kayakapı`da ilk konağımız hazır

Transkript

kayakapı`da ilk konağımız hazır
United Nations
Educational, Scientific and Cultral Organization
World Heritage Center
Birleşmiş Milletler
Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü
KASIM 2012
2012
MAYIS
Sayı: 4
Sayı:2
KAYAKAPI’DA “YOLUMUZU”
BELİRLEDİK
KAYAKAPI’DA
İLK KONAĞIMIZ
HAZIR
EUROPA NOSTRA
KAYAKAPI PREMIUM CAVES
YETKİLİLERİ KAYAKAPI’DA
EMITT’TE TURİZMCİLERDEN
İNCELEMELERDE BULUNDU
TAM NOT ALDI
Dünya Kültür Mirası Merkezi
▶▶ Sayfa 2’de
▶▶Sayfa 2’de
ÖZLENEN TABLO
ÜRGÜP SEVDALISI
MAHALLE MUHTARLARI
KAYAKAPI’DAYDI
▶▶ Sayfa 3’te
▶▶Sayfa 3’te
MİMARİ SÜRECİN
KAPADOKYA’DA YILIN EN
İKİNCİ ETABI
İYİ TURİZM PROJESİ ÖDÜLÜ
DEVAM EDİYOR
KAYAKAPI’NIN
▶▶Sayfa 4’te
Y. Murat ÖZGÜÇ - Muammer SAK
ARABACI MEHMET ÇETİN’İN
KAYAKAPI PROJE ORTAĞIMIZ TURİZM SEKTÖRÜNDEN
KIZI FATMA HANIM İLE
KA-BA MİMARLIĞA EUROPA
BAKIŞ AÇISI
ZAMAN YOLCUĞU
▶▶ Sayfa 4-5’te
NOSTRA ÖDÜLÜ
▶▶Sayfa 4’te
▶▶Sayfa 6’da
▶▶ Sayfa 6-7’de
▶▶Sayfa 5’te
Doç.Dr. Neriman ŞAHİN GÜÇHAN
NATIONAL
KAYAKAPI NEDEN
GEOGRAPHIC EKİBİ
ÖNEMLİDİR
?
KAYAKAPI’DAYDI
▶▶ Sayfa 8’de
▶▶Sayfa
6-7-8’de
2
KASIM 2012 Sayı:4
EUROPA NOSTRA YETKİLİLERİ KAYAKAPI’DA İNCELEMELERDE BULUNDU
Oğuz ÖZDEM
Kayakapı Basın Danışmanı
24-28 Eylül tarihleri arasında Kadir Has Üniversitesi ve Kapadokya Meslek Yüksek Okulu’nun davetlisi olarak bölgemize gelen ve bir dizi toplantılar
gerçekleştiren EuropaNostra heyeti üyeleri son gün Kayakapı’da incelemelerde bulundu.
Kültür mirasını koruma alanında, dünyanın en prestijli kurullarından biri
olan Europa Nostra, Kapadokya’da yapılan restorasyonlarla ilgili incelemelerde bulunmak ve ilgili çevrelerle bilgi alışverişinde bulunmak amacıyla
Nevşehir’e geldi.
Kurulun başkanlığını yapan Prof. Dr. Arch. Gianni Perbellini’nin hasta
olması dolayısı ile gelemediği toplantıya, Fransa’dan Etienne Poncelet başkanlık yaptı. Toplantıda ayrıca Dennis de Kergorlay, Europa Nostra Türkiye
başkanı Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy, Prof. Dr. Işık Aydemir, Koruma Kurulu
Müdürü Mevlüt Coşkun, Prof. Dr. Füsun Alioğlu, Patrizia Valle, Pedro Ponce
Leon ve Yunanistan’dan Ioanna Steriotou gibi önemli isimler konuları ile alakalı bilgiler verdiler.
Kapadokya adına son derece önemli konuşmaların ve tespitlerin yapıldığı
toplantıda alınan kararlar ve konuşmaların bir kitapçık halinde önümüzdeki
aylarda yayınlanması bekleniyor.
4 gün süren ve oldukça yoğun geçen konferansların ardından bölgemizin
önemli yerlerini ziyaret eden Europa Nostra üyeleri ve K.M.Y.O öğrencileri
son olarak Kayakapı’da yapılan çalışmaları yerinde görmek amacıyla
Kayakapı’ya geldiler.
Restorasyon çalışmalarını yerinde inceleyen heyet, özellikle Kaya Kilise’de
yapılan yenileme çalışmasını ve statiği ile ilgili bilgileri bizzat Koruma Kurulu Müdürü Mevlüt Coşkun’dan aldı. Daha sonra Esat Ağa Konağı’nı, hamamı,
Aziz Yuhanna’nın evini ve Kayakapı Camii’ni ziyaret eden üyeler, burada yapılacak çalışmalar ve proje ilgili hassasiyetlerini dile getirdi.
Restorasyon çalışmalarının yoğun olarak devam ettiği birinci etabı ziyaret
eden heyete burada Kayakapı Turizm ve Ticaret A.Ş. yönetim kurulu başkanı
Mustafa Dinler, şantiye şefi Şükrü Yıldız ve mimar Ülkünur Demir eşlik ederek şu ana kadar yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Kurul başkanı Etienne Poncelet, Kayakapı’da kullanılan harç ve dolgu malzemelerinin, kendisinin Fransa’nın en büyük katedralinde yaptığı restorasyon çalışmalarında kullandığı ve kireç oranının yüksek, çimento oranının son
derece düşük olduğu karışımla eşdeğer bir harcın kullanımından duyduğu
mutluluğu dile getirdi. Yapılarda özellikle bölgesel taşların kullanılmasından,
dam örtü malzemelerinin doğal ve ahşap olmasından, taş dolgularının doğa
dostu malzeme ile yapılıyor olmasından memnun olduklarını ifade eden kurul daha sonra bölgeden ayrıldı.
3
KASIM 2012 Sayı:4
ÖZLENEN TABLO
Cumhuriyetimiz bugün 89 yaşında. 89 yıl öncesine oranla daha bilinçli ve
gayretliyiz. Her konuda olduğu gibi taşınmaz kültür varlıklarının korunması
konusunda da daha bilinçliyiz.
Taşınmaz kültür varlıklarımızın korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması konusu gün geçtikçe artmakta ve bu konudaki bilinç gelişmektedir.
Kentlerimizin kimliğini oluşturan evlerimizin ve taşınmaz kültür varlığı yapılarımızın kullanılarak korunması günümüzde giderek yaygınlaşmaktadır.
Yerli ve yabancı ziyaretçilerin gezmek, görmek veya konaklamak istemeleri,
yapıların korunmasına önem verilmesine yol açmıştır.
Turist olarak adlandırılan ziyaretçiler, kaldıkları kentin en önemli unsuru olan yapılarında yaşamak ve bu yapıları kullanmak istemektedirler. Ziyaretçi olarak kullandıkları yapıların kendi kullandıkları geleneksel yapılar ile
arasındaki farkları görmek önemlidir. Yapılar arasındaki konforun yanı sıra
içinde bulunduğu kentin günlük yaşantıları, örf adet ve gelenekleri, kısacası
sosyal yaşamı da turistlerin dikkatini çekmektedir.
Ülkemizin genel yapısı içinde bölgeler arasında kültürel farklılık olduğu
gibi, kullanılan malzeme ve yapı çeşitliliği açısından da farklılıklar bulunmaktadır. Karadeniz Bölgesi’nin ahşap yapıları İç Anadolu’da taş ve kerpiç yapılara dönüşürken, Urfa yöremizde düzgün kesme taş yapıları görmek mümkün
olmaktadır. Dolayısı ile yapılar ile birlikte gelenek görenek ve adetler arası
farklılıklar veya çeşitlilikler de artmaktadır.
İnsanın içinde yaşadığı coğrafya kültürler arasındaki farklılığı oluşturduğu gibi kullanılanmekân ve mekânlar bütünlüğünü de farklılaştırmıştır. Ormanlık alanda yaşayan insanlar ağaç ve ahşaba dayalı mekân oluştururken
bozkır yaşantısında taş ve kerpice dayalı mekânların yapılması kaçınılmazdır.
Sonuçta gerek coğrafi gerekse iklimsel, insanın yaşadığı çevre ne ise ihtiyaçlarını da ona dayalı olarak karşıladığını biliyoruz. Dolayısı ile yerli ve yabancı
turistler, işte bu kültürler arasındaki
çeşitliliği görmek ve yaşamak için gelmektedirler.
İçinde bulunduğumuz Kapadokya
da böyle bir çevredir. Jeolojik yapısındaki farklılık nedeni ile Kapadokya
dünyada eşi ve benzeri bulunmayan
bir yapıya sahiptir. Jeolojik yapısından kaynaklanan kayaların kolay işlenebilen özellikleri nedeni ile bütün
ihtiyaçlar bu kayalardan karşılanmaya çalışılmaktadır. Geçmiş yıllarda kayaları oyarak mekân elde eden
büyüklerimiz, bazen de kayaları düzgün biçimde keserek üst üste koymak
sureti ile evlerini yapmışlardır. Hangi
yöntemle yapılırsa yapılsın bölgemizdeki barınaklar insanlara her zaman
sıcak bir yuva olmuştur. Barınma ihtiyacının yanı sıra diğer gereksinimlerini
de bu kayalar içindeki yaşam ile gidermeye çalışmıştır. Yöre insanları depolarını, ahırlarını, kilerlerini, ibadethanelerini, eğlence mekânlarını ve hatta
Roma ve Bizans dönemlerinde mezarlarını da kayaları oyarak yapmışlardır.
Kapadokya, oluşumundan günümüze kadar doğal yapısı ve insanın oluşturduğu kültürel çeşitliliği ile birçok kültürü içinde barındırmıştır. Kapadokya’daki kültürel çeşitliliğin yanı sıra çağlar boyunca yaşamın süregelmesi
sonucu çeşitli dinler de bir arada yaşamıştır. Sonuçta hoşgörülü insanların
bulunduğu özel bir bölge olan Kapadokya, UNESCO tarafından 1985 yılında
Dünya Miras Listesine alınmıştır.
Kapadokya’daki yapıların tipolojilerine bakıldığında; kaya oyma evler,
yığma taş tekniğinde yada her ikisinin birlikte oluşturduğu karma yapılar
olarak karşımıza çıkmaktadır. Hangi biçimde olursa olsun yapılar bölgenin
jeolojik formasyonu ile bütünleşik yapılardır. Kapadokya’daki bütün yerleşim birimlerindeki yapıların hepsi ayni tip olmakla birlikte, yerleşim birimleri aralarındaki sosyal ekonomik farklılıklardan kaynaklı olarak ayrıca kendi
içlerinde farklılıklar bulunabilir. Uçhisar, Ortahisar, Göreme, Mustafapaşa,
Avanos gibi yerleşim yerlerini örnek verebiliriz.
Ancak kayaların yapısının yumuşak olması, yani kolay işlenmesi, şekillendirilebilmesi ve yapısındaki kılcallığı nedeni ile aşınma hızlı olmaktadır.
Kayaların yapısındaki kılcallık nedeni ile suyu bünyesine emmesi sonucu ka-
Ülkünur DEMİR
Yüksek Mimar
yalarda ve bu kayalarla yapılan evlerdeaşınmalar hâsıl olmaktadır. Aşınmalar
sonrası yapıların sağlamlığının bozulması akabinde yapılarda yıkılmalar meydana gelmektedir. Evlerin yıkılması nedeni ile de yerleşim yerlerinin tamamı
ya da bir bölümü boşaltılarak, yeni yerleşim alanları oluşturulmuştur. Boşaltılan yapılar terk edilerek kaderi ile baş başa bırakılmış ve yağmalanmıştır.
Korumacılığın ana ilkesi, koruyarak kullanmak ve böylelikle, terk edilen
veya yağmalanan mahalleleri tekrar yaşanabilir hale getirmektir. Terk edilmeden önceki zamanda olduğu gibi insanların yaşadığı, yaşamın sürdürüldüğü kent parçalarının tekrar yaşanabilir hale getirilmesi kent için çok önemlidir. Ancak bütün bu söylemleri gerçekleştirmek pek de kolay olmamaktadır.
Bunun için ilk önce kent parçasının iskân edilmesi konusunda hukuki alt
yapının oluşmasına ve konuya inanmış insanlara ihtiyaç vardır. Pek de kolay
olmayan bu tip projeler için uzun zamana, teknik alt yapıya, ekonomik güce
ve konusunda uzmanlaşmış bilim adamlarına ihtiyaç vardır. Jeolojik yapıdaki
sorunların giderilmesi, iklimsel etkilerin en aza indirgenmesi, statik sorunların belirlenip önlemlerin alınması gibi sıralayabileceğimiz pek çok konuda
bilimsel görüşlere ihtiyaç vardır. Bütün bu önlemlerin yanı sıra kentin sosyal
yapısının canlandırılması için gerekli araştırmalarında yapılması zorunludur.
Kapadokya genelinde terk edilmiş yada boşaltılmış kent parçaları oldukça
fazladır. Avanos Sanatçılar Mahallesi, Ortahisar - Nar - Göre - Kaymaklı Beldeleri eski yerleşimleri, Çavuşin - Ulaşlı - İbrahimpaşa - Güvercinlik - Cemil
- Ayvalı - Bahçeli Köyleri eski yerleşim yerleri örnek gösterilebilir. Belirtilen
yerleşimler Kapadokya’nın turizmi ile iç içe yaşayan yerler olup, bunlara ilaveten diğer köy yerleşkelerinde de terk edilmiş mahalleler bulunmaktadır.
Ürgüp İlçemizin kuzey batısında yer alan Kayakapı Mahallesi buna somut
bir örnektir. 1969 yılında kaya düşmesi ve mağara çökmesi gerekçeleri ile
iskâna kapatılmıştır. İlk önce Kayakapı Mahallesi kentsel sit alanına dönüştürülerek planlama çalışmalarına
başlanmıştır. 2000’li yıların başında
Ürgüp Belediye Başkanlığı ‘Kayakapı Jeolojik Etüt Raporu’ hazırlatarak Afet İşleri Genel Müdürlüğü’ne
sunmuştur. Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nün sözü edilen raporu onaylaması sonucu iskâna kapatılan
Kayakapı Mahallesi’nin imara açılabilmesi olanaklı hale gelmeye başlamıştır. Ürgüp Belediyesi’nin Koruma
Amaçlı İmar Planı’nı hazırlatması ve
bu planın ilgili bakanlıklarca onaylanmasıyla birlikte ‘Kayakapı Koruma Geliştirme ve Canlandırma Projesi’ hayata geçmeye başlamıştır.
İlk düşünceden ilk uygulamaya
kadar geçen süre yaklaşık olarak on
iki seneyi kapsamıştır. Diğer bir deyişle, ilk uygulamaya kadar geçen zaman
tam on iki senedir.
Bugün gelinen noktaya bakıldığında geçen zaman, verilen bunca teknik
hizmet, bilimsel görüşler, ortaya konan raporlar, v.b araştırmalar ile harcanan emek ve maddi destekler çok önemlidir. Bu konuda emeği geçen herkese
sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Bu eserin Ürgüp insanına hayırlı olmasını
dilerim.
Son günlerde bizleri daha da mutlu eden konu ise Kayakapı Mahallesi evlerinden azda olsa birkaç tanesinde ışıkların yanmaya başlamasıdır. Geçtiğimiz yıllarda Ürgüp’te akşamları gezerken birkaç tane sokak lambasının yandığı Kayakapı‘da azda olsa bir ışık yanmaya başlamıştır. İçimizi burkan, harap
ve viran durumda bulunan bir mahallenin tekrar canlandırılmaya çalışılması
bizleri sevindirmektedir.
Dünya Miras Listesinde yer alan bölgemizde, artık terk edilmiş viran yapıların kurtarılmaya çalışılması, mahallelerin yaşatılması girişimleri hızla artmaktadır. Sonuçta Kapadokya kendi kimliğine tekrar dönmeye başlamıştır.
Başta ifade ettiğimiz gibi, kullanarak korumanın artması bizim kültürel değerlerimizin ön plana çıkmasını sağladığı gibi kültür varlıklarımızın yaşatılması açısından da son derece önemlidir.
4
MİMARİ SÜRECİN İKİNCİ ETABI DEVAM EDİYOR
KASIM 2012 Sayı:4
Ülkünur DEMİR
Yüksek Mimar
“Kayakapı Kültürel ve Doğal Çevre Koruma ve Canlandırma Projesi”nin ilk etap proje çalışmaları tüm parseller için tamamlanmıştır. Etabın
ikinci bölümü Nevşehir Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından proje onaylandıktan sonra 10-11-12-13 numaralı parsellerde uygulama
çalışmaları başlamış durumdadır. Bu parsellere ait proje süreci şu şekilde ilerlemiştir:
1. Belgeleme:
Yöntem: Parsellerde yapılan temizlik işleminden sonra Aralık 2011 tarihinde ön gözlemleme ve genel fotoğraflama çalışması gerçekleştirilmiştir.
Akabinde Ocak 2012 tarihinde parsellerdeki mekanların eskizleri çıkartılarak, lazerli nokta okuma yapan elektronik cihaz yardımı ile ölçümleme işlemi yapılmıştır. Ölçümleme işlemi ile paralel olarak parsellerdeki mekanlara,
cephelere ve yakın çevreye ait sistematik fotoğraflama çalışması da tamamlanmıştır.
Yapılan bu arazi çalışmaları sonrasında elektronik cihaz yardımı ile tespit edilen nokta bulutları birleştirilerek mekânın yatayda ve düşeyde sınırlamasını ifade edecek işlem yapılmıştır. Yapının fiziksel durumunu da anlatan
(yapısal durum, çatlak, deformasyon vb) rölöve çalışması tamamlanmıştır.
Belgelemenin okunaklı ve ifadesi kuvvetli olması için rölövede çeşitli renk ve
çizgi gösterimlerine başvurulmuştur. Ayrıca bu çalışmada mahal içlerinde alanla ilgili yapılmış Jeolojik Etüd Çalışması da entegre edilerek yapıya ait statik
durum, kullanılabilirlik ve önlemler hakkında bilgiler de sunulmuştur. Mekânlardaki mimari elemanlar çeşitli kısaltmalarla belgeleme çalışmasına eklenmiştir. Bu belgelemelerdeki veriler olabildiğince fotoğraflarla desteklenmiştir. Yapılan belgeleme çalışmasını 13.06.2012 tarihinde Nevşehir Kültür Varlıklarını
Koruma Kurulu onaylamıştır.
KASIM 2012 Sayı:4
5
Toplanan verilerin sonuçlarında; yapı gruplarının, kayadam, yığma taş ve karma olarak üç farklı yapım tekniği ile yapıldığı görülmüştür. Yapıların çoğunluğunun mevcut avlu duvarları vardır. Yaşam, eyvan, kiler, hamam, ahır, su kanalı ilgili parsellerde görülen plan elemanlarıdır.
Mimari elemanlar ise, ahşap kiriş izi, kemer, sütun, çıkma, aynalık, çörten, merdiven, havalandırma bacası / ışıklık, baca, dolap, gusülhane, küp yeri, lambalık, niş, raflı niş, pabuçluk, ocak, demir pencere parmaklığı, sedir, seki, süsleme, şırahane, tandır, taş döşeme, tırhaz, tünel girişi, yüklük ve yemliktir.
Taş ve kaya mekânlarda duvar ve tavan yüzeylerinde derin ve kılcal çatlaklar bulunmaktadır. Ayrıca kütlesel malzeme kayıpları ve malzeme yüzeyinde de
oluşan bozulmalar vardır.
Renk değişimleri ve birikimler ise taş yüzeylerde neme bağlı renk değişimi, tandır isi, boya, solma; kaya yüzeylerde ise tandır isi olarak görülmüştür.
2. Koruma Onarım
Parsellerdeki yapılara ait belgeleme çalışmalarından gelen veriler ve “Kayakapı’nın Kültürel ve Doğal Çevre Koruma ve Canlandırma Projesi” kapsamında
Koruma İmar Planında verilmiş Parsel Bazında Kararlar, Tipoloji Çalışması vb. dokümanlar da gözönünde bulundurularak onarım projesi hazırlanmıştır.
Projede kaya oyma ve taş yığma yapıların taşıyıcı sisteminin zayıflamış olan kısımlarında güçlendirme için müdahale önerileri ve kullanımına bağlı mekân
çözümleri ele alınmıştır. Mekanlar arası yatay ve düşey sirkülasyon çözümleri düşünülerek projeye entegre edilmiştir. Mekânın fonksiyonuna göre kullanılacak zemin kaplama malzemesi ve onarıma esas oluşturacak imalat detaylarının çözümlemeleri de yapılarak 03.08.2012 tarihinde Nevşehir Kültür Varlıklarını
Koruma Kurulu’ndan onay alınmıştır. Kasım 2012 itibari ile yapıların onarımı devam etmektedir.
6
KASIM 2012 Sayı:4
ARABACI MEHMET ÇETİN’İN KIZI
FATMA HANIM İLE ZAMAN YOLCULUĞU
Oğuz ÖZDEM
Kayakapı Basın Danışmanı
Fatma Abla, Fatma Özdoğan (Çetin). Köylü
Arabacı Mehmet Çetin’in kızı. Şimdi 66 yaşında. 15 yaşında evlenip, 21 yaşında dul kalıp, 2
evladıyla baba evine yerleşen, bir yıl sonra da
(1969), ömrünün en güzel çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği mahallesine, Kayakapı’ya
veda ederek yeni evlerine taşınan vefakâr,
cefakâr bir Anadolu kadını.
Ilık bir sonbahar günü tanışıyoruz Fatma Abla’yla. Yanımda onu yakından tanıyan,
Kayakapı’nın taşında toprağında, her santimetrekaresinde tırnak izi bulunan inşaat teknikerimiz sevgili Zahide Özaşık var. Evinden
alıp Kayakapı’ya getiriyoruz Fatma Abla’yı.
Daha Kayakapı’ya girerken hayalleriyle buluşuyor Fatma Abla. “Ne güzel olmuş bu yol,
buradan eşeklerle bağdan bahçeden üzüm
getirirdik, daracık bir patikaydı şimdi arabalar geçiyor.” dedi. “Şurasına Öksürük Mağarası
derler, buraya giren öksürükten kurtulurdu.”
Bunu daha önce de duymuştum ama efsanedir
diyordum kendi kendime. “Fatma Abla gerçek
mi bu hikâye, yoksa uydurma mı?” diye sordum. “Gerçek, gerçek” dedi.
“Bilmem orada bulunan bir şeyden dolayı, bilmem itikattan, ama girenin öksürüğü geçerdi.” dedi.
Arabadan inip evinin bulunduğu yere vardığımızda hepimiz heyecanlanmıştık. Değişime çok şaşırdı Fatma Abla. “Sizin ev hangisiydi?”
dediğimde, şöyle bir etrafa baktı ve “burası işte” dedi. Burası işte dediği
yere baktığında ise şaşkınlığı bir kat daha artmıştı.
Evet, evin yeri aynıydı, hatta kapıda babasının adı bile asılıydı ama ev,
bıraktığı ev değildi. Adeta sihirli bir değnek değmişti evlerine.
Kapıda babasının adı yazılı tabelayı gördüğünde daha da bir heyecanlandı Fatma Abla. Elini tabelanın üzerinde gezdirdi önce; gözlerinde 40 yıl öncesinin buğulu hayalleri vardı. Kimbilir neler geldi aklına?
“Neden Arabacı Mehmet derlerdi babanıza” diye sorduğumda, “at arabamız vardı, gerçi çok kişinin arabası vardı ama mahallemizde eskiden
beş tane Mehmet varmış, Şekerci Mehmet, Kahveci Mehmet, Çerkez
Mehmet,… birisi Mehmet dedi mi kim olduğu anlaşılmadığından babama
Köylü Arabacı Mehmet demişler, ayırt etmek için oradan geliyor bu isim” dedi.
Kapıdan içeri girerken uzun uzun baktı bu muazzam değişime. “Şurada tandır
evimiz vardı, ekmek yapardık, şurada
üzüm ve kaysılarımız dururdu, şurada küçük bir odamız vardı, ne kadar değişmiş
burası ama çok güzel olmuş, sizin oda olarak düzenlediğiniz yerde ahırımız vardı,
şu içerisi de banyoydu.”
Şimdi, Kayakapı mimarlarının elinde
hayat bulan, içerisine yerleştirilen mobilyalarla muhteşem bir ev haline gelen
odalar, doğal olarak tanınmayacak hale
gelmişti ama ev aynı evdi, hayaller ve yaşanmışlıklar aynı mahaldeydi.
Yeniden tanzim edilen ve düzenlenen
odaları tek tek gezdi Fatma Abla. Hemen
her adımında bir anısını paylaştı bizlerle.
“Şu arka taraftan çeşme suyu akardı, şurada sedirimiz vardı; onun üzerinde otururduk akşamları. Şurada hamam vardı;
hem biliyor musunuz, ben çocukken soba yakılmazdı bu evde. Yaz kış bu
şekilde yaşardık.” Bu röportajı yaptığımız esnada inceden bir yağmur
başlamıştı, mevsim sonbahardı ve hafiften soğuk da vardı, üzerimizde
en hafifinden de olsa montlarımız olmasına rağmen yine de üşüyorduk
“Peki üşümez miydiniz?” dedim doğal olarak. “Yok yok”, dedi, “inanın
hiç hissetmezdik bile.” Açıkçası ben hala anlamıyorum bu durumu, nasıl
olurda o karakışta bile soba yakmadan oturulur bu kaya damlarda. Fatma Abla sanki benim bu meseleyi düşündüğümü hissetmiş gibi “buna
şaşırmayın, bu kaya evler yazın serin kışın sıcak olur”, dedi. “Hatta daha
derinlerdeki kaya damlarda çok serin olur, eskiden buzdolabı mı vardı?
Asardık üzümlerimizi çalıya, gelecek sene yeni üzüm çıkana kadar dururdu içerde, etlerimiz meyvelerimiz çürümeden kalırdı aylarca.”
“Şurası da anneannemin (Sadiye Ertan) eviydi,” dedi Fatma abla.
Gösterdiği yer kendi evlerinin hemen yanındaki odalardı. “Rahmetli şu
odada otururdu, şuradaki tandırda ekmeğini yapardı, şu arka oda kayıt
damıydı.”
KASIM 2012 Sayı:4
Yaklaşık bir saate yakın eski evinde dolaştı
Fatma abla, her adımda yaşanmışlıklardan bir
şeyler aktardı bize. “Çocukken ne oyunlar
oynardık bu sokaklarda, şimdi siz bir duvarla kapatmışsınız ama yolun altından taaa
aşağıya patika bir yol inerdi, misafir falan
geldiğinde annem ‘koş kızım bahçeden
domates, biber topla gel’ derdi, koşa koşa
inerdim bu dik bayırdan bahçeye. İnkılap
ilkokulunda okudum ben 4. sınıfa kadar,
bu sokaklardan koşa koşa giderdim okuluma, ders bitince on-onbeş arkadaş birlikte
mahallemize gelir oyunlar oynardık, her
akşam bir evde otururduk, komşuluktan
öte akraba gibiydi herkes. Hele bayramlar
ne güzel olurdu, herkes birbirini ziyarete
giderdi, şeker toplardık arkadaşlarımızla,
şimdilerde küçüklere bir şey de denmiyor,
o zamanlar mahallemizde büyük olanlar
bizlerin bir yanlışını gördüğü zaman annebabamız gibi müdahale ederlerdi. Hiç de
zorumuza gitmezdi. Yazın sokak aralarında,
kışın tandır başlarında kadın, kız, genç yaşlı
herkes toplanır, çerezler yenir masallar anlatılırdı.” Belli belirsiz bir gülümseme belirdi Fatma Ablanın yüzünde”, laf
aramızda dedikodular da yapardık.” Evden çıkıp çalışma ofisine doğru
ilerlerken;
“Ben bu evde, bu mahallede doğdum, bu mahalleye eskiden Beyler
Mahallesi derlermiş. Haklıydılar çünkü onlarca beyin evi buradaymış,
büyüklerimiz anlatırdı; akşam oldu mu mahallenin girişine bekçi koyarlarmış ki, gece kimse mahalleye girip beyleri rahatsız etmesin. Ben bu
mahallede evlendim 15 yaşımda, 21 yaşımda eşim vefat etti, tüm hayatımı adadığım iki evladımla babamın evine tekrar döndüm. Buradan
7
ayrıldıktan bir süre sonra ekonomik sıkıntılar
nedeniyle kız meslek lisesinde çalışmaya başladım. Şimdi oğlum mühendisler odasında
çalışıyor, kızım da Mersin’de. Bu mahalleden
hemen hemen en son biz taşındık, mecbur
kaldık, herkes taşındı elektrik ve suyumuz
kesilince biz de evimizi terk etmek zorunda kaldık. Taşındıktan sonra zaman zaman
gelirdim buraya, her geldiğimde bir şeylerin de yok olduğuna tanık oluyordum. Elleri
kırılsın, ya taşlarını çalıyorlardı evlerin, ya
hezenlerini, ya kapı pencerelerini, içim sızlıyordu, her kaybolan şeyle sanki hatıralarımızı da çalıyorlardı. Neden sonra birilerinin
Kayakapı’ya sahip çıktığını duydum, ne kadar sevindim anlatamam, bak şimdi bu halini gördüm ya içime su serpildi, emeği geçenlerin ellerine sağlık, çok güzel olmuş çok.”
Ayrılma zamanı geldiğinde “sizden bir
şey rica edeceğim, Allah razı olsun mahallemizi yok olmaktan kurtardınız, yalnız zaman
zaman gelip buraları tekrar görmemiz mümkün olacak mı?” diye sordu.
Bu konudaki sözü de Fatma Abla’nın sınıf arkadaşı Hüsnü Ağabeyimiz verdi. “Ne demek, elbette! Burası sizin baba ocağınız, biz sizin hayallerinizi ve hatıralarınızı yok olmaktan kurtarmaya
çalışıyoruz, ne zaman isterseniz gelebilirsiniz.”
Sırtında yılların yorgunluğu olmasına rağmen, çocukluğunun, gençliğinin mahallesinin yeniden canlanmasından doğan mutlulukla evine
döndü Fatma Abla.
Allah size uzun ömürler versin Fatma Abla ama eviniz, babanızın
adıyla “Arabacı Mehmet Çetin Evi” adıyla uzun yıllar, yıkılmadan ayakta
kalacak artık.
8
KASIM 2012 Sayı:4
NATIONAL GEOGRAPHIC EKİBİ KAYAKAPI’DAYDI
Dünyanın belgesel film yapımı alanında en önde gelen kanallarından
National Geographic ekibi, UNESCO tarafından, dünyanın değişik yerlerinde
kültür mirası olarak tescil edilen 9 ayrı noktada çalışma yapmak amacıyla
çıktığı yolculuğun bir bölümünün çekimini yapmak için Kapadokya’daydı.
Dünya üzerinde insan eliyle ya da doğanın muhteşem gücü sayesinde
oluşmuş güzelliklerini, gerek doğa gerekse insan etkileriyle nasıl değişikliğe
uğradığını belgelemek ve görüntülemek amacıyla geldikleri Kapadokya’da,
ilk durakları Kayakapı oldu.
4 yıllık bir aradan sonra çalışmaların büyük bir hız kazandığı ve 1. Etap
evlerin bir bölümünün hemen hemen kullanıma hazır hale geldiği Kayakapı
Kültürel ve Doğal Çevre Koruma ve Canlandırma Projesini tüm dünyaya göstermek amacıyla uluslararası belgesel kanalı National Geographic Channel,
doğal çevre projeleri arasında önemli bir yer tutan ve özellikle Ürgüp halkı tarafından heyecanla takip edilen projeyi ekranlara taşımak için çekimler
yaptı.
Yaklaşık 30 yıldır kaderine terk edilen bir mahallenin, yeniden içerisinde canlıların yaşadığı bir doku haline gelmesini sağlayan Kayakapı Projesi,
National Geographic Channel ekibinin çekim konusu olan “insanla bozulan
ve insanla yeniden hayat bulan” belgesel film konusuna, muhteşem uyum
sağladığı için belgesel konusu olarak seçilmişti.
KASIM 2012 Sayı: 4
Her bölümünün 1 saat olarak belirlendiği çekimlerin 9 bölümden oluşması ve 9 ayrı ülkede yapılması planlanıyor.Belirlenen ülkeler ve noktalar:
Kayakapı Turizm Yatırım Tic. A.Ş.
İmtiyaz Sahibi
Yakup DİNLER - [email protected]
1. Taç Mahal (Hindistan)
2. Amazonlar (Güney Amerika)
3. Kyoto (Japonya)
4. Özgürlük Anıtı (ABD)
5. Piramitler (Mısır)
6. Borabudur (Java-Endonezya)
7. Klimanjaro (Tanzanya)
8. Büyük Redif Duvarı (Avusturalya)
9. Kapadokya (Türkiye)
Kapadokya’nın en etkili noktalarını tespit ederek o noktalarda çalışma yapılacağını belirten yapım koordinatörü Baran Kubilay, amaçlarının öncelikle
hedeflenen plan çerçevesinde insan faktörünü ön plana alarak, tespit edilen
noktalardaki değişimlerin ortaya çıkarılması olduğunu söyledi. Kubilay:” Doğanın ya da insanın bize miras olarak bıraktığı değerlerin zaman içerisinde gerek
doğanın bizzat yaptığı değişimi -ki bu değişim olumlu ya da olumsuz olabiliyor,
örneğin Kapadokya’da doğa bir yandan muhteşem bir manzara oluşturmuşken, diğer yandan da yıpratmalara yol açabiliyor- gerekse insan faktörü bir
yandan bu mükemmel görünüm içerisinde olumlu değişimler yaparken diğer
yandan da tahrip ederek doğaya verdiği zararı; işte biz bu ikilemi konu etmek
üzere bu dokuz noktada aylar süren çekimler yapmayı planladık.” dedi.
Yapım Koordinatörlüğünü Baran Kubilay’ın yaptığı ekipte ayrıca Aditya
Pthayi (Direktör), Oğuz Kaynak (ses operatörü), Seda Kısacık (kamera asistanı) ve Lau Hon Meng (kameraman) görev yaptılar.
KAYAKAPI’NIN EN YAŞLI ÇINARI
ŞERAFETTİN AMCAMIZI
03.10.2012 TARİHİNDE KAYBETTİK.
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Oğuz ÖZDEM - [email protected]
Yayın Kurulu
Doç. Dr. Neriman ŞAHİN - Dr. Yusuf ÖRNEK
Grafik Tasarım
www.canfarkajans.com
Fotoğraflar
Barış TERZİOĞLU - Özkan KOSLUOĞLU - İlker KATIK
Yasin REÇBER - Faruk ÖZZENGİN
Baskı
İrtibat
Kayakapı Projesi Tanıtım Ofisi - [email protected]
Temenni Mah. Ahmet Refik Cad. Yeşilağa Bayırı 52/1, 50400, Ürgüp - Nevşehir
www.kayakapi.com
www.facebook.com/KayakapiPremiumCaves
United Nations
World Heritage Center
MEKÂNI CENNET OLSUN...

Benzer belgeler

ÿþK ayakapi B ü lteni 2 - M ay 1 s 2 0 1 2

ÿþK ayakapi B ü lteni 2 - M ay 1 s 2 0 1 2 United Nations Educational, Scientific and Cultral Organization

Detaylı