VİRAL HEPATİT 2009-3.cdr - Viral Hepatitle Savaşım Derneği
Transkript
VİRAL HEPATİT 2009-3.cdr - Viral Hepatitle Savaşım Derneği
Cilt: 14 Sayı: 3 Yıl: Kronik Hepatit C'li Hastalarda Standart İnterferon Alfa 2a + Ribavirin Kombinasyonu İle Pegileinterferon Alfa 2a + Ribavirin Kombinasyonunun Etkinliğinin Karşılaştırılması Şua SÜMER, Onur URAL, Nazlım AKTUĞ DEMİR, Gaye URAL, Mehmet BALCI, Nebahat DİKİCİ Kronik Hepatit B ve C Enfeksiyonlarında Fibrozisi Göstermede Non-invaziv Yöntemlerin Değerlendirilmesi Onur KAYA, Füsun Zeynep AKÇAM, Yonca SÖNMEZ, Arzu TIĞLI, Metin ÇİRİŞ Primer Hepatit B Aşısı Uygulandıktan Beş Yıl Sonra Rapel Doz Gerekli mi? Selma TOSUN, Selahattin AKSU Afyonkarahisar İlinde Hepatit Delta Virusu Seroprevalansı Tuna DEMİRDAL, Neşe DEMİRTÜRK, Zerrin AŞCI Hepatit B ve C'li Hasta Yakınlarının Hepatitler Hakkındaki Bilgi Düzeyleri ve Risk Algıları Serpil POYRAZOĞLU, Zeynep BAYKAN, Melis NAÇAR, Fevziye ÇETİNKAYA Pegile İnterferon α 2a Kullanımı ile İlişkili Dermatit Saygın NAYMAN ALPAT, Salih Atakan NEMLİ, Nurettin ERBEN, Elif DOYUK KARTAL, İlhan ÖZGÜNEŞ, Gaye USLUER Cilt: 14 Sayı: 3 Yıl: 2009 Viral Hepatit Dergisi Viral Hepatitle Savaşım Derneği tarafından yayınlanmakta ve üyelerine ücretsiz olarak dağıtılmaktadır. Bu derginin basımı ve dağıtımındaki katkılarından dolayı ROCHE Müstahzarları A.Ş.'ye teşekkür ederiz. Cilt: 14 Sayı: 3 Yıl: 2009 İÇİNDEKİLER Araştırma Kronik Hepatit C'li Hastalarda Standart İnterferon Alfa 2a + Ribavirin Kombinasyonu İle Pegileinterferon Alfa 2a + Ribavirin Kombinasyonunun Etkinliğinin Karşılaştırılması Şua SÜMER, Onur URAL, Nazlım AKTUĞ DEMİR, Gaye URAL, Mehmet BALCI, Nebahat DİKİCİ ....................................... 87-90 Araştırma Kronik Hepatit B ve C Enfeksiyonlarında Fibrozisi Göstermede Non-invaziv Yöntemlerin Değerlendirilmesi Onur KAYA, Füsun Zeynep AKÇAM,Yonca SÖNMEZ, Arzu TIĞLI,Metin ÇİRİŞ ........................................................................ 91-97 Araştırma Primer Hepatit B Aşısı Uygulandıktan Beş Yıl Sonra Rapel Doz Gerekli mi? Selma TOSUN,Selahattin AKSU................................................................................................................................................. 98-103 Araştırma Afyonkarahisar İlinde Hepatit Delta Virusu Seroprevalansı Tuna DEMİRDAL, Neşe DEMİRTÜRK, Zerrin AŞCI ................................................................................................................. 104-107 Araştırma Hepatit B ve C'li Hasta Yakınlarının Hepatitler Hakkındaki Bilgi Düzeyleri ve Risk Algıları Serpil POYRAZOĞLU, Zeynep BAYKAN, Melis NAÇAR, Fevziye ÇETİNKAYA....................................................................... 108-115 Olgu Sunumu Pegile İnterferon α 2a Kullanımı ile İlişkili Dermatit Saygın NAYMAN ALPAT, Salih Atakan NEMLİ, Nurettin ERBEN, Elif DOYUK KARTAL, İlhan ÖZGÜNEŞ, Gaye USLUER............................................................................................................................................... 116-118 1. "Viral Hepatit" dergisi, Viral Hepatitle Savaşım Derneği (VHSD)'nin süreli bilimsel yayını olarak dört ayda bir yayınlanmaktadır. Bu derginin amacı, viral hepatitler konusunda yapılan klinik ve deneysel araştırmalar, ilginç olgu bildirimleri, derlemeler türünden yazılar ile okuyucular arasında bilgi alışverişini sağlamak; özellikle VHSD'nin kuruluş amacı olan konularda ülkemizin bilimsel gelişimine katkıda bulunmaktır. Dergide basılan çalışmalarla ilgili görüşler ve bunlara yayın sahibinin verdiği cevaplara "Editöre Mektup" bölümünde yer verilir. 2. Derginin yayın dili Türkçe'dir. Yazıların Türk Dil Kurumu'nun Türkçe sözlüğüne ve yeni yazım kılavuzuna uygun olması gerekir. Ancak deneysel çalışmalar, klinik çalışmalar ve olgu sunumları için İngilizce başlık, İngilizce özet ve İngilizce anahtar kelimelerin bulunması zorunludur. Kısaltmalar uluslararası kabul edilen şekilde olmalı, ilk kullanıldıkları yerde açık olarak yazılmalı, parantez içinde kısaltılmış şekli gösterilmeli ve daha sonra metin içinde kısaltmaları kullanılmalıdır. Kaynak bir dergi ise; Yazar(lar)ın soyadı adının baş harf(ler)i, 6 ve daha az sayıdaki yazarlar için yazarların tamamı, 6'nın üzerinde yazarı bulunan makaleler için ilk 3 yazar belirtilmeli, Türkçe kaynaklar için "ve ark." yabancı kaynaklar için "et al." ibaresi kullanılmalıdır. Makalenin başlığı, derginin Index Medicus'a göre uygun kısaltılmış ismi Yıl; Cilt: ilk ve son sayfa numaraları. Örneğin; Kuo G, Choo QL, After HJ, et al. An assay for circulating antibodies to a major etiologic virus of human non-A, non-B hepatitis. Science 1989; 244: 362-4. Kaynak bir kitap ise; Yazar(lar)ın soyadı ve adının baş harf(ler)i. Kitabın adı. Kaçıncı baskı olduğu. Basımevi, Basım yılı. Örneğin; Sykes G. Disinfection and Application. 2nd ed. London: FN Spon Co, 1967. 3. Gönderilen yazılar önce yayın yürütme kurulu ve editör tarafından değerlendirilir. Yayın yürütme kurulu ve editörden onay alan yazılar, isimleri gizli tutulan konuyla ilgili üç yayın inceleme kurulu üyesi tarafından değerlendirildikten sonra, en az iki olumlu görüş almak kaydı ile yayınlanmaya hak kazanır. Yazılar geliş tarihi göz önüne alınarak yayın kurulunun belirlediği sıraya göre yayınlanır. Yayın kurulu yayın koşullarına uymayan bilimsel yazılan yayınlamamak, gerektiğinde düzeltmek üzere yazarına geri vermek, yazarın iznini alarak kısaltmak yetkisine sahiptir. Kaynak kitaptan bir bölüm ise; Bölüm yazar(lar)ının soyadı adının baş harf(ler)i. Bölüm başlığı, In: Editör(ler)in soyadı adının baş harf(ler)i (ed) veya (eds). Kitabın adı. Kaçıncı baskı olduğu. Basım yeri: Yayınevi, Baskı yılı: Bölümün ilk ve son sayfa numarası. 4. Yazılar elektronik posta ile [email protected] adresine gönderilmelidir. 9. Olgu sunumlarının giriş ve tartışma kısımları kısa ve öz olmalı, kaynak sayısı sınırlı olmalıdır. 5. Antibiyotik ve antivirallerin isimleri dil bütünlüğünü sağlamak açısından okunduğu gibi yazılmalı ve cümle başında değilse ilk harfi küçük harfle yazılmalıdır. Örneğin; ribavirin, interferon-alfa 2b, streptomisin gibi. 10. Editöre mektup bölümü, dergide daha önce yayınlanmış yazılara eleştiri getirmek, katkı sağlamak ya da orijinal bir çalışma olarak hazırlanmamış ve hazırlanamayacak bilgilerin iletilmesi amacıyla oluşturulduğundan kısa-öz olmalı, özet içermemeli, kaynakları sınırlı olmalıdır. 6. Araştırma ve olgu sunumu şeklindeki makaleler mutlaka aşağıda belirtilen düzene uygun olmalıdır; Örneğin; Yenen OŞ. Hepatit C virusu molekül özellikleri ve serolojik tanı. Kılıçturgay K (ed). Viral Hepatit 94. 1. Baskı. İstanbul: Viral Hepatitle Savaşım Derneği, 1994: 133-7. II. Sayfa: Özet (Türkçe), Anahtar Kelimeler, İngilizce Başlık, İngilizce Özet, İngilizceAnahtar Kelimeler, 11. Yazılar, yazının daha önce bir dergide yayınlanmamış veya yayınlanmak üzere gönderilmemiş olduğunu bildiren, makaledeki isim sırasına uygun biçimde yazarlar tarafından imzalanmış Telif Hakkı Formu ile gönderilmelidir. Form http://www.vhsd.org/dergiler_ ic.htm adresinden temin edilebilir. III. ve sonraki sayfalar sırası ile Giriş, Materyal ve Metot, Bulgular, Tartışma ve Kaynaklar bölümleri olacak şekilde yazılmalıdır. 12. Daha önce bildiri olarak sunulmuş yazılar, sunum yer ve tarihi belirtilmek koşulu ile yayınlanabilir. Bu durum makalenin ilk sayfasının altında belirtilmelidir. 7. Derleme türü makalelerde Türkçe ve İngilizce özet şart değildir. Kaynak sayısı mümkünse 40'ın üzerinde olmamalıdır. 13. Yayınlanan yazıların hukuki sorumluluğu yazarlara aittir. Yazarlara telif ücreti ödenmez. I. Sayfa: Başlık (Türkçe), Yazarlar, Kurum, Yazışma Adresi, 8. Kaynak numaraları metinde parantez içinde ve yazar adı geçiyorsa takiben, diğer durumlarda cümle sonunda belirtilmeli, metin sonunda eserin içindeki geçiş sırasına göre numaralandırılmalıdır. Kaynakların yazımı aşağıdaki örneklere uygun olmalıdır. VİRALHEPATİT DERGİSİ Sağlık Mahallesi, Süleyman Sırrı Caddesi, No: 2/15 Sıhhiye-ANKARA Tel: 0312 433 74 26 Faks: 0312 433 06 54 Kronik Hepatit C'li Hastalarda Standart İnterferon Alfa 2a + Ribavirin Kombinasyonu İle Pegileinterferon Alfa 2a + Ribavirin Kombinasyonun Etkinliğinin Karşılaştırılması Araştırma Kronik Hepatit C'li Hastalarda Standart İnterferon Alfa 2a + Ribavirin Kombinasyonu İle Pegileinterferon Alfa 2a + Ribavirin Kombinasyonunun Etkinliğinin Karşılaştırılması 1 2 3 4 5 Şua SÜMER , Onur URAL , Nazlım AKTUĞ DEMİR , Gaye URAL , Mehmet BALCI , Nebahat DİKİCİ 2 1 Düziçi Devlet Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, OSMANİYE Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, KONYA 3 Adıyaman Devlet Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, ADIYAMAN 4 Konya Numune Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, KONYA 5 Hopa Devlet Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, ARTVİN 2 ÖZET Bu çalışmada, kronik hepatit C (KHC) tedavisi alan 85 hastada standart interferon alfa 2a + ribavirin kombinasyonu ile pegileinterferon alfa 2a + ribavirin kombinasyonunun etkinliği karşılaştırıldı. Standart interferon alfa 2a + ribavirin alan grupta erken viral yanıt (EVY) oranı %69.6, tedavi sonu viral yanıt (TSY) oranı %66.6 ve kalıcı viral yanıt (KVY) oranı %42.4 olarak saptanırken, pegileinterferon alfa 2a + ribavirin alan grupta ise bu oranlar sırasıyla %89, %76, %54.3 olarak tespit edildi. İki tedavi grubunun karşılaştırılmasında sadece EVY oranları arasında saptanan fark istatistiksel olarak anlamlı iken, TSY ve KVY oranları arasında istatistiksel bir fark saptanmadı. Anahtar kelimeler: Kronik hepatit C, standart interferon alfa 2a, pegileinterferon alfa 2a, virolojik cevap SUMMARY Comparison of the Efficacy of Standard Interferon Alpha 2a Plus Ribavirin and Pegylated Interferon Alpha 2a Plus Ribavirin Combination Therapies in the Treatment of Chronic Hepatitis C Infection In the present study, the efficacy of standard interferon alpha 2a plus ribavirin and pegylated interferon alpha 2a plus ribavirin combination therapies were compared in the treatment of 85 patients with chronic hepatitis C (CHC). In standard interferon alpha 2a plus ribavirin group; early virological response (EVR), end treatment virological response (ETR), and sustained virological response (SVR) rates were 69.6%, 66.6% and 42.4%, respectively; while they were 89%, 76% and 53.4% in pegylated interferon alpha 2a plus ribavirin group, respectively. Only EVR rates were statistically different between treatment groups; no significant difference was observed between groups in terms of ETR and SVR. Keywords: Chronic hepatitis C, standard interferon alpha 2a, pegylated interferon alpha 2a, virological response Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 87-90 87 Sümer Ş ve ark. GİRİŞ Dünya nüfusunun yaklaşık %3'ünü etkileyen kronik hepatit C (KHC) enfeksiyonu hepatit C virusunun (HCV) neden olduğu ciddi bir problemdir. HCV enfeksiyonlarının %75-85 oranında kronikleşmesi ayrıca siroz ve hepatosellüler kansere (HSK) neden olması bu enfeksiyonun önemini artırmaktadır (1-3). KHC enfeksiyonunda tedavi ile viral replikasyonun baskılanması, karaciğer harabiyetinin durdurulması veya yavaşlatılması ve komplikasyonların önlenmesi hedeflenir (2, 3). KHC tedavisinde günümüzde uygulanan protokol interferon alfa ve ribavirin kombinasyonudur. İnterferon alfa kronik hepatit tedavisinde onay almış ilk ilaçtır (4, 5). Tedavide interferon alfanın immunomodülatör, antiviral ve antiproliferatif etkisinden faydalanılır (4). İnterferona polietilenglikol (PEG) molekülü eklenmesiyle pegileinterferon elde edilir. Pegileinterferon ve standart interferonun etki mekanizmaları aynı olmakla birlikte pegileinterferonun en önemli avantajı yarı ömrünün uzun olmasıdır (1, 6). Ribavirin ise KHC'de tek başına antiviral etkinliği olmayan, interferon alfa ile birlikte kullanıldığında viral RNA sentezini inhibe eden ve viral replikasyonu durduran bir guanozin analoğudur (7, 8). Bu çalışmada, KHC tedavisi alan 85 hastada standart interferon alfa 2a + ribavirin kombinasyonu ile pegileinterferon alfa 2a + ribavirin kombinasyonunun etkinliği karşılaştırıldı. MATERYAL ve METOT Kliniğimizde Ocak 1998 – Haziran 2007 tarihleri arasında takip edilen kronik hepatit C tanısı alan 85 olgu (27-64 yaş arası) çalışmaya alındı. Otoimmün hastalığı olan, immünsüpresif tedavi alan, ek olarak morbiditesi bulunan ve malignitesi olan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. Otuzaltı hastaya standart interferon alfa 2a 3 milyon ünite / haftada 3 gün + ribavirin 1000-1200 mg/ gün dozunda, 49 hastaya pegileinterferon alfa 2a 180 μg/ hafta + ribavirin 1000-1200 mg/gün dozunda 12 ay süreyle verildi. Tedavinin 12. haftasında HCV RNA'nın negatifleşmesi ya da 2 log veya daha fazla düşmesi erken viral yanıt (EVY), tedavi sonunda HCV RNA düzeyinin saptanmayacak düzeye düşmesi tedavi sonu viral yanıt (TSY) ve TSY olan hastalarda tedavisiz 6 aylık izlem sonunda HCV RNA düzeyinin negatif kalması ise kalıcı viral yanıt (KVY) olarak tanımlandı (5). 88 İstatistiksel değerlendirmede ki-kare testi kullanıldı. BULGULAR Standart interferon alfa 2a 3 milyon ünite / haftada 3 gün + ribavirin 1000-1200 mg/ gün verilen 36 hastadan ikisinde, yan etkiler nedeniyle (1 olguda anemi, 1 olguda anemi ve tombositopeni) tedavi sonlandırıldı. Tedaviyi tamamlayan 34 olguda EVY oranı %69.6, TSY oranı %66.6 ve KVY oranı %42.4 olarak saptandı. Pegileinterferon alfa 2a 180 μg/ hafta + ribavirin 1000-1200 mg/gün verilen 49 olgunun üçünde tedavi yan etkiler (1 olguda anemi, 1 olguda trombositopeni, 1 olguda psikiyatrik problemler) nedeniyle tedavi sonlandırıldı. Tedaviyi tamamlayan 46 olguda EVY oranı %89, TSY oranı %76 ve KVY oranı %54.3 olarak saptandı. Pegileinterferon alfa 2a + ribavirin verilen grupta EVY oranı, standart interferon alfa 2a + ribavirin verilen gruba göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek saptandı (p<0.05). TSY ve KVY karşılaştırıldığında iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark gözlenmedi (p>0.05). TARTIŞMA Akut hepatitlerin %20'sinin, kronik hepatitlerin %70'inin nedeni hepatit C virusudur. Akut hepatit C enfeksiyonunun %75-85 oranında kronikleşmesi, bu enfeksiyonun önemini daha da artırır (2, 9, 10). Hepatit C virusu kronik hepatite, siroza ve hepatosellüler karsinoma neden olabileceği için tedavide viral replikasyonun baskılanması, karaciğer harabiyetinin durdurulması veya yavaşlatılması ve komplikasyonların önlenmesi hedeflenir (2, 3). Günümüzde KHC tedavisinde interferon alfa ve ribavirin kombinasyonu uygulanmaktadır. Standart interferon alfa subkutan yolla uygulandıktan sonra 1-8 saat içinde kanda maksimum düzeye ulaşır ve plazma yarılanma ömrü 6-9 saattir. Uygulamadan 24 saat sonra kanda interferon seviyesi tespit edilemeyecek düzeyin altına iner (2, 6). İnterferon alfanın kan düzeyindeki bu değişim antiviral etkinliğin azalmasına neden olmaktadır (1, 6). Kronik hepatitlerin tedavisindeki en önemli gelişmelerden biri, polietilenglikol molekülünün interferon alfaya bağlanmasıyla oluşan pegileinterferon alfadır (11). Pegilasyon işlemi ile interfe- Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 87-90 Kronik Hepatit C'li Hastalarda Standart İnterferon Alfa 2a + Ribavirin Kombinasyonu İle Pegileinterferon Alfa 2a + Ribavirin Kombinasyonun Etkinliğinin Karşılaştırılması ron alfanın plazma yarı ömrü 72-96 saate uzar, kan düzeyinde istenmeyen değişiklikler önlenir, invivo aktivitesi artar, yan etkileri azalır, bunlara bağlı olarak hasta uyumu ve yaşam kalitesi artar (1). HCV'nin yüksek replikasyonu göz önüne alındığında haftada 3 doz klasik interferon tedavisinden 24-48 saat sonra görülen viral replikasyonda artış, pegileinterferon tedavisinde ortaya çıkmaz, tüm hafta boyunca serumda yeterli interferon düzeyi sağlanır (12). Kronik hepatit C'nin tedavisinde interferon tedavisine ribavirin eklenmesi ile kalıcı yanıt oranının iki kattan fazla arttığı bildirilmiştir (13, 14). Ribavirin, mRNA işlemi veya protein translasyonu sırasında viral RNA sentezinin inhibisyonu ile viral replikasyonu durdurur. Bununla birlikte KHC tedavisinde tek başına kullanıldığında serum aminotransferaz düzeylerinde geçici bir düzelmeye neden olmasına rağmen tek başına antiviral etkisi yoktur. Ribavirin, interferon alfa ile birlikte kullanıldığında belirgin sinerjik antiviral etki gösterir (7, 8). KHC tedavisinde uygulanan kombinasyon tedavilerinin etkinliğine yönelik çok sayıda çalışma yapılmıştır. Yapılan çalışmalarda pegileinterferon + ribavirin ile standart interferon + ribavirin kombinasyonlarının tedavi etkinlikleri karşılaştırılmıştır. Fried ve arkadaşları (15) çalışmalarında standart interferon alfa 2b + ribavirin tedavisi alan 444 hastadan oluşan grupta TSY oranını %52 ve KVY oranını %44 olarak bildirirken, pegileinterferon alfa 2a + ribavirin tedavisi alan 453 hastadan oluşan grupta TSY oranını %69 ve KVY oranını %56 olarak bildirmiştir. Bu çalışmada gruplar arasında saptanan fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Manns ve arkadaşlarının (9) çalışmalarında ise 505 hastaya standart interferon alfa 2b + ribavirin, 514 hastaya düşük doz pegileinterferon alfa 2b + ribavirin ve 511 hastaya yüksek doz pegileinterferon alfa 2b + ribavirin tedavisi verilmiştir. Standart interferon tedavisi verilen grupta TSY oranı %54, KVY oranı %47 olarak tespit edilmiştir. Düşük doz pegileinterferon verilen grupta TSY oranı %56, KVY oranı %47 iken, yüksek doz pegileinterferon + ribavirin verilen grupta TSY oranı %65, KVY oranı %54 olarak bulunmuştur. Bu üç grup karşılaştırıldığında sadece yüksek doz pegileinterferon + ribavirin verilen grupta elde edilen sonuçların istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır. Çalışmamızda standart interferon alfa 2a + ribavirin alan grupta EVY oranı %69.6, TSY oranı Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 87-90 %66.6 ve KVY oranı %42.4 olarak saptanırken, pegileinterferon alfa 2a + ribavirin alan grupta ise bu oranlar sırasıyla %89, %76, %54.3 olarak tespit edildi. İki tedavi grubunun karşılaştırılmasında sadece EVY oranları arasında saptanan fark istatistiksel olarak anlamlı olarak değerlendirilirken (p<0.05), TSY ve KVY oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı. Sonuç olarak, KHC'de standart interferon alfa 2a + ribavirin kombinasyonu ile peginterferon alfa 2a + ribavirin kombinasyonun etkinliğinin karşılaştırıldığı çalışmamızda peginterferon alfa 2a + ribavirin kombinasyonu alan grupta tedavi oranları daha yüksek gibi görünmekle birlikte istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı. KAYNAKLAR 1. Luxon BA, Grace M, Brassard D, Bordens R. Pegylated interferons for the treatment of chronic hepatitis C infection. Clin Ther 2002; 24: 1363-83. 2. Leblebicioğlu H. Kronik Hepatit C'de Güncel Tedavi. Ankem 2006; 20: 208-12. 3. Demir K. Kronik C hepatiti tedavisinin yan etkileri ve tedavileri. Nobel Medicus 2003; 2: 27-8. 4. Gül HC, Eyigün CP, Çoşkun Ö, Adam E, Beşirbellioğlu AB, Özgüven V. Günlük alfa interferon tedavisi uygulanan kronik viral hepatitli hastalarda görülen yan etkiler. Türkiye Klinikleri Tıp Bilimleri Dergisi 2000; 20: 221-5. 5. Tahan V, Kalaycı C. Kronik Hepatit C Güncel Tedavisi. Tabak F, Balık İ, Tekeli E (ed). Viral Hepatit 2007. 1. Baskı. İstanbul: Oban Matbaası, 2007: 246-54. 6. Reddy KR, Modi MW, Pedder S. Use of peginterferon alpha-2a (40KD) (Pegasys) for the treatment of hepatitis C. Advenced Drug Del Rev 2002; 54: 571-86. 7. Reyes GR. Ribavirin: recent insights into antiviral mechanisms of action. Curr Opin Drug Discov Devel 2001; 4: 651-6. 8. Young KC, Lindsay KL, Lee KJ, et al. Identification of a ribavirin resistant NS5B mutation of hepatitis C virus during ribavirin monotherapy. Hepatology 2003; 38: 869-78. 9. Manns MP, McHutchison JG, Gordon SC, et al. Peginterferon alfa-2b plus ribavirin compared with interferon alfa-2a plus ribavirin for initial treatment of chronic hepatitis C: a randomised trial. Lancet 2001; 358: 958-65. 89 Sümer Ş ve ark. 10. Akıncı E, Bodur H. HCV Enfeksiyonunda Klinik ve Tanı. Tabak F, Balık İ, Tekeli E (ed). Viral Hepatit 2007. 1. Baskı. İstanbul: Oban Matbaası, 2007: 220-6. 11. Shiffman ML. Pegylated interferons: What role will they play in the treatment of chronic hepatitis C?. Curr Gastroenterol Rep 2001; 3: 30-7. 12. Wedemeyer H, Wiegand J, Cornberg M, Manns MP. Polyethylene glycol-interferon: current status in hepatitis C virus therapy. J Gastroenterol Hepatol 2002; 17: 344-50. 13. McHutchison JG, Gordon SC, Schiff ER, et al. Interferon alfa-2b alone or in combionation with ribavirin as initial treatment for chronic hepatitis C. Hepatitis Interventional Therapy Group. N Engl J Med 1998; 339: 1485-92. 14. Poynard T, Marcellin P, Lee SS, et al. Randomised 90 trial of interferon alpha 2b plus ribavirin for 48 weeks or for 24 weeks versus interferon alpha 2b plus placebo for 48 weeks for treatment of chronic infection with hepatitis C virus. International Hepatitis Interventional Therapy Group (IHIT). Lancet 1998; 352: 1426-32. 15. Fried MW, Shiffman ML, Reddy KR, et al. Peginterferon Alfa 2a Plus Ribavirin for Chronic Hepatitis C Vırus Infection. N Engl J Med 2002; 347: 975-82. YAZIŞMAADRESİ Uzm. Dr. Şua SÜMER Düziçi Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği OSMANİYE e-mail: [email protected], [email protected] Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 87-90 Kronik Hepatit B ve C Enfeksiyonlarında Fibrozisi Göstermede Non-invaziv Yöntemlerin Değerlendirilmesi Araştırma Kronik Hepatit B ve C Enfeksiyonlarında Fibrozisi Göstermede Non-invaziv Yöntemlerin Değerlendirilmesi* Onur KAYA1, Füsun Zeynep AKÇAM1,Yonca SÖNMEZ2, Arzu TIĞLI1,Metin ÇİRİŞ3 1 Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı Anabilim Dalı 3 Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı, ISPARTA 2 *Bu çalışma IX. Ulusal Viral Hepatit Kongresinde (3-6 Nisan 2008, Antalya) sözlü bildiri olarak sunulmuştur. ÖZET Günümüzde kronik hepatit B (KHB) ve kronik hepatit C (KHC) enfeksiyonu olan hastaların antiviral tedavilerine başlanmadan önce karaciğer biyopsisinin yapılması önerilmektedir. İşlem çeşitli komplikasyonlara yol açabildiğinden dolayı son dönemlerde invaziv olmayan testlerin etkinlikleri denenmektedir. Bu çalışmada KHB ve KHC hastalarında, karaciğer fibrozisinin çeşitli indirekt göstergelerinin (APRI, AP, FIB4, AAR) etkinliklerinin değerlendirilmesini amaçladık. Kronik hepatit C'li 30 hasta, kronik hepatit B'li 39 hasta olmak üzere toplamda 69 hasta çalışmaya dahil edildi. Ortalama yaşlar KHB olgularında 38.3, KHC olgularında ise 49.13 olarak bulunmuştur. Kronik hepatit B'li olgularda belirgin fibrozisi saptamada APRI, FIB4, AAR, AP skorları için ROC eğrisi altında kalan alanlar sırasıyla 0.718, 0.758, 0.444 ve 0.853 idi. Kronik hepatit C'li olgularda belirgin fibrozisi saptamada APRI, FIB4, AAR, AP skorları için ROC eğrisi altında kalan alanlar ise sırasıyla 0.724, 0.768, 0.520, 0.692 idi. Çalışmanın sonuçlarına göre AP indeksinin KHB'li olgularda belirgin fibrozisi tespit etmede iyi bir gösterge olduğu düşünüldü. Ancak bu non-invaziv testlerin değerlendirilmesi için daha geniş çalışmalara ihtiyaç vardır. Anahtar kelimeler: Kronik hepatit B, kronik hepatit C, fibrozis. SUMMARY Evaluation of Non-invasive Methods for Prediction of Fibrosis in Chronic Hepatitis B and C Infections Currently, liver biopsy is recommended before antiviral treatment for patients with chronic hepatitis B (CHB) and chronic hepatitis C (CHC) infections. Because of it may cause several complications, efficacy of noninvasive tests have been established lately. In this study, we aimed to evaluate the efficacy of several indirect markers of liver fibrosis (APRI, AP, FIB4, AAR) in CHB and CHC patients. In total, 69 patients (30 CHC patients and 39 CHB patients) were included. The mean age was 38.3 in CHB patients and 49.13 in CHC patients. In CHB patients, the areas under receiver operating characteristic curve in the prediction of significant fibrosis Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 91-97 91 Kaya O ve ark. were 0.718, 0.758, 0.444, and 0.853 for APRI, FIB-4, AAR, and AP, respectively, whereas they were 0.724, 0.768, 0.520, and 0.692 in CHC patients, respectively. According to the results of this study, AP index may be considered as a good indicator for predicting significant fibrosis in CHB subjects. However, larger studies are needed to evaluate the efficacy of non-invasive tests. Keywords: Chronic hepatitis B, chronic hepatitis C, fibrosis GİRİŞ Kronik viral hepatitler gerek ülkemizde gerekse tüm dünyada önemli bir sağlık sorunudur. Bu hastalıkların karaciğerde oluşturdukları fibrozis ve nekroinflamatuar aktivite derecelerinin bilinmesi tedavide önemli bir yer tutmaktadır (1, 2). Günümüzde karaciğer fibrozisini göstermede perkutan karaciğer biyopsisi altın standarttır. Bununla birlikte bu invaziv yöntemin %1-5 arasında komplikasyon riski, %0.1-0.01 arasında mortalite riski bulunmaktadır. Ayrıca işlemden sonra hastanın 12-24 saat hastane koşullarında takibi gerekmektedir. Alınan örneklerin değerlendirilmesinde hatalar olabilmektedir (1-5). Bu nedenlerden dolayı karaciğer fibrozisini göstermede son 10 yılda invaziv olmayan laboratuvar yöntemlerine ilgi artmıştır. Bu çalışmada kronik hepatit B (KHB) ve kronik hepatit C (KHC)'li hastalarda bazı invaziv olmayan laboratuvar testlerinin karaciğer fibrozisini göstermedeki başarısı değerlendirilmiştir. MATERYAL ve METOT Çalışmaya Ocak 2007-Şubat 2008 tarihleri arasında Süleyman Demirel Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği'nde karaciğer biyopsisi yapılan naiv (daha önce tedavi almamış) KHB ve KHC olguları dahil edilmiştir. Histopatolojik değerlendirmede fibrozis 0 veya 1 olanlar düşük fibrozis ya da fibrozisin olmadığı, 2 ve üzeri olanlar ise belirgin fibrozisli olarak kabul edilmiş olup değerlendirme aynı patolog tarafından yapılmıştır. Non-invaziv yöntemlerden Aspartat aminotransferaz-Platelet Ratio I n d ex ( A P R I ) = [ h a s t a n ı n A S T ( A s p a r t a t aminotransferaz) değeri/AST'nin normal üst sınırı]/hastanın trombosit değeri (109/L)x100 formülüne göre hesaplanmış, skor ≤ 0.5 fibrozisin yokluğunu, >1.5 belirgin fibrozisi (6); AspartateAlanine aminotransferase Ratio (AAR)=AST/ALT (Alanin aminotransferaz) formülüne göre hesaplanmış ve ≥ 1 olması belirgin fibrozisi (7); FIB4 skoru= (yaşxAST)/trombosit değeri x (ALT)½ ile hesaplanmış ve skorun <1.45 olması fibrozisin olmadığını ve >3.25 olması belirgin fibrozisi (8, 9); 92 Age-Platelet (AP) Index (yaş ve trombosit sayılarına göre puanlar verilip, her iki puanın toplanması (<30 yaş: 0 puan, 30-39 yaş:1 puan, 4049 yaş: 2 puan, 50-59 yaş: 3 puan, 60-69 yaş: 4 puan, ≥ 70 yaş: 5 puan, trombosit sayısı ≥ 340 x 109/L: 0 puan, 280-339 109/L: 1 puan, 220-279 109/L: 2 puan, 160-219 109/L: 3 puan, 100-159 109/L: 4 puan, 40-99 109/L: 5 puan, <40 109/L: 6 puan) ile hesaplanmış ve ≥ 6 ise belirgin fibrozisi, <6 ise fibrozisin olmadığını göstermektedir (10). Histopatolojik olarak belirgin fibrozisi olan ve olmayan olgularda AST, ALT, GGT (Gama-glutamil transferaz), APRI, AP, FIB4, AAR değerleri ve Knodell skorları MannWhitney U testi kullanılarak karşılaştırılmıştır. Bahsedilen dört testin belirgin fibrozisi göstermedeki duyarlılık, özgüllük ve prediktif değerleri hesaplanmış, ROC (receiver operating characteristic) eğrisi ve eğri altında kalan alanla (EAA) değerlendirilmiştir. Duyarlılık, özgüllük ve prediktif değerler yüzde ve değerleri ve %95 güven aralıkları ile belirtilmiştir. Güven aralığı ne kadar dar ise tanı testinin o kadar hassas olduğu düşünülür. Birden çok tanı testinin karşılaştırılmasına olanak sağlayan ROC eğrisi çiziminde y ekseninde tanı testinin duyarlılık (doğru olumlular), x ekseninde ise 1-özgüllük (yalancı olumlular) değeri yer alır. Eğri üzerindeki nokta, sol üste kaydıkça doğru olumluluk oranı artarak bire, yanlış olumluluk oranı azalarak sıfıra yaklaşmış olur. İdeal ROC eğrisinde oluşan çizim tüm kareyi kapsar ve eğri altında kalan bire ulaşır. Dolayısıyla eğri altında kalan alan bire ne kadar yakınsa o tanı testinin duyarlılığı o kadar yüksek, özgüllüğü ise o kadar düşük olup gücü yani testin tanı koyduruculuğu o kadar yüksektir (11). Veri analizinde istatistik paket programı olarak SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) 15.0 kullanılmıştır. BULGULAR Olguların 39'u KHB, 30'u KHC şeklindeydi. Kronik hepatit B olgularının yaş ortalamaları 38.3±11.4, KHC olgularının yaş ortalamaları ise 49.13±10.06 idi. Kronik hepatit B ve KHC olgularının histopatolojilerinde belirgin fibrozisi olanlarda Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 91-97 Kronik Hepatit B ve C Enfeksiyonlarında Fibrozisi Göstermede Non-invaziv Yöntemlerin Değerlendirilmesi Knodell skoru, yine KHB olgularının yaşları ve GGT değerleri daha yüksek, trombosit değerleri daha düşük bulunmuş ve bu sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı çıkmıştır (p<0.05) (Tablo 1). Fibrozisi göstermede kullanılan non-invaziv yöntemlerin genel olarak duyarlılıkları ve pozitif prediktif değerleri düşük, özgüllükleri ve negatif prediktif değerleri yüksek olarak bulunmuştur (Tablo 2 ve Tablo 3). Non-invaziv testlerin ROC eğrisi elde edilmiş, eğri altı alanlara bakıldığında KHB'li hastalarda sadece AP skorunun yüksek olup diğer skorların düşük olduğu; KHC'li hastalarda ise tümünün düşük olduğu görülmektedir (Tablo 4). Tablo 1. KHB'li ve KHC'li olgularda belirgin fibrozis olanlarda ve olmayanlarda bazı parametrelerin karşılaştırılması KHB Fibrozis Yok/düşük Belirgin Yaş 35.12 50.62 AST 46.06 p KHC Fibrozis p Yok/düşük Belirgin 0.001* 48.60 51.80 0.759 84.0 0.258 38.96 49.60 0.200 77.38 141.50 0.244 48.08 60.60 0.303 Trombosit (10 /L) 226 180 0.049* 242.24 229.80 0.487 Knodell 5.45 11.50 0.001* 5.24 11.60 0.002* GGT 31.61 69.50 0.004* 51.52 74.60 0.055 ALT 9 * p<0.05 Tablo 2. Kronik hepatit B olgularında non-invaziv yöntemlerin fibrozisi göstermedeki duyarlılık, özgüllük ve prediktif değerleri (%) ve güven aralıkları Hepatit B Fibrozis Yok/Düşük (n) Fibrozis Var (n) Duyarlılık,% (%95 GA) Özgüllük,% (%95 GA) PPD,% (%95 GA) NPD,% (%95 GA) APRI ≤0.5 APRI >0.5 16 15 3 5 62.5 (30.4-86.5) 51.6 (34.8-68.0) 25.0 (10.8-47.2) 84.2 (61.6-95.3) APRI ≤1.5 APRI >1.5 30 1 6 2 25.0 (6.3-59.9) 96.8 (82.4-99.9) 66.7 (20.2-94.3) 83.3 (67.7-92.5) AP ≤5 27 4 50.0 (21.5-78.5) 87.1 (70.5-95.4) 50.0 (21.5-78.5) 87.1 (70.5-95.4) AP ≥6 4 4 FIB4 <1.45 29 3 62.5 (30.4-86.5) 93.5 (78.3-99.2) 71.4 (35.2-92.4) 90.6 (75.0-97.5) FIB4 ≥1.45 2 5 FIB4 ≤3.25 FIB4 >3.25 31 - 5 3 37.5 (13.5-69.6) 100.0 (90.4-100.0) 100.0 (90.4-00.0) 86.1 (70.8-94.3) AAR <1 28 5 37.5 (13.5-69.6) 84.8 (68.6-93.8) AAR ≥1 3 3 90.3 (74.3-97.4) 50.0 (18.7-81.2) PPD: Pozitif prediktif değer NPD: Negatif prediktif değer GA: Güven aralığı Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 91-97 93 Kaya O ve ark. Tablo 3. Kronik hepatit C olgularında non-invaziv yöntemlerin fibrozisi göstermedeki duyarlılık, özgüllük ve prediktif değerleri (%) ve güven aralıkları Hepatit C Fibrozis Yok/Düşük (n) Fibrozis Var (n) Duyarlılık,% (%95 GA) Özgüllük,% (%95 GA) PPD,% (%95 GA) NPD,% (%95 GA) APRI ≤0.5 APRI >0.5 17 8 2 3 60.0 (22.9-88.4) 68.0 (48.3-82.9) 27.3 (9.2-57.1) 89.5 (67.4-98.3) APRI ≤1.5 APRI >1.5 25 - 5 - - 100.0 (88.4-100.0) - 83.3 (65.9-93.1) AP ≤5 22 3 40.0 (11.6-77.1) 88.0 (69.2-96.6) 40.0 (11.6-77.1) 88.0 (69.2-96.6) AP ≥6 3 2 FIB4 <1.45 23 5 FIB4 ≥1.45 2 - FIB4 ≤3.25 FIB4 >3.25 25 - 5 - AAR <1 18 4 AAR ≥1 7 1 20.0 (2.0-64.0) 92.0 (73.9-98.9) 82.1 (63.9-92.6) 100.0 (88.4-100.0) 83.3 (65.9-93.1) 72.0 (52.2-85.9) 12.5 (0.1-49.2) 81.8 (60.9-93.3) PPD: Pozitif prediktif değer NPD: Negatif prediktif değer GA: Güven aralığı Tablo 4. Non-invaziv testlerin ROC eğrisindeki eğri altı alan değerleri Hepatit B Hepatit C APRI FIB4 AAR AP 0.718 0.724 0.758 0.768 0.444 0.520 0.853 0.692 TARTIŞMA Günümüzde karaciğerdeki fibrozisi göstermede sık kullanılan yöntem perkutan karaciğer biyopsisidir. Ancak kronik viral hepatitlerde karaciğerin her bölgesi aynı şekilde etkilenmediği için tek bir biyopsi örneğinin hastalığın özelliklerini ve fibrozisi her zaman yansıtamadığı düşünülmektedir. Alınan biyopsi örneğinin boyutunun ne olması konusunda tam bir görüş birliği olmamasına rağmen, optimal karaciğer biyopsi örneğinin, en az 20-25 mm uzunluğunda ve en az 11 portal alan içermesi önerilmektedir (12, 13). Mevcut biyopsi metotlarıyla optimal örnek elde etmek her zaman mümkün olmamaktadır. Karaciğer biyopsisinin biyokimyasal belirleyicilerle karşılaştırıldığı bazı çalışmalarda, histopatolojinin yanlış negatiflikleri de ortaya konulmuştur (14, 15, 16). Söz konusu yayınlarda, biyokimyasal fibrozis göstergelerinin yüksek olmasına rağmen histopatolojik skorların 94 düşük olduğuna dikkat çekilmiş, hastalarda özefagus varisleri, düşük trombosit sayıları ve USG'da karaciğer sirozuna ait veriler bulunduğundan dolayı uyumsuzluğun, karaciğer biyopsi tekniğinden kaynaklandığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenlerden dolayı son yıllarda invaziv olmayan testlerin fibrozisi gösterebilme yetenekleri araştırma konusu olmuştur. Karaciğerde fibrozisi göstermede kullanılan invaziv olmayan testler direkt ve indirekt olarak iki grupta incelenebilir. Direkt testler arasında glikoproteinler, tip IV kollajen ve prokollajen III, metalloproteinazlar ve metalloproteinazların doku inhibitörlerinin serumdaki düzeylerinin saptanmasına dayalı yöntemler vardır. İndirekt testler, çeşitli moleküllerin serum düzeylerinin ölçümlerine dayanmaktadır. Bunlar arasında APRI, AST/ Trombosit sayısı, AST/ALT testleri bulunmaktadır (17). Fibrozisi göstermede kullanılacak olan ideal Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 91-97 Kronik Hepatit B ve C Enfeksiyonlarında Fibrozisi Göstermede Non-invaziv Yöntemlerin Değerlendirilmesi bir invaziv olmayan test basit ve kolay elde edilebilmeli, ucuz ve güvenilir olmalıdır. Bu çalışmada da buna yönelik olarak dört testin sonuçlarının biyopsi sonuçları ile karşılaştırılması amaçlanmıştır. APRI: Wai ve arkadaşları (6) APRI değerinin fibrozis ve sirozu tahmin etmede kullanılabilir olduğunu belirtmişlerdir. Buna paralel olarak özellikle kronik hepatit C hastalarında olmak üzere kronik hepatit B olgularında da bazı çalışmalarda azalmış trombosit sayısı ve artan AST düzeyleri ile karaciğer fibrozisinin ilerlemesi arasında bir bağlantı gösterilmiştir (6, 18-21). Bunlardan kronik hepatit C'li olguların değerlendirildiği çalışmalarda ROC eğrisi EAA değerleri 0.800.94 arasında seyretmiştir (6, 19, 21). Bu çalışmada ise 0.72 olarak hesaplanmıştır. Kronik hepatit B'li hastalarda ise çeşitli çalışmalarda EAA değerleri sırasıyla (0.86, 0.65, 0.63, 0.73) olarak bulunmuştur (3, 20, 22, 23). Bu çalışmadaki kronik hepatit B'li olgularda ise EAA değeri 0.718 olarak bulunmuştur. AST değerinin belirgin fibrozisi olanlarda yüksek olması hepatosit mitokondrilerindeki hasar ve AST klerensindeki azalma nedeniyle olabilir. Bunun yanında AST ve ALT düzeylerindeki dalgalanmalar APRI testinin kullanımı için sınırlama getirmektedir (3). Bu çalışmada KHB ve KHC olgularında EAA değerlerinin istenilen düzeyde olmaması bu dalgalanmalar nedeniyle olabilir. Trombosit ve AST düzeyleri ayrı ayrı değerlendirildiklerinde gerek KHB gerekse KHC'li olgularda AST yüksekliğinin belirgin fibrozisi olanlarla olmayanlar arasında istatistiksel fark oluşturmadığı; trombosit değerlerinin ise KHB'li olgularda belirgin fibrozisi olanlarda daha düşük olduğu görülmektedir (p<0.05). Kronik hepatit C'li olgularda trombosit değerlerinin belirgin fibrozisi olanlarla olmayanlar arasında belirgin farklılık göstermemesinin nedeni belirgin fibrozisi olan olgu sayısının azlığından dolayı olabilir. FIB4: Vallet-Pichard ve arkadaşları (8) 847 KHC'li hastada FIB4 indeksi değerlerini biyopsi sonuçları ile karşılaştırmışlardır. Ciddi fibrozisi olan olgularda (METAVİR F3-F4) EAA değeri 0.85 olarak bulunmuştur. Bununla birlikte FIB4 değeri 1.45'den daha küçük olduğu durumlarda belirgin fibrozisin olmadığını göstermede negatif prediktif değeri %94.7, duyarlılığı %74.3, özgüllüğü %80.1 olarak bulunmuş; FIB4 değeri 3.25'den daha büyük olmasının belirgin fibrozisi gösterme duyar- Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 91-97 lılığı %98.2, özgüllüğü %37.6, pozitif prediktif değeri ise %82.1 olarak bulunmuştur. Bu çalışmada ise sırasıyla KHB ve KHC'de FIB4 skorunun <1.45 durumlarda belirgin fibrozisin olmadığını gösterme konusunda özgüllük %93.5 ve %92, negatif prediktif değerleri ise %90.6, %82.1 olarak bulunmuş; FIB4 indeksinin 3.25'den daha yüksek olan olgu sayısının azlığı nedeni ile istatistiksel veri elde edilememiştir. Bu sonuçlarla FIB4 indeksinin <1.45'den düşük olduğu durumlarda belirgin fibrozis olmadığını göstermedeki başarısından söz etmek mümkündür. AP: Belirgin fibrozisi olan KHB ve KHC olgularında trombosit değerlerinin düşük olmasının nedeni ilerlemiş fibrozisle ve portal hipertansiyonla birlikte trombositlerin dalakta sekestrasyonlarının ve yıkımlarının artması; karaciğer fibrozisinin ilerlemesiyle hepatositlerden trombopoetin üretiminin azalmasından dolayıdır (24). Yaş ve trombosit değerlerine göre hesaplanan AP indeksine yönelik olarak yapılan çalışmalarda belirgin fibrozisi gösterme konusunda EAA değeri KHC olgularında 0.74 (15), KHB olgularında 0.78 (23) bulunmuş, bu çalışmada ise KHB olgularında 0.86, KHC olgularında ise 0.69 olarak saptanmıştır. Buna göre KHB'de AP değerinin 6'dan büyük olmasının belirgin fibrozisi gösterebileceği düşünülmüştür. Kronik hepatit C olgularında bu değerin düşük olmasının nedeni çalışmadaki olgu sayısının azlığıyla ilişkili olabilir. AAR: Giannini ve arkadaşlarının (25) çalışmalarında AAR değerinin belirgin fibrozisi göstermedeki değeri APRI değerine göre daha yüksek bulunmuştur (sırasıyla 0.820, 0.773). Aynı çalışmada AAR değerinin ≥ 1 olduğu durumlarda belirgin fibrozisi gösterme konusunda PPD %89 olarak saptanmıştır. Araştırmacılar AAR değerinin fibrozisi göstermede APRI değerine göre daha değerli olduğunu vurgulamışlardır. Bu çalışmada ise AAR değerinin <1 olduğu durumlarda belirgin fibrozisin olmadığını göstermesi KHB olgularında NPD %84.8, KHC olgularında ise %81.8 bulunmuş, AAR ≥ 1 olduğu durumlarda ise belirgin fibrozisi gösterme konusunda her iki grupta da PPD düşük bulunmuştur. Bu nedenle AAR değerinin belirgin fibrozisi gösterme konusunda yetersiz olduğunu düşündüren bir veri elde edilmesine rağmen çalışmadaki olgu sayısının azlığının da bu sonucu ortaya çıkarabileceğinin göz ardı edilmemesi gerekir. Literatürde özellikle KHC'de invaziv olmayan bu testlerin belirgin fibrozisi göstermedeki başarıla- 95 Kaya O ve ark. rından söz etmek mümkündür. Bu çalışmada incelenen dört test arasında belirgin fibrozisi göstermede istatistiksel olarak en güvenilebilir testin KHB olgularında AP testi olduğu görülmektedir. Ancak sonuçlara bakıldığında aynı testin KHC olgularında aynı düzeydeki başarısından söz etmek mümkün görülmemektedir. Bu sonucun çalışmadaki belirgin fibrozisli olgu sayısının azlığına bağlı olabileceği düşünülmüştür. Bu tür testlerin burada bahsedilmeyen daha fazla sayıda parametreli invaziv olmayan testlerle (Fibrotest gibi) kombinasyonlarının da fibrozisi göstermede çeşitli derecelerde başarılı bulunduğundan bahsedilmektedir (2). Sonuç olarak, invaziv olmayan testlerin belirgin fibrozisi gösterme yetenekleri ile ilgili olarak daha geniş çalışmaların yapılmasına gerek vardır. 8. Vallet-Pichard A, Mallet V, Nalpas B, et al. FIB-4: an inexpensive and accurate marker of fibrosis in HCV infection. comparison with liver biopsy and fibrotest. Hepatology 2007; 46: 32-6. 9. Sterling RK, Lissen E, Clumeck N, et al. Development of a simple noninvasive index to predict significant fibrosis in patients with HIV/HCV coinfection. Hepatology 2006; 43: 131725. 10. Poynard T, Bedossa P. Age and platelet count: a simple index for predicting the presence of histological lesions in patients with antibodies to hepatitis C virus. METAVIR and CLINIR Cooperative Study Groups. J Viral Hepatol 1997; 4: 199-208. 11. Aksakoğlu G. Sağlıkta Araştırma ve Çözümleme. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları; 2006. 12. Bedossa P, Dargere D, Pardis V. Sampling variability of liver fibrosis in chronic hepatitis C. Hepatology 2003; 38: 1449-57. KAYNAKLAR 1. Smith JO, Sterling RK. Systematic review: noninvasive methods of fibrosis analysis in chronic hepatitis C. Aliment Pharmacol Ther. 2009; 30: 557-76. 2. Öztoprak N, Ağalar C. Kronik hepatitlerde alternatif tanı yöntemleri (Fibrotest-Fibrosken). In: Köksal İ, Leblebicioğlu H (eds), Kronik hepatitlerin tanı ve tedavisinde güncel yaklaşımlar. 1. Baskı. Ankara: Bilimsel Tıp Yayınevi, 2009: 73-85. 3. Chrysanthos NV, Papatheodoridis GV, Savvas S, et al. Aspartate aminotransferase to platelet ratio index for fibrosis evaluation in chronic viral hepatitis. Eur J Gastroenterol Hepatol. 2006; 18: 389-96. 4. Cross T, Antoniades C, Harrison P. Non-invasive markers for the prediction of fibrosis in chronic hepatitis C infection. Hepatol Res 2008; 38: 762-9. 5. Usluer G. Karaciğer biyopsisine alternatif noninvaziv fibroz belirleyici yöntemler. In: Tabak F, Balık İ (eds), Viral Hepatit 2009. 1.Baskı. İstanbul: İstanbul Medikal Yayıncılık, 2009: 295-7. 6. Wai CT, Greenson JK, Fontana RJ, et al. A simple noninvasive index can predict both significant fibrosis and cirrhosis in patients with chronic hepatitis C. Hepatology 2003; 38: 518-26. 7. Giannini E, Risso D, Botta F, et al. Validity and clinical utility of the aspartate aminotransferasealanine aminotransferase ratio in assessing disease severity and prognosis in patients with hepatitis C virus-related chronic liver disease. Arch Intern Med 2003; 163: 218-24. 96 13. Colloredo G, Guido M, Sonzogni A, Leandro G. Impact of liver biopsy size on histological evaluation of chronic viral hepatitis: the smaller the sample, the milder the disease. J Hepatol 2003; 39: 239-44. 14. Poynard T, McHutchison J, Manns M, Myers RP, Albrecht J. Biochemical surrogate markers of liver fibrosis and activity in a randomized trial of peginterferon alfa-2b and ribavirin. Hepatology 2003; 38: 481-92. 15. Poynard T, Munteanu M, Imbert-Bismut F, et al. Prospective analysis of discordant results between biochemical markers and biopsy in patients with chronic hepatitis C. Clin Chem 2004; 50: 1344-55. 16. Imbert-Bismut F, Ratziu V, Pieroni L, Charlotte F, Benhamou Y, Poynard T: MULTIVIRC Group. Biochemical markers of liver fibrosis in patients with hepatit C virus infection: a prospective study. Lancet 2001; 357: 1069-75. 17. Burroughs AK, Cholongitas E. Non-invasive tests for liver fibrosis: encouraging or discouraging results? J Hepatol 2007; 46: 751-5. 18. Pohl A, Behling C, Oliver D, Kilani M, Monson P, Hassanein T. Serum aminotransferase levels and platelet counts as predictors of degree of fibrosis in chronic hepatitis C virus infection. Am J Gastroenterol 2001; 96: 3142-6. 19. Silva Jr RG, Fakhouri R, Nascimento TV, Santos IM, Barbosa LM. Aspartate aminotransferase-toplatelet ratio index for fibrosis and cirrhosis prediction in chronic hepatitis C patients. Braz J Infect Dis 2008; 12: 15-9. Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 91-97 Kronik Hepatit B ve C Enfeksiyonlarında Fibrozisi Göstermede Non-invaziv Yöntemlerin Değerlendirilmesi 20. Shin WG, Park SH, Jang MK, et al. Aspartate aminotransferase to platelet ratio index (APRI) can predict liver fibrosis in chronic hepatitis B. Dig Liver Dis 2008; 40: 267-74. 21. Lackner C, Struber G, Liegl B, et al. Comparison and validation of simple noninvasive tests for prediction of fibrosis in chronic hepatitis C. Hepatology 2005; 41: 1376-82. 22. Wai CT, Cheng CL, Wee A, et al. Non-invasive models for predicting histology in patients with chronic hepatitis B. Liver Int 2006; 26: 666-72. 23. Bulut C, Yetkin MA, Çaydere M, et al. Kronik viral hepatit B hastalarında fibrozisi saptamada noninvaziv yöntemlerin değerlendirilmesi. Flora 2007; 12: 128-34. Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 91-97 24. Peck-Radosavljevic M. Hypersplenism. Eur J Gastroenterol Hepatol 2001; 13: 317-23. 25. Giannini E, Testa R. Noninvasive diagnosis of fibrosis: the truth is rarely pure and never simple. Hepatology 2003; 38: 1312-3. YAZIŞMAADRESİ Yrd. Doç. Dr. Onur KAYA Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon HastalıklarıAnabilim Dalı 32260 ISPARTA e-mail: [email protected] 97 Tosun S ve ark. Araştırma Primer Hepatit B Aşısı Uygulandıktan Beş Yıl Sonra Rapel Doz Gerekli mi? Selma TOSUN1, Selahattin AKSU2 1 Manisa Devlet Hastanesi, Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları, Moris Şinasi Çocuk Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, MANİSA 2 ÖZET Hepatit B aşısı uygulanmış çocuk ve erişkinlerde primer aşılamadan 5 yıl sonra koruyucu anti-HBs yanıtının devam edip etmediğinin ve rapel doz uygulamasına gerek olup olmadığının araştırılması amaçlanmıştır. Çalışma prospektif olarak yapılmış olup kişilerden aşı şemasının bitiminden 5 yıl sonra kan alınarak anti-HBs titreleri kantitatif olarak mikro EIA yöntemiyle (Biokit-İspanya) araştırılmıştır. Toplam olgu sayısı 1402 olup bu kişilerin 245'ine Engerix B, 341'ine Euvax B, 460'ına GenHevac B, 80'ine HBvax II ve 276'sına Hepavax Gene yapılmıştır. Sonuçlar değerlendirildiğinde seroproteksiyon oranları Engerix B, Euvax B, GenHevac B, HBvax II ve Hepavax Gene için sırasıyla %98.8; %97.9; %86.8; %97.5 ve %96.4 olarak saptanmıştır. Seroprotektif düzeyin altında anti-HBs yanıtı olan kişilere birer doz maya kökenli aşı uygulanıp 1 ay sonra anti-HBs yanıtları kontrol edildiğinde Euvax B grubundan iki kişi, GenHevac B grubundan altı kişi, HBvax II grubundan bir kişi dışında çocuk ve erişkin tüm olgularda anti-HBs titreleri seroprotektif düzeyin üzerine çıkmış ve olguların %98'inde anti-HBs titreleri 100 mIU/mL'nin oldukça üzerinde saptanmıştır. Saptanan bu sonuçlar kişilerde immün hafızanın varlığını ve aşıların koruyuculuğunun en azından beş yıl sürdüğünü göstermektedir. Koruyucu düzeyde anti-HBs yanıtının en düşük olduğu grup GenHevac B uygulanan grup olup aşılanan toplam 460 kişiden 61'inde (%13.2) anti-HBs titreleri koruyucu düzey olan 10 mIU/mL'nin altında saptanırken orta düzeyde yanıt oranı %24.7 olarak (114/460) saptanmıştır, ancak yapılan rapel dozla olguların çoğunda yüksek titrede anti-HBs yanıtı oluşmuştur. Diğer maya kökenli aşılarla elde edilen anti-HBs yanıtları birbirine yakın olup yanıtsız veya düşük yanıtlı olgu sayısı azdır ve bunlar da yapılan rapel aşıya çok iyi yanıt vermişlerdir. Sonuç olarak ülkemizde bulunan aşılarla yapılan primer aşılama sonrası anti-HBs yanıtları oldukça iyi olup en azından beş yıl süreyle rapel doz gerekmemektedir. Anahtar kelimeler: HBV aşılaması, rapel, anti-HBs yanıtı SUMMARY Is a Booster Dose of Primary Vaccination against Hepatitis B Necessary After Five Years? The aim of the present study was to investigate whether the protective response is maintained in children and adults vaccinated against hepatitis B, and whether a booster dose is needed five years after vaccination. In this prospective study, five years after the completion of the vaccine scheme blood samples were obtained from the cases and tested quantitatively by micro EIA (Biokit – Spain) for anti-HBs titers. A total of 1402 cases were included in the study. Of these 245 were administered Engerix B, 341 were administered Euvax B, 460 were administered GenHevac B, 80 were administered HBvax II, and 276 were administered Hepavax Gene. The rates of seroprotection were 98.8%, 97.9%, 86.8%, 97.5% and 96.4% for Engerix B, Euvax B, GenHevac B, 98 Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 98-103 Primer Hepatit B Aşısı Uygulandıktan Beş Yıl Sonra Rapel Doz Gerekli Mi HBvax II and Hepavax Gene, respectively. A single dose yeast derived vaccine was administered for the cases with anti-HBs responses which were below the seroprotective level. When anti-HBs responses of the cases were controlled after 1 month, it was observed that anti-HBs titers of all children and adults were found to be above the seroprotective level except two cases in the Euvax B group, six cases in the GenHevac B group, and one case in the HBvax II group and also in 98% of cases the level of anti-HBs titers was above 100mIU/mL. According to these results, immune memory was present, and the protection of vaccination was continued at least five years. The smallest number of cases with an anti-HBs response at the seroprotective level was the GenHevac B group. Of 460 subjects vaccinated, 61 (13.2%) had anti-HBs titers below the protective level of 10 mIU/mL, 114 (24.7%) had medium-level response; however, the majority of these cases had an anti-HBs response at a high titer after administration of a booster dose. Anti-HBs responses were similar with other yeast derived vaccines, non-responsive or low-response cases were few and responded very well to revaccination. In conclusion, anti-HBs responses to primary vaccination with vaccines available in our country are well, and a booster dose is not needed for at least five years. Keywords: HBV vaccine, revaccination, anti-HBs response GİRİŞ Hepatit B virus (HBV) enfeksiyonu gerek dünyada gerekse ülkemizde halen önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir ve HBV ile savaşımda en kolay, en ekonomik, en yaygın uygulanabilen yöntem olan HBV aşıları 20 yıldan beri piyasada bulunmaktadır. Yeni hepatit B taşıyıcı olguların oluşmasında önemli bir kaynak taşıyıcı gebeler olduğundan hepatit B aşısı Dünya Sağlık Örgütü'nün önerisiyle 1991 yılından itibaren birçok ülkede her yenidoğan bebeğin aşılanması şeklinde genişletilmiş bağışıklama kapsamına alınmıştır. HBV aşılaması ile ilgili yapılan çok sayıda çalışmanın sonuçlarına göre gerek çocuklarda gerekse erişkinlerde en iyi antikor yanıtının elde edildiği 0., 1., 6. aylarda birer doz aşı uygulaması şeklindeki aşı şeması günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra hızlı yanıt elde edilmesi istendiğinde şema, 0., 1., 2., 12. aylar şeklinde de uygulanabilmektedir. Bu uygulamaların yanı sıra 0., 10., 21. günde ve 0., 7., 28. günlerde birer aşının yapıldığı ve 12. ayda bir doz daha aşının uygulandığı hızlandırılmış aşı şemaları da kullanılmaktadır (1-5). Ancak HBV aşı şeması tamamlandığı halde aşıya primer yanıtsızlık olabildiği gibi zaman içinde oluşan koruyucu antikor yanıtı azalabilmekte veya kaybolabilmektedir. Ülkemizde son yıllarda yaygın olarak Sağlık Bakanlığı tarafından uygulanan HBV aşıları uygulanmakla birlikte yaygın aşılamanın başladığı yıllarda piyasadan sağlanan değişik firmalara ait farklı markalarda aşılar kullanılmıştır. Aşı sonrası antikor titresi bakılan kişilerde farklı antikor yanıtları saptanabildiği için bu durumun farklı aşı kullanımına bağlı olup olmadığını değerlendirmek üzere bu çalışmada farklı hepatit B aşılarıyla Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 98-103 aşılanmış çocuk ve erişkinlerde primer aşılamadan 5 yıl sonra anti-HBs yanıtlarının araştırılması amaçlanmıştır. MATERYAL ve METOT Moris Şinasi Çocuk Hastanesi Viral Hepatit Polikliniğinde 1997 yılından itibaren izlenen çocuk ve erişkinlere değişik nedenlerle (rutin çocukluk çağı aşı uygulaması, mesleki olarak risk grubunda yer alma, aile bireyleri arasında taşıyıcı olguların bulunması ya da ailenin veya kişinin isteği gibi nedenlerle) primer hepatit B aşısı uygulanmış ve kişiler daha sonraki yıllarda anti-HBs kontrolü için izleme alınmışlardır. Aşı uygulanan kişilere aşı tarihlerini içeren aşı kartı verilmiş olup kayıtlarda mevcut olan adres ve telefon bilgilerinden aşı şemasının bitiş tarihinden yaklaşık beş yıl sonraki dönemde kişilere ulaşılarak çalışma hakkında bilgi verilmiş ve kabul edenler çalışmaya dahil edilmiştir. Bu kişilerin yanı sıra Viral Hepatit Polikliniğine kendisi ve/veya ailesindeki bir yakını ile ilgili danışmanlık hizmeti almak üzere başvuran ve beş yıl önce başka kurumlarda aşı programına alınmış kişiler de çalışma hakkında bilgilendirilerek sözel onayları alınmış ve kabul eden kişilerden uygulanmış olan aşıların isimleri ve uygulama şemaları kaydedilerek çalışmaya dahil edilmişlerdir. Sonuç olarak çalışmaya katılmayı kabul eden ve primer HBV aşılamasından sonra beş yıl geçmiş olan kişilerden kan alınarak anti-HBs titreleri kantitatif olarak mikro EIA yöntemiyle (Biokit-İspanya) araştırılmıştır. Anti-HBs titresi negatif (<10 IU/mL) saptanan kişilere aynı yöntemle HBsAg bakılmış ve bu gösterge de 99 Tosun S ve ark. negatif saptanan kişilere bir doz rapel (Sağlık Bakanlığı tarafından uygulanan maya kökenli aşıHepavax Gene) uygulanmıştır. Çalışmaya dahil edilen toplam olgu sayısı 1402 olup bu kişilerin 245'ine Engerix B, 341'ine Euvax B, 460'ına GenHevac B, 80'ine HBvax II ve 276'sına Hepavax Gene uygulanmış olduğu belirlenmiştir. BULGULAR Çalışma grubundaki kişilerde primer aşılamadan sonraki beşinci yılda saptanan anti-HBs titreleri tabloda gösterildiği şekilde saptanmıştır (Tablo 1). Tablo 1. Primer aşılamadan 5 yıl sonra farklı aşılara bağlı anti-HBs yanıtları Anti-HBs Yanıtı Aşının Ticari Adı Toplam aşılı olgu sayısı 10 mIU/mL den az n (%) 10-99 mIU/mL n (%) 100 mIU/mL den fazla n (%) Engerix B 245 3 (1.2) 22 (8.9) 220 (89.9) Euvax B 341 6 (2.1) 30 (10.8) 305 (87.1) GenHevac B 460 61 (13.2) 114 (24.7) 285 (62.1) HBvax II 80 2 (2.5) 12 (15.0) 66 (82.5) Hepavax Gene 276 10 (3.6) 28 (10.1) 238 (86.3) 1402 82 (5.8) 206 (14.7) 1114 (79.5) Toplam Toplam olgu sayısı 1402 olup bu kişilerin 245'ine Engerix B, 341'ine Euvax B, 460'ına GenHevac B, 80'ine HBvax II ve 276'sına Hepavax Gene yapılmış olduğu belirlenmiştir. Sonuçlar değerlendirildiğinde koruyucu antikor düzeyi oranları Engerix B, Euvax B, GenHevac B, HBvax II ve Hepavax Gene için sırasıyla %98.8, %97.9, %86.8, %97.5 ve %96.4 olarak saptanmıştır. Anti-HBs düzeyi koruyucu düzeyin altında (<10 mIU/mL) saptanan kişilerde HBsAg bakılmış ve hiçbirinde pozitiflik saptanmamıştır. Bu kişilere birer doz maya kökenli aşı uygulanıp 1 ay sonra anti-HBs yanıtları kontrol edildiğinde Euvax B grubundan iki kişi, GenHevac B grubundan altı kişi, HBvax II grubundan bir kişi dışında çocuk ve erişkin tüm olgularda anti-HBs titreleri koruyucu düzeyin üzerine çıkmış ve olguların %98'inde anti-HBs titreleri 100 mIU/ mL'nin oldukça üzerinde saptanmıştır TARTIŞMA HBV enfeksiyonuyla ilgili hayvan modelleri olmayışı, HBV enfeksiyonunun önlenmesi için gerekli antikor konsantrasyonunun kesin olarak belirlenmesini olanaksızlaştırmaktadır. Ancak erişkinler üzerinde yapılan kontrollü çalışmalar, HBsAg pozitif enfeksiyonların, aşı yanıtı zayıf olan kişilerde (yani 10 mIU/mL den düşük olanlarda) görülebileceğini ortaya koymuştur. Bununla 100 birlikte yüksek risk altındaki erişkinler ve çocuklar üzerinde yapılan çalışmalarda üçüncü aşıdan sonra 10 mIU/mL veya daha üzerinde anti-HBs yanıtı elde edilmesi durumunda antikorların gösterilebilir düzeylerin altına düşmesine karşın kişilerde uzun süreli koruyuculuk sağladığı yönünde sonuçlar elde edilmiştir (6-8). Japonya'da yapılan bir çalışmada 1104 sağlık çalışanına üç doz aşı uygulanmış ancak bunların 24'ünde aşıya primer yanıtsızlık olmuş, 80 kişide ise aşılamadan ortalama 2.4 yıl sonra anti-HBs titreleri negatifleşmiştir. Bu kişilere bir doz aşı yapıldığında kişilerin %96'sında aşıdan bir ay sonra 10 mIU/mL'nin üzerinde anti-HBs yanıtı geliştiği gözlenmiş olup bu sonuçlara göre üç doz aşı ve bir doz rapel şeklinde yeni bir aşı protokolü geliştirilmesinin uygun olacağı vurgulanmıştır (9). Bir çalışmada HBV göstergeleri negatif olan 40 yaş üzeri 102 gönüllüye 0-1-6 şemasıyla aşı uygulanmış, anti-HBs titrelerine 90. ve 210. günlerde bakılmış ve koruyucu antikor bulunma oranı %85.3 olarak saptanmıştır (87/102). Ancak bu kişilerin %32.4'ü (33/102) düşük yanıtlı (anti-HBs <10-99 mIU/mL arası), % 52.9'u (54/102) normal yanıtlı (>100 mIU/mL) olarak saptanmıştır. Aşıya primer yanıtsız olan 15 kişiye üçüncü dozdan 6 ay sonra bir aşı daha yapılmış ve tümünde anti-HBs titreleri 100 mIU/mL'nin üzerine çıkmıştır. Buna göre 40 yaş üzerinde aşıya yanıtın iyi olduğu, primer Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 98-103 Primer Hepatit B Aşısı Uygulandıktan Beş Yıl Sonra Rapel Doz Gerekli Mi yanıtsızlara bir doz daha aşı uygulanabileceği bildirilmiştir (10). İspanya'da rutin bebek aşılamasında 1993 yılından beri maya kökenli aşılar kullanılmakta olup bebeklikte aşılanmış 382 çocukta 5. yılda yapılan tetkik sonucunda anti-HBs yanıtının %96.1 oranında olduğu ve %75'inde koruyucu düzeyde olduğu saptanmış; aşıdan yedi yıl sonra ise bu oranların %94 ve %70.6 olduğu gözlenmiştir. Bu çalışmada da immün hafıza nedeniyle bebeklikte aşılanan çocuklarda 6-7 yıl sonra aşıya gerek olmadığı bildirilmektedir (11). Doğumda aşılanan 363 çocuğun 4-13 yaşlarında anti-HBs yönünden tetkik edildiği bir başka çalışmada plazma kökenli aşı uygulanmış olan çocuklarda koruyucu antiHBs yanıtları 9 yaşta %41, 13 yaşta %24 olarak saptanmış ve bu çocuklara birer doz aşı yapıldıktan sonra 9 yaş grubundakilerin %61'i, 13 yaş grubundakilerin de %67'sinde koruyucu anti-HBs yanıtı gözlenmiştir. Doğumda maya kökenli aşı uygulanmış olan çocuklarda ise 5 yaşında alınan kan örneklerinde 208 çocuktan 26'sında (%12.5) koruyucu anti-HBs yanıtının sürdüğü, yedinci yılda ise tetkik yapılan 36 çocuktan hiçbirinde koruyucu anti-HBs yanıtının olmadığı saptanmış; bu çocuklara birer doz aşı yapıldıktan sonra her iki grupta da %90-91 oranında koruyucu yanıt elde edilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda doğumda aşılanan çocukların çoğunda beş yaş civarında anti-HBS'nin kaybolduğu ancak çocukların büyük kısmında immün hafızanın olduğu ve rapel doza çok iyi yanıt verdikleri saptanmış ve daha geniş çalışmalarla doğumda aşılanan çocuklara rapel doz gerekip gerekmediğinin ve rapel dozun zamanının araştırılmasının uygun olacağı vurgulanmıştır (12). Manisa'da yapılan bir çalışmada 1998 yılında sağlık ocağında aşılanmış bir grup çocuktan primer aşılamadan dört yıl sonra kan alınarak anti-HBs yanıtları araştırılmış ve toplam 76 çocuktan 65'inde (%86.8) koruyucu düzeyin oldukça üzerinde antiHBs yanıtının devam ettiği saptanmış, anti-HBs titreleri 10 mIU/mL'nin altında saptanan çocuklara birer doz aşı yapılıp bir ay sonra kontrol edildiğinde tümünde yüksek titrelerde anti-HBs yanıtı saptanmıştır (123). Konya'da yapılan bir çalışmada 1-17 yaş arası 200 sağlıklı çocuk dört gruba ayrılmış ve iki farklı firmaya ait aşılar (Engerix B ve GenHevac B) farklı dozlarda uygulanmış ve sonuç olarak gruplar arasında fark bulunmamıştır (14 ). Malatya'da yapılan bir başka çalışmada 100 sağlıklı kişiye iki farklı Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 98-103 aşı (maya kökenli aşı Hepavax Gene ve memeli hücre aşısı Genhevac B) uygulanmış, antikor yanıtları benzer bulunmakla birlikte anti-HBs titreleri maya kökenli aşı (Hepavax Gene) uygulananlarda daha yüksek bulunmuştur (15). Benzer bir çalışmada maya kökenli aşı (Engerix B) ve memeli hücre kökenli aşı (GenHevac B) uygulanan sağlık personelinde maya kökenli aşıya karşı antikor yanıtı %88.5, memeli hücre kökenli aşıya karşı ise %92.9 olarak bildirilmiştir (16). İki maya kökenli aşı (Engerix B, Hepavax-Gene) ve memeli hücre aşısı (Gen Hevac B) içeren üç farklı aşıya karşı antikor yanıtlarının karşılaştırıldığı bir başka çalışmada antikor yanıtları arasında farklılık saptanmamıştır (17). Engerix B, GenHevac B ve Hepavax B uygulanan 666 kişinin %60-95'inde koruyucu düzeyde anti-HBs pozitifliği oluşmuş, bununla birlikte aşılananların %10.6'sında koruyucu düzeyde antikor gelişmemiştir. Aşılarla elde edilen antikor yanıtları sırasıyla %91, %84.4 ve %92.5 olarak bildirilmiş ve aşı yanıtı açısından farklılık saptanmamıştır (18). Sunulan bu çalışmada farklı firmalara ait aşıların sonuçları değerlendirilmiş olup uygulanan aşı şemasının üretici firmaların önerileri doğrultusunda GenHevac B aşısıyla 1997-1999 yılları arasındaki dönemde aşılananlar için 0-1-2-12 ay şeması, daha sonraki tarihlerde aşılananlarla diğer maya kökenli aşılar için 0-1-6 ay şeması şeklinde uygulanmış olduğu belirlenmiştir. Sonuçlar değerlendirildiğinde koruyucu anti-HBs titre (>10 mIU/mL) oranları Engerix B, Euvax B, GenHevac B, HBvax II ve Hepavax Gene için sırasıyla %98.8; %97.9; %86.8; %97.5 ve %96.4 olarak saptanmıştır. (Geometrik titre ortalamaları Engerix B için 682.68±87, Euvax B için 689±36, Gen Hevac B için 366.07±6.42; HBvax II için 452±02, Hepavax Gene için 797±54). Koruyucu düzeyin altında anti-HBs yanıtı olan ve aynı zamanda HBsAg negatif olan kişilere birer doz maya kökenli aşı (Sağlık Bakanlığı tarafından uygulanan Hepavax Gene) uygulanıp 1 ay sonra anti-HBs yanıtları kontrol edildiğinde Euvax B grubundan iki kişi, GenHevac B grubundan altı kişi, HBvax II grubundan bir kişi dışında çocuk ve erişkin tüm olgularda anti-HBs titreleri seroprotektif düzeyin üzerine çıkmış ve olguların %98'inde anti-HBs titreleri 100 mIU/mL'nin oldukça üzerinde saptanmıştır. Saptanan bu sonuçlar kişilerde immün hafızanın varlığını ve aşıların koruyuculuğunun en azından beş yıl sürdüğünü göstermektedir. 101 Tosun S ve ark. Çalışmamızda maya kökenli aşılarla elde edilen anti-HBs yanıtları birbirine yakın olup yanıtsız veya düşük yanıtlı olgu sayısı azdır ve bunlar da yapılan rapel aşıya çok iyi yanıt vermişlerdir. Aşıya yanıtsızlık veya düşük yanıtla ilgili olarak kişinin yaşı, cinsiyeti, kilosu gibi değiştirilemeyen özelliklerin yanı sıra aşının yapılma yeri, soğuk zincir kurallarına uyulması ve aşı şemasının düzenli izlenmesi gibi faktörler de rol oynamaktadır. İmmün sisteminde sorun olmayanlara rapel doz gerekmemekte, zamanla anti-HBs düzeyleri saptanabilir düzeyin altına inse bile immün hafızaya bağlı olarak klinik hastalık tablosu oluşmamaktadır (3, 19). Avrupa Hepatit B Uzlaşı Grubu'nun (European Consensus Group on Hepatitis B Immunity) önerileri de aşıları tam olan ve immün sistemde sorunu olmayan kişilere rapel doza gerek olmadığı yönündedir (20). Ancak gösterilebilir antikorların kalıcılığı ve sürekliliği yüksek antikor yanıtı ile doğrudan ilişkili olduğu için başlangıçtan itibaren yüksek titrede antikor yanıtı olanlarda anti-HBs yanıtının daha uzun süreli olacağı da beklenen bir sonuçtur (21). Sonuç olarak ülkemizde mevcut hepatit B aşılarıyla aşılanmış olan çocuk ve erişkinlerde koruyucu anti-HBs yanıtının en azından beş yıl sürdüğü ve primer immünizasyonun yeterli olduğu saptanmıştır. KAYNAKLAR 1. Van Damme P, Kane M, Meheus A. Integration of hepatitis B vaccination into national immunization programmes. Viral Hepatitis Prevention Board. BMJ 1997; 314: 1033-6. ) 2. American Academy of Pediatrics-Hepatitis B. In: Pickering LK (ed). 2000 Red Book: report of the Committee on Infectious Diseases. 25th edition. Elk Grove Village, American Academy of Pediatrics, 2000: 294. 3. Banatvala JE, Van Damme P. Hepatitis B vaccine -do we need boosters? J Viral Hepat 2003; 10: 1-6. 4. Bock HL, Löscher T, Scheiermann N, et al. Accelerated schedule for hepatitis B immunization. J Travel Med 1995; 2: 213-7. 5. Marchou B, Excler JL, Bourderioux C, et al. A 3week hepatitis B vaccination schedule provides rapid and persistent protective immunity: a multicenter, randomized trial comparing accelerated and classic vaccination schedule. J Infect Dis 1995; 172: 258-60. 102 6. Mintai Z, Kezhou L, Lieming D, Smego RA Jr. Duration and efficacy of immune response to hepatitis B vaccine in high-risk Chinese adolescents. Clin Infect Dis. 1993; 16: 165-7. 7. Xu ZY, Duan SC, Margolis HS, et al. Long-term efficacy of active postexposure immunization of infants for prevention of hepatitis B virus infection. United States-People's Republic of China Study Group on Hepatitis B. J Infect Dis 1995; 171: 54-60. 8. Lo KJ, Lee SD, Tsai YT, et al. Long-term immunogenicity and efficacy of hepatitis B vaccine in infants born to HBeAg-positive HBsAgcarrier mothers. Hepatology 1988; 8: 1647-50. 9. Nakao K, Hamasaki K, Wakihama N, et al. Analysis of anti-HBs levels in healthcare workers over 10 years following booster vaccination for hepatitis B virus. Vaccine. 2003; 21: 3789-94. 10. Das K, Gupta RK, Kumar V, Kar P. Immunogenicity and reactogenicity of a recombinant hepatitis B vaccine in subjects over age of forty years and response of a booster dose among nonresponders. World J Gastroenterol 2003; 9: 1132-4. 11. Garcia Llop L, Asensi Alcoverro A, Coll Mas P, Ramada Benedito MA, Grafia Juan C. [Anti-HBs titers after a vaccination program in children and adolescents. Should a booster dose be given?] An Esp Pediatr 2001; 54: 32-7. [Article in Spanish]. 12. Petersen KM, Bulkow LR, McMahon BJ, et al. Duration of hepatitis B immunity in low risk children receiving hepatitis B vaccinations from birth. Pediatr Infect Dis J 2004; 23: 650-5. 13. Tosun S, Eser E,Sır E, Bayındırlı D, İrençin D, Obalı Ç. Manisa ili Muradiye Sağlık Ocağı merkez bölgesinde 1998 yılında hepatit B aşılama programına alınan çocuklarda dört yıl sonraki aşı koruyuculuk düzeyinin araştırılması. MN Klinik Bilimler&Doktor 2003; 9: 459-66. 14. Ataberk ME, Ural O, Atabek MN, Çoban H, Karaeren Z, Erkul İ. Sağlıklı çocuklarda içeriği farklı iki rekombinant hepatit B aşısının immunojenite ve etkinliklerinin karşılaştırılması. Türkiye Klinikleri Pediatri Dergisi 2001; 10: 85-8. 15. Sönmez E, Özerol İH, Çınar Y, Özbilge H, Yılmaz Ş. Ticari iki hepatit B aşısının immun cevabının karşılaştırılması. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 1996; 3: 169-72. 16. Güner S, Kumova D, Özacar T, Tinçtürker T, Bilgiç A. Sağlık çalışanlarında iki ayrı hepatit B aşısı ile elde edilen immünizasyon sonuçları. İnfeksiyon Dergisi 1996; 10: 111-3. 17. Eyigün CP, Yılmaz S, Gül C, et al. Comparative trial of 2 standard S subunit recombinant hepatitis B Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 98-103 Primer Hepatit B Aşısı Uygulandıktan Beş Yıl Sonra Rapel Doz Gerekli Mi vaccines versus a S and preS subunit vaccine for immunization in healthy adults. Virology 1997; 26: 1218-25. 18. Gürbüz Y, Tütüncü E, Çelebi G, Türkyılmaz R. Farklı hepatit B aşılarının serokonversiyon oranlarının karşılaştırılması. Viral Hepatit Derg 2000; 6: 3. 19. Ayerbe MC, Perez-Rivilla A; ICOVAHB group. Assessment of long-term efficacy of hepatitis B vaccine. Eur J Epidemiol 2001; 17: 150-6. 20. European Consensus Group on Hepatitis B Immunity. Are booster immunisations needen for lifelong hepatitis B immunity? Lancet 2000; 355: 561-5. Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 98-103 21. Wainwright RB, McMahon BJ, Bulkow LR, Parkinson AJ, Harpster AP. Protection provided by hepatitis B vaccine in a Yupik Eskimo population. Seven-year results. Arch Intern Med. 1991 Aug; 151: 1634-6. YAZIŞMAADRESİ Doç. Dr. Selma TOSUN Kurtuluş Cad. No:55/7, Bornova 35040 İZMİR e-mail: [email protected] 103 Demirdal T ve ark. Araştırma Afyonkarahisar İlinde Hepatit Delta Virusu Seroprevalansı Tuna DEMİRDAL, Neşe DEMİRTÜRK, Zerrin AŞCI Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, AFYONKARAHİSAR ÖZET Bu çalışmada inaktif HBsAg taşıyıcılarında ve kronik hepatit B tanısı alan hastalarda anti-HDV pozitifliğini saptamak amaçlandı. Çalışma retrosprektif olarak yapıldı. Kocatepe Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji polikliniğinde takip edilen HBsAg pozitif olan inaktif taşıyıcılar ve kronik hepatit B tanısı almış hastalar çalışmaya dahil edildi, bunların arasında anti-HDV pozitif olduğu saptanmış olanlar ayrı ayrı belirlendi. Çalışmaya 89 (%35.5) kadın (yaş ortalaması 35.86±12.29), 162 (%64.5) erkek (yaş ortalaması 37.02±12.73) toplam 251 kişi dahil edildi. Bunlardan 182'si (116 erkek, 66 kadın) inaktif HBsAg taşıyıcısı, 69'u (23 erkek, 46 kadın) ise kronik hepatit B hastasıydı. İnaktif HBsAg taşıyıcılarında anti-HDV pozitifliği %2.7 (5/182), kronik HBV'li hastalarda ise %2.9 (2/69) olarak belirlendi. Bizim sonuçlarımıza göre bölgemizde HDV seroprevalansı ülke ortalamasının altındadır. Anahtar kelimeler: HDV, kronik HBV, inaktif anti-HBs taşıyıcısı SUMMARY Seroprevalence of Hepatitis Delta Virus in Afyonkarahisar The aim of the present study was to determine the seroprevalence of hepatitis delta virus (HDV) in Afyonkarahisar. In this retrospective study, patients with chronic hepatitis B and inactive HBsAg carriers followed in the Kocatepe University Infectious Diseases and Clinical Microbiology polyclinic were enrolled and patients with anti-HDV positivity were determined. A total of 251 patients were included; 89 (35.5%) were female (mean age 35.86±12.29), and 162 (64.5%) were male (mean age 37.02±12.73). Of the patients, 182 (116 male and 66 female) were inactive HBsAg carriers and 69 (23 male, 46 female) had chronic hepatitis B infection. The prevalence of anti-HDV positivity was 2.7% (5/182) in patients who were inactive HBsAg carriers and 2.9% in patients with chronic hepatitis B. In conclusion, HDV seroprevalence in our region was found to be lower than the country average. Keywords: HDV, chronic HBV, inactive anti-HBsAg carriers 104 Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 104-107 Afyonkarahisar İlinde Hepatit Delta Virusu Seroprevalansı GİRİŞ MATERYAL ve METOT Hepatit delta virusu (HDV) ilk kez 1977'de HBsAg taşıyıcılarında tanımlanmıştır (1). Dünyadaki tüm kronik HBV taşıyıcılarının yaklaşık %5'inin HDV ile ko-enfekte olduğu tahmin edilmektedir. HDV ile enfekte olduğu düşünülen insan sayısı yaklaşık olarak 15 milyondur (2). HDV ilk bakışta yeterince gelişmemiş (defektif) bir virus olarak dikkati çeker. HD viryonu RNA genomu, HD-Ag'i ve bunları çevreleyen hepatit B virus (HBV) antijeni (HBsAg)'nden meydana gelir (3). HDV ile iki farklı klinik durumdan söz edilir. Eğer sağlıklı bir kişi her iki virusu da alırsa buna ko-enfeksiyon, kronik olarak HBV enfeksiyonu tanısı alan kişi HDV ile enfekte olursa buna da süperenfeksiyon adı verilir (4). Ko-enfeksiyon genellikle akut gelişir ve kendini sınırlar. Buna karşılık süperenfeksiyon sıklıkla kronik hepatit D ile sonuçlanır (5). Kronik HDV enfeksiyonu geçirenlerde, yalnızca HBV enfeksiyonu saptananlara nazaran daha fazla karaciğer hasarı saptanır. Delta hepatit enfeksiyonu geçirenlerin yaklaşık %60-80'inde karaciğer sirozu gelişir ve bu oran B ve C hepatiti ile karşılaştırıldığında yaklaşık üç kat daha yüksektir. Kalıcı viral yanıt oranlarının düşük olması nedeniyle bugün tedavide kullanılan pegile interferonların ideal ilaçlar olduğu söylenemez. Bu nedenle delta hepatit enfeksiyonu tedavisinde yeni teröpatik yaklaşımlara ve daha da önemlisi hastalıktan korunma yöntemlerinin öncelenmesine ihtiyaç vardır (6). Çalışma retrospektif olarak yapıldı. Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Polikliniği'nde takip edilen HBV enfeksiyonu tanısı almış hastalar çalışmaya dahil edildi. HBsAg pozitif olan inaktif taşıyıcılar ile kronik hepatit B tanısı almış hastaların arşivimizde saptanan dosyaları incelendi, bunların arasında anti-HDV pozitif olduğu saptananlar çalışma kapsamına alındı. Kronik hepatit B enfeksiyonu tanımlaması; HBsAg'i 6 aydan uzun süredir pozitif, serum ALT düzeyleri yüksek, HBV-DNA >2000 IU/ml, karaciğer biyopsisinde nekroinflamatuar skor ≥ 4 olması ile konuldu. İnaktif HBV taşıyıcılığında ise; HBsAg pozitifliği >6 ay, HBeAg negatif, anti-HBe pozitif, serum HBV DNA düzeyi <2000 IU/mL, serum ALT düzeyleri sürekli normal, karaciğer biyopsisinde nekroinflamatuar skor <4 olma kriterleri kullanıldı. HDV serolojisi incelenmemiş HBV enfeksiyonu olan hastalar çalışma dışında bırakıldı. BULGULAR Çalışmaya 89'u (%35.5) kadın, 162'si (%64.5) erkek toplam 251 kişi dahil edildi. Kadınların yaş ortalaması 35.86±12.29, erkeklerin ise 37.02 ±12.73 idi. Bunlardan 182'si (116 erkek, 66 kadın) inaktif HBsAg taşıyıcısı, 69'u (23 erkek, 46 kadın) ise kronik hepatit B hastasıydı. Bu özellikler ayrıntılı olarak Tablo 1'de gösterilmiştir. Çalışma sonunda İnaktif HBsAg taşıyıcılarında anti-HDV pozitifliği %2.7 (5/182), kronik HBV'li hastalarda ise %2.9 (2/69) olarak saptandı. Bu çalışmada bölgemizdeki inaktif HBs Ag taşıyıcılarında ve kronik hepatit B enfeksiyonu tanısı alanlarda anti-HDV pozitifliğini saptamak amaçlanmıştır. Sonuçlar bölgemizde HDV epidemiyolojisine ait ilk verileri ortaya çıkaracaktır. Tablo 1. Çalışmaya alınan ve anti-HDV(+) olan hastaları özellikleri Hasta Özelliği İnaktif anti-HBs taşıyıcısı n (%) Cinsiyet Anti-HDV(+) Kronik HBV n (%) Kadın Erkek Kadın Erkek 66 (36.3) 116 (63.7) 23 (33.3) 46 (66.7) 2 (3.03) 3 (2.58) 1 (4.34) 1 (2.17) Toplam anti-HDV Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 104-107 5 (2.7) 2 (2.9) 105 Demirdal T ve ark. TARTIŞMA HDV dünyada endemiktir, ancak dağılımı coğrafik bölgelere göre değişiklik göstermektedir. 1980–1990 yılları arasında Amazon bölgesinde, Doğu Avrupa, Afrika ve Orta Doğu'nun birkaç bölgesinde endemik iken, Kuzey Avrupa'da intravenöz ilaç kullanıcıları haricinde prevalansı düşüktü. Güney Avrupa ise orta derecede endemikti (6). Avrupa'da 1990'lı yıllardan sonra HDV saptanan hasta sayılarında dramatik azalmalar saptandı. İtalya'da 1987'de %23 olan prevalans aradan geçen on yıl sonra, 1997'de %8.3 oranında saptanmıştır (7). Asemptomatik HBV taşıyıcılığı ve kronik HBV enfeksiyonunun görülme sıklıklarına göre HDV prevalansı açısından dünya 4 bölgeye ayrılmıştır ve Türkiye orta endemisite gösteren ülkeler arasında yer almaktadır (8). Ülkemiz genelinde ise HDV enfeksiyonu önemini devam ettirmektedir. Türkiye'de yapılan çalışmalar son 25 yılda HDV prevalansı ile ilgili bilgiler vermektedir. İnaktif HBsAg taşıyıcılarında Balık ve ark. 37 olgunun 2'sinde (%5.4) anti-HDV pozitifliğine rastlamışlardır (9). İstanbul, Ankara ve Kayseri' de yapılan çalışmalarda ise sırayla %11.2, %16.5 ve %11.2 oranında beklenenin üzerinde seropozitiflik saptanmıştır. Türkiye'de 1980'den beri yapılan tüm çalışmaların irdelendiği bu araştırmada 6613 inaktif HBsAg taşıyıcısında %4.9'luk bir orana ulaşılmıştır (10).Yine aynı çalışmada yer alan verilere göre ülkemizde 1980'li, 1990'lı ve 2000'li yıllarda anti-HDV seropozitifliği sırayla %7.4,%4.4 ve %1.4 olarak hesaplanmıştır (10, 11). Son on yılda saptanan düşüş dikkat çekicidir. HBV'nin hekimlerce daha iyi tanınması, korunma yöntemlerinin halk tarafından daha çok bilinmesi ve HBV aşısının eskiye nazaran yaygın kullanımı HDV ile karşılaşma oranlarındaki düşüşü açıklayacak nedenler olabilir. Bunun yanında eskiden aktif enfeksiyon tanısında yalnızca anti-HDV IgM kullanılırken, bugün HDV RNA testinden de yararlanılmaktadır. Son yıllarda tanı testlerinin duyarlılıklarının ve özgüllüklerinin geliştirilmiş olması da HBV ve HDV ile enfekte hastaların daha kolay tanınmasına, enfeksiyonun yayılımının önlenmesine neden olmuştur. Bizim çalışmamızda tespit edilen %2.7 oranı, çalışma dönemi itibariyle ülke ortalamasının üzerinde görünmektedir. Ancak polikliniğimizde takip edilen her inaktif HBsAg taşıyıcısında HDV araştırılmamış olması bizim seroprevalans oranımızı görece olarak yükseltmiş olabilir. Buna karşılık çalışma yılları göz ardı edildiğinde bölgemizdeki HDV pozitifliği Türkiye ortalamasının altındadır. Burada unutulmaması gereken 106 bir nokta da replikasyon için HBsAg'ye ihtiyaç gösteren HDV'nun başlangıçta epidemiyolojik olarak HBV'na benzeyeceği düşünülmüşse de yapılan çalışmalarda bu açıdan farklılıklar olduğunun gözlemlenmiş olmasıdır. İtalya'da Down sendromlu HBsAg pozitif kişilerde HDV prevalansı yüksek bulunmuşken, homoseksüel erkekler ve sağlık çalışanları karşılaşma riski nedeniyle HBV'ye yüksek oranda maruz kaldıkları halde, şaşırtıcı bir şekilde ve bilinmeyen nedenlerle HDV enfeksiyonuna bu gruplarda nadir olarak rastlanmaktadır. Yine Güney Asya ve Çin'de de HBsAg taşıyıcısı olan geniş popülasyonlarda da HDV enfeksiyonu yaygın değildir. Buna karşılık hemodiyaliz hastaları, enfekte kişilerle cinsel temasta bulunanlar ve enfekte anneden doğan çocuklar yüksek riskli kabul edilmektedirler (2, 8, 12). Bu bilgiler ışığında çalışmamızda elde ettiğimiz seroprevalans verisinin bugünkü bilgilerimizle açıklanmayan farklı epidemiyolojik nedenlerinin de olabileceğini söyleyebiliriz. Türkiye'de kronik HBV enfeksiyonu tanısı alanlarda anti-HDV seropozitifliğini araştıran bir meta-analizde toplam 5231 hastalık veriye ulaşılmıştır. Araştırmacılar kronik HBV saptananlarda 1995 öncesinde Orta Anadolu'da seropozitifliğini %29, 1995 sonrasındaki dönemlerde ise %12.1 oranında bulmuşlardır (13). Afyonkarahisar ilini de bu bölgede kabul edersek, %2.9'luk seropozitifliğin beklenilenin altında olduğunu söyleyebiliriz. Kronik HBV olgularının sayısının sınırlı olması, daha düşük bir orana ulaşmamıza neden olmuş olabilir. Yine söz konusu çalışmada Güney Doğu illerimizde kronik HBV enfeksiyonu olanlarda 1995 öncesi ve sonrası seropozitiflik sırayla %37.7 ve %27.1 düzeyinde saptanmış ve değişiklik istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Ülkemizde 2005 yılı itibariyle tüm bölgeler birlikte değerlendirildiğinde ise, kronik HBV enfeksiyonu tanısı alanlarda anti-HDV seropozitifliği %20 olarak bulunmuştur (10, 13). Sonuç olarak Afyonkarahisar'da inaktif HBV taşıyıcılarında ve kronik HBV enfeksiyonu olanlarda HDV seropozitifliğinin azımsanmayacak oranlarda olduğu görülmüştür. Türkiye'de ve dünyada yıllar içerisinde HDV enfeksiyonu görülme oranı azalmakta, bölgemizde de önümüzdeki dönemde buna paralel gelişmeler beklenmektedir. Ancak HDV enfeksiyonunun prognozu, tedavisindeki sırasındaki güçlükler, tedavi sonunda arzu edilen başarı oranlarına zor ulaşılması gibi sebepler bu hastalığa karşı hekimlerin daima bilgi donanımlı olması gerektiğini göstermektedir. Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 104-107 Afyonkarahisar İlinde Hepatit Delta Virusu Seroprevalansı KAYNAKLAR 1. Rizzetto M, Canese MG, Arico S, et al. Immunofluorescence detection of new antigenantibody system (delta/anti-delta) associated to hepatitis B virus in liver and in serum of HBsAg carriers. Gut 1977; 18: 997-1003. 2. Demirdal T. HDV infeksiyonunun epidemiyolojisi ve korunma. IX. Ulusal viral hepatit kongresi kongre kitabı. Ankara;Viral Hepatitle Savaşım Derneği, 2008: 27-9. 3. Rizzetto M. Hepatitis D: Thirty years after. J Hepatol 2009; 50: 1043-50. 9. Balik I, Onul M, Tekeli E, Caredda F. Epidemiology and clinical outcome of hepatitis D virus infection in Turkey. Eur J Epidemiol 1991; 7: 48-54. 10. Degertekin H, Yalcın K, Yakut M. The prevalence of hepatitis delta virus infection in acute and chronic liver diseases in Turkey: an analysis of clinical studies. Turk J Gastroenterol 2006; 17: 25-34. 11. Yurdaydin C. Delta hepatitis in Turkey: decreasing but not vanishing and still of concern. Turk J Gastroenterol 2006; 17: 74-5. 4. Taylor JM. Hepatitis delta virus. Virology 2006; 344: 71-6. 12. Ponzetto A, Forzani B, Parravicini PP, Hele C, Zanetti A, Rizzetto M. Epidemiology of hepatitis delta virus (HDV) infection. Eur J Epidemiol 1985; 1: 257-63. 5. Davaalkham D, Ojima T, Uehara R, et al. Hepatitis delta virus infection in mongolia: analyses of geographic distribution, risk factors, and disease severity. Am J Trop Med Hyg 2006; 75: 365-9. 13. Degertekin H, Yalcin K, Yakut M, Yurdaydin C. Seropositivity for delta hepatitis in patientswith chronic hepatitisB and liver cirrhosis inTurkey: a meta-analysis. Liver Int 2008; 28 :494-8. 6. Rizzetto M. Hepatitits D: the comeback? Liver Int 2009; 29: 140-2. 7. Gaeta GB, Stroffolini T, Chiaramonte M, et al. Chronic hepatitis D: a vanishing disease? An Italian multicenter study. Hepataology 2000; 32: 824-7. 8. Polish LB, Gallagher M, Fields HA, Hadler SC. Delta hepatitis: molecular biology and clinical and epidemiological features. Clin Microbiol Rev 1993; 6: 211-9. Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 104-107 YAZIŞMAADRESİ Doç. Dr. Tuna DEMİRDAL Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Ali Çetinkaya Kampüsü 03200AFYONKARAHİSAR e-mail: [email protected] 107 Poyrazoğlu S ve ark. Araştırma Hepatit B ve C'li Hasta Yakınlarının Hepatitler Hakkındaki Bilgi Düzeyleri ve Risk Algıları Serpil POYRAZOĞLU1, Zeynep BAYKAN2, Melis NAÇAR2, Fevziye ÇETİNKAYA1 1 Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı Anabilim Dalı Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıp Eğitimi Anabilim Dalı, KAYSERİ 2 ÖZET Bu çalışmanın amacı Hepatit B ve C taşıyıcısı veya hastası olan kişilerin ailelerinin hepatitler hakkındaki bilgi düzeylerini ölçmek, aşılanma durumlarını ve risk algılamalarını belirlemektir. Bu çalışma Eylül-Ekim 2007 tarihleri arasında Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji polikliniğine başvuran hasta yakınları üzerinde yapılmıştır. Bu tarihler arasında polikliniğe başvuran hepatit B ve C hastası veya taşıyıcısı ile birlikte gelen 112 hasta yakınına yüz yüze görüşme yöntemi ile anket uygulanmıştır. Hepatitli hastaların yakınlarına “hangi hepatit türlerini biliyorsunuz” sorusu sorulduğunda sırası ile hepatit B (%99.1), Hepatit C (%98.2) ve Hepatit A (%86.6) en fazla söylenen hepatit türleri olmuştur. Bulaş yolları sorgulandığında Hepatit A, B ve C'nin bulaş yolları araştırma grubumuzun çoğunluğu tarafından kısmen biliniyor olup Hepatit D ve E'nin bulaş yollarını bilen yoktu. Hasta yakınlarının %57.1'i hepatit hastalığının ne olduğunu tam olarak bilmezken, taşıyıcılığın ne olduğunu yanlış bilme veya bilmeme oranı %96.4'tü. Görüşülenlerin %93.8'i hepatitin siroza, %39.3'ü kansere neden olabileceğini söylemiştir. Hepatit B ve C için bulaş yollarına yönelik önermeler verildiğinde enjektör batması, kan nakli, cinsel ilişki, diş tedavisi, aynı diş fırçasını kullanma ile hastalık bulaşabileceği önermeleri en fazla cevaplanan önermeler olmuştur. Ancak araştırma grubumuzda sivrisinek ısırmasıyla hasta kişinin bardak, çatal kaşık gibi eşyalarını kullanmakla, öksürme-hapşırmakla ve hasta ile aynı kaptan yemek yemekle hepatit B ve C'nin bulaşabileceği gibi yanlış bilgilere sahipti. Hasta yakınlarının %91.1'i hasta olanların, %61.6'sı taşıyıcı olanların hepatitleri başkalarına bulaştırabileceğini, %73.2'si hepatit hastalarının yakınlarının hastalık açısından risk altında olduğunu düşünüyordu. Ancak, %95.5'i hasta ile aynı evde yaşamanın bulaşmada rol oynamadığını ifade etmiştir. Hasta yakınlarının %73.2'si ücretsiz olarak aşılanabileceklerini bilmemektedir. Araştırma grubunda tarama testi yaptırdıktan sonra aşı olması gerekenlerin %60.5'inin, eşleri hepatit hastası olan ve hastalık tanısından sonra test yaptırıp aşı olması gerekenlerin %76.9'unun hepatit B aşısı yaptırmadıkları saptanmıştır. Aşılanma oranları yaşa ve eğitime göre farklı iken, cinsiyete göre fark izlenmemiştir. Hasta yakınlarının %90.2'si hepatitler hakkındaki bilgilerini yetersiz bulduklarını ifade etmişlerdir. Bu bulgular, hasta yakınlarının hepatitler hakkında yeterli düzeyde bilgi sahibi olmadıklarını göstermekte ve her düzeydeki sağlık personeli tarafından hasta yakınlarının eğitimine önem verilmesi gerektiğini düşündürmektedir. Anahtar kelimeler: Hepatit, bilgi, hasta yakını 108 Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 108-115 Hepatit B ve C'li Hasta Yakınlarının Hepatitler Hakkındaki Bilgi Düzeyleri ve Risk Algıları SUMMARY Knowledge Levels About Hepatitis and Risk Perception in the Relatives of Hepatitis B and C Patients The aim of this study was to determine the knowledge levels about hepatitis, immunization status and risk perception in the relatives of hepatitis B or C patients and carriers. This study included the relatives of hepatitis B or C patients and carriers admitted to the Department of Infectious Diseases and Clinical Microbiology between September and October 2007. A questionnaire was applied to 112 relatives by using face-to-face interview technique. When the participants were asked which hepatitis types they knew, hepatitis B, C and A were known in the ratios of 99.1%, 98.2% and 86.6%, respectively. Although the most of the participants knew transmission route of hepatitis A, B and C, none of them knew transmission route of hepatitis D and E. Of the participants, 57.1% did not have enough knowledge about hepatitis disease and 96.4% did not know the meaning of hepatitis carriage. Out of the all participants 93.8% told that hepatitis could cause cirrhosis and 39.3% told that hepatitis could cause cancer. The participants reported syringe crash, blood transfusion, sexual intercourse, dental treatment, and using same toothbrush as the most common transmission routes for hepatitis B and C. However, some of the participants thought that mosquito bite, sharing spoon-fork and glass with a patient, coughing, sneeze and eating from same plate were also the transmission routes of hepatitis. Of the participants, 91.1% believed that hepatitis could transmit from patients with hepatitis, 61.6% believed that hepatitis could transmit from hepatitis carrier, and 73.2% believed that family members of patients with hepatitis were under risk for hepatitis. However, 95.5% of the participants thought that living in the same house with a hepatitis patient was not a risk factor for hepatitis infection. Of the participants, 73.2% did not know that vaccination was free of charge. It was determined that 60.5% of the participants who were seronegative for hepatitis and 76.9% of the participants who had a partner with hepatitis were not be vaccinated. The rate of vaccination was different according to age and education level; however there was no difference in terms of gender. Moreover, 90.2% of the participants believed that their knowledge about hepatitis was inadequate. In conclusion, relatives of patients with hepatitis did not have enough knowledge about hepatitis. We suggest that health care personnel should also give importance to hepatitis education for relatives of patients with hepatitis. Keywords: Hepatitis, knowledge, relatives of patient GİRİŞ Hepatit virusları, akut, fulminan ve kronik hepatit gibi ciddi sorunlara yol açabilen tüm dünyada yaygın olarak gözlenen önemli enfeksiyon etkenleridir (1). Hepatitlerin görülme sıklığı, tedavi etkinliğinin arzu edilen düzeylerde olmaması ve tedavilerinin çok pahalı olması, önemli bir sağlık sorunu ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir (2, 3). Hepatit virusları içinde sık bilinen türler A, B, C, D'dir. Hepatit A virusu (HAV) viral hepatitlerin en sık nedeni olup ülkemizde erişkinlerde %85-100 arasında anti-HAV Ig pozitiflik oranları bildirilmiştir (4). Hepatit B virusu (HBV) sık görülen diğer bir enfeksiyon etkenidir ve dünya nüfusunun yaklaşık 1/3'ü HBV açısından seropozitiftir (3). Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 108-115 Türkiye hepatit B açısından orta endemisite bölgesinde kabul edilmektedir. Ülkemizde %1.7 ile %21 arasında değişen oranlarda HBsAg pozitifliğinin olduğu çalışmalar vardır (5). Hepatit C virus (HCV) enfeksiyonu sıklığı ise dünyada %3 civarında iken ülkemizde %1-2.4 arasında değişmektedir (6). Epidemiyolojik özellikleri genel çizgiler ile HBV enfeksiyonuna benzeyen Hepatit D virus (HDV) enfeksiyonunun sıklığı ülkemizde %3-32.5 arasında değişmektedir (3). Viral hepatitlerin bulaş yolları, türlerine göre farklılık göstermektedir. Fekal-oral, perkutan, cinsel temas veya horizontal geçiş virusların 109 Poyrazoğlu S ve ark. bulaşma yolları arasındadır. Parenteral, cinsel ya da perinatal bir temas olmamasına rağmen hepatit virusu bulaşması olarak nitelendirilen horizontal bulaşmada, Hepatit B ve C açısından aile içi taşıyıcılık önemli rol oynamaktadır (2, 3). Ailede hepatitli birinin olması durumunda eşleri cinsel ve horizontal, diğer aile bireyleri ise horizontal geçiş açısından risk altındadır (7). HBV için orta endemik ülkelerde özellikle erken çocuklukta horizontal geçiş yaygın bulaş yollarındandır (8, 9). HCV'nin ise aile içi geçişine yönelik birçok çalışma yapılmış ancak çelişkili sonuçlar elde edilmiştir. HCV ile enfekte olguların %30-40'ında geçiş yolunun tam olarak bilinmediği ve horizontal geçişin de sorumlu olabileceği yönünde çalışmalar bulunmaktadır (10-15). Hepatit hastası ile cinsel teması olanların, aynı evde yaşayanların ve akrabalarının hepatit taşıyıcılığı yönünden araştırılması ve aşı yapılması gerekenlere hepatit B aşısının yapılması önerilmektedir (16). Tüm hastalıklarda olduğu gibi hepatitler için de birincil koruma her zaman daha ucuz, daha kolay ve daha yüz güldürücü sonuçlar vermektedir. Hepatitler konusunda birincil koruma aşılama ve eğitimdir. Sağlık hizmetlerinde önemli bir yeri olan birey eğitimi sağlığı iyileştirmek amacıyla bireyin davranışlarını etkileyerek; bilgi, beceri ve tavırlarını değiştirmektir. Özellikle hasta ile birlikte sağlık çalışanlarının yanına kadar gelen ve o anda eğitime açık olduğu düşünülen hasta yakınlarının yanlış ve eksik davranışlarının belirlenerek eğitim ihtiyaçlarının karşılanması fırsatının kaçırılmaması önemlidir. Bu çalışmanın amacı Hepatit B ve C taşıyıcısı veya hastası olan kişilerin ailelerinin, hepatitler hakkındaki bilgi düzeylerini ölçmek, risk algılamalarını ve aşılanma durumlarını belirlemektir. MATERYAL ve METOT Tanımlayıcı tipteki bu araştırma Eylül-Ekim 2007 tarihleri arasında Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji polikliniğinde yapılmıştır. Bu tarihler arasında başvuran ve araştırmaya katılmayı kabul eden 112 hepatit B ve C hastası veya taşıyıcısı ile birlikte gelen 112 hasta yakınına yüz yüze görüşme yöntemi ile anket formu uygulanmıştır. Beraberinde birden fazla yakını ile gelen kişilerden yaşı genç olan çalışmaya dahil edilmiştir. 110 Anket formunda kişilerin yaş, cinsiyet, eğitim, meslek, aynı evde yaşama durumu gibi sosyodemografik özelliklerini, Hepatit B ve C hakkındaki bilgilerini, aşılama durumlarını ve davranışlarını belirleyen 44 soru yer almıştır. Hepatit hastalığının, taşıyıcılığının, türlerinin, bulaş yollarının neler olduğu açık uçlu sorularla değerlendirilmiştir. Hepatit hastalıklarının tanımında hastalığın karaciğer hastalığı olduğunu, sarılıkla seyrettiğini ve bulaştırıcı olduğunu söyleyenlerin cevapları tam doğru olarak kabul edilmiştir. “Vücudunda virusun bulunmasına rağmen kişinin hastalık belirtisi göstermemesi fakat bulaştırıcılık özelliğinin devam etmesi” tanımlamasını yapan kişilerin cevabı hepatit taşıyıcılığını bilme olarak değerlendirilmiştir. Hepatit A'nın fekal-oral ve nadir de olsa kan yolu ile hepatit B'nin kan, cinsel temas ve perinatal yol ile; hepatit C'nin kan yolu, nadirde olsa cinsel temas ve perinatal yolla, hepatit D'nin kan yolu, nadiren cinsel temasla, hepatit E'nin oral ve perinatal yolla bulaştığını bilenler tam doğru biliyor olarak değerlendirilmiştir. Veriler bilgisayar programına aktarılmış ve SPSS 15.0 programı kullanılarak analizler yapılmıştır. Tanımlayıcı değerlendirmelere ek olarak bulgular ki-kare testi (Pearson ve Fisher) ile analiz edilmiştir. p<0.05 anlamlı olarak kabul edilmiştir. BULGULAR Görüşülen kişilerin %50'si hastanın eşi, %19.6'sı çocuğu,%14.3'ü anne veya babasıdır. Diğer Tablo 1. Araştırma grubundakilerin hepatitlere ilişkin bilgileri Sayı % Hepatit hastalığını tanımlayabilme Tam bilme 46 Eksik bilme 64 Yanlış bilme 2 41.1 57.1 1.8 Taşıyıcılığı tanımlayabilme Tam bilme Yanlış bilme Bilmeme 4 71 37 3.6 63.4 33.0 Bulaş yollarını kısmen bilme Hepatit A Hepatit B Hepatit C Hepatit D Hepatit E 90 69 67 5 1 92.8 62.2 59.9 0.0 0.0 Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 108-115 Hepatit B ve C'li Hasta Yakınlarının Hepatitler Hakkındaki Bilgi Düzeyleri ve Risk Algıları yakınlarının oranı %16.1'dir. Hasta kişi ile aynı evde yaşayanların oranı %83.9'dur. Çalışma kapsamına alınan 112 hasta yakınının yaş ortalaması 39.5±12.7 olup, %58.9'u kadın, %41.1'i erkek ve %58'i 35 yaş üzerindeydi. Çoğunluğu il merkezinde yaşıyordu (%64.3) ve %59.8'i ilköğretim ve altı eğitim durumuna sahipti. Sosyal güvencesi olmayan kimse yoktu. Hasta yakınlarının eğitim durumlarına göre hepatit hastalığını tanımlayabilme durumları değerlendirildiğinde eğitim seviyesi ilköğretim ve altında olanların %34.3'ü, üzerinde olanların %51.1'i hastalığın tanımını tam yapabilmişlerdir ancak aradaki fark istatistiksel olarak anlamsızdır (X2=0.885, p>0.05). Araştırma grubundakilerin %93.8'i hepatitin siroza, %39.3'ü kansere neden olabileceğini, %75.0'ı hepatit hastalığının ileri dönemde ölümle sonuçlanabileceğini, %84.8'i hastalığının bazı türlerinin ömür boyu süreceğini söylemiştir. Hepatitler ile ilgili bazı ifadelere verdikleri doğru yanıtların yüzde dağılımı Tablo 2'de gösterilmiştir. Hepatitli hastaların yakınlarına “hangi hepatit türlerini biliyorsunuz” sorusu sorulduğunda sırası ile hepatit B (%99.1), Hepatit C (%98.2) ve Hepatit A (%86.6) en fazla söylenen hepatit türleri olmuştur. Hepatit D'yi söyleyenlerin oranı %4.5 iken, hepatit E'yi sadece 1 kişi söylemiştir. Hasta yakınlarının hepatitlere ilişkin bilgileri tablo 1' de verilmiştir. Tablo 2. Araştırma grubundakilerin hepatitlerin bazı yönlerini doğru bilme durumları İfadeler % Hepatit taşıyıcısı olanlar hastalığı başkalarına bulaştırabilir Hepatit hastası olanlar bu hastalığı başkalarına bulaştırabilir Hepatit hastalıklarının bazılarından aşı ile korunmak mümkündür Hepatit hastalarının yakınları hastalık açısından risk altındadır Risk altındaki gruplarda hepatit B aşısı ücretsiz yapılır 61.6 91.1 95.5 73.2 26.8 Araştırma grubundaki kişilerin hepatit B ve C'nin verilen bulaş yoları ile ilgili verdikleri cevaplarının yüzde dağılımı Tablo 3'te verilmiştir. Tablo 3. Araştırma grubunun Hepatit B ve C'nin bulaş yolları ile ilgili verilen önermelere verdikleri cevapların yüzde dağılımı Hepatit B Hepatit C Bulaş yolları Evet % Hayır % Fikrim yok % Evet % Kan nakli Enjektör iğnesi batması Cinsel ilişki Berber makası Diş tedavisi Tokalaşma Sivrisinek ısırması Hastayla aynı kaptan yemek yeme Aynı diş fırçasını kullanma Doğum sırasında anneden bebeğe Hastanın pişirdiği yemek ile Öksürme-hapşırma Hasta kişinin bardak, çatal, kaşık gibi eşyalarını kullanma Hasta ile aynı evde yaşama 95.5 99.1 92.0 92.9 98.2 0.9 42.9 12.5 94.6 63.4 1.8 14.3 3.6 4.5 4.5 0.9 98.2 41.1 86.6 4.5 20.5 92.9 83.9 0.9 0.9 3.5 2.6 0.9 0.9 16.0 0.9 0.9 16.1 5.3 1.8 99.1 98.2 92.0 93.8 97.3 0.9 42.9 13.4 93.8 63.4 4.5 15.2 2.7 3.6 1.8 98.2 42.9 83.0 3.6 22.3 92.9 83.9 0.9 1.8 5.3 2.7 0.9 0.9 14.2 3.6 2.6 14.3 2.6 0.9 33.9 2.7 66.1 95.5 1.8 33.0 5.4 66.1 92.9 0.9 1.7 Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 108-115 Hayır Fikrim yok % % 111 Poyrazoğlu S ve ark. Hasta yakınları vücut salgıları ile hepatit B ve C'nin bulaşabilme durumu açısından sorgulandığında en yüksek oranda cevap verilen vücut salgıları sırası ile kan, sperm ve vajen salgısı (%99.1, %94.6, %92.0) idi. Bunu büyük abdest ve idrar ile bulaşabileceğini düşünme takip ediyordu (%83.0, %84.8). Balgam, anne sütü, ter ve gözyaşı ile bulaşabileceğini söyleme oranları diğerlerine göre daha düşüktü (%73.3, % 53.6, %45.5, %2.7). Araştırma grubundaki 112 kişiden 93'ü aşılanma durumlarını belirtmiş olup, %28.0'ı aşı olduğunu belirtmiştir. Çeşitli değişkenlere göre aşılanma durumu incelendiğinde yaş grupları ve eğitim düzeylerine göre gruplar arasında farklılık gözlenirken cinsiyete göre farklılık gözlenmemiştir (kikare=1.848, p>0.05). 15-34 yaş grubundakilerin %41.0'ı, 35-54 yaş grubundakilerin %22.5'i, 55 yaş ve üzerindekilerin %7.1'i aşılandığını belirtmiştir. (ki-kare =6.910, p<0.05). 8 yıl üzerinde eğitim alanların %48.1'i, 8 yıl altında eğitim alanların %21.7'si aşılanırken, eğitim almayanların hiçbiri aşı olmamıştır (ki-kare =8.972, p<0.05). Hepatitli hasta yakınlarının aşılanma durumları Tablo 4'te verilmiştir. Tablo 4. Araştırma grubundaki hasta yakınlarının aşılanma durumları Aşılanma durumu Sayı Aynı evde yaşama Test yaptıran Aşılanması gerekip aşı yaptıranlar (n=43) Yakınına hepatit tanısı konduktan sonra aşılananlar 94 63 17 14 83.9 67.0 39.5 82.4 Eşi hepatit hastası olan Test yaptıran Aşılanması gerekip aşı yaptıranlar (n=26) 56 35 5 50.0 62.5 23.1 Araştırma grubunun %90.2'si hepatitle, hakkındaki bilgisinin yetersiz olduğunu düşünmektedir. Katılımcıların hepatit ile ilgili bilgiler nereden edindikleri sorulduğunda %86.6'sı sağlık personeli olarak belirtmiştir. Bunu sırası ile radyo-televizyon (%49.1), kitaplar (%9.8), internet (%4.5) ve gazeteler (%3.6) izlemektedir. Hasta kişi ile aynı evde yaşayanların %47.9'u, birlikte yaşamayanların ise %22.2'si kendilerini hepatit açısından risk altında hissettiklerini belirtmiştir ancak bu % iki grup arasında istatistiksel olarak fark yoktur (kikare=4.795. p>0.05). Hasta ile aynı evde yaşayıp kendini risk altında hisseden kişilerin %57.8'i bu düşüncelerini diğer aile bireyleri ile paylaştıklarını belirtmiştir. Ev içi ve ev dışında bu hastalıktan korunmak için dikkat edilmesi gereken noktaları bilme ve günlük yaşamda bunlara uyum durumunun dağlımı Tablo 5'te gösterilmiştir. Tablo 5. Araştırma grubunun dikkat etmesi gereken noktaları bilme ve uyma durumu Bilme Durumu Ev ortamı ve günlük yaşamda dikkat edilmesi gereken noktalar Cinsel ilişkiye girerken kondom kullanılmalıdır* Hepatitli hastanın tırnak makası kullanılmaz Herhangi bir yaralanma anında yaraya çıplak elle müdahale edilmez Gidilen diş hekiminden bulaşabileceği konusunda dikkatli olmak Gidilen berber-kuaförden bulaşabileceği konusunda dikkatli olmak Günlük yaşamda uygulama durumu Her zaman Ara sıra n% % % % 53 (96.4) 107 (95.5) 43.4 57.0 35.8 32.7 20.8 10.3 107 (95.5) 53.3 34.6 12.1 111 (99.1) 69.4 27.0 3.6 111 (99.1) 64.9 31.5 3.6 Hiçbir Zaman *: Uygulama durumu sadece hasta eşleri için sorgulanmıştır 112 Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 108-115 Hepatit B ve C'li Hasta Yakınlarının Hepatitler Hakkındaki Bilgi Düzeyleri ve Risk Algıları TARTIŞMA Kişilerin tutum ve davranışlarındaki yanlışlıkların temelinde bilgi eksikliği yatmaktadır. Ülkemizde hepatitler konusunda halkın hatta sağlık çalışanlarının dahi bilgi eksikliğinin gösterildiği çalışmalar mevcuttur (17-20). Bu bilgi eksikliğini gidermenin yolu, aynı zamanda enfeksiyon hastalıkları ile savaşta da en iyi yatırım olan eğitimdir. Çalışmamızda hepatitli hastaların yakınlarının %41.1'i hepatiti “karaciğer hastalığı ve bulaşıcı hastalık” olarak yeterli düzeyde tanımlamışlardır. Hasta yakınları taşıyıcılık kavramını bilmemekte ya da yanlış bilmektedirler. Çalışmamızda hepatit taşıyıcılığın tanımını kişilerin sadece %3.6'sı tam olarak yapabilmiştir. Hasta yakınlarından bildikleri hepatit türlerini saymaları istendiğinde hepatit B (%99.0), hepatit C (%98.2), hepatit A (%86.6) en fazla bilinenler olup, hepatit D (%4.5) ve E (%0.9) ise en az bilinenlerdir. Hepatit C'li olguların en az %85'inin kronikleştiği, kronik hepatit B olan vakaların ise üçte birinin siroz, yarısının hepatosellüler kanser ile sonuçlanabileceği bilinmektedir (3, 7). Çalışmamızda hasta yakınlarının %93.8'i hepatitin siroza. %39.3'ü kansere neden olabileceğini söylemişlerdir. Berberlerde yapılan bir çalışmada bu oranlar %13.1 ve %8.3, ebeler üzerinde yapılan başka bir çalışmada %88.7 ve %75.3; 18-65 yaş arası kadınlarda yapılan bir başka çalışmada ise %28.9 ve %21.5 olarak bulunmuştur (17, 21, 22). Çalışmamızdaki hepatitin siroza dönüşebileceğinin bilinme oranı berberlerde ve 18-65 yaş arası kadınlarda yapılan çalışmalardan yüksek bulunmuştur. Bu oranın yüksekliği çalışmamızın hasta yakınlarında yapılmış olmasına bağlanmıştır. Araştırma grubunun %75'i hastalığın ölümle sonuçlanabileceğini söylemiştir. Suudi Arabistan' da diş hekimine başvuran hastalar üzerinde yapılan çalışmada hastaların yaklaşık %50'si hepatit B ve C'nin ölüme neden olabileceğini söylemişlerdir (23). Hepatitlerin bulaş yollarının ne olduğunu tam olarak bilme oranları çalışmamızda oldukça düşük bulunmuştur. Araştırma kapsamına alınanların yaklaşık %40.0'ı hepatitlerin bulaş yollarını bilmediklerini ifade etmişlerdir. HBV ve HCV'nin en fazla kan ve serumda bulunduğu sivrisinek ısırması, öksürme-hapşırma, aynı kaptan yemek yeme, el sıkışma, karşılıklı konuşma, aynı ortamda bulunma ile bulaşmadığı Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 108-115 literatürde gösterilmiştir (12, 24). Gözle görülür miktarda kan bulunmadıkça feçes, idrar, ter, tükürük, balgam, burun sekresyonu ve kusma materyali ile bulaşma da son derece nadirdir (12). Hepatit B ve C için bulaş yolları tek tek sorgulandığında hasta yakınlarının hepatit B için söyledikleri ilk üç yol enjektör iğnesinin batması, diş tedavisi ve kan nakli, hepatit C için kan nakli, enjektör iğnesi batması ve diş tedavisidir. Ersoy ve arkadaşlarının yaptıkları çalışma ile Çetinkaya ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmalarda da benzer sonuçlar elde edilmiştir (21, 22). Çalışmamızda tokalaşma (%98.2) ve hastanın pişirdiği yemeği yemekle (%92.9) hepatit bulaşmayacağını bilenlerin oranı oldukça yüksekti. Ancak sivrisinek ısırmasıyla (%42.9), hasta kişinin bardak, çatal kaşık gibi eşyalarını kullanmakla (%33.9), öksürme-hapşırmakla (%14.3) ve hasta ile aynı kaptan yemek yemekle (%12.5) hepatit B'nin bulaşabileceğini düşünenler de vardı. Hepatit C için de benzer oranlar söz konusuydu. Hepatit B'nin Türkiye gibi orta endemik olduğu bölgelerde hepatit hastaları veya taşıyıcıları ile aynı evde yaşayanlara, özellikle çocuklara bulaşmada horizontal yol önemli rol oynamaktadır (7, 25, 26). Özellikle çocuklukta alınan hepatit B virusu enfeksiyonu sonucu taşıyıcı olma ve primer karaciğer kanseri gelişme riski çok fazladır (16, 27). Çalışmamıza katılanların %61.6'sının taşıyıcıların hastalığı başkalarına bulaştırabileceğini, %73.2'sinin hepatit hastalarının yakınlarının hastalık açısından risk altında olduğunu, %95.5'inin hasta ile aynı evde yaşamanın bulaşmada rol oynamadığını ifade etmesi bu konudaki bilgi yetersizliğini açıkça göstermektedir. Bu sonuçlar risk grubunda olan kişilerin yakınlarının bu konuda eksik bilgilendirildiklerini düşündürmektedir. Hepatit hastası ile aynı evde yaşayanlar ve yakın temasta bulunanlar hastalığa yakalanma riski yüksek kişiler olarak tanımlanmasına ve bu kişilerin tarama testi yaptırmaları gerektiği literatürlerle belirtilmiştir (16, 26, 27). Buna rağmen çalışmamızda risk altındaki bireylerin %33'ünün test yaptırmadığı dikkati çekmektedir. Bu oranın yüksek bulunması sağlık personelinin kişileri bu konuda doğru yönlendirememesine bağlanabilir. Çalışmamızda görüşülenlerin %95.5'i hepatit hastalıklarının bazılarından aşı ile korunmanın mümkün olduğunu bilmiştir. Aşı ile korunmanın mümkün olduğu hepatit türleri hepatit A ve B'dir. Hepatit A aşısı bir yaşından sonraki çocuklara ve riskli bölgelere seyahat edenlere; hepatit B aşısı 113 Poyrazoğlu S ve ark. ise infantlara, daha büyük çocuklara veya adölesanlarla risk altındaki yetişkinlere önerilmektedir (1). Hepatit B virusu ile bulaşı önlemede aşılama kadar etkili başka yol yoktur ve bu yolla primer korunma ve toplumsal bağışıklığın artırılması ana hedeftir (7, 28). Ülkemizde 1993 yılından beri risk altındaki kişilere Hepatit B aşısı ücretsiz olarak yapılmaktadır. 1998 yılında da bu aşı Sağlık Bakanlığı tarafından rutin bağışıklama programına eklenmiştir. Buna rağmen araştırma grubumuzdakilerin sadece %26.8'i ücretsiz olarak aşılanabileceklerini bilmektedir. Çalışmamızda tarama testi yaptırdıktan sonra aşı olması gerekenlerin %60.5'inin, eşleri hepatit B hastası olan ve aşı olması gerekenlerin %76.9'unun hepatit B aşısı yoktur. Aşılamanın önemi bu kadar açıkken oranların bu kadar düşük olması düşündürücüdür. Kişilerin aşılanmama nedenlerinden biri de aynı evde yaşama ile hepatit hastalıklarının bulaşabileceğine inanmamaları olabilir. Nitekim araştırmamızdaki hasta yakınlarının çoğunluğu hasta kişi ile aynı evde yaşamayla hastalığın bulaşmayacağını düşünüyordu. Bilgi durumları ile günlük yaşamda bunlara uyumun dağılımına bakıldığında hasta yakınlarının yapılması gerekenleri bilme oranlarının yüksek olduğu, ancak günlük yaşamda bunları uygulamadıkları görülmektedir. Bu nedenle yapılacak eğitimlerin tutum geliştirme ve davranışa dönüştürme amacına yönelik olarak planlanması uygun olacaktır. Araştırma sonucunda elde edilen bu bulgular hasta yakınlarının hepatitler hakkında yeterli düzeyde bilgi sahibi olmadıklarını göstermektedir. Hasta takipleri sırasında sağlık personelinin hasta ve hasta yakınlarının eğitimine daha fazla önem vermesi gerektiğini düşündürmektedir. Aynı zamanda hepatit hastası ve çevresindekilerin farkındalığının artırılması için toplum tabanlı çalışmalara ihtiyaç vardır. KAYNAKLAR 1. Özgenç F.Viral hepatit aşıları. Türkiye Klinikleri Pediatrik Bilimler Dergisi (Özel) 2007; 3: 65-69 2. Tosun S, Ayhan SM, İsbir B. Hepatit B virus infeksiyonu ile savaşımda ülke kaynaklarının ekonomik kullanımı. Viral Hepatit Dergisi 2007; 12: 137-41. 3. Tabak F. Viral Hepatitler. Türkiye'de sık 114 karşılaşılan hastalıklar. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Sempozyum Dizisi 2007; 55: 195-214. 4. Dökmetaş İ. HAV enfeksiyonunun epidemiyolojisi ve patogenezi. Tabak F, Balık İ (eds) Viral Hepatit 2007. 1. Baskı. İstanbul: Oban Matbaası; 2007: 52-9. 5. Özdemir D, Kurt H. Hepatit B virusu enfeksiyonlarının epidemiyolojisi. Tabak F, Balık İ, Tekeli E. (eds) Viral Hepatit 2007. 1. Baskı. Viral Hepatitle Savaşım Derneği, 2005: 108-17. 6. Sümbül M. HCV enfeksiyonunun epidemiyolojisi ve korunma. Tabak F, Balık İ, Tekeli F. (eds). Viral Hepatit 2007. 1. Baskı. İstanbul: Viral Hepatitle Savaşım Derneği, 2007: 208-19. 7. Shepard CW, Simard EP, Finelli L, Fiore AE, Bell BP. Hepatitis B virus infection: epidemiology and vaccination. Epidemiol Rev 2006; 28: 112-25. 8. Koziel MJ, Siddiqui A. Hepatitis B virus and hepatitis delta virus. In: Mandell GL, Bennett JE, Dolin R, (eds). Principles and Pratice of Infectious Disease. 6th edition. Philedelphia: Elsevier Churchill Livingstone, 2005: 1864-90. 9. Değertekin H, Güneş G. Horizontal transmission of hepatitis B virus in Turkey. Public health 2008: 122; 1315-7. 10. Zhang HW, Yin JH, Li CZ et al. Risk factors for acute hepatitis B and its progression to chronic hepatitis in Shanghai, China. Gut 2008; 57: 1713-20. 11. Kandemir Ö, Şahin E, Çamdeviren H, Kaya A. Hepatitis C virusu ve aile içi bulaş. Türkiye Klinikleri Mikrobiyoloji-Enfeksiyon Dergisi 2003; 2: 6-11. 12. Berenguer M, Wright LT. Viral Hepatitis. In: Feldman M, Friedman LS, Sleisenger MH (eds). Gastrointestinal and Liver Disease.7 th ed. Philadelphia: Saunders; 2002: 1278-1342. 13. Hyder Q, Burhan-ul-Haq M, Rashid R, Qazi S, Mehmood S, Hadi SF. Non-conventional transmission of hepatitis C: a true possibility ignored. J Pak Med Assoc 2009; 59: 430-3. 14. Akhtar S, Moatter T. Multilevel modeling of intrahousehold spread of hepatitis C virus infection. Karachi Pakistan. Am J Trop Med Hyg 2007; 76: 446-9. 15. Cavalheiro Nde P, De La Rosa A, Elagin S,Tengan FM, Araujo ES, Barone AA. Hepatitis C: sexual or intrafamilial transmission? Epidemiological and phylogenetic analysis of hepatitis C virus in 24 infected couples. Rev Soc Bras Med Trop 2009; 42 : 239-44. 16. Hepatit B enfeksiyonunda tanı ve tedavi. Viral Hepatitle Savaşım Derneği, II. Viral Hepatit Tanı Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 108-115 Hepatit B ve C'li Hasta Yakınlarının Hepatitler Hakkındaki Bilgi Düzeyleri ve Risk Algıları ve Tedavi Rehberi. Viral Hepatit Dergisi 2008; 13: 87-96 17. Sarp N, Önder RÖ. Ankara'da erkek berberlerinin hepatit-B konusundaki bilgi ve tutumları. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası 2000; 53 :99104. 18. Kişioğlu AN, Öztürk M, Demirel R, Uskun E, Kırbıyık S. İsparta ili merkezindeki erkek berberlerin hepatit B hakkındaki bilgi tutum ve davranışlarının değerlendirilmesi. Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2000; 7: 53-7. 19. Kaygusuz TÖ. Yardımcı sağlık personelinin hepatit ile ilgili bilgi durumlarının incelenmesi. Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi 2006; 20: 441-4. 20. Çetin M, Temiz M, Aslan A, Turhan E. Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi araştırma görevlilerinin Hepatit B virusu infeksiyonuna ilişkin bilgi düzeylerinin değerlendirilmesi. Viral Hepatit Dergisi 2007; 12: 121-7. 21. Ersoy Y, Ilgar M, Güneş G. Malatya yöresinde ebelerin hepatit B yönünden bilgi düzeyleri. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2005; 12: 159-62. 22. Çetinkaya F, Nacar M, Öztürk Y. Yetişkin kadınların Hepatit B konusundaki düşünceleri ve aşı yaptırma durumları. Viral Hepatit Dergisi 1999; 1: 22-7. Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 108-115 23. Ashri NY. Hepatitis B and C knowledge among Saudi dental patients. Saudi Med J 2008; 29: 178590. 24. G h o d a M K , S h a h R A . A p r o s p e c t i v e epidemiological study to see if mosquito bite could be responsible for spread of hepatitis B virus infection. Trop Gastroenterol 2005; 26: 29-30. 25. Zamir D, Zamir C, Rishpon S. Epidemiology of hepatitis B virus infection among family members of chronic carriers in Israel. Isr Med Assoc J 2001; 3: 338-40. 26. Ucmak H, Kokoglu OF, Celik M, Ergun UG. Intrafamilial spread of hepatitis B virus infection in eastern Turkey. Epidemiol Infect 2007;135: 133843. 27. Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Hepatit B hk. TC Sağlık Bakanlığı 04.06.1998 tarih ve 6856 sayılı genelgesi. 28. Kocabaş E. hepatit B Aşıları. Çocuk Enfeksiyon Dergisi 2008; 2 (Özel Sayı 2): 7-16. YAZIŞMAADRESİ Arş. Gör. Dr. Serpil POYRAZOĞLU Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk SağlığıAnabilim Dalı KAYSERİ e-mail: [email protected] 115 Alpat S ve ark. Olgu Sunumu Pegile İnterferon α 2a Kullanımı ile İlişkili Dermatit: Olgu Sunumu* Saygın NAYMAN ALPAT, Salih Atakan NEMLİ, Nurettin ERBEN, Elif DOYUK KARTAL, İlhan ÖZGÜNEŞ, Gaye USLUER Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, ESKİŞEHİR * Bu olgu sunumu IX. Ulusal Viral Hepatit Kongresinde (3-6 Nisan 2008, Antalya) poster olarak sunulmuştur. ÖZET Bu yazıda kronik hepatit C virus enfeksiyonunda pegile interferon alfa 2a ve ribavirin tedavisi ile ilişkili dermatit olgusu bildirilmiştir. Kronik hepatit C enfeksiyonu olan kadın hastaya peg-IFN alfa 2a 180 mikrogram/hafta ve ribavirin 1000 mg/gün kombinasyon tedavisi başlandı. Hasta tedavinin 8. ayında başlayan karın bölgesinde döküntü ve kaşıntı şikayetleri ile hastanemize başvurdu. Lezyonlar için desloratodin, terfanidin prepenoflan tedavisi başlandı. Cilt lezyonları 10 gün içinde geriledi. Anahtar kelimeler: Dermatit, yan etkiler, hepatit C SUMMARY Pegylated Interferon Alpha 2a Associated Dermatitis: A Case Report A case of dermatitis associated with pegylated interferon (Peg-IFN) alpha 2a plus ribavirin treatment in chronic hepatitis C virus infection was reported. Peg-IFN alpha 2a with a dose of 180 microgram/week and ribavirin with a dose of 1000 mg/day combination therapy was initiated to a female patient with chronic hepatitis C infection. The patient was readmitted to our hospital because of rashes on abdominal region with pruritis at the 8th months of the combination therapy. For the lesions desloratodin and terfanidin prepenoflan treatment was initiated. The lesions were regressed in 10 days. Keywords: Dermatitis, adverse effects, hepatitis C GİRİŞ Kronik hepatit C dünyada 170 milyon insanı enfekte eden küresel bir sağlık sorunudur (1). Günümüzde kronik hepatit C enfeksiyonu tedavisinde standart tedavi pegile interferon ile 116 ribavirin kombinasyon tedavisidir (2). Kombinasyon tedavisi grip benzeri belirtiler, halsizlik, saç dökülmesi, depresyon, anksiyete, kilo kaybı, dermatit, enjeksiyon alanında reaksiyon, anemi, lökopeni, trombositopeni gibi yan etkilere sebep Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 116-118 Pegile İnterferon α 2a Kullanımı ile İlişkili Dermatit olabilir. Daha az sıklıkla akut psikoz, konvülsiyon, otoimmun reaksiyon, hipertiroidi, hipotiroidi görülebilir (3). Kutanöz reaksiyonlar; döküntü, alopesi, herpes labialis, enjeksiyon alanında eritem ya da endurasyon ve çok nadir olarak kutanöz nekrozu içerir. Bunlar pegile interferon tedavisinde görülen yan etkilerin %5-12'sini oluşturur. Pegile interferon ile ribavirin kombinasyon tedavisinde yan etkiler nedeni ile hastaların %1020'sinde tedavinin erken sonlandırılması gerekmektedir (4). Bu olgu sunumundaki amacımız pegile interferon alfa 2a ve ribavirin kombinasyon tedavisi alan hastamızda tedavi sırasında izlenen jeneralize cilt reaksiyonlarını değerlendirmektir. OLGU Kliniğimizde 9 yıldır kronik hepatit C tanısı ile takip ettiğimiz 53 yaşında kadın hastaya; alanin aminotransferaz (ALT) 93 mg/dL, aspartat aminotransferaz (AST) 74 mg/dL, HCV RNA 134714 IU/mL, karaciğer biyopsisinde kronik aktif hepatit (Knodell skoru 5 ve fibrozis derecesi 1) bulguları olması üzerine pegile interferon alfa 2a 180 mcg ve ribavirin 1000 mg/gün tedavi başlandı. Hastada pegile interferon alfa 2a ve ribavirin tedavisi başlandıktan 8 ay sonra karın, göğüs ön duvarında daha belirgin olan kaşıntılı, basmakla solan, tüm vücutta yaygın makülo-papüler lezyonlar gelişti. Laboratuvar incelemesinde; beyaz küre sayısı, trombosit sayısı, ALT, AST düzeyleri, tiroid fonksiyon testleri, anti-nükleer antikor, anti-DNA antikor, anti-düz kas antikor, anti-mitokondriyal antikor ve kriyoglobulin düzeyleri araştırıldı ve normal sınırlarda saptandı. Serum IgE düzeyi ve mutlak eozinofil sayısı artmış bulundu. Dermatoloji tarafından konsülte edilen hastada cilt biyopsisi endikasyonu görülmedi, döküntüleri pegile interferon alfa 2a ve ribavirin tedavisine bağlı ilaç erüpsiyonu olarak değerlendirildi. Desloratodin, terfanidin prepenoflan önerildi. Hastanın cilt lezyonları üçüncü günde gerilemeye başladı ve onuncu günde geride hiperpigmentasyon bırakarak iyileşti. Pegile interferon alfa 2a ve ribavirin tedavisi aynen devam edilen hastanın takiplerinde sorun yaşanmadı. Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 116-118 TARTIŞMA Pegile interferon tedavisi ile ilişkili yan etkiler kemik iliği depresyonu, grip benzeri belirtiler, nöropsikiyatrik hastalık ve otoimmun sendromları içerir (4). Pegile interferon ve ribavirin tedavisi sırasında enjeksiyon alanında reaksiyon ya da inflamasyon, alopesi daha az sıklıkla lokal apse formasyonu, şiddetli cilt döküntüsü, alopesi, psöriyazis alevlenmesi gibi dermatolojik yan etkiler bildirilmiştir (4-6). Kronik hepatit C tedavisi ile ilişkili dermatit genellikle tedavinin ilk aylarında ortaya çıkan jeneralize kaşıntı, cilt kuruluğu, özellikle ekstremitelerin ekstansör yüzleri ve sürtünmeye maruz kalan deri bölgelerinde eritemli papüloveziküler lezyonlar, daha ciddi olgularda ise jeneralize erüpsüyonlarla karakterizedir. Patogenezinde interferon ve ribavirinin immunolojik mekanizma ile gecikmiş tipte kontakt sensitizasyonu artırmasının rol oynadığı ileri sürülmektedir. Tedavisinde ise nemlendiriciler ve topikal steroidler oldukça etkindir (7). Yapılan çalışmalarda dermatolojik yan etkilerin de kombinasyon tedavisine ara verme ya da tedaviyi sonlandırma nedeni olabileceği bildirilmektedir (8). Özgüneş ve ark.'nın bildirdikleri kronik aktif hepatit C'li bir olguda pegile interferon ve ribavirin tedavisinin ikinci haftasında cilt döküntüleri nedeni ile tedavi kesilmiştir (9). Yine Kartal ve ark.'nın yaptıkları olgu sunumunda pegile interferon ve ribavirin tedavisinin 12. haftasında cilt döküntüleri nedeni ile tedavi sonlandırılmıştır (6). Daha geniş kapsamlı çalışmalarda dermatolojik yan etkiler nedeni ile hastaların ancak %0.1'inde tedavi kesilmesi gerekmiştir (10). Bizim olgumuzda ilaç ilişkili dermatit medikal tedavi ile gerilemiş ve pegile interferon ve ribavirin tedavisinin kesilmesi ya da tedaviye ara verilmesi gerekmemiştir. Sonuç olarak, kronik hepatit C tedavisi sırasında cilt lezyonları sık rastlanılan bir yan etkidir. Bu lezyonların ciddiyetine göre tedaviye ara vermek gerekebilir, tedaviye ara verilmesi de tedaviye yanıtı olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle kombinasyon tedavisi alan hastalarda cilt lezyonlarının önlenmesi amacıyla antihistaminiklerin ve/veya kortikosteroidlerin de tedavinin bir parçası olarak kullanımı faydalı olabilir. KAYNAKLAR 1. Alter MJ. Epidemiology of hepatitis C. Hepatology 1997; 26 (3 Suppl 1): 62S-5S. 117 Alpat S ve ark. 2. Dienstang JL, McHutchison JG. American Gastroenterological Association technical review on the management of hepatitis C. Gastroenterology 2006; 130: 231-64. 3. Aspinall RJ, Pockros PJ. The management of side effects during therapy for hepatitis C. Aliment Pharmacol Ther 2004; 20: 917-29. 4. Fried MW: Side effects of therapy of hepatitis C and their management. Hepatology 2002; 36(5 Suppl 1): S237-44. associated dermatitis in 36 prospective cases. Br J Dermatol 2005; 153: 1088-90. 8. Nayman Alpat S, Usluer G. Kronik aktif hepatit C tedavisinde kullanılan iki farklı pegile interferon tedavisinin yan etkileri. Flora 2008; 13: 72-8. 9. Özgüneş İ, Doyuk Kartal E, Erben N, Nayman Alpat S, Usluer G. Kronik hepatit C virüs infeksiyonunda pegile interferon alfa 2a ve ribavirin tedavisi ile ilişkili eritema multiforme olgusu. Viral Hepatit Dergisi 2006; 11: 101-104. 5. Kartal ED, Alpat SN, Ozgunes I, Usluer G. Reversible alopecia universalis secondary to PEGinterferon alpha-2b and ribavirin combination therapy in a patient with chronic hepatitis C virus infection. Eur J Gastroenterol Hepatol 2007; 19: 817-20. 10. Maddrey WC. Safety of combination interferon alfa-2b/ribavirin therapy in chronic hepatitis C relapsed and treatment naive patients. Semin Liver Dis 1999; 19 Suppl 1: 67-75. 6. Kartal ED, Colak H, Ozgunes I, Usluer G. Exacerbation of psoriasis due to peginterferon alpha-2b plus ribavirin treatment of chronic active hepatitis C. Chemotherapy 2005; 51: 167-9. YAZIŞMA ADRESİ Yrd. Doç. Dr. Saygın NAYMAN ALPAT Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı ESKİŞEHİR e-mail: [email protected] 7. Luebbe J, Kerl K, Negro F, Saurat JH. Clinical and immunological features of hepatitis C treatment 118 Viral Hepatit Dergisi 2009; 14(3): 116-118