Diren Akyaka, Diren Zeytin Ağacı

Transkript

Diren Akyaka, Diren Zeytin Ağacı
Derneğimize
bağışlarınız için:
İŞ Bankası
Muğla Şubesi
3600 1036210
[email protected]
Yıl: 6 Sayı: 26 Haziran 2013
Ücretsizdir
#Diren Akyaka, Diren Zeytin Ağacı
Akyaka artık “Sakin kent” değil
Nazım Hikmet'in hapishane arkadaşı, Dünya
Ağahan Mimarlık Ödülü sahibi mimar olmayan mimar
Nail Çakırhan'ın Ula, Muğla evleri ile ünlenen, o
evlerle “Kentsel Sit Alanı” ilan edilmekle kalmayıp,
daha önceden Doğal ve Arkeolojik SİT Alanı ilan
edilmiş olmakla kalmayıp, Turgut Özal'ın başbakanlığı
döneminde Türkiye'nin önde gelen Özel Çevre Koruma
Bölgesi ilan edilen ve Türkiye'nin 6 yavaş kentinden
(Slow City) biri olan Akyaka'ya nokta imar tadilatı ile 8
kat yapılaşma izni verildi.
Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
Akyaka Belediyesi'ne rağmen beldenin bir bölümünde
arazinin eğiminden yararlanarak 8 katlı imar düzeni
getirdi. Söz konusu alanda TOKİ benzeri konut üretimi
gerçekleştirileceği öğrenilirken Akyaka Belediye
Başkanı Ahmet Çalca, “Bu Akyaka'nın bağrına
sokulmuş hançerdir. Birileri buradan kısa süreli kazanç
sağlayabilir, ama Akyaka biter.” dedi.
Türkiye Taksim Gezi Parkı direnişine destek için
yürürken, Başbakanlık Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı'nın kararına karşı ayaklandı. 8 kat imar
düzenine tepki gösteren Akyakalılar beldelerinin
betonlaşmasından duydukları endişeyi dile getirmek
için Kermetur'un önünde toplanarak burada şehir
girişindeki Atatürk Meydanı'na yürüdüler. “Akyaka
sakindir, sakin kalacak” diye slogan atan kalabalık
eylemine Atatürk Anıtı'nda son verdi.
Yerli halkın yanında tatilcilerin de destek verdiği
yürüyüşün ardından açıklamada bulunan Akyaka
Belediye Başkanı Ahmet Çalca Başbakanlık
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın uygulamayı 19
dönümlük Hazine arazisine getirdiğini, burada
gerçekleşecek yapılaşmanın silueti bozacağı gibi
gelecekte beldede olumsuz bir emsal teşkil edeceğini
belirterek şunları söyledi:
“Bu kararı Akyaka'nın tamamı için
genelleştiremezler. O zaman burada üretecekleri
yapıların değeri düşer. Ancak 9 ay sonra Muğla Büyük
Şehir olunca beldemiz kapanıyor. Akyaka Ula'nın
mahallesi haline geliyor. Yeni yönetimlerin elinde
Akyaka daha fazla direnemez ve betonlaşabilir.
Endişeliyiz. Biz Akyakalıları en fazla 2.5 kata ikna
etmişiz. Ankara'dan gelip bize rağmen 8 kat yapı
dikecekler. Bu hem Akyakalılara haksızlık hem de
doğaya ihanettir.”
Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın
resen yaptığı Nazım İmar Planı değişikliği kararının
Akyaka Belediyesi'nde askıya çıkarıldığını ve askı
süresinde Akyakalılar olarak itirazlarını yaptıklarını
belirten Başkan Çalca şöyle devam etti:
“Askı süresinin dolmasının ardından Akyaka
Belediyesi İmar Komisyonu da gerekli itirazı
Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na yaptı. 60
günlük sürenin dolmasına rağmen itirazımız
değerlendirmeye alınmadı. İkinci 60 günlük süre de bir ay
sonra doluyor. O zamana kadar olumlu bir yanıt
gelmezse, İdare Mahkemesi'nde dava açma hakkımız
doğuyor. Bu gece Akyakalılar olarak yürüyüp, yazılı
itirazımızın ardından uyarımızı da yapmış olduk.
Bundan sonra hukuksal mücadele başlıyor.”
Özcan Özgür (Hamle Gazetesi)
Akyaka Yerel Yönetim Platformu Mücadele Kararlılığı
Akyaka Belediye Başkanlığının anonsları ve el ilanları, CHP belde başkanlığının üyelerine çektiği kısa mesajlarla yapılan eylem çağrısı
sonucu Akyaka'da TOKI'nin 8 katlı binalar yapacağı bilgisi Akyakalıların gündemine oturdu. Belediye Başkanlığının düzenlediği yürüyüş
eylemi sonrası, Akyaka Yerel Yönetim Platformu harekete geçerek konuyla ilgili araştırmalar ve toplantılar yaparak mücadele kararı aldı.
Zeytin ağaçları ile kaplı 20.000m2'lik bir kamusal
alan üzerinde (3841 nolu parsel) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı tarafından 1/1000 ölçekli uygulama imar
planı yapıldığı ve onaylandığı haberi birdenbire
Akyakalıların gündemine oturdu. Harekete geçen
duyarlı Akyakalılar, sorunu tüm boyutları ile görüşerek
ortak bir tavır almak üzere 24 Haziran'da 53 kişinin
katılımı ile bir toplantı gerçekleştirdiler.
Toplantıya katılanlar kendilerine sorulmadan
yapılan planları reddederek, bu oldu bittiye karşı örgütlü
mücadele yürütme kararı aldılar. Alanın gerçek
sahiplerinin kendileri olduğunu vurgulayan
Akyakalılar, doğaya ve kamusal alanlara rant gözüyle
bakarak saldıran merkezi ve yerel yönetim anlayışına
karşı yürütecekleri yasal mücadelenin merkezini de söz
konusu alanda zeytin ağaçlarının arasında oluşturmayı
kararlaştırdılar. Koordinasyonu sağlamak üzere bir
komite oluşturarak çalışmalara en kısa zamanda
başlanmasına karar verildi. “Diren Akyaka ! Diren
Zeytin Ağacı” mesajı ile hem kent hakkına, hem doğa
hakkına sahip çıkma kararlılığı ortaya konuldu.
Toplantı Bildirisi - 24 Haziran 2013
Bizler, Akyaka Beldesi sakinleri, 3841 no.lu
parselin Akyaka Belediyesi tarafından Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı'na devredildiğini, bu kurumun da bu
alanla ilgili uygulama imar planı hazırladığını ilk kez
planların onaylanarak resmi gazetede
yayınlanmasından sonra, Belediye Başkanının basın
açıklaması ile öğrenmiş bulunuyoruz. Akyakalılar
kendilerini ve geleceklerini ilgilendiren bu planlama
sürecinin tamamen dışında tutulmuşlardır.
Diğer yandan, "Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin
Aşılattırılması Hakkındaki Kanun” da “Zeytincilik
sahaları daraltılamaz. Ancak belediye sınırları içinde
bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı
içine alınması halinde altyapı ve sosyal tesisler dahil
toplam yapılaşma, zeytinlik alanının yüzde 10'unu
geçemez" hükmü yer almasına karşın bu imar planı
açıkca söz konusu yasaya da aykırıdır.
Bir kentin gerçek sahipleri kentte yaşayanlardır.
Dolayısı ile kamusal alanların planlanması kentlilerin
katılımı ile birlikte yapılmalıdır. Bizler, Akyaka Beldesi
sakinleri, zaten sınırlı olan ortak yaşam alanlarımızın,
doğal yaşam alanlarımızın geliştirilmesini ve
zenginleştirmesini istiyoruz. Bu anlamda zeytin
ağaçları ile kaplı 3841 no.lu parselin doğal yapısı
mevcut yasaya da uygun olarak korunmalıdır. Bu ilk
toplantıya katılan belde sakinleri olarak aşağıdaki
hususlarda fikir birliğine vardık:
1) 3841 no.lu parsel, ÖİB'nin hazırladığı 1/1000
ölçekli imar planı iptal, 1/5000 ölçekli nazım imar planı
revize edilerek yapılaşmaya kapatılmalıdır.
2)İmara kapatılan bu alan üzerindeki zeytin ağaçları
korunarak organik tarım uygulamalarının yapılabildiği
bir doğal yaşam alanı olarak kalmalıdır.
3)Bu kamusal alanın doğal yapısının korunarak
yapılaşmaya kapatılması, Uluslararası Yavaşkentler
Birliği'ne (Cittaslow) üye olarak Akyaka Belediyesinin
de onay verdiği, Cittaslow kriterleri arasında yer alan
katılımcı yerel yönetim, sürdürülebilirlik, slowfood
kriterleri ile de uyumlu olacaktır. Ayrıca Akyakalıların
birlikte oluşturdukları ve Akyaka Belediyesinin de
altına imza attığı "Doğaya Saygılı, Mimari Yapısını
Koruyan, Hizmet Altyapısı Güçlü, Sürdürülebilir ve
Alternatif Turizme Odaklı, İnsanların Birlik ve
Beraberlik İçinde Ortak Hareket Edebildiği Akyaka”
şeklinde ifade ettiğimiz Akyaka Vizyonu da aynı
hedeflerin hayata geçirilmesini öngörmektedir.
Beldemizin tüm sakinlerinin ortak yararlanma
hakkının olduğu bu kamusal alan üzerinde bizlere
sorulmadan yapılan plan değişikliklerine karşı
çıkıyoruz ve yukarıdaki taleplerimiz karşılanıncaya
kadar mücadele etmeye kararlıyız. Devamı 8.sayfada
Sayfa 2
AKS ETKİNLİKLERİ
KÖYCEĞİZ-DALYAN-İZTUZU-SULTANİYE TEKNE GEZİSİ
Derneğimiz tarafından düzenlenen ,Köyceğiz-Dalyan
gezisi için iyi duygu ve düşünceler ile Akyaka'dan sabah
9.00 da 27 kişilik grubumuzun yer aldığı otobüsümüz ile
Ömer kaptan idaresinde yola çıktık.Kırk dakikalık
yolculuk sonrası teknemize yerleştik ve saatlerimiz 10.00 u
gösterirken hafif esen meltem ve güzel müzik eşliğinde,
Köyceğiz gölünün hışırtıları arasında, sabah çayımızla
beraber pastalarımızı afiyetle yiyerek Şahin Kaptan
idaresinde tekne yolculuğumuza başlamış olduk.
Gölü geçtikten sonra Dalyan kanalına girdik ve
Dalyanı seyrederek ,Kaunos Kaya Mezarlarının önünden
geçerek güzel bir hikayesi olan sazlıkların arasından
İztuzuna doğru devam ettik.Hikaye deyince;Bir efsaneye
göre Kaunos (Erkek) Byblis (Kız) iki kardeş birbirlerine
aşık olmuşlar. Aşkları imkansız olduğu için Kaunos en
yüksek tepeden kendisini atar ve ölür. Byblis üzüntüden
saçlarını yolup atar ve her bir saç sazlıkları oluşturur.Akan
gözyaşlarından da kanallar oluşur.Bu kanallardan geçerek
İztuzu'na ulaştık. Tekneden inmeden önce misinaya bağlı
mavi yengeç ile aldatılan Karetta kaplumbağalarını ilk defa
görenlerin ve resim çekenlerin sevinç ve hüzünlerini bir
arada yaşadıklarını gördüm. Bir buçuk saatlik deniz
molasından sonra öğlen yemek molası için tekrar
teknemize döndük. Balık, Köfte ve tavuk ızgara
seçenekleri,makarna, salata ilavesi ile güzel bir Öğle
yemeği yedikten sonra ara vermeden saat 16.00 ya kadar
deniz molası verdikten sonra dönüş için tekrar yola çıktık.
Teknemizde deniz sonrası ikram edilen karpuzumuzu
yerken, Dalyan'ın önemli özellikleri ve güzellikleri olan
Karetta, Nil, Mavi yengeç, Kaya mezarlarını geride
bırakarak, çamur banyosu ve şifalı suları ile meşhur
Sultaniye kaplıcalarına geldik. Bir saatlik molamızda
isteyen kaplıcanın sıcak sularına, isteyen çamur
banyosuna, isteyen de gölde yüzerek zaman geçirdiler.
Buradan hareketle onbeş dakika sonra gölün en güzel
koyunda kulaç atmaya başladık. Göl o kadar güzeldi ki
insan hiç çıkmak istemiyor ve denize göre yoğunluğu fazla
olduğu için insanı daha çok yoruyor. Gölden Ormana
bakınca ayrı bir güzellik daha görüyorsunuz.Ağaçlar sıra
sıra dallarını birleştirmiş, el sallıyor bizlere doğayı
koruyun diye. Son molamızdan sonra yolumuza
çaylarımızı yudumlayarak müzik eşliğinde oynayarak
devam ettik. Gölden denize, denizden göle manzaranın
güzelliği, çam ve günlük ağaçları ile yeşilin ve mavinin
buluştuğu bir cennetten bu duygu ve düşünceler ile
Köyceğize geldik. Şahin Kaptana teşekkürlerimizden
sonra son olarak kordonda haşlama mısır ve Köyceğiz'in
meşhur Eskimo el yapımı dondurmasından afiyetle yiyerek
Akyaka'ya döndük. Bir teşekkür Ömer kaptana topluca
yapıldıktan sonra, grubumuz geziden son derece memnun
olarak birbirleri ile vedalaşarak ayrıldılar.
Son olarak; Bu geziyi organize eden ve bizlere mutlu
bir gün yaşamamızı sağlayan, bu geziye katılarak yeni
dostluklar kazanmamıza vesile olan, en önemlisi gezi
izlenimlerimi,duygu ve düşüncelerimi kaleme almamı
sağlayan yöneticilere teşekkür eder, sağlıklı, mutlu,
aydınlık, barış ve huzur dolu nice günler ve geziler temenni
ederim. Rukiye Soner KOYUNCU
AFRODİSİAS
Derneğimizin 2013 yılı ilk kültür gezisini 20
Haziran Perşembe günü gerçekleştirdik.
Sabah 07:30'da, her zaman olduğu gibi,
Belediye önünden hareket eden 21 kişilik
grubumuzla, iki saatlik rahat bir yolculuktan
sonra, ilk molamızı Denizli'nin Kale
beldesindeki Soyluer tesislerinde verdik. Daha
önceden hazırlanmış olan kahvaltılarımızı
yiyip, çaylarımızı içtikten sonra Aydın'ın
Karacasu ilçesi Geyve köyü yakınındaki
Afrodisias Ören yeri ve Müzesine hareket edip
saat 11 sularında vardık.
Mermerlerinin kalitesi ile ünlü ve 1961'de
rahmetli Prof. Dr. Kenan ERİM tarafından
kazıları başlatılan Afrodisias, Anadolu'nun,
Karya bölgesinin kuzeydoğusunda, Baba
Dağının Batı eteğinde bir plato üzerine
kurulmuş ve tanrıça Afrodit'e adanmış antik bir
Roma kentidir. Prehistorik dönemlerden beri
iskan görmüş, Bizans devrinde Piskoposluk
merkezi olmuştur. 1080-1256 yılları arasında Anadolu
Selçukluları'nın egemenliğine geçen bölge 520 hektarlık
bir alanı kaplar ve 3,5 km.lik bir surla çevrilidir. 4. ve 7.
yüzyıllarda büyük depremler geçiren Afrodisias çok hasar
görmüş, su baskınlarına maruz kalmış ve giderek önemini
kaybetmiştir.
Gezimize Müze'den başladık. Buradaki değişik
salonlarda, Prehistorik buluntular ve Arkaik, Klasik,
Helenistik, Roma, Bizans ve Erken İslam Devir eserlerinin
yanında Afrodisias kazılarında bulunan heykeltıraşlık
eserleri sergilenmektedir.
Özellikle, Sevgi Gönül Salonu'nda sergilenen insan
boyundaki, işçiliğinin kalitesi ile dikkat çeken 86 adet
Sebastion buluntularını açıklamalarını da okuyarak ilgi ile
izledik.
Daha sonra açık alanda ilk olarak, şehrin tanrıçası
Afrodit'e adanan ve sığınma hakkına sahip kutsal
alanından dolayı önemli olan Afrodit Tapınağı'nı gezen
grubumuz, daha sonra, restore edilmiş anıtsal kapı
Tetrapylon'u hayranlıkla seyretmiştir. Bu arada, Bizans
döneminde kiliseye dönüştürülen tapınağın heykellerinin
tahrip edilmiş olduğunu da üzülerek öğrendik.
Bir sonraki durağımız, 14 x 90 m. boyutlarında sütunlu
bir avlusu olan ve 200 adet kabartmasından sağlam
bulunan 86'sını müzede gördüğümüz İmparatorların
Tapınağı Sebasteion'u gezdik. Bu tapınak, Roma
İmparatorlarının tanrı olarak kabul edildiği dönemde,
İmparatorların gücüne saygı göstermek ve kent ile Roma
İmparatorlarının arasındaki kuvvetli bağı vurgulamak
amacı ile yapılmıştır.
Gülsin Onay Datça'da
Dernek olarak etkinliklerine katıldığımız
Uluslararası Knidos Sanat Akademisi, sanatın her
dalında ulusal ve uluslararası sanatçıların katıldığı
etkinlikler düzenlemekte.
13 Temmuz 2013 tarihinde Datça Amfi Tiyatroda
gerçekleştirilecek Gülsin Onay Konserine Akyakalı
klasik müzik severler katılım gösterecek.
Etkinlikleri takip etmek isteyen sanatseverler
http://ukksakademi.com adresinden etkinlikleri takip
edebilirler.
Çocuklarımız karne
ödellerini aldılar
Buradan, 19 sıralı ve 1.000 kişiyi alabilen, yarım daire
şeklinde oturma alanına sahip, mozaik kaplı döşemesi, şu
anda su ile kaplı olan, Meclis Binası Bouleuterion'u görüp
Afrodisias Stadyumu'na doğru yolumuza devam ettik.
262 m. uzunluğu, 59 m. genişliğe, 180 m. uzunluğunda
koşu sahasına sahip, 30.000 seyirci alabilecek büyüklükte
ve Anadolu'daki en iyi korunmuş, haşmeti ile bugün dahi
görenleri etkileyen bu antik stadyumun sıralarında oturup
hem nefeslendik hem de o günlerde yapılan etkinlikleri
hayalimizde canlandırmaya çalıştık.
205 x 120 m. boyutlarındaki Agora (arasta) ve Hadrian
Hamamları kalıntılarını görüp 10.000 kişilik oturma
alanına ve 5 m. yüksekliğinde 15 m. uzunluğunda sahne
duvarına sahip ve kısmen restore edilmiş olan Tiyatro'yu da
gezdikten sonra turumuzu tamamlamış olduk.
Arkadaşlarımız, çıkışta bulunan müze satış yerini
ziyaret edip biraz soluklandıktan sonra, öğle yemeği için
Anatoliya Restorana hareket ettik. Herkesin istediği
yemeği seçtiği restoranın hızlı ve özenli servisi hepimizi
memnun etti. Restoranın serin ortamında dinlendikten
sonra dönüşe geçtik.
Programımızda bulunan Kızılcabölük Beldesindeki
sempatik Etnografya Müzesini de gezdikten sonra
dokumaları ile ünlü beldenin satış yerlerinde alışveriş
yapıp tekrar yolumuza devam ettik. İkindi çaylarımızı
Soyluer Tesislerinde içtikten sonra 19:30 sıralarında
Akyaka'mıza döndük.
AKSD
Bilgiler, İnternet'den ve Vikipedia'dan derlenmiştir.
Dernek olarak geleneksel hale getirdiğimiz,
çocuklarımızın karne gününde çok kitap okuyan
öğrencilere ödül verilmesini bu dönemde
gerçekleştirdik. Ödül töreninde çocuklarımıza, kitap
okumanın kendilerine kazandıracaklarının önemi
vurgulandı.
Kütüphanemizin henüz 3 yaşındaki küçük
müdavimi Doğa Güvenç, kütüphanemizden en çok
kitap alan çocuğumuz oldu, kendi seçtiği kitapları
annesine okutan Doğa'yı ve özverili annesi Ayşegül
Güvenç'i özellikle kutladık.
Kütüphaneden alınan çok sayıda kitabın
öğrenciler tarafından iade edilmediğini tespit
ettiğimizden, kitap almalarının bizi çok sevindirdiğini
ancak kitap almak kadar kitapların ve iade etmenin
sorumluluğunu taşımaları gerektiğini öğrencilerimize
hatırlattık.
Çocuklarımız karne sevinci ve ödül heyecanını
birlikte yaşadılar. AKSD
Sayfa 3
AKS ETKİNLİKLERİ
Oktay Akbal 90 Yaşında
Oktay Akbal'ın 90. yaşgünü 20 Nisan 2013'te Yücelen Hotelin ev sahipliğinde kutlandı. Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, Cumhuriyet Gazetesi yazar Alev Coşkun, Yücelen Şirketler
Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Yücel Gürsoy, A.K.S Başkanı Aydın Turunç ile yönetim kurulu
üyeleri, Derneğimiz eski yönetim kurulu üyesi Selçuk İnaç ve seçkin davetliler katıldı.
VARLIĞINDAN ONUR DUYDUĞUMUZ,
VARLIĞINDAN CAN BULDUĞUMUZ,
VARLIĞINDAN KÜTÜPHANE KURDUĞUMUZ,
İ S TA N B U L ' D A A R A R K E N A K YA K A ' D A
BULDUĞUMUZ,
YAZARIMIZ, GAZETECİMİZ, EDEBİYATÇIMIZ,
DÜŞÜNEN VE YOL GÖSTEREN BÜYÜĞÜMÜZ,
AĞABEYİMİZ :
OKTAY AKBAL…
BU HAFTA 90'INCI YAŞGÜNÜNÜ KUTLADIK…
KENDİSİNE UZUN, SAĞLIKLI, ÜRETKEN VE YOL
GÖSTERİCİ BİR ÖMÜR DİLİYORUZ.
ÖNÜMÜZDEKİ ELLİ YILIMIZ DAHA SAĞLIKLI,
DAHA HUZURLU GEÇSİN…
Evet, o yıl, bu yıl… 2013… Aylardan Nisan…. Ege ile
Akdeniz'in buluştuğu bir köşede, deniz kıyısında bir
kasabadayız… Akyaka'da…
Güneşine, ışığına denk düşercesine aydınlık, aydınlarla
dolu, ışık ışık, apaydınlık bir beldede yaşıyoruz…
Akyaka'dayız…
Kimler yok ki Akyaka'da… Geçmişten günümüze…
Nail Çakırhan'lar, Melih Cevdet Anday'lar, İlhan
Selçuk'lar, Halet Çambel'ler, Coşkun Özdemir'ler, Hamdi
Yücel'ler, Aydın Turunç'lar, Aziz Albek'ler, Teoman
Ünsüsan'lar, Sadun Ersin'ler, Abdurahman Öztoprak'lar,
Oktay Akbal'lar… Ve deyip sayamadığımız, dilimizin ucuna
gelmeyen daha niceleri… Gidenler kalbimizde, kalanlara
sağlıklı, huzurlu yıllar diliyorum.
N e r d e n b a k a r s a n , A k y a k a b i r “ AY D I N L A R
BELDESİ”…
Bir de, bu ışığın peşinden koşturan, aydınların izini süren
bizler…
Bazılarımız Anadolu'nun bağrından, bazılarımız büyük
şehirlerden geldik… Oralarda bir yerlerde doğup büyüdük…
Hayatı bir koşuşturma içinde, bir hay huy içinde yaşadık…
Büyük şehirlerde okullar okuduk, çeşitli işlere girip çıktık…
Memleketimizin refahını arttırmaya çaba gösterdik…
Öğrenmeye, anlamaya, okumaya yazmaya çabaladık… Aydın
yazarlarımızın yazılarından düşüncelerinden yolumuzu
bulmaya, o karanlık yolları aydınlatmaya çalıştık…
Bazılarımız esir alındık…Uğur Mumcu'larla, Mümtaz
Soysal'larla, Sadun Aren'lerle, Turgut Kazan'larla hapis
yattık…
Memleketi kurtaramadık, halkımızı huzura, refaha
erdiremedik belki ama, sonunda Akyaka'da ışığı, insanı,
insanlığı, erdemi, yol gösterenlerimizi, mahpus
arkadaşlarımızın bazılarını bulduk… İstanbul'da, Ankara'da,
İzmir'de, kısaca büyük şehirlerde yaşarken, köşelerinden,
yazılarından, kitaplarından romanlarından okuyup
izlediğimiz aydınlarımıza Akyaka-Gökova'da kavuştuk…
Yüzlerini gördük, dizlerinin dibinde olduk, kişiliklerini
tanıdık, tevazu içindeki olgun büyüklüklerinden feyz aldık…
Ne mutlu bize…
OKTAY AKBAL dedik ama, oradan, buradan dolaşıp
durmakla olmaz, Oktay Akbal öyle anlatılmaz…
Ama, ya nasıl anlatılır?...
Oktay Akbal'ı anlatmak öyle kolay iş değil… Kolay mı?..
Dile kolay… 90 yıl…
Grup Gökova,
Akyaka'nın ressamları
İçinde gençlik var, okul süreçleri var, ta aileden gelen
edebiyatçı-yazar yaşamları var…
Devamında, dergicilik, gazetecilik, yazarlık var;
Cumhuriyet gibi bir gazetede, Cumhuriyeti yaşatmaya,
korumaya, var etmeye çalışan bir kadro içinde bunca yıl
mücadele etmenin çabası, zorlukları, mahpuslukları ve onuru
var…
Kolay mı öyle iki üç satırla Oktay Akbal'ı anlatmak…
Ama, biz, belki bize düşen tarafıyla, Akyaka'daki
yıllarıyla, bizlere gösterdiği yakınlığıyla, derneğimize ve
kütüphanemize katkılarıyla ilgili bir şeyler söyleyebiliriz…
Evet… Akyaka Kültür ve Sanat Derneği…
Ve OKTAY AKBAL HALK KÜTÜPHANESİ…
Büyük bir kısmı Oktay Akbal Ağabeyimiz ve elbetteki
Ayla Akbal Hanımefendi tarafından hibe edilen binlerce kitap
ve 600'ü geçkin büyük, küçük, öğrenci okuyucu…
Bunu, bu AYDINLAR BELDESİ AKYAKA'DA
gerçekleştirmenin onurunu ve gururunuyaşıyoruz…
Çocuklarımızın, o ışık ışık kitaplar arasındaki ilgileri,
merakları, coşkuları bir yaşam boyu yapmaya
çalıştıklarımızın hepsine değer… Benim için, diğer hepsi bir
yana, bu bir yana…
Bunu da büyük ölçüde Oktay Akbal sayesinde
gerçekleştirdik…Çocuklarımızdan birini bile bir adım ileriye
taşıyabilirsek; hani o karaya vurmuş yüzlercesinin arasından
bir deniz yıldızını denize ulaştıran adamın dediği gibi, birini
bile yaşatabilirsek, ne mutlu bizlere…
Sağ olun, var olun Oktay Ağabey ve Akbal ailesi…
Bu arada, diğer kitap bağışlayan, destek olan tüm
dostlarımızı da unutmuyor, onlara da şükranlarımızı
sunuyoruz…
Sözün sonu olarak, umuyor ve diliyorum ki sadece birini
değil, bu, OKTAY AKBAL HALK KÜTÜPHANESİ ile ve
hep birlikte çocuklarımızın pek çoğunu aydınlık ufuklara,
başarılara, iyi yerlere taşıyacağız…
Görevlerimiz henüz daha bitmedi, görevlerimiz devam
ediyor…
NİCE UZUN YILLARA HEP BİRLİKTE OKTAY
AĞABEY…
SELÇUK İNAÇ / Akyaka 2013
Akyaka Kültür Sanat Derneği'nin desteği ile
başlatılan resim kursları altı aydır devam ediyor.
Akyaka Belediye Başkanı Ahmet Çalca ve Ekendiz
Tanay'ın desteğiyle, Belediyenin Kültür Evinde ideal
bir atölye oluşturuldu.
Ressam ve resim hocası Teoman Ata eşliğinde
Akyaka ve çevre köylerden resim yapmak isteyen pek
çok kişi Cumartesi ve Pazar günleri bir araya geliyor
ve heyecanla çalışıyorlar.
“İçinde yaşadığımız coğrafya öylesine kışkırtıcı ki
'keşke şu ağacın veya şu orman manzarısının resmini
yapabilsem' demememiz imkansız diyor Teoman Ata.
Mevsim şartları gereği içeride, atölye çalışmaları
yapıyorlar. Sırayla modellik yapıyorlar birbirlerine;
natürmort ve enterior konuları yanı sıra güneşli
havalarda dışarı çıkıyorlar. Azmak boyunda kayıklar,
kıyı kafelerde peysajlar çalışıyorlar. Akyaka'nın ve
Gökova'nın eşsiz güzelliklerini resimleri ile tespit
edip, bölge tarihine de not düşmek istiyorlar
tevazuyla.
Sergiler yaparak, doğal çevrenin korunması
amaçlı etkinliklerin de bir parçası olmak kararındalar.
Bu nedenle Grup Gökova koymuşlar adlarını.
Bizde kendilerine başarılar diliyoruz.
AKSD
Felsefe Toplantıları sürüyor
Derneğimiz
kütüphanesinde,
her hafta
düzenlenen Felsefe
Toplantılarında
Akyakalı felsefe
severler Doç.Dr.
Buket Korkut Raptis
hocalığında bir araya
gelerek Felsefeye
Giriş ile başlayarak
etik, pozitif din,
pozitif ahlak,
pragmatizm, bilim
felsefesi, bilim, bilgi felsefesi, deneycilik,
akılcılık, eleştiri felsefesi, sezgicilik,
pozitivizm, varlık felsefesi, tanrıbilim ve
metafizik arasındaki ilişkiler, deneysel
bilimin karakteri konularında tartışmalar
yürütüyorlar.
AKSD
Sayfa 4
AKS ETKİNLİKLERİ
Kütüphane haftası etkinliklerle kutlandı
MUĞLA HALK KÜTÜPHANESİ'NDE 49. KÜTÜPHANE HAFTASI
35. ULUSLARARASI KAZI
ARAŞTIRMA VE ARKEOMETRİ
SEMPOZYUMU YAPILDI
35. Uluslararası Arkeometri Sempozyumu,
27-31 Mayıs tarihleri arasında Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi salonlarında gerçekleştirildi.
Üniversitenin Atatürk Kültür Merkezi A
salonundaki saygı duruşu, İstiklal Marşımızın hep bir
ağızdan söylenmesi ve Arkeoloji Bölüm Başkanı Sn.
Prof. Dr. Adnan DİLER, Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi Rektörü Sn. Prof. Dr. Mansur
HARMANDAR, Muğla Vali Yardımcısı Sn. Salih
GÜRHAN ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı
Sn. Özgür ÖZASLAN'ın konuşmaları ile tamamlanan
açılış töreninden sonra dört salonda Sempozyum
sunumlarına geçildi.
O bir yanında Kütüphane binası, diğer yanında Muğla
Belediye Başkanlığı, karşısında o tarihi bina eski cezaevi
şimdiki müze. Diğer yanında görkemli Konakaltı Kültür
Merkezi.
Tüm bu komplekslerin tam ortasında geniş avlu, geniş
yuvarlak bahçe. Bahçeye baktım kırmızı bayraklar.
Bahçeye muhteşem bir duygu katmış.
Konuklar var. Sıra sıra öğrenciler geliyor. Bir
Kütüphane Haftası'na tanıklık edeceğiz az sonra.
Kütüphane Haftası'na hazırlık tam gözüküyor. En çok
öğrenciler duygu ve düşünce kattı, o güne.
En çok kitap okuyanların ödül töreni heyecanlıydı…
Gözleri ve içlerindeki kıvılcım o çocukların görülesi,
sevinesi idi.
Tüm ödül alan çocuklar ve veliler ve konuklar birlikte
fotoğraf çektirdiler.
Ödül töreni kompozisyon ve resim çalışmaları ile de
desteklendi. Ödüllerini aldılar.
Gerçekten o gün bahçeye, o haftaya çocuklar çok
yakışmıştı. Çocuklar Kütüphanelere çok yakışıyor.
Tüm illerde değişik meydanlarında okuma etkinlikleri
gerçekleştirildi. Muğla'daki aynı bahçede yapıldı.
Senede bir gün de olsa hareketleniyor çocuklar ve
kütüphaneler.
Muğla ilçelerindeki Kütüphaneler de arkadaşlar güzel
işler yarattılar, Kütüphane Haftası'nı kutladılar.
Fethiye, Dalaman, Köyceğiz, Ortaca, Ula, Milas,
Datça, Bodrum.
Çocukları taşımalı Kütüphanelere, okutmalı çocukları,
geleceğin büyüklerini yetiştirmeli.
Yarına okuyan kesimler yaratmalı. Ancak okuma
politikaları yasal politikalarla desteklenirse.
Artık kitapların tozlarının temizlendiği makinalar bile
var. Kütüphaneler dijital ortamda.
Bilgisayardan izledim tüm kütüphaneler el ele verdiler
okuma etkinliklerine yöneldi.
Muğla'da yılın en güzel ve görkemli, olgun etkinliği
“Hafız Sabri Aksoy”u anma etkinliği idi. Tarih 27 Aralık
günü olsa gerek.
Tüm Kütüphaneler mutlu, Kütüphaneciler mutluydu
bu yıl…
Son yıllarda Merkez İl Kütüphaneleri çok güzel
donatıldı.
Muğla'ya Kütüphane Haftası her yıl çok yakışıyor…
Hayırlı uğurlu olsun…
Nabide Kılınç
Çocuklarımız Muğla İl Halk Kütüphanesini ziyaret ettiler
24 – 31 Mart tarihleri arasında kutlanan
Kütüphane Haftası etkinlikleri
çerçevesinde, Akyaka Cahit Belkıs
Güneyman İlk Öğretim Okulu
öğrencilerince hazırlanacak, Kütüphane
Konulu resim ve kompozisyonların, Muğla
Üniversitesi Merkez Kütüphanesi girişinde
sergilenmesi için gerekli başvurular yapılıp
ilgili birimlerden gerekli izin ve onayların
alınmış olmasına rağmen sadece iki resim
ve bir kompozisyon Derneğimize teslim
edildiğinden bu etkinlik
gerçekleştirilememiştir.
Buna karşılık, 5. ve 6. sınıf
öğrencilerinden 22 kişilik bir grup,
b a ş l a r ı n d a D e r n e ğ i m i z d e n Ay d ı n
TURUNÇ, Nilgün ALAYAT, Devrim
BAYAR ve okul temsilcisi İbrahim
KUCUŞ olmak üzere, 30 Mart Cumartesi
Günü Muğla'ya götürülmüşlerdir.
Kütüphane Müdiresi Rüveyda GÜLER, İl
Halk Kütüphanesi ve Şehbal Hilmi Şerif
Baydur Çocuk Kütüphanesini
öğrencilerimize gezdirmiş, kendilerine kütüphaneler ve
kütüphane adabı hakkında yararlı açıklamalarda
bulunmuştur.
Daha sonra, gene Rüveyda Hanımla birlikte Arkeoloji
Müzesi'ne gidilmiş, Müzenin fosil, gladyatörler,
etnografya ve arkeolojik objeler salonları gezilmiştir.
Daha sonra ziyaret edilen İl Gençlik ve Spor
Müdürlüğü Gençlik Merkezi'ndeki müzik çalışmalarını
öğrencilerimiz büyük bir ilgi ile izlemişlerdir.
Bu arada, hafta sonu tatili olmasına rağmen bizlerle
yakından ilgilenen Rüveyda Hanıma da çok teşekkür
ederiz.
Beraberce yenilen öğle yemeğinden sonra öğrenciler
okul önünde mutlu bir şekilde evlerine dağılmışlardır.
Kütüphaneler Haftası'nın Muğla'daki açılış törenine
Dernek Yönetimimiz adına Aydın Turunç ve Mustafa
KOYUNCU katılmışlardır.
Türkiye'nin Doğusundan Batısına,
Kuzeyinden Güneyine bütün Anadolu sathını kaplayan
ve 2012 yılında yapılan araştırmalar ile ilgili 320
tebliğin sunulduğu Sempozyumda:
Yerleşik alanlarda ve baraj su havzalarındaki
arkeolojik-epigrafik-eskiçağ ve yakınçağ tarihicoğrafi yüzey araştırmaları; Anadolu'da bulunan insan
ve hayvan iskeletlerinin antropolojik ve
paleoantropolojik analizleri ve ölü gömme adetleri;
fosil havzaları; arkeobotaniksel ve biyolojik bulguları;
İstanbul Yenikapı kazıları Bizans tekne kalıntıları;
tarih öncesi insanların Paleolitik, Neolitik ve
Kalkolitik devirlerde yaşadığı mağara, höyük ve
yerleşim alanları; bu devirlerdeki madencilik
çalışmaları; jeofizik metotların arkeolojide
uygulanması; Tunç ve Demir devirleri yerleşim ve
uygarlıkları; Hitit, Urartu, Frigya gibi devletler ile
daha yakın çağlara ait Helen, Roma, Bizans, Pers
uygarlıkları; nihayet Anadolu'daki Türk ve İslam,
Beylik, Selçuklu, Osmanlı yerleşim alanları, kaleleri
ve uygarlıkları ile ilgili tarihi, arkeolojik ve yukarıda
bahsedilen konulardaki çalışma, araştırma ve
restorasyon raporları uzmanlar, tarihçiler, arkeologlar
ve hafırler tarafından sunuldu. Hatta Çanakkale
Arıburnu Savaş Alanı üzerinde Türkiye-Avustralya ve
Yeni Zelanda ortak tarihi ve arkeolojik son dönem
araştırmalarını açıklayan bir sunum da yapıldı.
Çok kalabalık bir dinleyici ve öğrenci
kitlesinin bulunduğu Sempozyumda, ilgilenenler, ilgi
duydukları konularda salonlar arasında koşuşturup
durdular. Bu arada yayıncılar ve kitapçılar tarih,
arkeoloji ve ilgili konularda Türkçe ve yabancı dillerde
basılan kitap, dergi, rapor ve broşürleri kitap severlerin
ilgilerine sundular. Sempozyumdaki konularla ilgili
olarak bu kadar çok yayın yapılmış olması ve
yayınların ilgiyle incelenip satın alınması da çok
sevindirici idi.
Bu arada Muğla İli sınırları içinde 195
arkeolojik sit alanı bulunduğu ve bunun ancak 20
kadarının gezilere açık olduğunu da öğrendik. Muğla
ile ilgili olarak:
Milas Uzunyuva Hanedan Mezarı ve Kutsal
Alan Çalışmalar; Tlos; Kaunos; Labranda:
Stratonekeia; Letoon; Ksanthos; Beçin; kazıları ile
ilgili raporlar da ilgi ile izlendi.
Dünyada hiçbir ülkede, bir yıl içinde
Sempozyumda sunulan konularda 320 araştırma ve
arkeolojik kazı yapılmamaktadır. Ülkemizde, Kültür
ve Turizm Bakanlığı, yerli ve yabancı Fonlar, Müzeler,
Belediyeler, Üniversiteler, Dernekler, Vakıflar ve diğer
resmi ve özel kurum ve kuruluşlarca desteklenerek bu
kadar çok araştırma ve yayın yapılması ve 35 yıldır da
bunların bir sempozyumla bilim alemine sunulması
Ülkemiz için, nadir olan, övünülecek konulardan
biridir.
Bütün emeği geçenleri, destekleyenleri ve
ayrıca Sempozyumu başarı ile hazırlayanları Akyaka
Kültür ve Sanat Derneği adına kutlarız.
Aydın Turunç
Sayfa 5
KÜLTÜR ve SANAT
“Çakırcalı Efe” Muğla sahnesinde
UTRECHT BARIŞ ANTLAŞMASI'NIN 300. YILI
"BARIŞ" TABLOSU TÜRK RESSAMDAN
Muğla Belediyesi Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür
Merkezi, Yaşar Kemal'in 1972 yılında kaleme aldığı
“Çakırcalı Efe” eserinden sahneye uyarlanan dans
tiyatrosuna ev sahipliği yaptı.
Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün ve Muğla
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar'ın
katıldığı geceye vatandaşlar büyük ilgi gösterdi.
Başkan Dr. Osman Gürün, “Böyle güzel bir eseri, böyle
güzel bir sahnede sizlerle buluşturmaktan mutluluk
duyuyoruz.
Kültür Merkezimiz, Türkiye'nin birçok ilinde olmayan
orkestra çukuru sayesinde opera ve bale gibi çok çeşitli
Ya z a y l a r ı n ı
Ataköy'deki
evlerinde geçiren,
Hollanda'da yaşayan
ressam Semiramis
Öner Mühürdaroğlu,
Utrecht Barış
Antllaşması'nın
imza törenini konu
alan bir eser yarattı.
U t r e c h t ' t e 11
Nisan 1713'te. Fransa, İspanya, Büyük Britanya, Savoya
Dükalığı ve Hollanda arasında imzalanan barış antlaşması,
İspanya Veraset Savaşı'nı son erdirmişti. Hollandalı yetkililer
ve siyasiler ve ülkenin ileri gelenleri, Utrecht Antlaşmasını
Avrupa Birliği'nin temellerini atan ilk anlaşma olarak
değerlendiriyor.
Utrecht" Antlaşması'na imza atan soyluların büyük bir
tuvalde yetenekli bir sanatçı tarafından yeniden
canlandırılmasını isteyen Utrecht Barış Antlaşması Vakfı,
Utrecht Şehir Müzesi ve Utrecht Şehir Kafesi Restorasyon
Vakfı, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından mülteci olarak
Utrecht'e yerleşen Türk ressam Semiramis Öner
Mühürdaroğlu'na konuyla ilgili bir teklif götürdü.
Mühürdaroğlu da, üç kurumu temsil eden konseye, hazırladığı
ön çalışmayı gösterdi. Ardından büyük boyutlarda prestijli bir
eser yapması için aldığı teklifi kabul etti.
18. yüzyıla özgü giysiler içinde betimlenen 24'ü aristokrat
28 figürün yorumlandığı eserin yapımı tam 4 yıl sürdü.
Çakırcalı Efe
İzmir Devlet Opera ve Balesi, Yaşar Kemal'in
eserinden uyarladıkları dans tiyatrosunu 18 Şubat 2013
tarihinde Muğla Belediyesi Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Kültür Merkezi'nde sergilediler.
Akyaka'dan
derneğimiz aracılığıyla etkinliğe
oldukça geniş bir katılım gerçekleşti. Dernek
destekçilerimizin katkılarıyla kültür, sanat etkinliklerine
okuldan öğrencilerimizi götürmeyi sürdürüyoruz. Çoğu
zaman ilk kez tiyatro, bale, konser izleyen öğrencilerin
keyfi ve heyecanı görülmeye değer, izlenimlerini yazan
öğrencilerimizin yazılarını sizlerle paylaşıyoruz.
………………..
Çakırcalı Efe, Osmanlının son dönemlerinde
haksızlıklara karşı dağa çıkmış bir eşkiyadır, 1081 kişiyi
öldürmüştür.
Henüz 11 yaşındayken zaptiye Hasan Çavuş
tarafından babası öldürülen Çakırcalı Mehmet, tütün
kaçakçılığı yaparak yaşamını sürdürmüştür. Kaçakçılık
işinde yardımcısı olan Hacı Eşkıya'nın karısını ve aşığını
öldürmesinin ardından hapse atılsa da delil
yetersizliğinden serbest kalmıştır. Haksızlığa uğrayan
herkesin yardımına koşan, varlıklı kişilerden aldığı
paraları yoksullara dağıtan bir eşkıya olarak ünlenen
Çakırcalı, babasını öldüren Hasan Çavuş'u ve Mülazım
Hüsnü Efendi'yi pusu kurarak öldürür. Dağa çıktıktan
sonra da halka acımasızlık yapan, yönetimle işbirliği
etkinliklere ev sahipliği yapabiliyor. Muğla kültür ve sanat
kenti olma yolunda ilerlemeye devam edecektir.” dedi.
Başkan Gürün ayrıca 26 Şubat tarihinde Antalya Devlet
Opera ve Balesi'nin de Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür
Merkezi'nde sahne alacağını belirtti.
Reji ve koreografinin İhsan Bengier'in, orkestra
şefliğini Ali Hoca'nın üstlendiği dans tiyatrosu, Yekta
Oktay tarafından sahnelendi.
Oyun süresince özellikle Çakırcalı Efe için yazılan
“İzmir'in Kavakları” türküsünün yanı sıra, “Efelerin Efesi”
ve “Çökerteme” türküleri de Muğlalıların beğenisini
topladı.
yapan bir takım Türk, Rum ve Arnavut çetelere karşı
mücadele verir. Böylece kahramanlığı dillere destan
olmuş, insani özellikleri, savaş taktikleri, farklı değer
yargıları ile diğer efelerle kıyaslanamayacak bir kabul
görür…İlk eşi olan Iraz'ın yanı sıra düze indiğinde aşık
olduğu Fatma ile de evlenen Çakırcalı, 1912 yılında
Nazilli yakınlarındaki Karıncalı Dağı'nda yönetim
güçleri ile girdiği çatışmada öldürülmüştür.
Bence hayatımdaki en iyi tiyatroydu tekrar gitmek
isterim.
Tuna Ceyhan
Çakırcalı Efe zenginlerden aldığı paralar ile fakirlere
yardım etmiştir. Henüz 11 yaşındayken zaptiye Hasan
Çavuş tarafından babası öldürülen Çakırcalı Mehmet
tütün kaçakçılığı yaparak geçinir.
Çakırcalı Efe tiyatrosu çok güzeldi, izlediğim en
güzel tiyatroydu. Beni ve arkadaşlarımı bu güzel
tiyatroya götürdükleri için tüm kütüphaneye teşekkür
ediyorum.
Yaren Bayram
Çakırcalı Efe
Bale çok güzeldi, çok eğlendim, keyif duydum
Çakırcalı Efe'den. Çok güzel geçti arkadaşlarımla çok
eğlendim. Başka bir etkinliğe katılmayı da isterim sizden,
çok teşekkür ediyorum bizi oraya götürdüğüz için.
Tuana Ören
Muğla'da Ben Bertolt Brecht
Sanki bugünü anlatıyor
Genco Erkal, 'Ben Bertolt Brecht'i, ünlü yazarın, şiir,
öykü ve şarkılarından uyarlayıp yönetmiş. Şiir ve öyküleri,
A.Kadir, Ali Sait, Arif Gelen, Asım Bezirci, Can Yücel,
Gülen Fındıklı, Hasan Kuruyazıcı, Sevgi Soysal ve Zehra
İpşiroğlu çevirmişler. Şarkı sözlerinin çevirisi Genco Erkal
ve Tuncay Çavdar'ın. Müzik, Kurt Weill, Hans Eisler, Paul
Dessau, Sarper Özsan. Düzenleme ve müzik yönetimi,
Emin Fındıkoğlu. Koreografi, Tan Temel ve Sernaz
Demirel'e ait.
Sanatçı, oyunu uyarlarken, farklı zamanlarda farklı
kişiler tarafından yapılmış çevirileri belli ki elden geçirmiş
ve ortak bir dil oluşturmayı başarmış. Şiirleri, öyküleri ve
şarkıları, içinde bulunduğumuz yılın ve dünyanın bitmeyen
sorunlarını ön plana çıkartacak olanlardan seçmiş.
Ben Bertolt Brecht, kapitalist düzenin gerçekleri, bozuk
adalet sistemi, insanların alınıp satılması, ezenler ve
ezilenler, zenginler ve yoksullar, çarpık düzende kadınların
konumu, savaş, iyi bir dünya bırakmak üzerine
yoğunlaşıyor. Metinler öylesine güncel, öylesine
günümüzü anlatıyor ki insanın, 2.Dünya Savaşı yıllarında
yazıldığına inanası gelmiyor. Brecht sanki bizim ülkemizi,
bizim insanlarımızı da düşünmüş. Söylemler son derece sert
de olsa, savaşın yıkımından da söz edilse, yönetmen Genco
Erkal, müzikli kabare havası içinde, alabildiğine
göstermeci bir yorumla, eğlenceli bir hava yaratmayı
Hollanda basınında “günümüzün Rembrandt'ı “olarak
sunulan Semiramis Öner Mühürdaroğlu'nun başarısı,
Rembrandt'ın ülkesinde bu şekilde değerlendirilmesi bizleri
çok mutlu etti ve Prof.Sadun Ersin öncülüğünde Akyakalı
sanatseverler küçük bir kutlama düzenledi. Yücelen Otel'de
yapılan kutlama etkinliğinde Akyakalı sanatseverler ile
tanışan, resimle ilgili yaşadığı zorlu süreçleri ve sonunda
yaşanan başarıyı aktaran, samimiyeti ve alçakgönüllüğü ile
gönlümüzü kazanan Semiramis hanıma ömür boyu başarılar
diliyoruz.
Fazıl Say büyüledi
Piyano virtüöz'ü ve besteci Fazıl SAY, 28 Mart günü,
Muğla İl merkezine ikinci defa gelerek Muğla Belediyesi
Gazi Mustafa Kemal Kültür Merkezi'nde bir konser
verdi. Konserin birinci bölümünde Ludwing van
Beethoven'in Do Minör Piyano Sonatı'nı yorumlayan
piyanist, ikinci bölümde, viyolonselist Çağ ERÇAĞ
eşliğinde kendi bestesi olan dört bölümlü “ Sivas, Hopa,
Ankara, Bodrum ” adlı, “ 4 Şehir ” bestesini; ve son
bölümde ise “ Ses, Kara Toprak, Gershwin Jazz ve
Paganini Jazz ” adlı bestelerini seslendirdi.
Bilet ücretleri yüksek olduğundan, bu güzel etkinliğe
Dernek üyelerimizi ve ilgilenenleri götüremediğimiz
için üzgünüz. Ama Akyaka'dan, Dernek üyesi olan ya da
olmayan 10 kişinin bu unutulmaz konsere kendi
imkanları ile katılmasına sevindiğimizi belirtmek isteriz.
KASABADA TİYATROYU YAŞAMAK…
yeğlemiş.
Muhteşem iki oyuncu var sahnede. Aslında onlar
Brecht'in anlatıcıları ama kılıktan kılığa giriyorlar.
İnanılmaz kondisyonu, coşkusu, ile Genco Erkal…1,5 saat
aralıksız süren müthiş tempolu bir oyunculuk.
Genco Erkal'ın yanında, sesi, fiziği, oyun gücü ile pırıl
pırıl parlayan ustasından aşağı kalmayan Tülay Günal var.
İlk kez 15 yıl önce Dostlar'ın sahnelediği 'Simyacı'
oyununda kesişmiş yolları.
İyi ki Brecht onları yeniden buluşturmuş.
Tülay Günal, kabare için aranılan tüm özelliklere sahip
bir oyuncu. Brecht'in göstermeci tavrını içine sindirmiş,
oyunun her anında, hayat kadını, çocuk ya da asker bunu
yansıtıyor. Tiyatroya başlamadan önce caz şarkıları
söylediği için bunun avantajını kullanıyor.
Bu güzel oyuna Akyakalı sanat severler derneğimiz
aracılığıyla katıldılar ve beğeniyle izlediler.
Akyaka Kültür ve Sanat Derneği Etkinliği;
HALDUN DORMEN-HUZUR ÇIKMAZI
Ben bu başlığı çok sevdim, yıllarca büyük şehirlerde
yaşayıp, nasıl olsa elimizin altında bir gün gideriz deyip
de gitmediğimiz veya iş güç peşinde koşuşturup,
kendimize bir türlü zaman ayıramadığımız günlerden
sonra, çok geniş bir boş zamana düştüğümüzde bu tür
etkinlikler daha da güzel anlamlar yükledi hayatımıza,
aramıza sayıca az da olsa birkaç gencin katılması çok
büyük bir keyif, dilerim bu sayı daha da çoğalır,
tiyatromuz olması gereken yere taşınır…
Haldun Taner kuşkusuz büyük usta, 1962 yılında
yazmış olduğu bu eser bir sitkom olmakla beraber İzmir
Devlet Tiyatrosunun usta oyuncuları sayesinde zevkle
seyir keyfi veren bir esere dönüşmüş, Memnun bey ve
Zennube olayı akıcı bir şekilde sürüklediler, yardımcı
oyuncular son derece başarılıydılar, bize eleştiri payı
bırakmadılar, çok güzel bir gecede, çok güzel bir eser
izledik…
Yeni bir oyunda buluşmak dileği ile ABA BAA…
Sevgiler, sevgiler, sevgiler…
Ahmet Namık GÜRSEL
Sayfa 6
BELDEMİZ
7.Akyaka Uluslararası Edebiyat Günleri gerçekleştirildi
Bu sene yedincisi düzenlenen "Akyaka Uluslararası
Edebiyat Günleri" 2-3 Mayıs 2013 tarihlerinde Akyaka'da
gerçekleştirildi.
Fikret Hakan, Leyla Erbil, Nezihe Meriç gibi isimlerin
onur konuğu olduğu ve 2009'da Nail Çakırhan Şiir
Ödülü'nün de verildiği "Uluslararası Edebiyat Günleri"nin
7.ncisine Türkiye'den pek çok edebiyat ve felsefe insanının
yanında yurt dışından da Yunanistan, Arnavutluk,
Makedonya ve Arnavutluk'tan ünlü şairler katıldı."Tiyatro
ve Edebiyat" konulu sunumun ardından öğleden sonra
Pervin Çapan, Dilek Direnç ve Ayla Kutlu tarafından
"Kadın, İktidar, Edebiyat" konulu panel gerçekleştirildi,
"Delilik ve Edebiyat" konusunu Sergender Sezer, Hüseyin
Alemdar ve Lale Müldür ele aldı. Aynı gün "ÜtopyaDisitopya" konusu Erendiz Atasü ve Tülay Akkoyun
tarafından ele alınırken, "Kadın, Şiddet, Edebiyat" konusu
Mürselin Kurt, Y. Günay Balcı ve Sultan Tulu tarafından ele
alınıyor. "Şairin Sesinden Şiirler" bölümlerine Ahmet Telli
ve Arnavutluk'tan Kozeta Zavalini, Yunanistan'dan Despina
Kontaxi, Makedonya'dan İgor Rems ve Romanya'dan Peter
Sragher ile birlikte Lale Müldür, Hüseyin Alemdar, Hüseyin
Peker, Yaşar Bedri, Levent Karataş, Kağan İşcen, Coşkun
Karabulut katıldı.
Geleneksel Uçurtma Şenliği coşkulu geçti
Beldemizde her yıl düzenlenen, derneğimizinde ebru
sanatı etkinliğiyle katıldığı 14. Geleneksel Uçurtma
Şenliği düzenlendi.
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü'ne bağlı Vali
Hüseyin Aksoy Çocuk Yuvası tarafından düzenlenen
geleneksel Uçurtma Şenliği'nde çocuklar gün boyunca
gönüllerince eğlendi. Yoğun bir katılımın olduğu şenlikte
çocukların yanı sıra yetişkinler de uçurtmalarını uçurarak
gökyüzünü renklendirdi. Hem vatandaşların hem de
turistlerin büyük ilgi gösterdiği şenlikte yerel sanatçı
Mustafa Selçukoğlu tarafından mini konser verildi. Diğer
yandan Bayır İlkokulu Anasınıfı ve Gazi Anadolu Lisesi
öğrencileri tarafından dans gösterisi yapıldı. Adile
Mermerci Lisesi halkoyunları ekibi tarafından da
sergilenen Muğla Zeybeği gösterisi izleyicilerin
beğenisine sunuldu. Gençlik Hizmetleri ve Spor İl
Müdürlüğü'nce de çocuk, genç ve yetişkin kategorilerinde
engel geçme ve zig zaglı koşu yarışı yapıldı. Bunun dışında
eşli koşu, ördek yürüyüşü, çuval yarışı ve halat yarışında
büyük küçük herkesin çok eğlendiği gözlendi.
Yarışmaların ardından en yüksekteki uçurtma, en güzel
uçurtma ve en ilginç uçurtmanın belirlenerek kazananlara
ödülleri protokol üyeleri tarafından verildi.
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Ali Akkuzu şenliğe
yoğun bir katılım gerçekleştiğini ifade ederek, "Amacımız
çocuklarımızın kendine güvenmesini ve halkımızla
kaynaşmasını sağlamak, çocuklarımız topluma faydalı
bireyler olarak yetişsin istiyoruz. Bu tür sosyal ve kültürel
faaliyetleri bundan sonrada devam ettireceğiz." dedi.
Şenliğe Vali Vekili Faruk Necmi Kurt, Aile ve Sosyal
Politikalar İl Müdürü Ali Akkuzu, İl Milli Eğitim Müdürü
Zekeriya Çınar, Çalışma ve İş Kurumu Müdürü İlyas
Sarıyerli, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Yardımcısı
Akın SÖNMEZ, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür
Yardımcısı Mehmet Ali KARİPTAŞ, Aile ve Sosyal
Politikalar İl Müdür Yardımcısı Aile ve Sosyal Politikalar İl
Müdür Yardımcısı Vedat TUNÇ, Fethiye ASP İlçe Müdürü
İsa ESEOĞLU, Vali Hüseyin Aksoy Çocuk Yuvas Fethiye
Erkek Yetiştirme Yurdu Müdürü Mustafa ÇAKIR, Muğla
Vali Hüseyin Aksoy Çocuk Yuvası Müdürü Alirıza
ŞİMŞEK, Muğla Merkez ve İlçelermizde görev yapan
personeller, yurtta ve çocuk evlerinde kalan çocuklar ile
vatandaşlar katıldı.
(www.mugla.aile.gov.tr)
19 MAYIS GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI
AKYAKA'DA KUTLANDI
23 Nisan Ulusan Egemenlik
ve Çocuk Bayramı
19 Mayıs
Gençlik ve Spor
Bayramı Akyaka'da
çeşitli etkinliklerle
kutlandı. Sabah saat
09:00 da Atatürk
anıtına çelenk
koyma töreni ile
başlayan etkinlikler
akşam saat 19:00 da
yapılan 19 Mayıs
Gençlik ve Spor
Bayramı defilesi ile
son buldu.
Sabah Atatürk anıtında yapılan törende Anıta Belediye
Başkanlığı, Akyaka Jandarma Karakol Komutanlığı, İktidar
ve Ana muhalefet Partileri, Gökova Orman İşletme Şefliği
çelenkleri konuldu. Cumhuriyetin kurucusu Ulu Önder
Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşları için bir
dakikalık saygı duruşu ve ardından söylenen İstiklal Marşı
ile sabahki tören son buldu.
Akşam yine Atatürk Anıtı önünde “İyi ki doğdun Atam”
defilesi düzenlendi. Yapılan etkinlikte Belediye Başkanı
Ahmet Çalca “Akyaka'ya kattığı değerlerden ve Akyaka
Kadınlarına harcamış olduğu emeklerden dolayı cumhuriyet
kadını Ekendiz Tanay'a teşekkür ederim” dedi.
Defileyi hazırlayan Ekendiz Tanay “ 19 Mayıs
Atatürk'ün doğum gününü kutlamak için 'iyi ki doğdun
Atam' defilesini düzenledik. Bu etkinliğin hazırlanmasında
emeği geçen herkese özellikle belediye başkanımız Ahmet
Çalca'ya teşekkür ediyorum. Giysilerin hazırlanmasında
emeği geçenlere, dikiminde Çınaraltı Terzihanesine sahibi
Sedat Oğuz'a ve bu anlamlı günde sunumunu yapan
gençlere ayrıca teşekkür ediyorum” dedi. Etkinlik yöre
müziği eşliğinde sunulan ikramlarla sona erdi.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NİN açılışının
93. ve 23 Nisan'ın Ulusal Bayram olarak kabulünün 92. Yılı
kutlamaları beldemizde, geçtiğimiz yıllara göre daha fazla bir
katılımla gerçekleşti.
Dernek üyelerimiz, Yönetim ve Yayın Kurulu üyeleri ile
birlikte, her zaman olduğu gibi, törende hazır bulundular.
İlk tören, Akyaka Cahit- Belkıs Güneyman İlköğretim
Okulu öğrencilerinin, okul bandosu eşliğinde, başlarında
müdürleri ve öğretmenleri olmak üzere gelmeleri ve beldemiz
Atatürk Anıtı önünde yerlerini almaları ile başladı; Bayrak
Töreni, Saygı Duruşu, İstiklal Marşı'nın hep bir ağızdan
söylenmesi ve protokol çelenklerinin konulması ile devam
etti. Anıta, Belediye Başkanlığı, Akyaka Jandarma Karakol
Komutanlığı, Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk
Partisi ve Orman Bölge Şefliği, yani kurumların çelenklerinin
konulmasından sonra, bir ilkle karşılaşıldı. Ulusal Egemenlik
ve Çocuk Bayramında Okulumuzun çelengi yoktu, bu
nedenle, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün anıtına
okulumuz öğrencileri, ilk defa, çelenklerini koyamadılar.
Yetkililerce alınan karara uygun olarak, okulları temsilen
Milli Eğitim Bakanlığı çelenginin Ula İlçe Milli Eğitim
Müdürlüğünce, Ula'daki Atatürk Anıtı'na, oradaki tören
sırasında konulacağı öğrenildi.
Buna karşılık okulumuz öğretmenlerinden Halil
TÜRKOĞLU, öğrencileri ile beraber anıta çiçek buketleri
bıraktılar ve törene katılanlarca içten alkışlandılar.
Kendilerini kutlarız.
Okulumuzun bahçesinde, Sosyal Bilgiler öğretmenin,
günün anlam ve önemini belirten konuşması ile başlayan
kutlama etkinlikleri, öğrenci ve öğretmenleri hazırladığı,
şiirli, müzikli, danslı, sözlü programla devam etti ve
Muğla'daki satranç turnuvasında başarı kazanan öğrencilere,
Belediye Başkanımız Ahmet ÇALCA tarafından ödüllerinin
verilmesi ile saat 12:30 da sona erdi. AKSD
Akyaka'da anneler günü kutlandı
Beldemizin şairi Fatma Zincirli'nin Anneler Günü
konulu şiirini paylaşıyoruz.
ANA
Gülün sarısı var
Kovanın arısı var
Her canlının anası var
Deniz boyanır mı?
Öpsem yavrum uyanır mı?
Evlada bir şey olsa
Ana yüreği dayanır mı?
Şu karşıdan gelen atlı
Kuşlar kanatlı
Evlat ne yaparsa yapsın
Anasının yanında çok kıymetli
Kuşların kanadı, güzellerin inadı
Ölünceye kadar analar yavrularının kanadı
Gömleğin alı olsun, gülün dalı olsun
Tüm dünyanın analar günü kutlu olsun
Fatma Zincirli
13.05.2013
18 MART ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ
18 Mart Deniz Zaferi, 1877-1878 yıllarında Ruslarla, 1910
yılında Libya'da İtalyanlarla, 1912-1913 yıllarında Birinci ve
İkinci Balkan Savaşlarında Balkan Devletleri ile yapılan
savaşlarda galibiyet yüzü görmeyen; sadece Plevne, Yanya,
İşkodra, Edirne savunmaları gibi münferit başarılar ile
yetinmek zorunda kalan Osmanlı Ordularının yetkin ve etkin
komutanlar yönetiminde neler yapabileceğini gösteren
Çanakkale savaşlarının ilk utkusudur. Bu deniz utkusu, Türk
Ordularının diriliş ve uyanışının; Çanakkale kara savaşlarında
kazanılan zaferlerin ve Yarbay Mustafa Kemal'in adının
duyulmasının başlangıcıdır.
İttifak Devletleri, Çanakkale Cephesini açmakla:
1 – İstanbul'u kısa yoldan işgal edip Osmanlıları savaş dışı
bırakarak, Kafkas, Irak, Suriye ve Balkan cephelerindeki
baskıyı ortadan kaldıracaklarını;
2 – Osmanlıların savaştan çekilmesi ile Almanya ve
Avusturya-Macaristan cephesinin güneyini zayıflatacaklarını;
3 – Ruslardan önce İstanbul'u işgal ederek Rusya'ya
yapılacak yardımlaşma yolunu açacaklarını;
4 - Tarafsız Devletleri, müttefikler yanında savaşa girmeye
zorlayabileceklerini;
5 – İslam aleminde Osmanlıların, dolayısıyla Halifeliğin
prestijini kıracaklarını umuyorlardı.
19 Şubat'ta kıyı tabyalarının denizden bombalanması ile
başlayan ve 18 Mart'ta, Nusret mayın gemisinin döşediği
mayınların verdiği hasarların ve özellikle sütre gerisi seyyar
topçuların isabetli atışlarının sonucunda Türk Ordusunun
zaferiyle, müttefik deniz kuvvetlerinin büyük kayıpları ile
sonuçlanan deniz savaşlarının detaylarını hepimiz biliyoruz.
Bu zafer sonunda kara savaşları başlamış, deniz
muharebeleri ise Çanakkale mayın ve ağ hatlarını geçebilen
İngiliz, Avustralya ve Fransız denizaltılarının Marmara
denizindeki; Alman denizaltılarının ise Çanakkale
açıklarındaki faaliyetleri şeklinde devam etmiştir.
Bu arada, unutulan bir deniz zaferimiz daha olmuştur. O da,
13.150 tonluk, 750 mürettebatlı İngiliz Goliath zırhlısının
Seddülbahir önlerinde Morto Koyunda batırılışıdır. Eski hisar
önlerinde demirli ve Alçı Tepe yönünde ilerleyen İngiliz
kuvvetlerini topçu atışı ile destekleyen, Alçı tepe etrafını
koruyan Türk kuvvetlerine ve mevzilerine büyük zayiat ve
hasar veren bu zırhlının batırılmasına karar verilmiş ve
Marmara Denizinde denizaltı kovalayan 600 tonluk Muavenet-i
Milliye torpidobotu görevlendirilmişti. Yüzbaşı Ahmet Saffet
Bey komutasında Çanakkale'ye gelen ve hazırlıkların
tamamlanan Muavenet-i Milliye torpidobotu, 12 Mayıs gecesi
hareketle yüzbaşı Nazmi Akpınar kılavuzluğunda Türk mayın
hatlarını geçmiş ve İngiliz gemilerinin kontrolü altındaki sulara
girmiştir. Kuşatılmış Türk hatları önünden korumasız olarak
gemisini geçiren Yüzbaşı Ahmet, İngiliz ışıldakları ve
torpidobotları tarafından korunan zırhlıya 300 m. kadar
yaklaşabilmiş ve attığı üç torpido ile koca zırhlıyı batırmayı ve
Türk savunma hatlarını rahatlatmayı başarmıştır. Meydana
gelen karambol sayesinde de salimen Türk hatlarına dönmüştür.
Bu vesile ile bu vatanı bizlere armağan eden, başta Gazi
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimizi
rahmetle anar. Önlerinde saygıyla eğiliriz.
AKSD
Turgut Özakman'ın Diriliş Çanakkale 1915 kitabından ve
Vikipedia'dan derlenmiştir.
Sayfa 7
BELDEMİZ
ULUSLARARASI WHİTLEY DOĞA KORUMA
AKYAKA MUSIKI DERNEĞİ
ÖDÜLÜNÜ, GÖKOVA KÖRFEZİ'NDEKİ
TSM KONSERİ
DENİZ KORUMA ALANI YÖNETİMİ PROJESİ ALDI
Doğa Koruma Oscarları Olarak Bilinen Whitley Doğa
Koruma Ödülleri 20. Yıl Sahiplerini Buldu.
2 Mayıs 2013 – İngiltere Prensesi Anne, Kraliyet
Coğrafya Derneği'nde yapılan özel törende, Uluslararası
Whitley Doğa Koruma Ödülünü, Gökova Körfezi'ndeki
deniz koruma alanı yönetimi projesi onuruna Zafer
Kızılkaya'ya takdim etti.
Zafer Kizilkaya bu yılki ödüle layık görülen sekiz
sıradışı doğa korumacıdan birisi oldu. İnşaat Mühendisi.
Sualtı fotoğrafçısı ve deniz araştırmacısı olan Zafer
Kızılkaya aynı zamanda projenin yürütücüsü olan doğal
yaşam alanlarının korunmasını ve tahrip edilen kıyı
ekosistemlerinin iyileştirilmesini amaçlayan Akdeniz
Koruma Derneği'nin de başkanlığını yapıyor.
Özel Çevre Koruma Bölgesi olan Gökova Körfezi,
içlerinde Akdeniz Fokları ve kum köpek balıklarının da
bulunduğu çok sayıda önemli korunan türe ev sahipliği
yapıyor. İçlerinde kadın balıkçıların da yer aldığı 200'e
yakın kıyı balıkçısının geçimini sürdürdüğü Gökova
Körfezi'nde, azalan balık stoklarının toparlanabilmesi ve
hassas yumurtlama-çoğalma alanlarının korunabilmesi
amacıyla 2010 yılı Temmuz ayında balıkçılığa kapalı altı
deniz koruma alanı ilan edilmişti. Sürdürülebilir balıkçılık
açısından büyük önem taşıyan bu alanlardaki
denetlemelerin etkisinin artırılması amacıyla yerel
balıkçıların yer aldığı bir deniz korucusu sistemi
kurulması ve yine yerel balıkçılara alternatif gelir kaynağı
olabilecek “Geleneksel Balıkçılık Turizmi” projeleri şu an
Zafer Kızılkaya ve Akdeniz Koruma Derneği'nin Gökova
Körfezi'nde yürüttüğü projelerin başında geliyor. Projeler
“Türkiye'nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin
Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tarafından da destekleniyor.
Prenses Anne yaptığı konuşmada, “Whitley Doğa
Fonu'nun sırrı sıradışı korumacı liderleri ortaya çıkarmak.
Dünyanın farklı yerlerinden gelen ve değişik geçmişlere
sahip bu liderlerin ortak özellikleri, ülkelerindeki doğal
yaşam ve yerel insanlar için gerçek anlamda bir değişiklik
yaratabilmek adına verdikleri özverili ve kararlı
mücadeledir. Buradaki Whitley ödülüne layık görülenler,
kendi yerel halklarıyla yakın ilişki içerisinde, doğa-insan
ilişkisinin yarattığı sorunları bilen ve bunlara pratik
çözümler yaratırken, yerel insanları ve resmi yetkilileri
işin içerisine katabilen ender yeteneklere sahip
insanlardır. Gelin şunu kabul edelim, çoğumuz bu
yetenekten yoksunuz, ama Whitley ödül sahipleri bu alanın
uzmanları.”
Bu yıl Whitley Ödülleri'nin 20. Yıl Dönümü. 1994
yılında başlayan ilk ödüllerden bu yana gelişmekte olan
ülkelerdeki doğa koruma liderlerine büyük destek veren
Whitley Doğa Fonu, o zamandan bugüne yaklaşık 10
milyon İngiliz Sterlini fonu 70 den fazla ülkedeki doğa
koruma projelerine ve 160 dan fazla koruma liderine
vermiştir.
Whitley Doğa Vakfı'nın mütevelli heyeti üyesi ünlü
BBC belgesel yapımcısı ve sunucusu Sir David
Attenborough, ödül 20. Yıl töreninin açılışında “20 yıldan
bugüne, Whitley Ödülleri doğal yaşamı korumak
konusunda büyük öncülük etmektedir. Vakfın belki de en
önemli başarısı dünyanın en iyi koruma liderlerinin bu
sayede kendi aralarında kurduğu artan iletişim olmuştur.
Ödül sahiplerinin karşılaştığı sorunlar çok büyüktür,
çözümler çeşitlidir ve birlikte ulaştıkları nokta gerçek
anlamda küresel çözümlerdir.”
Vakfın 20. Yıl ödülü ise daha önce 2008 yılında bu ödüle
layık görülen Kuzeydoğa Derneği'nin başkanı ve Utah
Üniversitesi'nde biyoloji profesörü olan Çağan
Şekercioğlu'na layık görüldü. Şekercioğlu böyle bir törende
iki Türk projesinin ödüle layık görülmesinin büyük başarı
olduğunu vurguladı.
Adile Mermerci Lisesi öğrencilerinin başarısı
Ula ilçesindeki Gökova Adile Mermerci Çok Programlı
Lisesi Havacılık Kulübü öğrencileri, kentin tarihi ve turistik
mekanlarını quadcopter (dört pervaneli robot helikopter) ile
havadan fotoğraflayarak bölgenin tanıtımına katkıda
bulunuyor.
Muğla- Okulun havacılık kulübü rehber öğretmeni Can
Gökovalı,yaptığı açıklamada, okula yeni başlayan ve sivil
havacılığa ilgisi olan öğrencileri okullarının havacılık
kulübüne dahil ederek sivil havacılığı sevdirmeye
çalıştıklarını, şu anda 30 üyeleri bulunduğunu söyledi.
Uzun yıllar öğrencilerle model uçak yaptıklarını,
yaptıkları uçakları uçurma fırsatı bulduklarını anlatan
Gökovalı, bu yıl aldıkları quadcopter ile hava fotoğrafçılığı
çalışmalarına başladıklarını kaydetti.
Gökovalı, quadcopter ile kentin tarihi ve turistik
mekanlarını havadan fotoğrafladıklarını, bu fotoğrafları da
belediyelere vererek bölgenin tanıtımına katkıda
bulunduklarını kaydederek, ''Muğla tarihi, doğası ve turistik
mekanlarıyla dünya çapında bilinen ve ziyaret edilen bir
bölge. Amacımız ilimizin güzelliklerinin havadan çekilmiş
fotoğraflarıyla farklılık oluşturup daha çok insana bölgeyi
tanıtmak'' dedi.
Quadcopter'in üzerine bağlanan kamera sayesinde
istedikleri bölgenin istedikleri açıdan fotoğrafını çekme şansı
bulduklarını anlatan Gökovalı, yaptıkları çalışma ile hem
öğrencilerine sivil havacılığı sevdirdiklerini hem de bölgenin
tanıtımına katkıda bulunduklarını vurguladı.
Sakin kenti kuş bakışı görüntülediler
Can Gökovalı, bu hafta öğrencileriyle geldikleri Gökova
Körfezi'nin''cennet köşesi'' olarak bilinen sakin kent
unvanına sahip Akyaka'yı havadan fotoğrafladıklarını ifade
ederek, şöyle konuştu:
''Gökova'nın bakir koylarını fotoğrafladıktan sonra bu
fotoğrafları ilgili belediyelere veriyoruz. Böylece bir arşiv
oluşturuyoruz. Yaklaşık 6 aydır bu çalışma devam ediyor.
Muğla'da 160'ın üzerinde ören yeri olduğunu düşünürsek, her
hafta birini gezsek 3 yılda ancak bu çalışmayı tamamlarız. Bu
gezilere giderken sivil havacılığa meraklı öğrencileri
yanımda götürüyorum. Yakın zamanda 5 öğrencim ile
Akyaka'nın fotoğraflarını çektik ve belediyeye teslim ettik.
Belediye sakin kent unvanına sahip beldemizi hava
fotoğraflarıyla dünyaya farklı bir açıdan tanıtacak.''
AB projesi hazırladılar
Hava fotoğrafçılığı konusunda Avrupa Birliği kapsamında
hibe fonlarından yararlanmak için proje hazırladıklarını
kaydeden Gökovalı, Polonya'dan gelen bir teklifi
projelendirdiklerini, olumlu sonuç alırlarsa hava fotoğrafçılığı
konusunda Polonya, Portekiz, İtalya ve Türkiye'yi kapsayan
bir projeye imza atacaklarını dile getirdi.
Gökovalı, Gaziosmanpaşa Üniversitesi ve Tokat Endüstri
Meslek Lisesi'nin davetlisi olarak mayıs ayında Tokat'a
gideceklerini, bir hafta boyunca bölgenin tarihi mekanlarını
havadan fotoğraflayacaklarını da belirtti.
Okulun havacılık kulübü başkanı Gizem Eroğlu ise okula
bu yıl başladığını, havacılık kulübüne katılarak sivil havacılığı
öğrenmeye çalıştığını söyledi.
Havacılık kulübünde ilk olarak model uçak yapmayı
öğrendiklerini kaydeden Eroğlu, ''Öğretmenizle çalışmalara
katılarak havacılık konusuna bilgi sahibi oluyoruz. Gittiğimiz
birçok yerde de hava çekimleri yapıyoruz. Gökyüzü gerçekten
büyülü bir yer ve insanı kendine çekiyor'' diye konuştu.
(Cumhuriyet Gazetesi 9 Mart 2013)
Akyaka Musıki Derneği,
geçtiğimiz dönem
çalışmalarını başarılı iki konserle sundular.
22 Mart 2013 tarihinde Yücelen Otel'de
gerçekleştirilen Bahar Konseri oldukça ilgi gördü, sanat
müziğimizin birbirinden güzel eserlerini koro
sanatçıları başarıyla seslendirdiler. Ali Sami ARLI
şefliğinde çalışan koro ikinci konserini 7 Haziran 2013
tarihinde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Atatürk
Kültür Merkezi'nde TRT sanatçıları Nesrin-Çetin
Körükçü'nün katılımıyla gerçekleştirdiler. Konserin
birinci bölümünde koronun ve solistlerin
seslendirdikleri eserler sonrası ikinci bölümde yılların
sanatçısı Nesrin Körükçü ve Çetin Körükçü solo ve düet
olarak eserlerini seslendirdiler.
Sanat müziğimizi yaşatan derneğe çalışmalarında
başarılar dileriz. AKSD
Gökova Akyaka Sevenler Derneği
resim sergileri Nail Çakırhan ve Halet Çambel
Kültür ve Sanat Evinde sürüyor.
Gökova-Akyaka’yı Sevenler Derneği, Nail
Çakırhan’nın sunduğu bu olanağı ona yaraşır bir
şekilde on dört yıldır sürdürmeye devam ediyor.
Her yıl Mayıs-Eylül ayları arasında yapılan
sergilerin katalogları üç dilde yayımlanıyor. Dünyanın
sanatçılarını konuk etmeye devam eden dernek, 2013
sergi sezonunu her iki haftada bir farklı sergiyle 15
Ekim'e kadar sürecek, derneğe çalışmalarında başarılar
dileriz.
Satranç Şampiyonumuz
Pelin Gümüş, Muğla ili Küçükler ve Yıldızlar
Satranç Şampiyonasında İl ikincisi olmuştur.
Türkiye Satranç Federasyonu ve Muğla İl
Temsilciliği´nin ortaklaşa hazırlamış olduğu Küçükler
ve Yıldızlar Şampiyonasında 11 yaş kızlar kategorisinde
okulumuz 5/A sınıfı öğrencisi Pelin GÜMÜŞ Muğla İl
İkincisi olarak, Gümüş Madalya ile ödüllendirilmiştir.
Akyaka Kültür ve Sanat Derneği Bültenidir.
Yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
Akyaka Kültür ve Sanat Derneği (48 011 019)
Adına
Sahibi Dernek Başkanı : Aydın Turunç
Yayın Kurulu Başkanı :Hüseyin Arslan
Yayın Kurulu
:Devrim Bayar, Ömer Şimşek Çeri,
Mustafa Koyuncu, Oruç Özkan
Vergi No
: Ula 043 033 73 54
Adres
:Kaya Sokak No:4/2 Akyaka
Ula/MUĞLA
E-mail
: [email protected]
Web
: http ://www.akyakakultursanat.com
Tel
: 0 252 243 41 16
Baskı
: Devrim Gazetesi ve Matbaası / MUĞLA
Sayfa 8
Akyaka, UNESCO'ya
Bir Adım Daha Yaklaştı
Uluslararası Yavaş Kentler Birliği (Cittaslow)
Genel Sekreterliği tarafından "Sakin Kent" ilan edilen
Ula ilçesine bağlı Akyaka beldesi, beldedeki biyolojik
çeşitliliğinin, tarihi ve kültürel yapının korunup
gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı sağlaması
amacıyla UNESCO'da yer almaya hazırlanıyor.
Akyaka Belediye Başkanı Ahmet Çalca, yaptığı
açıklamada, 2010 yılında "Sakin Kent" unvanını alan
Akyaka'nın doğal kaynakların sürdürülebilir olarak
geleceğe taşınması yönünde politikalar
oluşturulduğunu söyledi.
Beldenin "Sakin Kent" ilan edilmesiyle günübirlik
ziyaretçi sayısında ciddi artış yaşandığına işaret eden
Çalca, Akyaka beldesinin, Muğla'nın diğer turizm
merkezlerinden farklı olarak kendine özgü bir turizm
anlayışı bulunduğunu kaydetti.
Gökova Havzası'ndaki beldelerinin alan yönetimine
göre planlandığını anlatan Çalca, "Akyaka ve Gökova
Havzası'nın biyolojik çeşitliliğinin dünya mirası kabul
edilmesi yönünde başvuruda bulunduk. Bölgede
yaşayan insanları bilinçlendirme çalışmalarının
ardından Muğla Valiliği ve Akyaka Belediye
Başkanlığı olarak Tabiat Varlıklarını Koruma Genel
Müdürlüğüne başvurumuzu yaptık. Tabiat Varlıkları
Genel Müdürlüğü de Akyaka Havzası'nın dünya
mirası kabul edilmesini uygun görerek hazırlanan
dosyayı Dışişleri Bakanlığının Su ve Çevre Bölümüne
gönderdi. Dışişleri Bakanlığı, ilerleyen günlerde
Avrupa Birliği UNESCO bölümüne başvurumuzu
sunacak" dedi.GAS-DER
BELDEMİZ
MUĞLA BÜYÜK ŞEHİR OLUYOR MU?
Muğla Kent Konseyi Başkanlığı tarafından
düzenlenen panele ilgi ve katılım oldukça
yüksekti.Panelin konuşmacıları; Mimar Oktay
EKİNCİ, Gazi Üniversitesinden Sonay
BAYRAMOĞLU ÖZUĞURLU, İzmir Mimarlar
Odası Başkanı Hasan TOPAL,Moderatör ise Muğla
Sıtkı Koçman Üniversitesinden Doç.Dr.Özlem
ŞAHİN GÜNGÖR idi.
Açılış konuşmalarına geçildi.İlk konuşmayı Kent
Konseyi Başkanı Dr.Naki BULUT yaptı.
Konuşmacılara ve katılımcılara teşekkürlerini iletti.
Muğla Mimarlar Odası Başkanı Osman Köseoğlu kısa
konuşmasında konu ile ilgili panelistlerin gerekeni
söyleyeceklerini belirtti. Son olarak Muğla Belediye
Başkanı Dr.Osman GÜRÜN söz aldı, Sn.Gürün
aslında çıkan bir yasa hakkında konuşmanın bir şey
kazandırmayacağını,bundan sonra bizleri nelerin
beklediğini konuşmak gerektiğini belirtti.
Panele geçildi. Moderatör Özlem hanım kısa
bilgiler verdikten sonra ilk sözü Sonay hanıma verdi.
Sonay hanım; 6360 sayılı yasa Belediye ve Özel
idarelerin görevlerini Büyük şehir olan illerde
kaldırdığını, Muğla'nında B.şehir olması ile Türkiye
de 31 İl B.Şehir Belediyesi, 51 İl normal Belediye
olduğunu Ülke nüfusunun %75 ini ilgilendirdiğini,
Büyükşehir olan yerlerin Kentsel şehir olması
gerektiği konularını katılımcılar ile paylaştı. İkinci
konuşmacı Sn.Ekinci bu yasanın şehirciliği unutan bir
yasa olduğunu, Sevgili hemşehrilerim sözünü kaldıran
bir yasa olduğunu, Köylü olmakla övünen,köy
kahvaltısı yapan vekiller yasa ile köyleri
kaldırdıklarının farkında olmadığını çünkü bu yasayı
vekillerin yazmadığını, B.şehir, ötekiler K.şehir,
nüfusa göre şehir olur mu? Tarihsele bakmalı Santos,
Leton Unesco listesinde, İmar yolsuzluğu ortadan
kalkacak mı, Mesire yeri yönetmeliği değişiyor, Beton
yığma, taş yığma, odun yığma yanlış kullanılıyor.
Diren Akyaka ! Diren Zeytin Ağacı
Sayfa 1'in devamı
Akyaka sahip olduğu olağanüstü doğal güzellik ve
zengin biyo-çeşitliliği ile dünyadaki önemli doğa
koruma alanlarından birisidir ve Özel Çevre Koruma
Alanı ilan edilmiştir. Ancak yakın zamanda
öğrendiğimize göre, beldemizde aslında zeytin
yetiştirme alanı olan büyük bir hazine arazisi
özelleştirme programına alınarak Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı tarafından imar plan değişikliği yapılmış ve
yapılaşmaya açılmıştır.
Üstelik mevcut koruma yasaları da çiğnenerek. Bizler,
Akyaka'da yaşayanlar bu hukuksuzluğa karşı çıkıyoruz
ve Akyaka Yerel Yönetim Platformu öncülüğünde
“Diren Akyaka ! Diren Zeytin Ağacı !” adı altında bir
mücadele başlattık.
Akyaka'da yerel olarak yürüttüğümüz bu mücadele,
ülkemizde kent hakkı ve doğa hakkı alanlarında verilen
mücadeleden ayrı değildir. Mücadelemizin hedefleri
arasında yerel ölçekteki hukuka aykırı
uygulamaların engellenmesi olduğu gibi, kentlilerin
kentsel politikaların oluşturulma sürecine katılımını
engelleyen İmar Kanunu'nun katılımcılık yönünde
değiştirilmesi ve “üstün kamu yararı” adına doğanın
tahrip edilmesini öngören “Biyo-çeşitliliği Koruma
Yasası”nın tamamen geri çekilmesi de var. Biliyoruz
ki bu yasalar değişmediği sürece mücadelenin biri
bitmeden yenisi başlamak zorunda kalıyor.
Aşağıdaki bağlantıyı izleyerek taleplerimizi içeren
kampanya metnine vereceğiniz bir imza, hem “Yavaş
Kent Akyaka” nın doğal ve kültürel kimliğini
koruyabilmesine, hem de ülkemizde verilen kent ve
doğa hakkı mücadelesine katkı sağlayacaktır. Haydi siz
de katılın, birlikte değiştirelim.
'www.change.org'da Çevre ve Şehircilik Bakanı
Sayın Erdoğan Bayraktar, lütfen ÖÇK bölgesi
Akyaka'nın betonlaşmasına izin vermeyin! başlığı
altında aşağıda metin içeriği verilen imza
kampanyası başlatıldı.
Gökova Özel Çevre Koruma Alanında, Akyaka
Belediyesi sınırları içinde yer alan 19.300 m2
büyüklüğünde bir zeytinlik alan (3841 no.lu parsel)
Akyakalıların haberi olmadan Başbakanlık
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nca (ÖİB) özelleştirme
programına alınmıştır. Daha sonra ÖİB tarafından
yapılan uygulama imar planı değişikliği de resmi
gazetede yayınlanmak suretiyle onaylanmıştır. Ayrıca
zeytin yetiştirme alanı olmasına karşın bu alan, tapu
kaydında “arsa” olarak belirtildiği için “Zeytin Koruma
Yasası” olarak bilinen ve zeytin yetiştirme alanlarının
korunmasını öngören yasanın koruması dışında
bırakılmıştır.
Diğer yandan Çevre Kanunu 9/d maddesinde Özel
Çevre Koruma (ÖÇK) Bölgesi olarak ilan edilmiş
alanlarda İmar Kanunu'nun 9. Maddesi hükümlerinin
geçerli olmadığı belirtilmektedir. Hal böyleyken, plan
değişikliği yapma yetkisini bu maddeden alan ÖİB, ÖÇK
Bölgesi içinde yer alan Akyaka'da plan değişikliği
yapmak suretiyle yetkisini aşmıştır.
Akyaka, Özel Çevre Koruma Alanı olarak doğanın
korunmasının öncelikli olduğu bir bölgedir. Aynı
zamanda Uluslararası Yavaş Kentler Birliği (Cittaslow)
üyesi olan Akyaka, katılımcı yerel yönetim anlayışı
içinde, doğal ve kültürel değerlerin gelecek kuşaklara
korunarak devredildiği, insanla doğanın uyum içinde
birlikte var olabildiği, yaşam kalitesi yüksek bir belde
olmayı hedeflemiştir. Bu hedef, Akyakalıların birlikte
oluşturdukları “Akyaka Vizyonu”nu temel almaktadır.
Yavaş Kent Akyaka, doğayı ranta feda ederek büyümeyi
öngören imar planları ile yönetilmek, kimliğini hızla
yitiren bir belde olmak istemiyor.
ÖİB tarafından yasaya aykırı olarak yapılan plan
değişikliği iptal edilmeli ve tüm Akyakalıların ortak
yararlanma hakkı olan bu kamusal alanın imar plan
yetkisi Akyaka Belediyesi'ne devredilmelidir.
Akyaka Nazım İmar Planı değiştirilerek 3841 no.lu
parselde yapılaşmaya izin veren imar plan hükümleri
kaldırılmalıdır.
3841 no.lu parselin tapu kaydı “zeytinlik” olarak
değiştirilerek üzerindeki zeytin ağaçları yasal korumaya
alınmalıdır.
Kentin gerçek sahiplerinin o kentte yaşayanlar
olduğundan hareketle, 3194 Sayılı İmar Kanunu, imar
planlarının yapım ve değiştirilmesi süreçlerine yerel
halkın etkin katılımını sağlayacak şekilde yeniden
düzenlenmelidir.
ÖÇK Bölgeleri ve her türlü doğa koruma alanlarının
“üstün kamu yararı” gerekçesiyle yatırıma açılabilmesini
öngören ve yasalaşmak üzere TBMM gündemine
getirildikten sonra geri çekilen “Biyo-Çeşitliliği Koruma
Yasası” tamamen geri alınmalıdır.
Kime: Erdoğan Bayraktar, Çevre ve Şehircilik Bakanı
M. Mehdi Eker, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı ÖÇK
Bölgesi Akyaka'nın betonlaşmasına izin verilmesin.
Bakan onaylı kat veriliyor. Fransa da 38.000 (500-10001500 nüfuslu) belediye var.İran da 800 Belediye
var.Türkiyede mevcut 3600 belediyenin 1700 ü gitti
kalanlarda gider. Belediye Demokrasinin kalesimi? Mahalle
kavramı bizde var Dünya da yok.B.şehir yasası Metropol
yasası diye çıktı İstanbul için, İç içe geçen kentler Kartal,
Pendik, Kadıköy, Bakırköy, Karaköy vs. Nüfus hayır,
Yüzölçüm hayır, Konum hayır İstanbul Kocaeli il sınırlarına
kadar kent ve İstanbul İzmit birleşik kenttir.Bu yasaları
yazdıranların kraldan fazla kralcı oldukları hususlarını
belirttiler. Son olarak Sn.Topal söz aldı ve İmar konusunda
B.Şehir ne düzenler,ne karıştırır; Yasa ile üst plan yetkisi,
İlçelerin imar planları, Parselasyon yetkileri, İmar denetim
yetkisi, Merkez İl ve İlçe Belediyelerin uygulaması
hususlarını anlattı. Kıyılardaki yetkinin, Turizm
alanlarındaki yetkinin, Toplu Konut yetkisinin, Organize
sanayi bölgesi yetkisinin B.şehirde olmadığını artık Kırsal
alanların Kentsel alanlar yapıldığını böylelikle Muğla nın
işinin zor olduğunu,güçlü bir planlamanın yapılması
gerektiğini belirterek konuşmasını tamamladı. Moderatör
Özlem hanım katılımcılara konuşmacılara sorularını
sormaları için verdiği sürede karşılıklı soru-cevap yapıldı.
Sn.Gürün söz aldı ve konuşmacılara verdikleri bilgiler
için teşekkür etti. Yasanın özürlü doğan bir bebek olduğu
örneğini vererek işimizin çok zor olduğunu, Muğla ile ilgili
bazı hususları belirterek konuşmasını tamamladı. Son
olarak Sn.Bulut söz aldı ve konuşmacı ve katılımcılara
teşekkür etti. Günün anısına konuşmacılara plaketleri
verilerek panel kapatıldı. Bu panele Derneğimiz adına
katıldım ve izlenimlerimi aktarmaya çalıştım.
Aslında konuşulanların hepsini yazmak isterdim ama
bültenin tamamını ayırmak gerekirdi. Bu kısa özetin değerli
üyelerimize ve sevgili okuyucularımıza yeteceğini
umuyor,sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Mustafa KOYUNCU
Yön.kur.Üyesi
“Akyaka'ya 8 Katlı Toki Evleri” Haberi ile
Yaratılan Bilgi Kirliliği ve Sorular
Basında Akyaka Belediye Başkanı kaynaklı olarak yapılan bu
haber önemli bir bilgi kirliliğine neden oldu.
http://www.arkitera.com/haber/kent/detay/8-kat-akyakayibitirir/15179.
Özelleştirme İdaresinin kararında “Toki Evleri” veya 8 katlı
evler yapılması söz konusu değil. Bunun doğru olmadığını
anlamak için 'Resmi Gazetede yayınlanan karara bakmak yeterli.
Bu bilgi kirliliği, dikkatleri başka yöne çekerek asıl üzerinde
durulması gereken noktaların karanlıkta kalmasını sağlamaya
yönelik olduğu izlenimi veriyor. Örneğin;
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın 18 Ocak 2013 tarihli
imar plan kararı Akyaka Belediyesi'ne halkın yasal itiraz hakkını
kullanması için gönderildiği halde Akyaka Belediyesi bunu neden
Akyakalılarla paylaşmamıştır?
2) Akyaka Belediye Başkanı ÖİB'nin planına itiraz ettiklerini
söylüyor fakat itiraz noktalarının neler olduğunu söylemiyor.
Zeytin ağaçları ile kaplı olan bu kamusal alan bu imar plan
değişikliği ile yasalara aykırı olarak yapılaşmaya açılıyor
olmasına Akyaka Belediyesi itiraz etmiş midir? Akyaka
Belediyesi'nin itirazı, Akyaka İmar Plan Hükümleri en fazla 2.5
kata müsaade etmesine karşın 4-5 katlı binalara ruhsat verdiği
ortadayken, ÖİB'nin bunu güya “8 kata” çıkarması mıdır? ÖİB
örneğin bu parselle ilgili imar planında 5 katlı evlerin yapımına
izin verseydi itiraz etmeyecek miydi? Resmi Gazetedeki kararda
Akyaka Belediyesi'nin reddedildiği bildirilen itirazları nelerdi?
Akyaka Belediye Yönetiminin bu soruları belgelerle
cevaplayarak en kısa zamanda kamuoyunu aydınlatmasını
bekliyoruz.
Serdar Denktaş
AKP'li Vekillerden Akyaka İçin Kat Açıklaması
Turistik Akyaka beldesinde hazineye ait 19 bin 300 m2'lik
arazinin Özelleştirme İdaresi tarafından arazinin eğimi göz önüne
alınarak 7-8 katlı imar izni verdiği iddiaları üzerine AKP Muğla
milletvekilleri Ali Boğa ve Yüksel Özden, Özelleştirme İdaresi ile
yaptıkları görüşme sonrası kamuoyunun yanıltıldığını ileri
sürdüler.
"Belediye Başkanının itirazında katla ve yapı şekliyle ilgili en
ufak bir şey bulunmamaktadır. İtiraz tamamen yeşil alan azlığı ve
işgalci vatandaşa dairdir.
Milletvekilleri, "Plan notlarında açıkça azami kat sayısı 2 olarak
belirtilmiştir. Yapılarda çatı katı ve çekme kat yapılamayacağı da
açık açık belirtilmiştir. Hüküm getirilmemiş ve plan hükümlerinde
belirtilmemiş konularda 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili
mevzuatın uygulanacağı da açıkça yazılmıştır. Ancak Belediye
Başkanı ve konuyu istismar eden diğer taraflar yapılara yapının
cephe aldığı yoldan kot verileceği plan notundan hareketle burada
önce 8 kat sonra 7 kat gibi yapılar yapılacağı iddiasında
bulunmuşlardır. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile olan
görüşmemizde de açıkça böyle bir yapılaşmaya izin verilmeyeceği
ifade edilmiştir. İmar planlarında bıraktıkları açık kapılarla her
türlü hileli yola başvurmaya alışanlar bu planda da kendi yaptıkları
gibi bir yola başvurulacağı hezeyanına kapılmış ve halkı yanlış
bilgilendirmişlerdir" dedi. İHA

Benzer belgeler

28. sayı - Akyaka Kültür ve Sanat Derneği

28. sayı - Akyaka Kültür ve Sanat Derneği kitap alan çocuğumuz oldu, kendi seçtiği kitapları annesine okutan Doğa'yı ve özverili annesi Ayşegül Güvenç'i özellikle kutladık. Kütüphaneden alınan çok sayıda kitabın öğrenciler tarafından iade ...

Detaylı

24. sayıııııı.cdr - Akyaka Kültür ve Sanat Derneği

24. sayıııııı.cdr - Akyaka Kültür ve Sanat Derneği bilim dünyasında tanınmış bir isim oldu. Türk vatandaşı olduktan sonra Bahar Suseven adını alan Heike, Ayrıca DHKD (Türkiye Doğal Hayatı Koruma Derneği’nin eğitim çalışmalarına katılıp, Ula İlçe Eğ...

Detaylı

Oktay Ekinci - Akyaka Kültür ve Sanat Derneği

Oktay Ekinci - Akyaka Kültür ve Sanat Derneği Derneğimize bağışlarınız için: İŞ Bankası Muğla Şubesi

Detaylı