Kırklareli
Transkript
Kırklareli
KIRKLARELİ Yüzölçümü: 6.550 km² Nüfus: 328.461 (2000) İl Trafik No: 39 Bir sınır kenti olan Kırklareli'nde Antik dönem, Orta Çağ, Bizans, ve Osmanlı kültürünü yansıtan birçok eserler bulunmakta olup, kıyı turizmi, kültür, karavan, kamping ve su sporları turizmi, av ve doğa turizmi gibi birçok dal için ideal bir merkez konumundadır. İLÇELER Kırklareli ilinin ilçeleri; Babaeski, Demirköy, Kofçaz, Lüleburgaz, Pehlivanköy, Pınarhisar ve Vize'dir. Babaeski: İl Merkezine 37 km. mesafededir. Cedit Ali Paşa Cami ile Babaeski Köprüsü ve Alpullu (Sinanlı) Köprüleri en önemli kültür eserleridir. Lüleburgaz: İlçedeki Sokullu Mehmet Paşa Cami ve Şadırvanı önemli bir sanat eseridir. Demirköy: İl Merkezine 74 km. mesafededir. İlçede Sivriler Köyü yakınlarında XV.yy. ait İstanbul’un fethi sırasında kullanılan büyük topların dökümünün yapıldığı dökümhane bulunmaktadır. Kofçaz: İl Merkezine 26 km. mesafededir. İlçe sınırları içerisinde çok sayıda tümülüs, bulunmaktadır. dolmen ve tarihi yerleşim alanı Lüleburgaz: İl Merkezine 61 km. mesafededir. İlçede Sokullu Mehmet Paşa Cami ve Şadırvanı ile Mimar Sinan eseri olan Lüleburgaz Köprüsü kültürel eserlerdir. Pehlivanköy: İl Merkezine 62 km. mesafede bulunmaktadır. Pınarhisar: İl Merkezine 30 km. mesafede bulunmaktadır. İlçe sınırları içerisinde çok sayıda tümülüs, nekropol ve yerleşim alanı bulunmaktadır. Vize: Eski Kırklareli-İstanbul yolu üzerinde olup, İl Merkezine 56 km. mesafededir. İlçedeki Gazi Süleyman Paşa Cami önemli bir eseridir.Doğu Trakya’da tümülüslerin en yoğun olduğu bölgedir. Şehir merkezinde 2 höyük ve Roma Dönemine ait bir tiyatro mevcuttur. Tarihçe Türkiye’nin Avrupa Kıtası’ndaki beş ilinden biridir. Kuzeyinde Bulgaristan, batısında Edirne, doğusunda Karadeniz – İstanbul, güneyinde Tekirdağ ile komşu olan Kırklareli, tarih öncesi çağlardan beri iskâna tabi tutulmuş önemli illerimizdendir. Neolitik çağdan itibaren (M.Ö. 6000) Kalkolitik, Tunç ve Demir Çağları’nda yoğun olarak insanların yaşadığı, ele geçen belgelerden anlaşılmaktadır. Bölgede ilk zamanlar siyasi birlik kuramamış yerli Trak toplumları, daha sonraki dönemlerde birbirinden bağımsız feodal beylikler veya şehir devletleri halinde varlıklarını sürdürmüşler, ancak kuzeyden İskit akınları, güneyden ise eski Yunan kültürel tazyiki hiç bir zaman eksilmemiştir. Bunların yanında, çok daha uzaklardan gelen Pers Kralı Darius (M.0.513) dahi bölgeyi bir süre hükümranlığı altında tutabilmiştir MÖ IV. yy’da parçalanan Odrys devletinden sonra Makedonya Kralı II. Filip Kırklareli de dahil tüm Trakya’yı istila etmiştir. Daha sonra bölgede Keltler, onun akabinde de Roma egemenliği dikkat çekmektedir. MS IV. yy’da Ostrogotlar Trakya’yı istila etmiş, bu istila sırasında Kırklareli de önemli oranda tahribe maruz kalmıştır. Trakya M.S. 441447 yıllarında bu kez Hunlar’ın istilasına uğramıştır. Bu istila sırasında Philipopolis (Filibe) ve Arkadiopolis (Lüleburgaz) başta olmak üzere, 70 şehir ve kasabanın tahribe uğradığı bilinmektedir. Kırklareli Bizans dönemindeki tarihi boyunca da Balkanlardan inen tehlikelerin devamlı tehdidi altında kalmıştır. Imparator I. Justinianus (527-565) mevcut surları tekrar onartmış, Vize ve Kıyıköy surlarını ise inşa ettirme gereğini duymuştur. Bölge, daha sonra sırayla Avar akınları, Peçenekler ve Haçlı istilalarına maruz kalmıştır. Kırklareli Bizanslılar’dan Sultan 1. Murat Hüdavendigar zamanında, Demirtaş Paşa tarafından (H. 765 - M. 1362) alınarak, Türk-Osmanlı yönetimine dâhil edilmiştir. 1. Dünya Harbinden sonra, iki yıl süreyle Yunan işgali altında kalan Kırklareli, 10 Kasım 1922 tarihinde ebedi özgürlüğüne kavuşmuştur. Kuzey ve kuzeydoğusunda Yıldız (Istranca) Dağlarına yaslanmış olan Kırklareli, ormanları, gölleri, Demirköy (lğneada) ve Kıyıköy sahillerinin henüz yeni keşfedilmekte olan doğal güzellikleri yanında, çok sayıdaki kaleleri, höyükleri, tümülüsleri, dolmenleri, kaya manastırları, camileri, hamamları, köprüleri ve daha pek çok kültürel değerleri ile doğa ve tarih cenneti bir bölgedir. Bitkisel Üretim İlimizin tarımsal yapısı içinde hububat, ayçiçeği, şeker pancarı, mısır, yemeklik tane baklagiller, bağ önemli rol oynamaktadır. Tarım ürünlerinde, ağırlıklı bitkisel ürünlerimiz buğday ve ayçiçeğidir. 2008 yılında 134.373 hektar buğday ekilmiş olup toplam 658.444 ton ürün elde edilmiştir. Böylece dekar başına ürün miktarı 490 kg olmaktadır. Bitkisel üretim içinde ikinci ağırlıklı ürünümüz ayçiçeğidir. 2008 yılında 71.450 hektar alana ayçiçeği ekilmiş olup, toplam 166.355 ton ürün elde edilmiştir. Böylece dekar başına ürün miktarı 232 kg olmaktadır. Kırklareli’nin, Türkiye ayçiçeği ekimindeki ve üretimindeki payı yıllara göre pek fazla değişmemekte ve takriben yüzde 16 civarında olmaktadır. Hububat ve ayçiçeğinden sonra ağırlıklı ürünlerimiz sırasıyla şeker pancarı, mısır ve patatestir. Sulanabilir sahalar içerisinde ikinci ürün ekilişi yıllara göre bir artış göstermektedir. İkinci ürün olarak hububat hasadı sonrası silajlık mısır, kuru fasulye ve hasıla biçilen ayçiçeği ile güzlük ekilişlerde macar fiğ sonrası ayçiçeği ve mısır ekilişleri yapılmaktadır. İlimizde bağ bahçe tarımı işlenebilir arazinin yüzde 2’sinde yapılmaktadır. Bu sahanın yüzde 84’ünde sebzecilik, yüzde 12’sinde bağcılık ve yüzde 8’inde meyvecilik yapılmaktadır. Hayvancılık İl düzeyinde 107.660 adet büyük baş, 238.484 adet küçük baş ve 348.620 adet kümes hayvanı mevcuttur. Hayvancılık nispeten fenni usüllerle yapılmaktadır. Büyük baş hayvan mevcudunun yüzde 97’sini kültür ırkı ve melezleri, yüzde 3’ünü ise yerli ırk teşkil etmektedir. Hakim ırk Holstein’dir. İl bazında 19.342 adet hayvancılık işletmesi mevcut olup, işletmeler daha çok küçük aile işletmeciliği şeklindedir. Hayvansal ürün olarak yılda 3.004 ton et, 229.079 ton süt ve 26 milyon adet yumurta üretilmektedir. Su Ürünleri İlimizde İğneada, Kıyıköy, Beğendik ve Limanköy Karadeniz sahilinde yer alan yerleşim yerleridir. Buralarda 1.288 ruhsatlı balıkçı tarafından 191 adet kayıtlı tekne ile balıkçılık yapılmaktadır. Bunun dışında baraj ve göletler ile alabalık tesislerinde de balıkçılık faaliyetleri sürdürülmektedir. İlimizde su ürünleri yönünden önem arzeden Hamam, Mert ve Pedina gölleri olmak üzere üç adet tabi göl, Kırklareli, Armağan ve Kayalı barajları olmak üzere üç adet baraj ile 33 adet gölet mevcut olup, buraları balıklandırılmıştır. Kültür balıkçılığı kapsamında faaliyette bulunan 5 tesis bulunmaktadır. Yöre Mutfağı ( GASTRONOMİ) Et ve süt ürünlerinin yanı sıra sebze ve meyve de beslenmede önemli bir yer tutar. Kaşar peyniri ve ay çiçeği üretimi yaygındır. Yörede, bağcılığa bağlı olarak içki yapımı gelişmiştir. Keşkek, zerde, kaymakçına, plaska, sulu kaçamak, kuru kaçamak, ısırgan böreği, külür, kapama, çoban böreği ısırgan otu çorbası yöreye özgü yemeklerdir. El Sanatları Ve Hediyelik Eşya Yörede dokumacılık, el işlemeleri, ağaç işçiliği ve boyamacılık gelişmiştir. Yapağıdan el tezgâhında dokunan şayak dokumacılığı bazı köylerde sürdürülmektedir. İşlemelerde ana motif ayçiçeği, sümbül ve nar çiçeğidir. Günümüzde kimi köylerde yeni yeni sap örmeciliği başlamıştır. Ne Alınır? NE ALINIR Peynir, el sanatları ve geleneksel ahşap ev eşyalarının yanı sıra dokuma ürünleri alınabilir. KIRKLARELİ YAPMADAN DÖNME Hızır Bey Cami ve Külliyesini görmeden, Bıldırcın kağıt kebabı ve koyun yoğurdu yemeden, Hardaliye içmeden, Peynir almadan ...Dönmeyin. Mağara Turizmi Dupnisa Mağarası Dupnisa Mağarası: Kırklareli’nin yaklaşık 50 km. kuzeydoğusundaki Sarpdere köyünün 6 km. güneyinde bulunan Dupnisa Mağarası Istranca (Yıldız) Dağları’nın en yüksek tepesi olan Mahya Dağı’nın (1031 m.) kuzeybatı eteklerinde yer alır. Dupnisa Mağarası 3150 m. uzunluğunda olup, Türkiye’nin en uzun mağaraları arasındadır. İçerisinde sarkıt dikitler bulunan mağara Türkiye’nin mağaracılığında önemli bir yer tutmaktadır. Kırklareli’nde Türkiye’nin önemli mağaralarından olan Dupnisa Mağarası dışında turizme açılacak nitelikte 4 mağara daha bulunmaktadır. Bunlar; Vize Kıyıköy’de Kaptanın Mağarası, Vize Balkaya’da Domuzdere ve Yenesu mağaraları, Pınarhisar ilçe merkezinde Pekmezdere Mağarası bulunmaktadır. Bedre Mağarası Kayalı köyü yakınlarındadır. Şu ana kadar detaylı bir araştırma yapılmamış olmakla birlikte, burada ele geçen pişmiş toprak malzeme MÖ 2. binin sonlarına kadar mağaranın iskân edildiğini göstermektedir. Kırklareli Mağarası Bitki İnceleme Bitki örtüsü açısından değişiklik gösteren il topraklarının % 38’ i ormanlıktır. Istranca Dağları’nın kuzey yamaçlarındaki ormanlarda 450 m’ye dek meşe, daha yükseklerde kayın egemendir. Güneye ve batıya doğru yükselti düştükçe meşe geniş alanları kaplar. Vadilerin denize yakın kesimlerinde meşe ormanları içinde azda olsa dişbudak, karaağaç, kızılağaç, gürgen, söğüt, ıhlamur, ceviz, kayın, akağaç, kavak gibi türler bulunmaktadır. Demirköy platosunda ormanlık alanlar genellikle iğne yapraklıdır. Kastros Koyu’nun batı kesiminde Trakya’daki tek karaçam ormanı bulunmaktadır. Tabiatı koruma alanı ilan edilen Saka Gölü Langozu dişbudak, saplı, meşe, kızılağaç ağaçlarının dışında zengin bir floraya sahiptir. Istranca Dağları’nın yüksek kesimlerinde ve ovalık kesimde yaban hayatı zengindir. İldeki yaban hayvanları arasında domuz, kurt, tilki, geyik, karaca, tavşan, porsuk, yaban kedisi, engerek ve kör yılanının yanı sıra keklik, çulluk, bıldırcın, kuğu, yaban ördekleri ve yaban kazları gibi kuş türleri de bulunmaktadır. Karadeniz kıyılarının İğneada ve Çilingöz Koyu arasındaki kayalık bölgelerdeki girinti çıkıntı ve sualtı mağaralarının bulunduğu kesimlerde türü tükenmekte olan Akdeniz kokları yaşamaktadır. Ayrıca il bünyesinde Demirköy-Saka Gölü Longozu Yaban Hayatı Koruma Sahası bulunmaktadır. Tabiatı Koruma Alanları Konumu: Marmara Bölgesinde, Kırklareli ili, Vize ilçesi, Kıyıköy köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Saha 329 Ha. büyüklüğündedir. Ulaşım: Sahaya; İstanbul-Kırklareli Devlet karayolunun Vize sapağından ayrılan bir yol ile ulaşılmakta olup, İstanbul 'a 223 km., Vize'ye 48 km. mesafededir. Özellikleri: Trakya'nın tek karaçam meşceresine sahip oluşu ile bir orman ekosistemi ve başta karaca olmak üzere çeşitli hayvan ve bitki türlerinin yaşadığı eşsiz bir tabiat parçası özelliği göstermektedir. Karaçam, Macar meşesi, sapsız meşe, saçlı meşe, doğu gürgeni, kara gürgen, dişbudak, kayın, akçaağaç, ıhlamur, kızılağaç sahadaki başlıca ağaç türlerini oluşturur. Sahada; karaca, yaban domuzu, kurt, çakal, sansar, tilki, porsuk, tavşan bulunmaktadır. Kırklareli - Saka Gölü Tabiatı Koruma Alanı Tabiatı Koruma Alanları Konumu: Marmara Bölgesinde, Kırklareli ili, Demirköy ilçesi, Sivriler köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Saha; 1345 Ha. büyüklüğündedir. Ulaşım: Saha, Demirköy'e 26 km. mesafededir. Özellikleri: Çok sınırlı yayılışa sahip, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan subasar (Alüvyol) ormanları Avrupa çapında nadir ve eşsiz bir örneği ile zengin bir yaban hayatını ihtiva etmesi, sulak saha ve orman ekosistemlerinin yer aldığı bir ekosistemler bütünü olması özelliklerini oluşturmaktadır. Kızılağaç, karaağaç, dişbudak başlıca ağaç türleri olup, ayrıca meşe, gürgen, kayın, karakavak, akkavak, sögüt, ıhlamur ve ceviz bulunmaktadır. Geyik, karaca, tilki, kurt, tavşan, domuz, yaban kedisi, kuğu, yaban ördekleri, yaban kazları, çulluk , tahtalı, engerek, kör yılan, su yılanı, sazan, mercan, levrek, kerevit, faunayı oluşturmaktadır. Müzeler ve Ören Yerleri Kırklareli Müzesi 1894 yılında Mutasarrıf Neşet Paşa ve Belediye Başkanı Hacı Mestan Efendi tarafından yaptırılan bina, 1930’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından ziyaret edilmiştir. 1962 yılına kadar fiilen belediye binası olarak kullanılmış, 1970’li yıllarda ise tamamen boşaltılarak terk edilmiştir. 1983 yılında başlayan ve çeşitli aralıklarla devam eden restorasyon çalışmaları 1993 yılında tamamlanmıştır. 1994 tarihinde Kırklareli Müzesi resmen ziyarete açılmıştır. Bodrum hariç iki katlı, betonarme olan yapının dört cephesinde kemerli pencereler yer almakta olup, girişte dört sütuna oturan cumba vardır. Arkeoloji ve etnografya seksiyonları üst katta yer almakta, giriş katında ise kültür ve tabiat sergi salonu bulunmaktadır. Dolmenler (Kapaklı Kaya Mezarlar) Trakya’da çok sayıda görülen tümülüslerin erken safhası olarak kabul edilen dolmenler, genel olarak Kırklareli’nin kuzey – kuzeybatı dağ yamaçlarında ve bu yamaçlara yakın ova eteklerinde sıralanmıştır. Bölgede kapaklı veya kapaklı kaya olarak da anılan dolmenler, yekpare, yassı iri taşlardan, basit oda şeklinde yapılmış anıt mezarlardır. Şu ana kadar yapılan araştırmalarda Edirne’nin Lalapaşa ilçesi merkez olmak üzere, bir hat halinde Kırklareli’nin Demirköy ilçesi yakınlarına kadar ulaştığı tespit edilen dolmenlerin Erken Demir Çağı (M.Ö. 1300 – 800) sürecinde kullanım gördüğü anlaşılmaktadır. Menhirler (Dikili Taş) Megalit (büyük taş), dikili anıtsal mezar taşlarıdır. Kırklareli ve yakın çevresinde çok sayıda görülmektedir. Çoğunlukla yakın dönem mezarlık alanlarında da benzer dikili mezar taşları görülmekte ise de esas kullanım süreci Erken Demir Çağı’dır. Yükseklikleri ortalama 3 m’ye varan dikit örnekleri Kırklareli merkez ilçe, Erikler, Değirmencik, Ahmetçe köyleri ile Lüleburgaz ilçesinde görülmektedir. Ancak, Kırklareli merkezi de dahil olmak üzere, çoğu ilçe ve köylerdeki Müslüman mezarlarında bulunan dikili taşların bir bölümünün orijinal yerlerinden sökülerek getirilen menhirler olduğu düşünülmektedir. Tümülüsler İçerisinde mezar bulunan, insan eliyle oluşturulmuş yığma tepelerdir. İl sınırları içinde 92 adet tümülüs tescil edilmiştir. Ancak yapılan yüzey araştırmaları sonucunda bunların sayısının 200’den fazla olduğu görülmüştür. Aşağıpınar Höyüğü İl merkezinin güneyinde, şehre 3 km. mesafede bulunmaktadır. Aşağıpınar Höyüğü’nün kuzeybatısında bulunan tatlı su kaynağının önceleri daha doğuda, Haydardere yatağı üzerindeyken, zamanla batıya doğru kaydığı ve aynı şekilde bu pınar önünde küçük bir gölcük–bataklık olduğu da öğrenilmiştir. Aşağıpınar kazılarında şimdiye kadar rastlanan en eski kültür katı M.Ö. 5800 yıllarına tarihlenmektedir. Anadolu kronolojisine göre Geç Neolitik, Balkan kronolojik sisteminde ise Neolitik Çağ– Karanovo II dönemine tarihlenen bu ilk yerleşim, Demir Çağı’na (M.Ö. 1200) kadar süregelecek olan Trakya kültürünün de temellerinin atıldığı bir süreci temsil etmektedir. Kanlıgeçit Höyüğü Kırklareli’nin yaklaşık 3 km. güneyinde, Aşağıpınar’a 300 m. mesafededir. Eski Tunç Çağı’na (M.Ö. 3. bin yıl) tarihlenen bu yerleşim alanı, Anadolu’da ve Yakındoğu’da M.Ö. 3. bin yıl kentleşme sürecinin ortaya çıktığı, yavaş yavaş kent devletlerinin oluştuğu bir süreci temsil etmektedir. Bu yerleşmelerdeki yapıların basit ahşap yapılar şeklinde olduğu; genellikle yerleşmelerin savunma amaçlı derin bir hendek ve bunu sınırlayan ahşap bir duvar ile çevrili olduğu anlaşılmaktadır. Taş malzeme mimaride hemen hemen hiç görülmez. Yapılan çalışmalarda, Kanlıgeçit’in Anadolu yerleşmeleri ile tam olarak benzeşen büyük bir yerleşim alanı olduğu ortaya çıkmıştır. Yerleşim, taş sur ile çevrili bir iç kale ile bunun etrafında yayılmış aşağı şehirden oluşmuştur. Plajlar Kırklareli, yaklaşık 50 km' lik doğal bir kumsala sahiptir. Plajların en önemlileri Kıyıköy, İğneada ve Kastros'tur. Kıyıköy (Midye) Vize'ye 40 km. mesafede bulunmaktadır. Karadeniz'e egemen, kayalık bir zemin üzerinde bulunan Kıyıköy Beldesi, tabiat harikasi iki doğal sit arasında bulunmaktadır. Bu derelerde alabalık, sazan ve kefal balıkları avlanabilmekte, motorla ya da kayıkla gezinti yapılabilmektedir. Pabuçdere ile deniz arasında dar uzun ve temiz bir kumsal bulunmakta ve burada yazın kamp kurulabilmektedir. Kıyıköy'de günübirlik kullanıma yönelik güzel balık lokantaları ile cafeler dışında konaklama olanakları da mevcuttur. Ev pansiyonculuğu ileri seviyededir. İğneada Demirköy'e 25 km. Kırklareli'ne ise 97 km. mesafede bulunan İğneada, 40-50 m. genişliğinde ve yaklaşık 10 km. uzunlusunda bir kumsala sahiptir. İğneada, özellikle yakın çevresinde bulunan çok sayıdaki birinci derece doğal sit alanları ile ilgi çekmektedir. Kastros Kıyıköy'e 18 km. Kırklareli'ne ise 85 km. mesafede yer alan Kastros plajları, 500 metre uzunluğunda ve 200 metre genişliğinde bir alan kaplamaktadır. Denizi berrak, sahili ince kumlu ve yer yer kayalık bir yapıya sahiptir. Plajın kuzeyi ve güneyi ormanlarla kaplıdır. Plaj alanında çadırlı kamp, lokanta, büfe, WC, çay bahçesi, içme suyu gibi ihtiyaçlara cevap verecek tesisler bulunmaktadır.
Benzer belgeler
Somut Kültürel Varlıklar (Doğal Alanlar, Arkeolojik Alanlar, Tarihi
bulunmaktadır. Bunlar arasında en çok bilineni Dupnisa Mağarası’dır. Karstik bölgede suyun kireçtaşlarını eritmesi sonucu meydana gelen mağara, Demirköy İlçesi Sarpdere Köyü yakınlarındadır. Mağara...
Detaylı