PDF Versiyonu - Kahve Molası

Transkript

PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 271
28 Mayýs 2003 - Fincanýn Ýçindekiler
■
■
ISSN: 1303-8923
■
Festivalin Ardýndan ... Suna Keleþoðlu
AB'ye doðru ... Mustafa Uyal
SAHÝBÝNDEN, DOKTORDAN, BAYANDAN - 1 ... Seyfullah Çalýþkan
ABONE FORMU
email@adresiniz
■
ABONE OL
■
ABONELiKTEN AYRIL
■
HTML
TEXT
Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu
Kahvenin Yanýnda - GRÝSSÝNÝ...Elif Þeref Artun
Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin, Birlikte Oynayalým
Ýþe Yarar Kýsayollar, Damak Tadýnýza Uygun Kahveler
GÖNDER
Önerir misin?
Editör'den : Sözün özünü sonraya saklýyorum!
KISAYOLLAR
Merhabalar,
SON BASKI
kahvemolasi.com
Arþivimiz
Yazarlarýmýz
Manilerimiz
Forum Alaný
Ýletiþim Platformu
Sohbet Odasý
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
Medya
Ýletiþim
Reklam
Gizlilik Ýlkeleri
Dün yaptýðým operasyon baþarýyla gerçekleþti ve Kahve Molasý sanýyorum az fire ile
yerlerine ulaþtý. Alýnan haberlere göre 6 Haziran'a kadar sürmesi beklenen arýzanýn
giderilmesine kadar biraz hýzlý çalýþmak ve erken gönderime baþlamak zorundayým. O
nedenle de sona býraktýðým yazma iþini bu aralar bir miktar savsaklamak zorunda
kalacaðým. Aslýnda gündem yüklü bende de söyleyecek çok laf var ama dedim ya düþünüp
yazmaya vakit yok. Düþünmeden çalakalem birþeyler karalamaya da ben razý deðilim.
Öyleyse hiç gevezelik etme dedim kendi kendime. Bugün için planým Sertab'ýn dil seçimi ile
ilgili birkaç kelam etmekti ama baktým sevgili Mustafa Uyal benden atik davranýp konuyu
gayet güzel özetlemiþ. O zaman bana düþen lafý fazla uzatmadan sizleri gazetemizin diðer
yazar ve bölümleriyle baþbaþa býrakmak. Haydi alýn kahvenizden yada çayýnýzdan bir
yudum, yaslanýn arkanýza, baþlayýn okumaya.
Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Kim Bu Editor?
Cafe Azur : Suna Keleþoðlu
KAPI KOMÞULARIMIZ
Festivalin Ardýndan
Merhaba,
Þimdi yazý yazma zamaný...
Ýki gündür gök aðlýyor, ben de aðlýyorum.
Göðün gözyaþlarý kuruyan topraðý diriltiyor.
Ben ise sevinçlerimi akýtýyorum yanaklarýma...
Ýnce ince akýyor gözyaþlarým Cumartesi'den
beri kazanýlan baþarýlara. Uzaklarda olmanýn
özlemlerine karýþarak. Bizim þarkýlarýmýz, bizim
filmlerimiz için bu gözyaþlarý. Toprak diriliyor,
çimler yeþeriyor, aðaçlardan süzülen yaðmur
damlalarý ile bahar son dansýný yapýyor,
benimse yorgun bedenim ve sevinç sarhoþu
ruhum iki gündür cümleler kurabilmeyi
bekliyor...
Gecikmeden, soðutmadan ve cümleler
tükenmeden paylaþmalý...
On iki günlük sinema maratonundan çýkmýþ
þehrin yorgunluðu var omuzlarýmda. Sinema koltuklarýnda saatlerce uyuþan bedenimin ve
kuyruklarda ayakta bekleyen ayaklarýmýn isyanýnýn ödülü, sinemaya doyan ruhumun
mutluluðu...
Açýlýþýndan daha kalabalýk ve bence daha görkemli bir törenle kapanan festivalin haberleri
daha dizilirken ve Sertab'ýn þarkýsýnýn sözlerini ezberlemeye çalýþýrken güzel haberleri geldi
"Uzak" filminin. Festivali bir profesyonel olarak izlemediðimden yarýþma ve un certain regard
bölümündeki filmlerin gösterildiði sinemalara giriþ kartým yoktu. Ben festival heyecanýmý
buradaki yerleþik insanlarýn tercihi olan Stüdyo 13 sinemasýnda gösterilen diðer filmlerle
yakaladým. Festivalin kalbinin attýðý kýrmýzý halýlý festival sarayýndaki "Uzak" ýn gösterimine
bir fransýz arkadaþým sayesinde davetiye buldum ve festivalin kulisinin yapýldýðý ülke
pavyonlarýnýn olduðu kýsýma ve oradaki Sesam standýndaki kokteylere de sevgili Zeynep ve
O'nun sayesinde tanýdýðým Nida'nýn davet etmesiyle katýldým. Nuri Bilge Ceylan ve film ekibi
ile de tanýþma fýrsatý bulabildim. Festival programý açýklandýðýnda birbirinden ünlü isimlerin
arasýnda sessiz duran "Uzak"ýn baþarýsý tesadüfi deðildir. Kanýmca jüri, benim farklý tatlar
yakaladýðým ve Ýstanbul özlemi giderdiðim filmin sanatsal baþarýsýný, samimiyetini ve
oyuncularýnýn doðallýðýný ödüllendirmiþtir. Aldýðý Jüri Büyük Ödülü ve en iyi erkek oyuncular
ödülü ile filmini Festival tarihine yazdýran yönetmen Nuri Bilge Ceylan ve ekibini kutluyorum.
Filmde baþrolü olduðu gibi, ödülü de Muzaffer Özdemir ile paylaþan Mehmet Emin Toprak'ta
kýsa yaþamýna unutulmayacak bir baþarý sýðdýrmýþ olarak hep hatýrlanacaktýr böylece.
"Uzak" hakkýnda yazabileceðim çok þey var ama filmi böylesi uzaklarda izlemenin
heyecanýný bastýrabilmiþ deðilim. Zamana ihtiyacým var. Zamanla beynime yerleþecek
görüntüler ve zamanla yaðan karlarýn üzerine düþen ayak izlerimin sözcükleri ile 35 mmlik
cümleler kurabileceðim. Biraz zaman...
Þimdi bana düþen gördüðüm diðer filmlerin kahramanlarýndan bahsetmek. Belki hiç
izleyemeyeceðiniz, oralarda hiç gösterilmeyecek baþka filmlerin perdeye yansýyan
gölgelerinden söz etmek.
Geçen seneki kendi rekorumu yakalayamadým bu sene. Bu seneye sadece 11 uzun metrajlý,
bir de kýsa film sýðdýrabilmiþim. Ýlk seçimlerimdeki hayal kýrýklýðý son günlere doðru sinemaya
gitme þevkimi biraz kýrsa da, Noga Hilton'da izlediðim "Quinzaine des Réalisateurs"
bölümünde gösterilen Kanada filmi "Seducing Doctor Lewis" sayesinde bol kahkahalý bir son
oldu. Sainte-Marie-La-Mauderne isimli küçük kasabada yaþayan insanlarýn iþsizliklerine
çözüm olarak gördükleri fabrikayý kasabalarýnda kurdurabilmeleri için verdikleri mücadele ve
en önemlisi bu fabrikanýn orada olabilmesi için kasabada bir doktor olmasý þartýný yerine
getirmeleri üzerine kurulu eðlenceli ve sürükleyici bir filmdi. Montréal doðumlu Jean-François
Pouliot'un yönettiði filmde Kanada'da konuþulan fransýzca hakkýnda da önemli ölçüde fikir
sahibi olma imkaným oldu. Zira yine bir gün önce seyrettiðim bir baþka Kanada filmi olan
"20h17, Rue Darling" de de kulaðýmýn alýþkýn olmadýðý bu fransýzcada hayli zorlanmýþtým.
Her iki Kanada filminde de insani duygularýn ön plana çýktýðýný ve doðal oyunculuklarý
görebildim. Kasabada geçen ilk film, kasaba ahalisinin ayartmaya çalýþtýðý þehirli doktor ve
onun evine yerleþtirdikleri sistem sayesinde telefon görüþmelerini dinleyerek doktorun
hoþuna gidecek þeyleri yapmaya çalýþan insanlarýn komik halleri ile 110 dakika boyunca
keyifle izlenecek bir filmdi. Diðeri ise tam bir tesadüf eseri evine biraz geç giden alkolik
adamýn bu gecikme sayesinde apartmanýnda meydana gelen büyük bir patlamadan
kurtuluþunu anlatýyordu. Komþularýnýn talihsiz ölümü ile kendi iþe yaramazalýðýný düþünüp
varlýðýný sorgulayan ve alkolü bir kaçýþ olarak seçen adamýn iç dünyasýný yansýtan film de
hoþuma gidenler tarafýnda yer alýyordu.
Büyük bir heyecanla gittiðim Jaime Rosales'in yönettiði 2002 yapýmý Ýspanyol filmi "Las
Horas del Dia"da Barcelona banliyölerinin birinde annesi, sevgilisi ve arkadaþlarý ile sýradan
bir yaþam sürerken ve birden bire cinayetler iþlemeye baþlayan Abel'in öyküsünde bir þeyler
yerine oturmamýþtý. Biraz Ýspanyolca pratiði yapmanýn dýþýnda ben de kalan koca bir sýfýr
oldu. Zira yine ayný merakla beklediðim "Quaresma"isimli José Alvaro Morais'in yönettiði
20003 yapýmý Portekiz filminden de boþ bir surat ifadesi ile çýktým. Bir cenaze için küçük bir
þehirde yaþayan ailesinin yanýna gelen David ve ona garip bir tutku ile baðlý olan kuzeninin
eþi arasýndaki garip sürükleniþin, güzel doða görüntülerinden yardým alýnarak desteklenmiþ
eksik bir hikayesi gibi geldi bana. Sinema konusunda uzman deðilim ama sonrasýnda da
izlediðim ve sinema salonundakilerin çoðunun berbat bulduðu Brezilya yapýmý "Filme de
Amor"dan sonra Ýspanyolca ve Portekizce konuþulan ülkelerin filmlerine iyice fikir sahibi
olduktan sonra gitmeye karar verdim. Henüz latin sinemasýný anlayamýyorum.
Açýlýþ filmi olarak izlediðim Sergé Bozon'un "Mods" filmini yeniden deðerlendirmeye söz
vererek ayrýldýðým bu Brezilya filminden sonra, eski ve yeni deðerleri sorgulayan "Nicky et
Flo" filmi ile Romanya sinemasýndan izlediðim ilk film oldu ve sevdiklerim arasýnda yerini
aldý.. Ayrýca bir belgesel niteliði taþýyan ve bir delikanlýnýn teknik meslek yeterlilik sýnavýný
aþmasýný anlatan "Dix Sept Ans" filmi baðýmsýz sinema ajansýnýn bu sene seyrettiðim tek
filmi olarak kaldý. Türkçe, Kürtçe ve Almanca olarak, Almanya'da yaþayan Yüksel Yavuz'un
çektiði "Kleine Freiheit" filmi ile de Almanya'da yaþayan iki ayrý dünyadan gelen göçmen iki
gencin hayatýna tanýklýk ettim.
Yine "Quinzaine des Réalisateurs" bölümünde yer alan Parviz Shahbazi tarafýndan çekilen
"Nafas-e Amiegh" (Deep Breath) filminde ise günümüz Tahran'ýnýn deðiþen yüzü ve iki genç
delikanlýnýn arkadaþlýðý anlatýlýyordu. Farklý sosyal sýnýflardan gelen bu iki delikanlýnýn
benzer iç yalnýzlýklarý ve delikanlýlardan birinin gönlünü çalan üniversiteli bir kýzýn bu
döngüye kendi yaþam bakýþý ile katýlmasýnýn anlatýldýðý, ayrýca bazý simgesel ögelerle sonu
ve baþý arasýnda hayli heyecanlý bir bað kuran bu film, genelde politik filmlerle festivale
katýlan Ýran sinemasýnýn ilginç ve seyredilmeye deðer bir çalýþmasý olarak bir izlenim býraktý
bende.
Etti mi 11, üzgünüm seyrettiðim kýsa filmin adýný hatýrlamýyorum. Ama medyayý eleþtiren
Ýngilizce bir Norveç filmi idi.
Þimdi yaðmur sonrasý topraðýn kokusunu ciðerlere çekme zamaný, festival konuklarýna
güneþli günler sunduktan sonra aðlayan gökyüzünün öyküsünü dinleme zamaný.
Kimbilir gösterilen filmlerden biri içini acýtmýþtýr da ondandýr bu gözyaþlarý, ya da o da benim
gibi sevinçten aðlýyordur...
Yeni bir sinema serüveninde buluþuncaya kadar kýsa bir ara, yoksa seneye festivale kadar
sessiz sinema.
SunA.K.
Mougins-27.05.2003
[email protected]
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Entel Kahveci: Mustafa Uyal
AB'ye doðru
Bu hafta Avrupa birliðine ” doðru “ yolculuðumuzda bir adým daha attýk. Eurovision þarký
yarýþmasýný Kazandýk. Hem de pýrýl pýrýl görüntülerle, mükemmel bir performans ile ,
gereksiz polemikler ve skandallar yaratmadan sadece iþimizi yaparak kazandýk. Bu ülkeyi
geride tutmak için elinden geleni yapan köhne beyinlere, her yenilgiyi hakeme ve Türk
düþmanlýðýna baðlayan kifayetsizlere, Bu baþarýnýn arkasýndaki stratejik çalýþmayý meclis
araþtýrmasý haline getirmeye çalýþan herkese mesajlar her zamanki gibi açýk açýk gitti. Gitti
de alýndý mý o baþka...Derken bir haber de Cannes Film festivalinden geldi. “Uzak “ müthiþ
baþarýlara imza attý . Bu ne güzel bir hafta sonu olmuþtu böyle? Neden, nasýl, ya sonra
sorularý ise aþaðýdaki yazýya taþýdý bu güzel olaylarý..
Televizyonun son yýllarda gösterdiðimiz sportif ve sanatsal baþarýlarda ne kadar etkin
olduðunu daha evvel “Pal Secam Ýlerleme” adlý yazýmýzda altýný çizmiþtik . Bu Eurovison
örneði de aslýnda o teoriye uygun düþüyor . Televizyonu seyrederek büyüyen insanlar artýk
birebir yeteneklerinin dünyada ne iþe yaradýðýný ve neyin baþarý neyin baþarýsýz olduðunu
görüp uygulamada çok iyi þeyler yapabiliyor. Ama oturmayan çok þeyler var özellikle
kafalarda ve nereye gitmek istediðimiz ile ilgili ortak kararýmýzda... Örneðin Galatasaray’ýn
UEFA þampiyonu olmasý ile birlikte atýlmasý gereken ikinci adým bunun bir tesadüf
olmadýðýný kanýtlamak için en az bir iki takýmýn daha buna benzer baþarýlar elde etmesi
olmalýyken biz ne yaptýk? Galatasaray’ý aþaðý çekmek için elimizden geleni yaptýk. Türk
futbolunun içine çöreklenmiþ kifayetsiz muhteris tayfasý tarafýndan kotarýlan türlü karalama
ve yýpratma kampanyalarýnýn sonucunda bu aðaçtaki elmalarýn düþtüðü artýk iyice aþikar
ama genel etki olarak buradaki düþüþ Türk futbolunu da direkt olarak etkilemiþ ne gam..
Dünya üçüncülüðünü alýp gelen milli takýma daha yurda dönmeden baþlatýlan saldýrýlar
baþka bir örnek ve de en taze örnek Pazar akþamý Beþiktaþ müthiþ bir mücadele sonucunda
þampiyonluðu almýþ yýllardýr özlenen kutlamalar baþlamýþ, Beþiktaþlý mutlu, keyifli. Ýþte böyle
bir anda Televizyonda bir yorumcu (!) “Beþiktaþ baþkaný isim vermeden Teknik direktörün
öne çýkarýlmasýndan rahatsýz olduðunu belirtti, Teknik direktörde sessizce evine gitti
Beþiktaþ’ta problem var galiba” diyor. Boyun devrilsin derler adama. Yahu býrakýn þu camia
kutlamaya vakit bulsun sonra saçarsýnýz o alýþýldýk zehirlerinizi...
Ýþte Süreyya Ayhan , Pýrýl pýrýl bir genç kýz , bizim gibi bir inançsýzlar ordusunun önüne
geçmiþ koþuyor ve kazanýyor. Bizlere geçen yýl inanýlmaz sevinçler yaþattý. Ne oldu sonra,
Antrenörü ile arasýndaki iliþki öne sürülerek rezil edilmeye baþarýlarý karalanmaya çalýþýldý.
Özel hayatý seviyesiz Televizyon programlarýnda tartýþýldý, bizim de boyumuz uzadý.
Basketbolcularýmýz Avrupa ikincisi olmuþ derhal ulema iþbaþýnda: “birinci olurduk lakin
Hidayet havalandý, Reklamlardan para kazandýlar ondan oldu, hatta 12 dev adam þarkýsý
yüzünden baþarýsýz olduk” ..Tarkan Avrupada liste baþý oldu. ” Asker Kaçaðý, vatan haini
n’olcak”. Murat Günak Mercedes veya Peugeot otomobillerin tasarýmlarýnda önemli rol
oynuyor “Bilgisayar çiziyor bunlar imzalýyor.. memur abi bunlar yemeyiz biz..” .
Gelelim son örneðe Sertab Erener ve takýmý TRT tarafýndan bu iþi normal þartlarda son
derece haklý nedenlerle yapmak istemeyen Tarkan ve Candan Erçetin ‘den sonra
görevlendirilip bu iþi yapmaya “memur” edilidiði zaman, onun içinde geçerli olan bu
sebeplere raðmen evet demiþ ve oturup cesaretle bir strateji kurmuþ. Son derece basit.
Herkesin anlayacaðý anýnda yakalanacaðý bir melodi üzerine evrensel bir temayý uluslar
arasý kabul görmüþ bir dilde yazýlacak sözlerle ve televizyon diliyle yani görsel aðýrlýklý olarak
sunacaðým. Araya biri iki ticari tuzak ta atarýz olur biter. Buna itiraz yok herhalde. Eurovision
yarýþmasýnýn da sizden daha çok bir þey beklemediðini de biliyorsunuz. Bu beklentilere
cevap vermek yani ana strateji ve doðru uygulama. Sonucu da öncesini de biliyorsunuz.
Bunu resmi olarak tartýþmaya kalkanlar , meclis araþtýrmasý isteyen vekillerimiz bile çýktý .
Bunlar kime vekalet eder bilinmez ama Cumartesi akþamý Sertab ve ekibini seyrederken ben
iþte benim güzel ülkemin güzel Kadýnlarý diye düþündüm -meðerse dansçý kýzlarýn üçü
yabancýymýþ ..olsun varsýn. Kadýnlarýmýzý tesettür tuzaðýna düþürmek için kapý arkasýnda
bekleyen zihniyet te bunlar Türk diye bize burun kývýran Avrupa ülkeleri de o grubun ve
arkalarýndaki ekibin zarif ellerinden müzik eþliðinde yedikleri aðýr tokadý inþallah hep
hatýrlarlar . Baþarýya mezar kazanlar da. Þimdi orada 5 dakika Türkçe dinletseydik ne
olacaktý, baþýmýz göðe mi erecekti?.. Avrupalý olmak, Dünyalý olmak, Dünyanýn önde gelen
ülkelerinden biri olmak istiyorsak onlarla ayný lisaný konuþup onlarýn oyunlarýný kendi
kurallarýyla oynayabildiðimizi göstermektir. Yenmektir demiyorum çünkü özellikle oyunun
amacý eðlenmek , vakit geçirmektir. Yýllardýr düþtüðümüz Viyana kuþatmasý psikolojisi ile
bize herkesin düþman olduðu teorilerinin Uefa, Eurovision, Cannes Film Festivali ve benzeri
platformlarda ardý ardýna yalanlandýðý þu aralarda bizde kendi kendimizin düþmaný
olmamaya karar verip basit ama olumlu bir adým atsak ne iyi olur deðil mi?. Artýk aramýzdan
çýkýp bir þeyler baþaranlarý sýraya , hizaya sokmaktan vazgeçsek, “ icat yaratma” lafýný
paketleyip çöpe atsak, sanatçýyý sporcuyu kültür insanlarýný tenkit etmek yerine teþvik etsek
bunlarý karalayanlarý, rating ve tiraj uðruna harcayanlarý tepkilerle uyarsak...
Kýsaca çaðrý þudur: Sessizce durup baþarýlý gençlerin, insanlarýn heveslerinin , gururlarýnýn ,
tutkularýnýn sebebi bilinmez tepkilerle katledilmesine izin vermeyelim. Ýçimizdeki þark
tembelinin kýskançlýk hislerini törpüleyip “ ne güzel yaptýn” kardeþim diye Tepki verelim.
Baþarýyý alkýþlamayý , Yüceltmeyi, yeniliklere yol vermeyi, deðiþik olanýn düþman olmadýðýný
bir anlatalým etrafýmýza bakalým ne olacak? Bir kere bile diðerleriyle gönülden el ele
tutuþmadan bu dünyadan göçen milyonlara bir el uzatmasýný gösterelim onlar da anlasýn
paylaþmanýn keyfini. Bu bizler için Avrupa birliðine deðil Evrensel deðerlere “doðru” atýlan en
anlamlý adýmlardan biri olacaktýr . Ve bunu yaptýðýmýz zaman kendimizi de alkýþlayacaðýz,
her fýrsatta , gönülden.
Mustafa Uyal
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Deniz Fenerinin Güncesi: Seyfullah Çalýþkan
SAHÝBÝNDEN, DOKTORDAN, BAYANDAN - 1
Nerden baþlasam, nasýl anlatsam karar veremiyorum. Masamýn üzerinde yýrtýlmýþ
kaðýtlardan kocaman bir öbek oluþtu. Onlarca kez baþlayýp sayfayý yýrtýp attým. Çorap
söküðü gibi anlatýlanlarý gideceði sona taþýyan, anlatýmý alýp götüren hep ilk bir cümle vardýr.
Saatlerdir onu bekliyorum. Gecikti, bir türlü gelemedi. Çok geç oldu, bu saatten sonra
gelmez artýk. Daha fazla kaðýt tüketmeden, ülkemin ormanlarýna Akdeniz Çam Týrtýlý gibi
musallat olmadan ufaktan kaçayým. Hayal gücümün durgun trafiðinden bir araba çevirip
uykuma doðru gideyim.
Araba deyince birden aklýma geldi. Bende ikinci el satýlýk araba var. Eðer alýcýysanýz
konuþalým. Pazarlýkta anlaþýrýz çekinmeyin, arayýn beni... Neden mi satýyorum? Sandýðýnýz
gibi deðil, vuruðu, çürüðü falan yok. Paraya da sýkýþmýþ deðilim. Laf olsun diye almýþtým.
Doktordan, bayandan, sahibinden falan deðil ama kýz gibi araba. Çok binip dolaþmadým ama
temizliðinde, bakýmýnda hiç kusur etmedim. Yaðmur altýnda kaldýðý günler içim parçalandý.
Elimden gelse büyük bir garaj yaptýrýrdým. Hesapladým, araþtýrdým garaj yaptýrmak arabanýn
parasýný geçiyordu. Elimde olmayan nedenlerden dolayý vazgeçmek zorunda kaldým. Sevgili
arabamdan kapalý bir mekaný esirgediðim için sizlerin önünde özür diliyorum.
Otomobil almak için mantýklý bir nedenim yoktu. Ýþime, çarþýya rahatlýkla yürüyerek
gidebilecek kadar yakýn bir evde oturuyorum. Herkesin arabasý var, benim onlardan neyim
eksik deyip aldým iþte. Doðru dürüst kullanmadým. Evin önünde yatmaktan yoruldu. Arabam
olunca belki kýz falan tavlarým diye düþünmüþtüm. Meðer dinlediklerimin hepsi yalanmýþ.
Araba bile aldým ama yine de kýzlar bana bakmadýlar. Kalabalýk caddelerde bir iki deneme
yaptým. Baktým kimsenin aldýrdýðý yok. Arabaya bindirmek þöyle dursun, yüzlerini bile çevirip
bakmadýlar. Arabama tek bir bayan ilgi gösterdi. O’da yetmiþ iki yaþýnda komþum Fatma
Teyze. Yaþýna, baþýna bakmadan pazardan çantalarýný týka basa doldurmuþ, oflaya puflaya
yokuþu çýkarken rastladým. Çok hayýr duasýný aldým kadýncaðýzýn. Bir iki sene kazadan,
beladan uzak tutar beni.
Muhitimden tanýdýklarým sidik yarýþýna fazlasýyla düþkündür. Sanki nispet yapar gibi benden
iki ay sonra Gözde’de araba aldý. Alýrsa alsýn kardeþim bana ne? Allah kazasýz, belasýz
binmek nasip eylesin. Bizimki arabayý alýr almaz telefona sarýlýp bana müjdelemese olmaz
ki. Ýlle de arabayý görmeliymiþim. Görsem ne olacak ,görmesem ne? Ýþi gücü býrakýp içimden
yüzüne karþý homurdanarak gittim. Arabayý sanki anlýyormuþum gibi inceliyorum. Çok güzel
araba, temiz araba dedim ama yetinmedi. Bakýþlarýný üzerime dikmiþ beðenimi þaþkýnlýkla
,abartýyla ifade etmemi bekliyor. Fiyatýný falan sordum. Ýçine binip koltuðuna oturup saðýna
soluna baktým. “Annen seni kadir gecesi doðurmuþ. Kýrk yýl gezip dolaþsan bu kadar güzelini
bulamazdýn. Ben resmen kazýk yemiþim. Þu arabanýn teybi bile en az üç yüz milyon eder.
Senden korkulur valla, resmen kelepir düþürmüþsün,“ dedim. Neþesinin yerine geldiðini
görünce daha fazla yalan söylemekten de kurtulmuþ oldum. Bütün formaliteleri bitirip iþime
dönmek niyetindeydim. “Hadi ben kaçtým, iþe dönmem lazým,” dedim ama söylediklerim
aðzýmdan çýkar çýkmaz gidemeyeceðimi de anladým. Gözde’nin bakýþlarýndaki ifade öyle
kolay kurtulamayacaðýmý, araba teranesinin süreceðini anlatýyordu.
Yalvaran, acýma hissi uyandýran ses tonu ve mimiklerini en etkili haliyle üzerime saldý.
“Sürücü belgem var ama ben araba kullanmayý bilmiyorum. Bana direksiyon çalýþtýrýr
mýsýn?,” dedi. “ Çalýþtýramam, benim adým çýkar, seninse kýsmetin kapanýr,” diye espri
yaptým. Böyle ucuz sözcük kurgularýyla Gözde’nin elinden kurtulmak o kadar kolay deðildi.
Þimdi beni duygu sömürüsünün zirvesinden ustaca manevrayla yerle bir etmeye çalýþacak,
“tamam çalýþtýrýrým caným, ne var bunda, elime yapýþacak deðil ya” demem için son bir kez
daha saldýracaktý. Olay filmin finalindeki en hüzünlü sahnenin kurgulanmasýna gelmiþti.
Yönetmenin salondan hiç kimseyi aðlatmadan çýkarmak niyetinde olmadýðýný biliyorum.
Gözde’yi iyi tanýdýðým için O’na hayýr demenin zamanla keþfettiðim yollarýndan birine baþ
vuruyorum.
Son vuruþunu beklemeden karþý ataða geçtim. “Sana araba kullanmayý öðretmeyi istediðimi
biliyorsun, yeterince usta deðilim ve çalýþma saatlerimiz seninle çok ters. Bunu hem kendine
hem bana eziyetli hale getirmenin anlamý yok. Cemile Haným usta bir sürücü. Seni de sever.
O’na bu gün gidip söylerim,” dedim. Gözde’nin sesi bile çýkmadý. Boynunu “küçük yaþta
yetim kalmýþ zavallý,” dedirtecek, acýndýracak gibi büktü. Kýsacasý ben bu iþten yýrttým.
Suçlayýcý bakýþlarýnýza aldýrmýyorum. Afrika’da açlýðý anlatan fotoðrafý çekebilmek için son
nefesindeki çocuðun ölümüne seyirci kalan gazeteci ben deðilim. Belki sizin arabanýz bile
yoktur. Düþüncelerinizin bir kýsmýna katýlýyorum. Evet, biraz fazla abartýyorum. Görmemiþin
arabasý olmuþ, severken dikiz aynasýný koparmýþ.
Seyfullah
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu
Editör'den Önemli Not: Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle
süslendiðinden, devamýný ve önceki sayýlarýný aþaðýdaki adresten tek týklamayla
okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn...
http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_111.asp
Devamý var
Yukarý
Dost Meclisi
NEREYE DOÐRU DÜÞÜNELÝM !?
Biraz herþeyin dýþýna çýkýn, gözlerinizi kapatýn, ruhunuzun bedeninizden ayrýldýðýný ve
sürekli olarak yükseldiðini düþünün, göðe doðru yükseliyorsunuz, önce mahallenizi sonra
semtinizi daha sonra þehrinizi ve git gide bulutlara çýktýnýz artýk bir kýtayý görüyorsunuz,
devam edin durmayýn sürekli yükselin dünyayý net olarak görebiliyorsunuz, bakýn yanýnýzdan
bir izleme uydusu geçti iþte o hani haberleþme için kullanýlan uyduyduya hayýr o sadece bir
casus uydu. Aman allahým birden aklýnýz karýþtý evet evet karýþtý nedenmi ? Çünkü siz
mükemmel bir manzarayý hayranlýkla izlerken aklýnýza gelenler iðrenç þeyler; Birbirinin
kuyusunu kazan insanlar, çýkarlar için satýlmýþ kalemler, ihanetler, endiþeler, ideal kavgalarý,
AIPAC ler MOSSAD lar CIA ler, terör örgütleri, silinmiþ hayaller, sigara dumanýndan gözün
gözü görmediði köhne yerlerde yapýlan iðrenç planlar, insanlarýn geleceðinizle oynayýþlarý,
geçim derdi, gizli tarikatlar, eroin – esrar vs... vs.... bir sürü aklýnýzýn alabilceði
düþünebileceðiniz ve düþünemiyeceðiniz her tür korkunç þey.
Þimdi elinizi kalbinize koyun, beyniniz dursun sadece hissedin milyonlarca bedeni,
milyarlarca insanýn bir birine sarýlýþ sesini duyun, çocuklarýn aðlayýþý sýrasýnda afrikadaki bir
anenin çocuðunun baþýný okþayýþýna bakýn, ingilterede bir kýz düþünün deniz kenarýnda
þarký söyliyerek koþuyor, çinde çekik gözlü bir nine torunlarýna masal anlatýyor, Asya
steplerinde bir delikanlý delice at koþturuyor, Amerikada bir zenci ne kadar da tatlý uyuyor,
tüyleriniz diken diken oluyor, Türkiye'de bir ana oturmuþ kýzýnýn düðününde mutluluk gözyaþý
döküyor, Bak denizde insanlar nasýlda oynuyorlar, sinemada bir komedi filmi insanlar
gülmekten yýkýlýyor, sahilde bir bardan güzel bir müzik sesi geliyor kulaðýnýza aman Allahým
içiniz birden huzur doluyor, düþünmeye devam edin herþeyi hemde herþeyi, tüm iyi ve güzel
þeyleri ve biraz önceki kapkara duygularý nasýl yok ettiðini izleyin. Þimdi söyleyin hangisi
daha güzel!? Biz nereye doðru düþünelim!?
Metin Durmaz - PAONIUWANG
Yorum Oku / Yaz
Kahve Molasý'nýn sürekli ve sabit(!?) bir yazar kadrosu yoktur. Gazetemiz, siz sevgili kahvecilerden gelen
yazýlarla hayat bulmaktadýr.
Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Bu bölüm sizlerden gelecek minik denemelere ayrýlmýþtýr.
Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir. Siz sevgili kahvecilere önemle duyurulur.
Kahve Molasý bugün 3.276 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr.
Yukarý
Tadýmlýk Þiirler
ARMAÐAN
Bunca yol çok ýþýk birikti avuçlarýmda
Senin olsun
Esinlen sevgi dokuyan ellerimden
Bunca yýl þiirin, kardeþliðin, kavganýn
Has bahçelerinde yarattým bu gerçeði
Sabrým senin olsun
Aþkým senin olsun
Acýlarýn sütüyle büyüttüðüm umutlar
Mahpushane avlularýnda boy verdi,
Dolunay menekþelendi kirli kara camlarda
Her görüþte vurulduðumuz ana evren
Özgürlüðe boyadi saksýmdaki çiçeði
Senin olsun
Biz ki acýlar döneminden
Ellerimizi kirletmeden geçtik
Direncim senin olsun
Sevgim senin olsun
Þükran Kurdakul
<#><#><#><#><#><#><#>
CARMEN
Dudaklarý ilk ýþýðý gibiydi aþkýn
Lavanta kokulu odalarýn eþiðinde
Kadýnlýðý gözlerine yansýyan
Þarkýlar söylesin, giysilerini çýkarsýn
Oynasýn kendini, nesi varsa elinde.
Gülüþü ilkçaðdan, soluðu Akdeniz'den
Bilinen nisanlarýn bilinmeyen yangýný
Neleri ateþliyor yaþamýnýn gülünde
Asmada üzüm, üzümde rengin tadý,
Doðayý göðüslerinde saklýyor Carmen.
Þükran Kurdakul
Yukarý
Kahvenin Yanýnda: Elif Þeref Artun
GRÝSSÝNÝ
Hep bol kalorili tatlý tarifleri verecek deðiliz ya… Bugün de “Yaz geldi,
rejim yapýyoruz,” diyenleri sevindirelim.
500 g un
15 g maya
6 yemek kaþýðý sývýyað
1 yemek kaþýðý kepek unu
Tuz
(Dilerseniz haþhaþ, anason ya da çörekotu kullanabilirsiniz.)
Önce 1 çay bardaðý ýlýk suda mayayý eritin. Ýçine bir çay bardaðý kadar
un koyup azýcýk da su ilave ederek karýþtýrýn. Topak kalmasýn.
Hazýrladýðýnýz mayayý ýlýk bir süre ýlýk bir yerde bekletin, kabarsýn.
Normal unu ve kepek ununu karýþtýrýn, ortasýný açýn. Mayayý, 5 yemek
kaþýðý sývýyaðý ve tuzunu ekleyin. Azar azar su ilave ederek hamuru
yoðurun. Suyun ýlýk olmasýna dikkat edin. Dilerseniz içine haþhaþ
tohumu, çörekotu gibi baharatlar koyabilirsiniz.
Hamuru dört parçaya bölün. Her birini merdane ile yarým cm
kalýnlýðýnda ve dikdörtgen þeklinde açýn. Keskin bir býçak kullanarak 1
cm geniþliðinde þeritler kesin ve yaylanmýþ fýrýn tepsisine dizin. Üzerlerine kalan sývýyaðý bir
fýrça ile sürün. Kabarmalarý için bir saat kadar beklemeniz gerekecek. Grissinileriniz
kabarýnca önceden ýsýtýlmýþ 200 derece fýrýnda 18-20 dk piþirin. Çýtýr çýtýr… Hazýrlar…
Afiyet olsun…
Tarifi yazdýrmak için týklayýn (Siteye yönlendirilecek, basýmý oradan gerçekleþtireceksiniz.)
Yukarý
Biraz Gülümseyin
Duygucum
Duygu'ya teyzesi 1 milyon lira verir. Küçük kýz hiçbir þey demeden parayý cebine atar.
Bunun üzerine annesi müdahele eder:
-"Duygucum, teyzene ne demelisin?"
Duygu cevap vermez.Anne bunun üzerine ipucu vermek ister:
-"Baban bana para verdiði zaman ben ona ne diyorum Duygucum?"
Duygu'nun birden gözleri parlar ve teyzesine döner:
-"Hepsi bu kadar mý?"
<#><#><#><#><#><#><#>
Allah akýl fikir versin. Ne diyelim baþka?!!...
Yukarý
Birlikte Oynayalým : Presented by Enishte
Yeni Soru : 9 - Þu HAMAM'a bir NATIR bulmamýz gerekiyor.. :-)
HAMAM - ..1.. - ..2.. - ..3.. - ..4.. - ..5.. - NATIR
[email protected]
Yukarý
Kýraathane Panosu
Yukarý
Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan
http://www.sanalgazete.com.tr/gazete/vol08no01/s19/m01.htm
3dmax ve benzeri animasyon uygulama meraklýlarý için örnek bir çalýþma tanýtýmý. Arçelik
reklamlarýnda izleyicilerle tanýþan çelik ve hayat hikayesi. ...Geçtiðimiz aylarda yayýna giren
Arçelik reklamlarý televizyonlarda büyük ilgi görmektedir. Bu reklamlarda yer alan Çelik
karakterinin tasarým ve uygulamasýný gerçekleþtiren anima bu çalýþmalarýnda discreet'in 3ds
max ve combustion yazýlýmlarýný kullandý...
http://www.haylaz.com/home/
Tamamen eðlencelik olarak hazýrlanmýþ bir web sayfasý. Mp3 arþivi, güzel sözler, resimler,
komik videolar, çöpçatanlýk, þarký sözleri, forum alaný, ve tabiki chat alaný. Ciddi
beklentileriniz varsa tavsiye etmiyorum. Sadece boþ vaktinizi deðerlendirebileceðiniz
sayfalar...
http://www.ntvmsnbc.com/news/216729.asp
...Van Gölü’ndeki sualtý kayalarýnda fotosentetik cyanobakterilerinin toplandýðý benekler
bulunuyor ve bu benekler esasen karbonat globüllerini barýndýrýyor. Elektron mikroskobunda
incelendiðinde, Van Gölü’ndeki karbonatlarýn ya ince uzun ya da yumurta tarzý oval þekiller
aldýklarý görülüyor; “nano-cisimler” ya da “nano-bakteri” denen bu ufak yaþam formlarý
Mars’ýn uydusu ALH84001’de keþfedilen yaþam formlarýnýn þekil ve büyüklük olarak týpatýp
aynýsý...
http://www.linux.org.tr/
Siz hala Linux kullandýramadýklarýmýzdanmýsýnýz? ..." Windows ve Linux ikilisinden
vazgeçemeyenlere ayný makinada iki sistem birlikte. Baþka bir deðiþle "Winux" sistem
oluþturmak için Pogo firmasý Linux ve Windows'u yanyana barýndýracak yeni bir masaüstü
taasrýmý ile bu ilginç fikri hayata geçirmiþler.Temel olarak Redhat tabanlý bir Linux üstündeki
vmware'dan ibaret olan sistem bir Intel tabanlý yapý üstünde çalýþýyor...
Yukarý
Damak tadýnýza uygun kahveler
Mail PassView v1.0 [14k] W98/2k/XP FREE
http://www.mywebattack.com/gnomeapp.php?id=106331
Þifre buluculara devam ediyoruz. Bu programý çalýþtýrdýðýnýzda Outlook, Outlook Express,
Incredimail, Eudor gibi mail programlarýndaki hesaplara ait þifrelere hýzla eriþiyorsunuz. Kötü
amaçlý kullaným için deðil ama unutkanlar için birebir minik bir yardýmcý program.
Yukarý
http://kahvemolasi.com/sayilar/20030528.asp
ISSN: 1303-8923
28 Mayýs 2003 - ©2002/03-kahvemolasi.com
istanbullife.com