Hacıbektaş`ta Erzurum Havası

Transkript

Hacıbektaş`ta Erzurum Havası
YIL:4 SAYI:838
35 YKR
17 ÞUBAT 2009 SALI
Ödemeyeceðiz
HACIBEKTAÞ ECZANESÝ
Ecz. Tel: 441 35 62
Ev Tel: 441 31 75
‘Ne oyumu
veririm, ne de bir
þey isterim’(3)
Yazý Dizisi 4’DE
Ahmet Tellioðlu
Haydarpaþa Numune Eðitim ve
Araþtýrma Hastanesi ile Tepe Nautilus
Alýþveriþ Merkezi önünde sabah
saatlerinden itibaren toplanan gruplar, iki
ayrý koldan miting alanýna doðru yürüyüþe
geçti. Ellerinde pankart, döviz, bayrak
ve flamalar bulunan gruplar, yürüyüþ
sýrasýnda çeþitli sloganlar attý.
Haydarpaþa önünde toplananlara,
Türk-Ýþ Baþkaný Mustafa Kumlu, Genel
Sekreter Mustafa Türkel, aralarýnda Hava-Ýþ Baþkaný Atilay Ayçin, TGS Baþkaný Ercan Ýpekçi"nin de bulunduðu Türk-Ýþ"e baðlý
sendikalarýn yöneticileri önderlik etti.
Tepe Nautilus önünde toplananýp yürüyen grubun baþýnda ise DÝSK Baþkaný Süleyman Çelebi, KESK Baþkaný Sami Evren ile
diðer sendika, parti ve sivil toplum kuruluþlarýnýn yöneticileri yürüdü. Ýki yönden de gelen emekçiler, Rýhtým Caddesi"nden geçtikten
sonra miting alanýna ulaþtý. Mitinge 13 Þubat"ta greve çýkan Sabah-ATV emekçileri katýlýrken, alanda Gazze katliamý da unutulmadý.
2’DE
Hacýbektaþ’ta Erzurum Havasý
15.02.2009 Pazar günü Saat : 16:30’da Süha Savaþ
Düðün Salonunda Erzurum Þenkayalýlar Niþantaþý
Yoðurtçular köyü yardýmlaþma ve dayanýþma
derneðinin Tanýtýmý ve yaþatýlmasý nedeniyle
düzenlemiþ olduðu yemeðe Erzurum Þenkaya’lýlarýn
yaný sýra çok sayýda davetlinin katýldýðý gözlemlendi.
Hacýbektaþ köylerinden ve Hacýbektaþlý yurttaþlar
saat: 16:30’da baþlayan yemekte hoþça birkaç saat
geçirdiler.
Semah gösterileri ve canlý müzik eþliðindeki yemekte
Erzurum’dan Hacýbektaþ’a küçük gruplar halinde
göçen halkýn beraberinde folklorunu da getirdikleri
gözlendi, semah ve folklor kültürünün sergilenmesine
ilgi büyüktü.
3’DE
Genelkurmay'ýn tepkisi
Ýsrail'de tartýþýlýyor
Ýsrail medyasý, Ýsrail Kara Kuvvetleri
Komutaný Av i Mizrahi’nin Davos
olayýna iliþkin “Erdoðan, aynaya baksýn”
yönündeki aðýr sözlerine Ankara’dan
gelen sert tepkiyi þu ifadelerle
deðerlendirdi:
7’DE
Tek bir kriz yok, acaba tek
bir sosyal devlet var mý?
Köþe yazýsý 7’DE
Mustafa Andýç
Arjantin
Köþe yazýsý 8’DE
Dünya güvenliði için
NATO daðýtýlsýn
Almanya"nýn baþkenti Berlin’de bir basýn
toplantýsý düzenleyen “NATO’ya Hayýr”
platformu alternatif zirve için çalýþmarda son
aþamaya geldiklerini açýkladý. Savaþ karþýtlarý,
NATO’nun 60. yýlý dolayýsýyla birçok karþý
konferansýn ve kampýn düzenleneceðini, büyük
bir çadýr kent inþa edeceklerini ifade etti.
6’DA
Yangýn yeri: yoksa zamska yalnýzca bir nehir adý mý?
Bu topraklar farklý müzikal geleneklerin
ev sahipliðini üstlenmiþ, aramak ve bulmak
isteyene düþündüðünden daha fazlasýný
vaadeden bir Araf olagelmiþ. Ne
satýrlarýmýzýn ne de kelimelerimizin
yetemeyeceði bu müzikal geçmiþ
meselesini baþka bir yazýya erteleyip
bahsettiðimiz konunun alt kollarýndan
Türkçe sözlü alternatif rock müzik ve
kilometre taþý olan güzide bir grubumuzdan
bahsetmek istiyorum. Çoðu kiþinin
tereddütsüz tahmin edeceði üzere
Bulutsuzluk Özlemi konumuz ve onlar vesilesiyle konuþacaðýmýz yeni albümleri
‘Zamska’. Bir kuþaðýn kendine idol olarak gördüðü birçok isim ve bugün de çok
sevilerek dinlenen Anadolu rock, bu ülkede birçok tabuyu yýkmasýna karþýn
muhafazakârlýk hastalýðýna bir zamanlar yenik düþmüþ ve Türkçe sözlü alternatif rock
müziðin icra edilmesinin mümkün olmadýðýný söyleyerek alttan alta Batý kaynaklý bu
müzik tarzýyla dalga geçmiþti.
5’DE
Seçime katýlacak
parti sayýsý 19’a indi
SHP’den sonra GP’nin de yerel seçimlere
katýlmamasý sonucu bileþik oy pusulasýndaki
seçime katýlacak parti sayýsý 19’a indi
7’DE
2
17 Þubat 2009 Salý
Ödemeyeceðiz
Türkiye Ýþçi Sendikalarý Konfederasyonu (TÜRK-ÝÞ), Türkiye Devrimci Ýþçi Sendikalarý Konfederasyonu
(DÝSK) ile Kamu Emekçileri Sendikalarý Konfederasyonu (KESK) öncülüðünde "Krizin Bedelini Ödemeyeceðiz:
Ýþsizliðe ve Yoksulluða Karþý Birleþik Mücadele, Emek ve Demokrasi Mitingi", dün, Ýstanbul’da Kadýköy
Ýskele Meydaný"nda toplanan katýlýmcýlarla dün gerçekleþti.
bozacaðýz.”
Evren: bankalara var, bizeyok
Ozan bilir
Haydarpaþa Numune Eðitim ve Araþtýrma
Hastanesi ile Tepe Nautilus Alýþveriþ Merkezi
önünde sabah saatlerinden itibaren toplanan
gruplar, iki ayrý koldan miting alanýna doðru
yürüyüþe geçti. Ellerinde pankart, döviz,
bayrak ve flamalar bulunan gruplar, yürüyüþ
sýrasýnda çeþitli sloganlar attý.
Haydarpaþa önünde toplananlara, TürkÝþ Baþkaný Mustafa Kumlu, Genel Sekreter
Mustafa Türkel, aralarýnda Hava-Ýþ Baþkaný
Atilay Ayçin, TGS Baþkaný Ercan Ýpekçi"nin
de bulunduðu Türk-Ýþ"e baðlý sendikalarýn
yöneticileri önderlik etti.
Tepe Nautilus önünde toplananýp yürüyen
grubun baþýnda ise DÝSK Baþkaný Süleyman
Çelebi, KESK Baþkaný Sami Evren ile diðer
sendika, parti ve sivil toplum kuruluþlarýnýn
yöneticileri yürüdü. Ýki yönden de gelen
emekçiler, Rýhtým Caddesi"nden geçtikten
sonra miting alanýna ulaþtý. Mitinge 13
Þubat"ta greve çýkan Sabah-ATV emekçileri
katýlýrken, alanda Gazze katliamý da
unutulmadý. Emekçiler, Filistin bayraklarý
açarak Ýsrail saldýrýlarýný protesto etti.
TÜRK-ÝÞ: 400 bin iþçi iþsiz
Mitingte Türk-Ýþ Baþkaný Mustafa Kumlu,
þu ana kadar iþten çýkarýlanlarýn sayýsýnýn
resmi olmayan rakamlarla 400 bini aþtýðýný
belirtti.
Çok kritik bir noktaya gelindiðini
vurgulayan Kumlu, hükümetin acilen bir
çözüm üretmesi gerektiðini aksi takdirde
toplumsal barýþýn tehlikeye girebileceðine
dikkat çekti.
DÝSK: AKP kýlýný kýpýrdatmýyor
Kriz konusundaki görüþlerini ve çözüm
önerilerini aylardýr her platformda dile
getirdiklerini belirten DÝSK Baþkaný
Süleyman Çelebi, "Fakat iktidar, emekçileri
anlamak yerine kendi bildiðini dayatýyor.
Tüm dünyada krize dair çözümler tartýþýlýrken
Türkiye"de ekonomiden ve krizden sorumlu
olanlarýn kýllarý bile
kýpýrdamýyor" dedi.
"AKP cehennem yarattý"
Ýktidarýn tek amacýnýn krizin
bedelini iþçi ve emekçilere
ödetmek olduðunu kaydeden
DÝSK Baþkaný Çelebi, þöyle
devam etti:
"Bu iktidara gelirken cennet
vaadeden AKP"nin yarattýðý
cehennemden baþka bir þey
deðildir. Ýktidar krizi
yönetemiyor, Türkiye"yi yangýn
yerine çevirdiler. Hükümet,
kendi yarattýðý bu tablo üzerinden insanlarý
sadaka toplumuna dönüþmeye, biat etmeye
yönelten bir siyaset güdüyor. Sadaka toplumu
yaratacaklarýna sosyal devletin gereklerini
yerine getirsinler. Örgütlü örgütsüz bütün
maðdurlar kenetlenmelidir. Emekçilere karþý
hükümetin oynadýðý oyunu iþçi sýnýfý olarak
KESK Baþkaný Sami Evren, krizin asýl
tetikleyicisinin kontrolsüz sermaye
hareketleri olduðunu vurguladý. Evren,
þunlarý kaydetti:
"Yapýlmasý gereken, sermaye
hareketlerinin kontrol edilmesi, paranýn
rantýný yiyenlerden alýnan vergilerin
arttýrýlmasýdýr. Hükümet krizi bahane ederek
kayýt dýþý ekonomiyi teþvik ediyor.
Bankalarýn yurtdýþý borçlarýný ve kredi
sistemlerini garanti altýna alarak hortumculara
para aktarýlmasýnýn yollarýný arýyor"
Kesk: emeðimizi yok saydýnýz
Evren, Türkiye"nin sosyal bir devlet
olabilmesi için tüm toplumsal kesimlerin
katýlýmýyla eþitlikçi, özgürlükçü ve
demokratik bir barýþ anayasasýna þiddetle
ihtiyaç duyulduðunu ifade etti.
Hükümete de seslenen Evren, "Emeðimizi
yok saydýnýz. Yurttaþlar arasýnda ayrým
yaptýnýz. Ýnançlar arasýnda ayrým yaptýnýz.
Yardým-sadaka uygulamalarý ile seçimlere
gölge düþürdünüz. Ama bizden
kurtulamazsýnýz. Çünkü biz olmazsak üretim
olmaz, hayat olmaz. Biz sizin yarattýðýnýz
karanlýk yolun sonunda doðacak güneþi
görüyoruz" diye konuþtu.
***
Mitinge ‘Özbek’ gölgesi
DÝSK"e baðlý Birleþik Metal-Ýþ üyeleri
miting alanýnda "Hain Özbek iþçilere hesap
verecek" pankartý açtý. Türk-Ýþ"e baðlý Türk
Metal-Ýþ üyeleri, "Özbek nerede biz oradayýz"
sloganlarý atýp pankart açanlara saldýrdý. Türk
Metal-Ýþ üyeleri kürsünün önünden
uzaklaþýnca gerginlik sona erdi.
Birgün
YEREL YÖNETÝMLERE
SOL BAKIÞ
Seçimler yaklaþtý. Sol’un inandýrýcý olmasý
yerel seçimlere nasýl baktýðý ile de ilgili.
Yerel seçimlere “soldan bakýþ” a fikri katký
oluþturmasý düþüncesi ile gazetemiz de
yayýnlanmak üzere yazýlarýnýzý bekliyoruz.
Gönderdiðiniz yazýlarý bu sayfada
yayýnlamaya baþladýk.
Göndermeyi düþündüðünüz yazýlarýnýnýzý
bilgisayar ortamýnda yazmanýz önemli.
Yazýlarýnýzý [email protected]
elektronik postasýna gönderebilirsiniz.
HACIBEKTAÞ BELEDÝYE
BAÞKANI NASIL
OLMALIDIR?
•Katýlýmcý,çoðulcu,þeffaf,denetlenebilir, halkýn
belediyede söz, karar ve yetki sahibi olacaðý
bir yönetim anlayýþýný temel alan,
•Belediye hizmetlerinde gelir düzeyi düþük
kesimleri koruyan,
•Tarafsýzlýk, dürüstlük ve kararlýlýk içinde olan,
•Çalýþmalarda plan ve programa dayalý bir
anlayýþ sergileyecek, kaynak israf etmeyecek
•Belediye bütçesini, gelir ve giderleri detaylý
olarak belirli dönemlerde halka duyuracak,
•Çalýþmalardan herkesi haberdar etmeye
çalýþacak, þeffaf bir yönetim sergileyecek,
•Yetkiyi halkýn doðrudan yönetime ve kararlara
katýlýmýný temin edecek þekilde
toplumsallaþtýrýlacak,
•Meclis toplantýlarýný ve gündemi önceden
halka duyurularak halkýn toplantýlara katýlýmýný
saðlayacak ve toplantýlarda görüþ bildirmelerini
temin edecek,
•Ýhaleleri halka açýk yapacak ve anýnda
hoparlörlerden halka dinlettirecek,
•Ýhalelerde tercih mekanizmasýný kesinlikle
iþletmeyecek, sadece Hacýbektaþ’ýn çýkarlarýný
gözeecek,
•Ýhalelerin sonuçlarýný çeþitli yollarla halka
duyuracak,
•Her yýl sivil toplum kuruluþlarý, partiler vb.
örgütlerin katýlýmýyla bir Hacýbektaþ kurultayý
toplayacak,
•Belirli dönemlerde kahve toplantýlarý
düzenlenerek genel gidiþat hakkýnda bilgi ve
görüþ alýþ-veriþinde bulunacak,
•Belediye çalýþmalarýyla ilgili olarak
Hacýbektaþ halkýnýn gözlem ve
deðerlendirmesini almak amacýyla kamuoyu
araþtýrmasý yapacak,
•Hacýbektaþ’ýn belirlenen merkezi
noktalarýnda ‘’duvar panolarý’’ kurarak ve bu
panolarda ihaleler, bütçe, harcamalar vb
konularda halka bilgi sunacak, halkýn
deðerlendirmelerinin yazýlmasýný temin edecek,
•Belediyeye seçimle iþ baþýna gelen belediye
baþkaný ve meclis üyelerinin göreve baþladýðý
andan itibaren mal beyannamesi vereceði,
•Kaynak tüketen deðil, kaynak yaratan bir
anlayýþ sergilenyecek,
•Belediyede yetkinin tekelleþmesi yani “beni
halk seçti, ben ne dersem o olur” felsefesi
yerine, yönetimi belediye çalýþanlarýyla
paylaþarak karar noktalarýnda yönetime
katkýlarýný saðlayacak,
•Belediye hizmetlerinin halka ulaþtýrýlmasýnda
hizmetin en iyi þekilde ve adil olarak
sunulmasýna azami titizlik gösterecek,
•Turizmdeki gerilemenin ekonomik hayata
dair olumsuz etkilerinin giderilmesine yönelik
turizmi teþvik amaçlý nitelikli yatýrýmlarýn
desteklenmesi, tanýtým ve reklam sayesinde
daha fazla turistin ilçemize çekilmesini
hedefleyen,
•Hacýbektaþ’ta yaþayan herkesin yerli yabancý
ayrýmý olmadan kardeþçe bir arada yaþadýðý
bir kent olmasýný temel ilkesi edinecek,
•Bu ilkeler doðrultusunda , tüm kurumlar
(dernek,sendika, birlik,kanaat önderleri, odalar
ve düþünce yakýnlýðý olan siyasi partilerle yerel
yönetim seçimlerinde birlikte eþit koþullarda
hareket etmek isteyen belediye baþkaný ile
meclis üyelerinin secilmesi HACIBEKTAÞ
KAMUOYU’NUN ÖZLEMÝDÝR...
17 Þubat 2009 Salý
Tarým kredi kooperatifi, "çiftçi borçlarýna
yeni bir af ya da erteleme yok"
Tarým Kredi Kooperatifleri Genel
Müdürü Bedrettin Yýldýrým, Çiftçi
Borçlarýyla Ýlgili Yeni Bir Af veya
Ertelemenin Söz Konusu Olmadýðýný,
Ertelenen Borçlarýn 2008'de Kuraklýktan
Etkilenen Çiftçilerin Geçen Yýldan Kalan
Ödemeleri Olduðunu Kaydetti.
Tarým Kredi Kooperatifleri Genel
Müdürü Bedrettin Yýldýrým, çiftçi
borçlarýyla ilgili yeni bir af veya
ertelemenin söz konusu olmadýðýný,
ertelenen borçlarýn 2008'de kuraklýktan
etkilenen çiftçilerin geçen yýldan kalan
ödemeleri olduðunu kaydetti.
Türkiye Tarým Kredi Kooperatifleri
Merkez Birliði (TTKKMB) Genel Müdürü
Yýldýrým, son günlerde 'çiftçiye müjdeli
haber' ve 'çiftçi borçlarý erteleniyor'
baþlýklarý altýnda internet sitelerinde
yayýmlanan haberlerle ilgili yazýlý
açýklamasýnda, söz konusu haberlerin yanlýþ
anlaþýlmadan kaynaklandýðýný belirterek,
"Çiftçi borçlarýyla ilgili yeni bir af veya
erteleme söz konusu deðildir. Sadece 2008
yýlýnda meydana gelen kuraklýktan zarar
gören ve kararnamenin yayýmlandýðý tarihte
borcu bulunan Tarým Kredi Kooperatifi
ortaklarýnýn kredi borçlarý ertelendi. Geçen
yýl meydana gelen kuraklýktan zarar gören
Tarým Kredi Kooperatifi ortaklarý borçlarý,
bir yýl süreyle yüzde 7 faiz oraný üzerinden
ertelendi. Kuraklýktan zarar gören çiftçilerin
Ziraat Bankasý ile Tarým Kredi
Kooperatiflerine olan tarýmsal kredi
borçlarýnýn ertelenmesine iliþkin Bakanlar
Kurulu kararlarý kapsamýnda 40 bin 515
çiftçinin bugüne kadar 300 milyon TL
borcu ertelenmiþtir." dedi.
Kararname kapsamýndaki il ve ilçelerde
faaliyet gösteren kooperatif ortaklarýnýn
ekiliþ ve ürünleri yüzde 30'un üzerinde
zarar gören ve kuraklýk desteði alanlarýn
ve bunlardan kararnamenin yayýmlandýðý
19 Temmuz 2008 tarihi itibariyle vadesi
gelmiþ borcu bulunanlarýn kararname gereði
borç vadelerini müteakiben bir ay içerisinde
müracaat etmeleri gerektiðini hatýrlatan
Yýldýrým, Tarým Kredi Kooperatiflerine
müracaatlarýn devam ettiðini aktardý.
(CÝHAN)
Kar, köy yollarýný kapattý!
Sulucakarahöyük/ KAYSERÝ
Kayseri ve ilçelerine baðlý 21 köye
karayolu ulaþýmý saðlanamazken, þehir
merkezine 45 gün aradan sonra kar yaðdý.
Kayseri Valiliði'nden alýnan bilgiye göre,
Kayseri ve ilçelerine baðlý 491 köyden 21'ine
karayolu ulaþýmýnýn saðlanamadýðý
bildirildi. Aralýksýz devam eden kar
yaðýþýna raðmen, ekiplerin yol açma
çalýþmalarýnýn devam ettiðini
belirten yetkililer, Kar yaðýþý
sebebiyle Develi'de 3, Pýnarbaþý'nda
4, Sarýz'da 10, Tomarza'da 1 ve
Yahyalý'da 3 olmak üzere toplam 21
köy yoluna ulaþýmýn saðlanamadýðý
bildirildi.
Kent merkezi 45 gün sonra
beyaza büründü
Kayseri þehir merkezi'nde bu
sabah saatlerinde kar yaðýþý oldu.
En son 1 Ocak 2009 tarihinde kar
yaðýþýnýn olduðu þehir merkezinde 45 gün
aradan sonra kar yaðdý.
Ayrýca Ýç Anadolu Bölgesi'nin en yüksek
daðý olan Erciyes Daðý'nda, kar kalýnlýðýnýn
125 santimetreye ulaþtýðý açýklandý.
Kent Haber
Lisenin kupa baþarýsý
Sulucakarahöyük/ KAYSERÝ
Kayseri'de, özel Hisarcýklýoðlu Liseleri,
katýldýðý turnuvadan 2 kupa birden kazandý.
Kayseri'de eðitim veren özel Hisarcýklýoðlu
Liseleri, yüzme dalýnda Kulüpler Arasý 13 yaþ
üstü Anadolu Kupasý Adana'da yapýldý.
Yapýlan yarýþta, lise öðrencilerinden Duygu
Saraçoðlu 200 metre kelebekte 1. oldu. Saraçoðlu
Türkiye Þampiyonasý'na katýlmak istediðini
söyledi.
Ayrýca KickBox branþýndan Turan Alper
Erkýlýç isimli öðrenci ise Kayseri birincisi oldu.
Okul Müdürü Muhammet Duru, okulun 14 ayrý
kategoride spor müsabakalarýna girdiðini
belirterek, ferdi branþlarda sporcularýnýn baþarýlarý
olduðunu söyledi.
Kent Haber
Hacýbektaþ’ta Erzurum Havasý
Sulucakarahöyük/ HACIBEKTAÞ
Haber /Foto: Kamil ÖNTAÞ
15.02.2009 Pazar günü Saat : 16:30’da Süha
Savaþ Düðün Salonunda Erzurum
Þenkayalýlar Niþantaþý Yoðurtçular köyü
yardýmlaþma ve dayanýþma derneðinin
Tanýtýmý ve yaþatýlmasý nedeniyle düzenlemiþ
olduðu yemeðe Erzurum Þenkaya’lýlarýn yaný
sýra çok sayýda davetlinin katýldýðý
gözlemlendi.
Hacýbektaþ köylerinden ve Hacýbektaþlý
yurttaþlar saat: 16:30’da baþlayan yemekte
hoþça birkaç saat geçirdiler.
Semah gösterileri ve canlý müzik eþliðindeki
yemekte Erzurum’dan Hacýbektaþ’a küçük
gruplar halinde göçen halkýn beraberinde
folklorunu da getirdikleri gözlendi, semah
ve folklor kültürünün sergilenmesine ilgi
büyüktü.
Açýlýþ konuþmasýndan sonra Hacýbektaþ
Belediye Baþkaný Ali Rýza Selmanpakoðlu
bir konuþma yaptý.
Sunulan yemeklerde hoþgörü ön plandaydý.
Yaklaþýk 500 kiþinin katýldýðý yemek
görülmeye ve katýlmaya deðerdi.
GEREKLÝ TELEFONLAR
Kaymakam
Kaymakamlýk Yazý Ýþ.
Sos. Yar. ve Day.
Özel Ýdare
Nüfus
Belediye Baþkanlýðý
Milli Eðitim Müd.
Halk Eðitim Müd.
Askerlik Þubesi
Kapalý Spor Salonu
Devlet Hastanesi
Ýlçe Saðlýk Grup Bþk.
Tapu Sicil
C.Savcýlýðý
Adliye
Adliye
Kütüphane
H.B.V Kültür Merkezi
Müze
Turizm Danýþma
Emniyet Amirliði
Karakol Amirliði
Jandarma
Ýlçe Tarým
Lise
Kýz Meslek Lisesi
Mal Müdürlüðü
Kadastro
Karaburna Belediye
Kýzýlaðýl Belediye
PTT.
T.M.O.
Türkiye Ýþ Bankasý
Ziraat Bankasý
Þoförler Cemiyeti
Esnaf Odasý
Tarým Kredi Koop.
TEDAÞ
Çiftci M.K.Baþkanlýðý
Rýfat Kartal Huzurevi
Sulucakarahöyük Gzts
Taþýyýcýlar koop
Nevþehir Seyahat
Þanal Seyahat
Mermerler Seyehat
Dergah Taksi Duraðý
Terminal Taksi
Huzurevi
441 30 09
441 34 10
441 39 77
441 31 01
441 31 02
441 37 44
441 30 16
441 30 48
441 30 10
441 35 20
441 30 15
441 36 32
441 32 49
441 35 38
441 35 38
441 30 18
441 30 19
441 33 94
441 30 22
441 36 87
441 26 97
441 36 66
441 38 08
441 30 20
441 37 74
441 31 08
441 30 56
441 35 37
453 51 30
455 61 29
441 35 55
441 30 11
441 35 00
441 33 26
441 30 74
441 37 42
441 32 76
441 31 42
441 36 80
4413338
441 39 47
441 20 06
441 30 43
441 33 59
441 21 73
441 25 25
441 27 97
441 33 38
ARAÞTIRMA
17 Þubat 2009 Salý
‘Ne oyumu veririm, ne de bir þey isterim’(3)
Balat
Balat, meþhur tarihi evleriyle fotoðrafçýlarýn ve
belgeselcilerin gözdesi. Ama o evlerin içinde yaþananlar
pek bilinmiyor. Balatlýlar, ayný evleri gibi ‘görünür
olmak’ istiyor ve sorunlarýna kulak veren bir yerel yönetim
talep ediyor...
Balat…Kimi restore edilmiþ kimi ise
kaderine terk edilmiþ tarihi evleriyle tam
karþýmýzda duruyor. Elimiz deklanþörde,
Balat’ýn bol yokuþlu sokaklarýnda dolaþmaya
baþlýyoruz. Evler, kediler, martýlar, oradan
oraya koþuþturan çocuklar, kapý önü
sohbetlerinde kadýnlar…Gördüðümüz her
þeyi fotoðraflýyoruz. Balat’ý Balat yapan,
fotoðrafçýlar, turistler, belgeselciler için cazip
kýlan pek çok þey objektifimize yansýyor.
Ama bir de yansýmayanlar var. O bakmaya
doyamadýðýmýz güzel evlerin içinde
yaþananlar… Hýrsýzlýk, umutsuzluk, gitgide
derinleþen kriz, dört duvar arasýna sýkýþmýþ
kadýnlar, okula gidemeyen çocuklar ve
“Buralarý eskiden böyle deðildi,” ile baþlayan
onlarca tümce…
satýyorum. Ama bu aralar hiç talep yok.” O
da Hürriyet Mahallesi kadýnlarý gibi el
ürünlerini satabilecekleri bir yer açýlmasýný
istiyor, “Burada hiç boþ duran kadýn yok.
Herkes bir þeyler iþliyor, örüyor evinde.
Mesela Belediye, güzel bir yer açsa bize,
herkes orada ürettiklerini paylaþsa ne güzel
olur” diyor.
Bir fotoðrafýný çekmek istiyoruz, “Ayy
sakýn” diye baðýrýyor, tüm ýsrarlarýmýza
raðmen fotoðraf çektirmek istemiyor.
“Neden?” diye soruyoruz, bize aslýnda yalnýz
Balat’ta deðil tüm Türkiye’de pek çok
kadýnýn durumunu iyi özetleyen bir cümleyle
yanýt veriyor: “Benimkisi görürse keser
valla.”
KRÝZ VE ZAMLAR
Ayþe Tutkal, 60 yaþýnda. Doðma büyüme
Balatlý. Ellerinde alýþveriþ poþetleri, evine
dönüyor. Ona nasýl yönetilmek istediðini
soruyoruz. “En azýndan halkla kaynaþabilen
insanlar gelsin” diyor. Ardýndan, Balat’ýn
sorunlarýný konuþmaya baþlýyoruz:
-Burasýný biliyorsunuz, her þey var, yok
yok yani. Hýrsýzlýk, uðursuzluk, ne ararsan…
-Hýrsýzlýk çok mu yaygýn buralarda?
- Offf, felaket. Benim evime yedi kere
hýrsýz girdi be güzel kýzým. Daha ne diyeyim
sana? Hiçbir þey kalmadý, þükür olsun
tamamladýk evi. Ýki çekyatýmýz var,
oturuyoruz þimdi. Ýki aylýk gelinimin altýnlarý
olduðu gibi gitti. Kýzýmý evlendireceðim,
çeyizlerini alýp gittiler. Burasý eskiden böyle
deðildi, çok güzeldi.
-Baþka ne deðiþti o günlerden bu yana?
-Ýnsanlar deðiþti kýzým, insanlar. Ýnsanlar
bozuldu. Elektriklerimiz kesiliyor sýk sýk.
Yollarý sürekli kaldýrýyorlar. Daha yeni
yapýldý bu yol, haline bakýn (bozulmuþ yollarý
gösteriyor).
-Ulaþamýyor musunuz yetkililere?
-Yok caným, nerede kime ulaþacaksýn,
Allah aþkýna. Yazýk günah, zaten devletin
parasý yok. Bu yerleri neden sürekli kaldýrýp
duruyorlar? Ya bir kere insan gibi yapsýnlar,
ya da býraksýnlar olduðu gibi. Bizim
kesemizden gidiyor, sonra suya zam,
elektriðe zam, her þeye zam. Zaten emekli
insanlarýz.
Emine Soylu ve torunu Zeynep’e o güzel
evlerden birine girerken rastlýyoruz. Soylu
54 yaþýnda, ama hayat ona acýmasýz
davranmýþ. Yerel yönetimlerden taleplerini
sorduðumuzda, hiç düþünmeden “Her þeye
zam geliyor kýzým, buna bir çekidüzen
versinler” diyor. Yöneticilerden en büyük
talebinin bu olduðunu söylüyor.
Zeynep’e dönüyoruz. Zeynep de
zamlardan þikâyetçi. Bir de yeþil alanlarýn
azlýðýndan. Nerede oyun oynadýðýný
soruyoruz, “evde” diyor ve ekliyor: “Evde
oyuncaklarýmla oynuyorum, mahallede
oynayamýyorum. Ýp atlamak istiyorum
mesela, ama sadece okulda atlayabiliyorum.
Çünkü çok araba geçiyor korkuyorum. Ama
böyle yeþillik bir yer olsaydý rahat rahat
oynayabilirdim.”
Zeynep’in sýnýf birincisi olduðunu
babaannesinden öðreniyoruz. Emine Haným,
torunundan özür diler gibi mahcup bir
ifadeyle þöyle diyor: “Çocuklarýmýza hiçbir
þey alamaz olduk, bak kýzým sýnýf birincisi,
ama ona bir hediye bile alamadým.”
BAÞBAKAN UYUYOR MU?
Zeynep “evde oynuyoruz” dedi gerçi
ama, tüm çocuklar sokakta. Belli ki onlar
alýþmýþ arabalara. Araba gelince kaçýþýyorlar,
sonra kaldýklarý yerden devam ediyorlar.
Yanlarýndan geçip Seznur Aydoðdu’nun
yanýna geliyoruz.
Aydoðdu, 35 yaþýnda, “Burada her þey
sorun” diyor. Çöplerin yeterince
toplanmadýðýný söylüyor, daha temiz bir
semtte yaþamak istiyor. Ekonomik krizi
soruyoruz, “Of, onu sorma zaten” diye yanýt
veriyor, “Ýþ yok, güç yok, millet aç. Herkes
birbirine saldýrýyor ekmek parasý için. Bu
Baþbakan uyuyor mu ne yapýyor bilmiyorum.
Ben evde çalýþýyorum, iç çamaþýrlarý
HIRSIZLIK ÇOK YAYGIN
ERZAK VE BÝSÝKLET
10 yaþlarýnda üç çocuk geliyor yanýmýza:
Ýbrahim, Emrah ve Enes. Fotoðraflarýný
çekmemizi istiyorlar. Dediklerine göre
içlerinden bir tek Emrah okula gidiyor. Diðer
ikisi hurdacýlýk yapýyor. Yetkililerden ne
istediklerini soruyoruz, üçü de “erzak”
yanýtýný veriyor. Enes bir de ev istiyor.
“Eviniz yok mu?” diyoruz, “Var da nenemin
evi” diyor. Annesi ölmüþ, babasý ayakkabý
boyacýlýðý yapýyormuþ. Büyüyünce babasýna
bir dükkân açmak ve onunla birlikte ayakkabý
satmak istiyor.
Ýbrahim’in yegâne isteði ise bisiklet.
Babasý çalýþmýyor. “Okumak ister misin?”
diyoruz, “Evet çok isterim” diyor. Okursa
kemancý olacak, okumazsa kiracý. Emrah
söze giriyor hemen: “Ben de davulcu
olacaðým.” “Baþka söylemek istediðiniz bir
þey var mý?” diye soruyoruz, Enes “Ben
para istiyorum abla” diyor, “Bir milyarým
olsun.” O parayla ne yapacaðýný merak
ediyoruz, Enes þöyle yanýt veriyor:
“Bir milyarým olsa ne yapardým biliyor
musun abla? Fakirlere yardým ederdim.”
BALAT PARKI’NA GÝDEMÝYORUZ
Balat’ta hemen her evde bir hýrsýzlýk
öyküsü var. Ayten Kutlu’nun da evine hýrsýz
girmiþ, 13 yaþýndaki Melike’nin de. Hem
de Melike’nin evi iki kere soyulmuþ. 37
yaþýndaki Ayten Kutlu, Balat’ý hiç
sevmediðini anlatýyor, “Burasý çok gürültülü”
diyor. Daha önce Karagümrük’te
oturuyormuþ, oralar bu kadar karýþýk
deðilmiþ. Kutlu, özellikle de seyyar
satýcýlardan þikâyetçi, sabahlarý
baðýrmalarýndan rahatsýz oluyor,
Belediye’den onlara bir yer tahsis etmesini
istiyor.
Melike’ye, burada spor yapabileceði bir
yer olup olmadýðýný soruyoruz. “Balat Parký”
diyor. Ama parka gidemiyor, çünkü güvenli
deðil. “Baliciler var, korkuyoruz” diyor. Bir
de Ayþe Tutkal gibi elektriklerin sýk sýk
kesildiðini söylüyor ve sitem ediyor: “Tam
ders çalýþýyorum, elektrik gidiyor, dersim
yarým kalýyor.”
NE BÝR ÞEY ÝSTERÝM NE OY
VERÝRÝM
Balat kadýnlarý çoðunlukla umutsuz,
yönetime kim gelirse gelsin sorunlarýnýn
çözülmeyeceðini düþünüyorlar. Bu kez 58
yaþýnda adýný vermek istemeyen bir kadýnla
konuþuyoruz. “Beklentilerimizin hangisi
oluyor ki söyleyelim” diyor ve ekliyor:
“Boþver onlarý. Hiçbirisi olmuyor. Bir tanesi
uðramýyor buralara. ‘Bir derdiniz var mý?’
diye sormuyorlar. Bak þu ev yýkýlýyor. Niye
gelip yýkmýyorlar? Kaç kere telefon edildi
bunlara.”
Harap bir evi gösteriyor, gerçekten de
yýkýldý yýkýlacak. Daha önce yangýn çýkmýþ
bu evde, bitiþik binada oturanlar büyük panik
yaþamýþ. “Ýlgilenmediler” diyor ve þöyle
devam ediyor: Hiçbiri ilgilenmedi. Sahibinin
yýkýn demesi lazýmmýþ, öyle
ilgileneceklermiþ. Sonra bir bölümü yýkýldý
tabii, Allahtan gece yýkýldý da kimseye bir
þey olmadý. Uyuþturucu ticareti yapýlýyordu
burada, yakaladýlar. Niye gelip bakmýyorlar?
Hani nerede Belediye Baþkaný? Bir tane oy
vermem bunlara ben. Ne onlardan bir þey
isterim, ne de onlara oy veririm.”
Birden etrafýmýz kalabalýklaþýyor. 6-7
kadýn yanýmýza geliyor, ama onlar da adýný
vermek istemiyorlar. Biri þöyle diyor:
“Boþver kýzým boþver. Hepsi ayný
bunlarýn. Anca yollarý kazýp kazýp dursunlar,
dünürlerinin ceplerini doldursunlar.”
YOLLARI BIRAK, PARK YERÝ YAP
Havva Alp, Seher Karaoðlu ve kýzý Yeter
Karaoðlu’na kapý önü sohbetlerinde
rastlýyoruz. Havva Alp, arabalardan
yakýnýyor, “Bu en iyi hali. Ýnsanlar iþten
dönünce burasý aðzýna kadar araba doluyor”
diyor. O da diðer kadýnlar gibi yalnýzca oy
zamaný yollarýn sökülüp sökülüp yeniden
yapýldýðýný söylüyor. Park yeri yapýlmasýný
talep ediyor. Seher Karaoðlu, bu durumu
defalarca muhtarla konuþtuklarýný anlatýyor,
fakat hiçbir sonuç alamamýþ. “Ýlgilenmediler
bile, ama bu sefer alamayacaklar oyu” diye
konuþuyor.
Kýzý Yeter Karaoðlu da þunlarý
kaydediyor:
“Bir yangýn olsa burada insanlar cayýr
cayýr yanar. Ýtfaiye giremiyor buraya. Hele
yazýn daha da kötü. Belediyenin buna bir
çözüm bulmasý lazým.”
AKÞAM SOKAÐA ÇIKAMIYORUZ
21 yaþýndaki genç kadýn, Balat’ta kadýn
olmanýn zorluklarýný ise þöyle anlatýyor:
“Belli bir saatten sonra Balat’ta genç
kýzlar kesinlikle dolaþamaz. Hýrsýzý, balicisi,
tinercisi… Bir erkek kardeþim var, biz 11’den
sonra onu bile dýþarý çýkarmýyoruz. Hele bizi
kesinlikle çýkarmazlar. Zaten onlar izin verse
biz çýkmayýz. Güvenli deðil çünkü.”
Yeter Karaoðlu’nun bir de þöyle bir
önerisi var. Bayrampaþa’da görmüþ, bir
mahallede marangozluk okulu açmýþlar,
tiner-bali kullanan çocuklarý ve gençleri
önce tedavi ettirip sonra orada eðitiyorlarmýþ.
Çocuklar orada meslek edinip topluma
kazandýrýlýyormuþ. Karaoðlu, Balat’ta da
böyle bir okulun açýlabileceði görüþünde ve
bunun acil bir ihtiyaç olduðunu belirtiyor.
EVLER DÖKÜLÜYOR, ÖNLEM
ALINSIN
Son olarak bize yanlarý baþýndaki evi
gösteriyor. “Eski evler tamirata girdi, bu çok
güzel, ama taþlar düþtü þu evden geçenlerde.
Diðeri de düþmek üzere, bakýn. Çok kiþinin
canýný yakar bu evler” diye konuþuyor. “Ya
birinin baþýna düþse?” diye soruyoruz,
yüzüne hüzünlü bir gülümseme yerleþiyor.
“Anca zaten düþtüðünde olur bir þeyler”
diyor ve sözlerini artýk aþina olduðumuz o
cümleyle bitiriyor: “Balat çevresiyle genelde
ilgilenilmiyor. Bizi görmüyorlar, yok
sayýyorlar.”
Birgün
17 Þubat 2009 Salý
Yangýn yeri: yoksa zamska yalnýzca bir nehir adý mý?
Cemil Koz
Emir Çakar
[email protected]
Bu topraklar farklý müzikal geleneklerin
ev sahipliðini üstlenmiþ, aramak ve bulmak
isteyene düþündüðünden daha fazlasýný
vaadeden bir Araf olagelmiþ. Ne
satýrlarýmýzýn ne de kelimelerimizin
yetemeyeceði bu müzikal geçmiþ meselesini
baþka bir yazýya erteleyip bahsettiðimiz
konunun alt kollarýndan Türkçe sözlü
alternatif rock müzik ve kilometre taþý olan
güzide bir grubumuzdan bahsetmek
istiyorum. Çoðu kiþinin tereddütsüz tahmin
edeceði üzere Bulutsuzluk Özlemi konumuz
ve onlar vesilesiyle konuþacaðýmýz yeni
albümleri ‘Zamska’.
Bir kuþaðýn kendine idol olarak gördüðü
birçok isim ve bugün de çok sevilerek
dinlenen Anadolu rock, bu ülkede birçok
tabuyu yýkmasýna karþýn muhafazakârlýk
hastalýðýna bir zamanlar yenik düþmüþ ve
Türkçe sözlü alternatif rock müziðin icra
edilmesinin mümkün olmadýðýný söyleyerek
alttan alta Batý kaynaklý bu müzik tarzýyla
dalga geçmiþti. Tabii burada söylediklerim
yanlýþ anlaþýlmasýn, maksadým kesinlikle
koskoca bir müzik tarzýný bir cümle ile itham
etmek deðil ama o dönem yadsýnamayacak
derecede büyük bir kitlenin bu virüsü
kaptýðýný belirtmek gerekir. 12 Eylül
darbesinin getirdiði baský ortamýnýn yarattýðý
yýlgýnlýðý da hesaba katarsak Bulutsuzluk
Özlemi’nin bu uzun maratonun baþlangýcýný
temsil eden kurþunu kendisinin attýðýný,
‘Zamska’ baþýndan sonuna Bulutsuzluk Özlemi kokan, dinleyeni yeni bir þeyle, yeni
bir ‘sound’la karþýlaþtýrmamasýna raðmen hayal kýrýklýðýna da uðratmayan, ustalarýn
adlarýna yaraþýr bir albüm...
hemen ardýndan da tek baþýna
koþmaya baþladýðýný söylesek
abartmýþ olmayýz herhalde.
Grubun kuruluþundan bu
yana geçen 25 yýl içerisinde
bu uzun yürüyüþe onlarýn
peþi sýra katýlan birçok yeni
grup oldu ve yazýnýn baþýnda
da bahsettiðimiz,
diðerlerinden fazlasýyla
geride olmasýna raðmen
naçizane bir geleneðin
oluþmasýna ön ayak olan bir
okul olmayý baþardý
Bulutsuzluk Özlemi.
Bu grubu bir müzik okulu
olarak betimlemek belki de onlar hakkýnda
yapýlabilecek en duru tanýmdýr. Koskoca
bir çeyrek asrýn getirdikleri götürdüklerinden
hep daha fazla oldu Bulutsuzluk için, ama
götürdüklerinin gittikleri yerlerde ortaya
koyduklarý müziðin kalitesi daha da önemli
geliþmelerdi Türk rock müziði için. Grubun
içine giren, o havayý soluyan çoðu müzisyen
baþka gruplarla veya solo projelerinde
yaratýcýlýklarýný ve olgunluklarýný bir üst
seviyeye taþýmýþ olarak bizlerin önüne
çýktýlar ve bu okulun ne kadar önemli
olduðunu bir kez daha bizlere hatýrlattýlar.
Akýn Eldes ve Serdar Öztop gibi çok farklý
iki tekniðe ve tarza sahip olan gitaristi
bünyesinde barýndýrmýþ, buna raðmen ayný
müzikal kaliteyi devam ettirebilmiþtir
örneðin. Grubun belli bir süreliðine üyesi
olmuþ ve kayýtlar yapmýþ diðer üyeleri
arasýnda Demirhan Baylan ve Utku Ünal
gibi kalburüstü müzisyenler de var.
Albümlerin bir kýsmýnda geri vokalde Sumru
Aðýryürüyen, Ayþe Tütüncü ve Yavuz Çetin
gibi kendi alanlarýnda söz sahibi isimlerin
yer almasý bile grup hakkýnda bir fikir
oluþturmaya yetecektir. Burada grupla
birlikte çalýþmýþ olan müzisyenlerin
hepsinden bahsetme þansýmýz yok maalesef
ama Temmuz 2006’da 20. yýl þerefine
Harbiye Açýkhava’da verdikleri konser
geçmiþ ile geleceðin Bulutsuzluk nezdinde
birbirlerine gösterdiði bir saygý duruþu
niteliðindeydi. Yukarýda adý geçen birçok
eski üyenin yaný sýra Duman, Mor ve Ötesi,
Þebnem Ferah, Aylin Aslým ve Redd gibi
birçok yeni nesil grup ve sanatçýnýn o
sahnede Bulutsuzlukla beraber Bulutsuzluk
þarkýlarý söylemesi gelenek dediðimiz
sürecin baþladýðýný anlatýr nitelikte bir
þölendi.
2001 yýlýnda çýkardýklarý ‘Numara’
albümünden beri herhangi bir stüdyo
çalýþmasý yayýnlamamýþtý grubumuz. Bu
dönemde ‘Bulutsuzluk Senfoni’ ve ‘20. Yýl’
konseri gibi canlý kayýtlarla uðraþmýþlar ve
stüdyodan uzak kalmýþlardý. Ama nihayet
takvimler 2009’un soðuklarýný gösterdiðinde
‘Zamska’ ile tanýþabildik. Nejat
Yavaþoðullarý’nýn yine bütün þarkýlarýn söz
ve müziklerinde imzasýnýn olduðunu
görüyoruz ve açýkçasý þaþýrmýyoruz da.
Yavaþoðullarý ile beraber grubun
deðiþmeyen tek üyesi olan klavyeci ve
konserlerin daimi eðlencesi Sina Koloðlu
yine kendisinden beklenen istikrarý
göstermiþ, gayet baþarýlý bir þekilde müziðini
icra etmiþ. Kayda dönersek, ‘Mavi’ albümün
açýlýþ þarkýsý ve gidiþatý göstermesi açýsýndan
gayet baþarýlý bir seçim olmuþ. Ardýndan
gelen ‘Rüzgâr’ ile ‘Yaþýyordu Þehir’ bayan
geri vokallerin þarkýlara kattýklarý hava ile
hemen göze çarpmaktalar. Bu þarkýlarýn
yanýnda ‘Doðduðun gibi’, ‘Uzun mi’ ve
‘Zamska’ dikkat çeken diðer parçalar
oluyorlar. Burada grubun yeni gitaristi Deniz
Demiröz’e ayrý bir paragraf açmak lazým
çünkü gitarýyla bu þarkýlara damgasýný vuran
isim o. ‘Uzun mi’ 1.55 dakikalýk süresiyle
albümün en kýsa þarkýsý fakat enstrümantal
olmasý ve ‘Doðduðun gibi’ye benzer bir
þekilde harika gitar partisyonlarý ile albümün
en çok akla kazýnan þarkýlarýndan biri oluyor.
15 dakikalýk uzunluðuyla ‘Zamska’ya da
deðinilmesi gerekiyor diye düþünüyorum
çünkü þarkýnýn son 5 dakikalýk kýsmýndaki
gizli kýsým hariç 8 dakikaya yakýn bir þaheser
bulunmakta. Bulutsuzluk külliyatýnýn
favorileri arasýna girmeye aday denilebilir
hiç düþünmeden. Baþýndan sonuna
Bulutsuzluk Özlemi kokan, bizleri yeni bir
þeyle karþýlaþtýrmamasýna raðmen hayal
kýrýklýðýna da uðratmayan, ustalarýn
isimlerine yaraþýr bir albüm Zamska,
Sýrbistan’da bir nehir adý olmasýnýn dýþýnda.
Bulutsuzluk Özlemi / Zamska / Ada Müzik
Birgün
Sessiz, sakin ve ýssýz
Nihayet Sumru Aðýryürüyen’in ‘Issýz’
adýnda güzel mi güzel bir solo albümüne
kavuþtuk. Henüz dumaný üstünde olan bu
albüm, Sumru Aðýryürüyen’in bize verdiði
en tatlý hediye oldu bu
mevsimde. Ve bu kadar
güzel bir hediye hakkýnda
bir þeyler karalamak
boynumuzun borcu oldu:
Sumru Aðýryürüyen uzun
ve ilginç bir hayat
hikâyesine sahip: 1959’da
Ankara’da doðar;
üniversitede sosyoloji
okur. Üniversite yýllarýnda
bir yandan tiyatroyla bir
yandan yayýncýlýkla
ilgilenirken diðer yandan
da müzikle haþýr neþir
olur. Tiyatro müzikleri,
editörlük, solfej dersleri
derken birçok sanatçýnýn/grubun albümünde
yer alýr mandolini ve sesiyle. Sertab Erener,
Ezginin Günlüðü, Nekropsi, Ayþe Tütüncü
ve daha birçok sanatçýyla ortak çalýþmalara
imza atar. Cazdan rock’a, halk þarkýlarýndan
protest müziðe kadar geniþ bir yelpazeye
hâkim olan Sumru Aðýryürüyen, ‘Sonbahar
Film Müzikleri’nin altýna da imzasýný atar.
Sözlerinin çoðunu kendi yazdýðý ‘Issýz’
albümü ise Sumru Aðýryürüyen’in ‘el emeði
göz nuru’ en son çalýþmasý. Kendi yazdýðý
sözler dýþýnda albümde Murathan
Mungan’ýn, Mehmet Güreli’nin, Meltem
Ahýska’nýn sözleri de yer alýyor. Albümün
müziklerinde Ayþe Tütüncü’yü, Bülent
Somay’ý ve yakýn bir zamanda aramýzdan
ayrýlan Tanju Duru’yu da görmek mümkün.
Ayrýca albümde emeði geçen sanatçýlardan
bazýlarý da Erkan Oður, Akýn Eldes, Ýlkin
Deniz, Yinon Muallem… Albümün çok
yalýn ve dingin olmasý açýkcasý bizleri çok
mutlu etti. Albüm, Sumru Aðýryürüyen’in
kendine özgü o pamuk gibi vokalinden olsa
gerek insanýn tüm yorgunluðunu alýyor:
Dinlerken yorulmayýp sessiz bir gölün
üzerinde öylece duran kuðuyu seyrederken
buluyoruz kendimizi. Sanýrým bu söylediðim
albüme adýný veren ‘Issýz’da doruk noktasýna
ulaþýyor. Söz ve müziklerinin kendisine ait
olduðu bu þarký albümün en göze çarpaný.
‘Beyaz Gece’, ‘Terk Edilmiþ Kent’,
‘Gecesefasý’ ise ‘Issýz’ile baþa baþ
gidebilecek diðer þarkýlar. Albümü
tamamladýktan sonra cd çalarda bir kez daha
döndürüyoruz; hafif gri olan, yaðmakla
yaðmamak arasýnda kararsýz kalmýþ havaya
bakarken.
Sumru Aðýryürüyen / Issýz / Kalan Müzik
Birgün
17 Þubat 2009 Salý
Dünya güvenliði için NATO daðýtýlsýn Coþkulu vatandaþlar salona sýðmadý
NATO’nun 60. kuruluþ yýlý dolayýsýyla Fransa’nýn Strasburg ve
Almanya’nýn Baden-Baden kentlerinde 3-4 Nisan tarihleri arasýnda
ortaklaþa düzenlenecek olan 60. yýl zirvesine karþý savaþ karþýtlarýnýn
düzenleyeceði protesto hazýrlýklarýnda sona gelindi. Berlin’de bir araya
gelen yaklaþýk beþ yüz örgüt zirveye hazýr olduðunu açýkladý....
Almanya"nýn baþkenti Berlin’de bir
basýn toplantýsý düzenleyen “NATO’ya
Hayýr” platformu alternatif zirve için
çalýþmarda son aþamaya geldiklerini
açýkladý. Savaþ karþýtlarý, NATO’nun 60.
yýlý dolayýsýyla birçok karþý konferansýn ve
kampýn düzenleneceðini, büyük bir çadýr
kent inþa edeceklerini ifade etti. Geçtiðimiz
hafta Almanya’nýn Münih kentinde yapýlan
NATO Güvenlik Konferansý’na karþý
gerçekleþtirilen protesto gösterisine on
binlerce kiþinin katýlmasýnýn önemli bir
mesaj olduðunu ifade eden savaþ karþýtlarý,
Strasbourg ve Baden-Baden’de yapýlacak
eylemlerin daha güçlü olmasý için detaylar
üzerinde çalýþmaya baþladýklarýný açýkladý.
2007’de Almanya"nýn kuzeyindeki
Heiligendamm’da G-8 Zirvesi’ne karþý
düzenlenen protesto gösterilerinin bu yýl
gerçekleþtirilecek gösterilerin baþarýlý olmasý
için örnek olarak alýnmasý gerektiðine dikkat
çeken savaþ karþýtlarý, güvenlik önlemleri
nedeniyle gösterilerin engellenmesine
yönelik yapýlan çalýþmalarý da kýnadýklarýný
söyledi. Toplantýda konuþan Barýþ Konseyi
Sözcüsü Peter Strutynski, “Barýþ hareketinin
talebi NATO’nun daðýtýlmasýdýr. Dünya
güvenliði için NATO’ya gerek yoktur” dedi.
500 örgüt bir araya geldi
NATO Zirvesi’ne karþý yapýlacak
protesto hazýrlýklarýna 500 deðiþik grup ve
örgüt katýlýyor. 2003’de Irak iþgaline karþý
oluþturulan birliktelikten sonraki en geniþ
katýlýmlý platform saðlandý. Barýþseverler,
NATO’ya karþý çýkmanýn savaþ
politikalarýnýn püskürtülmesi açýsýndan
önemli olacaðýný söyledi.
Birgün
Elektrik trafosunun yüzü güldü
Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR
Nevþehir'de, bir trafo binasýnýn dýþ
yüzeyi 2 saatte tarihi bir konaða
dönüþtürüldü.
Nevþehir Belediyesi Strateji Geliþtirme
Müdürlüðü'nün giriþimleri ile Belediye
Caddesi üzerinde bulunan elektrik trafosuna
estetik görünüm saðlandý.
Yaðlýboya ve pencere çerçeveleri ile 3
saatlik bir çalýþma sonunda trafo, tarihi bir
ev motifi ile süslendi.
Tarihi bir konaðýn dýþ görüntüsünden
ayýrt edilemeyecek bir konumda
yapýlandýrýlan trafo binasý, farklý görüntümü
ve estetikliði açýsýndan da, caddeden geçen
vatandaþlarýn büyük beðenisini kazanýyor.
Kent haber
Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR
Nevþehir belediyesi türk halk müziði
korusu müzik ziyafeti sundu
Sosyal Belediyecilik alanýnda etkin
hizmetlerin sunulduðu
Nevþehir’de,Kapadokya Kültür ve Sanat
Merkezi,kültür ve sanatýn odaðýnda
vatandaþlarýn beklentilerine yönelik bir dizi
etkinliklere imza atmayý sürdürüyor.Nevþehir
Belediyesi Kültür ve Sosyal Ýþler Müdürlüðü
tarafýndan oluþturulan Nevþehir Belediyesi
Türk Halk Müziði Topluluðunun konseri ve
topluluk üyelerinin halk danslarý gösterisi
büyük bir ilgi ile izlendi.
Baþbakanlýk Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüðü tarafýndan 2008 yýlýnda
düzenlenen Kulüp,dernek ,kurum ve
kuruluþlar arasý 21-30 yaþ grubu Türk Halk
Müziði solo erkek ve bayan ile solo çalgý
yarýþmasýnda,Solo erkek kategorisinde
Nevþehir’e Türkiye birinciliðini kazandýran
Nevþehir Belediyesi Türk Halk Müziði
Topluluðu’nun verdiði konser,vatandaþlarýn
büyük ilgisini çekti.800 kiþilik salonda
konseri , 1000’e yakýn bir vatandaþ topluluðu
Cacabey dünya gündeminde
Çifçinin kredi borçlarý yeniden yapýlandýrýlmalý
tutabilelim” dedi.
Bayraktar, çiftçilerin
tarýmsal girdi ve mekanizasyon
araçlarýný satýn alabilmelerinin,
bunlarýn fiyatlarýyla, çiftçilerin
gelirleri ve satýn alma
güçleriyle ilgili olduðunu
vurguladý. Bayraktar, “Nakit
sermayesi yetersiz olan
çiftçilerimizin bu konuda
ihtiyacýný karþýlayabilmesi için
krediye de ihtiyaçlarý
bulunmaktadýr. Kredi
kullanýmýnda zorluklar
olduðunda, çiftçilerimizin
TÜRKÝYE Ziraat Odalarý Birliði
(TZOB) Genel Baþkaný Þemsi Bayraktar,
krizle birlikte tarýmda girdi kullanýmý ve
mekanizasyon talebindeki düþüþün tarýmsal
sanayiyi de vurduðunu belirtti. Bayraktar,
yaptýðý açýklamada bu durumdan en çok
çiftçilerin zarar gördüðünü vurgulayarak
“Çiftçilerimizi gübre, ilaç, tohumluk ve
makine satýn alabilir duruma getirmeliyiz.
Getirmeliyiz ki tarýmsal üretimi
artýrabilelim, tarýmsal sanayii çalýþýr halde
gelirleri ve satýn alma güçleri gerilediðinde,
doðal olarak talepleri de düþmektedir” dedi.
Bayraktar, çiftçilerin sýkýntýlarýný
hafifletebilmek için acilen zirai kredi
borçlarýnýn yeniden yapýlandýrýlarak
ertelenmesi ve tarýmsal faaliyetlerini
sürdürebilmeleri için sýfýr faizli yeni kredi
kullanabilmeleri gerektiðini belirtti. ANKA
Birgün
doldurunca Türk Halk Müziði
severler,konseri merdivenlere oturarak
izlemek zorunda kaldý.
Konser sýrasýnda 22 Aralýk 2008 tarihinde
Baþbakanlýk Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüðü tarafýndan düzenlenen Kulüp,
Dernek,Kurum ve Kuruluþlar arasý 21-30
yaþ grubu Türk Halk Müziði erkek solist
yarýþmasýnda Türkiye birinciliðini elde eden
solist Ersin Tunç’a Laptop bilgisayar ve
topluluk üyelerine de dijital fotoðraf
makinesi hediye edildi.
Nevþehir Belediyesi Türk Halk Müziði
Topluluðu sorumlusu Mehmet Ýzci
baþkanlýðýnda baðlamalarda Fatih
Alkaya,Lütfi Sarýkaya,Refik
Hamarat,Bayram Taþkýran,Hüseyin
Küçükkeçeci Klavye’de Burak Vural,Ritm
Saz’ da Orhan Yýldýz eþliðinde solistler Hilal
Göre,Meryem Ýmir ve Türkiye birincisi solist
Ersin Tunç’dan Türkiye’nin deðiþik
yörelerine ait Türkülerle vatandaþlara
unutamayacaklarý dakikalar yaþattý.
Konserde ayrýca, Nevþehir Belediyesi
Modern Danslar Topluluðu Türkiye’nin 7
bölgesinin halk oyunlarýný baþarýlý bir þekilde
sahneye yansýttýlar.
kent Haber
Sulucakarahöyük/ KIRÞEHÝR
Kýrþehir Valiliði ve Ahi Evran
Üniversitesi ortaklýðýyla, '2009 Dünya
Astronomi Yýlý Galileo, Bilim ve Gökyüzü'
etkinlikleri düzenlendi.
Ahi Evran Üniversitesi Meslek
Yüksekokulu Konferans Salonu'nda
düzenlenen konferansa, Türk Astronomi
Derneði Baþkaný Prof. Dr. M. Ali Alpar
konuþmacý olarak katýldý. Konferansýn açýþ
konuþmasýný yapan Ahi Evran Üniversitesi
Rektörü Selahattin Salman, kültürü ve tarihi
kalýntýlarý çok olan bir þehre sahip olduklarýný
söyledi.
Salman, "Kýrþehir, tarihiyle bir bilim ve
kültür þehridir. Kýrþehir, Ahi Evran, Aþýkpaþa,
Yunus Emre gibi birçok Anadolu
Alperenleri'ne sahip olan, daha birçok
Alperen'in de konaklayýp geçtiði gönüller
þehridir. Saðýmýzda solumuzda tarihin önemli
izlerini görmekteyiz. Cacabey Medresesi de
tarihimizin Kýrþehir'de sapasaðlam duran en
önemli kalýntýsýdýr. Cacabey, Astronomi
geçmiþinin en önemli eserlerindendir.
Cacabey, Kýrþehir'in deðil, bence tarihin çok
önemli bir kültür mirasýdýr" dedi.
Vali M. Lütfullah Bilgin, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin temelinin kültür
olduðunun altýný çizerek, eserlerimize sahip
çýkýp bunlarý nesilden nesile aktarmak
gerektiðini dile getirdi.
Bilgin, "Fakat, ne acýdýr ki biz bunu çok
fazlasýyla yapamadýk. Tarihimize ait yazýlý
metinleri koruyamadýk. Birçoðu kayboldu
yada çeþitli sebeplerle bulunamadý. Fakat,
bu þekilde bulunan tarihi yapýlar duruyor.
Çok þükür ki, bu yapýlar saðlam bir sistem
ile yapýldý. Bundan sonraki tarihi eserlere
daha çok sahip çýkýp nesilden nesile
aktarýlmasýný saðlamalýyýz. Ýlimiz, yoðun
çalýþan ve hareketli bir sanayiye sahip deðil.
Fakat, büyük kültüre sahip. Bu sebeple bu
deðerlere çok fazlasýyla sahip çýkmalýyýz.
Ýþte o büyük deðerlerden biri olan Cacabey
Medresesi'ni bugün burada inceleyeceðiz.
Sadece ben deðil, üniversitemizin de bu
programýn yapýlmasýnda büyük emekleri
geçti" diye konuþtu.
Türk Astronomi Derneði Baþkaný Prof.
Dr. M. Ali Alpar ise, 2009 Dünya Astronomi
Yýlý ile Galileo Galilei'nin gökyüzüne ilk
kez teleskopla bakmasýnýn 400.
yýldönümünün kutlandýðýný belirterek, bu
olayýn astronomide birçok geliþmenin yolunu
açtýðýný da söyledi. Alpar, "Kýrþehir'de olan
ve Anadolu'da Astronomi'nin merkezi sayýlan
Cacabey' in astronomi bilimi kapsamýnda
her geçen gün önemini arttýrmýþtýr. '2009
Dünya Astronomi Yýlý ve Cacabey' konulu
bir konferansýn Ahi Evran Üniversitesi ile
iþbirliði halinde yapýlmasýnýn çok önemlidir.
Buradan destek olan herkese teþekkür
ediyorum " dedi.
Yaklaþýk 2 saat süren konferans Alpar'ýn
kendisine sorulan sorularý yanýtlamasýyla
son buldu.
kent haber
7
17 Þubat 2009 Salý
Ahmet Tellioðlu
[email protected]
Tek bir kriz yok, acaba tek bir sosyal devlet var mý?
Meslekten iktisatçýlar derinlemesine
analiz ediyor. Genel kabul kapitalist
ekonomiye özgü bir aþýrý birikim kriziyle
karþý karþýya olduðumuz. Ben anladýðýmý
yazayým. Kapitalistlerin elinde aþýrý
sermaye birikmiþ durumda. Bu sermaye
yatýrýma dolayýsýyla da üretime
dönüþemeyen tam anlamýyla asalak bir
sermaye. Neden asalak haline gelmiþ?
Çünkü kar oranlarý ciddi biçimde düþmüþ.
Yani ticari yada endüstriyel bir yatýrýmda
bulunduðunda yeterli kar garantisi yok.
Bu arada emekçisi, sermayedarý hatta
devleti bu büyük sermaye pastasýndan
borç içiminde pay almanýn peþinde.
Tüccar ya da sanayici borç almaya
çalýþýyor çünkü kendi öz sermayesiyle
iþini çevirmekte zorlanýyor. Düþen kar
oranlarý nedeniyle emek verimliliðini
arttýrabilmek için ciddi organik sermaye
(teknoloji, makine vb. okuyun) artýþý
gerekiyor. Bu ise ancak borçlanarak
yapýlabilecek bir iþ.
Emekçiler iki yönlü baský altýnda. Bir
yanda kar oranlarý azalan sermayenin
ücretleri aþaðýya çekme baskýsý. Diðer
yanda kapitalizmin bütün topluma enjekte
ettiði tüketim çýlgýnlýðý baskýsý. Çözümü
borçlanmada arýyorlar. Ev kredisi, araba
kredisi, ihtiyaç kredisi, kredi kartýna 12
taksit kredisi vb.
Devletler ise hizmetkarý olduklarý
sermayenin ihtiyaçlarýna uygun olarak
kamu harcamalarýný vergilerden deðil
borçlanmayla karþýlar hale gelmiþ
durumdalar. Bir yandan sermayeden
alýnan vergiler azalýp emekten alýnan
vergiler artarken diðer yandan
sermayeden alýnan borçlar dolayýsýyla da
sermayeye faiz biçiminde yapýlan
ödemeler artmýþ durumda.
Sonuç: Bütün hücrelerine kadar borç
bataðýnda bir reel ekonomi, diðer yanda
ise aþýrý þiþmiþ, aþýrý büyümüþ finans
kapital.
Alýnan ve verilen borçlarýn aslýnda iki
temel teminatý var: Emekçilerin ücreti ve
kapitalist iþletmelerin organik sermayeleri.
Bütün borç senetlerini kazýdýðýnýzda
bulacaðýnýz teminatlar bunlar. ABD"de
patlayan mortgage krizinin anlamý da bu:
Dünyanýn en büyük harcama kapasitesine
sahip emekçi topluluðu borç karþýlýðý faiz
ödeme kapasitesinin sýnýrýna gelmiþ
durumda. Artýk býrakýn faizini, borcunun
anaparasýný dahi ödeyemiyor. Borcunun
faizini ve anaparasýný ödeyemeyen emek
borç verenlerin gözünde deðersizleþiyor
ve teminat olmaktan çýkýyor.
Hisse senetleri ise bu durumda
otomatik olarak itibar ve deðer
kaybediyor. Çünkü hisse senedi dediðiniz
þey kapitalist iþletmenin kendisini
dolayýsýyla da kar etme kapasitesini
teminat olarak gösterdiði senetler.
Emekçilerin tüketmesi için mal üreten ve
kar oranlarý zaten düþmüþ bulunan bu
iþletmelerin emekçilerin tüketim
kapasitesinin dibe vurduðu koþullarda
kar edemeyeceði açýk. Öyleyse hisse
senetlerinin de deðersizleþerek dibe
vurmasý beklenir bir durum.
Domino etkisi de burada baþlýyor.
Kapitalist üretim biçiminin iki temel
üretim aracýnýn deðersizleþerek teminat
olmaktan çýktýðý koþullarda bunlara baðlý
olarak üretilen bütün senetler de muteber
olmaktan çýkýyor. Çünkü finans kapital
bu temel senetlere baðlý olarak esasen
kendi arasýnda oynadýðý finansal oyunlar
için bir çok türev senet de üretiyor. Bu
domino etkisiyle türev senetler katmerli
bir deðersizleþmeye uðruyor. Lehman
Brothers"ýn iflasýyla ortaya çýkan þey de
bu katmerli deðersizleþmenin görünür
hale gelmesinden baþka bir þey deðil.
Yani kriz benim ve her aklý baþýnda
insanýn anlayabileceði gibi esasen
kapitalist ekonominin temelinde,
kaidesinde yaþanýyor. Meselenin özü özeti
bu.
Meselenin özü özeti bu ama, krizin
çözümünün de tek olduðu anlamýna
gelmiyor bu. Emek ve kapitalist iþletmeler
deðersizleþiyor ama buna karþýlýk finans
kapital, elde tuttuðu sermayeyi ve bu
sermayenin deðerini koruyor.
Evet mali sermayenin Lehman
Brothers cinsinden bölümü krize, teminatý
ortadan kalkmýþ borç senetleriyle (mesela
ödenemeyen mortgage senetleri) borçlu
ve nakite sýkýþmýþ durumda yakalandý.
Þimdi domino etkisinin
yaygýnlaþmasýndan korkan hükümetler
ve medyanýn marifetiyle bu tür iflaslar
finans kapitalin de krizde olduðunun
kanýtý olarak sunuluyor.
Alýþýldýk kar etme mekanizmalarýnýn
iþlememesiyle karakterize böylesine
kapsamlý bir krizin finans kapitali
etkilememesi tabi ki düþünülemez. Fakat
bu finans kapitalin de krizi sermayenin
diðer bölmeleri ya da emek gibi yaþadýðý
anlamýna gelmez. Çünkü finans kapitalin
diðer bölümü, krizi teminatý güçlü
senetlerle (geliþmiþ kapitalist ülke
devletlerinin borçlanma senetleri gibi),
alacaklý ve nakiti bol olarak karþýladý. Bu
durum, yani finans kapitalin diðer
herkesten daha fazla ayakta olduðu ve
paraya hükmetmeye devam ettiði
gözlerden kaçýrýlýyor. Sanki tek bir kriz
var ve herkes ayný krizi yaþýyor gibi.
Oysa aþikar ki hepimiz ayný gemide
deðiliz. Birden çok gemi, birden çok kriz
var. Madem ki tek bir kriz yok, acaba tek
bir sosyal devlet var mý? Bana bu
durumda tek bir sosyal devlet olamaz gibi
geliyor. Yani AKP"nin sosyal devletten
anladýðýyla, bizimkisi farklý tabi ki ama,
sanýrým AKP"nin sosyal devletiyle finans
kapitalin sosyal devleti de ayný deðil?!
Birgün
Genelkurmay'ýn tepkisi
Ýsrail'de tartýþýlýyor
Ýsrail medyasý, Ýsrail Kara Kuvvetleri
Komutaný Av i Mizrahi’nin Davos olayýna
iliþkin “Erdoðan, aynaya baksýn” yönündeki
aðýr sözlerine Ankara’dan gelen sert tepkiyi
þu ifadelerle deðerlendirdi: “General’in
yorumlarý Türkiye’yi kýzdýrdý”, “Türk
Dýþiþleri’nin notasý: iki ülke silahlý kuvvetleri
arasýnda gerginlik yaratma giriþimi”, “Bir
siyasetçi yapsa o kadar tepki görmezdi”
“Ýsrail Türkiye'ye silah satýyor”
Ankara’nýn sert açýklamalarýný
deðerlendiren Jerusalem Post gazetesi,
“General’in yorumlarý Türkiye’yi kýzdýrdý”
baþlýklý haber analizinde, Türkiye Dýþiþleri
Bakanlýðýnýn protesto notasýný vermesini
Ýsrail’de bazýlarýnca “Ýki ülkenin silahlý
kuvvetleri arasýnda gerginlik yaratma giriþimi”
olarak görüldüðünü kaydetti. Gazete þunlarý
yazdý: “Erdoðan’ýn Gazze operasyonu
sýrasýnda yaptýðý aþýrý derece sert yorumlara
ve geçen ay Davos zirvesinde Cumhurbaþkaný
Þimon Peres’i azarlamasýna raðmen Ýsrail
hiçbir zaman bir protesto kayda geçirmek
amacýyla Türk Büyükelçisini çaðýrmadý.
Erdoðan, Ýsrail’i çok azarlamasýna karþýn
Türk Silahlý Kuvvetleri tartýþmaya katýlmadý.”
Gazete, Ýsrail’de bazýlarýnýn bir generalin
yorumlarýný “büyük bir diplomatik mesele”
hale getirilmesini, iki ülkenin silahlý kuvvetleri
arasýnda gerginlik yaratma giriþimin olarak
deðerlendirdiðini vurguladýðý haberinde, “Ýki
ülke arasýndaki askeri baðlar, iki ülke için
önemlidir. Ýsrail, Türkiye’ye en çok silah
satan ülkelerinden biridir, Türkiye de Ýsrail’e
eðitim uçuþlarý için Türk hava
sahasýný kullanmasýna izin veriyor”
diye yazdý. Gazete, þöyle devam
etti:
“Türkiye üç konuda çok
hassas: ‘Ermeni meselesi, Kürtler
ve Kýbrýs’ Ankara’daki hissiyat,
Mizrahi’nin üç kabarcýða ayný
anda bastýðý yönünde. Türkler, ayný
zamanda Erdoðan gibi
politikacýlarýn söylediði ile Mizrahi
gibi kiþilerin söyledikleri arasýnda
bir ayrým yapýyor. Ankara’daki
hissiyat, ayný yorumlar, Olmert
(Ýsrail Baþbakaný) veya baþka bir
politikacý tarafýndan yapýlsa ayný
þiddetteki bir tepki yaratmazdý.”
Jerusalem Post baþka haberinde de,
Baþbakan Erdoðan’ýn Cumartesi günü yaptýðý
konuþmalarda, Ýsrail seçimlerinin sonuçlarýna
iliþkin “çok karamsar” görüþlerini dile
getirdiðini yazdý. Haberde, Erdoðan’ýn daha
önce yaptýðý açýklamalar nedeniyle “çok
gergin” olan ikili iliþkilerdeki gerilimin
azaltýlmasýna pek katkýda bulunmadýðýný da
öne sürdü.
Haaretz: gerilim artýyor
Ýsrail’in büyük gazetelerinden Haaretz de,
Türkiye’den gelen resmi tepkiler ve bunun
üzerine Ýsrail Silahý Kuvvetlerince yapýlan
açýklamaya da dikkat çektiði haberinde,
“Yaþanan tatsýzlýk, Türkiye ile Ýsrail arasýndaki
gerilimin son iþareti oldu. Ýki ülke arasýnda
yakýn askeri baðlar var ancak ittifak, Ýsrail’in
Gazze operasyonu nedeniyle gerginleþti”
görüþünü dile getirdi.
Yedioth da “Mizrahi’nin yorumlarý, zaten
gergin olan Türkiye ile Ýsrail arasýnda baðlarý
olumsuz etkiledi ve Ýsrail’in Ankara
Büyükelçisi Gabby Levy, konuyu görüþmek
üzere Türk Dýþiþleri Bakanlýðýna çaðrýldý”
dedi. Haberde “Kudüs ile Ankara arasýndaki
siyasi gerginliðin, yýllarca devam eden çok
yoðun ticari iliþkiler açýsýndan çok ciddi
sonuçlarý olduðu söyleniyor. Tarým ve
kimyasal ihracatýnda azalma var, sanayi
sektörü de, bundan sonra savunma ihracatýnýn
etkilenmesinden korkuyor” diye yazdý.
Birgün
Seçime katýlacak parti sayýsý 19’a indi
Gazete’nin bugünkü sayýsýnda yayýmladý.
Son durumu göre de, SHP’den sonra GP’nin
de yerel seçimlere katýlmamasý sonucu bileþik oy
pusulasýndan çýkarýlmalarý sonucu seçime katýlacak
parti sayýsý 19’a indi.
Yerel seçimlere girecek partiler
SHP’den sonra GP’nin de yerel seçimlere
katýlmamasý sonucu bileþik oy pusulasýndaki
seçime katýlacak parti sayýsý 19’a indi
ANKARA - SHP’den sonra Genç Parti’nin
de, kendi istekleri doðrultusunda 29 Mart 2009
Pazar günü yapýlacak yerel seçimlere katýlmamasý
YSK tarafýndan kesinleþtirildi.
Genç Parti Genel Sekreteri Mehmet Ali Akgül
tarafýndan Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) yapýlan
baþvuru YSK tarafýndan kabul edildi ve Genç
Parti’nin 29 Mart 2009 Pazar günü yapýlacak yerel
seçimlere katýlmamasý kararlaþtýrýldý.
YSK’nin Genç Parti’nin yerel seçimlere
katýlmamasý ve bileþik oy pusulasýndan da bu
partinin çýkarýlmasýna iliþkin kararý Resmi
29 Mart 2009 Pazar günü yapýlacak yerel seçimlere
katýlacak siyasi partiler ve bu partilerin bileþik oy
pusulasýndaki sýralarý þöyle:
1. sýra: Anavatan Partisi (Anavatan)
2. sýra: Milliyetçi Hareket Partisi(MHP)
3. sýra: Liberal Demokrat Parti (LDP)
4. sýra: Demokratik Sol Parti (DSP)
5. sýra: Demokratik Toplum Partisi (DTP)
6. sýra: Ýþçi Partisi (ÝP)
7. sýra: Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)
8. sýra: Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR)
9. sýra: Büyük Birlik Partisi (BBP)
10. sýra: Barýþ ve Demokrasi Partisi (BDP)
11. sýra: Millet Partisi (MP)
12. sýra: Özgürlük ve Dayanýþma Partisi (ÖDP)
13. sýra: Türkiye Komünist Partisi (TKP)
14. sýra: Demokrat Parti (DP)
15. sýra: Saadet Partisi (SP)
16. sýra: Adalet ve Kalkýnma Partisi (AKP)
17. sýra: Baðýmsýz Türkiye Partisi (BTP)
18. sýra: Emek Partisi (EP)
19 sýra: Halkýn Yükseliþi Partisi (HYP) (anka)
Radikal
Mustafa Andýç
[email protected]
Arjantin
Arjantin Türkiye’nin üç katýndan daha büyük bir ülke. Toprak büyüklüðü
bakýmýndan dünyanýn 8. ülkesi. Buna karþýlýk, 37 milyonluk nüfusuyla
bizim yarýmýz kadar bir büyüklüðe sahip. And Daðlarý boyunca en
uzun sýnýr komþusu Þili ile binlerce km’lik sýnýrý var...
bir ülkede etin ucuz olmasý olasý bir durum
ama bu kadar ucuz hesap geleceðini de
beklemiyordum doðrusu
Ertesi gün Ýguazu Þelaleleri’ni bir de
Arjantin tarafýndan gezip akþam vakti
terminalden bindiðim otobüsle, baþkent
Buenos Aires’in yolunu tuttum.
Nerede olursanýz olun, otobüsle
þehirlerarasý yolculuk yapýyorsanýz en fazla
dört beþ saatte bir yemek ve ihtiyaç molasý
vermeniz gerekir. Bu durum dünyanýn her
yerinde geçerli olabilir ama eðer Arjantin’de
otobüs yolculuðu yapýyorsanýz durum
deðiþir.
Buralarda otobüsler ‘Public’,
‘Cemicama’ ve ‘Cama’ olmak üzere üç
farklý standarta ayrýlýyor. Biraz daha paraya
kýyýp Cama’dan bilet aldýðýnýzda yolculuk
normale göre çok daha hýzlý ve konforlu
oluyor. Hem hiç durmadan yol alýyorsunuz
hem de hayatýnýzýn hiç þüphesiz en konforlu
otobüs yolculuðunu yapýyorsunuz.
Bizim yarýmýz kadar nüfus
Ünlü bir yazar tipik bir Arjantinliyi þöyle
tarif etmiþ: “Büyük bir kazanýn içine sýrayla
þunlarý koyun: Bir adet geniþ kalçalý
Kýzýlderili kadýn, iki adet Ýspanyol binici,
üç adet iyice ezilmiþ Gauçho (Melez), bir
adet Ýngiliz seyyah, yarým baþ Bask kökenli
çiftçi ve bir tutam zenci... Tüm bunlarý kýsýk
ateþte üç yüz yýl kadar kaynatýn... Ardýndan
gecikmeden beþ adet Ýtalyan köylü
(Ýtalya’nýn Güneyinden gelenler tercih
edilir), bir adet Polonyalý Yahudi, dörtte üç
baþ Lübnanlý tüccar (El Turco) ve bütün
olarak bir adet Fransýz fahiþeyi ekleyin...
Elli yýl dinlendirdikten sonra artýk servis
yapabilirsiniz. Alýn size Arjantinli!..”
Yazarýn yapmýþ olduðu tarif, gerçekten
de Arjantin’in keþifler sonrasý tarihi akýþý
ve ülkenin bugünkü etnik yapýsýna iliþkin
her þeyi özetliyor.
Seksenli yýllarýn baþýnda Arjantin
sözcüðünü dünyaya duyuran iki olay vardý.
Bunlardan ilki Ýngiltere ile yapýlan Falkland
Savaþý idi. Hani þu dönemin Britanya’nýn
kadýn baþbakaný Margaret Thatcher ‘Demir
Leydi’ unvanýný almasýný saðlayan savaþ.
Ýkincisi mi? Tabii ki Diego Maradona!
Diego dünyanýn en güzel golünü attý!
Falkland Savaþý’ný Ýngilizler kazanmýþtý
ama futbol Arjantinliler için en az savaþ
kadar önemliydi. 86 Dünya Kupasý’nda
Maradona’nýn, bana göre dünya kupalarýnýn
gelmiþ geçmiþ en güzel golünü Ýngilizler’e
atmasýyla çýlgýna dönen Arjantinliler dört
yýl önce kaybettikleri savaþýn rövanþýný da
böylelikle almýþ oluyordu. Sadece bu iki
olayla Arjantin’i geçiþtirmek elbette
mümkün deðil. Bir yaþam biçimi olan ateþli
tango dansýndan, yahut Eva Peron’dan,
pampalarda çobanlýk yapan ve ‘Gauçho’
denilen kovboylarýndan, dünyanýn sona
erdiði hissini veren Patagonya’nýn en
güneyindeki Horn Burnu’ndan,
penguenlerinden, yüzen dev buzul
daðlarýndan, Boca Junior ile River Plate
derbilerinden, dünyanýn en geniþ
caddesinden, sürekli yaþadýðý siyasi
istikrarsýzlýklardan, askeri darbelerden,
ekonomik krizlerden, yaðmalardan, protesto
gösterilerinden söz edilmeden Arjantin
anlatýlýr mý hiç?
Uzun seyahatimin en verimli geçen
günlerinden birini daha geride býrakmýþ
bulunuyorum. Bakmayýn þimdi Arjantin’in
Puerto Ýguaçu kentinde bir kafede oturup
bir þeyler yazdýðýma, öncesi çok hareketli
geçti günümün.
Sabah Brezilya’dan Parana üzerindeki
köprüyü yürüyerek geçip, generaller ülkesi
Paraguay topraklarýnda gündüzün tüm
aydýnlýðýný harcadýktan sonra, yeniden
Brezilya’ya döndüm. Foz De Ýguazu
kentinden bu defa bir belediye otobüsüne
bindim ve beþ kilometre ötedeki sýnýr
kentinden geçip vize gerekmeksizin günün
üçüncü ülkesi olan Arjantin topraklarýna
ayak bastým. Gecenin bu saatlerinde,
dünyanýn birçok bölgesinde, ülkeden ülkeye
geçerken birçok sýkýntý yaþamýþ birisi olarak
bu duruma þaþýrmamam mümkün deðildi.
Allah bu ülkelerin kendi aralarýnda
Mercasor Anlaþmasý’ný imzalayanlarýndan
razý olsun. (Serbest Dolaþým ve Serbest
Ticaret Anlaþmasý.) Benzer bir anlaþma var
mýydý bilmiyorum ama ayný olayý Singapur
ve Malezya arasýnda yaþamýþtým.
Brezilya’dan Arjantin’e geçeli henüz
birkaç saat oldu ama bu kýsa sürede
edindiðim ilk izlenim Arjantin’in büyük
komþusuna göre daha derli toplu olduðu
idi. Sokaklar pýrýl pýrýl, evler çok bakýmlýydý.
Kafelere sýðmayan gençler kaldýrýmlara
sandalyeler atmýþlar, geçerken yüzünüze
gülümseyip “Buenos Noçhes” (Ýyi geceler)
demekten geri kalmýyorlar.
Buraya kadar gelinir de, tüm dünyada
hak ettiði üne sahip Arjantin bifteði
yemeden olur mu? Bitmedi, yine buraya
kadar gelip de Arjantin bifteði yerken
yanýnda, dünyaca meþhur Arjantin
þaraplarýndan birini açtýrmamak olur mu?
Uçsuz bucaksýz pampalarýn yeþil
çimenlerinde doðal besinlerle beslenen
büyükbaþ hayvanlarýn bu kadar çok olduðu
Arjantin Türkiye’nin üç katýndan daha
büyük bir ülke. Toprak büyüklüðü
bakýmýndan dünyanýn sekizinci ülkesi. Tüm
Amerika’da ise; Kanada, ABD ve
Brezilya’dan sonra dördüncü büyük ülke.
Buna karþýlýk, 37 milyonluk nüfusuyla bizim
yarýmýz kadar bir büyüklüðe sahip. And
Daðlarý boyunca en uzun sýnýr komþusu Þili
ile binlerce km’lik sýnýrý var. En güney
ucundaki Ushaia kentinden en kuzeyindeki
Bolivya sýnýrýnda bulunan Laiciaca sýnýr
kasabasýna olan uzaklýðý tam 5,476 km.
Nüfusunun yüzde 97’si, Ýtalyan ve Ýspanyol
kökenlilerden oluþurken, kalan nüfus Güney
Amerika’nýn yerlileri Amerindianlar, ve
beyaz olmayan diðer etnik gruplardan
oluþuyor. Nüfusun büyük bölümü Katolik.
Arjantin’de yüzde 2 oranýnda Yahudi nüfus
da yaþýyor. Ülke eyalet sistemiyle
yönetiliyor. 23 eyalet ve bir de özerk þehri
var; baþkent Buenos Aires.
Bu uçsuz bucaksýz topraklara sahip olan
Arjantin dört önemli fiziki bölgeye ayrýlýyor:
Birinci Bölge: Buenos Aires’ten baþlayýp
Kuzeye doðru Bolivya sýnýrýna kadar uzanan
geniþ otlaklarýn bulunduðu Pampalar
Bölgesi,
Ýkinci Bölge: Gram Chaco olarak bilinen
Kuzey Doðu kesimi. Yaðmur sezonunda
bölgenin çoðu nehirlerin taþmasýndan ötürü
bataklýklarla dolu tropikal ormanlarýn yoðun
olduðu bir bölge.
Üçüncü Bölge (Andlar): Geniþ bir sýra
halinde kuzeydeki kurak Bolivya
platosundan Güney Patagonya’nýn buz
örtülü daðlarýna kadar uzanýyor. Bu hat
boyunca bölge tuz depolarý, tuz gölleri,
soðuk hava, dev kaktüsler ve silip süpüren
rüzgârlarý ile tanýnýyor. Aconcaqua Daðý
tüm kýtanýn en yüksek tepesini oluþturuyor.
(Ben buralarý gezerken sonradan
öðrendiðime göre ülkemizin çok önemli
daðcýlarýndan biri olan Tunç Fýndýk (ki
kendisi ikinci kez Everest’e týrmandý) o
daða týrmanýyormuþ.
Dördüncü Bölge (Patagonya): Burasý
Arjantin topraklarýnýn içinde verimsiz,
soðuk ve platoyu süpürüp götüren rüzgârlarý,
son derece sisli ve hemen hemen hiç yazý
olmayan bir coðrafyadan oluþuyor.
Arjantin’in ekonomisine sadece
hayvancýlýkla katký saðlayan bu bölge, insan
yerleþimine pek elveriþli deðil. Güney
Amerika’nýn en güney ucunda olan Tierra
del Fuego Adasý siyasi olarak Arjantin ve
Þili arasýnda ikiye bölünmüþ durumda.
Buralardaki buzullar son yýllarda bölge
turizmi açýsýndan dikkat çekiyor. Bu bölge,
öyle az buz bir yerde deðil hemen hemen
Türkiye büyüklüðünde.
Çok rahat ve konforlu geçen bir gece
yolculuðunun ardýndan ertesi sabah Latin
Amerika’nýn en prestijli kenti olan ve bu
yüzden de, ‘Kýtanýn Parisi’ diye adlandýrýlan
“güzel havalar kenti” Buenos Aires’e ayak
bastým. Ýlk iþ olarak bir turizm ofisi bulup
baþkentle ilgili bir kucak dolusu broþür ve
harita aldým. Ardýndan De Mayo
Caddesi’nin arka sokaklarýndan birine otuz
peso karþýlýðýnda yerleþtim. Ýlgili tüm
dokümanlarý inceleyip görmem gereken
yerleri not alarak, beni heyecanlandýran bu
kentle bir an önce yüz göz olmak için
kendimi þehrin, ülkenin, kýtanýn ve hatta
dünyanýn 147 metre ile en geniþ caddesi
olan 9 Temmuz Caddesi’ne attým....
Birgün

Benzer belgeler

Su borcu susuz bıraktı

Su borcu susuz bıraktı GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam Kaymakamlýk Yazý Ýþ. Sos. Yar. ve Day. Özel Ýdare Nüfus Belediye Baþkanlýðý Milli Eðitim Müd. Halk Eðitim Müd. Askerlik Þubesi Kapalý Spor Salonu Devlet Hastanesi Ýlçe S...

Detaylı