Okuma Kültürünü Destekleyen Hayal gibi bir Kütüphane ve Müze

Transkript

Okuma Kültürünü Destekleyen Hayal gibi bir Kütüphane ve Müze
Okuma Kültürünü Destekleyen Hayal gibi bir Kütüphane ve Müze
Yrd. Doç. Dr. Ilgım Veryeri Alaca
Almanya’daki Burg Wissem Kalesi, belki de dünyanın en uzağı gören, en güçlü kalesi. Eşine az
rastlanır bu mekân aynı zamanda renkli ve eğlenceli. Çünkü bu kale, çocuk kitapları ile sanatçı
kitaplarına, resimli kitapların orijinal çizimlerine, okuma kültürüne adanmış bir mekân. İçinde
okuma salonları, oyuncak odaları, arşivler, sergiler var. Çocuklar, büyükler, yaşlılar, kitap
okuyor, sohbet ediyor, sergi geziyor, resim yapıyor, dinleniyor ve öğreniyor… Burası hem bir
müze ve kütüphane, hem de bir eğitim ve araştırma merkezi.
Burg Wissem Müze ve Kütüphanesi, 2013
1982 yılında kurulmuş Burg Wissem, Wilhelm Alsleben Vakfı’nın yadigârı. İşadamı
Wilhelm Alsleben’in yaşamı boyunca topladığı 300’ü aşkın orijinal kitap ilüstrasyonu ve
binlerce çocuk kitabı ile temelleri atılmış bir koleksiyon. Takip eden yıllarda koleksiyon
bağışlar ve yeni alımlar ile de zenginleşmiş. Troisdorf şehrine ait bina, 1982 itibariyle resimli
kitap müzesi olarak kullanıma açılmış ve yerel yönetim Alsleben koleksiyonunu devralmanın
hakkını vermiş, koleksiyonu tam anlamıyla korumuş ve yüceltmiş. Müze kütüphanede, açık
raf sistemi ile özellikle Almanca olarak basılmış çağdaş resimli kitapların tamamına ulaşmak
mümkün. Aynı zamanda farklı birçok ülkeden, dilden kitap da var. Koleksiyon özellikle
Almanya’da her yeni çıkan kitabın eklenmesi ile sürekli güncelliğini korumakta. Çocukların
ilgisine sunulan kitapların bir eşi de, arşive kaldırılarak araştırmacılar için korunmakta.
Müze, birçok farklı kitap koleksiyonuna ev sahipliği yapmakta... Örneğin, Murken
Koleksiyonu, çocuklar için yazılmış tıpla ilgili kitapları kapsamakta. Müze çocuk kitapları
konusunda uzman Prof. Theodor Brüggemann’ın 1450-1950 arasında üretilmiş 2000 çocuk
kitabını kapsayan koleksiyonunu da barındırmakta. Robinson Crusoe Koleksiyonu ise, yelkenli
bir gemi ile taçlandırılmış. Bu kitapların okunması için özel olarak hazırlanmış masmavi
denizden duvarları olan bir oda ise hayal gücünü tetikliyor.
Robinson Koleksiyonu
Diğer bir koleksiyon, 2002’de İsviçre’den müzeye devredilmiş. Otuz yılı aşkın bir süre
boyunca Waldman çifti tarafından Kırmızı Başlıklı Kız’a dair toplanan 800 kitap ve eşyadan
oluşmakta. Asya’dan Amerika’ya farklı ülkelerden edinilmiş bu parçalar, 1700’lerden
günümüze kadar uzanmakta.
Kırmızı Başlıklı Kız kitapları ve objelerine ayrılmış salon
Noktalar ile resmedilmiş Kırmızı Başlıklı Kız
Bremen Mızıkacıları başka bir örnek… Farklı baskılar bir camekânda toplanmış. Seçilmiş
Bremen Mızıkacıları, birbirlerinden birçok açıdan farklılık gösteriyor. Farklı zamanların
tatlarını, anlayışlarını, yaşayışlarını, kâğıtlarını, renklerini ve teknolojilerini bize aktarıyor.
Güzel olan, bugün dahi yeni bir varyasyonun, klasik olan ile boy ölçüşebilmesi. Yeni bir duyum
ile algılanabilmesi. Böyle bir camekânı Nasrettin Hoca, Keloğlan, Dede Korkut ve türlü hikâye
için hazırlamak da bizi farklı bir algıya taşımaz mıydı?
Müzede, özellikle son yüz yılın önemli kitaplarını görmek mümkün. Elma yayınlarından Türkçe
çevirilerine ulaşabileceğiniz, Leo Lionni gibi önemli kitap sanatçılarının da orijinal çalışmaları
müzede mevcut. Müze, her yıl yaklaşık on sergi ile Eric Carle gibi çocuk kitapları konusunda
isim yapmış sanatçıların eserlerini izleyicilerle buluşturmakta. Ayrıca Georg Baselitz ve diğer
sanatçıların, sanatçı kitaplarını sergilemesi açısından da özel bir yer. Zira, sanatçı kitapları ile
çocuk kitapları arasında önemli ancak çoğu kez göz ardı edilen bir akrabalık var. Bu
ilişkilendirme ise, çocuk kitaplarının ufkunu genişletmekte.
Kavuniçi kale, Bonn ve Cologne’un arasında adeta sonsuzluğun eşiği. İnce bir nehirle çevrili
bina, bir düş şatosu… Hemen yanındaki ormanda geyikler var... Çocuk parkı dahi bu mekânın
büyüsünü korumak ister gibi… Ahşaptan yapılmış atlar, salıncaklar ve türlü oyuncak
keşfedilmeyi bekliyor. Bu şatonun işlemesini sağlayan bir bina da tam karşısına kurulmuş. Bu
bina teknik ofisler için; uzmanlar, sanat tarihçileri, kütüphaneciler, arşiv uzmanları burada
çalışıyor. Mekânda ayrıca çalıştay ve sanat aktivitelerine ayrılmış özel mekânlar da mevcut.
Örneğin, Kırmızı Başlıklı Kız koleksiyonu hakkında bilgi veren turlar olabiliyor, ziyaretçiler,
kendi çocukluklarında okudukları Kırmızı Başlıklı Kız kitaplarının yanı sıra, bu hikâyenin sıra
dışı varyasyonlarını inceleyebiliyorlar. Ya da bir kitap çizeri, diğer çizerler ile buluşup kitap
resimleme tekniklerini anlatabiliyor. Kimi zaman bu çalıştaylar gençler veya çocuklar için de
olabiliyor. Kısacası, her yaştan ziyaretçi için bir öğrenme ve okuma olasılığı söz konusu.
Bu müzedeki kitapları görmek, aslında kitap üretme sürecinin yıllar içinde ne kadar değiştiğini
gözler önüne seriyor. Acaba benim anneannem ve hatta onun anneannesi ne okuyordu
sorusuna bu koleksiyonda somut bir cevap bulmak mümkün. Nadir kitaplar kilitli özel
odalarda saklanıyor. Örneğin, gravür tekniği ile resimlenmiş 200 yıllık bir kitabı bulmak söz
konusu. Resimler adeta cümleleri tamamlıyor ve yeni okumayı öğrenecek çocuğun işini
kolaylaştırıyor, onu eğlendiriyor. Dolayısıyla gelişim örnekler incelenerek izlenebiliyor. Eskisi
olmayanın, yenisi olmaz sözü akla gelebilir… Bu kitapları korumak, kitaba değer vermek,
kitabı bilimin ve kültürün yapıtaşı olarak görmek, sunmak, yaşatmak bu mekânın ana fikri.
Bir diğer bölme de o yılki yarışmada ödül almış kitaplara adanmış. Yarışmanın şartnamesi,
yazar ve çizer hakkında bilgi almak da mümkün. Tabii, yazar, çizer ve yayıncının söyleşilerine
katılmak da…
Kilit altındaki, erişilmez nadir kitaplar küçük çocukları sıkabilir elbet. Bu yüzden her köşede
farklı bir oyuncak, aktivite keşfedilmeyi beklemekte, açık raf kitaplar da oyuncakların
yanlarında yerini almıyor. Legolar, sünger küpler, salıncaklar, sallanan koltuklar, kamyonlar,
yazı tahtaları, bloklar ve kitaplar…
Bu mekânların bazıları, kütüphane alanlarına bitişik odalar, küçük okurların gözlerini
dinlendirebilecekleri ve akranları ile bir mola verebilecekleri yerler. Ve tabii, bir şatoda olması
gereken her şey… Hazine sandıkları, kostümler, eskiden kaldığını hayal edebileceğimiz
pelerinler. Bu hazine sandıklarında yok yok... Türlü hayvan şapkaları ve prenses kostümleri…
Zira, üç yaşındaki bir çocuk oyunsuz kaç dakika durabilir? Ne kadar süre kendisine kitap
okunmasını dinleyebilir?
Yılda otuz kırk bin kişi tarafından gezilen mekân, kitap okumanın yanı sıra sunduğu diğer
imkânlarla beraber düşünüldüğünde hafta sonlarını ve boş zamanları geçirmek için de çok
uygun. Müze sergileri kapsamında sunulan orijinal kitap resimleri ise, oyuncakların arasından
çocuklara göz kırpmakta... Böylece müze mekânı, kanıksanmış bir oyun alanına dönüşmekte
ve çocukların içselleştirebildiği, zevkli anlar olarak hafızalarında yerini alabilmekte.
İllüstrasyon Sergisi ve Oyun Odası
İllüstrasyon Sergisi
Müzenin sanat atölyesi
Meraklısı için, kitap resimlerinin yapım aşamalarını incelemek de mümkün. Önce nasıl çizildi,
hangi kalemle boyandı diyorsanız, müze-kütüphane size sanatçıların eser üretme aşamasını
da sunmakta. Kitapları üretenler için bu detaylar önemli. Özellikle, kendini bu alanda
geliştirmek isteyenler için, orijinaller altın değerinde. Bu açıdan kalenin, yeni kitap üretiminde
de tuzu var.
Ve tabii ki, bu kalenin kalbi resimli kitaplar... Dolayısıyla, çocuğunuzla adeta kendi oturma
odanızdaymışsınız gibi kitap okuyabileceğiniz ortamlar mevcut. Kadife koltuklar, yumuşak
minderler, el örgüsü battaniyeler…
Bir bakıyorsunuz ki çocuğunuz küplerden ve bloklardan ayrılmış ve bir kitaba dalmış… Bu
kitabı yüzlerce kitap arasından kendisi seçmiş. Bu sanırım birçok anne babayı ve öğretmeni
duygulandırabilecek bir görüntü. Okuma kültürünün ilk filizi.
Bu mekanı oluşturanlara ve beni incelemeler yapmam için ağırlayanlara teşekkür ediyorum.
Çünkü, evimde dört kata yayılmış, 500 yılın kitabını barındıran bir kütüphane ve otuz bin
çocuk kitabı yok. Buraya her yıl gelen en az on beş bin çocuğun da evinde bu kadar kitap
olmadığını sanıyorum. Ailesi kitapları çok sevse dahi, kişisel bir kütüphane bu mekânla kolay
kolay boy ölçüşemez. Bu noktada, kamusal olan çocuk kütüphanelerinin paha biçilmez bir
yeri var. Burg Wissem, bir şehrin, bir ülkenin birikimini en küçük bireylerinin ayakları altına
sermekte… Tabii, çocuk kitabı kültürünü ve endüstrisini de beslemekte.
2000 yılında ekonomi dalında Nobel alan Prof. Heckman’ın denklemi aklıma geliyor. Bu
denklem ki, öncelikle 0-3 yaş için, ardından da 3-6 yaş için kaliteli eğitime yatırımın
kalkınmaya azami etkisi olacağına işaret ediyor. Resimli kitapların katalizörü olduğu okuma
sevgisi bu bağlamda hayati bir alışkanlığı da beraberinde getirebilir. Okul öncesi dönemde bu
bağlamda en az otuz ülkede yürütülen, aileleri çocuklarına kitap okumaya teşvik eden
projeler, aslında kalkınma projeleridir ve çocuk kütüphaneleri ile desteklenir. Almanya’daki
Lesestart, ki Türkçe sayfalarına bakılabilir güzel bir örnek teşkil eder.
Sonuç olarak, her annenin çocuk odası yaparken ilk olarak, erişimi kolay bir okuma köşesi
hazırlamasını ve çocuğu ile beraber kitap okumasını diliyorum. Ardından da, her şehirde
halka açık böylesine zengin mekânların geliştirilmesini ümit ediyorum.
Kaynaklar:
Burg Wissem Müze Web sitesi: http://www1.troisdorf.de/museum/wir/wir-english.htm
Lesestart (Almanya’da Okul Öncesi Dönem Okuma Projesi),
http://www.lesestart.de/leseempfehlungen/