OCAK 2011 - Ortonorm

Transkript

OCAK 2011 - Ortonorm
HALKIMIZIN VE KAMUOYUNUN DİKKATİNE !
Sayın Uğur Dündar’ın 05.11.2010 tarihinde sunduğu Star TV haber programında röportaj yapılan Sayın Prof.Dr. Cumali Aktolun diş hekimliği radyolojisinde
kullanılan röntgen tetkiklerinin tiroid kanseri görülme sıklığını arttırdığına dair
bir iddiada bulunmuştur. Bu iddia halkımızı şüphe ve
Devamı Sayfa 2,3 ve 4’te
endişeye sürüklemiş ve paniğe neden olmuştur.
www.ortonorm.com
e-bülten
Dr.Benan Oğuz - Dr. Cem Caniklioğlu OCAK 2011 - 46
Online randevu alabilmek
İçin tıklayınız.
DİŞ BAKIMI
Dişleriniz sahip olduğunuz en değerli organlarınızdan biridir. Kökleri, güçlü
kaslarla çalışan çeneye gömülü olan dişleriniz, sindirimi kolaylaştırmak için yiyeceklerinizi çiğnememizi sağlar.Dişlerin elbette estetik...
Devamı Sayfa 5’te
KALP KRİZİNDEN KORUNMAK İÇİN DİŞİNİ FIRÇALA
Diş temizliğine ve sağlığına dikkat etmenin kalp krizinden korunmaya yardımcı olabileceği belirtildi.
İngiltere’deki Bristol Üniversitesi ile İrlanda’daki Kraliyet Cerrahi Koleji tarafından ortaklaşa yapılan
araştırmada,ağız ve diş temizliğine dikkat etmemenin,700 kadar bakteri türünün kan dolaşımına karışmasına neden olabileceği belirlendi.Kana karışan bu bakterilerin de sağlıklı kişilerde bile kalp krizi
riskini arttırdığı tespit edildi.
Profesör Howard jenkinson şöyle konuştu: ‘’Ağız,bakteriler için kolay bir giriş yoludur.Bakteriler kan
dolaşımına girince,kanın pıhtılaşmasına yardımcı olan trombositler bu bakterilere tutunuyorlar.Bu da
kanın pıhtılaşmasına neden oluyor.Bu pıhtı hareket ederek kalbe kadar gidebilir’’ dedi.
‘DİŞÇİLİK’ BİTTİ DİŞ TABİBİ VAR.
AYIN VAKASI
Tababet ve şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’da Değişiklik yapılması Hakkında Kanun,Resmi Gazete’de yayımlandı.Türk dişhekimleri Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Taner Yücel,‘Dişçilik’yerine ‘Diş Tabibi’ denilmesine yönelik çıkan Yasaya çok sevindiklerini söyledi.
KARİKATÜRLER
Eğlenceli Karikatürler.
Devamı Sayfa 7’de
Devamı Sayfa 6’da
Web sitemize kullanıcı adınızı ve parolanızı girerek,
başlangıç ve bitiş fotoğraflarınıza ulaşabilirsiniz
www.ortonorm.com
Adınızı posta listemizden kaldırmak için lütfen
Soru veya yorumlarınız mı var bize yazın:
ETKİNLİK TAKVİMİ
Konser
Tiyatro
Sergi
Dans
Mekan
Devamı Sayfa 8’de
BURAYI TIKLAYIN ve iletiye ‘REMOVE’yazarak bize yollayın.
[email protected]
HALKIMIZIN VE KAMUOYUNUN DİKKATİNE !
Sayın Uğur Dündar’ın 05.11.2010 tarihinde sunduğu Star TV haber programında röportaj yapılan
Sayın Prof.Dr. Cumali Aktolun diş hekimliği radyolojisinde kullanılan röntgen tetkiklerinin tiroid kanseri görülme sıklığını arttırdığına dair bir iddiada bulunmuştur.
Bu iddia halkımızı şüphe ve endişeye sürüklemiş ve paniğe neden olmuştur. Bu röportajın sonucunda, diş hekimlerinin kaliteli tedavi hizmeti sunması zorlaşmış ve hekimlerin hastalarla tartışmalara girmesine sebebiyet vermiştir.
Kamuoyunun, diş hekimlerinin de insan sağlığı konularında duyarlı olduklarını ve yaptıkları uygulamaların, hastada bu tür ölümcül zararlar oluşturduğu şüphesi duyması dahi o işlemlerin asla
hekimlerimiz tarafından uygulanmayacağına emin olmalarını ve fakültelerimize, meslektaşlarımıza
ve meslek örgütlerimize güvenlerinin tam olmasını bekliyoruz.
İstanbul Diş Hekimleri Odası
Yönetim Kurulu
Son günlerde yazılı ve görsel basında dişhekimliğindeki radyografi uygulamalarının zararları ile
ilgili haberler sıkça yer almaktadır. Bilindiği gibi dişhekimliğinde diş ve çene hastalıklarının teşhisi ve
uygulanan tedavinin akışı radyografi ile değerlendirilmektedir. Genellikle normal küçük boy diş filmi
ve panoramik diş filmi kullanılmaktadır. Periapikal radyografi olarak adlandırılan küçük diş filminin
iyonize radyasyon dozu 0.005 mSv, panoramik radyografinin ise 0.009-0.026 mSv dir. Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu(TAEK) Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği’nin 10. Maddesindeki, International
Comission on Radiological Protection(ICRP) ve National Council on Radiation Protection and
Measurements kriterlerinde Kişiler için etkin doz herhangi bir yılda 5mSv’i, ardışık beş yılın
ortalaması ise 1 mSv’i geçmemesi gerektiği belirtilmiştir. Başka bir ifadeile Yıllık 1000 tane
diş radyografisi alındığı zaman bu doza ulaşılmaktadır. Dişhekimleri eğitim süreleri boyunca ve
sonrasında da Oral Diagnoz ve Maksillofasiyal Radyoloji Derneği, Dişhekimliği Odaları ve Türk
Dişhekimleri Birliğinin yaptığı kongre ve sempozyumlarla radyasyon güvenliği ile ilgili eğitim almaktadırlar. Bütün bunlara ek olarak radyografi alınırken her hastada Kurşun Önlük ve Tiroid koruyucu kullanılmaktadır. Sadece dişhekimliğinde değil tıbbın bütün alanlarında net bir fayda sağlamayan hiçbir radyasyon uygulamasına izin verilmemeli ve radyasyondan korunmanın temel prensibi
olan ALARA (As Low As Reasonably Achievable), mümkün olan en düşük radyasyon dozunun uygulanarak meydana gelebilecek zararlı etkilerden kişilerin, çocukların, tüm insan neslinin korunması
sağlanmalıdır.
Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi ve Diş Hastanesi
Radyasyon Güvenliği Sorumlusu
Oral Diagnoz ve Radyoloji Uzmanı
Yrd.Doç.Dr.Erdoğan Fişekçioğlu
DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
Sayfa 2
Sayın Uğur Dündar’ın 05.11.2010 tarihinde sunduğu Star TV haber programında röportaj yapılan Sayın Prof.Dr. Cumali Aktolun’ un diş hekimliği radyolojisinde kullanılan röntgen tetkiklerinin tiroid kanseri görülme sıklığını arttırdığına dair bir iddiada bulunduğu görülmüştür. Bu iddia kesinlikle KANITLANMIŞ BİR İDDİA DEĞİLDİR.
Sayın Aktolun’un Acta Oncologica isimli bilimsel dergide A. Memon ve arkadaşlarının yapmış olduğu
“Dental x-rays and the risk of thyroid cancer: A case-control study” başlıklı araştırmadan bahsettiği
anlaşılmaktadır. Bu yayın incelendiğinde;
1.
Araştırıcıların diş hekimliğinde kullanılan radyografilerin TİROİD KANSERİNE NEDEN OLDUĞUNU
değil, TİROİD KANSERİ OLMA RİSKİNİ ARTTIRABİLECEĞİNİ belirtmişlerdir. Bu iki kavram farklıdır. Örneğin saatte 90 km. hızla giderken, 180 km. hıza çıkılırsa kaza yapma riski artar ama bu mutlaka kaza
olacağı anlamına gelmez.
2.Araştırıcılar iddialarının gelecekte yapılacak geriye dönük (retrospektif) çalışmalarla desteklenmesi
gerektiğini belirtmişlerdir. Halbuki haber, sanki bu konuda pek çok çalışma yapılmış ve tüm bilim
adamları tarafından kabul edilerek kanıtlanmış bir sonuç gibi sunulmuştur. Böyle bir durum kesinlikle
söz konusu değildir.
3.Araştırmada asıl vurgulanan çoklu film çekimlerinde, herhangi bir nedenle filmlerin tekrar edilmesi
durumunda riskin arttığıdır ki, bu doğrudur. Diş hekimleri elbetteki film tekrarından kaçınmaya özen
göstermektedir. Ancak pratikte, sadece röntgen tekniklerinin özelliklerine değil, hastalara ait faktörlerin de ortaya çıkması nedeniyle (örneğin öğürme), ne yazık ki film tekrarının olmaması mümkün değildir. Ancak haberde bu gerçek vurgulanmamıştır.
4.Günümüzde dahi oluşan kanserlerin salt iyonlaştırıcı radyasyona bağlı olduğunu söylemenin güç olduğunu belirten çalışmalar mevcuttur (Ör. Talaipour ve ark. 2007).
5.
X-ışınlarının keşfinden bu yana tıbbi tanısal radyografilerde kullanılan iyonlaştırıcı radyasyon dozları sürekli azalmıştır. Gerek x-ışını üreteçlerinde, gerekse röntgen filmlerinde gerçekleşen teknolojik
gelişmeler ve ardından dijital radyografi sistemlerinin kullanıma girmesi sonucu 1992 yılından itibaren
doz miktarları günümüzdeki minimum seviyelere inmiştir. Günümüzde geleneksel filmlerle alınan
periapikal radyografiler yaklaşık 1.5 µSv (mikrosievert) doz kullanılarak alınmaktadır. Tüm ağız taramalarında 10 film kullanılmaktadır. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) ise periapikal radyografiler için kabul ettiği güvenlik sınırı saatte 20 µSv’tür. Bu nedenle diş hekimliği röntgen teknikleri ile
ilgili uygulamalarda güvenlik sınırının aşılması mümkün değildir.
Ayrıca TAEK verilerine göre (www.taek.gov.tr);
-Bir nükleer tıp laboratuarında 10 gün çalışmak
-1,4 adet sigara içmek
-1600 km uçak yolculuğu yapmak
-2 ay sigara içen biri ile bir arada bulunmak neticesinde ölüm riski 1/1.000.000 artmaktadır.
Her ne kadar iyonlaştırıcı radyasyonun kanser oluşumunu tetikleyici etkenlerden biri olduğu kabul
görse de, bu kadar değişik ve etkili faktör varken hiç bir kanser türü doğrudan tek başına iyonlaştırıcı
radyasyona bağlanmamalıdır.
6.
İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Radyoloji Kliniğine 1986 -1996 yılları arasında günde ortalama 600 tane periapikal radyografi alınmıştır (Daha sonra bu sayı azalmıştır). Her hastadan
ortalama 5 tane film çekildiği varsayılırsa günde 120, yılda 30.000, 10 yılda yaklaşık olarak 300.000
hastaya radyolojik tetkik yapıldığı söylenebilir. Sayın Aktolun sadece bir fakültemizde radyolojik tetkik
yaptıran bu hastaları incelerse ve bunların arasında tiroid kanserine yakalananları tespit ederek, riskinin 2 veya 4 katına çıktığını kanıtlayacak bir bulguya sahip olursa, bu konuda haklılık payı olabilir. Ancak kendisi periapikal radyografi çektiren hastalarda tiroid kanserinin arttığını kanıtlayan bir çalışma varmış gibi bir intiba uyandırmış veya en azından haberciler bu çalışmayı bu şekilde lanse etmişler ancak bu yanlışlığı düzeltecek bir girişimde bulunmamıştır. Bir bilim adamı olarak sayın Aktolun da
sanırım kabul eder ki, tek bir çalışmayla böylesine iddialı bir savın kanıtlandığını söylemek mümkün
olmadığı gibi, bizzat araştırıcılar dahi bu görüşte değildir.
DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
Sayfa 3
7.
Ülkemizde dahi hiç diş hekimine gitmemiş kaç kişi bulunabilir? Diş hekimine müracaat eden hastaların %95’inden fazlasının radyografi ihtiyacı olduğunu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda milyonlarla ifade edilen toplumların 313 kişilik araştırma grupları ile değerlendirildiğinde, elde edilen sonuçlarda rastlantısal faktörlerin de rol oynayabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle bu tür araştırmalar
çok daha fazla çalışmayla test edilmelidir. Örneğin bir tarafta diş hekimine müracaat etmiş ve radyolojik tetkik yapılmış devasa bir hasta grubu ile diğer yanda hiç diş hekimine gitmemiş veya diş röntgeni
çektirmemiş küçük bir topluluk karşılaştırılırsa, belki “diş filmi çektiren hastalarda böbrek taşı 2 kat
daha fazla oluşuyor” gibi absürt bir sonuç da çıkarılabilir.
8.
Sn. Aktolun’un çocuk hastalarla ilgili söylediklerinin bir kısmı doğrudur. Ancak özellikle çocuklardan gereksiz radyografi alınmaması diş hekimliği fakültesi 3. sınıf öğrencilerinin bildiği bir konudur.
Gerçekten tiroid koruyucularının kullanılması faydalıdır. Ancak sayın Aktolun’un uzmanı olmadığı bir
konuda fikir yürütmesi sonucunda ortodontik amaçla çekilen sefalometrik filmler ile rutin kullanımda
olan panaromik grafilerin çekimi sırasında kurşun boyunluğun kullanılmasının imkansız olduğunu bilmediği anlaşılmaktadır. Bunun nedeni kurşunun görüntüyü engellemesidir. Bu radyografilerden alınan
doz, son 15 yıl öncesine göre yaklaşık yarı yarıya azalmıştır ve güneşli bir havada 3 gün süresince alınan doğal radyasyona eşdeğerdir. Bu nedenle ortalama 18 aylık bir tedavide aralıklı olarak 3 - 4 kez
çekilen bu filmlerin ileride tiroid kanseri yaptığının kanıtlanması söz konusu olamaz.
9.
Sayın Aktolun’un bu kadar küçük dozlarla alınan diş radyografileri ile tiroid kanseri arasında kurduğu ilişki, bunlara göre çok daha fazla iyonlaştırıcı radyasyon oluşturan nükleer tıp (sintigrafi) uygulamalarında ve bilgisayarlı tomografi tetkiklerinde acaba hangi boyutlara ulaşmaktadır? Sayın Aktolun
tiroid bezinin görüntüleme alanına girdiği hiçbir organın radyolojik tetkikinin yapılmaması gerektiğini
mi söylemektedir?
Sonuç olarak;
Bu röportaj sonrasında diş hekimlerine müracaat eden hastalarda diş röntgenlerine karşı ciddi fakat
yersiz bir korku oluşmuştur. Ancak radyolojik tetkikler diş hekimliğinde doğru bir tanı ve tedavi için
zorunlu uygulamalardır. Diş hekimlerinin tıbbi bir hata yaptıklarında hukuksal olarak sorumlu duruma
düşmeleri gerçektir. Yeterli tetkik yapmadan gerçekleştirecek ki tedavilerin sonunda oluşan komplikasyonların dava konusu olabileceği unutulmamalıdır. Hepsinden öte yeterli tetkik yapılmadan uygulanan tedavilerin sonunda hastaların zarar görmesi bir diş hekimi için zaten yeterince üzüntü verici bir
hadisedir. Sayın Aktolun derhal bu yanlışlığı düzeltecek bir açıklama yapmalıdır.
Sayın Aktolun kamuoyundan özür dilemelidir, çünkü halkımızı gereksiz bir şüphe ve endişeye
sürüklemiştir. Bilim adamı sıfatına haiz bir şahıs, ileri sürdüğü savların toplumsal sonuçlarını hesap
edebilmeli ve insanların hak ettiği kaliteli sağlık hizmeti almalarını engellememelidir.
Sayın Aktolun diş hekimlerinden özür dilemelidir, çünkü yersiz bir konuşmayla büyük bir
sağlık mensubu grubunun kaliteli tedavi hizmeti sunmasını zorlaştırmış, hastalarla gereksiz tartışmalara sebebiyet vermiş, diş hekimlerini mesleki hata sorumluluğu ile baş başa bırakmıştır.
Sayın Aktolun diş hekimliği radyologlarında özür dilemelidir, çünkü yersiz bir iddia ile istemeden de olsa, bu alanda kariyer yapmış öğretim üye ve yardımcılarını sanki kanıtlanmış bir konuyu
bilmiyormuş veya bildiği halde umursamıyormuş gibi olumsuz bir duruma sokmuştur.
Starhaber de özür dilemelidir, çünkü sadece bir nükleer tıp uzmanının görüşlerini ne bir endokrinoloji uzmanına, ne bir onkoloji uzmanına, ne bir diş hekimliği radyolojisi doktoruna ne de bu konuyla ilgili bilimsel meslek örgütlerine sormaya gerek duymamış ve kamuoyuna naklettiği haber metni ile
bu infialde sorumluluğu paylaşmıştır.
Halbuki kamuoyunun diş hekimlerinin de insan sağlığı konularında bütün sağlıkçılar gibi duyarlı olduklarına ve yaptıkları uygulamaların, hastada bu tür ölümcül zararlar oluşturduğu kanıtlandığı anda
her türlü tedaviyi derhal terk edeceği konusunda fakültelerimize, meslektaşlarımıza ve meslek örgütlerimize güvenin tam olması en halisane beklentimizdir.
İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi
Oral Diagnoz ve Radyoloji AD
Prof. Dr. Tamer Lütfi ERDEM
Sayfa 4
DİŞ BAKIMI
Dişleriniz sahip olduğunuz en değerli organlarınızdan biridir. Kökleri, güçlü kaslarla çalışan çeneye
gömülü olan dişleriniz, sindirimi kolaylaştırmak için yiyeceklerinizi çiğnememizi sağlar.
Dişlerin elbette estetik bir boyutu da vardır. Çoğunlukla, karşımızdaki kişide ilk farkettiğimiz şey o
kişinin gülüşüdür.
Temiz ve sağlıklı görünen dişler, genel sağlığın bir işaretidir. Geçmişte, sağlıklı bir gülüş sadece gençlere aitti, çünkü yakın bir geçmişe kadar birçok kişi orta yaşa geldiğinde dişlerini kaybediyordu. Ancak
günümüzde, diş bakımı, iyi beslenme ve ev hijyeni (temizliği), dişlerimize tüm yaşamımız boyunca sahip olmamıza olanak sağlamıştır.
Sağlıklı dişler elde etmek için yaşam boyu sürecek iyi bir diş hijyeni programı gereklidir (erken yaşta
başlanılan ve sonraki yıllarda ısrarlı bir şekilde uygulanan bir program). Bu program, şeker ve karbonhidratların etkilerini azaltmak, için diyetinizde bazı değişiklikler yapmanızı da gerektirir.
Çocukların ve erişkinlerin çoğunda, başlıca sorun diş çürüğüdür. Diş çürümesine esas nedeni bakteriler ve karbonhidratlardır. Bakteriler, dişlerinizin üzerinde ince, hatta görünmez bir tabaka halinde bulunurlar. Tükürüğünüzdeki enzimler, ağzınızda nişastayı şekere çevirir. Bakteriler ise şekeri, dişlerinizi
çürüten bir asite dönüştürürler.
Çocuğunuza, erken yaştan başlayarak düzenli bir diş fırçalama ve diş aralarını temizleme programı
uygulatmaya başlayın. Diş çürükleri, çocuğunuzun ilk (bebek) dişleri patlamaya başlar başlamaz oluşmaya başlayabilir.
Hiç bir zaman bebeğinizin elinde meyve suyu ya da süt içeren bir biberonla uyumasına izin vermeyin.
Bu içeceklerin içindeki şeker çürümeyi artırır. Eğer bebeğiniz uyuma esnasında biberonla yatıştırılmaya
gereksinim duyuyorsa, biberonu suyla doldurun.
Yeni yürümeye başlayan bebeğinize günde iki kez dişlerini fırçalamasını öğretin. Siz de ona iyi bir örnek oluşturarak bu alışkanlığı kuvvetlendirin. Çocuklarınızın dişlerini florlu diş macunuyla fırçaladığından emin olun ve 3 yaşından geç olmamak kaydıyla düzenli diş kontrollerine başlayın.
Erişkinlerde, diş kaybının başlıca nedeni çürüklerdir. Buna ek olarak, ilerlemiş periodontal hastalık
da, diş kaybına yol açabilir.
Periodontal hastalık, dişleri destekleyen diş eti ve diğer dokuların enfeksiyonudur. Diş eti iltihabının
(jinjivit:periodontal hastalığın hafif şekli) ortaya çıkma oranı tüm yaş gruplarında yüksektir ( 45 yaş ve
üzeri erişkinlerde bu oranın % 80 in üzerinde olduğu rapor edilmiştir). Periodontitin (hastalığın daha
ciddi şekli) ortaya çıkma oranı ise yaşa bağlıdır ve yaş ilerledikçe artar. 45 yaş ve üzeri kişilerin % 50
sine yakın bir oranının bundan etkilendiği düşünülmektedir.
İleri periodontit, dişlerin salanmasına ve sonuç olarak da kaybına yol açar. Ancak, doğru, günlük bir
bakımla diş eti hastalıklarını önleyebilirsiniz.
Diş eti hastalıklarının en sık görünen belirtisi, özellikle fırçalama ve diş aralarının temizliği sırasında
kolayca kanayan, şişmiş diş etleridir. Diğer belirtiler ise, kötü kokan nefes, yumuşak ya da hassas diş
etleri, diş eti çizgisinde (diş etinin diş çevresinde bir kuşak oluşturduğu yer) iltihap, diş etinin aşağı çekilerek büzülmesi, sallanan diş, diş hizasının bozulması ve ısırmadaki değişikliklerdir.
Diş çürümesi gibi, periodontal hastalığın da nedeni plaklardır (yiyecek artıklarının diş çevresinde
oluşturduğu tabaka). Plak, diş yüzeyinde toplanmış olan bakteri ve şekerleri içerir. Plak, sürekli olarak
ağzınızda oluşur ve dişlerinizin yüzeyinde toplanır. Plak, diş eti çizgileriniz boyunca biriktikçe, diş etlerinizi hassaslaştırarak ve kanar hale getirerek diş etlerinizi rahatsız eder. Bu durum, dişeti iltihabı olarak
adlandırılır. Eğer hergün dişlerinizi fırçalayarak ve diş aralarını temizleyerek plağı kaldırmazsanız, birikmeye devam eder ve taş (tartar) olarak bilinen kireçlenmiş birikmeleri oluşturmak üzere tükürüğünüzdeki minerallerle birleşir.
Plak, taşın üzerinde biriktikçe, diş etleri yavaş yavaş dişlerden ayrılır ve diş kovuklarının bakteri ve
zaman zaman da irinle dolmasına neden olur. Hastalık tedavi edilmediğinde, dişleri destekleyen kemiğe geçer ve zarar verir. Sonuçta, tedavi edilmediğinde, sağlıklı olan çürümemiş diş gevşer ve kaybedilebilir.
Plak ve taşı kontrol etmenin en iyi yöntemi dişlerin her yerini düzenli olarak (günde en az iki kez)
fırçalamak ve günde en az bir kez diş aralarını temizlemektir. Diş çürümesiyle birlikte, özellikle öğün
aralarında yediğiniz şeker miktarını sınırlayın.
Sayfa 5
AYIN
VAKASI
ÖNCE
SONRA
Sayfa 5
Sayfa 6
KARİKATÜRLER
Sayfa 7
KONSER
SERGİ
CANDAN ERÇETİN KONSERİ
50 ÜNLÜ KADINA DAYAK FOTOĞRAF SERGİSİ
Mekan: İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Salonu
Adres: Taşkışla Cad. 31156 Harbiye İstanbul
Bilet fiyatları: 1. Kategori: 112,00 TL
2. Kategori: 78,00 TL
3. Kategori: 56,50 TL
Mekan: City’s Alışveriş Merkezi Toprak
Sanat Galerisi
Adres: Teşvikiye Cad. Kat:5 No:162 Nişantaşı /
İSTANBUL
Tel: 0212 373 33 33
TARİH :
SAAT :
YER
:
ŞEHİR:
TARİH : 05 - 23 Ocak 2011
SAAT : 10:30 - 22:00
YER
: City’s Alışveriş Merkezi Toprak
Sanat Galerisi
ŞEHİR :
İstanbul Avrupa
29 Ocak 2011
21:00
İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Salonu
İstanbul Avrupa
ayrıntı için tıklayınız
SUYUN KIYISINDA YAŞAM VE ÖLÜM KONSERİ
Mekan: Caddebostan Kültür Merkezi
Adres: Bağdat caddesi Haldun Taner sok. No:11
Telefon: 0216 467 36 00
Bilet Ücreti: 1.Kategori: 15 TL
2.Kategori: 10 TL
TARİH : 26 Ocak 2011
SAAT : 20:00
YER : Caddebostan Kültür Merkezi
ŞEHİR: İstanbul Anadolu
ayrıntı için tıklayınız
İSTANBUL TEMALI KARMA SERGİ
Mekan: Tolga Eti Sanatevi
Adres: Bağdat Cad.Yeni Köşk Apt.No:177 /1 (eski
no:199) B Blok Da:2 Selamiçeşme / İstanbul
Tel:0216 368 26 79
TARİH : 18 Aralık 2010- 29 Ocak 2011
YER : Tolga Eti Sanatevi
ŞEHİR : İstanbul Anadolu
ayrıntı için tıklayınız
ayrıntı için tıklayınız
TİYATRO
TULUYHAN UĞURLU
Mekan: Kozzy Alışveriş KM Gazanfer Özcan
Sahnesi
Adres:Bayar Cad. Buket Sok. 20/1
Kozyatağı/ Kadıköy
bilet fiyatları 1. Kategori: 45,00 TL - 2. Kategori:
34,00 TL
TARİH :
SAAT:
YER :
Gazanfer
ŞEHİR :
14 Şubat 2011
18:00
Kozzy Alışveriş KM
Özcan Sahnesi
İstanbul Anadolu
ayrıntı için tıklayınız
KORKU VE SEFALET
Mekan: Müjdat Gezen Tiyatrosu
Adres: Osmanağa Mah. Kırtasiyeci Sok. No:46 Kadıköy İstanbul
Telefon: 0216 449 59 52-53 - 0216 450 03 41-42
Bilet Ücreti: Tam 20 TL - İndirimli 10 TL
TARİH : 30 Ocak 2011
SAAT : 15:30
YER : Müjdat Gezen Tiyatrosu
ŞEHİR : İstanbul Anadolu
ayrıntı için tıklayınız
Sayfa 8
CANDAN ERÇETİN KONSERİ
Türk Kalp Vakfı yararına gerçekleşecek “Candan Erçetin” konserinin biletleri satışa sunuldu.
İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Salonu'nda 29 Ocak 2011 saat 21.00'de
Türk Kalp Vakfı yararına gerçekleşecek “Candan Erçetin” konserinin biletleri
satışa sunuldu.
Mekan: İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Salonu
Adres: Taşkışla Cad. 31156 Harbiye İstanbul
Bilet fiyatları: 1. Kategori: 112,00 TL
2. Kategori: 78,00 TL
3. Kategori: 56,50 TL
TARİH :
SAAT :
YER
:
ŞEHİR:
29 Ocak 2011
21:00
İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Salonu
İstanbul Avrupa
50 ÜNLÜ KADINA DAYAK FOTOĞRAF SERGİSİ
'Kadına Yönelik Şiddete Hayır' konulu 'Sheddeath' başlıklı sergiye Doğa
Rutkay, Zeynep Beşerler, Deniz Çakır, Rojda Demirer, Zeynep Mansur gibi
50’ye yakın ünlü kadın destek verdi.
Marmara Üniversitesi Fotoğrafçılık Bölümü öğrencisi Ümit Karalar’ın
“Türkiye’de her gün şiddete maruz kalan üç kadın hayatını kaybediyor! Duyarsız Kalmayın! ” sloganıyla yola çıktığı “Kadın ve Şiddet” konulu fotoğraf
sergisi açıldı.
Zeynep Mansur, Sinemis Candemir, Gözde Kansu, Özge Özder, Begüm
Birgören, Ayten Soykök, Zeyno Eracar, Ayçe Abana, Öykü Gürman, Enise
Ütük gibi ünlülerin destek verdiği 'Shedeath' adlı sergiden elde edilen gelir
Kadınları Koruma Derneği’ne bağışlanacak.
Projeye destek veren ünlü kadınlara profesyonel plastik makyaj uygulanıp,
onları şiddet görmüş bir görünüm kazandırıldı. Sergi yüzlerde morluklar, sigara izi, derin yaralar görülen makyajın ardından portre fotoğrafları çekilerek
elde edildi. Proje mimarı fotoğrafçı Ümit Karalar; abartılmayan plastik makyajın dışında, mimiklerle, şiddetin kadında yarattığı duygusal çöküntüyü ve
çaresizliği objektifinden topluma aktararak, kadının fiziksel, duygusal, cinsel
ve ekonomik açıdan zarar görmesine yol açan, kadının temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayan derin toplumsal yaraya dikkat çekmek istediğini belirtti.
'Sheddeath' adını taşıyan fotoğraf sergisi 23 Ocak'a kadar City’s Nişantaşı
Toprak Sanat Galerisi’nde görülebilecek.
Sayfa 9
SUYUN KIYISINDA YAŞAM VE ÖLÜM KONSERİ
Lara St. John, 26 Ocak Çarşamba 20:00' da Caddebostan Kültür Merkezin' nde sanat severlerle buluşuyor.
Şef: Cem Mansur
Solist: Lara St. John, keman
'Suyun Kıyısında Yaşam ve Ölüm'
A.Vivaldi (1678-1741) . Dört Mevsim
A. Piazzola (1921-1992) : Buenos Aires'in Dört Mevsimi
ara
O. Golijov(1960) : 'Meleklerin Ölümü (Piazzola anısına)
E. Bossi (1861-1925) : Goldoni İntermezzoları
Akbank Oda Orkestrası, 2011 Yılının ilk konserlerinde, alışkanlık haline gelmiş olan ilginç ve yaratıcı
konser programlarına bile yeni bir boyut getiriyor.
Bir okyanus ve iki yüzyılın ayırdığı besteciler, Venedik ve Buenos Aires'i biraraya ve karşı karşıya getiriyor. Program, eserler arasındaki bağlantılarla da dikkat çekici.
Venedik'li deha Antonio Vivaldi'nin 'Dört Mevsim'i, duyulduğu her kez yaratıcılığı ve renkleri ile insanı
tekrar tekrar şaşırtan keman konçertolarından oluşuyor. Geçen sezonun en etlikleyici solistlerinden
Lara St. John, dört konçertoyla yetinmeyip, büyük Arjantinli usta Astor Piazzola'nın Vivaldi'ye bir selam niteliği taşıyan 'Dört Mevsim'ini de çalıyor. Piazzola, bu konçertolarda, tango çerçevesinin ne kadar çeşitlilik gösterebileceğini ortaya koyuyor.
Günümüzün en başarılı bestecilerinden Arjantin'li Osvaldo Golijov,'un Piazzola'nın geçirdiği felç ve yaklaşan ölümü üzerine bestelediği 'Melekler'in Ölümü' adlı etkileyici ağıt, konserin ölümle ilgili kısmını
tamamlarken, programın aralarına serpiştirilen küçük, şirin ve pozitif enerjiyle yüklü 'Goldoni
Intermezzo'ları, yaşam sevincini sahneye taşıyor. Suyun kıyısındaki iki şehri birbirine bağlayan bu
programın çimentosu, Atlantik okyanusunu geçerken ölen ve daha hafif eserler besteleyerek ünlenen
Enrico Bossi. Besteci, mücevher benzeri bu parçalarda 18nci yüzyılın tiyatro yazarı Goldoni'nin Venedik'ine göndermeler yapıyor.
Vivaldi'nin renkli yaşamı, Venedik, Buenos Aires ve tango geleneği Cem Mansur'un konser öncesi sohbetinin konuları.
Mekan: Caddebostan Kültür Merkezi
Adres: Bağdat caddesi Haldun Taner sok. No:11
Telefon: 0216 467 36 00
Bilet Ücreti: 1.Kategori: 15 TL
2.Kategori: 10 TL
TARİH : 26 Ocak 2011
SAAT : 20:00
YER : Caddebostan Kültür Merkezi
ŞEHİR: İstanbul Anadolu
Sayfa 10
TULUYHAN UĞURLU KONSERİ
Tuluyhan Uğurlu aşkı ve sevgiyi anlattığı çok özel konseriyle 14 Şubat Sevgililer Günü’nde bu
kez Anadolu yakasında… Kadıköy’ün en şık alışveriş merkezi Kozzy’nin içinde yer alan Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan Sahnesi’nde aynı gün iki kez dinleyicisiyle buluşuyor.
Tuluyhan Uğurlu aşkı ve sevgiyi anlattığı çok özel konseriyle 14 Şubat Sevgililer Günü’nde bu kez Anadolu yakasında… Kadıköy’ün en şık alışveriş merkezi Kozzy’nin içinde yer alan Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan Sahnesi’nde aynı gün iki kez dinleyicisiyle buluşuyor.
Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleşecek konserde Tuluyhan Uğurlu, Sevginin Başyapıtları isimli performansını çok
özel görüntüler eşliğinde seslendiriyor. Konser boyunca, şiirler, anılar, sevginin felsefesi ile yücelip, evrende var olmanın,
sevmenin, severek yaşamanın tadına varıyorsunuz. Mutluluktan gözleriniz doluyor. Piyanoya bazen bir keman, bazen yanık bir kaval sesi eşlik ediyor. Saraylarda, çöllerde, gökyüzünde sonsuzluk içinde sevgiyi arıyorsunuz.
Ve belki de hayatın gerçek anlamını keşfediyorsunuz…
14 Şubat Pazartesi akşamı saat 18.00 ya da 21.00’da ister yanınızda sevgiliniz, ya da bir arkadaşınız, çocuğunuz, ya da
anneniz, ya da yalnız izleyeceğiniz bir konsere konuk ediyoruz.
14 Şubat Pazartesi akşamı “sevgilerde” buluşmak üzere..
Mekan: Kozzy Alışveriş KM Gazanfer Özcan Sahnesi
Adres:Bayar Cad. Buket Sok. 20/1 Kozyatağı/ Kadıköy
bilet fiyatları1. Kategori: 45,00 TL - 2. Kategori: 34,00 TL
TARİH : 14 Şubat 2011
SAAT:
18:00
YER :
Kozzy Alışveriş KM Gazanfer Özcan Sahnesi
ŞEHİR : İstanbul Anadolu
Sayfa 11
İSTANBUL TEMALI KARMA SERGİ
Söylenceler kenti İstanbul'a adanmış olan sergi, 18 Aralık 2010- 29
Ocak 2011 tarihleri arasında Tolga Eti Sanatevi’nde izlenebilir.
Gönüllerimizin Dünya Kültür Başkentlerinden biri olan İstanbul, 8000 yıllık tarihiyle
her daim kültür mirasımızın en önemli değerlerinden biridir. 2010 yılında Avrupa
Kültür Başkenti olarak yeniden taçlandırılan İstanbul’a olan gönül borcumuzu Tolga
Eti Sanatevi olarak sanatçılarımız Zeycan Alkış, Şadan Bezeyiş, Faruk Cimok,
Gültekin Çizgen, Hüseyin Cahit Derman, Bayram Gümüş,Muhsin Kut, Fatih Mika,
Mustafa Pilevneli, Nilgün Günsür ve Ebru Susamcıoğlu’nun resim, porselen ve cam
eserleriyle dile getirmek istedik.
Söylenceler kenti İstanbul'a adanmış olan sergi, 18 Aralık 2010- 29 Ocak 2011 tarihleri arasında Tolga Eti Sanatevi’nde izlenebilir.
Mekan: Tolga Eti Sanatevi
Adres: Bağdat Cad.Yeni Köşk Apt.No:177 /1 (eski no:199) B Blok Da:2
Selamiçeşme / İstanbul
Tel:0216 368 26 79
TARİH : 18 Aralık 2010- 29 Ocak 2011
YER : Tolga Eti Sanatevi
ŞEHİR : İstanbul Anadolu
KORKU VE SEFALET
'Korku ve Sefalet-Bertold Brecht' adlı oyun 30 Ocak 2011 Pazar saat
15:30’ da Müjdat Gezen Tiyatrosu 'O Da Tiyatro' sahnesinde seyircisiyle buluşuyor.
30 Ocak 2011 Pazar saat 15:30’ da Müjdat Gezen Tiyatrosu 'O Da Tiyatro' sahnesinde Bertold Brecht'in yazdığı,Yılmaz Onay’ın Türkçemize kazandırdığı, Tarık
Şerbetçioğlu'nun yönettiği 'Korku ve Sefalet-Bertold Brecht' adlı oyun başlıyor!
Nazilerin Almanya’da iktidara geldiği 1933 yılında kurmaya başladığı korku İmparatorluğunu ve halkın üzerindeki dayanılmaz baskıyı çarpıcı bir dille anlatan “III.
Reich’in Korku ve Sefaleti” adlı oyundan hareketle oyunlaştırılan oyunu her Cumartesi ve Pazar 15:30’da 'O Da Tiyatro' sahnesinde izleyebilirsiniz.
Yazan:Bertold Brecht
Türkçesi:Yılmaz Onay
Yöneten:Tarık Şerbetçioğlu
Oynayanlar:
Ali Rıza KARA
İzzet BAŞLAK
Murat KANAK
Simge ALTAY
Çağla ÇINAR
Yönetmen Yardımcısı: Merve ANLAĞAN
Asistan: Tutku SİCİMALİ
Sayfa 12

Benzer belgeler