süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri

Transkript

süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:34 Page 1
suthattı
İki ayda bir yayımlanır
www.suthatti.com.tr
Eker, “T anınmış Marka”
Ülker’in 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramı onuruna geleneksel hale
getirdiği “Ülker Çocuk Sinema Şenliği”,
5. kez çocuklarla buluştu. 135 bin çocuk
“Sevimli Kahraman” filmini izledi.
Bursa’da küçük bir imalathanede
yoğurt ve ayran üretimi yapmak
amacıyla kurulan Eker Sür Ürünleri
A.Ş., TPE tarafından “Tanınmış
Marka” olarak tescillendi.
S.2
ASÜD yeni yönetimini seçti
Röportaj
Röportaj
Sivil toplum kuruluşları, aynı
hedefe yönelmiş kişi ve kurumların
ortak akıl, paylaşım ve dayanışma
platformudur. Bu anlamda ASÜD,
çok önemli bir misyon üstlenmiştir.
Geçen üç yılda gerçekleştirilen proje
ve çalışmalar, sektörün ASÜD’e
olan güvenini arttırmış, artan üye
sayısı, sektörün en büyük ve en
yetkin kuruluşu konumunu
pekiştirmiştir. Sektörün ASÜD’e
olan teveccühü neticesi hızla artan
üye sayımız 103’e ulaştı.
Mayıs - Haziran 2012
Ülker’le 23 N isan coşkusu
S.4
Başkan’ın kaleminden
Sayı: 10
Sayfa 2
Muzaffer Güneş
Beyaz köşe
Güneşoğlu Yönetim Kurulu Başkanı
BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün
raporuna göre gelişmekte olan
ülkelerde süt ve süt ürünlerine talep,
2025 yılına kadar yüzde 25
artacak. Yani, bizde potansiyel,
dünyada da talep var. Bu noktada,
‘Eksik olan ne?’ sorusunun cevabı
çok önemli. Tarım-sanayi
entegrasyonuna yönelik
çalışmalarda bu sorunun her
kademede sorulmasının çok önemli
olduğunu düşünüyorum.
Sayfa 4
Mertçe
Yıllardır gündeme gelen Okul Sütü
Projesi, nihayet bu yıl devlet
tarafından tekrar uygulanıyor.
Çocukların sağlıklı beslenmesi,
ihtiyacı olan proteini alması ve
sağlıklı nesiller yetiştirilmesi için
çok önemli bir proje. Gelecek eğitim
yılında ve sonraki yıllarda da
projenin devamı ve bunun yasal
düzenleme ile hangi hükümet gelirse
gelsin değiştirilemez bir uygulama
haline getirilmesi sağlanmalıdır.
Üye sayısı 101’e ulaşan ASÜD’ün 2. Olağan
Genel Kurulu 21 Mart’ta Ankara’da yapıldı.
n Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği’nin (ASÜD) 2.
Olağan Genel Kurul toplantısı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı M.
Mehdi Eker, Ak Parti Genel Başkan
Yardımcısı ve Balıkesir Milletvekili
A. Edip Uğur, CHP Burdur Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Üyesi Rama-
Süt okullu oldu
n Gıda, Tarım ve Bakanı M.
Mehdi Eker, ASÜD Genel Kurulu’nda müjdeyi verdi, okul sütü
öğrencinin menüsüne girdi. Ülkemizde süt tüketiminin artırılmasında en başta gelen projelerden
olan ‘Okul Sütü’ uygulaması devlet eliyle başladı. 4 bölge halinde
yapılan ihaleye iş ortaklıkları halinde teklif veren süt sanayicileri,
Türkiye genelindeki 32 binden
fazla okulda 7 milyondan fazla öğrenciye süt dağıtımını üstlendi.
Sayfa 10
Sinerji
Önce 21 Mart’ta toplanan ASÜD
Genel Kurulu, ardından 17
Nisan’da yapılan ihale ile
uygulamaya konulan Okul Sütü
Programı ve nihayet Mayıs
sonunda yapılacak ayran gündemli
Kodeks Fiziksel Çalışma Grubu
toplantısı... Süt ve süt ürünleri
sanayi olarak yaşadığımız
hareketli günlerde ortaya
koyacağımız sinerji, yeni
başarıların habercisi olacaktır.
Sayfa 11
zan Kerim Özkan ve çok sayıda davetlinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Genel kurulda yapılan seçimde
ASÜD’ün yeni yönetim kurulu da
belirlendi. Genel Kurul’un açılışında
konuşan ASÜD Başkanı Harun Çallı, ülkemiz süt sektörünün, yüksek
kalite ve kapasitede üretim yapan ve
çok sayıda firmadan oluşan güçlü
17 N isan’daki ihalenin ardından 7
mily ondan faz la öğrenciy e
dağıtılacak sütler için haz ırlıklar
süratle tamamlandı.
7 milyon öğrenciye haftada 5 gün
uzun ömürlü kutu süt dağıtımını
içeren uygulama, süt ve süt ürünleri sektöründe memnuniyetle
karşılandı. Ambalajlı Süt ve Süt
Ürünleri Sanayicileri Derneği
(ASÜD) Başkanı Harun Çallı, süt
ve süt ürünleri sanayinin, projenin
gerçekleşmesi için tüm imkânlarını seferber ettiğini söyledi.
S.9
bir sanayiye sahip olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Güçlü bir sanayiye sahip ülkemizin
dünya sıralamasında ilk 10’da yer
almaması için hiçbir eksiği bulunmuyor. Hükümetimizin güçlü hayvancılık politikaları ve sektörümüzün dünya standartlarındaki yenilikçi üretim anlayışı bir araya geldiğinde bu hedef her zamankinden
daha gerçekçi bir hal alıyor.”
“Türkiye’de süt sanayi
büyük dönüşüm yaşadı.
Avrupa ile arayı kapattık.
Artık Avrupa’daki kadar
sağlıklı ve hijyenik
ürünler üretiyoruz.”
Sayfa 3
S.8
Ali Karaca Süthattı’na konuştu
n Sahadan gelmesi dolayısıyla süt
sektörünü iyi bilen Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürü Ali Karaca, Süthattı aracılığıyla tüketicilere seslendi. “Sanayide o kadar güzel
aletler var ki, sütün içerisindeki en
ufak zerreyi emiyor, tertemiz çıkıyor. Birçok sanayicimiz diyor ki;
‘Ben evime götürüp içemeyeceğim, yemeyeceğim şeyi üretmem.’
Gıdalarımız olsun, sütümüz olsun
hepsi gayet güzel ve sağlıklı.” diyen Karaca, “Biz de bakanlık olarak üretimi geliştirici tedbirler alı-
yoruz, standardını yayınlıyoruz,
denetliyoruz. Kamuoyuna, tüketicilere sesleniyorum; bakanlık olarak onları daha çok düşünüyoruz.
Sağlıklı üretimi sağlayacak yapıyı
kurmak için gayret gösteriyoruz.”
ifadesini kullandı.
S.12
Tetra Pak’ın küresel satışları %5 arttı
n Tetra Pak’ın, 2011 yılına ilişkin
küresel finansal rakamları açıklandı. Geçen yıl net satışlarını %5 artıran şirket, 10.36 milyar euroluk
satış gerçekleştirdi. Şirketin paketleme çözümleri iş biriminin satışla-
rı %3 artışla 9,2 milyar euroya, gıda işlemeye yönelik satışları %23
artarak 1,2 milyar euroya ulaştı.
Geçen yıl 520 paketleme makinesi, 2.250 işleme ünitesi ve 1.659
dağıtım ekipmanı teslim edildi.
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:34 Page 2
2 Sayfa
Mayıs - Haziran 2012 suthattı
Sektör
Eker artık “Tanınmış Marka”
B a ş ka n ’ ı n
ka le m in d e n
Bursa’da küçük bir imalathanede yoğurt ve ayran üretimi yapmak
Harun Çallı
ligine katıldı.
amacıyla kurulan Eker Süt Ürünleri A.Ş, “Tanınmış Marka”lar
n Süt ve süt ürünleri sektöründe
35 yıllık tecrübeye sahip Eker Gıda, Türk Patent Enstitüsü (TPE)
tarafından “Tanınmış Marka” olarak tescillendi.
Dalya dedik: Üye sayımız 100’ü aştı
ivil toplum kuruluşları, aynı
hedefe yönelmiş kişi ve kurumların ortak akıl, paylaşım ve
dayanışma platformudur. Bu anlamda ASÜD, çok önemli bir misyon üstlenmiştir. “Gıda Güvenliği
ve Tüketiciye Hizmet” odağında
şekillenen faaliyetlerini, “Sürdürülebilir Büyüme, Tarım-Sanayi Entegrasyonu, Veri ve Bilgi Yönetimi, Dış Ticareti Arttırmak, Çevreyi Korumak ve Geliştirmek, Sorumlu Pazarlama, Mevzuatın Geliştirilmesi, ARGE ve İnovasyon”
başlıkları altında sürdüren ASÜD,
geçen üç yıllık süre içinde, okurlarımızla da paylaştığımız çok sayıda
proje ve çalışma gerçekleştirmiştir.
S
Bu proje ve çalışmalar, sektörün
ASÜD’e olan güvenini de arttırmış, artan üye sayısı, sektörün en
büyük ve en yetkin kuruluşu konumunu pekiştirmiştir.
İki ay önceki sayımızda süt ve
süt ürünleri sektörünün ASÜD’e
olan teveccühünden bahsetmiş ve
üye sayımızın 92’ye ulaştığını bildirmiştim. Geçen iki aylık süre
içinde aramıza 11 yeni üye daha
katıldı. Gerçekten de gurur verici
bir tablo ile karşı karşıyayız: Üye
sayımız hızla artıyor ve gazetemizin yayıma hazırlandığı saatlerde
103 üyeye ulaştık.
İkinci Olağan Genel Kurulumuzu ise 21 Mart’ta Ankara’da Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanımız
Sayın Mehdi Eker ve milletvekillerimizin, bürokratlarımızın, akademisyenlerimizin, basın mensuplarımızın ve üyelerimizin geniş katılımıyla gerçekleştirdik. Bu vesileyle katılımları için tüm misafirlerimize ve başta Sayın Başbakanımız
olmak üzere mesaj gönderen iyi dilek sahiplerine şükranlarımı sunarken, yeni Yönetim ve Denetim
Kurullarımızda görev alan arkadaşlarımıza başarılar diliyorum.
TPE’nin “Tanımış Marka” tescilinin, markalarına en önemli katkısının prestij olduğunu belirten
Eker Süt Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Nevra Eker, “Diğer
önemli getirisi de Patent Enstitüsü’nün ‘Eker’ markasını, tescil baş-
vurularında ‘Tanınmış Marka’ önceliği olarak korumasıdır. Markamızın resmi bir kurum tarafından
‘Tanınmış Marka’ statüsünde belgelendirilmesinden dolayı gurur
duyuyoruz.” dedi.
“Tanınmış Marka” tescili, sadece
orijinal marka özelliği taşıyan,
ürün ve hizmet anlayışında kalite
standardının sağlandığı ve tüketici
tarafından bilinir olduğu kanıtlanmış olan markalara veriliyor.
Ar-Ge’ye bütçesinden önemli bir
pay ayıran, inovatif bakış açısı ile
birçok ilke imza atan Eker,
100’den fazla ürün çeşidi ile tüketicisine ulaşıyor.
Ayranda yerinde satış noktalarında pazar ikincisi olan Eker, Türkiye’de ilk litrelik ayranı üretmesinin yanı sıra geleneksel sütlü Türk
tatlılarının market raflarına girmesini sağlayarak sektörde bir segment yarattı.
Genel gıda isimleri tehdit altında
Son ayın gündem konusu “Okul
Sütü Projesi”ne de değinmek istiyorum. Okul Sütü Projesi, bir sosyal sorumluluk projesidir.
Öncelikli hedef insan sağlığıdır.
Sağlıklı nesiller yetişmesine dönük
olarak öncelik çocuklarımıza verilmekle birlikte, projenin nihai amacı, ülkemizde gelişmiş ülkelere göre oldukça düşük miktarda olan
süt ve süt ürünleri tüketiminin
arttırılması, aynı zamanda güvenli
gıda konusunda yine çocuklarımız
başta olmak üzere tüm halkımızın
bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesidir. Temennimiz, dünyanın
birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de bu uygulamanın uzun
yıllar devam ettirilmesidir.
A S ÜD 2. O lağan G enel Kurulu
2. O lağan G enel Kurulu’muz u B akan Mehdi E ker’in
katılımıy la g erçekleştirdik.
Genel Gıda İsimleri Konsorsiyumu; parmesan peyniri,
bologna ve feta peyniri gibi genel gıda adlarının tehdit
altında olabileceğini ileri sürdü.
n Avrupa Komisyonu’nun coğrafi işaret taşıyan ürünler için daha
fazla koruma sağlanması çabalarına karşı yeni bir girişim başlatıldı.
Uluslararası üreticiler için gıdalarda adlandırma kısıtlamalarını önlemek amacıyla uluslararası bir girişim olarak örgütlenen ABD merkezli Genel Gıda İsimleri Konsorsiyumu, coğrafi olarak benzersiz
ürünlerin taklidini önlemek için
bir marka olduğu ve yasal koruma
sağladığı gerekçesiyle İrlanda’dan
Clare Adası somonu, Fransa’dan
Normandie peynirleri gibi gıdalar
için kullanılan coğrafi işaretlere
karşı olmadıklarını vurguluyor.
Ancak, coğrafi işaret korumasının
genişletilmesinin özellikle bazı
peynir ve et üreticileri için etiket-
lerin yenilenmesini gerektirerek
külfetli ve pahalı kısıtlamalar getireceği belirtiliyor.
Konsorsiyum yönetim kurulu
başkanı ve BelGioioso peynirleri
başkanı Errico Auricchio, “Feta
peynir ve parmesan peyniri Avrupa dışında da en az içindeki kadar
yapılıyor. Provolone üretimi Avrupa dışında 15 kat daha fazladır.
Avrupa Komisyonu sessizce bu
alanda çalışmalar yapıyor. Konsorsiyum olarak bu plana dikkat çekmek ve bu kritik zamanda çabalarımıza katılmaya teşvik ediyoruz.”
şeklinde konuştu.
ABD Süt Ürünleri İhracat Konseyi parmesan peyniri, feta peynir
gibi genel gıda isimlerinin kullanı-
mının kısıtlanmasının sadece
Amerika Birleşik Devletleri’nde
4.2 milyar dolarlık peynir üretimi
yapan firmaları etkileyebileceğini
iddia ediyor. Girişimin direktörü
ve konseyin ticaret politikası kıdemli başkan yardımcısı Jaime
Castaneda, “Hiç bir ülke ya da kurum genel gıda isimlerini sahiplenemez. Bu tür çabalar başarılı
olursa, tüketiciler artık en sevdikleri yiyecekleri tanıyamaz hale gelir. Dünyanın her yerinden üreticiler potansiyel olarak milyarlarca
dolar maliyet getirecek yeniden
etiketleme yapma zorunluluğuyla
karşı karşıya kalacak.” görüşünü
dile getirdi.
Girişimin web sitesinde, “Dünyanın her yerinden coğrafi işaretler
için daha geniş koruma sağlanması, devam eden DTÖ Doha dünya
ticaret görüşmelerinde AB için
önemli bir hedeftir.” ifadesine yer
verildi.
www.suthatti.com.tr
İmtiy az S ahibi v e
S orumlu Y az ı İşleri Müdürü
E ditör
S eda Y ıldız
seda.y ildiz @ suthatti.com.tr
R edaktör
Y ay ın T ürü: Y ay g ın- S üreli
B etül Y ılmaz bilen
B askı T arihi: 27/04/2012
C omart Kurumsal İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. adına
İlknur Menlik
imenlik@ comart.com.tr
Y ay ın Koordinatörü
D r. İsmail Mert
ismail.mert@ suthatti.com.tr
G enel Y ay ın Y önetmeni
Mehmet A li Çıtak
mehmetali@ comart.com.tr
S ay fa T asarım
F ig en Kocaman, Murat T uz cuoğlu,
İsmail H akkı E ser
A R G E - Inov asy on
E lif A v cı - elif.av ci@ suthatti.com.tr
F otoğraf
U luslararası İlişkiler
R odolphe de B orchg rav e rodolphe.deborchg rav e@ arcadia- international.net
D aniel T raon
daniel.traon@ arcadia- international.net
1386. S okak N o: 8/8 B alg at /A N KA R A
T el: 0.312 284 77 78 F ax : 0.312 284 77 79
D ağıtım: Kury enet A .Ş. T el: 0.212 444 93 93
Çev re - U luslararası R eg ülasy on
N az an Maraş - naz an.maras@ suthatti.com.tr
P rof. D r. A tila Y etişemiy en, P rof. D r.
E rdoğan G üneş, P rof. D r. İrfan E rol, P rof.
Y önetim Y eri: C ey hun A tıf Kansu C ad.
P erakende
F ikri T ürkel - fikri.turkel@ suthatti.com.tr
A li R eşat Y ılmaz bilen - aliresat@ comart.com.tr
A S ÜD B ilim Kurulu: P rof. D r. A dem Şahin,
D r. Kadir H alkman, P rof. D r. Mehmet
D emirci, P rof. D r. Metin A tamer, P rof. D r.
Müberra B abaoğul, P rof. D r. N ev z at A rtık,
P rof. D r. Öz er Kınık, P rof. D r. T anju B esler.
B askı: E lma T eknik B asım Matbaacılık
Çatal S ok. 11/A Maltepe/A nkara
T el: 0 312 229 92 65 F aks : 0 312 231 67 06
C ihan B ay demir
IS S N : 1309- 9442
W ebmaster
R eklam R ez erv asy on
A li E rdem Kocabatmaz
Melek Karaman -
Mustafa B üy ükpehliv anoğlu
0.312 284 77 78
melek.karaman@ suthatti.com.tr
S üthattı, A S ÜD (A mbalajlı S üt v e S üt
Ürünleri S anay icileri D erneği) iş birliği ile
C omart tarafından y ay ımlanmaktadır.
Her türlü yayın hakkı, F ikir ve Sanat E serleri Kanunu gereğince
C omart’a aittir. T anıtım amacıyla yapılacak kısa alıntılar dışında,
yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:34 Page 3
suthattı Mayıs - Haziran 2012
Sayfa
Röportaj
3
Röportaj: G üneşoğlu Y önetim Kurulu Başkanı Muzaffer G üneş
“Avrupa ile arayı çoktan kapattık”
Son 15 yılda Türkiye’de süt sanayinin büyük dönüşüm
yaşadığını söyleyen Muzaffer Güneş, “Avrupa’daki kadar
güvenli ve hijyenik ürünler üretiyoruz” diyor.
n Aslında Muzaffer Güneş ile Sakarya’daki fabrikasında görüşmek
istiyorduk. Ancak güzel bir tesadüf
sonucu kendisi, Ambalajlı Süt ve
Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği’nin (ASÜD) Genel Kurulu’na
katılmak üzere Ankara’ya geldi.
Biz de ASÜD Yönetim Kurulu
Üyeliğine seçildiği Genel Kurul’un
ardından kendisiyle keyifli bir söyleşi yaptık.
Güneş ailesi 48 yıldır sektörün içinde... Bu nedenle sektörün gelişimine yakından tanıklık eden isimlerden biri Muzaffer Güneş. İlk vurgusu, son 15 yılda sektörün büyük
dönüşüm yaşadığı ve ASÜD ile birlikte bu dönüşümün hızlandığı oluyor. “Avrupa ile arayı çoktan kapattık” diyen Güneş, sektörün geldiği
noktayı anılarından da yola çıkarak
şöyle özetliyor:
“Biz, sektöre 1964 yılında girdik.
O yıllarda köylüden topladığımız
sütü İstanbul’a satıyorduk. Adapazarı-İstanbul arası kamyonla 5 saat
sürüyordu. Sütü bozulmadan teslim etmek için de mutlaka soğutmak gerekiyordu. Biz de Sapanca
gölünün kenarındaki kazanlarda
soğutur, sonra sevk ederdik sütü.
Sanırım bu örnek bile, 48 yılda sektör olarak nereden nereye geldiğimizi özetliyor. Bu sürede inanılmaz
bir gelişim var.”
Peki, bu 48 yılda Güneşoğlu nasıl bir gelişme gösterdi?
1993 yılına kadar bizim markamız
Güneş’ti. Ben 1993 yılında babam
ve ağabeyimden ayrılarak kurdum
Güneşoğlu’nu… Küçük, günde 810 ton süt işleyen bir aile işletmesiydi bizimki. Fakat ayrıldıktan
sonra sürekli yatırımı ve büyümeyi
düşündük. Yeni fabrika projemizi
başlattık ve 2006 yılında üretime
geçtik. Kısa zamanda ürün portföyümüzü genişlettik. Özellikle yoğurt ve ayran bölümüne üretim ve
pazarlama noktasında ciddi yatı-
rımlar yaptık. Bugün günde 170
ton civarında süt işliyoruz. Amacımız, bölgemizde önemli yere sahip
bir marka yaratmak.
Ağırlık hangi ürünlerde?
Biz, kültüründe peynir olan bir aileyiz ve 1972’den beri peynirle yatıp, peynirle kalkıyoruz. Bu nedenle ürün yelpazemizde peynir fazla
pay alıyor. Ama biz bunu da yeterli görmüyoruz. Önümüzdeki birkaç
yıl içerisinde 10 civarında daha yeni peynir çeşidi üretmeyi planlıyoruz. Aslında biraz daha butik işler
bunlar. Ben pazarda farklı olmaya
inanıyorum; farklı olursanız, fark
ediliyorsunuz.
Biraz Milkimum’dan bahsedelim. Bu fikir nasıl çıktı ortaya?
Milkimum, peynir shop şeklinde
düşündüğümüz bir konsept aslında. Fabrika yatırımından dolayı ertelediğimiz fakat hep kafamızın bir
köşesinde olan bir iş. Bir mağazamız var, Karasu yolu üzerinde. Gelecekte sayılarını arttırma düşüncemiz var.
Halka fabrikanızı gezdiriyorsunuz. Tepkiler nasıl?
Öncelikle, insanların tesisimizden
çok memnun bir şekilde ayrıldığını
söylemeliyim. Bunun iki boyutu
var. Birincisi, her gün tükettikleri
peynirin, yoğurdun, ayranın üretimde hangi süreçlerden geçtiğini,
nasıl yapıldığını görmek, öğrenmek
onlara mutluluk veriyor. İkincisi,
bu işi bizzat yerinde görmek kafalarındaki soru işaretlerini ortadan
kaldırıyor. Bu yıl okul gezilerimiz
var. Çocuklarımıza anlatıyoruz ‘nasıl ürettiğimizi’. İddialı olacak ama
bence bu özgüven işi…
Aldığınız olumlu tepkilere rağmen süte ilişkin tartışmalar konusunda ne dersiniz?
Bence medyada bazı şeyler çok
abartılarak veriliyor ve gereğinden
G üneşoğlu’nun 2006 y ılında üretime başlay an modern tesisi...
G eçen y ıl düz enlenen turlar ile halka g ez dirilen tesis,
bu y ıl öğrencilerini ağırlıy or.
fazla tartışılıyor. Bugün yapılan
peynirle (tabii ki hileli, merdiven
altı üretimi kastetmiyorum), 20 yıl
önce yapılan peynir arasında sağlık
ve hijyen açısından çok fazla fark
var. Hijyen şartlarının sağlanması
için firmalar çok ciddi yatırım yapıyor. Ben Avrupa’da da birçok tesis
gezdim. Türkiye’de sektörümüz
Avrupa’daki kadar sağlıklı, temiz
ürünler üretiyor.
Sakarya ve çiğ süt üretimi üzerine de konuşalım isterseniz…
Bölgemizde çiğ süt üretiminin hak
ettiği noktada olmadığını söyleyebilirim. Örneğin; Sakarya’da süt
fabrikalarına günlük giren süt
2.250 ton civarında. Üretilen çiğ
süt ise günlük 500 ton. Yani, pazar
var, ama üretim yok. Oysa günümüzde şirketler ürünlerini pazarlayabilmek için ciddi paralar harcıyorlar. Bunu değerlendirmek gerekiyor. Süt hayvancılığına çok elverişli bir yer Sakarya. Fakat çiğ süt
“S anay imiz son 15 y ılda A v rupa ile aray ı kapattı. B unda, makine
sektörümüz ün g elişiminin de büy ük pay ı olduğunu düşünüy orum.”
“2012 yılı, karlılık
kalitesi ve mevsimsellik açısından
birçok problemi var bölgenin. Sütün %70’i toplama diye tabir ettiğimiz sütler. Mevsimsel olarak ciddi artış ve azalma var. Bu oran yüzde 80’i buluyor bazen. Bu problemleri çözebilmek adına toplayıcılarla, kooperatiflerle, birliklerle imkânlar ölçüsünde çalışmalar yapıyoruz. Fakat yeterli değil. Bu noktada birlikler ve kooperatiflerin biraz daha fazla sorumluluk almaları
gerektiğini düşünüyorum.
noktasında sıkıntılı
geçebilir. Bu yüzden yeni
yatırım düşünmüyoruz
ancak tüketicilerimize
sunacağımız yeni peynir
çeşitlerimiz olacak
elbette…
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:34 Page 4
4 Sayfa
Mayıs - Haziran 2012 suthattı
Sektör
Sinemanın büyülü dünyasında buluştular
Ülker, geleneği bu yıl da sürdürdü; 135 bin
B e y a z kö ş e
çocuk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
İlknur Menlik
Bayramı’nı Ülker’le kutladı.
Eksik olan ne?
ürkiye’nin büyüme performansı parmak ısırtıyor. Yüzde 8,5’lik büyüme sonrası ekonomimizin üzerinde umut yüklü bulutlar dolaşmaya başladı. Sanayi
yatırımları için açıklanan yeni teşvik paketi de bu umutları besliyor.
Yeni paketin yankıları halen devam ediyor. İş dünyasından ardı
ardına olumlu açıklamalar gelirken, yöneltilen eleştirilerin başında
yeni teşvik paketinin başlangıç tarihinin 1 Ocak 2012 olması vardı.
Açıklama Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’den geldi.
Bakan Ergün, yeni teşvik paketinin başlangıç tarihiyle ilgili 15
Haziran ya da 1 Temmuz gibi düzenleme yapılabileceğini söyledi.
T
Teşvik paketinin sektörel yansımalarının nasıl olacağı konusunda
henüz bir ipucu yok ancak bir detayı burada hatırlatmak istiyorum.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan,
açıklanan teşvik paketinin sadece
sanayi yatırımlarıyla ilgili olduğunu, tarım ve istihdamı arttırmaya
yönelik paketin hazırlıklarının devam ettiğini açıkladı. Hedefte ise
2023 yılında tarımsal ürün ihracatını 150 milyar dolara çıkarmak
var. Dış ticaret gelirinin neredeyse
yarısını tarım, gıda ve bunlarla ilişkili alt sektörlerden elde eden
Fransa örneğine bakınca, iklim koşulları ve tarıma elverişli toprakları ile Türkiye, 150 milyar doları da
aşabilecek kapasiteye sahip. Her
gün yeni yatırımların hayata geçirildiği modern gıda sanayini de
işin içine katınca, iş sadece iyi bir
planlamaya, bu iki sektörü de kalkındırmaya yönelik uygun bir teşvik sistemine ve gıda ihracatını
destekleyecek ekonomik tedbirlere
kalıyor. Bu nedenle gerek gıda sanayi gerekse de tarım sektörü için
teşvik paketleri büyük önem taşıyor. Hep söylediğimiz gibi, tarımsanayi entegrasyonu önemli ve gelecekte kalkınmamızın anahtarı bu
sektörler olacak. Tabii, tarımın
içinde hayvancılığın, hayvancılığın
içerisinde de sütün ayrı bir yeri var.
TÜİK’in 2010 yılı Hayvansal
Ürün Üretim Değeri verileri bunu
açıkça ortaya koyuyor. 2010’da
yaklaşık 38,2 milyar TL olan hayvansal ürün üretim değerinin 12,9
milyar TL’si süte ait. BM Gıda ve
Tarım Örgütü’nün (FAO) raporuna göre gelişmekte olan ülkelerde
süt ve süt ürünlerine talep, 2025
yılına kadar yüzde 25 artacak. Yani, bizde potansiyel, dünyada da
talep var. Türkiye, bir yandan ihracatını arttırıp, ekonomisini büyütürken öte yandan kalkınmak
zorunda… Bu noktada, ‘Eksik
olan ne?’ sorusunun cevabı çok
önemli. Bu nedenle tarım-sanayi
entegrasyonuna yönelik çalışmalarda bu sorunun her kademede
sorulmasının çok önemli olduğunu
düşünüyorum.
Esen kalın!
n Ülker’in 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı onuruna geleneksel hale getirdiği “Ülker
Çocuk Sinema Şenliği”, 21 Nisan
Cumartesi günü 5. kez çocuklarla
buluştu. Bu yıl 135 bin çocuk,
“Sevimli Kahraman” filmini sürpriz hediyeler eşliğinde ücretsiz olarak izledi. 5 yılda, başta Anadolu’da olmak üzere Türkiye’nin
dört bir yanından 640 bin çocuk
Ülker’in hediyesi ile mutlu oldu.
Ülker olarak Türkiye’nin her yerine ulaşan, yaygın, bölgesel veya
yerel uygulamaları olan, tüm çocukların eşit olarak yararlanacağı
sosyal sorumluluk projelerini desteklemeyi tercih ettiklerini vurgu-
Aynı anda tüm çocukların eşit
olarak yararlandığı Türkiye’nin en
yaygın sosyal sorumluluk projelerinden biri olan şenlik, bu yıl
Van’da üç gün boyunca özel gösterim yaptı. Yıldız Holding şirketleri çalışanlarının da içinde bulunduğu 650 kişilik bir ekip tarafından
hayata geçirilen Ülker Çocuk Sinema Şenliği’nden yararlanan çocuklar, bu yıl da 135 bin süpriz hediye
kutusu ile mutlu oldu. İçinde süt,
şeker, çikolata gibi ürünlerin bulunduğu hediye kutuları, sinema
çıkışında çocuklara hediye edildi.
Tarıma destek 7.6 milyar TL
2012 yılı destekleri belli oldu. Bu yıl çiftçiye karşılıksız
n Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, 2012 yılında bitkisel ve
hayvansal ürünler için toplam 7.6
milyar lira tarımsal destek ödemesi yapacak. Bakanlık internet sitesindeki duyuruya göre, destekleme
bütçesinin %28’ini oluşturan 2.1
milyar lira hayvancılığa ayrılırken,
prim ödemeleri kapsamında da 2.5
milyar lira ödenecek.
D üny ada talep, biz de potansiy el v ar
Ayrıca mazot, gübre ve toprak
analiz desteği için 1.4 milyar lira,
kırsal kalkınma destekleri için 300
milyon lira, tarım sigortaları desteği için 291 milyon lira, sertifikalı tohum, fide ve fidan destekleri
için 145 milyon lira ve diğer destekler için de 821 milyon lira ödeme yapılacak.
2012 yılında organik tarım ve
iyi tarım uygulamaları, biyolojik
mücadele, tarımsal danışmanlık,
araştırma ve geliştirme (Ar-Ge),
çevre amaçlı tarım arazilerinin ko-
A j a n d a
Uluslararası etkinlikler:
“Çünkü Ülker her hafta 200
bin noktaya ulaşan, Türkiye’nin
en ücra köşelerine dahi gidebilen
bir marka. Projelerimizi belirlerken de bu sorumluluğu üzerimizde hissediyoruz. Şenlik sayesinde
Anadolu’da sinemaya gitme oranları yüzde 45’lere ulaşıyor.” dedi.
Başladığı 2008 yılından bu yana
her yıl yeni bir ili kapsama alanına
alan Ülker Çocuk Sinema Şenliği,
bu yıl 62 il ve Kıbrıs’taki 157 sinema salonunda gerçekleştirildi. Denizli’den Van’a, Giresun’dan Muş’a
kadar Türkiye’nin %75’ini kapsayan şenlik sayesinde çocuklar Ülker’le bayramın tadını çıkardı.
olarak 7.6 milyar lira destekleme ödemesi yapılacak.
B M G ıda v e T arım Örg ütü’ne (F A O ) g öre g elişmekte olan ülkelerde süt
v e süt ürünlerine talep, 2025 y ılına kadar % 25 artacak.
layan Yıldız Holding Kurumsal
İletişim Genel Müdürü Zuhal Şeker, şunları söyledi:
runması (ÇATAK) desteklerine de
devam edilecek.
Tarımsal desteklemeler içinde en
büyük payı alan hayvancılık destekleri, geçen yıla göre kimi kalemlerde sabit kalırken, kimi kalemlerde artışa gidildi.
Hayvan başına sığırlar için 225
lira, hastalıktan ari işletmelerde ise
300 lira ödenmeye devam edilecek. Manda destekleri 300 liradan
350 liraya, halk elinde manda ıslahında destek miktarı hayvan başına 500 liradan 650 liraya çıkarıldı.
Geçen yıl besilik sığır için 300 lira
olarak yapılan ödeme miktarı bu
yıl etçi ırklar adı altında 350 lira
olarak verilecek.
May ıs 2012 - Kasım 2012
• Sütçülük Sürdürülebilirliği Sempozyumu, 30-31 Mayıs 2012, C hicago, A BD • FAO /O IE Şap Hastalığının Kontrolü Küresel Konferansı,
27-28 Haziran 2012, Bangkok, T ayland • V . Ukrayna Sütçülük Kongresi, 28-29 Haziran 2012, Kiev, U krayna • Sütçülükte İnovasyonlar, 10-12 T emmuz 2012, A msterdam,
Hollanda
Y aklaşan IDF etkinlikleri:
• IDF Uluslararası Peynir O lgunlaştırma ve T eknolojisi Sempozyumu: 21-24 Mayıs 2012, Madison, W isconsin, A BD • IDF/ISO
Analitik Haftası: 4-8 Haziran 2012, T el A viv, İsrail • IDF/INRA Uluslararası Sprey Kurutulmuş Süt Ürünleri Sempozyumu: 19-22 Haziran 2012, Saint Malo, Fransa • IDF Dünya
Sütçülük Zirvesi 2012: 03-09 Kasım 2012, C ape T own, G üney A frika
T ürkiye etkinlikleri:
• 3. G eleneksel G ıdalar Sempozyumu, 10-12 Mayıs 2012, Konya • 2. V an
T arım, Hayvancılık ve G ıda Fuarı, 17-20 Mayıs 2012, V an • III. Süt ve Süt Hayvancılığı Öğrenci Kongresi, 21 Mayıs 2012, A ksaray • Ulusal Süt Zirvesi, 21-23 Mayıs 2012,
Çeşme, İzmir • Animalia İstanbul 2012, 9. Hayvancılık ve T eknolojileri Uluslararası Fuarı, 14-17 Haziran 2012, İstanbul
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:34 Page 5
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:34 Page 6
6 Sayfa
Mayıs - Haziran 2012 suthattı
Ekonomi
Algida’nın ikinci
fabrikası Konya’ya
n Bugüne kadar Türkiye dondurma pazarına 638 milyon euroluk yatırım yapan Unilever Türkiye, ikinci dondurma fabrikası için
adres olarak Konya’yı seçti. 88
milyon euro (100 milyon dolar)
yatırım bedelli, 80 milyon litre
kapasiteli fabrika, iç pazarın yanı
sıra Ortadoğu ve Afrika ülkelerine
ihracat için de üretim yapacak. Algida Konya fabrikası, dünyadaki
LEED sertifikalı çevre dostu ilk
dondurma fabrikası olacak.
Türkiye’de Çorlu’dan sonra ikinci, dünyada 35’inci Algida üretim
tesisi olacak fabrika, Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde toplam
297.000 m² alanda kurulacak.
Mayıs 2013’te üretime başlanması
planlanan fabrikada, başlangıçta
295 kişi istihdam edilecek. Dünya
genelinde inşa edilecek tüm Algida fabrikaları için ‘örnek tasarım’
olarak kabul edilecek Konya fabrikası, her biriminin ayrı ayrı büyüyebilmesine olanak verecek. Unilever Türkiye Gıda Pazarlama Baş-
Muratbey’den ikinci Ortadoğu çıkarması!
kan Yardımcısı Mustafa Seçkin,
“Dünyadaki ilk LEED sertifikalı
çevre dostu dondurma fabrikası
olacak tesiste, yağmur ve yüzey
suyunun yeniden kullanımı, ısı geri kazanımı, yerinde atık ayrıştırma gibi ileri çevre kriterleri uygulanacak” dedi.
Bu arada Algida’nın ev tipi dondurma markası Carte d’Or, geleneksel Türk lezzetlerini dondurmayla birleştirmeye devam ediyor.
Yeni Tatlı Kuplar Serisi’ndeki Supangle, Kazandibi ve Sakızlı Muhallebi tatlılarının tanıtım toplantısı Algida Pazarlama Direktörü
Özgür Kölükfakı, Carte d’Or
Marka Müdürü Nihan Kayı ile yeni marka yüzleri 1 Erkek 1 Kadın
dizisi oyuncuları Demet Evgar ile
Emre Karayel’in katılımıyla gerçekleştirildi. Dondurma sektörünün 2011 yılında 1.1 milyar TL’lik
büyüklüğe ulaştığının altını çizen
Kölükfakı, Türkiye’de evlerin
%35’ine hala dondurma girmediğini vurguladı.
Dubai’deki Gulfood Gıda Fuarı’na ilk kez katılan
Muratbey, 6 milyon dolarlık yeni ihracat anlaşması yaptı,
Ortadoğu pazarında büyüme hedefini %15’e çıkardı.
n Birleşik Arap Emirlikleri’nin
Dubai kentinde 19-22 Şubat tarihleri arasında yapılan Ortadoğu’nun en büyük, dünyanın ikinci
büyük gıda fuarı olan Gulfood
2012’de ziyaretçilerin büyük ilgisini çeken Muratbey Grubu, fuarda yeni ürünü “Sürmeli”nin de
lansmanını yaptı. Muratbey Sürmeli Beyaz Peynir’in tanıtımı büyük ilgi gördü.
Fuara katılan Muratbey Yönetim Kurulu üyesi Hamit Erol, 25
Arap ülkesinden en az 15’inin
Türk damak tadına uygun ürünleri tercih ettiğini söyledi. Fuarda 6
milyon dolarlık ihracat bağlantısı
yaptıklarını bildiren Erol, bu bağlantıyla Ortadoğu pazarında büyüme hedeflerini %15 olarak revize ettiklerini kaydetti.
Öte yandan ‘Muratbey Gurme
Buluşmaları’nın ilki gerçekleştirildi.
Muratbey Peynirleri Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Erol, gurmeler
Artun Ünsal, Ahmet Örs, Elif
Fonterra’nın “Üç V” planı
Yeni Zelanda merkezli Fonterra, süt endüstrisinde
rakiplerinden geri kalmamak için anahtar alanları, “Volume,
value, velocity – hacim, değer, hız” olarak belirledi.
İlk L E E D sertifikalı çev re dostu fabrika
Kony a fabrikası, farklı tasarımıy la düny a g enelinde inşa edilecek tüm A lg ida
fabrikaları için örnek tasarım olacak.
A nahtar veriler*
n Fonterra, dünya genelinde süt
talebindeki artış beklentisine uygun olarak planlarını yaptı. Firma;
yenilenen stratejileri ile “gelişmekte olan pazarlara ve artan tüketici
talebini karşılayacak ürünlere daha
yoğun bir şekilde odaklanarak hacim ve değeri artışı” amaçlıyor.
Fonterra CEO’su Theo Spierings
strateji yenilenmesinin Fonterra’ya
hacmin arttırılmasında ve planla-
rın hayata geçirilmesinde rehberlik
edeceğini söyledi.
Spierings, “Dünya süt talebinin
2020 yılına kadar 100 milyar litreden fazla artacağı öngörülüyor. Yeni Zelanda’nın bu tarihe kadar 5
milyar litre ek tedarik sağlaması
bekleniyor. Artan genel talep doğrultusunda yerimizi korumak için
hacim artışına ihtiyacımız var”
şeklinde konuştu.
Korkmazel ve Turgay Noyan ile keyifli bir yemek eşliğinde peynir üretimini ve lezzetini masaya yatırdı.
Erol, “250 çeşit peynirimiz var. Peynirlerimizi üretirken hem ağız tadına uyumluluğunu, hem hijyeni
önemsiyoruz. Amacımız hep ileriye
gitmek ve uluslararası bir Türk
markası olmak.” dedi. Denizli’de
Pamukkale Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü öğrencileriyle de
bir araya gelen Necmi Erol, geleceğin gıda mühendislerine peynirde
inovasyonu anlattı. İstanbul Sanayi
Odası’nın İnovasyon Ödülü’nü Naturena serisi ile aldıklarını hatırlatan
Erol, fabrikalarında kullandıkları
makinelerin dizaynını da kendilerinin yaptığının altını çizdi.
Yenilenen stratejide, Fonterra’nın
gelişmekte olan pazarlarda daha
güçlü yer almak, Yeni Zelanda süt
sektörünü daha iyi hale getirmek
ve yurt dışında entegre süt havuzları oluşturmak çabalarına yönelik
100’den fazla proje yer alıyor.
Fonterra’nın Çin, ASEAN ülkeleri, Latin Amerika, Ortadoğu ve Afrika’daki hızla büyüyen pazarlara
odaklanmaya devam edeceğini vurgulayan Spierings, “Çin’deki pilot
süt çiftliklerimizde ülkenin en yüksek kaliteli sütünü üreterek, kaliteli
süt tedarikinin gelişimini hızlandırmaya ve Çinli müşterilerimiz için
ürettiğimiz ürünlerle yerel işletmelerimizle entegre olmak için çalışıyoruz” dedi.
U luslararası Çiftlik Karşılaştırma Networkü (IF C N) 2011 Süt İşleyicileri T op-21 Listesi*
* Süt alımları baz alınmıştır
S ıralama
F irma
Ülke
S üt İşleme F abrikaları
B aşlıca L okasy on
S üt A lımı
(mily on ton)
D üny a S üt Üretimindeki
P az ar P ay ı (% )
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
F onterra
Kanada S üt Çiftçileri
N estle
D ean G ıda
R oy al F riesland C ampina
L actalis
A rla G ıda
D anone
C alifornia S üt İşletmeleri Şirketi
Kraft G ıda
N ordmilch&H umana (D MK)
S aputo
L and O ’L akes
S odiaal & E ntremont A lliance
Meng niu G rup
P armalat
Y ili G rup
A mul
Kuz ey batı S ütçülük D erneği
S chreiber G ıda
Murray G oulburn
Y eni Z elanda
A BD
İsv içre
A BD
H ollanda
F ransa
D animarka/İsv eç
F ransa
A BD
A BD
A lmany a
Kanada/A B D
A BD
F ransa
Çin
İtaly a
Çin
H indistan
A BD
A BD
A v ustraly a
U luslararası
A BD
U luslararası
A BD
H ollanda
U luslararası
D animarka/İsv eç
U luslararası
A BD
U luslararası
A lmany a
Kanada/A B D
A BD
F ransa
Çin
U luslararası
Çin
H indistan
A BD
A BD
A v ustraly a
20,5
17,1
14,9
11,8
10,3
10,2
8,7
8,0
7,7
7,5
6,7
6,2
5,8
4,2
3,8
3,7
3,7
3,4
3,3
3,3
3,2
3,0
2,5
2,2
1,7
1,5
1,5
1,3
1,2
1,1
1,1
1,0
0,9
0,9
0,6
0,6
0,6
0,5
0,5
0,5
0,5
0,5
T O P LA M
163,9
24
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:35 Page 7
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:35 Page 8
8 Sayfa
Mayıs - Haziran 2012 suthattı
Kapak
Ambalajlı süt ve süt ürünleri sanayi hedef büyüttü
Ambalajlı Süt ve Süt
Ürünleri Sanayicileri
Derneği’nin (ASÜD) 2.
Olağan Genel Kurulu’nda
yeni yönetim kurulu
Çallı, ülkemiz süt
sektörünün, yüksek kalite
ve kapasitede üretim
yapan firmalardan oluşan
sanayisi ile dünya
sıralamasında ilk 10’da yer
almaması için hiçbir eksiği
olmadığını söyledi.
G ıda, T arım v e H ay v ancılık B akanı E ker, A S ÜD 2. O lağan G enel Kurulu’nda katılımcılara hitap etti
n 103’e ulaşan üye sayısıyla ambalajlı süt ve süt ürünleri sektörünün en yetkin organizasyonu haline gelen Ambalajlı Süt ve Süt
Ürünleri Sanayicileri Derneği’nin
(ASÜD) 2. Olağan Genel Kurul
toplantısı 21 Mart’ta Ankara’da
yapıldı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker, AK
Parti Genel Başkan Yardımcısı ve
Balıkesir Milletvekili A. Edip
Uğur, CHP Burdur Milletvekili ve
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ramazan Kerim Özkan, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu üyesi dernek başkanları, Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası Başkanı Necdet Buzbaş, Tüketici ve
Çevre Eğitim Vakfı Başkanı Beyhan Aslan, Türkiye Damızlık Sığır
Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Halil Tokoğlu ve çok sayıda
davetlinin katılımıyla gerçekleştirilen genel kurulda yapılan seçimde ASÜD’ün yeni Yönetim Kurulu da belirlendi.
ASÜD hedef büyüttü
Genel Kurul’un açılışında konuşan ASÜD Yönetim Kurulu Başkanı Harun Çallı, süt ve süt ürünleri sanayi için çıtayı yükseltti. Ülkemiz süt sektörünün, yüksek kalite ve kapasitede üretim yapan ve
çok sayıda firmadan oluşan güçlü
bir sanayiye sahip olduğunu vurgulayan Çallı, “Böylesine güçlü
bir sektöre sahip olan ülkemizin,
dünya sıralamasında ilk 10’da yer
almaması için hiçbir eksiği bulunmuyor. Hükümetimizin güçlü
hayvancılık politikaları ve sektörümüzün dünya standartlarındaki
yenilikçi üretim anlayışı bir araya
geldiğinde bu hedef her zamankinden daha gerçekçi bir hal alıyor.” dedi.
Süt ve süt ürünleri sanayinin, tüm
paydaşları ile birlikte önemli çalışmalar gerçekleştirmekte olduğunu
ve bu sayede büyük ilerleme kaydettiğini belirten Çallı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın
teşvikler ve soy kütüğü çalışmaları
ile gösterdiği olağanüstü çabaya
rağmen sektörde hala %40’ın üzerinde bir kayıt dışılığın bulunduğuna işaret etti. Çallı, “Ülkemizin
kayıtlı süt üretim oranının, gelişmiş ülkelerin ortalamasına yaklaştırılması noktasında, konunun
paydaşları olarak hepimizin sorumluluğu bulunuyor.” dedi. Süt
ürünleri ihracatının arttırılması ve
ülke ihtiyacının kendi üretimimizden karşılanması konusunda ilgili
bakanlıklarla yapılan çalışmalar
neticesinde Türkiye’nin süt tozunda net ihracatçı konumuna geldiğine dikkat çeken Çallı, Nisan
2010’da başlattıkları, “Türkiye
Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün
AB Pazarına Girişinin Desteklenmesi Projesi”nde de son aşamaya
gelindiğini kaydetti. Çallı, yakın
zamanda AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatının yeniden başladığı
müjdesini vermeyi umduklarını da
sözlerine ekledi.
Ayrana ‘ayran’ denilecek
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve sektörün tüm paydaşları ile ortaklaşa yürütülen Kodeks
Ayran Standardı çalışmalarında da
büyük mesafe kaydedildiğini belirten ASÜD Başkanı, “Bu, ayranın Avrupa’da ‘ayran’ adıyla ve bizim ürettiğimiz şekli ile yer alması
anlamına geliyor.” dedi. Standardın hazırlanmasında büyük öneme
sahip olan, 49 ülkeden katılımcıların yer alacağı Kodeks Fiziksel Çalışma Grubu toplantısı Mayıs sonunda İstanbul’da yapılacak.
H edef düny ada ilk 10’a g irmek
A S ÜD B aşkanı H arun Çallı, g üçlü bir sanay iy e sahip olan süt sektörü için
düny ada ilk 10 hedefinin g erçekçi bir hedef olduğunun altını çiz di.
B aşkan: H arun Çallı - Milkon S üt
B aşkan Y ardımcısı: E rol D iren – D imes
S ay man: C ihan B ulut – Y örükoğlu
A S ÜD Y önetim Kurulu
belirlendi. Başkan Harun
Y önetim Kurulu üy eleri:
Mehmet T ütüncü – A k G ıda
Mustafa S eçkin – U nilev er/A lg ida
D r. A hmet S erdar A y demir – Mey süt
A tila KA N B U R – Y aşar D ondurma/Mado
D ilek E mil – P ınar S üt
E mil G otchev – D anone T ikv eşli
Mehmet A li Öz kan – A y nes
E rol D İR E N - D imes
A bdurrahman Kaan – Kaanlar
F aruk T ahsildaroğlu – T ahsildaroğlu
Muz affer G üneş – G üneş S üt
H üsnü S ami A lpan – Çay cuma S üt
A bdurrahim A y han B irim – B akkalbaşoğlu
B akan E ker, tarıma büy ük destekler v erdiklerini v e hay v ancılığı tarımın
içerisinde üv ey ev lat olmaktan çıkardıklarını söy ledi.
Gelişmekte olan pazarlara yakınlığının Türkiye’nin en önemli avantajlarından biri olduğunu vurgulayan Çallı, konuşmasını, “Artık bu
avantajı çok daha etkin bir şekilde
kullanmak için gereken çabayı hep
birlikte göstereceğimizi ve ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşmasında
önemli bir paya sahip olacağımızı
umut ediyoruz.” sözleriyle bitirdi.
“Hayvancılığı üvey evlat
olmaktan çıkardık”
Genel kurula katılanlara hitap
eden Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı M. Mehdi Eker de, tarıma
büyük destekler verdiklerini ve
hayvancılığı tarımın içerisinde
üvey evlat olmaktan çıkardıklarını
söyledi.
Hayvancılığa verdikleri desteklerin sadece parasal olmadığını kaydeden Eker, meralarla ilgili Meclis’e sevk edilen düzenlemeyle hayvancılık yapan üreticilerin kiraladıkları meralarda faaliyetleriyle ilgili yapı yapmalarına imkan tanıyacaklarını açıkladı. Sütle ilgili bir
müdahale kurumu oluşturulması
için bakanlık olarak çalışmaları
bulunduğunu da kaydeden Eker,
“Süt arzının fazla olduğu dönemlerde üreticinin, süt arzının azaldığı, hayvanların genellikle kuruya
çıktığı dönemlerde de yine piyasaya sunmak üzere bu sefer tüketici
ve sanayici lehine duruma müdahale edecek bir mekanizma. Bu
aşağı yukarı son aşamasına geldi.
Yakında Bakanlar Kurulu’na gönderilecek. Et ve Balık Kurumu’nun belki yapısının değiştirilmesi suretiyle, Et ve Süt Kurumu
çatısı altında bu faaliyetlerin yürütüleceği bir yeni organizasyon halinde olacaktır.” diye konuştu.
Konuşmaların ardından ASÜD
Başkanı Harun Çallı tarafından
sektöre katkıları nedeniyle Bakan
Eker’e bir plaket verildi.
ASÜD’de yeni yönetim işbaşında
Genel Kurul toplantısında ASÜD
Yönetim Kurulu seçimi de yapıldı.
ASÜD Başkanı Harun Çallı’nın
tek listeyle girdiği seçimde ASÜD
Yönetim Kurulu belirlendi. Genel
Kurulda seçilen Yönetim Kurulu,
ilk toplantıda görev dağılımını da
gerçekleştirdi.
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:35 Page 9
suthattı Mayıs - Haziran 2012
Sayfa
Gündem
9
Süt okullu oldu
Sektörün hazırlığı tamam
çekleşmesi için tüm imkânlarını
seferber ettiğini söyledi. Türkiye’nin Dünya Sağlık Örgütü’ne
2020 yılına kadar çocukluk döneminde beslenme bozukluklarına
bağlı hastalıkları azaltma yönündeki hedeflerini sunduğunu vurgulayan Çallı, projenin yararlarını
şöyle anlattı:
7 milyon öğrenciye haftada 5 gün
uzun ömürlü kutu süt dağıtımını
içeren uygulama, süt ve süt ürünleri sektöründe memnuniyetle
karşılandı. Ambalajlı Süt ve Süt
Ürünleri Sanayicileri Derneği
(ASÜD) Başkanı Harun Çallı, sektör olarak hazırlıklarının tam olduğunu belirterek, süt ve süt
ürünleri sanayinin, projenin ger-
“Okul çağındaki çocuklara süt tüketim alışkanlığının kazandırılması, bu olumsuzlukların giderilmesinde ve hedeflere ulaşılmasında
önemli bir rol oynayacak. Proje ile
çocuklara, gıda güvenliğinin temel
unsuru olan ambalajlı gıda farkındalığı da kazandırılacak. 3 yıldır
sürdürdüğümüz çalışmalarımızın
olumlu sonuçlanması, hem çocuk-
Bakan Eker ASÜD Genel Kurulu’nda müjdeyi verdi, okul
sütü öğrencinin menüsüne girdi. Süt sanayicileri, 7
milyonu aşkın öğrenciye ambalajlı süt dağıtımına başladı.
n Ülkemizde süt tüketiminin artırılmasında en başta gelen projelerden olan ‘Okul Sütü’ uygulaması devlet eliyle başladı. 17 Nisan’da 4 bölge halinde yapılan ihaleye iş ortaklıklarına giderek teklif
veren süt sanayicileri, Türkiye genelindeki 32 binden fazla okulda 7
milyondan fazla öğrenciye süt dağıtımını üstlendi. Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Genel
Kurulu’nda müjdesini verdiği uy-
gulamayı, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan açıkladı.
B ölg e
F irmalar
F iy at (200 ml kutu)
İç A nadolu
G üney doğu A nadolu
Y av uz B lok B ims (P ilot ortak)
G ülsan, Mar T üketim, Mamsan, B akraç S üt
56 Krş.
Marmara
Karadeniz
A k G ıda (P ilot ortak)
S ütaş, D anone T ikv eşli, T at, Y örükler
48 Krş.
D oğu A nadolu
E ge
D imes G ıda (P ilot ortak)
P ınar S üt, B alkan S üt
53 Krş.
A kdeniz
Y örükoğlu S üt (P ilot ortak)
G üney S üt, O ğuz G ıda, A kbel S üt
51,5 Krş.
larımızın sağlıklı beslenmesine
hem de sektörümüzdeki kayıt dışı
sorununun çözümüne önemli katkılar sağlayacaktır.”
“Okul Sütü Programı”nın uygulama esaslarının belirlenmesinin ardından Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 17 Nisan’da yapılan ikinci ihalede Türkiye 4 bölgeye ayrıldı.
Türkiye genelinde şartnameye uygun alım yapabilecek 17 firmanın
katıldığı ihaleye, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 21/b maddesi uyarınca iş ortaklıkları şeklinde başvurular yapıldı. Ambalajlı
süt üreticilerinin pilot ortak öncülüğünde verdikleri teklifler, bakanlık tarafından onaylandı. İhale,
74.835.884 TL olarak belirlenen
toplam maliyeti ile bakanlığın öngördüğü yaklaşık maliyetin
4.985.454 TL altında gerçekleşti.
Bakanlık, okullarda süt dağıtımına en geç 2 Mayıs’ta başlanacağını
açıkladı. Ana sınıfından beşinci sınıfa kadar ilköğretim öğrencilerini
kapsayan projeyle, Türkiye genelinde 32 bin 574 okulda 5 gün süreyle dağıtılacak UHT süt, 7 milyon 200 bin öğrenciye 200 mililitrelik kutular halinde ulaştırılacak.
2012 yılı içinde yürütülecek proje,
öğrencilerin sağlıklı ve dengeli
beslenmesini sağlamak suretiyle
gelişme oranlarının arttırılmasını
ve süt içme alışkanlığı kazandırılmasını sağlayacak. Ayrıca piyasada
oluşacak süt arzı fazlasının alınarak, üreticinin düşük fiyat baskısından korunması da amaçlanıyor.
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:35 Page 10
10 Sayfa
Mayıs - Haziran 2012 suthattı
Gündem
Yeniden yapılanan bakanlığa yeni bina
Me rtç e
Dr. İsmail Mert
Sağlıklı nesiller için
okul sütü gerekli
Y
etersiz ve dengesiz beslenme
sonucu üretkenlikte kayıp,
eğitim eksikliği ve artan sağlık
harcamaları, kalkınmayı olumsuz
etkilemektedir.
İnsan sağlığı için vazgeçilmez
besinlerin başında süt ve süt ürünleri gelmektedir. Ülkemizde tüketilen içecekler arasında ne yazık ki
sütün payı sadece %9’dur. Kişi başına yıllık içme sütü tüketimi sadece 26 litredir. Süt tüketimi azlığından kaynaklanan hastalıklardan
bireylerin korunabilmesi için düzenli olarak süt tüketilmelidir.
Dünyada 50’yi aşkın ülkede yıllardan beri adeta yasal bir zorunluluk olarak uygulanan okul sütü
programı, çocuk yaştan itibaren
süt içme alışkanlığının kazandırılması ve sağlıklı nesiller yetişmesi
açısından oldukça önemlidir. Toplumda süt tüketim alışkanlığının
edinilebilmesi için ülkemizde de
bazı yıllarda okul sütü programları uygulansa da, bu programlar çeşitli ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı başarıya ulaşamamıştır.
Okul sütü programları sayesinde
Danimarka’da toplam süt tüketiminde %40, Çin’de 3 yıl içinde 3
kat, Portekiz’de 1 yılda 2 kat artış
sağlanmıştır. Uygulamanın yapıldığı ülkelerde çocukların boylarında uzama kaydedilmiş, okula devam ve zihinsel aktivitelerde
olumlu yönde belirgin değişiklikler gözlemlenmiştir. Mısır’da süt
tüketiminin çocukların sağlığı
üzerine olumlu etkiler yarattığı ortaya konulmuştur. Çocukların
%94’ünün zihinsel aktivitelerinde
artış olmuş, %99’unun ise okula
devamlılığı düzenli hale gelmiştir.
Hükümetin uygulamaya koyduğu okul sütü programı bu yönüyle
önemlidir. Süt ve süt ürünleri tüketiminin azlığından dolayı karşı
karşıya kalınan sağlık problemlerinin başında %42 ila %72 oranında
kalsiyum yetersizliği gelmektedir.
Çocuklarda görülen kalsiyum yetersizliği kaynaklı kimi hastalıkların (malnütrisyon, raşitizm vb.)
okul sütü projesi sayesinde süt içme alışkanlığındaki artışa bağlı
olarak azalacağı, öğrencilerin zihinsel ve fiziksel olarak daha aktif
olacakları ve okula devam konusunda da daha istekli ve düzenli olmaları beklenmektedir. Büyüme,
gelişme, bilgi ve beceri kazanma
açısından temel olan okul yıllarında bu kadar önemli ve sosyal içerikli bir programın uygulanması
bir zorunluluktur. Emeği geçenleri
alkışlamak gerekir.
Devlet, sivil toplum kuruluşları,
özel sektör ve kamu sektörü temsilcileri ile diğer tüm sosyal paydaşların işbirliğiyle uygulanacak
sürdürülebilir bir okul sütü programı, amaçlanan hedeflerin ulaşılmasına katkı sağlayacaktır.
Yıllardır gündeme gelen Okul
Sütü Projesi, nihayet bu yıl devlet
tarafından tekrar uygulanıyor. Çocukların sağlıklı beslenmesi, ihtiyacı olan proteini alması ve sağlıklı nesiller yetiştirilmesi için çok
önemli bir proje. Gelecek eğitim
yılında ve sonraki yıllarda da projenin devamı ve bunun yasal düzenleme ile hangi hükümet gelirse
gelsin değiştirilemez bir uygulama
haline getirilmesi sağlanmalıdır.
Emeği geçenlere bir defa daha
teşekkürler.
O kul S ütü P rojesi
Çocuklar hastalıklardan korunacak, daha sağlıklı nesiller y etişecek.
12 Haziran 2011’deki seçimlerin ardından isim değişikliğiyle
birlikte yeniden yapılan Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı’nın yeni binası törenle hizmete açıldı.
Başbakan Erdoğan, yeni hizmet
binasının hayırlı olmasını dileyerek, bakan Eker ile törene katılan
bakanlarla kurdeleyi kesti.
n Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı’nın Ankara’da Eskişehir
yolu üzerindeki yeni binası, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı M.
Mehdi Eker, Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktar, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcı’nın katıldığı törenle hizmete
açıldı. Açılışta konuşan Başbakan
Başbakan ve konuk bakanlara
binayı gezdiren Bakan Eker, Erdoğan’a Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden getirilen sebze tohumlarını
hediye etti. Başbakan Erdoğan açılış anısına bakanlık bahçesine bir
de ağaç dikti. TOKİ tarafından 62
milyon liraya tamamlanan Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
binası, akıllı bina konseptine uygun olarak inşa edildi.
Erdoğan, tarihinde ilk kez kendisine ait bir hizmet binasına kavuşan
bakanlığın “İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın” inancıyla sağlıklı gıda ve
ürün noktasında hizmetlerini sürdürdüğünü vurguladı. Erdoğan,
“Bakanlığımızın bundan sonraki
süreçte STK’larla el birliği içerisinde insanımızın sağlıklı geleceğine
çok daha güçlü adımlar atacağı
müjdesini verebilirim.” dedi.
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:35 Page 11
suthattı Mayıs - Haziran 2012
Sayfa
Gündem
Özsüt, yurt dışı atağına hazırlanıyor
Özsüt, ciro bazında 2011 yılında yakaladığı %25 oranındaki
büyümeyi 3 kat artışla 100 milyon TL’ye yükseltmeyi
hedefliyor.
n Özsüt Genel Müdürü Yıldırım
Çullu, 22 Mart’ta İstanbul’da düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.
Özsüt, 50 yıldır ara verdiği yoğurt üretimine de geri dönüyor. Keçi sütüyle üretilecek Özsüt Yoğurt
yaz aylarında satışa sunulacak.
Hedeflerinin 3 kat büyüyerek
100 milyon TL ciro yapmak olduğunu vurgulayan Çullu, yurt dışı
yatırımları için fizibilite çalışmalarına da hız kazandıracaklarını söyledi. Çullu, “Bu yıl başta çevre ülkeler olmak üzere dünyanın farklı
bölgelerinde de yatırımlar hayata
geçirmeyi hedefliyoruz. Komşu
coğrafyada yeni şubeler ile yer almayı planlıyoruz.” dedi.
Yaz ve kış aylarına özel iki farklı menüyle tatlılarını mevsime özel
hale getirmeye devam eden Özsüt’ün, geleneksel ‘Benim Özsüt
Pastam Yarışması’nın üçüncüsü de
sonuçlandı. 10 finalistin yarıştığı
14 Nisan’daki finalde İdil Su Göktan birinci, Birgül Erdoğan ikinci,
Aysun Önlü ise üçüncü oldu. Finalde Sinbo’nun özel ödülü de sahibini buldu.
11
S in e rji
Dr. Serdar Aydemir
İcraat zamanı
üt ve süt ürünleri sanayi olarak hareketli günler yaşıyoruz. İlk olarak 21 Mart’ta Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği’nin 2. Olağan Genel
Kurulu’nu Ankara’da topladık,
yeni yönetim kurulunu seçtik.
S
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı sayın M. Mehdi Eker, ASÜD
olarak çocuklarımızın sağlıklı gelişimi ve ülkemizde süt tüketiminin
arttırılması amacıyla yıllardır hayata geçirilmesi için uğraş verdiğimiz Okul Sütü Programı’nın müjdesini verdi genel kurulumuzda.
Ayrıntılarını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı uygulamaya ilişkin önce Bakanlar Kurulu kararı, ardından da uygulama
tebliği yayınlandı. Uygulama için
öngörülen ilk tarih 25 Nisan’dı.
Söz konusu olan 7 milyondan fazla ilköğretim öğrencisine, her gün
200 ml tam yağlı UHT süt dağıtımı idi. Yeter miktarda sütün üretimi bir yana yurt genelinde 32 bin-
den fazla okula dağıtımı da düşünüldüğünde 17 Nisan’daki ikinci
ihalede doğru bir yöntemle, Türkiye 4 bölgeye ayrıldı. Türkiye genelinde şartnameye uygun alım
yapabilecek 17 firma, pilot ortak
liderliğinde ihaleye girdi. İhalenin
toplam maliyetinin, bakanlığın
öngördüğünün 4.985.454 TL altında 74.835.884 TL olarak gerçekleşmesi, böylesine hayati bir
konuda sektörün elini taşın altına
sokmaktan geri kalmadığının da
göstergesi oldu.
Ve sanayimizi ilgilendiren bir diğer önemli etkinlik. Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı ve sektörün tüm paydaşları ile ortaklaşa
yürüttüğümüz Kodeks Ayran
Standardı çalışmalarında sona geliyoruz. Ayranın Avrupa’da ‘ayran’
adıyla ve ülkemizde üretildiği şekilde yer almasının yolunu açacak
süreçte 49 ülkeden katılımcılar,
Mayıs ayı sonunda İstanbul’da düzenlenecek Kodeks Fiziksel Çalış-
ma Grubu toplantısında buluşacak. Şimdiden İstanbul buluşmasının olumlu olacağına inandığım
sonuçlarının başta sektörümüz olmak üzere ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
ASÜD İcra Kurulu Başkanı olarak, sektörümüzün sesi konumundaki Süthattı Gazetesi’nden bu
yazıyla merhaba dedik.
Genel olarak ASÜD’ün, özelde
icra kurulunun sektörümüze yönelik çalışmalarıyla buluşacağımız
bu köşeye “Sinerji” adını verdik.
Hedefler doğrultusunda uyumlu
çalışmamızdan doğacak güç birliğinin başarısına inanarak... Yeni
sayılarda buluşmak üzere…
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:35 Page 12
12 Sayfa
Mayıs - Haziran 2012 suthattı
Sohbet
Hayvancılık G enel Müdürü A li Karaca:
“Tüketiciyi onlardan daha çok düşünüyoruz”
Ali Karaca
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Hayvancılık Genel Müdürü
n Ülkemizde desteklemeler başta
olmak üzere hayvancılığı geliştirmeye yönelik çalışmaları Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Hayvancılık Genel Müdürlüğü
koordine ediyor. Genel Müdür Ali
Karaca, Niğde’de başladığı meslek
hayatında Ankara ve İstanbul il
müdürlükleri de dâhil pek çok
önemli görev üstlenmiş. Emeklilik
döneminde çiftçilik yaparak bizzat
uygulamanın içinde de bulunan
Karaca, Bakan Eker’in çağrısıyla
Tarımsal Üretimi Geliştirme Genel
Müdürü olarak göreve geri dönmüş. Modern çiftlik ve işletmelerin bugünkü noktaya ulaşmasında
emeği geçen isimlerin başında gelen Karaca, hala ilk günkü heyecanla mesaisini sürdürüyor.
Bakanlıktaki yeniden yapılanmanın ardından başına geçtiği
Hayvancılık Genel Müdürlüğü,
hayvancılığı geliştirmeye yönelik
projeler geliştiren ve destekleyen
bir genel müdürlük.
Hayvancılık Genel
Müdürü Ali Karaca,
Süthattı aracılığıyla;
“Sanayici ürününün
kaliteli olması için aldığı
sütün sağlıklı olmasını
ister, üreticiyi teşvik eder.
Biz de bakanlık olarak
tüketicilerimizi
kendilerinden bile daha
fazla düşünürüz” mesajını
verdi.
“Bir üretimin cazip olması için
sürdürülebilir, istikrarlı ve kârlı olması lazım. Hayvancılıkta temel
ürün olan sütte istikrar için sayın
bakanımız ‘Süt tozu uygulaması
yapsak’ dedi. Baktık, Türkiye’ye
ihracat karşılığı DİR kapsamında
18 bin ton civarında süt tozu giriyor. 2009’da 5 bin ton, 2010’da
11 bin ton, 2011’de 22 bin süt tozu desteği verdik. Sütte istikrarla
birlikte hayvancılık da artmaya
başladı. Büyükbaşta rakam 11,5
milyona ulaştı. Küçükbaşta hayvan başı destek koyduk. 1984’te
koyun sayımız 40 milyon civarında, 2002’de 33 bine gerilemiş. Sanayileşmenin de etkisiyle hayvancılık, bilhassa koyunculuk Güneydoğu’dan Ege’ye doğru kayıyor.”
Hayvancılıkta bir dönem yaşanan gerilemenin bir nedeni de
köyden kente göç. “Biz meraları
hayvancılığa açarsak oraya yatırım
yapılır. Yapılacak düzenleme ile
meralarda gerekli yapılaşmaya izin
verilecek. Mera tarım, hayvancılık
da tarım. İkisini buluşturursak ülkeye büyük katkı sağlayacağını
düşünüyoruz” diyor Karaca.
Bakanlığın üzerinde çalıştığı miras yoluyla arazi bölünmesi de hayvancılığın gelişmesi önündeki engellerden biri. İşletme büyüklükleri küçük olunca maliyet yükseliyor. Karaca, şöyle devam ediyor:
“Eskiden ailenin ihtiyacı için
hayvan beslenirdi, şimdi ailenin
geçimini sağladığı işletmeler var.
2002 yılında 50 baş ve üzeri işletme sayımız 4.300’müş, bugün 24
bin. Hayvancılığı stratejik bir sektör olarak kabul ediyor, gelişmesi
için destek veriyoruz. 2002 yılında
1.8 milyar TL toplam destek içinde hayvancılığın payı 83 milyon
TL ile sadece yüzde 4. Bugün 7,6
milyar destek ödüyoruz, bunun
2.1 milyar TL’si, yani yüzde 28’si
hayvancılığa gidiyor. Hayvan başına desteklerden başlıyoruz, üreticimize süt primi, kayıtlı işletmelere aldıkları süte göre destek veriyoruz. Destekler, hayvan başına
950 TL’ye kadar çıkıyor. Geçen yıl
398 milyon TL ödediğimiz hayvan
başı destek, hayvan başına miktar
değişmemesine rağmen bu yıl 500
milyon oldu. Vatandaş destek alabilmek için kayıt yaptırıyor, böylece kayıtlılık da artıyor. Süt hayvanlarının neredeyse tamamı kayıt
altında. Soy kütüğünde kayıtlı dişi
hayvan sayımız 6 milyona ulaştı.”
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri
Sanayicileri Derneği’nin (ASÜD)
yürüttüğü AB’ne süt ve süt ürünleri ihracatının açılmasına yönelik
proje gibi destekler de işletmelerin
modernizasyonuna katkı yapıyor.
Karaca, verilen desteklerle modern
işletmelerin kurulduğunu bir
anekdotla anlatıyor.
“Meslekte 30 yılımı doldurdum.
Başlangıçta ahırlarda ‘hayvan
üşür’ diye hiç havalandırma yoktu.
Ahırların tepesine fıçı çakardık.
Hayvan da insan gibi temiz hava
solumak ister, onun da oksijene ihtiyacı var. Hiç unutmuyorum,
hayvancılık projelerini uygularken
ahırın birine bakmaya gittim, kapıyı açamadım. Ahır o kadar kapalı ki; hayvan kapının kırıklarından
hava alabilmek için kapıya yüklenmiş. Dedim ki; insaf yahu!”
G ıda, T arım v e H ay v ancılık B akanlığı H ay v ancılık G enel Müdürü
A li Karaca, uy g ulamay ı da bilen tecrübeli bir isim. Karaca, hay v ancılıktaki
g elişmeleri v e hay v ancılık desteklerini
A S ÜD G enel Koordinatörü A li O sman Mola’y a anlattı.
Hayvancılığa verilen desteklerin
yanı sıra 2010 yılından bu yana sıfır faizli kredi uygulaması kapsamında 5,9 milyar TL kredi kullandırılmış durumda. Hedef, günübirlik kazanç için yatırım yerine
uzun vadeli yatırıma yönlendirmek. Yeni bir uygulamanın da haberini veriyor Ali Karaca:
“Diyoruz ki; sütü sütçü hayvandan, eti de etçi hayvandan elde
edelim. Sütçü ırk için hayvan başına desteğin yanı sıra sütü için destek veriyoruz. Etçi hayvan için de
daha fazla destek verelim ki, etçilik işletmeleri de büyüsün. Artık
etçi ırkı da teşvik ediyoruz.
Hayvan sayımız 9.8 milyondan
11.6 milyona çıkarken, süt üretimi
daha fazla artarak, 8.4 milyon tondan 13.6 milyona çıkmış. Üstelik
mevsimsel farklılıklar var. Süt tozu
desteklemesinden sonra okul sütü
uygulamasını başlatıyoruz.
“Bilen bilmeyen konuşuyor”
Bir de süt sektörünü biraz öne
çıkardık mı, birileri rahatsız oluyor, bilen bilmeyeni konuşturuyorlar. Süt gibi önemli bir ürün için
birileri, ‘sağlığa zararlı, çocuğuna
içirme’ diyor. Üstelik bunu söyleyenler bilim adamları. İyi de arkadaş bununla ilgili kaç araştırman,
denemen var? Maalesef medya bu
iddiaları çok fazla ajite ediyor.
Sektörü çok iyi biliyorum. Devlet desteğiyle modern sanayi tesisleri kuruldu. Sanayide o kadar güzel aletler var ki, sütün içerisinde-
S anay ici iy i üretimi teşv ik ediy or
“S anay ici, ‘Şu kalitede olursa prim v eririm, y oksa sütünü almam’ diy erek, üreticiy i iy i üretime teşv ik ediy or.”
“Hayvancılık destekleri
kayıtlılığı artırırken,
hayvan başına verim de
giderek artıyor. Yerli ırk
oranı %20’lere düşerken,
daha verimli kültür
ırklarının oranı %40’lara
çıkmış durumda.”
ki en ufak zerreyi emiyor, tertemiz
çıkıyor. Vatandaş tabii bunları
görmüyor. Birçok sanayicimiz diyor ki; ‘Ben evime götürüp içemeyeceğim, yemeyeceğim şeyi üretmem.’ Öyle yem sanayicilerimiz
var ki, ‘Ben kârdan ziyade hayvanın hakkını düşünürüm. O hayvan
benden şikâyetçi olmasın’ diyor.
Bizde bu kültür var hala. Gıdalarımız olsun, sütümüz olsun hepsi
gayet güzel ve sağlıklı.
Sanayici ürününün kaliteli olması için öncelikle aldığı sütün
sağlıklı ve aradığı vasıfta olması
için ön bir inceleme yapıyor. Vatandaşın dışardan aldığı sütü incelemek gibi bir imkânı yok. Sonra
onun sağlıklı üretimiyle ilgili tedbirler alıyor. Yağ oranını, proteinini, suyunu ayarlıyor. Standartlara
uygun üretim için uygun hammadde temini yoluna gidiyor.
Her birimizin bir görevi var. Biz
bakanlık olarak üretimi geliştirici
tedbirler alıyoruz, denetliyoruz.
Sanayici üreticiye, ‘Arkadaş ben şu
kalitede süt isterim.’, o da, ‘Ürettiğim süt para etsin, para kazanayım.’ diyor. Sütte prim ödemesinde kaliteyi öne çıkarıyoruz. ‘Süt
soğuk zincirle geliyorsa şu fiyat,
yoksa daha az vereceğiz’ diyeceğiz,
belki prim vermeyeceğiz.
Aracılığınızla kamuoyuna, tüketicilere sesleniyorum: Bakanlık
olarak onları kendilerinden daha
çok düşünüyoruz. Sağlıklı üretimi
sağlayacak yapıyı kurmak için
gayret gösteriyoruz.”
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:35 Page 13
suthattı Mayıs - Haziran 2012
Sayfa
Geleneksel
13
G e le n e kte n b ilim e
Tescil bekleyen lezzet: Diyarbakır Örgü Peyniri
Diyarbakır örgü peynirinin
kendine has lezzeti, Türk
Patent Enstitüsü’nden
beklenen coğrafi işaret
tescil belgesi alındığında
koruma altına girecek.
n Güneydoğu Anadolu bölgesinde eskiden beri üretilir örgü peyniri. Trakya ve İç Anadolu bölgesinde de yoğun olarak üretilen örgü
peyniri, iç pazarın yanı sıra komşu
ülke pazarlarına da sunuluyor. Çeşitli yörelerde eritme peynir veya
kaynamış peynir olarak da bilinir.
Saç örgüsü şeklinde, yağlı, homojen ve elastik kıvamlı olan örgü
peyniri, yapımındaki haşlama işleminden dolayı üretim teknolojisi
açısından Kaşar, Abaza ve Maraş
peynirlerine benzetilir. Geleneksel
olarak üretimde koyun sütü kullanılsa da koyun sütünün azalması
dolayısı ile inek ve keçi sütünden
de üretilmektedir.
Çiğ süt ısı işlemine tabi tutulmadan sağım sıcaklığında, eğer soğutulmuşsa 35-37 C’ye kadar ısıtılıp
mayalanır. Oluşan pıhtı kesilir ve
süzüldükten sonra telemenin üzeri
örtülerek sıcak bir odada ya da çadırlarda fermantasyona bırakılır.
Üretim yerinin ısısı ve sütün florasına bağlı olarak 5-18 saatlik bir
fermantasyondan sonra erime kabiliyetini alıp almadığı kontrol
edilir. 70-80 C’deki suya küçük
parçalar konularak eritilir. Modern
üretimde pH metrelerle bu işlem
daha rahat yapılmaktadır. Olgunlaşmış olan teleme uzun dilimler
halinde kesilerek, haşlama kaplarına aktarılarak, 5-6 dakika 70-80
C’deki sıcak su ile eritilip, yoğrulur. Yoğurma işlemi sonunda rulo
haline getirilen erimiş peynirler
üçlü ya da ikili örgü halinde örülerek %10-12 tuzlu salamura
solüsyonlarına atılır. Hem
taze olarak hem de
salamurada olgunlaştırılıp tüketime
sunulabilen, kendine
has lezzeti olan Diyarbakır örgü
peyniri, tüketime hazırdır.
Uygulanan ısı işlemi özellikle bölgede yaygın bulunan Brucella hastalığı açısından ve diğer enfeksiyon
ve toksikasyonlar bakımından güvenliği arttıran kritik kontrol noktalarından biridir. Dolayısıyla ‘Diğer taze peynirlere göre daha güvenilirdir.’ diyebiliriz.
Diyarbakır örgü peynirinin dünya
çapında tanınması ve ihracattaki
payının arttırılması amacıyla Dicle
Üniversitesi Veteriner Fakültesi,
Diyarbakır Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ve Diyarbakır Valiliği, Türk Patent Enstitüsü’ne coğrafi işaret tescil belgesi
başvurusunda bulundu. TPE, Diyarbakır Örgü Peyniri ile birlikte
Eskişehir Nuga Helvası, Akhisar
Domat Zeytini, Akhisar Uslu Zeytini ve Akhisar Köfte için de coğrafi işaret tescil belgesi başvurularını Resmi Gazete’de ilana çıktı.
Başvurulara 6 ay içinde itiraz gelmezse ürünler tescillenecek.
Doç. Dr. Mehmet Emin ERKAN
Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Besin/Gıda Hijyeni ve Teknolojisi A.B.D
“Örgü peyniri,
yapımındaki haşlama
işleminden dolayı üretim
teknolojisi açısından
Kaşar, Abaza ve Maraş
peynirlerine benzetilir.”
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:35 Page 14
14 Sayfa
Mayıs - Haziran 2012 suthattı
Perakende
P e ra ke n d e h a ttı
Okul Sütü Programı bir dünya uygulamasıdır
n Medya, Okul Sütü Programı’nın başlamasını ekonomi haberlerinde süt ihalesi olarak verdi.
Oysa sağlıkla ilgili çok önemli sürdürülebilir bir toplumsal projenin
hayata geçmesi olarak bakılmalı.
Fikri Türkel
“Okul Sütü bir ihaleden
ibaret değildir ve sosyal bir
proje olarak kapsamı
genişletilmelidir. Süt
tüketimi alanında da
kurullar, vakıflar, dernekler
oluşturulmalı; Okul Sütü
Programı ile eş zamanlı
olarak perakende
noktalarında ve kamuya
açık mekanlarda billboard,
afiş ve kitapçıklar ile
sürdürülebilir beslenme ve
okul dışı tüketim de
desteklenmelidir.”
29 Eylül’ün Dünya Okul Sütü
günü olduğunu pek kimse bilmez.
21 Mayıs’ın da Dünya Süt Günü
olduğunu hatırlatalım. Çocuklara
ve Okul Sütü Programına verilen
önemle ayrıca Okul Sütü Günü ihdas edilmesinin ayrı bir anlamı var.
Dünya Gıda ve Tarım Örgütü
(FAO) 1997 yılında karar alıyor ve
ilk kutlamayı 2000 yılında yapıyor. Çünkü 60’dan fazla ülkede
Okul Sütü Programı uygulanıyor.
Aynı şekilde Dünya Sağlık Örgütü
de (WHO) Okul Sütü Programlarını destekliyor.
Okul Sütü uygulamasına Yeni
Zelanda 1930’larda başlamış. Japonya İkinci Dünya Savaşı öncesi
başlattığı uygulamaya savaş sebebiyle ara veriyor ve 1950’li yıllarda
tekrar hayata geçiriyor. 10 yıllık
dönemde çocuklarda 2 cm boy farkı süt programına bağlanıyor. İki
ülkenin süt programına başlamasının farklı nedenleri var. Yeni Zelanda’da yaygın kanser vakalarını
azaltmak birinci sürükleyici neden
olurken, Japonlar çocukların boyunun uzamasına katkı için süt tüketimini arttırmayı hedeflemişler.
Avrupa’da küçük ölçekli bir işletme tarafından 1996 yılında Çek
Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da
başlatılan Okul Sütü Programı,
AB’ye üyelik sürecinde, 1999 yılından itibaren devlet projesi haline geldi.
2001’den itibaren birkaç bölgede pilot uygulaması yapılan proje
için ilk resmi ihale gerçekleştirildi.
Günümüzde süt tüketimine temel beslenmenin en önemli unsuru olarak bakılıyor. Hareket noktası Okul Sütü olmakla birlikte;
beslenme açısından kitlesel adımlar atmaktır. Öncelikle resmin bütününü görmek gerekiyor.
Dünya Sağlık Örgütü, 21. yüzyılda ulaşmayı hedeflediği öncelikli 21 sağlık hedefi belirledi ki, Türkiye de bunları benimsemiş durumda. Buna göre;
• 2015 yılına kadar ilk 6 ay anne sütü alan çocuk oranını yüzde
80’e çıkarmak
• 2020 yılına kadar 5 yaş altı
çocuk beslenme bozukluklarını
yüzde 35’e düşürmek, iyot yetersizliği hastalıklarını yüzde 90
azaltmak
• İyot yetersizliği hastalıklarını
okul çocuklarında tümüyle, erişkinlerde 1/3 azaltmak
• Beslenmeye bağlı kronik hastalıkların sıklığını en az yüzde 10
oranında azaltmak
• 2020 yılına kadar 40 yaş üzeri nüfusta obezite prevalansını yüzde 10 azaltmak.
Elde edilen bulgulara bakınca
bu hedeflerin ne kadar önemli olduğu bir kere daha anlaşılıyor.
4 ila 5 aylık bebeklerde sadece
anne sütü kullanımı yüzde 70 oranında bulunuyor. Diğer taraftan
ilköğretim çağındaki her 8 çocuktan biri bodur, yani olması gereken
ortalama boydan daha kısa. Yine
bodur dört çocuktan birindeki kısalık ciddi bir sorun durumunda.
İşin beslenme noktasına bakacak olursak; süt tüketimi yüzde
15-25 oranında bulunuyor.
Okul öncesi çocuklarda yüzde
16 beslenme bozukluğu görülüyor. Zayıflık ve kısa boyluluk yüzde 14-25 arasında tespit edilirken
diş çürüklükleri yüzde 43 ila 85
arasında. İleri yaşlarda kemik hastalıklarına yol açacak kalsiyum eksikliğinin yüzde 45 civarında olması da bir başka gerçek.
Süt ihalesi yapıldı ve okullara
dağıtımı başladı. Konunun bir sosyal proje olarak hayata geçmesi
için bundan sonra yapılacakların
daha çok olduğu unutulmamalı.
Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı’nın benimsediği hedeflerde kadınlarda 45 yaş sonrası görülmeye
başlanan kemik hastalıklarında
kalsiyum eksikliğini gidermenin
en temel hareket noktalarından biri de yine okul çağlarında süt tüketimini artırmak.
Süt için buzdolapları oluşturmak
ilk adım olarak görülüyor. Okul
Sütü Programı etkinlikleri olarak
posterler, resim ve eğlenceli yarışmalar, sloganlar dikkat çekiyor. En
güzel süt bıyık yarışması ise en popüler olanı. Sağlıklı okul kantini
oluşturulması da son yıllarda öne
çıkmaya başladı.
Çocukların düzenli beslenmesine
katkı sağlamada beslenme günleri
düzenlemek de yine Okul Sütü
Programı bağlamında ele alınıyor.
Okulda kahvaltı, öğle yemekleri
ve içerikleri de programa dahil
edilmiş durumda.
Dünyanın pek çok ülkesinde
Okul Sütü üretici, okul ve aile işbirliği ile hayata geçiriliyor. Özellikle Amerika ve Kuzey Avrupa ülkelerinde Okul Sütü için vakıflar
kuruluyor. Perakende sektöründe
kampanyalar ve promosyonlar yapılıyor, eğlence programları düzenleniyor.
Sütlü ürünlerin teşviki de yine
program içinde ele alınıyor. Özellikle Kanada ve Amerika’da sütlü çikolata, sütlü meyve karışımları da
aynı program içinde çocuklara sunulmaya başladı. Kanada’daki uygulamanın piyasaya yansıyan bir
başka yönü ise süt fiyatının düzenlenmesine katkıda bulunmasıdır.
Kanada’dan Uganda’ya, Avustralya’dan Tayland’a kadar her ülkede benzeri sosyal uygulamalar
var ve pek çoğunda da aileler, üreticiler, öğretmenler bir araya gelerek çocukların ilgisini çekecek etkinlikler gerçekleştirmektedirler.
FAO, Okul Sütü çerçevesinde
Boy Kartı’nı önemsiyor ve öneriyor. Farklı ülkelerde eğlenceli Boy
Kartları bulmak mümkün...
Uganda’daki önceliklerle ile Danimarka’daki öncelikler aynı olmamakla birlikte Okul Sütü Programları daima sosyal projeler olarak uygulanmaktadır.
FAO’nun 2005 yılında Uganda’daki Okul Sütü Programında
üç ana amaç öngörülmekteydi.
Çocukların sağlığı ile vücut ve zihin gelişimine katkıda bulunmak
ve çocuk ölümlerini azaltmak birinci sırada geliyor. Ayrıca ücretsiz
süt dağıtımı sayesinde eğitime devamlılık da ikinci sırada bulunuyor. Bir diğer önemli nokta ise süt
pazarının gelişmesine katkı sağlamak olarak ele alınıyor.
O kul S ütü; bir toplumsal proje olarak hay ata g eçirilmeli.
ve eğitim kurumunun yer aldığı
bir fon oluşturmakla başlanıyor.
Kanada, Waterloo’da Okul Sütü
Programı detaylarına baktığımızda ise daha farklı öncelikler buluyoruz. Öncelikle aileler, üreticiler,
süt sanayicileri, meslek örgütleri
9 ila 17 yaş arasındaki erkek çocuklarda süt tüketimi yüzde 60 civarında azalıyor. 11 ila 17 yaş arasındaki kızlarda ise bu oran yüzde
75. Süt içimini sürdürülebilir kılmak için Okul Sütü önemli bir rol
üstleniyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde amaç sütün benimsenmesini
artırmak ve yaşa bağlı olarak tüketiminin azalmasını önlemek.
Süt karışımlı yeni tatlar sunmak,
eğlenceli ambalajlar oluşturmak,
sütü erişebilir kılmak, gerekirse
okullarda süt otomatları oluşturmak ve yarışmalar bunlar arasında
sayılabilir.
60’dan fazla ülkedeki Okul Sütü
Programlarına bakıldığında görülüyor ki gelişmiş ülkelerde mikro
hedefler, gelişmekte olan ülkelerde
ise makro hedefler öne çıkıyor. Her
şeye rağmen konunun öznesi daima çocuklar oluyor. Birincil amaç,
sağlıklı bir nesil oluşturmak olarak
ortaya çıkıyor.
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:35 Page 15
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:35 Page 16
16 Sayfa
Mayıs - Haziran 2012 suthattı
Beslenme
Prof. Dr. Aziz Ekşi
Ankara Üniversitesi
Gıda Mühendisliği Bölümü Başkanı
“Oluşturulacak Gıda
Güvenliği Yönetimi;
tüketicinin güven
duyduğu bir kaynaktan
bilgilendirilmesi
dolayısıyla gereksiz
kuşkuların azaltılması,
gerçek dışı bilgilerin gıda
krizine ve paniğe yol
açmasının önlenmesi ve
gıda sektörünün bu
gerçek ve sanal krizlerden
daha az etkilenmesi gibi
yararlar sağlayacaktır.”
S ü tle B e s le n m e
“Her yaşta süt tüketin”
Gıda güvenliği için
önce risk analizi
Yaratılan bilgi kirliliğine karşı harekete geçen sağlık ve
n Her yıl bir yenisi tartışılan gıda
kaynaklı krizler, tüketicinin gıdalardan giderek daha fazla kuşku
duymasına neden oluyor. Zaman
zaman ortaya atılan gerçek dışı iddialar da bu kuşkuyu besliyor. Aslında yaşanan tam bir “sapla samanın birbirine karışma” durumudur.
Çünkü ister gerçek bir tehlikeye
dayansın ister sanal bir söylentiden
kaynaklansın bu krizlerin nedeni,
güvenli bilgi eksikliği ve iletişim
yetersizliğidir. Türkiye’de gıda güvenliği, bilgi birikiminin oldukça
yeterli olduğu bir alan. Ancak bu
bilginin açığa çıkarılması ve halka
duyurulmasında eksiklik yaşanıyor. Tabii ki bu eksiklikte, çoğu
uzmanın susmayı yeğlemesi gibi,
konuştuğunda sesine kulak verilmemesinin de payı var. Ancak uzmanların görüşü ne kadar doğru
olsa da tüketici güvenini kazanma
açısından yeterli olmuyor. Bu boşluğu doldurmanın en etkili yolu,
verilen bilginin risk analizine dayanması, risk analizinin güvenilen
bir kurulca yapılması ve kurulun
bağımsız ve tarafsız uzmanlardan
oluşmasıdır. Risk analizine dayalı
ve tüketiciye saygılı bir bilgi güvenliği politikası izlenmelidir.
Zoonotik hastalık etkenleri (verem, brusella), patojen mikroorganizmalar (Salmonella, Campylobacter,E.Coli), küflü gıdalar (mikotoksin), tarım uygulamaları
(pestisit, hormon kalıntısı), ambalaj aşınması (metal, monomer vb)
gibi potansiyel tehlike sayısı oldukça fazla… Bunların her biri
kuşkusuz önemlidir. Ancak her birinin önemi ve önceliği aynı değildir. Burada sözü edilen, kişisel inisiyatiflerle veya algılarla belirlenen
tehlike önceliği değildir. “Tehlike
önceliği” ile kastedilen, risk analizinin gösterdiği veya doğruladığı
sıralamadır. Risk analizi ise; kısaca tehlike ve risklerin bilimsel bir yaklaşımla değerlendirildiği, yönetildiği ve paydaşlar
arasında iletişimin sağlandığı sürecin adıdır. “Risk değerlendirme”,
“risk yönetimi” ve “risk iletişimi”
bileşenlerinden oluşmaktadır. Çağdaş gıda yasalarının ve gıda güvenliği uygulamalarının başlıca ögelerinden biri ve toplumun da paydaş
olarak algılandığı bir yaklaşımdır.
Bu sürecin en kritik bileşeni risklerin değerlendirilmesi, başka bir deyişle olası veya geçerli tehlike ve
risklerin irdelenmesi ve önceliklerinin belirlenmesidir. Bu değerlendirme; işin doğası gereği bilimsel
kanıtlara dayalı olarak çok disiplinli, bağımsız ve tarafsız bir organ
tarafından yapılmalıdır. AB’de EFSA’nın (Avrupa Gıda Güvenliği
Otoritesi) başlıca görevi budur.
Bu açıdan, gıda güvenliği ve denetimini de kapsayan 5996 sayılı
yasada, risk analizinin esas alınmasını ve risk değerlendirme komisyonları kurulmasının öngörülmesini (MD. 26/1, 26/2) olumlu bir gelişme olarak değerlendirmeli. Ancak bu komisyonların işlevsel açıdan yeterliliği tartışmalıdır. Çünkü
bu komisyonların, yönlendirici bir
organ olmadan verimli çalışması
ve etkili olması beklenemez.
Bu nedenle atılması gereken ilk
adım, adı ne olursa olsun, yukarıda
tanımlanan nitelikleri (çok disiplinli, bağımsız, tarafsız) taşıyan ve
”risk analizi” ya da “gıda güvenliği”nden sorumlu bir organın oluşturulmasıdır. Risk analizi; tehlike
ve risklerin bilimsel bir yaklaşımla
değerlendirildiği, yönetildiği ve
paydaşlar arasında iletişimin sağlandığı sürecin adıdır. Kısaca “risk
değerlendirme”, “risk yönetimi” ve
“risk iletişimi” bileşenlerinden oluşmaktadır. Çağdaş gıda yasalarının
ve gıda güvenliği uygulamalarının
da başlıca ögelerinden biridir.
Zamanla EFSA benzeri bir “gıda
güvenliği yönetimi”ne dönüşmesi
olası olan bu organın oluşturulması, öncelikle gıda kontrolü ile yetkili olan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın görevi olmalı.
Konu, Sağlık Bakanlığı ile ortaklaşa çalışmayı da gerektirir.
Bu organın başlıca görevleri,
tehlike ve risklerin önem derecesine göre sıralanması; önlemlerin zamanında belirlenmesi ile toplum
sağlığının korunması olarak
özetlenebilir.
meslek odaları, “UHT süt ve pastörize süt teknolojileri insan
sağlığını riske atan teknolojiler değildir.” mesajı verdi.
n Gıda Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve Ankara Tabip Odası, Türk Toksikoloji
Derneği, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü, Hacettepe Üniversitesi ile
ODTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü’nün desteğiyle yaptıkları araştırmanın sonuçlarını, “Üretimden
Tüketime Süt ve Sağlık; Sorular ve
Yanıtlar” adlı kitapçıkta topladı.
Süt ve sağlık ilişkisinin tüm boyutlarıyla ortaya konulduğu kitapçıkta, sütün sağlık için gerekliliğinden ne zaman süt içmeye başlanması gerektiğine kadar geniş
bir perspektifte bilimsel yanıtlara
yer verildi. Gıda güvenliği ile ilgili olarak yaşanan yoğun bilgi kirliliği, karmaşa ve “süt ve süt ürünleri” hakkında medyaya yansıyan
kimi haberlerin gündeme taşıdığı
sorular konusunda kamuoyunu
aydınlatmak amacıyla 21 Mart’ta
ortak bir basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısına Ankara
Tabip Odası (ATO) Başkanı Dr.
Bayazıt İlhan, ATO Halk Sağlığı
Komisyonu üyesi Dr. Dilek Aslan,
Ziraat Mühendisleri Odası Genel
Başkanı Dr. Turhan Tuncer, Gıda
Mühendisleri Odası 2. Başkanı Dr.
Şennur Özkaya, yönetim kurulu
üyesi Dr. Aykut Aytaç ile Ankara
Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden
Dr. Celalettin Koçak katıldı.
Sütle ilgili kamuoyuna yansıyan
kimi değerlendirmelerin, toplumda sütün sağlık açısından temel bir
gereksinim olduğu gerçeğinden
uzaklaşmaya neden olduğunun altını çizen ATO Başkanı İlhan,
şunları kaydetti:
“Süt, insanın yaşamı boyunca
tüketmesi gereken son derece
önemli bir gıda maddesidir. Süt ve
süt ürünleri tüketimi sağlıklı bir
yaşam için vazgeçilmezdir. Özellikle dikkatleri çekmek istediğimiz
bir konu da UHT süt ve pastörize
süt konusudur. UHT süt ve pastörize süt teknolojileri insan sağlığını riske atan teknolojiler değildir.
Her iki teknoloji de sütte bozulmaya neden olan mikroorganizmaları ısıl işlemle giderme prensibine dayanmaktadır. Bu teknolojilerdeki besin değeri kayıpları,
açıkta kaynatılmış süte göre daha
az olmaktadır. Bu ürünler endişe
edilmeden güvenle tüketilebilir.”
“Süte ilişkin iddialar bilimsel
dayanaktan yoksun”
Beslenme uzmanı Doç. Dr. Taylan Kümeli, süt ve süt
ürünleri konusunda kamuoyunda yaratılan kuşkunun toplum
sağlığı açısından tehdit oluşturduğunu söyledi.
n Beslenme uzmanı Doç. Dr. Taylan Kümeli, tartışmalara açıklık
getirmek ve tüketicinin kafasında
yaratılan sorulara yanıt bulabilmek amacıyla SEK adına “Sütün
insanlık tarihindeki yeri ve yararları”nı araştırdı.
“Sütü bilimsel ve tarihsel belgelere dayanarak incelediğimizde, vazgeçilmez bir beslenme öğesi olduğunu bir kez daha keşfetmiş oluruz.” diyen
Kümeli, antik çağlardan bu
yana elde edilen bulgular ve
günümüzdeki araştırmaların insanlık tarihinde en az
5000 yıllık bir geçmişe sahip olan
sütün insan sağlığına katkısını ortaya koyduğunu söyledi.
Son dönemde süt konusunda gündeme getirilen iddiaların çoğunu
‘bilimsel olarak desteklenmeyen
ve varsayımlara dayanan görüşler’
olarak nitelendiren Kümeli, kamuoyunda yaratılan kuşkunun
toplum sağlığı açısından tehdit
oluşturduğunu kaydetti.
Sağlıklı bir vücut için sütün
önemli bir besin olduğunu
vurgulayan Kümeli, “Yapılan onca araştırma ve deneyler sonrasında, her şeyi bir
kenara bırakarak sütün zararlı olduğunu söylüyor olmak ya da her söylenene
inanmak sadece süt hakkında
yeterli bilgiye sahip olmadığımızı
gösteriyor.” ifadesini kullandı.
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:36 Page 17
suthattı Mayıs - Haziran 2012
Sayfa
Dosya
17
İşin temeli; doğru ve dengeli besleme
Süt sığırlarının doğru dönemlerde doğru ve dengeli
beslenmeleri için yem katkı maddeleri ve premiksler
üreticinin en büyük yardımcısı…
n Ülkemiz süt ve süt ürünleri sanayinin ihtiyaç duyduğu uygun
maliyette, yeterli ve kaliteli hammadde temin edebilmesi için süt
işletmeleri ve çiftliklerde hijyenik
ortamlarda, sağlıklı hayvanlardan
süt üretimi büyük önem taşıyor.
Süt sığırlarında verimliliği etkileyen unsurların en başında besleme geliyor. Et ve süt verimini arttırmak için konsantre yeme ihtiyaç
var. Konsantre yemler kaba yemlere göre enerji ve protein ya da
her ikisi bakımından daha zengin.
Türkiye’deki süt ve et hayvanlarının konsantre yem ihtiyacı 50 milyon ton. Ancak ülkemizde 25 milyon ton konsantre yem üretiliyor,
kalan kısım saman ile karşılanmaya çalışılıyor. Samanın besin değeri ise sıfır. Kaba yemlerin eksikleri
konsantre yemlerle tamamlansa
da süt üretiminde daha yüksek verim ve kalite için yem katkı maddelerine de beslemede yer vermek
gerekiyor. Vitamin ve mineraller
bakımından zengin içerikleriyle
yemleri takviye etmeye yarayan
maddeler yem katkı maddeleri ve
premiks olarak adlandırılıyor.
Doğru besleme yöntemlerini uygulamak için hayvanların ihtiyaç
duyduğu besin maddeleri, yemler
ve yem katkı maddeleri konusunda işin uzmanlarından, profesyonellerden yardım almak şart. Beslemede öne çıkan yem katkı maddelerini; ‘besin maddesi olmadığı
halde yemden yararlanmayı ya da
elde edilen ürünlerin miktar ve kalitesini arttırmak ve hastalıkların
oluşmasını önlemek yani koruyucu
amaçlı etkin maddeler’ olarak tanımlamak mümkün.
S üt sığırlarında v erim düşüklüğünün y anı sıra hastalıklar v e kay ıpların önüne g eçilmesi için de doğru z amanda,
doğru v e deng eli besleme çok önemli…
Gıda güvenilirliğinin ön plana çıktığı günümüzde yem katkı maddeleri için başta gelen koşul, insan
sağlığına zarar verebilecek uygulamalardan kaçınmak.
Yem katkı maddeleri ve premiksler etki tarzlarına göre; vitaminler,
provitaminler, mineraller, probi-
yotikler, antioksidanlar, koruyucular, asitlik düzenleyiciler, enzimler,
mikroorganizmalar, tat, aroma
maddeleri ve iştah arttırıcılar, metan üretimini azaltan maddeler
olarak veriliyor.
Türkiye, yem hammaddeleri konusunda dışa bağımlı. 2011 yılın-
da yem ham maddeleri ithalatı için
ödenen tutar 1.599.469.031 dolar. Buna karşın bazı yem hammaddelerinden elde ettiğimiz ihracat geliri sadece 14.641.600 dolar.
Türkiye hayvancılığının yem katkıları ve premiksler için harcadığı
miktar ise 250 milyon euro.
G örüş
“Hayvan besleme; bilgi, birikim ve tecrübe ister”
Yem Katkı Üreticileri, İthalatçıları ve Dağıtıcıları Derneği TÜYEKAD, 1997 yılında sektörel dayanışma, yem katkı ve benzeri
maddelerin bilimsel verilere uygun, ekonomik ve bilinçli kullanımını sağlamak ve konu ile ilgili
toplumu doğru bilgilendirmek
amacıyla kuruldu. Trouw Nutrition Türkiye Genel Müdür Yardımcısı veteriner hekim M. Cengiz
Özkan başkanlığındaki Yönetim
Kurulu’nda; II. Başkan Serhad Çelik (Ekol Gıda), Genel Sekreter
Murat Emre Yardibi (Novus), Sayman Şahin Yılmaztaş (Vitaral) ve
Üye İrfan Çoban (Biokey) yer alıyor. TÜYEKAD Başkanı Özkan,
hayvan beslemede uzmanlığın altını çiziyor.
“Hayvan besleme bilgi, birikim,
tecrübe gerektiren bir konudur.
Yanlış besin ve yanlış besleme, zaman ve ekonomik kayıplara neden
olur. Çünkü verim düşüklüğünün
yanı sıra hayvanlarda hastalıklara
ve büyük kayıplara yol açar.
Kanatlı beslemede ülkemiz üreticileri oldukça bilgi, tecrübe sahibidir. Ruminant beslemede ise gelişme, öğrenme dönemindeyiz.
Et ve süt kalitesinin, ekonomik
değeri arttıkça, besleme ve kullanılan besin maddeleri seçimi daha
fazla önem kazanıyor. Ülkemiz et,
süt ve bunların ürünleri bakımından oldukça fazla çeşitliliğe sahipken uluslararası piyasalarda olması
M. Cengiz Özkan
TÜYEKAD Yönetim Kurulu Başkanı
gerekenden oldukça uzaktadır.
Bunun başlıca nedeni ürün kalitesinin düşüklüğüdür. Ruminant
beslemede varolan alışkanlıkları
değiştirerek, kaliteli ürünler elde
etmek için gereken yem katkı ve
premikslerin kullanımının arttırılmasında çiftlik ve yem fabrikalarında görevli teknik personele büyük görev düşmektedir. Yem katkı
ve premiksler ürünlerde kaliteyi
arttırdığı gibi üretim maliyetini de
düşürmektedir. Sağlıklı hayvanlardan sağlıklı ürünler elde edilir.
Yem Katkıları ve premiksler öncelikle hayvanların sağlıklı kalmalarını, hastalıklara karşı dirençli olmalarını sağlar. Kaliteli ve çok
ürün için katkı kullanılmalıdır.
AB ile uyum sürecinde Yem
Katkı Mevzuatı’nda da değişiklik
hazırlıkları yapılmaktadır. Bazı
ürünler yem katkı ve premiks
mevzuatından çıkartılarak yem
maddeleri kataloğuna alınıyor.”
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:36 Page 18
18 Sayfa
Mayıs - Haziran 2012 suthattı
Çiftlik
Çiftçilerle el ele bir köyün
kaderini değiştirdi
Danone’nin süt evi kurduğu Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesinin
Susuzmüsellim Köyü, eskisine nazaran 5 kat daha fazla süt
üretimi yapılan bir üretim merkezine dönüştü.
n Danone’nin “Sütüme Sağlık,
Köyüme Destek” projesi kapsamında kurduğu Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesinin Susuzmüsellim
Köyü’ndeki süt evinin resmi açılışı, 7 Nisan’da gerçekleştirildi.
Törende konuşan Danone Genel
Müdür Yardımcısı Adnan Çavuş,
süt evinin 2009’da faaliyete geçtiğini belirterek, şunları söyledi:
“Sistemden memnun olan çiftçilerimiz bu yılın başında yeni bir girişime imza attılar. İnek sayısını
daha da artırmak adına Ziraat
Bankası’ndan iki yılı ödemesiz, 7
Adnan Çavuş
Danone Genel Müdür Yardımcısı
yıl vadeli, faizsiz kredi almaya hak
kazandılar. Süt evi projesi sayesinde süt üretimi 30 ton/ay iken, 150
ton/ay’a ulaşmıştır. İnek sayısındaki artışla, köydeki süt üretimi 5
katına çıkmıştır. Üretimde hijyen
standartlarını yükselten uygulamalara sahip süt evi, üretilen sütün kalitesini de olumlu yönde etkilemiştir. Avrupa standartlarına
göre çiğ sütte en fazla 100 bin
bakteri bulunması kabul ediliyor.
Ülkemizdeki süt evlerinde üretilen
sütlerde ise 40 bin bakteri var. Yani bugün Avrupa standartlarının
üstüne çıkan, daha iyi kalitede sütler üretiyoruz.”
Kurdukları süt evinin bir köyün
daha kalkınmasını sağlamasına şahit olmanın haklı gururunu yaşadıklarını vurgulayan Çavuş, “Proje
kapsamında 2008 yılından bu yana kurulmasına öncülük ettiğimiz
süt evleri ile Susuzmüsellim Köyü
gibi 18 köyümüzün kalkınmasına
katkıda bulunduk. Yaklaşık 1000
aile sistemin avantajlarını yaşıyor.
Süt evleri projesine yatırım yapmaya devam edeceğiz.” dedi. Açılış konuşmasının ardından süt evi,
katılımcılara gezdirildi.
Çiftçiye ‘arazi bölünmesin’ anketi
Tarım arazilerinin bölünmesinin önüne geçilmesine yönelik
düzenleme için sahada 50 bin çiftçiye anket uygulanarak,
görüşleri alındı.
n Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, tarım arazilerinin miras
yoluyla bölünmesinin önüne geçecek düzenleme için hazırlıklarını
sürdürüyor.
Ocak ayında “Beyin fırtınası” şeklinde düzenlenen çalıştayın ikincisi, Şubat ayında “Tarım Arazilerinin Bölünmesinin Önlenmesi”
adıyla üniversiteler, sivil toplum
örgütleri ve bürokratların katılımıyla gerçekleştirildi. Konunun
tüm boyutlarıyla ele alındığı çalıştayda, düzenlemenin gıda güvenli-
ğinin teminatı niteliğinde tarihi
bir adım olacağı kaydedildi.
Taslağa son şekli verilmeden önce
yapılan anket çalışmasıyla çiftçilerin görüşleri de alındı. Anketi, 81
ilde il koordinatörleri, sosyologlar
ve tarım ekonomistleri, 34.000
köy muhtarı, 3.500 önder çiftçi ve
12.500 kooperatif, birlik, vakıf,
dernek, oda ve borsa temsilcisi ile
yüz yüze görüşerek gerçekleştirdi.
Ankette, “Mirası çocuklarınıza nasıl paylaştırırsınız, hisseli arazilerin
hissedarlardan birinde toplanması
sizce uygun mu, işletmelerin parçalanması sizce sorun mu?” gibi 24
soru yöneltildi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker, tarım arazilerin
bölünmesi sorununun mutlaka çözülmesi gerektiğini söyledi. “Eğer
bu yapılmazsa, Türkiye bu topraklarda tarımsal faaliyeti verimli bir
şekilde gelecek nesillerde sürdüremez.” diyen Eker, 3 milyon 100
bin tarım işletmesinde ortalama
büyüklüğün 60 dönüm olduğunu
vurguladı.
Eker, “Tarım arazilerinde parçalanmadan ötürü yıllık ekonomik
kayıp yaklaşık 8 milyar lira. Türkiye bu yapıyı sürdüremez.” dedi.
Çiftçi eğitimine internet desteği
n Manavgat Gıda, Tarım ve
Hayvancılık İlçe Müdürlüğü,
kontrollü ve doğru tarım uygulamaları ile çiftçilerin eğitimi konusunda interneti devreye soktu.
Manavgat’ta çiftçilere yönelik bilgilendirmeler ve eğitim çalışmaları,
ilçe müdürlüğünün hazırladığı web
sayfasından yapılıyor. Web sayfası-
na giren çiftçiler, kontrollü tarım
uygulamaları, doğru budama, doğru aşılama yapma, hayvan hastalıkları, doğru süt sağımı, organik tarım uygulamaları, tropikal meyve
yetiştiriciliği, aşı yapımı, toprak yapısına özgü bitki ve sebze yetiştirilmesi ile küpeleme çalışmaları hakkında bilgi sahibi oluyor.
Manavgat Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü ve Gıda Yüksek Mühendisi Birol Tuncel, ziraat mühendisleri ve veteriner hekimler ile
köy kahvehanelerinde iyi tarım
uygulamaları hakkında bilgilendirme yaptıklarını, bugüne kadar
78 köyde çiftçi eğitim programı
gerçekleştirdiklerini kaydetti. Avrupa ülkelerinde çiftçi eğitiminde
internet üzerinden eğitimin yaygın olduğuna dikkat çeken Tuncel,
doğru tarım uygulaması ve bilgi
güncellemesinin ürün alımını 1’e
5 arttırdığını söyledi. Tuncel, “Hazırladığımız web sayfası ile çiftçilerimiz, küçükbaş ve büyükbaş hayvan yetiştiricileri, toplu üretim ve
tüketim yerleri ile tüketiciyi gıda
güvenliği konusunda bilgilendiriyoruz. Doğru tarım uygulamaları
hakkında çiftçilerimize bilgi veriyoruz” dedi.
YENİ EKER YOĞURDU
DENEDİNİZ Mİ?
4’lü ambalajında yeni
Eker yoğurt ile, her kapta
aynı lezzet ve tazelik
buzdolabınızda.
www.eker.com.tr
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:36 Page 19
suthattı Mayıs - Haziran 2012
Yeni starter kültürle
aynı sütten daha fazla peynir
DuPont’un yeni starter kültürünün, peynir altı suyuna
kaybedilen protein oranını azaltarak, kullanılan süt miktarını
arttırmadan kapasiteyi arttırdığı bildirildi.
n Dupont, yeni kültürlerinin,
peynir altı suyu atığındaki protein
olmayan azot (NPN) miktarına
odaklanan ve ham madde kullanımını optimize etmeye yönelik
araştırmanın sonucu olduğunu duyurdu. Avrupa’daki Quark ve diğer peynir üreticilerini hedefleyen
Choozit Fresh adlı yeni starter kültürün; sütten %4
daha fazla peynir pıhtısı eldesini sağladığı,
pH stabil olduğu ve
diğer kültürlerle karşılaştırılabilir bir fermantasyon süresine sahip
olduğu kaydedildi. DuPont
Beslenme ve Sağlık’ın, Choozit
global ürün yöneticisi Annie Mornet DairyReporter.com’a yaptığı
açıklamada, şunları kaydetti:
“Bu ekstra verim, özel suş seçimi
anlamına gelen özel formülasyonla
ilişkili. Diğer kültürler, çoğalmaları sırasında yüksek miktarda pro-
Sayfa
İnovasyon
teolitik enzim oluşturur. Bu enzimler, fermantasyon sürecinde
proteinlerin parçalanmalarına neden olur ve oluşan protein parçaları da peynir altı suyunun ayrılması
sırasında kaybedilir. Proteolitik
enzimler ne kadar çoksa peynir altı suyunda NPN o kadar çok olur.
NPN artışını azaltmak için
özel kültürler seçilmiştir.
Choozit Fresh, NPN değerinde önemli bir artışa neden olmaz ve proteinin
taze peynir içinde kalmasını sağlar.”
Yeni kültürün, 3 milyon
kilogramlık bir süt kullanımında üretilen taze peynir miktarına ekstra 16,5 ton ekleyebileceği
bildirilirken, Mornet, “Eğer aynı
süt miktarı ile daha fazla peynir
yapabiliyorsanız, maliyetinizi optimize edebilir ve ilave faydalar sağlayabilirsiniz. Müşterilerimize sunduğumuz budur.” dedi.
19
Çığ ekibiyle dondurma araştırması
Nestlé bilim insanları bir çığ
ve kar araştırma ekibi ile
yürüttükleri çalışmada, ilk kez
bir dondurma örneğinin içine
onu tahrip etmeden bakma
olanağı buldular.
n Nestlé ile İsviçre Kar ve Çığ
Araştırma Enstitüsü’nün (SLF) ortaklığında yürütülen araştırma,
çığ uzmanlarının karı incelemek
için kullandığı teknoloji sayesinde
dondurmada buz kristallerinin
oluşmasını yavaşlatmayı ve ürünün raf ömrü süresince tat ve dokusunu geliştirmeyi amaçlıyor.
Bilim insanları ev dondurucusu
koşullarında buz kristalleri ve hava
kabarcıklarının büyüklük ve şekillerini bir x-ray makinesini kullanarak kaydetmek suretiyle dondurmanın kalitesini daha uzun süre
sürdürmenin yollarını arıyor. Çalışmada sıcaklık dalgalanmalarının
ürünün bir kısmının eriyip yeniden
donmasına neden olduğu, bunun
da su ve hava kaybı nedeniyle dondurmanın sertleşmesine yol açtığı
tespit edildi.
İsviçre Nestlé Araştırma Merkezi
bilim adamlarından Dr. Hans Jörg
Limbach, DairyReporter.com’a
yaptığı açıklamada, çok farklı iki
araştırma alanının birlikteliğinin
çok yenilikçi ve sıra dışı düşünmeyi gerektirdiğini söyledi. Limbach,
şunları kaydetti:
“SLF ile işbirliğimiz, kar ve dondurmanın mikroskobik yapısını
incelemek için eşsiz bir fırsat yarattı. Araştırmada temel amaç,
dondurmanın dokusu ve yapısını
değiştiren faktörleri tespit etmek.
Tüketicinin yararına olan şey dondurmanın raf ömrünün uzatılması
değil, raf ömrü boyunca tat ve dokusunun korunmasıdır. Araştır-
mada elde edilen sonuçların ticari
uygulamasına geçmeden önce 3-5
yıllık bir süre içinde ürün geliştirme için bilimsel temel olarak nasıl
kullanılacağını araştıracağız.”
SLF çığ oluşumunun anlaşılması
için kardaki buz kristallerin oluşumunu ve bunların karın özelliklerini nasıl etkilediğini inceliyor. Çalışmada, bazı buz kristallerinin boyutları büyüdükçe birleşerek daha
büyük kristaller oluşturduğu ve
bunun dondurmanın dokusunun
sertleşmesine neden olduğu tespit
edildi. Araştırma, 2013 yılına kadar devam edecek.
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 26.04.2012 13:36 Page 20
20 Sayfa
Mayıs - Haziran 2012 suthattı
Çevre
İrlanda’nın su ayak izi, sürdürülebilir hayvancılık için uygun
Yağmur ormanları için
diği çalışmada bitkiler tarafından
kullanılan yağmur suları yeşil; nehirlerden, yeraltı sularından ve şebeke kaynaklarından sağlanan sular mavi olarak kategorize edildi.
n BM’ye göre, dünyada tatlı suyun %70’i küresel tarımda, %22’si
endüstride, %10’undan daha azı
da evsel tüketimde kullanılıyor.
yürüttüğü bir çalışma et ve süt
üretiminden kaynaklanan su ayak
izinin, diğer ülkelere göre iyi durumda olduğunu ortaya koydu.
İrlanda Gıda Kurulu Bord Bia’nın,
Cranfield Üniversitesi ile birlikte
İrlanda’daki süt ve et üretimi sistemlerinde su tüketiminin incelen-
Et ve süt ürünlerinde toplam su
tüketiminin %2’sinden azının mavi su olduğunun belirlendiği çalışmada, kuraklık endeksi ile mavi su
kullanımının birleştirilmesiyle
standartlaştırılmış bir su ayak izi
de belirlendi. Buna göre, İrlanda’nın et ve sütten kaynaklanan su
ayak izi, diğer ülkelere kıyasla oldukça iyi durumda.
Kakao tedarikinde Yağmur Ormanları Birliği ile iş birliğine
giden Magnum, yıl sonuna kadar dondurma portföyünde
kullandığı kakaonun %60’ını sürdürülebilir kaynaklardan
sağlamayı amaçlıyor.
n Magnum 2011 yılında Yağmur
Ormanları Birliği ile başlattığı iş
birliği kapsamında iddialı bir hedef ortaya koydu ve 2015’e kadar
tüm global kakao tedarikinin
%100’ünü Yağmur Ormanları Birliği sertifikalı çiftliklerden sağlayacak ilk dondurma markası olacağını açıkladı.
bir
Cam
ihtimal
Kompozit
daha
Karton
Metal
var
Plastik
Üretimlerini ambalajlayarak piyasaya süren tüm firmalar,
Çevre ve Þehircilik Bakanlýðýnýn yayýnladýðý" Ambalaj Atýklarýnýn Kontrolü Yönetmeliði"ne göre
ambalaj atýlarýnýn geri kazanýmý saðlamak ile yükümlüdürler.
TÜKÇEV bu firmalar adýna, Çevre ve Þehircilik Bakanlýðýndan aldýðý yetki ile
ambalaj atýklarýnýn doðadan toplanmasýný ve geri kazanýmýný organize eden kuruluþtur.
Kakao tedariki konusundaki bu
iddialı hedefe ulaşmak için 2012
yılı sonuna kadar Magnum dondurma portföyünde kullanılan kakaonun %60’ının sürdürülebilir
kaynaklardan sağlanması amaçlanıyor. Bu taahhüt aynı zamanda
Magnum’un 2015 yılına kadar
yaklaşık 40 bin çiftçi ve ailelerine
yardımcı olacağı anlamına geliyor.
Magnum’un bugün itibariyle toplam kakao hacmi 35 bin ton ve
%100 Yağmur Ormanları Birliği
sertifikalı çiftliklerden sağlanan
yüksek kaliteli kakao çekirdeklerinin kullanıldığı Magnum Ghana
ve Magnum Ecuador markaları
Batı Avrupa’da yaklaşık 30 milyon
kişiye ulaştı. Magnum Kıdemli
Başkan Yardımcısı Mick Van Ettinger, “Sektörde en iyi uygulama-
ları gerçekleştirmeye kararlıyız.
Yağmur Ormanları Birliği ile çalışmalarımız sayesinde, kakaolarımızı sürdürülebilir ve sorumlu kaynaklardan tedarik ederek en iyi
kalitedeki bileşenlerle premium
ürünler sunuyoruz. Bu deneyim,
çiftçilerin geçim olanaklarını iyileştirmelerine yardım ederek bizim
için daha büyük bir keyfe dönüşüyor” dedi. Yağmur Ormanları Birliği Sürdürülebilir Manzaralar Direktörü Edward Millard da, “Tüketicilerin etik olarak tedarik edilen ürünlere talebinin sürekli artmasıyla yeşil kurbağa mührünün
tüketiciler için önemi ve etkisi artıyor. Dünyanın önde gelen dondurma markalarından biri ile işbirliğimizden dolayı çekirdeği satın
alarak bu bölgelerdeki 1000 çiftçi
ve ailelerinin geçim olanaklarını
iyileştirmelerinden memnuniyet
duyuyoruz. Magnum 2010 yılında, Magnum Ghana and Ecuador
için toplam 600 ton kakao yardım
etti. Magnum’un daha ilk yılında
böyle büyük bir etki yaptığını gördükten sonra, gelecek için çok daha büyük bir heyecan duyuyoruz”
ifadesini kullandı.
Çin’de kuraklık
Çin’in 13 eyaletinde uzun süredir devam eden kuraklık
nedeniyle zirai üretimin etkileneceği, 7,82 milyon kişinin de
içme suyu sıkıntısıyla karşı karşıya olduğu bildirildi.
www.tukcev.org.tr
n Çin Devlet Sel Kontrol ve Kuraklıkla Mücadele İdaresi, kuraklıktan etkilenen Yunnan, Sıçuan,
Hıbey, Şanşi ve Gansu eyaletlerinde 5 milyona yakın çiftlik hayvanı
için de içme suyu sıkıntısı çekildiğini duyurdu. Ayrıca rezervlerin
kuruması nedeniyle 4 milyon hektarlık ekili arazinin de kuraklıktan
doğrudan etkilendiği kaydedildi.
Kuraklıktan etkilenen bölgelere
yapılan yardımların tutarı 144
milyon yüene ulaşırken, miktarın
daha da artabileceği bildirildi.

Benzer belgeler

süthattı sayı 12_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri

süthattı sayı 12_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Her türlü yayın hakkı, F ikir ve Sanat E serleri Kanunu gereğince C omart’a aittir. T anıtım amacıyla yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.

Detaylı