piyasa gelişmelerini yakından takip edin

Transkript

piyasa gelişmelerini yakından takip edin
PİYASA GELİŞMELERİNİ YAKINDAN TAKİP EDİN
döviz dergisi
Sayı 53 • 28 OCAK 2013
ANALİZLER VE ÖNEMLİ GELİŞMELER DÖVİZ DERGİSİ’NDE
İÇİNDEKİLER
04 Alper Korkmaz Analiz
06 USD Index Analizi
06 EURO Index Analizi
06 EUR / USD Analizi
07 Dowjones Analizi
07 Nasdaq Analizi
07 USD / TRY Analizi
08 EUR / TRY Analizi
08 BİST30 Analizi
09 Sabancı Hisseleri Analizi
09 Yatırım Önerisi
10 2011 Krizinin Gizli Tarihi
15 Bankerlerin Gövde Gösterisi
17 Avrupa Bankalarında Açık 115
Milyar Dolar
17 Davos’tan Ekonomik Sinyaller
18 Dolar Artınca Ne Oluyor
19 Goldman Sachs Gelişen
Pazarlara Uzun Vadeli Bakıyor
20 İş Dünyasının Ekonomiye
Güveni Artıyor, Davos’ta
Endişe Var
21
2 • Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com
2014’te Dünyanın İş Kurmak
İçin En İyi Ülkeleri
NEDEN DÖVİZ DERGİSİ ?
Dünyanın en büyük piyasasında işlem yapmak ve yaptığınız
işlemler için bilgi almak istiyorsunuz. Döviz dergisini okuyorsunuz
çünkü yurt dışı piyasalardaki gelişmelerin hayatımızı daha çok
etkilediği bugünlerde, başta ekonomik olmak üzere, politik, sosyal, çevresel ve teknolojik oluşumları daha yakından takip etmek ve
yurt dışı spot parite (fx), vadeli işlemler, opsiyon ve CFD piyasaları
aracılığıyla yatırım portföyünüzü çeşitlendirmek istiyorsunuz.
2001 ve 2007 yılında yaşanan ekonomik krizler sonrasında, ülkemizde önce döviz dalgalanmalarının serbest bırakılması, ardından
faizlerin hızla gerileyerek cazibesini kaybetmesi, yatırımcıların
alternatif yatırım araçlarına yönelmesine neden olmuştur.
Yatırımcıların kaldıraçlı yatırım enstrümanlarına olan talebi, uzun
bir süredir Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası A.Ş’nin faaliyete
geçmesini sağlamış, zamanla aynı şekilde çalışan yurt dışı piyasalara ilgi daha da artmıştır.
Bu ilgi, yatırımcıların tek bir borsa ve geleneksel enstrümanlar
yanında, farklı yatırım alternatiflerine duydukları ihtiyacı işaret
etmektedir; bu durum aynı zamanda ülkemizdeki yatırımcıların
daha nitelikli ve bilinçli olmaları yolunda güzel bir trendin
başladığının da işaretidir.
DÖVİZ DERGİSİ İLETİŞİM
Adres Bilgileri
Galataderesi Cd. 27/6 Şişli - İstanbul
Telefon Numaramız
0 (212) 505 37 69
Döviz Dergisi bu trende paralel olarak, yatırımcıların yurt dışı
piyasalara güvenilir ve etkin bir kaynaktan erişimlerini sağlamak
üzere kurulmuştur.
Sitemizde zengin kapsamlı strateji bültenlerimize erişebileceksiniz.
Döviz Dergisi ile edindiğimiz tecrübelerimizi ve bilgilerimizi sizlerle
paylaşmaya devam edeceğiz. Günlük yazılı ve görüntülü bültenlerimiz yanında, şirketimizin tecrübesinden birebir komünikasyonla faydalanabilme ayrıcalığının size katma değer olacağına
inanıyoruz.
Spot parite (fx), vadeli işlemler, opsiyon ve CFD piyasalarında
onlarca parite, metal, emtia, hisse senedi, hazine bonosu
yatırımları yaparken profesyonel desteğe ihtiyaç duyacağınızı
düşünüyorsanız, gelin birlikte çalışalım.
Kişiye özgün ve 7/24 hizmetlerimizden faydalanma imkânına gerçek
E-Posta Adresimiz
[email protected]
KURUCU BİLGİLERİ
Ad Soyad
Alper KORKMAZ
E-Posta Adresi
[email protected]
Twitter Adresi
twitter.com/Alperfrx
anlamda ilk defa ulaşma fırsatını yakalayın.
Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com • 3
analiz
Davos’a 10 yıl sonra ilk defa bir İran’lı lider katıldı. Konu nükleer ve ekonomi.
Hasan Ruhani sadece 5 ay önce İran Cumhurbaşkanı oldu. Arap baharından etkilenmeyen daha doğrusu dünya
geneli halk ayaklanmasından etkilenmeyen tek ülke…
Hasan Ruhani kimdir? Bunun cevabını bilinmez ise yapılacak her analiz yanlış olacaktır. İran bilindiği üzere Şii
yönetiminin hakim olduğu bir ülkedir. İran tarihinde her zaman dönemin lider ülkesine savaş açmıştır. Osmanlı
,Bizans hatta daha eskisi…
Hasan Ruhani, Humeyni’ye imam diyen ilk kişidir. Humeyni’nin dini görüşü her zaman kardeşi kardeşe vurdur
öldürsün zafer kazanan hep senin gibi düşünenler olsundur.
1970 petrol ambargosu sonrası Amerika, enerjiyi kontrol etmediği sürece lider olamayıcağını kabul etmişti.
Henry Kissinger bunun için mali sektör ile silah sektörünün geleceğin dünyasında lider olacak ülkenin kontrol
etmesi gerektiğini belirtti. Amerika, Kissinger’in çizdiği politika ile 40 yıla yakın mali dengeleri kontrol etti.
2001 - 2006 arası mali politika yani borsa-döviz ile ülkeleri yöneteceğini öne sürüldü. Çünkü Amerika Irak’ta
görünmeyen bir mağlubiyet ile yüzleşmişti. Evet savaşı Amerika çıkardı. Silahları Amerika sattı. Silah parası
Amerika’yı memnun ediyordu. Ama yüksek petrol fiyatları bu kar marjını düşürüyordu. Tek kurşun atmadan
hemde adı bilmeden bu enerji savaşından Çin-Fransa-Almanya milyarlarca dolar kazanıyordu.
4 • Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com
Kissinger ne güçlü Almanya nede güçsüz bir Almanya istemiyordu. Kissinger’in ailesi Hitler tarafından
öldürülmüştü. Kissinger bildiğiniz üzere yahudidir. Tabi sonra dinini değiştirip Hristiyan olmuştur. Burası net
olmasa bile böyle biliniyor. Bizide ilgilendirmiyor.
Goldman Sachs CEO’su Davos’ta gelişmekte olan ülkelerdeki yatırımları artıracaklarını özellikle enerji, finans
sektörüne yatırım yapacaklarını belirtti.
Bir ülke finans ve enerji yatırımları ile büyür. Nakit sorunu olmayan yatırımcılar öncelikle bunu korumak isteyeceklerdir. Sigorta ve bankacılık sektörü gelişmekte olan ülkelerde güven kazandıkça değerleri
artacaktır. Sanayi üretiminin artması içinde bankacılık sektörünün güven veriyor olması ve borçlanma
oranlarını kar marjına göre belirlemesi sanayiciler için büyük teşvik olacaktır. Kolay bir şekilde makul miktarda
borç bulabilen bir ülkenin üretim yapan sektörleri ayakta tutacaktır.
Diğer taraftan ihtiyacı bulunmayan fonu güvenli bir şekilde yatırım yapabilecek yer bulabilenler hem yerli
hemde yabancı sermayeyi kullanacaklardır.
Petrol ve bakır fiyatları bir ülkenin temel sorunudur. Petrol fiyatlarının artması ülkede üretimi düşürebileceği
gibi işsizlik sorununu gündeme getirecektir. İşletme için gerekli likidite sorununu aşamayanlar işçi çıkarmaya
başlayacaklardır.
Bütün bunları toplayalım.Türkiye’de döviz (dolar-euro) yükseliyor. Bunun sonucunda petrol fiyatları daha yüksek maliyetleri getiriyor. Üretim yapanlar hem eskiye nazaran daha yüksek bedel ödüyor hemde taşıma içinde
buranın giderlerini yükseltiyorlar. Yani dün 5 TL’ye alınan bir ürün dövizin yükselmesi ile 6 TL’ye yükseliyor.
2014 içinde döviz %15 yükseldi. %3’e yakın petrol fiyatları düşerken %3.5 civarı bakır fiyatları geriledi. Bu
ürünlerin fiyatlarının gerilemiş olması yinede maliyetleri yükseltti. Çünkü üretimde kullanılacak ürünler en az
6 ay vadeli satın alınması alıcı firmaların alım miktarlarınının düşmesine sebep oldu. 6 ay sonrası için Pazar
ne olacağını bilemeyen üreticiler üretim miktarlarını %15 civarı düşürmeyi planlamaya başladılar. Örneğin
5’TL’den 1 milyon üretip stokta kalması ile 6 TL’den üretip 300 000 üretip stokta kalması arasındaki fark
dövizin yükseliş oranı ile aynı orandadır.
İşletmelerin tek amacı vardır. Kar elde etmek. Bir işletme bu amaçtan uzaklaşıp ‘’kurduk bu kadar emek verdik
diyerek’’ sürekli zarar eden konumda faaliyetine devam eder ise bankalardan borç bulabildiği sürece bu tutumuna devam edecektir. Zaten bankacılık sektörünün temel amacı budur.
2008’de Amerika’da mortgage krizinde verilen krediler sigorta şirketleri tarafından sigorta edildi. Hem satılan
gayrimenkul hemde bankaların kredileri sigortalandığı için kriz sigorta sektöründen patladı. Ödenmeyen
kredi oranının yükselmesi AIG başta olmak üzere sigorta ve bankacıları tedirgin etti. Likidite krizi ortaya çıktı.
Bundan sonrasını biliyoruz.
Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com • 5
analiz
81.3 direnç noktasından 80.4’a kadar geriledi. 80.7 kısa vadeli direnç olurken
USD INDEX
79.9 destek noktamızdır.
Dolar endeksi bir süre daha 79.9 - 801.3 arasında fiyatlanmaya devam edecektir.
analiz
Hafta içi 110.3’e kadar gerilemişti. Haftayı 110.7’den kapatan endeksde 111
direnç noktamızdır. Bizler 2014 içinde EURO’nun dahada değerlenmesini bekli-
EURO INDEX
yoruz. Bu nedenle EURO cinsi yatırımlarınızı artırmanızı tavsiye ederiz. 108.9
altında kalıcı kalmayacak endeksde yıl içi 120’e kadar yükseleceğimizi tahmin
ediyoruz. Kısaca EURO al ne satarsan sat olarak yorumlayabilirsiniz.
analiz
EUR/USD yeni haftaya 1.3675’den başladı. Geçtiğimiz haftaki analizimizde paritenin 1.369 direnç seviyesine kadar yükseleceğini paylaşmıştık.
EUR / USD
1.348 bizler için önemli destek noktasıdır. Parite bir süre daha 1.35-1.38 arasında
fiyatlanmaya devam edecektir. Bu haftaki önemli veriler paritede büyük bir alanda
dalgalanma yaşatabilir. 1.3815 direnç noktasına kadar yükselebiliriz. 1.364 ilk
destek noktamızdır. Diğer destek noktamız 1.3605’dir.
6 • Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com
analiz
Haftaya 15790’dan başladı. Uzun bir süredir beklediğimiz satışları geçen hafta
görmeye başladık. 15400 ilk hedefli hafta içi satışların devam etmesini bekli-
DOWJONES
yoruz. 15200’ün altına inmemiz durumunda 14000’e kadar uzun soluklu satış
baskısı seri bir halde gelecektir. Kademeli satış görür isek gerilemeler seri olmaz.
Yükselişleri satış fırsatı olarak kullanacağımız endeks işlemlerinde 16000 direnç
noktamızdır. Geçtiğimiz hafta 16500’den satış önermiştik.
analiz
3520’den fiyatlanıyor. 3570 direnç noktamızdır. Hisselerden kaçışın hızlanacağı
sektörü yansıtan Nasdaq 3200 ilk hedefli gerilemesini bekliyoruz.
NASDAQ
Bu haftaki destek noktamız 3490’dır. 3375’e kadar hafta içi gerileyebiliriz. 3570
satmak için önemli bir direnç noktası fırsat olarak kullanılmalıdır.
TÜRKİYE ANALİZLERİ
Dövizin yükselmesi hisselerden kaçışı hızlandırıyor. Döviz yükselince borsa düşer mantığı değil burdaki yatırım
planı. Döviz ile ticaret yapan işletmelerin karı düşeceği içindir.
analiz
Haftaya 2.3315’den başladı. 2.29 en önemli destek noktasıdır. Bunun altına inmesi şu anda çok zor görünüyor. Müdahelenin büyük olması durumunda 2.29 altına
USD / TRY
inebiliriz.
Bizler kurun 2.4’e kadar yükseliş dinamiği olduğuna inanıyoruz. Destek
noktalarımız 2.303 ve 2.317’dir. Destek seviyelerden alım yapılabilir.
Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com • 7
analiz
Lirası 3.192’den haftaya başladı. 3.12 destek noktamızdır. Kısa bir süre Euro
düşük bir ihtimal ama gerileyebilir. Gerilemesi büyük avantaj oluşturacaktır. Bizler
yıl içi Euro’nun daha yüksek seviyelere yükseleceğine inanıyoruz. 3.3’un üzerinde yıl içi kalacağımızı tahmin ediyoruz. Bu nedenle hem Viop’ta hemde fiziki
EUR / TRY
işlemlerde EURO almak bize büyük kar getirecektir.
Dövizdeki yükseliş borsada gerilemelere neden olacaktır. BIST100 endeksi
64200’den fiyatlanıyor. Bizler yıl içi 53000’e kadar gerilemelerin devam etmesini
bekliyoruz. Hisselerden kaçışa Amerika’daki hisselerin gerilemeside neden olacak
bir başka etkendir.
analiz
78200’den haftayı kapatmıştı. Hafta içi oluşmasını beklediğimiz fiyatlanmalar ile
77700 seviyesi direnç olarak çalışacaktır.
BİST30
70 000 ilk hedefli gerilemeler tahmin ediyoruz. 79200 direnç noktamızdır.
79200’den 70 000 hedefli nisan vadeli Viop’ta satış pozisyonu alınabilir.
8 • Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com
analiz
SABANCI
HİSSELERİ
Haftayı 7.60’dan kapattı. Bizler hisselerin 7 ve altına inmesini bekliyoruz. Bu
nedenle hisse almak için sabancı hisselerinde 7’in altı beklenilmelidir.
analiz
YATIRIM
ÖNERİSİ
Uzun vadeli olarak USD/SGD ve USD/BRL yatırım yapmanızı öneririz.
USD/SGD 1.32, USD/BRL 2.65 hedefimizdir.
SGD=Singapur Doları BRL=Brezilya Reali
USD / SGD
USD / BRL
Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com • 9
2011 KRİZİNİN GİZLİ TARİHİ
Galatasaray’ın UEFA Kupası’ndaki başarıları hemen tüm toplumu esir almış, Milenyum’a tüketim
çılgınlığıyla giriyordu 2000 yılının baharına Türkiye...
Galatasaray’ın UEFA Kupası’ndaki başarıları hemen tüm toplumu esir almış, Milenyum’a tüketim çılgınlığıyla
giriyordu 2000 yılının baharına Türkiye... DSP-ANAP-MHP koalisyonunun Aralık 1999’da yaptığı IMF
anlaşmasıyla 4 milyar dolar dış borç garanti edilmiş, dolar kuru sabitlenmiş, bu sayede enflasyonda düşüş
sağlanmıştı. Hazine, o güne kadar görülmedik düşük faizle borçlanıyordu. Her ihalede faiz düşüyor, Hazine
bonolarının en büyük müşterisi olan Halit Cıngıllıoğlu’nun Demirbank’ı, kağıt üzerinde kar rekorları kırıyor,
televizyonlarda sektörün dört büyük özel bankası; İş, Yapı Kredi, Akbank ve Garanti’ye isim vermeden meydan
okuyan reklamlarını döndürüyordu... Yaz aylarına bu rehavet içinde girilirken, Cıngıllıoğlu’nun meydan okuduğu bankalardan bazıları bono
piyasasında pozisyon değiştirdi ve fitil gizliden gizliye yanmaya başladı. Yaz boyunca Demirbank, kendisini
batıracak faiz yükselişini engellemek için, hem rakiplerinin sattığı bonoları piyasadan satın almak hem de
Hazine’nin yeni ihraç ettiği kağıtlara ‘zoraki müşteri’ olmak zorunda kaldı. Öyle ki piyasada, 2000 Ağustos
ve eylül aylarında yapılan iki Hazine ihalesinde diğer bankalar alıcı olmadığı için Demirbank’ın tek başına
kağıtların büyük bölümünü almak zorunda kaldığı dedikoduları çıktı. (Bankanın bu kadar Hazine bonosu
almasına başta Hazine ve BDDK olmak üzere ekonomi yönetiminin nasıl göz yumduğu ise bir bilmece...) Özetle Demirbank’ın patronu Halit Cıngıllıoğlu, yakın arkadaşı Tansu Çiller’in iktidarı döneminde, 1995 ve
1996’daki faiz düşüşü sırasında oynadığı ve çok para kazandığı bono kumarına, bu kez daha gözü kara
girmişti. Ve satın aldığı 3,6 hatta 1 yıl vadeli bonoların parasının önemli bölümünü gecelik piyasadan, yani televizyonlarda isim vermeden meydan okuduğu rakiplerinden gecelik borç alarak yapıyordu. O rakipler sonbahar
aylarında Demirbank’a borç verme koşullarını iyice ağırlaştırdı, hatta borç vermemeye başladı. Piyasalarda
likidite sıkışıklığı bir krize dönüştü. (Sektörün büyük bankaları için ‘Demirbank’ı batırdılar’ dedikodusu da bu
yüzden çıktı.) Demirbank hem repo hem de bono piyasasındaki faiz yükselişine karşı daha hassas bir konuma
geldi. Bu dönemde bankanın finansman kaynağı çok yüksek faizle toplanan mevduat, açık pozisyon ve Merkez
Bankası’ndan alınan gecelik borçlar oldu. 10 • Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com
DEUTSCHE’NİN RAPORUNU ATLAMIŞIZ !
Demirbank köşeye sıkışırken, piyasalardaki likidite krizi ilk kurbanlarını 2000 yılının ekim ayında aldı. Kötü
yönetildikleri sonradan iyice ortaya çıkan Ceylan Grubu’nun Bank Kapital’i ve Dinç Bilgin’in Etibank’ına 27
Ekim 2000’de el konuldu. Kasıma girildiğinde IMF’nin direttiği Türk Telekom özelleştirmesinin koalisyon ortakları arasında çıkardığı
gerilim nedeniyle tansiyon iyice yükseldi ve ayın ikinci yarısında kıyamet koptu. Merkez Bankası’nın araştırma
bölümünden bir yetkili 2001 yılının ilkbaharında şu sözlerle anlatıyordu o günleri: “Alman Deutsche Bank, o
günlerde ‘Türkiye’de faizler yükselecek’ şeklinde bir rapor yayınlamış müşterilerine (Deutsche Bank’ın 2009
başındaki Türkiye batacak raporunu da unutmamak gerekiyor). Biz aslında Türkiye piyasalarıyla ilgili çıkan
her yayını takip ederiz. Gerektiğinde önceden müdahale ederek önlem alırız. Ancak nasıl olduysa! O raporu
atlamışız. Raporu gören iki büyük yabancı fon bonolarını satıp dövize geçti. Piyasadan 2 milyar dolara yakın
döviz çektiler. Ondan sonra olanları biliyorsunuz...” Biliyoruz... 16 Kasım’da piyasada panik çıktı, borsa çakıldı, yatırımcıların bono piyasasından kaçmasıyla faizler
tırmanmaya başladı, bankalar birbirine borç vermeyi kesti. Kasım sonuna kadar piyasalardaki hızlı çalkantılar
ve yabancı yatırımcı çıkışı sürdü. Kasım’ın son gününde Merkez Bankası piyasaya “Sadece döviz satarsanız TL
alırsınız” ültimatomu verdi ve bu açıklamanın ardından 30 Kasım’da gecelik faiz yüzde 400’e kadar yükseldi.
Aynı gece Washington’da IMF Yönetim Kurulu Türkiye için acil toplantıya başlamıştı. O gün bono faizi yüzde 74’e kadar yükselirken, yılın ilk 10 ayında ortalama yüzde 37 faizle, kapasitesinin çok
üzerinde Hazine bonosu alan Demirbank bir anda çift darbe yedi. Hem elindeki bonoların değeri düşmüş hem
de gecelik borçlanma faizinin aşırı yükselmesiyle maliyetleri katlanılamaz boyuta ulaşmıştı. Böylece banka
öz sermayesini birkaç günde eritti. Son umut kapısı Merkez Bankası ise bankaya para vermeyi reddediyordu
(Gazi Erçel yönetimindeki Merkez Bankası’nın, Demirbank’a ihtiyacı olan parayı neden vermediği bugün bile
tartışılır. Özellikle ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke’nin son krizde batıkları önlemek için piyasaya
para pompalaması ve en azından şimdilik bu yönteminde başarılı olması bizdeki ekonomi yorumcularına
‘Bernanke’nin yaptığını Türkiye yapsaydı 2001 yaşanmazdı’ dedirtiyor. Ancak bu yorumları yapanlar arasında
o zaman Hazine ve Merkez Bankası’nın tepe yönetiminde olan isimlerin de olması olayın bir başka şaşırtıcı
yönü. Tabii o günlerde piyasaya para vermemek Merkez Bankası’nın kriz boyunca yaptığı ne ilk ne de son
hataydı). Merkez Bankası da para musluğunu kapatınca Cıngıllıoğlu havluyu attı ve Demirbank 6 Aralık 2000 sabahı
TMSF’ye devredildi. Tabii arkasında katrilyonlarca lira borç bırakarak. Demirbank’ın batışı sektör açısından
sistematik bir çöküşü de gündeme getirdi. Bankaların Kasım 2000’de 18.4 milyar dolara ulaşan döviz açığı,
ani sıcak para çıkışı ve yurtdışı finansörlerin kredi hatlarını kesmesiyle sürdürülemez boyuta ulaştı. Bülent
Ecevit’in Başbakanlığı’ndaki Hükümet, aynı gün IMF’nin yeni ve daha ağır şartlarını kabul ederek 10.4 milyar
dolarlık ek bir borç anlaşması daha yaptı. IMF’den gelecek yeni kaynağı duyan piyasalar morfin yemiş gibi
sakinleşti. Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com • 11
ÜLKE YÖNETİMİNE PİYASALAR EL KOYDU
Bir-iki ay önce reklamlarda sektördeki dev rakiplerine meydan okuyan ve reklam kampanyalarına milyonlarca
dolar döken Demirbank’ın batışı medyada çok fazla yer bulmadı. “Fazla bono banka batırdı” gibi başlıklarla
konu geçiştirildi. Sistematik bir çöküşe neden olan krizin üzerine fazla gitmek yerine konu magazinleştirildi
ve Halit Cıngıllıoğlu’nun ablası Sema Hanım’ın, bankaya el koymaya gelen TMSF yöneticilerine söylediği iddia
edilen ağır hakaretleri duyuruldu. Zaten o dönem medyanın iki büyük oyuncusundan Dinç Bilgin’in Etibank’ına el konulduğu, borsadaki şirketleri
binlerce yatırımcıyı mağdur ederek kapatıldığı için grubun yayın organları deyim yerindeyse kulağının üstüne
yatıyordu. Medyanın diğer devi Doğan Holding ise Dışbank’la sektördeki hassas dengeleri kolluyordu. Zaten
yaz sonundan itibaren gazete ve televizyonlarında müthiş bir oto sansür uygulanıyordu. TMSF Şubat 2001’de yaptığı açıklamada, 2000 yılında kendisine devredilen Demirbank ve diğer bankaların
toplam reklam harcamalarının 11 milyon doları aştığını belirtiyordu. Bu reklamların çoğu Demirbank tarafından
verilmişti. Yalnız medya değil iş dünyası, hatta hükümet üyeleri de farklı bir tutum sergilemiyordu aslında.
Çoğunlukla “Vah vah, şanssızlık oldu’ türünden gayri ciddi açıklamalar yapılıyordu. Öyle ki Devlet Bakanı
Tunca Toskay ‘Sıkıntıda olduğunu birkaç gündür’ biliyoruz, diye yanıtlıyordu Demirbank’ın batışıyla ilgili
soruları. TÜSİAD Başkanı Erkut Yücaoğlu’nundemeci ise benzer bir pragmatizmi yansıtıyordu. Yücaoğlu “Demirbank’ın üzerinde yabancı fonların çok ciddi bir baskısı olduğunu duyduk” diyor ve topu
yabancılara atıyordu. Oysa bankaların Hazine bölümlerinde çalışanların hiçbiri bunların doğru olmadığını biliyordu. Demirbank’ı
çöküşe götüren süreç ne Toskay’ın dediği gibi birkaç gündür bilinen bir gelişme ne de Yücaoğlu’nun dediği gibi
‘dış mihraklar’ın bir oyunuydu. Sokaktaki vatandaş ise aylar öncesinden çıkmaza giren, ancak hem kamu otoritesi hem de medyadaki perdelemenin etkisiyle çöküşü uzun süre gizli kalan Demirbank’ın bedelini peşin olarak ödemeye başladı. IMF’nin de
isteğiyle temel tüketim ürünleri ve vergiler zamlandı. Kasımda kaynağı belirsiz döviz kalemi de eklendiğinde, Türkiye’den kaçan sıcak para 5.3 milyar doları
bulurken, aralıkta tablo düzelmeye başladı. 2000’in son ayında piyasaya net 312 milyon dolarlık döviz girişi
oldu. Ecevit’in 6 Aralık’ta açıkladığı 10.4 milyar dolarlık yeni IMF kredisinin 2.8 milyar doları da 28 Aralık günü
Hazine hesaplarına yatırıldı.
Demirbank’a el konulmasıyla, Türkiye’yi o dönemde ekonomi literatürüne geçiren çift dipli krizin ilk etabı
tamamlandı. Aynı zamanda kriz siyasi arenada çok büyük bir etki yaşattı. Borsa-döviz ve faiz üçgenini yönetenler, Ecevit Hükümeti’ni öyle korkuttular ki ilerleyen aylarda daha net görüleceği gibi, Türkiye’nin efendileri
artık onlar olmuştu. 12 • Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com
PARAYI YURTDIŞINA NASIL KAÇIRDILAR?
Demirbank, patronu Halit Cıngıllıoğlu’nun 1999 sonunda girdiği riskli bono operasyonları sonucunda 6 Aralık
2000’de battı. Demirbank’ın batışına rakip bankaların oyunu, Hazine, BDDK ve Merkez Bankası’nın ‘bilinçli’
denilecek hataları, yabancı yatırımcının tetiği çekmesi ve siyasi istikrarsızlık neden oldu.
Finans sektörü Demirbank’ın çöküşünü aylar önceden konuşmaya başlarken bürokrasi, hükümet, medya ve iş
dünyası beklenmeyen bir olay gibi konuyu ‘Talihsizlik” olarak yansıttı. Ecevit Hükümeti Demirbank’ın battığı
gün IMF’den 10.4 milyar dolar daha alınca konunun üstü örtülüverdi. Ancak 2001’in başında ekonomi içten
içe kaynıyordu. Bankacılık sektöründe etik anlayışı iyice çökmüştü. Hazine’nin kasası boş tarihin en büyük
ödemesine hazırlanırken ancak filmlerde olabilecek bir talihsizlik yaşandı! Ankara’da devletin tepesi birbirine
Anayasa fırlattı.
Kasım 2000 krizi Demirbank’ın batışı ve IMF’den 10.4 milyar dolarlık ek kredi alınmasıyla atlatılsa da; 2001
Ocak ayına pek de rahat girmiyordu Türkiye. DSP-ANAP-MHP koalisyonunun bitmek bilmeyen siyasi kavgaları
finansal huzursuzluğu tetiklemeye devam ediyordu. Ekonominin genel kuralı çalışıyor, batan her banka, reel
sektörden onlarca şirketi beraberinde çöküşe sürüklüyordu. Sadece 2001’in ilk iki ayında 10 binden fazla
bankacı işsiz kaldı. Reel sektörde kayıp daha da büyüktü. Aynı dönemde finans sektöründe etik anlayışı da
kaybolmuştu. Bankalar birbirleri hakkında ‘batacak’ dedikoduları çıkartıyor, Türkiye’deki dev yabancı bankalar
hatta beş yıldızlı otel odalarına yerleşen private banking (özel bankacılık) uzmanlar, kıyamet senaryolarıyla
Türkiye’deki varlıklı kesimin parasını yurtdışına götürmek için uğraşıyordu. YABANCIYI DESTEKLEYEN TÜRKLER
O uğraşlar meyvesini verdi, 2001 boyunca milyarlarca dolar para yurtdışına çıkartıldı ve bugün Başbakan
Erdoğan’ın ‘Patronların zulaları’ diye bahsettiği yurtdışındaki gizli hesaplar yaygınlaştı. Kimi zenginler,
yabancıların propagandasına o kadar inandı ki, Türkiye’den çıkarttıkları paranın izi bir daha bulunmasın
diye trustee denilen yedi emin şirketleriyle anlaşarak servetlerinin izini kaybettidi. İşin acı tarafı yabancıların
Türkiye’yi yıkıma götüren bu hamlesine Türkler de destek veriyordu. O günlerde oldukça küçük, bugünse sektördeki ilk 10 içinde yer alan bir özel banka, krizde tüm nakitini dövize çevirip yurtdışına göndermişti.
Benzer bir operasyonu kendisinden kat kat büyük ve Demirbank’ın batışında başrol oynayan özel bankalardan
biri daha yavaş yavaş uyguluyordu. Ancak ‘derin piyasadaki’ tüm fırtınalara rağmen, kamuoyuna gösterilen
ekonomide göreceli iyileşme 2001’in Ocak ayında da sürdü. Tek kritik sorun dev ödemeleri bulunan ve borçlanma vadesi iyice kısalıp, maliyeti yükselen Hazine’deydi. Hemen her ihale bir kader maçı havasında geçiyordu.
Öte yandan 1994, 1998 ve 1999’da da benzer durumları yaşayan piyasa için Hazine’nin düştüğü kritik durum
idare edilemeyecek bir sorun olarak da gözükmüyordu. Zaten faiz yükselişiyle cazip hale gelen Hazine
kağıtlarına az da olsa sıcak para ilgisi başlamıştı. Kasım 2000’de kaçan 5.3 milyar doların üçte biri kadar sıcak
para Ocak 2001’de geri dönmüştü. Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com • 13
ABD ELÇİLİĞİNE TÜYO
Yabancılar Türkiye’yi çok yakından takip ediyordu. Hatta o günlerdeki Ankara ziyaretimizde üst düzey bir
Hazine yetkilisinin bozuk bir İngilizce’yle telefonun karşısındaki kişiye ertesi gün yapılacak kritik bir borçlanmayla ilgili faiz aralığı ve ihale tutarıyla ilgili tüyolar verdiğine şahit olduk. Karşımızda oturan bürokrat, telefonun öbür ucundaki kişiyle konuşmaktan oldukça memnundu. Telefonu kapatınca gazeteci merakıyla ‘Kimdi?’
diye sorduk “Amerikan Ticari Ateşesi” yanıtını aldık (Başka bir ülkede Hazine yetkilisinin böyle bir davranışı
nasıl karşılanır tartışılır! Ama o günlerde ekonomi yönetiminin gerek piyasa gerekse gazetecilerle kurduğu
ilişkiler böyleydi). Yabancı ilgisi rakamlardan da görülüyordu. HAZİNE’NİN KADER İHALESİ
Ocak atlatıldı... Şubat kredi kıtlığıyla bunalıma giren reel sektör şirketlerinin imdat çığlıklarıyla başladı. Hem
artan işsizlik hem de IMF’nin her gün bir yenisi çıkan acı ilaçlarıyla toplumun da morali iyice bozulmuştu. 10
Şubat’ta faizsiz bankacılık yapan İhlas Finans’a el konuldu ve piyasalar yeniden hareketlendi. Borsa ve faizde
dalgalanmalar yeniden tırmandı. Bu arada piyasalar yeni bir viraja daha hazırlanıyordu. Hazine 21 Şubat’ta
yapacağı 3.9 katrilyon liralık (6 milyar dolar) Cumhuriyet tarihinin en büyük iç borç geri ödemesi için 16
Şubat 2001 Cuma günü açıklama yapıyordu. Açıklamaya göre Hazine, 20 Şubat’ta iki borçlanma ihalesi birden
düzenleyecekti. Kasasında 2.5 katrilyon nakiti vardı ve bu tutar, ödeyeceği paradan 1.4 katrilyon lira ( 2 milyar
dolar) daha azdı. Hazine’nin nakit açığı Salı günü yapılacak ihalelerin önemini daha da artırıyordu...
PİYASA ALLAK BULLAK OLDU
19 Şubat 2001 tarihinde yapılan MGK toplantısında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, Başbakan Bülent
Ecevit’e anayasayı fırlatması sonrasında piyasalarda ipler koptu. O hafta gecelik faizlerde yüzde 19 bin, borsada yüzde 50’ye yakın düşüş yaşandı. Bono faizlerinde yüzde 276’lık tarihi rekor kırılırken, dolar 687 bin
YTL’den başladığı haftayı 1 milyon liranın üstünde kapattı.
FIRLATILAN ANAYASA VE MERKEZ BANKASI’NIN DAHİYANE PLANI
Kusursuz kriz için son haber canlı yayında Ankara’dan geldi. 19 Şubat’taki o meşhur Milli Güvenlik Kurulu
(MGK) toplantısının ardından kameralar karşısına telaş içinde bir yüz ifadesiyle geçen dönemin Başbakanı
Bülent Ecevit tarihi açıklamayı yaptı ve özetle “Cumhurbaşkanı bana MGK masasında anayasa fırlattı. Devletin
tepesinde kriz var” dedi. Ecevit’in u sözlerinden sonra balon patladı, 19 Şubat günü yatırımcılar dövize saldırdı.
Merkez Bankası bir günde 7.6 milyar dolarla tarihinin en büyük döviz satışını yaptı. Ancak Merkez Bankası’nın
şansı vardı ve o gün ABD piyasaları resmi tatilde olduğu için döviz teslimi ertesi güne bırakıldı.
20 Şubat’ta Merkez Bankası döviz çıkışını engellemek için yeni bir planı uygulamaya geçirdi. Yatırımcıların
19 Şubat’ta ısmarladıkları dövizi almak için TL getirmesi gerekiyordu ve piyasada o kadar TL yoktu. Merkez
Bankası döviz çıkışını engellemek amacıyla piyasaya TL vermeyi bir anda kesti. Bu işlemle gecelik borçlanma
oranları yüzde 19 bine kadar çıktı (ortalama faiz yüzde 4 bini geçti). Böylece döviz çıkışı engellendi. Para bulamayan yatırımcı 19 Şubat’ta kağıt üzerinde satın aldığı 7.6 milyar doların 7.3 milyar dolarını yine kağıt üzerinde
Merkez Bankası’na iade etti. Yani krizin ilk günü Merkez Bankası’nın kasasından sadece 300 milyon dolar çıktı.
Merkez’in dövizi tutmak için piyasaya TL vermeyi durdurması medyada ‘dahiyane plan’ olarak alkışlandı. 14 • Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com
KRİZİN FATURASI 351 MİLYAR LİRA
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “kara çarşamba’’ olarak da nitelendirilen 2001 krizinin
faturasını açıkladı. Babacan, 2001 krizi nedeniyle ihraç edilen senetlerin toplam ödemelerinin bugüne
enflasyonla getirilmiş halinin 251 milyar 563 milyon lira olduğunu bildirdi. Babacan Ekonomi Muhabirleri
Derneği (EMD) üyeleriyle biraraya geldiği toplantıda, 2001 krizinin faturasını açıkladı, ekonomiye ilişkin
değerlendirmelerde bulundu. Bugünün 2001 krizinin 10’uncu yıldönümü olduğuna işaret eden Babacan,
2001 krizinin farklı hesap yöntemleri olabileceğini, devlete, vatandaşa, özel sektöre maliyetleri gibi çeşitli
hesaplamaların yapılabileceğini anlattı. Babacan, devlet açısından maliyetin ne olduğu konusunda bir çalışma
yaptıklarını ve hafta sonunda tamamlandığını kaydetti. Babacan “Hesaplamaya göre, bu maliyeti ödemek
zorunda kalınmasa, Hazinenin borcu 381 milyar 877 milyon lira daha aşağı olacaktı” dedi.
BANKERLERİN GÖVDE GÖSTERİSİ
Davos’taki Dünya Ekonomi Forumu’ndan rekabet gücü yüksek ülkeleri sevindirecek haberler geliyor.
Bankalar sıkı düzenlemelerden rahatsız.
Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) krizle mücadele programını sonlandırmaya hazırlanması Almanya’ya da
yarayacak. Son derece gevşek para politikasının terk edilip varlık alımlarının azaltılmasından Amerikan ve
Alman ekonomilerinin yarar sağlayacağını gösteren anket Davos’taki Dünya Ekonomi Forumu’nda kamuoyuna
tanıtıldı.
Özel bir danışmanlık şirketinin karar merciindeki 1064 aktöre danışarak hazırladığı ankete göre Amerikan
para politikasının değişmesi küresel para akışının da yönünü değiştirecek ve yatırım sermayesi rekabet gücü
yüksek ülkeleri tercih edecek. Yabancı sermaye yatırımlarına muhtaç olan ya da ekonomik geri kalmışlığı
atlatamayan ülkeleri ise zor bir dönem bekliyor. Kaybedecek olanlar arasındaki ilk sırayı İspanya alıyor.
İşsizliği azaltamayan İspanya finans sermayesinin güvenini kazanamadı. Genç sanayi ülkelerinden Endonezya,
Brezilya, Güney Afrika, Polonya ve Türkiye’ye de, ‘FED’in yeni para politikasının kaybedenleri’ gözüyle
bakılıyor. Yabancı sermayeye ihtiyacı olmayan ve ekonomisi kendi ayakları üzerinde durabilen Çin ve Rusya
ise para musluklarının kısılmasından etkilenmeyecek.
Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com • 15
Finans akışına küresel çapta yön veren büyük bankalar bu yılki Dünya Ekonomik Forumu’na her zamankinden fazla ilgi gösteriyor. Kriz yıllarının geride bırakılmasından sonra finans piyasalarının istikrara kavuşup
kavuşamadığı Davos’ta enine boyuna tartışılıyor.
DENETLEME VE DÜZENLEME AŞIRI MI?
Dünyanın en büyük bankalarından HSBC’nin yönetim kurulu başkanı Douglas Flint, sermaye ve likidite artışına
ilave olarak düzenleme kurallarıyla stres testlerinin sertleştirilmesinin piyasaya istikrar kazandırdığını söylüyor. Flint’e göre, ‘Nükleer endüstri dışında, bütün piyasayı çökertebilecek üzücü bir hadiseye karşı bu kadar
ayrıntılı plan hazırlaması istenen başka bir branş bulunmuyor.’
Stanford Üniversitesi öğretim üyesi Anat Admati Flint ve diğer bankerlerin finans krizini doğal felakete benzetmelerini neden doğru bulmadığını “Bu benzetmeyi hiç uygun bulmuyorum. Başımıza gelen afet değildi.
Finans krizlerine insanlar yol açar ve krizlerin sorumlusu da çoktur” sözleriyle açıklıyor.
Admati finans krizini, sisli havada aşırı yükle yol alan bir kamyonun evlerin bulunduğu bir sokakta ağır kaza
yapıp patlamalara yol açmasına benzetiyor. Bayan Profesör, ‘kazadan sonra azami sürat saatte on kilometre
kadar azaltıldı, o kadar’ diyor.
TERCİH TOPLUMUN
Barclays bankasının yönetim kurulu başkanı Antony Jenkins’in bu görüşe katılmaması normal. Finans sisteminin artık 2008’dekinden çok daha güvenli olduğunu belirten Jenkins, sistemin daha da güvenli kılınması
gerektiğini ve topluma da, demokratik bir süreçle güvenlik ile verimlilik arasındaki dengeyi bulma görevinin
düştüğünü, söylüyor.
İngiliz banker, randıman ya da verimlilikten söz ederken, güvenlik şartları ağırlaştırıldığı ölçüde bankaların
daha az kredi kullandıracağını, dolayısıyla da ekonominin olumsuz etkileneceğini kastediyor. Anat Admati ise
eski FED Başkanı Paul Volcker’in bu tezi saçma bulduğunu hatırlatıyor. Ama bankalar taleplerini hükümetlere
kabul ettirmekte zorlanmıyor. Nitekim Avrupa bankalarının Amerikalı rakipleri karşısında dezavantajlı duruma
düşmemesi için ay ortalarında borçlanma üst sınırı yeniden yükseltilmişti. Profesör Admati asıl problemin
bankaların ödenmiş sermaye eksiği olduğunu söylüyor.
Profesör Admati başka hiçbir branşın ucuz paraya bankalar kadar kolay ulaşamadığını, öz sermayenin toplam
işlem hacminin tek haneli yüzdesinde bırakılmasının sağlıklı olmayacağını ve aksi takdirde sadece o bankanın
değil, herkesin risk altına gireceğini anlatıyor.
BANKER USLANMAYA NİYETLİ DEĞİL
Öz sermaye payı düşük olduğunda sistemdeki en küçük arıza bile bankaların temerrüde düşmesine yetiyor.
Finans krizlerinde fatura vergi mükellefine ödetiliyor. Anat Admati özel gayrı menkul satışında olduğu gibi
bankaların da en az yüzde 20 ila yüzde 30 oranında ‘peşinat’ tutması gerektiğini belirtiyor. Ama bu orana
ulaşılması hayal. Önümüzdeki yıllarda öz sermaye payının yüzde 2’den yüzde 7’ye çıkarılması planlanıyor.
16 • Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com
Bankaların riskli işlemlerle girdiği zararın o bankayla hiçbir işi olmayan vergi mükellefine değil de
hissedarlarına ödetilmesine HSBC yönetim kurulu başkanı Douglas Flint’in karşı çıkması da kimseyi
şaşırtmıyor. Flint’in tehdit kokan sözleri şöyle: “Siyasi otorite, ‘bundan böyle vergi mükellefi bankalara
kefil olmayacak’ derse bu baştan çıkartıcı bir açıklama olur. Ama cümleyi şöyle tamamlamak gerekir: Vergi
mükellefi kefil olmayacak, çünkü bedel onun emekliliğinden ve tasarruf hesabından kesilecek.”
AVRUPA BANKALARINDA AÇIK 115 MİLYAR DOLAR
OECD tarafından açıklanan raporda Avrupa bankalarında 115 milyar dolar sermaye açığı olabilir.
Alman WirtschaftsWoche Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından açıklanan raporda Avrupa
bankalarında 115 milyar dolar (84 milyar Euro) sermaye açığı olabileceği belirtildi.
Fransız Credit Agricole Bank 31,5 milyar euro, Commerzbank 7,7 milyar euro, Deutsche Bank ta ise 19 milyar
euro sermaye açığı olduğu yayınlandı. Bu durum Avrupa bankacılık sisteminde stres testi öncesinde Euro bölgesi için negatif bir sonuç oluşturuyor. DAVOS’TAN EKONOMİK SİNYALLER
İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nun son günlerinde ekonomideki
olumlu sinyaller öne çıktı.
Katılımcılar ekonomideki düzelmeye dair olumlu sinyalleri vurgularken, krizin henüz bitmediğinin altını çizdi.
İş adamları ve politikacılar elde edilen ekonomik verilerin bir önceki yıldan daha iyi olmasının önemli olduğunu
kaydetti.
Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com • 17
Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi de ekonomik düzelmenin kırılgan olduğunu söyledi. Draghi,
“Geçtiğimiz birkaç ay gözlemlediğimiz anket verileri giderek daha fazla sağlam hale geliyor. Zayıf bir düzelmenin başlangıcını görüyoruz. Düzelme hala kırılgan ve dengesiz. Öncelikle ihracat tarafından yönlendirilen bir
iyileşme var, ama şimdi kademeli yayılan tüketim görüyoruz fakat bu iyileşme değil” dedi.
Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi, yaptığı konuşmasında Euro Bölgesi’ndeki yüksek işsizlik oranından
duyduğu endişeyi de dile getirdi.
“Davos’ta toplanan güçlü ve zenginler arasındaki iyimserliğe karşın, ekonomik krizin yakın zamanda
bitmeyeceğinin çok sayıda işareti var.”
DOLAR ARTINCA NE OLUYOR
Dolardaki artış zamlarla enflasyonu artırıyor. Enflasyon arttıkça faizler yukarı çıkıyor peki hayatımızda
neler değişiyor?
“İŞSİZLİK VE ÜCRETLERLE İLGİLİ SIKINTILAR ARTABİLİR”
“Dolardaki artış zamlarla enflasyonu artırıyor. Enflasyon arttıkça faizler yukarı çıkıyor. Bu da beklentilerde
bozulma ve yatırım kararlarının değişmesine yol açıyor. Yatırım kararları etkilenince büyüme etkileniyor.
Bu da istihdama ve ücretlere yansıyor. Bunlar kurdaki hareketin kalıcı olması durumunda yaşanır. Bu yıl için
yüzde 8 enflasyon bekliyoruz”
DOLAR ARTIŞI HAYATIMIZA NASIL YANSIR?
• Meyve sebze açısından hammadde fiyatları, girdiler etkileniyor. Gıdaya yansıması biraz geç olur.
• Elektronik cihazlar ithal olduğu için kur artışı fiyatlara yansıyacaktır.
• Otomotivde satılan araçların yüzde 50’den fazlası ithal. Zam gelecektir.
• Enerjide petrol ve doğalgaz fiyatlarında maliyetler artıyor. Ulaşım ve ısınma giderlerinde zam olabilir.
Gecikmeli olsa da eninde sonunda olacaktır.
18 • Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com
• Hükümet zamma direndiklerini, marta kadar fiyat artışı düşünmediklerini açıklamıştı. Enerji Bakanı Taner
Yıldız, kurun şu ana kadarki maliyetinin 2 milyar dolar, bu seviyelerde giderse bir yılda 7 milyar dolar olacağını
hesaplıyor. Elektrik Üreticileri Derneği Başkanı Önder Karaduman da CNBC-e’ye yaptığı açıklamada mart
ayından sonra doğalgaza yüzde 15, elektriğe yüzde 10 zammın kaçınılmaz olduğunu söylemişti.
• Konutta demir çelik gibi ithal girdiler yüksek. Şu anda arz fazlası var. Önümüzdeki dönemde zam görülecektir. Yeni yapılan konutların fiyatları yükselecek.
• Sektör temsilcileri konutta yüzde 15-20 oranında zam olabileceğini ifade ediyor.
• Tekstilde hammadde fiyatlarındaki artışla giyimde yeni sezon fiyatlarına zam gelebilir.
• Yurtdışına seyahat etmek isteyenler planlarını ertelemeyi düşünebilir. Bunun da hizmet sektörüne etkisi olur. GOLDMAN SACHS GELİŞEN PAZARLARA UZUN VADELİ BAKIYOR
Para birimleri dolar karşısında son dönemin en kötü performansını sergileyen gelişen piyasalara ABD’nin
en büyük bankalarından Goldman Sachs’ın CEO’sundan destek geldi.
GETİRİ VE RİSK YÜKSEK
Davos zirvesinde CNBC’nin sorularını yanıtlayan Blankfein, gelişen ülke para birimlerinin yüksek olduğunu
ancak aynı zamanda riskinin de yüksek olduğunu söyledi.
Blankfein, “Biri gelip bana ‘Gelişen ülkelerde pozisyon al. Ancak şöyle bir seçeneğin olacak. Ya bir sene içinde
fikrini değiştireceksin ya da beş yıl’ derse ben kısa vadeyi değil uzun vadeyi seçerim.
Bu tabi ki pozisyonum hakkında kendimi çok rahat hissedeceğim anlamına gelmez” dedi.
UZUN VADEDE ÇOK FIRSAT VAR Goldman CEO’su uzun vadede gelişen ülkelerde fırsatların olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Bu ülkelerde
büyüme, eğitim ve hareketlilik görüyorsunuz. Temelde dünyada çeşitlilik azalırken, bu ülkelerde çeşitli fırsatlar
oluyor.” Blankfein örneğin Meksika’nın ABD ve Kanada ile birlikte, Kuzey Amerika’nın enerji üretiminde önemli
bir yer edineceğine işaret etti.
Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com • 19
İŞ DÜNYASININ EKONOMİYE GÜVENİ ARTIYOR, DAVOS’TA ENDİŞE VAR
Dünyanın dört bir yanından iş dünyası liderleri, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) için Davos’ta bir araya
geliyor.
Her ne kadar üst düzey yöneticilerin hem kendi şirketleri açısından beklentileri, hem de genel anlamda ekonomiden beklentileri giderek daha olumlu hale gelse de, yine de kendilerini endişelendiren pek çok unsur
bulunuyor. Ekonomik kriz yıllarının yavaş yavaş geride kalmaya başladığı bugünlerde şirketlerin karışısındaki
acil riskler giderek azalıyor ve hem ABD, hem de Avrupa’da ekonomik görünümün parlaklaşması şirket yöneticilerini cesaretlendiriyor. Ancak şirketlerin önünde, gelişmekte olan pazarlardaki yavaşlama, FED’in teşvik
programını yavaş yavaş geri çekmeye başlaması ve sektörel düzenlemelerin artması gibi yeni endişeler var.
PricewaterhouseCoopers’ın (PwC) hazırladığı ankete katılan bin 300’ün üzerindeki CEO’nun yüzde 39’u,
şirketlerinin gelirlerinin 2014’te artacağından ‘çok emin’ olduğunu söylüyor. Bu oran geçtiğimiz yıl yüzde
36’ydı. Yukarı yönlü gidişe rağmen 2007 ve 2008 yıllarında yüzde 50’nin üzerinde seyreden oranın
yakalanmamış olması, ekonomik büyümenin halen zayıf ve belirsiz olduğunu gösteriyor.
Yöneticiler, makro-ekonomik görünümü değerlendirirken kendi şirketlerininkinden daha iyimser bir tablo
çiziyor. CEO’ların yüzde 44’ü, küresel ekonominin önümüzdeki 12 boyunca iyiye gideceğini düşünüyor. Bu oran
geçtiğimiz yıl yalnızca 18’di.
22-25 Ocak’taki WEF zirvesi öncesinde araştırmanın sonuçlarını sunan PwC Başkanı Dennis Nally’ye göre bu
farklılığın sebebi, yöneticilerin aklını yalnızca ekonomi konularının kurcalamıyor oluşu.
Nally, ‘Küresel ekonomiye ilişkin daha büyük bir iyimserlik söz konusu da olsa yine de farklı alanlarda, bazı
ekonomilerdeki kararsızlıkta, düzenlemelerle ilgili endişelerde ve teknolojik dönüşümde halen oldukça büyük
bazı zorluklar var’ dedi.
20 • Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com
GELİŞEN PAZARLARDAKİ ZAYIFLIK
Gelişmekte olan bazı pazarlardaki zayıflık ve belirsizlik, Batı ekonomilerinin yaralarını sarmaya başladığı
ve Japonya’nın da uzun yıllar süren durgunluktan çıkma çabalarının ilerleme sinyalleri verdiği bir döneme
denk geldiği için, pek çok şirket açısından önemli bir kurumsal strateji konusu haline geliyor. Bu sebeple
bazı CEO’lar yeniden gelişmiş ekonomilere odaklanmaya başlıyor ve ABD, Almanya ve İngiltere gibi ülkeler,
geçtiğimiz yılların yıldızları Hindistan ve Brezilya gibi ülkelerden daha cazip hale geliyor.
Nally, Davos 2014’ün önemli başlıklarından birinin de bu olacağını söyledi. IHS Başekonomisti Nariman
Behravesh’ göre ABD, İngiltere, Almanya ve Japonya gibi ‘eski ve sıkıcı’ olarak değerlendirilen ekonomiler,
2014’ün yeni lokomotifleri olacak. Buna karşın gelişmekte olan ekonomiler de ivmesini kaybediyor. Brezilya ve
Rusya gibi ülkeleri ayakta tutan emtia fiyatlarındaki artış zayıflarken 2014’te Türkiye, Güney Afrika, Hindistan,
Endonezya ve Brezilya’yı bekleyen seçimler de belirsizliği artırıyor.
Deloitte Touche Tohmatsu CEO’su Barry Salzberg, ‘İş dünyası liderleri genel olarak gelişmiş pazarlar ve önümüzdeki iki yılki beklentiler için daha olumlu hissediyor. Ama bazı gelişen pazarlardan endişeleniyorlar, hatta
belki yatırımlarını kısacak kadar’ dedi. PwC araştırmasına göre üst düzey yöneticileri tedirgin eden diğer
unsurlar arasında mali açıklar, artan vergi yükleri, önemli pozisyonlarda çalışacak insanların eksikliği, kur
dengesizliği ve sermaye piyasalarındaki istikrarsızlık da yer alıyor.
İş dünyasındaki hava, istihdam açısından beklentileri de iyileştiriyor. Araştırmaya katılan CEO’ların yarısı, 2014
yılında yeni personel almayı düşünüyor. Bu oran geçtiğimiz yıl yüzde 45’ti. Ancak işe alım planlayanlardaki bu
artış, bazı ülkelerdeki kronik işsizlik sorununa çare olmayabilir. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün açıkladığı verilere göre işsizlerin sayısı 2013’te dünya çapında 5 milyon artarak neredeyse 202 milyon düzeyine ulaştı.
2014’TE DÜNYANIN İŞ KURMAK İÇİN EN İYİ ÜLKELERİ
Bloomberg tarafından hazırlanan “2014’te dünyanın iş kurmak için en iyi ülkeleri” araştırmasında Rusya
56’ıncı sıradan 43’üncü sıraya yükseldi.
Rusya, 100 tam üzerinden 61.6 puan topladı. Türkiye ise 63 puanla Rusya’nın üstünde yer almaya devam etti.
Araştırmada ekonomik entegrasyon, iş kurma maliyetleri, işçilik ve malzeme maliyetleri, yaşam maliyeti, yerel
tüketici pazarının talep durumu gibi faktörler ölçüldü.
Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com • 21
Hong Kong 83.4 puanla listede ilk sırada. Daha sonra Kanada ve ABD sıralandı. Rusya 43’üncü sırayı Umman
ile paylaştı. Bir üst basamakta Bulgaristan, bir alt sırada Panama var. Diğer BRIC ülkeleri Hindistan 48’inci,
Brezilya 38’inci oldu. Çin ise 19’uncu sıradan 28’inci sıraya düştü.
Rusya’nın puanını düşüren faktör olarak “maliyet kalemlerinin net olarak hesaplanmasının zorluğu” gösterildi.
Bu kategoride Rusya 100 üzerinden 39.3 puan alabildi. Dünya Bankası benzer bir araştırmada Rusya’yı 19
puanlık yükselişle 92’inci sırada göstermişti.
İŞTE DÜNYADA İŞ YAPMAK İÇİN EN İYİ 20 ÜLKE
1. Hong Kong
2. Kanada
3. Amerika Birleşik Devletleri
4. Singapur
5. Avustralya
6. Almanya
7. Büyük Britanya
8. Hollanda
9. İspanya
10. İsveç
11. Fransa
12. Japonya
13. Güney Kore
14. Finlandiya
15. Norveç
16. Lüksemburg
17. Portekiz
18. İsviçre
19. Danimarka
20. İrlanda
22 • Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com
RİSK BİLDİRİMİ
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım
danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile
müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada
yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu
görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada
yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Bu rapor ABD’de dağıtılmak için hazırlanmamıştır.
Döviz piyasasındaki ticaretin sabit vadeleri ve garantileri yoktur ve bu da likiditeyi ve her an hareket
etme olanağını piyasanın ana karakteristiği yapmaktadır. Buna yüksek oynaklık ve özellikle de
şeffaflık eklenebilir. Döviz veya yabancı para ticaretindeki temel unsur ise ”kaldıraç etkisi” ile işlem
yapma olanağıdır. Başka bir deyişle çok az sermayeyle çok daha yüksek bir miktarı hareket ettirmek
mümkündür. Döviz ticaretinde ki normal kaldıraç oranı 1:100’dür. Başka bir deyişle, işlem yapmak
istediğiniz döviz miktarının %1’i kadar bir teminat ile işlem yapabilirsiniz.
Örneğin; 1.000 Euro yatırarak 100.000 Euro değerinde işlem gerçekleştirebilirsiniz. Bu durumda satın
aldığınız döviz sizin lehinizde sadece yüzde 0.5 oranında bir hareket gerçekleştirdiğinde pozisyonu
kapatırsanız 500 Euro’luk bir gelir elde edersiniz. 1.000 Euroluk yatırımınızda göz önüne alındığında,
bu yüzde 50 oranında bir gelir demektir. Döviz kurları genellikle gün içinde yüzde 1 oranında aşağı
veya yukarı dalgalanma gösterirler. Döviz işlemlerinin çekiciliği, küçük fiyat hareketlerinde bile anında
önemli kazançlar elde edebilme şansında yatmaktadır. Ancak bu kazanç şansının yanı sıra aynı oranda
kaybetme riski de vardır ve bunu, daha önce de altını çizdiğimiz gibi, kesinlikle unutmamalısınız.Gerekli
finansal koşullara sahip ”spekülatif kişiler” için döviz işlemleri; hızı, yüksek likiditesi ve özellikle de
kaldıraç etkileriyle eşsiz bir ortam oluşturmaktadır. Şeffaflık ve günün 24 saati güncel koşullara cevap
vermek de diğer avantajları arasındadır.
Kaldıraçlı spot parite ve vadeli işlemler piyasaları doğaları gereği yatırımcıların hesaplarında bulunan
teminatların ortalama 50 kattı büyüklüğünde pozisyonların açılmasına olanak verir.
Yatırım yaparken kaybetmeyi göze alabileceğiniz büyüklükteki sermayelerle çalışmalısınız. Hiçbir suretle borç alarak bu piyasalarda işlem yapmamalı veya hayat standardınızı etkileyecek büyüklükte riskler
almamalısınız.
Döviz Dergisi • www.dovizdergisi.com • 23
DİĞER İŞTİRAKLERİMİZ
D Ö V İ Z D E R G İ S İ - w w w. d o v i z d e r g i s i . c o m
Haftalık olarak yayınlanan analizlerimizi ve önemli gelişmeleri
D öv i z D e rgi s i ’n d e b u l a b i l i r s i n i z .
D Ö V İ Z G A Z E T E S İ - w w w. d o v i z g a z e t e s i . c o m
D öv i z G a ze te s i ’n d e p i ya s a d a k i s o n g e l i ş m e l e r i ve g ü n l ü k a n a l i zleri bulabilirsiniz.
E N E R J İ M A D E N C İ L İ K - w w w. e n e r j i m a d e n c i l i k . c o m
Enerji ve Madencilik sektörü analizlerini ve gelişmelerini bulabilirsiniz.
T U R K E Y C F D - w w w. t u r k e yc f d . c o m
USDTRY ve EURTRY analizleri, Bist30 hisse analizleri, gram altın
a n a l i z l e r i v e T ü r k i y e ’d e k i p i y a s a h a b e r l e r i n i b u l a b i l i r s i n i z .
F İ N A N C E S TO C K S - w w w. f i n a n c e s t o c k s . n e t
A B D ’n i n ö n d e g e l e n f i r m a l a r ı n h a b e r l e r i n i s to c k b i l gi l e r i n i b u radan takip edebilirsiniz.
U S C F D - w w w. u s c f d . n e t
A B D ’n i n ö n d e g e l e n f i r m a l a r l a i l g i l i a n a l i z l e r e v e ö n e m l i
gelişmeleri takip edebilirsiniz.

Benzer belgeler

parite endeks - Döviz Dergisi

parite endeks - Döviz Dergisi Döviz Dergisi bu trende paralel olarak, yatırımcıların yurt dışı piyasalara güvenilir ve etkin bir kaynaktan erişimlerini sağlamak üzere kurulmuştur. Sitemizde zengin kapsamlı strateji bültenlerimi...

Detaylı

endeks parite - Döviz Dergisi

endeks parite - Döviz Dergisi Döviz Dergisi bu trende paralel olarak, yatırımcıların yurt dışı piyasalara güvenilir ve etkin bir kaynaktan erişimlerini sağlamak üzere kurulmuştur. Sitemizde zengin kapsamlı strateji bültenlerimi...

Detaylı