İndir

Transkript

İndir
SEMA
Prof. Dr. Yusuf Kenan HASPOLAT*
ISBN: 978-605-63588-7-6
NİSAN 2014
1. BASKI
Kapak Tasarım
Muhammed ÇELIK
Grafik & Tasarım
Eda Esra ÇELİK
Seda ÇELİK
Baskı
AMAÇ MATBAACILIK VE CİLTLEME
Davutpaşa Cad. Davutpaşa Emintaş Matbaacılar sitesi No: 101/504
Topkapı - Zeytinburnu - İSTANBUL
Tel: (O212) 565 23 00 Gsm: 0555 616 17 21
SEMA / 1
İçindekiler
Anne ( Sayfa 3 - 5 )
Dua ( Sayfa 6- 18 )
Hasret ( Sayfa 19 - 31 )
Hüzün ( Sayfa 32 - 47 )
Ölüm ( Sayfa 48 - 63 )
Peygamberimiz ( Sayfa 64 - 72 )
Sema ( Sayfa 73 - 81 )
Tevekkül ( Sayfa 82 - 84 )
Tevhit ( Sayfa 85 - 100 )
2 / SEMA
ANNE
SEMA / 3
ANNEM
Eğer titrek bir dil diyorsa annem
Kırılmış gönlün iniltisi bu
Gözyaşını zarfa koyarsa annem
Daldan kopmuş gülün iniltisi bu
Dipsiz derin duygu, şefkatli sözler
Kırılmış bir kanat ve ıslak gözler
Yavrun gurbet elde yuvayı özler
Dalında bülbülün iniltisi bu
HEP O ÇOCUKLAR
Cıvıl cıvıl öten, masum bir eda
Köşe başlarında hep o çocuklar
Semaya yükselir tatlı bir seda
Üç beş yaşlarında hep o çocuklar
Güneş battığında erir gölgeler
Zikzak yapar gözüm, nerde çocuklar
Sıcak kucaklarda uyur gölgeler
Hayaller ötesi yerde çocuklar
4 / SEMA
GÖZYAŞI
Bir gözyaşı mı bilmem yaprakta olan şebnem
Ağlayan iki kişi, kırık kalbimle annem
AYRILIŞ
Kalbimden bir anlık ayrılma sakın
Kederin içine itme bir tanem
Mıhlardı gözünü yola merakın
Başka diyarlara gitme bi̇ r tanem
Duygular içimde bir girdap oldu
Ayrılış ruhumda ızdırap oldu
Hayalin gözümde bir serap oldu
Beni gözü yaşlı etme bi̇ r tanem
Pamuktan da hafif olan hilkatin
Duygu alemine yansır şefkatin
Tülden daha ince olan rikkatin
Bırakıp öteye gitme bi̇ r tanem
SEMA / 5
DUA
6 / SEMA
ÇARESİZ
Çaresiz bir kalbin bitmez çilesi
Kıskıvrak bağlanmış, düşünce duygu
Ruhu mesken eden gitmez çilesi
Nemli bir göz ile bitmeyen kaygu
Yüzünde ızdırap tüten bir eda
Göklere bakıp da kollar açılır
Semadan ruhuma ulvi bir seda
Duyunca kapalı yollar açılır
DUAYA İCABET
Tevbe edeceksen ey garip gönül
Göğe kalkan eller yıldıza değer
İcabın sürati muzdarip gönül
Işık hızdan öte bir hıza değer
SEMA / 7
DUA
Billurlaşan hayal, renklenen hisler
Bir derin alem ki gönlümü besler
Söyle bana nedir, ıslanan gözler
Bir fıskiye gibi fışkırış mı bu
Eller niye gökte yalvarış mı bu
Vecdle yanış mı ki ışık çiseler
Kalbin doldurduğu ateş kaseler
Şaşkınlıkla bakıp mecnun deseler
Bu sihirli değnek değince derde
Aralanır sema, açılır perde
MÜSİBET ANLARI
Şırıldayan vakit, akan zaman ki
Ömür musluğunu cömertçe açtı
Yudumlanan her an zehirdi sanki
Medet diye eli göklere açtı
8 / SEMA
ELLER
İçten bir duyguyla kalkarsa eller
İçin yangın olup titrerse diller
Rabbin vaadi var,sabırla bekle
Elbet gerçek olur bir gün hayaller
KERİMDEN İSTE
Çaresizlik ,elem , hüzün ve keder
Ağlamak , üzülmek neyi halleder
Gerçek mü’min o ki Rabbe şükreder.
Sınırsız arzular vardır nefiste
Çözümü yine de Kerimden iste
SEMA / 9
RABBE YAKLAŞMAK İÇİN
Şahit tut; güneş ayı
Terk etme hiç duayı
Rabbe yaklaşmak için
Teheccüdü, duhayı
DUA İLE
Hayırlı olanlar beklersen gelir
Yaşama duayı eklersen gelir
Bela ve musibet nedendir sorma
Gaflet edip, şaşıp, teklersen gelir
CEVAPSIZ KALMAZ
Kalpte gürül gürül akar çağlayan
Bir kan ırmağını süsler gözyaşı
Cevapsız kalır mı, Rabbe ağlayan
Silecek bir mendil ister gözyaşı
10 / SEMA
MAHZUNCA FISILTI
İşte dua; bir şey gelmezse elden
Mahzunca fısıltı, çıkınca dilden
Gözler bir teselli arar mendilden
Söyle ruhun ulvi bir an damı dır
Yoksa kırık kalbin hicranda mıdır.
HER ŞEY HAKTAN GELİR
Ömrü ibadetle süsleyen yıllar
Endişe dünyaya firaktan gelir
Ruhumu manayla besleyen yıllar
Gerçek vefa öbür dünyadan gelir.
Yolu bazen kavis bazen de düzdür
Musibet hayatta acı pürüzdür
Kaderde ne varsa kabulümüzdür
Verilen her şey ki o Haktan gelir.
SEMA / 11
ÇARE
Ruhunda anafor, içte çalkantı
Bazen bir bunalım, bazen yıkıntı
Teker teker erir her bir sıkıntı
Derde çare hangi derman içinde
Gökten indirilen ferman içinde
Kalbin parça parça, her yeri yara
Bunalım içinde düşmüşsen dara
Ne ondan ne bundan, semadan ara
Derde çare hangi derman içinde
Gökten indirilen ferman içinde
Zonklayan bir beyin, gözlerinde yaş
Yıkık dökük bir kalp, eğilen bir baş
Haline acıyıp çatlıyorsa taş
Derde çare hangi derman içinde
Gökten indirilen ferman içinde
Çözümü asla yok, diyorsan eğer
Bir mekan vardır ki gökler üstü yer
Kaldırdığın eller oraya değer
Derde çare hangi derman içinde
Gökten indirilen ferman içinde
12 / SEMA
DUAYLA
Kapı çalınmadan açmazsın onu
Dua etmemişsen bekleme sonu
ADAVET
Bir şey gelmiyor ki artık elimden
Sığınırım Rabbim sana zalimden
Hançerlenen ruhum, yıkık kalbimden
Sahte gülümseyiş, riyakar davet
Kadeh kadeh zehir veren adavet
Izdırap örsünü beynimde kurmuş
Çile bir hınç ile balyozu vurmuş
Çokça çeksin diye saatler durmuş
Kemalat, sabır ve ezadan gelir
Daralmışa yardım fezadan gelir.
SEMA / 13
SEN YARDIM ET ALLAHIM
Darda kalan her kula
Yetim öksüz ve dula
Aç ve susuz yoksula
Sen yardım et Allah’ım
Soğuklarda donan kuş
Ekmeğe üç beş kuruş
Kim ararsa kurtuluş
Sen yardım et Allah’ım
Hüsranda kalmış diye
Kalbi kırık kişiye
Gökten gönder hediye
Sen yardım et Allah’ım
Ne kadar garip varsa
Mahzun yanda ağlarsa
Bir gün toprak sararsa
Sen yardım et Allah’ım
Hüzünlüydü gönüller
Soluyordu o güller
Hazin öter bülbüller
Sen yardım et Allahım
Mahzun, yanık o bakış
Ruhları karlı ve kış
Hep Tanrıya yalvarış
Sen yardım et Allahım
Ne diyecek bilmezler
Gece gündüz gülmezler
Kanat kırık, gelmezler
Sen yardım et Allah’ım
14 / SEMA
Dilleri hep titriyor
Musibet mi bitmiyor
Çile, hüzün gitmiyor
Sen yardım et Allah’ım
Ne deyim kalem kırık
Bilmezim, kalbim kırık
Gülmezim, gönlüm kırık
Sen yardım et Allah’ım
Bu kadar hüzün varsa
Melekler daim yarsa
Gelen günler baharsa
Sen yardım et Allah’ım
Ağlarım mahzunlara
Tükenmiş yorgunlara
Kendine dargınlara
Sen yardım et Allah’ım
Kalem desem yazmıyor
Ayak desem gezmiyor
Gelecek gün üzmüyor
Sen yardım et Allah’ım
Ne diyecek o kullar
Geçit vermez o yollar
Çileli, bitmez yıllar
Sen yardım et Allah’ım,
SEMA / 15
SADECE KALBİM VAR
Sana ancak dua gelir elimden
Bir şey çıkmıyor ki kısır dilimden
İstiyorum hemen, ama kalbimden
Kapını kapama başka yok diye
Tek bir kalbim vardır sana hediye
YÜZÜN OLSUN
Her duaya cevap var, Rabbine yüzün olsun
Hazinesi geniştir diyecek sözün olsun
İYİLERİ KORU
Zihinlerde binler soru
Rabbim yapsın kalbi duru
Kötülere zafer verme
İyileri Rabbim koru
16 / SEMA
BENİMDİR
İçten bir arzuyla istense senden
Semaya yükselen dallar benimdir
Damlalar akınca o beyaz tenden
Semaya açılan kollar benimdir
Ruhunda duygular kaynaşır önce
Gökyüzünden yağmur yağınca ince
İçime çok yüce hisler girince
Göklere uzanan yollar benimdir.
TEZ VER
Dertlilere dermanı tez ver Allah’ım
Sorunları tümden çöz ver Allah’ım
Düşmanın şerrinden koru bizleri
Hileyi oyunu boz ver Allah’ım
ŞAYET
Çileden bıksan şayet
Vadeder yardım, ayet
Kainat titrer durur
Rabbe etsen şikayet
SEMA / 17
DUANIN SONUCU
Mutluluk izleri vardır çiçekte
Yeşeriyor güller Rabbe dilekte
Yükseliyor göğe duada güller
Bakmışsın hayaller olmuş gerçekte
FAZLASIYLA SINAMA
Preslendik ezildik
Bizler bir küp değiliz
Gözden daim yaş sildik
Nebi Eyüp değiliz
Yürek yetmez bu ize
Çöktük geldik biz dize
Bunca çile çok bize
Bizler Eyüp değiliz
Fazlasıyla sınama
Dedik diye kınama
Bizde sabır var ama
Nebi Eyüp değiliz
18 / SEMA
HASRET
SEMA / 19
KISA ÖMÜR
Hayal mi, hüzün mü yoksa bu bir düş
Hasta bir ömür ki yatakta biter
Hilalin denizde yaptığı cümbüş
Kısacık bir sevinç şafakta biter
ÖMRÜN KIŞI
Saçta beyaz dekor, hayatımda kış
Yılların alnımda yaptığı nakış
SORARIM HASRETİN KALBİNDEMİDİR
Kan çanağı gözler dinecek yaşlar
Bak işte dostların ağaç ve kuşlar
Bağrını açıyor kayalar, taşlar
Sorarım hasretin kalbin demidir.
Vuslatın düğümü Rabbin demidir.
20 / SEMA
BENZERLİK
Çileli ırmağın damlalarında
Kıvrılmanın büyük elemi vardır
Muzdarip evimin duvarlarında
Yıllarımın büyük elemi vardır
Bazen durulaşır, bazen sükunet
Ben ve o haykırır, bir sel oluruz
Yozlaşırım bazen, onda ufunet
Bazen hafifleyip bir yel oluruz
Bir benim ve bir de ırmağın sesi
Ve bir güneş battı, gitti ışıklar
Ayın göz kırpışı, rüzgarın sesi
Benim haletimi ona açıklar
Balıkların ağa tutulduğu yer
Bir hayatın sona erişimidir
Kalbimin ırmağa tutulduğu yer
Ruhumun Rahmana gidişimidir.
ŞİMŞEK
Sana yakışır mı gökte uyumak
Kalk artık şimşeğim, gürle ve haykır
Gözlerimde yaşlar, hep yumak yumak
Çak artık şimşeğim, gürle ve haykır
SEMA / 21
RÜZGARLAR
Yıllarım geçip de gitti boş yere
Bana geçmişimi verin rüzgarlar
Yıkılan duvarlar kırık pencere
Bakmayın kusura girin rüzgarlar
Hatıralar anlat, neydi o yıllar
Gidip de geriye dönmeyen yollar
Çatırdayan ağaç, kırılan dallar
Gelip de halimi görün rüzgarlar
Kader bu, kurtuluş yok ki son demden
Bana bir yer verin öte alemden
Üç beş tane mısra kırık kalemden
Seccademi göğe serin rüzgarlar
BUZ SAÇAKLARI
Çatıda saçaklar bilmem ne diye
Dünyanın kalbine saplanan ok mu
Katre katre ışık gökten hediye
Daha başka müjde, bizlere yok mu
22 / SEMA
UYKUSUZ
Kızgın bir çöldeyim, bitkin ve susuz
Rahmet deryasından katre getirin
Mezar sessizliği gözler uykusuz
Öteden müjdeyi sadre getirin
Esneyen ağaçlar, yapraksa dalgın
Gecenin hüznümü sakin ortalık
Görünmeyen hilal ,yıldızsa dargın
Semanın kaderi, sessiz, karanlık
Uykusuz göklerden mahmurca bakış
Hafif tıkırdayan yorgun adımlar
Hayatın sonu mu geldi karakış
Yılların vakarı olgun adımlar
Kızgın bir çöldeyim, bitkin ve susuz
Rahmet deryasından katre getirin
Mezar sessizliği, gözler uykusuz
Öteden müjdeyi sadre getirin.
GENÇLİK ÜMİTLERİ
Gençlik ümitleri tatlı bir düştü
Hayat ince yaprak, üfürdük düştü.
SEMA / 23
HİCRAN
Bakışlar uzağa, gönüller ezik
Şerit gibi yollar, ufka uzanır
Boynu bükük bülbül ve güller ezik
Sanki gel der kollar, ufka uzanır
İçimde kırıklık, gönülde hicran
Gözyaşı kalbimi oyup da gider
Bir boşa bekleyiş, sonunda hüsran
Hasreti içime koyup da gider
Rüzgar ve su uyur, ağaçlar sessiz
Mahmur bir ışıkla güneş bakıyor
Yapraklar sükutta ve kuşlar sessiz
Akşam kızıllığı ufku yakıyor
Derken güneş battı, batan bir hayat
Sessizce bir ömür yol alır gider
Yavaş yavaş adım, derken son saat
Yılları ömürde sel alır gider
İşte ağlıyorum, gözlerim ıslak
Yıkık dökük kalbin tecellisi bu
Hayat kaygan zemin, yollarım ıslak
Çilenin, kederin tecellisi bu
24 / SEMA
KARARSIZ
Doğmak veya batmak, gönül kararsız
Gözümden daima akıyor yaşlar
Hicranla alüde bülbül kararsız
Kalbimi derinden yakıyor yaşlar
Kedere yataklık eden şu beynim
Cirmini anlat da gönül işitsin
Akrebin zehrini içen şu beynim
Cürmünü anlat ta gönül işitsin
Ruhumu sömüren karanlık dünya
Kalbi törpüleyen esrarlı fikir
Zaman katresiyle bir anlık dünya
İçime sinmeye ısrarlı fikir
Canavar tırnağı beynime batan
Mukkades fikirin sancısı mıdır
Acaba nedir ki gönülde yatan
Üç beş günlük ömrün hancısı mıdır
Doğmak veya batmak gönül kararsız
Gözümden daima akıyor yaşlar
Hicranla alude bülbül kararsız
Kalbimi derinden yakıyor yaşlar
SEMA / 25
AYRILIK
Bıraktın bizleri muzdarip ettin
Gözlerde yaş ile hıçkırık kaldı
Bizleri burada bırakıp gittin
Sensizce bir yaşam, ayrılık kaldı
Kırmadın beni hiç geçmiş günlerde
Renk kalmadı senden sonra güllerde
Burukça bir kelam kaldı dillerde
Geride hüzün, gam ayrılık kaldı
Sen gittin gideli geçti seneler
Acılı hüzünlü güçtü seneler
Göçmen kuşlar gibi göçtü seneler
Muzdarip bir adam, ayrılık kaldı.
HASRET - I I
Özleminle üzdün bizi
Güllerimiz dalda kaldı
Hasretinle kırdın bizi
Gözlerimiz yolda kaldı.
26 / SEMA
UNUTURSUN SEN
Zaman çemberinde yuvarlanırken
Taş ve diken batar, unutursun sen
Ömür yola çıkmış geçip giderken
Annen ölür, bakar, unutursun sen
Gününü nakşeder çileli anlar
Yıllar yanıp uçar, gider dumanlar
Soruverir neydim ben bir zamanlar
Ara sıra anar unutursun sen
Kırlaşan bir saçla dökülen kaşlar
Gün olur belirir gözünde yaşlar
Vefakar bekçidir mezarda taşlar
Unutmuyor sanar, unutursun sen.
Riyakar davranış ve yalan sözler
Vefayı özleyip ıslanan gözler
Ateş gider, kalır kalbinde közler
İçin için yanar unutursun sen
Bir gün bahar gelir yeşerir dallar
Geçit verir elbet, açılır yollar
Onulmaz yaraya devadır yıllar
Günler gelir geçer unutursun sen.
SEMA / 27
MAZİ VE BEN
Zamanı kavuran ateş damlası
Maziyi gönlümden sildiremez ki
Yılların dünyayla olan kavgası
İçteki kederi dindiremez ki
HATIRALARDA
Üç dört damla yaştı o da kalmadı
Acı bir tebessüm, kalınca darda
Yıllar geçip gitti, unutulmadı
Bir burukluk kaldı hatıralarda
Duygular ruhumda tatlı ahenktir
Bahtiyar iç dünya bir ömre denktir
Son hediye dua ya da çelenktir
Bir kırıklık kaldı hatıralarda
HASRET
Ruhları kararanlar, kalpleri nura hasret
Hüzünden yorgun insan bıkmış kubura hasret
Mutluluğu verecek elbette ki sabırdır
Çileden bunalanlar yorgun, huzura hasret
28 / SEMA
UZAKLAR
Uzaklar bir neslin vampirimidir
Bir kültür posası ve kirimidir
Yoksa çanlar yeni tekbirimidir.
Hançerleyen elden beklenen medet
Benliği sıyrılmış kuru iskelet
Uzaklar hasretle yoğrulan hamur
Lavanta diyerek sürülen çamur
Sen dökük harabe, öteler mamur
Horlanan bir toplum, nasırlı eller
Neler aldı gitti, senden yad eller
Uzaklar ruhumu bana geri ver
Bir simit, bir somun, eski semaver
Beni tekrar kabul edersen eğer
Ruhumu doğrayan yad elde hızar
Son nefes, bir hasret, uzakta mezar.
GERİDE NE KALDI
Ufalanan yıllardan gerilerde ne kaldı
Üç beş tane saç ile bir bembeyaz sakaldı
SEMA / 29
ZULÜM
Ömür elbet bir gün biter
Sultanları, şahı kalmaz
Garip bir gün der ki yeter
Mazlumların ahı kalmaz
Kırılmıştı kanat, kolum
Tüketmişti seni zulüm
Rabbim der ki yettim kulum
Mazlumların ahı kalmaz
YAKINDIR
Güzel günler olacak
Huzur, umut akında
Sıkıntımız kalkacak
Mutlu günler yakında
Acıların dinecek
Sana talih dönecek
Güzel yarın gelecek
Kutlu günler yakında
Ne geçmişin, ne dünün
Yarın bizim övünün
Habercisi bugünün
Mutlu günler yakında
30 / SEMA
TOPRAK
Toprağın bağrında uyuyan yıllar
Bir tohumla çıkan, yeşeren duygu
Kalbimden göklere uzanan yollar
Vuslatı özleyiş, içimde kaygu
Zamanda fokurtu, mekanda çığlık
Eriyen yılların süzüntüsü bu
Bu bir kavuşmadır, asla ayrılık
Meçhul ufukların ürküntüsü bu
Bağrına aldığı çileli anlar
Kelimeler titrek gözüm ıslanır
Şerha şerha kalbim, unutulanlar
Hıçkıran yağmurla gönlüm ıslanır.
YOKUŞ BİTTİ
Sona erdi ağlamak
Kabuslar koşup gitti
Bir rüyadır yaşamak
Her şeyler uçup gitti
Biter mahzun oluşlar
Şarkını söyler kuşlar
Sona erer yokuşlar
Sevinçle coşup gitti
SEMA / 31
HÜZÜN
32 / SEMA
BİR GÜN
Yılların verdiği özleyiş için
Umut mu hüsran mı, yoksa bir hüzün
Zaman esrarını gizleyiş için
Ne kadar çırpınsa çözülür bir gün
SESSİZ ÇIĞLIK
Kışın yorgunluğu ve bir bekleyiş
Semaya hasretle çıkar çiçekler
Böceklerin sabrı biter bekleyiş
Tebessümle bize bakar çiçekler
Fezayı soluyup içine alan
Fırtınayla veren, bir sessiz çığlık
Üç beş damla yaştır geriye kalan
Benimle, semadan hisli hıçkırık
Işıklar ülkesi, buğulu gözler
Bulut arasından yollar geçiyor
Bu yolda mevcuttur, gönülden izler
Nakşolur alnıma, yıllar geçiyor.
SEMA / 33
AĞLADIKLARIM
Fikir helezonu, mantık girdabı
Düşünce ufkuna dalıp ağlarım
Ruhuma teneffüs, cami mihrabı
Akşam kızıllığa bakıp ağlarım
Yılanın zehiri, akrep kıskacı
Fikire bürünüp bizi ısırdı
Kalbimde sızıltı, hasret ve acı
Şu anki gözyaşı, önceden sırdı
Semayı titreten muhteşem çığlık
Meteor kopartıp dünyaya indi
Şimdi yeni şekli, hüzün hıçkırık
Kalpteki sızlayan yaraya indi
İÇİMDEKi DUYGULAR
İçimdeki duygular eriyen kar gibidir
Şu kanayan ruhumdan akan pınar gibidir.
Gökten gelen hislerle pek bahtiyar gibidir
Üzülme hiç üstüne gelse binlerce hüzün
Mutlu anı gelecek atide gönlümüzün
34 / SEMA
HATIRA
Beni benden alıp yakan hatıra
Mazinin gönlünden bir buse versen
Hüzün çiçeğini takan hatıra
Bana mutluluktan bir hisse versen
Gözyaşları akan bir ırmak olsa
Bunu katre katre göl alır gider
Dökülen saçlarım bir yaprak olsa
Maziyi gönlümden gül alır gider
Gerilere bakış üç beş hatıra
Buruk acı veren yollar uzanır
Hiç sığar mı ömür üç beş satıra
Çile ile dolu yıllar uzanır
Fırtınalı hayat ve bir anafor
Çalkalanan ömür, bense dalgayım
Mukaddes bir fikir, içimdeyse kor
Gözlerim ufukta ve ben yoldayım
SIRASI GELDİ
Çileler furyasına sükûn arası geldi
Hayat iniş çıkışlı huzur sırası geldi
SEMA / 35
SEMALARI TİTRETİR
Yalnız iki hece şu titrek dilden
Bir kelime düşün arşı titretir
Geriye ne kaldı kırık gönülden
Semaları, dağı, taşı titretir
GETİR
Getir deryalardan ister kum olsun
Ateşten mürekkep bir zakkum olsun
Bu dünyanın zehri ondan da beter
Beni alıp yutan bir vakum olsun
İçimi yakacak bir katre ver ki
İsterse zehirden bir yudum olsun
Gözümden akacak yaşlar akıt ki
Kalbimi fetheden bir durum olsun
Bana semalardan bir yer göster ki
İsterse oradan bir bodrum olsun
Getir ötelerden, bir şey getir ki
Her an nur fışkıran bir ruhum olsun.
36 / SEMA
ACI
Keskin bir çığlıkla bölündü feza
Rüzgar hesap sorar sessiz ağaçtan
Yılların verdiği hüzün ve eza
Daha ne istiyor, kırlaşan saçtan
Küllenen yıllardan kalan kıvılcım
Bu sönmüş yüreği yakmaya yetti
Göğe vuslat ile hasret ve acım
Şu naçiz bedeni yıkmaya yetti
Ağlayan pınar mı, yoksa şu gözüm
Bir anlık teneffüs, dinlenen yıllar
Semaya bakmaya kalmadı yüzüm
Ufak bir mutluluk dilenen yıllar
MUKADDES HÜZÜN
Denizlere baksam hep aynı çile
Köpüren dalgalar bir kin mi taşır
Yalancı tebessüm olsa da bile
Ulvi yükü dünya bitkin mi taşır
Mukaddes hüzünü dercetmek için
Zaman mızrağını yüreğe sokmuş
Ağlayan gözümü dindirmek için
Kalbimi sanırdım, meğerse yokmuş
SEMA / 37
MAYA
Endişe dolar yüzün çatlar elin ayası
Küçük sıkıntı, çile mutluluğun mayası
DAVA
Kader tutmuş yakamı bu ne biçim davadır
Tevbe etmek çözümdür, gönüllere devadır
Avukat hiç arama, hakim sana neylesin
Kulu mahkum ettiren nefis ile hevadır
ERİYİNCE
Eriyen şu kalbim, süzüldü gözden
Damla damla aktı, billura döndü
Bir ışık hüzmesi gelince özden
Bedenim inceldi ve nura döndü
38 / SEMA
SİTEM
Göreceksin hayrı, söylüyor kalbim
O Cemil-i mutlak, şerri bekleme
Siteme muhatap olamaz Rabbim
Günahına bir de günah ekleme
Hayırlı akıbet, çıkar sonunda
Tereddüt etmeyin onun yolunda
Sabır hiç bulunmaz heyhat kulunda
Yanlış yola girip sakın tekleme
TEVBE İLE
Yanlış amel bitmelidir
Sonra tevbe etmelidir
Dermanını veren tek O
Ona Rabbi yetmelidir.
MUKKADES HÜZÜN
Şen şakraklık değil mukaddes hüzün
Gözünde yaş ile bir çile gerek
Hüznün sınırımı bir vüs’at düşün
Arşı tartabilen bir kile gerek
SEMA / 39
DÜNYA
İhya ettim ben seni
Bana vurdun dünya sen
Tercih ettin zengini
Hesap sordun dünya sen
Ruhumu ve canımı
Bilgimi irfanımı
Almıştın her anımı
Boşa yordun dünya sen
Dinlemedi ummanlar
Heyhat gitti zamanlar
Nimetlere konanlar
Tekme vurdun dünya sen
Çokça yürekler yaktın
Dönüp alaylı baktın
Dönmeyi de bıraktın
Niye durdun dünya sen
Yedin bizi doymadın
Zalimlere kıymadın
İyiliği koymadın
Neyi kurdun dünya sen
Sitem falan değildir
Kimse kalan değildir
Öte yalan değildir
Boşa yordun dünya sen
40 / SEMA
MEKTUP
Kudretinle dünyada dağı taşı eğersin
Kulum nasıl bilirse ben de öyleyim dersin
Belaları defedip sen bizlere yardım et
Rabbim bize terbiye, ruha fazilet versin
İsmi azamın ile yetiş imdadımıza
Deyyan isminle yetiş keder ve gamımıza
Sana uzanan eli bırakmazsın darda hiç
Seni affeder bildik bakma günahımıza
Rabbimize sığındım eller kalktı havaya
Gözlerimde ıslaklık başladı ağlamaya
Seni Hannan tanıdım sen ruhları bilirsin
İçimdeki duygular elbet gider Hüdaya
İçin için eriyen gönülleri bilirsin
Hazinen çokça geniş, Sen her şeyi verirsin
Sana açtım kalbimi huzuruna ihsan et
Kulun bir adım atsa sen on adım gelirsin
Sana uzanan eli darda bırakmazsın hiç
Uçurumda çukurda yarda bırakmazsın hiç
Gönlünü açan kula elbet sahip çıkarsın
Fırtınada tipide karda bırakmazsın hiç
Gelip sana sığındık ey gökleri yücelten
Kaskatı kalbimizi eritip de incelten
Gönder Allah’ım gönder ihsan et bize deriz
Belaları defedip dereceyi yükselten
SEMA / 41
ÜZÜLMEK
Gülme nedir biz unuttuk
Olmadı ki üzüleyim
Gözde yaşı hep kuruttuk
Kalmadı ki üzüleyim
Varlık yokluk hepsi hiçti
Takdir bize hüzün biçti
Çile dolu yıllar geçti
Durmadı ki üzüleyim
Tebessüm mü yoktu yüzde
Kahkahayla sevinç sözde
Kader hüzün çile bizde
Almadı ki üzüleyim
Ağlamak mı acep nedir
Kudretiyle dağlar erir
Sabredene ecri verir
Vurmadı ki üzüleyim
42 / SEMA
KADER
Böyle takdir etti kader
Bir gün senden gider keder
Güzel günler gelir elbet
Ruhu artık etme heder
Bil ki ömür bir çiçektir
Kul nedeni bilecektir
Tevekkülle bekle bir gün
Güzel günler gelecektir
ALIN YAZIM
Bir iniş ve bir çıkış var
İşte buymuş alın yazım
Çıkmak için az yokuş var
Kışı gitti geldi yazım
Sınav için bir yeri bu
Çile desen tekdiri bu
Mutlu gün mü takdiri bu
Her hal budur alın yazım
SEMA / 43
YORULDUK
Açıldık denizlere
Boğuştuk dalgalarla
Hüzün nasıp bizlere
Yorulduk kavgalarla
Fırtınalar dinmedi
Rahmet henüz inmedi
Giden dostlar dönmedi
Kaldık biz kargalarla
HİSLER
Neydi ki gözlerden bir damla gelen
Bir garip duygu ki akşamla gelen
İçimi kavuran bir gamla gelen
Mahzun duygular ki ruhumu sardı
İçim buruklaştı, benzim sarardı
44 / SEMA
BELA
Bela yağıp gelse sakın üzülme
Gökkuşağı yağmur sonunda gelir
Zorluklar önünde sakın üzülme
Çiçekler ağacın dalında gelir
Çileler hüzünler elbet bitecek
Belalar terk edip bir gün gidecek
Vakit geldiğinde yüzün gülecek
Ecirler Rabbinin yolunda gelir
ANGUAZ
Rüzgarlardan bize hafif fısıltı
Estiği yerlerden hicran getirir
Pınarın akışı tatlı şırıltı
Gözyaşları gibi hüsran getirir
Karların üstünde kayak izleri
Basılıp gidişin yıkıntısı bu
Mazinin kalbimde ayak izleri
Hayatın ruhumda sıkıntısı bu
SEMA / 45
BU DA GEÇER
Yakınların gider bir gün
Herkes göçer söyle ve geç
Gözyaşları döker her gün
Bu da geçer söyle ve geç
Saat bir gün küsüp dursa
Musibetler seni sarsa
Doğru, eğri her ne varsa
Kaderdir de söyle ve geç
Talih bir gün elbet döner
Yürekteki ateş söner
Deme geldi başa neler
Bu da geçer söyle ve geç
MUTLU GÜNLER
Zaman akıp gitti sanki bir seldi
Meltem gitti; gelen şiddetli yeldi
Dalgalar sonunda erdi sükuna
Şükür ki Rabbimiz, mutlu gün geldi
46 / SEMA
YAŞLI GÖZLER
Bu dünyada tek dost kalan
Sensin artık yaşlı gözler
Gerisi boş, hepsi yalan
Gelsin artık yaşlı gözler
Dendi hüzün nedir sence
Gözden yaşlar iner önce
Kalbe akar ince ince
Dinsin artık yaşlı gözler
Sevgi dolu kollar gelir
Rab’den açık yollar gelir
Elbet mutlu yıllar gelir
Gülsün artık yaşlı gözler
MUM GİBİ
Bir mum bile erir geçer
Işığını verir geçer
Üzülme hiç hayat bu de
Kötü günler gelir geçer
SEMA / 47
ÖLÜM
48 / SEMA
KİMLER GEÇTİ
Mazi ki koynuna kimleri almış
Büyük denilenler gelip de gitti
Karun gibiler ki neleri kalmış
Hepsi rüzgâr gibi esip de gitti
Öteye gidenin elleri bomboş
Kalpleri kıranın dilleri bomboş
Sadece diken var, gülleri bomboş
Bahtına kızarak küsüp de gitti
MEHİL
Bu dünyaya gelmişiz
İyilikler etmeye
Kaf dağını delmişiz
Mazlumlara yetmeye
Masum hakkın alacak
Kuldan hesap soracak
Bize sevap kalacak
Mehil versin gitmeye
SEMA / 49
GİDENLER
Düşünce ufuğum geçmişe daldı
Kalbimi öteye gidenler aldı
Yıkılmış gönülden bana ne kaldı
Ben miyim dünyada yaşayan kişi
Mukaddes bir yükü taşıyan kişi
Ölümle çözülen bu düğüm nedir
Selviler içinde gördüğüm nedir
Toprağın bağrına gömdüğüm nedir
Ben miyim dünyada yaşayan kişi
Mukaddes bir yükü taşıyan kişi
Elbette ayrılıp giden gelecek
Ruh ile iç içe beden gelecek
Uçup ta gidenler gökten gelecek
Ben miyim dünyada yaşayan kişi
Mukaddes bir yük taşıyan kişi
BİR ANMIŞ
Hayat dedikleri meğer bir anmış
Gün gelir bakarsın kapı kapanmış
50 / SEMA
HAZIR ZAMAN
Işıklar dünyayı esir alarak
Güneşin dişlisi günü kıstırır
Karanlıklar ayı esir alarak
Mazi ile bu an dünü kıstırır
Hayat nedir gözü açıp kapatmak
Zaman bir çağlayan akıp ta gider
Berzah da dolaşıp makberde yatmak
Kusurlu günlere bakıp da gider
SESSİZ
Ağaçlar uykuda ve kuşlar sessiz
Yollarda inişler, yokuşlar sessiz
Yok mudur çalacak mahzun güfteyi
Piyano kırılmış ve tuşlar sessiz
Başım öne düşmüş kalbimse buruk
Düşünce sukutta bakışlar sessiz
Yolculuk mu var ki öteye doğru
Evime giriş ve çıkışlar sessiz
SEMA / 51
NE ZAMAN
Ruhumu sömüren esrarkeş zaman
Artık ayılmanın vakti geliyor
Yolculuğu sorma bilemem ne an
Her hal ayrılmanın vakti geliyor.
HESAP
Fikirler beyinde lif lif soyuldu
Ruhlar ebed için yola koyuldu
ECEL
Kaldırsan ecelin üstünden sisi
Bedenin ve ruhun şaşarak gider
Buzdan daha kaygan hayat çizgisi
Ömür ötesine kayarak gider
52 / SEMA
ÇEVRİMDIŞI
Çevrimdışı olursun kapanınca bu hayat
Yeni oturum başlar, seninki kalır bayat
ÖMÜR
Ömürden eksilen bu sonbahardan
Eriyen yıllarla olan buhardan
Katreleşip geçen dakikalardan
Ömür hanesinde atılan çizik
Zaman koldan düşen kopuk bilezik
Ömür uçup gitti kırılan yaydan
Damla damla ışık gelince aydan
Göklere asılı cam bir saraydan
Dünyadan ebede çizilse bir hat
Zaman mekan üstü göğe seyahat
YENİDEN DOĞUŞ
Herkese batış vardır ama yeni bir doğuş
Bir haşir alemi ki yeniden bir halk oluş
SEMA / 53
KÂR
Ölene kârı yoktur ceketi ve hırkası
Ölüye yadigardır sade kefen parçası
KARAKIŞ
Can çekişen yaprak ve bir yavru kuş
Titreyen insanlar başlarsa önde
İniş başlamıştı bitmişti yokuş
Artık tek mutluluk ulvi şölende
Bağrını açıp da bekler şehitler
Toprakta değirmen bizi öğütür
Gönlümün duvağı yeni ümitler
Mukaddes şenliğe bizi de götür
SON PERDE
Kalemim kırılıp yere düşünce
Açık olan defter yerde kapandı
Köpük köpük hayal, kırık düşünce
Hayat sahnesinde perde kapandı
54 / SEMA
İBRET
Her bir kentin dışında mutlaka ibret vardır
Ya mezarlık, otogar hüzün ve hasret vardır
SON NOKTA
Yıllar geçip gitti işte son nokta
Şimdi buradaysam yarın uzakta
Zaman gözlüğüyle seyret maziyi
Yolcu bir mola ver şu son durakta
Ne makam ne şöhret ne şan debdebe
Boş yere teselli aramak yokta
Çok uzağa bir gün gittiğim zaman
Geri dönüp baksam en uç ufukta
Dünyanın bağrından kopup da gitmek
Ne ilkiz ne de son bu yolculukta
Beşerin ruhuna aydınlık veren
Bir yeni doğuş ki en son solukta
BİLMİYORLAR
Bilmiyorlar ölümü sanıyorlar yok oluş
Her çıkışa iniş var hayat kısa bir yokuş
SEMA / 55
ALTMIŞ YIL
Perişanca geçen ömür veya suni saltanat
Gözü açıp kaparsın hepsi altmış yıl hayat
YOLCULUK
Hepimiz yolcusuyuz vardır yolumuz
Alınsın ciddiye umurlar olsun
Gidene el sallar, kalkar kolumuz
Gitsin selametle uğurlar olsun
YILLAR GEÇTİ
Yaprağı sarartan soluk tenimdir
Gökten yağıyorsa yaşlar benimdir
Yolun ucundayım yorgun ve halsiz
Terk edip de giden senelerimdir
ÖMÜR
Yaşanılan ömürler soğuk kuru ve nemsiz
Geniş hayat önemli uzun hayat önemsiz
56 / SEMA
YOLCU
Ömürden son damla kaseden taşar
Ruh bu katre ile semayı aşar
Mekanlar ötesi bir yerde yaşar
Arş-ı ala bize en son bir hudut
Gökleri deviren mualla umut
Ana rahmi sana birinci durak
Ve sonra yeryüzü cezbedar uğrak
Gökler ötesine götüren Burak
Kabir ötesinden görünen ufuk
Rahimden ebede başlar yolculuk
TUL-İ EMEL
Ölüm içe sinmedi boşa yazdı satırlar
Hatırlayın ölümü ibret dolu asırlar
HERKESE
Herkese önce kundak
Sonrada tahta kapak
Hayat zıpzıp oyunu
Aldatıcı oyuncak
SEMA / 57
HATIRALAR
Kırılan bir kalp ki kalmış bir yanda
Hatıralar gözüme geldi bir anda
Geri dönüp baktım ömrüm viranda
Geldi mi bilemem ömrün son demi
Geri verin bana senelerimi
Ömrümde neler var bu son yarımda
Ufalandı zaman avuçlarımda
Akan bir hayattı gözyaşlarımda
Sanki meçhullere giden bir gemi
Geri verin bana senelerimi
UMMANA
Birkaç küflü çiviyle bağlanmışım zamana
Kopacaksan çabuk kop gideceğim ummana
ELBETTE
Gafletli yıllar mı bil ki şüphesiz
Bir gün olur elbet hayat bitecek
Doktoru önlüksüz hakim cübbesiz
Serveti bırakıp tabut gidecek
58 / SEMA
HAYAT
Gözlerde yaşlarla bitecek hayat
Omuzlar üstünde gidecek hayat
Derken bir hıçkırık ve Kuran sesi
Kapkara çukura inecek hayat
Bir gün gelecek ki hesap saati
Boşuna harcadın diyecek hayat
Nedir bu gösteriş şan ve debdebe
Bembeyaz bir kefen giyecek hayat
Bir iniş bir çıkış zikzaklı yollar
Kederi, çileyi verecek hayat
İşte iki hece mesele bunda
Dünyayı kenara itecek hayat
İÇİMDEKİ MEVSİM
Saçımda kaybolur rüzgarın sesi
Gözlerimden iner yağmur tanesi
Hayat takviminde kışın hanesi
Saçımı kırlatan mevsimin karı
Artık bitiverdi ömrün baharı
SEMA / 59
TOPRAĞIN ÖPÜCÜĞÜ
Nerdesiniz şimdi eski simalar
Hayalini dahi gökler mi aldı
Derine gömülen o dost semalar
Sizleri de ulvi bir yer mi aldı
Herkese mukadder gelince saat
Ölümle emilip fışkıran hayat
Yeni baharları bekler tabiat
Masum geceleri seher mi aldı
Yaşlılık bedene olduğunda yük
Islanan yanaklar boyunlar bükük
Topraktan yüzüme gelen öpücük
Kucaklamak için makber mi aldı
YALANCI DÜNYA
Misafir gelmişiz dünya bir hancı
Yerlisi değiliz bizler yabancı
Kalırsın sürekli daim burada
Diyip de aldatan dünya yalancı
60 / SEMA
GİTME DEDİM
Ömür uçup gitti bir an içinde
Gözlerim kapandı hüsran içinde
Kanayan bir ruh ki hicran içinde
Gitme dedim heyhat gitti seneler
Göz açıp kapadım bitti seneler
İnmedi göklerde kaldı ellerim
Bir şeyler söyledi titrek dillerim
Göz yaşlar içinde soldu güllerim
Gitme dedim heyhat gitti seneler
Göz açıp kapadım bitti seneler
İNİŞ
Ufuktaki güneş solgun bakışlı
Artık bu yokuşun inişi geldi
Gözlerim mıhlanmış yorgun bakışlı
Demek ki bu kışın bitişi geldi
NASİP
Nasipliye bol hatim gözyaşı nasip olur
Nasipsize kabrinde tek taşı nasip olur
SEMA / 61
KARA TOPRAK GİBİDİR
Üstte bir salkım yıldız
Hilal tabak gibidir.
Gidince kalır yalnız
Yeni şafak gibidir
Ağaçlara renk veren
Bahara ahenk veren
Doğaya mihenk veren
Yeşil yaprak gibidir
Semaları özleyen
Denizleri besleyen
Tabiatı süsleyen
Ruhum berrak gibidir
Ötesi boş ve yalan
Dünyada tek dost kalan
Bir gün bağrına alan
Kara toprak gibidir
MİRASTAN SONRA
Çok kişi Kuran okur, zengin dede ölünce
Fatihayı bulamaz, noter miras bölünce
62 / SEMA
BİR ANLIK
Alaca karanlık vakit çok erken
Maziyi düşünüp yandım bir anlık
Gençliğim başını alıp giderken
Seneler sizleri andım bir anlık
Yoksa hayatıma geliyor mu kış
Buğu buğu gözler hisli bir bakış
Seneler alnıma yapıyor nakış
Kendimi misafir sandım bir anlık
Mal denen mülk denen hepsi boş imiş
Ömürde son durak demek kış imiş
Geriye kalan şey gözde yaş imiş
Dünyanın süsüne kandım bir anlık
YOLCULUK
Hayat uzun değildir gidersin ağır ağır
Bir gün sona gelirsin,istersen ağla, bağır
SEMA / 63
PEYGAMBERİMİZ
64 / SEMA
ULVİ İNCİ
Gökten indirilen o ulvi inci
Dünyaya teşrifi mukaddes andır
Yokluktan kurtaran varlık sevinci
Tecelli et her an, bizi nurlandır
BİR NEBİSİN SEN
Gönüller ilacı bir nebisin sen
Evrenin halkının sebebisin, sen
EYNEBİ
Tılsımı aradım ruh, kalp ve dilde
Huşuyu ruhumda bu halde buldum
Ruhani atmosfer vardı kandilde
Huzuru nebiye vusulde buldum
Kalbimde sultansın başımda tacım
Senle mümkün olur Rabbe miracım
Şefaatin için sana muhtacım
Umudu sadece resulde buldum
SEMA / 65
BÜYÜK CİHANGİR
Gönül kapım açıktır, buyur sen her zaman gir
Kainatın fatihi Sen ki büyük cihangir
EY NEBİ
Sensin yüce rehber kutup yıldızım
Gönül seni her an yanında ister
Eğer sen yok isen her an yalnızım
Semada ve yerde doğruyu göster
RESUL
Ay gibidir o yüzün, gökyüzünü doldurur
Gülmediği o günde bet benzini soldurur
KABUL EYLE
Kaside-i bürdem yok
Gaybe açık perdem yok
Kabul eyle bu şekil
Seni bilen erdem yok
Belki kabul etmezsin
Seni anan her dem yok
66 / SEMA
MEVLİD KANDİLİNDE
Çok çok uzaklarda olsam dahi gel
Semalar arada olmasın engel
Bulutu rapteden hayali çengel
Artık kopuver de ayrılık bitsin
Ruhumdan ruhuna gayrılık bitsin
Gökleri indirip çıkıp da baksan
Güneşi o ulvi nur ile yaksan
Eriyip semanın bağrına aksan
Nuruyla yoğrulan yıldızdan hamur
Ona vuslat için yağıyor yağmur
Kandilden bir sünger gibi nur emsem
Yücelip semaya değerse ensem
Yanıp da tutuşan eğer ki bensem
Süzülüver ey ruh gökte imbikten
Bana benden uzak ayrı benlikten
Anlından fışkıran nurdan bir köpük
Aleme çok ağır sırtında bir yük
Bir mana denizi semadan büyük
O kutsi nur ile dolunca içim
Dört boyuttan uzak farklı bir biçim
SEMA / 67
KANDİLDE
Alemi yaratmış senin içindir
Dünyanın varlığın nedeni sensin
Parlamışsa gökler tenin içindir
Ümmete şefaat edeni sensin
Bırakmazsın bizi ne dün ne yarın
Salat ü selamla yanına varın
Hayalen de olsa sarılıp sarın
Ümmetin önünde gideni sensin
SEN
Yıldızlar avucunda ufacık bir noktadır
Eğer ki sensiz ise sema karanlıktadır
CEYLANSIN
Teşrifinle nur ansın
İçimizde bir cansın
Dilhun ettin içimi
Nazenin bir ceylansın
Gözlerimde bir yaş ol
Ateşinle kalp yansın
Eritip de buhar et
Gören beni yok sansın
68 / SEMA
HER ANDA
Günümüzü dolduran daim kutlu anda kal
Kalbimizde, beyinde derinlerde canda kal
Zerre zerre içime, girerek de nurlandır
Bütün kılcal damarda yüreklerde kanda kal
GEL
Gel benim gönlüme semalar ile
Yıldız sana fener aysa mum olsun
Öteden müjdeli imalar ile
O kadar yücel ki gök bodrum olsun
ÇÖLDEKİ İNCİ
Çöllerden fışkıran bir incisin sen
Perişan toplumun sevincisin sen
Nebiler içinde birincisin sen
İnsanlık bunalıp kalınca darda
Müjdelerle geldin fırtınalarda
ŞEFAAT
Ben sana şefaat etmem der misin
Hiç seni seveni terk eder misin
SEMA / 69
GELMEDİN
Semalara ismini
Ekledim de gelmedin
Merak ettim cismini
Bekledim de gelmedin
Dendi rüyada olur
Nuru ziyada olur
Edep hayada olur
Bekledim de gelmedin
Merak ettim nerdesin
Bildim yüce yerdesin
Tüm şerlere perdesin
Bekledim de gelmedin
ÜMMETE DAHİL ET
Penceren önüne geliriz bir gün
Mahrum etme bizi ulvi yapından
Yeter ki kabul et dururuz her gün
Mahzun etme bizi kovma kapından
Seni idrak etmek ne kadar da zor
Gözüm yaşla dolu içimde bir kor
Hiç olmazsa bir gün halimi bir sor
Ümmete dahil et silme tapundan
70 / SEMA
YÜCELER YÜCESİ
Yüceler yücesi, ey sevgili dost
Gözü tok, gönlü tok, mübarek kişi
Bakışı şefkatli tatlı dili dost
Şefaat edecek tek gerek kişi
İçteki imanı yukarı sızdır
Kalpteki sevgiyi dışarı sızdır
Yaşayan bu toplum pusulasızdır
Tüm çileye göğüs gerecek kişi
İnsanlar muhalif şaşkın bakıyor
Nefretler yücelmiş, taşkın bakıyor
Semadan,o sevgin, aşkın bakıyor
Bizimle öteye gelecek kişi
Bak işte insanlar sevgiden yoksun
Özledim nerdesin, burada yoksun
Layık değiliz ki bizlere çoksun
Bizimle beraber gülecek kişi
Şu toplum iyi şey dilemiyor ki
Belki de hakkıyla bilemiyorki
Gülmeyi unutmuş, gülemiyor ki
Her türlü iyilik edecek kişi
Bak işte şu toplum düzgün konuşmaz
Yüceler küskün ki, üzgün konuşmaz
Gözleri yaşlarla süzgün konuşmaz
Bizlere çok şeyler diyecek kişi
SEMA / 71
HİÇ OLMAZSA
Gönlümden doğarak esen rüzgarlar
Girdabıyla yutan fanusa sorsan
Şu hissiz kalbime küsen rüzgarlar
Gittiğin yerleri kamusa sorsan
Göklerin sardığı ulvi bir kafes
Kaldırsan perdeyi Nebiye gitsem
Rüzgarlar ruhumdan alsan bir nefes
Hiç olmazsa ruhen Kabe’ye gitsem
Semayı çatlatıp yükselen bir nur
Nidası fezayı yararak gider
Uğrunda gözlerden dökülen billur
Arşın ötesini aşarak gider
Umman gibi bir ruh ve kalkan kollar
Uğrunda dökülen kanlar göl olur
Kıskaç yapan bulut, birleşen yollar
Benliğim onunla erir kaybolur
Hüzme hüzme ışık bölünen bir ay
Gönlümün yükselip vardığı tepe
Bakınca büyük ders verir dolunay
Donuklaşmış bir kalp ,mantık kör ebe
Renk renk duygularım ve tatlı hissim
İşte sen işte sen kalbimde düğüm
Ağlayan gözlerim ve titreyerek sesim
Yeter artık yeter çözül kör düğüm
72 / SEMA
SEMA
SEMA / 73
SEMA
Göklerin bağrına saklı bulutlar
Hiç olmazsa bir gün beni de alsan
Semaya sokmayan çelik hudutlar
Bir anlık olsa da öteye salsan
Gözlerim semada kalbimse buruk
Fezayı bu kadar gözleyiş neden
Göğü dünya ile mezceden ufuk
Semayı bu denli özleyiş neden
Çünkü feza müşfik, sakin ve sessiz
Göklerde düşmanlık ve nefret yoktur
Tıpkı benim gibi yalnız kimsesiz
Semanın kalbinde husumet yoktur
Göklerin bağrına saklı bulutlar
Hiç olmazsa bir gün beni de alsan
Semaya sokmayan çelik hudutlar
Bir anlık olsa da öteye salsan
GÖKTEKİ AHENK
Esrarengiz bir el alıyor zapta
Yıldızlar raks eder ulvi girdapta
Düşünmeyen kafa her an azapta
Fikirler beyinde bir cenk içinde
Bak göklere nasıl ahenk içinde
74 / SEMA
GÖĞÜN ÖFKESİ
Buram buram terler semanın yüzü
Bir derdi mi var ki yaşlar döküyor
Mümin göğün dostu, yerin öksüzü
Sanki şimşek ile gökler çöküyor
Uğuldayan rüzgar, uçuşan yaprak
Derin, içli bakış, gözler kısılmış
Bulutlar fezayı sarmış kıskıvrak
Hayali iplerle göğe asılmış
Tepeler yerlerin taşan öfkesi
İsyan ile çıkmış, semaya dağlar
Sırılsıklam olan hayal ülkesi
Yalnız kalbim değil göklerde ağlar
SEMAYA
Kıvrım kıvrım dönen duman içinde
Semaya yükselen bir gönül yanar
Bir türlü sönmüyor umman içinde
Arşı görebilse her gönül yanar
SEMANIN GÖZLERİ
Masmavi semanın güzel gözleri
Güneş ve yıldızla baksan bizlere
Ötelerin ebet, ezel gözleri
Kara deliklerle baksan bizlere
SEMA / 75
NEDİR
Nedir gökler nedir, ıssız bir mekan
Mukaddes bir alem, süslü camekan
DOSTLUK
Olmalı semayla dostane durum
Arada mesafe sanki uçurum
Göklerden gönlüme mesaj getirir
Bize bir rahmetsin güzel yağmurum
ZORLIYAN ŞEY
Ne boyut ne mekan ne de zamandır
Gökleri çatlatan ancak imandır
SEMALARA BAK
Aç gözünü düşün, bakan kardadır.
Gerçek hikmet ise sanatkardadır.
76 / SEMA
FEZA
Fezanın kalbine hasret ile ben
Arşın ötesine takılan gönlüm
Gökten uzak hayat, gurbet ile ben
Kaskatı dünyayla sıkılan gönlüm
Semadan bir anlık açılsa kucak
Bulutlar üst üste gelip yükselsem
Yıldızların bağrı müşfik ve sıcak
Atmosferi bir gün delip yükselsem
Fezanın kalbine hasret ile ben
Arşın ötesine takılan gönlüm
Gökten uzak hayat, gurbet ile ben
Kaskatı dünyayla sıkılan gönlüm.
SIRDAŞ
Sizsiniz bana dost vefakar gökler
Gönül bu alemde daha ne bekler
Perdeyi arala nazlı gerçekler
Ya peşinen ya da birkaç fasılda
Öte alemlerden bir şey fısılda
SEMA / 77
YILDIZLARLA DOSTLUK
Dostluğun bir lütuf, biraz gülümse
Işık aramızda hayali iptir.
Gözüm yaşlar ile dolu güğümse
Kesretler içinde ruhum gariptir.
Yılların çilesi saçımda akla
Manayı hele gel kalbimde yokla
Ayrılıp gidince bir gün şafakla
Her şey uzak ama Rabbim kariptir.
GÜNEŞLE HASBİHAL
Çok yorulmuş yıldızlar, nöbeti alsın diye
Sabah erkence kalkıp güneşi uyandırdık
Jest için aydınlığı etti bize hediye
Gitmem diyen hilali biz zor bela kandırdık
Pembeleşti ufuklar adeta bir nur doğdu
Aydınlandı gökyüzü ruhlarda sürur doğdu
Tek kalınca semada, Güneşte gurur doğdu
Sonun gurub diyerek güneşi utandırdık.
78 / SEMA
HAKTAN GELİR
Kara değil aktandır
Ne gelirse Haktandır
En doğruyu o bilir
Her yaptığı paktandır
DOSTLUK
Olmalı semayla dostane durum
Arada mesafe sanki uçurum
Göklerden gönlüme mesaj getirir
Bize bir rahmetsin güzel yağmurum
EVRENİN MAYASI
Gönüller sevinç dolsun terk edin hüznü yası
Bu alemde muhabbet evrenin tek mayası
GÜNEŞ DOĞUYOR
Ruhumda parlayan mukaddes ansın
Gönder ışığını bir gönül yansın
Açın pencereyi alem uyansın
Diriliş, uyanış hepsi bir anda
Bir ümit doğacak bugün mekanda
SEMA / 79
YER VE GÖGÜN SAHİBİ
İhsan eder zulmetmez
Mutlak bir ün sahibi
Uzun süre bekletmez
Yer ve göğün sahibi
Sabır bizi yakıyor
Gökten sevgi akıyor
Merhametle bakıyor
Yer ve göğün sahibi
GÜNEŞ SİSTEMİ
Eline alıyor dünya ve ayı
Sonra güneş çeker gökte bir yayı
Mevleviler gibi dönüp durunca
Hemen bir aşk süsler ulvi semayı
SEMANIN ÖFKESİ
Semada o kadar taşmış ki kinler
Ufukta gökyüzü suda serinler
ÇARE GÖKLERDE
Hep kahır ve hep hüzün
Kış ilkbahar yaz güzün
Çare yine göklerde
Yaşla dolsa hep gözün
80 / SEMA
SELAM
Dipsiz sayıların en derin ucu
Varlık ötesinden yokluğa selam
Kaçışan yıldızlar nereye yolcu
Kainat ötesi boşluğa selam
Maddiyat elini yakamızdan çek
Öte alemlerde güller ve çiçek
Sıkıntı artık yok, talih gülecek
Güzellik, mutluluk hoşluğa selam
YAĞMUR
Niye mahzun gökler, kalbi mi kırık
Elinden alırsan güneşi gökten
Önce bir şimşekle gelir hırçınlık
Semada gözyaşı, ağlar yürekten
Ufak bir çisilti, titreyen bir dil
Gaipten bir ses der, gözyaşını sil
Gökkuşağı denen rengarenk mendil
Yeryüzünü göğe bağlar yürekten
Yerde çirkinliği örten sisidir
Bulut kara matem elbisesidir
Ruhuna tercüman ırmak sesidir
Yağmura kavuşup çağlar yürekten
SEMA / 81
TEVEKKÜL
82 / SEMA
TEVEKKÜL
Zerren ateş olup yanıp kalsa kül
Beyninde bir vakum etse teşekkül
Sonra seni yutsa: Yine tevekkül
Fırtınalı deniz, sağlam bir gemi
Ve elinden tutan, gökler alemi
Balçık balçık fikir; batıran hüzün
Karanlığı gelse sabık gündüzün
Önünde karlı kış, gelse de güzün
Sonra dönüp sorsan, nereye kadar
Yeni ümitlere gebe ilkbahar.
Tevekkülden sonra düşünme derin
Üzülme kalmazsa gözünde ferin
Yolların ucunda bekler zaferin
Çıkış vardır iste daima Haktan
Geniş alemlere dar bir sokaktan
Ye’se düşüp deme kurtuluş nerde
Gökte bir tılsım var, devadır derde
Onu her an düşün, kalma kederde
Deme ümitsizim, ne gelir elden
Bir gün çıkılacak elbet tünelden
YARADAN KORUR
Baba atar havaya, bundan çocuk korkmaz ki
Rahim yapsa ürperir tevekkül öyle az ki
SEMA / 83
TEDBİR
Tevekkülle yola çık sevgi koyup kalbine
Eksik yapıp tedbiri, kusur bulma Rabbine
İSYAN
Tevekkül ve niyazla dolu olsun her anın
Bedenine ruhuna zarar verir isyanın
TEVEKÜL -II
Tevekkül etmez isen beden sana bir yüktür
Ne zaman daraldıysan söyle Allah büyüktür
TEVEKKÜL-III
İnanırız Allaha, güvenmeyiz Ona hiç
Nasibimiz bulunmaz tevekkülden yana hiç
HAYIR VE ŞER
Hayır ve şer nerede bilemezsin sen onu
Tevekkülle beklersen görürsün hayır sonu
84 / SEMA
TEVHİT
SEMA / 85
SENİN
Sahip sensin, biz misafir
Meyve senin dal da senin
Şerrin inci, hayrın safir
Mülk de senin mal da senin
Senin için olur cenkler
Kalbe binen yük ve denkler
Senle gelir ruha renkler
Ak da senin al da senin
Sen istersen her şey olur
Olmaz işler sonuç bulur
Kimi kışta titrer durur
Hırka senin şal da senin
Kimimiz genç kimi yaşlı
Kalbi kırık gözü yaşlı
Geldik bizler eğik başlı
Git de senin kal da senin
Selamette emre uyan
Gizli her şey sana ayan
Kaldık bizler yolda yayan
At da senin nal da senin
Verdin bize akıl, fikir
Heyhat ruhta, kalplerde kir
Sen zenginsin bizler fakir
Mülk de senin mal da senin
86 / SEMA
Sana yazdım aman için
En kısacık zaman için
Hakikatli iman için
Mektup senin pul da senin
İsteyene at verirsin
Kimilere kat verirsin
Gönlümüze tat verirsin
Petek senin bal da senin
Ne diyeyim mal senindir
Rabbim diyen dil senindir
Yarattığın kul senindir
Yok da senin al da senin
Kalp kapalı kırmak için
Mazlumları sormak için
Çaba verdik varmak için
Köprü senin yol da senin
Kalpte duran bir incidir
Mahzunların sevincidir
Kul kapında dilencidir
Git de senin kal de senin
Izdırapla yüzün dolu
Kalbi kırık hüzün dolu
Kış, ilkbahar güzün, dolu
Gözü yaşlı kulda senin
NEREYE
Koşuşan şu kainat,bilmem maveraya mı
Yoklukların bittiği meçhul bir fezaya mı
İZAFİYET
Kıvrıla kıvrıla dönen bir dünya
Mekanın kalbine bağlanmış zaman
Can çekişen güneş ölen bir dünya
Nefes alıp vermek bir anmış zaman
Kaçışan yıldızlar büyük bir inat
Birbirini itip koğan dünyalar
Ana rahmi sanki o ilk kainat
Büyük bir kudretle doğan dünyalar
Gökler büyüleyen bir renk içinde
Şu kaçışan yıldız kızıl ışıklar
Fezadaki nizam ahenk içinde
Genişleyen alem neyi açıklar.
GAZAB-I İLAHİ
Dünya hikmet dünyası, kudret bazen tecelli
Gazap geldiği anda, olacaklar çok belli
SEMA / 87
FİZİK KANUNU
Kanun fail olamaz nizamın ifadesi
Nizam fail değil ki fail fizik ötesi
KÖR DÜĞÜM
Okyanusta bir damla kainatta gördüğüm
Çözülür mü bilmem ki göklerdeki kör düğüm
İMAN
Kalpleri incelip Rabbe ağlarsa
Bilesin bu vakit mukaddes andır
Bir ip ki ruhunu göğe bağlarsa
İşte bu gördüğün bilki imandır
Kalbini kavuran ulvi közlerin
Ağlamaklı hazin titrek sözlerin
Secdeli alınla kıvrık dizlerin
Her şeyler bir yana ilki imandır.
TENEZZÜL
Önünde secde etmek hayır asla bir züldür
Huzuruna kabulse büyük bir tenezzüldür
88 / SEMA
HİDAYET
Hidayet veren sensin
Kullar ancak davetçi
Hak sahibi olan sensin
Bizler ise emanetçi
Güzellikler hep zahiri
Bu dünyanın var ahiri
Bizler tanrı misafiri
Bu dünyada ziyaretçi
İMAN
İman boğazdan geçip, kalbine inmez ise
Pişirilip yürekte, beynine dönmez ise
Sonra yangın olacak, ruhunda alev alev
Mümin sanma kendini, içinde sönmez ise
SADECE KALBİM VAR
Sana ancak dua gelir elimden
Bir şey çıkmıyor ki kısır dilimden
İstiyorsan hemen ama kalbimden
Kapını kapama başka yok diye
Tek bir kalbim vardır sana hediye
SEMA / 89
Fikir suretinde heva ve heves
Esir olan bir ruh cesetse kafes
Kapısı açılır ta ki son nefes
Sonra uçup giden insan gibidir.
BİG BANG
Gök yüzü ince bir nakış içinde
Yıldız çeşmeleri akış içinde
Sema ile dünya bakış içinde
Tebessümle bakan saman yoludur
Bize kucak açan en dış koludur
Çalındı fezaya kudret mayası
Sonra çöküverdi göğün terası
Delindi semanın yıldız kovası
Kaçışan yıldızlar taktı bir kanat
Tecelli etmişti ulvi hakikat.
YİNE ACZ
Beşer çok şeyi buldu: radar, füze, uçak top
Füzeyi bulanları, mağlup ediyor mikrop
90 / SEMA
HAYAL ÜLKESİ
Hayal ülkesinin uçsuz köşesi
Semalar üstümde yorgan gibidir
Fezanın kırılan bir menteşesi
İkiye bölünmüş zaman gibidir
Arzu mecrasında bitmeyen ufuk
İç içe mezcolan varlık ve yokluk
Bu dünya ilk konak sonra sonsuzluk
Geçilip gidilen bir han gibidir
Göklerde aradım meçhul adresi
Alemleri tenvir eden o sesi
Nerdesin nerdesin ışık ülkesi
Orası boyutsuz mekan gibidir.
Zaman mı ah, zaman, bilinmez mefhum
Bu diyar gülistan öte uçurum
Sen anla sen anla ey sefil ruhum
Gönüller kor olmuş duman gibidir
Semayla çevrilmiş şefkat kafesi
İçteki sevgiyle sarar herkesi
Bana ancak mezar gökler ötesi
Gönüller orada umman gibidir.
Yıldızları yutan bir dipsiz kuyu
Mahşerlere kadar süren uykuyu
Dört boyutlu hayal ne de beş duyu
Eğer gönüldense iman gibidir
Güneşle çevrili bir nur kalesi
Kiminde rengarenk ışık halesi
Saniyeye bedel yüz bin senesi
Sanki sukut eden zaman gibidir
SEMA / 91
GÜNEŞ SİSTEMİ
Zaman ufukları kıvrılan uzay
Mevleviler gibi raks eden bir ay
Güneşin önünde çizdiğimiz yay
Tıpkı zühal gibi pembemsi bir renk
Göğü çevreleyen sihirli çelenk
İç içe bir denge hayali bir-- ip
Fail sandıkları kanun ve tertip
Tavansız kainat derinleşen dip
Başı öne eğip düşünsen uzun
Çözülemez sırrı meçhul sonsuzun
Helezon helezon dönen dünyamız
Can çekişen güneş sönen dünyamız
Süpernova ile ölen dünyamız
Kaçışan yıldızı dizginler çekim
Alemi esrarı yöneten de kim.
HAKKI VERİR
Onu Cemil tanıdım temize pakkı verir
Onu Adil tanıdım haklıya hakkı verir
Adaletin terazi, merhametin yücedir
Gider isen yoluna doğruya hakkı verir
92 / SEMA
KULLUK
Sırtında semaya emsal olan yük
Omzunda manevi alemler taşır
Söyleyin var mıdır Allahtan büyük
Rabbine hicaptan elemler taşır.
SEMADA VE ARZDA HERŞEY ONU TESBİH EDER (AYET)
Sanmayın ki cemadat birer camit nesnedir
Tesbihiyle kainat mükemmel bir bestedir
KADİR GECESİ-2
Kımıldayan dudaklar titreyen mahzun diller
Zamana durak olmuş o mukaddes kandiller
DÜN’AYA NİYE GELDİM
Kulluğu bilmez sorar dünyaya niye geldim
İdrak ettim yükümü işte secdeye geldim
SEMA / 93
SENDEN GELSİN
Gelirse senden gelsin, dikense güldür Allahım
Varsın yaksın ateşin, kalbim küldür Allahım
Günahlara kefaret, dereceye terfidir
Eğer senden geldiyse, o sünbüldür Allahım
MÜMİN
İlk önce tahkiki iman gerektir
Kalbinde ateş ve duman gerektir
Ruhunu öyle bir şekilde aç ki
Ona sığabilen umman gerektir
NASIL BİLİRSEN ÖYLEDİR
Nasıl bilsen o öyledir
Gerçek onu bilmeyledir
Saadeti istiyorsan
Doğru yola gelmeyledir
ÇEKİRDEK FİZİĞİ
Çekirdeğin içinde bitmeyen meçhul ufuk
Atomlarda boğulan dibi delik sonsuzluk
94 / SEMA
KADİR GECESİ
Gökten misafir var açıl perdeler
Açıldığı anda sema sendeler
Nice gönül şu an bilmem nerdeler
Sanki bir mesaj var hisli mehtaptan
Bizde nasip alsak nurlu girdaptan
Islanan bakışlar semayı deler
Arşa bir pencere şu an secdeler
Kimine açılır gökte perdeler
Bir yudum ermişin içtiği kaptan
Biz de nasip alsak nurlu girdaptan
Yoruldu hayalim gaipte siste
Bulamadım onu, ruhum yeiste
Semalardan arşa dönen kaviste
Bize bir yol göster nurlu gölgeler
Açıl artık açıl meçhul perdeler
EZAN
Semalar irkilir sanki bir anda
Bir tılsım yükselir göğe ezanda
Saygı bulamazsın donuk iz’anda
Yanık gönüllerde nidan inlesin
Haykır davetini alem dinlesin
SEMA / 95
MECHUL PERDE
Gökleri kavuran içimdeki his
Güneşteki ateş, benden mi akis
Göklerdeki meçhul, perdeyi açsam
Semanın sırrını örtüyor bir sis
TERAVİH
Dopdolu bir mideyle
Olmaz namaz huşusu
Rekatlar saniyeyle
Sanki sürat koşusu
KADİR-İ MUTLAK
Anlatır atom seni işte nötrino, iyon
Emcekare atomda, sende gerçek fonksiyon
KARADELİK-II
Bir mekan düşün ki zaman donuyor
Orada yepyeni alem doğuyor
96 / SEMA
MİNARELER
Semada bir gedik, delinen perde
Oradan öteye gidilen yerde
Ezanla kavuşur, ruhlar öteye
Gökleri gösteren minarelerde
KARA DELİK
Işıkla semada açılan gedik
Eğrilen uzayın kamburu çıktı
Göğü yiyip yutan bir kara delik
Meçhuller ötesi yere açıktı
MÜNAFIK
Dili İslamdır ama kalbi, gönlü münafık
İç dünyanın müslüman olmasıdır muvafık
İSTİSNA
Her şey eskir ve pörsür Kuran’sa taze kalır
Her fikirden geriye yalnız cenaze kalır
SEMA / 97
EBEDİ İSTİKBAL
Bil ebedi gelecek gökteki ulvi sırda
Yıldızlarla süslenmiş o mualla kasırda
HÜCRE
Ne kadar da büyüktür şu hücreyi yaradan
Değil embriyo, fetus ancak büyük Yaradan
KARADELİK-III
Işık hızlarının tükendiği yer
Varlığın, yutulup ve yendiği yer
NEREDE
Başın öne düşmüş kaşlarsa çatık
Onu ara ve bul hakikat nerde
Mekan çöküvermiş zamansa yatık
Semaların arşa dediği yerde
98 / SEMA
BİLEMİYORUM
Hayat mı cinnet mi bilemiyorum
Hakikate gözler niye kapalı
Yalancı cennet mi bilemiyorum
Rahmetine gözler niye kapalı
Eneler zirvede şahsiyet küçük
Ruh ve kalbi cüce, gururca büyük
Beyinler akrepli kalpleri sülük
Haşmetine gözler niye kapalı
TECELLİ
Telleri kopuk keman, kırılmış mahzun yayım
Gönder bana ışığı tecelliye aynayım
HER YERİMDE
Ön, arka, iki yanda
Damardan akan kanda
İnancını taşıdım
Kalp denen kırık handa
SEMA / 99
ŞEFKATİ YÜCE
Kırdım bugün Rabbimi
An dedin seni andık
Nefis denen kelbimi
Haşa sensiz bir anlık
Tekrar vermek isterim
Gel kalbimin içine
Verdim, aldım kalbimi
Bana verme karanlık
Bildim şefkati yüce
Üzme artık bu kulu
Ruhum onsuzsa gece
Göğe giden o yolu
Gücenmez O bilirim
Kapatıp da ağlatma
O en Ali, biz cüce
İki gözüm yaş dolu
Bana nuru geri ver
Bir yangın var içimde
Buket buket deriver
Mekan öte biçimde
Mekanlar ötesinden
Senden medet isterim
Onu gönle seriver
Sevdiğini seçimde
Gel dedin geldim işte
Bak artık kalbim kırık
Her türlü hayır işte
Yoksa gelir hıçkırık
İsmin ile tecelli
Gök ötesi sevgini
Gel yeter ister düşte
Geriver bana artık
100 / SEMA

Benzer belgeler

ANKARA

ANKARA 21 NİSAN 2016 PERŞEMBE

Detaylı

Adanaahir2015 (747 İndirmeler)

Adanaahir2015 (747 İndirmeler) AD.YILMAZ AD.YILMAZ AD.YILMAZ AD.YILMAZ AD.YILMAZ M.DAŞ İM.YILMAZ İM.YILMAZ M.GÖKÇE E.ÇETİNKURT E.ÇETİNKURT M.GÖKÇE İM.YILMAZ M.KILIÇSEREN M.KILIÇSEREN MEH.ARSLAN MEH.ARSLAN M.GÜNEŞ Ü.ARSLAN Ü.ARSL...

Detaylı