Röportajın Pdf Formatı için tılayın.

Transkript

Röportajın Pdf Formatı için tılayın.
l
"Teslim olma
kararı aldığımda,
bu kadar
yatacağımı
tahmin
etmemiştim"
I
"İyi ki
tutuklanmışım;
buraya
gelmeseyd im
,;
a
i.
'f
il
,:
,i
a"i
:ja:
1],
ia
?j:
?.
i.|
1,
|!:
t
ij.
ii.
i:
".,*^
t.
"",:,,auf_ :;
,]
ilı
,|
§::
*:.
çıldırmama
9-10 ay kalmıştı"
l
"Düşsel
seyahatIere
inanıyor ve
yaşayabiIdiğimi
hissediyorum.
Normal biri
olmadığımı
biliyoru m"
çj
*i
li]
i]:
ii]
l'i,
!,
|;.
i].:
4i
l;
l
"Bu dünyaya
bedenen tam
olarak geldim
ancak ruhum
bedenimle
buluşmadan önce
yara aldı"
:.'"
.*J;".:,
I
"Ben, çocukluk
hayallerini
başarmış, mutlu
birisiyim. Çünkü
cezaevlerinde
yatmak da benim
hayallerimin bir
parçasıydı"
:i
ra
36
uo
,r,
/ 18 MAyı5 2006
*
ai
i
j..:l
l
]]ğ,
]ğ
|.
ffi'
ffi"
ffi,
§
w:
&.-
ffi;
ş
ffi,i
§i
]i]
sEDAT PEKER lÇERI DEN,KONU ŞTU
:ğ
1
j
§":
ffiİ
$:
&,l
ğ.;
ffi;
{:
ffij
#i]
&; ii
ffi.:
ffi,:
ff,i
o
cELAEULERıilDE
nT]v|AI DA
o
o
HAYALİ]v|Dİ
ffia*ççı Tutkun Akbaş
W
lmanya'da büyüyen, bugün tufuklu yargılanan Sedat Peker, Rize kökenli ve 1970, Sakarya doğumlu. Adı, 'kullandığı telefon
numaraları' nedeniyle Susurluk
Raporu'nda
da geçti, Barmen
Oğuz
Atak'ın sırtında 'Allah' dövmesi bulundu-
ğu gerekçesiyle öldiirülmesi olayında da...
1997'de Rize'de kaçakçı Abdullah Topçu'yu öldtirmek suçundan savcı karşısrna
çıkan ve serbest bırakılan Peker'in iki adaml, ayru davadan müebbet hapse mahk0m
oldu. Tehditle tahsilat yapmak, zor|a a|ıkoymak, adam öldiirmeye azmettirmek ve
benzeri suçlardan yedi ay boyunca araflafl
Peker, Romaıya'da teslim olarak,
19
Ağustos l 998'de Türkiye'ye getirildi.
Peker'in, tufuklu bulunduğu sürede
Bayrampaşa Cezaevi'nde 'kallar gibi' yaşadığı gazetelere haber oldq cezaevine kokoreç makinesi sokmaya çalıştığı da. Kaldığı 50 kişilik koğuşun tabanını duvardan
duvara halıyla kaplattığı, duvarlannı bo-
yattığı, tuvaletlerin yenilenmesini istediği,
cezaevinde l00 koyun kestirip tufuklu ve
hiikümlülere dağıttığı söylendi. Aırcak çanak anten, video, CINE 5 dekoderi, ekmek
kızartma makinesi ve dikiş makinesi gibi
isteklerine ise cezaevi yönetiminin izirıve-
rmediği ileri si.irüldü.
İstanbul
DGM Savcılığ, Ekim
1998'de
Peker ve adamlan hakkında 7.5 yı|akadar
hapis istemiyle dava açtı, 24 Mayıs
|999'da tahliye edildi. 8 ay 29 glın cezaevinde yatan Peker, "Sanal bir çete yaratıJ-
dığın1' ileri siirdü. Ancak Ekim 2004'te
'organize suç örgütii kurmak' suçlamasryla, gıyabi fufuklulugu vicahiye çewilerek
Bayrampaşa Cezaev7'ne konuldu. Daha
sonra da Kandıra 2 No'lu F Tipi Cezaevi'ne nakledildi.
ffi Cezıeinde bir gününüz nasıl
geçi-
yor?
Giinlerim ruhsal olarak huzurlu, tempo
olarak ise çok yoğun geçiyor. Öglene ka-
dar giinli.ik gazete\ei inceliyorum.
Saat
12:00-13:30 arası, omuriliğimdeki sağhk
problemlerime iyi gelecek olan
kiiltiir
>
3 Mayıs 2006 tarihli bazı
ga.zetelerde tam sayfa yer alan
bir i|an dikkat çekiciydi. İlan;
"3 Mayıs Türkçülük Günümüzü
Kutluyoruz", "Hedef ler Devlet
Tarafından Açıklanmaz, Milletçe
Yaşanır" başlığını taşıyordu.
ılanın altındaki imza ise
ozturkler.com ve
gencturkhaber.com idi. Bu
internet siteleri oldukça tanıdıktı.
ozturkler.com'un açılışı,
cezaevine girmeden önce
oldukça şaşalı bir şekilde Sedat
Peker tarafından yapılmıştı. Bu
adres her zaman sedat peker'i
anımsatıyordu. Bu ilan, bizi yine
Sedat Peker'e götürdü. Sedat
Peker,'içeride' olmasına rağmen
'dışarıda' olanlarla yakından
ilqiliydi. Ve 3 Mayıs Türkçülük
Günü'nü yine onun imza attığı
Öztürkler ve Genç Türkler
Türkçülük Hareketi kutladı. Sedat
Peker'Ie avukatları aracılığıyla
gerçekleştirdiğimiz söyleşide,
ilanla yeniden gündeme gelişinin
amacını öğrenmeye çalıştık.
ı8 t{Ayıs 2006 ,
,r, *
37
§
ş:
tr
f..
ş.
a
J#_ t-"!
ia
d]
E e-*
?:
ı
?,
fizik hareketlerini yaplyor, daha sonra
da
avukat görüş odasına geçiyorum. Saat
17:00 gibi tekrar koğuşa dönüp gelen mekfupları okuyorum, gete yans1 ancak bitire-
^r,'
t.
iı
ı:]
ği
}.::
ğ.,
biliyorum. Daha sonra da kitap okuyorum.
İçinde bulunduğum fiziki duruma gelince;
malum, demirden ve betondan oluşan iki
katlı bir mimari yapl içindeyiz. Bir de küçük de olsa bahçe diye adlandırdığımız;
her tarafi betondan, üstleri de çivili telden
oluşan alanımvvar. Ayrıca, mini buzdolabı, bir de 37 e|<ran televizyon var. Okuduğum kitap tiirleri ise hemen hemen her çeşit. Burada okuduğum ve iizerimde etki bırakanba^kitaplar ise; 'Bir Giin Tek Başına' (Vedat Türkali), 'EzıIenler' (Dostoyevski), 'Çanlar Kimin İçin Çalıyor' (Hemingway), 'Her Şey Seninle Başlar' (Mü-
min Sekman),'Hayatınızın En Güzel Yılı'
(Debbie Ford) ve tabii ki başyapıt olarak
Turgut Özakman'ın'Şu Çılgın Türkler' ki
tabı... Ali Koç ve Yusuf Koç isimli beyler
tarafindan hazrrlanarı'Başbuğ Atatiirk' ve
'Tarihi Gerçekler Işığında Belgelerle Mustafa Kemal Atatiirk' isimli kitapların ise
isimlerini anmaktan aynca bir zevk duyarım. Televizyonda ise ana haberleri ve birkaç tartışma programml, dizi olarak da
'Avrupa Yakası'nı takip ediyorum.
'ffiF tipini
cezaevini lcyaslar mrsrnız?
F tipi cezaevlerinin birçok Avrupa ülkesinde yasaklandığını biliyorum. O ceza-
ğ
i
.i.
"d*.-
İ
Jtğ
İ
>:\
b,#ğ
a
''"#'i,.
'
}
]
./İ
,i
1*
;§,İ
:{,&
dunuz? Ne zaman tahliye olacaksrnrz?
Ne zaman tahliye olacağımı, mahkeme
heyetinden ve yüce Allah'tan başka kimsenin bilebilmesi mümkiin değil. Teslim o1ma karan aldığımda ise bu kadar yatacağı-
mı tahmin etmemiştim. Gerçi iyi ki fufuklanmışım; fufuklanıp buraya gelmeseydim
6 ay, bilemedjııiz 9-|0 ayhk bir zamaı di-
38
* ,r,
/ ı8 iıAyıs 2006
tffi
"_.
il1+_::
{#
M\
ş",,€i"
t
,t
t
\
ş-j
aaaaa
,ıffYFı]ü{ı
B0,I]ı|Aı(
limi limitim kalmıştı. Yani çıldırma nokta-
sındaydım. Bu kadar kişi bana kötiilük yapmak için uğraştı, didindi, müçadele etti; sonucunda ise bana ne kadar büyük bir iyilik
retçilerin getirdiği sigaralan içiyor olacak-
kadar yatacağınızı tahmin ediyor muy-
i::]İ:.
,.
.. .,..l'r-'.-.'
ramsarlık ve yoğun gerginlik yaşandığnı
öğrendim. Galiba bu sorunlar, F tipi cezaevlerinin mimarisinden kaynaklanıyor.
Aynı etkiler bende ve diğer fufuklu arkadaşlarımızda da var. Unutkanhğı engellemek için (Editörün nofu: Burada ayurvedik
bir ürün kullandığını söylüyor) kullanıyor
ve bulmacalar çözüyorum. Karamsarhk
psikolojisinden etkilenmemek için gıda
takviyeleri alıp, kişisel motivasyon ve gelişim kitapları okuyorum. F tiplerinin güzel
Teslim olma kararr aldığınızda bu
J
*.
yapmlş oldular. Şimdi kim bilir sizin sorduğunuz bu soruları cevaplamak yerine
rffi"
l
Jl
A'',
evlerinde daha önce yatmış olan mahkümların röportajlarını tercüme effirdim. Onlarda da yüksek oranda hafıza ka7hı ka-
yanı ise tilm personelin yüksek okul mezunu olmalarından dolayı ruruklulara hitabetlerinin ve dawanışlarının gayet iyi olması.
l
,,
§ıl
Mazhar Osman'ın heykelinin yanında ziyatım. Takriben bir senedir sigarayı bıraktım,
o kötii dönemimde nerdeyse avuçla kullan-
dığım anti-depresanların isimlerini bile
unutfum. Galiba buna en kötü şartlarda bile kör elde edebilme başarısı diyorlar.
" İ:,1.
.:..;
;".,i.',. ;,;'|,;i,:":"!.;-,..;"i,ıi:"?'
Cezaeviıden çıktığınızda hayatınızda
ne gibi bir değişiklik planlıyorsunuz?
''ffi.,
Suçlamalara karşı 24 saat noterle bera-
ber yaşamayı düşünüyorum. Tabii yatak
odasma noteri nasıl alınm, o da ayn bir sorun! (...) Ben olabilmek için hayatım boyunca bedel ödedim. Bedeli ödenerek sahip olduğum hiçbir şeyi değiştirmeyi dü-
şünmüyorum.
{.ffi. İşlerina ne du ru
m da
?
Maalesef iş bile kalmadı. İş yaptığım
şirketlerin maliyecisinden çaycısına. müşterisine kadar herkes göza\tına alınrrsa,
kimse benimle iş yapar mı?
'{ffiTirbelere olan ilginizin sebebi nedir?
Aksiyonu bol olan hayatı tercih eden
ıçıil
,-*
ELı]ü{DE
lerin, travma gibi sorunlar yaşamaları kaçınılmazdır. Bunun sonucunda, tıbbi yardım
alabilirsiniz (bazı şeyleri paylaşmamak
kaydıyla). Bu durumda da iyi bir netice almanız mümkün değil ve bu nedenle doktorunuz kendiniz oluyorsunuz. Ben iyi insanların kabirlerinin de, ruhlarının da, çevrelerine pozitif enerji yaydığına inanırım. (...)
Düşsel seyahatlere inanıyor ve yaşayabildiğimi hissediyorum. Düşsel seyahatler
için bence en uygun mek6n
ti.irbelerdir.
Türbelerden daha huzurlu bir mekAnın ol-
madığını zanıediyorum.
ffi Kendinize'Ruh Adam' diyorsunuz.
Çocukluğumun ilk yıllarından bugüne
kadar aidiyet sorunu yaşayan birisiyim. Ailem benim ailemdi, mahalledeki arkadaşlanm benim arkadaşlarımdı. Onlan çok seviyordum ama adlandıramadığım bir şey vardı. Mesela arkadaşlanma; "Nefes alrnca ne
hissediyorsun?", "Sıcağa dokununça ne
hissediyorsun?" diye sorardım. Nedense
onlardan farklı şeyler hissettiğine inanırdım. (...) Normal biri olmadığmı biliyor ve
de hissediyordum. (Hayatımın hiçbir döneminde de normal olmaya gayret göstermedim ve asla normal olmak istemedim.)
"Psikiyatrideki tiim hastalıklar bana uyuyor mu?" diye inceledim. Maalesef u)ımuyorlardı. Sonraları birçok farklı öğretiyi inceledim. Neticede bu dünyaya bedenen tam
,ffi,
roroĞnırı-ıR
Zateı
artık görüntiim değil, aklım ön planda olmalıydı. Üç ayda 37 kilo vererek 80
kiloya indim ve halen bu kilomu koruyo-
TEMPO,YA 0zEL
Kandıra2i,lo'luFTipi
cezaevi'nde tutuklu
bulunan sedat peker,
rum.
ffi
sete girmeyi düşünüyor musunuz?
Benim ruh yapım böyle bir şeye müsa-
fotoğraflarını'cezaevi
albümü'nden seçti.
ı
*;:
Öztiirl<ler Türkçü hareketiniz, siya-
sette aktif bir taraf olur mu? Yani siya-
Tempo'ya verdiği
it değil. Öztiirkler ve Genç Türkler Ti.irkçülük hareketi, Atatürk'ün ölümünden
sonra ttim Türkçülerin çektiği eziyete, hor-
,.":
lanmaya, anlaşılamamaya ve zulme talip
olur. Başka da hiçbir şeye talip olmaz.
ffi 3 Mayıs TürkçüIük günü vesilesiyle
gazete|ere verilen ilanlarda bozkurt
simgesinin öne çıktığını gördük. Neden
tıozkurt?
Tarihin karanlıklarında kaybolmuş bir
gerçeğin, milletimiz tarafından öğrenilme-
sini istediğimiz için; belge niteliğinde,
t
bahse konu olan kurt resimlerini yayımla-
dık. İnönü, Cumhurbaşkanlığı makamma
İ
çftınca önce paralar ve pullardaki Atatiirk
GELE]Iı HER şEYİ, HER LA]vlAil ]vluTIAı(A YAPARı]V|,
olarak geldiğime ancak ruhumun bedenimle buluşmadan önce yara aldığına, bir parçasnm zarar gördüğüne kanaat getirdim.
Bence dünyanın bir yerlerinde, bu şekilde
yaşayan birçok insan var. (...) Bu nedenle
'Ruh Adam' sıfatını kullanıyorum.
W.Her insanrn hayatında 'dönüm noktam' dediği anlar olmuştur. Sizin böyle
bir anrnız oldu mu?
Çocuk yaşlarımdan itibaren ölüme kar-
şı her nedense yoğun bir ilgim olmuşfur.
Gençliğimin ilk yıllarında ise bu duygum
had safhalara ulaşmıştı. Bir gün bu duygu
yoğunluğunu, kontrol edemeyeceğim şekilde yaşarken, Erenköy Tren İstasyonu'na
gittim (takriben l6 yaşındayım). Öltimtl
yaşamak konusunda kesin kararlıydım.
Karanlığın içinden şarapçl olan bir bey, sigaramm olup olmadığnı sordu. Üstiimdeki
paketi kendisine verdim. Çok mutlu olmuştu. Finalde, şarapçıyla yaşadığım bazı
diyaloglar bu düşüncemi gerçekleştirmemi
engelledi. O zaman yaşım 16'ydı. Şu an
35, ekstradan l9 sene hiç fena değil.
ffi Kamuoyunda bilinen imajınız; sakallı, bryıklr, kilolu halinizi beş-altı yıl önce
değiştirdiniz. Değişken olmayı seviyor
musunuz?
Çevremizdeki büyüklerimizden dinlediğimiz hikAyelerden ve küçiik yaşlarda
okuduğum kitapların etkisiyle, aksiyon
macerama çok erken yaşlarda başladım.
Düzenli spor yapıyordum (bok$. Bu yüzden çok iyi bir vücudum vardı; ama göriiırtiimle ilgili ciddi sorunlarım vardı. Çünkü
arkadaşlarla davetli olarak bir yere gittiğimizde, grubun en önünde olmama rağmen
beni atlayıp arkadakilerin içinde en görüntiilü olanı ben diye selamhyorlardı. Bu anlattığım olaylarda ben 17, arkadaşlanm ise
22-23 yaş|arındaydı. Şimdi gülüyorum
ama o zaman|ar gerçekten resmen sinir
hastası olmuşfum. (...) Sabahlara kadar sinirden ağlayarak sakalım ve bıyığım çıksın
diye Yüce Allah'a dua ederdim. Bu satırla-
rı
yazarkeıı gülüyorum ama o zamaıılar
gerçekten ciddi kompleks yapmıştım. Beni
tan:lyan hiç kimse yanımda yaş muhabbeti
yapmazdı. Yapan da zaten yanmıştı. Aynca yaşamda başanh olacağım diye iddia
sahibiydim. Sakalım bıyığım çıktıktan
sonra bir daha hiç kesmedim. Midem çatlayana kadar yerdim, büyiik adam gibi gö-
riinmek için. (...) l27 kiloluk, sakallı, bı-
yıkh bir adam oldum.
Yurtdışından
1998'de geldiğim zamafl) fufuklanıp cezaevine girince, bir gün radyo dinlerken Fatih Altayh benden bahsediyor ama o an ismimi hatırlamıyor, "Hani şu kilolu olan
adam" gibi bir şey söyledi. Aynanın karşısına geçtim. O an yıkıldım, ben resmen çocukluk kompleksimin kurbanı olmuştum.
ve bozkurt resimlerini kaldırtmıştır. Daha
sonra Celal Bayar ve ekibi seçimi kazanınca yeni bir kanun çftararak Atatiirk'ün resimlerinin haricinde bir daha başka kişilerin resimlerinin koyulmamasını sağlamışlardır. Ama bozkurt figürü ise o karambolde unufulmuşfur. Paranın, pulun, sigarala-
nn, ilk üretilen uçaklann, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yolcu gemisinin, yeni kurulan
petrol ofisinin ambleminde bozkurt resmi
var. Bozkurt simgesi Ulu Önder'in sanki
ikinci ismi gibi. Sorularınızın cevaplarıyla
beraber size bir resim göndermek istiyorum. Lofus davasını Tiirkiye'nin kazanması i,izerine Lahey Adalet Divanı tarafından
Atatilrk'e hediye olarak gönderilen bozkurt heykelinin fotoğrafını. Düşilnebiliyor
musunuz, tiim dünya Atatiirk'ün bozkurt
sevgisini biliyor ama maalesef onun çocukları olan Türk milleti bilmiyor. Birileri
tarafindan unutturulmuş. 1980 öncesinde
de ülke siyasi kamplaşmaya aynlınca,bozkurt bir tarafin simgesi oluyor. Karşı taraf
da bozkurda düşman oluyor. Atatürk'ün
Türklük kelimesini her cümlenin içinde
kullanmasının bozkurdu herkese ögretmesinin sebebi bence nerdeyse sıfirdan bir
millet bilinci y aratmak zonııda olmasıydı.
Tffi"
Kıİrt meselesi haklçnda ne düşünüyorsunuz?
Henüz ilkokul yıllarında bazı arka- }
ı8 ılAyıs 2oo5
ı ,r. *
39
daşlarımız vardı. Konuşma lehçeleri farkh
olduğundan ve kiiltiirümüzi biraz daha
farklı yaşadıklanndan genelde onlar kızdınlır ve dalga geçilirdi. Ben her zaman onlar için kavga eden taraf olurdum. Gençlik
yıllanmda ise yaptığımız tartışmalarda Güneydoğu'da görev yapan kadronun oradaki
halkı devlete düşman ettiğini söylerdim.
Çünkü sicili bozuk, ruh durumu bozuk
olanlar oralara sürgüne gönderilirdi. Aradan zaman geçti, nüfus olarak çoğaldılar,
para olarak güçlendiler. Hemşericilik vasıtasıyla devlette kadrolaştılar. Bunlann çoğu arkadaşımdı, sonra millete zulmetmeye
başladılar. Galiba bilinçaltı tetiklenmesi
oluyordu, bu yüzden intikam almak isti-
Sedat Peker, kendine "Ruh Adam" diyor. Gerekçesini ise şöyle açıklıyor: "Ruhumun
bedenimle buluşmadan önce yara aldığına, bir parçasının zarar gördüğüne inanıyorum."
yorlardı herkesten. "Böyle olmaz" dedim.
(2l- 22 yaşlanndaydım.) "Kardeşim ta-
,ÇOCUKLUK
HAYALLERİ M GERÇEKLEŞTİ,
mam, eziyet edilmek istendi size ama ben
ve benim gibi birçok kişi yanınızda olduk,
ayıp oluyor. Böyle davranarak netice alınmaz, size düşen denge adamı olmaktr, or-
tamı sakinleştirmektir" gibi fikirler verirdim o yaşlarımda. (...) Bu sefer ben taraf
oldum. Nasıl onlar için başkalany|akavga
ettiysem, bu sefer başkalannı onlardan korumak için onlarla kavga ettim. Bundan da
an|ayacağınız iizere, ben kendi keyfımi
bozmak için elimden gelen her şeyi, her
zaman mutlakayapar|m.
ffi
o'Tiirk mafyasrnrn tasiiye hareketi",
"Kürt
mafyasrna yol verildi" gibi spekü-
lasyonlar yapılryor.
Kar adeniz mafu ası olarak kamuolunda
bilinen aileleri (Benim asla bu yönde bir
düşüncem yok) değil barıştırmak, olaylarını incelediğimizde birbirlerine düşürenin
İçişleri Bakanlığı'na bağh iki üç şube yet-
kilisinin olduğunu görüyoruz. Tutuklanıp
cezaevine geldikten birkaç ay sonra bir
mektup aldım (APS ile Florya Postanesi'nden yollanmış). Zafiı agınca içinden,
üstiinde gizli ibaresi olan telefon dinleme
tutanağı çıktı. Karadeniz kökenli bir ailenin büytiğü konumunda olan tanıdığım bir
beyefendinin telefon konuşmasının metninde, "Bizim küçük Sedat mı?" diye bir
bölüm geçiyor. Tabii ki önemsemedim.
Daha sonra l No'lu F tipinde yatan başka
bir tufuklu arkadaşa yine Florya Postane-
si'nden bir mekfup gelmiş (Şans eseri haberdar oldum). Bu arkadaşımıza da Karadenizli başka bir arkadaşa hasım etmek
amacıyla bu mektubu yollamışlar (O da
40 *
,r, / ı8
MAyıs 2006
giz|i ibarel.i, telefon dinleme tutanağı).
sonradan anladım ki bunu sistemli olarak
yapıyorlar. (...) Bana yollanılan tutanağı
mahkemeye delil olarak sundum. (...) Bu
güçlerin amaç|arı sadece bizleri haklı veya
haksız çezaevine göndermek değil, ayrıca
herkesi birbirine düşürerek ortalığı kan gölüne çevirmektir. (...)
"'4r' a4"^, İ;
B13,9.q
?4"'
4'.-ihrf
"L'2.
ffi Devletuarrİ, gO.", yaptığınz söyleniyor, sizce bu tip oluşumlara gidilmesi
normal mi?
Bundan daha normal ne olabilir ki?
Güç sahibi olmak için kazarımak zorundasınrzdır. Devletin işi budur. Kazanmak,
başka işi yoktur. (...) Devlet güçlü olmak
ve neticeye gitmek için her oluşumu kurabilir ve kurmalıdır da. Bunun adına da ulusal güvenlik denir.
ffi Bulıınduğunuz konum itibarıyla hedeilerinize yaklaştığınu söylenebilir mi?
Küçük yaşlardan bu yana bulunduğum
ortamlarda rahat ve mutlu olamazdım ve
devamlı yükselmem gerektiğine inanıyordum. Çiinkti yükseklerde her şeyin daha
onurlu yaşandığı yönünde bir inanca sahiptim. Çocukluğumun geçtiği semtlerde, insanlann birbirlerinin kız arkadaşlarına asılma|arı, birbirlerinden paralarını saklamalan ya da gereksiz yere birbirlerine h6kimiyet kurma gayretleri, benim uyuz olmamı
sağlıyordu. Bu atmosferden kurtulmam
için çok ytikselmeliydim. Bunu hızh şekilde başarmaya başlayınca hayal kırıkhkları
da aynı hızda oluşmaya başladı. (...) 19 ya-
şında yaşadığım bir olay beni çok etkilemişti. Kadıköy Halk Merkezi'ndeki tiyatrodan yeni çıkmış, taksi durağına doğru gi-
derken, genç bir çift de tiyatrodan henüz
çıkmış birbirlerine sarılı halde, konuşarak
yürüyorlardı. Perşembe halk giiıü, yani ti
yatro yan {ıyatııa olduğundan tekrar gelmek için mutlu bir şekilde karar alıyorlardı. "Çok güçlü olmak acaba mutluluk için
gerekli mi veya yeterli mi" sorusunu ilk o
zaman kendime sormuştum. Tabii biz o
yaşta tiyatroya gidiyoruz ama tanıdık kimse görmesin diye de dua ediyorum (Sert
adam imajımız dağılmasın diye). (...) 15-
16 yaşlanndayken taksiye bindiğimizde
herkes kasetini cebinden çıkanr taksiciye
çalması için uzatırdı. Arkadaşlanm genelde arabesk, bense caz kaseti taşırdım. Arkadaşlanm da doğal olarak bana uzaylıymışım gibi bakarlardı. (. ) Şu andaki hedefe ulaşma ve mutluluk tanımım ise şudur:
Çocukken kurdugu hayaileri gerçekleştirebilen insan bence mutlu ve başanlı olma
hedefine ulaşmıştır. Ben Kafkas kökenli
Karadeniz asıllı bir Türk ailesinin çocuğu-
1um. Bizim çocukluğumuz (...) namuslu
ve iyi olan eşkıyaların, dava adamlarının
hayatlarını, efsanelerini dinleyerek geçti.
Çocukluk hayalim işte tam buydu. Ben,
çocukluk hayallerini başarmış, mutlu birisiyim. Çünkii cezaevlerinde yatmak da benim hayallerimin bir parçasıydı. (Çünkü
dinlediğim hikAyelerde çezaevlei hep vardı.)
[email protected]

Benzer belgeler