YURTDIŞI EĞİTİM SERİSİ III ALİ ÇINAR İ.Ü. MEZUNLAR DERNEĞİ

Transkript

YURTDIŞI EĞİTİM SERİSİ III ALİ ÇINAR İ.Ü. MEZUNLAR DERNEĞİ
YURTDIŞI EĞİTİM SERİSİ III
ALİ ÇINAR
İ.Ü. MEZUNLAR DERNEĞİ AMERİKA (İÜMEZUSA)
Prof.Dr. Ayşe AYÇİÇEĞİ DINN – İSTANBUL KAGEM MÜDÜRÜ:
Yurt dışından gelen misafirlerimizle sohbetler serisi-3’e hoş geldiniz diyorum öncelikle. Bu
seri içerisinde birçok yabancı öğretim üyemiz vardı, bu üçüncüsü. Hayalimizdeki şeylerden
bir tanesi de özellikle İstanbul Üniversitesi’nden mezun olmuş ve şu anda iyi bir
pozisyonda olan bir mezunumuzu buraya davet etmekti. Ali Çınar’a bu anlamda çok
teşekkür ediyorum. Çünkü çok kısa bir zaman dilimi için Türkiye’de kendisi ve bizi kırmadı.
Ben her toplantının başında İSTANBUL KAGEM’ den bahsediyorum ama Ali Bey’in vaktini
çok almamak adına doğrudan Ali Bey’i tanıtarak başlamak istiyorum ve daha sonra bir
isteğim olacak. Bizim öğrencilerimiz çok soru sorar diye övünüyorum ben. Ümit ederim siz
de Ali Bey’e soru sorarak bu konudaki bir takım şeyleri öğrenmiş olacaksınız. Yani yurt
dışına gidecek olsanız nasıl bir hayat sizi bekliyor hatta başta da Amerika ‘da yetişen bir
eğitmen demiştik. Ali Bey 1999 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirmiş.
Daha sonra New Karen Üniversitesi Uluslar Arası İlişkiler ve Pazarlama konusunda
master yapmış. Amerika’nın bilinen üniversitelerinden Harvard, Business School, MIT
ve New York da işletme diploması almış. Bunun yanı sıra CV sine web ana sayfamızdan da
bakabilirsiniz, birçok başarıları var. Fortune 500 içerisinde yer alan uluslar arası şirketlerin
birisinde yöneticilik yapıyor. Ve en son başarısından söz edeceğim. Daha sonra sizi Ali Bey
ile baş başa bırakacağım.
Türkiye’nin on başarılı genci seçiliyor her yıl. Kamu, siyaset ve hukuk alanında Ali Bey
bu yılın en başarılı genci seçildi. Sizden yani İstanbul üniversiteli olan bir kişinin bu
kadar başarılı olması tabi bizi çok gururlandırıyor aynı zamanda; bir Türk olması ve
Amerika’da çok iyi yerlere geliyor olması, Goldmark’ta görev alıyor olması -Goldmark
çok iyi bir markadır. Amerika’daki herkes Goldmark a girer - bu anlamda başarılı birisi ve
en önemlisi İstanbul Üniversitesi’nden bir mezunumuzla bir aradayız. Kendilerine geldikleri
için çok teşekkür ediyoruz. Şimdi Ali Bey’den küçük tüyolar alacağız. Amerika’da yaşam
nasıl, Dallas’taki gibi bir hayat mı bekliyor bizi. Amaç biraz da ayakları yere bastırabilmek
özellikle yurt dışına gidecek öğrencilerimiz için. Çok teşekkür ediyorum tekrar.
Ali ÇINAR sizlerle….
Ali ÇINAR: Teşekkürler Hocam.
Herkese merhabalar. Hocamın tanıttığı gibi Amerika’dayım 11 yıldır. Önce Ayşe hocama
teşekkürler ediyorum. KAGEM’ de çok başarılı işler yaptığını görüyorum. Yavaş yavaş daha
iyi yerlere gelineceğine inanıyorum. Bizim dönemimizde hocama soruyordum. Böyle
araştırma merkezinin kariyerle ilgili bir yapılanması yoktu. Onun için böyle yeni girişimler
uzakta da olsak bizi mutlu ediyor. Ben kısaca 70 sayfalık bir slâyt hazırladım Amerika’da ki
1
yaşam ve eğitimle ilgili. Size bunu sunacağım. Arada bana soru sorabilirsiniz veya sunum
sonrasında da sorularınızı alabilirim. Başlamadan önce değerli hocalarımızın ve bütün
üniversitedeki akademisyenlerin, Öğretmenler Günü’nü kutluyorum, gençlerimiz çok önemli
bizim için, eğitmenlerimizin sayesinde biz buralara geldik. Ben de 1999 yılında üniversiteyi
bitirdikten sonra üniversite ile bağımı koparmadım. Umarım siz de üniversiteden mezun
olduktan sonra koparmazsınız.
Herkesin bir hikâyesi vardır: Öğrenci Seçme Sınavında lise zamanında hazırlıklara
başlıyorsunuz ve aile baskısı oluyor oğlum çalış diyor ya da kendiniz bir yerlere gelmek
istiyorsunuz. Hepimizin bir hayat hikâyesi var, ben de 1995 yılında iktisat fakültesine
girdiğim zaman ilk bir iki yıl anlamadım ne olup ne bittiğini ama 3, 4. Sınıftan sonra artık
kariyer zamanı geldiği zaman bir şeyler yapılması gerektiğini hissettim. Çünkü maalesef çoğu
arkadaşımız “ 4. Sınıfın sonlarına doğru okuldan mezun oluyorum bir şey yapmam gerekiyor”
amacına giriyor ve girdikten itibaren 4 yıl bittikten sonra buna gecikmiş olabilirsiniz. O
nedenle üniversiteye girdikten sonra kariyerle ilgili ciddi bir planlama yapmanız,
hayatınıza yön verecek önemli bir plan yapmanız gerekiyor. Onun için böyle ufak bir şey
yaptım slaytta. Herhalde arkadaşların çoğu ikinci ve üçüncü sınıftalar ama zaman çabuk
geçiyor. Onun için planınızı iyi yapın diye tavsiye ediyorum size. Mezun olduktan sonra ya
askere giden arkadaşlarımız oluyor, işe girenler oluyor ya okulunu uzatanlar oluyor ya
akademide kariyerine devam edenler oluyor üniversitede kalıyor veya başka üniversitelere
geçiyor. İş bulamayanlar oluyor ekonomik krizden dolayı Türkiye’de durum daha iyi tabi ama
Amerika’da şu anda mesela yüzde dokuzun üzerinde işsizlik oranı var. Mezun olduktan sonra
iş bulamayan kesim de yüksek şu anda. Ve yurt dışına gidenler var Türkiye’den baktığımız
zaman. Ben size ağırlıklı olarak Amerika'yı anlatacağım. Yurt dışında yaşam ve eğitimin
önemi birçok şeyi getiriyor mezun olduktan sonra. Farklı ülkeleri görmek ve farklı
kültürleri öğrenmek önemli yurt dışına çıktığınız zaman. Hangi ülke olursa olsun
Amerika dışında Avustralya ya da Avrupa olsun. Bilhassa Amerika mı iyi Avrupa mı iyi
diye çok soru geliyor. Beklentileriniz çok önemli. Gidilen ülkenin eğitim sisteminden
yararlanmak çok önemli. Bazı arkadaşlarımız sadece dil öğrenmek için gidiyorlar daha
sonra dönüyorlar işe giriyorlar. Kariyer geliştirme rol oynuyor, sertifika programına gitseniz
bile daha sonra, döndükten sonra işe giren öğrencilerimiz oluyor. Ve tabi ki en önemlisi
bununla ilgili size detaylı bilgi vereceğim. Ülkenizin tanıtım ve katkısı önemli. Maalesef
buradan bakıldığında işte Amerika’ya giden Amerikalı olur veya Türkiye unutulur gibi bir
ortam yaratılıyor. Ama Amerika’da ciddi bir Türk toplumu var ve ülke tanıtımına ciddi
çalışmalar yapıyorlar. Bu konuda size ben örnekler vereceğim.
Kısaca Amerika’ya baktığımız zaman, merkezin bir numarası, gözdesi olarak bakıyor ama her
ülkenin de kendine göre artıları eksileri var. Bazen rüya ülke Amerika ama Türkiye’nin de
bence Amerika’ya oranla daha avantajlı olduğu yönler de var, Amerika’yı böyle çok büyük
görmemek gerekiyor. Beklentiler aslında çok önemli. George Washington tarafından
kurulmuş ülke. Ben kısaca Amerika’nın tarihini size anlatmak istiyorum. 4 Temmuz 1976
yılında İngilizlere karşı bağımsızlıklarını ilan ederek kuruldular. Şu andaki kuruluş sistemi
Federal Cumhuriyettir. 50 tane eyaleti var ve temsilciler meclisi ve senatosu var. Genelde
temsilciler meclisi ile senatolar karıştırılıyor. Amerikan meclisinde 535 tane milletvekili
2
senato da 100 tane senatör var ve mesela yasa geçeceği zaman başta meclise geliyor mecliste
onaylandıktan sonra senatoya geliyor, görüşülüyor ve daha sonra da Amerika başkanı
tarafından onaylanıyor. Türkiye’ye göre daha farklı bir sistemleri var.2010 yılında bir nüfus
sayımı yapıldı tahminen şu anda 310 milyon nüfusu var.Başkada bildiğiniz gibi ilk defa siyahi
bir Amerikalı Barak OBAMA . Tabi ki yaygın bir İngilizce ama İspanyolca inanılmaz
derecede arttı. Nüfusun yüzde 15 i 20 si Latin Amerika’dan gelen göçmen nüfusu oluşturduğu
için bilhassa güney eyaletlerinde ciddi şekilde İspanyolca daha öne geçti. Madrid’e
gittiğinizde hem İngilizce hem de İspanyolca öne çıkıyor. Eğitim düzeyine baktığınız
zaman 15 milyon tane öğrencisi var şu anda. Ve 5700 yaklaşık 6000 yüksek öğrenim, 2
yıllık 4 yıllık üniversiteleri mevcut. Yani muazzam derecede eğitim endüstrisi çok güçlü.
O nedenle de dünyadan büyük bir talebi karşılıyor. Türkiye tarafından örnek verirsem
14000 tane şu anda Amerika’da öğrenci var. Dünya sıralamasında Amerika’ya öğrenci
yollayan ülke olarak sekizinci ülke oluyoruz. Burada ilk onda olmamız öğrenci
sayımızın gücünü gösteriyor.
Size Amerika’daki bir Türk olarak kısaca Türk Diasporasından bahsetmek istiyorum,
Amerika’daki Türk toplumunun diasporasından. Diaspora lafı belki yeni olabilir ama çok
kullanılmaya başlayacak. Türk diasporasının yurtdışında yaşayan Türk ve soydaşlarından balkan devletlerindeki Türk soydaşlarımız olsun Türki cumhuriyetler olsun- onlardan
meydana gelen bir toplum. Ve yurtdışıyla tam bağımızı koparmadan ülkemizi sosyal kültürel
ve akademik yönden temsil ediyoruz. Amerika’daki Türk dünyası yani Türk diasporasının
gücü gittikçe artıyor. Kısaca ben size özelliklerini sunuyorum Amerika’daki Türk
toplumunun -yaklaşık yarım milyon Türk var şu anda New York, New Jersey, Boston
merkezinde.- Amerika’ya ilk gelenler 1880 yıllarında gelmişler. Aslında görünüşe
baktığımızda Osmanlıdan Amerika’ya göç etmiş bir toplumuz. Daha sonra 1923 yılında
Detroit’teki Ford fabrikasının kurulmasıyla binlerce Türk aile oraya yerleşmiş. Onun
için Detroit Chicago tarafında büyük bir Türk nüfus mevcut. Daha sonra 1950 yıllarında
Türk nüfusu artmaya başladı bilhassa doktor avukat olsun yetkili elemanlarca ciddi bir şekilde
göç başladı Amerika’ya. Bildiğiniz üzere şu anda Amerika’daki Türk toplumu içinde Mehmet
Okur olsun Hidayet Türkoğlu olsun Coca Cola’nın CEO’su Muhtar Kent olsun başarılı Türk
nüfus mevcut. Buralarda çok ciddi olarak yürütülen çalışmalarımız devam ediyor. Dernek
anlamında da büyümemiz var. Yaklaşık 200 tane derneğimiz var. İki tane çatı kuruluşumuz
var. Biri Washington’daki benim de başkan yardımcısı olduğum, Türk Amerikan Dernekleri
Birliği çatısı altında 60 tane dernek var. Bunların içinde Azeri Dernekleri Balkan Türkleri
Dernekleri olmak üzere birçok Türkî Derneği içine alıyor. Sosyal kültürel akademik anlamda
da çalışmalar yapıyorlar. Bunun dışında Türk Amerikan dernekleri federasyonu 1907 yılında
kurulmuş. O da belki bildiğiniz üzere mayıs ayında Türk yürüyüşü yapıyor yaklaşık 30-35 bin
kişinin katıldığı. Onda da önceki dönemlerde genel sekreterlik yapmıştım. Daha çok topluma
yönelik festivaller düzenliyor. Ayrıca 2005 yılında İstanbul üniversitesi mezunlar
derneğini kurdum. Kurucu başkanıyım. Amacımız orada İstanbul üniversitesi
mezunlarını bir araya getirmek, sizin gibi öğrencilerimizin Amerika’ya gelmesi
konusunda yardımcı olmak. Onunla ilgili size diğer slaytlar da örnekler vereceğim. Genel
olarak Türk dağılımının yapısına baktığımız zaman %60 ı erkek %40 ı bayan. %92 si,
Türkiye’den gelme vatandaşlarımız. Yerleştikten sonra tekrar gelen %8 Türk
3
vatandaşlarımız. Baktığımız zaman üniversite okuyan sayısı yüksek. Daha kaliteli bir
meslek niteliğine sahip. Yaş ortalaması da 35 ile 50 arasında değişiyor. Mezun olduktan
sonra hem master hem doktoraya gelen diğer iş alanlarında kalan bir toplum yapısına
sahibiz. Ortalama gelir düzeyi de 60bin doların üzerinde, bu da Türk toplumu açısından
önemli bir rakam.
Günümüzde Türk derneklerinin kurumuna değinmek istiyorum. 200 e yakın Türk derneğimiz
var. Bu derneklerin bazıları sosyal amaçlı kurulmuş bazıları kültürel amaçlı kurulmuştur. Şu
anda futbola düşkünseniz Fenerbahçe USA Galatasaray USA Beşiktaş USA. Her futbol
kulübünün bir derneği olmaya başladı. Spor anlamında faaliyetler düzenliyorlar. Rusya’nın 90
yılında yapılanmasıyla beraber Azerbaycan Özbekistan Kırgızistan gibi Türkî
Cumhuriyetlerde de nüfus arttı. Bunlarla da yakın ilişkilerimiz var. Bilhassa Ahıska Türkleri,
bilmiyorum hiç duydunuz mu, Rusya tarafından. Amerika’da şu anda çok ciddi şekilde
Ahıska Türkleri yer alıyor. Şu anda yaklaşık 20 bin oldular. Direkt Greencard sağlandı
kendilerine mülteci olarak daha sonra da vatandaşlığa geçiyorlar. Bu soydaşlarımızla da yakın
olarak çalışıyoruz çünkü Amerika’ da maddi olarak güçlü olmanız için çoğunluk olmanız
gerekiyor ya da oyunuz olması gerekiyor. Seçimlerde vatandaş olarak orada Türklerin
sesini duyurabiliyorsunuz. Türki Cumhuriyetlerle ilişki bizim için çok önemli. Göç ciddi
şekilde artmaya başladı. 11 Eylül’den sonra öğrencilerin Amerika’ya gelişinde de azalma
oldu. Çünkü vize sorunları yaşandı. Ancak son bir – iki seneye baktığımız zaman,
konsolosluklarda vize kolaylığı sağlandığını görüyoruz. Bu da nüfusun artışına tabi ki etki
ediyor. Ve en son kasım ayında Amerika’ da genel seçimler oldu. Burada Türk kökenli
politikacılarımız seçimlere girdiler. İkisi eyalet bazında, yerel bazda politikaya atıldılar. Bu da
Türklerin yavaş yavaş Amerikan politika sistemine girdiğini de gösteriyor.
Başta da dediğim gibi sadece eğitime biraz değineceğim, ama önce yaşam olanaklarını
göstermek istiyorum. Amerika’da yapılan çalışmalar arasında muhakkak milli günlerimizi
bayramlarımızı toplum arasında kutluyoruz. Mesela eyaletlerde senato binalarında 29 Ekim
kutlamaları yapıyoruz. Ve oranın dış işleri yöneticilerde geliyor. Ve her yıl mayısın üçüncü
haftası Tük günü yürüyüşleri yapılıyor. Öğrenci panelleri düzenleniyor. 14 bin Türk nüfusu
çok önemli bir öğrenci nüfusu. Onun için Şubat ayında Harvard üniversitesi ile bir panel
yapacağız. Amerika’ya giden öğrencileri bilgilendirme amacında iki, üç ayda bir öğrenci
panelleri yapıyoruz. Bütün ülke bazında hem mezun olmadan nelerle karşılaşacaklarını hem
fikirleri paylaşıyoruz. Hem de her düzeyde bir uzman getirerek bilgilendirme toplantıları
yapıyoruz.
Ülkemizin menfaatleri ne olacak, ülke aleyhine çalışmalara nasıl karşılık verilecek konusuna
gelirsek; Amerika’ da Nisan ayında sürekli Ermeni konusu gündeme geliyor. Bu konuda da
çalışmalarımız var. Nisan ayında Ermeni yalanlarına son mitingi yapıyoruz Times Square. Bu
da önemli çalışmaların başında geliyor. Onun dışında Türk-Amerikan ilişkileri orada ki
Türkler olarak bizim için önemli. Her ne kadar biz orada yaşasak da, Türkiye ve Türklerin
çıkarları çok önemli bizim için. Bu nedenle de hem Washington hem de eyaletlerde
politikacılarla yakın olarak konuşuyoruz. Ve Türkiye’nin önemini Türk-Amerikan ilişkisinin
gelişmesi açısından önerilerimizi kendilerine sunuyoruz. Bakın size görsel görüştüğümüz
politikacılardan bir slayt sundum. Türk festivallerimiz var. Artık Amerika’nın birçok önemli
4
eyaletinde Türk festivalleri oluyor. Mehteran takımı geliyor. Türk kültürünü ve geleneklerini
gösteren ciddi festivaller yapılıyor. Bunlar bir gün ile bir hafta arasında oluyor. Böylece
Amerikalılara kendimizi de tanıtmış oluyoruz. Bu da ciddi ve gönüllü çalışma gerektiriyor.
Amerika’ya gelen öğrenci arkadaşlarımız gönüllü katılarak hem ülkemizin tanıtımına katkı
sağlıyorlar. Hem de İngilizcelerini geliştiriyorlar. Çünkü hem Amerikan medyası ile hem de
belediye ile bu konuda görüşmeler yapılıyor.
Şimdi derneğimizden biraz bahsedeceğim. İstanbul Üniversitesi Mezunlar Derneği USA’ in
ciddi çalışmaları var. Tam bilmiyorum bir iki yıl önce Kızılderililerle ilgili çalışmalar yaptık.
“Türk ve Kızılderililer Arasındaki İlişkiler” adında bir paneli yapmıştık. Bayağı da ses getirdi.
Size buradan örnekler veriyorum. Türk yürüyüşüne her sene katılıyoruz İstanbul Üniversitesi
Mezunlar Derneği olarak. Rektörlüğümüzden ve özellikle akademisyenlerimizden gelen
katılımlar oluyor. Atatürk konferansları yapıyoruz. Kore gazileri ile program yapıyoruz. Belki
bilmezsiniz ama 1951 yılında Türkiye’de Kore Savaşındaydı. Ve Amerikalılar bunu
bilmiyorlar. Ve böylece Türkiye’nin Dünya barışına katkı sağlamada gücünü gösteriyoruz. Bu
son çalışma değil, bizim 1950 olsun daha sonra olsun farklı ülkelere barış için Türk askerini
yolladığımızı gösteren güzel bir örnek. Rektörümüz Prof. Yunus Söylet geçen sene geldi
ekibiyle. Türk yürüyüşüne katıldı. Ayrıca Türk günü balosu olmuştu. Ona da katıldı. Hatta
başbakan yardımcısı Hayati Yazıcı’ya İstanbul Üniversitesi mezunu. Ona orada bir özel
mezuniyet belgesi verdi. Böylece İstanbul Üniversitesi’nin sesini her yerde duyuruyoruz.
Yaklaşık 30-35 kişinin katıldığı yürüyüşte İstanbul Üniversitesi sesini iyi duyuruyor. Ve
umarım gelen arkadaşlar olursa sizler de bize güç katarsınız. Daha iyi şeyler yaparız. 5 Nisan
2005 yılında kurulduk. Derneğimizin misyonu, Atatürk’ün gösterdiği yolda ülkemize ve
üniversitemize sosyal akademik ve kültürel yönde faydalı ve en iyi şekilde orada
çalışmalar yapmak. Tabi mezunlarımızı bir araya getirmek. Şu an da üye sayımızı 845
bu sadece New York’ta değil, Amerikanın bütün eyaletlerine dağılmış bulunmaktayız.
Hatta Havai’den mezunumuz 60 yaşında avukat mezunumuz bile ben havaiden nasıl
yardımcı olabilirim gibi emailler ve telefonlar alıyoruz. Gittikçe büyüyoruz. Bu nedenle
hem rektörlüğümüz olsun hem de Kagem olsun hem diğer fakültelerimiz olsun sizlerle yakın
olarak çalışmak, size yardımcı olmak bizler için çok önemli. Size KODLAK bilge yayınevi
dergimizi vereceğiz. Bu dergimizin başkanı Kemalcan ALAADDİNOĞLU. Her iki yılda bir
seçimlerimiz oluyor. Ben kurucu başkandım. Daha sonra Mehmet Sönmez adlı başarılı başka
bir arkadaşımız başkan oldu. O da işini Kemal Can arkadaşımıza devretti. Her fakülteden
mezunumuz kayıt olabiliyor. Sadece birkaç fakültenin değil farklı fakültelerin oluşturduğu
yapıya sahip. Dergimizin sitesine de bakın. Sürekli güncelleme oluyor. Oradan da sürekli bilgi
alabilirsiniz. Neler yapıyoruz veya ne gibi etkinliklerimiz olacak, bunu www.iumezun.org
sitesinden öğrenebilirsiniz. Amerika’ya gelmek isteyen arkadaşlar üye de olabiliyorlar. Hem
Türkiye’den üye olabiliyorlar web sitesi aracılığıyla, hem Amerika’ya geldikten sonra üye
olabiliyorsunuz. Bu konuda üye komitesindeki Akif UÇMAK ve Mehmet SÖNMEZ ’in mail
adreslerini size burada sunuyorum.
Şimdi esas konumuza gelelim. Amerika’daki yaşamı size genel olarak vermek istedim.
Oradaki yaşayan Türkler olarak. Amerika’daki eğitimde ya dil kursu olarak geliyor birçok
arkadaşımız ya master için geliyor ya doktora için geliyor. Ya da sertifika programları için
5
geliyorlar. Ama ağırlıklı olarak bizim gözlemlediğimiz ben de 99 da mezun olduktan sonra
İktisat fakültesinden master eğitimi için gittim. İlk önce bilinmesi gerekenleri anlatacağım,
çünkü çok soru geliyor email olsun telefon olsun burada olduğum zaman. Yani nasıl
gelebiliriz ne yapabiliriz. Avrupa’yı mı tercih etsem Amerika’yı mı tercih etsem diye.
Amerika’daki üniversite seçimi çok önemli. Seçim yaparken tanıdıklarınıza veya
Kagem’e danışabilir, bizle de kontak kurabilirsiniz. Tanıdıklarınıza sormak veya
üniversitenin web sitesine giderek bilgi almak veya da acentalar aracılığıyla bilgilenmek
mümkün. Tabiki komisyon almayan acentalar da var. İstanbul’da ciddi iş yapan eğitim
acentaları var. Onlara giderek bilgi alabilirsiniz. İlk önce seçime karar vermeniz gerekiyor. Ve
üniversite için hedef belirlemek ikinci önemli nokta. Niçin Amerika’ya gelmek
istiyorsunuz, niçin üniversitede master veya doktora yapmak istiyorsunuz, bu soruyu
kendinize sormanız gerekiyor. Ben Amerika’ya gideyim bir deneyeyim mezun olayım
geleyim ile olmuyor bu işler çünkü bir hedefiniz bir amacınız yoksa gelseniz bile 3-4 ay
sonra hayal kırıklığına uğrayıp dönebiliyorsunuz. Onun için gitmeden önce bu bilinmesi
gereken noktaların önemli olduğuna inanıyorum. Seçeceğiniz üniversitenin YÖK
denkliğinin olup olmaması da önemli. Bazı arkadaşlarımız ucuz olduğu için bir
üniversiteye geliyorlar. Daha sonra dönüyorlar master yapıp. Ama buraya geldikten
sonra YÖK tarafından tanınmadığı ortaya çıkıyor. Bu da iş bulma acısından sıkıntı
yaratabiliyor. Onları muhakkak YÖK’ ün sitesinden araştırmalısınız. Amerika’nın
tanınmış üniversiteleri, denkliği olan bazı üniversitelerin listesine bakmanızı tavsiye
ediyorum üniversite seçiminde. Amerika’daki üniversite koşulları çok önemli, bir
üniversiteden mezun oldunuz, New York Üniversitesi’ne gelmek istiyorsunuz ne
yapacaksınız? Araştırmanızı yaptınız, belirli şartlar var. Bu şartlardan en önemlisi TOEFL,
İngilizce Yeterlilik düzeyi sınavıdır, bunu geçmeniz gerekiyor. Benim size tavsiyem ilk
yıllardan itibaren TOEFL sınavını Türkiye’de alın, Amerika’ya geldikten sonra çok
büyük bir dezavantaj. Amerika’ya gelip TOEFL almak hem zaman kaybı hem para
kaybı. Onun için burada geçirdiğiniz zamanda İngilizceye daha çok önem verirseniz
orada daha çok rahat edersiniz. Ayrıca masterdaki programlara göre GMAT ve GRE
adlı kendi alanızdaki yetenek sınavları var. Mesela GMAT ehliyet MBA yapmak
istiyorsanız orada bir zorunlu bir sınav, GMAT’de de belirli bir puanı almadığınız
sürece oradaki belirli üniversitelerde girme imkanınız zor. BU nedenle GMAT sınavının
ne olduğuna bakmanız gerekiyor. Hatta TOEFL gibi burada da çalışıp GMAT’i
alırsanız ya da GRE’yi orada çok daha rahat edersiniz. Yani Amerika’ya gelmeden önce
hazırlık olarak bu koşulları yaparsanız çok rahat bir çalışma ortamı olur. Ben Amerika’ya
gittikten sonra bu sınavları aldım. Yaklaşık 6 ay ile 8 ay arasında sürdü. Ama benim size
tavsiyem TOEFL, GMAT ya da GRE sınavlarını alıp sonra giderseniz çok daha rahat
edersiniz. Not ortalamanız çok önemli.
İstanbul Üniversiteli olmanın ayrıcalığını hakikaten ben orada yaşadım. Mastera
başlamadan önce aldığınız derslere bakıyorlar. Eğer dersleriniz buradaki denkliklere
uyuyorsa o derslerden muaf sayılıyorsunuz. Ben yaklaşık 6-7 bin dolarlık bir para
tasarrufu etmiş oldum. Yani İstanbul Üniversitesi’nde okutulan derslerim denk sayıldı.
Ve onları tekrar almama gerek duymadım. Not ortalamanız, derslerin muafiyeti
açısından önemli. Referanslar önemli. Mezun olduktan sonra üniversitede oradaki
6
üniversiteye giderken referans arıyorlar. Buradaki akademisyen hocalarınızdan sizin
hakkınızda ciddi referans almalar gerekiyor. Bazen akademisyen hocalarımız bir
paragraf yazıyorlar yeterli olmuyor. Bu da reddi gerektirebiliyor. Onun için referans
örneklerini bizden alabilirsiniz veya Ayşe Hocam size o konuda yardımcı olabilir.
Üniversite seçimi dışında tabi yaşayacağınız yer de çok önemli, şehir ve üniversite
seçimi. Yaşam şartları, maddi durumunuz, üniversiteyi bitirdikten sonra iş potansiyeli
ve hangi alanda iş bulabileceğiniz çok önemli. Onun için de seçilen şehre dikkat etmeniz
gerekiyor. Nüfusu yapısı çok önemli; Türklerin yoğunlukta bulunduğu bir yere mi
gitmek istorsunuz yoksa Türklerden uzak, İngilizcenizi geliştirmek için daha böyle uzak
yerlere mi gitmek istiyorsunuz, ona da bakmak önemli.
Coğrafi konum çok önemli; bazı arkadaşlar New York’a daha yakın olabilmek için
California’yı tercih etmiyorlar mesela. New York’la California arası 5-6 saat… Uzak olduğu
için, coğrafi anlamda da tercihler değişebiliyor. İklim yapısı çok önemli; bazı arkadaşlar
soğuk yere gitmeyi tercih etmiyorlar. Güney tarafına; Florida tarafına gitmeyi tercih ediyorlar.
Bunlar hep Amerika’daki şehir seçiminde çok önemli faktörler. Yani, illa şu üniversite olsun
da gideyim yerine, bu faktörlere göre seçim yapıp da gitmeniz, sizin orada daha rahat
etmenize fayda sağlayacak etkenler.
Üniversiteye başvuru yaptığınızda geri dönüş uzun sürebiliyor. Eğer Amerika‘da bir
Üniversiteye gitmek gibi bir niyetiniz varsa, 6 ay ile bir yıl önceden başvurmanız
gerekiyor. Son bir-iki ay içerisinde üniversitelerin birçoğu kabul etmiyorlar. Onun için
üçüncü sınıfın ortalarında ya da dördüncü sınıfın başlarında hakikaten planınızı çizip
ona göre başvurularınızı yapmanızı tavsiye ediyorum.
ÜNİVERSİTEYE KABUL VE YERLEŞTİRME
Bütün şartları yerinize getirdiğinizi düşünelim. Üniversiteye kabul edileceğiniz bütün
belgeleriniz de hazır. Daha sonra size üniversite öğrenciliğe kabul belgenizi veriyor. Bu
belgeyi konsolosluğa götürüyorsunuz, kabul belgesi konsolosluk için gereklidir. Çünkü
her yıl değiştiriyorlar vize başvurularını. Onları güncel olarak takip edip öğrenci kabul
belgesiyle beraber konsolosluktan vizenizi alıp Amerika’daki yeni hayatınıza
başlıyorsunuz. Bazı arkadaşlar geldikten sonra bir kampus içinde kalmayı tercih ediyorlar,
bazıları da kampus dışında ev tutarak yaşamını sürdürüyorlar. Tabi kampüste kaldığınız
zaman daha fazla para ödemek zorunda oluyorsunuz. Kampus dışında kaldığınız zaman 2-3
oda arkadaşıyla beraber daha ucuza kalabiliyorsunuz, imkanlarınıza göre belirleniyor. Bu
bilgiler size rehberlik edecektir diye düşünüyorum.
AMERİKA’YA GELİŞ VE YENİ DÜZEN
Amerika’ya geldikten sonra 2 ile 6 ay arası geçiş döneminiz olacak. Yeni gelen arkadaşlar
Türkiye’ye alıştıkları için yabancı bir ülkeye geldiklerinde geçiş döneminde kültür şoku
dediğimiz bir döneme denk gelebiliyorlar. Kaldığınız şehirde Türk ortamı veya Türk
öğrenci arkadaşlarınız fazlaysa bunu atlatabiliyorsunuz, ama Alabama gibi Türklerin çok fazla
olmadığı Türklerden uzak bir ortamda kalıyorsanız Türkiye özlemi, aile özlemi oluyor. Kültür
şokunu atlatmanız için yaklaşık 3 - 6 ay arası zaman geçiyor. Kaldığınız yer ve ortama alışma
7
döneminiz var. Eksikliklerin giderilmesi, eğer araba almak istiyorsanız ehliyet almanız
veya okul içinde çalışmak istiyorsanız sosyal güvenlik numarası denilen bir numara
almanız gerekiyor. Sonrasında yavaş yavaş adapte olmaya başlıyorsunuz.
Bana gelen sorulardan birisi de öğrenciler arasında çalışma imkanı var mı sorusuydu.
Üniversitede kampusde çalışma imkanınız var eğer pozisyon varsa ama öğrenciliğiniz
döneminde dışarıda çalışmanız yasak. Maalesef Türk öğürencilerimizden çalışanlar var.
Amerika’nın resmi makamları tarafından yakalanıp sınır dışı edilenler de var. Maceraya
atılıp 2-3 kuruş daha fazla kazanayım, harçlığımı çıkarayım derken, oradaki öğrencilik
yaşamınızı bitirebiliyorsunuz. Amerika’da ciddi bir denetim de var. Geldikten sonra
okul içindeki çalışma imkanlarınıza bakarsanız daha iyi olur. Ben size kendimden örnek
vereyim, ben master a gittikten sonra ikinci dönem araştırma görevliliği için, üniversite içinde
ya da profesörlerin yanında araştırmalarına yardımcı olacak asistanlık pozisyonlarına
başvurdum ve hiç ummadığım bir anda üniversite de hiç olmayacak bir şey oldu. Yani
muhakkak kapıları çalmanız gerekiyor. İllaki asistanlığı aldıktan sonra üniversiteye
ödediğiniz miktar da değişebiliyor, hatta hiç vermeyebiliyorsunuz da. O yüzden elinizde ne
imkan varsa, ne fırsatlar önünüze çıkarsa olmayacak demeyin. Muhakkak kapıyı çalın ve o
kapılardan biri size açılabiliyor . İstanbul Üniversitesi’nde olduğu gibi Amerika’daki
üniversitelerin de kariyer geliştirme merkezleri var mezun olmadan önce sizi neler
yapacağınıza dair yönlendirecek. Okul içindeki programlara katılabiliyorsunuz.
Amerika’da staj olsun veya bitirdikten sonra iş bulma olsun çeşitli alanlarda yardımcı
olabiliyorlar ve tabi ki sosyal aktivitelere katılıyorsunuz. Benim mezun olduğum okulda
uluslar arası öğrenci derneğimiz vardı, 500 kişilik ve her üniversitede fazlaysa Türk öğrenci
dernekleri var. Biz Türk öğrenci derneği olarak ülkemizi tanıtmak için festivaller yapıyorduk
veya Türkiye’nin tanıtımı için farklı programlar yapıyorduk. Aylık ülke tanıtımları oluyordu.
Muhakkak öğrenci olduğunuz dönemde sosyal aktivitelere katılın, hem uluslar arası
öğrencilerle ülke değişimi yaşayabiliyorsunuz hem İngilizceniz gelişiyor. Bu konularda
da muhakkak aktif olun. Sosyal olarak muhakkak üniversitedeki çalışmalara katılın.
Gelen bir soru da Amerika’da gezilecek yerlerdi. Bu konu tabi ki ihtiyaçlara ve isteklere göre
değişebiliyor. Son raporlara göre Amerika’daki öğrencilerin büyük çoğunluğu –bu
sadece Türk öğrencilerin değil, Amerika’ya gelen uluslar arası öğrencilerin- tercih ettiği
ilk on şehrin arasında, Florida’daki Orlanda ve Miami nin dışında New York, Boston,
California, San Francisco’ da. Yani beklentilerinize göre şehrinizi seçebiliyorsunuz. Tabi
New York u seçtiğiniz zaman yaşam standartları daha pahalı olabiliyor. Ama bir Washington
tarafına gittiğinizde New York’a oranla daha ucuz yaşam şartları olabiliyor.
AMERİKA’DAKİ ÖĞRENCİLİK SONRASI SÜREÇ
Amerika'daki eğitiminizi tamamladınız. Gelen öğrenci arkadaşlarımızdan ben ülkeme
döneceğim deyip Türkiye’ye dönüyor. Amerika’da kalıp iş dünyasında başarılı olup
Türkiye’ye dönmek için kalan arkadaşlarımız var, ya da bir firmada işe başlayıp hiç
dönmeyen arkadaşlarımız da var. Öğrencilik dönemi bittikten sonra OBT denen master ve
doktora için 12 ile 18 ay arası istediğiniz firmada çalışma izni veren iş bulsanız da
bulmasanız da Amerika’da kalmanızı sağlayan bir sistem var. h1b vizesi ise işe
8
girdiğiniz şirketin sağladığı 3 yıllık bir çalışma vizesi. Ben de bitirdikten sonra h1b vizesi
alarak işe başladım. Daha sonra h1b vizesini greencard a dönüştürebiliyorsunuz. İki
buçuk üç yıllık süreçten sonra greencard sahibi de olabiliyorsunuz. Bazı eyaletlerde bu
süre değişebiliyor. Greencard ı nasıl alabilirim soruları da sık geliyor. Amerika’nın belli
kontenjanları var. Geçen sene Türkiye’den yaklaşık 2000,3000 kişi Green kart kazanıp
Amerika’ya gitme şansı yakaladı. H1b vizeniz bittikten sonra Green Card yoluyla ya da
bazı arkadaşlar evlenerek Green Card alabiliyor. 3-4 tane seçeneğiniz böyle olabiliyor. Daha
sonra vatandaşlık sorusu geliyor “Nasıl Amerikan vatandaşı olurum?”. Green Card yoluyla
ya da Amerikan vatandaşı olan birisiyle evlenen arkadaşlar Amerikan vatandaşı
olabiliyorlar. Amerikan vatandaşlığı konusu Türk vatandaşları için bazen ayrıcalıklı
olabiliyor. Olumsuz bazı söylemler olabiliyor ‘Amerikan vatandaşı Türkiye’yi unuttu.’ gibi.
Ama hem şu andaki hükümet olsun hem da eski hükümetler olsun yani Türkiye
Cumhuriyeti’nin politikası olarak yurt dışında yaşayan Türkler’in bulundukları ülkede
çifte vatandaşlık alınması teşvik ediliyor. Teşvik edilmesinin nedeni de bulunduğunuz
ülkede Türkiye ‘nin sesini daha çok duyurabiliyor olmanız. Şu anda Amerikan
Kongresi’nde bir Türk kökenli politikacımız olursa Türkiye’nin sesi daha çok duyuluyor
olacak. Aslında orda biz birer gönüllü diplomatız. Yani onun için Greencard olsun,
vizemiz olsun, vatandaşlıklar olsun gönüllü olarak zaten biz orda Türkiye’nin sözcülüğünü en
iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. Bu nedenle Amerika olsun veya diğer ülkeler olsun çifte
vatandaşlığın önemli olduğuna inanıyor. Size kısaca bilgi de vermek istiyorum: Amerika’da
şu anda en iyi on iş, CNN’ nin yaptığı bir araştırma. Hepsini tek tek okumak
istemiyorum ama yazılım mimarlığı, asistan doktorluk, yönetim danışmanlığı,
mühendislik olsun şu anda Amerika’da gözde olan on meslek birimi diyebilirim. 2010’da
CNN’ nin yaptığı bir anket. Yani mezun olmadan önce veya Amerika’da öğrencilik
yaşamınızda muhakkak ciddi kuruluşların yaptığı anketlere bakarak da ne yöne gitmek
istediğinize karar verebilirsiniz. Mesela İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden
mezun olup şu anda CityBank’da finans sektöründe çok başarılı olan arkadaşlarımız var veya
finans sektöründe olup çok farklı dalda Amerika’nın en iyi otellerinde müdürlük yapan
arkadaşlarımız var. Sektör değiştirebiliyorsunuz. Amerika size bu imkanı sağlıyor.
Prof.Dr. Ayşe AYÇİÇEĞİ DINN:
“Hukukun olmamasına şaşırdım. Ne kadar çok insan avukat olmak ister ve insanlar
nasıl mahkemeye vereceğim de nasıl para kazanacağım diye düşünürler. Amerikan’ın
böyle bir mantığı var. “
Eskiye göre şu an azaldı. Mahkemeler ve bu tür davalar çok arttığı için artık Amerika’daki
birçok firma ve kuruluş onun önlemini alarak üzerine yazıyor. Hala “microwave in üzerine
lütfen kediyi koymayınız!” gibi etiketler konuyor. Hatta Amerika’da yollar çok geniş mesela,
tünele giriyorsunuz. Tünele girmeden önce “Lütfen güneş gözlüğünüzü çıkarınız.” Şeklinde
tabelalar görebiliyorsunuz. Artık herkes önlemini aldığı için o tür davranışlar azalmış
durumda.
Ali ÇINAR:
9
2009’daki hukuk vardı ama 2010’da şu anda görülen bu ilk ondaki meslek dalları.
Sunumumun sonuna geliyorum. Başında da dediğim gibi her şey sizin elinizde. Güzel bir
söz var “İnanmak başarmanın yarısıdır.” diye. Şu andaki üniversitedeki gençlik
yıllarınızı, öğrencilik hayatınızı muhakkak iyi değerlendirin. Bizim dönemimizde de
arkadaki cafelerde vakit geçiren arkadaşlarımız vardı. Gidebilirsiniz ama en azından haftada
1-2 saatinizi İngilizceye, kariyerle ilgili programlara ayırın. KAGEM’le yakın çalışın,
bunlar çok önemli. Mezun olduktan sonra pişman olmamak için şu anda atacağınız adım
on yıl sonra için iyi ki yapmışım dedirtecek. Atatürk’ün de dediği gibi “Tüm ümidim
gençliktir.” Türkiye’nin geleceği de bizlerin elinde. Sizin yapacağınız başarılı çalışmalar
hem burada olsun hem yurtdışında olsun Türkiye’nin gücünü bütün dünyaya
duyuracak. İstanbul Üniversitesi’nin ayrıcalığını göstererek başarılı şeyler
yapacağımıza inanıyorum. Teşekkür ediyorum, sunumum bu kadar. Sorusu olan var mı ?
Öğrenci:
Devletin neden üniversite dışındaki çalışmalara izin vermiyor?
Ali ÇINAR:
Aslında ben onun tam tersini biliyorum. Milli Eğitim Bakanı gibi konuşamam sonuçta her
bakanlığın kendine göre programı veya düşüncesi farklıdır ama benim bildiğim şu anda
doktora için yeni kontenjanlar açıldı. Programına göre değişebiliyordur ama şu anda
yurtdışında teşvik edici programların arttığını biliyorum. New York eğitim ateşeliğiyle
çalışıyoruz. Çok ciddi şekilde devlet bursuyla gelen öğrenciler var, ama hangi anlamda
kısıtlama var…
Prof.Dr. Ayşe AYÇİÇEĞİ DINN:
Amerika’da öğrenci sadece kampüste çalışabiliyor. Dışarıda çalışamıyor, vize sorunu var.
Zaten iş potansiyeli çok az öyle değil mi? Vizesiz çalışamadıkları için.”
Ali ÇINAR:
Şimdi Amerika’nın yasal durumuna baktığımız zaman öğrenci vizesi verdiysem öğrenci
olarak gelsin, öğrenciliğini yapsın. Mezun olup iş bulursa ben onu çalışma vizesine çeviririm
diyor. Zaten Latin Amerika olsun kaçak göçmen sayısı çok fazla olduğu için şu anda %9
oranında işsizlik var.Öğrencilerin de çalışmasına imkan kılmıyor.Ayrıca zaten 11 Eylül’den
sonra öğrencilerin üzerinde baskı daha da çok arttı.Çalışma konusu olsun veya denetim
anlamında. Diyor ki yine çalışma imkanı veririm kampus içinde, ya kütüphanede çalışır ya da
bilgisayar araştırma yerlerinde çalışır. Sadece o imkanı veriyor.
Prof.Dr. Ayşe AYÇİÇEĞİ DINN:
Kampüste de zaten üniversiteden üniversiteye değişiyor ama haftada 30 saat çalışma süresi
var. Öğrencinin halini düşünecek olursak 30 saat çalışmak yorucu bir şey. Öğrenci derslerini
ne zaman yapacak?
Ali ÇINAR:
10
30’un altında 20 saat genelde ama bazı üniversiteler 30 da veriyor. Ayrıca bu erkek öğrenciler
için bir avantaj. Geldikten sonra askerliğinizi yapmadıysanız onları askerliğinizi saydırıp
bedelli yaptırabiliyorsunuz. Öyle bir imkanınız var.Yani iki yıl üniversitede kalıp daha sonra
bir yıl da işte çalışırsanız ,3 yıl yurtdışında olmanız ve çalışmanız askerliği bedelli yapmanıza
imkan sağlıyor.O nedenle öğrenci olduğunuz zaman muhakkak kampus içinde çalışma
imkanına bakmanızı tavsiye ederim.
Öğrenci:
Dil okullarına çok fazla değinmediniz, dil okullarında üniversiteden çok farklı şeyler oluyor
mu?
Ali ÇINAR:
Dil okulları aslında orda iki kategoriye ayrılıyor. Üniversitelerin kendi dil okulları var. Diyor
ki gelsin dil okuluma kayıt olsun, sonra master veya doktora için ben de devam etsin diye bir
yol var veya bağımsız dil okulları var. Eyalet bazında da değişebiliyor dil okullarının kalitesi.
Bazı öğrenciler gideyim biraz Amerika’da kalayım dil okuluna kayıt olayım öyle geçineyim
diyor ya da üniversitenin dil okullarına gelip eğitim alan arkadaşlar var. Aslında biraz da
beklentinize bağlı.
Prof.Dr. Ayşe AYÇİÇEĞİ DINN:
Önceden vize verilirken pek sıcak bakılmıyordu dil okullarına. Hala öyle mi?
Ali ÇINAR:
Eskiye oranla şu anda daha esnekler. Dil kurslarına gittiğinizde ben dil okuluna gidiyorum, 6
ay veya 1 yıldan sonra master eğitimi yapacağım derseniz vizede sorun olmuyor. Hatta dil
okuluna gideceğim 6 ay sonra döneceğim diyebilirsiniz, çünkü buradakilerde dönme garantisi
istiyorlar. Yani gidip kalmalarını teşvik etmiyor aslında resmi makamlar. O sizin oradaki
cevabınıza ve beklentilerinize bağlı aslında.
Prof.Dr. Ayşe AYÇİÇEĞİ DINN:
Şu an Amerika’daki ekonomik durumu ve genel yapıyı düşünecek olursak Türk öğrencilere
tavsiyeniz ne olur?
Ali ÇINAR:
Benim oradaki Türk öğrencilere tavsiyem orada biraz daha kalmaları. İş imkanları ne
kadar kısıtlı olsa da New York’ta okula gitmiştir ama California’da veya başka bir
yerde iş bulmuşsa o eyalette biraz iş tecrübesi alıp dönmesi daha avantajlı. Çünkü
dediğim gibi 14000 tane Türk öğrenci olduğu için çoğu zaten dönüyor. Döndükten sonra
üniversiteler olsun ya da diğer firmalar, kuruluşlar olsun talep çok arttığı için artık
yaptığınız dil okulu sertifikası veya master bile yeterli olmuyor. Kuruluşlar doktoran
var mı diyor. Veya çalışma tecrüben var mı diyor 1-2 yıl. O nedenle çıta her yıl
yükseliyor. Amerika’dayken tecrübe edinmek çok önemli.
11
Prof.Dr. Ayşe AYÇİÇEĞİ DINN:
Birazcık da keşkelerinizi öğrenebilir miyiz? Yani keşke Amerika’ya gitmeden Türkiye’de
şunları yapsaydım dediğiniz şeyler var mı?
Ali ÇINAR:
Var. Keşkelerimin başı KAGEM mesela. Keşke bizim zamanımızda çalışkan
akademisyenlerimiz bizi bir araya getirip bunları anlatsaydı. Yani bilhassa ben okula
girdikten sonra birinci veya ikinci sınıftayken bu konuların bize anlatılmasını tercih ederdim.
Mezun olmaya yakın daha çok bilgi sahibi olduk. O da dışarıdan tabi. O nedenle elinizdeki
tüm imkanları kullanarak, sorarak, araştırarak kendinizi geliştirin. Artık internet de dünyayı
küçülttü. Bir şeye karar vermeden önce araştırarak, sorarak, belirli planlar yapmanızı tavsiye
ediyorum. İngilizce en önemlisi. Yazları bile 3 ay tatile gideceğinize turistlerle olsun veya staj
yaparken dilinizi geliştirin. Bilhassa uluslar arası firmalarda staj olanağınız varsa
muhakkak staj yapın. Amerika’ya geldikten sonra eğitim aldıktan sonra CV’nizde Sony
gibi firmalarda çalıştığınızı gösterseniz -2 veya 3 aylık- orada işe yarıyor. Ve yazlarınızı
muhakkak boş geçirmeyin derim. Yine tatilinizi yapın ama dil olsun staj olsun bunlar da
yurtdışında –sadece Amerika için söylemiyorum- başarılı olmanız için çok önemli etkenler.
Prof.Dr. Ayşe AYÇİÇEĞİ DINN:
Sosyal sorumluluk projelerine bakış nedir Amerika’da? Yani öğrencinin sosyal sorumluluk
projelerinin olması avantaj mıdır?
Ali ÇINAR:
Tabi ki o da bir avantaj. Burada katıldığınız aktiviteler veya öğrenci merkezlerinin kulüpleri
olsun, sosyal çalışmalar, kültürel faaliyetler olsun, o da sizin CV’nizde bir artı olarak
gösteriliyor. Ayrıca Birleşik Milletler veya diğer büyük uluslar arası gönüllü kuruluşların
“Türkiye ‘de bunları yapmış, bizde de yapabilir” gibi düşünceler gelişebiliyor. Hocamın da
dediği gibi bunlar çok büyük etkenler.
Prof.Dr. Ayşe AYÇİÇEĞİ DINN:
Öğrencinin merak ettiği genelde maliyettir. Yani her üniversitenin koşulları aynı değil ama
kabaca bir master öğrencisinin bir yılı ne kadara mal oluyor?
Ali ÇINAR:
Devlet üniversitelerinde 10.000’in altında olan programlar da var. Yani bir yıllığını
söylüyorum. Master 2 yıllık bir program. 20.000 dolara masterı da yapabiliyorsunuz. Bazı
büyük okullar mesela Harvard veya Yale Üniversitesi’nin yıllığı 30.000 dolar. Toplamda
yaklaşık 60.000 dolara denk geliyor. Tabii en üstteki okullara girmek daha zor ama burs
imkanı var. Eğer not ortalamanız bu bahsettiğim; TOEFL, Gmat ortalamanız çok yüksekse,
burslu giren çok arkadaşımız da var. Yani olmayacak bir şey yok veya benim gibi mastera
başlayıp ikinci dönem okuldan tam burs da alabiliyorsunuz, araştırma görevlisi ya da asistan
12
olarak. Yani fiyatlar, gözünüzü çok korkutmasın veya daha düşük 5-6 bin dolar yıllığı olan bir
üniversiteye gelip masterınıza başlayıp daha sonra ikinci dönem notlarınızı yükseltip daha iyi
okullara geçme imkanınız var. Yani maddi olarak eyalet bazında da fiyatlar değişiyor ama bu
fiyatlar gözünüzü korkutmasın, mastera başladıktan sonra olmayacak bir şey yok.
Prof.Dr. Ayşe AYÇİÇEĞİ DINN:
Yabancı öğrenciler için ayrılmış özel bir kontenjan var mı ?
Ali ÇINAR:
Yok, o anlamda yok sadece Kızılderililer için var onlar da soykırımdan dolayı.
Prof.Dr. Ayşe AYÇİÇEĞİ DINN:
Akraba mıymışız?
Amerika’da yaptığımız, Türk ve Kızılderililer arasındaki ilişkiler bu konuyla ilgili aslında.
Şubat ayında Hava ve Su kabilesi -Arizona’da ismi de Hava ve Su- ile ilgili program
yapacağız, Türkiye’deki bazı vatandaşlarımızda Kızılderililerin DNA’ sında aynı DNA çıktı
yani biz Türkler Kızılderili’dir demiyoruz ama bazı kabilelerde hakikaten kültürel olarak hem
DNA anlamında benzerlikler bulundu. İleride akademik anlamda yani İstanbul Üniversitesi
Mezunlar Derneği olarak da akademik anlamda bazı çalışmaların yapılması için bazı
faaliyetler yapıyoruz. Sizin sorunuza gelirsem de, Kızılderililer geçmişteki tarihi
konumlarından dolayı, vergi vermiyorlar Amerika’da ayrıca özel öğrenci kontenjanları var
istedikleri okullara gidebiliyorlar ama bunun dışında uluslar arası öğrencilerin kontenjanı yok.
Eğer okul tarafından kabul edilirseniz istediğiniz okula gidebiliyorsunuz.
Öğrenci:
Sadece devlet tarafından mı sağlanıyor yoksa başka derneklerden, vakıflardan burs alınabilinir
mi?
Ali ÇINAR:
İkisi de, Türkiye açısından konuşursak, büyük firmaların veya büyük organizasyonların yurt
dışı için bursları oluyor. Onlara başvurup gidebilirsiniz ama tabi onların da beklentisi,
eğitiminizi tamamladıktan sonra oraya geri dönmeniz, hatta bazen o bursla gidip dönmeyen
arkadaşlarımızın çok ciddi tazminatlar ödemesi söz konusu. O sizin mezun olduktan sonra
beklentinize bağlı veya geldikten sonra orda da uluslar arası öğrenci için burs veren firmalar
var hatta Türk firmalarımız da var Amerika’daki Türk şirketlerimizin de sayısı gittikçe artıyor
hatta New York’ Türk Amerikan Ticari-Sanayi Odamız var. Yaklaşık yüzün üzerinde firma,
bu odaya bağlı. Onların sağladıkları burslar olabiliyor, imkanları olabiliyor. Dediğim gibi
gelmeden önce ve sonra yapacağınız araştırma ve yapacağınız hakikaten ciddi planlamayla
söz konusu.
Öğrenci:
Peki Amerika mı Avrupa mı diye sorulsa, öğrencilere nereyi tavsiye edersiniz ?
13
Ali ÇINAR:
Ben Amerika derim, Avrupanın durumunu görüyorsunuz şu anda. Ekonomik olarak da
Amerika’ya göre daha kötü durumda. Ayrıca giden arkadaşların çoğu İngliltere’ye gidiyorlar,
iş bulamadan dönüyorlar veya Amerika’daki özgürlük veya rahatlık, Avrupa’da o kadar çok
olduğunu
göremiyoruz.
İngiltere’den
Amerika’ya
gelen
arkadaşlarımızla
konuşmuşluğumuzda, hem akademik özgürlük olsun hem araştırmalar olsun hem imkanların
fazlalığından bahsediyorlar. Ben Amerika’nın tercih edilmesini tavsiye ederim. Yani New
York’ta hiçbir yer kapanmıyor ayrıca şu anda otuzun üstünde Türk restoranı var. Güllüoğlu
mesela ikinci şubesini açtı New York’ta, zaten Türklerin bulunduğu yerlerde artık hiç
yabancılık çekmiyorsunuz. New Jersey’de “Paterson” adlı ufak bir kasabamız var, bütün
cadde Türk marketleri, Türk berberleri, yabancılık çekmiyorsunuz. Türk nüfusu hakikaten
ciddi şekilde artıyor. Günlük hamsi bile Türk Hava Yolları ile geliyor.
Prof.Dr. Ayşe AYÇİÇEĞİ DINN:
Teşekkür ediyoruz, başarılarınızın devamını diliyoruz
Ali ÇINAR:
Ben teşekkür ederim.
14

Benzer belgeler