Tam sayfa fotoğraf - Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi AKADEMİK
Transkript
Tam sayfa fotoğraf - Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi AKADEMİK
KENT ÇALIŞMALARI I Kentsel Mekan, Sosyal Dışlanma, Marka Kentler, Yoksulluk, Peyzaj, Kentsel Gelişim ve Kentleşme Sorunları Editörler Arif Keçeli - Şaban Çelikoğlu Ankara, 2014 DETAY YAYINLARI : 000 1. Baskı ISBN Yayıncı Sertifika No Matbaa Sertifika No : Eylül 2014 : 978-605-4940-00-0 : 13188 : 26649 Detay Anatolia Akademik Yayıncılık Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Yazarından ve yayınevinden yazılı izin alınmaksızın bu kitabın fotokopi veya diğer yollarla kısmen veya tamamen çoğaltılması, basılması ve yayınlanması yasaktır. Aksine davranış, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince, 5 yıla kadar hapis ve adli para cezaları ile fotokopi ve basım aletlerine el konulmasını gerektirir. Dizgi Kapak Tasarım Baskı ve Cilt : Detay Yayıncılık : Detay Yayıncılık : Bizim Büro Matbaacılık ve Basımevi 1. Sanayi Caddesi Sedef Sokak No: 6/1 İskitler-Ankara Kütüphane Bilgi Kartı Editörler: Keçeli , Arif ve Şaban Çelikoğlu Kent Çalışmaları I, 1. Baskı ISBN: 978-605-4940-00-0, xvi + 272 sayfa, kaynakça var, dizin yok GENEL DAĞITIM ve İSTEME ADRESİ DETAY ANATOLIA AKADEMİK YAYINCILIK LTD. ŞTİ. Adakale Sokak No: 14/1-5 Kızılay/ANKARA Tel : (0.312) 434 09 49 x Faks: (0.312) 434 31 42 Web: www.detayyayin.com.tr x e-posta: [email protected] 93 DEĞİŞEN GEZEGENİMİZDE YAŞANABİLİR VE SAĞLIKLI ÇEVRELER İÇİN PEYZAJ MİMARLIĞI Saye Nihan Çabuk, Mehmet Değerliyurt “Unutulmuşluktan uluslararası öneme bu kadar hızlı yükselen ve bu kadar az sayıdaki insanın bu kadar çok şeyin üstesinden geldiği başka bir meslek bilmiyorum. Peyzaj mimarlığı her iki açıdan da eşsizdir. Bunun bizlere ilham, güven ve cesaret vermesi gerekir.” (Ian McHarg, 1997, ASLA Toplantısı) Giriş Peyzaj kelimesinin dilimize ve peyzaj mimarlığı mesleğinin ülkemize girişinden bu yana oldukça vakit geçmiş olsa da, bugün hala sık sık hatalı kullanımların yapıldığı ve mesleğe karşı yanlış ya da kısıtlı algıların geliştiği görülmektedir. Örneğin, çoğu zaman “peyzaj” yerine “peysaj” ya da “peyjas”dendiği/yazıldığı, sıklıkla “peyzaj yapmak” gibi ifadelerin kullanıldığı ve peyzaj mimarlarının sadece belediyelerin park ve bahçeler müdürlüklerinde parklar ve çiçek tanzimleri yapan kişiler olarak bilindiği görülmektedir. Şüphesiz park tasarım ve uygulamaları peyzaj mimarlığı çalışma alanlarından biridir; ama mesleğin var olduğu tek alan değildir. Modern peyzaj mimarlığı mesleğinin ortaya çıkışı 1800’lü yıllara ve Frederick Law Olmsted’in mesleğe bakış açısı ve yaklaşımlarına dayansa da, aslında bu tarihten çok daha önceleri peyzaj tasarımları ve uygulamaları yapıldığı görülmektedir. Bu açıdan, peyzaj tasarımının tarihi ilk çağlara kadar uzanmaktadır. Zaman içindeki gelişmelerle birlikte peyzaj mimarlığı, Endüstri Devrimi’nden önce insanların doğaya, çevreye ve çevresel faktörlere saygılı ve onlarla uyumlu şekillerde yaşadığı ve buna uygun olarak için yaşam alanlarını ve çevresini planlayıp tasarladıkları uygulamaların özünde ve yaklaşımlarda var olmuştur. Başka bir deyişle, peyzaj mimarlığı, faaliyet alanlarının bütününde doğayı, doğaya saygı ve uygumu, doğayla planlama ve tasarımı kendi özünde var ederek misyon edinmiştir. Doğaya uyum peyzaj mimarlığının orijininde yer almaktadır. Endüstri Devrimi ile 94 birlikte yaşanan gelişmeler insanların tahripkâr, çevresine zarar verici ve kaynaklar üzerinde aşırı baskılar kurarak yaşama başlamasının dönüm noktasıdır. Bu dönemden itibaren hızlı kentleşme beraberinde plansız kentleşmeyi de getirmiştir. Peyzaj mimarlığı bu dönemde de şüphesiz mesleki bakış açısından bir şeyler kaybetmemiş, ancak şehir planlama ve mimarlık uygulamaları hızlı kentleşmede daha ön planda yer alarak özünde doğa korumacı yaklaşımlar bulunan peyzaj planlamanın geri plana atılmasına neden olmuştur. Bugün gelinen noktada özellikle planlama safhalarında peyzaj planlamanın göz ardı edilmesinin ve peyzaja dair analiz ve değerlendirilmelerin de yapılması gerekli olan multidisipliner çalışma alanlarına bile peyzaj mimarlarının dâhil edilmemiş olmasının çok önemli bir rolü bulunmaktadır. Bu kapsamda “peyzaj” kelimesinden başlayarak peyzaj mimarlığı ve mesleğin çalışma alanlarının, pek çok multidisipliner ortamdaki rolünün tanıtılmasında fayda vardır. Bu bölümde, bu amaca yönelik olarak genel bilgiler verilmeye çalışılacaktır. Peyzaj Olgusu Peyzajın Tanımı ve Önemi Peyzaj, Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde (Web 1), “kır resmi” ve “bir yerin doğal görünüşü” olmak üzere iki farklı biçimde açıklanmış, Fransızca’sının “paysage” olduğu belirtilmiştir. Okunuşu itibari ile dilimize Fransızca’dan geçtiği açıkça görülmektedir. İngilizce’de “landscape” ve Almanca’da “landscaft” olan kelimelerin Türkçe karşılıkları da benzer şekilde “kırsal bölge, manzara, görünüm” olarak ifade edilmektedir. Bu yüzden pek çok yerli ve yabancı literatürde peyzaj kelimesinin kökeni ve kelime anlamları benzer şekillerde açıklanmaktadır. Peyzaj planlama alanında önemli isimlerden biri olan Frederick Steiner ise peyzaj kelimesinin kökeni ve anlamıyla ilgili pek de alışagelmedik bir yorum yapmaktadır (Steiner, 2011). Steiner, söz konusu terimi Hollandalıların icat ettiğini ve bu dilde “landschap” olan peyzaj kelimesinin Hollandaca’dan İngilizce’ye aktarıldığını belirtmektedir. Hollandaca’da “landschap” ise insanlar tarafından oluşturulmuş bir bölgeyi ifade etmektedir. Bu 95 anlamıyla, kelimenin İngilizce’deki doğru karşılığı “territory”, Fransızca’da ise “terroir”dır. “Terroir”, belirli nitelikler oluşturmak için insanlar tarafından adaptasyonu yapılmış bir yerdeki iklim, toprak tipi ve topoğrafyaya ait mekânsal karakteristikleri ifade eder. Bu açıdan, peyzaj, her ne kadar daha kapsamlı açıklamalarda bir yerin kültürel ve doğal süreçlerinin entegrasyonuna işaret edecek şekilde tarif edilse de, çoğunlukla “kırsal manzara” olarak yapılan tanımlardan farklılık göstermektedir. Bu tanımda, mesleğin çalışma alanı ile de son derece ilişkili olan mekânsal karakteristikler, süreçler ve etkileşimler yer almaktadır. Avrupa Peyzaj Sözleşmesi (APS)’ne göre peyzaj “insanlar tarafından algılandığı şekliyle, karakteri doğal ve/veya insani unsurların eyleminin ve etkileşiminin sonucu olan bir alan” anlamına gelmektedir. APS; peyzaj kavramına yönelik sosyal, ekonomik, siyasal ve hukuksal yeni anlayışlar getirmekte ve sonuçta iki önemli konu ön plana çıkmaktadır (APS, 2007): • Sözleşmede "peyzaj" iki türlü tarif edilmektedir. İlk olarak peyzaj, nesnel (objektif) bir ifade ile "yeryüzü parçası" olarak tanımlanmakta, daha sonra öznel (subjektif) bir ifade ile bu yeryüzü parçasının bütün bireylerce kavranış biçimi olarak belirtilmektedir. • Sözleşme, peyzajın fark edilişi ve evrimine ilişkin olarak yurttaşların rolünü vurgulamaktadır. Buna bağlı olarak yurttaşların oturdukları alanlardaki peyzajlarla ilgili kararlar alınmasına katılımı konusunda bilincin arttırılması üzerinde ısrarla durulmaktadır. Bu anlatılanlar çerçevesinde, peyzaja ait tanımlara genel olarak bakılacak olursa sıklıkla karşılaşılanları aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür: • Peyzaj, manzara ve görünümdür. • Peyzaj, özellikle kırsal arazinin görünüşü ve bu alanlarda ortaya çıkan manzaradır. • Peyzaj, bir görüş alanı içerisine giren bir mekândan elde edilen izlenimdir. 96 • Peyzaj, belirli bir noktadan bakıldığında, kişinin görüş alanı içine giren doğal ve kültürel varlıkların bütününe verilen isimdir. • Peyzaj, doğal ve kültürel unsurların bir arada oluşturduğu etkileşimlerin sonucu meydana gelen alanlardır. • Peyzaj; topoğrafya, iklim, bitki ve hayvan türleri, su varlıkları, insan yapımı unsurlar ile tüm bu unsurların etkileşimlerini ve bu etkileşimlerin sonuçlarını içinde barındıran bir coğrafyada, görüş alanı içine giren özelliklerin bütünüdür. Peyzaj, yaşayan ve değişen, dinamik, içinde ekolojik süreçlerin, çoğunlukla insan etki ve müdahalelerinin yer aldığı arazi parçası ve etkileşimlerin bütünüdür. Yapılan tanımların çoğuna bakıldığında, “kırsal manzara”dan daha farklı sonuçlar ortaya çıktığı görülmektedir. Eğer peyzaj, bir noktadan bakış açısı içine giren tüm varlık ve ilişkilerin oluşturduğu görünüm ve ortam ise, bu görünüm ve ortam içine dağlar, ormanlar, çayırlar ve tarlalar girebileceği gibi, atık depolama alanları, hafriyat bölgeleri, kirletilmiş su kıyıları, maden sahaları, organize sanayi bölgeleri, gecekondu alanları, çevre otoyolları, yanmış ormanlar da girebilir. Bu açıdan, peyzajın, zihinlerde ilk canlandığı şekliyle insanları mutlu eden, huzur verici doğa ve kır manzaraları olmadığı açıktır. Zaten buna bağlı olarak baskın özellik veya coğrafi niteliklere uygun olarak peyzajlara isim verildiği görülmektedir (Resim 1, 2, 3). Örneğin sıklıkla; • Kırsal peyzaj • Kent peyzajı • Tarım peyzajı • Orman peyzajı • Çöl peyzajı • Buzul peyzajı • Kıyı peyzajı • Sanayi peyzajı • Arkeolojik peyzaj gibi tanımlamalara rastlanılmaktadır. 97 Günümüzde peyzaj, başta peyzaj mimarları olmak üzere farklı birçok mesleğin ortak çalışma alanı ve diğer yandan da paha biçilmez bir kaynaktır. Peyzaj dünya üzerinde yaşamı var olmasını sağlayan temel unsurları sağlayan bir sistemdir. Peyzajın bazı özellikleri, bir coğrafyaya, bir kente ve hatta bir mülke ekonomik yönden büyük bir değer kazandırabileceği gibi, bazı özellikleriyle de ekonomik anlamda büyük kayıplara neden olabilir. Bu özellikler ise değişkendir. Değişimin başlıca kaynağı ise insanlar ve insanların müdahaleleridir. İnsanların müdahaleleri peyzajın değerinin düşmesine neden olabilir. Ancak bu ekonomik değişim ve etkilerden ziyade peyzajda ve peyzaja yönelik yapılan çalışmaların dünyanın geleceğini ve yaşamın sürdürülebilirliğini nasıl etkilediği çok daha önemlidir. Resim 1: Orman peyzajı (Uludağ Milli Parkı - Bursa)(solda), Kent Peyzajı (Cagliari – İtalya) (sağda) Resim 2: Tarihi Peyzaj (Vatikan) (solda), Arkeolojik Peyzaj (Roma – İtalya) (sağda) 98 Resim 3: Kırsal Peyzaj (Mordoğan - İzmir) (solda), Kıyı Peyzajı (Karaburun – İzmir)(Sağda) Bu tanımlardan da görüldüğü gibi tüm yaşamınız peyzajda var olmakta ve insanlar tüm faaliyetleriyle peyzajlar üzerinde olumlu ya da olumsuz sonuçlara neden olabilecek etkiler oluşturabilmektedir. Avrupa’daki doğal ve kültürel peyzajların ele alınmasında önemli bir kaynak olan Avrupa Peyzaj Sözleşmesi (2003)’nin Önsöz’ünde yapılar vurgularda peyzajın; • Kültürel, ekolojik, çevresel ve sosyal alanlarda, önemli bir kamu yararı rolü olduğu, • Ekonomik faaliyetler için elverişli ve korunması, yönetimi ve planlamasının iş imkânı yaratılmasına katkı sağlayabilecek bir kaynak oluşturduğu, • Yerel kültürlerin biçimlenmesine katkısı bulunduğu, • Avrupa doğal ve kültürel mirasının insan refahı ve Avrupalı kimliğinin sağlamlaştırılmasına katkıda bulunan temel bir bileşeni olduğu, • Herkes için kırsal alanlarda ve şehir dışında, bozulmuş alanlarda ve aynı zamanda yüksek kaliteli alanlarda, sıra dışı güzelliğiyle tanınmış alanlarda ve aynı zamanda günlük alanlarda yaşam kalitesinin önemli bir parçası olduğu, • Bireysel ve sosyal refahın anahtar bir öğesi olduğu ve korunmasının, yönetiminin ve planlanmasının toplumdaki herkese haklar ve sorumluluklar getirdiği, • Kalitesinin ve çeşitliliğinin ortak bir kaynak oluşturduğu ve korunması, yönetimi, planlanması için işbirliği yapmanın önem taşıdığı belirtilmektedir. 99 APS, peyzajların, yaşamın devamı için önemini ve peyzajların korunması, yönetimi, planlanması, tasarımı ve onarımında ne denli ciddi sorumlulukların bulunduğunu açıkça ifade etmektedir. Sayılan bu faaliyetlerin tamamı peyzaj mimarlığı mesleğinin temel çalışma alanlarını oluşturmaktadır. Peyzaj mimarlığı disiplini var oluş amacına da uygun olarak tüm bu faaliyetleri “doğayla uyumlu ve insanı doğanın bir parçası kabul ederek koruma-kullanma dengesini benimseyen yaklaşımlar” çerçevesinde gerçekleştirmeyi hedefler. Sonuç APS ile de belirtilen bu kapsamlı süreçte peyzaj mimarlığı mesleğinin göz ardı edilemez rolü gözler önüne serilmektedir. Peyzaj Sınıfları Peyzajın zengin bir içerik ve ilişkiler bütününü ihtiva eden tanımına ve farklı peyzaj türlerine bakıldığında peyzajlara ait genel bir sınıflamanın nasıl yapılacağı sorusu akıllara gelmektedir. Peyzaj, genellikle vejetasyon, fiziki coğrafya, tarımsal uygulamalar, insan nüfusu gibi unsurlara göre birbirinden ayrılabilir (Forman, 2008). Bazen de peyzaj, genel olarak peyzajın karakterine bağlı olarak yapılan sınıflamalara göre değerlendirilebilir. Bu sınıflamalar daha önceki bölümde belirtildiği gibi bir peyzajda baskın olarak özellikler göz önüne alınarak yapılabilir. Ancak en temel sınıflama peyzajın “doğal peyzaj” ve “kültürel peyzaj olarak ikiye ayrılmasıdır. Bunun dışında fiziksel peyzaj, sosyokültürel peyzaj gibi farklı sınıflamalar da kullanılabilmektedir. Bu bölümde peyzaj, temel olarak doğal peyzaj ve kültürel peyzaj kategorilerinde değerlendirilecektir. Doğal peyzaj: Doğal olan, kendiliğinden var olan ve insan etkisinin bulunmadığı ortamlarda, bu ortamların kurallarına uygun olarak meydana gelen dinamik süreç ve ilişkilerle şekillenen varlıklar ve süregelen ortamdır. Doğal peyzaj da, insan etkisinin ya da insan kontrolünün olmadığı, içinde canlı ve cansız elemanlar ile bunların etkileşimlerine ait süreç ve ürünleri barındıran peyzajlardır. Doğal peyzaj da, insan etkilerinin bulunduğu peyzajlar kadar değişkendir. İklim, topoğrafya, toprak, su, bitkiler, hayvanlar vb. doğal peyzajı etkiler ve değiştirir. Ancak bu değişim doğal kurallara ve şartlara uygun gerçekleşir. İnsanoğlu ise, doğanın yüzyıllarca yılda meydana getirdiği bir 100 değişimi çok kısa sürelerde yapay olarak gerçekleştirebilmekte, hatta doğal şartlarda oluşmayacak farklılık ve etkileri ortaya koyabilmektedir. Aslında insanların da doğanın bir parçası olduğu düşünüldüğünde, içinde insan ve onun etkilerini barındıran bir peyzajın neden doğal peyzaj olmadığı düşünülebilir. İnsanın diğer tüm canlı türlerine ve cansız çevreye olan etkisinin ve verdiği tahribatın boyutları içinde insan etkisinin bulunduğu bir peyzajın farklı bir sınıfa sokulmasına neden olmaktadır. İnsanoğlu, özellikle diğer tüm canlılardan üstünlüğünü ortaya koyan zekâsı ve alet kullanabilme yeteneği ile zaman içinde doğanın bir parçası olarak ona uyumlu biçimlerde yaşamını sürdürme anlayışından kopmuş ve ihtiyacı olandan daha fazlasını tükettiği, etkilediği ve tahrip ettiği bir hayat anlayışını benimsemiştir. Bu noktadan itibaren temel ihtiyaçların karşılanmasının çok ötesinde peyzaja müdahalelerde bulunmuştur. Medeniyetlerin güç ve ihtişam göstergeleri yapısal unsurlar, peyzaj düzenlemeleri, dini tesisler ve beraberindeki müdahaleler peyzajın doğal ve insanın da o doğanın bir parçası olduğu göstergesinin çok daha ötesine geçmiştir. İnsanlar zaman içinde teknolojik imkânları da kullanarak, peyzaja o kadar çok müdahale etmişlerdir ki günümüzde insan elinin değmediği ve “doğal peyzaj” olarak sınıflanabilecek neredeyse hiç peyzaj kalmamıştır. Aslında edinilen deneyimler göstermiştir ki, tüm bu kendini beğenmişliğine rağmen insanoğlunun hâkimiyeti aslında sahte ve geçicidir. İnsan elinin çekildiği tüm peyzajlar belirli bir zaman sonra mutlaka doğal peyzaja dönüşecek dinamizme ve güce sahiptir. Bu gerçeklerin ışığında, doğal peyzajın yanı sıra, insan etkisinin çok az veya doğal süreçlere asgari düzeyde etki edecek düzeyde gerçekleştiği yeni bir peyzaj sınıflamasına ihtiyaç duyulduğu da görülmektedir. Bu ihtiyaca karşılık “yarı doğal peyzaj” gibi sınıfların oluşturulduğu görülmektedir (Şekil 1). Yarı doğal peyzajlar, hem doğal hem de kültürel peyzaj özelliklerini bir arada içeren peyzajların tanımlanmasında kullanılmaktadır. 101 Şekil 1: Yarı doğal peyzaj Doğal Peyzaj Yarı Doğal Kültürel Peyzaj Peyzaj İnsan etkisinin bulunmadığı düşünülürse, doğal peyzaj temel olarak; arazi şekilleri, iklimsel olaylar ve canlılar tarafından meydana getirilir. Araziyi şekillendiren pek çok farklı etmen bulunmaktadır. Bunlar içinde; • Jeolojik süreçler, • Suyun, buzun, rüzgârın ve ateşin şekillendirici fiziksel etkileri • Canlılar ve cansızlar arasından kimyasal reaksiyonlar ve meydana gelen • Canlıların yaşamı sayılabilir. Örneğin, ABD’deki Büyük Kanyon, suyun aşındırıcı etkisiyle binlerce yıl içerisinde meydana gelmiş bir arazi morfolojisi örneğidir. Ülkemizde Kapadokya bölgesindeki Peri Bacası oluşumları ise rüzgâr ve su erozyonu ile şekillenmiştir. Doğal peyzajın oluşumunda iklimin de çok önemli bir etkisi vardır. Arazi morfolojisi üzerinde yaptığı şekillendirici etkiler haricinde, iklimsel unsurlar peyzajda anlık değişimlerin ortaya çıkmasında etkilidir. Havanın yağışlı, fırtınalı, bulutlu, sisli veya güneşli olması peyzaja çok farklı özellikler katar. Yılın farklı zamanlarında iklimsel etmenlerin etkisiyle farklı peyzaj algılarının ortaya çıkması normaldir. Canlılar ise doğal peyzajın vazgeçilmez unsurlarıdır. Aynı iklim gibi morfoloji üzerinde etkileri bulunmakla birlikte bitki ve hayvan toplulukları bulundukları peyzaja karakteristik ve kimlik katar; peyzajın vazgeçilmez unsurlarıdır. Canlılar, var oldukları peyzaj üzerinde aynı iklim gibi farklı algıların oluşmasında da etkilidir. Bitkilerin türü, dokusu, boyu, rengi, mevsimsel özellikleri, kaligrafik özellikleri vb. peyzaja zaman içinde değişen özellikler kazandırır. Hayvan toplulukları hem peyzajı şekillendirir, hem de peyzaj değerini artırır. 102 Kültürel Peyzaj: Kültürel peyzajlar, doğal peyzajın aksine insan etkisi ve kontrolünün olduğu, başka bir deyişle, insan faaliyetleri ile meydana getirilmiş peyzajlardır. Kültürel peyzajlarda yaşanan değişimlerin baskın olanı insan eliyle gerçekleştirilir. Ancak elbette kültürel peyzajlarda da doğal süreçler işlemeye devam eder. Hatta güncel birçok örnekte gördüğümüz üzere, bazen doğa olayları insan hâkimiyetinin ne kadar yanıltıcı olduğunu ispat edercesine kültürel peyzajlar üzerinde yıkıcı etkilerini gösterebilirler. Depremlerin, sellerin, kasırgaların, volkanik olayların vurduğu kültürel peyzajlar bunlar arasında sayılabilir. İnsanların müdahaleleri sonucu oluşmuş kültürel peyzajlar arasında tarım arazileri, ağaçlandırma alanları, yerleşim alanları, yollar, maden ocakları, turizm bölgeleri, sanayii bölgeleri vb. yer almaktadır. Özellikle insan faaliyetlerine bağlı olarak ortaya çıkan kirlilik, gürültü gibi olgular da kültürel peyzajın ve peyzaj mimarlığı meslek disiplinin çözüm üretmek için gerçekleştirdiği çalışmaların birer parçasıdır. Ünlü bir beşeri coğrafyacı olan Carl Sauer, kültürel peyzajı şu şekilde tanımlamaktadır (Mathewson, 2009): “Kültürel peyzaj, kültürel bir grubun etkisindeki doğal peyzajdan oluşur. Burada kültür etmen, doğal alan araç ve kültürel peyzaj ise sonuçtur.” Bu tanım, kültürel peyzajın zemininde doğal peyzajın yattığını, insanların biyoçeşitlilik ve arazi morfolojisi üzerindeki etkisi ile doğal peyzajların kültürel peyzajlara dönüştüğünü vurgulamaktadır. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Organizasyonu olan UNESCO, korunması gerekli görülen ve önemli değerler içeren kültürel peyzajı “insan ve doğal sistem etkileşiminin bir sonucu olarak oluşmuş sahip peyzajlar” olarak tarif etmekte ve korunmaya değer kültürel peyzajları 3 temel kategoride toplamaktadır (Web 2): • Planlı olarak insan eliyle oluşturulmuş kültürel peyzajlar: Bunlar genellikle dini veya diğer anıtsal yapılar ve gruplar ile ilişkilendirilmiş bahçeler ve parkları içeren peyzajlardır. • Organik olarak evrimleşmiş kültürel peyzajlar: Sosyal, ekonomik, yönetsel ve/veya dini gerekliliklerle ortaya çıkmış ve doğal çevresiyle etkileşim halinde gelişerek mevcut halini almış peyzajlardır. 103 • İlişkiye dayalı kültürel peyzajlar: Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu tarz peyzajlar, somut kültürel kanıtlardan ziyade doğal unsurlarla kurulan güçlü dini, artistik veya kültürel ilişkiler sonucu oluşmuşlardır. Şüphesiz kültürel peyzaj UNESCO’nun tanımı ve sınıflandırması, korunmaya değer ve önem arz eden kültürel peyzajları kapsamaktadır. Oysa kültürel peyzaj sadece korunmaya değer insan yapımı veya insan etkisiyle oluşmuş alanları ifade etmez. Lewis (2008), kültürel peyzajın kapının dışına çıktığında bir kişinin gördüğü hemen hemen her şey olduğunu belirtmekte ve insanların kültürel peyzajın görünümünde büyük değişiklikler yaratmasının aynı zamanda ulusal kültürde de büyük değişiklikler meydana getireceğini vurgulamaktadır. İnsan yapımı peyzajlardaki tüm unsurlar bir şekilde kültürü yansıtırlar. Bunun neredeyse hiç istisnası yoktur. Bunun yanı sıra, kültürel peyzajlardaki birçok unsur kültürel rolleri açısından diğer unsurlardan daha fazla ya da daha az önemli değildir. Kültürel peyzajın daha çok fiziksel çevreyle ilişkili olması da kültürel peyzajın değerlendirilmesinde temel fiziksel peyzaj bilgisini gerekli kılmaktadır. Peyzaj Mimarlığı Tarihsel Gelişim 19. yüzyıla kadar olan dönemde peyzaj mimarlığı: Peyzaj mimarlığın başlangıcına bugünkü kapsamından daha dar bir çerçevede sadece bahçe tasarımı veya bahçe düzenlemesi olarak bakılacak olursa, geçmişinin oldukça eskilere dayandığı görülmektedir. Bu çerçevede, park ve bahçe tasarımlarına yönelik uygulamalar M.Ö. 4000’li yıllarda İran ve Mısır’dan, Yunan ve Roma kültürlerine kadar uzandığı belirtilmektedir. Aslında bahçe olgusu “cennet miti” ile birlikte ortaya çıkmaktadır. Eski zamanlardan bu yana cennet algısı, uçsuz bucaksız ve kusursuz biçimde donatılmış bir bahçe ile ilişkilidir. Cennet bahçesinde çok önemli bir unsur vardır. Bu, bahçenin içerisindeki güzellik, mutluluk ve iyilikle, bahçesinin dışında bırakılan düşmanlık, kötülük ve huzursuzluğa bir sınır çekilmesidir. Başka bir deyişle bahçe ile dışarı arasına bir çitin, örgünün veya duvarın konulması söz konusudur (Mayer-Tash, 2003). 104 İran bahçelerinin bahçe tasarım tarihinde önemli bir yeri bulunmaktadır. İran bahçelerindeki tasarım yaklaşımı Endülüs ve Mısır’ı da etkileyen çok geniş bir coğrafyada etkili olmuştur. İran bahçelerindeki en göze çarpan özellikler cennet mitine uygun olarak bahçenin yüksek duvarlarla çevrilmiş olması, güçlü geometrik şekillerin varlığı, birbirine bağlanan su kanalları ve dikdörtgen havuzların kullanımı, estetik açıdan dikkat çekici bitkisel düzenlemelerin yapılmasıdır. Bahçe Mısır’da da önemli bir yere sahip olmuştur. Mısırlılar çiçeklere ve ağaçlara olan düşkünlükleriyle gösterişli bahçeler oluşturmuşlar, bahçelerinin resimlerini mezarlarına da yaptırmışlardır. Ayrıca tanrıların ve ölen firavunlarının onuruna yaptırdıkları büyük tapınak bahçeleri, Ortaçağ manastır bahçelerine benzer şekilde tüm tapınak personelini beslemiş ve ekonomik bakımdan kendi kendine yetmiştir. Bir tanrının onuruna inşa edilen bu tesisler, eski Mısır’da dinin bahçe kültürünü nasıl etkilediğini göstermesi bakımından önemlidir (Dzionara, 2003). Antik Yunan ve Roma’da da bahçelerin en az muhteşem yapılar kadar önemli olduğunu gösteren örnekler bulunmaktadır. Bahçeler ve parklar zengin ve ünlü Romalıların mülklerinin bir parçası olmuş, Romalılar yeşile çok büyük önem vermişlerdir (Meier ve Dzionara, 2003). 1. yüzyılda yaşamış ünlü yazar, mimar ve mühendis Vitruvius, Roma yapı yöntemleri ve strüktürleri hakkında gerçekleştirdiği uygulama ve çalışmalar kadar, yapıların çevresi ve peyzajın önemi hakkında da çok önemli tecrübeler aktarmıştır. Rönesans (15. ve 16. yüzyıllar) ile birlikte, sanat ve gösterişli tasarımların yansımaları dış mekânlarda da hissedilmeye başlanmıştır. Bu dönemde bahçelerin genellikle şato, malikâne, saray ve dini tesis bahçeleri olarak yer aldığı görülmektedir. Zengin ve asil sınıf, kendi mülkiyetlerinde ihtişamlı bahçeler inşa ettirmiş, din adamları ise genellikle şifa amaçlı bitkilerin yetiştirildiği bahçeler oluşturmuşlardır. 16. yüzyıl İtalya’sında papalar ve kardinallar yazları Roma’yı terk ederek villalar inşa ettirdikleri Frascati ve diğer yakın kasa- 105 balarda kalmaya karar vermişlerdir. Bu villalar öyle çok göze çarpmasalar bile bunların, özellikle de Villa D’Este ve Villa Lante’nin, bahçeleri ve dış mekânları kesinlikle dikkat çekici olmuştur (McHarg, 2006) (Resim 4). İtalya’nın yanı sıra bahçe tasarımlarının ön plana çıktığı diğer önemli örneklerin Fransa’da verildiği görülmektedir. 17. yüzyıl Fransa’sında günümüzde peyzaj mimarları arasında önemli bir figür kabul edilen André Le Notre’un çalışmaları dikkat çekicidir. Özellikle, 800 hektarlık bir araziye yayılan ve 1979’da UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Versailles Sarayı bahçeleri, Nôtre’un en önemli eserlerinden biridir (Resim 5). Bu tasarımda ihtişamın bir göstergesi olarak büyük ve bakımlı çim alanlar, havuzlar, ünlü sanatçılara ait heykeller, renkli ve gösterişli çiçek ve bitkiler ön plana çıkmaktadır. Tüm bu gelişmeler, 19. yüzyılda modern peyzaj mimarlığının ortaya çıkışına kadarki süreçte, batı dünyasındaki peyzaj mimarlığı uygulamalarının, halka açık olmaktan ziyade zenginler ve asiller için oluşturulan, ya da şifa amaçlı dini tesis bahçeleri şeklinde inşa edilen bahçe tasarımları olarak ortaya çıktığını özetlemektedir. Bu dönemde dekoratif bitkilerin sıklıkla kullanıldığı ve geometrik ve formal tasarım anlayışının hâkim olduğu, bahçelerin çoğunlukla duvarlarla çevrildiği ve doğadan koparıldığı tasarımlar vardır. Bahçe tasarımlarında kişilerin kendileri için cennet oluşturma arzusu söz konusudur. Resim 4: Villa D’este (solda) ve Villa Lante (sağda) (Web 3, 4) 106 Resim 5: Versailles Sarayı bahçeleri, 19. yüzyıldaki görünümü (Web 5) 18. yüzyıl İngiltere’sinde ise peyzaj tasarımına bakış oldukça farklıdır. Modern peyzaj mimarlığının asıl fitilini ateşleyen yaklaşım ve uygulamaların aslında bu dönem İngiltere’sinde ortaya çıktığını söylemek çok da yanlış değildir. Bu dönem İngiltere’deki uygulamalarda duvarlar ortadan kaldırılmış ve tüm doğanın bahçenin bir parçası yapılmasına gayret edilmiştir. Dönemin başlıca peyzaj mimarları olan Lancelot Browm, William Kent, Charles Bridgeman ve Humphry Repton ile onların takipçileri ekoloji bilimi konusundaki yetersiz bilgilerine rağmen doğal süreçleri çok iyi yansıtan topluluklar oluşturmak için yerel bitki materyalini kullanmışlar ve tasarımları bu sayede sürdürülebilir olmuştur. Fonksiyonel amaç üretken ve çalışan bir peyzaj oluşturmaktır. Tepelerin üst tarafları ve yamaçları dona dayanıklı bitkilerle, vadi tabanları ise büyük çayırlarla donatılmıştır. Vadi tabanlarında göller inşa edilmiş ve dereler oluşturulmuştur. Bu yeni peyzaj üretimi, sığırlar, atlar ve koyunlar için genişletilmiş büyük bir çayırlık oluşturmuştur. Doğanın kendisi zaten bir estetik oluşturmaktadır; böylece Rönesans’ın basit geometrileri terkedilmiştir. 18. yüzyıl İngiltere’sinde ülkede pastoral bir peyzaj morfolojisi geliştirilmiştir. Bu geleneğin en önemli yanı peyzajda fonksiyon ve estetik için ekoloji temelinin kullanılmasıdır. Aslında, form ve sürecin tek bir fenomenin ayrılmaz parçaları olduğu 18. yüzyıl yaklaşımı, modern mimarinin “ Form fonksiyonu izler.” manifestosunun ileri sürülmesinden daha önce onun yerine geçmiştir (Dzionara, 2003). 107 19. yüzyıl ve sonrasında peyzaj mimarlığı: 19. yüzyılda modern peyzaj mimarlığına geçişte İngiliz yaklaşımlarının etkileri hissedilmeye devam etmiştir. Peyzaj tasarımdaki önemli isimlerden biri olan Paxton, Londra’da Victoria Parkı (1845), Liverpool’da Birkenhead Parkı (1847) gibi önemli tasarımları gerçekleştirmiştir. Yaklaşık 90 hektarlık bir alana yayılan Victoria Parkı dönemin işçi sınıfı için özellikle önemli olmuştur. Park halk tarafından yoğun şekilde kullanılmış, politika tartışmalar, sosyal etkinlikler ve buluşmalar için odak noktası olmuştur. Bu özelliğiyle İngiliz parkları, daha çok üst sınıfa atfedilen Rönesans park ve bahçelerinden önemli farklılıklar göstermektedir. Paxton’un bahçe tasarımları ayrıca Frederick Law Olsmted’in, İngiltere ziyareti sırasında gördüğü bu yaklaşımları 19. yüzyıl Amerikan peyzaj tasarımına da taşımasına büyük bir katkı sağlamıştır. Peyzaj tasarımına yönelik çeşitli yaklaşımlar ve örnekler verilmeye devam edilirken “peyzaj mimarlığı” ilk kez 1828 yılında Gilbert L. Meason tarafından kullanılmış ve Amerikalı hortikültürist Andrew Jackson Downing tarafından sürdürülmüştür. Downing de İngiltere’deki tasarım yaklaşımlarının Amerika’ya uyarlanması konusunda çalışmalar yapmıştır. Peyzaj mimarı unvanını benimseyip kendini “peyzaj mimarı” olarak tanıtan ilk kişi ise modern peyzaj mimarlığının kurucusu olan Frederick Law Olmsted olmuştur. 18. yüzyılda İngiltere’de natürilistik anlayışla doğanın bahçeye dâhil edilmesi gibi korumacı bir anlayış hâkim olmaya başlarken, ne yazık ki Endüstri Devrimi ile birlikte aynı doğanın ihtiyaçları karşılamak üzere tahrip ve tüketilmesi söz konusu olmuştur. Bu dönemde ekosistemler bozulmaya ve çevre sorunları hissedilir olmaya başlamıştır. Ayrıca Endüstri Devrimi ile birlikte artan üretim hacimleri ve bunu karşılamak üzere ağır şartlarda aralıksız çalıştırılan işçilerin gittikçe düşen performansı ve bozulan psikolojisi sosyo-ekonomik problemleri beraberinde getirmiştir. Bu sorunlar şüphesiz sadece batu dünyasında değil, ABD’de kendini hissettirmiştir. Bu dönem, Olmsted’in yaşadığı ve hem gittikçe artan çevre sorunlarını hem de işçi sınıfına yapılan muameleye karşı çözüm arayışlarına girdiği bir evredir. Olmsted, şehrin bozulan yapısından ve bunların insanlar üzerin- 108 deki olumsuz etkilerinden kurtulmak, hem de yoğun iş yükü ve çalışma şartları yüzünden bozulan psikolojiler ve düşen iş verimlerini tamir edebilmek için tek çarenin yine doğaya yönelmek olduğunu düşünmüştür. Olmsted, doğayı ve pastoral alanları insanların huzur, uyum ve mutluluk bulabilecekleri ve beden ve zihinlerini yenileyebilecekleri alanlar olarak değerlendirmiştir. Böyle bir güce sahip olacak alanların ise kent insanın kolay ve eşit şartlarda ulaşabileceği şekillerde tasarlanmasını önemli görmüştür. Bu anlayış, İngiltere’de başlayan ve halk yararı için peyzaj tasarımlarının yapılmasına ve doğanın bahçenin kendine dâhil edilmesi fikrinin geliştirilerek Amerikan peyzaj tasarım geleneğine aktarılmasına ve “kamu parkı” anlayışının modern peyzaj mimarlığı bakış açısına hâkim olmasına öncülük etmiştir. Olmsted peyzaj mimarlığını, Amerikan şehirlerinde kamu parkları ve yeşil kuşaklar oluşturarak halka ve doğanın korunmasına katkı sağlayacak önemli bir araç olarak görmüştür. Olmsted’in kendini adadığı bu misyonda gerçekleştirdiği en önemli uygulamalardan biri ise şüphesiz ABD’nin New York Kenti’nde bulunan Central Park olmuştur (Şekil 2). Calvert Vaux ile birlikte gerçekleştirdiği Central Park çalışması, yaklaşık 341 hektarlık bir arazi üzerine yayılmıştır. Olmstyed Central Park’ta New York’luların kent yaşamının stresinden ve olumsuz etkilerinden çok daha uzağa gitmeden kendilerini kurtaracakları pastoral peyzajlar yaratma fikrini hayata geçirmiştir. Arazi içindeki geniş yeşil alanlar, doğal formlarda oluşturulmuş gezinti ve dinlenme alanları, irili ufaklı informal göletler, birbirinden ustalıkla ve kullanıcıların birbirinden rahatsız olmayacakları şekilde ayrılmış farklı aktivite alanları, yumuşak kıvrım ve eğimler, etrafa dağılan ağaçlar ve çevreleriyle uyumlu strüktürler Olmsted’in Central Park’ı yaratırken kullandığı temel yaklaşımlar olmuştur. 109 Şekil 2: Central Park haritası – 1875 (Web 7) Olmsted daha sonra Prospect Park, Battery Park City Esplanade ve Brytant Park gibi önemli başyapıtlar tasarlamış, tasarımlarında peyzajın doğal ve sosyal özelliklerine dair kapsamlı bir anlayış sergilemiştir. Örneğin, kuzey California’ya duyduğu beğenisini yansıttığı ve Akdeniz tarzından etkilenmiş Stanford Üniversitesi kampüsü için yaptığı plan, ABD’nin doğusunda tasarladığı parklardan önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Olmsted’in başlıca son üç projesi de bu yaklaşımı ve zekâsını gözler önüne serer. Olmsted, 1890’larda Charles Eliot ile birlikte Boston’da daha önce yapılmış park çalışmasının üzerine Zümrüt Kolye’yi (Emerald Necklace) tasarlamıştır. Bunu yaparken aynı zamanda taşkın yönetimi ve su kalitesine yönelik faydalar sağlayan bir park ve açık alan ağı oluşturmak için bölgenin drenaj sistemini kullanmışlardır. Olmsted’in Asheville, Kuzey Carolina’daki Biltmore Mülkü üzerindeki çalışması oldukça yüksek formal ve yenilikçi ekolojik tasarımlar içerir. Biltmore’de Olmsted, genç korumacı Gifford Pinchot ile birlikte çalışmıştır. Pinchot ve Olmsted, bugünkü sürdürülebilirlik yaklaşımının öncüsü olan “çoklu kullanım ve sürdürülen verim” konseptlerini uygulamışlardır. Olmsted’in diğer önemli çalışmaları arasında Yosemite Vadisi Milli Parkı ve Niagara Şelaleri de yer almaktadır. Kısaca verilen bilgilerden de anlaşılacağı gibi Olmsted çalışmalarında bölgesel özellikleri (doğal ve kültürel) dikkate alarak kararlar ve çözümler üretmiştir. Olmsted’in peyzaj mimarı olarak gerçekleştirdiği bu çalışmalar, peyzaj mimarlığının sadece peyzaj tasarımdan ibaret olmadığı ve peyzajların planlanması ve 110 yönetilmesi konusunda da mesleğin önemli bir sorumluluğu olduğunu göstermiştir. Öyle ki, modern peyzaj planlamanın kökenleri Olmsted’in Zümrüt Kolye gibi park sistemlerini planlarken kullandığı holistik yaklaşımlara dayanmaktadır. Daha önce söz edildiği gibi aslında çağdaş peyzaj mimarlığı mesleğinin çıkış noktası Endüstri Devrimi ve buna bağlı olarak endüstrileşmenin insanların yaşam alışkanlıklarındaki, yaşama şekillerindeki ve yerleşimlerde değişiklikleri olmuştur. Öncelikle endüstri devrimi sonrası değişen çalışma koşulları ve şekilleri, çalışan sınıfın çalışma koşullarında ve saatlerinde önemli değişikliklere neden olmuştur. Bunun paralelinde çalışan sınıfın psikolojik ve fiziksel olarak olumsuz etkilenmesi sonucunda ortaya çıkan iş kaybının önlenmesi amacıyla işverenler, çalışma saatlerini ve koşullarını düzenleme ihtiyacı duymuşlardır. Rekreasyon kavramı bu süreçte ortaya çıkmıştır. Yeniden yaratılma, canlanma, tazelenme kelime anlamlı rekreasyon kavramının ortaya çıkışıyla, rekreasyon alanlarına ve rekreasyon alanlarını tasarlayacak profesyonellere gereksinim duyulmuştur. İşte böylece o güne kadar bir bahçe düzenleme sanatı olan peyzaj mimarlığı, kapsamlı bir yönetim, planlama ve tasarım alanına dönüşmüştür. Endüstri devriminin etkileri sadece insanla sınırlı kalmamıştır. Giderek artan hammadde gereksinimi, bozulan çevre özellikleri nedeniyle başka hizmet alanlarına da gereksinim duyulmuştur. Bunlar peyzaj planlama, doğa onarımı ve peyzaj yönetimi olarak şekillenmiştir. Çevre ve peyzaj özelliklerinin yapılan ekoloji tabanlı yer seçimi ve planlama çalışmalarıyla gelecek nesillere aktarılmasını amaçlayan peyzaj planlama ve peyzajın sağlıklı şekilde aynı amaçlarla yönetim stratejilerinin belirlendiği peyzaj yönetimi ve bozulan çevrenin onarılması amacıyla yürütülen doğa onarımı çalışmaları endüstrileşmenin paralelinde ortaya çıkan peyzaj mimarlığı hizmet alanları olarak ortaya çıkmıştır. Peyzaj Mimarlığı ve Çalışma Alanları Peyzaj, gezegenimizdeki yaşamı mümkün kılan tüm unsurları ve sistemleri barındıran temel kaynaktır. Bu kaynak içinde süreklilik arz eden etkileşimler, zamana bağlı hızlı veya yavaş değişimler meydana gelir. Bu denli bir içeriğe ve hassasiyete 111 sahip bir kaynakla çalışmak ise şüphesiz beraberinde ciddi bir sorumluluk, derin ve detaylı bir bilgi, anlayış ve vizyon gerektirir. Peyzaj mimarlarının çalışma alanı ise doğrudan peyzajın kendisidir. Bu gerçek, peyzaj mimarlarının, pek çok farklı temel bilimler hakkında bilgi ile farklı sistemleri ve bu sistemler arasındaki ilişkileri anlayıp değerlendirebilecek bir altyapıya sahip olmalarını gerekli kılmaktadır. Peyzaj mimarı, peyzajı olduğu kadar insanı ve kültürleri de iyi tanımalıdır. Peyzaj mimarlarının hem toplumlara hem de çevreye karşı bir sorumluluğu vardır. Bu uçsuz bucaksız görünen kapsam söz konusu olduğunda, peyzaj mimarlığının ne olduğu ve hangi alanlarda faaliyet gösterdiği sorusunun doğru olarak cevaplanması önem kazanmaktadır. Peyzaj mimarlığına dair bugün yapılan en genel ve bilinen tanım “peyzajın planlanması, tasarlanması, yönetimi, korunması ve onarılmasıyla ilgilenen bilim ve sanat dalı” olduğu şeklindedir. 19. yüzyıldan bu yana gerçekleştirilen örneklere bakıldığında, peyzaj mimarlığının sadece bahçe tasarımlarından ibaret olmadığı, peyzajın özellikleri ve insanların ihtiyaçlarını göz önüne alarak ekolojik tabanlı, sürdürülebilir, fonksiyonel ve estetik kararlar, çözümler ve uygulamalar gerçekleştiren bir disiplin olduğu açıkça görülmektedir. Dolayısıyla, çok farklı ölçeklerde ve kapsamlı bir çalışma alanı olan bu mesleğin temel misyonunda, başka bir deyişle özünde, gerçekleştirilen tüm uygulamaların ekolojik, ekonomik, estetik ve fonksiyonel olmasını sağlama gayreti vardır. Bunlar, peyzajların ve kaynakların koruma ve kullanma dengesine dikkat edilerek ele alınmasına yardımcı olan ilkelerdir. Bu kapsam çerçevesinde ayrıca, peyzaj mimarlığının farklı meslek gruplarıyla işbirlikleri yapmaya, planlama ve mimarlık disiplinleri arasında etkin bir ilişki kurmaya en uygun mesleklerden biri olduğu da görülmektedir. Peyzaj mimarlığı birçok açıdan mimarlık ve şehir planlama arasındaki zemini doldurmaktadır ve iki disiplinle de çakışan bir çalışma alanına sahiptir. Sonuç olarak, peyzaj mimarlığı plancıların kural koyucu yönelimi ile mimarların form oluşturma vurgusu arasında bir köprü kurulmasına yardımcı olan bir meslektir (Steiner, 2011). 112 İngiltere’de bulunan Peyzaj Enstitüsü (Landscape Institute LI), peyzaj mimarlığını şu şekilde tarif etmektedir (Web 8): “Peyzaj mimarlığının kökenleri çevrenin nasıl çalıştığının ve her mekânı eşsiz kılan şeyin ne olduğunun anlaşılmasında yatar. Peyzaj mimarlığı, bilim ve sanat ile vizyon ve düşünceden meydana gelen bir karışımdır. Stratejik planlama, uygulama ve yönetimi gerçekleştirme becerisine sahip yaratıcı bir meslektir. Peyzaj mimarları doğal bilimler, çevre mevzuatı ve planlama politikaları alanındaki bilgileri bir araya getirir. Peyzaj mimarları takımlara liderlik yapar; paydaşlar arasında ilişkiler kurar ve çatışan talepleri yönetir. Peyzaj mimarları en değerli peyzajların ve kentlerin korunması ve geliştirilmesini sağlayan güzel tasarımları ile mutluluk yaratırlar.” Avustralya Peyzaj Mimarları Enstitüsü (Australian Institute of Landscape Architects – AILA) tarafından yapılan peyzaj mimarlığı tanımı ise aşağıdaki gibidir (Web 9): “Peyzaj mimarlığı, anlamlı ve eğlenceli dış mekânların yaratılması ve çevrenin sürdürülebilir şekilde yönetimi ile uğraşan meslek dalıdır. Peyzaj mimarları, müşterilerinin ve çevrenin ihtiyaçlarını karşılayacak yaratıcı tasarımlar yapmak ve belirli alanlara özel alan yönetim çözümleri geliştirmek için sanatı ve bilimi birleştirirler. Profesyonel bir peyzaj mimarı, sanatı ve tasarımı birleştirecek ve dış mekânlarda yaratıcı çözümler üretmek için fiziksel, sosyal, ekonomik, politik ve kültürel faktörleri göz önüne alıp değerlendirebilecek yetenek ve bilgiye sahiptir. Doğal peyzajları ve yapılı çevreyi tanımaları, anlamaları sayesinde peyzaj mimarları, dengeli, yenilikçi planlama ve tasarım çözümleri geliştirerek yaşam kalitesinin arttırılmasına çalışır.” Bir başka tanıma göre peyzaj mimarlığı, en yalın şekliyle, fiziksel çevrenin tasarlanması ve planlanmasıdır. Bu faaliyetlerin konusu, yaban hayatı sığınakları veya farklı amaçlara yönelik doğal sistem yönetimi için geliştirilen planlardan parklar, bahçeler ve gayri mülklerin fiziksel tasarımına kadar çok geniş bir yelpazeye sahiptir. Peyzaj mimarlığı, mevcut peyzajların korunmasını, muhafazasını, restorasyonunu ve yönetimini; çevre 113 yollarından ve su yönetim yapılarından binalara ve kentsel bölgelere kadar önemli ya da ikincil yapıların tasarımı veya düzenlemesini kapsayabilir (Olin, 1997). Bu tanımlardan da anlaşılacağı gibi, peyzaj mimarlarının sunduğu hizmetler, peyzajların sadece daha güzel görünmesini sağlayacak bitkisel düzenlemelerden, parklardan ve bahçelerden ibaret değildir. Her peyzajın birbirine bir şekilde bağlı olması ve hatta bu peyzaj ağının tüm dünyayı kaplayabilecek olması peyzaj mimarlığı çalışmalarında önemli konuların ele alınmasına neden olmaktadır. Herhangi bir ölçekte peyzaja müdahale edildiği zaman, çalışılan alana mevcut ölçekten daha geniş bir perspektifle bakılması ve böylelikle ağın tümünün görülmesi, kritik bağları koparmaktan kaçınılması gereklidir (Dines ve Brown, 2001). Bu gereklilikler ve mesleğin özündeki temeller düşünüldüğünde peyzaj mimarlığı uygulamaları ile; • Peyzajın bütünselliği ve sürdürülebilirliği sağlanır, • İnsanların/toplumların psikolojik ve hatta biyolojik sağlığı üzerine olumlu katkılar sağlanır, • Kaynaklar üzerinde baskılar azalır, • İklim değişikliği ve küresel ısınma sorunları ile mücadele edilir, • Enerjinin etkin şekilde kullanımı sağlanır, • Mevcut doğal döngü ve sistemlerin sürekliliği güvence altına alınır, • Tüketim azalır, • Afetlerin neden olduğu olumsuz etkiler asgariye indirilir. Peyzajın ve peyzaj mimarlığının tanımı peyzaj mimarlarının çalışacakları alanların ne kadar değişik ölçeklerde ve farklı niteliklerde olabileceğini de özetler gibidir. Peyzaj mimarlığı faaliyet alanları içerisinde; • Eğitim kurumlarının çevreleri • Ticari alanların çevreleri • Sağlık alanlarının çevreleri • Turizm alanlarının ve turistik tesislerin çevreleri 114 • Dini, arkeolojik ve tarihi alanların çevreleri • Konut alanlarının çevreleri • Meydanlar • Milli parklar • Parklar ve bahçeler • Maden ocakları • Her türlü korunması ve onarılması gerekli peyzaj alanları • Sulak alanlar ve su kaynakları • Kıyılar • Demiryolları, karayolları vb. sayılabilir. Peyzaj mimarları bu alanlarda peyzajların kullanım amaç ve ihtiyacı ile mevcut şartlara uygun olarak tasarlanması, alan kullanım planlarının oluşturulması, arazi onarım ve iyileştirme çalışmalarının gerçekleştirilmesi, ulaşım ve sirkülasyonun planlanması, güvenlik ve erişimi yönetecek plan ve tasarımların oluşturulması gibi sayısız işler gerçekleştirirler. TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Serbest Peyzaj Mimarlık Müşavirlik Hizmetleri Uygulama, Mesleki Denetim, Büroların Tescili ve Asgari Ücret Yönetmeliği’nde peyzaj mimarlığı hizmetleri detaylı şekilde açıklanmıştır. Buna göre peyzaj mimarlığı hizmetleri şu şekilde belirtilmiştir (Web 10): x Peyzaj planlama hizmetleri; i Stratejik peyzaj planlaması: geleceğe yönelik peyzaj gelişim stratejilerinin oluşturulması, peyzaj koruma ve kullanım değeri analizi ile sektörel planların yatırım istemleri için peyzaj koruma ve kullanım değerleri açısından yer seçimidir. i Koruma amaçlı peyzaj planlaması: ekolojik temelde peyzaj analizine dayalı olarak peyzajların koruma statülerinin belirlenmesi, koruma alanlarının uzun devreli peyzaj gelişim planları ve yönetim planları, kırsal ve kentsel biyotopların hazırlanması ve haritalanması, görsel peyzaj analizi ile çevre düzeni planı hazırlama sürecinde peyzaj koruma önceliklerinin belirlenmesidir. 115 i Onarım/iyileştirme ve/veya geliştirme amaçlı peyzaj planlaması: sulak alanlar, su kıyıları, göletler, barajlar, kapatılan maden ocakları, karayolları, demiryolları, limanlar, havaalanları, boru hatları, erosif alanlar ve benzeri müdahale edilmiş peyzajların onarımı, iyileştirilmesi ve geliştirilmesine yönelik her türlü peyzaj planı, tasarımı, proje ve raporları ile bu kapsamdaki uygulamaların izlenmesi ve denetlenmesidir. i Katı atık düzenli depolama alanları peyzaj planlaması: bu alanlar için peyzaj ekolojisi ilkelerine dayalı yer seçimi alternatiflerinin oluşturulması, var olan çöp alanlarının peyzaja etkilerinin değerlendirilmesi ve katı atık depolama alanlarının kullanım ömrü sonunda peyzaj onarımı ile birlikte, açık ve/veya yeşil alan olarak dönüştürülmesine yönelik olarak yapılan hizmetlerdir. i Ulaşım güzergâhları peyzaj planlaması: ulaşım ağları güzergâh seçiminde, peyzaj koruma ve kullanım analizi, tasarım ve projelendirme hizmetleridir. i Kıyı ve sulak alanlar peyzaj planlaması: kıyı ve sulak alan peyzajlarını biçimlendiren ekolojik mekanizmalara dayalı peyzaj planlama hizmetleridir. i Turizm ve/veya rekreasyon alanları peyzaj planlaması: turizm ve/veya rekreasyon potansiyeli ve istemlerine dayalı peyzaj koruma ve kullanım analizi, tasarım ve projelendirme hizmetleridir. i Peyzaj planlaması: peyzaj gelişim stratejilerinin belirlenmesi, biyotopların analizi ve haritalanması, imar planı hazırlama sürecinde açık ve/veya yeşil alan sistemlerinin geliştirilmesi, yaşama ilişkin görsel peyzaj ve estetik kalitesinin değerlendirilmesi, yeşil yol planlaması (yaya, bisiklet, rekreasyonel yol ve benzeri), doğal çevre ile dinamik bağlantı açısından ekolojik ağ planlaması ile peyzaj doğal ve kültürel kaynaklarının analizi hizmetleridir. i Peyzaj yönetimi: var olan ve/veya planlanan peyzajın sürekliliği açısından, doğal ve kültürel süreçlerin 116 oluşturduğu değişikliklere uyum sağlamak ve rehber olmak için yapılan hizmetlerdir. Bu kapsamda, peyzaj uygulamalarının yönetimi ile çevre yönetim araçları olan çevresel etki değerlendirmesi (ÇED), stratejik çevresel değerlendirme (SÇD) ve ekolojik etki değerlendirmesine (EED) ilişkin peyzaj mimarlığı değerlendirmesi hizmetleridir. • • • • • • Peyzaj tasarım, çevre düzenleme ve proje hizmetleri: yapı üretim sürecinde tüm açık ve/veya yeşil alanların peyzaj tasarım, çevre düzenleme ve peyzaj projesi hizmetleri, peyzaj rölöve - restitüsyon - restorasyon hizmetleri, açık yeşil alan donatı projesi hizmetleri, iç mekanda bitkisel tasarım hizmetleridir. Peyzaj mimarlığı uygulama ve yönetimi hizmetleri: açık ve/veya yeşil alanların, peyzaj mimarlığı meslekî kontrollük ve teknik uygulama sorumluluğu, proje yönetimi, şantiye şefliği, kabul ve teslim çalışmalarıdır. Peyzaj mimarlığı teknik müşavirlik hizmetleri: peyzaj mimarlığı hizmetlerinde bilirkişilik, hakemlik, eksperlik, jüri üyeliği, raportörlük; peyzaj proje yönetimi, fizibilite, program hazırlığı, özel araştırma, iş ve işlem takibi, metraj ve keşif, ihale dosyası hazırlanması, hakediş, kesin hesap, şartname ve sözleşme hazırlanmasıdır. Süs bitkileri üretimi: peyzaj tasarım, çevre düzenleme, projelendirme ve peyzaj uygulamasında kullanılan bitkisel materyalin üretiminin koordinasyonu ve planlamasıdır. Peyzaj uygulamasında bakım, doğa koruma ve onarımı çalışmaları: peyzaj tasarım, çevre düzenleme ve projelendirme sonrasında, peyzaj uygulamasına ilişkin olarak yapılan hizmetlerdir. Diğer bilimsel, teknik ve sanatsal çalışmalar: peyzaj tasarımı, çevre düzenleme ve projelerinde maket, imaj ve animasyon, sanat eserinin yerinin ve malzemesinin seçimi ve benzeri hizmetlerdir. 117 Peyzaj Planlama: Plan, halkı bilgilendirmek ve gelecek üzerinde etkisi olacak faaliyetleri yönlendirmek için yazı, harita ve grafikler şeklinde ifade edilmiş ilkelerdir. Bir plan, karar vericilere uzun vadede sosyal, ekonomik ve fiziksel büyüme üzerinde etkileri olacak kararlar vermelerinde ihtiyaç duydukları bilgiyi sağlar (Steiner ve Butler, 2007). Planlama ise en yalın şekliyle karar üretme faaliyetidir. Daha detaylı bir ifadeyle planlama, bilimsel, teknik veya organize edilmiş diğer bilgilerin karar verme sürecinde alternatifleri değerlendirebilmek için kullanılmasıdır(Steiner, 2008). Fiziksel planlama söz konusu olduğunda kararlar, fiziksel mekânın uygun şekilde kullanımı veya korunmasına yönelik olarak verilir. Dünyanın gittikçe kirlendiği ve kaynakların tahripkâr şekilde hızla tüketildiği düşünüldüğünde söz konusu kararların doğru verilmesinin ne kadar hayati bir öneme sahip olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Bu açıdan planlama aslında doğanın ve kaynakların da korunmasını ve sürdürülebilir şekilde kullanılmasını sağlayan önemli bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm çağlarda planlama faaliyeti insanın yaşadığı şartları iyileştirme amacıyla gerçekleştirilmiş, insanların düşünme şekline ve medeniyetlere hem şekil vermiş, hem de onların aynası olmuştur (Simonds, 1997). Eski zamanlardan beri çevreye ve doğal süreçlere uygun ve adapte olmuş şekillerde planlar yapılmış olsa da, teknolojik ilerlemeler ve gelişmeler planlama süreçlerinde doğal ve kültürel özellikler ikinci plana atılmıştır. Modern çağdaki mimarlık anlayışı doğal ve kültürel karakteristikleri göz ardı etmiştir. Bu yaklaşım ve beraberinde yaşanan sorunlar peyzaj planlamayı daha da önemli hale getirmektedir. APS’de peyzaj planlanma, “peyzajların geliştirilmesi, restore edilmesi veya yaratılması için yapılan ileri görüşlü güçlü eylem” olarak tarif edilmektedir. Amerikan Peyzaj Mimarları Topluluğu (American Society of Landscape Architects - ASLA) peyzaj planlamayı “çevre ve ekolojik sağlığı da göz önüne alarak farklı alan kullanımlarının hayata geçirilebilmesi için peyzajların geçmişteki, mevcut ve gelecekteki yeteneklerinin değerlendirmesine yönelik yapılan bilimsel çalışma” şeklinde özetlemektedir. Peyzaj planlama, peyzaj mimarları, plancılar ve doğal kaynak 118 bilimcileri tarafından çalışılan bilimsel bir disiplin olarak gelişmiştir. Aslında peyzaj planlamanın izleri, yeni yerleşimlerin ve kentlerin planlanmasında mikroklima, vejetasyon ve hidrolojinin önemine değinen mimar Vitruvius’a kadar uzanmaktadır (Web 11). Ünlü Roma İmparatoru Augustus’un mimarı olan Vitruvius, planlama ve tasarım yapabilmek için pek çok farklı konuda ve çalışılacak bölge hakkında çok detaylı bilgi sahibi olunması gerektiğine inanmıştır. Bu düşünceye göre bir mimar sadece yapıyla uğraşmayıp bölgenin özellikleri, peyzaj ve ekoloji hakkında fikir sahibi olmalı, bir plancı ve peyzaj mimarı da, yapısal mimarlığı tamamen mimarlara bırakmak yerine mimarlığı anlamaya çalışmalıdır. Bu aslında planlama ve tasarım süreçlerinde multidipliner çalışmanın ve anlayışın kaçınılmaz olduğunun da bir göstergesidir (Steiner, 2011). Peyzaj planlama, 1960’lı yıllarda ABD’deki çevre bilinci ve çevre hareketine paralel olarak önemli bir çıkış yapmıştır. Ünlü peyzaj mimarı ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS)’nin babası kabul edilen Ian McHarg, doğal kaynakların korunması ve peyzajların korumacı bir yaklaşımla kullanılabilmesi için çakıştırma yöntemini geliştirmiştir ve peyzaj planlama alanında önemli bir kapı açmıştır. Peyzaj planlama, bu noktadan sonra bölge planlama ve alan kullanım planlamasının gelişimindeki ilk adım olmuştur. Peyzaj planlama 1970’lerde Almanya’da doğayı korumaya, İngiltere’de ise bölgesel ölçekte çevresel problemler ile savaşmada ve bozulan alanların yeninden kazandırılmasına yönelik ekolojik ağırlıklı yenileme çalışmalarında yeni bir mekanizma olarak benimsenmiştir. 1970 yılından bu yana ise teknolojik gelişmelere paralel olarak geniş kapsamlı çevre koruma ve planlama disiplini ağırlık kazanmaktadır (Demirel, 2007). Peyzaj planlama, doğal ve kültürel tüm peyzaj varlıklarına ait envanterlerin oluşturulması ve analizlerin yapılmasına bağlı olarak peyzajın en uygun koruma-kullanma dengesi içinde değerlendirilmesine yönelik karar alternatiflerini üretmeye yönelik eylemler bütünüdür. Peyzaj planlama faaliyetlerinde ele alınan ve sürece dahil edilen unsurlar hem oldukça fazla hem de karmaşık olabilmektedir. Dolayısıyla bu unsurların düzenlenmesi önemlidir. Günümüzde CBS planlamanın envanter ve ana- 119 liz aşamasında gelişmiş olanaklar sunan bir araç olarak sıklıkla kullanılmaktadır. McHarg’ın peyzaj planlama için önerdiği katman modeli planlamada ele alınacak faktörlerin sınıflandırılmasında başvurulan yöntemlerden biridir (Tablo 1). Tablo 1: McHarg’ın Katman Modeli (Steiner ve Butler, 2007) İnsan Yapımı İnsanlar Yaban hayatı Biyotik Vejetasyon Toprak Hidroloji Abiyotik Fiziki coğrafya Jeoloji İklim Toplumsal ihtiyaçlar Ekonomi Toplumsal organizasyon Nüfus Alan Kullanımları İnsanlık tarihi Memeliler Kuşlar Sürüngenler Balıklar Habitatlar Bitki Türleri Toprak erozyonu Toprak drenajı Yüzey suyu Yeraltı suyu Eğim Yükseklik Yüzey jeolojisi Ana kaya jeolojisi Mikroklima Makrokilima Peyzaj planlamada doğal ve kültürel sistemlerin belirlenmesi, analiz edilmesi, aralarındaki etkileşimlerin anlaşılması ve değerlendirilmesi, geçmişteki, günümüzdeki ve gelecekteki etkilerin ortaya konmasına yönelik kapsamlı süreç, planlamanın ekolojik bir temelinin de olduğunu göstermektedir. Peyzaj planlamada peyzajlar sadece insanların değil doğanın ve çevrenin kendi geleceğini de koruma altına almak üzere değerlendirilirler. Bu yönüyle peyzaj planlama çalışmalarının büyük bir bölümünün ekolojik planlama temelli olduğunu söylemek de yanlış olmayacaktır. Peyzaj planlama 1:500.000’den 1:1.000’e kadar değişen ölçeklerde, ülkesel sınırlardan yerel sınırlara kadar değişen çok farklı kapsamlarda gerçekleştirilebilmektedir. 120 Peyzaj Yönetimi: APS’ye göre peyzaj yönetimi, “sürdürülebilir kalkınma perspektifinden, bir peyzajın düzenli bakımını sosyal, ekonomik ve çevreyle ilgili süreçlerin yol açtığı değişiklikleri yönlendirecek ve uyumlaştıracak biçimde temin etmeye yönelik eylem” olarak tanımlanmaktadır. TMMOB Peyzaj Mimarları Odası, peyzaj yönetimini peyzaj planlamanın bir faaliyet alanı olarak sınıflandırmakta ve planlanan peyzajların sürekliliği açısından, doğal ve kültürel süreçlerin oluşturduğu değişikliklere uygum sağlamak amacıyla yapılan hizmetleri peyzaj yönetimi kapsamına sokmaktadır. Herhangi bir korunan alanın yönetim süreci, koruma, planlama, yönetim ve izleme kararlarının alınmasını gerektirir. Peyzaj yönetiminde, peyzajın tüm ekolojik, teknolojik ve sosyal sisteminin yönetimine yönelik kararların alınması söz konusudur. Peyzajlar hem maddi olmayan, hem de doğal ve sosyo-ekonomik parametreler açısından ele alınarak değerlendirilmelidir(Kaplan, 2012). Peyzaj Onarım: Peyzaj onarımı çoğunlukla insan faaliyetleri sonucu zarar görmüş peyzajların onarılması ve iyileştirilmesine yönelik gerçekleştirilen faaliyetlerdir. Peyzaj onarımı yapılan alanlar arasında faaliyeti sona ermiş maden ocakları, barajlar ve göletler, karayolları vb. sayılabilir. Söz konusu alanların iyileştirilmesi sürecinde de onarımı yapılacak alanın ve yakın çevresinin geçmişteki ve günümüzdeki doğal ve kültürel özelliklerinin tespit edilerek geleceğe yönelik en iyi koruma/kullanma çerçevesinin belirlenmesi gereklidir. Bu yönüyle peyzaj onarımda peyzaj planlama sürecinde başvurulan envanter ve analizlerin gerçekleştirilmesi gereklidir. Elde edilen bulgular etkin bir onarım için peyzaj tasarımlarının yapılması ve uygulanmasına altlık teşkil eder. Onarımı yapılan tüm peyzajlar mutlaka insanların kullanması için ayrılacak alanlar olarak değerlendirilmek durumunda değildir. Yapılan değerlendirmelere uygun olarak onarılan alanlar koruma amaçlı olarak ayrılabilir. Onarıma yönelik kararlar çoğu zaman uzun vadeli programları ve uygulamaları da içerebilir. Örneğin terk edilmiş maden alanlarının onarımında kirlenmiş toprak ve su kaynaklarının çeşitli yöntemlerle temizlen- 121 mesi, deforme olmuş topoğrafyanın yeniden şekillenmesi ve olası toprak kaymalarını önlemek üzere stabilizasyonu gibi faaliyetler onarımı yapılan peyzajın mevcut ve kendini yenileme özellikleri dikkate alınarak uzun süreli bir program dâhilinde gerçekleştirilebilir. Benzer şekilde faaliyeti sona ermiş bir katı atık depolama alanında peyzajın iyileştirilmesi ve alandaki doğal ve ekolojik süreçlerin yeniden işler hale gelmesi için oluşturulacak planlar kademeli ve uzun süreli uygulanacak kararları içerebilir. Bu onarım süreci, kararların uygulanması boyunca peyzajın yönetilmesi anlamına da gelmektedir. Peyzaj Tasarım: Tasarım en genel ifadeyle yaratma sürecidir. Tasarımcılar geleceği düşünürler. Bu yüzden tehlike içindeki gezegenimizin kurtuluşu ve yaşamın sürdürülebilirliği için önemli çözümler geliştirebilirler. Çevreci düşünür David Orr, tasarımcıların 5 anahtar katkıyı yaratmayı öğrenmeleri gerektiğini belirtmektedir. Bunlar; doğanın standart olarak kullanılması, dünyanın mevcut güneş ışığı ile çalışabilir kılınması, atıkların elimine edilmesi, kalkınmanın tüm bedelinin ödenmesi ve uzun sürecek bir refah sağlanmasıdır. Bu katkılar, çevreye daha yakından bakmaktan, doğayı daha iyi anlamaktan ve sonra güneşin gücünü kullanmak ve atıkları birer kaynak olarak görmek için edinilen bu bilgileri kullanmaktan türetilmiştir. Kalkınmanın ekonomik, sosyal ve çevresel tüm bedellerinin anlaşılmasıyla daha parlak bir gelecek tasarlamak mümkün olabilir (Steiner, 2011). Yapılan tanımlardan da anlaşılacağı gibi bir binanın duvarları dışında kalan tüm alanlar peyzaj tasarımın çalışma alanına girmektedir. Bu alanlarda peyzaj tasarımı kapsamında; • Çalışma alanının tasarım amacına uygun olarak şekillendirilmesi, • Araç ve yaya trafiğinin düzenlenmesi, • İhtiyaçlar için kullanım alanlarının seçilmesi ve uygun formlarda oluşturulması, • Manzara ve estetik olanakların tespiti, • Enerji tasarrufu, kaynakların korunması ve dengeli kullanımına yönelik önerilerin geliştirilmesi, 122 • Araç parkı, drenaj, eğim, güneşlenme, aydınlatma, sınır oluşturma vb. sorunların çözümlenmesi, • Belirlenen tasarım yaklaşımına uygun bitkisel ve yapısal malzemelerin seçimi, yerleşimi ve dengelenmesi gerçekleştirilir. Peyzaj tasarımda, tasarıma konu olan araç, yani peyzaj, çeşitlilik, değişim ve varyasyonlar içerir. Bu çeşitlilik kişilerin ve tasarımcının peyzaj algısıyla da ilişkilidir. Tasarımda öncelikle, tasarımı gerektiren bir gereklilikle başlar. Bu gereklilik, talep edilen bir ihtiyacın karşılanmasına ya da mevcut bir sorunun giderilmesine yönelik bir karar veya bir müşteri talebi olabilir. İhtiyaçlara, beklentilere veya talebe uygun olarak tasarımı yapılacak peyzajın bulunduğu alan ve çevresindeki tüm doğal ve kültürel özelliklerin ve birbirleriyle olan ilişkilerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bunlar arasında iklim, hidroloji, jeoloji, toprak, topoğrafya, mevcut bitki varlığı, komşu alanlara yönelik görsel ve fonksiyonel ilişkiler, alandaki yapılar, altyapı tesisleri vb. sayılabilir. Tasarıma girdi teşkil eden en önemli faktörlerden biri ise şüphesiz bölgedeki peyzaj plan ve hatta süreci etkileyen diğer plan kararlarıdır. Peyzaj planları peyzajların kullanımıyla ilgili kararların verilmesini sağlar. Tasarımın gerçekleştirileceği alanda bu kararların ne olduğunu bilmeden bir tasarım yapmak kalıcı olmayan ve riskli sonuçların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bazı durumda yerel, bölgesel, ulusal ve hatta uluslararası bazı yasal şartlar da tasarım sürecinin şekillenmesinde etkili olabilir. Tasarımın bu yasal şartları göz önüne alan çözümler üretmesi gerekmektedir. İdeal bir peyzaj tasarım sürecinde, tüm bu girdilerin peyzaj mimarının bilgisi, tecrübesi ve yeteneği ile harmanlanarak hedef alan için ekolojik, estetik, fonksiyonel ve ekonomik bir peyzaj tasarımına dönüşmesi beklenir. Şekil 3’da peyzaj tasarımını etkileyen temel faktörler özetlenmektedir. 123 Şekil 3: Peyzaj tasarımını etkileyen faktörler Peyzaj tasarımını diğer tasarım pratiklerinden farklı kılan en önemli unsur tasarımın gerçekleştiği alanın ve tasarımda başlıca kullanılan tasarım materyalinin sürekli değişen ve gelişen karakteridir. Peyzajlar günden güne, mevsimden mevsime farklı koşulların, hatta zaman içinde yeni ve değişik kültürel olguların hâkim olduğu alanlardır. Bir peyzaj tasarımında kullanılan başlıca materyal ise bitkilerdir. Bitkiler de peyzajın kendisi gibi değişkendir. Büyürler, gelişirler ve değişirler. Bitkiler de mevsimlere bağlı olarak peyzaja farklı nitelikler kazandırırlar. Ancak bu değişim ve gelişim sadece görsel ya da estetik açılardan ele alınması gereken bir süreç değildir. Örneğin, bir bitkinin kullanımında onun sadece yaprakları, gövdesi, çiçekleri ve dallarıyla oluşan estetik görüntüsü değil; enerji tasarrufu sağlama, gölge oluşturma, sınır ve çit oluşturma, çatı oluşturma, yaban yaşamını destekleme, toprağı iyileştirme, erozyonu engelleme, rüzgârı perdeleme ve hatta besin sağlama gibi fonksiyonel özellikleri de göz önüne alınır. Tasarımın yapıldığı alan ve çevresindeki doğal şartlara uyumlu, özellikle yerel bitki türleri içerisinde yer alan, buna bağlı olarak az bakım gerektiren ve hastalıklardan korunaklı türleri seçmek ise hem ekolojik, hem de ekonomik açıdan faydalı olacaktır. Bu tarz kriterler cansız malzemelerin belirlenmesinde ve kullanılmasında da göz önüne alınmalıdır. Cansız malzemeler de mümkün olduğunca yerel, bakım ve onarım ihtiyaçları düşük ve dayanıklı materyalden oluşmalıdır. Peyzajın tasarlanmasında, peyzajdaki doğal döngülerin sü- 124 rekliliği de göz önüne alınmalıdır. Böylelikle hem çevre korunur, hem kaynaklardan önemli tasarruflar sağlanır, hem de insanlara ve insan yapımı alanlara mümkün olan en az zarar verilir. Örneğin, gerekli olmadıkça sert zemin kullanmayıp geçirgen döşemeler tercih edildiğinde özellikle yağış ile gelen suyun toprağa, dolayısıyla yeraltı su sistemine karışması sağlanır ve yüzey akışı en aza indirgenir. Mümkün olduğunda, yağmur suyunun fazlasını uygun tasarım çözümleriyle depolamak, kanalize etmek ve kullanmak da ekolojik ve ekonomik açılardan faydalar sağlayacaktır. Peyzaj tasarımda, dikkat edilecek konulardan bir diğeri tasarım hedeflerine uygun olarak temel peyzaj tasarım elemanları ve ilkelerinin kullanılmasıdır. Temel peyzaj tasarım elemanları arasında nokta, çizgi, odak noktası, form, doku, renk ve görsel ağırlık yer alır. Peyzaj tasarım ilkeleri arasında ise tekrar, çeşitlilik, denge, vurgu, ölçek, uyum, kontrast ve sekans sayılabilir. Bu eleman ve ilkelerin kullanımı tasarımın amaca uygun ve başarılı olup olmamasında son derece önemlidir. Örneğin küçük bir mekanı doğru çizgiler, formlar ve dokular kullanarak daha büyük göstermek, farklı kullanım alanlarında uygun renkler kullanarak kullanım amacını tanımlamak, odak noktası ve vurgularla insanları peyzaj içinde yönlendirmek ve insanların duyguları ile mekanın kullanım amacı arasında doğru iletişimi kurmak mümkündür. Peyzaj tasarımının başlıca 4 temel proje aşamadı bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla sörvey, avan proje (ön proje), kesin proje ve uygulama projeleridir. Peyzaj tasarım proje aşamaları ve başlıca özellikleri Tablo 2’de özetlenmiştir. 125 Tablo 2: Temel peyzaj tasarım aşamaları Sörvey Proje alanı ve çevresine ait tüm doğal ve kültürel özelliklerin belirlendiği ve analiz edildiği aşamadır. Bu aşamada temel olarak aşağıdaki çalışmalar gerçekleştirilir: -Alan envanteri -Alan analizi -Leke planı Çalışmalar genellikle grafik gösterimlere dayalı olarak ve ölçeksiz gerçekleştirilir. Leke planda yaklaşık boyutlara uygun çalışılmaya dikkat edilir. Uygulama Projesi Sörvey sonucu Avan proje Kesin projenin ortaya çıkan çalışmalarına bağlı uygulanabilmesi tespitler ve leke olarak üzerinde için hazırlanan, plana bağlı olarak karar kılınan ve detaylı bilgiler ve geliştirilen ölçekli büyük ölçüde ölçüler içeren ön tasarım prokesinleşmiş, uygu- projelerdir. jesidir. Bu aşama, lamaya geçmeye Temel olarak ihtiyaçlara bağlı hazır ölçekli kesin bitkisel uygulama olarak tasarım tasarım projesidir. ve yapısal uyguçözümlerinin Avan projeye lama projeleri geliştirildiği ve kıyasla daha fazla şeklinde hazırifade edildiği detay ve bilgi lanır. Bu projeler aşamadır. Avan içerir. Kesitler, içinde çalışma proje; gelişmeler, görünüşler, peralanının ihtiyaçlar ve spektifler vb. ile büyüklüğüne eleştiriler doğrul- desteklenir. göre tesviye tusunda arzu planı, altyapı planı, sulama edildiği kadar planı, aydınlatma revize edilebilir. planı vb. ayrı ayrı Kesitler ve hazırlanabilir. görünüşlerle proje Uygulamaya desteklenebilir. yönelik detay planlarla desteklenir. Avan Proje Kesin Proje Sonuçlar Endüstri devrimi sonrasında değişen yaşam alışkanlıkları, koşulları, yerleşim yerleri ve bozulan çevre özellikleri peyzaj mimarlığı mesleğini ve ona bağlı peyzaj tasarımı, peyzaj planlama, doğa onarımı ve peyzaj yönetimi hizmet alanlarını ortaya çıkarmıştır. Gerçekten de endüstrileşmenin paralelinde değişen yaşam koşulları rekreasyon ve rekreasyon alanları ve bunların tasarımını hedefleyen peyzaj tasarımı kavramını yaşamımıza sokmuş, bunu yanı sıra artan hammadde gereksinimi ve ortaya çıkan çevre kirliliği ve sorunları neticesinde doğal kaynakların ve peyzaj özelliklerinin gelecek nesillere aktarılması kaygısıyla peyzaj planlama, peyzaj yönetimi ve doğa onarımı kavramları ortaya çıkmıştır. 126 Özellikle 20.yüzyılın başından itibaren insanoğlu o güne kadar uyumlu olarak yaşamaya çalıştığı doğal özellikleri endüstrileşmenin ve teknolojinin yardımıyla kontrol altına almaya başlamış ve yer seçiminde doğal özellikleri daha az dikkate almaya başlamıştır. Oysa ki, bu insanoğlunun doğaya karşı gereksiz bir kibridir ve kontrol edilebilen çevre özellikleriyle doğaya rağmen bir şeyleri ortaya çıkarma alışkanlığı günümüzdeki çevre sorunlarını, küresel iklim değişikliklerini ve bunlara bağlı olarak giderek artan doğal afetleri, çölleşmeyi, temiz su kaynaklarının tahribatını, ormanların ve tarım topraklarının zarar görmesini ve küresel anlamda giderek artan açlık, susuzluk gibi sorunlara neden olmuştur. 20 yüzyılın üçüncü çeyreğinde insanoğlu çevre ve kalkınma arasında bir ilişki olduğu fark etmeye başlamış, ancak bu uyanış yeterli olmamıştır. 1987 yılında Ortak Geleceğimiz Raporuyla Sürdürülebilir Kalkınma kavramı ortaya çıkarılmıştır. Oysa ki peyzaj mimarlığı Endüstri Devrimi sonrasında ortaya çıkan bir meslek disiplini olarak çıktığı ilk günden itibaren sürdürülebilirlik felsefesi ve koruma kullanma dengesi çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu uyanışla fiziksel planlama ve tasarım alanının diğer önemli aktörleri olan mimarlık ve şehir planlama alanında da çevre ve ekoloji konuları giderek daha fazla ön plana çıkmaya başlamıştır. 20.yüzyılın sonlarından itibaren mimarlık alanında ekolojik yapı tasarlama arayışı hız kazanmıştır. Bu süreçte ön plana çıkan ve öncü olan pek çok meslek insanının Kuzey Amerika’da peyzaj mimarlığı yaklaşımları ve kuramcıları ile teması olduğu gözlemlenmektedir. Tasarım ve planlamada ekolojiyi temel alan peyzaj mimarlığı hizmet alanları, 21.yüzyıl dünyasının daha yaşanabilir ve sağlıklı olması için temel bileşendir. Kaynakça Steiner, F., (2011). “Design For A Vulnerable Planet”, University of Texas Press, Austin, USA APS, (2007). APS’nin Uygulanması Yolunda Türkiye Uluslararası Katılımlı Toplantısı Sonuç Bildirgesi, 2007, Ankara. http://www.peyzajmimoda.org.tr/genel/bizden_detay.php?ko d=1660&tipi=2&sube=0 Erişim tarihi: 15.06.2014 127 Avrupa Peyzaj sözleşmesi, (2003). http://www.cevre.org.tr/Tcm/ Sozlesmeler/Avrupa%20Peyzaj%20Sozlesmesi.htm Erişim Tarihi:20.06.2014 Forman, R., T., T., (2008), “Ecologically Sustainable Landscapes: The Role of Spatial Configuration – 1990 (From the book: Changing Landscapes: An Ecological Perspective)”, Center 14 On Landscape Urbanism (Ed: Almy, D.), Center for American Architecture and Design, p.p. 56-69, USA. Lewis, P., (2008). “Axioms For Reading The Landscape: Some Guides To The American Scene – 1979 (From the book The Interpretations of Ordinary Landscapes: Geographical Essays)”, Center 14 On Landscape Urbanism (Ed: Almy, D.), Center for American Architecture and Design, p.p. 22-33, USA. Mathewson, K., (2009). “Carl Sauer and His Critics”, Carl Sauer On Culture and Landscape (Eds: Denevan, W.M., Mathewson, K.), p.p. 9-28, Louisiana State University Press, USA. Mayer-Tash, P. C., (2003). “Cennet Bahçesi”, Bahçelerin ve Parkların Tarihi (Ed: Sarkowich, H.) pp. 11-21, Dost kitabevi Yayınları, Ankara. Dzionara, K., (2003). “Eski Mısır’da Bahçe”, Bahçelerin ve Parkların Tarihi (Ed: Sarkowich, H.) pp. 22-32, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara. Meier, C., Dzionara, K., (2003). “Roma Bahçesi”, Bahçelerin ve Parkların Tarihi (Ed: Sarkowich, H.) pp. 76-87, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara. McHarg, I., (2006). “The Essential Ian McHarg, Writings on Design and Nature”, Ed: Frederick R. Steiner, Island Press, USA. Steiner, F.R. and Butler, K., (2007). “Planning and Urban Design Standards”, John Wiley & Sons, Inc., Canada. Steiner, F.R., 2008, “The Living Landscape, An Ecological Approach to Landscape Planning”, Island Press, USA. Simonds, J.O., (1997). “Landscape Architecture: A Manual of Site Planning and Design”, McGraw-Hill Companies, Inc., USA. Demirel, Ö., (2007). “Peyzaj Planlama Kapsam ve Uygulamaları”, Peyzaj Mimarlığı Dergisi, 2007/1-2, p.p. 4-15, TMMOB Peyzaj Mimarları Odası. 128 Kaplan, A., (2012). “How Effective Could ‘Landscape Management’ Tool Address Mitigation of Cultural and Natural Threats on Coastal Wetlands System?”, National Security and Human Health Implications of Climate Change, NATO Science for Peace and Security Series C: Environmental Security, pp 307316 Web 1. http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama= gts&guid=TDK.GTS.53a2a28eb1c9c1.48926949 (Erişim tarihi: 20.06.2014) Web 2. http://whc.unesco.org/archive/opguide12-en.pdf (Erişim tarihi:22.06.2014 Web 3. http://en.wikipedia.org/wiki/Villa_d’Este 26.06.2014) (Erişim tarihi: Web 4. http://en.wikipedia.org/wiki/Villa_Lante 26.06.2014) (Erişim tarihi: Web 5. http://en.wikipedia.org/wiki/Gardens_of_Versailles (Erişim tarihi: 26.06.2014) Web 6. http://en.wikipedia.org/wiki/Frederick_Law_Olmsted (Erişim tarihi:25.06.2014) Web 7. http://en.wikipedia.org/wiki/Central_Park 25.06.2014) (Erişim tarihi: Web 8. http://www.landscapeinstitute.org/about/index.php Erişim tarihi: 27.06.2014 Web 9.http://www.aila.org.au/about/aboutLA/default.htm (Erişim tarihi:27.06.2014) Web 10. http://www.peyzaj.org.tr/mevzuat/mevzuat_detay.php? kod=145 (Erişim tarihi: 27.06.2014) Web 11. http://www.asla.org/ppn/Article.aspx?id=15112 (Erişim tarihi: 25.06.2014)