Nisan 2015 - Çekmeköy Belediyesi

Transkript

Nisan 2015 - Çekmeköy Belediyesi
RÖPORTAJ
gisi
Çekmeköy Belediyesi Aylık Kültür Sanat Der
NİSAN 2015 Sayı:5
TV DÜNYASININ
HANIMEFENDİSİ…
ESRA
HARMANDA
GÜÇLÜ SESİ, EŞSİZ YORUMUYLA ESKİMEYEN SANATÇI…
CENGİZ KURTOĞLU
Çekmeköy2023
-1
Ahmet POYRAZ / Belediye Başkanı
Ahmet POYRAZ
Değerli kardeşlerim,
Belediye Başkanı
Bir fikir işçisinin en büyük silahıdır kelimeler. Kelimelerden cümleler, cümlelerden
ise bir medeniyet kurulur. Kelimeler medeniyetin yapı taşlarıdır.
facebook.com
/BaskanAhmet
Poyraz
twitter.com/A
hmettPoyraz
instagram.com
/ahmettpoyra
z
Asırlar boyu inşa edilen eserlere, elde edilen topraklara, yeni kurulan şehirlere
kelimeler ve kelimelere anlam yükleyen mütefekkirler ruh vermiştir. Medeniyetin bize sunduklarını takip ederseniz sizi kitaplara, yazılara, cümlelere ve
oradan da kelimelere götürür.
Savaşların ve barışların kökeninde kelimeler vardır. Kelime yoksa anlam da
yoktur, anlam yoksa hiçbir şey yoktur. Her kelimenin bir rengi, bir etkisi, bir
gücü vardır. Çağlara göre kelimelerin rengi değişse de içinde gizlediği derin
etki asırlar boyu devam etmektedir.
Bir toplumu yok etmek istiyorsanız insanlarını yok etmenize gerek yoktur. Kelimelere yükledikleri anlamları çekip çıkarın, kelimelerin ruhunu söküp alın
işte size yok olmuş bir toplum!
Değerli dostlarım,
Biz kelimelerin gücüne inanarak çalışıyoruz.
Biz biliyoruz ki ruhu elinden alınmış kelimelerle ne edebiyat ne felsefe yapabilirsiniz ne de bir medeniyet kurabilirsiniz.
Kelimelerimizi unutmamak için çalışıyoruz. Yanlış anlam yüklenen ya da unutturulan her bir kelimenin bir kurşun olarak bize döneceğini düşünüyoruz.
Biz, kelimelerin en güzelini kendimize düstur edinerek yolumuza devam ediyoruz:
“OKU”
O’nun rızasına uygun “OKU”mak dileklerimle…
Çekmeköy2023
-3
Soner KARTAL / Editör
Nisan 2015 Yıl:1 SAYI:5
Çekmeköy Belediyesi Adına
İmtiyaz Sahibi
Ahmet POYRAZ
Genel Yayın Yönetmeni
Şahmettin Yüksel
Başkan Yardımcısı
Danışma Kurulu
Şenol Çetin-Başkan Yardımcısı
Latif Coşar-Başkan Yardımcısı
Eyüp Yıldırım-Başkan Yardımcısı
Hasan Öztürk-Başkan Yardımcısı
Ahmet Epli-Başkan Yardımcısı
Fatih Sırmacı-Başkan Yardımcısı
Genel Yayın Koordinatörü
Muhammed Sarı
Kültür ve Sosyal İşler Müdürü
Editör
Soner Kartal
Yayın Kurulu
Muhammed Sarı
Nevzat Hartomacıoğlu
Salih Gebel
Ömer İslam
Cem Mutlu
Hikmet Tekin
Haber Servisi
Çekmeköy Belediyesi Basın Yayın ve
Halkla İlişkiler Müdürlüğü
Tasarım
Greenart Reklam
Matbaa
Greenart Reklam
İletişim
Çekmeköy Belediyesi
Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü
[email protected]
Tel:0216 484 82 57
Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazara aittir.Gönderilen
yazılar, yayınlansın yayınlanmasın iade edilmez. Gönderilen
yazılarda gerekli editoryal değişiklikler yapılabilir.
Bu dergide kullanılan yazı ve görseller izin almak
ve kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir, alıntı
yapılabilir.
4 - Çekmeköy2023
Ve bahar geldi…
Baharın gelmesiyle birlikte çiçekler açmaya, ağaçlar tomurcuklanmaya, kuşlar huzur
veren o tarifi mümkün olmayan sesleriyle gönlümüze, ruhumuza ve benliğimize huzur
vermeye başladı bile. Hayal aleminin alabildiğine derinleştiği, ufukların uçsuz bucaksız
bir hal aldığı mevsimdir ilk bahar. Kışı da, Yazı da, Sonbaharı da, İlkbaharı da veren
Yüce Allah’ıma şükürler olsun.
Bahar mevsimi yeryüzünde, herşeyin kendini yenilediği muhteşem bir zamandır. Herşey
gibi insanoğlu da, kendini yenileme mecburiyetindedir. Fakat her şeyin aşırı olanı
zararlı olduğu gibi bu yenilenme gayretinin fazlası da yarardan çok zarar vermeye
başladı bile.
Bundan beş on yıl öncesine kadar hayalini bile kuramayacağımız teknolojiler sayesinde,
mesafelerin kalktığı, hasretlerin ekran karşısında son bulduğu sanal bir alemin tam ortasındayız. Bu olumsuz durum bizi maalesef “çevrimdışı”bıraktı.
“Merhaba”diyerek sıkılan ellerin, kucaklaşan, dertleşen ve birbirlerine sımsıkı sarılan
bedenlerin yerini artık “beğen / paylaş” butonları aldı. Etrafımızda onca insan varken
diller sükut etmiş, sessiz kalabalıklar ekranların büyüsüne kapılarak adeta teknoloji
hücresine mahkum olmuşlar.
Gerçek isimlerin yerini sanal alemin büyülü rüyasına kapılmış takma adlar, sahte
yüzler aldı. Gerektiğinden fazla kullandığımız teknolojik araçlar, öncelikle kendimiz
olmak üzere çevremize fazlasıyla zarar vermeye başladı.
Sorun bu kadar vahim hale gelince uzmanlar nihayet konuya el attı. Özellikle dikkati
genç neslin üzerine çeken uzmanlar, interneti bilinçli kullanmaları konusunda uyarıyor.
Geleceğimizin teminatı, doğdukları andan itibaren vereceğimiz eğitime muhtaç çocuklarımızın geleceklerine “virüs” bulaştırmadan önce gelin kendimize bir “reset” atalım.
Artık ince eleyip sık dokuma zamanı geldi çattı diye düşünüyorum. Akıllı telefonlarımıza
gelen teknik anlamda bizi daha iyi sürümlere doğru götüreceğine inandığımız tüm “güncellemelere” kayıtsız kalmadığımız gibi, kendimizle ilgili yapmamız gereken “güncellemeleri” de bir an önce yapalım.
Yalnızlaşmadan ve monitör karşısında yaşlanmadan önce lütfen bir kez daha düşünelim.
Yeni bir sayıda görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz.
Sevgi, saygı ve muhabbetle…
Görüş ve önerileriniz için adresimiz: [email protected]
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER
06
Güçlü sesi, eşsiz yorumuyla
eskimeyen sanatçı…
CENGİZ KURTOĞLU
12
10
KAYBOLMAYAN TEBESSÜM...
AİLEMİZİN ÇINARLARI 3
24
TAHRİR DEFTERLERİNDE ÇEKMEKÖY
MODERN ÇEKMEKÖY’ÜN TARiHi-5
ALTERNATİF TIP
Dr. Mustafa B. ANIL
Sertifikalı Akupunkturist Özel Çağıner Hastanesi
BAYRAMPAŞA’DAN MADRİD’E...
20 ARDA TURAN
Haluk Yürekli/Medya Uzmanı
34
MAHALLEMİZİN MUHTARI
Yakup BAYDAR/
Nişantepe Mahalle Muhtarı
54
ÇEKMEKÖY’ÜMÜZDE DİN
HİZMETLERİ
Muhammet SUİÇMEZ/ ÇEKMEKÖY MÜFTÜSÜ
28
BAYANLARIN PARMAKLARINDA CAN BULAN SEVDA
İĞNE OYASI
46
Ömer AKYÜZ
[AKYÜZ GIDA]
40
TV DÜNYASININ HANIMEFENDİSİ…
ESRA HARMANDA
52
Bizim İçin, Çekmeköy İçin, Toplum İçin Çalışıyorlar…
SELAMET AYGÜN
62
ÇEKMEKÖY KAYMAKAMI
Cemal Hüsnü KANSIZ
Çekmeköy2023
-5
RÖPORTAJ
GÜÇLÜ SESİ,
EŞSİZ
YORUMUYLA
ESKİMEYEN
SANATÇI…
6 - Çekmeköy2023
CENGİZ
KURTOĞLU
RÖPORTAJ
Sahnelerin prensi Cengiz Kurtoğlu’nu kısaca tanıyabilir miyiz?
O “prens” kelimesi de esasında biraz
ters düz geliyor bana. Ama “iyi şarkıcı”,
“iyi adam” gibi ifade edersek, toplumun
içinde örnek gösterilen bir adam olarak
ifade edersek daha mutlu olurum. Cengiz
Kurtoğlu 5 Mayıs 1959 yılında Artvin Arhavi’de doğdu. Emekleme işleri bittikten
sonra ilkokul, ortaokul ve lise derken mutlu
bir ailenin yaşam alanı içindeki o dünyayı yaşayamadık, aile büyüklerinin anlaşamaması yüzünden. Biz evde 20 yaşına
gelene kadar sırtımızı koltuğa yaslayamazdık.
Bunları çok detaylarsam çok önemli bir
acıdır. İstanbul’a gitsem bir şeyler yapabilir miyim diye düşünüyordum. Evli ve
3 çocuk sahibiydim sorumluluklarım da
vardı. Eşim Fadime sağ kolunda bir çocuk
sol kolunda bir çocuk ayağında bir çocuk
o şekilde yaşadı. Sağolsun Fadime bizim
ailemizde atadır, annedir, çok değerlidir ve
evimizin reisidir. Çocuklarımızı hem aile
birlikteliğimiz adına hem de öğrendiğimiz
kadarıyla vatana hayırlı ve faydalı olarak
yetiştirdik. Hepsi kariyer sahibi ve evliler.
Böyle mutlu bir aile olarak serüvenimiz devam ediyor. İstanbul maceramız başladığı
zaman Tarabya’ya getirmişlerdi beni. Ümit
Besen, Nejat Alp, Arif Susam gibi isimleri
görüyordum. “Burası çok sosyete biz yapamayız” düşüncesiyle memlekete geri döndüm.
7, 8 ay sonra cesaretimi toplayarak İstanbul’a tekrar geldim. 30 yıl boyunca hep
kendi emeğim ve cesaretimle bir yerlere
geldim. Tabii en büyük şansım bize hayat
veren dinleyicilerimizdir. Bizi alaşağı da
ederler baş tacı da. Bizi dinlediler bize
yürek verdiler. Bugün de TRT’de program
yapıyorum. Bu 30 yıl boyunca çok şey
oldu, çok şey değişti değişmeyen tek şey
Cengiz Kurtoğlu’dur. Memleketinden yeni
gelmiş olan Cengiz’le aynıyım tek fark biraz daha tanınmış olmam.
Günlük yaşantısında Cengiz Kurtoğlu
nasıl biridir?
Uzun yıllar içinde çok sahne performansım
oldu. Müzik haricinde başka işlere bulaşmak istemedim. Fakat 15 yılın sonunda
bazı ticari işlere girdik. Müzik alanında
yorumcuyken müzik alanında yapımcılığına bulaştık. Çok başarılı giderken
ortağımız yüzünden müzik sektöründe
bir darbe aldık. Sonrasında müzikte internetle birlikte anlayışlar değişti. Dedim
ki,“müzikle başladın müzikle devam et.”
Çok mutluyum çok şükür bu sektörde pembe dünyalar içinde yaşamadım. Günübirlik
yaşamadan geleceğimi garantiye almaya
çalıştım. Hiçbir derdim olmadan bu yaşıma
kadar aile ve toplum sevgisiyle yaşadım.
Bizim tanıdığımız Cengiz Kurtoğlu
olmadan önce farklı iş deneyimleriniz
oldu mu?
Özel bir bankada 1,5 yıl kadar emniyet
görevlisi olarak çalıştım. Okul yıllarından
sonra çay fabrikasına girdim. İmalatta zor
şartlarda işçi olarak yıllarca çalıştım. Çalışma şeklim şöyleydi; yıllık sigorta hakkımızı doldurmak için 120 gün çalıştırıp
işten çıkartıyorlardı. Seneye aynı durum
tekrarlanıyordu. 70’li yıllarda kurduğumuz
bir orkestra grubumuz vardı. Düğünlerden
3,5 lira kazanıyorduk. Müzik sektöründe
amatör olarak bu şekilde yürüdük. Şunu
öğrendim; eğer şarkı söyleyeceksen şarkı
söyleyeceksin başka bir şey yapmayacaksın…
Hayata sıfırdan başlayacak olsaydınız
tercihiniz yine sahne dünyası olur
muydu?
Yani onu tabii yüce Allah’ım takdir eder.
Fakat bizim meslekte kısmet ve kısmetsizliklere çok inanmak lazım. Benim
yaşamımda her şey çok güzel. Fakat 5 ile
20 yaş arasındaki yaşantımı, yaşamayı istemezdim. Sebebi üvey anne baskısı, filmlerdeki gibi. Çok farklı ciddi bir baskı ve
eziyet ile büyüdük. Onun haricinde bütün
hayatımı aynı şekilde tekrar yaşamayı
isterdim.
Popüler olan hiçbir şarkınız unutulmuyor. Magazinel olarak gündeme
gelmemenize rağmen isminiz silinmiyor. Hayranlarınızın size bağlılığı ve
yeni nesil tarafından da sevilen bir
sanatçı olmanızı neye bağlıyorsunuz?
Magazin bir sektördür basındaki çok
değerli kardeşlerimiz yıllarca görevlerini
yapmışlardır. Karşı taraf istemiştir onlarda uygulamışlardır. Ben magazinle buraya gelmedim. Bizim zamanımızda yazılı
basın vardı ve ciddiyet taşırdı. Daha sonraki yıllarda magazin programları başladı.
Biz o dünyayı istemedik ve kabul etmedik.
Bana ekmek veren elimden tutan halk, beni
olduğum gibi sevdi. Biz muaşereti ve aile
terbiyesizini öğrendik ve buna çok önem
verdik. Sanatçı olarak örnek yaşantımı korumaya çalıştım. Magazinle gelen magazinle
de gider. Biz kendi işimize baktık, sabahlara
kadar çalıştık. Şarkıcıyım diye şımarmayacaksın elindeki her şeyi kaybedersin. Saygı,
sevgi ve terbiyeye çok dikkat ettik. Mesleki
yönde disiplini elden bırakmadık karşılığını
da bu şekilde alıyoruz.
Kısaca Şahin Özer desem?
Şahin Özer’le olan diyaloğum hep hak
hukuk içinde gerçekleşti. Bugün ne kadar malım mülküm varsa Şahin Özer’in
katkılarıyla olmuştur. Ben ona çok büyük
servet verdim, o da elimden tuttu ve bana
çok harcadı. Karşılıklı helal sınırı içinde
birbirimize kazandırdık.
Hayattaki en büyük pişmanlığınız nedir?
Çok savurganlığım olmuştur. Hala devam
ediyor bu savurganlığım. Eskiden ünlü
olduğun zaman lüks arabalarla gezelim,
Çekmeköy2023
-7
RÖPORTAJ
Bu otorite torunlar içinde geçerli mi?
Torunlarımın eğitimi ve yetişme alanı çok
farklı. Yetiştirme tarzı olarak bizimle çok
farklılar ama hiçbir zaman adap ve edepten
ödün vermiyorlar. Hem evin içinde hem
dışarıda terbiyeyi elden bırakmamak gerekiyor.
Evin reisi kimdir?
Kadınların değeri ve kıymeti çok farklıdır.
Açık açık söylemek gerekirse, ailemde
evin reisi Fadime’mdir.
Hangi takımı tutuyorsunuz?
Fenerbahçe’liyim.
Spor yapar mısınız?
Fadime’nin yemek konusundaki mahareti,
el lezzeti spor yapmama engel oluyor. O
kadar güzel yemekler arasında spor yapmak pek mümkün olmuyor.
İstediğiniz üç şey yerine getirilecek
olsa bu üç dileğiniz ne olurdu?
furyası vardı. Bu şekilde çok israf yaptık.
O savurganlığı yapmayabilirdik. Gelecek
için ve ailen için birikim yapmak zorundasın. Fakat yanlış bir işim hiçbir zaman
olmadı. Bu sebeple çok büyük bir pişmanlık yaşadığım söylenemez.
Çocukluk haliniz karşınıza çıksa ona
ne gibi tavsiyelerde bulunurdunuz?
Esasında ilk söyleyeceğim; genç gruplara
sakinliği ve terbiyeyi tavsiye ediyorum.
Aile ve toplum terbiyesini çok iyi koordine
etmeleri gerekiyor. Eğer o şekilde olmazsa
hem kendilerine hem de topluma faydalı
olamazlar.
Cengiz Kurtoğlu nelere kızar? Veya
neler hoşuna gider?
İyi olan her şeyden her insan gibi hoşlanırım.
Sahtekarlık ve yalakalıktan nefret ederim.
Bir insanın gözünün içine baktığınız zaman
anlarsınız; ya sahtekardır ya adamdır. Bu
sektörde yalaka ve sahte çok insan olduğu
için yapmacıklığa tahammül edemiyorum.
Yerinizi dolduracak bir veliahtınız var
mı?
Büyük oğlum akademisyen ve Kültür
Bakanlığında çalışıyor. Alaylı oğlum
Aydın Kurtoğlu’nu veliahtlık konusunda
tayin ettiğimi söyleyebilirim.
Şöhret dünyasında olmanıza rağmen
uzun ve mutlu bir aile yaşantısına sahipsiniz. Bu mutluluğun püf noktalarını bizlerle paylaşır mısınız?
Eşimle 45 senedir tanışıyoruz. Bizim
zamanımızda sevgi çok daha önemli ve
8 - Çekmeköy2023
zordu. Evliliğimin ilk yıllarında çok maddi sıkıntılar yaşadık. İstanbul’a geldiğimde
parasızlıktan kirasını veremeyeceğim evi
15 gün sonra satın aldım. Allah bir şekilde herkesin rızkını veriyor. En önemli
şey, bütün zorluklara rağmen sevgi ve
saygımızı hiçbir zaman kaybetmedik.
Eşim Fadime’ye hayranım. Allah onu
başımızdan eksik etmesin, hem bana hem
bütün aileye annelik-babalık yaptı. Bu
şekilde karşılıklı sevgi-saygı olduğu sürece
her zorluk hayatınızdan geçip gider.
Otoriter bir baba mısınız?
Disiplinliyim. Bazı kalıplarım vardır ve
onlardan asla vazgeçmem.
İlk isteğim ülkemin halkının refaha
ulaşmasıdır. İkinci isteğim, toplumumuzun huzur içinde yaşaması, iç ve dış
sorunlarımızın tamamen hallolmasıdır.
Konuyla alakalı çalışmalar yapan hükümetimizi de destekliyorum. Son isteğim her
aile babası gibi tüm sevenlerimin sağlıkla
ve huzurla yaşamasıdır.
Çekmeköy hakkında ne düşünüyorsunuz?
Karadeniz insanı olarak yeşilliğe hayranım. Yaşadığım yer çok güzel olmasına
rağmen ileride Çekmeköy’de yaşamayı
düşünebilirim. Hızla büyüyen ve gelişen
bir ilçe. Çekmeköy’ü, Çekmeköy yapan
başta Başkan Ahmet Poyraz olmak üzere
tüm ekip arkadaşlarını tebrik ediyorum.
Lütfen, bu güzelliğe herkes sahip çıksın.
Röportaj /
Soner KARTAL
HABERLER
R
A
H
A
B
E
D
’
Y
Ö
K
E
ÇEKM
L
E
Z
Ü
G
A
K
Ş
A
BİR B
ekmeköy
Belediyesi Park ve Bahçeler
Müdürlüğü,
Kent
Park’ta bulunan asırlık
ağaçların yanına yeni fidanlar dikerek, baharı
karşıladı.
Belediye
bahçesinin de içinde
bulunduğu, bahar ve
yaz aylarında çok
sayıda Çekmeköylü’yü misafir eden alanda fidan dikme çalışmalarına başlayan
ekipler, 100 adet Batı Çınarı ve 50 adet
Gümüşi Ihlamur, 10 adet Süs Kirazı, 15
adet Alev Ağacı fidanını toprakla buluşturdu.
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet
Poyraz, “Tüm İstanbul’un hayranlıkla izlediği, güzel bir doğaya sahibiz.
Yaptığımız parklar ve yeşil alanlarda,
vatandaşlarımız temiz ve güvenli ortamlarda yeşille buluşsun istiyoruz. Kent
Park da halkımızın rağbet ettiği bu parklarımızdan biri… Geçtiğimiz günlerde,
bu parkımızda, zamana yenik düşen
asırlık ağaçlarımız oldu. Biz onların yerine
yenilerini dikiyoruz ki asırlar sonrasına
mirasımız kalsın, gelecek nesillerimiz bu
ağaçların gölgesinde otursun” dedi.
Çekmeköy2023
-9
YAZI DİZİSİ
AİLEMİZİN ÇINAR
KAYBOLMAYAN TEBESSÜM...
93 Harbi Çekmeköy’de yaşayan birçok
aileyi derinden etkilemiş bir göç hikâyesine sebep olmuştur. Sözlü tarih anlatılarında sıklıkla ‘Rus Harbi’ olarak
geçen 93 Harbi, 1877-1878 Osmanlı-Rus
Savaşı’nı ifade eder. Savaş, Rumi takvime
göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak bilinir. Rıfat
Amca’nın hikâyesi, anlatılan göç hikâyelerinin en ilginçlerinden biridir. Diğer
anlatıların çoğunda göçler Artvin’den İstanbul Çekmeköy’e doğru gerçekleşirken,
Rıfat Amca’nın göç hikâyesi onun deyimiyle
ailesinin ‘Revan’dan (Erivan) Türkiye’nin
Kars kentine gelmesi ile başlar. Rıfat Amca
Kars’ın Gümüştepe Köyü’nde doğup
büyümüştür. Ailesinin geçmişi, yaşantısı ya
da geleneklerine dair çok fazla ayrıntı hatırlamamaktadır. Ancak kendi yaşam öyküsü,
ailesine dair ip uçları da sunar bize..
67 yaşındaki Rıfat Amca, yaşadığı zorlu
hayata rağmen, Anadolu’nun tüm sıcaklığı ve bereketini sunarcasına kocaman bir
yüreğe sahip.. Kars’ın abdest alırken sakal
donduran suyunu bile güler yüzle çıkarıyor
anılarının arasından.. Rıfat Amca tüm
Anadolu insanı gibi zorlu bir çocukluk ve
gençlik çağı geçirmiş. Geçinmek için tüm
ev halkının tarlada, bağda, bahçede çalışmak zorunda olması, okul çağına gelmiş
çoğu çocuğu okumaktan yoksun bırakmıştır.
Ancak yenilikçi ve girişimci yönü, Rıfat Amca’nın İstanbul’da kendi kendine
okumayı öğrenmesine vesile olmuştur.
Rıfat Amca gençlik yıllarında, şimdilerde
çoğumuzun
değerini
anlayamadığı
birçok şeyi keşfetmenin sevincini yaşar.
Askere gitmeden önce çalışmak için gittiği
Kayseri’de patatesi ve patates yetiştirmeyi
öğrenip, memleketine döndüğünde hem
kendi ailesine hem de diğer köylülere
patates ekmeyi öğretmiştir. Şimdilerde
hala ekilen patatesi, ‘çok meşhur bi patates
oldu’ diye tanımlıyor Rıfat amca.
Soğuk Kars gecelerinde hem çocuk hem de
büyükler için vakit geçirmek çok kolay olmamaktadır. Akşamları ‘köy odaları’ denen
yerlerde bir araya gelen köyün erkekleri ve
çocukları, türkü söyleyerek, köyün yerel
oyunlarını oynayarak vakit geçirmeye çalışmaktadırlar. Bu oyunlardan biri, günümüzde
10 - Çekmeköy2023
hala oynanan ve Kars’ın somut olmayan
kültürel mirası içerisinde yer alan yüzük
saklama oyunudur. Bir tepsi içinde getirilen
7 adet fincandan birisinin içerisine bir yüzük
saklanır ve oda içerisindekiler o yüzüğü
bulmaya çalışırlar. Yüzüğü bulan oyunu kazanmış olur. Bunun dışında köy odalarında
hikâyeler anlatılır, sohbet edilirmiş. Belki de
bu sohbetlerden etkilenen çocuklar, Adnan
Menderes döneminin acıklı olaylarını kendi aralarında sahneye koyarlarmış. Öyle ki
bu oyunlardan birinde, Adnan Menderes’in
idamını canlandırmak isterken, Rıfat Amca
neredeyse ölüyormuş:
“Amcamın ismini Kemal koydular, abimin
ismini İsmet koydular. Bunlar büyüyünce
birleşip Adnan Menderes’i asmışlar. Çocuk
aklı, bunlar meclis kurmuşlar. Ne yapalım,
beni Adnan Menderes yapmışlar. Tavana ip
asmışlar. O demiş asalım, o demiş asalım.
Sormuşlar evet mi hayır mı? Demişler, evet.
Evet de dese asılacak, hayır da dese asılacak.
Asılacak, asılacak, asılacak! Bir de hayvanlara yem vermek için sepet yapıyorlar ya, onu koymuşlar, beni üzerine
çıkarmışlar, ipi boynuna asıp sıkmışlar,
sepete bir tekme koymuşlar ‘Astıkk!’ diye..
Sonra açamıyorlar. Beni kaldıramıyorlar.
Bunlar o yanı bu yanı derken aradan zaman
geçiyor, eve haber veriyorlar. Teyzem var,
teyzeme haber veriyorlar. Teyzem gelir
bakır, onun da gücü yetmeyince ipi kesir.
Tırpanla kesir, ben düşürim. Teyzem devamlı anlatıyor, yemin ederim diyor senin dilin
25 cm çıkmıştı. Dilim içeri girmiyormuş.
Orada bi hoca karı varmış, demiş ki kızım
bu dil içeri girmez demiş. Getiriyler tereyağı, sütlen bereber şey ediyler, su
gibi yutuyorum, sonra kayıyo dil yerine
giriyor. Öyle beni kurtarıylar, doktor ne
arıyor.”
Rıfat Amca yıllarını geçirdiği eşiyle birlikte,
1978 yılında Çekmeköy Soğukpınar’a gelir.
Henüz alt yapı hizmetlerinin ve yapılaşmanın
yeterli olmadığı Soğukpınar’da çok büyük
sıkıntılar yaşarlar. İş bulmakta da büyük
zorluk yaşayan Rıfat Amca, günü birlik de
olsa bulabildiği tüm işler de çalışarak evini
geçindirmeye çalışır. Bu tecrübeler sonunda
inşaat ustası olan Rıfat Amca, kendi evini
inşa ettiği gibi birçok akrabasının evini de
ustalıkla inşa eder. Uzun süre inşaatlarda
çalışarak geçimini sağlayan Rıfat Amca,
daha sonra bölgede açılan bir tuğla fabrikasında çalışmaya başlar. Yokluğun ve
açlığın kendini iyice gösterdiği bu yıllar,
Rıfat Amca’nın zihnine şu anıyla kazınmış:
“Bir gün eve geldim, onu hiç unutmuyorum.
O tarihe yazılmış. Geldi hanım dedi ki, aylığı daha almamışım. Bir ay çalışıyorum,
100 lira para verirdiler. 100 lira ha, 100 bin
lira değil, 100 lira. Geldim hanım dedi ki, valla ben acım, dünden beri yemek yememişim.
Allah’ım, bakkal yok çakkal yok. Bi bakkal
var, bizim oralı. Gidicem ben buradan şimdi
borç edicem, vay başıma. Buradan kalktım
çıktım Soğukpınar’ın oraya gittim. Orada
öyle köhne bir yer var, su gelir oradan. Suyun
üstüne geçtim, baktım 5 lira para düşmüş. 5
lira. Kalktım parayı aldım, dedim ki Yarabbim sen kimseyi darda bırakma. O bakkala
gittim, ekmek aldım, yağ aldım, 1 litre gaz
aldım. Hanım dedi ki, sen bunları nerden
bulmuşsun? Dedim napıcan, karıştırma
orasını. Eve bıraktım geri döndüm.”
Açlıkla birlikte elektriksiz ve susuz bir
Çekmeköy’de yaşayan Rıfat Amca, evlerine
su getirebilmek için komşularıyla birlikte kazma kürek kanal kazarak Taşdelen
yolundan Soğukpınar’a kadar su yolu
açmışlar. Her ne kadar Soğukpınar ismi
bölgedeki suyu soğuk pınardan gelse de,
evlerde suyun olmayışı yaşamı oldukça
zorlu kılmış. Kazma kürekle su yolunun
mahalleye getirilmesinden kısa bir süre
sonra devlet bölgeye elektrik ve su hizmetlerini vermeye başlamış. Evlere elektriğin verilmesi, Rıfat Amca’nın evinde
tebessüm ettiren sahnelere vesile olmuş.
Eve ilk televizyonun girişi, o anlardan biri
olmuş. Akşam yemeği hazırlayıp televizyonu
açtıkları vakit, televizyondaki insanları
ekranda gören Rıfat Amca’nın eşi, “Adamlar bize bakıyorlar” deyip televizyonu
kapatmış. Bunun üzerine uzunca gülen
Rıfat Amca, “Onlar canlı değil, onlar
fotoğraf, onlar bizi görmüyor ama biz
onları görüyoruz” diyerek eşini ikna etmeye çalışmış. Zaman içerisinde Rıfat
Amca’nın eşi de artık kendine bakmayan
fotoğrafları izlemeye alışmış.
YAZI DİZİSİ
RLARI 3
Rıfat Can/Soğukpınar
Rıfat Amca en güzel günlerini, Çekmeköy
Soğukpınar’da kendi elleriyle inşa etmiş
olduğu gecekonduda geçirmiş. Çekmeköy’ün şimdiki hale geleceğini asla tahmin
etmediğini söyleyen Rıfat Amca, akrabalarının da buraya gelmesine vesile olduğu
için mutlu. Yaşadığı onca açlık, zorluk ve
sıkıntıya rağmen yüzündeki gülümseme hiç
eksik olmuyor. O, tecrübenin olgunlaştırdığı
bir çınar gibi dimdik ve tebessümle bakıyor
hayata...
Çekmeköy2023
- 11
SAĞLIK
ALTERNATİF TIP
Dr. Mustafa B. ANIL
SÜLÜK DEYİP GEÇME
BİRGÜN İHTİYACIN OLUR…
Sertifikalı Akupunkturist
Özel Çağıner Hastanesi
gözden düşmeye başladı.
Bugüne kadar geçen yıllar içinde ilerleyen
teknoloji sayesinde sülüğün 150 kadar enzim verdiği tespit edildi ve bunlardan 40
kadar enzim tüm tıbbi etkileriyle ve molekül
yapılarıyla bilinir hale geldi.
Sülük tutturulduğunda ne kadar kan çektiğinin değil ne kadar enzim verdiğinin
önemli olduğunu artık biliyoruz. İltihaplı yaralarda ve birkaç özel durum hariç
sülükleri enzimlerini verdikten sonra
tekniğine uygun olarak alıyoruz.
SÜLÜKLER HANGİ NOKTAYI TUTACAĞINI BİLİR
Türkiye’de 30 yaşından büyük hemen herkes ya annesinden, teyzesinden ya da ninelerinden sülük tutturma diye bilinen işlemi
bir kaç kez görmüştür. Görmenin yanında
sülük hakkında bir sürü nesilden nesile aktarılan yanlış şeyleri de duya gelmiştir.
Uzun yıllar akupunktur ve sülük eğitimini
almış ve bilimsel yöntemlere titizlikle
uyarak uygulayan bir doktor olarak sülük
hakkında yanlış bilinen noktaların doğrularını hastalarıma defalarca açıklamaktan
hiç yüksünmedim.
Burada bir kez de toplu olarak bu noktaları açıklığa kavuşturmak amacıyla aşağıda
madde madde en çok karşılaştığım yanlış
bilinen noktalarıve doğrularının ne olduklarını sıralayacağım.
SÜLÜK PİS KAN EMDİĞİ İÇİN
FAYDALIDIR.
Bu yanlış bilgi sadece bizim ülkemizde
değil, Slavlar, Araplar, Uzak Doğu ülkeleri
ve Avrupa ülkelerinde de aynı şekilde bilinmekteydi. Hatta ikisinde de pis kan atıldığı
için sülükle hacamat bir tutulmaktaydı. Ta
ki 1900’lü yılların başında sülüğün sadece
kan emmediği aynı zamanda yapıştığı kişiye enzim verdiği bulundu. Bu ilk bulunan
enzime sülüğün latince ismi olan HirudinoMedicinalis ten hareketle Hirudin adı verildi. Hirudin kan sulandırıcı bir enzim olduğu
için bütün faydanın bu enzimden kaynaklandığı zannedildi. Hemen akabinde kan sulandırıcı ilaçların bulunmasıyla sülüğe gerek
kalmadığı düşünüldü ve sülük uygulamaları
12 - Çekmeköy2023
Sülükler kan emmek için bir nokta ararlarken bütün hayvanlar gibi içgüdüleriyle
hareket ederler. Sülük için mühim olan insanın doğal ten kokusunun dışında bir koku
alamamasıdır. Sarımsak başta olmak üzere
tüm keskin gıda kokuları, hertürlü deterjan,
kokulu sabunve çamaşır yumuşatıcılarından
tene sinen kokular, kolonya parfüm vs gibi
sentetik kokular sülüklerin en sevmediği
kokulardır. Sülükler kendilerini rahatsız
edecek kokuları almadıkları bir noktayı bulunca tutunurlar.
Bugün çok iyi biliyoruz ki, sülükler en çok
akupunktur noktalarına tutturulduğunda etkili bir tedavi sağlamaktadırlar. Rastgele tutturulduğunda bir akupunktur noktasına tesadüfen denk gelmesi mümkünken tam tersi
kesinlikle sülük tutturulmaması gereken bir
noktaya da tutunabilir. Bu ise bir çok ciddi
tıbbi sorun yaratabilir.
Bu nedenle sülük tutturulurken eğitimli kişiler tarafından tahlikeli noktalardan
sakınarak sadece en etkili noktalara tutturulmalıdır.
KİRAZ YİYENLER SÜLÜK YAPTIRMAMALI
Bu yanlış bilginin nerden kaynaklandığını
henüz bulamadım. Net olarak biliyoruz ki
istediğiniz kadar kiraz yedikten sonra da
sülük yaptırabilirsiniz.
Kan sulandırıcı kullananlar başta olmak
üzere bazı durumlarda tedavi protokollerine
uygun önlemler alınarak sülük tedavisi uygulanabilir.
Sülük yapılmasının tıbben sakıncalı olduğu
durumlarda sülük yapılmasından kaçınıl-
malıdır.
SÜLÜK SADECE MAYIS AYINDA
YAPILIR
Doğada yaşayan sülükler 8 derecenin altındaki ve 18 derecenin üstündeki sıcaklıklarda
yaşamayı sevmezler. Kışın suyun alt kısımları
üste göre daha sıcak, yazları da alt kısımlar
üste göre daha serin olduğu için suyun derinlerinde yaşamayı tercih ederler. Mayıs ayında
suyun üstü sülüklerin rahatça yaşayacağı
mülayim bir sıcaklıkta olduğundan suyun
üst kısımlarında daha bol sülük bulunur ve
toplanması kolaylaşır. Şimdi uygun koşullar
sağlanarak sıcaklık kontrollü tıbbi sülük üretim merkezlerinde her mevsim sülük üretilmektedir ve sülük her mevsim kolaylıkla uygulanmaktadır.
KADINLARIN ADET DÖNEMLERİNDE, ÇOCUKLARDA VE
ÇOK YAŞLILARDA SÜLÜK YAPILMASI
En çok tereddüt edilen durumlardan biri de
kimlere sülük yapılamayacağıdır.
Doğrusu adet dönemlerinde sülük yapılır
hem de sancılı ve düzensiz adet şikayetlerinin
tedavisinde başarıyla uygulanmaktadır.
Çocuk ve yaşlılar için elbette uygun
teknikler kullanılmak ve gerekli noktalara
dikkat etmek kaydıyla sülük uygulanmaktadır. Bir Rus geleneği olarak Rusya’da
yeni doğan bebeklerin kuyruk sokumlarına
daha kırkı çıkmadan bir tane sülük tutturulması çok yaygın olarak yapılmaktadır. Sülük
tutturulan çocukların daha sağlıklı ve uzun
ömürlü olacağına inanılmaktadır ama bilimsel bir çalışma ile henüz kanıtlanmamıştır.
Her konuda olduğu gibi halk söylencesi
olarak duyulan bilgilere itibar edilmemesi, özellikle sağlık konusunda bir uzmana
danışmadan bir işlem yapılmaması çok
önemli bir noktadır.
NOT: Sağlık bakanlığı, 27 Ekim 2014 tarih
ve 29158 sayılı Resmi Gazete’de “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği”ni yayımladı. Bu yönetmeliğe göre
Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastaneler, özel
hastaneler ve üniversite hastaneleri “sülük,
hacamat ve bitkisel” ilaç gibi alternatif alanlarda da hizmet verebilecek.
HABERLER
TIP BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN
ekmeköy
Belediye
Başkanı Ahmet Poyraz
ve Belediye Başkan
Yardımcısı Şahmettin
Yüksel 14 Mart Tıp
Bayramı
nedeniyle
ilçedeki sağlık kuruluşlarını ziyaret etti,
çiçek takdim etti. Burada doktorlarla selamlaşan Başkan Poyraz,
doktorların sorun ve önerilerini dinledi.
Çekmeköy Toplum Sağlığı Merkezi’ni
ziyaret eden ekip buradaki çalışanlara
da çiçek verdikten sonra Toplum Sağlığı
Merkezi Başkanı Zerrin Kurşun’la ilçedeki
sağlık yatırımları hakkında görüşüldü.
Başkan Poyraz, “İlçemizde 3 yeni Aile
Sağlığı Merkezi yapılması için çalışmalar
başladı. İl ve ilçe Sağlık Müdürlükleriyle
koordineli olarak yürüttüğümüz çalışmalarda sağlık anlamındaki yatırımlarımız
devam ediyor. Fiziki alanlarda ilçe halkına
hizmet veren doktorlarımız, hemşirelerimiz
ve tüm sağlık görevlilerimiz için de belediye olarak elimizden gelen tüm imkanları
sunmaya çalışıyoruz. Halkın sağlığı için
emek veren tüm görevlilerimize gönülden
teşekkür ediyorum” dedi.
Çekmeköy2023
- 13
HABERLER
ÇINARLARIMIZLA
TARİHİ YENİDE
ekmeköy Belediyesi Kültür
ve Sosyal İşler Müdürlüğü
tarafından hayata geçirilen
Ailemizin Çınarları projesinde,
güngörmüşlerin
anlattıklarından derlenerek
yazılan kitapla, tarih dilde
can buldu. Projenin tanıtım
toplantısı Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız, Çekmeköy
Belediye Başkan Yardımcıları Fatih Sırmacı,
Ahmet Epli, Şahmettin Yüksel, Latif Coşar,
AK Parti Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı,
14 - Çekmeköy2023
kitabın yazılmasına katkı sağlayan çınarlar ve
aileleri katıldı.
Programda konuşan projeden sorumlu Başkan Yardımcısı Şahmettin Yüksel, “Çekmeköy özelinde başlayan bu proje sonucunda Türkiye’nin yakın tarihine ışık tutan
önemli bir kaynak haline gelmiştir. Dört
yıllık titiz çalışmanın bir ürünü olarak
ortaya çıkan bu çalışmanın ardından kaybettiğimiz çınarlarımız da oldu. Onlara
Allah’tan rahmet diliyor, hayatta olanlara
sağlıklı, güzel bir ömür temenni ediyorum.
Allah büyüklerimizi başımızdan eksik
etmesin” dedi. Çekmeköy Kaymakamı
Cemal Hüsnü Kansız, “Yeni bir ilçenin
kalıcı köklerini kayda geçirme adına çok
anlamlı bir proje. Uzun süreli çalışmanın
bugün hasat zamanı. Çekmeköy ilçesi bu
tür çalışmalarla köklerini kalıcı hale getirip
geleceğe güvenle bakacak” dedi.
Çekimleri 4 yıldır devam eden Ailemizin
Çınarları projesi kapsamında elde edilen
verilerden; Ailemizin Çınarları isim-
A ÇEKMEKÖY’ÜN
EN CAN BULDU
li bir dergi, Çekmeköy’ün gelenek ve
göreneklerini, sosyal, siyasi ve kültürel
hayatını anlatan 5 belgesel ve Çekmeköy’ün
tarihini sözlü tarih yöntemiyle yeniden ele
alan Tarih Dilde Can Buluyor: Çekmeköy
isimli bir sözlü tarih kitabı hazırlandı.
Ön hazırlıklarına 2011 yılında başlanan
projenin temel amacı; Çekmeköy’ün
tarihinin bireysel tarih/geçmiş hikâyeleri
ile yeniden yorumlanması ve Çekmeköy
halkının bu tarihin yazımına aktif olarak
katılmasını sağlayarak gençler ve yaşlılar
arasında yeniden bir köprü kurulmasına
destek olmak. Bu vesileyle yaşlılara vefa
borcunu da ödemeye özen gösteren Çekmeköy Belediyesi, yaşlıların sosyal hayata
aktif olarak katılmasını hedeflemekte.
Bir sözlü tarih projesi olan Ailemizin
Çınarları projesi kapsamında hayatının
önemli bir bölümünü Çekmeköy’de
geçirmiş, semtin geçmişine ve gelişimine
tanıklık etmiş yaşlı insanların, semtin tarihine
ve gelişimine ilişkin sözlü tarih anlatılarını
derlemek fikrini harekete geçirdi. Böylece
hem semt insanının tarih yazımına bire bir
katkıda bulunması hem de belediye bünyesinde bu konuda bir arşiv oluşturulması
amaçlandı.
Bu amaçtan hareketle gerçekleştirilen
proje nihayetinde, Çekmeköy’de yaşayan
ve yaşamış olan, 65 yaş ve üstü, kadın
ve erkek toplam 25 kişiyle sözlü tarih
görüşmeleri gerçekleştirildi. Görüşmeler
hem sesli hem de görüntülü kayıt altına
alındı. Görüşülen kişilerin Çekmeköy’e ait
fotoğraf, belge, mektup ve video kayıtları
kitap, belgesel ve dergide yer verildi.
HABERLER
Adnan Menderes dönemi duygulandırdı
Projeye katılan çınarların kişisel geçmişlerinden yola çıkarak paylaştıklarında en dikkat çekici nokta Adnan Menderes dönemi
oldu. Göçtü Kervan Dizildi Çekmeköy
Yoluna isimli belgeselde yer alan İnönü
ve Menderes dönemine ilişkin anekdotlar,
ülkenin yakın tarihine ışık tutuyor.
Program, projenin başladığı günden itibaren emeği geçen başkan yardımcıları ve
müdürlere teşekkür plaketi takdimi ile son
buldu.
Çekmeköy2023
- 15
EKONOMİ
Mehmet DUMAN
Kentleşme ve Çevre Sorunları Uzmanı
Yüzyıllar boyunca hem rezerv ve değişim
aracı olarak hem de mücevher olarak kullanılan altın, kıymetli madenler içerisinde
farklı bir konuma sahiptir. Kolaylıkla işlenebilmesi, elektrik ve ısı iletkenliği, asitlere karşı
dayanıklılığı gibi üstün fiziksel ve kimyasal
özelikleri nedeniyle ilkçağlardan beri insanların ilgisini çeken, uğruna savaşlar verilen
bu maden günümüzde finansal piyasaların ve
sanayi üretiminin değişmez bir parçası haline
gelmiştir.
Altınla ilgili yapılan tüm bilimsel akademik çalışmalarda altın fiyatlarını etkileyen
faktörler konusunda pek çok değerlendirme
yapılmıştır. Bu çalışmalar altın fiyatlarının
ABD doları ve hisse senedi getirileri ile ters
yönlü, enflasyon ve petrol fiyatları ile pozitif yönlü ilişkiye sahip olduğunu göstermekte olup, altın-enflasyon ve altın-petrol
ilişkisinin her dönemde farklılık gösterdiği
görülmektedir.
Dünyada petrol fiyatları gerilerken altına son
bir aydır yoğun talebin söz konusu olduğunu
görmekteyiz. En son Kasım 2012 itibariyle
100 TL’yi gören altın, özellikle son günlerde
dolardaki yükselişin de etkisiyle,
Şubat sonu ve Mart başı 100 TL’yi
yeniden yakaladı. Hafızamızı
yoklarsak eğer, 2011 ve 2012
yıllarında büyük yükseliş
kaydeden altın fiyatları,
son iki yılda düşüşe
geçmiş, 2011’de 108
TL’nin üzer i n i
16 - Çekmeköy2023
?
NE OLACAK
BU ALTININ
HALİ
gören gram altın, 2013’ün Haziran ayında
75 TL’ye kadar gerilemişti. Ancak altının
son günlerde yeniden yükselişte olduğunu
görmekteyiz. Dolar/TL kurunun rekor kırarak
2.44’ü geçmesi ve altın ONS (uluslararası piyasalarda 1 ONS altın 31,10 gram has altına eşittir) fiyatının 1.300 dolara yaklaşması,
gram altının fiyatını yükseltti.
Bunca
açıklamalar
ışığında
altının
önümüzdeki günlerdeki seyri ne olacak acaba sorusuna cevap bulunması beklenebilir.
Şuan ki piyasaların durumu genel olarak incelendiğinde bu soruya çok net bir cevap verebilmek zordur. Ancak altın fiyatları hakkında
tahmin yaparken birçok veriyi göz önünde
bulundurmak da gerekmektedir. Özellikle
güvenli liman efekti, enflasyona karşı korunma durumu vs. gibi konuların ön plana çıkmasıyla birlikte talep gören altının, bu koşulların dışında dar bant arasında dalgalanmaya
devam etmektedir.
Dünya Altın Konseyi’nin verilerine göre
altına olan talebin tarihi rekor yaptığı 2011
yılında bu rakam 4.582,3 tondu ve altının
ons fiyatı 1.921,17 dolar seviyesinde rekor
kırmıştı. Alınan bilgilere göre bu yıl
Asya’da talebin canlanmasıyla, altın fiyatları da tekrar yükseleceği;
Çin Altın Kuruluşu’nun 2014
Haziran ayındaki
raporunda
belirttiğine göre
de al-
EKONOMİ
tının batıdan doğuya doğru hareketinin,
yükselen gelirlerin talebi de yükseltmesi
sebebiyle en az yirmi yıl daha devam edeceği öngörüler arasındadır.
lunmaktadır. Buna göre aniden bastıran
dolu misali güçlenen dolar ve Federal Reserve Bank’ın (FED) faiz artırımıyla altın
2015’te yeni dip seviyelerini test edecek.
Altın destekli ETF’lerde 50 ton artış
yaşanacak
Bu ne anlama geliyor peki?
Bilindiği gibi “mücevher, sikke ve külçe
talebi 2013’teki aşırı yüksek seviyelerinin
ardından 2014’te düşmüştü. Bu yıl uzun
vadeli ekonomik ve demografik görünümleri altına talebin artıracağını gösteren Çin
ve Hindistan’la talepte artış bekliyoruz”
ifadesi dikkat çekicidir. Çin ve Hindistan
dünyadaki toplam altın talebinin neredeyse yarısını elinde bulundurulan iki ülkedir.
Altın destekli ETF varlıklarının ise bu yıl
50 ton kadar artacağı öngörülen ilgili raporuna göre, fiyattaki yükselişin en önemli
ikinci sebebi ise bu satın alımlar olacaktır.
Altın fiyatları ya düşerse!
Öte yandan, bu öngörüler dahilinde altın
fiyatlarında düşme yaşanacağına dair ihtimal de yok değil. Yani altının yükseleceği
değil, düşeceğine dair öngörülerin bulunduğu raporlar da söz konusudur. Altının
tekrar canlanacağını öngören uzmanların
aksine, Barclays’in Ocak 2015’in ilk ikinci haftası başında açıkladığı bir rapor bu-
ABD Merkez Bankası banka altın fiyatlarındaki
tahminlerini
düşürerek
sarı madenin 2015 ortalama fiyatına dair
tahminini 1.180 dolardan 1.170 dolara
düşürerek fiyatların 2016’da 1.150 dolara
kadar gerileyebileceği öngörüsünde bulunmaktadır. Barcays raporuna göre, bu
yıl en düşük seviyelerini test edecek olan
altın, 2015’te Asya’daki yükselen taleple
toparlanma yaşayacak. İsviçre’deki bir
banka doların güçleneceği ve ABD’de faiz
oranlarının artacağı beklentisiyle altının
beklentilerin üzerinde düşeceğini düşünerek, 2015 yılı altın fiyatı tahminlerini
1.200 dolardan 1.190 dolara düşürmüştür.
Sonuç olarak
Önde gelen bazı kuruluşlar 2015 yılı altın/
ONS beklentileri hakkında tahminlerini
belirtmiş ancak okuyucularımızın bunların
tahminden öte bir beklenti olmadığını bilmelerini özellikle belirtmek isterim. Buna
göre tahmini altın/ONS fiyatları şöyle:
Citigroup: 1225 dolar
Standard Chartered: 1320 dolar
Societe Generale: 950 dolar
Capital Economics: 1290 dolar
UniCredit: 1300 dolar
Commerzbank: 1250 dolar
Deutsche Bank: 1150 dolar
Goldman Sachs: 1050 dolar
TD Securities: 1275 dolar
ONS Nasıl Hesaplanır:
Ulusal piyasalarda 1 ONS altın 31,10 gram
gram (has) altın olduğunu belirtmiştik.
Örneğin; ONS fiyatı UniCredit’in tahmini
olan1300 $ seviyesinde,Doların bugünkü
kur fiyatı ise 2.61 TL olsun. İç piyasadaki
gram altının Türk Lirası karşılığını hesaplama şekli aşağıdaki gibidir.
1300/31,10 x dolar kuru = has altın fiyatı
1850/31,10 x 2.61 = 109,099Türk Lirası
has (gram) altın fiyatı.
Velhasılıkelam değerli Çekmeköy 2023
Dergisi okuyucuları, altın fiyatı düşer mi
yükselir mi bunu ilerleyen günlerde özellikle seçim atmosferi içindeki sisli bulutların dağılmasıyla daha da net görülecektir.
Bu duygularla 2015 yılının tüm yatırımcılarımıza mutluluk, sağlık ve güzellik
getirmesini diler her şeyin gönlünüzce olmasını temenni ederim.
Çekmeköy2023
- 17
HABERLER
DOĞRU İLETİŞİM
DİLİN CİSMİ KÜÇÜK
CÜRMÜ BÜYÜK…
Y
Kerem TOPÇU
Halkla İlişkiler
18 - Çekmeköy2023
aşlı adam emekliye ayrılır ve
okulun yakınında küçük bir
ev satın alır. Emekliliğinin ilk
birkaç haftasını huzur içinde
geçirir. Ancak ders yılı başlayınca işler biraz
değişir. Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp
bidonunu bağırıp çağırarak tekmelerler…
Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı
adam bir önlem almaya karar verir. Ertesi
gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar ve onları
durdurur. Şimdi, yaşlı adamın doğru kullandığı iletişimle bir sorunun üstesinden
nasıl gelinebileceğine şahit olacaksınız…
Lütfen biraz daha dikkat…
“Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken
aynı şekilde gürültüler çıkartmaktan
hoşlanırdım. Bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve
gürültü yaparsanız size 3 TL vereceğim”
der. Bu teklif, çocukların çok hoşuna gider
ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar
ve onlara şöyle der: “Çocuklar; enflasyon
beni de etkilemeye başladı. Bundan böyle
size sadece 2 TL verebilirim.” Çocuklar
pek hoşlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye. Aradan birkaç gün geçer
ve adam yine karşılar onları:
“Bakın…” der; “Henüz maaşımı alamadım, bu yüzden size günde ancak 1 TL
verebilirim, tamam mı?” “Olanaksız
bayım!” der içlerinden biri, “Günde 1
TL için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız
yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz!”
Çok basit gibi görünen fakat bir çoğumuz
için oldukça zor olan, bir sözlü iletişimin
muhteşem sonucu. İletişimde kullanılan
ses tonlaması, yüz ifadeleri, mimikler, beden hareketleri, jestler sözlü iletişimle birlikte etkin olur ve yılanı deliğinden çıkarır.
Yapılmasını istediğimiz-istemediğimiz bir
olayı çözümlemenin sayısız yolu vardır.
Bu yolların sonucu ise sadece iki tanedir;
sorunumuz istediğimiz şekilde çözüme
ulaşır veya giderek büyüyen bir problem
haline dönüşür. Sıkıntılarımızın çözüme
ulaşması yahut problem haline gelmesi
başvuracağımız yola bağlıdır. Birbirimizle
iletişim için kullandığımız dil, küçük hacimli bir nesnedir. Küçük olmasına küçüktür ama büyük suçlar onunla işlenir. Kimi
zaman sarf ettiğimiz kötü sözler başımızı
belaya sokarak felaketimizi hazırlayabilir.
Hz. Ali’nin (r.a.) şu sözü bu bakımdan çok
manidardır: “Söz ağızdan çıkana kadar
senin esirindir, ağızdan çıktıktan sonra
artık sen onun esiri olursun.”
Eğer karşılıklı olarak doğru iletişim
kurmayı öğrenebilirsek hayatımızdaki
fırtınalar hafif bir esintiye dönüşecektir. İsteğimiz takdirde omuzumuzda yük
haline gelen yanlış iletişimden kaynaklı
sorunları taşımak yerine, doğru hamlelerle
kaldırıp atabiliriz. Öncelikle yapılacak iş;
doğru iletişim kurmanın altın kurallarını
hayatımızın ilkeleri haline getirmektir. Ailemizden başlayarak çevremizdeki
insanlara ve tüm sevdiklerimize yaklaşımımızı değiştirmeliyiz. Karşımızdakine emir vermek, eleştirmek veya sorgulamak çoğu zaman kasten veya farkında
olmadan gösterdiğimiz davranışlardır.
Bazen o tutmakta zorlandığımız en iyi
iletişim aracı olan dilimizden öyle sözler
dökülüyor ki tamiri mümkün olmayan
zararları da beraberinde getirir. “Bazen bir
söz kurşundan daha fazla yaralar insanı.”
O halde olaylara hoşgörüyle, empatiyle ve
sakince yaklaşalım. Hikayemizin kahramanını örnek alalım; sorunlarla tartışarak
onları kovalamak gibi problemleri büyütecek hatalar yerine, onların hoşlarına gidecek aynı zamanda çözüme kavuşturacak
hamleler yapalım. Bu sayede hemen herkesin hayatında olan tartışma, kötü söz ve
davranışları iletişimin gücüyle tamamen
hayatımızdan silip atalım. Mutlu ve sorunsuz yaşamak zor değil, yeter ki isteyelim. Ünlü düşünür Goethe’nin dediği gibi:
“Nasıl davranırsan tıpkı ayna gibi sana
yansır.”
HABERLER
7 BÖLGE 7 RENK
KÜLTÜR GÖKKUŞAĞINDA BULUŞUYOR
ekmeköy Kaymakamlığı, Çekmeköy Belediyesi ve İlçe Milli Eğitim
Müdürlüğü işbirliği ile
hazırlanan “7 Bölge 7
Renk Projesi”nin tanıtım
toplantısı, Özden Cengiz Anadolu Lisesi’nde
gerçekleşti. Programa;
Çekmeköy Kaymakamı
Cemal Hüsnü Kansız, İl Milli Eğitim
Müdürü Muammer Yıldız, Çekmeköy Belediye Başkan Yardımcıları Şahmettin
Yüksel ve Latif Coşar, İlçe Milli Eğitim
Müdürü Ahmet Aktaş, meclis üyeleri,
mahalle muhtarları ve çok sayıda öğrenci
katıldı.
Projenin anlatıldığı tanıtım filmi ile
başlayan program, konuşmalarla devam
etti. Projenin tanıtımını yapan İlçe Milli
Eğitim Müdürü Ahmet Aktaş, “İstanbul’da
yaşayan öğrencileri Anadolu’yla, Anadolu’da yaşayan öğrencileri İstanbul’la bu-
luşturacak bu proje, vatan sevgisi, hoşgörü,
birlik-beraberlik ve kardeşlik projesidir.
Emeği geçenlere teşekkür ederim” dedi.
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet
Poyraz’ın selamını ileterek konuşmasına başlayan Çekmeköy Belediye Başkan Yardımcısı Şahmettin Yüksel, “2009
yılında ilçe olan Çekmeköy’debu okulda, böyle güzel bir eğitim projesinin
tanıtımını yapmaktan gurur duyuyorum.
Bugün burada bir kardeşlik projesinin
meşalesini yakıyoruz. Eğitimle ilgili her
projede olduğu gibi bu proje de bizi çok
heyecanlandırdı. Bununla beraber devam
eden MEDEP, Siyer-i Nebi, e-okul, Yenilik Akademisi gibi eğitim alanında başlattığımız birçok proje başarıyla devam ediyor. Geleceğimiz gençlerimizin tarihini,
inancını yaşayan insanlar olarak yetişmesi
için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz”
dedi.
Programa katılan İstanbul İl Milli Eğitim
Müdürü Muammer Yıldız, kendileri
tarafından yürütülen, İyi Örnekler Pro-
jesi’ne dahil edilebilecek güzel bir proje
olduğunu belirterek katkı sağlayanlara
teşekkür etti.
Son olarak söz alan Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız, “Hem
Türkiye’miz hem kardeşliğimiz için
güzel bir proje. İlerleyen dönemlerde
farklı illeri de kapsamına alarak daha da
genişleyeceğini umuyorum” dedi.
7 Bölgenin Çocukları Buluşacak
Ortaokul öğrencilerini kapsayan projeye Çekmeköy’den 6 okul katılacak. 7
Bölgeden seçilen İzmir, Gaziantep, Erzurum, Antalya, Ordu, Konya ve İstanbul
illerini kapsayan projede 12 öğretmen ve
84 öğrenci yer alıyor. Çekmeköy’deki 6
okuldan seçilen başarılı öğrencileri, belirlenen illerdeki öğrencilerle buluşturacak
projede, Anadolu’daki öğrencilerin de
İstanbul’da misafir edilmesi planlanıyor.
Son aşamada, öğrencilerin yaşadıklarının
anlatıldığı, Projenin “Hikaye Kitabı”nın
hazırlanması amaçlanıyor.
Çekmeköy2023
- 19
KÖŞE YAZISI
BAYRAMPAŞA’DAN
MADRİD’E…
Haluk Yürekli
Medya Uzmanı
Hepimizin
gözbebeği…
Bildiğini okuyan,
kararlı, saygılı ve
ailesine düşkün
bir dünya starı…
20 - Çekmeköy2023
ARDA
TURAN
T
üm Türkiye onu daha küçücükken Hagi’nin
attığı gol sonrası, top toplayıcı olarak görev
aldığı kale arkasındaki sevinci ile tanıdı. Alt
yapıdan çıktı, kısa bir ayrılığın ardından Galatasaray formasına kavuştuğunda artık ışık
saçmaya başlamıştı. Galatasaray taraftarının
sevgilisi oldu. Sadece sahada değil saha
dışında da objektifler üzerindeydi genç
yıldızın… Kimine göre Messi seviyesinde,
kimine göre ise Arjantinli’nin sağ ayağı bile
değildi! Saha performansı onu Galatasaray
kaptanlığına kadar taşımıştı. Metin Oktay,
Fatih Terim, Bülent Korkmaz ve Hakan
Şükür gibi efsanelerin taktığı kaptanlık bantı
artık onun kolunda, sorumluluğu onun
omuzlarındaydı… Genç yaşta hem Galatasaray forması hem de kaptanlığın
hakkını veriyordu.
Magazin basını ile sıkıntılar yaşamaya
başladığı o günlerde Avrupa için kararını
vermişti. Saha içini yönetiyor, saha dışında
ise sorunlar yaşıyordu genç yıldız. Sevgilisi
için kapattığı sinema Türkiye’nin gündemi
olmuştu. Yaşananlar Arda’yı yoruyor ve
Avrupa aşkı daha da artıyordu. Genç oyuncunun üzerindeki baskı arttıkça artıyordu.
İmdadına Atletico Madrid’in teklifi yetişti.
Gitmek istiyordu ama o sezon göreve gelen Fatih Terim’i de taraftarı da kırmak
istemiyordu. Galatasaray’a, tarihinin en
büyük parasını (12 Milyon EURO) kazandırarak Galatasaray’dan ayrıldığında,
dönemin teknik direktörü Fatih Terim de
taraftar da kırılmıştı ‘Koca kafaya!’ ‘Koca
kafa’ diyorum çünkü kendisi ile dalga geçebilecek kadar samimi bir çocuk Arda. Girdiği
her ortamda sevilmesinin sebebi de bu belki.
Atletico Madrid’e transfer olduğunda birçok
kişiye gittiği takımı da beğendirememişti.
Herkes ‘Atletico Madrid’e mi gidilir’ diyerek burun kıvırmıştı! Atletico Madrid
zaten büyüktü ama daha da büyüdü ve
Arda’yı da büyüttü. Burun kıvırdığımız(!)
Atletico ’10 Numarası’ Arda Turan ile İspanya’da (LA LİGA) Messili Barcelona’yı,
Ronaldolu Real Madrid’i geride bırakarak
şampiyon olduğunda başarının aslan payı
‘GÖZBEBEĞİMİZ’indi.
Sadece LA Liga şampiyonluğuyla mı kaldı
Arda? Hayır. UEFA Avrupa Ligi kupasını
kazandığında Türk bayrağıyla sahada attığı seviç turu hepimizin göğsünü kabarttı.
Bununla da yetinmedi Arda Turan. Adına
İspanya’da besteler yapılan Arda, takımını
Şampiyonlar Ligi finaline taşıyan adamdı.
Chelsea maçında attığı gol ile takımını finale
taşırken, sayısız gururdan sadece bir tanesini
daha yaşatıyordu hepimize. Sakatlığı sebebi ile finalde oynayamadığında ise hepimiz
onun kadar üzülmüştük. Arda ile hepimiz
Atleticolu olmuştuk. Onunla sevinip onunla
üzülüyorduk artık.
Uzun yıllar sonra artık gurur duyacağımız
bir ‘Dünya yıldızı’na sahibiz. Arda’nın adı
artık Manchester United, Chelsea ve Barcelona gibi Avrupa’nın en önemli kulüpleri
ile anılıyor. O ise “Atletico’da” futbolu
bırakabilirim diyor. Sebebi ise aidiyet
duygusu. Tıpkı Galatasaray aşkını hala
içinde yaşattığı gibi...
Arda Turan Türk futbolunun gözbebeği.
Marka değerimizin düştüğü bugünlerde,
içimizdeki futbol sevgisini ayakta tutan bir
yıldız o. Allah onu sakatlıklardan, nazardan
korusun. Korusun ki, onunla gurur duymaya
devam edelim, onu sevmeyenlere inat…
HABERLER
ARTIK RESMEN KARDEŞİZ
Çekmeköy ve Ahlat
Belediye Başkanları,
Çekmeköy
Belediyesi’nde düzenlenen
törenle Kardeş İlçe Protokolüne imza attılar.
İmza törenine Çekmeköy Belediye Başkanı
Ahmet Poyraz, Ahlat
Belediye Başkanı Abdülalim Mümtaz Çoban ve Çekmeköy Belediye Başkan Yardımcıları katıldı.
İki belediyenin işbirliğinde güzel projelere
imza atacaklarını belirten Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, “Eşitlik esasına dayalı olarak sosyal, kültürel, sanatsal,
ekonomik, sportif, eğitim, çevre, şehircilik ve benzeri alanlarda yardımlaşma ve
diye Başkanı Ahmet Poyraz, Ahlat heyetine
günün anısına vazo ve miğfer hediye ederken, Ahlat Belediye Başkanı Abdülalim
Mümtaz Çoban, Çekmeköy heyetine Bitlis-Ahlat ile özdeşleşen Selçuklu Bastonu
hediye etti.
dayanışma ile oluşturulacak ortak projeler
iki ilçeye de büyük katkı sağlayacaktır”
dedi.
İmzalanan protokol neticesinde iki ilçe
kardeşlik kültürünün gelişmesi amacıyla,
kültür ve spor alanlarında ortak organizasyonlar, festivaller ve turlar gerçekleştirecekler. Belediyeler Ahlat ve Çekmeköy ilçelerin tarihi dokuları koruyarak kentlerin
güvenli ve modern yapılaşması konusunda
da mutabakata vardılar.
Protokol törenin ardından Çekmeköy Bele-
Çekmeköy2023
- 21
KÖŞE YAZISI
Muhammed EROL
Vatan Ortaokulu
Matematik Öğretmeni
MATEMATİK
ve KAYGI
Z
aman zaman rehber öğretmenler öğrencileri tanımak
için çeşitli testler uygular. O
testlerde öğrencinin sevdiği
/ sevmediği dersleri sorguladıkları olmuştur. Bilindiği
gibi, MATEMATİK birçok öğrencinin sevmediği dersler sıralamasında hep zirvede
ve zirveyi kaptırmaya da niyeti yok.
• Ölçü Kavramları vs.
Öğrenciler durumlarını yazılı olarak bu
şekilde beyan ederken aynı zamanda ortaokul ve lise son sınıf (mezun durumda)
tüm öğrencilerin girmek zorunda olduğu
TEOG ve YGS sınavlarında karşılarına
çıkan matematik sorularına cevap verememekte ve sıfır çekmektedirler.
Matematik kaygısı, ilk olarak Dreger ve
Aiken (1957) tarafından matematik ve
aritmetik alanına karşı sergilenen duygusal tepkiler sendromu olarak tanımlanmıştır. Bu yıllara kadar öğretmenlerin
bireysel gözlemleri ile sorun olarak bu
durum gösterilirken, bu tarihten itibaren Matematik Kaygısı üzerine bilimsel araştırmalar yapılmaya başlanmıştır.
Matematik kullanımının tüm alanlara
yayılması bu çalışmaların yapılmasına hız
kazandırmıştır haliyle. Yapılan araştırmalar sonucu bu durumun çok boyutlu olduğu
öngörülmüştür (Baloğlu, 2001).
Bu durumu veliler, öğretmenler ve öğrenciler Matematik Yeteneğine bağlamakta.
Oysa bu durumun sebebi tamamen “kaygıdır”. Yapılan araştırmalara göre her
çocuğun matematik yeteneğinin olduğu
ancak zamanla karşılaşılan güçlükler ve
hazırcılık sebebiyle bu yeteneğin Matematik
Kaygısına dönüştüğü görülmektedir.
Bu denli hayatımızın içinde olan bir bilime
nasıl oluyor da bu kadar kaygı duyulduğu
tabii ki araştırılıyor.
Bu boyutlardan bazıları;
Türk Dil Kurumuna göre “kaygı”
sözcüğünün ilk anlamı, endişe duyulan
düşünce – tasadır. Diğer bir anlamı ise,
güçlü bir istek, ya da dürtünün amacına
ulaşamayacak gibi gözüktüğü durumlarda
beliren tedirgin edici duygu ve hatta sonrasında korkuyu oluşturan etken olarak
tanımlanmaktadır.
• Problem Çözme Kaygısı
• Değerlendirme Kaygısı
• Matematik Test Kaygısı
• Numara Kaygısı
• Matematik Öğrenme Kaygısı
• Soyutlama Kaygısı
• Pasif İzleme Kaygısı
• Performans Kaygısıdır
Peki, hayatımızın içinde olan matematiğe
duyduğumuz bu kaygının (korkunun)
neden(ler)i nelerdir? Şimdi bu soruya cevap bulmaya çalışalım…
Birçok öğrenci matematiği gereksiz, sıkıcı,
korkutucu ve anlaşılmaz bir ders olarak
Matematik günlük hayatımızın bir parçası
haline gelmiş bir bilimdir. Hayatımızın
her anında bir matematiksel durumla
karşılaşmamamız olanaksız.
• Sayıları Okumak
• Saymak
• Alışveriş
• Zaman Kavramı
22 - Çekmeköy2023
Günlük yaşantımızda her an karşımıza çıkabilecek matematiksel kavramlardan en
basitleri bunlar.
KÖŞE YAZISI
görüyor. Lisans eğitimi almanın zorunluluk olarak algılandığı bir eğitim sisteminde
matematik, bu eğitimi almak isteyenleri
ayrıştırıcı, eleyici bir işlev görmektedir.
Bu durum, matematik dersine karşı olumsuz tutumların gelişmesine sebep olmaktadır. Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu
ne yazık ki, matematiği günlük hayatta
kullanmak için öğrenmemektedir. YGS’ de
veya TEOG’ da başarılı olmak amacıyla
matematiği bir ihtiyaç olarak görmektedir.
Araştırma sonuçlarına göre; matematik
kaygısının, sınav ortamı ile ilgili bir durum olmadığı, bu durumun sosyal kaygıya da genellenebileceği vurgulanmıştır.
Matematik kaygısının, öğrenilmiş olmaktan çok doğuştan getirilen bir problem
olduğunu savunanlar, kullanılan öğretim
yöntemlerinin de matematik kaygısının
artmasına neden olduğu ortaya konmuştur
(Yenilmez, Özabacı; 2003).
Matematik kaygısı alanındaki çalışmalar,
kaygı ve performansıyla ilişkili olduğunu
da ortaya koymuştur. Düşük başarı düzeyi,
matematik kaygısının kısa süreli etkilerinden biri olarak düşünülmektedir.
Matematik ve matematikle ilgili alanlardan
kaçınma, düşük benlik değeri, öğrenilmiş
çaresizlik ve itici davranışlar ise matematik kaygısının neden olabildiği uzun süreli
etkiler arasında gösterilmektedir
Çoğu matematik öğretmeninin onaylayacağı gibi, matematik kaygısı, öğrencilerin
başarısızlıktan korkmaları ve kendilerini
yetersiz hissetmelerinden kaynaklanır.
Çoğu durumda, matematik kaygısı uç noktalarda olmasa da öğrencilerin matematik
kariyerini etkilemeye devam etmektedir.
“Matematikte karşılaştığınız güçlükler
için endişe etmeyin. Emin olun benim
karşılaştıklarım sizinkilerden daha büyüktür.” Albert Einstein…
Bu kadar durum tespiti yaptıktan sonra
Matematik Kaygısını azaltmaya yönelik
öğrenci ve velilere önerilerde bulunalım.
Sevgili Öğrenciler;
• Matematik kaygısı varsa, bunu kabullenin. (Teşhisi koyduktan sonra tedavi
mümkündür.)
• Teşhisi koyduk. Matematik kaygımız var.
İlk olarak rahat olun, yalnız değilsiniz.
(Ablanız, babanız, kuzeniniz de bu kaygıyı
yaşadı. Hatta bir itiraf biz matematik öğretmenleri bile öğrenciler bize soru sorduklarında ya çözemezsem diye kaygılanırız.)
• Her gün az da olsa matematikle ilgili
çalışma yapın. (Messi dünyanın en yetenekli futbolcusu olsa bile her gün antrenman yapmak zorundadır.)
• Her fırsatta matematikle ilgili öğretmenlerinize, aile bireylerinize, arkadaşlarınıza
sorular sorun.
(Soru sormak ve özellikle anlamadığınız
noktaları anlayarak sormak çok işinize
yarayacaktır.)
• Kendinize göre matematiğe çalışma yöntemi belirleyin. (Biz öğretmenler sizin
öğrenme stilinize uygun ders anlatmıyor
olabiliriz. Ama siz evde kendi stilinize uygun çalışmayla okulda anlatılanı daha iyi
özümseyebilirsiniz.)
• Geçmiş yıllardan anlamadığınız temel
konular varsa öğrenmeye çalışın. (Yine
anlamam diye düşünmeyin çünkü, yaş
büyüdükçe anlama yeteneği artmaktadır.)
• Adım adım ilerleyin. Seviyenize uygun
kitaplarla çalışın. (Yapamayacağınız zorlukta kitapları çözmeye çalıştıkça hevesiniz
tümden kaçar.)
• Kendinize gerçekçi hedefler koyun. (İlk
sınavdan aldığınız notun bir tık üstünü hedefleyin. 25 den 100 e çıkmanın imkansız
olmadığını biliyorum ama çoğu zaman da
gerçekleşmiyor.)
• Sadece matematiğin hayatınızı belirleyici bir ders olmadığını fark edin. (Yeteneklerinizi keşfetmeye çalışın.)
Hiçbir zaman unutmayın matematik yeteneğiniz var…
Sayın Veliler;
• Matematiği bir zeka göstergesi olarak algılamayın. (Unutmayın 8 farklı zeka türü
vardır ve mutlaka çocuğunuzda bir veya
bir kaçı baskındır.)
• Çocuğunuzu matematik zekasını geliştirecek Akıl ve Zeka Oyunları ile oynamaya
teşvik edin.
(Sudoku, Kakuro, Satranç gibi oyunlar
problem çözme becerilerini geliştirecek ve
matematik alanında gelişimlerine büyük
katkı sağlayacaktır.)
• Çocuğunuza güven duygusu verin. (Özellikle matematik dersinde çocuğunuzun
çalışmasını teşvik amaçlı, sonuç ne olursa
olsun destek olduğunuz mesajını verin.)
• Matematik dersinde başarısız olmasını
sürekli başına kakmayın. (Çocuğunuzu
başarılı olduğu dersler konusunda motive
edin ki, matematikte de aynı sonucu elde
etmeye çalışsın.)
• Çocuğunuzu kesinlikle hiç kimse ile
kıyaslamayın. (Çocuğunuz bir birey unutmayın.)
• Çocuğunuzun matematik kaygısı üzerine
onunla konuşun, yanında olduğunuzun mesajını verin.
Matematik dersinde başarılı olmamaları
çocuklarımızın hayatta başarılı olmayacakları anlamına gelmez…
Çekmeköy2023
- 23
YAZI DİZİSİ
MODERN
ÇEKMEKÖY'ÜN
TARiHi-5
TAHRİR DEFTERLERİNDE ÇEKMEKÖY
B
ugünkü Çekmeköy ilçesini oluşturan köylerden bazılarının tarihi
ile ilgili Osmanlı dönemine ait ilk yazılı bilgiler,
tapu tahrir kayıtlarını
içeren defterlerde bulunur. Tapu tahrir
defterleri, 16. yüzyıl beşeri ve ekonomik
coğrafyası hakkında istatistikî bilgiler
veren en önemli kaynaklardır.
Osmanlı Devleti’nde tahrirler, fethedilen
yerlere soylu ailelerden seçilen bir eminin
kadı, katip ve rüştüne ermiş reayayı yanında toplamasıyla yapılmaktaydı. Bu sayımlar sonunda biri ‘mufassal’ ve diğeri de
24 - Çekmeköy2023
‘icmal’ olmak üzere iki temel defter hazırlanırdı. Tahrirlerde ilyazıcıları ve tahrir
eminleri devlete ait toprakları belirleyip
bunları tımar, zeamet ve has olarak tahsis
ederlerdi. Tahrir işlemini yapan ilyazıcıları
ve eminler vezir veya sancakbeyi rütbesinde kişilerdi.
Osmanlı Devleti’nde bir yerin tam
olarak fethi o yerin tahriri yapıldıktan sonra gerçekleşmiş olurdu. Tahriri yapılan yer köy köy, mezra mezra
kaydedilirdi. Nüfus ise baba adlarıyla birlikte ve vergiden muaf olanlar da
muafiyet sebepleri isimlerinin yanına
belirtilerek kaydedilirdi. Tahrirlerde
önce padişah ve beylerbeyi hasları sonra
da zeamet ve tımarlar kaydedilirdi.
Osmanlı devlet teşkilatında bir kısım
harcama ve ödemelerin hatta maaşların
merkezden nakden yapılması zor olduğu
için gelirlerin ait oldukları yerlerde bir
kısım ödemelere harcanması gerekmekteydi. İşte bu gelir ve giderler tımar sistemi
içinde tanzim edilmiş ve bunun kontrolü
de tahrir defterleri sayesinde yapılmıştı.
Tahrir defterleri sayesinde, belirli bir tarihte
İmparatorluk içinde herhangi bir bölgede
yaşamakta olan yetişkin erkek nüfusun
kendi isimleriyle baba isimleri, ellerindeki
toprak miktarı, tâbi tutuldukları vergi
YAZI DİZİSİ
yükümlülükleri öğrenilebilmekteydi. Ayrıca, sayım bölgelerinde yapılmakta olan
ekimlerin çeşit ve miktarlarıyla, her yerin
tarımsal örf ve adetleri ile ilgili bilgiler de
bu defterlerden çıkarılabilirdi. Yine her
türlü vergilerin toplandığı geçit, pazar,
panayır ve gümrük mahalleri, maden
ocakları, tuzlalar ve dalyanlar; senelik
tahmini gelirleri ve işleyiş düzenleriyle
birlikte tahrir defterlerine kaydedilmişti.
Bunlar sayesinde köylerdeki tımar, mülk
ve vakıf arazileriyle, bunların gelir kaynakları, hukuki statüleri ve idare düzenlerini de öğrenmek mümkündü.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan
436 numaralı Tapu Tahrir Defteri’nde Hüseyinli, Çekmeköy, Sırapınar ve Koçullu
köylerine ait veriler mevcuttur. Bu defter
Hicri 926 tarihli olup, Miladi 1519-1520
yıllarına yani Yavuz Sultan Selim’in son
devri ile oğlu Sultan Süleyman’ın ilk
dönemlerine ait bilgileri içerir. Adı geçen
köyler bu tarihte Yoros (Beykoz) Kazası’na bağlıydı. Yoros Kazası da Kocaeli
Livası’na tâbi idi.
ÇEKMEKÖY, YOROS KALESİ’NİN
TIMARIYDI
Tahrir kayıtlarına göre bu tarihlerde Çekmeköy toprakları Beykoz yani o dönemdeki adıyla Yoros Kalesi’nin tımar arazisi
idi. Çekmeköy arazisi Yoros Kalesi’ni
korumakla görevli kişiler tarafından tasarruf ediliyordu. Köylüler ekip biçtikleri
araziden elde ettikleri ürünlerin vergisini
köyün tımar sahibi olan Yoros Kalesi muhafızlarına veriyorlardı. 15191520 tarihlerinde Çekmeköy’ün vergisi
(tımarı) Durmuş oğlu Hüseyin ile Mehmed
oğlu Hamza isimli şahıslara aitti.
1519-1520 tarihlerini kapsayan tapu tahrir
defterine göre Çekmeköy nüfusuna kayıtlı
22 kişi vardı. Bunların yedisi çeşitli miktarlarda çift tasarruf eden, sekizi “ekinlü”,
beşi mücerred (yetişkin bekâr erkek),
bir muaf ve biri de bennak olarak
kaydedilmişti: Bennak, Osmanlı Devleti idaresinde olanların tımar sahibine
verdikleri vergilerden birinin adıydı. Bu
kazanç vergisi kabilinden bir vergi idi.
“Ekinlübennak” ve “caba bennak” olarak
iki kısma ayrılırdı. “Ekinlübennak”, elinde
olan yeri nim çiftlikten az olan kimsenin
verdiği vergi olup miktarı 18 akçe idi.
“Caba bennak” ise uhdesinde arazi olmamakla beraber evli olan ve çalışıp kazananların ödediği vergi idi. Bunun miktarı
da 12 akçe idi. Buna “caba akçesi” de denirdi ve vergi Mart ayında toplanırdı.
ÇEKME KÖYÜ’NE ÇİFTÇİLİK İÇİN
GELENLER VARDI
Çekmeköy’e başka yerleşim yerlerinden
çiftçilik yapmaya gelenler de bulunmaktaydı. Bunlar tapu tahrir defterlerinde köy
halkının kaydedildiği yerin hemen devamında “hariçten ekenler” ya da “hariçten
ziraat edenler” olarak belirtilmişti. 63 Adı
geçen tarihlerde Çekmeköy’e çiftçilik yapmak üzere hariçten gelenlerin sayısı dokuz
idi. Müslüman ahaliye mensup bu kişilerden
dördü kardeşleriyle birlikte gelmişti.
Bu bilgilere göre Çekmeköy’de vergi
mükellefi olan toplam kişi sayısı 33’tü.
Buna karşılık köyde 17 hane olduğu kayıtlarda mevcuttu. Buradan da 1520’li yıllardaki Çekmeköy nüfusu hakkında tahmini bilgi elde edebiliriz. Her hanede
ortalama 5 kişi olduğu düşünülürse bu
tarihte Çekmeköy’ün 80-90 arasında bir
nüfusa sahip olduğu söylenebilir. Elbette bu hesaba dışarıdan ekenler dâhil
edilmedi.
Tahrir defterindeki kayıtlar, köyde
yetiştirilen ürünler hakkında da bilgi
vermekteydi. Buna göre köyde buğday,
arpa, yulaf, kapluca, keten ve çeşitli
meyve üretimi yapıldığı görülmekteydi. Buradan da köy halkının yetiştirdiği
ürünlerin kendilerine yettiğini, arta kalan
ürünlerini satarak kazanç sağladıklarını
söyleyebiliriz.
Öşr-i kettan, öşr-i meyve, çayır vergisi,
resm-i ganem, resm-i çift,resm-i ekinlü,
resm-i mücerred, bad-ı heva, resm-i küvâre
ve deşt-i bânî köy halkının verdiği vergi
türleriydi.
Bu vergilerden de köydeki en önemli geçim
kaynağının zirai faaliyetler ve hayvancılık
olduğu anlaşılmaktaydı. Çünkü bunlar
tarım ve hayvancılıktan alınan vergilerdi.
Buna göre köyde yetiştirilen ürünler ile
halktan alınan vergi miktarları şöyleydi:
70 Hınta (buğday), 2 müd,
17 kile, kıymeti: 920 akçe.
Şair (arpa), 3 kile, kıymeti: 9 akçe.
Alef (yulaf), 3 müd, 5 kile, kıymeti: 123
akçe.
Kapluca, 3 kile, kıymeti: 9 akçe.
Öşr-i kettan, 115 akçe.
Öşr-i meyve, 30 akçe.
Çayır vergisi, 31 akçe.
Resm-i ganem, 70 akçe.
Resm-i çift, 338 akçe.
Resm-i ekinlü, 92 akçe.
Resm-i mücerred, 34 akçe.
Bad-ı heva, 45 akçe.
Deşt-i bânî, 8 akçe.
Toplam: 1800 akçe.
Bu verilere göre Çekmeköy’de geçim kaynağı olarak tarım öne çıkarken, hayvancılık
ise daha geri plandaydı. Bu ise bize, Çekmeköy’de bulunan halkın yerleşik hayata
alışkın, geçimlerini ziraatla sağlayan insanlar olduklarını gösteriyordu.
HÜSEYİNLİ, RUMELİ HİSARI’NIN
TIMAR ARAZİSİ İDİ
Kocaeli Livası’nın nüfus, hâsılat ve tımarlarını gösteren 1519-1520 tarihli mufassaltahrir defterinde Hüseyinli Köyü ile ilgili
bilgiler de mevcuttu. Buna göre Hüseyinli
Yoros Kazası’na bağlı bir köydü. Yoros
Kazası da Kocaeli Livası’na bağlıydı.
Tahrir kayıtlarına göre bu tarihlerde Hüseyinli Köyü’nün toprakları Rumeli Hisarı
yani o dönemdeki adıyla Boğazkesen Kalesi’nin tımar arazisi idi. Hüseyinli Köyü
arazisi Boğazkesen Kalesi’ni korumakla
Çekmeköy2023
- 25
YAZI DİZİSİ
görevli kişiler tarafından tasarruf ediliyordu. Köylüler ekip biçtikleri araziden elde ettikleri ürünlerin vergisini köyün tımar sahibi
olan Boğazkesen Kalesi muhafızlarına tımar
olarak veriyorlardı. 1519-1520 tarihlerinde
Hüseyinli Köyü’nün tımarı Boğazkesen
Kalesi muhafızlarından Abdullah oğlu
Katib Hasan isimli kişiye aitti.
Yine Hicri 929/Miladi 1523 tarihli Kocaeli Sancağı’na ait başka bir tapu tahrir
defterine göre Hüseyinli Köyü toprakları
Boğazkesen Kalesi dizdarı Rüstem oğlu
Katib Mehmed ve Yusuf oğlu Mustafa’ya
tımar olarak verilmişti.
1519-1520 tarihlerini kapsayan tapu tahrir
defterine göre Hüseyinli Köyü nüfusuna
kayıtlı 8 kişi vardı. Bunların altısı “ekinlü”, biri mücerred (yetişkin bekâr erkek) ve
biride yeniçeri olarak kaydedilmişti.
Bunların haricinde Hüseyinli Köyü’ne
başka yerlerden gelerek tarlaları ekip
biçenlerde vardı. Bunlar tahrir defterine
“hariçtenekenler” olarak eklenmişti.
Aynı defterde Hüseyinli Köyü’nde
yetiştirilen ürünler ve bunlardan alınan
vergilerde ayrıca kaydedilmişti. Buğday,
yulaf ve keten köyde yetiştirilen başlıca ürünlerdi. Buna göre köylülerin hem
yetiştirilen ürünlerden hem de diğer alanlardan verdiği vergiler “hâsıl” başlığı altında belirtilmişti:
74 Hınta (buğday), 3 müd, 1 kile, 437 akçe.
Alef (yulaf), 10 müd, 50 akçe.
Öşr-i kettân, 18 akçe.
Çayır, 8 akçe.
Sazlık, 10 akçe.
Resm-i çift, 58 akçe.
Resm-i ekinlü, 73 akçe.
Resm-i bennak, 9 akçe.
26 - Çekmeköy2023
Resm-i mücerred, 2 akçe.
Bad-ı hevâ, 10 akçe.
Deşt-i bâni, 5 akçe.
Yekün, 270 akçe.
1530 tarihine ait Muhasebe-i Vilayet-i
Anadolu Defteri’nde de Hüseyinli Köyü ile
ilgili bilgiler vardı. Bu tarihte de Hüseyinli
Köyü Boğazkesen Kalesi muhafızlarının
tımarı durumundaydı. Zikredilen tarihte
Hüseyinli’de 6 hane, 4 mücerred (yetişkin
bekâr erkek), 2 meremetçi (vergiden
muaf), 3 sipahizade kaydı vardı. Köyün
ödediği vergi toplamı da 650 akçe idi.
ların yanında çeşitli sebze ve meyvelerin
yetiştirildiği, arıcılık ve hayvancılıkla
uğraşıldığı da kayıtlardan anlaşılıyordu.
Köyden ödenen vergi miktarı toplamı 7
bin akçeydi. Sırapınar Köyü halkının
yetiştirdiği ürünler ile kıymetleri ve
ödedikleri vergi çeşitleri “hâsıl” başlığı
altında kaydedilmişti.
Hem nüfusu hem de verdikleri vergiler
dikkate alındığında Sırapınar Köyü’nün
1520’li yıllarda iktisadi ve sosyal bakımdan oldukça gelişmiş olduğu görülmekteydi.
SIRAPINAR (EYNE/AYNA HOCA)
ÇERİBAŞI MUSTAFA’NIN TIMARIYDI
1519-1520 tarihlerine denk gelen tapu tahrir
kayıtlarını ihtiva eden defterlerde Sırapınar
Köyü ile ilgili bilgiler yer alıyor. Örneğin
Sırapınar Köyü’nün diğer bir adının da Ayna
Hoca (Eyne Hoca/İne Hoca daolabilir)
olduğu, köyde kaç vergi mükellefi olduğu,
kaç kişinin dışarıdan gelerek ziraat yaptığı,
ne kadar vergi verdikleri gibi konuları bu
kayıtlardan öğrenebilmekteyiz.
Sırapınar ya da diğer adıyla Ayna Hoca Köyü
bu tarihte Çeribaşı Hürmüz oğlu Mustafa
isimli kişiye tımar olarak verilmişti. 76
kayıtlara göre Sırapınar Köyü’nde 33 hane
bulunuyordu ve bu hanelerde de vergiden
muaf 1 hatip, 1 pirifâni, 3 muhassıl ile 38
vergi mükellefi vardı. Bunların 10’u ekinlü, 9’u bennak, 4’ü mücerred, biri çift ve
diğerleri de çeşitli miktarlarda çift tasarruf
eden olarak kaydedilmişti.
Bu tarihlerde Sırapınar Köyü’ne başka
yerlerden zirai faaliyetlerde bulunmak için
gelenler de vardı. Bunların sayısı yedi idi.
Buğday, arpa, yulaf, darı, keten bu dönemde Sırapınar’da yetiştirilen ürünlerdi. Bun-
KOÇULLU KÖYÜ DE BOĞAZI KORUYANLARI BESLİYORDU
Yoros Kazası’na bağlı bir köy olan Koçullu Köyü’nün gelirleri, Hüseyinli Köyü’nde
olduğu gibi Mustafa oğlu Ahmed isimli
başka bir Boğazkesen Kalesi muhafızına tımar
olarak verilmişti. 1519-1520 tarihlerini kapsayan tapu tahrir defterinde Koçullu nüfusuna
kayıtlı 14 hanede 31 erkek bulunmaktaydı. Kadınlar defterlere kaydedilmemişti.
Kayıtlı erkeklerden köyde ikamet edenlerin
sayısı 20 idi. 20 kişiden 9’u çeşitli miktarlarda çift tasarruf eden, 3’ü “ekinlü”, 3’ü
mücerred (yetişkin bekâr erkek), bir muhassıl ve 2’si de bennak olarak kaydedilmişti.
Diğer geri kalan 11 kişi ise hariçten ekenler
idi.
Bu tarihte Koçullu Köyü ahalisinin
yetiştirdiği ürünler buğday, yulaf ve ketendir. Zirai faaliyetlerin yanında arıcılık
da yapıldığı kayıtlardan anlaşılıyor. Ağnam
resminin olmaması köyde hayvancılıkla
uğraşılmadığını gösteriyor.
İstanbul’un Yaşam Pınarı Çekmeköy
Kitabından alınmıştır.
HABERLER
ÇEKMEKÖY’E BİR
MÜJDE DE BAŞBAKAN
AHMET DAVUTOĞLU’NDAN
İ
stanbul Boğazı’na yapılacak 3
Katlı Büyük İstanbul Tüneli’nin
detayları, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen programda
açıklandı. Programa Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık,
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce,
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş ve çok sayıda davetli katıldı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Ulaştırma
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi
Elvan tarafından tanıtımı yapılan “3 Katlı
Büyük İstanbul Tüneli” projesiyle İstanbul, metro hatları ve karayolu akışlarını
birleştiren, dünyanın ilk üç katlı tüneline
sahip olacak. İstanbul’un yeni mega projesi “3 Katlı Büyük İstanbul Tüneli”, hem
metro hattı hem de çift yönlü karayolunu
içeren, dünyanın ilk üç katlı tüneli olacak.
İstanbul’un Asya ve Avrupa yakaları
arasındaki yolculuk süresini kısaltacak
proje sayesinde, günde 6,5 milyon yolcunun yararlandığı 9 farklı şehir içi raylı
sistem, hızlı metro ile entegre olacak ve
kıtalar arası yolculuk kolaylaşacak. Çevre
yollarına bağlantısıyla diğer şehir içi yollara daha kolay ve daha hızlı erişim
sağlanacak. Tüm ana arterler birbirine
bağlanmış olacak.
Çekmeköy Metrosu,
Bağlanacak
Dev
Geçide
3.5 milyar dolara mal olması planlanan dev
proje tam 9 adet aktif raylı sisteme entegre.
Tünel, diğer tüm raylı hatlarda olduğu gibi
Üsküdar-Ümraniye-Çekmeköy Metrosu ile
de birleşecek. Marmaray ile de bağlantılı
olacak proje havaalanlarına ve otogara
ulaşımda da büyük kolaylık sağlayacak.
Proje hayata geçirildiğinde Çekmeköy’den
Beşiktaş’a 37 dakikada ulaşım sağlanacak.
Karayolunda ise 3. Havalimanı ve Yavuz
Sultan Selim Köprü bağlantısı Kuzey Marmara Otoyolu, TEM Otoyolu ve D100
(E-5) Karayolu bağlantıları bulunacak.
Böylece Çekmeköylüler, İstanbul’un dört
bir köşesine yer üstüne hiç çıkmadan dakikalar içinde ulaşabilecekler.
“3 Katlı Büyük İstanbul Tüneli Projesi”nin
açıklandığı toplantıda, Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın gönderdiği mesaj da okundu.
Mesajında İstanbul’u geleceğe taşıyacak,
yeni projenin tanıtımına yapılan davet
nedeniyle teşekkür eden Erdoğan, İstanbul’un sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın nadide şehirlerinden biri olduğunu
vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesajında
şunları kaydetti:
“İstanbul için planlanan yatırımlar, yeni Türkiye yolunda, 2023 hedeflerimizin yakalanmasında somutlaşan önemli adımlardır. Bu
tüp geçit projesi, ülkemizin kalkınması,
gelişmesi ve sanayiden kültüre her alanda
büyümesine öncü rol oynayan, İstanbul
için hayalleri gerçeğe dönüştüren projelerden biri olacaktır. Kıtaları birbirine
bağlayan, sanayi ve ticaretin lokomotifi,
kültürün başkenti İstanbul’da ulaşımı
rahatlatacak, İstanbulluların hayatını
kolaylaştıracak bu yeni projenin en kısa
sürede hizmete girmesi büyük önem taşımaktadır.”
Çekmeköy2023
- 27
AKTÜEL
BAYANLARIN PARMAKLARINDA
CAN BULAN SEVDA
İĞNE OYASI
M
illi Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu
Öğrenme
Genel
Müdürlüğü’
ne
bağlı olarak Çekmeköy Halk Eğitimi Merkezi 68 alanda yüzlerce kurs ile
hizmet vermektedir. Bu kurslardan özellikle bayanların ilgilendiği İğne Oyası
kursunu sizlere tanıtmak istiyoruz.
YÜZLERCE KURSİYER
Fatma ERDOĞAN – Leyla NARMAN – Melek ÇETİN
28 - Çekmeköy2023
Öğretmenlerimiz şimdiye kadar yüzlerce
kursiyere eğitim verdi ve vermeye devam etmektedir. Kurslar merkez binamız
dışında Çekmeköy Belediyesine bağlı
kültür merkezlerinde, ilk ve orta dereceli
okullarda da yapılmaktadır.
İĞNE OYASI
TANIYALIM
KURSUMUZU
İğne oyası adından da anlaşılacağı gibi
iğne ile çalışılan ve düğüm esasına
dayanan bir oya çeşididir. Geleneksel
Türk oyalarının en eskisidir. Çok zengin
kompozisyon örnekleri vardır. Anadolu’nun
her yöresinde, köy, kasaba ve kentlerde
her yaş grubundan bayanların zevkle
yaptıkları bir iştir. İğne üzerine ipliğin bir
veya iki kez dolanmasıyla çalışılır.
AHENKLE DANS EDEN İĞNELERİN MUCİZESİ
İğne oyası iç ve dış giyim süslemelerinde eşarp, başörtü ve mendil kenarları,
oda takımları, yatak takımları; motifler
birleştirilerek perde, masa örtüsü, dekoratif çiçek, yaka çiçeği, kolye benzeri
AKTÜEL
da hazırlanmaktadır.
KURSUMUZA KATILMANIZ
İÇİN ARANAN ŞARTLAR
yerlerde uygulanır. İğne oyasının temeli
zürafadır. Zürafanın tekrarlanmasıyla desenler, motifler oluşturulur.
İğne oyası yapmak için temel teknikler;
zürafa, üçgen ilmek, kare ilmek, fiskil, çirtik kullanılmaktadır.
OLMAZSA OLMAZ MALZEMELER
HER YERDE ONLARIN İZİ VAR
İğne oyasının asıl malzemeleri iğne ve
ipliktir. İplik olarak da değişik kullanım
amaçlarına uygun olarak ibrişim, floş naylon, sim dantel iplikleri gibi birçok iplik
çeşidi kullanılmaktadır.
İğne oyaları sandık, sehpa, şemen, tepsi, ayna örtüleri, duvar panoları gibi
şekillerde hazırlanarak evleri süslemektedir. Yatak takımları, bohçalar, başörtüleri,
yemeniler, mevlit bezleri, seccade kenarları, fular, saç tokası, yaka süsü olarak
Kursumuza katılmak için okuma yazma
bilmeniz ve mesleğin gerektirdiği bedensel
ve fiziksel özelliklere sahip olmanız yeterlidir. Kursumuzu başarı ile tamamlayan
kursiyerler, el sanatları alanında turistik
ve hediyelik eşya üretimi yapan işletmelerde, desen, çeyiz, el nakışı üretimi yapan atölyeler ve moda evlerinde
çalışabilirler.
Eğer sabırlı iseniz, bu alanda meslek edinmek istiyorsanız sizi de iğne oyası kursumuza bekliyoruz.
Merkezimizde İğne Oyası kursu eğitimini
veren öğretmenlerimiz:
Fatma ERDOĞAN
Leyla NARMAN
Melek ÇETİN
Bu sayıdaki köşemizi hazırlayan öğretmenimiz Leyla NARMAN’I kısaca tanıyalım.
Öğretmenimiz 1978 Bingöl Kiğı doğumlu. Kiğı Kız Meslek Lisesi mezunudur.
Merkezimizde 3 yıldır El Sanatları alanında
İğne Oyası eğitimi vermektedir.
İletişim Bilgilerimiz:
Adres: Kirazlıdere M. Sultangazi C. No:1
Çekmeköy
Tel: (216) 429 51 10
İnternet: www.cekmekoyhem.meb.k12.tr
Çekmeköy2023
- 29
KÖŞE YAZISI
Ezgi Ökse
Aile Danışmanı/Çocuk Psikoloğu
[email protected]
SİHİRLİ
OYUN
ODASI
OYUN OYNAMAYAN BİR ÇOCUK GÖRDÜNÜZ MÜ? İŞTE O
ZAMAN O ÇOCUK İÇİN HEMEN BİR UZMANA DANIŞIN
B
u yazının başında siz
değerli
okuyuculardan
yakınlarınızdaki
herhangi bir kâğıda ileride
çocuğunuzu nasıl görmek
istediğiniz ile ilgili dört
30 - Çekmeköy2023
madde yazmanızı istiyorum. Sonra bu
kâğıdı bir köşeye koyup okumaya devam edebilirsiniz.
Birçok kuramcı oyunu çeşitli şekillerde
tanımlamıştır. Montessori’ye göre oyun,
“çocuğun işi” olarak betimlenmiştir.
Piaget’e göre ise,“oyun bir uyumdur”.
Grass oyunu,“çocukların yaptığı bir pratik” olarak görür. Montaigne ise,“çocukların en gerçek uğraşları” olarak tanımlar.
Aslında çocuğun kendini en rahat ifade
ettiği yerdir oyun. Sosyal, fiziksel ve
KÖŞE YAZISI
bilişsel kapasiteleri oyunla gelişir. Bilişsel
yollar ile (yani neden-sonuç ilişkisi, mantıksallık vb. yollar ile) çocuğa öğretemeyeceğiniz birçok şeyi oyunla öğretmek mümkündür. Oyun esnasında yapılan düzenli ve
sistemli hareketler çocuğun kas ve fizik
gelişimini güçlendirecek ve neticesinde
sindirim, dolaşım, solunum gibi bir takım
fizyolojik sistemlerini de olumlu etkileyecektir. Yine büyük ve küçük kasların
gelişimi günlük yaşamdaki birçok becerinin
artmasını sağlayacaktır. Sembolik oyunlarda çocuk sosyal rolleri çok daha
büyük bir hızla kavrayacak, duygularını
fark edip daha rahat ifade edebilecektir.
Paylaşma, işbirliği yapma, yardımlaşma,
dinleme, sırasını bekleme, tahammül etme,
kurallara uyma, kişilerle iletişim kurma ve
sürdürme, nezaket sözcüklerini yerinde kullanma gibi birçok sosyal ve kişisel beceriyi
çocuk yine oyun aracılığıyla öğrenecektir.
Yanı sıra oyun, kavram, renk, sayı, şekil,
zaman, uzaklık, mekân ve uzay algısı,
boyut, ağırlık, hacim ve ölçü gibi kavramlarla beraber sınıflama, sıralama, analiz
etme, sentezleme ve problem çözmeyi
gerektirecek zihinsel becerileri de kazandıracaktır. Çocuğunuzun oyun oynarken, oyuncaklarıyla saatler boyunca
uğraşırken eğlendiği, keyifli vakit geçirdiği
su götürmez bir gerçektir ama bu, ne sadece
eğlencedir ne de zaman kaybı…Kısacası
oyun ile çocuğunuzun gelişimine birçok
katkı sağlayabilirsiniz, bu zaten dünyada
kabul görmüş ve gerek okullarda gerekse
oyun evlerinde uygulanmaya başlanmış bir
bilimsel gerçekliktir.
Peki, bunun dışında oyun başka ne amaçla
kullanılır?
Oyun geliştirici olduğu kadar iyileştirici
de bir güçtür ve duygusal çatışmalarının
çözülmesini sağlamak amacıyla kullanılır. Örneğin, huysuzlaşan bir çocuğun
oyununu iyi gözlemlersek ruh halini ve
oyun içerisinde sakinleştiğini ayırt edebiliriz. Bu da bize çocukların oyunlarında ruh
hallerini nasıl ifade ettiklerini gözlemleyebileceğimiz mükemmel bir inceleme alanı
ortaya çıkarır.
Bu yöntem, çocuğun kendi kendine veya
arkadaşlarıyla oynamasından,
ya da
ailenin veya öğretmenin çocukla oyun
oynamasından farklı özellikler içerir.
Oyun terapisi, çocuğun problemlerini anlamak, onun duygularını ve tutumlarını
keşfetmek ve oyunun içinde güçlenebilmesini
sağlamak için geliştirilmiş bir tekniktir.
Oyun terapisi çocukların kendilerini ifade
edebilecekleri, risk alabilecekleri, sosyal
kuralları ve sınırları öğrenebilecekleri ve
yaşadıkları sorunlar ile başa çıkabilme yollarını keşfedebilecekleri güvenli bir ortam
oluşturur.
Oyun terapisinde özel olarak tasarlanmış
bir oyun odasında terapist ve çocuk birlikte oyun oynar. Burada oyunu çocuk kurar ve yönlendirir. Çocuk, oyun terapistiyle
güven ilişkisini geliştirdikten sonra yavaş
yavaş kendini açmaya başlar. Oyun terapisinde çocuk, her biri birbirinden farklı
anlamlar taşıyan oyuncakları kullanarak
kendi oyununu kurar ve günlük hayatında ifade etmekte zorlandığı öfke, üzüntü,
kıskançlık gibi olumsuz duyguları özgürce
yaşar. Oyun terapisti, çocuğu tüm hata, eksiklik ve zayıflıklarıyla koşulsuz olarak ka-
bul eder. Çocuk, rahatlar ve daha cesur bir
şekilde kendini oyunun akışına bırakır. Bu
süreçte, çocuk oyunlarında, yaşamındaki
hayal kırıklıklarını yeniden canlandırarak,
farklı şekillerde baş etme yollarını öğrenir.
Bu da özgüvenini arttırır. Problemleriyle
yüzleşemeyen çocuklar problemlerini
çözemezler. Oyun terapisinin yardımcı
olduğu konular şunlardır;
• Doğal afetler
• Ebeveyn alkolizmi
• Ebeveyn stres bozuklukları
• Mükemmeliyetçilik
• Seçici konuşamamazlık
• İçe kapanıklık, utangaçlık
• Şiddet eğilimi, dürüstlük
• Depresyon
• Okul sorunları
• Sosyal sorunlar (alt ıslatma, tırnak yeme
vb.)
• Travma
• Şiddete şahit olma
• Bağlanma sorunları
• Dikkat/ hiperaktivite bozukluğu (ADD/
ADHD)
• Otizm
• Öğrenme bozuklukları
Gelelim en başta yazıp bir kenara koyduğumuz dört maddeye. Bu dört maddeye iyi
bakın. Siz bunlar olmalısınız. Çocuğunuza bunları en iyi şekilde öğretmenin yolu
budur.
SİZ BUNLAR OLUN!
Mutlu kalın…
Çekmeköy2023
- 31
KÖŞE YAZISI
NASIL BİR İSLAM?
“ Allah katında din, İslam dinidir…” (3/19)
Hikmet TEKİN
İlahiyatçı Araştırmacı
[email protected]
“Barış ve esenlik”
demek olan
İslam; sulh ve
selamet gayesiyle
doğruya ve hakka
uymak
anlamındadır.
K
urtuluşa ermek, boyun
eğmek, teslim olmak...
Kısaca “barış ve esenlik”
demek olan İslam; sulh ve
selamet gayesiyle doğruya
ve hakka uymak anlamındadır. Kur’an’da; Allah’a yönelmek, Allah’a teslim olmak, tevhid inancına sahip
olmak ve Allah’a teslimiyetin gereğini yerine getirmek anlamlarında kullanılmıştır.
Ayrıca, Allah katındaki hak dinin karşılığı
ve özel adı olarak da belirtilen İslam; kendisinden başka hiçbir dinin Allah tarafından
kabul edilmeyeceği vurgulanmıştır.
Gerçek ve dosdoğru din anlamındaki
din-i kayyim ve sırat-ı müstakim gibi
kavramlar asli dini tanıtma amacını
taşırken Hz. İbrahim (aleyhisselam) için
hanif ve müslim vasıflarının eş anlamlı kullanılması da İslam’ın saf tevhid inancının ve
hak dinin devamı olduğunu göstermektedir.
Nitekim Kur’an’da; Hz. Adem’den Hz.
Muhammed’e kadar bütün peygamberler
(aleyhimüsselam) tarafından tebliğ edilen
dinin bir olduğu ve nübüvvet halkasının
da Hz. Muhammed (aleyhisselam)’le sona
erdiği belirtilmiştir. Bilindiği gibi, İslam’ın
özünü tevhid inancı oluşturur. Tevhid’in
bayraktarı olarak da bilinen Hz. İbrahim
başta olmak üzere bütün peygamberler insanları Allah’ın varlığına ve birliğine inanmaya davet etmişlerdir. Bu yönüyle tevhid
inancını merkeze alan evrensel dinin en son
ve en mükemmel halkasını oluşturan dinin
adıdır İslam…
Kolaylaştırılmış haniflik
Ayet ve hadislerde İslam kavramıyla hanif
ve fıtrat kavramları arasında bir anlam ilişkisi görülür. Hanif; Yüce Allah’ın insanlığa
bildirdiği, insan tabiatına en uygun tevhid
dini olduğu belirtilmiş ve İslam’la eş an32 - Çekmeköy2023
lamlı kullanılmıştır: Fıtrat ise; Yüce Allah’ın insan tabiatına bahşettiği, yaratıcısını
tanıma eğilimi ve gerçeği benimseme yatkınlığı olarak belirtilmiştir. İslam’la fıtrat,
yani yaratılış özelliği arasındaki bağı görebilmek için şu ayeti hatırlatmakta fayda var:
“Sen yüzünü dosdoğru bu dine, Allah’ın
fıtratına çevir. O, insanları ona göre yaratmıştır. Allah’ın yarattığının yerini tutacak
bir şey yoktur. İşte doğru din bu dindir. Ama
insanların çoğu bunu bilmezler”(Rum 30/30).
Diğer yandan Yüce Allah’ın, kainatın mutlak hakimi ve tek Rabbi olduğu gerçeği
belirtilerek şirkin her türlüsünden özenle
kaçınılması çokça vurgulanmıştır: “ İyi bil
ki, saf din Allah’ın dinidir. Allah ile kendi
aralarına koydukları velilere tutunanlar derler ki: Biz onlara, sadece bizi Allah’a daha
çok yaklaştırsınlar diye kul oluyoruz…”
(Zümer 39/3).
Bir başka ifadeyle kişinin bilerek ve
samimiyetle kendisini Allah’a teslim etmesi anlamına gelen İslam; eskiden beri devam eden bir şeye değil, yeni başlayan bir
dönüşüme de işaret etmektedir. Bu yönüyle
sadece doğruya ve hakka uymak en temel
esas olarak görülmüş; yanlışa ve kötüye
uyma, batıla boyun eğme şeklindeki bir
teslimiyet İslam’a aykırı görülmüş ve isyan
olarak nitelendirilmiştir:
“De ki; baksanıza, Allah’ın yakınından
(yanı sıra) neyi çağırıyorsunuz? Gösterin
bana, onların yeryüzünde yaratmış oldukları ne vardır? Yoksa onların göklerde bir
payı mı bulunuyor? Bu konuda bana, bundan önce gelmiş bir kitap veya bir bilgi
kalıntısı getirin bakalım. Eğer doğru
sözlü kimselerseniz… Kıyamet gününe
kadar kendisine cevap veremeyecek kimseleri çağırandan daha sapık kimdir? Oysa
bunlar, onların çağrısının farkında değillerdir” (Ahkaf46/4,5).
KÖŞE YAZISI
İslam-iman -amel ilişkisi
İman; yaygın tanımıyla güven içinde tasdik etmek, inanmak… Ayrıca kişinin; Resulullah (aleyhisselam)’ın haber verdiklerini
içtenlikle benimsemesi, bütün kuşkulardan
arındırılmış bir teslimiyetle onlara bağlanması… İslam ise; kalpteki inancın dille
ifade edilmesi ve salih amellerle (güzel ve
yararlı davranışlar) gereğinin yerine
getirilmesi olarak bilinir: “Rabbimiz Allah’tır diyen, sonra doğru davrananlar…
Onların üzerlerine melekler iner, onlara:
Korkmayın, üzülmeyin, size söz verilmiş cennetle sevinin, derler” (Fussilet 41/30). Bu yönüyle
iman esasları, kalpteki inancın amel ve eylem olarak dışa yansıması; İslam esasları
ise bunun göstergesi, hatta samimiyetin
amellerle doğrulanmasıdır bir bakıma.
Ayet ve hadislerde, iman -salih amel arasındaki ilişkiye sürekli dikkat çekilir. Nitekim
Kur’an’da nerede imandan bahsedilse,
yanı sıra ve birbirleriyle bağlantısını
gösterircesine, salih amellerin gerekliliğine
de sürekli vurgu yapılır. Öyle ki, iman-amel
arasındaki sıkı ilişki ve bu konudaki vurgulu ifadelere bakıldığında, amelsiz bir imanın
çok da anlamlı olmayacağı görülecektir.
Diğer yandan, İslam-iman-salih amel birlikteliği aynı zamanda Müslüman kalabilmenin de olmazsa olmazıdır.
yerine getirmelidir. Aksi takdirde ortada bir
imanın olup olmadığını kestirmek hayli zor
olacaktır. Bu yüzden; “Nasıl yaşarsanız
inancınız ona göre şekillenir…” tespiti
hep göz önünde tutulmalıdır.
Öte yandan inancının gerektirdiği istikamette
hayatını sürdüremeyen bir Müslüman;
durumunu düzeltmeye ve tevbe ederek
Müslümanca bir hayat sürdürmeye karar
vermediği sürece Müslüman kalabilme
konusunda başarısız olması da kaçınılmazdır.
Hatta inancının tehlikede olduğu da bilinmelidir. Zira imanın salih amellerle sürekli
beslenmesi ve güçlendirilmesi gerekir. Aksi
takdirde İslam’a aykırı hayat sürdürmenin,
imanın kaybedilmesine yol açan ciddi bir
tehlike olduğu da göz ardı edilmemelidir.
Diğer taraftan durumunu yeniden gözden
geçirmek suretiyle Müslümanca bir hayat
sürdürmeye karar vererek Nasuh Tevbe
yapmak isteyen kimse; günahı ne olursa
olsun tevbe kapısının kendisi için ardına kadar hep açık olduğunu bilmelidir. Tevbe için
herhangi bir formalitenin gerekli olmadığı
da açıktır. Ayrıca şu veya bu ifadeleri kullanmak gibi bir zorunluluğun da olmadığını
da bilmelidir. Asıl önemli olan, insanın
bütün samimiyetiyle hatasından dönmesi ve
verdiği sözde durma iradesini göstermesidir.
Dolayısıyla herkesin kendi diliyle içinden
geldiği gibi her an Yüce Allah’a yalvarabileceğini, tevbe istiğfar edebileceğini bilmesi
gerekir.
Müslüman olarak ölmek
Her insan ölümü tadacaktır. Ancak kişinin;
ölüm anına kadar Müslümanca yaşadıktan
sonra, Müslüman olarak ölmek suretiyle
mutlu sona ulaşması son derece önemlidir: “Ey inananlar; Allah’tan, O’na yaraşır
biçimde korkun ve ancak Müslümanlar
olarak ölün” (AL-i İmran 3/102).
Nitekim bütün peygamberler evlatlarına/
torunlarına; Yüce Allah’a ortak koşmamalarını ve Müslüman olarak ölmek için gayret sarf etmelerini vasiyet etmişlerdir: “…
Oğullarım! Bu dini size Allah seçti; son
nefesinize kadar Müslüman kalın…” (Bakara
2/132).
Yusuf (aleyhisselam)’un duası:”Ey gökleri ve
yeri yaratan! Sen dünyada da ahirette de
benim sahibimsin. Beni Müslüman olarak
öldür ve beni iyiler arasına kat!” (Yusuf 12/101).
Müslüman kalmak
Bilindiği gibi, iman esaslarının hakkıyla benimsenmesi İslam’a giriş anlamında Müslüman olmak için yeterlidir, ancak
Müslüman kalabilmek için bunun yeterli
olmadığı da aşikardır. Zira yaşanabilir,
sürdürülebilir bir Müslümanlık için eylem
ve davranışların da imanın gerekleriyle
uyum halinde olması gerekir. Çünkü İman,
salih amellerle ispat edilmesi gereken bir
olgudur. Müslüman; öncelikle samimi ve
gösterişten uzak olarak inancının gereklerini
Çekmeköy2023
- 33
RÖPORTAJ
MAHALLEMİZİN
MUHTARI
ekmeköy 2023 muhtarlarımızın nabzını tutmaya devam ediyor. Her
sayısında bir Mahalle
muhtarını
ağırlayarak
“sessizliklerinin sesi” olmaya çalışan Çekmeköy
2023’ün bu ayki konuğu
Nişantepe Mahalle Muhtarı
Yakup Baydar… Nişantepeli’nin yere göğe
sığdıramadığı Baydar ile oldukça keyifli
geçen röportajımız başlıyor.
Yakup BAYDAR
Nişantepe Mahalle Muhtarı
Nişantepeli’nin
yere göğe
sığdıramadığı
Yakup BAYDAR
SİZİ TANIYABİLİR MİYİZ?
İsmim Yakup Baydar. Ardahan Çıldır
doğumluyum. 1996’da İstanbul Nişantepe
mahallesine geldim. O tarihten beri Nişantepe mahallesinde ikamet etmekteyim.
Muhtarlık haricinde ticaretle uğraşıyorum,
3 çocuk babasıyım.
NE ZAMAN MUHTAR OLDUNUZ?
3. dönemimdeyim. 11 yıldır muhtarlık
görevini yerine getiriyorum.
ADAY OLAN İNSANLAR ARASINDA
SİZİN MUHTAR OLARAK SEÇİLMENİZDEKİ EN BÜYÜK ETKEN NEDİR?
Benim en büyük şansım Nişantepe’de
yetişen, mahallenin tanıdığı ve güvendiği
biri olmam. Muhtarlığa aday olduğumda
mahalleliden destek görmem bana daha
34 - Çekmeköy2023
çok güç verdi. Bende görevimin başına geldiğim andan itibaren mahallelinin
güvenini boşa çıkarmamak ve görevimi
layıkıyla yerine getirebilmek için elimden
gelen çabayı gösteriyorum. Başkanımız
Ahmet Poyraz ile birlikte omuz omuza mahallemiz için çalışıyoruz.
MAHALLENİZ HAKKINDA BİZE BİLGİ VERİR MİSİNİZ?
Nişantepe her yöremizden gelerek buraya yerleşen, bu yüzden kültür açısından
zengin bir mahalle. Coğrafi konumuda ayrı
bir güzellik katıyor mahallemize. Belediye
başkanımız Ahmet Poyraz’ın desteğiyle,
çeşitli yardımlarla yapılan mesire alanımız,
parklarımız, sağlık ocağımız, spor tesislerimiz, camimiz mahallemize renk
katıyor. Önceki dönemlerde mahallemizde
yaşantımızı kısıtlayan ciddi sorunlar vardı.
Mahallelinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek gerekli alanlar yoktu. Yollarımız,
sokaklarımız düzgün değildi. Başkanımız
5 yıl içinde bütün mahalleyi toparladı.
Mahallemizin şu an tek sorunu imarın olmaması.
MUHTAR OLARAK BİR MAHALLEYE
YAPILABİLECEK EN BÜYÜK YENİLİK NEDİR?
Nişantepe muhtarı olarak benim mahalleye
yapabileceğim tek büyük atılım imar sorununun çözümü adına bir şeyler yapıyor
olmam. Üstüne basa basa söylüyorum
tek sıkıntımız imar imar imar… Mahallemize imar gelirse, vatandaş kendi arsasını değerlendirebilecek duruma gelir.
O zaman vatandaşlarımızın ne sosyal
yardımlaşmayla ne muhtarlıkla işi kalır.
İmar ile ilgili ayrı bir sorun da arsaların
hissedar sayısının çok fazla olması. Bu
durum malumunuz anlaşma sürecini çıkmaza sokabiliyor. Bir arsanın hissedarı 2
veya 3 kişi olsa bir an önce tüm sorunlar
hallolur ve insanlar hem yatırım yapar hem
de ev sahibi olurlar. Hissedar konusuna da
RÖPORTAJ
bir çözüm bulunabilinirse insanların yeni
gözde yeri Nişantepe mahallesi olacaktır.
Zaten bunlar gerçekleşirse Nişantepe adına
yapılabilecek bir yenilik kalmıyor. Büyük
sitelerin ve Üniversite’nin buraya gelmesi
mahallemizin kaderini değiştirdi. İmarın
gelmesiyle birlikte yeniliklerin arkası hız
kesmeden gelecektir. Nişantepe vatandaşı
mahalle sınırları dışına çıkmadan üniversitesinden, alışveriş merkezinden, gezi alanlarına her türlü ihtiyacını karşılayabilecektir.
MAHALLE SAKİNLERİ YANINIZA
GELİP BİR SORUNU İÇİN SİZE
DANIŞTIĞI ZAMAN NASIL BİR YOL
İZLİYORSUNUZ?
Muhtar olarak benim çözebileceğim bir
sorunsa, çözüm için elimden geldiğince
yardımda bulunuyorum. Eğer daha büyük
bir sorunla karşılaşırsak belediyemizden
yardım alıyoruz. Sorunla alakalı birim
müdürlerine başvuruyoruz. Bu konuda
da belediyemizden, müdürlerimizden ve
başkanımızdan herhangi bir olumsuz durumla karşılaşmadık. Bu şekilde var olan
sorunu en kısa yoldan çözmeye çalışıyoruz.
MUHTAR OLARAK MAHALLE SAKİNLERİNE NE GİBİ YARDIMLARDA BULUNUYORSUNUZ? EN ÇOK HANGİ
KONUDA YARDIM İSTENİYOR?
Nişantepe mahallesi için sadece muhtar değil,
aynı zamanda mahallenin komşusuyum.
Nişantepe mahallesinde büyüyen bir
muhtar olarak mahalle sakinleri benden
birçok konuda yardım isteyebiliyor. Herhangi bir hastalık durumu olur, cenaze olur
veya evlilik olur vatandaş beni arar. Şahsi
aracımı çoğu zaman tabiri caizse ambulans olarak kullanırım. Gecenin bir yarısı
dahi olsa gelen bir telefonla hiç üşenmeden
vatandaşların yardımına koşuyorum.
SON OLARAK “ÇEKMEKÖY 2023” ARACILIĞI İLE MAHALLE SAKİNLERİNE
NELER İLETMEK İSTERSİNİZ?
3 dönemdir muhtarlık görevini yerine getiriyorum. İlk seçimde yüzde 70, ikinci
seçimde yüzde 80 ve son seçimde yüzde
90 yani neredeyse mahallenin tamamı bana
oy verdi. Muhtar olarak benim için bundan
daha büyük bir mutluluk olamaz. Mahallemizde belediyemizin yardımıyla var olan
değişimler birbirimize kattığımız değerler
takdire değer. Bu güzel günlerin devamı ve
bana güvenip, beni seçen mahalle sakinlerimizin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için
bütün gücümle çalışmaya devam edeceğim.
Muhtar ve Nişantepe mahallesinde yetişen
bir vatandaş olarak mahalle sakinlerine bu
zamana kadar bana verdikleri destek için
çok teşekkür ederim.
MAHALLENİZLE İLGİLİ ÇEKMEKÖY
BELEDİYESİNDEN BEKLENTİLERİNİZ
VAR MI?
Belediyemizden olmazsa olmaz beklentimiz imar konusu. Belediyemiz bugüne
kadar her konuda bize yardımda bulundu.
Bütün beklentilerimizi karşılayan eksiklerimizi kısa sürede tamamladı. Ham
bir tarla olan mahallemizi gerçek bir yaşam
alanı haline getirdi. Son eksiğimiz olan
imar sorununa da çözüm bulunabilirse
hiçbir sıkıntımız kalmayacak.
Çekmeköy2023
- 35
ŞİİR
2 ŞİİR 1 ŞAİR
VE BÜLENT PARLAK...
OYSA MERCEDESİ OLANIN
UMUDU ARTIK KALMAMIŞTIR
(TRAPEZİN ELLERİ)
B
36 - Çekmeköy2023
ülent Parlak tanıması zor bir şair... Kendisini
tanımladığı geçmiş ve şimdi, sadece İstanbul’da yaşıyor olmakla sınırlı.. Ya da sadece İstanbul’da yaşıyor olmakla sonsuz... Bu tanımlama kendisini şiirleriyle tanımamız noktasında
bizi zorluyor adeta.. Kanaatimce iyi de oluyor..
İlk şiirini 2005 yılında bir çay ocağında dünyaya getirir Bülent
Parlak... İlk şiirin dünyaya gelme hikâyesi, genel olarak şairin
sanat anlayışını özetler bir beyhudelik ve özgünlük taşır:
İlk şiirimi İstanbul Üniversitesi’ne yakın bir çay ocağında 2005
yılında yazmıştım. Kalemi çay ocağını işleten beyefendiden
rica etmiştim, şiiri ise kahvede oynanan oyunların neticelerinin
ŞİİR
yazıldığı sarı kâğıdın arkasına yazdım. O
güne kadar hiç şiir yazmamış, hiç edebiyat dergisi almamış biri olarak yazıp o
akşam Dergâh Dergisi’ne mail atmıştım.
Sonra unuttum. Aradan sanırım on beş
gün geçmişti ve biz Ali Ayçil, Adem Yılmaz
ve Ahmet Can ile birlikte kapalı alanlarda
sigaraların içildiği bir akşam Üsküdar’da
oturuyorduk. O gün ‘Hayatımızı Mahveden Kadınlar’ diye bir kitap yazmak üzere
toplanmıştık. Konuşma arasında Ali Ayçil
çantasından bir dergi çıkarıp ‘Sen şiir mi
yazıyorsun?’ deyip Dergâh’ta çıkan şiirimi
gösterince çok şaşırmıştım. Şiir yazmıyordum ama şiir gibi yaşardım. Üsküdar İskelesi’ndeki gazete bayisine koşup dergiyi
nasıl heyecanla aldığımı anlatamam.
Bu özgünlük, Parlak’ın sanat algısının
özünü doğurur. Sanatın özel olduğunu
düşünen şair, fikrini şöyle özetler:
Sanat özeldir zaten, kendi başınıza
yaşarsınız. İşim var, ailem var, arkadaşlarım
var ama zihnimde bir sorun var. (…)
Ben sabah kalkmayı, işe gitmeyi, acıkmayı, özlemeyi şiire döküyorum. Şiiri bazen de üzerime döküyorum. Sanat para
için ya da toplum için değil canımızın
sıkıntısı içindir.
Bülent Parlak, içindekileri şiire ve yazıya
dökmekten daha fazla, sanatı hayatının
her aşamasında yaşamayı düstur edinir.
İşe gitmeyi, acıkmayı, özlemeyi şiirle
yoğuran şair, haklı olarak böyle bir yaşamı
destekleyecek bir sosyal düzenin özlemini de duyar.. Sanatla hemhal olan herkes
gibi:
Önce berber olmak istiyordum, sonra gazeteci, en son ise öğretmen. Öğretmen oldum
ama daha ilk günden “ne zaman emekli
olurum” diye düşünmeye başlamıştım.
Sonra şunu anladım ki bize maaş bağlanması gerek. Aktif olarak yazan, elini edebiyat taşının altına koyan her yazana maaş
bağlanmalı. Çalışmak, maaş, müdürler,
fişler, personel kimlik kartları ruhumu bozuyor. Bizim ne özelliğimiz var diye soranlar olacaktır. Çalışmak ve mesaiye uyacak
tek bir özellik yok ki zaten bizde.
Henüz kendisine maaş bağlanmadan
yazmaya devam eden Bülent Parlak’ın
ilk şiir kitabı 2010 yılında “Sevgili
Huzursuzluğum” adı ile çıktı. Sonraki
kitabı bir deneme kitabı oldu. Yine şairin editörlüğünü de yaptığı İzdiham dergisinde yayınlamış olduğu denemelerini
topladığı “Yalnızlığın İcadı” (1984), 2012
yılında yayımlanmıştır. 2014 yılında şairin
ikinci şiir kitabı “Ricakeş” yayımlanmıştır.
Not: Konuşma metinleri şair ile 2013
yılında yapılan bir röportajdan alınmıştır.
Röportajın tamamına şuradan ulaşabilirsiniz:
http://www.yenisafak.com.tr/kitap/sanat-canimizin-sikintisi-gecsin-diye-yapilir-25.11.2013-427081
Dolmuş Bir
Şamatası
Yeminin
Bitmeyen
vakti dolmuş andımın tövbeleri elimde
koşuyor işte bak! bir kırlangıç peşinde.
cömertliği unutmuş günahlarım kın çeker,
bağbozumu yaşanır tenha bir ben içinde
sır yok artık bende, üryan akar tenimden,
doldurmuşum küfemi yaşanmış bezginlikten.
bir kadın yürüyor; cesaret yok kimsede;
çarşı-pazar perişan, suskun bir halk mermiden
tünemiş korkaklığım giyiyor postalını,
kızağında bir binek yürütür sandalını.
bilmem ihtilal mi olacak, sarılacak mı
yaram?
kadın kurşun sıkıyor unutuyor ardını.
İthaf Edilecek Kimse Bulunamamış
Bir Kitabın Ateşte Son Bulan Macerası
bütün halkları
birer müşteriye dönüştüren dünyaya artık
yüz çeviriyorum.
yaşamak diyorum,
talip oluyoruz kaybetmeye bu beter savaşı
en iyi arkadaşım
bileklerini kesmeseydi kendi düğününde
yani
bulduğu gibi bırakıp gitseydi türkiye’yi ve
beni,
bir baykuş avazı çıktığı kadar bağırmasaydı
durup dururken,
affetmeye değer bir şeylerin olduğunu
görüp
yaralasaydık sevinçten birbirimizi,
üşenmezdim
ithaf edilecek kimse bulunamamış
bir kitabı sobada yakarken
belki tercih bile edebilirdim aptal ve
budala bir ricakeş olmayı
bağışlayanların mutsuzluğunu
şehrin tam göbeğinde anladım
küçümsemeseydim imparatorları
kocası kısa, kendisi zarif boylu kadınların
gün yaparken o şımarık övünçlerini de
küçümsemezdim
partilerden ve bankalardan
itibar kiralayan adamların yanında
kuşkudan değil emin olmaktan deliren
bendim
tabldotlarına sevmediği yemeği almaktan
çekinmeyen öğrencileri
barkodlayan ve hak ettikleri şekilde yoksullaştıran da
kırgınım,
kimse anlamıyor terk edilmiş bir kızın
masasında
susmanın sanat olduğunu
daha fena zamanlara kimse talip olmuyor
ya bana o gözlerden ver tanrım, ya beni
o gözlere
cümlesini
müfredata sokmuyor maarif
o maarif ki
peygamber gönderilmeyen bir kavme hayran mı olacağım,
düşman mı
söylemiyor
kırgınsam razıyım elbet,
önce sevgili sonra düşman olmaya
şimdi
beni ne güzel anlamıyorsunuz yine
yaşamaya ikna edecek tehlikeli bir kadın
mektubu bile yok
yok asla inanacağım
bana her akşam eve dönmeyi öğreten.
peşinat isterken utandığınıza
garsonların nezaketine
inancım yok
eskiden böyle değildi denilen şeylerin
eskiden böyle olmadığına
Hazırlayan
Deniz BİNİCİ
Çekmeköy2023
- 37
AKTÜEL
LÜTFEN DİKKAT!!!
HAYATIMIZIN
VAZGEÇİLMEZ PARÇASI:
Sema ERATA KÜÇÜKDAĞ
Çevre Mühendisi
PLASTİKLER
KABUSUMUZ
OLMASIN
V
arlıkları
hayatımızı
kolaylaştıran plastikler;
işlevsel, hafif, dayanıklı
ve
ucuz
olmaları
sebebiyle hayatımızda
çok önemli bir yer işgal etmektedir. Gıda ve içecek ambalajları,
saklama kapları, poşetler, duş perdeleri,
oyuncaklar, kumandalar, telefonlar hatta
mobilyalar… Hepsi plastik içermektedir.
Plastiklerin hammaddeleri; doğalgaz, petrol ve kömürdür. Plastiklerin üretiminde
esneklik, dayanıklılık, sıcaklığa mukavemet, ultraviyole ışınlarına direnç vb.
özelliklerini artırmak amacıyla bazı katkı maddeleri de kullanılabilmektedir. Bu
amaçla kullanılan BPA (bisfenolA) ve üretim sırasında yan ürün olarak ortaya çıkan
dioksin zehirli etkiye sahip kimyasallardır.
38 - Çekmeköy2023
BPA, vücutta östrojen hormonunu taklit
ederek, vücutta kadınlık hormonu (östrojen) gibi davranmakta bu nedenle meme
ve prostat kanserleri, kalp hastalıkları,
şeker hastalığı (diyabet), beyin gelişimi ve
karaciğer enzim bozukluklarına sebep olabilmektedir. Her gün kullandığımız sayısız
üründe bulunan BPA’nın tehlikesi; daha çok
bardak, şişe, saklama kabı gibi yiyecek ve
içeceklerin muhafazasında kullanılan sert
plastik kaplardan kaynaklanıyor.
AKTÜEL
Dioksin ise; insan vücudunda yağ dokuda birikerek ömür boyu kalabilme özelliği
ile; bağışıklık sisteminin zayıflamasına,
kanserlere, sinir sistemi bozukluklarına
ve doğumsal kusurların ortaya çıkmasına
neden olabilmektedir.
Plastik içerisinde bulunan zehirli kimyasallar, gıdanın sıcaklığına göre temas yoluyla
gıdaya geçebilmektedir. Sıcaklığı arttıkça
yiyeceğe geçiş daha yüksek, azaldıkça da
daha az olur. Bu sebeple özellikle sıcak ve
yağlı gıdaların plastiklerde saklanmasından
kaçınmak gerekmektedir.
Plastik ürünlerle ilgili önemli bir diğer
husus da mikrodalga fırınlarda ısıtma işlemi
yapılırken asla plastik kapların kullanılmaması gerektiğidir. Aksi hâlde sıcaklıkta
plastik kaptaki kimyasal maddeler, yiyeceklere geçecektir. Yine üzeri plastik
ambalajla kaplı yiyeceklerin mikrodalga
fırınlarda ısıtılması durumunda da, plastikteki zararlı kimyasalların buhar yoluyla
7 numaraları ile gösterilenlerdir. Bu maddelerin zararlarının başında alerjik etkiler,
karaciğer hasarları ve kanser gelmektedir.
Diğerleri yani 1, 2, 4 ve 5 ile gösterilenler
ise zararsız olarak kabul edilmekteyse de,
bu malzemelerin tamamen zararsız olduğu
yanılgısına kapılmamak gerekmektedir.
Bebekler için kullanılan plastik biberonlardan, su ihtiyacımızı karşıladığımız pet
şişelere ve gıda saklama kaplarına kadar,
günlük hayatımızda kullandığımız pek çok
plastik ürünün taşıdığı sağlık riski büyük
önem arz etmektedir.
PLASTİKLER SADECE KULLANILIRKEN Mİ SORUN
YARATIR?
çözünerek gıdaya damlaması söz konusu
olabilmektedir. Bu da yiyeceğin zehirli
maddelerle birlikte yenmesine sebep olmaktadır.
Plastik ürünlerde birden yediye kadar
rakamlar içeren kodlar bulunmaktadır. Plastiklerin tarif edilip sınıflandırılmasında kullanılan bu kodlardan en zararlıları; 3, 6 ve
Plastikler; hem ürün olarak kullanırken,
hem de kullanılıp çevreye bırakılan her türlü
madde gibi atık haline geldiğinde doğa ve
canlı hayatına birçok zararı bulunmaktadır.
Plastik atıklar, ambalaj atıkları sınıfında yer
almaktadırlar. Plastik dışında kağıt, karton,
metal ve camı da kapsayan ambalaj atıkları
çöp depolama alanlarına götürülmek yerine
ikincil hammaddeye dönüştürülerek hem
ekonomiye hem de çevreye faydalı hale getirilebilmektedir.
Ambalaj atıklarımızı çöplerden ayrı biriktirerek geri dönüşümünü sağlayabiliriz. Belediyeler; ambalaj atıklarını evlerden, satış
noktalarından, okullardan, işyerlerinden,
kısaca ambalaj atığını üretildiği her yerde
kaynakta ayrı olarak toplayarak ekonomiye
kazandırılmaktadırlar.
Plastiklerin ambalaj atıklarındaki yeri ve
önemine gelirsek, doğada yok olma süresi en uzun olan atıklardan biridir. Ambalaj
atıkları içerisinde miktar ve hacim olarak
büyük bir paya sahiptir.
Plastik ambalaj atıklarımızı çöpe attığımız
takdirde; çürümez, paslanmaz, çözünmez,
biyolojik olarak bozulmaz ve doğada bozulmadan yaklaşık 1000 yıl kadar kalabilir.
Plastik ambalaj atıklarını gelişi güzel
çevreye attığımızda; toprağı kirletirler, su
kaynaklarını zehirlerler, doğadaki her canlıya zarar verebilirler hatta ölümlere yol
açabilirler. Her yıl bir milyon kadar canlının
plastikleri yiyecek sanarak tüketmesinden
dolayı öldüğü tahmin edilmektedir.
1 ton plastik ambalaj atığının geri
dönüşümü sonucunda 14.000 kWh’lik (7
evin birer senelik elektrik enerjisine denk)
enerji tasarrufu sağlanmış olur. Buna
göre, Türkiye genelinde tasarruf edilebilecek enerji miktarı yıllık yaklaşık 4 Milyon
Megawatt saattir (MWh).
Plastiklerin hem ürün olarak hem de kullanımı sonrasında atık olarak çevreye ve
insan sağlığına verdiği zararları görmemek
neredeyse imkansız... Kendi sağlığımız ve
gelecek nesillere sağlıklı bir çevre bırakmak
için plastik kullanımına dikkat etmemiz
kaçınılmaz bir gerçek.
Kaynak: www.cevreonline.com/atik.htm
www.yaklasansaat.com/plastikurunlerinzararlari
www.cevko.com/plastiklerininsansagliginazararlari
Çekmeköy2023
- 39
RÖPORTAJ
TV DÜNYASININ
HANIMEFENDİSİ…
ESRA
HARMANDA
40 - Çekmeköy2023
RÖPORTAJ
L
IŞI AN
İ
LER RL AY
Z
GÖ L PA ARIN
IŞI RANL ÜZÜ, ARIN
EK ZEL Y ANL AT GÜ N ZAM DİKK ERİN
SO ÇOK SİML
EN KEN İ İ
ÇE N BİR
A…
DE RA
D
ES RMAN
HA
Ekranların sürekli gülümseyen ve olduğu gibi
görünen ender şöhretlerden biri olan Esra
Harmanda ile birlikteyiz. Bizleri her zamanki sıcaklığı ve samimiyeti ile karşılayan Esra
Hanımla medyadaki başarısından, özel hayatına kadar birçok konunun yer aldığı Röportajımız da çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Dikkatle okumanızı tavsiye ediyor ve röportajımıza geçiyoruz…
Taraflı tarafsız herkesin kalbinde taht
kurmuş Esra Harmanda kimdir?
İzmir kızıyım. Mesleğe, üniversite öğrencisiyken güzellik yarışmasına katılarak
başladım, yarışmadan aldığım derece ile
ATV adına çalışmaya başladım. Yılbaşında nabız tutmak üzere sokak röportajlarıyla televizyon dünyasına ilk adımımı attım.
İzmir’de kariyer adımlarımı hızlandırdım.
TRT kanalında “Ne Ekersen” dönem filminde oynayarak medya dünyasında yer
alan “ailenizin kızı” olmaya çalışıyorum…
Eğitim alanınız farklıyken neden medya
dünyasını tercih ettiniz?
Eğitimini almak ve meslek olarak yapmak
istediğim iş, kesinlikle şu anda yaptığım
iştir. Fakat aile yapımız, gerek babamın
askeri kökenli otoriter bir insan olması gerek
ailemizde bu konuda yol gösterici kimsenin
olmayışı o dönemlerde farklı alanlara yönlenmeme sebep oldu. Hemen her ailede olduğu
gibi, kız denilince uygun meslekler ya doktorluktur ya da mühendislik. İş hayatı kesinlikle aile yaşantısını etkilememeli, hafta sonları tümüyle eviyle ilgilenebileceği, akşam
olunca ailesine vakit ayırabileceği bir meslek
sahibi olunmalıydı. Medya ise saat açısından
aile yapıma uygun bir meslek değildi. Ben
de açıkçası mühendis olarak babamın önüne
diploma koymak amacıyla ziraat fakültesini
bitirdim. Hayalim o mesleği yapmak değildi. Gönlümde medya vardı, dolayısıyla bir
yolunu bulup bu işe giriştim. Ailem,“hevesini alır bırakır” gözüyle bakarken, zaman
geçtikçe bir heves değil istediğim meslek
olduğunu gördüler. Bu sebepledir ki, gönlümün muradına ulaştım. Herkese bu şansı
Allah nasip etsin inşallah, şu anda istediğim
işi yapıyorum.
Yıllardır sayısız şöhretli şöhretsiz konuklarınız oldu. Sizi şaşırtan ve “hiç
böyle beklemiyordum” dediğiniz bir
konuğunuz oldu mu?
İlk olarak aklıma rahmetli Müşfik Kenter
geliyor. Müşfik hoca, yılların duayen tiyatro oyucusu. Tek konuk olarak “Hadi
Konuşalım” programında ağırladığım zaman,
sohbetin su gibi akıp gideceğini düşünüyordum. Fakat Müşfik Bey, uzun uzadıya üstelik seçenekli sorularıma dahi evet-hayır
gibi kısa kısa cevaplar veriyordu. O kadar
şaşırdım ve zor durumda kaldım ki… Fakat
Müşfik Bey’in sadece yanımda oturuyor olması bile yetiyordu, anılarımın arasında çok
özel bir yeri var. O program nasıl geçti diye
sorarsanız, Müşfik Bey’in Orhan Veli Kanık
şiirlerini seslendirmesiyle diyebilirim. Az
sohbetli bol şiirli bir program olmuştu benim
için. Ve çok şaşırmıştım Müşfik Bey gibi yılların tiyatro oyuncusu olan birinin bu kadar az
konuşuyor olmasına...
Bu haz ve başarının sırrı nedir?
Başarımın en büyük sırrı, işimi çok seviyor olmam. Mesleğimin bütün zorluklarına
rağmen, ki dışarıdan çok renkli görünen bir
iş yaptığımın farkındayım, alkışa olan tutkum
dört elle bu işe sarılmamı sağladı. Gerçekten
deli işi, “dışı sizi içi bizi yakan” bir iş ve sevilmeden yürütülebilecek bir meslek değil.
Benim bu işe girme sebebim hep alkışı çok
seviyor olmam. Seyircilerimi tatmin ettikçe
daha iyi olduğumu düşünüyorum. Dolasıyla
beni besleyen büyüten duygu bu işi sevmemdir. Başarımın kaynağının sevgi olduğunu
düşünüyorum.
Bu meslekte kalıcı olmak için sadece
başarı yetiyor mu?
Bu meslekte kalıcı olabilmek için başarının
yanında şansa da ihtiyaç var. Sadece başarı
maalesef yeterli değil. Başarı her meslek
için tabii ki önemlidir. Fakat şöyle bir durum
Çekmeköy2023
- 41
RÖPORTAJ
İyi bir televizyoncu ve de çok iyi bir annesiniz. Dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
Medya dünyasında olmama rağmen,
monoton bir hayat yaşıyorum. Günlerim
işimden evime, evimden işime koşturmakla
geçiyor. Hakikaten tüm hayatım bu şekilde.
İnsan ancak bu şekilde yaşarsa hem anneliği
hem iş hayatını dengeleyebiliyor. Bu konuda
etrafımda bana yardımcı olan insanlarda var.
Kardeşim ve özellikle eşim yardımcı olmak
adına ellerinden geleni yapıyorlar. Hafta içi iş
dönüşü tüm vaktimi ev işleri alıyor. Sosyal
yaşantım biraz daha kısıtlı ama ancak bu
sayede dengeyi sağlayabiliyorum.
Özellikle medya dünyasında çalışan
birinin hem kendine hem de ailesine
vakit ayırması oldukça zor. Yeter artık
dediğiniz anlar oldu mu?
düşünün; çok başarılısınız, koşullarınız gereği
size hiç uygun olmayan bir format içinde
çalışmak mecburiyetinde kaldınız. Yıllardır
yapmış olduğunuz kariyeri tek program
alır götürür. Tüm uğraşlarınız, başarınız
alaşağı olur. O yüzden dikkatli olmak ve her
işte uzun vadeli düşünmek lazım. Yani başarı
her zaman tek başına yeterli olmayabiliyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse, “yeter artık”
dediğim bir zaman hiç olmadı. Çünkü ben
hep hayatımı böyle planladım. Medyadaki
insanlar gibi yaşamıyorum hayatımı. Evet
medya dünyasında çalışıyorum ama o kadar. Şöhreti en başında kalbime ve daha sonrasında evime hiç sokmadım. Çünkü şöhret
havasına girersem benliğimi kaybedebilirim.
Ve bu şekilde yaşamam hayatımı inanılmaz
kolaylaştırıyor. Mütevazi yaşıyorum, halimden çok memnunum bu halden de çıkmak
istemiyorum. Ömrüm oldukça “yeter”
diyeceğim bir zamanın geleceğini düşünmüyorum.
Yaptığınız programların içeriğine kim
karar veriyor?
Bir önceki programın her şeyiyle ben ilgileniyordum. Metinleriyle, konuklarıyla, konusuyla… Burada TRT iç yapımları ilgileniyor. Ben sadece keyifle 3 yıldır programımı
sunuyorum. TRT’de 3 yılını dolduran bir
günlük yapım kuşağı yıllardır olmadı. O
yüzden program olarak biz, 3 yılımızı doldurunca herkes maşallah diyor. Bu konuyla
ilgili herkese çok teşekkür ediyorum, Allah
herkese gönlüne göre versin.
Esra Harmanda programında kimi konuk olarak görmek ister?
Programımda, kadınlara yönelik olarak genelde doktor, aşçı ve modacıları ağırlıyorum.
Dolayısıyla bu formatta ağırlamak istediğim
tüm konuklar beni kırmayıp geliyorlar. Önceki programlarımda format gereği kendi dalında uzman özel kişileri ağırlıyordum, konuk
konusunda daha fazla sıkıntı yaşanabiliyordu. Şu anlık öyle bir sıkıntım yok. Ama eskiden beri konuk etmek istediğim kişiler, lider
eşleridir. Ünlülerden hep lider eşlerini ağırlamayı çok istemişimdir, başarılı olamadım bu
konuda. Şans, belki başka bir program ve formatta ağırlamak nasip olur.
42 - Çekmeköy2023
daha fazla reyting almıştı. Normal olarak ben
de farklı bir program ve bir terfi bekledim.
Fakat bu gerçekleşmedi, karşılarına geçip
“bana çok iyi olduğumu söylediniz çağırıp
müjdeyi verdiniz daha iyisini hak ettiğimi
düşünüyorum. Siz neden düşünmüyorsunuz.”
diye sordum. “Çünkü sen evlisin. Dolayısıyla sana başka bir program vermeyi düşünmüyorum.” dedi. Bu olay derinden sarsmıştı
beni. Velhasıl gün geldi TRT gibi bir kanalda, kuşak programları yapıyor olduk. Hayat
böyle farklı yerlere getirebiliyor insanları…
Yemekle aranız nasıl? Mutfakta iddialı
mısınız?
Mutfakta olmayı seven biri değilimdir. Ev
temizliği, özellikle birçok insanın aksine ütü
yapmayı çok severim. Ama mutfakla aram
hiç iyi değil. Evde yapmadığımdan fazla yemeği programda yapıp öğreniyorum.
Evdeki yemekler konusunda eşim yardımcı
oluyor bana. Mutfakta ve yemek konusunda
hiçbir iddiam yok.
Sizi izleyen bütün bayanlar her halde
merak ediyordur? Biz onların adına
soruyoruz. Bu kadar formda kalmanızın
sırrı nedir?
Bu konuda, genlerden gelen bir şansım
olduğunu düşünüyorum. Annem de benim
gibi hep formunu korumayı başarmıştır.
Yaptığım iş gereği zaten az yemek yiyorum.
Uykuma ve düzenli yaşamaya çok dikkat
ediyorum. Tüm bunlar kilomu korumaya
yardımcı oluyor. Bunu başaran her insanın
formunu koruyacağını düşünüyorum.
Televizyon ekranlarını büyülü bir cam
olarak düşünelim ve size de üç dileğinizi
yerine getirme imkanı sunulsa, bunlar
neler olurdu?
Evdeki erkekler
düşünüyorlar?
bu
konuda
ne
Evimin erkekleri çok mutlu. Anne ve eş
olma sorumluluğumu aksatmıyorum. Evde
yokluğumu hissettirmiyorum. Bunun için
işimden arta kalan tüm zamanımı evime
harcıyorum. Gönlümdeki medya işini yapıyor
olsam bile bir banka memuru gibi sessiz sakin
bir hayat yaşıyorum. Aslında ailemin ve babamın istediği hayat çizgisini yaşıyorum.
Birçok konuda canım inanılmaz yanıyor. En
başta istediğim şey, kadınlara yönelik şiddettin artık tamamen yok olması. Bu konuda ne
yapılması gerekiyorsa yapılsın. Ben de elimden gelen tüm desteği sağlarım, hatta gerekirse bunun için yalvarırım. Bir diğer konu,
çocuk istismarı. Masumiyetin bir parçası olan
çocuklarımızın korunması ve en güzel şekilde
yetişmeleri gerekiyor. En başta aileler ve tüm
toplum olmak üzere bu konuda bilinçlenmeliyiz. Son olarak ülkemiz ve tüm dünya için
barış ve huzur ortamının mutlak surette
sağlanmasını isterim. Bunlarla ilgili yapılabilecek her şey bir an önce hayata geçirilmelidir.
Mesleğinizde evli olmanızın bir dezavantajı oldu mu?
Bu konuyla ilgili başımdan geçen bir hadiseyi paylaşmak istiyorum. Çok değerli
eski yöneticilerimden bir hanımefendi, kuşak
programı yapan bir arkadaşımın yerine beni
çalıştırmıştı. Ve program normalinden çok
Röportaj Soner
KARTAL
HABERLER
İ
S
E
Y
İ
D
E
L
E
ÇEKMEKÖY B
I
Z
I
M
I
R
A
L
N
I
D
BAŞ TACI KA
UNUTMADI
ekmeköy Belediye Başkan Yardımcıları Fatih
Sırmacı, Ahmet Epli,
Şahmettin Yüksel ve
Latif Coşar mahallelerde
çiçek dağıtımı yaparak,
8 Mart Dünya Kadınlar
Günü’nü kutladılar. Çekmeköy Belediye Başkanı
Ahmet Poyraz’ın selamını ileterek kadınları tebrik eden başkan yardımcıları,
karşılaştıkları erkeklere de ‘kadına şid-
det’in son bulması için mesaj verdiler.
Başkan
Yardımcısı
Latif
Coşar,
Alemdağ Huzurevi’ni de ziyaret ederek,
güngörmüşlerin kadınlar gününü kutladı.
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz da yayınladığı mesajında; “Hayatın
her alanında sarf ettikleri emeklerle, nesilleri şekillendirme gücüne sahip kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü
kutlarım” dedi.
Çekmeköy2023
- 43
TEKNOLOJİ
OLASILIKLAR...
Oğuzhan AYDEMİR
B
Gelecekten Gelenler
Bilim ve Teknoloji Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı
DOĞRU ZAMAN VE DOĞRU YERDE ESEN
RÜZGAR FIRTINAYA DÖNÜŞEBİLİR Mİ?
ir şeyin olmasının veya
olmamasının matematiksel değeri veya olabilirlik
yüzdesi, olasılık değeridir.
Olasılık kuramı istatistik, matematik, bilim
ve felsefe alanlarında mümkün olayların
olabilirliği ve karmaşık sistemlerin altında yatan mekanik işlevler hakkında
sonuçlar ortaya atmak için çok geniş bir
şekilde kullanılmaktadır. Örneğin; başarı
ve başarısızlık kapalı iki kapı ise istediğinizi açmak size %50 ihtimalle başarılı
olma şansı tanır. Ancak iki kapı hakkında
biraz bilgiye sahip olmanız tüm olasılık
hesabını değiştirecek ve istemli bir seçim
yapmanızı sağlayacaktır.
İnsanoğlu hayat yolunda sürekli seçimler yapmak zorunda kalarak istemli
olasılıklar gerçekleştirmekte ve sonuçta başarılı olmak istemektedir. Aslında
başarının matematiksel karşılığı oldukça
basittir ve 1+1 her yerde 2 etmektedir. Basamak basamak ilerlediğimiz hayat yolunda başarı için belirli bir alanda belirli bir
eşik noktasına erişmemiz lazım. Eğer biz
bir rüzgarsak ve doğru eşik şiddetine sahipsek doğru zamanda istemli bir hamle
ile fırtınaya dönüşebileceğimiz güce erişebiliriz.
Başlangıçta
sonuçlarını
bilmediğimiz
olasılıklarla karşılaşırız, zaman içerisinde ise
sonuçlarını tahmin edebileceğimiz seçenekler
ile sınanırız. Seçmek başlangıçta basittir!
Sonuçlarını bilmediğimiz seçenekler engin bir denizde neyle karşılaşacağımızı
bilmeden ilerlemeye benzer. Ne zaman,
içerisinde bulunduğumuz mavilikten kurtulmak istemeye başlarsak, işte o zaman
karşımızdaki seçeneklerin sonuçlarını
hesaplamaya başlarız! Seçimlerimiz, hesaplarımız neticesinde zorlaşmaya başlar.
Hatta tüm seçimlerimizin sonucunu biliyorsak ve her birinin sunduğu cevap
olumsuz ise seçim yapmamız imkansızlaşır diyebiliriz...
Birey bazında olasılıklar hayatidir ama
şirketler bazında birçok hayatı etkilemeniz
44 - Çekmeköy2023
mümkündür! İyi yönetim, iyi gelirler,
toplumsal katkı, güçlü bir sermaye, hibeler ve destekler olduğu sürece bir işletme
çalışanından, ortaklarına kadar mutlu, sorunlardan ve krizlerden uzak, uzun ömürlü
bir işletme olacaktır. Hayat, birey bazında
da işletmeler bazında da olasılıklarla doludur. Bazen en karamsar günümüzde umuda yelken açacak bir seçenekle karşılaşırız.
İşletmeler için umuda yelken açmak, iyi
bir destek ya da hibe almak anlamına gelebilir! Günümüzde en değerli sermaye,
Entelektüel birikimler olarak değerlendirilmektedir. Eğer iyi bir fikriniz varsa iyi
gelirler elde edebilirsiniz. Bu aşamada
işletmeler 21. yüzyıl hizmetlerinden en
yüksek düzeyde faydalanmalı ve Entelektüel sermaye birikimini arttırmalıdır.
Yenilik Akademisi, proje üretimi, öğrencilerin geleceğe hazırlanmaları, yenilikçilik ve girişimcilik eğitimleri gibi hizmetlerin yanında işletmelere olasılıklarını
genişletecek desteklerde sunmaktadır.
Girişimci ya da tek başınıza bir işletme
sahibi olmanız önemli değil! Yüksek bir
potansiyele de ihtiyacınız yok! Tek sahip
olmanız gereken doğru zamanda iyi bir
mentorluk ve danışmanlık hizmeti alıyor
olmanız... Çekmeköy Belediyesi, yenilikçilik anlayışı ile harmanladığı, tecrübenin ve Entelektüel sermayenin paylaşıma
açıldığı ve bölgenin güçlenmesinden başka beklentisi olmadan bir teknoloji transfer merkezini ihtiyacı olanların hizmetine
sundu...
Bir belediye düşünün! Hizmet gayesi ile
sürekli genişleyen bir evrene sahip... Her
seviyede girişimciliğe destekler sunuyor,
yatırımlar yapıyor ve üretimi mümkün
olan ölçülerde destekliyor! Ülkemizde
işletmelerin yenilik performansları TÜİK
tarafından yürütülen “Yenilik Araştırması” ile ölçülmektedir. 2010-2012 yılları
arasında yapılan söz konusu araştırmaya
göre on veya daha fazla çalışanı bulunan
işletmelerin %48,5’i yenilik faaliyetinde
bulunmuştur ve ülkemizde patentleme
oranları oldukça düşüktür. Ülkemizde
üniversite öğretim görevlilerinin online
seminerler vererek, patentleme ve marka
değeri destekleri sunuyor. Gelişmişliğe
katkı sunan Çekmeköy Belediyesi,
olasılıklar denizinde yatırımcısına, insanına değer veren ender ve örnek belediyelerden!
Fırtınaya dönecek kadar güçlü bir rüzgar
değil misiniz ya da hayat denizinde istediğiniz limana nasıl yol alacağınızı bilmiyor musunuz? Lorenz, eşik değerindeki
bir gücün, örneğin bir rüzgarın fırtınaya
dönüşebilmesi için bir kelebeğin dahi
kanat çırpması yeterli olabilir derken hiç
de haksız değildi! İşte Yenilik Akademisi,
sizlerin gücüne güç katsın diye kuruldu.
Eşik değerinde yıllarınızı harcamaktansa
Çekmeköy Belediyesi’nin sunduğu profesyonel desteklerden yararlanarak işletmenizi güçlendirebilirsiniz...
MAĞDUR
E
D
N
İ
Z
İ
M
İ
R
E
L
E
L
İ
A
Z
I
Y
A
D
N
I
YAN
ekmeköy Kirazlıdere Mahallesi’nde oturan Acar
ailesi sobadan sızan gaz
nedeniyle zehirlendi. Sabah
servise gelmeyen öğrenciyi
merak eden servis şoförü
evin kapısını çaldı. Kapının
açılmamasından şüphelenen servis şoförü ve komşular camı kırarak
içeri girdiğinde tüm aile fertlerinin dumandan zehirlenerek baygın yattığını gördü.
Sağlık ekiplerinin olaya müdahalesi sonucu,
aile üyeleri hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Sobadan sızan dumanın büyük
zarar verdiği evde tüm eşyalar kullanılamaz
hale geldi.
Telefon ihbarından sonra durumdan haberdar olan Çekmeköy Belediyesi ekipleri, aileye ulaşarak, kullanılamaz duruma gelen evde yenileme
çalışmaları yaptı. Sosyal Yardım İşleri
Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, ilk olarak
kullanılamaz durumdaki eşyaları evden
çıkardılar. Boyama çalışmalarıyla duman kirini yok eden ekipler, temizlik
işlemlerinin ardından aileye, yeni eşyaları
hediye ettiler.
Çalışmaları takip eden Çekmeköy Beledi-
HABERLER
ye Başkanı Ahmet Poyraz, “Üzücü bir kaza
geçiren ailemize geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Aileden kimsenin kalıcı bir zarar
görmemesi en büyük tesellimiz. ‘Cana geleceğine mala gelsin’ anlayışıyla evlerinin
yenilenmesi konusunda elimizden geldiğince
destek olduk. Sorumlu davranışıyla
ailemizin hayatını kurtaran servis şoförüne
de duyarlılığından dolayı çok teşekkür ediyoruz” dedi.
Çekmeköy2023
- 45
YAZI DİZİSİ
BAŞARI HİKAYELERİ İLE
PARMAK ISIRTAN FİRMALARIMIZ
Ömer
AKYÜZ
[
]
AKYÜZ GIDA
46 - Çekmeköy2023
3
YAZI DİZİSİ
Müşteri beklentisini en üst düzeyde
karşılamak için hizmet kalitesini zirveye taşıyan bir kuruluşumuzla daha siz
okuyucularımızın karşısındayız. Sektöründe üst sıralara tırmanmayı başarmış
“gıda sektörünün Akyüz’ü” olarak
kendini tanıtan Akyüz Gıda ile röportajımıza başlıyoruz.
Ömer Akyüz’ü tanıyabilir miyiz?
1950 Trabzon-Akçaabat doğumluyum.
İlk ve orta tahsilimi Akçaabat’ta yaptım.
Lise eğitimimi Trabzon’da aldım. 1974
yılında İstanbul’a gelerek, ticari bilimler
bölümünü bitirdim. Daha sonrasında muhasebe yöneticiliği yaparak iş hayatına
atılmış bulunuyorum. 1980 yıllarında gıda
sektöründe çalışmaya başladım. Gıda sektöründe 35 senelik bir geçmişim bulunuyor.
3 çocuk ve 2 torun sahibiyim.
Akyüz Gıda hakkında bizi bilgilendirir misiniz?
Akyüz Gıda’nın temelleri muhasebe yönetimi yapılırken atıldı. Farklı işlerle aynı
anda meşguliyetim varken, gıda sektörünü
tercih ettim. 1980 yılında Üsküdar’da aile
şirketi olarak Akyüz Gıda’yı hizmete sunmaya başladık. Geçen zamanla gelişen
firmamızla birlikte Üsküdar sınırlarına
sığamadık. Daha sağlıklı hizmet vermek
amacıyla Çekmeköy ilçesine bağlı Hüseyinli Köyü’nde yeni ve güçlü bir Akyüz
Gıda inşa ettik.
Birçok gıda markasını kendi
bünyesine toplayan Akyüz Gıda bu
başarıya nasıl ulaştı?
Kesintisiz ve azimle çalışmak olarak
özetleyebilirim. Biz işimizde bireysel
çalışma değil ekip çalışmasını ön plana
çıkartarak hızla ilerlemeyi hedefledik.
İşimizi sevdikten sonra çalışmanın yük
değil sorumluluk olduğuna inandık. Hem
müşterilerimize hem çalışanlarımıza son
derece saygılıyız. Tüm çalışanlarımızı
ailemize katıp aynı değerde diyalog kurmaya özen gösterdik. Müşteri ilişkileri ve
hizmette kusur etmeyerek kalitemizi en üst
seviyeye çıkartmayı başardık.
İş hayatında başarılı olabilmek için
ne gibi aşamalardan geçtiniz?
40 yıla yakındır iş hayatındayım. Bu uzun
süre içerisinde insanın başına her zaman
iyi şeyler gelmiyor. Zaman zaman krizler
ve zor durumlar da yaşanıyor. Önemli olan
o zor zamanlarda pes etmemek. Çizginizi
muhafaza ederek kalitenizi sürdürmek. Piyasada var olan rekabet ortamında ayakta
kalabilmek için yılmadan çalışmak gerekiyor. Bu çalışmanın başarıya ulaşması
içinde kaliteli hizmet gerekiyor. Bizde
elimizden geldiği kadarıyla bunu başarmanın peşindeyiz.
Her geçen gün gücüne güç katan
bir iş adamı olarak sektörde farklı
alanlarda da var olmaya başladınız.
Ömer Akyüz imzasını göreceğimiz
bu farklı iş kollarını sizden öğrenebilir miyiz?
Akyüz Gıda A.Ş. pazarlama firmasıdır.
Türkiye genelinde İstanbul ağırlıklı olmak üzere 60 tane firmaya distribütörlük
yapıyoruz. En eski kuruluşumuz bu alanla
ilgilidir. Farklı olarak sadece ihaleler ile
ilgilenen bir limitet şirketine sahibiz. Bir
diğer firmamız ise zemin malzemeleriyle
alakalı ithalat üzerinedir. Yine gıdayla
alakalı olarak yeni bir atılım yaparak market zinciri kurmaya başladık. Hemen hemen tüm işlerimizde uluslararası alanda
faaliyet gösteriyoruz. Açıkçası amacımız
şudur; potansiyeli olan alanları değerlendirerek gücümüze güç katmalıdır.
Firma olarak sosyal sorumluluk faaliyetleri gerçekleştiriyor
musunuz?
Sivil toplum kuruluşlarında çoğunlukla aktif olarak faaliyetlerde bulunuyorum. Çeksiad kuruluşunda ve Akçaabat derneğinde
ve Riva Spor Kulübünde çeşitli faaliyetler
gerçekleştirdik. Spor kulübünde 15 iş adamı
birleşerek gençleri bir araya toplamak niyetiyle büyük yatırımlar gerçekleştirdik.
Diğer üye olduğum kuruluşlarda özellikle
maddi olarak öğrenci derneklerini destekliyoruz. Kişisel olarak Çekmeköy’de yine
gelecek neslimiz için bilgi evi ve köyüm
için okul yaptırdım. Bu şekilde kişisel
olarak da toplumun geleceği olan çocuklarımız için elimden gelen yardımda bulunmaya çalışıyorum.
bünyesinde çalışan her insanın huzurunu
sağlamak benim görevim. Çalışanların
işiyle ve iş arkadaşlarıyla alakalı asla bir
problem yaşamamaları gerekiyor. Maddi
olarak sıkıntı yaşamamalı, Akyüz Gıda
sınırları içine girdiği anda sadece işine
adapte olabilmelilerdir. Çalışan insanlar
evinden çok iş yerinde vakit geçiriyor.
Zamanlarının büyük kısmını ayırdıkları
bir ortamda eğer huzuru yakalayamazlarsa
verimsiz bir çalışma ve başarısızlık olur.
Verimsiz bir iş ve huzursuz ortam sadece çalışanları değil tüm şirketi etkiler.
Bu sebeple Akyüz Gıda’nın çalışanları
Akyüz Gıda’nın iş ortaklarıdır.
“Çekmeköy 2023” aracılığıyla
okuyucularımıza neler iletmek istersiniz?
Eğer hayata sıfırdan başlamış olsaydım
birçok konuda kendimi geliştirirdim. En
çok ağırlık vereceğim konu da yabancı dil
olurdu. Üstelik en az iki yabancı dilin şart
olduğu ve rekabetin inanılmaz arttığı bir
dönemde yaşıyoruz. Tabiri caizse ekmek
aslanın ağzında değil, artık midesinde.
Gelişen teknolojiyle birlikte dünya
küçülüyor, çok farklı imkanlar ortaya
çıkıyor. Bu imkanları değerlendirmek ve
fırsata dönüştürmek gerekir. Diğer taraftan
eğitimin önemi iyi idrak edilmelidir. Buna
bağlı olarak gençlerimiz bu büyük imkanlar içinde ellerinden geldiği kadarıyla
kendilerini çok iyi geliştirmelidirler.
İşveren olarak Akyüz Gıda çalışanlarına ne gibi ayrıcalıklar sağlar?
Huzurlu
ortamda
çalışmak.
Akyüz
Röportaj İrem
OKUMUŞ
Çekmeköy2023
- 47
KÜLTÜR SANAT
Deniz BİNİCİ / SOSYOLOG
KÜLTÜR
KÜLTÜR sanat
sanat
İNSAN EN ÇOK KENDİ
OLDUĞUNDA YALNIZ KALIR
Lady Godiva adı, ismini taşıyan çikolatalardan dolayı hala unutulmadı.. Ama bu ismin
ardındaki efsane, sadece çikolatanın amblemindeki bir sembolden ibaret olarak kaldı...
Godiva’yı efsaneleştiren nedir? Günümüz
dünyasından bu efsaneyi değerlendirmeye
çalıştığımızda, hangi düşünce sarmalına selam vermiş oluruz... Düşüncenin eskimiş
siyah ipleri, Godiva’nın atını dizginlemeye
yeter mi?
Lady Godiva bir kadın.. Merhameti ile
tanınan, sahip olduğu zenginliğe tamah etmeyen, alçak gönüllülüğü ile kendini tanıyan
herkesin gönlünde sırça köşkler edinmiş bir
kadın... Onu efsaneleştiren de sahip olduğu
merhamet duygusunun yoğunluğu oldu...
Efsaneye göre Coventry’de yaşayanlar,
lordun koyduğu vergilerden bıkmış usanmışlardır. Bu ağır vergilerin altında ezilen
halkın durumuna dayanamayan lordun eşi
Godiva, vergilerin düşürülmesi için eşine
yalvarır. LordLeofric, eşinin vergileri protestosundan sonunda bıkar ve bir şartı olduğunu
söyleyerek tamam der. Şartı şudur: Lady Godiva, anadan doğma şekildebir ata binecek ve
Coventry sokaklarında baştanbaşa dolaşacaktır. Asıl şart ise Godiva ata binerken halktan
kimsenin onu gözetlememesidir. Lord bu
teklifi yaparken oldukça rahattır çünkü eşinin
böyle bir şeyi asla yapmayacağından emindir.
Oysa Lord hayatının en büyük yanılgısı
içerisindedir. Halkını tanımamış, eşini ise hiç
tanımamıştır. Godiva’yı bir efsane yapacak
olan bu teklif, Lord’u da aymaz bir sapkın
olarak zihinlere kazımıştır.
Teklifi kabul eden Godiva bir gün, şehri
baştan aşağı çırılçıplak dolaşır. Fakat sokaklar bomboş, işyerleri kapalı, evlerin perdeleri sıkı sıkıya kapalıdır. Coventry halkı, çok
sevdikleri Lady’lerini çırılçıplak görmemek
için evlerine kapanmışlardır. O gün, yalnızca
bu durumdan haberdar olmayan biri, Lady
Godiva’yı bir atın üzerinde çırılçıplak şekilde görür. Şaşırır. Adama durumu anlatırlar.
Adam, vergileri düşürmek için çırılçıplak
soyunanLady’sine hürmeten gözlerine mil
çekip kör olur.
Neticede vergiler düşürülür.
Bülent Parlak, Süreyya Ayhan için kaleme aldığı yazısında, günümüzün Godiva’sını anlatmıştı sanki. Onun hikâyesi neydi peki? Hangi
dava uğruna akmıştı Süreyya’nın gözyaşları..
Hatırlatayım, eşini sevdiği için. Parlak söylediğinde haklı değil miydi?
“Herkes gibi Süreyya da bir telaşla geçiyor bu
dünyadan. Ne yoksulluktan şatafata boğulmuş bir hayatın, ne başka ülkelerde büyüyen
burnunun, ne kırmızı bir gülün kenarına
konmuş eşinin masanın ortasında oturan bu
çelimsiz kıza bir faydası yok işte. İnsan en
çok kendi olduğunda yalnız kalır (Yalnızlığın
İcadı (1984), s. 128-129).”
Süreyya’da sahip olduğu değerler uğrunda
bir Godiva gibi yükselmemiş midir atının
üstünde? Süreyya’da tam ve en çok kendi
olduğunda yanız kalmıştır, Godiva misali...
İsmail Kılıçarslan bir yazısında der ki;
“ (…) artık kim davasında hiçbir karşılık
beklemeden sebat etme başarısını gösteriyor?
Kendimizi kandırmayalım. Olağanüstü
büyük bir başarıyla paketlenip süslenmiş
modern bir kurmacanın içinde yaşayıp gidiyoruz. Hiçbirimiz daha fazlası değiliz.
Hal böyle olunca, siz Godiva olsanız “vergilerde indirim yapılsın diye” sokaklarda
çırılçıplak dolaşır mısınız?
Bir başka soru daha. Godiva yolda geziyor
olsa ve siz onu yanlışlıkla görseniz, kendinizi
kör eder misiniz?”
Şimdi bu sorular eşliğinde başa dönelim. Godiva’yı efsaneleştiren sizce nedir?
Ali Hakan Düz
VEFA BEKLETİLMEZ
Vefa bir semt adı oldu olalı
Hatırlanmaz oldu, eski neferler
Bilmezler mi hiç, bir insan ölmeden
Bu seferden dönen, hiç olmadı
48 - Çekmeköy2023
Yalnız hissedilen anların sığınma
kapılarındandır vefa. Boşlukta tutunmaya
çalışırken bir vefalı dostun eline ihtiyaç
duyulur. Ansızın çıkagelip kurtarması
beklenir. Sadece çaresizken ihtiyaç duyulmaz vefaya, her an gelse hep baş tacıdır.
İçerisinde hesap kitap pazarlık olmayan
böylesine güçlü yaklaşım nasıl baş tacı
edilmez ki, bu saf samimiyeti yüklenip
gelen hem vefa göstermiş olur hem vefa
bulur.
Karşılıksız yapılan iyilikler vefanın tohumları gibidir. Bir vakit hiçbir beklenti
olunmaksızın yapılan iyilik, üzerinden ne
kadar zaman geçerse geçsin sahibini bulur. İyilik yapılan kişi ortaya çıkıverir ve
çoktan unutulan iyiliği hatırlatır, o da bir
iyilikle karşılık verir. Belki de bu iyiliğin
yapıldığı an, kişinin en dar vaktidir. Diğer
bir isimlendirme ile vefa bu sefer Hızır
hükmünde yetişmiş olur.
Tabi her yapılan iyilik vefalı bir davranış
ile dönüp dolaşıp gelmeyebilir. Böyle durumlara en çok yakışan ifade şudur: “İyilik
yap denize at, balık bilmezse Halik bilir.”
Bu teselli de insan için yeterlidir. Zira vefanın en yücesini Allah gösterir kullarına.
Kulların vefasızlıklarını da verdiği vereceği mükafatlar ile giderir. Yani iyilik yapan iyiliğine karşılık vefayı mutlaka görür.
Vefa, bir borç olarak da ifade edilir. “Ona
vefa borcum var, ona vefa borcumu ödemeliyim.”gibi cümleleri duyarız kimi
zaman. Vefanın bir borç olduğu bilincinde
olarak bu borcu geciktirmeden sahibine
ödemek konusunda da aceleci olunmalıdır.
Ömrün noktalanan bir yapısı olduğunu
hatırlayıp, vefayı erteleme lüksünün olmadığı gerçeğini göz önünde bulundurmak
gerekir.
KÜLTÜR SANAT
35 mm’ye Elveda...
D
erginin bu sayısında bir
sinemayı
eleştirmek
yerine, iyi kötü güzel
çirkin tüm o sinema filmlerini büyük bir keyifle
izlememize vesile olan ve
artık son demlerini yaşayan 35 mm sinemanın öyküsünü anlatacağım. Neden mi?
Çünkü son yıllarda 35 mm sinemanın artık
hayatımızdan çıkacağı yönünde sinyalleri
veren dijital sinemacılık, sinema çekim
kamerası üreten şirketleri birer birer iflasa
sürükleyerek bu çıkışı hızlandırdı. Bundan sonra izleyeceğimiz filmlerin tamamı
dijital teknolojinin hizmetiyle önümüze
gelecek.
35 mm fotoğrafçılık ve sinemada yaygın
olarak kullanılan temel film ölçüsüdür. 35
mm, adını filmin 35 mm (yaklaşık 1 3/8
inç) genişliğindeki şeritler halinde kesilmesinden almıştır. Her kademi 16 kare yapan standart negatif direncin her iki kenar
boyunca her karede dört deliği olur. Bunlar
teknik detaylar.
George Eastman tarafından tedarik edilen
ham filmi kullanarak, William Dickson
ve Thomas Edison’un 1892’de icat ettiği
35 mm film, o zamandan bu yana nerdeyse hiç değişmeden kalmıştır. 35 mm 1909
yılında uluslararası standart ölçü olarak kabul
edilmiştir. Bu zamana kadar 13 mm’den
75 mm’e kadar ölçüler değişerek kullanılmıştır. 1909’dan sonra görüntü gösterimi
ve yaratılışlarının her ikisi için hakim film
ölçüsü 35 mm olmuştur.
Peki neden 35 mm?
Çünkü bu ölçü yakalanmamış görüntülerin iyi
özelliği (GoodQuality) ve film stoklarının
masrafı arasında oldukça iyi bir alışverişe
izin verir. Ayrıca ticari film tiyatrolarındaki 35mm film göstericilerinin her yerde
mevcut olması; 35 mm’yi sadece hareketli
görüntü biçimleri, film veya video ve dünyanın hemen hemen tüm sinemalarında
oynatılabilir hale getirdi.
Ancak teknolojinin çok hızlı biçimde ilerlemesi analog sinemanın köklerini yerinden sarstı. Hala 35mm’lik konvansiyonel
sinema çekim kamerası üretmekte direnen
üç büyük marka, Amerikan Panavision,
Fransız Aaton ile Alman Arri şirketlerinin
üst düzey yöneticileri bundan böyle (içine
35 mm’’lik negatif film takılarak çekim
yapan) analog kamera üretmeyeceklerini,
bütün enerjilerini ve uzman kadrolarını
yüksek tanımlamalı (HD/High Definition)
dijital kamera üretimine kanalize edeceklerini açıkladılar. 2005 yılından bu
yana beklenen son, bu açıklamayla geldiğini
duyurmuş oldu.
Bu açıklamalardan biri Fransız Aaton şirketi yöneticilerinden Jean Pierre Beauviala
tarafından yapıldı:
“Duygusal olarak ne kadar etkilenirsek
etkilenelim, analog kamerayla film çekme
dönemi artık bitti. Bizler bu alanda güçlü
gelenekler oluşturmuş koskoca bir kamera
üreticisiyiz ve son iki yıldır neredeyse bir
tek 35/16 mm kamera siparişi alamadık.
Eğer yeni sipariş almazsak nasıl ayakta
kalacağız?
Kabul etmek gerekir ki yüksek tanımlamalı dijital kameralar, televizyoncular
ve sinemacılara inanılmaz kolaylıklar
sağlıyor. Yüksek bütçelerle çalışamayan
pek çok bağımsız film yapımcısı 2000’lerin
başlarından itibaren dijital teknolojiye
âdeta bir can simidi gibi sarıldı. Bu kişiler
film projelerini klasik 35/16 mm kayıt
cihazlarıyla çalışan ekiplerin neredeyse
üçte biri maliyetle bitirebiliyorlar. Durum
böyleyken, genç sinemacılar neden pahalı birer analog kamera satın alsın ki?
Öte yandan, bundan sonra da uzun yıllar
boyunca negatif film kullanarak çekim
yapmayı arzulayanlar için, dünya üzerinde
çalışır durumda olan zaten binlerce 35
ve 16 mm formatlı kameramız var. Aynı
şekilde, rakiplerimiz Panavision ve Arri’nin kameraları da rutin bakımlarıyla en az bir 20-25 yıl daha piyasada bu
yöndeki ihtiyacı karşılayabilirler. Sonuç
olarak, bizden bu kadar fedakârlık yeter;
Aaton üretim ailesi artık bütünüyle dijital
teknolojinin hizmetine girecektir.”
Şirket yöneticisi analog kameradan dijitale
geçişi ve bunun sebeplerini çok iyi özetlese
de, analog kameraya ilişkin kaygılar sadece nostaljik bir arka plan taşımıyor. Bu
noktada ki kaygıyı Ali Murat Güven
‘Galiba bu kez “35 mm analog sinema”nın
işi gerçekten de bitti...’ isimli yazısında
farklı detaylara değinerek dile getiriyor.
O yazının bir bölümünde yer alan Martin
Scorsese’nin kaygısı, kanaatimce en anlamlı olanı. Scorsese şöyle diyor:
“Ben ‘’Taksi Şoförü’’ gibi, ‘’Kızgın
Boğa’’ gibi, ‘’Köstebek’’ gibi, ‘’Hugo’’
gibi meşakkatli bir film çektiğimde, bu
filmin master kaydını el kadar bir
hard-diskin içinde saklayamam. Çünkü
bu yöntem bana hiç de akıllıca gelmiyor.
Hard-disk teknisyenin elinden kayıp yere
düşer, film silinir. Onu sakladığınız ortamda yangın çıkar, bütün emekleriniz
yok olur. Hiçbir şey olmasa bile gün gelir,
hard-diskin kafasının karışacağı tutar,
entegre devreleri falan bozulur, film yine
içinden uçar gider. Oysa, bugüne kadar
filmleri saklama ve gelecek kuşaklara
aktarma konusunda izlediğimiz yol son
derece doğruydu. Master negatiften bir
adedini Kongre Kütüphanesi’’ne, bir
adedini de Ulusal Film Arşivi’’ne veriyorduk. Bu master kayıtlar, ışık, nem,
toz olmayan güvenli kasalarda gelecek
kuşaklar için birer kültür mirası olarak
saklanıyordu. Geride de yapım şirketinde işletme ve özel gösterimler için zaten
yeterince negatif ve pozitif ara kopya her
zaman bulunur. Film şeridi zaten kendi
başına çok dayanıklı bir malzeme. Siyah-beyaz bir filmin ömrü, düzgün koşullarda saklanırsa 250 yıl, renkli şeritlerin
ise 100 yıl… Ki bu süre, ara ara yapılacak
aktarmalarla daha da uzatılabilmekte...
Pekiyi, bana çağdaş bir hard-diskin 250
yıl boyunca hiçbir sorun çıkarmadan hep
aynı performansı sergileyebileceğinin garantisini kim verecek?”
Bundan sonra filmleri hangi kalite de
izleriz, izleyeceğimiz romantik komedi,
dram ve bilim kurgulardan aynı tadı alıp
yine gözyaşlarına boğulur ya da kahkahalarla gülebilir miyiz? Orası meçhul.
Ancak sinemada ara verilmesine yakın sağ
üst köşede beliren siyah benekleri artık
göremeyeceğimizi biliyorum. Bunu fark
edenin sadece ben olduğuma dair hazzı
da yaşayamayacağımı (en azından artık
Ali Murat Güven’in de bunu bildiğini biliyorum). Ancak Scorsese’nin kaygısı hem
gelecek nesiller için ciddi bir kaygıyı ifade
ediyor, hem de yıllar sonra gençliğindeki
filmleri yeniden izleyerek o günleri yâd
etmek, o günlerdeki arkadaşlarını, hocalarını, muhabbetlerini hatırlamak isteyecek bizler içinde bence önemli bir tehdit
olarak görünüyor.
Çekmeköy2023
- 49
KÜLTÜR SANAT
ŞUBATLA GELEN (BİN YIL SÜRMEDİ)
T
ürkçe ezanı, toprağa gömülen
mushaflar dönemini babasından,
annesinden dinleyen bir neslin
çocuğu olarak gözlerimizi açtık
dünyaya. Askerden ve üniformadan korkmak onlardan miras kaldı bize.
Çünkü onlar devletin hep soğuk yüzünü
görmüşlerdi. Ürküten, korkutan, alay
eden, dışlayan, ötekileştiren… Sistem tüm
gücüyle muhalif duruşları çirkin göstermek
için sinema, televizyon, radyo ve gazeteyi
kullanarak insanları ötekileştirmiş ve tahkir
etmişti. Kullanılan bu dil ve propaganda
90’lı yıllara gelindiğinde bile aynen muhafaza edilmişti.
28 Şubat yeni bir korku imparatorluğu, bir
sindirme ve yok etme çabasıydı. 90’ların
ortalarında ve sonlarında üniversitede
okuyan hemen herkes az ya da çok nasibini almıştır, Şubat ayının hayalleri söndüren
soğuğundan. Genç kızlar, subaylar, öğretmenler, bürokratlar, akademisyenler, tarikat ehli kimseler ve anneler, babalar…
İşte bu süreç hakkında tarihe düşülmüş
küçük bir nottur “Şubatla Gelen” kitabı.
Kitabın oluşmasının ilginç bir anısı
var. Konya’da okuyan başörtülü kızlar
yaşadıkları sürece ilişkin günlükler tutuyorlar. Bu notları bir kitabevinde fotokopi çektirirken kitabevi sahibi kendisi için
de bir nüsha talep ediyor. Aradan yıllar
geçtikten sonra kitabevi sahibi Ali Yılmaz
sosyal medya üzerinden günlük sahiplerine
ulaşıyor ve böylece bu kitabın hikayesi
başlıyor. Aradan geçen onca zaman acıların
üzerine her ne kadar birazcık sünger çekse de bu günlükler sahiplerini tekrar o
günlere taşıyor. Ve o gün kaleme alamadıkları hususları da tekrar gözden geçirerek
hazırlıyorlar. O süreci birlikte yaşadıkları
arkadaşlarına da ulaşarak, o günlere ait
anılarını kaleme almalarını rica ediyorlar.
Toplanan yazılar, o günlere ait günlükler,
kendilerine destek veren akademisyen,
sanatçı ve devlet büyüklerinin notları bir
araya getirilerek kitap oluşturuluyor.
Başörtülü gençler, 28 Şubat sürecini
iliklerine kadar yaşayan kişiler. Kitap bu
gençlerin sadece o güne ait anıları değil
o günlerin akabinde yaşadıkları sorunların da gün yüzüne çıkmasını sağlıyor.
Üniversiteyi tamamlayamamış genç bir
kadının iş arama süreci, evlilik süreci,
aile çatışmaları çoğu öğrencide bir trajedi olarak çıkıyor karşımıza. Birçok kimse
tarafından dile getirilmeye korkulan yaşama ait bu süreçlerin kitapta cesurca ifade
edilmesi en az 28 Şubat kadar sorgulan50 - Çekmeköy2023
2 8
ması gereken bir diğer husus.
28 Şubat, üniversite okumak için yola
çıkan ve alnı secdeye değen gençlerin
tamamının bu heyecanlarının kursakta kalmasıydı. Kız ya da erkek öğrenci olmanın
bir önemi yoktu. Gerek fiziksel, gerekse
psikolojik eziyet görmek için mü’min olmak yeterliydi. Kitapta yer alan günlükler
bu acıları bize aktarıyor. Kitabın sayfalarını
çevirdikçe samimice ifade edilmiş korkularla, endişelerle, gözyaşlarıyla dolu günler
görüyorsunuz. Bir taraftan devlet ve aile
baskısı, bir taraftan gelecek endişesi ve inancın gerektirdikleri… Kitapta bir belge
niteliğinde olan ve dik duruşları ile asla
unutmayacağımız siyasiler, akademisyenler,
ve gazetecileri de göreceksiniz.
Şubat bin yıl sürmediyse de yüzbinlerce
gencin hayallerini yok etti. Belki bugün
ülkesine hizmet edebilecek potansiyele
sahip on binlerce genç kat sayı uygulaması nedeniyle üniversiteden içeri bile
giremediler. Bu süreçlerin bir daha yaşanmaması, bu kitapların bir daha yazılmaması
dileklerimizle…
KÜNYE
Şubatla Gelen
(Bin Yıl Sürmedi)
Yayına Hazırlayan: Ali Yılmaz
Yayınevi: Tablet Kitabevi
Hazırlayan: Salih GEBEL
HABERLER
KOŞULARIN
I
S
I
L
M
A
L
N
EN A
Çekmeköy
Belediyesi, Çekmeköy Gençlik
ve Spor Hizmet İlçe
Müdürlüğü ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü
işbirliği ile düzenlenen Çekmeköy Belediye Başkanlığı Kupası atletizm yarışlarında, 10 ile 18 yaş
aralığındaki gençler Çanakkale anısına
ter döktü. 6 kategoride yapılan yarışlara,
6 lise ve 12 orta okuldan 295 öğrenci
katıldı.
800 m küçük kızlarda birinciliği Ecenur
Türkay, 1200 m küçük erkeklerde Ömer
Akdağ alırken, 1500 m yıldız kızlarda
İnci Çolak, 2000 m yıldız erkeklerde Esat
Yurttapan, 3000 m genç kızlarda Cansu
Çahan, 5000 m genç erkeklerde Cihan
Yurttapan birincilik kupasını almaya hak
savaşanlar arasında onlu yaşlarını süren
gencecik fidanlarımızın da olduğunu biliyoruz. Bugün burada Çanakkale’de şehit
ve gazi olan yaşıtlarınız için ter döktünüz.
Çanakkale ruhunun gençlerimize iyi anlatılması çok önemlidir. Bizim bugünlerimiz için
kendi yarınlarından vazgeçen atalarımızı
rahmet ve minnetle anıyoruz” dedi.
kazandı. Dereceye girenlere ödüllerini
Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü
Kansız, Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, başkan yardımcıları ve İlçe
Milli Eğitim Müdürü Ahmet Aktaş verdi.
Dereceye girenlere ödüllerini veren Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz,
“Çanakkale öyle bir destanki tarihin
akışını değiştirdi. Çanakkale cephesinde
kadını erkeği bir oldu ve düşmana
vücutlarını siper ettiler. Düşmana karşı
Çekmeköy2023
- 51
YAZI DİZİSİ
MECLİS ÜYELERİMİZ
Bizim İçin, Çekmeköy İçin,
Toplum İçin Çalışıyorlar…
SELAMET
AYGÜN
Çekmeköy 2023, bundan böyle her sayısında
sorunlarımızın çözümü için mücadele
eden Çekmeköy Belediyesi’nin birbirinden
değerli iktidar ve muhalefetten oluşan
meclis üyelerini ağırlayacak. İlk konuğumuz
Selamet Aygün ile röportajımıza başlıyoruz…
52 - Çekmeköy2023
YAZI DİZİSİ
Hedefleriniz neler?
Hayatım
ticaret
ve
siyasetten
oluşmamaktadır. Birçok sosyal platform ve cemiyetlerde görev aldım.
Spor kulüplerinde yöneticilik, hemşehri
derneklerinde başkanlık görevini yerine
getirdim. Tüm bunların nihai hedefi rıza-i
bari için insanlara faydalı olabilmektir.
İnancımızın gereği olarak Allah’ın rızasını
kazanarak, insanlardan dua alabilmek ve
ahirete göçtüğümüzde hoş seda ile anılmak
istemekteyiz. Siyaset ve meclis üyeliğinin
maddi beklentisi olmaması gerekir. Bunlar
gönül işi ve içten gelerek yapılacak görevlerdir. Bizler de samimiyetimizle insanlara
faydalı olabilmek için çalışmaktayız.
Sizi tanıyabilir miyiz?
5 Kasım 1961 Kastamonu Cide doğumluyum. Marmara İlahiyat Fakültesi’ni
bitirdikten sonra kısa bir süre öğretmenlik
yaptım. Memuriyeti bırakarak ailemle birlikte ticarete atıldım. Aktif olarak siyasete
yönetim kademelerinde yer alarak başladım.
Ak Parti kurulduğunda ise Ümraniye Ak
Parti Kurucu İlçe Başkan Yardımcısı
olarak partinin kuruluşuna katkı sundum.
2009 yılında il genel meclis üyesi olarak
devam ettim. Mart 2014’te Çekmeköy Belediye Meclis Üyesi aynı zamanda Büyük
Şehir Belediye Meclis Üyesi olarak
yeniden seçildim. Bu dönemde 1. Başkan Vekili, Büyük Şehirde Kent Ekonomisi ve Meslek Odaları Birliği Komisyon
Başkanlığı görevlerini yerine getirmeye
çalışıyorum. Bu arada Grup Hatipoğlu
Marketleri ve Asya Park Alışveriş Merkezi yönetim kurulu başkanlığını devam ettirmekteyim. 5 çocuk ve bir torun sahibiyim.
Kısaca meclis üyelerinin görev ve
yetkileri nelerdir?
Kanundaki yazılı görevlerinden ziyade
siyasi perspektiften bakmak gerektiğine
inanıyorum. Meclis üyesi halkın oyuyla
seçilmiş kişidir. En büyük vazifesi halkın
içinden gelen, onların sıkıntılarına çözüm
üretmek adına belediye ile halk arasında köprü görevi görür. Belediyede üç tür
görev yapılır. Bir seçilmişler, iki memur,
üç işçi statüsünde olanlardır. Memur ve
işçiler belediyenin demir başıdır. Belli çizgiler ve görevler dahilinde emeğinin
karşılığını almak için çalışırlar. Seçilmiş
olan Başkan, Başkan Yardımcıları ve
Meclis Üyelerinin durumu daha farklıdır.
Bizler halka ve bağlı olduğu partiye karşı
sorumluluk taşıyan ve çalışmalarını halkın
isteklerini ve kanunları göz önüne alarak
neredeyse hatasız yapmakla mükellef olan
kişileriz.
Meclis 1.başkan vekili olarak sizin
görev ve yetkileriniz nelerdir?
Belediye Başkanımızın görev ve yükümlülüğünün fazla olması sebebiyle meclise
katılamadığı zamanlarda iktidar ve muhalefet partileri ile birlikte meclisin sağlıklı
çalışması, koordinesi, sunulan teklifleri
meclis üyelerine aktararak en doğru kararların alınmasını sağlamaya çalışır. Uyumlu
ve adil bir şekilde davranarak belediyenin
en yetkili karar mekanizması olan meclisin
doğru işlemesini sağlar.
Meclis gündeminde yoğun olarak
en çok hangi konular üzerinde
görüşmeler yapılıyor?
Çekmeköy gelişmekte olan ve nüfusu
hızla artış gösteren bir ilçedir. Dolayısıyla
Çekmeköy’ün yapılanması ve imarı gündemimizin ilk sıralarında yer alıyor. Tüm
bunlar yapılırken Plan Bütçe Komisyonun
görevleri ön plana çıkıyor. Sosyal faaliyetler, eğitim ve kültür faaliyetleri yine
gündemde yoğun olarak konuşulan konulardır. Genel olarak belediyenin yapacağı
tüm işler ve müdürlüklerin yapacağı faaliyetler teklif olarak meclise sunulur, doğru
ve yararlı kararlar alınmaya çalışılır.
Selamet Aygün aile reisi olarak ve
sosyal hayatında nasıl birisidir ve
neler yapar?
Görevlerim gereği sosyal yaşantıya çok
vakit ayırdığımı söyleyemem. Elimden
geldiği kadarıyla iyi bir eş ve iyi bir
baba olmaya çalışıyorum. Çalışmalarım
sebebiyle yeterince vakit ayıramadığım için
aileme haksızlık ettiğimi de düşünüyorum.
İş yoğunluğundan fırsat buldukça akraba
ziyareti yaparak hayır dua almaya gayret
ediyorum. Fenerbahçe kongre üyesi olarak
iyi bir futbol izleyicisiyim. İş ve siyasetten
kalan vakitlerimi bu şekilde değerlendiriyorum.
Son olarak okuyucularımıza neler
iletmek istersiniz?
Yönetim ve halk arasında ayna görevi
gören Çekmeköy 2023 dergisine öncülük
ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Çalışmalarınızı keyifle takip ediyorum. 5. Sayısını
çıkaracağınız Çekmeköy 2023 dergisi hem
benim hem çevremdeki kişilerin beğenisini
kazanmış durumda. Başarı çıtasını giderek
yükselttiğiniz Çekmeköy 2023 dergisinin
yeni sayılarını takip etmeye devam edeceğim. Tüm okuyuculara sağlık, huzur ve
mutluluk dolu bir yaşam diliyorum.
Çalışma hayatınızda olmazsa olmazlarınız neler?
Dürüstlük ve güvenilirlik. Her ne iş
yapıyorsanız yapın eğer bu iki kaideden
taviz gösterirseniz hiçbir zaman başarıya
ulaşamazsınız. Dürüstlük ve güvenilirlik
normal yaşantımda ve siyasi hayatımda
asla ödün veremeyeceğim kesin kurallarımdır.
Röportaj /
Soner KARTAL
Çekmeköy2023
- 53
KÖŞE YAZISI
ÇEKMEKÖY’ÜMÜZDE
DİN HİZMETLERİ
Muhammet SUİÇMEZ
ÇEKMEKÖY MÜFTÜSÜ
ekmeköy ilçemiz
İstanbul’umuzun
şirin ilçelerinden
birisidir. Yüce Allah’ın
bahşettiği
güzelliklerle bezenmiş apayrı bir yere
sahiptir.
Havası,
suyu, doğal yapısı
her şeyiyle bizlere
rabbimize
daha
çok şükretmemiz
gerektiğini her an hatırlatmaktadır.
Din hizmetleri özellikle belli kimselerin
yürüttüğü, yürüteceği hizmetler olmayıp,
aksine herkesin bu hizmetlerde yer alması gerektiği dini bir hakikattir. Tarih
boyunca da din hizmetleri bu anlayışla
süregelmiştir. İslam anlayışında “din
adamı” ifadesi kullanılmamaktadır. İslam’da herkes dininin görevlisidir. Yani
her Müslüman dininin davetçisi, hizmetçisi ve görevlisidir.
Günümüzde, “din görevlisi” gibi tabirler
belli bir grubu değil her müslümanı ifade
edecek şekilde kullanılmalı ve anlaşılmalıdır. Hatta herkesin “din gönüllüsü”
olarak aynı safta yer alması daha da uygun olacaktır. Yüce Allah kitabında: “Siz
insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir
ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten
vazgeçirmeye çalışırsınız; çünkü Allah’a
inanıyorsunuz...’’ 1
Müminler, dünyadaki iyiliği emreden,
kötülükten alıkoyan en güzel ahlâkla
yetişmiş en hayırlı millettir. Bu millet, insanları dinin önemli ilkeleri olan; adâlete,
iyiliğe ve akrabaya yardım etmeye; yüz
kızartıcı işleri, fenalık ve azgınlıkları önlemeye çağırmalıdır.2
Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Sizden kim bir kötülük görürse onu
eliyle değiştirsin; buna gücü yetmezse
diliyle onun kötülüğünü söylesin; buna
da gücü yetmezse kalbiyle ona buğzetsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir’’3
İyiliği emretmek, münkerden alıkoymak
sorumluluğunun ağır bir yük olduğunu Hz.
Peygamber (s.a.s.)’in şu buyruğu ortaya
koymaktadır: “Bana hayat bahşeden Allah’a andolsun ki, siz ya iyiliği emreder
kötülükten alıkoyarsınız ya da Allah kendi katından sizin üzerinize bir azap gönderir. O zaman dua edersiniz fakat duanız
kabul edilmez”4
Hz. Peygamber’in çeşitli ifadelerinde
müslümanların her birinin toplumsal
sorumluluklarının olduğu belirtilmektedir. Abdullah b. Ömer (ra)’in naklettiği
bir hadiste Allah Rasûlu şöyle buyurdular: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz
elinizin
altındakilerden
sorumlusunuz. Yönetici bir çobandır. Erkek,
aile halkının çobanıdır. Kadın, kocasının evi ve çocukları için çobandır.
Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlık
yaptıklarınızdan sorumlusunuz.”5
Ali İmrân, 110;
Bkz. Nahıl, 90;
3
Müslim, İman, 78; Nesaî iman 17; İbnMâce, Fiten, 20;
4
EbûDâvûd, Melâhim, 16; Tirmizî, Fiten, 9; İbnHanbel, V, 388;
5
Buharî, Nikah, 91;
1
2
54 - Çekmeköy2023
KÖŞE YAZISI
Çoban – sürü, benzetmesiyle sorumluluk bilincinin önemine vurgu yapılan bu
hadiste, bir yandan akıllı ve ergen bütün
bireylerin sorumluluğuna atıfta bulunulurken, diğer yandan idarecilik ve aile
yönetimi gibi başkalarına karşı yükümlülük içeren görevleri üstlenenlerin daha
ağır bir mesuliyet taşıdıklarına işaret
edilmektedir.
Yerlerin ve göklerin taşımayı kabul etmediği emaneti yüklenen insanoğlu her
şeyden önce Allah’a karşı sorumludur.
“Her nefis kazandığına karşılık bir rehindir.”6 âyeti gereğince, herkes söz ve
eylemlerinin, tutum ve davranışlarının
hesabını büyük mahkemede Yüce
Yaratıcıya verecektir.
İnsanlar için en hayırlı topluluk olan İslâm
ümmetinin bireyleri birbirlerinin bütün
dertleriyle ilgilenen kişilerden meydana gelir. Halbuki diğer din anlayışlarında
iyilik ve kötülük her ferdin kendi sorunudur. Meselâ Tevrat’ta, “Rab, Kabil’e sordu: kardeşin nerede?’ O da, Bilmem, ben
kardeşimin bekçisi miyim?” gibi bir ifade
vardır.7
Gerçek maruf-münker görevi, (iyiliği
emretmek- kötülüğü yasaklamak) en başta insanın kendisinden başlayarak yapması gereken bir görevdir.8 Kimi insanlar her devirde, Resule itaati söylemişler,
kendileri itaat etmemişler; sadakayı
emredip, kendileri vermemiş olabilir, bu
çok yanlış bir durumdur. Şu ayet-i kerime
ile onlar uyarılmaktadır: “Kitabı okuyup
durduğunuz halde kendinizi unutur
da başkalarına mı iyiliği emredersiniz?
Düşünmez misiniz?”9 İyiliği emredip
kendileri yapmayanlar için hesap gününde
dudaklarının ateşten makaslarla kesileceği
haberi verilmiştir.10
İlçe müftülüğü olarak bu görev ve sorumluluğun bilincinde ilçemizde önce kendi
nefsimize sonra halkımıza dini konularda
rehberlik etmek, yardımcı olmak ve destek
olmak temel sorumluluğumuzdur. Bu
bağlamda ilçemizin sosyal yapısına özgün
çeşitli projeler geliştirmek durumundayız.
Dergimizin bu sayısında müftülük olarak
ilçemiz açısından dikkat çekici bir hususa
değinmek istiyorum. İlçemizde genel itibariyle yerleşimlerin site ağırlıklı olduğu
görülmektedir. Bu da din hizmetlerinin
sitelere daha verimli nasıl götürüleceği ile
ilgili bizleri düşündürmektedir. Bu konuda
bizlere sorumluluklar düştüğü gibi diğer
kurumlarımıza da sorumluluklar düşmektedir. Sıkıntıları nelerdir ve ne gibi hizmetlere acilen ihtiyaçları vardır?
İlçemizde sitelere mescit, Kur’an Kursu ve 4-6 yaş grubu çocuklarına yönelik
kreşlerin açılması mutlak bir ihtiyaçtır.
500 daireli bir sitede mescit olmaması,
Kur’an Kursu olmaması önemli bir sorundur. Yaz kurslarına çocukların gidememeleri bir sorundur. Ezan okununca abdest
alıp cemaate koşup gidememek bir sorundur. Bununla ilgili olarak neler yapılabilir?
Bizlere ne gibi görevler düşüyor? Sitelere
daha sağlıklı din hizmetleri nasıl götürülebilir?. Ve bu bir sorun ise bunun temelden
çözümü sağlanabilir mi? gibi sorulara biz
hep birlikte cevap aramaktayız. İnsanların
sağlıklı dini bilgiye ulaşımının kolay ve pratik şekilde ulaşmasını sağlamak toplumsal
barışa ve dayanışmaya daha etkin şekilde
destek olması açısından site planlarında
site merkezinde yer alacak şekilde dini tesis alanlarının mevcut olması toplumsal bir
ihtiyaç olduğu artık gözden kaçmamaktadır.
toplumsal yaşamı açısından önemli bir
yere sahipti. Müslümanlar, günlük hayatta karşılaştıkları sorunları bu mescitte
konuşup tartışırlar ve bir karara bağlarlardı. Beş vakit namaz için her gün beş
vakit burada bir araya gelip görüşürlerdi.
Birbirleriyle tanışıp kucaklaşırlardı. Sevinçlerini, üzüntülerini, sorunlarını burada
paylaşırlardı. Kent dışından gelen konukları ve yabancı ülkelerin temsilcilerini burada ağırlar, onlarla görüşmeler yaparlardı.
Bütün bunlar, Müslüman toplumunun birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularıyla
kaynaşmasını ve güçlü olmasını sağlamıştı.
Genellikle yaşlı ve yetişkin bayanlarımızın
gündüzlü olarak devam ettiği kurslarımızda; 1-Evlerinde yalnız kalan bayanlar
kursa gelerek yalnızlıklarını giderebilmektedir. 2- Kendi emsalleriyle ve diğer
farklı yaşta bayanlarla aynı ortamı paylaşıp sosyal bir ortama kavuşmaktadır.
3-Dertlerini açabileceği, ziyaret edebileceği yeni arkadaş çevresi bulmaktadır.
4-Komşuluk ilişkilerini kuvvetlendirmektedir. 5-Dini konularda sağlıklı bilgi sahibi olmaktadır. 6-Kendilerine güven
gelmekte ve psikolojik olarak dini ve
dünyevi rahatlık kazanmaktadır.
Kur’anda geçtiği üzere Hz. Lokman’ın
oğluna öğüdü her zaman ve mekanda bize
ilke olmalıdır.”Yavrum, namazı dosdoğru
kıl; iyiliği emret ve kötülükten sakındır.
Bu hususta başına
gelecek musibete
katlan. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdir.” 11
Peygamber (sav) Mescidi’nin sosyal işlevlerine baktığımızda 1- Günlük hayatta
karşılaşılan sorunlara çözümler arandığı,
2- İbadetlerini gerçekleştirdiği 3- Eğitimlerini
sürdürdükleri, 4- Birbirleriyle tanışıp, kaynaştıkları, 5- Yabancı konuklarını mescitte
ağırladıkları ve görüşmeler yaptıkları, 6Şehir dışından gelen konukların ağırlandığı
vb. amaçlarla çok boyutlu kullanıldığını
görmekteyiz.
Peygamber Mescidi, Müslümanların
Müddessir, 38;
Tevrat, Tekvin, 4/9;
8
el-Bakara, 44;
9
el-Bakara, 44;
10
İbn Kesir, 1, 8;
11
Lokman, 17;
6
7
Çekmeköy2023
- 55
SOKAĞIN SESİ
Çocuklarınızla
ebeveynlerinizle
yaşadığınız
sorunlar neler?
H
epimiz anne, baba,
kardeş veya evlat
konumundayız. Aynı
anda hem anne/baba
hem de evlat olabiliyoruz…
“Sokağın Sesi”, netameli bir konuyu gündeme taşıyor…
Çekmeköy sokaklarına sorduk, “Çocuklarınızla/ebeveynlerinizle yaşadığınız
sorunlar neler? Çocuklarınızdan/ebeveynlerinizden beklentileriniz
neler?” Aldığımız cevapları Sokağın Sesi
olarak sizlerle paylaşıyoruz…
56 - Çekmeköy2023
Türkan BİLİR
Seda GÜÇ
6 YILDIR ÇEKMEKÖY’DE
OTURUYOR
5 YILDIR ÇEKMEKÖY’DE
OTURUYOR
H
er evlat, kendinden çok
anne-babasını düşünür. Bizim
geleneklerimiz göreneklerimiz
böyle… Aile bağları bizim ülkemizde
çok kuvvetli. Ben de aileme bağlı biriyim. Aile fertlerine karşı saygı-sevgi
çizgisini hep korumuşumdur. Sanırım bu
çizgiyi korumayı başarmış olduğumdan
dolayı ailemle hiç sorun yaşamıyorum
diyebilirim. Ara sıra ufak tartışmalarımız
olmuyor değil. Ama bu tartışmalarında aile olmamızın tadı tuzu olduğunu
düşünüyorum.
Ebeveynlerin en büyük sorumluluğu
çocuklarının eğitimidir. Her ailede, çok
erken dönemlerinden itibaren çocuklarını eğitim konusunda yönlendirecek
birisi olmalıdır. Lise, üniversite öğrencileri bölümlerini görmüş-geçirmiş bir
yakınından yardım alarak belirlemelidir.
Ancak bu şekilde geleceğimizi ilgilendiren belki de en önemli konuda isabetli
kararlar alarak riski en aza indirgemiş
oluruz.
3
çocuk sahibiyim. Genel olarak çocuklarımla büyük sorunlar yaşadığımı
söyleyemem. Ama tabii ki, her ailede
olduğu gibi bizim ailemizde de zaman
zaman sorunlar ortaya çıkabiliyor. İletişim
konusunda biraz problem yaşayabiliyoruz.
Yeni nesiller bizler gibi yetişmiyorlar, bizler
gibi aynı zor şartlara katlanmıyorlar. Şimdiki çocuklar en ufak bir zorluğa tahammül
edemiyorlar. Onlar için küçücük bir problem dağ gibi büyüyebiliyor. Her konuda daha
sabırsız ve tez canlılar. Bu sebeple nadiren de
olsa gerginleşen konuşmalar geçebiliyor aramızda.
Çocuklarımızdan beklentilerimiz yine çocuklarımız içindir. Kendimiz için herhangi bir
şey talep etmiyoruz. Sadece bizim değil, herkesin çocuğu başarılı bir birey olsun. Hayat
yolunda adımlarını sağlamlaştırarak emin ve
hızlı bir şekilde ilerlesin. Gelecekte ne kadar
az sorunla karşılaşırsa bizler o kadar rahat
oluruz. İstiyoruz ki, biz onları bu kadar çok
düşünüp seviyorken onlar da üzerlerine düşen
vazifeleri yerlerine getirsinler. Çalışsınlar,
okuyup kariyer yapsınlar, biz de onlarla gurur
duyalım.
SOKAĞIN SESİ
Halil KARASOY
3 AYDIR ÇEKMEKÖY’DE
OTURUYOR
4
çocuk sahibi bir anneyim.
Çocuklarımla sorun yaşadığımı
söyleyemem. Çünkü artık onlar
yetişkin bireyler. Herkes kendi hayatında
kendi yolunda. Aile bağlarımız devam
ediyor. Şükür sorun olarak adlandırabileceğim bir sıkıntı yaşamıyoruz.
Çocuklarına düşkün bir anne olarak,
evlatlarımdan tek beklentim mutlu olmalarıdır. İş hayatlarında başarılı olmalarıdır.
B
enim gençlerde titizlikle dikkat ettiğim tek şey saygıdır. Çok şükür
Allah gönlüme göre evlatlar nasip
etti. Çocuklarım hem vatanını seven hem
büyüklerine saygılı insanlar olarak yetiştiler.
Çocuklarımla sıkıntı yaşamıyorum. Baba
olarak kendimi şanslı hissediyorum. Kendi
evlatlarımızdan ve tüm toplum gençlerinden beklentim, eğitimli bireyler olarak
kendilerini geliştirmeleridir. İnsanlığa,
topluma ve ülkemize yararlı olacak alanlarda
uğraşsınlar istiyorum. Temennim ailelerine,
büyüklerine saygıda kusur etmemeleridir.
Bu şekilde yaşayan bir insan zaten sevecen
ve mutlu olur. Etrafındaki insanlara da enerji
ve mutluluk saçar.
İrem KILIÇ
20 YILDIR ÇEKMEKÖY’DE
OTURUYOR
A
ilemle yaşadığım en büyük sorun çok fazla hoşgörü beklemem. Annem ev işlerinde benden
haklı olarak destek bekliyor. Yalnız ben bu
desteği her zaman sağlayamıyorum. Aramızda zaman zaman sürtüşmeler olabiliyor. Kendileri gibi düşünüp yaşamamızı
bekliyorlar. Bu sebeple ufak tartışmalar
yaşayabiliyoruz.
Anne ve babamdan beklentim biz
gençlere daha anlayışlı yaklaşmalarıdır.
Bizden kendileri gibi düşünmemizi
beklemesinler. İleriki dönemlerimizde
belki onlara hak vereceğiz ama o zaman
gelene kadar bizlere ellerinden geldiği
kadar hoşgörülü davransınlar.
Zehra ÖZTÜRK
11 YILDIR ÇEKMEKÖY’DE
OTURUYOR
Yavuz YAĞIZ
2
19 YILDIR ÇEKMEKÖY’DE
OTURUYOR
çocuk sahibi bir babayım. Çocuklarımla yaşadığım tek sorun çok
hareketli ve yaramaz olmaları.
Yaşları gereği sürekli bir hareketlilik
halindeler. Evimizde koşturmayla geçiyor
yaşantımız. Biraz daha büyüdüklerinde
daha rahat edeceğimizi düşünüyorum.
Beklentim ise her ebeveyn gibi iyi bir evlat
olmalarıdır. Güzel bir hayat yaşamalarıdır.
Vatanını seven, dinine bağlı birey olarak
yetişmeleridir. Bunun için bir aile olarak
elimizden geleni yapmaya çalışacağız.
3 YILDIR ÇEKMEKÖY’DE
OTURUYOR
2
çocuk annesiyim. Doktor olan bir
oğlum ve bir kızım var. Çocuklarımdan yana sıkıntım şu şekilde oldu;
çok erken yaşta eşimi kaybettim. Çocuklarım babasız kaldı. Duymuşsunuzdur;
“Ailede baba çınar ağacı gibidir. Meyvesi
olmasa bile gölgesi yeter.” Ben yol
arkadaşımı, çocuklarım ise hayatlarının
en büyük sığınağını kaybettiler. İstanbul
şartlarında tek başıma iki çocuk yetiştirmek
zorunda kaldım. Bununla alakalı çok zor
günler yaşadım. Elhamdülillah şu anda iki
çocuğum da evlendi kendi yuvalarını kurdular. Tabii çocuklarına bağlı bir anne
olarak hala ellerimi üzerlerinden çekmiş
değilim. Çocuklarımdan tek beklentim
onların mutluluğudur. Zaten bu saatten
sonra herkes kendi yuvasını kurmuşken
bir beklenti içine girmek de yanlış. Kendi
düzenlerinde sağlıkla huzurla yaşasınlar
bana yeter.
"
Kendi
evlatlarımızdan ve
tüm toplum
gençlerinden beklentim, eğitimli bireyler
olarak kendilerini
geliştirmeleridir.
İnsanlığa, topluma
ve ülkemize yararlı
olacak alanlarda
uğraşsınlar
istiyorum...
"
Fatma UZUN
Çekmeköy2023
- 57
SOKAĞIN SESİ
Mustafa YİĞİT
17 YILDIR ÇEKMEKÖY’DE
OTURUYOR.
Ş
imdiki gençler bizler gibi değiller.
Anne-babaya anlık ve sinirli
bir şekilde davranabiliyorlar.
Amaçları saygısızlık veya bizi kırmak
olmasa bile düşünmeden hareket edebiliyorlar. Ebeveyn olarak biz onlara
daha ılımlı yaklaşıyoruz. Çünkü niyetlerinin kötü olmadığını biliyoruz.
Çağımızda herkes artık stres altında
yaşıyor. Bizler bu konuda birbirimize
destek olmalıyız.
Çocuklarımızdan beklentimiz her
anne-babanın istediği, çocuklarının,
iyi bir gelecek kurmaları. İyi bir iş ve
iyi bir eş sahibi olmaları. Mutlu bir
yuvaları olsun, kendi ayakları üzerlerinde
durabilsinler bizlere yeter.
"
Hayatımızın
her çağında
ailemizle olan
bağlarımız
kuvvetlenmeli ki
onlar bizlerden,
bizler onlardan
gerekli yardımı
görüp güçlü
insanlar
olabilelim.
"
Röportaj
ÖMER İSLAM
58 - Çekmeköy2023
Berker YAĞIZKUŞ
4 YILDIR ÇEKMEKÖY’DE
OTURUYOR
E
ğitim-öğretim hayatında önemli
aşamalardan geçiyoruz. Ailem de
bu konuda fazlaca ilgilenmeye
çalışıyor benimle. Ders konusunda
bizleri özgür bıraksalar daha memnun
olurum. Ders konusunda bize biraz daha
eğlenceli programlar çıkarabilirler. Bu
şekilde hem ebeveynlerin hem bizlerin
istekleri gerçekleşmiş olur. Bu durum
sağlanamadığında gerginlikler olabiliyor. Ebeveynler, çocukların onlardan küçük olmasına rağmen aynı
yetkilerde olduğunu bilmelidirler.
Ebeveyn de çocuk da eşittir aslında.
Bizleri anlamak için, kendilerini bizim
yerimize koymalı o şekilde bizlere
müdahale etmelidirler.
Mehmet Ali ÇAM
5 YILDIR ÇEKMEKÖY’DE
OTURUYOR.
A
ilem ders konusunda baskı
yapınca sorun çıkıyor. Ne kadar ders çalışırsam çalışayım
onlara yeterli gelmiyor. Bu da bizi
derslerden soğutabiliyor. Ailemle aramdaki tek sorun derslerimi çok fazla önemsiyor olmaları.
Beklentim ise, üzerimdeki ders baskısını
biraz azaltmaları. Her gün her an ders
çalışmam mümkün değil. Bu konuda
bana anlayış göstermeleri, yardımcı olmalarıdır.
Sena Nur DAĞIŞAN
8 YILDIR ÇEKMEKÖY’DE
OTURUYOR.
B
üyüklerimizin bizi anlamadıkları
zamanlar oluyor. Yaşımız gereği
bazen çok sinirli, hatta agresif
olabiliyoruz. Bunu saygısızlık olarak
değil de geçici bir durum olarak adlandırmalarını ve anlayış göstermelerini bekliyoruz. Bir hareketimiz, anlık davranışlarımızı saygısızlık olarak
görmemeleri gerekir.
Her zaman yanımızda olmalarını istiyorum. Onların yanımızda olması
desteklerini hissetmek bizleri daha
güçlü kılıyor. Hayatımızın her çağında ailemizle olan bağlarımız kuvvetlenmeli ki onlar bizlerden, bizler
onlardan gerekli yardımı görüp güçlü
insanlar olabilelim.
Berkan PELİT
18 YILDIR ÇEKMEKÖY’DE
OTURUYOR
O
kul ve derslerle alakalı problemler yaşayabiliyoruz. Ben
arkadaşlarımla vakit geçirmek
istiyorum. Ebeveynlerim her zaman buna
müsaade etmeyebiliyor. Onlara göre bu
arkadaş görüşmelerim fazlalaştığında
müdahale edebiliyorlar. “Dışarı çıkma,
ders çalış” gibi konuşmalar aramızda
geçiyor. Bu da çeşitli tartışmalara
sebep olabiliyor. Ailemden beklentim biraz daha anlayışlı olmalarıdır.
Derslerimi aksatmamam gerekiyor,
ben de bunun farkındayım. Ama bu
konuda üstümüze çok fazla gelmeseler daha güzel olur.
HABERLER
BAŞKAN AHMET POYRAZ’I
DUYGULANDIRAN HEDİYE
B
elediye Başkanı Ahmet Poyraz, Çekmeköy İşitme Engelliler Gençlik ve Spor
Kulübü
Derneği
üyelerini misafir etti.
Çekmeköy Belediye
Başkan Yardımcıları Ahmet Epli ve Şahmettin Yüksel’in de bulunduğu ziyarette,
dernek üyeleri Şener Erdoğan, Kamil Bayraktar, Şenyuva Polat, Tuncay Karapınar,
Zafer Uysal derneğe destek olan Hüseyin
Genç ve Yılmaz Cebir de hazır bulundu.
Derneğin faaliyetleri hakkında bilgi veren
dernek üyeleri, kuruluşlarından bugüne kadar her konuda kendilerine maddi manevi
desteklerini esirgemediği için Başkan Poyraz’a teşekkürlerini ilettiler.
cısı Şahmettin Yüksel’e hediye edildi.
Ziyarette, dernek üyesi Şenyuva Polat’ın
karakalem tekniği ile çizdiği portreler,
Başkan Ahmet Poyraz ve Başkan Yardım-
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, “Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü
bünyesinde hizmet veren Belediye Engelliler Merkezi aracılığıyla ilçemizdeki
tüm engellilere ulaşmaya, onların sosyal
yaşama aktif olarak katılımlarını sağlamaya çalışıyoruz. Merkezimizde beceri kazandırma dersleri oluyor. Sanat ve sporla
iç içe yaşamaları için onlara yol gösteriyoruz. İlçemizde bu amaç doğrultusunda
kurulan bir sivil toplum kuruluşunun olması çok güzel. Bizler yerel yöneticiler
olarak tabii ki elimizden geldiğince her
konuda kendilerine destek olacağız. Ziyaretimize gelerek el emeği hediyeler getiren
arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum” dedi.
Çekmeköy2023
- 59
EĞİTİM
ONLAR VE BİZ
S
okaklarında omuzlarındaki
yoğurtları sarsmadan satmak için gezen, pencere
ardında onların geçişini
bekleyen
nazeninlerin
olduğu bir beldenin misafirleriyiz. Omuzlarındaki kalın askının iki
ucuna akşamdan mayalanmış tepsileri ile
haftalık gizli sözleştiği bekleyenlerinin
kapısına doğru adımlardı yolunu. Tepsiler
Arnavut kaldırımlı sokaklarda ökçesiz
çarıklı ayakların adımları ile sahiplerine
ulaşırdı. Yoğurtların sarsılmadan gitmesi
bir görev, onlarca kapının namusuna ve
sattığının itibarına halel gelmesin diye gözlerine sahip olurken bir yandan da kendi
adımlarının sükuneti ile ticari itibarını
da taşırdı onlar. Çünkü onlar HELAL ve
HARAM denildiğinde yutkunmakta zorlanan bir beldenin Müslümanıydı.
Rahle önünde ders alırken hocasının
önünde kelimelerini seçe seçe konuştuğu
bir beldenin misafirleriyiz. Öğretenin
kıymeti öğrettiğinden değil ilminden
gelir derlerdi onlara. Edebi kirpiklerine
dokunurken kaşları ile hocasının gözlerine
bakamadan derslerini bitirenlerin, korkudan
değil taşıdığı ilim ahlakından olduğunu
60 - Çekmeköy2023
bildiğimiz bir beldeydi aslında. Sıraların
arkasında kendisine geleceği anı beklerken,
bilgilerini süzerek bekleyenlerin, aldığı
eğitimin zekatı olarak da anlatması gerektiğini bilerek yaşayanlardı onlar. “İlim
Çin’de de olsa alınız” sözünün mazharı,
ilk emrin seçilmiş muhataplarıydı onlar.
Kalpleri şekillendiren Rabbin önünde,
secdesinden kalkmamak adına duasını
uzatan, vuslatın tadı ile firaka düşmemek için ağlayanların olduğu beldenin
misafirleriyiz. Yaratıcısının dokunduğu
kalbinin önünde ağlamaklı bekleyen nefislerin, zülfündeki dalgayı sevdiceğiyle
hemhale saklayan bir beldede bekçiyiz.
Ağlayan ve ağlamaktan yürekleri sıkışan
canlara, terbiyecisinin önünde eğilen
efendisine râm olmuş bedenler gibi,
kibri vakar olarak bilenlerin emanetçisiyiz. Çünkü onlar, “illa edep illa edep” diyen rehberin yolcularıdır.
Dağların ve taşların taşıyamadığı yükün,
Hira’da başlayan yürüyüşün adımlarının
takipçisi olan bir milletin misafiriyiz.
Her şey kadar herkes kadar, örtüsüne
bürünüp de kalkacak olanın tebliğdeki
adımcısı kadar adımlarımız olmalı. Nur
dağından koşan Resul’ün yola getirişi
gibi, Bedevi Arabi çöllerden alıp eğittiği
gibi, gölgede kalanların olduğu anlarda güneşini koruyanların vazgeçmeden
tebliğ yaptığı gibi azim ile yapanların
misafirleriyiz. Yolu gidilecek yer değil,
maksadın aracı görenlerin, halini bilenlerin, haline şükredenlerin, isyanı asiye
isminde bırakan, firavunun karşısında
devleşen bir ruhun emanetçisiyiz.
Şimdi durup bakmalı sokağa açılan pencerelerimizden. Hangi yükü omuzladık Rabbimizden geldi diye. Aklın karar vermesi
için yardımcı kıldığı, sevgiyi vereni sevmeyi
öğrettiği için mi sevdik. Sevmeyi bildik
yalanları üst üste söylemekten vazgeçip de.
Taif’te taşlanan peygamberin Medine’de
ağırlanması gibi kime derdine derman olmak
için açtık kucağımızı. Öğrettik mi kendimize
ve ailemize helali ve haramı belirleyenin ilk
emrinin okunulası kıymette olduğunu.
Ya da yıkıp geçtik mi tüm değerleri değersiz
bilerek.
Acımasızca, fütursuzca ve cahilce.
FATMA ESRA YILDIZ
Çınar Koleji
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni
HABERLER
LER
UYUŞTURUCUYA MAHKUM GENÇ
“ YAŞAMIN HÜR
KANATLGÜARLRÜĞIE”KAVUŞACAK
PROJESİ İLE ÖZ
batak sonları olmayacak. Yeter ki, kendilerine
inansınlar, bizlere güvensinler. Hayata yeni
bir başlangıç yapabilmeleri için onlara
elimizi uzatıyoruz.”
Çekmeköy’de madde bağımlısı gençlerin
bağımlılıktan kurtulmalarının sağlanması için tedavi ve rehabilitasyonların
gerçekleştirilmesi hedefleniyor. ‘Yaşamın
Hür Kanatları’ projesiyle, madde bağımlısı
gençlerin hayatlarına yön vermeyi sağlayacak
meslek edindirme programlarına katılmaları
sağlanacak. Ayrıca okullarda bilinçlendirme
çalışmaları yapılarak madde bağımlılığının
önüne geçilmesi sağlanacak. Turgut Özal
Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programda ilk olarak kamu kurumu çalışanlarını bilinçlendirme çalışması yapıldı.
Programa; Çekmeköy Kaymakamı Cemal
“Önce Anne Babadan Başlayan Bir
Süreç”
Ailede alınan eğitimin önemine de dikkat
çeken Yüksel, “Tabii ki iş ailede, anne-babada başlıyor. Eğer anne-baba çocuklarına çok iyi bir şekilde sahip çıkarsa geleceğimiz olan gençlerimize sahip çıkmış
oluruz. Sayın Belediye Başkanımız Ahmet
Poyraz’ın önderliğinde bizler Çekmeköy
Belediyesi olarak bütün gençlerimizin
yanındayız. “Gençlerimiz geleceğimiz” diyorum. Ne olur gençlerimize sahip çıkalım.
Kendileriyle alakadar olalım. “Günlerinin
nasıl geçtiğini” sorarak yanlarında olduğumuzu hissettirelim.
“Geleceğimizin
Teminatı
Olan
Gençlerimizi Korumaya Gayret
Gösteriyoruz”
Hüsnü Kansız, Garnizon Komutanı Albay
Hasan Kaymaz, Belediye Başkan Yardımcıları Şahmettin Yüksel ve Ahmet Epli,
İlçe Emniyet Müdürü Hürol Öztürk, İlçe
Milli Eğitim Müdürü Ahmet Aktaş, muhtarlar, kamu kurumlarından temsilciler ve
çok sayıda sivil toplum kuruluşu yetkilisi
katıldı.
“Gençlerimize Sahip Çıkmak İstiyoruz”
Çekmeköy Belediyesi adına söz alan Çekmeköy Belediye Başkan Yardımcısı Şahmettin Yüksel şunları söyledi: “Emniyet
güçlerimiz, yıllardır uyuşturucu madde
satışıyla mücadele ediyor. Oysa mücadele
sadece emniyet güçlerinin işi olarak
görülmemelidir. Uyuşturucuyla mücadele
için gençlerin ve ailelerin bilinçlendirilmesinden, cezai müeyyidelerin belirlenmesi ve uygulanmasına kadar topyekun
bir savaş gerekir. Çekmeköy Belediyesi
olarak gençlerimizin vatanına, milletine
ve ülkesine hayırlı bireyler olması için
çaba sarf ediyoruz. İyi birer eğitim alabilmeleri için fiziki mekanların oluşturulmasının yanı sıra hazırladığımız projelerle
de çocuklarımızı; kültüre, sanata, bilime ve spora yönlendirmeye çalışıyoruz.
Yetenekleri doğrultusunda seçecekleri
branşlarla kendilerini geliştirecek; iyi nesiller, boşluğa düşmeyecek ve hayatlarını
mahvedecek ortamlara girmeyeceklerdir.
Bugün burada kaymakamlığımız ve ilçe
emniyet müdürlüğümüzle hayata geçirdiğimiz “Yaşamın Hür Kanatları Projesi”
ile üstümüze düşen sorumlulukların yelpazesini biraz daha genişletiyoruz. Bu
projemiz ile uyuşturucuya başlamamış
çocuklarımızı bilinçlendirme çalışmalarının yanı sıra bu batağa saplanmış ve
yardım bekleyen gençlerimize ve onların
ailelerine de el uzatıyoruz. Bugüne kadar
tedavilerini üstlenip işe yerleştirdiğimiz
gençlerimiz bugün aramızda değiller ama
onların varlıkları yardım bekleyen diğer
çocuklarımıza ve onların ailelerine umut
olsun istiyoruz. Bilsinler ki, isterlerse bu
Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü
Kansız ise “Çekmeköy’de çalışırken her
zaman kurum ve kuruluşlarımızla, asker
ve sivil bütün yetkililerle bir aile sıcaklığı
içinde Çekmököy’ü geleceğe hazırlamak
için çalışıyoruz. Bu projemizin de olumlu
meyvelerini hep gördük. Gençlerimizden
kendi isteği ile bizlere müracaat edip, ‘biz
bu uyuşturucu belasından kurtulmak istiyoruz’ diyenlere yardımcı olduk. Bizim bir
kişiyi bile israf etme lüksümüz yok. “Bir
kişiyi kurtarmak tüm insanlığı kurtarmak
gibidir” diyoruz. Anne şefkati ile nasıl
onları kucaklayabiliriz, nasıl muhafaza
edebiliriz kaygısıyla bu projeyi hayata
geçirdik”dedi.
Proje kapsamında ilk aşamada madde
bağımlısı 98 gencin tedavisi ve rehabilitasyon sürecine başlandı. Her biri hobi
ve meslek kurslarına yönlendirildi. İş
ihtiyacı olanlara iş imkanı sağlandı. Uzman eğitimciler, psikologlar ve emniyet
güçlerinin dahil olduğu projede okullar başta olmak üzere Çekmeköy’ün her
yeri uygulama alanı olarak belirlendi.
Başta öğrenciler olmak üzere ailelere de
bilinçlendirme çalışmaları yapılacak.
Çekmeköy2023
- 61
RÖPORTAJ
MÜTEVAZI VE
BAŞARILI BİR
ÇEKMEKÖY KA
BÜROKRAT…
YMAKAMI
Cemal Hüsnü
62 - Çekmeköy2023
KANSIZ
RÖPORTAJ
İnsanları yöneten sorumlu kişiler, toplumu
yakından tanımalı ve onu yansıtmalıdır.
Çekmeköy’ümüzün genel yönetiminden
sorumlu, devletin en yetkili temsilcisi olan
Kaymakamımız Cemal Hüsnü Kansız ile
keyifli ve samimi röportajımıza başlıyoruz.
Cemal Hüsnü Kansız’ı görev süresi boyunca çalışkan ve başarılı bir kaymakam
olarak bizler tanıyoruz. Sizi hiç tanımayan birine, kendinizi nasıl anlatırdınız?
1964 yılında Sakarya’nın Karasu ilçesinde
doğdum. Trabzon’lu olan babamın görevi dolayısıyla Ankara’ya geldik. Ankara’da siyasal bilgiler fakültesi kamu
bölümünü 1986 yılında tamamladım. Bir
süre TRT’de çalıştım. Kahramanmaraş’ta
kaymakam adayı olarak göreve başladım.
1989-1990 yıllarında İngiltere’de kaymakamlığımızın mesleki bilgi ve görgü
kurslarını tamamladıktan sonra Adana’da
kaymakam vekilliği yaptım. 1991 yılında Konya Tuzlukçu’da kaymakam olarak
göreve başladım. 1993 yıllında Diyarbakır’a atandım. O yıllarda Diyarbakır
terörün yoğun olarak insanları rahatsız ettiği bir dönem yaşıyordu. Biz orada terörün
zorlamasıyla kapanan okulları açık tuttuk.
Oradaki çalışmalarımla ilgili daha sonra Gaziantep’te görev yaparken bir olay
başıma geldi. Öğretmenler gününde, bir
öğretmen ısrarla elimi bırakmıyor. Elimi
öpmek istiyor, sebebini öğrenmek istedim.
Diyarbakır’da öğrencim olduğunu, terörün
o yoğun zamanında yardımlarımın dokunduğunu ve şimdi öğretmen olduğunu söyledi.
Bu olaydan çok etkilendim ve anladım ki; bir
insanla özel olarak ilgilenip onu kurtarmak
aslında insanlığı kurtarmakmış.
Bildiğimiz kadarıyla Ezo gelinle ilgili
önemli bir hizmetiniz var. Bunu bizimle
paylaşır mısınız?
Bilindiği gibi, Suriye’ye gelin giden Ezo
Gelin, Türkiye topraklarına gömülmek
istediğini vasiyet eder. Onun bu isteğini
yerine getirdik. Bu arada Barak Müzesi’ni
hizmete açtık. Bu çalışma benim için çok
özeldir. Ezo Gelin’i Türk kültürüne en doğru şekilde kazandırdığımızı düşünüyorum.
Daha sonra Giresun ve Karabük’te görev
aldım. 2002-2008 arasında Karabük Vali
yardımcılığına atandım. Bu süre zarfında
Batman’da sel felaketinde gönüllü koordinatör olarak görev aldım ve değerli dostlar kazandım. 2008 yılında Diyarbakır’da
göreve başladım. Burada Kayapınar kuruculuğu ve vali yardımcılığı görevini birlikte
sürdürdüm. Burada da hayırlı hizmetlerim
oldu. Sahabilerden Hz. Süleyman Camii
restorasyonu ve Elyesa ve Zülküf aleyhis-
selam’ın kabirlerinin yapılması bize nasip
oldu. Erkek ve bayanların ayrı ayrı ziyaret
edebilecekleri camii ve küçük bir külliye
oluştu. 2012 yılının sonunda Çekmeköy ilçesine atanarak İstanbul’da ilk defa görev
aldım. İstanbul dünyanın en güzel şehirlerinden biri. Bu şehirde Çekmeköy’ü İstanbul’un
yükselen yıldızı haline getirmeye gayret
gösteriyoruz.
Kaymakamlığın görev, yetki ve sorumlulukları nelerdir?
Kaymakam mülk-i idari amirlerinin, vali
ve vali yardımcılarının devletin taşra
teşkilatını yönlendiren yöneten insanlar
olarak devletin hizmetlerini vatandaşlara
ulaştırma durumundalar. Aynı zamanda
vatandaşın sıkıntı ve isteklerini devletin
üst makam ve kurumlarına ileten adeta bir
köprü görevi de var. İlçede ve ildeki kamu
kurum ve kuruluşlarının genel gözetimi,
denetimi, onların koordine ve uyum içinde
çalışılması bizim görevlerimiz arasında.
Bir yönüyle devletin vatandaş nezdindeki
temsilcisi diğer yönüyle vatandaşın devlete ulaşacak kanallarından biri.
Kaymakamlık göreviniz boyunca ne
gibi faaliyetlerde bulundunuz?
Kaymakamın il idaresi kanununda çok
geniş bir görev tanımı var. Bunun dışındaki kanunlarda da devletin merkezde yaptığı
görevlerin hepsinin taşradaki tanımları
içinde kaymakamın mutlaka aksiyonu ve
işlevi var. Milli eğitim bakanlığı okullarda hizmetini yürütürken, kendi temsilcisi
dışında genel yönetim ve denetimini bize
emanet eder. Sağlık, tarım, nüfus, emniyet
ve jandarma da aynı şekilde çalışmaktadır.
Herkes işini yapıyor zaten lakin önemli
olan tek pota içinde eritebilmek, tek yum-
ruk olabilmektir. Şu anda Çekmeköy’de
İstanbul’un imkanlarından yararlanıyoruz
ve sıkıntısını en az yaşayan ilçelerden biriyiz. Ulaşımda bir sıkıntımız yok, gelecek yıl
metromuz geliyor ve 3. Boğaz Köprüsünün
bağlantı yollarının devreye girmesiyle Çekmeköy çok daha güzel bir yer olacak. Bu
güzelliklerden faydalanırken herkesin uyumlu ve sıcak bir ortam oluşturması gerekiyor.
Vatandaş bizim görev yaptığımız alanda herhangi bir kurum ve kuruluştan bu sıcaklığı
ve hizmeti görmelilerdir.
Kaymakamlık görevinizi yerine getirirken
ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz?
Bazen elinizdeki imkanlar istekleri
karşılamıyor olabilir. Vatandaşın istek ve
beklentileri sonsuz. Gece saat 2’de “benim
elektriğim neden kesik?”, “Fırın neden ekmek çıkartmadı?” gibi sorularla muhatap
olduğum zamanlar oldu. Vatandaşa sıcaklığı ve hizmet aşkını hissettirince sizinle
alakası olmayan bir konu dahi olsa insanları incitmeden, kırmadan çözüm yolları
arıyoruz. Konuyla ilgili başımdan geçen bir
hadiseden bahsedeyim. Diyarbakır’da yaşlı
bir teyzemiz, ısrarla benimle görüşmek
istiyor fakat konu benimle alakalı olmadığı için yanıma getirmiyorlar. Yardım
kriterlerine uymadığı halde yardım istiyor, üstelik Türkçe de konuşamıyor.
Tercümanla birlikte yanıma çağırdım ve
isteklerini dinledim. Görüşme sonunda
yardımcı olamadığım halde sevecen bir
şekilde sarılmak istedi. Tercümana,“istediği olmadı neden seviniyor” diye sordum.
Teyze “İstediğim olmasa da kaymakam
beni dinledi, demek ki elinden bir şey
gelmediği için yardım edemiyor” dedi. Bu
durum benim 5-10 dakikamı alıyor ama o
Çekmeköy2023
- 63
RÖPORTAJ
müdürleri, muhtarlar, esnaf temsilcileriyle
halı sahada bu tür faaliyetler yapmayı seviyorum. Açık havada, ormanda yürümeyi,
kitap okumayı, kültürel faaliyetleri ve
fotoğraf çekmeyi seviyorum.
insanlar için bir umut ışığı ve elinden geleni
yapmanın rahatlığı oluyor. Biz hizmetimizde
Allah’ın rızasını esas tutuyoruz. Bu şekilde
yüzde 90’ını memnun ediyor, kalan yüzde
10’unu sineye çekiyoruz.
Hayalleriniz ve hedefleriniz neler?
İnsanlara en güzel yerlerde hizmet etmeye
gayret etmek hep arzuladığımız konu.
Meslek hayatımın ciddi bir bölümünü doğu
ve güneydoğu bölgemizde geçirdim. Orada
ciddi bir sıkıntı var. Hz. Ömer döneminden
beri Müslüman olarak birlikte yaşayan bir
toplumun içinde fitne çıkarılmak isteniyor.
Konuyla ilgili hükümetimiz Kardeşlik Projesi oluşturmaya gayret ediyor. Kısa, orta
ve uzun vadede rehabilitasyon programının
olması gerektiğine, konuyla ilgili idealleri olan insanların aktif olarak rol alması
gerektiğine inanıyorum. En büyük hedefim
de bu projeler içinde hisse alabilmek. İnsanların kalplerindeki sıkıntıları giderecek
çalışmalar içinde yer alabilmek. Siyasi
parti temsilcileri, muhtarlar, daire amirleri,
belediye başkan yardımcıları ve sivil toplum
kuruluşlarından oluşan heyetle Diyarbakır’a
gittik. İnsanlarımızın kanaatleri yüzde
yüz değişti. İnsanları gördüklerinde,
bir şeyler paylaştıklarında kalplerindeki
sıkıntılar yok oluyor. Bu konuyla ilgili
yapmak istediğim şeyler var. Hayallerimin
arasında o kardeşlik projesinde aktif olarak
rol almak ve katkı sağlamak var. Biliyor ve
inanıyorum ki, oradaki insanlar hür bir
şekilde duygularını dile getirdiklerinde
vatan, bayrak, devlet, millet ve Allah,
Kur’an, Peygamber sevgilerinin bizimle
eşdeğerde olduğu görülecektir. Binlerce yıl
aynı ortamda, aynı şartlarda yaşadık. Bu
sıkıntıları giderecek profesyonel çalışmalar
yapmak gerekir. Benim hayalim de budur.
Sosyal yaşantınızda nasıl birisiniz? İş
dışında en çok nelerle uğraşıyorsunuz?
İnsanların güzel yönlerini severseniz iletişimden kopamazsınız. Dolayısıyla hafta sonları dahil vatandaşla iç içeyim. Düğünler,
davetler ve açılışlara elimden geldiği kadarıyla katılmaya çalışıyorum. Bunların
haricinde spor etkinliklerine katılıyorum.
Ayrıca hırs yapmadan spor yapan daire
64 - Çekmeköy2023
Hangi takımı tutuyorsunuz?
Şike olayları olana kadar iyi bir futbol
seyircisiydim. 10 yıllık vali yardımcılığı
görevimde sporla çok ilgiliydim. Fakat
şike olayları başladığından beri hiçbir
maçı takip etmiyorum. Futbol, aynı zamanda görsel bir sanattır. Çünkü futbol
dünyanın çoğu yerinde ekonomik anlamda
kullanılıyor. Parayla alınan futbolcular ve
o sahneye dahil olanlar görsel bir sanata dahil oluyor, insanlarda seyrediyor. Bu
tarz olaylardan dolayı uzaklaştığım futbol
sevgisi ve takım anlayışı içinde Trabzon
sporluyum diyebilirim.
Yemek ayrımı yapar mısınız? Hayır diyemeyeceğiniz bir yemek var mı?
Türk mutfağı gerçekten zengin bir mutfak.
Bu zenginlikten olabildiğince faydalanmaya çalışıyorum. Yemek ayrımı yaptığım
söylenemez. Sakatat türü yiyecekler haricinde hemen her yemeği yerim. Yalnız
akşam saatlerinde et veya pilav tarzı yiyecekleri yememeye dikkat ederim. En
sevdiğim öğün kahvaltıdır.
Her insanın mutlaka olmazsa olmazları
vardır. Sayın kaymakamımız Cemal
Hüsnü Kansız’ın olmazsa olmazlarını
öğrenebilir miyiz?
İnsanların bir hayat gailesi var. Hayatın
içinde Allah’ın insanlara biçtiği bir misyon
var. Biz kul olarak, aile babası olarak ve
Türkiye vatandaşı olarak çeşitli misyonlara
sahibiz. Dolayısıyla bu anlamda baktığınızda çok çalışkan olduğunuz, gayret ettiğiniz
zamanlar ve daha sınırlı olduğunuz zamanlar olur. Esas olan ne yapıyorsak Allah ve
Resul’ünün hoşnutluğu çerçevesinde olması
gerekir. Bu niyetle günlük basit işlerimiz
bile ibadet yerine geçiyor. İnsanın olmazsa
olması bu esaslar olmalı. Bir de tüm kullar
için önemli olan namaz konusu var. Gün 24
saat 5 vakit namazımız 1 saat. Eğer biz 1
saatimizi Allah’ın farzlarına ayırıp Allah’ın
açıkça yasakladığı şeylerden kaçınırsak
hayatımızın çok daha yolunda gideceğine,
doğruluk adına bir şeyler yapabileceğimize
inanıyorum.
Yoğun ve aktif çalışan bir kaymakam
olarak, ailenize nasıl vakit ayırabiliyorsunuz? Yoğunluğunuzdan dolayı aile
bireyleri şikayetçiler mi?
İki çocuk yetiştirdim, artık büyüdüler.
26. yılımı doldurduğum mesleğimle ilgili eşimin de ilk zamanlardaki serzenişleri
yok. Ailemin, mesleğimle alakalı durumdan olumsuz etkilendiğini düşünüyorum.
Sürekli şehir değişikliğinden dolayı
çocuklarım çok okul değiştirdiler. Bu
bile benim için yeterli bir olumsuzluktur.
Mümkün oldukça kendilerine vakit ayırmaya çalışıyorum.
Çekmeköy Belediyesi ile ortak olarak
yürüttüğünüz çalışmalar var mı?
26 yıllık meslek hayatımda çalışma anlamında en verimli ve uyumlu çalıştığım
belediye Çekmeköy Belediyesidir. Açık
yüreklilikle söyleyebilirim ki; Çekmeköy’ün eğitim ve kültür vadisi haline getirebilmek için elimizde olan tüm imkanları seferber ediyoruz. Çalışmalarımızda
belediyemizin tüm desteğini yanımızda
hissediyoruz. 7 renk 7 bölge eğitim ve
kültürü içeren öğrencilere yönelik projede belediyemiz yine ilk sırada yer alıyor.
Çekmeköy Belediyesinin bir farkı da imkanlarını herhangi bir karşılık beklemeden
kullandırıyor olması. İçinde bulunduğumuz kaymakamlık binası, belediyeye ait
olan bir binadır. Bu durum tam anlamıyla
kardeşlik ve aile sıcaklığı altında uyumlu
çalışmanın getirdiği sonuçlardır.
Son olarak Çekmeköy 2023 aracılığıyla
bu röportajı okuyanlara neler iletmek
istersiniz?
Herşeyin iyisini tek başına bilen idareci dönemi geçti. Her şeyin iyisini insanlarımızla birlikte tespit ederek güzelliklerini birlikte paylaşma durumundayız.
Geleceğin İstanbul’unun ve Türkiye’nin
inşasına katkı yapma anlamında, insanlarımızın kalplerindeki sıkıntıları gidererek
muhabbet koyma anlamında ciddi bir gayret içindeyiz. Sevgi ve muhabbet sıfatının
kendisi sevilmeye layıktır. Eğer kızacak
bir şey arıyorsak varsa içimizdeki nefret
duygusuna ve bizi kötüye yönlendiren nefsimize kızmamız gerekir. Memleketimizin
birliğini ve dirliğini bozmaya çalışan dış
güçlere kızmamız gerekir.
Röportaj /
Soner KARTAL
HABERLER
HAYATINIZIN EN GÜZEL
GÜNÜ İÇİN HAZIRIZ
İ
stanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan Çekmeköy Nikah Sarayı, Çekmeköy
Belediyesi tarafından kullanıma
hazır hale getiriliyor. Çekmeköy
Belediye Başkanı Ahmet Poyraz başkanlığında toplanan ekip, nikah
sarayının bahar aylarında açılabilmesi için
çalışmalarını hızlandırdı. İlgili birimlerden
bilgi alan başkan Poyraz, ilk nikahın 15
Nisan’da kıyılacağının müjdesini verdi.
500 ve 330 kişilik iki kapalı nikah salonu bulunan nikah sarayında, açık hava
düğünleri için açık alan bulunuyor. Nikah
sarayında, sosyal tesis bölümü ile nikaha gelen misafirlerin yanı sıra diğer organizasyonlara da ev sahipliği yapılması
planlanıyor. İşletmesi Çekmeköy Belediyesi’nde olacak nikah sarayındaki tüm
organizasyonların kaliteli hizmet anlayışı
çerçevesinde, düğün sahiplerini hiçbir detayla uğraştırmadan anahtar teslim yapılması hedefleniyor.
Nikah sarayının, yemek menülerinin
hazırlanması için gıda mühendisleri ve
diyetisyenlerden danışmanlık hizmeti
alınacak.
180 araç kapasiteli kapalı otoparklar aylık
üyelik sistemi ile nikah günleri haricinde
de Çekmeköy halkına hizmet verecek.
Çekmeköy Nikah Sarayı’nda ayrıca;
çiçekçi, fotoğrafçı, kuyumcu gibi dükkanlar açılarak, nikaha gelen misafirlere ve
düğün sahiplerine hizmet verecek.
Toplantıda başkan yardımcıları ile birlikte,
ilgili birim müdürlerini dinleyen Başkan
Poyraz, “Halkımıza verdiğimiz sözlerden
birini daha yerine getirmenin heyecanı ve
mutluluğunu yaşıyoruz. Son teknolojik
sistemlerle alt yapısını oluşturduğumuz
salonumuzunda Allah’ın izniyle Nisan
ayının ikinci haftasında ilk nikahımızı
kıyacağız” dedi.
Çekmeköy2023
- 65
AKTÜEL
ONLAR
’Ü
YAPTIKLARI BİRBİRİNDEN ÖNEMLİ AÇIKLAMALARLA
DERGİMİZE RENK KATANLAR
İşte O Açıklamalardan Öne Çıkanlar…
Mustafa
Sandal
“Kalbinizle yaptığınız
her şey size geri
dönecektir.”
Hami
Mandıralı
Yavuz
Seçkin
“Yeteneğiniz sizi nereye
götürüyorsa onun
peşinden koşun.”
“Benim işim sıkıntıları,
düşünceleri çöpe
attırmak.”
Cüneyt Şen
“Biri beni uyandırsın yaşananlar
bir rüya olmalı. Türk futbolunun
içinde bulunduğu durum
kabustan farksız. Duygularımızla
değil, aklımızla hareket edersek
her alanda olduğu gibi
sporda da başarı
gelecektir.”
Ebru Yaşar
Cemal
Kamacı
“Bir daha dünyaya
gelme şansım olsa, yine
Çekmeköy’de yaşamak
isterim.”
66 - Çekmeköy2023
Bekir Hazar
“Eşkıyalar tarafından Çekmeköy’ü kuran yedi kişiden
altısının nasıl öldürüldüğünü,
yedincinin “Çekme tetiği” diyerek
nasıl kurtulduğunu ve buradan
ÇEKMEKÖY ismine gelindiğini
kaçımız biliyoruz?”
“Hiçbir zaman şöhret
olma kaygısı içinde
olmadım; sadece güzel
işler yapma endişesi
taşıdım.”
Ender Saraç
“Çekmeköy’de Türkiye’nin
en güzel zayıflama detoks
merkezini açmayı planlıyorum hatta yerleşmeyi
bile planlarımın arasına
almış durumdayım.”
AKTÜEL
TERCİH ETTİLER
Sinan Özen
Gezegen Mehmet
“Bizler inançlı insanlarız, topraktan geldik ve dönüşümüz yine ona.
Yapmak istediğim daha çok şey
var. Sadece beni sevenlere değil
tüm topluma faydalı olmak için
bu gezegen ölene kadar dönmeye
devam edecek.”
Niran Ünsal
Bilgehan
Demir
“Muhammed Ali 1964’te
ilk kez dünya şampiyonu
olduğunda Mike Tyson
henüz doğmamıştı.”
Sagopa
Kajmer
“Ben Rap’in krallarından
geçtim, gönül sultanlarına
bağlandım artık…”
Ali Köse
“Yeşiliyle, sakinliğiyle beni gerçekten etkileyen bir ilçe Çekmeköy.
Yakın bir zamanda eğer Mevla da
nasip ederse Çekmeköy’de oturmak istiyorum, çünkü ben doğaya
aşık bir insanım. Beni doğaya atın
ve lütfen unutun.”
İbrahim Kalın
Oğuz
Dizer
“Çocuklarımızı kuzu gibi
büyütmeyelim ki, ileride
koyun gibi
güdülmesinler…”
“Kendi peygamberleriyle dalga
geçenlerden bizim
peygamberimize saygı göstermelerini istedik. Vandalizm
sevdalısı deli-kanlılar gibi. Ve
kendi ellerimizle islamofobiyi
besledik.”
“Dünyanın en iyi sistemi kağıt
üzerinde ne kadar iyi olursa olsun
son tahlilde insanlarla hayata geçen
bir şeydir. Onu yaşayacak, onu
benimseyecek insanın ruh dünyası,
hayal dünyası, zihin dünyası en az o
sistemin kendisi kadar önemlidir.”
Sadık
Söztutan
“25 yılımı verdiğim
sporumuzun röntgenini
çektim: tümör var!”
Sinan Özen
“Yıllardır müziğin
içindeyim ancak
entrikalara bulaşmadım,
bu yüce Allah’ın sayesinde
oldu. O’na çok dua
ederim.”
Muazzez
Ersoy
“En büyük zevkim ve keyfim, halk pazarlarına gitmektir. O pazarların bambaşka
bir havası vardır. Beni her
zaman etkilemiştir.”
Recebim
“Benim rakibim de,
hedefim de, hayalim de
yine benim. Kimse gibi
değilim ve olmaya da
çalışmam.”
Çekmeköy2023
- 67
BULMACA
1’den 8’e kadar rakamları aşağıdaki
Aşağıdaki daireyi sadece 3
Aşağıdaki yatay
kutulara. birbirini takip eden
tane düz çizgi çizerek yedi
rakamlar yatay- dikey- çapraz olarak
parçaya ayırabilir misin?
çizgilerden hangisi daha
bitişik karelerde olmayacak şekilde
uzun?
yazabilir misin?
ABC BAĞLAMA
Tüm noktaları kullanarak aynı harfleri birbirlerine bağlayın.
Yalnızca yatay ve dikey çizgiler kullanın. Bağlantıları kesiştirmeyin.
.
.
.
.
.
.
A
.
.
.
.
B
A
.
.
C
B
.
C
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
C
.
.
.
D
.
A
.
.
.
.
B
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
B
.
.
.
.
.
.
.
A
C
.
.
.
.
D
.
.
.
.
.
A
D
.
.
.
B
C
.
.
C
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
D
.
.
.
.
B
A
.
.
KÖPRÜDEN GEÇİR!
Köprüden geçmek isteyen 4 kişi var ve bu kişiler aynı tarafta. Ellerinde bir tek fener olan bütün
adamları karşı kıyıya geçirmek için yalnızca 17 dakikanız var. Gece olduğu için en fazla 2 kişi köprüden
geçebilir. Köprüden kim geçerse geçsin feneri biri taşıyacak ve geri getirecektir. Adamların her birinin hızı
farklıdır. Köprüyü geçen çiftler den biri daha hızlı dahi olsa yavaş olanın hızında geçebilir.
1.Adam köprüyü 1 dakikada geçiyor. 2.Adam köprüyü 2 dakikada geçiyor.
3.Adam köprüyü 5 dakikada geçiyor. 4.Adam köprüyü 10 dakikada geçiyor.
Peki bu adamlar nasıl 17 dakikada köprünün karşı tarafına geçebilir?
Hazırlayan: Aktif Beyin Akıl ve Zeka Oyunları
Cevapları bir sonraki sayımızda bulabilirsiniz
68 - Çekmeköy2023
BULMACA
BULMACA
1-İçinde akımsız elektrik yükü biriktirilen cihaz, yoğunlaç, meksefe
2-Zambakgillerden, yemeklere tat vermek için yumrusu ve yeşil yaprakları kullanılan güzel kokulu bitki
3-Suç bilimi (soldan sağa)
3-Güneş ışığını soğurarak bitkilerde karbon özümlemesini sağlayan ve bitkilere yeşil renklerini veren madde (yukarıdan aşağı)
4-Su koymaya yarayan kulplu, emzikli kap
5-Akdeniz ülkelerinde yetişen, çiçekleri beyaz veya pembe renkli, kışın yapraklarını dökmeyen zehirli bir ağaççık
6-Hava koşullarında meydana gelen değişmeleri, iklim türlerini araştırıp hava durumu tahminlerinde bulunan bilim dalı
7-Saz, kabuk ve yaprak gibi bir bitki maddesiyle örülmüş taban veya tavan örtüsü
8-Etkili söz söyleme sanatı
9-Belli bir sonuca ulaşmak için karmaşık bir biçimde düzenlenmiş organ veya parçalar birleşimi, sistem, düzenek
10-Kalabalığa karşı konuşma yapanların önünde bulunan yüksekçe yer
11-Klasik Türk müziğinde bir makam
12-Yağlı, mayalı veya mayasız hamurdan yapılan çörek
13-Zirkonyumun simgesi
14-Nevşehir iline bağlı ilçemiz
15-Kendine özgü nitelikleri yitirmeden bölünemeyen tek varlık, fert
16-Telefonda seslerin duyulduğu ve iletildiği parça
17-Göğüs ve karın boşluklarını birbirinden ayıran ince ve geniş kas
18-Her dizenin ilk harfi yukarıdan aşağıya doğru okunduğunda ortaya bir söz çıkacak bir biçimde düzenlenmiş manzume
19-Bir kişi veya eşya için ayırt edici özelliklerin bütünü
20-Avustralya yerlisi
21-Eğlence
22-Arkalıksız, üstü minderli ve yastıklı olabilen, oturmaya veya yatmaya yarayan ev eşyası
23-1930 yılında keşfedilen, Güneş'e en uzak gezegen (soldan sağa)
23- Kefal türünden bir balık (yukarıdan aşağı)
24-Bir araya getirilerek çemberlerle tutturulmuş ensiz tahtalardan yapılan, yuvarlak, karnı şişkin ve altı üstü düz kap
25-Şanlıurfa ilimizin eski adı
26-Hoşlanarak bakma, seyretme
Çekmeköy2023
- 69
HABERLER
ÇANAKKALE
GEÇİLMEZ
18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 100. yılında
Çekmeköy Belediyesi ile İlim Kültür ve
Sosyal Etkinlikler Derneği (İLKDER) Turgut Özal Kültür Merkezinde ortaklaşa bir
anma program düzenledi. Programa Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız,
Çekmeköy Belediye Başkan Yardımcıları
Şahmettin Yüksel ve Ahmet Epli, Çekmeköy Müftüsü Muhammet Suiçmez, Çekmeköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet
Aktaş ve çok sayıda vatandaş katıldı.
İLKDER Başkanı ve aynı zamanda
Yeşilkayalar Camii İmam Hatibi Cafer Cici’nin yaptığı açılış konuşmasının ardından
Çekmeköy Belediye Başkan Yardımcısı
Şahmettin Yüksel kürsüye çıktı. Tarihimizle ilgli, gençlerimizi her zaman
bilgilendirmemiz gerektiğine vurgu yapan
Başkan Yardımcısı sözlerine şöyle devam
etti; “Belediyemizin bahçesine Çanakkale
Platosu kuracağız. İstiyoruz ki geleceğimiz
olan gençler Çanakkale ruhunu daha iyi
yaşasınlar. Çekmeköy’de ki okullarda70 - Çekmeköy2023
ki 40.000 öğrencimizi o platoya taşıyıp
Çanakkale ruhunu hep beraber yaşayacağız.
Ayrıca Belediye Başkanımız Ahmet Poyraz’ın talimatıyla lise son sınıf öğrencilerimizi Çanakkale’ye götüreceğiz,”dedi.
Şahmettin Yüksel’in konuşmasının ardından Çekmeköy Kaymakamı Cemal
Hüsnü Kansız Kürsüye çıktı. Çanakkale
ruhunun her zaman yaşatılmasına değinen
Kaymakam sözlerine şöyle devam etti;”
Şehitlerimiz, canlarını, mallarını ortaya
koyarak vatan için, millet için, bayrak için
şehadet şerbetini içtiler. Eskiden bize üç
kıtada at koşturan şanlı Osmanlı Devleti
derlerdi. Şimdi de biz altı kıtada güzelliği
ve barışı canlandırmaya çalışıyoruz, mazlumların sığınağı olmaya gayret ediyoruz,” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından Çanakkale
Zaferi’nin 100. Yıldönümüne istinaden
Emekli Topçu Kıdemli Binbaşı Bünyamin
Gökçe’nin anlatımı ve İLKDER gençlerinin
hazırladığı “Çanakkale’den Çağımıza Ruh
Nakli” isimli tiyatro oyununun sergilenmesiyle program son buldu.
Tarihte Bu Ay
1 Nisan II. İnönü Zaferi (1921).
Parti4 Nisan 1997 Milliyetçi Hareket
keş’in
si Genel Başkanı Alparslan Tür
ölümü.
et’in
5 Nisan 1453 Fatih Sultan Mehm
gelişi.
donanmasının İstanbul sularına
a’nın
5 Nisan 1900 Gazi Osman Paş
vefatı.
Tut6 Nisan 1994 Ruanda’da Hutu ve
alar,
si Kabileleri arasında çıkan çatışm
ilmyaklaşık bir milyon insanın katled
esiyle sonuçlandı.
id’in
7 Nisan 1789 Sultan I. Abdülham
sı.
ölümü ve III. Selim’in tahta çıkma
atı.
9 Nisan 1588 Mimar Sinan’ın vef
tı’nın
10 Nisan 1845 Emniyet Teşkila
Nisan
TARİHTE BU AY
im’in
24 Nisan 1512 Yavuz Sultan Sel
tahta çıkışı.
aşı
24 Nisan 1877 Osmanlı-Rus Sav
(93 harbi)
çıkışı.
24 Nisan 1512 I. Selim’in tahta
mesi
25 Nisan 1962 Anayasa Mahke
kuruldu.
rulu
26 Nisan 1961 Yüksek Seçim Ku
kuruldu.
er Fa26 Nisan 1986 Çernobil Nükle
ciası.
çatışması (1988).
tan Süleymiz 27 Nisan 1495 Kanuni Sul
20 Nisan 571 Peygamber Efendi
iladi man’ın doğumu.
Hz. Muhammed (sav)’in (M
Abdülhatlu 27 Nisan 1909 Sultan II.
takvime göre) kainata teşrifi. (Ku
Sultan
mid Han’ın tahttan indirilişi ve
Doğum Haftası 14-20 NİSAN)
kabul Reşad’ın tahta çıkışı.
20 Nisan 1924 1924 Anayasası
adının
28 Nisan 1915 “Hilal-i Ahmer”
edildi.
“Kızılay”a çevrilişi.
.
23 Nisan 1920 TBMM’nin açılışı
İtti29 Nisan 1909 Yıldız Sarayı’nın
ı)
(Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayram
nin, hatçılarca yağmalanması.
24 Nisan 1830 Osmanlı Hükümeti’
ler’in intihar
usun- 30 Nisan 1945 Adolf Hit
Yunan devletinin kurulması hus
yıp, edişi.
da hazırlanan protokolü imzala
n kaYunan devletinin varlığını resme
5. Ay
16 Nisan 1972 İnsanoğlunun
cı ile
yolculuğu “Apollo16” uzay ara
başladı.
ıtı’nın
17 Nisan 1954 Çanakkale An
temelinin atılışı.
Meh17 Nisan 1453 Fatih Sultan
met’in İstanbul adalarını fethi.
Cum17 Nisan 1993 Türkiye’nin 8.
.
hurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümü
-ABD
18 Nisan 1988 Körfez’de İran
kuruluşu.
Çak12 Nisan 1950 Mareşal Fevzi
mak’ın vefatı.
i Co12 Nisan 1981 İlk Uzay Mekiğ
lombia’nın fırlatılışı.
13 Nisan 1909 31 Mart Vak’ası.
Kuru15 Nisan 1931 Türk Tarih
mu’nun kuruluşu.
bul etmesi.
Çekmeköy2023
- 71
TARİFLER
KÖRİ
SOSLU
TAVUK
Malzemeler:
Zeli
ş
Ze
200 gr tavuk göğsü
1 adet kırmızı biber
1 tatlı kaşığı köri
1 çay kaşığı pulbiber
- 1 çay kaşığı soya sosu
- 1 kahve fincanı krema
- 1 kahve fincanı süt
ları
Sır
u
t
f
M
ak
n
i’
-
li h a B o l at
Yapılışı:
Tavukları ve kırmızı biberleri julyen kesip, tavada soya sosu ve
çok az sıvı yağ ile soteliyoruz. Ardından köriyi ekliyoruz. Krema
ve sütünü ekledikten sonra iyice pişiriyoruz. Pul biberini de ekleyip servis tabağına alıp yanında pilav ile servis ediyoruz.
Afiyet olsun...
72 - Çekmeköy2023
TARİFLER
YEŞİL ZEYTİNLİ
SALATA
Malzemeler:
200 gr. dolma yeşil zeytin
1 adet konserve kırmızı biber turşusu
2 adet salatalık turşusu
2 çorba kaşığı zeytinyağı
1/2 adet limon
1/2 demet dereotu
2 diş sarımsak
Yapılışı:
Öncelikle zeytinleri ince ince dilimleyiniz. Kırmızı biber turşusunu kibrit çöpü seklinde doğrayınız. Salatalık turşusunu küçük küp
seklinde doğrayınız. Sos için, bir kase de dövülmüş sarımsak, 1/2 adet limon suyu, tuz, karabiber ve kıyılmış dereotunu karıştırınız.
Büyük bir kaseye zeytini, salatalık ve biber turşusunu koyunuz, sosu üzerine dökünüz ve karıştırınız. Yarım saat buzdolabında
beklettikten sonra servis tabağına alınız. Üzerini dereotu ile süsleyerek servis yapınız.
Afiyet olsun…
TAVUKLU PENNE
Malzemeler:
300 gr tavuk fileto
1 paket krema
1 paket penne makarna
1 çay bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
2 çorba kaşığı margarin
1 tatlı kaşığı kekik
1 çay kaşığı karabiber
Tuz
Yapılışı:
Penne makarnanınızı dilediğiniz sertliğe uygun olacak
şekilde bol suda haşlayınız. Ortalama 8 dakika haşlanması
yeterli olacaktır. Bu arada kuşbaşı doğradığınız tavuk etini
margarinle birlikte kavurmaya başlayınız. Etler suyunu salıp
tekrar çekmeye başlayınca kremayı ilave edin ve 5 dakika
daha birlikte pişiriniz. Bu sırada kekik, tuz ve karabiberi
ilave ediniz. Kremalı et tamamen pişince kaşar peynirini de
ekleyip 1-2 dakika karıştırınız. Haşlayıp süzdüğünüz penne
makarnanızı da ekledikten sonra güzelce karıştırıp sıcak
olarak servis ediniz.
Afiyet olsun...
Çekmeköy2023
- 73
Bunları Biliyor Musunuz?
BUNLARI BİLİYOR
MUSUNUZ?
74 - Çekmeköy2023
Kaplumbağaların üç yıl
hiçbir şey yiyip içmeden
yaşayabildiklerini,
Ketçabın önceden ilaç ola
rak kullanıldığını,
İncilerin sirkede eridikler
ini,
Bir yılanın 3 yıl uyuyab
ildiğini,
İçtiğimiz suların 3 milya
r yaşında olduğunu,
Karıncaların iki hafta su
altında yaşayabildiklerini
,
Elma, soğan ve patatesin
tadının aynı olduğunu,
farkın sadece kokularınd
kaynaklandığını, aslında
an
hepsinin aynı tatta olduğ
un
u,
Dünyada her dakikada
düşük şiddette depremin
olduğunu,
Tarih boyunca yeryüzün
de bulunan altının 200 ka
t daha fazlasının okyanu
da bulunduğunu,
slarMeşe ağaçlarının elli yaşın
a gelmeden meşe palamud
u vermediklerini,
Bukalemunların dillerini
n kendi vücutlarından 2
kat daha uzun olduğunu,
Yarım kilo bal yapabilme
k için arıların iki milyond
an fazla çiçekten bitki öz
toplamak zorunda olduk
ü
larını,
Ördeğin sesinin yankı ya
pmadığını,
Bir bardak sıcak suyun,
buzdolabındaki soğuk su
dan daha çabuk donduğ
Kediler için 7. kattan dü
unu,
şmenin, 32. kattan düşm
ek
ten
da
ha
teh
lik
eli
olduğunu
(Çünkü kediler ancak 6. ka
tta terminal hıza ulaşabil
iyo
rla
r),
Kelebeklerin ayaklarıyla
tat aldıklarını biliyor mu
ydunuz?
ACİL TELEFONLAR
Polis İmdat
Vergi Danışma
Hızır Acil Servis
Ankesör Arıza
Yangın İmdat
Teleks Arıza
Alo Doktorum Yanımda
Data Arıza
Telefon Arıza
Kablo TV Arıza
Sağlık Danışma
Posta Kodu Danışma
Su Arıza
Uyandırma
155
189
112
122
110
123
113
124
121
126
184
119
185
135
Elektrik Arıza
Milletlerarası Kayıt
Gaz Arıza
Bilinmeyen Numaralar Danışma
Alo Zabıta
Şehirlerarası Kayıt
Alo Trafik
Çağrı
Jandarma İmdat
Yerinde Olmayan Abone
Alo Sahil Güvenlik
Fono Tel
Zehir Danışma
TTNET
186
115
187
118
153
131
154
133
156
134
158
141
114
145
Alo Turizm Bilgi
İnternet Çevir Sesi
Kadın ve Sosyal Hizmetler
Telekom Hizmet Danışma
Telekom Borç Sorma
Alo Gürültü
Masal Müzik
Orman Yangını İhbar
Kodlu Arama
Alo Valilik
Alo Post
Çevre Bilgi
Uyuşturucu Bilgi
Cenaze Hizmetleri
170
146
183
161
163
176
166
177
168
179
169
181
171
188
BİZ BÜYÜK
BİR AİLEYİZ
RÖPORTAJ
ürlüğü
Çekmeköy Belediyesi Zabıta Müd
r
i
B
r
ı
l
ı
n
a
ş
a
Y
u
l
r
u
z
u
Daha Güvenli Daha Hin Çalışıyoruz
Çekmeköy İç
0216 600 0 600
www.cekmekoy.bel.tr
Çekmeköy2023
- 75
RÖPORTAJ
BİZ O’NU
ÇOK SEVDİK
[ Çekmeköy Belediyesi Siyer-i Nebi Yarışması ]
ÖDÜL TÖRENİNE
DAVET
CUMHURBAŞKANIMIZIN
KATILIMLARIYLA
18 NİSAN 2015 saat: 20.00
HALİÇ KONGRE MERKEZİ
76 - Çekmeköy2023
www.bizonucoksevdik.com

Benzer belgeler

Mart 2015 - Çekmeköy Belediyesi

Mart 2015 - Çekmeköy Belediyesi Şenol Çetin-Başkan Yardımcısı Latif Coşar-Başkan Yardımcısı Eyüp Yıldırım-Başkan Yardımcısı Hasan Öztürk-Başkan Yardımcısı Ahmet Epli-Başkan Yardımcısı Fatih Sırmacı-Başkan Yardımcısı Genel Yayın K...

Detaylı

RAFET EL ROMAN - Çekmeköy Belediyesi

RAFET EL ROMAN - Çekmeköy Belediyesi Şenol Çetin-Başkan Yardımcısı Latif Coşar-Başkan Yardımcısı Eyüp Yıldırım-Başkan Yardımcısı Hasan Öztürk-Başkan Yardımcısı Ahmet Epli-Başkan Yardımcısı Fatih Sırmacı-Başkan Yardımcısı Genel Yayın K...

Detaylı

Şubat 2015 - Çekmeköy Belediyesi

Şubat 2015 - Çekmeköy Belediyesi Eyüp Yıldırım-Başkan Yardımcısı Hasan Öztürk-Başkan Yardımcısı Ahmet Epli-Başkan Yardımcısı Fatih Sırmacı-Başkan Yardımcısı Genel Yayın Koordinatörü Muhammed Sarı Kültür ve Sosyal İşler Müdürü

Detaylı

ender saraç - Çekmeköy 2023

ender saraç - Çekmeköy 2023 Soner KARTAL / Editör Nisan 2015 Yıl:1 SAYI:5 Çekmeköy Belediyesi Adına İmtiyaz Sahibi Ahmet POYRAZ Genel Yayın Yönetmeni Şahmettin Yüksel Başkan Yardımcısı

Detaylı