2011 Haziran - türk eczacıları birliği

Transkript

2011 Haziran - türk eczacıları birliği
TEB Haberler 03
ISSN 1301-5060
Türk Eczacıları Birliği’nin İki Aylık Yayın Organı Mayıs-Haziran 2011
Doğru ilaç, doğru zamanda, doğru şekilde!
ETKİNLİK
14 Mayıs
Eczacılık Günü
TOPLANTI
37.Dönem 3.Bölgelerarası
Toplantı (26-28 Mayıs Çorum)
KOOPERATİFLERİMİZ
Bilinçli Birliktelik:
İstanbul Ecza Koop
TEB
Haberler
MAYIS-HAZİRAN 2011 Sayı:3
İÇİNDEKİLER
03 / Bakış
Ecz.Erdoğan ÇOLAK/Başkan
42 / Kısa Kısa Sağlık
Gaye SARIKAYA
04 / Diyalog
Uzm.Ecz.Harun KIZILAY/Genel Sekreter
44 / Günce
Ecz.Meriç KALAYCIOĞLU
05 / Toplantı
37.Dönem 3.Bölgelerarası Toplantı 26-28 Mayıs Çorum
Ecz.Esin ÖNGÜN
48 / Miting
1 Mayıs 2011 İstanbul
Ali Serkan MERCAN
16 / Sunum
Eczacının Bir Günü
Ecz.Burçin KURTULUŞ
49 / Sendika Postası
Ecz.Neşe KILINÇ MERCAN
51 / Basında TEB
Gaye SARIKAYA
18 / Etkinlik
14 Mayıs Eczacılık Günü
Gaye SARIKAYA
64 / Bulmaca
Ayşe ÜMİT
22 / Dosya
Sağlığın Ekonomisi
Prof.Dr.Adnan KISA
26 / Dünyada Ne Var Ne Yok
Sevim ÖZDEMİR
27 / Bizden Haberler
Ecz.Neşe KILINÇ MERCAN
ISSN 1301-5060
TEB Haberler 03
Türk Eczacıları
Birliği’nin İki Aylık
Yayın Organı Mayı
s-Haziran 2011
29 / Hastamıza Anlatırken
Ecz.Nevin TAŞLIÇAY
30 / TEBEOS / TEBRP
Akılcı İlaç Yönetiminde TEBRP
Uzm.Ecz.Esra Simten GÜR
32 / Kooperatiflerimiz
İstanbul Ecza Koop
Erol BOSTANCI
36 / Eczacılık Akademisi
Geleceğin Tedavi Yaklaşımı: Bireye Özgü Tedavi
Prof.Dr.Feyza ARICIOĞLU
Doğru ilaç, do
40 / Kitap Tanıtımı
Paran Kadar Sağlık
Remzi ALTUNPOLAT
ETKİNLİK
14 Mayıs
Eczacılık Günü
MERKEZ HEYETİ
Ecz. Erdoğan ÇOLAK
Ecz. Mukaddes HARMANCI
Uzm. Ecz.Harun KIZILAY
SAHİBİ
Ecz. Erdoğan ÇOLAK
Genel Başkan
SORUMLU YAZI
İŞLERİ MÜDÜRÜ
Uzm. Ecz. Harun KIZILAY
Genel Sekreter
Ecz. Nevin TAŞLIÇAY
Ecz. Hüseyin OLAN
Ecz. M.Şerif BOYACI
Ecz. Murat YÜRÜR
Doç. Dr.Mustafa ASLAN
Ecz. M.Ekrem EŞKİNAT
Ecz. R.Ziya ÖRMECİ
Ecz. Ali Yücel SEÇKİ
YAYIN SEKRETERİ
Dönsel CAN
REDAKSİYON
Ecz. Neşe KILINÇ MERCAN
GRAFİK TASARIM
Shiftmedya / www.shiftmedya.net
ğru zamanda,
TOPLANTI
37.Dönem 3.Bölgele
Toplantı (26-28 May rarası
ıs Çoru
doğru şekilde
m)
!
KOOPERATİ
Bilinçli Birliktelik: FLERİMİZ
İstanbul Ecza Koop
BASKI
Fersa Ofset Tesisleri
YÖNETİM YERİ
VE YAZIŞMA
Yenimahalle ANKARA
Çankaya / ANKARA
Ostim 36. Sokak No: 5/C-D,
Tel: 0312 386 17 00 (pbx)
www.fersaofset.com
Baskı Tarihi: 10.10.2011
Willy Brandt Sokak No: 9
Tel: 0.312 409 81 00
Yayın Türü: Süreli Yayın
YAYIN KOŞULLARI
Dergideki yazılar dergi adı gösterilerek yayımlanabilir. Yazılardaki görüşlerden yazarın kendisi sorumludur. Dergi
üyelere ücretsiz gönderilir. Yayınlanması istenilen yazıların, bilgisayarda Word programı ile yazılması ve yazıların
orijinal çıktısı ile birlikte CD olarak gönderilmesi teknik açıdan kolaylık sağlayacaktır.
TEB Haberler Dergisi hakkındaki şikayetlerinizi, memnuniyetinizi ve önerilerinizi iletebilmek için;
Türk Eczacıları Birliği Willy Brandt Sokak No: 9 Çankaya / ANKARA adresine, [email protected] e-posta adresine
yazabilir ya da 0312 409 81 09’a faks çekebilirsiniz.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
1
TOPLANTI
2 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
BAKIŞ
Ecz. Erdoğan ÇOLAK / Başkan
Sevgili meslektaşlarım,
Ü
lkemiz ve mesleğimiz açısından oldukça yoğun bir gündemi geride bıraktık. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü,
14 Mayıs Eczacılık Günü, 26-28 Mayıs tarihleri arasında
Çorum’da gerçekleştirdiğimiz 37. Dönem 3. Bölgelerarası Toplantı ve nihayet 12 Haziran Genel Seçimleri.
Hatırlanacağı üzere 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, emekçilerin yıllar boyunca yürüttüğü mücadelenin sonucu olarak 2009’da
resmî bayram olarak kabul edilmişti. 30 yılı aşkın bir süre güvenlik gerekçesiyle Taksim’de toplanmalarına izin verilmeyen emekçilerin burada miting yapabilmeleri ancak bir sonraki yıl mümkün
olabilmişti. Bu yıl demokrasi, özgürlük, eşitlik, sosyal adalet ve
sendikal haklar adına 1 Mayıs’ın Taksim’de görkemli bir biçimde
kutlanması için bir araya gelen emek ve meslek örgütleri içerisinde
Türk Eczacıları Birliği de bulunuyordu. TEB pankartı arkasında
yürüyüşe katılan yönetici, çalışan, eczacı ve eczacı teknisyeni olarak hepimiz yıllar sonra Taksim’de özgürce kutlanan ikinci 1 Mayıs Mitingi’nin düzenleyicileri arasında yer almanın ve emekçilerle
dayanışma içerisinde olmanın haklı gururunu yaşadık.
Bu yıl meslek odalarımız, eczacı kooperatiflerimiz, geleceğin eczacılarını yetiştiren eczacılık fakültelerimiz ve tüm meslektaşlarımız
ile birlikte bilimsel eczacılığın 172. yılını kutluyoruz. Türkiye’de
Eczacıların bir araya gelerek eczacılık alanında yaşanan gelişmelere ve değişmelere projeksiyon tuttukları, meslekî sorunlarını ve
geleceğe dair öngörülerini paylaştıkları özel bir gün fikri ilk kez
TEB’in 1958’deki 3. Büyük Kongresi’nde tartışılmış ve bir tarih
belirlenmesi konusunda karar alınmıştır. Ancak bu kararın hayata geçirilmesi on yıl sonra mümkün olabilmiştir. TEB Merkez
Heyeti’nin Eylül 1967’deki toplantısında, öğretime başladıktan
bir süre sonra eczacılık sınıfı açan Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i
Şahane’nin kuruluş tarihi 14 Mayıs, “Eczacılık Günü” olarak kabul edilmiş; ertesi yıl İstanbul’da Eczacılık Günü toplantılarının
ilki yapılmıştır. Aradan geçen yıllara rağmen meslektaşlarımız o
ilk toplantıda duyulan heyecandan hiçbir şey kaybetmeden ilacın
uzmanı sıfatıyla birinci derecede sağlık danışmanlığı görevi ifa etmeye ve toplum sağlığının korunmasında temel bir rol oynamaya
devam ediyorlar. TEB olarak 14 Mayıs’ı 2009 yılından bu yana
“Eczacılık Haftası” olarak kutluyoruz. Belirli bir temayı odak aldığımız Eczacılık Haftası’nın bu yılki ana teması; yalnızca ülkemizde
değil tüm dünyada ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelmiş bulunan ‘antibiyotik direnci ve akılcı antibiyotik kullanımı’ oldu.
Bu doğrultuda Sağlık Bakanlığı ile işbirliği temelinde Bölge Eczacı
Odalarımız ile eş zamanlı yürüttüğümüz “Akılcı İlaç Kullanımı
Perspektifinden Antibiyotikler” başlıklı kampanyamızda tüm
iletişim kanallarını kullanarak halkımızı bilgilendirmeye çalıştık.
Bu bağlamda bir kez daha vurgulamak isterim ki akılcı ilaç kullanımının bizim için salt teknik bir mesele değil, sözümüzü politik
olarak kurduğumuz ana temalarımızdan biridir.
Çorum’da gerçekleştirdiğimiz ve sonuçları açısından oldukça verimli olan 3. Bölgelerarası Toplantımızda da halk/toplum sağlığını
yakından ilgilendiren meseleleri masaya yatırma imkânı bulduk.
Son zamanlarda adeta talep patlaması yaşayan ve giderek ciddi
bir halk sağlığı sorunu haline gelen bitkisel ürünler/gıda takviyeleri, medikal ürünler ve bunların internetten satışı başlıkları
altında meslektaşlarımızın büyük ilgi gösterdikleri üç atölye çalışması gerçekleştirdik. Söz konusu başlıklar çerçevesinde mesleğimize yönelik fırsatlar ve tehditler ile hukuksal mevzuatın güçlü ve
zayıf yönlerinin bir dökümünü yaparak, çözüm önerileri, bundan
sonra izlenecek yol ve TEB ile Eczacı Odalarımıza düşen görevler
bağlamında çok önemli katkılar sunan tartışmalar gerçekleştirme fırsatı yakaladık. Bizim bu konudaki temel savunumuz; hiçbir standardizasyonu olmayan bitkisel ürünler/gıda takviyeleri ve
medikal ürünlerin bireye özgü değerlendirmeler yapılmaksızın,
bilimsel yetkinliğe sahip olmayan kişilerce, herhangi bir denetime
tabi olmayan mekânlardan ya da internet üzerinden tanıtımı ve
satışının önüne geçilmesidir. Sağlığa ilişkin her türlü ürün Sağlık
Bakanlığı’nın onayından geçtikten sonra bir sağlık profesyoneli
olan eczacı danışmanlığında ve bireylere/hastalara ulaştırılmalı,
bu ürünlerin satışı yalnızca eczanelerimizden gerçekleştirilmelidir. Zira halk sağlığını doğrudan etkileyen bu ürünlere erişim
esnasında, ürünlerin kullanım şekli, miktarı ve süresi hakkında
kişiye açık ve net bir bilgi verilmesi ve mutlaka kişiye özgü bilgilendirmelerin yapılması gereklidir. Bunu hayata geçirebilmek ise
ancak söz konusu alanda bilimsel eğitim almış eczacılar aracılığıyla mümkündür.
Bölgelerarası Toplantımızın bir diğer önemli sonucu; eczacılar
olarak 12 Haziran Genel Seçimleri sonrasında oluşacak siyasal
iktidardan beklentilerimizi ve bu süreçteki örgütsel duruşumuzu
ortaya koyan “Seçime Giderken Sağlık, İlaç ve Eczacılık Alanında Akılcı Politikaların Uygulanması için Tespit ve Öneriler” başlıklı Raporu ortaya koymamız oldu. Söz konusu Raporla;
akılcı ilaç kullanımının, kişinin belli bir andaki doğru ilaç kullanımının ötesinde sağlık, ilaç ve eczacılık alanına ilişkin akılcı politikaların belirlenmesi, kamu kaynaklarının orta ve uzun vadede
rasyonel biçimde tahsis edilmesi ve bu alandaki temel aktörlerden
biri olan sağlık çalışanlarının eğitim, istihdam ve hizmet sunma
biçimlerinin doğru tanımlanması çerçevesinde anlaşılması gerektiğinin altını çizdik. Şimdi seçimler sonrasında ortaya çıkan
siyasal iradeden insan ve halk sağlığını merkeze koyan, sağlık çalışanlarının sağlığını gözeten, sağlık mesleklerine ve sağlık meslek
örgütlerine maddi-manevi her türlü desteği sunan, ilaçta tasarrufu
sadece ve sadece ilacın akılcı kullanımına bağlayan bir sağlık ve
ilaç politikasını hayata geçirmesini bekliyoruz.
Ülkemiz, mesleğimiz ve meslektaşlarımız için
aydınlık günler dileğiyle…
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
3
TOPLANTI
DİYALOG
Uzm.Ecz.Harun KIZILAY / Genel Sekreter
TEB Haberler Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Twitter: @harunkizilay
Bir TEB Haberler dergisinde daha, yine birlikteyiz.
B
ildiğiniz üzere bilimsel eczacılığın kuruluş
yıl dönümünü kutladığımız Mayıs ayında;
bir hafta süre ile mesleğimize ilişkin toplantılara, panellere, konferanslara ve birçok
sosyal etkinliğe yoğun bir şeklide katıldık. Mesleğimizin dününü, bugününü ve yarınını hep birlikte
konuştuk, tartıştık, birçok değişik fikrin ve bakışın farkına vardık; mesleğimiz adına ortak akıl geliştirilmesi adına çaba sarf ettik.
TEB olarak, Mayıs ayında ayrıca, 2009 yılında
TBMM tarafından resmi tatil ilan edilen, 1 Mayıs
Emek ve Dayanışma Günü kutlamaları için TÜRKİŞ, HAK-İŞ, DİSK, MEMUR-SEN, KESK ve meslek
örgütleri TMMOB, TTB ile birlikte yürütme kurulu
çalışmalarına destek sunduk.
Mayıs ayı sonunda ise eczacılık mesleğinde ortak
aklı bulma çabalarımız içinde en geniş katılımlı
toplantılarımızdan olan Bölgelerarası Toplantımızın üçüncüsünü 26-28 Mayıs tarihleri arasında
Çorum’da gerçekleştirdik. 37. Dönem 3.Bölgelerarası Toplantı’nın detaylarına ve konuşması tüm
katılımcılar tarafından büyük bir beğeni ile izlenen
Manisa Eczacı Odamızın Genel Sekreteri Ecz.Burçin Kurtuluş’un “Eczacının Bir Günü” isimli konuşmasına yer verdik.
Toplantıya katılan Türk Eczacıları Birliği ve Bölge Eczacı Odası Yöneticileri olarak, 12 Haziran’da
yapılacak olan genel seçimlerden önce, mesleki
sorunların ve çözüm önerilerinin yanı sıra, sağlık
alanında gerçekleştirilecek uygulamalara yönelik
tespit ve çözüm önerilerinin değerlendirildiği bir
rapor hazırladık. “Seçime Giderken Sağlık, İlaç ve
Eczacılık Alanında Akılcı Politikaların Uygulanması İçin Tespit ve Öneriler” isimli raporda, sağlık
çalışanlarının sağlığını gözeten, sağlık mesleklerine hem maddi hem de manevi olarak gereken
değeri veren, ilacın akılcı kullanımını hedefleyen
4 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
bir tasarruf yöntemini hayata geçiren, sağlık alanındaki çözüm yollarını piyasada değil toplumda
gören, insanı ve halk sağlığını merkeze alan bir
ulusal sağlık politikası oluşturulması yönünde bir
irade gösterilmesi gerektiği bir kez daha vurgulandı. Bu rapora internet adresimizden ulaşmanız
mümkün (http://www.teb.org.tr/?modul=haberdet
ay&id=1176802)
Dergimizin bu sayısında da, belirlediğimiz bir
dosya konusu hakkında bir makaleye yer veriyoruz. Sayın Prof.Dr.Adnan Kısa’nın “Sağlığın
Ekonomisi” isimli makalesinin ilginizi çekeceğini
düşünüyorum.
Dergimizde yer verdiğimiz bir diğer makale ise
“Geleceğin Tedavi Yaklaşımı: Bireye Özgü Tedavi” başlığıyla sayın Prof.Dr.Feyza Arıcıoğlu’na ait.
Bununla birlikte, TEB Saymanı Sayın Ecz.Nevin
Taşlıçay’ın “Hastamıza Anlatırken” isimli köşesinde sizlerle paylaşmış olduğu görüşlerinin de özellikle mesleğe yeni katılan eczacılar için faydalı olacağına inanıyorum.
Her sayıda olduğu gibi bu sayımızda da “Bizden
Haberler”, “Kısa Kısa Sağlık”, “Kooperatiflerimiz”,
“Dünyada Ne Var Ne Yok”, “Sendika Postası”, “Basında TEB” ve “Günce” başlıkları ile yer verdiğimiz
köşelerin, sizlerin ilgisini çektiğini düşünüyorum.
Ayrıca, TEB Haberler Dergisi’nde özellikle yer vermemizi istediğiniz konu ve konu başlıkları hakkındaki önerilerinizi ve her türlü görüş ve düşüncenizi dergimizin e-posta adresine (tebhaberler@
teb.org.tr) göndererek bizlerle paylaşabileceğinizi
hatırlatmak istiyorum.
Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle.
Sağlıcakla kalın.
TOPLANTI
Ecz.Esin ÖNGÜN
37. Dönem Merkez
Heyeti Üçüncü
Bölgelerarası Toplantı
(26-27-28 Mayıs 2011 / Çorum)
T
ürk Eczacıları Birliği 37.Dönem Merkez Heyeti
3.Bölgelerarası Toplantısı 26-27-28 Mayıs 2011
tarihlerinde Çorum’da yapıldı. Açılış konuşmasını Çorum Eczacı Odası Başkanı Ecz.Şefkat Güler
yaptı. TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay Çalışma Raporunu, TEB Saymanı Ecz.Nevin Taşlıçay
Mali Raporu, TEB Denetleme Kurulu Başkanı Ecz.Sertaç
Özmen Denetleme Kurulu Raporunu sundu. Ayrıca TEB
Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay TEBE-ON konusunda bir sunum gerçekleştirdi.
Toplantıda ayrıca FARMA Sigorta Genel Müdürü Dilruba
Çiftçi ve Bursa Ecza Koop. Genel Müdür Yardımcısı Metin
Çıral konuşma yaptılar.
Toplantının son günü, atölye çalışmalarının sunumu yapıldı. TEB II.Başkanı Ecz.Mukaddes Harmancı ‘Tıbbî
Bitkisel Ürünler ve Gıda Takviyeleri Atölye Çalışması Raporu’, TEB Saymanı Ecz.Nevin Taşlıçay ‘Medikal Ürünler
Atölye Çalışması Raporu’ ve TEB Merkez Heyeti Üyesi
Ecz.M. Şerif Boyacı ‘İnternetten Ürün Satışı Atölye Çalışması Raporu’ sunumunu gerçekleştirdiler.
Ecz. Erdoğan ÇOLAK
(TEB Merkez Heyeti Başkanı)
Değerli meslektaşlarım, kuşkusuz sağlık harcamalarındaki artış, ilaç harcamalarındaki artışı
da beraberinde getirmektedir.
Özellikle yeni nesil ilaçlar ve biyoteknoloji ürünü ilaçlara doğru
yaşanan yeni göç dalgası, ilaç
fiyatlarını artıran bir işlev görmektedir. Bu da toplam ilaç harcamalarını artırmaktadır. Diğer
yandan, yaşlanan nüfusla birlikte
özellikle kronik hastalık sıklığındaki artış, yine ilaç bütçelerini baskılayan bir unsur olarak
karşımızda durmaktadır.
İlaç alanında dönüşüm, temel olarak Sosyal Güvenlik
Kurumu’nun kurulmasıyla ete kemiğe bürünmüştür. Bedeli geri ödenecek ilaçlar listesi, ilaç fiyatlarının düşürülMayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
5
TOPLANTI
mesi, kamu kurum iskontoları aracılığıyla hem eczacı kârının, hem de kamunun ilaç alım fiyatlarını
kontrol altında tutması, global bütçe uygulamasıyla
firmalara neredeyse pazar payları kadar sabit ödeme
yaptırılması, ilaç yazım koşullarının ağırlaştırılması
gibi tedbirler, sağlıkta dönüşümün ilaç maliyetlerini
azaltmak yönünde attığı önemli adımlardır.
Kısacası bizler, devlet organizasyonunun, devletin hizmet sunma biçim ve sınırlarının, sağlık alanının da elbette içerisinde ilaç politikalarının tümden
değiştiği bir süreci hep birlikte yaşıyoruz. Artan ilaç
harcamaları, her ne yöntemle olursa olsun baskılanmak isteniyor; fakat, aynı anda ilaç firmalarının
daralan pazar paylarını artırmak için ilaçta reklam
ve OTC kategorileri sürekli gündemde tutuluyor.
Bir halk sağlığı sorunu olarak karşımızda duran
bitkisel ürünlerdeki tehlike kontrol altına alınamıyor ve yasalara aykırı olduğu halde internet ve diğer
kitle iletişim kanalları üzerinden reklamlar ve hatta
ilaç satışları devam ediyor.
Diğer yandan eczacılık sisteminin devamlılığını
gözetmeden eczane ekonomileri baskılanıyor. Bilgisi ve sınırlı sermayesiyle yaşamaya çalışan eczanelerin geleceği çok da önemli görülmüyor; çünkü
eczacılık, hizmet arzı açısından bir sorun olmadığı
değerlendiriliyor. Güncel eczacılık hizmetleri üretecek ve eczaneler arasındaki eşitsizlikleri ortadan
kaldıracak yasal düzenlemeler bir türlü hayata geçirilmiyor. Buna karşılık sürekli yeni eczacılık fakülteleri açılıyor, bu kişilerin nerede, nasıl istihdam
edileceğine ilişkin hiçbir plan ve proje hayata geçirilmiyor.
Değerli konuklar, ortak toplumsal hayatın
önemli bileşenlerinden bir tanesi olan sağlık alanı sadece tasarruf amacıyla tasarruf edilemeyecek
bir alandır. İlaca ve sağlığa erişememe riskini taşıyan her türlü tasarruf, arkasından çok daha büyük
toplumsal ve ekonomik maliyetleri getirmeye gebedir. Bizler, toplumun ilaca ve sağlığa sağlıklı bir biçimde ulaşması için hem kendi sağlığımızı, hem de
hastaların sağlığını korumak için sağlık alanında
tek mümkün yapısal dönüşümün hasta merkezli
akılcı ilaç kullanımına dayalı, ilacın metalaşmasını ve ticarîleşmesini reddeden bir anlayış üzerine
inşa edilebileceğine inanıyoruz.
Bu savlarımızın bir gereği olarak kendi meslektaşlarımızın gelişimi için projeler geliştiriyoruz.
Sağlık hizmet sunucuları açısından değişen sağlıklı
olma ihtiyacına yanıt üretebilmek noktasında eğitimin çok kritik bir önemi olduğunun farkındayız.
Eğitimin sürekli, güncellenebilir, bilimsel ve kaliteli olması gerekir; ancak, aynı zamanda zaman ve
mekân engellerini de minimuma indirmelidir. Bu
amaçla uzaktan eğitim modülleri hazırladık. Bu
modüller, meslektaşlarımızın hem meslekî konularda hem de kişisel gelişim noktasındaki önemli
gelişimi için bir domino işlemi görecektir. İçeriğini
tam olarak bizim belirlediğimiz, sınırları ve kontrolü tam olarak bize ait olan bir biçimde uzaktan
eğitim programı hazırladık.
Novartis ilaç firmasıyla birlikte TEBE-ON uzak-
6 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
tan eğitim programını hayata geçirdik. İlk meslekî
eğitim modülümüz de yine bu stratejiyle uyumlu bir
biçimde ‘Akılcı İlaç Kullanımında Eczacının Rolü’
olarak belirlendi. Unuttuklarımızı yeniden hatırlamak, bilmediklerimizi öğrenmek için eczanesinde
hastayla doğrudan iletişim kuran, meslekî sorumluluğunu tam olarak gerçekleştirmek için yaşam
boyu öğrenme perspektifiyle hareket eden eczacı bu
programın merkezinde durmaktadır. Çünkü bizim
amacımız değişimi durdurmak değil, hedef ve vizyonumuza göre değişime yön vermektir.
Toplumsal yaşamda herhangi bir değişim sürecine ilişkin algı negatif olduğunda, bu algıyı pozitife dönüştürmek daha çok zaman, daha çok emek
ister. Bu nedenle bir sistemi uygulamaya başlamadan önce altyapıyı doğru kurmak gerekir. Nitekim,
SSK kuyruklarını kaldıracağım derken, MEDULA
kuyruklarının başlaması, altyapının nelere kadir
olduğunu, sağlam altyapı inşasının önemini göstermektedir.
Bugün gündeme gelen şehir hastaneleri projesi
de bizde kaygıların oluşmasına neden olmaktadır.
Hastaneleri şehrin belirli yerlerindeki kampüslere
toplama projesi, mesleğimizi de yakından ilgilendiren bir projedir. Bunun sonucunda eczaneler
açısından yer değiştirmeler, eczaneler arası yeni
dengesizlikler gündeme gelecektir. Sağlık hizmetinde niceliğin yükseltilmesi, daha fazla insanın
sağlık hizmetlerinden yararlanması elbette olumlu bir hedeftir; ancak, bu hedefe doğru ilerlerken
nitelikten ödün veremezsiniz. Sağlık öyle bir alan
değildir. Görünen o ki, bu olgu henüz tam anlamıyla kavranmamıştır. Aile hekimine sevk kotası
koymayı düşünmek bile böyle bir kavrayış eksikliğinin sonucu değil midir?
Bizim buna ilişkin yol haritamızın temelinde
akılcı ilaç kullanımını kamu ve mesleğimiz için
merkeze koyan bir yaklaşım bulunuyor. Akılcı ilaç
kullanımı, bireye özgü, en doğru, en etkili tedavinin
birey ve toplum açısından en uygun maliyetle gerçekleştirilmesi demektir. Bu nedenle akılcı ilaç kullanımı, yalnızca meslekî ya da sağlık alanına ilişkin
teknik bir strateji değil, aynı zamanda sağlık politikalarına ilişkin politik bir taleptir.
Özetle, hem kamunun, hem toplumun ve hastalarımızın, hem de mesleğimizin ve meslektaşlarımızın yararına olacağına inandığımız tek bilimsel rasyonel yöntem, akılcı ilaç kullanımının bütüncül bir
biçimde hayata geçirilmesidir. Bizler bu amaçla üç
yıldır 14 Mayıs haftasında belirli temalar belirliyor
ve böylesi bir perspektifle çeşitli kampanyalar düzenliyoruz. Bunlar, bizim yol haritalarımızın önemli
duraklarıdır. Sonucunda ulaşmak istediğimiz yol;
bir bütün olarak kamu kaynaklarının etkin bir biçimde planlandığı ve kullanıldığı, hakkında gerçek
anlamda bilgi sahibi olmayan hastalarımızın ilacın
olumsuz olabilecek etkilerinden profesyoneller yoluyla korunduğu, kronik hastalıklar, sağlık danışmanlığı, ilaç güvenilirliğinin tam ve eksiksiz bir biçimde izlenmesi konusunda aktif bir biçimde hizmet üreten eczacı modelinin hayata geçirilmesidir.
Ecz. M.Ali DURMAZ (Tokat Eczacı Odası Başkanı)
Ülkemizdeki eczacılık fakültesi sayısının 19’a çıkması ve her geçen gün yeni eczanelerin açılması, dolayısıyla eczacılarımızın gizli işsizlik oranını arttırmaktadır. Özellikle Aile Sağlığı
Merkezi yakınlarındaki eczanelerin birçoğunda da doktorların eczacılar üzerinde baskısı hissedilmektedir. Peki, çözüm nedir? Bu konuların birçoğunun çözümlenmesi için 6197 Sayılı
Kanunumuzun hiç olmazsa mesafe sınırlaması maddesi mutlaka çıkartılmalıdır. Hiç olmazsa
beş yıl sonra eczanelerimizde daha fazla eczacı ile daha geniş mekânda ve eczacının da daha
rahat çalıştığı ortamlarda hizmet verebiliriz. Ayrıca, taşıma zararları devam etmekte, ilaç firmaları Avrupa’daki fiyatlarla denkliği sağlamak için kamu kurum iskontosunun kalkmasına
karşı çıkmaktadırlar. Yine fiyat düşüşleri eczacıyı psikolojik ve ekonomik açıdan yıpratmaktadır. Firmalar ilaçta mal fazlasını geçici bir süre artırarak pahalı fiyattan mal satmakta, daha
sonra da fiyatı düşürerek zararı eczacının üzerine yüklemektedirler. Fiyat geçişi için eczacıya
süre verilmemektedir.
Uzm.Ecz. Ömer ÇORUH (Ordu Eczacı Odası Genel Sekreteri)
İlaç fiyat farklarının ödenmesiyle ilgili mutabakatlar yapılmış, teknik detaylar üzerinde pazarlıklar devam ediyor. Bazı yerlerden farklı sesler, sakın Merkez Heyetini dinlemeyin, yanarsınız, stokumuz meydana çıkarmış. Devlet eczacıya ver stok beyanını
dese, hayır vermem mi diyeceğiz biz Maliye’ye, var mı böyle bir gücümüz? Hani biz
örgütlü bir güçtük, sonuç ne oldu? Durduk yerde bir haber; devlet raporlu ilaçları
kargoyla hastalara yollayacak. Hemen ortalık dalgalandı. Telefonum defalarca çaldı,
meslektaşlarım bana sitem ediyor, sizin bir şeyden haberiniz yok diye. Ne oldu? Dedikodu. Maksat ortalık karışsın, eczacının örgüt yöneticilerine olan güveni sarsılsın.
Yerine biz geçelim, hemen eylem yaparız, olmadı beyaz önlük giyer, en yakın postaneden hükümeti protesto telgrafları çekeriz. Hükümet de baskıya dayanamaz hemen
düşer zaten.
Ecz. Zeki ÖZGEN (Osmaniye Eczacı Odası Başkanı)
Fiyat düşüşlerinden kan kaybetmeye devam ediyoruz. Her ay rutinleşen fiyat düşüşlerine çok
acil bir çözüm bekliyoruz. Eczacı ekonomik kaygıyla, yarın ne olacağını bilememesiyle sağlık
danışmanlığını yapamayıp, mesleğine sahip çıkamamaktadır. Osmaniye Eczacı Odası olarak
Türk Eczacıları Birliği’nin yurtdışı mezunları için açmış olduğu davaları, verdiği mücadeleyi
adım adım takip ettik. Odamıza müracaat eden arkadaşların ne oda kaydını yaptık, ne de eczane açmasına izin verdik. Bir an önce 6197 sayılı yasa, “Türkiye’nin eczaneye değil, eczacıya
ihtiyacı var” mantığıyla yeniden düzenlenmelidir. Eczacı istihdamının artırıldığı, eczane sayısının sınırlandırılabileceği üzerine radikal kararlar alınıp, bu konuda öncelikle uygulamaya
geçilmelidir. Ayrıca, bölgemizde İTS’ye bildirimde bulunan, fiyatı düşen ilaçlarla ilgili dağıtım
kanallarına kesmiş olduğumuz faturaların eczacılarımıza ödenmesiyle ilgili bu ay içerisindeki
ekstrelerinden tamamını da düştük, onu da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ecz. Sabih Tekin ÇAĞLAR (Trabzon Eczacı Odası Başkanı)
Bizim gibi meslek örgütleri, çeşitli toplum katmanlarından kişileri barındıran ve temsil ettiği kitlenin ekonomik, demokratik hak ve çıkarlarını savunan yapılardır. Demokratik kitle örgütü olmanın ön koşulu, demokrasiden yana olmak, demokrasi uğruna mücadele etmek ve elbette örgüt
içi demokrasiyi uygulamaktır. Demokratik katılımcılığı gerçekleştiremeyen, örgütüyle organik ve
dinamik bağ kuramayan yapılar başarılı olamazlar. Değerli meslektaşlarım, bu ülkede 6197 sayılı
yasaya aykırı olarak denklik belgeleri düzenlendi. Sağlık Bakanı’nın yasa tanımaz tutumuyla bu
denklik belgeleri onaylandı. Sınava girmeyen insanların denklik belgelerini onayladı. Yasa çok
açık; “sınava girmek, ilmî hüviyetini kanıtlamak zorundadır” diyor. Sağlık Bakanı bu belgeleri
imzaladı. Bu belgelerle eczane açmaya çalıştılar, karşı duranları o bizim gazete ilanlarıyla methiyeler düzdüğümüz Sağlık Bakanlığı bunları üye yapmayan odaları başmüfettişlerle denetleyerek
baskı altına almaya çalıştı. Trabzon Eczacı Odası, eczacıların yaşadıklarının kader olduğuna inanmayan, umudunu asla kaybetmeyen ve bir başka dünyanın gerçekten var olduğuna inanan bir
anlayışa sahiptir. Ulaşılabilir hedefler ve çözüme yönelik projeler içeren, ciddi bir çalışmayla birlikte mesleğimizin içinde bulunduğu bu kaos ortamından çıkarılabileceği konusunda en ufak bir
şüphemiz yoktur. Mesleğimizin geleceği, bizlerin vereceği karara bağlıdır. Tarih bizleri doğru ve
yanlış kararlarımızla yargılayacaktır ve gelinen noktada görülmektedir ki değişim kaçınılmazdır.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
7
TOPLANTI
Ecz. Hasan Buminhan YAVUZ (Aksaray Eczacı Odası Başkanı)
İTS’ye yapılan bildirim konusunda başta ben de karşı çıktım; fakat, sürecin sürekli bildirim olmadığına inandığım için ve onun da çeşitli sakıncalarına inandığım için, diğer yöntemin; yani, 30, 15,
45’in çeşitli sakıncalarına olan inancım sebebiyle de şu anda bu yöntemin daha doğru olduğunu
düşünüyorum. Ama bunu istiyorsanız gene tartışalım, gene değerlendirelim. Mevcut yöntemin şu
sık sık tartıştığımız her Cuma düşüşleri var ya, o her Cuma düşüşleri için de bir yol olabileceğine
inanıyorum. O her Cuma düşüşlerinin eczanelere kaybı yaklaşık yüzde 5 civarında, çok ciddi bir
rakam. Bu rakamların muhakkak telâfisini sağlamak zorundayız. Bunu belki bu İTS bildirimi sayesinde aşacağız. Bunun muhakkak o İTS’ye tüm ürünlerin bildirimi değil, depolar geçmeden buna
geçmeyi zaten hiçbirimiz kabul etmiyoruz. Onun dışında burada 6197’den hiç mi konuşmayacağız,
protokolden hiç mi konuşmayacağız? Mevcut fakülte sayılarıyla artan kontenjanlarla bu mesleği geleceğe taşımamız mümkün mü? Mümkün değil. Nüfusa göre sınırlandırmaları yerine getiremezsek,
6197’ye bu maddeyi koyamazsak, bunun önüne geçmemiz mümkün değil.
Ecz. Sema KARAGÜLLE (Zonguldak Eczacı Odası Başkanı)
Öncelikle İlaç Fiyat Kararnamesi ile ilgili çalışmamız lazım. Eczacı kârlılığının ilaç fiyatlarından
bağımsız hale getirilerek bugünkü düzeyinin üzerine çıkarılması gerekiyor. Meslek hakkı ve reçete başına hizmet bedelinin eczacının alması gereken en doğal hak olduğunu yetkililere kabul
ettirmemiz gerekiyor. İlaç fiyat düşüşlerinden ettiğimiz zararın zaman geçirmeden karşılanması
ve bunun bir rutine oturtulması gerekiyor. Eczanelerimizde kaybettiğimiz ürünleri geri getirmek
için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Vitaminler, medikal ürünler ve özellikle ilaç içeren yara bakım
ürünleri, eczane dışında yetkisiz ve bilgisiz kişiler tarafından satılırken biz neden hiçbir şey yapmıyoruz veya bir şeyler yaptıksa, yaptıklarımız neden yetersiz kalıyor? Bitkisel ürünler, bitki çayları, zayıflama ürünleri, eczane dışında her yerde, internette bile çok rahat satılıyor. Bu ürünlerin
Tarım Bakanlığı ruhsatıyla satılması en büyük etken tabii ki. Bunu eczacılık fakültesine yeni giren
bir öğrenci bile biliyorken, devlet yetkililerinin bilmemesi mümkün mü? Biliyorlar da peki neden
düzeltmiyorlar? Bu ürünlerin denetlenmesi için illâ ki ölümlerin mi olması gerekiyor?
Ecz. Cenk KES (Edirne Eczacı Odası Başkanı)
Son zamanlarda zıtlıklar üzerinden söylemler ve uygulamalar ön plana çıktı. Her platformda ak denilene kara, kara denilene ak deniyor. Maalesef karşıdakilerin de doğru söyleyebilme ihtimalini göz ardı
ediyoruz. Olaylara analitik bakış açısı yerine, karşımızdakinin duruşuna göre pozisyon alıyoruz. Bu da
maalesef bizi kısır iç çekişmelere ve çözümsüzlüğe doğru götürüyor. İTS’ye bildirim kanımca adilane ve
hakkaniyetli bir sistemdir. Totalde belki iki yöntem arasında ekonomik anlamda çok büyük bir farklılık olmayabilir ki, bu ifade Semih Başkan’ın 5. Başkanlar Toplantısı’nda kullandığı ifadedir; ama, 15,
30, 45, stoklu çalışan eczanenin zarar, stoksuz çalışan eczanenin de zararından fazla bir bedel aldığı bir
sistematiktir. Hakkımız olmadığı hâlde bir grup meslektaşımızın alacağını kendi hanemize yazdırmayı
nasıl içimize sindirebiliriz? Ortada önemli bir problem daha var. Haftalık kamu kurum iskontoları
nedeniyle yaşadığımız zarar. Yıllık ortalaması yaklaşık 5,4 olarak ifade ediliyor. Şu andaki en kolay ve
akılcı çözüm İTS’ye bildirim. Lütfen bunu hayata geçirmek için ortak bir irade gösterelim. Yoksa zarar
yine bizim üzerimize kalıyor. Biz burada çekişirken, sanayi bize ödeyeceği farkların üzerine yatıyor.
Ecz. Ahmet ÖZÇAVUŞOĞLU (Kayseri Eczacı Odası Başkanı)
Sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde gelirleri ciddi biçimde azalan biz eczacıların bir de
stoklar nedeniyle zarara uğraması kabul edilemez bir durumdur. Yalnızca yılsonundaki büyük
düşüşlerle değil, aylık ya da haftalık düşüşlerde de eczacı zararının karşılanması gerekmektedir. Zira bu düşüşlerden dolayı tahsil edemediğimiz rakam yıllık yüzde 5’i aşmış durumdadır.
Biz, yüzde yarımlar için günlerce devletle pazarlık ederken, bunun on katını geçen bir rakamla sanayiye ve dağıtım kanallarına kaptırmaktan kurtulmalıyız. Bu sorunun çözümü için
İTS üzerinden bildirim yapmayı doğru buluyorum. Zira İTS üzerinden bildirim sadece stok
zararlarının karşılanması için en uygulanabilir çözümdür. İTS üzerinden bildirim, mal alış
bildirimi yapmak değildir. Diğer yandan İlaç Fiyat Kararnamesi’nde stok zararlarını güvence
altına alan bir düzenleme yapılması için çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. Asla düzgün çalışması
mümkün olmayan MEDULA, kamu kurum iskontosu taşıma yükü, yeni protokol görüşmelerindeki tıkanıklık, 6197 sayılı yasanın günümüz şartlarına uygun olarak değiştirilememesi gibi
birçok sorun ile mücadele ederken, tek amacı bizi bölmeye, Türk Eczacıları Birliğini basit bir
dernek hüviyetine büründürmeye çalışanların amaçlarına hizmet eden davranışlar, bizim en
önemli ve öncelikli sıkıntımız hâline gelmiştir.
8 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
Uzm.Ecz. Bülent KÖSE (Malatya Eczacı Odası Başkanı)
Biz Aralık ayında düşen ilaçların fiyatlarının stok zararlarını karşılamayla yedi aydır uğraşırken,
yedi aydır geçen süreç içerisinde haftalık fiyat düşüşleriyle bir o kadar stok kaybı daha yaşadık belki ve bunun hiç lâfı yok. Bunun nasıl karşılanacağına dair hiç bir çalışma yok. Hasan Başkan’ın ve
birkaç oda başkanımın da burada söylediği gibi, TEBEOS kullanan meslektaşlarım varsa mutlaka
dikkatlerini çekmiştir; eğer eczanelerdeki stoklar TEBEOS üzerine girilmişse, bu haftalık fiyat düşüşlerinden dolayı oluşan fiyat farklarını bildireyim mi diye kullanılan bir bölüm var. Gerçi Harun
Başkan o bölümün aktif olarak çalışmadığını söyledi. Ekrana geldiğini ama aktif olarak bildirimde
bulunulmadığını söyledi. Bu haftalık fiyat düşüşlerini ve olası fiyat düşüşlerinin de karşılanabileceği
bu elektronik ortamın çalıştırılması gerektiğini düşünmekteyim. Haftalık fiyat düşüşleri, bu stok
zararları, eczacının oldukça canını yakıyor.6197 başta olmak üzere, geçen yıl yayımlanan özel hastanelerde eczacı istihdamının sağlanmasını öncelikli konular içerisine alıp, bu eczacıların istihdamını
sağlayamazsak, muvazaa bir kenara, eczacıya, eczane eczacısına, iş sahibi eczacıya düşman, işsiz
eczacı ordusunu karşımıza almış olacağız ki, bu bizi bekleyen başka bir tehlike.
Ecz. Oğuz EKİNCİOĞLU (Ankara Eczacı Odası Başkanı)
Bu yılın sonunda eczacılar protokolsüz kalma riskiyle karşı karşıya kalabilirler. Elbette şu
andaki protokol hükümlerinden ciddi anlamda rahatsızlıklarımız var. Bunların daha iyi bir
noktaya taşınarak, bu protokolün imzalanması, Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’nin
öncelikli görevlerindendir. Değerli arkadaşlarım, G2D’li ilaçların ödenmemesiyle ilgili sorunumuz var biliyorsunuz. Ankara ilinde ödendi. Bunlar Ankara’da kontrol edildiği için, bizim
sıkıntımız kendi reçetelerimizin kontrolü anlamında aksaklık yaratacağıyla ilgili endişelerimiz var. Son ödeme yapıldığında birkaç oda başkanım beni aradı ve kendilerine G2D’li
ürünlerin ödenmediğini, bunda sıkıntı olduğunu söyledi. Ben Ankara’da ödendi deyince şaşırdılar. Bununla ilgili olarak Merkez Heyeti’nin ciddi bir çalışma yürütmesi gerekmektedir.
6197 ile ilgili çalışmayı bir an önce yeniden yapmalıyız ve gündeme getirmeliyiz, eczane
sayısını sınırlandırmalıyız. Reklam ve OTC için ciddi anlamda çalışmayı acilen başlatmalıyız. Reklam için tren kaçmış gibi görünebilir, engellenebilirdi, engellenemedi. Mecliste, 12
Haziran’dan sonra gerekli kulislerde bu görüşmeleri yapmalıyız, gerekli insanlarla bu görüşmeleri yapmalıyız.
Ecz. Yavuz TATAR (Elazığ Eczacı Odası Başkanı)
Öncelikle yeni kurulacak hükümetle protokolün bir şekilde halledilmesi ve sağlama bağlanması, eczacının üç ay sonra, beş ay sonra ne olacak endişesini ortadan kaldırmamız
gerekiyor. İkincisi, her gün artan fakülte sayısıyla beraber eczane sayısının artık bir yerde
sınırlandırılması gerekiyor. Bununla da ilgili yeni kurulacak hükümetle çok ciddi çalışmalar yapmak gerekiyor ve bir an önce bu kangrenden kurtulmamız gerekiyor. Geçmişte
6197’yi tartıştık, fiyat farklarını en son tartıştık, yapılacak boykotları tartıştık; ama, hiçbir
zaman derli toplu ve kesin yön verecek kararlar alıp, kendimize bir yol haritası çıkaramadık. Doğru, mesleğin doğrusudur. Mesleğin doğrusu da meslekte çoğunluk ne söylerse
öyle seçilir. Benim söylediğim illâ doğrudur diye bir şey yoktur. Doğrular yalnızca mesleğin
doğrularıdır. Getirilen çözüm önerilerinin çok hızlı bir şekilde hep beraber değerlendirilmesi ve tek doğru ekseninde birleşip hareket edilmesi gereklidir. Çok seslilik elbette ki çok
güzeldir; ama, çok başlılık asla güzel bir şey değildir.
Ecz. İrfan DEMİRCİ (Gaziantep Eczacı Odası Başkanı)
Arkadaşlar, 3.7 maddesi bizim için çok önemli, hayatî öneme haiz bir maddedir.
Ben Gaziantep’te 2010 verilerine baktım, neredeyse yıllık cironun, Gaziantep’te
eczanenin yaptığı cironun yüzde 5’i 3.7 maddesinden dolayı eczanelere gönderdiğimiz ciro. Buraya mutlaka sahip çıkmamız lazım, burayla ilgili bir şeyler ortaya
çıkarmamız lazım. Bu Danıştay iptalinden sonra mutlaka bir çözümümüz olması
gerekiyor.Arkadaşlar, eczacı sıkıntılıdır. Eczacıya sermaye saldırıyor, eczacıya
Sosyal Güvenlik Kurumu saldırıyor, eczacıya siyaset saldırıyor, eczacıya etik dışı
davranışlar saldırıyor. Bunların bazılarını çözebiliriz, bazılarını çözemeyiz. Bazılarını kazanırız, bazılarında kaybederiz; ama, birliğimizi, bütünlüğümüzü, ortak
aklımızı, ortak tavrımızı koruyamazsak, o zaman sıkıntıya gireriz. Bunun da yolu
demokrasiden geçer, bunun da yolu ayrıca eleştiriye tahammülün ötesinde eleştiri dinlemekten geçer. Yalnızca ben eleştiriye tahammüllüyüm demekle olmaz,
eleştiriyi dinleyeceksiniz.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
9
TOPLANTI
Ecz. Mehmet GÖNENÇ (Hatay Eczacı Odası Başkanı)
Son derece önemli ve kritik bir dönemden geçiyoruz. Önümüzdeki sürecin şu andakinden daha zor bir
süreç olacağı aşikârdır. Bundan dolayı Türk Eczacıları Birliği ve eczacı odaları, önümüzdeki sürece ilişkin
tespitler yapıp, önlem almak ve projeler geliştirmek zorundadırlar. Bunun için yeterli deneyimimiz, ekipmanımız ve öngörümüz var. İhtiyacımız olan tek şey ortak dili konuşmak ve ortak aklı hayata geçirmektir.
Önümüzde bizi bekleyen hem yapısal, hem de güncel ciddi sorunlarımız var. Bizden çözüm üretmemizi
bekleyen üyelerimiz var. Hepinizin bildiği gibi Şubat ayında sözleşmemiz sona eriyor. Yeni bir protokol
yapma gibi ciddi bir sorunumuz var. Kamu kurum iskontolarının sürekli artışından kaynaklı stok zararlarımız devam ediyor, Haziran’da bir daha artması söz konusu biliyorsunuz. 6197 sayılı yasada gerekli
revizyonu yaptırmak zorundayız. Nüfusa göre eczane sınırlaması en öncelikli konularımızdan biri olmalı.
Sürekli düşen ciro ve kârlılıklar karşısında meslek hakkı çok büyük bir önem kazanıyor. Eczacılık fakülteleri artmaya devam ediyor. Eğer bu konuda bir önlem alınmaz ve eczacılara yeni bir istihdam alanı yaratılmazsa, hiç kimsenin bize bir şey yapmasına gerek kalmayacak; biz birbirimizi bitireceğiz.
Ecz. Semih GÜNGÖR (İstanbul Eczacı Odası Başkanı)
Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı yasalaşacak ve hastanelerin içine özel birtakım eczaneler kurulacak. Mülkiyet kavramını değiştirecekler, A, B, C, D, E grubu hastaneler oluşacak ve göz göre göre
hastanelerdeki ilaçlar da elimizden gidecek. 6197 kökten değiştirilecek. OTC yasasını getirecekler.
Bunun hazırlıklarını göz göre göre izliyoruz, yapıyorlar. Şu anda reçetesiz ilaçlarla ilgili birçok çalışma
hazır. Bunu sanayi de biliyor, bekletiyor. Biz sessiziz.Türk Eczacıları Birliği, odalarımız, bizler için
son derece önemlidir. Dayanma, direnme noktalarımızdır. Bu bakımdan tartışmaları burada yapacağız. Ne adına yapacağız? İşlevsel hale getirmek için yapacağız.EGAŞ’ın artık ürün getirmeye başlaması
gerekiyor; yani, artık bunu bir dahaki döneme ertelemeyin. Eczacının ürünü olsun. Eğer internette
bir şeyler satılacaksa, biz de kendi ürünlerimizi satalım. Stok düzeltme hakkımız kesinlikle verilmeli;
ama, sayacağım daha birçok şeyler var, onları hepimiz biliyoruz. Eğer Türk Eczacıları Birliği’nde bir
şeyi başaracaksak, önce iş bize düşüyor arkadaşlar. Türk Eczacıları Birliği’nin Yönetim Kurulu’nu bir
kenara koyun. Buraya çıkan her oda başkanım bir önce çıkanı eleştirerek kendisini bu konuda bunu
yapmaya zorunlu hissettiği sürece sorunu çözemeyiz. Türk Eczacıları Birliği bir futbol takımı değil;
yani, hiç kimse koşulsuz ben onu tutuyorum diyemez; çünkü, o hepimiz için önemli.
Ecz. Arman ÜNEY (Samsun Eczacı Odası Başkanı)
Yeni mezun olan meslektaşlarımız için serbest eczacılığa yönelmenin dışında çok fazla seçenek bulunmuyor.
6197’nin revizyonu ile eczane açılmasına sınırlama getirmek ve eczacılarımıza farklı istihdam olanakları sunmamız, bunları eğitim sürecinden başlayarak öğrencilere aktarabilmemiz, onları yönlendirebilmemiz gerekiyor.
Bunu sadece artan eczane sayılarına karşı bir önlem olarak değil, ilacın olduğu her alanda yetkin olan kişinin
eczacı olduğunu gösterebilmek, alanımızı sahiplenmek, alanımızdaki yeterliliğimizi ve yetkinliğimizi kabul ettirebilmek için yapmak zorundayız. Global bütçe uygulaması nedeniyle son iki yıldır ilaç fiyatlarında düşüşler ve
kamu kurum iskontolarında yükselişler meydana geliyor. Diğer yandan her hafta belirli ilaçlarda fiyat düşüşleri
gerçekleşiyor. Bunun bize olan yansıması, fiyatı düşen ilaçlar nedeniyle uğradığımız stok zararının tazmini,
kamu kurum iskontosunun taşımasından kaynaklanan ekonomik kayıplarımız, MEDULA provizyon sisteminin düzenli ve kesintisiz çalışmamasından dolayı kaynaklanan sıkıntılar, bildiğiniz gibi eczanelerimizde bizleri
çıldırtıyor. Aşama aşama geri ödeme kapsamından çıkarılmaya çalışılan ilaçlar, ilaç sanayii üzerindeki baskıyı
azaltmak adına da sanayiye sunulan OTC ve reçetesiz ilaçta reklam serbestisi getirilen düzenlemeler var.
Ecz. Tuncay SAYILKAN (İzmir Eczacı Odası Başkanı)
Bugün reçetesiz konuma getirilen ve ödeme kapsamı dışında bırakılan ilaçlara dikkat
ettiğinizde, fiyatlarının çok kısa sürede nereden nereye geldiğini, yaklaşık iki buçuk, üç
katına çıktığını görüyorsunuz. Bunların satın alma ve satış koşullarıyla ilgili ya eczanelerin hepsi bir araya gelip bu çokuluslu firmalarla ilgili bir karşı hamle yapacak ya da
bunu yapamazsak, bu reklam sonrası bizim o ilaçları satma şansımız kalmayacak.Sağlık sisteminde genel sorunlar var hekimlerin, hemşirelerin, sağlık sisteminde çalışan
herkesin sorunları var. Sağlıkta dönüşüm diye bir program beşinci yılını bitirdi. Sağlık
hizmetlerinin nasıl paralı hâle geldiğini görmek istiyorsanız, özellikle B grubu reçetelerin çıktılarında, reçetenin tutarı ile hastanın ödediği paraya bakmanızı öneriyorum.
Eğitim ve sağlığın ücretsiz olmasıyla ilgili yıllardır görüş bildirdikçe, bu süreçte siyasî
otorite her ikisini de paralı ve parasız, herkese parası kadar eğitim, herkese parası kadar sağlık noktasına getirdi.
10 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
Ecz. Kerem ZABUN (Antalya Eczacı Odası Başkanı)
8 Mayıs’ta Antalya’da bir toplantı yapıldı. Bu toplantı, Ulusal Hemofili Kongresi’ydi. Hemofili
Kongresi’ne hükümetten değerli bürokratlar katıldı. Bürokratlarımızdan bir tanesi, İlaç ve Eczacılık
Genel Müdürü, bir tanesi de Sosyal Güvenlik Kurumu İlaç ve Eczacılık Dairesi Başkanıydı. Genel
Müdürümüz ne dedi biliyor musunuz? “Eczacılar eczanelerinde durmuyor, retinaları veya parmak
izleriyle onların eczaneye gelip gelmediğini kontrol etmemizin zamanı geldi galiba.” Aynen bu ifadeleri
kullandı. İlaç Eczacılık Dairesi Başkanı Sayın Ali Edizer ise toplantı sonrası yaptığımız bir görüşmede
aynen şu ifadeleri kullandı: “Devletin eczacıya ödediği paranın çok büyük bir bölümünü 1500 eczacı
alıyor.” Bu 1500 eczacı, tabandaki problemlerden uzak, yaptığı kulislerle eczacılık mesleğine yön
veriyor. Bizim tabandaki eczacıları rahatlatacak, eczanelerin hizmet verdiği nüfusa ve potansiyele
bakarak hasta başına -bakın, meslek hakkından bahsetmiyorum, potansiyele bakacakmış ve durumumuza bakacakmış, kendisi öyle bir klasman yaratacakmış- 2 ilâ 5 TL arası bir danışmanlık ücreti
verecekmiş ve dolayısıyla eczacıyı depoymuş, çekmiş, senetmiş gibi işlemlerden kurtaracakmış.
Ecz. Uğur AKKUŞ (Sivas Eczacı Odası Başkanı)
Biz eskiden zincirden korkardık, konuşmalarımızda hep zincir eczaneler vardı; ama, şöyle
bir kendi kendimize bir eleştiri yaparsak, en büyük zincir aslında 24 bin eczaneyle bizleriz;
yani, Türk Eczacıları Birliği. Eğer şayet bu fırsatımızı iyi kullanabilirsek, birlik beraberliğimizi
ortaya koyabilirsek, dirlik ve düzenimizi bozmazsak, bu 24 bin tane eczaneyle; yani, ilinden
ilçesine, köyüne, kırsal alanına kadar gitmiş 24 bin satış ağıyla bizim yapamayacağımız hiçbir
şey yok. İlaçta reklam, OTC vs, bunlar bizim tehditlerimiz; ama, bunlardan faydalanabileceğimiz alanlar belki yaratabiliriz; yani, tıbbî malzeme olsun, medikal ürünler olsun, onun dışında
vitaminler, mineraller, bitkisel ürünler, diyet ürünleri vs. Bunlarla ilgili uzmanlaşarak, kendi
alanımızda vatandaşın bize güven duyacağı ki, şu anda bir araştırma kurumunun yaptığı bir
araştırmaya göre ilk 3’te eczacılar; yani, güvenilirlik açısından. Bu nedenle bunları fırsata dönüştürüp, ekonomilerimizi artırmanın, saygınlığımızı artırmanın yollarını bulmalıyız; yani, bu
önümüzdeki problemleri çözeceğiz elbette; yani, çözmek için de zaman da ayıracağız; fakat, bu
zamanı da boşa geçirmemek için kendi alanlarımızı genişletmemiz gerekiyor.
Ecz. Esin ÇAMLIOĞLU (Eskişehir Eczacı Odası)
İlaç fiyat düşüşlerinden ciddi kayıplar yaşadığımız herkesin malûmu; ancak, son
geldiğimiz noktada bu işi çözmemize ramak kaldı. En gerçekçi, en uygulanabilir
yöntem ise İTS’ye giriş yapılması sürecini destekliyorum; çünkü mesela sadece büyük ilaç fiyatları düşüşleri değil, her hafta yaşanan düşüşlerin de kaynakta küçük
küçük stok zararları, toplayınca bir göl olma riski daha yüksek. O yüzden İTS’ye
sadece fiyatı düşen veya kamu kurum iskontosu artan ilaçlarımızı bildirme yöntemini destekliyorum. Her zaman ne diyoruz? Eczacı satarken değil, alırken kazanmalı. İşte bunu sadece söylemekle olmuyor. İlaç izleme portalının bu hususta çok
önemli olduğunu düşünüyorum. İlaç alım koşullarındaki değişiklikleri yakından
takip edebileceğimiz bir sistem. Bu portal ve proje sayesinde kayıplarımızı ortadan
kaldırabiliriz.
Ecz. Orhan YONTAR (Sakarya Eczacı Odası Başkanı)
2005 yılından itibaren SGK şemsiyesinin genişlemesiyle, vatandaşların SGK aracılığıyla ilaca
ulaşmasının kolaylaşmasına ve nüfus artışına rağmen, yıllık ilaç harcaması bu artış oranları seviyesinde ya da altında arttığı için, ilaç harcamalarında bir önceki yıla göre göreceli bir artış yaşanmış; ancak, reel bir artış gerçekleşmemiştir. Dolayısıyla eczanelerin iş ve işlem hacmi artmasına
rağmen, gerçekte ciro bazında reel bir artış olmadığı gibi, 2004 İlaç Fiyat Kararnamesi yüzünden
yaşanan kâr oranlarındaki düşüş ile referans fiyat uygulamasına bağlı olarak raflarında bulunan bedelleri ödenmiş ilaçların fiyatlarındaki düşüş sonrası eczaneler, artan iş yükünün getirdiği maliyete bağlı yatırım ihtiyacına gereksinim duymaları ve ilaç fiyatlarındaki düşüşten doğan
farkların karşılanmaması yüzünden sermayelerinde yaşadıkları erime nedeniyle ciddi anlamda
ekonomik darboğaza girmişlerdir. İlaç dışı ürünlere gerekli özen gösterilmeli ve insan sağlığına
yönelik her türlü ürünün eczanelerden satılmasının sağlanması için gerekli çalışmalar yapılmalı
ve yaşadıkları ekonomik darboğaz nedeniyle arayış içinde olan meslektaşlarımıza, Birliğimizin
ve kooperatiflerimizin önderliğinde ve şemsiyesi altında yeni proje ve çözümler üretmeliyiz.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
11
TOPLANTI
Ecz. Nihat ÖZTÜRK (Niğde Eczacı Odası Başkanı)
İlaçta reklam, eğitimsiz ve ehil olmayan kişiler tarafından satılan, aslında Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılması uygun olan; ancak, Tarım Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılan, halk
sağlığını tehdit eden ilaç dışı ürünler, ilaç fiyat farklarından doğan stok zararlarının yasal bir güvenceyle düzenli bir şeklide ödenmesinin güvence altında olmaması, hâlâ bir Sosyal Güvenlik Kurumu sözleşmesi olmaması, MEDULA’nın düzensiz çalışması, muayene ücretlerinin tahsili sırasında
hastayla eczacı arasındaki gerginlikler, kamu kurum iskontolarının eczacı üzerindeki yükü, sık
sık değişen Sağlık Uygulama Tebliği vs, gibi sorunlarla boğuşmaktadırlar. Değerli arkadaşlarım,
bu sorunları çözmek kendi elimizdedir. Öncelikle eczacılık alanını genişletmek gerektiğine inanıyorum; çünkü, geçmişte eczacılar hep dar alanda çalıştılar ve ürün portföyünü sürekli daralttılar.
Kendi alanında olması gereken ürünleri bile başka sektörlere geçmesine seyirci kaldılar. Eczacılığın
branşlaşmasının gerekli olduğuna inanıyorum. Yeni stratejiler oluşturulmalı, zamanın varsa fırsatlar değerlendirilmelidir; ancak, bunlar kadar önemli bir unsur da birlik ve beraberliktir. Bunun
yolu da yetki ve sorumlulukların bilincinde olmaktan geçer.
Ecz. Ufuk Bekir ERSÖZ (Tekirdağ Eczacı Odası Başkanı)
Bu dönem tabanının sesine fazla kulak vermek istememiş Merkez Heyetimiz. Ben eski konuşmalarıma baktım. Geçen dönemde çok başkanlar danışma kurulu toplantısı yapıldı
diye eleştirmişim ve çalışma raporuna baktığımızda 13 tane yapılmış. Demek bizi yönetenler, bu dönem fazla görüşmemizi istememiş, çıkan sonuç bu. Bu dönem eylemsiz, tepkisiz bir yönetim anlayışı var. Bunu eylem yapmadık, tepki göstermedik anlamında söylemiyorum. Geçen dönemde yaptığımız bir miting, bir tane kepenk kapama eylemi var.
Bu dönem de başımıza gelenleri, geçmiş dönemle mukayese edersek, en azından bunları
tekrarlamamız lazımdı diye düşünüyorum. Geçen dönem Sami Türkoğlu’na yazılan cevapla başlayan gerginlik, miting ve kapamayla doruğa çıkmıştı. Bu dönem biraz daha
görüşmeci, uyumlu ve kabullenici bir politika izlenmeye çalışıldığını görüyoruz. Demek ki
bizi yönetenler, gerginlik yaratmanın, kavga etmenin fayda vermediğini görmüşler. Hepimiz biliyoruz ki, ilacı zehirden ayıran dozudur. Eğer dozu fazla kaçırırsak, tedavi edeyim
derken ilacı kullanan kişiye zarar veririz. Dozunda verirsek, kullanan kişi fayda görür.
Ecz. Ümran PELENKOĞLU (Kastamonu Eczacı Odası Başkanı)
Sosyal Güvenlik Kurumu İTS’ye geçiş döneminde karekodsuz ilaçların G2D’li etiketlerle
donatılması sırasında tüm uyarılarımıza kulaklarını tıkadı ve bu zararları olası suistimalleri kabul edilebilir bir zarar olarak gördüklerini ifade ettiler; ama, 01.01.2011
gelindiğinde biz vazgeçtik, G2D’li ilaçları ödemeyeceğiz dediler. Eczanelerde, dağıtım
kanallarında, hatta üreticide bulunan milyonlarca kutu ilacı yok saydılar. Onlar hizmet
alan tarafsa, biz de hizmet veren tarafız; çünkü, gündüz çalışmayan provizyon sistemi
karşısında risk alarak vatandaşın ilacını veren tarafız. Gece yarılarına kadar eczanede
bekleyip, reçeteleri gece provizyona giren tarafız, muayene ücretlerinin tahsilinde hastaya sadece veznedar olduğumuzu anlatan tarafız, her gün değişen ilaç fiyat farkları için
sorgulayan bakışlara, dün ile bugün niçin aynı ilaca farklı fiyat ödemek zorunda olduğunu anlatan tarafız; yani, biz üzerimize düşeni yapıp, kesintisiz hizmet veren tarafız.
Ecz. Ahmet Han ALPMAN (Adana Eczacı Odası Başkanı)
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun uyguladığı global bütçe sonucu Temmuz ayı içerisinde
bir fiyat düşüşünün daha yaşanacağı, kurum yetkileri ve sanayicilerce dillendirilmektedir. Stok zararlarının haklı bir ortamda daha adil, daha çabuk karşılanabilmesi
için en akılcı yöntemin fiyatı düşen ürünlerin İTS üzerinden girilmesi olduğunu düşünmekteyiz. Böylece haftalık düşüşler için de zararlarımızın karşılanması adına yeni
bir yöntem elde etmiş oluruz. Stok zararlarımızın eczacıya geri ödenmesi konusunda
meslektaşlarımızı oyalamaya, sabrımızı sınamaya çalışanlara bu noktada tepkimiz
çok sert olacaktır.Hatırlanmalıdır ki, geçtiğimiz yıl yüzde 7 ticarî iskontoların geri
çekilmesi konusunda Türkiye genelinde eczacılarımızın, örgütlerimizin ve örgütlülüğümüzün direnci malûmunuzdur. Kısacası, ilaç sanayi ve dağıtım kanalları, tarafını
hâlâ yanlış belirlemektedirler. Taraf olmaları gereken yerin eczacı örgütleri olduğunu
bir kez daha hatırlatma da yarar olduğunu düşünmekteyim.
12 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
Ecz. Hüseyin ŞİMŞEK (Mersin Eczacı Odası Başkanı)
İTS’ye girmiş ya da girmemiş, çok önemli değil; ama, bu zararın bir an önce karşılanacağı
konusunda bir garanti vermeliyiz eczacıya. Depoların üzerine yıkarak falan değil, kökten
çözerek ve bu konuda birlik olduğumuzu anlatmalıyız birilerine. Haziran ayı sonu itibariyle
karşımıza çok daha ciddi sorunlar çıkacağı tüm sektörde konuşuluyor. Bugün eczaneler
için artık hayatî öneme haiz mal fazlası ve ticarî iskontolar konusunda Sosyal Güvenlik
Kurumu’nun bir talebi var. Diyor ki, bunu eczacı hak etmiyor, sen bunu bana vereceksin.
Sanayiye bunu söylüyor. Bugüne kadar sanayiden her istediğini alan bir Sosyal Güvenlik
Kurumu var ve eczacının artık can damarı olan bu konuya da el uzatmış durumda. Bugün
buradan bununla ilgili de net bir duruş sergileyerek çıkmalıyız. Demeliyiz ki, artık eczacı
son noktaya geldi. İlaç sanayinde, ilaç alanında, eczacılık alanında yapılacak değişikliklerde
artık bu sektörü yok edeceğinizi bilerek hareket edin; çünkü bunu yaparsanız, bir sonraki
adımınızda biz net duruşlar sergileyeceğiz.
Ecz. Emin BEYAZ (Batman Eczacı Odası Başkanı)
Bir sürü sıkıntıyla ve uğraşla baş göz olmuş durumdayız, fakat, altı yedi aydır bir durumla çok
fazla ilgili, alâkalı, cebelleşmiş pozisyondayız. Nedir bu? Kamu kurum iskontosundan kaynaklı
bir stok zararımız oluştu. Şimdi bu stok zararıyla ilgili nasıl karşılanacak diye birbirimize girdik.
İTS’ye girilsin mi, girilmesin mi, 7 gün, 15 gün, 45 gün nasıl olacak bunun tahsili diye altı aydır bu
tartışmayı devam ettiriyoruz ve bugün yarıya yakın başkanlarımızın konuşması da bu minvalde
devam etti ve bu konuyla ilgili tartışma almış başını götürüyor. Peki, bu kamu kurum iskontosunu
indirenler, eczacının canına okuyanlar, MEDULA sistemini icat edenler, bilgisayarla oluşturdukları işgücüyle eczacıyı hizmet etmez duruma getirenler dururken ve bütün kanallarda açık ve net
eczacılarla ağza alınmaz şekilde konuşurlarken, biz o erkekliğimizi onlara sunmuyoruz da, şimdi
burada habire Merkez Heyetimize mi vuracağız? Bunun için oluşacak yeni Mecliste hep beraber
birbirimizle anlaşarak ve gerçekten en marjinal uçların oluşturacağı bu Mecliste bu özgürlüğü,
bu demokratik yapıyı, birlikte yaşamayı, birlikte huzur bulmanın yollarını bu yeni Mecliste oluşturacağız. Bunun için çok önemli ve her birimiz bir barış elçisi olacağız. Nereden geliyorsa gelsin,
birbirimizi empatiyle anlayacağız ve barış için çaba sarf edeceğiz.
Ecz. Saygın GARGIN (Isparta Eczacı Odası Başkanı)
İlaç alım koşullarına gerektiği dikkati göstermeyen bizler, zaman içerisinde ne fiyat değişiklikleri, ne de kamu kurum iskontolarını takip eder noktada bulunabiliyoruz. Bu anlamda ilaç izleme portalının, meslektaşlarımızın büyük bir boşluğunu gidereceğini düşünüyorum. Hatta bu portalın biraz daha geliştirilerek, bazı modüllerinin TEBEOS’a entegre edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Meslektaşlarımız, kendi ekranlarında bu tabloları
görürlerse, eminim ki yapılan değişikliklerden kaynaklanan kayıplarını veya yapılması
gerekenleri kendileri daha net biçimde görebileceklerdir. Bir başlangıç olarak değerlendirdiğim ilaç izleme portalı konusunda emeği geçenlere meslektaşlarım adına teşekkür
ediyorum. Bizler bundan sonraki haftalık veya aylık fiyat düşüşlerinden kaynaklanan
stok zararlarının telâfisi için İTS’yi kullanarak bu işi standart hâline getirmeliyiz. Bu
şekilde her hafta veya ay sonunda depoya fatura keserek, bu tutarların ekstrelerimizden
düşmesini sağlamalıyız.
Ecz. Ahmet ALP (Diyarbakır Eczacı Odası Başkanı)
Diyarbakır’da, ülke çapında zannedersem bir ilk sayılabilecek, tıbbî atık bertaraf ücretinin eczanelerden talep edilmemesini sağladık. Gerek yargı yolu kullanılarak yapılan çalışmaların yanında, il çevre mahallî kurulundan böyle bir kararın çıkartılması, tüm odalarca emsal gösterilmesini doğurmuştur. Kamu kurum iskontosu yükseltilmesi sonucu oluşan zararların karşılanması yöntemi yerine, biz eczacıların kamu kurum iskontosunun
tamamıyla üzerimizdeki yükünden kurtulmamız gerektiğini düşünmekteyim. Burada bu
kararlılığın bölgelerarası toplantı sonuç bildirgesinde yer alması talebimizi bildirmek isterim. Yıllarca en başarılı muhasebecilerin bile çözemediği ve hesaplayamadığı ilaçta kâr
marjının yükseltilerek yüzde 35 seviyelerine çekilmesi için çalışma ve azim gösterilmelidir. Tüm tıbbî bitkisel ürünler ve gıda destek ürünlerinin yalnızca eczanelerden; yani,
eczacı kontrolünde satılması kararlılığı gösterilmelidir. Bize dayatılan hastane muayene
ücretlerinin kaldırılması ya da bir alternatif düşünce olarak muayene ücretlerinden bir
komisyonun, ki bu yüzde 10 gibi olabilir, eczanelere bırakılması sağlanmalıdır.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
13
TOPLANTI
Ecz. Tevfik GÖÇER (Konya Eczacı Odası Başkanı)
TEBE-ON isimli online eğitim programı, inanılmaz derecede açığımızı kapatacak bir program;
çünkü, bildiğimiz gibi düzenlemiş olduğumuz bütün eğitimlere, meslek içi eğitimlere meslektaşlarımızın katılımı az, belirli sayıda. Gelen kesim hemen hemen hep aynı insanlar, aynı kişiler
derslere katılıyor. Gerisi yerinden bile kımıldamıyor. Bu vesileyle belki de çok büyük hizmetlere
vesile olacak güzel bir program. İşte bu TEBEOS’a entegre edilmiş TEBRP, buna benzer daha
birçok faaliyetler var. Bunlar nasıl göz ardı edilebiliyor; yani, bunlar niye hiç dillendirilmiyor,
niye bir teşekkürü esirgiyorsunuz bu arkadaşlardan? İlaçta Durum Komisyonumuz var bildiğiniz gibi. Sürekli de katılıyoruz, gidiyoruz, geliyoruz; yani, ilaç izleme portalı gibi muhteşem bir
program oluşturulmuş ve elimize her türlü doneyi veriyor; hangi firma ne yapmış, kaç iskonto
vermiş, niye iskontolarını kesmiş, hangisi hangi kotalara giriyor, hangisi hangi kademelerde satış
yapıyor? Bunların hepsini önümüze bir done olarak tak diye koyabiliyoruz. Anında istediğimiz
tepkiyi verebileceğimiz, firmalarla ilgili her türlü bilgiyi alabileceğimiz muhteşem bir program.
Ecz. Muhyettin BOZAN (Mardin Eczacı Odası Başkanı)
Bu stok kaybıyla ilgili şu var: Türk Eczacıları Birliği dedi ki, kardeşim İTS üzerinden girin,
paranızı alırsınız dedi. Çoğumuz uyduk. Diğer bir grup, işte İstanbul’un başı çektiği grup
da 15, 30, 45 falan dediler. Bir grup da onlara uydu. Netice ne oldu? Onlara uyan da parasını alamadı, diğerlerine uyan da parasını alamadı. 6197 Sayılı Kanun. Tabii ki bu kanunun
günümüzün koşullarına göre değişmesi gerekiyor. Buna hiç kimsenin itirazı yok; ama soru
galiba bu değişiklik olursa, bizim lehimize mi olur, aleyhimize mi olur? Yani, merkez yönetim de bu lehimize olur, aleyhimize olur olasılığını göz önünde bulundurarak aslında biraz
daha bunun üzerine çok gitmedi gibi geliyor. Arkadaşlar hep değişsin değişsin diyorlar ya,
o konuda bir çekinceleri var diye düşünüyorum. Ben ondan farklı olarak 6643’ün değişmesi gerektiğini de düşünüyorum. Bu konuda çok polemiğe girmek istemiyorum. Özellikle
birinci ve üçüncü maddesinin kesinlikle değişmesi gerekiyor; çünkü, günümüz koşullarına
ve ülke koşullarına cevap vermiyor.
Ecz. Nejdet BAYIK (Şanlıurfa Eczacı Odası Başkanı)
Sağlık Bakanlığıyla, Sosyal Güvenlik Kurumu ile ve genelde hükümetle ilgili sıkıntılarımız mevcut. Sağlık Bakanlığıyla ilgili sorunlar ve beklentilerimizi, İTS sorununun çözülmesi, karşılanmayan kamu kurum iskontosu, fiyat farkları ve çıkmayan
kararname, 6197’nin yenilenmesi, artan fakülte sayısının önüne geçilmesi, muvazaa
açılışına engel olmakla beraber mevcut muvazaalarla mücadele edilmesi şeklinde sıralayabiliriz. Sosyal Güvenlik Kurumu ile ilgili MEDULA aksamaları, geçici 2D sorunu, ödenmeyen paralar, sıralı reçetelerde sorun çıkacağı söylendi. Bununla ilgili
önlemler alınması ve Sosyal Güvenlik Kurumu ile yeni sözleşme ve protokol sorunu
var ve çözülmesi gerekmektedir. Diğer üçüncü sorun kısmı mevcut hükümetle. Diyalog sorunu veya diyalogsuzluğumuz başlı başına bir sorun teşkil etmekte arkadaşlar.
Bunların karşısındaysa olmaması gereken çok önemli bir sorun olan bizim parçalı
bulutlu durumumuz ve bütünlük göstermeyişimizdir.
Ecz. Gökhan DIRIK (Amasya Eczacı Odası Saymanı)
Önce nem ve ısı kontrol formlarından bahsetmek istiyorum, bahsedilmedi. Şimdi günde
üç kez ölçüm yapılması ile ilgili bir yazı geldi. Bugüne kadar buzdolabı ilaçlarına dahi
böyle bir form istemeyen Sağlık Bakanlığı’nın neden bu uygulamaya gittiğini biz anlayamadık. Farklı iklim koşullarına ve farklı şartlara göre hesaplanan raf ömürleri, ilaçların
üzerine konulan bu raf ömürleri neden sorgulanıyor? Onu çözemedik. Bitkisel ilaçlar ve
OTC ilaçlarıyla ilgili çalışma iki koldan yürütülmeli. İnternet ve TV reklamlarına engel
olunmalı, internet satışlarına engel olunmalı. Yalnız diğer taraftan da belki akademisyenlerle birlikte çalışmalar yapılarak, bu bitkisel ilaçların yan etkileri, ilaç etkileşimleri,
bazı hastalık gruplarında kullanımıyla ilgili ortaya çıkabilecek sıkıntılar, doz aşımlarında ortaya çıkacak sıkıntılar, afişlerle, kendi reklamlarımız yoluyla duyurulabilir. Hastaların bu ürünleri neden eczanelerden almaları gerektiği anlatılmalıdır.
14 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
Ecz. Erdoğan ÇOLAK (TEB Merkez Heyeti Başkanı)
Değerli meslektaşlarım, burada üç gün yapmış olduğumuz bölgelerarası toplantıda 35’e yakın arkadaşımız düşüncelerini, fikirlerini, odalarının görüşlerini, Türk Eczacıları Birliği’ne olan
eleştirilerini dile getirdiler. Aslında zengin bir topluluğumuz
olduğu çok net, çok kesin; çünkü, bir taraftan meslekî sorunlarımız, öbür taraftan ülke sorunlarına ilişkin duyarlılıklar; ama,
herkesin ortak sesi, ülkemize barışın egemen olması, ülkemizin
daha çok özgürleşmesi ve daha çok birlikte yaşamı sağlayabilmek üzerine kuruluydu. Bu da bu anlamda toplantının önemli
dama taşlarından, önemli duraklarından birisi oldu diye düşünüyorum.
Herkes Başkanlar Danışma Kurulu’nun öneminden, ortak
akıldan bahsediyor. Hepimiz bahsediyoruz, ‘ortak akıl’ çok
önemli bir şey. Çok da ses getiren bir söylem ‘ortak akıl’; ama,
ortak aklı herkes kendi aklı olarak algılıyor. İşte en büyük yanılgımız da bu arkadaşlar. Ortak akıl; başkalarının söylediklerine
değer veren, onları dinleyen, bu toplantının başına kadar toplantıya katılan, bu toplantıda kim ne söylüyor, neden söylüyor,
nasıl söylüyor, niçin söylüyor diyen ve onu kendi uhdesine alıp,
kendi süzgecinden geçirip, özeleştirisini yapma biçimidir. Ama
biz böyle süslü, etkileyici lâfları kullanarak içini boşaltıyoruz.
Aslında Türkiye’nin sorunu da bu. Türkiye’de kişiler kavramların içini boşaltarak yol alıyor, kurumların içini boşaltarak yol
alıyor, biz de aynı şeyi sürekli yapma konusunda inanılmaz bir
maharet sergiliyoruz.
Hepimizin bir tek amacı var arkadaşlar, mesleğimizi daha
iyi noktaya taşımak. Ben hiç kimsenin art niyetli olduğunu düşünmüyorum. Böyle bir şeye ihtiyacı yok buradaki insanların.
Kim eşini, çoluğunu çocuğunu, eczanesini bırakır, günlerce
gelir buraları dinler, başka toplantılara gider, kendi odasında
saatlerce vakit geçirir, eczanesinden fedakârlık ederek? Bu işler
bir hayata bakış işi ve bir sevme işidir arkadaşlar. Yoksa kimse
bize bunu yaptıramaz. Buradan da kimsenin özel bir şeyi yok.
Onun için madem amacımız mesleğimize, meslektaşlarımıza
hizmet etmek, o zaman hem kendimizi geliştirecek, hem zemini
doğru kavrayacak ki zeminin doğru olmadığını ifade ediyoruz,
Türkiye zemininin; bir kavga ortamı, bir kaos ortamı, kimin ne
söylediği belli değil, nasıl söylediği belli değil. Bir sürü furyalar.
Tüm bunların bir kaotik ortam yarattığını söylüyoruz, herkesin
kendini bir özeleştiriye çekmeye ihtiyacı var diyoruz, eleştiri mekanizmasının doğal olduğunu söylüyoruz, eleştiriden çekinmemek gerektiğini söylüyoruz; ama, eleştiri yaparken zemini doğru tarif etmemiz ve doğru davranmamız, doğru davranışı ortaya
koymamız önemli. Bunu becerebilmeliyiz. Bunu becerebilirsek,
bu örgütümüzü daha çok geliştirir.
Arkadaşlar, ben buradan açıkça söylüyorum. Stok zararları sorununun bugüne kadar çözülmemiş olması bir hatadır.
Tabandaki eczacımız süreçlerle ilgilenmiyor arkadaşlar. Süreç
onun umurunda bile değil. Normaldir, doğaldır, onun doğası
böyledir, ona hiçbir itirazım yok. O, sonuçlara bakar. Sonuçları
da onun önüne götürüp koyacak şey, örgütün kendisidir; ama,
örgüt içerisinde bu tür davranışlar göstermek ve bu sorunu bir
kangren hâline dönüştürmek ve sonra da siz çözemiyorsunuz
demek hakkaniyetle ölçüşür bir şey değildir.
Merkez Heyeti baskıcı, çoğunluğun egemenliğinde, her konunun etraflıca tartışılmadığı bir yapı değildir. Aksine, her konunun etraflıca tartışıldığı, defalarca müzakere edildiği bir heyettir. O yüzden Merkez Heyetimizi baskıcılıkla, ortak kararlara
katmamakla suçlamak doğru bir yaklaşım değildir.
Birliğimize Samsun, İzmir ve Bursa’dan da meslektaşlarımız ulaştı, bilgi
almaya çalışıyorlar, sürekli
bir şeyler yapmalı diye düşünüyoruz meslektaşlarımız ve tüm odalarımıza gerçekten bu sosyal faaliyetleri
artırmasını ve TEBE-ON
üzerinden de bu sosyal faaliyetlere ekonomik katkı
sunacağımızı söylemek istiyoruz. Bunlar önemli. Bu
yüzden buna biraz özen gösterelim.
Değerli meslektaşlarım, gelelim 12 Haziran seçimlerine. Artık hepimiz biliyoruz, Türkiye’de son iki dönemdir Meclisi aritmetiğiyle dolduran güçlü bir iktidar var. Üçüncü dönemine de
girecek gibi gözüküyor. Bunu anketler, bunu sohbetler, bunu
televizyonlardaki yorumlar, yorumcular böyle ifade ediyor. Bunun aksine de bir durum şu anda gözükmüyor. Bu şu demektir
arkadaşlar; bugün içinde bulunduğumuz durumu yarın mumla
arayacağız demektir. Onun için bu nedenle vakit kaybetmeden,
hiçbirimizi dışlamadan, birbirimizi anlayarak, bütünleşerek,
ilişkilerimizi tamir ederek yol almamız lazım ve süreci yeniden
ama yeniden değerlendirmemiz lazım; çünkü, güçlü bir iktidar
geliyor.
Açılış konuşmasında da detaylı bir biçimde değindim, yaşadıklarımız yalnızca bizim başımıza gelen işler değil arkadaşlar, kendi alanımızın dışında isterseniz sağlık alanına bakalım;
yani, sağlık alanının içindekilere bakalım; hekimlere, diş hekimlerine bakalım, hemşirelere, ebelere bakalım. Aynı sorunu
onlar da yaşıyor. Neyi yaşıyoruz arkadaşlar? Bizim yaşadığımız
şey, Türkiye’de mesleklerin işçileştirilme sürecidir. Yaşadığımız
şeyin adı budur. Bunun sebebi nedir? Bunun sebebi, o globalleşme dediğimiz, küreselleşme dediğimiz rüzgârdır; yani, malın
ve sermayenin önündeki engelleri kaldıran kapital, artık hizmetin de önündeki engelleri kaldırmak istiyor. Sağlık sektörü de
bir hizmet sektörüdür. O alanı da almak istiyor. İşte o alanda
seni işçileştirmek istiyor.
Biz meslek hakkı derken havadan bir şey istemiyoruz ki
arkadaşlar, akılcı ilaç kullanımını önceleyen, mesleğin bilimselliğini önüne alan, bunu kamunun yararına, vatandaşın yararına yansıtan ve oradan yansıttığı ölçüyü, değeri isteyen bir
şey istiyoruz biz. Eczacının bilimselliğiyle, bilgisiyle, onun için
akademide eğitimi önemsiyoruz, onun için eczacı bilgisini burada bir artı değere dönüştürmeli diyoruz. Onun için de akılcı
ilaç kullanımı diyoruz. Şimdi bunun için projeler geliştiriyoruz.
Bu projeleri birlikte geliştirelim, bu bizi geliştirir, daha iyi noktalara taşır.
Arkadaşlarımız bizimle uyum sağlamıyor olabilirler ya da
biz onları yeterince anlamıyor da olabiliriz. Bunların hepsi olabilir. Bunlar son derece doğaldır, olağandır ve kendi akışı içinde de doğrudur. O arkadaşlarımız da bize katkı sunan değerli
arkadaşlarımızdır. O arkadaşlarımıza da ihtiyacımız var. Daha
çok çalışmalarına ihtiyacımız var, daha çok katkı koymalarına
ihtiyacımız var. Kendilerini burada daha çok hissetmelerine
ihtiyacımız var. Biz hissettiremiyorsak, bunu hissettirmek için
onların çabalarına ihtiyacımız var.
Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
15
TOPLANTI
SUNUM
Ecz. Burçin KURTULUŞ
Manisa Eczacı Odası Genel Sekreteri
Eczacının bir günü*
Güzel bir günün sabahıydı. Eczanemin yolunu tuttum, her sabah
olduğu gibi yine ayaklarım geri geri gidiyordu. Nasıl gitmesin ki?
Bu iktidarla, sağlıkta dönüşüm derken, eczanelerimiz sorunhaneye dönmedi mi?
ne yahu!” deyip söyleniyor. “Fişimi ver o zaman!”
deyince, “Muayene ücretlerine fiş kesilmiyor” desem, amcam o sinirle beni ısırıp parçalayacak
diye, korkumdan fişini de kesiyor, gönderiyorum,
“Geçmiş olsun” diyorum. Yardımcımla ben bitkin
halde birbirimize bakıp ‘geçmiş olsun’ diyoruz.
Akşama kadar böyle; muayene ücreti anlat, fark
ücreti anlat, bir de sıra ilaç danışmanlığımıza gelse, nerede…
E
czanemden içeri girdim. Bismillah, dakika
bir, gol bir; bağlantı yok, bağlantı yok, bağlantı yok… Teyzem yardımcıma, “Geçen
ay verdin ilacı, şimdi ödenmiyor diyorsun,
dalga mı geçiyorsun oğlum, bu ne yahu?”
Yardımcım, “Teyze, değişti. Artık uzman doktorun yazması gerekli.” “Peki, bu doktor uzman değil mi?” “Evet, uzman değil, bunlar sadece aile hekimi.” “E bu doktor niye yazmış o zaman bunu?”
“Teyzecim, artık bunlar değişti, Sağlık Uygulama
Tebliği değişti.”
Diğer taraftan amcam, “Şeker çıbığı yazdırdıydım,
fark parası istiyorsun, geçende fark çıkmamıştı,
şimdi niye fark parası istiyorsun, ucuzunu ver o
zaman!” “Amca, bu çubuk senin cihaza uymaz ki”
Teyzem oradan lâfa karışıyor, “Bana mı diyorsun
oğlum?” diyor. “Yok be teyze, sana demiyorum,
amcaya dedim.”
Amcam, “Bir de muayene ücreti istiyorsun, sen mi
beni muayene ettin ki muayene parası istiyorsun
benden?” diyor. “Her şeye para, para, para, bu
16 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
Üstelik bununla da bitmiyor. Gece evde hanımla
kavga etme potansiyelini bile bulamıyorum. Eve
döndüğümde günün stresi, sırtımda yük taşımış
gibi beni yormuşken, uykuya dalıyorum. Maalesef kâbus, kâbus, kâbus. Rüyamda kapı çalıyor,
açıyorum. Karşımda ne göreyim, Polisler. Buyurun demeden vuruyorlar kelepçeleri. “Bir dakika,
suçum nedir?” diyorum. “Konuşma, Ergenekon,
fanfinifon 1 operasyonu!” diyorlar. “Ne ilgim var
ki?” diyorum, “Çok konuşma, gidelim merkeze
anlatırsın herkese” diyorlar. Sandalyeye oturtuyorlar, ışık patlıyor, gözlerim kamaşıyor birden.
“Uzun süredir telefonlarınızı dinliyorduk” diyor
içlerinden birisi. “İTS diye bir örgütten bahsediyorsunuz sürekli, bu örgütle bağlantınız nedir?” “Bağlantı yok, bağlantı yok” diyorum, ağız
alışkanlığı olmuş. Diğer polis, “Evet amirim, bu
da şifreleri, durmadan hep bunu söylüyorlar.”
“Neyi?” diyor amir, “Bağlantı yok, bağlantı yok”
şifresini. Gülüyorum. “Gülme, durum çok ciddi”
diyor. “Bu İTS örgütüne 8 bin kişi kayıtlıymış.
Ocak ayından beri maddî kaynak sağlanmıyormuş, 16 bin kayıtsız da sıradaymış, para geliyormuş, doğru mu?” “İnşallah doğrudur” diyorum.
“Ne demek inşallah doğrudur? Bu parayı G2D
diye bir tür patlayıcı için mi kullanacaktınız?”
Gülüyorum, “G2D patladı zaten elimizde” diyorum. “Kaç tane?” diyor, “Vallahi ortalama 200
milyon adet yapıştırmalı” diyorum. “Demek yüzeye yapıştırmalı parça tesirli öyle mi?” diyor.
“Biz yapıştırma işi için Kurumu uyardık ama
yeni anladılar tesirini” diyorum tırsarak. “Nereye gömdünüz bunları?” diyor. “Bağrımıza, bağrımıza” diyorum.
Diğer polis, “Yine şifreli konuşuyor amirim” diyor. “Bağrımıza gömdük, cümlesini bunlar hep
kullanıyor amirim” diyor. “Peki, ARB diye bir
patlayıcıdan daha bahsediyorsunuz. ARB’ciler uzman olmalıymış diyorsunuz. Bir de SUT dediğiniz
uzun menzilli bir silâhınız daha varmış galiba? Bu
silâhı da çok kullanıyorsunuz öyle mi?” “Yok yok,
o bizim silâhımız değil ki, o, Kurumun silâhı.”
diyorum. “Peki, Kuruma baskın mı planlıyordunuz?” diyor. “Şimdi değil; ama SUT›tan sonraki
kesintilere göre olabilir” diyorum gülerek. “Kutu
adedi kaldırılmış derken, yeni SUT silâhı sınırsız mermi mi alıyor demek istiyorsunuz?” diyor.
“Vallahi belli değil ki, MEDULA’ya bağlı” diyorum.
“MEDULA, örgütün kültür kanadının sınav şifresi mi?” diyor, “Siz bizi başka örgütlerle karış-
“Anlatayım” desem de dinlemiyorlar. “Suçum yok
ki” diyorum, “Sen hiç meraklanma, buluruz sana
göre bir suç” diyorlar. “Örneğin, parayla protokol satmaya teşebbüs etmek, içerisi sizinkilerle
dolu zaten, yabancılık çekmeyeceksiniz, buyrun
buyrun” diyorlar. “Benim eczanem var, bir mesul
müdür bulmam lâzım, o işleri halletsem, ondan
sonra gelsem” falan diyorsam da, “O işler tamam,
sen hiç merak etme diyorlar. Eczacılık fakültesi
sayısının 20’ye çıktığından haberin yok galiba senin” diyorlar. “Yerine bakacak adam o kadar çok
ki.” Beni kollarıma girip hücreme götürürlerken,
önce Oda Başkanlarını görüyorum hücrelerde,
“Bunların suçu ne ki?” diyorum. “Örgütleri adına
çok çalışmak” diyorlar. Diğer hücrede Türk Eczacıları Birliği’nin Başkan ve Yöneticilerini görüyorum. “Bunların suçları ne?” diyorum.
“Bunlar da örgütün üst düzey kanadı ve örgüt adına her yeri zorlayarak, meslekî sorunları bahane ederek, hemen hemen her gün Bakanlık
ziyareti gerçekleştirip, içeride fizibilite çalışması yapmak” diyorlar.
Bir diğer hücrede de Eczacı Kooperatiflerinin Başkan ve Yöneticilerini
görüyorum. “Peki, bunların suçu
ne?” diyorum. “Henüz çözemedik,
ama bunların çok önemli olduğu
belli ve örgütü çökertmenin yolunun
buradan geçtiğini düşünüyoruz. Burayı dağıttık mı bizce iş bitti” diyorlar. “Bence de” diyorum, gözlerim
yaşarıyor. Hücremin suratıma kapanan kapısının gürültüsüyle uyanıyorum kan ter içinde. Oh be, rüyaymış
diyorum.
tırıyorsunuz amirim, o örgüt bir nevî yasallaştı,
onların şifresi ‘Mod Medyan’dı, üniversite sınav
şifresiydi o. Onların dershanelerinde okuyanlar
çatır çatır soruları yaptılar hayırlısıyla, bizim çocuklar nanay” diyorum. “Fazla konuşma, bilmediğin işlere karışma, sadece sorularıma cevap
ver sen! Peki, OTC diye bir kod adı kullanıyorsunuz, OTC nedir?” “OTC, örgütün alışverişini
yapan birim midir?” diyor. “Hayır, anlatayım”
desem de beni dinlemiyorlar. “Peki, telefon dinlemelerimizde OTC markete çıkacak, OTC markete çıkacak diyorsunuz, o zaman kime alışveriş
yapacak? Hadi bunları geçin, sizin de bir CD’nizi
ele geçirdik, inceleyeceğiz” diyorlar. Bakıyorum
elindeki CD’ye, TEBRP yeni sürüm, gülüyorum.
Sabah oldu, eczaneme gittim. Benim
ardımdan bir polis girdi eczaneye.
Dizlerimin bağı çözüldü, zar zor sesim çıktı. “Buyurun” dedim, “İlaçlarımı alacaktım” diyerek cebinden
reçetesini çıkardı. Korka korka ve
çok kısık bir sesle “Bağlantı yok,
bağlantı yok” diyebildim.
Değerli
meslektaşlarım,
meslekî
alanımızı
Freddy’nin Elm Sokağı’na çeviren, her gözümüzü kapattığımızda Freddy gibi bıçaklı eldivenini
bizlere gösterip kâbuslar yaşatan, artık bu meslek yapılamaz dedirtmeye çalışanlara karşı bir an
önce yaptırımları olabilecek, ortak akla dayalı ve
örgütlü gücümüzü ayrışmadan, daha planlı bir şekilde kullanma gerekliliğini düşünerek, 29. Bölge
Manisa Eczacı Odası Yönetim Kurulu adına hepinize saygılar sunarım.
*
Ecz.Burçin Kurtuluş’un TEB 37. Dönem 3. Bölgelerarası Toplantı (26-28 Mayıs 2011 Çorum)’da yaptığı konuşmadır.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
17
ETKİNLİK: 14 Mayıs
Gaye SARIKAYA
Türk Eczacıları Birliği
Bilimsel Eczacılığın
172. Yılını Çeşitli
Etkinliklerle Kutladı
Türk Eczacıları Birliği, bilimsel eczacılığın
172’nci yılını Ankara’da çeşitli etkinliklerle kutladı. Bilimsel eczacılığın kuruluş yıldönümü
bilindiği üzere 2009’dan bu yana 1 hafta boyunca belirli bir tema etrafında kutlanmaktadır. 2011 yılı Eczacılık Haftası’nın teması ise,
“Antibiyotik Direnci ve Akılcı Antibiyotik Kullanımı” olarak belirlendi.Yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada ciddi bir halk sağlığı sorunu
haline gelen bilinçsiz antibiyotik kullanımı konusunda tüm topluma belirli mesajlar vermek
amacıyla 13 Mayıs Cuma sabahı ilk etkinliğimiz, kahvaltılı basın toplantısıyla başladı.
18 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
T
EB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, bilinçsiz antibiyotik kullanımının meydana getireceği tehlikelere dikkat
çekerek şöyle konuştu: “Doktorun
yönlendirmesi olmadan, eczacıya
danışmadan başlatılan tedaviler yarar getirmemektedir. Tedavinin kişiye özgü olduğu
hiçbir şekilde unutulmamalıdır. Bununla
birlikte kitle iletişim araçlarının yönlendirmelerinin hem sağlık hem de ekonomik açılardan ciddi tuzaklar barındırdığı da unutulmamalıdır. Hem sağlık, hem de ekonomik
yönden ülkemizde ilaç alanındaki en büyük
sorunlardan bir tanesi, antibiyotiklerdir. Ülkemizde, pek çok ülkeden farklı olarak,
antibiyotikler halen ilaç sepetinde en çok
tüketilen ilaç gruplarının başında yer almaktadır. Bu durum, antibiyotik direnci
konusunda ülkemizin büyük
bir tehdit altında olduğunu göstermektedir. Bugün artık birçok
kanser türü dahi, zamanında ve
doğru tedaviler ile ölümcül olmaktan çıkmaktadır. Bunlar elbette
olumlu, yüz güldüren gelişmelerdir. Ancak ilacın yaygınlığı, beraberinde yeni sağlık sorunlarını da
getirmektedir. Bu sağlık sorunlarından en önemlisi; antibiyotik
direncidir. Antibiyotiklerin akılcı
olmayan kullanımı antibiyotik direncinin gelişmesine yol açmaktadır. Akılcı ilaç kullanımında, ilacın
hekim tarafından verilmesi ve bir
ilaç uzmanı olan eczacı danışmanlığında kullanılması birincil derecede öneme sahiptir. Aksi takdirde antibiyotiklerin akılcı olmayan
biçimde, hatalı kullanımı bugün
ve gelecekte başka hastalıklara ve
binlerce insanın ölümüne davetiye
çıkartacaktır.”
Yoğun katılımın olduğu basın toplantısının hemen sonrasında, önümüzdeki seçim sürecinde, parlamentoda bulunarak topluma hizmet etme amacıyla çeşitli siyasi partilerden aday olan eczacı milletvekili
adaylarının tanıtımı yapıldı. Böylece
tüm eczacı meslektaşlara, eczacı
adayları desteklemeleri konusunda
açık bir çağrıda bulunuldu.
Yine aynı gün öğleden sonra
“Akılcı İlaç Kullanımı Perspektifinden Antibiyotiklere Bakış” konulu bir panel gerçekleştirildi.
Panele konuşmacı olarak katılan isimler arasında Prof. Dr.
Adnan ÇINAL (Sağlık Bakanlığı
Müsteşar Yardımcısı), Dr. Ali
Sait Septioğlu (Sağlık Bakanlığı
İlaç ve Eczacılık Genel Müdür
Yardımcısı), Doç. Dr. Nilay ÇÖPLÜ (Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı) ve Ecz.
Erdoğan Çolak (TEB Başkanı)
vardı. Toplumumuzda bilinçsiz
antibiyotik kullanımının giderek yaygınlaşmasının tehlikelerine değinilen ve buna yönelik
çözüm önerileri sunulun panele
TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonu Başkanı
Prof. Dr. Cevdet Erdöl ve Türk
Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu’nun
yanı sıra çok sayıda milletvekili,
bürokrat, eczacı ve sektör temsilcileri katıldı.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
19
ETKİNLİK: 14 Mayıs
Panelin hemen ardından “Türk Eczacıları Birliği Eczacılık Akademisi 2011 Bilim, Hizmet ve Teşvik Ödülleri
Töreni” gerçekleştirildi.
Bilim Ödülü
l Prof.Dr. Göksel ŞENER (Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji AD Öğretim Üyesi)
Mesleğe olan katkıları ve başarılı projelerinden ötürü Birliğimiz tarafından Eczacılık Fakültesi Öğretim
Üyelerine verilen Bilim, Hizmet ve Teşvik Akademi
Ödülleri’nin bu yıl 7’ncisi düzenlendi. Bu yıl ödüle
layık görülenler;
Teşvik Ödülü
l Doç. Dr. İ.İrem TATLI ÇANKAYA (Hacettepe Üniversitesi
Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik AD Öğretim Üyesi)
l Dr. Ecz. Hakan KARADENİZ (Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya AD Öğretim Görevlisi)
Doç.Dr. İ.İrem TATLI ÇANKAYA
Dr.Ecz. Hakan KARADENİZ
Akademi Ödül Töreninin bitmesiyle birlikte
“Benim Eczacım Kısa Film Yarışması Ödül Töreni”ne geçildi.
Türk Eczacıları Birliği ve Yeditepe Üniversitesi Eczacılık
Fakültesi işbirliği ile bu yıl ilk kez gerçekleştirilen ve eczacılık fakültesi öğrencileri arasında yapılan Kısa Film
Yarışması ile mesleğe yakın bir zamanda adım atacak
gençlerin düşüncelerinin kamuoyu ile paylaşılması hedeflendi. Yarışmada dereceye giren öğrenciler şöyle;
Birincilik Ödülü: “BİRLİKTELİK” Fahri Oğuz
(Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi)
İkincilik Ödülü: “CEMAL EMDEN BELGESELİ”
M. Emin Gül (Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi)
Üçüncülük ve Yeditepe Üniversitesi Özel Ödülü:
“ECZA” Ercüment Yakar
(Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi)
“benim eczacım”
kısa film yarışması
Ödül töreninin sona ermesinin ardından Eczacılık
Günü Resepsiyonu başladı.
Eczacılık fakültesi öğrencileri arasında gerçekleştirilen Kısa Film Yarışması için;
Son Başvuru Tarihi: 25 Nisan 2011
ÖDÜLLER
• 1. lik Ödülü
4.000-TL
• 2. lik Ödülü
3.000-TL
• 3. lük Ödülü 2.000-TL
• Yeditepe Üniversitesi - Özel Ödülü
TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ
Ayrıntılı bilgi için
www.teb.org.tr
Katılımın oldukça yüksek olduğu resepsiyona, Ayhan
Sicimoğlu ve grubunun şarkıları renk kattı.
20 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
Dereceye giren
kompozisyonlar
Bu yıl ilk defa Sivas Eczacı Odamız tarafından; 14 Mayıs Eczacılık Günü çerçevesinde
gençlerin eczacı ve eczane hakkındaki görüş
ve düşüncelerini almak ve bu konudaki bilinci artırmak amacı ile ilköğretim okulları
arası resim ve kompozisyon yarışmaları düzenlendi. Bu yarışmalara resim alanında 325;
kompozisyon alanında ise 211 adet başvuru
yapıldı. Başvurular Sivas Eczacı Odası Yönetim Kurulu ve İl Milli Eğitim’de görevli hakem
öğretmenler tarafından değerlendirildi.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
21
DOSYA
Prof. Dr. Adnan KISA
ZirveÜniversitesiRektörü
Prof. Dr. Adnan Kısa; lisans öğrenimini 1990 yılında Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Sağlık İdaresi Bölümü’nde; yüksek lisans öğrenimini 1995 yılında Meharry Tıp Fakültesi’nde (ABD) Sağlık Hizmetleri ve Hastane Yönetimi dalında; doktora öğrenimini ise 1998 yılında Tulane Üniversitesi’nde (ABD) “sağlık ekonomisi ve politikası” alanında tamamlamıştır. 2001 yılında Dünya Sağlık Örgütü Merkezi Cenevre›de,
Kronik Hastalıklar Yönetim Bölümü›nde sağlık ekonomisti olarak “Kronik Hastalıkların Yönetiminde Yenilikçi
Yaklaşımlar (Innovative Care for Chronic Conditions)” ve “Uzun Dönemli Tedavilerde Tedaviye Bağlılık ve Etkileri (Adherence to Long Term Therapies)” görev yapmıştır. Ayrıca 2001-2011 yılları arası, Ankara Üniversitesi,
Gazi Üniversitesi, Ahmet Yesevi Üniversitesi, Zirve Üniversitesi ve Tulane Üniversitesi’nde lisans ve yüksek
lisans dersleri vermiştir. Halen, Gaziantep Zirve Üniversitesi Rektörü olan Prof. Dr. Adnan Kısa; Tulane University, School of Public Health and Tropical Medicine, Health Systems Management Department’da Sağlık
Ekonomisi ve Politikası Profesörü olarak bilimsel çalışmalarını sürdürmektedir.
Sağlığın
Ekonomisi
1. Giriş
2. Ekonomi Bilimi ve Sağlık
Sağlık harcamaları ekonomik anlamda büyümeyi ve verimliliği, büyüme ve verimlilik ise sağlık harcamalarını
arttırmaktadır. Sağlık harcamalarının miktar ve kalitesinin artması (bireylerin daha uygun sağlık hizmeti talebinde bulunması) yaşam süresini uzatması nedeniyle
istihdam süresini uzattığı gibi koruyucu sağlık hizmetleri yolu ile yarattığı pozitif dışsallık nedeniyle ekonomik
büyüme üzerinde olumlu bir etki ortaya koymaktadır.
Harcama tercihlerinde özellikle koruyucu nitelikli temel
sağlık hizmetleri ile daha yüksek maliyetli tedavi edici
sağlık hizmetleri arasındaki tercihi, birincisinin sosyal
faydasının maliyetinden daha yüksek olması nedeniyle
bugün birçok ülke sağlık hizmeti sunumunda öncelikli
olarak ele almaktadır. Son 20 yılda hızla gelişen sağlık
teknolojisi, piyasaya sürülen yeni ve pahalı ilaçların getirdiği maliyet dünyadaki tüm sağlık sistemlerini zorlamaktadır. Ayrıca dünyadaki yükselen yaşam beklentisi
ve bununla orantılı olarak kronik hastalıkların azaltılması için gerekli kaynakların sürekli artması, sağlık sistemindeki sağlık politikası yapıcılarının daha bilimsel
bir şekilde çalışmasını kaçınılmaz kılmaktadır.
Ekonomi bilimi, üretim ve tüketim arasında dengenin nasıl sağlanacağını ve üretim faktörlerinin (toprak, emek,
sermaye ve müteşebbis) nasıl kullanılacağını inceleyen
bir bilim dalıdır. Ekonomi bilimi kıt kaynakların verimliliğin arttırılması yöntemi ile en iyi şekilde değerlendirilerek etkili bir şekilde kullanılması ile ilgilenir. Aynı
amaç sağlık ekonomisi bilimi için de geçerlidir. Sağlık
sektöründe üretim için bir araya getirilen kıt kaynakların
(işgücü, sermaye ve ekipman) maksimum seviyede çıktı seviyesine (genelde toplumun genel sağlık düzeyindeki
ilerleme olarak ifade edilir) ulaşabilmek için yapılması
gereken aktiviteler sağlık ekonomisinin kapsamındadır.
Bilim dalı olarak sağlık ekonomisi birçok gelişmiş ülkede
son 30 yılda ortaya çıkmış olan bir bilim dalıdır. Bunun
en büyük nedeni ise başta ABD olmak üzere birçok batılı
ülkenin sağlık sektörüne ayırmış olduğu kaynakların fazlalığı ve bunları en verimli biçimde sağlık hizmeti ve malı
üretiminde kullanmak istemeleridir. Sağlık ekonomisi
yalnız gelişmiş ülkelerde değil son yıllarda gelişmekte
olan ülkelerde de gittikçe önem kazanmaya başlamıştır.
Sağlık hizmetleri denildiğinde belirli hizmetler zinciri,
ürünler, sağlık kurumları, yasal düzenlemeler ve sağlık
hizmetlerine bütçeden ayrılan para akla gelmektedir. Bu
tanımlamadan sonra sağlık hizmetlerinin temel özelliklerini de bilmek gerekmektedir. Sağlık hizmetine olan
talebin tesadüfi olduğu, hizmetin ve malın kullanılmasının zorunlu olduğu, bu yüzden çoğu kez ikamesinin
mümkün olmadığı artık bu konuya ilgi duyan birçok kişi
tarafından bilinmektedir.
22 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
Aşağıda belirtilen nedenlerden dolayı tüm ülkelerde sağlık sistemleri yeniden yapılanma yoluna gitmekte ve sağlık sektöründeki kaynakların tahsisinde ekonomi biliminin temellerinden faydalanmaktadır:
1- Sağlık sektöründeki hızlı büyüme
2- Sağlık hizmeti kullananların doğrudan cepten yapmış
olduğu harcamalardaki azalma
3- Sağlık hizmeti sunma ve finanse etmenin aynı örgütsel
yapı içerisinde bütünleşmesi yönündeki adımlar
4-Toplum içinde herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna
tabi olmayan bireylerin sayısındaki artış
5-Ayaktan sağlık bakım hizmeti sunan kurumların sayısındaki artış
6-Bazı yataklı sağlık hizmetlerinin belli bir sözleşme karşılığı alternatif kurumlardan satın alınması
7-Sağlık sektöründeki sağlık personeli sayısında ve çeşitliliğindeki artış
8-Sağlık sektöründe hizmet sunan hastane sayısındaki artış
9-Sağlık sektöründe kullanılan teknolojinin hızla değişmesi
ve bu değişimin sağlık hizmeti sunum maliyetine yansımaları
10-Bireylerin daha kaliteli sağlık hizmetlerine yönelmeleri
(lazer cerrahisi vb)
11-Sağlık sektöründeki enflasyon hızının diğer sektörlerden daha hızlı artması.
Günümüzde, ekonomi biliminin kuralların sağlık sektöründe
uygulanıp uygulanamayacağı hususunda bazı tartışmaların
da hala sürdüğü bir gerçektir. Bir kişi hasta olduğunda doktora gitmekte ve doktoru ise almış olduğu öğrenim ve birikime bağlı olarak o kişinin hastalığına uygun bakımı sağlamak
için uğraş vermektedir. Bu yüzden sağlık hizmeti sunumu
tıp biliminin belirli tekniklerinin kullanılması sonucu ortaya
çıkmaktadır. Ekonomi bilimi, kıt olan kaynaklarla mal ya da
hizmet üretiminin maksimum düzeyde nasıl olacağına cevap
bulmaya çalıştığından ekonomik kuralların sağlık sektörüne
uygulanmasında problem olmamaktadır. Sağlık hizmeti üretiminde kullanılan kaynakların kıt olması nedeni ile üretim ve
tüketim maliyetleri de hizmetin kendine özgü özelliklerinden
dolayı yüksektir. Maliyetlerin yüksekliği, başta sağlık sektörünün finansmanını sağlayan sosyal güvenlik ve sigorta kurumları olmak üzere birçok kurum ve kişiyi düşündürmektedir.
Sağlık sektöründe çalışan yöneticiler için ekonomi bilimini
bilmenin faydaları Lee (2000) tarafından aşağıdaki şekilde
özetlenmektedir:
1- Ekonomi bilimi, sağlık yöneticilerinin önemli noktalara yoğunlaşmasını sağlayarak gerçek anlamda sektördeki
mevcut verilerin neler olduğu ve toplumun gerçek ihtiyacının neler olduğunu karşılaştırarak sağlık sistemindeki sorunlara daha fazla odaklanmasını sağlar.
2- Ekonomi bilimi, sağlık sektöründeki kıt kaynakların
varlığı sebebi ile bu kıt kaynakların göz önünde tutularak
gerçekleşebilecek amaçların stratejik biçimde şekillenmesi
sağlar.
3- Ekonomi bilimi, sağlık yöneticilerinin kararlarını sağlam temellere dayandırabileceği kuralları önererek stratejik
plan ve kararlarını şekillendirmelerine yardımcı olur. Sağlık yöneticilerinin sektörde rekabette bulunduğu kurumlarla sadece rekabet etmediği aynı zamanda rakiplerin sektörde diğer yöneticilerin neler yaptığını izlediği bir gerçek
olarak görülmektedir.
4- Ekonomi bilimi, sağlık sektöründe sunulan mal veya
hizmet için hizmet alıcıların bu mal veya hizmete ne kadar
değer biçtiği hususunda kullanılabilir bir çerçeve sunmaktadır.
5- Ekonomi bilimi, sağlık yöneticilerine üretilen mal veya
hizmetin maliyetlerini anlamaya yardımcı olur.
6- Ekonomi bilimi, sağlık yöneticilerini çalıştığı örgütün işleyişini etkileyecek fikirlerin uygulanışında ortaya çıkabile-
cek sonuçlara duyarlı hale getirmektedir.
Sağlık hizmetine ihtiyacı olan kişilerin rasyonel bir şekilde
alım yapabilecek bir güce sahip olmadığı bir gerçektir. Bu
nedenle sağlık hizmetlerinin ne olduğu ve sağlık pazarının
yapısını bilmemiz gerekmektedir.
3. Sağlık Hizmetleri
Sağlık hizmetleri, genel olarak sağlığın korunması ve hastalıkların tedavisi için yapılan çalışmaları içermektedir.
Sağlık hizmetleri, koruyucu sağlık hizmetleri, tedavi hizmetleri rehabilitasyon hizmetleri ve sağlığın geliştirilmesi
hizmetlerini içermektedir.
Blum’ın çevresel sağlık modeli, birey ve toplumun sağlık
düzeyinin korunması ve geliştirilmesi sürecinde sağlık
hizmetlerinin sanıldığından daha az etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla, bir ülkede sağlık
sisteminin çok iyi işlemesi, o toplumun sağlık statüsünün
yüksek olduğu anlamına gelmemektedir. Blum’un modeli, makro boyutta, sağlık planlamacılarının ve yöneticilerinin, sağlık kavramına çok yönlü yaklaşmalarını ve toplumun sağlık düzeyini geliştirmek için, sağlık hizmetleri
dışında kalan faktörler üzerinde de odaklanmalarını gerektirmektedir. Bu gereksinmeye paralel olarak, sektörlerarası işbirliği olarak kavramlaştırılan çalışmalara ağırlık
verilmiştir. Sektörlerarası işbirliği, toplum ve bireyin sağlığının korunması ve geliştirilmesinde, sağlık kurumları
yanında, diğer kurumların da (inşaat, gıda, konfeksiyon
vb) eşgüdümlü biçimde rol oynaması anlamına gelmektedir. Nitekim Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1978 yılında
hazırlanan Alma Ata Bildirgesi’nde de, toplum sağlığının
geliştirilmesinde sağlık ve diğer sektörler arasında eşgüdümün sağlanmasının yararlılığına işaret edilmiştir.
3.1. Sağlık hizmeti kullanımı ve etkileyen faktörler
Bireylerin sağlık hizmeti kullanımını belirleyen çeşitli ana
faktörler bulunmaktadır. Bunlar aşağıda sıralanmıştır:
1. Hazırlayıcı faktörler
2. Kolaylaştırıcı faktörler
3. Gereksinim faktörleri
Bireyin hizmet arama kararı ve aldığı hizmet miktarı, (1)
bireyin özelliklerine (hazırlayıcı faktörler), (2) hizmeti elde
edebilme yeteneğine (kolaylaştırıcı faktörler) ve (3) tıbbi bakıma duyduğu gereksinmeye (gereksinme faktörü) bağlıdır.
Şekil-1 sağlık hizmeti kullanımı sürecini açıklamaktadır.
Şekil-1. Sağlık Hizmetleri Kullanımı Süreci
HAZIRLAYICI
FAKTÖRLER
KOLAYLAŞTICI
FAKTÖRLER
DAVRANIŞ
KULLANIM
GEREKSİNİM
FAKTÖRLERİ
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
23
DOSYA
3.1.1. Hazırlayıcı faktörler
3.1.3. Gereksinim
Bazı bireylerin, diğerlerine oranla daha fazla hizmet
kullanmaya eğilimi vardır. Bu eğilim belirli bir hastalığın ortaya çıkışından önce varolan bireysel özellikler tarafından belirlenir. Hazırlayıcı faktörler, bireyin
toplumsal, ekonomik ve kişilik-davranış özelliklerini
içermektedir. Bu faktörler içinde yer alan değişkenler
Tablo-1’ de sunulmuştur:
Birey veya onun ailesi hastalığı veya hastalığın ortaya çıkma olasılığını algılayabilirler. Hastalığın algılanması, yani
hizmet gereksinmesinin algılanması, sağlık hizmeti kullanımına yol açan temel uyarandır (bakınız Tablo-3). Klinik değerlendirme de bu sürecin bir parçasıdır. Zira birey
hastalık durumunu algıladıktan sonra formal hizmet arama davranışı göstererek sağlık kurumuna yönelmektedir.
Bu yöneliş bir isteğin ürünüdür. Bireyin sağlık durumunu
düzeltme isteğiyle sağlık kurumuna başvurmasıyla gerçek
anlamda talep ortaya çıkmaktadır. Klinik değerlendirme
sağlık profesyonellerinin yargılarını içeren teknik bir süreçtir. Bireyin sağlık hizmeti talebini büyük ölçüde -çağdaş
tıp bilimine dayalı olarak- hekim belirlemekte ve hekim
hastayı yönlendirmektedir. Başka bir anlatımla bireyin
sağlık hizmeti talebi sağlık profesyonelleri tarafından sağlık gereksinmesine dönüştürülmektedir.
Tablo-1. Kullanımı Hazırlayıcı Faktörler
Hazırlayıcı Faktörler
Demografik
l Yaş
l Cinsiyet
l Irk
l Hane halkı
sayısı
l Medeni durum
lHizmet
kullanımı ile
ilgili geçmiş
deneyimler
l Komşuluk
ilişkileri
Sosyal-Ekonomik
Tutum ve Davranış
l Eğitim düzeyi
l Meslek
l Gelir
l Toplumsal sınıf
l İstihdam
durumu
l Etnik köken
l Dinsel köken
l Hekimlik
hizmetlerini
kullanma eğilimi
l Koruyucu
hizmetlerin
kullanımına
ilişkin tutumlar
l Bireye göre sağlık
hizmetinin değeri
l Hastalık bilgisi
l Tepki eşiği
(response
threshold)
l Tıbbi bakımdan
tatmin
l Sigorta planından
tatmin
3.1.2. Kolaylaştırıcı faktörler
Bireyler sağlık hizmeti kullanmaya ne kadar hazırlıklı olsalar da hizmetten yararlanmaları için bazı araçların var olması gereklidir. Bireyin hizmet kullanımı
ve bundan doyum sağlamasına olanak tanıyan araçlara kolaylaştırıcı faktörler denmektedir. Kolaylaştırıcı
faktörler Tablo-2’de verildiği gibi bireyin ailesi ile ilgili özellikleri, sigorta durumunu, ekonomik düzeyini,
üyesi olduğu toplumun ve yaşadığı bölgenin özelliklerini, ekonomik sistemi ve sağlık hizmetleri örgütlenmesini içermektedir. Hazırlayıcı faktörlerin mevcut
olması, bireylerin sağlık hizmetlerinden yararlanacağı
anlamına gelmemektedir. Bireylerin sağlık hizmetlerini kullanması için kolaylaştırıcı faktörlerin var olması
gerekmektedir.
Tablo-3. Kullanımı Etkileyen Gereksinim Faktörleri
Gereksinim Faktörleri
Algılanan Hastalık Derecesi
l Rahatsızlık süresi
l Semptomlar
l Algılanan sağlık düzeyi
l Sağlıkla ilgili endişeler
l Ağrı-sızının yoğunluğu
Gerçek Hastalık
l Tanı
l Semptomlar
Hizmet kullanımını etkileyen bir diğer önemli faktör de,
ülkenin ekonomik sistemidir. Ekonomik sistemin dayalı
olduğu felsefenin insan ögesine bakışı açısından yukarıda
sayılan kullanımı etkileyen faktörler üzerinde doğrudan ve
dolaylı etkisinin bulunduğu söylenebilir.
Yararlanılan Kaynaklar
■ Angell, M.1985.”Cost Containment and the Physician.” Journal of the American Medical Association 253: 1203-07
■ Feldstein, P.J.1993.”Health Care Economics.” New York: Delmar Publishers Inc.
■ Folland, S., Goodman, A.C. ve Stano, M.1993.The Economics of Health and
Health Care.” New Jersey: Prentice Hall
■ Fuchs, V. R., R. Zeckhauser, Valuing Health-A “Priceless” Commodity, The
American Economic Review, Volume 77, Issue 2, Papers and Proceedings of
the Ninety-Ninth Annual Meeting of the American Economic Association (May,
1987), s.263-268
■ Getzen, T. E.1997.” Health Economics.” New York: John Wiley & Sons
■ Jacops, P.1991.”The Economics of Health and Medical Care.” An Aspen Publication
■ Kavuncubaşı, Ş, Kısa, A. “Sağlık Kurumları Yönetimi”, Anadolu Üniversitesi
2002, Eskişehir-Ankara
Tablo-2. Kullanımı Kolaylaştırıcı Faktörler
Kolaylaştırıcı Faktörler
Aile
Kamusal Özellikler
l Ailenin toplam geliri
l Sigorta durumu
l Düzenli bakım
l Başvuru süresi
l Ulaşım süresi
l Kuyrukta bekleme süresi
l Özel muayene olanağı
l İkamet
l Bölge
l Nüfusun hizmet kullanım
oranı
l Yatak başına düşen nüfus
l Hizmetin sürekliliği
l Hizmetin ulaşılabilirliği
l Ekonomik sistem
24 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
■ Lee, R.H..2000.”Economics for Healthcare Managers.” Health Administration
Press, Chicago
■ T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Bakanlığı Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü
Türkiye sağlık harcamaları ve finansmanı 1992-1996”
■ T.C. Sağlık Bakanlığı, Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Bşk; Sağlık İstatistikleri 2002
■ T.C. Sağlık Bakanlığı, OECD Sağlık Hesapları Sistemine Göre Türkiye Ulusal
Sağlık Hesapları 1999-2000,Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı, Hıfzıssıhha Mektebi Müdürlüğü, Ankara, 2004
■ Phelps, C. E.1992.”Health Economics.” New York: Harper Collins Publishers
■ Tokat, M. 1994.”Sağlık Ekonomisi.” Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi, Yayın No: 403
Sevim ÖZDEMİR
Dünyada
Ne Var Ne Yok
ABD’de Ulusal Advers İlaç Vakaları
Ağı Uygulamasına Başlandı
PDR Network ve ortakları ABD’de advers ilaç vakalarını toparlamak ve elde edilen verileri dağıtmak üzere RxEvent yeni bir internet ağı uygulaması başlattı. Ağ, elektronik sağlık kaydı (EHR)
platformlarına ve diğer internet üzerinden hizmetlere entegre halde ABD’de reçete yazma yetkisine sahip tüm sağlık çalışanlarının erişimine
açık durumda.
RxEvent sayesinde FDA’ya iletilen bilgilerin kaliteli olması sağlanacaktır. Bu açıdan EHR ile
entegre halde çalışan söz konusu sistem, reçeteli
ilaçların izlenmesinde ve advers etkilerin kaydedilerek ilaç güvenliğinin arttırılmasında önemli
bir adım olarak değerlendiriliyor…
tişim halinde ilaç tedavisinin izleme ve kontrolünü
yürütecek.
Bu hizmeti sunan eczacıların kendisine yeni reçete
yazılmış hastaları bu uygulamaya dahil etmesi bekleniyor. Ayrıca hastalar doktorlar tarafından da bu
hizmete yönlendirilebilecek…
İki Ayrı Araştırmada Aynı Sonuca
Ulaşıldı: Astımlı Her Altı Çocuktan
Biri İhtiyacı Olmadığı Halde Antibiyotik Kullanıyor
İngiltere’de Ekim Ayında Halka Yeni
Bir İlaç Hizmeti Sunulacak
ABD’de ve Belçika’da birbirinden bağımsız yürütülen çalışmalarda astım hastası çocuklara ihtiyaç olmadığı halde antibiyotik tedavisi uygulandığı ortaya
konuldu. Gereksiz antibiyotik yazımı ise, en güçlü
ilaçlara bile dirençli “superbug” (birden fazla antibiyotiğe karşı dirençli bakteri) enfeksiyonlarının artmasına yol açıyor...
İlaç almaya yeni başlayacak astım veya kronik
obstrüktif akciğer hastalığı;-tip 2 diyabet; -antikoagülasyon ve –hipertansiyon hastalarına yönelik
hizmet kapsamında eczacılar hastalarla birebir ile-
Almanya’da Diyabet Hastalarına
Eczane Hizmeti
Almanya eczacıları, özel sigorta kuruluşu BKK Mobil Oil ile birlikte Tip I ve Tip II diyabet hastalarına
destek sunacak. Bu kapsamda hastaların glisemilerini kontrol etmek ve sonuçları anlayabilmek için
eczacıların yardımına başvurulacak.
Bugüne kadar 3.000’den fazla eczacı diyabet hastalarına bu tip hizmetler verdi. Hizmet hasta başına
sabit bir ücret karşılığı veriliyor…
Bisfenol A İçeren Biberonlara AB
Çapında Getirilen Yasak Yürürlüğe Girdi
Bisfenol A içeren biberonlar Avrupa Birliği çapında
1 Temmuz itibariyle raflardan indirildi. Söz konusu
düzenleme ürünün AB’de satışını ve AB ülkelerince
ithalatını yasakladı. Yasak Ocak ayında kabul edilen
2011/8/EU sayılı AB direktifiyle getirildi...
Tüm Haberlerin devamı ve detaylar için:
l http://www.teb.org.tr/images/upld2/bulten/
Phx20110603095324MAYIS_BULTEN.pdf
l http://www.teb.org.tr/images/upld2/
bulten/1RA20110713101334BULTEN.pdf
26 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
Ecz.Neşe KILINÇ MERCAN
BİZDEN HABERLER
M
ALİYE BAKANLIĞI TARAFINDAN ÇÖLYAK
HASTALARININ KULLANDIĞI ÜRÜNLER
HAKKINDA DUYURU YAYIMLANDI.
Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 02.05.2011 tarih
ve 5354 sayılı “Çölyak Hastalarının Kullandığı
Ürünler Hakkında Duyuru” ile yeşil kart verilen
hak sahipleri için, metabolik hastalıklarda kullanılan ürünler ile çölyak hastalarının kullandığı
ürünlerin, nakdi ödeme yapılmaksızın, reçete
karşılığı ödenmeye devam edileceği ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, MEDULA provizyon
sisteminde münhasıran yeşil kart verilen hak sahiplerinin söz konusu ürünlere ait reçetelerinin
kayıt edilerek provizyon onayı alınması uygulamasının devam ettirilmekte olduğu bildirildi.
tarihinden itibaren Tedavi türü alanına “Trafik
Kazası” bölümü açıldığı, trafik kazalı hastalara ait
reçetelerde bu bölümün seçilmesinin zorunlu olduğu bildirildi.
E
CZACILIK GÜNÜ ETKİNLİKLERİ TEB DORA
OTEL’DE GERÇEKLEŞTİRİLDİ.
Bilimsel Eczacılığın kuruluşunun 172.Yıldönümü
kutlamaları kapsamında 13 Mayıs 2011 Cuma
günü TEB Dora Otel’de;
l Akılcı İlaç Kullanımı Perspektifinden Antibiyotiklere Bakış Paneli
l TEB Eczacılık Akademisi 2011 Yılı Bilim ve Teşvik Ödülleri Töreni
l Benim Eczacım Kısa Film Yarışması Ödül Töreni
l Eczacılık Günü Resepsiyonu Gerçekleştirildi.
T
S
T.C.Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından Birliğimize gönderilen yazı
ile siklopentolat hidroklorür, tropikamid veya
fenilefrin hidroklorür etkin maddelerini içeren
göz damlalarının kontrolsüz ve amaç dışı kullanımı olduğuna dair TÜFAM’a yapılan bildirimlerin devam etmesi üzerine, ‘Beşeri Tıbbi Ürünlerin
Güvenliğini İzleme, Değerlendirme ve Danışma
Komisyonu’ tarafından yapılan değerlendirme sonucunda söz konusu preparatların;
Duyuru ekindeki listede yer alan ilaçların, piyasada bulunmadıklarının tespit edildiği; bu
ilaçların ilgili firmaları tarafından piyasada bulunup bulunmadıklarının incelenmesi, piyasada bulunuyor ise buna dair fatura örneklerinin
veya ihale yoluyla satışı olanların depo satışı fatura örneklerinin, duyuru tarihinden itibaren 7
iş günü içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na
beyan edilmesi gerektiği, aksi takdirde provizyon sisteminde pasif hale getirilecekleri bildirildi.
.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İLAÇ VE ECZACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN BİRLİĞİMİZE, BAZI GÖZ DAMLALARININ TEMİNİNDE UYULACAK ESASLAR
HAKKINDA YAZI GÖNDERİLDİ.
l Göz hastalıkları uzmanları tarafından reçete
edilmesinin, satış yapan eczanenin göz hastalıkları uzmanı kaşeli reçetelerin bir nüshasını bir yıl
süreyle saklamasının,
l Göz hastalıkları uzmanlık belgesini ibraz eden
hekime reçete formatında ayda en fazla 4 adet olacak şekilde satılmasının uygun bulunduğu bildirildi.
S
OSYAL GÜVENLİK KURUMU MEDULA ECZANE PROVİZYON EKRANINDA “TRAFİK
KAZASI REÇETELERİ HK.” BAŞLIKLI BİR MESAJ
YAYIMLANDI.
Yayımlanan mesaj ile Medula reçete provizyon sisteminde; trafik kazası geçiren hak sahiplerine ait
reçetelerin girişinin yapılabilmesi için 11.05.2011
OSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI TARAFINDAN “PİYASADA BULUNMAYAN İLAÇLAR HAKKINDA ÖNEMLİ DUYURU” BAŞLIKLI
BİR DUYURU YAYIMLANDI.
İ
LAÇTA DURUM KOMİSYONU TOPLANTILARI
GERÇEKLEŞTİRİLDİ.
İlaçta Durum Komisyonu, 09.05.2011 ve
24.05.2011 tarihlerinde Ankara’da birer toplantı yaparak, KKİ artışı veya fiyat düşüşü nedeniyle 2010 yılı Aralık ayında meydana gelen
stok zararlarının mal fazlalarını da kapsayan
biçimde telafisi işleminin bazı firmalar tarafından halen karşılanmamış olması ve firmaların
bu konudaki yükümlülüklerini yerine getirmemiş olması konularını görüştü.
9-10.06.2011 tarihlerinde İstanbul’da bir toplantı daha yaparak, eczaneler tarafından yapılan alımlarda uygulanan vadeler ve ticari iskontolar konusunda ilaç firmaları ile görüşmelerine başladı.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
27
T
T
Genelge ile, geri ödeme kurumları ve serbest eczaneler tarafından, bu genelge eki rapor formatına
uygun olarak düzenlenen ilaç raporları için hastalardan ve raporu düzenleyen sağlık kurum ve
kuruluşlarından, Sağlık Uygulama Tebliği’nde belirtilmeyen başkaca herhangi bir bilgi ve belge aslı
veya fotokopi ilave edilmesinin talep edilmeyeceği,
Eczacılarımızın meslekî bilgilerini sürekli
güncellemelerine, mevcut bilgilerini tazelemelerine ve kişisel kapasitelerini geliştirmelerine yardımcı olmak amacıyla; Novartis’in
desteği ile TEB-E-ON, Eczacılar İçin Online
Eğitim Platformu çerçevesinde, “Uzaktan Eğitim Modülleri” 20.06.2011 tarihinde hayata
geçirildi.
.C.SAĞLIK BAKANLIĞI TEDAVİ HİZMETLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN, İLAÇ
KULLANIM RAPORLARI KONULU 2011/39 SAYILI BİR GENELGE YAYIMLANDI.
Bu genelge tarihinden önceki genelge
(29.01.2007 tarih ve 2007/4 sayılı) uyarınca ve
önceki rapor formatına göre düzenlenmiş ilaç
kullanım ve muafiyet raporları ile ilaç kullanımı ve katılım payı muafiyet için düzenlenmiş
sağlık kurulu raporlarının süresi bitimine kadar geçerli olacağı bildirildi.
T
.C. SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI GENEL SAĞLIK SİGORTASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN
G2D’Lİ ÜRÜNLER HAKKINDA 2011/44
SAYILI GENELGE YAYIMLANDI.
Yayımlanan Genelge ile, sözleşmeli eczaneler
tarafından fatura edilen G2D etiketli ilaç içeren
reçetelerin Kurum taşra teşkilatı tarafından
Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’ne gönderilmesi ve bu reçetelere ilişkin incelemelerin
adı geçen il müdürlüğü tarafından yürütülmesi
uygulamasına 2011/Mayıs fatura dönemi itibariyle son verildiği, bu fatura dönemi itibariyle
G2D’li ilaç içeren reçetelerin Ankara Sosyal
Güvenlik İl Müdürlüğü’ne gönderilmeyeceği,
Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’ne incelenmek üzere gönderilmiş olan Şubat ve Mart
2011 dönemlerine ait reçetelerin kontrolünün
adı geçen il müdürlüğünce tamamlanacağı,
2011/Nisan fatura dönemi de dahil olmak üzere takip eden ayların G2D’li ilaç içeren reçetelerinin kontrol işlemlerinin eczanelerin bağlı
bulunduğu, bünyesinde sağlık sosyal güvenlik
merkezi bulunan sosyal güvenlik il müdürlüklerince yerine getirileceği bildirildi.
S
GK TARAFINDAN PASİF HALE GETİRİLEN
İLAÇLAR HAKKINDA DUYURU YAYIMLANDI.
Sosyal
Güvenlik
Kurumu
tarafından
08.06.2011 tarihinde www.sgk.gov.tr adresinde bir duyuru yayımlanarak Sağlık Bakanlığı fiyat listelerinde bulunmayan ya da söz
konusu listelerde fiyatı 0 (sıfır) olan ilaçların
09.06.2011 tarihinden itibaren eczane provizyon sisteminde pasif hale getirileceği bildirildi.
28 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
EB-E-ON, ECZACILAR İÇİN ONLİNE
EĞİTİM PLATFORMU ÇERÇEVESİNDE,
“UZAKTAN EĞİTİM MODÜLLERİ” HAYATA GEÇİRİLDİ.
Y
ARDIMLAŞMA SANDIĞI KREDİ FAİZ
ORANLARI YENİDEN DÜZENLENDİ.
Bankaların kredilere yönelik faiz uygulamasındaki artış sonucunda, sandık kaynaklarının günün koşullarına uygun ve etkin yönetimi sağlayabilmek amacıyla, kullandırılan
kredilerin; yıllık % 5,60 (aylık 0,80) olan
kullandırım faiz oranı, 27.06.2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yıllık % 6,30
(aylık %0,90 ) olarak yeniden belirlendi.
54
.BÖLGE BURDUR ECZACI ODASI
KURULDU.
Burdur ili ve ilçelerindeki eczacıların, eczacı
odası kurulması talebi Isparta Eczacı Odası
Yönetim Kurulu Başkanlığı tarafından Birliğimize yazılı olarak sunulmasının ardından;
Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’nin
25.05.2011 tarihli toplantısında aldığı karar
ile, 152 (yüzelliki) adet eczacı bulunan Burdur ilinde 54.Bölge Eczacı Odası kurulması
talebi kabul edildi ve 14 Haziran 2011 tarihinde 54.Bölge Burdur Eczacı Odası’nın Kurucu Yönetim Kurulu atandı.
S
GK TARAFINDAN “İLAÇ KULLANIMI
İÇİN DÜZENLENMİŞ SAĞLIK KURULU
RAPORLARI HAKKINDA” BAŞLIKI BİR DUYURU YAYIMLANDI.
Duyuru ile, “Sağlık Uygulama Tebliğinin
“6.1.1.C- Sağlık raporlarının düzenlenmesi
maddesi” nin (1) numaralı fıkrasında “Sağlık
rapor formatları konusunda Sağlık Bakanlığı düzenlemelerine uyulacaktır.” hükmünün
yer aldığı, bu hüküm doğrultusunda Sağlık
Bakanlığı’nın 2011/39 sayılı Genelgesi gereği;
ilaç kullanımı için düzenlenmiş sağlık raporlarında (elektronik ortamda düzenlenmiş raporlar hariç) sağlık grup başkanlıkları, başhekimlik mühür ve onayı aranmayacağı” bildirildi.
Ecz.Nevin TAŞLIÇAY
HASTAMIZA ANLATIRKEN
Ananas ödemi çözer, içeriğindeki bromelin enziminin etkisi ile sindirimi kolaylaştırır ve
vücutta oluşan fazla suyun atılmasında etkili olur. Ödeminiz olduğunu düşünüyorsanız
günlük beslenmenize 1-2 dilim ananas ekleyin.
Sindirim ağızda başlar. Çiğnemeden yutulan yiyecekler midemizin gereğinden fazla
çalışmasına neden olur ve buna bağlı birçok sindirim sistemi rahatsızlıkları oluşabilir.
Bu yüzden yemeklerimizi uzun sürede ve yavaş çiğneyerek yemeliyiz.
Çinko bağışıklık sisteminin gelişmesinde, yaraların iyileşmesinde, göz sağlığı ve
kemik gelişiminde etkilidir. Çinko vücutta 100’e yakın enzimin yapısında yer alan bir
mineraldir. Hücre yenilenmesini artırır. Büyüme için elzemdir. Çinkonun en iyi kaynakları
deniz ürünleri, et, balık, süt, peynir, yumurta, yağlı tohumlar, kuru baklagiller ve
tahılların özüdür. Çinko yetersizliğinde büyüme geriliği, saç dökülmesi, hastalıklara karşı
dirençsizlik, yaraların iyileşmesinde gecikme görülebilir. Aşırı çinko alındığında da demir
emilimi engellenir.
Kahvaltı günün en önemli öğünüdür. Uzun süreli açlık, metabolizma hızını
azaltacağından kilo alımına sebep olur. Bu nedenle uyanınca kısa süre içerisinde
kahvaltı yapılmalıdır.
D vitamini yağda eriyen bir vitamindir, kemik ve diş sağlığı için kalsiyum ve fosforun
etkili kullanılmasını sağlar. En iyi kaynağı güneş ışığıdır. Besinlerde çok bulunmamakla
beraber balık ve diğer hayvansal kaynaklı besinlerde az miktarda bulunur. D vitamini
yetersizliğinde iskelet ve kas sistemi etkilenir. Osteoporoz ve çocuklarda kemik oluşum
bozukluğu gibi hastalıklar ortaya çıkar. D vitamininin aşırı alınması sonucunda da kemik
bozuklukları ortaya çıkar.
Kansızlık genel bir problemdir. Demir kaynakları kırmızı et, yumurta, kuru meyveler,
yeşil sebzeler, kuru baklagiller ve yağlı tohumlardır. Hayvansal besinlerle alınan
demir bitkisel besinlerle alınana göre vücudumuzda daha fazla emilir ve yararlılığı
daha fazladır. Demirden zengin olan besinler C vitamini içeren yiyeceklerle birlikte
tüketildiğinde demirin vücutta emilimi artar.
Lahanada bol miktarda vitamin, mineral, posa ve antioksidan bulunur. Aynı zamanda
içeriğindeki kükürtlü bileşikler kanser, hipertansiyon ve kalp-damar hastalıklarına karşı
koruyucudur.
Balık, iyot, çinko ve fosfor gibi mineraller bakımından zengindir. Balıktaki omega-3
yağ asiti kolesterolün düşmesine, bağışıklık sisteminin güçlenmesine ve çocuklarda
beyin gelişimine yardımcı olur. Somon gibi yağlı balıkları haftada en az 2 kez tüketmek
faydalı olacaktır.
Folik asit yetersizliğinde anemi gelişir. Folik asit suda eriyen bir vitamindir. Bu nedenle
yiyeceklerin kaynatma suyu atılırsa kayıplar oluşur. En iyi kaynakları balık, yumurta,
yeşil sebzeler, domates, yeşil mercimek, tam tahıllı besinler, ceviz içi ve portakaldır.
Özellikle omega-3 bakımından zengin olan keten tohumu, kalp-damar hastalıklarından
korurken, içeriğindeki posa bağırsakları yumuşatarak kabızlığı önler.
Sabah açken 1 bardak ılık su ile bir tatlı kaşığı keten tohumu tüketilmesi
bağırsak hareketlerini düzenler.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
29
TEBEOS / TEBRP
Uzm.Ecz.Esra Simten GÜR
FARMASÖTİK
BAKIM ASİSTANI
Eczane Yönetiminde
YARDIMCINIZ
TEBRP
AKILCI İLAÇ YÖNETİMİNDE TEBRP
TEBRP aile
hekimlerine ulaştı…
T
ürk Eczacıları Birliği, meslektaşlarımızın sağlık hizmeti
sunum kalitesini artırmak,
toplum sağlığını korumak ve
aynı zamanda kamusal kaynakların doğru kullanımını sağlamak
amacıyla, sağlık otoriteleri ile işbirliği
içinde eczacıların yanı sıra tüm sağlık
meslek mensupları adına birleştirici
bir rol oynamaktadır.
İlaç ve eczacılık hizmetinin verilmesi
sırasında meslektaşlarımıza kolaylık
sağlamak amacıyla hazırlanan TEBRP
Programı’nın içerisinde ilaç bilgileri,
reçeteye yazım ve geri ödenme koşulları, ATC ve NFC kodları, gebelik kategorileri, besin etkileşimleri, testler, birim dönüşümleri, reçete türleri, yurtdışından ilaç temini, faydalı bilgiler
ve mevzuat (hukuksal dokümanlar)
bölümleri yer almaktadır. Bu bilgiler
tüm sağlık meslek mensupları için
doğru, güncel ve ortak bir veri tabanı
oluşturmaktadır.
30 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
İlaç tedavisinin etkili, güvenli ve ekonomik biçimde uygulanmasına olanak
tanıyan planlama, yürütme ve izleme
süreçlerinden oluşan akılcı ilaç kullanımında en büyük rol hekim ve eczacılara düşmektedir. Ülkemizdeki Akılcı
İlaç Kullanımı yaklaşımlarına her türlü platformda destek veren Birliğimiz
bu alanda bir adım daha atmıştır. Ortak ve doğru bir bilgi kaynağına duyulan ihtiyacı karşılamak üzere TEBRP
Programının hekimlere de ulaştırılması konusunda Sağlık Bakanlığı İlaç ve
Eczacılık Genel Müdürlüğü Akılcı İlaç
Kullanım Şubesi ile ortak bir çalışma
gerçekleştirilmiştir.
Yapılan çalışmaların ardından, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel
Müdürlüğü tarafından Birliğimize
gönderilmiş olan 17.03.2011 tarih ve
21403 sayılı yazı ile Bakanlık Merkez
Teşkilatı’nda kullanılmak üzere 150
adet, Türkiye genelinde tüm Aile Sağlığı ve Toplum Sağlığı Merkezleri’ne
gönderilmek üzere 7600 adet TEBRP
CD’si talep edilmiştir. İlaç Bilgi Kaynağı ve Farmasötik Bakım Asistanı olarak hizmet vermesi planlanan ve Aile
Hekimlerine ulaştırılmak üzere hazırlanan ve içerisinde sadece TEBRP
Programı’nın bulunduğu CD’lerin dağıtım işlemleri tamamlanmıştır.
Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından 81 İl Valiliği, İl Sağlık Müdürlüklerine hitaben
yazılan yazılar eşliğinde toplam 8475
adet TEBRP CD’si 21.07.2011 tarihinde Sağlık Merkezi bazlı dağıtım yapılmak üzere İl Sağlık Müdürlükleri’ne
gönderilmiştir (Tablo 1). İl Sağlık
Müdürlükleri’ne gönderilen CD’lerin
ekinde, birimimiz tarafından hazırlanmış olan TEBRP kurulum ve kullanım
rehberine yer verilmiştir. TEBRP’de
yer alan tüm veri kaynakları, oluşturulma ve güncelleme süreçleri ile ilgili
ayrıntılı bilgilerin yanında, kurulumla
ilgili teknik bilgiler de sunulmuştur.
ADANA
ADIYAMAN
AFYONKARAHİSAR
AĞRI
AKSARAY
AMASYA
ANKARA
ANTALYA
ARDAHAN
ARTVİN
AYDIN
BALIKESİR
BARTIN
BATMAN
BAYBURT
BİLECİK
BİNGÖL
BİTLİS
BOLU
BURDUR
BURSA
ÇANAKKALE
ÇANKIRI
ÇORUM
DENİZLİ
DİYARBAKIR
DÜZCE
EDİRNE
ELAZIĞ
ERZİNCAN
ERZURUM
ESKİŞEHİR
GAZİANTEP
GİRESUN
GÜMÜŞHANE
HAKKARİ
HATAY
IĞDIR
ISPARTA
İSTANBUL
İZMİR
KAHRAMANMARAŞ
KARABÜK
KARAMAN
KARS
KASTAMONU
KAYSERİ
KIRIKKALE
KIRKLARELİ
KIRŞEHİR
KİLİS
KOCAELİ
KONYA
KÜTAHYA
MALATYA
MANİSA
MARDİN
MERSİN
MUĞLA
MUŞ
NEVŞEHİR
NİĞDE
ORDU
OSMANİYE
RİZE
SAKARYA
SAMSUN
SİİRT
SİNOP
SİVAS
ŞANLIURFA
ŞIRNAK
TEKİRDAĞ
TOKAT
TRABZON
TUNCELİ
UŞAK
VAN
YALOVA
YOZGAT
ZONGULDAK
SAYI
591
165
193
147
103
93
1255
544
30
48
280
313
57
140
24
55
73
87
79
73
721
131
46
163
265
414
98
112
168
63
231
217
451
119
41
63
398
47
121
3541
1123
290
63
72
84
102
357
84
94
62
35
419
549
167
203
378
190
441
228
112
84
97
187
140
93
246
350
77
56
169
456
112
215
164
216
25
102
271
53
125
173
ASM
152
72
98
51
50
42
321
180
14
15
114
110
40
39
14
24
29
31
29
34
170
50
19
77
112
131
40
54
61
23
73
68
119
33
23
19
168
21
57
960
317
103
27
32
30
47
70
33
42
20
14
136
191
69
73
156
63
116
105
46
29
45
62
56
31
76
137
27
27
54
117
48
79
67
74
14
31
77
28
40
62
TSM
15
9
18
8
7
7
25
19
6
8
17
19
4
6
3
8
8
7
9
11
17
12
12
14
22
17
8
9
11
9
20
14
9
16
6
4
12
4
13
39
30
10
6
6
8
20
16
9
8
7
4
12
31
13
14
16
10
13
12
6
8
6
19
7
12
16
18
7
9
17
11
7
9
12
18
8
6
12
6
14
6
TALEP EDİLEN
TEBRP CD MİKTARI
167
81
116
59
57
49
346
199
20
23
131
129
44
45
17
32
37
38
38
45
187
62
31
91
134
148
48
63
72
32
93
82
128
49
29
23
180
25
70
999
347
113
33
38
38
67
86
42
50
27
18
148
222
82
87
172
73
129
117
52
37
51
81
63
43
92
155
34
36
71
128
55
88
79
92
22
37
89
34
54
68
GÖNDERİLEN
TEBRP CD MİKTARI
175
90
130
65
65
55
400
220
25
30
145
140
50
50
20
35
45
45
45
50
210
70
35
100
145
165
55
70
80
40
110
95
145
55
35
30
200
30
80
1100
400
125
40
45
45
75
95
50
55
30
25
160
250
90
95
190
80
135
130
60
45
55
90
70
50
100
170
40
40
80
140
60
95
90
100
25
45
100
40
60
75
TOPLAM
20224
6608
961
7569
8475
İL ADI
Tablo 1: Yakın zamanda gerçekleşebilecek talepleri de karşılamak üzere, bildirilmiş olan
rakamlara yaklaşık %10 ekleme
yapılarak gerçekleştirilen gönderim planı. (ASM: Aile Sağlığı
Merkezi, TSM: Toplum Sağlığı
Merkezi)
Dağıtım sürecinin tamamlanmasının ardından, gerek İl Sağlık Müdürlükleri gerekse Eczacı Odalarımız tarafından Aile
Hekimleri’nin kullanımına
sunulmak üzere CD talepleri
gelmeye devam etmektedir.
Aile Hekimleri’nin Programımıza olan ilgisi, reçete
yazımı, geri ödeme koşulları, kamu eşdeğeri gibi
meslektaşlarımızın
reçete
yanıtlama süreçlerini etkileyen konularda hekim-eczacı
işbirliğini geliştirmektedir.
Hasta, hekim, eczacı ve geri
ödeme kurumlarından oluşan tedavi zincirinde, gerek
reçeteleme, gerek reçete yanıtlama gerek tüketim ve
gerekse geri ödenme süreçlerinin akılcı yönetimini destekleyen TEBRP Programı
Farmasötik Bakım Asistanı
rolünün yanında Akılcı İlaç
Kullanım Rehberi olma yolunda ilerlemektedir.
Son kurulumların ardından Türkiye genelinde serbest eczaneler
ve aile hekimleri bazında aşağıdaki veriler tespit edilmiştir:
TEBEOS:
Kurulum Sayısı: 14.518
TEBRP:
Kurulum Sayısı: 8.273
TEBRP Programının kurulumu, kullanımı ve geliştirilmesi
ile ilgili her türlü soru, sorun ve
öneriler için her gün saat 08.30
- 18.00 saatleri arasında hizmet
vermekte olan Çağrı Merkezimize 444 3 329 numaralı telefondan ulaşılabilmektedir.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
31
KOOPERATİFLERİMİZ
Erol BOSTANCI (İstanbul Ecza Koop Basın Yayın Sorumlusu)
İSTANBUL ECZACILAR KOOPERATİFİ
8 Binden fazla ıtriyat ürünü
tek tuşla eczanede
İstanbul Ecza Koop, 8 binden fazla ıtriyat ürünü tek tuşla kooperatif üyesi eczacıların
kullanımına sunuyor. İlaç ve eczacılık konusunda tek yetkili ve sorumlu olan eczacının
sahibi olduğu eczanelerin, ilaç dışı ürünlerin de (ıtriyat, kozmetik, besin takviyeleri, bebek
mamaları, medikal ürünler vb.) doğru ve güvenilir adresi olduğunun altını çiziyor.
İ
stanbul Ecza Koop, ilaç dışı
ürünlerin (ıtriyat, kozmetik, besin takviyeleri, medikal ürünler
vb.) doğru ve güvenilir adresinin eczaneler olduğunun bilincinden hareketle; tüketiciler için
kooperatif üyesi eczacılarımızın
eczanelerini tercih edilir kılmak ve
rekabet güçlerini artırmak amacıyla ıtriyat ürünlerinin temin ve dağıtımına özel bir önem veriyor. Bu
amaçla, 8 binden fazla ürün çeşidini uygun fiyat ve koşullarda, yurt
çapında hizmet veren tüm üyelerine
“İstanbul Ecza Koop Itriyat Vitrini”
çatısı altında sunuyor.
Kooperatifimiz ayrıca; eczacıların, eczacılık fakültesinde ve daha sonra aldığı meslek içi eğitimler nedeniyle bu
alanın gerçek sahibi olduğunu sürekli
gündem ediyor ve bu konuda birçok
projeyi de uyguluyor. Uygulanan pro-
jeler kapsamında kooperatif üyesi eczacıların eczanelerine bu kapsamdaki ürünlerin daha uygun koşullarda
ulaşmasını sağlıyor.
İstanbul Ecza Koop, uygun koşullarla ürün temin edilmesi,
kooperatif üyesi eczanelerin rekabet koşullarını dikkate alarak
yapacağı fiyatlandırma uygulaması ve eczacıların bu ürünler
konusunda aldıkları eğitimin de
verdiği avantajla bu alandaki etkinliğinin artacağına; kooperatif
üyesi eczanelerin bu ürünlerin
temininde tercih edilen bir sağlık
ünitesi olacağına inanıyor.
İnternet ortamından kolayca ulaşılabilen Itriyat Vitrini’nde yer alan
ürünler için, sağlanan satış koşullarını üyelerinin lehine kullanmayı
ilke edinen Kooperatifimiz, sağladı-
“İSKOOPFEST”, 2-5 Mart 2012 tarihlerinde Antalya’da
2-5 Mart 2012 tarihlerinde Antalya’da gerçekleşecek İstanbul Ecza Koop
Itriyat Festivali “İSKOOPFEST” ile büyük bir ilke daha imza atarak; Akdeniz çanağının en büyük kongre merkezi olan ve “Business Destinations”
dergisi tarafından “Türkiye’nin En İyi Toplantı ve Kongre Oteli” seçilen
Rixos Sungate Otel’de 150’ye yakın tedarikçi firmayı kooperatif üyesi eczacılar ile buluşturacak.
Her türlü toplantı ve etkinlik için ileri teknolojik ekipmanlarla donatılı Rixos
Sungate Otel Vega Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek buluşmaya katılan eczacılar, İSKOOPFEST’e katılan firmaların binlerce ürününü yakından tanıma ve
bu ürünlere “Çok Özel Koşullarla” ulaşma imkanını bulacak. “İSKOOPFEST”
etkinliğine ait detaylı bilgiye www.iskoopfest.com adresinden ulaşılabilir.
32 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
ğı bu özel satış koşullarını “Üyelerimize özel fiyatlarla” sloganıyla yine
kooperatif üyelerinin kullanımına
sunarak, üye eczacıların eczanelerinin daha çok tercih edilmesini ve
bu alanda doğru adresin eczaneler
olduğunu göstermeyi hedefliyor.
S.S. İSTANBUL ECZACILAR
ÜRETİM TEMİN DAĞITIM
KOOPERATİFİ
Başta İstanbul olmak üzere, yurt
çapında, 4.000’den fazla üyesine,
13 şubesi ve 700’ü aşkın çalışanıyla
hizmet veren İstanbul Ecza Koop;
eczacıların onurlu çabasıyla oluşan
geçmişi, dayanışmacı ve paylaşımcı ruhu, katılımcı ve demokratik
yapısı, taviz vermeden uyguladığı
yönetim, çalışma ilkeleri ve üyelerinden aldığı güçle geleceğe güvenle
bakıyor.
Vizyonumuz
İstanbul Eczacılar Kooperatifi,
yenilikleri takip edip teknolojiden faydalanarak, ürettiği hizmetlerin kalitesini en üst düzeye
çıkartmak suretiyle; ortak memnuniyetini arttırmayı ve güçlü yapısıyla pazarı etkileyerek pazar
lideri olmayı ve üyesi olan eczaneleri tercih edilen sağlık üniteleri haline getirerek, eczacılık mesleğinin saygınlığını yükseltmeyi
ve sektörün tüm aşamalarında
yer almayı hedeflemektedir.
Misyonumuz
l Türkiye ve diğer Avrupa ülkelerinde faaliyet gösteren eczacı kooperatifleri ile işbirlikleri gerçekleştirmek.
l Kooperatif üyesi eczaneleri, sunduğu ürün ve hizmetler bağlamında
farklı kılarak, tercih odağı haline
getirmek.
l Üyelerin birincil gereksinimi olan
ilaç temin ve tedarik hizmetini yalnızca depoculuk olarak görmeyip
ona, çağdaş bir nitelik kazandırmak.
l Bu görevleri yerine getirirken;
verimliliği esas alıp işletmenin kaynaklarını etkin kullanarak, yaratılan artı değeri her türlü teknolojik,
ekonomik, mali ve yönetsel düzenlemeler ile yeni hizmet tasarımlarına ayırıp, hayata aktarmaktır.
Güç Birliği: Kooperatifçilik
70’li yılların sonlarında, ilaç dağıtım
sektöründe yaşanan kaos ve keyfi uy-
gulamalar; temel uğraş alanı insan
sağlığı olan eczacıların, mesleklerinden
kaynaklanan görev ve sorumluluklarını
yerine getirmesini engeller boyuta ulaşması; eczacıların kendi çözümlerini
üretmesini de beraberinde getirmiştir.
Mesleki Dayanışma: Eczacı
Kooperatifleri
Yaşanan bu süreçte; için de bulundukları zorlukları aşmanın çaresini
dayanışma ve paylaşmakta gören
eczacılar, ilk kooperatiflerini 1978
yılı sonlarında Manisa’da kurarak bu
düşüncelerini hayata geçirmişlerdir.
Bu girişimi diğer bölgelerde hizmet
veren eczacıların girişimleri izlemiş
ve 1989 yılında tüm bu girişimleri
aynı çatı altında toplayan Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB) kurulmuştur.
Bilinçli Birliktelik: İstanbul
Ecza Koop
Aynı süreçte; eczacıların yoğun
olarak hizmet verdiği İstanbul’da
sürdürülen çalışmalar ve yapılan
girişimler, 18 Kasım 1989 tarihinde bir araya gelinerek kooperatifimizin temellerini atmıştır. Kuruluşundan itibaren içinde bulunduğu
ilaç sektöründe; üyelerinin mesleki
ve ekonomik kazanımları lehinde söz sahibi ve belirleyici olmayı,
edindiği birikim ve deneyimi başta
kendi sektörü olmak üzere, toplumun tüm kesimleri ile paylaşmayı
ilke edinen İstanbul Ecza Koop, bu
anlayışını üyelerinden aldığı güçle
gelecekte de sürdürecektir.
Yönetim ve çalışma ilkeleri:
Eşitlikçi: Ürün temini, kampanya
koşulları ve ödemelerde tüm üyeleri
arasında eşit davranır.
Şeffaf: Kooperatifin tüm hesapları
ortaklarına açıktır. Bu konudaki tek
istisna diğer eczacı bilgilerinin gizliliği ilkesidir.
Katılımcı: Ortağı olan eczacılar, her
yıl yapılan genel kurullara katılarak;
düşünceleri ile katkı yapabilir, temsilcileri vasıtasıyla yönetim sürecine
katılırlar.
Yenilikçi: Teknolojiyi yakından
takip eder, kendi alanlarındaki yeniliklerin öncüsüdür. Sektöründe;
soğuk zincir uygulamasını başlatan,
fiyat kitapçığı uygulamasını yapan,
ilk yarı otomasyona geçen, sevkiyatta ilk plastik kasa uygulamasını başlatan kuruluştur.
Uzman: Tüm personelin eğitimli
olmasına özen gösterir. Genel eğitimlerin yanı sıra periyodik olarak
tüm birimlerini eğitimden geçirir.
Hizmet üretim sürecinde çalışanlardan oluşan İş Yeri Kurulu’ndan
azami düzeyde katkı sağlar. Sağlık
alanında hizmet vermenin bilinciyle;
içinde bulunduğu sektörde yaşanan
gelişmeleri uzmanlık alanı olarak
kabul eder.
Sosyal Sorumluluk Sahibi: Ortağı
olan eczacıların mesleklerinden kaynaklanan hizmet sorumluluklarının
yanında, sosyal ve toplumsal sorumluluklarının da olduğu bilinciyle;
başta eczacı adaylarının eğitimlerine
katkı sağlamak olmak üzere pek çok
alanda sosyal sorumlulukların yerine getirilmesini bir hizmet olarak
görür ve bu alanda öncü rol üstlenir.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
33
kılmak; sektörde yaşanan hızlı
değişimler karşısında sadece
eczacıların sahibi olduğu daha
sağlıklı bir eczane işletmeciliğinin sürekliliğine önemli katkı
sağlamak amacıyla üyelerine,
Aidiyet-Ciro Primi ve İlave Vade
Anlaşması sunuyor. Uygulama
ile üyelerimiz; kooperatiften
yaptıkları alım tutarları ve alım
oranları ile orantılı olarak, ek
iskonto ve ek vade alma olanağına kavuşuyor.
Project2:Layout 1 25.03.2010 13:36 Page 1
Öncü ve güçlü:
İstanbul Ecza Koop çalışanları görev ve sorumluluklarını yerine getirirken kooperatifin bu ilkelerinin
uygulanmasına özen gösterir. Başta
İstanbul merkez olmak üzere Kadıköy, Çapa, Boğaziçi, Marmara,
Avcılar, Ankara Merkez, Anakara
Balgat, Kastamonu, Zonguldak,
Edirne, Ümraniye Şubeleri ve Güneydoğu Bürosu’yla yaygın bir hizmet ağına sahip olan İstanbul Ecza
Koop, üyelerinin taleplerini kesintisiz ve tam olarak karşılamayı
prensip edinmiştir. Üstlendiği sorumluluğun ve bulunduğu noktanın bilincinden hareketle; Türkiye
ve dünyada yaşanan alanı ile ilgili
gelişmeleri yakından takip ederek
ve sağlıklı yapısını daha da güçlendirerek atılımlarını sürdürmeye devam edecektir.
Kaliteli, güvenilir ve çağdaş hizmetler...
Üyelerini güçlendirerek güçlenmeyi ilke edinen İstanbul Ecza Koop,
üye eczacıların mesleklerini en iyi
biçimde icra edebilmelerine olanak
sağlayan; sağlıklı eczane yapılanması ihtiyaçlarına cevap verecek
proje ve hizmetleri ortaklarının
kullanımına sunar.
Üyelerimizin ve hizmet bölgelerinin
ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilip uygulanan ve halen de devam
eden bazı projelerimiz:
34 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
E-Ticaret: İnternet üzerinden İlaç ve Itriyat
Ülkemiz ticari hayatında internet
uygulamalarının ve kullanımının
gelişmesine paralel olarak internetten ilaç satışını başlatan İstanbul
Ecza Koop’un üyeleri; www.ist.eczakoop.org.tr adresli web sayfasından kendilerine ait kullanıcı adı ve
parolalarını girerek kullandıkları
sistemle; ürün gruplarına, koda ve
isme göre arama yaparak diledikleri siparişi verebiliyorlar. Ayrıca eczaneler kooperatifleri ile ilgili tüm
işlemlerini de takip edebiliyor.
E-Fatura
İstanbul Ecza Koop üyeleri; kooperatiften yaptıkları alımlara ait fatura bilgilerini elektronik ortamda takip ederek, otomatik olarak eczane
programlarına aktarıp, kayda alabiliyor. Üyelerimizin eczanelerinde
kullandıkları programlara uyumu
sağlanarak hizmete sunulan uygulama ile üyeler; yaptıkları işlemlerin fatura bilgilerini kolayca takip
edebilmelerinin yanında, işlemlerin
muhasebeleştirilmesinde de büyük
hız ve zaman kazanarak işlerine
daha fazla zaman ayırabiliyor.
Aidiyet Anlaşması, Üyelerimize özel Iskonto ve Ek
Vade Desteği
İstanbul Ecza Koop, kooperatif üyesi eczacıları daha güçlü
Itriyat Vitrini
Itriyat satışları ile de üyelerin hizmetinde olan kooperatifimiz, 6
bin kalemden fazla ürün çeşidiyle
internetten yapılan alışverişlerde
üyelerine piyasadan farklı avantajlar sunuyor. Ürünler, web sayfamızdan veya özel olarak hazırlanan
ve üye eczanelere dağıtılan “Itriyat
Kataloğu”ndan seçilebiliyor.
İstanbul Eczacılar Sigorta
Bir İstanbul Ecza Koop kuruluşu
olan İstanbul Eczacılar Sigorta,
Türkiye’nin önde gelen sigorta kuruluşlarının bu alandaki tüm hizmetlerini, tek bir çatı altında hızlı ve
erişilebilir olarak üyelerinin hizmetine sunuyor. Kooperatif üyelerinin
sigorta konusundaki ihtiyaçlarını
uzun yıllar, eczacı kooperatifleri ile
birlikte oluşturulan ortak çatı altında karşılayan İstanbul Ecza Koop,
büyüme ve gelişimine paralel olarak üyelerinin artan ve çeşitlenen
sigorta ihtiyaçlarını daha kaliteli ve
daha hızlı karşılamayı hedefliyor.
Tümüyle İstanbul Ecza Koop kuruluşu
olan İstanbul Eczacılar Sigorta, her zaman, alanında uzman ve söz sahibi sigorta kuruluşları ile işbirliği yapmayı ve
üye eczacılarımızın özel ihtiyaçlarını göz
önünde bulundurmayı ilke edinmiştir.
Farmatel
İstanbul Ecza Koop İletişim Destek Projesi ‘Farmatel’, iletişimimize
yeni bir boyut katıyor. Farmatel ile
sabit telefon ve adsl/internet iletişiminde sağlanan ekonomi ve hizmet avantajları kooperatifimize ve
üyelerimize zaman kazandırıyor,
tasarruf sağlıyor. Alanında uzman
iletişim operatörü kuruluşlar ile
yapılan anlaşma kapsamında; kooperatif üyesi eczacılarımız kendilerine sunulan çeşitli paketler ile indirimli ve kaliteli sabit telefon hizmeti ve adsl/internet hizmetinden
yararlanabiliyor. Yeni uygulamaya
geçen Farmatel projesi kooperatif
üyesi olmanın, paylaşmanın ayrıcalığını yaşatıyor.
Koop Puan
İstanbul Ecza Koop ‘Koop Puan’,
kooperatif üyelerinin gün içinde
internetten verdikleri siparişler ile
teslimi ertesi gün istenen siparişlere verilen ekstra iskontodur. Üyelerimize puan kazandırarak satın
alma avantajı sağlayan Koop Puan
uygulaması; plasiyer yükünün yoğunluğunu azaltıp, otomasyon verimini artırarak kooperatif hizmetlerine kalite ve hız katmaktadır.
Finans ve muhasebe eğitimleri
Kooperatif üyesi eczacıların, güncel gelişmeler doğrultusunda eczanelerde uygulanan finans ve
muhasebe konularında bilgilenmesini sağlayan eğitimler, konunun
uzmanları tarafından verilir. Mali
Analiz, Nakit Yönetimi, Envanter
yönetimi ve Gider Yönetimi konularında eczane uygulamalarını
kapsayan eğitimler, eczanelerin etkin yönetimini olanaklı kılar.
hareketle; üyelerini ilgilendiren
mesleki ve sektörel konuların yanı
sıra toplumu ilgilendiren diğer
konularda da sosyal ve kültürel
etkinlikler düzenler ve bu etkinlikleri başta üyeleri olmak üzere toplumun tüm kesimleri ile paylaşır.
Sosyal Sorumluluk
Kooperatifimiz, yürüttüğü faaliyetlerinin yanında, sosyal sorumluluk
anlayışının gereği olarak, mevcut
olanaklarını toplumun tüm kesimleri ile paylaşır. Bu bağlamda;
ülkenin gereksinim duyduğu okul,
kreş vb. ihtiyaçların karşılanmasına verdiği desteğin yanı sıra, genç
eczacı adaylarının eğitimine katkı
sağlayacak; burs, staj, bilimsel ve
kültürel çalışmaları destekler.
Kalite Politikamız
İstanbul Eczacılar Kooperatifi faaliyet gösterdiği sektörde büyümeyi,
süreçlerinde iyileştirme çalışmaları yapmayı, ortak memnuniyetini
yükseltmeyi ve ortak potansiyelini
sürekli arttırmayı ana hedefleri
olarak belirlemiştir. Kooperatifimiz, ortaklarına sunduğu hizmeti
yerine getirirken; ortak memnuniyetini artırmaya ve süreç iyileştirme temeline dayanan ‘Kalite Yönetim Sistemi’ni uygular, etkinliğini
gözden geçirir, sürekli iyileştirme
için gereken kaynakları sağlar.
Eczacı ortaklarımızın mesleklerinden kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirebilmeleri amacıyla,
sunduğumuz hizmetleri sağlarken
aşağıdaki ilkeleri benimsiyoruz;
l Ortak eczanelerimizin güvenilir,
zamanında, etkili ve kalite standartlarında ilaç temin etmelerini
sağlamak,
l Eczacılarımızın memnuniyetini
sağlamak ve sürekli kılmak,
l Teknolojik yeniliklere uygun olarak hizmet kalitemizi sürekli geliştirmek,
l Tüm faaliyet ve süreçlerimizde sürekli iyileştirme ve gelişmeyi
sağlayarak, pazarda öncü olmak,
l Tedarikçilerimizle birlikte karşılıklı işbirliği ve güven içerisinde
çalışmak,
l Çalışanlarımızın memnuniyetini
ve eğitim seviyesini sürekli artırmak,
l Toplum ve çevreye duyarlı bir
kurum bilinciyle sosyal sorumluluk çalışmalarına katılmak,
l Tüm şubelerimizde ve faaliyet
noktalarımızda, kalite bilincini geliştirecek ekip çalışmalarını yürütmek,
l Satıştan sevkiyata tüm hizmet
aşamalarında, kooperatif ortaklarına odaklı hizmet vermek ve
mükemmellik prensiplerini uygulamak,
l Tüm bunları yaparken, yasal ve
resmi gerekliliklere tam anlamıyla
uymak.
Eczacı Yardımcısı Geliştirme Seminerleri
İstanbul Ecza Koop, üye eczacıların yardımcıları arasında ortak bir
kültür oluşturmak, yetenek ve becerilerini geliştirerek üye eczanelerin hizmet kalitelerini artırmak
amacıyla ‘Eczacı Yardımcısı Geliştirme Seminerleri’ düzenliyor.
Sosyal ve Kültürel Etkinlikler
Kooperatifçiliğin sadece ekonomik
bir yapılanma olmadığı bilincinden
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
35
Prof.Dr. Feyza ARICIOĞLU
Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakoloji AD
Öğretim Üyesi ve Psikofarmakoloji Araştırma Birimi Başkanı
ECZACILIK AKADEMİSİ
Geleceğin tedavi
yaklaşımı:
bireye özgü tedavi
Genlerimiz; sadece saçımızın, gözümüzün rengini, kişilik özelliklerini belirlemekle kalmaz; aynı zamanda hastalıklara yatkınlığımızı, hatta tedaviye nasıl yanıt
vereceğinize de karar verir. Her insanın yaklaşık olarak 35.000 geni olduğuna
inanılmaktadır. DNA sekansımızın yaklaşık %99,9’u özdeş olmasına rağmen, herhangi iki birey arasındaki (özdeş ikizler hariç) geriye kalan %0,1’lik farklılık tıbbi
olarak anlamlı ve önemlidir. DNA seviyesindeki bu %0,1’lik farklılık 3 milyon
bölgeden oluşan genetik varyasyona çevrilmektedir. Genlerin hepsinin birlikte
oluşturdukları gen setine “insan genomu” denir. İnsan Genom Projesi 2003 yılında
tamamlanmıştır ve artık elimizde insan genomu yani vücudun nasıl çalışacağını
açıklayan bir kılavuz vardır.
G
ünümüzde kullanılan ilaçların çoğu etkinliği
geniş kitlelerde değerlendirilerek geliştirilen
ve onaylanan, her biri belli tanı konan ve tüm
hastalara reçete edilen ilaçlardır. Her geçen yıl
piyasadaki ilaçların sayısının artmasına rağmen
bazı hastalıkların tedavisinde hala yetersiz etkinlik ve kayda
değer bireysel değişkenlikler vardır. Bireye özgü tedavinin
gelişmesi ile ilişkili çok sayıda faktör, özellikle moleküler
biyoloji alanındaki gelişmeler, önemli role sahiptir. Genetik
araştırmalara dayanan bireye özgü tedavi kavramı psikofarmakolojinin en büyük meselesi haline gelmiştir. Tek nükleotid polimorfizmi bireyler arasında ilaca cevap değişkenliğine
sebep olmakla birlikte şizofreni, majör depresyon ve bipolar
bozuklukların da içinde olduğu bir çok psikiyatrik bozukluk
çoklu gen polimorfizmine bağlıdır.
36 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
İlaçların alınışından itibaren atılıncaya kadar vücutta geçirdirdikleri her aşamada
Günümüzde
yani, o ilacın farmakodinamik (resepözellikle üç
törler, iyon kanalları, enzimler, immün
moleküller) ve farmakokinetiğinde (taşıyıalanda tedavinin
cılar, plazma proteinlerine bağlanma, abbireyselleştirilmesi
sorpsiyon, dağılım, metabolizma, atılım)
rolü olan her faktör ilacın kaderini dolason derece
yısıyla klinik açıdan etkinliğini belirler.
önemli kabul
İlacın etkinliği, hastanın yaşı, cinsiyeti, genetik özellikleri, beslenme alışkanlıkları,
edilmektedir;
eliminasyon organlarının ve gastrointestiİlaç seçeneklerinin büyük bir ivme ile artpsikiyatri,
nal kanalın fonksiyonel durumu, kişinin
masına ve hastanın durumuna en uygun
diğer hastalıkları ve kullanmakta olduğu
ilaç/ilaçlar seçilmesine karşın günümüzde
kardiyoloji ve
diğer ilaçlar gibi kişiye özel olan faktörönemli oranda hastada istenilen tedavi
onkoloji.
ler tarafından değiştirilebilir. Hastalıklahedefleri sağlanamamaktadır. Doğru ilaç,
rın bir kısmı (şizofreni, majör depresyon
uygun dozda ve sürede, doğru intervallerle
ve bipolar bozukluklar) poligeniktir. Özellikle
kullanılmasına rağmen yanıt alınamayabilmekbir çok psikiyatrik hastalıkta patofizyolojinin iyi bilinmemesi
te, yanıt yetersiz kalabilmekte veya bazen de toksik etkiler
nedeniyle iyi bir aday gen seçmek zordur. Bireye özgü tedaoluşabilmektedir. Bunun iki temel nedeni olabilir: hastalıvi açısından en fazla araştırılmış olan ve en güçlü bulgulağın doğası ile ilgili faktörler ve hasta ile ilgili faktörler. Bu
rı içeren alan, ilaç metabolizmasıdır. İlaçların eliminasyon
noktada en önemli soru, seçilen ilacın hasta için gerçekten
hızında görülen değişiklikler o ilacın metabolizmasında rol
en doğru ilaç olup olmadığıdır. Yani bir anlamda tedavinin
alan enzimlerin polimorfizminden kaynaklanır. Enzimlerin
başarısı hastalığa değil hastaya özel tedavi seçilebilmesi ile
indüklenmeleri veya inhibisyonları ile ilgili genetik farklılıklar
mümkün görünmektedir. Rasyonel farmakoterapinin de
hem monoterapide hem de polifarmaside etkinlik açısından
özünü oluşturan ve aslında belki de yüzyıllardır söylenen
son derece önemlidir. İlacın metabolize edilmesinden sorum“hastalık yoktur, hasta vardır” sözü bulunduğumuz yüzyıllu olan enzimlerin sentez veya yapısında bozulma olduğu fedan başlayarak “bireye özgü tedavi” olarak adlandırılacak
notip yavaş metabolizör, normal olduğu fenotip ise hızlı meve şüphesiz geleceğin tedavi yaklaşımı olacaktır. Günütabolizör olarak tanımlanır. Yavaş metabolizör de dediğimiz
müzde “bireye özgü tedavi yaklaşımı” dediğimiz şey daha
ilacı diğerlerine göre daha yavaş metabolize eden bireylerde
önceleri de önemini bildiğimiz fakat yeterli bilimsel kanıta
ilacın etkileri daha güçlüdür, toksik belirtiler ortaya çıkar ve
ihtiyaç duyulan bir alandır. Bireye özgü tedavi sadece klieliminasyonu daha yavaştır. Hızlı metabölizerler için ise etnisyenleri ve bilim insanını değil aynı zamanda ilaç sekkin kan düzeyine ulaşmak ancak yüksek doz ilaç verilmesi ile
törünü, sağlık sigorta ve geri ödeme sistemlerinin yeniden
sağlanabilir. İlaçlar onları metabolize eden enzimlerin aktividüzenlenmesi açısından sağlık otoritelerini de ilgilendirtesini arttırarak veya azaltarak birbirlerinin serum seviyelerimektedir. Gelişmiş ülkelerde 2013 yılından itibaren sağlık
ni, dolayısıyla etkinliklerini değiştirebilir. İlaçların büyük bir
hizmetlerinin parçası olması ve 2015 yılından itibaren de
kısmını metabolize eden enzimlerin pratik olarak çalışmadıtam olarak kullanımı planlanmaktadır.
ğı kabul edilen hastalarda toksik etkiler sıklıkla görülürken
aynı enzimin çok hızlı çalıştığı hastalarda ise ilaçlardan beklenen yanıt alınamamaktadır. Bu iki hasta grubu için seçilmesi gereken dozlar arasında yaklaşık 15 kat fark olabileceği
gösterilmiştir. Ayrıca, söz konusu hasta gruplarında sıklıkla
birlikte kullanılan ilaçlar arasında farmakokinetik etkileşme
olma riski de fazladır. Dolayısıyla karaciğer sitokrom enzim
sistemine ait polimorfizmler hem ilacın o hastada için seçilmesi gereken en doğru dozu seçmemizi sağlar hem de olası
etkileşmelerin bilinmesi, advers ilaç reaksiyonlarının ve yan
etkilerin azaltılabilmesini sağladığı için de rasyonel farmakoterapi açısından son derece önemlidir. Son 16 yıl içinde 38
ilaç advers ilaç reaksiyonları ve buna bağlı güvenlik kaygıları
nedeniyle piyasadan çekilmiştir. Bu anlamda ilaç sektörü açısından da önemli bir konumdadır.
Geriye dönük olarak bulgular toplu değerlendirildiğinde; terapötik doz ayarlanması, yanıt öngörme, advers ilaç reaksiyonlarını azaltma, erken tanı ve kişisel
sağlık planlaması ile bireye özgü tedaviyi
daha da destekler yöndedir. “Hastalığı
değil, hastayı tedavi etmek” de dediğimiz
bireye özgü tedavi; yönerge, protokol ve
algoritmalar çağında hiç de kolay bir iş
değildir.
Genetik faktörler ilaç yanıtındaki farklılıkların en az %20
-40’ından ve advers ilaç reaksiyonlarının %50’sinden sorumlu tutulmaktadır. Amerika’da bir yılda meydana gelen
2 milyon advers ilaç reaksiyonu yaklaşık 25 milyar dolara
mal olmaktadır. Metabolizmadan sorumlu temel enzimlerimizin genotiplemesi bütün ilaç tedavilerinin etkinliğini
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
37
ECZACILIK AKADEMİSİ
%10-20 arttırma ve advers ilaç reaksiyonlarını %10-15
azaltma potansiyeline sahiptir.
Tedavinin bireyselleştirilebilmesi açısından ilaç hedef molekülü ile ilgili bu genetik farklılıklar metabolizmanın genetik
polimorfizmi kadar önemli olmasına rağmen halen klinikte
rutin uygulamalar arasına girmemiştir. Genetik çalışmaların sonuçları oldukça değişkenlik göstermekle birlikte beyin fonksiyonlarının, patolojilerinin
anlaşılması ve tedaviye yeni perspektif getirilebilmesi açısından son
derece önemlidirler.
Kişilerin ilaca
lemeleri de getirecektir. Geleceğe yönelik yeni moleküllerin
tedaviye kazandırılması açısından ilaç sektörünün de bu bilimsel gelişmeler doğrultusunda yeni düzenlemelere gitmeleri, ülkelerin yeni sağlık sigorta ve geri ödeme sisteminlerini
bireye özgü tedavi gereklerine göre düzenlemeleri gerekecektir. Yakın gelecek tüm bu bilgi ve düzenlemelerle ortaya konan çabanın hem klinik pratikte kullanılabilirliğini hem de
reçetelerin ne kadar bireyselleştirilebileceğini gösterecektir.
verdiği
yanıt büyük oranda
değişkenlik göstermekte,
bazen ilaçların
yan etkileri veya
birbirleriyle etkileşmeleri
hastalarda ölüme yol
açabilmektedir. Bugün
dünyadaki dördüncü
büyük ölüm sebebinin
ilaç yan etkileri veya
ilaç etkileşimleri olduğu
kabul edilmektedir.
Hem farmakodinamik açıdan
nörotransmitterler,
reseptörleri,
hücre içi sinyal proteinleri ve taşıyıcı proteinler hem de farmakokinetik açıdan metabolizma enzimleri
gösterdikleri değişkenliklerin ortaya
konması sonucu rasyonel farmakoterapi açısından bilinmesi gereken
faktörler öğrenilmiştir. Modern tıbbın sadece hasta olduktan sonra
tedavi edici özellikte olması değil
aynı zamanda hastalık oluşumunu
önlemek ve hastalığın oluşabileceğini öngörmek gibi özellikleri olması
da beklenmektedir. Bunlar içinden
genetik bilgiler özellikle öngörü için
kullanılmaktadır. 21. yüzyıl “bireye
özgü ve öngörüsel tedavi” kavramı
aslında kanıta dayalı tıbbın önemini
bir kez daha ortaya koymaktadır. Bireye özgü farmakoterapi ile öncelikle en doğru ilacın en doğru
terapötik dozda uygulanması sağlanacaktır. Ayrıca, en doğru
farmakoterapi uygulanmasını sağlayarak tedavinin etkinliğinin belirlenmesini sağlamak dışında erken tanı, yan etkilerin ve etkileşimlerin şiddetinin belirlenmesi ve olası advers
ilaç reaksiyonlarının öngörülebilmesini de sağlar. Güvenilir
biogöstergelerin katkısıyla bir anlamda “konfeksiyon” reçetenin yerini “kişisel terzi” reçeteleri alacaktır. Tüm bunlar aynı
zamanda bilimsel, etik, kanuni, sosyal sorunlar ve düzen-
38 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
1966-1996 yılları arasında yayınlanan ve 39 araştırma raporuna göre
ABD ve Avrupa’da, yanlış ve yetersiz ilaç tedavisi nedeniyle 2 milyon
civarında kişi hastaneye yatarak
tedavi görmüş, 100 000’in üstünde kişi ise hayatını kaybetmiştir.
Bu durum, aslında ilaç tedavisinin
istenen etkinliğe ulaşmasında veya
istenmeyen yanıtı engellemede enzim polimorfizimlerinin öneminin
bilinmesine rağmen bu bilginin kliniğe yeterince yansıtılmadığının bir
göstergesidir.
Yapılan testler en son bilimsel gelişmelere bağlı olarak değerlendirilmeli
ve bu değerlendirmelerin sonucunda hastanın beslenme (çay, kahve ve
greyfurt suyu tüketmek gibi) ve yaşam alışkanlıkları (sigara içmek gibi)
ilaç metabolizmasını etkileyebilecek
bilgilerin ışığı altında ve kullanılan
diğer ilaçlar da dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Aslında yaşam boyu bir kez
test yaptırmak yeterlidir. Genotipleme, kişi için doğru ilaç
seçimi yapılmasında, ilaca cevap verenler ile vermeyenleri
ayırmada, ilaç reaksiyonlarına bağlı toksisite problemlerini
önlemek açısından çok önemlidir. Enzimlerin aktiviteleri
sadece genetik faktörlerin kontrolü altında olmadığı gibi
beslenme gibi, sigara içmek gibi, yaşam biçimi ve de ilaç
etkileşimleri gibi diğer çevresel faktörlerde enzimlerin aktivitesinin belirlenmesinde çok önemli rol oynayabilirler.
Bireye özgü tedavi kavramı şu an, tıp otoriteleri, sağlık sigortası kuruluşları, biyofarmasötik endüstri ve FDA gibi
düzenleyici otoriteler tarafından kabul edilmiştir. Bireye
özgü tedavi yöntemlerini kullanmaya başlamak için 15-20
yıl beklemek zorunda değiliz. Bireye özgü tedavinin uygulanması için kesin kriterler yoktur. Bütün hastalıkların
tedavisi bireye özgü tedavi ya da teşhis ürünlerinin tedavi
ürünleriyle kombinasyonunu gerektirmez. Yeni teknoloji
ve ilaçların uygulanması kişisel yargı ve her durumda tedavi hekimin kararına bağlıdır.
Bireye özgü tedavi hakkındaki bir tartışma konusu da ilaç
firmalarının bireye özgü tedavinin kârlı bir araç olup olmadığını ve bu tedavi yönteminin maliyeti ile ilgilidir. Şüphesiz bireye özgü tedavinin gelişmesi sadece ilaç firmalarını
değil eczaneleri de etkileyecektir. 2000 yılında Amerika’da
yıllık toplam sağlık gideri 1.3 trilyon dolar iken 2005’te bu
miktar ikiye katlandı ve artmaya devam etmektedir. Hastane hizmetleri, doktorlar ve ilaç reçeteleme masrafları bu
harcamaların büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Bu da
bir anlamda sağlık sisteminin kalitesini gün geçtikçe düşürmektedir. Bu noktada bireye özgü tedavinin en faydalı
şekilde modern eczacılık pratiğinde kullanılabilmesi için
eczacıların, büyük bir hızla gelişen genetik ve farmakogenomik konusunda devamlı ve kısa süreli eğitim programları çerçevesinde bilgilendirilmeleri ve bilinçlendirilmeleri
kaçınılmaz olmuştur.
Dünyada sağlık için harcanan bütçenin %15’i ilaçlar için
harcanmaktadır. Bunun gelecek on yıl içerisinde artması muhtemeldir. Bazı hastalıkların hala rasyonel tedavisi yoktur. Bu tip hastalıklar için sunulan yeni tedavi
yöntemleri ilaç fiyatlarını arttıracak, ancak evde tedavi hizmetleri veya çok gerekli olmayan anlık/geçici ilaç
masraflarının da içinde bulunduğu toplam sağlık harcamalarının fiyatlarını düşürecektir. Ancak, yeni ilaçların
topluma tek başlarına sunulması, ilaç fiyatlarının birçok
hastanın karşılayamayacağı miktarlarda olmasına neden
olacaktır. Burada farmakogenomik temeline dayalı bireye özgü tedavinin önemi açıktır. Bunu geliştirmek başlangıçta maliyeti artırıyor görünsede uzun vadede sağlık
harcamalarını azalacaktır.
İlk olarak farmasötik endüstrinin endişesi; gelişmekte olan
bireye özgü tedavi yöntemlerinin konvansiyonel tedaviye
göre daha az kârlı olmasıydı. Bireye özgü tedavi için oluşturulan konsept ve modeller şu an farmasötik endüstri ve
biyoteknoloji şirketleri tarafından kabul edilmiştir. Bir diğer soru ise, sağlık otoritelerinin bireye özgü tedavi masraflarını karşılayıp karşılamayacağıdır. Bireye özgü tedavi ilk
olarak yüksek fiyatlı olsa da geliştikçe, gereksiz ve etkisiz
ilaç kullanımını ve advers ilaç reaksiyonlarını dolayısıyla
sağlık masraflarını azaltacaktır.
Sonuç olarak bireye özgü tedavi, en basit tanımıyla, en uygun tedavinin, en uygun hastaya, en uygun dozda ve en uygun yolla verilmesi demektir. İlacın vücuda alımından atılımına kadar olan süreçte rol oynayan tüm enzimler, reseptörler, proteinler, nörotransmitterler vb. bireyler arasında
farklılık göstermektedir. İnsanları birbirinden farklı kılan
bu özellikler, genom içerisinde saklı olan genetik bilgiden
kaynaklanmaktadır. İnsanlar arasındaki bu farklılıkların
saptanması, daha bireysel bir tedavi yaklaşımını sağlayacaktır. Günümüzde kullanılan birçok tedavi yönteminde,
aynı dozlar alınmasına rağmen hastaların verdiği cevaplar
birbirinden çok farklı olabilmektedir. Gerek doz ayarlanmasına, gerekse çok sık gözlenen advers etkilerin önceden
tahmin edilmesini sağlayan bireye özgü tedavi yöntemlerinin 21. yüzyılın ikinci on yılından itibaren bazı Avrupa
ülkelerinde kullanıma girmesi, sonrasında ise tüm dünyaya yayılması öngörülmektedir. Bireye özgü tedavi; hastalar üzerindeki bireysel faydalar dışında, ülkelerin sağlık
alanlarına yaptığı harcamaların da azalmasına yardım etmektedir. Şu an önünde bir takım sosyoekonomik, etik ve
bilimsel problemler bulunsa da, görünen o ki bireye özgü
tedavi, geleceğin tedavi yaklaşımı olacaktır.
Kaynaklar
l Arıcıoğlu F, Çetin M. Psikiyatride bireye özgü tedavi: Belki biraz eski veya
biraz yeni, ama geleceğin tedavisi. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 2010;
20(4):269-273.
l Azad NS, Rasool N, Annunziata CM, Minasian L, Whitelly G, Kohn EC.
Proteomics in clinical trials and practice. Molecular and Cellular Proteomics,2006;5(10): 1819-29.
l Bren L. Metabolomics: Working toward personalized medicine. FDA Con-
sum, 2005; 39: 28-33.
l Holsboer F. How can we realize the promise of personalized antidepressant
medicines? Nat Rev Neurosci 2008; 9: 638-646.
l Hood L, Heath JR, Phelps ME, Lin B. Systems biology and new technologi-
es enable predictive and preventative medicine. Science 2004; 306:640-643.
l Ingelman-Sundberg M. Pharmacogenomic biomarkers for prediction of se-
vere adverse drug reactions. N Engl J Med 2008; 358: 637-639.
l Jain KK. Personalized medicine for cancer-from drug development into cli-
nical practice. Exp Opin Pharmacother 2005; 6:1463-1476.
l Jain KK (2009a). Role of biomarkers in personalized medicine. In: Textbook
of personalized medicine. p: 59-68. Jain PharmaBiotech, Basel, Switzerland.
l Jain KK (2009b). Personalized preventive medicine. In: Textbook of perso-
nalized medicine. p: 329-333. Jain PharmaBiotech, Basel, Switzerland.
l Jain KK. (2009c). Future of personalized medicine. In: Textbook of perso-
nalized medicine. p: 395-406. Jain PharmaBiotech, Basel, Switzerland.
l Leon D. The future (or lack of future) of personalized prescription in psychi-
atry. Pharmacological Research, 2009; 59: 81-89,
l Gurwitz D, Pirmohamed M. Pharmacogenomics: the importance of accura-
te phenotypes. Pharmacogenomics 2010; 11(4): 469–470.
l Yee SW, Chen L, Giacomini KM. Pharmacogenomics of membrane trans-
porters: past, present and future. Pharmacogenomics 2010; 11(4): 475–479.
l Lyman GH, Hirsch B. Comparative effectiveness research and genomic per-
sonalized medicine. Personalized Medicine 2010; 7(3): 223–227.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
39
KİTAP TANITIMI
Remzi ALTUNPOLAT
PARAN KADAR SAĞLIK:
Türkiye’de Sağlığın
Ticarileşmesi
S
on yıllarda dünyada ve Türkiye’de sağlığa yapılan
harcamalarda büyük bir artış yaşanmaktadır. Ancak salt bu göstergeden hareket etmek, sağlık alanında içinden geçmekte olduğumuz süreci anlamlandırmak bakımından bütünü görmemize engel olacaktır.
Sağlık, ilaç ve eczacılık alanı dünya ölçeğinde giderek
daha fazla ticarileşmekte; sağlık bir hak olmaktan çıkarak ‘meta’ haline gelmektedir. Dolayısıyla sağlık hizmet
talebindeki ve sağlık harcamalarındaki artışın ne kadarının gerçek bir ihtiyaca tekabül ettiği ne kadarının kışkırtılmış/üretilmiş bir talep olduğu belirsizdir.
Türkiye’nin önde gelen iktisatçılardan Mustafa Sönmez,
İzmir Tabip Odası’nın katkılarıyla yayınladığı Paran Kadar Sağlık: Türkiye’de Sağlığın Ticarileşmesi başlıklı
kitabında; sağlığın bir ‘meta’, yani alınır satılır bir “şey”
haline getirilmesi, ticarileştirilmesi, piyasalaştırılması
anlamına gelen “Kapitalist tıp modeli”ni ve bu modelin
Sağlıkta Dönüşüm adı altında Türkiye koşullarında hayata geçirilme süreci ve mekanizmalarını kapsamlı bir
bakışla irdeliyor.
Çalışma dört ana bölümden oluşuyor:
Birinci bölümde, dünyada sağlığın metalaşması sürecine paralel olarak sağlık harcamalarının izlediği seyir
mercek altına alınıyor. Sağlık hizmetlerinin üretimi ve
sunumunda kamu-özel işbirliği ve temel eğilimler inceleniyor. Neo-liberal sağlık politikalarının uygulamaya
sokulmasında Dünya Bankası ve IMF gibi uluslararası
kuruluşların rolü ortaya konuluyor.
İkinci bölümde ise, Türkiye’de sağlık hakkı ve sağlık
harcamalarındaki değişim üzerine yoğunlaşılıyor. Sağlık
Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu ve özel sigortalar ile
hane halkının yaptığı sağlık harcamalarının masaya yatırıldığı bu bölümde, Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde en büyük sağlık harcama kurumu olarak kamu
sağlık hizmetinin en önemli aktörlerinden biri haline getirilmiş SGK’nın yapısı inceleniyor. SGK’nın hizmet tedarikinde yüzünü daha fazla özel hastanelere döndüğünün
ve özel hastaneciliği özendirdiğinin altı çiziliyor.
Üçüncü bölümde, Türkiye’de sağlıkta endüstrileşme ve
özel sermaye birikimin boyutları, araçları ve eğilimleri
inceleniyor. Sağlık alanında başatlık kazanan özel sektörün hastane yatırımlarının çözümlendiği bu bölümde
40 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
Mustafa Sönmez
Yordam Kitap & İzmir Tabip Odası Yayınları,
Nisan 2011
ilaç endüstrisine de yer veriliyor. Türkiye’de ilaç tüketimi, ilaç firmalarının Türkiye’deki 500 sanayi firması
içindeki yeri, ilaç ve tıbbî cihaz ithalatı meselesine ışık
tutuluyor. Bu başlık altında ayrıca son zamanların moda
kavramlarından özel hastaneciliğin dışa açılarak pazar
genişletme yöntemlerinden biri olan “tıp turizmi” konusuna değiniliyor.
Dördüncü bölümde, Sağlıkta Dönüşüm çerçevesinde
ekonomik-demokratik hakları budanan, esnek istihdam
stratejileri/biçimleri bağlamında taşeron olarak çalıştırılan sağlık çalışanlarının durumları gözler önüne seriliyor.
Kitabın ekler bölümünde ise, IMF ve Dünya Bankası ile
yapılan anlaşmalarda ve hükümetler tarafından bu kuruluşlara verilen iyi niyet mektuplarında yer alan sağlıkla
ilgili pasajlardan örnekler sunuluyor. Bu bölümde ayrıca; “yataklı tedavi kurumlarının illere göre dağılımı”, “yatak büyüklüğüne göre özel hastaneler”, “özel hastanelerin
illere dağılımı”, “yabancı sermayeli sağlık kuruluşları ve
özel sigorta şirketleri” ile ilgili tablolar yer alıyor.
Sonuç olarak, Sönmez’in zengin verilerle ve örneklerle
süslenmiş sağlığın ekonomi-politiğine giriş mahiyetindeki bu çalışması, günümüzde sağlık ve ilaç alanında yaşanan sorunlara yanıt arayanlar için bir başucu kitabı.
KISA KISA SAĞLIK
Gaye SARIKAYA
Keşfedilen Üç
Yeni Gen Meme
Kanserini Tarihe
Karıştıracak
İngiliz bilim insanları meme kanserinin tedavisinde kilit rol oynayacak üç gen keşfetti. Uzmanlar bu üç genin kanserli tümörleri besleyen östrojen reseptörlerinin
genetik kodunu çözerek, 5 yıl içerisinde
meme kanserine karşı farklı tedavi yöntemleri geliştirmeyi umuyor. (Milliyet)
Hastane Virüsünü Anında
Yakalıyor
New York Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimi alan Avdar Şan,
hastane bakterisi diye anılan MRSA’nın yol açtığı ölümcül hastalığı
kısa sürede teşhis eden bir cihaz geliştirdi. Bu yıl 12’ncisi
düzenlenen ve sadece New York Üniversitesi
öğrencilerinin başvurduğu “Yeni Girişim
Teknolojileri” yarışmasına, liderliğini
yaptığı 3 kişilik takım ile katılan
Avdar Şan, birinci oldu. Şan ve
ekibi projeleriyle MRSA Methiciline adlı çok ölümcül bir
bakteriyel hastalığın teşhisi
için başarılı bir şekilde kullanılabilecek bir cihaz geliştirdi. (Hürriyet)
Cilt
Kanserinde
Yeni Umut
Cilt kanserinin en ölümcül
türü olan melanom tedavisinde geliştirilen yeni ilaç
umut vadediyor. Braf olarak bilinen gende mutasyonun söz konusu olduğu
hastalar için geliştirilen
ilaç daha önce herhangi
bir tedavi uygulanmamış
675 vakada denendi. Bu
tür vakalarda kurtuluş
oranı şu ana kadar yüzde
15 iken, yeni ilaçla üç ayın
sonunda ölüm oranının
yüzde 63 azaldığı gözlendi.
ABD’li bilim insanları bu
sonucun çok önemli olduğunu söyledi. (Bugün)
42 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
Prostat Kanseri
Aşıyla Önlenecek
İngiltere, Leeds Üniversitesi’nde yapılan bir
araştırma, geliştirilen bir aşının prostat kanserinin yayılmasını engellediğini ortaya koydu.
Fareler üzerinde yapılan deneyde, sağlıklı hücrelerden alınan organizmaların geliştirilmesiyle
yeni bir aşının yaratıldığını, bunun da kanser
hücrelerinin yayılmasına engel olduğunu belirten Prof. Alan Melcher, bu aşının diğer kanser
türlerinin önlenmesinde de kullanılabileceğini
ifade etti. (Radikal)
Türk Profesörün
Keşfi
“Alzheimer”e
Umut Oldu
İnsan beyninin oluşumundaki en büyük
sırlardan biri, Amerika’nın dünyaca ünlü
Yale Üniversitesi’nde genetik üzerine çığır
açıcı çalışmalara imza atan Prof. Dr. Murat Günel’in Türkiye’deki araştırmacılarla işbirliği sonucu çözüldü. Ekip, insanı
diğer türlerden ayıran ve insan beynine
şekil vererek zekanın oluşmasına zemin
hazırlayan yeni bir geni keşfetti. Beynin
oluşumunda önemli rol oynayan “laminin-gamma3” isimli genin keşfi, önleyici
hekimlik hizmetleri sayesinde beyinsel
hastalıkların engellenmesi için kritik rol
oynuyor. (Zaman)
Unutkanlığın Nedeni
“Saniyelik Uyuklama”
ABD’de yapılan bir araştırmada, unutkanlığın ve
sakarlığın nedeninin “saniyelik uyuklamalar” olabileceği ortaya çıktı. Wisconsin Üniversitesi psikologlarının yürüttüğü çalışma kapsamında, farelerin beynindeki elektriksel faaliyetler takip edildi.
Günlük uyuma sürelerinden 4 saat daha az uyumaları sağlanan farelerin fiziksel aktivitelerindeki
düşüşün, beyinlerinde faaliyetini durduran nöronlardan ileri geldiği anlaşıldı. EEG sonuçlarında,
aktif olması gereken 20 nörondan 2’sinin bir saniyeden daha kısa bir sürede “uyku” moduna geçtiği
gözlendi. (Milliyet)
Yapay Pankreas Hazır
Boston Üniversitesi ve Massachusetts Hastanesi 5 yıl süren çalışmalar sonucu 1. Tip Diyabet hastaları için yapay pankreas geliştirdi. 51 saat süreyle kullanılan yapay pankreas sayesinde 6 hastanın kan şekerinin düşmesi sağlandı. (Milliyet)
Deriden
Kan Damarı
Kanseri Engelleyen Mucize İlaç Yolda
Newcastle Üniversitesi’nde görevli bilim adamları, göğüs kanseriyle mücadele edebilmek
için tasarlanan bir ilacın tüm kanser türleri için kullanılabileceğinin sinyallerini verdi.
Tümörlü hücrelerin gelişip çoğalmasını engelleyen ilacın, kanserin diğer türlerinde de işe
yarayabileceğini açıklayan bilim adamları, “İlaç, göğüs kanserinin yanı sıra yumurtalık
ve pankreas kanserinde de işe yarıyor. Bu ilaç doktorların ilgisini çekti çünkü, böylelikle
sağlıklı hücrelere zarar vermeden tümörle savaşıyor. Kanserli hücrenin DNA’sını bozuyor” dedi. (Vatan)
ABD’de bilim insanlarının
yaptığı bilimsel bir çalışma, donörlerden alınan
deri hücreleriyle laboratuvar ortamında üretilmiş
çeşitli boy ve ebatlarda her
an ameliyatlarda kullanıma
hazır kan damarlarının üretilmesinin yolunu açtı. Kök
hücresi kullanılmadığı için
ahlaki soruna da yol açmayacak gelişme, kan damarları zarar görmüş diyabetli
hastalar, uzuvları zarar gören askerler, by-pass ameliyatı geçirenler ve diğer gruptaki hastaların tedavisinde
kullanılabilecek.
(Cumhuriyet)
Kemoterapide Çığır Açan Buluş
Bilim adamları, kemoterapide “akıllı bomba” olarak nitelendirdikleri bir buluşa imza
attı. Guardian Gazetesi’nin haberine göre,
kemoterapinin yan etkilerini büyük oranda
azaltacak yöntemle ilaç artık sadece kanserli hücreleri etkileyecek. Böylece kanserin en etkili tedavi yönteminde saç kaybı,
mide bulantısı ve bağışıklık sisteminin çökmesi gibi öldürücü yan etkilerini ortadan
kaldırması bekleniyor. (Star)
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
43
GÜNCE
Ecz.Meriç KALAYCIOĞLU
1 Mayıs 2011 Pazar
9-10-11 Mayıs 2011 Pazartesi-Salı-Çarşamba
Taksim’de düzenlenen ve TEB’in de düzenleme komitesinde yer aldığı 1 Mayıs kutlamalarına TEB Başkanı Ecz.
Erdoğan Çolak ve Genel Sekreter Uzm.Ecz.Harun Kızılay
katıldılar.
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve Merkez Heyeti Üyesi Ecz.M.Şerif Boyacı, Avrupa Birliği Eczacılık Grubu
(PGEU)’nun Prag’da düzenlenen çalışma grubu toplantısına katılım gerçekleştirdiler.
2 Mayıs 2011 Pazartesi
10 Mayıs 2011 Salı
TEB 2. Başkanı Ecz.Mukaddes Harmancı ve Sayman Ecz.
Nevin Taşlıçay, İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nün himayesinde, Birliğimiz ve Sağlık Ekonomisi ve Politikası
Derneği desteği ile 14-18 Kasım 2011 tarihleri arasında
Antalya’da gerçekleştirilecek olan Akılcı İlaç Kullanımı konusunda geliştirilen stratejilerin, politikaların ve kalıcı çözümlerin 7 yıllık aralarla değerlendirildiği “3. Uluslararası
İlaç Kullanımını Geliştirme Konferansı” hakkında düzenlenen toplantıya katıldılar.
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı Tüketici ve Rekabetin Korunması Genel
Müdürlüğü’nde düzenlenen Reklam Kurulu toplantısına
katıldı.
TEB 2. Başkanı Ecz.Mukaddes Harmancı, Tarım ve Köy
İşleri Bakanlığı Koruma Genel Müd. Yard. Ahmet Aslan’ı
ziyaret ederek, bitkisel ürünlerin Sağlık Bakanlığı’ndan
ruhsatlandırılmasının gerekliliği konusunda bir görüşme
gerçekleştirdi.
11 Mayıs 2011 Çarşamba
3 Mayıs 2011 Salı
TEB 2. Başkanı Ecz.Mukaddes Harmancı, Uşak Eczacı
Odası’nın 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri kapsamında düzenlemiş olduğu ‘Meslek Gündemi’ konulu toplantıya
konuşmacı olarak katıldı.
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, 14 Mayıs
Eczacılık Günü etkinlikleri çerçevesinde Eskişehir Eczacı
Odası tarafından düzenlenen “İlaçta Durum ve Protokol
Süreci” konferansına konuşmacı olarak katılarak, ‘Güncel
Eczacılığa Bakış’ konulu bir sunum gerçekleştirdi.
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Denizli Eczacı Odası tarafından düzenlenen 14 Mayıs Eczacılık Günü
etkinliklerine katılarak, ‘Güncel Eczacılığa Bakış’ konulu
bir sunum gerçekleştirdi.
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 14 Mayıs Eczacılık Günü
etkinlikleri çerçevesinde Sakarya Eczacı Odası’nca düzenlenen, ‘Eczacılık Gündemi’ konulu konferansa konuşmacı
olarak katıldı.
Saymanlar Danışma Kurulu toplantısı, 36 Eczacı Odası
Saymanının katılımı ile TEB Dora Otel’de gerçekleştirildi.
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Afyon Eczacı
Odası tarafından 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen ‘Güncel Eczacılık Sorunlarına Bakış’
konulu toplantıya katılarak bir sunum gerçekleştirdi.
6 Mayıs 2011 Cuma
12 Mayıs 2011 Perşembe
TEB Merkez Heyeti ve Denetleme Kurulu, Kırklareli Eczacı Odası’nın yeni hizmet binasının açılış törenine katılım
gerçekleştirdi.
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Aksaray Eczacı
Odası’nca 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenmiş olan toplantıya katılarak, ‘Eczacılığın Gündemi’ konusunda bir sunum gerçekleştirmesinin ardından
Nevşehir Eczacı Odası’nın düzenlemiş olduğu ‘Eczacılık’ta
Durum Değerlendirmesi’ konulu konferansa konuşmacı
olarak katıldı.
7 Mayıs 2011 Cumartesi
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Tokat Eczacı
Odası tarafından düzenlenen 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinliklerine katılarak, ‘Güncel Eczacılığa Bakış’ konulu bir
sunum gerçekleştirdi.
9 Mayıs 2011 Pazartesi
İlaçta Durum Komisyonu, KKİ artışı veya fiyat düşüşü nedeniyle 2010 yılı Aralık ayında meydana gelen stok zararlarının mal fazlalarını da kapsayan biçimde telafisi işleminin
bazı firmalar tarafından halen karşılanmamış olması ve firmaların bu konudaki yükümlülüklerini yerine getirmemiş
olması konularını görüşmek üzere TEB Merkez Binası’nda
bir toplantı gerçekleştirdi. TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.
Harun Kızılay başkanlığında yapılan toplantıya, komisyona
üye eczacı odalarının başkanları katıldılar.
TEB 2. Başkanı Ecz. Mukaddes Harmancı, Manisa Eczacı Odası tarafından 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri
kapsamında düzenlenmiş olan ‘Mesleğin Gündemi’ konulu
panele konuşmacı olarak katıldı.
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Diyarbakır
Eczacı Odası tarafından düzenlenen 14 Mayıs Eczacılık
Günü etkinliklerine katılarak, ‘Güncel Eczacılığa Bakış’
konulu bir sunum gerçekleştirdi.
TEB Saymanı Ecz.Nevin Taşlıçay, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı’nda düzenlenen 15. Tüketici Konseyi toplantısına katılım gerçekleştirdi.
13 Mayıs 2011 Cuma
Bilimsel Eczacılığın 172. yılı kutlamaları dolayısıyla, TEB
Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya gelerek bir basın açıklaması düzenledi. Akılcı
ilaç kullanımının bir alt konusu olmakla birlikte, ciddi bir
44 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
halk sağlığı sorunu haline gelmiş bulunan, antibiyotik direnci ve akılcı antibiyotik kullanımı konusuna dikkat çekilen
bu toplantıda ayrıca Milletvekili genel seçimlerinde adaylıkları bulunan eczacıların da basına tanıtımı gerçekleştirildi.
14 Mayıs Eczacılık günü etkinlikleri kapsamında, Birliğimizin ev sahipliğinde, TEB Dora Otel’de ilk olarak “Akılcı
İlaç Kullanımı Perspektifinden Antibiyotiklere Bakış” konulu bir panel düzenlendi. TEB Merkez Heyeti ve Denetleme Kurulu’nun katıldığı bu panelde konuşmacı olarak,
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak’ın yanı sıra, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof.Dr.Adnan ÇINAL, Sağlık
Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdür Yardımcısı Dr.
Ali Sait Septioğlu ve Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi
Başkanlığı’ndan Doç.Dr. Nilay ÇÖPLÜ yer aldı. Ardından
düzenlenen TEB Eczacılık Akademisi ve “Benim Eczacım”
kısa film yarışması ödül töreninde, ödüller sahiplerini
buldu.
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Kütahya Eczacı Odası tarafından düzenlenen 14 Mayıs Eczacılık Günü
etkinliklerine katılarak, ‘İlaçta Durum’ konulu bir söyleşi
gerçekleştirdi.
14 Mayıs 2011 Cumartesi
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 14 Mayıs Eczacılık Günü
etkinlikleri kapsamında Kütahya Eczacı Odası’nca düzenlenen bir söyleşiye konuşmacı olarak katıldı.
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Balıkesir Eczacı Odası tarafından düzenlenen 14 Mayıs Eczacılık Günü
etkinliklerine katılarak, ‘Güncel Eczacılığa Bakış’ konulu
bir sunum gerçekleştirdi.
16 Mayıs 2011 Pazartesi
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Kayseri Eczacı Odası’nın
Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ile ortaklaşa düzenlemiş oldukları 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri
kapsamındaki Güncel Eczacılık Paneli’ne konuşmacı olarak katıldı.
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin 66. Genel Kurulu’na katılım gerçekleştirdi.
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, SGK GSS
Genel Müdürü Hasan Çağıl ile bir görüşme gerçekleştirdi.
17 Mayıs 2011 Salı
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Kahramanmaraş Eczacı
Odası’nca 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenmiş olan programa katılım gerçekleştirdi.
18 Mayıs 2011 Çarşamba
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Adana Eczacı Odası ve
ardından Hatay Eczacı Odası tarafından 14 Mayıs Eczacılık
Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenmiş olan “Eczacının Gündemi’ konulu söyleşilere konuşmacı olarak katıldı.
TEB 2. Başkanı Ecz.Mukaddes Harmancı, 14 Mayıs Eczacılık Günü etkinlikleri kapsamında Sivas Eczacı Odası’nca
düzenlenen “Türk Eczacıları Birliği’nin Gündemde Olan
Konulara İlişkin Çalışmaları ve Görüşleri” konulu söyleşiye konuşmacı olarak katıldı.
Muvazaa şüphesiyle değerlendirilen dosyalar hakkında
Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nde
yapılan komisyon toplantısına TEB Genel Sekreteri Uzm.
Ecz.Harun Kızılay, Birliğimiz çalışanı eczacı ve hukuk danışmanları katılım gerçekleştirdiler.
20 Mayıs 2011 Cuma
TEB 2. Başkanı Ecz.Mukaddes Harmancı, Eskişehir Eczacı Odası ve Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ev sahipliğinde düzenlenen “ Her Yönüyle Eczacılık”
Sempozyumu’nun açılış konuşmasını gerçekleştirdi.
25 Mayıs 2011 Çarşamba
Birliğimiz ve Novartis işbirliği ile gerçekleştirilen TEB-E-ON
(Eczacılar için Online Eğitim Platformu) projesinin lansmanı Ankara Swiss Otelde düzenlenen bir basın toplantısı ile gerçekleştirildi. TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve
Novartis Türkiye Başkanı Güldem Berkman’ın katıldıkları
protokol töreni ile tüm kamuoyu bilgilendirildi. Projenin
lansman toplantısına TEB Merkez Heyeti ve Denetleme Kurulu katılım gerçekleştirdi.
26-27-28 Mayıs 2011
Perşembe-Cuma-Cumartesi
Mesleki sorunları konuşmak ve Merkez Heyeti’nin geçmiş altı ayını değerlendirmek üzere, Türk Eczacıları
Birliği Merkez Heyeti, 53 Bölge Eczacı Odası’nın Başkan ve yöneticileri ile delegeler ve üyelerinin katılımı
ile Çorum Eczacı Odası’nın ev sahipliği’nde 37. Dönem
III. Bölgelerarası Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda
ayrıca Türk Eczacıları Birliği ve Bölge Eczacı Odası yöneticilerince, 12 Haziran’da yapılacak olan genel seçimlerden önce, mesleki sorunların ve çözüm önerilerinin
yanı sıra, sağlık alanında gerçekleştirilecek olan uygulamalara yönelik olarak tespit ve çözüm önerilerinin değerlendirildiği bir rapor hazırlandı.
30 Mayıs 2011 Pazartesi
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, SGK GSS Genel Müdürü
Hasan Çağıl ile bir görüşme gerçekleştirdi.
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Maksut Coşkun ile bir araya gelerek, ‘Müze Eczane’ hakkında bir görüşme gerçekleştirdi.
31 Mayıs 2011 Salı
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Daire Başkanlığı Bilişim Ağları Şube
Müdürü Mesut Küçükiba’yı ziyaret ederek, “Ulusal Yargı
Ağı” projesi hakkında görüşme gerçekleştirdi.
1 Haziran 2011 Çarşamba
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve 2. Başkan Ecz.Mukaddes Harmancı, Bilecik İl Temsilciliği’nin açılış törenine
katıldılar.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
45
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, İstanbul’da
düzenlenen “Sektörün Geleceği: Büyümeyi Yeniden Sağlamak İçin Kompleks Yapının Yönetimi” konulu IMS toplantısına katılım gerçekleştirdi.
2 Haziran 2011 Perşembe
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, SGK Başkanı M.Emin
Zararsız’ı makamında ziyaret ederek bir görüşme gerçekleştirdi.
4 Haziran 2011 Cumartesi
Bursa Ecza-Koop’un 2010 yılındaki çalışmalarını ve 2011
hedeflerini ortaklarıyla paylaştığı 32. Olağan Genel Kurul
Toplantısına, TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, Merkez
Heyeti Üyesi Ecz. Ekrem EŞKİNAT ve Ecz. Şerif Boyacı ile
Denetleme Kurulu Başkanı Ecz. Sertaç Özmen katıldılar.
TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak toplantıda bir konuşma
gerçekleştirdi.
7 Haziran 2011 Salı
Muvazaa şüphesiyle değerlendirilen dosyalar hakkında Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nde yapılan
komisyon toplantısına TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun
Kızılay, Sayman Ecz.Nevin Taşlıçay, Birliğimiz çalışanı eczacı ve hukuk danışmanları katılım gerçekleştirdiler.
8 Haziran 2011 Çarşamba
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, SB Tedavi
Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Şencan’ı makamında ziyaret ederek, eczanelerin 1. basamak sağlık kuruluşu olmasının gerekliliği konusunda bir görüşme gerçekleştirdi.
9 Haziran 2011 Perşembe
TEB 2. Başkanı Mukaddes Harmancı, SB Sağlık Eğitim
Genel Müdürlüğü’nde Eczane Teknisyenleri hakkında yapılan toplantıya katılım gerçekleştirdi.
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, TEKB tarafından düzenlenen 2. Eczacı Kooperatifleri-İlaç Endüstrisi Bilgi Paylaşım Toplantısı’na katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.
9-10 Haziran 2011 Perşembe-Cuma
İlaçta Durum Komisyonu, eczaneler tarafından yapılan
alımlarda uygulanan vadeler ve ticari ıskontolar konusunu
ilaç firmaları ile görüşmek üzere İstanbul’da bir toplantı
yaptı. TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Genel Sekreter
Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve komisyona üye eczacı odalarının temsilcileri ile gerçekleştirilen görüşmeler ve çalışmalar neticesinde Komisyon, eczacıların, eczane stoklarını
minimal seviyede tutması ve firma kampanyalarına girmemeleri konusunda tavsiyede bulunma kararı aldı.
tıldı.
TEB Merkez Heyeti, Burdur ili ve ilçelerinde faaliyet gösteren eczacılar ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantının
ardından ise Heyet, 54. Bölge Burdur Eczacı Odası’nın
Kurucu Yönetim Kurulu’nu atayarak Oda’nın kuruluş işlemlerini gerçekleştirdi.
15 Haziran 2011 Çarşamba
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin İlaç Sektör Meclis Toplantısı’na
katılım gerçekleştirdi.
20 Haziran 2011 Pazartesi
TEB 2. Başkanı Ecz.Mukaddes Harmancı, Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde düzenlenen mezuniyet
törenine katılarak, bir konuşma gerçekleştirdi.
TEB Saymanı Ecz.Nevin Taşlıçay, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde düzenlenen mezuniyet törenine katılarak, bir konuşma gerçekleştirdi.
18-22 Haziran 2011 Cumartesi-Çarşamba
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Genel Sekreter Uzm.
Ecz.Harun Kızılay ve Merkez Heyeti Üyesi Ecz.M.Şerif Boyacı, Avrupa Birliği Eczacılık Grubu (PGEU)’nun Berlin’de
düzenlenen yıllık toplantısı ve sempozyuma katılım gerçekleştirdiler.
22 Haziran 2011 Çarşamba
TEB 2. Başkanı Ecz.Mukaddes Harmancı, SB İlaç ve Eczacılık Genel Müd. Yard. Doç. Dr. M. Levent Altun ile bir
görüşme gerçekleştirdi.
Muvazaa şüphesiyle değerlendirilen dosyalar hakkında
Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nde
yapılan komisyon toplantısına TEB Saymanı Ecz.Nevin
Taşlıçay, Birliğimiz çalışanı eczacı ve hukuk danışmanları
katılım gerçekleştirdiler.
23 Haziran 2011 Perşembe
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, SGK GSS
Genel Müdürü Hasan Çağıl ile bir görüşme gerçekleştirdi.
24 Haziran 2011 Cuma
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Ecz.Mukaddes Harmancı ve Genel Sekreter Uzm.Ecz.Harun Kızılay,
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Başkan Yard. Vedat
Gür’ü makamında ziyaret ettiler. Ziyarette, eczanelerin
kamu yararına dernek statüsüne alınarak uygulanmakta
olan elektrik tarifesinde yeniden bir düzenleme yapılması
talep edildi.
14 Haziran 2011 Salı
28-30 Haziran Salı-Perşembe
TEB Genel Sekreteri Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı Tüketici ve Rekabetin Korunması Genel
Müdürlüğü’nde düzenlenen Reklam Kurulu toplantısına ka-
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Genel Sekreter Uzm.
Ecz.Harun Kızılay ve Merkez Heyeti Üyesi Ecz.M.Şerif Boyacı, Budapeşte’de düzenlenen Europharm Forum toplantısına katılım gerçekleştirdiler.
30 Haziran 2011 Perşembe
TEB Saymanı Ecz.Nevin Taşlıçay, TEKB’nin Genel Kurul
Toplantısı’na katılım gerçekleştirdi. Ardından Sağlıklı Gelecek İçin Büyük Eczacılık Buluşması tanıtım toplantısına
katıldı.
46 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
MİTİNG
Ali Serkan MERCAN
1 Mayıs: Emekçilerin
uluslararası birlik, mücadele
ve dayanışma günü
Y
aşadığımız topraklarda 1 Mayıs “İşçi Bayramı” ilk kez Osmanlı döneminde, 1905 yılında
İzmir’de kutlanmıştı. Cumhuriyetin ilk yıllarında kutlanması yasak olan 1 Mayıs, 1935 yılında ‘Bahar ve Çiçek Bayramı’ ismi verilerek tatil
günü olarak ilan edildi. 1960 yılı ile birlikte ise yine yasaklar ile dolu bir süreç başladı. Bu ortamda, 1976 yılı
1 Mayıs kutlamaları DİSK’in öncülüğünde gerçekleştirilmiş ve 400 bin emekçi Taksim Meydanı’nı doldurmuştu.
Ancak 1 yıl sonra 1977 yılında Taksim Alanı’na gelen
500 bin emekçi Türkiye Cumhuriyeti tarihinin gördüğü
en kanlı komplolardan birine tanık olacaktı. Bayramlarına sahip çıkmış ve alanları özgür ruhlarıyla doldurmaya başlamış olan kadını, erkeği, çocuğu, öğrencisi 100
binlerce insanın üzerine, dönemin DİSK Genel Başkanı
Kemal Türkler’in konuşmasının sonlarına doğru, çevredeki binalardan ateş açıldı. Yaşanan paniğin ardından
37 insanımız yaşamını yitirirken 200’den fazla kişi de
yaralandı. Daha sonra 1980 darbesine uzanan şiddet
olaylarının ve faili meçhul cinayetlerin gerçekleştiği cunta yılları. Sonrasındaki 30 yıl, anti-demokratik uygulamaların rutinleştiği, hak ve hukuk arama söylemi ile her
türlü demokratik tepkinin suç sayıldığı yıllar oldu.
1980 Askeri Darbesi’nden 28 yıl sonra “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kutlanması kabul edilen 1 Mayıs,
2009 yılında bir yasa ile resmi tatil ilan edildi. 2010 yılında ise 32 yıl aradan sonra yüzbinler tekrar 1 Mayıs Alanı’nı
doldurdular. Büyük bir coşku ve heyecanla 200 bini aşkın
katılımcı, bir önceki yıl yaşanan olayların aksine Taksim Meydanı’nda görkemli bir kutlama gerçekleştirdi.
Türkiye’de demokratik mücadelelerinin tarihi yazılırken, tam anlamıyla bir kilometre taşı sayılacak olan
48 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
bu kazanım (Taksim Meydanı’nın 1 Mayıs İşçi Bayramı
Kutlamalarına açılması), ülkemizin işçilerinin, kamu
emekçilerinin, meslek sahiplerinin, emeklilerinin, işsizlerinin, yoksullarının, kadınlarının ve gençlerinin ortak
mücadelelerinin ürünü oldu.
2011 yılına gelindiğinde; barış için, özgürlük için, demokrasi için, saygın bir iş için, savaşsız bir dünyada sömürüsüz,
baskısız, insan onuruna yaraşır bir yaşam için bir araya gelen, Türkiye’nin en büyük işçi ve memur konfederasyonları
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK, MEMUR-SEN, KESK ve meslek
örgütleri TMMOB, TTB ve TEB; sosyal adalet, eşitlik, bağımsızlık ve sendikal haklar için başta Taksim olmak üzere
tüm Türkiye’de omuz omuza olmaya karar verdi. Aynı zamanda, özgürlükçü, eşitlikçi, sivil, demokratik bir anayasa
ve yasalar için; inanç ve düşünce özgürlüğü için seslerini
yükseltmek için de bir araya gelmiş olan Türkiye’nin en
örgütlü bu kesimleri 1 Mayıs’ı ortak düzenleme kararı ile
anlamlı bir duruş sergilemiş oldu. Özgürlükten, demokrasiden ve sosyal devletten vazgeçmeyeceklerini ortak bildirilerinde açıkça ifade eden örgütler Taksim Alanı’nda bir kez
daha onurlu bir duruş sergilediler.
Türk Eczacıları Birliği pankartı arkasında yürüyüşe katılan Birlik yöneticileri ve çalışanları ile eczacılar, eczane teknisyenleri ve oda çalışanları Taksim’de özgürce kutlanan
ikinci 1 Mayıs kutlamalarının düzenleyicisi olmanın gururu ile katılım sergilediler. Türk Eczacıları Birliği Başkanı
Ecz. Erdoğan Çolak, TEB Genel Sekreteri Uzm. Ecz Harun
Kızılay ve DİSK/Sosyal-İş Sendikası Üyesi TEB çalışanları;
çevre illerin Bölge Eczacı Odaları’ndan ve İstanbul Eczacı Odası’ndan gelenler ile birlikte Taksim Meydanı’nda bu
görkemli kutlamaya hep birlikte tanık oldular.
SENDİKA POSTASI
Ecz.Neşe KILINÇ MERCAN
SENDİKAL FAALİYETLER VE HABERLER
ANKARA’DA SON YILLARIN EN GÜÇLÜ
1 MAYIS KUTLAMASI YAPILDI.
O
n binlerce işçi ve emekçi, hak gasplarına, işsizliğe,
yoksulluğa, sömürüye ve güvencesiz çalışmaya karşı Ankara’da 1 Mayıs alanını doldurdu. Emekçiler,
1 Mayıs mitinginin yapıldığı Sıhhiye Meydanı’na sığmadı.
Türk Eczacıları Birliği çalışanları olarak Sendikamız
Sosyal-İş’le beraber 1 Mayıs mitingine katılım sağladık.
DİSK, KESK ve Türk-İş’e bağlı sendikalar ile meslek
örgütleri, kitle örgütleri, siyasi partiler, gençlik örgütleri,
kadın örgütleri, taraftar grupları, üniversiteli ve liseli öğrenciler ile çeşitli mahallelerden Ankaralılar, on binlerce
kişilik bir kortej oluşturdu. Özelleştirme ve taşeronlaştırmaya duyulan tepki, sendikal hak ve insanca yaşam talepleri sendikaların kortejlerinde öne çıkan gündemler oldu.
İŞYERİ TEMSİLCİMİZ DEĞİŞTİ.
İşyeri temsilcimiz olan Sahra Daşdemir Yılmaz’ın Türk Eczacıları Birliği’nde sürdürdüğü görevinden ayrılması sonucu,
yedek temsilcilerimizden S.Aslı Yürür Meran işyeri temsilcisi olarak atandı.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
49
BASINDA TEB
Gaye SARIKAYA
TRT HABER “MERKEZ HABER”
02.05.2011
Altın çilek kapsülünün zararlarına
değinilen programa stüdyo konuğu
olarak katılan Türk Eczacıları Birliği
Saymanı Ecz.Nevin Taşlıçay, “Bitkisel
ürünler ve takviye edici gıdalarda göz
göre göre insanlarımızın kandırıldığını
izliyoruz” diyerek, şöyle konuştu: “Altın çilekle ilgili olarak yeterli bilimsel
bir çalışmanın olmadığını biliyoruz.
Meyvenin en belirgin özelliği antioksidan etkisi. Piyasaya gıda takviyesi
ürün olarak sürüldü ancak gıda takviyesi ürün olarak Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’ndan herhangi bir izin de
yok. O nedenle ürünün piyasada zayıflatıcı ürün olarak lanse ediliyor olması
zaten mevzuata uygun değil. Biz Türk
Eczacıları Birliği olarak, insan sağlığını etkileyen bütün ürünlerin izninin
Sağlık Bakanlığı tarafından verilmesi
gerektiğini savunuyoruz.”
HABERTÜRK “HABERLER” 03.05.2011
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sahte
ilaç ve reçetenin önüne geçebilmek adına eczaneleri sınıflandırmaya gitmesi
üzerine görüş bildiren Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak,
“Toplumda eczacıları töhmet altında
bırakmak ve kamuoyuna bu alanda
bir usulsüzlük bir yolsuzluk varmış
gibi lanse etmek doğru bir yaklaşım
değildir. Türkiye’de insanlar yılda ortalama 7 kere hekime gidiyorlar. 2002
yılından önce 2,5 defa hekime gitme
sıklığı varsa sağlık alanında harcamanın artması ve ilacın bedelinin artması
doğaldır” dedi.
TRT HABER “MERKEZ HABER”
TRT-1 “SABAH HABER” 13.05.2011
Eczacılar haftası nedeniyle Türk Eczacıları Birliği, antibiyotik kullanımıyla ilgili bir basın toplantısı düzenleyecek.
KANAL B “HABERLER” 13.05.2011
14 Mayıs Eczacılık Haftası nedeniyle
basın toplantısı düzenleyen Türk Eczacıları Birliği, hükümetin ilaç tasarrufu
politikasını eleştirdi. Tasarrufun erişim hakkının kısıtlanmasıyla mümkün
olamayacağını belirten Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak,
“Tasarruf akılcı kullanımla yapılır”
dedi.
KANAL 7 “ANA HABER” 13.05.2011
Ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlarda
bulunan parasetamol adlı madde, kansere davetiye mi çıkarıyor? Yapılan son
araştırmalar böyle bir riskin var olduğunu gösteriyor. Konuyla ilgili olarak
konuşan Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, “Sadece parasetamol kullanmaktan dolayı insanların
kansere yakalanma riski söz konusu
değildir” dedi.
CNN TÜRK “ANA HABER” 13.05.2011
Bu yıl ki eczacılık haftasının temasını
“Akılcı Antibiyotik Kullanımı” olarak seçen Türk Eczacıları Birliği, antibiyotiklerin akılcı kulanılmaması durumunda gelecekte başka hastalıklara ve binlerce insanın ölümüne davetiye çıkaracağına dikkat
çekti. Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz.
Erdoğan Çolak, gereksiz antibiyotik kullanımı nedeniyle bugün tedavi edilebilir
hastalıkların ileride tedavi edilemez hale
gelebileceği mesajını verdi.
04.05.2011
KANAL B “ANA HABER” 13.05.2011
Sosyal Güvenlik Kurumu, sahte reçetelerin önüne geçmek için eczaneleri
sınıflandırıyor. Konuyla ilgili canlı yayın konuğu olarak katıldığı programda
konuşan Türk Eczacıları Birliği Genel
Sekreteri Uzm.Ecz. Harun Kızılay, “Biz
kesinlikle bunu doğru bulmuyoruz
çünkü; ortada bir reçete varsa bunu
yazan eczacı değil, sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerdir. Elbette sağlık
harcamaları içerisinde ilaç harcamaları belli bir kalemi tutar ama bu durum, eczanelerin sınıflandırılmasıyla
çözülmez. Burada yapılması gereken
reçetelerin dijital ortama aktarılması
ve bunun için gerekli alt yapının oluşturulmasıdır” şeklinde konuştu.
14 Mayıs Eczacılık Haftası dolayısıyla
basın açıklaması yapan Türk Eczacıları Birliği, hükümetin ilaç tasarrufu
politikasını eleştirdi. Tasarrufun erişim hakkının kısıtlanmasıyla mümkün
olamayacağını belirten Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak,
“Tasarruf akılcı kullanımla yapılır”
dedi.
HABERTÜRK “1 GÜN” 14.05.2011
Siyasi partilerin vekil listelerinde yer
alan eczacı milletvekili adaylarına
Türk Eczacıları Birliği’nden destek
geldi. Türk Eczacıları Birliği, sorunlarını meclise taşıyacak meslektaşlarına
“ilaçta tasarruf olmaz” dedi.
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
51
BASINDA TEB
KANAL 7 “KANAL 7’DE SABAH”
14.05.2011
Ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlarda bulunan parasetamol adlı madde,
kansere davetiye mi çıkarıyor? Yapılan son araştırmalar böyle bir riskin
var olduğunu gösteriyor. Konuyla ilgili olarak konuşan Türk Eczacıları
Birliği Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak,
“Sadece parasetamol kullanmaktan
dolayı insanların kansere yakalanma
riski söz konusu değildir” dedi.
CNN TÜRK “ANA HABER”
14.05.2011
Antibiyotikler akılcı kullanılmazsa gelecekte başka hastalıklara ve
binlerce insanın ölümüne davetiye çıkaracak. Uyarı Türk Eczacıları
Birliği’ne ait. Bu yıl ki eczacılık haftasının temasını “Akılcı Antibiyotik
Kullanımı” olarak seçen Türk Eczacıları Birliği, tehlikeye dikkat çekti.
Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz.
Erdoğan Çolak, gereksiz antibiyotik
kullanımı nedeniyle bugün tedavi
edilebilir hastalıkların ileride tedavi
edilemez hale gelebileceği mesajını
verdi.
STAR “ANA HABER” 17.05.2011
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, kapsüller halinde piyasaya sürülen “Altın
Çilek”in satışını durdurdu ve mevcutları da toplatma kararı aldı. Uzmanlara göre içinde ne olduğu bilinmeyen
gıda takviyelerinin zayıflamak amacıyla kullanılması ölüme davetiye çıkarmak anlamına geliyor. Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri Uzm.Ecz.
Harun Kızılay, “Altın çilek isimli ürün
kesinlikle zayıflatma amacıyla kullanılamaz. Buna ilişkin herhangi bir bilimsel çalışma yoktur. Vatandaşlarımız bu tür ürünleri almasınlar” dedi.
daşlarımız hastaya tarif ettikten sonra evde kullanırken akıllarına gelebilecek bazı hatırlatmaları bu kutunun
içerisindeki kullanma talimatından
öğrenebilecekler” dedi.
HABERTÜRK “AKŞAM HABERLERİ”
25.05.2011
Gıda ve ilaçlarda bakteri oluşumunu
engellemek için kullanılan paraben’in
kanserojen etkisi olduğu iddia edildi.
Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri Uzm.Ecz. Harun Kızılay, Sağlık
Bakanlığı’nı bu konuda araştırma yapmaya çağırdı.
HABERTÜRK “DÜNDEN SONRA”
26.05.2011
Gıda ve ilaçlarda bakteri oluşumunu
engellemek için kullanılan paraben’in
kanserojen etkisi olduğu iddia edildi.
Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri Uzm.Ecz. Harun Kızılay, Sağlık
Bakanlığı’nı bu konuda araştırma
yapmaya çağırdı.
HABERTÜRK “HABERLER“ 11.06.2011
Türk Eczacıları Birliği, mesane
kanserine yol açması dolayısıyla
Fransa’da satışı durdurulan pioglitazon içeren ilaçlar konusunda
Sağlık Bakanlığı’nı uyardı. Türk
Eczacıları Birliği Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, “Sağlık Bakanlığı’nın
bu konuyla ilgili mutlaka kendi
bilimsel kurullarını toplayıp, Avrupa’daki gelişmeleri takip ederek
konuyla ilgili doyurucu bir bilgiyi
kamuoyuyla paylaşmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.
NTV “HABERLER” 11.06.2011
Türk Eczacıları Birliği, Fransa’da yasaklanan pioglitazon içeren ilaçlar konusunda Sağlık Bakanlığı’nı uyardı.
TV 8 “ANA HABER” 20.05.2011
ULUSAL “ANA HABER” 11.06.2011
Hastalar artık kullandıkları ilaçla
ilgili merak ettikleri herşeyi prospektüslerden öğrenebilecek. Türk
Eczacıları Birliği Genel Sekreteri
Uzm.Ecz. Harun Kızılay, “Kullanma
talimatı daha çok hastanın yani vatandaşımızın anlayacağı bir şekilde
oluşabilecek yan etkiler, ilaç kullanırken nelere dikkat etmek gerekiyor bunların açık ve anlaşılabilir
mümkünse de tıbbi terimden uzak
bir şekilde hazırlanmasını sağlıyor.
Reçetelerdeki ilaçları, eczacı arka-
Mesane kanserine yol açtığı için
Fransa’da
yasaklanan
ilaçlar,
Türkiye’de 10 farklı ilacın içinde bulunuyor. Türk Eczacıları Birliği, halk
sağlığının korunması için Sağlık
Bakanlığı’nı bir an önce harekete geçmeye çağırdı.
52 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
NTV “GECE BÜLTENİ” 12.06.2011
Türk Eczacıları Birliği, Fransa’da yasaklanan pioglitazon içeren ilaçlarla
ilgili Sağlık Bakanlığı’nı önlem almaya
çağırdı.
ANAYURT
15.05.2011
BUGÜN
15.05.2011
BAŞKENT GAZETESİ
14.05.2011
BİRGÜN
14.05.2011
BİRGÜN
15.05.2011
GÜNEŞ
CUMHURİYET
15.05.2011
15.05.2011
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
53
BASINDA TEB
EKONOMİ
14.06.2011
GÜNLÜK EVRENSEL
13.05.2011
DÜNYAYA YENİ SÖZ
15.05.2011
HABER VAKTİM
YARIN
14.05.2011
15.05.2011
RADİKAL
15.05.2011
SÖZCÜ
15.05.2011
54 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
ZAMAN
15.05.2011
HÜRRİYET BURSA
HABERTÜRK
14.05.2011
15.05.2011
SABAH
15.05.2011
24 SAAT
BAŞKENT GAZETESİ
15.05.2011
13.06.2011
YENİ ŞAFAK
15.05.2011
EGE TELGRAF
24 SAAT
11.05.2011
16.06.2011
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
55
BASINDA TEB
GÜNEŞ
12.06.2011
BAŞKENT GAZETESİ
04.06.2011
BURSA YENİ DÖNEM
EGE TELGRAF
15.05.2011
18.05.2011
DOKUZ SÜTUN
16.05.2011
DOĞU EKSPRES
02.05.2011
BİRGÜN
13.06.2011
56 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
GÜNDEM
03.05.2011
GAZETE KOCELİ
03.05.2011
FARMASKOP
01.05.2011
GÜNLÜK EVRENSEL
12.06.2011
HABER EKSPRES
16.05.2011
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
57
BASINDA TEB
HABER EKSPRES
13.06.2011
HABER VAKTİ
15.05.2011
HABERTÜRK
21.05.2011
HABERTÜRK
10.05.2011
HÜRRİYET ADANA
ÇUKUROVA
07.06.2011
KIRMIZI BEYAZ
20.06.2011
KIRMIZI BEYAZ
16.05.2011
HÜRRİYET
12.06.2011
58 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
KÜTAHYA EKSPRES
04.05.2011
KONYA POSTASI
17.05.2011
HÜRRİYET ANKARA
17.05.2011
MEDİ MAGAZİN
23.05.2011
MEDİ MAGAZİN
30.05.2011
MEDİ MAGAZİN
20.06.2011
MİLLİYET CADDE
13.06.2011
MİLLİYET
12.06.2011
MEDİ MAGAZİN
09.05.2011
SABAH ANKARA
18.06.2011
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
59
BASINDA TEB
STAR
18.05.2011
YENİ ŞAFAK
04.06.2011
MEDİ MAGAZİN
13.06.2011
YARIN
07.06.2011
YENİ NESİL
17.05.2011
60 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
SON HABER
17.05.2011
YENİ ŞAFAK
28.05.2011
YENİ GÜN
YENİ NESİL
02.05.2011
03.05.2011
YENİ SÖZ
POSTA
05.05.2011
12.06.2011
VATAN
08.06.2011
RADİKAL
12.06.2011
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
61
BASINDA TEB
ÜLKE
02.05.2011
ZAMAN
18.05.2011
İSTANBUL
05.06.2011
MEDİKAL PLUS
01.06.2011
ÜLKE
13.06.2011
62 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
MİLLİYET
18.05.2011
İKİ EYLÜL
05.05.2011
ÇORUH HABER
27.05.2011
ZAMAN ANKARA
ŞOK
21.05.2011
18.05.2011
ÜLKE
04.05.2011
ZAMAN
12.06.2011
ÜLKE
16.05.2011
ZAMAN
06.06.2011
ÖZGÜR GÜNDEM
13.06.2011
Mayıs-Haziran 2011 / TEB Haberler
63
BULMACA
Ayşe Ümit
1
2
1
3
4
5
6
7
8
9
10
11 12 13 14
1
15
8
2
6
3
4
7
5
6
7
2
8
9
3
10
10
11
9
12
13
4
14
15
5
SOLDAN SAĞA
1- Tıbbi yollardan ve ilaç yardımıyla bir hastalığı iyileştirme... SGK Provizyon Sistemi. 2- Ateş,su,toprak,hava gibi öğelerden her biri… Pek az
hissedilen hafif rüzgar. 3- Bazı top oyunlarında topa vurmak için saplı
bir kasnağa ağ geçirilmiş araç… Şarj kabında elektronik akımı toplayan
uç… Dilsiz, suskun. 4- Lorentiyum’un simgesi… Rus para birimi…
Yemek yeme gereksinmesini duyan. 5- Azalan kelimesinin karşıt anlamlısının tersten yazılışı… Asker. 6- Ödünç verme… Casus… Renkli
maddenin ilk hecesi.7- Cömert, eli açık… Gereksiz, saçma. 8- Binme,
yük taşıma gibi işlerde kullanılan asil hayvan… Cana yakın, uysal…
Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı’nın kısaltması. 9- Razı olma, boyun eğme… Toplamada kullanılan işaret adı… Yığın, küme. 10- Kuzu
sesi, Güneş Tanrısı, Sıralama değeri, 11- Sürekli… Dikkat kelimesinin
2.,3.,4. harfleri… Genişlik. 12- Sinir hücresi… Birbirine benzeyip bir
arada bulunan… Üniversite bitirildikten sonra bir dalda uzmanlık kazanmak amacıyla görülen eğitimin 1.ve 4.hecesi. 13- Devleti yabancı
bir devlette temsil etmek üzere gönderilen görevli… Çocuğu olan kadının
sesli harfleri… Vücudun ve iç organların hareket etmesini sağlayan dokular. 14- Yayla atılan ucunda sivri demir bulunan ince çubuk… Buğdaygillerden bir bitki.15- Turunçgiller… Değerli bir taş.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1- İhmal, gevşeklik… Namus… Negatif elektrikle yüklü iyon, eksin.
2- Bir göz rengi… Nefes darlığı hastalığı… Beyazın eş anlamlısının
tersten yazılışı. 3- Bildirilmiş, beyan edilmiş, haber verilmiş… Bir
hayvan adı. 4- Sert ve kokulu bir içki… Bir meyva… Anonim Ortaklığın kısaltması… Bir bağlaç. 5- Veteriner’in kısaltması… Europyum elementinin kısaltması… Yağ bezlerinin deri üzerinde oluşturduğu iltihaplı sivilce. 6- Mağara… İnandırma, kandırma, razı etme.
7- Veba hastalığı… Mirasa konma, miras… Duygulu, hisli. 8- Dünyanın ilk ve en büyük basketbol organizasyonun adı… Bir şeyin
yukarıya doğru olan yüzü… Bir rakam. 9- Balık avlama düzeneği…
Irla ilgili… Atel kelimesindeki sesli harfleri. 10- Temizlik işlerinde
kullanılan kimyasal madde… Kasları ve organları örten ipliksi zar.
11- Akıl… Anadolu Ajansının kısaltması… Yumurtanın beyaz kısmı… Eskrimde kullanılan ucu sivri, keskin olmayan kılıç. 12- Bir
renk… Yapmacıksız… Kırmızı. 13- Yavru ya da yemiş yetiştirecek
duruma gelmiş olan… Bitkibilim, nebatat. 14- Türk lirası’nın kısaltması… Doğum sırasında anneye yardımcı olan kişi… Alın kelimesinin sessiz harfleri… Bir renk. 15- Nikel elementinin simgesi…
Tanıtıcı bilgi veren basılı kağıt.
ANAHTAR KELİME
1
2 3 4 5 3
6
4 1 7
2 8 4 4 1 9 3 10 3
* *Ödüllü Bulmacayı çözdükten sonra, bulduğunuz anahtar kelimeyi TEB Basın Bürosu adresine (Cinnah Cad. Willy Brandt Sok. No:9 Çankaya/Ankara) gönderiniz. Doğru yanıtı ilk
gönderen 2 eczacımıza, TEB Eczacılık Akademisi tarafından düzenlenen meslek içi eğitim programlarından birine ücretsiz katılım ya da akademi yayın seti hediye olarak verilecektir.
Geçen Sayının Çözümü
Soldan Sağa: 1) FIP… Çekoop… Ama. 2) Arsız… Reçete… İs. 3) İris… Da… Is. 4) Makara…
Üniter. 5) Ato… Anartri… Ir. 6) Vale… Ak… İp. 7) İkon… Tıpatıp… Si. 8) Jet… Labros. 9) İmaj…
Dük. 10) Om… Abece… Laleli.n 11) Nil… Nu… Çare. 12) Grandi… Lşi… 13) Arnica… İaşe. 14)
Bej… Avanos… Omü. 15) Anti… Alaca... Keçi.
Anahtar Kelime 64 TEB Haberler / Mayıs-Haziran 2011
1
E
3
43 2 4 5 5 6 46 7 1 2 2 Z
A
L A R
İ C L A CÇ I T A Yukarıdan Aşağıya: 1) Farmavizyon… Aba… 2) Ir… Atak… Migren. 3) Psikoloji… Lrjnt. 4) Ira…
Enema… Ai. 5) Zira… Tabanca. 6) Sanat… Je… Dava.7) Er… Akıl… Al. 8) Keder… Pazen…
Ona. 9) Oça… Ab… Us… Oc. 10) Oe… Üretral… İsa. 11) Pt… Ni… Io… Açma. 12) Eti… İps…
La… Şok. 13) Tıp… Derleme. 14) Miser… Üleş… Üç. 15) Asır… Bitki… İl.
3 12 11 13 12 13 14 6 15 12
14 17 6
15
7 9 8 10 9 9 10
10 911 16 18 12 8
Ü
N
R Ü E N K L G
A Z M K A U Ü
T
U
H L A Y O I L
R U S
10
N

Benzer belgeler