, 78–79; 1985b, 102–103.
139
O. Lort’k’ip’anije 1979a, 168–169.
137
39
Her nekadar demir ve demirden aletler, ekonomik alanda bronzun yerini almış
olasada, bronz işlemeciliğine M.Ö. 7.-4.yy da da devam ettiğini görüyoruz. M.Ö. 1. binyılın
ilk yarısında Kuzey Kafkasya ve daha uzak bölgelerde kullanılmakta olan büyük bronz
kazanlar, önceki dönemim devamı olarak görülebilir140. M.Ö. 6.-5. yy la ait kazanlar
Kolheti'nin çeşitli bölgelerinde bulunmuştur141. Bunlar eski dönemlerdekilerle benzer forma
sahiptir, fakat tutaç biçimleri farklıdır (Resim. 24,1-2). tutaçları M.Ö. 1. binyılın ilk
yarısındaki seramiklerde görülen boynuz şeklindedir. Yeni kazanların (M.Ö. 5.yy)
tutaçların üst kesimlerinde dik kulaklı hayvan başı betimlemeleri bulunmaktadır ve
detaydata M.Ö. 6.-5. yy la ait kaplarla benzeşmektedir. Bir yandan kapların geleneksel
formlarını koruduklarını, diğer yandan zamana uygun yeni formların ve süslemelerin
kullanıldığını görüyoruz. Bu tipe ait diğer bir seramik gurubu M.Ö. 5. yüzyıla tarihlenen,
örgülü çeşitli ornamentlerle süslenmiş tutaçlı kaplardır. Vani’de bulunan bir örneği (bakraç
) iç dip kesiminde gamalı haç biçiminde plastik stilde bir ornament bulunmaktadır. Vani'de
buna çok benzeyen orta boyda (yüksekliği: 14 cm) başka bronz bir kap daha bulunmuştur.
Kabın yuvarlak orta göbeği iki bronz metal ile birleştirilmiş, çember şeklinde ayaklı, içiçe
geçmiş tutaçları olan kabın iç dip kesiminde gamalı haç bulunmaktadır. Bakracın aslında
zincir ile bağlı olan kapağında auerochs (yaban öküzü), horoz ve aslan (?) figürleri
bulunmaktadır. Bütün figürler bir profil içinde resimlenmiş ve gövde kesimi çeşitli
ornament tekniği ile işlenmiştir (Resim. 9, 4). Süsleme stili, hatırlanacagı gibi, Kolhi
baltaları ve diğer eserlerde bulunan hayvan süslemelerine benzemektedir. Bu kapların ve
diğer bronz araç gereçleri yapanların dağlık kesimlerden, bir kısmı eskiden beri metal
işlemecilikte büyük bir gelişme göstermiş olan Raça-Leçum den gelmiş olması pekala
kabul edilebilir. Bu kapların Kolhetideki yaygınlığı sadece yüksek kesimlerdeki ustaların el
sanatındaki yoğun üretimini değil, aynı zamanda Kolhi el sanatı stilinin aktıf yaratımınıda
göstermektedir142.
Bronz metali, M.Ö. 6.-4. yüzyıllarda, takılarda, örneğin bilezik, kolye, çengelli iğne,
askılar, kemer, yüzük vs., kult ve rituallerde kullanılan, aralarında harika el sanatı
örneklerininde bulunduğu eserlerde yaygın olarak kullanılan metal türüydü. Örneğin
Ureki’de bulunan M.Ö. 8-7. yüzyıla ait bir dizi minyatür heykeller: kediye benzeyen ve
Skhyt-Sibirya eserlerindeki vahşi hayvan stilleri ile benzerlik gösteren, yere uzanmış
şekilde resmedilen hayvan motifler bulunmaktadır. Stilistik çizilen geyik, boğa figürleri
boynuzları daire olusturacak şekilde resimler bulunmaktadır143. Bronzun yanısıra gümüşten
süs eşyalarıda yapılmaktaydı, diadem, kolye, askılarla süslenmiş küpe, yüzük vs. En yaygın
olanı geometrik tarzda yapılan oymalar, uçları plastik stilde yapılmış hayvan başı ile biten
ornamentlerdir. Stil olarak gümüşten yapılanlanlar ile altından yapılanlar birbirine
140
Kuftin 1944b, 35; Saxarova 1976a, 32–34. 49–50.
O. Lort’k’ip’anije 1979a, 82–83; 1985b, 105.
142
O. Lort’k’ip’anije 1979a, 83–84.
143
Mek’elaje 1985, 59–62.
141
40
benzemektedir. Özellikle gümüş tabaklar öne çıkmaktadır. Bunlardan bazıları, omphal
çanak, Akamenik dönemdeki Doğu ve Akdeniz bölgesinde yaygın olan tipe ait. M.Ö. 6.-4.
yüzyıla ait bu çanakların özgünlüğü ve sayısal çokluğu bu metal kapların Akamenik
örneklerden esinlenerek yerel merkezlerde yapıldığı yorumuna izin vermektedir144.
Kolhetinin en parlak döneminde biri olan M.Ö. 5.- 4. yy ın ilk yarısında özgünlük ve
spesifik stil unsurları sanatta en açık olarak kuyumculukta görülmektedir. Erken antik
Kolhetinin en eski altın işleme örneklerinin yaşı145 M.Ö. 8.-7. yüzyıllara
tarihlendirilmektedir, örneğin Urekide plastik stilde yapılmış yabani hayvan başı figürleri
ve zengin granulasyon ile süslenmiş alınlık146. Nosiri (Şek. 1, Nr. 35), Çuburişindşi (Şek. 1,
Nr: 25) ve Parskanakanevi (Şek. 1, Nr. 48)147, bir tarafı stilize edilmiş boğa başı, diğer
tarafında geometrik kıvrımlardan oluşan üçgen seklinde altın takı (Resim. 17, 1). M.Ö. 7.-6.
yüzyıla ait eserler orjinal ve gösterişli ve zengin granülasyonla bezenmiş ve şaşırtıcı
derecede sanatsal çeşitliliğe sahipler. M.Ö. 5. ve 4. yüzyılın ilk yarısında Kolhi sanatı tam
bir olgunluğa ulaşmıştı. Kolhetinin en önemli politik merkezlerinden biri olan Vani’de
(Şek. 1, Nr. 14) ve diğer bölgelerde bulunan örnekler bu dönemin en mükemmel örneklerini
oluşturmaktadır148.
Altın ve gümüş diademler karakteristitk baş süslemelerdir. Uçları çeşitli motiflerle
süslenmiş romboedral plakalarla biten burma halkalardan oluşmakatadırlar (Resim. 15, 2).
M.Ö. 5.-4. yy la ait bu tip diademler sadece Kolhetide yaygındır. Belliki bunlar özel olarak
ölü gömme merasimleri için yapılmışlardı149. Vani’de bulunan bir diademin üzerinde yakın
doğuda ve eski yunan sanatında yaygın olan hayvan başı figürleri bulunmaktadır. Plakanın
bir yüzeyinde aslanlar sırt üstü yatmış bir boğayı boğmakta, diğerinde ise diz üstü çökmüş
boynozlu bir ceylan ve bir post resmedilmiştir (Resim. 15, 1). Başarı ile gerçekleştirilmiş üç
figürlü kompozisyon, temiz çizim, hayvan tasvirlerinin realist bir biçimde yansıtılması, bize
bu eserlerin arkasında bireysel, başarılı ilginç bir ustayı göstermektedir. Üçken çerçevede
figürlerin düzgün bir orantı içindeki dağılımı, aynı zamanda kompozisyondaki ince detay,
bu ustaların eski Yunan sanatındaki yetkinliğine tanıklık etmektedir. Stil analizler,
sembolize edilmiş canlıların biçimlerinin kökensel olarak Asur, Manas, Med ve
Akameniklerin sanat dünyası ile olan bağlantısı açık olarak görülebilmektedir. Bu da
Kolheti sanatının mesopotamya ugarlıkları ile olan yakın etkileşimini yansıtmaktadır150.
144
Gagoşije 1968, 37; O. Lort’k’ip’anije 1979a, 84.
Kolheti den M.Ö. 3. binyıldan altın takılar kazılarda çıkarılmıştır. Örneğin Zarzis-Gora Kurgan ve
Satçheredeki Koreti de bulunan bir buçuk halkalı spiral şeklinde alna takılan bir süs eşyası (Kuftin 1949,74).
Fakat altın işlemeciliği geleneğinin 3.bin yıldan antik döneme kadar aralıksız olarak devam ettiğini
söylenemez.
146
Mik’elaje 1985.
147
Gogoşije 1976, 12–22.
148
O. Lort’k’ip’anije 1979a, 85–100; Čqonia 1981.
149
O. Lort’k’ip’anije 1979a, 86–88; 1985b,53–54.
150
O. Lort’k’ip’anije 1979a, 83–90; 1971, 261–268.
145
41
Miktar ve çeşitlilik bakımından küpeler ve çengelli iğneler öne çıkmaktadır (Resim.
16). Tipik olan ve sadece Kolheti’de yaygın olanlar M.Ö. 5. yüzyıla ait çember şeklinde,
spektral süslemelerden oluşan zengin granülasyonlu altın ve gümümş küpeler, ajurlu
takılardır (Resim. 16, 3-4). Bir araba üzerinde iki atlı şeklinde resmedilen gösterişli küpeler
elsanatının mükemmelliğini gösteren örneklerdendir (Resim. 16, 8-9). Bu küpeler
Achalgori hazinesinde (Doğu Gürcistan) bulunan takıları animsatmaktadır (bkz. Resim, 18,
1-2). Orjinal detaylar, diğer küpelerdede mevcut olan ve özgün bir stili yansıtan rozetli
halka karakteristiktir151. Plastik stilde resimlenmiş aslan, dana, koyun ve oroks (auerochs)
başı figürlü bilezikler başli başına ayrı bir gurup oluşturmaktadir152. Stilistik açıdan bu
bilezikler Akamenik ve akdeniz ülkelerinde görülenlerden biraz daha farklıdır. Üzeri
plastik tarzda işlenmiş yaban domuzu figürlerinin yer aldığı altın bilezikler (Resim. 17, 3-4)
Iran ve Anadoluda bulunan küçük bronzdan figürlerle benzerlik göstermektedir. Fakat ince
detaylarda, grafik-dekoratif stili ve plastikte belli yönler ile diğerlerinden ayrılmaktadır153.
Vani ve Kolheti’nin diğer yerlerine ait altın el işçiliği alışılmışın dışında bir çesitlilik
göstermaktedir (minyatür kuş, dana, koyun, kaplumbağa ve benzeri figürlerle süslenmiş
çok sayıda takı, çesitli inciler, heraldik kartal (heraldik: amblem sanati ç.n.)154. Katı
sanatsal stili ve özgün teknik çalışma eserlerin tek bir okula (ekole) ait olduğunu
göstermektedir. Büyük çoğunluğu sadece Kolheti’de yaygin olan, ödünsüz sanatsal formu
ve bir önceki antik dönemlerle olan kökensel bağlantısı bunların Kolhiler tarafından yerel
yapıldığını göstermektedir.
M.Ö. 5. yüzyıla ait çoğu Kolhi altın takıları piramit ve üçgen formadadır ve zengin
granülasyonla pezenmiştir. Bu tip süslemeler, daha öncede gördügümüz gibi, Kolheti’de
M.Ö. 7.-8. yüzyıldan da bilinmektedir. Daha eski olan diğer örnekler, eski Mana ve
Med’lerdeki Marlık ve Ziviye’den bilinmektedır. M.Ö. 7.-5. yüzyılda granulasyon tekniği
Etrusk’ler dahil bütün Akamenik dünyasında ve Akdeniz bölgelerinde yaygındı. İlginç
olan, Mana-Med Krallığının Hurri-Urartu halkı ile yakın ilişkileri bilinmektedir. Burada
ilgiç olan bu tekniğin Kolhetide çok haha önece bilinmesidir. M.Ö. 5.-4. yüzyılda
Kolheti’de, muhtemelen ilk olarak Vani’de, sanatsal olarak yüksek düzeye ulaşmış, dövme,
burma, kakma, granulasyon gibi çeşitleri teknikleri ustaca kullanabilen özgün elsanatı
örneklerini veren kuyumcu okularının mevcut olduğu kesın olarak söylenebilir155. Kolheti
kuyumcuları yerel hammaddeleri işliyorlardı. Antik yazarlar, örneğin Strabon (X, 2, 19) ve
Appian (Mitrida savaşı 103) Kolheti deki nehirler hakkında ve koyun postu yardımı ile altın
elde etme yöntemi hakkında bilgiler iletmişlerdir. Bugün dağlık Kolhetı bölgelerinden
151
O. Lort’k’ip’anije 1979a, 90–94; 1971, 268–274; Čqonia 1981, 27-31.
Čqonia 1981, 47–49.
153
O. Lort’k’ip’anije 1979a, 94–95; 1971, 275–276.
154
Čqonia 1981, 7–51.
155
O.Lordkipanije 1979a.84-100; 1971,261-280. Burada Vani deki üretim merkezi dikkate alınmalı, -altın
külçeler, plate artıkları, küremsi kalıntılar, küçük plateler ve altın teller (Çqonia 1981.92-97.139-141.148).
152
42
Svaneti’de aynı yöntem hala kullanılmaktadır156. Antik yazarlar Kolheti’deki çok zengin
altın yatakları hakkındaki efsaneleride biliyorlardı. Plinius’e göre;’’ Kolheti kralı Savlak
söylendiğine göre Svanilerin ülkesinde ve ünlü altın postun bulunduğu krallığında
muazzam miktarda altın ve gümüşe sahip’’ (NH XXXIII, 52). Arkeolojik çalışmalardan
elde edilen buluntular eskitarihçilerin aktarımları desteklemektedir157. Sadece Vani’de
M.Ö. 5.yüzyıla ait yerleşim yerine ait kazılarda 1700 adet altın eser çıkarılmıştır158.
Kolhetinin bu zenginliği muhtemelen antik yazarların önemle altını çizdikleri ünlü ’’Altın
Post’’ efsanesini yaratmıştır.
Kuyumculuk zanaati ile uğraşanlar ağırlıklı olarak Kolheti aristokratina çalışıyordu,
aynı şekilde, örneğin metalaltilikte silah üreten kesim yine aristokratlara çalışıyordu.
Genelde sıradan kişilere ait mezarlarda silah bulunmamaktadır. Buna karşın aristokratlara
ait bütün mezarlarda silah bulunmuştur. Değerli metal, seramik kaplar, pahalı eşyalar
(Herodot bunların Kolheti’den ihraç edildiğinden de bahsediyor) ve diğer lüks eşyaların
üretildiği atelyeler yerli aristokratların oturduğu yerlerde yoğunlaşmıştı. Bu, şehirlerin
gelişimi için ana faktoru ve itici güclerden biriydi. El sanatlarının üretim merkezlerinin
dışında da yaygın olarak görülmesi gelişmiş bir ticari ağı yansıtmaktadır. Ayrıca bu kolhi
toplumunun milattan önceki şehirli yapısını desteklemektedir. Bu M.Ö. 7.-4. yüzyılda
Kolhi şehirlerinin sosyo-politik ve kültürel fenomenlere ait güncel sorunun çözümünü
dahada zorlaştırmaktadır. Yazılı kayıtlarda sadece ’’ Medea’nın geldiği ’’barbar şehir’’ den
bahsediliyor (Pseudo-Skylax § 81). Ahşap yapılar zamanla çürüyüp kaybolduğu için, Kolhi
şehirlerinin o zamanlardaki görünümü ortaya çıkarmak çok zordur. Namçeduri’deki
kazılardan elde edilen veriler, Kolhi düzlüğünün bazı kesimlerinde muhtemelen insan gücü
ile yapılmış, palisade ve hendekle çevrili tepelerde kurulmuş, bir kale korunan şehirlerin
kurulduğu kabul edilebilir159.
Antik Vani şehrinde yapılan kazılar en önemlilerinden birisidir. Vani M.Ö. 6. yy dan 4.
yy la kadar Kolheti Krallığının politik merkezi konumunda idi. Daha öncede belirtildiği
gibi bu politik yapı, Strabon tarafından Skeptucien olarak beiltilmektedir (X, 2, 18)160. İdari
ikâmetgâh iki tarafı doğal, diğer tarafı ise muhtemelen insan eli ile kazılmış derin
hendeklerle çevrili, üçgen piramit şeklindeki bir tepenin üzerinde kurulmaktaydı. Bu
tepenin merkezi ve alt kesimlerinde yer alan teraslarda bulunan mezarlardan çıkarılan
ölülerle birlikte gömülen eşyalar zengin içeriğe sahiptir. Mezarlar belli bir düzen içerisinde
yerleştirilmemekle birlikte bunlar belirgin kültürel sınıfların oturduğu evlerin yakınında yer
almaktaydı. Tepenin üst kesiminde dinsel törenlerde kullanılan ahşap bir tapınak
bulunuyordu161 (Şek. 9. 3). Bunların bu tepenin merkezınde yer alması, burada oturan
156
Bočorişvili 1946; O. Lort’k’ip’anije 1979a, 99–101; Severin 1985, 222–224.
O. Lort’k’ip’anije 1979a, 99–100.
158
Vani I, 213–242; O. Lort’k’ip’anije 1971, 261–280.
159
Mik’elaje ve Xaxut’aişvili 1985, 20–21.
160
O. Lort’k’ip’anije 1979a, 54–55.
161
VaniIV, 150–154.
157
43
aristokrat kesimin işlevsel olarak bir ölçüde dünyevi ve ruhani gücüde elinde
bulundurduğunu göstermektedir. Aristokrat kesimin ortaya çıkışı ve bunların toplum
içindeki özel konumlarından dolayı ortaya çıkan belli bölgelerde yerleşme tercihleri,
zamanla buraları idari ikâmetgâha dönüştürmüştür. Sıradan halk bu tepelerin eteklerinde
yaşamaktaydı. Vani’de tepeler ve eteklerınde görülen bu yerleşim yapısı, hiyerarşik bir
sistemin varlığını göstermektedir. M.Ö. 5.-4. yüzyıla ait Mtisdsiri yerleşim yeririnin 10 km
kuzeyinde, bir tepe üzerinde yer alan kale bununla ilişkilendirilebilir. Kale bir kaya
kütlesinin üzerinde, kalınlığı 3 m ye varan, duvarlarları kalın kütüklerle inşa edilmiş tek bir
kuleden oluşmaktadır162. Kale önemli bir starejik konuma sahiptir. Buradan Vani’nın tüm
çevresi kolaylıkla gözetlenebiliyor ve böylelikle şehir korunabiliyordu. Burada yönetim
gücünün karakteristik yanı ortaya çıkıyor; teretoryal savunma. M.Ö. 6.-4. yüzyılda Vani,
yönetici aristokrat kesimin idari ikâmetgâhı ve daha da önemlisi, çevre alanlarındaki
tarımsal ekonominin değerlendirildiği, siyasi yönetimin merkezi konumunda idi. Bu
alandaki tarımın sadece ekonomik değil siyasi yönüde vardı163.
Arkeolojik buluntular, elsanatlarının önemli olanlarının politik yönetim merkezlerinde
yoğunlaştığını ve sadece Kolhi toplumunun üst yönetici sınıfının ihtiyaçlarını karşılama
işlevi gördüğünü göstermektedir. Metal ve cam ürünler, İyon ve Attik tip işlemeli, siyah
sırlı seramikler, Akdeniz’in çeşitli merkezlerinden gelen amforalar vd. Vani’nin M.Ö. 6. yy
da ve özellikle 5.-4. yy da ticaret merkezi olarak önemli bir konuma sahip olduğunu
yansıtmaktadır. Aynı dönemde Yuna ithal ürünleride Kolhetinin kırsal kesimlerine kadar
yayılmıştır. Örneğin Chiosve Lesbos yerleşim yerlerinde bulunan Amforalar, Şuamta,
Mtisdsiri, Dablagomı, Dapnari vd. de bulunan Attik işlemeli ve siyah açkılı seramikler bu
durumu desteklemektedir164. Vani önemli bir ekonomi merkezi olmasının yanında mevcut
olan pıyasaya dağıtım işlevinide üstlenmişti.
Özetle; Vani erken Kolhetin’nin politik, idari, ticari ve dini merkezi durumunda idi.
Ancak Vani’nin o dönemde bu özelliğe sahip tek şehir olup olmadığı tartışmalıdır165. Her
halükarda Vani şehri sahil kesimlerdeki Kolheti dünyası ile Helen dünyasının ilk ilişkiye
geçtiği, büyük yünan koloniyasyonu döneminde kurulan diğer şehirlere göre Kolhetinin
gelişimine önayak olmuş, idari merkez işlevine sahip bir şehirdi166.
162
G. Gamkrelije 1982.
O. Lort’k’ip’anije 1977b, 2, 160–167.
164
O. Lort’k’ip’anije 19 ve diğerleri 1983.
165
Şu andaki tarihsel ve arkeolojik bilim camiasında antik şehrin varlığı üzerinde kesin bir fikir birliği mevcut
deyildir ve kanımca olmasıda zordur. Bir şehrin tanımlanmasında çıkış noktası şehrin fonksiyonu olması
gerekir. Nasılki günümüzde farklı fonksiyonlara sahip şehriler var (örneğin Endustri merkezleri, bürokratik
merkezler, öğrenci şehirleri) antik dönemlerdede benzer şehirler mevcuttu. Bu nedenler şehirleri ticari ve
elsanatı kriterlerine göre veya sadece fiziki karakterlerine göre (coğrafik ve demografik) ölçüt ve nüfusa göre
değerlendirmek bana göre büyük bir yanliş olur. Tarihi sağlam veriler antik şehirin ana işlevlerin, yani
politik, ekonomik, kültürel ve dinsel alanların çeşitli biçimlerde ortaya çıktığını göstermektedir.
166
Bölgeye özgü coğrafik koşullar kolhi şehirlerinin görünümündede kendini göstermektedir. Kolhi
şehirlerinde büyük ihtimalle oriental şehirlerin tipik özelliklerini , yüksek mimarisini, göstermiyordu
163
44

Benzer belgeler