1 mayıs olayları raporu 2013

Transkript

1 mayıs olayları raporu 2013
1 MAYIS OLAYLARI RAPORU
2013
Hazırlayan:
Av. Ümran Sırımsı Candemir
Görüşme ve Gözlem Heyeti:
Cüneyt Sarıyaşar – Ramazan Beyhan – Av. Mehmet İzmir – Av. Semih Biten
Av. Kaya Kartal – Av. Veli Gürbüz – Av. Önder Gümüş – Av. Aybüke Ekici
Samet Beycioğlu - Ubeydullah İsmail Bilir - Mevlana İbrahim Asım Bilir
Abdullah Yusuf Kaygusuz
MAZLUMDER İstanbul Şubesi
Adres: Kalenderhane Mah. Cemal Yener Tosyalı Cad. No:58 Vefa/Fatih/İSTANBUL
Tel: +90(212)5262440 Fax: +90(212)5262441 E-posta: [email protected]
istanbul.mazlumder.org
1
IGİRİŞ
II1 MAYISA KADAR İŞLEYEN SÜREÇ
III- 1 MAYIS ÇARŞAMBA GÜNÜ YAŞANANLAR
IVİLGİLİ KİŞİ VE KURUMLARLA YAPILAN GÖRÜŞMELER
VTOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ HAKKININ ULUSAL
VE ULUSLAR ARASI HUKUKTAKİ YERİ İLE EMSAL KARARLAR
VI- TESPİT EDİLEN İHLALLER VE KANAATİMİZ
VII- SONUÇ
2
I- GİRİŞ
Emeğin sömürülmesi üzerine kurulu kapitalizmin kıskacındaki işçilerin 19.yy’ın ikinci
yarısından itibaren bu gidişe dur demek gayretiyle irili ufaklı örgütlenmeleri ve direnişleri
olmuştur. 1886 yılında, başta günlük 8 saat çalışma süresi olmak üzere insanca çalışma ve
yaşama talepleriyle Amerika’da on binlerce işçi sokaklara çıkmıştır. 1889’da Paris’te toplanan
2. Enternasyonal Kongresi’nin, 1 Mayıs 1890’da bütün dünyada 8 saatlik işgünü için
uluslararası gösteriler düzenlenmesi kararı alması ile gelenekselleşen 1 Mayıs halen birçok
ülkede kutlanmaktadır.
Osmanlı dönemine baktığımızda 1 Mayıs kutlamalarının tarihi, ikinci meşrutiyetin ilanından
sonraya tekabül etmektedir. İlk 1 Mayıs 1909’da Üsküp’te kutlanırken İstanbul’da ilk 1 Mayıs
1912 yılında kutlanmıştır.1
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde ise Takrir-i Sükûn Kanunu sebebiyle kutlanamayan 1 Mayıs
yıllarca yasaklama ve kutlama arasında gidip gelmiştir. 1977 yılında Taksim’de yapılan
kutlamalar; müdahaleler, izdiham ve meydana çeşitli noktalardan açılan ateş neticesinde 37
kişinin hayatını kaybetmesi ile tarihe “Kanlı 1 Mayıs” olarak geçti. O günden beri toplantı ve
gösteri yürüyüşü yapmak isteyenlerle idare arasında bir gerilim hattı olan 1 Mayıs gösterileri,
Nisan 2008’de 2008/13526 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 1 Mayıs’ın “Emek ve Dayanışma
Günü” olarak ilan edilmesi üzerine farklı bir boyut kazandı. Artık 1 Mayıs’ın Taksim’de
kutlanmasına izin verilmedi. Yasağa rağmen alana çıkmaya çalışan göstericiler kolluk
tarafından engelleme ile karşılaştılar ve ciddi insan hakları ihlalleri ortaya çıktı.
Nihayet Nisan 2009’da 5892 sayılı Kanun ile 1 Mayıs “Emek Ve Dayanışma Günü” adıyla
resmi bayram olarak kabul edildi. Fakat 1 Mayıs 2009 kutlamalarının Taksim’de yapılmasına
yine izin verilmedi. 2010 yılında Taksim yasağı kaldırıldı. 1 Mayıs 2013 kutlamalarında ise
sendikaların Taksim’de kutlama yapma talebi idarece; Taksim’de hâlihazırda devam eden kazı
ve yapılandırma çalışmaları nedeniyle reddedildi. Bu uyuşmazlık nedeniyle olası insan hakları
ihlalleri için MAZLUMDER (İstanbul Şube) tarafından gözlemci bir heyet 1 Mayıs 2013
kutlamalarında görevlendirmiştir. Yaşananları yerinde gözlemleyen heyetimiz 1 Mayıs 2013
Çarşamba günü İstanbul’da yapılan 1 Mayıs kutlamalarında vuku bulan insan hakları ihlallerini
bizzat yerinde tespit etmiştir. Devam eden günlerde ilgili kişi ve kurumlar ile görüşmeler yapan
heyetimiz 1 Mayıs 2013 Çarşamba günü yaşananları tarafsız bir gözün kaleminden kamuoyu ile
paylaşmak, sorumluların cezalandırılmasını talep etmek için iş bu raporu hazırlamıştır.
II-
1 MAYIS’A KADAR İŞLEYEN SÜREÇ
1 Mayıs öncesinde henüz Taksim alan sorunu yokken konfederasyonlar tarafından 3 toplantı
yapıldı. Deklare edilecek hususlar noktasında anlaşma sağlanamayınca esnek bildiri usulü ile
her sendikaya eşit oranda süre verilmesine karar verildi. Ancak daha sonra DİSK tek başına
yapacağını açıkladı.2 Taksim alan sorunundan önce konfederasyonların birlikte kutlama
yapamayacakları böylece anlaşıldı.
16 Nisan 2013: Sendika konfederasyonları Ankara’da toplanırken DİSK İstanbul’da bulunan
1
Yrd. Doç. Dr ,Kadir Yıldırım BALKAN SAVASLARI’NIN OSMANLI’DA İSÇİ HAREKETLERİ ÜZERİNDEKİ
ETKİLERİ http://www.egeweb.ege.edu.tr/tdid/files/dergi_12/KadirYild%C4%B1rim.pdf
2
Memursen
Başkan
vekili
Günal
Kaya,
1.05.2013
tarihli
Tarafsız
Bölge
programı
http://tv.cnnturk.com/video/2013/05/02/programlar/tarafsiz-bolge/tarafsiz-bolge/2013-05-01T2130/index.html
3
genel merkez binasında 1 Mayıs’ta Taksim’de olacaklarını açıkladı. DİSK Başkanı Kani Beko
diğer sendikalarla birlikte İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile görüştüklerini, alana çıkma
konusunda bir sıkıntının yaşanmayacağını söyledi. DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ise
yayalaştırma projesi kapsamında Taksim Meydanı’nda süren inşaata ilişkin 1 Mayıs Tertip
Komitesi’nin alan çalışması yaparak sonuçları açıklayacağını ifade etti.
18 Nisan 2013: İçişleri Bakanı Muammer Güler yayalaştırma projesi sebebiyle 1 Mayıs
kutlamalarının Taksim’de yapılmasına izin vermeyeceklerini açıkladı. Güler sendika
temsilcilerine 1 Mayıs 1977 Katliamında yaşamını yitirenler için Kazancı Yokuşu’na çiçek
bırakılmasına izin vereceklerini, kutlamalar için farklı alan önerileri olacağını söyledi.
19 Nisan 2013: Türkiye Komünist Partisi 1 Mayıs'ı Kadıköy'de kutlayacaklarını açıkladı.
25 Nisan 2013: DİSK, KESK, Türk-İş ve TTB’den oluşan 1 Mayıs Tertip Komitesi Taksim
Gezi Parkı’nda 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlayacaklarını yineledi. Vali Hüseyin Avni Mutlu ise
mitinge müsaade edemeyeceklerini, yeni bir alan için müracaat beklediklerini açıkladı.
27 Nisan 2013: İstanbul Valiliği'nin Taksim'in fiziki koşullarından dolayı 1 Mayıs
kutlamalarına yasak olduğu açıklamasının ardından, DİSK 1 Mayıs Tertip Komitesi,
kutlamaların Taksim 1 Mayıs Alanı'nda yapılabileceğine ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Taksim Hill Otel'de düzenlenen toplantıya DİSK Genel Başkanı Kani Beko ve Genel Sekreter
Arzu Çerkezoğlu, DİSK üyesi sendikaların yöneticileri, KESK Genel Başkanı Lami Özgen ve
Genel Sekreteri İsmali Hakkı Tombul, Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Nazmi Irgat,
TTB Merkez Konseyi üyeleri Osman Öztürk, Hüseyin Demirdizen, İstanbul Tabip Odası’ndan
Ali Çerkezoğlu ve Hak-İş'in de aralarında olduğu çok sayıda siyasi parti, sendika ve demokratik
kitle örgütü temsilcisi katıldı. Dev Sağlık-İş üyesi işçiler de basın toplantısında yer aldı.
Toplantıda şunlar ifade edildi;
Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Nazmi Irgat: “Türk-İş olarak İstanbul Valiliği'ne
başvuru yaptık. Türk-İş Başkanı ile İstanbul Valisi görüştü. Her yıl yaptığımız gibi 6 emek
konfederasyonu toplantı yaptık. Birlikte 1 Mayıs'ı örgütlemek istedik ama KESK'in ITUC'un
çağrıcı olması yönünde önerisi oldu. Memur-Sen ve Kamu-Sen'in birlikte kutlamaya
katılmaktan vazgeçtiğini öğrendik. Sonra ise Bakanlığın Taksim'i yasaklaması açıklaması geldi.
Taksim Meydanı'nı iki kez inceledik, 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanacağı kanısında karar kıldık.
Son olarak Vali ile yaptığımız toplantıda izin verilmeyeceği açıklandı ve başka alanlar
açıklandı. Biz bu yayalaştırma projesindeki inşaat alanını da dikkate alarak 1 Mayıs'ın
Taksim'de yapılmasının yollarının açılmasını istiyoruz. Umarız anlayışla karşılarlar.”
KESK Genel Başkanı Lami Özgen: “Sosyalistler, devrimciler, işçi ve emekçilerle uzun süre
Taksim mücadelesi verildi. Bu sürece kolay gelmedik. Valilik ile yaptığımız
değerlendirmelerde Taksim'e ilişkin bir sorun yoktu, inşaattan kaynaklı bazı kaygılar var. Son
anda Valinin tezat bir açıklaması ile yine yasakçı bir zihniyetle işçi ve emekçilere, ezilen
kesimlere kapatılmak isteniyor. Alanın fiziki koşulları ortada. Koşullar engel değil. Hukuki
koşullar da engel değil. Hükümete sesleniyoruz, önceki yıllardan kalma klasik inatlaşma, 'ben
bilirim, yaparım' yaklaşımlarından vazgeçin. Hala zaman var. Hükümetin bu yaklaşımı gözden
geçirmesini, suni engeli ortadan kaldırmasını istiyoruz. Biz bu ülkenin işçi ve emekçileri olarak
1 Mayıs'ı Taksim alanında kutlamak istiyoruz.”
Taksim Dayanışması adına konuşan Yüksek Mimar Mücella Yapıcı: “Taksim'de inşaat
alanını katmadığımızda dahi 63 bin metrekare bulunuyor. Polisin yaptığı bu hesaba göre 260
4
kişiden fazla emekçiyi barındırıyor. 6 erişim noktası var. Kadıköy Meydanı şu haliyle 14 bin
300 metrekare, 2 erişim noktası var. Çağlayan'a ise 3 erişim noktası var. Taksim bu haliyle bile
tüm meydanlardan daha uygun. Bu alan mitingi yapmaya müsaittir, Valilik gerekli önlemleri
almalıdır. Taksim alanındaki mücadele bu 1 Mayıs'ta bizim için önemli bir aşamadır”.
DİSK Genel Başkanı Kani Beko: “1 Mayıs Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü'nde de
başta Taksim olmak üzere, Türkiye'nin bütün alanlarında olacağız. Bizim için Taksim'i ne
anlama geldiğini herkes biliyor. Bu alanda 36 arkadaşımız katledildi. Yıllardır DİSK ve kardeş
konfederasyonlarımızla birlikte, faşist katillerin bulunması, hesap sorulması için alana
çıkıyoruz. Barış, kardeşlik, sendikal hak ve özgürlük mücadelesi verdiği sırada ölen
arkadaşlarımızın anılması dahi yasaklanmak isteniyor. Yasakçı siyasi iktidara karşı -kesinlikle
inatlaşma değil- ama Taksim'i 1 Mayıs alanı olarak kazandığımızı, kaybetmek istemediğimizi o
gün burada olarak yine birlikte göstereceğiz. 1 Mayıs sabahına kadar diplomatik girişimlerimizi
sürdüreceğiz. İçişleri Bakanı ve Başbakan'dan randevu talebimiz var. Umarız en kısa zamanda
görüşebiliriz. Alan sorunu yok, fiziki anlamda bir engel yok”.
KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul: “Biz o barikatların yerleri değiştirilerek, 1
Mayıs'ın coşku ile kutlanacağına inanıyoruz”.
29 Nisan 2013: İstanbul Valiliği Türk-İş, DİSK, KESK, Hak-İş ve TTB Genel Başkanlarına
gönderdiği yazıda, Taksim Meydanı’nda sürdürülen ‘Yayalaştırma Projesi’ni gerekçe
göstererek Taksim Meydanı'nın 1 Mayıs toplantı ve gösteri yürüyüşleri için uygun olmadığını
bildirdi ve İstanbul'da Kartal, Kadıköy Meydanı, yeni Kadıköy Salı Pazarı ve Kızılçeşme
meydanlarını adres olarak gösterdi. Vali Mutlu da 1 Mayıs’ta İstanbul’da bazı toplu taşıma
seferlerinin yapılmayacağını, özellikle Taksim’e gidişlerde bazı kısıtlamalar yapılacağını ve üç
bin civarında polisin İstanbul dışındaki illerden gelerek görev yapacağını belirtti. Mutlu:
“Taksim'de miting yapmak demek uçurumun kenarında eğlenmektir” dedi.
DİSK ve KESK 1977’de Kazancı Yokuşu’nda, 1989 yılının 1 Mayıs’ında Şişhane’de Mehmet
Akif Dalcı için Kazancı Yokuşu’nda düzenlenen anmada 1 Mayıs’ta Taksim’de olacaklarını
tekrar etti. KESK Genel Başkanı Lami Özgen İstanbul Valiliği’nin gönderdiği tebligatın
hukuksuz olduğunu söyledi.
29 Nisan 2013: KESK, DİSK, TÜRK İŞ başkanları Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile
görüştü. Yaklaşık iki saat süren görüşmenin ardından taraflar Taksim konusunda uzlaşamadı.
30 Nisan 2013: İstanbul Valisi Mutlu ile İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın Taksim
Gezi Parkı’nda yaptıkları açıklamada 1 Mayıs’ta kesinlikle Taksim’e girişe izin
vermeyeceklerini söyledi. Mutlu şehir dışından üç bin takviye polis getireceklerini söyledi.
Vali’nin açıklamasının ardından Taksim’de açıklama yapan 1 Mayıs Tertip Komitesi inşaatın
Taksim’in küçük bir kısmında devam ettiğini, geriye kalan kesimin miting için yeterli olacağını
söyledi. DİSK Genel Başkanı Beko; “Polis müdahale etmezse, kimse zarar görmez, yapılan bir
inşaat çalışmaları var. Bunu handikap olduğunu defalarca söyledik. Bu inşaat çalışmalarını
görmezlikten gelemeyiz. Ancak bu alanda 30 bin metrekareye yakın 1 Mayıs için ayrılmış olan
bir alan bizim için yeterlidir. Bu inşaatlarda alınmış olan tedbirler sonrası Vali Bey’e ve
Başbakan’a ifade ettik. Eğer izin verirseniz biz buradaki tedbirleri iki üç katına çıkararak hiçbir
arkadaşımızın burnu bile kanamadan kutlamaları yapabiliriz.1 Mayıs’ı bu alanda kutlamak
istiyoruz. Bu alan bizim için önemli. Sıradan bir alan olmadığını Sayın Başbakan’a ifade ettik.
Normal bir miting olsa tabi ki Kadıköy’de Kazlıçeşme’de olabiliriz. Ama burada 1 Mayıs
5
1977’de faşist katiller tarafından 36 arkadaşımız buralarda katledildi. Katledilen arkadaşlarımız
adına 1 Mayıs’ı burada kutlamak istiyoruz. Sayın Vali’ye basın açıklamasını inşaat alanında
değil 30 bin metrekarelik meydana dönerek yapmasını rica ediyoruz. Biz mücadelemizi son
dakikaya kadar sürdüreceğiz.”3 dedi. DİSK 1 Mayıs’ta saat 8.00’de Şişli Camii önünde, KESK,
TTB ve kurumlar saat 9.00’da Beşiktaş’taki Barbaros Bulvarı’nda toplanacaklarını açıkladı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü yayınladığı açıklamayla 1 Mayıs’ta Metrobüs, metro, İDO ve
Şehirhatları’nın çalışmayacağını, Mecidiyeköy Ortaklardan itibaren Halaskargazi, Cumhuriyet,
Yedikuyular, Sıraselviler, Gümüşsuyu, Taşkışla, Rumeli, Abdulhak Hamit Caddeleri ile
Tarlabaşı Bulvarı ve Taşkışla Tünelinin kapalı olacağını duyurdu.
Aynı gün grup toplantısında konuşan Erdoğan, İstanbul’da Anadolu ve Avrupa yakalarında
olmak üzere iki miting alanı yapacaklarını söyledi. Erdoğan 1 Mayıs 2013 için Kazlıçeşme
alanını gösterdi.”4
III-
1 MAYIS ÇARŞAMBA GÜNÜ YAŞANANLAR
1-Genel Olarak
a- Taksim’de 1 Mayıs
1 Mayıs kutlamasına katılmak isteyen işçi ve sendikalar ile diğer göstericiler Taksim
Meydanı’nda toplanmak için Beşiktaş Barbaros Bulvarı’ndan ve Şişli’den yürüyüşe geçmek
istemişlerdir. Sabahın erken saatlerinde başlamak üzere yaklaşık 6 saat boyunca tüm gruplara
Beşiktaş’ta, Şişli’de müdahale edilmiştir.
Gece saatlerinden itibaren Şişli'deki DİSK Genel Merkezi'nde toplanan işçiler, diğer gösterici
grupların katılımının ardından Taksim'e doğru yürüyüşe geçmek istemiş ancak polis
göstericilerin Taksim'e doğru yürüyüşe başlamalarına izin vermeden müdahale etmiştir.
Tarlabaşı bölgesinden Taksim'e çıkmaya çalışan gruplarla polis arasında kovalamaca
yaşanmıştır.5
3
4
5
http://www.disk.org.tr/default.asp?Page=Content&ContentId=1510
http://www.bianet.org/bianet/yasam/146326-1-mayis-2013-kunye-ve-bilanco
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2013/05/130501_1mayis_update2.shtml
6
DİSK binasına, yaralı taşıyan ambulanslara, gaz bombası atılmış, yoğun gaz kullanımı
nedeniyle her ne kadar hastaneye atılmış olmasa da Şişli Etfal Hastanesi hasta ve personeli de
gaza maruz kalmıştır. Olaylar esnasında yüzlerce insan gaz bombasından etkilenmiş ve
yaralananlar olmuştur. Yaralılardan başına gaz bombası kapsülü isabet eden Serdal Gül, Meral
Dönmez, Fehmi Oran Meşe ve Dilan Alp ameliyata alınmışlardır. Basın mensuplarından da
yaralananlar olmuştur.6
Beşiktaş’ta 07.30’da başlayan ve 13.00 kadar süren müdahaleler sonrası DİSK ile kolluk
arasındaki görüşmelerden sonra DİSK’in Beşiktaş’ta açıklama yapmasına izin verilmiştir. 30
dk. Süren basın açıklamasının bittiğin ilan edilmesine ve rağmen dağılan gruba gaz
bombalarıyla ve basınçlı suyla yeniden müdahale edilmiştir. 7
Fatih Camiinde işçiler için gıyabi cenaze namazı kılarak taksime doğru yürüyüşe geçen
“Antikapitalist Müslümanlar” isimli grup, Galata Köprüsü önüne geldiklerinde köprünün
kaldırılması nedeniyle ilerleyememiştir. Basın açıklaması yapmak isteyen gruba gazlı müdahale
yapılmıştır.
Özetle 1 Mayıs Çarşamba günü saat 06.00’dan itibaren metrobüs, Anadolu yakasından Avrupa
yakasına vapur, metro, finiküler, otobüs seferleri iptal edilmiş, Galata Köprüsü kaldırılmış,
Unkapanı Köprüsü sökülmüş ve çok sayıda yol trafiğe kapatılarak Taksim’de 1 Mayıs
kutlaması yapılmasının önüne geçilmek istenmiştir. Valiliğin resmi açıklamalarına göre 1
Mayıs günü 2 bin 600'ü de farklı illerden gelen toplam 22 bin polis memuru ve 37 Toplumsal
Olaylara Müdahale Aracı görev yapmıştır. Göstericilere, uyarıda bulunulmaksızın çok sayıda
polis ve polis aracı tarafından gaz bombası, tazyikli su, zaman zaman coplarla müdahalede
bulunulmuş ve Taksim’e çıkışlar engellenmiştir. Buna karşın göstericilerden de taş atarak,
sapan ile bilye atmak, molotof kokteyli fırlatmak suretiyle çevreye ve polise zarar verenler
olmuştur.
Yaşanan olaylarda üç sivil ağır yaralanarak hastaneye kaldırılmış, çok sayıda kişi gazdan
etkilenerek fenalık geçirmiş, DİSK’in verdiği bilgiye göre “gösteriye katılmayanlar da gazdan
6
7
http://www.tihv.org.tr/index.php?1-2-mays-2013-guenluek-nsan-haklar-raporu
TBB Başkanı Özdemir Aktan 01.05.2013 Tarihli Tarafsız Bölge Tv Programı
7
etkilenmiş ve 200 gösterici ve 6 basın mensubu yaralanmış”, bazı esnaflar maddi zarara
uğramış, 2’si ağır 22 polis memuru yaralanmış, 72 kişi gözaltına alınmış ve bütün bir İstanbul 1
Mayıs 2013 06.00’dan akşam saatlerine kadar seyahat ve ulaşım hakkından mahrum
bırakılmıştır.
Aynı gün Hükümet ve Valiliğin Taksim’de sembolik tören teklifini kabul eden Hak- iş Taksime
ulaşmak için ciddi sıkıntı yaşamışlarsa da polis korteji eşliğinde Hak-İş Genel Başkan
Yardımcısı Mustafa Toruntay ve beraberindeki az sayıda kişiden oluşan grup ile Kazancı
Yokuşu'na karanfil bırakıp, Taksim Anıtı'na çelenk koyarak sembolik bir kutlama yapmıştır.
DİSK konfederasyonuna sınırlı sayıda bir grup ile Taksim’de sembolik kutlama yapabilecekleri
bildirilmişse de DİSK, bu talebi “kabul edilemez” bularak reddetmiştir.8 Aynı gün Türkiye
Komünist Partisi ise Kadıköy’de 1 Mayıs’ı sorunsuz bir şekilde kutlamıştır.
b- MAZLUMDER Heyetinin Gözlemleri
Heyet üyelerimiz gruplar halinde kutlamaların yasaklandığı Taksim Meydanı’na ulaşan
güzergâhlarda gözlemlerde bulunmuştur. Bütün güzergâhlar açısından alınan olağan dışı ve
orantısız tedbirlerin günlük yaşamı dahi katlanılmaz kıldığı görülmüştür. Beyoğlu’na komşu
Şişli, Beşiktaş, Fatih ilçelerinden Taksim Meydanı’na geçiş güzergâhlarında çok kısa aralıklarla
kurulan polis kontrol noktaları, sadece eylemcilerin alana girmesini engellemekle kalmamış,
aynı zamanda bölge sakinlerinin evlerine, işyerlerine ulaşımını imkânsız hale getirmiştir.
Metrobüs seferleri günün erken saatlerinden itibaren kaldırılmıştır. Teknelerle Karaköy’e
geçmeye çalışan vatandaşlar sahilden polis vasıtasıyla uzaklaştırılmıştır.
Gözlem heyeti üyelerimiz dahi İstanbul Valiliği’ne yapılan bildirim yazısı suretleri ve görev
kartları yanlarında olmasına rağmen polis kontrol noktalarından büyük zorluklarla
geçebilmişlerdir.
Şişli Mevkiinden Taksim Meydanı’na geçiş güzergâhında tespitlerde bulunan gözlem heyeti
üyelerimiz Av. Semih Biten, Av. Kaya Kartal ve Av. Mehmet İzmir DİSK Şişli Merkezi
önünde ve yakınlarında gerçekleşen polis müdahalelerine yakından tanık olmuşlardır. Yoğun
gaz müdahalesi birçok basın mensubunun ve çevre işyerleri çalışanlarının hatta ev sakinlerinin
ciddi zararlarına yol açmıştır. Heyet mensuplarımız gaz bombardımanından dolayı fenalık
8
DİSK Genel Sekreteri 01.05.2013 Tarihli Tarafsız Bölge Tv Programı
8
geçirmiş ve bir müddet kapalı bir pasaja sığınmak zorunda kalmışlardır. Gaz bombaları
nedeniyle çevre sakinlerinden bayılan, kusan ve fenalık geçiren kimseler olmuştur. Çeşitli
yerlerinden yaralanan göstericilerin olduğu gözlenmiştir. Bu güzergâha çıkan birçok ara
sokakta değişik ölçeklerde polis müdahaleleri gerçekleşmiştir. Kolluk kuvvetlerinin
gerçekleştirdiği bu gaz müdahaleleri uzun saatler bir gaz bulutu oluşmasına sebep olmuştur.
Polisle göstericiler arasında meydana gelen çatışmalarda, polisin değişik türde ve çok sayıda
biber gazı, gaz ve sis bombası kullandığı gözlenmiş, buna karşılık göstericilerin sapanla bilye
atarak karşılık verdiği gözlemlenmiştir.
Beşiktaş Meydanı’nda yaşanacak muhtemel ihlalleri gözlemlemek amacıyla sabahın erken
saatlerinde yola çıkan heyetimizden Ubeydullah İsmail Bilir, Mevlana İbrahim Asım Bilir ve
Abdullah Yusuf Kaygusuz sabah saat 8.20’de Galata köprüsü üzerine geldiklerinde köprünün
kaldırılmış olduğuna şahit olmuşlardır. Atatürk Köprüsünün ise söküldüğü gözlemlenmiştir.
Köprünün kaldırılmasından dolayı uyarı ışıkları ve sirenlerin çalışması gerilen ortamın adeta
dekoru olmuştur. Gözlemcilerimizin defaatle yaptıkları uyarılar, böyle bir uygulamanın artık
sıkıyönetimi andırdığına yönelik itirazlarından sonra ancak kapatılmıştır.
Köprünün Eminönü yakasında 100-150 kişilik grup (HKP) kalmıştır. Heyetimizin köprü
üzerindeki gözlemi Saat 8.45’e kadar sürmüştür. Polis göstericilerle birlikte gözlemcilerimizin
de köprüyü terk etmesini istemiştir. İstanbul Valiliği’ne yapılan bildirim yazısı suretleri ve
MAZLUMDER görev kartlarının ibrazına rağmen “buradan herkesi süpürün” ifadesi ile
köprünün dışına çıkarılmışlardır.
Gösterici grubun Emniyet amirleri ile uzun diyalogları ve ısrarları sonucu; gruptan bir kişinin
köprü üzerine geçmesine izin verilmiştir. Bu esnada HKP üyelerinden iki kişinin, birkaç defa
polisle görüşmek için gruptan ayrıldıkları ve orada bulunan amirden geçiş izni istediklerine
şahit olunmuştur. Gösterici grup “hiçbir şekilde hareket etmemek ve taşkınlık yapmamak”
kaydıyla köprü üzerinde durmalarına izin verileceği cevabını almışlardır.
Saat 11.00’a kadar Eminönü’nde gözlemlerini sürdüren heyetimiz Karaköy’e geçmek üzere
9
Ahi Çelebi Camii önünden kalkan teknelerden birine binmiştir. Tekneye bindiklerinde “Antikapitalist Müslüman Gençler” grubunun, Eminönü Ragıp Gümüşpala Caddesinden Galata
Köprüsü üzerine yürümekte olduğunu görmüşlerdir.
Hemen harekete geçmeyen teknenin kaptanı Haliç üzerinde bekleyen Deniz Polisi ve Sahil
Güvenlikten izin almak suretiyle harekete geçmiştir. Gözlemcilerimizin de içinde bulunduğu
tekne Karaköy’e varmak üzereyken ‘Sahil Güvenlik’ ve ‘Deniz Polisi’ tekneleri tarafından
durdurulmuş ve ‘Cruise Gemisi’ yolcuları dışında gemide bulunan hiç kimsenin geçmesine izin
verilmeyeceği söylenmiştir. Eminönü’ne dönen teknenin kıyıya varmadan tekrar hareket etmesi
ile Karaköy’e ulaşılmıştır. Saat 12 sularında tramvay yolundan Kabataş’a doğru yürüyen ve
Beşiktaş’a geçen gözlemci heyetimiz yer yer güvenlik güçlerinin varlığına şahit olmuşlardır.
Olayların burada da durulduğunu gören heyetimiz Taksim’e doğru yürümeye devam
etmişlerdir. Polislerin birkaç yerde küçük kontrol noktaları oluşturduklarını ve taksime geçişi
engellediklerini gözlemleyen heyetimiz İstanbul Valiliği’ne yapılan bildirim yazısı suretleri ve
MAZLUMDER görev kartlarının ibraz ederek polis kontrol noktasından geçebilmiş ve
Taksim’e doğru yürümeye devam etmişlerdir. Yol boyunca çok sayıda taş, misket ve boş gaz
bombası kutuları gören heyetimiz nihayet 13.15’de Taksim’e ulaştıklarında meydanın
kapatıldığını ve geçişe izin verilmediğini gözlemlemişlerdir. Kolluk kuvvetlerine İstanbul
Valiliği’ne yapılan bildirim yazısı suretleri ve MAZLUMDER görev kartlarının ibraz ederek
gözlemci olduklarını izah etmişlerse de geçişlerine müsaade edilmemiştir. Bunun üzerine
Taksimden taksiye binip Dolapdere üzerinden Kasımpaşa’ya giden heyetimiz Dolapdere’de
kargaşanın devam ettiğini gözlemlemişlerdir.
Aynı gün Fatih’te hazır bulunan derneğimiz gönüllüsü Çapa'da İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi
önünden, Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği, İşçi Dayanışma ve
Yardımlaşma Derneği ve Emek ve Adalet Platformu bileşenlerinin birlikte yola çıktıklarını,
Fındıkzade'de PTT şubesi, Aksaray'da İSKİ Genel Müdürlüğü önünde birer basın açıklaması
gerçekleştiren kortej, yol boyunca herhangi bir sorunla karşılaşmadan, Aksaray meydanından
Atatürk Bulvarı'nı takiben Saraçhane'ye doğru hareket ettiklerini gözlemlemiştir. İBB binası
önünde kalabalık bir çevik kuvvet mangasıyla karşılaşan grup burada temsili hamal yüklerini
binaya bırakarak basın açıklaması gerçekleştirmiştir. Bu esnada Fatih istikametinden gelen
yaklaşık ikiyüz kişilik Antikapitalist Müslümanlar / Kapitalizmle Mücadele Dernekleri kortej
10
Unkapanı istikametine devam etmiştir. Basın açıklamasının ardından İşçi-Der, Taşiş-Der ve
EAP kortej bileşenleri Unkapanı hattını takip ederek 1 Mayıs alanına doğru yürüyüşe geçmek
istemişse de, bu esnada Çevik Kuvvet amirleri gelen telsiz anonsuyla grubu çembere alarak
engellenmiş, pasif direnişe geçen grup İBB otoparkı girişindeki alanda, yolu kapatmadan
oturma eylemi gerçekleştirmiştir. Polise müdahalesinin hukuka aykırı olduğu yönünde
ikazlarda bulunulmuşa da görüşmeler sonuçsuz kalmıştır. Biber gazı ve kalkanlarla süpürülen
göstericilerden özellikle gençlerin ve kadınların doğrudan yüzlerine biber gazı sıkıldığı
gözlemlenmiştir. Geriye doğru süpürülen kitle oturma eylemini burada devam ettirmiş ardından
topluca dua ederek alandan ayrılmış, dağınık şekilde Unkapanı istikametinden yürüyerek
Galata Köprüsü'nde eylemlerini sonlandırmışlardır. Olaylar esnasında yaralanma ve gözaltına
alma olmadığı gözlemlenmiştir.
IV-
İLGİLİ KİŞİ VE KURUMLARLA YAPILAN GÖRÜŞMELER
1- DİSK İLE YAPILAN GÖRÜŞME
MAZLUMDER: Yaralananları ziyaret ediyoruz. 25 kişi var dediler ama 200 civarı kişi var.
Sizleri de dinleyelim istedik.
-
DİSK: Ankara’da 6 konfederasyon olarak toplantı yaptık. Türk-İş’in başkanı kendisinin
konuştuğunu ve sıkıntının olmadığını söyledi. Biz de 1 Mayıs için çalışmalara başladık. Sonra
baktık televizyonlarda falan İçişleri Bakanı Taksimi açmayacaklarını söylüyor. Sonra valiyi
ziyaret ettik. Vali Bey bu konuyla ilgili çalışma yapacaklarını, hatta alan çalışmasını birlikte
yapacağımızı söyledi. Ben kendim de gidip Taksim’de alan çalışması yaptım. İnşaat alanı 8000
metrekare. 50 bin metrekare boş alan var. Bu da minimum 200 bin kişilik alan demek. Bunları
Vali Bey’e anlattık. Son dakikaya kadar Başbakan ile randevu talep ettik, görüşmek istedik.
Cami varken insanlara orda namaz kılma başka yerde kıl diyemezsiniz. 1 Mayıs’ta Taksim’e
gitmemiz bizim için çok önemlidir. Başka herhangi bir miting, gösteri vs olsa başka yerde
yapalım ama bu 1 Mayıs. Son gün yine Vali Bey ile randevu talep ettik.1 Mayıs günü ben
Çağlayan’daki evimden buraya (DİSK binası, Şişli) 2 saatte geldim. Taksiye biniyorum
11
götürmüyorlar. Üsküdar’dan falan arkadaşlar aradı biz gelemiyoruz diye. Herkes çeşitli
nedenlerle gelemiyoruz diye aradı. Burada yaklaşık 5bin kişi toplanmıştı. Beşiktaş’ı
bilmiyorum da hadi olsun 5bin kişi de orada. Toplam 10bin kişi vardır, hadi 15bin diyelim.
Dedim biz 15 bin kişi gidelim Taksim’e. 50 kişi gidip çiçek bırakabilirsiniz dediler. Müdahale,
sabah saat 09.00 gibi başladı. Yaklaşık 6 saat sürdü ve 15.00 gibi bitti. Tazyikli su sıkıldı. Her
yer gaz bombası. Ambulans aramaya çalışıyoruz, arayamıyoruz. Sonra öğrendik haberleşip
organize olmasınlar, Twitter’a falan yazmasınlar diye sinyalleri kesmişler. Ambulansa ulaştık,
yollar kapalı gelemiyoruz diyor. Biz Başbakan’a Vali’ye söyledik. Türkiye’de barış rüzgârı
esiyor, çatışmayalım, her şey barış içinde olsun dedik. Marjinal grup söylemleri yalan. Yüzü
kapalı, sarılı diyorlar da tazyikli suya maruz kalan, yoğun gazda sıkışan yüzünü kapatmayıp ne
yapacak. Ben de ceketimi yüzüme sarmak zorunda kaldım. Marjinal gruplar geçen senelerde
neredeydiler.
MAZLUMDER: Birebir şikâyet olacak mı? Şikâyette bulunacak mısınız?
DİSK: Biz dava açıp suç duyurusunda bulunacağız. Olanları Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine de götüreceğiz. Burası siyasi bir parti değil. Bütün kesimlerden işçiler vardı
burada. Bu işçiler bizim için kutsal. Soframızda yediğimiz ekmekten peynire, kullandığımız
elektrikten suya kadar her şey bu işçiler sayesinde ayağımıza kadar geliyor. Bir söz vardır;
kediyi bile döverken açık bir yer bırak ki kaçabilsin. Yoksa sana saldırır. Bizim önümüzü ve
arkamızı tutmuşlardı. 6 saat bomba attılar. Biz ne yapabiliriz ki kaçacak yer de yok. Ya bu
insanlar senin vatandaşın değil mi?
2- HAK İŞ İLE GÖRÜŞME
HAK-İŞ: Hak-İş konfederasyon olarak Karabük, Taksim ve 81 ildeki temsilciliklerde 1
Mayıs’ı kutlama kararı aldı. Genel başkanımız diğer konfederasyonlara birlikte kutlama çağrısı
yaptı ancak sadece Kamu-Sen cevap verdi. Diğer bir çağrıya hepsi iştirak etti. Biz de katıldık. 1
Mayıs, Taksim de kutlanacak ve biz de orada olacağız diye konuşuldu. Türk-İş, Hak-İş, DİSK,
KESK ve Türk Tabipler Birliği toplanıldı. Türk-İş valilik ile konuşmaya çalıştı. Önce kabul
edilmedi, sonra bizzat Vali Bey ile 2,5 saat civarında bir görüşme gerçekleştirdik. Vali Bey ile
birlikte İl Emniyet Müdürü ve Müdür Yardımcıları da oradaydı. Mobese kameralarından
çekilmiş görüntüler gösterildi. Alandaki inşaatın durumuyla birlikte önceki 1 Mayısların
görüntüleriyle karşılaştırıldı. Vali Bey Taksim meydanında kutlama olamayacağını tebliğ etti.
Hüseyin Çapkın da çukurların olduğunu ve güvenlik nedeniyle sıkıntı yaşanabileceğini
12
söyledi.1 gün sonra biz Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubeyle tekrar alanı karış karış gezdik.
Nereden girilir, nereden çıkılır diye baktık. Mümkün olamayacağını söylediler. Valilik bize
makul bir çoğunluk teklifi yaptı. Makul bir sayıda insan gidip çelenk koysun, basın açıklaması
yapsın, neden böyle bir şey düşünmüyorsunuz dedi. Daha sora belgelere dökülerek valiliğin
inşaat olduğu için kutlamanın mümkün olmadığı belirtildi. 27.04.13 tarihli valililikten tebligat
aldık. “1 Mayıs için Taksim’in uygun görülmediği, çelenk koyma, basın açıklaması ve anma
töreninin sembolik bir grupla yapılabileceğine karar verilmiştir” yazıyordu. Makul katılım,
sembolik katılıma dönüşmüş oldu. Bizim konfederasyonumuzun bu civarda 9 tane sendikası
var. Karaköy üzerinden Beşiktaş’a yürürüz diye düşünmüştük. Güvenlik önlemleri alınmış,
köprüler kaldırılmış. Ben erken geçmiştim o tarafa. Arkadaşlarımızdan kimileri Unkapanı’nda
kalmış, kimileri Kasımpaşa’da. Biz de sıkıntı yaşadık, 5 kişi bir araya gelince polis dağıtıyordu.
Toparlanamadık. Bizi yürütmediler Beşiktaş’a. Kabataş’ta önümüzü kestiler. Ben belgeyi
gösterdim ve sembolik grup olarak en az 100 kişi Taksim’e çıkmak istediğimizi belirttim.
Baştan 60 kişi dediler, sonra 50 oldu. Sonra 40’a düştü. Biz 30’un üzerinde arkadaşımızla
1000’in üzerinde polis kortejiyle Taksim’e yürüdük. Alanı tam olarak kapatmışlar, her yerde
polisler vardı. Her yer kapalı olduğu için yürüyerek bile birçok sokaktan dolanarak ulaşmak
zorunda kalıyorsunuz. 1 Mayıs’ın amacı işçilerin problemlerini dinlemek, çözümler bulmaya
çalışmak, bunları gündeme getirmektir. Biz Taksim Meydanı’na gittik. Karanfil bıraktık basın
açıklaması yaptık. Emniyet kare kare bize gösterdi. İnşaat alanı çok büyük, o yüzden
tehlikeliydi zaten. Başka yer isteyin verelim dediler. Ancak 100 bin kişi Taksim Meydanı’na
gittiğinde olası bir panik durumunda insanların nereye kaçacaklarını sordular. O konuda
Emniyet haklı. Sendikalar için 1 Mayıs bir anlam ifade ediyor. 1 Mayıs dünyada barış ve adalet
için kutlanıyor. Türkiye’de barış dönemindeyiz. Türkiye’de iş kazaları ve iş ölümleri var.
Bunun sesinin duyurulacağı, eksiklerinin dile getirileceği, işçilerle ve iş ile alakalı yanlışların
anlatılacağı bir durumdayız. Ama biz ne yaptık, Taksim’e çıkma savaşı verdik. Oraya çıkınca
bu problemlere çözüm bulunacak mıydı? Onun yerine biz bunlardan bahsetsek daha faydalı
olurdu.
13
MAZLUMDER: İdare, güvenlik güçleriyle çözüm bulmaktan ziyade, başka çözüm yolu
bulamaz mıydı?
HAK- İŞ: Tabi ki olabilirdi. Vali Bey bizi çağırıp bunları bize iletebilirdi. İsterseniz başka alan
verebiliriz ama Taksim için 10 bin kişiyi geçirmeyeceğiz diyebilirdi. Makul sayıda katılım
olabilir deseydi daha yumuşak bir geçiş olurdu. Biz makul deyince 10 bin kişi falan olarak
düşünmüştük. Makul sayı dediğimizde bizde gelene gelme demek olmaz. 1000 deriz, 2000
gelir. Emniyet bunu da düşünmüş olabilir. Ama buradaki asıl olay; Taksim’de kutlama
olmayacağıydı.
MAZLUMDER: Şişli’de ve Beşiktaş’ta kalabalık topluluklar vardı. Oralardan kontrollü olarak
1000’er kişi alınamaz mıydı?
HAK-İŞ: Orada o grupları alsalar, marjinal gruplar da gireceklerdir. Buna engel olmak zor.
Kaldı ki bu sefer, özgürlüğümüzü kısıtlıyorsunuz diyeceklerdi. Orada anlık karar vermek
olmazdı. En makulü gruplara sayılar verilecekti, 50’şer kişi girilecek diye herkes bilirdi. Benim
şahsi kanaatim¸bizim işçileri anlatmamız lazım. Bana yarın işçilerimizden bir tanesi gelip
benim derdimi anlatmadın dediğinde; biz taksime çıkamadık bu yüzden anlatamadım diyemem.
3- CHP İLE GÖRÜŞME
CHP: Saat 10.00 civarı Beşiktaş İlçe Başkanlığı önünde toplanan gençlere herhangi bir eylem,
slogan olmamasına rağmen müdahale edildi. O çocuklara bir şey atıldı, yaralanan hastaneye
kaldırıldı. Beşiktaş Meydanındaki tek ses sistemi bizim seçim otobüsümüz. Otobüsün içine de
gaz atıldı. İçeridekileri tasfiye etmek zorunda kaldık. Bütün sokaklara dağılıp kaçanlar
toplansaydı ve biz saldırsaydık polis kalmazdı ama biz öyle bir parti değiliz. Olaylarda ilçe
başkanı ve il başkan yardımcısına kapsül isabet etti ve yaralandılar. Müdahale ile birlikte gaz
atıldı. Biz de otobüse sığındık oraya da attılar. Bana kapsül isabet etti. Şuurumu kaybettim.
Okmeydanı Devlet Hastanesinde açtım gözlerimi.
14
(Başkan yardımcısı anlatıyor) Olaylar 6 saat sürdü, 6 saat boyunca müdahale edildi. Baktık
bunun sonu yok, dağılalım kararı aldık. Tertip komitesiyle polis müdürleri görüştü. Tertip
komitesi dağılacağız dedi. Sonrasında ben konuştum. Benim konuşmam bitti, 30 sn geçmeden
tekrar müdahale edildi. Bu sefer bütün sokaklara ve meydana aynı anda gaz atıldı. İnsanlar
zaten dağılacakken her yer gaz oldu ve öyle dağılmak zorunda kaldılar.(başkan yardımcısı
anlatıyor) Okmeydanı Hastanesinde doktorlar hastaları gaz maskesiyle tedavi ediyor. Olası bir
durumda oraya da müdahale edecekleri haberi verilmiş onlara. Emek örgütlerinin 1 Mayısı
olduğu için biz organize eden değil destek veren taraftık. Bu yüzden valilikle konuşmadık.
Taksim’e çıkalım diye toplanıldı ancak orada hiç Taksim’e çıkma teşebbüsünde bulunmadık.
Biz 100 tane otobüs organize etmiştik. Otobüs şirketleri aranıp tehdit edilmiş, gitmeyeceksiniz
denmiş. Otobüs şirketleri gelmediler. Herkes kendi imkânıyla oraya geldi.(başkan yardımcısı
anlatıyor) Polis, bize CHP İlçe binasından çıkılmayacak talimatı verildi dedi. Bizi kışkırtmaya
yönelik müdahalelerde bulundular. Sabah hiçbir şey yokken toplanan çocuklara müdahale
edilmesinin başka bir açıklaması olamaz.
4- YARALI POLİS MEMURU İLE GÖRÜŞME
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yatmakta olan kolundan yaralan Polis memuru
Adem Seven: "Biz kimsenin zarar görmesini istemiyoruz, ne biz zarar görelim ne de başkaları"
dedi. 4 Mayıs Cumartesi günü taburcu edildi.
5- YARALI DİLAN ALP’İN VE MERAL DÖNMEZ’İN AİLELERİ İLE GÖRÜŞME
Olay günü yaralanan göstericilerden Dilan Alp ve Meral Dönmez’in aileleri ile MAZLUMDER
İstanbul Şube Başkanı M. Cüneyt Sarıyaşar, derneğimiz gönüllü avukatları Av. Önder Gümüş
ve Av. Veli Gürbüz tarafından Medical Park Bahçelievler hastanesinde bir görüşme
gerçekleştirilmiştir.
Kızının durumu hakkında bilgi veren Mehmet Dönmez, üniversite mezunu olan ve atama
bekleyen kızının yaralanmasının polisin doğrudan hedef gözeterek, yakın mesafeden atış
nedeniyle attığı gaz bombası nedeniyle gerçekleştiğini belirtmiştir. Baba, Dönmez’in çene, ense
ve sol kulak arkasında darb izleri bulunduğunu, genel durumunun iyiye gittiğini ifade etmiştir.
15
Olay sonrası Emniyet Müdürü tarafından yapılan açıklamada marjinal örgüt üyesi gibi
gösterilmek istenen kızı hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmadığını, daha önceden
parasız eğitim talebiyle gösteri yapmış olması nedeniyle gözaltına alındığını, devamında
basında belirtilen örgüt üyesi gerekçesi ile dava açıldığını, mahkemece 6 yıl ceza verildiğini
ancak dosyanın Yargıtay aşamasında olduğunu belirtmiştir. Kesinleşmemiş bir dava üzerinden
kızının suçlu olarak basına yansıtılmasının adil olmadığını ifade etmiştir.
1 Mayıs 2013 günün kızının doğrudan polis tarafından hedef alınarak darp edildiğini belirten
baba Dönmez, basına yansıtılan suçlayıcı ve yargılayıcı haberlerin doğru olmadığını
söylemiştir.
Diğer yaralı Dilan Alp'in babası ise; kızının yakın mesafeden ve hedef gözetilerek doğrudan
atış yapılan gaz bombası mermisiyle kulak arkasından yaralandığını, kafatasında kırık
olduğunu, ameliyat edildiğini, şu an durumunun iyiye gittiğinin bildirildiğini, basında vali
tarafından yapılan açıklamaların doğru olmadığını, kızının daha 19 değil, 17 yaşında olduğunu,
her hangi bir örgüt üyesi olmadığını, basına verdikleri birçok bilginin sonradan yanlış
olduğunun ortaya çıktığını, bizzat kendilerinin düzelttiklerini ancak, valilikten kamuoyuna
hitaben düzeltme ve özür beklediklerini ifade etmiştir.
Her iki ailenin de ortak şikâyeti kızlarının, polis tarafından doğrudan hedef gözetilerek ve yakın
16
mesafeden atılan gaz bombası nedeniyle yaralandıklarını, kızları hakkında kamuoyuna gerçek
dışı bilgi verilmek suretiyle kızlarının toplum nezdinde suçlu ilan edilmiş olmaları şeklindedir.
6- ŞİŞLİ ETFAL HASTANESİ YETKİLİLERİ İLE GÖRÜŞME
MAZLUMDER İstanbul Şubesi Başkanı M. Cüneyt Sarıyaşar ve MAZLUMDER Hak İhlalleri
Komitesi üyesi Stj. Av. Samet Beycioğlu tarafından1 Mayıs’ta yaşanan olaylar ve bu olayların
hastalara, hasta yakınlarına, genel itibari ile hastaneye etkileri hakkında Şişli Etfal Hastanesi
Başhekim Yardımcısı ve Nefroloji Uzmanı Dilek Hanım, Acil Servis Sorumlusu Derya Hanım,
Dahiliye Uzmanı Elif Hanım ve 1 Mayıs 2013 günü görevli iki acil müdahale doktoru ile
görüşme gerçekleştirilmiştir.
Yapılan bu görüşmeler neticesinde 1 Mayıs günü yaşanan olayların özellikle saat 08.30 ve
10.30 saatleri arasında hastaneye de sıçradığı öğrenildi. Acil servis doktorları, yaşanan olaylar
sebebi ile 54 eylemciye ve 6 polise acil müdahale yapıldığını belirtti. Doktorlar, bu
müdahalelerin genel itibari ile ayakta tedavi yolu ile gerçekleştirilen basit tıbbi müdahaleler
olduğunu belirtti. Bir erkek eylemcinin kafasına çarpan gaz bombası kapsülü sebebi ile beyin
kanaması geçirdiğini ve bu sebeple eylemcinin cerrahi müdahale ile ameliyata alındığını
belirtildi.9
Özellikle hastane girişinde polis ile eylemciler arasında gerginlik yaşandığını hem eylemcilerin
hem de polislerin hastane bahçesine girdiği ifade edildi. Yapılan müdahalelerin ve alınan
tedbirlerin yetersiz olması sebebi ile yaşanan olaylardan hastaların, hasta yakınlarının ve
hastane çalışanlarının da zarar gördüğünü belirtildi. Her ne kadar hastane içinde biber gazı veya
gaz bombası kullanılmasa da hastane dışında yoğun şekilde biber gazı ve gaz bombası
kullanılmış olduğu için, gaz dumanlarının hastane içine kadar girerek hastaları ve hastane
personelini de etkilediği doktorlarca ifade edildi.
Hastane girişinde eylemciler tarafından barikat kurulduğunu açıklayan doktorlar, polislerin de
panzer aracıyla hastaneye girmeye çalışması sebebi ile ambulans yolunun tıkanmış olduğunu ve
hastaneye giriş çıkışların sağlanamadığını belirtti. Hastanenin sadece giriş kısmında ve bahçe
bölümünde zarar meydana geldiğini belirten doktorlar, özellikle bahçe bölümünde yoğun bir
gaz dumanı oluştuğunu ve polis ile eylemciler arasındaki gerginliğin hastane bahçesinde de
sürdüğünü açıkladı. Hastalardan olaylar sebebi ile herhangi bir şikâyet olmadığını açıklayan
doktorlar, yine de oluşan bu zararlar açısından yeterli ve gerekli tedbirlerin alınmamış olması
nedeniyle hastane bahçesinde dahi gerginliğin önüne geçilemediğini ifade ettiler.
7- ESNAF GÖRÜŞMELERİ
Derneğimiz gönüllü avukatlarından; Av. Aybüke Ekici, Av. Mehmet İzmir, Av. Veli
Gürbüz’den müteşekkil bir heyetin bölge esnaflarından bir kısmı ile yapmış olduğu görüşme
notları şöyledir.
Tayyareci Mehmet Alibey Sk. Esnaflarından;
Sebahat Kıtay (Belfin Börekçisi): Polisler bizim dükkanda çay içiyordu bir anda yukarıda
yüzleri kırmızı örtü ile kapalı yaklaşık 200 kişilik bir grup polise molotof, taş, bilye ve plastik
bardaklara dökülmüş betonlar ile saldırdılar, bunun üzerine alt caddede polisler geldi gaz
bombası attılar, atılan gazlar ile dükkan ve sokakta bulun herkes çok fena bir şekilde etkilendi,
9
Beyin cerrahi servisine bilgi almak için gidildi. Ancak bu bölümdeki doktorlar, sekreter ve diğer çalışanlar konu hakkında
bilgi vermek istemedi
17
dört adet molotof atıldı, atılan taşlar ile gördüğünüz üzere masa ve sandalyeler yara aldı, ayrıca
dükkânın tentesi yandı. Börek arabası zarar gördü. Daha önce böyle bir şey yaşamadık bir an
öleceğimizi sandık, saat 09 sularında oldu, yoldan geçen vatandaşları korumak için dükkâna
aldık iki gün boyunca olayın etkisinden kurtulamadık. İlk olarak molotof, taş ve kiremit atıldı.
Daha sonra polis geldi tespit yaptılar raporu valiliğe müracaat edin dediler. Bir tanesi çıkmış
‘benim oğlum bayramını kutladı’ diyor ancak senin oğlun beni öldürüyordu. Ayrıca polisler
Düzce’den gelmişler çok acemiydiler ben onlardan yardım istedim onlarda ben yardım
istiyorlardı. En son bizi polisler çıkardı. Mustafa Sarıgül “ben Şişlinin babasıyım” diyor ama
kimse gelmedi sanki burada hiç bir şey olmamış gibi yetkililer gelip geçmiş olsun demediler.
Çetin Hanifioğlu (Fastfood Büfe): Polisler çok acemiydi, havaalanı polisleriymiş. Dar sokakta
eylemciler çok fena sıkıştırdılar az kalsın yanıyorlardı, aslında polis üst caddeyi tutmaları
gerekiyordu. Polise yapılan saldırılarda komşu dükkânda ve bizim dükkânda yangın çıktı. Polis
söndürdü. Atılan taş ve Molotof etkisiyle masa ve sandalyeler zarar gördü ancak biz hemen
kepengi kapattık. Gazdan çok etkilendik. Önce molotof atılar sonra gaz yedik, yetkililerden
kimse gelmedi sadece polis rapor tuttu bir de basın mensupları geldi.
Turgut Işık (Kuaför): Ben saat 8’de işe geldim burada polis oturuyordu, sohbet ediyorduk.
Polisler Havalimanı polisleriydi, birden benim gözümün önünden demir bilye geçti. Ben
kendimi dükkâna attım havai fişek, molotof, kiremit attılar. Yüzleri maskeliydi, polisler
inanılmaz derecede gaz bombası attılar hatta kendi arkadaşlarına attılar rastgele atıyorlardı,
hatta gaz kapsülü ile tabela bile kırıldı. Polis yetersizdi, eylemciler bayram kutlamak için eylem
yapmak için gelmişlerdi. Ben duydum arkadaşlar burası Şişli’ymiş diyorlardı, yani buranın
Şişli olduğunu bilmiyorlarmış yani dışarıdan getirilmiş oldukları belliydi. Hükümet Galatasaray
taraftarının Taksim’de kutlamasına izin veriyor ancak 1 Mayıs kutlamasına izin vermiyor.
Doktor hastaneye gitmek itiyor ancak polis bırakmıyor. Ayrıca kimin nereden gideceğine
nereden nereye ulaşım sağlanacağı konusun da bilgi vermiyorlar tam bir koordinasyon
bozukluğu vardı, her yeri kapatmışlar hayat durmuş ancak koordinasyon yok yönlendirme
eksikti, tamamen kontrolsüz bir kilitlenme vardı, Birileri bayram yapmak için gelmemişler
diğer taratanda rastgele gereksiz yere gaz atıyorlardı. Sendika başkanları eylemcileri tahrik
ediyor, eylemcilerde bizlere ve esnaflara zarar vermiştir.
İsmini Vermek İstemeyen Esnaf: Benim dükkânımın camları kırıldı, duvarlarda molotof
izleri var hala duruyor. Bize atılan gazlarının kokusu hakla gitmedi, bu nedenle dükkânın tüm
halılarını kaldırıyoruz. Camları değiştiriyoruz. Benle beraber diğer esnaflar hem Molotof ve
atlan taşlardan zarar gördük hem de çok fazla atılan gazdan etkilendik.
8 – İSTANBUL VALİLİĞİ İLE GÖRÜŞME
MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı M. Cüneyt Sarıyaşar, Başkan Yardımcısı Ramazan
Beyhan ve Denetim Kurulu Üyesi Av. Ümran Sırımsı Candemir’den oluşan heyetimiz 6
Haziran 2013 Günü İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile bir görüşme gerçekleştirmiştir.
1 Mayıs’ta Taksim yaşanılanların ve özellikle Emniyet güçlerinin tutumunun konuşulduğu
görüşmede Sivil Toplum Kuruluşlarının önemine ve işlevine işaret eden Sayın Vali ihlal
tespitlerinin delilleri ile birlikte sunulması halinde gereğinin yapılacağını ifade etmiştir.
Göstericilerden şiddete başvuranların olduğu gibi emniyet teşkilatından da ferdi hareket ederek
şiddete başvuranların olmuş olabileceğini ancak hak ihlallerini gerçekleştirenlerin emniyet
mensubu olmasının soruşturma akıbetini etkilemeyeceğini belirtmiştir.
18
Milletin de hukukunu korumak durumunda olduklarını ifade eden Vali Mutlu; “çünkü devleti
milletle, milleti devletle çatıştırmaya başlandığı andan itibaren bizim felaketimiz başlar”
diyerek oluşturulmaya çalışılan algının da farkında olma zaruretine işaret etmiş ve “evet burada
biz elbetteki tek tek karelerdeki kötü şeyleri göreceğiz fakat bu bütün kötü kareler içerisinde
kötü kareleri kullanarak ve yahut kötü kareler oluşturularak yaratılmaya çalışılan şeyin ne
olduğunu bileceğiz. Burada oluşturulmaya çalışılan bir algı var bunların hesabını ben milletin
önünde vereceğim” demiştir. Ardından şu sözleri kaydetmiştir;
“Siz STK’lar bizi tenkit edin. Sahipsiz bir şehirde yönetilmiyorsunuz ama bu şehirde neler
olduğunu millet gördüğünde neler yapılmak istendiğini gördüğünde yaşanan tablonun ne kadar
ucuz geçirildiğini ve bu şehrin bütün bunlara rağmen nasıl yönetildiğini daha iyi anlayacak
millet. Bir tek tabanca patlamadan bu olayları idare ettik. Bu millet hangi noktalardan nereye
geldi, ben yarın bunları ileride anlatacağım.”
VTOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ HAKKININ
ULUSLARARASI HUKUKTAKİ YERİ İLE EMSAL KARARLAR
ULUSAL
VE
1- 1982 ANAYASASI BAKIMINDAN
AY Madde 34 – Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı
Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç
işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak
ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.
Toplantı
ve
gösteri
yürüyüşü
düzenleme
hakkının
kullanılmasında
19
uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.
AY Madde 26- Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu
olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi
olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo,
televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel
değildir.
Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin
temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların
önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin
açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun
öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine
getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir…”
AY Madde 13 – Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması
Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın
ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla
sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik
toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine
aykırı olamaz.
Madde 40 - Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması
Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama
geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.
(Ek fıkra: 03/10/2001 - 4709 S.K./16. md.) Devlet, işlemlerinde, ilgili
kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini
belirtmek zorundadır.
Kişinin, resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı
zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili
görevliye rücu hakkı saklıdır.
AY Madde 90/son - Milletlerarası Anlaşmaları Uygun Bulma
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar kanun
hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa
Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak
ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda
farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda
milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.
2- 2911 SAYILI TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİ KANUNU BAKIMINDAN
Madde 3/1 – Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı
“Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı” başlıklı 3.maddesinde: “- Herkes, önceden izin
almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı
belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” Denilmektedir.
20
Kanunun 6. maddesi ile Toplantı ve gösteri yürüyüşü yeri ve güzergahı hususunda Valilere
yetki verilmiştir.
Madde 17 – Toplantının Ertelenmesi veya Bazı Hallerde Yasaklanması
“Bölge valisi, vali veya kaymakam, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi,
genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla
belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve
yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklayabilir.” Şeklindedir.
Kanun 22.maddesinde yasak yerler sıralanmıştır.
Madde 22- Yasak Yerler
Genel yollar ile parklarda, mabetlerde, kamu hizmeti görülen bina ve tesislerde ve bunların
eklentilerinde ve Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kilometre uzaklıktaki alan içinde toplantı
yapılamaz ve şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşleri düzenlenemez.
Genel meydanlardaki toplantılarda, halkın ve ulaşım araçlarının gelip geçmesini sağlamak
üzere valilik ve kaymakamlıklarca yapılacak düzenlemelere uyulması zorunludur.
2911 sayılı kanun 23, 24 ve 25. Maddelerinde ise;
- Yetkili makamın belirlediği yerler dışında gösterinin yapılması,
- Patlayıcı maddeler veya her türlü kesici, delici aletler veya taş, sopa, demir ve lastik
çubuklar, boğma teli veya zincir gibi bereleyici ve boğucu araçlar veya yakıcı,
aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler veya her türlü sis, gaz ve
benzeri maddeler ile yasadışı örgüt ve topluluklara ait amblem ve işaret taşınarak veya
bu işaret ve amblemleri üzerinde bulunduran üniformayı andırır giysiler giyilerek veya
kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini tamamen veya kısmen bez vesair unsurlarla
örterek toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılma ve kanunların suç saydığı nitelik
taşıyan afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç ve gereçler taşınarak veya bu nitelikte
sloganlar söylenerek veya ses cihazları ile yayınlanarak Yapılan toplantılar veya gösteri
yürüyüşleri Kanuna aykırı sayılacağı,
- Toplantı veya gösteri yürüyüşünün dağıtılması usulü olarak ilgili amir, topluluğa
Kanuna uyularak dağılmalarını, dağılmazlarsa zor kullanılacağının ihtar edileceğini,
topluluk dağılmazsa zor kullanılarak dağıtılacağını,
- Güvenlik kuvvetlerine karşı fiili saldırı veya mukavemet veya korudukları yerlere ve
kişilere karşı fiili saldırı hali mevcutsa, ihtara gerek olmaksızın zor kullanılacağını,
- Toplantı ve gösteri yürüyüşüne silah, araç, alet veya maddeler veya sloganlarla
katılanların bulunması halinde bunlar güvenlik kuvvetlerince uzaklaştırılarak toplantı ve
gösteri yürüyüşüne devam edileceğini ancak, bunların sayıları ve davranışları toplantı
veya gösteri yürüyüşünü Kanuna aykırı addedilerek dağıtılmasını gerektirecek derecede
ise bu hükmün uygulanabileceğini,
Topluluk içinde suç işleyenleri ve suçluları yakalamak için emir ve ihtarların
yapılmasına gerek olmadığı ile diğer şekil ve şartlara uyulmasını ayrıntılı olarak
düzenlemektedir.
21
3- POLİS VAZİFE VE SALAHİYET KANUNUNU BAKIMINDAN
2559 sayılı Kanun madde 16 – Polisin Zor Kullanma Yetkisi
“ Polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve
kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir.
Zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve
direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedeni kuvvet,
maddi güç ve kanuni şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabilir. İkinci fıkrada yer alan;
a) Bedeni kuvvet; polisin direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde doğrudan doğruya
kullandığı bedeni gücü,
b) Maddi güç; polisin direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde bedeni kuvvetin dışında
kullandığı kelepçe, cop, basınçlı su, göz yaşartıcı gazlar veya tozlar, fiziki engeller, polis
köpekleri ve atları ile sair hizmet araçlarını, ifade eder.
Zor kullanmadan önce, ilgililere direnmeye devam etmeleri halinde doğrudan doğruya
zor kullanılacağı ihtarı yapılır. Ancak, direnmenin mahiyeti ve derecesi göz önünde
bulundurularak, ihtar yapılmadan da zor kullanılabilir.
Polis, zor kullanma yetkisi kapsamında direnmeyi etkisiz kılmak amacıyla kullanacağı
araç ve gereç ile kullanacağı zorun derecesini kendisi takdir ve tayin eder. Ancak, toplu
kuvvet olarak müdahale edilen durumlarda, zor kullanmanın derecesi ile kullanılacak araç
ve gereçler müdahale eden kuvvetin amiri tarafından tayin ve tespit edilir.
Polis, kendisine veya başkasına yönelik bir saldırı karşısında, zor kullanmaya ilişkin
koşullara bağlı kalmaksızın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun meşru savunmaya ilişkin
hükümleri çerçevesinde savunmada bulunur.…” şeklindedir.
4 - ULUSAL MEVZUAT BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere Anayasa’da izinsiz gösteri
hakkı düzenlenmiş ancak 2911 sayılı Kanun ile bu hak üzerinde ciddi sınırlamalara gidilmiştir.
Buna göre gösteri yürüyüşü yapılacak mekânın belirlenmesi konusunda valiliğe yetki
verilmiştir. Fakat yine AY md13 gereği bu yetkinin hakkın özüne dokunmaksızın yerine
getirilmesi gerekmektedir. 2911 sayılı Kanun ise yasaklamanın ancak “milli güvenlik, kamu
düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması
halinde” mümkün kılmıştır.
Burada Sendikaların Taksim taleplerinin idare tarafından sürmekte olan inşaat çalışmaları
nedeniyle Taksim dışında (Kazlıçeşme ve Kadıköy) alan gösterilmesi hususu
değerlendirilmelidir. Taksimde ısrar eden sendikalar “ Taksimin inşaat alanı dışında kalan hali
ile dahi 1 Mayıs kutlamalarına teknik açıdan müsait olduğunu ifade etmiş ve Taksim yasağının
siyasi bir karar olduğunu, bu meydanın 2013 yılı dâhil olmak üzere daha sonrada siyasal
iktidara yönelik muhalefetlerini, tepki ve taleplerini dile getirecek kesimlere kapatılmak
istendiğini”10 ifade etmişlerdir.
10
Disk Genel Sekreteri 1.05.2013 tarihli,CNN Türk tarafsız bölge tv programı,
22
Bu iddianın kabulü halinde Taksim’de 1 Mayıs kutlamalarına izin verilmemesi hukuka aykırı
kabul edilmelidir.
Ancak AKP hükümetinin Taksimi 1 Mayıs kutlamalarına açan hükümet olması,3 yıldır
kutlamaların Taksim Meydanı’nda yapılmasına müdahale edilmiyor olması, bu yıl ise
hâlihazırda devam eden inşaat çalışmalarının gerekçe gösterilmesi, Taksim Meydanı’nda ısrarcı
olan sendikaların taleplerinin başka yer gösterilmek suretiyle karşılanmaya çalışılıyor olması,
sembolik bir kutlamanın sınırlı sayıda kişi ile Taksim’de yapılabileceğinin teklifi kısıtlamanın
kanuni daire içinde kalabileceği kanaatini kuvvetlendirmektedir.
Netice itibariyle yerel mevzuat açısından değerlendirme bu ön kabullere göre iki yönlü
olacaktır.
a- 1 Mayıs Kutlamasının Taksim’de yapılması talebinin 2911 Sayılı Kanunun 17.
maddesinde sayılan gerekçeler nedeniyle değil siyasi ve ideolojik bir nedenle
reddedildiği ön kabulü halinde;
-Taksim alan kısıtlaması hukuka aykırıdır,
-Taksime çıkmak üzere toplanan göstericilere yönelik engelleme, cop, gaz, tazyikli
su ile müdahale edilmesi,
-Taksime ulaşımı engellemek için göstericilerin ve tüm İstanbul halkının ulaşım ve
seyahat hakkının engellenmesi hukuka aykırıdır.
- Buna karşılık göstericilerden kimilerinin yüzlerini gizleyerek (gazdan
etkilenmemek için kapatma hariç) dışında) alanda yer almaları veya sapanla polise
bilye atmaları, molotof fırlatmaları, çevreye zarar vermeleri kanuna aykırıdır. Bu
eylemcilere yönelik kolluğun zor kullanma yetkisi vardır.
- Topluluk içinde kanuna aykırı fiilde bulunmadığı halde sırf bazılarının kanun dışı
tavırları yapmaları halinde sadece bu kişilerin etkisiz hale getirilmesi gerekmektedir.
Bu bakımından müdahale ölçülülük ilkesine aykırı bir şekilde gerçekleştirilmiştir.
- Bazı kolluk kuvvetlerinin zor kullanma yetkisini aştığı, bazılarının kişisel tatmin
aracı şeklinde önüne gelene cop vurduğu, tazyikli suyun pek yakın mesafeden
püskürtülmesi nedeniyle çeşitli yaralanmalara yol açabildiği, kimi gaz bombalarının
yakın mesafeden göstericileri yaralayabilecek şekilde atıldığı, aşırı ve ilgisiz kişi ve
yerlere de kullanılabildiği, bu şekilde amacın aşıldığı, zarar verildiği, kanuna aykırı
fiil işlendiği anlaşılmaktadır. Ayrıca kolluk kuvvetlerinin kendilerini tanıtıcı
bilgilerinin (isimleri-sicil numaraları) açıkça anlaşılamaması nedeniyle faili oldukları
suçların üstünün örtülebileceği değerlendirilmektedir.
b- 1 Mayıs kutlamasının Taksim’de yapılması talebinin reddinin inşaat çalışmalarına
bağlı yaşam hakkının korunması başta olmak üzere güvenlik endişelerine bağlı
olduğu ön kabulü halinde;
- Valilik ve yetkili makamların kamu güvenliği ve suç işleneceğine dair açık ve
yakın tehlike olması halinde toplantı ve gösteri yürüyüşünü kanunen
yasaklayabileceğinden Taksim alan kısıtlaması hukuka uygundur. Bu karara karşı
İdari yargıda iptal davası açılması mümkündür.
-AY.13. maddesi ihlal edilerek toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına yönelik
sınırlama ve müdahale, hakkın özüne dokunacak hatta kullanımını ortadan
kaldıracak boyutta olmuştur. Ölçülülük ilkesi ihlal edilmiştir.
-Taksime çıkmak üzere toplanan göstericilere yönelik engelleme, cop, gaz, tazyikli
su ile müdahale gösteri izinsiz(!)veya yasaklanmış dahi olsa orantısızdır.
23
-Taksime ulaşımı engellemek için tüm İstanbul halkının ulaşım ve seyahat hakkının
engellenmesi hukuka aykırıdır.
- Buna karşılık göstericilerin yüzlerini gizleyerek (gazdan etkilenmemek için
kapatma hariç) alanda yer almaları, taş veya sapanla polise bilye atmaları, molotof
fırlatmaları, çevreye zarar vermeleri kanuna aykırıdır. Bu eylemcilere yönelik
kolluğun zor kullanma yetkisi vardır.
- Topluluk içinde kanuna aykırı fiilde bulunmadığı halde sırf bazılarının kanun dışı
tavırları yapmaları halinde sadece bu kişilerin etkisiz hale getirilmesi gerekmektedir.
- Kolluk kuvvetleri personellerinden bazılarının, zor kullanma yetkisini aştığı,
bazılarının kişisel tatmin aracı şeklinde önüne gelene cop vurduğu, tazyikli suyun
pek yakın mesafeden püskürtülmesi nedeniyle çeşitli yaralanmalara yol açabildiği,
kimi gaz bombalarının yakın mesafeden göstericileri yaralayabilecek şekilde atıldığı,
aşırı ve ilgisiz kişi ve yerlere de kullanılabildiği, bu şekilde amacın aşıldığı, zarar
verdikleri, kanuna aykırı fiil işlendiği anlaşılmaktadır. Ayrıca kanuna aykırı fiili
yapan kolluk kuvvetlerinin kendilerini tanıtıcı bilgilerinin (isimleri-sicil numaraları)
açıkça anlaşılamaması nedeniyle faili oldukları suçların üstünün örtülebileceği
değerlendirilmektedir.
5- BM İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRİSİ BAKIMINDAN
Madde 19- Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak düşüncelerinden
dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın, bilgi ve düşünceleri her yoldan
araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar.
Madde 20-Herkes barışçı biçimde toplanma, dernek kurma ve derneğe katılma özgürlüğüne
sahiptir.
VIVII-
6- AİHS BAKIMINDAN
Madde 3 - İşkence yasağı
Hiç kimse işkenceye, gayriinsanî yahut haysiyet kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz.
Madde 11- Dernek kurma ve toplantı özgürlüğü
Her şahıs asayişi ihlâl etmeyen toplantılara katılmak ve başkalarıyla birlikte sendikalar tesis
etmek ve kendi menfaatlerini korumak üzere sendikalara girmek hakkı dâhil olmak üzere
dernek kurmak hakkını haizdir.
Bu hakların kullanılması, demokratik bir toplulukta, zaruri tedbirler mahiyetinde olarak millî
güvenliğin, âmme emniyetinin, nizamı muhafazanın, suçun önlenmesinin, sağlığın veya ahlâkın
veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması için ve ancak kanunla tahdide tabi
tutulabilir.
Bu madde, bu hakların kullanılmasında idare, silâhlı kuvvetler veya zabıta mensuplarının
muhik tahditler koymasına mâni değildir.
7- EMSAL KARARLAR
AY 90/Son maddesi uyarınca usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar
kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine
24
başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin
milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle
çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.
Kanun hükmünde olan AİHS ışığında başvuruları değerlendiren Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi(AİHM) toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına ilişkin kararlar bu bağlamda Türkiye
idaresi ve yargısı bakımından da emsal teşkil etmekte ve aynı şartlara haiz olaylarda bağlayıcı
nitelik taşımaktadır. Aşağıda toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı bakımından emsal değer
taşıyan kararlara yer verilmiştir.
a- Oya Ataman/Türkiye (Başvuru No:74552/01 Strazburg 5 Aralık 2006)
“… AİHS’nin 3. Maddesinin ihlal edildiği iddiası hakkında başvuran, gösteri yapan grubu
dağıtmak için gözyaşı ve solunum güçlüğü gibi fiziksel sıkıntılara neden olan “biber gazı”
olarak da adlandırılan göz yaşartıcı spreyinin kullanılmasından şikâyetçi olmaktadır. AİHM,
yerleşik içtihadına göre AİHS’nin 3. maddesi alanına girmek için kötü muamelenin asgari
ciddiyet seviyesine ulaşmış olması gerektiğini hatırlatmaktadır. Bir muamele 3. madde
uyarınca, uzun süre kasıtlı olarak uygulandığı ve fiziksel ya da ruhsal derin acılara ve bedensel
lezyonlara neden olduğu takdirde “insanlık dışı” olur. Ayrıca, bir muamelenin 3. madde
uyarınca “onur kırıcı” olup olmadığını araştırırken, AİHM, amacın ilgili kişiyi küçük düşürmek
ve aşağılamak olup olmadığını ve etkileri ile birlikte değerlendirilen tedbirin, 3. madde ile
bağdaşmayan bir şekilde ilgilinin kişiliğine zarar verip vermediğini inceleyecektir (Bkz.
diğerleri arasında, Kudla-Polonya, no: 30210/96). Öncelikle AİHM, “biber gazı spreyinin”
kullanılması sorununa eğilmektedir. AİHM Avrupa Konseyi ülkelerinin, taşkınlık durumunda
göstericileri kontrol etmek, hatta dağıtmak için kullanılan bu gazın, Kimyasal Silah
Sözleşmesi’nin (CAC) ekinde belirtilen toksik gazlar arasında yer almadığını
gözlemlemektedir. Ancak AİHM, biber gazının kullanıldığında, solunum, mide bulantısı
kusma, solunum yollarının tahriş olması, gözlerde tahriş, kaşınma, göğüs ağrıları, dermatit ya
da alerji sorunları gibi sıkıntılara neden olabileceğini not etmektedir. Ancak AİHM, başvuranın
gaza maruz kaldıktan sonra olabilecek tehlikeli etkileri ortaya koymak amacıyla hiçbir sağlık
raporu sunmadığını tespit etmektedir. Yakalandıktan çok az bir süre sonra serbest bırakılan
ilgili, bir doktor tarafından muayene edilmesine çalışmamıştır (Kılıçgedik-Türkiye, no:
55982/00). Kısaca AİHS’nin 3. maddesine aykırı muamele iddialarını destekleyici hiçbir delil
unsuru ya da delil başlangıcı oluşturabilecek bir belge bulunmamaktadır. Dolayısıyla AİHM,
AİHS’nin 3. maddesinin ihlal edilmediği sonucuna varmaktadır.
AİHS’nin 11. Maddesinin ihlal edildiği iddiası hakkında Başvuran, gösterinin ve gösteriden
sonra yapılması öngörülen basın açıklamasının polisler tarafından engellendiğinden dolayı,
ifade ve dernek kurma özgürlüğü haklarının ihlal edilmesinden şikâyetçi olmaktadır. Hükümet,
söz konusu toplantının, yetkili makamlara bildiri tebliğ edilmeden yasadışı olarak
düzenlendiğini ileri sürmektedir. Hükümet ayrıca diğer göstericilerle birlikte başvuranın
dağılma emrine uymadığını not etmektedir. Gösterilerin en iyi şekilde yapılması ve bütün
vatandaşların güvenliğini sağlamak amacıyla makamların yasal gösteriler için gerekli tedbirleri
alma yükümlülüğünün bulunduğu ortaya çıkmaktadır. AİHM, devletlerin, sadece toplantı
yapma hakkını korumakla kalmayıp, bu hakkı dolaylı yoldan usulsüz bir şekilde
sınırlandırmaktan da kaçınmalarının gerektiğini not etmektedir. Son olarak AİHM, 11. madde
koruma altındaki hakların kullanılmasında kamu güçlerinin keyfi müdahalelerine karşı kişiyi
koruma amacını içeriyorsa, buna ek olarak bu hakların etkili bir şekilde kullanılmasını sağlama
pozitif yükümlülüğünü de kapsadığına kanaat getirmektedir (Djavit An). AİHM, ulusal
mevzuat hükümlerini göz önünde bulundurarak, halka açık gösterilerin düzenlenmesi için
25
hiçbir izne gerek olmadığını gözlemlemektedir.
Olayların meydana geldiği dönemde, yetkili makamlara yapılacak bildirinin olaydan yetmiş iki
saat önce yapılması gerekiyordu. İlke olarak benzeri düzenlemeler, AİHS tarafından korunduğu
şekliyle toplantı yapma özgürlüğüne gizli bir engel oluşturmamalıdır. Kamu alanlarındaki her
türlü gösteri günlük yaşamın devamı için bir takım düzensizliklere neden olabilmekte ve kinle
karşı karşıya kalınabilmektedir. Hal böyleyken, dernek ve diğer gösteri organizatörlerinin,
yürürlükteki düzenlemelere riayet ederek, demokrasinin aktörleri olarak oyunun kurallarına
katılması önemlidir. AİHM, bildiri yapılmadığı takdirde, gösterinin kanundışı olacağına kanaat
getirmektedir. Başvuran da buna itiraz etmemektedir. Ancak AİHM, kanundışı bir durumun
toplantı özgürlüğünün ihlal edilmesini haklı göstermeyeceğini hatırlatmaktadır (Cisse-Fransa,
no: 51346/99). AİHM için, siyasi, kültürel ya da başka amaçlı her türlü olay, toplantı ya da
toplanmanın en iyi şekilde geçmesini sağlamak amacıyla önleyici tedbir olarak, örneğin gösteri
alanlarında kamu görevlilerinin bulunması gibi güvenlik tedbirlerinin alınması önem arz
etmektedir.
Dosyadan gösterici grubun yürüyüşün yasadışı olduğu ve halkın kalabalık olduğu bir saatte
kamu düzeninde neden olabilecekleri karışıklıklar konusunda birçok kez bilgi verildiği ve
dağılmaları konusunda uyarıldıkları ortaya çıkmaktadır. Başvuran diğer göstericilerle birlikte,
güvenlik kuvvetlerinin uyarılarına uymamış ve geçişi zorlaştırmaya çalışmıştır. Ancak
dosyadaki hiçbir unsur söz konusu grubun, trafikte karışıklık yaratması dışında kamu düzeni
için tehlike arz ettiğini belirtmeyi sağlamamaktadır. Burada söz konusu olan daha çok, elliye
yakın kişinin kamuoyunun dikkatini güncel bir soruna çekmektir. AİHM, öğleye doğru
toplanmaya başlandığını ve ilerleyen yarım saat içinde de grubun yakalanması ile sona erdiğini
gözlemlemektedir. AİHM, özellikle yetkililerin, İnsan Hakları Derneği adına düzenlenen
gösteriye son vermekte gösterdikleri sabırsızlığa anlam verememektedir. AİHM için,
göstericilerin şiddet içeren faaliyetlerde bulunmadığında kamu güçlerinin, AİHS’nin 11.
maddesi tarafından güvence altına alındığı şekliyle toplantı özgürlüğünün geçerli olabilmesi
için, barış yanlısı toplanmalara hoşgörüyle yaklaşması önem arz etmektedir. Sonuç olarak
AİHM, bu davada polisin zor kullanarak müdahale etmesinin orantılı olmadığına ve AİHS’nin
11. maddesinin ikinci paragrafı uyarınca kamu düzeninin korunması için gerekli bir tedbir
oluşturmadığına kanaat getirmektedir.
Dolayısıyla bu hüküm (11.madde) ihlal edilmiştir demektedir.
b- Balçık Ve Diğerleri/Türkiye (Başvuru no. 25/02)
“…AİHM, göstericiler şiddet içeren fiiller sergilemedikleri sürece, AİHS’nin 11. maddesince
teminat altına alınan toplantı özgürlüğünün esasına bağlı kalınmak isteniyorsa, resmi
makamların barışçı toplantılar hususunda belirli derecede hoşgörü göstermelerinin önemli
olduğu kanısındadır. …Dolayısıyla, AİHM söz konusu davada polisin şiddet içeren
müdahalesinin, ölçüsüz olduğu ve AİHS’nin 11. maddesinin ikinci paragrafı bağlamında
karmaşanın engellenmesi için gerekli olmadığı kanaatindedir. ..” demektedir. (Christians
Against Rausme And Fascisme 16.07.1980)
“…Devletin, toplantının barışçıl amaçlar taşımadığını, tespit etmesi halinde yasaklamak da
dâhil tedbirler alma hakkı vardır. Yine toplantı ve gösterinin yer ve saati konusunda bazı şekil
şartları ve izin şartı getirmesi de bu hakkın özüne aykırı düşmemektedir…”
11.madde barışçıl amaçlı toplantı hakkını koruma altına almaktadır. 3.maddede ise kişilerin
26
işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulmama hakkını koruma
altına almaktadır.
AHİM kararlarında; yapılacak müdahalenin hukuken öngörülebilir olması, meşru bir amaç için
yapılması, demokratik toplumda gerekli olması ve müdahalenin orantılı olması ilkelerine
uyulması halinde müdahalenin yapılabileceği belirtilmiştir.”11
c-“ S. Karabulut/ Türkiye ( Başvuru No: 16999/04, 27 Ocak 2009 tarihli karar)
“Nisan 2002 tarihinde akşam saat 20.00’de İnsan Hakları Derneği üyesi 30-35 kişilik bir grup
İsrail’in Filistin’de girişmiş olduğu bazı operasyonları protesto amacıyla Tünel meydanında
toplanır. Toplantı bildirim şartı yerine getirilmeden yapılmak istenmektedir. Polis gösterinin bu
sebeple yasa dışı olduğunu ikaz eder ve kuvvet kullanarak gösteriyi dağıtır. Daha sonra yapılan
muayenelerde göstericilerin vücutlarında darp izlerine rastlanır. AİHM’ye göre her şeyden
önce, bildirim şartı gibi bazı şekil şartlarının yerine getirilmemiş olması, barışçıl bir şekilde
yapılan toplantı ve gösteri yürüyüşünün zor kullanılarak dağıtılması için yeterli sebep teşkil
etmez. Söz konusu olayda, 30-35 kişilik bir grup son derece güncel bir konuda bir basın
açıklaması yapmak istemiş ve hükümet AİHM önündeki savunmasında 35 kişinin kamu
düzenini ne şekilde ciddi bir biçimde bozduğu konusunda herhangi bir açıklama da
getirmemiştir”12
d - Protopapa/Türkiye (Başvuru No: 16084/90, 24 Şubat 2009 tarihli karar)
“Başvurucu 1974 Kıbrıs Barış Harekatının 15. yıldönümünde harekatı protesto etmek amacıyla
Lefkoşe’nin Ayios Kassianos bölgesinde bir toplantı-gösteri yürüyüşüne katılır. Birleşmiş
Milletler Genel Sekreteri’nin Aralık 1989 senesinde yayınladığı rapora göre, 19 Temmuz
1989 günü 1000 civarında Kıbrıs Rum Kesimi vatandaşı gösterici Lefkoşe’deki Birleşmiş
Milletlerin (“BM”) kontrolündeki tampon bölgesini zor kullanarak aşmışlar, BM tarafından
konulmuş olan tel örgüleri kesip geçmişler ve yine bir BM gözetleme kulesini tahrip
etmişlerdir. Daha sonra BM askeri tarafından oluşturulan kordonu yararak eskiden okul olarak
kullanılan bir binaya girmişlerdir. Bunun üzerine KKTC polisi devreye girmiş ve aralarında
başvurucunun da bulunduğu 111 göstericiyi gözaltına almıştır”13 “Bu kararında bir toplantı
gösteri yürüyüşünün yasaya aykırı olmasının, bu toplantı ve gösteri yürüyüşünün dağıtılması
için yeterli sebep olmadığını söyledikten sonra, bu hakka yapılacak müdahalenin, ancak
göstericilerin şiddete başvurdukları durumlarda suçun önlenmesi ve başkalarının hak ve
hürriyetlerinin korunması amacına yönelik olduğu nispette haklı olabileceğinin altını
çizmiştir.”14
e- Ezelin /Fransa (Başvuru No: 11800/85, 26 Nisan 1991 tarihli karar)
“Başvurucu avukat bir takım mahkeme kararlarını protesto etmek amacıyla düzenlenen bir
gösteri yürüyüşüne katılır. Gösteri esnasında ise yer yer şiddet hareketleri baş gösterir ve bazı
kamu binalarına zarar görür. Bu davada Fransa Hükümeti savunmasında, başvurucu avukatın
bu şiddet hareketlerine şahsen katılmamasına rağmen, gösteriyi terk etmediği, böylelikle
11
13
MAZLUMDER 1 mayıs 2008 Raporu http://istanbul.mazlumder.org/yayinlar/detay/raporlar/3/1-mayis-2008-raporu/483
Dr. Ziya Çağa TANYAR , AİHM İçtihadında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı sf 627
BM Genel Sekreteri raporu için bkz. Protopapa/Türkiye, §21. AUHFD, 60 (3) 2011: 593-634 Tanyar
Sf. 609
14
Dr. Ziya Çağa TANYAR , AİHM İçtihadında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı sf 608
12
27
aslında şiddet hareketlerini pasif olarak da olsa onayladığını ileri sürmüş15 durumda söz konusu
avukatın bu gösteriye katılmasından dolayı almış olduğu disiplin cezasının “demokratik bir
toplumda gerekli” olduğunu savunmuştur. 14 Aralık 1989 tarihli raporunda İnsan Hakları
Komisyonu Fransa Hükümeti’nin bu savunmasına itibar etmemiştir. Komisyona göre bir
toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılan bireyin toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, bu toplantı ve
gösteri yürüyüşü sırasında yer yer (“sporadique”) görülen şiddet hareketleri sebebiyle
kendiliğinden ortadan kalkmaz. Birey bu şiddet hareketlerine katılmamış ise, bu kişinin 11.
madde altında güvenceye alınmış olan hakları korunmaya devam eder. Burada önemli olan
şiddet hareketlerinin toplantı ve gösteri yürüyüşünün genel olarak barışçıl karakterini ortadan
kaldırmamasıdır. Komisyonun kullandığı “yer yer” (“sporadique”) sıfatının anlamı budur. Eğer
şiddet genelleşmiş ve toplantı ve gösteri yürüyüşüne global olarak hakim olmuş ise, artık
barışçıl yapılan bir gösteriden bahsedemeyiz. Ancak şiddet hareketleri sınırlı kalmış ve
toplantının tamamına hâkim olmamış ise, bu noktada toplantıya katılan ve şiddet hareketlerinin
dışında kalan bireyler haktan yararlanmaya devam ederler. Burada ispat külfeti savunmayı
yapan hükümet üzerindedir. Hükümet hakkın kullanılmasını engellemiş ise, ya şiddetin toplantı
ve gösteri yürüyüşünün tamamına hâkim olduğunu ispat edecek, ya da söz konusu
başvurucunun bizzat bu şiddet olaylarına katıldığını ispat edecektir”16
f- Disk ve Kesk/ Türkiye (Başvuru No: 38676/08)
“1 Mayıs 2008’de düzenlenen gösterilere kolluğun müdahalesi ile alakalı yapılmış olan
başvuruda başvurucular, Taksim meydanında gösteri yapılmasının yasaklanmasının ve
Şişli’deki DİSK binası önünde toplanan göstericilere polisin basınçlı su ve göz yaşartıcı gaz
kullanarak müdahalesinin orantısız önlemler olduğunu ve olayda Sözleşme’nin 11. maddesinin
ihlal edilmiş olduğunu ileri sürdüler. Başvurucuların ifadelerine göre kolluk, yaralıların
taşındığı Şişli Etfal Hastanesi içerisinde de gaz kullanmıştır, dolayısı ile yapılan bu
müdahaleler gereksiz bir şekilde serttir. AİHM’nin Türk Hükümeti’nden istemiş olduğu
savunmada özellikle Taksim meydanında gösterinin yasaklanmasının ve Şişli’de toplanan
kalabalığa polisin şiddetle müdahalesinin orantılı önlemler olup olmadığı konularında
toplanmaktadır.”17 Türk hükümeti dava hakkında AİHM önünde yaptığı savunmada, polisin
aşırı müdahalesine gerekçe olarak, "Göstericiler içinde ve DİSK binasında teröristler olduğuna
dair istihbarat vardı" tezini işlemişti. Ancak, kamu otoritelerinin bu gibi gösterilerde daha
"hoşgörülü" olmaları gerektiğini belirten AİHM, Türk hükümetinin tüm tezlerini geri çevirdi ve
Türkiye tazminata mahkûm edildi.
8- ULUSLARARASI MEVZUAT BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME
Yukarıda yer verdiğimiz, ulusal hukuk bakımından da bağlayıcı nitelikteki uluslar arası
sözleşme hükümleri ve emsal kararlardan da anlaşılacağı üzere;
-Bir toplantı ve gösteri yürüyüşünün izinsiz(!) veya yasak olması toplantı ve gösteri yürüyüşü
hakkının kullanımına engel değildir.
Aynı konuda benzer davalar için bkz. Asproftas/Türkiye 16079/90, 27 mayıs 2010;Petrakidou/Türkiye 16081/90, 27
Mayıs 2010;
38 G./Almanya, 13079/87, 6 Mart 1989 tarihli kabul edilebilirlik kararı;39 Jean Raymond, La Liberté de Manifester selon la
Convention européenne des droits de l’Homme, op.cit., sf. 334.
16
Dr. Ziya Çağa TANYAR AUHFD, 60 (3) 2011: 593-634 sf. 610
17
Dr. Ziya Çağa TANYAR , AİHM İçtihadında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı Sf.628
28
-1 Mayıs Taksim Olayında mekân itibariyle yasaya aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılmış
olmasının kabulü halinde dahi gösterilerin çoğunluğunun barışçıl bir şekilde kutlama
taleplerinin müdahale ile karşılaşması hukuka aykırıdır.
-Yer yer görülen şiddet olaylarının kolluk tarafından zor kullanarak, kamu düzeni ve ölçülülük
ilkesi çerçevesinde engellenmesi meşru iken göstericilerinin tümünün hakkının kullanımın
önüne geçecek şekilde gaz, tazyikli su vb. şekilde müdahale edilmesi hukuka aykırılık teşkil
etmektedir.
- Yakın mesafeden yaralama kastıyla veya taksirle gaz kullanılmasının, yaralayıcı etki
yaratacak şekilde tazyikli su kullanımının, uyarılmaksızın yapılan sert müdahalenin, kötü
muamelenin, gaz kullanma halinde sağlık problemine yol açmasının ispat edilmesi halinde ihlal
edilen haklar bağlamında idarenin sorumluğu olacağı, aksi halde delil yetersizliğinden ihlalin
tespit edilemeyeceği değerlendirilmektedir.
VI- TESPİT EDİLEN İHLALLER VE KANAATİMİZ
a. 1- Toplantı ve gösteri yürüyüş hakkının izne tabi tutulması anayasaya ve uluslararası
sözleşmelere aykırıdır.
b. 2- Göstericilere müdahale esnasında kimi yerlerde dağılın uyarısı yapılmaksızın müdahalede
bulunulması hukuka aykırıdır.
c. 3- Polisin çevreye zarar verenler, polise taş, bilye, molotof fırlatmak suretiyle karşı koyanlara
yönelik meşru müdahalesinin, şiddet eylemlerine katılmayan barışçıl toplantı talebindeki diğer
göstericileri de etkileyecek ve toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarının ihlalini doğuracak
şekilde(gaz bombası, taş, cop, tazyikli su ve fiziki engel) genişletilmesi hukuka aykırıdır.
d. 4- “Ölçüsüz ve orantısız bir şekilde kullanılan biber gazının uzmanlara göre; gözyaşı salgılarını
etkileyerek kornea tahrişine neden olduğu, kalp ve solunum problemi olanlarda hayati
problemlere neden olabildiği, astım, hipertansiyon, kronik akciğer hastalığı olanlarda ölüme
varan etkilerinin olabileceği belirtilmektedir.”18
e. 5- Her ne kadar Şişli Etfal Hastanesi içine doğrudan gaz bombası atılmış olmasa da yoğun gaz
kullanımı nedeniyle hastane içinde bulunanları etkileyerek sağlıklarını tehdit etmiş, gösterilerle
ilgisiz kişiler dolaylı müdahaleye maruz kalmışlardır. Barikatlar nedeniyle ambulans trafiğinin
giriş çıkışı imkânsız hale gelmesi olası ihlallere zemin hazırlamıştır.
f. 6- DİSK binası içi ve çevresi ile Beşiktaş ilçesindeki CHP yetkililerinde içinde bulunduğu
otobüse gaz bombası atıldığı(iddiasının ispatı halinde) ve DİSK VE CHP Beşiktaş İlçe Teşkilatı
binaları önündeki toplulukların engellenmesi, CHP Beşiktaş İlçe Teşkilatı içerisindekilerden
binanın dışına çıkılmasına izin verilmeyişi, kişi hürriyetini tahdit, kişi dokunulmazlığı, ifade
hürriyeti, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, konut dokunulmazlığı, mülkiyet hakkı ihlallerine
neden olup hukuka aykırıdır.
g. 7- Polisin, göstericilere yoğun biber gazı kullanımı, tazyikli su ve coplarla müdahalesinde; güç
kullanımının mevzuata uygun aşağıdaki kriterleri çoğu yerde ihlal ederek orantısız güç
kullandığı tespit edilmiştir.
- Karşısında güçlü bir direnç olması,
- Güç kullanımından başka seçenek kalmaması,
- Güç kullanımının amaca yönelik olması,
- Amacın meşru olması gerekir,
- Gücün kademeli artması gerekir.
8- Orantısız güç kullanması ile kolluk kuvvetleri halkın güven içerisinde yaşama hakkını ihlal
etmiştir.
18
MAZLUMDER 1 mayıs 2008 Raporu http://istanbul.mazlumder.org/yayinlar/detay/raporlar/3/1-mayis-2008-raporu/483
29
9- Polisin, genel olarak gösterici olsun olmasın tüm insanların güvenliğini sağlamak bakış açısı
ile değil tüm göstericileri hasım sayan bir tutum içerisinde olduğu gözlenmiştir.19
10- Ekte 2’de yer alan Valilik açıklamasında yer alan bilgiye göre 72 kişi gözaltına alınmıştır.
Gözaltıların hukuka aykırı, haksız olup olmadığı araştırılmalıdır.
11-Resmi verilere göre 3 gösterici ve 2 polis memuru ağır olmak üzere 22 polis yaralanmıştır.
Resmi olmayan verilere göre 200’den fazla gösterici ve 6 basın mensubu yaralanmıştır. 20
Yaralılar bakımından vücut bütünlüğü ihlal edilmiştir. Bazı göstericilerin, kullandıkları taş,vb
araçlarla hayati bölgelere denk gelmesi durumunda yaşam hakkını ihlal edebilecek şekilde
polislere saldırdıkları tespit edilmiştir. Göstericiler ve polis bakımından yaralamanın kast veya
taksir ile işlenmesi hali kamera kayıtları başta olmak üzere diğer ispat vasıtaları ile
araştırılmalıdır.
12-Yüzleri kapalı şekilde gösteriye katılan, çevreye zarar veren ve polise taş, bilye, molotof
fırlatmak suretiyle şiddet eylemleri sergilemek toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ile
bağdaşmayıp hukuka aykırıdır.
13-Olaylar esnasında işyeri ve araçlara yönelik zararlar, konut dokunulmazlığı, mülkiyet
hakkının ihlali ile neticelenmiştir.
14-MAZLUMDER gözlemci heyetimizin İstanbul Valiliği’ne yapılan bildirim yazısı suretleri
ve MAZLUMDER görev kartlarının ibrazına rağmenkimi polis kontrol noktalarında engelle
karşılaşmaları hukuka aykırıdır.
15-Beyoğlu’na komşu Şişli, Beşiktaş, Fatih ilçelerinden Taksim Meydanı’na geçiş
güzergâhlarında çok kısa aralıklarla kurulan polis kontrol noktaları, sadece eylemcilerin alana
girmesini engellemekle kalmamış, aynı zamanda bölge sakinlerinin evlerine, işyerlerine
ulaşımını imkânsız hale getirmiştir. Ulaşım araçlarına yönelik alınan tedbirler ile toplantı ve
gösteri yürüyüşü hakkını kullanmak isteyenler başta olmak üzere çok sayıda kişinin ulaşım,
seyahat ve çalışma hakları ihlal edilmiştir.
Anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin hangi hallerde kanuna aykırı sayılacağı
2911 sayılı Kanunun 23. maddesi ile ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Ne var ki “Kanunda
sayılan kısıtlama halleri o kadar fazladır ki, neredeyse kanunun aradığı şartlarda usulüne uygun
toplantı ve yürüyüşün yapılması pek mümkün görünmemektedir.”21 Hâlbuki temel haklar söz
konusu olduğunda asıl olan yasaklama değil özgürlüklerdir.
1 Mayıs için Taksim Meydanı’nın tarihi ve sembolik önemi tartışılmazdır. Ancak
konfederasyonların Taksim ısrarı- daha önceki yıllarda aynı hükümet tarafından Taksim’in 1
Mayıs kutlamalarına açılmış ve sorunsuz olarak kutlanmış olması, bu yıl için inşaat
gerekçesinin anlaşılabilir olması nedeniyle- yerinde değildir. Bununla birlikte Taksim
Meydanı’nın gösterilerin niteliğine göre kullanımında farklılıklar olduğu da bilinmektedir. Zira
1 Mayıs’ın hemen ertesinde Taksim’de hiçbir güvenlik önlemi alınmaksızın yaklaşık bin kişilik
grup Galatasaray Şampiyonluğunu sorunsuz bir şekilde kutlayabilmiştir. Bu olaya karşı Vali
Mutlu’nun medyaya yansıyan “Bu iki konuyu aynı sepete koyup, bunun üzerinden
değerlendirme yapmak haksızlıktır.”22 şeklinde bir açıklaması olmuştur.
1 Mayıs Tertip Komitesi, alanın 50 bin metrekaresinin inşaat alanı dışında olduğunu, bu haliyle
minimum 200 bin kişi alabileceğinin teknik olarak mümkün olduğunu iddia ederken, valilik ise
teknik olarak alanın kutlamaya müsait olmadığını, derin çukurların var olduğunu, yaralanma ve
ölüm risklerinin yüksek olduğunu iddia etmektedir.
19
20
21
22
MAZLUMDER 1 mayıs 2008 Raporu http://istanbul.mazlumder.org/yayinlar/detay/raporlar/3/1-mayis-2008-raporu/483
http://www.gercekgundem.com/?p=543839&com=all
Av. Selçuk Kar, Genç Hukukçular Hukuk Okumaları BİRİKİMLER I- s.306, Danışman yayın 2003
http://www.ntvmsnbc.com/id/25440484/
30
28 Mayıs 2013 günü başlayan Taksim Gezi parkı protestolarında binlerce kişinin taksimde
gösteri yapmış olması ve olaylarda inşaat alanı nedeniyle yaşanan bir güvenlik sorunun
yaşanmamış olduğu gözlenmiştir. Bu bağlamda 1 Mayıs 2013’den 28 Mayıs’a kadar geçen süre
içerisinde Taksim inşaat alanında herhangi bir değişikliğin olup olmadığı-kullanıma açılmayetkililerce kamuoyu ile paylaşılması gereken bilgilerdendir.
İnsan haklarının kullanımı ve korunması, toplumsal yaşamın güven içinde sürmesiyle mükellef
devletin yükümlülüğündedir. Daha yaşanılası bir dünya için en az bireyler ve toplumlar kadar
devletlerin de hak ve yetkilerini kullanırken özgürlükler lehine tutum sergilemesi, halk için
halka rağmen stratejilerini anımsatan yönetsel işlemlerden uzak, her kesimin taleplerini
öncelikle dinleyip anlamaya çalışan, uzaklaştırıcı değil uzlaştırıcı, yıkıcı değil yapıcı bir üslup
ile vekâleten yürüttükleri yönetim görevinin bilinciyle hareket etmeleri elzemdir.
VII-SONUÇ
MAZLUMDER, yukarıdaki veriler doğrultusunda tespit edilen tüm hak ihlallerinde ve
yürürlükteki mevzuata göre suç teşkil eden fiillerde sorumlu olan tüm gerçek ve tüzel kişiler
hakkında idari ve adli soruşturmanın başlatılması için yetkili kurumları göreve çağırır.
Soruşturmaların akamete uğratılmadan neticelendirilmesi ve adaletin tesisi için takipçisi
olacağını ilan ederek iş bu raporu kamuoyunun dikkatine sunar.
VIII- EKLER
EK- 1: 1 Mayıs Olayları ile İlgili TÜRK-İŞ-DİSK VE KESK’in Yapmış Olduğu 02.05.2013
tarihli Ortak açıklama
EK-2: İstanbul Valisi Mutlu’nun 01.05.2013 tarihli Değerlendirmesi
EK-3: 01.05.2013 tarihli B.Arınç Açıklaması
Ek-4: Taksime ait uydu görüntüsü
31
32
33

Benzer belgeler