PDF SAYI 93 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 93 - Hayat Online
Kassel
Mattenberg
Mevlana
Camii
İbadete
Açıldı
Sayfa: 11
Sayfa: 06
Sayfa: 17
Sayfa: 14
DİTİB Friedberg Ayasofya
Camiinde Tac Giyme Töreni
Saraybosna HASENE Aşevi Günlük
500 Kişiye Sıcak Yemek Verecek
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir
L
SO MA UMUDUMUZ
Aylık Ücretsi z Gazete / Kostenlose Monatl iche Z ei tung • S a y ı / N r . : 9 3 • Yıl/Jahre: 11 • Haziran / Juni 2014 / Þaban 1435
Güncel
İlahi
Kanıma
Dinlerin
Dokunan
Karşılaş-
Şeyler
tırılması
Dr. Yusuf IŞIK
05 Mahmut AŞKAR
Daru’l Erkam
ve Ashabı
Suffe
Misyonunu
Taşıyan Evler
Murat KUBAT
Ev
Kadınlarına
Borçlanma
Kalkıyor mu?
09 Erhan NACAR
Gurbet
Mektupları
6
M.Salih AYDIN
07
18
Onaltı Yıl
Aradan
Sonra
Umre
Seyahati (1)
21 Mustafa KASALAK
19
Sayfa: 14
Mörfelden-Walldorf’ta “Der
Tanz der Farben mit dem
Wasser” Adlı Ebru Sergisi
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
SO(L)MA
UMUDUMUZ
[email protected]
Impressum / Künye
S
Sinan AKTÜRK
miz özelinde yaşanan Soma faciasından
sonra sadece konuşmakla kalınarak tedbirlerimizi almıyoruz. Niye Batı standartlarında iş güvenliği ve emeğin karşılığı ücretlerin aynısı bizim ülkemizde ve
İslam Alemindeki işletmelerde de geçerli olmuyor. Niye hep tedbirsizlik yüzünden bizim insanlarımız ölüyor, bizim insanlarımız açlık sınırının altında ücretlerle yaşamak zorunda kalıyor. Haşa Allahü Teala bizi sevmiyor da Batılıları mı
seviyor? Yoksa bizler mi haşa Allah`ı
kandırdığımızı sanıyoruz.
Bunların hepsi bir dengenin bozulmasından kaynaklanıyor. Bizler hem
dünyadaki doğal dengeyi ve hem de insanlık için geçerli olan ilahi dengeyi
kendimize göre bozmaya çalıştığımız
için bu tür sıkıntılara muhatap oluyoruz.
Bizim inancımızda Tevekkül diye bir
kavram vardır. Nedir tevekkül en kısa
manası ile: “sözlükte dayanmak, güvenmek, vekil tutmak anlamlarına gelen tevekkül, terim olarak; hedefe ulaşmak
için gerekli olan maddi ve manevi sebeplerin hepsine başvurduktan ve yapacak başka bir şey kalmadıktan sonra Allah’a dayanıp güvenmek ve ondan ötesini Allah'a bırakmak demektir. Tevekkül,
Müslümanların kadere olan inançlarının tabii bir sonucudur. Tevekkül eden
kişi Allah’a kayıtsız şartsız teslim olmuş
kişidir. Tevekkül etmek, tembellik ve
miskinlik demek olmadığı gibi, çalışma
ve ilerlemeye mani de değildir. Tevekkül, çalışıp, çabalamak, çalışıp çabalarken Allah'ın bizimle olduğunu hatırdan
çıkarmamak ve sonucu Allah'a bırakmaktır. Kur'an'da, “Çalışanların ücreti
ne güzeldir. Onlar ki sabrederler ve Rablerine tevekkül ederler.” buyurulmaktadır (Ankebut 29/58-59).
Yani Soma faciası özelde Türk insanının genelde İslam Dünyasının umutlarının solmasına değil yeniden doğmasına vesile olsun diye dua
edelim. Her musibetten bir nasihat çıkar misali
bizler de inşallah bu faciadan hem ders çıkaralım ve hem de geleceğimize madencilerin kafalarındaki ışıklar gibi ışık tutmaya vesile kılalım.
Eğer bizler kendi insani değerlerimizin bizlere emrettiği şekilde her işimizde
ölçülerimizi işletirsek sıkıntılarımız da o
oranda az olur. Ama başkalarını sorumlu gösterip kendi sorumluluklarımızı
unutur veya ağır tabiri ile hıyanet içerisinde olursak unutulmasın ki bunun bir
de öbür dünyası vardır. Ha bu şu demek
değildir: Ben yapacağımı yaparıp bu
dünya beni ilgilendirmez öbür dünyada
hesabını vermek ise bakarız. Tabiki bu
tür ihmallerin ve ihanetlerin muhakkak
bu dünyada da karşılığı olan cezaları olmalıdır. Yoksa her yapanın yaptığı yanına kar mı kalacaktır.
Soma faciası belki yüreklerimizi dağladı, aileleri çok üzdü ama buradan dersler çıkartarak hem iğneyi kendimize ve
hem de bulunması elzem olan sorumlularına cuvaldızı batırarak yeni bir sayfa
açmalıyız. Bu açılacak sayfada tabiki sadece madenler ve madencilerle ilgili sorunlar çözülmeyecektir. Bu vesile ile
hem iş güvenliği ve hem de işçi ücretleri
noktasında gerekli olan tüm çalışmalar
ivedilikle yapılmalıdır. İnanıyoruz ki bu
tür tedbirleri almamız sadece bizim insanımız için değil tüm insanlık için
önemli adımlar olacaktır.
Yani Soma faciası özelde Türk insanının genelde İslam Dünyasının umutlarının solmasına değil yeniden doğmasına
vesile olsun diye dua edelim. Her musibetten bir nasihat çıkar misali bizler de
inşallah bu faciadan hem ders çıkaralım
ve hem de geleceğimize madencilerin
kafalarındaki ışıklar gibi ışık tutmaya
vesile kılalım.
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın.
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.
Allah`a emanet olun.
HAYAT
Yayın Kurulu
Aylık Ücretsiz Gazete
Haziran - Juni 2014
Şaban 1435
Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş, Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin,
Mustafa Uyanık, Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz,
M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk,
İskender Güngör, Ali Atik
Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
editör
Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz.
hasbihalhasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal
evgili dostlar!
Yazımızın başında Soma`da
madende hayatlarını kaybeden
kardeşlerimize Cenab-ı Allah`tan rahmet diliyoruz.
Soma`da madende hayatlarını kaybedenler sadece kendileri için ve aileleri
için ve gelecek umutları için orada çalışmıyorlardı. Onların ve ailelerinin
umudu tüm Türkiyenin umudu hatta
tüm insanlığın umudu idi. Toplumun
en küçük parçası ailenin devam edebilmesi için aile fertlerinin iaşelerinin karşılanması için aile reisi babanın verdiği
mücadele gerçekten önemlidir. Bizim
toplumumuzda alın teri ile kazanılan
kazancın kutsallığı herkes tarafından kabul görmüştür. Hele de bu yerin yüzlerce metre altında güneş yüzü görmeden
ve her zaman tetikte olmak durumunda
bir ortamda çalışılarak hem ter ve hem
de elleri yüzleri kara içerisinde ise daha
da bir kutsallık arzetmektedir.
Bu oranda madenlerde çalışanların
kazançları kutsal ise aynı oranda maden
sahiplerinin kazançları da kutsal ve helal
olabilmekte midir. Gerçi genellemek
doğru değil ama göründüğü kadarı ile
pekçok madendeki durum bunu göstermektedir.
Madenlerdeki işçiler ister kendi müesseseleri üzerinden olsun ister taşeron
firmalar üzerinden olsun maalesef klasik
tabirle sömürülmekteler. Bunları klasik
sol tandanslı sendikal ağzı ile söylemek
için söylemiyoruz. Bu gerçeğin Soma faciasıyla bir daha ortaya çıkmasıyla bu
gerçeğin hala olduğu gibi durduğunu
hatırlatmak istiyoruz.
Niye bizim ülkemizde ve İslam Alemindeki ülkelerde hep bu tür sıkıntılardan kurtulamıyoruz. Niye bizim ülke-
❬
❬ 03 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Baskı: Sunprint GmbH Offenbach
HAYAT
Solingen Saldırısının Yıldönümü:
“Solingen’in Acı Hatıraları
Vicdanımızı Her Zamankinden Daha Çok Dağlıyor”
slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Mustafa Yeneroğlu, 29 Mayıs 1993 tarihinde Solingen şehrinde gerçekleştirilen ve 5 kişinin ölümüne sebep olan
kundaklama saldırısının yıl dönümü münasebetiyle, “NSU cinayetlerinin açıklığa kavuşturulması ihtimalinden her geçen gün daha çok uzaklaştıkça ve güvenlik birimlerinin
şüpheli hareketleri gün yüzüne çıktıkça Solingen’in vicdanlarımızda bıraktığı acı hatıralar daha da pekişiyor.” açıklamasında bulundu. Yeneroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Hessen Eyalet Meclisi’nde NSU Araştırma Komisyonu kurulmasına dair karar alınması iki yıldan fazla sürdü. Oysa ortada Kassel’deki cinayete dair cevaplandırılması gereken onlarca soru bulunuyordu ve bu sorular,
eyalet milletvekillerine konunun üzerine gitmeleri için yeterince gerekçe sağlıyordu.
Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde birçok insanın yaralanmasına sebep olan bombalı saldırının ardından resmî makamlar olayın aşırı
sağ ile bir alakasının olmadığını beyan etmişlerdi. Ancak bu saldırı ile ilgili birçok soru
bugüne kadar hâlâ cevabını bulabilmiş değil.
Hatta yeni ortaya çıkan bilgilerin ve şüpheli
ölümlerin ardından, Federal Meclis’in NSU
Araştırma Komisyonu’nun nihai raporu dahi
sorgulanmaya başlanmıştır. Kısacası, olayların hâlâ açıklığa kavuşturulmamış olması büyük endişelere neden olmaktadır.
Bugün, 1993 yılındaki Solingen saldırısının ardından verilen sözleri bir kez daha hatırlamaktayız. Elem verici saldırının ardından, bu tarz olayların tekrarlanmaması için
her şeyin yapılacağı sözü verilmişti. Verilen
sözler ise, ne yazık ki yerine getirilmedi. Şansölye Angela Merkel’in, NSU kurbanlarını
anma töreninde verdiği sözü yerine getireceğine dair inanç da giderek kaybolmaktadır.
Kamuoyunda güvenlik güçlerinin sakladığı
sırlar, olayların açıklığa kavuşturulmasından
daha önemliymiş gibi bir intiba oluşmuştur.
Bu durum ise zedelenen güvenin yeniden tesisine kesinlikle yardımcı olmayacaktır.
Bu yaşananlara rağmen, uyum içinde ve
barışçıl bir yaşama dair inancını hiçbir zaman
kaybetmeyen ve bunun için sürekli dua eden
Genç ailesi saygıyı her zamankinden daha
fazla hak etmektedir. Allah, kendilerine sabır
versin ve dualarını kabul buyursun.
İ
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 04 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
haber
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner: Solingen Unutulmasın!
TİB Genel Başkanı İhsan Öner,
Solingen Faciası olarak bilinen
ve 29 Mayıs 1993 yılında beş
Türk’ün yakılarak öldürülmesiyle sonuçlanan trajedinin yıldönümü münasebetiyle aşağıdaki basın açıklamasını
yapmıştır:
“Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı
sonrası tarihine “Solingen Faciası” olarak geçecek olan korkunç olay, 29 Mayıs 1993 yılında vuku bulmuştu. Genç
Ailesi’nden beş Türk’ün kundaklama
sonucu kendi evlerinde yanarak can
verdikleri o günden sonra Almanya’da
yine Türk ve diğer milletlere mensup
göçmenlerden birçok insan öldürüldü.
Irkçı ve özellikle Türk düşmanı
NSU teröristleri tarafından planlı bir
şekilde katledilen insanların şu anda
kanları yerde kalmıştır! Giderek karmaşık bir hal alan davaya, Alman Devleti’nin güvenlik ve istihbarat birimlerinin ne kadar karıştığı hala açıklığa kavuşmadı. Bizi niçin öldürdüklerini ve
öldürmek istediklerini, en yetkili ağız-
A
lardan bilmek istiyoruz! Son yapılan
AB seçimlerinde, özellikle göçmen alan
Avrupa ülkelerinde ırkçılık ve yabancı
düşmanlığının yeniden güç kazanması,
en fazla Türk/ Müslüman göçmenler
olarak bizleri endişelendirmektedir.
Bir toplumda azınlıklara karşı önyargı, dışlama ve ötekileştirme olmasa,
orada Solingen, Mölln ve Rostock benzeri facialar olmaz, NSU (neonazi yeraltı terör örgütü) teröristleri gibi caniler yetişmezdi. İstatistiklere ve kamuoyu araştırmalarına bakıldığında, bunlardan pek ibret alındığı söylenemez.
Biz, Türkleri ve diğer Müslümanları yıllardan beri hedef alan toptan karalama ve hedef gösterme kampanyalarına dahil olanlar sadece faşist-ırkçı
gruplar değil, bunlara bazı siyasiler ve
eli kalem tutan sözde aydınlar da dahildir. Giderek artan Türk/Müslüman
karşıtlığı ancak kalıcı tedbirlerle ve zihinlerdeki dışlamaların kalkmasıyla
önlenebilir. Kültürel farklılığımıza karşı tahammülsüzlük artık son bulmalı ve
kabul görmelidir.
Bir daha yaşanmaması için Solingen faciası hafızalarda canlı tutulmalıdır. Bu vesileyle Solingen’dekileri ve
diğer yer ve zamanlarda Alman ırkçılığının kurbanı olanları rahmetle anıyor,
yakınlarına başsağlığı diliyorum.”
Irkçılığa Karşı Renk Göster!
9 Mayıs 1993 Solingen’de Saime
Genç (4), Hülya Genç (9), Gülüstan Öztürk (12), Hatice Genç
(18) ve Gürsün İnce (27)´nin katledildiği faciayı yeniden hatırlıyor ve kınıyoruz. Her türlü ırkçılık ve ayrımcılığın kabul edilemez olduğunu göstermek üzere 29 Mayıs Solingen faciasının yıldönümü vesilesiyle DİTİB Federal Gençlik Birliği, DİTİB Eyalet
Gençlik Birlikleri ve DİTİB Camii
Dernekleri Gençlik Kolları ortak bir
aksiyon hazırladılar.
Yarın Solingen'de yaşanan ve hepimizi derinden üzen bu çirkin saldırıyı
kınamak için hepimiz yeşil giyiniyoruz
(yeşil gömlek, baş örtü, T-Shirt, elbise
vs.). Ardından gençlik kollarımızla, arkadaşlarımızla, ailemizle resimler çekip
aşağdaki hashtagler ile birlikte sosyal
medyada 29 Mayıs Perşembe günü
paylaşıyoruz.
2
#MAI2905
#zeigFarbeGegenRechts
#JugendGegenRechts
Neden yeşil?
Çünkü yeşil Peygamber Efendimizin sevdiği rengi, umudu ve hayatı
sembolize ediyor. Bunu bir vesile bilerek İslam’ın ümit dini olduğunu hatırlatarak masumların yaşamalarına dahi
tahammül edemeyenlere karşı rengimizi belli ediyoruz.
“Sizde katılın ve ırkçılığa karşı duyarsız kalmayın!”
UETD Gelsenkirchen Şubesi Koruyucu Aile Konusunu Masaya Yatırdı
ETD Gelsenkirchen Şubesi
Koruyucu Aile konusunu masaya yatırdı. Toplantının açılış
konuşmasını yapan Gelsenkirchen Başkanı Erol Yukarıbaş; bu toplantıyı Şube Kadın Kollarının tertib ettiğini ifade ederek, misafirleri selamladı ve katılımlarından dolayı teşekkür etti.
UETD Ruhr Bölge Başkanı Yaşar Çördük ise; Teşkilatın son bir yılda kaydettiği mesafeyi anlatarak katılımcılardan
destek istedi.
Toplantıya GM adına katılan Genel Başkan Yrd. Mehmet Kara; toplumumuzun sivil insiyatiflere olan duyarsızlığını dile getirdi. 2012 yılında korunmaya alınan 40200 cocuktan yaklaşık 5.000’inin türk çocukları olduğunu, Gençlik dairelerinin kültür farklılıklarını dikkate almadığını, sorumluluğumuzun sadece türk çocuklarına
U
karşı değil, insan evladı olmaları hasebi
ile içinde yaşadığımız topluma karşı sorumlu olduğumuzu vurguladı. Bunun
dinen de bir vebal olduğuna vurgu yapan Kara, cahiliye döneminin diri diri
toprağa gömülen çocuklarına ağlarken,
bu günün aile sıcaklığından mahrum
sevgisiz büyüyen çocukları için parmağımızı kıpırdatmıyorsak samimiyetimiz
şüphelidir dedi. Hz. Peygamberin de
amcası Ebu Talib’in yanında yani bakıcı ailede büyüdüğünü de belirten Kara,
koruyucu aile konusu Hz. Peygambe-
rin bizzat hayat tecrübesidir diye belirtti.
Toplantıda 3 Koruyucu aile tecrübelerini dinleyenlerle paylaştılar. Bizim
değerlerimize sahip bakıcı aile sayısının
çok az olduğuna değinerek teşvik ettiler.
Toplantıya katılan Genel Bşk. Yrd.
Zafer Sırakaya da bir selamlama konuşması yaptı. Yaklaşık 100 kişsinin katıldığı toplantıda dinleyenler örnek ailelerin anlatımlarında duygulu anlar yaşadılar.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Güncel
İlahi Dinlerin
Karşılaştırılması
[email protected]
llah inancı ve diğer inanç esasları açısından;
Bugün yeryüzünde yaşayan üç İlâhî Din’de
de, yani Yahûdîlik, Hrıstiyanlık ve İslâmiyet’te Allah inancı vardır.
İslâm’a göre Allah tektir. Allah her şeyden müstağnîdir. Yani O, hiç bir şeye muhtaç değildir, her şey
O’na muhtaçtır. O, doğurmamış ve doğrulmamıştır.
Hiç bir şey O’na denk değildir. Eşi, benzeri ve ortağı
yoktur. Evrenin tek yaratıcısı ve Mâliki, yerin ve göğün Rabbidir. Mutlak güç, kudret ve irâde sahibidir.
Öncesi ve sonrası yoktur. Her şeyi bilir, görür ve işitir.
Din gününün sahibidir. İnsanlara yaptıklarına göre
mükâfat verecek veya cezalandıracak O’dur. Peygamberler O’nun elçileri, getirdikleri kitaplar O’nun kitaplarıdır. Kısaca İslâm’da çok açık ve eksiksiz bir Allah inancı vardır.
Yahûdîlik ve Hrıstiyanlıkta da başlangıçta tek Allah inancı vardı. Fakat zamanla bu İlâhî Dinlerin değişikliğe uğratılması Allah inancında da bazı değişmelerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Yahûdîler tek Allah’a inandıkları halde O’nu millileştirdiler. Yehova’nın yalnız İsrâîloğullarının İlâhı olduğuna inanmaya başladılar.
Hrıstiyanlıkta da benzer şeyler yaşandı. “Teslis”
inancını kabul etmekle Hz. İsa’nın getirdiği “Tevhîd
Akîdesi” yani tek Allah inancı zedelendi. Allah’a oğul
isnad edildi, yani Hz. İsa’yı Allah’ın oğlu kabul ettiler
ve onu İlâhlaştırdılar. Ayrıca bir de, kutsal varlıkları
idare eden tanrı nefesi olarak niteledikleri Kutsal
Rûh’u de inanç esaslarına eklediler. Böylece, tanrının
hem bir, hem de üç olduğu veya üç ayrı unsurun bir
tanrıda birleştiği gibi açıklanması zor bir tanrı anlayışına yer verildi. Ayrıca Hrıstiyanlar ahirette ceza ve
mükâfatın Hz. İsâ tarafından verileceğine inanırlar ki,
bu da, Tevhîd inancıyla uyuşmamaktadır.
Allah inancının dışında kalan diğer inanç esasları
da bütün Hak/İlâhî dinlerin aslında ortak olmasına
rağmen, melek, kitap, peygamber, ahiret ve kader
inançlarında da bazı farklılıklar vardır.
Ahlâk sistemleri ve Ahlâkî değerler açısından;
İlâhî Dinlerde Allah inancı nasıl tek kaynaklı ise,
ahlâk sistemleri de tek kaynaklıdır. Bu kaynak İlâhîdir.
Ahlâkî kuralları belirleyen Allah’tır. O’nun Peygamberleriyle bildirdiği emir ve yasaklar, kitaplarıyla indirdiği hükümler, İlâhî Dinlerin ahlâk anlayışının belirlenmesinde son derece önemli bir yere sahiptir. Yani
ahlâkın kaynağı dindir. Ahlâkî davranışların iyi veya
kötü olması, onların dinde sevap-günah, helâl-haram
sayılmasıyla yakından ilgilidir. Ceza korkusu ve mükâfat ümidinin de bunda etkisi olsa bile bu etki fazla değildir.
İlâhî Dinlerde kaynak aynı olunca, bazı davranışlara verilen ahlâkî değerler de çoğunlukla aynı olmaktadır. Meselâ; doğruluk, şefkat ve merhamet, af ve
müsâmaha, büyüklere saygı, alçak gönüllü olma, sabır
ve metanet vb. bütün İlâhî Dinlerde fazîlet olarak değerlendirilir. Yalancılık, hırsızlık, zina, adam öldürme,
komşunun hakkına tecavüz vb. gibi kötü davranışlar
da kınanır.
Davranışların ahlâkî bir değere ulaşabilmesi için
A
❬
❬ 05 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
Dr. Yusuf IŞIK
dosya
İslâm’ın bütün ahlâk prensipleri, âhiret kadar dünya hayatıyla da ilgilidir. İslâm’ın bu anlayışı insanın yaratılışına uygun düşer. Çünkü
insan ruh ve maddeden meydana gelmektedir.
İhtiyaçları da hem maddî, hem de mânevîdir.
Onun her iki ihtiyacının da giderilmesi, hem
dünyasına hem de âhiretine önem verilmesine
bağlıdır. Akıl bunu gerektirir.
insan iradesine geniş yer verilir. İnsan hür iradesiyle
yaptığı işlerden sorumlu tutulur.
Ahlâk bakımından İlâhî Dinlerin ortak bir kaynağa sahip olmaları, günümüzde yaşayan ahlâk anlayışının da bir ve aynı olmasını gerektirmemektedir.
Kutsal kitaplardaki değişim ve bozulma ister istemez ahlâk konusunda da bazı farklılıkların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Ayrıca Yahûdîlik, Hrıstiyanlık
ve Müslümanlığın din, dünya ve ahlâk anlayışlarında
temel karakter farklılıkları da olabilmektedir.
İslâm genellikle her konuda, inanç, ibadet, ahlâk
ve insan ilişkilerinde orta yolu seçmeyi uygun bulmuştur.
Meselâ, Hz. Mûsâ’nın getirdiği ahlâk esasları çok
sert ve kesin hükümler taşır. “Dişe diş, göze göz” prensibi hemen her konuda geçerlidir. Yahûdîlik katı kurallarla adaleti gerçekleştirmek ister.
Hz. İsâ’nın getirdiği ahlâk esasları ise, bunun tam
tersidir. Hrıstıyanlıkta “dişe diş, göze göz”anlayışı yerine “sağ yanağına vurana sol yanağını çevir” anlayışı
yer almıştır. Böylece bir önceki dindeki aşırı katılık,
yerini aşırı yumuşaklığa ve teslimiyete bırakmıştır.
İslâm’da ise, bu iki anlayışın uzlaştığını görürüz.
“Kötülüğün cezası da ona denk bir kötülüktür. Fakat
kim bağışlar ve kendisi ile düşmanı arasını düzeltirse,
onun mükâfatı Allah’a aittir. Elbette O, zalimleri sevmez” (Şûrâ: 40) âyeti İslâm’ın kurduğu dengeyi göstermektedir.
Bu üç İlâhî Dinin dünya ve ahiret hakkındaki görüşleri de onların ahlâk anlayışına etki etmiştir. Bugün
Yahûdîlerin elinde bulunan Tevrat’ın hükümleri Yahûdîleri dünyaya bağlı insanlar haline getirmiştir.
Dünyaya verilen önem o kadar artmıştır ki, sonunda
bazı Yahûdî Mezheblerinde âhiret inancına yer veril-
memiştir. Tevrat’a göre, Tanrı Yahova Mısır’dan çıkarken Yahûdîlere komşularının malını çalmayı dahi tavsiye etmiştir. Bu cümle, değiştirilen ve dünyevîleştirilen Yahûdîliğin ahlâk anlayışı için sadece bir örnektir.
Hrıstiyanlar, İncilin etkisi ile bunun aksine bir yol
tutmuşlar ve dünyayı bırakarak âhirete yönelmişlerdir.
Onlara göre Tanrının özü sevgidir. İnsan, İsâ gibi dünyayı ve dünya malını bırakmalı, kendini “duâ”ya vermelidir. İncil’de;
-“Eğer olgun bir insan olmak istersen, git malını
mülkünü sat, fakirlere ver. Senin için gökte hazine olsun. Gel bana tâbî ol” denilmektedir.
İslâmiyet ise, tam bir dünya ve âhiret dengesi kurmayı başarmış, birisi için diğerinin bırakılmaması gerektiğini bildirmiştir.
Allah (c.c) şöyle buyurmuştur;
-“Allah’ın sana verdiği mal ile âhiret yurdunu ara,
dünyadan da nasibini unutma.” (Kasas: 77)
Ayrıca, İslâmî anlayışa göre ise, hiç ölmeyecekmiş
gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi âhiret için çalışmak
esastır.
Şüphesiz bu anlayış İslâm ahlâkına etki etmiştir.
Her Müslümana ölünceye kadar hem ibadet etmek,
hem de çalışıp bir şeyler kazanmak emredilmiştir.
İslâm’ın bütün ahlâk prensipleri, âhiret kadar dünya hayatıyla da ilgilidir. İslâm’ın bu anlayışı insanın
yaratılışına uygun düşer. Çünkü insan ruh ve maddeden meydana gelmektedir. İhtiyaçları da hem maddî,
hem de mânevîdir. Onun her iki ihtiyacının da giderilmesi, hem dünyasına hem de âhiretine önem verilmesine bağlıdır. Akıl bunu gerektirir.
Bu anlayışın özü şu âyette yer almaktadır;
-“Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik, âhirette de
iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru!” (Bakara: 201)
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 06 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
haber
Saraybosna HASENE Aşevi
Günlük 500 Kişiye Sıcak Yemek Verecek
asene Derneği’nin aşevi ve Balkanlar Milli
Görüş Derneği’nin kültür eğitim merkezi
binasının açılışı 9 Mayıs’ta Saraybosna’da
düzenlenen bir programla gerçekleştirildi. Tarihi
Başçarşı ile içerisinde Aliya İzzetbegoviç’in kabrinin
de bulunduğu Kovaçi Şehitler Mezarlığı arasında inşa edilen aşevi ve kültür merkezi için bir resepsiyon
düzenlendi. Besmeleyle kurdelenin kesimi ve binanın gezilmesinin ardından resepsiyonun yapıldığı
binaya geçildi. Resepsiyona Hasene Derneği Başkanın Mesud Gülbahar ve IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün’ün yanında, Saraybosna Stari Grad Belediye Başkanı İbrahim Hacibayriç, Cumhurbaşkanı
Bakir İzzetbegoviç’in danışmanı Edin Ramiç, Bujim
Belediye Başkanı Agan Buniç, Makedonya Milletvekili Behüciddin Şehabi, Uluslararası Saraybosna
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu, TİKA
Bosna Hersek Koordinatörü Zülküf Oruç, IGMG
Bölge Başkanları ve Hasene Derneği temsilcileri,
birçok sivil toplum kuruluşu yetkilileri ve basın katıldı.
Savaşlar, gözyaşı ve acılar durmalı
“Hasene Derneği dünya çapında mazlum ve
mağdurlara yardım elini uzatıyor” diye sözlerine
başlayan Hasene Derneği Başkanı Mesud Gülbahar
yapılan aşevinden dolayı mutluluk duyduğunu şu
cümlelerle ifade etti: “Açılışını yaptığımız aşevi ile
Saraybosna’daki ihtiyaç sahibi kardeşlerimize de ulaşabiliyor olduğumuz için mutluyuz. Bu ülkede savaştan dolayı bir sürü insan yakınını kaybetti. Kimsesiz olan yaşlılarımız var. Savaşlarda evlatlarını, eşlerini, babalarını kaybedenlerin yetimliğini, garipliğini ve yalnızlığını paylaşmak istedik. Bu insanlara
bir nebze katkımızın olması için aşevini hizmete açtık.”
Dünyada savaşların, göz yaşının ve acıların durmasını dilediklerini ifade eden Gülbahar sözlerini
şöyle sürdürdü: “Bugün 9 Mayıs Avrupa Günü. Burada camiler ve kiliseler yan yana duruyor. Bu toplumda insanlar barış ve huzur içerisinde yaşama devam ediyor. Bu barış ve huzurun, birlikte yaşamın
tüm dünyada hakim olmasını diliyoruz.”
Din farkı gözetmeden
hizmetlerimizi yürüteceğiz
Balkanlar Milli Görüş kültür ve eğitim binası ile
Hasene Aşevinin açılışını birlikte yaptıklarını söyleyen IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün, “Milli Görüş teşkilatları olarak Bosna’da kendimizi misafir
olarak görmedik. Buraları bizlerin bir parçası olarak
gördük. Bosna’da kendimizi hiç yabancı hissetmedik. Milli Görüş teşkilatları olarak gerek savaş zama-
H
nında gerekse de savaş sonrası bu çalışmalarımızı en
etkin bir şekilde yaptık. Bu hizmet mekanı hayırlara vesile olsun ve emeği geçenlerden Allah razı olsun. Saraybosna, Üsküp, Makedonya ve Kosova’da
çalışmalarımızı daha yaygın ve etkin bir şekilde yürüteceğiz. Açılışını yaptığımız bu bina burada Allah’ın izniyle Gazi Hüsrev Medresesi, Gazi Hüsrev
Camisi gibi bir sembol olacaktır. Hizmetlerimizi din
farkı gözetmeksizin tüm bölge insanını kuşacak şekilde şekillendireceğiz.” diye konuştu.
Aşevi ve kültür eğitim merkezinin inşasında büyük emeği geçen BNP Balkanlar Milli Görüş Derneği Başkanı Edin Salkoviç ise şunları paylaştı: “Bu
toprakların fedakarlıkla, İslam’ın kardeşliği ile, vakıf, hayrat, hasenat, kültür ve eğitim çalışmalarıyla
yoğrulmuştur. Bu topraklar kardeşliğin ve ümmet
için yaşamanın önemini bilir. Asırlar ötesine dayanan tarihi ve kültürel birlikteliğimizin ve inançsal
kardeşliğimizin bir gereği olarak Bosna Hersek’te
böyle kalıcı bir eser ortaya koyduk.”
Buradaki caddeyi güzelleştirdiniz
Saraybosna Stari Grad Belediye Başkanı İbrahim
Hacibayriç yapılan çalışmalarla ilgili duygularını şu
şekilde aktardı: “Buradaki caddeyi güzelleştirdiniz.
Buradaki vatandaşlarımıza hayırlı ve güzel hizmetler
getireceksiniz. Bunlardan dolayı teşekkür ediyorum.
Biz kardeşiz. Sizler bu kardeşliği en güzel bir şekilde
bugün açılışı yapılan binayla gösterdiniz.”
Konuşmasında paylaşmaya, kardeşliğe ve diğergamlığa vurgu yapan Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu
“IGMG’nin öteden beri bölgeye ilgisini biliyoruz ve
bugüne kadar çok değerli katkıları oldu. Geleneğimizde var olan vakıf kültürünün, paylaşmanın, kendinde olanı diğerleriyle paylaşabilmenin geleneğini
tekrar burada isminin manası güzel olan Hasene
adıyla sürdürmesini ve projesini önemsiyorum. Projeye katkı sağlayan herkesi tebrik ediyorum.” dedi.
20 bin Boşnakın yaşadığı Bujim beldesinin belediye başkanı Agan Buniç ülke insanı için yapılan ve
yapılacak olan hizmetlerden dolayı teşekkür etti:
“”Bosna’nın kuzeybatısında, Avrupa sınırında olan
bir belediyeyiz. Şundan dolayı gurur duymalıyız ki,
kardeşlerimiz bu topraklara gelerek güzel işler yapıyorlar. Her sene Ramazan ayında IGMG de, Hasene Derneği de bizimle birlikte oldu ve yardımda bulundu. İki kardeş halk birlikte hareket ediyorlar. Bugüne kadar yapılan yardımlardan ve bu çalışmadan
dolayı bir defa daha teşekkür etmek istiyorum.”
Bu hizmet kardeşliğin pekişmesine
büyük katkı sağlayacak
Hasene Derneği ve IGMG’nin Balkanlara
önemli bir değer verdiğini ifadeeden Makedonya
Milletvekili Behüciddin Şehabi konuşmasında Hasene Aşevi ve IGMG kültür ve eğitim merkezi ile ilgili şunları söyledi: “Tarihimizin ve değerlerimizin
buram buram tüttüğü, manevi değerlerimizin, evliyalar diyarı Saraybosna’da kardeşlerimle birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Üsküp ve
Makedonya’dan selamlar getirdim. Dünyanın hemen her yerinde ihtiyaç sahiplerinin ve mazlumların
yanında olan Hasene yardım derneğinin Makedonya’da ulaştığı her hanenin ferdinden de selamlar getirdim. Müslümanlar hiç şüphesiz bir vücudun parçası gibidir. Yardımlaşma faaliyetleri beraberliğimizi
güçlendirmek ve gelecek nesillere yeni perspektifler
açmaya çok büyük bir vesiledir. Hasene Derneğimizin önemli bir şehrimiz olan Saraybosna’da aşevi açmasını candan tebrik ediyorum. Hasene Bosnalı
kardeşlerini unutmadı. Aşevi, tarihimizden kalan bir
değerin yaşatılması açısından da çok önemli. Osmanlı tarihinde aşevleri ve imaretler başat rol oynamışlardır. IGMG ve Hasene bu geleneği sürdürmemiz için Balkanlarda bizlere destek olmaktadır. Bu
çalışmaları, kardeşliğin pekişmesi açısından ve birlikteliğin güçlenmesine katkı açısından önemli bir
çalışma olarak değerlendiriyorum. Bu çalışmalar ecdadın tarihte yaptığı hayırlı çalışmaların bir devamı
niteliğindedir. İmaretler, kervansaraylar, aşevleri burada çok sayıda yapılmıştı. Sizler bizleri hiç yalnız
bırakmadınız. Allah sizlerden razı olsun.”
Yoğun programı dolayısıyla Cumhurbaşkanı Bakir İzzetbegoviç’in açılışa katılamadığını söyleyen
danışmanı Edin Ramiç şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanımız Bakir İzzetbegoviç’in sizlere selamlarını
getirdim. Çok arzu etmelerine rağmen yoğunlukları
sebebiyle katılamadılar. Hasene Aşevi ve IGMG
Kültür Eğitim Merkezinin hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye’nin ülkemize ciddi anlamda yardımlarını görüyoruz. Yaptığınız yardımlar ve destekler
için teşekkür ediyoruz.“
Programa katılarak kısa bir konuşma yapan, 90
yaşlarındaki Bosnalı Nimet Nine duygularını şu
cümlelerle aktardı: “Bugün kendimi 18 yaşında hissediyorum. Bugün çok mutluyum. Havada bir güneş var, siz bir başka güneşsiniz; Bosnamıza hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz. Sizleri görünce neşem arttı.
Hoşgeldiniz şehitler diyarına. Şehit annelerini, şehit
kadınlarını, şehit çocuklarına, yetimlere burada destek oluyorsunuz. Daima sizlerin yanında olacağım.
Allah sizleri korusun.”
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Kanıma
Dokunan Şeyler
[email protected]
emleketimle ilgili Avrupa cephesinden
gelen yerli yersiz, haklı haksız eleştirilerin, itham, töhmet, karalamalar ve peşinhükümlü yaklaşımların hiçbirisi, yolsuzluk,
rüşvet veya hırsızlık iddiaları kadar zoruma gitmiyor, kanıma dokunmuyor.
Hiç unutmuyorum: 1999 Ağustos Depremi’nde Alman kanallarının birinde, malzemeden çalınarak, rüşvet karşılığı imar ve oturma
ruhsatı alınarak yapılan binaların depremde insanların üzerine nasıl çöktüğü anlatılıyordu.
Proğramın moderatörü sanki bizim vicdanımız
ve beton yığınları arasında kalanların sesi olmuştu. Anavatanın dışındakiler, içerdekilerden daha
duyarlı olduklarından; millî gururumuzu rencide eden, Müslüman-Türk’ün itibarını zedeleyen
bu tür yüz kızartıcı haberler yurtdışındaki Türklerin daha çok kanına dokunuyor.
Başbakanlık müşaviri olacak herif, öfkesine
hâkim olup yerdeki adamı tekmelemeseydi,
dünya basınını böylesi bir malzeme de verilmemiş olacaktı. Kendi yollarına taş yığanları ve
kendi kabalığının kurbanı olanları anlamak
mümkün değil.
Aman ya Rabbi, bu ne gaddarlık, hoşgörüsüzlük ve haksızlıktır Yunusların, Mevlanaların,
Hac-ı Bektaşi Velilerin diyarında?… Midemizi
bulandıran bu nemenem şaklabanlıklardır iktidar etrafında ve yüreğimizi ağzımıza getiren bu
nemenem kindir iktidar karşısında… Göç ettiğimiz ülkelerde kırk-elli yılı geride bıraksak da,
bizim yüreğimiz vatan için küt küt vurur. Türkiye orada nezle olsa, biz burada zatürre oluruz.
Başımıza başımıza vurdular; başımızı hedef
aldılar. Biz şimdiye kadar baş eğmedik… Siz de
başımızı eğdirtmeyin… Başımız eğilmesin!
Doğrunun ve haklının başı eğilmez. Haram ve
yalan baş eğdirtir.
Bilgi ve mal-mülk sahibi olmak, eğitilmemiş
toplumlarda bir meziyet olma özelliğini kaybeder. Hz. Ali; “Her şey akla muhtaç, akıl da eğitime” diyor. Eğitim altına alınmamış bilgi, akla ziyan; eğitilmemiş zenginlik de sahibinin uykusunu, toplumun ise huzurunu kaçırır.
Koyulan kurallara riayet edilmeyince, olacağı
budur: Niçin en çok trafik ve iş kazaları olan ülkelerin başında geliyoruz?
Bir Alman gazetesi, Türkiye ile ilgili yaptığı
bir haber-yorumunda, son zamanlarda halk arasında yaygınlaşan bir sözü önce Türkçe aslı gibi,
“Yiyiyorlar ama iş de yapıyorlar” olarak verdikten sonra Almanca tercümesini de okuyucularıyla paylaşmış. Allah aşkına bu sözün gönderildiği
adresdekiler, acaba bunu iltifat mı, karalama mı,
M
❬
❬ 07 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
Mahmut AŞKAR
dosya
-Mensubu olduğumuz medeniyet anlayışının en kaydadeğer özelliklerinden
birisi de, farklılıkları kabullenmektir.
-Peki “kişiye özel” birşeyimiz, mahrem
olan yerimiz, yönümüz hiç kalmayacak mı?
yoksa zihinlerde oluşan bir kanaat olarak mı değerlendirirler, bilemem. Fakat iş yapmanın bedeli bu mu olmalıydı?
Sizi bilmem ama benim kanıma dokunuyor… Böylesi hadiseler karşısında eğilmez başımızı dik tutmada zorlanıyoruz.
Sahi betonu, yüksek binalarda oturmayı ne
de çok seviyormuşuz… Gerekirse vatanın bir karış toprağı uğruna can veren bir millet, büyük
şehirlerimizde toprağı, suyu ve hatta havayı da
bitirdi. Kocaman Anadolu’yu boşaltarak birkaç
tane metropole insanları istif edenler, gelecek
nesillere karşı büyük bir vebal altındadırlar. Hala İstanbul’u daha fazla cazibe merkezi haline getirmek gayret sarfedenlerin aklına şaşarım doğrusu. Eloğlunun şehirlerini bizimkilerle kıyasladıkça içim cız ediyor, milli gururum yara alıyor.
Neredeyse denizlerimiz gibi topraklarımızı da
plastik artıklarımızla doldurduk. Betona olan
düşkünlüğümüz bizde ne çevre bilinci, ne de tabiat sevgisi bıraktı.
İtalyan gazeteci Marco Ansaldo, “Türkiye benim bir parçam oldu; evde Türkçe konuşuyoruz
ve muhteşem insanları olan bu ülke için dua ediyorum.” diyor. Çünkü o, kendisi gibi gazeteci
Yasemin Taksim ile evli. Geçmişte Başbakan Erdoğan’la da röportajlar yaptığını söyleyen Ansaldo, “31 Mart 2014 yerel seçimlerine iki gün kala Fethullah Gülen ile yaptığım söyleşinin İtalya’da yayımlandığı günüsü, hükümete yakınlığıyla bilinen Sabah Gazetesi’nin İtalyan muhabiri olan karımın işine son verdiler” dediği makalesini bu konu üzerine yazmış. (Marco Ansaldo, Die Zeit, In Sippenhaft, Die Zeit,
10.04.2014)
Almanya’nın en etkili haftalık gazetesi Die
Zeit’da (Almanca olarak) yayımlanan bu makale, Voltair’in,” Fikirlerinizden nefret ediyorum
fakat sizin onları savunabilmeniz için hayatımı
vermeğe hazırım.” sözüyle bitirirken; “Türkiye
bu temel hakkı vermeğe bugün hazır mı?” diye
de sormuş.
Mensubu olduğumuz medeniyet anlayışının
en kaydadeğer özelliklerinden birisi de, farklılıkları kabullenmektir. Kağıt üzerinde verilmiş olan
hakların, bazen yaşanan hayatta karşılığını bulamadığımız bir Türkiye gerçeği hepimizin malumudur. Bazen de bu haklar, kraldan beter kralcı
kesilenlerin gadrine uğramaktadır. Fakat bunu
bize diyenlerin bir de dönüp kendilerine baktığımızda; bu kuralların kendi içlerince büyük
çapta hayatiyet kazandığını fakat sözkonusu
Türkler/Müslümanlar olunca bambaşka bir Batı’yla karşılaşıyoruz: Fikirlerini beğenmedikleri
T.C. Başbakanı’nı değil savunmak, 24 Mayıs
2014 günü Köln’e gelişi öncesinde koparılan iftira, karalama ve kinle karışık gelişmeler gösterdi ki, ellerinden gelse bir kaşık suda boğacaklar.
Evet, sözkonusu Türkler olunca, Batı’nın öteki yüzünü daha berrak görüyoruz.
Memleketimi idare edenlere ve çağdaş Türkiye’ye yakışmayacak olaylar, haberler, kanımıza
dokunduğu kadar, Batı’nın özellikle son yıllarda
T.C. Başbakanı’na karşı, ne dostluk ve ne de düşünce hürriyetiyle asla bağdaşmayacak, Voltair’in yukarıdaki sözünü tekzip eder mahiyetteki
tavrı da bir o kadar bizim kanımıza dokunuyor.
Yok artık!” deKanıma dokunanan ve bana;”Y
dirttiren bir başka konuı daha var:
Uzun zaman direndim. Daha sonra aileden
gençlerimiz beni zoraki ikna ettikten sonra, “sosyal medya”nın birisinde adıma hesap açtılar. Birkaç gün sonra, karşılaştığım sosyal medya curcunasından ürkerek bu defteri iki yıla yakın bir zaman kapalı tuttum. Birkaç aydan beri tekrar zaman zaman girip çıkmaya başladım. İnternet çağı insanımızı bu vesileyle daha yakından tanıma
imkânını yakaladım.
Bu yazıyı kaleme almama vesile olan resimleri görünce, “yok artık!...” dedim. Önceleri, farklı yaşlardaki eşlerin kolkola resimlerinin görücüye çıkarılmasına, bilmem nerede ve kimlerle yenilen yemeklerin görüntüsünü gözümüze sokarcasına servis edilmesine bir mana veremediğim
ve bunun mantığını çözemediğimden tuhaf karşılar, yadırgardım. Bunlara ilaveten son günlerde
kabristan manzaralı resimler dikkatimi çekmeğe
başladı: Mesela, vefat etmiş bir yakının mezarı
başında Fatiha okurken çektirdiği resmi sosyal
medyada paylaşanları gördükçe, hayretler içinde
kalıyor ve kendi kendime, bu kadarı da olmaz
ki... demeye başlıyorum.
Birisi, çeşit çeşit yiyeceklerle donatılmış
kahvaltı masasının resmini paylaşırken, bir başkası göğsünü gere gere tatil beldesindeki evinin
önünde poz vermiş.
Bunların hepsi bir kenara, biraz önce gördüğüm resimler karşısında gerçekten irkildim. Sözkonusu sayfadaki görüntüyü önce kapattım,
sonra da elimdeki kalemi masanın üzerine fırlatarak biraz geri çekildim. Bu kadarı gerçekten
fazla olmuştu. Gencecik baba, hastanede dünyaya gelen çocuğunun daha göbeği kesilmeden, çırılçıplak ve kanlı kanlı resimlerini çekip sosyal
medyada paylaşyor. Ben yazmaya devam ederken, bu görüntüleri 88 kişi “beğenmişti”.
Peki “kişiye özel” birşeyimiz, mahrem olan
yerimiz, yönümüz hiç kalmayacak mı?
Nürnberg’den hem Türkiye'ye
hem Kuzey Kıbrıs'a tüm uçuşlar
uygun fiyatlara!
İSTANBUL*
Her şey
dahil
€235
SAMSUN*
Her şey
dahil
€317
ANKARA*
Her şey
dahil
€288
ADANA*
Her şey
dahil
€317
*31 Ekim tarihine kadar başlayacak seyahatler için geçerlidir.
Sınırlı sayıda koltuk için geçerlidir. Tüm vergiler dahil, gidiş-dönüş web sitesi ücretidir.
TURKISHAIRLINES.COM
İZMİR*
Her şey
dahil
€288
DİYARBAKIR*
Her şey
dahil
€357
ANTALYA*
Her şey
dahil
€288
ERCAN*
Her şey
dahil
€357
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Daru’l Erkam
ve Ashabı Suffe
Misyonunu
Taşıyan Evler
[email protected]
ller vardır; yapıp edebilmek, edip eyleyebilmek için. Eller vardır; emeği yansıtan, dualar için semaya açılan. Evler
vardır; içerisinde İslam’ın anlatıldığı, Allah’ın
anıldığı. Evler vardır; Hz. Peygamber’in ahlakının yaşandığı ve yaşatılmaya çalışıldığı. Eller
emeği sembolize eder. Eller duaya, elden gelen
yapıldıktan sonra açılır. Evler ise İslam’ın yaşanmasında ve yaşatılmasında müthiş birer imkandır. Evler bir okul olursa, oradan yetişenler topluma yön verir.
‘Oku’ emri ilahisi ile başlayan ilahı mesaj
eğitime büyük önem vermiştir. Kur’an’da, iman
eden kişinin şahsiyetini şekillendiren İslami eğitimin en zor şartlar altında dahi sürdürülmesi
gerektiğine dair örnekliklerin olduğunu görürüz. Kur’an Hz. Musa ve kardeşine Mısır’da içerisinde namazın kılındığı evler edinmeleri gerektiğini söyler.
Daru’l Erkam ve Ashabı Suffe, Hz. Peygamber’in İslam’ın öğrenilmesinde kullandığı iki
okulun ismidir. İslam’ın öğrenimi Mekke’de
Daru’l Erkam’la, Medine’de Ashabı Suffe ismiyle mekanlaşmış ve yaygınlaşmıştır. Hz. Peygamber’in öğretmenliğinde yapılan bu eğitim mekanları İslam’ın Mekke’de hayat bulmasında,
Medine’den diğer bölge ve diyarlara yayılışında
büyük rol oynamışlardır.
16 yaşlarında evli bir sahabi olan Erkam bin
Ebi’l Erkam Peygamber Efendimize “Evim evinizdir” diyerek evini İslamî eğitimin mekanı
kılmıştır. Daru’l Erkam, ev nasıl bir imkan sağlar sorusuna verilmiş müthiş bir cevaptır. İm-
E
öln’de “Küçük İstanbul” olarak da bilinen Keupstrasse’yi hedef alan saldırının 10. yıldönümünde ırkçılığa karşı dayanışma ve birlik festivali düzenleniyor. Saldırının tanıkları, Keupstrasse esnafı, siyasetçiler, göçmen temsilcileri, sanatçılar ve aydınlardan oluşan gurup “Birlikte Zusammenstehen” adı
altında bir festival düzenleyecek.
7-10 Haziran 2014 tarihleri arasında düzenlenecek
festivalle ilgili olarak bir basın toplantısı düzenlendi.
Moderatörlüğünü ünlü göçmen komedyen Fatih Çevikkollu’nun yaptığı basın toplantısına T.C. Köln Başkonsolosu Hüseyin Emre Engin, Köln Belediye Başkanı Jürgen Roters, Keup Caddesi Dernek Başkanı Meral
Şahin, ünlü sanatçılar Udo Lindenberg, Peter Mafail,
Wolfgan Niedegin oranizatörler ve çok sayıda Alman
basın mensubu katıldı.
Düzenlenen toplantıda konuşan Köln Belediye Başkanı Jürgen Roters, “Bundan 10 yıl önce yaşanan acı
olayı unutmadık unutmayacağız. Birlikte ırkçılığa karşı
ayakta durmalıyız. 180 farklı toplumun bir arada yaşadığı Köln şehrimizde birlikte olmak istiyoruz. Keup
Caddesi Dernek Başkanı Meral Şahin ile birlikte güzel
bir organizasyona imza atarak caddeyi daha tanılır hale
K
❬
❬ 09 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
Murat KUBAT
dosya
Bugün evlerimize Daru’l Erkam ve
Ashabı Suffe’den taşıyacağımız çok
örneklik vardır. İnsanlığa örnek olacak bir toplum ancak Daru’l Erkam
ve Ashabı Suffe’nin ruhunu taşıyan
evlerden çıkacaktır.
kanların tükendiği ya da zorlaştığı bir zamanda
evler nasıl kullanılır sorusuna cevap verir. Daru’l Erkam’da davetin güzide muhatapları vahyin eğitiminden geçiriliyorlardı. Mekke’deki çıkar odaklarını rahatsız eden ayetler, bu mekanlarda yürekten yüreğe aktarılıyor, hayata taşınıyordu. İslam davası Mekke’de zor şartlar altında
Allah’ın ayetlerini öğrenen ve öğreten, Daru’l
Erkam’da yetişen güzide sahabilerin omuzlarında yükselmiştir. Ortak bir davanın, ortak bir
ideal ve kaygının zihinleri, yürekleri bir kılan
mekanın ismiydi Daru’l Erkam. Safa tepesinin
yanıbaşında bulunan bu mekanda Allah’ın ayetleri okunuyor, öğreniliyor ve öğretiliyordu.
Mekke’de hayat hakkı tanınmayan İslam Daru’l
Erkam’la hayat buluyordu.
Ashabı Suffe ise Medine’ye hicretin ardından
inşa edilen, Peygamber Mescidinin yanında kurulan, ilim tahsil eden, kendilerini Allah yolunda ilme adayan sahabeden oluşuyordu. Efendimiz, İslam’ı tanımak isteyen kabilelere öğretmen olarak burada yetişen sahabeyi gönderiyordu. Geçimleri verilen yardımlarla gerçekleştiren, kendilerini Allah yolunda ilme adayan Ashabı Suffe’nin öğrencilerine Efendimiz ayrı bir
önem vermiştir; Ashabı Suffeyi gözetmiş ve onların yetişmesi için büyük fedakarlık göstermiştir. Yetiştirdiği bu okulun öğrencilerine verdiği
önemi anlamak için şu olayı anlatmak yeterli
olacaktır. Birgün bir kabile Efendimiz’den kendilerine İslam’ı anlatması için öğretmen ister.
Peygamberimiz (a.s) Ashabı Suffe’den 70 kadar
öğretmeni, bir rivayete göre 40 öğretmeni, gö-
revlendirir. Bir tuzak olan bu istekle 70 kadar
eğitilmiş sahabi Bi’r-i Maune denilen yerde tuzağa düşürülerek şehit edilirler. Bunun üzerine
Efendimiz bir ay boyunca bunu yapanlara beddua etmiştir. Hz. Enes’in şu ifadesi ise Efendimizin eğitilmiş olan bu kadroya ne kadar önem
verdiğini gösterir niteliktedir: “Resulullah
(s.a.v)’in hiçbir şekilde bu olaydan daha fazla
üzüldüğünü asla görmedim.”
Evler okula dönüşürse yetişen nesiller kaliteli olacaktır. Ailenin dirliği, dirilişi ve toplumun
örnek bir toplum olması bu şekilde gerçekleşecektir. İçerisinde Allah’ın ayetlerinin okunduğu
ve üzerinde derin derin düşünüldüğü, namazların birlikte eda edildiği evlerde yetişen nesiller
sağlıklı ve örnek toplumu oluşturacaklardır.
Toplum ailelerin, aileler şahsiyetlerin aynasıdır. Toplumda ailelerin yapısı, toplumun kalitesini verir. Evlerimizi bir imkân olarak kullanamıyorsak, imkânımızın yokluğundan şikayet etmeye hakkımız yoktur. Evlerimiz irademizin, istek ve arzularımızı gerçekleştirme açısından en
rahat ortamlardır. Evler nesillerimizin yetiştiği
mekanlardır. Evler şahsiyetlerin kendilerini bulmasında müthiş birer imkandır. Değerlerin yaşanmasında ve yaşatılmasında özgür olanaklar
sunar. Şahsiyetin oluşmasında, nesillerin sağlıklı yetişmesinde evlerde oluşturulan atmosfer birinci derecede önemlidir. Bugün evlerimize Daru’l Erkam ve Ashabı Suffe’den taşıyacağımız
çok örneklik vardır. İnsanlığa örnek olacak bir
toplum ancak Daru’l Erkam ve Ashabı Suffe’nin
ruhunu taşıyan evlerden çıkacaktır.
Köln Keup Caddesi Festivale Hazırlanıyor
getirerek insanlarımızla buluşturacağız” dedi.
Irkçı Tehlike Gözardı Edildi
Basın bildirisinde “Bundan on yıl önce kendilerine
Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU)” adını veren örgütün
üyeleri çoğunlukla Türklerin oturduğu Keup caddesine
bomba attılar. Bir kuaför salonunun önüne konulan
bomba 9 haziran 2004 tarihinde saat 16:00’da patladı.
Dördü ağır olmak üzere 22 kişi yaralandı. Federal Kimlik dairenin yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre içine
5 kilogram patlayıcı ve 800 çivi yerleştirilmiş
bomba çok sayıda insanı öldürmek için tasarlanmıştı.
Soruşturmayı yürüten makamlar ve o zamanki Federal İçişleri Bakanlığı uzun süre aşırı sağcı
bir suikasti gözardı etti. 2000 yılında NSU teröristlerince katledilen Enver Şimşek’in kızı Semiye
Şimşek’in dediği gibi “Bu sorunu ancak birlikte
ve beraber çözebiliriz. Bu nedenle sağ terörün
kurbanlarını anmak, birbirimizle konuşmak ve
büyük bir sanat ve kültür şenliğini kutlamak için
sizleri 2014 yılı Haziran ayının 7-8- ve 9’unda
Köln Mülheim’e davet ediyoruz. Dayanışma adına görünür bir sinyal verelim. Dayanışma içerisinde ortak bir
gelecek istiyoruz” ifadeleri yer aldı.
Keup Caddesi Dernek Başkanı Meral Şahin ise
“Düzenleyeceğimiz 3 günlük programda caddemizin
tanıtımını en şekilde yapacağız. Irkçılığa karşı hep birlikte dur diyeceğiz. Düzenleyeceğimiz programa Alman
sanatçıların yanı sıra Sertap Erener, Zülfi Livaneli gibi
ünlü sanatçılar da gelecek” dedi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 10 ❭
haber
Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
Dilruba Şirketler Grubu, Bünyesindeki Alternatif Turizmin Parlayan Yıldızı
AK-GÜL GRUP OTELLERİ
Sizleri Ağırlamak İçin 2014 Yaz Sezonuna Hazır
az mevsimi gelmesiyle, yoğun tempo ile geçen
günlerin stresini atmak için Muhafazakâr kesimin de yaşam biçiminden ödün vermeden
tatil yapabilecek otel arayışları da başlıyor.
Yurt içi ve Yurt dışında yardım ve dayanışma faaliyetlerini yürüten Ebrar Derneğinin kuruluşu olan
Dilruba Şirketler Grubu-Akgül Grup Otellerinde,
Muhafazakar ailelerin şık, konforlu oda ve kaliteli
servis anlayışı ile hizmet veren otellerinde, Şirket
Organizasyonları ve Bayi Toplantıları için Konferans ve organizasyon hizmet veren Antalya/Kaş/Patara’da 30.000 m² üzerine kurulan AK-GÜL Patara
Otelin yanı sıra Antalya/Kalkan ilçesinde kurulu
AK-GÜL Pandora Oteli, Bodrum/Turgutreis’te bulunan AK-GÜL Bodrum Beach Hotel ve yine Turgutreis’te bulunan AK-GÜL Bodrum De Luxe Otelleri 2014 Tatil Sezonunda da iddialı.
Tatile gitmek isteyenlere her bütçeye uygun seçenekleri sunduklarını, Pazarlama Stratejisi oluştururken fiyat-kalite dengesini koruyarak herkesin tercih
ettiği oteller olmasına özen gösterdiklerini belirten
Dilruba Şirketler Grubu Ceo’su Turan Altun, önceliklerinin Muhafazakar yaşamını sürdüren ve bu yaşamları ile de tatil yapmak isteyen konuklarına Alternatif Tatil olanaklarını sunmak olduğunu, bu vesile ile tüm otellerinde alkolsüz hizmet verildiğini,
Türk ve Dünya mutfağından da örneklerin sunulduğunu sözlerine ekliyor.
Ak Gül Grup Otelleri, oluşturdukları Bayanlara
özel plaj ve havuz alanları ile, sosyalleşirken rahatsızlık duymamaları için ise bayanların olduğu özel
alanlarda Bayan Personeller görevlendirmeleri ile de
Y
farklılık oluştururken, sosyal donatı alanlarıyla sosyal yaşam kimliğinden vazgeçmeyecek şekilde hizmet sunarak, Alternatif Turizm anlayışına da yeni
bir soluk getirdi.
Bay – Bayan ayrı havuz ve plajları, The Spa ve
Fitness Merkezinin sunduğu Yüz bakımı, aroma terapi, anti-aging treatments, kuaför hizmetlerine ek
olarak, gün boyunca açık olan Türk hamamı, Fitness
Center’de kardio salonu, sauna, buhar odası, jakuzi
ve hizmeti ile de geniş terapi ve uygulamalarla büyüklere göre de zihinsel ve ruhsal rahatlama aktivitelerin yanı sıra gün boyu süren sahne şovları, animasyonlarla da çocuklar için her şey düşünülmüş.
Restoranlarında; Türk Mutfağı, Akdeniz ve Ege
Deniz Ürünleri örneklerinin orijinal sunumlarıyla
sadece damak tadına değil, özel sunum şovlarıyla da
göz dolduruyor. Dilruba Şirketler Grubu Ceo’su Turan Altun; Konukların yaşam tarzına paralel olarak
sunduğu lezzetleri hazırlarken tüm Et Ürünlerinin
İslami koşullara göre kesilmesine dikkat ettiklerini,
Helal Gıda Sertifikalı ürünlerin kullanılmasına öncelik verdiklerini sözlerine ekliyor.
Turizmin yanı sıra İnşaat ve Gıda sektöründe de
faaliyetleri bulunan AK GÜL Grup Otellerinin bağlı olduğu Dilruba Şirketler Grubu; Düzce Üniversitesinin Kampüsüne ve Üniversitenin Tıp fakültesi
Araştırma Hastanesine 400 metre mesafede geliştirdiğimiz, sosyal yaşam alanları ile bölgede büyük ilgi
duyulan ÜNİVERCİTY DÜZCE projesiyle de öğrencilerin ve çalışanların faydalanacağı yaşam alanları inşa ediyor.
Düzce’deki projenin başarısı ile Anadolu’da ve İstanbul’da da başarılı projeler gerçekleştirmek üzere
hızla çalışmalar yapılmış, İzmir, Antalya, Konya ve
Artvin'deki arazileri için mimari projelerin hazırlıkları da tamamlanmış.
Gıda Sektöründe Helal Gıda sertifikalı Meyve
Suyu üretimi yapan tesislerini faaliyete geçirdiklerini belirten Turan Altun, İstanbul / Silivri’de 10 dönüm arazi üzerine kurulmuş 4000 m2 kapalı alan ve
250 m2 yönetim ofisine sahip, günlük üretim kapasitesi 60 ton olan meyve suyu ve sirke fabrikaları
ile, helal gıda, helal pazar parolasıyla çıktıkları yolda
emin adımlarla ilerlediklerini de ekliyor.
Bosna, Gürcistan, Doğu Türkistan, Kazakistan
gibi yurt dışında ve yurt içindeki Ehli Sünnet vel cemaat ile birlikte ortak dayanışma faaliyetlerinin yürütüldüğü EBRAR DERNEĞİ bünyesinde bulunan
Dilruba Şirketler Grubunun Ceo’su Turan Altun;
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhisselam'ı örnek edinen ve onun sünnetine göre hayatına
yön veren, yurt dışında ve yurt içindeki tüm Ehli
Sünnet kardeşlerimiz ile ortak çalışmalar yürüttüklerini ekliyor.
Dilruba Şirketler Grubu Ceo’su Turan Altun;
Turizm Sektöründeki 20 yıllık deneyimleri ile oluşturdukları Marka Değerini, İnşaat ve Gıda sektörü
ile genişleterek, ekonomide doğru adımlar ve uygulamalarla emin adımlarla ilerlediklerini, tüm bu faaliyet alanlarında istihdam sağlayarak Milli Ekonomiye katkıda bulunmaktan gurur duyduklarını da
ifade ediyor.
Köln Valiliği Himayesiyle Türkçe-Almanca Okuma Yarışması
LMANYA’nın Köln kentinde düzenlenen Türkçe Almanca okuma yarışmasına yoğun ilgi oldu.
GGS Von-Bodelschwingh Strasse okulunda düzenlenen ve Köln Valiliği’nin himaye ettiği yarışmaya
çeşitli ilk okullardan, 11 öğrenci ise orta okul ve liselerden olmak üzere toplam 31 öğrenci katıldı.
Uzun yıllardır okuma yarışmalarının organizasyonlarında büyük rol oynayan eğitimci Aysel Aksakay, “Bu
yarışmayı düzenlemekteki amacımız çift dilliliğin önemini vurgulamak, çocukların okumadaki motivasyonunu yükseltmek ve okumaya karşı ilgilerini arttırmak.
Finaller 25 Haziran tarihinde Köln Valiliği’nde yapılacak.
A
En iyi yatırım eğitime yapılan yatırımdır
Yarışmanın jürisinde yer alan T.C. Köln Başkonso-
losu Hüseyin Emre Engin ise şunları söyledi: “Bu yarışma bizim çok önem verdiğimiz, aynı zamanda çocukları da heyecanlandıran bir etkinlik. Çocuklarımız çok
başarılı ve ailelerdeki ilgi de bizi çok memnun ediyor.
Bunun diğer ailelere de bir örnek olmasını ümit ediyoruz. Geleneksel hale gelen okuma şenliğini diğer okullarımıza da yaymak istiyoruz. Çocuklarının ilerde sosyo ekonomik seviyesinin yüksek, burada başarılı gençler olmalarını arzu ediyorlarsa ailelerin her iki dili de iyi
bir şekilde öğretmeleri gerekiyor. Bizim bundan sonraki nesillere bırakacağımız en iyi miras eğitim olacaktır.
Eğitim de ailelerde başlayıp onlarda bitiyor. En iyi yatırım eğitime yapılan yatırımdır.”
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 11 ❭
haber
Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
Kassel Mattenberg Mevlana Camii İbadete Açıldı
assel - Mattenberg DİTİB Mevlana Camii açılış dolayısıyla düzenlenen törene Diyanet İşleri Başkan
Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, Frankfurt
Başkonsolosu Ufuk Ekici, Din Hizmetleri Müşaviri Vekili
Kazım Türkmen, Frankfurt Din Hizmetleri Ataşesi Ramazan Dağlı, Essen Din Hizmetleri Ataşesi Suat Okuyan, Hes-
K
sen DİTİB Eyalet Birliği Başkanı Fuat Kurt, Kassel Belediye
Başkanı Bertram Hilgen, Kassel ve çevresinden din görevlileri ve dernek yöneticileri. sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve çok sayıda Türk ve Alman vatandaşı katıldı.
Açılış töreni, saygı duruşu ve Milli Marşların okunmasının ardından Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Mattenberg DİTİB Mevlana Camii Dernek Başkanı Zeki Demir’in selamlama konuşmasının ardından davetliler tarafından günün anlam ve önemini belirten konuşmalar yapıldı.
Din Hizmetleri Müşaviri Vekili Kazım Türkmen, caminin yapımında emeği geçenler adına Dernek Başkanı Zeki
Demir’e bir plaket taktim etti .
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan
Kamil Yılmaz, ‘’Camilerin sadece ibadet yeri olmadığını aynı zamanda sosyal ve kültürel faaliyetlerin
yapıldığı mekanlar olduğunu ve camilerin bizim
toplumumuzun her alanında yeri olduğunu’’ ifade
etti.
Ayrıca burada görmüş olduğu sevgi ve saygıdan
dolayı çok memnun olduğunu açıklayan Yılmaz,
sözlerinin sonunda Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr.
Mehmet Görmez’in selamlarını getirdiğini söyledi.
Frankfurt Din Hizmetleri Ataşesi Ramazan Dağlı tarafından yapılan duanın ardından kurdele kesilerek caminin açılışı gerçekleştirildi.
Açılış sonrası davetlilerle birlikte cami gezildi ve
cami müştemilatı hakkında bilgi verildi.
YTB II. Türkçe Öğretim
Çalıştayı Gerçekleştirildi
TB Uluslararası Öğrencilere Türkçe öğretiminde oldukça başarılı faaliyetler gerçekleştiren Türkçe öğretim merkezleriyle Uluslararası
Öğrencilere yönelik Türkçe öğretimi için işbirliğine
devam ediyor.
Geçen yılki çalıştay sonuçlarından alınan güçle
bu yıl da belirli temalar çerçevesinde geniş katılımlı
yeni bir çalıştay düzenlendi.
16-18 Mayıs 2014 tarihleri arasında İstanbul’da
düzenlenen Çalıştay’a Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK
Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsünden birer temsilci ile birlikte 32 merkez, 38 şubeye ulaşan Türkçe
Öğretim Merkezlerinden 1’er idareci ve 2’şer okutman davet edildi. 2 gün boyunca yoğun bir programın takip edildiği Çalıştay’da 120 kişilik bir ekiple
Uluslararası Öğrencilere Türkçe Öğretiminin sorunları tartışıldı.
Akademik Türkçe, Merkezlerin Akreditasyon ve
Denetimi, Öğretim Elemanlarının Yetkinliğinin Temini ve Geliştirilmesi, Eğitim Materyalleri ile Müfredat ve Ortak Sınav konuları 5 önemli tema olarak
belirlendi ve olumlu olumsuz tüm yönleriyle masaya
yatırıldı.
Y
Çalıştay’a katılan tüm kurum temsilcileri ve
Türkçe öğretim aktörleri çalıştayın çok verimli geçtiğini ve burada elde edilen sonuçlarla geleceğe çok
daha ümitli bakabildiklerini ifade ettiler.
Siparişlerinizi bir telefonla kapınıza teslim ediyoruz
Hanau
Edisonstr. 6 . 63457 Hanau
Tel: 06181-9456821
Frankfurt (Frischezentrum)
Josef-Eicher-Str. 10 . 60437 Frankfurt
Tel: 0163-2022024
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 14 ❭
haber
Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
Düsseldorf’taki Ambalaj Fuarına Türkiye Damga Vurdu
lmanya’nın Düsseldorf şehrinde “İNTERPACK 2014 Uluslararası Ambalaj Malzemeleri ve Makineleri Fuarına” katılan Türk şirketler damgasını vurdu. Ekonomi Bakanlığı koordinatörlüğünde İstanbul İhracatçılar Birlikleri Genel Sekreterliği tarafından gerçekleştirilen Türkiye Milli
Katılım Organizasyonu altında Türkiye’yi 46 firma
temsil ederken fuar alanındaki beş ayrı alanda (7.1, 7.
2, 8 A, 9, 10) ambalaj ürünlerini sergilediler.
Türk firmaları ilaç, kozmetik, gıda, içecek ve tüketim sektörleri başta olmak üzere tüm sektörlere hizmet veriyor. Üç yılda bir düzenlenen beş kıtadan 60
ülkenin katılımı ile gerçekleştirilecek olan İnterpack
Fuarı, yaklaşık 174.000 metrekarelik alanda toplam
2700 firma ve sektör temsilcilerini bir araya getirdi. Fuar’da
bulunan Türk şirketlerini ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti
Düsseldorf Başkonsolosu Alaattin Temür ve Düsseldorf Ticaret Ataşesi Hüsamettin Kılıçkaya şirket yöneticilerinden
bilgi aldılar.
Düsseldorf Başkonsolosu Alaattin Temür; „Büyük bir
katılım yapıldı. Türkiye’den İstanbul İhracatçılar Birlikleri
bireysel katılımlarla birlikte 150‘ye yakın firma iştirak etti.
zim şu anda kağıt, karton ambalağ, kırtasiye ürünleri
olarak yaklaşık ihracatımız 2 milyar doların üzerinde
bulunuyor. Globalleşen dünyada artık ihracat çok
önemli hale gelmiştir. Tabi ki dışa açılmak ancak ihracatla oluyor. Katıldığımız fuarlarda bu bağlamda
ömemlidir. Bizim 2023 vizyonumuz var. Bu bağlamda kağıt karton ambalajda 8 milyar, mobilya da 6
Milyar dolar ve orman ürünlerin de 2 milyar dolar olmak üzere 2023 hedefimiz 16 milyar dolardır. Hedefimize giderek yaklaşıyoruz. Önümüzde 9 yılımız kaldı. Bu yıl ki ihracat artışımız 4 milyar 580 milyon dolardır. Geçen yıla nazaran şu anda yüzde 14,4 olarak
çıkmıştır. Ümid ediyorum ki 16 milyar dolarlık hedefimize yaklaşacağız” dedi.
A
Biz tüm katılımcılar arasında dördüncü sıradayız. Bu tabiki
bizim bu alandaki şirketlerimizin ne kadar başarılı olduklarını gösteriyor. Bütün şirketlerimize başarılar diliyorum. İnşallah şirketlerine faydalı iş bağlantıları yaparlar“ dedi.
İstanbul İhracatçılar Birlikleri Ağaç Mamülleri ve Orman Ürünleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Tever, “Bu fuardan çok önemli beklentilerimiz var. Ümid ediyorum ki olumlu sonuçlar alarak ihracatımız artacağız. Bi-
Mörfelden-Walldorf’ta
“Der Tanz der Farben mit
dem Wasser” Adlı Ebru Sergisi
er Tanz der Farben mit dem Wasser adlı serginin açılışına
T.C. Frankfurt Başkonsolosu Ufuk Ekici ve Mörfelden Walldorf Belediye Başkanı Heinz-Peter Becker katıldılar.
Serginin açılış konuşması ve Ebru sanatçısı Orhan Erdoğan`ın
misafirleri selamlama konuşmasının ardından, Orhan Erdoğan ve
Mörfelden-Walldorf belediyesinin himayesinde, Mörfelden integrasyon bürosunun çabalarıyla düzenlenen kursa katılan bazı kursiyerlerin canlı ebru gösterisiyle Der Tanz der Farben mit dem Wasser
adlı serginin açılışını gerçekleştirdiler.
T.C. Frankfurt Başkonsolosu Ufuk Ekici konuşmasında kendisinin de sanatla zamanının kısıtlı olmasına rağmen vakit bulduğunda yağlı boya ile resim yaptığını ama Ebru sanatının değerinin daha
başka olduğunu, bunun için ebru sergilerine memnuniyetle katıldığını, Orhan Erdoğan`ın bundan önceki sergisine de katıldığını anlattı. Orhan Erdoğan`ı değişik etkinliklerde sıklıkla gördüğünü ve
bundan çok memnun olduğunu, Almanya`da Ebru sanatının tanıtımında ve öğretiminde yardımcı olduğu için kendisine teşekkür etti.
Mörfelden-Walldorf Belediye Başkanı Heinz-Peter Becker de
konuşmasında; "ebru sanatını kendilerinin düzenlediği bir etkinlikte ilk defa gördüğünü ve izlerken çok etkilendiğini anlattı. Bu etkinlikte Orhan Erdoğan`ın yardımıyla bir ebru denemesi yaptığını ve
ebru sanatının huzur verici ve dinlendirici olduğunu ebrunun yapılışını seyrederken dahi insanın huzur bulduğunu, o anda başka bir
şey düşünemediğini anlattı.
Mörfelden-Walldorf belediyesi olarak kendi bünyelerinde ebru
kursunun verilmesinden memnun olduklarını ve sergideki yoğun ilgiden dolayı tekrar kurs düzenliyebileceklerini belirtti.
Ebru sanatçısı Orhan Erdoğan ise konuşmasında; "Ebru tamamen doğal malzemelerle, kitreyle yoğunlaştırılmış su yüzeyinde SIĞIR Ödü ile ayarlanmış boyaların, at kuyruk kıllarıyla sarılmış fırçalarla su yüzeyinde serpilerek yapılan bir kağıt süsleme sanatıdır.
EBRU: Sevgi, sabır ve zaman isteyen bir sanattır. Her sanatın
belirli özellikleri vardır. Ebru sanatının da kendine göre pek çok
özelliği mevcuttur.
Bunlardan bir tanesi de ve en güzel olanı burada hepimizi ilgilendiren ENTREGRASYON olgusuyla benzerliğidir. Tekneye attığım her boya kendi tonunu koruyarak, başka boyaların rengine karışmadan ahenk içinde hep beraber yanyana, iç içe durabilmekte.
Bir bütünlük ve güzellik oluşturmaktadır . Evet hepimiz aynı sehirde, aynı mahallede ve de aynı havayı teneffüs ediyoruz. Ne güzel değil mi, böyle hep beraber bir çatı altında anlaşıp kaynaşmak, birbirimizi üzmeden birbirimizi olduğu gibi kabul ederek, birbirimize
yardım ederek, hoşgörü çerçevesinde hep beraber yaşamak.
Program sonunda Orhan Erdoğan, T.C. Frankfurt Başkonsolosu Ufuk Ekici ve Mörfelden-Walldorf Belediye Başkanı Heinz-Peter
Becker`e birer Ebru tablosu hediye etti.
D
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 15 ❭
özel köşe
Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
Bebeklerde Uyku Gelişimi
Doktor Nuray ERDEMİR • [email protected]
er evli çiftin mutluluğuna mutluluk katan bir
olaydır evlat sahibi olmak. Bu ayki yazımızda
bebeklerin uyku gelişimi hakkında bahsetmek istiyorum. Yeni doğan bebeklerde gece ve gündüz
algısı gelişmemiştir. Bu sebepten dolayı bir çok anne ve
baba ilk aylarda uykusuz kalabiliyor. Uzmanların görüşüne göre bebeklerin uykuyu öğrenmesi gerekiyor. Bu
yazımda sizlere bir kaç tavsiye de bulunmak istiyorum.
Bebeğime uykuyu eğitebilir miyim?
Evet, bebekler dünyaya geldiklerinde gece ve gündüz algısı gelişmemiştir. Sadece açlık hissinden yönlendirilirler, bu yüzden ilk aylarda 2 ve 4 saat arası uyanırlar gece ve gündüz fark etmeksizin. Çocuklarda 3 yaşından sonra yetişkinler gibi uyku düzeni oluşur. Ebeveynler bebeklerinin uykuyu öğrenmesinde destek olabilirler eğer belirli uyku kurallarını pratiğe geçirirlerse.
Bu uyku kuralları nelerdir?
Uykuya geçmede önemli rol oynayan şey ışıktır.
Eğer karanlık ortam olursa vücudumuz uyku hormonu olan Melantonin üretmeye başlar. Ebeveyinlere tavsiyem bebeğin odasının geceleri karanlık olması. Bebek geceleri uyandığında ve karnı doyurulması gerektiğinde, bu işlemi loş ışıkta yapınız ve bebeğinizle
mümkünse hiç konuşmayınız. Böylece bebek daha kolay tekrar derin uykuya geçer. Gündüz vakitlerinde bebeğiniz uyanık olduğunda, onu oynatın ve hareket ettirin. Böylece bebek gündüz zamanlarını aktivite ile ve
geceleri de dinlenme zamanı olarak algılar. Hangi uyku eğitimini seçerseniz seçin yapılacak ilk şey bir rutin
oluşturmak olmalı. Uyku saati yaklaştıkça daha az hareketli aktiviteler yapmalı, sakinleşmeli.
Hangi uyku rutinleri vardır?
1) Odanın karanlık olması
2) Uykuya geçmesine yardımcı olarak ninniler
H
3) Uyumadan önce hikaye okumak
4) Sıcak banyo
Önemli olan bu rutinlerin gece uyutmadan önce
uygulanması ve hergün aynı saatinde ve sıralamayı
bozmadan uygulamak.
Bir bebeğin kendi kedine uykuya geçmesi zorunlu
mu?
Prensipte bebeğinizin ne zaman uykusu gelirse, o
zaman yatırmanz doğru olanıdır. Böylece bebeğinizde
kendisi uykuya geçer. Bebeğinizin uykusu geldiğini şu
belirtilerden anlarsınız:
Hareketlerinin yavaşlaması, esnemesi, mızmızlanması, gözlerini ve kulağını kaşıması…
Bebeğinizin uykusu gelene kadar kucakta taşımak
yanlış bir davranıştır. Önemli olan bebeğe uykunun
dinlendirici tarafını göstermek. Uyumayı çocuğunuza
ceza yöntemi olarak öğretmeyiniz, ya değilse uyumaya
karşı tepki oluşur.
Son olarak size Doktor Harvey Karp`in bebeklerde
uygulanabilecek uyutma metodunu tanıtmak istiyorum.
Kundaklama: 3-4 aylık olana kadar yapılabilir. Bebeğin sinir sistemi ilk 3 ayda tam olarak gelişmediği
için kundaklanmadığı takdirde uykusu sırasında hare-
ket ederek kendini huzursuz etme ve uyandırma eğilimi var. Kundaklama bebeğin anne karnındaki durumunu hatırlatır. Bebek ilk başta sıkılmış gibi itiraz etse de eninde sonunda buna alışır ve daha rahat eder.
Bebeği yan ya da karın üstü yatırma: Bebekler sırt
üstü yattıklarında düşme hissi yaşarlar. Bebeği yan ya
da karın üstü yatırmak rahatlamasına neden olur. Ancak gözlem altında uygulanmalıdır. Ayrıca bebek uyuduğunda SIDS’i (ani bebek ölümü) engellemek için
mutlaka sırt üstü yatırmalıdır.
Şşşş sesini çıkararak rahatlatma: Bebekler anne karnında iken dış ortamdaki sesleri 24 saat duyarlar. Bu
nedenle bebeğe sessiz ortam yaratmak yerine arka fon
gürültüsü ya da beyaz gürültü dediğimiz seslerde daha
rahat ederler. Anne-babanın şşşş demesi ilk uygulanabilecek beyaz gürültü örneğidir ve bebeğe anne karnındaki kan pompalanmasını hatırlatır. Anne-baba bunu
sürekli yapamayacağı için diğer beyaz gürültüler de
kullanılabilir (örnek- Çamaşır makinası, banyo havalandırma fanı, saç kurutma makinası) Bebek ne kadar
gürültülü ağlıyorsa beyaz gürültünün tonu da o kadar
yüksek olmalıdır. Bebek uykuya daldıktan sonra gürültü yavaş yavaş azaltılarak kesilebilir.
Sallama: Sallama hareketi de yine hızlı ve ritmik
olarak başlamalı, bebek uykuya dalmaya başlayınca yavaşlatılmalıdır. Bebeğin karnına yumuşak bir şekilde
basınç yapan pozisyonlarda bebeği tutmak daha faydalı olur.
Emme: Emme en son başvurulacak çaredir. Bebek
nispeten sakinlemiş iken daha derin uykuya dalmasını
sağlar. Anne memesi en etkili araç iken her zaman pratik olmayacağı için emziğe de başvurulabilir. 3-4 aydan
büyük bebekler kendi parmaklarını ya da başka objeleri emerek de aynı rahatlığı sağlayabilirler.
Sönen Ocaklarda Yanan Ateşler
Şengül USLU • [email protected]
Ölümlerden ölüm beğenin!
Canı vemeden önce mi, yoksa sonra mı girmek
toprağa?
O gün, toprağın altında, kapkara bir kömürün ardında, pusuda bekliyordu kara ölüm. Sinsiydi. Ama
her zamankinden daha bi fazla. Arz kana susamıştı
sanki, gözyaşına susamıştı. Toprağın nefsi o kadar azgın, o kadar açtı ki, yeryüzü doymayacak gibiydi ete
kemiğe. Garip bir hüzün kokusu yakar gibiydi genizleri. Daha günün ilk saatinden kim sezebilirdi ki son demin geldiğini?
Soma’da, aslanın ağzındaki ekmeği almak için çırpınan, tam üçyüz aslanın kaderiydi bu son dem. Yer altında yaşamak, yer altında ölmek.
Ölmek için değil, yaşamak için ordalardı oysaki.
Cam dibinde, hergün yollarını gözleyen sevdikleri için
bir lokma ekmek, bir yudum su götürmek için ordaydı onlar. Yeraltı askerleri...
Sabahın en seherinde, seherin sahibine şükürle yola düşerler her gün. Güneş bile uyanmamışken henüz.
Aydedenin, yeryüzüne son bakışlarına, çimenlerde can
çekişen minik çiğ tanelerine ve de gökyüzünün son kızıl gülüşüne selam ederler. Güz bir hışımla omuzunu
sıvazlayan rüzgarın da bir dost olduğunu anlamıştır
çok önceden o hayat savaşçısı. Güneşin rüzgarla ebedî
savaşı gibi, o da savaş açmıştır yaşamın zorluklarına.
Dosttur feleğe, önüne çıkardığı tüm engellere rağmen. Bazen çelme takmasına, kimi zaman karanlıkta
koymasına, bazı gün de başına taş atmasına alışmıştır
artık. Kimi taşla yarılsa da başı, “acıma dı ki!” diyerek
gülüp geçmesini de öğrenmiştir artık o.
Sıradan bir gündü belki o gün de. Ya da öyle sanmıştı herkes. O sabah da sımsıcak yastığın yanıbaşında, arsızca çığlık atan çalar saate bir yumruk geçirmiş,
yine de başedememişti o arsızla. Terketmekten başka
çare yoktu rüyalarını. Erken kalkmak rızkın anahtarı
değil miydi zaten? Bir bardak sıcak çay, bir parça bayat
ekmek, azıcık da beyaz peynir sokumuyla başladı yeni
güne. Her günki gibi koyuldu, henüz siyah sisi arınmamış caddeye.
Hayalleri vardı her birisinin, en ulaşılası. Mutluluğu yakalamaktı umutları. Kimine göre bir bulut kadar
uzak, kimine göre de bir çiçek kadar yakındı mutluluk.
Kimisi kokusuyla yetinirdi çiçeğin, kimisi ışığıyla yetinirdi güneşin. Genci, yaşlısı, hepsinin başka başkaydı
umutları. Kapkara bir maden ocağında, bembeyaz yarınların hayaliyle ter döktüler her gün. Karanlığın içinde, aydınlığın savaşını verdiler hep birlikte. Gün ışımadan girdikleri yeraltından, gün kararınca çıktılar hergün. Kömürün karası bulaşırdı yedikleri ekmeğe, içtik-
leri bir yudum suya. Tatlıydı yine de. Anaların ak sütü
gibi helaldi çünkü, tertemizdi.
Her birinin belleğinin bir köşesinde, mesud etmek
vardı sevdiklerini. Maaş gününü beklerdi sabırsızca.
Bir kara şimşekle oğulcağızını, sarı saçlı bir oyuncak
bebekle küçük kızını, bir demet papatyayla can yoldaşım dediğini sevindirmekti belki de sabırsızlığının sebebi. Kimisinin bir yuva kurmaktı hayali, belki üç beş
kuruş birikince. O ay alabilecekti belki de sevdiceğine,
gözüne kestirdiği söz yüzüğünü. Belki hasta annesinin,
bir diğeri hasta çocuğunun ilaçlarını götürecekti o gün
evine.Ve dumanı burnunda sıcacık bir ekmek, sıcacık
bir gülücükle birlikte.
Yazık! Kader, o gün azık torbasına ölüm doldurdu.
Anlamamıştı kimse, aldığı nefesin son nefes, yediği
lokmanın son lokma, içtiği yudumun son yudum olduğunu. Güneşin aslında son kez doğduğunu. Bilemezdi ki, sabah evden çıkarken son kez öptüğünü sevdiğini. Son kez okşadığını evladının, minicik ellerini.
Bilemezdi aldığı son nefesi bir daha geri veremeyeceğini...
Bu ne acı bir gündür, bu ne çaresiz gayret
Melekül mevt çığlığını kimse duymamış hayret!
Soma şehitlerini, son duayla selam et...
El-Fatiha!
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 16 ❭
Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
haber
DİTİB “Temel Dini Bilgiler ve Genel
Kültür Yarışması” Almanya Finali
IGMG Kadınlar Teşkilatından
İlim Yolunda Anlamlı Yarışma
in Hizmetleri Müşavirliği ve DİTİB işbirliği ile bu yıl 16.si düzenlenen “Temel Dini Bilgiler
ve Genel Kültür Yarışması” Almanya finalinin birincisi Köln bölgesi oldu.
Almanya geneli bölge birincilerinin
katıldığı “16. Temel Dini Bilgiler ve Genel Kültür Yarışması” finali DİTİB Merkez Camii Konferans Salonu’nda yapıldı.
Yarışmaya; Din Hizmetleri Müşaviri
Vekili Kazım Türkmen, Din Hizmetleri
Ataşelerinin yanı sıra din görevlileri, dernek yöneticileri, öğrenci velileri ile çok
sayıda davetli katıldı.
DİTİB Özel Kalem Müdürü Alaattin
Salçık’ın sunumu ile gerçekleşen yarışma, Stuttgart bölgesi Sindelfingen Ulu
Camii Din Görevlisi Abdullah Bora’nın
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Din Hizmetleri Müşaviri Vekili Kazım Türkmen, programın açılış konuşmasını yaptı. Soma kömür oçağında hayatlarını kaybeden işçilerimize Allah’tan
rahmet dileyerek sözlerine başlayan
Türkmen, hepimizin yüreğini yakan Soma faciasında hayatını kaybeden kardeşlerimize Rabbim’den rahmet diliyorum.
Yaralı olarak kurtulanlara acil şifalar diliyorum. Geri de kalan alilelerine sabr-ı
cemil niyaz ediyorum.”
Yarışmadaki esas amacın camilerimizde yetişen çocuklarımızı ödüllendirmek, teşvik etmek, ailelerine ve topluma
gösterip kendilerini onure etmek olduğunu ifade etti. Türkmen, “Bu yavrularımız bu yarışmaya önce alt bölgeler, ardından bölgeler sonucunda Almanya finaline gelmişlerdir. Bu özveriyi gösterdikleri için öncelikle hepsini tebrik ediyorum. Bu yavrularımızı yetiştiren din
D
görevlisi arkadaşlarımı tebrik ediyorum”
dedi.
Topluma örnek insanlar olmalıyız
Türkmen konuşmasını şöyle sürdürdü: “En büyük hedefimiz çocuklarımızın
dinine ve yaşadığı topluma faydalı nesiller yetiştirmektir. Bunun da Almanya‘da
en güzel makanı camilerdir. Ahlaklı ve
imanlı nesiler yetiştirerek örnek göstermeliyiz. Bilgi yüklü değil, bilginin eyleme dönüştüğü gençler yetiştirmeliyiz. Bu
öğrendiğiniz bilgilerle daha yüksek hedefler belirlemenizi de arzu ediyoruz.
Çalışırsanız çok şeyi başaracağınızı, bu
yarışmaya katılarak gösterdiniz. Bu sizden sonraki nesillere de örnek bakımından çok anlamlıdır.”
Konuşmaların ardından Karlsruhe
Din Hizmetleri Ataşesi Mustafa Akpınar
başkanlığında Din Hizmetleri Ataşeleri
Ramazan Ilıkkan (Düsseldorf ), Suat
Okuyan (Essen), Zekeriya Bülbül (Hamburg) ve Suat Altunkuş (Münster)’dan
oluşan jüri ile yarışmaya geçildi. Yarışmaya Almanya genelinde kendi bölgelerinde birinci olan öğrencilerden oluşan
üçerli gruplar halinde 13 bölge grubu katıldı. 40 soru üzerinde yapılan ve kıyasıya mücadele edilen yarışma sonunda, birinciliği Köln bölgesinden Tugba Afat,
Zeynep Kızılaslan ve Safa Öcal alırken,
ikinciliği Hamburg bölgesinden Emirhan Akkaya, İbrahim Akpınar ve Enes
Erdoğan, üçüncülüğü ise Nürnberg bölgesinden Recep Bozkurt, Halil Mete Orbey ve Furkan Özçoban elde ettiler.
16. Temel Dini Bilgiler ve Genel
Kültür Yarışması Almanya Finali; dereceye giren yarışmacılara, belge ve ödüllerinin verilmesiyle sona erdi.
GMG Kadınlar Teşkilatı İslami İlimler Kurslarının “11. Bilgi, Hitabet ve
Tilavet Yarışması”nı Kelsterbach’ta
gerçekleştirdi.
18 Mayıs’ta düzenlenen IGMG Kadınlar Teşkilatı Bilgi, Hitabet ve Tilavet
Yarışması’na 26 bölgeden katılım sağlandı. Yarışmada 43 İslami İlimler Kursu arasından; Köln, Düsseldorf, Ruhr-A, Kuzey
Ruhr, Freiburg-Donau, Württemberg,
Hannover, Kuzey Hessen ve Avusturya
Linz olmak üzere 9 bölgeden yarışmacı
mücadele etti.
IGMG Kadınlar Teşkilatı (KT) Başkanı Hatice Şahin yarışmayı organize eden
ve katılım sağlayan herkese teşekkür ettiği
konuşmasında; “Bilgi, hitabet ve tilavet
bizler için çok önemli. Bu nedenle bu
alanlardaki eğitimin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla yıllar önce İslami
İlimler Kurslarımızın açılmasına vesile
olanlara şükranlarını sunuyorum.” dedi.
Şahin, İslami İlimler Kurslarının açılmasının amacını; “Eğitimli hanımlarla
birlikte sağlıklı nesiller yetiştirmek, kulluk
ve ümmet bilincini geliştirmek, kadrolarımızda yer alacak şuurlu insanlar yetiştirmek ve böylelikle geleceğimizi teminat altına almaktır” sözleriyle ifade etti.
IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün,
bir selamlama konuşması için programa
katıldı. Ergün, yarışmayı düzenleyenlere
teşekkür ve takdirlerini sunduktan sonra;
“Bugün dünya ilimden yoksun değil,
Müslüman ülkeler de ilimden yoksun değil. Ancak günümüzde ilmin getirdiği sorumluluklar hakkıyla yerine getirilmediği
için yeryüzünde bugün bozgunculuk var,
bölücülük var. Sizler kadınlar olarak bu
noktada öncüsünüz, İslami İlimler Kurslarımızı bundan on yıl önce başlattınız ve
bugün profesyonel bir şekilde yürütmektesiniz. Allah’tan bunun karşılığını alacaksınız. Öncü olmak güzeldir ama öncülüğü
devam ettirmek de önemlidir.” dedi. “Eğitimde hem kemiyet, hem keyfiyet mühimdir.” diyen Ergün, İslam Toplumu
Millî Görüş’ün Avrupa’daki ilim çalışmalarıyla alakalı bilgilendirmelerde bulundu.
KT Eğitim Başkanı Handan Yazıcı
gerçekleştirilen yarışmanın; talebelerin öğrendikleri bilgileri topluluk karşısında
kullanma becerilerini geliştirmek, özgüvenlerini artırmak, bilgilerini güncelleştirmek gibi hedefleri olduğunu söyledi.
Jüri heyeti Hamburg KT Bölge Eğitim
I
Başkanı ve Tashih-i Huruf eğitmeni Hatice Kestel, GM KT Eğitim Komisyonu
üyesi ve aynı anda jüri başkanı olan Rabia
Neziroğlu ve Hamburg Bölgesi KT eski
Başkanı ve İslami İlimler hocası Nurhan
Yılkın’dan oluştu.
Kuralların açıklanmasından sonra Tilavet Yarışması başlatıldı.
Kuzey Ruhr’dan Ayşe Kuşçu, Freiburg-Donau’dan
Merve
Gültekin,
Köln’den Ayşe Nur Bozkurt, Ruhr-A’dan
Rukiye Bölük, Hannover’den Bahriye Tanış, Avusturya Linz’den Yasemin Tanrıverdi, Düsseldorf ’tan Meryem Aslan, Kuzey
Hessen’den Kübra Bal ve Württemberg’den Meryem Dağ’ın katıldığı Tilavet
Yarışması, kulak ve kalplere işlenen
Kur’an nükteleriyle gerçekleştirildi.
Hitabet Yarışması’na geçildiğinde ise
kurallar açıklandıktan sonra Düsseldorf
adına Şeyma Efe, Ruhr-A adına Gülnur
Özdemir, Kuzey Hessen adına Özlem Tufan, Hannover adına Nergiz Sağır, Freiburg-Donau adına Merve Akbudak, Kuzey Ruhr adına Saniye Uçkun, Württemberg adına Saliha Dursun, Avusturya Linz
adına Tülay Çitli ve Köln’ü temsilen Hüsna Taşkın en iyi hitap için yarıştı.
Daha sonra Bilgi Yarışmasına geçildi.
Kuralların açıklanmasının ardından
başlatılan yarışma, üçerli gruplar halinde
gerçekleştirildi. Sorulan 20 soru sırasında
yarışmacılar arasında tatlı bir rekabetle
birlikte heyecan dolu anlar yaşandı.
Yarışmalarda sırasıyla dereceye girenler
şöyle açıklandı:
Tilavet Yarışmasında;
1. Ayşe Nur Bozkurt (Köln),
2. Meryem Dağ (Württemberg)
3. Meryem Aslan (Düsseldorf ).
Hitabet Yarışmasında;
1. Saliha Dursun (Württemberg),
2. Nergiz Sağır (Hannover),
3. Hüsna Taşkın (Köln).
Bilgi Yarışmasında;
1. Hannover,
2. Düsseldorf ,
3. Württemberg Bölgesi.
Dereceye giren yarışmacılara hediyelerini Hatice Şahin ve Handan Yazıcı takdim etti. Katılımcıların coşku, sevinç ve
şükür gözyaşlarını akıttığı yarışma, Tilavet
Yarışması’nın birincisi Ayşe Nur Bozkurt’un kapanış Kur’ân-ı Kerîm’i ile son
buldu.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 17 ❭
haber
Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
Köln’deki Nimet Grill’den Pro Köln’e
Pro Köln Siz Hiç Tatlı Değilsiniz!
öln’ün üçü Kalk
semtinde, biri Mülheim`de, biri Chorweiler`de, ikisi Chlodwieg
Platz`da olmak üzere 7 işletmesi bulunan NİMET
GRİLL’in yaptığı tüm
Köln`de gündem maddesi
oldu. Geçtiğimiz ay yeni
açılışını yaptığı Chlodwieg
Platz`daki lüks restorantının üst katına astığı dev afişe beklenmedik tepkiler
geldi.
Özellikle Köln`de DİTİB tarafından yaptırılan
Merkez Cami karşıtlığı
özelliğiyle tanınan, aşırı sağ
uç partisini, "Pro Köln
K
schmeckt uns nicht" yazısıyla eleştiren işletme
sahibi Bahattin Demirci
gazetemize ses getiren
eylemini paylaştı: "Biz
Avrupa`ya yakışan eleştiri kültürüyle Pro Köln
gurubunu mesleğimizin
espirisiyle bir göndermede bulunduk. Bu
olay başta bizleri şaşırttı.
Çünkü biz tepki beklerken Alman vatandaşlarının desteği bizi bu toplumda bir kez daha
ümitlendirdi. Yaptığımız
afiş dolayısıyla çok sayıda
Alman basını gelmesi bizlere göre de sürpriz oldu. Ve
çok olumlu eleştirilerle moral bulduk" dedi.
"Pro Köln sen hiç tatlı
değilsin" anlamına gelen
afişi gören Türk vatandaşları cesaretinden dolayı işletmeci Bahattin Beyi tebrik
etti. Öte yandan Köln`de
yaşayan gurbetçilerimiz tarafından Bol Kepçe lakabıyla anılan Nimet Grill
kurumlara yaptığı sosyal
desteği ve hayır çalışmalarıyla da tanınıyor.
DİTİB Friedberg Ayasofya Camiinde Tac Giyme Töreni
İTİB Friedberg Ayasofya Camiinde Kur`an-ı
Kerime geçen çocuklar için bir “Tac Giyme Töreni” düzenlendi.
Programın açılış Kur`an-ı Kerimini idarecilerden
Baki Yaya okudu.
DİTİB Friedberg Ayasofya Camii Başkanı Bahtiyar
Yaya bir selamlama konuşması yaptı.
DİTİB Friedberg Ayasofya Camii İmam Hatibi İsmail Aydın Hocaefendi de bir selamlama konuşması
yaptı. İsmail Aydın Hocaefendi konuşmasında; Peygamberimiz ve Samimiyet konulu kısa bir konuşma yaptı.
Programın sunucusu da olan İsmail Aydın Hocaefendi kısa bir bilgilendirme de yaptı.
İlk olarak okul öncesi grup öğrencilerinden dereceye
girenler Tacları takılmak üzere sahneye davet edildi. Bu
çocukların Taclarını Kadınlar İdarecilerinden Ayla Soğancı ile Nurdane Karahan taktı.
Tac takılan çocuklar sırası ile şiir ve ezberledikleri surelerden okudular. Salonda bulunanlar tarafından alkışlanan çocuklara ilgi büyüktü.
Daha sonrasında diğer öğrencilerden bazıları sahne-
D
ye davet edildi. Burada çeşitli hadisleri ve Peygamberimizle alakalı şiirleri okuyan çocuklar yine katılımcılardan alkış aldılar.
Tüm öğrenciler sahneye davet edilerek kendilerine
Cemiyet Kadınlar İdarecileri Serpil Çırak, Fatma Okur
tarafından hazırlanan hediyeler takdim edildi.
Programın hazırlanmasındaki katkılarından dolayı
Rümeysa Aydın Hocahanıma öğrenci velileri ve idareciler tarafından hediye takdiminde bulunuldu.
Program sonunda Kadınlar Teşkilatı tarafından hazırlanan pasta açık artırma ile satışa sunuldu.
İBADETE DAHA FAZLA
ZAMAN AYIRIN DİYE...
HACI ADAYLARININ DİKKATİNE
HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ
HİZMETİNİZE SUNUYORUZ
Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz
www.hacdunyasi.de
- HAC'DA YÜK
PROBLEMİNE SON
11.90
- KALİTE GARANTİSİ
- İADE GARANTİSİ
- LÜX HEDİYELİK PAKET
- 20 SET VE ÜZERİ
SİPARİŞLERDE POSTA
ÜCRETİ BİZDEN
Daha fazla bilgi için sayfamızı ziyaret edin veya bizi arayın:
Schützenstraße 5
64283 Darmstadt
zum Festnetztarif. Mo. - Fr.: 10:00 - 17:00 Uhr
*Gilt nur in Verbindung mit einem 24 Monate Laufzeitvertrag. Alle Preis inkl. 19% MwSt. Druckfehler, Änderungen und Irrtümer vorbehalten.
HEDİYELİK SETİMİZDE
BULUNAN MALZEMELER
seccade - takke - kina - tesbih - esans
- misvak - sürme - namaz başörtüsü
iTiBAR
EN
euro'dan
HE D
HAC S İYELİK
ETLER
İMİZ
Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224
Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: [email protected]
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Ev Kadınlarına
Borçlanma
Kalkıyor mu?
Erhan NACAR
www.erhannacar.de
urtdışı borçlanma ilk olarak
2147 Sayı Kanun ile hayatımıza girmişti.
Daha sonra Almanya
Emeklilik Kasası ile Türkiye SGK aralarında hem Avrupa’da yardım alarak
Türkiye’de maaş almanın iki ülkenin
zararına ve aynı zamanda çalışarak
Türkiye’de maaş almanın etik olmadığı yönündeki görüşler üzerine 1980
yıllarından sonra 3201 Yurt Dışı
borçlanarak emekli olmak yasası genişletilerek bu günkü mevcut hali ile
TÜRKİYE’den emekli olmanın
emeklilik şartlarını getirmesi ile Avrupada yaşamakta olan vatandaşlarımıza
bir nevi zorluklar çıkartılması ile
emekli olmak için farklı farklı yasal
yollar ile davalar açmalarına sebep olmuşlardır.
17/10/2012 tarihinde Türkiye’de
bir gazete ile manşetten bir haber ile
Uyandık..
Haber manşeti şöyle idi; GURBETÇİNİN DÖVİZİ SGK’NIN
BAŞINA DERT OLDU... şeklindeki
haber Türkiye’de iki önemli bir konuda Bakan olan Maliye Bakanımız
Y
MEHMET ŞİMŞEK, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanımız FARUK
ÇELİK %10 SGK açığının YURTDIŞI BORÇLANMA yaparak emekli
olanlardan geldiğini söylemeleri. Aslında Avrupa’da yaşamakta olan vatandaşlarımızın tam hızla Türkiye’den
EMEKLİ müracaatına hız vereceğini
biliyorlar mıydı.
Sebebi bu şekilde yapılan söylem
Türkiye’de emeklilik olmayı düşünmeyenleri bile düşünür hale getirmiştir. Ve de bu söylendi halen Avrupa’da
konuşulmaktadır.
Sosyal Güvenlik Uzmanı Olarak
ANKARA/KIZILAY’ı bilenler TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NE yakın olduğunu bilirler. Her
Salı Grup toplantılarına katılır ve Sosyal Güvenlik ile ilgi li bilgileri almak
için fısıltılar duyarım. Ve yurtdışı
borçlanma kesinlikle kaldırılamaz görüşüne vardım. Fakat ÖNEMLİ: Türkiye’de bir ev kadınının mahkeme kazandı haberleri üzerine biraz araştırdım.
İSTANBUL’lu bir hanımefendinin yurtdışındaki teyzesinin Türki-
ye’den emeklilik işlemlerini yapmış
olduğu belge ile önce SGK yurtdışı
servisine ikametgah sürelerini borçlanmak istemesi ile İLGİLİ söylemler.
SGK tarafından RET edilmesi. Ve
2007 yıllarında açılan dava 2012/11
kazanılması üzerine bir EMSAL teşkil
edeceğinden Avrupa’da EV HANIMLARININ/KADINLARININ Yurtdışı borçlanma yaparak emekli olmaları KALDIRILMASI pek yakında
gündeme gelirse şaşırmayalım.
Sebebi ise ev kadınları Türkiye’de
İKAMETGAH sürelerine göre borçlanma yapamadığı gibi EMEKLİ de
olamazlar. Böyle bir mahkeme kararı
var ise bunu da YARGITAY onaylar
ise işte SGK da o zaman batar.
EV KADINLARI Türkiye’de vakit
kaybetmeden SGK kayıtlarını AÇMALARI onların yararına olucaktır.
www.ilkeemeklilik.com
www.turkiyedenemeklilik.com
ÜCRETSİZ ÇAPRI MERKEZİ
00 90 (312) 444 0 860
KURUMSAL
ÜCRETSİZDİR.
IGMG Köln Bölgesi Aileler Günü
013 Ramazan bayramı bitimiyle
yeni sezonun startını veren IGMG
Teşkilatları Bölge ve şubelerinin
kermes ve şölen takvimi devam ediyor.
IGMG Köln Bölgesi Aileler Günü
için özel olarak Türkiyeden getirdiği ilahiyatçı Mehmet Efe hocaefendinin semineriyle zenginleştirdiği kapanış şöleninde
katılım izdihamı yaşandı. Şölende çocuklar için kurulan dev hoplama balonu pamuk şeker ve çekilişle heyecanlandılar.
Teşkilat çalışmasından tamamen uzak
iki gün geçiren Milli Görüşçüler Türk
mutfak kültür çeşitleriyle bu kez gıda ihtiyaçlarını doya doya giderdiler. Çeşitli
standların da kurulduğu şölen hafta sonu
2
❬
❬ 18 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
yoğun yağmura rağmen ilgiyle takip edildi.
IGMG Köln Bölge Başkanı Mehmet
Dal çalışma ziyareti için bulunduğu Bosna Hersek`ten ancak proğramın ikinci
gününe katıldı. Gençlik teşkilatlarından,
Kadınlar gençlik teşkilatına kadar kurumlar standlar açarak misafirlerle kaynaştılar.
İki ayrı seminerin verildiği Bölge
konferans salonunu dolduranlar, Mehmet Efe hocanın irşadıyla da ruhlarını
doyurdular. Seminer öncesi Köln Bölge
klibi salonda ilgiyle takip edildi. Proğram
sonunda Mekke`den özenle hazırlanıp
getirilen tablo açık artırmada en yüksek
teklifi veren işadamı Halil Ayan tarafından alındı.
dosya
21. Yılında Solingen Unutulmadı…
undan 21 yıl önce, bir 29 Mayıs 1993 günü Genç ailesinin
beş ferdi ırkçı Alman gençleri
tarafından yakılarak öldürülmelerinin
ölüm yıldönümünde ATİB yine ordaydı.
Kararlı bir şekilde, Solingen kurbanlarının her ölüm yıldönümünde
ATİB heyeti, elindeki çelengi ve günün anlamını ihtiva eden basın bildirisiyle 21 yıldan beri bu kutsal görevini yerine getirmeğe devam ediyor.
Yıllardan beri ortalıkta görünmediği halde, Solingen Faciası’nın 21.
Yıldönümünde yapılan bir dizi anma
törenlerinde aniden öne çıkma gayreti içinde olanları bir kenara bırakmak
gerekirse, özellikle Türk kuruluşlarının ve Türkiye’deki bazı resmi mercilerin olayı sahiplenmesi, ATİB gibi
bu acı olayı unutturmayan, inadına
canlı tutan kuruluşlar için bir teselli
kaynağı oldu.
Facianın 21. Yılında da ATİB Genel Başkan Yardımcıları Harun Kılıç
ve Tibyan Taşkın, ATİB Genel Sekreteri Oğuzhan Erkmen ve beraberlerindeki heyetle evin yakıldığı yerdeki
anıta çelenklerini koyarak, Türkçe ve
Almanca olarak hazırlanmış basın bildirisini okudular, ölenlerin ruhlarına
Fatihalar gönderdiler.
B
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 19 ❭
Onaltı Yıl
Aradan Sonra
Umre Seyahati (1)
[email protected]
ıymetli okurlarım. Tekrar merhaba ile başlar
size ve sevdiklerimize
Allah`tan sıhhat ve afiyetler dilerim. Son yazımda belirtmiştim.
Malum Nisan ayında yani Ostern`de Rabbim bize Umre seyahatini nasib etti. Şükürler olsun
iki haftalık da olsa o muazzam
manevi havayı teneffüs ettiğimiz
için ne kadar mutlu olduğumu
inanın sizlere tarif edemem.
Ama yine sizlerle karşılaştığımız
için ayrıca Allah`a şükürler olsun. Allah gidenlere tekrar, gitmeyenlere de en kısa zamanda o
güzel mekanları görmeyi nasib
etsin.
11.04.2014, Cuma günü
Frankfurt`tan saat 11:45`te
uçan kafilemiz 25.04.2014, yine
Cuma günü salimen saat
10:30`da yine Frankfurt`a döndük. Takiben ilk bir hafta Medine`de Ravza`yı ziyaret ettik ve
gezilip görülecek yerlerden sonra, Mekke`yi Mükerremedeki,
bir buçuk milyar İslam Aleminin günde beş defa yönünü dönüp namaz ibadetini yaptığı, Allah`ın evi olan Kabeyi Muazzamayı ziyaret ettik. Bizlere bizatihi gelerek veya telefonla isim
olarak zikredilmek üzere olan
tüm eş dost ve sevdiklerimizin ve
siz okurlarımızın da Ravza`da
Peygamber Efendimize selamlarımızı, Kabe`de Allah`ın evinde
de dua ve isteklerinizi ilettik.
Rabbim inşallah kabul buyurur
duası kabul olanlardan oluruz.
Tam onaltı yıl oldu. O mübarek
yerlere gideli. Tabi bayağı zaman
geçti hem bizden çok şey geçti ve
değişti. Hem de o mübarek yerler bayağı değişmiş. 1998 yılında
nasib olan Hacc ziyaretimden
sonra girmiş olduğumuz dünya
telaşına bir türlü araveremedik.
Çocukların tam büyüme zamanı: okul, meslek, iş ve evlenme
derken vakit bulamadık. Torun,
tombalak bir de rahmetli baba-
K
Mustafa KASALAK
mızın hastalık dönemi ve annemizin rahatsızlığı v.s. bahane mi
istersiniz. Hele benim gibi manevi yönü biraz ağır olan bir kişi
için istemediğiniz kadar. Lakin
illa da herşey nasib meselesi zamanı gelince her sabah ve bahane ortadan kalkıyor.
17.02.2014, Pazartesi günü iş
yerinde şahit olduğum bir olay
karşısında aklıma birden Umre
yapma kararı geldi. Zaten içinde
bulunduğumuz şartlara kalırsak
ne maddi ne de manevi sıkıntılar
ve telaşlar bitmeyecek. Hemen
Hessen Bölgesi Hacc ve Umre
sorumlusu sevgili Davut Cambaz`ı aradım. Ve en uygun olan
Umre zamanı ile ilgili tüm bilgileri sağ olsun verdi. Ardından kısa bir plan yaptım. Yıllardır ısrarla benden Umre talebi isteyen
hanımıma da bir sürpriz yapmaya karar verdim. Bismillah diyerek ilk iş iki haftalık izinimizi bürodan yazıp şef sekreterine gönderdim ve aynı gün işten çıkıp
eve geldim. Lazım olan hanımın
ve benim pasaportlarımızı ikişer
vesikalık resimleri de beraberinde
alıp hanıma ve çocuklara hiç birşey demeden evden çıktım. Doğruca Hanau İslam Cemiyetine
gittim. Yıllardır bu işin piri olan
Hanau ve civarında Hacc ve Umre yapmış olan bir sürü kişi üzerinde hakkı bulunan Murat Kalkan Hoca ile terminleştiğimiz saatte buluştuk. Umre kayıt formunu doldurup imzaladım.
Ödemem gereken meblağ tutarı
ile ilgili banka dekontunu alıp
huzurlu bir şekilde oradan ayrıldım. Yine aynı gün henüz evime
gelmeden bankama da uğrayıp
heyecanlı bir şekilde Umre tutarını ödemem gereken kontoya
havale ettim. Arabama binip eve
dönerken nasıl bir iç huzuru yaşadığımı anlatamam. Evimin
üzerinde bulunan eczaneye uğrayıp Suudi Arabistan hükümetinin vize için şart koştuğu menen-
❬
dosya
Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
jit aşısından iki tane sipariş verdim ve evime geldim. Bakın sevgili okurlar eğer insan gerçekten
ister ve Allah rızası için bir şeye
karar verirse, Allah o kuluna yardım eder ve kolaylaştırır. Her zamankinden daha neşeli eve girmiş olmalıyımki hanımım „hayırdır“ dedi. Belli etmeden „yok
birşey“ dedim. Amma, gel görki
benim gibi güzel şeyleri anında
paylaşan bir insan olarak, bu güzel olayı hanımım ve çocuklarımla paylaşmıyacağıma kendime
söz verdim. Benim açımdan çok
zor olsa da. Yıllardır Umre özlemini çektiği hanımıma gitmemize son ongün kala haber verip
sürpriz yapacaktım.
Yemekten sonra çayımı yudumlarken bir yandan da günlüğüme bu hareketi ve heyecanlı
geçen günümün özetini şöylece
sıraladım. 17.02.2014, günlerden pazartesi sabah saat 07:00iş başı. Saat 10:00 Umreye karar
verdim. Saat 10:15`te tüm Umre bilgilerini alıp kısa bir plan
yaptım. Saat 10:30 izin işini firmada hallettim. Saat 11:00`da
telefonla bütün terminlerimi
ayarladım. Saat 15:00`da işten
çıkıp evden pasaport ve resimleri alıp saat 16:00`da Hanau`da
Murat Hoca ile buluştum. Saat
17:00`da Gelnhausendeki bankamdan Umre paralarını havale
ettim. Saat 17:15 eczaneden aşıları sipariş ettim. Saat 18:00`da
pazartesileri 19:00`a kadar açık
olan ev doktorundan aşı için yarına termin aldım. Saat
18:30`da yine evime döndüm.
Yarın inşaallah ilk işim saat
10`da eczaneden aşıları alıp yine
saat 10:30`da ev doktorumdan
aldığım terminde aşıları vurdurup gidiş tarihi olan 11.04.2014,
cuma gününü beklemek olacak.
Tabi bu arada manevi olarak hazırlanmalıyım, AMMA! devamı
inşaallah gelecek sayıya…
Selamlar…
Türk Temsilciler Köln
Uyum Meclisinde
Çoğunluğu Elde Etti
014 Uyum Meclis Seçimleri Köln`de ilk
defa bu yıl genel seçim havasında geçti.
Liste savaşları Türklerin oluşturduğu guruplarda başarıyı yine kaçınılmaz kıldı. Dein
Köln, Kölner Liste, TSD ikişer sandalye alırken
Liste Birlik Mevlana, BİG, Yeşiller birer Türk
temsilci çıkardılar. Yılın en büyük sürprizini
Dein Köln gurubu yaptı. Geçtiğimiz dönemde
470 oy alan Türk akademisyenler 25 Mayıs
2014 seçimlerinde 2317 oy aldılar. Geçtiğimiz
döneme göre oy kaybı yaşayan Eyalet Uyum
Meclisleri Başkanı (LAGA) Tayfun Keltek ve
Chorweilerden Belediye Encümenliğini ikinci
defa kazanan Malik Karaman da Uyum Meclisinde oy kaybetse de o da 2 sandelye kazandı.
2014 Seçimlerinde mektupla oy kullananlar bazında en büyük oyu Milli Görüş`ün Listesi Liste Birlik % 12`lik bir oy potansiyeline
sahip oldu.
Liste birliği % 10`luk eşit oyla iki Türk gurubu takip etti. Liste Birlik 1100 oy aldığı son
seçimlere göre oylarını %100 artırarak bu yıl
2078`e çıkarmayı başardı.
2014 seçimlerinin bir başka ayrıntısı İtalyanların organizeli çalışmaları tarihlerinde ilk
defa en yüksek başarıyı getirdi.
2
IGMG Freiburg Donau
Bölgesinde İdarecilere
Eğitim Seminerleri
GMG Freiburg Donau bölgesinin düzenlediği „idarecilere eğitim semineri“ kur yerinde gerçekleşti.
St. Blasien’de bulunan bir Otel`de gerçekleşen eğitim seminerlerine İlahiyatçı-Eğitimci Dr.
Yusuf Işık ve Bilal Kaçmaz hocaefendiler katıldılar.
Davetliler ise bölge yöneticileri, bölge gençlik yöneticileri ve cemiyetlerde 3’er yöneticiler
oldular.
2 gün süren idareciler eğitim
seminerlerinde Cumartesi gece özel
sohbet yapılırken, katılımcılara çiğ
köfte ziyafeti de verildi.
Dr. Yusuf Işık 3 ders, Bilal Kaçmaz 2 ders ve IGMG Freiburg Donau Bölge başkanı Ahmet Ölmez
de bilgilendirmelerde bulundu.
I
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
slam Toplum Millî Görüş (IGMG) Genel Merkezi
Merkez Yürütme Kurulları, bölge başkanları, bölge yönetim kurulu üyeleri, şube temsilcileri ve Din İstişare
Kurulu üyelerinin katıldığı 7’nci Olağan Genel Kurul’da,
2013-2014 yılı çalışma dönemi faaliyetleri ile mali bilançolar takdim edildi ve Genel Sekreterlik seçimi yapıldı.
IGMG camiası arasında kardeşlik ve dayanışmanın pekiştirildiği 7’nci Olağan Genel Kurul 945 delegenin katılımıyla gerçekleştirildi. Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri,
Avrupa, Avustralya ve Kanada’dan gelen temsilcilerle birlikte olmanın coşku ve heyecanını yaşadıklarının altını çizerek
şunları dile getirdi: “Kurulduğu günden bu yana insanımızın medarı iftiharı olan Millî Görüş Teşkilatları, iyi niyeti
amelle, sözü hikmetle, hizmeti ihlasla yoğuran, yaptığı tüm
faaliyetlerinin temelinde toplumsal barışı ve uyumu hedefleyen, insanlık namına daha güzel yarınlara, huzur ve barış
dolu günlere ermek için çıktığı kutsal yolda, Allah’ın inayetiyle sizden aldığı güç ve destekle, yürüyüşüne azim ve kararlılıkla devam etmektedir.”
2013-2014 yılı çalışma dönemi faaliyetlerini sunan
IGMG Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu tüm
alanlarda hizmetlerin artırıldığına ve birimler nezdinde yapılan çalışmaların ivme kazandığına dikkat çekti. Yeneroğlu bu başarının sırrını şu sözlerle özetledi: “Bu şuur ancak
sorumluluk bilinci yüksek, örgütlü bir toplumla mümkündür. Örgütlü bir toplum nemelazımcılığın baş düşmanı olduğu gibi, haksızlığa karşı çıkacak ve hak arama mücadelesini de en etkin bir biçimde yapacak toplum modelidir.”
Muhasebe raporunu takdim eden Genel Başkan Yardımcısı ve Mali İşler Başkanı Hakkı Çiftçi, kurumların yaşatılması ve geliştirilmesi gerekliliği üzerinde durdu.
Ardından Oğuz Üçüncü’den boşalan Genel Sekreterlik
seçimi açık oylama usulüyle yapıldı. Seçim Komisyonu’nun Genel Sekreterlik için aday gösterdiği Mustafa Yeneroğlu yapılan oylama sonucu, IGMG Genel Sekreterliğine seçilen isim oldu. Bir teşekkür konuşması yapan Mustafa Yeneroğlu, “Önümüzde hepimizi bekleyen büyük sorumluluklar var.” dedi. Yeneroğlu, Genel Seketerlik bünyesinde odaklanacakları konularla ilgili bilgi verdi. Avrupa’da-
İ
❬ 20 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
haber
IGMG 7’nci Olağan Genel Kurul’u Hagen’de Yapıldı
ki İslami cemaatlerin ortak idealleri doğrultusunda birlikte
hareket etmelerinin önemini vurgulayan Yeneroğlu, “Ancak Müslümanların meselelerinin üst kurullarda güçlü bir
şekilde temsili neticesinde kurumsal haklarımızı elde edebiliriz” dedi. Yeneroğlu yaşanılan toplumlarda siyasal katılımın önemini vurgulayarak, “Cemiyetlerin bulundukları
mahalle ve şehirlerde sosyal hayatta etken kişi ve kurumlarla tanışıp iletişimi sürekli kılmak durumundayız.” dedi.
IGMG’nin zorlu dönemlerinde Genel Sekreterlik görevini yürütüp önemli hizmetler gerçekleştirmiş olan
IGMG eski Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü’ye teşekkür plaketini IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün takdim etti.
“2002’de başladığım görevi 2014’te bu şekilde kardeşlik ve
dayanışma içinde bırakmayı nasip eden Allah’a hamd olsun” diyen Üçüncü, hizmetlerdeki başarılarda pek çok is-
min katkısı olduğunu ifade etti.
Genel Kurul değerlendirme konuşmasını Kemal Ergün
yaptı. Ergün, Mısır’daki anti-demokratik gelişmelere dikkat çekerek, “Uluslararası karar mercileri darbeye darbe bile diyemediler. Aslolan özgürlükse, seçimse hapiste seçilmiş
bir insan var; neden buna ses çıkartılmıyor?” dedi. Artık
Müslümanların “buralı ve kalıcı” olduklarını vurgulayan
Ergün, “Bu nedenle kendimize, çevremize ve yaşadığımız
topluma faydalı olacak çalışmalar yapıyoruz.” şeklinde konuştu.
Camilere Üyelik Kampanyası ve IGMG tanıtım klibi
gösteriminin yapıldığı Genel Kurul’da Bölge Başkanlıklarında değişiklik yapılan Bremen, Kuzey Bavyera, Kanada
ve Düsseldorf eski Bölge Başkanlarına ve temsilcilerine de
teşekkür plaketi takdim edildi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Gurbet
Mektupları-6
[email protected]
ektubuma başlamadan önce ALLAH’ın selamı,
rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
O’nun Rasulüne, ehline, ashabına salat ve selam olsun.
ALLAH’tan siz kardeşlerime sıhhat, afiyet, huzur, mutluluklar dilerim. Uzun zaman oldu, hal ve halimizden sizlere hep anlattık.
Nihayet sizlerle mektuplaşıyorum.
Gurbet mektubu dedik.
Belki de konuya gurbetten başlasam daha iyi olur.
İşte efendim bu minval üzere bu mektubumuza başlıyorum.
Hasret, özlem, eşittir gurbet diye düşünüyorum.
Ve!
Rahmetli babamdan anekdotlar yazarak devam ettirmek
istiyorum.
Karaman’da öğle namazından çıktık.
Babam:
- Oğlum şimdi eve gitme zamanımı gel bir kaçamak yapalım.
- Baba parayı yine nerede buldun?
- Orasını karıştırma.
- Baba ne yaptın yine annemin cüzdanınımı karıştırdın.
- Ne yapalım yani, kendi paramızı aşırıyoruz.
Hayatta birçok olaylar geçer insanın başından.
Kimi olaylar insanı hüzünlendirir, kimi olaylar gülümsetir.
Hayat bu işte dedik ya.
Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi:
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Hayatın mücadelesi içinde yoğunlaşan, babalarımızdan
devir aldığımız, bu gurbetçiliği istesek de oynuyoruz, istemezsek de.
Fakat suyun akış yönünde gidiyoruz, hiç direnmeden.
Somon balığı yumurtalarını bırakmak için öyle bir yorucu yolculuğa çıkar, insan şaşırır. Somonlar yıllar önce denize varmak için geçtikleri nehir yatağında, şimdi tam ters
yönde, yani akıntıya karşı yüzmeye başlarlar.
Karşılarına çıkan hiçbir engel onları asla yıldırmaz.
Şelalelerle karşılaştıklarında suyun içinden yukarı zıplayarak yollarına devam ederler.
3 metrelik engelleri dahi zıplayarak aşabilirler.
Böylece binlerce kilometre yol alabilirler.
Somonun dönüş yolculuğunun sonundaki hedefi, yumurtadan çıktığı yerdir.
Çünkü somonlar yumurtlamak için doğdukları ırmak
yatağına giderler.
Atlantik somonları söz konusu göçü her sene yinelerken, diğer türler ömürleri boyunca sadece bir kere göç ederler.
Sadece yavrularını koruma adına yüzlerce fire vererek
hedeflerine varırlar.
Ya biz! Sıkıntı olmasın hayat devam etsin, gelsin çaylar,
kahveler.
Bir balığın bile gayesi varsa, biz gayesizlikten utanmamız gerek.
Eğer uğraşıyor ve hedefe varamıyorsak, zaman utansın.
Yine Necip Fazıl Kısakürek:
Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!
Ey binbir tanede solmayan tek renk;
Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!
M
❬
❬ 21 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
M. Salih AYDIN
Hayatın bu zorlu ve tozlu yolunda, arkaya bakmadan
ilerlemek.
Ruhundaki imanın, kıvılcımlarını ateşleyebilmek.
Bunca hasret ve hüzüne, gülümsemeleri katarak, yürümeye devam etmek.
Yüreğinde kocaman bir insan sevgisi taşımak.
Ve bunca yükü et ve kemiğe taşıtarak, sabrı öğretmek.
Karanlıklar girince düşüne, yine canhıraş çırpınmak.
Bana bak, hala ayakta mısın diyen dostlara inat.
Tıs tıs gülerek sırıtan, düşmana inat ve ALLAH rızası
için, kıyamda kalabilmektir, hayat.
Babam’da şunu gördüm, asla yeis yoktur.
Hayat’ı daima severek yaşamış, asla, bıkkınlık göstermemiştir.
Mücadele içinde, daima uğraşını vermiştir.
Fakat, son anları geldiğinde, dilinde, LA İLAHE İLLAH daim olmuştur.
Yüzündeki gülümseme, asla eksilmemiştir.
33 yaşında çıktığı gurbet yolculuğu, 80’inci yaşında bitmiştir.
50 yıl önce ekmek parası için kara trenlere binip, Avrupa yoluna düşen insanımızın, hasretini mektuba döküp, 3
ay cevap bekleyerek, ıstırabını yüreğine gömerek, ağıtlarını
rüzgara vererek, kazandıkları paralarda, kimlerin gözü olmamıştı.
Kimler, onların saf ve temiz halinden, istifade etmedi.
Ayşeleri, Fatmaları rahat olsun diye, ömürlerini, ağır iş
şartlarında tüketmişlerdi.
Sonraları, gurbete taşımışlardı, sevdikleri bütün insanları.
Herşeyleri vardı, ama artık çocuklarını ellerinden almıştı, yalancı dünya hayatı.
Birdenbire yabancı olmuştu, o yediveren gülleri, kıyamadıkları biricik yavruları.
Sanki ana baba değil el olmuşlardı adeta.
Hayat onları nereden nereye getirmişti.
Ekmek parası düşlerinde iken, kaybolan yavrularının
peşinde hayat zehir olmuştu.
İşte gurbet, işte gurbetçi, işte onlerın çocukları.
Süslenmiş bir canavar, düden gibi içine çekmişti adeta.
Evet, gurbet dedikte Mehmet Akif Ersoy’u Unutur muyuz.
Mısır’da yaşadığı günlerden birgün şöyle yazmıştı kızı
Suad hanıma torunu için.
Ferda Kadın’a
Ferda Kadın! Ferda Kadın!
Ben görmeden sevdim seni.
Sen galiba, gördün beni,
Pek ihtiyar, hoşlanmadın!
Ferda Kadın! Ferda Kadın!
Ey yavrumun ilk yavrusu!
Pek tatlı şeysin doğrusu.
Lakin neden çirkin adın?
Yok yok, adın cidden güzel!
Dünyada her şeyden güzel;
Aydan güzel, günden güzel!
Ay, gün nedir? Senden güzel;
Hatta derim: benden güzel!
Zira ‘yarın’, ‘dün’den güzel
Deden Mehmed Akif…
Bugünlük de bu kadar, sizleri ALLAH’a emanet ediyorum.
Selam ve dua ile.
özel köşe
Balingen’de
Kadınlar Aktif
GMG Freiburg Donau Bölgesine bağlı hizmet veren Balingen Fatih cemiyetinde kadınlar teşkilatı çalışmalarına hız verdi.
Balingen Fatih Cemiyeti Kadınlar Teşkilatı
Tanıtma Başkanı Aynur Ayvaz’ın verdiği bilgilere göre, cemiyette kadınlararası topluca kahvaltı, cemiyette sohbetler, piyesler, ev ziyaretleri
yapılıyor.
Ayrıca kadınların dünyadaki mağdurlar için
yardım faaliyetlerinde aktif oldukları belirtilirken, cemiyete gelir noktasında ise lahmacun,
börek gibi şeyler yaparak katkıda bulundukları
belirtildi.
Düzenli bir şekilde ev sohbetlerine de başlandığı belirtiliyor.
I
Lauchringen’de
Öğrencilere Piknik
GMG Freiburg Donau Bölgesine bağlı hizmet veren Lauchringen Fatih Camii Kadınlar Teşkilatı geçtiğimiz günlerde 40 öğrenciyle piknik yaptı ve Singen’e gezi düzenledi.
İbn-i Sina Koleji’nden mezun olan eğitmen
Zehra Gündüz öğrencileriyle ve anneleriyle Berolino parkında piknik yaptılar. Amacın burda
öğrencilerin anneleriyle tanışma ve kaynaşma
olduğu belirtildi.
Zehra Gündüz gazetemize yaptığı açıklamasında, 5-9 ve 9-15 yaş arası Cumartesi ve Pazar
günleri saat 10.00 ila 14.00 arası Temel Bilgiler-1 ve Temel Bilgiler-2 artı Almanca ev ödevleri yardım dersi verdiğini söylerken, annelere
caminin önemini de anlattığını dile getirdi.
I
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 22 ❭
Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435
bulmaca
Hiçbir rüya bu kadar
UàhSZ]Z[OR
Emniyet mensuplarına
% 15 indirim
AK-GÜL
PATARA
OTEL
0-12 YAŞ
ÜCRETSİZ
Bayanlara
özel plaj ve
tekne turları
7þO@>G@@þûþNþO
7þG7þGþBþOþI6C>G>O
GZoZgkVhndcnVeiègVc
^a`'&V^aZb^oZ
HV`aè`Zciijgj]ZY^nZ$
)GNGOK¦- [¡2CVCTC-#¤#06#.;#
YYYCMIWNRCVCTCQVGNEQO
)43&3©2
DXm`pc\P\þ`c`YXÿiêe[XkXþêpXeYXb`i^•q\cc`ÿ``c\Y`i;fÿX?Xi`bXjêfcXeGXkXiX2;•epXeêeücb
D\Zc`j`e`e KfgcXe[êÿê 8ek`b B\ek`e`e pXeêe[X p\i XcXe k\j`j`d`q 8B$>|C G8K8I8 FK<C pXgêcXe
kX[`cXk`c\Yc^\e`ep•bj\bjkXe[Xi[êeêpXbXcX[ê%Fk\c`d`q`eBfeldlGXkXiX8ek`bB\ek`e`ePXeê
jêiXFidXeêep\þ`cc`ÿ`8b[\e`qÊ`eDXm`c`ÿ`e`blZXbcXdXbkX[êi%BfelbcXiêdêqX2jXb`e#_lqlicl#
^•m\ec` m\ _`ap\e Y`i fikXd `ƒ\ij`e[\ kXk`c`e \e b\p`]c`j`e` pXþXdXcXiêeê jXÿcXdXbkXpêq% 8Ê[Xe
QÊp\_\ibfelÿldlqX%P\e`D`dXi`d`q`c\<mc\i`e[\b`^•m\em\jêZXbcêÿê_`jj\kk`i\i\bjXckXeXk
j•id\e`e[XpXeêcdXqb\p]`e`pXþXkdXb`jk\[`b%
4G\GTXCU[QP
6GNGHQP

Benzer belgeler

PDF SAYI 95 - Hayat Online

PDF SAYI 95 - Hayat Online memiştir. Tevrat’a göre, Tanrı Yahova Mısır’dan çıkarken Yahûdîlere komşularının malını çalmayı dahi tavsiye etmiştir. Bu cümle, değiştirilen ve dünyevîleştirilen Yahûdîliğin ahlâk anlayışı için sa...

Detaylı